Академический Документы
Профессиональный Документы
Культура Документы
mektubu okundu
Ana Sayfa»
22.03.2015 00:08
PKK ile yürütülen müzakerelerin ardından Diyarbakır’da Nevruz kutlamaları adı altında
yapalın bölücü gösteride teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mektubu okundu. HDP Grup
Başkanvekili Pervin Buldan’ın Öcalan’ın mesajını Kürtçe okumasının ardından HDP İstanbul
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder mesajı Türkçe okudu. Mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Tarih ve halklarımız bizden dönemin ruhuna uygun bir demokratik çözümü ve barışı talep
etmektedir. Bu temelde tarihi Dolmabahçe Sarayı’nda hepimizce resmen ilan edilen 10
maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma göreviyle karşı karşıyayız.
Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nın Türkiye
Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve
yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir
kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede
varıp parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti’nden teşkil edilen bir hakikat ve yüzleşme
komisyonundan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız.”
Yeniden revizyon
Önder, mesajdaki şu ifadeleri aktardı: “Kapitalist emperyalizmin genelde son iki yüz yıllık,
özelde son yüz yıllık gerçeği şudur: ‘Ulus devlet milliyetçiliği temelinde etnik ve dini
kimlikleri özüne ters biçimde içe doğru kapatıp birbirlerine düşman etmek’ yani böl-yönet
politikasına uygun olarak varlığını acımasızca günümüze kadar sürdürmek.” Orta Doğu
üzerindeki emellerinden vazgeçmeyen emperyalist güçlerin yol açtığı son zorbalığın DAEŞ
görüntüsünde ortaya çıktığı belirtilen mesaja şöyle devam edildi: “Barbarlığın bile anlamını
zorlayan bu örgüt, kadın çocuk demeden, Kürtler, Türkmenler, Araplar, Ezidiler ve Asuri-
Süryaniler başta olmak üzere vahşice katliamlar sergiledi. Artık gün bu acımasız ve yıkıcı
tarihi sonlandırıp gerçek geçmişimize uygun barış, kardeşlik ve demokrasiye geçiş yapma
günüdür. Doğru bildiğim ve inancım gereği, çatışmacı, tüketici, yıkıcı milliyetçiliğin
doğurduğu ulus devletleri demokratik siyasetle aşarak açık demokratik kimliklerle bir
ortaklaşmaya geçmenin mecburiyetidir. Bunun için ulus devletleri kendi içinde demokratik
siyasetle demokratik ortaklaşmanın yeni bir türünü gerçekleştirmeye ve yine ulus devletleri
kendi aralarında Ortadoğu’nun demokratik ortak evini inşa etmeye çağırıyorum. Yukarıda
belirlemeye çalıştığım bu saptamalar tarihimizin ve güncelliğimizin toplum olarak yeniden
revizyonu, restorasyonu ve yeniden inşası için değerli bir çağrıdır.”