Вы находитесь на странице: 1из 22

MEALE GR

Eer Biz bu Kuran bir daa indirmi olsaydk, onun Allaha saygdan kendini yerlere atp erha erha daldn grrdn. (59:21)

Sz Ba
nmz ve sonumuz, dnmz, gnmz ve yarnmz, her iimizin ba, ortas ve sonu Onun adyla ve Onun adnadr. nk O ol dedi olduk, olma dese olmazdk. nk gcmz Ondan aldk, varlmz Ona borlu olduk. Borcun borla denmeyeceini bildik ve Ona kaytsz artsz teslim olduk. Bildik ki, O dilemese dileyemezdik, izin vermese edip eyleyemezdik. Hamdimiz ve senamz, znde merhametli iinde merhametli olan, sonsuz rahmetin kayna olan, vahiyle insana tenezzl buyuran, akleden kalplerimizi onunla doyuran, insan en gzel kvamda yaratan, yaratt insana Kuran ve beyan reten, szn gcn gcn sznden stn klan, kelmyla sze deer katan, kalemi yaratan ve onunla reten lemlerin Rabbi, rahmetin esiz memba, sevgi ve efkatin mutlak kayna Allahadr. Desteimiz ve salatmz, onun vahyini bize ald gibi tayan, o vahyi tamakla kalmayp model bir hayat yaayan, insanln kabul olmu sadakas olan ve insanla ebedi mutluluun aydnlk yolunu brakan, bir mr vahye adayan ve hayatn canl bir Kuran klan Rasulullahadr. Varlk, Allah konuunca var oldu. Tarih, O konuunca balad. Beere ruh, Onun dilini anlasn diye flendi. O ruhla birlikte irade, akl ve nutk Onun kelm muhatabn bulsun diye verildi. Ve beer, Onu anlamak iin insan oldu. Varl kelm ile balatan, insann servenini de kelm ile balatt. Hak ve sorumluluk verdii insana, hak ve sorumluluklarn nasl kullanacan vahiyle retti. Tarihin eksenine kelm yerletirdi. nsana vahiyle yol gsterdi. Hayat in etsin diye insan dnyann kalfas (halife) yapt. Bu kalfa iini iyi yapsn diye insan vahiyle eitti. Ezeli ve biricik hakikatin tm zamanlardaki tezahr olan islm, ayn zamanXI

da Allahn kinat ynettii sistemin adyd. Ezeli ve biricik hakikatin insanln son evrimindeki tezahr olan Kuran vahyi ise ilh bir in projesiydi. Hayat yol, insan yolcuydu. Yolu da yolcuyu da O yaratt. Yol haritasn belirlemek, yolu ve yolcuyu yaratann hakkyd. Tm ilh vahiyler, varlk aacnn bu soylu meyvesi var edili amacn gerekletirsin diye gnderilmiti. Ve insanln son evriminde ebedi rehberlik tm hametiyle Kuran sretinde bir kez daha grnd. *** lk kitabm, zt eyalarm dnda belki ilk servetim, henz yedi yamdayken tarafma hediye edilen bir Kurand. Yremizde sevilip saylan arif bir ztn hediye ettii bu mushaf, tm ypranmlna ramen hl muhafaza ederim. O gn hayatma giren Kuran, inili kl bir seyir izlese de, hayatmdan bir daha hi kmad. Gerek zgn gerek rgn eitimim, hep Kuran anlamam kolaylatran alanlarda oldu. imdi geriye dnp baktmda, bunun Rabbimin fakire bir ltfu olduunu gryor, krnden aciz olduumu itiraf ediyorum. Dolu dolu 11 yllk ar ve zorlu bir mesainin rn olan bu meal, Bir meal de ben yazaym diye kaleme alnmad. Bir nevi kendini fakire dayatan bir sorumluluk olarak vcut buldu. Zira meal yazm, 1998 banda balayan TefsirulKuran ve Tevilul-Furkan adl sesli ve grntl tefsir projemizin olmazsa olmazyd. Tabii ki bu uzun vdeli projenin ncesi de var. Kahire safhasn saymazsak, stanbulda 1992 ylnda balayp 15 ylda tamamlanan canl ve kamuya ak tefsir derslerimiz bu almann nvesini tekil eder. Vicahen ve gyaben ok geni bir kesime ulaan bu dersler, bir tr kadim ilim geleneimizdeki arz yntemini artryordu. Derslerde verilen kimi mnalar ve yaplan baz yorumlar muhataplar tarafndan tartlyor, bu tartmalarn yansma ve yanklar bize dnyordu. Bu mealin olgunlamasnda, ibu dnlerin payn daha batan anmay bir grev bilirim.

Vahiy
Hayatta karlatm ve karlamam muhtemel hibir ey, beni bir mucize-i bk olan Kuran kadar etkilemedi. Kurann kanatlarna tutunduka hayretim artt, hayretim arttka daha bir sk tutundum. Ve ite o zaman anladm Allah Rasul eliyle gerekleen byk iman hamlesinin arkasndaki itici gc. Tm kalbimle inandm ki, bu g Kurand. Vahyin dntrc gcn gzard ederek, bu iman hamlesini ne anlamak ne de anlatmak mmknd. Bu adan bakldnda vahiy gerek bir fatih olarak karmzda duruyordu.
XII

Vahiy, ilk muhataplarnn hayatn adm adm in etmiti. Zira vahiy hayat in iin gnderilmiti. Vahyin amac insan merkezli bir hayat, iman merkezli bir insan, bilgi merkezli bir iman ve hakikat merkezli bir bilgi idi. Hakikatin merkezi ise zaten belliydi: el-Hak olan Allah. Vahiy ilk muhataplarn in ederken u yntemi kulland: 1) Ksmen ya da tamamen iini boaltp yeniden ykledii kavramlarla muhatabnn tasavvurunu in. 2) nerme ve hkmleriyle muhatabnn akln in. 3) Aktard tarihi rnek ve kssalarla muhatabnn ahsiyetini in. 4) Btnsel bir okuma sonucu ulalacak maksat ve ruhuyla btn bir hayat in. Hayatn in ettii insanlar irkin ve zulmn esir ald karanlk akllardan kurtarp, tevhidin ve adletin aydnlna kard. Vahyin insna teslim olmadan nce ekya olanlar, vahyin insndan getikten sonra evliya oldular. Onlar vahye kendilerini in eden bir zne olarak yaklatlar, vahiy de onlar yaadklar an zneleri kld. nceleri zaman rmanda akan birer er p gibiydiler. Vahiyle in olduktan sonra hayat rmann akaca yata onlar belirlediler. Vahye yle bir teslim oldular ki, vahiy onlar tefsir etti. Anlamn merkezinde Allahn olduu zamanlarda, hayatn merkezinde de vahiy oldu. Bylesi zamanlarda anlam doru bir biimde elde edildi, retildi ve iletildi. Bunun devam lafz-mna-maksat lsnn ayrlmamasna balyd. Bunlar birbirinden ayrp koparma teebbsleri, her seferinde anlam binasn biraz daha zayflatt. Bu srecin sonucunda anlam retimi durdu. Bu duraklama u zincirleme sonucu dourdu: 1) Maksat gzard edilince mna gzden kat ve retilemez oldu. 2) retilemeyen mna giderek kld ve ihmal edilebilir bir unsur gibi grld. 3) Bunun sonucunda, oluan mna an kapatmak iin lafz yceltildi. 4) Yceltilen lafz anlamann deil hissiyatn konusu oldu. 5) Hissiyatn konusu olan lafz artk nesnelemi olduu iin hayatn dna kolayca itilebildi. Sonuta vahiy hayat in eden zne olmaktan kt. Elinizdeki alma, bu olumsuz sreci tersine evirmek iin yaplm fiili bir duadr. Bu alma kesinlikle bakalarna grnme ve gsterme arzusunun bir rn deildir. Kuran bir hayat kitab olarak telakki eden bir Kuran talebesinin, murad- ilhiyi anlama ve yaama abasnn bir rndr. Allahn kendisine hitab ettii en son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.), insanla gnderdii son kitab ise Kuran- Kerimdir. Allah Teala Kuran- Kerimi melek Cebrail araclyla Hz. Muhammede yaklak 23 yl sren bir sre ierisinde vahyetmitir. Bununla Allah kullarn dalaletten hidayete, karanlklardan aydnla karmay murad etmitir. Vahiy, Allahn yaratt insana olan efkat ve sevgisinin bir rndr. Biz
XIII

demoluna kat kat ikram ederek onu stn ve erefli kldk (17:70) yetindeki kerramnann Allahn insan dorudan muhatap almaya deer bir varlk olarak grmesi ve ona vahiy yoluyla ikram etmesiyle bir alkas olsa gerektir. Vahyin iniini ifade eden nzl ve inzal kelimeleri, ayn zamanda ikram, ltuf ve iyilik anlamlarna gelir. O, insana kat kat ikram etmitir. nk Allah insan vahiy dnda ve ondan nce ayr klavuzla desteklemitir. Bu klavuzlarn ilki temiz ftrat ve vicdan, ikincisi duyular ve uur, ncs ise akldr. Btn bunlarn zerine Allahn insana vahiyle yol gstermesi, gk sofrasn akleden kalbinin nne sermesidir. Her ikram bir teekkr ister. Byk ikram byk teekkr ister. Allahn kullarna yol gstermesi demek olan vahye kullarn teekkr gsterilen yolda yrmektir. Bunun iin de vahyi anlamak arttr. Anlamann olmazsa olmaz tefekkrdr. Bilinen bir hakikattir: tefekkr teekkrdr. Vahiy, Allahn iradesini insana bildirme yntemidir. Kuranda vahyetti (evha), konutu (kelleme), dedi ve syledi (kle), buyurdu (emera), ilka etti (elka), indirdi (enzele), nledi ve seslendi (nd) kelimeleriyle ifade edilen vahyin gerekleme yollarn u yet beyan eder: Hibir lmlyle Allahn (yz yze) konumas olacak ey deildir; ancak O n ve ie ileyen ilhi bir ilham yoluyla, veya bir perde arkasndan, ya da Onun diledii eyi yine Onun izniyle bildirsin diye bir eli gndermek sretiyle konuur (42:51). Kuran, yine kendi beyanna gre ilk kez Ramazan ay ierisinde yer alan mbarek bir gece olan (44:3) Kadir gecesinde inmeye balam (2:185; 97:1) ve yaklak 23 senelik bir srete peyderpey tamamlanmtr. Kuran eyann ve hakikatin bir tefsiridir. Kendisi bizatihi mfessir olan Kuran yetlerinin ilk mfessiri de yine Allah Tealadr. Kyamet sresinde Onu aklamak da bize der buyurmutur.

Kuran
Kuran, fulan vezninin de delalet ettii gibi okumann tm olumlu anlamlaryla daima okunan demektir. Kuran Kurana sorduumuzda, o kendisini bize u zellikleriyle tantmaktadr: 1) Allahn kelmdr. Kelm sfatnn, tm dier vahiyler gibi, ba arta ayaklar arzda olan fiil bir tecellisidir. 2) Arapa bir hitaptr. Arapa Allahn dili deil Kurann dilidir ve hibir tercme Kuran deildir. 3) Tevatr yoluyla nakledilmitir ve Allahn korumas altndadr. ndii ilk gnden itibaren binlerce inanann hafzalarnda, gnllerinde, hayatlarnda ve yaXIV

zlan mushaflarda tanarak bugnlere gelmitir. 4) Anlamas kolaylatrlm, bizzat kendi kendisini tefsir eden apak bir hitaptr. O, her okuyann kendine gre anlam verdii bir hitap deil, murad- ilahiyi tayan bir hitaptr. 5) Mucizedir. nceki Peygamberlere verilen mucizeler grnd zaman ve meknla snrlyd ve tarihseldi, Kuran ise zamanlarst yaayan bir mucizedir. 6) Evrenseldir. Sadece belli bir mekana ve zamana deil tm insanla rehber olarak gnderilmitir. 7) Kapsayc ve btncldr. Hayatn her alanna dair deimez deerleri ortaya koyar. 8) Hidayet, nur ve furkandr. nsana rehberlik eder, doruyu yanltan ayrr ve karanlk akllar yla aydnlatr. 9) Para para inmitir. nk Kuran hayat kitabdr ve ilhi bir in projesi olarak hayata anlam katmak iin gnderilmitir. Szn z, Kuran okumak ucu cennete ulaan bir yolculua kmaktr. Tpk Hz. Peygamberin dedii gibi: Kuran okuyan kimseye yle denir: Oku ve ycel! Dnyada okuduun gibi oku! Makamn, son okuyacan yetin olduu yerdedir. (Tirmiz, Fedailul-Kuran 17). uara 192-196, sra 106 ve l-i mran 3-4ten yola karak Kuranda Kurann tarifi yledir: lemlerin Rabbinden emin bir eli vastasyla ebedi hakikatin anlam ve amacna uygun olarak Hz. Muhammed aleyhisselamn kalbine ak ve anlalr bir Arapa ile insanla iletilmek zere indirilen, nceki vahiylerde yer alan ezeli hakikatleri bnyesinde tayan ve onlar tasdik eden, insanla yol gsteren ve iyiyi ktden ayran ilhi kelmdr. Kurann kendi tarifinde, vahyin Arap diliyle indirilii dorudan Kurann bir sfat olarak yer alr (Kurnen arabiyyen). Kurann Arapa oluunun vurgulanmas, zmnen anlalabilsin diye beer trnn konutuu dillerden bir dille indirildi vurgusunu tar. Fakat bu zmni vurgu Arapann vahyin sfat olduu gereini deitirmez. Arapann Kuran vahyinin sfat olmas demek, son tahlilde Kurann bir dili olduunu sylemektir. Zira her peygamber kendi kavminin diliyle gnderilmitir (14:4). Bunun da gerekesi mesajn anlalmasdr. Kuran vahyinin Arapa ile gnderilmesi vahyin mesajnn evrensel olmasna mani deildir. Zira mna ruh, lisan o ruhun flendii beden gibidir. Nasl ki beden ruhun arac ise, dil de mnann aracdr. Kurandaki hakikatlerin nceki kitaplarda da beyan edildii sylenmitir (26:196; 87:18-19). nceki kitaplar ise farkl dillerde indirilmiti. Kurann nazm mnasndadr ve mna bir dilin lafzlarna hasredilemez. Hele bu mna zamanlar ve zeminler st vahyin mnasysa, bu daha bir byledir. lh kelm kelimelerin kalbine inmi, Arapa lafzlar yXV

ce mnalar tayan birer kab olmutur. Mnalar kabn eklini alm, kab mnalarn boyasyla boyanp haliyle hemhal olmutur. Lafz ve mna et ve trnak gibi birbirine kaynamtr. Bilincin mnaya deebilmesi iin nce lafza demesi gerekir. Yani kabn iindekine ulamann yolu kaba ulamaktan geer.

Meal
te szn tam burasnda tercme faaliyetinin o kadim problemleri nmze kmaktadr. Soru(n) udur: Bir dilin iindeki mnalar bir baka dile aktarmak, bir kabn iindekini bir baka kaba boaltmaya benzer mi? Mnay orba lafz kazan olarak gren biri, bu suale kolayca evet cevab verebilir. Byle biri kendisini de kepe sanacaktr. Fakat ne mna orbadr, ne de lafz kazan. Dolaysyla mtercim de kepe deildir. Mtercim, kaynak dildeki mna ruhunun lafz bedenine inzal edili maksadn asla gzden rak tutmadan, o ruhun o bedendeki tm hissetme, akletme, bilme, grme, iitme, syleme, etme ve eylemelerini gzlemleyip bu gzlemlerini olabildiince aslna sadk kalarak hedef dile aktaran kimsedir. Bu gerekler nda tercme faaliyeti fotoraf ekmeye ve resim yapmaya benzemez. Artk mtearife haline gelmitir: Hibir tercme aslnn yerine geemez. stisnalar mmkn olsa da, bu hkm bir hakikati ifade eder. Bata dilin doas bunu dayatr. Zira dil duraan ve sentetik bir faaliyet deil canl ve insani bir organizmadr. Eer kaynak dil Arapa gibi kdem asndan kkl, belagat asndan zengin bir dilse eviri daha bir zorlar. Buna bir de evrilen metnin/hitabn Kuran gibi ba gkte ayaklar yerde ilhi bir kelm oluu eklenince, kaynak dildeki mnay hedef dile tamak daha bir zorlaacaktr. Bu durumda yorum alan daha da genileyecektir. Yorum alan geniledike, sorumluluk da bir o kadar byyecektir. Zira bir sz Kurana nisbet etmek, o sz Allaha nisbet etmek demektir ki, bu ar bir sorumluluktur. te meal isimlendirmesi tam da bu ihtiyatan domutur. Kuran tercmesi iin meal terimini ilk defa stad Elmall (. 1942), Mehmet Akifi (. 1936) tercmeye ikna sadedinde kullanr. Ve bu kullanm resmi ve gayr- resmi mahfillerde kabul grr. Meal, tercmenin aslnn yerini tutmayacan gzel izah eden bir isimlendirmedir. Bu yzden Trke Kuran olmaz, ama Kurann Trke meali olur. u halde hibir Kuran evirisi, metni nihai anlamda tamamyla kuatt iddias tayamaz. Bu iddia eviriyi metnin yerine geirmek olur. Byle bir iddiann
XVI

ikisi de birbirinden vahim olan iki sonucu vardr: Birincisi yorumu mutlaklatrmak, ikincisi metnin tkendiini iddia etmek. Oysa ki, hibir yorum mutlaklatrlamaz. Mutlaklatrlan yorum metnin makamna gz dikmi demektir. Bu ise Kurana kar yaplabilecek en byk saygszlktr. Bu yzdendir ki, Kuran zerine yaplm ve yaplacak olan hibir alma iin Bu son noktadr, bundan tesi yaplamaz denilemez. Bu metnin tkendiini ilan etmek demektir. u bir hakikattir ki, dnyann tm aalar kalem, tm denizleri de mrekkep olsa Allahn vahyinin anlam tketilemez. Tkenen metnin yeri hayat deil mzelerdir. Gnmzde ise Kuran, gz kamatrc gcn, hem ifa ettii anlamlar hem de dntrd insanlar zerinden gstermeye devam etmektedir.

XVII

MEALDE TAKP EDLEN USUL

Anlam Asndan
Eskiler usulszlk vusulszlktr derler. Yani, bir yntemi olmayan amacna ulaamaz. Klasik slmi disiplinlerde tm anlama ve yorumlama faaliyetleri bir usul dahilinde gereklemitir. Bu, tm slmi disiplinlerde tek bir usuln kullanld anlamna gelmez. Mesela, kelmclarla fkhlar arasndaki delalet ihtilaf buna rnek verilebilir. Delalet bahsi, slmi ilimlerdeki anlama ve yorumlama faaliyetinin belkemiini tekil eder. Fkh usulclerine gre lafzn hkme delaleti drt yolla olur: 1) Kipi ve sz dizimiyle lafzdan ilk anlalan eye ibarenin delaleti denir. 2) Lafzn kastedilenin dndaki bir anlama yorulmasna iaretin delaleti denir. 3) Lafzn ifade ettii hkmn, gereke ortakl nedeniyle baka bir konuda kendini ifa etmesine delaletin delaleti denir. 4) lafzn sylenmeyen bir anlama gelmesine de iktizann delaleti denir. Lafzlar, ifade ettikleri mna bakmndan: zel, genel, mterek ve mbhem; mnaya medlul ve delaletin dereceleri bakmndan: kapal, mkil, ak, nass, mfesser, muevvel; kullanm bakmndan: mecaz, hakikat, sarih ve kinaye diye ksmlara ayrlmtr. Lafzn bizi gtrd ey mna, mnann ifade ettii ey hakikat, hakikatn dayand ey hikmet, hkm belirleyen vasf illettir. Hikmet ve illet tek boyutlu bir nedensellik deildir. Btn bu srele elde edilmesi umulana maksat denir. Esasen anlamann hikmetine ancak maksad gerekletirerek erilmi olur. Bir metnin anlalmasnda yntem olabilir: 1) Yazar merkezli anlama: Kuran balamnda bu Allahn murad, yaratln maksad, kainat, insan ve olaylara dair ilh yasalar anlama faaliyetidir. 2) Metin merkezli anlama: Dil, dil-anlam, dilin menei, metnin i btnl, metnin amac, metnin balam alarndan anlamadr. 3) Okur merkezli anlama: Metnin aktard olayn ilk kahramanlar, vahyin ilk muhataplar ve halihazr muhataplar asndan anlamadr. Gerek klasik delalet bahsi gerek buna ilave edilebilecek anlama teorilerinin tm aratr. Hepsinin maksad doru anlamay temin etmektir. Teoriyi mutlaklatrmak arac amalatrmak anlamna gelir. Mealimizi hazrlarken hem klasik anlama faaliyetini, hem de bunun pratii olan tefsir geleneimizi hep gznnde bulundurduk. Ulatmz farkl mnalarn lafzdaki, ibaredeki, Kurann btnnXVIII

deki, nebevi uygulamadaki ve tefsir geleneimizdeki dayanan gstermeye altk. u bir gerek ki, tefsir birikimimiz gzard edilerek meal hazrlanamaz. Anlam kaybn en aza indirmenin yolu notlandrmaktr. Elinizdeki mealin 6 bin civarnda not iermesinin sebebi de budur. Byle bir alma muazzam tefsir edebiyatmz gz ard edilerek asla baarya ulaamazd. Bu bir gerekeli mealdir. Bu mealin gerekeli sfatnn hakkn ne kadar verebildii ayr bir mevzudur. Fakat biz, hem Kurann hem de Kuran okurunun hakkn gzetme kaygsyla bu yola bavurduk. Bununla kaynak dilin imkanlarnn yolda zayi edilmeden mmkn mertebe hedef dile aktarlmas amalanmtr. Zira metin nmze birden ok anlam sunmaktadr. Bunun itikak, lafz, ibre, metin, mna, maksat, sarf, nahif, belagat, zamirlerin mercileri, kraat farkllklar gibi birok gerekesi vardr. te bylesi durumlarda, bu anlamlardan birini tercih edip dierlerini yok saymak bize hi de hakkaniyetli grnmedi. Bu okura hakszlkt. Meal okurunu alternatif anlamlarn tmyle babaa brakmak ise olacak ey deildi. Bu hem mmkn deil, hem de vuzuha kavuturmak yerine vuzuha kartrmak ile sonulanmas kanlmazd. En dorusu tercih edilen anlam ana meale tamak, tercih edilmeyen anlamlar ise aaya not olarak dmekti. Bunun bir de art vard: Tercih edilenin niin tercihe ayan olduunun, tercih edilmeyenin de niin tercih edilmediinin gerekelerini gstermek. Zira ola ki, mtercimin tercih etmedii mnada bir ok srlar gizli olabilir. O srlara o alanda mtehasss biri mtercimden daha iyi ulaabilir. Kald ki, mtercimin tercihi isabetsiz olabilecei gibi, ihmal edilen mna zaman iinde nem de kazanabilir. Bunun ok zor bir i olduu erbabnn malumudur. Zaten bu alanda yzde yz bir baardan sz etmek de mmkn deildir. Kald ki, yukarda saydmz ve sayamadmz bir ok gerekeye dayal alternatif anlamlarn tmn mealin notlarna tamak doru da deildir. Alternatif anlam olarak nota tananlar; ya tercih edilen anlama edeerdedir, ya da ona nisbetle daha zayftr. Birinci durumda onun ihmali caiz deildir. Bu tpk anlam farkllatran makbul ve mehur kraat gibidir (her kraat farkll anlam farkll iermez). Bylesi bir alternatif anlam grmemekle metni grmemek arasnda fark yoktur. kinci durum ise genellikle klasik tefsirin tercihlerinden oluur. Nota tama ihtiyac bu tercihin niin isabetli olmadn beyan amaldr. Bu yntemi dayatan hususlardan biri de, vahyin zengin anlamll bir imkan ve slup olarak kulland kanaatini tamamzdr. Bu ok anlamllk ile kartrlmamas gereken bir eydir. Buna en gzel rnek Bakara 177. yetteki nc tekil zamirin iki yklemi de (mal ve Allah) grecek ekilde yerletirilmesidir. Yine bir ok yerde gelen ye fiilleri iki zneyi de grecek ekilde yerletirilmitir. Ayrca
XIX

unsurlar iki taraf grecek ekilde yerletirilmi byle bir ok ibre bulunmaktadr (2:283; 6:51; 100:7; 8:19; 11:28; 9:99). Bunlar teke indirip birini yok saymak yerine ya her iki anlam da eviriye yansttk, ya da birini notta gsterdik. Kuran ba gkte ayaklar yerde olan ilh bir hitaptr. Gkte olan ba mna ve maksad, yerde olan ayaklar lafz ve balam ifade eder. Bann ne dediini renmek iin, ayaklarnn nerede durduunu bilmek arttr. Mealimizde lafzmna-maksat lsnn birliktelii esas alnm, yetin ayaklarnn bast nzl ortam hep gzetilmitir. Lafz ve mna, maksat hakemine sunulmutur. Maksat hakemi hkm verirken, lafz ve mna ahitlerine dayanmtr. Bu mealin iddias, kaynak dildeki mnay hedef dile mmkn olduunca yol kazasna uratmadan tamaktr. Mnalar kaynandan hedefine doru tanrken yol kazasna urayabilirler. Bu kaza bazen anlam genilemesi, bazen anlam daralmas eklinde gerekleir. Her iki halde de sonu anlam kaymasdr. Liyetefekkahyu fkh tahsil etsinler, sall aleyhi salevat okuyunuz, feveylun lil-musallini namaz klanlara yazklar olsun, makmen mahmdeni Mahmudun makam, min-ledunn ilmeni katmzdan bir ilm-i ledn eklinde evirmek okuru anlam kazasna kurban etmektir. Mealimizde islm, muslim, kufr, kfir, irk, murik, kitab, takva, nefs, ruh, zikr, ayb, cihad vb. gibi terimlerin (stlahlar) kullanldklar asli mnalar tesbit etmeye altk. Terimlerin zaman iinde kazandklar stlahi anlamlardan mmkn olduunca uzak durduk. Vahyin ilk nzl ortamnda bu terimlerle ne murad ediliyorsa onu esas almaya gayret ettik. Bu arada slih amel, salt, zekt gibi 23 yllk nzl srecinin tmnde ayn vurguyla kullanlmayan kavramlarda zaman iindeki vurgu deiikliklerini mmkn olduunca eviride gstermeye altk. Mealimiz lafz-mna-maksat esasldr. Nasl ki mna lafza, maksat mnaya aykr olmamas lazmsa, lafz mnaya, mna maksada perde olmamaldr. Daha aarsak lafz meale, meal mnaya, mna mefhuma, mefhum maksada, maksat hakikate perde olmamaldr. Dili gzard ederek mnaya ulalamaz. Mnann hangi kap iinde geldii asla gzard edilemez. htiya halinde Hz. Peygamber bu yntemi bariz bir biimde kullanmtr (Msl: 9:108). Hakeza, Hz. Aie lugavi tefsir yapmtr (Bkz: 2:158). Biz de lafza aykr mnaya iltifat etmedik. Dilin desteklemedii yoruma, Kurann desteklemedii rivayete itibar etmedik. Bir tek harfin dahi hakk olduuna inandk. Onun hakkn gerek mna gerek ilev olarak vermeye altk. Yine takip ettiimiz usul gerei, Kuranda Hatibten kaynaklanan mutlak mteabih yoktur, mteabih olanlar hitaptan ve muhataptan kaynaklananlardr dsturunu ilke edindik. Zira azn aan anlalmay ister ve kimse anlalmamak iin konumaz. Hele Allah hi konumaz. Baz srelerin banda gelen mukattaXX

at harflerini de bu kuraldan istisna tutmadk. Ayr bir tefsir almamz olduu iin bu alma bilinen mnada bir tefsir olarak hazrlanmad. Fakat meali anlamak iin baz yerlerde tefsire girmek kanlmaz oldu. Kuran yalnzca tefsir edilen (mfesser) bir metin deil, ayn zamanda tefsir eden (mfessir) bir hitaptr (Bkz: 10:37). Bu Kurann zne oluuyla alkaldr. Kuran kendisine kerm, mecd, azz gibi sfatlar alr. Bunlarn tm de mbalaal zne kipidir. Bu Kurann tefsirin de znesi olduu anlamna gelir. Kurann mfessir oluunu mfesser oluunun nnde tuttuk. Bu yeti nasl tefsir edebiliriz? demezden nce Bu yet hangi hakikati tefsir ediyor? diye sorduk. Zannedilir ki, Kurana bir hitab-metin olmas dolaysyla anlam idhali kolaydr. Ona zorla bir ey syletmek mmkndr, kendisine mna yklemeye ve nyarglara maruz brakmaya ses karmaz. Bu ksmen yaygn bir kanaattir, fakat doru deildir. Kuran tpk canl bir bnye gibi kendisinden olmayan ve bnyesine uymayan kabul etmemektedir. Meal olarak, tefsir olarak, tevil olarak, dil, fkh ve kelm yoluyla bir biimde zorlayarak dahil edilse bile, zaman iinde bnyesine uymayan o eyi bir biimde kendisine in olmak iin teslim olan selim akl sahiplerine Bu benden deil diye ifa etmektedir. Tefsir tarihi bunun saysz rnekleriyle doludur. Zira Kurann mucizevi bir kendini koruma sistemi vardr. Bu sistem bazen parada ou zaman btnde kendini gstermektedir. Bu yle bir sistemdir ki, sistemi oluturan her birim bir hologram gibi hem btnn hem parann zelliklerini tamaktadr. Tpk bedenin yapta hcreler gibi, Kurann paralar da ait olduu btnn kimliini tar. Her kategori hem kendi arasnda, hem dier kategorilerle paralel ve apraz anlam balantlarna sahiptir. Bu balar bazen lafza, bazen mnaya, bazen maksada, bazen de her ikisine veya ne ait olabilmektedir. Ve bazen de bunlarn dnda derin ve youn tedebbrle ulalabilecek yerde durmaktadr. Bu konuda atbinin fkhi hkm karma konusunda syledii u tesbit, Kuran doru anlama konusunda da aynen geerlidir: Nasl ki el, ayak, ba ve dil gibi organlarn insana has ilevleri birbirinden kopuk olarak yerine getirmesi mmkn deilse ve btn bu organlarla birlikte insana insan deniliyorsa, ayn ekilde din de paralar halinde deerlendirildiinde kendine ait ilevi icra edemez. Dolaysyla er bir hkm karlmak istendiinde bu hkmn tek tek delillerden deil, dinin btnnden karlmas gerekmektedir. (el-tisam, Riyad-t.y. I, 245). atbnin parac yaklama getirdii eletirinin benzerini Gazzali de lafzcla getirir: bir ok yanl anlama, mnann szcklerde aranmasndan kaynaklanmaktadr. Oysa nemli olan ncelikle mnay tesbit etmektir. (el-ktisad, 15).
XXI

Eminim ki Kuran bizim anlama abamz srasnda vardmz sonularn kendi bnyesine uyup uymadn o mucizevi yntemiyle test edecek ve bnyesine uymayanlar kabul etmeyecektir. Biz Kurana zorla anlam yklemenin ona strap vereceine inanyoruz. Bunu bile bile yapmadk. Bilmeden yaptksa, tek tesellimiz zne olan Kurann kendi yntemiyle onlar da ayklayacak olmasdr. Hemen ifade edelim ki, Kurann debisini Allahtan baka kimsenin bilmedii bir mna rezervi vardr. Bu rezervden yararlanmann ilk art Niin Kuran okuyorsun? sorusuna doru cevap vermektir. Bu cevabn Anlamak iin? eklinde olmas yeterli deildir. Zira bu ara bir cevaptr. Bu cevap bir soruyu daha celbeder: Niin anlamak? Bu sorunun onlarca belki yzlerce muhtemel cevab vardr. Bunlar ierisinde Kurann en beendii cevap eminiz ki, Yaamak iin anlamak olacaktr. Zira Allah ve Rasulnn vahye daveti bir dirili ve hayat arsdr (8:24). lhi kelmn mnalarna ulamay kolaylatrmak iin batan sona aklayc notlar koyduk. yetlerin ne dedii zaten mealde yer alyordu. Biz ne demek istediini zmnen yaptmz aklamalarda verdik. Bunu en ksa, zl ve vurucu cmlelerle yapmaya altk. Vahyin imbiinden damtlarak elde edilen bu zl szler birer klie deildir. Eer yle grnyorsa, bu bizim kusurumuzdur. Demek ki sz yreimizden kmam ki, yreklere girmiyor. Bilirizi ve inanrz ki syleyenin yreinden kan z dinleyenin yreine girer. Tersi ise kulak kepesinde kalr. Bu zl szler baz okura sk gelebilir. Oysa ki zl szlerin skl, o szlerin imbiinden damtld konu ve yetlerin sklyla orantldr. Eer o konu tekrar gelmise, elbet o konudaki zl tesbit de tekrar gelecektir.

Dil Asndan
eviri her eyden nce bir dil faaliyetidir. Dil evirinin hem sermayesi hem haslatdr. Kaynak dil Arapa gibi sz varl ve anlam katmanlar ok zengin bir dil, kaynak metin Kuran gibi mucize-i bk olan veciz bir hitab ise, evirmenin dilde referans evresine ihtiyac vardr. Dilde tercih ve takip ettiimiz referans evresi, ayn zamanda mealimizin usulnn de belirleyicisidir. Kendimizi dili sentetik ve mhendislik rn bir ey gibi alglayp kyasidir diyen eski Basra dil okuluna kar, dili doal, canl, aktif ve aktel bir organizma olarak grp semaidir diyen Kufe dil okulunun yannda hissettik. Bu yzden lafzlarn sonradan olumu er ve fkhi karlklarn deil, lugat anlamlarn tercih ettik. Bu tercihimize ramen Kufe okuluna mensup Ferrdan (. 207/822) istifade ettiimiz kadar, yeni Basra okuluna mensup Ebu Ubeyde Mamer b. el-Msennadan (. 209/824) istifade etmekten de geri durmadk.
XXII

Mealimizde, dilde benzer veya yakn anlamllar olsa da mutlak mnada eanlaml iki kelime yoktur kuraln benimsedik. Kelimenin farkll anlamn da farklln getirir ilkesine uygun hareket ettik (Msl: 68:10; 55:10; 19:13; 41:9; 2:170, 191; 4:85 ve ilgili notlar). Bu tercihimizle eanlaml tm edatlar birbirinin yerine kullanlr diyecek kadar savunan el-Elfazul-Muteradife yazar EbulHasen Ali er-Rumman (. 384 h.) izgisinin deil, mutlak mnada eanlaml yoktur diyen Furk sahibi Ebu Hilal el-Asker (. 400 h.) izgisinin yannda yer aldk. Bu nedenle half ile kasem, elfeyna ile vecedna, Mukt ile Hasb, hannen ile rahmeten, seyyiat ile zunb, ecds ile kubr, suva ile sikye, ekk-rayb-mirye, irad-tevelli-zerhum, adab-lanet-suht gibi yakn anlamllara eanlaml muamelesi etmedik ve aralarndaki fark vurgulamaya aba gsterdik. Edatlar konusunda da ayn usul izledik. Byk mnalarn bu kk kahramanlar gzden kamasn diye ok ter dktk. Harf-i cerler birbirinin yerine geibilir (Muni II, 163) diyerek sadece bya 14 farkl mna (vurgu deil) takdir eden bn Hiama kar, o zaman harfler hakiki mnalarn kaybeder (s. 24) diyen Furuk sahibinin ve bnn asli mnas ilsaktr diyen Sibeveyhin grne yakn durduk (Msl: 107:5; 90:17; 9:45). Ama harflerin ok anlaml olabilecei gereini de gzard etmedik. Kuran evirilerinde ihmal edilen veya stnkr geilen hususlardan biri de deyimler ve deyimsel tabirler meselesidir. Bunlar yap zmne tabi tutarak evirmeye kalkmak deyimi zayi etmek demekti. yle yapmadk. Kaynak dildeki deyimin hedef dildeki en yakn karln bulup yerine koymaya altk. Mesela raybel-menna felein sillesini yemek dedik, sukt f eydhime elleri kollar dklnce dedik, saniye tfihiye gerdan krmak dedik. Tabii ki, hepsine hedef dilde bir karlk bulamadk. Mesela kbe kavseyni ev edn buna bir rnek. Takip ettiimiz usule gre Kuranda ziyade edat bulunmamaktadr. Ziyade denilen her edat, Kurann edebi slubu gerei mutlaka bir beyani zellik ve gzellik tamakta, mutlaka mnaya zgn ve asli bir katkda bulunmaktadr. Bunun en tipik rnei nefyin haberi olarak gelen badr. (Msl: 68:2; 49:4; 59:14; 2:184; 12:85; 4:176). Mealimizde vardmz zgn sonular, istikrai bir okuma ile teyit etmeye zen gsterdik. Hidayet ve dalaletle ilgili olarak kullanlan ye fiillerinin ift zneyi grecek ekilde evrilmesi, kalplerinde hastalk olanlarn ikiyzllerden ayr bir snf tekil ettii, nam kalbnn kelimenin dier kalplarndan farkl olarak srf hiret nimeti iin kullanld, iradenin kullanld 140 yerde de fiil olarak geldii, l uksimunun kullanld her yerde Allaha isnat edildii, erhin kullanld tm yetlerin Mekk olduu gibi sonular buna rnektir (Msl: 102: 6, 8; 12:20; 13:27).
XXIII

Yine mealde benimsediimiz bir ilke de udur: Belagat kurallarna gre bir kelime birden ok mnada kullanlabilir, fakat istisnai durumlar dnda, bir makamda birden ok mnaya geit vermez. ift taraf gren zengin anlaml ibareler bu ksma girmez. Bu kural gerei lafzn kullanld makamda ne mnaya geldiini tesbite altk, ulatmz son noktay meale yazdk. Bu konuda olanca gayretimize ramen her yerde ayn baary yakaladmz sylenemez. Baz durumlarda mnaya ulamakta baarsz kaldm itiraf ediyorum. Benim kusurumdur, boyum yetimedi. Farkl makamlarda fakl mnalara gelen salat, zekt, fitne gibi terimleri mealin btnnde standart anlama indirgeme yanlndan mmkn olduunca uzak durduk. Kavramlar tek tipletirme konusunda zel bir gayret sergilemedik. Muhtemel anlamlardan balamla en uyumlu olann tercih ettik. Kitba yeri geldi ilahi mesaj veya ilhi kelm, yeri geldi vahiy veya kitab dedik. Muminne srasnda inananlar, srasnda gvenenler dedik. Kfirne bir makamda inkr edenler veya kfredenler dedikse, baka bir makamda nankrler dedik. Bunda bir kusur grmedik. Zira Kuran, Farkl zaman ve mekanlarda farkl balamlarda 23 yla yaylarak indi. Ayn kavram farkl yerlerde farkl vurgular tayabilecei gibi, bu srete anlam farkllamalarna da urad. Byle bir hitap iin eviride standartlatrma ve tektipletirmeye gitmek, belki estetik adan gze ve kulaa ho gelirdi, ama vakaya mutabk dmezdi. Fakat mesel, muminn ile ellezne men, kfirn ile ellezne kefer arasndaki fark hep gzetmeye gayret ettik. Bir de inkr savunan nazlm kfirler iin srar edenleri, Enfalde olduu gibi inkr iin saldran kavgac kfirler iin direnenleri tercih ettik. Ellezine men ile muminn arasndaki fark hep gzettik. Fakat birincisinin ellezine kefer ile kartlk oluturduu balamlarda genel evirimiz olan iman edenler karln deil imanda sebat edenler karln tercih ettik. Zira bu balamlarda kfrde srar edenlerin mukabili vurgusunu tayordu. Hi kuku yok ki Kuran yaanan bir hayatn iine yaatan bir hayat olarak indi. Bu yzdendir ki Kurann dili hayat kadar canl ve reklidir, duraan ve standart deil. Bir evirinin en bata gzetmek zorunda olduu ey Kurann ahlkyla ahlklanmaktr. Bu, eviriyi bilgisayardan dklm gibi ablonlara ve kalplara mahkum etmemeyi gerektirir.

eviri Asndan
Her lisan bir dnyadr. Bu durumda tercme iki dnya arasnda mekik dokumaktr. Esas itibaryla tercme kaynak dil ile hedef dil arasnda lafza ilikin bir dntrme/evirme ilemi deil mnaya ilikin bir tama ilemidir. Tercme
XXIV

ifadesi tam da dediimize karlk gelirken, eviri lafza ilikin bir dntrme ilemini ifade eder grnmektedir. bn Abbasa Kurann Tercman unvannn verilmesi de Kuran baka bir dile tercme ettii iin deil, vahyin anlamn kaynandan alp hedefine anlalr bir dille tad iindir. eviri anlamla ilgiliyse, evirmenin ilk grevi evirdii metni anlamak olmaldr. Aksi durumda kaynak metin hedef dile evrilmi fakat tercme edilmemi olur. Bu evirme ise tayirden tebdile, tahvilden tahrife kadar uzanabilir, Allah gstermesin. Kaynak dildeki mnay kaynanda olduu gibi kavrayp, mmknse kaypsz, mmkn deilse en az kaypla hedef dile tamak evirmenin asli sorumluluudur. Bu sorumluluu yerine getirmenin bilinen iki tr yntemi vardr: Biri serbest veya yaklak eviri, ikincisi harfi eviri. Birinci yntem anlam hedef kitlenin diline tamay, ikincisi hedef kitleyi anlamn kaynana tamay nceler. Dorusu bu iki yntemi kesin hatlarla birbirinden ayrp ikisini birbirinin karsna yerletirmek bir handikaptr. Hem doru deil hem kullanl deildir. Yaklak eviri, evirmenden kaynak metni yeniden reten spermen karmak anlamna gelmez. Harfi eviri de, evirmeni ara kablosu yerine koymak deildir. Hele kaynak metin Kuran gibi ne manzum ne mensur olan, bilinen tm edebi trlerin dnda ve stnde bir metinse, burada eviriyi teorisyenlerin tasniflerine hapsetmek kmaz sokaktr. ki yntemden birini mutlak stn olarak ilan etmek yanltc olacaktr. Mesela harfi tercme asla en uygun tercmedir denemez. Bu durumda u soru gndeme gelir: Asln nesine uygun? slubuna m, lafzna m, mnasna m, maksadna m, musikisine mi, belagatna m? Btn bu unsurlar arasnda belli bir seviyeyi yakalayan tercme baarl saylmay hak eder. Bizim eviri yntemimiz, iki yntemin hassas bir karmdr. Muhkem yetlerde lafzi ynteme, mteabih yetlerde yaklak eviri yntemine daha yakn olduk. Metinde lafzi bir karl olmayan aklamalar parantez iinde verdik. Bir tek harfi karlksz brakmamaya ve metinde olmayan bir tek kelimeyi metindenmi gibi gstermemeye azami itina gsterdik. Meal yaparken nceliimiz Bununla Allah neyi murad etmitir? sorusu oldu. Metnin imkanlarn nasl en az zayiatla modern muhataba tarz kaygsn, hangi tercme yntemi kaygsndan ncelikli addettik. Bununla amalanan mtercimin vahiyle muhatap arasndan ekilebildii kadar ekilmesi, bu ikisini mmkn olduunca ba baa, yz yze brakmasdr. Hz. Peygamberin ifadesiyle Ola ki aktarlan aktarandan daha derin anlay sahibi olabilir. zetle vahyin tercmesinde aslolan, eviribilimin tm imkanlarndan sonuna kadar yararlanmann da tesinde, onun akl edemedii imkanlar da devreye sokarak vahyin muhatap tarafndan daha iyi anlalmasn salamaktr.
XXV

eviriyi yaparken, bazen bilmem kanc kez okuduum yetin daha nce fark etmediim bir mnasn fehmettim. Kimi demler bamdan kaynar sular dkld. Etlerimin kemiklerimden lime lime ayrld hissine kapldm. Meer anlamak insan ne kadar yorarm, onu rendim. Bazen hitabn arl altnda leyazdm. Kalbimin bir ku gibi yerinden frlayacakm gibi rpnd demler yaadm. Bazen de yetler cennet kuu olup yreimin karl tepelerine kondular, beni yreklendirip teselli ettiler. gn uyku dek bilmeden tek bir yetin mnas zerine kapanp Allahm bundan muradn nedir? diye kvrandm oldu. Kurann ulamaya alan insan bitap dren yaln zirveleri vardr. O zirvelerde bulunan mnaya ulatm dndm mstesna zamanlarda hissettiim sevinci, mrmn baka hibir annda hissetmedim. Her yete mvekkel bir melein olduuna inandm. O yetin hakkn verdiimde szkonusu meleklerin gnlme hediyeler dizdiini hissettim. te bu hisleri yaayan biri olarak, kaynak metnin muhatapta uyandrd etkiyi, evirinin de muhatapta uyandrmasna gayret ettim. Bununla amaladm bir baka ey de, bir kelimeyi daha vahiyle buluturma arzumdu. Kelimelere hayatta en byk arzularnn ne olduu sorulsayd, vahyin anlamn yreimde tamak derdi diye dndm. Byle yapmakla bir kelimeyi daha sevindirmek, bir kelimenin daha gnln almak istedim. Nadir kelimelere nadir karlk kuraln severek ve hararetle uygulama arzumun arkasnda yatan gerek sebep, hemen stte dile getirdiim cmlelerde yatyor. eviride edeerlilik, bir tercmeyi olgun klan unsurdur. Biz de mealimizde nadir kelimelere nadir karlklar koymaya altk. Hatta kaynak metinle hedef metin bir bilgisayara verilse, o kelimeden ilkinde ne kadar geiyorsa ikincisinde de o kadar gemesi gerekirmi gibi bir hisse kapldk. Ne kadar baarl olabildik, bunu deerlendirmek bize dmez. te bu kural uyguladmz u kelimeler hem Kuranda hem mealde tek yerde gemektedir: muavvikn: caydranlar (33.18); nahb: and (33:18); utullin: kaba (68:13); zenm: frldak (68:13); deyyr: mostralk (71:26); mutaffifin: yolsuzluk yapanlar (83:1); kedh: yeldirmek (84:6); riya: grkem (19:74); hananen: sevecenlik (19:13); sena: parlt (24:43); ren: zarafet (7:26); kaan safsafen: rlplak, kupkuru bir dzlk (20:106); emac: katmerli bir karm (76:2); smidn: kafa tutuyorsunuz (53:61); lazib: konsantre (37:11); evben: kokteyl (37:68); remzen: sembolik bir dil (3:41); ubsile/tubsile: ipotek edilecek (6:70); erkesehum: terslemek (4:88); salden: cascavlak (2:264) Yakn ya da benzer anlaml kelimelere eviride de yakn anlamlar bulmaya altk. Mesela suht-lanet-adab gibi benzer anlamllar hm-lanet-gazab ile karladk. Yine, ekk-rayb-mirye benzer anlamllarn ise phe-kuku-tereddt ile karladk ve bunu batan sona tm evirinin standard yapmaya zen gsterdik.
XXVI

Trkede yer etmi terimleri, eer anlam kaymas yaamam ve galat olarak kullanlmyorsa, evirmeyip olduu gibi braktk. Vahiy, hamd, kr, adlet, hak, hkm, kfr, kfir, veli, rahmet, af, iman, hiret, dnya, hell, yet, hidayet, ticaret, infak, ahit, kalp bunlardan sadece bazlardr. Bazen Ayn forma farkl karlklar verdik. Mesela Ekber szc, hem olumlu bykle hem olumsuz bykle iaret eden bir sfattr. Her iki halde de en byk, daha byk karl sakil kamaktadr. Mesela Allahn zikri daha byktr (29:45) yetinde olumlu kullanlrken Bakara 217, l-i mran 118 gibi olumsuz kullanmlarda daha byk, en byk yerine daha beter kullanlmas daha belidir. Bazen de bunun tersini yaptk ve farkl formlara ayn karl vermek zorunda kaldk. Mecbur kalmadka bu yola bavurmadmz ifade etmeliyim. Bilinen bir gerektir ki, Kuran en azndan iki farkl metin tr ierir: Belagat arlkl Mekk hitab, mna arlkl Meden hitap. u halde Kurann evirisi de tek bir yntemle snrlandrlamaz.

Estetik ve Belagat Asndan


Sibeveyh (. 180/769) el-Kitabnda yle der: Nahivcilerin ou bir ifadenin gramer asndan irabn dzelteceim derken, anlamn gz ard ederler. Halbuki, szn anlam irabndan ok daha nemlidir. Nahiv ilminin kurucu eseri olan el-Kitabta Szn Gzeli ve irkini gibi belagata ilikin blmlere yer verilmesi, Arap dilini tedvin eden stadlarla sonraki dilciler arasndaki farkn bariz bir gstergesidir. Uzun bir zamandan beri bir kuun koparlm iki kanad gibi ayr ayr duran nahiv ve belagat balangta birdi. Sz kuu belagatin zirvesine bu iki kanatla umutu. Bu, mna ile gramerin ayrlmazl anlamna geliyordu. Sibeveyhin yolunu Ferr (. 207), Mberred (. 286), Saleb (. 291) ve Zeccac (. 311) srdrd. Dil dahisi Ebu Ali Faris (. 377) bu izgiyi bir okul haline getirdi. Bu okulu bn Cinn (. 392) nahivde, bn Fris (. 395) etimolojide, Abdulkahir Crcan (. 471?) belagatta, Rb el-Isfahan (. 502) Kuran stlahlarnda, Zemaher (. 538) tefsirde zirveye tad. Mealde, yukarda saydmz seleflerimiz gibi mna ile gramerin, belagatla nahvin birbirinden ayr deil birbirinin iinde durduu bir usul tercih ettik. Eer ille de tercih sz konusu olacaksa, elbette mna gramere ncelenmeliydi. Zira vahyi okumaktan maksat murad- ilahiye ulamak ve vahiyle in olmakt. Kurann belagat mucizesi, onun hibir dil kuralna ya da kurallar manzumesine hapsedilememesidir. Kuran, kendisini iir veya nesir olarak niteleyecek olaXXVII

n dorulamad gibi, onu sadece belli edebi formlara ve kalplara sadrmaya alanlar da mahcup eder. Esasen Kurann ebedi oluu edebi oluundan kaynaklanmaz. Hayat ta yreinden kavrayp onun kodlarn barndrmasndan kaynaklanr. Bu yzden Kuran hayat kadar karmak, hayat kadar tekdze, hayat kadar mucizedir. na ve haber cmleleri arasndaki fark eviriye yanstmak, isim ve fiil cmleleri arasndaki fark eviriye yanstmaktan daha kolay oldu. na ve haber cmlelerini ayrmak iin, in cmlelerinin sonuna nlem iareti (!) koymak iimizi kolaylatrd. evirimiz boyunca metne takdiri lafz idhalinden mmkn olduunca kandk. Klasik tefsirin lafz takdir ettii bir ok yeri takdirsiz olarak ve metindeki yaln haliyle evirmeye gayret gsterdik. Takdir gerekseydi kelmn sahibi takdir ederdi diye dndk. O ekilde gelmesinin mutlaka bir nkte barndrdna kani olduk (Msl: 20:102; 11:92; 43:60; 2:51, 184; 8:27; 24:53). Kaynak metnin ses deerlerini, anlamn msaade ettii oranda hedef metne tamaya altk. Kurandaki i musiki ve iiri fersah fersah aan iiriyyeti meale yanstmann zorluu ak. Bu yaplacaksa anlama halel getirmeden yaplmaldr. Bu ise olduka zor ve zahmetli bir itir. Bu zorluk bizi bazen ..olmaldr bazen de ..olmaldrlar gibi, yet sonlarndaki ses uyumunu bulmak iin anlam bozmayan tasarruflar yapmaya sevk etti. Bu uurda Trkenin imkanlarn zorladk. Umarz Kurandaki sesi meale tama konusundaki emeimiz meal okurunun kulandan kamaz da, yrek damanda farkl bir lezzet brakr.

Tertip Asndan
Tertip, sraya dizme, sralama demektir. Tertip deyince iki ey akla gelir: 1) yetlerin sralamas. 2) Srelerin sralamas. kincisi de yine kendi iinde ikiye ayrlr: Srelerin Hz. Peygambere ini tarihlerine gre yaplan nzl tertibi ve Hz. Osmann hilafeti dneminde sahabilerden oluan cem ve tertip komisyonunun yapt mushaf tertibi. Ellerde okunan mushaf bu sralamaya gredir. yetlerin sre ierisindeki sralamas Allah Rasulnn tasarrufunda gereklemitir. Bu sreler Hz. Peygamber tarafndan namazlarda ve hutbelerde defalarca okunmu, orada bulunan ok saydaki sahabe de sreleri Allah Rasulnn azndan okunduu ekliyle alm, ezberlemi, okumu, okutmu ve kendinden sonraki nesillere aktarmtr. yetlerin sre iindeki yeri konusunda yaanan ihtilaf, vahyin ini tarihlerine dair ihtilafn bir parasdr. Kimi otoriteler tarafndan btnyle Mekke dnemine ait bir srenin baz pasajlarnn Medinede indii iddia edildii gibi, tersi de idXXVIII

dia edilmitir. Mesela Mzzemmil 10, 11, 20; Kalem 17-33 ve 48-50; Meryem 58, 71; Furkan 68-70, Yasin 45; Kamer 44-46; Vaka 81-82; Necm 32; Arf 163-170 vb. gibi bir ok yetin, srenin genelinden ayr olarak Medinede indii iddia edilmitir. Oysa ki, bu srelerin tm de Mekkede inmitir. Yine Bakara 281; Maide 3; Enfal 30-36; Tevbe 128-129; Muhammed 3 gibi yetlerin de Mekkede indii iddia edilmitir. Bu iddialarn dorusunu yanlndan ayrmak iin iddialarn delillerine bakmak arttr. Bu delillerin ou nzl sebebi rivayetleridir. Oysa ki, Mekk veya Meden bir srenin bir veya birka pasajn srenin ini zamannn dna karma gibi ciddi bir iddia, yalnzca sebeb-i nzl rivayetlerine bina edilemez. Zira bu rivayetlerin bir ksm sorunludur. Kald ki Bu sre (veya yet) unun zerine inmitir trnden rivayetler, her zaman o sre veya yetin ini zamann gstermez. Sahabenin o olayla o sre veya yet arasnda ba kurduuna, dahas vahyi hayata srekli nazil olan aktif bir zne olarak grdne delalet eder. Btnyle bir dneme ait bir sre iersinde yer alan pasajn, anlamay kesinlikle etkileyecek ekilde btnden farkl bir dneme nisbet edilmesi ciddi bir iddiadr. kna edici delillere dayanmak durumundadr. Bu konuda, metnin i balamnn desteklemedii rivayetler mesnet olamaz. Zira bylesi bir durum anlama sorununa yol aar. Biz bu tr rivayetleri, tm de metnin i balamyla ilgili be kritere tabi tuttuk: 1) Ses ve fasla asndan. 2) Dil asndan. 3) erik asndan. 4) slup asndan. 5) Rivayetin doruluu asndan. Bu kriterlerin ayrntl bir uygulamasn Enam sresinin giriinde yaptk. Bu tr iddialara konu olan dier sreleri de ayn kritere tabi tutarak sonucu srelerin giri blmlerinde verdik. Nzl tertibine gelince Tm srelere koyduumuz giriin ilk pasajn srenin ismine, ikinci pasajn ini zamanna, mteakip pasajlarn ise konusuna ayrdk. Srelerin ini tarihlerini ve sralarn doru tesbiti amalayan bu pasajlar hayli emek gerektirdi. Bunu yapma nedenimiz, hem srenin doru zamann tesbit ederek anlalmasn kolaylatrma, hem de bu mealin nzl tertipli bir versiyonunu hazrlama niyetini tamamzd. Nzl tertipli bir meal iin nce srelerin ini zamanlarn doruya en yakn veren bir cetvele ihtiya vard. Ak yreklilikle syleyelim ki, nzl tertibi konusunda son sz sylemek neredeyse imkanszdr. Zira bu konuda sahabeden bize kadar gelen farkl tertipler vardr. Sahabenin ittifak edemedii bir konuda son noktay koyan bir liste oluturmak zordur. Amacmz bu konuda doruya en yakn ini cetvelini elde edebilmekti. Bunun iin srelerin slubu, konusu ve belagatnn esas olduu bir liste hazrlamaya teebbs ettik. Bunda Hz. Osmann nzl tertibini esas aldk. Onun yanna bn Abbas ve mam Cafer tertiplerini koyduk. Yine bn Aur sayesinde ulatmz bn Abbasa nisbet edilen Cabir b. Zeyd tertibini de bunlara ilave ettik. Baz sreler slbu ve konusu itibaryla ilk tertiplerdeki yerleriyle uyumlu
XXIX

deildi. Bylesi durumlarda o srenin doru zamann tesbit iin zellikle Kurann iinden delil aradk. Baz srelerin yetleri baka srelerin yetlerine atf ieriyordu. Bu ini sralamasnda kesine yakn bir delildi. Bu konuda hadis ve siyer kaynaklarna da bavurduk. Delil bulduumuzda tereddt etmeden Bu srenin ini zaman ve yeri udur dedik. Bu konuda Fransz arkiyat Rjis Blachre (. 1973) ve ranl mtefekkir Mehdi Bazergann zgn tertiplerinden de istifade ettik. Bu meyanda pasajlar meselesi de nemliydi. Kuran Allah Rasulne yazl bir metin olarak deil szl bir hitab olarak indi. Srelerin yetlere taksimi, Fatiha, hlas, Felak ve Nas gibi bir ksm sreler iin kesin olsa da, bir ok sre iin kesin deildir. Mesela Mmin sresini Mekke-Medine okullar 84, am-Kufe okullar 85, Basra okulu 82 yet saymtr. brahim sresini Medineliler 54, amllar 55, Basrallar 50, Kufeliler 52 yet saymlardr. Bu ihtilaf, srenin cmlelerinin nereden ve nasl blneceiyle, daha temelde noktalamayla ilgili bir ihtilaftr. Esasa taalluk etmez. Metin harfine kadar ayn metindir. Fakat anlamay nceleyen bir okumada birim tek tek yetler deil pasajlar olmaldr. Tabir caizse yetler tilavet iin, pasajlar kraet iindir. Zira pasajlar mna bekleridir. Bu nedenle mealde her yeti dierinden bamsz olarak yerletirmek, yetleri mnann ikmal edilmi bir birimi saymak anlamna gelir. Bu doru deildir. Fakat bizce yetleri birbirine kartrarak tercme de daha farkl problemlere yol aacaktr. Zira dnyadaki tm mushaflar ayndr ve tm referanslar yet rakamlar zerinden verilmektedir. Bu yzden yetlerin nerede balayp bittiinin belli olmad -bei bir arada eviri yntemi mahzurludur. Biz bu mealde Kurann temel birimi olan yetleri hi birbirine kartrmadk. Fakat mnay da yette tamamlanan bir ey olarak grmedik. Bu yzden mnann gerektirdii yerde yeti mstakil veya gurup halinde art arda sralayarak pasajlar oluturduk. Bu pasajlarn belli olmas iin de ilk kelimesini byk harfle balattk ve nceki pasajla arasn ayrdk. Meal boyunca orijinal metne ait ksmlar italik yazdk, onlarn evirilerini trnak iinde gsterdik. Tek yazlan tarihlerde hicri takvimi esas aldk. Ezeli ve biricik hakikati kastettiimiz yerlerde islm kk i ile yazdk. Notlarn referanslarnda rakam kullandk. (Mesela 32:7, not 6 gibi) Birincisi sre, ikincisi yet numarasdr. Nottan sonra gelen numara ise atf yaplan yerdeki dipnot rakamdr. Mealin sonuna bir Dizin ekledik, bu Dizinin kelime saymna dayal, ylesine yaplm bir sz yn olmasn istemedik. Bunun iin de, meailin ruhuna ve kavramsal dnyasna ulamay mmkin klan kullanl bir Dizin oluturmaya gayret ettik. ***
XXX

Nadir kullandmz kaynaklarn basm yer ve tarihlerini kaynakaya tamak yerine metnin iinde gsterdik. 8 nl hadis kitabnn tm iin MevsuatusSunneyi kaynak gsterdik.

Sz Sonu
Mkemmellik Allaha mahsustur. Biz kuluz. Kula kulluk yarar. Kul olmak, kusuru kabul etmektir. Zira kul kusursuz olmaz. Baz hata ve kusurlar vardr ki onlar sahibi deil bakalar grr. Baz zuhul, hata ve kusurlar vardr ki, olanca titizlik bile kiiyi onlardan arndrmaya yetmez. Sanki onlar birilerinin katksn celbetmek iin oraya konmuturlar. O zuhul, kusur ve hatalara muttali olup da katkda bulunacak olan iin erbabna peinen teekkrlerimi arzederim. Bu mealin hazrland 11 ylda ka kez pes ettiimi yaknlarm bilir. Zira bu grevin sorumluluu grevin kendisinden de ardr. yle zamanlar oldu ki, bu yk fakirin omuzlarna ok ar geldi. Fakat her seferinde Allahn inayeti ve Kurann kerameti yardma yetiti. Rabbim tamamna erdii gn gsterdi. Ne diyebilirim ki: Allah varlm Zatna hamd klsn. Bu zorlu ve yorucu almann olumasnda emei geenlere teekkr borcum var. Onlarn banda alma ortamm korumak iin hep zerime titreyen meali yaynlanmadan batan sona okuyan sevgili eim var; ortalama 14 saatin altna dmeyen bir mesai ile kotarlan bu zorlu yllar boyunca kah Yeter artk, ldracaksn! diyerek beni masadan kaldran, kah tefsirler arasndaki uykusuz gecelerime ortak olan eim. Ve tabi ki ocuklarm. Hepsinden huzurlarnzda helllik dilerim. Meal basma verilmeden nce 20 nsha oaltlarak alannda yetkin isimlere okumalar iin tevdi edildi. Bu dostlarmn katksn minnetle yad etmeliyim. Meali kmadan nce tamamen okuyarak katklarn sunan brahim Sarm, Mehmet Okuyan, M. Emin Yldrm, brahim ahin ve ei, Mnib Engin Noyan, smail Gler ve Hasan Hafzoluna; ksmen okuyarak katklarn sunan Abdlcelil Candan, D. Mehmet Doan, smet Uma, Fatih Okumu, Halil iek, Erturul zalp, Mehmet Doan, Said Yaz, Yusuf zkan zburun ve Adnan nana; mealin fkhi notlarn mzakere iin mesai ayran Hayreddin Karaman hocamza; mealimizin Kuran metnini gzden geiren Hafz smail Uzun ve eine kalbi kranlarm sunarm. Bata Sami ve Ferhat beyler olmak zere mealin basm ve yaymnda ellerinden geleni esirgemeyen herkese de teekkr etmeliyim. ***
XXXI

Kurana kurban olmay, cihana sultan olmaya tercih ederim. Rabbim utandrmasn. O bana yeter, O ne gzel vekildir. Beni maksadma ulatracak olan sadece Allahtr; yalnzca Ona gvendim ve sadece Ona yneldim. Nesilden nesile aktarlrken, zincirini yz milyonlarca halkann oluturduu Kuran nakleden canl senete, dil bir ahid olarak katlmak en byk tesellimdir. lim farz, ahitlik emanet, hakk sylemek mesuliyettir. Rabbim ahid kl! Rabbim ahid ol!

Mustafa SLMOLU

1 C.evvel 1429, stanbul

Ve eer dnyann tm aalar kalem olsa denizleri de mrekkep, buna yedi deniz daha eklense, Allahn kelimeleri yine de tkenmez: nk yalnzca Allahtr her iinde mkemmel olan, her hkmnde tam isabet kaydeden. (31:27)

XXXII

Вам также может понравиться