Вы находитесь на странице: 1из 90

Zygmunt Bauman SYASET ARAYII

Zygmunt Bauman, Leeds niversitesi'nde sosyoloji profesr olarak almaktadr. Yaynevimizden daha nce Yasa Koyucular ile Yorumcular (ev. Kemal Ata-kay, Metis, 1996) adl yaptn yaymladmz Bauman'n lmllk, lmszlk ve Dier Hayat Stratejileri (ev. N. Demirdven, Ayrnt, 2000), Postmodernlik ve Honutsuzluklar (ev. smail Trkmen, Ayrnt, 2000), Kreselleme: Toplumsal Sonular (ev. A. Ylmaz, Ayrnt, 1999), alma, Tketicilik ve Yeni Yoksullar (ev. mit ktem, Sarmal, 1999), Postmodern Etik (ev. Alev Trker, Ayrnt, 1998), Sosyolojik Dnmek (ev. Abdullah Ylmaz, Ayrnt, 1998), Modernite veHolocaust (ev. Sha Sertabibolu, Sarmal, 1997), zgrlk (ev. Vasf Erenus, Sarmal, 1997) gibi pek ok yapt bulunmaktadr. Metis Yaynlar pek Sokak 9,80060 Beyolu, stanbul SYASET ARAYII Zygmunt Bauman ngilizce Basm: in Search of Politics, Polity Press, 1999 Zygmunt Bauman, 1999 Metis Yaynlar, 1999 lk Basm: Kasm 2000 Yayma Hazrlayan: Sabir Ycesoy Kapak Tasarm: Semih Skmen Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd. Film: Doruk Grafik Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd. Cilt: Sistem Mcellithanesi ISBN 975-342-296-2

ZYGMUNT BAUMAN

SYASET ARAYII
eviren: TUNCAY BRKAN

METS YAYINLARI
NDEKLER Sunu 9 1 Kamusal Alan Aray 17 2 Fail Aray 68 1. kma: Postmodern Dnyada deoloji 119 2. kma: Postmodern Dnyada Gelenek ve zerklik 141 3. kma: Postmodernlik ve Ahlaki ve Kltrel Krizler 149 3 Vizyon Aray 163
TEEKKRLER

David Roberts'n ufuk ac, usanmak bilmez ve anlayl editrlk yardmlarndan yararlanmaya balayal on yl oluyor. Bu vesileyle, yazar ile okurlar arasndaki ba przszletirmek amacyla yapm olduu her ey iin ona teekkr ediyorum. Yazar ve yaymc, Decca Aitkenhead'in 23.1.1998 ve 24.4.1998 tarihli yazlanndan alntlar yaplmasna izin verdii iin The Guardian'a teekkr borludurlar.

SUNU
NANMAK N inanlarn tutarl olmas gerekmez. Bugnlerde inanmaya eilimli olduumuz eyler, yani kendi inanlarmz da buna bir istisna oluturmuyor. Mesela insan zgrl meselesinin, en azndan dnyann "bize ait blmnde" alp kapanm bir dava olduunu ve (yaplacak ufak tefek dzeltmeleri saymazsak) akla gelebilecek en tatmin edici zme ulatrlm bulunduunu dnrz. En azndan, zaten sahip olduumuzu dndmz zgrlkten daha fazlasn ya da daha iyisini talep etmek ve ekip almak iin (yine, tek tk rastlanan ufak tefek rahatszlklar saymazsak) sokaklara dklme gereini hissetmiyoruz. Oysa bir yandan da, dnya ilerinin yrtlme biiminde -tek bamza, birka kii bir araya gelerek ya da hep birlikte deitirebileceimiz ok az ey olduuna da ayn katlkla inanmaya meyilliyiz; ayrca byle bir deiimi gerekletirebilseydik bile, mevcut olandan farkl bir dnya dnmek iin kafa kafaya vermemizin ve daha iyi bir dnya dnsek de onu hayata geirmek iin kollar svamamzn bouna, hatta aklszca olacana da inanyoruz. Mantksal dnme eitimi alm herhangi birinin bu iki inanc ayn anda nasl savunabilecei bir muammadr. Eer zgrlk kazanlmsa, nasl olur da bu zaferin ganimetleri arasnda insann daha iyi bir dnya tahayyl etme ve onu daha iyi hale getirmek iin bir eyler yapma yetisi yer almaz? Hayalgcn dizginleyen ve zgr insanlarn herkesi ilgilendiren meseleler karsnda byle iktidarsz olmalarna tahamml eden zgrlk ne mene bir zgrlktr? Bu iki inan birbirine uymaz, ama ikisini de savunuyor olmamz mantk konusundaki beceriksizliimizden kaynaklanmyor. Bu iki inan hibir ekilde hayal mahsul deildir. Ortak deneyimimizde bunlarn her birini destekleyecek yeterince ey vardr. Yaptklarmza inandmzda gayet gereki ve aklc bir tutum taknrz. Bu yzden

10 SYASET ARAYII

de iinde yaadmz dnyann bize niye durmadan byle bariz biimde elikili sinyaller yolladn anlamak nemlidir. Bu elikiyle nasl yaayabildiimizi; dahas, niin ou zaman bunu fark etmediimizi ve fark ettiimizde niye pek tasalanmadmz bilmek de nemlidir. Peki ama neden nemli? Bu tr bir bilgi edindiimizde herhangi bir ey iyi ynde deiecek mi ki? Bu hi de kesin deil tabii. eylerin niye byle olduklarn kavramak bizi eyleme gemeye itebilecei gibi havlu atmaya da itebilir. inde bulunduumuz durumu biimleyen karmak ve kolayca grnmeyen toplumsal mekanizmalarn nasl ilediini bilmenin hem iyi hem de kt bir ey olabilecei artk herkesin malumu. Bu bilgiyi birbirinden tamamen ayr, Pierre Bourdi-eu'nn yerinde bir adlandrmayla "kinik" ve "klinik" adn verdii iki yoldan kullanabiliriz. Bilgi "kinik" bir biimde kullanlabilir: Dnyann adil mi adaletsiz mi, sevilesi mi deil mi, burada m orada m olduu fark etmez; naslsa yle olduuna gre, ben en iyisi onun kurallarn en iime gelecek ekilde kullanmam salayacak bir strateji dneyim. Toplumun nasl ilediine dair ayn bilgi "klinik" bir biimde kullanldnda ise, uygunsuz ve zararl olduunu ya da ahlaki hislerimizi zedelediini dndmz eyle daha etkili bir biimde savamamzda bize yardmc olur. Bilgi kendi bana, bu iki kullanm biiminden hangisine bavuracamz belirlemez. Bu son kertede bizim kendi seimimizdir. Ama bu bilgi olmadan ortada yaplacak bir seim de olmazd. zgr insanlar bilgi sayesinde en azndan zgrlklerini uygulamaya koyma ansna sahip olurlar. Ama ortada bilinmesi gereken ne var ki? Bu kitap ite bu soruyla hesaplamaya alyor. Bulduu cevap kabaca yle: zel ve kamusal hayat arasndaki kprler atld ya da hi ina edilmemi olduu srece; ya da baka bir ekilde sylersek, kiisel kayglar kamusal meselelere tercme etmenin, beri yandan da, zel dertlerde kamusal meseleleri grp saptamann kolay ve bariz bir yolu olmad srece, bireysel zgrln artmasyla kolektif iktidarszln artmas akabilir. Bizim trmzden toplumlarda bu kprler ok azdr ve tercme sanat kamusal olarak pek uygulanmamaktadr. Bu kprler olmaynca, zel ve kamusal kylar arasndaki seyrek iletiim, yere indikleri anda -hatta, sk sk, hedeflerine ulaamadan- patlamak ya da snmek gibi asap bozucu bir alkanlklar olan balonlar sayesinde srdrlr. Tercme sanat ise gnmzde ackl bir durumdadr; kamu sahasnda aa kan tek tasa ahsa zel uval uval strap ve endiedir
SUNU 11

ki bunlar da srf kamunun seyrine sunuldular diye kamusal meseleler haline gelmezler. Gl ve devaml kprler olmaynca ve tercme becerileri kullanlmaya kullanlmaya krelmi veya btn btne unutulmu olunca, zel dertler ve aclar bir birikim oluturmaz ve younlap ortak davalar haline gelmezler. Bu koullarda, bizi ne bir araya getirebilir? Toplumsallk, adeta yzer gezer durumdadr; demir atacak salam bir zemin, herkesin grebilecei bir hedef, birlikte saflar sklatracak yoldalar aramaktadr bo yere. Etrafta hedefsizce dolamakta, gaflar yapp durmaktadr. Toplumsallmz dzenli k imknlarndan yoksun olduu iin, tek atmlk aaal patlamalarla boaltr iini; bunlar da btn patlamalar gibi ksa mrldr. Bu iini boaltma vesileleri, bazen efkat ve iyilikseverlik karnavallar; bazen yeni kefedilmi bir halk dmanna (yani, kamunun ou yesinin kendi zel dmanlar olarak grebilecei birine) ynelik glendirilmi saldrganlk nbetleri; bazen de birok insann hemen hemen ayn anda gl hisler duymasna yol aan ve (milli takmn Dnya Kupasn kazanmasnda olduu gibi) sevinlerini ya da (Prenses Diana'nn trajik lmnde olduu gibi) zntlerini birletirdikleri bir olay olabilmektedir. Ancak bu vesilelerin derdi, nefeslerinin abuk tkenmesidir: Gnlk ilerimize dndmzde, her ey hemen hi deimeden balad yere dner. Birlikteliin gzkamatrc parlts sndnde, yalnz insanlar tpk eskisi gibi yalnz uyanrlar; biraz nce yle parlak klar saan ortak dnya imdi daha da karanlk grnr. Patlamann getirdii boalmann ardndan, sahne klarn tekrar yakmak iin fazla bir enerji kalmamtr. Bu durumu deitirme ans, agora'ya baldr. Yani, ne zel ne de kamusal olan, daha dorusu hem zel hem de kamusal olan alana: zel sorunlarn anlaml bir biimde -yani, yalnzca narsisist hazlar edinmek ya da kamu nnde tehir yoluyla bir tr terapi arayna girmek iin deil, bireyleri zel olarak strabn ektikleri sefaletten karacak kadar gl, kolektif olarak ynlendirilen manivelalar aramak iin- karlatklar alana; "kamusal iyi", "adil toplum" ya da "ortak deerler" gibi fikirlerin doup biimlenebilecei alana. Ancak asl sorun, eski tarz zel/kamusal alanlardan gnmzde pek bir ey kalmam olmas, bir yandan da bunlarn yerini alabilecek yeni alanlarn ortalkta grnmemesidir. Eski agoralar giriimciler tarafndan devralnm ve yeniden ilenerek elence parklar haline getirilmitir; bu arada etkili gler de siyasi kaytszlkla ibirlii yaparak yeni agora'
12 SYASET ARAYII

lara inaat izni vermeyi reddetmilerdir. Cornelius Castoriadis 1996 Kasmnda Daniel Mermet'e, ada siyasetin en bariz zelliinin nemsizlii olduunu syler: "Siyasetiler iktidarsz... Artk bir programlar yok. Tek amalar koltuklarnda kalmak." Hkmet -hatta "siyasi kamp"- deiiklikleri, hi de byk deiikliklere gebe bir dalga saylamaz; kendi ivmesiyle, kendi ynnde, sabit bir kararllkla, tekdze ve durdurulamaz biimde ilerleyen bir akntnn yzeyindeki ufack rpntlardr bunlar olsa olsa. Bir yzyl nce liberalizmin hkim siyasi forml meydan

okuyucu ve kstah bir "ileriye atlan dev adm" ideolojisiydi. Bugnlerde ise, teslimiyetilik mazeretinden baka bir ey deil: "Bu hayal edilebilecek en iyi dnya deil, ama tek gerek dnya. Hem, btn alternatifler ondan daha beter olmak zorunda; pratikte denenecek olursa, daha beter olduu grlecektir." Liberalizm bugn basit bir "alternatif yok" amentsne indirgenmitir. Artan siyasi kaytszln kklerini bulmak istiyorsanz, daha telere bakmanza gerek yok. Bu siyaset, uyumculuu [conformity] alklamakta, uyumculuun reklamn yapmaktadr. Halbuki uyumculuu insan kendi bana da baarabilir; uyum gstermek iin siyasete ne gerek var? Renkleri ne olursa olsun, ayn eyin daha fazlasndan baka bir ey vaat etmeyen siyasetilerle niye uraalm? Siyaset sanat, eer sz konusu olan demokratik siyasetse, yurttalarn zgrlklerinin snrlarn ykmakla ilgilidir; ama ayn zamanda kendi kendini snrlama ile de ilgilidir: Yurttalar bireysel ve kolektif olarak, kendi bireysel ve kolektif snrlarn koymaya tevik edebilmek iin zgr klmakla ilgilidir. Bu ikinci husus gzden yitirilmi, btn snrlar gzden dmtr. Her trl kendi kendini snrlama abas, dorudan g Aag'a. kan yolda atlan ilk adm gibi grlr; sanki ihtiyalar zerinde piyasann ya da devletin diktatrlk kurmasndan baka seenek yokmu gibi, sanki yurttalk tketicilikten baka bir biim alamazm gibi. Mali piyasalar ve meta piyasalar ancak bu biime hogr gsterirler. Gnmz hkmetlerinin savunduu ve iledii biim budur. Bu alanda kalan tek byk anlat (yine Castoriadis'ten alnt yapacak olursak), "hurda, daha fazla hurda" biriktirme anlatsdr. Bu birikimin snr olmamaldr (yani, her trl snr aforoz edilir ve hibir snra tahamml edilemez). Ama kendi kendini snrlama da, eer balayacaksa, ite bu birikimden balamaldr. Fakat kendi kendini snrlamaya duyulan tiksintinin, genellemi uyumculuun ve bunlarn sonucu olarak siyasetin nemsizlemesinin
SUNU 13

bir bedeli vardr, hem de grlen o ki, yksek bir bedeli. Bu bedel de, yanl siyasetin bedelinin ou kez dendii akeyle, yani insan strabyla denir. Bu straplar birok farkl biim ve renk altnda ortaya karlar, ama kkleri ayn yerde bulunabilir. Ve bu straplarn kendi kendini daimiletiren bir nitelii vardr. Bunlar hem siyasetin suistimallerinden kaynaklanr, hem de salkl siyasetin nndeki en byk engeli olutururlar. ada dertlerin en sinsisi ve ac verici olan, en iyi Unsicherheit bal altnda toplanabilir; bu Almanca terim, ngilizce'de ancak ayr terimle iletilebilen deneyimleri bir araya getirir: Uncertainty, in-security ve unsafety.* in ilgin yan, bu dertlere kolektif are bulmann en byk engeli, onlarn doasnda yatar: Kendilerini gvensiz hisseden, gelecein getirebileceklerine saknarak bakan ve emniyetlerinden endie eden insanlar, kolektif eylemin gerektirdii riskleri gze alacak kadar zgr deildirler. Bu insanlar birlikte yaamann alternatif yollarn hayal edecek cretten ve zamandan yoksundurlar ve kimseyle paylaamayacaklar ilerle o kadar meguldrler ki, brakn ortaklaa giriilebilecek trden ilere enerji ayrmay, bunlar hakknda dnemezler bile. Gvensizlie kar verdikleri savata onlara yardm etmesi beklenen mevcut siyasi kurumlarn pek bir yardm dokunmaz. ktidarn byk ksmnn, hem de en can alc ksmnn siyasetin dna ekildii hzla kreselleen bir dnyada, bu kurumlar gvenlik ya da kesinlik sunmak iin ok fazla ey yapamazlar. Tek yapabilecekleri ve sk sk da yaptklar ey, yaygn ve dank endieyi Unsicherheit'm tek bir bileenine kaydrmaktr: iinde bir eylerin yaplabilecei ve yapldnn grlebilecei tek alan olan emniyete. Gelgelelim prz kartan bir nokta vardr: Gvensizlii ve belirsizlii iyiletirmek ya da en azndan hafifletmek iin etkili bir eyler yapmak hep birlikte eyleme gemeyi gerektirdii halde, emniyeti salamak adna alnan nlemlerin ou blc niteliktedir; karlkl pheleri besler bu nlemler, insanlar birbirinden ayrr, her ihtilaf yada muhalefetin ardnda dmanlar ve komplocular aramaya iter ve sonuta yalnz insanlar daha da yalnz klar. En beteri ise bu tr nlemler endienin gerek kaynana hibir yerde yaklaamadklar gibi, bu kaynaklarn yaratt* Aslnda Trke'de iki terim yeterli: Belirsizlik ve gvensizlik. Ancak ngilizce'de fazladan bir terim olduu iin biz bu terimleri kitap boyunca srasyla belirsizlik, gvensizlik ve emniyetsizlik eklinde karlayacaz, (.n.) 14 SYASET ARAYII

btn enerjiyi de tketirler. Halbuki bu enerji, iktidar siyasi olarak ynlendirilen 1 kamusal alana geri getirme abasna harcansa ok daha etkili bir biimde kullanlm olurdu. zel/kamusal alanlara bu kadar clz bir talep olmasnn balca nedenlerinden biri budur; keza geri kalan pek az alann da ou zaman bo olmasnn, dolaysyla kltme, daha dorusu aama aama ortadan kaldrrma abalarnn gzde hedefi olmasnn da. Bu alanlarn bzp solmasnn bir baka nedeni de buralarda olabilecek herhangi bir eyin aikr hibir sonu yaratmamasdr.. Bir an olaanst bir ey olduunu: ve zel/kamusal alann, sahip olduklar deerleri ve onlara klavuzluk edecek yasalar tartmak isteyen yurttalarla dolduunu varsayalm alacaklar kararlar uygulamaya koyacak kadar gl fail nerede? En gl iktidarlar akntya kaplm yzyor ve en belirleyici kararlar aora'dan, hatta kamusal alann siyasi kurumlarndan bile uzak bir yerde alnmakta; gnmzn siyasi kurumlar iin bu kararlar etkilemek de denetlemek de sz konusu olamaz. Yani, kendi kendini ilerleten ve kendi kendini pekitiren mekanizma kendi kendini ilerletmeyi ve kendi kendini pekitirmeyi srdrecektir. Un-sicherheit'n kaynaklar, onlara meydan okuma cesaret ve kararll su katlmam bir biimde ortaya konuluncaya kadar kuramayacaktr; gerek iktidar siyasetten emin bir uzaklkta kalacak ve siyaset stne deni yapma konusunda gsz kalacaktr. stne den ey de, insan birlikteliinin

her trl biiminden, kendilerini insann dnme ve eyleme zgrl asndan aklamalarn talep etmek ve bunu yapamadklar ya da yapmay reddettikleri takdirde de sahneyi terk etmelerini istemektir. Tam bir krdm gerekten de dzgn alamayacak kadar birbirine dolanm, ancak kesilerek alabilecek bir dm... Gvensizlik, belirsizlikk ve emniyetsizliin dereglasyonu ve zelletirilmesi, bu dm bir arada tutan ve bu yzden de ilmein devamnn almas isteniyorrsa kesilmesi gereken doru noktaym gibi grnyor. Ak konumak gerekirse, sylemesi kolay da yapmas deil. Gvensizlie tam da kaynandan saldrmak, mevcut toplum tipinin en temel baz varsaymlarn -st kapal, grnmez, haklarnda konuulmaz, tartma tesi olduklar iin iyice sarmalayc olan varsaymlar yeniden dnmeyi ve yeniden mzakere etmeyi gerektiren gz korkutucu bir grevdir. Cornelius Castoriadis'in dedii gibi, uygarlmzn derdi kendini sorgulamay brakm (olmasdr. Soru sorma sanatn unutan ya da bu sanatn kullanlmaz hale gelmesine izin veSUNU 15

ren hibir toplum, kendini kuatan sorunlara cevap bulabileceine (ok ge olmadan ve cevaplar ne kadar doru olursa olsun nemlerini yitirmeden) gvenmemelidir. Neyse ki kanlmaz bir kader deil bu: byle bir tehlikenin farknda olmak ondan kanmamz da salayacaktr. Sosyoloji sahneye ite burada girer; sosyolojinin sorumlulukla yerine getirmesi gereken bir rol vardr ve bu sorumluluktan kaarsa mazeretler bulmaya hakk olmayacaktr. Bu kitabn btn savna ereve oluturan fikir udur: Bireysel zgrlk ancak kolektif almann rn olabilir (ancak kolektif olarak (emniyet ve garanti altna alnabilir). Gelgelelim bizler bugn bireysel lzgrl garanti/emniyet altna alacak aralarn zelletirilmesine (doru ilerlemekteyiz. Bu, gnmzn hastalklarna uygulanan bir tedavi ama tedaviden kaynaklanan en sinsi ve acmasz hastalklar (bu hastalklarn balcalar da kitlesel yoksulluk, toplumsal gereksizlik hissi ve yaygn korkudur) retmesi de kanlmaz . Bugnk kt durrumu ve onu dzeltme imknn daha da karmaklatran bir baka lunsur da, topyann ve iyi modellerinin zelletirildii ("iyi hayat" modellerinin iyi toplum modellerini bir yana iterek onlardan koptuu) bir dnemde yayor olmamz. zel dertleri toplumsal meselelere dntrme sanat kullanlmaz olma ve unutulma tehlikesiyle kar karya; zel dertler, "bir araya toplanmalar"n ve bylece younlap siyasi bir g haline gelmelerini son derece gletiren bir biimde tanmlanyor genellikle. Bu kitap, sz konusu tercme ilemini yeniden mmkn klacak bir mcadeleyi (tamamlanmam olduunu kabul edeceim bir ekilde) savunmaktadr. lk blmn konusu siyasetin deien anlamdr; ikinci blmde mevcut siyasi eylem faillerini kuatan dertler ve bu failerin etkililiklerindeki dn nedenleri tartlyor; nc blmde ise ok ihtiya duyulan reforma klavuzluk edebilecek bir vizyonun anahatlar kabaca iziliyor. deoloji sonras bir dnyada ideolojinin, gelenek sonras bir dnyada gelenein, "deer krizi"nden mustarip bir toplumda ortak ddeerlerin bugnk durumu ve gelecei ise ayr blmlerde ele alnyor. Kitabn nemli bir ksm kavgac bir sluptadr ve bu kasten yaplmtr. Ancak herhalde en ihtilafl konular son blmde ele alnanlar ki bunun da iki nedeni var. zerk bir toplumda ya da zerk olmay amalayan bir toplumda
16 SYASET ARAYII

doan ve ortalkta dolaan vizyonlar kanlmaz olarak ok sayda ve eit eittir; dolaysyla, eer ihtilaf yaratmak istenmiyorsa, bugne alternatifler -hele hele bugnden daha iyi olduu iddia edilen alternatifler dnmekten uzak durmak gerekir. (Hepimizin bildii gibi, ktnn en iyi dostu sradanlktr, sradanlksa allm olan nihai hikmet yerine koyar.) Fakat bugnlerde vizyonlarn genellikle itibar kaybetmi olmas bu blm daha da ihtilafl hale getiriyor. Bu sralar "tarihin sonu" rabette; atalarmzn bana bela olmu en ekimeye ak meselelere genelde halledilmi gzyle baklyor ya da grmezden gelinince, en azndan sorun olarak grlmeyince, halledilmi gibi yaplyor. Belki de utanmamz gereken bir eyden, "ideoloji sonras" ya da "topya sonras" bir dnemde yaamaktan, tutarl bir iyi toplum vizyonuyla hi ilgilenmemekten ve kamusal iyi hakkndaki kaygy zel tatminlerin peine dme zgrlyle dei toku etmi olmaktan gurur duymaya meyilliyiz. Yine de bir an durup bu mutluluk araynn neden umduumuz sonular getirmeyi baaramadn, gvensizliin buruk tadnn neden duyacamz vaat edilen saadetin tadn kardn dndmzde, kamusal iyi, iyi toplum, eitlik, adalet vs. gibi fikirleri srldkleri yerden geri armadka hibir yere varamayacamz anlarz; stelik bunlar ancak bakalaryla birlikte zerine titrenip ilendike bir anlam kazanan fikirlerdir. Siyasete bavurmakszn, siyasi eylemlilik aracn kullanmakszn ve bu aracn gidecei yn izmeksizin de bireysel zgrlk merheminden gvensizlik sineini kartamayz. Yolculuk plann yaparken baz ynlendirme noktalarna bavurmak elzemdir. nc blm byle nokta zerinde younlayor: Cumhuriyeti devlet ve yurttalk modeli, evrensel bir hak olarak temel gelir ve zerk bir toplumun kurumlarnn, u andaki meknd [exterritorial] iktidarlarla ba edecek ekilde gelitirilerek yapc ve tevik edici kapasitelerinin yenilenmesi. Bu nokta da mzakereleri tahrik etmek ve kztrmak amacyla tartlyor, zm nermek amacyla deil; zerk bir toplumda zmler siyasi eylemin balangcnda deil, en

sonunda ortaya kar. Bana kalrsa sorularda pek yanl olmaz; cevaplardr yanl olabilecek olan. Ama una da inanyorum: Soru sormaktan kanmak verilebilecek btn cevaplarn en ktsdr. Austos 1998

KAMUSAL ALAN ARAYII


PEDOFL Sidney Cooke'un hapishaneden salnp evine dnd haberinin West Country'nin farkl kasabasnda yol at, birok habere konu olan olaylar yorumlayan Decca Aitkenhead1 (sosyolojik bir altnc duyusu olan bu Guardian muhabirinin zengin rnlerinden burada sk sk yararlanacaz) u gzlemde bulunuyordu:
Bugn insanlar kesinlikle :sokaa dkecek bir ey varsa, o da kentlerine bir pedoflin geldiinin fsldanmasdr. Bu tr protestolarn ie yararl gittike daha fazla sorgulanyor. Ancak bu protestolarn pedofillerle gerekten bir alakas olup olmadn sormu deiliz.

Aitkenhead bu kasabalardan zellikle Yeovil zerinde alt. Daha nce kamusal bir eyleme girme konusunda hemen hi istekli olmam, ama imdi yerel karakolu uzunca bir sredir kuatma altna alm olan bykanneler, yeniyetmeler ve ikadnlar kalabal Cooke'un gerekten kuatlan binada saklandndan bile emin deildi aslnda. Olayn gerek ayrntlar hakkndaki bilgisizlikleri, bu konuda bir eyler yapma ve bunu yaparken grlme kararllklarnn yannda ikincil kalyor ve zaten bu 'kararllklar da daha ok, olup bitenlerin mulaklndan besleniyordu. mrleri boyunca kamusal protestolardan uzak durmu insanlar imdi gelip bir araya toplanm ve "ldrn orospu ocuunu" diye baryorlar, ne kadar uzun srerse srsn orada nbet tutmaya hazr olduklarn beyan ediyorlard. Niye peki? Hayatlarnda hi grmedikleri ve nerede bulunduundan hi de emin olmadklar bir halk dmannn gvenli bir yere kapatlmasndan baka bir eyin mi peindeydiler? Aitkenhead'in bu kafa kartrc soruya ikna edici bir cevab var.
1. Decca Aitkenhead, "These women have found their cause, but they're not sure whatitis", The Guardian, 24 Nisan 1998. 18 SYASET ARAYII

Her nerede olursa olsun Cooke ok ender bulunan bir frsat, birinden gerekten, yksek sesle,, herkesin nnde, cezalandrlma korkusundan tamamen muaf olarak nefret etme frsatn veriyor. Ktye kar iyinin yanmda saf tutma meselesi bu... Bu yzden de Cooke'a kar tavr aldnzda nezih biri olarak tanmlanyorsunuz. Artk saygnlnz yitirmeden nefret edebileceiniz ok az insan grubu var. te pedofller tam aradnz grup.

Protestoyu rgtleyen, daha nce kendisinin de hibir kamusal eylem deneyimi olmayan kadn "sonunda davam buldum," diyordu. Aitkenhead bunu yle yorumluyor: "Debra'nn bulduu ey 'kendi davas' deil, ortak bir dava; toplulukla birlikte davranmann verdii heyecan muhtemelen."
Bu insanlarn yapt gsteriler siyasi toplantlardan, dini tremlerden, sendika mitinglerinden esintiler ieriyor. Bunlar, eskiden insanlarn benlik hislerini tanmlayan, ama artk ulaamadklar grup deneyimleri. Onlar dla pedofillere kar rgtleniyor. Birka yl sonra kendilerine baka bir dava bulacaklar.

Evimizin Etrafnda Sinsi Sinsi Dolaan Biri Var Aitkenhead yine hakl: Yeni dava ktl ekilmesi pek mmkn deil, eski davalar mezarlnda da her zaman yeterince bo parsel olacaktr. Ama imdilik -birka yl iin deil, kamusal korkulara ve ahlaki paniklere kaplup sonra da bunlarn zihinleri dumura uratan bir hzla unutulmasna izin veren birka gn iin- peine dlecek dava Sidney Cooke'tur. Aslnda Cooke, uzun sredir birikmi olan endielerini dar karmann bir yolunu arayan insanlar bir araya getirmek iin mkemmel bir davadr. Bir kere, Cooke'un ad san bellidir: Bu da onu elle tutulur bir hedef haline getirir, drt bir yan sarm korkularn oluturduu bulamacn iinden cmbzda kartp ona baka ok az korkunun sahip olduu bedensel bir gereklik verir; onu gren olmasa bile, yine de yakalanabilecek, balanabilecek, bir yere kapatlabilecek, etkisiz hale getirilebilecek, hatta yok edilebilecek ele gelir bir nesne olarak grlebilir -halbuki, onun tersine birok tehdit, rahatsz edici lde dank, akkan, ele avuca gelmez, her yere yaylm, tespit edilemez durumdadr. kincisi, Ccooke, mutlu bir tesadfle, zel kayglarla kamusal meselelerin karlat bir yere yerletirilmitir; daha net sylersek, insann ocuklarna duyduu sevginin -gndelik, sradan bir deneyim, ama yine de zel- mucizevi bir ekilde kamusal bir dayanma gsterisine dnebildii bir simya potasdr Cooke davas. Cooke, ne
KAMUSAL ALAN ARAYII 19

kadar geici ve ereti olursa olsun, insanlar mahremiyet hapishanesinden dar kartan bir tr iskele tahtas haline gelmitir. En az dierleri kadar nemli olan nc unsursa udur: Bu iskele tahtas bir grubun, belki de ok byk bir grubun kamasna izin verecek kadar genitir; her yalnz kaaa kendi zel hapishanelerinden kaan baka insanlar elik edecektir; sadece ayn ka yolunu kullanmakla, btn ayaklar iskele tahtasnda olduu srece devam edecek bir topluluk yaratlabilir. Mesleki olarak kamusal alanda i grmeleri beklenen siyasetiler (siyasetilerin ileri oradadr, daha dorusu ilerinin olduu alana "kamusal alan" derler), davetsiz misafirlerin igaline hi de hazrlkl deildirler; ve kamusal alanda, geerli saylan bir ii olmayan, senaryosu resmi olarak yazlm, dosyalanm ve sahneye konmu rollerin dnda bir rolle zuhur eden herkes tanm gerei davetsiz misafirdir. Bu ltlerle bakldnda, Sidney Cooke dmanlar davetsiz misafirlerdi phesiz. Kamusal alan iindeki mevcudiyetleri daha en bandan beri aibeliydi. Bu yzden kamusal alann meru sakinlerinin, onlarn buradaki mevcudiyetlerini kabul etmelerini

ve bunun meruluunu onaylamalarn istiyorlard. Willie Horton, Michael Dukakis'e Amerikan bakanln kaybettiren adam olmutu muhtemelen. Dukakis, bakanla aday olmadan nce, on yl Massachusetts valilii yapmt. lm cezasnn en gr sesli muhaliflerinden biriydi. Hapishanelerin ncelikle eitim ve rehabilitasyon kurumlar olduunu dnyordu. Ceza sisteminin sulularn yitirilmi ya da ceza olarak ellerinden alnm insanlklarn restore etmesinden ve mahkmlar "toplulua dnme"ye hazrlamasndan yanayd. Onun ynetimi srasnda eyalet hapishanelerindeki mahkmlara ev izni verilirdi. Willie Horton bu izinlerden birinden geri dnmedi. Bunun yerine, bir kadna tecavz etti. Dukakis'in hasm, lm cezasnn ylmaz savunucusu George Bush, yufka yrekli liberaller ynetimde olduunda bunun hepimizin bana gelebilecek bir ey olduunu belirtti. Gazeteciler Dukakis'i sktrd: "Eer sizin karnz Kitty'ye tecavz edilseydi, lm cezasndan yana olur muydunuz?" Dukakis "iddeti yceltmeyecei"ni syledi srarla ve bakanla veda etti. Zafer kazanan Bush drt yl sonra Arkansas valisi Bili Clinton karsnda yenilgiye urayacakt. Clinton valiyken zek zrl Ricky Ray Rector'n idam edilmesine onay vermiti. Baz yorumcular, Hor-ton'n Dukakis'e seimi kaybettirdii gibi, Rector'n da Clinton'a seci20 SYASET ARAYII

mi kazandrdn dnyorlar. Bu abartl bir yorum galiba: Clinton, kendini "orta snf Amerikals"na sevdirecek baka eyler de yapt. Sulara kar ok kat bir tutum alma, polis saysn ve polis devriyelerini artrma, lm cezas verilebilecek sularn kapsamn geniletme, daha fazla ve daha gvenli hapishane ina ettirme sz verdi. Rector'n Bili Clinton'n baarsna yapt katk, sadece, mstakbel bakann sznn eri olduunun canl (pardon: l) kant olmasyd; Clinton'n ardnda byle iftihar edilecek bir baar olunca "orta snf Amerikals"nn onun szlerine gvenmemesi sz konusu olamazd. En tepedeki bu dellolarn benzerlerine daha aalarda da rastlanmtr. Teksas valiliinin aday, parti kongresinde kendilerine ayrlan konuma zamann, lm cezasna ne kadar ok inandklarn gsterme yarna girerek kullandlar. Mark White televizyon kameralarna, valilii srasnda elektrikli sandalyeye gnderilmi btn mahkmlarn fotoraflarn etrafna yerletirerek poz verdi. Altta kalmak istemeyen rakibi Jim Mattox semenlere, otuz idama bizzat nezaret ettiini hatrlatt. Ama her iki aday da, dier itimatnameleri ne kadar gl olursa olsun, lm cezasn onlarn baa kamayaca kadar canl bir belagatle savunan bir kadnn, Ann Richards'n karsnda yenilgiye urad. Florida'da grev sresi biten vali Bob Martinez, anketlerde poplerliini dzenli bir biimde kaybettii uzun bir dnemden sonra, semenlere doksan idam kararn imzalam olduunu hatrlatnca makamna aaal bir dn yapt. eyrek yzyldr tek bir mahkmu bile idam etmemi olmakla vnen Kaliforniya eyaletinde, Dianne Feinstein valilik makamna aday olduunu aklarken, kendisini "lm cezasndan yana olan tek Demokrat" ilan etti. Rakip aday John Van de Kamp hemen, "barbarca" bulduu idama "felsefi olarak" kar olsa da, vali seildikten sonra felsefeyi bir yana brakacan duyurdu. Bunu kantlamak iin, ilerideki idamlarda kullanlacak drtba mamur bir gaz odasnn giriinde fotorafn ektirtti ve eyaletin Adalet Bakan iken krk iki suluyu lm cezasna arptrdn aklad. Sonuta inanlarna ihanet etme vaadi ona yardmc olmad. Drtte lm cezasndan yana olan semenler gerek bir mmini, inanm bir infazcy tercih ettiler. Neredeyse on yl akn bir sredir, adaylar hangi siyasi partiden olursa olsun sua kar sert bir tutum taknma ve daha fazla suluyu lm cezasna arptrma vaatleri seim gndeminde en bata gelen yeri igal etmekte. Gnmzn hrsl siyasetileri iin, lm cezasKAMUSAL ALAN ARAYII 21

nn kapsamnn geniletilmesi poplerlik piyangosunda byk ikramiyeyi kazanan bilet yerine geiyor. lm cezasna kar olmak ise tam tersine, siyasetinin intihar anlamna geliyor. Yeovil'de kanunun yerine gemeye soyunan kiiler, blgelerini parlamentoda temsil eden Paddy Ashdovvn'la bir toplant yapmak iin bask kurdular. Ashdown onlara aradklar meruiyeti vermeyi reddetti. Kendisi de belirsiz bir kamusal alan mevkiinde bulunan ve bu alann atanm/seilmi idarecilerinden biri olmayan Ashdown bu protestocularn davasn, ancak kamusal alandaki itibarn daha da fazla tehlikeye atma pahasna benimseyebilirdi. Aklndan ne geiyorsa, neyin doru olduuna inanyorsa onu sylemeyi seerek Cooke dmanlarn "lin gruhu"na benzetti; onlarn eylemlerini onaylamas ve ne olduu pek de anlalmayan zel ikyetlerine "kamusal mesele" damgas vurmas iin yaplan btn basklara direndi. ileri Bakan Jack Straw ise byle bir lkse sahip deildi. Protestocularn liderlerinden birinin szleri durumu yanstyordu: "Biz artk dier kampanyalarla balant kurmak istiyoruz. lkenin drt bir yannda birok alanda kk kk bir sr ses kyor. Eer bizler seslerimizi birletirip byk bir ses kartabilirsek iler biraz daha hzl ilerleyebilir." Bu tr szler kamusal alanda ilelebet yerleme, bu alann idare edilme tarznda kalc bir sz hakk talep etme ynnde bir niyeti haber verir. Btn bunlar halihazrda kamusal alandan sorumlu btn siyasetilerin kulana son derece meum szler gibi gelecektir gelmesine ama her kaarlanm siyaseti "kampanyalarla balant kurma"nn ve "kk sesleri birbirine balama"nn kolay olmad gibi pek mmkn de olmadn bilecektir; ne kk (zel) sesler ne de (yerel, tek meselelik) kampanyalar yle kolay kolay bir araya gelebilirler; bunu yapmaya ynelik bu zgl umut/niyetin de, tpk daha nceki birok benzer umut ve niyet gibi ok yaknda doal seyrini izleyeceini, yani karaya oturacan, alabora olacan, sonra da terk edilip

unutulacan varsaymann mahsuru yoktur. Straw'un sorunu, kamusal alann idarecilerinin sz konusu kk sesleri ciddiye aldn -yani kk sesler karmay gereksiz hale getirecek nlemleri almaya istekli olduklarn, bu isteklilii gsterdikleri iin de takdir edilmeleri gerektiini-gstermekten ibaretti. Paddy Ashdown'n kamusal olarak ifade ettii fikirleri ok byk olaslkla iten ie paylamakta olan Jack Straw sadece unu syledi: "nsanlarn yasalar kendi elleriyle uygulamaya almamalar gerekir" (bylece bize yasalarn ancak seilmi eller tarafndan uygulanmas gerektiini hatrlatyordu) ve hal22
SYASET ARAYII

kn nne kp "tehlikeli sulular sonsuza kadar demir parmaklklarn ardnda tutacak" nlemlerin alnacandan falan dem vurdu. Jack Straw kamusal alann duyarl/paylamc, halkn sesine kulak veren idarecilerinden biri olarak hatrlanmay umuyordu herhalde; az nce bahsi geen protesto lideri, kendileriyle ibirlii yapmayan Paddy Ashdovvn hakknda hkmn vermiti ne de olsa: "Seim zaman geldiinde insanlarn hafzalarnn silinmeyeceini umuyorum."2 Belki (Avrupa nsan Haklar Mahkemesinin tetikte bekledii gz nnde bulundurulursa, kocaman bir "belki") tehlikeli sulular (yani, hangi sulular kamusal tehlike korkularn ekip kendi zerlerinde odaklyorlarsa onlar) "sonsuza kadar" demir parmaklklarn ardnda tutulacaklardr; ama yine de korkma nedenleri ortadan kalkmad srece ve yarattklar dehet hissi tek bana yaand srece, sulular sokaktan, manetlerden, sahne klarndan uzak tutmak, hissedilen korkularn (ki tehlikeli sulular o hale getiren de ite bu korkulardr) belirsizliini ve tanmszln azaltmayacaktr. Bir topluluktan yoksun rkek yalnzlar korkudan azade bir topluluk aramay, misafir sevmez kamusal alandan sorumlu olanlar da bunu vaat etmeyi srdreceklerdir. Ama apanolu uradadr ki bu yalnz insanlarn ina etme2. Bkz. Geoffrey Gibbs, "Demonstrators wam MPs: Get a move on and pass new laws", ve Michael White, "Tighter controls promised as not ver child killer is condem-ned", The Guardian, 27 Nisan 1998. Hkmet kurulularnn halkn infialine verdikleri tepki, artk tamamen rutinlemi olan ncelikler ve politikalarla uyumluydu. 29 Ocak 1998'de yaymlanan resmi tasarlarda, Byk Britanya'da 2 milyar sterline mal olacak yirmi yeni hapishane ina edilecei ve hapishane nfusunun gelecek yedi yl iinde yzde 50 artarak, 2005 ylnda 92.000'e kaca tahmin ediliyor. "Bu alandaki byme hz, Britanya ekonomisinin btn dier dallarndan daha yksek... Srf tasarnn yaymlanma hazrlklarnn yapld hafta iinde bile, hapishanelerdeki insanlarn says binden fazla artt. Getiimiz gnlerde iki yeni zel hapishane ald ve yzyl sona ermeden be tanesinin daha hizmete girmesi bekleniyor. Ancak Hapishane Hizmetleri genel mdr, bu tasarlarn epey muhafazakr kaldn ve hapishane nfusundaki mevcut byme eilimleri u anki hzla devam ederse, aslnda 24 hapishaneye daha ihtiya duyulacan dnyor." (Bkz. Alan Travis, "Prison numbers to rise by 50pc", The Guardian, 29 Ocak 1998.) "Britanya'daki hapishane inaat patlamas ne denli etkileyici olursa olsun, gvenlik, kesinlik ve emniyetteki dereglasyonun Bat dnyasndaki btn lkelerden daha ileri boyutlara ulat ABD ile karlatrdnda devede kulak kalyor. Bu lkede, mahpus, artl salverilmi ya da gzaltnda olan insanlarn toplam says 1995'te 5.4 milyona ulat ve bu say ylda yzde 8 orannda artyor. Clinton bakan olduundan beri, patlama yapan zel hapishane sanayiinin de katklaryla 213 yeni eyalet hapishanesi ina edildi. Lo'ic Wacquant, ikin hapishane nfusunun Amerikan isizlik istatistiklerinde en az yzde 2'lik bir azalma yarattn hesaplyor. (Bkz. "L'imprisonnement des 'classes dangereux' aux Etats-Unis", Le Monde diplomatigue, Temmuz 1998.) KAMUSAL ALAN ARAYII 23

yi umabilecekleri ve kamusal alan idarecilerinin ciddiyet ve sorumluluk hislerini yitirmeden nerebilecekleri tek topluluk, korku, phe ve nefretle kurulacak bir topluluktur. Bir zamanlar topluluk ina etmenin ana malzemeleri olan dostluk ve dayanma bir yerlerde bu amaca artk hizmet edemeyecek kadar dayankszlam, arpklam, sulanmtr. Gnmzde yaanan glkler ve straplar paral ve dank olduu gibi meydana getirdikleri muhalefet de yledir. Muhalefetin dankl, onu younlatrp ortak bir davaya balamann ve ortak bir suluya kar ynlendirmenin gl, sadece ekilen aclar daha da buruklatryor. ada dnya, mitsizce dar kacak bir yol arayan yzer gezer korku ve hayal krklklaryla azna kadar dolu bir kaptr. Hayat, belirsizlikleri, bulank hatlar ve gizli kkleri yznden iyice korkutucu bir hal alan karanlk vesveselerle ve meum nsezilerle ar doymu durumdadr. Dier ar doymu zeltilerde olduu gibi, bir toz zerrecii -mesela bir Sidney Cooke- iddetli bir younlamann zembereini boaltmaya yeterli. Yirmi yl nce (Baltimore University Press tarafndan 1978'de yaymlanan, Double Business Bindda.) Rene Girard, insanlar arasnda tam bir anlamazln hkim olduu, hayatta kalmak iin grtlak grtlaa verilen mcadelenin besledii kan davas ve iddetin topluluklar paralad ya da bir araya gelmelerini nledii varsaymsal bir toplum ncesi dnemde neler olabileceini yine varsaymsal bir biimde ele almt. Girard bu soruya cevap vermeye alrken, "birliin douu"na ilikin bilinli ve kastl olarak mitolojik bir aklama getirmiti. Ona gre tayin edici adm, dier ldrme olaylarndan farkl ekilde, ldrlmesine herkesin katlaca, bylece de bu olayn yardmclar veya suortaklar haline gelerek "ldrmede birlemi" olacaklar bir kurbann seilmesi olsa gerekti. Bu egdml kendiliinden eylem, trelere uyma ve uymama arasnda, meru ve gayri meru iddet arasnda, masumiyet ve su arasnda net bir ayrm izgisi izerek dank husumetleri ve drt bir yana yaylm saldrganl dindirme potansiyeline sahipti. Yalnz (ve korku iindeki) varlklar birbirine balayarak dayanma iinde (ve kendinden emin) bir topluluk haline getirebilirdi. Tekrar sylyorum, Girard'n hikyesi bir masal, etiyolojik bir mit, tarihsel doruluk gibi bir iddias olmayan, yalnzca bilinmeyen "kkenler"i anlamlandrmaya alan bir hikyedir. Cornelius Casto-riadis'in iaret ettii gibi, toplum ncesi birey, Aristoteles'in ileri sr-

24
SYASET ARAYII

d gibi tanr ya da hayvan deil, filozoflarn hayalgcnn bir uydurmasndan ibarettir. Dier etiyolojik mitler gibi, Girard'n hikyesi de bize gemite gerekten neler olduunu anlatmaz; tuhaf ve kavramas g bir olgunun halihazrdaki mevcudiyetini anlamlandrma ve bu olgunun srekli yeniden doup varolmasn aklama abasndan ibarettir. Girard'n hikyesinin asl mesaj, anlamazlklar ne zaman dank ve odaksz hale gelse ve ne zaman karlkl phe ve husumet hkm srse; topluluk dayanmasna, gvenli -zira dayanma iinde- bir yaam ortamna ulamann ya da dnmenin tek yolunun, ortak bir dman semek ve ortak bir hedefe yneltilmi mterek bir gaddarlk edimi iinde gleri birletirmek olduudur. Sua su denmesinin ve gereince cezalandrlmasnn tek garantisi (devam ettii mddete) su ortakl topluluudur. Bu yzden topluluk, barp aran kalabala katlmay reddedip yaplan hareketin adilliine glge dren insanlar pek ho karlamayacaktr.
Unsicherheit Kazan

Tam yetmi yl nce Sigmund Freud, ngilizce'ye biraz tuhaf bir biimde Civilization and its Discontents (Uygarlk ve Huzursuzluklar) balyla evrilen Das Unbehagen in der Kultur'u* yazmt. Freud bu r ac kitapta "uygarlk"n (phesiz bizim Batl, modern uygarlmz kastediyordu; yetmi yl nce "uygarlk" terimi nadiren oul kullanlrd ve sadece Batl varolu tipi kendine "uygarlk" adn verirdi) bir dei toku olduunu ileri sryordu: Bara baslan bir deer, ayn lde zorlayc ve yree yakn bir baka deer uruna feda ediliyordu, ingilizce tercmesinde, uygarln sunduu armaann gvenlik olduunu okuyoruz: doadan, insann kendi bedeninden ve baka insanlardan gelen birok tehlikeye kar gvenlik. Baka bir deyile, uygarlk korkudan kurtulmay sunar, en azndan korkular olabileceklerinden daha az rktc ve youn klar. Gelgelelim uygarlk buna karlk olarak, bireysel zgrlk zerine -bazen sert, istisnasz baskc, her zaman skckstlamalar koyar. nsanlarn gnllerinin arzulad her eyin peine dmelerine izin verilmez; hemen hemen hibir eyin peine kiinin gnlndeki arzular tamamen
* Bu kitap Trke'de Uygarln Huzursuzluu adyla yaymland (ev. Haluk Bar-can, stanbul: Metis, 1999). KAMUSAL ALAN ARAYII 25

tketecek lde dlemez. gdler snrlar iinde tutulur ya da btn btne bastrlr ki bu da ruhsal rahatszlklara, nevrozlara ve isyana gebe mutsuz edici bir durumdur. Freud'a gre en yaygn huzursuzluklar ve dzeni tehdit eden davran tipleri, bireysel gvenlik adna hep birlikte ve ayr ayr kazandmz eyler karlnda bireysel zgrln ok fazla feda edilmesinden kaynaklanmaktadr. Postmodernity and its Discontents (Polity Press, 1997; Postmodernlik ve Honutsuzluklar) adl kitabmda, Freud bu kitab yetmi yl sonra yazsayd, yapt tehisi muhtemelen tersine evirmesi gerekecekti diye iddia etmitim: Bugn insanlarn en yaygn dertleri ve huzursuzluklanr yine bir dei tokuun rndr, ama bu kez srekli genileyen bireysel zgrlk sunanda gnbegn kurban edilen ey gvenliktir. Bireysel seim ve kendini ifade etme zgrlnn artmasndan artk ne anlyorsak ona giden yolda, modern uygarln salad gvenliin nemli bir ksmn, salamay vaat ettii gvenliinse daha da byk bir ksmn yitirdik; en beteri, gvenlii salama iinin srdrleceine dair szler de iitmez olduk, bunun yerine gittike daha sk olarak, gvenliin insan onuruna aykr olduunu, arzulanamayacak kadar vefasz, kabul edilemeyecek kadar bamllk ve alkanlk yaratc, tam bir batak olduunu iitiyoruz. Peki ama ardndan feryat etmememiz istendii halde yine de zlediimiz, zlediimiz iin de endie, korku ve fke duyduumuz bu ey nedir gerekten? zgn Almanca metinde Freud Sicherheit' kullanyor ki bu Almanca kavram ngilizce tercmesindeki "security"den [ve Trke'deki "gvenlik"ten ] ok daha fazla ey ieriyor. Sicherheit rneinde Alman dili karakterine pek uymayan biimde tutumludur; ngilizce'nin aktarmak iin en az terime -gvenlik, kesinlik ve emniyet- ihtiya duyduu karmak olgular tek bir terime sktrmay baarmtr. Gvenlik. Her ne kazanldysa elimizde kalacak; her ne baarldysa gurur ya da sayg kayna olarak sahip olduu deeri koruyacak; dnya dzenli ve gvenilir bir yerdir, tpk dnyann uygunluk standartlarnn, etkili bir biimde hareket etmeyi salayan renilmi alkanlklanr ve hayatn meydan okumalarna kar durabilmek iin gereken renilmi becerilerin dzenli ve gvenilir olmas gibi. Kesinlik. Makul ile aptalca, gvenilir ile hain, yararl ile yararsz, uygun ile uygunsuz, krl ile zararl arasndaki fark ve gndelik
26 SYASET ARAYII

seimlerimize yn veren ve piman olmayacamz (-1 umduumuz) kararlar almamza yardmc olan btn dier ayrmlar bilmek; ve ne beklemek gerektiini tahmin etmemizi ve iyi bir hamleyi ktsnden ayrmamz salayan semptomlar, kt alametleri ve uyarc iaretleri bilmek. Emniyet. Doru ekilde davranld takdirde, kiinin bedenini ve onun uzantlarn, yani mlkn, evini ve mahallesini, ayrca da "daha byk benlik"in ev ortam ve evresi trnden btn unsurlarn ieren mekn hibir lmcl tehlikenin -kiinin mcadele edemeyecei hibir tehlikenin- tehdit etmemesi. Sicherheit'n bu bileeni de, rasyonel olarak dnme ve hareket etme yetisinin bal olduu zgvenin koullardr. Bu bileenden herhangi birinin yokluu ya da azl byk lde ayn sonuca yol aar: Kendine gvenin dalmas, kiinin kendi yeteneklerine ve baka insanlarn niyetlerine olan gvenini yitirmesi, beceriksizliin, endienin, ihtiyatlln artmas, hata arama ve bulma, gnah keisi yaratma ve saldrganlk

eilimi. Bu tr btn eilimler ezici varolusal gvensizliin semptomlardr: Bilinsizce izlendiinde eyleyen kiiyi srekli seim yapma strabndan kurtaran, ama artk bozulmu ve gvenilmezlemi olan gnlk rutin, vesveseli sorgulamalar karsnda zorlanr ve iinde barndrd riskleri aa karr; daha da beteri, renilmi tepkiler younlap alkanlk haline gelemeyecek ve rutin davran eklinde katlaamayacak lde abuk kaybederler geerliliklerini. Yaplan her seimin istenmeyen sonulara yol aabilme olasl ve bu sonularn tam olarak hesap edilemeyeceinin farknda olunmas, kiinin eylemlerinin sonularn daha iyi denetlemesi itkisine deil (bu gereki bir ihtimal olmaktan kmaktadr), kendini her trl eylemin getirdii risklere kar sigortalama ve bu sonularn sorumluluunu zerinden atma arzusuna meydan verir. Gvenliin, kesinliin ve emniyetin zayflamasnn sonular dikkate deer bir biimde birbirine benzer; baa bela aan deneyimlerin nedenleri nadiren aka ortada olur, aksine, bu nedenlerin yerine bakalarn geirmenin ne kadar kolay olduu herkesin malumudur. Semptomlar neredeyse birbirinden ayrt edilemez hale gelince, etrafa sinmi korkunun gvenliin yetersiz olmasndan m, kesinliin olmayndan m, yoksa emniyetin tehdit altnda olmasndan m kaynakland ak deildir; endienin zgl bir nedeni yoktur ve sonu olarak ortaya km korku kolayca yanl nedenlere balanabilir ve gerKAMUSAL ALAN ARAYII 27

ek nedenle hibir alakas olmad bariz eylemlere girmeye yol aabilir; hissedilen skntnn gerek nedenlerini saptamak g, saptaynca kontrol etmek daha da g olunca, insann karsnda makul bir savunma (daha da iyisi, saldr) eylemine giriebilecei farazi ama inandrc sulular kurgulama ynnde gl bir ynelim ortaya kar. nsan o zaman kabahati yanl yerde aryor olabilir belki ama en azndan aryordur ve srekli darbe alrken hi deilse onun da elleri armut toplamad iin kimse onu knayamaz ve kendini aalk hissetmesi de gerekmez. Gnmzde Sicherheit'n bileeni de srekli ve youn darbeler almakta; ve eskinin belirsizliklerinin aksine, hayatn yol iaretlerindeki sallantnn ve varolusal ynlendirme noktalarnn kaypaklnn, artk, daha fazla bilgi edinildiinde ve daha etkili aralar icat edildiinde iyiletirilmesi mmkn olacak geici bir bela olarak grlemeyecei bilinci yaygnlayor. Gnmzn belirsizliklerinin, Anthony Giddens'n yerinde ifadesiyle, imal edilmi olduklar gittike bariz bir hal almakta ve bylece belirsizlik iinde yaamak bir yaam biimi, eldeki tek yaamn tek biimi olarak ortaya kmaktadr.
Gvensiz Gvenlik

Amerika Birleik Devletleri'nde her alandan biri, u an mensup olduklar irketteki mevcut ilerinde bir yldan daha az bir sredir alyor. alandan ikisi ise u anki ilerini be seneden daha az bir sredir yapyor. Yirmi yl nce ingiltere'de ilerin yzde 80'i gerekte olmasa bile, ilkesel olarak- 40'a 40 trndendi (yani insan mrnn krk yl haftada krk saat alarak geiyordu), stelik sendika, emekli ayl ve tazminat haklarndan oluan youn bir a tarafndan korunuyordu. u anda ise mevcut ilerin sadece yzde otuzu bu kategoriye giriyor ve bu oran hzla dmeyi srdryor. nemli bir Fransz iktisat olan Jean-Paul Fitoussi, mevcut ilerin toplam miktarnn azalmakta olduuna, ama bunun "makro ekonomik" bir sorun deil, en nemli ekonomik faktrler zerindeki kontroln temsili hkmet kurumlarndan serbest piyasa glerine gemesiyle dorudan balantl yapsal bir sorun olduuna dikkat eker. Bu yzden de devletin Ortodoks genilemeci stratejisinin bununla savamak iin yapabilecei pek fazla ey yoktur. Maliye bakanlar hl "zorunlu bir ktlk" olsalar da, ekonomi bakanlar gittike gemi28 SYASET ARAYII

e ait eyler haline gelmektedir3 - ya da bir zamanlarn deimezi, imdilerdeyse hzla ortadan kalkmakta olan devlet egemenliine duyulan nostaljiye gsterilen sahte bir ballk biiminden ibarettirler. Manuel Castells, gelmekte olan "enformatik toplumu"nu konu alan yakn tarihli incelemesinde, sermaye serbeste dolarken, siyasetin mitsizce yerel kaldn ileri srer. Hareketin hz gerek iktidar meknd klmaktadr. Mevcut siyasi kurumlar artk sermaye hareketlerinin hzn yavalatamadklar iin,4 iktidarn siyasetten gittike uzaklatn syleyebiliriz - bu da artan siyasi duyarszl, semenlerin en tepedeki tiplerin sahne klar altnda icra ettikleri i gcklayan skandallar dnda "siyasi" olan her eye kar ilgilerini giderek yitirmelerini ve u anda ya da gelecekte oralarda kimler oturuyor olursa olsun hkmet binalarndan bir kurtulu gelebilecei umutlarnn snmesini ayn anda aklayan bir durumdur. Hkmet binalarnda yaplan ve yaplabilecek olan eyler, bireylerin gnlk hayatlarnda mcadele ettikleri meseleler iin tadklar nemi gittike yitirmektedir. Der Spiegel'in iktisat uzmanlar Hans Peter Martin ve Harald Schumann, gnmzdeki eilim azalmadan srerse, kresel (potansiyel) igcnn yzde 20'sinin "ekonomiyi iler durumda tutma"ya (her ne demekse) yeteceini; bunun da dnya nfusunun geri kalan gc kuvveti yerinde yzde 80'ini ekonomik olarak gereksiz klacan hesap ediyorlar.5 Bu eilimi tersine evirecek, durduracak ya da en azndan yavalatacak eitli yollar dnlebilir (dnen birok kii de var zaten), ama gnmzde asl mesele ne yaplmas gerektii deil, bunu yapma gc ve kararllna kimin sahip olduu. Hayatlar emeklerini satmalarna bal olan milyonlarn artan gvensizliinin ardnda, iinde bulunduklar zor durumu irade ve kararllkla biraz daha gvenli hale getirebilecek kudretli ve etkili bir failin olmay yatyor. Elli yl nce, (artk iyiden iyiye tarih olan) Bretton

Wood dneminde, bu ileri bilen insanlar kresel meselelerin yrtlme biimi hakknda dndklerinde, evrensel kurallardan ve bu kurallarn ev3. Bkz. Jean-Paul Fitoussi, "Europe: le commencement d'une aventure", Le Monde, 29 Austos 1997. 4. Hareket hz, yapsal istikrar ve iktidarn etkililii arasndaki balant iin N. M. Lee'nin u dikkate deer almasna bkz.: "Two speeds: how are real stabilities possib-le?", Organised Worlds iinde, yay. haz. R. Chia (Londra: Routledge, 1998). 5. Bkz. Hans Peter Martin ve Harald Schumann, The Global Trap (Londra: Zed Books, 1997). Ayrca Larry Elliott, "The weightless revolution", The Guardian, 10 Kasm 1997. KAMUSAL ALAN ARAYII 29

rensel olarak uygulanmasndan bahsederlerdi; yani yapmamz gereken ve en sonunda yapacamz bir eyden; bugnse kresellemeden bahsediyorlar, yani hakknda tahminler yrtebileceimiz, hatta belki bilebileceimiz, ama hemen hibir ekilde kontrol edemeyeceimiz nedenlerle bamza gelen bir eyden. Gnmzdeki gvensizlik, bir uaktaki yolcularn pilot kabininin bo olduunu, kaptann dostane sesinin aslnda nceden kaydedilmi bir mesajn teypten alnmasndan ibaret olduunu kefettiklerinde yaayabilecekleri hisse benzer. Geim gvensizlii, onu daha az gvensiz bir hale getirebilecek, ya da hi deilse daha fazla gvenlik taleplerinin yneltilecei bir adres ilevi grebilecek gvenilir bir failin olmayyla birleerek, yaam politikasnn yreine sert bir darbe indirir. Jean-Paul Sartre'n le projet'yi nce bir araya getirip sonra da izleme nerisi kulaa ii bo gelir, ne akllcadr ne de zel bir cazibesi vardr. Kimlik inasnn zahmeti snrsz ve bitimsiz grnd gibi, ayn zamanda artk, ok nemli bir ina normu olarak, rnn kendi kendini silme kapasitesini ya da ina edicilerin onu dntrerek balangta amalanandan baka bir ey haline getirme kapasitesini de bnyesinde barndrmak zorundadr. En kesin olan da, kendi kendine kimlik verme abasnn birikime dayal bir sre olmad gibi, olmasnn da tavsiye edilmeyeceidir: Bu aba daha ok bir yeni balanglar dizisi grnmndedir ve renme ve ezberleme yetisinden ok unutma yetisi tarafndan ynlendirilmektedir. Ele geirilen her eyin ya da st ste konan her tan mr ikinci bir uyarya kadar srmektedir. Sorun, bizi kendilerine gvenmeye aran kural ve klavuzlardan yana bir ktlk olmas deil (aksine, gvensiz dnya danmanlk patlamasnn yaand bir yer, saylar ve eitleri gittike artan "nasl yapmal" uzmanlaryla dolu bir seradr); sorun, daha ok, herhangi bir kural ya da klavuza kaytsz artsz gven yatrmnda bulunmann artk akllca grnmemesidir; sunulan btn kural ya da klavuzlarn endemik gibi grnen uuculuu gz nnde bulundurulduunda, byle bir yatrm yapmak ok ksa bir sre sonra dpedz felakete yol aabilir. Kenneth J. Gergen durumu "iyerinin bileimi srekli bir ak halindedir" diyerek zetliyor. Gergen, ada yaamn bu ynne "plastiklik" adn verir; bir iyerinden brne geen ya da iyerinin kendi gzleri nnde ounlukla tannmayacak hale gelecek lde deimesini izleyen "birey, eitlilii giderek artan davransal taleplerin meydan okumasyla kar karya kalr." Byle bir ortamda:
30 SYASET ARAYII

e dnk, belirgin bir tarz olan bireye pek ihtiya yoktur. Byle bir kii dar grl ve esneklikten uzak biridir... Biz artk her kalba giren varlklar veriz... nsan srekli hareket halinde olmaldr, nmzde muazzam bir a vardr, vaatler pek ok, beklentiler sonsuz, frsatlar mebzul miktardadr ve zaman kymetli bir metadr.6 Gergen bu konuyu baka bir yazsnda geniletiyor: nsann tam olarak hangi ekirdek ze sadk kalmas gerektiini hatrlamak gittike gleiyor. Sahicilik ideali ucundan bucandan ypranyor; itenliin anlam yava yava belirsizlie gmlyor... Pasti kiilik, elinin altnda hangi kaynak varsa ondan devaml kimlik paralar dn alan ve bu paralar belli bir durumda faydal ya da istenir hale getiren toplumsal bir bukalemundur... Hayat, kiinin artan itahn giderecei bir ekerci dkkn haline geliyor.7

Biz de u gzlemde bulunalm: ekerci dkkn gibi ekillenen bir hayatta bile, Gergen'in gayet canl bir biimde tasvir ettii "plastikliin" ana sonucu ekerlerin tad deil, akut, uyku karc bir gvensizlik hissi olacaktr. Kendilerine ideal srekli meknlar sorulduunda ok az insan -ara sra gidilmesi ho olsa da- ekerci dkkn cevabn verecektir. Dkkna girmeyi baaranlar iin eker seip eker emme ve yemeyle dolu bir hayat, bulant nbetleri ve karn arlaryla kesintiye urayacaktr muhtemelen; dierlerinin hayatn, bo cepleri yznden dkkndaki mterileri vitrinin br yanndan a gzlerle izleyen baka insanlarn yaad baka bir hayat -fkeyle ve kendini horgrmeyle dolu bir hayat- unutsalar bile - ki ne kadar urarlarsa urasnlar unutamazlar. Ne de olsa, ilk grubu ikincisinden ayran tek ey dner kap ve ne zaman dolup ne zaman boalaca hi belli olmayan czdann kalnldr. Niklas Luhmann, oynadmz rollerin ve bunlar oynadmz ortamlarn okluu gz nnde bulundurulduunda, hepimizin her yerde "ksmen yerinden edilmi" olduu gibi hatrlanmaya deer bir nermede bulunmutur. Biz de, birbiriyle rekabet halindeki ve birbirilerini karlkl iptal eden frsatlarn okluu ve bizi onlarn peine dmeye aran seslerin oluturduu kakofoni yznden, hepimizin -her zaman ve her yerde- "ksmen mahrum braklm" olduunu
6. Kenneth J. Gergen, "The elf: death by technology", The Question ofldentity iinde, yay. haz. James Davison Hunter (University of Virginia Press, 1998), s. 12,14. 7. Kenneth J. Gergen, The Saturated elf: Dilemmas ofldentity in Contemporary Life (New York: Basic Books, 1991), s. 150. KAMUSAL ALAN ARAYII

31

syleyebiliriz. Sz konusu mahrumiyetin varl deil de, yalnzca ne lekte olduu, halihazrda vitrinin hangi yannda olduumuza baldr. u anda hangi yanda olursak olalm ("kimlik," der Harvis Ferguson, "geici bir benliktir,"8 biz de, hayat ldrlm ya da rahmetli olmu kimliklerin mezarldr, diyebiliriz), iinde bulunduumuz durum, armadmz halde kapmz alan ekici, batan karc ve -her eyden nce dedenenmemi olaslklarn grnrdeki sonsuzlu-uyla lld srece (srf baka kstas olmad iin bile byle de llmek zorundadr) hepimiz mahrumiyet iinde grnrz. John Seel, iki nermenin -"Benlik belirsizdir; her trl benlik mmkndr" ve "kendi kendini yaratma sreci asla bitmez"-, post-modern kimlik sorunlaryla ilgili btn incelemelerde grlebilen en nemli aksiyomlardan olduunu ileri srer. Gnlk hayat bu nermelerin gerekten de baka kant gerektirmedii ve aksiyom olarak kabul edilebilecei grn destekleyen birok veri sunar.
Kendini anlama ve ifade etme biimlerinde bunun [kimlik kaygsnn -Z.B.] mantnn yrrlkte olduu gzlenebilir: En son moda markann ya da rock grubunun reklamn yapan ayakl ilan panolar haline gelmi yeniyetmelerde; estetik ameliyatlarn, dvmelerin ve vcudun muhtelif yerlerine kpe takma modasnn alp yrmesinde; toplumsal cinsiyet siyasetinin ykseliinde; sanal sohbet odalarnn ve siberseksin grd rabette; mankenlere verilen "mega" statsnde; iletmecilik ve siyasette imaj idaresinin zorunlu hale gelmesinde ve her allahn gn karlatmz talkshow uzmanlarnda [bu mantk gzlenir hale gelmitir]. Cinsellik, kiilik ve bedenle ilgili meselelerin tm, bu yeni yeni ortaya kmakta olan benlik anlaynn tahrik edici etkisiyle dnme uramaktadr.9

Yukarda verilen (ve tabii ki eksik) semptomlar listesinin zihinde uyandrd grnt, eski davran tarzlarn terk edip yeni ve denenmemi olanlar benimseme basklarnn hi gevemeden st ste yld; sonsuza kadar bir kimlik peine dld ama asla yakalanamad; kimlik takipilerinin kendini ifade etmenin herkese tannan kk iaretlerine hevesle sarld ama bu iaretlerin akllara durgunluk veren bir hzla deer kaybetmesi sonucunda onlar terk edip yerine yenilerini bulmaya kkrtldklar/kandrldklar/zorlandklar; insanlarn devaml aradklar, ounlukla bulamadklar ve bulduklar
8. Harvie Ferguson, "Glamour and the end of irony", The Question ofldentity iinde, yay. haz. Hunter, s. 8-9. 9. John Seel, "Reading the post-modern elf, The Question ofldentity iinde, yay. haz. Hunter, s. 39-40. 32 SYASET ARAYII

eyin aradklar ey olduundan hibir zaman emin olamadklar, ama bir yandan da, bulduklar ey istemi olduklar ey olsun olmasn, onu bulmu olmann kendilerini aramay srdrmekten alkoymayacandan neredeyse emin olduklar bir grntdr. Kazanlm herhangi bir eyin kalc bir deeri olaca kesin deildir; kiinin edinmeye tevik edildii ve edindiinde de alkland herhangi bir eyin deerinin kalc olaca da kesin saylamaz - saylmamaldr. Kiiye her eyin kaplmaya ak olduu sylendiinde ve gsterildiinde, kapp da elinde kalaca kesin olan tek ey yapsna ikin gvensizliidir. Uzun lafn ksas: Yaam politikasnn yreinde derin ve doyurulmaz bir gvenlik arzusu yatar; bu arzuyu gerekletirmek iin eyleme geilmesi ise daha fazla ve daha derin bir gvensizlie yol aar. Gvensizlikten kamaya alrken artk o asrlk vox populi'ye [halkn sesi] ayak uydurma stratejisine bavuramaz insan, bu sesin sylediklerinin geriye alnmayacandan emin olunamaz artk, nk verdii hkmler arasnda daha dile getirilir getirilmez sorgulanmayan tek bir hkm bile yoktur. Beri yandan, dier geleneksel ka yolu, insan kendisiyle ayn kafada, paylamc ve ilgili, en kt zamanlarda bile yanndan ayrlmayan baka insanlarla birlikte olmaya gtren yol da oktan kapatlmtr. Gvensiz hayat gvensiz insanlarn eliinde yaanr. u anki benliimin ne kadar kalc olacandan ve etrafmdakilerin onu onaylamay daha ne kadar srdreceklerinden emin olmayan tek kii ben deilim. Etrafmdakilerin de benimkine ok benzer bir durumda olduklarndan ve kendilerini benim kadar gvensiz hissettiklerinden phelenmek iin her trl nedene sahibim. Keyifsizlik ve sinirlilik genelde paylalan duygulardr, ama sinirlilii paylamak tek bana strap ekenleri bir topluluk haline getirmez. Bizim yaadmz gvensizlik, mterek davalarn, birleik cephelerin, dayanma saflarnn dokunduu kumatan deildir. Yenen darbeler kadar karlalan frsatlar da kurbanlarn ya da talihlilerini rasgele seiyormu gibi grnmektedir; bu yzden de kurallara balanm dzenlilik, i frsatlar yakalamaya geldiinde dezavantaj haline gelmekte, darbeden kamaya geldiinde de pek ie yaramamaktadr. insanlar, baz teorisyenlerin iddia ettii gibi, rasyonel seimler yapmaya gerekten de istekli olsalard, bu koullarda kolayca kurtulamayacaklar insanlarla bir arada olmaktan ve ortaklklar kurmaktan uzak dururlard. "Esnek ortamlar"a, ilerine yarad lde srdrdkleri balara yatrm yapmay tercih ederlerdi. Rasyonellikleri onKAMUSAL ALAN ARAYII 33

lara gvenli ve kalc bir topluluk arzusuna kaplmamay tlerdi. Dolaysyla da yaptklar rasyonel seimler onlar, gvenli bir yere demirlemekten kanmay rasyonel seim meselesi haline getiren gnmz dnyasnn gvensizliini imal etme iine gnlszce ve hibir eyden phe duymakszn katlan suortaklar haline getirirdi. yle bir noktaya ulamtr ki gvensizlik, artk hesap yapan bireyin rasyonel yetileri tm sadakatiyle onun hizmetine koulmaktadr.
Belirsiz Kesinlik

Bugnlerde en ok u iki eyden eminiz: Gnmzdeki belirsizliklerin verdii aclarn dindirilecei konusunda

ok az umut var ve ileride bizi daha da fazla belirsizlik beklemekte. Avrupa Birliine ye on alt devletten ilk on biri ortak para birimine gemeyi kabul edince, International Herald Tribne gazetesinin ekonomi sayfalarnda "irketlerde verimlilik artlar elde etmek iin altn frsat'n eli kulanda olduu ilan edildi. Yaznn birka paragraf ilerisinde bu altn frsatn, Avrupa'nn bu toplulua dahil olmayan lkeleri iin ne anlama gelecei belirtiliyordu: "Daha fazla irket klmesine ve, balangta, daha fazla isizlie yol aacak." (u gzlemde bulunmadan geemeyeceim: Bu cmlede "daha fazla klme" salam verilere dayal bir ngr, ama "balangta" laf olsa olsa doktriner bir inan statsnde). Gazetenin "kresel ekonomi" muhabiri Alan Friedman'n aktardna gre, Londra'daki Salomon Smith Barney Enstitsnn ba iktisats Kim Schoenholtz ve "baka birok zel sektr iktisats", Avrupa'nn Ortak Para Biriminin ngrlen "verimlilik artlar"n salayabilmesi iin "derin yapsal deiikliklere gerek olduu" grnde. Friedman "siyasetilerin eklemeleri gereken eksik bileen"in ne tr yapsal deiiklerden olutuu konusunda okurlarnda hibir phe brakmyor. Ona gre, yapsal deiiklik "ie almay ve iten atmay kolaylatrmann, emekli aylklar ve dier refah devleti yardmlar iin yaplan kamu harcamalarnn azaltlmasnn ve kta Avrupasnda iverenlerin dedii yksek vergilerin ve sosyal sorumluluklarn drlmesinin kod ad..."10 Bundan birka gn nce de ayn gazete, hi deilse "grler" sayfasnda, Dou Asya toplumlarn sarsan derin ekonomik krize tepki
10. Alan Friedman, "VVithout structural changes, experts cautious on economic growth", International Herald Tribne, 2-3 Mays 1998. 34
SYASET ARAYII

olarak, Uluslararas Para Fonunun "standart [Meksika'da daha nce denenmi ve pek de cazip sonular yaratmam olan - Z.B.] reetesini, yani ii karmalar, faiz oranlarnn ykseltilmesini ve yerel ekonomilerin uluslararas yatrmclara almasn gndeme getirdii"ni belirtiyordu. Bu tavsiyelerin yaptrmlarla pekitirilmi olduunu sylemeye gerek yok herhalde: Btn mali yardm paketleri bu reeteye uymaya balanyordu. Harvard niversitesi'nden Jeffrey Sachs'a gre, bu tutum yznden "Kore bir iflaslar dalgas altnda ve her [Dou Asya - Z.B.] ekonomisi] de isizlikteki muazzam artla gl bir darbe yemi grnyor". "Gr" bal altnda yazan Soren Ambro-se, IHT ekonomi yazarlarnn benimsedikleri bildik tonla hi uyumayan bir biimde, yazsn "artk IMF'nin yol at zararlarla hesaplamann zaman geldi" diyerek balyor ve Amerikal bir grup kilise liderinin, IMF'nin faaliyetlerinin "bir kuan feda edilmesi"ni gerektirebilecei yolundaki szlerini onaylayarak alntlyor.11 Tanr'nn kendisinden baka kim o kadar ileriyi grebilir ki? IMF'nin genel mdr Michel Camdessus, Le Monde'dan Babette Stern'le yapt bir syleide, ekonomik gr sahiplerinin kendi ynetimindeki kuruma atfettii niyetleri onaylyor; bunlar vnlecek eyler olarak sunuyor. "Sermaye hareketlerinin yntemli olarak liberalletirilmesi," diyor, "IMF'nin yeni misyonu olmaldr." Bu misyonun baaryla yerine getirilmesi halinde ortaya kabilecek olaslklar nefes kesici: "Dnyadaki btn tasarruflarn, kaynaklar daha iyi blmeyi mmkn klacak biimde bir araya toplanmas" sayesinde yeni kalknma anslar yaratlm olacak; fakat bunun da "en yoksul lkeleri marjinalletirme" gibi bir riski beraberinde getireceini kabul etmek gerekecek ("daha zengin" lkelerdeki en yoksul kesimlerin geim artlar zerindeki olas etkilerden ise hi bahsedilmiyor). Yaratlacak anslar, risklerden fazla: Camdessus kan bakiyeye baktnda imdiye kadar elde edilmi baarlardan ve gelecekte kazanlacak zaferlerden gurur duyuyor: "Aslnda, bizler yzyl deitirdik," diye balyor szlerini.12 Doru, yzyl deiti ya da deitirildi ve hl da deimekte. Fakat ne Camdessus ne de dnya apnda "sermaye hareketlerinin libe11. S0ren Ambrose, "Challenging the IMF, intellectually and politically", International Herald Tribne, 29 Nisan 1996. 12. Michael Camdessus'la sylei, Babette Stern, "Nous avons change de siecle", Le Monde, 24 Nisan 1998. KAMUSAL ALAN ARAYII

35

ralletirilmesi"ni savunan ve ven dierleri, bunun sonucunda gvenliin artaca gibi bir sz veriyor deiller; anahtar szckleri "effaflk" (hibir giz barndrmayan ve piyasa ilemcilerinin hibir eyin dnda tutulmad bir dnya anlamna geliyor) ve "esneklik" (tahmini "ekonomik sonular'la -yani, hisse sahiplerinin gelecek yl elde edecekleri krla- ilgili kayglar dnda hibir eyin piyasa ilemcilerinin karar zgrln snrlandramayacak olmas anlamna geliyor). effaflk ve esneklik toplam kesinlie pek bir katkda bulunamaz; olsa olsa eylemlere elik eden kesinlikleri yeniden bltrrler ki kresel mali serbestlikten yana olanlara bu kadar cazip grnmelerinin nedeni de bu olsa gerek. effaflk ve esneklik bazlar (gnll kreseller) iin daha fazla kesinlik mutularken, dierleri (ispat vcut edemeyen yereller) iin daha fazla belirsizlik demektir. effafln savunucular ve savalar pencere camndan deil, tek ynl aynalardan yana olan ideologlardr: Bir yanda rntgenciler iin bir cennet; te yanda, zaten fena halde yetersiz olan savunma mekanizmalar haldeki ve istikbaldeki btn mtecavizlerin ayann altna paspas edilmi olanlar iinse kendi artan sefaletlerini seyredip dncelere dalma ans. Esnekliin savunucular ve savalar herkes iin hareket zgrlnden deil, bazlar varolmann cana can katan hafifliini yaarken geri kalanlarn kaderin dayanlmaz eziciliine maruz kalmalarndan; bazlar ortaya kacak kt sonulardan kanma hakkna sahipken geri kalanlarn bu sonulara katlanma grevine sahip olmalarndan yanadrlar. effaflk ve esneklik koyutlan son tahlilde gemisini yrtenlerin, onlar kadar kendine gvenecek durumda

olmayan bakalarnn geri kalan mtevaz seenekler arasnda seim yapmaya ya da hibir seenek kalmadnda da kaderlerine raz olmaya zorlandklar koullar kontrol altnda tutmalaryla ilgilidir. Bu koyutlar, aynann effaf tarafnda yer alanlarn hareket etme hzn hibir eyin azaltmamasn (buna izin verilmemesini ya da bu yasa dikkate almayanlarn yaatlmamasn) gerektirir. Dnyann "esneklii", hareket halinde olanlar iin tekinsiz biimde kafa yapc bir uua benzerken, yerinde kalmaya zorlananlarn bak asndan yldrc bir gereklikten baka bir ey deildir. Bu koyutlar ve ayn zamanda hem yanstp hem de glendirdikleri basklar, giderek, yeni bir toplum-ii ve toplumlar-aras kutuplamann en nemli etkenleri haline gelmektedir.13 Kontrol etme ile
13. Bu noktay u kitabmda enine boyuna ele aldm: Globalization: The Human 36
SYASET ARAYII

kontrol edilme arasndaki; etkileim koullarn biimlendirme ile onlar tarafndan biimlendirilme arasndaki; "bir ey iin" eyleme gemek ile "bir ey yznden" davranmak arasndaki; baarya ulamann hemen hemen kesin olduu hedeflerin peine dmek ile btnyle hibir uyanda bulunmakszn deien bilinmeyen deikenlerden oluan bir durumda giriilen savunma eylemleri arasndaki btn fark yaratan ey, hareket genilii ve hzdr. Yine de asl mesele u: Bireysel varoluun haritas bir ekici, bir de itici kutup arasnda karldnda ve bu sreklilik ekseni zerinde tahsis edilen mevki ne sabit ne de yeterince garanti altna alnm olduunda, bulunulabilecek mevkilerin hibiri ruh huzuru salayacak derecede bir kesinlik sunamaz. "En tepeye km olma"nn keyfinin, en alttaki dehetin farkndalyla -ki bu farkndaln, en mutlu anlarda bile rtbas edilmesi zordur- zehirlenmemesi mmkn deildir; zaten hibir an nihai hedefe ulamann -"meseleyi bir kerede ve tamamen halletme"nin- verdii katksz bir saadet hissi iinde yaanamaz. Sreklilik eksenine yerletirilmi olan herkesin iinde bulunduu koullar bunlardr gerekten de - yaadmz kresel dereglasyon gnlerinde belki her zamankinden de fazla, tinde bulunduklar zor durum, yaanan zgven ya da teslimiyet, mit ya da mitsizlik, gven ya da gvensizlik, sevin ya da kinizm, morallilik ya da moralsizlik derecesi konusunda farkllklar gsterebilir, ama aralarndaki farklar akkandr. adalarmzn en umursamazlar bile ayklk anlarnda acyla bunun farkna varrlar. Bu yzden eylemlerin sonulan ve etkilerinin sresi hakkndaki belirsizlik, en tepeden en alta kadar her konuma gre deise de, "st-belirsizlik" -yani kiinin makul bir biimde kendisine ait olduunu iddia edebilecei kesinliin derecesi hakkndaki belirsizlik- tarafndan (yine en tepeden en aaya) iddetlendirilir. Belirsizlik koullar altnda yaamak ve hareket etmek zorunda olmak yeni bir ey deildir phesiz. Yine de modern tarih, hayat denklemindeki saylar giderek artan bilinmeyen deikenlerin deerini saptamaya ynelik kararl (ve bazen de baarl olmu) abalara sahne olmutur. Sanki Michel Crozier'nin klasik incelemesi The Bureaucra-tic Phenomenorida (Brokrasi Olgusu) dile getirilen kural izler gibi, iyice meum belirsizliin tarafna atlm olan insan gruplar ve kateConsequences (Cambridge: Polity Press, 1998); Trkesi: Kreselleme: Toplumsal Sonular, ev. A. Ylmaz (stanbul: Ayrnt, 1999). KAMUSAL ALAN ARAYII 37

gorileri, daha iyi konumda olanlarn hamlelerinin sonularn hesaplayabilmek amacyla onlarn ellerini kollarn balamak -bir yandan da kendi ellerini kollarn balardan kurtarp hasmlar asndan belirsizlik yaratan kaynaklar haline gelmek- iin ellerinden geleni yapmlardr. Crozier'nin ikna edici bir biimde ileri srd gibi, hareket zgrlkleriyle bakalar iin, bakalarnn (seenekleri grece daha kstl olduundan) onlar iin yaratabildiinden daha fazla belirsizlik yaratabilenler hkimiyet ve kontrol ellerine geirirler. Modern dnem boyunca btn rgtl gruplar sanki Crozier'nin ilkesinin farkndaym gibi davranmlardr. Hatta bu ilkeyi izlemenin "rgtlenme"nin ana gds olduu; bu ilkenin yntemli bir biimde uygulanmasnn "rgtlenme"nin derin anlam olduu bile iddia edilebilir. Gnmzdeki gerek yenilik ksmi, hatta topyekn belirsizlik koullar altnda eylemde bulunma zorunluluu deil, binbir zahmetle ina edilmi savunma mekanizmalarn skme -belirsizlik derecesini ve dizginsiz belirsizliin yol at zarar snrlamas beklenen kurumlar ortadan kaldrma ve belirsizlii belli snrlar iinde tutmay amalayan yeni kolektif nlemler tasarlama abalarn engelleme ya da boma- ynndeki sistematik baskdr. Neredeyse btn etkili, kurumsallam kolektif eylem kurulular, belirsizlie kar verilen savan saflarna katlmak yerine, varolusal belirsizliin asli kaynaklar olan snrsz "piyasa gleri "ne ve serbest ticarete "insanln doal durumu" gzyle bakp vgler dzen koroya katlmakta; sermayeyi ve mali hareketleri serbest brakp onlarn dzensiz hareketlerini yavalatma ya da dzenleme ynndeki btn giriimlerden vazgemenin yaplabilecek birok siyasi seimden biri deil, hem akln gerei hem de siyasi bir zorunluluk olduu mesajn vermektedir hep birlikte. Hatta, Pierre Bourdieu yakn tarihlerde, neo-liberal teori ve pratikleri, znde, "katksz piyasa"nn mantna kar koyabilen kolektif yaplar ortadan kaldrmaya ynelik bir program olarak tanmlamtr.14 Bourdieu'nn iaret ettii gibi, neo-liberal sylem artk Erving Goffman'n "gl sylem" adn verdii eyin btn zelliklerini edinmi durumdadr; bu, savalmas neredeyse imknsz ve "gerekilii "ni sorgulamann ok g olduu bir sylem tipidir, zira -u deil de bu admlar atma arsnda bulunan bir t olmak yle dursun-

birer arl olan, gereklie mevcut eklini vermekte birlemi


1998. 14. Pierre Bourdieu, "L'essence du ne'oliberalisme", Le Monde diplomatigue, Mart 38
SYASET ARAYII

btn glerin egdml eylemlerini temsil eder. Neo-liberalizmin "gl sylem"i, "ekonomik ilikilere hkim durumdaki herkesin ekonomik seimlerini ynlendirerek ve bunun sonucu olarak ortaya kan gler ilikisine mnasip bir biimde simgesel kalan kendi gcn ekleyerek" "gereklik testi"ni gemitir. Dereglasyon srp sermaye ve finans kaynaklarnn serbest akna kar bir cephe oluturabilecek siyasi kurumlar gszletirirken neo-liberal sylem de gittike daha "gl" olur. Bu sylemin neredeyse rakipsiz hkimiyetine giden yolda ok nemli bir adm da, pratik nedenlerle ulusal hkmetlerin elini kolunu balarken mekna baml olmayan irketlerin ellerindeki balar zen okynl Yatrmlar Anlamasnn yakn tarihlerde imzalanmasyla atlmtr. Sermayenin serbest hareketinin nndeki btn fiili ve olas engeller birer birer kaldrlmaktadr:
Hareket marjlar devaml klen ulus-devletler; etkisizleen alma gruplar (rnein, maalarn ve kariyerlerin bireysel becerilere baml olarak bireysellemesiyle ve bunun sonucunda alanlarn atomlamasyla); iilerin haklarn kolektif olarak savunan sendikalar, dernekler, kooperatiflerin zayflamas; hatta piyasalarn ya gruplarna gre yeniden yaplanmasyla ailenin tketim zerindeki kontroln nemli lde yitirmesi.

Savunma hatlarna ynelik ayr ayr ama bir noktada rten saldrlarn ortak sonucu, direniin olas kprbalarna yerlemi olan insanlar "istikrarsz" ve gsz klmay amalayan "esnekliin mutlak hkimiyeti"dir. Esnekliin en derin sosyopsikolojik etkisi, kendisinden etkilenenleri istikrarsz klmak ve istikrarsz tutmaktr. Srekli ve yasalarla koruma altna alnan szlemelerin yerine hemen iten karmaya cevaz veren dnemlik ya da geici taeronluk ilerinin geirilmesi, geici szlemeler ve her bir alann dllendirilmesini halihazrdaki bireysel sonulara bal klarak srekli performans deerlendirmesi yoluyla topluca dllendirme ilkesini ykan trden bir istihdam sistemi; ayn teebbsn farkl sektr ve dallar arasnda rekabeti zendirerek alanlarn birleerek ortak bir tavr almalarn akld klmak - btn bu nlemler hep birlikte yapya ikin ve daimi bir belirsizlik durumu yaratrlar. Darwinci evrensel mcadele dnyasnda, irketlerin verdii grevlerin itaatkr bir biimde yerine getirilmesinin kkleri, bu boucu, fel edici belirsizlik hissinde, belirsizlikten doan korku, stres ve endiededir. Son silah olarak da, hiyerarinin her dzeyinde karlalabilen, iten karlma -ve onunla birlikte kiinin geim imknn, sosyal haklarn, toplum iindeki yerini ve insanKAMUSAL ALAN ARAYII

39

lk onurunu kaybetmesi- gibi srekli bir tehdit sz konusudur: "Dolaysyla, serbestiyet burcunun altna yerlemi btn ekonomik rejimlerin nihai temeli, isizlik, bulunabilen ilerin istikrarszl ve bunlarn getirdii iten karlma tehdidiyle uygulanan yapsal iddettir." Dayanma (daha dorusu byk ve kk, rten ve kesien youn dayanma alar) btn toplumlarda (ne kadar kusurlu olursa olsun) bir kesinlik, bu yzden de bir gven, zgven ve cesaret (ki bunlar olmakszn zgrl hayata geirmek ve deneylere girimek mmkn olmazd) sna ve garantisi olarak hizmet vermitir. te, neo-liberal teori ve pratiin asl kurban bu dayanma olmutur. Margaret Thatcher neo-liberal itikad o meum "toplum diye bir ey yoktur" cmlesiyle ilan etmiti. Ona gre, yalnzca erkek ve kadn bireyler ve aileler vard.15 Bu balamda ailelerden dem vurulmas, sebepsiz bir jest deil tabii ki; btn dier kolektiviteler gibi ailelerden de piyasann belirledii snrlar iinde hareket etmeleri ve hem isel hem de dsal olarak piyasa rasyonalitesinin kurallarn izlemeleri bekleniyor artk. Bu beklenti karsnda aile kavram fena halde elikili bir hal alyor. Zira piyasann en nde gelen ve bir anlamda "kurucu" edimi -Stuart Hall'un belirttii gibi- "toplumsallk ve karlkllk balarn zmesi; bizatihi toplumsal ykmlln doasn son derece derinden tahrip etmesi"dir ne de olsa. Halbuki toplumsallk balarnn rlmesi, onarlmas ve iyi bir vaziyette tutulmas, toplumsal ykmllk itkisinin kendisinin beslenmesi ailenin can damardr; aile bu faaliyetle dnyaya gelir ve onu canl tutan ey de bu faaliyettir. Neo-liberal "yok-toplum"un en tepesinden en aalarna doru nfuz eden kurucu ilke olan gemi azya alm bireyciliin aileyi etkilememesi pek mmkn deildir. Hall'un iaret ettii gibi "yeni yneticilik", "bu fikirlerin bir kurumdan veya sektrden bir bakasna nasl geirilecei" ile ilgili bir eydi. Btn sektrlerin "piyasa suretinde dntrlmesi" gerekiyordu ve gerekten de dntrld. "Hem de yalnzca 'piyasalatrma' ya da zelletirme yoluyla deil, bu sektrlere piyasalar taklit ettirerek, bununla ilgili sorabileceiniz tek bir tr soru varm gibi grnmesini salayarak. Bunlar da piyasa glerinin belirledii sorulardr."16
15. Margaret Thatcher'lasylei, Woman's Own, 31 Ekim 1988. 16. "Travelling 'The Hard Road to Renewal', a continuing conversation with Stuart Hail", pen University'de Aralk 1996'da dzenlenen toplant; Arena Journal, 8/1997. 40
SYASET ARAYII

Neo-liberallerin aile saflarn sklatrma arlarnn ii bo, hatta dpedz ikiyzl tnlamasnn nedeni de budur. Bu arlarn gerekten "hain bireycilik"in darbelerini yumuatmas ya da dengelemesi, lmne

rekabetin kurbanlar tkezleyip dtklerinde canlarn actmayacak bir yastk olmas bekleniyorsa, bu sadece toplumun yokoluu -baka bir deyile, toplumun toplumd bireyleri dizginsiz brakmak iin kendi kendinden kurtuluu; bir bedenin her bir hcresi, ya da hi deilse en canl kalanlar kendi balarna daha iyi yaayabilir diye kendi kendini parampara edii- fikrinin yreinde yatan elikiden bihaber neo-liberalizm vaizlerinin ve taraftarlarnn cehaletini belgeler. Metafizik "grnmez el" payandasnn ima ettii eyin hilafna, piyasa kesinlik peinde deildir, zaten sihir yoluyla kesinlik yaratmas, hele hele bu kesinlii gvenli bir hale getirmesi hi mmkn deildir. Piyasa (rekabet ortam, dereglasyon, esneklik vs. gibi eitli adlar verilen) belirsizlikten g alr; temel gdas srekli artan hacimde belirsizlii yeniden retmektir. Belirsizlik, piyasa tipi rasyonalitenin felaketi olmak yle dursun, bu rasyonalitenin zorunlu koulu ve kanlmaz rndr. Piyasann getirdii tek eitlik, hem galiplerin (bunlar, tanmlar gerei, her zaman "bir sonraki uyarya kadar" galip saylrlar) hem de maluplarn paylat eit ya da eite yakn varo-lusal belirsizliktir.
Emniyetsiz Emniyet

Artk kimsenin dnyadaki mevcudiyeti emniyetli deildir. Peki ama niye "artk" diyoruz ki? nsan varoluunun istikrarszl pek de yeni bir ey deildir, ne de olsa. Milyonlarca canl trnden sadece biri olan insanlar eklemlenip btnleen dnce yeteneini elde ettikleri iin, dil kullanan yaratklar arasnda bu istikrarszl belirgin -belirgin olduu iin ayn zamanda da rktc- klan baz mnasebetsiz sorular ortaya kmtr. insan trnn yapt en byk keif, onu bu derece zel, kafa huzuruna, emniyet hissine kavumasn da bu derece g bulan keif, lmllk olgusuydu: Trn tek tek her bir yesini bekleyen evrensel, kanlmaz, yola getirilmez lm olgusu, insan, leceini ve lmden ka olmadn bilen tek canldr. Her insann, ille de, Heidegger'in iddia ettii gibi, "lme doru yaamas gerekmez, ama her insan hayatn lmn glgesinde geirir. Geici olduunu bilen
KAMUSAL ALAN ARAYII

41

tek canl insandr; sadece geici olduunu bildii iin de, ayn zamanda kendi varoluunun tersine ba ya da sonu olmayan daimi bir varoluu, sonsuzluu hayal edebilir - hayal etmek durumunda kalr. Bir kere sonsuzluk hayal edildikten sonra da, bu iki varolu trnn birbiriyle karlat noktalar olsa da, aralarnda hibir mentee ya da perin olmad bariz bir hale gelir. Bu iki varolu biimi arasnda sadece her zaman zedelenmeye, krlmaya ak olumsal, gevek ve gevrek bir balant vardr. Aralarndaki ba tekil, geici ve hayatn kendisi kadar yaralanmaya aktr. kinci, yani sonsuz, zamandan bamsz varolu ise bireyin hayatnda olup bitenlere kar kat bir kaytszlk iinde grnmektedir ve dnyadaki ilk, bireysel "mevcudiyet" iinde ne yaplrsa yaplsn onun sonsuz hametine bir halel gelmemektedir. uras aktr ki bu ikisi ortak ltlerle kyaslanamazlar. Bu iki varolu biimi arasnda varolabilecek gvenli balarn ya da daimi kprlerin hl kefedilmesi, ina edilmesi, balarnda srekli nbet tutulmas ve dzenli olarak bakm grmesi gerekmektedir. Nitekim "Nereden geliyorum?", "hayatmla ne yapmalym?" ve "ldmde bana ne olur?" gibi sorular, John Carroll'n insanlk durumuna ilikin ok yakn tarihli aratrmasnda17 belirttii gibi "asrlk", "temel" sorulardr. Bunlarn metaforik olmayan, dz, asli bir anlamda, "kurucu" olma -insana zg hayat kurma, tm dier geici ve fani organik varolu biimlerinden ayr olarak insana ait "dnyada olma" tarzn belirleme- anlamnda temel sorular olduklarn syleyebiliriz. Aslnda kltr -snrlar izme ya da kprler ina etme, ayrma ya da birletirme, "doa"nn (yani dnyann dnen ve eyleyen insanlar iermeyen blmnn) sunmad ayrmlar yapma ya da balantlar kurma ynndeki sregiden faaliyet- her zaman, yukardaki soruya inandrc cevaplar vermekle ilgili olmutur ve her zaman da byle olacaktr. Bu soru younlaarak tek bir byk gizeme dnrler: Dnyay ziyaretim geici bir ey olduuna gre, niye buradaym - ve eer varsa, hangi amala? Bilinen her trl insan, on sekizinci yzyl sonlarnda geriye doru bir bakla kltr ad verilmi olan o telal, genellikle de lgnca faaliyete iten ey ite bu bilmeceydi; kltr ve onun aklayc/avutucu hikyelerden oluan o youn an, lmllklerinin farknda olan yaratklar iin en nde ge17. John Carroll, Ego and Soul: The Modern West in Search of Meaning (Londra: HarperCollins, 1998), s. 1. 42 SYASET ARAYII

len deer - hatta, olmazsa olmaz bir deer haline getiren ey ite bu muammayd. insann kltrel yaratclnn, bu muammay zmeye ya da muammann zlm olduu izlenimini verip lmn glgesinde srdrlen hayat yaanr hale getirmeye urarken tek tek ya da hep birlikte kulland bir dizi strateji vard. En belirgin strateji, Cornelius Castoriadis'in sevdii terminolojiyi kullanacak olursak, aikr bir ekilde yaderk' [heteronomous]. Bu strateji geip giden zaman dnyasn sonsuzluun bitimsizlii iindeki geici bir k aksi; insann aslolana, yani sonsuz hayata hazrlanmak iin bir geceliine kald, yol stndeki bir han olarak sunar. Ne var zaman ne de ayrl an gezginin kendi seimidir; aadaki dnyaya kimse kendi seimiyle gnderilmi deildir ve yine kendi seimleri olmayan bir zaman geldiinde herkes ayrlacaktr. Var ve ayrl tarifelerini gezginler yapmamtr ve onu deitirmek iin yapabilecekleri hibir ey yoktur; yolcularn, hayat haclarnn tarifelerin yaplmasnda hibir sz hakk olmad dzen de insan yapm deildir. Ancak meselenin

can alc noktas, ne kadar fani olursa olsun hayatn, lmden sonra gelen sonsuz varolu iin ok nemli sonular dourmasdr. Hayatn iinde u ya da bu ey bize acayip, berbat ya da dpedz iren grnebilir - ama her ey ille de, bak alar ve zihin yaplar dnyevi ilerle snrl kalm olanlara grnd gibi olmak zorunda deildir; burada yaanan mutluluun bedeli sonsuz strap olabilecei gibi fani dnyada yaanan sefaletin dl de sonsuz saadet olabilir. nsan, verilmi olan hkmlere, neyi emrettiklerini iyice anlamaya almakszn ya da onlarn byle olmasna neden olan niyetlere nfuz etmeye almakszn uymaldr. Yaderk stratejinin bir dizi nemli avantaj vardr. nsann hayat biimleri arasnda bu kadar yaygnlk kazanmasnn nedeni budur belki de. Bu strateji, "insan ruhunun temel bileenleri zerinde oynar",18 ne de olsa. Birincisi, ac ilacn acsn alr bu strateji: lm, len kiinin kabahati deildir, tpk doumun onun erdemi olmad gibi. Kii ne balang ne de son karsnda kiisel sorumluluk tamaz, bu yzden de bunlar ihmal etti diye kendisine eziyet etmesi gerekmez. kincisi, bu strateji sknt verici seme emrinin yerine onun kadar sinir bozucu olmayan kurallara uyma buyruunu geirir. ncs yaderk zm,
18. Bkz. Cornelius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonomie", Le Monde Morcele (Paris: Seuil, 1990), s. 129. KAMUSAL ALAN ARAYII 43

tanm gerei btn testlere ve deneylere kapal olduu iin, yanl ya da yanltc olduunun kantlanmas mmkn deildir; bu yzden de verdii emirler onu daha yakndan inceleme ynndeki her trl giriimin gzn daha en batan korkutur, ileride duyulabilecek gnl bulandrc pheleri savuturur ve insan bo eylere gvenmi olmann getirebilecei sululuk duygusundan muaf tutar. Yaderk strateji, her trl meydan okumaya ve itiraza kar kendini, akla gelebilecek btn alternatiflerden daha fazla korur; neredeyse rtlemez ve eletiriden muaf olmaya btn alternatifler arasnda bir tek o yaklar. Bir baka strateji yaderklii zerklikle birletirir; biraz hantal bir tanm kullanarak, buna yaderk/zerk strateji diyebiliriz. Bu stratejinin zaman modernliin geliiyle, ounlukla dini biim iinde kurumsallam saf yaderk stratejinin sunduu garantiler, uucu, seyyar bir dnyada uucu, seyyar bir hayat yaama deneyimi ile gittike daha tiz ve ahenksiz bir ses kararak sarslmaya balad zaman gelmitir. Yukarlardaki ylmak bilmez glere ve onlarn temyiz kabul etmez hkmlerine, tek seferlik yaratl edimine ve vahyin tek seferlik inayetine bavurmann ikna edici gc, byk lde, grnte atl, tekrara dayal ve tekdze bir varolu srdrlmesinden geliyordu; bu tr bir hayat deneyimi, frtnal ve istikrarsz modern dnyann (yani, bir yandan geip geride brakt yollar skp atarken bir yandan da ileri doru yeni uzantlar karan, hep deiim halindeki, srekli "modernleen" bir dnyann) pek inandrc klamayaca bir fikir olan eyann dzeninin nceden belirlenmi olmas fikriyle gayet iyi uyuuyordu. Miras alnm ya da renilmi kurallar yeterli olmaktan kmt ve vahyedilmi ya da baka bir ekilde ulalm bilgelik ile daha nce eine rastlanmam, haritas karlmam durumlarn karmakl arasnda genileyen mesafe ancak insanlarn kendi yapacaklar seimlerle -tehlikeli, hatta kumar andran hamlelerle, eksik bilgi sahibi olarak ve kacak sonular konusunda hibir kesinlie sahip olmakszn alnacak kararlarla- doldurulabilirdi. Yaderk bir stratejiden yaderk/zerk bir stratejiye gemeyi neredeyse kanlmaz bir sonu haline getiren koullar bunlard ite. Ancak yeni strateji, ncekine oranla ok daha az monolitik ve ok daha az tutunumlu kt. Yeni, modern strateji bir adan yaderkti: Modern ncesi nceli gibi o da her fani bireysel hayatn o daha ortaya kmadan nce olumu ve yok olup gittikten sonra da srecek olan bir varlk zinciri iine nceden belirlenmi bir biimde dahil edilmesine dayanyordu. Mo44
SYASET ARAYII

dern zamanlarn bu tr daha byk ve daha uzun sren totaliteleri nadiren ilahi, insanst bir yaptrm gcne sahip olabiliyorlard; ancak dnyaya giri ve kn can skc muammas sz konusu olduunda bu pek nemli deildi, nk bu gize bireysel hayata anlam veren makul bir zm retmek, bu tr sorular balarna bela olan ve kendi bireysel seimlerinin ve dolaysyla sorumluluklarnn snrlarn dikkate deer oranda daraltan kiilerin harc deildi hl. Modern ncesi salt yaderk stratejide olduu gibi burada da, kaderi kucaklayp benimsemekten ve aslnda temel hatlar kalc bir totaliteye mensup olmak tarafndan nceden belirlenmi fani bir hayat srmekten te pek bir ey kalmyordu bireye. Ama modern strateji ayn zamanda zerkti de, zira sz konusu totalitelerin insanlar tarafndan yaratldn ayan beyan ortaya koyuyordu; stelik, uzun sreli totalitenin her bir yesi tarafndan seilen hayat gzergh ile bu totalitenin sresinin karlkl olarak birbirlerine baml olduklarn net bir ekilde gzler nne seriyordu. Seilmemi kader bireysel hayatn anlamsz ksaln iptal edip onu sonsuzlua balyordu; ama bu ba srekli klan ve bireysel lm etkili bir biimde amay salayan ey, sz konusu kaderin bilinli olarak ve hevesle kabul edilmesi ve sonra da onun at yolun iradi olarak ve evkle izlenmesiydi. Barndrd btn o yaderklik kalntlarna ramen, yeni stratejide birey bir fail, hem de ok nemli bir fail durumundayd. Kalc bir totaliteye, kiinin kendi seimi olmayan bir ortama mensup olmak, teki trl ksa ve anlamsz olacak bireysel hayata anlam veren bir ey olarak grlyor, ama bireylerin kendileri gereken abay gstermedikleri takdirde bu belirlenim eksik kalyordu; kendi hayatna, totaliteyi gerekten kalc klacak ve anlam verme ilevini yapabilecek hale getirecek bir yrnge vermek bireyin kendi greviydi artk. Bireyin eylemlerine, nceden belirlenmi bir gzergh izlemeye ve bu gzerghn koyduu hayat kurallarna uymaya

yklenen nem bylece kkl bir biimde artrlm oluyordu; mesele artk sadece lmden sonra dllendirilme ya da cezalandrlma, mahkmiyete ya da kurtulua ulama meselesi deil, kiinin aslnda ondan esirgenen aknlk ansndan yararlanmas, anlamsz ve bo deil anlaml ve doyurucu bir hayat teminat almas meselesiydi. Bu stratejiye iyi uyan totaliteler arasndan ikisi ne kyordu: Millet ve aile. Millet imgelemi, baka ok az modern icatta grlen bir ey yaparak, zorunlulukla seimi, var olmakla yapmay, lmszlkle lml
KAMUSAL ALAN ARAYII

45

hayat, kalclkla geicilii birbirlerine tam olarak uydurdu. Modern milliyetiliin en szn saknmaz vaizlerinin, mesela Fichte ya da Barres'nin srarla vurguladklar gibi, bir Alman'n hayat anlamn Almanlndan alr, tpk bir Fransz'n hayatnn Franszl sayesinde anlaml olmas gibi. Bu anlam, insann Alman ya da Fransz domas eklindeki nceden verilmi anstan ibarettir, ama yine de bu anlamn kranla benimsenmesi, aziz tutulmas, vlmesi ve sevgiyle ilenmesi gerekir nk bu anlam hayat suyunu, canlln ve esnekliini kitlesel olarak ve tekrar tekrar, kuaktan kuaa benimsenmekten, aziz tutulmaktan ve ilenmekten alr. Alman olmak, Alman haline gelmek ve Almanln doasnda olduu ekilde davranmak demektir; Fransz olmak, Fransz haline gelmek ve Fransz gibi davranmak demektir. Bylece geicilik ve kalclk i ie geer. Bireysel lmlln samal, btn lml hayatlarn katkda bulunduu milletin lmszl sayesinde artk baa bela olmaktan kar. Millet oluun miras alnan lmszl lml hayat anlamla donatr, ama bu lmszln idame ettirilmesi lmllerin eylemlerine fazladan bir aknlk deeri verir. lml varlklara kendi bireysel lmlerinden sonra da yaayp sonsuzlua girme ansn sunan ey milettir; fakat bu ans yakalamann, kendi hayatn milletin hayatta kalmasna ve refahna adamaktan baka yolu yoktur. Modern zamanlara damgasn vuran millet ina etme hamlesinin, blgesel temelli ve dorudan ulalabilen cemaat ve gelenekleri eritip kaynatrarak blgelerst ve uzak, hayali varlklar haline getirme abasnn, artk takatini yitirip iktidarszlaan modern ncesine zg yaderk strateji yerine modern koullara daha uygun ve en etkili nedenlerinden biri olan modern ruha daha uyumlu yeni bir strateji geirmek gibi acil bir ihtiya iinde olduunu tahmin edebiliriz. Soyut -hayali-totaliteler olarak milletler bu tarife gayet iyi uyuyorlard: Milletlerin imgesi dolaysz, yz yze ve kiisel deneyim dnyasnn yukarlarnda salnyordu, bu yzden de bireylerst bir doas olduu konusunda phe duyulamazd. Milletlerin imgelemi, tek tek yelerinin lmllne kar simgelerin zamanar srekliliini kullanabiliyordu. lmlln farknda olmann beraberinde getirmesi kanlmaz olan fiziksel harabiyete kar nleyici bir tedavi olarak, milletin her bireye ulaabilme gibi nemli bir avantaj vard; bunun iin hibir zel yetenee, olaanst abaya, vizyon geniliine ya da zihin gcne gerek yoktu; her insann ister istemez ulaabilecei en sradan kaynaklar yetiyor da artyordu bile. Millet-yoluyla-lmszlk, kah46
SYASET ARAYII

ramanlarn ya da dier srad, herkesten farkl ve herkesten yce ahsiyetlerin deil sradan halkn boyuna gre kesilmi bir kumat. Bu ilacn etkili olabilmesi iin cretkrlk deil uyumluluk; standartlar ykmak deil onlara itaat etmek; yeni yollar amak deil snrlara riayet etmek gerekiyordu. Dolaysyla, herkesin tekrar tekrar ve srekli olarak kullanaca popler ve poplist bir ilat bu. Ayn avantaj, modern yaderk/zerk stratejinin odak noktasndaki bir dier totaliteye, aileye de ayrcalk tanyordu. Aile, geicilik ile kalclk, bireysel lmllk ile kolektif lmszlk arasndaki tipik modern diyalektii, milletin sergileyebildiinden ok daha net bir biimde sergiler. nsan varoluunun baa bela olacak lde elikili btn ynleri -lml ile lmsz, yapma ile ac ekme, belirleme ile belirlenme, yaratlma ile yaratma-, en canl biimde aile kurumu iinde kar karya gelir ve hi bitmeyen karlkl koruma ve yeniden canlandrma oyununa girer. Herkes bir aileye doar ve herkes bir aile yaratmaya katlabilir (katlmaldr, katlmaya arlr). Kiinin rn olduu aile ile kendi yarataca aile, iinde barndrd ve barndraca her bireyin doumundan nce ve yokolup gitmesinden sonra da hayatta kalacak uzun bir akrabalk/yaknlk zincirindeki balant noktalardr; ama bu zincirin dayankl olabilmesi iin her bireyin ona heyecanla katkda bulunmas gerekir. Ailede lmllerin yapp ettikleriyle kotarlan lmszlk tiyatrosu, herkesin seyretmesi ve gsteride yer almas iin sahneye konur. Ebeveynlie, evlatlara ve aile srekliine gsterilen modern ilgiyi ekonomik kayglarla, zellikle de miras kayglaryla aklayan yaygn yaklam, hedefi bir hayli skalamaktadr ya da olsa olsa, bu hikyenin sadece bir parasdr. Bir kere bunun tam tersi dorudur: Zenginlik ve onunla birlikte gelen imtiyaz ve haklarn ncelikle aileyle ve miras hakkyla ilgili bir mesele olmasna daha ok modern ncesi ve kapitalizm ncesi toplumda rastlanyordu. Demek ki ecereler kartmak, akrabalk bana ok nem vermek ve yeni kurulacak akrabalklarda belli standartlar gzetmek -zaman aabilmeyi aile mirasna balayan balca kesimler olan- aristokrasinin ve tccar snfn st tabakasnn kaygsyd. Modernliin geliiyle birlikte, ailenin bireyin hayatndaki merkezilii deyim yerindeyse demokratikletirildi; gelecek kuaklara aktarlacak bir aile serveti olsun olmasn her bir bireye hitap eden kltrel bir kural haline geldi. Aile servetinin de buna kout olarak demokratiklemesi hibir zaman sz konusu olmadna gre, bu ok nemli deiimde ekonomik kayglar byk bir rol oynaKAMUSAL ALAN ARAYII

47

m olamaz. Aileye verilen yeni nemi ve zellikle de evlilikte sadakat, anne-baba sevgisi ve ocuk bakm (ve hayatn zellikle hassas ve zen isteyen bir aamas olarak ocukluun kendisi) gibi kltrel kurgularn modern toplumun btn snflarna yaylmasn aklayan baka bir ey olmaldr. Bu baka ey de, ok byk olaslkla, lml hayata lmsz anlam yklemeye yarayan modern ncesi aralarn gayet bariz iflas karsnda, aileye den yeni rold. Sonsuzlua gtren dier kprler artk kullanlmaz, kulanlamaz hale gelince, daha nce hibir zaman tamas beklenmeyen bir yk tama sras aileye geldi. Kendilerinden nce benzer bir karar vermi olan bakalar sayesinde dnyaya gelmi olan bireylerin, "bir aile kurarak", onlar ldkten sonra da var olmay srdrecek olan dnyada kalc bir iz brakmay ciddi ciddi dnebileceklerine inanlyordu artk. Hem millet hem de aile bireysel lmlln verdii ezaya getirilen kolektif zmlerdir. kisi de benzer bir mesaj verirler: Ne kadar ksa olursa olsun, hayatm, benden (ve benim gibi btn dier bireylerden) daha byk olan, benden nce gelen ve ne kadar uzun yaarsam yaayaym ben mrm tamamladktan sonra da srecek bir varln kalclna az da olsa katkda bulunmusa, bo ya da anlamsz gememi demektir; lml hayata lmsz bir rol baheden ey, ite bu katkdr. Bu mesaj bir kere iletildikten sonra, "ben ldkten sonra ne olur?" sorusu kulaa eskisi kadar meum gelmez: Ben leceim, ama milletim, ailem srecek; ksmen de payma deni yaptm iin srecek. lmllm elimi bile kprdatmadan kabullenmek yerine, onun zerine kmak iin bir ey (i olsun beri gelsin kabilinden bir ey deil, gerekten nemli bir ey) yaptm. Kendi bireysel lmllm bir kolektif lmszlk arac haline getirdim. ldmde ardmda bir ey brakacam ve bu ey de benim gelip geici varoluumdan daha byk ve daha nemli bir eyin hayatta kalmas (kimbilir belki de gerekten sonsuza kadar srmesi) olacak. Yaderk/zerk strateji kiinin kendi lmllnn farknda olmasnn getirebilecei ykc etkileri, hayatn anlamn lmsz olduu umulan kolektivitelere kaydrarak ve bireylerin lml hayatlarn kolektif lmszlk retimi iine dahil ederek savuturuyordu. Birey, yaps gerei yaralanmaya ak lme-doru-yaamn samalyla baa kmaya almann getirdii iddetli straptan korunmu oluyordu. Onmaz biimde krlgan, emniyetsiz kiisel varoluun rktc hakikati, yadsnmasa da karartlm; bunun neden olabilecei zarar
48
SYASET ARAYII

ise telafi edici bir meguliyetle, yani grubun emniyetiyle megul olmakla, ortadan kaldrlm olmasa da snrlanm oluyordu. Kiinin leceinin farknda olmasnn yaratt korkular, en azndan ksmen, kendisinden daha byk totalitelerin varolusal emniyeti iin duyulan kayglara ynlendiriliyordu; ne kadar ksa ve krlgan olursa olsun bireysel hayatn anlam, lml bireylerin tersine, gerekten lm yenme gibi bir ans olan bu totalitelerden karlyordu. Ancak artk lmszl peylemek yle dursun, emniyetli bile grnmeyen bu btnlkler de yava yava ve amansz bir biimde paralanmakta ve bu yzden de anlam verici glerinin byk ksmn, belki de hepsini yitirmektedirler. Modernlik, douunda, lm akn (ve yaderk) anlamndan mahrum brakmt. Ancak u an iinde bulunduu aamaya gelirken, lmn komnal anlamn da yadsd ve bylece yaderk/zerk stratejinin yaayabilirliini tketti. Durkheim, Tanr'nn en batan beri klk deitirmi cemaatten te bir ey olmadn iddia ediyordu; ama -ister byk olsun ister kk, ister hayali olsun ister elle tutulur- artk cemaat, Tanr'y oynayamayacak kadar zayftr. Kendisi de yaralanabilir, dzensiz ve bariz biimde ksa mrl olunca, sonsuz olduunu iddia edip de herhangi bir kimseyi ikna edebilmesi imknszdr. lm ancak imdi tam anlamyla ve gerekten anlamsz bir hal alma yolundadr. Robert Johnson'n yorumuna gre lm, sadece bildiimiz ekliyle bireysel hayatn sonu olarak grlmektedir. Baz dini liderler de bunu gayet pervaszca kabul ediyorlar. Mesela, Boston'daki Beth Israel Hastanesinin dini hizmetler mdr Haham Terry Bard "l ldr," diyor.19 Albert Camus'nn Yabanc's nsezisiyle bu durumu ve bu durumun yol at her eyi grmt. Son kertede bu dnyada hepimizin yalnz olduunu ve hayatn -hibir kalnt kalmamacasna hayatn tamamnn- lmle sona erdiini biliyordu; artk lml birey ile "evrenin mfik kaytszl"20 arasnda duran hibir ey yoktur. Fanilik ile sonsuzluk arasnda kolektif olarak ina edilmi olan kprler kullanlmaz hale gelmitir ve birey kendi katksz varolusal emniyetsizliiyle kar karya kalmtr. imdi ondan bu durumun sonularyla kendi kendine baa kmas beklenmektedir. "Paralarnn toplamndan daha byk olan btnler"den medet
19. Robert Johnson, Death Work (Pacific Grove: Brooks/Cole, 1999), s. 153. 20. Bkz. Albert Camus, "Reflections on the Guillotine", Resistance, Rebeion and Death iinde (New York: Knopf, 1969). KAMUSAL ALAN ARAYII 49

ummak anlamszdr - bir zamanlarn kaya gibi totaliteleri artk bireylerin hayatlar kadar emniyetsiz ve lml grnmektedir. Onlar da gelir ve giderler, kaldklar srece de yerlerine hibir zaman emniyetli biimde yerlemi grnmezler; kendilerinden ve iinde bulunduklar durumun iyi ynlerinden emin deillerdir, gelecekten bihaberdirler ve gvenleri yoktur. mrleri yllarla deil gnlerle saylyor gibidir, tepelerine "son kullanma" tarihi ve "evde dondurulmaya uygun deildir" uyarlar yaptrlmtr sanki, insann sonsuzluk fikrini elde edecei eyler olmadklar ise kesindir...

Milletler, bir zamanlar srekli yaam garantisi saylan devletlerin siyasi egemenliklerinin sunduu snakta emniyet iinde deildir artk. Bu egemenlik de artk eskisi gibi deildir; kendine yeterliliin ekonomik, askeri ve kltrel dayanaklar ve bir zamanlar onun temel direi olan otari tek tek ve hep birlikte paralanmtr; egemenlik koltuk denekleri ile yrmektedir- sakat bacaklaryla yalpalaya yalpalaya bir zindelik testinden brne gidip durmakta ve hibirinden geememektedir. Devlet otoriteleri sorumluluklar altndaki insanlarn emniyetini garanti etmeye muktedir ve istekliymi gibi bile yapmyorlar. Her kanattan siyasetiler rekabet gc, verimlilik ve esnekliin kat istekleri karsnda kolektif emniyet alar oluturmak "gibi bir lksmz olmad"n ak ak sylemekte. Siyasetiler tebalar-nn srd hayatlarn dnyevi erevesini modernletirmeyi vaat ederler, ama bu vaatler daha fazla belirsizlik, daha derin bir gvensizlik ve kaderin darbelerine kar daha az garanti demektir aslnda. Eric Hobsbawm bir yazsnda eitsiz ve ezamansz kreselleme srelerinin genel sonularn yle toparlyordu: "Kresel ekonominin temel yaps, dnyann siyasi yapsndan gittike kopuyor ve onun snrlar zerinden geiyor." Bunun ulus-devletlerin kimlik ina edici potansiyeli iin yarataca yanklar dev boyutlardadr: "Topraa ve iktidara sahip olan devletin tersine, 'millet'in dier unsurlar ekonominin kresellii tarafndan ayaklar altna alnabilir ve kolayca alnmaktadr. Etnilik ve dil bunun iki bariz rneidir. Devlet iktidarn ve zorlama gcn ekip aln, bunlarn grece nemsizlikleri aka ortaya kacaktr."21 Devlet gittike daha fazla ayan kaybettike, devlet szcleri de devletin kendine yeterlilii, sadece kendi kaynaklarna dayanmas, kazanlar ve kayplar arasnda kendi dengesini oluturmas -ksacas,
21. Eric Hobsbawm, "The Nation and Globalization", Constellations, 1/1998, s. 4-5. 50
SYASET ARAYII

kiinin kendi ayaklar zerinde durmas- gereini ve grevini gittike daha fazla dile getiriyorlar. Pierre-Andre Taguieff in fikirlerini yorumlayan Bernard Cassen'in dedii gibi, toplumsal dayanmalarn ve onlarla birlikte "bireysel hayatn tesi"ne uzanan "sonsuzluk yaplarnn hoyrata sklp atlmas "bireyi kendi kanlmaz yokoluun-dan duyduu korkuyla ba baa" brakmtr.22 Kresel serbest ticarete giden yolun bir yerlerinde milli cemaatin anlam verici ilevi ortadan kalkm ve bireyler kendi yaralarn kendileri sarmaya ve korkularn bir keye ekilerek tek balarna gidermeye terk edilmilerdir. Bugnlerde aile de daha iyi bir durumda deil; insann kendi yaralanabilir ve geici olduu kabul edilen varoluuyla demir atabilecei emniyet verici, kalc bir limandan baka her eyi getiriyor akla. Balatmas kadar bitirmesi de, kurmas kadar ykmas da kolay olan ailenin, onu meydana getirenlerden daha uzun sreceine gvenilemiyor artk. Sonsuzlua uzanan bu kpr de zerinde yryen insanlar kadar krlgan - hatta belki onlardan daha ksa mrl. reme ilevinden kurtulan cinsel birliktelik, doann devamlla alan kaps, cemaat ina etmekte kullanlan bir ara ve yalnzlktan kmann bir yolu olmaktan ok, yalnz duyum-toplaycnn hayatnn blnd, birbirini takip eden epizotlar iinde dier duyumlarla birlikte annda tketilecek haz verici ama ksa bir duyumdan ibaret. Bireyler, ocukluun ilk dnemlerinden itibaren geni kesimlerce paylalan deneyimlerden, ailenin kendi mrlerinden daha uzun srecei bahsinin kaybedildiini reniyorlar. Evlilikteki her iki taraf da memnun olduu srece (daha uzun deil) srmesi beklenen bir aileye, ciddi ciddi bireysel lmlln rktc ve acmasz gcn yenmek iin bavurulacak strateji muamelesi yapmak pek mmkn deildir. Ge-modern ya da postmodern gnll yalnzlarn bireysel memnuniyetten uzun srecek herhangi bir eye kar duyduklar heyecan yitirdiklerini sylemiyoruz; ge-modern ya da postmodern kader-kurban-yalnzlarn, kefe ktklar dnyada, duyduklar tutkuyu gereki, abalarn da inandrc klacak ok az ey ve uzun mrlle duyulan gvenin depolanaca ok az gvenli snak bulabileceini
22. Bkz. Bernard Cassen, "La nation contre le nationalisme", Le Monde diplomati-que. Mart 1998, s. 9. Cassen ayrca Emmanuel Todd'un L'Illusion economique; Essai sur la stagnation des societes developpees (Paris: Gallimard, 1998) adl kitabndan da "kolektif inanlarda 'uzun vade'nin artk hibir anlam yok" minvalinde bir alnt yapyor. Kiilerin, toplumlarn ve ekonomilerin hayattan tamamen "ksa vadeli" perspektife yazlmaktadr. KAMUSAL ALAN ARAYII 51

sylyoruz. Fakat bu, ister seim rn ister seilmemi, istenmemi bir durum olsun, ge-modern ya da postmodern bireylerin hayat stratejisi iin yol at sonular byk lde ayndr. John Carroll'n geenlerde, Jung'un tanrlar bir kez ldrldkten sonra hastalk olarak tekrar domaya tenedirler diyen nl szn anarak syledii gibi,
nansz insanlar yaptklarna ve yaama biimlerine anlam verebilmek iin kendine dnk zorlanmalar, depresyonlar, endieler -modern hastalk formu olarak "psikopatoloji"- iinde kapana kslm olduklarn greceklerdir. Zaten "psikopatoloji" teriminin kendisi Greke aslnda ruhun strab anlamna gelir, ama modern kullanmda ruh atlp yerine kiilik, daha dorusu ego geirilmitir.

yle bir gzlemde bulunalm: Eer "ego" bir zamanlar "ruh"a atfedildiinden farkl bir anlam tayorsa, bunun nedeni "ego"nun bireysel hayatn kapsamndan daha geni bir ereveye yerletirilmeyi cesur ve pervasz bir biimde reddetmesidir - "ruh"un zaman zaman baaryla direndii bir karardr bu. "Ruh" tam da sonsuzlukla arasndaki asrlk ban izlerine inatla sarlm olduu ve urad btn seklerletirici dnmlere ramen gemiteki armlarndan gerekten kurtulamam olduu iin kullanmdan dmtr. "Ruh"un tersine

"ego"nun en batan beri, zerk -yani seim yapan insanlara zg- aralar tarafndan meydana getirilmedii srece hibir yaderk-liin kabul edilmedii modern duruma uyum gstermesi isteniyordu. nce dindarlarn, sonra da srayla vatanseverlerin ve patri familae'nin [aile babalarnn] ruhlar kullanlmaz hale gelince, sava alannda geriye sadece terk edilmi ve yalnz ego kald. Sonsuz bir evrende geici bir hayat srmenin samalna kar verilen sava devam ettirmek iin son derece yetersiz kalan kendi clz silahlarn kullanmas gerekiyordu egonun artk. Bunun sonucu da, yine Carroll'dan alnt yapacak olursak, "hn" ve "huzursuz, gvensiz bir bencillik" oldu; "Eer gerekten istediimiz besine, tinsel besine ulaamyorsak, o zaman bize bu dnyann nimetlerini biriktirip ymak kalr."23 Ben gnmzde bedene, bedenin zindeliine, kendini savunma kapasitesine, emniyetine ynelik saplantl takntnn -bu emniyeti hedef alan gerek ya da farazi kt niyetli tehditlere ya da komplocu entrikalara kar tetikte durma eklindeki ayn lde saplantl tavrla sk skya i ie gemi takntlardr bunlar-, insana zg lmllk bilinciyle baa kmak iin daha nce arlkl olarak kullanlan iki strateji (yaderk ve yaderk/zerk stratejiler) geersizleince geri kalan
23. Carroll, Ego and Soul, s. 92 ve 94. 52
SYASET ARAYII

tek stratejinin (yani salt zerk stratejinin) ne kmasn yansttn ileri sreceim. Burada "zerk" kendine yeterli ve kendini merkez alan, egonun fiili ya da potansiyel mlkiyeti altnda olanlar dnda hibir kaynaktan yararlanmayan, egonun fiili ya da potansiyel denetimi altnda bulunan ve hedeflerini egonun dolaysz Lebensraum'unun [yaam alan] ve mrnn tesine yerletirmeyen strateji anlamna gelir. Sahiden kalc ve zaman ar bir cemaat ina etme ihtimali giderek azalp bulanklatka, insan varoluunun yapsal emniyetsizliinin yaratt ve artk kullanlmayan huzursuz enerji arz, zaman-ve-mekna-baml benlik alanna kayar. Alternatiflerinin tersine, zerk strateji aslnda lmszlkle ilgili deildir, tabii burada sz konusu olan (elence parklarnn el ilanlarn andrr bir ekilde sylersek) yerinde, annda ve bir seferde tketilmesi gereken "lmszlk deneyimi" deilse. Bu strateji daha ok, lmszlk kayglarn yaam politikas alanndan tamamen karmakla ve dolaysyla lmszlk hayaletini doru ve yerinde kayglar alanndan defetmekle ilgilidir. Bu strateji ne benliin lmllk snrlarn amay ne de lml hayat ile sonsuz evren arasnda kprler ina etmeyi amalar. Btn maddi kaynaklarn ve zihinsel enerjinin egonun mrn (zaman snrlarn uzatarak deil, onu vr zvrla, incik boncukla, ufak tefek ss eyalaryla daha sk doldurarak) daha geni kapsaml bir hale getirme abasnda kullanlabilmesi iin bu rktc ve kayg yaratc grevi insann omuzlarndan almay amalar. Ama insan (aktan aa olmasa da st kapal olarak) lmn kanlmazln hayatndan, gndeminden karmay umar aslnda. Theodor Adorno'nun gzlemledii gibi: "Artirit ya da sinzit dertlerinden pek farkl olmayan bir sorunla urald dncesi, benlik uurumu karsnda duyulan dehetin savuturulmasn salar."24 insan, eitleri gittike artan zehirli gdalarla, imanlatc zlerle, kanserojen dumanlarla, salksz hayat rejimleri ve bedenin shhatini tehdit eden binbir eit marazayla savamak ya da bunlardan uzak durmakla megulken, btn bunlarn bounal zerinde kara kara dncelere dalp surat asmaya pek zaman kalmaz (hatta hi zaman kalmamas umulur). Doktorlar gittike daha az sayda insann "doal ne24. Theodor W. Adorno, Minima Moralia: Reflections from Damaged Life, ev. E. F. N. Jephcott (Londra: Verso, 1991), s. 65; Trkesi: Minima Moralia: Sakatlanm Yaamdan Yansmalar, ev. O. Koak-A. Doukan (stanbul: Metis, 1998), s. 67-68. KAMUSAL ALAN ARAYII 53

denlerle ldn" ilan ediyorlar gururla: zerk stratejinin ufkunda, sadece benliin grevlerini ihmal etmesi yznden sona eren bylesi bir hayat anlay var; bylece bedene gsterilen zeni merkezine yerletiren kendine yeterli ve benlik odakl yaam politikas, yeterli bir hayat anlam kayna haline gelebilir gerekten. zerinde durulmas gereken bu kadar ok ara varken, kim amalar incelemekle vakit harcayabilir ki? Decca Aitkenhead'den rendiimize gre, "her hafta Britanya' daki kulplerde 6000, dier kulplerde de daha binlerce Kilo Gzcs* toplanyor"mu. Zamanmzn ruhuna gre "herhangi bir kimsenin bana gelebilecek en nemli eyin biraz kilo almak" olduunu (Titanik filminin yldz Kate Winslett Britanya'daki bulvar gazetelerinde filmdeki performansnn parlakl yznden deil, kendine bakmay affedilmez bir biimde ihmal edip "kilo ald" iin okurlarn dikkatine sunuluyordu) kefeden Aitkenhead, Kilo Gzcleri'nin toplandklarnda ne yaptklarn kendi gzleriyle grmeye karar vermi. Ve unlar grm:
Liderimiz kendi hikyesini anlatyor. Panoya aslm o hafif tombul kadn resminin ona ait olduunu kefediyoruz! nanlmaz! Ve bunu hepimiz yapabiliriz. Kadnlardan biri buraya her hafta geliyor, son bir kilo fazlasn vermek iin savayor; imdiye kadar 11 kilo vermi olmas hi nemli deil, hl savayor! Liderimiz hayranlktan kendinden geiyor. Bunun nasl bir ey olduunu biliyor. Epey bir "ruh aratrmas" yaplacak, ama sonuta "tart aletleri iin yaayacaz" ve onlarn zerine sanki "cennet"e gider gibi kacaz... [lk harfleri ister byk yazlsn ister kk, kilo gzcleri arasnda] ok aznn nemsenmeye deer bir kilo fazlas var, ama aslnda ilgin olabilecek hayatlarn o tketici fanteziyle, tartda iki kilo daha az kma fantezisiyle bir eziyet haline getiriyorlar. Aitkenhead ii sklm bir ekilde u sonuca ulayor: Medyann Yeni Feministleri gzel grnme "hakk" etrafnda sevin gsterileri yaparken, lkenin drt bir yanndaki kilise salonlar ve ilkokullar, temel benlik hisleri hibir zaman kazandklarna inanamayacaklar bir yara bal olan kadnlarla dolup tayor.

Aitkenhead'in bir baka gzlemi de u: "Hibiri de o basit zm, bundan kayg duymaktan vazgemeyi talep etmiyor."25 Bu gz* "Kilosuna dikkat edenler, rejim yapanlar" anlamna gelen weight watcher szn arm alann korumak iin byle evirmeyi tercih ettim, (.n.) 25. Decca Aitkenhead, "Fat is always a feminist issue", The Guardian, 23 Ocak 1998.

54
SYASET ARAYII

lem bir srpriz dorusu; mesele hakknda bu kadar kavrayl dnceler gelitirdikten sonra Aitkenhead'in "kayglanmay kesme"nin hi de "basit bir zm" olmadn anlamas gerekirdi: Bu kilo takntsnda zaten btn mesele kayglanmak zorunda olmamz... Kayglanacak bir eye; ama ylesine bir eye deil, saptanabilir, elle tutulur bir eye -hi deilse kendi eriim ve g alanmz iinde olduunu tahayyl edebileceimiz bir eye, "hakknda bir eyler yapabileceimiz" bir eye- sahip olmak zorundayz. Bizi vesveseli ve kaygl klan varolusal korku, katksz ve ham biimi iinde, baa klmaz, yola getirilmez ve bu yzden de gten drc bir eydir. Bu korkun hakikati bastrmann tek yolu, o byk, bunaltc korkuyu daha kk ve baa klabilir paralara blmek - hakknda hibir ey yapamayacamz byk meseleyi baarmay umabileceimiz bir kk, "pratik" grevler kmesi haline sokmaktr. Skp atlamayan korkuyu en iyi, savalabilecek bir dert hakknda kayglanp halletmek iin "bir eyler yapmak" teskin eder. Bu ihtiya gz nnde bulundurulduunda, imanlk kolektif bir lgnlktan ok Tanr'nn bahettii bir armaan gibi grnr. Bu bir kendini aldatma olabilir (yledir de: ne kadar kilo ve gram kaybedersek kaybedelim uurum kapanmayacaktr), ama insan kendini aldatmay srdrd srece hi deilse yaamaya -hem de bir amala yaamaya, yani anlaml bir hayat yaamaya- devam edebilir. imanlk, yalnzln dehetini kk ama zaman alc ve kafa megul edici kayglar denizine batrp bomak iin ksz kalm benliin kendi kendine verebilecei "pratik grevler" ailesine dahil sorunlardan yalnzca biridir. Ama iyi seilmi, btn ailenin en nemli zelliklerini aa karan bir numunedir. Beden zerinde odaklanr; tam olarak hedefin zerinde olmasa bile en azndan hedefe yakn bir yerde kalr; ne de olsa, kiisel emniyetle ilgili btn saplantl kayglarn temelinde yatan varolusal korkuyu, bedenin lmll, amansz ve durdurulamaz bir biimde hilie batmas besler. Bedenin btnl ve shhati iin kayglanmak, aslnda ne kadar eitli grnrse grnsn, bu tr btn saplantlarn tek ortak paydasdr. Bu kayg dnyay, onda ikamet eden insanlar da dahil olmak zere, genellikle hakknda konuulamad halde her yerde karmza kabilecek olan belirsiz tehlikelerin kayna olarak kurar. Asl tehlike nihai lm olduu ve ona ulalamad iin, drt bir yana dalm korkuyu dnyann ya da insanlar kategorisinin kolayca tannabilir, adlandrlabilir ve blgeselletirilebilir paralar halinde younlatrmak hayrl bir
KAMUSAL ALAN ARAYII

55

eydir. Gelgelelim apanolu uradadr ki bu ikame ya da yer deitirmi hedefleri vurmak olsa olsa geici bir rahatlama getirir. Bunlarn hibiri korkunun asl nedeninin byklne eriemez; ikame hedeflere yneltilen darbeler, kural olarak, dehetin gerek nedenini iyiden iyiye skalarlar. Demek ki hep yeni, denenmemi olduu iin henz itibarn kaybetmemi, ikame kayglara ynelik talep hi tkenmez. Ancak bunlarn hepsi de "bedenin savunulmas"yla ilgili olmaldr. Her savata dardaki dmanla ve cephe gerisine yerletirilmi dman ajanlaryla savalr. imanlk bu ikinci kategoriye girer. Savaan lkeler iin ajanlardan, nifak karclardan, sempatizanlardan ya da sabotajclardan oluan beinci kol neyse, savaan birey iin imanlk da odur: Kuatma altndaki kalenin iinde, surlarn ardndaki dman hesabna alan, znde yabanc bir beden. imanlk bedenin iindedir ama ona ait deildir, etrafnn kuatlp tahliye edilmesi, sktrlp bedenden karlmas (yalarn vcuttan emme yoluyla alnmas gibi) ya da a braklp yok edilmesi iin onun da yabanc dmanlar gibi dikkatle gzlenmesi gerekir. Bedenin doutan gelen ve onulmaz lmll kiinin gizli tutmak istedii (belki de gizli tutmas gereken) hakikat olduu iin, bana geleceinden korktuu ve savat tehlikelerin haritas genelde bedenin dnda karlmaktadr. Ancak bu tehlikeler en ok, beden ile dnyann geri kalan arasndaki arayzeye -zellikle de bedenin, en youn ve maalesef kanlmaz snr trafiinin ve dei tokuun cereyan ettii deliklerineyerletirildiklerinde inandrcdrlar. Kii bedenine giren her eye, yediklerine, itiklerine ve soluduklarna dikkat etmek zorundadr. Btn metabolizmalarn lme yazgl olmalar (bu da yine baa klamayacak lde byk bir meseledir) bylece, yenen eitli maddelerin zerine ince bir katman halinde yaylr ve kabahat her seferinde sunulan yiyecekler arasndan yanl seim yaplmasnda bulunur. Hibir diyet uygulayclarn lmekten kurtaramad iin, yasak bileenlerden ya da bunlarn bileimlerinden yaplan bir seme yerini ksa srede -ille de daha iyi olmasa da farkl- bir baka semeye brakmak durumundadr. ("Yeni ve gelitirilmi" forml, psikolojik adan, bir laf kalabalndan ibarettir; nk "yeni" ve "gelitirilmi" eanlamldr.) Belli bir anda kiinin korkularnn zerinde younlat maddeleri yemekten kanmann duygusal olarak tatmin edici, teskin edici etkisi ok ksa zamanda anr, dolaysyla hep yeni diyet reeteleri bulmaya duyulan ihtiyacn azalmas pek olas deildir. Ayn ey, "kiinin sistemi"nden yanl trden maddele56
SYASET ARAYII

ri atmay hedefleyen doru ve uygun rejimler iin de geerlidir. Beden gereksiz, istenmeyen ve dpedz zararl

maddelerin istilasna uram gibi grlr; btn bu maddelerin yan kaderini paylamalar -yok edilmeleri ya da dar atlmalar- gerekir. Burada da, hibir dar atma ferman nihai hedefe yaklaamayaca iin, sulayc parmak fazla uzun dinlenemez, her zaman yeni zanllar arar. imanlk rnei, varolusal emniyetsizlikten kaynaklanan dehetlerin ynlendirildii saplantl beden takntsnn dier ayrt edici zelliklerini de aydnlatr. Kilo Gzcleri meclisi tekinsiz biimde bir cemaati andryor; yeler can gnlden bir arada olmak istiyor, toplantlar iin dzenli olarak yollara kyor, hep birlikte haftalk ritellerden geiyor, kendilerini yine hep birlikte onlara ne nerilmi ya da alanmsa onu hayata geirmeye adyorlar. Hepsi de ayn davran normlarn isteyerek ve sk skya benimsiyor, evkleri ve baarlarnn derecesi farkl olmakla birlikte, hepsi de bu normlar harfi harfine izlemeye alyorlar. Ama sosyologlarn betimledikleri (ya da koyutladklar) cemaat modeliyle aralarndaki benzerlik burada sona eriyor. Kilo Gzcleri "cemaati" tek bir ileve indirgenmitir: Doalar gerei yalnzca tek tek kiilerce seslendirilebilecek ve halledilebilecek olan kayglarn birok ses tarafndan tekrarlanmas. Bu cemaat "paralarnn toplamndan daha byk" deildir. Bir araya geldiklerinde yalnzlklarnda hibir azalma olmayan bir dizi yalnz "problem zc"y, birbirlerini duyup grebilecekleri ekilde bir araya getirmekten te bir ey yapmaz. nsanlar bu toplantlardan yalnzlklarnn pekitii bilinciyle; dertleri her neyse onu kendilerinin yarattna ve iinde bulunduklar zc durumu iyiletirmek iin ne yaplacaksa ancak, kendileri tarafndan yaplabileceine ncekinden daha da ok ikna olmu bir biimde karlar olsa olsa. Her hafta ortak incillerini birlikte yksek sesle okuma trenlerinin iinde bulunduklar zor durumda yapt deiiklik, yalnzlklarnda yalnz olmadklarn, benzer yalnz savalar vermeye yazgl ve bu savata sadece kendi irade, dayankllk ve zeklarna gvenebilecek olan "kendileri gibi" baka insanlar da olduunu renmeleridir. imanlk rnei unu gstermektedir ki, insann varolusal gvensizliiyle baa kma grevi bir kere zelletirildikten ve bireysel kaynaklara terk edildikten sonra, bireysel olarak yaanan korkular paylalamaz ya da eritilip ortak bir dava ve ortak bir eylem haline getirilemez, yalnzca tek tek saylp bir yekn olutururlar. Korkularn zelletirilmesi kendi kendini idame ettirici bir kaKAMUSAL ALAN ARAYII

57

pasiteye sahiptir. zelletirilmi korkulardan ortak davalara giden, hep birlikte hesaplap hep birlikte zm aramann yarar salayabilecei hibir yol yoktur. Bu koullarda tasarlanabilecek tek birliktelik biimi, gayet mnasip bir adlandrmayla "ask tarz cemaat" denebilecek bir oluumdur: Birok bireyin korkularnn ayn anda zerine alabilecei bir ask bulma yoluyla bir araya gelen bir grup. imanlk byle bir askdr. Zaman zaman (ilgili insanlar bir araya getiren derdin kiiye zel bir doas olduunu ak ak ve samimiyetle kabul eden "imanlk meselesinin tersine) gzle grlr bir ekilde gl anlamda bir ortak dava, yani bireysel olarak zarar grmekten korkanlar glerini birletirip kolkola verdikleri takdirde gerekten de yarar salayan trden bir dava yaratan baka asklar da kverir ortaya; "saylarn gc"nn farknda olmak da sz konusu davay ortak bir k noktas arayan kiiye zel kayglardan oluan bir toplam olarak deil de kamusal refahla ilgili bir ey -tam da bu kadar ok baka insan tarafndan kullanld iin daha gvenilir ve teskin edici bir k yolu- olarak grmeye yol aabilir. Bu tr asklar arasnda (bunlar toka klna girmi olduklar iin onlar cazip klan gerek dertleri, kayglar ve psikolojik kaydrma ve aktarmlar bulandrp analizciyi yanltmalar daha muhtemeldir) yakn evrede bir yerlere zehirli atklarn karmas, tannm bir pedofilin hapishaneden salverilmesi, kendileri sigara ierken etra-fndakileri de zehirleyenlere kar gereken sertliin gsterilmemesi ya da yaknlardaki kullanlmayan arazinin gezginler kamp haline getirilecei haberi gibi ok eitli rnekler bulunabilir. Bu tr durumlarda eylemin gerek kaynaklarn aa karmak daha g olabilir, ama bu kaynaklar da zleri itibariyle "ask tarz cemaatler"in dier, daha dorudan trlerinde i banda olanlardan farkl deildir. Her iki tr kaynak da glerini, "eldeki mesele"yle ancak ok dolayl bir ilintisi olan, ie hapsedilmi korku ve fke hislerini davuracak kanallar salamalarndan alrlar. Daha dolaysz durumlarda olduu gibi bu tr durumlarda da, "eldeki meseleler" olay yanl yere yerletirmeleri ve bariz yetersizlikleri yznden, yalnzca geici, uucu, son kertede tatmin edicilikten uzak ve hayal krc oluumlar yaratabilirler ki bu oluumlar da "sahici bir cemaat"ten anlalabilecek eylere pek benzemezler. zellemi gvensizlik birok maske takar, ama tpk Medusa'nn yz gibi, ancak fel olma tehlikesi gze alnarak baklabilecek gerek yzn pek gstermez.
58 SYASET ARAYII

Hareket Halindeki Korkular

zellemi emniyetsizlik durumunda korkulardan bireysel eylemlere yaplan ortak tercmeler gvenilmez ve son kertede hayal krc olsalar bile yine de belirsizlik ya da gvensizlik durumunda yaplabilecek btn tercmelerden daha stndrler. Hatta grnen o ki, bireylerin tek tek ya da birka kii bir araya gelerek, kendi toplumsal konumlarnn gvenliine ya da gelecek ihtimallerin kesinliine ynelik tehditleri, brakn yenilgiye uratmay, geri pskrtmek iin bile yapabilecekleri pek az ey vardr. Bu tehditlerin tam olarak nereden kaynaklandklarn saptamak ok zordur; bunlarn olsa olsa tahmin edilebilecek yerleri, bir kural olarak gerek ya da hayali bireysel glerin eriim alannn ok uzanda kalr. Bunlar bulmaya kalkldnda ise (tabii eer kalklrsa) genellikle "benim bu konuda yapabileceim hibir ey yok" tr teslimiyeti ya da mitsiz bir

sonuca ulalr. Byle bir sonuca ulamak pek yersiz de olmaz. Eer onlara i veren irket, nceden hibir uyarda bulunmakszn ya da ok ksa bir sre nce uyarda bulunarak, ii baka bir yere tamaya ya da klme, igcn azaltma, idari maliyetleri ksma veya iin krl olmayan blmlerini kapatma ya da satma yoluyla bir dier "rasyonelletirme" hamlesi yapmaya karar verirse, hangi konumda olursa olsun herhangi bir alann yapabilecei pek fazla ey yoktur. Bireylerin binbir zahmetle edindikleri i bilgisinin deersizlemesini ya da piyasada onlarn sahip olduklar yeteneklere ynelik talebin yok olmasn nlemek iin yapabilecekleri eyler bundan da azdr. Kaderin bu tr sillelerinin derinlerde yatan nedenlerini -mesela, mulakl herkesin malumu olan "piyasa glerini, borsalardaki dzensiz ve grnte nedensiz dalgalanmalar" ya da "kresellemenin gizemli basklar"n- ekip evirebilme fikri, bunlardan etkilenen bireylerin ezici bir ounluuna tamamen hayal gibi grnmektedir. Astrolojiden, falclktan ve tlsmlardan yardm almaya almak da piyango biletleri alarak geleceini garanti altna almaya almak da, bireysel olarak yaplan dier nleyici eylem biimlerine kyasla o kadar da irrasyonel grnmemektedir. yle bir fkra anlatlr: Sarho bir adam kaybettii paray bir lamba direinin altnda aryormu, ama paray orada kaybettii iin deil, kaldrmn o blm daha iyi k ald iin. Endieyi gerek nedenleri olan kresel gvensizlik ve belirsizlikten kiiye zel emniyet alaKAMUSAL ALAN ARAYII

59

nna aktarmak da kabaca ayn mant izler. Emniyete ynelik gerek ya da farazi tehditler, elle tutulur, gzle grlr olma avantajna sahiptir. Bunu pekitiren bir baka avantaj daha vardr: bunlarla yzlemenin, hatta yenmenin daha kolay olmas. Dolaysyla bu aktarmn ok yaygn olmas da artc deildir; bunun sonucu olarak, halkn dier bir ad da "kanun ve dzen" olan emniyetle ilgili kayglarnn, gvensizlik ve belirsizlii reten mekanizmalara duyduu ilgiyi ve bu mekanizmalarn ileyiini durdurma ya da en azndan yavalatma isteini iyice azaltmas da artc deildir. Sonuta, bugn tank olduumuz ey, "emniyete ar yklenme" gibi bir eydir. Her zamanki hayatta kalma ve kendini savunma itkisinin zerine, onun tama gcn fersah fersah aan duygularn yk binmitir artk. Bu itki artk, kesinlik ve gvenlik iin verilip de kaybedilmi savalarn psikolojik adan zehirli antlarn tmeye, sindirmeye ve sonra da atmaya mahkmdur. Dahas, hurda ynlarn ve atklar ileyen kolektif fabrikalar kapatlnca, atklar ortadan kaldrma ii de tamamen bireylerin omuzlarna kalmaktadr. Kolektiviteler ehir surlar ve hendekler yapp onarmay braktktan sonra, ehrin her bir sakininin karate kurslarna gitmesi elzem hale gelmitir. Btn bunlarn sonucu Ronald Hitzler tarafndan gayet canl bir biimde betimlenmitir:
Kendim ekmek, kendini kapatmak, gizlenmek - bunlar, "darda" olan ve bizi eitli maskeler takm olarak tehdit ediyor gibi grnen eylerden duyulan korkuya tepki vermenin en yaygn yollar durumundalar bugn. Ev ve avlu kaplarna taklan eit eit kilitler, oklu gvenlik sistemleri, alarmlar ve gzetleme kameralar st snf villalarndan orta snf blgelerine de geti. Mekanik kilitler, elektronik duvarlar, alarmlar, biber spreyleri, gzya bombalar ve lazer silahlarndan oluan bir duvarn ardnda yaamak bireyin kentlerde hayatta kalma stratejisinin bir paras haline geldi.26

Belirsizlik ve gvensizlik imalatnn ardndaki mekanizmalar byk lde kreseldir ve bu yzden de mevcut siyasi kurumlarn ulaamayaca, seilmi devlet otoritelerinin ulaamayaca bir yerde dururlar. Manuel Castells'in yakn zamanlarda ileri srd gibi,27 bugn dnya bir rten alar (borsalar, televizyon kanallan, bilgisa26. Ronald Hitzler, "Mobilisierte Biirger", sthelik und Kommunikation, 85/86 (1996). Burada Mark Ritter'in evirisiyle aktardmz alnty uradan aldk: Ulrich Beck, DemocracywithoutEnemies (Cambridge: Polity Press, 1998), s. 134. 27. Bkz. Manuel Castells, The Information Age: Economy, Society and Culture, 3 cilt (Oxford: Blackvvell, 1998). 60 SYASET ARAYII

yarlar ya da devletler) kmesi olarak bir arada tutulmaktadr. Alar da "ak" yerleridir, parann, sermayenin, bilginin akt yerler: Meknsal ve zamansal kstlamalara artk tbi olmayan bir sretir bu znde. nternet kullananlarn deneyimi bu tarifin temel bilisel erevesi ilevini grr. Snfsz bir snf toplumunda yayoruz, diyor Castells, sermayeyle iktidarn saf dolamn hiper-meknna kat ve artk "kapitalist" ya da "egemen" snflarda cisimlemedii "kresel, elektronik bir kumarhane"de yayoruz. Oysa siyaset eskiden olduu gibi znde yerel bir mesele olarak kalyor; ortak dert ve kayglarmza are ve ifa bulmak maksadyla konuabildiimiz tek dil de siyasetin dili olduu iin, siyasi snf iinde aklama ve areleri gnlk deneyimin tandk zeminine yakn bir alanda arama ynnde doal bir yatknlk oluyor. Dolaysyla, siyasi sekinler, endienin en derinlerde yatan nedenini -yani bireysel gvensizlik ve belirsizlik deneyimini- halkn emniyete ynelik (zaten yanl yere yerletirilmi) tehditlere gsterdii ilgiye ynlendirme eklinde gayet iyi anlalabilir bir eilime giriyorlar. Bu ynlendirmenin siyasi adan (yani alnacak oylar asndan) cazip olmasnn gayet ikna edici, pragmatik bir nedeni var. Gvensizliin kkleri isimsiz, uzak ya da ulalmaz yerlere itildiinden, gzle grlr yerel glerin gnmz hastalklarn iyiletirmek iin bir ey yapp yapamayacaklar pek belli deildir. Siyasetilerin seimlerde verdii, emek piyasalarnn esnekliini artrarak, ticareti daha serbest hale getirerek ve yabanc sermaye iin daha cazip koullar yaratarak herkesin daha iyi bir hayat srmesini salama vaatleri zerinde biraz durup dnldnde, bunlarn olsa olsa daha fazla gvensizlik ve daha fazla belirsizlik getireceini sezmek kolaydr. Oysa kolektif'emniyetle ilgili dier meseleye verilecek

bariz, dolaysz bir cevap varm gibi grnmektedir. Snrlar gmenlere kapatmak, tmarhane yasalarn sklatrmak, rahatsz edici ve knanacak eilimleri olduundan phelenilen davetsiz yabanclar toplayp snrd etmek iin hl yerel devlet gleri seferber edilebilir. Bu gler sulularla savaarak idman yapabilir, "sulara kar sert" bir tavr alabilir, daha fazla hapishane ina edebilir, daha fazla polisi devriyeye karabilir, mahkmlarn affn daha gletirebilir ve hatta halkn suyuna giderek, "bir kez su ileyen hep iler" kuraln izleyebilir.28
28. Gita Sereny'nin Mary Bell hikyesinin lke apnda yaratt ve lkenin babakan tarafndan hemen desteklenen infial hakknda, Financial Times'tan Nicholas Timmins KAMUSAL ALAN ARAYII 61

Uzun lafn ksas, hkmetler drst kalarak yurttalarna gvenli bir varolu ve kesin bir gelecek vaat edemezler; ama imdilik, i arayan yabanclara ve dier darlkl istilaclara kar, bir zamanlar tertemiz, sakin, dzenli, tandk ve bize ait olan bahemize giren davetsiz misafirlere kar verilen savata enerjilerini ve kararllklarn sergileyerek birikmi endienin en azndan bir ksmn giderebilir ve hatta seimlerde de bundan fayda salayabilirler. Byle yapmak son derece tatmin edici bir ey olabilir; belki mtevaz ve ksa mrl bir tatmindir bu, ama halden anlamaz ya da souk, umursamaz bir dnya karsnda hissedilen o aalayc aresizlik hissini telafi eder yine de. Phil Cohen, gen Londrallar arasndaki yabanc dmanln aratran zihin ac almasnda, grme yapt kiilerden biri olan John'un, mitsizce ama rnek bir kararllkla "ngilizlii" tanmlama peine dtn grmt - kendisini ieren ama etrafndaki renkli derili insanlarn oluturduu bycek bir kategoriyi dlayan bir tanm. Bu insanlarn kendi oturduu semtten dlanmas, en azndan uygulanabilir ve bu yzden de ekici bir hedefti. Cohen bu kararll, "bu kurgunun John'un kendisini, ondan ok daha byk ve ok daha gl bir eyin paras gibi hissetmesini salamas"yla aklyor.29 John'un ve iine nfuz edilemeyen naho bir dnyada anlaml bir hayat srdrme ans pek olmayan daha birok gencin en fazla sahip olmak istedii zellik gt; zira o krlgan varolularn birazck daha istikrarl, birazck daha gvenli klacak bir mit nn hasretini ekiyorlard. Kamuoyu aratrmalarn yakndan takip eden oy avcs siyasetilerin dilinde yaygn ve karmak Unsicherheit hisleri, kanun ve dzenle ilgili (yani bedensel emniyetle ve zel ev ve mlklerin emniyetiyle ilgili) ok daha basit kayglara indirgenir; kanun ve dzen sorunu da etnik, rksal ya da dini aznlklarn -ve daha genel olarak, yabanc hayat tarzlarnn, sapkn ya da sadece "anormal" her eyin- sorunlu mevcudiyetiyle tekrar tekrar i ie girer. Ancak, Antoine Garapon'un iaret ettii gibi, sorun uradadr: Dnyann okseslilii, opakl ve ngrlemezliinden kaynaklanan
(8 Mays 1998 tarihli Le Monde'da Patrice de Beer'in aktardna gre), dehet, isteri, ikiyzllk ve lin politikasnn "soukkanl Britanya"nn semptomlar haline geldii; pimanlk, slah, ifade ve aratrma zgrl gibi deerlerin pek esamesinin okunmad eklinde zehir zemberek bir yorumda bulunmu. 29. Phil Cohen, "Labouring under V/hiteness", Displacing Whiteness iinde, yay. haz. Ronald Frenkenberg (Durham, NC: Duke University Press, 1997), s. 268. 62
SYASET ARAYII

dank ama yaygn gvensizlik ve krlganlk ortam, deneyim haritasnn mulaklktan uzak bir biimde karlmasn ve kendinden emin yarglarn dile getirilmesini imknszlatrr; ve bylece sapkn davran kavramnn kendisini gten drr. Ama "sapkn olan normalleince, her trl normalliin sapkn olduundan phelenilir". u anki duruma bakarak, ima yollu, "postmodern ceza hukukunun hedefi, kadim kirlilik/arnmlk diyalektiinin, ona elik eden btn kurban etme mekanizmalaryla birlikte yeniden kurumsallatrlmasdr" denebilir pekl. Bugn, su artk bir normun ihlal edilmesi olduu iin deil, emniyete ynelik bir tehdit olduu iin damgalanr. "Ar hz yapmak, kamuya ak meknlarda sigara imek [tabagisme] ve cinsel sular; bunlarn hepsi de ayn ekilde, yani kamu emniyeti politikas asndan ele alnr." "Btn kamusal meseleleri ceza hukukuna kaydrma"30 - btn toplumsal sorunlar, zellikle de kiinin, kiinin bedeninin ve mlknn emniyetine halel getirdii dnlen ya da dnlebilecek olan sorunlar su kapsamna dahil etme ynnde evrensel bir eilim olduu gzlenebilir. Bireysel gvenlikle ilgili yola gelmez ve onmaz kayglar yeni bir kalba sokarak fiili ya da olas sularla mcadele etme ve bylece kamu emniyetini savunma itkisine dntrmek, etkili bir siyasi stratejidir ve seimlerde gayet k dller getirebilir. Birok rnek arasndan sadece birini verecek olursak, 1997 Ekiminde devlet televizyonu tarafndan yaplan bir aratrma, Danimarkallarn isizliin artndan, evre kirliliinden ya da baka herhangi bir dertten ok yabanclarn varlndan kayglandn gsteriyordu.31 17 Kasm 1997 tarihli International Herald Tribune'deki bir haber de bu ounluk grnn yabanclarn incinen duygularnda bir yank bulduunu bildirmekteydi: On iki yl nce Trinidad'dan gelip Kopenhag'a yerleen 22 yandaki Suzanne Lazare, IHT muhabirine Danimarka'y terk etmeyi d30. Bkz. La Justice et le Mal, yay. haz. Antoine Garapon ve Deni Salad (Paris: Odile Jacob, 1997), s. 11,192,208. 31. Bu tr hislerden yararlanmak iin hemen bir parti, Danimarka Halk Partisi kuruldu. Partinin son derece popler, kendini "50 yanda orta snftan bir ev kadn ve iki yetikin ocuk annesi" olarak tanmlayan lideri Pia Kjaersgaard, rklk sulamalarna fkeyle kar kyor, ama ayn zamanda unlar da sylyordu: "Mslmanlar bir sorun... Bizim geleneklerimize kar olumsuz bir tavr gsterilmemesi gerekir ki

bence Mslmanlar bunu yapyorlar. Beni sevmiyorlar." Halk Partisi bir seim zaferini klpayyla kard, ama muhaliflerinden oluan parlamento Kjaersgaard'n esip savurmalarn benimseyip dier partilerin de "istenmeyen yabanclar konusunda" en az onlar kadar "sert" olduklarn kantlamakta hi gecikmedi. KAMUSAL ALAN ARAYII 63

ndn sylemiti. Evsahipleri hakknda "gzleri deiti," diyordu. "Danimarkallar artk sana tepeden bakyorlar. nsanlar iyice so-uklayor." Bunun ardndan zl, zekice bir gzlem daha geliyordu: "Ho, kendilerine kar da souklar."
nsan Gezegeninin Soumas

Sahiden de zekice bir yorum bu. "Aramzdaki yabanclar"a ynelik bu soukluk, yabanclarn komu, komularn yabanc hale gelmesi, her yerde, btn insan ilikilerinde bir scaklk dnn iareti. n-san birlikteliinin ne kadar scak olabileceini; insann kendi nasibini ve umutlarn bakalaryla -"benim gibi bakalar"yla, daha dorusu "bana benzeyen" bakalaryla- paylamasnn, tam da iine dtm kt durumu, sefaletimi ve mutluluk dlerimi onlarla paylatm iin (ama asl onlarn iine dtkleri kt durumla, sefaletleriyle ve mutluluk dleriyle ilgilendiim iin) ne kadar avuntu, rahatlk, yreklendirme ve haz verebileceini oktandr unutmu olan insanlar souktur. Milan Kundera, Kimlik romannda insan dostluunun tarihsel yazgs zerinde duruyor. Bir zamanlar, diye dnyor Kundera'nn kahraman, dost olmak savata omuz omuza durmak demekti; ancak ortak bir ey olarak grlerek ve ortaklaa savunulabilecek bir dava uruna insann kendi refahn, hatta gerekirse kendi hayatn feda etmeye hazr olmas demekti. Hayat krlgan ve tehlikelerle doluydu; dostluk onu biraz daha kat ve biraz daha emniyetli klabiliyordu. Btn arkadalar el ele verdiinde ve husumete hep birlikte kar koyduklarnda, dostlardan herhangi birine ynelik tehditler savuturulabiliyor, tehlikelerin lmcll biraz olsun azaltlabiliyordu. Oysa, imdi dostlarn oluturduu birleik cephe tehditleri ve tehlikeleri gideremedii gibi, verdikleri acy bile azaltamyor. Akas, farkl trden tehdit ve tehlikeler bunlar - adeta kurbanlarnn her birini ayr ayr, kendine ayrd zamanda vuran, verdikleri acnn tek bana ekilmesi gereken tehdit ve tehlikeler. Gnmzde yaanan bireysel straplar ezamanl deil; felaket her kapy farkl gnlerde, farkl saatlerde seerek alyor. Bu ziyaretler arasnda bir balant yok gibi. Ve bu felaketler kurbanlarn adlandrabilecei, parmaklaryla iaret edebilecei, karsnda birleik bir cephe oluturup onunla savaabilecei bir dmann yapt ktlkler deil. Kaderin silleleri, sabit bir ad64 SYASET ARAYII

resleri olmayan, mali piyasalar, kresel ticaret koullar, rekabet gc, arz-talep gibi tuhaf ve kafa kartrc isimler ardnda saklanan gizemli gler tarafndan indiriliyor. nsan sk sk yaplan o "kltme" egzersizlerinden biri yznden iini kaybettiyse, bir sabah uyandnda binbir zahmetle edindii becerilerin miadn doldurduunu, komularyla, aileyle ya da sevgilisiyle kurduu ilikilerin birdenbire paralandn grdyse dostlar ne yapabilir, ne ie yarayabilir ki? Kundera, insanlarn bana gelen bu tr felaketlere, baka insanlarn bugn yalnzca iki yoldan tepki verebileceklerini iddia ediyor. Bazlar yaygaraya katlp seslerini kurbanlar sulayan koroya ekleyebilir ve balarna bu uursuzluu getiren ie yaramazlarla alay edebilir; talihsiz kurban bu insanlara hakl olarak dmanlar gzyle bakacaktr. Dierleri de efkat gsterip yaraya tuz basmaktan kanabilirler; hibir ey olmam gibi yapp her eyi eskisi gibi srdrr, ama verilen hasar gidermek iin hibir ey yapmazlar gszlklerini aka ya da st kapal olarak kabul eder ya da her eyin stne ty dikmekten korkarlar. Bu trden insanlar -ekingen ve ince, yumuak ve nazik insanlar-, bugnlerde gereki bir biimde tasarlanabilecek dost fikrine en fazla yaklaanlardr. Artk ktcllk ile kaytszlk arasnda yaplacaktr seim. Eski "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz iin" tarz dostluk mmknler alanndan karlmtr. nsanlarn souklamasnda alacak bir ey yok... Mesele atalarmza kolay gelen insanl, byy ve scakl yitirmi olmamz deil; daha ok, bizim en scak duygular paylaarak bile nadiren iyiletirilebilecek ya da yattrlabilecek trden glkler yayor olmamz. ounlukla yaamaya meyilli olduumuz straplar st ste birikmez, bu yzden de kurbanlarn birletirmezler. Bizim straplarmz bler ve yaltr: Dertlerimiz bizi birbirimizden ayrr, insan dayanmalarndan rlm olan o hassas kuma yrtp atar. Balangta sylediim eyi bir daha syleyeyim. Gnmzdeki glkler ve straplar da dourduklar muhalefet de dank durumdadr. Muhalefetin dankl, onu younlatrp ortak bir davaya kilitlemenin ve ortak bir suluya kar seferber etmenin imknszl, ekilen aclar daha da buruklatrr sadece. Bireysellik, "benliin sahicilii", cemaatin istenmeyen ama her yere yetien gzetimi ve kendine uydurma basksnn bireysel davurumu boduu bir zamanda insan kahramanca araylara girmeye aran bir alarm zili, tatl bir dt. Bu dler gerekletikten ve birey sava alannda -ister zafer
KAMUSAL ALAN ARAYII

65

kazanm ister aalanm bir halde- yalnz bana brakldktan sonra buruklat. Kazanlan zaferler de alnan yenilgiler de ayn lde buruklam; bir kere insann tek bana kutlamas ya da hayflanmas gereken eyler haline geldikten sonra tiksindirici ve itici bir hal almlardr.

ada dnya, strap eken birinin bakalaryla paylamay ummasnn makul olaca bir k yolu bulmak iin mitsizce uraan yzer gezer korku ve hayal krklklaryla azna kadar dolu bir kaptr. Byle bir k yoluna duyulan hasret, Ulrich Beck'in hatrlatt gibi, "bireysellemeyle elimez, aslnda patolojiklemi bireysellemenin rndr."32 Bireysel hayat, hepsi de tek bana yaanan ve hem bu nedenle hem de ele avuca gelmez ve ounlukla da belirsiz olmalar nedeniyle daha da rktc olan kasvetli kuruntular ve uursuz sezgilerle ar doymu durumdadr. Dier ar doymu zeltilerde olduu gibi, burada da bir toz zerrecii iddetli bir younlama yaratmaya yeter. Rene Girard'n insan cemaatinin beiinde duran "ilk gnah" dncesini gnmze uyarlayn hatrladnz m? Mevcut endie ve korkularn gerek nedenleri gz nnde bulundurulduunda bu yk, kafa kartrc gibi grnebilecek kabile ii dmanln diriliini "anlamlandrmak" yolunda belli bir mesafe kaydettirir bize (ama yolun tamamn deil). Ancak bu hikyenin snrlln grmeyip de anlamlandrma gcne kaplarak onu bu endie ve korkularn yol aaca tek makul senaryo sanmak hata olur. Verilebilecek tepkilerin ve izlenebilecek gzerghlarn hibirinin nceden belirlenmi seenekler olmadn, sadece akla yatkn senaryolar olduklarn ve bunlarla sahneye konma biimleri arasnda yaplacak seimin, her seferinde, yalnzca barolleri oynayan karakterlere deil ayn zamanda isimsiz figran ve sahne grevlilerinin oluturduu kalabala da bal olduunu hatrlamakta fayda var. Bu figran ve sahne grevlilerine gelince; bunlardan herhangi birine bel balannca izlenecek hattn ikirciklilikten uzak bir biimde seilebileceini sanmamak gerekir. rndan km eyler, kat ve salam olduu zannedilen erevelerde bulunan rk tahta ve pasl iviler, kaya gibi salam zannedilen temellerin kum gibi erimesi - btn bunlar insanda korku uyandrr. Ama glmeye; tersliklerin grndkleri kadar gl olmadklarn ve olaylarn gidiatnn, kurbanlara
32. Bkz. Beck, DemocracywithoutEnemies, s. 147-8.

66
SYASET ARAYII

boyun emekten baka seenek brakmayan bir yazgdan ibaret olmadn anlayarak rahatlamann rn olan o grltl i ekie de (son tahlilde) ilham verebilir bunlar. Milan Kundera'nn kendine zg slubuyla syledii gibi,
Kendilerine yklenen anlamdan, eylerin dzeni iinde kendilerine tahsis edilmi olan yerden birdenbire mahrum kalan eyler... bizi gldrr. Glte ktcl bir yan vardr (eylerin bize kendilerini gsterdikleri gibi olmad birdenbire ortaya kar), ama bir yere kadar da iyicil bir rahatlama sz konusudur (eyler grndkleri kadar ar deildirler, artk sert ciddiyetleriyle bizi ezmezler ki bu da bizim daha zgr yaamamza imkn verir).33

Her glte bu iftdeerlilie rastlanr bir lde: eylerin kendilerini gstermeye altklar kadar istikrarl ve gvenilir olmamalar ktdr; ama grndkleri kadar kat ve boucu olmamalar da iyidir. nsann zannettiinden daha zgr olmas iyidir; ama ona zgr insanlarn iinde bulunduklar kt durumun suunu kendilerinden baka hi kimseye ya da hibir eye ykleyemeyeceklerinin ikide bir sylenmesi ktdr. Aslnda, korku ve glmenin birbirlerinin ztt olmad sylenebilir. Bunlar ayn gvdeden kan dallardr. Her glte korkunun hafif yanklar vardr. Neyse ki, her korku patlamas da glmenin tohumlarn tar. Kundera, sanki durumu daha da karmak ve kafa kartrc hale getirmek istermiesine, aslnda iki tr glme olduuna, ama bunlar birbirinden ayrt etmenin fena halde g olduuna iaret eder. Melek, der Kundera ("melekler yi'nin deil ilahi yaratln partizandrlar", oysa eytan "bu ilahi olarak yaratlm dnyaya herhangi aklc bir anlam yklemeyi reddedendir"), eytann gldn duyunca, "bir ekilde ok hzl tepki gstermesi gerektiini biliyordu, ama kendini zayf ve savunmasz hissetti. Kendisine ait bir ey karamaynca da, hasmn taklit etti." Bu yzden melekler ve eytan birbirine ok benzeyen sesler, ama zt anlamlar yklenen ve zt dnceleri ifade eden sesler karmay srdrdler: "eytann gl eylerin samaln anlatrken, melekse tam tersine aadaki her eyin bu kadar iyi dzenlenmi, akllca tasarlanm, iyi ve anlaml olmasndan duyduu sevinci anlatmak istiyordu." Peki sonu?
33. Bkz. Milan Kundera, The Book of Laughter and Forgetting% ev. Aaron Asher (Londra: Faber & Faber, 1996), s. 86-7; Trkesi: Gln ve Unutuun Kitab, ev. A. Eme (stanbul: Can, 1991). KAMUSAL ALAN ARAYII

67 Melekler bir ey kazand bundan. Bizi semantik bir hileyle kandrdlar. Onlarn glme taklidine de (eytann) zgn glne de ayn ad verilir. Bugnlerde ayn dsal gsterinin birbirine taban tabana zt iki i tavra hizmet ettiinin farknda bile deiliz. ki gl var ve bizim bunlar birbirinden ayracak bir szcmz yok.

Ben de unu ekleyeyim: Her birimizin iinde bir eytan ve bir melek oturmakta. Aslnda, bizler eytanla melein yle farkl iki duygudan sorumlu olduklarn tahayyl ederiz ki, ayn yrekten geldiklerine ve ayn deneyime karlk verdiklerine inanmakta glk ekeriz. Dikkatle dinlenirse her gldmzde bu iki gl de duyulacaktr -ama nadiren dikkatle dinleriz. O "semantik hile"nin ou durumda bu kadar iyi ilemesinin nedeni de budur ite.

FAL ARAYII
KEN HIRSCHKOP, Mikhail Bakhtin'in karnaval fikrini ele alan ufuk ac incelemesinde, Bakhtin'in korku ile iktidar arasnda olduunu dnd yakn ba aydnlatr. Bakhtin iktidarn beiindeki korkuyu bulup

karmaya almt. Orada, iktidarn doum yerinde, Ru-doph Otto'nun "muazzam" ve ksmen de Kant'n "yce" korkusuna benzeyen kozmikkorku'yu bulmutu:
lsz derecede byk ve lsz derecede gl olan karsndaki korku: Yldzl gklerin, dalarn maddi ktlesinin, denizin karsndaki korku; kadim mitolojilerdeki, dnya grlerindeki, imge sistemlerindeki, dillerin kendilerindeki ve onlara bal dnme biimlerindeki kozmik karklklardan ve ilksel felaketlerden duyulan korku... Temelde (maddi anlamda byk ve maddi anlamda tanmlanamaz gten duyulan bir korku olduu iin) kat anlamda mistik bir nitelik arzetmeyen bu kozmik korku, btn dini sistemler tarafndan kiinin ve bilincinin bask altna alnmas iin kullanlr.1

Bu kozmik -yce- korku, Bakhtin'e gre, gndelik, dnyevi iktidarn prototipiydi; ancak bu iktidar asli prototipini yeniden ileyerek resmi korkuya, insan rn olduu halde tam anlamyla insani olmayan, insann kar koyma kapasitesini aan iktidardan duyulan korkuya dntrmt. Kozmik prototipin tersine, resmi korkunun imal edilmesi, tasarlanmas, "lye uydurulmas" gerektiini ve gerekten de imal edilmi bir ey olduunu ekleyebiliriz biz de; yldzl gklerin ve da ktlelerinin insan rn kopyalarna ihtiyac vard bu korkunun; onlar gi1. Bkz. Ken Hirschkop, "Fear and Democracy: an essay on Bakhtin's theory of carni-val", Associations, C. 1 (1997), s. 209-34. Bu alnt Mikhail Bakhtin'in The Art ofFrano-is Rabelais and the Popular Culture ofMiddle Ages and Renaissance (Moskova, 1965) adl kitabndan; sz konusu kitap ingilizce'de Rabelais and his World (Boston: MT Press, 1968) balyla yaymlanmtr. FAL ARAYII 69

bi uzak ve ulalmazd, ama onlarn tersine lmllere net ve ak seik bir mesaj gnderiyordu. Musa'nn srail halkna getirdii yasalarda, Sina Dann tepesindeki gkgrltlerinin yanklar iitiliyordu. Gelgelelim yasalar, gkgrltlerinin belli belirsiz ima ettii eyleri ak ak telaffuz ediyorlard. Cevaplar sunarken, sorularn ardn kesmekti amalar. Bilinmeyen tehdit apkasndan, bilinen emirlere itaat etme talebi karlmt. Dnyevi iktidar asli korkuyu yeniden ileyip kuraldan sapma korkusu haline getirmiti. Kozmik korku resmi klyla artk dolaymlanm hale gelmiti. Azalm deildi; sadece ehliletirilmi ve evcilletirilmiti. Bir zamanlar gzya vadisinin yukarlarnda serbeste, uursuz uursuz dolanrken artk vadi sakinlerinin arasna yerlemiti. Dnyevi bir adres edinmiti, ama bu da onu daha ulalabilir klm deildi: Yeni mekn gklerde deil de bir tepede olabilirdi ancak, ama ona ulamak iin etrafnda nbet tutanlar amak gerekiyordu.
Korku ve Glme

Kozmik glerin tersine, onlarn dnyevi kopyalar konuuyordu -dinlenmek ve itaat edilmek zere konuuyordu. Bu, bir anlamda gven verici bir eydi: lmller artk g sahiplerinin gazabn nasl yattracaklarn ve dolaysyla kendi korkularn nasl bir yana brakabileceklerini biliyorlar ya da bildiklerine inanyorlard*. yle bir pazarlk, anlalmas kolay yle bir dei toku neriliyordu: Gndzleri itaat et ve boyun e, gecelerin huzurlu olsun. Artk kii sahneye kp, hayat dram hangi msralar ieriyorsa onlar tekrar edebilirdi; senaryo harfi harfine izlendikten sonra, korkutucu glerin sahne arkasnda huzur iinde uyuduklarna gvenilebilirdi. Btn dnyevi iktidarlarn "kurucu ura," der Bakhtin, "iddet, bastrlma, yalan, dehet ve tebaann korkusudur". Ona gre, "her trl iktidarn hukukst suu" budur. Hirschkop bunu yle yorumluyor: "Siyasi korkunun z, zgl bir tehlike tehdidinden duyulan kaygdan ok, kiinin bakas karsnda yaralanmaya tamamen ak olduu hissidir." Bu adan resmi korku, prototipi olan kozmik korkunun kopyasdr. Ancak kozmik ebeveynin gayet rahat bir biimde elde ettii eyin, resmi evlad tarafndan dikkatle ilenmesi gerekir: Yaralanabilirlik imal edilmelidir, itaat edilmesi gereken kurallar telaffuz etmek yetmez. Ayrca gereken ey, kurallara itaat edilmemesi halinde -itaat edilmeyen kural her ne olursa olsun- verilecek cezadan
70
SYASET ARAYII

duyulan korkudur. Her kuraln bir hikmeti olduu savlanabilir; ama kural neyse ona uymak bir tartma konusu deildir. Kurallara uymaya elik eden korku kozmik trden olmaldr. Nihai yaralanabilirliin -lmn- amansz ansndan her gn tekrar doan o yattrlmaz ve giderilmez varolusal emniyetsizliin rn olan kadim dehetle arasnda ylesine deil sahici bir benzerlik olmaldr. Ancak, kozmik glerin arkasna snmaya ne kadar ok urarlarsa urasnlar, bu korkulann dnyevi szcleri yine de mitsiz bir biimde insandrlar -insan gibi grnr, ses karr ve kokarlar- ve tm insanlar gibi lmldrler. Kozmik korku, yasa hunisinden geirilmedii srece resmi korku kalbna dklemez, ama insann, ilahi emirlerin kaznd levhalarn zerindeki parmak izlerini silmek zordur. Yasada, lmsz kozmik glerin vakur kuvveti ile yasann lml nesnelerinin krlganl birbirine karr. Yasa da tpk nesneleri gibi, belki biraz daha az bile olsa, yaralanmaya aktr. Ne kadar yaralanabilir olduu ise yaplacak deney ve snamalarla anlalr. Bakhtin'in gl, hem durumun gerekten de byle olduunu hatrlamann, hem de bu hatrlayn salad anslar kullanmann yoludur. Lessing Aydnlanma'nn bizi yaratl, vahiy ve ebedi azap mitlerinden kurtardn sylyordu. Bu bir kere olduktan sonra da, resmi korku kozmik yaptrm gcnn bir ksmn, deney ve snama srecinin balamasn tevik edecek lde byk bir ksmn yitirdi. Rnesans'n ilk dnemlerinden itibaren, diyor Bakhtin, resmi korku ile resmi olmayan, popler gl arasnda, anslarn eit ve sonucun hibir biimde belirlenmemi olduu bir mcadele verildi. Balangta meknsal ve zamansal olarak ylda bir yaplan karnaval lenleriyle snrl olan

glme, "dnyann btnyle farkl, kesinlikle resmi olmayan, kilise d ve ynetim d bir ynn", "insan ilikileri iindeki kii"nin dnyasn ortaya karyordu. in asl, karnaval gl skc gndelikliin resmi ciddiyetine taban tabana zt enlikli bir baka dnya kuruyordu. Bu alternatif dnya, o ilk resmi ve ciddi dnyann penesi bir sreliine gevediinde ya da tamamen aldnda ziyaret edilmekteydi. Bu teki dnyaya, glmenin dnyasna yaplan ziyaretler "insanlar korkudan kurtaryor, dnyay kiiye yaklatryordu". Bundan byle, bir deil iki dnya olacak ve insan hayat korku ile glme arasnda gidip gelecekti, tpk insanlarn birlikte yaamasnn yasaya uymak ile insan birlikteliinin hibir-zaman-tam-olarak-ehliletirilmeyen, gemlenmesi imknsz taknl arasnda gidip gelmesi gibi.
FAL ARAYII

71

Bu iki dnya birbirleriyle nasl iliki kurar peki? Bu soruya verilecek hibir cevap kendi bana doru grnmeyecektir. ki dnya arasndaki karlkl iliki dz bir cevaba izin vermeyecek lde karmaktr muhtemelen; daha dorusu, bir dizi farkl cevab mmkn klacak lde okynldr. Cevaplardan biri savatr - dzenli ve srekli bir siper sava, dzenli kampanyalar ve sknet aralaryla blnen bir sava ya da gerilla tarz, birok dank atma ve delloyla srdrlen bir sava. Bir baka cevap iblmdr; te dnya rpertisi ile bu dnya elentisi arasnda sonsuza kadar blnm ve onulmaz lde duplex olan homo'nun ayr ayr ve elikili ihtiyalarna hizmet veren iblm. Bir bakas da tamamlayclktr - glme korkuyu tahamml edilebilir klarken korku da glmeyi belli snrlar iinde tutar; glme dnn korkularn atlatmak ve yarnn korkularn gslemeyi salayacak gc toplamak iin zorunlu olan mhleti tanr; ikence odalarnn ve toplama kamplarnn zorunlu ilavesi olan Kraft durch Freude [needen doan g]; kitlesel dehetin kanlmaz eki olan ehir meydan danslar, fuarlar ve enlikler. Ayrca bir emniyet sbab etkisi de sz konusudur; glme, korku retimi artklarnn yld yer, her trl iktidarn doal eilimi olan ar korku retiminin yol aabilecei sonulara kar koruyucu bir kuaktr. Tatmin edici bir cevap -byle bir ey bulunabilseydi tabii-, muhtemelen btn bunlarn ve daha fazlasnn bir karm olurdu. Modernlik yapsal olarak "ihlal edici" bir oluumdur. Birok deimez snr izgisini ykmtr. Modernlik dneminde yklan, bulanklaan ya da silinen dier ayrm izgileri arasnda, korku ile glme arasndaki ayrm izgisi de vardr. Karanlk ve korkuyla dolu gndelik hayat ile glmenin istila ettii aydnlk karnavallar bir havanda birlikte iyice dvlm ve bunun sonucunda ortaya kan karmn hibir paras birbirinden kesin olarak ayrt edilemeyecek hale gelmi gibidir adeta. Bulutlarn gmi klarla evrelenmesi gibi, korkular da glmeyle evrelenir; kahkahalarn ounda uzak korkularn yanklar belli belirsiz iitilir. Eskiden karnaval yerleri ve tarihleriyle snrlanan ey artk hayatn btn zaman/meknna yaylm durumdadr. Ama korku da ayn durumdadr - korku da dar kmasnn yasakland zel blgelerle snrlanmaz artk. Yine de insan, Bakhtin'i izleyerek, glmenin gszn gc olduunu, mevcut iktidarlar tarafndan imal edilmi resmi korkularn kendi tebaalarnn direniini krarken ulaabilecekleri son snr olduunu sylemenin pek anlaml olup olmadn merak ediyor. Zira, modern
72 SYASET ARAYII

iktidar kadim dman glmeyi kendi arabasna komann -kendi hizmetine almann- bir yolunu bulmu gibi grnmektedir. Korku artk glmeyi bomak ve susturmak iin kullanlmaz. Sanki iktidar glmeyi en gvenli sna olarak grp bir kenara ayrm gibidir; sanki korku, iinde gizlenebilecei daha fazla yeri olsun diye ve korku uyandran iktidara gsterilecek direni daha balamadan fel olsun, balarsa da korkutucu olan ey neyse ona dokunmasn diye, daha fazla glme ister gibidir. Kllerinden doan anka kuu ya da yalanmakta olduu halde, bakire kanyla dolu kvetten tazelenerek kan cad gibi, iktidar da glmeden yeniden doarak ve tazelenerek kar. Korku ile glme arasndaki karlkl ilikide gzlenen derin deiiklik, Theodor W. Adorno'nun dikkat ektii bir baka r ac dnme paralel gider: z/grn ilikisindeki ynn tersine dnmesidir bu dnm. Hasreti ekilen asli z, artk benliin sahiciliinde ya da indirgenemez benzersizliinde (John Carroll'n "ruh" fikrinin ierdii kavram da budur) yerlemi deildir; "dolaymszln, szde olgularn oluturduu cephenin ardna gizlenmi olan ve olgular naslsalar yle klan eye gemitir." Bu z "insanlar kendi kendilerini korumann aralar derekesine indirecek ekilde dzenlenmi bir dnyann; insanlarn hayatn, onu yeniden reterek ve onlar bu hayatn salt onlarn ihtiyalarn karlayabilmek iin bu nitelie sahip olduuna inandrarak ksaltan ve tehdit eden bir dnyann lmcl haylazldr. "2 zn grnler tarafna gemesiyle ze ulama ynndeki btn abalarn grnler ormanna ktn sylemek ve glmenin korkunun kendini duyurabilmesini salayan ses olduunu sylemek tek ve ayn sreten bahsetmek demektir. Glme artk isyan habercisi falan deildir; korkuyla uzlamay, korkuya teslim olup onun yenilmezliinin kabul edilmesini, onu hafife alma kararlln, onu evcilletirip kendi nefsi iin kullanma niyetini imler; zellemi hayatn bir hilesiyle varolu korkusuna kar bir sigorta poliesi haline gelen bir niyettir bu. nsanlar korkunun varolma hakkn kabul etmeksizin glemezler artk; Adorno'nun dedii gibi, "birey, kamusal olarak tannan u ya da bu kalbn iinde snflandramad her trl tepki ve drtden neredeyse bsbtn yoksundur imdi."3
2. Theodor W. Adorno, Negative Dialectics, ev. E. B. Ashton (Londra: Routledge, 1973), s. 167.

3. Theodor W. Adorno, Minima Moralia: Sakatlanm Yaamdan Yansmalar, ev. Orhan Koak, Ahmet Doukan (stanbul: Metis, 1998), s. 68. FAL ARAYII 73

ktidarca imal edilen resmi korku bir zamanlar kendi kozmik prototipine ve atasna araclk ediyordu. Bizlerse artk iki numaral dolaym araclyla yayoruz. Hkmet merkezlerinin bulunduu sk skya nbet tutulan sokaklarda, sabit bir adreste yer alan younlam resmi korku paralanm, ezilip toz haline getirilmitir ve ykm alanndan kalkan toz son derece geni bireysel hayat alannn her yanna sinmitir. Sra, kendisi de bir dolaym olan imal edilmi korkunun dolaymlanmasna gelmitir; bu dolaym da, belirsizlik, gvensizlik ve emniyetsizlik balklar altnda toplanan ve hepsi de (farkl derecelerde ve farkl akszllk lleriyle de olsa) insan rn yazgnn insanlkd gcn ilan eden saysz bireysel korku yapar. Birey kendi korkularn kendisi anlamlandrmak, onlar kendince setii isimlerle vaftiz etmek ve onlarla kendi bana baa kmak zere serbest braklmtr. Byk korku kk birimlere parsellenmi ve sonra da zelletirilmitir, glme de ayn ekilde. Her ikisine de tekrar birleerek o byk basky ya da o muhteem isyan oluturma frsat ve imkn verilmez. Korku ve glme sokaklar terk edip evlere yerlemilerdir. Kiiye zel korkular dier zel korkularla nadiren karlamakta, karlatklarnda da birbirlerini kolayca tanyamamaktadrlar. Bu uyuma ve uyuulma, birleme ve birleilme, katlma ve katlnma glne bireysel zgrlk denmektedir artk.
zgrlk Ne Kadar zgr?

Birey olmak ille de zgr olmak demek deildir. Ge-modern ya da postmodern toplumda sunulan, hatta bu toplumda en yaygn olan bireysellik biimi -zellemi bireysellik- znde zgrlkszlk anlamna gelir. Balarna bela olan belirsizliklerden kamaya alan ada bireylerin ulaabilecekleri yollar hakkndaki ufuk ac incelemesinde, Alain Ehrenberg 1983 Ekimindeki bir aramba akamn kopu an olarak semitir. O akam, ehir kalabalnda kolayca gzden kaybolabilecek lde sradan bir ift olan Viviane ve Michel, Fransz televizyon kameralarnn nne (ve dolaysyla milyonlarca televizyon ekranna) ktlar ve Viviane Michel'den bahsederken "kocam erken boalmadan mustarip" diyerek onunla birlikteyken "hibir zaman zevk duymadndan yaknd. Bu Fransa iin nemli bir kopu tarihiydi (baka lkelerde, farkl tarihlerde benzer kopular yaand): nemli bir tabu ilk ve son defalna ykld; kamu nnde sylene74 SYASET ARAYII

meyen szler sylenebilir hale geldi, yalnzca insann en yaknlarna ve en sevdiklerine sr olarak sylenmesi beklenen deneyimler kamusal itirafa uygun hale getirildi. Jacques Pradel'in olaydan on yl sonra belirttii gibi,4 "imdiye kadar renmi olduumuz her eyden kopuyor, hislerin zaaf alameti olduklarn, alamann yanl ve irkin bir ey olduunu dnmekten vazgeiyoruz. Tabular ykyor, kiisel alan kefediyor, mahremiyet blgesinin ssz, sahipsiz topraklarn boydan boya katediyoruz." Btn bunlar ite o unutulmaz aramba akam balamt: Hislerini herkesin gzleri nnde orta yere savurma ve birlikteliin en mahrem srlarn -eskiden, tam da sr olduklar iin, birliktelii mahrem klan ya da mahremiyeti birliktelie dntren srlartehir etme izni. lgin bir tersine dnmeyle, nceleri mahremiyet hakkn sk skya savunan zel alan, bir rpda aleniyet hakkna. sahip bir alan olarak tanmlanverdi. Kamulatrma, zel hayata el koyma, bir ihsanmasna boy gsterdi. Btn bunlar hayatlarmza zgrleme maskesini takm olarak, zorla girdi. Gelgelelim, o meum akam daha baka eyler, imdiye kadar bahsedilenlerden daha nemli eyler de oldu. En bata, eskiden zel alanla snrl olan meselelerin stats deiti; bu stat "kamusal"n anlamnda da buna kout bir deiiklik olmadan dnemezdi zaten. Kamusal kavram eskiden doalar gerei "kolektif olan eyler; kimsenin, brakn sadece kendine ait olduunu, kendi zel meselesi olduunu bile iddia edemeyecei, herkesin (bu tr eylerin ve olaylarn kendi zel karlarn ve mlklerini etkiledii gerekesiyle) bir sz hakkna sahip olduunu iddia edebilecei eyler ve olaylar iin kullanlrd. Artk kamusaln tanm da tersine evrilmi durumda. zel meselelerin ve tek bir kiiye ait mlklerin tehire karld alan haline geldi kamusal; kimsenin akla yatkn bir biimde, bunlarn kendi zel karlarn ya da refahn etkilediini iddia edemeyecek olmasnn da bu tehir sorunuyla hibir alakas olmad ilan ediliyordu. Geri sz konusu tehirin "kamu karna" olduu syleniyordu ama ayn sebeple "kar"n anlam da byk bir kaymaya uramt; bu szck artk meraka ve bu merak gidermeye indirgenmiti. Merak uyandrm ya da uyandrabilecek ne varsa onu kamusal hale getirmek, artk, "kamu karna olma" fikrinin merkezi olup kt. Kamusal hale getirilmi her eyin merak uyandracak lde cazip bir bi4. Bkz. Le Nouvel Observateur, 18 Mart 1992'deki sylei. FAL ARAYII 75

imde tehir edilmesini salamak da "kamu karlarna iyi hizmet etme"nin ana lt oldu. "Kamusal" olan, kendi ayr ieriinden boaltld; ona kendine ait bir gndem braklmad - artk zel dertler, kayglar ve sorunlardan oluan bir yndan ibaret. Bireylerin, henz netlik kazanmam zel duygularn ve zihin durumlarn anlamlandrrken yardm alma; bu duygular hakknda bakalarnn da anlayabilecei bir dille nasl konumak gerektiini renme ve onlar zorlayan deneyimlerin akyla nasl baa kmak gerektii

konusunda tler alma isteklerinin oluturduu bir yamal boha halinde. "Kamusal meseleler" listesinin "zel meseleler" listesinden hibir fark yok; kald ki bu liste "paralarnn toplam"ndan daha zengin de deil. Fransa'da Viviane'la Michel'in kamusal itiraflaryla ilk tohumu atlan saysz "talk-show", en iyi durumda, merulatrc bir ilev gryorlar. Saylarn otoritesini kullanarak ("Bunu herkes yayor", "bu herkesin bana gelebilir"; bu yzden de "byle bir deneyimi kabul etmenin, hele hele yaamann utanlacak hibir yan yok"), belli duygular zerine kamusal kabuln (dahas: kamuca onaylanan arzulanrln) damgasn basyorlar. Bu duygular davuracak szckleri ve anlamlarnn yorumlanaca bilisel ereveyi sunuyorlar. Szckleri ve yorum anahtarlarn vererek, bireyleri benzer duygular aramaya, bunlar yaama beklentisine girmeye, niye bu kadar ge geldiklerini, geldiklerinde de niye vaat edildii kadar youn olmadklarn merak etmeye tevik ediyorlar. Demek ki talk-showlar davurumu onaylar ve ayn anda da davurulmaya can att varsaylan gerek ya da farazi, yaanm ya da hasreti ekilen deneyimi ima eder/tevik eder/ alarlar. Ama kamusal yardm ite bu noktada durur. nerebilecei daha fazla bir ey yoktur ve neriler listesindeki yokluu en gze arpan kalem de bireysel sorunlarn halledilmesinde kolektif olarak kullanlacak kolektif aralardr. Kamu -baka bireylerin oluturduu topluluk- alklayabilir ya da slklayabilir, vebilir ya da yerebilir, hayran olabilir ya da kmseyebilir, kkrtabilir ya da erteleyebilir, drtk-leyebilir ya da kusur bulabilir, cesaretlendirebilir ya da soutabilir olsa olsa; hibir zaman bireyin kendi bana yapamayaca bir eyi yapmay, meseleyi ikyeti birey adna irdelemeyi (dinleyen/yorumlarda bulunan kamu, bireysel faillerin oluturduu bir yndan ibaret olduu iin, bal bana bir fail deildir), sorumluluu bireyin omuzlarndan almay vaat etmez.

76

SYASET ARAYII

Bireyler talk-showlara dertleriyle birlikte, yalnz balarna gelirler ve ayrldklarnda yalnzlklarna daha da gmlm olurlar. udur rendikleri (tabii eer daha nceden biliniyorlarsa): Bir sonraki hamleyi, ondan sonraki hamleyi, ilerideki btn nemli ve gerekten belirleyici hamleleri bizzat kendilerinin yapmas gerekecektir; sadece ve sadece kendi tahamml glerine ve cesaretlerine gvenebilirler. Bakalar tler verebilir-yaplmas gereken en iyi hamleleri nerebilir- ama verilen tavsiyeye uymak ya da uymamak bireye baldr ve ortaya kacak sonulara (her ne olursa olsunlar) katlanma yk bireyin omuzlarna decektir. zellikle kafaya kaklan ve iyice sindirilen ders ise, yaplan hamlelerin hedefi skalamas ve amalarn yerine getirmeyi baaramamas durumunda, bireylerin sadece kendilerini sulayabilecekleridir. Seyirciler pein pein, sava alanna girmeden epey nce, yenilginin -yaanrsa- kendi hatalar, ihmalleri veya tembelliklerinin sonucu olacan renirler. Kamusal forumun talk-show tarz ikamelerinde, nesnelliin hizmet ettii tek ama monadik znellikleri iindeki bireyleri onaylamaktr. "znellik" ise, azgn dalgalarla hain kayalklar arasnda bir yandan hayat gemisini ynlendirirken bir yandan da Titanik'in batmasna neden olan hatalardan kanmak iin verdii mitsiz mcadelede kendi kas ve kafa gcnden baka hibir eyden destek alamayan benlik anlamna gelir olmutur. Yine de, monadlar ekranlara getiren ey en bata bu monadik inzivadan kamaya ynelik, ak ak dile getirilen ya da dile getirilmeyen arzuydu. Monadlar hrsla bakar ve dinlerler nk monad olma durumunu naho, hatta dpedz katlanlmaz bulurlar ve artk monad olmak istemezler. Bireyler, onlar dier insanlara balayan ve "daha byk totaliteler"in paras klan alarn birer birer yrtldn veya paralanmak zere olduunu dndkleri iin monad olurlar. Bir zamanlarn youn ve saysz emniyet andan geriye her ne kaldysa, insanlara artk salam ve gvenilir gelmemektedir; binbir zahmetle rlmekte olan alarn ok az bir abayla ya da hi aba gstermeksizin hemen ya da ksa bir sre iinde zld, yrtld ya da tamamen paraland grlmektedir. Eskiden beklendii gibi, alarn bir kere kurallara uygun olarak rldkten sonra salam kalacann, ara sra tamir edilmelerinin kafi geleceinin beklenemeyecei gayet bariz olarak ortaya kmtr. Onlar salam tutmak yepyeni bir beceri gerektiriyor artk; o alldk titiz ve zahmetli, "evladiyelik" rme tekniklerinin yerine kriz ynetiminin duruma zel, anlk ve esnek nlemlerinin gemesi gerekiyor. Monadlar, dier monadlarn deFAL ARAYII 77

neyimlerinden bu tr yeni teknikler renebiliriz umuduyla gzlerini ekrandan ayrmyorlar. Talk-showlar onlara tam da bunu nasl yapacaklarn sylyor; grnte, monad olma durumundan kamann yollar hakknda bilgi veriyor. Ama ayn zamanda bu kahramanca iin ancak iinde bulunduklar sefil durumdan kendi kendilerini ekip kararak kendilerininkinden baka hi kimsenin kaynaklarna gven-meksizin baarlabileceini de sylyorlar. Yeni know-how, ticari szlemelerde olduu gibi, ksasa ksas anlayyla sunulmakta: "Sen unu yap ki ben de sana u bilgiyi vereyim." Yenilenmeleri, yaplacak yeniden deerlendirmenin tatmin edici olmasna bal olan sabit vadeli szlemeler bunlar; ya da nc bir kii daha cazip mallar sunmay ya da ayn mal daha ucuza sunmay vaat ettii takdirde her iki tarafa da sona erdirilebilen, tamamen ak ulu szlemeler. Ayn zamanda, tam anlamyla uzlamalar imknsz olan (aksi takdirde birbirlerine doal olarak yaknlarlard ve szlemeye de

ihtiya duyulmazd) karlar uzlatracak yzer gezer bir optimal nokta olduunu varsayyor bu szlemeler. Noktann tam olarak nereye konaca gler dengesine bal. Sz konusu nokta bu dengedeki her kaymay izleyebilir; dolaysyla imzalanm bir szlemenin yapabilecei en iyi ey, hemen bu kaymalarn peine dmenin cazibesini her iki taraf iin de bir ekilde azaltmaktr. Son olarak, insann bir szlemeden olas en iyi yararlar grebilmek iin her eyden nce mzakere vasflarna ve kendini sunma tecrbesine sahip olmas gerekir; kendisini ve gerek ya da farazi yeteneklerini "nasl sataca"n ve bunlarn her ikisini de ok ucuza satmaktan nasl kanacan bilmesi gerekir. Ksacas, monadlarn arad birliktelie yeniden girmenin yolu, grne gre pazarlk/mzakere/uzlama ilemini model alyor. Yeni alar, (kendisi de gittike daha fazla meta piyasasn model alan) siyaset sahnesinde birbiriyle-tam-rtmeyen karlarn geici yanyanalklar nasl oluturuluyorsa yle rlecektir. Talk-show kltrnn ileyip yayd "yaam politikas" felsefesinden anlalan ey kabaca budur. Alain Ehrenberg'in belirttii gibi,5 "ada iftler gibi aile de mzakere edilmi bir uzlamaya bal olmaya yatkndr: zel hayat, siyasi alann mtalaa, mzakere ve uzlama ilemine gre ekillendi5. Bkz. Alain Ehrenberg, VIndividu incertain (Paris: Calman-Levy, 1995), "La Television, terminal relationnel" balkl ksm, zellikle de "Le spectacle de realite" balkl 4. blm. 78
SYASET ARAYII

rilerek kamusallamaktadr." te bu nedenle, seyirciler seyrettikleri gsterinin kendi deneyimlerine ya da hi deilse balarna gelen eylere kendilerinin getirdikleri yorumlara hitap ettiini dnr; iletilen mesajlar anlaml, inandrc ve gvenilir bulurlar. "Reality show"larn ona verdii biimle, "gereklik" -Ehrenberg'in iaret ettii gibi tam da seyircilerin olmasn bekledikleri eydir. Bu resim "zamanmzn ruhunu onaylar, hkim temsilleri yeniden dolama sokar". Bu bir gerekilik altrmasndan ok muhayyeli gereki klma altrmas-dr. Gsteri gerekliin tpksdr, yle ikna edicidir ki gereklik, gereklik olarak grlmek iin onu taklit etmek zorundadr. Bu gereklie-dnm-muhayyelde birey zgr braklr; gerekten ve sahiden zgr, yani kendi kaynaklarn can istedii gibi ve artk baka herhangi bir kaynaa baml olmakszn kullanmakta zgr. Aydnlanma'nn, zorunlu bilgilerin birikmesi iin yeterli zaman verildii takdirde, yalnz bana braklm insan trnn gerekletiremeyecei hibir ey olmad vaadi, baka birok ey gibi, zelletirilmitir. nsanln zgrl, tek tek her bir yesinin zgrl olarak tercme edilmitir. Btn bireyler ceplerinde biraz para tayabilsinler diye bol sfrl banknot bozdurulup bir f dolusu bozuk para alnmtr. Bireylerin ceplerinde her zaman biraz para tamalar akllca olacaktr, nk bir zamanlar trn kolektif emanetinde saklanan ve herkesin tek tek ve hep birlikte btn borlarn deyebilecek durumda olmasn garanti altna alan bol sfrl ek artk kasada deildir. Unutmayalm ki, zelletirme yalnzca bir eylerin zel kiilere aktarlmasyla deil, ayn zamanda kamu hazinesinin kapatlp zel kiilerin kaderini kolaylatrma ykmllnn feshedilmesiyle de ilgili bir eydir (uzun vadede en strap verici yan da budur). Peter Druc-ker'n nl szlerini analm: "Artk toplum tarafndan kurtarlmak yok." Margaret Thatcher'n muhayyeli gereklik haline getiren u szleri daha da nldr: "Toplum diye bir ey yoktur." Fakat toplumu tahayyl etmek modern dnem boyunca insan trnn gcnn her eye yettiine duyulan gvenin asli zemini olmutu. Toplumun btn yelerinin byyp yetikin haklarn kazandka yava yava ama amanszca iine dolandklar youn grevler ve ykmllkler ann akla yatkn ve hayata geirilebilir kld bir eydi toplumu tahayyl etmek. Bir btn olarak toplumun temsil ettii daha st bir mantk ve ama olduuna duyulan inanc ayakta tutan, her kadn ve erkein hayatta ve hayatla yapmas beklenen ve gereken eydi (yaplmas gereken su gtrmez, tartlmaz bir ey olmasyd); bireyi
FAL ARAYII

79

kendi bana cevaplayamayaca kafa kartrc sorular sormaktan azat edecek kadar gl, zgvenli ve becerikli bir toplumdu bu. Ge-modern ya da postmodern hayat deneyimi tarafndan; doru drst bir ey talep etmedii ya da sunmad iin die gelir znn ve kas salamlnn byk ksmn, belki de hepsini yitirmi olan toplum tarafndan; bir zamanlar kendi adna dillendirilen emirler ve kendi fabrika etiketlerini tayan emniyet alaryla birlikte bireysel hayattan uup gitmekte olan toplum tarafndan byle bir gvenin ayakta tutulmas gtr. John Carroll'n gzlemledii gibi,
Gnmzde hayatn iki temel alan olan ak ve ie pek de ho bir biimde karlanarak girmiyor insanlar. Bir yanda, evlilii ve aileyi refahn merkezi sayan inan ve onunla birlikte giri trenleri ve cemaat destei silsileleri zayflad. te yanda ise, genler arasnda isizlik orannn yksek olmas ve ite kalma konusundaki gvensizliin gittike artmas toplumunuzun size ihtiyac olmad, sizi istemedii hissini vurguluyor. nsanlarn ileride grebilecekleri tek yuva ilerinde bydkleri yuva olunca, iki alternatif arasnda, ebedi ocukluk ile lm arasnda kapana kslyorlar. Gelecee inanmadan yaamaya alanlara hitap eden Punk da bu insanlarn dneminin arketipik mzii haline gelebilir.

En tepeye, hzla kreselleen ve dolaysyla meknla ba gittike kopan bilgi sekinleri yerleince -Jonathan Friedman'n zl bir adlandrmayla "modernizmi (yani znde u an varolandan daha iyi olacak bir kresel durum hayali ve bu daha iyi dnyann ortaya kmasna yardm etme kararll) olmayan modernistler" olarak tanmlad trden sekinler bunlar- manevi liderliin modas gemeye balyor. Toplumsal btnlemedeki geleneksel roln oynayamaz oluyor; renim grm snflarn byk bir kesiminin neo-liberal "toplum yok"

anlayn keyifle barlarna basmalar, Carroll'a gre, "kilit sekin kurumlardaki toplumsal sorumluluun azalmas"na tanklk ediyor ve toplumsal anlam ve deerler sunabilecekleri halde bu iten erken emekli olanlarn "morallerinin bozulduu"nu ve "bencil"letiklerini gsteriyor. En azndan, toplumun geri kalan duruma byle bakyor. Bu yzden, Peter Drucker'n verdii pervasz hkm, -bazlar neeyle ou da deien llerde kederli bir teslimiyet hissiyle- onaylayan bu kadar ok insan olmas da alacak bir ey deil. Toplumsal btnn kolektif yazgsna ve amacna inan duyulmaynca, bireylerin hayat megalelerine tek balarna anlam vermesi gerekir. En iyi zamanlarda bile kolay bir i deildir bu, hele hibir anlam gvenilir -onu hayata geirme abasndan daha uzun mrl olacak kadar gvenilir- bir onay alacandan emin olamadnda gerek80 SYASET ARAYII

ten yldrcdr. Toplum liderlerinden yardm beklemek makul olmaz. Vaazlarna kalc, gvenilir bir salamlk havas verebilecek kadar gleri olsayd bile, pek bir yardmlar dokunmazd; vaaz mevzularn tkettiklerinden beri vaizlii braktlar - ama srarl olarak iledikleri tek bir mevzular var, o da sorumluluu artk dalm olduunu ilan ettikleri cemaatin eski yelerine ykmak. Tepelerde bakacak hibir ey olmaynca, yalnzca etrafna bakabilirsin. Daha iyi bir dorultular olmad iin birok insann yapt tam da budur. Carroll'a gre, "bizler rnek alma yoluyla reniriz; numunelere, kahramanlara ve hrs, abalama, baar ve baarszlk hakkndaki kssalara duyulan ihtiya bakidir".6 Aslnda numunelere; benim gibi dier yalnz bireylere; benim gibi, baary baarszlktan ayrmak iin ellerinde sadece kendi hrslar ve tahamml gleri olan, yine benim gibi, hayatta ne elde edilecekse toplum sayesinde deil, topluma ramen edinileceini bilen (ya da yaad zorluklarla renmi olan) bakalarna duyulan ihtiyatr sz konusu olan. rnek alarak renmek, monadlarn kaderidir, monadik varoluun taleplerini iselletirme, rutinlerine vakf olma yoludur. Talk-showlar ve u anda sahne klar altndaki nllerin "insan yanlarn anlatan ykler" znde bununla ilgilidirler: Dilerini ve yumruklarn skmakla, kurnazca tuzaklar atlamakla, doru imaj verip imaj almalarna bakl olanlar faka bastrmakla ilgilidirler. Thomas Mathiesen, modernlik Sturm und Drang* safhasn ap son safhasna geerken, insanlar "toplum" olarak bilinegelen eyin iinde bir arada tutmann balca arac olan Panoptikon'un yerini yava yava Sinoptikon'a braktn iddia etmitir7: Bugnlerde aznln ounluu gzetlemesi, seyretmesi deil, ounluun aznl gzetlemesi, seyretmesi sz konusudur. ounluun seyretmekten baka seenei yoktur; kamusal erdemleri retecek kaynaklar ortada olmaynca, hayat abalar iin gereken gdleri yalnzca zel cesaretin ve bu cesaretin getirdii dllerin grnr rneklerinde arayabilmektedirler. Bu yzden de isteyerek, beeniyle seyrederler ve seyredile* Kelime anlam "Frtna ve iddet"; 18. yzyl sonlarnda Almanya'da ortaya kan, doay, duygulan ve insann bireyselliini ycelterek Aydnlanma ann aklclk kltn ortadan kaldrmay amalayan edebiyat akm, Cokunculuk. (.n.) 6. John Carroll, Ego and Soul: The Modern West in Search ofMeaning (Londra: Har-perCollins, 1998), s. 146,100-1,142. 7. Bkz. Thomas Mathiesen, "The viewer society: Michel Foucault's 'Panopticon' revi-sited", Theoretical Criminology, 1997, s. 215-34. FAL ARAYII 81

cek buna benzer daha ok ey olmasn yksek sesle ve ak ak talep ederler. zel hayat kamunun bakndan gizlemek artk "kamunun karna" deildir. Mhim ve nl olanlar (nl olduklar iin mhim olanlar) artk bir obann iktidarna sahip olma hevesinde deiller ve dolaysyla da kamusal erdemler hakknda eitim vermiyorlar; eski srlerine verebilecekleri son hizmet bakalar hayran olabilsin, ama ayn zamanda taklit etmeyi isteyip umabilsin diye kendi hayatlarn seyre karmaktr. Panoptikon zel olana alm ypratma savana, zel olan kamusal olan iinde zndrme ya da en azndan zel olann kamusal olarak kabul edilebilir bir biime sokulmaya direnen btn paracklarn hasr alt etme abasna karlk geliyorduysa, Sinoptikon da kamusal olann yokolu edimini, kamusal alann zel olan tarafndan igal edilmesini, fethedilmesini, istila edilmesini ve para para ama amanszca smrgeletirilmesini yanstr. zelle kamusal birbirinden ayran/birbirine balayan snr hattna uygulanan basklar tersine evrilmitir. En bata vaat edilen trden bir zgrlk mdr bu gerekten? Balangta aktif bir zgrlk, eyleri insan varoluuna daha uygun hale getirinceye kadar tekrar tekrar yapma zgrlyd yaklaan modernliin dnrlerinin vaat ettikleri. Akllarnda insanln zgrl vard. Bu zgrln asli bileeni, her eyi insan trnn yelerinin, doal donanmlarnn en insanisi olan aklc yarglarda bulunma ve akln buyruklarna gre davranma gcyle harekete geme itkileri artk ketlenmeyecek ekilde biimlendirme yetisiydi. Bireysel zgrln -akl yolunu izleme zgrlnn- sarslmaz temelini, trn eylemde bulunma yeteneinde, insann hem doann hem de kendisinin hata ve ihmallerini onarabilen kolektif yetisinde bulaca umuluyordu. Birey ancak her-eye-gc-yeten-insan kolektivitesi iinde gerekten zgr olabilirdi - yani, kendi insan ncesi ve insanlkd ihtiras ve hrslarnn klesi olmayabilirdi. Bu fikir, bu fikrin iyi ve kt yanlar ve byle anlalan bir zgrle kavumaya ynelik komnist ve faist hamlelerle tam olarak ortaya kan ykc potansiyeli konusunda ok ey sylendi. Burada btn bunlar tekrarlamaya gerek yok. Ancak bu fikrin u anda inandrcln byk lde yitirdiini, onu hayata geirme vaadinden vazgeildiini ve geldii ilan edilen zgrln vaat edilmi olan zgrlkle pek benzerlii

olmadn sylememiz gerekir. Geldii ilan edilen zgrlk, insanlk durumunun Isaiah Berlin tarafndan "negatif zgrlk" gibi felsefi bir isimle anlan vehesidir;
82 SYASET ARAYII

halk dilinde seme zgrl, bunun poplist eitlemesinde ise "Ne kadar az devlet, cebimde o kadar ok para" diye telaffuz edilen vehedir (Margaret Thatcher'n unutulmaz ifadesiyle, "kendi istediim zamanda, kendi istediim bir doktora gitme" zgrl). Reel zgrlk, siyasi bir otorite tarafndan dayatlan kstlamalarn olmay olarak aklanr. Neo-liberal felsefe ve braknz yapsmlarc zgrlk pratii, "ihtiyalar zerindeki her trl diktatrle" (Agnes Heller, Fe-renc Feher ve Gyorgy Markus bu diktatrl, yani komnistlerin her eyi topyekn dzenleme deneyini "modernliin cinnet geirmesi" olarak betimliyorlard) sava falan amaz; sadece ihtiyalar zerindeki siyasi diktatrle kar bir ypratma sava amtr. Bir an, "negatif zgrln", yani bireysel seimlerin zorla snrlanmasnn dayatt kstlanmalardan kurtulmann, insanlk durumunun ulalmas umulabilecek tek zgrlk vehesi olduunu varsayarsak, bu zgrln tek, en azndan balca dman, siyasi iktidarn ar yasa koyma/dzenleme hrslar mdr? nsani seimlere yaplan siyasi yasama mdahalelerinin geri alnmas (buna "dereglasyon" ad veriliyor) "negatif zgrln" sahiden genilemesine alan bir kap mdr?
Siyasetin Yapbozumu

Bireysel seimler her durumda iki kstlamalar kmesi tarafndan snrlanr. Bu kmelerden biri seim gndemi tarafndan, yani fiilen sunulmakta olan alternatiflerin kapsam tarafndan belirlenir. Her trl seim "bir eyler arasndan seim" anlamna gelir ve iinden seim yaplabilecek kalemlerden oluan kme nadiren seimi yapacak kiinin karar verdii bir meseledir. Dier kstlamalar kmesi ise seme kodu tarafndan belirlenir: Bireye, u deil de bu kalemlerin hangi gerekeyle tercih edilmesi gerektiini ve yaplan seime ne zaman isabetli ne zaman isabetsiz deneceini syleyen kurallar. Bu iki kstlamalar kmesi, bireysel seim zgrlnn iinde iledii ereveyi belirlemekte ibirlii yaparlar. Modernliin klasik safhas boyunca, seim gndemini belirlemenin balca arac yasa koyma idi. Seen kii olarak birey asndan bakldnda, yasa koyma her eyden nce bir nseim yapma gcdr. Bireylerin kendi seimlerini yapma zaman gelmeden nce yasa koyucular seimlerini yaparlar. Yasa koyucular bireylere ak olaslklarn kapsamn daraltrlar: Soyut olarak olas baz seenekler pratik
FAL ARAYII

83

olaslklar alanndan dlanr ya da onlar seim yapacak sradan kiinin brakn cazip grmeyi, gerekletirilebilir bile grmeyecei lde maliyetli klacak kadar sert cezai yaptrmlara balanrlar. Bir baka deyile, yasa koyma pratik ulalabilirlik alann soyut olaslklar kapsamndan ayrr; bunlardan birincisine ikincisinden farkl (ncelikle de, daha dar) bir biim verilir. Seme kodunu belirleyen balca modern arasa eitimdi. Eitim, bireylere kendi seim zgrlklerini yasalarla belirlenmi gndem iinde kullanmay retmeye ynelik kurumsallam bir abadr. Eitimin seim yapacaklara ynlendirici noktalar, davran kurallar, ama her eyden nce seime klavuzluk edecek deerler, yani bulunulan tercihler iin gsterilebilecek doru gerekeleri yanl gerekelerden ayrma yetenei ve doru gerekeleri izlerken yanl olanlarndan kanma eilimi sunmas gerekir. Eitimin bireyleri, bundan byle pratiklerine yn verecek olan normlar iselletirmeye tevik etmesi amalanr. Yasa koyma gndemi, soyut olarak olas seenekleri, yaplmasna izin verilen seenekler ile yasaklanan ve cezalandrlan dier seenekler eklinde ikiye ayrarak belirlerken; eitim de kod koyucu ilevini, ulalabilir/izin verilen seenekleri, arzulanr/tavsiye edilir/uygun seenekler ve arzulanmayan/tavsiye edilmez/uygunsuz seenekler eklinde bir kez daha ikiye ayrarak gerekletirir. Mevcut siyasi kurumlar aktan aa ya da st kapal olarak, gndem-ve-kod belirlemede oynadklar rol terk etme ya da budama sreci iindeler bugnlerde. Gelgelelim bu, negatif zgrlk alannn geniletildii ya da bireylerin seme zgrlklerinin genilemekte olduu anlamna gelmez - en azndan gelmeyebilir. Sadece gndem-ve-kod belirleme ilevinin, gittike artan lde, siyasi (yani, seilmi ve ilkesel olarak denetim altndaki) kurumlarn dndaki glere devredildii anlamna gelir. "Dereglasyon" ille de reglasyonun/dzenlemenin k, hatta lm deil, devletin dzenleyici/regle edici roln dizginlemek demektir. Devletin geri ekilii ya da kendi kendini snrlaynn en gze arpan sonucu, seim yapan insanlarn, znde siyasi olmayan glerin -ncelikle de mali piyasalar ve meta piyasalaryla balantl olanlarn- hem zorlayc (gndem belirleyici) hem de telkin edici (kod belirleyici) etkisine daha fazla maruz kalmalar olmutur. Gnmz koullarnda en nemli seimlerin gndemini siyasi olarak ina etmek pek mmkn deildir. Zamanmzn belirgin bir zellii, sregiden bir kopu, iktidarn siyasetten kopuudur. Pratik see84 SYASET ARAYII

neklerin kapsamn belirleyebilecek olan gerek iktidar akmaktadr; bu iktidar, zerindeki kstlamalarn gittike azalmas sayesinde neredeyse kresellemi, daha dorusu mekndlamtr. Mevcut btn siyasi (seilebilir, temsili) kurumlar imdiye kadar kuvvetle yerel, neredeyse glaebae adscripti [topraa yazl] kalmlardr. Gndem belirleme grevi mekna-bal devlet otoriteleri tarafndan terk edilmemi olsayd bile, her halkrda etkisiz olurdu; siyasi srecin gnmzdeki krizinin merkezi, deerlerin yokluu ya da oulluklarnn yaratt

kafa karkl deil; herhangi bir deerler kmesini ya da tutarl ve btnlkl herhangi bir seenekler gndemini merulatracak, tantacak, yerletirecek ve ona hizmet edecek kadar etkili bir failin olmaydr. Siyasi devletin geleneksel gndem belirleyici rol, gittike daha fazla belli toplumsal kategoriler zerindeki "dorudan ynetim"de odaklanmaktadr gnmzde; bu kategoriler piyasa basklarna ancak hayalgcnn ar zorlanmasyla maruz braklabilir, bu basklara kar duyarl klnabilir ve bylece sz konusu basklarn belirleyip srdrd gndem iinde hareket etmeleri (siyasi otoritelerin bak asndan "kendi kendini dzenler" hale gelmeleri) umulabilir. Bu kategorilerin gerektirdikleri eyler arasnda en gze arpanlardan biri de, postmodern yoksullara "kusurlu tketiciler" gzyle baklmasdr; btn tehlikeli (potansiyel sulu) snflarn piyasa tarafndan belirlenen gndeme girmeyi baaramadklar iin bu gndemin kendi snrlar haricinde brakt alternatiflere bavurmay istediklerinden phelenilir. Toplumun geri kalan iinse, alternatif seeneklerin gittike daha fazla siyasi adan "adiaforik" olduklar, yani siyasi otoriteleri hibir biimde ilgilendirmedikleri (ak ak ya da gyaplarnda) ilan edilmektedir. Balca modern zgrlk savalannn haritas allm yoldan karldnda, bu eilim, zorlamaya dayal gndem belirlemenin sonuna gelindiinin iareti olarak okunabilir pekl. Gelgelelim sorun, bir seme gndeminin hl belirleniyor olmas ve bu gndemin de siyasi olarak belirlenmedi diye daha az kat ve zorlayc hale gelmeye balamamasdr. Gndem eskisi gibi belirlenmektedir, yalnzca siyasi olmayan yeni bir fail siyasi ncelini bir kenara itmitir veya en azndan artk ikinci deil de birinci keman roln daha sk oynar olmutur. Piyasa basklar, balca gndem belirleyiciler olarak, siyasi yasamann yerini almaktadr. Tketici seimleri alannda -seimler ne kadar geni ve eitli grnrse grnsn-, Adorno ile Horkheimer'in gzlemFAL ARAYII 85

ledikleri gibi, herkes "(sanki kendiliinden) nceden belirlenmi ve kataloglanm dzeye uygun olarak davranmak ve kendi tipi iin imal edilmi kitlesel rn kategorisini semek zorundadr... Uzmanlarn iyi ya da kt noktalar diye grp tarttklar ey, yalnzca ortada bir rekabet ve seim ans varm gibi yapmay srdrmeye hizmet eder".8 Ancak, siyasi ilemcilerin tersine, gnmzdeki gndem piyasa ilemlerinin bir yan etkisi ya da yan rn olarak billurlar; bu ilemlerin ncesindeki bir gd, hele ak bir niyet veya aka dile getirilmi bir hedef deildir. "Doal bir rn"n -olumsal, ne planlanm ne de ngrlm ve bu yzden de seilmemi bir rnnbtn iaretlerini haizdir. Gemite modern siyasi kurumlarn gndem belirleyici faaliyetlerine yn vermek zere benimsenmi olan akl ve eylemin aklcl ltleri, piyasa glerinin serbest hareketlerinden kan gndeme uygulanamaz bu yzden de. Bu gndem ne aklcdr ne de aklddr, ne akln buyruklaryla uyumludur ne de onlara aykrdr. Tpk da silsileleri ve okyanuslar gibi, sadece vardr, siyasetilerin en sevdii tabir olan "alternatifi yok" bu grnty onaylar. Hatta, nihai rndeki "amal eylem" unsurunun zeri tamamen rtlmtr; bu yzden de gndemin ne tr bir (aktan aa) amal eylemle dntrlebilecei pek belli deildir. Seme kodunun gnmzdeki durumu iin de byk lde ayn gzlemler geerlidir. Seme gndemi gibi, bu kod da ncelikle piyasa basklar tarafndan tekrar tekrar biimlenir. Belirlenmesinde baka kurumlar (eitim/retim kurumu dahil) araclk yapsalar da, savunduklar kod, bireylerin piyasa basklarna duyarl olsalard benimsemeleri gerekecek olan davran modeli rnek alnarak oluturulur genellikle. Hatta, gnmzdeki seme kodu aka telaffuz ve ilan edilen, tutarl bir biimde dile getirilen bir hedef dzeyine ulam olsayd, ok byk bir olaslkla piyasa nerilerine ve ayartlanna ynelik bu duyarll en st hedefi haline getirirdi. Bu kod insan dnyaya ncelikle olas tketim nesnelerinden oluan bir kap muamelesi yapmaya zendirir; tketim ilkesini izleyerek tatmin arayn tevik eder; ve tketici toplumu ilkesini izleyerek de bireyleri tatmin edilmek iin bas bas baran arzular harekete geirmenin, seimler yapan kii iin hayatn ynlendirici kural ve baarl, yaanmaya layk bir hayatn lt olduuna ikna eder.
8. Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer, Dialectics of Enlightenment, ev. John Cumming (Londra: Verso, 1979), s. 123. 86
SYASET ARAYII

Seim yapanlarn seimlerini ynlendirmeyi rendikleri deerler arasnda en st yer, nesnelerin ve olaylarn elendirme potansiyeline verilir. Bourdieu'nn neredeyse yirmi yl nce syledii gibi, yeni arzular imal etmek, bir zamanlar normatif dzenlemenin yerine getirdii ii yapmaktadr artk; bylece tantm ve ticari reklamclk bir zamanlar asayi kuvvetlerinin igal ettii yeri alabilecektir. Arzuyu kkrtp harekete geiren, keyif verici ve daha nce denenmemi bir duyumun yaanaca vaadidir; duyumsal adan zengin nesnelerin sunulmas, kural olarak arzunun ortaya kmasndan nce gerekleir; demek ki arzu bandan itibaren nesne ynelimlidir. Bu yzden, gnmzdeki seme kodu, sahip olduu beceriler ncelikle haz verici bir duyum vaadini tespit edip bu duyumu ele geirmeye giden yoldaki ipularn takip etme yeteneinden ibaret olan bir fail yaratr. Ancak, kodun baaryla uygulanp uygulanmadn deerlendirmekte kullanlan lt faillerin kendileri tarafndan yaanan deneyimlerdir; failler nesne ynelimli faaliyetleri iindeyken, kendi seimlerinin kendi duyumlar dndaki eyler zerinde ne gibi etkiler yaratabileceiyle pek ilgilenmeyen ben merkezli, bentaknakl bireyler olarak davranrlar. Bu zneler seimlerinin uzun vadeli etkileriyle ilgilenmek gibi lzumsuz bir ey de yapmazlar. Peinde olduklar haz verici duyumlar kural olarak ksa mrl, hatta ou durumda anlktr

-bir anda doar ama bir anda da ortadan kalkar; pek az arzu tatmin edildikten sonra da yaamay srdrr, failleri eylemde bulunmaya motive etmeyi srdrmek iin srekli yeni arzulara veya yeni arzu nesnelerine ihtiya duyulur. Gnmzde yaygnlk kazanan seme kodunun hizmet ettii hayat stratejisi iinde, insan kolektiviteleri ounlukla, bu tr ben-ynelimli faillerin oluturduu toplamlar olarak deer kazanrlar; deerleri ncelikle, duyum arama abalarnn benzer failler tarafndan oaltlarak ve bir anlamda saylarn gc tarafndan pekitirilerek fazladan bir deer kazanabilecei ortamlar olmalarndan gelir. Ancak, bu yineleme/oaltma ortak arzulardan oluan kolektiviteye, onu oluturan bireylerin zelliklerinden ayr (hele hele onlardan stn) bir nitelik kazandrmaz. Faillerin hep beraber aradklar duyumlar ancak her biri tarafndan tek tek deneyimlenebilir; hazlar bakalarnn, benzer ya da ayn haz arayclarnn yannda yaansalar bile zlerinde kiiye ait birer Erlebnis'dir [deneyim, yaant]. Yanndakilerin kiiye sunabilecekleri ey, arzulamann arzulanrln onaylamak ve arzu nesnesinin doru seilmi olduu yolunda rahatlatc bir kan yaratFAL ARAYII

87

maktr olsa olsa. Bunlarn sonucunda cemaatin ayrmas, yanksn, her bir kurucu biriminin hayatnn paralara ayrlmasnda bulur. Her failin yaam sreci bir dizi epizota ayrmaya eilimlidir; her epizot da ilkesel olarak kendi iine kapal ve kendine yeterlidir. Kodun tavsiye ettii kendi kendini snrlayc tek kayg, bir baka duyum arama epizotu iin mekn temiz ve hazr brakmaktr belki de. Hangi arzunun peine dersek delim, bunun gelecekteki arzu araylarmz nlemesine mahal verilmemelidir. Adorno ve Horkheimer bu durumu biraz ac bir biimde ifade ediyorlard: "Bireyler hibir iz brakmayan, daha dorusu braktklar izlerden akld, yzeysel ve trafikteki anlamyla 'sollanm' olduklar iin nefret edilen anlk deneyimlerden oluan bir seriye indirgenmilerdir. "9 Koddaki bu mukadder kaymann -edinimlerin st ste eklenip birikmesinin yerini deneyimlerin epizodikliine brakmasnn- bir rnei, sala verilen deerin yerine yava yava zindelie verilen deerin gemi olmasdr. Bir deer olarak salk bir kalba ulamay ve onu korumay hedef edinen ama ynelimli bir faaliyeti ima eder; oysa zindelik ak ulu bir eydir ve ne zgl bir hedefi ne de ulaldnda abalara son verilmesini hakl karacak ideal bir kalb vardr. Salk sistematik, tutarl ve monoton abalarla ulalacak daimi bir ideali ima ederken, zindelik ideali tam tersine yeniye, bilinmeyene, beklenmeyene ak ve hazr olmak demektir. Salk denge ve sreklilii, zindelikse kopu ve sreksizlii ima eder. Salk aynl varsayar; zindelik farkll vurgular. Salk anlay balantlar kurar ve yaam srecinin birliini ima ederken, zindelik anlay bu sreci zp, metaforik olarak en iyi bir tespihe dizilmi boncuklarla temsil edilebilecek bir kerelik olaylar dizisi haline getirir. Salktan zindelie gei, zaman anlayndaki daha da nemli bir deiime paralel gider. Zaman dilimleri anlamlarn, zaman srekliliinin daha ilerideki blmlerini beklemekten alrlard; oysa imdi anlamlarn, deyim yerindeyse, ieriden almalar; kendilerini gelecee gnderme yapmakszn ya da batan savma bir gnderme yaparak gerekelendirmeleri bekleniyor. Zaman aralklar mantksal bir silsile halinde deil, sadece yan yana konuyor; art arda gelilerinde nceden belirlenmi bir mantk yok; herhangi bir deimez kural ihlal etmeden kolayca yer deitirebiliyorlar; zaman srekliliini oluturan par9. A.g.y., s. 216. 88 SYASET ARAYII

alar ilkesel olarak birbirleriyle deitirilebiliyor. Her ann kendi kendini merulatrmas ve olas en byk tatmini sunmas gerekli. te yandan, arzunun ve haz verici duyumun dorua ulat an yaanan byk mutluluun ortaya kma olasl her an iin ayn. Tatmin edici deneyim mahalleri olarak, anlarn birbirinden fark yok. Hemingway'in nl "Balk avlamann zaman baka, alar kurutmann zaman baka" vecizesi, postmodern deil tipik modern bir kodun rnyd. Yukardaki akl yrtmeden kan sonu u: Ge-modern ya da postmodern duruma gemek -seenekler gndeminin bileiminde daha fazla sz hakkna sahip olma ya da seme kodunu daha iyi mzakere edebilmek anlamnda- daha fazla bireysel zgrlk getirmedi. Yalnzca bireyi siyasi yurttatan piyasa tketicisine dntrd. Sic-ferheit'm bileenindeki kayplar en az modernliin "klasik" safhasndaki zgrlk kayb kadar gerektir; ge-modern ya da postmodern dnemde sz konusu bileenlerin kayb karlnda kazanld iddia edilen zgrlk de byk lde yanlsamadan ibarettir. Gelgelelim, gndem-ve-kod belirleme srelerinin u ya da bu lde grnmez olduu ve bu srelerin rnlerinin bireye bir emir olarak deil de "reddedilemeyecek bir neri" biiminde ulat bir ortamda bu yanlsamann maskesinin indirilmesi mmkn olmamtr. Koda gsterilen itaat kendi kendine yaplan davran klna girmi; zgrlk-szlk inesindeki gereksizleen bask zehri karlp atlmtr. zelle Kamusaln Bulutuu Yer Failler kendi iradeleri hilafna davranmaya zorlandklarnda; kendi isteklerine gre davranamadklar ve kendilerini istemedikleri eyler yaparken bulduklar iin ac ektiklerinde, zgrlkszlk bask haline gelir. Gelgelelim, her trl zgrlkszlk baskc bir ey olarak yaanmaz; ne kendisinin oluturduu ne de

kendisinin setii kural ve emirleri izlemek ounlukla can skc ya da ackl bir durum gibi gelmez insana. Her trl rutin davranta dikkate deer bir zorlama, yani zgrlkszlk unsuru bulunur; ama rutin, brakn zorbaca grlmeyi, genelde son derece tatmin edici olan emniyet ve sadelik hislerinin temelini oluturur. zgrlkszlk durumu yaps gerei iftdeerli-dir. Bu da btn iktidarlarn iini, disiplin ve buyruklarna uyulmasn salama iini ok kolaylatrr: obann iktidar her zaman bask snFAL ARAYII 89

rnda gezinir, ama ou zaman sr tarafndan -emniyetli ve gvenli gndelik rutinin gvenilir teminat olarak grlp- kranla karlanr, hatta bilhassa istenir. Sosyoloji blmlerinin birinci snflarnda okutulan ou ders kitabnn da belirttii gibi, toplumsallatrma insanlar yapmak zorunda olduklar eyi kendi istekleriyle yapmaya ikna etmekten ibarettir. Yine de, ister baskc ve itici, ister iyicil ve rahatlatc bir ey olarak grlsn, her trl zgrlkszlk yaderklik anlamna gelir; yani insann baka birinin kural ve emirlerini izledii durum anlamna; bir acentalk durumu, yani eylemde bulunan kiinin baka birinin iradesinin taycs olduu bir durum anlamna gelir. nsanlar bu yabanc iradeye hn duyabilir ve aldatma ya da isyan etme frsat kolluyor olabilirler; istemeye istemeye de olsa hibir kar koyma abasnn ie yaramayacan kabul edebilirler; eylemlerinin sorumluluunu baka birinin almasndan ve kendilerini o sala zararl seme ve karar verme zorunluluundan kurtarmasndan memnun olabilirler; hatta yaptklar ve yapmay srdrdkleri eyin zorlama altnda yapldnn farknda bile olamayabilir ve gnlk ilerini srdrmenin baka bir yolu olabileceini hi dnmemi olabilirler. Btn bu durumlarda faillerin zerk olmadklar gerei bakidir: Davranlarna yn veren kurallar kendileri oluturmadklar gibi, kk ya da byk seimler yaptklar zaman tarayp tartacaklar alternatifler kmesini de kendileri kurmamlardr. Zamanmzn en byk siyaset felsefecilerinden Cornelius Casto-riadis, lmnden ksa bir sre nce, 22 Mart 1997'de yapt son konumada, zerklik ynndeki tayin edici admn, eski Yunanllarn yasalarnn bana edoxe te boule hai to demo ("Bu, konseye ve halka iyi grnmektedir") ibaresini koymalaryla atldn ileri sryordu.10 Dikkatimizi ekiyordu Castoriadis: "iyidir" deil "iyi grnmektedir". zerklik alan kesinlik alannn bittii yerde balar. nsanlar zerk ya da kendilerinden emin olabilirler - ama ayn anda ikisi birden olamazlar. Yunan formln bu denli srad, hatta devrimci klan ey, kendisinden nceki btn toplumlarn ve sonraki ou toplumun, ilan edip uygulamaya koyduklar kurallarn iyi olduunu ve bu yzden de onlara itaat edilmesi gerektiini sylemi olmalardr. Bu dier top10. Bkz. Comelius Castoriadis, "L'individu privatise", Le Monde diplomatique. ubat 1998, s. 23. 90
SYASET ARAYII

lumlar -Helenik ve modern birka istisna dnda neredeyse bilinen btn toplumlar- yaderk toplumlard, yani u tr toplumlar:
Kendi kurumlarn ve anlamlandrmalarn tabii ki kendileri yaratan, ama bu zyaratm da, toplumd bir kaynaa -en azndan, etkin mevcut kolektivitenin etkin faaliyetine dsal olan bir kaynaa, mesela atalara, kahramanlara, tanrlara, Tanr'ya, tarihin ya da piyasann yasalarna- isnat ederek gizemliletiren toplumlar. Bu yaderk toplumlarda, toplumun kuruluu bir anlam kapanm iinde cereyan eder. Eldeki toplumun formle edebilecei btn sorular kendi muhayyel anlamlandrmalar iinde bir cevap bulabilir; formle edilemeyenler ise o toplumun mensuplar iin yasak olmaktan ok, zihinsel ve ruhsal adan sorulmas imknsz sorulardr.11

unun altn izelim: Bunu ister bilsinler ister bilmesinler, bu bilgiyle birlikte yaamaya ister hazr olsunlar ister olmasnlar, btn toplumlar zerktir (btn toplumlar kendi kurumlarn kendileri yaratr, ya da en azndan onlar canl, iler ve etkin durumda tutarlar), ama bunu sadece bazlar, aslnda ok az ak ak kabul eder ve nemli sayar. Belki de toplumlar yaderk ve zerk diye deil de (zira "yaderk" bir toplumdan sz edilirken, birok toplumun tasarlayarak ya da gyaben yapt zerini kapama ilemi dolayl olarak da olsa onaylanm olur), an sich [kendinde] zerk ve fr sich [kendi iin] zerk toplumlar diye ikiye ayrmak daha iyi olur. Bu iki tr toplum arasndaki fark, zerklik farkndalnn var ya da yok olmasndan ve bu farkndaln toplumun gndelik ileyii iinde kurumsallatrlma derecesinden kaynaklanr. Toplumu fr sich zerk hale getiren ey, insan kurumlarnn kanlmaz olarak insan kkenli olduklarnn kefedilip aka kabullenilmesi ve bylece bu kurumlarn iyi ve kt yanlar iin kolektif sorumluluun stlenilmesidir. (Tpk bireyi sahiden zerk -yani fr sich anlamnda zerk- klan eyin, kendi yaptklarnn iyi ve kt yanlarndan kendisinin sorumlu olduunu kabullenmesi olduu gibi.) zerk -yani, zbilinli olarak zerkolmann sonucu, toplumun kurumlarnn u anki hallerinden farkl, belki de daha iyi olabileceklerinin ve ne kadar eski veya baka alardan saygdeer olursa olsun mevcut hibir kurumun aratrlmaya, yeniden incelenmeye, eletiriye ve yeniden deerlendirilmeye kar bakl olduunu iddia edemeyeceinin farkna varmaktr.
11. Cornelius Castoriadis, "Democracy as procedure and democracy as regime", Constellations, 1/1997, s. 4.
FAL ARAYII

91

Fr sich zerk olmak, toplumun tarihselliinin, ama her eyden nce de sregiden, daimi tarihselliinin farknda olmak anlamna gelir. Kapanm mitinin rtlmesi anlamna; ama ayn zamanda da gemi zmlerin kutsal

ve dolaysyla dokunulmaz miras tarafndan ya da ulald zaman kendi kendini sorgulamaya ve kendi kendini dzeltmeye son vermeyi hakl karacak -hatta mecbur klacak-ideal bir kusursuz toplum modeli tarafndan kapatlmann, imdi ve her zaman, cesurca reddedilmesi anlamna gelir. Gerekten zerk bir toplum kendi projesinin biimi dnda herhangi bir biim altnda va-rolamaz: Yani, tek amac ve varlk nedeni olarak nceden verilmi bir mutluluk modelini kabullenmeyen, kapsam srekli genileyen bir kendi kendini inceleme, eletirme ve dzeltme zgrln benimseyen bir toplum olarak varolabilir. Bu ekilde anlalan bir zerk toplumun yaps gerei krlgan bir insan birliktelii biimi olduunu syleyebiliriz. Ancak, bu krlganlk, insan varoluunun yine benzer biimde yapsna zg, kanlmaz krlganlyla iyi uyuur. zerk toplum btn yaratmlarnn bnyevi lmlln ak ak kabul eder ve bu seilmemi krlganlktan kendini srekli dntrme, belki ayn zamanda da srekli iyiletirme ansn karmaya alr. zerklik, lmll lanetten ltufa dntrmeye uraan mterek bir abadr... Ya da yle diyelim isterseniz, insan kurumlarnn lmlln insan toplumunu srekli ayakta tutma daveti iinde kullanmaya ynelik cretli bir giriim... Zamanmzn en byk etik felsefecilerinden Hans Jonas, lmnden birka ay nce, "kiisel" lmszlk fikrinin z itibariyle paradoksal ve kendi kendini rten bir fikir olduuna dikkat ekmiti.12 Kiisel lmszlk, dnlebilecek bir ey olsayd bile, insan hayat iinde sahiden deerli olan her eyi dnlmesi ve yaplmas imknsz hale getirirdi; aknln ve dolaysyla btn deerlerin ardnda yatan ey kiinin lmlldr. Bu su gtrmez gerek lmll bir ltuf haline getirir. "Burada sadece ksa bir sre iin bulunduumuz ve mrmze mzakereye ak olmayan bir snr konduu bilgisi, her birimizi, gnlerimizi sayl ve nemli klmaya zendirdii iin zorunlu bile olabilir [italikler bana ait - Z.B.] Her gnmzn nemli
12. Bkz. Hans Jonas, "The burden and blessing of mortality", Hastings Center Re-port, 1/1992. Aktaran Carlo Foppa, "L'ontologie de Hans Jonas la lumiere de la thdorie de l'volution", Nature et descendance: Hans Jonas et leprincipe "Responsabilite" iinde (Cenevre: Labor et Fides, 1993), s. 55-8. 92
SYASET ARAYII

olmas ve bir gnn kendisinden nceki ve sonraki gnlerle ayn olmamas -olamamas, olmasna izin verilmemesi- bu bilgi sayesinde mmkn olur. Dourganlk, yaratclk, hayalgc btn bunlar ancak lmllk balam iinde anlamldr; hayat yaamaya deer klan bu balamdr. Ve buradaki "hayat" sadece insan bireyinin kiisel hayat deil, insan trnn ve onun iinde varkalan her kolektivitenin kalcldr. Jonas u hkm verirken kendi hayat deneyiminden yola kyor:
Grsel ve iirsel sanatlara ynelik doutan gelme duyarllm u yal halimde bile fazla krelmi deil, sryor; sevmeyi rendiim ve birlikte bydm yaptlar beni hl duygulandrabiliyor. Ama zamanmzn sanat bana yabanc, onun dilini anlamyorum ve bu bakmdan kendimi imdiden dnyaya yabanc hissediyorum.

Bireylerin yeniden genlemesine sadece peri masallarnda ve bilimkurgu hikyelerinde rastlandndan ve "yeni batan balamak" (hele ki "balang noktasna dnmek") uyandmz an yokolup giden bir dten ibaret olduundan, insan toplumlar genliklerini ancak bitimsiz bir yeni balanglar dizisi iinde koruyabilirler. Dnyann yznn srekli yenilenip tazelenmesi mucizesinin deimez kayna, doumun "doal bir tamamlaycs" olarak lmllktr; insanln genlii ve yaratc gc bakidir, tek tek insanlarn yalanmas bunu deitirmez.
Yaayan her ne varsa lmesi gerekir buyuran evrim teriminin kendisi bile bireyin sonluluunun oynad yaratc rol aa karyor zaten... Balanglarn srekli yenilenmesi, ki bunun bedeli de sonlarn srekli yenilenmesidir, insanl skntya ve rutine batmaktan korur, ona hayatn kendiliindenliini koruma ansn verir.

Toplumlar seeneklerini, lmlle ramen deil, lmllk sayesinde sonsuza kadar ak tutabilirler. Seenekleri ak tutmak rastlantlar ve rizikolar ho karlamak demektir. Ayn zamanda, u anda ne kadar zekice ve kusursuz grnrse grnsn, hibir zmn sonsuza kadar sremeyeceini ve bunun da iyi bir ey olduunu kabul etmek demektir. Toplumun srekliliini geici ve lml bileenler oluturur. Bunakla, uyuuklua, felce ve kaskat kesilmeye kar direnli, yaama kabiliyeti olan bir toplum, ancak toplumun kalcl ile tarihi iinde brnp terk ettii herhangi bir biim birbirine kartrlmad grece mmkn olabilir. Castoriadis'in zl ifadesiyle, "zgrlk snav [l'epreuve: ayn zaFAL ARAYII

93

manda deneme ve zorluk gibi anlamlara da gelen, semantik adan karmak bir szck] lmllk snavndan ayrlamaz... Hibir varlk -ne bir birey ne de bir toplum- lmll kabul etmeksizin zerk olamaz".13 lmll kabul etmek de btn yarg ve hkmlerin, bu yarglarn dayanaklarnn ve bu hkmlerin verilmesine yol aan ncllerin srekli sorgulanmas, yeniden incelenmesi demektir. Baka bir ekilde sylersek (Castoriadis'in kendisinin de baka bir balamda syledii gibi), lmll kabul etmek demek, kurumlarn ve anlamlandrmalarn fiili geerliliinin herhangi bir kalc zemini ve lmsz/sonsuz/zamand temelleri olduunu inkr etmek demektir; bu geerlilik, gemiteki zerk yarglarn bir tortusundan ibaret olduu halde, yine de daha kalc olma hevesine kaplarak kendi doasnn zerkliini "yaderkletirme"ye alr. Fiili geerlilik, kendisini akln kesinliinin karsna yerletiren kurumsal ataletin rndr; fiili geerlilik bir lm nsezisi ve nbe-lirtisidir - ya da kendine lm model alan hayattr. Kalc olabilen toplum, ancak meru

geerlilii -dnce ve mzakere srecinin rn olan ve bundan baka bir ey olmadn bilen geerliliionurlandrabilir. Fiili geerlilik verili iken, meru geerlilik her zaman bir grevdir, henz yerleiklik kazanmam, aranan ve hibir zaman "mutlak olarak", btn zamanlar iin geerli olacak biimde bulunamayan bir eydir. Fiili geerlilik, tam da o ilk gnah iledii, yani kendi geiciliini ve lmlln inkr ettii (ya da unuttuu) iin lmek zeredir. Meru geerlilik ise, kendi geiciliini ve sreksizliini kabul etmesi sayesinde sonsuza kadar hayatta ve bereketli kalr. Bu yzden meru geerlilik aray eletirel dnme arsnda bulunur ve kendisi de dahil hibir eyi bu eletirellikten muaf tutmaz. Btn o mutlak ve nihai temel savunucularnn gzde argman olan "sonsuz gerileme" sulamasn kendinden emin bir biimde savuturabilecek tek insani yetidir eletirel dnme. Sonsuz gerileme -eski temelleri skp en az onlar kadar geici baka temeller iin yer ama ii esnasnda ina edilen temelleri kullanma-, geici varlklarn bir araya gelip bir kalclk oluturmalar paradoksunun tezahrlerinden biridir sadece. Sonsuz ilerlemenin teki yzdr. Eletirel dnme,
13. Bkz. "Le delabrement de l'Occident", Cornelius Castoriadis'in Olivier Mongin, Joel Roman ve Ramin Jahanbegloo ile yapt ve ilk kez Esprit dergisinin Aralk 1991 saysnda yaymlanan sylei. Biz alnty uradan yaptk: Cornelius Castoriadis, La Montee de l'insignifcance (Paris: Seuil, 1996), s. 65. 94
SYASET ARAYII

-tpk hayatn kendisi gibi- temelleri olmayan ama onlara ihtiya da duymayan ve bu yzden de ne ie yaradn soran sorularla -"Hangi yetkiyle?", "Ne iin?" ya da "Ne adna?" gibi sorularla- karlatnda brakn zr dilemeyi, kendini hakl karma ihtiyac bile hissetmeyen bir insani faaliyettir. Eletirel dnmenin klavuzu, insani kurumlarn ve anlamlandrmalarn meru geerliliini inceleme ihtiyacdr; ancak eletirel dnme, kendi i itkisi dnda temellerden yoksun olduu gibi bir hedef noktasndan da yoksundur. Ne hazr bir kurallar listesinin ne de yola k noktasndan nce belirlenmi bir telos'n ipotei altna girmez (girmeyi reddeder). Yoluna devam ederken kendi temellerini ve hedeflerini kendi ina eder ve kendi sker. Eletirel dnme her trl sahici siyasetin zdr (siyaset, salt "siyasi olan"dan -yani iktidarn uygulanmasyla ilgili olandan- ayr bir eydir). Siyaset, fiili geerlilii ile vnen kurumlar meru geerlilik snavna tbi tutmaya alan etkin ve pratik bir abadr. Demokrasi de, ayrc kimliini dnceden alan bir eletirel dnme mahallidir. Bir kez daha Castoriadis'ten alnt yaparak, siyaseti yle tanmlayabiliriz:
arzulanr kurumlar ve -ak ve net bir biimde srdrlen kolektif faaliyete baml toplumsal kurumlarn olabildiince kendi kendini kurduu bir rejim olarak- demokrasiyi yenileyip onarmayla ilgili ak ve net faaliyet. Bu kendi kendini kurma iinin durmayan bir hareket olduunu ve "mkemmel bir toplum"u deil (mkemmelen anlamsz bir ifadedir bu), mmkn olduunca zgr ve adil bir toplumu amaladn eklemeye gerek yok. Bu, zerk bir toplum projesi adn verdiim ve baarl olmak iin demokratik bir toplum kurmak zorunda olan harekettir.14

Bu szler tabii ki "reel" siyaset ve demokrasiyi, szcleri tarafndan "demokratik" olarak adlandrlan toplumlarn ve genelde siyaset diye sunulan ynetim srelerinin zelliklerini betimlemiyor; siyasetle demokrasinin ideal tipini dile getiriyor. Gnmz toplumlar zerk bir toplum modelinden ne kadar uzaksa, reel siyasetle demokrasi de ideal tiplerinden o kadar uzaklar. zerk toplum gnmz pratiinde olsa olsa bir proje olarak bulunuyor ve btn projeler gibi dntrmesi beklenen gereklikler onun en gl hasm. Castoriadis'in toplumsal zerklik ltne uygun bir siyasetin en nde gelen zellikleri olarak adlandrd "aklk ve netlik", bu lte uyan her trl dn14. Castoriadis, "Democracy as procedure", s. 4-5. FAL ARAYII 95

ce ve faaliyetin ancak "gelenek"in salad bilisel ereve iinde yaplabilecek olmas yznden srekli engellenmekte ve bunlardan srekli dn verilmektedir; nk "gelenek, gelenein meruluu sorusunun sorulamamas demektir".15 Ama gelenek iinde tohumu atlan ve doup ekillenecei baka hibir yere sahip olmayan zerk dnce ve davran bu sorular sorulmakszn ilerleyemez. Kendinden hibir zaman yeterince emin olmayan insan aklnn kendi dnda temeller arama ve bu temelleri kendi meru hedefleri listesinden karma ynndeki doal eilimine kar kan zerk dnce, kararlln, kendi ak ya da rtk varsaymlar da dahil olmak zere herhangi bir dnce kurgusunu eletirel tasarsnn dnda brakmay reddederek kazanr. Bu denli kapsaml bir grev yldrc bir ey olmaldr. zerk akl srekli bir yaratm durumu iindedir, ortada snanm ve gvenilirliini kantlam olduunu dnp gvenebilecei ne bir yol iareti ne de bir reete vardr. "Hibir sorunun nceden zme kavuturulmu olmamas" her trl sahici zerkliin olmazsa olmaz kouludur. "yi olan, doru drst bilinmeyen ve belirsiz koullar iinde yaratmak zorundayz. zerklik projesi ama ve klavuzdur, fiili durumlar bizim admza zmez."16 zerk akln vermeyi inatla reddettii (ve zerk kaldka da veremeyecei) bir ey varsa, o da mutlu bir son -iyi bir zm- garantisidir. stelik, belirsizlik bir zme ulaldktan sonra da ortadan kalkmaz. Yaderk kuzeninin tersine, zerk akl gemile gelecek arasnda net bir ayrm yapmaz; gemi de imdiki eylemlerimizin gelecekteki sonular kadar belirsiz, tamamlanmam, bitmemi ve yeniden incelenmeye aktr (er ya da ge yeniden incelenecek ve halihazrda ona atfedilen kimlikten farkl olduu gsterilecektir). Belirsizlik, ve daha da

beteri snrsz bir belirsizlik, hem projelerin hem de hareket zeminlerinin belirsizlii, zerk akln srekli iinde bulunduu bir durumdur. zerk akln gc ve zayfl ayn kkten kaynaklanr. Bu akl insann mitsiz garanti arzusunu hor grr. Bu kadar ok insan, bu kadar sk hnlandrmasnn nedeni de budur. Zayflklar yaderk hasmnn elini glendirir; mutlak temellere ve pratik kodlarna duyulan susuzluk kolayca giderilemez, hatta zerk akln sunduu zgrlk ve
15. Cornelius Castoriadis, "Pouvoir, politique, autonomie" (ilk kez I988'de yaymlanm), Le Monde morcele (Paris: Seuil, 1990), s. 130. 16. Cornelius Castoriadis, "Fait et a faire", Revue Europeenne des Sciences Sociales, Aralk 1989. Buradaki alnt u metinden yapld: "Done and to be done", ev. David Ames Curtis, The Castoriadis Reader iinde (Oxford: Blackvvell, 1997), s. 400. 96
SYASET ARAYII

belirsizlik kokteylinden alnan her yudumla birlikte ounlukla daha da artar. zerk akln ans, onu kullanacak olanlarn varolusal durumuna baldr. Ama bu bamlln doas, ortak sosyolojik saduyunun sylediinin tam tersiymi gibi grnmektedir. Bu saduyunun hilafna, zerk akln arsna kulak verilmesi ve onu kullananlarn saflarnn genilemesi ans, zerk akln verdii mesajn hitap ettii insanlarn deneyimlerine uygunluk derecesiyle doru orantl olarak artmaz. nsanlarn, zerkliin kalk borusu kendi gnlk hayatlarnn gerekliklerine ne kadar tekabl ederse, ona o kadar can gnlden kulak vermeleri midi ok dktr. Gvensizlik hisleri derinletike, kulaklarn ters yne -yeni yaderkliin vaatleri ynne- dndrmeleri daha muhtemeldir. "zerklik projesi "ni en ekici, ortaya kacak sonulardan nceden emin olmadan eyleme geme anlayn en hazmedilir bulacak olan insanlar, kendilerini gvende hisseden ve kendi hayatlarn kontrol ettiklerini dnen insanlar olacaktr byk olaslkla. Dolaysyla, zerklik mesajnn ona en ok ihtiyac olanlara sadece bir aydnlanma, eitim ya da propaganda abas yoluyla ulatrlmas pek mmkn deildir. inde bulunulan varolusal glkte daha derinlere inen bir reform yaplmas gerekir. zerkliin anahtar filozoflarn elinde deildir. zerkliin yazgs, byk lde, siyaset tarafndan belirlenecektir. Agora Saldr Altnda: ki gal "zerklik projesi" ift ynldr, baka trl de olamaz: zerk olmak iin toplumun zerk bireylere ihtiyac vardr; bireylerse ancak zerk bir toplum iinde zerk olabilirler. Bu durum, genelde siyaset teorisinin, zelde de demokrasi teorisinin, zel ve kamusal alanlar arasndaki ayrma ve bu alanlarn karlkl bamszlna gsterdii ilgiye phe drr. Her iki teorinin de merkezinde yatmas gereken ey, bu iki alan arasndaki ba, karlkl bamllk, iletiimdir aslnda. Kamusalla zel arasndaki, bu teorilerin izmeye ok zen gsterdikleri snra, lkeler arasndaki sk skya korunan, ncelikle snr ar trafii yavalatp snrlandrmay ve yasad yolcular ayklamay amalayan snrlar model alnarak deil, bir arayzey olarak baklmaldr. zel ve kamusal alanlar arasndaki ayrmn kkenleri antik dnemdedir; bu ayrmn kkleri Yunanca'daki oikos, hane i\z polis'in bFAL ARAYII

97

tn yelerini etkileyen meselelerin ele alnp zme baland ecc-lesia, siyaset alan arasndaki ayrmdadr. Ama Yunanllar oikos ile ecclesia arasna bir alan, ikisi arasndaki bir iletiim alan daha eklemilerdi; bu alann en nemli rol zelle kamusal birbirinden ayr tutup her ikisinin de toprak btnln korumak deil, ikisi arasnda przsz, srekli bir ak olmasn salamakt. Bu nc, ara alan, yani agora (Castoriadis'in deyimiyle, zel/kamusal alan) iki ucu birbirine balyor ve bir arada tutuyordu. Agora, yelerinin gerek zerkliine dayanan gerekten zerk bir polis'in korunmasnda can alc bir role sahipti. O olmadan, ne polis ne de yeleri ortak iyilerinin anlamna ve onu elde etmek iin ne yaplmas gerektiine karar verme zgrlklerini koruyamazlar, hatta hi elde edemezlerdi. Fakat zel/kamusal alan, iftdeerli her ortam ya da sahipsiz toprak (daha dorusu, birok sahibi olduu iin sahiplii tartmal toprak) gibi, diyalog, ibirlii ve uzlama mekn olduu kadar, srekli bir gerilimin ve ekimenin yaand bir blgedir de. Agora'ya saldrmann, btnln tehlikeye drmenin ve oynad rol arptmann ya da tamamen ortadan kaldrmann, toplumun ve bireysel yelerinin zerkliini silme sonucunu yaratan iki yolu vardr. Bunlardan biri "modern proje"de derinlere gizlenmi, ama u sralar sonuna yaklaan yzyln kanl tarihinde iyice gze arpm olan totaliter eilimdir, iki devasa totaliter deneyimin ve bunlarn daha soluk ama onlar kadar irkin birok kopyasnn ans, yzyl dnm kuanda hl tazedir. Bu annn zamanmzn siyasi imgelemi zerinde asl durmas ve dier tm tarihsel anlar gibi ayn zamanda hem bir lanet hem de bir ltuf olmas alacak bir ey deildir. Gnmzdeki "sivil toplum" (agora'nn ada edeeri olduu farzedilir) modellerinin ou, bu annn glgesinde biimlenmilerdir. Bu an, bizi gnmz agora'snn zerinde dolaan lmcl tehlikelerden birine kar alarma geirirken, dier tehlikeleri nemsememeye de itebilir ki bu tehlikelerin gerek doas ve ncelikle de, insanlk durumu iin yol atklar gerek sonular henz tam olarak ortaya kartlm deildir. Totaliter eilim, Hannah Arendt'in veciz tanmyla, "insanlar gereksiz klma" eilimidir: Kendi gdleri, dnceleri, tercihleri ve dleri olan ayr varlklar olarak, her insann indirgenemez benzersizliini ve kendine zgln unutan her trl snflandrma abasn bertaraf etme anlamnda "zel" varlklar olarak bireyleri bir kenara atlabilir, lzumsuz eyler haline getirme eilimi.
98

SYASET ARAYII

Gizli polisin baz acayip zellikleri, totaliter gizli polise zg acayiplikler olmaktan ok totaliter toplumun genel zellikleridir. Bylece, pheli kategorisi totalitarizm durumunda toplumun tamamn kapsar; resmi olarak belirlenen ve srekli deien izgiden sapan her dnce, hangi insan faaliyeti alannda ortaya karsa ksn, phelidir. Srf dnme yetenekleri yznden, insanlar tanm gerei phelidir ve bu phe rnek davranlarla giderilemez, zira insann dnme yetenei ayn zamanda fikrini deitirme yeteneidir de.

Totaliter eilim, zel alan, bireyin kendi kendini oluturduu ve kendi yolunu kendisinin izdii alan topyekn yok etmeyi, zel olan kamusal olan iinde kesin olarak, geri dndrlemez bir biimde eritmeyi amalar. Ama bireylerin dnmesini durdurmak deil -zira standartlarnz ne kadar fanatike olursa olsun bu imknszdr-, bu dnceleri gsz ve iktidarn baars ya da baanszlyla ilgisiz hale getirmektir. Totaliter eilimin en ucunda, kamusal iktidar ile zel bireylerden geriye her ne kaldysa onun arasndaki iletiim kanallar kapatlr. Diyaloga gerek yoktur, nk konuulacak bir ey yoktur: Teba iktidar ileri iin deeri olabilecek hibir ey syleyemez; artk iktidardakilerin de tebalann ikna etmelerine, onlarn fikirlerini deitirmelerine ya da onlara fikir alamalarna gerek kalmamtr. ktidarn monologu bile yava yava azalr ve sonunda kesilir. Yalnzca ters ters buyrulup "gnn emirleri" zikredilir, gerisi ise rutine artk hi dnmeksizin gsterilen itaate braklr. Rutinin mant ideolojinin yerini devralr; totalitarizmin "kusursuz dzen" dleri gren btn modernlerin hayalglerini etkileyen asl cazip yan mantkt ne de olsa -yerle irtibat olmayan, yzer gezer bir mantk, kendi zerinde odaklanan, kendi kendine gndermede bulunan bir mantk, artk maddenin kar koyuuyla engellenmeyen ve her trl gereklik testine kar bakl olan bir mantk. Arendt, Stalin'in de bunu kabul ettiini gsteren bir alnt yapar:
Dinleyici kitlesini tamamiyle etkisi altna alan ey [Lenin'in] fikirleri ya da hitabet gc deil mantn kar konmaz gcyd... [Bu mantk] ok gl bir ahtapot gibi sizi drt bir yandan yakalar, kendinizi onun kollarndan ekip kurtarmaya gcnz yetmez; ya teslim olmanz ya da tam bir yenilgiye uradnz kabul etmeniz gerekir. Sonra da u yorumu getirir Arendt: "Buz gibi akl yrtme" ve "mantn kar konmaz gc"yle gayet uyumlu bir biimde, iiler Bolevik ynetimi altnda arist bask dneminde kendilerine ihsan edilmi haklan bile kaybettiler; Alman halk da Alman ulusunun hayatta kalmas iin gerekli olan asgari gerekleri bile umursamayan bir sava halinin eziyetini yaad.17
FAL ARAYII

99

Totaliter eilim ideolojiye bir merdiven olarak ihtiya duyar, ama bir kez tepeye kp devlet iktidar haline dntkten sonra artk merdivene ihtiyac kalmaz. Gl bir yldz gibi totaliter eilimi gvensiz ve kark varolu magmasndan ekip karan o uzak ideal, ideolojinin egemenlii altndaki bir toplum hayali deil, -akl yrtmeyi, fikir mcadelelerini ve kar atmalarn mantnn gcyle ezmi olaca iin- ideolojiye ihtiya duymayaca gibi ona yer de brakmayacak bir toplum hayalidir. Byle bir toplumda, mantk akl yrtmenin yerine geecek; dank, kstah, isyankr ve reel bir toplumda zahmetli ve yorucu tmevarm, deney, snama ve denetleme srelerine ihtiya duyulurken burada tmdengelim yetecektir. Byle ideoloji-siz bir toplum vahi bir d ya da akln yitirmi bir kafada kulukaya yatrlm bir ideal deildir; totaliter eilim bu ideali kesinlik lkesine yaplan modern, fena-halde-modern hac yolculuuyla paylayordu. Btn modernist projelerde totaliter eilim uykudayd, hatta bazen de tamamiyle uyankt. Birok modernist entelektel -avangard mimarlar, sanatlar, romanclar ve airler- modern dzen dn radikalletirdi. Bu ryay paylayor ve gereklemesinin bu kadar uzun srmesine fkeleniyorlard. Daha fazla zaman harcamak iin bir neden yoktu onlara gre; modernlik partizanlar da dahil btn partizanlar gibi harekete gemek, imdi hareket gemek iin sabrszlanyorlard. ster istemez "mmknler sanat"n icra etmek zorunda olan siyasetilerin pragma-tik kayglaryla bal olmayan mimarlar ve kent planlamaclar, hele hele szcklerle alan mimar ve planlamaclar, sokakta olmasa bile yaz masalannn ve izim tahtalannn banda hayalglerini serbest brakabiliyorlard. Ama bu serbestlik sayesinde, modernliin ruhunu, dzen salama iinin karmakark gereklikleriyle yz yze olan herhangi bir siyasetiden daha btnlkl ve canl bir biimde ifade edebiliyorlard. Ancak ayn sebeple, dnce ile pratik arasndaki yank ve ihtilafn tohumlan da atlm oluyordu. Modernist sanatlara gre cretli olan, siyasetilere gre elverisizdi; sanatlara gre tutarllk olan, siyasetilere gre hoppalk ve sorumsuzluktu. Modernist sanatlar (ve, daha genelde, modernist fikirler) ile modern iktidarlar arasnda ite byle acayip ve kafa kantrc bir iliki -iftdeerli, etrefil, izofrenik, Hassliebe [nefret/ak] trden bir ili17. The Origins ofTotalitarianism (Londra: Andre Deutsch, 1973), s. 430,472; Trk-esi: Totalitarizmin Kaynaklar, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996-8). 100
SYASET ARAYII

ki- vardr. Kuvvet, g ve zellikle de uygulamann gcne duyulan -ve mevcut btn glere kar hissedilen hayal krkl ve hnla dolu uzun dnemlerle sk sk yer deitiren- hayranlk ve istek; ekicilik ve iticiliin uygunsuz bir karm (yce-ve-gl olan'a duyulan sevgi her zaman biraz phe, nefretse her zaman biraz hayranlk ierir). Sevgi karlksz kalmaya mahkmdu, ama nefret ihanete uram n ektii azaplarn btn semptomlarn tayordu (ama sevilenin ihaneti bir yandan da sarho ediyordu onu). Bu zmsz iftdeerli-liin kendini modernist sanatlarn tarihine naketmesinin birden fazla nedeni vard. Modern dnrlerin ounluu, en bata da modernist sanatlar, suu, oktan geride kalm det ve aralara

bal olmay srdren ounlua; avangardn sunduu ufuklara ayak uydurmay beceremeyen ya da istemeyen, modas gemi zevkleri olan insanlara (yani modernist dilde, zevksiz insanlara) yklyorlard. Byle iren ve aalk insanlar kolektif bir burjuva imgesi iinde bir araya getirip zevksiz damgas vuruyor ve onlar kaba, baya, kltrsz ya da yzeysel olarak grp yerin dibine batryorlard. Byle algladklar dmana, sanatsal yargda bulunma hakkn vermeyi reddediyorlar ve zaten doru drst yarglarda bulunma yeterliliine sahip olmadklarn dnyorlard. Saysal olarak gl, ruhsal olaraksa baya ve vasat olan byle bir dmandan gelen her trl yarg ancak geri kalm ve modas gemi olabilirdi; brakn bugn zerinde balayc bir etkisi olabilecek bir otoriteyle konuma hakkn, varolma hakkn bile kaybetmi olan gemiin ifadesi olabilirdi. Tembel, disiz, uysal demokrasilerini ve bu demokrasilerin eitlik, zgrlk ve zgrlkte eitlik (onlara gre bu sadace vasatln egemenliine yol aabilirdi) fikirlerini, kaba saba ve cahil insanlarn hak iddialarn merulatrp pekitirmekle suluyorlard. Ortega y Gasset'in belirttii ve ondan sonra birok kiinin de tekrar ettii gibi, "kendisinin ortalama olduunu bilen ortalama kafann, ortalamann haklarn ilan edecek ve istedii her yerde dayatacak gvene sahip olmas" demokratik rejimlerin suuydu. "Herkes gibi olmayan, herkes gibi dnmeyen kimse, ortadan kaldrlmay gze alm demektir."18 Edvvard Timms, yirminci yzyl ba entelektellerinin niteleyici
18. Ortega y Gasset, The Revolt of the Masses (spanyolca'da ilk bask 1930) (Londra: Unwin, 1972), s. 14; Trkesi: Ktlelerin syan, ev. N. Muallimolu (stanbul: Birleik, 1996). FAL ARAYII 101

zelliklerinin "dnyay sadece yorumlamay deil, deitirmeyi daha nce hi rastlanmam lde kendilerine dert edinmeleri" olduunu belirtmiti; dnyay deitirmek iin iktidara, hem de yle sradan bir iktidara deil ok byk, kendinden emin ve kararl bir iktidara ihtiya duyulduunu biliyorlard. Ancak ihtiyatl ve korkak burjuvazinin kumana gre kesilmi liberal-demokratik siyasetin bu tr bir kararlla sahip olabileceinden mitlerini giderek kesmilerdi. Bu yzden birok modernist dnrn ve avangard sanatnn "kendilerini toplumsal protestonun ve kltrel dnmn bafailleri olarak grmeye balamalar" hi artc deildi; ateli bir biimde, tpk kendileri gibi radikal ve sabrsz olan ve yine kendileri gibi deiimin kaplumbaa hzyla ilerlemesinden nefret eden, ama ayn zamanda btn toplumsal gereklikleri sahiden ve iyice elden geirmeyi vaat eden siyasi gler aramalar da artc deildi. Bolevik Devrimi ve Mussolini' nin Roma Yry "bu dnemin nde gelen Avrupal yazarlar zerinde dikkate deer bir hayranlk yaratmt... En zeki kafalarn ou daha radikal zmler vaat eden ideolojilerin ekimine kaplmt... Kardee dayanma ve kolektif eylem vizyonlar sunan bu yeni sistemler gzalc ve dinamik grnyordu".19 Jules Benda'nn partizanlamama, siyasi mesafe ve tarafszlk arlarna ok az modernist kulak ast. Ama siyasi yelpazenin lml merkezini iine sindirebilenlerin says daha da azd. ou, devrimci sloganlar arasnda kendini evinde hissediyor; iddet arlarn ho karlyordu. Hannah Arendt, gereklie ve onu savunan "burjuva siyaseti "ne kar giriilen modernist isyan buruk bir dille sularken, Ernst Jnger'i (Jnger, Dnya Sava'nda yaplan kym, savan "elik frtnalarTyla btn hayat dokusunun deiecei umuduyla selam-lamt) ve Thomas Mann'n "dikkatle seilmi" szlerini (Mann sava "cezalandrma" ve "arndrma" olarak betimleyip "aire esin veren eyin zaferlerden ok, savan kendisi olduu"na dikkat ekmiti) anar. Arendt okuru yle uyarr:
Sava ncesi dneme ve sonraki onarma giriimlerine ynelik (Nietzsche ve Sorel'den Pareto'ya, Rimbaud ve T. E. Lawrence'dan Jnger, Brecht ve Mal-raux'ya, Bakunin ve Neayev'den Aleksander Blok'a birok entelektelde rastlanan) bu iddetli tatminsizlii sadece nihilizm patlamalar olarak damgalamak,
19. Edward Timms, "Treason of the Intellectuals? Benda, Benn and Brecht", Visions andBlueprints: Avant-garde Culture and Radical Politics in Early Twentieth-century Eu-rope iinde (Manchester University Press, 1988), s. 18-9.
102 SYASET ARAYII

tamamen burjuvazinin ideolojik bak as ve ahlaki standartlarnn igali altndaki bir toplumda tiksintinin ne kadar hakl bir tepki olabileceini gzden karmak olur. Ama bu "n kuak"n, kendi setikleri manevi atalarnn tam tersine, kendilerini, btn bu sahte gvenlik, sahte kltr ve sahte hayat dnyasnn harabe haline geldiini grme arzusuna btn btne kaptrm olduklar da dorudur. Bu arzu o kadar bykt ki, yaratt etki ve kulland belagat asndan, Nietzsche'nin yapmaya alt "deerleri dntrme", Sorel'in yazlarnda iaret edilen siyasi hayat yeniden rgtleme, Bakunin'deki insan sahiciliini canlandrma ya da Rimbaud'da grlen egzotik maceralarn safl iinde tutkulu bir hayat ak gtme gibi daha nce sarfedilen btn gayretlerden daha ar basyordu. Gzn krpmadan ykma, kaos ve harabe, bu halleriyle en st deerlerin haysiyetini kazanyorlard.20

Modernist ruhlar, merkezi hzla klen ve radikal kanatlar gittike glenen iki sava aras Avrupasnn "protototaliter atmosferi "nde zgrce soluk alyorlard. Baz sanatlar -mesela Gottfried Benn, Ezra Pound, Marinetti ve Celine- kan dkmeyi, ykmay ve "byk annma"y vazeden faist sa tercih etmekteydi. Spengler gibi, sava ve iddete "insan varoluunun stn biimi" diye gzellemeler yazyorlard. Jnger "btn gc iinde hayat" sadece savan ifade edebileceine inanyor, liberal demokrasinin ufak, gereksiz hrgr yerine ordularn izdii "kahramanca rya manzaras"n geirmeyi neriyordu. Arthur Moeller van der Bruck (Hitler'in devleti onun bir kitabnn baln kendisine isim yapmt), Werner Sombart, Oth-mar Spann ve Cari Schmidt gibi mehur isimleri de ieren kalabalk bir milliyeti dnrler grubunun kararl ve acmasz gce duyduu hayranlk da daha az deildi.21 Avangard hareketlerin ve okullarn baz baka yeleri (ounlukla galipler tarafndan, galip

kaldklar srece yazlan entelektellerin tarihine inanacak olursak, bunlarn says daha fazladr) ise, yozlam ve rm burjuva toplumunun uzun sredir beklenen sonunu getirmeyi ve insanlar tarihsel zorunluluun prangalarndan (tarihin, modern entelektel giriimin ruhuna son derece itici gelen, plansz, olumsal ve gaflarla dolu akna bu ad veriliyordu) kurtarmay vaat eden komnist kampta kendilerini daha rahat hissediyorlard. Ama radikal siyasetin ister sa ister sol eidini tercih etsinler, hepsi de korkaklktan, hayalgc yoksulluundan, yanl bilinten ve daha yumuak ikna yntemlerine itaat etmeyi reddettikleri
20. Arendt, The Origins ofTotatitarianism, s. 328. 21. Bkz. Peter Reichel, Der Schne Schein des Dritten Reiches (Frankfurt: Cari Han-serVerlag, 1991), 1. blm. FAL ARAYII
103

iin toplumsal gerekliklerin fkelendirici uyuukluu, ataleti, esneklii ve katl ile mcadele etme abalarn ketleyen baka her eyden bir rpda kurtulma olaslnn cazibesine ve ayartclna kaplmlard. Modernistler kendi hrslarnn byklne uyacak kadar kudretli gler istiyorlard ki grld kadaryla bu tarife yalnzca siyasi ular uyuyordu. Hibir parlamenter demokrasi, kaplarn modernist kalplerin aziz tuttuklar eylere ardna kadar amaya muktedir ya da istekli deildi. Renato Poggioli'ye gre, Philippo Tommaso Marinetti'nin Ft-rizmi, daha en batan beri, btn avangard hareketlerin kurucu zellikleri olan "aktivizm ve kavgaclk" sergiliyordu.22 Ftrisflerin, "modern bakentlerdeki okrenkli, oksesli devrim dalgalar" karsnda, o "srekli olu hali" karsnda gzleri kamayordu; onlara gre bu srekli olu hali, yreklerinde modernist fikirler tayan sanatlar tarafndan gerekletirilecek o yenilenme, "insan duyarllnn tamamen yenilenmesi" iin fena halde ihtiya duyulan ortam sunmaktayd. Doa hakkndaki iren ve sulugzl duygusallklar ve lirik "ben" takntsn -"yeni duyarlhk"a giden yol zerindeki en nemli iki engeli- reddetmek iin "Makine-nsan"n hakl ve uygun bir temel sunduunu dnyorlard. Btn bunlar da onlar, Kara Gmlekli-ler'in sokak yrylerinde hep bir azdan syledikleri marlar duyulmas gereken tek ses olarak grmeye, parlamento denen "laklak dkknlarTn datma ve "ben"in zayflklarn kitlelerin oluturduu kudretli, gl, ama sessiz ve itaatkr dalgalarda ykayp giderme vaadini onaylamaya itti. deologlar ve ideolojileri, totaliter eilimin iktidar merdivenlerini trmanmasna yardm ederler. deologlar, zel kayglarn kendilerini kamusal meseleler dzeyine kartma mcadelesi verdikleri ve mevcut ya da mstakbel iktidar sahiplerinin pronunciamento'lannn [askeri ayaklanma] kendilerini zel dertlere getirilecek kamusal zmler olarak sunmaya uratklar toplumsal alan olan modern agora'nm en szn saknmaz ve grltc sakinleridirler. Totaliter eilimin ilerlemesi iin en faydal, hatta belki de vazgeilmez olan ideologlar, agora'y, onu bu halde olmakla, yani ikyetler ve taleplerden oluan grltl, zaptedilmez ve karmakark bir pazar yeri olmakla sulamak iin kullananlardr. Bu ideologlarn ideolojilerinde agora, bir 22. Bkz. Renato Poggioli, Theory ofthe Avant-Garde (Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1968), s. 60-77. 104
SYASET ARAYII

kar yol ve are bulmak iin kendisine gelenlerin bana bu belalar zaten kendi sarmtr. Ayrca, kararl ve etkili eylemin nn kesmekle de sulanr agora; ortadan kaldrlmas ise, ikyetilerin en bata ona gelmelerine yol aan dertleri yok etmenin radikal yolu olarak grlp vlr. Bu tr ideolojiler tutunacak bir dal, bir umut arayan kulaklara tatl ve yattrc geliyor olmaldr; agora'nm zel -ve ayrlk yaratc-kayglar kamusal -ve birletirici- meselelerle ilikilendirmekte sk sk baarszla uramas yznden de ok daha tatl ve yattrc geliyordur. Hannah Arendt'in gzlemledii gibi, "hibir eyi ykmak, kendi zel hayatlarn gvenceye almaktan baka hibir ey dnmeyen insanlarn mahremiyetini ve kiiye zel ahlakn ykmak kadar kolay olmamt." Agora'y ktleyen ve aalayan entelekteller, insanlar kendi zel hayatlarndan baka bir eyi dnme yolundaki tek anslarndan ve ncelikle de -zamann gsterecei gibi- her trl mahremiyet ve her trl ahlakn tek gvenilir koruyucusundan mahrum brakarak, bu ykma zemin hazrlamlard. Ancak, sadk yol arkadalarnn tm koulsuz sevgileriyle iyi davranlar karlksz kalm, hatta kara, kahverengi ya da kzl gmleklilerin hepsi bunlardan dpedz nefret etmilerdir; rnein, Almanya'da "rasgele sreler"den nefret eden ve Zucht'a ynelik katksz bir coku duyan Gottfried Benn ya da Bolevik Rusya'nn, "skitliler ve Yeni Barbarlar" ven modernist air, ressam ve mimarlar, varolma hakkn doldurmu hibir eye kar acma hissi duymamay istiyorlard. Sevecen yaklamlar her yerde ayn nedenle nefretle karlanyordu. Romansn tek yanl, akn ise karlksz kalmasnn geerli nedenleri vard. Raymond Williams'n belirttii gibi, aralarndaki btn i ekimelere ramen, farkl modernist hareketler yaz, sanat ve dncede yeni yntemlere ve amalara nclk yapmalar bakmndan birbirlerine benziyorlard. Tam da bu nedenle, ana-akm siyasi gler tarafndan sk sk reddedilmeleri beklenecek bir eydir. Naziler sol, sa ve merkezdeki btn modernistleri Kulturbolshevismus olarak grp ayn kefeye koyacaklard. 1920'lerin ortalarndan ve sonlarndan itibaren, Sovyetler Birlii' nde iktidarda olan Bolevikler de hemen hemen ayn kii ve eyleri reddettiler.23 Sz konusu "ana-akm siyasi gler", tabii ki, saldrgan ve kstah modernliin totaliter ileri karakollar, modern glerin kendilerini her 23. Raymond Williams, "The politics of the avant-garde", Visions and Blueprints iinde, s. 11.

FAL ARAYII

105

trl kstlamadan -ncelikle de agora'nn kstlamalarndan- kurtarp cinnet geiren kesimleri idi. Bu lgnlkta, tutulmayan ya da inatla yerine getirilmeyen szlerden hayal krklna uram, modern hayatn gnlk rutinlerinin usandrc sradanl karsnda ileden km, usandrc ve grnte amasz pazarlklardan, ikili ittifaklardan, dnlerden, karaktersiz ya da "elden dme" zmlerden bezmi modern ruha marazi bir biimde cazip gelen bir eyler vard. Gel-gelelim bu cazibe lmcld; batan kmann ucu tuzaa dmeye varyordu. Hesaplama gn sonunda geldiinde, totaliter toplumlar cretkr, huzursuz, sz dinlemez, inatla deneyler yapan modern ruha kar hi de konuksever davranmadlar. Bu toplumlar yeni totaliter idarecilerinin ynetimleri altnda hemen bir baka rutin dayattlar; modern ruhlarn o ok tiksindikleri "zayf ve titrek" demokrasilerde ac ekmelerine yol aan eylerle kyaslanmayacak lde boucu ve aptal-latnc olan bir rutindi bu. Totaliter iktidarlar hibir deneyi tam da deney olduklar, monolojik ve acmaszca diktatr yneticilerin balarna bela olduklar iin hogrmeyeceklerdi; daha yeni dnyaya getirdikleri ve ynlendirdikleri gerekliklerin dnda duran hayallerden hi mi hi memnun olmayacaklard; ilk gnah, yani mevcut gler tarafndan ilan edilip merulatnlan, her eyden nce de idare edilenlerden baka yntem, ama ve deerlerden doma gnahn iledikleri iin bu deney ve hayallerle gze gz die di savaacaklard. Totaliter rejimlerin entelektellere ve sanatlara sunabilecei tek zgrlk, dinleme, not alma ve itaat etme zgrlyd. taat et ya da yok ol; totaliter saraylarda kendilerine gereklii yaratmalar deil, yneticilerin setikleri gereklii temsil etmeleri emredilen saray airlerine ve saray ressamlarna yer vard. (Rus muhalif yazan Voinovi'in esprili tanmyla "toplumcu gerekilik", yneticileri, anlayabilecekleri szcklerle vme sanatyd.) Gereklii yaratma ve neyin temsil edilecek kadar gerek olduuna karar verme hakk, sadece yneticilere ait bir ayrcalk olarak kalacakt. Totaliter eilim faist ya da komnist totaliter devlette gereklik kazandktan sonra, -ideolojinin koltuk deneklerine insan birlikteliinin dier btn biimlerinden daha az gerek duyan- totaliter toplumun artk ideologlara ihtiyac kalmamt. ktidar hangi totaliter hareket ele geirirse geirsin, btn bu sempatizanlar grubu daha rejimler en byk sularn ilemeden nce silkelenip atlr. Totalitarizmin gznde entelektel, manevi ve sanatsal inisiyatif, kitlelerin gangster
106 SYASET ARAYII

inisiyatifi kadar tehlikelidir; bunlarn ikisi de salt siyasi muhalefetten daha tehlikelidir.24

Modern entelektellerin totaliter iktidarla olan romanslar ite byle sona ermitir. Gelgeldim bu romansla birlikte bir ey daha (yani, agora'ya kar ecclesia tarafndan alan ypratma sava) biti izgisine ulamtr. Gnlk hayatn kamusal gler tarafndan igal edildiinden ya da gizli gizli smrgeletirildiinden dem vuran panik halinde yaknmalar duyuluyor sk sk. Genellikle bu panii gerekelendirmek iin ku-lanlan argman, devletin agora zerinde tam bir hkimiyet kuracandan duyulan ve bir zamanlar salam temelleri olan korkularn gncelletirilerek yeniden gndeme getirilen bir eitlemesidir. Ancak gnmzde, byle bir argman mevcut koullara dair bir tehisin rn olmaktan ok tarihsel anlarn yeniden gndeme getirilen bir rn gibi grnmektedir. Anlan ortadan kaldrmak zordur; gnmz eilimlerinin alglanmasn ve temsil edilmesini salayan bilisel ereveler olmay byk lde srdrrler. Ne de olsa, art arda birka kuak dnr agora ile ecclesia arasndaki arayzeye btn cephelerin en krlgan, bozulmaya en msait olan olarak bakmay renmilerdi, lk kuaklar grdklerinden holanm ve fethin hemen ardndan ortaya kacak iyicil igalin sonulan iin byk umutlar beslemi olabilir. Sonraki kuaklarda gvenin ve byk umutlarn yerini phe ve ihtiyat ald. Ama istisnasz btn kuaklar baklann bir cephede sabitletirdiler. Farkl eyler beklemi olabilirler; ama gerekten nemli her eyin agora ile ecclesia arasndaki snrda gerekleecei ve bu snrda verilen savalann gelecekteki insan toplumunun biimi asndan tayin edici bir nem tayaca dncesine hepsinde rastlanr. Gzler ecclesia ile agora arasndaki snr zerinde odaklannca, agora ile oikos arasndaki snr izgisini oluturan ve "zel/kamusal" alanla "zel" alan birbirinden ayran/birletiren arayzey zerinde fazla durulmad. Agora'da zel karlann kamunun ihtiyalanna/ge-reklerine/basklanna uyum gstermesi bekleniyordu. Agora'da olmas beklenen eylerin belirgin bir pedagojik/aydnlatc/altnc enisi vard: Buras, uyumaz karlann keskin kenarlannn kreltildii, elikili basklann dengelendii, birbirleriyle atmasnlar ve uyumlu
24.Ag.y.,s.338-9. FAL ARAYII 107

bir btn olutursunlar diye dlerin ve arzularn krklp yorulduu ve bir patlamaya yol amasn diye ateli blgelerin soutulduu bir meknd ncelikle. "Kamusal" olanla "zel" olan agora'da eitsiz bir biimde -srasyla, yol gsterici ve yol gsterilen, retmen ve renci, ebeveyn ve ocuk olarak- karlayorlard. "Kamu" asli eyleyen zne, "zel" ise onun eyleminin nesnesiydi. Ancak imdilerde en youn trafie sahne olan ve asli atma konusu haline gelen ey, nceleri sorgusuz sualsiz kabul edilen teki snrdr. Agora daha nce olduu gibi igal edilmi bir alandr, ama bu kez roller tersine evrilmitir ve igalci gruplar zel alan tarafndaki fay hattnda toplanmaktadr - ancak yasa koyucu ve yasa icra edici devlet tarafndan temsil edilen "kamu" tarafndan gelen ordunun tersine, bir merkez karargh olan ve belli

bir komuta merkezinden ynlendirilen dzenli bir ordu deil, niformasz snr ihlalcilerinden oluan sz dinlemez ve rengrenk bir kalabalktr burada sz konusu olan. Ortada ilerlemeyi durduracak kimse yoktur; "kamu"nun dzenli ordulan mcadeleci kuvvetlerini, igali srdrme isteklerini ya da her ikisini birden kaybedip geri ekilmilerdir. Kamu iktidan sz konusu olduunda, agora gittike daha fazla sahipsiz bir blgeye benzemektedir. Sava meydan terk edilmi ve igal heveslisi her trl macerac iin bo braklmtr. Bu sonu modern devletin tarihindeki, daha nce szn ettiimiz o ok nemli aynla balanabilir: ktidar ile siyaset arasndaki ayn-lk ve gittike byyen mesafe. Claus Offe, btn boanmalann bu en meum olannn eitli vehelerini son derece sahih bir ekilde ifade etmitir.25 Offe bu veheler arasnda unlan sayar: Bir zamanlar ulus-devlet iinde younlam olan ama artk ayn anda hem "stten" hem de "alttan" andnlp gszletirilen Ortodoks ekonomik, askeri ve kltrel iktidar merkezlerinin kmesi; yerleik sekinlerin verdii destein ve siyasi kurumlara duyulan genel gvenin yava yava kmesine yol aan, toplumsal morfolojideki postmodern dnmler ve bunlarn sonucunda kamu gndemindeki meselelerin ve kamu odaklarnn yeni bir uuculuk, paralanma ve hzla dalgalanma zellii kazanmas; ve -sonuncu ama en az onlar kadar nemli bir baka vehe olarak da- "artk sanayi sonras ve kresel kapitalizm, eitli kolektif
25. zellikle u kitabnn nsznde balca nermelerini harika biimde zetlemitir: Claus Offe, Modernity and the State: East, West fCambridge: Polity Press, 1996), s. 108 SYASET ARAYII

eylem biimlerinin (siyasi partiler, dernekler, sendikalar) bir zamanlar temel dayana olan 'retim sistemi iindeki yerler'e dair kesin ve net bir kategoriletirme sunmad iin, siyasi faillerin oynadklar rollerden ve eylemde bulunduklar alanlardan emin olamamalar." Birbiriyle i ie gemi btn bu dnmlerin genel sonucu, "egemenliklerin szde, iktidarn anonim ve iktidar mevkiinin bo bir hale geldii" bir durumun ortaya kmasdr. Kamusal meselelerin gnmzdeki durumu hakknda, hem de bu durum tatmin edici grlmedii halde, o geleneksel "ne yapmal?" sorusu gittike daha az sorulur olmusa ve sorulduunda da bir BAY (Baka Alternatif Yok) itikatn-dan yola klarak hemen geitiriliveriyorsa, bunun nedeni fikir yokluundan ok fikirleri tayabilecei dnlen hibir failin olmaydr. Eylemlerin uygulanabilirlii ve projelerin elverililiine ilikin deerlendirme, failin ve failin hasmnn birbirlerine gre sahip olduklar gcn bir ilevidir; ve gnmz koullarnda asl soru, en acilen sorulmas gereken ama grnrde hibir net cevab olmayan soru, "Yaplmas gereken ey her neyse, onu yapabilecek kimse var m?" sorusudur. unu syleyebiliriz: Geleneksel failler artk etkili eylemlerde bulunmaya muktedir deillerken, gerekten gl ve becerikli olan failler ise kuytu kelere kap yerleik btn siyasi eylem aralarnn eriemeyecei -hele agora'ya dayal demokratik mzakere ve denetim srecinin hi eriemeyecei- bir yerde hareket etmektedir. Bu yeni failler agora'dan bamsz ve kopuk olmalarn kutluyorlar. Agora' da bulunmaktan kazanabilecekleri bir ey yok, ama orada bulunmamaktan kazanabilecekleri ok ey var. Normatif dzenlemeden elde edebilecekleri hibir kr grmyor, o yzden de agora'ya. ihtiya duymuyorlar; ama ellerinin bal olmamasnn krl olabileceini seziyor ve bu yzden de agora ile aralarndaki mesafeyi korumak ve onu dolduran kalabalklarn gr alan dnda durmak iin ellerinden geleni yapyorlar. Gerek bir arl olan gler, agora ile balarn koparttklar iin, filozoflara, eitimcilere ya da vaizlere ihtiyalar yok. Kendi istiridyeleri olan dnyay deitirmeye kalkmalar gerekmiyor; bir kontrol masas olmayan, sorumluluklarn yzer gezer halde olduu "a" haline getirilmi, internetvari dnyada kendilerini rahat hissediyorlar; kitlelerin manevi dzeyinin ykseltilmesine, kltrel hal seferleri yapmaya ya da kitlelerin dntrlmesine ynelik hibir misyonlan olmad iin de "btnl" amalayan fiili ya da mstakbel tm koFAL ARAYII

109

lektif eylem faillerinin tutarl bir biimde paralara ayrlmasn tabii ki alklyorlar. Entelektellerin, modernliin Sturm undDrang dneminde, uluslarn ina edildii, iktidarlarn meruiyet aradklar, normatif dzenleme yoluyla itaat etmenin saland Panoptikon dneminde biimlenmi olan stats zerinde btn bunlarn ancak ykc bir etkisi olabilirdi, yle de oldu. Claus Offe entelektel sekinlerin gnmzdeki deneyimini yle zetliyor:
Bir yandan, toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatn neredeyse btn faktrleri olumsal, semeye dayal ve deiime ak bir haldeyken, te yandan bu olumsalln zerine oturduu kurumsal ve yapsal ncller de ayn anda siyasi, hatta entelektel seim ufkundan karlyor.

Bunlar "seim ufkundan" basit bir nedenle karlyor: Gnmz koullarnda (bizim terimlerimizle: ecclesia'mn bir paras agora 'dan kesin bir biimde yaltlm, geri kalan paras da gsz durumdayken), "srelerin egdmlenmesinin doas zerinde normatif bir biimde dnme ya da bu doay yenileme abasnn kendisi", "pratik faydaszl ve dolaysyla zsel yetersizlii yznden neredeyse im-knszlamtr." Bunun sonucu olarak, (her biri kendi balarna ne kadar esnek olursa olsun) eitli altsistemlerin "birbirleriyle iliki kurma ve birbirlerini etkileme tarzlar, olaanst kat, nne geilmez ve her trl seme zgrlnden uzak bir ey olarak grlmelidir."26 Baka bir deyile, "kresel dzen"in btnletirilmesi ve yeniden retimi bir kez daha kendiliinden ve kendi kendine ivme veren bir sre klna girmitir. Modernliin byk yenilii "dzen"in yaratlmas, korunmas ve

srekliliinin salanmasn bir "grev" -hedefin bilincinde, hep birlikte ve kararl bir biimde hareket eden insan eylemi olmakszn gerekletirilemeyecek bir ama- olarak sun-masyd. Ama dzen kurmak artk bir grev olarak grlmyor; aksine, halihazrda varolandan farkl bir dzen getirmeye ynelik her trl amal eylem, "grnmez el"in (burada vurgu "grnmez"in zerinde) becerilerine ve hikmetine gereksiz yere mdahale eden bir gayretkelik olarak; bir eyleri onarabilecei ya da iyiletirebilecei gibi, daha fazlasn bozmaya veya mdan karmaya mahkm, risk yara26. Bkz. Claus Offe, "The utopia of the zero option", ev. John Torpey, Praxis International, 7/1987. Buradaki alnt Modernity and the State, s. 12,22'den. 110 SYASET ARAYII

tc bir giriim olarak grlp pheyle karlanyor. Btnln varlnn srdrlmesi artk bir grev olmaktan kmsa, grev tasarmclarna da ihtiya yok demektir; her zaman mebzul miktarda ortaya kabilen tasarmc bozuntularndan, kerametleri kendinden menkul kresel deiim peygamberlerinden uzak durulmaldr. Bilgi sahibi snflarn entelektellerin -insanlara kendi balarna renemeyecekleri eyler reterek, ncelikle de bu tr eyleri renmenin verilen abaya deer olduunu reterek, onlar imdiki hallerinden farkl bir hale getirmeyi amalayan manevi klavuzlarn- oynad rol stlenmesi gerekmez. Byk grevler yoktur, demek ki byk fikirlere de gerek yoktur. Paideia* Anlar Toplumumuzda yava yava ama geri dndrlemez bir biimde Si-noptikon'un asli "rnt koruma" ve "gerilim ynetimi" ya da daha basit bir ifadeyle, dzen koruma arac olarak modernliin ilk dnemlerine zg Panoptikon'un yerini aldn ve manevi liderlerin kahramanlk zamanlarndan "kiisel rnekler" zamanna gemekte olduumuzu ya da oktan getiimizi sylemitik. Umberto Eco ada Sinoptikon'daki en popler "seyretme nesne-leri"nden biri olan Spermen izgi romann amlamtr: Spermen, kendini kabul ettirmenin zel bir ikolu olduunu ve tm ikollan gibi zel kaynaklarla yrtlmesi gerektiini ilan eden bir dnyada kendini kabul ettirmenin sper rnei, nihai rneidir.27 Eco, Sper-men'in olaanst ve gizemli gcn, eylerin olaan dzenini hi deitirmeksizin korumak iin kullandn belirtir. Spermen park etmenin yasak olduu bir yere asla arabasn park etmeyecek, asla devrimci olmayacaktr... Bu ultra kahraman olaanst yeteneklerini modas gemi bir pasiflik idealini gerekletirmek iin kullanp nceden saduyuya uygun olduuna dair bir onay damgas vurulmam her projeyi geri evirir ve bylece siyasi kayglarn dokunmad yksek ahlaki standartlarn numunesi haline gelir. Spermen'le onun kitlesel olarak retilen birok benzeri ya da taklidinin her baarl macerasndan szan BAY mesaj, yasaya bal ka* Paideia: (Yun.) Eitim, ocuk eitimi, (.n.) 27. Umberto Eco, "Apocalyptic and integrated intellectuals", ev. Jenny Condie, Apocalypse Postponed iinde, yay. haz. Robert Lumley (Bloomington: Indiana Univer-sity Press, 1994), s. 18 vd. FAL ARAYII 111

hp dzeni kollamak ve ara sra da bunlara uyulmasn salayan niformal ya da normal elbiseli insanlara yardm etmek dnda dnya hakknda hibir ey yapmak gerekmemesi, izleyicilerin ou zerinde teskin edici ve rahatlatc bir etki yaratabilir; ama nostaljik ya da baka nedenlerle bir zamanlar entelektel olmakla ilikilendirilen rollere ve sorumluluklara zenen insanlann kulana bir kyamet mesaj ve kehaneti gibi gelecektir. Eco ada kltr teorisyenlerini ve uygulayclarn, verdikleri tepkilere gre "kyameti" ve "btnlemi" olarak ikiye ayrr. Bunlarn aralarndaki temel fark udur: "Kyametiler dekadans teorileri paketleyerek hayatta kalrken, btnlemi entelekteller nadiren teo-riletirme yaparlar. Onlar daha ok her gn, her alanda kendi mesajlarn retip iletmekle megul olurlar." Kyametiler tabii ki ktmserdir; oysa btnlemiler ne ktmser ne de iyimserdirler (geri zel hayatlarnda ikisi de olabilirler), ancak her eyden nce muhalif ^deildirler. Kyametilerin hayflandklar ey btnlemi entelekteller iin kendi doal unsurlardr. Kyametiler kltrel dekadans olarak grdkleri eyden neden hayflanrlar? Bir kere, gnmzde kltrn durumunu neden dekadans olarak grrler? Eco'nun sylediklerinden anlald kadaryla, bunun nedenleri ncelikle teoriktir (daha dorusu, btnlemiler nadiren teoriletirme yaptklarna gre, aradaki fark yaratan ey kyametilerin teori yapma ustalklardr). Kyametiler ve btnlemiler, Eco'nun dediine baklrsa, kltrn ne ve neyle ilgili olduu konusunda farkl fikirler beslerler. Eer bugnlerde kltr "aristokratik bir olgu" olarak, "kalabalklarn kabaln yumuatan ve ona kar kan bir i hayatn ylmadan, tek bana ve kskanlkla ilenmesi" olarak gryorsanz, muhtemelen kyameti olacaksnz demektir. Eer buna inanyorsanz, o zaman ayrmsz herkese ulamay amalayan ve herkesin beenisine ve anlama kapasitesine gre budanm "kitle kltr" kltr falan deildir; daha ok kltrn yklmasdr, bir "an-ti-kltr"dr (bilimkurgunun "anti-madde"sini andrr biraz). Ama aristokratik ya da baka herhangi bir trl soylu ve yce, betimleyici-den ziyade koyutlanm bir kltr anlayn en batan kabul etmemi-seniz, o zaman "televizyonun, gazetelerin, radyonun, sinemann, izgi romanlarn, popler romanlarn ve Reader's Digest'm gbirliinin,

kltr artk herkesin ulaabilecei bir yere getirdii "ni fazla skntya ve fkeye kaplmadan kabul edebilirsiniz: O zaman orta ya da dk dzeyde ama oksatar bir "kltrel rn"le karlaldnda ka112
SYASET ARAYII

lar havaya kalkmaz ve kltrle uraanlar da bir baka kyamet kehaneti yazmaktansa, kendilerinin ve dier herkesin durduu yerden yola karlar. Kald ki, kitle nerilerini ve kitle tketimini pompalamann yeni aralarn kullanmakla megul olduklar iin, umutsuzlua kaplmaya ve ahlanp vahlanmaya pek vakitleri kalmaz. Eco'ya gre kyamet ile btnleme arasndaki fark, baka bir ekilde sylersek, bilisel perspektifler arasndaki ya da nceden belirlenmi ideallerin varl ile yokluu arasndaki farktr: Belki de topya ile gerekilik arasndaki; gereklii baz gerekletirilmemi ideallerle (mesela "Aydnlanmann tamamlanmam projesi" gibi) lmek ile gereklii olduu gibi kabul etmek arasndaki fark. Ancak Eco, niye birbirinden keskin bir biimde farkl iki optik olmas gerektiini ve zellikle de baz kltr anlaylarnn niye gzden dtn, terk edildiini, hafifletirildiini ya da unutulduunu sylemez. Bu anlayn yazgsnn bize bir zamanlar onu savunanlar ile u anda savunmayanlar hakknda neler anlatabileceini de sylemez. Eco, kyametilerin artk dehet ve kmsemeyle "kitle kltr" adn verdikleri eyin aslnda bu kavramn kullanlmaya balamasndan birka yzyl nce ortaya km bir olgu olduunu belirtir; kitle kltrnn kkleri en azndan tahta bloklarla matbaacln icadna (yani Gutenberg'in r ac tanr tipoyu icadndan da nceye) kadar gider. Matbaalarn kstl olanaklaryla sradan insanlara ulatrdklar valye hikyeleri ya da "gerek hayat hikyeleri", imdilerde kltrel dekadansn belirtileri olarak grlen btn iaretleri tayorlard; bu hikyeler ksa mrlydler, sulugzl denecek lde duygusaldlar, baya tutkular krklyorlard, okurlarnn btn zararl nyarglarna ve hrslarna dalkavukluk ediyorlard; hatta geriye dnp bakldnda reklamclk hilelerinin edeeri denebilecek eyler ieriyorlard. Ama okumu yazmlarn bunlardan yakndn gsteren hibir kayt yok. Sekinler arasnda hi kimse bunlar umursam gibi grnmyor, tehlikeye kar koyma ve uzaklatrma yolunda hibir ar iitilmiyordu. Onlara sonradan verdiimiz adla "entelektel-ler'de pek rastlanmayan bu itidalin nedeni neydi? Ben, bu bulmacay zmeye almann, Eco'nun "kyametiler" ile "btnlemiler" arasndaki fark konusunda yapt aklamann snrlarn ortaya karacan iddia ediyorum. Eco'nun analizindeki "eksik balant "yi gzler nne serecektir bu aba: Yani, modern ncesi itidali gemodern panikten ayran modern serveni. Betimleyici olduu iddia edilen kavramlarn ou prakso-morfikFAL ARAYII

113

tir; bu kavramlar dnyann kavramlan -ve haritalar- yapanlara kendini dn veren eitli paralarn kesip karr, tefrik eder, birbirine balar ve haritaya geirirler. Odun kesen, su eken, fuarlarda gezgin satclardan aldklar ucuz romanlar okuyan "sradan insanlar", okumu yazm snflarn vesayeti altnda deildi bir zamanlar; belki vahiydiler, ama inceltilmeyi bekleyen vahilerden deildiler; cahildiler, ama aydnlatlmay bekleyen cahillerden deildiler; belki putlara tapyorlard, ama vahyin nn zerlerine dp onlara dinlerini deitirtmesini bekleyen dinsizler deildiler. Ksacas, okumu yazm snflarn u andaki ve gelecekteki eylemlerinin nesnesi deillerdi. Latince'nin kayadan salam duvarlarnn arkasna rahata yerlemi eitimli sekinlerin Lebenswelt'inin [yaam alanlarnn] dnda kalyorlard ve dnda kalmaya mahkmdular. Okumu sekinler onlarn ne okuyup okumadklarndan hibir ekilde sorumlu deildi, tpk kendilerini onlarn ne ekip bitiklerinden ve ineklerini nasl sadklarndan sorumlu hissetmedikleri gibi. Ancak bir noktada, halkn inanlar boinan haline, alkanlklar cehaletin ve kabaln iaretleri haline, hayat tarzlar da kltrszln belirtileri haline geldi. Bu nokta tarihsel sreklilik zerinde gayet iyi tanmlanmtr. Hoi polloi'nin [ayak takm] davran tarzlarndan ok bilginin ve bilgi tayclanmn toplumsal yerindeki r ac bir kopuu iaret eder. Tarihsel sreklilik zerinde bu noktay, modern ulus inasnn balangcna ve modern iktidar trnn -"dier iktidarlarn ulaamayaca blmlere ulamaya" alan iktidar trnn-douuna yerletirebiliriz. Okumu yazm sekinler, halk kendi saflarna katma grevini stlenmi "manevi liderler" ya da misyonerler populus'un denetleyicileri, sansrcleri, retmenleri ve eitimcileri- haline ancak bu yeni ve daha nce eine rastlanmam balamda (ikisi arasnda sk sk saysz analoji yaplmasna ramen, modernlik durumunu antik Yunanistan'n siyasi ortamndan ayran bir balamdr bu) gelmilerdir. Bakalarnn renecei, benimseyecei ve izleyecei bir hayat tarz tasarlamaya ancak o zaman kalkmlardr. Bu yeni konum ve rol, onmaz atklardan kurtulmu deildi; Eco "kalabaln kabal"na kar kma itkisinin kltr yapclarn takndklar tavrn ayrt edici zelliklerinden biri olduunu sylemekte hakldr - bu motifin kalabal kabalndan kurtarmaya ynelik dier itkiyi nlememesi, hatta bazen tamamen gszletirmemesi mmkn deildi; modern okumu yazm snflarn haletiruhiyelerine bal olarak bazen "halk", bazen de
114
SYASET ARAYII

"gruh" dedikleri kalabalklara kar takndklar tavr, sevgiyle nefretin, onlara yaknlama itkisiyle "kitlenin

iinde erime" dehetinin bir karmyd. Ancak okumu snflar, btn bunlarla birlikte, "eitim-sizler"in ve "tam anlamyla kltrl olmayanlar"n muhafzlar roln stlendiler ve bu role btn modern a boyunca ylmadan bal kaldlar. Bu rol hem haklara hem de sorumluluklara iaret ediyordu. Modern ada okumu yazm sekinleri tanmlayan ey, tek tek yelerinin benzersiz zelliklerinin oluturduu kme deil, halkn geri kalan, aydnlatlmas-ve-ilenmesi-gereken kesimi ile kurduklan kolektif iliki ve bu ilikide kolektif olarak oynadklar, oynamak istedikleri, oynamann haklan olduunu dndkleri rold. Byle bir grevi stlenmeyi mmkn klan ey, modern devletin dzen salama hrsyd; zaten sz konusu grev bu trden bir dzen salama faaliyeti balamnda yrtlyordu. Bu hrslar ve ona uygun den pratikler srd srece; ecclesia, agora'ya duyduu iddetli ilgiyi koruduu ve ona gnbegn mdahalede bulunmay srdrd srece, stlenilen bu grev gerekletirilebilirliini koruyor ve grece gvenli ve ihtilafa kapal grnyordu. Ancak, -modern ulus-devlet-te kurumsallam biimiyle- ecclesia'nn geri ekilmesi ya da gszlemesinin ardndan bu grevin -gemi biimiyle ve nemli bir kriz geirmeksizin- ayakta kalmas mmkn deildi. Bu gelime de kltr muhafz grevini yerine getirmek zere yetitirilmi okumu yazm snflar tarafndan, ancak, ok byk bir felaket, hatta kya-metvari bir kbus olarak alglanabilirdi. Okumu yazm snflar birdenbire, kendi stat ve ilevlerini gereki klan gereklikten yoksun kalverdiler. Doutan gelen haklan olarak grmeye altklan muhafz ayncalklarndan yoksun kaldklann grdler; gemi sorumlu-luklan artk baka vasilere devredildii iin eskiden onlann vesayeti altnda olan insanlar o baka vasileri anyor ya da daha yeni serbest kaldklanndan hayatlann grnrde atanm hibir muhafz olmakszn yrtyorlard. Kltr teorisyenleri ve pratisyenleri kltrel dekadanstan yaknrken, kendi modern misyonerlik grevlerinin knn yasn tutuyorlar. Grne baklrsa artk kimsenin misyonerlere ihtiyac yok; haz verici ve elendirici duyumlar ycelten yeni kltn rahipleri, kilise mtevellileri ve zangolan yetiyor da artyor bile. Ecclesia bina-lannda oturanlar ile oikos sakinleri bu konuda tam bir gr birlii iinde grnyorlar, gemiin misyonerlerini ho anlar ve taze hs-ranlan ile ba baa brakyorlar. Bu ihanetin kurbanlan da kendi saflaFAL ARAYII

115

nnn byk lde terk edilmi ve hzla boalmakta olduunu gryorlar. (Stuart Hail Ortodoks entelektel rolnn en salam ve en az tartlan kurumsal kalesi olan niversitelerin yazgs hakknda u ineli szleri sylyor: "Devlet yksek eitimi giriimci bir sektre dntrmek iin gizli polis falan gndermedi. Biz bunu kendimiz yaptk..."28) Zaten kesinlikle kaybedilmi grnen eyi terk etmenin cazibesi ok fazla ve bir zamanlar baka eyler duymaya alm olan kulaklara siren sesleri ok ekici geliyor artk. Pierre Bourdieu geenlerde aka yollu, gnmzde bilgi sahibi olan erkek ve kadnlarn artk owevrej'lerinin [eserlerinin] lmszlne gvenemedikleri iin, televizyon ekranlanna mmkn olduu kadar ok kma peinde olduklarn sylemiti; Berkeley'in nl sznn gncelletirilmi ekliyle, "Var olmak televizyonda grlmektir". Televizyon, diyor Bourdieu, Narcissus'un aynasnn entelekta-list edeeri haline geldi. Bilgi sahibi insanlann stratejisi iinde, sonsuzluk araynn yerine televizyon ovlanna davet edilme aray geti; gnlk almalar bu davetleri daha muhtemel hale getirecek ekilde biimlendiriliyor. Ama televizyon ovlannn pragmatii ile entelektel ahmannki arasnda keskin bir fark vardr. Televizyon pragmatiine reytingler ve hz hkmeder; oysa bir izleyici kitlesi ve yksek hz dncenin dmanlardr. Televizyonda izleyici kitlesiyle kurulan "iletiim" anlktr; ama, Bourdieu'nn iaret ettii gibi, "anlktr nk yoktur. Bir hayaletten baka bir ey deildir. Karlkl beylik laf sarfiyat, iletiim olgusunun kendisinden baka hibir ierii olmayan bir iletiim trdr". Bu szde-iletiim de "fast dnrler", entelektel "fastfood" reticileri yaratr...29 Entelektellerin tarihsel yazgs hakknda sz alan yazarlarda grlen yaygn, hatta belki de baskn bir gr, u sralarda olup bitenlere kar koyulamayaca; entelektellerin insanlann yaamalann salayan deerlerin sorumlululuunu stlenme maceralannn en batan beri ciddi bir hata ya da byklk yanlsamas olmasa bile, miya-dnn artk kesinlikle dolduudur. Teselli olsun diye de (tabii eer teselliye ihtiya varsa), "grnmez el"in bir varyant srgnden geri arlyor. Tanm gerei becerikli ve iyicil olan bu elden bir kez daha,
28. "Travelling 'The Hard Road to Renevval', a continuing conversation with Stuart Hali", Arena Journal, 8/1997, s. 47. 29. Bkz. Pierre Bourdieu, Sur la television (Paris: Raison d'Agir, 1996), s. 11, 31; Trkesi: Televizyon zerine, ev. T. lgaz (stanbul: Yap Kredi, 1998). 116 SYASET ARAYII

mal-ve-finans piyasas ilemcilerinin dizginlerini ekmesi bekleniyor, ama gerekler bu beklentiyi biraz fazla uuk kld iin de sz konusu el demokrasi denen fikirler ve karlar piyasasna aktarlyor, yi i grmesi iin grnmez kalmas gereken bu el sayesinde, zel bir ilgi gsterilmeyen ve (kiralk danmanlar dnda) kendi haline braklan agora, btn gerek sorunlara btn doru zmleri (ve bu zmleri biimlendiren deer ve ilkeleri) bulacaktr, deniyor. Sonuta meslek st sorumluluklardan, modern entelektellerin alameti farikas olan o "grev aasnn tesine gitme" itkisinden vazgeilmesi demek olan bu gr, phesiz, yeni uzak durma ve ilgilenmeme tavrnn mkemmel bir savunuudur. Entelekteller artk sona ermi, ortadan kalkm ecclesia'mn (insann "ecclesia

disparue" ya da "ecclesia abscondita" diyesi geliyor) kszleri olarak tanmlandklar ya da kendilerini byle tanmladklar srece; ya da entelektellerin agora'da oynadklar rol tam yetkili elilerin, ecclesia failleri ya da partnerlerinin oynadklar rolle zdeletirildii ve baka da hibir rol zerinde dnlmedii srece, bu gr entelektellerin duygularn ok iyi zetlemektedir. Bu gr, bilgi ile ecclesia arasndaki evliliin gkten zembille inen bir ey deil tarihsel bir olay olmas olaslna ve entelektellerin misyonunun boanmadan sonra da srebilecei olaslna ak kap brakmaz. Ancak tpk "piyasann grnmez eli"nin herkes iin mreffeh bir hayat retmeyi baaramamas gibi, "demokrasinin grnmez eli"nin de adil bir toplum iinde gvenli bireyler yaratamayacak olmas hi de yabana atlacak bir olaslk deildir. Castoriadis, Aristoteles'i anarak, sadece demokratik usullerin izlenmesinin tek bana "Kanun Devleti "nin de "Hukuk Devleti "nin de garantisi olamayacana dikkat eker:
ounluk ynetimi ancak, olumsallk ve ihtimal alannda zgr bireylerin amentlerine eit deer veriliyorsa hakl kartlabilir. Ama grler arasndaki bu deer eitliinin "olgu kart bir ilke" olarak, szde akn bir tr ara olarak kalmamas iin, toplumun kuruluu srasnda bireyleri, hepsinin grlerinin siyasi alanda ayn arla sahip olduunu varsaymann makul olaca bir hale getirmek iin srekli aba gsterilmelidir. Paideia sorunu bir kez daha bir kenara atlamayacak bir sorun olarak karmza kmaktadr... Bu tr bireyler ancak demokratik bir paideia iinde ve onun sayesinde oluturulabilir; paideia da bir bitki gibi kendiliinden gelimez, toplumun siyasi kayglarnn ana hedeflerinden biri olmas gerekir.30 30. Castoriadis, "Democracy as procedure", s. 11 vd.
FAL ARAYII 117

Toplum bireylerini mutlu edemez; bunu yapmaya alan (ya da vaat eden) btn tarihsel giriimler mutluluktan ok sefalet yaratmlardr. Ama iyi toplum kendi yelerini zgr klabilir -klmaldr-; hem sadece olumsuz anlamda, yapmak istemedikleri bir eyi yapmaya zorlanmamalar anlamnda deil, olumlu anlamda, zgrlkleriyle bir ey yapabilme anlamnda da... Bu da ncelikle, kendi hayatlarnn koullarn etkileyebilmek, "ortak iyi"nin anlamn formle edebilmek ve toplumun kurumlarn o anlamla uyumlu hale getirebilmek demektir. "Paideia sorunu"nun bir kenara atlamayacak olmasnn nedeni, zerk bireylerin zerk bir toplum oluturmalar projesinin hl gerekletirilmemi olmasdr. Bireyler zgrlklerini artran ve kollayan bir toplum kurmakta zgr olmadka, hep birlikte bunu baaracak bir fail oluturmadka zgr olamazlar. Demek ki gndemdeki grev, ecclesia'mn agora tarafndan tekrar ele geirilmesidir. Bu grev, bilgi sahibi snflar iin ok geni bir eylem alan aar. Ama byle bir eyleme giriilebilmesi iin yeniden ynlendirme gereklidir: Ecclesia'dan agora'ya, yani kamusalla zelin bulutuu, sunulan seenekler arasndan bir seim yapmakla kalnmayp seeneklerin kapsamnn da incelendii, sorguland ve yeniden mzakere edildii o siyasi alana doru giden bir yeniden ynlendirme olacaktr bu. Bu yeniden ynlendirme gerekletirildikten sonra atlmas gereken ilk adm agora'y bu greve uygun hale getirecek ekilde yeniden ina etmektir. zel/kamusal alann, yani "kamusal "in geri ekilip siyasi olarak ulalamayan yerlere snmaya alt ve "zel"in kendi suretinde yeniden izmeye alt alann halihazrda iinde bulunduu mkl durum gz nnde bulundurulursa, bunun kolay bir i olmayaca anlalr. Agora'y zerk bireyler ve zerk topluma uygun hale getirmek iin, onun zelletirilmesini ve depolitize edilmesini, ayn anda durdurmak gerekir. zelin kamusala tercmesini yeniden tesis etmek gerekir. Bireysel zerklii hem gerekletirilebilir hem de uruna mcadele etmeye deer klan ortak iyi'nin kesintiye uram sylemini (sadece felsefe derslerinde deil, agora'da) yeniden balatmak gerekir. Offe'nin belirttii u paradoks dikkate alndnda, tekrar sylyorum, hi de kolay bir i deil bu: "Yeni toplumsal hareketler tam da eski hareketlerin taleplerini karlayabilecek siyasi ynetim, maddi retim ve bilimsel-teknolojik yenilikle ilgili kurumsal dzenlemeleri eletirilerinin hedefi haline getirdiler..." Bunun sonucunda, boaltl118 SYASET ARAYII

m zel/kamusal alan doldurmay isteyen hareketler kendilerini, mevcut skntnn "kklerine" inme ve kamusal alanda herhangi bir deiiklik yapabilecek bir fail oluturma ansndan yoksun braktlar. "Ekolojik, pasifist, blgeci ve semtlerdeki zerklik hareketleri, daha nceki sosyopolitik hareketlerde grlen tutarllk ve kapsamllk derecesinde bir toplumsal dnm programnn daha anahatlarn bile gelitirmekten ok uzaklar."31 Ulrich Beck, hakl olarak, hem en tepeden BAY stratejisinin getirdii i ykle hem de en alttan zelletirilmi yaam politikasnn yol at tehlikelerle baa kmaya alrken mitsizce bir yol arayan insanlara dnrlerin verebilecei en deerli hediyenin phe olduunu sylyor. Yaygn bir yanln hilafna, phecilik her eyi yeniden mmkn klar: Etii, ahlak, bilgiyi, inanc, toplumu ve eletiriyi mmkn klar; ama bunu farkl bir yoldan, birka beden kk, daha deneme kabilinden, gzden geirilmeye daha ak, renmeye daha yetenekli ve bu yzden de daha merakl, beklenmedik ve kyaslanmaz eylere daha ak bir yoldan yapar, btn bunlara yanlmann nihai kesinliine dayanan bir hogr getirir. Marx, Engels ve Lenin'den sonra, Horkheimer ve Adorno'dan sonra, belki de Montaigne'i yeni dnmsel modernliin toplumsal teorisinin kurucusu olarak yeniden kefetmek gerekiyor.32
31. Offe, "The utopia of the zero option", s. 20.

32. Ulrich Beck, "The renaissance of politics in reflexive modernity: poticians must make a Response", ev. Mark Ritter, Democracy without Enemies iinde (Cambridge: Polity Press, 1998), s. 113-4.

1. IKMA:

POSTMODERN DNYADA DEOLOJ


"SZLERN DE kendi yazglar vardr", baz szcklerin yazgs dierlerinden daha tuhaf olsa da. Ancak "ideoloji" szc krlmas zor bir rekora sahip. Terimin birbirinden keskin bir biimde farkl tarihsel kullanmlarnn bir ortak paydasn ya da birbiri ardna gelen haleflerini reten dntrc mant bulmann ok zor olduu herkesin malumu. Ama terimin semantik yk ve kullanmlar hakknda bir uzlamaya varmann dnda bir glk daha var. "ideoloji" farkl zamanlarda, farkl insanlar tarafndan farkl amalarla kullanlm sylemsel bir kavramdr, ama ideoloji kavram ayn zamanda modern insanlarn iinde yaad dnyann baz deien ynlerini kavramaya da almaktadr ve bu ynn kendisi srekli bir ekime ve muhalefetin grld, srekli bir yeniden deerlendirmenin yapld bir odaktr. Terimin geirdii tarihsel deiimler ile insan gerekliinin o ynnn tarihsel yazgs arasndaki balant dolayszca grnmez; ayn terimle anlan iki olguyu birbirinden ayrmak ve aralarndaki ayrmlar belirtmek de kolay deildir.
Esas tibariyle Tartmaya Ak Bir Kavram

Etimolojik olarak, "ideoloji" szc "fikirler bilimi" anlamna gelir; szck, on sekizinci yzyln sonlanna doru Fransz Institut Nationale'inin kurucusu ve nde gelen yelerinden biri olan Destutt de Tracy tarafndan nerildii zaman gerekten de bu anlam tamas isteniyor ve Enstit'nn almalarn adad projede asli bir yer igal ediyordu. Enstit'nn ii, Aydnlanma'nn ihtirasn gerekletirmek, yeni, rasyonel bir toplum dzeninde yasama grevini yrtecek yneticilere tler vermekti. Bunu baarmak iin nerilen yntem de sadece doru trden fikirlerin, akln onaylad fikirlerin oluturulmas120SET ARAYII

n salamak amacyla, insan zihninde fikirlerin oluma biimine dair kesin, bilimsel bilgileri kullanmakt. "Fikirler bilimi "nin, rasyonel davranan varlklarn oluturduu ve akl tarafndan ynetilen insani bir dnyann ina edilmesinde oynad anahtar rol baka bir sav ne srmeyi gerektirmeyecek kadar akt. Bu da basit varsaymlardan oluan bir zincir sayesinde oluyordu: nsan davranna insanlarn savunduu fikirler yn verir; fikirler insan duyumlarnn ilemden geirilmesiyle oluturulur; bu ilem de, doadaki dier her ey gibi, kat yasalara tabidir; bu yasalar sistematik gzlem ve deney yoluyla kefedilebilir; kefedildikten sonra da -bilinen dier doa yasalar gibi- gereklii slah etmek iin (yanl duyumlarn ilemden gemediinden ve gerek duyumlarn ilem srasnda arptlmadndan emin olmak iin) kullanlabilirler; bylece sadece doru fikirler, akl snavn gemi fikirler oluturulmu ve benimsenmi olur. Enstit'nn nde gelen aydnlk kafalarndan Merci-er'nin szleriyle, "ortada sadece fikirler vardr"; de Tracy'ye gre ise, "Yalnzca duyumlarmz ve fikirlerimiz yoluyla varoluruz. Her ey ancak onlar hakknda sahip olduumuz fikirler sayesinde var olur". Kendisi de kat ve kesin bir bilim olan ideoloji, bilim dnyasnda beki kpeklii yerini igal etmeye arlyordu. Davas, insan bilgisinin dier btn dallarn gzlemek, denetlemek ve dzeltmekti - insann btn bilisel abalarn aratrmak, dzenlemek ve gerekirse hizaya getirmekti. Fakat ideoloji fikrinin ima ettii gizli bir gndem daha vard. deolojilerin bilimler arasndaki merkezi yeri, pratikte, ideologlarn da aydnlanm bir toplumun yapclar ve vekilharlar arasnda merkezi yeri almalar demekti: deoloji uzmanlar insani ortam ve ayn zamanda uyarlmas muhtemel duyumlar idare ederek ve sonraki fikir oluturma ilemlerine yn vererek, akln btn insan inanlar ve davranlar alan zerinde hkm srmesini salama alacaklard. deoloji projesini savunurken bavurulan doruluk teorisi ayn zamanda bir yanllk teorisiydi; yanl inanlarn kabahati, kontrolsz ya da yanl dzenlenmi bir ortamn yol at yanl duyumlara -yani son tahlilde, programl bir eitimin olmayna ya da akln gereklerine aykr bir biimde programlanp icra edilmi bir eitime- ykleniyordu. Bu yzden, ideoloji ayn anda iki cephede birden -hem cehalete kar hem de yanl trden eitime (yani yanl trden retmenlere) kar- verilen savata kullanlacak mucizevi bir silaht. Kari Marx, arkada Friedrich Engels'in yardmyla Alman deoloPOSTMODERN DNYADA DEOLOJ

121

jisi'ni yazarken, "ideoloji"nin anlamn ok nemli bir kaydrmaya uratmt: Balktaki "ideoloji" kendi kendilerini "ideolog" ilan edenlerin yaptklar, daha dorusu yapyormu gibi yaptklar, yaptklarn zannettikleri eye karlk geliyordu: Yani, aktrlerin fikirlerini ynlendirerek uygun insan eylemlerinin nn ama projesinin kendisine. Sorgulanan ey, "dnyay aklla ayn hizaya getirmek" iin nerdikleri stratejinin geerliliiydi. Aydnlanma ihtiraslarna ballk konusunda pek az kiinin eline su dkebilecei Marala Engels'in, amalar konusunda de Tracy ve alma arkadalaryla bir alp veremedikleri yoktu: Dnyann Akln standartlarna uymad ve bu zc durumu deitirmek iin bir eyler yaplmas gerektii su gtrmezdi. Ama "ideologlar" nerdikleri aracn vahim denecek lde yetersiz ve bo olmas yznden azarlyor ve aalyorlard. Alman ideolojisi 'nin mesaj uydu: Evet, akln gsterdii kadaryla insan davrannn, harcanm olmasa da byk lde yetersiz kullanlm olan gerek insan potansiyeline daha uygun hale getirilmesi iin fena halde deitirilmesi gerekiyordu. Ama hayr, insan davran insanlarn savunduklar fikirleri dzelterek deitirilemezdi, nk bu tr fikirleri bizzat reten dnya yanl ina edildii srece yanl fikirler ylece

kalacakt. Bu dnyann ok byk bir lekte rettii birok yanlsamadan biri de fikirlerin gcnn her eye yettiiydi. Yalnzca hkm sren yanl fikirler deil, yanln panzehiri olduu iddia edilen "ideoloji" kavramnn kendisi de, Marx ve Engels'e gre, yanl ina edilmi bir dnyann zehirli mey vesiydi. Yani "ideologlar" ve onlarn mitlerini paylaanlar, kllarn yanl yere sallamakla, daha dorusu rasyonel olarak dzenlenmi bir topluma giden yolculuklarn yanl utan balatmakla sulanyorlard. Dnyay yanl fikirlerle savaarak deitirmeyi dneceklerine, en baa maddi dnyay deitirmeyi yerletirmeliydiler, nk yanl fikirler dourmu ve dourmakta olan ey, yanl ina edilmi insan gerekliiydi, hl da yledir. nce dnyann yanllar dzeltilmedike doru dncelerin pek ans yoktur. Baka bir deyile, Marx ve Engels "ideoloji" projesini, tarihsel idealizmin yeni bir eitlemesi olduu, idealist felsefenin boluunu paylat ve bu idealizmin dier rnekleri gibi, kendisi de ba aa evrilmi gerekliin bir yansmas olduundan "dnyay ba aa oturttuu" gerekesiyle reddederler... Yaplmas gereken ey hem dnyay hem de onun felsefi yansmasn tekrar ayaklar zerine oturtmaktr; bunu yapmaya balamak iin de "ideologlar"n safdillii122 SYASET ARAYII

ni tehir etmek ve "ideoloji" projesinin nerdii stratejilerin faydasz-ln gzler nne sermek gerekir. Geriye dnp bakldnda, btn bunlar Aydnlanma kamp iindeki bir aile kavgas gibi grnmektedir amalar konusunda, yani insan toplumunun Akln klavuzluuyla batan aa yeniden ina edilmesinin acil bir ihtiya olduu konusunda uzlam olan dnrlerin buna ulamann en iyi aracnn ne olduu hakknda yaptklar bir tartma. Bu felsefi ayrmn her iki tarafnda yer alan dnrler de, her eyden nce, bu etin grevi gerekletirmekte kendilerinin oynayaca rol konusunda uzlamlard: Akln szcleri, rasyonel insanlarn eiticileri ve kendilerine toplumun yeni rasyonel dzeninin yasalarn koyma grevi verilmi olanlarn ya da mevcut yasa koyucularn (bu grevi yapmaya glerinin yetmedii veya yapmak istemedikleri dnld takdirde) yerine geecek olan herkesin aydnlatclar roln oynayacaklard. deoloji kavram, felsefi tartmalarda uzunca bir sre, neredeyse bir yzyl boyunca hi boy gstermedii halde, 1920'lerin sonlarnda yeniden su yzne kp siyasi sylemin ve sosyal bilimlerin en nemli kavramlarndan biri haline geldiinde, anlam biraz farkl ve ilk, etimolojik anlamna aykryd: O sralarda byk lde unutulmu olan (unutmayalm ki Alman deolojisi baslmam ve okunmam bir elyazmasndan ibaretti hl) on dokuzuncu yzyl balarndaki ncellerinin tad anlamla bu yeni anlam arasnda hem ksmi bir sreklilik hem de ksmi bir sreksizlik bulunuyordu. Marx ve En-gels'in "ideoloji "yi znde yanl bir dnme biiminin ad olarak kullanmasyla arasnda bir sreklilik vard, ama Marx ve Engels'in bu hkm gerekelendirmek iin bavurduklar savlardan haberi yoktu. zellikle, "ideoloji" kavram, Marx ve Engels'de olduu gibi, "tarihsel idealizm" felsefesine karlk gelmiyordu artk; Institut National'i kuranlar iin olduu gibi, "fikirler bilimi "ne de karlk gelmiyordu, "ideoloji", ilgin bir tersine dnmeyle, esas itibariyle felsefi-olmayan ya da felsefe-ncesi bir dnce anlamna gelmeye balamt; felsefi akl yrtmenin ve doru dnmenin temel snavlarndan geemeyecek trden bir dnce; felsefenin ancak eletiri faaliyeti iinde karlaabilecei bir ey, felsefenin savamaya ve en sonunda da ele geirmeye arld yaygn ve aa bir bilgi tr idi artk ideoloji. Yeni ideoloji kavram, Destutt de Tracy ve Marx'la Engels'deki nceli gibi, "yanlla kar doruluk", "cehalete/nyargya/boinan-ca kar bilim" seeneklerini ne kartan Aydnlanma sonras, moPOSTMODERN DNYADA DEOLOJ 123

dem felsefe sylemi balamnda ortaya kt; ondan doru ve yanl bilgi arasndaki snn izmesi ve korumas isteniyordu. nceli g;ibi o da bilgi adamlannn sz konusu snrn mutemetliini ve hakemlii yapma davetini ifade ediyordu. Ama ncelinin tersine, "ideoloji"' fikrinin yirminci yzylda vcut bulan haline, snr bekilerinin, hakl ya da haksz biimde, gemiteki ve gelecekteki snr ihlalcileriyle savamak iin kullanmay amaladklan bir silah olarak baklmyordu artk. Tam tersine, barikatn br yanna gemi, ilk anlamyla "iideo-loji"nin, yani fikirler biliminin, doru ya da yanl bir biimde yenilgiye urataca, ykaca ve sonsuza dek ortadan kaldraca varsaylan nyarg ve boinanla yer deitirmiti. "deoloji" terimi bylece "bilgi" hkmranlndan, daha aa bir alana, "inanlar" alanna tanm oluyordu. Artk bilgiyle snanmaya kstaha direnen henz-kk-kaznamam, henz-alt-edilememi yanl, yanltc ve zararl inanlara karlk geliyordu; bilimin maskesini indirmeye, gszletirmeye ve sonuta akln kesintisiz egemenliine giden insan bilincinden silmeye yemin ettii inanlard bunlar. Tarihinin bu ikinci aamasnda "ideoloji" teorisi, modern an afanda Francis Bacon'n kabile, tiyatro ve pazar yeri "putlar "na kar sk sk dile getirdii acmasz eletirilerde rasyonel bilginin nndeki en nemli engeller diye gsterdii trden olgularla sistematik olarak uramay amalyordu. Bu yeni haliyle "ideoloji" kavram, Byk Sava'n harabiyetin-den yeni yeni kurtulmaya balayan bir Avrupa'da ortaya ktnda, yeni, derin ve kapanmaz gibi grnen siyasi aynlklar, kalnlaan hogrszlk bulutu ve siyasi kaynakl iddet, bilgi sekinlerinin zgvenini andrmaktayd. lerlemenin kesinlii ve -tanm gerei sekter olmayan, blnmez ve evrensel bir zellik gsteren- bilimsel akln nihai zaferi zerine phe dmt. Yeni yeni ortaya kan despotlann Aydnlanmay istemeleri ya da buna ayartlmalar ve dolaysyla da ellerindeki

iktidann dnyaya akl nizamn getirmek iin kullanlabilmesi makul bir ey olmaktan gittike kyordu. Aydnlanma umutlarnn en cokulu zamanlarnda kutsanm olan, bilgi ile dnyevi iktidarlar arasndaki evlilik atrdamaya balad. Doruluk arayclar ve bekileri, les philosophes'un ayrt edici zellii ve ayncal olan (imdi ise naif bulunan) o zgvenle yneticilerden destek grmeyi bekleyemiyorlard. deoloji kavram, dnyaya bu ikinci geliinde, karamsar ve savunmac bir haleti-ruhiyeden kmt ve bir daha kendinden emin bir biimde hareket
124
SYASET ARAYII

edemeyecek kadar acyan dalanm parmaklar tarafndan idare ediliyordu. Yirminci yzyl filozoflar, Aydnlanma senaryosu iinde izilen gzergh izlemeyi istemedii gayet bariz olan bir dnyayla kar karya kalnca, kendi kendilerine iki grev verdiler: Doru, bilimsel yetkisi olan bilgiyi dier btn grlerden ayracak ltleri telaffuz etme grevi ve halkn, zellikle de halkn yneticilerinin, bilimin hkmlerini kabul etme, benimseme ve uygulamaya geirme konusunda gsterdii isteksizlik ya da yeteneksizliin nedenlerini saptama grevi. rnein Wienerkreis'a, yani mantksal pozitivizm okuluna bal filozoflar yanl inanlarn dayanklln doal dillerin yaplan itibariyle bozulabilir olmasna balyorlar ve kurtuluu, gndelik hayatla irtibatn kesmi ve bu sayede de gnlk hayatn ve partizan siyasetin karmakark dilinde mebzul miktarda rastlanan anlamsz, snanmas mmkn olmayan inanlardan arnm kesin ve ak bir bilim diliyle doruluun salamlatrlmasnda gryorlard. Fenomenolojik felsefenin kurucusu olan Edmund Husserl daha da ileri gitmiti: Kkleri, gndelik hayatta olduu kadar, doru bilgi klna girmi rk ve kararsz kanlarn yetitii zemin olan "doal tavr"da da bulunduu iin, bilimin de bu grevi yerine getirebileceinden phe duyuyordu. Husserl, filozofun tarihd, kltr st "akn znellik" alann, ancak herklvari bir "fenomenolojik indirgeme" abasyla -yani, bilgiyi, doal tavrn snrlarn oluturan dargrl zamansal ve meknsal koullarn kelttii hata katmanlarndan arndrarak- kavrayabileceini ileri sryordu; bu "akn znellik" alannda btn asli anlamlar ynelimsel olarak kuruluyor ve deien kamu karlar ve kltr modalar tarafndan kirletilmemi saf bir form iinde barnyorlard. "Doal tavra" gmlm sradan insanlarn gnlk uralar iinde onlar fenomenolojik bir yolculua kmaya itecek hibir ey olmadn sylemeye bile gerek yoktu. Doruluk aray akl sahibi her kiide rastlanabilecek Kant, evrensel birpotansiyelmi gibi grnmyordu artk, zel bir insan trnn -filozoflarn, sadece filozoflarn- iiydi; onlarn farkllklarnn nian, yalnzlklarnn iaretiydi. Eski dnemin yasa koyucu ihtiraslar, tpk dnyay yeniden yapma ve iktidarn icrasna dorudan katlma itkisi gibi, yava yava, isteyerek olmasa da ihmal yznden terk edildi. Yirminci yzyl ilerledike, Platon'un tavrn can gnlden tekrarlayp modern Sirakza tiranlarndan filozoflarnn szlerini siyasi olarak ete kemie brndr-melerini isteyecek nemli filozoflarn says gittike azalmtr. Tam
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ

125

da bunu yapan az sayda filozofsa, tiranlarn onlar kullanabilecei tek iin saray mensubu -kraln ula, saray airi, bazen saray dalkavuu, ama en ok da saray soytars- olmak olduunu dehetle fark etmilerdir. Bylece balarn koparlmas zamanmzn gittike daha belirginlik kazanan bir eilimi haline geldi. Ancak bu eilimin deiip deiemeyecei, amac ve sreklilii tartmaya akt. Tm dier tavrlarn aralarna yerletirildii kutupsal konumlarn en ufuk ac haritas Strauss ile Kojeve arasndaki nl yazmada izilmitir. Her ikisi de gndelik hayata zg hayhuy ve kargaa arasnda doruluun peine dlemeyecei ve sradan gnlk deneyimden felsefe aratrmalaryla ulalabilen dorulua giden bir yol olmad konusunda gr birlii iindeydiler. Ancak Strauss, bunun tam da olmas gereken durum olduunda ve sonsuza kadar byle kalmas gerektiinde srar eder ve doruluun btnl adna felsefi doruluk ile yaayan dnya arasndaki ban hibir koulda onarlamayacan ya da yeni batan kurulamayacan iddia ederken, Kojeve'e gre filozofun geri ekilii, geici bir nlem, birlikleri yeniden bir araya toplamak, levazm dzmek ve sonra da kendinden daha emin ve zafer kazanma ans daha yksek olarak hedefi yeniden fethetmeye girimek iin yaplan bir manevrayd. Ancak yazmaclann ikisi de doruluk davasn ilerletmek ve onun hkmranlna giden yolu amak iin mevcut iktidarlarn etkili bir biimde kullanlabileceinden pek umutlu deillerdi. Bunu byle ifade etmeseler bile, felsefenin bu tr iktidarlarla hibir alp verecei kalmasa daha iyi olacan her ikisi de kabul ederdi; bu iktidarlarla ille de karlaacaksa, bunu yalnzca savc ya da yarg rolne girerek yapmalyd felsefe. Yirminci yzyldaki "ideoloji" kavram bu kayg ve takntlardan dodu. Bu kavram, Aydnlanma'nn umutlan ile toplumsal ve siyasi olarak gittike daha paral bir hal alan dnyada ykselen irrasyonel-lik dalgas arasndaki devaml byyen mesafeyi aklamann bir yolunu sunuyordu; aydnlanm sekinlerin talep ettii roldeki deiiklik iin bir baka merulatrma salyordu. Bu ikili amaca hizmet etmeye uygun yeni "ideoloji" kavram Kari Mannheim tarafndan biimlendirildi.
126
SYASET ARAYII

Esas itibariyle Tartmaya Ak Bir Gereklik Mannheim'n "ideoloji" kavram, Marksist gelenek iinde Gyrgy Lukcs tarafndan Batl ii snflarnn sosyalizm davas etrafnda toplanmaktaki hayret verici (ve kafa kartrc) baarszln aklamak iin gelitirilmi olan "yanl bilin" fikrinden etkilenmiti. Marksist ilerleme anlayna gre, sosyalizm davas hem ii snf karlarnn rasyonel ifadesi hem de rasyonel olarak rgtlenmi toplum projesinin en doyurucu biimde hayata geiriliiydi. Kant akl anlayna uygun olarak, ii snf ile sosyalizm arasndaki evliliin olaylarn doal ak ierisinde gereklemesi bekleniyordu. Ancak Lenin' in devrimci ncler teorisinden ve pratiinden esinlenen Lukcs'n aklamasna gre, doruyu kavramak herkesin ulaabilecei, btn insanlara zg bir akl yetisinin ynlendirdii doal bir sre deildir kesinlikle. ilerin bak alarn bireysel olarak, hatta kolektif olarak ulaabildikleri dar gnlk deneyim dzeyinin stne karabilecek sosyal bilimcilerin yardmlar olmazsa, bu iiler iinde bulunduklar zor durumun hakikatinin gizlenmesine ya da yadsnmasna yol aan sahte, tahrif edilmi bir kapitalizm gerekliini bilinlerinde yanstmay srdreceklerdir; ve ne kadar (meru, piyasa anlamyla) rasyonel davranrlarsa, dipsiz yanlsamann o kadar derinlerine batacaklardr. Mannheim Lukcs'n hipotezlerini geniletip evrensel bir ilke haline getirmitir. (Daha ak sylersek, Lukcs'n snf odakl bilisel teorisini, "yanl" ve "trajik" bilin arasndaki Lukcs ayrm gizleyerek "genelletirmitir".) Sahip olduu bilisel perspektifin tikellii ile ayrt edilen ve snfsal konumu, milliyeti ya da mesleki uygulamalar tarafndan belirlenen, toplumdaki her grup, btnl gzle grlr alann dnda brakan ksmi bir gereklik iine kapatlm durumdadr. Btn gruplar kendi deneyimleriyle ulaabildikleri budanm gereklik zerinde rasyonel olarak dnrken, kendi bilisel perspektiflerinden yola karak "nesnel" (yani, herkes iin evrensel olan ama kimsenin gremedii) hakikat zerinde kendi tikel arptmalarn olutururlar. Mannheim'n "ideoloji" adn verdii ey (semantik olarak, Lukcs'n "snf bilinci"nden farkl bir ey sayd "snfn bilinci"ne paraleldir), snrl bilisel perspektif ierisinde tasarlanan bylesi arptlm bir bilgiydi. Oyun biliim tiyatrosunda oynanyor ve burada
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ

127

ideoloji hakikatin karsna onun en byk dman olarak kyordu. Doruluk ile arptma ya da yanllk arasndaki fark btnlk ile ks-milik arasndaki farka paralel olduu iin, doruluk tanm gerei ait olmamayla ve bal olmamayla zdeletirilmiti: deolojik olmayan ey, ancak toplumsal olarak birbirinden ayrlm bilisel bak alarnn hibirine bal olmayan bir bilgi olabilirdi. Toplumsal gerekliin doru bilgisi, ksmi olmayan, tikelcilik kart bir bilgi olmaldr, bu yzden de bu bilgi ancak hibir tikel, snfsal, milli ya da dini gruplamaya bal olmadklar iin kendilerini btn bilisel konumlara yerletirebilecek bir insan grubunun ii; yelerini btn dier gruplardan alan, dolaysyla hibiriyle snrl olmayan ve hibirine sadakat borcu bulunmayan bir grubun ii; btn yerleik gruplarn dnda durarak ve hepsine mesafeyle bakmas sayesinde btn inanlarla eitli bilisel perspektiflerden hesaplama ve her birinin ksmi, snrl, greli karakterini aa karma gcn gstererek her trl tikellie ynelik bir meydan okumay cisimletiren bir kategorinin ii olabilir. Mann-heim'a gre, bu tr insanlar entelijansiya'mn yeleriydi; bu insanlar, varsaylan toplumsal mekndlklan ve ok eitli kkenlerden gelmeleri sayesinde, hem ideolojik arptmalarn temellendirdii siyasi pratiklerin kolektif, tarafsz bir eletiricisi roln hem de greli olmayan, nesnel doruluk zerine kurulmu bilimsel siyasetin savunucular roln oynamaya arlyorlard. Her iki roln doru drst oynanabilmesini mmkn klacak ara bilgi sosyolojisi olacakt: Yani ideolojiler ile toplumsal olarak belirlenmi avantajl konumlar ve grup karlar arasndaki ban sistematik tehiri. Mannheim'daki ideoloji kavram, zgn anlamn grnte tamamen tersine evirmi olsa da, Aydnlanma sonras iktidar sylemine tamamen gmlm durumdadr hl. ncelleri gibi, o da bilgi ile iktidar arasndaki ba ile, daha dorusu- bilgi retici ve tayclarnn yasa koyucu ayrcalklar ile ilgilidir. Ancak, bunlarla siyasi iktidar ellerinde bulunduranlar arasnda bir kar ve ama birlii olduu varsaylmaz artk; bylece bilgi sahipleri iktidar sahiplerinin uaklan ve danmanlar olmaktan onlarn beki kpekleri ve eletirmenleri olmaya dnrler. Aydnlanmann doru bilgiyi insanlk durumunun evrensellii iinde temellendirme programndan radikal biimde kopmay, ancak son yirmi yl iinde zemin kazanm grece yeni bir icat olan "pozitif ideoloji kavram" nerebilmitir. Modern an bandan beri yrrlkte olan entelektel gndem maddeleri tek tek silinmi ve Aydnlan128 SYASET ARAYII

ma zamanndan beri deimeyen deerlendirme iaretleri tersine evrilmitir. "Pozitif ideoloji kavram" bu r ac kopular zetler. Bu sralar moda olan "pozitif" eitlemesiyle ideoloji, bilimsel bilgi (yani bilim adamlar cemaati iinde kurulan ve bu cemaat tarafndan onaylanan bilgi) de dahil her trl bilginin vazgeilmez nkouluna karlk gelir. "deoloji" ad, insan deneyiminin eitli paralarnn bir araya gelip tannabilir, anlaml bir rnt oluturmasn salayan bilisel erevelere tahsis edilmitir. ereveler bilginin koullandr, ama kendileri onun birer paras deildirler; zerlerinde nadiren dnlr (hatta hi dnlmez), nadiren aka dile dklp mesafeli, "dsal" bir bakn nesnesi haline gelirler. Bu tr bilisel erevelerin znde "gzetleme", "eleme", hatta belki de

"yavalatma" aygtlar olduklar sylenebilir; bunlar duyumlarn durdurulamaz akn keser, bu duyumlarn erevelenmi rntye uyanlarn tutarken, geri kalanlar brakrlar. Ayn ekilde, srekli artan, btn yaplan havaya uurma ve bylece btn anlamlar ortadan kaldrma tehdidinde bulunan enformasyon hz iinde bile, yaanan gerekliin rntlen-mi, yaplanm bir biimde alglanmas imknn korurlar. imdilerde pek tutulan anlat yle devam eder: Bilisel bir ereveye sahip olmak bir dile sahip olmak kadar evrensel bir durumdur; ama, yine diller gibi, bir ereveye sahip olmak da insan trn ayn zamanda hem birletirir hem de bler. Btn insanlar bilisel ereveler tarlar, ama farkl insanlar farkl ereveler tarlar. Bu yzden, insani karlamalar ve diyaloglar srekli, hatta sonsuz tercme sreleridir: Diller arasndaki, bilisel ereveler arasndaki tercmeler. "Pozitif ideoloji kavram" son tahlilde dille analoji yaplarak kurulmutur. Tpk eitli dillerin varlnn insanlk durumunu zayf dren bir ey ve insanlarn birlikte yaamalannn nndeki bir engel olmay gibi, ideolojilerin -dnmsellik ncesi bilgi erevelerinin- okluu da insan dnyasnn, birlikte yaayabileceimiz ve muhtemelen sonsuza kadar birlikte yaamaya mecbur olduumuz bir zelliidir. "Pozitif tezahrnde ideoloji, Kant'n bilginin akn koullar fikrine; yani bilen zne batan duyum dzenleyici bir kapasiteyle donanm olmasayd hibir eyin bilinemeyecei fikrine benzer. Ancak Kant'tan fark, meknd ve zamand bir evrensellikle toplumsal ve tarihsel olarak biimlenmi tikellik arasndaki farktr tabii ki. Bilmenin akn koullan, Kant'n onu yerletirdii btn-insan-tr (daha dorusu her eyi bilen zneler) dzeyinin bir-iki basamak altna tanmtr.
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ 129

Ancak bu ok nemli bir kaymadr. Bir zamanlar ideolojiyi de ieren "bilginini akn koullan", mekn, zaman ya da nediensellik gibi genel dncelerle snrl deildir (zaten bu genel dnceler olmakszn bir olguya ilikin hibir imge oluturulamaz). Aks;ine, imgeleri farkllatran ve eitlendiren fikirleri barndrrlar. Karnt'n gznde akn koullar, bilen zneleri birletiren ve bu yzden de birlemi bilginin, birlemi insan trnn ve ayn zamanda Aydnlanma'nn evrenselletiirici umutlarnn temeli olarak i grebilecek eylerdir. Bilisel erevelerse, tersine, blcdrler. Kant'n her itrl bilginin akn koullan fikri nasl bnyesinde bir evrensellik imknn bannd-ryorsa, pozitif ideoloji kavram da bnyesinde bilginin --ve iinde yaanan dnyalarn- srekli ve onmaz bir biimde farkllamas ve eitlenmesini banndrr. Baka br deyile, pozitif ideoloji kavram, biliimim Mannheim tarafndan hl kt yan olarak grlecek olan zelliini bir erdem haline getirir. Bu kavram, artk giderilemez ve hatta vazgeilmez bir ey olarak grlen dnya grlerindeki oullukla uzlamakla kalmaz; ayn zamanda bilgi sahibi snfn yeni, kar gzetmeyen, tarafsz tavrn ve dillerdeki Babil-sonras kargaay giderrmek, gereksiz yere ve zarar verici bir biimde blnm ve atmaya balam olan eyleri yollanndan dndrmek, dzeltmek, homojenlettirmek ve birletirmek isteyen gemi projeden vazgeme niyetini de aa vurur. Byle "pozitif" bir ideoloji anlay entelektelerin ne tr bir kolektif deneyimini yanstr? Ve ne tr bir entelektel strateji ierir? Gnmz dnyasnn nde gelen zelliklerinden tniri, birbiriyle yakndan ilikili ama eliir grnen iki eilim arasndaki, kreselleme ile yerelleme arasndaki gerilimdir. Roland Robertson'n "kye-relleme" [glocalization] terimi bunlar arasndaki yakn ba ok iyi anlatr: ki eilim de ayn kkten kaynaklanr ve ancak bir arada kavranabilirler. Kreselleme, baka eylerin yan sra, iktidann siyasetten tedricen ayrlmas anlamna da gelir. Manuel Castells'in ''enformasyon toplumu" hakkndaki, yakn tarihlerde kan antsal incelemesinde iaret ettii gibi, siyaset nceki gibi yerel ve blgesel kalrken, artk mekn ve mesafe snrlanyla bal olmayan sermaye, zellikle de fi-nansal sermaye "akmakta"dr. Giderek siyasi kurumlarn menzilinin dna kan bir aktr bu. iktidar ile siyasetin farkl meknlarda ikamet ettiklerini syleyebiliriz. Siyasetin evi fiziksel, corafi mekn olarak kalrken, sermaye ve enformasyon, fiziksel meknn iptal ya
130 SYASET ARAYII

da ntralize edildii sibermeknda ikamet etmektedir. Francis Fukuyama'nn tarihin sonunu ilan eden o malm iddiasn fena halde prematre bulan Paul Virilio, buna ramen, "corafyann sonunun geldiinden gnl rahatlyla bahsedilebilir," diye yazdnda aklnda bylesi bir sibermekn vard muhtemelen. Mekn onu alt etmek iin gereken zamann tortusudur; sermaye ve enformasyon hareketlerinin hz elektronik sinyalin hzyla eit olduunda, mesafenin alt edilmesi anlk bir ey olur ve mekn "maddilii"ni, hareketi yavalatma, durdurma, ona direnme ya da baka bir yoldan kstlama yeteneini -normalde gerekliin ayrt edici zellikleri saylan btn nitelikleri yitirir. Bu srete "yerellik" deersizleir. Sermaye meknddr, artk lke snrlaryla ve gezmenin engelleyici maliyetleriyle bal deildir. Enformasyon da yle; nternetten bilgi alanlarn, bu bilgi ister yan kapdan ister dnyann br ucundan geliyor olsun eit -"yerel" cret demeleri bu durumu simgesel olarak ok iyi anlatr. Her iki adan da, yz yze iletiimin karlkllna dayal yerellik ayrcaln yitirir; uzak yerler karsnda, bir zamanlar dolayl, yz yze olmayan iletiimin grece ar olmasndan ve yksek tama maliyetlerinden gelen avantaja sahip deildir artk. Evlerinde alanlarca yrtlen yerel bir enformasyon sanayiinin sibermeknda

akp durmakta olan eylerle baarl bir biimde rekabet etme ans yoktur pek. Yerelliin bir zamanlar kayda deer llerde olan "tutma gc" hzla istimlak edilmektedir. Kendi iine kapal ve byk lde kendi kendine yeterli bir ekonomi veya kltr alan olarak sahip olduu nemi yitirmektedir. ktidarla bilginin, tpk nesneleri gibi, znde "yerel" ve topraa baml kald gemi "donanm" andan kkten farkl bir durumdur bu. Eskiden kitlesel fabrika-baml sanayi, kitlesel kla-baml ordu ve kitlesel okul-baml eitim iktidar sahipleri ile iktidara maruz kalanlar ayn yerde tutuyor ve onlar yzyze bir araya getiriyordu. ktidar ve bilgi, sermaye ve enformasyon, ie aldklar, ynettikleri ve denetledikleri emek, askeri g ve talim-terbiyeden gemi ve denetlenmi halk kadar kk salmlard, mekna baml ve mesafeyle kstlanm durumdaydlar. Yerel, sk skya korunan emek ve meta pazarlarna olduu kadar ar makinelere ve kaln fabrika duvarlarna da balanm olan sermaye, hareket etmekte fabrika iilerinden ya da mecburi askerlik yapanlardan daha zgr deildi. Durum iyiye de gitse ktye de, sermaye yerinde kalmaya mecburdu ve bu yerde
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ 131

olup biten her ey de onun yatrmclar, sahipleri ve yneticileri iin, tpk geri kalanlar iin olduu gibi, bir baar ya da baarszlk meselesi, hatta belki de lm kalm meselesiydi. Bilgi ve deerlerin sahipleri ve koruyucular iin de byk lde ayn eyler geerliydi. Modern zamanlarn "donanm" aamasnda, entelektellerin kurulmasna yardm ve gnlk ileyiine hizmet etmeleri beklenen rasyonel dzen, "yerel ynelimli" olmak zorundayd ve yle de oldu. Siyasi bir kendilik olan teritoryel devlet ve kltrel bir kendilik olan millet akma ya da rtme eilimindeydiler; bu iki kavram eanlaml hale gelmeye balad. Siyaseten himaye edilecek yeni dzeni kurma grevi, millet ina etme abasyla zdeti; kltrel hal seferleri, eitli leheler yerine btnletirilmi tek bir dilin ikame edilmesi, yerel detler ve takvimlerin yerine milli bayramlar ve tatiller programnn geirilmesi de bunun en nemli aralaryd. ok eitli pratik nedenlerle, .devlet yurttal ve milliyet projeleri, ayr ayr teorize edilmelerine ve iktidar sekinlerinin farkl kesimlerine emanet edilmelerine ramen i ie geip tek bir proje haline gelmilerdi. Btn bu nedenlerle sz konusu a, iktidar sekinleri ile halk arasndaki angajman ayd. Siyasi yneticilerin en nemli kayglar bilano dengesini salamak, kolektif savunma iini halletmek, evrensel kurallara itaat edilmesini salayp bireysel refah kolektif garanti altna almak ve yerel sermaye ile yerel igcnn meta edinebilmesini gvenceye almaya almak idiyse, bu kayglar ancak ekonomi ve bilgi sekinlerinin gerekten de devletin siyasi iktidar kadar teritoryel olduklar ve devlet gibi, devlet egemenlii altndaki blgede ikamet eden halk ynlendirmeyi hedefledikleri varsaymyla anlaml olabiliyordu. Ekonomik sekinler, alabilir durumda olan yetikinlerin oluturduu gevek topluluu yeniden ileyip sanayi igc haline getirmekle meguld; bilgi sekinleri ise birbirinden ayr "yerliler"in oluturduu heterojen topluluu yeniden ileyip ortak bir tarihi, kabul gren bir gelenei ve dmanlar olan kltrel anlamda birlemi bir millet haline getirmeye alyordu. Ekonomik sekinler ve onlarn siyasi hamileri iin yasama ve idare demek olan eyler bilgi sahibi snf iin ideoloji ve ideolojik alama demekti. Her iki durumda da, bamllk karlklyd. Her iki durumda da, bir taraf kendini teki tarafa angaje olarak kuruyordu. Sermaye, kendisini ancak yerel igcnn ivereni olarak kurabildii ve yeniden retebildii iin, mekna bamlyd. Mannheim'n "entelejiansiya"sna ya da en azndan onla132
SYASET ARAYII

rn "entelektalist" nclerine karlk gelen bilgi sahibi snflar da kendilerini, "halk"la girdikleri eitim ilikisi yoluyla kuruyorlard. imdilerde bu angajmann sonunun geldiine ya da en azndan can ekitiine tanklk ediyoruz. Byk lde "angajman sonras" bir dneme giriyoruz. Sermaye de bilgi de yerel snrlarndan kurtulmu durumdalar. Servet retici mali ilemlerin yzde doksan dokuzunun artk maddi meta hareketine bal olmad ve enformasyon dolamnn ok byk lde siber a iinde gerekletii bir zamanda sermaye ve bilgi sahiplerinin corafi yerlerinin pek bir nemi kalmyor. Bugn ne ekonomik ne de kltrel iktidarn sahipleri mekna bamldrlar; kendilerini, modern zamanlarn sanayi ve millet ina etme safhasnn dorua ulat dnemlerdeki gibi yerel kalan "halk"n hizmetine koan balan kesmilerdir. ktidar sahipleri sibermekn igal ediyorlar ve halkn geri kalanndan ayrlm durumdalar; bu geri kalan kesim iin hl byk lde geerli olan terimlerle sylersek, sahiden mekndlatlar. Yerliler, sekinlerin kendi kendilerini kurma ve yeniden retmeleri iinde hibir rol oynamyorlar; baz yerlilere belli bir sre iin bylesi bir rol verilecek olsa bile, artk bu roln oynanmas iin vazgeilmez ve yeri doldurulmaz bir nem tamyorlar. Bugnlerde entelektel sylemde "halk" kavramna pek rastlan-mamasnn nedeni de bu: "halk" kavramnn tek sna modern iktidarn eitli yzleri arasndaki son "yerel" yz olan siyaset retoriidir. En son gelimelerin nda, sekinler ile yerli halklar arasndaki karlkl angajman yalnzca grece ksa bir tarihsel epizottan m ibaretti acaba diye dnlse yeri var. Artk Esas tibariyle Tartmaya Ak Olmayan Dnya Zamanmzn sermaye ilemcileriyle modern ncesi "ortada grnmeyen toprak aalan" arasnda arpc bir benzerlik var. Ancak bu ilemcilerle rettikleri art deerin kremasn aldklan yerellikler arasndaki ba, yine de ortada grnmeyen derebeylerini uzaklardaki mlklerine balayan badan daha zayftr.

Eskinin toprak aalan, bedensel anlamda ortada grnmedikleri ve toplumsal ya da kltrel olarak yerelliin bir paras olmadklan zamanlarda bile yine de toprak aasydlar; dolaysyla, zenginlikleri ve iktidarlannn kayna kuruyup gitmesin diye, sahip olduklan topran zenginlik reten kapasitesinin korunmasyla belli lde ilgilenmeleri gerekiyordu. Modern ncesi zamanlarn ortada grnmePOSTMODERN DNYADA DEOLOJ

133

yen toprak aalarnn durumunda, iktidar -ne kadar sulandnlm olursa olsun- ykmllkle birlikte geliyor ve smr, smrlenlerin iinde bulunduklan g durumla kurulan -ne kadar kaypak ve gvenilmez olursa olsunbir tr dayanma ile elele gidiyordu. Artk durum byle deildir; en azndan, byle olmak zorunda deildir ve gleri her eye yeten kresel finans piyasalar, borsalar ve bankalarn mterek basklar byle olmamasn salamaktadr. Sermayenin iktidar gittike maddiliini yitiriyor, kresel sekinlerin yesi olmayan ve onlara katlma konusunda pek ans da bulunmayan insanlar iin gerekliin sahip olduu anlama gre deerlendirildiinde gittike "gerekd"layor. Eskiden iktidann asli kymeti ve balca lt olan denetleyici, ynetici/terbiye edici angajmann yerini yeni bir yetenek, uzak durma, kanma ve kama yetenei ald. Bu yetenek de -ister iyicil ister zalimane bir biim alm olsun- her trl angajman gereksizletirdi. Bu kanma yetenei, en bata da, bir zamanlar baat konumda olan panoptik-tarz angajman biimini, gzetleme, talim ettirme ve disipline etme yoluyla kurulan angajman biimini bir kenara atlabilir hale getirmitir. Panoptikon tarz kontrole denenler artk gereksiz ve mazaretsiz, hatta rasyonel olmayan kayplar hanesine yazlmaktadr - bunlann bertaraf edilmesi, daha iyisi tamamen ortadan kaldnlmas gerekir. Sinoptikon -ounluu gzetlemek iin bir aznlk tutmaktansa ounluu aznla hayranlkla bakmaya cezbeden bir tr kendin-yap Panoptikon'u- ok daha etkili ve ekonomik bir kontrol arac kmtr. Eski tarz Panoptikon'un hl yrrlkte olan kalntlarndan beklenen, kitlelerin bedensel terbiyesi ya da manevi olarak dntrlmesi deil, kitlelerin sekinlerdeki yeni hareketlilik zevkini takip etmesi istenmeyen kesimlerini yerli yerinde tutmaktr. Zamanmzn okumu yazm snflar, bilgi retici ve sahipleri de modern ncesi muadillerine benzerler: O zamanki bilgi sahipleri, kendilerini kap komular olan basit insanlardan yaltan Latince kalesinin hibir ey geirmez duvarlar iinde gvenli bir yere kapanyorlard. Aslnda, nternetin sibermekn da birok adan Ortaa'daki Latince'nin gnmzdeki edeeridir. Okumu snflarn yelerini mekndlatrr ve fiziksel meknda onlara yakn olan insanlann eriim alanlarnn dna karr; bir yandan da bilgi sahibi snflarn yelerini birbirlerine yaknlatran bir baka, sanal evrenin teknolojik temelini atar. Okumu snflarn yeleri, bilgi insanlar olma sfatyla, mesafelerin sradan, corafi mekndakilerden tamamen farkl kstas134 SYASET ARAYII

larla lld sibermekna yerleirler; sibermeknda izlenecek pistler baka insanlarn zerinde hareket ettikleri yollardan bamsz olarak kurulur ve yol iaretleriyle kilometre talan da normal kartografi ya da topografiyle yalnzca anzi ve rastlantsal bir ilikisi olan (hatta hi ilikisi olmayan) bir biimde dzenlenir. deoloji baka birok eyin yan sra, vaizlerinin yapt bir niyet beyanyd da: Vaizlerin ait olduklan ve kendilerini ait grdkleri toplumla angaje olma niyeti. Ayn zamanda bu toplum iin sorumluluk yklenme yolunda bir ar, bu sorumluluu stlenme ya da paylamaya hazr olmann bir ifadesiydi. Son olarak (ki bu da en az ncekiler kadar nemlidir), dnyann o anki halinden rahatsz olunduunun, mevcut duruma kar eletirel bir tavr taknldnn bir iareti ve bu durumu iyiletirme ya da tamamen deitirmeye ynelik bir itkiydi. En muhafazakr olanlar da dahil btn ideolojiler, gerekliin mevcut haline dayanm bak ularyd: Ortodoksi klna girmi olsalar da, canllklarn noch-nicht-geworden [henz olumam] ideallerden alan batniliklerdi. Ksacas, toplumsal gereklikte her eyin olmas gerektii gibi olmadnn, mevcut durumu dzeltmek iin bir eyler yaplmas gerektiinin ve her ne yaplacaksa sistematik, tutarl bir biimde yaplmas gerektiinin farkna varlmas, ideoloji kuman dokumaya girimenin temel nedeniydi. Btn ideolojiler statkonun kabullenilmeyiinden, her eyden nce de gerekliin kendi kendini dzeltme kapasitesine sahip olduuna inanlmayndan domulard. Btn idelojiler -hayal ettikleri gelecei tahayyl ettikleri gemie yansttklar ve yenilii bir geri dn, reformu da bir restorasyon olarak tasvir ettikleri zaman bile- aktif olarak ve hep birlikte hayata geirilmesi gereken projeler olarak domulard. ideolojinin alacakaranla gmld eklindeki tehislere belli bir hakllk kazandran ey, artk bu tr projelere rastlanmaydr; ideoloji a henz tamamlanmam olabilir, ektii sanc can ekime sancs olmayabilir, ama uras kesin ki halihazrdaki durumu modernliin bandaki halinden tannmayacak lde farkllamtr. Projesi olmayan -bir proje ve eylem plan olmakla u andan farkl bir gelecei telaffuz eden bir projesi olmayan- bir ideoloji terimlerde bir elikidir. Marx'n Feuerbach zerine tezlerinin on birincisini ("filozoflar imdiye kadar dnyay akladlar; oysa mesele onun nasl deitirileceidir") ihmal eden "ideoloji", modern ncellerinin yanna, ancak ideolojik akln tayin edici, kurucu zelliklerini gzden karma pahaPOSTMODERN DNYADA DEOLOJ 135

sna konulabilir. Ama daha fazlas da vardr. Bugnlerde okumu yazm sekin evrelerinden gelen mesajlar yoluyla, kasten ya da gayri ihtiyari olarak yaylan dnya gr, tarihsel boyuttan yoksun zamanla ilgilidir - dz bir zaman, frdolay, srekli yeniden dolama sokulan bir zaman, sk sk ileri geri gidip geldii halde konumunu pek deitirmeyen bir zaman, "aynsndan daha fazla"nn zaman, deitike ayn kalann, plus a change, plus c'est la meme chose'un zaman. Bu sadece kendi tarihselliinin hissini yitirmi bir mesaj deildir; tarihi dnyadan esirgeyen bir mesajdr da. Cornelius Castoriadis, son syleilerinden birinde, uygarlmzn derdinin kendisini sorgulamay brakm olmas olduunu iddia ediyordu. Gerekten de, unu syleyebiliriz: "Byk anlatlar"n lmnden (ya da, Richard Rorty'nin yapt gibi, atlan her adm ideal bir durumla aramzdaki mesafeyi ksaltp ksaltmadna gre deerlendiren "hareket siyaseti"nin gerileyip yerini kendine eldeki sorunlar zmeyi ilke edinmi olan herseferinde-bir-meseleci "kampanya siyaseti"ne braktndan) sz etmek, bilgi sahibi snflarn angajmanlarn braktklarnn, modern entelektel greve ynelik byk bir reddin ilandr. Bilgi sahibi snflarn, bir zamanlar tanmlayc zellikleri olan toplum sorgulamasndan el ekmek iin kullandklar, grnte birbirlerine taban tabana zt olan ama aslnda rten iki yol vardr. "Pozitif ideoloji kavram" bunlardan biridir. Eer her trl bilgi ideolojikse, ideolojiye ancak baka bir ideolojinin perspektifinden kar klabiliyorsa, il n'y a pas hors d'ideologie [ideolojinin dnda hibir ey yok] ise, farkl ideolojilerin geerlilik derecelerini lp karlalabilecek hibir d standart yoksa o zaman geriye herhangi bir "ideoloji sorunu" da kalmaz, ideoloji aratrmalarnn onlar nyargsz ve taraf tutmakszn betimlemekten baka yapabilecekleri bir ey yoktur. Hepsinden nce de, herhangi bir tavr almak gerekmez. Bir dnya algsnn dierinden stn olduunu gstermenin hibir yolu olmaynca, geriye kalan tek strateji, onlar muazzam ve indirgenemez bir eitlilie sahip olduklan eklindeki kaba olgu etrafnda gidip gelirkenki halleriyle kabul etmektir. Eer hibir ideoloji eletirisine izin verilmiyorsa, o zaman toplumsal dncenin grevi, ideolojinin her yerde, her eyin de ideolojik olduuna iaret edildikten sonra bitiyordun Toplumla aktif bir angajman iinde olma fikri gerekesini ve aciliyetini yitirir. Grnrde buna zt olan grn de pratikte ayn sonulara yol a136 SYASET ARAYII

mas ironiktir. Modern sylemde her zaman belli lde rastlanan ama imdilerde g kazanan bu dier gr, ideolojinin imdiki halinin henz tam anlamyla modernlememi bir toplumun iareti olduu; ideolojinin bilginin hem geri kalm hem de zararl bir eidi olduudur. Eer ideoloji sryorsa bunun tek nedeni, cehalet ya da kendi kendilerini gereklii reformdan geirme grevine atam olanlarn sinsi bir komplosu olabilir. JeanFranois Revel, Fransz Akademisine kabul edilmesi vesilesiyle yapt konumada ideolojiyi "olgulara ve yasalara ramen, onlar horgrerek gelitirilmi bir karmsal kurgu; hem bilimle felsefenin hem de dinle ahlakn ztt" olarak tanmlam (12 Haziran 1998 tarihli Le Monde'daki haberden). Bilim, felsefe, din ve ahlakn kendilerini ne demeye omuz omuza verip olgular ve yasalar savunurken bulduklar konusunda ancak tahmin yrtebiliriz. Ancak bu orduda komutan rolnn, Revel'in iaret ettii zre, iddialarn gereklikle snayan (gereklii kendi iddialaryla snayan ideoloji bunun tam tersi bir konumdadr ki Revel bunu sylemez) bilime verilmi olmas inandrc bir varsaymdr. Revel bilimin sonuta ideolojinin yerine geecei umudundadr. Bu olduunda Castoria-dis'in nsezisi en sonunda gereklemi olacaktr: Toplum kendini sorgulamay brakacaktr. Toplum yorumcularnn "ideolojinin sonu"nu ilan etmeleri eylerin mevcut halinin tasvirinden ok bir niyet beyandr: eylerin yaplma biimi artk eletirilmeyecek, dnya artk mevcut durumunun karsna daha iyi bir toplum alternatifi kartlarak yarglanmayacak ya da sansrlenmeyecektir. u andan itibaren her trl eletirel teori ve pratik tpk postmodern hayatn kendisi gibi paral, dzenlenmemi, kendi kendine gnderme yapar nitelikte, tekil ve episodik olacaktr. Ancak sk sk, piyasann/neo-liberalizmin ekonomik sonular, retkenlik ve rekabeti ilahlatrmasnn, kazanan kltletirmesinin ve etik kinizmi ne karmasnn eskinin byk ideolojilerinin gnmzdeki edeeri olduu da savunulur; stelik, rakipsiz bir hegemonya kurmaya ncellerinin hepsinden daha fazla yaknlam bir ideolojidir bu. Bu gr lehine sylenebilecek ok ey var. Neo-liberal ideoloji ile tipik bir "klasik" ideoloji arasndaki asl benzerlik, her ikisinin de grneni fark edilmeyenden ayrarak, alakal veya alakasz sorunlar saptayarak, akl yrtme mantn ve sonularn deerlendirilme biimini belirleyerek btn gelecek sylemlerin karmsal erevesi ilevini grmeleridir. Gelgeldim, neo-liberal dnya grn dier ideolojilerden farkl -hatta ayr bir snfa dahil bir olgu- klan ey,
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ 137

tam da sorgulamann yokluu; toplumsal gerekliin deitirilmez ve geri evrilmez mant olarak grlen bir manta teslim olmasdr. Neo-liberal sylem ile moderliin klasik ideolojileri arasndaki fark, deyim yerindeyse, bir planktonun zihniyetiyle yzclerin ya da denizcilerin zihniyeti arasndaki farktr. Pierre Bourdieu {Le Monde diplomatique'in Mart 1998 saysnda) neo-liberal dnya grnn grnrdeki yenilmezliini, Ervin Goff-man'n tmarhanesinin "gl sylem"inin yenilmezliiyle karlatryordu: Bu tr bir syleme direnmenin ve bu sylemi geri pskrtmenin gl herkesin malumudur nk "gerei", "gereki ol-mayan"dan ayran nseimi oktan yapm ve dnyaya mevcut eklini vermi olan en gl, en boyun emez dnyevi gler onun yanndadr. Piyasann neo-liberallerce ilahlatrlmasnda le choses de la

logigue avec la logique des choses [manta ait eyler eylerin mantyla] kartrlr; oysa modern zamanlann byk ideolojileri aralarndaki btn ihtilaflara ramen u noktada uzlayorlard: Mevcut halleriyle eylerin mant akln mantnn buyurduklarna meydan okumakta, onunla elimektedir. deoloji akl doann karsna koyard; neo-liberal sylem ise akl, doallatrarak gszletiriyor. Antonio Gramsci, bilgi sahibi snfn, gerek, farazi veya nart koulan grevleri ve halkn geni kesimlerinin beklentilerini izah etme grevini kendi zerlerine alan ve bylece de u ya da bu Klasse an sich'in [kendi iinde snf] Klassefrsich [kendisi iin snf] dzeyine kmasna yardm eden yeleri iin "organik entelekteller" terimini nermiti. Bu izah, yani "snfn iinde bulunduu g durumu tarihsel bir perspektife yerletirmek" ideolojinin iiydi; entelekteller ideolojik praksise mdahil olarak "organik"leiyorlard. zin verirseniz "entelektel" kavramna "organik" sfatnn eklenmesinin ortaya kan tamlamay laf kalabal haline getirdiini syleyeceim: Salt "bilgi sahibi olan insanlar" birer entelektel haline getiren ey, tam da Gramscici anlamda "organik" olmalardr zaten. Entelekteller ideoloji kavramn dnyay deitirecek ara, snfl toplumun snflarn zbilinli tarihsel failler dzeyine karacak bir kaldra, ya da daha genelde yaderk ve heterojen halklar yeniden ekillendirip zerk ve homojen kltrel birimler halinde younlatracak tertibat olarak gelitirirlerken "organik" bir rol benimseyerek hareket ediyorlard; ancak bu durumda da kendi kendilerinin "organik entelektelleri" olarak davranyorlar, bilgi sahibi snf sadece Klasse frsich statsne deil, ayn zamanda kendilerine zg bir misyoner138 SYASET ARAYII

lik grevi olan insanlardan oluan ok zel bir snf, bir tr st snf, "snf retici snf" dzeyine karyorlard. Hr trl ideoloji nosyonu bilgi sahibi insanlara can alc, tarihsel bir i ykler, onlar snflara, etnik gruplara, cinsiyetlere veya milletlere uygun, yeterli ya da yakr deerleri ve amalan dile getirmekten ve yaptklar keifleri tarihsel olarak etkili hale getirmekten sorumlu ilan eder. deoloji kavramnn altnda yatan bu can alc nemdeki varsaym entelektellere kltr yaratclar, retmenler ve deerlerin nbetileri roln verir; toplumla ya da toplumun seilmi kesimleriyle dorudan angajmana girmeyi talep eder, hatta yerine getirilecek bir misyonu olan bilgi sahibi insanlar olarak "entelekteller" fikrine anlam kazandrr ve bilgi sahibi snfn kolektif olarak, bu kolektif greve tekabl eden bir otorite konumuna ulamaya kalkmasna dayanak olur. Sorun, imdilerde yaygn, hatta baskn bir hal alan "ideolojinin sonu" ya da "byk anlatlarn lm" (hepsinin stnde de, "tarihin sonu") haberlerinin, bilgi sahibi snfn teslim bayran ekip kolektif davetini geri almas m demek olduu; yoksa, tam tersine, "z-orga-nik" stratejinin ve ona gerekesini ve varolu nedenini veren ideolojinin gncelletirilmi bir baka eitlemesi mi olduudur. yle grnyor ki ge-modern ya da postmodern an bilgi sahibi snf organik entelekteller roln bir ekilde stleniyorsa da, bu sadece kendi kendilerinin organik entelektelleri roldr. Bilgi sahibi snflarn gnmzdeki dnce biimini gayet belirgin bir ekilde eskisinden ayrt eden ey; kendi kendine gnderme yapmas, kendi profesyonel faaliyetlerinin koullarn iddetli bir taknt haline getirmesi ve toplumun dier kesimlerine kar taahht altna girmekten gittike kanan bir tavr sergilemesi ve hatta geleneksel "sentezleyici" roln neredeyse tamamen terk etmesidir - toplumun geri kalannda bireylerin toplamndan te bir ey grmek istememesi ve ayn zamanda, onlar kolektif deil tekil failler olarak anlama eiliminde olmasdr. Gnmz toplumsal dncesinde fail kavramnn "zelletirilmesi" bunun birok rneinden biridir. Halihazrdaki bu ok nemli kopuun suunu trahison des clercs' in [entelektellerin ihanetinin] yeni batan sahneye konmasna yklemek ve bu durumu grev olarak balanmadan dem vuran Ortodoks aryla dzeltmeye almak ocuka olur. Kamusal bir gndemden profesyonel snaklara ekilmeyi ani bir gnl deiikliiyle ya da bencil bir havann etkisi altna girmekle aklayamazsnz (ki zaten bunlar da ayn derecede aklanamaz eylerdir). ok muhtemeldir ki
POSTMODERN DNYADA DEOLOJ 139

bunun nedenleri daha derinlere; iktidarn ve iktidarla birlikte gelen eyleme geme (hem de etkili bir biimde eyleme geme) yeteneinin postmodern toplum iinde datlma ve hayata geirilme biimindeki ve (bilgi sahibi snflarn koullar da dahil olmak zere) toplumsal hayatn koullarnn yeniden retilme biimindeki derin dnmlere uzanmaktadr. Geoff Sharp yakn tarihlerde {Arena dergisinin 10/1998 saysnda), bilgi sahibi snflarn ilgi ve kayglan ile kamusal gndem arasndaki balann hzla zayflamasnn nedenlerini analiz ederken, "sosyal teorik 'sylem'in gndelik hayatn dilinden yaltlml"n en baa yerletirmitir. Bu yaltm da, yine, keyfi bir seimin rn ya da bir karakter kusuru meselesi deildir. Entelektel kaynaklann radikal bir biimde yeniden yerletirilmesinin ve entelektel almann yrtlme biimindeki deiimin dmen suyunda ortaya kan bir eydir. Benim nerdiim terimleri kullanacak olursak, entelekteller modern dnemler boyunca olduu gibi postmodern koullarda da kendi kendilerinin "organik entelektelleri" olarak kalacaklarsa, kendi kendine gndermede bulunan ideolojilerinin alabilecei tek biimin sz konusu yaltlmlk olduunu syleyebiliriz; ama bu biim ayn zamanda, bilgi sahibi snflarn baka herhangi birilerinin "organik entelektelleri" olmaktan kmalann da gerektirir. Sharp'a gre, dile getirilmesi gereken daha genel bir nokta da udur:

Entelektel pratiin kendisinin, kendine zg bir hayat biimi oluturmas ok byk lde teknolojinin dolaymna baldr. Dolaynd eylem entelektel pratiin alameti farikasdr... Teknobilimlerin nesnelerini ele alp oluturma biimleri de ayn ekilde dolaymldr: Yani bunu nesnenin daha dolaysz duyusal bilgiyle ulalamayacak yollardan temsil edilmesini ve kavranmasn salayan bir arac aygt sayesinde yaparlar. Son olarak dolaym, entelektel pratiin btn davurumlarnn, nesnelerini daha soyut bir biimde oluturmalarn (yani nesnelerini, karlkl mevcudiyet ilikilerine zg kategorilerden daha farkl ve tipik olarak daha kapsayc kategorilerle oluturmalarn) salar.

unu ekleyeyim: Sz konusu kategoriler, btn o gsterili kapsa-yclklarna ve tipikliklerine ramen, insanlann gndelik hayatlan iindeki hallerinin tamamn kapsamazlar. Aksine, sz konusu kategoriler, insan faillerin soyutlanm vehelerini, btn temsil eden paralan genelletirerek, "btnletirmek"ten ok bler ve paralara aynrlar ve insan hayatnn zledii btnle ulamasnn nnde bir engel olutururlar. Ancak, durum ne olursa olsun, Sharp'n belirtti140 SYASET ARAYII

i gibi, "entelektel pratiklerin postmodernlik dnyasn kendi suretlerinde -yani, dolayml olarak, soyut olarak ve metinsel ariv yoluyla- yeniden ina etme biimlerinin bir benzerine daha nce rastlanmamtr". Bilgi sahibi snflarn ikamet ettikleri, iledikleri ve onun tarafndan ilendikleri nternet, Lebenswelt'i -yaanan dnyay- darda brakr; bu dnyann paralarn ancak uygun biimde paralara ayrldklar ve bylece ilenmeye hazr hale geldikleri zaman kabul eder ve onlar dardaki dnyaya gerektii gibi yeniden ilenmi, soyutlanm bir biimde iade eder. Postmodern entelektel pratiin mekn olan sibermekn, paralara ayrmaktan beslenir ve paralara ayrmay ilerletir, onun hem rn hem de balca etkin nedenidir. Modernliin doruk zamanlarnda ideolojinin trman hem bir nimet hem de bir musibet olarak nam salmt. u anda lm de yle. Yaadklarmzdan rendiklerimizle, toplumu ideolojik deli gmlekleri iine sokmann, ideolojik programlar ynetimdeki glerin ihti-raslaryla birletirme ayartsna kaplmann getirdii insani maliyetleri biliyoruz artk; bu yzden de kendimizi yeni bir eye balamadan nce bu maliyetleri dikkatle hesap ediyoruz. Ama alternatifler olmadan, yol iaretleri ve karlatrma ltleri olmadan yaamay, "her eyi oluruna brakp" ortaya kan sonular beklenmedik olduu kadar kanlmaz da ilan etmeyi henz renemedik. Ulrich Beck'in Ri-sikogesellschaft [risk toplumu] anlay byle bir yaam ima eder: Bir krizden tekine geerek, bilinen bir sorunla baa kmaya alrken bilinmedik miktarda bilinmedik soruna yol aarak, yerel dzenleri idare etme zerinde younlarken bu dzenlerin kresel kaosa yaptklar katky gzden kararak yaamaktr bu. "Byk anlatlar"n sonunu kutlamak iin ok erkendir erken olmasna da, modern deneyimlerin yla baktmzda, bunlarn geip gitmelerine yanp yaknmak da tekinsiz, hatta ahlakszca bir eydir.
2. IKMA:

POSTMODERN DNYADA GELENEK VE ZERKLK


GELENEKTEN, yani "gemiin mesaj"ndan, bu mesajn ne ilettii ve nasl okunmas gerektii artk net olmadnda, ortada kafa kartracak kadar ok gnll okuyucu ve kakofoni iindeki ezgi artk duyulmaz hale gelecek kadar byk bir koro olduunda bahsederiz. Gelenek kavram paradoksaldr, nk bir eyden bahseder ama bambaka bir eyin haberini verir, baka trls elinden gelmez; teoride sylediklerini pratikte inkr eder. Bizi gemiin bugnmz baladna inanmaya iter; ancak, bugn ve gelecekte, balanmaya ihtiya duyduumuz ya da balanmay istediimiz bir "gemi" oluturmak iin verdiimiz, vereceimiz abalar mutular (ve harekete geirir). "Gelenek", "det" ya da "alkanlk"la eanlaml deildir, ama bu terimler sk sk birbiriyle kartrlr. Aslnda gelenek, det ve alkanln tam zttdr. dete ya da alkanla dayal davran dnce iermeyen davrantr: Ne aklama ne de bahane isteyen ve gerekesini sunmas iin sktnldnda da ok zorlanan davrantr. Bu sorgulamann yol at rahatszlk, Rudyard Kipling'in nl hikyesin-deki krkayan iine dt durumda olduu gibi, fel edici bile olabilir: Hikyede, zavall krkayak, dalkavuun biri bir sr ayandan hangisini nce, hangisini sonra yere koyacan hatrlama konusundaki harika yeteneini vnce artk tek bir adm atamaz hale geliyordu. nsan bunu yapmann iyi, baka trl davranmann da kt olduuna inand iin alkanlklanna gre davranyor deildir. Aslnda, alternatif davran yollarn brakn dnmeyi hayal bile edemedii iin byle davranr. Oysa "gelenek" bir seim durumuna gnderme yapar: Bu kavram bir grevin ad olarak domutur; "gelenek" "mesele"si, olas, uygulanabilir ve makul, bilinen ya da antnlan birok davran yolu ara142
SYASET ARAYII

sndan birinin seilmesi gerektiinde gndeme getirilir. "Gelenek" tamamen dnme, akl yrtme, gerekelendirme ve hepsinden nce de semeyle ilgili bir eydir. Eric Hobsbawm sz daarcmza "icat edilmi gelenek" kavramn soktu: Hobsbawm'n gsterdii gibi, henz olumam cemaatlerin gz yukarda olan siyasi liderleri, sk sk, cemaati bir arada tuttuunu ve onu bir araya gelmeye mecbur ettiini ima ettikleri ortak bir gemi icat etmilerdir. Gelecei balamak iin gemiten argmanlar kullanrlar ve uygun argmanlarn karlabilecei bir gemi olmay onlar iin bir engel deildir; ne de olsa, nemli olan ortak bugn ve ortak gelecektir; ortak bir gemiin tek nemi, sz konusu bugn ve gelecei biimlendirme ve yoldan karmama iini kolayla-trmasdr. Ama "icat", yalnzca seilmi

geleneklerin kkenini iaret eder. Oysa bir anlamda, her trl gelenein, en azndan bizimki trnden toplumlarda bir arada varolan btn geleneklerin icat edilmesi zorunludur, icat edilmemesi mmkn deildir. Anthony Giddens'n ileri srd gibi, bizler "gelenek sonras bir toplum"da yayoruz.1 Ancak bu etkileyici tabiri, gelenein otoritesini yitirmesine, ona duyduumuz saygy yitirmemize, "miras" ve "tarihsel bellek" talebimizin tkenmesine veya azalmasna ya da eskinin gzel olduuna ve srf eski olduu iin hrmet grmesi gerektiine duyduumuz inancn ypranmasna gndermede bulunuyormu gibi yorumlamaktan saknmak gerekir - gelgeldim modernlii btn eski eylere programl olarak dman olan, "eski", "miyadn doldurmu" ve "modas gemi" terimlerini eanlaml grp uzun mrlln otorite kurmaya hak kazandrdn reddeden bir hayat tarz olarak gsteren betimlemelerde bu tr aklamalara sk rastlanr. "Gelenek sonras toplum" fikri gelenein modasnn gemesine deil, gelenekler fazlasna gnderme yapan bir tabir olarak grldnde daha iyi anlalr: Kabul grmek iin birbirleriyle atan gemi yorumlarnn fazlal, genel ya da genele yakn bir gven kazanabilecek tek bir tarih yorumunun olmay sz konusudur bu fikirde. Giddens'n belirttii gibi, "temel bir anlamda, modernliin kurumsal aygt gelenekten kopanldktan sonra, potansiyel olarak geici gven mekanizmalarna dayanmaya balamtr". Ben bu sralamay biraz deitirirdim: geici bir hal alma eilimi gsteren ey gven datm mekanizmalar deil
1. "Living in a Post-Traditional Society", Anthony Giddens, in Defence ofSocio-logy: Essays, Interpretalions & Rejoinders iinde (Cambridge: Polity Press, 1996).
POSTMODERN DNYADA GELENEK VE ZERKLK

143

gvenin kendisidir ve grnrde onun geicilemesini durduracak hibir mekanizma yoktur, nk ortada birbiriyle rekabet eden yle ok gelenek vardr ki herhangi birinin uzun mrl bir sadakat grebilmesi ve en st otoriteyi ele geirmesi mmkn deildir. Baka bir ekilde sylersek, herhangi tek bir gelenein ada toplum zerindeki kavrayclnn zayflamasna yol aan gvendeki "zlme", modern toplumun znde okmerkezli yapsyla yakndan balantldr. Modern olunca, zellikle mklpesent ve kl krk yarar bir hal aldmz ya da seimlerimizde titizlenmekten zellikle holanr olduumuz deil sylenmek istenen. unu sylemek istiyoruz daha ziyade: ister holanalm ister holanmayalm seim yapmaya, seimler yapmay srdrmeye, yaptmz seimleri hakl karmaya ve seim yapp hakllmz kantlamak zorunda braklmann bizim kaderimiz olduunu acyla fark etmeye mecburuz; nk okmerkezli bir ortamda, birden fazla iyi hayat imgesi, birden fazla kiisel ideal kalb, "yaplmas gereken"i "yaplmamas gereken"den nasl ayrt edeceimizi syleyen birden fazla nerme ve baz alternatif nerilere duyulan gveni (ki bu her zaman baz baka nerilerin de reddedilmesiyle birlikte gider) hakl karmak iin dnya, gemi ve bugn hakknda anlatlan birden fazla inandrc hikyeyle kar karya kalrz srekli olarak. Eer belli bir zaman dilimi boyunca uyguladmz dzenli alkanlklar ancak baka alkanlklar hilafna edinebiliyorsak, o zaman byle bir davran kalbyla "gelenee uymak" diye betimlenen davran arasndaki benzerlik, bu ikisi arasndaki ok derin bir farkll gizliyor demektir. Bunlarn ilki sadece seenek-yok durumunda gerekleir; burada hayata geirilebilir alternatiflerin yokluu kullanlmakta olan yolu, deil bir seim olarak grmeyi, bir ikinci kez dnmeyi bile nler. kincisi ise seimin bir sonucudur. Grnr ve ulalabilir alternatiflerin bolluu, uygulanmakta olan eyin aslnda bir seim olduunu ve her an bir baka, hatta ok farkl bir yaam biimiyle deitirilebileceini unutma olasln tamamen ortadan kaldrr. Bizim toplumumuz yle olmas istendii iin deil, yle olmas zorunlu olduu iin bir seiciler toplumudur; stelik, bu zorunluluu bir erdem haline getirmeyi renme yatknl tayan seicilerin oluturduu bir toplumdur. Piyasalarmza mal arz edenler kesinlikle bu eilimi sergilerler: eitliliin rpertici batan karma gcn ve zengin ve eitli gsterilerin cazibesini kefetmilerdir (pek unutacaa da benzemiyorlar). Her trl sanatsal maln yaratclar ve datc144 SYASET ARAYII

lan da yle; onlar da seimi bal bana bir deer mertebesine karr ve onu gerekliin sanat yaptlarndaki hem ierik hem de biim vermeye en uygun yn olarak grrler. Filizlenen danmanlk mesleinin yeleri iin, yani seme ihtiyacndan doan ve yaplacak seimler bollap daha kafa kartrc ve usandrc bir hal aldka refah dzeyleri artan, yeni tip pazarlanabilir becerilerin tedarikileri iin de ayn durum sz konusudur. Bu meslein en sekin yelerinden biri, uzmanlara danmaynca kendilerini kaybolmu hissedip iddetle onlardan hizmet almaya uraanlara u d veriyor:
Kendi setiiniz herhangi bir zamandan balayarak, her frsatta bilinli, aktif seimler yaparak neler yapabildiinize bakn. Gnlerimizin ne kadar iyi geeceini de, yaptmz herhangi bir eyde ne kadar baarl olacamz da, bu seimlerle (ve bunlara benzer baka birok seimle) neler yaptmz belirleyecektir her zaman.2

Seiciler, seimlerini yaptktan sonra, fena halde zorlantlym gibi grnen bir biimde davranabilirler; ounlukla (ve de yanl olarak) gelenein penesindeki insanlara atfedilen bir davran tarzdr bu. Burada da, benzerlik yzeysel ve yanltcdr. Zorlant, Giddens'n yerinde ifadesiyle dondurulmu gvendir - ama seiciler toplumunda her trl gvenin buzu kolayca zlebilir, zaten dondurulmuken bile ambalajnn zerinde koyu harflerle "son kullanma tarihi" yazmaktadr. Seiciler toplumunda geri kalan tek gerek zorlant, dier btn

seimlere kar ilgisiz ya da kr kalan tek tekrarlamaya dayal davran biimi, seme zorlamdr. Dier btn ksmi zorlantlara iptila demek daha doru olacaktr, Giddens'a gre. ptila, kalc ve sabit gven yatrmnn tam zttdr, "gven verici" hibir yan yoktur: Doas gerei maymun itahldr, kendi bilgeliinden emin deildir, gvensizdir, kendisinden memnun deildir, srekli gven tazeleme ihtiyac duyar, ak ak ya da st kapal olarak ekingen ve zr diler bir hal iindedir. ptila, der Giddens (A. W. Scha-effi izleyerek), "hakknda yalan sylemek zorunda olduumuz her eydir." Byle olunca da, iptila "bir zamanlar gelenein salad ve btn gven biimlerinin de varsayd o btnln tersidir". ptila yalnzca yapmaya zorlandm ey deildir, yapmaya zorlanmay setiim eydir de; seimin ve seilmi olan eye kar sorumluluun far-kndal iptilann bnyesine kaznmtr ve bu farkndaln sklp
2. S. Helmsletter, Choices (New York: Product Books, s. 104); aktaran Giddens. POSTMODERN DNYADA GELENEK VE ZERKLK 145

atlmas mmkn deildir. Yaplan seim ne kadar sk skya benimsenirse benimsensin, akllca olup olmad konusunda srekli, onmaz bir belirsizlik hissi yaanmas ve kendine kzma, kendini sulama, pimanlk temayl gsterilmesi de bundandr - btn bunlara gelenee uymada kesinlikle rastlanmaz. Mesele udur: Tketiciler/seiciler toplumundaki zorlanty andran davran ile tek davran kaynaklar det ve alkanlklar olan mi-tik "geleneksel toplum"daki davran arasndaki nihai fark, seilmi strateji ile davetsiz kader arasndaki, daha basit bir dille, seme ile sememe arasndaki farktr. Gerek anlamyla (doal yuvas olmayan bir toplumda kullanlabilecek hale gelsin diye eilip bklm, manipule edilmi anlamyla deil) "gelenek" yaderk topluma ait bir eydir. Yaderk toplum, Cor-nelius Castoriadis'in sk sk tekrarlad gibi, yelerini itaat etmeye ard kurallann insan kkenli olduunu kabul etmek istemeyen ya da bundan hicap duyan toplumdur; bu yzden de kendi yapm olmayan, dsal bir gcn verdii emirler tarafndan biimlendirildiini ve ynlendirildiini zanneden toplumdur. lmnden nce yapt son syleide,3 Castoriadis yaderk toplumlann (ki bu da tarihe kaydedilmi neredeyse btn toplumlar demektir) u zelliine dikkat ekiyordu:
[Yaderk toplumlar] yelerinin kar kmamas gereken bir fikri kendi kurumlarna dahil etmilerdir: Bu kurumlarn insan yapm olmad, insanlar tarafndan, en azndan u anda sa olan insanlar tarafndan yaratlmad fikri. Bu kurumlar ruhlar, atalar, kahramanlar, Tanrlar tarafndan yaplmlardr; insan rn deildirler.

Gerek anlamyla "gelenek" tam da byle "bnyevi" bir kurumsal nitelik ierir: u anda sa olan insanlann miras aldklar kurumlan deitirmek iin yapabilecekleri hibir ey olmad ve gszlklerini unutup da bu mirasn iine kanmaya kalkarlarsa ilahi cezalandrmann ya da herhangi bir ihlale tahamml olmayan doa yasalarnn rn olan, hayal bile edilemeyecek felaketler doaca varsaymn iinde banndrr. Yaderk toplumdan zerk topluma geme ans (toplumsal zerklie giden yolda atlan, bu zerkliin yeterli olmasa da zorunlu bir koulunu yerine getiren bir admdr bu), toplumun yasalannn onlar be3. "L'individu privatise", Robert Redeker'le 22 Mart 1997'de Toulouse'da yapt sylei. 146
SYASET ARAYII

yan eden insanlarn iradelerinden baka hibir dayana olmad ve insanlar tarafndan yaplan ne varsa yine insanlar tarafndan yklabilecei kabul edildii zaman yaplr. Bu ar ilk olarak, insanlardan itaat etmelerini talep ettikleri yasalarn bana edoxe te boule kai to demo -"Bu, konseye ve halka iyi grnmektedir"- formln koyduklar zaman Yunanllar tarafndan yaplmtr. Balarna byle bir mukaddeme getirilen yasalar ortak iyi adna disiplin arsnda bulunuyorlard; ama tam da taleplerini gerekelendirmeye, istenen disiplinin "zeminini oluturma"ya altklar iin ayn zamanda dnme, sorumlu dnme ve dnmeye dayal disiplin arsnda da bulunmu oluyorlard: Bakn, bunlar oumuzun iyi olduunu dnd yasalar - ama gerekten de bizim sandmz kadar iyiler mi? Onlar daha iyi klmak iin yapabileceimiz, yapmamz gereken bir ey var m? Bu forml bize, davranlarmz ynlendirme yetkisi verilmi her eyin temelinde yatan seme'yi hatrlatyor. Ayn zamanda bu seimi iyi yapma sorumluluunu - bamzdan atp dsal ve ulalmaz bir baka iktidarn kapsna ykamayacamz bir sorumluluu. Castoriadis'in gerekten zerk bir toplumun (zerklik ilkesine balym gibi yapan ama kendi zerklik arsn izlemeyi baaramayan bir toplumun deil) zerk bireyler toplumu olduunda srar etmesi bouna deildir. Bireysel yeleri zerk olmaynca toplumun zerk olmas sz konusu deildir. Toplum, ancak yelerine seme hakk veriliyorsa ve ve bu yeler bu haktan hibir zaman feragat etmiyor ya da onu baka birine (ya da bir eye) devretmiyorlarsa zerk olabilir. zerk bir toplum kendi kendini kuran toplumdur; zerk bireyler kendi kendilerini kuran bireylerdir. Her iki durumda da, kendi kendini kurma bir derece meselesidir, ama bunun derecesi her iki -toplumsal ve bireysel- dzeyde de ancak ezamanl olarak artabilir. Peki ama "kendi kendini kuran birey" de ne demek oluyor? Kendi kendini kurmaya atlan ilk admn, onun yeterli olmasa da zorunlu koulunun, bireye kimliinin hazr verilmediini, bu kimlii bireylerin kendilerinin ina etmesi ve sorumluluunu stlenmesi gerektiini; baka bir deyile, bireylerin uzun ve zahmetli, hibir zaman bitmeyen bir kimliklenme iiyle kar karya bulunduklarn fark etmek olduunu syleyebiliriz. nceden verilmi kimlik fikrinin tersine, kimliklenme projesi, Stuart Hall'un etkileyici szleriyle,
tarihin olaylar iinden batan sona deimeden geen o deimez benlik ekirdeine; benliin her zaman zaten "ayn",

zaman iinde kendisiyle zde kalan parasna iaret etmez. Daha yzeysel ya da yapay olarak dayatlm birPOSTMODERN DNYADA GELENEK VE ZERKLK

147

ok baka "benlikler"in ardna gizlenmi; ortak bir tarihe ve ortak atalara sahip bir halkn ortak mlk olan ve btn dier yzeysel farkllklarn altnda deimeyen bir "birlii", yani kltrel aidiyeti sabitleyebilecek ya da garanti altna alabilecek kolektif ya da gerek bir benlik de deildir. Bu proje, kimliklerin hibir zaman btnlemi olmadn ve ge modern zamanlarda gittike paral ve krk bir hal aldn; hibir zaman tekil olmadn, genellikle birbiriyle kesien ve birbirlerine hasm durumundaki farkl sylemler, pratikler ve konumlar boyunca oul olarak oluturulduklarn kabul eder.4

"Her-zaman-zaten-ayn" bir kimlik varsaymnn yerine hi bitmeyen bir kimliklenme abas ufkunu geirmek, ilkesel olarak, benliin hazr ve dsal temelleri olmadn ve henz seilmemi benliin tm paylalamaz sorumluluunu kabul etmek demektir: "Ben, kendimden ne yapmay becerebilirsem oyum." Ama bu tabii ki, seimin bir bolukta yapld ve daha elverili koullarda, bir sfr noktasndan balad ya da balayabilecei anlamna gelmez. Her seim neler sunuluyorsa onlar arasndan yaplan bir seimdir ve kendi kendini kimliklendirmeye sfrdan balamay baarmakla vnebilecek birey varsa da ok azdr. Bu tr srad bireyler aznlkta kalmaya mahkmdur, nk "kimlik" bireysel bir grev olmann yan sra toplumsal bir olgudur da. Kimlik, toplumsal olarak kimlik diye grlen eydir; bakalanna toplumsal olarak okunakl terimlerle iletilmedii, toplumsal olarak anlalabilir simgelerle davu-rulmad takdirde bireyin hayalgcnn bir parasndan ibaret kalmaya mahkmdur. Ancak, kimliin dsal bir temeli ya da garantisi olmadn fark etmek, sonu olarak seilen ey her neyse onun bireysel olarak verilmi bir karar meselesi olduu ve bireyin kendi iftihar edilecek baars ya da kendi vicdan zerindeki bir yk olarak kalaca anlamna gelir. Setiim model baka biri tarafndan yaplm olabilir, ama onu semenin sorumluluu bana, sadece bana aittir. Bireysel zerklik ynnde atlan ilk adm olan bu farkndala bir kez ulaldktan sonra, "gelenek", kimliklenme projesine ancak gelenekilik biimine brnerek girebilir; yani "ortak mirasmz"dan, gemite paylalan ya da insann zdelemek isteyecei bir insan kategorisi (bu zel det ve alkanlklarn kendi mterek kolektif miraslar olduunu iddia eden bir kategori) tarafndan paylaldna inanlan det ve alkanlklardan yana yaplan bir tercih biimine brne4. "Who needs Identity?", Questions ofCultural Identity iinde, der. Stuart Hail ve Paul du Gay (Londra: Sage, 1997), s. 3-4. 148
SYASET ARAYII

rek. Sz konusu tercih "eski gzeldir" tarz bir argmanla ya da "gerek benlik miras alnm benliktir" tarz argmanlarla hakl karlsa da, argmanlara ihtiya hissedilmesi ve bavurulmas bile, en bata bu tercihi ortaya karm olan eyin bireyin karar olduunu gsterir. Eskinin gzellii bak asna baldr ve bir gelenein iine domak, pratikte, zerk ya da szde zerk birey iin, her zaman "yeniden domak" demektir. Yaplan tercihin rekabete direnmesini salayan ey, ona gsterilen balln gcdr. Gelenek fikrinin bnyesindeki paradoksun ikinci boyutuna buradan geebiliriz. Gelenek insan bilincine ancak gelenekiliin klavuz-luuyla girebilir; seim yaplmas gerektiini syleyen bir tavsiye niteliini tayan ve dolaysyla da seimin mevcudiyetini ve insann seme ihtiyacn ima eden gelenekilik de bu yzden zerk bir topluma organik olarak baldr; aslnda varl, iinde ortaya kt toplumun zerkliine tanklk eder. Ama gelenekilik zerkliinden utanan, onu idare etmeyi beceremeyip ondan kamay dleyen bir toplumun belirtisidir. Nasl ikiyzllk yalann hakikate dedii dolayl bir harasa, gelenekilik de yaderkliin zerklie dedii dolayl, mahcup ve ekingen bir haratr.
3. IKMA:

POSTMODERNKVE AHLAK VE KLTREL KRZLER


"KRZ" szcnn ilk kullanlmaya balad sralarda "karar verme zaman" anlamna geldiini bugn pek hatrlayan kmaz... Etimolojik olarak, szck "lt" terimine -doru karar vermek iin bavurulan ilkeye-, bugn bizim onu iine yerletirmeye eilimli olduumuz, "felaket" ya da "afet'le ilikili szckler ailesinden ok daha yakndr. Vcuttaki drt salgnn -balgam, kan, safra ve irinin- ykselme dnemi iin bir isim arayan Hipokrat, Greke Kpvevn, (karar vermek, belirlemek) fiilini bulmutu; Hipokrat'a gre bu dnem, hastann durumunun nasl bir seyir izleyeceine karar vermek ve onun iyilemesine yardm edecek doru tedaviyi belirlemek iin en uygun dnemdi. Karar vermek iin en iyi zaman XQ, yani cezir deil med zamandr, tnsan bedeninin nasl ilediine ilikin anlay Hipokrat'tan beri tannmayacak lde deiti, "kriz" teriminin olaylarn seyrine karar verilen an biimindeki anlam ise hl yayor - ama ounlukla tbbi bir balamda. Genellikle bir metafor ilevi grd baka yerlerde ve zellikle de gnlk konumalarda, szck akla tam tersi durumu getiriyor - bir tehlike, belirsizlik ve kararszlk durumu, eylerin ne yne gittiini bilmeme ve onlar istenilen yne itememe durumu... nsann bugnlerde (bir zamanlar bildiimiz ama o zamandan beri unuttuumuz ekliyle) kriz fikrinin kendisinin derin bir kriz iinde olduunu syleyesi geliyor. Ama bunu syleseydik, "kriz" terimini Hipokrat'n ona vermek istedii anlamda kullanmam olurduk. Biraz daha kesin konuursak, bugn krizi hl iyi ya da kt ynde tayin edici bir deiikliin yaand an olarak dnrz; ama artk gidiatn iyi ynde olmasn salama almak iin kendinden emin biimde makul

kararlarn alnd dnem olarak grmeyiz. Kriz dne150 SYASET ARAYII

minde eylerin nereye gittiini bilmeyiz; kriz durumunda eyler denetimden kar; olaylarn akn denetleyenleyiz; mitsizce iinde bulunduumuz g durumdan kmaya abalayabiliriz ama btn abalarmz deneme yanlmalarla dolu bir hikyeden, karanlkta en sonunda bir ey kacan umarak yaptmz deneylerden te bir ey getirmeyecektir. Kriz zamannda hangi dalga ykselirse ykselsin, gven ve zgven meddinin bir paras olmayacaktr. Daha byk olaslkla, gven en dk cezir seviyesinde; belirsizlik ve aresizlik hisleri ve eldeki zihinsel ve/veya maddi aralarn yetersiz olduu sezgisi en yksek med seviyesinde olacaktr. Jrgen Habermas "meruiyet krizi" hakkndaki, bir zamanlar ok etkili olmu incelemesinde, belli bir durumun "kriz" olarak alglanmasnn bir teori meselesi olduunu ileri srmtr. Krizden bahsetmek iin, nce bir teoriye, normal, sorunsuz duruma dair bir imgeye ihtiya vardr; kriz bu normal, allm ve bildik durum ktnde, iler nndari ktnda, dzenin hkim olmas gereken yerlerde baboluk grldnde ve olaylar artk rutin ve ngrlebilir olmadnda gelir; daha nce kendimizi her eyin zerinde hissederken, imdi bilinmeyen bir yne doru srkleniyormuuz gibi hissederiz. Baka bir deyile, olaylarn normallik diye kabul edilegelen duruma meydan okuduu ve rutin eylemlerin gemite altmz sonulan artk getirmedii duruma "kriz" deriz. Mantksal adan, Habermas'n akl yrtmesi kusursuzdur. Fakat bilincimizin arpk urpuk yollar ille de mantksal yol iaretlerini izlemez. Bu yollan amak iin nerilen keif srasn tersine evirip "kriz" fikrine "normallik algs"na gre kavramsal bir ncelik tanmak belki de daha iyi olacaktr. Aslnda, "olaan "in ne anlama geldiini olaanst sayesinde anlanz; Martin Heidegger'in uzun bir zaman nce aklad zre, ancak bir eyler "yanl gittii "nde doru ve uygun fikrini ortaya atar ve bu fikre daha yakndan bakanz; ancak eki krldnda ve telala onun yerine koyacak bir ey aradmzda ekicin "z" hakknda, bir nesnenin eki olabilmek iin sahip olmas gereken zellikler hakknda sorular sormaya balarz. Parmak ula-nmzda binbir zorlukla duran eyler elden ktnda teoriye uzanrz. Kriz algs, manta meydan okuyarak, ama bilisel yetilerimizin ileme biimine uygun olarak, norm bilincinden nce gelir. Bu yzden de, Habermas'n grnn aksine, "normal "e ilikin bir teori arayn tevik eden, bir "normallik" imgesi koyutlayan ey kriz algsdr - ve bunun tersi doru deildir. Bu kriz algs olmazsa, yolumuza dPOSTMODERNLK VE KRZLER 151

nmeden ve teoriletirmeye bavurmadan, "normallii" bir kere olsun dnce konusu yapmadan, belki de sonsuza kadar devam ederiz; alkanlklar ve rutinler bize yeter de artar bile, bunlann zerimizdeki etkilerini srdrebilmeleri iin ak ak dile getirilmeleri gerekmez. Normallik en gl ve en yerleik haline, farknda olunmad zaman, gnlk emekler bu emei harcayanlarn zihninde bir norm anlay eklinde talamadklan zaman ular. Bu iddiay daha da keskin-letirip yle diyebiliriz: Ne zaman bilinte bir norm ya da kural fikri su yzne ksa, buna olaylann allm beklentilerle yeterince rt-mediini; aikr "olan" ile st kapal "olmas gereken" arasnda uyumsuzluk olduunu ima eden bir tanklk olarak baklabilir ve baklmaldr. Kavrayamama ve belirsizliin ne kt modern anlamnda krizden bahsettiimizde, bazen ak ak ama ounlukla st kapal olarak iletilen mesaj, eskiden hi dnmeksizin, gayet gzel kullandmz aletlerin artk elimize bir trl yakmyor, ie yaramyor olmasdr; dolaysyla da eskiden bunlarn ie yaramalann salam olan koullann neler olduunu veya bu koullar yeniden salamak ya da aletleri deitirmek iin neler yaplmas gerektiini arayp bulma ihtiyacn duyanz. Zamanmzda "kriz" terimi ne kadar sk ve yaygn bir biimde kullanlyor olursa olsun, bu terimin tekabl ettii zihin durumuna her zaman terimin kendisinden daha sk rastlanlmtr ve hl da daha sk rastlanlmaktadr. lerin "yanl gittii", beklenenden farkl olduu hissi ve onun sonucunda da nasl devam etmek gerektii konusunda yaanan bocalama ok sk ve yaygn grlen bir eydir, hatta belki de insann varolu deneyiminin evrensel bir elikisidir. insann her trl dnyada-olu biimi dnmseldir; her zaman zetlemeyi ve onarmay gerektirir, zeletiri olmadan uzun sre ayakta kalamaz. Ortega y Gasset'in Esquema de las crisis'te (Krizin emas, 1942) yer alan kuaklarn etkisi hakkndaki tartmasna kulak verdiimizde bunun byle olmas gerektiini anlanz. Hibirimizin dnyay yeni batan icat etmedii ve dnya hakkndaki bilgiyi sfrdan toplamad-, aksine kendi ieriimizi byk lde cemaate ait abalarn rn olan hazr mamullere borlu olduumuz doruysa, o zaman birbirini izleyen kuaklarn bu abaya farkl noktalarda dahil olduklan ve kendi Lebenswelt'lerini kurarken farkl mamul kmelerini kullandklan da dorudur. Buraya kadar gayet ak ve nemsiz; ancak u nokta pek hesaba katlmyor: Tarihteki her anda, birok kuak birlikte yaar, etkileime girer, hizmet dei tokuu yapar ve dolaysyla da ey152 SYASET ARAYII

lemlerini egdmleme ve birbirleriyle iletiim kurma greviyle kar karya kalr. Sadece bu nedenle bile toplum daima "kritik bir durum" iindedir ve genelde mevcut durumu bir "kriz" durumu olarak ilk alglayanlar, daha yal kuaklar, daha uzun bir sredir ortalkta olup alkanlklar ve beklentiler gelitirecek daha fazla zaman olmu kiilerdir. "Toplum" her halkrda muhayyel bir varlktr; ama birbirine kolayca tercme edilemeyen birok farkl, hatta bazen iyice farkl biimde tahayyl edilir. Srf bu nedenle bile, bir "toplumsal

sistem"in resmini izerken tm bunlar sonucunda ortaya kan oulluu, ihtilaflar ve gerilimleri hesaba katmamak fena halde kafa kartrc bir hata ilemek olur. Demek istediimi daha keskin bir biimde ifade edeyim: Kriz, eer bu kavramla allm yol ve yordamlarn geersizlemesi ve bunun sonucunda ortaya yola nasl devam edilecei konusunda bir belirsizlik kmas kastediliyorsa, insan toplumunun normal durumudur. Paradoksal bir biimde, toplumun kriz iinde olmasnn kritik bir yan olmadn syleyebiliriz. "Kriz iinde olmak" kendi kendini kurmann (Castoriadis) ya da autopoesis'in (Luhmann), kendi kendini yeniden retme ve yenilemenin olaan, belki de dnlebilecek tek yoludur ve toplumun hayatndaki her an bir kendi kendini kurma, yeniden retme ve yenileme andr. Btn bunlar akla uygun; dahas, imdiye kadar sylenenler deil irkiltici, yeni bile saylacak tek bir fikir iermiyor - zira en azndan otuz krk yldr, toplumun bir denge durumuna srekli geri dnerek deil srekli bir dengesizlikle varolmas, sosyal bilimcilerin ezici ounluu tarafndan her trl makul teoriletirme abasnn kalk noktas olarak grlmekte. Ancak, eer durum byleyse, kriz karsndaki kamusal panik ve dehet hissinin zaman iinde eitsiz bir biimde dalyor olmas ve krize ynelik kayglarn ara sra ve deiik younluklarla ortaya kmas bir aklama gerektirir. zellikle aklanmas gereken eyse, gnmzde "dnya dzeninin krizi", "deerler krizi", "kltr krizi", "sanattaki kriz" ve insan dnyasnn yepyeni alanlarnda her gn kefedilen dier saysz krize ynelik kamusal kaygnn allmadk yksek younluudur. Yukardaki soruya verilecek bariz ve basit (basit olduu iin bariz grnen) cevap, her eyin ok daha yava bir hzla deitii zamanlarda tohumu atlm ve domu olan beklentileri yerle bir eden ei grlmedik ve allmadk fikirlerin okluuna iaret etmek olur. Dnya her zaman deiim halinde olduu halde, deiikliklerin hibir
POSTMODERNLK VE KRZLER

153

zaman bu kadar bol ve bu kadar derin olmad ve deiikliklerin miktar ve derinliindeki bu hzl artn insann srekli kendi kendini ynlendirmesi grevini ok daha zorlatrd sylenebilir. lki kadar bariz olmayan ama yine grece basit bir baka cevap da, r ac, kuak oluturucu olaylarn ve dnmlerin daha nce hibir zaman bu kadar yksek bir hzla eskimedii, gzden kaybolmad ve birbirlerini izlemediine, bunun sonucunda da ayr kuaklan iine alan zaman dilimlerinin daha nce hi olmadklan kadar ksa olduklarna -yirmi otuz yl deil birka yl srdklerine- iaret etmek olacaktr; dolaysyla herbiri farkl deneyim ve beklentilere sahip olan ama ortak bir toplumsal mekn iinde yan yana yaayan ve birbirleriyle etkileen farkl kuaklann saysnda muazzam bir art olmutur. Bu olgu, kamu sahnesinin artc oksesliliini ("kakofonisi"ni diyenler de olacaktr) ve tercme teknolojisindeki btn tartlmaz ilerlemelere ramen iletiim kurmakta ve bir anlamaya varmakta yaanan gl ksmen aklar. Her iki cevap da krizlerin biraz daha derin ve daha sk hissedilir olduu, ama yine de znde ncekiyle ayn anlam tad fikrini iletir. Ama belki bu cevaplar yeterince kapsaml deildir; belki gnmzde yaanan tasa tam da "kriz"in anlamndaki bir deiime iaret ediyordur. Belki yeni bir endieyi ifade etmek iin eski bir terimi kullanyoruz. Belki de bugn "kriz" dediimiz ey, yarm yzyl, hatta daha fazla bir sre nce "kriz" adn verdiimiz eyden yalnzca derece ya da sklk asndan deil, tr olarak da farkl. Gerekten de byle olabilir. Bugnk korkunun -derinlerinde fazladan bir anlam vardr. Bugn "kriz" dediimiz ey elikili yapdaki glerin att, gelecein ortada olduu ve hayatn yeni, ama nceden grlemeyen bir biim almak zere bulunduu bir durum deildir yalnzca; ncelikle, iinde belirgin hibir eklin katlap uzun bir sre hayatta kalamayaca bir durumdur. Baka bir deyile, kararszlk durumu deil, karar vermenin imknsz olduu durumdur. Btn bu "kriz" muhabbetlerinin altnda titreen korkular, uan sallanmaya baladn hissetmekle kalmayp uaklarndaki pilot kabininin bo olduunu da kefetmi olan yolculann duyduu dehete benzer. Bugn dnya dzenindeki krizden, deer krizinden, sanat ya da kltrdeki krizden bahsettiimizde, btn bu eyler hakknda u anda karar verilmemi olduunu deil, bunlarn hakknda karar verilemeyen eyler olduunu -makul, hele hele balayc bir seim yapmann hibir yolu olmadn ve byle bir yol bulunsayd bile, karan uygulamaya
154
SYASET ARAYII

geirecek gc ya da en azndan istei olan hibir fail olmadn-kastediyoruz. Dnya nternetin fena halde imi, devasa bir eitlemesi gibi geliyor bizlere: nternette olduu gibi burada da, evrensel iti kaka herkes katkda bulunur ama kacak sonulan kimse brakn kontrol etmeyi, tahayyl bile edemez. Burada da, sonuca karar vereceine gvenilen bir hakem ve ak seik kurallar olmayan bir oyun srmektedir. Burada da, her oyuncu kendine ait bir oyun oynamakta, ama yapt hamlelerin nasl bir oyuna tekabl ettiinden, hatta herhangi bir oyuna tekabl edip etmediinden kimse emin olamamaktadr. Dnya, oyuncularn hamlelerinin yerinde olup olmadn lmek iin bavurulacak bir "gereklik" sabiti deildir artk; kendisi de oyunculardan biridir ve tm oyuncular gibi o da elindeki kartlar kimseye gstermez, her tr numaraya bavurur, blf ve -frsatn bulduunda da- hile yapmaktan geri durmaz. nternet gibi, dnya da kontrolden km deildir, kontrol edilemez. Ayn nermeyi farkl bir ekilde dile getirecek olursak: Artk yle grnmektedir ki, olaylarn ak zerinde kontrol salamak ya da en azndan yans kazanacak at zamannda tespit edip kendi hamlelerinin sonulan

zerinde kontrol salamak, halihazrda ulalamayan bir bilgiyi edinmekle ilgili bir mesele deildir. Bugn kafa karkl, znel bir ihmalin ya da hatann rn olmadndan, daha ok emek sarfedi-lerek ve daha iyi mantk yrterek dzeltilemez. ada dnyann korkutucu zellii udur ki, eylemler ne kadar bilgiye dayalysa, genel kaosa da o kadar katkda bulunurlar. Anthony Giddens'n kulland yerinde terimle syleyecek olursak, imal edilmi bir belirsizliktir bizimkisi. Belirsizlik onardmz bir ey deil, yarattmz, hem de hep yeni batan ve daha byk miktarlarda yarattmz, onu onarma abalarmz sayesinde yarattmz bir eydir. Belki her zaman byleydi ya da ok uzun bir sredir byle. Ama bykbabalanmz zamannda byle idiyse bile, bundan haberlerinin olmad kesindir. George Steiner'n farkl bir vesile iin syledii gibi, onlann ayrcal cehaletleriydi. Cehaletleri sayesinde, ne tr bir kargaa iine derlerse dsnler bunun geici olduuna inanabiliyorlard; bu kargaay ortadan kaldrmak iin ne yapmalar gerektiini iyi bildiklerine inanyorlard ve bunu baarmann yolunun daha fazla bilgi ve daha fazla beceri edinmek olduuna inanyorlard. Bu inanlar yanl ve son tahlilde yanltc olmu olabilirler, ama byle inanlara sahip olunmas sayesinde, ne kadar derin olursa olsun hibir
POSTMODERNLK VE KRZLER

155

umutsuzluk dipsiz olmuyordu; bu umutsuzluktan trmana trmana kmann ok kolay olmasa bile yine de insann elinde olduu yolunda makul bir umut sz konusuydu hep. Herkesin aklnda bu umut ncelikli yeri alnca da, ufukta zirve grnmese ve zirveye yaklamasa bile trman artan bir canllkla srdrlebiliyordu. Beklenecei zre, byle eitilmi gzlere krizler bir er gibi, ama hem geici hem de dzeltilebilir bir er gibi grnyordu; temelde salkl olan bedenden henz tam anlamyla atlamam geici arzalar, banlar ya da dikenler gibi; znde dzgn ve dzenli ileyen bir mekanizmadaki anlk aksamalar gibi. Gemiteki krizlerin hesab, bunlara insan cehaleti ve budalalnn uzun tarihinde birbiri ardna gelen blmler eklinde baklarak kapatlyordu. Ama tarih, bilimin nyarg, akln da boinan zerinde pepee kazand zaferlerin kaydedilmesi haline gelince, bu aptallk tarihinin de en sonunda bitecei, gelecekte ok daha az kriz yaanaca ve bir kere tam bilgiye ulaldktan sonra da ortada kriz falan kalmayaca eklinde ngrlerde bulunulabiliyordu. Artk byle mfik ve teskin edici inanlara sahip olmann getirdii imtiyaza sahip deiliz. Atalanmzn bu ocuksu safdilliini yitirmenin bedelini de endie akesiyle dyoruz; o kadar da eskiden yaam saylamayacak atalanmzn nadiren tatt, hatta hi tatmad trden bir endiedir bu. rnein, yakn tarihlerde "risk" teriminin, bir baka terimi, uzun bir sre korku ve kayglanmz anlatmak iin yeterli olmu "tehlike" terimini ikame etmeye balamasn dnelim. "Tehlikeler"in "risk-ler"den fark, yerlerinin az ok kesin olarak saptanabilmesi ve bu yzden de onlan nlemek ya da en azndan onlara direnebilmek iin nlemler alnabilmesidir. Ama, her eyden nce, tehlikeler gelip geerler; anzi ve yaptmz eylere dsaldrlar; normalde dzgn bir biimde ilerleyen hedeflerimizi gerekletirme sreci iinde ortaya kan, dandan gelen ve peinde olduumuz eylerle alakas olmayan anzalardr. Risklerse tamamen farkl meselelerdir: Kendi eylemlerimizin yapsna ikin zelliklerdir; her yaptmz eyde mevcutturlar ve onun rndrler; byklkleri belki azaltlabilir, ama asla tamamen ortadan kaldnlamazlar. Bir "ya o-ya bu" durumundan "hem o-hem bu" ya da "evet, ama" durumuna gemi bulunuyoruz; kazanla-nn ancak kayplarla birlikte elde edilebildii, iyi ve kt zmler arasnda deil, kt ile beter arasnda seim yapmak zorunda olduumuz, srekli bir dei toku durumu bu. Her eyden nce, yaptmz
156
SYASET ARAYII

ilerdeki risk unsurunu ancak olaslk hesaplaryla hesaplayabiliyoruz; bu da eylemlerimizin sonucunun aslnda ne olacandan ve aldmz nlemlerin sonuta faydadan ok zarar getirip getirmeyeceinden asla emin olamayacaz demektir. Ulrich Beck hakl nn Risikogesellschaft [Risk Toplumu] terimini bularak kazanmt; Beck'in bu tr toplum hakknda yapt keskin ve incelikli betimlemeden kan sonu, insanlk durumunun bir Risikoleben durumu -atlan hibir admn kesinkes "doru ynde atlan bir adm" olmayaca ve bu yzden de yaptklarmzn doruluu ya da uygunluu etrafndaki belirsizliin hibir zaman, geriye dnl olarak bile, datlamayaca bir hayat- olduudur. Birok atasz ve deyite bu tr bir hayattan bahsedilir: "El yordamyla ilerlemek", "haybeye krek ekmek" ya da "bulank suda balk avlamak"; halkn saduyusu byle bir hayat mahkm ediyor, byle bir hayat srdrenler iin zlyor ve bundan kanmak gerektiini ima ediyordu. Ayrca byle bir hayatn, kanlabilecek, bu yzden da kanlmas gereken yanl bir seim olduunu varsayyordu. Ancak Beck'in analizinden kan sonu, Risikoleben'in, macerac ruhlu birinin yapt bir seim ya da cesareti lgnlk dzeyine varm birinin yapt bir hata deil; ister sevelim ister sevmeyelim, ister verdii haz ve keyifleri velim, ister getirdii rahatszlklar ve kurduu tuzaklar mahkm edelim, ortak kaderimiz olduudur. "Tehlike" fikrinin yerine "risk" fikrinin gemesi, "kriz"in anlamndaki tayin edici deiimi gayet iyi betimler (ve daha iyi kavranmasn salar). "Krizde olmak" artk talihin zc bir terslii ya da yanl bir macera olarak deil, insanlk durumunun ayrlmaz bir zellii olarak grlr. Srekli olarak "nazik" bir durumda yaarz; ne yaparsak yapalm risk alrz; verdiimiz kararlar baz alardan iyi ya da kt olabilir, ama kusursuz ya da bir neme sahip btn alardan daha iyi olmalar pek mmkn deildir. yle bir dnldnde, btn bunlardan kan sonu, "kriz" kavramnn iyice gereksizletiidir... Ne de olsa,

bu szck eylerin daimi durumunu, yol at eylerin vazgeilmez bir zelliini imlemektedir. Dolaysyla, "kriz" szcyle kurulan tabirler, kural olarak, "stten yaplm tereya" yada "sv su" tabirleri kadar gereksizdir. rnein, "kltrel kriz" ya da "sanattaki kriz", kltrn tikel ve kendine zg bir biimini btn dierlerinden ya da sanattaki zel bir n o sanatn tarihinin tamamndan ayrt etmez. Aslnda bunlar kltrn ya da sanatn doasn aa karan analitik nermeler, daha doPOSTMODERNLK VE KRZLER

157

rusu bunlarn dolayl tanmlandr. Bu hep byleydi de bizler bunu daha yeni yeni mi aka grmeye baladk yoksa bugn bizim kltr ve sanat anlaylarmzn kayna olan kltr ve sanat sahnesi gerekten de yeni ve ncekilere benzemeyen bir nitelik mi gsteriyor sorusu tartmaya ak bir sorudur; ama bence, "meseleye ait olgular" ile "mesele"yi "olgular" kalbna oturtan entelektel ereveler birbirine karaca iin zor zmlenecek bir tartmaya dahil olmaktansa, yeni "kriz" algmzn deerler, kltr, sanat ve bugn kriz-yoluyla-var-olduunu dndmz her ne varsa onunla ilgili Ortodoks anlaylarmz asndan dourduu sonularn izini srmek daha iyi olacaktr. nce "deer krizi" kavramna bakalm. Burada Habermas'n, kriz algsnn krizde olduu iddia edilen alan hakkndaki teorinin bir trevi ya da yansmas olduu eklindeki fikri gerekten de iimize yarayabilir. Teori bir grme yolu olduu kadar gzleri karma yoludur da, deyim yerindeyse; bak gerekliin baz ynleri zerinde odaklamak iin geri kalan ynleri bulandrr. "Deer krizi" algs, ak ak ya da rtk olarak fundamentalist bir etik kavramnn rndr. Bu kavrama gre, toplum iinde ahlaki standartlar, ancak insanlarn sistematik olarak "seenek yok" durumuna yerletirilmesi kouluyla gzlemlenebilirler; insanlar byle bir duruma yerletirmenin de iki yolu vardr: Ya insanlarn eylemde bulunduklar ortam, ahlakd davran gereki olmayacak ya da bedeli ok yksek hale getirecek bir biimde ynlendirmek ya da insanlara tek bir ahlaki kodu sorgusuz sualsiz benimseyip btn alternatif hkmlerden nefret etmeyi alamak. "Deer krizi" algs, byle ifte anlamda fundamentalist bir etik kavramnn rndr. Bir kere, bu alg insan, seilmi ve seilebilir rakip deerlerin srf ok sayda olmasnn bile bal bana salksz, hatta hastalkl, gnahkrca ya da gayri tabii bir durum olduuna inanmaya iter; bu okluk bal bana "ahlakiletirme projesi"nin baarszlnn gstergesidir ki sz konusu projenin ruhuna ve lafzna gre, kendisinin baarszla uramas, bu projenin ahlak olarak grd tek ahlakn -yani ahlakn kendisinin- sona erdiini ifade eder. Fundamentalist bak asndan deerlerin oulluu, seeneklerin eitlilii bal bana bir ktlktr; buna sk sk eklenen ve byle bir eyin yanl seimler yapma ihtimalini canl tuttuu iin kt olduunu belirten sav, aslnda bir hncn hakl kartlmaya allmasndan baka bir ey deil158
SYASET ARAYII

dir; egemen rasyonel tartma ruhuna gsterilen sahte bir ballktr. kincisi, etik yasa koymaya dayal ahlakn aktif biimde ne karlmas, ahlaki sorumluluu deil daha gl olana itaati ve kurala uyma igzarln besler; btn vurgu ne yaplmas syleniyorsa ona sorgusuz sualsiz uyma zerine, otoriteye boyun eme zerinedir, buyruun zne ve niteliine pek dikkat ekilmez. nsann ne yapmaya arld nemli deildir; nemli olan ary yapan otoritenin iktidar ve iktidar destekli meruiyetidir. Ahlak, kural ne olursa olsun ona koulsuz itaat yoluyla kurup gelitirme abas, niyetlerinin ve hele vaatlerinin hilafna, tam da tek-ve-biricik etik kodun savunucularnn nlemeye altklar ahlaki nihilizme yol aar. Burada hibir ey ahlaki znenin kendi dncesine bal deildir - sapma ihtimalini devre d brakmak iin, kod ile davran arasndaki ba, ideal olarak, dolaysz olmaldr. Bunun yerine her ey yasa koyucu iktidarn tekeline dayaldr, zira insanlarn ahlakl davranmalar ansnn, zerk (ve dolaysyla ilkesel olarak ngrlemeyen) yarglar ve seimlerde bulunma ynndeki eilim ve yeteneklerinin -gelitirilmesine deil- silinmesine bal olduu farzedilir. Bu tekel sarsld ve otoriteler oald an, insan bireyleri kendi seimlerini kendi ahlaki yarglama glerine gre -yani sahip olduklarna inanlmayan ya da yanl kullandklarndan phelenilen ve bu yzden de gelitirilmesine pek ans verilmemi olan kaynaklara gre- yapma zorunluluuyla kar karya kalrlar. "Deerler krizi"nden kast ite bu; buna korkuyla baklmas da bouna deil, anlalan. Bu ekilde anlalan "deerler krizi" ahlaka ynelik ok nemli bir tehdit (hatta ahlakn tam kart) olarak grlr, bunun nedeni de byk lde, bu ahlak teorisi ve pratiinde, ahlaki znenin kendisinin zerk bir sorumluluu olduu fikrinin -aktan aa yadsnmasa ya da ktlenmese bile- mevcut olmaydr. Bu teori ahlaki zneleri, aka ya da dolayl olarak, davranlarn seme sorumluluuyla deil, kurala uymalanyla tanmlarken, etik eitim ve zorlama pratii de bireylerin bu tanma gre yaamalarn salar. Gelgeldim ahlakn doasna baka bir ekilde de baklabilir: yani, en haysiyetli yer zerk aktrn sorumluluuna ayrlarak. Byle bir perspektifte, rakip deerlerin okluu "kriz" gstergesi olarak grlmez; bu bir krizse bile, ahlakn lm anlarn almak yle dursun, ahlaki seimler yapma konusunda baka kimseye devredilemeyecek bir sorumluluklar olduu gereiyle yzleen bireyler iin elverili koullar yaratan bir krizdir. Byle bir "kriz" ahlaki benliklere souk
POSTMODERNLK VE KRZLER

159

davranan bir ortama iaret etmez; aksine, bu benliklerin doup olgunlamasna elverili bir atmosferi -bireyleri

sorumluluklarn stlenmeye dier btn durumlardan daha fazla tevik eden bir duruma-iaret eder. Yargda bulunmay ve seim yapmay gerektiren deerler okluu bir "deer krizi"nin gstergesi ise, o zaman byle bir krizin ahlakn doal yuvas olduunu kabul etmemiz gerekir: zgrlk, zerklik, sorumluluk ve yarggcnn -bunlarn hepsi de ahlaki benliin vazgeilmez zellikleri arasnda ok nemli birer yer tutarlargeliip olgunlamasna ancak byle bir yuvada izin verilir. Deerler okluu tek bana ahlaki benliklerin geliip olgunlaacaklarnn garantisi deildir. Ama o olmadan, bunu yapma anslar pek yoktur. Genellikle "deerler krizi" adn verdiimiz eye daha yakndan bakldnda bunun insann ahlaki durumunun "normal hali" olduu grlr. imdi de, yine ksaca, "kltrel kriz" kavramn ele alalm. Hem kamusal sylemde hem de saysz akademik yorumda bu kavram, kvlcmn u olgularn att bir korku ve endieyi imler hale gelmitir: Grnrde normatif bir tutarlln bulunmay; tercih edilen formlar, anlamlar ve davran kalplarn seme iini dzenlemesi ya da bu seime yardm etmesi beklenen hkmlerin okunakszl ya da mulakl; neyin nemli ve peine dlmeye deer olduu konusunda bir uzlamann grnrde olmay; bireye "toplum" denen o gizemli muhayyel mekndan gelen ayr ayn sinyallerin tutarl bir btnlk oluturmay, birleip bir sistem haline gelmeyii; ve belli otoritelerin savunduu her norm karsnda, en az onlar kadar otorite sahibi baka kaynaklardan bu normdan farkl, genellikle onunla elien tlerin iitilmesi. Baka bir deyile, "kltrel kriz" kavram, normatif mulaklk, iftdeerlilik, tutarszlk, bulanklk, belirsizlik durumuna ve bu durumun bir btn olarak toplumun refahn ve bu toplumun yelerinin doru drst bir hayat srmesini u ya da bu ekilde tehdit eden, can skc bir durum olarak alglanmasna gndermede bulunur hale gelmitir. Bunun dnyann durumunda yaknlarda meydana gelen iddetli bir deiikle ilgili bir mesele mi yoksa sadece, -uzun sredir geerli olduu halde daha nceleri fark edilmeyen ya da inkr edilen- eyann tabiatnn gecikerek de olsa kefedilmesi ve kabullenilmesiyle ilgili bir mesele mi olduuna karar vermek yine g, belki de imknszdr. Tpk o mitik eter gibi, toplumsal sistemin en tepesinden en altna kadar btn "zgl", kategori baml ve durum baml normlara s160
SYASET ARAYII

zan, nfuz eden ve onlar doygunluk noktasna ulatran bir sistem olarak; birbirleriyle uyumlu ve birbirlerini tamamlayan normlarn oluturduu, en tepe noktasnda "egemen deer sendromu" bulunan bir sistem olarak "kltr" fikrine altk. Bu fikir ayn zamanda kltrn, z itibariyle "ilevsel" olduunu da varsaymaktadr: Kltr rntleri koruma, gerilimleri idare etme ve -daha genelde de- verili biimi iinde toplumun srekliliini ve tekdze biimde kendini yeniden retmesini, zkimliini devam ettirmesini salama iini grr. Bu iki yzyllk gr kurallatran Talcott Parsons, kltr kavramn kendi teorisine, ncelikle ihtiyari eylemlerin, ihtiyari ve grnrde bireysel olarak seilmi olmalarna ramen nasl olup da dzenli rntler iinde ortaya ktklarn, tekrarlama ve dzenlilik zellikleri sergilediklerini aklayacak bir aygt olarak sokmutu. Kestirmeden sylersek, kltr fikri snrlamalarla, tasarlanabilecek seeneklerin saysn azaltmayla, seme zgrlnn snrlandrlmasyla ilikilendiriliyordu. Aklda byle bir fikir olunca da kltrel normlar arasnda gzlenen herhangi bir tutarszlk, "anza"nn kant olarak kabul ediliyor ve sadece geici bir tahri olarak aklanp geitiriliyordu; bu rahatszln geici grlmesi gerekiyordu nk kltrn, tpk hizmet etmesi beklenen toplum gibi, bnyevi bir sis-temlilik ve kendi kendini dzenleme eilimine sahip olduu varsaylyordu. Arza durumlar da "kltrel gecikme" olgusuyla, gemite kalm toplumsal ortamlarn artk miyadn doldurmu kalntlarnn ataletiyle ya da "kltr atmas"yla, yani aslnda kendi ilerinde salam ama birbirleriyle uyumayan kltrel sistemlerin karmas olarak kolayca aklanabiliyordu. Byle bir kltrel olgu anlaynn, toplumsal teoriye hkim olduu dnemde insanlarn aklna yatm olsun olmasn, ge-modern ya da postmodern zihniyetin erevesi iinde savunulabilecek hibir yan yok gibi grnmektedir. Bizler bugn kltrden bahsettiimizde, akla gelen ey aka ifade edilmi ve iyice i ie gemi paralardan oluan tutarl ve badak, kendi iine kapal ve kendine yeterli bir btnlk imgesi deil, olaslklardan oluan ve iinde hibir biimde egdmlenmemi saysz kombinasyon ve permtasyonlarn yaplabildii, daha dorusu yapld devasa bir matris resmidir. Algdaki bu deiiklii daha iyi grselletirebilmek iin, Lotman'n yaratc enerjinin datlmasnn iki yoluyla ilgili alegorisine bavurabiliriz. Castoriadis'in vis formandi [biimleyici g] ya da Luhmann'n iktidar, yani autopiesis adn verdikleri yaratc enerji, yeri gelir, nehir
POSTMODERNLK VE KRZLER

161

yatana doru inip -yeterli zaman verildii takdirde- yoluna kan her eyi bir kenara spren ya da uzaklara tayan, en sert kayalar bile andran, ezen ve zndren bir kaynak suyu gibi akabilir. Ama usuz bucaksz bir mayn tarlasnn zerine yaylm durumda da olabilir; bu mayn tarlas hakknda kesinlikle syleyebileceimiz tek ey sk sk, urada burada patlamalar olacadr, ama nerede ve ne zaman olacan bilmek mmkn deildir. Nehir yata imgesi, modern-ortodoks kltrel tahayyln hmdr; mayn tarlas imgesinin ise gnmz kltr anlayyla bariz bir yaknl vardr. Bu anlayta -bizim anlaymzda-, kltr ounlukla, her trl yapnn, zellikle de kat ve kstlayc yaplarn doumuna ve hayatta kalmasna yardmc olmak yerine onlann aleyhine alan, srekli ve esasen

ynlendirilmemi bir deiim sreci olarak grlyor. Kltr alanna kendine yeterli, isel olarak uyumlu sistemler arasnda blnm bir alan olarak baklmaynca, bol bol rastlanan kltrel iftdeer-lilik rneklerini ve birbiriyle uyumayan normatif basklan, "kltrler arasndaki atma"nn rn ve daha genel olarak da yabanc bir topluluun tesiri, bir d etki olarak yorumlamak gleiyor. Tutarllk ve egdm eksiklii, deiimin kendiliindenlii, yeniliklerin her yana dalm olmas - btn bunlar birleip kltrn yaam biimi haline geliyor. Kltrn kendi faaliyetinin yan rn, hatta belki de -farknda olmadan- ana rn olarak da ortaya srekli byk miktarda iftdeerlilik karlyor. Verimlilik, cokunluk, taknlk ve bizzat kltrn hayat bu retime bal. Dahas, kltrn kendisinden beklendii zre, insan zgrlne konan kstlamalar yardmyla kendi kendilerini yeniden reten toplumsal dzenlere hizmet etmek ve insann ftri eitliliini, kendi kendini yaratmann kendiliindenliini yok etmek yerine, insan zgrl davasn desteklemesi, ancak bu varolu tarz, (Ortodoks antropologlarn diyecei gibi) bu srekli "arza" sayesinde mmkn olmaktadr. Daha nce ahlak bahsinde yaptmz gibi, kltr bahsinde de u sonuca varmak durumundayz: Eer allm belirlenmemilik ve belirsizlik anlam korunacaksa, "kriz" szc "normalliin" ztt olarak kullanlamaz. Dier "kriz" trleri daha yakndan analiz edildiinde de benzer sonulara varlabilir. Bu sonular, bize, ok nemli alardan toplumsal teorinin geleneksel olarak yerine getirmeye abalad grevlerin tam ztt olan teorik bir grev yklemektedir. Az ama z sylersek, yerine getirilmesi gereken grev, aslnda dzenli ve normatif olarak ynlendirilen sistemlerde olaanst durumlar yaratan ayrks
162 SYASET ARAYII

faktrleri sndklar kelerden bulup kartarak krize szde aklamalar getirmek deildir artk. Aksine, yaplmas gereken ey, insann-dnyada-oluu'na ilikin bir teori ina etmektir; bu teori tutarszlk ve ilevsizlie, haklarnda karar verilemeyen, olaanst olaylar diye bakmayacak, insan varoluuna ilikin betimlemesinde faydac terimlerle aklanamayacak olgulara yer verecek ve bu yzden de zel bir "kriz teorisi"ne ihtiya duymayacaktr.

VZYON ARAYII
LBERAL demokrasinin, iyi bir toplumun ya da en azndan, alternatiflerinin baz bariz kusurlarna kar sigortalanm bir toplumun nasl yaplanmas ve ynetilmesi gerektiini belirleyen modeller oluturmu modern topyalarn en gllerinden biri olduu sylenebilir. Ayn zamanda reel liberal demokrasinin, bu topik ideale hibir zaman ulaamad ve iyi bir toplum vizyonu iine dahil edilmesi g olan zellikler, hatta bu topyay geree dntrmeyi kolaylatr-maktansa gletiren zellikler sergiledii de sylenebilir. ster topik ister reel biimlerinden sz edilsin, liberal demokrasinin, baka zaman ve yerlerde ok az toplumun giritii ve hibirinin brakn ortaya kan sonucu salam ve kalc klmay, sonunu bile getirmeyi baaramad son derece g bir bilano karma iini gerekletirmeye ynelik cretli bir giriim olduu sylenebilir. Hem imgesel hem de pratik eitlemeleriyle liberal demokrasi, siyasi devletin, bir yandan bar korur ve grup ya da bireylerin karlar arasnda arabuluculuk yaparken, bir yandan da gruplarn serbeste olumasn salama ve bireylerin kendilerini ortaya koyma ve istedikleri yaam biimini seme zgrlklerini koruma roln etkili klmaya ynelik bir abadr. Tarihin byk ounluu boyunca ve yerkrenin birok yerinde, bu iki amacn birbirleriyle kavgal olduklar bilinir. Bunlar uzlatrmak en iyi koullarda bile her babayiidin harc deildir. Ama liberal demokrasinin devlet, bireyler ve gruplar iin salamaya alt koullar, tasarlanp ulalabilecek en iyi zm gerektirir. Liberal demokrasinin hedefi yalnzca, devletin kendi iini grmesine izin veren bir toplum ve toplumun kendi iini grmesine izin veren bir devlet deildir; ayn zamanda devletin iinin doru drst yaplp yaplmadn denetleyebilen bir toplum ve toplumu, o toplumun ilerini grmenin yol aabilecei arlklardan koruyabilen bir
164
SYASET ARAYII

devlettir. Baka bir deyile, liberal demokrasi, zorluuyla mehur ilerin en zorunu gerekletirmeye svanr: Ayn anda hem devletin, hem bireylerin, hem de bireylerin kurduu derneklerin hareket zgrln korurken, bir yandan da her birinin zgrln dierlerinin zgrlnn koulu haline getirmek. Gnmzdeki birok siyaset dnrnn liberal/demokratik proje ve pratiin merkezinde yatan, devlet ile toplum arasndaki "byk uzlama"nn kod ad olarak kulland "sivil toplum" hakknda, Er-nest Gellner yle yazmt:
Bir zamanlar zgrln bedeli sonsuz bir ihtiyatllk olmu olabilir; Sivil Toplum'un harika yan, dalgn insanlarn, kendi zel dertleriyle megul olanlarn ya da sonsuz ve rktc bir ihtiyatllk gstermeye baka herhangi bir nedenle msait olmayanlarn bile zgrln tadn karmay umabilmeleridir. Sivil Toplum ihtiyatl olmayanlara bile zgrlk baheder.1

Baka bir deyile, sivil toplum bireysel zgrl gvenli klar; hatta o kadar gvenli klar ki zgrlk gnlk hayatta bir mesele haline getirilmek yle dursun, peinen var kabul edilir ve artk fark edilmez hale gelir. Devlet, halk ister onun yaptklarn yakndan gzlesin ister gzn baka eylere dikmi olsun, bu zgrle sayg gsterecek ve halknn seimlerine burnunu sokmaktan kanacaktr. Buraya kadar gayet ho; ama o kadar ho olmayan bir ey var ki o da siyaset ile gnlk hayat arasnda sivil toplumun getirdii bu harika karlkl

tecrit edilmilik durumunun iki ar uca yol aabilmesi. Bu ayrln naho rnlerinden biri, halkn siyasi devletten ya da devlet siyasetinden artk heyecan duymamas, yukarlardan ne bela ne de kurtulu beklemesidir bu yzden insanlar, tpk di ars kesildikten sonra dilerini hi dnmedikleri gibi, ortak iyilerinin ne anlam ifade ettii hakknda dnmek, hele hele onun hakknda tartmak, zerinde mcadele vermek ve aktif bir biimde onun peine dmek iin hibir neden grmezler. kinci istenmeyen rn ise devletin, bir kere zgrle karlmaynca, ortak iyinin btn ieriinin tketildiini ve halktan baz kiilerin zgrlklerini bencilce, basiretsizce ya da beceriksizce kullanmasnn halkn tamamna verdii zararn ortadan kalktn varsaymaya tevik edilmesidir. Baka bir deyile, sivil toplumun hem gz alc ynleri hem de o kadar cazip olmayan eilimleri vardr. Bu ikisini ayrmak devletle toplumu ayrmaktan ok daha gtr. Si1. Ernest Gellner, Conditions of Liberty: Civil AV"" and its Rivals (Londra: Pengu-inBooks, 1996), s. 80. VZYON ARAYII 165

yasi kaytszlk ve yurttalarn hissizlii ile devletin ortak iyiyi savunma ykmllnden el ekmesi sivil toplumun sevimsiz, ama meru ocuklardr. yle olsayd, byle olabilirdi tr lafazanlklar deil bunlar. Bu iki naho eilim, siyaset felsefecilerinin ilgisini uyandracak, hatta daha da nemlisi, devlete duyulan gveni tahrip edip toplumun dokusunda derinleen yarklar hakknda yaygn bir endie duyulmasna neden olacak lde canl bir biimde, kendilerini her yerde gsteriyorlar. Aralarnda Regis Debray, Max Gallo ve Mona Ozouf un da bulunduu yedi Fransz entelekteli, "reel" liberal demokrasinin aama aama bir deformasyona uradn gsteren ve bu demokraside yaayan yurttalarn byk ve gittike genileyen bir parasnn yaad gvensizliin artmasndan kaynaklanan baz tehlikeli iaretlere dikkat ekiyorlard.2
Bir zamanlar kendi halknn snflaryla bara ve gvenlie dayal bir szlemeye girmi olan Cumhuriyet, eer bunlar garanti altna almaktan aciz olduunu gsteriyor, daha da kts, kamusal olarak yerletirilecek bir dzen kurmaya ynelik her trl kaygnn doas gerei gerici bir ey olduu izlenimini veriyorsa - o zaman insanlarda kendi kendini savunmaya dnme ayarts iyice glenecektir.

Devlet bir kere piyasa yasalarnn polis'm yasalarna gre ncelikli ve onlardan stn olduunu kabul ettiinde, yurtta tketiciye dnr ki bir tketici de "gittike daha fazla koruma talep ederken devlet ilerinin yrtlmesine katlma gereini gittike daha az kabul eder." Ortaya kan genel sonu ise, bugn tm eitlemelerini yaadmz "genel kuralszln ve kurallarn reddinin rn olan akkan koullar"dr. Liberal demokrasi ideali ile gerekteki biimi arasndaki mesafe azalacana artmaktadr. "Bireylerin kendi zerkliklerinin farkna, onlar birletiren dayanma balaryla birlikte varaca" bir topluma ulamay umut etmeden nce daha gidecek ok yolumuz var. imdilik, devlet herkesin gvenliinden sorumlu olduunu reddederken ve "glnn yasalan zayflar pahasna zafer merasimi yapakken, liberal demokrasinin gerekteki hali "iki vitesli bir topluma, iki katl bir millete" gebe grnmektedir. u anda ikinci -ama bu kez sekler- reform hareketi olarak adlandrmann uygun dt eyin sanclarn ektiimizi gsteren iaretler var.
2. Bkz. "Cumhuriyetiler, iki katl bir milleti reddedelim!" gibi etkileyici bir balkla 20 Ekim 1998 tarihli Le Monde'da. yaymlanan ortak bildiri. 166
SYASET ARAYII

ikinci Reform Hareketi ve Modler nsann Ortaya k tik, dini reform hareketi bir demir kafesi paralarken, mminler topluluunun kendi setikleri, kendi rnleri olan kafesler yapmasn salamt. Manevi selamet iini zelletirerek her bireyi bir papaz haline getirmi, kurumsallam papazln onlar zerindeki etkisini gevetmiti. Selamet, modern zamanlarda zelletirilen ilk kamusal mal; pimanlk ve kurtulu ise deregle edilen ilk ritelletirilmi, birbirlerine uydurulmu ve egdmlenmi faaliyetlerdi. Bu ilk zelletirme ve dereglasyon edimlerinden sonra, selamete giden yolu izlemek mmin bireye kalyordu. Halihazrdaki sekler reform hareketi ise ilk reformun paralamaktan kand ya da paralamay baaramad eyi skyor: Hangi biim ve renkte olursa olsun demir kafesin kendisini -bireysel seimler zerindeki bireyst kalplan ve yaptrmlar- skyor; yani (ebedi kurtulu ryas, sonsuzluk zerindeki etkisinden ok kendisi zerinde odaklanm bir hayat iinde hangi biimi alrsa alsn) deil tek doru yol, tercih edilen "selamet yolu" anlaynn bile kontrol edici olma iddiasna izin vermiyor. lk reform hareketinin yol gsterici ilkesi, bireyin sonsuz saadete giden yolu kendi hayatnda yaptklar sayesinde kat etme zgrlyd; ikinci reform hareketinin slogan ise "insan haklan"; yani her bireyin kendi istedii saadetin nasl olacana karar vermek ve onu bu saadete gtrecek (ya da gtrmeye-bilecek) yolu tasarlamak iin kendi seim zgrln kullanma hakk. kinci reform hareketi, ilkinin balatt ama tam yerine getiremeden brakt ii bitirmek ve bylece ncsnn gizli kalm potansiyelini aa karmak zeredir. Bu gizli kalm potansiyel ise, Ernest Gellner'in "modler insan" dedii eyin ortaya kmas ve yaygnla-masdr. Gellner bu yeni insan tipini betimlemek iin kulland metaforu mobilya sanayiinden almtr: Eski ve yeni insan tipleri arasndaki fark, der Gellner, tek paral, tamamlanm bir gardrop ile modler bir gardrop arasndaki fark gibidir. Eski tarz gardroplar ve dier mobilyalara daha en batan nihai ekli verilirdi ve bu da byklk, biim ve tarznda baka deiiklik yaplmasn nlerdi. Bunlarn tasanmlan kusursuz ya da yalapap,

iilikleri iyi ya da kt olabilirdi, ama tasa-nm ilk yapld haliyle kalrd. Eer kullancnn ihtiyalan gemite bu gardrobu alrken yeterli grd estetik ya da faydac niteliklerin
VZYON ARAYII

167

tesine geerse, yaplacak tek ey vard: Gardrobun yerine daha byk ya da deien beeniye daha uygun bir bakasn almak. Modler mobilyada iler deiir: Bu mobilya para para alnr ve ilerde ona baka paralar da eklenebilir. Koullardaki ve isteklerdeki deiikliklere gre, paralar durmadan yeniden dzenleyerek hep farkl btnler oluturmak mmkndr. Oturma odasnn bykl dnda bu ekleme ve yeniden dzenleme faaliyetinin snn yoktur. Ama bu da ekleme ve yeniden dzenleme srecinin aslnda hi bitmedii anlamna gelir; hibir noktada, modler mobilyann nihai durumuna ulat kesin olarak sylenemez. Modern toplumun en kayda deer rn olan "modler insan" iin de ayn eyler sylenebilir. Nasl modler mobilyann nceden tasarlanm tek bir "uygun" biimi yoksa, alabilecei olas biimler sonsuzca genileyebiliyorsa, modler insann da nceden belirlenmi bir profili ve kararlatrlml yoktur. O Robert Musil'in Mann ohne Eigenschaften' [Niteliksiz Adam] deildir; ok fazla nitelii ve vehesi olan bir varlktr, yle ki bunlann ounu belli bir sre iin tamakta, gerek duyduunda benimseyip gerek duymadnda atmaktadr. Modler insan seyyar, atlabilir ve deitirilebilir nitelikleri olan bir yaratktr; rnesans filozoflannn ideali olan o "okynl insan" andran biridir. Szn z: Modler insan, ncelikle, z olmayan insandr. Ancak, modler mobilyann tersine, modler insan birletirme ve datma iini kendisi yapmaktadr. O modler insan olduu kadar kendi modelini kendisi izen insandr da. Modler bir gardrop, ilerinden seme yaplacak bir olaslklar kmesi eklinde yaplrken, modler insan, yerine getirilecek bir grevler kmesi olarak yaar. Gellner'in iaret ettii gibi, bu durum liberal-demokratik, yani sivil toplumun doas iin muazzam nem tar. Modler insan etkili cemiyetler ve kurumlar halinde birleme yeteneine sahiptir; hem de bunlar, birbirine sk skya bal ve bu yzden de hareketsiz olan bir ilikiler kmesine balanarak istikrar kazandnlm, temelinde riteller yatan btncl, karmakark kurumlar haline getirmeksizin. Kendini bir kan ri-teliyle balamakszn, birleip zgl bir amac olan, duruma zg, snrl cemiyetler oluturabilir. Politikasyla uyumamaya balaynca, byk bir ihanet sulamasna maruz kalmakszn iinde bulunduu cemiyeti terk edebilir. Modler insann cemiyetleri kat olmakszn etkili olabilir.3 Modler insanlarn kendilerini dier modler insanlara balamak
3.Ag.y.,s.98-100.
168
SYASET ARAYII

iin kullandklar balar kat deil, duruma zg balar, demek ki. Bunun kayda deer sonulan vardr: Ayn anda hem "iyi btnlemi" -ve zerinden her ynden birok kez geilerek iyice birbirine tutturulmu- olan hem de baskc bir zorbalk, kabilenin her yere yaylm gzetimi ya da kendi kendini yeniden reten ritelin cansz eli tarafndan kaskat bir biim almaya, monotonlua ve homojenlie zorlanmam bir toplumu mmkn klar. Modler insann ne kna paralel olarak, Manuel Castells'in "a toplumu" dedii, benimse "ok-al toplum" demeyi daha uygun grdm ey ortaya kmtr. Bu toplum tr ne uzaktaki pre-modern atalar gibi kesimlere blnm ne de kendisinden hemen nceki modern nceli gibi snflara blnmtr, onlarn tersine, kendi az-belirlenmiliiyle, iftdeerlili-iyle ve elikileriyle yaayabilmekte, bunlar massedebilmekte, hatta yeniden ileyip eylem kaynaklan haline getirebilmektedir. Modler insann ortaya k, yneticiler ve filozoflarda grlen, "doal insan" fesattan uzak tutmann tek yolu, yani toplumu bir arada tutmann tek yolu olarak sabit bir emirler ve normlar kmesi dayatmaya ynelik, yzyllardan beri sregelen eilimi hkmszletirir. Modler insan byle kurallardan oluan sabit bir kod olmakszn da gayet iyi idare edebilir; hem de Hobbes'un iren, kaba ve ksa olmaya mahkm kbus gibi hayat anlayndan da uzak durabilir, insanlar modlerleince, zorlayc glerin zorbal ve ritellerin dilsiz basks gereksizleir. Ayrca buna kalklsayd bile zorbalk, karsnda "btncl iktidar"n kk salaca "btncl bireyler" bulamazd. ok-al modler insanlar toplumunda btnletirme ve denetleme ii deregle edilmi ve zelletirilmitir. Ama her zaman olduu gibi, bir eyler kazanrken, bir eyleri de kaybedersiniz... ok-al toplumlara ve onlann modler yelerine zg kat olmayan, duruma zg balann, bu kadar ho olmayan yanlan da vardr. Bu balar belirsizlik ve riskle yorulmutur. Sadece bu balarla desteklenen hayat ounlukla, belki de her zaman, kavakta yaanr. Hangi yol seilirse seilsin, belli riskler sz konusudur - yol bir batakla ya da ihmal edilmi veya terk edilmi, baka yollardan gidilebilecek yerler kadar gzel olmayan yerlere kyor olabilir. Her durumda, seilip takip edilen yolun avantajlan ya da handikaplan hakknda nihai ve kesin bir yargda bulunmann imknsz olduundan phelenmemek elde deildir; bu yzden de, atlan her admdan nce ve sonra, imdi ve gelecekte teredddn acs ve yanl bir hamle yapm veya yapyor olma phesi yaanacaktr. Zamanlan geldiinde,
VZYON ARAYII

169

verilecek yarglann ok sayda ve farkl, hatta belki de elikili olaca da tahmin edilir. Kiinin kendi seimleriyle ba baa braklmas zgrletirici ve memnun edici bir eydir. Ama ayn zamanda gerilim yaratc,

sk sk da ac verici bir eydir. Bir kez daha Gellner'den alnt yapacak olursak, "modlerleme"nin bedeli, "her faaliyetin scak, btnlemi, 'total' bir kltrn paras olmak yerine, dier faaliyetler tarafndan desteklenmeyen, kendi aka ifade edilmi amacna uygun souk ve hesapl bir ey olarak kald bir tr paralanmadr. Bu 'yabanclama' ve 'bybozumu' kimilerinin ok yksek bulduu bir bedeldir."4 "Yabanclama" yerine bugnlerde "yersizleme"den ya da "evsizlikken sz etmek daha yerinde olacaktr. Aslnda, "yabanclama", birbirlerine yabanclaabilecek btncl bir dnya ve btncl bir kii varsayyordu, oysa bugn ne ok-al toplum bir btnlk olarak yaanabilecek fazla ey sunuyor, ne de onun modler yeleri btncl kiilerin zbilincini gelitirecek fazla vesileye sahip. "ok-al" toplumun "modlerlemi" sakinleri iin, "ait olma" ok nemli bir sorun haline gelmi durumda; nadiren tatmin edici bir zm bulabilmelerine, sonsuza kadar srmese bile hi olmazsa biraz kalc olmas beklenebilecek bir zm bulamamalanna ramen (belki de bu yzden), ait olmak her gn yaadklar bir sorun olup kyor. Niklas Luh-mann'n nl szyle, hepimiz, her yerde ve her zaman "ksmen yerinden edilmi" durumdayz. ine girdiimiz gruplarn hibirine "tam olarak" ait deiliz: Biz modler insanlann, "dan taan", hibir tekil grup tarafndan massedilemeyen, ama dier modllere balanan ve onlarla etkileen paralarmz var. Dolaysyla, her kendi kendine yer tayin etme edimi elikili, merkezi ve merkezka basklara maruz kalyor. Modller arasndaki btnleme zayf, her trl birliktelik biimi yaralanmaya ak ve knlgan. Hibir grupta kendimizi "tamamen evimizde" hissetmiyoruz; belli bir zamanda hangi grupta olursak olalm, oradayken aile evinde akam yemei iin masann etrafna toplanm gibi deil de bir otelde bir gece kalyormuuz, bir restoranda akam yemei yiyormuuz gibi hissediyoruz kendimizi. Ama ne kadar kayg verici olursa olsun, bu alegori bile zmni olarak kayp olan eyi aka dile getirmeyi baaramaz, nk birok postmodern kadn ve erkein bildii tek aile evi de gittike oteli, kimsenin sonsuza kadar srmesini
A.A.g.y., s. 104. 170
SYASET ARAYII

beklemedii geici bir misafirlik meknn andrmaktadr. Demek ki "modlerlik" durumu bir Unsicherheit durumudur; yani l belirsizlik, gvensizlik ve emniyetsizlik felaketi durumu. Eg-dmlenmemi, birbiriyle kesien birok a, zerine gerekli iaretler doru drst izilmemi yollan ve yzer gezer trafik levhalanyla d dnyann zerine Unsicherheit izlenimi hakl olarak yanstlyor. Ama srekli bir gerilim kayna olan ey modlerliin kendisi - modlleri daimi bir ekle sokacak vidalarn, cvatalarn, perinlerin olmay. Bu gerilimler de birleip byk bir sadeletirmeye, isteklerle frsatlar, eylemlerle sonulan arasnda dorudan, ak seik, bire bir balant kurmaya -dnyann ve benliin Eindeutigkeit'ma [ak se-ikliine] ve bu ikisinin kusursuz birliine- duyulan bir zlem haline geliyorlar. Bu zlem, "ait olma" fikrinde zl ifadesini buluyor; tabii ki kendisi de bir yere demirlenmeye direnen bir fikir bu, gnlk hayatta onu gvenli bir yere yerletirecek ya da en azndan elle tutulur modelini sergileyecek pek fazla ey olmad iin dank ve zgl-letirilmemi kalmaya mahkm bir fikir.
Kabile, Millet ve Cumhuriyet

Ait olma fikrinin en btnlkl cisimlemesi, insanlk tarihinin byk blmnde hkm srm birliktelik biimi olan kabiledir. Aslnda kabileye ait olmak btncl ve her eyi kuatc bir eydir; kendisinin btn alternatiflerine amur atmak ve onlarla savamakla yetinmez, onlar grnmez, dolaysyla da yok klar. Kabilevi ait olma tarz, yalnzca compleat mappa mundi denebilecek bir eyi, yani dnya ve kiinin onun iindeki yeri hakkndaki btn bilgileri salar. Kii kabilenin yesi olarak doar ve ayn sfatla lr, arada da kat bir biimde tanmlanm ve mzakere edilemez bir sralama iinde kat bir biimde tanmlanm ve mzakere edilemez kimlikler dizisini kuanp kanr. Kabile insanndan bu sralamaya uymas ve birbirini izleyen her kimlie ilitirilmi etikete gre davranmas dnda hibir ey istenmez. Bunun neyi gerektirdii ise, sadece kabiledeki dier kiilere baklarak kolayca renilebilir, zel bir eitim gerektirmez. Hayattaki eyler iyi ya da kt olabilir, ama hemen hibir zaman mulak deildirler ve kafa kanklna yol amazlar ki bunun da basit bir nedeni vardr: Lebenswelt kabile dnda bir hayat olasln iinde ba-nndrmaz, yani varolusal seimlerden kurtulmutur. Aslnda, iln'y a
VZYON ARAYII

171

pas hor s de tribu* Modernlik, kabile kadar drt ba mamur btnlklerin, dolaysyla kabile mensubununki kadar tutarl Lebenswelt trnn sonunun geldiini haber verir. Modern toplumsal btnlkler, yaps gerei tamamlanmam olan iki btnln -"cumhuriyet" ve "millefin- bir bileimi olduklan iin kabilenin badaklndan yoksundurlar. Bunlarn her biri tekini sindirmek ya da kendine tbi klmak ister, ama ancak aynlklann koruduklar srece birbirlerine bir faydalan olabilir. Bu yzden bu istek kural olarak gerekletirilmeden kalr. Komnist Rusya'da ve Nazi Almanyas'nda olduu gibi, bu ikisinin tamamen i ie geirilmeye alld nadir rneklerde ise, ortaya l domu ya da kendi kendini imha eden bir rn kmtr. En iyi bilinen bu iki canavar melez, tarihsel standartlarla bakldnda, ksa mrl olmulard ve ok byk bir olaslkla daha doduklan

andan itibaren lme yazglydlar. Faist ve Komnist deneyler hari, modern toplumlar ayr ilkeler tarafndan ynlendirilen iki ayr oluumun huzursuz bir aradalnn rn olma eilimindedirler. ounlukla ikisi arasnda bir uzlama sz konusudur, ama bu yanyanaln etraf ak ya da rtk atmalarla evrilidir; modern toplum denen karmak yapdan atma olasln ebediyen skp atmak imknszdr. Uzun bir bar iinde bir arada yaama dneminden sonra, u ya da bu nedenle tekrar alevleniverir; rnein bugn, kolayca genileyebilecek olan cumhuriyetler Avrupa Birlii'ne girmek iin tela ederken, onlar kadar esnek olmayan milletlerin kaan cumhuriyetleri geri ekebilmek iin geride kalp oyalandklan Avrupa'da durum byledir. Ksacas, cumhuriyet ile millet arasnda bir sevgi/nefret ilikisi bulunur. Birbirlerine ihtiyalan vardr, ama ban iinde ayn yeri paylamay g, aralarndaki farklar mzakere edip uzlatrmay ise l-drtc lde zor bulurlar. Birbirlerini ayn anda hem iter hem de ekerler; ortaya Miller ve Dollard'n sanlarla yapt nl deneyde elde edilenlere benzer sonular kar: Ne zaman iki kart ekim ve itim gcnn etkisi arasnda kalsalar, tutarsz davranrlar. Ayn zemin zerinde i grmelerinin ve ayn halk birbirine balayp bir arada tutan temel yaptnc olmaya zenmelerinin dnda, cumhuriyet ile millet, neredeyse her adan birbirinden farkldr. Her biri, dierinin refakatine mahkm olduu iin, (her ikisinin de sahip
* "Kabilenin dnda bir ey yoktur." Bauman, Derrida'nn nl "il n'y a pas hors du texte [metin]" szne antrmada bulunuyor, (.n.) 172
SYASET ARAYII

olmad bir lks iinde, alannda yalnz olma lks iinde yaayan) kabilenin rahata kulland aralardan baka aralar kullanmalar gerekir. Kabile, tek alternatifi tek bana lmek olan tek yaam-belirleyici olduu iin, ideoloji, doktrin alama ve propaganda olmadan da yaayabiliyordu; oysa millet bunlar olmadan yaayamaz. Kabilelerin "kabilecilie" ihtiyalar olmasa da, milletin "milliyetilie" ihtiyac vardr. Milliyetilie, yani ayn anda hem varoluun zden nce geldiini hem de zn varolutan nce geldiini savunan, yani millet olmann ayn anda hem bir seim meselesi olduunu hem de bir seim meselesi olmadn ilan eden o tuhaf, hatta mnasebetsiz itikata. Milliyetiliin milleti, millet mensuplarnn herhangi bir karara varmalarndan nce verilmi bir eydir, ama ayn zamanda mensuplarnn gnlk seimleri iinde gzetmeleri, her eyden aziz tutmalar, yceltmeleri ve sslemeleri gereken bir deerdir de. Kabile bir deer deil bir gereklikti; milliyeti itikadn milleti, bir gereklik olmak istiyorsa, bir deer haline gelmelidir. Milletin mensubu olmak her gn aba gstermeyi gerektirir. Bir zamanlar Ernest Renan'n belirttii gibi, millet her gn yaplan bir plebisit; ballk oylaryla her gn yenilenmesi gereken bir btnlktr. Milletin sunduu aidiyetin tatll bedava deildir; kazanlmas gerekir. Sunulan aidiyet tatldr, nk gvenli olma ans vardr; ama bu gvenlik kanlmaz bir ey deil, bir urap baarma meselesidir. Saflar sklatrmay ve hep birlikte eyleme gemeyi gerektirir. Eer sadece bu talep sz konusu olsayd, milleti dier birok cemiyet ya da gnll birlikten ayran hibir ey olmazd ve millete gsterilen balla, dier ballklara gre neden ncelik verilmesi gerektiini ya da dier ballklarn tersine, bunun peine neden "soru sorulmakszn", "ister doru olsun ister yanl, sonuta bu benim lkem" diyerek dlmesi gerektiini aklamak kolay olmazd. Millet, dier cemiyetlerin tersine, dier btn ballklar aan tek ya da en st ball talep edebilmek iin, kabilenin bu kadar sze bavurmadan, hatta belki de farkna bile varmadan olduu ey olduunu ak ak ortaya koymak zorundadr: Kan ve toprak meselesi, ama ok daha nemlisi (ne de olsa, bunlarn olumsallnn bilincinde olan bir dnemde yayoruz) ortak tarih meselesi. Her trl tarihsel anlatnn semeci olduu, artk banal bir nerme haline geldi. Ama eit lde kavranmayan ve ounlukla kasten zeri rtlen ya da hararetle inkr edilen bir ey var ki o da tarihi "yaVZYON ARAYII

173

pan"n anlatnn kendisi olduu. Hannah Arendt ile Paul Ricoeur'n farkl farkl yollardan iaret ettikleri gibi,5 hayatn ak iinden "olaylar"! kesip karan ve sonra da dzensiz, sahiden "saymaca" ve olumsal olaylar halinde yeniden ileyerek yorumlanp sindirilmeye ve ezberlenmeye hazr anlaml bir dizi haline getiren ey tarihsel anlatdr. Arendt, "salt olular"dan oluan hammaddeyi anlatlabilecek, kavranabilecek ve tahdit edilebilecek bir hikyeye dntren tarihinin yapt ii, "kederi ada", "ad da mersiyeye" eviren airin yapt ile karlatrmtr. te milliyetilik, gemi zerinde kolektif olarak uygulanan byle bir seme ve dntrme ilemidir. Ernest Renan'n, milleti, gemiten baz eyleri hatrlama, bazlarn da unutma konusundaki bir uzlama olarak betimlemesi de nldr. (Ben bu noktay biraz daha keskinletirmek isterim: Demek ki milliyetilik hatrlanmamas konusunda uzlalan eylerin unutulmas gerektiini salk verir.) Cumhuriyeti dnce, hangi eylerin bellekte tutulmas, hangi eylerin de unutuluun p sepetine atlmas gerektii konusunda milliyeti arkadayla/hasmyla kavga etmeye nadiren tenezzl eder. Yaplan semeyi sorgulamann tesine geer cumhuriyetilik: Tpk gemiin kendisini deersizletirdii gibi, tarihsel hatrlamann erdemini, otoritesini ve gerekli olduunu yadsr. Saf haliyle cumhuriyeti dnce (en canl ifadesini Fransz Devrimi'nin civcivli gnlerinde bulduu iddia edilebilir) tam da gemi tarihi tahtndan

indirmekle (Fransz Devrimi'nin manevi mirass olan Marx'n, btn gemii "tarih-ncesi" olarak grp bir kenara attn ve tarihin daha balamadn ilan ettiini hatrlayalm) ve "yeni balang"la ilgili bir eydir. Mona Ozouf, kendisine verilen Marc Bloch dln kabul treninde yapt konumada,6 en azndan Devrim dneminde, cumhuriyetilerin toplumsal ve siyasi dzenin tamamn yeni batan ina edebileceklerini dndklerine ve gemie ait hibir eyin bu yeniden inaya bir yaran dokunmasnn mmkn olmadna inandklarna dikkat eker. "Tarih ne emsal ne de destek sunar, devamlln deer hakknda syleyecek hibir eyi yoktur."
5. Bkz. Hannah Arendt, "Truth and Politics", Betv/een Pas and Future iinde (Londra: Penguin, 1968); Trkesi: "Hakikat/Doruluk ve Siyaset", Gemile Gelecek Arasnda, ev. B. S. ener (stanbul: letiim, 1996); Paul Ricoeur, Time and Narrative, C. 1 (University of Chicago Press, 1983). 6. Mona Ozouf, "L'idee republicaine et I'interpr6tation du passe national", be Monde, 19 Haziran 1998. 174
SYASET ARAYII

Milliyetilik uzun ve sancl bir tarihin yaayan miras olan milletin kendisinin bal bana bir iyi olduunu -yalnzca dierleri arasndaki bir iyi deil, en stn iyi, dier btn iyileri glgede brakan ve ikincilletiren bir iyi olduunu- ilan ediyordu. Oysa devrimci cumhuriyetiler, cumhuriyetin ortak iyi fabrikas, ortak iyiyi retebilecek tek fabrika olduunu iddia ediyorlard. Cumhuriyetilerin iyi toplumu tamamiyle gelecee aitti, ona henz ulalmamt ve sadece cumhuriyetin kendi almas yoluyla ulalabilirdi. Ancak, byle sylendiinde, cumhuriyet fikri kendisini daha en batan derin bir eliki iine sokuyordu ki bu eliki modern tarihin nemli bir ksm boyunca bana bela olmaya devam edecekti. "Yeni balang" (daha dorusu, tek bir balang deil, sonsuz bir yeni balanglar dizisi) fikri ve srf uzun srm diye tarihin miras tarafndan balanmay kat bir biimde reddetmesi, cumhuriyetin ortak iyiyi retirken ulaabilecei tek kaynak olarak insann eletirme, akl yrtme ve yarglama yeteneini brakyordu geriye. zgrlkler lsn -dnce, ifade ve rgtlenme zgrlklerini- cumhuriyeti hayatn olmazsa olmaz koulu haline getiriyordu. Ama te yandan, ortak iyinin salanmas cumhuriyeti deerler listesinin en tepesine yerletiriliyordu; evrensel mutluluun cumhuriyetin en stn amac olduu ilan ediliyordu, insanlar mutluluun peine dmekte ve bu mutluluu evrenselletirmenin yollarn mzakere etmekte zgr olacaklard; ama bir noktada evrensel mutluluk davas ile bireysel zgrlkler davas atmak ve birinden biri yenilgiye uramak zorundayd. "nsanlarn kt kitaplar okumasna izin vermek mi onlara okuma yazma retmemek mi daha iyidir?" tipi, yle hemen cevaplanamaya-cak sorularn ortaya kmas kanlmazd. Cumhuriyetin hayat, ibirlii yapmalar beklenen ama atmaya eilimli iki ilkeler kmesi arasndaki hassas bir dengede srecek ve eit lde abes ya da dpedz felaket iki u arasnda sonsuza kadar gidip gelmeye mahkm olacaktr. Cumhuriyet rnts iindeki atma her zaman oradadr ve yanl trden bir uzlamaya varma ya da bir ilkeye yer aaym derken brn fazlaca kstlama tehlikesi her zaman sz konusudur. Yine de bu iki ilke iki bacak gibidir; herhangi biri olmazsa cumhuriyet dzgn yryemez. Cumhuriyet ancak bu ikisi birlikte olduunda kendisi olur - yani, yurttalarnn zgrln sadece kstlamalardan kurtulmu olma anlamnda bir negatif zgrlk olarak deil tevik edici bir g olarak, katlma zgrl olarak gren bir kurum; bireyin mdaVZYON ARAYII

175

haleden kurtulma zgrl ile yurttan mdahale etme hakk arasnda bir denge kurmak iin hibir zaman kesin sonu elde edemeden, ama azalmayan bir evk ve canllkla abalayan bir kurum olur. Yurttalarn mdahale etme, hepsini balayan dzenin anahatlarn izen yasalarn oluturulmasna katlma hakk, milletin kan, toprak ve tarihsel mirasna verilen cumhuriyeti yanttr bireyleri birbirine balayarak bir cemaat, cumhuriyeti cemaat oluturan cumhuriyetilie zg hartr. Cornelius Castoriadis bu cemaat tipini "zerk toplum" adyla vaftiz eder ve yle tanmlar:
zerk toplumun kolektif kimlii, "biz"i ne olacaktr? Bizler kendi yasalarmz yapan kiileriz, zerk bireylerden oluan zerk bir kolektiviteyiz. Ve yaptmz ilerde ve bu iler yoluyla kendimize bakabilen, kendimizi tanyabilen ve kendimizi sorgulayabilen kiileriz.7
Liberal Demokrasi ve Cumhuriyet

Ortak iyi aray, tek bana, yurttalarn (daha dorusu, bu durumda, yurtta adaylarnn) kendilerine bu ekilde "bakabilecekleri"nin ve "kendilerini sorgulayabilecekleri"nin, hepsini yneten yasalara eletirel bir gzle bakp hakknda yarglarda bulunabileceklerinin garantisi deildir. Ama byle bir aray olmakszn, yurtta adaylanna ynelik tam da bunu yapma ans bombo tnlayacaktr. te cumhuriyetilik ile liberalizmin yollan burada aynlr; liberalizm cumhuriyeti trenden laissezfaire -"brakn istediim ey olaym, brakn bakalar da istedikleri ey olsunlar"- adl istasyonda inme eilimindeyken, cumhuriyet treni daha ileri gidip, bireylerin zgrln ileyerek kendi kendini denetleyen bir cemaate dntrme ve cemaatin ortak iyi araynda bireysel zgrlkten yararlanma ynnde ilerler. Yolun bu sonraki blmn katetmeyi reddeden liberalizm, zgr ama yalnz, hareket zgrl olan ama iinde hareket ettii ortamda hibir sz hakk bulunmayan, kendi hareket zgrlklerinin hangi amacn hizmetine koulabilecei konusunda hibir sezgisi olmayan ve hepsinden nce bakalannn da hareket etme zgrl olmasn salamakla ve onlarla herkesin zgr olmasnn faydalan hakknda konumakla hi ilgilenmeyen bireylerden oluan bir ynla babaa kalr. Yalnz, son derece zgr ama son derece iktidarsz ve son derece kaytsz birey-

7. Cornelius Castoridais, "Dilapidation of the West", ev. David Ames Curtis, Thesis Eleven, 41/1995, s. 108. 176
SYASET ARAYII

lerden oluan byle bir ynda, zgrlk ile eitlik, birey ile toplum, zel refah ile kamu refah arasnda hemen elikiler ba gsterir - liberalizmin zememekle nam sald trden elikilerdir bunlar, ama ayn zamanda cumhuriyeti ilkeyi benimsemekte isteksiz kald srece liberalizmin kendisinin yaratt elikilerdir de. te bu yzden de, Castoriadis'in gzlemledii gibi, "millet, ada teorilerden ve 'siyaset felsefeleri'nden, apkadan kan bir tavan gibi kar" - zira, ben de unu ekleyeyim, bu teori ve felsefelerin ou, yurttalarn kendilerini ortak iyi arayna adamalaryla ve bu adanmln sevk ettii ynde hareket etme yetenekleriyle tamamlanm olmayan bir kiisel zgrln yol at atomize edici sonulara kar gzlerini kapamay tercih eden bir tr liberalizmin bys altndadrlar. Liberal pratiin, niyeti bu olmasa da, kvlcmn akt ve kkrtt milliyetilik, liberalizmin kendi kusurlarn gidermeye ynelik bir vaat olarak ortaya kar. Liberal toplumun, milliyetilii keye sktrmak iin, etik ve adalet ilkesinin kiiye zel bir mesele deil ortak bir iyi olduunu kabul etmesi gerekirdi; baka bir deyile, kendini cumhuriyet dzeyine karmas gerekirdi. Demek ki liberalizm kendi bana, davay cumhuriyet lehine sonulandrmak yle dursun, millet ile cumhuriyet arasndaki atmay zme balamaz bile. Liberal demokraside her ikisine de yer vardr; hatta ileri gidip liberal-demokratik ortam miliyetilik ile cumhuriyetilik dncesinin srekli bir rekabet iinde olduklar alan diye tanmlamak da mmkndr. Milliyetilik ve cumhuriyetilik znde ayn soruna, modern toplumun yapsal zellii olan bireysel zgrlk ile cemaatin gvenliini uzlatrma sorununa taban tabana zt ynlerden yaklap kkten farkl zmler nerirler. Daha nce belirtildii zre, miliyetiliin bu soruna sunduu zm "ster doru olsun, ister yanl, sonuta bu benim lkem"dir. Cumhuriyeti dncenin sunduu zmse, benzer bir zdeyi ksa-lyla ifade edilecek olursa yle bir ey olabilir: "Bu benim lkem-se, doru olmaya zen gsterdiinden ve yanltan uzak durmak istediinden emin olmalym" ya da -bu daha da talepkrdr- "Doru olduu srece bu benim lkemdir - ama yapt yanll dzeltmeyi reddediyorsa deildir." Milliyetilik bo bir ek imzalamay ve gemite yaplanlar su kaytlarndan karmay gerektirir. Takipilerinden, yani vatanseverlerden sergilemelerini bekledii balca erdem sadakattir; balca ktlk ilan ettii zellik -hatta, en sert cezalan hak eden lmcl gVZYON ARAYII

177

nah- ise, ak ak muhalefet etmekten sadece lml bir tavr sergilemeye kadar geni bir yelpazeye yaylan sadakatsiz ya da yeterince sadk olmayan davrantr. Millet mensuplarnn hibir koulda yapmamalar istenen eyse, sadk olmalar beklenen eyin mantn ve deer ve normlara -erdemleri hakknda hibir soru sormakszn- itaat etme talebinin ahlaki statsn sorgulamalardr. Hegel'in nl vecizesinden yararlanarak, milliyetiliin zgrl "kiinin grevini bilmesi" olarak tanmladn syleyebiliriz. Cumhuriyeti dnce ise, tam tersine, eletirel sorgulamay cemaat yeliinin barna yerletirir; yurttalar cumhuriyete, ynetimlerince savunulan ya da ihmal edilen deerlerle aktif olarak ilgilenerek ait olurlar. Yurttan neye sadk olduu Castoriadis'in u szleriyle ifade edilebilir: "Bafra'dan ya da Dallas'tan ok len'dekine. [Pla-ton'un bir diyalogu] yakn bir toplum iinde yaamak gibi ak seik (ve hatta bencilce) bir derdim var."8 Milliyete ballk koulsuz, onu koullu hale getirmek de bir ihanet olduu halde, cumhuriyet yelik koullarn belirlerken yurttalarna sunduu ve garanti altna ald zgrln derecesine gre yarglanr ve deerlendirilir. Renan'n "her gn yaplan plebisit" tesbiti-nin milletin gerekliini yakalayp yakalamad tartmaya aktr ve bu tesbit milliyeti vaizler tarafndan birka kez eletirilmitir; ama "her gn yaplan plebisit" sznn hem cumhuriyetin gerekliini hem de cumhuriyeti dncenin zn yanstt kesindir.
Yol Ayrm

Modern devletin tarihi boyunca, milletle cumhuriyetin "havza" s r-tme eilimindeydi. Bu durum srekli bir potansiyel atma kayna oldu, ama ayn zamanda bir karlkl dzeltme ans, her bir tarafn/rakibin dierini arla kamann getirebilecei korkun sonulardan koruyabilmesi ve her bir tarafn tek bana bireylerin iinde bulunduu durum zerinde yaratabilecei ters etkileri hafifletme ya da dengeleme ansn da sundu. Milletin sevecen ama sinsi ve mtehak-kim kollar insana rahatn bozacak kadar sk skya sarlmaya baladnda, cumhuriyet zgrle giden bir ka yolu sunar. Milletse zgrlkten ka yolu sunar: Kamusal alan insann kendini gvende
8. Cornelius Castoriadis, "Democracy as procedure and democracy as regirae", ev. David Ames Curtis, Constellations, 1/1997, s. 6. 178 SYASET ARAYII

hissetmesini nleyecek lde souk ve gayri ahsi, cumhuriyeti hayatn talep ettii sorumluluklar da tanamayacak kadar ar geldiinde ait olmann scakln ve "seim yapmaya gerek yok" durumunun rahatln sunar. Ancak imdilerde btn bunlar deimektedir. Cumhuriyet, deyim yerindeyse son birka yzyldr milletle paylat ulus-devletten "g etmek"tedir. ada devletler daha az demokratik ve dolaysyla da cumhuriyeti modelin esaslaryla daha az uyumlu bir hale geldiklerinden deil; ancak devlet iinde uyguland biimiyle

demokrasi, prosedrlerine ne kadar sadk bir biimde riayet ederse etsin, yurttalarn hayat iin can alc nem tayan koullan koruyamayacak ya da ayarlayamayacak lde gten dmekte olduundan. ada devletler, gemiteki egemenliklerinin nemli bir ksmn yitirdikleri ve artk kendi balarna denge kuramadklar ya da kendi setikleri tipten toplumsal dzene otorite salayamadklar iin, canl bir cumhuriyetin dier zorunlu koulunu karlayamazlar: Yurttalarn "kamusal iyi"yi mzakere etme ve mterek olarak kararlatrma, kendilerinin diyebilecekleri ve sarslmaz ballk yeminini seve seve edebilecekleri bir toplumu bu ekilde biimlendirme yeteneidir bu koul. Ulus-devlet iindeki cumhuriyet, refah tanmlama ve artrma kudretinin byk ksmn hzla yitirmekte olduu iin, ulus-devletin topraklan gittike milletin zel arazisi haline gelmektedir. Cumhuriyetin, milletin uzun vadeli gvenliini salayacak ve bylece onun "kuatlm kale" kompleksini iyiletirip ya da hafifletip hrnln ve hogrszln giderecek ya da azaltacak gc kalmamtr pek. Millet artk gvenli bir biimde yerlemi grnmemektedir, gelecei de garanti altna alnm ve korunuyormu gibi deildir - yani cumhuriyetin yenilgisi, yeniden domu, canl, gemi azya alm ve dizginsiz milliyetilik cana nclk yapar. nsanlk durumunun en tayin edici parametreleri artk ulus-devletin kurumlarnn eriemedii alanlarda biimlenmektedir. Bu koullarn korunmasna ve deitirilmesine nezaret eden gler gittike kresellemekte, yurttan denetim ve nfuz aralan ise, ne kadar gl olurlarsa olsunlar, yerel olarak snrlanm kalmaktadr. Sermayenin, finansmann ve enformasyonun kresellemesi her eyden nce bunlann yerel makamlann ve ncelikle de ulus-devletin denetim ve ynetiminden muaf olmalar anlamna gelir. Bunlann iledii meknda, cumhuriyeti devletin yurtta katlm ve etkili siyasi eylem iin gelitirdii aralan andran hibir kurum yoktur. Ve cumVZYON ARAYII 179

huriyeti kurumlarn olmad yerde, "yurttalk" da yoktur. "Kresel gler" kavram, palazlanmakta olan, ama imdiden salam, esnek ve baedilmez grnen bir gereklii ifade ederken, "kresel yurttalk" kavram, imdiye kadar ii bo kalmakta, en iyi durumda bir koyutla-may, ama ou balamda sadece bir hsn kuruntuyu temsil etmektedir. Uzak yerlerden esen ve birdenbire kp gelen frtnal rzgrlarn kaldrd gl dalgalann tokadn yemek, yurttaln tam tersi olan bir durumdur. Kolektif yazglardaki ani ykseli ve dler gnmzde tekinsiz bir biimde doal felaketleri andrmaya balamtr, hatta bu karlatrma bile gittike yetersiz kalmaktadr: yle ki, yaknlarda olacak bir depremi ya da yaklaan bir kasrgay ngrmek, borsadaki bir sonraki k ve gvenli gibi grnen kitlesel istihdam alanlarnn buharlavermesini ngrmekten daha kolaydr bizler iin. Jacques Attali, bir yazsnda,9 Titanik filminin bu kadar ok tutulmasn, seyircilerin, gnmzde kendi iinde bulunduklar mkl durum ile kaptann kstahl ve mrettebatn uysall yznden yeterince ciddiye alnp zamannda tesbit edilemeyen bir buzdana tos-layan insan kibri arasnda varolduunu hissettikleri kayda deer benzerlikle aklyordu.
Titanik bizleriz, bizim zafer kazanm bir havayla kendi kendisini kutlayan, yoksullarna acmaszca davranan kr, ikiyzl toplumumuz - ngr arac dnda her eyin ngrld bir toplum... Hepimiz sisler iinde bir yerlere gizlenmi bizi bekleyen br aysberg olduunu tahmin ediyoruz; ona arpacak ve mzik sesleri arasnda batacaz.

Attali, gelecekte bizi bekleyen, her biri bir ncekinden daha sert ve acmasz bir deil birok aysberg olduunu ima ediyor. Dizginsiz nakit para speklasyonundan, ar- lya vuran krlardan ve utanmazca an deer kazanm stoklardan gelen mli aysberg var. Her biri kendi dmanlklar ve ekimeler ann iine gmlm ve nmzdeki yirmi yl iinde nkleer bir saldn gerekletirebilecekleri tahmin edilen otuz lkeden gelen nkleer aysberg var. Atmosferdeki karbondioksit hacminin ve kresel snn durdurulamaz biimde artmasndan ve er ge patlayp kresel lekte bir felakete yol aacaklan konusunda btn uzmanlann anlat onlarca atom santralinden gelen ekolojik aysberg var. Son olarak da, gnmz neslinin yaam sresi iinde milyar insann gereksizlemesi -ekonomik anlamda i-levsizlemesi- beklentisinin getirdii toplumsal aysberg var. Attali
9. Jacques Attali, "Le 'Titanic', le mondial and nous", Le Monde, 3 Temmuz 1998. 180
SYASET ARAYII

ac ac, bu aysberglerle Titanik' batran aysberg arasndaki farkn, bunlardan biri gemiye arptnda, geriye olayn filmini yapacak ya da ortaya kan kargaa hakknda epik ya da lirik iirler yazacak kimsenin kalmayacak olmas olduunu belirtiyor. Btn bu aysbergler (ve belki u ana kadar daha adn bile koyamadmz dier aysbergler) "dnyann byk devletleri "ndeki semen kitlelerinin karasular dnda yzyorlar; bu yzden, siyasi denetim iini yerine getiren insanlarn tehlikenin bykl konusunda sakin ya da kaytsz bir tavr taknmalar bouna deil. Ama hibir ey yapmamann, ilgisizlikten kaynaklanan itidal dnda daha gl bir nedeni de var: "Siyasetiler son hz ilerlemek zere denize indirilen gemiye hkim deiller artk." Yani isteselerdi bile, yapabilecekleri pek bir ey olmayacakt.
Belirsizliin Ekonomi Politii .... o.

Peki ama harekete gemek istiyorlar m? Cumhuriyetin silahlan bozulmu, bunlara kresel gler tarafndan el konmu ya da kresel basklara boyun een devlet tarafndan etkisizletirilmiken, onlar harekete gemeye zorlayabilecek gler neredeler?

Demokrasilerde muhalefeti keye sktrmaya kararl zorlayc bir iktidar yoktur. Gnmz liberal-demokratik devletinde toplama kamplar ya da sansr brolar yok; ne kadar dolu olurlarsa olsunlar hapishanelerde siyasi muhaliflere ya da zndklara ayrlm hcreler yok. Dnce, ifade ve rgtlenme zgrl daha nce iitilmedik oranlara ulam ve gerekten snrsz olmaya her zamankinden ok yaklam durumda. Ama paradoks urada ki bu ei grlmemi zgrlk, hizmetine koulaca pek bir iin olmad ve kstlamalardan kurtulma zgrln ileyerek eyleme zgrlne dntrme ansnn dk olduu bir zamanda geliyor. Pierre Bourdieu geenlerde eski ve evrensel olarak balayc bir kural hatrlatt bizlere: "Gelecek iin tasanlar yapma yetenei, rasyonel olduu dnlen her trl davrann kouludur... Devrimci bir proje tasarlayabilmek, yani bugn tasarlanm bir gelecee gre dntrmeye ynelik, zerinde iyice dnlm bir niyete sahip olabilmek iin, bugne bir nebze de olsa biryerinden tutunmak gerekir."10
10. Pierre Bourdieu, "La precarite est aujourd'hui partout", Conlre-feux: Propospour
VZYON ARAYII

181

Ama zurnann zrt dedii yer u ki "bugne tutunmak" ada in-sanlann iinde bulunduklan durumda bariz biimde eksik olan bir zelliktir. u anki durumlarnn en nemli manivela ve koruyucularnn hibiri zerinde, deil tek tek ya da birka kii birlikte uygulanan bir denetime, bir yarglama hakkna bile sahip deiller. Baz manivelalar daha imdiden "gerileme", "rasyonalizasyon", "piyasa talebindeki d" ya da "kltme" gibi eitli adlar verilen gizemli glerden darbe yemilerdir. Ancak bu darbelerin dorudan hedeflerinin ok tesine giden etkileri oluyor ve darbeyi yiyenler sadece bir gecede rtbesi tenzil edilenler, aalananlar, onurlarndan ve/veya geimlerinden olanlar deil. Her darbe, ondan (imdilik) kurtulan herkes iin bir mesaj tar ve onlar geleceklerini olas cezann geici olarak askya alnma sresiyle deil iddetiyle deerlendirmeye iter. Mesaj basittir: Herkes gereksizleebilir ya da herkesin yerini baka biri alabilir; dolaysyla herkes yaralanmaya aktr ve u anda ne kadar yksek ve gl grnrse grnsn, her trl toplumsal mevki uzun vadede istikrarszdr; imtiyazlar bile knlgandr ve tehdit altndadr. Darbeler belli bir hedef gzetebilir, ama yol atklar ykm gzetmez. Yarattklan korku her yana dalr. Bourdieu'nn belirttii gibi, bu korku "bilinci ve bilinaltn taciz eder". Ykseklere trmanmak iin insann ayaklannn yere salam basmas gerekir. Ama zeminin kendisi giderek daha sallantl, dengesiz, dayanaksz ve gvenilmez bir his vermektedir; insann sramak iin ayan dayayabilecei hibir salam ta yoktur aada. Her trl rasyonel planlamann ve kendinden emin eylemin vazgeilmez koulu olan gven, yzer gezer bir durumda, bo yere, mancnk olarak kulanabilecei kadar salam bir zemin aramaktadr. stikrarszlk durumu, der Bourdieu, "btn gelecei belirsizletirir ve bylece her trl rasyonel tahmin abasn nler - zellikle de kiinin en tahamml edilmez bir bugne kar bile isyan edebilmesi, zellikle kolektif olarak isyan edebilmesi iin ihtiya duyduu, gelecee ynelik o asgari umuda engel olur". Bugnlerde ada insanlarn artan nihilizm ve kinizmlerini, yaam projelerinin basiretsizliini ya da olmayn, arzulannn bayaln ve bencilliini, yol aabilecei sorunlar umursamakszn hayat son damlasna kadar sklacak epizotlara ayrma eilimlerini knamak yaygn bir tavr haline geldi. Btn bu sulamalara destek olacak yeservir la resistance contre l'invasion neo-liberale iinde (Paris: Liber-Raisons d'Agir, 1998), s. 97,96. 182
SYASET ARAYII

terli kant var. Ancak, ahlaki dekadans karsnda kplere binen ahlak vaizlerinin ounun bahsetmedikleri bir ey var ki o da mahkm ettikleri bu sahiden de knanmaya layk eilimin gcn, insann gelecee bir snak ya da vaat edilmi lke olarak deil de bir tehdit olarak yaklamaya mecbur kald bir dnyaya verilen rasyonel bir cevap olmasndan ald. Yine ou eletirmen, btn dier insani dnyalar gibi, bu dnyann da insan yapm olduunu ve Doa'nn ya da gnahkr ama slah edilemez insan doasnn esrarl ve almaz yasalarnn rn olmak yle dursun, hi de kmsenemeyecek bir lde, yalnzca belirsizliin ekonomi politii denebilecek bir eyin rn olduunu belirtmeyi ihmal eder. Belirsizliin ekonomi politii, meknla balarn koparm finansman, sermaye ve ticaret glerinin yerel siyasi otoritelere dayattklar "btn kurallara son verecek kurallar" kmesidir, tikeleri, tam ifadesini mahut okynl Yatrm Anlamasnda -bu anlamann, hkmetlerin sermayenin hareket zgrln kstlama zgrlne dayatt kstlamalarda, yine bu anlamann gizli kapakl bir ekilde mzakere edilmesinde ve (bir grup aratrmac gazeteci tarafndan kefedilip gmna karlncaya kadar11) siyasi ve ekonomik glerin ortak onayyla gizli tutuluunda- bulur. lkeler basittir, nk ounlukla negatiftir; onlardan yeni bir dzen kurmalar deil, yalnzca mevcut dzenleri paralamalar ve ibandaki hkmetlerin bu paralanm dzenlemelerin yerine yenilerini geirmelerini nlemeleri bekleniyor. Belirsizliin ekonomi politii znde, siyasi olarak konacak ve garanti altna alnacak kural ve dzenlemelerin yasaklanmasna ve sermaye ve finansmann gerekten ans frontiers [snrsz, snr tanmaz] olmasnn nn kesen savunmac kurum ve rgtlerin silahsz braklmasna tekabl eder. Her iki nlemin de genel sonucu daimi ve her yere yaylm bir belirsizlik durumudur; sz konusu durum, bu kez devlet-an ve kresel bir nitelik sergileyen yeni glere gsterilecek itaatin gerekesi (daha dorusu, bunlara kar direnilme-mesinin teminat) olarak zorlayc yasa ynetiminin ve merulatnc usullerin yerini alacaktr. Belirsizliin ekonomi politii iletmeler iin iyi bir eydir. ok yer kaplayan, hantal ve yksek maliyetli disiplin

aralarn gereksizletirir ve onlarn yerine eitilmi, terbiye edilmi ve disiplin altna alnm
11. Bkz. Pierre Bourdieu, "Le neo-liberalisme, utopie (en voie de realisation) d'une exploitation ans limites", Contre-feux iinde, s. 110. VZYON ARAYII 183

nesnelerin zkontroln deil de zelletirilmi ve yaplar gerei gvensiz bireylerin hep birlikte hareket etme yeteneksizliklerini geirir. Bireylerin byle bir eylemin bir ie yarayabileceine ve zel dertlerin (alternatif bir dzen kurmay hedefleyen ortak projeler yle dursun) hi olmazsa kolektif meseleler haline dntrlebileceine olan inanszlklarnn iyice derinletirdii bir yeteneksizliktir bu. Belirsizliin ekonomi politii, hantal ve sermaye-youn disiplin altrmasna, zellikle de bunu yapacak zorlayc orduya ve doktrin alama kurulularna gerek duymaz. Toplumsal merdivenin en tepesinden en altna kadar yaylm olan yapsal belirsizlik, oyunun kurallarna ya da kuralsz oyuna boyun eilmesini salama konusunda, normatif dzenlemenin, sansrn ve gzetimin harika ve ucuz ama son derece etkili bir ikamesidir. Dlanmlklarndan ve gereksizliklerinden, belirsizlik politikalanna duyarllk gsteremeyecek lde emin olan dlanm ve gereksizlemi marjinal kesimler saylmazsa, panoptikonun ne eski ve ar ne de yeni, yksek teknolojiyle alan ve hafifsklet eidine gerek duyulur. Kresel ekonomiyi tkrnda yrtmek iin gereken her trl insan davrann yaratma konusunda, sadece piyasa anlamyla zgrle gvenmek yeterli olacaktr. Belirsizliin ekonomi politiinin tartmasz hkimiyetine giden yolda, bir kenara atlan ilk kurbanlar cumhuriyeti kurumlar oluyor. Aslnda, cumhuriyet fikrinin karlk geldii her ey, belirsizlik politikalarnn amalan ya da etkileriyle fena halde atr. Byk Fransz tarihisi Marc Bloch bir cumhuriyeti olmann (ki kendisi de cumhuriyetiydi) ne demek olduunu aklamaya alrken, iktidarn biiminin yurttalarn olgun mzakereleriyle belirlenecek bir mesele olmas gerektii (ve olabilecei); bireylerin bu iktidar biiminin seiminde bir sz haklan olmadan bu biimin onlara dayatlamayaca zerinde durmutu. Yksek modernlik dneminde yazan ve modern dayatma silahlannn at yaralara duyarl olan Bloch, cumhuriyeti inan ve pratie ynelik temel tehditler olarak, sinsi cemaat talimlerinin insan znelerinin en mahrem hallerine nfuz etmesini ve kiinin ait olduu grubun iyi ve kt yanlann incelemesini kutsal bir eye hrmetsizlik gibi grme ynndeki, ayn lde modern eilimi sayyordu.12 Bloch cumhuriyet savunusunu yanm yzyl sonra kaleme alacak olsayd, muhtemelen baka dmanlar zerinde dururdu: En bata da varolusal gvensizlikten kaynaklanan ve younlap eylem
12. Aktaran MonaOzouf, "L'idee republicaine". 184
SYASET ARAYII

korkusu haline gelen, her yan sarm korku zerinde durur; sonra da dnyann yeni siyasi opaklndan ve nfuz edilmezliinden, insanlara indirilen darbelerin geldii yerlerin zerini rten ve kadere direnmeye inanmama ve herhangi bir alternatif hayat tarz nerisine gvenmeme halinde tortulaan esrardan dem vururdu. Belirsiz Dnyada Eitlik Davas Hzla kreselleen ve gittike mekndlaan ekonominin, siyasi dizginlerden ve yerel kstlamalardan kurtulunca, dnya nfusunun en iyi ve en kt durumdaki kesimleri arasnda ve tek tek her toplum iinde giderek derinleen servet ve gelir uurumlar yaratt biliniyor. Ayrca, nfusun giderek genileyen kesimlerinin yoksulluk, sefalet ve mahrumiyet iinde yaamalarna yol amakla kalmayp, ayn zamanda ekonomik anlamda rasyonel ve toplumsal anlamda faydal grlen her trl almann dna karlmalarna, ekonomik ve toplumsal adan gereksizlemelerine yol at da biliniyor.13 Birlemi Milletler Kalknma Projesinin (10 Eyll 1998 tarihli Le Monde'da yaymlanan) en son raporuna gre, mal ve hizmetlerin kresel tketimi 1997'de, 1975'tekinin iki kat olduu ve 1950'den beri alt kat artt halde, bir milyar insan "en temel ihtiyalarn bile karlayamyor". "Gelimekte olan" lkelerde yaayan 4.5 milyar kii arasnda, her be kiiden temel altyap hizmetlerinden yararlanamyor: te biri iilecek su bulamyor, drtte biri ev demeye layk bir yerde oturmuyor, bete biri shhi ve tbbi hizmetlerden hi yararlanamyor. Be ocuktan biri herhangi bir okula 5 yl bile gitmiyor; srekli yetersiz beslenenlerin oran da ayn. "Gelimekte olan" 100 lkeden 70-80'inde, kii bana den ortalama gelir bugn, on, hatta otuz yl ncekinden bile daha dk. 120 milyon insan gnde bir dolardan bile az bir parayla geiniyor. Ayn anda, dnyann ak farkla en zengin lkesi ve dnyann en zengin insanlarnn anavatan olan ABD'de, nfusun yzde 16.5'u yoksulluk iinde yayor; yetikin kadn ve erkeklerin bete biri okuma yazma bilmiyor; yzde 13'nn ortalama mr 60 yldan az.
13. Bkz. benim Work, Consumerism and the New Poor (Milton Keynes: pen Uni-versity Press, 1998); Tiirkesi: alma, Tketicitik ve Yeni Yoksullar, ev. mit ktem (stanbul: Sarmal, 1999) ve Globazation: The Human Consequences (Cambridge: Po-lity Press, 1998); Tiirkesi: Kreselleme: Toplumsal Sonular, ev. A. Ylmaz (stanbul: Ayrnt, 1999). VZYON ARAYII 185

te yandan, dnyann en zengin adamnn ahsi varlklar en yoksul krk sekiz lkenin toplam milli haslasndan fazla; en zengin on be kiinin serveti Sahra-alt Afrika'nn tamamnn toplam haslasn ayor. Rapora gre, en zengin 225 kiinin kiisel servetlerinin yzde 4'nden az, dnyann btn yoksullarna yeterli beslenmenin yan sra temel tp ve eitim hizmetlerini gtrmeye yetiyor.

ada eilimlerin bu phesiz en kayg uyandrcsnn etkileri geni lde incelenip tartld ve tartlmakta, ama artk herhalde gayet iyi bilinen nedenlerle, deil bu eilimi durdurmak, bu sonulan hafifletmek iin bile birka duruma zg, blk prk ve mtereddit nlem almak dnda pek bir ey yaplm deildir. Sregiden kayg ve eylemsizlik hikyesi defalarca, tekrar tekrar anlatlm, bundan da imdiye kadar gzle grlr bir fayda salanamamtr. Ben bu hikyeyi bir kez daha tekrarlamak niyetinde deilim; daha ok, bu hikyenin kural olarak iine yerletirildii bilisel ereveyi ve deer kmesini sorgulamak istiyorum. Bu ereve ve kme, durumun ciddiyetinin tam olarak kavranmasn ve bu duruma uygun alternatifler bulma arayn ketliyor bence. Artan yoksulluk tartmasnn genellikle iine yerletirildii bilisel ereve salt ekonomiktir ("ekonomi"nin, aslen para-dolayml ilemlerin btn eklindeki hkim anlamnda): Servet ve gelirin paylam ve cretli istihdama ulaabilme ile ilgilidir. Konuyla ilgili verilerin seimini ve yorumlanmasn belirleyen deer kmesi, ounlukla yoksullarn yazgsna acma, efkat gsterme ve endielenme biimini alr. Ara sra toplumsal dzenin emniyetiyle ilgili kayglar da dile getirilir, ama -hakl olarak- yksek sesle deil, nk akl banda ok az insan ada yoksullarn iinde bulunduklar zor durumda elle tutulur bir isyan tehdidi sezecektir. Ne bilisel ereve ne de deer kmesi kendi ilerinde yanl deildirler. Daha dorusu, ierdikleri eyler asndan deil, sessizce geitirdikleri ve gzard edilmesine neden olduklar eyler asndan yanltrlar. Bunlarn rtbas ettii olgulardan biri, kendi mahrumiyetlerinin ve geri kalan herkesin hayatn sefil eden yaygn korkunun nedeni olan kresel dzenin yeniden retilmesinde ve pekitirilmesinde yeni yoksullarn oynadklar rol; dieri ise kresel dzenin kendi kendini srdrebilmek iin belli lde bu mahrumiyete ve yaygn korkuya baml olmasdr. Kari Marx bir keresinde, giriken, vahi ve henz eh-liletirilmemi, hl duvardaki yazy skecek kadar okuma yazmas olmayan kapitalizm zamanlarnda, iilerin toplumun geri kalann
186
SYASET ARAYII

kurtarmadan kendilerini kurtaramayacaklarn sylemiti. u anda, zafer kazanm ve hibir duvardaki yazy (hatta, duvarlarn kendilerini bile) umursamayan kapitalizm zamannda, insan toplumunun en yoksul kesimi yoksulluundan kurtulmadka, geri kalannn da kuatc korku14 hissinden ve iktidarszlktan kurtulamayaca sylenebilir. Yoksullar yoksulluklarndan karmak bir hayrseverlik, vicdan ve ahlaki grev meselesi deil, kresel piyasa denen orak lkede bir zgr yurttalar cumhuriyetini yeniden ina etmenin vazgeilmez (ama yalnzca balang niteliinde) bir kouludur. Szn z: Byk bir yoksullar ordusunun varl ve bunlarn iinde bulunduklar durumun artk herkese bilinen berbatl, mevcut dzen iin ok nemli bir diren faktrdr. Bunun nemi, daimi belirsizliin glgesinde yaanan hayatn aksi takdirde itici ve irendi-rici olacak sonularn dengelemesinden gelir. Dnyann yoksullar ve yan mahalledeki yoksullar ne kadar mahrumiyet iinde ve insanlktan km bir vaziyette gsterilir ve grlrlerse, kendilerinin kaleme almadklar ya da oynamaya can atmadklar dramdaki rollerini de o kadar iyi oynarlar. Bir zamanlar insanlar, ne kadar acmasz olursa olsun kaderlerine uslu uslu raz olmaya, isyan etme suunu ilemi herkesi yutmaya hazr, canl renklerle boyanm cehennem resimleri gsterilerek ikna edilirlerdi. Benzer bir etki yaratmas beklenen cehennem, artk te dnyaya ait ve ebedi her ey gibi dnyaya indirilmi, dnyevi hayatn snrlar iine gayet gzel yerletirilmi ve annda tketilmeye hazr bir biim iinde sunulmaya balamtr. Yoksullar korkmu tketicilerin teki'sidirler - bu kez gerekten ve tam anlamyla onlarn cehennemi olan bir teki. ok nemli bir adan, yoksullar, yoksul olmayanlarn olmaya can attklar (ama denemeye cret edemeyecekleri) eydir: Belirsizlikten kurtulmu olanlar. Ama yoksullarn bunun karlnda elde ettikleri ey, (eer Washington'da yayorlarsa) hastalk, su ve uyuturucu dolu acmasz sokaklar ya da (Sudan'da otu-ruyorlarsa) kt beslenmekten yava yava lmektir. nsann yoksullar hakknda anlatlanlar dinlerken ald ders, kesinlikten, o iren belirsizlikten korkulduundan kesinlikle daha fazla korkulmas ge14. Terim, Marcus Doel ve David Clarke tarafndan nerilmitir: Bkz. Street Wars: Space, Politics and the City (Manchester University Press, 1995), aynca benim Postmo-dernity and its Discontents (Cambridge: Polity Press, 1997), 2. blm; Trkesi: Postmo-dernlik ve Honutsuzluklar, ev. smail Trkmen (stanbul: Ayrnt, 2000). VZYON ARAYII 187

rektii ve gnlk belirsizliin getirdii rahatszlklara kar isyan etmenin hemen kesilen cezasnn acmasz olduudur. Yoksullarn grnts yoksul olmayanlar keye sktrr. Bylece, srdrdkleri belirsizlik hayatn daimi klar. Onlar dnyann durdurulamaz "esnekletirilmesi" srecini hogrmeye ya da bu srece uysalca tahamml etmeye iter. Bu grnt hayalglerini hapseder, ellerini kollarn balar. Farkl bir dnya hayal etmeye cret etmezler; bu dnyay deitirmeye kalkmayacak kadar ihtiyatldrlar. Durum byle kald mddete de, zerk, kendi kendini kuran bir toplum, cumhuriyet ve yurttalk oluturma ans -en hafif deyile- zayftr. Bu da, belirsizliin ekonomi politiinin, "yoksullar sorunu" nu ya bir yasa-ve-dzen meselesi ya da insani kayg nesnesi olarak -ama kesinlikle bundan baka ve bundan te bir ey olarak deil- grmeyi kendi bnyesinin vazgeilmez bileenlerinden biri haline getirmesi iin yeterince iyi bir nedendir. lk temsile bavurulduunda, -mahrumiyet iinde deil de yozlama iinde grlen- yoksullara ynelik yaygn sulama, yaygn korkuyu yakp yok etmenin bir yolu olur kar neredeyse. kinci temsile bavurulduunda ise, yazgnn kaprislerinin

acmaszlna ve hissizliine duyulan fke, kolayca zararsz hayrseverlik enliklerine ynlendirilebilir ve pasifliin utanc, ksa mrl insan dayanmas patlamalar iinde buharlar gider. Ancak dnyann yoksullar ve lkenin yoksullar gnbegn, hl bir ileri ve dzenli bir gelirleri olanlarn gvenlerini ve kararllklarn andrma ilevini sessizce yerine getirirler. Yoksullarn yoksulluu ile yoksul olmayanlarn teslimiyeti arasndaki balantnn irrasyonel bir yan yoktur. Mahrumiyet iindekilerin grnts, btn akl banda ve makul varlklara, refah iindeki bir hayatn bile gvenilmez olduunu ve bugnn baarsnn yannn dne kar bir garanti olmadn tam zamannda hatrlatr. Dnyann gittike ar kalabalklat; lkelerin ynetimlerinin yalnzca, Avrupa lkelerinin ounda olduu gibi, byk bir isizliin elik ettii yaygn bir yoksulluk ile ABD'de olduu gibi biraz daha az isizliin elik ettii yaygn bir yoksulluk arasnda bir seim yapabilecekleri yolunda hakl temellere dayanan bir his vardr. Akademik aratrmalar bu hissi dorulamaktadr: Ortadaki cretli i miktar gittike azalmaktadr. Ama bu kez isizlik her zamankinden daha sinsidir sanki. Dngsel bir "ekonomik sknt" nn rnym gibi, bir sonraki ekonomik patlamayla datlacak, silinip gidecek geici bir sefalet younlamasym gibi grnmemektedir.
188 SYASET ARAYII

Jean-Paul Marechal'in iddiasna gre,15 "ar sanayileme" dnemi boyunca devasa bir snai altyap oluturma ve ok byk makineler yapma ihtiyac, geleneksel zanaat ve becerilerin yok edilmesi sonucu ortadan kalkan eski ilerden daha fazla sayda iin dzenli olarak yaratlmasn salyordu. 1970'lere kadar retkenliin art ile istihdamn bykl arasnda hl pozitif bir iliki vard; o zamandan beri bu iliki her geen yl daha negatif bir hal ald. 1970'lerde, en azndan bir yzyldr sren srekli bir geliim izgisi zerinde, nemli bir eik geilmi gibi grnyor. rnein, Olivier Marchands'n yapt karlatrmal aratrmadan,16 Fransa'da 1991'deki ulalabilen i hacminin, 1891'dekinin yzde 57'si olduunu reniyoruz: 60 milyar saat yerine 34.1 milyar saat. Bu dnemde, gayri safi milli hasla on kat, saat ba retkenlik on sekiz kat artmken, alan insanlarn toplam says yzyl iinde 19 milyondan yalnzca 22 milyona km. Sanayilemeye on dokuzuncu yzylda balam btn lkelerde kabaca buna benzer eilimler kaydedilmi. Bu rakamlar, insann en istikrarl ve dzenli ite alrken bile kendisini gvensiz hissetmesinin nedenleri hakknda ciltlerce kitabn syleyemeyecei eyleri sylyor. Ancak, azalan istihdam hacmi kendini gvensiz hissetmenin tek nedeni deildir. Hl bulunabilen iler artk gelecekte ortaya kabilecek beklenmedik tehlikelere kar korunmasz durumdadr; gnmzde i, her gn yaplan bir gereksizleme provasdr adeta. "Belirsizliin ekonomi politii", Ortodoks savunma hatlarnn ve onlara yerlemi birliklerin datlmasn salamtr. Emek "esnek"lemitir; yani laf gevelemeden sylemek gerekirse, artk iverenin iilerini aklna estiinde ve tazminat demeksizin iten atmas kolaydr ve haksz yere iten atlanlar savunacak dayanmac -ve etkili- sendika eylemi gittike daha ok bo bir hlyaya benzemektedir. "Esneklik" ayn zamanda gvenliin reddi anlamna gelir: Halihazrdaki ilerin saylan gittike artan bir ksm yanm gnlktr ya da belli bir dnemle snrldr; yaplan szlemelerin ou "geici" ya da "yenilenmeye ak"tr ve bu szlemeler greli istikrar haklarnn g kazanmasn nleyecek kadar sk yaplmaktadr. "Esneklik" bir yandan da, dzenli birge15. Bkz. Jean-Paul Marechal, "Demain, l'economie solidaire", Le Monde diplomat-que, Nisan 1998, s. 19. 16. Bkz. Olivier Marchands, "Une comparaison international des temps de travail", Futuribles, Mays-Haziran 1992. VZYON ARAYII 189

lir ak salama umuduyla, uzmanlk gerektiren becerilere zaman ve aba yatrm yapan eski yaam stratejisinin gittike anlamszlamas demektir; yani bir zamanlar gvenli bir hayat isteyen insanlarn en sk yaptklar rasyonel seim artk yaplamaz. Btn yaam projelerinin ve zlemlerinin uygulanabilir olmak, anlaml olmak ve gerekletirilmek (ya da en azndan gerekletirilmesine almak) iin gereken enerjiyi toplarken kendilerine dayanak almak zorunda olduklar o kaya, yani geim, sallantl, kararsz ve gvenilmez bir hal almtr. "Sosyal alma yardm" programlarn savunanlarn hesaba katmadklar ey udur: Geimin ilevi, sadece alanlar ve onlarn bakmakla ykml olduklar insanlar iin gnlk maieti salamak deil, ayn zamanda -ki bu da en az onun kadar nemlidir- onsuz ne zgrln ne de kendini ortaya koyma iradesinin dnlebilecei ve her trl zerkliin kalk noktas olan varo-lusal gvenlii salamaktr. , mevcut ekliyle, hayatta kalmann maliyetlerini karlamay zaman zaman basarsa da, byle bir gvenlik sunamamaktadr. Sosyal yardmdan ie giden yol, insan gvenlikten gvensizlie, ya da daha az gvensizlikten daha ok gvensizlie gtrr. Bu yol byle bir ey olunca da, mmkn olduu kadar ok insan bu yola dmeye tevik etmek, belirsizliin ekonomi politiinin ilkeleriyle gayet iyi uyuur. Tekrar edeyim: ada erkek ve kadnlarn ezici ounluunun yaam dnyalarnn yapsal istikrarszl, cumhuriyetin gnmzdeki krizinin nihai nedenidir. Genelde kolektif eylemin bir amac ve gds olarak "iyi toplum"un solup gitmesine ve insan dayanmasnn ve ortak davalara sahip olma bilincinin filizlenip olgunlaabilecei tek alan olan zel/kamusal alann tedricen ypratlmasna kar gsterilen direncin iyice gten dmesine de bu istikrarszlk neden olur. Gvensizlik daha fazla gvensizlii besler; kendi kendini oaltr. Kvnla bkle, ancak kesilerek alabilecek bir krdme dnmeye meyillidir. Mesele, siyasi eylem klc nereye vurulursa en etkili sonu alnr, onu bulmaktadr. Belki bir de Byk

Iskender'inkine denk bir cesareti ve hayalgcn bulabilmekte...


190 Temel Gelir Savunusu SYASET ARAYII

Yaplan ve satlan iten bamsz bir "temel gelir" fikrini ilk savunan Thomas Paine olmutu. Paine'in bu fikri, dier fikirlerinin ou gibi, zamanndan nce domu bir fikirdi; bir sonraki yzyl, emei alnp satlan bir meta biimi iinde sabitleyecekti. stihdamn gelir elde etmenin tek meru yolu haline gelecek olmasnn yan sra, i de onu satn almak isteyen alclarn varlna bal satlabilir faaliyetle zde-letirilecek, "i"i "i olmayan"dan ayrma hakk yalnzca piyasa talebine verilecekti. Bu dzenlemenin snrlarn ve korkun yetersizliini gzler nne sermek ve bnyesinde etik standartlara, toplumsal dayanmaya ve insan ilikilerinin dokusuna ynelik tehditler barndrdn aa karmak iin bir yzyl daha gerekti. Thomas Paine'den iki yzyl sonra, temel geimi istihdama bal kalmaktan karma fikri Avrupa'nn drt bir yannda tekrar gndeme getirildi: Fransa'da 1930'larda Jacques Duboin ve daha sonra da onun takipileri tarafndan; Belika'da 1980'lerde Charles-Fourier evresi tarafndan; Almanya'da, Hollanda'da ve spanya'da getiimiz yllarda Yeiller tarafndan ve rlanda'da Ulusal Piskoposlar Kongresi gibi bir otorite tarafndan.17 Bu fikir farkl adlarla ve ok az farkl biimlerde tekrar tekrar ortaya kyor. rnein, Yoland Bresson yazlarnda "revenu d'existence"tan [varolma geliri], Philippe Van Parijs "evrensel tahsisat"tan, Jean-Marc Ferry "yurttalk geliri"nden, Jean-Paul Marechal ise "ikinci ek"ten bahsediyorlar.18 Sz konusu fikri desteklemek iin her trl argman ileri srld. Zorunluluk argman ("alternatif yok" tarz bir argman: Ortada herkesin hayatta kalmasn salayacak kadar cretli i yok) tartmada n saflara kmad, arka planda kald. n sralar baka argmanlar ald. Baz argmanlar tarihsel adaletten dem vuruyorlard: Batnn gnmzdeki zenginlii kuaklarn ortak mirasdr ve btn miraslarn ondan yararlanmas gerekir. Baka argmanlar insan haklarnn temel hak eitliine bavuruyorlard: Herkesin kendi hayatyla neyin en iyi olduunu dnyorsa onu yapma hakk ve yapt seimi gerekletirmek iin gereken aralar kazanma grevi olduu dorudur - ama
17. Bkz. Chantal Euzeby, "Pistes pour une revolution tranquille du travail", Le Monde diplomatique. Nisan 1998. 18. Euzeby, Marechal ve Bresson'un, Maniere de voir, 41/1998'deki yazlarna bkz. VZYON ARAYII 191

her trl seimden nce gelen ve onun nkoulu olan hayatta kalma hakk, kazanlmas gereken bir ey deil, btn insanlarn bakasna devredilemez hususiyetidir. Ancak imdiye kadar en yaygn argmanlar, felsefi olmaktan ok pragmatik bir nitelik gsteriyorlard: Toplumlarn, emek piyasas tarafndan dayatlan i tanmna teslim olmadan, insanlar geimlerini garantiye almaya tevik etmekten neler kazanacaklarna iaret ediyorlard. Birlikte yaanan hayat iin, hayatn ve insan ilikilerinin kalitesi iin can alc bir nem tayan, ok zaman ve aba gerektirdii halde, insann yetkilerinin emek piyasasnn hkmlerine teslim edilmesinden kaynaklanan basklar yznden zen gsterilmeyen ya da yeterince zen gsterilmeyen birok alan vardr. Bu alanlar arasnda rnein yallarn, ocuklarn, malullerin ve sakatlarn bakm; topluluu canl, topluluk hayatn nezih tutma ihtiyacndan kaynaklanan sorumluluklar; evreyi temiz ve genel manzaray ho tutma; sosyal yardm ykmllklerini paylamaya ynelik gnll almalar ya da ortak kaderi iyiletirmenin yollar hakknda mzakerede bulunmak iin kafa kafaya verme saylabilir. Btn bu alanlar ve daha birok baka alan (mevcut ortamda tahayyl edilemeyen, ama daha elverili koullarda kefedilmesi ya da icat edilmesi beklenebilecek alanlar), bunlar ilemeye ynelik giriimlerin ou, iin yaplmas iin denecek parann nereden bulunaca eklindeki can skc soruna toslad iin ilenmeden kalr ve ksa srede oraklar; daha balamadan yara alr. Bu argmanlara gre temel gelir, halihazrda ihmal edilen alanlarla doru drst ilgilenilebil-mesi iin gereken zaman, emek, dnce ve iradeyi serbest brakacak ve herkesin hayat kalitesi bunun faydasn grerek artacaktr. Ancak, cumhuriyeti hayatn ve yurttaln temel koullarn koruma ya da onarma ihtiyacn dile getiren argman, temel gelir hakkndaki tartmada fazla ne kmam, hak ettii merkezi yeri alamamtr. Buraya kadar saylan argmanlarn herhangi birinin geerliliini sorgulamak gibi bir niyetim yok, hepsi de geerli ve ciddiyetle ele alnmay hak ediyor. Ciddiyetle ele alndklarnda da hepsinin ikna edici ve cazip bulunaca kesin. Ancak temel geimin toplum tarafndan koulsuz olarak garantiye alnmas lehindeki tayin edici argman, malul ve mahrum olanlara ynelik ahlaki grevde deil (bu grevin yerine getirilmesi toplumun etik sal asndan ne kadar kurtarc bir ey olursa olsun), hakkaniyet veya adalet hakkndaki felsefi tefsirlerde deil (bu noktada insan vicdann uyank tutmak ne kadar nemli olursa olsun) ve ortak hayatn kalitesi adna salanacak kaza192
SYASET ARAYII

nmlarda deil (bunlar genel refah dzeyi ve insani balarn ayakta kalmas iin ne kadar can alc nem tayor olursa olsun), siyasi neminde ya da ynetim iin tad nemde (yitirilmi zel/kamusal alann restore edilmesinde ve u sralar bo olan zel/kamusal alann doldurulmasnda oynayaca can alc rolde) bulunabilir. Baka bir deyile, her ikisi de, yalnzca kendinden emin insanlarn, varolusal korkudan kurtulmu, gvenli insanlarn varlnda tasarlanabilecek eyler olan drtba mamur bir yurttalk ve cumhuriyetin yeniden domasnn olmazsa olmaz koulu olmasnda bulunabilir. imdiye kadar temel gelir uygulamasnn yrrle konmasna ynelik en kapsaml savunu, 1991'de Claus Offe

(Ulrich Mckenberg ve Dona Ostner'le birlikte) tarafndan yaplmtr.19 Yazarlar nerilerini u ekilde gerekelendirirler: Devlet garantisi altndaki bir temel gelirin sosyal politika asndan zorunlu olduu; halihazrdaki ve yakn gelecekteki istihdam krizi gz nnde bulundurulduunda, temel gelirin uygulamaya sokulmasnn sosyal devletin ykmllklerini yerine getirecei ve bu koullarda bile, btn yurttalar iin byle bir temel garanti vermenin gerekletirilebilecek ve finanse edilebilecek bir ey olduu tezini savunmak istiyoruz. Baka bir deyile, yazarlar (1) nerilerini bir sosyal politika nlemi olarak sunuyorlar. arzndaki klme dikkate alndnda sosyal politika hedeflerini karlamann Ortodoks yntemlerinin ie yaramayacana iaret ediyorlar - ama (2) ayn anda, st kapal olarak bile olsa, bu hedefleri -gerekirse baka yollarla- uygulamaya geirecek siyasi irade ve gcn var olduunu varsayyorlar. Sonra da (3) nerdikleri nlemlerin maliyetinin karlanabilir olduunu gstermek iin hesaplar yapyorlar; bylece bu tr nlemlerin mevcut siyasi otoriteler tarafndan kabul edilmesinin ya da bir arl olan siyasi gler tarafndan savunulmas gereken doru program olarak grlmesinin uzun srecei eklindeki en nemli itirazlan savuturmak istiyorlar. Offe ve arkadalarnn nerisinin erdemleri ne kadar vurgulansa yeridir; ama okuru bu nerinin aciliyetine ikna etmek iin kullanlan argmanlar bu hususta da sorgulanabilir grnmektedir (tabii, bu argmanlarn taktik nedenlerle, kasten, khinlerin yapt gibi arptlma19. Bkz. Claus Offe (Ulrich Mckenberg ve Ilona Ostner'le birlikte), "Das Staatlich garantierte Grundeinkommen - ein Sozialpolitisches Gebot der Stunde", Wege ins Reich der Freiheit: Festschrift fr Andre Gorz zum 65. Geburtstag iinde, yay. haz. H. L. Krmer ve Claus Leggevvie (Berlin, 1991). Aktaran Claus Offe, Modernity and the State: East, West, ev. Charles Turner (Cambridge: Polity Press, 1996), s. 201-24. VZYON ARAYII 193

dklann -yani, siyasetilerin, en azndan ciddi bulduklar sorunlara uygulanabilir zmler arayan siyasetilerin kavrayp kabul edebilecekleri bir biime sokulmadklarn- varsayyoruz). lk olarak, temel gelir bir "sosyal politika nlemi" olarak sunulunca neri fena halde nemsizletirilmi oluyor. Byle bir sunu, herkes iin temel gelir uygulamasna bavurmann nedeninin "yoksullar so-runu"nu zmek, yoksullar yoksulluktan karmak olduunu ima ediyor. Bu tabii ki temel gelir lehine kullanlabilecek nemli bir argman; ama bundan te bir ey sylenmediinde, yaplan neri, mevcut siyasetin belli bir vizyon tarafndan deil, "sorun zme" anlay tarafndan ynlendirilen stratejisiyle son derece uyumlu bir dier "kriz ynetimi" yolu, bir dier "tek sorun zerine odaklanan" politika haline gelmi oluyor. Oysa temel gelir, nfusun belli bir kategorisiyle ilgili bir sorunu hallederken geri kalann ylece brakmann bir yolundan fazla -ok daha fazla- bir eydir. Bir yandan, yalnzca yoksullarn kendilerini ilgilendiren ve onlardan baka kimseye yarar dokunmayacak bir mesele olarak kavranrsa, uygulamaya konma ans hatr saylr lde der. te yandan, temel gelir gerekten de uygulamaya konursa, yalnzca yoksullarn kaderini deitirmeyecektir. Etik standartlar toplumun hayatna yeniden sokacak, rekabet ilkesinin yerine paylama ilkesini geirecektir. "En fazla ihtiyac olma" iddialarna dayanan ve bu yzden de blc ve eleyici bir "maddi olanak tes-ti"ne tbi olan bir ilkeyi deil, yurtta olma niteliine sahip olmay mmkn klan haklar ilkesini tesis edecektir. Ve ynetimin doasn kkten deitirecektir; onu bir yasa ve dzen unsuru ve kriz ynetiminin itfaiyesi olmaktan karp, bireysel karlarla grup karlarnn yeniden ilenip istisnasz btn yurttalar ilgilendiren kamusal meselelere dntrld bir arena, ortak bir gnen unsuru haline getirecektir. Ynetim, sadece ayrmlar yumuatmak ve atmalarn harlanmasn nlemek yerine, bir dayanma fidelii haline bile gelebilecektir. Son olarak, yurttalarn hayatta kalma araylarn kuatan belirsizlikten kurtaran ynetim, onlan cumhuriyeti hak ve grevlerinin peine dmeleri iin serbest brakabilecektir. kincisi, gnmzn siyasi snfnn "sosyal devlet ykmllklerini yerine getirme" istei ya da zorunluluu tarafndan gdlendii hi de kesin deildir; bu yzden bu tr gd ya da "zorunluluklar"a (siyasette, siyasi gler tarafndan zorunlu klnmadka hibir ey "zorunlu" deildir) bavurarak fazla bir yol kat edilebilecei phelidir (bu tr varsaymlarn niye su gtrr olduunu alma, Tketici194
SYASET ARAYII

lik ve Yeni Yoksullar adl kitabmda enine boyuna aklamaya altm). Refah devleti benzersiz bir tarihsel konjonktrn rnyd ve bu durumun yaratt "stbelirlenim" ortadan kalktktan sonra onu su stnde tutabilecek hibir ey kalmad. Devlet artk sermaye ile emei meta olarak yeniden retme eiliminde olmaynca ve retkenlik ile krllk istihdamdan nihayet kurtulunca, refah devleti sosyopolitik yararnn byk ksmn, zellikle de genel mutabakata dayanak olan ksm yitirdi. Refah devletinin destei uzun bir sre parti-d, gerekten de "san ve solun tesinde" olan bir meseleydi. Bugnlerde san ve solun tesinde olan ey, "yedek igc ordusu"nu aktif hizmete dnecek ekilde hazr tutma ihtiyac olmad gibi, yukardaki hedefle -yoksullarn durumunu dzeltme hedefiyle- iyi uyuan bir ahlaki grev de deildir. Yeni mutabakat, Lic Wacquant'n zl tabirini kullanacak olursak, yoksullarn durumunu kolaylatrmakla deil, yoksullardan kurtulmakla, onlar defterden silmekle, kamusal ilgi gndeminden kartmakla ilgilidir. "Refahtan almaya" fikri (yani Britanya'da "from welfare to work", ABD'de ise "from welfare to workfare" denilen yaklam) son kertede bunu dile getirir. Bu politikann daha az yoksullua yol atn kantlamak neredeyse imknszdr. Yol amas umulan ey, devletten para yardm alan insanlarn saysnn hzla azalmas, hatta belki de ahlaki olarak

ac verici "baml yoksullar" sorununun yava yava ortadan kalkmasdr. Yoksullar zenginleecek deildir; fonlar sosyal yardmlardan alanlara verilecek ianelere aktarmak, temelde, salt sigorta istatistikleri uzmanlyla ilgili, ama olas siyasi faydalan da olan bir ilemdir: Sregiden yoksulluk meselesini kamusal ilgiler (zellikle de ahlaki kayglar) envanterinden karabilir ve sahip olunan hisselerin deeri ve hisse sahiplerinin karlan tarafndan harekete geirilip ynlendirilen trden bir modernlemenin muazzam toplumsal maliyetlerini ortaya karmay gletirebilir. ncs, "maliyetin karlanabilirlii"nden dem vuran btn argmanlar ister istemez, "sosyal devlet"i, znde, paray kazananlardan kazanmayanlara aktaran kurum olarak kabul etmeyi ima eder. Bu kabul kanlmaz olarak baka rtk varsaymlardan oluan uzun bir zincire dayanr: iin cretli ile, toplumsal kazancn da piyasa deeri ile zdeletirilmesi bu varsaymlarn en nemlileri arasndadr. Sz konusu kabul, bu varsaymlar keyfiliklerini tehir etmek iin aa karmak yerine ("temel gelir"in basan kazanmas iin bunun yaplmas zorunludur), bu varsaymlarla dorudan doruya hesaplamaktan kanarak onlann geerliliklerini dolayl olarak yeniden onaylar. Ayn
VZYON ARAYII

195

ekilde, "maliyetin karlanabilirlii" zerinden akl yrtmek, "temel gelir"in gerekleme ansn glendirmek yerine zayflatr. Ayrca, nerilen reformun gerek nemi gene azmsanm olur. Byle bir han-dikapa ramen, temel gelir gerekten de kabul edilirse, muhasebeci tarz bir hesaplamann himayesiyle yrrle konmu olmas, ona temizlenmesi olaanst zor lmcl bir leke srecek ve gelecekte sorunlar karacaktr. Temel gelir politikas bir fikir olarak sk pazarlklar ve adam kayrmalarla dolu bir hayata yol aan bir ey olarak grlp mahkm edilecek; yeni bir gvenliin temeli olmak yle dursun, yeni bir belirsizlik faktr olup kacaktr. Cumhuriyeti perspektiften bakldnda, temel gelirin znde, mali uygulanabilirlii nedeniyle kabul edilen ve vergi mkellefinin parasnn yanl yere harcanmasna kar alnan bir nlem olarak tantlp benimsenen bir dier paylam biimi eklinde yrrle konmas, ynetimin ve yurttaln anlamn yeniden mzakere etme frsatn karmak demek olur. Ben burada, zerinde enine boyuna dnlm ve iyice tartlm Offe/Mckenberger/Ostner nerisini ok ucuza veya yanl alcya satmamak iin savunuyorum... nerinin ieriine gelince, solup gitmekte olan cumhuriyet ve yurttalk kurumlann diriltebilecek ya da canlandrabilecek bir kamusal gndem oluturma yolunda epey bir mesafe kat ediyor; daha da nemlisi, cumhuriyetin ve yurttaln solup gitmesine, cazibelerini byk lde yitirmesine neden olan en nemli ada dertlerin kklerine inme potansiyelini sunuyor. Yasa haline getirilecek olursa, "temel gelir", yani bireysel gelir hakknn fiili gelir elde etme kapasitesinden ayrlmas, varolusal gvensizliin btn ynlerini ortadan kaldrmay (hele ki bunu hemen ve bir rpda yapmay) muhtemelen baaramayacaktr, ama bu gvensizliin halihazrdaki balca kaynan ortadan kaldrmann en kkl yolu gibi grnmektedir. Offe ve arkadalar projelerini son derece aynnth olarak gelitirmiler; getirdikleri zgl nerilerin her biri iyiden iyiye tartlmay hak ediyor. nerilerinin birok pratik ynnn daha da tartlmasnda fayda olduu ve her eyin kusursuz olmad konusunda yazarlar da bize katlacaktr. Temel gelirin uygulamaya konmasnn nndeki glklerin, kendilerinin mcadele edilmesi gerekeceini zellikle belirttikleri -siyasi motivasyon yokluu ya da bte denkletirme hakkndaki pheler gibi- itirazlardan bile (neri en sonunda kamu gndemine getirildiinde bu tr itirazlar ne kadar yldrc bir hal alabilecek olursa olsun) daha zorlu kabileceini de muhtemelen kabul
196 SYASET ARAYII

edeceklerdir. rnein, Offe ve arkadalarnn garanti altna alnm gelir hakk fikri (ve ayrca benim daha nce bu fikri alma, Tketicilik ve Yeni Yoksullar adl kitabmda ele al tarzm), Arena Journahn yakn tarihli saylardan birinde eletirel gzlerle incelendi.20 Trevor Hogan, zgn neride sunulduu haliyle davann ve benim yaptm yorumlarn meselenin tamamn kapsamaktan ok uzak olduuna; hatta alnmas gereken asl can alc nlemden hi bahsedilmediine iaret etti. Hogan'a gre, sz konusu neri mevcut ekliyle, bir tketim toplumu iinde yaadmz ve tketicilerin bu toplum tarafndan nasl retilmekte ve retilecek olduunu dikkate almamaktadr.
Tketim kapitalizminin mant, heterojen amalar arayn serbest brakmak ve herkesi sonsuz arzulan bireysel olarak tatmin etmeye almaya itmektir. Ahlaki cemaatler ve her trl kolektiviteler, tketimci bir toplumsal dzen tarafndan yllardr tahrip ediliyor. Geliri artrma ve alma ahlakndan vazgeme planlan ne orta snf mevkiye iaret eden mallar edinmek iin abalamaktan alkoyuyor ne de iyi tketiciler sfatyla zar zor elde ettikleri inayet durumundan, lanetlilerin atld ate ukuruna dmekten duyduklan korkuyu nlyor.

Bu durum evrensel gelir hakk ile deimeyecektir, diyor Hogan. Tketim toplumu, doasndan gelen eyleri yapmay srdrecektir: Arzu ve beklentileri kztracak ve durmadan yeni mallar arz ederek lazm olduklar iin deil, tketicilerine getirmeyi vaat ettikleri imtiyaz iin imrenilen mevkiye-iaret-eden mallarn deerini artracaktr. Tketim yarnn durmas mmkn grnmemektedir, bu yzden de hep yeni yoksullar, hep yeni "kusurlu tketiciler" olacaktr. Yar durdurmak iin, herkese yara katlma ans vermekten daha fazla ey

gerekir. Hogan "modern ncesi toplumlarn ounun arzunun disiplin altna alnmasna ve maddi zenginlik arayna kolektif kstlamalar getirmeye ok nem verdikleri"ni hatrlatyor; u anki dizginsiz arzulara belli snrlar getirilmez, fanilik kavram hayat gndemine yeniden sokulmaz ve toplumlar yeniden kolektif kstlamalar koyup bu kstlamalar kollamazlarsa, en radikal paylatrma nlemleriyle bile pek bir ey elde edilemeyeceine iaret ediyor. Bir rpda btn sorunlar zecek hibir nlem yoktur; Hogan tek bana temel gelirin, tketim toplumunun naho yan etkilerinin
20. Bkz. Trevor Hogan, "Dead Indians, flawed consumers and snowballs in hell", ve Geoff Sharp, "After the Poor: a future with the past", Arena Journal, 10/98. VZYON ARAYII 197

ok azn giderebileceine iaret etmekte hakldr. Aslnda, ktlk ve yeryz kaynaklarnn nihai olarak sonlu olmas meselesinin zlmesi mmkn grnmyor; ama bu, meseleyi zme ansnn artnla-mayaca anlamna gelmez. Bir kere, evrensel gelir hakk, tketim oyununun potunu drecek, oyuna girmek artk bir hayatta kalma meselesi olmaktan kacaktr. Mevcut haliyle tketim toplumu hayatta kalma zerindeki denetimi tekeline almaya almaktadr; bu toplumun vatandalan iin, meta pazanna girmek ve meta satn alp tketmek hayatta kalmann tek yoludur. Bu durum tketim oyununun cazibesini fena halde artrmaktadr; ayrca ona, iine oktan girmi ya da kapsn alan kimsenin sorgulayamayaca dikkate deer bir ciddiyet kazandrmaktadr. Tketimcilik seimle ilgili bir eydir; ama bu haliyle -bir lm kalm meselesi olarak- bir seim gibi grnmemektedir. lm kalm meselesi piyasann dnda ve ondan bamsz olarak zldnde, tke-timcilik gerek boyutlarna indirilebilir: Varolusal bir zorunluluk olarak deil, tercih edilen hayat tarzyla ilgili bir mesele olarak grlebilir. Tketim toplumunun en salam savunmas olan kanlmazlk ve "alternatif yok" yanlsamas daldnda, tketim-daha-ok-daha-an-tketim-hayat dier deerler arasnda bir deer, birok alternatif hayat tarz arasnda bir baka hayat tarz haline gelebilir. Baka seenek brakmayan bir yazg havasn yitirdikten sonra, artk gereki hale gelmi alternatifleriyle karlatnlabilir; iyi ve kt yanlan analiz edilebilir, benimsenebilir ya da reddedilebilir. te o zaman tketim oyununun dnda kalmay seme olasl -yalnzca toplumd ilan edilenler ya da kendi istekleriyle avarelii seenler iin deil, herkes iin- gerekletirilme ans dk bir ey olmaktan kabilir. Tketim oyunu, bu oyunun deeri ve arzulanabilirlii, ancak "olmak ya da olmamak" sorusunun arl kaldrldktan sonra, bir kamusal mzakere ve pratik seim meselesi haline gelebilir. "Temel gelir"in seme zgrln hedef alan bir nlem olmasn isteyen yok. Temel gelirin etkili olmasnn bedeli bireysel seime kolektif (hele hele yasaya balanm ve zorlayc) kstlamalar dayatmak olsayd, bu bedel onun olas yararlann da ortadan kaldnrd; bu yararlar da, eninde sonunda, drt ba mamur bir zerk toplumun temelini atmaktan ibarettir nk. Cumhuriyetin amac (tabii cumhuriyetin herhangi bir tzel amac varsa), nceden tasarlanm bir "iyi hayat" modelini dayatmak deil, yurttalann, tercih ettikleri hayat modellerini zgrce tartmaya ve uygulamaya tevik etmektir; cumhuriyet
198
SYASET ARAYII

seenekleri budamakla deil geniletmekle; bireysel zgrlkleri snrlamakla deil artrmakla ilgili bir eydir. Gelir hakknn cretli iten ve igc piyasasndan ayrlmas cumhuriyete sadece bir adan, ama ok nemli bir adan hizmet edebilir: Leziz zgrlk orbasndan o rktc gvensizlik sineini kararak. Eer bir ey snrlana-caksa bu da zgrl hayata geirmenin ierdii riskler olacaktr. Temel gelirin en nemli hedefi tam da riskleri ve zararlar bu ekilde snrlamaktr ite. Bu hedefe ulaldnda (ulalrsa), zgrlklerini kullanmaktan artk korkmayan insanlar, insanlklarna dair daha da insani anlamlar ina edecek, hem tatmin edici hem de rasyonel hayat biimlerini tartp seecek zaman, iradeyi ve creti bulabilirler. Geoff Sharp'n eletirisinin odak noktas da, tpk Trevor Hogan' nki gibi, tketimciliin ykc etkisidir; ona gre, tketimcilik evrensel gelir hakknn etkilerini daha tomurcuk halindeyken budayacak ve zellikle de piyasa ynelimli i etiinin yerine zanaat drtsnn geirilmesine direnecektir. Sharp'a baklrsa, bu drt ancak karlkllk koullarnda serpilebilir ve insann retim abasna yn verebilir. "Bir yaam biimi olarak karlklla ilikin anlarmz ne kadar bastrlm olursa olsun, aile hayatnda, dostlukta ve hatta sohbetlerde bile karlklln srd aktr," diyor Sharp ve ekliyor: Ama -bu kocaman bir "ama"dr- "bir yaam biimi olarak karlkllk daha nce hibir zaman, ilerleme ve normallik adna tamamen ortadan kaldrlma tehdidiyle kar karya gelmemitir" - oysa tketimciliin andrc basklar yznden bugn bu tehditle kar karyadr. Dolaysyla "iradi olarak yeni pratikler kurmak"tan aas kurtarmaz.
Bu da ideal olarak, meta mbadelesinin bireycilii ve tamah artran, mbadele iindeki baka insanlarn yzn silip gizleyen ve mbadele edilen nesneleri bal bana bir deer halesiyle kuatan yapsn anlayabilmeyi gerektirir. Mevcudiyete ve karlklla dayal herhangi bir cemaat oluturmak iin gereken arka plan, kiinin nelere srtn dndne dair daha kavrayl bir etik bilincin gelitirilmesi olacaktr.

Sharp'n dile getirmek istedii nokta phesiz nemli. Tketim toplumunun tketicileri, armaann (tamamen farkl bir insan ilikisi trn sarmalayacak ekilde dikilmi bir toplumun ok az sayda kalm diki yerlerinde uygulanan -ld lecek- bir istisna olmak yle dursun) her trl mbadelenin temel biimi olduu, ok

eskilerde kalm bir toplum tipinin Marcel Mauss tarafndan sunulan aktarmndan ok ey renebilirler. Ama kendi kendilerine ynelik bu uzun ve zahmetli reforma, (srekli tketim tercihleri yaplan bir hayat reddetme
VZYON ARAYII

199

olasl da dahil olmak zere) gerek seimler yapmann toplumsal koullarn oluturmak yerine Mauss okuyarak balamalar gerektiini iddia etmek, arabay atn nne komak demek olur. nsann, Marcel Mauss'u bir etnografk tuhaflklar koleksiyoncusundan te biri olarak grp okuyabilmesi iin, ncelikle hayata, gerektiinde akntya kar yzmeye cret edebilecek kadar gvenli bir biimde yerlemi olmas gerekir; ancak bu gvene kavutuktan sonra, yzmekte sebat ederse ona baka yzclerin de katlabileceine ve kol glerini birletirerek aknty ters yne evirebileceklerine inanabilir. u anda, karlkllk ile meta mbadelesi yer deitirse -meta mbadelesi bugn armaann olduu kadar ya da ona yakn bir oranda marjinallese-, yeryznn her yirmi sakininden on dokuzunun ok daha iyi durumda olacaklar gibi bir tahminde bulunulabilir. Ancak, onlar yapan ifreler olduu srece rakamlardan fazla bir ey kmaz. Gerekten rasyonel seimler -yani alternatifler yelpazesine rasyonelliin kendisinin anlamn ve seimlerin rasyonelliinin llmesinde kullanlacak iyi hayat imgelerini de dahil eden seimler- yapmak iin nce ifrelerin ifre olmaktan kmas gerekir. "Temel gelir" fikrinin (phesiz uzak ve ancak dolayl yoldan ulalabilecek) hedefi tam da, ifreleri bu ekilde kavranan rasyonel insanlarn dzeyine karmak ya da en azndan daha mtevaz bir ekilde bu ynde ilk adm atmaktr. Evrenselcilii Srgnden Geri armak Offe'nin nerisinin uygulanma ansn, dile getirilmi ya da gizlenmi olan btn itirazlardan daha ok engelleyen bir mani vardr: Gnmz koullarnda bu fikrin pratik adan uygulanabilir olduu, hem dolaysz hem de uzak hedeflerinin de geerli ve acil olduu kabul edilmi olsa bile, onu hayata geirecek kadar kudretli bir fail bulmak zordur. imdiye kadar birok kez iaret edildii gibi, gnmzn gerekten kudretli gleri znde mekna baml olmadklar halde, siyasi eylem yerleri yerel kalmtr; dolaysyla eylem, egemenliin snrlarnn izildii ve siyasi giriimin temel esaslarna karar verildii evrelere ulamay baaramaz. Gcn/iktidarn siyasetten bu ekilde ayrlmasna genellikle "kreselleme" deniyor. Baka bir yerde (Kreselleme: Toplumsal Sonular adl kitabmda) iaret ettiim gibi, "kreselleme" terimi g200 SYASET ARAYII

nmz syleminde, modern a boyunca "evrenselleme" teriminin igal ettii yere yerlemitir; bunun balca nedeni de "kreselle-me"nin, "evrenselleme"nin yapt gibi, bizim neyi yapmamz gerektiine ya da neyi yapmak istediimize deil, bize ne olduuna gndermede bulunmasdr. "Kreselleme" dnya ilerinin izledii gzerghn benzersiz doallatrlmasna iaret eder: Dnya ilerinin znde snr ve denetim d kalmasn, yan asli, plansz, beklenmedik, kendiliinden ve olumsal bir karakter kazanmasn gsterir. Tpk nternet kullanclarnn ancak kendilerine sunulan seenekler arasndan seim yapabilmeleri ve nternetin iletim kurallarn ya da bu kurallarla ulalabilen seenekler yelpazesini pek etkileyememeleri gibi; kresellemi ortama frlatlm tekil ulus-devletler de oyunu kurallarna gre oynamak ve kurallar ihmal edecek olurlarsa da, iddetli bir karlk grme riskini ya da en iyi durumda yapacaklar ilerin tamamen etkisiz kalmas riskini gze almak zorundadrlar. Uzun bir tartmay ksa keserek, devlet bir yandan (tabii ki, kendi egemenliindeki topraklar iinde) teknik olarak temel bir creti yrrle koyabilecek tek yasama organ olduu halde, bir yandan da bunu kendi bana yapamayacak durumdadr, demek yeterli olacaktr. Bir devlet yola tek bana kacak olursa neler olacan kolayca tahmin edebilir ve tahminlerimizi destekleyecek bir sr olgu bulmakta hi zorluk ekmeyiz. Amerika rneinden renilebilecek ok ey vardr: Sosyal yardm federal bir mesele olmaktan ktktan sonra, eyaletler arasndaki "negatif rekabet" ivme kazanm; her eyalet cimrilik konusunda, sosyal yardm hizmetlerini kesip bunlardan yararlanmay daha can skc ve aalayc bir hale getirme konusunda komularn gemeye almt. Hepsi de sunduu imknlar daha cmert olacak olursa, bir "sosyal yardm mknats" haline gelmekten korkuyordu. Devletler arasndaki snrlarn gzenekli bir hal ald, snr kontrollerinin azald ve -en azndan Avrupa Birlii iinde- insanlarn istedikleri her lkede barnma ve alma imknlan aramalanna izin verildii bir ortamda, Avrupa devletlerinden herhangi biri kendi lkesinde oturanlar iin komu lkelerdekinden daha gvenli, dolaysyla daha cazip hayat koullan salayacak yasalar karmaya kalkrsa, ayn sonucun uluslararas bir lekte ortaya kmas beklenebilir. "Temel gelir mknats" ad verilen gerek tehdidi savuturabilecek tek ey, bu ama iin henz yeterince kurumsallalmam da olsa, kta dzeyinde, hatta ktalarst dzeyde, ortak eyleme geilmesidir. Demek ki, hayat koullannn artan "esneklii" zerinde ve dolayVZYON ARAYII

201

syla insan hayatlannn btn akna gittike daha fazla nfuz etmekte olan Unsicherheit zerinde hkm sren g fiilen kreselleince (en azndan devletler-st bir hal alnca), gvensizlik ve belirsizlik dzeyini azaltmay amalayan etkili bir eylemin nkoulu, siyaseti, gnmz glerinin i grd dzey kadar uluslararas bir dzeye karmaktr. Siyaset, siyasi olarak denetlenmeyen uzamda serbeste dolaabilmek iin kendini ondan koparm glere yetimelidir; bunun iin de sz konusu glerin (Manuel Castells'in deyimiyle) iinde "akt"

meknlara ulamasn salayacak aralar gelitirmelidir. Ulu-sar glerin ileyi leiyle kyaslanabilir bir lekte uluslararas bir cumhuriyeti kurumdur gereken, daha az yetmez; Alain Gresh'in, Komnist Manifesto'nun 150. yldnmn anan bir yazda belirttii gibi,21 "yeni bir enternasyonalizm"dir. Bu tr bir yeni enternasyonalist ruhun gerekten de ortaya kmakta olduunu gsteren ok az iaret vardr. Ulusan dayanma patlamalannn karnavalvari, mnferit ve ksa mrl olduklan herkesin malumu. Medya, uluslararas dayanmann birka hafta iinde bile deil birka gn iinde ypranma ve buharlama ynndeki bu inat eilimini adlandrmak iin gayet manidar "yardm yorgunluu" terimini tretti. Gresh'in iaret ettii gibi, Bosna, spanya Savann yirminci yzyl sonunda yeniden sahneye konmas olmad; Cezayir'de sregiden ypratma savalan ve dier onlarca kanl i sava karsnda, "yabanclar", ho grlmeyen kabileleri ya da etnik aznlk-lan ve dinsizleri hedef alan ve hkmetler tarafndan ynlendirilen katliamlar karsnda, yalnzca konferans salonlannda isteksiz konumalar yaplyor, ama olay yerinde hemen hibir eyleme giriilmiyor. Uluslararas Af rgt ya da Greenpeace gibi soylu istisnalar var, ama genelde kaytszlk duvarn yanp gemeyi hedef alan az sayda idealist aba da, en iyi durumda, baz hkmetlerin stnkr desteini (ama baz baka hkmetlerin de rtk ya da ak dmanln kazanarak) alyor ve onlarn byk bir zgecilikle savunduklan ve rnekledikleri tavr destekleyecek hemen hibir halk hareketi kmyor. Medecins ans Frontieres [Snr Tanmayan Doktorlar] eylemcileri, medya tarafndan "insancl eylem" diye sunulan inisiyatiflerinin, i bandaki iktidarlar tarafndan, mesela Bosna ya da Ruanda'daki kendi eylemsizliklerini hakl karmak ve yurttalanmn vicdann "veka21. Bkz. Alain Gresh, "Les al6as de l'internationalisme", Le Monde diplomatique, Mays 1998.
202 SYASET ARAYII

let yoluyla" rahatlatmak iin utanmazca smrldnden yakmyorlar ac ac. Dakapallk ruhu (Franszlarn deyimiyle, l'esprit de clocher) egemen durumdadr. u ana kadar bu ruha kar seslerini tek ykseltenler, meknla balarn imdiden kopartm bulunan "akkan" sermaye ve finansmann szcleri olmutur, ama onlar da yalnzca belli eylere kzarlar. Ticaret duvarlarndan, sermaye hareketinin kontrol edilmesinden ve yerli halklarn karlarnn dnya apndaki rekabetin, serbest ticaretin ve verimliliin zerine yerletirilmesinden ikyet ederler. Ama siyasi egemenliklerin paralanmas sryormu sr-myormu, onlarn umurunda deildir. Hem niye olsun ki? Siyasi birimler ne kadar kk (dolaysyla zayf) olursa, bunlarn kresel sermayenin savunduu "enternasyonalizm" tarzna kar etkili bir biimde direnme ve onun karsna kendi kolektif eylemleriyle kma anslar da o kadar azalr. Kendi kresel faaliyetlerine gsterilen yanl ynlendirilmi, yabanc dman "yerel" tepkiler karsnda sessiz kalrlar. Bu tr tepkileri kasten kkrtmazlar (zaten buna gerek de kalmaz), ama hkmetlerin ve cemaatlerin bireysel dertleri giderme konusundaki artan aresizliinin neden olduu fke, lkedeki "yabanclara, yabanc gmen iilere ynelik dmanla kanalize edildiinde (ve bylece fitili skldnde) sevinmemeleri mmkn deildir. Bylece yerel meselelerin iinde bulunduu zc durumu dzeltmenin yollan ve aralar hakkndaki kamusal tartmalar, "aramzdaki yabanclar" zerinde, onlar tespit etme, etraflarn kuatma ve "geldikleri yere" geri gndermenin en iyi yntemleri zerinde odaklanr ve gerek bela kaynana hibir zaman yaklaamaz. Entelektel evrelerde moda olan cemaatiliin popler ve pop-lerletirilmi eitlemelerinde rneklendii zre, homojen ve homo-jenletirici kresel gler karsnda kendi kimliklerini yitirme tehdidi altnda bulunanlarn gsterdikleri tepkiler, basknn etkilerini olsa olsa glendiriyorlar. Phil Cohen'in zl bir biimde belirttii gibi,22 "son dnemlerdeki bu tr yazlarda, siyasi ideolojilerin, dinlerin, popler kltrlerin ya da yeni etniliklerin bizlere kendimizi evimizdeki gibi rahat hissedeceimizi syledikleri meknlar, olas zgrleme yerlerinden ok yetimhanelere, hapishanelere ya da akl hastanelerine benzer oldular". Grnte ekime konusunu oluturan cemaat deerleri, Benja22. Phil Cohen, "Welcome to the Diasporama", New Ethnicities, 3/1998, s.9. VZYON ARAYII
203

min R. Barber'n gzlemledii gibi,23 Los Angeles bamo'lannda dinlenen pop mzie Latin ritmlerinin ve reggaenin karmasna, Fransa'da bol bira eliinde, Dou Avrupa'da ise Bulgar bifteinden yaplm Big Mac'ler yemeye ya da Disneyland-Paris'teki Mickey Mou-se'un Franszca konumasn talep etmeye indirgenmi durumdadr genellikle; bunlar da dnya apndaki tccarlarn hi direnmeden kabul etmekle kalmayp btn kalpleriyle alkladklar dnlerdir. Eer ama her yerde rn yetitirmekse, tohumlan topran niteliine gre deitirmek gerekir. MTV, McDonalds ya da Disney imparatorluklarnn kresel gc, yeni bir canllk kazanm ama her zamankinden daha baa klmaz bir hal alan bu tr "yre-dostu" dzenlemelerden kaynaklanr. Her renkten ve her kesimden ayrlklar, bilerek ya da bilmeyerek, acmasz kreselleme gleriyle kutsal olmayan bir ittifaka girerler. Drt-be kk ve zayf "egemen devlet"i etkilemek, tek bir byk ve gl devleti dizst ktrmekten daha kolaydr. Dolaysyla ayrlklar, zellikle de etnik temizlik (aynl kalc ve muhtemelen geri evrilemez hale getirmeye yarayan bir nlemdir bu) yapanlar, mevcut iktidarlarn rtk desteini alacaklarna gvenebilirler; bu iktidarlann ve onlarn halkla ilikiler szclerinin soylu ve yce insanlk ilkeleri ve insan haklanna gsterdikleri szde ball gayet rahat gzard edebilirler. Zira aynlklar basan kazandklar takdirde, dnyann siyas: paralanmln artmlar ki meknd iktidarlarn hkmranlktan, siyasi denetimden

kurtulmalan nihai olarak bu paralanmla baldr. Birok yerel szde cumhuriyet ne kadar kk ve zayf olursa, kresel bir cumhuriyeti gerekletirme ans da o kadar azalr. Etnik temizlik ve kabilevi saflk hayranlar, gvenlik davetinin saptt ar rneklerdir. Ama tmarhane yasalannn sklatnlmasn, snrlann "ekonomik gmenler"e kapatlmasn ve kaplardan ieri gireli ok olmu yabanclarn daha sk kontrol edilmesini savunmak da ayn eilimi; gvenlie ynelik gerek tehditlerin yaratt enerjinin, ieride kapal kalm buhar dar karsa da, son tahlilde gvenli bir geimin temellerini andran gl aknty besleyen kollardan biri olduu grlen k kaplanna ynlendirilmesi eilimini temsil eder. Bu eilim, siyasi snflann endienin en derin nedenini, yani bi23. Benjamin R. Barber, "Culture MacWorld contre d6mocratie", Le Monde diplo-matigue, Austos 1998. 204
SYASET ARAYII

reysel gvensizlik deneyimini saptrarak, kolektif kimlie ynelik tehditlerle ilgili yaygn kayglara dntrme eklindeki gayet iyi anlalr temaylleri tarafndan sk sk beslenir ve tevik edilir. Bylesi bir saptrmann siyasi adan cazip olmasnn gayet ikna edici prag-matik bir nedeni vardr. Bireysel gvensizliin kkleri anonim, uzak ve ulalmaz yerlerde yatt iin, yerel, gzle grlr glerin mevcut hastalklar gidermek iin ne yapabileceklerinin belli olmadn daha nce de sylemitik; ama dier, /:o/eto/kimlikle ilgili belaya verilecek bariz, dorudan bir cevap var gibi grnmektedir: Gmenleri rktp geri evirmek, tmarhanelikleri bytecin altna koymak ve istenmeyen yabanclar toplayp snrd etmek iin hl yerel devlet gleri kullanlabilir. Hkmetlerin hem drst kalp hem de yurttalarna gvenli bir varolu ve kesin bir gelecek vaat etmeleri mmkn deildir; ama imdilik, i arayan yabanclara ve kaak giri yapanlara, bir zamanlar tertemiz, sakin, dzenli, aina ve bize ait olan bahemize giren davetsiz misafirlere kar verilen savata enerjilerini ve kararllklarn sergileyerek, birikmi endienin en azndan bir ksmn giderebilir, hatta seimlerde bundan kr salayabilirler. Yani, oy avcs siyasetilerin dilinde, yaygn ve karmak varolu-sal gvensizlik hisleri, ok daha basit yasa ve dzen kayglarna (yani bedensel gvenlikle, kiinin zel mlklerinin ve evinin emniyeti ile ilgili kayglara) tercme edilirken, yasa ve dzen sorunu da etnik, rksal ya da dini aznlklarn, daha genelde yabanc hayat biimlerinin sorunlu varlyla i ie geirilir. Almanya'da, Helmut Kohl hkmetinin ileri Bakan Manfred Kanther, Eyll'deki seimler ncesinde 1998'i "gvenlik yl" olarak ilan etti ve ayn anda hem sula mcadele etme hem de g dizginleyecek kat nlemler alma vaadinde bulundu. Kohl'n rakipleri olan Sosyal Demokratlar da bu yarta geride kalr gibi grnmek istemiyorlard (geride de deildiler zaten). Mesela, Aa Saksonya'nn Sosyal Demokrat ileri Bakan Gerhard Glogovvski, yksek sesle Alman snr kontrollerinin restore edilmesini talep etti; nk ona gre bu snrlar Schengen anlamasn imzalayan lkeler tarafndan ok kt ve yetersiz bir biimde kontrol ediliyordu. Alman siyasi yelpazesinin her iki ucunda da, sulara kar srdrlen sava yabanc kart (zellikle de gmen kart) bir retorikle i ie gemekteydi. Avrupa Birlii'nin ortak gvenlik dzenlemeleri baka saysz vesileyle olduu gibi, bu vesileyle de sorgulanyor ve ulus-devletlerce ynlendirilen gvenlik siyasetinin hatras yd ediliyor. ye lkelerin
VZYON ARAYII

205

siyasi liderleri birbirllerini, yabanc ak ve su artndan oluan ift ynl tehdide kar affedilmeyecek lde yumuak ve dikkatsiz bir tavr sergileyerek birr tr "yabanc mknats" rol oynamakla suluyorlar; kararllklarm glendirip bu ikili tehlikeye kar savamaya hazr olmay tlyorlar birbirlerine. Dakapalhk his;leri, bir kere harekete geirildiklerinde ivme yitirmekten ok g kazanma eilimi gsterirler. Bir trl azalmayan endieleri iin sulu arayan semenler ve semenleri bir ie yaradklarna ikna etmenin yollarn arayan siyasetiler, karlkl birbirini glendiren bir halka iiine hapsolup, dakapalhk hislerini desteklemek, hatta kztrmak iin ihtiya duyulan btn kantlar beraberce retirler. Kresel eylem iihtiyac kamunun gr alanndan giderek silinir ve yzer gezer kressel glerin hep artan miktarlarda ve daha ktcl biimlerde oaltt srekli endie hissi kamu gndemine yeniden giremez. Bu endie bir kere saptrlp kaplan ve pencereleri kapama, gmrk kaplarna (elektronik kontrol sistemi, hapishanelere elektronik gzetleme ara;lan, sokaklara gnll asayi bekileri ve evlere hrsz alarmlar yerletirme talebine dntrlnce, gvensizliin kklerine inme ve conu besleyen kaynaklan kontrol etme ans buharlar gider. Dikkatlerin "cemaatin savunulmas" zerine odaklanmas kresel iktidar akn her zamankinden daha fazla serbestletirir. Bu ak ne kadar serbtest olursa, gvensizlik hissi de o kadar derinleir. Gvensizlik hissi me kadar boucu olursa, "dakapalhk ruhu" o kadar younlar. Bu ruhun kkrtt cemaat savunmas ne kadar saplantl bir hal alrsa, kresel glerin ak o kadar serbestleir, vs. vs. Sonuta kamu gndemi, kamu kanna ve bireysel refaha ynelik tehditlerin kaynakland alandan uzak durur. Kresel eilimlerden doduu ak olam kamusal meseleleri kurcalamak isteyen hareketler bile, dizginsiz kreselleme ile kabile hislerinin oluturduu, kresel glerin elini glendiren byl dngy krmann son derece zor olduunu gryorlar. rnein, kresel dereglasyonum en irkin so-nulannn hi de'ilse bazlan zerinde etkili bir fren rol oynayabilecek ekolojik hareket, sk sk yozlap "benim bahemde olmaz" politi-

kasna dnyor ve sonuta pekitirebilecei -pekitirmesi gereken- kresel dayanmay gten dryor. Kresel gvensizlie saldrabilecek sijyasi gler hibir yerde, sz konusu gvensizliin kayna olan bu tekonomik glerin (sermaye, fnans, ticaret glerinin) ulat kurumsallama dzeyine yaklaamyor. Uluslararas Para Fonu'nun, Dmya Bankas'nn ve dnya apnda yatrm ve tahsilat
206
SYASET ARAYII

yapan bankaclk sisteminin oluturduu, giderek sklaan an beceriklilii, kararll ve etkililiiyle baa kabilecek hibir ey yok. Kabileler de milletler de (aslnda, mevcut cemaat modellerinin hibiri) doalar gerei kresel boyutlara ekilmeye uygun deildir. Bunlar gezegen leinde blnme ve ayrlma etkenleri olmulardr ve yle de kalacaklardr. Milli sava baltalarn karp cemaat kalelerini tahkim ederek kresel belirsizlik kaynaklarna siyasi kontrol dayatacak gezegen apnda bir dayanma oluturulabilecei umudu, yaygn olduu kadar yanl da olan bir umuttur. (Bu noktay, Postmo-dernlik ve Honutsuzluklar adl kitabmn "Cemaatilik ve nsan zgrl ya da Olmayacak Duaya Amin Demek zerine" blmnde ayrntl olarak ele almtm.) Cemaatilik, sahici sorunlara verilen bariz biimde yanl bir cevaptr, iyiletirmesi beklenen yapsal gvensizlik hastalnn devas olarak, cemaatilik bir baarszlktan da te bir eydir; gnmzde hastaln daha da byk bir paras tedaviden kaynaklanan trdendir; yani, ldrc olabilecek yan etkileri olan basiretsiz bir tedavinin sonucudur. Gnmzdeki belirsizliin yaygn biimde "kimlik dertleri" asndan kavramsallatrlmas, yanl tehisin ve zararl olmas muhtemel reete vermenin nemli bir rneidir. Bir zamanlar moda olduu halde u anda yan yarya unutulmu baka birok sosyolojik model gibi, bu da, konuyu kaynakla kartrmakta, bariz biimde aklanmaya muhta olguyu aklamann kendisi zannetmektedir. Endienin kimlik kayglar kalbna dklmesi bizatihi uzun ve kark bir faktrler dizisinin sonucudur - hastaln nedeni deil, semptomudur. Cemaati felsefenin halk (insann volkisch diyesi geliyor), kitle tketimine ak ve sansrden geirilmi eitlemeleri kadar, buralarda siyasi sermaye (seim baars) kokusu alan siyasetilerin de destekledii, kkrtt ve kamlad yaygn kimlik meselesi taknts, ada koullara verilen kendine zg bir rasyonel tepki olabilir; hatta "anlaml" bile olabilir. Ama kendi sebeplerini yanl yerlere yerletirmekte ve sonuta nerdii tedavi bu sebepleri fena halde skalamaktadr. Grup kimliine (yerel, blgesel, snrl kimliklere) militanca sahip klmas, buna yol aan gvensizlik kaynan ortadan kaldrmak iin hemen hibir ey yapmayacaktr. Hibir zaman tatmin bulmayacak ve huzursuzluun kaynaklarn yok edemeyecektir. Kanlmaz olarak hsran davet edecei iin de olsa olsa kavgacln srdrmenin yeni nedenlerini yaratm olacaktr.
VZYON ARAYII

207

okkltrclk m Kltrel okdeerlilik mi?

Alain Touraine bir kitabnda, sk sk birbirine kartrlan "okkltr-l" ve "okcemaatli" toplum anlaylar/programlar arasnda bir ayrm yapmay nerdi.24 Bunlardan ilki kltrel farklla, kltrel nermelerin serbeste akna ve kltrel seim zgrlne hogryle bakan bir toplumu; kabul edilebilir hayat tarz farkllklar ile cezalandrlmas gereken sular arasndaki hareketli snr izgisini srekli mzakere konusu yapmaya hazr bir toplumu anlatr. Bu anlay cumhuriyeti gelenee aittir, ama ancak, bir zamanlar cumhuriyeti dnceyle yakndan balantl olan homojenletirme, "modernletirme" misyonu terk edildikten sonra uygulanabilir hale gelmitir. "okkltrclk" zetle, yurttaln yurttalarn kendilerini kltrel olarak nereye oturttuklarndan ayrlmas ve bu ikincisinin kamusal haklan hibir biimde etkilemeyen, esasen zel bir mesele haline getirilmesi demektir. Ayrca, kltrel farklln, yurttan ortak kamusal hayata katlma yetkisini elinden almak yle dursun, bu katlma engel bile olmad varsaymn da ierir. Ancak okkltrclk, kltrel farkllklar kurcalamamann ve cemaatler arasndaki zgr kltrel alverii nlemenin, benimsenmesi ve siyasi olarak savunulmas gereken bir deer olduunu varsaymaz (halbuki "okcemaatilik" bunu varsayar, varsaymak zorundadr); dahas, farkl kltrel zmlerin ve bunlarn iyi ve kt ynlerinin geerlilii hakknda anlaml bir kltr-ar tartma yrtmenin zararl ya da tehlikeli bir ey olduunu ve bu yzden bundan uzak durulmas, hatta buna izin verilmemesi gerektiini de varsaymaz. Baka bir deyile, okkltrcln en nde gelen deer olarak zgrle gsterdii ballk tutarldr: Kltrel seme zgrlnn, sahici olabilmesi iin, "bir kltr"e dahil olma hakk kadar o kltrden kma hakkn da iermesi gerekir ("okcemaatiliin" ise btn silahlaryla savat bir taleptir bu). kinci vizyon/program, gruplara bal mevcut kltrel farkllklarn korunmasnn bal bana bir deer olduunu ilan eder. Kltrel seim eletirisinin temelini oluturabilecek bir "nesnel temel"in varln yadsmakla kalmaz (bu nokta, bireysel zgrln deeriyle a24. Alain Touraine, "Faux et vrais problemes", Une Societefragmentee? Le multicul-turalisme en debat iinde (Paris: La Decouverte, 1997). 208 SYASET ARAYII

tma riskine girmeden de kolayca kabul edilebilir); ayrca "dardan" yaplan her trl kltrel seim eletirisinin, yani kltrel deerler hakkndaki her trl kltr-ar tartmann hem gln hem de menfur olduunu -ve byle bir tartma yaplacak olursa, ulat sonularn (ierikleri ne olursa olsun, teknik adan) geersiz olacamda iddia eder. Baka bir deyile, "okcemaatilik", makul ve her iki tarafn da faydalanabilecei bir kltr-ar iletiim ve alveri imknn peinen ortadan kaldrr. Grubun "kltrel safl

"n en st deer dzeyine kartr ve kltrn massetme kapasitesinin her trl tezahrn kirlenme olarak grr. Kltrlerin her birinin (getto modeline gre tahayyl edilen) kendi cemaat snrlan iinde kendi zerine kapanmasn ister. Son tahlilde, "okcemaatilik" kendisiyle elikiye dmeksizin, yurtta balca kamusal fail olarak (hatta sadece kamusal faillerden biri olarak bile) gremez. Tek meru kamusal fail cemaattir. Cemaatlerin bir arada bulunu koullarn dzenlemesi beklenen hukuk alanna, cemaat-odakl imtiyazlarn toplam olarak baklr. (rnein, Will Kymlicka, kamusal haklarn eitsiz olmasn savunur; daha kk ya da daha zayf cemaatlerin rekabet etme konusundaki dezavantajlarnn telafi edilmesi gerektiini ileri srer.25 Kymlicka, bu neride bulunurken, u iddiay sorgusuz sualsiz kabul etmektedir: "Kltrel cemaat", greli mahrumiyetleri kolektif olarak dzeltilmeleri iin bir araya toplamann doal erevesidir; oysa bu iddia henz sadece etnik ya da dinsel aznlklarn liderleri ya da ileri gelenlerince ileri srlen ideolojik bir koyuttur ve kantlanm deildir.) Touraine'in kendisinin, zorunlu karm yapmam olsa da kusursuz bir biimde ifade ettii nedenlerle, "okkltrclk" ok da isabetli bir terim gibi grnmyor; birbiriyle elien, hatta dpedz badamayan ekillerde kullanlan bu terim adeta kafa karklna davetiye karyor. Touraine'in hakl olarak talep ettii ey, yani bu terimin okcemaati muarzndan ayrlmas, hibir zaman yeterince kkl ya da kusursuz bir ilem olmayacaktr; bu yndeki btn abalar, liberalizm ile cemaatilik arasndaki bitmek bilmez ve tamamen ksr querelle'\ [kavga, ekime] kztrmaktan baka bir ie yaramayacak25. Bkz. Will Kymlicka, Liberalizm, Community and Culture (Oxford: Clarendon Press, 1989) ve Muhicultural Citizenship (Oxford: Clarendon Press, 1995; Trkesi: okkltrl Yurttalk, ev. A. Ylmaz [stanbul: Ayrnt, 1998]). Kymlicka'mn en nemli tezlerinden bazlar hakkndaki ufuk ac bir tartma iin ayrca bkz. Joseph Heath, "Culture: choice or circumstance", Constellations, 2/1998. VZYON ARAYII 209

tr. Bu yzden, "okkltrclk" terimini atp onun yerine "okkltrl toplum''dan bahsetmek daha iyi olur. "okkltrclk", kltrel eitlilii deil, kltrlerin eitliliini ima ettii iin yanltc bir terimdir. Daha dorusu, her biri az ok btnlkl ve kendine yeterli, her biri bir lde kendi iinde kapal ve "btnlemi" kltrel sistemleri ya da btnlkleri ima eder; bu sistemlerin kltrel normlar, deerler ve hkmler gibi btn bileenleri birbirine bamldr. Bu terim, bir ekilde siyasi ya da idari olarak ayrlm alanlarn kalplarn andran bir grnty, yan yana yaayan grece da kapal kltrel dnyalar grntsn canlandrr; kii bir kltr ancak bir bakasna yerlemek iin terk edebilir; kltrler "arasnda" gidip gelebilir; hatta snrn zerinden konuup brlerinin sylediklerini dinleyebilir; ama kiinin belli bir anda nerede durduu ve ne ynde hareket edecei hemen hemen kesin olarak belirlenebilir. Terim ayn zamanda (bu nokta kasten belirginletirilmedike biraz dolayl olarak da olsa), kltrlerin "doal" btnlkler olduunu, belli bir kltrde ve belli bir kltrden olmann bir seimin rn deil kaderin hkm olduunu ve kiinin u deil de bu kltre gayet doal bir biimde, "onun iine doarak" ait olduunu ima eder. Son olarak, "okkltrclk" st kapal olarak, bir kltrel btnlk iinde kuatlm bulunmann, dnyada-olmann doal ve bu yzden de salkl kabul edilen yolu olduunu; tm dier durumlarn -"kltrler-an" bir konumda olmann, ayn anda "farkl kltrlerden" destek almann ya da kiinin taknd tavrn "kltrel mphemlii"ni endie konusu haline getirmemesinin- anormal, "melez" ve muhtemelen ucube, hastalkl ve yaamaya uygun olmayan durumlar olduunu ima eder. Btn bu kendilikler ile onlan gerekli klan ima ve ierimler bilisel bir erevenin rndrler - ki bu ereve, yani sosyolojik dncede bir zamanlar egemen konumda olan "sistematik dnme" miras (gemiteki erdemleri her ne olursa olsun), postmodernlie zg deneyimi kavramaya kesinlikle uygun deildir. Bu uygunsuzluun nedeni, zaman zaman ileri srld gibi, ada kltrlerin artan "heterojenlik"leri ya da "katklk"lar deildir. "Heterojenlik" teriminin kendisi ancak, daha yaygn bir durum olan "homojen" kltrn ztt olarak anlamldr; homojen kltr ise belli norm, deer ve iaretlerin birbirlerine dierlerinden daha doal bir biimde "ait olduklan"n ve alamlarn "saflklarnn snflandnlma biimlerinden deil, bileenlerin kendilerinden geldiini varsayar. Her "homojen kltr" vizyonunun ardnda ideolojik bir niyet var210
SYASET ARAYII

dr ve kltrel heterojenlik fikri bu ideolojiye biraz fazla hara demektedir. Bu ideoloji, bizim iinde bulunduumuz koullardan son derece farkl koullarda, modern iktidar destekli homojenletirme pratiini yanstt zamanlarda brakn sorgulanmay, gze arpar bir hale bile getirilmi deildir. Bu ideoloji ulus ina edilen, kltrel hal seferleri dzenlenen, eitli hayat tarzlar zerine tekbiimli standartlar getirilen, gl bir asimilasyon uygulanan ve kltrel uyum peine dlen bir dnyaya aitti. Ama o zamandan beri dnya, sz konusu ideolojiyi siyasi pratik zerindeki etkisinden mahrum brakacak ve gereklik iddiasn baltalayacak lde deiti. Artk herhangi bir toplumu btnlemi, badak ve tutarl, hele hele "saf" kltrlerden oluan bir toplam olarak temsil etmek son derece gtr. Bu yzden, ada kltrn gerekliiyle hesaplaabilmek iin, kltrel homojenlik ve heterojenlik ya da kltr-an iletiim ve tercme gibi (bir zamanlar pragmatik adan faydal olsalar da artk bilisel anlamda yanltc bir hal alan) kavramlar kullanmaktan kanmann zaman geldi de geiyor bile. Farkllklar Dnyasnda Birlikte Yaamak "Tercme", dar bir uzmanlar evresine zg bir elence olmak yle dursun, gnlk hayatn dokusuna ilenmi

ve hepimizin her gn, her saat yapt bir eydir. Hepimiz tercmanz; tercme btn yaam biimlerindeki ortak zelliktir, nk dnyada olmann "bilgi toplumu" kipliinin bir parasdr. letiim amal her karlamada, her diyalogda tercme vardr. Byle olmas da gerekir nk varolu biimimizden okseslilii karp atmak mmkn deildir. Yani: Harita Dairesi Bakanl tarafndan izilen ve resmi balaycl olan haritalarn yokluunda, anlam belirleyici snrlar dank, egdmsz bir biimde izilmektedir. Bakhtin'in "szkre" adn verdii olas anlamlar matrisi iinde, potansiyel permtasyonlarn, birleimlerin ve ayrmlarn says sonsuzdur ve bu permtasyonlann eitli kullanclar arasnda ille de bir akma beklenemez; aksine, byle bir akmann hibir zaman olmamas ok byk bir olaslktr. Diyalog edimi iinde karlaan permtasyonlar arasndaki uyumsuzluklar farkl genellik dzeylerine yerletirilirler: Bireysel biyografinin nevi ahsna mnhasr oluundan kaynaklanan permtasyonlar-dan balayarak, ayn snf, cinsiyet ve yre vs.'de olduklar dnlen
VZYON ARAYII

211

insanlar tarafndan paylalmas muhtemel eitli zelliklere, oradan da genelde "farkl kltrler" diye anlan "anlam cemaatleri" arasndaki snrl iletiimle balantl olduklar varsaylan farkllklara kadar. Bunlar da eitli genellik derecelerinde tercme sorunlar yaratrlar: Ancak tuhaf, nfuz edilmez bir anlam olan bir metinle karlaan okur birey, onu anlamamasnn ne lde kendi kiisel tarihiyle, ne lde snf ya da cinsiyet pratiklerindeki farkllklarla, ne lde de tercme teorisyenlerinin etnik, dini ya da dilsel ortamlar arasndaki "kltrel mesafe" adn verdikleri eyle ilgili bir mesele olduunu ayrt edemeyecektir muhtemelen. Tercme sorunlarnn "ok katmanl" doas kavramnn kendisi analitik bir trev, bizatihi tercme abasnn rndr; anlamama deneyimini dnsel olarak zmleme abasndan, profesyonellere -yani tercme uzmanlarna- zg uygulamalarla erevesi izilen bir abadan tremitir. Dahas da var: Uzmanlarn bir iletiim anzas olarak, bir tercme baarszl olarak, yanl tercme ya da dpedz anlamama rnei olarak adlandracaklar ey, sradan insanlar tarafndan ille de byle yaanmak zorunda deildir. Genelde, gnlk karlamalarn ounda, birlikte olmann ou kipliinde, anlamann Wittgensteinc anlamnda -"nasl hareket edeceini bilme" anlamnda- birbirimizi anlamay, birbirimizin hareketlerine verilecek doru, uygun ve idare eder tepkileri snflandrma iiyle baa kmay bece-rebiliyoruz; analizciler bu anlay eksik, yarm ya da yanlsamal bulacak ve bu yanlsamann nedeninin de anlamlarn paylalmas deil, alkanlk haline gelmi, karlkl olarak hogrlen uzak durma rutinleri olduunu syleyecek olsa bile byle bu. Evrenselcilik imkn, nceden paylalan anlamlara ve zerinde uzlalm bir yoruma bavurmakszn etkili bir iletiim kurmaya ynelik bu ortak yetenekte yatar ite. Evrensellik farklln dman deildir; "kltrel homojenlik" gerektirmez; "kltrel safla" ve bu ideolojik terimin gndermede bulunduu trden pratiklere ihtiyac yoktur. Evrensellik aray kltrel okdeerlilii bomay ya da kltrel mutabakata ulamak iin bask yapmay iermez. Evrensellik, btn insan trne mil iletiim kurma ve karlkl anlaya ulama yeteneinden te bir ey deildir, ama bundan az bir ey de deildir. Tekrar ediyorum buradaki "anlay", "nasl hareket edeceini bilme" anlamnda, ama ayn zamanda farkl hareket edebilecek -farkl hareket etmeye hakk olan- bakalan karsnda da nasl hareket edeceini bilme anlamnda kullanlyor.
212
SYASET ARAYII

Egemen ya da yan egemen cemaatlerin snrlan tesine ulaabilecek bu tr bir evrensellik, egemen ya da yan egemen devletlerin snrlan tesine ulaacak bir cumhuriyetin olmazsa olmaz kouludur; kresellemenin kr, yabanl, sapkn, denetimsiz, blc ve kutuplat-nc glerinin tek alternatifi tam da bunu yapacak bir cumhuriyettir. Genlik umutlanyla dolu, sonradan byyp Kari Marx olacak liseli gencin szlerini aarak sylersek, yalnzca pervaneler evdeki lambay gnein tatmin edici bir ikamesi sayarlar. Kepenkler ne kadar kapanrsa, gndoguunu karmak da o kadar kolaylar. Ayrca, gne en gl imparatorluun zerinde bile sonsuza kadar batmadan kalmayacaktr ama insan gezegeni zerinde batmayaca kesindir.
METS TARH TOPLUM FELSEFE

Zygmunt Bauman

YASA KOYUCULAR LE YORUMCULAR


eviren: Kemal Atakay Bauman, Yasa Koyucular ile Yorumcular'da, modernite ve post-modernite kavramlarn, "entelektel rol"n yerine getirildii birbirinden tamamiyle farkl iki balama ve bunlara yant olarak gelien stratejilere iaret etmek zere kullanyor. Bu kartlktan yararlanarak Bat Avrupa tarihinin (ya da Bat Avrupa'nn egemen olduu tarihin) son yzyln entelektel praksis asndan ku-ramlatnyor. Yazara gre, entelektel almaya ilikin tipik modern stratejiyi en iyi sergileyen eylerden biri "yasa koyucu" ere-tilemesidir. "Bu rol, gr ayrlklarn hkme balayan yetkeli ifadeler kullanmay ve bir kez seildiklerinde doru ve balayc hale gelen grleri semeyi ierir. Bu durumda hkm verme otoritesi, entelektellerin toplumun entelektel olmayan kesimine oranla daha kolay eritikleri stn (nesnel) bilgi tarafndan merulatnlr." Bu konudaki tipik postmodern stratejiyi ise "yorumcu" eretilemesi gsterir. Yani, "bir toplulua zg gelenek iinde dile getirilmi ifadeleri, bir baka gelenee dayanan bilgi sistemince anlalabilecek ekle evirmeyi ierir. En iyi toplumsal dzeni semeye ynelmek yerine bu strateji, zerk (bamsz) katlmclar arasnda iletiimi kolaylatrmak amacn tar; iletim sreci iinde anlamn arptlmasn nlemeye alr." Bauman bu iki stratejinin kaynan ve etkilerini, Bat ile dnyann teki lkeleri arasndaki ilikilerde, Bat toplumlarnn i

rgtlenmesinde, bilginin ve bilgiyi retenlerin bu rgtlenme iindeki yerlerinde ve entelektellerin yaam tarzlarnda aryor. Bunu yaparken de, modernite projesinin vaatlerine ve iflasna ilikin kuramsal tartmalarn yan sra, gnmzde farkl toplumsal denetim mekanizmalannn kurulmas, "yeni yoksullar"n olumas gibi olgular gndeme getiriyor. Bu erevede cevap arad en nemli soru ise, tamamlanmay bekleyen modernite projesinde entelektellerin nasl yeniden yer alabilecei. METS TARH TOPLUM FELSEFE

Immanuel Wallerstein

BLDMZ DNYANIN SONU


Yirmi Birinci Yzyl in Sosyal Bilim eviren: Tuncay Birkan Marx'n ve Engels'in Manifesto'yu yazmalarndan bu yana geen yz elliyi akn ylda, Marksistlerin "kapitalizm krizi" ile ilikileri, "Kurt var!" diye baran obann hikyesine benzedi. O dev, sarsc ve yokedici kriz bir trl gelmek bilmiyor. Marksistler de her geici, ksmi krizi beklenen nihai kriz sanmaktan vazgemiyorlar. Wallerstein'n "Bildiimiz Dnyann Sonu" saptamas, hayata belirlenmi bir senaryo olarak bakmad iin bu tr bir "Kurt var!" haykr deil: Yirminci yzyl sonlarna kadar ancak kavramsal dzeyde varolan "Dnya Kapitalizmi"nin, iki kutuplu dnyann sona ermesiyle birlikte pratik bir olguya dntn ne sren VVallerstein, bu dnmn bildiimiz, tandmz Kapitalizm Dnyas'nn sonu olduunu sylyor. Bu ayn zamanda, bugne kadar varolan dnyay alglama ve kavrama biimlerimizin, kapitalizmin ykseliiyle birlikte ilahiyat kavraylarn zerinde egemenlik kuran Bilgi Dnyas'nn, yani Newtoncu fizie temellenmi bilimsellik anlaynn da sonu. 21. yzyln ilk on yllarnn bu iki anlamda da bir altst olua sahne olacan syleyen Wallerstein, bu altst oluun bir belirsizlik olarak nmzde durduuna dikkat ekiyor: Tehlikeleri ve imknlaryla bir belirsizlik... Bir yandan bu belirsizlik dneminin koullarna, ama bir yandan da bizim gerekten ne istediimize, tercihlerimizi ne ynde yaptmza, yaratclmza bal olarak ekillenecek bir gelecek bu... Daha dorusu ne olabilecei ve bizim gerekten ne istediimiz konularnda hepimizi sistemli ve ak bir biimde dnmeye aryor. METS TARH TOPLUM FELSEFE

Nilfer Gle slam ve Modernlik zerine

MELEZ DESENLER
Cumhuriyet'in orta ve kentli snflara nfuz etmesiyle birlikte muhafazakrlk ve milliyetiliin deiim geirdiini gryoruz. Benzer bir biimde, mslmanlar da modernlik ve laiklik ile karma desenler oluturuyorlar. Her iki tarafn da melezlenmeye, aralarndaki farkllklarn azalmaya balad bu srete, yeni saflk araylarnn, yeni snr muhafzlarnn ve yasak tanmlarnn olutuuna da tank oluyoruz. Melezlenmeye kar tepki verenlerin "kk farkllklardan" beslendii unutulmamaldr: Dmanlklar uzaktaki yabancya deil, yan bandaki-ne, giderek kendisine komu olan, hatta ayn alan paylamakta olan, ayn dili konuan (ama kk bir farkllk da tayan) gruplara yneltilir. "teki", yabanc olan deil, fazla yakna gelerek safl bozma tehdidini yneltendir. Nitekim melezlenme kavramnn bu kadar negatif deer ykl olmas da, kklerin belirsiz-lemesi, soyun bozulmas gibi kayglara yol aan bir saflk kaybn dile getirmesindendir. Ama melezlenme ayn zamanda birbirinden etkilenme, renme ve karlkl bamll dile getirdii lde, birarada yaayabilmenin koulu ve sonucu olarak da ortaya kyor. Melez Desenler saflk araylar ve karmala-ma arasndaki bu tr gelgitler zerine bir eskiz, yaz tarzyla da karma bir deneme... -NLFER GLE METS TARH TOPLUM FELSEFE

alar Keyder

STANBUL
KRESEL LE YEREL ARASINDA
Dnyann en eski ve en byk ehirlerinden biri olan stanbul balamnda kreselleme srecinin etkileri inceleniyor bu kitapta. Dou ile Bat arasnda, slam ile Laiklik arasnda bir kprdr stanbul, ya da bunlar arasndaki bir mcadelenin arenas olarak dnlr sklkla. Bu kitapta bir araya gelen yazarlar, bu tr klielerin tesinde, kentin ruhu ve kentte yaayanlarn kimlikleri zerinden srp giden bir mcadelenin biimlendirdii daha karmak bir stanbul gryorlar: Kresellemeyle deien bir stanbul ve kresellemenin kente tad dnmlere kimi direnen kimi anlamaya, uyum salamaya alan, bozup yeniden ekillendiren "stanbullular"... Ayfer Bartu, Tanl Bora, Sema Erder, alar Keyder, Aye nc, Martin Stokes, Jenny White ve Yael Navaro-Yan, katklaryla, politikadan kltre, mizahtan mzie, kamusal alandan konutlara, kentin atma ve uzlamlarla dolu yakn gemiine k tutuyorlar; "sorunlar ve elikiler yuma stanbuFun bugnne dair, zengin kuramsal / kavramsal aralara sahip bir harita kyor ortaya...

Вам также может понравиться