Академический Документы
Профессиональный Документы
Культура Документы
lleti§im Yayinlan
Binbirdirek Meydam Sokak lleti?im Han No. 7 Cagaloglu 3 4 1 2 2 Istanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr • web: www.iletisim.com.tr
Derleyenler
CÄGLAR KEYDER - NAZAN ÜSTÜNDAG
TUBA AGARTAN - CAGRI YOLTAR
Avrupa'da ve
Türkiye'de
Saglik Politikalan
Reformlar, Sorunlar, Tarti§malar
o>
RA
igNDEKiLER
2 0 0 1
Önsöz 7
Girif
CACLAR KEYDER 75
Saglik Reformlarinda
Bir Akdeniz Paradigmasi Olufturulabilir mi?
GUIDO GIARELLI I 185
SÖZLÜK 1 227
Önsöz
7
me dayali bir yapi kurularak yerel yönetimler mi kuwetlendi-
rilmeli?
Kismen benzer problemlerle kar§i kar§iya kahnmasi sebe-
biyle, kismen de ülkeler arasinda hizla yayginla§an politika
ögrenme süreglerinin etkisiyle, dünyamn farkli yerlerinde uy-
gulanmakta olan reform programlari hem bigim hem de igerik
olarak birbirine ?ok benziyor. Oyle ki bir?ok uzman, saglik
sektöründe bir reform salginmdan söz ediyor. Bu salgin, hem
uygulanan politikalar, hem de bu politikalarin saglik sistemle-
rini dönü§türme bi^imleri agisindan büyük tarti§malar yaratti.
Özellikle geli§mi§ refah devletine sahip ülkelerde, bir yandan
genellikle Of grupta incelenen saglik sistemlerinin (prime da-
yali Bismarck^ sistemler, vergiye dayali Beveridge ya da Ulusal
Saglik Sistemleri ve özel sektörün hem finansmanda hem de
hizmet sunumunda önemli rol oynadigi özel sigorta sistemle-
ri) tek bir modele dogru evrildigi tartifilirken, diger yandan da
devletin tüm vatandajlannin temel saglik hizmetlerine ula§i-
mini garanti altina aldigi evrensel sistemlerin sürdürebilirligi
hakkinda ciddi endi§eler dile getiriliyor.
Ancak, bu resme bakarak reformlann etkisinin yalnizca
mevcut sistemleri tirpanlamak ya da daraltmak §eklinde oldu-
gu sonucuna vanlmamahdir. Saglik reformlan, Türkiye, Gü-
ney Kore, Tayvan, Brezilya, Meksika gibi, bugüne kadar tum
vatanda§lanmn saglik hizmetlerine ula§masi hedefini gergek-
le5tirememi§, yerle§ik refah devleti olarak nitelenemeyecek
birgok ülkede, saglik sisteminin kapsamini genijletme ve sag-
lik hizmetlerine eri§imi saglama yönünde ciddi adimlar atil-
masim saglamaktadir. Bu ülkelerde, bir yandan tüm vatanda§-
larin katilimini zorunlu kilan ve bu sayede kapsam problemini
CÖzmeyi amaglayan saglik sigorta sistemleri yaratihrken; diger
yandan saglikta hizmet sunumunda verim arttirmaya yönelik
ve genellikle özel sektörün payinin artmasiyla sonuglanan pi-
yasa reformlari yürütülüyor. Bu süreg iginde saglik sektöründe
özel ile kamu arasinda kurulacak denge agismdan ?ok ciddi
sorular gündeme geliyor. Saglik reformu baglamindaki tarti§-
malarin önemli bir kismi da saglik alamnda etkisini gösteren
8
özelle§tirme ve liberalle§me süregleri üzerinde yogunla§iyor.
Fakat sözünü ettigimiz, refah devleti modeli di§inda kalan ül-
kelerde, Türkiye'deki tecrübeye benzer bir §ekilde, kapsamin
geni§ledigini, hizmete ula§abilen, sigortali insanlarin oraninin
yükseldigini göz ardi etmemek gerekiyor.
Türkiye'de 2 0 0 3 yilinda Adalet ve Kalkinma Partisi'nin
agikladigi reform paketi, saglik sisteminin sorunlan ve gözüm
önerileri üzerine kapsamh bir tarti§ma ba§latti. Türk Tabipler
Birligi, saglik emekgilerini örgütleyen sendikalar ve ge§itli sivil
toplum kurulu§lan, hazirladiklari raporlar, düzenledikleri top-
lantilar ve benzeri faaliyetlerle, reform programi ve süreci hak-
kmda ciddi elejtiriler ortaya koydular. Bu kitabin ortaya gik-
masma vesile olan gah§ma, i§te böyle bir ortamda gergekle§ti-
rildi. Reform sürecindeki tarti§maya katkida bulunmayi amag-
layan Bogazigi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, saglik hiz-
metlerini dünyadaki refah devleti ve saglik sistemleri dönü-
§ümleri baglaminda yeniden dü§ünmeyi; saglik hizmetleri
kullamcilannin hizmetleri kullanma yollarini, bigimlerini
arajtirarak yajanan mevcut sorunlan saptamayi ve bunun ya-
ninda, sistemde yapilacak degijiklikleri, kullanicilar perspek-
tifinden degerlendirmeyi amaglayan bir ara§tirma projesini
2004 yilinda ba§latti. Bu projenin sonuglari, 17-18 Haziran
2005 tarihlerinde Türkiye'den ve yurtdi§mdan ge§itli uzman-
lann katilimiyla Bogazigi Üniversitesi'nde düzenlenen bir ga-
h§tayda tarti§ildi. Elinizdeki kitap, Sosyal Politika Forumu
ekibi tarafindan yürütülen bu ara§tirma projesinin sonuglarina
dayanan makaleleri ve söz konusu gah§tayda yapilan sunum-
lan igermektedir.
Kitapta, Caglar Keyder'in giri§ niteliginde olan makalesinde
sosyal yapida ve buna bagli olarak refah rejiminde ortaya gi-
kan dönüjümler anlatilmaktadir. Bu dönüjümler saglik hiz-
metlerine olan ihtiyaci ve saglik sektöründe degijen beklenti-
leri belirleme agisindan büyük önem ta§imaktadir. Dünyada
ve Türkiye'de degijen kojullar, devletten beklenenler ve re-
form tasanlannin küresel ortam iginde §ekillenmesi yeni poli-
tika dönü§ümlerini ortaya gikarmi§, eski duruma nazaran da-
ha kapsamh bir saghk güvencesi olu§masina imkän tanimi§tir.
Keyder, makalesinin sonunda Genel Saghk Sigortasi yasasim,
Türkiye'nin ko§ullarina uygun olmadigini belirttigi prim siste-
mini getirmesi sebebiyle ele§tirmekte ve evrenselligin ancak
Ingiltere'ye benzer, vergilerden karfilanan bir ulusal sistem
gergevesinde elde edilebilecegini savunmaktadir.
Cok yakmda uygulamaya konmasi beklenen bir reform giri-
jiminin diger ülkelerde yürütülmekte olan reform programla-
riyla benzerligi ve küresel reform salgimndan ne derece etki-
lendigi önemli bir soru olarak kar§imiza gikmaktadir. Hem re-
form paketinin igerigi, hem de reform sürecinin Türkiye refah
sistemine etkileri agisindan dünyadaki benzer reform giri§im-
lerini incelemek büyük önem ta§maktadir. Bu nedenle Türki-
ye'deki saghk sistemini ve bu alandaki dönüjümleri dünyada-
ki degi§im egilimleri gergevesinde degerlendirmeye öncelik
verdik. Kitapta Tuba Agartan tarafmdan özetlenen bu egilimler
i§iginda, Türkiye'nin reform tecrübesinin diger orta ve üst ge-
lir grubundaki ülkelerde yürütülmekte olan reform program-
lariyla ciddi benzerlikler ta§idigi görülmektedir. Bu gergevede
hem Dünya Bankasi ve Dünya Saghk Örgütü gibi ulusüstü ku-
rulu§lann finansal ve bilgi birikimi agisindan katkilari, hem de
toplantilar, yayinlar, raporlar sayesinde farkh ülkelerin uzman-
lari arasindaki ögrenme süreglerinin hizlanmasi, ortak bir re-
form programi olu§turulmasinda önemli faktörler olarak kar-
§imiza gikmaktadir.
Literatür taramasimn ardmdan projenin ikinci ayagmi olu§-
turan saha arajtirmasinm sonuglari Nazan Üstündag ve C^gri
Yoltar'in makalesinde ele ahnmaktadir. Bu ara§tirmada ana
hatlanyla, saghk hizmetleri kullanicilarimn mevcut saghk sis-
temine ili§kin sorunlan, §ikäyetleri, memnuniyetleri ve siste-
mi kullanma bigimleri ara§tinlarak, saghk sisteminde gergek-
le§tirilmesi planlanan dönüfümlerin farkh sosyal güvenlik ku-
rumlarina bagli ve farkh sosyo-ekonomik gruplardan saghk
hizmeti kullanicilarini nasil etkileyecegi incelenmijtir. Arajtir-
mada, sosyal e§itsizliklerin en görünür oldugu; vatandafhk,
hak ve adalet gibi kavramlann anlamlarinin tanimlandigi; hiz-
10
metlere eri§im ve hizmette kalite konulannin, vatanda§lar ta-
rafindan devletle ili§kilerinin bir özeti olarak algilandigi en
önemli alanlardan birinin saglik oldugu ortaya ?ikmi§tir. Na-
zan Üstündag ve Cagri Yoltar bu tespitten hareketle, saglik
hizmeti kullamcilanmn sisteme ili§kin deneyim ve beklentile-
rinin yam sira; saglik kurumlan ve yerel memurlarla girilen
ili§kiler yoluyla, bu alanda devlet vatanda§ ilijkilerinin nasil
kuruldugunu da incelemektedirler. Bu baglamda, reform ?ah§-
malanyla birlikte, saglik alaninda devlet-vatanda§ ili§kilerinin
nasil bir dönüjüm ge^irmekte oldugu; reformun beraberinde
getirecegi yeni vatandajhk pratikleri ve devlete ili§kin yeni ta-
hayyüller de bu makalede ele alinmaktadir.
Daha önce de belirttigimiz gibi, bu arajtirmanin sonuglari,
2005 yilinin Haziran ayinda Türkiye saglik sistemi üzerine ca-
iman akademisyenler ve Avrupa'da benzer reform girijimleri
üzerine ?ah§an uzmanlann da katilimiyla düzenlenen gali§tay-
da detayli olarak tarti§ilmi§tir. Bu ?ali§tayda saglik sistemleri-
nin tek bir yöne dogru evrilip evrilmedigi ve eger böyle bir dö-
nü§üm söz konusu ise, bunun hangi modele dogru ger?ekle§-
tigi temel sorular arasinda yer almi§tir. Birgok katilimci, uz-
man olduklan bölgelerdeki dönü§ümleri göz önünde bulun-
durarak bu soruya cevap ararken, bir yandan da SPF ara§tir-
masinm sonuflan üzerinde dü§ünerek reform sürecinin sos-
yolojisini ve ekonomi politigini anlamamiza katkida bulun-
mu§lardir.
Ara§tirma sonu?lanna dayali makalelerin yani sira, söz ko-
nusu ?ah§tayda sunulan bildirilerden olu§an bu kitapta, Colin
Leys, ulusal saglik sistemi modelini en iyi temsil eden Ingiliz
örnegini ele almaktadir. Leys, Ingiliz sistemindeki dönüjümün
farkli boyutlanm inceledigi konu§masinda, Türkiye'nin re-
form sürecinin nereye varabilecegine dair verimli bir tarti§ma
almaktadir. Colin Leys'in bildirisinin ardindan, Istanbul Üni-
versitesi Cocuk Sagligi Bölümü, Aile Sagligi Anabilim Dali ög-
retim üyelerinden Prof. Dr. Ay§en Bulut'un Türkiye'de saglik
reformlarimn tarihgesi üzerine yaptigi kapsamh sunum yer al-
maktadir. Ay§en Bulut'un sunumu, Türkiye tarihi boyunca
11
farkh dönemlerde saglik sisteminde ya§anan dönü§ümleri ve
bu süregte karjilafilan sorunlan anlamak agismdan oldukga
aydinlaticidir.
Sonraki bölümde, Türkiye'den önce benzer dönü§ümler ge-
girip, saglik sistemleri farkh yönlere dogru evrilen Güney Av-
rupa ülkeleri ile Dogu Avrupa ülkelerinin reform tecrübeleri
ele alinmaktadir. Orta ve Dogu Avrupa ülkelerinde yürütülen
saglik reformlan hakkinda konu§an Peter Groenewegen bildi-
risinde, bu ülkelerin kendi sistemlerine gok daha yakin olan
ulusal saglik hizmetleri modeli yerine, sosyal sigorta sistemleri
kurmayi tercih etmelerinin ardindaki dinamikleri anlatmakta-
dir. Groenewegen, bir yandan Dünya Bankasi, Avrupa Birligi,
OECD, Dünya Saglik Örgütü gibi ulusüstü kurulu§larin faali-
yetlerini anlatirken, diger yandan tarihsel ve sosyal faktörlere
de dikkat gekmektedir. Komünist gegmije geri dönmek iste-
meyen halkin vergiye dayali olan sistemlere kar§i duydugu
tepkiyi anlatirken, Avusturya ve Almanya gibi, uzun zamandir
sosyal sigorta sistemini benimsemi§ ülkelerin olumlu örnek
tejkil ettiklerini de vurgulamaktadir. Ulusal saglik sistemine
sahip ülkelerin kendi sistemlerini anlatmaya ve yayginla§tir-
maya gahjmamalan da, bu bildiride yer alan ilging gözlemler-
den birini olujturmaktadir.
Ana Marta Guillen ve John Yfantopoulos ise Türkiye'nin
son zamanlarda siklikla kiyaslandigi bir bajka böige olan Gü-
ney Avrupa ülkelerindeki reform girijimlerine i§ik tutuyorlar.
•Guillen, Portekiz, Ispanya, Italya ve Yunanistan'in reform tec-
rübesini kiyaslamah olarak inceleyerek "Nasil oldu da , bu ül-
keler ulusal saglik sistemi modeline dayali, tüm toplumu kap-
sayan saglik sistemleri yarattilar?" sorusunu ele aliyor. Ancak
Guillen bu ülkeler arasinda, özellikle 1990'h yillann bajindan
itibaren gözlemlenen farkhla$maya da dikkat gekerek, Ispanya
örneginde Avrupa Birligi'nin Maastricht kriterlerinin gok da
olumsuz etkiler yaratmadigini iddia etmektedir. Ayrica, Guil-
len verimlilik ve hakkaniyet agisindan ciddi kazanimlar sagla-
yan lspanyol saglik sisteminin iyi bir örnek te§kil ettigini de
ifade etmektedir. Yunanistan örnegine bakan Yfantapoulos ise
12
saglik sisteminin sorunlannin ele alini§ bigimini inceleyerek
etkinlik, verimlilik gibi unsurlann arka plana itilmemesinin
önemli oldugunu belirtmektedir. Ayrica, reform sürecinde Av-
rupa Sosyal Modeli'nin elkisini anlatan Yfantapoulos ulusüstü
kurumlarin reformlarda oynadigi roller üzerindeki tarti§maya
katkida bulunmaktadir.
Guido Giarelli ve Richard Freeman ise daha genel bir yakla-
§imla reform süreglerini ve tek bir modele dogru evrilme iddi-
alanni ele ahyorlar. Giarelli, küreselle§menin bu derece etkili
oldugu bir dünyada ulus bazli analizlerin yaranni sorgularken,
'makro böige' kavramina ba§vurarak, saglik sistemlerinin dö-
nü§ümünü farkli bir §ekilde incelemeye gali§maktadir. Ric-
hard Freeman ise, sunumunda tüm diger bildirileri degerlen-
direrek gittikge daha fazla ülke tarafindan benimsenen reform
programimn yayilmasindaki dinamiklerin altini gizmektedir.
Sosyal ögrenme süreglerine ve farkli ülkelerden gelen uzman-
lar arasmda gittikge artan etkile§ime dikkat geken Freeman,
aslinda politika yapicilann kar§ila§tirmalar yaparak, farklihk-
lan degerlendirerek 'beraber' ögrendiklerini anlatmaktadir.
Bu kitaba konu olan ara§tirma ve galijtay Bogazigi Üniversi-
tesi Ara§tirma Fonu, Agik Toplum Enstitüsü ve Friedrich
Ebert Vakfi tarafindan desteklenmijtir. Aynca gah§tayin ger-
geklejtirilmesinde katkida bulunan Dog. Dr. Kayihan Pala'ya
ve SPF gah§anlan Kaan Agartan, Ba§ak Akkan, Ilgin Erdem,
Mert Onur ve Burcu Yakut-Cakar'a tejekkürlerimizi sunanz.
13
/
I
f
I•
Girif
£A£LAR KEYDER
I.
15
re hiyerar§ik gruplara ayinyor ve bu hiyerarjideki yerlerine
göre insanlara farkli muamele yapiyor. Öncelik erkeklere veri-
liyor, yani kadinlar ya gocuk olarak babalanndan ya da e§ ola-
rak kocalarindan dolayi saglik hizmetini hak ediyorlar. Mes-
leksel hiyerarjide ise, Almanya'da veya Italya'da oldugu gibi
Türkiye'de de devlet memurlan en üstte; onlann ardindan i§-
giler geliyor. Sisteme sonradan eklenen kendi-adina gah§an
kesim ve yoksul olduklan tescil edilerek sistemin kapsamma
ahnanlar, bu gruplan takip ediyor. Bahsettigimiz katmanlar,
Emekli Sandigi (ES), Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bag-
Kur ve Yejil Kart sahiplerine denk dü§üyor. Sonuncu grupta
yer alanlar, diger gruplardan farkli olarak, sadece saglik hiz-
meti almak Uzere olu§turulan bir kategorinin mensuplan.
Bu muhafazakär ve devlet merkezli model, Güney Avru-
pa'daki Ulkelerde, formel istihdamin nispeten az oldugu, aile-
nin önemini korudugu, patronaj ili§kilerinin toplumun i§leyi-
§inde büyük yer tuttugu bir ortamda gittikge dönü§üyor. Tür-
kiye'deki refah rejimi bu bile§enleri igeren, fakat daha geli§mi§
Italya, Ispanya örneklerine göre, nüfusun daha kügük bir ora-
nimn kapsandigi bir koruma mekanizmasi.
Vatandajhk temelinde olu§turulmayan tüm sosyal program-
lar kapsayicilik a^isindan sorunlu olur, günkü tanimlanan
gruplann di§inda kalanlar i?in farkli ^özümler aranir, veya
bizde oldugu gibi bazilan da görmezden gelinir. Bu nedenle de
programlann kapsami di§mdakiler aile, kom§u, cemaat veya
hayirsever yardimina muhtag kalirlar. Nüfusunun ügte-biri hä-
lä kirsal alanda ya§ayan Türkiye'de, nüfusun önemli bir bölü-
mü kentlerde de formel sektörün dijinda kaliyor. Bu nedenle
öncelikle saghkta, bunun yaninda emeklilik, ijsizlik ve özel-
likle Avrupa ülkelerinde yaygin olan sosyal yardim, konut yar-
dimi gibi programlarda, formel olarak istihdam edilmeyen bu
kategorilere ula§ilmasi zor. Tüm yurttajlarin kapsanamadigi
bir sosyal politika gergevesinde diger sosyal güvenlik meka-
nizmalanmn devreye girmesi kagmilmaz; en gok yükün de ai-
leye dü§tügünü belirtmeye gerek yok.
Bugünkü haliyle Türkiye'deki saglik modeli Güney Avrupa
16
ülkelerinden gok farkh, günkü bu ülkeler genelde evrensel
(tüm yurtta§lari kapsayan) modellere dogru evrilmi§ler.
Emeklilik ve sosyal programlar Bismarckgi korporatizm gerge-
vesinde kalsa dahi, saghk özel bir gergeveye oturtulmu?, va-
tandajhk temelinde saghk hizmeti verilmeye ba§lanmi§. Bu-
nun nedeni agik: Artik ABD harig her geli$mi§ ülkede saghgin
bir hak oldugu dü§ünülüyor ve ülke vatanda§lari saghga ula§-
ma hakkim devletlerden talep ediyorlar. Yani meslegi, statüsü
veya cinsiyeti ne olursa olsun, tüm yurtta§lann ayni saghk
hizmeti kapsamina ahnmasi dü§üncesi kabul görmü§. Oysa
bizde saghk hizmetleri son zamana kadar hala eski kategoriler
gergevesinde ele ahmyordu. Bunun da iki sonucu var, birincisi
alinan hizmetin hiyerarjik dagitimi, yani ES ile SSK'mn, Bag-
Kur'un ve Ye§il Kart'in farkh kalitede ve kapsamda hizmet ver-
mesi; ikincisi ise nüfusun önemli bir kismimn, yukarida belir-
tildigi gibi, higbir fonun pargasi olmamasi nedeniyle, her türlü
hizmetin di§inda kalmasi. Yakin zamana kadar gegerli olan bu
hiyerar§ik durum, saghkta reformun getirdigi ilk degi§iklikler-
le ejitlenmeye ba§ladi; fakat hizmete eri§me imkäni olmayan
ve önerilen GSS gergevesinde dahi dijarida birakilmasi muhte-
mel önemli bir nüfus var.
2003'te Dünya Bankasinm yaptigi hane anketlerine dayanan
bir ara§tirmada Türkiye nüfusunun %30'unun higbir saghk
güvencesi olmadigi bulunmu§tu. Oysa ayni dönemde resmi
rakamlar nüfusun tamaminin bir jekilde (esas sigortah veya
bakmaya yükümlü oldugu e§, anne-baba, gocuk olarak) sigor-
ta sahibi oldugunu iddia ediyordu. Buradaki fark SSK rakam-
lannm abartili olmasindan (iki kere sayilanlar, yil iginde sade-
ce bir müddet sigortah kalip sonra statüsünü kaybedenler,
vs.den kaynakh) ve Bag-Kur'da kägit üstündeki üyelerin go-
gunlugunun primlerini ödemeyerek sigortalanni kaybetmi§
olmalanndan kaynaklamyordu. Örnegin, bir dönemde devlete
mal satan, yani zorunlu olarak Bag-Kur kaydi yaptiran bir gift-
gi, ürünü yetijtirmeyi biraktiginda primini ödemekten de vaz-
gegebiliyordu. Zaten, tahmin edilecegi gibi, kendi adina gali-
Sanlann büyük gogunlugu sürekli bir gelire sahip olmadiklan
17
igin, her ay belli bir primi yatirabilecek durumda da degildi.
Özellikle 2001 ekonomik krizinden sonraki dönemde primler
ödenemedi, borglar birikti ve sigorta ve saghk hizmetleri kesil-
di. Tabii, bir de higbir zaman Bag-Kur üyesi olmami? olan nü-
fus var. Köylerde yajayanlann ve jehirlerdeki enformel sektö-
rün önemli bir kismi bu kategoride yer aliyor. Yejil Kart uygu-
lamasi ise gogunlukla yoksul bölgelerde ve kentlerin gögmen
mahallelerinde oturan nüfus i?in dü§ünülmü§tü. Özellikle
Güneydogu, Dogu ve Kuzeydogu'da ya§ayan yoksul nüfusun
Bag-Kur üyelik §ansi olmadigi kabul edildikten sonra,
1992'den itibaren Ye§il Kart uygulamasi ba§ladi. Hane geliri
belli bir düzeyin altinda olanlar yoksulluklanm tescil ettirerek
Yejil Kart alma sansim elde ediyorlardi. Ye§il Karti olanlar sag-
hk ocagi ve hastanelere gidebiliyorlar, fakat genelde ?ok temel
ilaglarin di§inda tedavi masraflanni alamiyorlardi. Ye§il Kart
sayilari hizla artti: 2000'li yillara geldigimizde Ye§il Kart'tan
faydalanarak bir düzeyde saghk hizmetlerine ula§abilen top-
lam nüfus 10 milyonu a§mi§ti. Bu 10 milyonluk ek kategoriye
ragmen nüfusun ügte-birinin higbir saghk güvencesine sahip
olmamasi durumun vahametini anlatiyor.
Emeklilik ve saghk hizmeti kapsamini etkileyen, ülkenin az-
geli§mi§ligi ve devletin kaynak azligi kadar, sosyal politika ku-
rumlarinm toplumsal ve siyasi tarih iginde nasil §ekillendigidir.
1960'lardaki sosyalizasyon projesi bajarisiz olmu§, ES, SSK ve
Bag-Kur vasitasiyla yürütülen yamali sistemin eksiklikleri bajka
mekanizmalarla tamamlanmami§ti. Zaten devlet bütgeleri
1980'lerden itibaren sürekli bir kriz igindeydi; IMF'nin enflas-
yonla mücadele programi geregi, harcamalann kisilmasi ve büt-
?e agiginin kapatilmasi sürekli gündemdeyken devlet yatinmla-
n da azaliyor, kamu sektörü igin de, kapsamli bir dönüjüm ve
büyük bir harcama hamlesine girijme §ansi kalmiyordu.
1980'lerin ikinci yarisindan itibaren saghk alamnda devlet
tejvikleri bajladi, 1990'larda özel saghk kurumlari da giderek
artan bir hizla devreye girdiler. Bir yandan üg sigorta kurumu
ve Yejil Kart kapsami difinda kalanlara yönelik belediye ve va-
kif poliklinikleri, bir yandan da saghk hizmetlerinde kalitenin
18
düjmesi ve kapasite darligi nedeniyle resm! kurumlann di§in-
da hizmet satin almak isteyen, geliri daha yüksek olan tabaka-
ya yönelik bir özel saglik sektörü geli§meye ba§ladi. Eskiden
de kendi adina gali§an doktorlar, özel hastane ve klinikler var-
di, fakat bu dönemde hacmin dikkat gekici bigimde büyüdü-
günü görüyoruz. Nitekim 2000'lerin ortasmda, yatak kapasite-
sinin onda biri özel sektör hastanelerinde bulunuyordu. Böy-
lece vatanda§lann kendi ceplerinden yaptiklan harcamalar
tüm saglik harcamalannin ügte birini gegti. Türkiye'de toplam
saglik harcamalan milli gelirin %6-7'si civanndayken devlet ve
sigorta kurumlan bu toplamm ancak ügte ikisini kar§iliyordu.
Yine bu dönemde, gazetelerde sik sik, sigortasi olmayan kim-
selerin hastane kapilarinda kaldiklanna ya da rehin ahndikla-
rma dair haberler yer aldi.
Genelde basit bir doktor muayenesi veya gocuk a§isi igin faz-
la bir sorun yajanmiyordu; saglik ocaklan, belediye veya kay-
makamliktaki saglik personeli ufak bir ödeme kar§ihgi bu tür
hizmetleri saglayabiliyordu. Yejil Kart sahipleri hastanelere de
gidebiliyordu. Fakat kapsam di§i kalanlann ceplerinden para
ödemeden hastaneye girebilmeleri, hele ameliyat olabilmeleri
gok zordu. Aym §ekilde, Ye§il Kart sahiplerinin ilag alma imkä-
ni da gok kisithydi. Aynca sigortasi olanlar da hizmet alma sü-
recindeki bozukluklardan yakiniyorlardi. Esas olarak hastane
ve doktor kapasitesinden kaynaklanan bu §ikäyetler, organizas-
yon eksikligi dolayisiyla özellikle Istanbul ve diger büyük §e-
hirlerde iyice artiyordu. Bir de yolsuzluk, rü§vet ve ihtiyaglan
tanidik ilijkileriyle kar§ilama bigiminde özetleyebilecegimiz,
formel organizasyonun yerle§memesinden kaynaklanan sorun-
lar vardi. Bunlarm iginde en gok §ikäyete yol agan sorun, devlet
ve kurum/hastane doktorlannin normal gali§ma saatleri di§m-
da özel muayenehanelerinde gah§tiklan ve ameliyatlar igin has-
talarm sigorta di§i harcama yapmalarini §art kojtuklari yolun-
daki suglamalardi. Ayrica, hastanelerde yatabilenler dahi arag,
gereg ve ilag harcamalannin gogunu ceplerinden yapmak duru-
munda kahyorlardi. Halk arasinda "bigak parasi" adi verilen,
operatöre agiktan verildigi iddia edilen rü§vet de gündeme geli-
19
yordu. Bu arada, kurumlann yaptigi harcamalarla ilgili ge§itli
yolsuzluk iddialan da sürekli gündemdeydi.
Ingiltere (Birle$ik Krallik), Kanada ve lskandinav ülkeleri
gibi geli§mi§ ülkelerin gogunda, saglik hizmetlerinin gogu
dogrudan devlet tarafindan kar§ilanir, saglik personelinin go-
gu da devletin saglik te§kilati tarafindan istihdam edilir. Saglik
hizmetlerinden yararlanan ki§ilerin cebinden para gikmaz;
saglik personeli de verdigi hizmet ba§ina ücret almaz; ödemesi
aylik maa§ bigiminde yapilir. Bilindigi gibi Türkiye'deki saglik
te§kilati da böyle bir mantik gergevesinde kurulmujtu. Saglik
personelinin devlet degil, özel veya özerk kurumlar igin (veya
devlet igin sözle§meli olarak) gah§tigi, bu kurumlann da eko-
nomik (kär etmek veya ayakta kalmak gibi) amaglarla hareket
ettigi, finansman ile sunumun ya da hizmeti ödeyen ve sunan
kurumlann birbirinden aynldigi sosyal sigorta sistgmlerinde,
doktora veya hastaneye giden sigorta kapsaminda insanlann
faturalari sigorta kurumu tarafindan ödenir. Veya, hizmet
alanlann ceplerinden ödedikleri para sonradan, sigorta kuru-
mu tarafindan geri ödenir.
Ülke bazinda saglik sigorta sistemleri tek ödeyici veya gok
ödeyici diye aynlabilir. Sigorta temelli sistemlerde, sigorta ku-
rumlan adina gah§an saglik personeli ve kurumlan hastalara
bakar. Devletin hastaneleri de olabilir, ama buradaki mesele
kamu ve özel saglik kurulu§lanmn fonlarla sözle§me imzala-
yarak hizmet sunmasi ve sunulan hizmetin ücretini fonlardan
almasidir. Saglik kurumlan veya kendi adina galijan doktorlar
ücretlerini devletin kurdugu veya denetledigi bir veya birkag
sigorta fonundan alirlar. Devlet herkesin ortak bir hizmet pa-
ketine ula§masini garanti eder. Devletin denetleyici bir rol üst-
lendigi bu sistemde ahnan hizmet higbir §ekilde ödenen prim
miktanyla orantih degildir ve bu yönüyle Amerikan sistemin-
den gok farkhdir. ABD'deki sistemde her yurtta§in sigortah ol-
masim saglayan bir mekanizma olmadigindan, nüfusun önem-
li bir kisminm (45-50 milyon arasi) herhangi bir saglik güven-
cesi yoktur. Bunun yaninda, bazi sigortalar daha ge§itli ve kali-
teli hizmetler sunarken, bazilan ise ucuz, süreksiz ve güveni-
20
lirligi az bir ijleyije sahiptir. Aynca denetim asgari düzeyde ol-
dugundan, kär amagli sigorta kurumlan hizmet kapsammi de-
gi§tirip, hastalardan daha gok katki payi talep ederek, genelde
insanlann a$in derecede güvensiz hissetmelerine yol agmakta-
dir. Özel sigorta kurumlanmn politik gücü tek-ödeyicili siste-
me gegmeyi veya etkin denetleme opsiyonunu engelleyen en
önemli faktördür. Bu olgu, ABD'deki saglik harcamalarinm
benzer ülkelere nazaran gok daha fazla olmasinin nedenlerin-
den biridir. Hem sigorta §irketlerinin ek bürokrasisi ve elde et-
tikleri kär, hem de bu kadar pargali bir yapida özellikle ilag
§irketleri ile tek elden, tek alici niteligiyle (monopsonist ola-
rak) pazarhk edilememesi maliyetleri artirmaktadir.
Türkiye'de ES, SSK ve Bag-Kur devlet tarafindan kurulmuj;
fakat birbirlerinden bagimsiz ve teorik olarak devletten de
özerk kurumlardi. 1980'lerden sonra bu kurumlann harcamala-
ri topladiklari primlere oranla artti; ayrica kaynaklanm kötü
degerlendirdikleri igin harcamalanni karfilayamaz hale geldiler
ve devlet bütgesinden desteklenmeleri gerekti. Ayrica, Yejil Kart
harcamalari prim kar§ihgi degil, dogrudan devlet tarafindan
ödeniyordu. Böyle yamali sigorta sistemlerinde pargalanmi§ ka-
rar mekanizmalanmn etkinlik ve maliyet agisindan sorunlu ol-
dugunu söylemek gerek. Benzer dinamikler Türkiye'de de ge-
gerliydi: Saglik kurumlannm pargalanmij olmasi, doktorlann,
hastanelerin ve diger hizmet saglayan birimlerin koordine edi-
lememesi bir yandan hizmette ejitsizlik anlaminda bir farklilaj-
maya yol agiyor, bir yandan da, mesela bir hastanede siki§ikhk
varken digerinde bo§ kapasite olmasi nedeniyle, maliyetleri
yükseltiyordu. Yani, bütün kamu harcamalanni topladigimiz
zaman, sadece toplamin yetersiz olmasi degil, ayni zamanda et-
kin olarak harcanamamasi da durumu kötülejtiriyordu.
II.
III.
Alinan hizmete ili§kin bazi konulan bu baglamda gündeme ge-
tirmek gerekiyor. Sorulmasi gereken soru, Genel Saghk Sigor-
tasi'nin kar§ilayacagi hizmetlerin ne düzeyde kalacagi, ne ka-
dar yeterli olacagi. Kanun tasansindaki §ekli ile bu paketin di-
30
ger ülkelerdeki benzerlerine göre epey kapsamh oldugu görü-
lüyor. Yine de, örnegin Fransada oldugu gibi "tamamlayici" si-
gortalarin (muhtemelen özel sigorta kurumlari vasitasiyla)
devreye girecegini düjünebiliriz. TÜSlAD'in yaptirdigi bir ga-
lijma orta sinifa yönelik bu tamamlayici sigortanin, sigorta §ir-
ketleri tarafindan planlandigini gösteriyor; bu dogrultuda bir
kanun teklifi de hazirlanmi? durumda. Paketin mümkün oldu-
gu kadar geni§ tutulmasi elbette en gok istenilen §ey; bu yal-
nizca, insanlann kendilerini güvende hissetmeleri ve sadece
acil ihtiyaglari i?in degil, saglik konusunda endi§esiz yajaya-
bilmeleri agisindan da gok önemli. Örnegin, yoksul, hatta ?ok
da yoksul olmayan kesimlerin di§ tedavisi igin ne büyük zor-
luklara katlandiklari dü§ünülürse, ya§am kalitesini yükseltme-
nin anlami anla§ilabilir. Aynca, paket ne kadar geni§ tutulursa
tamamlayici özel sigortalara gereksinim de o kadar azalacak.
Bu nedenle de, orta sinif ortak hizmeti daha gok benimseyecek
ve savunacak. Nüfusun gogunlugu sigortayi benimsedigi tak-
dirde, hizmetin aksamamasi ve iyile§tirilmesi i?in bir baski
blogu olujacak. Orta sinifm kullanmayi tercih etmedigi hizmet
paketlerinin (saglikta, egitimde, kamu ta§imaciliginda, vs.) ka-
litesinin dü§tügünü de hatirlamakta fayda var.
Doktorlann veya hem§irelerin devletten maa§ mi yoksa bir
fondan ücret mi aldiklan, hastalar agisindan ikincil bir önem
ta§ir. Calijanlar, yani hizmet veren saglik personeli agisindan
ise, i§ güvencesi ve i§verenin devlet mi, özel veya özerk sektör
mü oldugu elbette önemlidir ve büyük fark yaratabilir. Hizme-
ti alan yurttajlar agisindan, önemli olan ahnan hizmetin kali-
tesi ve güvenilirligi olacaktir. Burada fark yaratacak unsur, hiz-
met verenlerin ne ölgüde denetim altinda tutulabildigidir. Sag-
ligin özel bir konumu vardir; higbir hasta aciz durumdayken
hizmet segimi veya fiyat pazarhgi yapmak istemeyecektir; o
anda en önemli §ey güven duygusudur. Özel veya özerk perso-
nel ve kurumlar tarafindan hastaya tüketici veya mü§teri ola-
rak davramlmasini engellemek en önemfi ilke olmalidir. Hiz-
met alanlar agisindan önemli olan hizmetin kalitesidir, bunu
saglamak da bir organizasyon ve denetim meselesidir. Bunun
31
hastanin harcama kapasitesine indirgenmemesi önemlidir. Bu
yüzden, devletin denetim kapasitesinin yeterli olup olmamasi
belirleyici bir unsur. Maliyet kaygdannin, verilen hizmetin ni-
teligini etkilememesini saglamak gerekiyor. Harcamalar devlet
memuru olmayan doktorlar tarafindan kararlajtirildigi zaman,
devletin dogru ve etkin gizgiler belirlemesi gerekiyor: Örne-
gin, 'standart bir vizite jöyle bir test gerektirir', '§öyle bir te§his
durumunda bu ilaci da önermek gerekir' gibi.
Denetimin diger yönde de etkili olmasi gerekiyor. Devletin
maliyetleri kisma zorunlulugu var; bu amaca yönelik olarak
da 'ancak §u durumda böyle bir test yapilabilir' veya '§u ilaci
kullanmaya gerek yoktur, onun yerine daha ucuz olan §unu
kullamn' gibi kurallar koymasi zorunlu. Görüldügü gibi dene-
tim yapanlarla doktorlari kar§i kar§iya getiren bir durum söz
konusu, günkü devletin denetim mekanizmalarinin saglik per-
sonelini siki bir cenderede tutmasi gerekiyor. Denetim kurul-
lannin, bir yandan ilag firketlerinden ve tarn cihazi satan tem-
silcilerden gelen baski ve hediyelere, bir yandan da doktorla-
nn mesleki özerklik argümanlanna kar§i koyabilecek uzman-
liga ve dirayete sahip olmalan gerekiyor. Bunun igin de, yük-
sek ücret aldigi igin yolsuzluga ragbet etmeyeceginden emin
oldugumuz, bilgisinden §üphe etmedigimiz uzmanlarin bu
kurullarda hizmet etmesi gerekiyor. Bu tür denetim ve düzen-
leme kurullari günümüz devletlerinin ve yeni yöneti§im para-
digmasimn en önemli unsurlari.
Bu denetimin bir uzantisi da saglik sigortasi kurumunun sa-
tin almasi gereken mal ve hizmetlere ili§kin. Sigortanin karji-
layacagi ilag ve tarn hizmetleri ve bunun yamnda, kapitalist
bir ortamda süregelen saglik hizmetlerinin etkilemeye ba§la-
yan metalajtirma dinamigi, maliyeti kontrol etmek isteyen ku-
rumla mal ve hizmet saticilarim kar§i kar§iya getiriyor. Bir
saglik sisteminin bajarisi, herkese mümkün oldugu kadar iyi
hizmet verirken maliyetleri kontrol altina almaktan gegiyorsa,
ilag ve teknoloji fiyatlanni yükselten patent haklari gibi konu-
lara egilmesi, bu konuda ayni zamanda küresel forumlarda
(özellikle de Dünya Ticaret Örgütü gergevesinde ilaglarda pa-
32
tent hakki konusunda yapilan tarti§malarda) etkinlik göster-
mesi gerektigi gok agik. Burada amag ucuz ve kaliteli mal ve
hizmet satin almak. IIa? §irketleri ve distribütörleri, tam cihaz-
lan saticilari ile gereken pazarliklann yapilmasi fiyat kontro-
lünde önemli bir faktör. Bu süregte sigorta kurumunun ülkede
tek alici olarak (monopsonist) daha iyi sonuglara ula§acagini
dü§ünebiliriz. Fakat, maliyetin belki daha büyük bir kismi, sa-
tin alinan saglik personeli hizmetlerinden kaynaklanacak. Me-
mur olmayan, sözle§meli olarak hizmet gören, belki i§letme
karlanndan da pay alan, piyasanin küreselle§mesi ile ücret
beklentisi yükselmi§ doktorlar ve hem§irelerden söz ediyoruz.
Yeni saglik sistemleri, sigorta yönetimi (devlet) ile saglik per-
sonelini de karsi kar§iya getiriyor. Bu mücadelenin de ne ka-
dar zor olacagi ve di§ardan bakanlan hangi tarafi savunmak
konusunda ne kadar zorlayacagi ortada.
IV.
Tum ülkelerde ortak bir kaygi var: Saglik sektöründe harca-
malar gelire nazaran gok daha hizli bir §ekilde yükseliyor. Bu
arti§m nasil karjilanmasi gerektigini söylemek gok zor. Bu ne-
denle de her ülkede saglik hizmetlerinin ve harcamalannin ye-
niden düzenlenmesi gündemde. AKP iktidannin tasarladigi
Saglik Reformu, Türkiye'deki duruma radikal bir dönü§üm ge-
tiriyor. Tasariya göre farkli kurumlar kalmayacak, tüm galijan-
lardan prim ahnacak, prim veremeyecek durumda olanlann
katkisi devlet tarahndan karfilanacak. Doktorlar ve hastaneler
ise özellejecek veya özerkle§ecek, verdikleri hizmet kar§ihgi
sigorta fonundan ödeme alacaklar. Ayrica saglik hizmeti ala-
cak herkes bir "aile hekimi"ne bagli olacak, bu basamaktan
sevk edilmeden uzman hekimlere ve hastanelere gidemeyecek.
Sigorta, ilag ve di§ tedavisinin önemli bir kismi dahil, her §eyi
kar§ilayacak.
GSS henüz yasala§mi§ degil, ama bugüne kadar iki önemli
geli§me oldu: Birincisi SSK ile devlet hastaneleri ayriminm
kalkmasiydi. Bütün SSK hastaneleri devlete baglandi. Dolayi-
33
siyla, SSK da bu sosyal güvenlik kurumlan iginde en büyügü
oldugu i?in gok kalabahk bir grubun bütün hastanelerden ya-
rarlanmasi mümkün kilindi. Ayrica yine bu baglamda özel
hastanelerin de SSK, Emekli Sandigi veya Bag-Kur mensupla-
nna hizmet vermesi saglandi. Böylece özel hastaneler de (ge-
nelde ek ödeme talep ederek) ES, SSK, Bag-Kur sigorta kuru-
mu mensuplanna aglmi§ oldu; yani GSS'nin öngördügü uygu-
lamaya yönelik, korporatist hiyerar§i anlayi§im kirmaya ve si-
gorta kurumlan arasinda e§itlik getirmeye dogru bir adim atil-
mi§ oldu. Ikinci önemli degi§iklik ilag konusunda yapildi; ge-
rek SSK mensuplannin gerekse de Ye§il Kartlilann ilag alabil-
meleri gok daha kolayla§ti. Eskiden SSK hastanelerinde ecza-
nelerde sira bekleyen insanlar §imdi herhangi bir eczaneye gi-
dip, devletin ücret konusunda eczanelerle yaptigi sözle§me sa-
yesinde, kolayhkla ihtiyaglanni kar§ilayabiliyorlar. Ye§il Kartli-
lann da ila? alabilmesi kolayla§ti. Bu iki gelijmenin AKP'nin
segimlerdeki ba§ansina katkida bulundugunu söylemek yanh§
olmaz. Yani GSS'nin az bir kismini gergekle§tirmi§ olmasi da-
hi, iktidardaki partinin sosyal politika boyutunda rakipsiz ol-
dugunu kanitladi. Oysa, sosyal politika konusunun kendisini
solda veya merkez solda gören siyasi olujumlar tarafindan da-
ha ?ok gündemde tutulmasi beklenirdi.
Sol cenahin GSS projesini soldan elejtirmesi gerekiyor. Sag-
lik personeli ve Tabipler Birligi, saglik reformunu $imdiye ka-
dar, daha ?ok getirdigi piyasa mekanizmasi ve degi§tirecegi is-
tihdam ilijkileri baglaminda ele§tirdi. Saglik hizmeti verenlerin
daha gok kurumlann i§leyi§i ve i§ güvencesi konulanna egil-
meleri §a§irtici degil. Oysa saglik hizmeti almak isteyen vatan-
da§ agisindan daha önemli olan, kar§isindaki personelin maa$li
veya sözle§meli olmasindan gok, hizmete nasil ula§acagi ve
hakki olan hizmetin kapsam ve kalitesi. Türkiye'deki tartijma-
da sokaktaki adamm, yani saglik hizmeti alacak veya alamaya-
cak siradan vatandajin sesi pek duyulmadi. Bu kitapta sundu-
gumuz ?ali§malar bu sesin olu§masina yönelik tarti§malari
gündeme getirmek amaciyla yapildi. Kammizca soldan gelecek
seslerin agirlik noktasi, saglik reformunun sagligi, ne dereceye
34
kadar bir 'yurtta§hk hakki' olarak kurumsalla§tirdigi sorusuna
yönelik olmall. Prim sisteminin kapsam konusunda sorun ya-
ratacagim, prim vermeyen veya veremeyenlerin suglu durumda
kalip hizmet alamama konumuna dü§ebileceklerini §imdiden
görmek mümkün. Bu olasihklar kar§ismda savunmamiz gere-
ken, her ko§ulda her yurtta§in saghk konusunda e§it haklara
sahip olmasi ve hizmetlerinin, kimseyi di§anda birakmayip
tüm nüfusu kapsamasidir. Elbette sol platformun kaygilari,
tüm yurttajlarm adil olarak faydalanacagi saghk paketinin ige-
riginin genijlemesi; devletin elindeki vergi gelirini sava§ gereg-
lerine degil, saghk hizmetlerine harcamasi; harcanan bütgenin
ilag tekellerine degil, daha gok yarar getirecek ve yajam kalite-
sini yükseltecek kalemlere yönlendirilmesi; saghk harcamala-
nnda halk sagligina ve koruyucu hizmetlere daha gok kaynak
aynlmasidir. Ancak, saghk hizmetlerinin, bir vatandajlik hakki
olarak herkese e§it bir §ekilde sunulmasi ilkesinin kabul ettiril-
mesi, gündemin ilk maddesi olmalidir. Bu amaca yönelik ola-
rak, en ba§ta önerilecek degi§iklik, TUrkiye'nin ko§ullarina uy-
mayan prim sisteminden vazgegilmesi ve dünyada gözlemle-
nen egilime de uygun olarak saghk hizmetlerinin genel bütge-
den, yani vergi gelirlerinden kar§ilanmasidir.
35
Saglikta Reform Saigini
TUBA ACARTAN*
37
li§mi§ ve geli§mekte olan ülkelerin saglik uzmanlari ve politi-
ka yapicilari arasxnda hizla yayilmaya ba§ladi. Ana hatlanyla
tek bir "saglik reformu programi" olarak görebilecegimiz bu
politikalar, sadece harcamalan azaltip verimliligi artirmaya ga-
h§makla kalmami§, devletin saglik sistemlerinde üsdendigi
görev ve sorumluluklari ciddi anlamda yeniden tanimlami§tir.
Böylece, her refah sisteminde degi§ik jekillerde kurulmu§ olan
devlet-aile-piyasa arasindaki i§bölümünde önemli bir dönü-
§üm gergekle§mi§tir.
Bu yazi, sözü edilen krizle ba§a gikmak amaciyla gelijtirilen
(ortak boyudan olan) reform paketlerinin nasil ve neden bu
§ekilde ortaya giktigini incelemeyi amagliyor. Buradaki temel
soru §u: 'Nasil oluyor da farkli ekonomik geli§mi§lik seviye-
sinde olan ve farkli saglik sistemlerine sahip ülkeler benzer re-
form pakederiyle ortaya gikiyorlar?' Ancak bu soruya cevap
vermek igin öncelikle reform yapma ihtiyacini doguran unsur-
lan ele almamiz gerekiyor. Bu unsurlar, ülkeler arasinda ge§it-
lilik göstermekle birlikte, genel olarak üg ana ba§hkta Ozetle-
nebilir: makroekonomik unsurlar, ideolojik dönü§ümler ve
saglik sistemine özgü faktörler.
lkinci olarak bu unsurlann yarattigi iddia edilen saglik kri-
zinin sonuglanni tarti§maya gah§acagiz: Acaba bazi uzmanla-
nn iddia ettigi gibi bu reformlar tüm saglik sistemlerinin bir-
birine giderek daha gok benzemelerine mi yol agiyor, yoksa
benzerlik sadece Onerilen politikalar düzeyinde mi kaliyor?
Diger bir deyi§le, farkhhklarin giderek azaldigi bir ortamda
saglik hizmetlerinin düzenlenmesinde tek bir modelin ortaya
giktigim söyleyebilir miyiz? Bu noktada Onerilen reform prog-
rami ve hizla yayilan küresel reform söylemi ile fiilen uygula-
nan politikalar arasindaki aynma dikkat etmek gerekiyor. Sag-
lik reformlari küresel bir salgm gibi tüm dünyayi kasip kavur-
makla birlikte, özellikle geli§mi§ refah devletleriyle geli§mekte
olan ülkelerin saglik sistemleri arasindaki farkhhklan henüz
yok etmi§ degil. Her ne kadar devletin rolünün yeniden ta-
mmlanmasi ve saglik sistemlerindeki temel aktörler arasindaki
ilijkilerin dönü§ümü agisindan benzerlikler görülse de, geli§-
38
mekte olan ülkeler bir yandan zamanin gereklerine uygun sag-
lik sistemleri geli§tirmeye gali§irken, diger yandan da geli§mi§
endüstriyel ülkelerin gok gerilerde biraktigi sorunlarla ba§ et-
mek zorundalar. Bu farkliliklara ragmen benzer reform paket-
lerinin uygulanmaya gali§ilmasi, bu pakette yer alan politika-
lan geli§tiren ve dünyamn birgok yerinde bunlarin hayata ge-
girilmesini destekleyen unsurlara dikkatimizi gekmesi agisin-
dan büyük önem ta§iyor.
Makroekonomik unsurlar
Ideolojik unsurlar
42
lurken, diger yandan mü§terinin segme hakkmin 'hizmet üre-
ticilerini (yani hekimleri) kesinlikle en iyi §ekilde disipline
edecek unsur' oldugu ileri sürüldü (Stone 1997:543).
Saglik alanmdaki temel kurumlann ve aktörlerin rollerini bu
§ekilde yeniden tanimlayan piyasa ideolojisinin etkileri gok geg-
meden görülmeye ba§landi. Bu ideolojiyi benimseyen saghk po-
litikasi uzmanlari ve politika yapicxlar, hekimlerin saglik hiz-
metlerinin düzenlenmesi ve kaynaklann kullaniminda önemli
bir yere sahip oldugu eski sistem yerine rekabeti artinci, mü§te-
rinin kendi segimini yapmasini te§vik eden ve devleti mümkün
oldugunca saglik alanmdan geri gekerek sorumluluklannin
önemli bir bölümünü aileye ve piyasaya birakmasini öngören
bir sistemi tercih eder oldular. Diger bir degijle, saglik ve diger
refah hizmetlerinin aslinda piyasa tarafindan gok daha iyi ve ve-
rimli bir jekilde saglanacagi anlayi§i sosyal politika gevrelerinde
daha fazla kabul görür hale geldi (Kuhnle and Alestalo 2000).
Fakat bu ideoloji, nasil ve hangi aktörler araciliyla yayildi? Di-
ger bir deyi§le saglik sistemlerindeki bu paradigma degi§iminde
hangi kurumlar ve ki§iler önemli roller üstlendiler?
Bu gok önemli sorulara birkag paragrafta cevap vermek im-
känsiz. Fakat piyasa ideolojisinin nasil yayildigi ve reform sü-
reglerini hangi aktörler araciliyla etkiledigi üzerine, gittikge
zenginle§en literatürden bahsetmeden de gegemeyiz. Uluslara-
rasi ögrenme süreglerini agiklamaya gali§an bu literatürün en
önemli katkisi, §u ana dek reform gah§malannda ele alinan
Dünya Bankasi, Dünya Saglik Örgütü, OECD gibi uluslararasi
örgütlerin yam sira, olu§makta olan 'küresel politika segkinle-
ri'ne dikkati gekmesidir. Bu gergevede yakin zamanda yayinla-
nan birgok ara§tirma, saghkla ilgili bilgilerin toplanmasi, de-
gerlendirilmesi ve yayilmasi konulannda bu uluslararasi ör-
gütlerin oynadigi önemli rolün altini gizerken, aym zamanda
Haas'm deyimiyle 'bilgi cemaatleri' (epistemic communities) nin
olu§turulmasindaki katkilarindan bahsetmi§lerdir.
Kendi alanlanndaki politikalar hakkinda geni§ bilgi ve biri-
kimleriyle bilinen uzmanlann bir araya gelerek olufturduklan
bu yapilar, 1990'lann ba§indan itibaren saglik alanindaki re-
43
form tarti§malanna damgasini vurdu. Özellikle saghk finans-
mani alamnda küresel segkin bir grubun ortaya giktigini göz-
lemliyoruz. Bu grup hem genel olarak kullamlan kavramlar
hem de finansal kaynaklar üzerindeki kontrolleri sayesinde,
tarti§malarin genel gergevesini belirlemij, bu sayede birgok ki-
§i ve kurum tarafindan hizla benimsenen bir reform dilinin
olujmasinda etkili olmu$lardir (Lee ve Goodman 2002:103).
Dünya Bankasi gibi uluslararasi örgütler de bu tür gruplan et-
raflannda toplayip onlara §ekil verebildikleri ve kendi analiz-
leri ile politika önerilerini bilimsel gali$malara dayandirabil-
dikleri ölgüde gejitli reform girijimlerini etkileyebilmi§lerdir.
Yakin zamanda sosyal alandaki gah§malara ve uzmanlar arasi
diyalogu gelijtirmeye önem vermeye bajlayan ve daha fazla
kaynak ayiran Avrupa Birligi de bu ulusüstü politika yapimi tar-
tijmalanna dahil oldu. Özellikle AB Komisyonun girijimleriyle
uzmanlar ve hükümetler arasinda AB seviyesinde iletijim ola-
naklan artinlarak bilgi ve birikimlerin paylajilmasi saglanmi§ ve
bu §ekilde bilgi cemaatleri te§vik edilerek, sosyal politika ala-
mnda da entegrasyonun gergekle§ebilmesi igin önemli adimlar
atilmijtir (Lamping ve Steifen 2004). Aym zamanda üye ülkeleri
birbirlerinin geli§tirdigi politikalardan haberdar edip, uzun va-
dede ortak bir zeminde bulu§turmayi amaglayan AB'nin yeni es-
nek politika yapimi süreci, yani Agik Koordinasyon Metodu
(Open Method of Coordination), yava§ yava§ sosyal politikamn
degijik alanlanna yayilmaya ba§lami§tir ve bu yeni yöntemin de
politika ögrenme süreglerine katkisi olmu§tur.
Bu §ekilde, degi§ik seviyelerde koordine edilen ve payla§ilan
ulusal reform tecrübelerinin i§iginda, gittikge daha fazla bü-
tünle§en 'politika camialan' (policy communities') belli politika-
lari savunur hale gelmi§lerdir. Reform yapmaya niyetlenen ve
bu topluluklarla yakm ili§ki iginde olan yerel uzmanlann ve
politika yapxcilannin bu fikirlerden etkilenmeleri gayet dogal-
dir ve belki de hizla yayilan tek tip reform programimn ardin-
da yatan temel etmenlerden bin de budur. Ancak, bu gergeve-
de gözden kaginlmamasi gereken bir mesele de geli§mekte
olan ülkelerin bu camialara nasil eklemlendikleridir: Acaba
44
geli§mekte olan ülkelerden gelen uzmanlar ulusüstü politika
ögrenme süreglerinde geli§mi§ ülkelerden gelen ya da ulusla-
rarasi örgütler bünyesinde galijan uzmanlar kadar belirleyici
olabiliyorlar mi, yoksa sadece onlar tarafindan geli§tirilen po-
litikalari kendi ülkelerine uyarlamakla mi yetiniyorlar? Bu so-
runun cevabi gok daha detayli ?ah§malan gerektiriyor.
47
ren reform tartijmalanna baktigimizda, bu politikalardan en
az birkag tanesinin önerilmi§ oldugunu gözlemliyoruz. Mesela
birgok geli§mekte olan ulke hükümeti ulusal saglik sistemi
modeli yerine, sosyal sigorta sistemini benimsediklerini agik-
lami§ ve bu sistemi kurabilmek igin gerekli adimlan atmaya
ba§lami§tir. Bu segimlerine temel gerekge olarak ek kaynak
saglamaktaki sikintilan göstermi§, bu §artlar altinda saglik
hizmetleri igin toplanan ek primlerin, sistemin finansmamm
kar§ilayacagini iddia etmi§lerdir.
Yine birgok ülkede finansman ile sunum birbirinden aynla-
rak, genellikle kamu sektöründe faaliyet gösteren finansman
kurumunun (ya da kurumlannin) hem kamu hem de özel sek-
törde yer alan hizmet sunuculanndan (bireysel ya da grup ola-
rak gah§an doktorlar, hastaneler, dispanserler, tani merkezleri,
vs.) hizmet satm almasi yoluna gidilmesi önerilmijtir. 11k ör-
neklerinden biri lngilterede görülen ve devlet hastanelerinin
birbirleriyle rekabet ettigi bir ig pazar kurulmasiyla sonuglanan
bu politika, birgok gelijmekte olan ülkenin reform programin-
da yer almi§tir. Birgok gah§ma bu politikamn bu derece popü-
ler olmasini, ülkelerin birbirinden ögrenme süreci olarak agik-
larken (mesela Marree ve Groenewegen ( 1 9 9 7 ) Eski Sovyet
Cumhuriyetlerinin bu yöndeki tercihini Dogu Avrupa ülkeleri-
nin reform sürecini yakindan takip etmeleriyle izah ederler),
diger bazi yazarlar Dünya Bankasi'nin bu konudaki yadsinamaz
etkisine dikkat gekmijlerdir (Ensor ve Thompson 1998). Fi-
nansman alanindan ömek olarak verebilecegimiz bir diger yay-
gm uygulama, yine hükümetlerin ek kaynak yaratmak ve hiz-
metlerin gereksiz kullanimini önleyebilmek amaciyla benimse-
dikleri katki payi alma politikasidir. Türkiyede oldugu gibi bir-
gok Avrupa, Afrika ve Latin Amerika ülkesinde, katki paylan
degi§ik seviyelerde uygulanmak istenmij ve reform programla-
nnin tarti§mali unsurlarindan birini olu§turmu§tur.
Diger bir yaklajim ise, saglik sistemlerine olan talebi kontrol
altma almaya yönelik halk sagligi ve birinci basamak hizmetle-
rinin yeniden tanimlanarak hastahgi önleyici mekanizmalarin
yayginlajtmlmasi ve bu §ekilde gok daha pahali olan ikinci ve
48
ügüncü basamak hizmetlerine olan talebin azaltilmasini amag-
lar. Bunun en gok rastlanan örnegi, sevk mekanizmalannin
kuwetlendirilmesi ve birinci basamak hizmetlerinin yeniden
düzenlenmesidir (mesela Türkiye'deki ade hekimligi ya da Do-
gu Avrupa ülkelerinde önerden pradsyen hekimlik modelleri).
Son grup politika hizmet sunumunun gözden gegirilmesiyle
ilgdidir. Bunlar genellikle h i z r e t sunuculanyla finansman ku-
rumu arasindaki ili§kilerin sözle§me usulüne göre yeniden dü-
zenlenmesi ve (özellikle performansa dayali) yeni ödeme metot-
lan benimsenmesi gibi politikalardir. Fakat daha da önemli bir
gelijme, bu gergevede hizmet sunucularinin, yani doktorlann,
ilag yazimi, tetkik talebi, sevk etme karan gibi klinik özerklikle-
rinin temelini olu§turan yetkilerinin daha yakmdan takip edil-
mesi ve hatta gerektiginde kisitlanmasidir. Performans kriterle-
ri, kullanim denetimleri (utilization reviews), finansman kuru-
mu tarafmdan kar§danacak dag listeleri ve kaliteyi garantileyen
politikalar (mesela standart tedavi Protokollen de bazi tibbi mü-
dahaleler igin önceden onay alinmasi §arti gibi), doktorlann git-
tikge masraflan artiran ve kaynaklan ziyan eden aktörler olarak
algdandigi yeni bir dönemin habercisidirler.
Tum bu politikalann uygulanmasi, kamunun saghk siste-
minde oynadigi rolün yeniden tanimlanmasini ifade eder. Bu
süreg baglammda devletin finansman ve düzenleme alanlarm-
daki görev ve sorumluluklari gözetilirken ve hatta artarken,
hizmet sunumundaki rolü ciddi anlamda daraltdir. Finansman
ile hizmetin birbirinden aynlmasi; hastanelerin özerk bir yapi-
ya kavujturulmasi ve üst yönetimlerinin profesyonel idarecile-
re devredilmesi; Saghk Bakanhgi'nm görevlerinin yeniden ta-
nimlanmasi; bazi sorumluluklarin yerel yönetimlere aktard-
rciasi gibi birgok politika bu gergevede degerlendirilebilir. Di-
ger bir deyi§le, reformlar gergevesinde devlet, hizmet sunu-
mundan geri gekilir ve yerini özel sektöre ya da sözlejmeli he-
kimlere birakir ve bu alandaki sorumluluklanni daha gok dü-
zenleme ve denetleme yapmakla simrlandinr.
Bu geli§meleri refah sistemleri agisindan nasil yorumlayacagi-
m iz konusunda, uzmanlar arasinda henüz bir uzla§maya vanl-
49
mi§ degil. Birgok saglik sistemi uzmam bu geli§meleri endi§eyle
kar§ilayip, özellikle geli§mi§ ülkelerdeki refah devletlerinin kü-
güldüklerini iddia ederken, bir grup uzman özel sektör de ka-
mu sektörü arasindaki sinirlann bu jekilde yeniden tanimlandi-
gi bir sistemin aslinda kügülme anlamina gelmedigini, tam ter-
sine özellikle düzenleme (regulation) alamnda devletin rolünün
geni§ledigini savunuyor (Grimmeisen ve Rothgang 2004). An-
cak, degijimin yönü hakkinda tartijmalar sürerken benzer re-
form politikalanmn önerilmesi ve devletin rolünün bu §ekilde
yeniden tammlanmasi, tüm saglik sistemlerinin tek bir modele
dogru dönüjtügü anlamina mi geliyor? Diger bir deyi§le, saglik
sistemlerindeki reform salgmi benzer sistemler ortaya gikmasi-
na mi yol agiyor yoksa farkliliklan ortadan kaldirmak imkänsiz
mi? Son bölümde bu sorulan ele almaya ?ali§acagiz.
hangi aktörler tarafindan nasil belirlendigidir. Biraz deginme- Collins C, D J Hunter ve A. Green. 1999. 'Health sector reform and the interpreta-
tion of
ye gali§tigimiz ulusüstü ögrenme süregleri, bilgi cemaatlerinin
policy context', Health Policy, vol. 4 7 : 6 9 - 8 3 .
bu alandaki etkileri ve degi§ik ülkelerin bunlara eklemlenme Defever, M. 1995. 'Health Care Reforms: the unfinished agenda'. Health Policy,
mekanizmalan detayh olarak ara§tirilmalidir. Vol. 34:1-7.
Tüm bu süreglerin sonunda degi§ik saglik sistemlerinin bir- Ensor, T ve R.Thompson. 1998. "Health insurance as a catalyst to change in for-
mer Communist countries?" Health Policy, 4 3 : 2 0 3 - 1 2 8 .
birine benzemesi ise bamba§ka bir meseledir. Ancak ortak so-
Esping-Andersen, G. 1999. Social Foundations of Postindustrial Economies. Oxford
runlara getirilen ortak gözümlerin benzer jekilde uygulandigi- ve New York: Oxford University Press.
m varsayarsak, saglik sistemlerinin tek bir modele dogru evril- Freeman, R. ve M. Moran. 2 0 0 0 . 'Reforming Health Care in Europe', M. Ferrera ve
digi sonucuna varabiliriz. Oysa birgok saglik uzmammn ifade M. Rhodes (eds.) Recasting the European Welfare States. London and Portland,
OR: Frank Cass.
ettigi gibi saglik sistemleri arasinda ciddi farkliliklar söz konu-
Gonzales-Block, M. A. 1997. "Comparative Research and Analysis Methods for
su ve özellikle geli§mekte olan ülkelerin olgun refah rejimleri- Shared Learning from Health Sector Reforms", Health Policy, 4 2 : 1 8 7 - 2 0 9 .
ne sahip geli§mi§ ülkelerle ayni kaderi payla§acaklarini iddia Green, A. 2 0 0 0 . 'Reforming the Health Sector in Thailand: The Role of Policy Ac-
etmek oldukga zor. Aynca, birgok reform giri§iminde gözlem- tors on the Policy Stage', International Journal of Health Planning and Manage-
ment, 15:39-59.
lendigi gibi önerilen politikalar uygulama a§amasinda yeniden
Ham, C. 1997. 'Series Editor's Introduction', C. Ham (ed.) Health Care Reform: Le-
yorumlanmis (hatta bazilan gelen tepkiler sonucunda uygula- arningfrom International Experience. Buckingham and Philadelphia: Open Uni-
namami§) ve sonug olarak reform programlan gok ciddi degi- versity Press.
§ikliklere ugrami§tir (Ham ve Brommels 1994; Ranade 1998). Ham, C. ve M. Brommels. 1994. 'Health care reform in the Netherlands, Sweden
and the United Kingdom', Health Affairs, 13 (4):
Fakat sadece fikir egzersizi olarak tüm ülkelerin tek bir prog-
Islam,A. ve Z Tahir. 2 0 0 2 . 'Health sector reform in South Asia: new challenges
ram uygulayip, tek bir modelde birle§tiklerini dü§ünecek olur- and constraints' Health Policy 6 0 : 1 5 1 - 1 6 9
sak, bunun hangi seviyede gergekle§ecek oldugu gok önemli Jost, T. 2004. 'Methodological Introduction', in T. Jost (ed.) Health Care Coverage
Determinations: An International Comparative Study. Buckingham: Open Uni-
bir soru: Acaba geli§mekte olan ülkeler refah devletlerinin tari-
versity Press.
hi tecriibelerini takip ederek kendi refah devletlerini mi kura-
Keaney, M. 2001. 'Proletarizing the Professionals: The Populist Assoult on Discre-
caklar, yoksa bir yandan olgun refah devletleri 'dibe-dogru-ya- tionary Autonomy', John B. Davis (ed.) Social Economics of Health Care, Lond-
n§' gergevesinde kügülecekler, diger yandan da geli§mekte olan ra ve New York: Routledge.
Kuhlmann, E. 2 0 0 6 . Modernising health care: Reinventing professions, the state and
ülkeler reformlar gergekle§tirecekler ve böylece tüm sistemler
the public. Polity Press
piyasanin daha etkin, devletin denetleyici oldugu farkli bir re- Kuhnle, S. ve M. Alestalo. 2 0 0 0 . 'Introduction: growth, adjustment and survival of
fah sistemi modelinde mi bulujacaklar? Umariz refah devleti European welfare states' S. Kuhnle (ed.) Survival of the European Welfare State.
ve saglik sistemi galijmalari bu soruya cevap bulabilirler. Bütün Londra ve New York: Routledge.
Lamping, W. ve M. Steffen. 2 0 0 4 . 'European Union and Health Policy, (paper to
bunlara eklenmesi gereken diger bir perspektif de §u: Sözünü
be presented at the second annual ESPAnet conference, Oxford, 9 t h - l l
ettigimiz reform giri§imleri ve bunlara ili§kin tarti§malar dün- Lee, K. ve H. Goodman. 2 0 0 2 . 'Global policy networks: the propagation of health
yada belli bir konjonktürde, liberal kapitalizmin tek sistem ol- care financing reform since the 1980s', K. Lee, K. Buse and S. Fustukian (eds.)
Health Policy in a Globalizing World. Cambridge ve New York: Cambridge Uni-
dugu farz edilen bir dönemde gergekle§ti. Daha §imdiden dün-
versity Press.
yamn ge§itli ülkelerinde farkli dengelerin olujtugunu, farkli Marmor, T.R. 1998. 'The procompetitive movement in American medical polities',
gözümler ara§tirildigini gözlemek mümkün. Bu gözümlerin W. Ranade (ed.) Marhets and Health Care: A Comparative Analysis. Londra New
egemen söylemi ne derece dönüjtürecegini zaman gösterecek. York: Longman.
k
Marree, J ve RP Groenewegen ( 1 9 9 7 ) Back to Bismarck: Eastern European Health
Care Systems in Transition. Aldershot: Avebury.
Türkiye'de Saglik Sisteminin Dönüfümü:
Martin, R 1995. 'Changed organization in New Zealand' R. Williams (ed.) Interna-
tional Developments in Health Care: a review of health care systems in the 1990s. Bir Devlet Etnografisi1
Londra: Royal College of Physicians of London.
Moran, M. 1998. 'Explaining the rise of markets in health care' , W. Ranade (ed.)
NAZAN ÜSTÜNDAC - £ A C R I YOLTAR*
Markets and Health Care: A Comparative Analysis. Londra ve New York: Long-
man.
Pollock, A. M. ve C. Leys, D. Price, D. Rowland and S. Gnani. 2 0 0 4 . NHS pic: The
Privatization of Our Health Care, Verso: Londra ve New York.
Price D, Pollock AM ve Shaoul J . How the World Trade Organization is shaping
domestic policies in healthcare, The Lancet, 354, Nov. 27, 1999, 1889-1892.
Ranade, W. 1998. 'Introduction', W. Ranade (ed.) Markets and Health Care: A
Comparative Analysis. Londra ve New York: Longman.
Saltman, R. B. ve J . Figueras. 1997. European Health Care Reform: Analysis of Cur-
rent Strategies, WHO Regional Office for Europe: Kopenhag.
Scharpf, E W ve V A. Schmidt. 2 0 0 0 . 'Introduction' E W. Scharpf ve V A. Schmidt
(eds.) Welfare and Work in the Open Economy: From Vulnerability to Competitive-
ness, Vol 1. Oxford ve New York: Oxford University Press.
Sen, K. 2001. 'Health Reforms and Developing Countries-A Critique', I. Quadeer, Dünyada gergekle§tirdmi§ olan saglik reformlarinin sosyal bi-
K. Sen ve K.N. Nayar (eds.) Public Health and the Poverty of Reforms: The South
Asian Predicament. New Delhi, Thousand Oaks, Londra: Sage Publications, pp
limcder tarafindan ele alini§ina baktigimizda, bu reformlarin
137-153 genellikle kendi belirledikleri ve hedefledikleri terimler ve öl-
Stone, D. 1997. 'The Doctor as Businesman: The Changing Politics of a Cultural gütler iginde degerlendirddigini görmekteyiz. Son yirnri yildir
Icon'. Journal of Health Politics, Policy and Law, Vol. 22, No.' 2 : 5 3 3 - 5 5 6 .
dünyayi kasip kavuran saghkta dönü§üm siyasederine baktigi-
Streeck, W ve K. Thelen. 2 0 0 5 . 'Introduction: Institutional Change in Advanced
Political Economies', W Streeck ve K. Thelen (eds.) Beyond Continuity: Institu-
mizda, bu siyasetlerin koyduklari hedefleri ü? ana ba§lik altin-
tional Change in Advanced Political Economies. Oxford ve New York: Oxford da toplayabdiriz: verimldik2 (efficiency), eri§debdirlik (access)
University Press.
ve nitelik (quality) (Roberts, M.J.vd., 2004). Konu saglik re-
Twaddle, A. C. 1996. "Health System Reforms: Toward a Framework for Internati-
onal Comparisons", Social Science and Medicine, 4 3 , 5:637-650.
( * ) Bogazigi Üniversitesi.
Van Kersbergen, Kees. 2 0 0 0 . "The declining resistance of the welfare states to
change?" Stein Kuhnle (ed.) Survival of the European Welfare State, London, 1 Bu makaleye konu olan arajtirmalar sirasindaki yardimlari i?in; Adiyaman
New York: Routledge. Saglik 11 Müdürlügü, Adiyaman Devlet Hastanesi, Adiyaman 80. Yil Hastanesi
ve Adiyaman 1 No'lu Saglik Ocagi personellerine; Diyarbaktr Büyükjehir Be-
White, J . 1995. Competing Solutions: American Health Care Proposals and Internati-
lediye Bajkam Osman Baydemir'e, Diyarbakir Büyükjehir Belediyesi, Diyarba-
onal Experience. Washington D.C.: Brookings Institution.
kir Saglik il Müdürlügü ve Diyarbakir ilindeki saglik ocaklannin personelleri-
ne ve muhtarlara; Dogubayazit TUHAYD-DER gahsanlarina, Dogubayazit Be-
lediyesi personeline ve Dogubayazit ilfesi muhtarlarina; Kars 11 Saglik Müdür-
lügü personeline; Van Valiligi'ne, Bostanigi Beldesi Belediye Bajkam Gülcihan
Simsek'e ve Van ilindeki saglik ocaklari personeline tejekkürlerimizi sunanz.
Aynca bu arajtirmalan gergeklestirmemizde emekleri gegen Hanifi Kayij, De-
niz Boyraz ve Hasan Jen'e; yardimlanm bizden esirgemeyen Hasan Cokgüler,
Mehmet Yajar ve Abdullah Göksu'ya; ve evlerinin kapilanni agarak bizleri
sohbetlerine ortak eden tüm dostlara tejekkür ederiz
2 Verimlilik derken kastedilen en basit anlamda, amaglanan hizmetin en ucuz
maliyetle verilmesidir.
54 55
formu oldugunda sosyal bdimcder arasindaki anlajmazliklar,
ya bu kriterlerin farkh bigimlerde yorumlanmasindan, ya bun-
lar arasmda kurulan farkh önem hiyerar§ilerinden ya da he-
deflere ula§irken izlenmesi gereken yollarla dgdi ideolojik ga-
tijmalardan dogmaktadir. Ancak kammizca, bu §ekilde gelijti-
rilen bir tartifma gok önemli noktalan agiga gikarmasina rag-
men, bir yandan da tartijma düzlemini daraltarak radikal ele§-
tirilerin önünü kapatmaktadir.
Bu yazidaki amacimiz, yedi ilde gergekle§tirdigimiz saha ga-
h§masina dayanarak kimi ayaklan gergekle§tirilmi§, kimi ayak-
lan ise henüz hazirlik a§amasinda olan saglik reformunu, bir
yandan yukanda bahsettigimiz geleneksel ölgütler gergevesinde
degerlendirirken, bir yandan da radikal ele§tiriye agmaktir. Yani
bu yazi, hem saglik reformunun kendi kurdugu evren igerisinde
degerlendirilmesinin, hem de bu evren dijmda kalan ve di§anda
kaldigi igin de görmekte, seslendirmekte zorlandigimiz taleple-
rin kurgulanabilmesinin önünü agmayi hedeflemektedir.
Sosyal politika alani ve egitim hizmederiyle birlikte en ba§ta
gelen saglik alani, sadece toplumun uzla$ma yoluyla belirledigi
yajam standardannin yayginla§masini ve böylece, piyasa eko-
nomisinin yarattigi e§itsizlikleri gidererek firsat e§itligi saglama-
yi amaglamakla kalmaz; ayni zamanda vatandajlik, devlet, hak,
adalet, cemaat gibi kavramlann gündelik hayatta anlamlandinl-
digi, iginin pratikler ve deneyimlerle dolduruldugu bir baglam
sunar. Devletin ejidikgi mi, yolsuz mu, ayrimci mi, hami mi ol-
dugunu, saglik veya egitim alanindan faydalanmak üzere izle-
memiz gereken yoldan ögreniriz. Gene örnegin, saglik alanmda
hangi kategoriyle degerlendirildigimiz -yoksul mu, borglu mu,
dili dönmez derdini anlatamaz mi, kuyrukta bekleyen mi,
"özelden" yararlanan m i - bize nasil bir vatanda§ oldugumuzu;
bizlere kimin benzeyip, kimin benzemedigini ögretir. Genel
olarak sosyal politikalar, özelde de saglik, öznellikler yaratan
bir alandir ve bize hangi konumlardan, nasil ve hangi dille ko-
nu§up, talep üretecegimizi, jikäyet edecegimizi ögretir.3
3 Genelde sosyal politika alanini, özelde ise saglik alanini bu jekilde kavramsallas-
tiran örnekler igin, bkz. Gupta 1995, Masquieler 2001, Shore ve Wright 1997.
56
Türkiye'de uygulanan saglik politikalari, gegmi§ten bugüne
vatanda§hk bigimleri arasinda ciddi hiyerar§iler yaratan bir
alandir. Türkiye'de saghgin da iginde oldugu sosyal politika-
lar alam geli§meci (developmentalist) ideolojilerden beslen-
mi§ ve ekonomik büyüme ve kalkmma ile erkek ijsizliginin
azalacagini varsaymi§, bu yüzden de her §eyden önce galijma-
ya bagli bir sosyal güvenlik anlayi§i geli§tirmi§tir. Ancak asd
ilging olan, devlet-merkezci kalkinma ideolojileriyle bigimle-
nen saglik politikalarinin, arzulanan ve toplumda, ekonomi-
de, sosyal hayatta ba§at olmasi beklenen aktörü yasalannda
tanimlamasi ve bunlar aracihgiyla da gündelik ya§ami belirle-
mesidir. Eski saglik sisteminin Emekli Sandikhlar, SSK'hlar,
Bag-Kur'lular, Ye§il Karthlar ve higbir sosyal güvencesi olma-
yanlar arasinda, erijebilirlik ve hizmet kalitesi agilarindan
kurdugu hiyerar§iler, Türkiye Cumhuriyetinin en fazla yati-
nm yaptigi vatandajin öncelikle memurlar, sonra kalifiye i§?i-
ler oldugunu göstermektedir. Ömür boyu Emekli Sandigi ve
SSK güvencesinin saglanacagi ödüllendirilmi§ vatanda§lar;
yeri yurdu belli, beklentisi sabit, harcamasi mazbut, gocukla-
nni devletin hizmetine hazirlayan aile babalandir. Gelirleri
belirsiz, yararlandiklan hizmetler degi§ken Bag-Kurlular ihti-
yaglannin bir kismini özel sektörde kar§ilamalan beklenen
üvey evlatlar iken; Ye§il Karthlar siginti; sigortasizlar da farkh
bigimlerde "sorunlu" vatanda§lardir. A§agidaki ahntilar, dev-
letin farkh sosyal güvenlik kurumlari vasitasiyla kurdugu bu
hiyerarjilerin, özellikle hiyerar§inin üst kademelerinde bulu-
nan vatanda§lar tarafindan ne §ekillerde sahiplenildigini ser-
giler niteliktedir.
57
G ö r ü j ü l e n k i j i 1: (Sosyal güvenlik primlerini k a s t e d e r e k )
Ama herkes varliktan ödemiyo ki. Bi de, biz memurlar olarak
ödemijsek, benim ödedigimden o kesimin gok yararlanmasi-
na da taraftar degilim yani. Onlar da yararlanamasinlar.
Metot
58
olmayan saghk hizmetleri kullanicisi kadin ve erkeklerle de
ayri ayri odak grup görü§meleri ger<;ekle§tirilmiftir. Saghk
personeli ve saghk kurumlannda gahjan memurlarla yaptigi-
miz görü§melerde hem varolan politikalarin yeterliligi ve uy-
gulani§i degerlendirilmij, hem de olasi politika önerileri tarti-
§ilmi§tir. Saghk hizmetleri kullanicilan ile yapilan görülmeler-
de ise, farkli sosyal güvenlik kurumlarina bagli ve farkh sosyo-
ekonomik gruplardan kadin ve erkeklerin mevcut saghk siste-
mini nasil deneyimledikleri (sisteme ne derecede eri§im sagla-
yabildikleri, sorunlan ve §ikäyetleri, memnun olduklari hiz-
metler, vs.); saghk hizmetlerini ne jekillerde kullandiklan ve
hizmetlerden yararlanabilmek igin hangi strateji ve taktikleri
uyguladiklari; saghk hizmetlerine ili§kin beklentilerinin neler
oldugu sorularina yamt aranmi§tir.
Ü? paralel arajtirma projesi <;er<;evesinde yürüttügümüz sa-
ha arajtirmalan Adiyaman, Diyarbakir, Dogubayazit, Istanbul,
Izmir, Kars ve Van §ehirlerinde gergeklejtirilmijtir. Ilk olarak,
Bogazi^i Oniversitesi Sosyal Politika Forumu'nun (SPF) "Dün-
ya Saghk Sistemleri Dönü§ümü Perspektifinden, Türkiye'de
Saghk Hizmetleri Kullanicilannin Sorunlan, Tercihleri ve Al-
ternatif Saghk Modelleri" ba§hkli ara§tirma projesi gergevesin-
de Istanbul, Adiyaman ve Izmir §ehirlerinde saha ara§tirmasi
yapilmi§tir. Bu §ehirlerin segiminde Saghk Bakanhgi'nin 1996
yilinda yaptirmi§ oldugu Saghk reformu arajtirmasindaki vert-
ier göz önünde bulundurulmu§tur. Söz konusu ara§tirmaya
göre, Güneydogu Anadolu bölgesi ile diger bölgelerdeki saghk
hizmetleri kullanicilan arasinda büyük bir tatmin düzeyi farki
bulunmaktadir. Güneydogu Anadolu bölgesi f i n d e n , nüfus
a ?ismdan orta büyüklükte olan ve yine Saghk Bakanhgi istatis-
60
reglerini de inceleyecegiz. lkinci olarak, alt gelir seviyesinde
yer alan vatandajlann varolan sistemi maksimize etmeye yö-
nelik stratejilerini irdeleyip, yeni reformun bu stratejilerle gir-
digi gati§mayi agiklayacagiz. Ügüncü olarak, yeni sistemin var-
saydigi vatanda§hk durumu ile toplumsal ili§kiler igersinde
ortaya gikan deneyimlerin (bir anlamda bu vatanda§lik halinin
sahiplenilemeyijinin) gati$ma alanlanni ortaya koyacagiz. Son
olarak Türkiye'de §u ana kadar saglik reformuna karji gikan
kurumlann gündelik deneyimden degil; eski sistemde kurum-
salla§tirilmi§ vatandajlik bigiminin mümkün kddigi ayncahk-
lardan beslendigini ve radikal bir ele§tirinin, ancak yukarida
sayilan ve önceden belirlenmi§ kriterlerin igini (verimlilik, eri-
§ebilirlik ve nitelik) son derce somut ve yerel taleplerle doldu-
rarak in§a edilebilecegini iddia edecegiz. Bu baki§ agisi, varo-
lan saglik sisteminin oldugu kadar, uygulanmasi planlanan re-
formun da kurdugu devlet ve vatanda§ ilifkilerini sorgulama-
mizi mümkün kdacaktir.
Reformdan önce
Bürokrasi
62
hin sekizinde oturup öglenin on birine, on ikisine kadar ran-
devu almak i?in ugra$abiliyorum ve alamadigim zaman olu-
yo. Alamadigim zaman, ben ate$li olan c o c u g u m u doktora
götürdügüm zaman hastaneye, ne derler? Bajhekimle tartijip
geliyorum. B a j h e k i m bana... Cocugumun fotografi olmadigi
igin beni yollayabiliyor. Bürokratik bir i§lem. C o c u k orada
atejli bir vaziyette kar$isinda duruyor ve doktor o kendisi.
Yani bunu bana yapabiliyor. Ben tartijip cikabiliyorum, mu-
ayene ettiremiyorum ama. Tarti?manin bir anlami yok, birey-
sel olarak onunla tartijmanin bir anlami yok (SSK - Gazi Ma-
hallesi).
63
termesiydi. Emekli sandigi aracdigiyla tedavi gören kimseler,
daha az prosedürle ugra§tiklari, daha ge§itli hastanelerde teda-
vi olma imkäni bulduklari ve bu sebeple de tedaviye harcadik-
lan zaman azaldigi igin, en az §ikayet eden grup oldu. Ayrica
bu grup, sistem konusunda en fazla bilgi sahibi olan ve refor-
mu en yakmdan takip eden gruptu. Emekli Sandigi'na bagli
emekliler, hemen hemen higbir prosedürel zorluk olmaksizin
ikinci basamak, hatta üniversite hastaneleri gibi ügüncü basa-
mak saghk kurulu§larindan yararlanabilir ve ilaglanni herhan-
gi bir eczaneden %10 katki payi ödeyerek alabilirlerken; gall-
o n memurlann prosedürel zorluk olarak ifade ettikleri tek
konu, saglik kurulu§larina giderken kurumlanndan bir sevk
kagidi götürme ve ilaglarini kurumlannin anlajmah oldugu
eczanelerden alma zorunluluklari oldu. Mülakat yaptigimiz
Emekli Sandikldardan biri memnuniyetini a§agida anlatiyor:
64
dum. Eger zaman gegseydi, daha ileri safhalara ula§acaküm.
§imdi ben tamamen kontrol altindayim. Cünkü bilhassa üni-
versitenin en güzel galijan bölümü diyabet orda. C o k sistemli
gali$iyor. Cok m e m n u n u m . (Emekli Sandigi - Acibadem)
65
sa ilk mülakatlann gergekle§tirildigi esnada SSK hastaneleri-
nin azligi; bu kurumlardaki teghizat ve donanim eksikligi; ila-
cm bu kurumlarda yer alan ve genellikle ilaglarin bazdannin
bulunmadigi eczanelerden alinma zorunlulugu, hem hastane-
lere ula§im igin, hem de hastane iginde hizmet almak igin har-
canan zamam uzatiyordu. Ayrica, kalabahk sebebiyle doktor-
lann muayene sürelerinin gok kisidi olmasi, teghizat yoklugu
ve ilag kisitlamalari, SSK'hlarin aldxklan hizmetin yetersiz ol-
duguna dair inanglanni güglendirmi§ti:
Hizmet kalitesi
68
belirtmi§lerdir. Bu sebeplerden dolayi, kendilerini yeniden ay-
ncalikh olarak hissetmelerini ve kaybettikleri statülerini yeni-
den kazanmalarim saglayan özel hastanelerden yararlanma
hakkini en fazla kullanan ve bundan en hofnut olan grubun
memurlar ve emekli sandiklilar oldugunu gözlemledik.
71
Cepten ödenmesi gereken ek ücretler
72
Üg kif iylen gidiyom ben sabahleyin hastaneye. Buna ilag kuy-
ruguna gir diyom; buna bi kalp (..) gikacak, bunun sirasina
gir diyom. Ben kan sirasina girdim. Bu kari zaten ayakta dura-
miyo, bunu oturtturuyom oraya bi kö?eye. Ben gidiyom kan
sirasina. Bunu gönderiyom ilag sirasina.. Üg k i j i böyle zabiti-
ye amiri gibi.. §imdik millet s i n i r l e n m i j , o ona sata$iyo, o
ona. " Ö n ü m e gegme, önüme gegme". Aha kavga kopuyo or-
da. Artik sinirleri bo$almi5 milletin orda. Kiz geldi "Baba, 2 0
milyon ver." Ne oluyomu? kizim? "Yukari 2 0 milyon yata-
cak." N e y m i j bu kizim? Bilmem ne §eyi. Ajagida yatmijlar o
serum verilen ilag ile ilaci karijtiriyolar. Oraya verilen yere
yazmi$lar camin üstüne dogru: " 1 0 milyon para yatir". Bi ba-
kiyom, yav 6 0 milyon para yatirdim. 3 ki§i gidiyoz burdan.
Dünyanin masrafi.. Varsa harciycan yoksa neyi harciycan?
Ben her sefer 6 0 milyon para yatiriyom o hastaneye.(...) (SSK
- Esenyurt)
Dijlanma
73
lardan ilk ikisini etkin bir §ekilde kapsami altina alabilecegin-
den ku§ku duymaktayiz.
Bag-Kur borglulari
74
Örnegin, Adiyaman gibi ekonomisi tarima dayali bir §ehirde
tüm nüfusun %12'si primlerini ödeyemedigi igin sistem di§ina
itümektedir. Yakin döneme kadar bu ki§iler Bag-Kur'lu olduk-
lari igin bir yandan Ye§il Kart alamadiklan igin saglik hizmet-
lerinden faydalanamamaktaydilar; öte yandan, borglari da her
ay katlanmaktaydi. Ancak bdhassa tarim politikalanndaki de-
gi§ikliklerle birlikte giftgilerin bu durumdan fazlasiyla etkilen-
meleri nedeniyle; bunun yaninda, Yefil Kart ve Bag-Kur ofisle-
rinin Bakanhga ülke gapinda geri bildirimi sayesinde bu duru-
ma ili§kin iyile§tirici adimlar atildi. §u anda, esnafhk ya da
kendi hesabma giftgilik yapmaktan vazgegmi§ olanlar, Bag-
Kur'a bajvurma ve borglarini dondurarak kurumdan ayrilma
hakkini kazandilar. Böylelikle kurumdaki haklanndan vazge-
gen bu kijiler yoksul olduklanni kanitladiklari takdirde Yejil
Kart almaya hak kazanabiliyorlar.
Sisteme güvenmeyenler
§imdi güven $öyle, siz bir insana bir görev verirken bilin ki o
alacagi zaman, bi i§ler yaptirmazsan ona, bilin ki o insan vere-
ceginiz görevin getirisiyle gegimini saglayacaktir. Ha, siz bu-
nun gikarlanni iyile$tirmezseniz, o insan mudaka nefes alabil-
mesi igin bi yollara bajvurmasi jarttir, kagmilmazdir. Rüjvet
olur, tüccarcilik olur, ügkagitgilik olur... Bir jekilde bir§eyler
bulur. Hig kimse ag ya§amaz. Bir insan, aglik ömrü 70 gündür.
7 0 günden sonra ölür. Kirkindan sonra vücut refleksi kalmaz.
Yani bilimin anlattiklarina göre diyorum. Biraz güg bir örnek
oldu ama... Arkada§im §imdi sen bu doktoru aldm, tamam.
75
5 0 0 milyon 1 milyarla bu doktorun geginemeyecegini bilmen
lazim. Sonugta doktor, y a j a m standardmi yakalamali. Özele
kojmamah. Özelin yaratmi§ oldugu §artlan sen de orada suna-
bilmelisin. O zaman ben bi hekime kafadan giderim, arabami
satarim, evimi satanm, hemen doktorum gelse. En azindan
güvenle bakarim yanna. Yarin öbür gün ben düjtügüm zaman
hastaneye yeti$tiysem Bag-kur'um beni kurtaracak. Budur.
Ama §imdi düjtügüm zaman param beni kurtarmali deyip sü-
rekli hapsediyorum parayi. Anlatabildim mi? $ey yapiyorum,
devletten kaginyorum, ama burada sakliyorum; ilerde bir si-
kmti, sorun ya$adigim zaman güvencem bana müdahale etsin.
Arada özel sektör vardir mesela, özel sigortalar. Bunlara da gü-
venemiyorum.(Bag-Kur borglusu - Sanyer)
lleride deginecegimiz gibi, sözü gegen ilk iki grubun, yeni sis-
temde de kendilerine yer bulamayacaklanni ve hatta §imdikin-
den daha zor bir duruma düfeceklerini; öte yandan, özel hasta-
nelerin de kullanima agilmasiyla birlikte, ügüncü grubun siste-
me dahil olma ihtimalinin ortaya gikacagini iddia ediyoruz.
Stratejiler
76
her zaman kisith sayida olmu§, enformel sektörün geli§mesi
ve i§sizligin artmasi de birlikte ise, son ydlarda bu §artlari yeri-
ne getirmeyen nüfus orani (onlara bagimli olanlarla birlikte)
%52'ye ula§mi§tir.6 Bir ba§ka deyi§le, devletten emeklilik bek-
lentisi olmayan vatanda§lar, Türkiye'deki nüfusun %52'sini
olu§turmaktadir.
77
bi) doguma göre ayarlanmakta, Ye§il Kart igin gerekli i§lemler
bu siraya denk getirdmektedir. Kar§da§tigimiz bazi kinder ise,
özellikle gocuklarinin kronik hastahklari bulunmast duru-
munda formel sektöre gegtiklerini bildirmi§lerdir.
Sahtecilik7
7 Sahtecilik meselesini strateji üzerinden tartijan bir örnek ifin bkz. Siegel 1998.
79
gok, bozuk bir sistemde haklarim elde ediyormu§ gibi gör-
mektedirler.8
Burada belirtilmesi gereken önemli bir konu, yukarida bahsi
gegen stratejilerin hem kullanim sikligi ve yaygmligimn, hem
de sistemde yol agtigi zarann gerek üst düzey bürokratlar ge-
rekse medya tarafindan abartildigidir. Sistemin birtakim ki§iler
tarafindan kötüye kullanddigina dair ciddi kam ve §üphe
uyandiran bu abartilar da reform istegini uyandirmakta ve pe-
kijtirmekte önemli bir i§lev görmektedir. Mülakat yaptigimiz
birgok ki§i bu tür füpheleri ifade ettiler. Hatta Ye§il Kart alan-
lann gogunlugunun aslinda hak etmeyen, ama ge§itli tamdik
aglan aracihgi ile karti elde eden ki§iler oldugunu belirttiler.
Daha sonra tekrar deginecegimiz gibi bürokratlar, hizmet veri-
ciler ve hizmet ahcilar arasinda sistematik olarak üretilen bu
tür kar§ihkh ku§ku ve §üphe halleri, taraflarin tümünde, siste-
min reformu, §effafla§masi ve en önemlisi, kontrol mekaniz-
malarimn güglendirilmesi konusundaki istegi arttirmaktadir.
Örnegin, reformun yoksulluk ölgütlerinin standartla§tinlmasi-
na, merkezile§tirilmesine ve sanal ortamda, mümkün olan en
az yüz yüze irtibatla kontrol edilmesine dair düzenleme vaat-
leri, tüm taraflann reformu desteklemelerindeki önemli sebep-
ler arasinda gösterilmektedir.
Peki, reform sonucunda bu stratejiler ne §ekilde dönü§e-
cek? Örnegin sistem standartlajip, merkezile§ince, §u anda
sistem iginde varolan yerel esneklik alanlan bundan nasil etki-
lenecek? Prime dayali bir Genel Saglik Sigortasi'nda insanlar
sisteme kendi hayat planlan dogrultusunda girip gtkabilecek-
ler mi? Reform sonrasinda olu§acak yeni sistem, mevcut va-
tandajhk hiyerarjilerini bozarken ne tür yeni hiyerar§iler ve
80
e§itsizlikler getirecek? Bilhassa prim ödeme/ödememe ya da
ek sigortalara sahip olma/olmama baglammda olu§masi muh-
temel yeni e§itsizliklerle ba$ etmek igin ne tür stratejder geli§-
tirdecek? Bu sorulara §imdiden net yanitlar vermek pek müm-
kün degil. Ancak yine de reform sürecine, bu süregte öngörü-
len yeni sisteme ve bu sistemin farkli sosyal güvencelere sahip
ve farkli sosyo-ekonomik gruplardaki insanlan nasil etkileye-
cegine dair bir analizin yukaridaki sorulanmiza yanitlar ara-
mak agismdan anlamli olacagini düjünüyoruz.
Reformdan sonra
81
Öte yandan, reform özel hastaneleri de bireysel anlajmalar
yoluyla hizmet kullamcdara agmaktadir. Böylelikle olu§an re-
kabet ortaminda verimldigin artacagi iddia eddmektedir. Ayn-
ca özel hastanelerin kullamma agdmasiyla beraber §u anda
devlet hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde varolan yi-
gdmalarin da azalacagi öngörülmektedir. Gergekten de, özel
hastanelerde tedavi görmek, birgok vatanda§a son derece cazip
geliyor. Her ne kadar, kimi zaman özel hastanelerde pek gok
gereksiz tetkik yapildigi ve bu kurulu§lann bir para tuzagi ha-
line geldigi inanci kuwetli olsa da, bu hastanelerde daha fazla
ilgi görülecegine ve daha kaliteli hizmet ahnacagina dair bir
kam var.
Devlet, özel hastanelerle yapdan anla§malarda, tetkik ve te-
davilerin ücretlerini Genel Saghk Sigortasi Fonlarindan hasta-
nelere aktarmayi kabul etmektedir. Öte yandan §u anda, özel
hastanelerin sadece kügük bir kisminda, devletin aktardigi pa-
ranin, tedavi ve tetkik ücretlerinin tamamim kar§ilayabilecek
durumda oldugu görülmektedir. Örnegin, Adiyaman'da bulu-
nan tek özel hastane igin bu anla§mayi yapmak ve ek ücret al-
maksizin hizmet vermek, aksi takdirde hizmet almak isteyen-
lerin sayisi son derece kisith olacagi igin kärli gözükürken, ay-
ni §eyi Istanbul ya da Izmir igin söylemek mümkün degil. Bu
gibi yerlerde, birgok özel hastanede hizmet ahcdardan ek üc-
ret ahnmast ve bu hastanelerin hizmetlerinden yine segkin bir
grubun yararlanmasi olasidir.
82
konusu oldugunda ise, daha önceden Ye§il Kart baglaminda
belirttigimiz gibi, hanede ki$i ba§ma dü§en gelir, asgari ücretin
1/3'ü oldugu takdirde, devlet bu haneleri yoksul kabul ederek,
primleri oraninda bir miktan GSS fonuna aktaracaktir. Formel
sektörde istihdam edilmemekle beraber, devlet tarafindan yok-
sul da saydmayan hanelerden ise, asgari ücretin %12'si oranin-
da bir prim alinacaktir. Yani mevcut sistemde herhangi bir sos-
yal güvenlik kurumuna bagli olmayan ve yoksul oldugu kabul
edilmeyen haneler, 2007 hesaplanna göre 60 YTL civarinda
aylik prim ödemek durumunda olacaklardir.
Genel Saglik Sigortasi'ni savunanlar, bu sistemin birincil he-
definin higbir saglik güvencesi olmayanlar oldugunu iddia et-
mektedirler. Ancak yukarida yaptigimiz tarti§madan da anlajila-
cagi gibi geliri düjük ve düzensiz olan hanelerin, aylik düzenli
prim ödemeleri §u anda akla yatkin görünmemektedir. Bag-Kur
gibi, yine ki§inin prim yatirmasi esasina göre ijleyen ve kendi
hesabma gah§an, bu nedenle de, gelirleri düzensiz olan gruplan
hedefleyen bir sistemde borglu oraninin %60 oldugunu daha
önce belirtmi§tik. Bu oranlarin Genel Saglik Sigortasi baglamin-
da da benzer boyutlarda olacagim dü§ünüyoruz.
Van, Diyarbakir, Adiyaman, Agri ve Kars'ta yaptigimiz gö-
rü§melerde Ye§il Kart almaya hak kazanamayan ailelerin bir-
gogunun ev ya da tarla sahibi olmalanna ragmen düzenli gelir-
leri olmadigina tanikhk ettik ve bu gözlemlerimiz gerek saglik
gah$anlari, gerekse sosyal hizmet uzmanlan tarafindan da
onaylandi. Mevsimlik i§gilik yapan, tanm ya da ticaretle ugra-
§an birgok kijinin, yilin sadece bazi aylannda para kazanabil-
digini, bu aylarda topladiklari paranin bir kismini ev yapmaya
ayinrken, bir kismini ise yil boyu kullandiklanm, yani bazi
aylarda prim ödeyebilecek durumda olsalar da, yd boyu prim
ödeyemediklerini gördük. Gene aym bölgede, üzerine kayith
mail bulunmasina ragmen, zorunlu gög magduru oldugu igin
bu mallardan yararlanamayan birgok ki§inin hem Yejil Kart
alamadigim, hem de higbir gelirinin olmadigini saptadik.
Büyük §ehirlerde yaptigimiz ara§tirmalarda, ekonomideki
en kügük bir dalgalanmamn en fazla, enformel sektörde gali-
83
§an ve alt-orta sinif diye nitelendirebilecegimiz gruplari etkile-
digini gözlemledik. Bu gruplar iflas-i§ kurma, ya da kalifiye ol-
duklan durumlarda yüksek ücretli i§ bulma-i§ten gikardma
döngüleri igersinde hayatlanni idame ettirmekteler. Gene bu
gruplar igin, degil prim ödemek, saglik ocaklarinda alinan
ufak denecek ücretlerin bile sorun oldugu durumlarla kar?i-
laftik. Kars'ta kale iginin rehabilite edilmesinin ardindan Top-
hi Konut'lara ta§inan ailelerin, mükemmel apartman dairele-
rinde oturup, öte yandan saglik hizmederinden tamamen vaz-
gegerek, giderlerine eklenen ula§im parasinin hesabim yaptik-
lanni dinledik. Dogubayazit'ta gümrük giri§ giki$lari konusun-
da yapilan degi§iklikler nedeniyle gelir kaynaklan tamamen
kesilmi§ ailelerin eskiden yaptiklan ufak yatinmlann (kiraci
alma, evin betonarme olmasi, araba sahibi olmak gibi), §imdi
Ye§il Kart alamamalanna sebep oldugunu; erkeklerin Istan-
bul'da i§gi pazarlannda beklerken, kadinlann ilk dogumlan
i?in dahi dogumevlerine gitmediklerini gördük.
Yasada aile ya da hane olarak adlandirilan yapimn, sahada
kar§ihginin ?ok daha getrefilli oldugunu ve bu sebeple de bir-
gok ki§iyi Ye§il Kart kapsaminin di§inda biraktigini da gözlem-
ledik. Örnegin, karde§lerden birinin üstüne kayitli bir taksi,
tarla ya da dükkanm, bu mal tüm karde§lerin gelir kaynagi ol-
masina ragmen, tapuda sahip görünen karde§ ve ailesinin Ye§il
Kart alamamasina sebep olduguna rastladik. Imam nikahli ka-
dinlann babalanna bagli gözükmeleri sebebiyle Ye§il Kart ala-
madiklanni, ayni apartmanda ayn dairelerde ejleriyle oturduk-
lan halde gelirlerini apartmandaki geni§ ailesiyle paylajanlarin
da yoksulluk sinin üzerinde hesaplanarak Ye§il Kart'tan mah-
rum birakildiklanm saptadik. Ajagidaki alinti, gah§maya te§vik
etmek amaciyla 25-45 ya§ arasindaki erkeklere higbir §artta Ye-
$il Kart verilmeyen Kujtepe'deki Romanlann aile bigimlerinin
yasanin öngördükleriyle gelijmesinin garpici bir örnegi:
84
Yaptiramadik. Dedik ye§il kartla ugrajalim, yejil kartla yapti-
nriz. lyi. Gittik, annesi ugrajti, aldi ona ye§il karti, onla bera-
ber yaptirdik. E §imdi aksine de, annesi onu terk etti gocugu-
nu, birakti onu. E §imdi ona ben de yejil kart gikaramiyorum.
N: Cocuga?
G: Cocuga.
N: Niye? tlla annesi babasinin mi gikarmasi gerekiyo?
G: Annesi gikartmasi gerekiyor.
N: Niye baba gikartarruyo?
G: Cünkü babasinin soyadini kullanamiyo, annesinin soya-
dini kullaniyor. Annesi ba?tan onun ameliyat etmesi igin ken-
di üzerine almi? oldu. §imdi de terk edince, jimdi ben o go-
cuga ye§il kart alamiyorum. E bazen bi agrisi oluyo, bi §eyi
oiuyo, artik onu... Yani ye§il kart günkü gikartamiyorum. Ge-
bende gittim i§te benimkini gikartmaya, anlattim aynen böyle.
Bana dediler muhakkak sen onun annesini bulman lazim ki
buna yejil kart gikarman igin. E ben bunun annesini nerde
bulurum?
85
Kadinlarla yaptigimiz mülakatlarda bu sorunun gok ge$itli bo-
yudan birgok kez kar§imiza gikti:
86
mine ge?i§le ilgili ortaya gikacak gibi görünüyor. Yukarida da
belirttigimiz gibi, her ne kadar kent merkezlerinde aile hekim-
ligi yogun taraftar bulmu§ olsa da, bilhassa yoksul bölgelerde
saglik ocaklari halihazirda önemli görevler üstlenmektedir. 10
Tum eksikliklerine ragmen yürütülmeye ?ah§ilan koruyucu
saghk hizmederinin, saghk ocaklan kalktiginda kim tarafindan
sunulacagi reformla ilgili önemli bir sorudur. Bu sorun bir ya-
na, ara§tirmamizda te§his ve tedavi a§amasinda birinci basa-
mak saglik hizmetlerinde gali§an birgok saghk görevlisinin
sosyal güvencesi olmayan hastalara kar§diksiz hizmet verdigini
gözlemledik. Aile hekimlerinin saghk ocaklarimn yerini alma-
siyla birlikte, prim ödemeyen ve bu sebeple de sistem di§inda
kalan vatanda§lann, bir yandan öde(ye)medikleri primler se-
bebiyle borglari artarken, bir yandan da birinci basamak da da-
hil, higbir hizmetten yararlanamayacaklanni iddia ediyoruz.
Cünkü aile hekimligi yasasma göre 2000'den az sayida kayidi
hastasi bulunan hekimlerin lisansi iptal edilecektir. Ayrica faz-
ladan hastasi olanlara da ki§i bajindan hesaplanan ek ücretler
verilecektir. Bir diger deyi§le, bakilan hasta sayisinin aile he-
kimlerinin gelirine dogrudan yansimasi söz konusudur. Böyle
bir durumda aile hekimlerinin güvencesi olmayanlara bedelsiz
hizmet vermelerini ya da (kayitli ki§i sayisi hesabi üzerinden
ücret alacaklan igin) kijilerin "ba§kalarinm kartma yazilmala-
nna" göz yummalanni beklemek anlamli olmaz. Tersine, aile
hekimlerinin gelirlerinin artmasi, mümkün oldugu kadar for-
mel prosedürleri takip etmelerine ve hastalari yasal alanda ha-
reket etmeye mecbur birakmalanna bagli olacaktir.
Son olarak, reformun saghk alamnda varolan bölgesel e$it-
sizliklerle ilgili ne gibi önlemler alacaginin jimdilik belirlen-
medigini eklemek istiyoruz.11 Reformun, birinci basamakta ol-
dugu kadar, ikinci basamakta da verimliligi saglayacagma ina-
10 Saghk ocaklanmn oldukfa verimli ^ahjtigi bilinen Izmir'de Saglik Ocakla-
n'nda yaptigimiz görüjmeler genel olarak bu kaniyi dogrular nitelikte olsa da
vatanda$larla ve bazi saghk ocagi hekimleriyle yaptigimiz görüjmelerde bu-
nun tersine bulgulara da rastladik.
11 Saghk alamnda varolan bölgesel ejitsizliklerin detayh bir incelemesi i?in bkz.
TESEV ( 2 0 0 6 ) . Dogu ve Güneydogu'da Sosyal ve Ehonomik Oncelikler. Istanbul.
87
nilan rekabete dayali piyasa mantigma dayandirildigim gör-
mekteyiz. Bu ise hastanelerin kendi bütgelerinden sorumlu
özerk birimler haline gedrdmesi ve devletin hizmet verme ala-
nindan gekilmesi yoluyla gergekle§tirdecektir. Bdindigi üzere,
piyasa mantiginin olumsuz etkileri genellikle kär etmenin zor
oldugu yoksul alanlarda kendini gösterir. Örnegin, devlet sa-
dece düzenleme ve denedeme rolünü üsdendiginde, yoksul
bölgelerde hastane saydarinm nasd artacagi, kapasitenin nasd
geli§tirilecegi ya da teghizatin neden modernle§ecegi sorulari-
na cevap vermek kolay degildir. Nüfusun %30'unun sosyal gü-
vencesi bulunmamasindan ve Bag-Kur borglulannin oranimn
%75'e dayanmasindan da anla§dacagi gibi, birgok vatanda§in
prim ödeyemeyerek sistem di§inda kalacagi Dogu ve Güney-
dogu bölgelerinde herhangi bir rekabet ortaminin olu§acagini
varsaymanin ve sistemin bu §ekilde iyile§ecegini düjünmenin
ne derece anlamli olacagi da tarti§mahdir.
Reform tartifmasi
Sonuf
12 Sosyal politikalarin hane ve aile kurgulari ile ilgili olarak bkz. Stack 1997.
90
ya adaydir ve hükümetin diger sosyal politikalanndan ayri ele
alinmamalidir. AKP son be? yd iginde Türkiye'de sosyal poli-
tika ve dolayisiyla da vatanda§hk, devlet, hak ve cemaat anla-
yi§imizi etkin bir jekilde dönü§türmü§tür. Özelle§tirmeye ver-
digi önem, devletin artik vatandajlarim öncelikle memur ya
da i§?i gibi yeri yurdu belli, beklentisi sabit, harcamasi maz-
but, gocuklarim gene devletin hizmetine hazirlayan aile baba-
lari haline getirme hayalinden vazgegtiginin bir göstergesi.
Tam tersine, gerek 1§-KUR aracdigi ile gerekse Sosyal Riski
Azaltma Projeleri (SRAP) kapsammda uygulanan "projecilik"
anlayi§i ile AKP, bilgi ve becerisini sürekli arttiran, aktif olarak
piyasa ekonomisine dahil olmaya galijan vatanda§lar yaratma-
yi hedefledigini ortaya koymu§tur. Eski dönemin model va-
tanda§i, emekli sandiginin ayricahklanyla ve i§ garantisiyle
ödüllendirilmis, devletine sadik memurlar iken; bugün artik
sosyal politikalar, kendi planini yapan, kaderini tayin eden,
sermaye ve i§ gücü piyasalarinin yarattigi firsatlari "okuyabi-
len," farkli kurumlardan kendi hedefleri gergevesinde ve fark-
h kapasitelerde yararlanan, donanimh, rekabetgi, esnek ve
muhtardan zahmetle ahnmi§ ikametgäh ve nüfus suretiyle de-
gil, vatanda§hk numarasiyla hareket eden vatanda§lara yatinm
yapmaktadir.
Sosyal politikalar, her ne kadar devletin toplumsal e§itsizlik-
lere müdahalesi olarak anla§dsa da, yukanda da belirttigimiz
gibi ekonominin, siyasetin ve sosyal alanin ba§at aktörleri ola-
cak belli vatanda§hk modellerini olu§turmaya yönelik tasarla-
mr ve bu sebeple de bazdarini daha e§it gören; bazi topluma
katdim bigimlerini kayiran ve ancak bazi tür kijilerin kullana-
bilecekleri olanaklari arttiran bir anlayijla olujturulup uygula-
nirlar. Örnegin bu makalede anlatmaya gahjtigimiz gibi, eski
saglik sistemi Emekli Sandikhlar, SSK'hlar, Bag-Kur'lular, Ye§il
Karthlar ve higbir sosyal güvencesi olmayanlar arasinda ciddi
bir hiyerar§i kurmujtur. Yeni sistemle birlikte ise, bilip gördü-
gümüz hiyerarjiler alt üst olmakta, bu gruplar ejitlenmekte,
yerine yukanda belirttigimiz model vatanda§hgi sahiplenebil-
me kapasitesine göre yeni farkhhklar kurulmaktadir. Örnegin
91
uygulanmasi dü§ünülen Genel Saglik Sigortasi yeni ejitsizligi,
prim ödeyenler ve ödeyemeyenler arasmda kurmaktadir. Prim
ödeyebilenlerin en segkinlerinin ise, kapsanan ve kapsanma-
yan hastahklari iyi bilen, özel hastanelerle devlet hastanelerin-
de yararlandan tedavilerin ücret farkldiklari gibi ince hesaplan
yapabilen ve sistemi bizzat bir sigortaci gibi özel saglik sigor-
tasiyla da birle§tirebilecek ve en yüksek verimde degerlendire-
ceklerden olu§masi öngörülmektedir. Bu durumda, haliyle ka-
dmlar, yoksullar, sikhkla i§e girip gikanlar ve kirsal bölgelerde
yajayanlar e§itlik konusunda geriye dü§mektedir.
Ancak AKP bu kesimleri tamamen kendi haline birakma-
mi§tir. AKP hükümetinin Ye§il Kart dagitimini yayginlaftinp,
kartm kapsamina dag ahmini da sokarak bir anlamda ihya et-
tigi yoksul kesimler, günümüzde sosyal politika alanimn yeni-
den tanimladigi bir ba§ka grup olarak karjimiza gikmaktadir.
AKP hem Ye§il Kart politikasiyla hem de Sosyal Riski Azaltma
Projesi'nin $arth Nakit Transferi uygulamasi yoluyla bu grupla
yeni vatanda§-devlet ili§kileri kurmayi bajarmijtir. Bu ili§kile-
rin "toplumsal igerme etkisi" ise yoksul vatandajlar tarafindan
(bilhassa Kürt bölgelerinde) artan oylarla ödüllendirilmi§tir.
Modern toplumlarda devlet "taninma"nin bir numarah mer-
cii olarak kar§imiza gikmaktadir. Muhalifler, kadinlar, ezilen-
ler, Türkiye'de son yillarda bilhassa anayasa ve diger hukuk
düzenlerinde demokratikle§me ve insan haklari isimleri altin-
da devletin kendi farkldiklarim, yaralanni tammasi igin gok
ge§itli mücadeleler vermislerdir. Ancak insan haklari ve de-
mokratikle§me hem Türkiye'de uygulani? bigimi sebebiyle,
hem de tanimlari itibariyle gündelik hayatta arzulanan "tamn-
mayi" gergekle§tirememi§tir. AKP hukuk alanmda yapamadi-
gini SRAP ve Ye§il Kart sayesinde, sosyal politika alaninda
yapmayi ba§armi§tir.
Öte yandan Ye§il Kart'in insanlan yasal sisteme sokma po-
tansiyelini; devlete bagimh ve tabi kilma halini; yoksullugu tek
kimlik olarak benimsemeyi dayatmasim ve §ikäyetleri de siyasi
muhalefet ve sistem kar§ithgindan, kurumlarda yolsuzluk anla-
tilanna dönü$türme gücünü kügümsememek gerekir. Bir diger
92
deyi§le Ye§il Kart, yoksullan tanidigi kadar, onlan evcdleftir-
meyi de ba$aran bir sistemdir. Öte yandan, Ye§il Kart kapsami-
na giren vatanda§lann da, Bag-Kur borglularinin Ye§il Karta
hak kazanma düzenlemelerinin yapilmasi örneginde görüldü-
gü gibi, sistemi dönü§türme potansiyeli bulunmaktadir.13
Genel Saglik Sigortasi, model vatandajlan esnek ve hareket-
li kilarken, yoksul vatanda§lari yasallajtirma, devletin görüne-
bilirlik alamna alma, sisteme dahil etme projelerinin bir ba§ka
ayagi olarak degerlendirilmelidir. Sisteme dahil olmayi segen-
lerin gelirleri ve harcamalari primler aractlxgiyla düzenlenir,
dilleri yasanin diline uyumlu hale getirilir ve garantili i§ ara-
malan desteklenip, AKP'nin diger projelerine eklemlenmeleri
cesaretlendirilirken, prim ödemeyenler ise bilgisayar ortamin-
da denetimin mutlak hale getirildigi bir borg ekonomisine da-
hil olacaklardir.14 Sonug olarak, kammizca Türkiye'deki vatan-
da§-devlet ilijkilerini böylesi kokten degi§ime ugratacak bir
reformun Dünya Bankasi ve Tabipler Birligi di§mda yerel bi-
rimlerde belirlenen ve kararlara katdma süreci garanti altina
ahnan ba§ka ve gok ge§itli siniftan, cinsiyetten, ya§tan, aile bi-
giminden, etnik gruptan ve farkh anlayijlara sahip saglik gah-
§anlanndan olujan muhataplan olmasi gerekmektedir.
kaynakca
Chatterjee, Partha ( 2 0 0 4 ) . The Politics of the Governed. New York: Colombia Uni-
versity Press.
Goode, Judith, and Jeff Maskovsky ( 2 0 0 1 ) . The New Poverty Studies: Ethnography
of Power, Politics, and Impoverished People in the United States. NewYork ve
Londra: New York University Press.
Gupta, Akhil. (1995). Blurred Boundaries: The Discourse of Corruption, the Cultu-
re of Politics, and the Imagined State. American Ethnologist, Vol. 22(2):375-402.
Masquieler, Adeline ( 2 0 0 1 ) Behind the Dispensary's Prosperous Fagade: Imagi-
ning the State in Rural Niger Public Culture 13(2) 2 6 7 - 2 9 1
Roberts, M.J., Hsiao, W, Berman, P Reich, M.R. ( 2 0 0 4 ) . Getting Health Reform
Right. New York: Oxford University Press.
93
Shore, Cris, and Susan Wright. ( 1 9 9 7 ) . Anthropology of Policy: Critical Perspectives
on Governance and Power New York: Routledge.
Siegel, James ( 1 9 9 8 ) . A New Criminal Type in Jakarta: Counter-Revolution Today.
Durham ve Londra: Duke University Press.
Stack , Carol B ( 1 9 9 7 ) , Beyond What Are Given As Givens: Ethnography and Cri-
tical Policy Studies. Ethos 25 ( 2 ) 191-207
TESEV ( 2 0 0 6 ) . Dogu ve Güneydogu'da Sosyal ve Ekonomik Oncelikler. Istanbul
TUIK (DIE) ( 2 0 0 3 ) . Hanehalki tfgücü Veritabam. www.tuik.gov.tr
94
Piyasa ile Politika Arasinda
Saglik Hizmetlerinin Konumu
COLIN LEYS*
95
Peki, bu neden böyle? Blair hükümeti kendisini bütünüyle,
ABD liderligindeki, saglik da dahil olmak üzere, tum kamu
hizmetlerini uluslararasi hizmet saglayicilarin rekabetine ag-
maya yönelik hareketin igine soktu. Bunun iki sebebi var: Bi-
rincisi bu hükümet; küresel, kär amaci güden saglik hizmeti
saglayicdanndan kaynaklanan rekabetin ülkedeki saghk hiz-
metlerinin verimliligini arttiracagina inaniyor. Ve ikinci olarak
da yabanci hizmet saglayicdar de hem ülke iginde hem de
uluslararasi ortamda rekabet edebilecek kapasiteye sahip bir
Ingiliz saghk endüstrisi olu§turmak istiyor. Bu, ekonomi ve ti-
caret de ilgili bir politikadir ve ana muhalefet partisi konu-
mundaki Muhafazakär parti de bu görü§leri paylajmaktadir.
Dolayisiyla bu politikanin, iki tarafin da destegini aldigim söy-
leyebiliriz. Tuhaf olan nokta ise, bahsedilen Türkiye örnegin-
den farkli olarak, bu uygulamanin bir anlamda gizli yürütül-
mesidir. Pek gogunuzun halk sagligi alamndan tanidigi, Bir-
mingham Üniversitesi'nde saghk politikasi uzmam olan Profe-
sör Chris Ham'den bir alinti yapmak istiyorum. Kendisi, iki yil
boyunca Saghk Bakanhgi'nda strateji müdürlügü görevini yü-
rüttü ve gegen yil görevinden ayrildi. Ham, gegtigimiz günler-
de Financial Times de yaptigi bir röportajda §unlari söyledi:
"Temeller, saghk hizmeti sunumunda tarn bir dönü§üm hede-
fiyle atildi. Ulusal Saghk Hizmetleri'nin neredeyse tum saghk
hizmetlerini sagladigi bütünlejik yapidan uzakla§iyor ve özel
sektörün gittikge daha önemli roller üstlenecegi karma bir sis-
teme dogru gidiyoruz. Hükümet, Ulusal Saghk Hizmetleri'nin
zaman iginde daha gok sigortacilik hizmetlerini üstlenecegi bir
yola adimini atmi§tir." Bu ifade, Sn. Ham'in iki yil boyunca yö-
nettigi politikanin sonucunda varilan noktaya ilijkin yerinde
bir agiklamaydi aslinda. Ancak bu agiklama, Avam Kamarasi
Saghk Bakam tarafindan yapilmi§ olsaydi, muhtemelen büyük
tepkiler alirdi. Uygulamaya yönelik adimlar, "Ulusal Saghk
Hizmetlerini iyile§tirme plam" gibi zararsiz ba§hklar altinda,
uygulanan politikaya ilifkin belgelerde ya da beyaz kitaplarda
ortaya konmu§tu. Bu kitaplann son kisimlannda yer alan seki-
zinci bölümün alti sayfasi, piyasanin gergekte nasil i§leyecegini
96
ortaya koymaktadir. Bu kisimda aniden, "tercih hakki"ndan,
hastalarin istek ve ihtiyaglarina kar§i duyarldik bahsinden, ya-
pdandirmaya gah§tigimiz (buradaki "biz", Saglik Bakanligi'nda
bu bölümü hazirlayan ki§iler anlaminda) mali te§vikler siste-
mine gegiliyor. Burada, klinik hizmetler alaninda uygulamaya
konulacak olan sistemin, tam anlamiyla agik bir piyasa mantigi
oldugu ortaya gikiyor. Kisacasi bu süreg gok hizli ilerlemesinin
yam sira, Ingiliz toplumunun büyük gogunlugu tarafindan da
yeterince bilinmiyor. Eger biliniyor olsaydi, gok ciddi siyasi so-
runlar yajanacagini tahmin ediyorum.
104
rülmesi gerekir. Ve dördüncü olarak da, özel sermayeyi, hiz-
meti bir meta gibi üretmeye ikna edebdmek igin riskin bütü-
nüyle devlet tarafindan üstlendmesi gerekir. Bu sure? igerisin-
de Britanya'da ya da en azindan lngiltere'de, -burada Birle§ik
Kralhk'in kisimlari arasinda bir farkldik gözetiyorum; günkü
saghk sistemi her bölgede belli ölgüde farkh jekilde organize
edilmi§ durumda; bu özellikle, piyasa egilimini Ingiltere mer-
kez bölgesi kadar izlememi§ olan Iskogya ve Galler bölgeleri
igin gegerli- Ingiltere merkez bölgesinde bir, ÜQ ve dördüncü
noktalar tam anlamiyla uygulanmi§ durumda. Ulusal tarife ya-
kinda her ge§it tedaviyi kapsayacak.
Ulusal Saghk Hizmetleri kapsaminda istihdam edilen ve
hizmeti satin alinan, klinik hizmetler di§mda gah§anlar da da-
hil olmak üzere, tüm ?ali§anlann sözle§meleri, hastane dani§-
manlan sozlejmelerinin imzalanmasi yoluyla ve son dönemde,
bagimsiz vakiflara devredilen yetkiler aracdigiyla, hemjireler
de dahil olmak üzere, tüm klinik personelin maa§ kadrolanni
belirlemek üzere yeniden yazilmiftir. Eski genel pratisyenlerin
sözle§meleri ise hafta boyunca yaptiklari i§ igin de ödeme al-
malarini saglayacak §ekilde degi§tirilmi§tir ve genel pratisyen-
ler gittikge artan bir oranda maa§h kadroya girmektedirler; ha-
lihazirda genel pratisyenlerin %9'u maa§h gahfmaktadir. Ge-
nel muayenehaneler, muayenehanenin ortaklari ya da özel §ir-
ketler bu ki§ileri maa§h olarak i§e alabilmektedir. Ayrica, kli-
nik birinci basamak saglik hizmetleri sunumu da gittikge daha
fazla oranda genel pratisyenler ile, di§?iler gibi diger birinci
basamak saghk hizmet saglayicilan ve §irketle§en özel sektör
arasinda paylajilmaktadir.
Eksik olan ise özelle§tirmenin ikinci unsurudur: Ucretsiz
hizmet alma zorla§tirilarak, hastalar, saglik hizmetlerini satin
almaya zorlanmaktadir. Ulusal tarife en azindan uzun vadede
devlet agisindan maliyeti sinirlandinrken ve özel sektör sagla-
yicilannin Ulusal Saghk Hizmeti saglayicilan ile aym tarifeyi
uygulayarak rekabet etmeleri beklenirken; hastalann, doktor-
lanni ve hastanelerini, herhangi bir ödeme yapmadan, ülkenin
herhangi bir yerinde, özel sektörden veya kamu sektöründen
105
segmelerine izin verilmektedir. Burada benim sorum bunun
istikrarli bir sistem olarak görülüp görülemeyecegidir.
Bence istikrarli olmadigi ve daha da dönüjtürülecegi agiktir.
lnsanlar ge§itli jeylerden dolayi sisteme yabancilajacaktir. Ilk
olarak, özellikle ruh hastahgi, kronik hastaliklar gibi mali agi-
dan kar§ihgi daha az olan rahatsizhklar konusunda e§itsizlikler
ortaya gikacaktir. Tüm yapabildikleri, ulusal tarife ile oyna-
makla sinirli olan Saglik Bakanhgi'nin perde arkasi yöneticileri,
bu konuya yeteri kadar ilgi gösteremeyeceklerdir. Bu tür hasta-
liklann tedavilerini ücretlendirmek son derece gügtür. Aynca,
halen ciddi yapisal i§sizlik ile ba§ etmeye gahjan, ülkenin en fa-
kir bölgelerinde, ig bölgelerinde ya da ta§ra bölgelerindeki halk
agisindan o mejhur 'tersine bakim' (reverse care) kurali gegerli
olacaktir ve saghk hizmetine en fazla ihtiyag duyan ki§iler bu
hizmetlerden en az faydalanabilen grubu olu§turacaklardir.
'Böigesel kisitlama' (post-code rationing) adi verilen bir sistem
geli§tirilmi§ ve bunun sonucunda, ülkenin bazi bölgelerinde
Birinci Basamak Saghk Vakiflari, ellerindeki fonlar ile o bölge-
nin fiil! talebi arasindaki ili§kiyi iyi ayarlayamadiklari igin, ül-
kede bazi bölgelerde birtakim pahali ilag regetelerin ahnmasi
olasihgi dü§mü§tür. Bu sistem gittikge daha yaygin bir hale ge-
tirilip ilaglardan bajka konulari da etkileyecektir.
Bir bölgede, yakindaki bajka bir bölgeye nazaran daha iyi
bir kalp ameliyati gegirmek mümkün olacaktir. Bir hastanenin
tüm hizmet birimlerinin kapatilmasina izin verilen bir sistem-
de bu tür e§itsizlikler yayginla§ma egilimine girecek, böylesi
bir durum ise muhtemelen gok büyük tepki gekecek ve insan-
lar özel sigortaya geri döneceklerdir. Burada Ulusal Saghk Hiz-
metleri Fonlanmn 2003 yili itibariyle %42 oraninda agik ver-
digini de eklemek isterim. Bu belki gok da büyük bir agik de-
gil, ama birkag milyon sterline denk gelen, 3 milyon avroluk
agigi bulunan bir fon agisindan bu yeterince önemli bir sorun-
dur. Agigin kapatilabilmesi igin, bir sonraki yil yapdabilecek-
lerin hesaba katdmasi gerekiyor. Kisacasi, her ne kadar tüm
agiklann toplami 2003 yihnda Ulusal Saghk Hizmetleri'nin
toplam bütgesinin %1'inden az olsa da, herhangi bir hastane-
106
deki i§leyi§i etkileyebilecek bu agiklar gok ciddi problemlerdir
ve bu durum hasta tercihinin uygulamaya sokulmasiyla birlik-
te gelen mali istikrarsizlik nedeniyle daha da kötüle§ecektir.
Hastalann sadece %10'u dahi, aldiklari saghk hizmetlerinin,
son on yddir ya da daha uzun zamandir Birinci Basamak Sag-
hk Hizmeti Vakiflan tarafindan finanse edddigi en yakin has-
taneye gitmeyi tercih etmeyip ba§ka bir saghk merkezine ba§-
vurduklan takdirde, bu tercihe yol agan bilinmeyen bir unsur
birdenbire ?ok önemli bir mali sorun halini alacaktir. Örnek
vermek gerekirse, yerel bir gazetede, kalga protezi takilmi? fa-
kat ameliyati iyi sonu? vermemi§ olan 75 ya§mdaki bir ki§i-
nin, hastaneye geri gelmek zorunda kaldigina ve hastanede
yer olmamasi nedeniyle, iki gün boyunca sedyede bekletildigi-
ne ya da buna benzer durumlara dair haberlerle kar§ila§abili-
riz. Bu tür bir haberin etkisiyle okuyucular, bu hastanenin or-
topedi bölümünün kötü oldugunu dü§ünecekler ve bu du-
rumda bazi hastalar, ba§ka hastaneleri tercih etmeye ba§laya-
caktir. Bu da, talepte olu§an bu tür dalgalanmalara ah§kin ol-
mayan ve herhangi bir mali rezervi bulunmayan söz konusu
hastanenin gelirinde bir istikrarstzhga yol agmaya yetecektir.
Kurucu vakif sisteminin diger bir özelligi de, gegmijte esa-
sen dönemsel olan finansman sikintdarimn gözülmesi igin
kullandan kaynak havuzu durumundaki Ulusal Saghk Hizme-
ti bankasindan artik para gekilmesine izin verilmeyecek olma-
sidir. Bunlar, kurucu vakiflar olarak piyasada yerlerini aldiktan
sonra özel sektöre borglanabilir, ancak devletten dü§ük faiz te-
minatli kredi kullanamazlar. Dolayisiyla ben, bazi hizmetlerin
ve hatta belki de hastanelerin tamamen kapanacagini dü§ünü-
yorum. Bu durum da, yerel agidan saghk hizmetlerine erijim-
de sorunlara yol agacaktir. Diger bir sorun ise, maliyet kisitla-
masi ve daha fazla i§ üretme yönünde baski getiren fabrika
benzeri ko§ullann ortaya gikmasi olacaktir. Kisa süre önce hü-
kümetin hazirlattigi bir ara§tirmada, BUPA, BMI, Capio ve
Nuffield gibi büyük özel saghk hizmet saglayicdarinin "farkli
fiyat arahklannda farkli hizmet düzeyleri geli§tirilmesine yö-
nelik bir stratejiye dahil olduklan" belirtilmi§tir. Bu, özel has-
107
talar igin uygulanan mü§teri odakli "sipari§ sistemi"nden, yeni
hastalann belli bir cerraha degil de, bir hastaneye sevk edil-
dikleri yeni bir sisteme gegi§ anlamina gelmektedir. NHS has-
taneleri de e§it §artlarda rekabet etmek ve özel hastanelerin ih-
tiyaglarini karjdamak igin üretilmij daha az "lüks" olan stan-
dart "otelcilik hizmetleri" paketinin bir pargasi olan bu tür bir
sistemde ameliyat programini ayarlayip cerrahi segen hastane-
dir ve de segilen cerrahlarin nitelikli Ulusal Saglik Hizmeti he-
kimi vasfina sahip olmalan zorunlu degildir. Doktorlara öde-
nen ücretlerde kesinti yapdarak, daha fazla hasilat elde etmek
mümkün olacaktir. Nereye gidildigini görüyorsunuz. Diger bir
deyi§le, jimdiye kadar Ulusal Saglik Hizmeti'nin sorunu ola-
rak ortaya gikan ve maliyetlerin dü§ürülmesine yönelik bir it-
kiye yol agan kronik kaynak sikintisi artik, ulusal tarife fiyat
arahklan ile rekabet etmek isteyen özel hizmet saglayicilann
sorunu olacaktir.
Dolayisiyla ister özel bir hizmet saglayici, isterse bir Ulusal
Saglik Hizmeti hastane vakfi olsun; hastalar gittikge daha fazla
maliyet güdümlü tedavi yöntemleri ile kar§ila§acaklardir. Ve
kisa vadede, add olmayan kojullar altinda özel sektör ile reka-
bet etmek, yeni özel tedavi merkezlerine verilen standart cer-
rahi tedavi türleri agisindan, Ulusal Saglik Hizmeti igin bazi
krizlere yol agacaktir. Bana göre, daha düjük ve e§it olmayan
bir maa§ yelpazesinin olu$masi sebebiyle standartlar ve ?ah-
janlarm morali agisindan da bir dü§ü§ olacaktir. Aynca egitim
agisindan da kayiplar ya§anacaktir. Yakin gegmi§te lngiltere ve
Kuzey Irlanda Cerrahlar Dernekleri de bu özel tedavi merkez-
lerinin egitime hig vakit ayiramayacak duruma gelecekleri tes-
pitinde bulunmu§lardir. Yüksek hasilat ve kär amaci güden bu
merkezlerde kidemli cerrahlarin henüz yüksek ögrenim gör-
mekte olan yeni cerrahlar tarafindan yapilabilecek daha kolay
operasyonlan yöneterek bu yeni cerrahlan egitmeleri bir za-
man kaybi olarak görüldügü igin, geng bir cerrah buralarda
egitim alamayacaktir. Diger taraftan zaten artik bu tür dü§ük
risk igeren vakalar, genellikle Ulusal Saglik Hizmeti hastanele-
rine ba§vurmuyor. Dolayisiyla, geng ortopedi cerrahlari ve of-
108
talmoloji cerrahlari, bu vakalari görmüyor ve ameliyat etmi-
yorlar. Görüldügü üzere, burada ciddi bir egitim eksikligi so-
runu olu§maya ba§hyor.
Ayrica bana göre, hastanin ülkenin istedigi yerinde tedavi
olmayi segebilmesi durumunda yerel hizmedere duyulan gü-
vende bir azalma söz konusu olacaktir. Sunulan hizmeder ko-
nusunda ?ok daha ele§tirel bir baki§ yerle§ecek, basin ve med-
ya da mevcut kojullar hakkinda insanlara güven telkin etmeye
yeltenmeyecektir. Dolayisiyla, insanlan bir ba§ka hizmeti satin
almaya yönlendiren, bunun arzulanmasina yol agan bir siste-
min ortaya Qikacagini dü§ünüyorum. Bu birdenbire olmaya-
caktir, ama saniyorum zaman igerisinde, özel saghk sigortasm-
da beklenen dü§ü§ yerini büyük bir yükselije birakacaktir. ln-
sanlar, turn bu sorunlara kar§i korunma satin almak isteyecek-
lerdir ve bu sirada özel sektörün kapasitesinin de, Ulusal Sag-
lik Hizmeti piyasasindaki gayet "korunakh" yatinmlan yoluy-
la bir miktar genijletilmesi gerekecektir. Ve tabii, özel sektö-
rün siyasi iktidan da artacaktir.
Saghk hizmetlerinin kijiye özgü hale getirilmesi (individu-
alization of health care), piyasa sisteminde kärli olabilecek
kendi kendine te§hisin ve markali ila? kullaniminin artirilma-
siyla birlikte, diger her türlü hizmet, insanlann kendilerini
alisveri? merkezindeki bir tüketici gibi hissetmelerine yol a?a-
caktir. Dolayisiyla da kamu tarafindan sunulan hizmetin ger-
?ekten de yalnizca "temel" bir hizmet oldugunu düjünecek-
lerdir. Ve Tony Blair'in "zenginle§tirilmi§" hizmetler olarak ad-
landirdigi ekstralara sahip olmak güdüsü yeniden ortaya gika-
caktir. Bence, orta simf en azindan bir tedbir olarak "daha iyi"
oldugunu dü§ündügü özel saghk hizmetini yeniden almak is-
teyecek ve bunu yaparken de maliyetler agisindan devlet des-
tegi talep edecektir. Diger bir deyi§le, özel saghk kurumunda
gördügü tedavi i?e yaramamasi ya da komplikasyon yajanmasi
kaygisiyla, devlet hastanesine gitme hakkmi da muhafaza et-
mek isteyecektir. Aynca, Muhafazakär partinin politika prog-
raminda halihazirda sundugu özel saghk sigorta primlerine
yönelik devlet sübvansiyonlanndan da faydalanmak isteyecek-
109
tir. Buradaki argüman, özel saglik sigortasinin "Ulusal Saglik
Hizmeti'nin üzerindeki baskiyi ortadan kaldirdigi"dir. Düzenli
olarak verilen hizmet ikinci derecede görülünce, daha iyi bir
hizmet almak isteyeceklerdir, ancak vergi sistemi igerisinde
herkese daha iyi bir hizmet sunulmasi i?in ödeme yapmak is-
temeyeceklerdir. Dolayisiyla, bana göre nihai sonug, nispeten
daha az personelli, ödemeyi kabul edenler tarafindan ödenen
vergilerle finanse edilen ve kismen kamu, kismen de tüm hiz-
metleri özel sektör tarafindan saglanan, yani ABD'dekinin tü-
revi olan bir saglik hizmeti olacaktir.
110
Türkiye'de Saglik Reformunun Tarih^esi
AY?EN BULUT*
( * ) Istanbul Üniversitesi.
• » 111
jayanlarm saglik durumlanyla ilgilenmek, hekimlerin bilgile-
rini degerlendirmek ve bdgilerini yeterli bulmamasi halinde,
hekimlik hizmeti sunma haklanni ellerinden almak idi. Os-
manh'da Avrupa tarzinda ilk tip okulu ise 19. yüzyilda kurul-
mu§tur. Hekimba§imn talebi üzerine, §eyhülislamin Avrupa
tarzinda egitim gören bir orduya ve hekimlere gerek olduguna
dair bir fetva gikartmasinin ardindan, 14 Mart 1827'de Tipha-
ne kuruldu. Bu kurum daha sonra kurulan Cerrahhane ile bir-
le§ti ve 1839'da Mektebi Tibbiye-i §ahane adini aldi. 1867'de
egitim dili Turkge oldu. 1846'da ebelik yapanlar sinavla gali§-
ma izni almaya ba§ladi. 1871 Memleket Tabipligi örgütlenmesi
kurulmu? ve saglik konulannda devletin sorumlulugu bu dö-
nemde ba§lami§tir. Genel halk sagligina yönelik hekimlerin is-
tihdam edilmesi de bu sistem igerisinde görülmü§tür. Bu sis-
temde sivil hekimlere dolgun ücret verilerek, belirli bir nüfusa
tam zamanli kamu hizmeti yapmalan beklenmijtir. Ancak ar-
tan enflasyona kar§in hekim ücretleri artmami§, bunun sonu-
cunda hekimlerin para kar§iligi hasta bakarak gelirlerini artir-
malanna izin verilmi§tir. Hekimler kalan zamanlarinda yoksul
halka hizmet vermijlerdir ve bu uygulama ülkede yerlefik bir
sistem haline gelmi§tir. Dolayisiyla, doktorlar ile hastalar ara-
sindaki özel ili§kiler konusunda uzun bir ge^mijten bahset-
mek mümkündür. Bu sürecin bir sonraki safhasinda yeni Türk
devleti bulunmaktadir.
Yeni meclisin, Kurtulu§ Sava§i'ni takiben Nisan 1920'de ku-
rulmasinin hemen ardmdan, Mayis ayinda Saglik Bakanhgi
olufturulmuftur. Osmanli döneminde kayit tutulmadigi i^in
görevde olan hekimlerin isimleri telgraf ile elde edilmij, he-
kim listelerini igeren idari belgelemeler ile saglik yönetmelik-
lerine ilifkin düzenlemelere de bu dönemde ba^lanmijtir. Ka-
nun ve tüzüklerin hazirlanmasina da yine ayni dönemde ba§-
lanmi§ ve Saglik Bakanhgi igerisinde ki§isel belgeleme ve mu-
hasebe i§lerini yürütecek bir §ube agilmijtir. Aynca, merkezde
bulunan Hifzisihha Enstitüsü, Kuduz Tedavi Merkezi, A§i Üre-
tim Merkezi ve Bakteriyoloji Bölümleri de bu yillarda kurul-
mujtur. Tajradaki Saglik Müdürlükleri ile hükümet, belediye
112
ve karantina tabiplikleri ve kügük sihhiye memurluklan ko-
runmu§, yerel yönetimlerin hastaneleri oldugu gibi devralin-
mi$tir. Bu dönemde temel saglik hizmetlerini Kurtulu§ Sava§i
yaraldanmn bakimi olu§turmu§, bakan ve mdletvekdi görevle-
rine getirden doktorlar da dahd olmak üzere, tum hekimler
hizmetlerini arahksiz sürdürmüjlerdir.
114
bu plan yayginla§mami§tir. Gegen yirmi yilda 17.310'a ula§an
saghk personell sayisi be§ kat artmi§sa da, hizli nüfus arti§i ne-
deniyle nüfus bajina dü§en oranda önemli bir yükselme gö-
rülmemi§tir.
1960'lara gelindiginde ise Türkiye, Insan Haklari Beyanna-
mesi'ni imzalami§ ve Dünya Saghk Örgütü Anayasasi dogrul-
tusunda, "saghkh dogup saglikli ya§amanin insan hakki oldu-
gu, bunu saglamanin da bir kamu görevi oldugu" anlayi$iyla,
saghga Anayasal konum kazandirmi§tir. 1961 yihnda Alma
Ata Deklarasyonundan gok önce yürürlüge giren 224 Saydi
Yasa, dar alanda geni§ kapsamh hizmet ilkesi ile bu gereksini-
mi kar§dami§tir.
Yasada öngörülen sistem §u jekilde özetlenebilir. Bir ebe ta-
rafindan izlenebilecek kirsal alanda 2000, kentlerde 2500 nü-
fus i?in bir saghk evi bölgesi nüfusu belirlenmi§, ev ziyaretleri
ile belirlenen gocuklar ve kadinlarin saghk durumlannin iz-
lenmesi ve bu ki§ilerin saghklanni koruyucu Onlemlerin alin-
masi öngörülmü§tür. Saydari, ula§im ve cografi özellige göre
düzenlenen saghk evlerinin bagli bulundugu, bir pratisyen
doktorun yönetiminde, nüfus özelligine göre degijen sayida
elemandan olujan ekibin hizmet sundugu saghk ocaklan, bü-
tünsel temel saghk hizmetlerinin sunulmasindan sorumlu tu-
tulmuftur. Bu nüfus temelli birinci basamak hizmetlerle qö-
zümlenemeyen sorunlarin, saghk ocagi hekimi tarafmdan bir
kayit e§liginde böige hastanesine yönlendirilmesi ve hastane
uzmantnca degerlendirilerek ayni kayit sistemi iginde geri bil-
dirim yapdmasi planlanmi§, bu sayede hastadan asd sorumlu
olan birinci basamak saghk kurulu§lari ile uzmanhk sunan
ikinci basamak hizmetlerin ortaklaja gahjmasmin saglanmasi
ama?lanmi§tir. Ayrica saghk durumunun izlenmesi igin birey-
sel kayit karti tutulmasi, tüm personelin sürekli egitimlerinin
planlanmasi gibi öncü giri§imler de yasada yer almaktadir. Yi-
ne yasada, be§ da on saghk ocagimn olu§turdugu yönetim bi-
rimi olan saghk grup bajkanliklannda birer laboratuvar ve 50-
100 yatakli, dort temel dal uzmaninin görev yaptigi saghk gru-
bu hastaneleri, her 200.000-400.000 nüfus igin de ileri uz-
115
manlik di§inda, saglik müdürlüklerine bagli tarn te§ekküllü
hastaneler bulunmasi öngörülmüjtür. Türkiye düzeyinde ku-
rulan tip fakültesi hastaneleri de böige hastanelerinin ileri uz-
manlik konulannda destekleri olarak dü§ünülmü§tür. Herkese
belli kurallara uymak kojuluyla ücretsiz e§it hizmet sunmayi
öngören yasada, ücret ödeme ko§uluyla hekim segme özgürlü-
günün yam sira, hekimlerin sözle§me ile kamuda galijma ya
da özel hekimlik yapma hakki korunmu§tur. Ancak kamuda
?ah§an hekimin ücret kar§iligi hasta bakma izni bulunmamak-
tadir. I§yeri gibi özel saglik hizmeti gerektiren yerlerde ise ayri
saglik birimleri kurulabilir.
Uygulama aksakliklari
124
Dogu Avrupa'da Saglik Reformu
Peter P. Groenewecen*
125
Ilk sigortasi ve Ulusal Saghk Hizmetleri sistemi (Beveridge
modeli). Bu iki sisteme ek olarak gegmijte, Shemashko olarak
adlandirdan komünist ulusal saghk sistemleri de bulunmak-
taydi. Saghk sistemleri üzerine gergekle§tirilen bir gah§tay si-
rasinda görü§tügüm bir sosyal bilimci bana §öyle dedi: 'Bu Ü?
sistemden bahsetmeyen bir saghk sistemleri arajtirma raporu
görürsem kaldirip atiyorum'. I§te bu yüzden ben bu sistemler-
den bahsetmeden gegemiyorum.
130
zenlenmesini gösterebiliriz. Özellikle Baltik Devletlerinde, ye-
ni olujturulan sistemin son kirk yil boyunca uygulanan siste-
me benzer bir sistem olmamasi konusunda güglü bir istek var-
di. Bu duruma ek olarak, yabanci modellerin ve destegin etkisi
söz konusuydu. Almanya ve Avusturya gibi sosyal sigorta sis-
temlerinin uzun süredir uygulandigi ülkelerden, olumlu tel-
kinler ve iki tarafli destek gelmekteydi. Ayrica, özellikle saglik
hizmet saglayicdari arasinda yüksek bir gelir beklentisi bulun-
maktaydi. Bu büyük olasdikla, "sosyal sigorta sistemine gegti-
gimiz zaman, tipki Almanya'daki doktorlar gibi birkag yd ige-
risinde hepimiz birer BMW kullaniyor olacagiz" gibi bir bek-
lentiydi. Bunun temel nedenlerinden biri Dogu Avrupa ülkele-
rinde genel ekonomik yapi igerisinde saglik hizmetlerinin ön-
celikli, bir konu olarak görülmemesinden dolayi, doktorlann
gelirlerinin hep 90k dü§ük olmasiydi. Ayrica, temelde saglik
reformlanni yürüten bürokratlar Ulusal Saglik Hizmeti'ne da-
yali alternatif modellere gok agik degillerdi ve Ulusal Saglik
Hizmeti sistemlerine sahip ülkeler de, kendi sistemlerinin Or-
ta ve Dogu Avrupa ülkelerine aktarilmasi konusunda yogun
bir gaba göstermediler.
Dünya Bankasi, Dogu Avrupa ülkelerinde, saglik sisteminin
geli§tirilmesi; hastanelere ve temel saglik alanina sermaye yati-
nmi; hastanelerin ve dag sektörünün yeniden yapdandirilmasi
gibi alanlarda ciddi yatirimlar yapmi§tir. Ancak, reform süre-
cinde bu ülkelere uluslararasi destek sadece Dünya Banka-
si'ndan gelmedi, ba§ka bazi kaynaklar da mevcuttu. Ba§langigta
saglik sistemi projeleri ve egitim konusuna odakli AB Phare*
programi, daha sonra Avrupa Birligi'ne katilim igin mevzuatin
hazir hale getirilmesi konusunda bir katilim destegi olarak ta-
nimlandi. Ayrica, Ekonomik l§birligi ve Kalkinma Te§kilati
(OECD) özellikle kurumlarin geli§tirilmesi ve saglik harcama
hesaplarin geli§tirilmesi gibi alanlarda destek sagladi. Dünya
Saglik Örgütü de, halk sagligi ve birinci basamak saglik hiz-
131
metlerini desteklemi§; ade hekimliginin geli§tirdmesini savu-
narak, bdgi ve politika destegi saglamiftir. Bunlara ek olarak,
belirli ülkelerin birlikte gah§mak üzere olu§turdugu ve temel
olarak, komünist sistemlerden komünizm sonrasi sistemlere
gegijin sürdürülebilirliginin saglanmasi ve sigorta kanunlannm
yazdmasi gibi sosyal sigorta sisteminin kurumlannin olujturul-
masini ve sivil toplumun gelijtirilmesini amaglayan gok sayida
"ikili e§le§tirme (twinning) programi" bulunmaktaydi.
Bu sekiz ülkenin ve muhtemelen yakin gelecekte diger ül-
kelerin de Avrupa Birligi'ne katihm süreci de saglik sistemleri-
nin düzenlenmesi arasinda Onemli bir ili§ki vardir. Ancak, Av-
rupa Birligi mevzuati, saglik hizmetlerinin düzenlemesine de-
gil, daha gok sagligin korunmasi ve saghkla ilgili diger alanla-
ra odaklanmaktadir. Mesela dag, tibbi cihazlar, saglik egitimi,
mal ve hizmetlerin serbest dola§imi gibi konularda bir AB yö-
netmeligi bulunmaktadir. Ancak söz konusu yönetmelik, özel-
likle saglik hizmetleriyle ilgili degil, ge§itli mal ve hizmet tür-
lerine yöneliktir. Diger bir Ornek ise, genel olarak sigortayi dü-
zenleyen yönetmeligin, Ozel saglik sigortasi gibi alanlan da
kapsamasidir.
AB mevzuatinin saglik hizmetleri üzerindeki dolayli etkisi,
dogrudan düzenlemelerden gok daha fazla Oneme sahiptir.
Mai ve hizmetlerin ve sermayenin serbest dola§iminin Avrupa
ülkeleri üzerinde Onemli bir etkisi vardir. Avrupa Birligi saglik
politikalan üretmez, ancak Avrupa Adalet Divani'na giden Un-
lü davalardan birinde oldugu gibi, üye devletlerden birinde fa-
aliyet gösteren bir kurum ya da ki§i, diger bir üye ülkede ser-
best dola§im gergevesinde saglik hizmetlerinden faydalanma
hakkimn bulundugunu iddia ederse, Avrupa Adalet Divani,
verdigi hükümlerle zimnen saglik politikasi olu§turmu§ olur.
Diger taraftan rekabet hukuku da, saglik hizmetleri ve benzeri
pek gok alan üzerinde son derece büyük bir etkiye sahiptir.
Meslek örgütlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi buna örnek-
tir. Temel olarak meslek örgütleri, §irket birlikleri olarak ya da
kartel gibi görülmektedir. Bu örgütler her zaman, bir taraftan,
bir tür kartel rolünü üstlenirken, diger taraftan da, Ornegin,
132
hastalar agisindan degerlendirilmesi zor olan mesleki davrani?
standartlarmi belirleyen ve kaliteli hizmet sunumunu düzenle-
yen etik ve normatif bir topluluk görevini üstlenirler. Bu ne-
denle meslek örgütlerinin saglik sistemleri igerisinde belirli bir
rollen bulunmaktadir. Ancak Avrupa Birligi ülkelerindeki re-
kabet hukuku gergevesinde, bu örgütlerin, üyelerine rekabeti
sinirlandiran kurallar uygulamalanna izin verilmemektedir.
Bu duruma örnek olarak, yeni mesleklerin taninmasi, uygula-
nan tarifeler ve reklam yasagma ili§kin politikalar gösterilebi-
lir. Meslek örgütleri, AB yönetmeligine dayali ulusal rekabet
kanunlannin bir sonucu olarak kendi kurallanni degi§tirmek
zorundadirlar. Bu örnekler, farkh alanlardaki yönetmeliklerin,
saglik alanindaki geli§meler üzerinde nasi! dolayli bir etkiye
sahip olabildiklerini göstermektedir.
Ilk sorun sosyal saglik sigortasinin getirilmesi ile ilgili. Bazi ül-
kelerde ya§anan deneyimler, saglik sigortasina ek olarak, ma-
luliyet sigortasi ve emekliligi de dikkate alan bir sosyal saglik
sigortasi sisteminin, yönetim agisindan gok karma§ik olabile-
cegini gösterdi. Bu ülkeler bazi unsurlan dijanda birakabilir-
lerdi. Örnegin, sadece sosyal saglik sigortasi ile ba§lamaya ve
emeklilik gibi konulan vergi temelli bir ortamda eskiden oldu-
gu gibi birakmaya karar verebilirlerdi. Primlerin toplanmasi,
Türkiye'de de sorun olarak dile getirilen bir konu. Eger istih-
dama dayali bir sosyal saglik sigortasi sisteminde primlerin
toplanmasi amaglamyorsa ve ijsizligin yüksek oldugu, sikintili
bir ekonomik dönem yajaniyorsa, tipki Orta ve Dogu Avrupa
ülkelerinde oldugu gibi sorunla kar§ila§ihr. Bu ülkelerde eski-
den devlet güvenceli ve neredeyse ülke genelinde bir istihdam
söz konusu iken, aniden duvann yikilmasi ile i$sizlik bazi ül-
kelerde %10-15'lere yükselmi§tir.
Gegi§ süresince, sigorta kurumu de hastaneler arasinda söz-
le§me yapilmasini kolayla§tiran yeni kurumlann olu§turulma-
si ve gelijtirilmesi gereklidir. Ancak devlete bagimlihk devam
133
etmektedir; günkü i§sizlerin, emekli maa§i alan ya§hlarin ve
bazen de bu ki§ilerin bakmakla sorumlu olduklari ki§ilerin
primlerini devlet, vergderden ödemekteydi. Ancak devleder,
bu gruplarin primlerini kar§damak igin yeterli finansmam sag-
lamaktan kagindiklari igin önemli sorunlar dogmaktadir. Eger
devlet finansman sorumlulugunu üstlenmeyi taahhüt edip,
daha sonra bunun sadece bir kismim kar§darsa, o zaman si-
gorta fonlarimn agik vermemesi kagmlmaz hale gelir.
Özellejtirme ve temel saghk hizmetleri reformunun da ken-
dine has birtakim sorunlari bulunmaktadir. Temel saghk hiz-
metleri, reform girijimlerinin ba§langi? noktasini olu§turmak-
tadir, günkü güglü bir temel saghk hizmetleri sisteminin, zayd
bir temel hizmet sisteminden daha etkin ve daha ucuz oldugu
delillerle ispatlanmi§tir. Dolayisiyla, temel saghk hizmetleri-
nin, tüm Dogu ve Orta Avrupa ülkelerinde, reform paketinin
önemli bir par^asi oldugunu görüyoruz. Temel saghk hizmet-
leri agisindan önemli olan bazi ko§ullar vardir.
Kojullardan birisi §udur: Temel saghk hizmetlerinde refor-
mun gergekle§mesi, büyük polikliniklerin ayrdmasi ve bura-
larda gah§an doktorlann yeniden egitilmesiyle mümkündür.
Ce§itli Ulkelerde cocuk doktorlanmn, jinekologlarin ve dahili-
yecilerin aile hekimleri olarak yeniden egitilmelerine yönelik
büyük egitim projeleri gergeklejtirilmijtir.
Pratisyen hekimlik ya da aile hekimligini yürütebilmek i?in
ekipman bulunmasi §arttir ve temel saghk hizmetleri reformu,
?ok katmanh bir yakla§imi gerektirir. Sözgelimi, yerel seviyede
organize edilen bir uygulama sirasinda, e§ zamanli olarak, si-
gorta kurumlari, meslek örgütleri ve belediye yetkilileri ile ara-
ci kurumlann ve ilifkilerin düzenlenmesi önemlidir. Ügüncü
sirada ise, Saghk Bakanhgi ve Milli Egitim Bakanhgimn temsil-
cisi oldugu merkezi devlet ile tabip odalan veya saghk galijan-
lanni temsil eden örgülerin ili§kilerinin düzenlenmesi gelir.
Diger bir sorun, saghk galijanlarinin, karar almalanni des-
teklemeyen bir ast üst ili§kisi ve denetim bürokrasisi iijinde
gali§an kifiler olarak, özerklige sahip olmamalartdir. Dogu Av-
rupa ülkelerinde doktorlar ve hem§ireler, üst konumdaki bü-
134
rokratlarin talimatlarim ihlal etmemek igin, kendi kararlari ile
hareket etmekten kaginiyorlardi. Oysa, temel saglik hizmetleri
alaninda amaglanan, gah§anlarin karar almalan, ancak kararla-
rinin sorumlulugunu üstlenmeleri ve söz konusu kararlara
meslekta§lariyla görü§ ali§veri$inde bulunarak varmalandir.
Aynca bütün gah§anlar, temel saglik hizmetlerini geli§tirme
projelerine dahil olmalidirlar. Bir grup doktor ve hemjireyi bir
araya getirerek, herhangi bir gekinceleri olmaksizin, i§leri hak-
kinda agik bir §ekilde konu§malanm saglamak temel saglik
hizmetlerini gelijtirmeye yönelik projelerde atilmasi gereken,
ancak uygulamasi zaman alabilecek ilk adimdir. Bu kültürel
degijim gok önemlidir ve gergeklejmesi on yildan daha uzun
bir zaman alabilir. Doktor ve hem§irelerin egitilmeleri ve egi-
timlerinin yenilenmesi konusuna daha önce deginmi§tim.
Bazi sonuflar
140
Güney Avrupa'da Saglik Reformu
141
§üm ile karjilajtirmah olarak- Social Science and Medicine
(Sosyal Bilim ve Tip) dergisinde yayinlanmi§tir. Dolayisiyla
daha fazla bdgi igin bu kaynaklara bajvurulabilir. lspanya'da
ger?ekle§en saglik reformlarina degindikten sonra, gelecekte
lspanya'da ortaya gikabdecek bazi güglükleri özedemeye ?ali-
facagim.
Konuya giri§ yapmak ve kisaca bazi noktalari hatirlamak
amaciyla tüm Avrupa Birligi saglik sistemlerinin hakkaniyet ve
verimldik konusunda ortak bir takim hedefleri bulundugunu
belirtmek istiyorum. Bu, §u anlama gelmektedir: Tüm Avrupa
Birligi saglik sistemlerinin, hizmetlere erijim agisindan yeterli-
lik ve hakkaniyet; mikro ve makro düzeylerde verimldik ve
1990'larin sonlanndan itibaren ise tüketiciler agismdan tercih
ge§itliligi, hizmet saglayicilar agisindan da özerklik gibi ortak
hedefleri olmu§tur. Tüm AB saglik sistemleri geni§ nüfuslan
ve hizmetleri kapsamaktadir. Nüfusun kapsanma orani, iki is-
tisna dijinda, hemen her yerde %100'e ula§maktadir. Bu istis-
nalardan birisi olan Almanya'da nüfusun %92'si kapsama da-
hilken, nüfusun geri kalani sistem di§i kalmayi tercih etmijtir.
Diger istisna ise, kapsam oranimn %62 oldugu ve yine nüfu-
sun geri kalaninin sistem di§mda kalmayi tercih ettigi Hollan-
da'dir. Bu ki§iler, gelir tavam nedeniyle sisteme dahil olami-
yorlar. Hollanda'da bir gelir e§igi uygulamasi mevcut ve bu ge-
lir e§iginin altindakiler mecburi olarak kamu sistemine dahil-
ken, yüksek gelirli ki§iler özel sigorta hizmetlerinden yarar-
lanmaya zorunlu tutuluyorlar. Bu örneklerin dijinda, sisteme
dahil olmama tercihinin getirilmesi Portekiz'de de teklif edil-
mi§, ancak diger pek gok konuda oldugu gibi, bu teklif de uy-
gulamaya ge?irilmemi§tir. Genelde oldugu üzere diyorum,
günkü Portekiz'de pek ?ok reform teklif eddmi§, ancak higbir
zaman uygulanmamijtir. Ancak yine de Portekiz'de, ulusal bir
saglik hizmeti yava§ yava§ yerle§iyor.
Kamu harcamasi Avrupa saglik sistemlerinin ^ogunda ol-
dukga yüksek. Avrupa saglik sistemleri birbirinden gok farkh
yollardan, örnegin vergilerden ve sosyal katkdardan finanse
ediliyor ve özel sigorta uygulamasimn da bu sistemde kügük
142
bir rolü bulunuyor. Aynca, ilaglar igin katki payi ahnmasi di-
§inda maliyet paylajimmin bulunmadigi Ingiltere ve Ispanya
istisnalari harig, Avrupa'daki gogu saghk sisteminde hasta üc-
retlerine ili§kin bir tür maliyet payla§imi yakla§imi mevcuttur.
Tüm bu sistemler aym zamanda, bürokratik yapilartn baskin
olmasi sebebiyle, kati kurallardan da muzdariptir. Bu durum
1990'larda verimliligin arttirilmasina yönelik reformlarin ne-
den maliyet denetiminin yam sira, söz konusu kurumsal kati
uygulamalarin giderilmesini de hedefleri arasmda tanimladigi-
ni agiklamaktadir. Avrupa'daki saghk sistemlerinin iki önemli
modeli, sizin de bildiginiz gibi, sosyal saghk sigortasi sistemi
ve ulusal saghk hizmetleridir. Bu konuyu uzun uzun ele al-
mak mümkün, ancak genel olarak özetlenecek olursa, bu mo-
delled birbirinden ayiran temel özellik, sosyal saghk sigoitasi-
nin gah§anlari ve bunlarin bakmakla yükümlü olduklan ki§i-
leri kapsamasina kar§ihk, ulusal saghk hizmetlerinin genel bir
kapsam sunmasi ve saghk hizmeti almayi bir vatanda§hk hak-
kt olarak kabul etmesidir. Dahasi, saghk sigortasi sistemleri
agirlikh olarak sosyal katkilardan finanse edilirken, ulusal sag-
hk hizmetleri genel vergilendirmeden, gogunlukla da artan
oranli gelir vergilerinden finanse edilmektedir. Öte yandan
saghk sigortasi sistemleri, ge§itli fonlar tarafindan sunulan
hizmetler agismdan az da olsa bazi farkliliklar ta§imakta, ulu-
sal saghk hizmetleri ise tum kullanicilara e§it hizmet sunmak-
tadir; Ornegin, herkese aym paket sunulmaktadir. Diger bir il-
ging nokta da saghk sigortasi sistemlerinde doktorlara hizmet
ba§ma ücret Odenmesine karjilik (bu durum da degi§mekte-
dir), ulusal saghk hizmetlerinde doktorlara maa§ bazinda Öde-
me yapilmasidir. Dolayisiyla, saghk sigortasi sistemlerinde
kullanici agisindan genellikle daha fazla memnuniyet gözlem-
lemekteyiz, günkü insanlar genellikle daha iyi segim yapabil-
mekte; sisteme bagli olarak, daha geni§ doktor ya da hastane
segenegine sahip olmakta, böylece herhangi bir sevk sistemi-
nin bulunmadigi durumlarda da bekleme listeleri asgariye in-
dirilmektedir. Ulusal saghk hizmetleri ise artan oranli vergi-
lendirme ile finanse edildiklerinden genellikle daha hakkani-
143
yetlidir. Birgok saglik ekonomistinin yaptigi gahjmalannm da
gösterdigi üzere, yeniden dagitim (redistribution) etkisinin da-
ha yüksek olmasi nedeniyle, ulusal saglik hizmetleri daha
ucuzdur ve tüm bütgenin devletin elinde bulunuyor olmasin-
dan dolayi, daha kolay yönetilebilmektedir. Bu sistemde para-
nin nasil harcanacagina karar verecek ara fonlar bulunmamak-
tadir.
Bismarkgi bir saglik sigortasi sisteminden, ulusal saglik hiz-
metine dogru bir degifim igerisindeyiz ki bu da gergekten cid-
di bir mücadele gerektiriyor. Güney ülkelerindeki ilk reform
1978 yilinda Italyada gergekle$iyor, hemen arkasindan 1979'-
da Portekiz ve daha sonra 1983'te Yunanistan ve son olarak da
1986'da Ispanya reformlan gergeklejiyor. Dolayisiyla görüldü-
gü üzere, ulusal saglik hizmetlerinin Ingiltere'de ba§latilma ta-
rihi ile Güneyde ger?ekle§enler arasmda büyük bir zaman ara-
ligi bulunmaktadir. Italya'da, hatta diger üg ülkede de özellikle
diktatörlükler, genellikle en yakin referanslan olan Alman mo-
deline büyük ilgi göstermi§lerdir. l§te bu, bizim neden Bis-
markgi refah devletlerine sahip oldugumuzu kismen agikla-
maktadir.
146
kadinlann kendi saghk kardan mevcuttu ve bu, sembolik agi-
dan büyük bir fark yaratmaktaydi.
Avrupa Toplulugu'na katdim da ulusal saghk sistemine
dogru atdan bu adimi agtklayan bir ba§ka etkendir. Ispanya,
sadece Topluluga katdarak degil, katdima kadar gegen ydlar
boyunca, Topluluga girmeye hazirlanirken de üyeligi hak etti-
gini, ödevini yaptigmi ve gergek bir Avrupa ülkesi oldugunu
kanulamak zorunda kaldi. Bu da önemli bir adimdi. Avrupa
Birligi, herkese oldugu gibi Güney ülkelerine de bir§eyler ifa-
de ediyordu. Bu, koruma sistemindeki agiklari kapatmak,
ba§kalarina yeti§mek agtsindan bir hedef demekti. Avrupa
Birligi, 1990'larda giderlerin kontrol edilmesinde sorumlu-
luktan kagma stratejisi olarak kullandiyordu. "Bunu yapma-
mizi Brüksel istiyor, bu benim hatam degil, ama bize bunu
empoze eden Brüksel," gibi ifadelerin kullandmasi da ragbet
gören bir stratejiydi. Pek gok sorunda Avrupa Birligi suglandi
ve rekabet agisindan bir kördügürn yaratddi; meslekler feda
edildi, bazen de talihsiz kararlar alindi. Ama genel olarak
olumlu bir geli§melerin ya§andigini ve birgok avantaj sagladi-
gmi dü§ünüyorum.
Bildiginiz gibi, Avrupa sosyal siyaseti vatanda§lardan gok ga-
h§anlara yöneliktir. £ünkü Avrupa Birligi vatanda§hk hakla-
rindan gok i§gilerin serbest dolajimiyla ilgilenmektedir ve Av-
rupa Sosyal Modeli, ulusal düzeyde goktan gergekle§mi§ olan
gelijmeleri bünyesine katma egilimindedir, yani Avrupa Sosyal
Modeli'nin dogrudan büyük bir etkisi yoktur. Ancak Güney
ülkelerinde Avrupa Birligi'nin yayinladigi bu standart bilgiler
etkili olmaktadir, günkü üst düzey yetkililer ve siyasiler yeni
politika önerilerinin paylajildigi komitelerde yer aldiklari igin,
ba§ka ülkelerde neler olduguna ve i§lerin nasd yürüdügüne
dair daha gok bilgi edinmektedirler; böylece sistemin ögrenil-
mesi te§vik edilmekte ve sistem yava§ yava§ geli§mektedir. Ay-
rica yapisal fonlardan ve uyum fonlarindan elde edilen finans-
mamn, hem alt yapi olu§turmak hem de her türlü faaliyet igin
bazi ülkelerde önem tajidigi agiktir. lspanya'mn durumu böyle
degildi. Bu finansmana ihtiyaci yoktu, ama saninm, Yunanis-
147
tan'da bu fonlar temel saglik merkezlerinin in§asi ve bunun gi-
bi faaliyetler igin kullamlmijti.
161
kaliyor. Bu, 1970'lerin ortalarindan itibaren dogan nesdlerin,
2050'de gok kalabahk bir yajli nüfus yaratacagi anlamina geli-
yor. Bdindigi gibi ya§li nüfusun saglik bakim maliyetinin yük-
sek olmasi, büyük sikinti yaratmaktadir.
Her yerde oldugu gibi Ispanya'da da yeni hastaliklar ve
ölüm sebepleri gözlemleniyor. AIDS söz konusu; bunun yam
sira, kadin nüfusun bir bölümünün daha fazla sigara veya al-
kol tükettigi göze garpiyor. Tamamen yok edildigi dü§ünülen
hastaliklar da yeniden görülmeye bafladi (bu durum ba§ka ül-
keler igin de gegerli) ve bu hastaliklarm (hastahklann tedavi-
sinin) finanse edilmesi gerekiyor. Yine ba§ka yerlerde oldugu
gibi, Ispanya'mn sagliga yakla§iminda tavir degijikligi görül-
mektedir. Hastalar giderek bilingleniyor. Doktorlar bana, Is-
panya'da hastalann muayenehanelerine gelip "Ben bunu inter-
nette ara§tirdim, bu testi ve §unlan istiyorum. Bu ilaglan ya-
zarsmiz," dedigini aktanyor. Eskiden tek hedef saglikli olmak
iken, insanlar artik giderek daha gen? ve güzel olmak istiyor-
lar. Bu da bir saglik sistemi i?in baski demektir ve lspanyollar
bu konuda bir istisna olu§turmuyorlar.
Ispanya'mnki gibi bir saglik sisteminin finansal sürdürülebi-
lirligi ancak vergilerin arttirilmasi veya katki paylarmm uygu-
lanmaya ba§lanmasiyla mümkün olacaktir. Ispanya'da bunu
yapmak bugüne dek imkänsiz olmu§tur. 1990'lann bajlarinda
Sosyalistler tarafindan getirilen sayisiz Oneriye ve 1990'larin
ortalanndan sonlanna dogru ise Muhafazakär Parti'nin planla-
digi uygulamalara verilen tepkiler her zaman sert oldu. Ya sa-
dece muhalefetteki parti, ya da bu partiyle birlikte dernekler
de ertesi gün gösteri yapmaya ba§ladilar ve agikga, "vergileri
arttiramazsiniz" dediler. Bu yüzden finansman konusunda ne-
ler olacak bilmiyorum; samrim bu konuda bir gökü§e dogru
gidiliyor. Yeterli finansman saglanamamasi, orta ve uzun vade-
de tehlikeli olabilir. Fakat Saglik Bakani durumun farkmda
göründügü igin, iyimserligimi koruyorum ve ijlerin uzun bir
süre daha böyle gitmeyecegini fark etmelerini umuyorum.
162
Yunanistan'da Saghk Reformu
lOANNlS YFANTOPOULOS*
163
sistemlerine göre bu sorunlann önem derecesi nedir? iii) son
dönemde yapdan reformlardan hangderi saglik sigortasi kuru-
lu§larimn birle§tirilmesi ve uyumlulajtirilmasi getirdmesi i?in
bir temel olu§turmaya yardimci olacaktir?
165
eden Beveridge modeline ge?i§ini takip edebiliriz. Bu gegi§
saghk harcamalarinda kayda deger bir arti§ olmasini saglamif-
tir. Yunanistan'daki kirsal nüfus, 1950'lerin sonlarina kadar
herhangi bir saghk sigortasmin kapsaminda degildi. 1961'de
kirsal kesimdeki nüfusa, ihtiyag tespitine dayali emeklilik,
saghk ve sosyal yardim hizmetleri sunan OGA sigorta kuru-
mu faaliyete sokuldu. Böylece, Yunan nüfusunun yaklafik ya-
nsi, OGA'nin gah§ma kapsamina ahndi. O dönemde, yillik
ekonomik büyüme orani %5 ilä %10'a tekabül ediyordu. Sag-
hk sektöründeki ve sosyal sektörlerdeki genijleme ydlanndan
sonra gelen kötü kamu idaresi, yetersiz yönetsel altyapi ve si-
yasi istikrarsizhk dönemindeki rahatsizhklann ardindan, yö-
neüm bigimi diktatörlük rejimi oidu. 1968-1974 dönemi dik-
tatörlerin iktidarda oldugu yillardir. Yunanistan'in sava§ son-
rasi tarihinde ilk defa, saghk sektörü ve sosyal sektörler kügü-
lüyordu. Cunta hükümeti tarn anlamiyla askeri önceliklere
yönelmifti ve orduyu ve polisi kullanarak ülke iginde siyasi
kontrolü amaghyordu. Kaynaklar sosyal sektörün elinden ali-
mp savunma ve polis kontrolüne yönlendiriliyordu. 1975 de
1990 arasindaki dönemi belirleyen, demokrasinin yeniden
kurulmasi ve saghk hizmetlerine yönelik artan toplumsal tale-
bi tatmin etme ihtiyaci oldu. Ancak varolan kaynaklar yeterli
degildi ve ekonomik iklim toplumsal talepleri yerine getirmek
agisindan olumsuzdu. Keynesci iktisadi yönetim, ekonomik
durgunluk ve i§sizlik döneminde enflasyon arti§i ya§anmasi
ve yetersiz kamu yönetimi teknikleri nedeniyle sert ele§tirilere
maruz kaldi. Siyasi himayecilik ve popülizm de kamu sektö-
rünün genijlemesinde ve bu sektörde verimsizliklerin artma-
sinda ba§lica rol oynadi. Ekonomik büyüme orani %1 ilä %2
arasmda dalgalamyor, hatta bazen eksi degerlere bile dü§ebili-
yordu (1987 ve 1990).
Yunan saghk modelinin §ekillenmesine muazzam katkilarda
bulunan en dikkate deger sosyal reform, Yunanistan'da Ulusal
Saghk Hizmetleri Sistemi'nin kurulujunu ilan eden 1397 sayili
kanunun 1983 yilinda yürürlüge girmesiydi. Bu kanun pek
gok sosyolog ve siyasi analist tarafindan sava§ sonrasi döne-
166
min temel dönüm noktasi olarak degerlendirilmi§tir. Saglik
sisteminin, yerel yönetimlerin rolünü arttiracak §ekilde yeni-
den düzenlenmesi, devlet hastanelerinin yeniden yapdandird-
masi, birinci basamak saglik kurumlarinda geli§me saglayarak,
genel toplumsal denedmi arttirmak, 1397 saydi kanunda ifade
edilen temel amaglardi. Reformist fikirleri olu§turan asd konu-
lar, 1397 sayili kanunun 1. Maddesi'nin 1.1 ve 1.2 paragrafla-
nnda özetlenmijtir.
Madde 1.1. Devlet yurttajlann tümüne saglik hizmeti sagla-
makla yükümlüdür.
Madde 1.2. Saglik hizmetleri, mali, toplumsal ya da mesleki
statülerine bakilmaksizin, tüm yurtta§lara e§it §ekilde saglanir.
Bu hizmetler birle§ik ve yerinden yönetilen Ulusal Saglik Sis-
temi tarafindan saglanir.
1397 Sayili Kanun, özellikle a§agidaki reformlara odaklan-
mi§tir:
• Ulusal Saglik Sistemi igin ?ali§an ve maa§ ödenen tam za-
manli hekim kavramiyla hekimler de Ulusal Saglik Sistemi
arasinda saglam i§ ilijkilerinin kurulmasi.
• Yunan yurtta§larina geni§ yelpazede birinci basamak sag-
lik hizmeti saglamak amaciyla 180 kirsal ve 220 kentsel saglik
merkezi olu§turulmasi (bkz. §ekil 1). Reformlar kapsaminda
olu§turulacak kirsal saglik merkezleri, en büyük iki kent olan
Atina ve Selanik'e hasta akinini kontrol etme görevini üstlene-
cekti. §ekil l'de, Yunanistan'daki birinci basamak saglik mer-
kezlerinin mekänsal dagdimi gösterilmektedir.
• Hizmetlerin sunumu ve finansmammn hakkaniyet temelli
olmasi.
• Saghk Bakanhgi'na dani§manhk yapacak Merkezi Saglik
Konseyi aracihgiyla hizmetlerin planlanmasi ve yönetilmesin-
de yerinden yönetim.
§ekil l'de belirtilen hedefleri bajarmak amaciyla, Saghk Ba-
kanligi yetkilileri tarafindan, 1983 ilä 1988 arasi dönemde a§a-
gidaki adimlann gergeklejtirilmesi öngörülmü§tür:
• Saghk igin yapilan kamu harcamalarinda kayda deger bir
art 15. Bu da GSYlH'nin en azmdan %4.5 de %5'inden daha faz-
167
$EKlL 1
Yunanistan'daki Birinci Basamak Saglik Merkezlerinin Böigesel Kalkinmasi
168
naklari kullanmak igin etkili sosyal politikalar hazirlanmiyor-
du. Kalifiye kamu görevlderinin sayisinin yetersizligine ek ola-
rak, kamu yönetim tekniklerindeki eksiklikler, son derece bü-
rokratik ve vaaderi uygulama noktasinda yetersiz, a§in kalaba-
hk bir kamu sektörü olu$masina yol agti. Finansman agisin-
dan da, prim ödemelerinden kagindmasi, bütge agigindaki bü-
yümeyi hizlandirmaktaydi.
1990'lar, iktidardaki muhafazakärlann kamu borglarini
kontrol etmek amaciyla uygun maliyedi politikalar uygula-
maya gah§tiklari yillar oldu. 1990-1997 döneminde GSYlH'-
nin yüzdesi olarak sosyal harcamalar genel egilimin altina
dü§tü.
Segilmi§ muhafazakär hükümet, saglik hizmetlerini yeniden
düzenlemek ve sistemin finansman kismim yeniden yapilan-
dirmak igin yeni bir formül arayijina girdi. Saglik sektörünün
ideolojik olarak dönü§türülmesini hedefleyen yeni mevzuat
yasala§tinldi. Saglik hizmetlerinde, hekim ve hastaneyi segme
özgürlügü ilkeleri sunuldu ve kamu ve özel sektör arasinda re-
kabet ba§latildi. Hekimlerin görev statüleri yan zamanli olarak
yeniden düzenlendi ve aym zamanda özel hizmette gah§mala-
nna izin verildi. Muhafazakär hükümet tarafindan getirilen
önlemlerin genel olarak saglik harcamalannin maliyetlerinin
kontrolüne yönelik bir etkisi olmadi. Uzayan grevler ve mali
yönetim zaaflan sonucunda ekonomik durgunluk önlenemez
hale geldi.
1994'te sosyalist hükümet bir kez daha secimleri kazandi ve
saglik sektöründe ?e§itli reformlar ba§latti. 1995'in ortalann-
da, mevcut saglik reformlarini degerlendirme yönünde yeni
bir dönem ba§ladi ve hükümet, Londra Ekonomi Okulu (Lon-
don School of Economics) Kamu ldaresi Profesörü Brian Abel-
Smith liderliginde bagimsiz, uluslararasi bir uzmanlar komite-
si kurmaya karar verdi. Bu komitenin görevi, saglik hizmetle-
rinin kapsamh bir incelemesini yapmak ve reformlar sunulma-
si igin tavsiyelerde bulunmakti. Komite, a§agidaki ele§tirileri
ig ere n kapsamh bir rapor hazirladi:
• hekimlerin etik olmayan uygulamalari; rü§vet alma yön-
169
temleri; ilag §irketleri, diger özel klinik ve tejhis merkezlerin-
den aldiklari "komisyon"lar
• koruyucu saglik hizmederinin eksikligi
• kamu sagliginin az geli§mi§ligi
• tibbi personelin fazlaligi
• hizmetlerin a§m merkezile§tirilmesi
• hekim ve saglik hizmet uzmanlanna yönelik te§viklerin
azligi
• kalifiye yönetici eksikligi
• genel anlamda hizmetlere yönelik memnuniyetsizlik ki
bu anlamda Yunanistan AB ülkeleri arasindaki en yüksek ora-
na sahip.
Komite a§agidaki tavsiyelerde bulundu:
• kamu sagligina ve koruyucu/önleyici saglik hizmetlerine
odaklanan yeni bir saglik planinin ba§latdmasi
• ki§i ba§ina ödeme (capitation) sistemi ile finanse edilen ai-
le hekimligi yapisinin olu§turulmasi
• finansmani büyük sigorta kurumlan ve hükümet arasinda
paylajtirma sorumlulugunu üstlenecek birlejik bir saglik fonu
gelijtirilmesi
• hastanelerde, hastane yönetimi alaninda egitilmi§ yöneti-
cilerin istihdam edilmesi
• hastanelerin finansmani igin genel bütgelerin sunulmasi.
Profesör Abel Smith, saglik sektörünün igindeki siyasi he-
saplar ve yerle§mi§ menfaatler, reformun gergekle§mesini en-
gelledigi i?in Yunan hükümetini ele§tirdi.
Sosyalist hükümet Mart 2001'de, Ulusal Saglik Sisteminin
yeniden düzenlenmesini öngören 2889 Sayili Kanunu kabul
etti. Kanunda ulusal ve bölgesel düzeyde daha büyük bir ve-
rimlilik elde etmek amaciyla hizmetler agisindan geni§letilmi§
yerinden yönetim uygulanmasi gerektigi iddia ediliyordu.
2 8 8 9 sayili kanuna dayanarak 17 Bölgesel Saglik ldaresi
(PESY) kuruldu. Bu yasaya göre, hastaneler ve birinci basamak
saglik merkezleri, profesyonel yöneticiler tarafindan yerinden
yönetilen birimler haline getirildi. Her PESY bir ijletme plam
geli§tirmekle ve kaynaklan verimli bir bigimde tahsis etmek
170
üzere öncelikler belirlemekle sorumluydu. Ayni zamanda, sag-
lik gereksinimlerini kayit altina almak ve denedemek igin bü-
tünle§mi§ bir cografi veri sistemi de önerilmi§ti.
Buna ek olarak ODIPY adinda yeni bir idari kurum öneril-
di. Bu kurumun, kamu ve özel sigorta kurumlanndan gelen
tum fonlan bir havuzda birle§tirmesi ve demografik, epidemi-
yolojik, sosyal ve ekonomik kriterier temelinde her PESY'ye
kaynak tahsisini üstlenmesi planlanmi§ti. ODIPY, hizmetlerin
sunumu de finansmanmin ayrdmasi temeline dayanan yari-
piyasa (quasi-market) bir dü§ünce felsefesine dayaniyordu.
Reformcularin iyi niyetlerine kar§in ODIPY uygulamaya kon-
madi.
Mart 2004'te Muhafazakär Hükümet iktidara geldi ve 4 Ni-
san 2005'te kabul edilen 3329 Sayih Yasayi yürürlüge koydu.
Saglik hizmetlerinin bölgeselle§tirilmesi, Yunanistan'i 17 böl-
gesel saghk birimine bölen önceki gergeveye müteakiben sag-
landi. Tüm retorige ragmen §imdiye kadar Yunan saghk siste-
minin yeniden düzenlemesine ili§kin olarak büyük bir degi-
§iklik uygulamaya konmadi.
171
vunma Bakanligi, ordu personeline ve bunlarin DaKmakla yü-
kümlü oldugu kijilere saglik hizmederi veren ve emekldikleri-
ni düzenleyen 10 sigorta birimini yönetir. Tarim Bakanligi,
kirsal kesime saglik hizmetlerinin ula§masiyla ilgilenir. Deniz
Ticaret Bakanligi denizciler ve bunlarin bakmakla yükümlü
oldugu ki§ileri kapsayan 7 sigorta planini yönetir. Son olarak,
Maliye Bakanligi yukanda söz edilen hizmetlerin finansmanmi
üstlenmi§tir. Bunlara ek olarak, tamamlayici sosyal hizmet
sunmak üzerine uzmanla§mi§ yaklajik 5 6 hastalik ve emekli-
lik fonu mevcuttur.
Yukanda sözü edilen kurumlann 100 kadan, saglik alanmda
hizmet saglarken, geri kalani ge§itli bigimlerde emeklilik plan-
lan, ijsizlik yardimi ve farkh türde sigorta hizmederi verir.
TABLO 2
Sigorta Fonlarinin VerdiQi Hizmetlerin Yelpazesi
Ayokta Dij
Sigorta fonu tedovi Hastane //of saijhtji Laboratuvar Ditjer
IKA + + + + + +
OGA + + + - + +
TEVE + + + + +
TAE + + + - +
OTE + + + + + +
DEH + + + + + +
Bankalar + + + + +
dogrudan ve
dolayli vergiler Merkezi hükümet tedarik ödemeleri
i5verenlerin ve sübvansiyonlar
talijanlarin ödedikleri
primler tedarik ödemeleri
Sosyal sigorta fonlan
isteije bagh hastalarin harcamala-
arimler nnm qeri ödenmesi
Özel sigorta fonlan
maa;
Saijlik merkezleri
sübvan-
qünlük primler siyonlar
Devlet hastaneleri
Özel muayenehaneler
özel
ödemeler Özel hastaneler
ve klinikler
cepterrädemeler
Finansman
TABLO 3
Sigorta Prim Oranlari
fo//;onfar Ifverenler
IKA Emekli maaji 6.67 13.3
Hastalik 2.55 5.10
Yunanistan Ulusal Bankasi Emekli maa§i 7 8.5
Sosyal yardim 3 1.5
Hastalik 2.55 5.10
Tarim Bankasi Emekli maaji 11 23.2
Sosyal yardim 3 1.80
Ion Halk Bankasi Emekli maa§i 11 28.7
Sosyal yardim 3 1.8
Hastalik 3 5.1
ETBA Emekli maa;i 11 23.6
Sosyal yardim 4 5.1
Hastalik 3 3
Elektrik $irketi Emekli maaji 11 22
Sosyal yardim 2.5 5
Hastalik 2.5 1.25
Telekom Emekli maaji 11 24.4
Sosyal yardim 3 3
Hastalik 2.55 5.10
175
IKA, TEVE, OTE ve bankacilik-sigortacilik birimlerinin fi-
nansmani, esas olarak gali§anlann ve ijverenlerin katkilann-
dan olu§maktadir (Tablo 3). OGA igin ise gegerli olan, devle-
tin toplam OGA bütgesini, belirli bir amaca tahsis edilmi§
vergiler ve sosyal vergiler yoluyla olujturmasidir. Son on yil
iginde, sosyal sigorta hizmetlerinin finansmani konusunda
artan bir baski olu§tu. Hükümet, prim oranlarim artiramiyor,
ancak aym dönemlerde sosyal bakimin maliyeti hizla yükseli-
yordu. Bu durum, büyük sigorta kurumlannda agiklarin bü-
yümesiyle ve dolayisiyla verilen hizmetlerin niteliginin dü§-
mesiyle sonuglandi.
Saglik giderleri
$EKlL 3
Avrupa Ülkelerinde Toplam Saglik Harcamalarinin
GSYlH'dekl Yüzdeleri, 2002
12,00-i
iFi 11nf n n N
nnI
10,00 B-
Rnn B r, n n H n n II
RRRMI IHM
8,00 [S—|1—fs—M—ra—•—M—ra—Kj—•§-
in ii niii
6 , 0 0 rffl-H—H^H^&M-!r~B-®-®-™-H-fcr~ir
4,00.j;
mm —I—[—H — H H H H H H
PI P I I IN
2,00 J-M—|||—|||——H—II—M—II—l|j—||j—pi|—||j—M—!||—II—||L-
I | —|Sr-
in
LUX FIN IRL UK E
II
A EU-15 I NL P
IHM
0,001 • , l'-ä , m, U , LI , U , • , ü , LI, Li , I..J , LI,
DK EL S
M
B
, LI,
F
m , Ii ,
D
176
(AB-15), Avrupa GSYlH'sinin yakla§ik %9.1'i saglik giderlerine
harcanmaktadir. Yunanistan'da buna denk gelen oran, GSYlH'-
nin %9.5'idir. Bu tahmin, kayit di§i ekonomiyi, özellikle de
hastalardan doktorlara masa altindan yapdan ödemeleri iger-
memektedir. Kimi tahminlere (Yfantopoulos 2004) göre, Ati-
na, Selanik ve Yunanistan'm diger büyük §ehirlerindeki büyük
hastanelere giden hastalann % 49'u, "Fakelaki" adi verden ka-
yit di§i ödemelerden yapmijtir.
Yunanistan'da 1960'tan 2000'e kadar kamu ve özel giderle-
rin evrimsel geli§imini incelerken, geni§leme safhalan ile ma-
liyet kisitlamasi dönemlerini birbirinden ayirmamiz gerekir.
1960'larin ba§inda Yunanistan'daki toplam saglik giderleri,
uluslararasi standartlara göre oldukga düjüktü. 1970'lerde
gözlenen belirgin arti§in ardindan, 1980'lerin ilk yillannda
daha büyük arti§lar ya§andi. Bu arti§, kamu hastanelerinin
modernizasyonu ve 180 adet birinci basamak saglik merkezi-
nin kurulu§una ayrilan geni§ fonlara baglanabilir. 1980'ler ve
1990'larin ilk yarisinda, kamu harcamalarinda maliyet kisitla-
masmi saglamak ve maliyet denetimini geli§tirmek amaciyla,
ne Sosyalist ne de Muhafazakär hükümetler tarafindan belir-
gin politikalar uygulanmadigina da dikkat gekilmelidir. Ulu-
sal Saglik Sisteminin olu§turulmasinin arkasindan gelen ilk
on yd boyunca, iki hükümetin de belirgin hedefleri, saglik
hizmetlerinin finansman ve sunumunda kamu sektörünün
payinin artirilmasi oldu. Genel amag, verimliligin dü§mesi
pahasina hakkaniyetin artirdmasiydi. 1990-2000 arasinda ge-
gen on yila damgasini vuran, saglik sektöründe özel girijimin
geni§leme süreci ve buna bagh olarak özel saglik harcamalan-
nin artmasi oldu. OECD rakamlanna göre, Yunanistan özel
harcamalarin, saglik harcamalarinin en büyük bölümünü
olujturdugu tek Avrupa ülkesidir. AB-15 seviyesinde, sagliga
yapdan kamu harcamasi, toplam harcamalarin %75'ini olu§-
turur. Yunanistan'da ise bu rakam ancak %55'e denk gelmek-
tedir. (Bkz. §ekil 4)
177
§EKlL 4
AB-15 Ülkelerinde K a m u ve Ö z e l H a r c a m a l a n m n Bilejimi
100,0
90,00
80,00
70,00
60,00
50,00
40,00
30,00
20,00
10,00
0,00
A B F D DK EL UK IRL E I LUX NL P S FINEU-15
G e n e l g ö r ü n ü m ve politikalarin etkileri
178
sal bir adaletsizlik sorunu degildir. Emek piyasasinin verimli
i§lemesini engelledigi igin ayni zamanda ekonomik olarak da
tehlikelidir. Saghk hizmetlerinin saglanmasmdaki e§itsizlikler,
kimi ara§tirmacilar tarafindan Gini katsayisi kullandarak he-
saplandi. Bu e§itsizlik ölgme yöntemine göre, sdir e§itsizlik ol-
mamasi, tam e§itsizlik anlamina gelmektedir. Bu arahkta bulu-
nan her deger, bir toplumda ya da toplumsal grupta e§itsizli-
gin boyutunu gösterir. A§agida, saghk sigortalarinm ki§i ba§i-
na sagladigi saghk ve emeklilik hizmetlerine göre hesaplanan
Gini katsaydari verilmiftir. Analizimize emekli ayhklarini da-
hil etmemizin nedeni, yajhlarin kar§i karjiya kaldiklari e§it-
sizligin derecesini ortaya koymaktir. OECD rakamlarina göre,
bu sosyal grup, saghk hizmetlerinden diger ya§ gruplanna gö-
re alti da sekiz kat fazla yararlanmaktadir.
Sigorta kurumlannin sundugu ki§i ba§ina saghk hizmetleri-
ne denk gelen tahmini Gini katsaydari §unlardir:
Ayakta tedavi igin G = 0.4658
Hastane bakimi igin G = 0.3507
Turn saghk hizmetleri G = 0.4111
Emekli ayhklan igin ki§i ba§ina düjen harcamalara bakddi-
ginda dü§ük aylik kategorilerinde e§itsizligin daha da büyüdü-
gü görülmektedir. Bu bulgu, asgari ayhklann saglanmasinda
kapsamli bir "toplumsal güvenlik agi" olmayi§ina i§aret etmek-
tedir. Emekli ayligi kategorileri igin Gini katsaydari föyledir:
1) Cok dü§ük ayhklar (yilda 300 binin altinda) G = 0.256
2) Dü$ük ayhklar (yilda 550 bine kadar) G = 0.208
3) Ortalama ayhklar (551 bin da 1 milyon 400 bin) G = 0.127
4) Yüksek ayhklar (1 milyon 401 bin da 5 milyon) G = 0.036
Belli sigorta kurumlannin sagladigi simrli saghk ve emekli
ayligi hizmetleri arttirdmah ve bütün sistem daha kapsamli
olacak §ekilde yeniden düzenlenmelidir.
Gerek merkezile§mi§, gerekse yerinden yönetilen farkli sag-
hk sigorta programlannin organizasyonu, kapsami, hizmet su-
numu ve finansmani üzerine birgok gah§ma olmasina kar§in,
kapsamli bir saghk sigortasi sisteminin verimlilik yönüne ili§-
kin en ya§amsal faktörlerinin neler oldugu bu gali§malarin
179
pek azinda göz önüne ahnmijtir. Bu alanda §öyle bir tarti§ma
ya§anmaktadir: Farkli programlarin uyumla§tirma hedefleri,
sigortanin kapsam tercihleri, müjterek sigorta (co-insurance)
ve sistemin vergiden dü§me politikalari ne olursa olsun, siste-
min hakkaniyet ve verimldik boyudarinin analiziyle, bu politi-
kalari degerlendirecek can alici bir faktörün ilgisi kurulmah-
dir. Bir grup (ya da farkli gruplar) igin en uygun saglik sigor-
tasi kapsami derecesi -gogunlukla iddia edddigi gibi— yalnizca
gelir düzeyine göre degil, insanlann sosyal ihtiyaglari da dik-
kate alinarak belirlenmelidir. Bir sigorta programi tarafindan
sunulan saglik hizmetlerinin kullanimma ili§kin bir analiz,
eger saglik ihtiyaglarim ve saglik hizmetlerinin saglik durumu
üzerinde yapacagi etkiyi kayda deger bir degijken olarak ele
almiyorsa, politika degerlendirmesi igin can alici olan faktör-
lerden birini göz ardi ediyor demektir. Saglik hizmetlerinin
düzeyi, ihtiyaglarin düzeyine göre degijiklik gösterebilir.
Örnegin, saglik hizmetleri agismdan ele alirsak, kirsal kesi-
min (OGA) saglik durumu azalan maliyet kojullarinda ortaya
gikiyorsa, bu kesimin saglik durumu düzeyindeki potansiyel
bir düzelme, üretimdeki ortalama maliyetin dü§mesini de sag-
layacaktir. Dolayisiyla, bu durumda OGA hizmetlerin niteligini
ve niceligini dü§ürmeden net bir ekonomik kazang saglayabilir.
Bir grup uzman, Yunan sigorta sisteminin karma§ikhgim gi-
dermeye yönelik olasi bir gözüm olarak, OGA, IKA ve TE-
BE'nin tek bir sigorta sistemi altinda birlejtirilmesini önerdi-
ler. Bu birlejmenin nasil gergekle^tirilebilecegini söylememe-
lerine kar§in, böylesi bir önerinin, - b u türden her öneri gibi—
bu birlejmenin verimlilikte arti§ ve birim maliyetlerde azalma
agilanndan ne derece etkili olacagini gösteren ampirik bir
ara§tirmayla tamamlanmasi gerekir.
180
kar§da§tirildiginda, özel saglik harcamalannin yüksekligi a?i-
smdan dk sirada yer aldigim gördük. Ortalama olarak AB-15'te
toplam saglik harcamalannin yakla§ik %75'i kamu harcamala-
nyken, Yunanistan %55'lik kamu saglik harcamalan oraniyla
bu kurahn tek isdsnasini olujturuyor.
Yunan halkinin saglik hizmetleri baglaminda kar§danmami§
ihtiyaglanni gidermek amaciyla acil olarak verimlilige ve sag-
lik harcamalannin dagdimina ili§kin bir degerlendirme yapd-
masi gerektigi sik?a tarti§dmi§tir. Ancak saglik sigortasi kay-
naklannin ya da kamu kurulu§lannm (devlet hastaneleri, sag-
lik merkezleri vs.) ne kadar artmasi gerektigine dair bir gika-
nmda bulunmadan önce, Yunanistan'da faaliyet gösteren sayi-
siz sigorta kurumunun performanslanni degerlendirmek ama-
ciyla bazi yöntemler geli§tirmeliyiz. Bu yöntemlerin önemi ge-
nel olmalannda yatiyor. Saglik hizmetlerini finansman bigimi
ve sigorta sistemi her ne olursa olsun (merkezi olsun ya da ol-
masin), bu yöntemlerle saglanan bilgi, kaynaklann verimli da-
gitiminin degerlendirmesini gerektiren politik kararlann alin-
masinda belirleyici niteliktedir. Saglik ihtiyaglanna yönelik
kamu harcamalannin etkisine ili$kin ara§tirmalar politika de-
gerlendirmeleri agisindan olduk?a Onemli ara?lardir. Ancak
Oyle görünüyor ki beyaz kitaplar, kanun önsözleri ve kamu
politika raporlanndan olu§an geni§ literatürde, tum OECD
bölgesinde sosyal güvenlige yapilan kamu harcamalan iki te-
mel kaygiya dayanarak gerekgelendirilmektedir:
(i) saglik hizmetlerine erijimdeki ve bu hizmetlerin kullani-
mmdaki e§itsizligi azaltmak.
(ii) Yunan nüfusunun saglik ve refah statüsü ile ya§am kali-
tesinde bir artij saglamak.
Avrupa Birligi Uyesi olan Yunanistan, saglik harcamalannin,
giderek ?e§itlenen ve artan saglik ihtiyaglanna göre nasil tah-
sis edileceginin Saglik ve Sosyal Dayani§ma Bakanhgi tarafin-
dan degerlendirilmesinin faydalt olabilecegini kabul edebilir.
Ancak saglik sisteminin verimlilik boyutunun degerlendiril-
mesinde gerekli olan tek bilgi bu degildir. Farkli bölgeler, fark-
li sigorta programlan ya da kurumlan arasinda büt?e ya da ka-
181
mu harcamalarim paylaftirabilmek igin giktilara ili§kin bilgiler
yararli olmakle birlikte, aym zamanda farkli girdderin üret-
kenlige etkisine ve saglik hizmeti veren farkli kurumlar ara-
smdaki karjilikh ili§kiye dair bilgiler de bu anlamda fayda sag-
layabilir. Bu bize en uygun hizmet birle§imini ortaya gikarma
ve kamu harcamalarindaki olasi arti§lann Yunan yurtta§lannin
saglik statüsü ve ya§am kalitesini ne düzeyde artiracagini ta-
nimlama noktasinda yardimci olacaktir.
Sonuflar
KAYNAKCA
Barr, N. ( 1 9 9 2 ) "Economic theory and the welfare state: A survey and interpretati-
on", Journal of Economic Literature, 30, 2, 741-803.
Barr, N ( 1 9 9 3 ) "The economics of the welfare state", 3 rc * edition, Weidenfeld
&Nicolson.
Hsping Andersen Gosta ( 1 9 9 6 ) Welfare States at the End of the Century. O E C D
conference on "Beyond 2 0 0 0 : The New Social Policy Agenda" OECD, Paris,
Kasim, 1 9 9 6
Avrupa Komisyonu ( 2 0 0 2 ) "Avrupa'da Sosyal Durum", Avrupa Komisyonu ve Eu-
rostat, Brüksel
Avrupa Komisyonu ( 2 0 0 3 ) "Supporting national strategies for the future of health
care and care for the elderly", Komisyon ve Konsey Ortak Raporu, Cahjma ve
Sosyal ljler, Brüksel.
Ferrera M. ( 1 9 9 5 ) The Southern Welfare States in Social Europe. Department of
Political and Social Studies University of Pavia, Temmuz, 1995
Ioakimidis EC. ( 2 0 0 0 ) The Europeanization of Greece: An overall assessment. So-
uth European Society & Politics Cilt 5, Sayi 2, Sonbahar, 2 0 0 0 , s. 73-94.
Yfantopoulos Y. ( 1 9 9 9 ) The Welfare State in Greece in Metaxas J About Greece.
Ministry of Press and Mass Media, 1999, s. 231-252.
Yfantopoulos Y. ( 1 9 9 8 ) Elderly and the Family in the Southern European Welfare
State. In Modernizing and Improving EU Social Protection, lngiltere'nin AB
Bajkanligi esnasmda Avrupa Komisyonu ve lngiltere Saglik Dairesi tarafindan
yayimlanmijtir.
Yfantopoulos Y. ( 2 0 0 3 ) Health Economics Theory and Policy, Dardanos Publicati-
on Atina Yunanistan.
183
Saglik Reformlarinda
Bir Akdeniz Paradigmasi Olu§turulabilir mi?
GUIDO GIARELLI*
185
müzde tum saglik sistemlerinin, yönetim i§levinin merkez! rol
üstlendigi yari-piyasa bir modele dayali, birle$tirilmi§ teknok-
rasi temelli tek bir paradigmaya yakinsadigi sonucuna varmak
i?in, saglik sistemlerini, -?ogu gah§mada oldugu gibi- saglik
hizmetlerinin finansmani ve sunumuna ili§kin yaygin modele
göre simflandirmak halen dogru mudur?
Burada benim önerim, tümüyle cografi bir kavram olan kita
ile küreselle§en dünyada gegerliligini ve egemenligini giderek
yitirdigini gördügümüz [Hardt ve Negri 2000] 'ulus-devlet' ola-
rak tanimlanan siyasi varlik arasina konumlandirabilecegimiz
orta düzey bir toplumsal gergekligi betimlemek ve analiz etmek
igin 'büyük-bölge (macroregion)' kavramini kullanmaktir. Bü-
yük-bölge Sistemleri Kurami Amerikali antropolog ve sinolog
G. William Skinner tarafindan son 40 yil iginde geli§tirilmi§tir.
Eski Cin'le ilgili arajtirmalarla ba§layan, eskijaponya, Fransa ve
bugünkü Cin'e kadar uzanan bu gok yönlü ve karma§ik kuram,
ilk ba§ta tanma dayali uygarliklar igin geli§tirilmi§tir. Büyük-
bölge Sistemleri Kuraminin, tabii ki ba§ka amaglara ve sosyoloji
gibi bajka bilim dallanna uyarlanmasi kojuluyla, ba§ka baglam-
lar i?in de yararli fikirler igerdigini dü§ünüyorum. Burada yal-
mzca bu kuramm dayandigi temel fikri ele alip geliftirecegim.
Bu kurama göre, nüfus verileri yalmzca siyasi-yönetsel hiyerar-
§iyi olu§turan birimlere (ilgeler, vilayetler, iiier, bölgeler, devlet-
ler, vb.) dayanarak analiz edilemez. Bunun yerine, toplumsal
gergekligi yansitan uygun analiz birimleri "tanimlamak" i?in el-
deki verileri kullanmali ve analizlerimizi ulus-devlet gibi siyasi-
yönetsel birimler yerine, tanimlanan bu uzamsal yapiya dayan-
dirmaliyiz.1 Ayrica, bu temel nokta, bizim Avrupa saglik sektö-
ründeki fiili bütünle§me sürecine de katkida bulunmamizi sag-
layacak ve bu katki da gogunlukla uluslar-üstü ve ulusal siyasi-
yönetsel sinirlardan bagimsiz oldugunu bildigimiz gergek farkli-
liklann ayrintili bigimde anla§ilmasma yönelik olacaktir.
186
Ancak, burada ikinci bir sorunla kar§da§iyoruz: Büyük böi-
ge düzeyinde 'saglik sistemi' olarak ele ahp kar§ila§tiracagi-
miz §ey nedir? Klasik yakla§im bize bu anlamda pek yardimci
olmamaktadir. Ulusal kar§da§tirmalarda saglik sistemleri yal-
nizca "kaynak, örgütlenme, finansman ve yönetimin bir araya
getirilerek saglik hizmetlerinin halka ula§tirilmasi" (Roemer
1991:31] olarak dü§ünülmektedir. Saglik sisteminin bu tani-
minin en temel eksikligi nedir? Oyle görünüyor ki bu tanim
esas olarak saglik sistemlerinin siyasi-örgütsel ve mali-iktisadi
boyutlanna dayanmaktadir ve bu boyutlari, iginde bulunduk-
lan baglami ve bu baglamla kurduklan di§kileri hesaba kat-
madan, yalitdmi§ alanlar olarak ele almaktadir, Sistemin bü-
tününü etkileyen bu iki boyutun ?ok önemli oldugu §Uphe
götürmese de saglik siteminin bu taniminin özellikle sosyal
aktörlerin eyleyiciligi ve onlann kültürel ve ekolojik ortami
agisindan yeterince kapsayici oldugu söylenemez. Aslinda
Roemer, ulusal saglik sistemlerinin yapisinin belirlenmesinde
siyasi ve iktisadi unsurlarin yam sira, örnegin toplumsal-kül-
tUrel boyutun önemini de kabul etmektedir [ivi:83-95]. 2 An-
cak bu boyutu kendi modeline dahil etmeyi Qok 'getin bir i$'
olarak degerlendirmi§ ve kendi analizinde bu boyutu dikkate
almami§tir [ivi:95], Ben bu '?etin' i§in, sosyologlar olarak bi-
zim tarn da ugra§mamiz gereken alan oldugunu dü§ünüyo-
rum. Saglik sistemlerinin, hem makro hem de mikro düzeyle-
ri inceleyen, ?ok-boyutlu bir yakla§ima dayali, anlamli bir ti-
polojisini olu§turabilmek i?in, saglik sistemi modellendirme-
mize sosyal aktörün toplumsal-kültürel boyutunu da katabil-
meliyiz.
Bu amagla, Italya'da Saglik Sosyolojisinin kurucusu Prof.
Ardigö'nun [1981:14; 1997:92] ileri sürdügU ve daha sonra
Prof. Cipolla [2002:19-25] ile benim [Giarelli 1998:83-90] ay-
nntili olarak geli§tirdigimiz 'dort yönlü' (quadrilateral) mode-
lin bu yönde atilan ilk adimi olu§turmasini umuyorum. Ardi-
187
gö'nun taslak olarak hazirladigi ilk model dort kutup ve bun-
larin her birinin kendi baglantilarini igeriyordu:
• belirli bir nüfusun belirli bir zaman ve mekändaki top-
lumsal ya§amim olu§turan toplumsal ve kurumsal ili§kilerinin
örgüsü olarak toplumsal sistemler;
• fiziki gevre, insan topluluklanmn dogal ya§am yeri olarak
kabul edilen dij doga;
• if doga, ba§ka bir deyijle insan topluluklanmn biyo-psijik
temeli, insanin beden-akil birligi;
• günlük ilißkiler i(indeki özne, bilingle donatilmi§, günlük
yajamindaki ili§kiler örgüsü iginde bilingli toplumsal eylem
dogurabilen sosyal aktör.
Benim modelin geli§imindeki özgün katkim, saghk sistemi-
ni (Ardigö'nun türsei olarak iginde bulundugunu düjündügü)
toplumsal sistemin iginden gikararak dort yönlü sistemin mer-
kezine koymak ve daha sonra dort adet, anlamh analitik bag-
lanti ya da baginti segerek saghk sistemiyle dort kutup arasin-
daki baglantdan yeniden kurmakti:
• saghk sistemiyle di§ doga arasindaki bagintdar (1) ekolojik
baglanti adim verdigim §eyi olu§turur; örnegin, gevrenin özel-
liklerine bagli belirli hastahk riskleri;
• saghk sistemiyle toplumsal sistem arasindaki bagintdar,
saghk alt-sistemiyle siyasi, iktisadi ve kültürel alt-sistemler gi-
bi ba§ka toplumsal alt-sistemler arasindaki ilijkilere ait (2) ya-
pisal baglantiyi olu§turur;
• saghk sistemiyle, günlük ya§am ili§kileri igindeki özne
arasindaki bagintdar öznenin saghk/hastahk deneyimiyle, sag-
hk kurumlan arasindaki etkile§imle ilgili olan (3) olgusal bag-
lantiyi temsil eder;
• saghk bakim sistemiyle ig doga arasindaki bagintdar sag-
hk bakim sisteminin etkileriyle ilgili olarak doguiganhk, has-
tahk orani ve ölüm orani örgülerini ele alan (4) biyo-psi$ik
baglantiyi olu§turur.
Qok-boyutlu analitik baglantdar yapisinin olu§turdugu bu
karma§ik agin smirlarini belirledigi sistemin, -alternatif tip
kaynaklanm igeren kurumsal gogulculuk yakla§imina göre ta-
188
nimlansa dahi- "dar" anlamiyla saglik sisteminden daha geni§
oldugu agiktir.3 Tarn da bu sebepten dolayi, dar anlamiyla sag-
lik sisteminin yam sira diger dort kutbu ve her jeyden önce
bunlann arasindaki kar§dikh dort baglantiyi da igeren bu daha
geni§ sistemi "saglik sistemi" olarak tammlamamn dogru ol-
dugunu dü§ünüyorum. 4 Görüldügü gibi, bu modelin dort kut-
bu, epidemiyologlann bile saglik göstergeleriyle (toplumsal,
ekolojik, ya§am bigimleri) ilintili kabul ettikleri bütün boyut-
lari igermektedir, ancak, bu boyutlar sosyolojik agidan yeni-
den düzenlenmijtir.
Benim önerim §udur: Saglik sistemlerinin "önemli baglami-
ni" temsil eden, bu gok-boyutlu bagintilari analiz ederek, be-
lirli bir büyük-bölge igerisinde aym ya da en azindan benzer
bagintdar örüntüsünü paylajan bir saglik sistemi ailesi olarak
tammlanabdecek, "belirli bir bagintdar örüntüsü" saptamak
mümkün olacaktir. Böylece ge§itli büyük-bölgeler arasindaki
fid! farkldiklari anlamak ve bu farkhhklan söz konusu sosyo-
lojik yakla§ima göre yorumlayabilmek igin farkli saglik sis-
temlerini farkli baginti örüntüleri olarak ele ahp karjilajtirabi-
liriz. Sunumumun ikinci bölümü, bütün bunlari, bajhkta da
dile getirdigim 'bir 'Akdeniz paradigmasi' var mi?' sorusunu
analiz etmeye yönelik ilk, ama bununla birlikte oldukga smirli
bir gaba olarak düjünülebilir.
189
Cüney Avrupa büyük-bölgesi:
Baglantilarin ara$tirilmasi
Bu tanim bana ait degil. Söz konusu tanim ilk olarak on yil
önce, 1994'te (o zaman Londra Hijyen ve Tropikal Tip Fakül-
tesinde bulunan) Josep Figueras, Martin McKee, Franco Sassi
ve (o zaman Londra lktisat Fakültesinde bulunan) Elias Mos-
sialos tarafindan International Journal of Health Sciences dergi-
sinde bu bajhkia yayimlanan bir makalede ortaya atildi. Belki
de yazarlann ügünün (Figueras, McKee ve Mossialos) §u anda
Richard Saltman'la birlikte Avrupa Saglik Sistemleri ve Politi-
kalari Izleme Merkezi'nin ara§tirma müdürleri oldugunu bili-
yorsunuz.
Yazarlar benim sunumumun ba§liginda sordugum soruya
olumlu yanit verdiler: Italya, lspanya ve Yunanistan'daki saghk
sistemlerinin son dönemdeki evrimini kar§ila§tirarak önemli
benzerliklere dikkat gektiler ve 'Akdeniz paradigmasi' olarak
adlandirdiklan bir ortak özellikler örüntüsünün varhgina ili§-
kin kanitlar oldugu sonucuna vardilar. Bu paradigma "ayirt
edici bir saghk ve hastalik örüntüsünü; Ulusal Saglik Hizmet-
lerinde ortak tarihsel evrim, ortak ilkeler, simrh uygulama,
benzer örgütlenme ve hizmet sunum örüntülerini ve son yil-
larda deneyimlenen ortak bir bunalim de buna yönelik tepki-
leri" igeriyordu [Figueras ve ark. 1994:143].
Aynca yazarlar, ulusal saglik hizmetleri o!u§turmak üzere,
kisa bir süre önce sosyal sigorta modellerini terk eden Güney
Avrupa ülkelerinin bu ortak örüntüsünü, Bati Avrupadaki iki
önemli saghk sistemi grubu temelinde simflandirddar:
190
modelleri olan Fransa, Almanya, Belgika ya da Hollanda gibi
Bati Avrupa Ülkeleri." [ivi: 136]
191
• saglik harcamalarimn düzeyi;
• insan kaynaklan örüntüsü;
• saglik ve hastalik örüntüsü;
• saglik bakim hizmetlerinin yönetim sorunu.
Bu sistemlerin ortak tarih! ve siyas! arkaplani igin otoriter
rejimlerin paralel deneyimlerine bakdabilir. Bunlann en uzu-
nu 4 8 yd ( 1 9 2 6 - 1 9 7 4 ) süren Portekiz'deki Salazar-Caeta-
no'nun diktatörlük rejimidir. Bunu 36 yd süren (1939-1975)
lspanya'daki otoriter Franco rejimiyle, ltalya'da 21 yd (1922-
1943) süren Fa§izm izler. Otoriter rejimlerin en kisasi Yuna-
nistan'daki 7 yillik (1967-1974) albaylar cuntasidir. Avrupa'da
böyle bir deneyimi paylajanlar yalmzca adi gegen ülkeler ol-
mamakla birlikte 5 saglik sistemi agisindan önemli olan, bu
dort ülkenin tamaminin söz konusu dönemlerde bir tür sosyal
sigorta planini ba§latmi§ ya da geli§tirmi§ olmasidir. Böyle
planlann ataerkil ve genellikle e§itliksiz niteligi, daha yakin-
dan bakildiginda agikga ortaya gikar ve bölgedeki saglik siste-
miyle siyasi sistem arasindaki özgül "yapisal baglantmin" so-
nucudur. Bu planlann en eskisi ltalya'da yürürlüge konmu§-
tur. 1927'de verem ve 1929'da meslek hastaliklan igin zorunlu
sigorta yapilmasi; 1942'de ENPAS'm (devlet memurlan fonu)
ve 1943'te INAM'in (özel kesimde galijanlar igin olu§turulmu§
fon) olu§turulmasi di§inda, Fa§ist rejim ne zorunlu sigorta
planlari ba§latmak, ne de özel fonlarla kamu fonlan arasindaki
ayrijmayi azaltmak yönünde adim atmijtir. Sistemin bütünü-
nü etkileyen ciddi yapisal sorunlara; hizmet düzeyleri arasin-
daki bölmelenmi§lik (compartmentalization) durumuna; hiz-
metlerin gereksiz yere tekrarlanmasina; harcamalara dair idari
prosedürün karma§ikligina ve masraflann hizli arti§i de sigor-
ta kapsaminin kismi ve e§itliksiz olmasina kar§in, saglik sigor-
tasi fonlan, demokrasinin yeniden saglandigi 1945 yihndan,
büyük finansal agiklar nedeniyle hükümeti müdahaleye ve si-
gortanin iptaline zorlayan 1970'li yillann ortasindaki mali bu-
nalima kadar yürürlükte kaldi.
192
lkinci örnek, Franco hükümetinin, kuruldugu dönemde, ya-
sal hastalik sigortasini yürürlüge koyan yasalari 1942 ve
1944'te onaylandigi lspanya'dir.6 Bu, ihtiyag tespitine dayali bir
kamu sigorta sistemiydi ve bu sistem i§giler de ijgilerin bak-
makla yükümlü oldugu ki§iler igin bir toplumsal güvenlik pla-
ni igeren Temel Toplumsal Güvenlik Yasasimn yürürlüge kon-
dugu 1967 ydina kadar kapsam ve haklann yaydimi agisindan
büyük ölgüde etkisiz kaldi (1942'de nüfusun %20'sini, 1950'de
%30'unu, 1960'ta %45'ini ve 1966'da %53,1'ini kapsiyordu).
Ügüncü örnek, 1946 ydmda ilk sosyal güvenlik yasasimn yü-
rürlüge kondugu Portekiz'dir. Portekiz'de gah§an nüfusun ve
bunlarin bakmakla yükümlü oldugu kijilerin hastalik fonlari
(Caixas de Previdencia) yoluyla sigorta kapsamina ahndigi Bis-
marckgi model izlendi. Ba§langigta sanayi gahjanlariyla sinirli
olan sigorta kapsami 1959, 1965 ve 1971'deki eklemelerle diger
kesimlerdeki i§gücünü de kapsayacak bigimde genijletildi.
Son örnek olan Yunanistan digerlerinden biraz daha farkh-
dir. Burada kentlerdeki ve 70'ten fazla i§gi gahjtiran sanayi ku-
rulu§lanndaki mavi ve beyaz yakah i§gilere saglik ve emeklilik
sigortasi saglamak üzere 1934 yilinda ilk sosyal güvenlik örgü-
tü (IKA) olu§turulmu§ ve nüfusun yakla$ik ügte biri sigorta
kapsami altina ahnmi§tir. 1960'h yillarda kamu kesimindeki
gah§anlar, serbest meslek mensuplan ve giftgiler (OGA) igin de
sosyal saglik sigortasi planlan olujturuldu ve bunlar farkli dü-
zeylerde de olsa toplam nüfusun %90'ini kapsam altina aldi.
Sistemi yeniden düzenlemeye yönelik ilk girijimler bu dönem-
de ortaya giksa da, 1967-1974 arasmdaki diktatörlük, yalnizca
bu saglik hizmetleri sistemini peki§tirme egiliminde oldu.
Tüm bunlan dikkate aldigimizda, bu ülkelerdeki ulusal saglik
hizmetlerinin olu§turulmasinm otoriter bir yönetimin ardmdan
siyasi alt-sistemde demokratik bir rejimin yeniden kurulmasina
ya da güglendirilmesine neden "yapisal olarak bagli" oldugunu
anlayabiliriz. Özellikle, ögrencilerin ve mavi yakah i§gilerin ver-
digi yogun toplumsal mücadelelerin ardmdan, 1978'de ulusal
6 I? savaj ( 1 9 3 6 - 3 9 ) dolayisiyla hie uygulanmayan cumhuriyet dönemi Saglik Ba-
kim Ejgüdümü Yasasimn i?eriginin bu yasada büyük ölcüde yer almasi tuhaftir.
193
bir saghk sistemini uygulamaya koyan ilk Akdeniz ülkesi olan
Italya, buna örnek olu§turabilir. 1974'teki 'karanfil devrim' ile
bir Avrupa ülkesindeki en uzun otoriter rejime son veren Porte-
kiz ise, be§ yil sonra, 1979da uygulamaya koydugu ulusal sag-
hk sistemi ile ikinci sirada yer alir. Bu ülkeleri, demokratikle§-
me süreglerini saglamla§tiran ve saygin sosyalist partileri iktida-
ra getiren Yunanistan (1983) ve Ispanya (1986) izler.
Bu vakalann hepsinde ulusal saghk sisteminin olu§turulmasi,
saghk hizmetlerinin genelle§tirilerek, sagligm bütün vatanda§la-
nn saghk hizmetlerine para ödemeden ula§masim da igeren
toplumsal bir hak olarak görülmesi sürecinin bir sonucuydu.
Öteki Batiii ülkelerde (Avrupali ya da ba§ka) saghk masraflan-
mn kisilmasi ve kota uygulamasi sorunlannin siyasi mecralarda
?ok tarti§ilan konular haline geldigi bir zamanda, Akdeniz bü-
yük-bölgesinde 1970'lerin sonunda ve 1980'lerin ba§mda ortaya
gikan ilk reform dalgasmin, tüm vatandajlann turn saghk hiz-
metlerinden para ödemeksizin yararlanmasi üzerinde durmasi
tuhaftir. Bu durum, söz konusu büyük-bölgenin tarihi süregte
geli§tirdigi, saghk sistemiyle siyasi sistem arasindaki "yapisal
baglanti"nin kendine has özellikleriyle siki sikiya ili§kili farkli
bir gündemden mi kaynaklanmaktadir, yoksa yalmzca bir top-
lumsal gelijme sorunu mudur? Büyük olasilikla burada yanitla-
namayacak kadar büyük bir soru, ama sormaya da deger.
Güney Avrupa saghk sistemlerinin ikinci ortak özelligi sag-
hk sistemlerinin finansman bigimiyle ilgilidir. Demokratik ve
genel nitelikli bu dort ulusal saghk sistemindeki reform gah§-
malarimn dördünde de tam olarak vergiye dayah bir kamu
saghk sistemi ve özel finansmantn rolünün gittikge önemsiz-
le§mesi öngörülmü§tür. Ancak, uygulamada amaglardan ilki-
nin kismen ba§anlabildigini ve ikincisinin de büyük ölgüde
yadsindigini söyleyebiliriz. Bu da saghk sistemiyle toplumsal
ve iktisadi alt-sistemler arasindaki "yapisal baglanti"nin bir so-
nucu olarak yorumlanabilir.
Gegen yillar boyunca Italyada saghk sisteminin finansma-
mnda önemli degi§iklikler gözlenmi§tir. 1978deki reform sira-
sinda sisteme para saglamak igin gerekli kamu kaynaklanni
194
güvence altina almaktan sorumlu Ulusal Saghk Fonu kurul-
mu§, ancak fonun yalnizca bir bölümü (%39) genel vergilen-
dirmeden saglanabilmi§tir. 1997'ye kadar fonun ana kaynakla-
n, azalan oranli bir yapisi olan (regressive) bordro vergileri
(%52), Yerel Saghk Birimlerinin ilaglar, tani i§Iemleri ve uz-
man ziyarederiyle dgdi olarak hastalardan aldigi katki payla-
rindan elde ettigi gelir (%4) ve özel statüdeki bölgelerden ge-
len katkdardi. Ücredderin ödedigi vergi oranlariyla serbest
meslek mensuplarinm ödedigi oranlar (gogunlukla vergi ka-
girma sonucu) arasindaki farki dü§ünürseniz, bütün nüfusun
gereksinimlerine cevap veren; ancak para kaynagi esas olarak
i§?inin sagladigi gelir olan bir ulusal saghk sisteminin ne ka-
dar adaletsiz ve e§itliksiz oldugunu anlayabilirisiniz. 1990'la-
nn sonunda Italya'nin yönetsel ve kurumsal ortami federal
devlet yapisma yaklajmaya bajladi. Buna ko§ut olarak 1997
yilinda saghk finansmaninm yapisini degijtiren, mali federa-
lizm yönündeki ilerici hareket de etkin olmaya bajladi. Bölge-
sel vergilerin, saghk harcamalannin bUyük bir bölümüne fi-
nansal kaynak saglamasi amaglandi ve bordro vergilerinin sag-
ladigi katkinin yerini iki bölgesel vergi aldi (§irketlerin katma
degerine ve kamu gali§anlarina ödenen maa§lara getirilen
IRAP ve ulusal gelir vergisinin kügük bir bölümünü olu§turan
bölgesel IRPEF). Ancak 2003 yilina gelindiginde Italya'da sag-
hk harcamalannin finansmaninda bölgesel vergilerin oram hä-
lä oldukga smirhdir (%41,7). Öteki kamu ve özel kaynaklann
payi %10 civarinda olmakla beraber, merkez! fon saghk fi-
nansmaninda hälä en önemli paya sahipur (%48,3). Bilindigi
gibi bölgesel vergilendirme, istihdama dayali olmadigi igin
turn ijletmelerin vergi ödemesini gerektirir ve ücretler üzerin-
den kesilen vergilere nazaran vergi matrahini geni§letir. Bu ne-
denle, saghk finansmaninm bölgesel vergiler yerine merkez!
düzeyde ahnan dolayli vergilere (KDV) 7 dayanmasi genel sag-
hk finansman sistemini daha e§itsiz hale getirir.
7 Italya'da saghk finansmaninda en büyük paya sahip olan ve eski Ulusal Saghk
Fonu'nun yerini alan Ulusal Dayanijma Fonu'na dolayli vergiler yoluyla fi-
nansman saglanmaktadir.
195
lspanya'da saglik sisteminin sosyal güvenlik sisteminin bir
pargasi olarak görülmesi nedeniyle, 1989'a kadar ulusal saglik
sistemi daha gok sigorta primleriyle finanse edilmi§tir.
1989'dan sonra finansman yava§ yava§ genel vergilendirmeye
kaymi§ ve 1999'a gelindiginde sosyal sigorta primlerinin i§levi
tamamiyla ortadan kalkmi§tir. §u anda kamu saglik harcama-
lanmn %98'inin finansmani -lspanya'da bölgesel ve yerel yö-
netimlerin mali özerkliklerinin sinirli olmasi nedeniyle- bü-
yük kismi merkez! olmak üzere, toplanan genel vergilerden
saglanmaktadir. Geri kalan %2'lik bölüm ise ba§ka bir sigorta
türü kapsaminda sunulan hizmete aittir. Bajlangigta, saglik fi-
nansmaninin genel vergilerden kar§ilanmasi yönündeki egili-
min amaci, hizmetlere herkesin ula§imim saglayacak §ekilde
yeniden dagitimin gergekle§tirilmesiydi. Ancak sistem uygula-
mada farkli i§ledi ve lspanya'nin Avrupa Birligi'ne giri§inden
sonra, 1986 yilinda gergekle§en dolayli vergi sistemi reformu
ve KDV uygulamasi nedeniyle vergi temelli saglik finansmani,
hedeflenen amaca ula§mak yönünde sinirli bir etki gösterdi.
Sonugta, gelir dagdimim düzenleyici nitelikte, artan oranli ge-
lir vergisi sistemi, dolayli vergiler ve ba§ka vergiler eklendik-
ten sonra, lspanya'da sistem bu artan oranli vergilendirme ni-
teligini yitirmekte ve neredeyse herkesin e§it oranda vergi ver-
digi bir sistem haline gelmektedir. Diger bir deyi§le, lspan-
ya'da her vatanda§ toplam varlik düzeyinden bagimsiz olarak,
gelirinin sabit, benzer bir orani düzeyinde (dogrudan ve do-
layli) vergi vermektedir.
Portekiz'de ulusal saglik sistemine kaynak saglanmasi go-
gunlukla genel vergilendirmeyle (%90) gergekle§mektedir.
Saglik sistemine aktarilan kaynaklann %8'ini ise gogunlukla
hastalann ve özel sigorta §irketlerinin ödemeleriyle saglanan,
dogrudan ödemeler olu§turmaktadir. Gördügümüz gibi sorun,
hälä büyük ölgüde i§veren ve galijanlarin katkilanyla ayakta
duran ve nüfusun dörtte birini kapsayarak toplam saglik har-
camalannin yaklajik %5'ini olu§turan büyük bir saglik alt-sis-
temleri kesiminin devamhhgim sürdürmesidir. Bu da saglik fi-
nansmamnin büyük bir bölümünün esas olarak hastalarca ger-
196
gekle§tirilen dogrudan ödemeler bigiminde ve daha az oranda
da özel sigortalara (nüfusun yakla§ik %10'u) ve yatirim ku-
rumlarina (%7) ödenen primler bigiminde, özel kaynaklardan
saglanmasma yol agmaktadir. Bu durum, uluslararasi galijma-
larin (Wagstaff ve ark. 1999) gikarimlarim da dikkate alarak
vardan §u sonucu agikhyor: "Portekiz'de, teoride artan oranli,
gelir dagdimini düzenleyici nitelikte olan gelir vergisi sistemi,
ashnda azalan oranli gelir vergisi sistemine kayiyor. Gelir ve
kazang Uzerinden alinan vergi, toplam vergi gelirlerinin
%28,5'ini olu§tururken, vergi gelirlerinin önemli ölgüde do-
layli vergilere dayanmasi (toplam gelirlerin %42,6'si) ve saglik
harcamalannda cepten ödemelerin payinin büyüklügü, Porte-
kiz vergi sisteminin azalan oranli yapisma i§aret ediyor. Diger
bir deyijle, saglik harcamalan dü§ük gelirli aileler igin yüksek
gelirlilere göre daha fazla yük olu§turuyor" [Bentes ve ark.
2004:33-341.
Yunanistan'da saglik sistemi 1983'e kadar büyük ölgüde,
devlet sübvansiyonuyla desteklenen sosyal sigorta tarafindan
kar§ilandi. Bu yapi 1983'teki reform gah§masi sirasinda vergi-
lerle kar§danan bir ulusal saglik sisteminin kurulmasi yoluyla
degi§tirilmeye gah§ddi. Ancak 1983 reformu yalmzca saglik
hizmetlerinin saglanmasi üzerine yogunlajtigi ve i§in mali yö-
nünü hesaba katmadigi igin, sonugta eldeki sayisiz sosyal si-
gorta fonu (40'i nüfusun büyük gogunlugunu kapsayan yakla-
§ik 300 fon) etkinligini reform öncesinde oldugu gibi sürdür-
mü§tür. Bu fonlara üyelik zorunludur ve meslege dayahdir.
Fonlann büyük gogunlugu kamu kurulu§landir ve bunlar res-
mi olarak özerkse de merkez! hükümetin siki denetimi altinda
etkinlik gösterir. Fon kaynaklannin büyük bir bölümü i§gi-i$-
verenlerin gelirleri ile orantih olarak ödedikleri, düzeyleri Qa-
lijma ve Sosyal Güvenlik Bakanhgi'nca belirlenen primlerden
olu§makla birlikte, bu kaynaklar arasinda büyük farkldiklar
vardir (örnegin, tanm kesimini kapsayan OGA'yi ele alirsak,
hastahk finansmani tamamiyla devlet bütgesinden, giftgilerin
higbir katkisi olmaksizin saglanir). Aym zamanda, farkli fonla-
nn sagladigi hizmetler ile bu hizmetlerin nitelikleri arasinda
197
da büyük farkldiklar söz konusudur. Öte yandan devlet bütge-
sinden sosyal sigorta fonlanna aktardan pay, fonlann sürekli
büyüyen agiklari nedeniyle durmadan yükselmektedir. Devlet
bütgesinin genel vergilendirmeyle finansmani yalnizca merke-
z! düzeydedir. Özetle, Yunanistan'daki saglik sisteminin fi-
nansmanimn vergi tabanli ve sigorta tabanli kaynaklann bir
kari§imi oldugu, hem prim yükünde hem de hizmetlere eri-
§imde büyük farkldiklar bulundugu sonucuna varabiliriz.
Vergi tabanli ve sigorta tabanli kaynaklann bu birle§imi Yu-
nanistan'da higbir yerde olmadigi kadar belirgindir. Sagliga ya-
pilan sosyal güvenlik harcamalannin hükümetin genel saglik
harcamalanna orani Ispanya'da %9,2, Portekiz'de %6,8, ltal-
ya'da %0,3'ken Yunanistan'da hälä %35'tir. Ayni oran Güney
Avrupa büyük-bölgesi igin %12,8'ken, Kuzey Avrupa büyük-
bölgesi igin %7,1 ve zorunlu sigorta sistemine sahip Orta Bau
Avrupa igin ise, gok dikkat gekici bir bigimde %83,2'dir. Orta
Avrupa büyük-bölgesindeyse bu oran daha az dikkat gekici bir
düzeydedir.
Konuyu bir bütün olarak ele aldigimizda, tüm bu ulusal
saglik finansman sistemlerinin sosyal adalet agisindan ciddi
sorunlar ya§adigini görüyoruz. Yukandaki örneklerde görül-
dügü üzere, bu ülkelerde gelir düzeyi yükseldikge artan oran-
larda katkida bulunulmasi esasina dayanan bir saglik finans-
man sisteminin asil amaci olan yeniden dagitim, yalnizca kis-
men gergekle§tirdebilmekte ve saglik finansman sisteminin
dü§ük gelirlilere, yüksek gelirlilere nazaran daha fazla yük ge-
tirmedigi durumlarda dahi sistem en iyi ihtimalle tüm gelir
gruplannin e§it oranlarda katkisina dayanmaktadir. Bu sistem-
lerde özel finansmamn i§levi göz önünde bulunduruldugunda
bu durum daha agik bir bigimde ortaya gikacaktir. Daha önce
belirttigimiz gibi, ulusal saglik sistemi reformu gahjmalannin
amaci özel finansman miktanm azaltmak olmasina ragmen
özel finansman yillar iginde özellikle Italya ve Ispanya'da
önemli ölgüde yükselmi§tir.
2002 yili verilerini (OECD Saglik Verileri 2 0 0 4 ) dikkate
alirsak, Akdeniz büyük-bölgesinin %67,6'yla, toplam saglik
198
• I
200
Bu yüzden, ABD dolarinin ki§i ba§ina satin alma gücü pari-
tesini saghk harcamalanmn bir ölgüsü olarak kullanmamn da-
ha add olacagi kabul edilebilir ve bu yöntemle alinan sonuglar
GSYlH temelli kar§ila§tirmalardakilerden önemli ölgüde fark-
lidir. Ashnda Akdeniz bölgesinin 1.832 dolar olan harcama or-
talamasi, Kuzey Avrupa bölgesinin 2.494 ve Orta Bati Avrupa
bölgesinin 2.666 dolarlik harcama düzeyinin epey gerisinde ve
harcama düzeyi yalmzca 887 dolar olan Orta Dogu Avrupa
bölgesinin ise üzerindedir. Bu durumda harcama düzeyi 2.166
dolar olan ltalya'yi sirasiyla Yunanistan (1.814 dolar), Portekiz
(1.702 dolar) ve Ispanya (1.646 dolar) izler.
Dördüncü özellik daha az tarti§mahdir. Akdeniz büyük-böl-
gesine özgü belli bir insan kaynaklan örüntüsü var gibi görün-
mektedir. Bu böige ülkeleri, hekim sayilan agisindan Avru-
pa'da ilk siralarda yer aliyor: Bölgede her 1000 kijiye dü§en,
gah§makta olan hekim sayisi 3,8.; buna kar§dik en az hekim
sayisi (3) Kuzey Avrupa bölgesinde bulunuyor; Orta Bati Av-
rupa (3,3) ve Orta Dogu Avrupa (3,2) bölgeleri hekim sayisi
agisindan bu iki bölgenin arasinda yer ahyor. Güney Avrupa
bölgesinin bu özelligi, 1000 ki§iye dü§en hekim sayisi agisin-
dan OECD 2004 listesinin ilk sirasinda yer alan ve 2000 yilin-
dan bu yana listede Italya'mn (4,4) önünde yer alan Yunanis-
tan'da (4,5) agikga görülmektedir. Buna kar§ihk, ayni listenin
sirasiyla 13. ve 18. siralarinda yer alan Portekiz (3,2) ve özel-
likle Ispanya'da (2,9) ise bu özellik daha az belirgindir. Hem§i-
relik konusunda durum her nasilsa tarn tersi yöndedir. Her
1000 ki§iye dü§en, gah§makta olan hem§ire sayisi Güney Av-
rupa bölgesinde yalmzca 5'tir. Bu sayi Kuzey Avrupa bölgesin-
deki sayinin (10,9) yansindan azken, Orta Bati Avrupa bölge-
sindekinin (9,3) yarismdan biraz fazla ve Orta Dogu Avrupa
bölgesindekinin de (7,5) gerisindedir. Hem§ire sayisinin en
dü§ük oldugu ülkeler Portekiz (3,8), Yunanistan (4) ve Ital-
ya'dir (5,4). lspanya'daki (7,1) sayi ise biraz daha yüksektir.
Bütün olarak baktigimizda gah§an hemjirelerin gah§an hekim-
lere orani agisindan bu ülkeler OECD listesinin - 2 0 . sirada
olan Ispanya (2,5) di§inda- en alt siralarinda yer almaktadir-
201
lar; ltalya (1,2) listenin 27., Portekiz (1,2) 28. ve Yunanistan
(0,9) 30. sirasinda bulunmaktadir.
Bu noktada §u ilging saptamayi da yapmak gerekir: Saglik
?ah§anlari sisteminde hekimligin bu denli one gikmasi, saglik
sisteminde de tedaviye yönelik hizmetlerin one gikmasini be-
raberinde getirmektedir. Toplam saglik harcamalarinin yüzdesi
olarak koruyucu saglik hizmederi ve halk sagligina yönelik
harcama düzeylerinin gok dü§ük olmasi da bu yönelimi agikga
göstermektedir: Bu düzey Ispanya'da 1,1 ve Italya'da 0,5'ken
(konuyla ilgili olarak elde veri bulunan iki Akdeniz ülkesi);
Hollanda ve Macaristan'da 4,8; Almanya'da 4,6; Finlandiya'da
3,6; Fransa'da 2,5 ve Cek Cumhuriyeti'nde 2,4'tür
Öte yandan, Akdeniz büyük-bölgesinde hemjire sayisinin
az olmasi bu Ulkelerde halk sagligi hizmetlerinde eksiklik ol-
dugunu göstermektedir. Bu durum da bölgede kadinin ailede-
ki geleneksel rolüne dayali 'kapsamh hemjirelik' ijlevinin yay-
gin olmasi sonucu profesyonel hem§ire eksiginin kapandigi
§eklinde ve "olgusal baglanti" temelinde degerlendirilebilir.
Be§inci ortak özellik, saglik sistemlerinin gergekte ne kadar
etkin olduguna ili§kin devam eden tarti§mayi ?agri§tirmasi iti-
bariyle oldukga ilgingtir. Bu ülkelerde saglik harcamalari düze-
yi dü§ük olmasina kar§in, bunlar, Avrupa'da ortalama ömrün
en Uzun oldugu ülkeler arasindadirlar: Akdeniz büyük-bölge
ortalamasi 78,7'yken bu ortalama Kuzey bölgesinde 78,6; Orta
Bati bölgesinde 78,9 ve Orta Dogu bölgesinde 72,9'dur. Orta-
lama ömür Italya'da 79,7; Ispanya'da 79,6; Portekiz'de 77,1 ve
Yunanistan'da 78,4'tür. Bunun, saglik hizmetlerinin ntifusun
genel saglik durumu üzerinde sinirli bir etkisi oldugunu gös-
terdigi sonucuna varabilir miyiz? Büyük olasdikla ijler biraz
daha karma§ik ve bizim "biyo-psi§ik baglantida" yer alan öteki
etmenleri dikkate almamiz gerekiyor: Akdeniz mutfagimn et-
kisi, kalp-damar hastalikjan ve ölümcül hastahklann en dü-
§ük düzeylerde olmasi, daha saglikh ya§am bigimleri, vb. gibi.
Genel olarak, Akdeniz büyük-bölgesindeki biyo-psi§ik baglan-
timn ayinci özelligi olarak belirli bir saglik ve hastahk örüntü-
sü bulundugu varsayiminda bulunabiliriz.
202
Son olarak ele alabilecegimiz altinci ortak özellik, bu saglik
sistemlerinin bajlica sorunlanndan biridir: hizmetlerin yöneti-
mi. Akdeniz büyük-bölgesinin dort ülkesinin de ulusal saglik
sistemleri, kurulduklari tarihten bu yana yapisal bir sorun ola-
rak verimsizlik ve yönetim becerileri düzeyinin düjüklügün-
den etkilenmiftir. 1990'lardaki ikinci reform dalgasi sirasinda
daha dü§ük maliyedi yönetimsel verimldik sistemleri yoluyla
etkinligin artirilmasi hedeflenerek bu sorunlarla ba§a gikilma-
ya gah$dmi§tir, ancak alinan sonuglar epey tarti§mali görün-
mektedir ve bu sonuglann sorunun gözümüne katkida mi bu-
lundugu, yoksa sorunu daha mi kötüle§tirdigi hälä belirsizdir.
Örnegin, ltalya'ya bakarsak, 1978'de ulusal saglik sistemi-
nin kurulmasi, beraberinde, lngdtere'deki böige saglik mer-
kezlerini örnek alan Yerel Saglik Birimlerinin (USL) olu§turul-
masini getirmi§tir, ancak bu birimlerin Ingiliz modelinden ay-
rildigi önemli bir nokta vardir: Italya'da olu§turulan USLlerin
yerel belediye meclisleri gibi, demokratik yollarla senden yet-
kililerce yönetilmesi, böylece Iskandinav ülkelerine özgü bir
özelligi de banndirmasi öngörülmüjtür. Benzer §ekilde, hasta-
ne planlamasinda, yönetiminde ve sistemin finansmaninda da
bölgesel yönetimlere sorumluluk verilmi§tir. Ancak, USL yö-
netimini demokraüklejtirme hedefi, sistemin a§in siyasile§me-
si, yönetim performansimn düjmesi ve yolsuzlugun yayginla§-
masi gibi istenmeyen sonuglari da beraberinde getirmijtir. 1s-
tenmeyen sonuglardan biri de bölgesel düzeydeki harcama uy-
gulamalannda ortaya gikmi§tir. Merkez! hükümet, 1980'li yil-
lar boyunca bütgelere kati harcama limitleri koymak suretiyle
sürekli maliyetleri sinirlamaya gah§mi§, buna kar§ihk bölgeler
de mali sorumlulugun bölgelere dagitdmami§ olmasi nedeniy-
le hükümetge ödenmesi gereken borglanm yükseltmi§lerdir.
Bu durum da bölgelerin bütgelerini ajmalan yönünde te§vik
edici bir unsur olmu? ve sürekli yükselen kamu agiklannin bir
kisir döngüye dönüjmesine yol agmijtir.
Bu sorunlar da Italya'daki saglik sistemiyle siyasi sistem ara-
sindaki özgül "yapisal baglanti"nin ifadesi olarak kabul edile-
bilir. Söz konusu sorunlar, Ingiliz modeline benzer bir ig piya-
203
sa kurmayi amaglayan, saglik kesiminde bir yetki devri süreci
bajlatan ve bölgelere mali sorumluluk veren 'ikinci reform' ga-
li§malarinin (502/1992 ve 517/1993 sayili yasalar) ana hedefi-
ni olujturuyordu. Bu ikinci reform gah§malariyla birlikte, si-
yasetgilerden olu§an eski yönetim kurumlarinin yerini uzman-
liklarina göre bölgelerce atanan ve ciddi bir özerkligi olan ge-
nel müdürler almi§, aynca hizmet sunum ve finansman sis-
temleri birbirinden ayrilmi§tir. Ancak, lngiltere'deki ig piyasa-
ya yönelik reformda yapilanin aksine, Italya'da bu özerk yapi
ügüncü basamak saglik kurumlan ile simrli kalmij; yerel sag-
lik birimleriyse (kendileri vakif haline gelerek) birinci basa-
mak saglik hizmetlerinin yam sira birgok hastane hizmetini de
dogrudan sunmaya devam etmijtir. Ayrica hastane sektöründe
hizmetlerin fiyat, miktar ve maliyetlerinin belirlenmesinde ku-
rumlarla yapilan sözle§meler yerine te§hise göre gruplamaya
dayali bir vaka ba§ina ödeme sistemi getirilmi§tir. ltalya ile In-
giltere arasmdaki bir ba§ka belirgin fark da piyasanin etkinlik
göstermesi beklenen ortamdir: Italya'da halk sagligi hizmetle-
rinin genijletilmesine yönelik 1978 tarihli planlann hayata ge-
girilememesi sebebiyle, kamu sistemiyle sözlejmesi olan özel
hizmet saglayicilar zaten birgok hizmet vermekteydi.
Yerel Saglik birimlerinin ve hastane tröstlerinin etkinlikleri-
ni izleyerek kendi sinirlan igindeki ig piyasayi denetleme gö-
revi bölgelere verilmi§tir. Ayrica bölgeler, devlet tarafindan ba-
kilan hasta sayisiyla orantili olarak bölgelere payla§tirilan büt-
geden halk sagligi hizmetlerine kaynak saglama sorumlulugu-
nu da ellerinde tutmu§lardir. Ancak, bölgelerin merkeze kar§i
olan mali sorumlulugu, bölgesel yönetimlerin kendi bütge
agiklanndan sorumlu tutulmasi suretiyle peki§tirilmi§tir. Böl-
geler bütge agiklarini ya ek bölgesel vergiler getirerek ya da
hastalar tarafindan ödenen katki paylanni yükselterek kapat-
mak zorunda birakilmi§lardir. Bununla beraber, genel vergiler-
le bordro vergilerinin önemli ölgüde merkezile§tirilmi§ olmasi
ve katki paylannin halihazirda oldukga yüksek tutulmasi, böl-
gelerin kaynaklanni istedikleri ölgüde artirmasina pek olanak
vermemi§tir.
204
ltalya'da 1992-1993 yillannda gergeklejtirilen ikinci reform
gali§malari ülkenin kuzey ve orta bölgelerinin gogunda uygu-
landi: 659 Yerel Saglik Birimi 2000 ydinda 200'ün altina indi-
rilmi§ ve ayni dönemde 98 hastane vakfi olu§turu!mu§tur. Bu
tröstlere önemli ölgüde idari ve mali özerklik verilmi§ ve ha-
zirlanan yeni ödeme plani de saglik hizmeti saglayicilan daha
fazla hastanin tedavi edilmesi ve bekleyen hasta sayisinin azal-
tilmasi igin etkili gah§malar yapmalan yönünde te§vik edil-
mi§lerdir. Idari ve örgütsel yapdarda da köklü degi§iklikler
gergekle§tirilmi§tir. Temel örgütsel gergevenin düzenlenmesin-
de kamu hukukunun yerini medeni hukuk almi§, bu da hem
Yerel Saglik Birimlerindeki hem de hastane vakiflarindaki mu-
hasebe sistemi ve ijgücü ili§kilerine önemli degijiklikler getir-
mi§tir. Kamu yönetimi uygulamalarinin ve bürokratik kuralla-
rin yerini, özel sektöre özgü yönetimsel ilkeler ve araglar al-
mi§; Yerel Saglik Birimleriyle hastane vakiflannin denetiminde
yaygm olarak izlenen ön denetim yönteminin yerine mali gös-
tergelere ve kalite temelli yaklajima dayali sonradan izleme ve
degerlendirme gegmijtir.
Ancak, bu ig piyasa modelinde ge§itli eksiklikler söz konusu-
dur ve modelden sapmalar ya§anmi§tir. Ülkenin daha az geli§-
mi§ bazi güney bölgelerinde 1990'h yillarda reformlann uygu-
lanmasi konusunda kismen siyasi iradenin olmamasi, kismen
de yönetim becerilerinin ve mekanizmalannm yetersiz kalmasi
nedeniyle pek ilerleme saglanamami§tir. Ayrica, reformlar uy-
gulansa dahi hizmetleri finanse edenler de hizmet saglayicilar
arasinda kesin bir aynm konamamij olmasi nedeniyle ig piyasa
gerektigi gibi etkinlik gösterememi§tir, günkü yerel saglik bi-
rimleri vakiflan, hem hastane vakiflanna ve özel sözle§meli
hizmet saglayicilara bakim hizmetleri konusunda yetki ver-
mekle, hem de dogrudan yönettigi saglik hizmetlerini sagla-
makla sorumludur. Yerel saghk birimleri vakiflannin hem hiz-
met saglayici hem de hizmetleri finanse eden olarak sürdürdü-
gü bu gifte görev, hizmetleri finanse edenler ve hizmet saglayi-
cilar arasinda sözlejme imzalanmasini zorunlu kilan merkezi
yasalann eksikligiyle ve hizmet saglayicilan degerlendirmek
205
igin agtk ve nesnel ölgütlerin olmamasiyla birle§mi§; böylece
keyfi segimler igin ortam saglanmi§tir. Bu durum da kaynakla-
nn etkdi kullandamamasma sebep olmasinin yarn sira, add re-
kabet ve tüketici segimi dkelerini de ihlal etmijtir.
Genel olarak, reform hareketinin hastane faaliyederini ve
harcamalanni arttinci yönde bir etki yarattigi; reform sonucun-
da ulusal saglik sisteminin gok sayida ayri birime aynldigi ve
reformun hizmet saglayicdar arasmda ve hizmet saglayicdarla
ahcdar arasmda zayd bir i§birligiyle sonuglandigi görü§ü hä-
kimdir. Daha da önemlisi, reform hareketi, klinik uygulamala-
nn etkinligini artirmasi amaglanan te§viklerin hizmet kalitesini
etkilememesini saglayacak net bir stratejiden de yoksun görün-
mektedir. Ayrica, özel hastaneler yeni rekabetgi ortama kapasi-
telerini geni§letip teknolojik donanimlarim artirarak tepki ve-
rirken kamu hastaneleri kati idari politikalara ve yattnm eksik-
liklerine maruz kalmijtir. Bu durum da özel hizmet saglayicila-
nmn pazar paylanmn kamu hastaneleri pahasina sürekli arttigi
bigiminde algilanmi§tir. Son olarak, harcamalarla ilgili sorum-
lulugun bölgelere devri ktsmen de olsa i§e yaramijtir. Bölgele-
rin bütge agiklari reformu, sonraki birkag yd boyunca azalmij,
ancak daha sonra yeniden artmaya ba§lami§tir.
Bu sorunlartn gogu, 1999'da 229 saydi yasayla onaylanan,
Italya'daki ulusal saglik sistemine ili§kin ügüncü reform hare-
ketinin temelini olujturuyordu. Bu yasa, merkezi devletin ulu-
sal saglik sistemini düzenleme i§levini kuvvetlendirirken, ayni
zamanda sistemi dogrudan yönetme i§levini özerk bölgeler ya-
ranna kisitlamasini hedefliyordu. Ügüncü reform hareketi,
1998-2000 yillarini kapsayan II. Ulusal Saglik Plamyla birlikte
bölgelerin yeni özerkliklerini kullanirken, uymak zorunda ol-
duklan ayrmtih bir temel denetim gergevesi olujturmaya yö-
nelik Avrupa'daki, büyük ihtimalle, en iddiali girijimlerden bi-
riydi. Bu gergeveyi ayakta tutan dort temel ayak, bölgesel sag-
lik planlan yoluyla stratejik planlama; kurumsal akreditasyon
ve sözlejme süreciyle kamu kesimi ve özel hizmet saglayicdan
arasindaki rekabetin denetimi; hizmetin niteliginin degerlen-
dirilmesi ve farkli bakim ve toplumsal hizmet düzeylerinde
206
kurumsal, yönetimsel ve mesleki bütünle§meyi saglayarak i§-
birligini güglendirmek olarak tanimlanabilir. Ancak son yillar-
daki reformlar kismen uygulanabilmijtir. Bunun nedeni önce-
likle, (birgok hekim odasinin, Bakan Rosy Bindi'nin getirdigi
reformlara kar§i gikmasi nedeniyle) merkez sol hükümetin ba-
kaninin degi§mesi ve ikinci olarak da 2001 segimlerinin ardin-
dan hükümedn degi§erek merkez sag koalisyonun kurulmasi-
dir. Bu süre igerisinde hem devlet kurumlannda, hem de Ital
ya Anayasasi'mn befind bölümünün degi§tirilmesiyle birlikte
saglik mevzuatinda bir dizi köklü ve yenilikgi degi§iklik ger-
?ekle§tirilmi§tir. Bu degi§ikliklerle sagliga ili§kin yetkilerin
bölgelere devri hizlandirdmi§ ve Italya'mn köklü bir bi?imde
federal bir devlete dönü§mesi baglaminda mali federalizme
dogru bir gegi§ süreci ba§lami§tir. Ancak bölgesel farkldiklan
azaltmaya yönelik yeterli bir yönetim süreci olmaksizm ger-
?ekle§tirilen bir bölgesel yetki devri ve mali federalizmin, bu
ülkenin saglik sektöründe (ayrica ba§ka sektörlerde) haliha-
zirda varolan pek gok e§itsizligi azaltmak yerine gittikge daha
da arttiracagi agikga görülmektedir.
lspanya'da saglik sisteminin örgütlenme ve yönetim agisin-
dan bir yenilenme sürecine girmesi, saglik hizmetlerinden ya-
rarlanan kesimin memnuniyetsizligi zemininde gergekle§mek-
tedir ve bu yönüyle de olgusal baglantinin bir ifadesi olarak
görülebilir. Blendon'm 1991 yihndaki ara§tirmasi, lspanya'da
sistemden memnuniyet düzeylerinin diger Avrupa ülkelerine
göre daha düjük oldugunu ortaya koymu§tur. Arajtirmada 1s-
panya nüfusunun %55'i, saglik sisteminin ya temel degi§iklik-
ler gerektirdigini ya da bütünüyle yeniden yapilandirilmasi ge-
rektigini belirtmijtir. Ara§tirma, yönetim ve örgütlenme konu-
lannin vatanda§lann memnuniyetsizliginin temel kaynagi ol-
dugunu göstermijtir. Bu nedenle, 1990'h yillarda ba§latilan re-
form gah§malari daha gok eski rejimden miras kalan geni§ ka-
mu kesiminde örgütsel ve idari iyile§tirmelerinin ger?ekle§ti-
rilmesi üzerinde yogunla§mi§tir. Hastanelerin örgütlenmesi ve
yönetiminde degi§iklikler; sözle§me ve olasi ödeme sistemleri-
ne ili§kin yeni modeller ve ulusal saglik sistemi iginde özel yö-
207
netim ve özel mülkiyetin i$levinin geni§letilmesine yönelik
kügük adimlar bu gergevede atilan adimlar arasinda sayilabdir.
1990 ydinda gikarilan Katalan Saglik Yasasi, saglik merkezleri-
nin örgütlenme ve yönetiminde yeni, esnek yapdar getirilme-
sinin önünü agmi§tir. Bu yasa kamu sistemi di§ina gikmak is-
teyen kamu hizmet saglayicdarina ilk kez, kamuya ait saglik
merkezlerinin yönetiminin özel kesimce üstlendmesi igin söz-
le§me imzalama olanagi saglanmasini da igermektedir. Kata-
lonya'daki bu giri§imi izleyen ge§itli bölgeler (Özerk Toplu-
luklar) olmakla beraber, bu bölgelerde özel kesimin i§levi ge-
nellikle Katalonya'da oldugundan daha dar bir gergeveyle si-
nirlandirilmi§tir. Bu degijiklikler merkezt mevzuata ilk kez
1996 ydinda bir Kraliyet kararnamesiyle girmij ve saglik siste-
mini gözden gegirerek düzeltmekle görevli meclis kurulunun
olu§turulmasindan sonra, ulusal saglik sistemindeki yeni ör-
gütlenme ve yönetim yapdanyla ilgili 15/1997 sayili kanunun
onayiyla yasala§mi§tir. 1999 yili itibariyla, 49 saglik merkezi
bu yeni örgütlenme yapisi altinda bulunmaktaydi ve yine bu
yilda merkez! hükümet, bagimsiz kamu idaresi statüsünde iki
yeni hastane agti. 1998'de onaylanan ilk INSALUD stratejik
plani (Ulusal Saglik Kurumu, 17 Özerk Topluluk arasinda,
saglik hizmetlerinde henüz tarn siyasi sorumluluk üstlenme-
mi§ 10 Özerk Toplulugun saglik hizmetlerini yönetecek bir
Saglik Bakanligi kurumu) rekabeti özendiren gok ge§itli yasa
teklifleri igermekteydi.
Son ydlarda 'te§hise göre gruplama' (DRG) ya da 'hasta yö-
netim kategorileri' (PMC) gibi hasta simflandirma sistemlerini
de igeren yönetim araglan kullanima sokulmu§, ama bunlann
uygulanmasi gogunlukla düzensiz bir §ekilde gergekle^mi^,
gergek bir örgütsel dönü§üm baslatilamamijtir. Öte yandan,
halkin ve siyasilerin daha piyasa odakli politikalara kar§i yü-
rüttükleri muhalefetin, önceki dönemde iktidarda olan Halkgi
Parti hükümetinin sundugu, özel sigorta fonlan arasinda reka-
betin tejvik edilmesi, katki paylanmn yükseltilmesi ve devle-
tin temel sorumluluklannin özel sektöre devri gibi oldukga ra-
dikal önerilerin uygulanmasini önledigi agikga görülmektedir.
208 /
Farkh kurumlarin gergekle§tirdigi kamuoyu ara§tirmalari, ls-
panyol halkinin, her türlü saglik gereksinimi igin devlet gü-
vencesini kaybetmeden, hizmet saglayicdar arasindan segim
yapabdme olanagi taninmasini istegini göstermektedir. Ancak
hem 1980'lerdeki birinci, hem de 1990'lardaki ikinci reform
dalgasi gergevesinde, hizmete erijim düzeyinin iyile§tirilmesi;
halk saghgi agimn hakkaniyetli yapisimn ve kalitesinin peki§-
tirdmesi; klinik yönetimde yer alan saghk gah§anlarini da ige-
recek $ekilde yerinden yönetim sürecinin tamamlanmasi ve
hastanelerle saghk merkezlerinin özerkliginin artirdmasi gibi
tamamlanmami§ bazi önemli ve stratejik görevler bulunmak-
tadir. Buna ragmen, sosyal güvenlik sisteminden ulusal saghk
sistemine gegi§in, Portekiz ve Yunanistan (ve bir ölgüde Ital-
ya) gibi, refah devleti modelini sonradan benimseyen Ulkele-
rin tersine, lspanya'da ba§arih oldugunu söyleyebiliriz.
Ulusal saghk sistemi Portekiz'de, 1979 ydinda, daha kuru-
lur kurulmaz kaynak yetersizligi sorunu ya§amaya ba§ladi.
Demokratiklejme ve sömürgelikten gikma sürecinin ilk günle-
rini ya§ayan bir ülke igin ulusal saghk sisteminin yönetimsel
gereklerini yerine getirmek oldukga gügtü. 1980'lerde ulusal
saghk sistemi tesisleri ve teknolojileri geni§lemeyi sürdürdü,
ancak birinci ve ikinci basamak saghk hizmetleri arasinda e§-
güdümün olmamast, kaynaklarin hastane hizmetleri üzerinde
yogunla§tirdmasi ve özel kesimin güglü bir varhk göstermesi
nedeniyle saghk sektörü saghkta ejitsizlik gibi pek gok büyük
sorunla kar§i kar§iya kalmaya devam etti.. Ayrica, hekimleri
kamu kesiminde gah§maya özendirecek fazla neden yoktu
(maajlar hälä dü§üktü) ve hastane yöneticilerinin hesap ver-
me sorumlulugu bulunmuyordu. Saglik kesiminin etkililigini
ve etkinligini iyile§tirmek igin örgütsel ve yönetimsel degi§ik-
liklerin gerekli oldugu ortaya gikti. Böylece, 1988 hastane yö-
netimi yasasiyla bajlayarak biz dizi yasal önlem uygulamaya
sokuldu. 1988 yasasi ulusal saghk sistemine giri§imci yöne-
tim, ara sorumluluk merkezleri aracihgiyla karar verme yetki-
sinin dagitilmasi ve yönetim kurullarimn hükümetge atanmasi
gibi yol gösterici ilkeler getirdi. 1990 yilinda gikarilan Temel
209
Saglik llkeleri Yasasi, saglik sistemi igin, ulusal saglik sistemi-
nin ijlevinin daha genij bir saglik sistemi baglaminda tanim-
lanmasina dayali ve özel sektörün kamu sektörünü tamamla-
yici özelligini kabul eden yeni bir örgütsel ve ijlevsel yapi ge-
tirdi. Kär amaci güden ve gütmeyen özel hizmet saglayicilari-
na, ulusal saglik sistemiyle sözle§me imzalamalan yoluyla be-
lirli görevler verildi. Sistemin hizmet idaresinin sorumlulugu
bölgesel düzeyde dagitildi ve devlet hastanelerinde belirli ko-
§ullar altinda özel hizmetler saglanmasina izin verildi. 1993'te
getirilen yeni ulusal saglik sistemi yapisi daha önce 1990 yasa-
siyla getirilen degi§iklikleri igeriyordu. 1993'te, daha iyi bir
hizmet bütünlügü saglamak igin, 'ijlevsel saglik birimlerinin'
yaninda, hastaneler ve ilgili saglik merkezlerinden olu§an be§
Böige Saglik Yönetiminin kurulmasi da, ulusal saglik sistemi-
nin bölgeselle§tirme sürecindeki geli§imini destekledi. 1997
yilinda ulusal saglik sistemini finanse edenler de ve hizmet
saglayicilarin birbirinden ayrdmasina temel olujturmasi ve va-
tandajlarin saglik sistemine ilijkin kararlarin ahnmasi süreci-
ne katihminin desteklenmesi amaciyla - h e r bölgesel yönetim-
de bir tane olmak üzere- birimler olu§turuldu. 1999 ydinda
hastaneler, saglik merkezleri ve öteki saglik hizmeti saglayici-
lan igin bütünlejik gergeveler olujturmasi amaciyla yerel sag-
lik sistemleri kuruldu. Son olarak 2002 yilinda kamuyla özel
kesim ortakhgimn uygulamaya gegirilebilmesi igin bir gergeve
olu§turuldu. Hastaya segim özgürlügü taninmasi, bütge söz-
le§mesi yapdmasi ve galijanlara performans temelli ödeme
gergekle§tirilmesi gibi degi§ikliklerin yam sira, hastanelerin
kamu i§letmelerine dönü§türülebilmesi igin hastane yönetimi-
ne ili§kin yeni bir yasa gikarildi.
Bütün bu yasalarla ilgili ana sorun, uygulama bigiminin yan-
li§hgi nedeniyle yasalarin etkisinin sinirli olmasidir. Bu uygula-
ma problemi de Portekiz bürokrasisindeki güglü bir kuralci ge-
lenege; politika olu§turma sürecindeki komuta ve kontrol yapi-
sina ve bu sürece vatandajlarm katdmamasina; ayni hükümet
iginde saglik alanindaki ciddi kopukluklara ve degi§ime kar§i
güglü, yaygm bir dirence baglanabilir. Bütün bu etmenler kis-
210
men, saglik sistemiyle siyasi sistem arasindaki "yapisal baglan-
ti"nin, kismen de saglik sistemleriyle vatanda§lar arasindaki
"olgusal baglanti"mn bir pargasidir. Tüm bunlann sonucunda
Portekiz saglik sistemi bugün üg kademeli bir sigorta sistemine
dayanmaktadir: ulusal saglik sistemi, kamu sigorta hizmetleri
(nüfusun yakla§ik %25'i) ve güglü bir özel kesim (yakla§ik
%17). Hatta bazi gruplar iki ya da üg sigortamn kapsammdadir.
Portekiz saglik sisteminin (büyük olasdikla tüm Akdeniz bü-
yük-bölgesi saglik sistemlerinin) bir özelligi de eski politikalar
ve modellerin yerine yenilerini getirmektense, eski politika ve
modellere yenilerini entegre etmektir, ancak böylesi uygulama-
lar her zaman olumlu sonug vermeyebilir.
Son olarak, Yunanistan da, art arda gelen hükümetlerce öne-
rilen ge§itli reform paketlerinin meclisten gegirilemedigi ya da
uygulamaya konamadigi bir ba§ka örnek olarak ele ahnabilir.
Burada bajhca üg siyasi muhalefet kaynagi vardir: üyelerinin
kazamlmi§ haklanni temsil eden hekim sendikalan; gelenek-
sel özerkliklerini kaybetmek istemedikleri igin degi§ime dire-
nen sosyal sigorta fonlan ve dogrudan kendi gikar gruplannin
gereksinimlerine hizmet eden, aym hükümet igindeki muhalif
lobiler. 1983 reform uygulamalan son derece sinirli olarak uy-
gulanabilmi§, buna bagli olarak da kayit di§i saglik ekonomisi
hakkaniyet agisindan saglanan bazi kazammlan yava§ yava§
gökertmij; saghkla ilgili özel harcamalar önemli ölgüde yük-
selmi§; aile hekimligi sistemi kurulamami? ve kent merkezleri
geli§memi§; gejitli sosyal yardimlar yoluyla hizmet saglanma-
sindaki e§itsizlikler giderilememij ve yerel yönetimlere yetki
devri süregleri ba§latdmami§tir. Uygulama sürecini ba§arisizh-
ga ugratan öteki etmenler arasinda, yönetsel ve kurumsal alt-
yapinin genel olarak yetersiz olmasi; planlama ve yönetim ye-
teneklerinin geli§memi§ olmasi ve yönetim konumlarindaki
siyasi kadrolajma sayilabilir. 1996 yilinda ulusal saglik siste-
mini yeni bir yönetim temelinde yeniden düzenlemeyi, tahsis
edilen mali kaynaklan makul düzeylere gekmeyi ve saglik hiz-
metlerini ve yetkilerini dagitmayi amaglayan bir reform paketi
onaylandi. Ancak, reform paketinin son ydlarda sinirli bir bi-
211
gimde uygulanmasi eski hakkaniyet sorunlanna, etkinlik ve
saglik hizmetinin kalitesi gibi yeni sorunlar ekledi. Bu durum
da yine, "yapisal" ve "olgusal baglanti"mn bir ifadesi olarak
dü§ünülebilir.
Konuyu bir bütün olarak ele alarak Akdeniz büyük-bölgesi-
nin altinci özelliginin mahiyetini anlamak igin bir ipucu sagla-
yabilecegimizi dü§ünüyorum. 1970'lerdeki ve 1980'lerin bajin-
daki, sigorta kapsamim genele yaymayi ve hizmete erijim agi-
sindan e§itligi saglamayi amaglayan ilk reform dalgasimn kis-
men bajansiz olmasimn ardindan, 1970'lerin sonu ve 1980'ler-
deki, ig piyasayi ve rekabet mekanizmalarim devreye sokmayi
amaglayan ikinci reform dalgasi da büyük ölgüde ba§arisiz ol-
mujtur. Bunun sebebi, saglik sistemiyle saglik sistemlerini igin-
de barindiran toplumsal sistem arasindaki güglü baglantdann
(özellikle yapisal, olgusal ve biyo-psi§ik baglantdann) yeterin-
ce dikkate alinmamasidir. Di§anda uygulanan modelled ve ha-
zir gözümleri ithal etme uygulamalari sirasinda kökleri ba§ka
bir toplumsal, siyasi, iktisadi ve kültürel gevrede olan bu bag-
lantdann özgül nitelikleri dikkate alinmami§tir. §imdi bu ülke-
lerde hakkaniyet ve etkinlik; genel sigorta kapsami ve hizmetin
niteligi; yerel yönetimlere yetki devri ve merkezi hükümetin
denetim ijlevi gibi eski konular arasinda denge saglamasi gere-
ken ügüncü reform dalgasiyla ilgili uygulamalar ge§itli a§ama-
lara gelmiftir. Ancak ülkelerin bireysel saglik sistemleriyle Ak-
deniz büyük-bölgesindeki saglik sistemi arasmdaki ilijki dik-
kate ahnmazsa, bu reform gah§malan da ba§anya ula§amaya-
cak girijimler olarak kalacaktir. Bu ili§kiyi ara§tirmak igin, kap-
samli araglara ba§vurulmasi gerekmektedir.
212
Saglik Politikalari Sürecinde Ögrenme
RICHARD FREEMAN*
213
yardimci olmasi agisindan ögrenme kavramini ortaya koymak
istiyorum. Ögrenmenin ne oldugunu oturup düjünmemiz ge-
rekdgi apagik ortada. Buradan yola gikarak, politika süregle-
rinde birbirinden ögrenmenin gok yaygin oldugunu dü§ünü-
yorum. Nitekim, yapdan sunumlarda dijaridaki bir sisteme,
uluslararasi aktörlere, Avrupa'mn farkli farkli yerlerindeki mo-
dellere atifta bulunuldu. Ayrica unutmamaliyiz ki kar§da§tir-
ma dedigimiz zaman i$in igine büyük ölgüde ögrenmek giri-
yor. Bununla beraber, son birkag gündür yaptigimiz §ey de ög-
renmek ashnda. Kar§da§tirma yapmanin yararli bir bilim ol-
madigim iddia eden higbir kar$ila§tirmah makale, kar§da§tir-
rnali proje ya da proje önerisi yoktur. Birbirimizden ögrenebi-
liriz. Ister en iyi uygulamayi ögrenmek igin degerlendirme
yapma amaciyla olsun; ister neyin, neden, nasd, ne zaman ve
ne §ekilde gergekle§tigini anlamak amaciyla olsun, kar§da§tir-
ma yaparak ve farkldiklari degerlendirerek birjeyler ögrenebi-
liriz. Bütün bunlar genel olarak gizli kalmi§ ve örtülü, ama
agikga ilgi hak eden bir soruyu aklima getiriyor. Ögrenme
hakkinda ne düjünüyoruz?
Bu soruya cevap verebilmek amaciyla, sosyal bilimlerin
köklerini olu§turmasa da, bana göre sosyal bilimlerde sikga
kullanilan ve häkim olan teorik kavramlara döndüm. Ögren-
mek, sosyal politika veya siyaset bilimi alanlanni da a§an bir
konudur. Felsefe ve egitimin yam sira ekonomide, sosyolojide
ve antropolojide de bajroldedir. Bana göre ögrenme konusun-
da üg farkli baki§tan söz etmek mümkün: akilci, kurumsal ve
sosyal yapisalci. Öncelikle güdümlü rekabetin kökeni ve kade-
ri hakkinda bir hikäye anlattiktan sonra ne tür dersler alinabi-
lecegine biraz deginecegim.
Akilci ögrenme modelinde, bir problem ile politika arasm-
daki ili§kinin agik bir neden-sonug teorisiyle agiklanabilecegi
ve bu teorinin benzer problemlere uyarlanabilecegi varsayihr.
Kar§ila§tirmah politika alaninda uzman bilim insanlan olarak
kullandigimiz paradigmanin gergevesi temel olarak budur. Bu
paradigma, 'bilme'nin ba§ka yollanna kiyasla bilimsel yöntemi
üstün tutar ve genel muhakemenin varhgini esas alir. Felsefesi
214
genel olarak Popper'in dü§üncelerine dayanir. Ayrica bilginin
politika sürecine aracihk ettigini, teknokratlar tarafindan sag-
landigini ve karar vericilerin tercihlerine göre yayildigini var-
sayar. Hangimizin akhndan ?u istek ge?memi§tir ki? Bizler hü-
kümetlerimize sahip oldugumuz bir öngörüyü iletecegiz, on-
lar da i§lerin gergekten nasil oldugunu ve neyin i§e yaradigmi
bilecekler ve böylece de i§i dogru yapacaklar. Ögrenme, üni-
versitede ya da diger kurumlarda gah§an bilim insanlarinin
üstlerine, objektif ve mevcut bilgiler dogrultusunda, 'gergegi
anlatmalari'yla gergeklejebilir veya gergekle§meyebilir. Bu mo-
del, §ayet tutarsa, politikalara ili§kin sorun ve hedeflerin belir-
lenebilmesi, arajtirma yapilabilmesi, rapor yazilabilmesi vesa-
ire i?in yeterli zamanin oldugu, nispeten istikrarh kojullar al-
tinda tutar. Kanitlann temel i§levi, alternatif politikalar arasin-
dan se?im yapan politika üreticileri bilgilendirmek olabilir.
Ögrenme, gergekleri tespit etme ve bilgiyi yayma sürecidir.
Dolayisiyla, bu modelde ögrenmeme, uygun bilginin eksikligi
ve/veya uygulamadaki aksakhklara baglanabilir.
* * *
* -k *
KAYNAKCA
Benkler, Y ( 2 0 0 2 ) 'Coases's penguin, or Linux and the nature of the firm', Yale
Law Journal 112 (3).
Bums, T and Stalker, G M ( 1 9 6 1 ) The Management of Innovation, Londra, Tavis-
tock.
Hnthoven, A C ( 1 9 9 3 ) 'The history and principles of managed competition', He-
alth Affairs, supplement, 24-48.
Freeman, R ( 2 0 0 0 ) The Politics of Health in Europe, Manchester, Manchester Uni-
versity Press.
Freeman, R (forthcoming) 'Learning in public policy', in Rein, M, Moran, M and
Goodin, R E (eds) The Oxford Handbook of Public Policy, Oxford, Oxford UP.
Ham, C ( 2 0 0 0 ) The Politics of NHS Reform 1988-97, Londra, King's Fund.
Jacobs, A ( 1 9 9 8 ) 'Seeing difference: market health reform in Europe', Journal of
Health Politics, Policy and Law 2 3 ( 1 ) 1-33.
Kusch, M ( 2 0 0 2 ) Knowledge by Agreement: the programme of communitarian episte-
mology, Oxford, Oxford UP
Livi-Strauss, C ( 1 9 6 6 ) The Savage Mind, Londra, Weidenfeld and Nicholson.
Raymond, E ( 1 9 9 8 ) 'The cathedral and the bazaar', First Monday 3 ( 3 ) ; online at
http://www.firstmonday.dk/issues/issue3_3/raymond/.
Strang, D and Meyer, J W ( 1 9 9 3 ) 'Institutional conditions for diffusion' Theory
and Society 22 4 8 7 - 5 1 1 .
Waitzkin, H ( 1 9 9 4 ) 'The strange career of managed competition: from military fa-
ilure to medical success?', American Journal of Public Health 8 4 ( 3 ) 4 8 2 - 4 8 9 .
225
SÖZLÜK
227
cross-coverage: Capraz ikame
cross-subsidizing: Capraz sübvansiyon
equity: Hakkaniyet
228
Introducing choice: Segeneklerin artinlmasi
229
personal preventive health services: Kijiye yönelik koruyucu saghk hiz-
metleri
policy community: Politika yapicilar
Preventive health care services: Koruyucu saghk hizmetleri
primary health care: Temel saghk hizmetleri, birinci basamak saghk hiz-
metleri
priority setting: Önceliklendirme
progressive income tax: Kademeli gelir vergisi, artan oranh gelir vergisi
Provision of health services: Saghk hizmetlerinin sunumu
public health services: Halk sagligi hizmetleri
public procurement: Kamu alimi
purchaser - provider split: Saghk sistemini finanse eden ve hizmet sag-
layanlann birbirinden ayrilmasi
230
single-handed primary care physician: Tek ba$ma gah$an birinci basa-
mak hekimi
social contribution: Prim
social health insurance: Sosyal saghk sigortasi
social security contributions: Sosyal sigorta primi
231