Вы находитесь на странице: 1из 346

Bu bir Do rling Kindersley kitabıd ır.

www.dk.com

Alfa Yayın lan: 2309


Popüler Kültür: 2

PSİKOLOJİ KİTABI

Orijinal Adı The Psych ology Book


lngilizce Aslından Çeviren Emel l.akşe Akademik Kitap Kulübü
l. Das ını: 20 12
ISBN 978-605-106-452-9
Sertifika No: 10905

Yayınc ı ve Genel Yay ııı Yönetmeni M. Paruk Bayrak


Genel Müdiir Vedat Bayrak
Yay ın Yöıı etm eıı i Mustafa Küpüşoğlu

Proje Sanat Editörü Amy O rsborne


Proje Editörii Sam Aı ki nson, Sa ralı Tomley
Saıı at Yönetmeni Phili p Ormerod
Çizjm/er jamcs Graham
G rafi lı Uygulama KAmuran Ok

© 2012, ALFA Basım Yayım Dağı tı m Lld. Şti.


© Dorling Kindcrslcy Limited, 2012

Kitabın Türkçe yaym Jıakları Alfa Bası m Yaymı Dağıtım Ltd. Şii.'ne aillir.
Yayınevinden yazılı izin alınmadan kısmen ya da tamamen alıntı yapı lamaz,
lıiçbir şekilde kopya edilemez, çoğa ltı lamaz ve yayım lanamaz.

Alfa Basım Yay ı m Dağıtım Ltd. Ş ti.


Ticarethane Sokak No: 53344 10
C.-.ğaloğl u, İsta nbul /Türkiye
Tel: (212) 511 53 03- 513 87 51 - 5 12 30 46
Faks: (2 12) 519 33 00
www.alfakitap.com info@alfakitap.com

Çin'e.le Lto Paper Products tarafından üreıilmiştir Printt:d in Chına.


KATKIDA BULUNANLAR
CATHERINE COLLIN VOULA GRAND
Danışmanımız Catherine Collin, klinik psikolog ve İş dünyası psikologu olarak çalışan Voula Grand,
aynı zamanda Plymouth Üniversitesi'nde Psikolojik uluslararası şirketlere liderlik ve yönetici
Terapiler dersi veren kıdemli bir doçenttir. performansları konusunda danışmanlık yapmaktadır.
Catherine'in başlıca ilgi alanları temel akıl sağlığı ve İlk romanı Honor's Shadow (2001) sırların, ihanetin ve
bilişsel davranış terapisidir. intikamın psikolojisi üzerine yazılmıştır. Halen aynı
kitabın devamı olan Honor's Ghost üzerinde
çalışmaktadır.

NIGEL BENSON
Felsefe ve psikoloji dallarında öğretim üyesi olan Nigel MERRIN LAZYAN
Benson'un başta Psychology far Beginners ve
Introducing Psychiatry olmak üzere psikoloji üzerine Yazar, editör ve klasik müzik sanatçısı olan Merrin
yazılmış çok satan kitapları bulunmaktadır. Lazyan Harvard Üniversitesi'nde psikoloji eğitimi
almış ve geniş bir konu yelpazesine sahip pek çok
roman ve inceleme üzerinde çalışmıştır.
JOANNAH GINS,BURG
Klinik psikolog ve gazeteci olan Joannah Ginsburg, MARCUS WEEKS
New York City, Baston, Philadelphia ve Dallas'ta
toplumsal tedavi merkezlerinde çalışmakta ve Yazar ve müzisyen Marcus Weeks, felsefe eğitimi
psikolojik yayınlara düzenli olarak katkı almış ve yazarlık kariyerine başlamadan evvel
sağlamaktadır. Thi!J Book Has lssues: Adventures in öğretmen olarak çalışmıştır Gii~P.l samıtlar ve popüler
Popular Psycho/ogy adlı kitabın yazarlarından biridir. bilimler üzerine çok sayıda kitaba katkıda
bulunmuştur.
İÇİNDEKİLER
10 GİRİŞ 38 Bilincin anlamını hepimiz
biliriz yeter k i onu
tanımlamamızı
DAVRANIŞ~ILIK
istemesinler ÇEVREMİZE TEPK VERMEK
FELSEFi WilliamJames
60 Lezzetli bir yemeğin
KÖKENLER 46 Ergenlik yeniden görüntüsü aç bir insanın
ağzını sulandırır
PSiKOLOJi OLUŞUYOR doğmaktır
G. Stanley Hali İvan Pavlov

18 Dört kişilik yapısı 48 Bir şeyi öğrendikten 24 62 Kazançsız eylemler silinir.

Galen saat sonra üçte ikisini Edward Thorndike


unuturuz
20 Bu makinenin akıllı bir Hermann Ebbinghaus 66 Doğası ne olursa olsun
herhangi biri herhangi bir
ruhu var
şey olması için eğitilebilir
Descartes 50 Bireyin zekası sabit bir
John B. WaLson
nicelik değildir
22 Uyu! Abbe Faria Alfred Binet 72 İnsan dünyası denen o bü·
yük doğal labirent
24 Kavramlar birbirlerine 54 Bilinç dışı perdenin Edward Tolman
direnç gösterdiklerinde arkasındaki adamları
kuvvet haline gelirler görür 74 Bir fare tahıl çuvalımızı
Johann Friedrich Herbart Pierre Janet ziyaret ettiyse geri
dönüşüne hazırlıklı
26 Gerçekte kimsen o ol olabiliriz .

.~
S0ren Kierkegaard Edwin Guthrie

28 Kişilik genetik ve çevre- 75 Hiçbir şey kedinin fareyi

.
nin bileşiminden oluşur " sevmesi" kadar doğal
olamaz. Zing·Yang Kuo
Francis Gaitan •• '
30 İsterinin yasaları
• 1 ' 76 Öğrenmek tam olarak
••• 1' mümkün değildir
evrenseldir
Jean-Martin Charc.:uL Kari Lashley

31 İnsan ruhunun iç 77 Mühürleme unutulamaz!


Konrad Lorenz
bağlantılarının olağandışı
yıkımı ••
Emil Kraepelin •• 78 Davranış olumlu ve
olumsuz pekiştirme ile
şekillenir B.F. Skinner
32 Zihinsel yaşamın
başlangıcı yaşamın 86 Sahneyi hayal etmeyi
başlangıcınakadar gider bırakın ve gevşeyin
Wilhelm Wundt Joseph Wolpe
-P-S"""l....' K_O_T_E_R_A_P"""l.---ı 130 İyi birbiryaşam bir durum
değil
Cari Rogers
süreçtir
Bl~IŞSEL.
DAVRAN iŞi PSiKOLOJi
BILINÇDIŞI BELiRLER 138 Bir insan ne olabilecekse,
HESAP YAPAN BEYiN
o olmalıdır
92 En doğru ruhsal gerçeklik Abraham Maslow
bilinçdışıdır
Sigmund Freud 140 Acı, bir anlam kazandığı 160 İçgüdü dinamik bir
andan itibaren acı değildir yapıdır Wolfgang Köhler
100 Bir nevrotik sürekli olarak Viktor Frank!
aşağılık kompleksi 162 Bir işin kesintiye
hisseder 141 İnsan acı çekmeden tam uğraması onun
Alfred Adler bir insan olamaz hatırlanma şansını
RolloMay yükseltir
102 Kolektif bilinçdışı Bluma Zeigamik
arketiplerden oluşur 142 Akılcı inançlar sağlıklı
Cari Jung duygusal sonuçlar doğurur 163 Bebek ayak sesleri
A1bert Ellis duyduğunda bir küme
108 Yaşam ve ölüm içgüdüleri harekete geçer
arasındaki mücadele 146 Aile, insanların yapıldığı DonaldHebb
yaşam boyu sürer "fabrika"dır
Melanie Klein Virginia Satir 164 Bilmek bir ürün değil bir
süreçtir
110 Olmah'ların tiranlığı 148 Rahat yaşa, hayallere dal, Jerome Bruner
KarenHomey sorumluluklardan kurtul
Timothy Leary 166 İnançlı bir insanı
111 Süperego ancak egoyla değiştirmek zordur
düşmanca karşılaştığında 149 İçgörü körlüğe sebep Leon Festinger
belirgin hale gelir olabilir
AnnaFreud Paul Watzlawick 168 Sihirli rakam artı veya
eksi 2 olmak üzere 7'dir
112 Gerçek ancak onu kendiniz 150 Deliliğin mutlaka bir George Armitage Miller
keşfettiğiniz zaman çöküntü durumu olması
katlanılabilirdir. Fritz Perls gerekmez. Aynı zamanda 174 Görünüşte göründü-
bir dönüm noktası da ğünden fazlası vardır
118 Birinin evlat edindiği bir olabilir Aaron Beck
çocuğu evine götürüp R.D. Laing
sevmesi yeterli ~ğildir 178 Bir kerede sadece tek
Donald Winnicott 152 Geçmişimiz kaderimizi sesi dinleyebiliriz
belirlemez Donald Broadbent
122 Bilinçdışı, "Öteki"nin Boris Cyrulnik
konuşmasıdır 186 Zamanın oku çember
Jacques Lacan 154 Sadece iyi insanlar çizer
bunalıma girerler Ende! Tulving
124 İnsanın asli görevi kendini Dorothy Rowe
doğurmaktır 192 Algı dışarıdan yönlendi-
Erich Fromm 155 Babalar bir sessizlik rilen halüsinasyondur
yasasına tabidirler Roger N. Shepard
Guy Corneau
SOSYAL ·
PSİKOLOJİ
DIGERLERININ
DÜNYASINDA OLMAK
193 Sürekli nedensel 218 Bir sistemi, onu
bağlantılar arayışındayız
değiştirmeye çalışmadan
Daniel Kahneman anlayamazsınız

194 Olaylar ve duygular hafı­ Kurt Lewin


zaya birlikte depo edilirler
Gordon H. Bower 224 Sosyal uydumculukta
baskının gücü ne
196 Duygular kontrolden kadardır?

çıkmış trenlerdir Solomon Asch


Pau!Ekman 238 Amaç bilgiyi geliştirmek
228 Yaşam önemli ölçüde değil, kimsenin bilmediği
198 Esriklik, alternatif oynanan bir şeydir şeyleri bilmektir
gerçekliğe atılan bir Erving Goffman Serge Moscovici
adımdır
Mihaly Csikszentmihalyi 230 Ne kadar çok görürseniz o 240 Bizler doğuştan sosyal
kadar çok seversiniz varlıklarız William Glasser
200 Mutlu kişiler fazlasıyla Robert Zajonc
sosyaldirler 242 İnsanların hak ettiklerini
Ma rtin Seligman 236 Yetkin kadınları kim aldıklarına inanırız
sever? Melvin Lerner
202 Tüm kalbimizle Janet Taylor Spence
inandıklarımız her zaman
244 Çılgınca şeyler yapanların
gerçek olmayabilirler 237 Flaş bellek duygusal mutlaka çılgın olmaları
Elizabeth Loftus olaylarla ateşlenir gerekmez
Roger Brown Elliot Aronson
208 Hafızanın yedi günahı
Daniel Schacter
246 İnsanlar kendilerine yap-
maları söyleneni yaparlar
210 Kişinin düşünceleri
kendisi değildir Stanley Milgram
Jon Kabat-Zinn
254 İyi insanları kötü bir yere
211 Korkulan odur ki biyoloji koyduğunuzda ne olur?
bizim kutsal saydığımız Philip Zimbardo
her şeyi alaşağı edecektir
Steven Pinker 256 Travma, bireyle toplum
arasındaki ilişki açısından
211 Zorlanımlı davranış alış ­ anlaşılmalıdır
kanlıkları davetsiz düşün­ lgnacio Martin-Bar6
celeri kontrol etme
girişimleridir
Paul Salkovskis
324 Duygu esas olarak
GELiŞiM 286 İnsan davranışlarının
çoğu modelleme yoluyla
bilinçdışı bir süreçtir
Nico Frijda
PSİKOLOJİSİ öğrenilir
Albert Bandura 326 Çevresel unsurlar
BEBEKLiKTEN olmadan davranış
YETIŞKINLIGE 292 Ahlak altı aşamada gelişir
Lawrence Kohlberg
anlamsızca kaotik olurdu
Walter Mischel

262 Eğitimin amacı aynı 294 Dil organı da vücuttaki 328 Deli olanla olmayanı akıl
şeyler yapabilme diğer organlar gibi gelişir hastanelerinde
becerisine sahip kadın Noam Chomsky ayıramayız
ve erkekler yetiştirmektir David Rosenhan
Jean Piaget 298 Otizm erkek beyninin
aşırı bir biçimidir 330 Eve'in üç yüzü
270 Başkaları aracılığıyla Siman Baron-Cohen Thigpen & Cleckley
kendimiz oluruz
Lev Vygotsky

271 Bir çocuk ebeveyn-


lerine borçlu değildir
Bruno Bettelheim
FARKLILIKLAR 332 REHBER
272 Gelişen her şeyin bir
PSİKOLOJİSİ
taban planı vardır KiŞiLiK VE ZEKA 340 TERiMLER
Erik Erikson
SÖZLÜ GÜ
274 İlk duygusal bağlar insan 304 Kürdan için aklınıza gelen
bütün kullanım
doğasının ayrılmaz bir
parçasıdır John Bowlby amaçlarını sayın 344 DİZiN
J.P. Guilford
278 Beden teması rahatlığı
çok önemlidir Harry Harlow 306 Cuma gelmeden önce
351 TEŞEKKÜR
Robinson Crusoe
279 Çocukları, akışı hakkında kişilik özelliklerinden
hiçbir şey bilmediğimiz yoksun muydu?
bir yaşama hazırlıyoruz Gordon Allport
Françoise Dolto
314 Genel zekayı oluşturan
280 Duyarlı bir anne, güvenli sıvı zeka ve kristal-
bir bağlanma yaratır leşmiş zekanın bileşimidir
Mary Ainsworth Raymond Cattell
282 Bir çocuğa başka bir ırkın
316 Delilikle deha arasında bir
üyesinden nefreti ve
ilişki vardır
korkuyu kim öğretiyor?
Kenneth Clark Hans J. Eysenck

284 Kızlar erkeklerden daha 322 Performansı üç temel


yüksek notlar alıyorlar motivasyon yönetir
Eleanor E. Maccoby David C. McClelland
10 GİRİŞ

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • Akademik Kitap Kulübü • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

sikoloji, tüm bilimler içinde içine alacak şekilde , Antik bunların zihinlerimizin çalışması

P belki de insanlara en
gizemli gelen ve yanlış
yorumlara en açık bilimdir. Her ne
Yunan' da "ruh" ya da "zihin" anla-
mına gelen psyche ile "çalışma" ya
da "açıklama" anlamındaki
hakkında neler söylediğini araştırır .
Tüm bilimler, felsefi sorulara
bilimsel yöntemler uygulanma-
kadar jargonu ve fikirleri günlük /ogia'dan türemiştir. Ancak günü- sıyla , felsefeden ortaya çıkmıştır.
hayatın içine sızmış olsa da müzde bu kelime daha çok "zihin Ancak bilinç, algı ve hafıza gibi
psikolojinin konusunun ne olduğu ve davranış bilimi"ni tanımlamak­ konuların anlaşılması zor doğaları
ve psikologların gerçekte ne tadır. psikolojinin felsefi spekülasyondan
yaptıkları çoğu insan için halil bilimsel uygulamaya geçmekte
belirsizdir. Bazılarının psikoloji Yeni bilim yavaş kaldığı anlamına gelmekte-
denince gözlerinin önüne ya akıl Psikoloji, aynı zamanda felsefe ve dir. Özellikle ABD' deki bazı ün i-
hastalıklarıyla uğraşan bir fizyoloji arasında bir köprü olarak da versitelerde, psikoloji bölümleri
kuruluşta çalışan ya da fareler görülür. Fizyoloji beynin ve sinir felsefe bölümlerinin alt dalları ola-
üzerinde laboratuvar deneyleri sisteminin fiziksel oluşumunu rak, Almanya'daki bazı ünive rsite-
gerçekleştiren beyaz gömlekli tanımlarken, psikoloji de bu lerdeyse fen fakülteleri kapsa-
insanlar gelir. Bazıları ise sistemin içinde yer alan zihinsel mında kurulmuşlardır. Ancak
hayalinde, kanepedeki hastasına süreçleri ve bunların psikolojinin kendi başına bir bilim-
Orta Avrupa aksanıyla konuşarak düşüncelerimize, fikirlerimize ve sel d isiplin olması 19. yy. sonların ı
psikanaliz yapan veya eğer film davranışlarımıza nasıl yansıdığını bulmuştur.
senaryoları gerçeği yansıtıyorsa bir inceler. Felsefe düşünceler ve Wilhelm Wundt'un 1879'da
tür zihin kontrolü gerçekleştirmek fikirlerle uğraşırken , psikoloji bizim Leipzig Üniversitesi'nde dünyanın
içirı entrikalar çeviren bir adam bunlara nasıl sahip olduğumuzu ve ilk deneysel psikoloji laboratuva-
canlandırır. rını kurması, psikolojinin gerçek
Bu klişeler ne kadar abartılı da bir bilimsel ders konusu olarak
olsa altlarında bir gerçek yatmakta- tanınmasını ve daha önceleri keş­

''
dır. Belki de psikolojinin neleri kap- fedilmemiş araştırma alanlarında
sadığı konusunda karışıklık yaratan yeni bir çığır açmasını sağlamı ş­
esas unsur, psikoloji şemsiyesinin Psikolojinin uzun bir tır. Psikoloji 20. yy. boyunca geliş­
altına giren konuların (ve psiko- ön geçmişi, ama kısar.ık meye devam etmiş, ana dalları ve
ekiyle başlayan şaşırtıcı derecede bir tarihi vardır. önemli hareketlerıyle ortaya çık­
çok terimler dizisinin) devasa bir mıştır. Tüm bilimlerde olduğu gibi
Hermann Ebbinghaus
çeşitlilikte oluşudur. Psikologların psikolojinin tarihi de birbirini izle-

''
da kelımenin tek bir anlamı üze- yen kuramlar ve keşifler üzerine
rinde anlaşamamaları da bundan kuruludur. Eski kuramların çoğu­
kaynaklanıyor olabilir. Psikoloji nun çağdaş psikologlarla yakın
kelimesi, konunun geniş kapsamını ilişkisi de bu yüzdendir. Bazı araş-
GİRİŞ 11

turna alanları psikolojinin ilk gün- bilimsel odaklı bu psikologların etkileşiminden nasıl şekillendiği
lerinden beri çalışma konusu araştırmaları bile yöntemlerinin üzerine yoğunlaşmış; bu "uyarıcı­
olmaya devam eder, çeşitli içgözlemsel yapıları nedeniyle sınırlı tepki" kuramı, John Watson'un
düşünce okulları tarafından farklı kalmıştır: Hermann Ebbinghaus çalışmaları aracılığıyla tanınmıştır.
yorumlarla açıklanırken bazıları gibi öncüler kendi araştırmalarının Avrupa ve ABD' de yeni öğrenme
ise zaman içinde öne çıkıp geri konusu haline gelerek kendilerinde kuramları ortaya çıkmaya başlamış
düşerek, ama her seferinde mut- gözlemlenebilecek temaların ve halkın ilgisini çekmiştir.
laka bir sonraki düşünce üzerinde çeşitliliğini ciddi ölçüde Ancak davranışçılığın ABD'de
önemli etkiler bırakmışlar ve kısıtlamışlardır. Bilimsel yöntemler ortaya çıkmaya başlamasıyla aynı
zaman zaman tamamen yeni keşif kullanmalarına ve kuramlarıyla yeni zamanlarda Viyana'da genç bir
ala nları doğur mu şlard ır . bir bilimin temellerini atmalarına nörolog o günlerde geçerli düşünce
Psikolojinin geniş sahasına ilk rağmen kendilerinden sonra gelen biçimini altüst edecek ve çok farklı
kez yaklaşanlar için en basit yol, psikologlar onların yöntemlerini çok bir yaklaşıma esin kaynağı olacak
bizim de bu kitapta yaptığımız gibi, öznel bu l muşlar ve daha nesnel bir zihinsel bir kuram geliştirmeye
onun ana akımlarına kabaca krono- metodoloji arayışına girmişlerdir. başlamıştır. Sigmund Freud'un
lojik bir sıralama içinde göz atmak- 1890'larda Rus fizyolog Ivan laboratuvar deneylerinden çok
tır. Başka bir deyişle psikolojiye, Pavlov, psikolojinin hem Avrupa hasta gözlemlerine ve vaka tarih-
felsefi düşüncedeki köklerinden hem de ABD' de önemli ilerlemeler çelerine dayanan psikanalitik
başlayıp davranışçılık, psikoterapi kaydetmesine neden olacak deney- kuramı öznel deneyim çalışmala­
ve bilişsel, sosyal ve gelişimsel ler yürütmüştür. Hayvanların tepki rına dönüşün yolunu açmıştır.
psikolojiden geçerek farklılıklar üretmeleri için şartlanabileceklerini Freud, anılar, çocukluktaki gelişim
psikolojisine kadar gelmektir. kanıtlayarak sonraları davranışçılık
olarak bilinecek yeni bir hareketin
İki yaklaşım gelişmesine neden olacak fikri

''
Ortaya çıktığı ilk günlerde bile ortaya atmıştır. Davranışçılar , zihin-
psikolojiye farklı insanlar farklı sel süreçler üzerinde nesnel olarak
anlamlar vermişlerdir. ABD' de çalışmanın imkansız olduğunu
Bu durumda biz psikologlar
kökleri felsefeye dayandığı için düşünmüşler, ancak davranışları için ilk gerçek, düşünmenin ne
bilinç ve benlik gibi kavramlarla ölçmeyi göreceli olarak kolay bul- türde olursa olsun devam
uyraşan spekülatif ve kuramsal bir muşlardır. İnsan psikolojisinin içyü-
ettiğidir.
yaklaşım benimsenmiştir. zünü anlama yolunda önce hayvan-
Avrupa' da kökleri bilime dayandığı larda, daha sonra da insanlarda,
William James

''
için daha çok duyusal algı ve hafıza kontrollü koşullar altında yürütüle-
gibi zihinsel süreçlerin laboratuvar bilecek deneyler tasarlamışlardır.
koşullarında incelendiği bir alan Davranışçıların çalışmaları nere-
olarak bakılmıştır. Ancak daha fazla deyse sadece davranışın çevreyle
12 GİRiŞ

•••
•••
•••
•••
ve kişilerarası ilişkilerle ilgilenmiş Orijinal "konuşma tedavisi"nden Freud'un devam eden etkisi
ve bilinçdışının davranışları belir- pek çok farklı biçimde mantar gibi kendisini daha çok gelişimsel psi-
lemedeki rolünün önemine vurgu türemiş olan psikoterapi bile biliş­ koloji üzerinde hissettirmektedir.
yapmıştır. Yaşadığı dönemde fikir- sel yaklaşımdan etkilenmiştir. Başlangıçta sadece çocuk gelişi­
leri büyük şok yaratmış olsa da Bilişsel terapi ve bilişsel-davranış­ miyle ilgilenen bu alandaki çalış­
hızla ve geniş ölçüde kabul gör- sal terapi, psikanalize alternatif malar yerini giderek bebeklikten
müştür. Onun "konuşma tedavisi" olarak ortaya çıkmış ve insan yaşa­ yaşlılığa kadar yaşam boyu gerçek-
mefhumu günümüzde hala çeşitli mına özgü niteliklere odaklanan leşen değişimleri incelemeye bıra­
psikoterapi biçimlerinde kullanıl­ hümanist psikoloji gibi hareketlerin kır. Araştırmacılar sosyal, kültürel
maya devam etmektedir. doğmasına yol açmıştır. Bu tera- ve ahlaki öğrenme kuramları ve
pistler ilgilerini hastaları iyileştir­ bağ kurma biçimlerimiz hakkında
Yeni çalışma alanlan mekten çok sağlıklı kişilerin daha grafikler çıkarırlar, Gelişimsel psi-
20. yüzyılın ortalarında zihinsel anlamlı bir yaşam sürmeleri için kolojinin eğitim ve öğretim alanla-
süreçlerin bilimsel incelenişine geri rehberlik etmeye yöneltmişlerdir. rına yaptığı katkıların önemi orta-
dönüşle birlikte hem davranışçılık Psikoloji ilk dönemlerinde dadır, ancak bir de çocukluktaki
hem de psikanaliz gözden büyük ölçüde zihin ve bireylerin gelişimiyle ırk ve cinsiyete dair
düşmüştür. Bu, kökleri algı davranışları üzerine odaklanmış­ tavırlar arasındaki ilişki düşüncesi
üzerinde çalışmalar yapan Gestalt ken artık giderek insanın çevre- üzerinde daha az görünür bir etkisi
psikologlarının bütüncü siyle etkileşimiyle ilgilenmeye baş­ olmuştur.
yaklaşımlarına dayanan bilişsel lamıştır ki, bu da sosyal
psikoloji hareketinin başlangıcı psikolojinin doğuşu anla mına gel-
olmuştur. Bu psikologların eserleri mektedir. Bilişsel psikoloji gibi bu
II. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda da Gestalt psikologlarına, özellikle

''
ABD'de ortaya çıkmaya başlamış de 1930'larda Nazi Almanya'sından
ve bilişsel psikoloji 1950'1erle ABD'ye kaçan Kurt Lewin'e çok
birlikte egemen yaklaşım haline şey borçludur. Sosyal psikoloji,
gelmiştir. İletişim ve bilgisayar tümü de modem dünyanın şehir 19. yüzyıl editör koltuklarının
bilimi alanlarındaki hızlı büyüme yaşamı ve sürekli gelişen iletişim çağı ise bizimki de psikiyatr
poikologlara yararlı bir alanıyla yakından ilgili olan tutum-
kanepelerinin çaQ'ıdır.
karşılaştırma olanağı sağlamıştır. larımız ve önyargılarımız, itaat ve
Marshall McLuhan
Bilgi işleme modelini dikkat, algı, uyum göstermeye eğilimimiz ve
hafıza ve unutma, dil ve dil saldırganlık ya da fedakarlık

''
edinimi, sorun çözme, karar verme nedenlerimiz hakkındaki ilginç
ve motivasyon gibi alanlarda gerçekleri ortaya çıkaran araştır­
kuramlar geliştirmek için malarla birlikte, 20. yüzyılın ikinci
kullanmışlardır. yarısında hız kazanmıştır.
GİRiŞ 13

Hemen hemen her psikolojik tik ve çevre faktörü" tartışması Psikologların


fikirleri ve kuram-
ekol insanın eşsiz liği konusuna günümüze kadar gelmiştir; evrimsel ları günlük hayatlarımızın birer par-
değinmiştir ancak bu alan 20. yüz- psikoloji yakın bir geçmişte, psikolo- çası haline gelmiştir ; o kadar ki.
yılın sonlarında farklılıklar psikolo- jik özellikleri, genetik ve doğal selek- davranışsa! ve zihinsel süreçlerle
jisi içinde kendi başına bir dal siyon yasalarına konu olan doğuştan ilgili bulgularının çoğu artık kısaca
haline gelmiştir. Giderek büyüyen gelen ve biyolojik fenomenler olarak "sağduyu" olarak görülmektedir.
bu alanda çalışan psikologlar, kişi­ araştırarak bu tartışmaya katkı sağ­ Bununla birlikte psikolojide keşfedi­
lik özelliklerini ve zekayı oluşturan lamıştır. len bazı buluşlar içgüdüsel duygula-
çeşitli faktörleri tanımlama ve Psikoloji devasa bir alandır ve rımızı doğrular ve pek r,:oğu bizi bir
ölçme dışında normal ve anormal bulguları hepimizi ilgilendirmekte- kez daha düşünmeye zorlarken psi-
tanı mlarını ve ölçümlerini de ince- dir. Devlette, iş dünyasında ve sana- kologlar bazı buluşlarıyla da köklü ve
lemişler ve bireysel farklılıklarımı­ yide, reklamcılıkta ve kitle iletişi­ geleneksel inançları sarsarak insan-
zın ne kadarının çevrenin bir minde alınan kararları şu ya da bu ları sık sık şaşırtmakta ve öfkelen-
ürünü, ne kadarının genetik kalıtı­ biçimde etkilemektedir. Bizleri, dirmektedirler.
mın bir sonucu olduğuna bakmış­ bireyler veya gruplar olarak etkiler, Kısacık tarihi boyunca psikoloji
lardır. toplumlarımızın nasıl oldukları veya bize, düşünce biçimlerimizi değişti­
nasıl yapılandırılabilecekleri konu- recek ve kendimizi, başka insanları
Etkili bir bilim sundaki tartışmalara da en az akıl ve içinde yaşadığımız dünyayı anla-
Günümüzde psikoloji çok çeşitli hastalıklarının teşhis ve tedavisine mamıza yardımcı olacak pek çok
dalları ile zihinsel varlığın, insan ve yaptığı kadar katkı sağlar. fikir vermiştir. Derinlere kök salmış
hayvan davranışlarının tüm inançları sorgulamış , rahatsızlık
spektrumunu kapsamaktadır. yaratan gerçekleri gün yüzüne
Kapsadığı konular, tıp, fizyoloji, çıkarmış ve karmaşık sorulara şaşır­

''
sinirbilimi, bilgisayar bilimi, eğitim tıcı açıklamalar ve çözümler bulun-
bilimleri, sosyoloji, antropoloji ve masını sağlamıştır. Üniversitelerde
hatta politika, ekonomi ve hukuku giderek artan ilgiyle karşılanan bir
da içeren diğer pek çok disiplinle Psikolojinin amacı,
bize, en iyi bölüm olması sadece psikolojinin
örtüşecek kadar genişlemiştir. bildiğimiz şeyler
konusunda modern dünyadaki geçerliliğinin
Psikoloji, belki de bilimlerin en tamamen farklı fikirler değil aynı zamanda insan zihninin
çeşitlisidir. kazandırmaktır. gizemli dünyasını inceleyen zengin
Psikoloji, özellikle sinirbilimi ve Paul Valery ve çok yönlü bir konuda çalışmanın
genetik başta olmak üzere diğer sağlayacağı keyif ve uyarımın da bir

''
bilimlerden etkilenmeye ve onları göstergesidir. •
etkilemeye devam etmektedir.
Özellikle Francis Galton'un 1920'ler-
deki fikirlerine kadar uzanan "gene-
16 GiRiŞ
Francis Galton,
Rene Descartes 'ın Charles Darwin, Deha' da
Kalıtsal
beden ve ruhun Türlerin ıçökcni Üzerine yayı mlanan
birbirinden ayrı Abb8 Faria, Bilinçli adlı kitabını araştırmalarıyla
olduğunu öne Uykunun Nedenleri yayımlayarak tüm çevrenin genetikten
sürdüğü kitabı Ruhun Üzeıine adlı kitabında özelliklerimizin kalıtsal daha önemli
Tutku/an yayımlanır. hipnozu inceler. olduğunu öno sürer. olduğunu öne sürer.

i
1649
i
1819
i
1859
i
1869
1816 1849 1861 1874

1
Johann Friedrich Herbart,
Psikoloji için Ders Kitabı adlı
1
S0!en Kierkegaard ' ın kitabı
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
1
Beyin ve sinir cerrahı
Pierre Paul Broca,
1
Cari Wernicke,
beynin belli bir
kitabında dinamik aklı bilinç varoluş çuluğun beynin sol ve sağ yarım bölümündeki hasarın
ve bilinçdış ı ile anlatır. başlangıcını belirtir. kürelerinin farklı belli becerilerin
fonksiyonları olduğunu kaybına neden
keşfeder. olduğuna dair
kanıtlar bulur.

odem psikolojide incele- soruya cevap verdiyse de zihnimi- sonraki psikoloji düşünürleri

M nen konuların çoğu


bugün bildiğimiz
anlamıyla psikolojinin ortaya
zin nasıl çalıştığını açıklamakta
yetersiz kalmıştır. Bununla birlikte
bilim ve teknoloji doğru sorular
makine benzetmesini genişleterek
içine beyni de katmışlar ve zihnin
işleyişini beyin makinesinin
çıkmasından çok önceleri felsefi sormaya başlayabileceğimiz ve çalışması olarak tanımlamışlardır.
tartışmaların konusu olmuşlardır. kuramları ilgıli verileri toplayarak Akılla bedenin ne dereceye
Antik Yunan'ın ilk filozofları test edebileceğimiz modeller oluş­ kadar ayrı oldukları bir tartışma
çevremizdeki dünya, düşünce ve turmuşlardır. konusu olmuştur. Bilim insanları
davranış biçimlerimizle ilgili soru- zihnin ne kadarının fiziksel faktör-
lara cevaplar aramışlardır. O Akılla bedeni ayırmak lerden oluştuğunu ve ne kadarının
zamandan bu yana bilinç ve benlik, 17. yüzyıl bilimsel devriminin en da çevre ile şekillendiğini merak
ruh ve beden, bilgi ve algının yanı önemli figürlerinden biri filozof ve etmişlerdir. İngiliz doğabilimci
sıra toplumu nasıl şekillendireceği­ matematikçi Rene Descarte&. Charles Darwin'in evrim kuramı
miz ve nasıl "iyi bir hayat" yaşaya­ psikolojinin gelişiminde büyük rolü ile başlayan "genetik ve çevresel
bileceğimiz üzerine sorularla boğu­ olacak ruh ve beden ayrımının faktör" tartışması Francis Gaitan
şup duruyoruz. anahatlarını çizmiştir. Descartes, tarafından devralınmış, berabe-
Felsefeden türemiş çok çeşitli tüm insanların ikici! bir varoluşu rinde ozgür irade, kişilik, gelişim
bilim dalları, 16. yüzyıldan itibaren olduğunu, makine benzeri bir ve öğrenme gibi konuları da gün-
hız kazanarak 18. yüzy ıl Akıl bedenle maddesel olmayan, deme getirmiştir. Bu alanlar felsefi
Çağı'nı getiren "bilimsel devrim" düşünen bir akıl ya da ruhtan sorgulama ile tam olarak açıklana­
olarak patlak vermişlerdir. Bilimsel oluştuğunu öne sürmüştür. mamıştır ve bilimsel çalışmalar
bilgilerdeki bu gelişmeler, içinde Aralarında Johann Friedrich için yeterince olgunlaşmışlardır.
yaşadığımız dünya ile ilgili pek çok Herbart'ın da bulunduğu daha Bu arada zihnin gizemli yapısı
FELSEFIKÖKENLER 17

Wilhelm Wundt,
Almanya'nın Hermann Ebbinghaus,
Leipzig kentinde ilk Hafıza Üzerine adlı G. Stanley Hail, "Psikolojinin Babası"
deneysel psikoloji kitabında anlamsız Amorican Journal of William James,
laboratuvarını heceleri öğrenme Psycho/ogy'nin ilk Psikoloıinin İlkeleri'ni
kurar. deneylerini detaylandırır. sayısını yayımlar. yayımlar.

1879
i i
1885
i
1887
i
1890
1883 1877 1889 1895

1
Emil Kraepelin,
Psikiyatri Ders Kitabı'nı
1
Jean-Martin Charcot,
Sinir Sistemi Hastalıkları
1
Pierre Janel,
isterinin kişi liğin
1
Alfred Binet, ilk
psikodiyagnostik
yayımlar. Ozerine Dersler' i yazar. ayrılması ve laboratuvarını açar.
bölünmesini
içerd iğ i ni öne
sürer.

hipnozun keşfedilmesiyle popüler- şekillerde gelişmiştir: Almanya' da temlerine benzer bilimsel bir meto-
leş miş ve daha ciddi bilim insanı­ Wundt, Hermann Ebbinghaus ve dolojinin zihin çalışmaları için de
nın, akıl dünyasının görünürdeki Emil Kraepelin gibi psikologlar kuruluşuna sahne olmuştur. İlk kez
bilinçli düşünceden daha fazlası konuya katı bir bilimsel ve deneysel algı , bilinç, hafıza, öğ renme ve
olduğunu düşünülmesine neden yaklaşım benimserlerken ABD' de zekayla ilgili sorulara da bilimsel
olmuştur. Bu bilim insanları William James ve Harvard'daki yöntem uygulanmaya başlanmış,
"bilinçdışı"nın yapısını ve takipçileri daha kuramsal ve felsefi gözlem ve deney uygulamaları
d üşünce davranışlarımız üzerin- bir yaklaşım izlemişlerdir. Bu sayesinde yeni kuramlar ortaya
deki etkisini incelemek üzere işe alanların dışında Paris'te, isteri atılmıştır.
koyulmuşlardır. hastalarının tedavisinde hipnoz Her ne kadar bu düşünceler
yöntemini kullanan nörolog Jean- araştırmacı tarafından zihnin
Psikolojinin doğufu Martin Charcot'nun eserleri iç-gözleme dönük yönelik çalışma­
İşte modern psikoloji bilimi bu çevresinde de başka bir ekol lardan ya da çalışmalarında kullan-
a ltyapı üzerine doğmuştur. Wilhelm gelişmeye başlamıştır. Bu ekol, d ıkları öznelerin hayli sübjektif
Wundt, 1879'da ilk deneysel bilinçdışı üzerine düşünceleri kayıtlarından çıkıyor olsa da, yüzyı­
ps ikoloji laboratuvarını Almanya' da Sigmund Freud'un psikanalitik lın sonunda gelecek nesil psikolog-
Leipzig Üniversitesi 'ndc kurmuştur. kuramlarının habercisi olan PiP.rrP. ların zihin üzerinde tam anlamıyla
Bu arada ABD' de ve Avrupa'nın her Janet gibi psikologları kendisine nesnel çalışmalar yapabilmeleri ve
yerindeki üniversitelerde psikoloji çekmiştir. akıl hastalıklarının tedavisinde
bölümleri açılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılın
son yirmi yılı , genç kendi yeni kuramlarını uygulayabil-
Tıpkı felsefenin belirli bölgesel psikolojıbiliminin hızlı yükselişi­ meleıi için temeller atılmıştır. •
özelliklere sahip olması gibi nin yanı sıra fizyoloji ve diğer
psikoloji de farklı merkezlerde farklı bilimlerin bedeni araştırma yön-
18

DÖRT KİŞİLİK
YAPISı ~~'.' . . ., .
GALEN (Mö v. 129-201)

omalı filozof ve hekim


KISACA
YAKLAŞIM
Suyukçuluk
Her şey dört temel elementin
bileşiminden doğar : toprak,
hava, ateş ve su.
R Claudius Galen antik
Yunan 'ın insan bedeninin
işleyişini açıklayan suyukçuluk
kuramına dayanan bir kişilik tipleri
ÖNCE kavramı formüle etmiştir.
MÖ 400 civan Yunanlı hekim Suyukçuluğun kökleri, dört
Hipokrat beden salgılannın temel elementin farklı niteliklerinin
dört elementin tüm nitelikleri- - toprak (soğuk ve kuru), hava
nin yansıttığını söyler. Bu elementlerin nitelikleri
(sıcak ve ıslak), ateş (sıcak ve kuru)
bedenimizin işlevlerini
MÖ 325 civan Yunanlı fllozof etkileyen dört ruh halinde ve su (soğuk ve ıslak)- bilinen tüm
Aristoteles dört m utluluk karşılık bulur (salgılar). nesnelerin varlığını açıklayabilece ­
kaynağıru b elitler: t ensel ğini öne süren Empedokles'e (MÖ
(hedone), maddesel (propraie- 495-435 civarı) kadar uzanır.
tari), etik (ethikos) ve mantık­
sal (dialogike).
--v "Tıbbın Babası" Hipokrat (MÖ 460-
370) bedenin dört salgısına bu ele-
Bu ruh halleri aynı zamanda mentlerin niteliklerini atfederek bir
SONRA duygularımızı ve
1543 Anatomi uzmanı Andre - model geliştirmiştir. Bu salgılara
davranışlarımızı -"kişilik
as Vesalius İtalya'da İnsan Be- "humour" (ruh hali) adı verilmiştir
yapımızı"- da etkiler.
deninin Yapısı Üzerine adlı ese- (Latince beden salgısı arilamına
rini yayınlar. Bu kitap Galen' in
hatalanru göstermekte ve onu
--v gelen umor'dan türeme).
200 yıl sonra, Galen suyukçuluk
sapkınlıkla suçlamaktadır. kuramını bir kişilik kuramı olarak
Kişilikle ilgili sorunlara ruh
genişletir; bedendeki salgılarla
1879 Wilhelm Wundt kişilik hallerimizdeld orantısızlık duygusal ve davranışsa! eğilimler
yapılarının iki eksen boyunca neden olur.
farklı oranlarda geliştiklerini
- veya "kişilik yapıları"- arasında
doğrudan bir bağlantı olduğunu
söyleı. Bu eksenler: "değişebi­
~ düşünmüştür.
lirlik" ve "duygusall.ık"tu.
Bu nedenle bir doktor ruh Galen'in dört kişilik yapısı -
1947 Hans Eysenck Kişiliğin iyimser, soğukkanlı , sinirli ve
Boyutları adlı kitabında
hallerimizdeld dengeyi
sağlayarak duygusal ve
melankolik- bedendeki salgıların
kişiliğin iki boyuta dayandığı­
davraruşsal sorunlarımızı dengesini temel almaktadıL
nı öne sürer.
iyileştirebilir. Eğer bu salgılardan biri fazlala-
şırsa ona karşılık gelen kişilik
FELSEFIKÖKENLER 19
Aynca bkz. Rene Descartes 20- 21 • Gordon Allport 306-13 • Hans J. Eysenck
316-21 • Walter Mischel 326-27

Soğukkanlı : yavaş, sessiz, utangaç,


Melankolik: üzgün, akılcı ve tutarlı
korkulu, elemli, şiire ve
sanata yatkın.

Asabi: ateşli,
enerjik ve tutkulu

Galan
Beden
salgılarında
Claudius Galenus, ya da daha
orantısızlık

-
çok bilinen adıyla '" Bergamalı
kişilik İyimser: sıcak kalpli, Galen" (Türkiye'de bir kent) Ro-
yapılarının
neşeli , iyimser ve güvenli malı bir hekim, cenah ve filo-
yanı sıra belli
hastalıklara eğilimli zoftur. Babası , Aelius Nicon
olmayı da belirler. Yunanlı, varlıklı bir mimardır
ve oğluna iyi bir eğitimle birlik-
te dünyayı g e zme imkiinl.a.n da
yapısı da egemen olmaya başlar. davranıyorsa et yemeyi azaltmalı ve sağlamıştır. Galen Roma'ya
İyimser bir insanın kanı (Latince fazla ka nı akıtmak için damarlarına yerleşmiş ve aralarında Marcus
sanguis) fazladır ve sıcak kalpli, küçük kesikler yapılmalıdır. Aurelius'un da bulunduğu im-
neşeli, iyimser ve güvenlidir ama Galen'in doktrinleri Rönesans paratorlara hekim başı olarak
bencil olabilir. Soğukkanlı birinin boyunca, daha iyi araştırmalar hizmet vermiştir. Profesyonel
balgamı (Yunanca phlegmatik6s) ışığında daha iyi kuramların ortaya gladyatörleri tedavi ederken
boldur ve sessiz, kibar, serinkanlı, çıktığı zamana kadar tıp dünyasına travma tedavisi hakkında bilgi
a kılcı ve tutarlıdır ama yavaş ve egemen olmuştur. 1543'te İtalya'da sahibi olmuş ve tıp üzerine
utangaç olabilir. Sinirli birinin saf- hekimlik yapan Andreas Vesalius 500'den fazla kitap yazmıştır.
Öğrenmenin en iyi yolunun
rası (Yunanca kh6Je) safrası boldur (1514-1564) Galen'in anatomi
hayvanları kesip Üzerlerinde
ve kişiliği ise ateşlidir; aşırı öd tanımlarında 200'den fazla hata
çalışmak ve anatomi çalışmak
salgısından muzdariptir. Son olarak bulmuştur. Gale n'in tıbbi fikirleri o
olduğuna inarıır. Galen pek çok
melankolik birinin (Yunanca melas gün için gözden düşse de daha
iç organın işlevini keşfetmiş ve
kh6le) kara safra salgısının fazlalı­ sonraları 20. yy. psikologlarına esin
hatalar da yapmıştır çünkü
ğından muzdariptir, çoğunlukla kaynağı olacaktır. 1947'de Hans (maymunlar ve domuzlar gibi)
üzüntü ve korkuların eşlik ettiği Eysenck kişilik yapısının biyolojik hayvan bedenlerinin insanla-
şiirsel ve sanatsal yönü ağır basar. temelli olduğu sonucuna varmış ve rınkiyle tıpatıp aynı olduğunu
antik kişilik yapısı tanımlamalarını farz etmiştir. Ölüm tarihi tartış­
Ruh hallerinde orantısızlık yansıtan iki kişilik özelliği tanımla­ malı olsa da öldüğünde en az
Galen'e göre bazı insanlar doğuştan mıştır - nevrotiklik ve dışadönük­ 70 yaşında olduğu kesindir.
belirli kişilik yapılarına lük.
eğilim lidirler. Bununla birlikte Suyukçuluk artık psikolojinin bir
kişilik yapısıyla ilgili sorunlar beden parçası olmasa da Galen'in fiziksel
sa lgılarının orantısızlığına bağlı ve zihinsel hastalıkların bağlantılı MS 190 elvan Kişilik Yapıları
olduğundan Galen bunların diyet ve olduğuyla ilgili fikri modern terapi- MS 190 elvan Doğal
egzersizle iyileştirilebileceğini iddia lerin temelini oluşturmuştur. • Yetenekler
eder. Bazı aşırı vakalarda tedavi MS 190 civan Bilimin Doğası
lavman ve kan almayı da içerebilir. Üzerine Üç Tez
Örneğin kanı fazla olan biri bencilce
- - ------ - - - - -

20

BU MAKİNENİN
AKiLLi BİR RUHU
VAR
RENE DESCARTES (1596-1650)

KISACA
YAKLAŞIM
Akıl/beden ikiliği

ÖNCE
MÖ 4 . ~yıl Yunanlı filozof
Platon bedenin maddi
dünyadan ruhun ya da aklına
ise ideaların ölümsüz
evreninden geldiğini iddia
eder.
MÖ 4. ~yıl Yunanlı filozof
Aristoteles ruh ve bedenin
ayrılamayacağını ruhun,
bedenin gerçekliği olduğunu
söyler.
SONRA
1710 İrlandalı-İngiliz filozof
George Berkeley, İnsan
Bilgisinin İlkeleri Üzerine adlı kılve bedenin birbirinden "ruh" beynin epifiz bezinde yer alır
eserinde bedenin sadece
zihnin bir algısı olduğunu
iddia eder.
A ayrı ve farklı oldukları
fikrinin kökeni Platon ve
antik Yunan'a kadar gider ancak
ve düşünme işlevini yerine getirir,
beden ise "hayvani ruhlar" veya
sinir sistemin içinde akan sıvılarla
akıl-heden ilişkisini ayrıntılı olarak hareket eden bir makinedir. Bu
1904 William James Bilinç
Gerçekten Var mı? adlı ilk tanımlayan 17. yüzyıl filozofu düşünce biçimi 2. yüzyılda, bunu

kitabındabilincin ayn bir Rene Descartes olmuştur. kendi kuramına iliştiren Galen
Descartes ilk felsefe kitabı De tarafından popülerleşLirilmiştir
varlık olmadığını ama belirli
Homine'yi ("İnsan"} 1633'te yazmış, ancak kuramı ilk kez ayrıntılı
deneyimlerin bir fonksiyonu
akıl ve bedenin ikiliğin i bu kitapta biçimde anlatan ve akıl ve bedenin
olduğunu ileri sürer.
anlatmıştır. Descartes'a göre ayrılığını vurgulayan Descartes
maddesel olmayan zihin ya da olmuştur. Fransız filozof Marin
FELSEFIKÖKENLER 21
Ayrıca bkz. Galen 18- 19 • William James 38 45 • Sigmund Frcud 92- 99

Mersenne'e yazdığı bir mektupta


Descartes epifiz bezinin
"düşüncenin oturduğu yer"

''
olduğunu ve bu yüzden de ruhun
yuvası olması gerektiğini çünkü
"ikisinin birbirinden
Akılve beden arasında çok
ayrılamayacaklarını" anlatmıştır .
Descartes'a göre bu önemlidir
büyük bir farklılık vardır.
çünkü aksi takdirde ruh bedenin
Rene Descartes
herhangi somut bir parçası ile

''
bağlantı kuramaz ancak ruhani bir Ren6 Descartes
g üce bağlanabilir.
Fransa'nın (günümüzde Descar-
Descartes akıl ile bedenin
tes olarak bilinen) La Haye in To-
bedenin içinde dolaştığına inanılan
uraine kentinde doğmuştur. Do-
hayvani ruhların farkındalığı ğumundan birkaç gün sonra
a racılığıyla iletişim kurduklarına Akıl için bir benzetme ölen annesinden verem kapmış
tasavvur etmiştir. Epifiz bezinde yer Descartes ' ın ilham kaynağı ve hayatı boyunca zayıf bünyeli
a lan akıl ya da ruh beynin bahçelere ve süslü havuzlara su biıi olarak yaşamıştır. Sekiz ya-
derinliklerine yerleşmiştir ve bazen sağlayan hidrolik sistemleriyle şından itibaren Anjou'da La
hareket eden ruhların farkına Fransa'daki Versailles Bahçeleri'dir. Fleche'deki Cizvit okulunda eği­
varmakta ve bu da bilinçli algıya Kasları ve sinirleri ça lıştıran tim almaya başlamış ve orada
neden olmaktadır. Beden aklı bu bedenin ruhlarını suyun gücüne sağlıksız bünyesine bağlı olarak

şekilde etkiler. Benzer biçimde benzetir ve "tüm parçaların bu sabah saatlerini yatakta, -felse-
a kılda hayvani ruhları bedenin belli şekilde hareket edebildiğini" söyler.
fe, bilim ve matematik hakkın­
da- "sistematik meditasyon"lar
bır bölgesine gönderip hareketlerini Havuzlar bir havuzcu tarafından yaparak geçirme alışkanlığını e-
başlatarak bedeni etkileyebilir. kontrol edilmektedir ve Descartes dinmiştir. 1612'den 1628'e kadar
burada akıl için bir benzetme seyahat etmiş ve yazmıştır.
yapar: "Bu makinede akıll ı bir ruh 1649'da İsveç Kraliçesi
var; esas olarak beyinde yer alıyor Christina'ya öğretmenlik yap-
ve orada aynen makinenin tüm ması için davet edilmiş ancak
borularının uzandığı su rezervinde kraliçenin sabah erken saatler-
durması gereken havuzcu gibi her de ders yapmayı isteği sert ik-
istediğinde hareketi başlatıyor, lim koşullarıyla birleşince sağlı­
ğı daha da bozulmuş ve 11
durduruyor veya değiştiriyor".
Şubat 1650'de ölmüştür. Resmi
Filozoflar Mla akı lla beynin bir
ölüm nedeni zatürreedir ancak
şekilde farklı varlıklar olup
bazı tarihçiler Protestan olan
olmadıklarını ta rtışadursunlar çoğu Christina'nın Katolikliğe dön-
psikolog aklı beynin işleyişi ile eşit mesini engellemek için zehirlen-
tutmaktadır. Ancak pratikte akıl diğine inanmaktadırlar.
sağlığı ile fiziksel sağlık arasındaki
ayrım biraz karmaşıktır: Zihinsel Önemli eHrlerl
stresin fiziksel hastalıklara neden
olduğu veya kimyasal 1637 Yöntem Üzerine Konuş­
dengesizliklerin beyni etkilediği malar
Descartes epifiz bezinin, beyinde. i- 1662 De Homine (1633'te
söylendiğinde ikisi arasında yakın
ki gözün ve iki kulağın görüntülerini ve yazılmıştır)
seslerini tek bir izlenimde birleştirebi­ bir ilişki kurulmuş olur. •
1647 İnsan Vücudunun Tanımı
lecek şekilde ideal bir korumda yer alan 1649 Ruhun İhtirasları
tek bir organ olduğunu gösterir.
22

UYU!
ABBE FARIA (1756-1819)

Akademik Kitap Kulübü

edavi amaçlı trans uygulama- nun bir tedavi yöntemi olarak kulla-
KISACA
YAKLAŞIM
Hipnoz
T sı yeni bir yöntem değildir.
Aralarında Mısır ve
YunanWann da bulunduğu pek çok
nılması Alman doktor Franz
Mesmer'in yöntemi 18. yüzyılda yeni-
den gündeme getirmesine kadar terk
antik kültürde insanlar hastalarını, ö- edilmiştir. Mesmer'in yöntemi mık­
ÖNCE zel olarak eğitilmiş rahipler tarafın­ natıs ve telkinle bedenin doğal veya

1027 Pers filozof ve hekim İbn dan uykuya benzer bir duruma getiri- "hayvani" manyetizmasını manipüle
Sina Şifa Kitabı'nda trnnslar lerek tedavi olmaları için "uyku etmeyi içeriyordu. Bazı insanlar
tapınakları"na götürmekte hiçbir ga- "manyetize" ya da "hipnotize" edil-
hak.kında yazar.
riplik görmezlerdi. 1027'de Persli he- dikten sonra kasılma durumuna giri-
1779 Alman doktor Franz kim İbn Sina trans durumunun tüm yorlar, ancak bunun sonrasında daha
Mesmer, Hayvan özelliklerini belgelemiştir ancak bu- iyi hissettiklerini iddia ediyorlardı.
Manyetizmasının Keşfi Üzerine
Bir Rapor adlı kitabını
yayımladı.

SONRA
1843 İskoç cenah James
Braid, Neurypno/ogy adlı
kitabında "nöro-hipnoz"
terimini ilk kez kullandı.
1880'ler Fransız psikolog
Emile Coue, plasebo etkisini
keşfederek Telkin Usulü ile
Kendine Hakim Olma adlı
kitabını yayımlar.

1880'ler Sigmund Fıeud,


hipnozu ve hipnozun bilinçsiz Bu durumda kişi
semptomları kontrol etmedeki
telkin gücüne
yatkın hale gelir.
etkisin i inceler.
FELSEFIKÖKENLER 23
Ayrıca bkz. Jean-Martin Charcot 30 • Sigmund Freud 92-99 • Cari Jung 102- 07 • Milton Erickson 336

Birkaç yıl sonra Portekiz-Goalı bir


keşiş olan Abbe Faria, Mesmer'in e-
serleri üzerinde çalışmış ve mıknatıs­

''
ların bu işlemin hayati birer parçası
olduğunu düşünmenin "tamamen
saçma" olduğu sonucuna varmıştır. Manyetizmacı hiçbir şey
Ona göre gerçek çok daha ilginçtir: yapmaz; her şey kişinin ve
Transa ya da hipnoz uykusuna geç- onun hayal gücünde yer
me gücü tamamen bireyin kendisiyle alanlar sayesinde gerçekleşir.
ilgilidir, başka hiçbir özel güce gerek AbbeFaria
yoktur çünkü tüm fenomen sadece

''
telkin gücüne bağlıdır.

Bilinçli uyku
Farta bu işlemde kendini, karşısındald
kişiyi doğru zihin durumuna geçiren
Franz Mesmer transı, sıklıkla mideye
bir "yoğunlaştırıcı" olarak düşünmek­ mıknatıs uygulamaları aracılığıylo
tedir. Bilinçli Uykunun Nedenleri başlatırdı . Bunların bedenin "hayvani"
Üzerine adlı kitabında yöntemini şöyle manyetizmasını yeniden uyumlu
anlatmaktadır: "Doğru eğilime sahip duruma getirdiğine inanılırdı.
kişileri seçtikten sonra onlardan bir
koltukta gevşemelerini, gözlerini ka- hypnos ve durum anlamına gelen Fransız nörolog Jean-Martin
patmalarını, yoğunlaşmalarını ve u- osis'in birleşmesinden oluşan hipnoz Charcot'nun hipnotizmayı travmatik
yumayı düşünmelerini isterim. Onlar terimi, ilk kez 1843'te İskoç cerrah Ja- isterinin tedavisinde sistematik ola-
sessizce daha sonraki talimatları bek- mes Braid tarafından kullanılmıştır. rak kullanmaya başlamasıyla yeniden
lerken ben kibarca veya amirane bi- Braid hipnozun bir uyku türü olmayıp gündeme taşınmıştır. Böylece hipnoz,
çimde 'Dermez!' yani 'Uyuyun' derim tek bir düşünce üzerinde yoğunlaşma hipnotik benliğin arkasındald itkileri
ve bilinçli uykuya geçerler." ve böylece telkine açık hale gelme ol- sorgulayan ve bilinçdışının gücünü
Faria'nın bilinçli uykusundan türe- duğu sonucuna varmıştır. Ölümünden keşfeden Josef Breuer ve Sigmund
yen ve Yunanca uyku anlamına gelen sonra hipnoza olan ilgi azalmış ancak Freud 'un ilgi alarıına girmiştir. •

Abb6Faria Portekiz Goa'sında doğan Jose Abbe kadar çabuk değiştirebildiğini me-
Facia Cust6dio de Facia, varlıklı bir rak etti. Fransa'ya giderek Fransız
mirasyedi kadının oğludur, ancak İhtilali'nde önemli bir rol üstlendi
annesiyle babası o 15 yaşındayken ve hapse girdiğinde kendine telkin
ayrılmıştır. Portekiz Sarayı ile iyi iliş­ tekniklerini ilerletti. Farta daha
kileri bulunan Abbe (Abbot) Farta ve sonra felsefe profesörü olmuş, an·
babası Portekiz'e giderek rahip ol· cak "bilinçli uyku" seansları yaptı·
mak için eğitim almışlardır. Bir kere- ğı tiyatro gösterileri ününü zedele-
sinde genç Farta kraliçe tarafından mişti. 1819'da felç sonucu
kendi özel şapelinde vaaz vermesi i· öldüğünde Patis, Montmartre'da i-
çin davet aldı. Ayin sırasında paniğe simsiz bir mezara gömüldü.
kapıldı ama babatiı kulağına şöyle fı­
sıldadı: "Onların hepsi samandan a- OnemU ...ıteri
damlar - kes samanları!" Korkusu
geçti ve vaazına akıcı biçimde de· 1819 Bilinçli Uykunun Nedenleri
vam etti; daha sonra bu kadar basit Üzerine
bir cümlenin ruh durumunu nasıl bu
24

KAVRAMLAR BİRBİRİNE
DİRENiNCE GÜÇ HALİNE
GELİR
JOHANN FRIEDRICH HERBART (1776-1841)

KISACA Deneyimler ve algılar


YAKLAŞIM bir araya gelerek
düşünceleri oluştururlar.
Yapısalcılık

ÖNCE
1704 Alman filozof Gottfried
Leibniz, İnsan Anlayışı Üzerine Benzer düşünceler bir Benzer olmayan dfltünceler
adlı kitabında peLites arada bulunur veya birbirlerine direnir ve
perceptions (bilinçsiz algılar) birleşirler. çatqan güçler haline gellder.
kavramını ele alır.

1869 Alman filozof Eduard von


Hartmann geniş kitlelere
Bir düşüncenin
ulaşan kitabı Bilinçdışının
diğerine tercih edilmesi ""'
Felsefesi'ni yayımlar.
SONRA
.__._.....g•e•r•e•k•i·r·...........I ~
1895 Sigmund Freud ve Josef
Breuer İsteri Üzerine
Tercih edilmeyen düşünce
Çalışmalar kitabını Tercih edilen düşünce bilinci terk eder ve bilinçdış ı bir
yayımlayarak psikanaliz ve bilinçte kalır.
düşünce haline gelir.
bilinçdışı kuramlarını
açıklarlar.

1912 Cari Jung, Bilinçdışının


ohann Herbart zihnin nasıl şünceleri ayırmak ve saklamak için
Psikolojisi adlı kitabını yazar ve
tüm insanların kültürlerine
göre kolektif bir bilinçdışına
sahip olduklanru öne sürer.
J çalıştığını -özelde düşünceler
ve kavramları nasıl yonettiği­
ni- araştırmak isteyen bir Alman fi-
bir sistemi olması gerektiğini söyle-
yerek cevaplamıştır. Onun açıklığa
kavuşturmak istediği bir diğer ko-
lozoftur. Her birimizin yaşamı bo- nuysa, düşünceler sonsuza kadar var
yunca aklından çok sayıda düşünce oldukları halde (Herbart onların yok
geçtiğini düşünürsek nasıl oluyor da olmayacağını düşünüyordu) bunlar-
kafamız giderek daha fazla karışmı­ dan bazılarının bilinçli farkındalığı­
yor? Herbart bu soruyu zihnin, dü- mızın ötesinde var olmalarıydı. 18.
FELSEFİKÖKENLER 25
Ayrıca bkz. Wilhclm Wundt 32- 37 • Sigmund Freud 92-99 • Carı Jung
102- 07 • Anna Freud 111 • Leon Festinger 166- 67

Herbart'a göre düşünceler ve


duyguların enerjileri vardır ; benzer ya
da benzemez düşünceleri mıknatıslar Rahatça
gibi çekmek ya da itmek için birbirleriyle bir arada
etkileşim içindedirler. varolamayarı iki
~ düşünce birbirini
iter.

Birbirleriyle ~
çelişmeyen
düşünceler
beraberce çekilir
ve bilinç düzeyinde ... ve bunlardarı
birlikte biri bilinçten bile
varolabilirler. itilebilir. Johann Herbart, Almanya,
Oidenburg'da doğmuştur. 12
yaşına kadar evde annesi
tarafından eğitilmiş, daha
sonra yerel bir okula gitmiş ve
Jena Üniversitesi'nde felsefe
yy. Alman filozofu Gottfried Leibnitz leşirler.Ancak eğer iki düşünce eğitimi almıştır. Göttingen
fa rkındalığın ötesinde de düşünceler benzer değilse, bir araya gelmeden Üniversitesi'nde doktora yapıp
bulunduğunu ilk keşfeden kişidir ve var olmaya devam edebilirler. Bu da felsefe dersleri vermeye
onlara küçük algılar adını vermiştir. zaman içinde zayıflamalarına ne- başlamasından önce üç yıl
Bunlara örnek olarak da sıklıkla bir den olur, bu yüzden de "bilinç boyunca özel dersler vermiştir.
şeyleri - bir sahnedeki bir detay gibi- eşiği"nin altına doğru itilirler. İki 1806'da Napolyon, Prusya'yı
algıladığımızı o anda fark etmeme- düşünce doğrudan birbirleriyle çeli- bozguna uğratmış , 1809'da da
m ize rağmen arıımsayabilmemizi şirlerse "direnç oluşur" ve kavram- Herbart'a Prusya kralı ve
göstermiştir. Bu, bazı şeyleri algıla­ lar birbirlerine direnince güç haline maiyetinin sürgünde
bulunduğu Königsberg'de
d ığımız ve farkında olmadan bunları gelirler". Birbirlerini iterlerken çıkan
hafızamızda saklaclığımız anlamına enerji bir tanesini bilincin ötesine, Immanuel Kant'ın koltuğu
önerilmiştir. Bu aristokratik
gelmektedir. Herbart'ın "eğilim durumu" dediği
çevrelerde dolaşırken yarı /
bizim de "bilinçdışı" diye bildiği­
yaşında bir İngiliz olan Mary
Dinamik fikirler miz yere iter. Drake ile evlenmiştir. 1833'te
Herbart'a göre düşünceler, duyular- Herbart bilinçdışını zayıf ya da Prusya hükümeti ile ters
dan gelen bilgilerin birleştiği gibi karşıt düşünceler içirı bir depolama düşmesini takiben Göttingen
oluşur. Onun düşünceler için kul- yeri olarak görür. Belirgin bir eşikle Üniversitesi'ne geri dönmüş ve
landığı terim - Vorsfellung- düşün­ birbirinden ayrılan iki parçalı bir bi- 65 yaşında bir felç sonucu
celeri, zihinsel imgeleri ve hatta linç varsayarak sağlıklı bir zihinde ölene dek orada felsefe
d uygusal durumları da kapsamak- düşüncelerin yönetimi içirı yapısal profesörü olarak kalmıştır.
tadır. Tüm bunlar zihnin içeriğini bir çözüm getirmeye çalışmaktadır.
oluşturmaktadırlar ve Herbart onla- Ancak Sigmund Freud bilinçdışını Önemli eserler
rı statik değil dinamik unsurlar ola- çok daha karmaşık ve açıklayıcı bir
rak görür. ÜnA görn düşünceler bir- mekanizma olarak görür. Freud, 1808 Genel Pratik Felsefe
1816 Psikoloji Ders Notları
birlerini çekebilir, diğer düşünceler Herbart'ın kavramlarını kendi bi-
1824 Bilim Olarak Psikoloji
ve duygularla bi rleşebilir ya da linçdışı kuramlarıyla birleştirerek 20.
mıknatıs gibi birbirlerini itebilirler. yüzyılın en önemli tedavi yaklaşımı
Renk ve ton gibi benzer unsurlar olan psikanalizin temellerini oluş­
birbirlerini çekerler ve daha karma- turmuştur. •
şık bir düşünce oluşturmak için bir-
26

GERÇEKTE
KİMSEN OOL
SBREN KIERKEGAARD (1813-1855)

n temel soru olan "Ben ki- yaşamaya değmediğine" inanır. Kier-


KISACA
YAKLAŞIM
VarolWJçuluk
E mim?" Antik Yunan' dan beri
üzerinde düşünülmüş bir so-
rudur. Sokrates (MÖ 470-399) felsefe-
kegaard, Ölümcül Hastalık
Umutsuzluk'ta (1849), depresyondan
değil kendine yabancılaşmadan kay-
nin esas amacının kendini tanıyıp naklandığına inandığl "umutsuzluk"
ÖNCE anlayarak mutluluğu artırmak oldu- sorununu anlamak için kendi-kendi-
MÖ 5. yy. Sokrates mutluluğa ğuna, "sorgulanmamış bir hayatın ne-analizi bir araç olarak önerir.
giden yolun "benliğini keşfet­
mek"ten geçtiğini belirtir.
SONRA Olduğumdan başka biri olmak istiyorum:
1879 Wilhelm Wundt, kendi Başka bir benliğe sahip olmak.
kendine analizi psikolojik araş­
tırmalar için bir yaklaşım ola-
rak kullanır.
Böylece kendimi farklı biri yapmaya çalışıyorum .
1913 John B. Watson, "içe ba-
kış, yöntemlerinin esasını o-
luşturmuyor" diyerek psikoloji-
de kendi kendine analizi
Başaramıyoru m ve ve gerç ek
tahtından indirir. Başarıyorum
başaramadığım için kendimden benliğimi terk ediyorum.
1951 Car! Rogers, Müşteri O- nefret ediyorum.
daklı Teıapi 'yi ve 1961'de de
Birey Olmak Üzerine adlı kitap-
larını yayımlar.
Her iki durumda da gerçek benliğimden umutsuzluğa kapılıyorum .
1960 R.D.Laing'in Bôlünmüş
Benlik adlı kitabı "deliliği" ye-
niden tanımlayarak iç çelişki­
lere terapi olarak varoluşsal a- Umutsuzluktan kaçmak için gerçek benliğimi kabul etmeliyim.
nalizi önerir.
1996 Rollo May, Kaygının Anla-
mı adlı kitabını Kierkegaard'ın
Kaygı Kavramı kitabına dayan-
dırır.
FELSEFiKÖKENLER 27
Ayrıca bkz. Wilhelm Wundt 32- 37 • William James 38-45 • Carı Rogers 130- 37 • Rollo May 141 • R.D. Laing 150- 51

Napolyon'un onu ögrenci olarak tasvir arzusunda hem de ona ulaşmasında


eden bu resimde de görüldüğü gibi, güce kendi benliğinden "kurtulınuş olma-
olan aşın hırsı onu gerçek benliğini ve yı" istemektedir. Kendi benliğini bu
fazlasıyla insani sınırlamalarını kaybet·
şekilde inkfil acı vericidir: Kişi ken-
meye ve sonunda umutsuzluğa götürür.
dini dışlamak istediğinde ortaya çı­
kan umutsuzluk bunaltıcıdır. Kişi
şiddetle farkında olmaktan kaynak- "kendine sahip değilken kendisi de-
larur ve kendi benliğinden ciddi şe­ ğildir".
kilde hoşnutsuz olmak da buna eşlik Ancak Kierkegaard bir çözüm ö-
eder. Bir şeyler yanlış gittiğinde, me- nerir. Kişinin başka biri olmayı iste-
sela doktorluk sınavını geçemediğin­ mek yerine. gerçek benliğini bulma
de kişi, kaybolan bir şey için umut- cesaretini göstererek huzuru ve iç
suzluğa kapılmış gibi görünür. uyumu bulabileceği sonucuna varır.
Ancak Kierkegaard'a göre. duruma "Gerçekten olduğun kimseyi olmak
Kierkegaard umutsuzluğun pek daha yakından bakıldığında kişinin istemek. aslında umutsuzlu(Jun zıd­
çok derecesini tanımlar. En sık görü- olan olaydan de!'.Jil (sınavda başarısız dıdır" der. Gerçek benli(Jimizi inkar
len ve en aşağı derecede olanı bilgi- olına) kendisinden umutsuzluk duy- etmeye son verdiğimizde ve gerçek
sızlikten kaynaklanır: Kişinin "benli- du(Ju açıkça görülebilir. Bir amaca u- doğamızın üzerindeki örtüyü kaldı­
ğ in" ne olduğu hakkında yanlış bir laşmayı başaramayan benlik taham- rıp onu kabullenmemiz durumunda
düşüncesi vardır ve potansiyel benli- mül edilmez hale geHr. Kişi farklı bir umutsuzluğun yok olacağına inanır.
!'.) inin varlığından veya yapısından benlik olmak istemektedir (doktor) a- Kierkegaard'ın bireysel sorumlu-
habersizdir. Bu tür bir bilgisizlik ma şimdi başarısız olınuş bir benlik- luk ve kişirıin yaşamdaki özü ve ama-
mutluluk hissine yakındır ve o kadar le umutsuzluk içinde kalakalmıştır. cını bulına ihtiyacına yaptığı vurgu,
mantıksızdır ki, Kierkegaard bunun sıklıkla varoluşçu felsefenin başlangı­
umutsuzluk sayılabileceğinden bile Kendi benliğini terk etmek cı olarak görülür. Düşünceleri ile doğ­
emin değildir. O. gerçek umutsuzlu- Kierkegaard imparator olmak iste- rudan R. D. Lairıg'in varoluşsal terapi
(Jun. kendi benliğiyle ilgili farkındalı­ yen bir adam öme(Jini verir ve ironik yöntemini kullarırnasına ve Cari
ğ ın artmasıyla ortaya çıktığını öne bir biçimde. eğer bu adam bir şekil­ Rogers gibi klinik psikologlar tarafın­
' sürmektedir ve bu daha derin düzey- de amacına ulaşsa bile eski benliği­ dan uygulanan hümanistik terapilere
deki umutsuzluk, kendi benliğinin ni terk edeceğine işaret eder. Hem ilham kaynağı olınuştur. •

Seren Klerkegaard S0ren Kierkegaard, Danimarkalı bir kişi olarak boş zamanlarını
varlıklı bir ailenin oğluolarak doğ­ dolduran tek etkirılik, sokaklarda
muştur ve katı bir Lüteryen olarak yürüyüp tanımadığı kişilerle ko-
büyütülınüştür. Kopenhag nuşmak ve at aralbasıyla kırlarda
Üniversite-si'nde teoloji ve felsefe e- uzun gezilere çıkmaktır.
ğitimi almıştır. Hatırı sayılır bir mi- Kierkegaard 2 Ekim 1855'te so-
rasa konduğunda yaşamını felsefe- kakta yere yığılmış ve 11 Kasım'da
ye adamaya karar vermiştir ancak Kopenhag'daki Friedrich's
sonunda bundan da tatmirı olama- Hastanesi'nde ölmüştür.
mıştır. "Yapmam gereken şey, ne
bilmek zorunda olduğum hakkında ÖaemU -r1er1
değil ne yapacağım hakkında net
olmaktır" der. 11140'ta Regirıe 1843 Korku ve Titreme
Olsen'le nişanlanmış ancak evliliğe 1843 Ya / Ya da
uygun biri olmadığını söyleyerek ni- 1844 Kaygı Kavramı
şanı bozmuştur. Genelde hAkiın o-
1849 Ölümcül Hastalık Umut-
lan melankolik hali yaşamı üzerinde
belirgin bir etkiye sahiptir. Yalnız suzluk
28

KİŞİLİK ·GENETİK
VE ÇEVRENİN
BİLEŞİMİNDEN OLUŞUR
FRANCIS GALTON (1822-1911)

Kişilik
iki farklı kaynaktan
KISACA
gelen unsurlarla oluşur.
YAKLAŞIM
Biyo-psikoloji
ÖNCE
Çevre doğumumuzdan itiba ren
1690 İngiliz filozof John Locke, yaşadıklarımızdır.
her çocuğun zihninin tabula
rasa ya da boş bir levha
olduğunu ve bu bakımdan
Genetik doğuştan
gelen, kalıtsal ve ...
hepimizin eşit doğduğumuzu Yeteneklerimizi ve becerilerimizi
öne sürer. eğitim ve öğrenme yoluyla
geliştirebiliriz ama ..
1859 Biyolog Charles Darwin,
insan gelişiminin tamamen
çevreye uyum sağlamanın
sonucu olduğunu iddia eder.
.. .yeteneklerimizi nereye kadar
1890 William James, geliştirebileceğimizle ilgili sınırlamalar koyar.
insanların bireysel eğilimlerini
ya da "içgüdülerini" kalıtımsal
olarak devraldığını ileri sürer. Genetik ve çevre birlikte rol oynarlar ama
SONRA genetik belirleyici faktördür.
1925 Davranışçı John B.
Watson, "kapasite, yetenek,
mizaç veya zihinsel yapının rancis Galton'un akrabalan a- "çevre"nin etkilerini ölçülebilen ve kı­
kalıtımı gibi biı şeyin
olmadığını" söyler.

1940'lar Nazi Almanya'sı


F rasında pek çok yetenekli
kimse sayılabilir: Evrimci bi-
yolog Charles Darwin de bunların ara-
ycıı;layabilen iki ayn etki olarak tanım­
layan ve kişiliği sadece bu iki unsurun
belirlediğini öne süren ilk kişidir.

öjenik (soy ıslahı) aracılığıyla sındadır. Bu yüzden de Galton'un han- 1869'da kendi aile ağacıyla birlikte,
"üstün Aryan ırkı" yaratmanın gi yeteneklerin ne ölçüde doğuştan "yargıçlar, devlet adarrilan, kurnan-

peşine düşer. geldiğini ve öğrenildiğini araştırması darilar, bilim insarilan, edebiyatçılar


şaşırtıcı değildir. "Genetik" ve . .. falcilar, kürekçiler ve güreşçilerinki-
FELSEFIKÖKENLER 29
Ayrıca bkz. G. Stanlcy Hail 46-47 • John B. Watson 66-71 • Zıng-Yang Kuo 75
• Eleanor E. Maccoby 284-85 • Raymond Cattell 314-15

olduğunu ama mutlaka eğitimle tak-


viye edilmesi gerektiğini söyler.
Galton 1875'te 159 çift ikiz üze-

''
rinde bir araştırmaya başlar. İkizle­
rin kardeşler arasındaki, bir derece-
Özellikler aileye sımsıkı ye kadar aynı oldukları "normal"
bağlıdır. benzerlik dağılımını ızlemediklerini,
Francis Galton yani bir dereceye kadar aynı ama
her zaman çok benzer veya çok ben-
zemez olduklarını fark eder. Onu

''
gerçekten şaşırtansa benzerlik dere- Francis Galton
cesinin zaman içinde asla değişme­
mesidir. Oysa ortak yetiştirilişin i- Sir Francis Galton, aralarında
antropoloji, kriminoloji (parmak
kizler arasındaki benzemezliği, onlar
izlerini sınıflandırma) , coğraf­
ni" birlikte kullandığı kalıtsal özellikler büyüdükçe azaltacağını düşünmüş­
ya, meteoroloji, biyoloji ve psi-
araştırmasının sonuçlarını açıkladığı tür ama gerçek böyle değildir. Çev-
kolojinin de bulunduğu pek çok
Kalıtsal Deha adlı kitabını yayımlamış renin en ufak bir etkisi bile yoktur. alanda yazılar yazan çok yönlü
tır. Önceden düşündüğü gibi belli aile- "Gen-çevre taruşması" günümüze ve üretken bir entelektüeldir.
lerde genel nüfusa oranla daha fazla kadar gelmiştir. Bazıları Galton'un, İngiltere, Birmingham'da var-
sayıda yetenekli insan bulunduğu so- günümüzde soy ıslahı olarak bilinen, lıklı bir Protestan (Ouaker) aile-
nucuna vanr. Ancak bunu sadece ge- insanların da belli özelliklere sahip ol- nin oğlu olarak doğar, okumayı
netiğe bağlamaz çünkü ayncalıklı bir maları için atlar gibi "çiftleştirilmeleri­ iki yaşında sökmüş bir d§.hi ço-
aıle ortamında büyümenin kazandırdı­ rıi" öngören düşüncesi dahil tüm ku- cuktur. Londra ve
ğı özelliklerin de etken olabileceğirıi rarnlannı desteklemektedirler. Bazıları Birmingham'da tıp eğitimi al-
düşünür. Neticede kendisi de varlıklı ise her bebeğin bir tabula rasa, boş bir mış v e daha sonra

bir ailede büyümüş ve olağanüstü iyi levha olduğuna ve hepimizin eşit doğ­ Cambridge'de matematik okur-
oğ itim olanaklanna sahlp olmuştur. duğumuza inanmayı tercih etmekte-
ken , 1844'te babasının ölümüy-
dirler. Günümüzde psikologların çoğu le daha da kötüye gide n zihin-
sel bir çöküntü yaşamıştır.
Gerekli bir denge genetik ve çevrenin insan gelişiminde
Galton bunun üzerine seya-
Galton bir dizi farklı çalışma da yü- eşit derecede önemli olduğunu ve kar-
hatlerine ve icatlarına dönmüş­
rütmüştür. Bunlar arasında, Royal maşık biçimlerde etkileşim içinde ol-
tür. 1853'te Louisa Jane Butlar
Society'ye gönderilerek ilgi alanları ve duklarını kabul etmektedirler. • ile yaptığı evlilik 43 yıl sürmüş­
ilişkilerinin sorulduğu, anketle yapı­ tür ancak çiftin çocukları olma-
lan ilk büyük çaplı araştırma da bu- mı ştır. Tüm yaşamını fiziksel
lunmaktadır. Sonuçları İngiliz Bilim ve psikolojik özellikleri ölçmeye,
A damlan'nda yayımlamış ve yaradı­ zihin testleri geliştirmeye ve
lışla yetiştirme koşullarının birbiriyle yazmaya adamıştır. Sayısız ba-
rekabet etmeye zorlandığında yaradı­ şarıları pek çok ödülle onurlan-
lışın galip çıktığını öne sürmüştür. dırılmıştır, bunların arasında

Dış etkilerin de bir katkısı olduğunu birçok onursal makam ve şöval­


ancak hiçbir şeyin "bireysel özellikle- yelik payesi de bulunmaktadır.
rin derin izlorirıi silemeyeceğini" söy-
ler. Ancak kişiliğin oluşmasında yara- Önemli eserleri
dılışın da yetiştirilişin de gerekli
Galton'un ik izler çalışması benzer- 1869 Kalıtsal Deha
olduğunda ısrar eder çünkü ona göre
likleri, aralarında boy, kilo, saç ve göz 1874 İngiliz Bilim Adamları: Ya-
en yüksek doğal yetenekler bile "ku- rengi ve yetenek olmak üzere pek çok a- radılışları ve Yetişme Koşulları
surlu yetiştiriliş biçiminden dolayı" çıdan araştırmıştır. El yazısı ikizlerin 1875 İkizlerin Tarihi
besinsiz kalabilirler. Zekanın kalıtsal her zaman farklılaştığı tek konudur.

--------
30

İSTERİNİN
YASALARI
EVRENSELDİR
JEAN-MARTIN CHARCOT (1825-1893)

edem nörolojinin kurucu- jik nedenlerle ilgili bir araştırmayı


KISACA
YAKLAŞIM
Nörolojik bilim
M su olarak bilinen Fransız
doktor Jean-Martin Char-
cot, psikoloji ile fizyoloji arasındaki
gerektirdiğini söylemiş ancak
çağdaşları bu düşüncelerine
katılmamışlardır. Hatta bazıları
ilişki ile ilgilenmiştir. 1860'1ar ve onun "isterikleri"nin Charcot'nun
ÖNCE 1870'1er boyunca, o zamanlar rahim- kendilerine söylediği şek ilde rol
MÖ 1900 Mısırlı Kahun Papy- le (Yunanca hystera) ilgili olduğu yaptıklarını bile öne sürmüşlerdir.
rus, kadınlarda "gezgin sanılan ve kadınlarda aşırı duygusal Ancak öğrencilerinden biri olan
rahim"in neden olduğu davra- davranışları tanımlamak için Sigmund Freud isterinin fiziksel bir
nışsa! rahatsızlıkları anlatır. kullanılan terimle, "isteri" üzerinde hastalık olduğuna ikna olmuş ve
çalışmıştır. İsterinin semptomları konu merakını uyandırmıştır. Bu.
MÖ 400 civan Yunanlı hekim
arasında aşın ağlama ya da gülme, Freud'un psikanaliz kuram ında
Hipokrat, Kadın Hastalıkları ü-
çılgınca bedensel hareketler, bükül- tanımladığı ilk hastalıktır. •
zerine adlı kitabında belli ka-
dın hastalıklarına "isteri" adını
me, bayılma, felç, kasılmalar, geçici
vermiş tir.
körlük ve sağırlık bulunmak tadır.
Paris'teki Salpetriere
1662 İngiliz hekim Thomas Hastanesi'nde binlerce vakayı ince-
Willis, "isterik" kadınlar üze- leyen Charcot, hastalığı tamamen
rinde yaptığı otopsilerde rahim anladığına inanarak "İsterinin
patolojisi ile ilgili hiçbir bulgu- Yasaları"nı tanı mlamı ş tır. Ona göre
ya rastlamamıştır. isteri yaşam boyu süren ve kalıtsal
olan bir durumdur; semptomla rı da
SONRA genellikle şokla tetiklenir. Charcot
1883 Alfred Binet, Paris'teki 1882'de şunları söylemiştir:
Salp(ıtriere Hastanesi'nde
"(İsterik) atakta ... her şey kurallara
Charcot ile buluşur ve daha uygun gelişir. Bu yasalar da hep ay-
sonra Charcot'nun isteriyi teda- Charcot, Paris'tcki Salplltriere Hasta-
nıdır ; her ülke, her çağ, her ırk için
vi etmek içın kullandığı hipno- nesi'nde isteri üzerine konferanslar verir.
geçerlidir. kısacası evrenseldir." İsterinin her zaman düzenli. net evreler-
tizma yöntemi hakkında yazar. Charcot. isterinin fiziksel bir den geçerek ilerlediğine ve hipnotizmay-
1895 Charcot'nun eski bir öğ­ hastalığa olan benzerliğinin biyolo- la bile tedavi edilebileceğine inanıyordu.
rencisi olan Sigmund Freud, İs­
teri Üzerine Çalışmalar kitabını Aynca bkz. Alfred Binet 50-53 • Pierre Janet 54- 55 • Sigmund Freud 92-99
yayımlar.
FELSEFIKÖKENLER 31

İNSjlN RUHUNUN İÇ
BAGLANTILARININ
OLAGANDIŞI YIKIMI
EMiL KRAEPELIN (1856-1926)

iman psikiyatr Emil ise hastalarda korku hali ve takip


KISACA
YAKLAŞIM
Tıbbi psikiyatri
A Kraepelin, çoğu akıl
hastalığının biyolojik
kökenleri olduğuna ina nmıştır ve
edilme duygusu ile kendini
gösterir; sürekli "gözetlendiklerini"
ve " haklarında konuş ulduğunu"
modern tıbbi psikiyatrinin ileri sürerler. Üçüncü tür olan
ÖNCE kurucusu olarak kabwul edilir. ebefreninin belirtileri ilgisiz
MÖ 50 civan Romalı şair ve 1883'te yayımlana n Psikiyatri Ders konuşmalar ve üzüntülü bir
filozof Lucretius, "aklını Kitabı 'nda "dementia praecox"u durumda yüksek sesle gülme gibi
kaybetmek" anlamında (erken bunama) Alzheimer gibi geç duygusal tepki ve davranışlardır.
"dementia" (bunama) terimini başlayan bunamalardan ayırdığı Dördüncü kategori katatonide
kullanmıştır. ayrıntılı bir akıl hastalıkları hareketler ve ifade çok kısıtlıdır; ya
sınıflandırması yapmıştır. saatlerce aynı durumda oturmak
1874 Kraepelin'in hocası
gibi bir donuklukla veya sürekli öne
Wilhelm Wundt, Fizyolojik
Şizofreni ve arkaya zıplamak gibi bir aşırı
Psikolojinin İlkeleri adlı kitabını
yayımlamıştır.
1893'te Kraepelin, günümüzde hareketlenmeyle kendini belli eder.
şizofreni olarak bilinen erken Kraepelin'in sınıflandırması
SONRA bunamay ı "ortak özellikleri, ruhsal hala şizofreni teşhisinin temellerini
1908 İsviçreli psikiyatr Eugen kişiliğ in iç bağlantılarının oluşturmaktadır. Dahası , ölüm
Bleuler, Yunanca bölünme olağandışı yık ı mı olan bir d izi sonrası incelemeler şizofreni
anlamına gelen skhizein ile klinik durum" olarak tanımlar. Kafa hastalarında biokimyasal ve yapısal
zihin anlamına gelen phren'i karışıklığı ve antisosyal beyin anomalilerinin yanı sıra
birleştirerek "şizofreni" davra nı şlarla kendini gösteren beyin fonksiyonlarında bozukluk
terimini kullanmıştır. hastalığın genellikle ergenliğin bulunduğunu da göstermiştir.
sonlarında veya erken yetişkinlikte Kraepelin'in, ak ıl hastalıklarının
1948 Dünya Sağlık Örgütü ortaya çık tığını gözlemlemiştir. çoğunun biyolojik nedenlerden
(WHO) U1uslararası Hastalıklar Kraepelin, has talığı daha sonra dört kaynaklandığı inancı , psikiyatri
Sınıflandırması'na (ICD)
alt kategoriye bölmüştür. Bunlardan alanında kalıcı bir etki bırakmıştır
Kraepelin'in akıl hastalıkları ilki olan "basit" bunamanın ve günümüzde de pek çok akıl
sınıflandırmasını da dahil eder.
belirtileri ağır bir çöküş ve geri hastalığı ilaç tedavisiyle kontrol
1950'ler İlk antipsikotik ilaç çekilmedir. İkinci tür olan paranoya edilmektedir. •
Chlorpromazine şizofreni
tedavisinde kullanılır. Aynca bkz. Wilhelm Wundt 32- 37 • Sigmund Freud 92- 99 • Cari Jung 102- 07
• RD. Laing 150-51
ZİHİNSEL YAŞAMIN
BA LANGICI

BA LANGICINA
KADAR GİDER
WILHELM WUNDT (1832-1920)
34 WILHELM WUNDT
KISACA
Bu nedenle psikolojinin
YAKLAŞIM Bilinç bir "iç deneyimdir". kendini gözlemle
Deneysel psikoloji başlaması gerekir.

ÖNCE
5. yy. Antik Yunan filozofları
Aristoteles ve Platon, hayvan-
ların düşük düzeyli, açık bir
biçimde insandışı bir bilince
sahip olduklarını öne sürerler. Deneylerle kaydedilen bu
Her canlı gözlem istemsiz tepkileri
1630'lar Rene Descartes, bu iç dnneyime sahiptir sergilemek için tasarlanmıştır.
hayvanların duyguları olma·
yan otomat varlıklar oldukları·
nı söyler.

1859 İngiliz biyolog Charles


Darwin, insanı hayvan atalarla
ilışkilendirir.
Her canlı bu iç deneyime
SONRA her zaman sahip olmuş Bu bilinç hakkında
1949 Konrad Lorenz, ınsanla­ olmalıdır.
nicel veriler toplar.
rın hayvanlarla benzer yönleri-
ni gösterdiği kitabı Kral
Süleymanin Yüzüğü ile
hayvanlara bakış açısını
değiştirir.

2001 Amerikalı zoolog Donald


Griffin, Hayvan Zihni adlı
kitabında hayvanların bir Her canlı bu iç deneyime
gelecek hissine, karmaşık bir sahiptir.
belleğe ve belki de bilince
sahip olduklarını savunur.

ayvanların da zihinleri eder. İnsanların hayvanlara hayvanlar üzerindeki deneylerin

H olduğu ve bazı düşünce


türleri üretebildikleri fikri
Antik Yunan filozoflarına kadar
benzerliği filozoflar için çok önemli,
psikologlar için daha da hayati bir
konudur. 15. yüzyılda Fransız filozof
açıklayıcı olabilecekleri
anlaşılmıştır. Bu da yaşamın en
minik hayvanlardan bize kadar
uzanır. Aristoteles üç tür zihin Rene Descartes hayvanların, uzanan bir devamlılığı olduğunu
olduğuna inanır: bitki, hayvan ve refleksleriyle yönetilen, karmaşık açıklayan Alman doktor, filozof ve
insan. Bitki zihni sadece beslenme makinelerden ibaret olduklarını psikolog Wilhelm Wundt'un
ve büyüme ile ilgilidir. Hayvan iddia etmiştir. Eğer haklı olsayd ı durduğu noktadır. Fizyolojik
zihni bu işlevine ek olarak acı, zevk, hayvanları gözlemlemek bize kendi Psikolojinin İlkeleri adlı kitabında
arzu gibi duyumların yanı sıra davranışlarımız hakkında hiçbir Wundt, bilincin tüm canlılarda
hareketleri başlatma işlevine de şey anlatmayct<;aklı. Ancak bundan ortak olduğunu ve evrim sürecinin
sahiptir. İnsan zihni tüm bunları 200 yıl sonra, Charles Darwin, başlangıcından beri var olduğunu
yapabilir ve aynı zamanda akıl da insanların genetik olarak diğer öne sürmüştür.
yürütebilir. Aristoteles sadece hayvanlarla bağlan olduğunu ve Wundt'a göre yaşamın tanımı
insanların benlik farkındalığına bilincin, evrimsel ölçekte bizden en bile bir tür zihin içermektedir ve
sahip olduklarını ve üst düzey bir uzaktaki hayvanlarda bile bunu şöyle anlatır: "O zaman,
kavrama yetenekleri olduğunu iddia bulunduğunu öne sürünce gözlem noktası bakımından
FELSEFi KÖKENLER 35
Aynca bkz. Rene Descartes 20- 21 • William James 38-45 • Edward Thorndjke 62 65 • John B. Watson 66-71 •
B.F. Skinner 78-85

örneği gibi- yararlanılır. Ölü bir


kurbağadaki bir sinir ucuna küçük
bir elektrik şoku verilirse bağlı

''
bulunan kaslar titreşir ve bacakları
hareket ettirir. Bunun ölü bir
hayvanda bile olabilmesi bu tür
Zihinsel fonksiyonlardaki hareketlerin hiçbir bilinç olmadan
farklılaşmanın başlangıcına meydana gelebileceğini
tek hücrelilerde bile rastlanır. göstermektedir. Canlılarda bu tür
Wilhelm Wundt hareketler "refleks" adın ı
verdiğimiz otomatik davranışların
temelini oluşturur; aynen sıca k bir
Wundt'a göre tek hücreli organizma-

''
şeye dokunduğunuzda aniden
lar bile bir tür bilince sahiptirler. Wundt,
amiplerin yiyecek parçalarını tüketme elinizi çekmeniz gibi.
yeteneklerinin zihinsel bir sürecin de- Wundt'un ikinci tür gözlemi
vamlılığını işaret ettiğiıU ileri sürer. "içe bak ış" ya da "kendi kendini
gözlem" olarak tanımladığ ı içten
zihinsel yaşamın başlangıcının Cattell gibi öğrencileri tarafından gözlemdir. Bu gözlem, duygu ve
ya şamın başlangıcına kadar gittiği yönetilen psikoloji bölümleri düşünceler gibi iç olayları fark
hipotezi oldukça mümkün bir açmaları için ilham kaynağı etmeyi ve kaydetmeyi içerir.
va rsayım görünmektedir. Zihinsel olmuştur. Araştıımalar için hayati bir önemi
gelişimin kökeni sorusu da bu va rdır çünkü zihnin nasıl çalıştığı
nedenle yaşamın kökeni sorusuna Davranış incelemesi ile ilgili bilgiler sağlar. Wundt,
bağlanır." Wundt, tek hücreliler gibi Wundt "bilincin tam bir tanımının birbirini dışlayan olarak görmediği
basit organizmaların bile bir tür yapılmasının deneysel psikolojinin ama interaktif bulduğu ve "fiziksel
zihinleri olduğunu söyleyerek yegane amacı olduğuna" inanır. ve ruhsal" olarak tanımladığı iç ve
devam eder. Bu son iddia, tek Bilinci bir "iç deneyim" olarak dış dünyalar arasındaki ilişki ile
hucreli bir hayvanın basit dahi olsa anlasa da, bu deneyimin sadece "en ilgilenmiştir. Wundt ayrıca , ışığın
' zihinsel yeteneği olabileceğine pek gerçek" veya görünen biçimiyle görsel duyusu gibi insan duyuları
az insanın inandığı günümüzde ilgilenir. Bu da onu sonunda
bile şaşırtıcıdır ama ilk kez ortaya "doğrudan gözlemle"
atı ldığı 100 yıl önce çok daha incelenebilecek ve ölçülebilecek
şaşırtıcı olmuştur. davranışlar üzerinde araştırmaya
Wundt kuramlarını test etmeye götürür.
çok heveslidir ve "deneysel Wundt iç ve d ış olmak üzere iki
psıkolojinin babası" olarak anılır tür gözlem olduğunu söyler. Dış
çünkü 1879'da dünyanın ilk resmi gözlem, dış dünyada gözle
deneysel psikoloji laboratuvarını görülebilen olayları kaydetmek için
Almanya, Leipzig Üniversitesi'nde kullanılır ve fiziksel bedenler
kurmuştur. Zihin ve insan üzerindeki neden ve sonuç
davranışları üzerinde sistematik ilişkilerine ulaşmada -etki-tepki
ara ştırmala r yapmak, hFlşlımgıç
olarak da temel duyu süreçlerini
Wundt'un laboratuvarı tüm
yakından incelemek istemiştir.
dünyadaki psikoloji bölümleri için bir
Laboratuvarı, ABD ve Avrupa'da
model oluşturmuştur. Deneyleri
dığer üniversitelere de pek çoğu psıkolojiyi, felsefenin egemenlik
onun orijinal laboratuvarını model alanından çıkararak bilimin alanına
alan ve Edward Titchener ve James sokmuştur.
36 WILHELM WUNDT
üzerine çalışmaya başlamıştır
çünkü bunlar dışarıdaki fiziksel
dünyayı zihinsel dünyaya bağlayan
ajanlardır .
Wundt, bir deneyde
katılımcılardan -belli bir renkte ve
belli bir parlaklık düzeyinde, belli
süreyle parlayan- standart bir ışık
sinyalini ald ıklarında ne
duyumsadıklarına dair bilgi
vermelerini ister. Bununla tüm
Duyularımız şekıller, boyutlar, renk-
katılımcıların ayrı etkiyi aldıkları
ler. kokular ve dokuların ayrıntılarını
garanti edilmekte, farklı algılamamızı sağlar ama Wundt'a gö-
katılımcıların tepkilerinin re bunlar içselleştirildiklerinde yüz gibi
kıyaslanabilmesine ve eğer karmaşık simgeler halinde birleşirler.
istenirse deneyin ileri bir tarihte
tekrarlanabilmesine olanak
tanınmaktadır. Wundt'un verdikleri ortak bilgilerle olduğu geldiğini ileri sürer. Simgeler, dış
tekrarlama olasılığı üzerindeki bu kadar, açıkça görülen bireysel dünyadan algılanan bir nesnenin
ısrarı gelecekteki tüm psikolojik farklılıklarla da ilgilenmiştir. zihindeki görüntüsünü (görüş alanı
deneylerinde de standart olarak Wundt saf duyuların üç bileşeni içindeki bir ağaç gibi) temsil
görülecektir. olduğunu öne sürer: nitelik, ediyorlarsa "algılar", öznel bir
Duyu deneylerinde Wundt yoğunluk ve "hissediş tonu". aktiviteyi (bir ağacı anımsamak veya
insan bilincini ölçülebilir bir Örneğin belli bir parfümün tatlı bir tek boynuzlu bir atı tasavvur etmek
yöntemle keşfetmeye çalışmıştır. kokusu olabilir (nicelik), bu koku gibi) temsil ediyorlarsa "sezgiler"dir.
Bilincin, bilinemeyen, öznel, eşsiz belirgin ama uçucudur (yoğun luk) Wundt bir sezginin ya da algının
ve bireye özgü olduğunu görmeyi ve koklaması hoştur (hissediş bilinçte berraklaşmasını "kavrama"
reddetmiştir. Işığa tepki tonu). Öte yandan ölü bir farenin olarak adlandırır. Yani örneğin ani ve
deneylerinde, kişinin bir tür İrıide bulandırıcı (nicelik), kuvvetli yüksek bir sesi algılar ve sonra
uyarıcı almasıyla ona istemsiz bir (yoğunluk) ve kötü (hissediş tonu) bunun eğer yoldan hemen
tepkidense) istemli bir tepki bir kokusu olabilir. Wundt bilincin çekilmezseniz size çarpacak olan bir
vermesi arasında geçen zamanla duyularda ortaya çıktığını söyler araba anlamına gelen bir uyarı sesi
ilgilenmiş ve tepkileri kesin olarak ama bunlar "saf" duyusal veri olduğunu kavrarsınız.
ölçmek için çeşitli araçlar olarak içselleştirilmezler , onun Bilincin irade kategorisi dış
kullanmıştır. Katılımcılarının yerine önce den toplanmış veya bir dünyaya müdahil olma yöntemiyle
araya getirilmiş, ölü fare gibi nitelenir; kolumuzu
simgeler olarak algı lanırlar. Wundt kaldırmamızdan tutun da kırmızı
bunları "bir nesnenin görüntüleri giymeyi seçmemize kadar

''
veya dış dünyadaki bir süreç" isteklerimizi veya "irademizi" ifade
olarak adlandırır. Bu nedenle, eder. Bu tür bir bilinçlilik deneysel
örneğin belli özellikleri olan bir yüz kontrolün ve ölçümün üzerindedir.
Bilincin tam bir tanımı gördüğümüzde -ağız şekli, göz Bununla birlikte Wundt, bilincin
deneysel psikolojinin tek rengi, burun boyutu vb.- üçüncü kategorisi olan
tanıdığımız birini anımsarız. hissetmenin, deneye katılanların
hedefidir.
Wilhelm Wundt nesnel lıilyilendirmeleri aracılığıyla
Bilincin kategorileri veya gerginlik, gevşeme ya da
Wundt deneylerinden yola çıkarak heyecan gibi davranışların

''
bilincin bir araya gelerek birleşik bir düzeylerini ölçme yoluyla
olaylar akışı izlenimi oluşturan üç ölçülebildiğini bulmuştur.
ana eylem kategorisinden -temsil
etme, isteme ve hissetme- meydana
FELSEFİKÖKENLER 37
Kültürel psikoloji edilmektedir. Aralarında
Wundt'a göre kişinin psikolojik şempanzeler gibi insan olmayan
gelişimi sadece duyularla değil primatların da bulunduğu birkaç

''
ama aynı zamanda istisna bulunabilir ancak dil
tekrarlanamayacak ve deneysel bir genellikle bilinçte büyük önem
ortamda kontrol edilemeyecek taşıyan bir insan yeteneği olarak
karmaşık sosyal ve kültürel etkilerle Normal konuşmanın gidişatı kabul edilir.
belirlenmektedir. Bu etkilere din, içinde ... irade, düşünceleri
dil, mitler, tarih, sanat, yasalar ve sıraya sokma ve artiküler Bilinç ve türler
M etleri de dahil eden Wundt, hareketleri uyum içinde Bilinç, üzerinde hala tartışılan bir
konuyu yaşamının son 20 yılında yönetir. kavramdır ama Wundt'tan beri
yazdığı Kültürel Psikoloji adlı 10 Wilhelm Wundt temel değişikliklere uğramamıştır.
ciltlik kitabında ele alır. Hayvanlardaki bilinç düzeyi henüz
Wundt dili, kültürün bilince anlaşılamamıştır ve bu da hayvan

''
katkısının önemli bir parçası deneyleri, yoğun tarım, tilki avı ve
olarak görür. Her türlü sözel boğa güreşi gibi kanlı sporlar için
iletişim "genel bir izlenim" veya bir deontoloji (ahlak kuralları)
s öylemek istediğimiz şeyin getirilmesine yol açmıştır.
birleştirilmiş düşüncesiyle başlar. Hayvanların rahatsızlık, korku ve
Bu genel başlangıç noktasını güçlü duygular söz konusuysa. acı duyup duymadıkları konularıyla
"kavradıktan" sonra ifade etmek Wundt, bu süreci izlediğimize yakından ilgilenilmektedir.
ıçin kelimeleri ve cümleleri seçeriz. kanıt olarak birinin söylediği Günümüzde birkaç psikolog
Konuşurken kast ettiğimiz kelimeleri aradan zaman geçince Wundt'un düşündüğü gibi bilincin
an lamın doğruluğunu denetleriz. unutmamıza rağmen onun mikroskobik tek hücrelilerde bile
" Hayır, bu doğru değil, aslında söylediklerinin genel anlamını bulunduğunu düşünüyor olsa da.
şöyle d emek istedim ..." diyebilir hatırlamamızı gösterir. hayvanların benlik farkındalıkları
ve a rdından farklı bir kelime ya da Sadece sınırlı sayıdaki işa retleri ve bilinçleri olup ol madığı ile ilgili
kelime dizisi seçer ve kendimizi ve sinyalleri değiş tokuş etmek temel s oru h ala cevapsızdır. •
daha iyi ifade edebiliriz. Dinleyen yerine doğru dili kullanma
k ışi konuşanın iletmek istediği yeteneğ i, günümüzde psikologların
a n l a m ı anlamalıdır ama ası l çoğu tarafından insanlarla geri
' keli meler genel izlenim kadar kalan hayvanlar alemi arasındaki
onemli olmayabilirler; özellikle de en önemli fark olarak kabul

Wilhelm Wundt Baden'de (bugün Mannheim, asistanı olur, Heidelberg'deyken


Almanya) doğan Wilhelm Wundt, dünyanın ilk deneysel psikoloji
entelektüel başarılarla dolu bir derslerini vermeye başlar ve
geçmişi olan bir ailenin dördüncü 1879'da ilk psikoloji
çocuğudur. Babası Luteryen bir laboratuvarını açar. Wundt,
rahiptir. Genç Wundt'un oyun 490'ın üzerinde eser vererek
oynamasına çok az izin verilir zira büyük ihtimalle dünyanın en
13 yaşından itibaren sıkı bir üretken bilim yazarı olmuştur.
Katolik okulunda katı bir dini
eğitimden geçmektedir. Daha
sonra Berlin, Tübingen
Üniversitesi ve Heidelberg 1863 İnsan ve Hayvan Zihinleri
Üniversitesi'nde tıp eğitimi alarak Üzerine Konuşmalar
1856'da mezun olur. 1896 Psikolojinin Ana Hatları
İki yıl sonra Wundt, görsel algı 1873 Fizyolojik Psikolojinin
üzerindeki çalışmalarıyla tanınan İlkeleri
doktor Hermann ven Helmholtz'un
• • • •

• • • • •
· HEPiMiZ BiLiRiZ
YETER Kİ ONU
TANIMLAMAMIZI İSTEMESİNLER
WILLIAM JAMES (1842-1910)
40 WILLIAM JAMES
KISACA
11 B ilinç" terimi
genellikle bıreyin,
aralarında duyumları,

''
YAKLAŞIM
d uyguları ve anılarının da
Bilinç analizi
bulunduğu kendi düşüncelerinin
ÖNCE farkında olmasını anlatmak için
Bilinç ... parçalara ayrılmış
1641 Rene Descartes, benlik kullanılır. Sıklıkla bu farkındalığı
şekilde ortaya çıkmaz ...
[arkındahğını düşünme olağan kabul ederiz, ta ki bir
Birleştirilmiş değildir; akıp
yeteneği açısından tanımlar. zorlukla karşılaşana, örneğin çok
yorgunken bir şey yapmaya gider.
1690 İngiliz filozof John Locke, çalışana dek. Ama düşüncelerinizi
William James
bilinci "bir insanın kendi bilinciniz üzerinde odaklarsanız,

''
zihninden geçenlerin algısı" çok geçmeden bilinç
olarak tanımlar. deneyimlerinizin sürekli deği ştiğ ini
1781 Alına n filozof Immanuel fark edersiniz. Örneğin bu kitabı
Kant, eşzamanlı olayların okurken geçm i ş deneyimlerinizi
"bilinç birliği " olarak anımsayabilir veya

yaşandığını ifade eder.


konsantrasyonunuzu bozan Buradan itibaren ona düşüncelerin,
rahatsızlıklarınızın farkına bilincin akışı diyelim ... "
SONRA varabilirsiniz ya da gelecek için James'in ünlü tanımı "bilinç
1923 Max Wertheimer, Algısal birtakım planlar aklınıza gelebilir. akışı" hemen herkesin tanımlayabi ­
Formlarda Organizasyon Bilinç deneyim leriniz ha kkında leceği çünkü hepimizin yaşadığı
Yasaları adlı kitabında zihnin düşünmAk, düşüncelerini zin ne bir şeydir. Ancak aynı zamanda
görüntüleri nasıl aktif olarak kadar değ iştiğini ve yine de bir James aslında bunu tanımlamanın
yorumladığını gösterir. bütün gibi pürüzsüzce bir arada çok zor olduğuna da dikkat çeker:
fark etmenizi sağla r. "Her düşüncenin k işisel bilincin bir
1925 John B. Watson, bilinci
Amerikalı psikolog William parçası olduğunu söylediğimde söz
"ne belirgin ne de kullanılabilir
James bu günlük bilinç konusu terimlerden biri " kişisel
bir kavram" diyerek reddeder.
deneyimlerini, dış müdahalelere ve bilinç" olur... bunun doğru bir tanı­
yön değiş tirmelere rağmen sürekli mını getirmek felsefenin en zor
akan bir ırmakla kıyaslar ve şöyle görevidir."
der: "Bir 'nehir' ya da 'dere' onun Bu "en zor ödev"in uzun bir
en doğal tanım layan metaforlardır. geçmişi vardır. Antik Yunanlılar

WWiamJames William James , 1842'de varlıklı ve çalışmaz. 1873'te Harvard'a


nüfuzlu bir ailenin oğlu olarak dönerek felsefe ve psikoloji
New York'ta doğar ve çocukluğu profesörü olur. İlk deneysel
seyahat ederek geçer, Avrupa ve psikoloji derslerini ABD'de verir;
ABD'de çeşitli okullara gider. psikolojinin gerçek bir bilimsel
Erken yaşta sanata yeteneği disiplin sayılmasında çok önemli
anlaşılır ve kariyerine önce bir rol oynar. 1907'de emekli olur
ressam olarak başlar ancak bilime ve 1910'da New Hampshire'daki
olan merakı sonunda 1861'de evinde huzur içinde ölür.
Harvard Üniversit esi'ne
kaydolmasına neden olur. 1864'te Önemli eserleri
Harvard Tıp Fakültesi'ne geçer
ancak çalışmaları fiziksel 1890 Psikolojin in İlkeleri
hastalıklar ve depresyon 1892 Psi koloji
yüzünden sık sık kesilir. 1869'da 1897 İnanma İradesi
doktor olarak mezun olur ama
hiçbir zaman tıp alanında
FELSEFİ KÖKENLER 41
Ayrıca bkz. Rene Descartes 20-21 • Wilhelm Wundt 32-37 • John B. Watson 66-71 • Sigmund Freud 92- 99 •
Frilz Perls 112-17 • Wolfgang Köhler 160-61 • Max Wertheimer 335

zihin üzerinde kafa yormuşlar


ancak "bilinç" terimini ya da
benzer bir ifadeyi
kullanmamışlardır . Ancak zaten
bedenden ayn bir şeyin olup
olmadığı tartışması var olmuştur.
MÖ 4. yüzyılda Platon, ruh ve
beden arasında bir ayrım yapmış
ancak Aristoteles, bir ayrım varsa
bile, ikisinin birbirinden
ayrılamayacağını savunmuştur.

İlk tanımlar
17. yüzyılın ortalarında Rene
Descartes, bilinci tanımlamaya
çalışan ilk filozoflardan biri
olmuştur. O, "uzantılar alemi" adını
verdiği maddesel şeylerin fiziksel
alanın tersine "düşünceler alemi"
adı nı verdiği maddesel olmayan bir
a lan olduğunu ve bilincin burada
bu lunduğunu öne sürer. Ancak
bireysel algıların sürekli bir geçişi
olarak modem bilinç kavramını ilk
ortaya atan kişi, 17. yüzyıl İngiliz
filozofu John Locke'tur. James,
Locke'un gelip geçici algılar geçidi
fikrinin yanı sıra 18. yüzyıl Alman
' filozofu lmmanuel Kant'tan da
etkilenm i ştir. Kant
cieneyimlerimizin bir araya geliş
bıçiminden etkilenmiş, aynı anda
bir ses duyup bir acı
hıssettiğimizde bunları tek bir olay
gibi deneyimlediğimizi fark etmiş
ve buna sonradan aralarında
William James'in de bulunduğu
pek çok filozofa ilham kaynağı
olacak "bilincin birliği" adını
vermiştir.
James bilinç hakkındaki en
önemli noktanın bir "şey" değil
ama -beynin "kendisini
duzenlemeyecek kadar karmaşık ve
buyük olan sinir sistemini
yönlendirmek için- yaptığı şey, bir
süreç olduğunu fark etmiştir. Bu
süreç bizim geçmiş, şimdiki ve
42 WILLIAM JAMES
gruba benzetmiştir: "Bir düzine şeylerin bu akışın tek titreşiminde
kelime ve bir düzine adam alın; her bilindiklerini" varsaymak olduğu
birine bir kelime verin. Sonra onları sonucuna varır. Kant'ın aynı anda

''
sıraya dizin ya da karışık halde bir ses duymakla bir acı hissetmek
bırakın ve her birini kendi kelimesi örneğinde olduğu gibi bazı
üzerinde olabildiğince yoğun düşünceler ya da duyumların
biçimde düşünmeye bırakın; tüm kaçınılmaz biçimde bağlantılı
Kimse tek başına basit bir
cümlenin bilinci hiçbir yerde olduklarına inanır çünkü
duyuma sahip olmaz: bilinç. olmayacaktır." Eğer bilinç ayrı ayrı bilincimize aynı anda giren her
nesneler ve ilişkilerin düşüncelerin akışı ise James düşünce, akış içinde bir titreşim ya
çeşitWiğiyle doludur.
onların nasıl bir araya geldiklerini da bir akım yaratmak için bir araya
William James görmekte zorlanır ve şöyle der: "a gelmektedir. Bu şekilde
düşüncesi ile b düşüncesi (a+b) bilincimizden akan kimi hı zlı kimi
düşüncesiyle aynı değildir." İki yavaş pek çok akım olabilir. Hatta

''
düşüncenin toplamı bir fikir James zihinlerimizde tutup, uzun
meydana getirmez. Bunların uzadıya düşünebileceğimiz
yepyeni bir fikir oluşturmaları daha resimler oluşturduğumuz dinlenme
muhtemeldir: Örneğin eğer a noktaları olduğunu bile öne sürer.
düşüncesi "saat dokuz" ve b Bu dinlenme yerlerine "sabit
gelecek zaman üzerine kafa düşüncesi de "tren 9.02'de kalkıyor" bölümler" ve hareket eden akımlara
yormamızı, koşulları planlayıp ise bunları izleyen c düşüncesi da "geçici bölümler" adını verir ve
uyarlamamızı ve böylece James'in, "treni kaçıracağım" olacaktır. düşünmenin akımlar veya geçici
bilincin ana nedeni olduğuna bölümler tarafından itilerek bir
inandığı şeyi -sağ kalmayı­ Düşünceleri birleştirmek sabit bölümden diğerine sürekli
başarabilmemizi sağlar. James, düşüncelerin bilinç akışı olarak hareket ettiğini iddia eder.
Ancak James kesintisiz bir içinde anlamlı şekilde nasıl bir Bu nedenle, amacı bizi bu şekilde
bilincin yapısını tasavvur etmekte araya geldiklerini bulmanın en sürekli ileri itmek olan düşünce
zorlanmış ve bunu 12 kişilik bir basit yolunun "birlikte bilinen akışımız tarafından bir sonuçtan

12-sözcüklü cümle sorunu James tarafından ayrı düşünceler­


den nası l kesintisiz bir bilinç oluştuğunu kavramada yaşadığı zor-
luğu göstermek için kullanılmıştır. Eğer her adam sadece tek bir
sözcüğün farkındaysa bütün sözcüğün bilincine nasıl varabilir?
FELSEFİ KÖKENLER 43
Fransız post-empresyonist ressam
Georges Seurat'nın bu eseri saf renk
noktalarından oluşmuş. Beynimiz
yine de birbirinden ayrı bu unsurları
birleştirerek bir insan figürü görmemizi
sağlıyor.

diğerine "itilip" durduğumuzu


düşünür. Burada nihai bir sonuç
yoktur; bilinç bir şey değil ama
sürekli evrilen bir süreçtir.
James bilincin kişiye özgü
yapısına da dikkat çekerek
düş üncelerin bir düşünürden
bağımsız olamayacağını belirtir -
onlar, benim ya da s izin
düşüncelerinizdir. Her birinin bir
"sahibi" vardır ve asla "kendisinden
başka birinin bilincinde
oluşmazlar". Ve benliği oluşturan
"bizim bağlantılı olmalarını
ıstediğimiz şekilde bağlantılı olan"
bu düşüncelerdir. James,
düşünceler benlikten
ayrılamayacakları için bu benliği
incelemenin psikolojinin başlangıç
noktası olmas ı gerektiğini söyler.
Deneysel psikologlar buna
katılmazlar çünkü "benlik" deneye
koyulabilecek bir şey değildir
ancak James belli şeyler yapan ve
belli şekillerde hisseden bir benlik
anlayışıyla çalışmanın yeterli
olduğunu düşünür. Kendisini
davranışları aracılığıyla gösteren
bu benliğe "ampirik benlik" ad ı nı
verir ve her biri içgözlem kuram, duyguların bilinçli zihindeki algılanmasının, korku
aracı lığıyla incelenebilecek birkaç zihnimizin psikolojik durumumuzu duygusuna dönüştüğünü söyler.
bölümden oluştuğunu öne sürer: algılamasından doğduğunu öne Ja mes'in kuramına başka bir örnek
maddesel benlik, ruhsal benlik ve sürer. Bu k uramı açıklamak için de gülümsediğinizin bilincinde
sosyal benlik. James bir ayı görme ve sonra olduğunuz için mutlu
kaçma örneğini verir. Bu, ayıyı hissetmenizdir; önce mutlu
Duygu kuramı gördüğünüz, korktuğunuz ve hissedip sonra gülümsemezsiniz.
Bilinç araştırmalarının ilk korkudan kaçtığınızı göstermez.
başlarında James, duyg uların Aslında olan, ayıyı görüp Pragmatizm
gündelik hayatlarımızda önemli bir kaçmanızdır ve bilinçli korku James'in bir şeylerin doğru veya
rol oynadıkları nı fark eder ve duygusuna kaçma hareketi neden yanlış olduğuna inanm a şeklimize
meslektaşı Cari Lange ile birlikte olur. Bu, insanların çoğunun yaklaşımı bilinç kuramlarıyla
duyguların hareketlerimiz ve düşündüğü şeyin tersidir ama hakkındaki kuramlarıyla ilişkilidir.
davranışlarımızla ilişkisi hakkında James'in görüş, kaçmanın fiziksel " Doğrular gerçeklerden doğar..
bir kuram geliştirir. James-Lange etkilerinin -hızlı nefes alıp verme, ama ... bu arada 'gerçekler' doğru
Duygu Kuramı olarak bilinen bu yükselen kalp ritmi ve ağır terleme- değillerdir sadece gerçektirler.
44 WILLIAM JAMES
enerjinin yapısında minimum bilinçlilik halinin değerlendirmesi­
değişikliğe neden olmuştur." Bu nin mümkün olduğunca nesnel
örnekte Curie'ler bilimsel bilgiyi şekilde yapılmasının yollarını bul-

''
sorgulamış ve değiştirmişlerdir mak ve altında yatan mekanizma-
ama özündeki doğrular ları -fiziksel ve psikolojik- anla-
değişmeden kalmıştır. maktır.
Tek bir kusursuz ve kesin Modern sinirbilimi bilincin
doğru vardır ... bilincin Sonraki çalışmalar mekanizmaları olduğunu
varolduğuna dair mevcuL James'in ölümünü izleyen dönem göstermiştir. 20. yüzyılın son
olgunun doğrusu. davranışçı hareketin doğuşuna ve yıllarına gelindiğinde İngiliz
William James bilince olan ilginin düşüşüne moleküler biyolog ve biyofizikçi
tanıklık etmiştir. Böylece konu Francis Crick bilincin, beynin özel
üzerinde 1920'lerin başından bir alanıyla -planlama, problem

''
1950'lere kadar pek az çözme ve davranış kontrolü gibi
kuramlaştırma olmuştur. Buna düşünce süreçleriyle ilgilenen alın
önemli bir istisna, beynin bütünsel korteksi- ilişkili olduğunu iddia
olarak işlediğini vurgulayarak, ayrı etmektedir.
olaylardansa tüm bilinçli Kolombiyalı sinirbilimci Rodolfo
Doğrular, kendi aralarında başlayan deneyimleri hesaba katan -bir Linas tarafından yürütülen
ve biten düşüncelerin bir işlevidir". resme baktığımızda sadece ayrı araştırmalar bilinci talamusun
James "doğru inançları" i nananın ayrı, noktaları, çizgileri ve şekilleri faaliyetleriyle birlikte beyin
yararlı buldukları olarak görmez anlamlı bir bütünü korteksiyle ilişkilendirir. Beynin
tanımlamıştır. D üşüncelerin görürüz- Alman merkezli Gestalt merkezinin derinliklerinde yer alan
yararlılığına bu vurgulama, hareketidir. Bu kavram şimdi ünlü bir yapı olan talamus, beynin içinde
James'in düşüncesinin merkezi Gestalt cümlesini oluşturmuştur: belirli aralıklarla titreşimler
olan Amerikan felsefi geleneği "Bütün, parçaların toplamından yaratmaktan sorumludur; eğer bu
pragmatizmin kalbinde yatar. daha büyüktür." titreşimler bozulursa -enfeksiyon
James, yaşamlarımız süresince Ancak 1908'lerden beri psikologlar veya genetik nedenlerle- kişi
sürekli olarak "doğru"ları ve sinirbilimciler "bilinç epilepsi ve Parkinson gibi sinirsel
birbirlerine karşı sınadığımızı ve çalışmal arı" adı verilen yeni bir rahatsızlıkların yanı sıra depresyon
bilinçli inançlarımızın değişmeye araştırma alanı geliştirmişler, iki benzeri psikolojik durumlar da
devam ettiğin i çünkü "eski ana ilgi alanına odaklanmışlardır: yaşamaya başlayabilir. Ancak iş
doğrular"ın değiştiğini ve bazen Normal ve sağlıklı olduğu kabul bilincin tanımına geldiğinde
"yeni doğrular"la yer değiştirdiğini edilen insanların naklettikleri modern girişimler Mla belirsiz
öne sürer. Bu kuram özellikle, şekliyle bilinç içeriği; farkındalık kalmaktadır ve uygulanmaları
psikolojiyi de içeren tüm bilimsel durumları bir şekilde bozulmuş
araştırmaların ilerleme yöntemiyle insanların bilinçleri. İkinci grup,
ilişkilidir. James buna örnek olarak, deneklerin "bitkisel hayat" duru-
1902'de Marie ve Pierre Curie'nin munda olduklarını da
radyoaktif radyum elementini -hastaların uyanık ve kendi ken-
keşiflerini gösterir. Curie'ler dine nefes alabilir durumda ama
araştırmaları sırasında "bir diğer tüm beyin işlevlerini kaybet-
anlığına sanki doğa düzeniyle ilgili tikleri koma hali- vakaları da kap-
tüm bildiklerine ters düşer" bir sar. Her iki araştırmanın amacı da
şekilde radyumun sınırsız
miktarlarda enerji yaymakta Pierre ve Marie Curie'nin araştırma­
olduğunu keşfetmişlerdir. Ancak bu ları, pek çok bilimsel eser gibi, tamamen
keşfi bilinçli bir şekilde karşı çıkılmasa da değiştirilmiş erken
düşündükten sonra şu sonuca kuramlardır. James, yeni "gerçekler"in de

varmışlardır: "Enerjiye ait eski benzer şekilde temel inançlarımızı sürek-


fikirlerimizi genişletmesine rağmen li değiştirdiğini iddia eder.
Beynin MRI çekimleri bu resmin
ortasında görülen ve bilinçle
bağlantıları varm ı ş gibi görünen
talamus gibi yapıları tanımlamaya
yardımcı ol muştur.

zordur. Örneğin Amerikalı


sinirbilimci Antonio Damasio
bilinci "neler olduğu duygusu"
olarak adlandırır ve "bir
organizmanın kendi benliğinin ve
çevresinin farkında olması" olarak
tanımlar. William James'in öne
sü rdüğü gibi, bilincin
ta nımlanması çok zordur.

Kalıcı miras
James'in 1890 tarihli Psikolojinin
Ilkeleri kitabının düzenlenmiş
versiyonu hala basılmaktadır ve
düşünceleri pek çok psikologun
yanı sıra diğer bilim insanların ve
düşünürler üzerinde de derin izler
bırakmıştır. James'in pragmatik bağımsız psikoloji dersleri kuruluşunun 75. yılı
felsefesinin gerçeklere uygulanması verilmemektedir. Ancak 20 yıl kutlamalarındaki konuşmasında, o
"doğru" olana değil "düşünülmesi içinde ABD' de 24 üniversite ve zamanlar California
ya rarlı olana" yoğunlaşma­ kolej psikolojiyi ayrı bir akademik Üniversitesi'nde Emeritus Psikoloji
psikolojinin zihinle bedenin ayrı disiplin olarak tanımış ve alanda Profesörü olan David Krech,
olup olmadıkları sorusundan diploma vermeye başlamıştır. Üç James'ten "psikolojinin babası"
dikkaL, hafıza, muhakeme, hayal uzman psikoloji dergisi ve bir olarak bahsetmiştir. •
giıcü ve tasarı gibi zihinsel süreçler profesyonel kuruluş - Amerikan
uzerinde daha yararlı bir çalışmaya Psikoloji Derneği- de aynı dönemde
qeçmesine yardımcı olmuştur. kurulmuştur.
James yaklaşımın ın filozoflarla James "deneysel çalışmalardan
psikologları "soyutluk, sabit ilkeler, nefret ettiğini" iddia etmesine
kapalı sistemler, varmış gibi rağmen deneysel psikolojiyi

''
yapılan mutlaklıklar ve kökenlerden Amerika'ya tanıtan kişidir. Bunu
uzaklaştırıp olgular, eylem ve güce yapmıştır çünkü bir kuramı
yaklaştırmaya" yardımcı olduğunu kanıtlamanın ya da çürütmenin en
one sürer. James'in - iyi yolunun bu olduğunun farkın Kaybolan görüntüler gibi tüm
yaşadıklarım ızı küçük detaylara varmıştır. Ancak özellikle zihinsel bu bilinç halleri de birbirleri
bölmek için iç gözleme dayalı, süreçlerde bir keşif gereci olarak iç içinde eriyip giderler. Bir
yapısalcı yaklaşımının tersine- gözlem kullanımına da önem uzatılmış bilinçten, aralıksız
farklı çevrelerin eylemlerimiz vermeye devam etmiştir. bir akıştan başka bir şey
üzerindeki etkilerini de içeren, Psikoloji, algısındaki bu kayma değildirler.
olayların bütüncüllüğüne ve ilgi alanının (James'in deyişiyle) William James
odaklanma ısrarı da davranış "sıkıcı, küçük bir konu" olarak kabul

''
anlayışımızı şekillendirmiştir. edilmekten geniş çapta yararlı bir
James 1875'te Harvard'da disipline dönüşmesindeki en büyük
hocalık yapmaya başlamadan önce payı James'e borçludur. 1977'de
hıçbir Amerikan üniversitesinde Amerikan Psikoloji Derneği'nin
46

ERGENLİK
YENİDEN
DOGMAKTIR
G. STANLEY HALL (1844-1924) ~~~~~~~~~

KISACA İnsan gelişimini belirleyen unsur doğadır:


YAKLAŞIM bu, "atalarımızdan gelen kaydın" tekrarıdır.

İnsan gelişimi
ÖNCE
1905 Sigmund Freud, Cinsellik
Kuramı Üzerine Üç Deneme' de Bir çocuğun hayvanlara benzer bir doğası vardır ve
birkaç büyüme evresinden geçer.
Ukgençlik yıllarının "örgensel
evre" olduğunu ileri sürer.
SONRA
1928 Amerikalı antropolog
Margaret Mead, in Coming
of Age in Samoa'da ergenlik
döneminin sadece gelişmiş
Batı toplumunda farklı evreler
geçirdiğini açıklar.

1950 Erik Erikson, Çocukluk Bu çılgın, kural tanımaz dönem boyunca ergerı!er giderek
ve Toplum' da ergen liği "Kimlik daha duyarlı, dur durak bilmezdir, özbilinç sahibi olurlar
Karşısında Rol Karmaşası" ve depresyona eğilimlidirler.
evresi olarak tanımlar ve
"kimlik krizi" terimini kullanır.
1983 Yeni Zelandalı
antropolog Derek Freeman,
Çocuk bundan sonra yetişkin olur: Artık daha
Margaret Mead ve Samoa'da medeni ve üst düzey bir varlıktır.
Mead'in ergenliğin sadece
toplumsal olarak inşa edilmiş
bir kavram olduğu fikrine karşı
çıkar.
FELSEFIKÖKENLER 47
Aynca bkz. Francis Galton 28- 29 • Wilhelm Wundt 32- 37 • Sigmund Freud
92- 99 • Erik Eriksen 272-73

11 E rgenlik" sözlük anlamı "bunalım eğrisi" tanımlar. Mo-


olarak "büyümek"tir dern araştırmalar da benzer bir mo-
(Latince adolesce- deli doğrulamaktadır. Hall'un ta-
re' den). Kuramsal olarak çocuklukla nımladığı depresyonun nedenleri
yetişkinlik arasındaki dönemi ta- şaşırtıcı biçimde tanıdıktır: beğe­
nımlar ama pratikte genellikle "ilk- nilmeme şüphesi ve aşılması güç
gençlik" yılları anlamına gelmekte- gibi görünen karakter kusurlarına
dir. Çoğu Batı toplumunda ergenlik sahip olma ve "umutsuz aşktan
kavramı 20. yüzyıla kadar tanınma­ hoşlanma''. Hali, ergenlikteki öz-
mıştır; belli bir yaşta -18 civarı- ço- bilincin kendini eleştirmeye ve hem
cukluk biter ve yetişkinlik başlar. kendini hem başkalarını tenkide G. Stanley Hali
Öncü psikolog ve eğitimci yol açtığına inanır. Bu görüş, genç-
G. Stanley Hal! 1904'te yazdığı kitabı lerin ileri derecedeki akıl yürütme ABD'nin Massaschusetts
Ergenlik'le konuyu araştıran ilk aka- yeteneklerinin onlara "satır araları­ eyaletinde Ashfield'de bir
çiftçi ailesinin oğlu olarak
demisyen olmuştur. Hal!, Darwin'in nı okuma imkanı" tanıdığını, aynı
doğan Granville Stanley Hali,
evrim teorisinden esinlenerek tüm zamanda durumlara karşı duyarlı­ 1867'de Massachusetts
çocuklukların, özellikle de davranış lıklarını fazlalaştırdığını savunan
Williams Koleji'nden mezun
ve erken fiziksel gelişim açısından yeni çalışmaları yansıtır. Hall'un olur. Dünyayı dolaşma planları
evrimsel değişim çizgisini yansıttık­ suç işleme eylemlerine ilkgençlik kaynak yokluğundan rafa
larına ve her birimizin kendi "ataları­ yıllarında daha sık rastlandığı ve 18 kaldırılır ve o da annesinin
mızdan gelen kayıtlarımızla" uyum i- yaş civarında zirve yaptığı fikri ger- isteği üzerine Almanya'ya
çinde geliştiğimize inanmıştır. çekliğini hala korumaktadır. gitmeden önce bir yıl New
Hall'un önemli ilham kaynakların­ Ancak Hali ergenlik hakkında York'ta teoloji okur. 1870'te
dan biri de Alman yazar ve müzis- tümüyle olumsuz da düşünmez. Amerika'ya dönüşünden sonra
yenlerinin tam bir ifade özgürlüğünü Gençlik' Eğitim, Disiplin ve Harvard'da dört yıl William
destekledikleri 18. yüzyıldaki Sturm Hijyen' de yazdığı gibi: "Ergenlik ye- James'le çalışır ve ABD'de ilk
und Drang ("Fırtına ve Atılım") hare- niden doğmaktır; daha yüksek ve psikoloji doktora derecesini
kazanır. Daha sonra Wilhelm
ketidir. Hali ergenliği de "Sturm and tamamlanmış insan özellikleri do-
Wundt'la Leipzig'deki
Drang" olarak tanımlar; bunun duy- ğar." Bu nedenle Hall'e göre ergen-
laboratuvarında çalışmak için
gusal çalkantılar ve isyan dönemi ol- lik, çok daha iyi bir şeyin zorunlu iki yıllığına Almanya'ya gider.
duğunu, sessiz bir karamsarlıktan en başlangıcıdır. •
1882'de Hali,
çılgın riskleri almaya kadar geniş bir
Baltimore'daki Johns Hopkins
ruh halini yansıttığını düşünür. Ona Üniversitesi'nde profesör olur
göre ergenlik, "güçlü duygular ve yeni ve ABD'nin psikolojiye

''
duyular, arzular... monotonluk, rutin ayrılmış ilk laboratuvarını
ve ayrıntılara tahammülsüz olmak" kurar. 1887'de American
demektir. Benlikle çevre bilinci çok Journal of Psychology'yi kurar
gelişir, her şey daha şiddetli hissedilir Ergenlik, insan ruhunun en iyi ve 1892'de Amerikan Psikoloji
ve kendi için duyum arar. ve en kötü dürtülerinin sahip Derneği'nin ilk başkanı olur.
olmak için birbirlerine karşı
M odem yansımalar mücadele ettikleri bir Önemll eserleri
Hall'un bulgularınıngünümüzdeki dönemdir.
1904 Ergenlik
araştırmalarda yansımaları görül- G. Stanley Hali
1906 Gençlik: Eğitim, Disiplin
mektedir. Hali ergenlerin depresyo-
ve Hijyen

''
na çok meyilli olduklarına inanır ve 1911 Eğitim Sorunları
11 yaşında başlayan, 15 yaşında 1922 Yaşlılık
zirveye ulaşan ve sonra 23 yaşına
kadar istikrarlı biçimde düşen bir
48

BİR ŞEYİ öGRENDİKTEN


••
24 SAAT SONRA UÇTE
İKİSİNİ UNUTURUZ
HERMANN EBBINGHAUS (1850-1909)

KISACA
YAKLAŞIM
.. unutulan öğeler ilk kez
Bellek çalışmaları ... unutma ilk dokuz saatte öğrenilen yeni şeylerden
en hızlı gerçekleşir. daha hızlı öğrenilir.
ÖNCE
MÖ 5. yy. Antik Yunanlılar
hatırlatıcılardan -belleğe
yardımcı olan anahtar kelime-

\ !
ler veya uyaklar- yararlanırlar.
1582 İtalyan filozof Giordano
Bruno, Hafıza Sanatı'nda bilgi
ve deneyim diyagramlar
kullanarak ezber için yöntem- ... üzerinde çok ... anlamlı
ler verir. durulan şeyler sıradan,
Ebbinghaus'un
(aşırı öğrenilen) anlamsız
SONRA materyal daha :~ bellek deneyleri
göstermiştir ki..
~ şeylerden on kat
1932 Frederick Bartlett, her uzun süre daha uzun
anının bilgi ve çıkarsamaların hatırlanır. süre hatırlanır.
karışımı olduğunu söyler.

I \
1949 Donald Hebb, Davranışın
Organizasyonu'nda öğrenme­
nin uyarılan beyin hücrelerinin
"birleşimlere" bağlanmasıyla
nasıl oluştuğunu anlatır.

1960 ABD'li psikolog Leo


... bir serinin başına ya da . .. uzun bir aradan sonra
Postman, yeni şeyler öğrenme­
sonuna doğru olan öğeler yinelenen öğrenme seansları
nin önceki öğrenilenlere herhangi bir konuyu akilda
müdahale edebileceğini ve daha kolay hatırlanır.
tutm ayı kolaylaştırır.
"geriye dönük müdahale"ye
neden olabileceğini bulur.
FELSEFi KÖKENLER 49
Aynca bkz. Bluma Zeigarnik 162 • Donald Hebb 163 • George Armitage Miller 168- 73 • Ende! Tulving 186- 91 •
Gordon H. Bower 194-95 • Daniel Schacter 208 09 • Frederic Bartlett 335-36

H
ermann Ebbinghaus 1895'te bilene kadar sürdürmüştür. Farklı u-
öğrenme ve hafıza üzerinde zunlukta listeler ve farklı öğrenme a-
sistematik olarak çalışan ilk ralıkları deneyerek öğrenme ve unut-
psikolog olmuştur. Ebbinghaus bunu ma hızlarını not etmiştir.
kendi üzerinde uzun ve zorlu bir de- Ebbinghaus, şiir gibi anlamlı
neyle yapmıştır. Locke ve Hume gibi materyalleri kendi anlamsız listele-
filozoflar hatırlamanın birbirine bağlı rinden on kat daha kolay hatırlaya­
şeylerin çağrışım yapması veya za- bildiğini görmüştür. Ayrıca uyarıcı
man, yer, neden veya etki gibi ortak (anlamsız heceler) ne kadar çok tek-
özelliklere sahip düşünceler yoluyla rarlanırsa ezberlenmiş bilginin üre-
gerçekleştiğini savunmuşlardır. Eb- tilmesi için o kadar az zaman gerek-
binghaus çağrışımın hafıza üzerin- tiğini de belirtir. Bunun yanı sıra bir
deki etkisini test etmeye ve sonuçları listeyi ezberlerken en etkili olanın ilk
matematiksel olarak kaydederek hafı­ tekrarlar olduğu da kanıtlanmıştır.
Ebbinghaus, bir materyali bir saati-
zanın kanıtlanabilir şemaları izleyip Ebbinghaus unutma kanıtlarını çinde duyarak öğrenmenin ve hafıza­
ızlemediğini görmek istemiştir. bulmak için araştırmasının sonuçla- ya katmanın onu daha uzun süre hatır­
rına baktığında hiç de şaşırtıcı ol- lamamızı ve daha kolay anımsamamızı
Hafıza deneyleri mayacak şekilde ezberlemeye en sağladığını göstermiştir.
Ebbinghaus ezberlediği bir kelime çok zaman harcadığı listeleri daha
listesinin ne kadarını hatırlayacağını az unuttuğunu ve anımsamanın en yaklaşık üçte ikisi unutulmaktadır.
test ederek başlamıştır. Ardından iyi olduğu noktanın öğrenmeden he- Bir grafikle gösterildiğinde bu kes-
çağrışım unsurunu ortadan kaldır­ men sonrası olduğunu bulmuştur. kin bir düşüşle başlayan ve sonra
mak için sessiz-sesli-sessiz biçimin- Ebbinghaus ayrıca hafızada tutma hafif bir eğimle devam eden "unut-
de ("ZUC" ve "OAX" gibi) 2300 tane konusunda beklenmedik bir bulguya ma eğrisini " göstermektedir.
3 harfli "anlamsız hece" yaratmıştır. da rastlar. Anımsama ilk saatte en Ebbinghaus 'un araştırması yeni
Listeler halinde grupladığı bu hecele- hızlı biçimde kayba uğramakta , son- bir sorgulama alanı açmış ve psiko-
rın her birine saniyenin küçük bir bö- ra hafifçe yavaşlamakta ve dokuz lojinin yeni bir bilimsel disiplin ola-
lümü bakmış ve listeye ikinci kez göz saat sonunda öğrenilenler yüzde 60 rak yerleşmesine yardımcı olmuş ­
ııtmadan önce 15 saniye beklemiştir. oranında unutulmaktadır. 24 saat tur. Titiz yöntemleri hal§. tüm psi-
Bu işlemi, tüm seriyi hızla tekrarlaya- sonra ezberlenen herhangi bir şeyin kolojik deneylerin temelindedir.•

Hermann Ebbinghaus Hermann Ebbinghaus, profesör olur. Orada iki psikoloji


Almanya'nın Bremen kentinde laboratuvarı ve bir akademik
Luteryen tüccarlardan oluşan bir dergi kurar. Daha sonra Breslau
ailenin oğlu olarak doğar. 17 Üniversitesi'ne geçer ve orada
yaşındayken Bonn da bir laboratuvar kurar. Son ola-
Üniversitesi'nde felsefe eğitimi rak Halle'ye giderek 59 yaşında
almaya başlar ama öğrenim hayatı zatürreeden ölene dek orada
1870'te Fransız-Prusya Savaşı'yla ders vermeye devam eder.
kesintiye uğrar. 1873't e eğitimini
tamamlayıp Berlin'e taşınır. Daha Önemli eserleri
sonra Fransa ve İngiltere'ye gider,
oralarda 1879'dan itibaren kendi 1885 Hafıza : Deneysel Psikoloji-
hafızasının gücü üzerinde araştır­ ye Bir Katkı
malar yapmaya başlar. 1885'te 1897-1908 Psikolojinin Temelleri
"saçma heceler" araştırmasını (2 cilt)
detaylandırdığı Hafıza'yı yayımlar 1908 Psikoloji: Yeni Başlayanlar
ve aynı yıl Berlin Üniversitesi'nde için Ders Kitabı
50
KISACA

BİREYİN ZEKASI
YAKLAŞIM
Zekli kuramı
ÖNCE
1859 İngiliz doğabilimci Char-

SABİT BİR
les Darwin, Türlerın
Kökeni'nde zekanın kalıtsal ol-
duğunu ileri sürer.

NİCELİK DEGİLDİR
1879'dan itibaren Wilhelm
Wundt, psikolojiye bilimsel
yöntemler uygulayarak zeka
gibi zihinsel yetenekleri ölç-
ALFRED BINET (1857-1911) mek için nesnel yollar arar.
1890 Amerikalı psikolog Ja-
mes Cattell, zihinsel yetenek-
lerdeki bireysel farklılıkları ölç-
mek için testler geliştirir.
SONRA
1920'ler İngiliz eğitim psiko-
logu Cyril BurL, zekanın esas
olarak kalıtsal olduğunu ileri
sürer.
1940'lar Raymond Cattell iki
tür zeka ta nıınlar: akıcı (doğuş­
tan) ve kristalize (deneyimle
şekillenen).

859'da Charles Darwin

1 Türlerin Kökeni'nde evrim


kuramını tanıtmakla zekan ın
kalıtımsal olarak mı geçtiği yoksa
koşullarla mı şekillendiği
hakkındaki tartışmaya da bir
çerçeve sağlamış olur. Kuzeni
Francis Galton 1880'lerin başında
Londra' da yaklaşık 9000 kişinin
bilişsel yeteneklerini tesl ederek
temel zekanın doğuştan sabit
olduğu sonucuna varır. Aynı zaman
d iliminde Wilhelm Wundt, zeka
katsayısı (!O} kavramını ortaya atar
ve bunu ölçmek için girişimlerde
bulunur. Wundt'un çalışmaları
Amerikalı psikolog Jamcs Cattell 'in
zihinsel yeteneklerin ölçümü
konusunda ça lı şmalar yapması için
FELSEFi KÖKENLER 51
Ayrıca bkz. Francis Gaitan 28- 29 • Jean-Martin Charcot 30 • Wilhelm Wundt
32-37 • Raymond Cattell 314 15

Zeka testinin ölçebildiği yalnızca ..

. . .bireyin belli bir zamanda ve belli bir bağlamdaki


zihinsel yetenekleridir.

Alfred Binet, Fransa'nın Nice


kentinde doğmuştur ama an-
nesiyle babası ayrıldıktan son-
ra küçük yaşında Paris'e gider.
1878'de hukuk derecesini alır
ve tıp okumak üzere
Sorbonne'de temel bilimler ü-
zerine çalışmaya başlar. An-
Zeka insanın yaşamı boyunca değişecektir. cak asıl ilgi alanının psikoloji
olduğuna karar verir ve büyük
ölçüde kendi kendine edindiği
eğitime rağmen 1883'te Faris
Salpetriere Hastanesi'nde Je-
an-Martin Charcot ile çalışma­
sı için teklif alır. Ertesi yıl evle-
nir ve iki kızının doğumundan
sonra zeka ve öğrenmeyle ilgi-
lenmeye başlar. 1891'de Sor-
bonne Deneysel Psikoloji
ılham kaynağı olur ve aynı onu büyülemesinden
Laboratuvarı'nın direktör yar-
zamanda Alfred Binet'nin insan kaynaklanmaktadır. Çocuklarının
dımcılığına atanır ve 1894'te
zekası araştırmalarının da temelini yeni bilgileri hızlı ve kolay şekilde direktör olur.
oluşturur. emmelerinin konuya ne kadar Binet 1911'deki zamansız ö -
dikkat ettiklerine bağlı olduğunu lümünden beri sayısız şekiller­
Öğrenme ile büyülenme not etmiştir. Öğrenmede bağlam ve de onurlandırılmıştır. Burılar
Binet psikoloji gönlünü çelmeden çocuğun zihinsel çerçevesi büyük arasında La Societe Libre pour
önce hukuk ve doğa biHmleri önem taşıyor gibi görünmektedir. l'Etude Psychologique de
uzerine çalışmıştır. Paris Francis Galton'un Londra'daki l'Enfant'ın adının 1917'de La
Salpetriere Hastanesi'nde yedi deneyini duyan Binet de matema- Societe Alfred Binet olarak de-
yıldan fazla Jean-Martin Charcot ile tikçiler, satranç oyuncuları, yazarlar ğiştirilmesi de bulunur.
çalışmış olması ona, deneysel ve sanatçılar gibi çeşitli özel ilgi
s üreçler deneylerin d ikkatli ve gruplarının bireysel yetenekleri ara-
Önemli eserleri
doğru planlama gerektirdiği sındaki farklar üzerindeki kendi ge-
1903 Zekli Üzerine Deneysel
konusunda ciddi bir kavrayış niş ölçekli araştırmasını başlatma­
Çalışma
kazandırmı şsa da Binet büyük ya karar verir. Aynı zamanda,
1905 Zihin ve Beyin
olçüde kendi kendini eğitmiştir. çocukların fonksiyonel zekaları üze-
1911 Zeklinın Gelişimini Ölç-
insan zekası üzerinde çalışma rindeki çalışmasına da devam et- mek İçin Bir Yöntem
arzusu, iki kızının gelişimlerinin mektedir. Çocukların belli becerile-
52 ALFRED BINET
re belli yaşlarda erişebildikler ini not Binet-Simon Ölçeği
etmiştir. Örneğin çok küçük çocuk- Bu görevde 1894'ten beri direktörü
lar soyut düşüncelerden anlamazlar olduğu Sorbonne Üniversitesi

''
- bu, doğrudan yaşla bağlantılı ge- Deneysel Psikoloji Laboratuvarı'nda
lişmiş düzeyde bir zekılnın işareti­ araştırmalar yürüten bilim adamı
dir. Theodore Simon da ona katılır. Bu,
Binet 1899'da eğitim araştırma­ iki bilim adamı arasında uzun Zekada, eksikliği ya da
ları yapan La Societe Libre pour sürecek ve verimli bir işbirliğinin bozukluğugerçek hayatta
l'Etude Psychologique de l'Enfant başlangıcıdır. büyük sorun yaratacak temel
(Çocuklara Yönelik Psikolojik 1905'te Binet ve Simon "İdiosi, bir unsur mevcuttur:
Çalışmalar İçin Özgür Toplum) adlı Embesilite ve Moronluk Bu da yargıdır.
yeni bir örneğe davet edilir. Kısa Durumlarının Teşhisinde Yeni Alfred Binet
sürede grubun lideri olur ve öğret­ Yöntemler" adını taşıyan ilk testle-
menlerle eğitim görevlileri için çok rini geliştirirler. Çok geçmeden ay-

''
yararlı makale ve bilgile r yayımla­ nı çalışmanın 3-13 yaş arası çocuk-
maya başlar. Yaklaşık olarak aynı lar için düzeltilmiş ve Binet-Simon
zamanlarda Fransa'da 6-12 yaş ara- Ölçeği olarak bilinen yeni versiyo-
sı eğitim zorunlu hale getirilir ve nunu tanıtırlar. Bu ölçek 1908'de ve
Binet'den gereksinimleri olan eğiti­ 1911'de iki kez daha düzeltilir.
mi alabilmelerini sağlamak amacıy­ Uzun yılların gözlem ve deneyi- kuldaki öğretmenleri tarafından ,
la öğrenme zorlukları olan çocukları mine dayanarak Binet ve Simon yaş grupları içinde ortalama öğren­
tanımlamak için bir test geliştirme­ farklı yaşlarda çocukların ortalama ciler olarak seçilmişlerdi ve her dü-
si istenir. Yaptığı bu iş Binet'nin yeteneklerini yansıtan ve zorluk de- zeyde beceri sahibi çocuğun ölçü-
1904'te çocukların öğrenme potan- recesi artarak ile rleyen 30 testi bir lebileceği normalliğin temel bir
siyellerini değerlendirmek için bir araya .getirirler. En kolay testler bir ölçüsünü oluşturmaktaydılar.
yöntem geliştirmesi için resmi bir ışık huzmesini takip etme veya Binet ve Simon'ın zorluk derece -
komisyonda görevlendirilmesine kendilerini test eden kişiyle temel sine göre düzenlenmiş 30 ödevi dik-
neden olur; Binet normal ve zor öğ­ bir konuşmayı içermektedir. Biraz katle kontrol edilen koşullar altında
renen çocuklar arasındaki farklar ve daha zor olan testler çeşitli beden- gerçekleştirilmeliydi. Binet kendi
bu farkların ölçülebilmesi üzerinde sel organları gösterme, iki basa- kızlarıyla yaptığı gözlemlerden ço-
çalışmayı kendine amaç edinir. maklı sayıları ve basit cümleleri cukların dikkatlerinin çok çabuk da-
tekrarlama, "ev" veya "çatal" gibi ğılabildiğini ve dikkat düzeylerinin
basit kelimeleri tanımlamayı içer- ödevleri yerine getirmede büyük ö-
mektedir. Daha zor testlerde çocuk- nem taşıdığını öğrenmişti. Zekayı,
lardan benzer eşya çiftlerinin arala- sürekli değişen şartlarıyla gerçek
rındaki farkları tarif etmeleri, dünyada faaliyet gösteren ve pratik
akıldan resimler çizmeleri, verilen kılgısal yargıyla kontrol edilen çok
üç kelimeyi kullanarak cümleler o- yönlü zihinsel yetilerin bir karışımı
luşturmaları istenmektedir. En zor olarak görüyordu.
testlerde rastgele yedi basamaklı
sayıları tekrarlama, Fransızca Zeka sabit değildir
"obeisance" kelimesi için üç tane Binet başından beri Binet-Simon
kafiye bulmaları ve "Komşuma ga- Ölçeği'nin sınırlı olduğunu
rip ziyaretçiler geliyor. Evine önce biliyordu. Ölçeğin sade ce
bir doktor, oonra avukat ve sonra da çor.ukları zekayla ilgili
rahip geldi. Orada neler oluyor?" gi- performansları bakımından aynı
bi sorulara cevap vermek bulun- yaştaki diğer çocuklardan
Büyük ölçüde Binet-Simon Ölçeği'ne
dayanan zeka testleri bir çocuğun maktadır. ayırmaya yaradığını belirtiyordu.
okuldaki potansiyel başarısını Binet ve Simon ölçeklerini önce 1908 ve 1911 testleri farklı yaş
öngörmek için başvurulan standart bir beş yaşgrubuna ayrılmış 50 çocuk grupları için testler üzerinde
yöntem haline gelmiştir. üzerinde denediler. Bu çocuklar o- büyük bir vurgu yapmıştır ve
FELSEFİ KÖKENLER 53
s onunda "ak ı l yaşı" kavramının Binet-Simon te stleri genel bir performans düzeyini
ortaya çıkmasına neden olmuştur. temsil eden bir 10 (zeka katsayısı) sayısını ortaya
Binet ayrıca zinihsel gelişimin çıkarm ı ştır. Bu grafik nüfus grupları arasındaki 10
varyasyonlarım göstermektedir.
farklı hızlarda gerçekleştiğini ve çev-
resel faktörlerden etkilenebileceğini
de vurgulamıştır. Testlerinin zaman
içinde belli bir noktadaki zihinsel
düzeyi değerlendirmenin bir yolu ol-
duğunu düşünmeyi tercih etmiştir
çünkü bu, koşullar değiştiğinde bire-
yin düzeyinin de değişebilmesi ola-
sılığına imkan tanımaktadır. Bu, da-
ha sonraları zekanın yalnızca
biyolojik unsurlara dayandığını öne
sürecek olan tanınmış İngiliz psiko-
logu Charles Spearman'ın görüşleri­
ne ters düşmektedir.
Binet, çocuğun "zekasının sabit
bir nicelik olmadığını", çocuk büyü- IO 52 68 84 100 116 132 148
dükçe geliştiğini, kendisinin bunu
ölçmek için bir test geliştirmesine
rağmen hiçbir rakamın bir insanın Siman Ölçeği'nde değişiklikler yap- öğrendiğinde zekayı "vahşi kötüm-
zeka düzeyini kesin olarak yansıta­ mıştır. Çok sayıda Amerikalı serlikleri" ve "içler acısı hükümleri"
mayacağını özellikle belirtmiştir. çocuğun test sonuçlarını kullana- ile değişmez bir sabit olarak ileri
Binet'ye göre tablonun tamamı an- rak adını Stanford-Binet olarak de- sürenleri lanetlemiştir.
cak bu teste eşlik eden bir vaka ça- ğiştirmiştir. Test artık özel gereksi- Binet'nin "IQ testi" kavramı bu-
lışmasıyla ortaya çıkarılabilir. Sonuç nimleri olan çocukları belirlemek gün de zekanın temelini oluşturma­
olarak Binet, zihinsel yeteneklerin bir için deği l , mesleki veya iş odaklı e- ya devam etmektedir. Eksiklerine
uzunluk veya kapasiteymişçesine öl- ğitime uygun kişileri ayırmak ve rağmen yine de insan zekası hak-
çülmesinin mümkün olduğuna inan- onları ömür boyu vasıfsız işlere kındaki bilgilerimizin ilerlemesinde
mamaktadır; ona göre zekayı ancak mahkum etmek için kullanılmakta­ ciddi bir araştırma birikimi sağla­
sınıflandırmak mümkündür. dır. Terman da Goddard gibi mıştı r.•
zekanın kalıtsal olduğuna ve değiş­
Kullanım ve kötüye meyeceğine, dolayısıyla eğitimin
kullanımlar zeka üzerinde bir etki yapmayaca-
1908'de Amerikalı psikolog Henry ğına inanmaktadır.
H. Goddard Avrupa gider ve Binet- Binet, uzun bir süre boyunca

''
Simon testlerini keşfeder. Testleri çalışmalarının bu şekilde kötüye
çevirerek yaklaşık 22.000 kopyasını kullanıldığının büyük ihtimalle far-
okullarda kullanılması için ABD'nin kında olmamıştır. Binet, profesyo-
her yerine dağıtır. Ne yazık ki Binet nel meselelerle nadiren ilişkisi olan, Bir ölçme yöntemi bulmak
zekayı kalıtsal unsurlara kendi dünyasından pek dışarı çık­ istemedim... Sadece bireyleri
dayandırmamaya özen gösterdiği mayan yalnız biriydi. Hiç Fransa sınıflandırmak için bir yöntem
halde Goddard zekanın genetik dışına çıkmamıştır, Binet-Simon
bulmaya çalıştım.
olarak belirlendiğine inanmaktadır. Ölçeği de Fransa' da -onun yaşadı­
Alfred Binet
Goddard, Binet-Simon ölçeğini ğı sürece- kimse tarafından kulla-
zorunlu bir sterilizasyon için "geri nılmamıştır, bu nedenle hiçbir za-

''
zekalı kişilerin" kökünü kazımak man ölçek üzerinde yapılan
için bir yöntem olarak görmüştür. değişikliklerle karşılaşmamıştır.
1916'da yine bir Amerikalı psi- Nihayet "kendi geliştirdiği teste ya-
kolog olan Lewis Terman, Binet- bancı düşüncelerin aşılandığını"
54

BİLİNÇDIŞI PERDENiN
ARKASINDAKİ
ADAMLARI GÖRÜR
PIERRE JANET (1859-1947)

880-1910 yılları arasında "çö-


KISACA
YAKLAŞIM
Nörolojik bilimler
Eğer bir kişi ortada hiçbir
görünür neden yokken
psikolojik dehşet belirtileri
1 zülme" durumu -kişinin bi-
linçli zihni ya da normal gün-
lük kişiliğinde bazı zihinsel süreç-
lerde ayrılmalar- yoğun bir ilginin
gösteriyorsa ..
ÖNCE odağı olmuştur. Dünyanın "rüyada
1878 Jean-Martin Cbarcot, gibi" ya da "gerçekd ışı" gibi görün-
Sinir Sistemi Hastalıkları'nda düğü hafif çözülme en sık görülen

isterinin semptomlannı türdür ve şu ya da bu zamanda ço-


tanımlar ve daha sonra ayrı,
\ I ğu insanın başına gelmiştir. Genel-

biyolojik bir hastalık olarak likle soğuk algınlığı gibi hastalıklar


.. .bunlar bilinçaltı bir sırasında ya da uyuşturucuların ve-
kabul eder.
düşünceden kaynaklanıyor ya alkolün etkisi olarak çözülme sı­
SONRA olabilirler. rasında ve sonrasında hafızanın
1895 Sigmund Freud, çözül- kısmen ya da tamamen kaybın a ne-

menin zihnin savunma den olabilir. Nadir vakalarda o za-


\ ~
mekanizmalarından biri manlar çoklu k işilik bozukluğu ola-
olduğunu öne sürer. rak tanımlanan bu durumda kişinin
iki ya da daha çok kişiliği ortaya çı­
1900'1er Amerikalı nörolog kar. Bu tür uç örnekler artık "kimlik
Morton Prince, çözülmeye Bu düşüncenin daha önce
yaşanmış bir olayla ilgisini çözülmesi rahatsızlığı" olarak sınıf­
bağlı geniş bir hastalıklar landırılmaktadır.
terapi ortaya çıkarabilir.
yelpazesi olduğunu ileri sürer. Fransız filozof ve doktor Pierre Ja-

1913 Fransız doğa bilimcisi net, çözülmeyi bir psikiyatrik durum

~
J.P.F. Deleuze, çözülmeyi iki olarak tanımlayan ve araştıran ilk kişi
ayrı insanın oluşması gibi
olarak bilinir. 1880'lerin sonu ve
1890'ların başında Paris'teki
diyerek tanımlar; biri tamamen
uyanıktır diğeriyse yarı uykuda.
Salpetriere Hastanesi'nde çalışan Ja-
net, "isteri" hastalarım tedavi etmiş,
1977 Ernest R. Hilgard, Bu, ciddi vakalarda aşın semptomlar sergileyen pek çok
Bölünmüş Bilinç'te bilincirı çözülmeye -iki ayrı bilincin kadının vaka incelemelerini yayımla­
varlığına- yol açabilir. mıştır. Örneğin "Lucie" adındaki bir
hipnoz yoluyla ayrışmasını ele
alır. hasta genellikle sakin bir durumday-
ken aniden tedirginleşerek görünürde
FELSEFIKÖKENLER 55
Ayrıca bkz . Jean-Martin Charcot 30 • Alfrcd Binet 50-53 • Sıgmund Freud 92-99 • Thigpen & Cleckley 330-31 •
Emest R Hilgard 337

matik bir anısını da hatırlayabilmek­ olduğunu düşünmüş ve onun yerine


tedir. hastasının zihinsel travmalarının
kaynağını "bilinçdışı" olarak adlan-

''
Bilinçaltı travma dırmıştır. Freud ayrıca. çözülmenin
Janet, Lucie'nin bu çocukluk trav- evrensel bir "savunma mekanizması"
masının çözülmesinin nedeni oldu- olduğunu öne sürerek Janet'in düşün­
Bu insanları rahatsız eden bir ğu sonucuna varmıştır. Psıkolo1ik celerini de geliştirmiştir.
şey var ve siz bunun köklerine Otomatizm' de bunu şöyle anlatır: Hipnotizmanın akıl hastalıkları­
inebilmek için dikkatle "Bedenin korku durumunda olması nın teşhis ve tedavisinde kullanıl­
incelemelisiniz. korku duygusunu hissetmektir; ve ması gözden düştüğü için Janet'in
Pierre Janet eğer bu durum bilinçaltı bir düşün­ çalışmaları da onlarca yıl boyunca
ce tarafından belirleniyorsa hasta- ihmal edilmiştir. Ancak 20. yüzyılın

''
nın bilincinde sadece duygu bulu- sonlarından itibaren çözülmeli rahat-
nur ama neden böyle hissettiğini sızlıklarla uğraşan psikologların ye-
bilemez." Korku onu ele geçirdiğin­ niden ilgisini çekmeye başlamıştır. •
de Lucie "Korkuyorum ama neden

hiçbir neden yokken ağlamaya başla­


makta ve korkmuş görünmekteclir.
Lucie'nin, Janet'in "Lucie 1", "Lucie 2"
ve "Lucie 3" adını verdiği üç kişiliği
var gibidir ve özellikle hipnotize edil-
korktuğumu bilmiyorum.'' demekte-
dir. Janet şöyle der: "Bilinçaltı kendi
rüyasının içindedir; perdenin arka-
sındaki adamları görmekte ve be-
deni korku durumuna sokmakta-
dır." Janet travmatik olayların ve
-~~---
. ~.. •' ;'' .. :il..
.. '
... '~.- .\· ,,.
diğinde üçü arasında ansızın gidip
gelmektedir. Lucie 1'in sadece "ken-
di" anıları vardır, aynen Lucie 2 gibi
stresin, buna eğilimli herhangi bir
kişide çözülmeye neden olacağına
inandığını da eklemektedir.
."
.
_;_ ... . ı
....
'

~,.,, '
1
'_
,
. .• •..••..... .
ama Lucie 3 üç kişiliğin tümüyle ilgili Janet zihnin kendine özgü olma-
Çocukluk travmaları unutul muş gibi
olayları hatırlayabilmektedir. Yine Lu- yan ve dengesiz davranışlarının ar- görünebilirler ancak Pierre Janet'e göre
cie 3, yedi yaşında tatildeyken bir dında olduğuna inandığı kısmını "bi- sıklıkla zihnin "bilinçaltı" kısmında kala-
perdenin arkasına gizlenmiş iki adam linçaltı" olarak tanımlar. Ancak Sig- rak daha sonraki yılarda zihinsel sorunla-
ta rafından korkutulduğu ile ilgili trav- mu nd Freud bu terimin çok belirsiz rının ortaya çıkmasına neden olurlar.

Pierre Janet Pierre Janet, Paris't e kültürlü bir malarını "isteri"yi de kapsayacak
orta s ınıf ailenin çocuğ u olarak şekilde genişletmiş ve 1898'de
doğmuştur. Çocukken doğa bilim- Paris'teki Salpetriere
lerine ilgi duymuş ve bitkiler topla- Hast anesi'nde Charcot 'un labo-
yıp onları kataloglamıştır. Filozof ratuvarının direktörü olmuştur.
amcası Paul Janet onu hem tıp hem Ayrıca Sorbonne'da da dersler
felsefe eğitimi alması için ce saret- vermiş ve 1902'de College de
lendirmiş ve Paris'teki Ecole Nor- France'da psikoloji profesörü ol-
male Superieure'e g ittikten sonra muştur.

Sorbonne'dan felsefe alanında


master derecesi almıştır. Henüz 22 Önemli eserleri
yaş ındayken Le Havre'daki
Lycee'ye felsefe profesörü olarak a- 1893 İsteriklerin Zihin sel
tanmış ve orada hipnotizmanın te- Durumları
tiklediği durumlarla ilgili araştır­ 1902 N evrozlar
malar yapmıştır. Jean-Martin 1907 İsterinin Önemli Belirtileri
Charcot'dan esinlen en Janet, çalış-
1

1
58 GiRIŞ
1 John B. Watson,
Charles Darwin, davranışçıların gayri
1
davranışların evrimsel resmi manifestosu Zing-Yang Kuo'nun kedi
adaptasyon !ar olduğunu haline gelen Bir İvan Pavlov köpekler ve farelerle yaptığı
savunan eseri İnsan ve Davranışçının Gözüyle üzerindeki deneyleriyle deneyleri içgüdü diye
1 Hayvanlarda Duyguların Psikoloji'yi klasik koşullanmayı bir şeyin olmadığını
//adesi'ni yayımlamıştır. yayımlamıştır. göstermiştir. göstermeye yöneliktir.
1

1
i
1872
i
1913
i
1927
i
1930
1898 1920 1929 1930

1
Edward Thorndike'ın
Etki Yasası , tatmin
1
John B. Watson, "Küçük
Albert" üzerinde deneyler
1
Kari Lashley'in beyin
kesitleri üzerindeki
1
B. F. Skinner,
"işlemsel
edici etkiler yaratan yapmış, bir bebeğe şartlı deneyleri öğrenmenin koşullandırma"nın
tepkilerin tekrarlanması duygusal tepkiyi tüm beyinle etkilerini fareler
olasılığının yüksek 'öğretmiştir. gerçekleştiğini üzerindeki deneylerle
olduğunu öne göstermiştir. göstermişti r.
sürmüştür.

1
890'larla birlikte psikoloji, boratuvar koşullarında zihnin -dav- deneylerden etkilenmiştir ve yeni

1 felsefi kökenlerinden
ayrılarak bilimsel bir konu
olarak kabul edilmeye başlanır.
ranışın- işleyişinin göstergeleri
üzerinde çalışmaktır. John B.,
Watson'un ortaya koyduğu gibi psi-
yeni ortaya çıkmakta olan
davranışçı psikolojiye farkında
olmadan temel oluşturan da Rus
Avrupa ve ABD' de laboratuvarlar ve koloji " Doğabilimlerinin, konusunu fizyolog İvan Pavlov olur. Ünlü
üniversite bölümleri kurulmaya, insan davranışlarından -öğrenilmiş köpek salyası deneyinde Pavlov,
ikinci kuşak psikologlar ortaya veya öğrenilmemiş eylemler ve söz- koşullandırma süreci içinde bir
çıkmaya başlar. lerden- alan bölümüdür." Araların­ hayvanın uyarıcıya nasıl tepki
ABD' de psikologlar, William Ja- da Edward Thorndike, Edward Tol- verdiğini tanımlamış ve
mes ve diğerleri tarafından gösteri- man ve Edwin Guthrie'nin de psikologlara davranışçılığın
len içgözleme yönelik, felsefi yakla- bulunduğu ilk "davranışçılar." dik- anafikrini üzerine inşa edecekleri
şıma tepki göstererek nesnel ve katle hazırlanmış koşullarda hay- bir temel sağlamıştı r.
bilimsel bir temel üzerinde yeni bir van davranışlarını izleyerek ve bu Koşullandırma kavramı psikolojide
disiplin oluşturma arzusundadırlar. testlerden insanların çevreleriyle ol- genelhkle " uyarıcı-tepki " olarak
İçgözlemin doğası gereği öznel ve duğu kadar öğrenme, hafıza ve kullanılır ve davranışçılığ ın alacağı
onun üzerine inşa edilen kuramla- şartlanmayla nasıl etkileşim içinde biçimi belirler.
rın ne kanıtlanabilir ne de aksi is- nklıı kları hakkında kuram lar çıka­ Davranışçı yaklaşım dış koşu l­
patlanabilir olduklarını; eğer psiko- racakları deneyler tasarlarlar. landırmalara verilen tepkileri göz-
loji bir bilim olarak muamele lemlemeye yoğunlaşır, bilimsel ola-
görecekse gözlemlenebilir ve ölçü- Koşullandırma tepkileri rak incelemenin imkansız olduğu
lebilir bir olgu üzerinde yükselmesi Davranışçıların deneyleri fiziksel düşünülen ve bu yüzden hiçbir dav-
gerek tiğini düşünmek tedirler. Bul- süreçler üzerinde çalı şa n fizyologlar ranış analizine dahil edilemeyecek
dukları çözümse, sıkı kontrollü la- tarafından tasarlanan benzer elan zihinsel durumları ve süreçleri
DAVRANIŞÇILIK 59
Konrad Lorenz, hayvan
yavrularının kritik bir Clark L. Hull it kile rin
zamanda aldıkları duyumsal indirgenmesinin Noam Chomsky,
B, F, Skinner, Sözel
bir bilgi nedeniyle bazı (temel insani Skinner'ın Sözel
Davranış'ta konuşmanın,
yetişkin hayvanları içgüdülerimizin tatmin davranışsa! ve genetik Davranış kitabına bir
ebeveynleri sanmalarından edilmesi) pekiştirmenin eleştir i yazısı yazarak
tarihçemizin bir ürünü
yola çıkarak mühürleme tek gerçek temeli bilişsel devrimin
olgusunu keşfetmiştir. olduğunu iddia eder.
olduğunu ileri sürer. kıvılcımın ı çakar.

i
1935
i
1943 1957
i i
1959
1938 1948 1958 1960'1ar

1
Edwin Guthrie, tek
deneme öğrenmesinin
1
Edward Tolman'ın Fareler
ve İnsanlarda Bilişsel
1
Joseph Wolpe, "savaş
nevrozu" yaşayan savaş
1
Neal Mi11er'in
deneyleri
yeterli olduğunu, Haritalar'ında günlük gazileri üzerinde biyofeedback
koşullandırmanın hayatlarımız içinde duyarsı zlaştırma tekniklerinin
tekrarlamaya bağl ı bilişsel haritalar teknikleri dener. keşfine yol açar.
olmadığını öne geliştirdiğimizi öne sürer.
sürmüştür.

görmezden gelir. Psikolojinin temel- tarafından öne sürülen düşüncelere ateşlemek ol muştur. Bu dönemin en
lerinde "zihin"den "davranış"a doğru benzese de genetik faktörleri dikka- önemli kişilerinden biri, Alman
gerçekleşen bu kayma devrim niteli- te a larak ve zihinsel durumların kaynaklı Gestalt psikolojisine olan
ğindedir ve "davranışçı manifesto" (nedenden çok) sonuç olduklarını ilgisi nedeniyle kuramları, algı ve
da - 1913'te Watson tarafından yazı­ ileri sürerek davranışçılığın yolunu kavramanın önemini dışlamayan
lan Bir Davranışçının Gözüyle Psiko- radikal biçimde değiştirmiştir. bir davranışçı olan Edward
loji- buna eşlik etmektedir. Tolman'dır. Başka bir davranışçı
Davranışçılık, sonraki 40 yıl bo- Bilişsel devrim olan Karı Lashley, vurgunun
yunca, psikoloji alanında başı çeken Ancak 20. yüzyılın orta larında davranıştan beyine ve onun
ABD' de egemen yaklaşım haline psikologlar davranışç ı-yaklaşımı işleyişine kaymasında önemli rol
gelir. Pavlovyen ya da klasik koşul­ sorgulam aya başlamışlardır. oynamıştır.
landırma düşüncesinden Watson'ın Hayvan davranışları üzerine Davranışçılı k artık görevini ta-
davranışları, doğuştan ya da kalıtsal çalışmalar (etoloji) öğrenilmiş mamlamış ve bilişsel psikolojinin
faktörlerin değil sadece çevresel davranışlar kadar içgüdüsel çeşitli dalları tarafından gözden dü-
uyarıcıların şekillendirdiği tezi orta- olanların da önemli olduğunu şürülmüştür. Ancak özellikle konu
ya çıkmış tır. Sonraki kuşağın üyele- göstermiştir. Bu bu luş için bilimsel bir metodoloji geliştir­
ri arasında, davranı şın önceden bir koş u lland ırmanın katı me ve psikolojik deneylerde kullanı­
uyarıcıyla değil , sonuçlarla şekillen­ düşünceler iylepek labilecek modeller sağlama konu-
diğin i öne süren "işlemsel koşullan­ uyuşmamaktadır. Skinner'in sundaki mirası kalıcı olmuştur.
dırma" kuramında uyarıcı-tepki düşüncelerine karşı bir tepki de Davranışsa! terapi, bilişsel-davra­
kavramını yeniden değerlendiren dikkatleri yeniden davranıştan nışsal terapinin önemli bir parçası
"radikal davranışçı" B. F. Skinner da zihne ve zihinsel süreçlere geri olarak günümüzde hala kullanıl­
vardır. Bu kavram William James döndüren "bilişsel devrim"in fitilini maktadır. •
60

LEZZETLİ BİR YEMEGİN


~ÖRÜNTÜŞ,Ü AÇ BİR
iNSANiN AGZINI
SULANDIRIR
İVAN PAVLOV (1849-1936)

KISACA - (Yemek sunulması gibi) M


odern psikoloji henüz
çocukluk çağını yaşarken
yapılan önemli buluşların
YAKLAŞIM şartsız bir uyarıcı . ..
çoğu, başka alanlarda çalışan bilim
Klasik tartlandırma
ÖNCE ,ı,
.. insanlarının araştırmalarının
sonucudur. Bu öncüler arasında en
12. yüzyıl batlan Arap çok tanınan lardan biri de Rus
Şartsız bir tepkiye
Hekim İbn Zü hr, cerrahi fizyolog İvan Pavlov'dur. Köpeklerde
(tükürük salgılamaya sindirim sırasında tükürük
işlemleri tesLetmek için
başlamaya) neden olabilir.
hayvanlar üzerinde deneyler salgılarını araştırdığı çalışması onu
l
yapar. hiç beklenmedik sonuçlara
\11 götürmüştür.
1890 William James, Psikoloji- Pavlov 1890' !arda, cerrahi
nin İlkeleri'nde h ayvanlarda Şartsız bir uyarıcıya
nötr bir yöntemlerle eklenen bazı gereçlerle
"dürtüsel bir adımın gerçekleş ­ uyarıcı (çalan bir zil gibi) yemek yerken tükürük salgılarını
mesinin bir sonraki adım içirı eşlik ederse .. ölçtüğü köpekler üzerinde bir dizi
vazgeçilmez bir uyarıcı" deney yürütmüş tür. Bu s ırada
olduğunu ileri sürer. köpeklerin sadece yemek yerken
değil iştah açıcı bir besini
SONRA gördüklerinde ya da kokusunu
.. . şartlı bir tepki
1920 John B. Watson'ın gelişmeye başlar. ald ıklarında da tükürük
"Küçük Albert" d ene yi insan- salgıladı klarını keşfetmiştir. Hatta
larda klasik şartlandırmayı köpekler bakıcılarının kendilerine
gösterir. yaklaşmaları sırasında bile yemek

1930'lar B. F. Skinner farelerin beklentisi içinde Lükürük


Tekrarlanan durumlardan sonra salgılamaktadırlar.
belli bir şekilde davranmaları şartlı uyarıcı tek başına . ..
için koşullandırılabilecekleri­ Pavlov'un gözlemleri onu çeşitli
uyarıcıla ra yarattıklarıtepkiler
ni" göstenr.
'1 arasındaki ilişkileri incelemeye
1950'ler Psikoterapistler yöneltmiştir. Bir deney sırasında
"şartlandırmayı" davranış . .. şartlı bir tepkiye (tükürük köpeklere yemek vermeden hemen
terapisinin bir bölümü olarak salgılamaya başlamak) neden önce bir metronomu kurmuş ve
kullanırlar. olacaktır. köpekler bu sesi yemekle
özdeşleştirinceye kadar işlemi
DAVRANIŞÇILIK 61
Ayrıca bkz. William James 38-45 • John B. Watson 66-71 • B.F. Skinner 78-85 • Stanley Schachter 338

uyarıcının niteliği ne olursa olsun deneyler yaparak şartlı tepkinin


sonuç her zaman aynıdır: Nötr fiziksel olduğu kadar zihinsel de
uyarıcıyla (zil veya ışık) yemek olabileceğ ini kanıtlamış ve şartlı
arasındaki çağrışım bir kez bir uyarıcıy ı korku veya kaygı
yerleşince köpekler uyarıcıyla her tepkisine yol açacak şekilde
zaman tükürük salgısıyla tepki yönlendirmiştir.
vermişlerdir. Klasik veya Pavlov
şartlandırması olarak bildiğimiz
Şartlı tepki ilkenin yanı sıra Pavlov'un deney
Pavlov köpeklere sunulan yemeğin, yöntemleri de psikolojinin, felsefi
öğrenilmemiş veya "şartsız " değil gerçek bir bilimsel disiplin
tepkiye neden olduğu için "şartsız olarak ortaya çıkmasında çığır açan
uyarıcı", yani bu durumda tükürük adı mlar olmuştur. •
Pavlov'un köpe kleri beyaz laboratu- salgısı olduğu sonucuna varmıştır.
var önlüğü giyen birini gördüklerinde Ancak metronomun tıkırtısı,
tükürük saJgılıyorlardı. Onlara yemek yemekle olan çağrışım ı bir kez
veren kimseler her zaman beyaz göm-
öğrenildikten sonra tükürük için bir
lek giydikleri için gömleği yemekle
uyarıcı haline gelir. Pavlov bunun
"şartlandırmam ışlar"dı.

''
üzerine metronomu "şartlı uyarıcı"
olarak tanımlar. Metronoma tepki
tekrarlamıştır. Bu "şartlandırma" en olarak salgılanan tükürüğe de
sonunda köpeklerin sadece "şartlı tepki" adını verir. Gerçekler bilimin nefesidir.
metronomun tıkırtısına bile Daha sonraki deneylerinde Onlar olmasa bilim insanları
tükürük salgılamalarıyla Pavlov, şartlı uyarıcının sürekli ilerleyemez.
sonuçlanmıştı r. olarak yemek verilmeden İvan Pavlov
Daha sonraki deneylerinde tekrarlanması halinde

''
Pavlov metronomu bir zil vız ıldayıcı baskılanabileceğini veya
ya da yanıp sönen bir ışıkla ve "unutulabileceğini" göstermiştir.
larklı ses perdelerinden ı slıklarla Ayrıca çeşitli uyarıcıları acıveya
değiştirmiştir. Ancak kullanılan bir tür tehdit olarak çağrıştıran

İvan Pavlov Rusya, Ryazan'da bir köy rahibinin Kendisine 1904'te Nobel Ödülü
en büyük oğlu olan İvan Pavlov'un kazandıran köpeklerin sindirim
kaderi ilk başlarda babasının ayak salgıları ile ilgili ünlü araştırma­
izlerini takip etmek üzerine kurulu sını da burada yapmıştır. 1925'te
gibidir. Ancak yerel bir okuldaki resmi olarak emekli olmuş ama
eğitimini çabucak terk ederek 1 936 'nın Şubat ' ında zatürreeden
doğabilimleri üzerine eğitim almak ölümüne kadar deneylerine
için St. Petersburg Üniversitesi'ne devam etmiştir.
transfer olmuştur. 1875'te mezun
oldukta n sonra T ıbbi Cerrahi Önemli eserleri
Akademisi'ne kaydolmuş ve orada
önce doktora unvanı, sonra da burs 1897 Aııa Siııdiriın Bezleriııiıı
kazanmıştır.1890'da Askeri Tıp Çalışması Üzerine Konferanslar
Akademisi'nde profesör olmuş ve 1928 Şartlı Refleksler Üzerine
aynı zamanda Deneysel Tıp Konferanslar
Enstitüsü'nde Psikoloji bölümünün 1941 Şartlı Refleksler ve
direktörlüğüne getirilmiştir. Psikiyatri
62
KISACA

KAZANÇSIZ
YAKLAŞIM
Bağlantıcılık

ÖNCE
1885 Hermann Ebbinghaus
Bellek Üzerine adlı kitabında
"unutma eğrisini" -insan

EYLEMLER anılarının
tarumlar.
silinme hızını­

1890'lar Ivan Pavlov klasik


şartlandırmanın ilkelerini

SİLİNİR
belirler.
SONRA
1918 John B. Watson'ın
"Küçük Albert" deneyleri ile bir
bebeğe şartlanma uygulanır.

EDWARD THORNDIKE (1874-1949) 1923 İngiliz psikolog Charles


Spearman, insan zekasının
ölçümünde tek bir genel faktör
-"g faktörü"nü- önerir.
1930'lar B. F. Skirıner
sonuçlardan bir şartlandırma
kuramı işlemsel
şartlandırma- geliştirir.

avlov, Rusya'da köpekler

P üzerinde deneyler yaptığı


sıralarda Edward
Thorndike da Amerika'da dokt ora
tezi için hayvan davranışlarını
incelemeye başlamıştır.
Çalışmaları terimin
benimsenmesinden çok önce
gerçekleşmiş olsa da Thorndike
belki de ilk gerçek "davranışçı"
psikologdur.
Thorndike 1890'larda mezun
olduğunda, bilimsel psikoloji
üniversitelerde yeni bir araştırma
alanı olarak yeşermektedir ve bu
bilimi ilgilendiği eğitim ve
öğrenme alanlarına uygulamak ona
çok cazip gelir. Asıl amacı
insanlarda öğrenme üzerine
Ayrıca bkz. Hcrmann Ebbinghaus 48-49 • İvan Pavlov 60 61 • John B. Watson 66- 71 • Edward Tolman 72-73 •
B.F. Skinner 78-85 • Donald Hebb 163

''
Psikoloji, bir hedefin
ulaşılabilirliğini
Edward Thorndike
ölçer.

çalışmaktır
''
ancak araştırması için
uygun bir özne bulamayınca bir
dizi kontrollü deneyle gözlem
yoluyla zeka ve öğrenme süreçlerini
incelemek için dikkatini hayvanlara
çevirmiştir. Thorndike'ın vardığı
sonuçlar bundan çok daha ileriye
gitmiş ve davranışçı psikolojinin
temellerini atmıştır.

Öğrenme ortamlan
Thorndike'ın ilk deneyleri, bu
deneyler için özellikle tasarlayıp
yaptığı labirentlerden çıkmayı
öğrenen civcivlerle ilgilidir. Bu,
- özel olarak yaratı l mış bir ortamda
belli bir uyarıcı ya da görev verilen
özneler- daha sonra davranışçıların
deneysel tekniklerinin ayırıcı
özelliği, günümüzde bilinen adıyla
"araçsal şartlandırma" ya da
"araçsal öğrenme" haline düğme gibi çeşitli gereçlerle Deney, her biri farklı gereçlerle
gelecektir. Araştırması ilerledikçe karşılaşır.Bunlardan yalnızca biri açılan çeşitlibulmaca kutularına
Thomdike dikkatini kedilere kutunun kapağını açacak mandala yerleştirilen farklı kedilerle
yöneltmiş ve onlar için "bulmaca bağlıdır. Zamanla kedi oradan tekrarlanır. Thorndike, tüm
kutuları" icat ederek kaçış için kaçmasını sağlayacak gereci kedilerin kaçış mekanizmasını
mekanizmalar öğrenme keşfeder ve yiyecekle ödüllendirilir. deneme-yanılma yoluyla ilk
yeteneklerini göz lemlemiştir. İşlem tekrar edilir ve her seferinde giri şimlerinde veya daha
Aç bir kedi bulmaca kutusunun kedinin kapağı açmasının ne kadar sonrakilerde keşfetmelerine
içine hapsedilir. Çevresini zaman aldığı not edilir. Bu, rağmen, kedilerin hangi
keşfederek bir parça ip, bir halka, hayvanın çevresini ne kadar hızla eylemlerinin sonuçsuz olacağını ve
üzerine basılacak bir panel ya da öğrendiğini göstermektedir. hangilerinin ödül getireceğini
64 EDWARD THORNDIKE
tepki arasındaki sinirsel bağlar
zayıflar ve sonunda "kazançsız
eylemler silinir".
Bir uyarıcıyla etkisi arasındaki
sonuca odaklanma ve sonucun
uyarıcı-tepki ilişkisini
güçlendireceği fikri daha sonraları
öğrenmede pekiştirme adı
verilecek olan kuramın bir
örneğidir. Pekiştirme ve sonuçların
önemi, John B. Watson gibi bir
sonraki kuşak davranışçı
psikologlar tarafından hemen
hemen görmezden gelinmiştir
ancak Etki Yasası B. F. Skinner'in
eserleri ve "işlemsel şartlandırma"
kuramında başarıyla kullanılmıştır.
Sonraki araştırmasında
Etki Yasası Thorndike tarafından bulunmuştur ve Thorndike Etki Yasası'nı, tepki ile
davranışçı psikolojinin temellerini oluşturur. ödül arasındaki bekleme süresini
Thorndike, hayvanların eylemlerle sonuçlar arasında geciktirmek, görevin
bağ kurmayı öğrendiklerini, olumlu sonuçları daha çok tekrarlanmasının etkisi ve
hatırladıklarını ve olumsuz olanları unuttuklarını
tekrarlanmadığında bir görevin ne
göstermiştir.
kadar çabuk unutulduğu gibi
başka değişenleri de dikkate
a larak geliştirmiştir. Buradan,
öğrendikçe deneme-yanılma "bağlantıcılık" adını verir ve uyarıcı-tepki ilişkisinin
miktarının giderek düştüğünü fark öğrenme sırasında yapı lan tekrarlandıkça güçlendiğini,
eder. beynin devresinde
bağlantıların, kullanılmadığı zamansa
damgalandığını ileri sürer. zayıfladığını öne süren Tekrar
Etki Yasası Thorndike'ın öne sürdüğü Yasası'nı geliştirir. Üstelik ilişkinin
Bu deneylerin bir sonucu olarak şudur: Uyarıcı-tepki arasındaki güçlenip zayıflama oranı da
Thorndike, bir duruma gösterilen bağlantının ne kadar güçlü ya da değişebilmektedir. Thorndike'a
tepkinin tatmin edici sonuçlar zayıf olacağını belirleyen eylemin
vermesinin o tepkinin gelecekte sonucudur; bulmaca kutuları
tekrarlanması olasılığını durumunda bir ipi çekmek veya

''
artırdığını, tepkinin tatmin edici bir paneli itmek kaçış ya da
sonuç vermeyen tepkinin de hüsranla sonuçlanır. Diğer bir
tekrarlanması olasılığının düşük deyişle belirli bir uyarıcı-tepki
olduğunu gösteren Etki Yasası'nı sıralaması tatmin edici ya da hoş
ileri sürer. Bu, tüm davranışçı sonuçlar verdiğinde (kaçış veya Kişinin sahip olduğu zeka,
psikolojinin arkasında yatan fikrin, ödül gibi) bu tepkiler "durumla karakter ve beceriler kendine
uyarıcı ve tepki arasındaki ilişki, daha yakından bağlantılı hale özgü belirli eğilimlerin ve
bunun öğrenme süreci ve gelirler. Öyle ki durum aldıkları eğitimin sonucudur.
davranışla ilgisinin ilk rnsmi tekrarlandığında, tepkinin de Edward Thorndike
ifadesidir. Thorndike, bir tekrarlanması muhtemeldir". Artık
uyarıcıyla (U) bir tepki (T) sinirsel bir bağlantı olarak

''
arasında bir ilişki kurulduğunda damgalanmışlardır. Uyarıcı-tepki
beyinde de buna karşılık gelen sıralaması can sıkıcı ya da nahoş
sinirsel bir bağlantı yapıldığını bir sonuç verdiğinde (devam eden
öne sürmektedir. U-T öğrenim ine hapislik veya ceza gibi) durumla
yanılma ile öğrenmek
zorundadırlar çünkü kapıyla
çalıştırma kolu arasındaki ilişkiyi
kurmak için akıllarını
kullanamazlar.

İnsan zekası
Hayvan Zekası'nın
yayımlanmasından sonra
Thorndike dikkatini insan zekasına
çevirir. Ona göre en temel zeka
sinirsel bir bağ ile sonuçlanan basit
bir uyarıcı-tepki bağlantısı ile
nitelenmektedir. Bir hayvan ne
Bir zamanlar yetişkin öğrencileri n kadar zekiyse bu tür bağlantılar
bilgileri çocuklardan daha zor akılların­ yapabilme yeteneği o kadar Metodist bir rahibin oğlu olan
da tutabildikleri düşünülüyordu. Thorn- artmaktadır. Bu nedenle de zeka,
Edward Thorndike, 1874'te
dike anlamlı tek değişimin, hafızada ABD'nin Massachusetts
sadece genetik faktörlere değil
değil öğrenme hızında olduğunu ortaya eyaletinin Williamsburg
çıkardı.
deneyime de bağlı olan sinir
kentinde doğar. 1895'te
bağlantıları kurma yeteneği ile
Wesleyan Üniversitesi'nin fen
tanımlanabilir.
bilimlerinden mezun olduktan
göre "rahatsızlık ya da tatmin ne İnsan zekasını ölçmek için sonra Harvard'a William
kadar büyük olursa, bağ o kadar Thorndike CAVD (Tamamlama, Jaınes'in hocalığında psikoloji
güçlenir ya da zayıflar. Aritmetik, Kelime ve Yön) testini çalışmaya g ider. 1897'de New
İlginç bir şekilde, Thomdike yaratmıştır. Bu, tüm modern zeka York City'deki Columbia
standart davranışçı yöntemler testlerinin yanı sıra mekanik zeka Üniversitesi'ne giderek
haline gelecek yöntemler (gereçlerin nasıl işlediğini 1898'de doktora tezini
kullanarak hayvan davranışlarını kavrama), soyut zekıl (yaratıcı tamamlar.
araş tırmı ş ve ilk davranışçıların yetenek) ve sosyal zekanın Thorndike'ın eğitim

klasiği haline gelecek olan Hayvan (kişilerarası ilişki becerisi) psikolojisine olan ilgisi
Zekası (1911) adlı kitabı yazmış değerlendirilmesi için de bir Cleveland'daki Case Westem
,olsa da o kendisini esas olarak bir model oluşturmuştur. Thorndike Reserve Kız Koleji'nde bir
öğretmenlik görevi almasına
eğitim psikologu olarak yaşın zekayı nasıl etkileyebileceği
neden olur. Ancak sadece bir
görmektedir. Başlangıçta ile özellikle ilgilenmiş ve ayrıca
yıl sonra, 1899'da Columbia'ya
davranışı değil hayvan zekasını günümüzde de hala eğitim dönerek 1939'daki emekliliğine
incelemek istemiştir. Örneğin o psikolojisinin kalbinde yer almaya dek orada çalışır. 1912'de
dönemde psikolojiye egemen bir devam eden bir öğrenme kuramı meslektaşları tarafından
görüş olarak hayvanların kavrama geliştirmiştir. Belki de Thorndike Amerikan Psikoloji Derneği'ne
yeteneğiyle değil basit bir deneme her şeyden çok bu kuramla başkan seçilir. 74 yaşında New
yanı l mayla öğrendiklerini anılmak isterdi. Ancak onun en York, Montrose'da ölene dek
göstermek istemiştir. Thorndike çok övüldüğü konu, davranışçı araştırma yapmaya ve

şöyle yazar: "Öncelikle kitapların hareket üzerindeki devasa etkisi yazmaya devam eder.
çoğu bize hayvanların olmuştur. •
psikolojisinden çok bir
methiyelerini verirler. Hepsi
hayvanların aptallığı değil zekaları 1905 Psikolojinin Unsuıları
üzerinedir." Kedilerin bulmaca 1910 Psikolojinin Eğitime
Katkısı
kutularından nasıl kaçacaklarını
1911 Hayvan Zekası
a ni bir kavrama ile değil, yavaş
1927 Zekanın Ölçümü
yavaş öğrenmeleri kuramını
doğrulam ıştır. Hayvanlar deneme
i NE OLURSA OLSUN
ı HERHANGİ BİRİ HERHANGİ
1 BİR ŞEY OLMASI İÇİN

/ JOHN B. WATSON (1878-1958)


1

1
68 JOHN B. WATSON
KISACA
YAKLAŞIM Pavlov hayvanlara
Klasik davranışçılık Temel (öğrenilmemiş) iosan şartlandırma yoluyla
duyguları korku, öfke ve davranışsa! tepkiler
ÖNCE sevgidir. öğretilebileceğini
1890'lar Almanya doğumlu göstermiştir.
biyolog Jacques Loeb
(Watson'ın hocalanndan biri)
hayvan davranışlarını tama-
men fiziksel/kimyasal açıdan
açıklar.

1890'lar Klasik şartlandırma­


nın prensibi İvan Pavlov'un
köpekler üzerindeki deneyleriy- Bu duygular,
le konulur. İnsanlar da nesnelere ya da
uyarıcı-tepki
şartlandırması yoluyla olaylara fiziksel tepkiler
1905 Edward Thomdike nesnelere de bağlanabilir. vermeye şartlandırılabilirler.
hayvanların davranışlannın
başarılısonuçlan yoluyla
öğrendiklerini gösterir.

SONRA
1932 Edward Tolrnan davra-
nışçılığa bilişi ekleyerek gizli
öğrenme kuramını ortaya at.ar.

1950'ler Bilişsel psikologlar,


hem insan davranışlarının İnsanlarnesnelere
arka sında yatan ve hem de duygusal tepki
onları yaratan zihinsel süreçle- vermeye şartlanduılabilirler.
ri kavramaya odaklanırlar.

O. yüzy ılın başında pek çok cı-tepki öğrenme kura m ı üzerindeki manifesto" adıyla anılmıştır.

2 psikolog, insan zihninin iç-


gözlemsel yöntemlerle yete-
rince incelenemeyeceği sonucuna
çalışmalarının öncüsü Thomdike Watson'ın ABD, Baltimore'daki-
olsa da Watson "davranışçılığın ba- Johns Hopkirıs Üniversitesi 'ndeki
bası" olarak görülür ve bu terimin araştırmalarından önce deneylerin
varmıştı ve insan zihni üzerindeki kullanımının popülerleşmesinde çoğu, sonuçları insan davranışları
çalışmaların, kontrollü laboratuvar büyük rolü olmuştur. 1913 tarihli hakkında da fikir verebilecek olan
deneylerinde davranış kanıtları yo- Davranışçının Gözüyle Psikoloji ko- hayvan davranışlarına yoğunlaş­
luyla incelenmesine kayılması ge- nuşmasında "gerçek bir bilimsel mıştır. Watson kendisi de doktora
rektiğini savunuyorlardı. psikolojinin zihinsel durumlar hak- tezi için fareler ve maymunlarla ça-
John Watson, bu eksiksi:'-'rlıwrnnı ş­ kında konu şmay1 bırakması ve o- lışmıştır ancak (belki de !. Dünya
çı yaklaşımın ilk savunucusu değil­ nun yerine davranışların tahmin ve Savaşı 'nda orduda çalışmı ş olması­
dir ama kuşkusuz en dikkat çekeni- kontrol edilmesi üzerine odaklan- nın etkisiyle) insan denekler üzerin-
dir. Evlilikteki sadakatsizliği yü- ması gerektiği hakkındaki devrim de deneyler yapmaya daha istekli-
zünden kısa kesilen kariyerinde 20. niteliğindeki düşüncesini ortaya dir. Klasik şartlandırmanın uyarıc ı­
yüzyılın en tartışmalı ve etkili psi- koymuştur. Bu konuşma daha sonra tepki modeli ve bunun insan davra-
kologlarından biri olmuştur. Uyarı- psikologlar tarafından "davranışçı nışlarının tahmini ve kontrolüne et-
DAVRANIŞÇILIK 69
Ayrıca bkz. İvan Pavlov 60-61 • Edward Thomdiko 62-65 • Edward Tolman 72-73 • B.F. Skinner 78-85 •
Joseph Wolpe 86- 87 • Kenneth Clark 282- 83 • Albert Bandura 286 91

çocuk hastanesinden seçilen "Albert davranışlarında nesnelere karşı da·


B." adında dokuz aylık bir bebek bu- ha sonradan oluşacak herhangi bir
lunmaktadır. Testler. küçük bir bebe- değişimi ölçebileceği bir başlangıç

''
ğe, her seferinde yüksek, korkutucu noktası oluşturmuş olur.
bir sesle aynı anda gösterilen bir hay- Başka bir sefer, Albert şiltenin ü·
vandan korkmayı öğretmenin müm- zerinde otururken Watson bir çekiçle
Psikoloji, davranışçılara göre kün olup olmadığını anlamak için ta- metal bir plakaya vurarak ani bir ses
doğabilimlerinin tamamen sarlanmıştır. Watson aynı zamanda çıkarır ve beklenebileceği gibi Al·
nesnel deneysel bir dalıdır. bu tür bir korkunun diğer hayvanlara bert korkar, huzursuz olup ağlamaya
John B. Watson veya nesnelere aktarılıp aktarılmaya­ başlar. Watson'ın artı k çocukta kor-
cağını ve ne kadar kalıcı olacağını da ku tepkisi uyandıracağını bildiği
öğrenmek istemektedir. Günümüzde şartlandırılmamış bir uyarıcısı (ani

''
yöntemleri etik dışı, hatta zalimce yüksek ses) vardır. Bu sesi beyaz fa-
bulunabilir ancak o zamanlar, önceki renin görüntüsüyle birleştirirse
hayvan deneylerinden ileriye doğru Albert'ı hayvandan korkması için
mantıklı ve doğal bir ilerleme olarak koşullandıracağım varsayar.
görülmektedirler. Albert 11 aylık olduğunda Watson
kileri üzerine çalışmak istemekte- Ünlü "Küçük Albert" deneyinde deneyi tekrarlar. Beyaz fare Albert ile
dir. Watson insanın üç temel duy- Watson sağlıklı ama "genel olarak birlikte şiltenin üzerine konur ve
gusunun -korku, öfke ve sevgi- ol- duyarsız ve duyguları olmayan" be- Watson çocuk fareye dokunduğunda
duğuna inanmaktadır ve kişinin bu beği bir şiltenin üzerine koyarak o- çekici çelik bir plakaya vurur. Çocuk
duyguları bir uyarıcıya tepki olarak nun, karşısına çıkarılan köpek, be- ağlamaya başlar. Bu süreç birer hafta
hissetmeye şartlandırılıp şartlandı­ yaz fare, tavşan, eşek ve aralarında arayla iki oturumda yedi kez tekrarla-
rılamayacağını ortaya çıkarmak is- insan maskeleri ve yanan bir nır. Albert artık sesin eşlik etmesine
temektedir. kağıdın da bulunduğu bazı cansız gerek bile kalmaksızın fare odaya ge-
nesnelere karşı tepkilerini gözlem- tirilir getirilmez huzursuzlanmaya
Küçük Albert ler. Albert bu hayvanlarla nesnelere başlamaktadır.
Araştırma görevlisi Rosalie Rayner ile karşı hiçbir korku belirtisi göster- Fareyi sesle defalarca eşleştirerek
birlikte bir dizi deneye başlarlar. Bu mez ve hatta uzanıp onlara dokun- Watson, Pavlov'un köpeklerle yaptığı
deneyleri kapsamında bir de yerel bir mak ister. Watson bu yolla çocuğun deneylerde olduğu gibi bir tür klasik

John B. Watson Güney Carolina'da yoksul bir aile- müştür. Araştırma görevlisi Ro·
nin çocuğu olarak doğan John Bra- salie Rayner'la yaşadığı ilişki yü-
dus Watson'ın çocukluğu çok mut- zünden emekli olmaya zorlanmış
suz geçmiştir; 13 yaşındayken ken- ve bir yandan eski mesleği olan
dilerini terk eden babası alkolik ve reklamcılığa dönmüş, diğer yan-
kadın düşkünü, annesi ise sadık bir dan psikoloji kitapları yazmaya
dindardır. Watson asi ve sert bir er- devam etmiştir. Rayner'ın
gen ama başarılı bir öğrenci olmuş , 1935'te 37 yaşında ölümü üzerine
16 yaşında yakınlardaki Furman inzivaya çekilmiştir.
Üniversitesi'ne kaydolınuştur. Dok-
torasını Chicago'da alan Watson Önemli eserleri
1913 dersinin "davranışçı manifes·
to" olarak tanınacağı Johns Hop- 1913 Davranışçının Gözüyle Psi-
kins Üniversitesi'nde doçent olınuş· koloji
tur. I. Dünya Savaşı sırasında kısa 1920 Şartlandırılmış Duygusal
süreliğine ordu için çalışmış daha Tepkiler (Rosalie Rayner'le birlikte)
sonra Johns Hopkins'e geri dön- 1924 Davranışçılık
70 JOHN B. WATSON
şartlandırmayı yaratmıştır. Çocuğun davranışlarının sadece önceden Sonsuz biçimde işlenebilir
sese doğal tepkisi -korku ve huzur- tahmin edilmekle kalmayıp -belli Watson'ın kariyeri Küçük Albert de-
suzluk- artık fareyle özdeşleşmiştir. uyarıcı ve şartlarla- kontrol edilebil- neylerinden kısa bir süre sonra, asis-
Çocuk fareye korkuyla tepki verme- diğini ve değiştirilebi ldiğ ini de tanı Rosalie Rayner ile yaşadığı evli-
ye şartlandırılmıştır. Klasik şartlan­ keşfetmiştir. Albert'ın fare, tavşan likdışı ilişkinin ortayla çıkması üze-
dırma anlamında fare ilk başta hiç- ve köpeğe gösterdiği tepkileri bir rine üniversiteden emekliliğe zorlan-
bir belirgin tepki yaratmayan nötr ay sonra yeniden gözlemlenir ve so- ması ile aniden kesilmiştir. Araştır­
bir uyarıcı, yüksek ses ise "şartsız nuçlar bu tepkilerin uzun vadede ması tamamlanamamış olmasına
korku tepkisi"ni yaratan "şartsız bir kalıcı olduğunu düşündürmektedir rağmen Watson'ın davranışçılığı ve
uyarıcı" dır. Şartlandırmadan sonra ancak bu kanıtlanamaz zira Albert özellikle de klasik uyarıcı-tepki şart­
fare "şartlı bir korku tepkisi" yaratan kısa süre sonra annesi tarafından landırmasının insanlara uygulan-
"şartlı bir uyarıcı" haline gelmiştir. hastaneden alınıp götürülür. Bu- masını savunmaya devam etmiştir.
Ancak bu şartlandırma beyaz fa- nun, bir annenin huzursuzluğu nun Belki de akademik dünyadan çekil-
reye yönelik bir korkudan daha derin- işareti olduğu düşünülür ancak meye zorlanması nedeniyle (geçtiği
lere iniyormuş görünür ve geçici ol- Watson ve Rayner'in kendi kayıtla­ reklamcılık sektöründe çok başarılı
maktan uzaktır. Albert'ın korkusu- rına göre bu daha önceden saptan- olmuştur) buluşlarının kapsamını a-
nun "genellenmiş" ya da benzer diğer mış bir tarihtir. bartmaya eğilimli olmuş ve doğuş-
nesnelere de yayılmış olup olmadığı­
nı test etmek için çocuk ilk şartlan­
dırmndnn beş gün sonra tekrar -ara-
larında bir tavşan, köpek ve kuzu tü-
yünden bir paltonun bulunduğu- be-
yaz tüylü şeylerle karşılaştırılır. Al-
bert fareye gösterdiği endişeli ve kor-
kulu tepkinin aynısını bunlara da
gösterir.
Watson bu deneylerle insan duy-
gularının klasik şartlandırmaya el-
verişli olduklarını göstermiştir. Bu
yeni bir bulgudur çünkü daha ön-
ceki uyarıcı-tepki deneyleri fiziksel
davranışların öğrenilmesini test et-
meye odaklıdırlar. Watson insan

''
"İçinde ... sürekli gözlemim
altında
çocuklar
bir
yetiştirebileceğim
laboratuvarım olmadan asla
tatmin olmayacağım."
John B. Watson
Watson, çocuğu boş levha
olarak görüyordu.
Çocukların karakterlerine
bakılmaksızın, davranışçı
ilkeler kullanılarak

''
ressamdan doktorluğa
kadar her alanda
uzmanlaştırılabileceklerini
iddia ediyordu.
DAVRANIŞÇILIK 71
tan gelen pazarlama yeteneği ile değer biçimde görünür hale gelmiş ­
psikoloji üzerine kitaplar yayımlama­ tir. Bugün işlevsiz ve kötü bir yöntem
ya devam etmiştir. olarak görülmekle birlikte Watson'ın

''
Örneğin duygusal tepkileri şart­ çocuk bakımında kutsal kitap olarak
landırmanın mümkün olmasıyla ye- kabul gören kitaplarının popülaritesi
tinmemiş, aynı ilke üzerinden ne ka- koca bir neslin bundan etkilenmesi
Watsonizm Amerika'nın
dar karmaşık olursa olsun neredeyse anlamına gelmiş, Watson'ın kendi ai-
kreşlerinde ve misafir
her insan davranışının kontrol edile- lesi bile bundan zarar görmüştür. Ro-
odalarında bir kutsal kitap
bileceğini ve değiştirilebileceğini id- salie sonunda kocasının çocuk bü-
dia ederek övünmüştür. Watson ay- haline gelmiştir. yütme kuramındaki hataları görmüş
nen Küçük Albert'ın doğasına aykırı Mortimer Adler ve Parents' Magazine'e "Bir Davra-
biçimde belli beyaz tüylü nesneler- nışçının Oğullarının Annesiyim"

''
den korkmaya şartlandmlabilmesi başlığıyla eleştirel bir makale yaz-
gibi "karakterine bakılmaksızın her- mıştır. Watson'ın torunu, oyuncu
hangi birinin herhangi bir şey olabil- Mariette Hartley otobiyografik kitabı
mek için eğitilebileceğine" inanmış­ Sessizliği Bozmak'ta örselenmiş aile
tır. Hatta 1924 tarihli kitabı geçmişlerinin hikayesini anlatmıştır.
Davramşçıhk'ta şöyle övünmüştür : olarak hasar bırakıcı sonuçları ola- Çok geçmeden -sadık davranış­
"Bana kendi özel olarak tasarlanmış bilecek aşırı derecede duygusal bir çılar arasında bile- çocuk bakımına
dünyamda yetiştiımek üzere bir dü- tarafsızlığa dayandığını görmek alternatif yaklaşımlar geliştirilmiştir.
zine sağlıklı, yapılı çocuk verin. İçle­ mümkündür ama yöntemleri kendi- Watson tarafından ortaya atılan şart­
rinden herhangi birini yeteneklerine, si ve Rosalie Rayner başta olmak ü- landırmanın temel ilkesini kabul et-
tutkularına, eğilimlerine, kabiliyeti- zere milyonlarca aile tarafından uy- se (Küçük Albert deneyinin kuşkulu
ne, mesleki ilgisine ve atalarının ırkı­ gulanmıştır. etiğine rağmen) ve bunu kendi "radi-
na bakmaksızın, seçeceğim herhan- Watson bir çocuğun çevresi ta- kal davranışçılık" yaklaşımı için baş­
gi bir alanda -doktor, avukat, sanat- rafından şekillendiğine ve bu çev- langıç noktası yapsa da psikolog B.
çı, tüccar, ve evet, hatta dilenci ve renin aile tarafından kontrol edildi- F. Skinner davranışçılığı çocuk ye-
hırsız- olarak yetiştirmeyi size ga- ğine inanmaktadır. Çocuk büyüt- tiştirmeye (garip olsa da) daha mer-
ranti ederim." Bundan da anlaşılabi­ meyi özünde, -özellikle de korku, hametli bir tutumla uyarlamıştır. •
leceğ i gibi "genetik çevre" tartışma­ öfke ve sevgi duygularının- davra-
sında Watson hiç kuşkusuz çevrenin nışların değiştirilmesi üzerinde
tarafında olmuştur. nesnel bir egzersiz olarak görmüş­
tür. Belki de kendi mutsuz çocuklu-
Duygulardan annmış ğunun etkisi altında anlaşılabilir
l!beveynllk nedenlerle şefkati, duygusal, çocu-
Universitedeki araştırmasını ta- ğu aileye aşırı bağımlı hale getiren
mamlayamayan Watson davranış­ bir duygu olarak gördüğü için red-
çılık üzerine fikirlerini, ilgisini ço- deder. Ancak öte yandan tam tersi
cuk bakımı üzerine yoğunlaştırarak bir duygusal aşırılık olan fiziksel
popülarize etmiştir. Görüşleri en cezalandırmayı savunur.
çok bu alanda kitleler üzerinde etki- Watson'ın uyarıcı-tepki şartlan­
li olmuş ancak sonunda tartışmalı dırmasını çocuk bakımına uyguladı­
bir hal almıştır. Tahmin edilebile- ğı bu sorgulanabilir tutumu sonunda
ceği gibi çocukların katı davranışçı eleştirilere hedef olmuştur. Sonraki
bir yaklaşımla büyütülmeleri gerek- nesiller bu yaklaşımı çıkarcı ve özen- fr İ5 plc:uing mo rc pcopl c th :an
tiğini savunmuş ve 1920'ler ve siz bulmuşlar ve çocukların iyilikle- any orhcr coffcc ever offcrcd forsa.le
30'larda çocuk bakımı konusunda rinden çok etkisi ve sonuçlarını ö-
Watson insan davranışı konusundaki
yazdığı kitaplar kapış kapış satıl­ nemsediğini düşünmüşlerdir.
anlayışını 1920'lerde reklam sektörü-
mıştır. Geriye dönüp bakıldığında Watson'ın davranışçı modeline göre ne uyarlamış ve insanların ürünleri içe-
yaklaşımının, en iyimser tahminle yetiştirilen çocuklardaki uzun vadeli riklerinden değil resimlerinden etkile-
yanlış yönlendirilmiş ve potansiyel hasarlar yavaş yavaş ancak kayda nerek salın almaya yönlendirilebilece-
ğini göstermişti.
72

İNSAN DÜNYASI
•• ••
DENEN OBUYUK
DOGAL LABİRENT
EDWARD TOLMAN (1886-1959)

merikan davranış psiko- kavrama ve motivasyon gibi zihin-


KISACA
YAKLAŞIM
Bllişsel ("amaçlı")
A logları arasında ileri gelen-
lerden biri olarak kabul e-
dilse de Edward Tolman, Thorndike
sel süreçlerle de ilgilenmektedir.
Önceden ayrı kabul edilen bu iki
yaklaşım arasında köprü kurarak
ve Watson' ınkinden farklı bir yakla- şartlandırmanın rolü üzerine yeni
davranışçılık
şım benimser. Davranışçılığın te- bir kuram geliştirmiş ve adını "a-
ÖNCE mel metodolojisine - psikolojide sa- maçlı davranışçı lık" koyduğu gü-

1890'lar İvan Pavlov'un dece nesnel, bilimsel deneylerle ça- nümüzde bilinen adıyla bilişsel
lışılabileceğine- inanmakta ancak davranışçılığı yaratmıştır. Tolman,
köpeklerle deneyleri klasik
Almanya'da Gestalt psikolojisi üze- şartlı öğrenmeni n temel tezini (dav-
şartlandırma kuramını
rine çalışırken karşı laştığı algı, ranışların sadece bir uyarıcıya oto-
oluşturur.

1920 John B. Watson


davranışçı deneyleri insanlar.
özellikle de "Küçük Albert"
üzerinde uygular.
SONRA
1938 B.F. Skinner'in işlemsel
şartlandırma araştırmasında
fareler yerine güvercinler
kullanılır ve daha karmaşık
hale getirilir.
1950'ler Bilişsel psikoloji,
egemen hareket olarak
davranışçılığın yerini alır.

1980'ler Joseph Wolpe'un


davranışsa! terapisi ile Aaron
Beck 'in bilişsel terapisi
birleşerek bilişsel davramşsal
terapiyi oluştururlar.
DAVRANIŞÇILIK 73
Ayrıca bkz. İvan Pavlov 60-61 •Edward Thorndike 62-65 • John B. Watson 66-71 • B.F. Skinner 78-85 •
Joseph Wolpe 86-87 • Wolfgang Köhler 160-61 • Daniel Kahneman 193

Tolman'ın düşünceleri doğru­ yere erişmek için gereken dönemeç-


lanmıştır. İkinci ve üçüncü grupta- lerden çok bir tür yer duygusu
ki fareler yiyecekle ödüllendirildik- öğrendiklerini göstermiştir.

''
leri günün ertesinde labirentte ko- Hayvanlar ve İnsanlarda Amaçlı
şarken daha az hata yapmaktadırlar Davranışçılık adlı kitabında Tolman
Birden fazla öğrenme türü ve bu da labirentteki yollarını zaten gizli öğrenme ve bilişsel haritalar
"bildiklerini", ödülü almadan önce kuramının anahatlarını vermiş, dav-
vardır.
Edward Tolman öğrendiklerini göstermektedir. ö- ranışçılığın metodolojisini Gestalt
düller verildikten sonra labirentten psikolojisiyle birleştirerek biliş unsu-
daha hızlı çıkabilmek için oluştur­ runu tanıtmıştır. •

''
dukları "bilişsel haritaları"nı kullan-
maktadırlar.

Gizli öğrenme
matik tepki yoluyla öğrenilmesi) Tolman farelerin, görünürde bir ödül
sorgulamıştı r. Hayvanların içinde olmadığı , ilk baştaki öğrenme dö-
yaşadıkları dünyayı bir ödülün pe- nemlerini "gizli öğrenme" olarak
kiştiriciliği olmaksızın öğrenebile­ adlandırır. İnsanlar dahil tüm hay-
ceklerine inanmaktadır ve daha vanlar günlük hayatlarına devam
sonra bu bilgiyi karar vermede kul- ederken, çevrelerindeki dünyanın,
lanacaktır. "doğal labirentin", belirli amaçları
Pekiştirmenin öğrenmedeki ro- bulmak için kullanabilecekleri biliş­
lünü incelemek için labirentteki fa- sel bir kontrasını oluştururlar.
releri kullanarak bir dizi deney ta- Bunun için şu örneği verir: Günlük
sarlar. Labirentten başarıyla çıka­ gezintilerimiz sırasında belirli nok-
bildikleri için her gün yiyecekle ö- taların konumların ı öğreniriz ama
Çevremizin bllişsel haritası günlük
düllendirilen bir grup fareyi, altı sadece yol üzerinde bir yer bulma- hayatlarımızın akışı içinde gelişir. Fark
gün sonra ödüllendirilen ikinci bir mız gerektiğinde bunu etmeden geçtiğimiz bir yeri bulmamız
grup ve iki gün sonra ödüllendirilen öğrendiğimizin farkına varırız. Son- gerekene kadar bunun farkına
üçüncü bir grupla karşılaştırır. raki deneyler farelerin de belli bir varmayız .

Edward Tolman Edward Chace Tolman, A BD'nin rent deneylerini de bu rada yapar.
Massachuset ts eyaletinde West McCarthy döneminde akademik
Newton'da varlıklı bir ailenin oğlu özgürlüğünü kısıtladığını düşün­
olarak doğar. Massachusetts Inst i- düğü için imzalamayı reddettiği
t ute of Technology'de eğitim alır ve sad akat yemini yüzünd en kovul-
191l'de Elektrokimya bölümünden ma tehdidiyle karşı karşıya kalır.
mezun olur. Ancak William Dava 1955'te mahkeme tarafın­
James'in eserlerini okuduktan sonra dan bozulur. 1959'da Berkeley'de
psikoloji ve felsefe alanlarında yük- 73 yaşında hayatını kaybeder.
sek lisans yapmak için Harvard'a
başvurur. Bu sırada Almanya'ya gi- Önemli eHrlerl
de r ve Gestalt psikolojisiyle tanışır.
Doktorasını aldıktan sonra 1932 Hayvanlarda ve İnsanlarda
Northwestem Üniversitesi'nde ders A maçlı Davranışçılık
vermeye başlar ama barışçı düşün­ 1942 Savaşa Yönelik İtkiler
celeri yüzünden işini kaybeder ve 1948 Psikoloji Tebliğleri Derle-
Berkeley'deki Califomia
mesi
Üniversitesi'ne gider. Farelerle labi-
74

BİR FARE TAHIL


ÇUVALIİVİIZI ZİYARET
ETTİYSE GERİ DÖNÜŞÜNE
HAZIRLIKLI OLABİLİRİZ
EDWIN GUTHRIE (1886-1959) ~~~~~~~~~~~~~~~~~-

920'lerde Amerikalı filozof Ed- cek kaynağı bulduktan sonra her a-


KISACA
YAKLAŞIM
Öğrenme kuramı
1 win Guthrie ilgisini psikoloji-
ye yönP.lttiği zaman uyarıcı­
tepki modelli öğrenme neredeyse
cıktığında nereye gideceğini bildi-
ğini söyler.
Guthrie fikrini "bir harekete eş­
tüm davranışçı kuramların temelini lik eden uyarıcıların bileşimi tek-
ÖNCE oluşturmaktaydı. lvan Pavlov'un rarlandığında o hareket de arkasın­
1890'lar İvan Pavlov "klasik "klasik şartlandırma" fikrinden türe- dan gelecektir" olarak açıkladığı
koşullanma"yı köpeklerde yen bu modelde nesnelerin tekrar " bitişiklik " kuramına genişletmiş ­
gösterir. tekrar belirli uyarıcı bileşimlerine tir. birlik Leliğinden
Uyarıcı-tepki

1890'lar Edward Thorndike, maruz bırakılarak (yiyecek verirken davranış değil, hareket öğrenilir. i-
kediler üzerindeki deneyleri için zili çalmak gibi) sonunda şartlı tep- lişkili hareketler bir eylem oluştur­
"bulmaca kutusu"nu tasarlar. kiler vermelerine neden olduğu iddia mak üzere birleşi rler; tekrarlar bağ­
ediliyordu (zil çaldığında tükürük lantıyı pekiştirmez , sadece birleşe­
1920'ler F.dward Tolman, salgılamak gibi). rek davranışları oluşturacak eylem-
koşullanmada pekiştirmenin Guthrie katı bir davranışçı ol- lerin oluşumuna neden olur. •
rolünü sorgular. masına rağmen koşullanmanın ba-

SONRA şarılı olması için pekiştirilmesi ge-


1938 B.F. Skinner, sonuçların rektiğine inanmaz. Belli bir uyarı­

davranışlardaki rolünü cıyla tepkinin ilk kez eşleştirildiğin­

''
vurgulayarak edimsel de tam anlamıyla özdeşleştiklerine
koşullanma fikrini ortaya atar. inanır. Guthrie'nin tek deneme öğ­
renmesi kuramı "bulmaca
1940'lar Jean Piaget, kutuları"ndaki kedileri gözlemleme- Bir tartışmanın tüm tutumları
çocukların bilgiyi araştırmaya
sine dayanmaktadır. Kaçmak için değiştirmesini bekliyoruz.
ve edinmeye doğal olarak Edwin Guthrie
yönlendiklerini iddia eden bir gereken mekanizmayı bir kez öğ­
öğrenme kuramı geliştirir.
rendikten sonra kediler kaçmayla

''
kendi eylemleri arasında bir ilişki
1977 Albert Bandura'nın kurarlar ve daha sonraki durumlar-
Sosyal Oğrenme Teorisi da bunu tekrarlarlar. Guthrie, ben-
davranışın gözlem ve zer şekilde bir farenin bir kez yiye-
başkalarının davranışlannı
taklit etme yoluyla öğrenildiğini Aynca bkz. İvan Pavlov 60 61 • Edwmd Thomdike 62- 65 • Edward Tolman
öne sürer. 72- 73 • B.F. Skinner 78-85 • Jean Piaget 262- 69 • Albert Bandura 286- 91
HİÇBİ~ ŞEY KEDİ~İN
FAREYi "SEVMESi"
KADAR DOGAL OLAMAZ
ZING-YANG KUO (1898-1970)

920'lerde davranışçı John B.


KISACA
YAKLAŞIM
Davranışsa! epigenetik
1 Watson doğuştan gelen dav-
ranışların bile şartlandırmay­
la değiştirilebileceğini iddia et-
mektedir. Ancak davranışın bira-
ÖNCE çıklaması olarak içgüdülerin varlı­
1874 Francis Galton, İngiliz ğını inkar etmesiyle davranışçılığ ı
Bilim Adamlan.· Yaradılışları ve en aşırı uca taşıyan, Çinli psikolog
Yetişme Koşullan 'nda genetik Zing-Yang Kuo olmuştur. Kuo, iç-
ve çevre tartışmasından güdünün sadece psikologların
bahseder. davranışı açıklamaları için uygun

1924 John B. Watson ünlü "bir bir yol olduğunu ama mevcut kura-
düzine çocuk" böbürlenmesiy- ma uymadığını söylemiştir: "Geç- Kuo, geleneksel olarak düşman bilinen
m işteki davranış araştırmalarımı z hayvanlar arasında uyumlu ilişkilerin var
le temel doğalarına bakılmak- olabileceğini kanıtlamıştır. Onları kavga
ya nlı ş yöne doğru yapılm ı ştır çün-
' sızın herkesin her şey olabile- etmeye yönlendiren " doğuştan gelen bir
cek şekilde eğitilebileceğini kü hayvana nasıl doğa inşa edece-
mekanizma" olmadığı sonucuna
ğimizi düşünmek yerine hayvanda
söyleyerek övünür. varmıştır.
doğa bulmaya çalıştık. " Kuo'nun
SONRA en çok bilinen deneyleri kedi yav- Kuo'nun çalışmaları Çin' deki si-
1938 B.F. Skinner Organizma- ruları büyütmeyi içermekteydi. Bu yasi olaylar nedeniyle yarıda kesilmiş
larm Davramşları'nda, davranışı kedilerin bazıları doğumlarından ve Kuo önce ABD' ye, sonra Hong
içgüdülerin değil koşulların beri farelerle aynı kafesteydi. Kong'a kaçmak zorunda kalmıştır. Fi-
yönettiğini öne sürerek radikal Kuo'nun bulgularına "Bir kedi çok kirleri sadece, Batı' da davranışçılığın
davranışçı fikirlerini açıklar. küçüklüğünden itibaren fareyle ay- sönmeye yüz tutup bilişsel psikoloji-
nı kafese konursa büyüdüğünde nin yükselişe geçliği zaman bilinir
1942 Edward Tolman, Savaşa
Yönelik İtkiler adlı kitabında
farelere karşı tolera nslı olur: sade- hale gelmiştir. Ancak doğuştan ge-
saldırganlığın içgüdüsel mi
ce bir fareye saldırmamakla kal- len mekanizmaların olmadığı süregi-
koşullu mu olduğunu inceler. maz ayrıca onu 'arkadaşı' olarak den gelişimi kuramı Konrad
benimser, onunla oynar ve hatta o- Lorenz'in içgüdü temelli psikolojisine
1966 Konrad Lorenz, Saldır­ nunla bağ kurar." karşıt olarak etkili olmuştur. •
ganlık Üzerine' de saldırgan
davranışları doğuştan tepkiler Ayrıca bkz. Francis Gaitan 28-29 • John B. Watson 66-71 • Edward Tolman
olarak açıklar. 72-73 • Konrad Lorenz 77 • B.F. Skinner 78- 85
76

ÖGRENMEK••TAM••
OLARAK MUMKUN
DEGiLDİR
KARL LASHLEY (1890-1958)

izyologdan dönme Amerikalı olarak labirente koyduğu fareleri


KISACA
YAKLAŞIM
Nöropsikoloji
F psikolog Kari Lashley, öğren­
me işlemi sırasında beyinde
fiziksel olarak neler olduğuyla ilgi-
kullanmıştır. Fareler ilk önce
yiyecek ödülüne erişmek için
yollarını bulmayı öğrenmektedirler.
lenmiştir. Pavlov ve diğer davranış ­ Daha sonra Lashley farelerin her
ÖNCE çılar şartlandırmanın beyinde elekt- birinin serebral kortekslerinin farklı
1861 Fransız anatomi uzmanı riksel veya kimyasal değişimlere ne- ama belli bölümlerini alır. Bundan
Paul Broca Beynin konuşma­ den olduğunu öne sürmüşlerdir ve sonra fareler hafıza ları ve öğrenme
dan sorumlu bölgesinin yerini Lashley de bunların tam olarak neler yetenekleri test edilmek üzere
belirler. olduğunu işaret etmek istemiştir. tekrar labirente konmuşlardır.
1880'ler İspanyol patolog ve Lashley, özellikle beynin
nöropsikolog Santiago Ram6n hafızada n sorumlu özel bölümünü, Belleğe yer yok
y Cajal, bedenin sinir sistemi- bir hafıza izi ya da "engram"ı tespit Lashley beynin hangi kısmını al-
nin, Alman anatomi uzmanı etmek istemiştir. Çoğu davranışçı mış olursa olsun farelerin görev ha-
Heinrich Waldeyer-Hartz'm da- gibi öğrenme deneyinin temeli fızala rı nın yerinde kaldığını bul-
ha sonra "nöronlar" adını vere- muştur. Yeni görevleri öğrenme ve
ceği hücrelerden oluştuğu ku- akılda tutma yetenekleri bozulsa da
ramını geliştirir. bu bozukluğun miktarı hasarın ye-

''
SONRA rine değil boyuta bağlıdır. Hafıza­
nın belli bir yerde konumlanmadığı
1949 Donald Hebb hücre top-
luluklarının oluşumunu ve ama serebral korteksin her yerine
yayıld ığı, bu yüzden de beynin her
bağlantılı öğrenme sürecinde- Özel anılara ayrılan hücrelere
ki evreleri tanımlar. erişim sağlanamaz.
yerinin eşit derecede önemli ya da
eşit potansiyele sahip olduğu sonu-
1980'den itibaren CT, fMRI Kari Lashley
cuna varır. Onlarca yı l sonra dene-
(fonksiyonel manyetik rezo- yinin "zorunlu olarak öğrenmeni n
nans görüntüleme) ve PET ta-

''
mümkün olmadığı hissine kapılma­
rayıcı (pozitron emisyon to-
sına" neden olduğunu söylemiştir. •
mografü:ıi) gibi modem beyin
görüntüleme teknikleri sinir
bilimcilerin belli beyin fonksi-
yonlarını haritalandırmalarına
olanak sağlar. Ayrıca bkz. John B. Watson 66 71 • Donald Hcbb 163 • George Armitage
Miller 168-73 • Daniel Schacter 208 09 • Roger Brown 237
DAVRANIŞÇILIK 77

•• ••
MUHURLEME
UNUTULAMAZ!
KONRAD LORENZ (1903-1989)

vusturyalı zoolog ve doktor Lorenz kur yapma davranışı gibi


KISACA
YAKLAŞIM
A Konrad Lorenz davranış bi-
limlerinin -doğal yaşamda­
ki hayvan davranışlarının karşılaş­
başka pek çok evre-bağlantılı, içgü-
düsel davra nışı gözl emlemiş ve bun-
ları "sabit eylem modelleri" olarak
Etoloji
tırmalı araştırması- kurucuların­ tanımlamıştır. Bunlar belli bir kritik
ÖNCE dan biridir. Lorenz çalışmalarına dönemde belli bir uyarıcı tarafından
1859 İngiliz biyolog Charles ailesinin Avusturya, Altenberg'deki tetiklenene kadar uykuda kalırlar.
Darwin Türlerin Kökeni yazlık evlerinde, kazları ve ördekleri Lorenz sabit eylem modellerinin öğ­
Üzerine adlı eserinde doğal gözlemlemekle başlamıştır. Yavru- renilmediklerini ancak genetik ola-
ların yumurtadan çıktıkları andan rak programlandıklarını ve doğal se-
seleksiyon kuramını tanımlar.
itibaren anneleriyle hemen bir bağ leksiyon sürecinden evrildiklerini
1898 Lorenz'in akıl hocası k urduklarını ama eğer anneleri yok- vurgulamaktadır. •
Alman biyolog Oskar Heinroth sa aynı bağı bir bakıcı anne ile de
ördek ve kaz davranışlan oluşturduklarını fark etmiştir.
, araştırmasına başlar ve Lorenz'in "mühürleme" adını verdi-
mühürleme olgusunu tanımlar. ği bu olgu daha önceleri de gözlem-
lenmiştir ancak Lorenz bunu siste-
SONRA matik olarak inceleyen ilk kişidir.
1959 Alman psikolog Eckhard Hatta kaz ve ördek yavrularını ken-
Hess'in deneyleri, bağlantılı disini bakıcı ebeveyn olarak be-
öğrenmede en son öğrenilen nimsemeye ikna etmesiyle ünlüdür.
en iyi hatırlanırken Lorenz, mühürlemeyi öğrenmek­
mühürlemede ilk öğrenilenin ten ayıranın, sadece hayvanın geli-
en iyi hatırlandığını gösterir. şiminin "kritik dönem" adını verdi-

1969 John Bowlby yeni doğan ği belli bir evresinde gerçekleşmesi

bebeklerin annelerine olduğunu keşfetmiştir. Öğrenmenin


Lorenz kazlann ve diğer kuşların yu-
bağlılıklarının genetik bir
tersine hızlıdır, davranıştan bağı m­ murtalarından çıkar çıkmaz karşılaştıkları
yatkınlık olduğunu savunur.
sız işlerve geri dönüşsüz gibi gö- ilk hareket eden nesneyi -burada
rünmektedir; mühürleme asla unu- Lorenz'in Wollington çizmelerini- izledik-
tulamaz. lerini ve ona bağlandıldanru keşfetmiştir.

Ayrıca bkz. Francis Gaitan 28-29 • İvan Pavlov 60-61 • Edward


Thorndike 62-65 • Kari Lashloy 76 • John Bowlby 274- 77
OLUMLU VE

PEKİŞTİRME İLE
1

ŞEKİLLENİR
B.F. SKINNER (1904-1990)
1
80 B.F. SKINNER
urrhus Frederic Skinner, da-
KISACA
YAKLAŞIM
B ha çok bilinen adıyla B.F.
Skinner, davranışçı

''
psikologl arın muhtemelen en
Radikal davranışçılık
tanınmışı ve etkili olanıdır.
ÖNCE Alanında bir öncü olmamasına
1890 WiJliarn Jarnes, Psikoloji- İdeal davranışçılık baskıyı
rağmen İvan Pavlov ve John B. Wat-
nin İlkeleri'nde davranışçılığın son gibi öncüllerin in düşüncelerini
ortadan kaldırmak, kontrolleri
kuramlarının çerçevesini çizer. ortamı değiştirerek
geliştirmiş, bunu yaparken de
uygulamaktır.
1890'lar İvan Pavlov şartlı tartışmalı bir "radikal
davranışçılık" duruşuna ulaşmak
B.F. Skinner
uyarıcı ve tepki kavramını ge-
liştirir. için davranış kuramlarını titiz bir

''
deneysel incelemeye tabi
1924 John B.Watson modern tutmuştur.
davranışçı hareketin temelleri- Skinner sadece tezlerinin özenli
ni atar. bilimsel metodolojinin (kanıtlara
1930'lar Zing-Yang Kuo dav- dayanan ve ispatlanabilir) ürünü ol-
ranışların hayat boyunca sü- maları ile değ il aynı zamanda de- cak ilk psikologların çoğ unun felsefi
rekli değişime uğradıklarını ve neylerinde kamuoyunun bayı ldığı kuramlaştırmaları için çok az vakti
doğuştan geldiğine inanılan yeni mekanizmalar kullandığı için olmuştur. İlhamının çoğunu Pavlov
davranışların bile e mbriyo iken de ideal bir davranışçılık savunu- ve Watson'ın eserlerinden almıştır.
"deneyimler"den etkilendiğini cusu olduğunu kanıtlamıştır. Skin- Psikolojinin bilimsel geleneği izle-
öne sürer. ner müzmin bir "cihaz adamı"dır ve diği ni görmüş ve görülemeyen, öl-
kışkırtıcı bir kendini pazarlama ye- çülemeyen ve özenle kontrol edilen
SONRA
teneği· vardır. Ancak şovmen gö- deneylerle tekrarlanamayan hiçbir
1950 'ler Joseph Wolpe, davra-
nış terapisinin bir parçası ola- rüntüsünün ardında eserleriyle, psi- şeyle ilgilenmemiştir.

rak sistema tik duyarsızlaştır­ kolojiyi sonunda içe dönük felsefi Zihnin işleyişi bu yüzden de
manın öncü lüğünü yap ar. köklerinden kopararak başlı başına Skinner'in ilgisi ve kapsama alanı
bilimsel bir disipli n olmasına yar- dışında ka lmıştır. Aslında bunla-
1960'lar Albert Bandura'nın dım eden ciddi bir bilim adamı yat- rın bütünüyle nesnel olması gerek-
sosyal öğrenme kuramı radikal maktadır. tiği ve bedenden tamamen ayrı bir
davranışçılıktan ilham alır.
Skinner bir zamanlar yazar ola- varlığı olmadığı sonucuna varmış­
rak kariyer yapmayı plan lamış an- tır. Skinner'in görüşüne göre psi-

B.F. Sklnner Burrhus Frederic Skinner, 1904'te rada kalır. 19BO'lerde lösemi
Pennsylvania, Susquehanna'da teşhisi konmasına rağmen çalış­
doğar. Yazar olma niyetiyle New maya devam eder. 18 Ağustos
York, Harnilton College'da İngiliz­ 1990'da son makalesi üzerinde
ce eğitimi alır ancak çok çalışırken son nefesini vermiştir.
geçmeden edebiyatın kendisine
göre olmadığını fark eder. İvan Öne mli eserleri
Pavlov ve John B. Watson'ın eser-
lerinden ilham alarak Harvard'da 1938 Organizmaların Davranış­
psikoloji eğitimi alır, 1931'de dok- ları :
Deneysel Bir Analiz
torasını tamamlar ve öğretim 1948 Walden İki
üyesi statüsü kazanır. 1936'd" 1953 Bil im ve İnsan Davranışı
Minnesota Üniversitesi'ne gider ve 19 57 Sözel Da vranış
1946'dan 1947'ye kadar Indiana 1971 Özgürlük ve Onurun Öte-
Üniversitesi'nde psikoloji bölümü- sinde
nü yönetir. 194B'de Harvard'a
dönerek hayatının sonuna kadar o-
~~~~~~~~~~~~~
DAVRANIŞÇILIK 81
Ayrıca bkz. William Jamcs 38-45 • İvan Pavlov 60-61 • John B. Watson 66- 71 • Zing-Yang Kuo 75 •
Joseph Wolpe 86-87 • Albert Bandura 286-91 • Noam Chomsky 294 97

meye ne zaman bastırsa yiyecek


belirdiğini öğrenir ve karnını doyur-

Bir farenin bir mak için bilerek bastırmaya başlar.


düğmeye basması Bölmeye bastırma davranışı için
gibi yiyecekle "olumlu pekiştirme" uygu-
bir eylemin . .. lanan farelerle, uygulanmayanların
veya farklı sıklıklarda yiyecek sunu-
lanların sonuçları kıyaslandığında
yiyecek farenin eylemlerinin sonucu
olarak sunulduğunda bunun gele-
cekteki davranışı etkilediği ortaya
çıkar.
Skinner hayvanların eylerrilerin-
den veya ortamlarından aldıkları
... eylemin
tepkiler tarafından koşullandıkları
tekrarlanmasını
Sonuçları vardır; sonucuna varmıştır. Fareler çevrele-
teşvik eder ve
örneğin yiyecek rindeki dünyayı keşfettikçe eylemle-
davranış gösterme
verilmesi.. rinin bazıların ın olumlu sonuçları o-
olasılığının artmasına
neden olur. lur (Skinner "ödül" kelimesini "iyi"
davranış için verilen yan anlamları i-
le kullanmama konusunda çok dik-
katlidir) ve bu sonuçlar fareleri davra-
nışı tekrarlamaya teşvik eder.
kolojik araştırmayı yürütmenin ma davranış psikolojisinde önemli Skinner'in terimleriyle, bir "organiz-
yöntemi, gözlemlenemeyen düşün­ bir dönüm noktasına işaret eder. ma" kendi çevresinde iş görür ve iş­
celerden çok gözlemlenebilir dav- lemsel şartlandırmasını (bölmeye
ranışlardır. Skinner kutulan bastırmak) pekiştiren bir uyarıcıyla
Kariyerinin başlangıcından beri Skinner, Harvard'da araştırma (bir parça yiyecek) karşılaşır. Bunu
\<atı bir davranışçı olan Skinner, yaparken, daha sonraları "Skinner klasik şartlandırmadan ayırmak için
şartlandırma yorumuyla - özellikle kutusu" olarak adlandırilacak olan "işlemsel şartlandırma" terimini bul-
Pavlov tarafından tanımlanan "kla- bir icadını kullanarak fareler üze-
sik şartlandırma" ilkesiyle- ilk dav- rinde bir dizi deney gerçekleştirmiş­
ranışçılardan ayrılır. Koşullu bir tir. Bir fare, içinde özel bir bölme
tepkinin tekrarlanan bir eğitimle olan bu kutulardan birine yerleştiril­
ortaya çıkarılabileceğine karşı çık­ mektedir. Fare bu bölmeye her bas-
mamakla birlikte bunun koşullu bir tırdığında bir parça yiyecek sunul-
uyarıcı planlı ve yapay bir şekilde maktadır. Bölmeye bastırma
sunan özel bir durum olduğunu dü- sıklıkları otomatik olarak kaydedil-
şünür. mektedir. Başlangıçta fare bölmeye
Skinner'a göre bir eylemin so- yanlışlıkla veya sadece merakından
nuçla rı , davra nı şı şekillendirmede basmakta ve sonucunda bir parça
eylemden önce gelen veya aynı an- yiyecek almaktad ır. Zamanla böl-
da gelen uyarıcıdan daha önemli-
dir. Deneylerinden davranışın, te-
Skinner kutuları psikologun yarattığı
mel olarak eylemlerin sonuçların­ ve kendisine davranışlarını
dan öğrenildiği sonucunu çıkar­ gözlemlediği hayvanların ortamı
mıştır. Pek çok içgörüde olduğu gi- üzerinde tam bir kontrol imkfını veren
bi bu da apaçık gibi görünebilir a- pek çok dahice gereçten biridir.
82 B.F. SKINNER
Olumlu pekiştirme, Skinner'in bir fareyi, bir basamak ya
da bölmesi bulunan özel tasarlanmış kutularından birine
koyarak gösterdiği gibi, belli davranış modelleri teşvik
edebilir. Hayvan bölmeye her bastığında yiyecek ortaya
çıkmakta ve onu bu eylemi tekrar tekrar yapmaya teşvik
etmektedir.

--+

muştur. İkisi arasındaki en önemli vermeyeceklerini anlamak için yap- ğin hayvanlar bir çocukta korku ya
fark, edimsel şartlandırmanın önce tığı program değişiklikleri de vardır. da hoşlanma gibi iki zıt dürtü yara-
gelen bir uyarıcı değil izleyen davra- Tahmin ettiği gibi fareler yeni prog- tırlar. Ama eğer bir çocuk bir köpe-
nışlara bağlı olmasıdır. Ayrıca edim- ramlara da hızla uyum sağlarlar. ği ilk okşama girişimlerinden birin-
sel şartlandırma iki yönlü bir süreç- de ısırılırsa, korku dürtüsü o kadar
tir; onun çevredeki etkisi kadar çev- Olumsuz pekiştirme güçlü biçimde ortaya çıkar ki, kö-
renin de davranışları şekillendirme­ Daha sonraki deneylerinde Skinner peklere karşı yeniden bir hoşlanma
de etkisi olmaktadır. kutularının taban larına bir elektrik dürtüsü hissetmesi için aradan u-
Deneyleri sürerken Skinner'in ızgarası yerleştirilir ve bu zun yıllar geçmesi gerekebilir."
yiyeceği azalmaya başlar ve farele- çalıştırıldığı zaman farelere nahoş Skinner bu düşüncenin deneysel
re yiyecek verme aralığını yeniden bir şok dalgası verilir. Bu uygulama, kanıtını bulmak üzeredir.
düzenlemek zorunda kalır. Artık olumsuz pekiştirmenin davranış
bazı fareler sadece bölmeye arka ar- üzerindeki etkisinin incelenmesine Olumlu pekiştirme
kaya birkaç kez bastıktan sonra, olanak tanır. Skinner, "ödül" Tanmin edildiği gibi Skinner,
belli aralıklarla veya rastgele biçim- kelimesinden kaçındığı gibi burada elektrik şoku gibi olumsuz bir
de yiyecek almaya başlarlar. Bu de- da elektrik şokunu da "ceza" olarak sonuç veren davranışta azalma
ğişikliğin sonuçları Skinner'in oriji- tanımlamaktan kaçınır.
nal bulgularını pekiştirir ama aynı Deneylerinin çıkarımlarını
zamanda yeni bir keşfe de yol açar: inceledikçe bu ayrım giderek daha
Pekiştiren bir uyarıcı, davranışın önemli hale gelir.
tekrarlanma olasılığını artırırken, Olumsuz pekiştirme psikolojide
pekiştiren uyarıcı durdurulduğunda yeni bir kavram değildir. 1890'larda
o davranışın tekrarlanması olasılığı William James Psikolojinin
düşmektedir. İlkeleri'nde şöyle yazmıştır: "Örne-
Skinner daha da çeşitlendirip
karmaşıklaştırdığı deneylerine de- Kumarda kazanmak genellikle
vam eder. Bu değişiklikler arasında yeniden deneme dürtüsünü artırır,
farelerin yiyecek parçalarının veril- kaybetmekse azaltır; aynen Skinner'in
me sıklığındaki değişimi ayırt edip farelerinin beslendiği sıklığın
edemeyecekleri ve buna tepki verip davranışlarında değişiklik yaratması
gibi.
olacağını bulur. Deneylerde
kullanılan Skinner kutularını
yeniden tasarlayarak içindeki
farelerin bir pedala basarak
elektrikli ızgaranın akımını
kapatabilecekleri hale getirir. Bunu
yaparak olumsuz bir uyarıcının
kaldırılmasıyla ortaya bir tür olumlu
uyarıcının çıkmasını
sağlamaktadır. Sonuçlar Skinner'in
kuramını doğrular niteliktedir: Eğer
bir davranış olumsuz uyarıcının
ortııdan kaldırılmasına neden
oluyorsa o davranış artmaktadır.
Ancak sonuçlar aynı zamanda
olumlu pekiştirmeyle öğrenilen
davranışlarla, olumsuz uyarıcıyla
öğrenilen davranışlar arasındaki il-
ginç bir ayrımı ortaya koymaktadır.
Fareler olumlu uyarıcıylara (aynen Genetik eğilimler Skinner'ln güve rcin deneyleri bir
olumsuz uyarıcının kaldırılmasında Davranışların edimsel şartlandırma görevi başarmanın yiyecekle olumlu
pekiştirilmesinin, yeni davranış
olduğu gibi), davranışları olumsuz ile "şekillenmesi" Charles
bir tepki ile sonuçlandığı zaman ol- Darwin'in -özünde. sadece genetik modellerini öğrenmeyi hızland ırdığını
ve pekiştirdiğini kanıtlamıştır.
duğundan daha iyi ve daha hızlı mekanizmalarını belli bir çevreye
tepki vermektedirler. Skinner. hala uydurabilen organizmaların sağ
"ödül" ve "ceza" olgularını kullan- kalıp üreyebileceklerini ve vercinleri kullanmaktadır. Güver-
maktan kaçınmaktadır ve davranı­ türlerinin "başarısını" cinlerle çalışırken daha incelikli de-
şın olumlu pekiştirme programıyla garantileyebileceklerini söyleyen- neyler geliştirebileceğinin farkına
daha etkili biçimde şekillendirildiği doğal seleksiyon kuramıyla çarpıcı varmıştır. "Ardışık yaklaşım" adını
sonucuna varır. Aslında, denek belli paralellikler göstermektedir. Bir verdiği yöntemi kullanarak çok da-
bir davranış için olumlu tepkiler a- farenin, edimsel şartlandırma ha karmaşık davranış modellerini
,ramaya devam etmesine rağmen sürecini tetikleyen pekiştirici bir öğretip inceleyebilecektir.
vakaların çoğunda olumsuz tepkile- uyarıcıyla sonuçlanacak Skinner, güvercinlere öğretmeye
re yol açtığı için olumsuz pekiştir­ davranışlarda bulunması olasılığı, çalıştığına benzer herhangi bir
menin ters etki yapabileceğine i- her ikisi de genetik oluşumla ilgili davranış için de olumlu pekiştirici­
nanmaya başlar. olan merakına ve zekasına bağlıdır. ler kullanır. Örneğin bir güvercine
Bunun insan davranışlarıyla il- Skinner'in "kişinin davranışları saat yönünde daireler çizerek uç-
gili pek çok alanda da -örneğin öğ­ genetik ve çevresel tarihçesiyle mayı öğretiyorsa, güvercinin sağa
retimde disiplin cezalarının kulla- kontrol edilir" sonucuna götüren de doğru yaptığı her hareket karşılı­
nıl ması gibi- etkileri vardır. Eğer işte bu genetik ve şartlandırma ğında, ne kadar küçük olursa olsun
bir erkek çocuk, bumunu karıştır­ kombinasyonudur. Skinner bu yiyecek verilmektedir. Davranış bir
mak gibi eğlenceli bulduğu bir şey fikrini 1981'de Science dergisinde kere yerleştikten sonra yiyecek sa-
için sürekli cezalandırılıyorsa bunu yayımladığı Sonuçlarla Seçim adlı dece sağa doğru uzun uçuşlar için
etrafta yetişkinler varken yapmaz. bir makalesinde inceleyecektir. verilmekte ve işlem güvercinin yi-
Çocuk davranışını değiştirmiştir Skinner 1936'da Minnesota yecek alabilmesi için tam bir daire
ancak sadece cezalandırılmasını Ünuversitesi'nde görev almış, e- çizmesine kadar tekrar edilmekte-
önlemek için. Skinner sonuçta ço- dimsel şartlandırma konusundaki dir.
cukların davranışlarını kontrol et- deneysel araştırmalarını geliştirme­
mede tüm ceza biçimlerinin elve- ye ve düşünceleri için pratik uygu- Program öğretme
rişsiz olduklarına inanır. lamalar keşfetmeye orada devam Skinner'in araştırması onun
etmiştir. Bu kez fareler yerine gü- okullarda kullanılan öğretim
84 B.F. SKINNER
yöntemlerini sorgulamasına yol kıştırma kazandırdığı söylenmekte-
açar. 1950'1erde kendi çocukları dir. Örneğin "baby tender" (bebek
resmi eğitim alırlarken öğrencilere bakıcısı) adını verdiği icadı, kendi

''
genellikle uzun süren, çok aşamalı kızını kontrollü, sıcak ve cereyansız
ödevler verilmekte ve tüm proje bir ortamda tutmak için tasarlan-
tamamlanana kadar çocuklar mış alternatif bir bebek beşiğidir.
neredeyse hiçbir tepki Ancak kamuoyunun bunu Skinner
Ruhsal durumlara karşı
çıkılması onların var
alamamaktaydılar. Bu yaklaşım, kutusuyla karıştırması sonucu ge-
olmadığından değil, işlevsel
Skinner'in öğrenme süreci ile ilgili rece basın tarafından "evlat koşul­
bulgularına ters düşmektedir ve landırıcı" lakabı takılmış ve
bir analizle ilgileri
olmamasındandır.
ona göre gelişimi geriletmektedir. Skinner'in kendi çocukları üzerinde
Skinner buna karşılık bir projenin deneyler yaptığı yolunda dedikodu- B.F. Skinner
her aşamasında yapıcı geri lar almış yürümüştür. Yine de "be-

''
bildirimler veren bir öğretim bek bakıcısı" ilgi çekmiştir ve Skin-
programı -ki bu program daha ner hiç de spot ışıklarından utana-
sonra sayısız eğitim sistemine cak biri değildir.
entegre edilecektir- geHştirir.
Ayrıca öğrencilere, uzun bir test Savaş çabası
soruları dizisinin sadece sonunda Skinner'in başka bir ünlü deneyi bir resmini gagalamaları için
değil, her aşamasında verdikleri olan "Güvercin Projesi" de kuşku ve eğitilmişlerdir ve bu resim öndeki
doğru cevaplar için teşvik edici bir parça alayla karşılanmış tır. bir mercek aracılığıyla burun
geri bildirimler veren bir "öğretme Skinner'in güvercinlerle konisine yansıtılmıştır. Bu
makinesi" icat etmiştir. O dönemde çalışmalarının pratik bir gagalama füzenin uçuş rotasını
sınırlı bir onayla karşılanmış olsa uygulaması olan proje 1944'teki kontrol etmektedir. Gençek savaşta
da Skinner'in öğretme makinesinde savaş çabalarına ciddi bir katkı hiçbir zaman ku llanılmadığı halde
vücut bulan ilkeler, onlarca yıl olması için tasarlanmıştır. en azından ordu Skinner'in bu
sonra kendi kendine eğitim veren Güdümlü füze sistemleri henüz icat icadını ciddiye almış, Ulusal
bilgisayar programlarında yeniden edilmediği için Skinner, bombaya Savunma Araştırma Komitesi
ortaya çıkmıştır. takılabilecek ve içine yerleştirilen projenin finansmanı için para
Skinner'in icatlarının çoğunun üç güvercinin idare ettiği bir burun vermiştir. Cihazlara olan tutkusu
zamanında yanlış anlaşıldığı ve konisi geliştirmiştir. Kuşlar edimsel yüzünden Skinner'in bu cihazın
kendisine eksantriklik gibi bir ya- şartlandırmayla bomba hedefinin uygulanışından çok icadıyla
ilgilendiğinden kuşkulanılmıştır.
Hayvanların savaşa karıştırılmasını
doğru bulup bulmadığı
sorulduğunda insanları
karıştırmanın doğru olmadığı
cevabını vermiştir.
Daha sonraki hayatını
Harvard'da akademisyen olarak ge-
çiren Skinner buluşlarının çıkarım­
larını makaleleri ve kitapları yoluyla
genişletmiştir. Walden Thro (1948)
edimsel şartlandırma ile öğrenilmiş
davranışlar üzerine kurulmuş üto-

Bir görevin gelişimi süresince. sık


aralıklarla verilen övgü ve teşvikin
çocukların öğrenme hızını , en sonunda
verilen tek bir ödülden daha fazla
artırdığı görülmüştür.
DAVRANIŞÇILIK 85
pik bir toplumu anlatır. Kitabın, o- da özgür olacağız.' Ve bu, benim
lumlu pekiştirme yoluyla toplumsal düşünceme göre eski moda bir libe-
kontrol kurma hayali tartışmalara ralin kaderidir. Özgür olacaktır ama

''
neden olmuş ve iyi niyetli amaçları­ kendini Cehennem'de bulacaktır.''
na rağmen totaliter olmakla suçlan- Bunun gibi düşünceleri ona kö-
mıştır. 11. Dünya Savaşı sonrasında­ tü bir ün kazandırmış ve en ateşli
Skinner'in, bireylerin,
ki siyasal ortama bakıldığında bu eleştirmenlerini kışkırtmıştır. Özel-
aracıların olmadığına, sadece
hiç de şaşırtıcı bir tepki değildir. likle davranışçı fikirlerinin dil eğiti­
organizmaların bulunduğu
mindeki uygulamalarını içeren
sarsılmaz bir inancı
fikrine
Radikal davranışçılık 1957 tarihli kitabı Sözel Davranış,
Skinner davranışçı yaklaşımına bilişsel psikoloji olarak bilinen hare-
vardı.
sadık kalarak benimsediği psikoloji keti başlattığı düşünülen Noam Thomas Szasz
dalına "radikal davranışçılık" adını Chomsky'nin sert bir eleştiri yazısı­

''
vermiştir. Düşünce süreçleri ve na hedef olmuştur.
zihinsel durumların varlığını inkar Ancak Skinner' in eserlerinden
etmese de, psikolojinin yalnızca bazılarına yöneltilen eleştiriler e-
yaygın koşullara ve durumlara dimsel şartlandırmanın yanlış an-
verilen fiziksel tepkiler üzerinde laşılmasından kaynaklanmaktadır.
çalışmayla ilgilenmesi gerektiğine Radikal davranışçılık, çoğunlukla 1960'1arda psikolojinin odak
inanmıştır. hatalı bir biçimde, ifadelerin ve dü- noktası davranıştan zihinsel süreç-
Özgürlük ve Onurun Ötesinde şüncelerin yalnızca gerçek dene- lerin araştırılmasına kaymış ve
adlı kitabındaSkinner özgür irade yimlerle doğrulandıkları zaman an- Skinner'in fikirleri bir süreliğine
ve determinizm arasındaki felsefi lamlı olabileceklerini savunan gözden düşmüş, en azından gör-
tartışmayı yeniden canlandırarak Avrupa'nın mantıksal pozitivizmi i- mezden gelinmiştir. Ancak davra-
davranışı şekillendirme kavramını le ilişkilendirilmektedir. Ancak as- nışçılık çok geçmeden tekrar önem
daha da ileri götürmüştür. Radikal lında, eylemlerin önem veya değer­ kazanmış ve Skinner'in çalışmaları
davranışçı Skinner'e göre özgür ira- lerini sonuçlarına göre ölçen Ameri- uygulamalı psikolojinin pek çok a-
de bir illüzyondur; tüm davranışla­ kan pragmatizmi ile çok daha fazla lan ında, özellikle de eğitimciler ve
rımızı ve dolayısıyla hayatımızı ortak noktası bulunmaktadır. Ayrı­ klinik psikologlar arasında değer
kontrol eden sonuçlar arasında bir ca tüm canlıları şartlandırmanın bilir bir izleyici kitlesi kazanmıştır.
seçim yapmamızdır. Bu kavramdan pasif özneleri olarak sunduğuna da- Bilişsel davranışçı terapi yaklaşımı
•kaçma girişimleri başarısızlığa ve ir yanlış bir yorumlama da vardır . onun fikirlerine çok şey borçludur. •
kaosa mahkümdur. Skinner bunu Oysa Skinner'in edimsel şartlandır­
şöyle ortaya koyar: "Milton'un ması iki yönlü bir işlemdir; organiz-
Şeytan'ı Cennet'ten düştüğünde ma çevre üzerinde etkili olur ve
kendini Cehennem' de bulur. Ve çevre de tepki verirken sonuçlar ge-
neyle teselli bulur? 'Sonunda, bura- nellikle davranışı şekillendirir.

~ fg~ ~
Klasik şartlandırma, zil çaldığında
+ yemek beklentisi içinde tükürük
salgılama örneğindeki gibi, nötr bir
uyarıcıya karşı otomatik bir davranış
o tepkisi yaratır.

y +~ o Edimsel şartlandırma, bir kolu


çekerek yiyeceği serbest bırakma
örneğindeki gibi, olumlu pekiştirme
yoluyla davranışın tekrarlanması
olasılığını yükseltir.
86

SAHNEYİ HAYAL
ETMEYİ BIRAKIN VE
GEVŞEYiN
JOSEPH WOLPE (1915-1997)

KISACA l
YAKLAŞlM Pavlov ve Watson'a göre belli bir
İnsanlar iki zıt duyguyu
Karşılıklı ketleme uyarıcıya duygusal tepkiyi
aynı arıda hissedemezler.
öğrenmek mümkündür.
ÖNCE
1906 İvan Pavlov, davranışın
koşullanmayla öğrenilebilece­
ğini gösteren uyarıcı-tepki tek- '-V - '-V
nikleri üzerindeki ilk çalışma­ l
larını yayımlar.
O zaman bir uyarıcıya tepkiyi biri gevşemişse aynı
E ğer
1913 John B. Watson, davra- unutmak da mümkündür. zamanda endişeli olamaz.
nışsa! psikolojinin temel ilkele-
rini belirlediği Davranışçıların
Gözüyle Psikoloji'yi yayımlar.
r
~ -..v
1920 John B. Watson'ın Küçük
Albert deneyleri duyguların da Eğer korkulan bir nesneye şartlı bir tepki olarak
klasik şartlandırmayla oluşa­ derin bir gevşeme öğretilirse aynı anda endişe
bildiğini gösterir hissedilemez.
1953 B. F. Skinner, insan dav-
ranışlarının biyoloji ve çevreye
nasıl bağlı oldukları ile ilgili
O. yüzyılın ilk yarısının büyük doğumlu bir psikiyatr olan Joseph
kuramlarını tanıttığı Organiz-
maların Davranışları'nı yayım­
lar.
2 kısmı , kaygının ps işenin de-
rinlerinde çatı şan güçlerin
sonucu olduqunu varsayan Freud-
Wolpe , il. Dünya Savaşı sırasında (o
zamanlar "savaş nevrozu" olarak bi-
linen) post travmatik stres bozuklu-
SONRA yen psikanalizin egemenliği altında ğu nun neden olduğu kaygıdan

1961 Wolpe, sistematik duyar- geçmiştir. Bu çatışma yalnızca, bi- mustarip askerleri tedavi etmiş ve
sızlaştırma kavramım tanıtır. reyin bilinçüstü ve bilinçaltı düşü n­ bu psikoterapileri hastalarına yar-
celerinin ve bunları oluşturan dene- dımcı olma konusunda yetersiz bul-
yimlerin uzun içgözlem analizleri ile muştur. Bu askerlerle yaşadıkları o-
hafifletilebilir. Ancak Güney Afrika layları konuşmarıın onların orijinal
_ _ __ _ _ _ _ __ _D_
AVRANIŞÇILIK 87
Ayrıca bkz. İvan Pavlov 60- 61 • John B. Watson 66 71 • B.F. Skinner 78- 85 • Aaron Beck 174-77 • W.H.R Rivers 334

mesi ve daha sonra onları eşza­


manlı olarak kaygıya neden olan bir
uyarıya maruz bırakarak iki duru-

''
mu eşleştirmesi için ilham verir. Bu
teknik daha sonra karşılıklı ketleme
tekniği olarak bilinecektir.
Davranış sinirsel uyarıların Wolpe'un hastalarından kendile-
geçtiği yollara bağlıdır. rini rahatsız eden şeyi ya da olayı
Joseph Wolpe hayal etmeleri istenir. Eğer endişe­
lenmeye başlarlarsa "o sahneyi ha-
yal etmeyi bırakıp gevşemeleri" i-

''
çin teşvik edilirler. Bu yaklaşım
hastanın korku duygularını giderek
bloke eder. Hasta önceden nasıl ya-
şadığı dehşet verici anıları anımsa­
dığında kaygı duymaya koşullan­
travmalarına geri dönüşlerini dur- mışsa şimdi de - çok kısa bir süre-
durmadığını ve kaygılarını sona er- de- tam tersi bir duygu olan tama- Fare korkusu gibi fobiler Wolpc'un
dirmediğini görmüştür. men gevşemeye odaklanarak kaygı karşılıklı ketleme (derin gevşemeyi kor-

tepkisini bloke etmeye koşullan­ kulan nesneye maruz kalmayla eşleştir­


Korkuyu unutmak maktadır.
me) düşüncesinden geliştirilen yöntem-
ler kullanılarak başarıyla tedavi edilmiş­
Wolpe, derin kaygı sorununa çözüm Wolpe'un ka rşılıklı ketleme yön- tir.
olarak psikanalizden daha basit ve temi, hastanın geçmişinin bir anali-
hızlı bir yöntem olması gerektiğine zi yapılmadan, beyni sadece mevcut
inanmaktadır. Hayvanlara ve semptomlar ve davranışa odaklaya- fare ya da uçma korkusu gibi fobileri
çocuklara uyarıcı-tepki eğitimi rak yeniden şartlandırır. Bu da etkili tedavi etmek için günümüzde de
veya klasik koşullanma yöntemiyle ve hızlı sonuçlar veren bir yöntemdir hala yaygın biçimde kullanılan bir
yeni davranış modellerini başarıyla ve davranış terapisi alanında önemli sistematik duyarsızlaştırma progra-
.öğreten İvan Pavlov ve John Watson yeni tekniklerin doğmasına yol aç- mı geliştirmiştir. •
gibi davranışçıların mıştır. Wolpe bu yöntemi kullanarak
çalışmalarından haberdardır. Bir
nesneye ya da olaya karşı daha Joseph Wolpe olur. Önceleri Virgirıia Üniversite-
önceden hissedilmeyen bir si'nde ders verir, daha sonra
duygusal tepkiyi otomatik hale Joseph Wolpe, Güney Afrika, Philadelphia'daki Temple Üniver-
getirebildiklerini bilmektedir. Johannesburg'da doğar. Witwa- sitesi'nde profesör olur ve orada
Wolpe, eğer davranışlar bu şekilde terstrand Üniversitesi'nde tıp saygın bir davranış terapisi ensti-
öğrenilebiliyorsa, aynı şekilde eğitimi alır ve sonra Güney Afri- tüsü kurar. Başarılı bir öğretmen
unutulabileceği yönünde akıl ka Ordusu'nda, "savaş olarak ün yapan Wolpe, 82 yaşın­
yürütür ve savaş gazilerinin nevrozu"ndan mustarip hastaları da akciğer kanserinden ölene dek
rahatsızlıklarını gidermekte tedavi ederek hizmet verir. Du- ders vermeye devam eder.
yarsızlaştırma tekniğini
kullanılacak bir yöntem önerir.
Wolpe insanın iki zıt duygu du- geliştirmek için üniversiteye dö- Önemli eHrlerl
ner; nevrozları önce nedenlerini
rumunu aynı anda yaşayamayaca­
ortaya çıkarmadan tedavi etme 1958 Karşılıklı Ketleme ile Psiko-
ğını keşfetmiştir. Örneğin çok gev-
girişimleri nedeniyle psikanaliz terapi
şemiş bir durumdayken herhangi
çevreleri tarafından alaya alınır. 1969 Davranış Terapisi Uygula-
bir tür kaygı yaşamak mümkün de- Wolpe, 1960'ta yeniden ABD'ye maları
ğildir. Bu, Wolpe'un hastalarına de- yerleşir ve Amerikan vatandaşı 1988 Korkusuz Yaşayın
rin kas gevşetici teknikleri öğret-
90 GİRİŞ

Cari Jung, Psikolojik Karen Horney'in,


Sigmund Freud ve Tipler adlı kitabında Anna Freud Ego ve Freud'la olan farklılıkları
Josef Breuer İsteri 11
içedönük" ve Savunma Amerikan Psikanaliz
Üzerine Çalışmalar'ı "dışadönük '' Mekanizmaları adlı Enstitüsü'nü kurmasına
yayımlarlar. lerimlerini tanıtır. kitabını yayımlar. yol açar.

i
1895
i
1921
i
1936
1
1941
1900 1927 1937 1941

ı
Sigmund Freud Rüyaların
ı
Alfred Adler Bireysel
ı
Jacques Lacan 14.
ı
ErichFromm
Yorumu'nda psikanalizin Psikolojinin Kuram ve Uluslararası Psikanaliz sosyopolilik
önemli kavramlarını tanıtır. Uygulamaları kitabının Kongresi 'nde Ayna psikolojinin en önemli
yayımını takiben bireysel Evresi adlı bildirisini eserlerinden biri olan
psikolojinin kurucusu olarak sunar. Özgürlük
tanınır. Korkusu'nu yazar.

O. yüzyılın başında ABD' de nın, acılı , gizlenmiş anılarını, onlara reddetmekten çok değiştirmiş ve

2 psikoloji, davranışçılık yakla-


şımının egemenliği altınday­
ken Avrupa' da farklı bir yöne doğru
anlam kazandıracağı bilinç farkın­
dalığına getireceğini ve böylece
semptomlarından kurtulacağına
sonradan gelen kuramlar farklı
alanlara vurgu yapmıştır. Örneğin
Erik Erikson, daha sosyal ve
eğilim başlamıştır. Bu, büyük ölçü- inanır. gelişimsel bir yaklaşım
de, kuramları zihinsel süreçler ve benimsemiş, Jung ise ortak bir
davranıştan çok psikopatoloji ve te- Yeni psikoterapiler bilinçdışı fikrini ortaya koymuştur.
davi üzerine odaklanan Sigmund Freud'un fikirleri Avrupa ve 20. yüzyılın ilk yarısında
Freud 'un eserlerinin etkisiyle ger- ABD'nin her yanına yayılmıştır. psikanaliz çeşitli biçimleriyle
çekleşmiştir. Davranışçılığın tersi- Aralarında Alfred Adler ve Cari davranışçılığın tek a lternatifi olarak
ne Freud'un fikirleri deneysel kanıt­ Jung'un da bulunduğu bir çevreyi, kalmış ve iL Dünya Savaşı
lar yerine gözlem ve vaka tarihçele- kendi Viyana Psikanaliz Derneği'ne sonrasına kadar ciddi bir rakiple
rine dayanmaktadır. çeker. Ancak bu ikisi Freud'un karşılaşmamıştır. 1950'lerde
Freud Fransız nörolog Jean kuramlarındaki unsurları kabul Freudyen psikoterapi, terapistler
Martin Charcot ile çalışmış ve onun etmeyerek onun temeli üzerinde tarafından hala kullanılmaktadır,
isterinin tedavisinde hipnoz kullan- kendi psikodinamik yaklaşımlarını özellikle de Fransa' da Jacques
masından çok etkilenmiştir. Charcot geliştirmeye başlarlar. Tanınmış Lacan ve takipçileri tarafından,
ile geçirdiği zamanda Freud, davra- terapistler Melanie Klein, Karen ancak hastaların hayatlarında
nışlarımıza bir anahtar oluşturdu­ Horney ve hatta Freud'un kızı gerçek değişimler yaratabilecek
ğunu düşündüğü bilinçdışının ve Anna'nın da Freud'la yolları ayrılır. yeni terapiler aranmaktadır. Fritz
bilirıçli olmayan düşünce alanının Ancak bu düşünce farklılıklarına ve Laura Perlis ile Paul Goodman
önemini fark etmiştir. Freud hasta- rağmen, bir sonraki psikanalist tarafından kısmen eklektik olan
larla konuşarak bilinçdışına ulaşma- kuşağı, Freud'un temel fikirleri Gestalt terapisi geliştirilmiş; Viktor
PSiKOTERAPİ 91

Carı Rogers, Melanie Klein, tartışma


hasta-odaklı terapiyi yaratan bildirisi Haset Albert Ellis, Akılcı Yaşam
geliştirerek kuramlarını ve Şükran' ı sunarak Kılavuzu' nda Rasyonel, Rollo May'in Varo/uş 'u nun
Danışman/ık ve "ölüm içgüdüsü"nün Duygusal Davranış yayımlanmasıyla
Psikoterapi adlı doğuştan itibaren var Terapisi'nin ana Amerikan varoluşçu
kitabında yayımlar. olduğunu doğrular. hatlarını çizer. psikolojisi doğar.

i
1942
1
1955
1
1961
1
1967
1946 1959 1964 1970

1
Viktor Frank!, Auschwitz'den
çıktıktan sonra İnsanın
1
R.D.Laing Bölünmüş
Benlik'le şizofrenik
1
"Aile sistem
terapisinin annesi''
1
Abraham Maslow
Motivasyon ve
Anlam Arayışı'nı yazarak acı deneyimin do(jasını Virginia Satir, Birleşik Kişilik 'te kendini
çekmede anlam bulma tanımlar. Aile Terapisi'ni gerçekleştirme
gereksiniminin ana hatlarını yayımlar. kavramını tanımlar.
çizer.

Frank! ve Erich Fromm gibi etkin olmadığı için eleştiren bilişsel koterapi !eri getirir. Freud 'un çocuk-
varoluşçu felsefeden etkilenen psikolojiden gelmektedir. Bilişsel luk dönemine ve kişisel tarihçeye
psikologlarsa terapiye daha sosyo- psikolojininse tam tersine bilimsel yaptığı vurgu, gelişimsel ve sosyal
politik bir gündem getirmişlerdir. olarak kanıtlanmış kuramları ve psikolojinin büyük kısmına ilham
En önemlisi de daha hümanistik sonraları da klinik olarak etkisi kaynağı olur ve 20. yü zyılın sonla-
bir yaklaşım keşfetmeye hevesli bir kanıtlanmış terapi uygulamaları rında Guy Corneau, Virginia Satir
grup psikologun ABD'de bir dizi vardı r. ve Donald Winnicott gibi psikotera-
toplantı düzenleyerek 1950'lerin pistler dikkatlerini aile ortamına
sonlarında kendini gerçekleştirme, Bilişsel psikoterapiler çevirirken aralarında Timothy Le-
yaratıcılık ve kişisel özgürlük gibi Bilişsel psikologlar psikanalizi bi- ary ve Dorothy Rowe gibi diğerler i
temaları incelemeye yönelik limsellikten ve kuramlarını da ka- de sosyal baskılar üzerine yoğunla­
"üçüncü güç" olarak bilinen nıtlanabilirlikten uzak bularak red- şırlar.
toplu luğun çerçevesini detmişlerdi r. Freudyen analizin en Freud 'un orijinal fikirleri yıllar
oluşturmasıdır. Aralarında Abraham önemli kavramlarından biri olan boyunca sıklıkla sorgulanmış olsa
Maslow, Carı Rogers ve Rollo May'in -bastırılmış anılar- Paul Watzla- da Freudyen analizden bi!işsel
de olduğu kurucu ları, akıl wick tarafından sorgulanır; tüm ha- terapi ve hümanistik psikoterapiye
hastalıklarının tedavisi kadar akıl fıza biçimlerinin geçerliliğinin de- evrim akıl saqlıqı uyqulamalarında
sağlığının önemine vurgu ğişken olduğu da Elizabeth Loftus devasa ilerlemelere yol açmış ve
yapmaktadırlar. tarafından kanıtlanır. Bilişsel psiko- bilinçdışı, itkilerimiz ve davranışlar
O dönemde psikanaliz için en loji bunların yerine Albert Ellis'in için bir model oluşturmuştur. •
önemli tehdit belki de psikanalizi, Rasyonel, Duygusal Davranış Tera-
hem kuramlarında nesnel kanıtlara pisi (RDDT) ve Aaron Beck'in biliş­
yer vermediği hem de tedavide sel terapisi gibi kanıtsa! temelli psi-
1

GER
• •
EKLİK
ı BiLiN Dl IDIR
[ SIGMUND FREUD (1856-1939) _
94 SIGMUND FREUD
güçlü, çok daha korkutucu veya çok
KISACA daha anlaşılmaz ruhsal aktivitelerle
dolu olduğundan korkmuştur.
YAKLAŞIM
Freud'un konu üzerindeki çalışması
Psikanaliz ilktir. Zihnin yapısını oluşturan
ÖNCE bilinç, bilinçdışı ve önbilinci
MÖ 2500-600 Hindu Vedaları tanımlar. Ayrıca bilinçdışı

bilinci "bilincin soyut, sessiz, olgusunu popülarize ederek


tamamen bütünleşmiş alanı" düşünme ve deneyim

olarak tanımlarlar. kabiliyetimizin arkasındaki işleyişi


tanımlayıp açıklar.
1567 İsviçreli Hekim
Paracelsus bilinçdışı ile ilgili Hipnoz ve isteri
ilk tıbbi tanımı yapar. Fneud'un bilinçdışıyla tanışması ilk
kez 1885'te, akıl hastalığı belirtileri
1880'ler Fransız Nörolog
gösteren hastalarını hipnoz
Jean·Martin Charcot
aracılığıyla başarılı biçimde tedavi Anna O., gerçek adıyla Bertha
hipnotizmayı isterinin ve diğer Pappenheim'a felç ve isteri teşhisi
eden Fransız nörolog Jean-Martin
anormal zihinsel durumların Charcot'nun çalışmalarıyla konmuştur. Doktor Josef Breuer
tedavisinde kullanır. karşılaştığında gerçekleşmiştir.
tarafından. "konuşma tedavisi" olarak
tanımlanan yöntemle başarıyla tedavi
SONRA Charcot'nun görüşü isterinin sinir edilmiştir.
1913 John B. Watson, Freud'un sisteminin anormalliğinden
bilinçdışıyla ilgili fikirlerini
kaynaklanan nörolojik bir hastalık psikoterapi tedavisinin uygulandığı
olduğu yönündedir ve bu görüş ilk örnektir.
bilimsellikten uzak ve
hastalığın tedavisinde yeni ve Breuer, Freud 'un dostu ve
kanıtlanamaz olmaları
önemli olasılıkların kapısını meslektaşı olur. İkisi birlikte,
nedeniyle eleştirir.
açmıştır. Freud bu yeni bilgiyi zihinsel rahatsızlıkların pek
1944 Cari Jung evrensel kullanmaya hevesli şek ilde çoğunun (mantıksız korkular, kaygı,
prototiplerin varlığının Viyana'ya döner ancak işe yarar isteri, hayali felçler ve ağrılar, belli
bilinçdışının varlığını teknikler bulmakta zorlanır. paranoya türleri) hastanın
kanıtladığını öne sürer. Daha sonra, hastalarından geçmişinde meydana gelen ve artık
birinin zihinsel rahatsızlık bilinçten uzaklaştırılmış olan
belirtilerini, ondan sadece travmatik deneyimlerin sonucu
halüsinasyonlarını ve fantezilerini olduğu fikrine dayanan yeni bir
ilinçdışı, psikolojinin en anlatmasını isteyerek önemli psikolojik tedavi yöntemini

B ilginç alanlarından biridir.


Gerçeklikle ilgili tüm
deneyimlerimizi içerir görünür ve
ölçüde azaltabileceğini keşfeden
saygın doktor Joseph Breuer'le
tanışır. Breuer, travmatik bir olayın
geliştirerek tanıtırlar. Freud ve
Breuer'in tekniklerinin ayrıntıları
İsteri Üzerine Çalışmalar'da (1895)
farkındalığımızın ya da anılarına ulaşması için hastasına ana hatlarıyla tanıtılır; ikili
kontrolümüzün ötesindedir. hipnoz uygulamaya başlar ve bilinçdışında bastırılmış anıları
Anılarımızı, düşüncelerimizi, haftada iki kez uyguladığı hipnoz yüzeye çıkararak hastanın
duygularımızı sakladığımız yerdir. seanslarından sonra tüm hastalık anılarıyla bilinç düzeyinde
Bilinçdışı olgusu, o dönemde belirtileri ortadan kalkar. Breuer anımsamasını ve yaşadıklarıyla
psikolojinin erişebileceğin in hastanın rahatsızlığının hem duygu hem düşünce
ötesinde neler yattığını bulmayı ve bilinçdışında gömülü tedirgin edici anlamında yüzleşmesini sağlayan
mümkünse aç ıklamayı isteyen anılarından kaynaklandığı, bunları bir yöntem bulduklarını öne sürer.
Avusturyalı nörolog ve psikiyatr seslendirerek bilinç seviyesine Bu süreç hapsedilmiş duyguları
Sigmund Freud'u büyülemiştir. taşımanın da belirtilerin yok serbest bırakmakta ve belirtiler
Bilinçdışını incelemeye başlayan olmasını sağladığı sonucuna varır. ortadan kaybolmaktadır. Breuer,
herkes onun, bilinçli bir aklın Bu. Anna 0.'nun vakasıdır ve Freud'un cinsel kökenlere yaptığı
kavrayabileceğinden çok daha zihinsel rahatsızlıklar için yoğun aşırı vurgu ve nevrozun (psikolojik
PSİKOTERAPi 95
Ayrıca bkz. Johann Fıiedrich Heıbaıt 24-25 • Jean-Martin Charcot 30 • Cari Jung 102- 07 • Melanie Klein 108- 09 •
Anna Freud 111 • Jacqucs Lacan 122-23 • Paul Watzlawick 149 • Aaron Beck 174 75 • Elizabeth Loltus 202-07

çatışmalardan kaynaklanan depo, yani bilinçdışının güçlü


sorunlar) içeriği konusundaki katmanları bulunur. Bilinç,
görüşlerine katılmaz ve ikisinin bilinçdışının ellerindeki bir kukla

''
yolları ayrılır. Freud fikirlerini ve gibidir. Bilinçli zihin sadece
psikanaliz tekniklerini karmaşık bir ruhsal dünyanın
geliştirmeye devam eder. yüzeyidir.
Freud'a göre bilinçdışı her şeyi Benden önceki şair ve filozoflar
Günlük aklımız kapsar nitelikte olduğundan içinde bilinçdışını keşfetmişlerdi,
Bilinç gerçeğini normal kabul bilincin küçük yarıkürelerini ve benim keşfettiğim, onun
etmek ve düşündüğümüz, "önbilinci" de barındırır. Bilinçli üzerinde çalışmayı sağlayacak
hissettiğimiz, hatırladığımız ve olan -etkin olarak bildiğimiz- her ola n bilimsel yöntemdir.
yaşadığımız her şeyin insan şey, bilince yükselmeden önce bir Sigmund Freud
zihninin tümünü oluşturduğuna zamanlar bilinçdışında var
inanmak kolaydır. Ancak Freud olmuştur. Ancak her şey bilinçli

''
bilincin etkin halinin -günlük şekilde bilinemez, bilinçdışının
yaşantımızda doğrudan farkında büyük bölümü olduğu yerde kalır.
olduğumuz faal zihin- psikolojik Günlük çalışan hafızamızda yer
gerçekliğimiz içinde geçerli toplam almayan ama bastırılmamış anılar,
psikolojik güçlerin sadece bir kısmı bilincin Freud'un önbilinç adını
olduğunu söyler. Bilinç kolay ve verdiği kısmında bulunurlar. Bu yemeyeceği kadar fazla olan
hızlı biçimde ulaşabileceğimiz anıları istediğimiz zaman bilinç düşünceler ya da anılar için bir
yüzeysel düzeydedir. Bilincin farkındalığımıza taşıyabiliriz. depo vazifesi görür. Freud belli
ardında, aktif bilişsel durumumuz Bilinçdışı, çok güçlü, çok acı düşüncelerin ve anıların (ve onlarla
ve davranışlarımızın dikte edildiği verici ya da bilinçli zihnin işle bağlantılı duyguların) psişeyi

... bu gerilim yalnızca bastırılmış aniların


psikanaliz yoluyla bilince girmelerinin
sağlanmasıyla boşalır.
96 SIGMUND FREUD

''
BİLİNÇ

Zihin bir buzdağı gibidir; ÖN BİLİNÇ


sadece yedide biri suyun
üzerindedir.
Sigmund Freud

''
Freud'a göre psişemiz.
bilinçdışımızda ilkel itkilerimizin,
id'in bulunduğu alanla bir buzclağına
benzer. Ego bilinçli düşüncelerle
BİLİNÇDIŞI

uğraşırken hem id'i hem de -eleştirel,


yargılayıcı sesimiz olan- süperego'yu
düzenler.

boğma tehlikesi doğduğunda, ama yok edilemez. Bu nedenle korunma ve arkadaş bulma ihtiyacı.
bilinçli zihnin erişebileceği eğer bilinçli zihnimizin kabul edi- Ancak Freud bilinçdışının da
bellekten ayrılıp bilinçdışında lemez bulduğu bir düşüncemiz doğuştan gelen tam ters bir itkiye,
depolandığına inanır. varsa, zihin onu bilinçli düşünce­ ölüm itkisine sahip olduğunu öne
den bilinçsiz düşünceye gönderir sürer. Bu itki kendini yok etmeye
Dinamik düşünce ki Freud buna "bastırma" adını yöneliktir ve bizi ileri iter. bunu
F reud ayrıca 19. yüzyı ld a tüm vermektedir. Bir çocukluk travma- yaptığımızda kendi ölümümüze
organik fenomenler için mekanik sının anısını (cinsel istismar veya yaklaşıyor olsak bile.
açıklamalar arayan "yeni araba kazası gibi), kabul edilemez Freud sonraki çalışma larında
fizyoloji"nin kurucularından fizyo- bulduğumuz bir arwyu (belki en zihnin bilinç, bilinçdış ı ve ön bi-
log Ernst Brücke'den de etkilen- iyi arkadaşınızın partnerine karşı) linçle yapılandığı fikrinden uzaklaş­
miştir. Brücke diğer canlı organiz- veya iyiliğimizi veya yaşam biçi- mış, bunlar yerine yeni bir kontrol
mala r g ibi insanların da aslında mimizi tehdit edebilecek bazı mekanizmasını oluş turan , id, ego
birer enerji sistemi olduklarını ve düşünceleri bastırabi liriz. ve süperegoyu ileri sürmüştür.
bu yüzden de Enerjinin Korunması Buna göre id (ilkel itkilerden oluşur)
İlkesi 'ne uymaları gerektiğini ileri İtkiler her itkinin hemen tatmin edilmesi
sürer. Bu yasa bir sistemdeki top- Bilinçdışı aynı zamanda içgüdüsel gerektiğini söyleyen, her şeyi
lam enerji m iktarının zaman biyolojik itkilerimizin de bulunduğu hemen isteyen Haz İlkesi'ne itaat
içinde sürekli sabit ka ldığını, yok yerdir. İtkiler davranışlarımızı eder. Ancak zihinsel yapının bir
edilemeyeceğini, sadece hareket yönetir, bizi temel diğer kısmı olan ego, arzu ettiğimi z
ettirilip dönüştürülebileceğini gereksinimlerimizi tatmin etmeyi her şeye sahip olamayacağımızı,
ifade eder. Freud bu düşünceyi vaat eden seçimler yapmaya içinde yaşadığımız dünyayı dikkate
zihinsel süreçlere uyarlamış ve yöneltir. İtkiler sağ kalmamızı almamız gerektiğini söyleyen
"ruhsal enerji" fikrini ortaya atmış ­ garanti ederler: yiyecek ve suya Gerçeklik İlkesi'ni tanır. Ego id'le
tır . Ona göre bu enerji değişebilir, gereksinim, türümüzün devamını onun istediklerini akılcı yollarla,
aktarılabil ir ve dönüştürülebilir garanti eden seks arzusu. sıcaklık, kimseye zarar vermeden veya
PSİKOTERAPİ 97
başka kötü sonuçlara yol açmadan acıların bilinçdışındaki çelişkilerin
elde etmesi için pazarlık yapar. Ego sonucu olduğunu iddia eder.
ise ebeveynin ve toplumun ahlak Duygusal bir çalkantıya girmeden

''
değerlerinin içselleştirilmiş sesleri sürekli olarak kendimize,
olan süperego tarafından kontrol bastırılmış şeylerin ayaklanışına
edilir. Süperego, yargılamayan güç- karşı ve ölüm gücüne karşı
tür; vicdanımızın, suçluluk ve savaşamayız. Kişi komplekslerini yok etmeye
utanç duygularımızın da kaynağı­ Freud 'un psikolojik değil onlarla uyumlu olmaya
dır. rahatsızlıkları tedavi için benzersiz mücadele etmelidir; dünyadaki
Aslında Freud bilinçdışında çok yaklaşımı bilinçdışında var olan davranışlarını uygun şekilde
fazla çatışan güç olduğunu öne çelişkilerle çalışmayı içermektedir. yönlendiren onlardır.
sürer. Yaşam ve ölüm itkilerinin Hastayı bastırılmış anılardan Sigmund Freud
yanı sıra yoğun bir bastırılmış anı­ kurtarmanın, dolayısıyla da zihinsel
lar ve duygular kalabalığını ve yanı acısını ortadan kaldırmanın

''
sıra bilinçli gerçeklikle ilgili görüşle­ yollarını aramaktadır. Tedavi
rimizdeki kalıtsal çelişkiler ve bastı­ yaklaşımı psikanalitik psikoterapi
rılmış gerçekliğimizi de kapsamak- ya da psikanaliz olarak adlandırılır.
tadır. Freud 'a göre bu çelişen Bu süreç kolay ya da hızlı değildir.
güçlerden doğan çatışma insanın Sadece Freud'un özel yaklaşımı
acılarının altında yatan psikolojik üzerine eğitim almış bir terapist bilinçdışı bilinçle bir şekilde
çelişkidir. İnsanların kaygı, depres- tarafından yürütülebilen psikanaliz iletişim kurabilir. Kavramaya
yon, nevroz ve diğer hoşnutsuzluk­ hastayı kanepeye uzanıp meyilli olduğumuz şeylerin ve
larla var olmalarında şaşılacak bir konuşmaya teşvik eder. Freud'un çekildiğimiz ya da yarattığımız
şey yoktur. ilk tedavilerinden itibaren, sembollerin içinde bulunduğu
psikanalizler haftada birkaç kez anlam çerçeveleri olan tercihlerimiz
Psikanalitik tedavi bazen saatler süren seanslar aracılığıyla sessizce iletişime geçer.
Bilinçdışı erişilmez olduğundan şeklinde ve yıllar boyu Analiz sırasında analist bir
çatışmalarıbelirtilerinden fark uygulanmıştır. aracı gibi davranarak
edebileceğimiz tek yer bilinçte BiHnçdışı düşüncelere normal iç konuşulmamış düşüncelerin ya da
bulunmaktadır. Freud duygusal gözlem yollarıyla ulaşı lamazken dayanılamaz duyguların gün
ışığına çıkmasını sağlamaya
çalışır. Bilinçle bilinçdışı
arasındaki çatışmadan doğan
mesajlar, muhtemelen kılık
değiştirmiş ya da şifrelenmiş
olacaktır; psikanalistin görevi bu
mesajları, psikanaliz araçları
yardımıyla yorumlamaktır.
Bilinçdışının ortaya çıkmasını
sağlayacak birkaç teknik vardır.
Freud tarafından uzun boylu
tartışılanlardan biri rüya
analizleridir. Ünlü kitabı Rüya
Yorumları'nda kendi rüyaları
üzerinde çalışmıştır. Her rüyanın
Freud'un hastaları konuşurken
tedavi odasındaki bu kanepeye
uzanırlardı. Freud onları dinlerken
gözden uzak bir köşede oturur ve
hastanın iç çatışmalarının kaynağına
götürecek ipuçlarını araştırırdı.
98 SIGMUND FREUD
bir isteğin yerine getirilmesi yorumunu desteklemektedir: Kişi
anlamını taşıd ığını, bir istek utancı ve kısıtlamaları ark;ısında
bilinçli zihnimizde ne kadar bırakmak istemektedir. Binalar ve

''
nahoşsa rüyalarımızda o kadar gizli yapıların bile şifreli anlamları
ya da çarpıtılmış olarak ortaya bulunmaktad ır . Merdiven aralıkları,
çıkacağını iddia eder. Freud'a göre maden kuyu ları, kilitli kapılar ya da
bilinçdışı, bilinçli zihnimize işte bu dar bir geçitte!G küçük bir bina Rüyaların yorumları zihindeki
nedenle şifreli mesajlar gönderir. Freud'a göre hep bastırılmış cinsel bilinçdışıfaaliyetlerin bilgisine
Örneğin Freud rüya çıörenin çıplak duyguları simgelemektedir. giden en rahat yoldur.
olduğu rüyaları şöyle yorumlar: Bu Sigmund Freud
rüyaların ana kaynağı, çıplaklığın Bilinçdışına ulaşmak
kaşların çatılmasına neden Bili nçdışının kendini ele verdiği

''
olmadığı ve utanç duygusunun d iğer bilinen yollar Freudyen koy-
insana egemen olmadığı ilk malar ve serbest çağrışım süreci-
çocukluk yıllarından kalma dir. Freudyen kayma bir sözel hata
anılardır. Rüya görenin rahatsızlık veya "dil sürçmesi"dir ve bastırıl­
hissettiği rüyalarda, rüyadaki diğer mış bir inancı, düşünceyi veya
insanlar genellikle ilgisizdirler ki bu duyguyu ele verdiği söylenir. yerde "en iyi memeyi yaptığını"
da yine isteğin yerine getirilmesi Birbirine benzer iki kelimeden biri- söylemesi, gerçek duygularını açığa
nin istemeden diğeri nin yerine vuran bir dil sürçmesidir. Freud
söylenmesidir; kişin in farkında (Cari Jung tara fında n geliştirilen)
Salvador Dali'nin Anıların Direnişi
(1931), çürümeye ve ölüme yol açan
olmayarak gerçekte hissettiği şeyi serbest çağrışım tekniğini de kul-
zamanın sürrealist bir görüntüsüdür. söylediği varsayılır. Örneğin bir lanmıştır. Bu, hastaların bir keli-
Fantastik niteliği Freudycn rüya erkeğin arzuladığı bir kadının "en meyi duyduklarında akıllarına
yorumlarını anımsatmaktadır. iyi yemeği yaptığını" söyleyecek gelen ilk kelimeyi söylemelerinin
PSiKOTERAPi 99
istendiği bir tekniktir. Zihnimiz bırakılması eylemidir. Eğer belirgin
otomatik çağrışımlar yaptığı için olay-örneğin ebeveynlerden
"gizli" düşünceler bilinçli zihnin birinin ölümü- olduğu sırada çok
müdahale şansı olmadan seslendi- ezici olduğu için tam anlamıyla
rileceklerdir; Freud bu sürecin yaşanmamışsa, zorluk ve enerji
bilinçdışının kilidini kırdığına ina- olduğu yerde kalır, ta ki katarsis
nır. anında serbest bırakılana dek.
Bireyin bastırılmış bir
durumdan çıkabilmesine ve Psikanaliz ekolü
kendisini etkileyen gerçek Freud, Viyana'da ünlü Psikanaliz
sorunlarla bilinçli şekilde baş Derneği'ni kurarak bu dernek
edebilmesine yardım etmek için aracılığıyla, yöntemlerini
Freud bastırılmış duygulara başkalarına öğreterek ve geçerli
erişmek gerektiğine i nanır. uygulamalar konusunda bir otorite Sigmund Freud
Örneğin eğer bir adam başkalarıyla gibi davranarak zamanın akıl
yüzleşmekle zorlanıyorsa, sağlı ğıyla ilgilenen topluluğu Tam adıyla Sigismund
yüzleşmenin üstesinden gelmek üzerinde güçlü bir etki Schlomo Freud Freiberg, Çek
yerine duygularını bastırmayı mekanizması yaratmıştır. Zaman
Cumhuriyeti'nde, Moravya'da
doğar. Kendisini "Altın Siggie"
seçecektir. Ancak zaman içinde içinde öğrenc i leri ve diğer
diye çağıran annesinin en
bastırılmış olan bu duygular profesyoneller onun fikirlerinde
sevdiği çocuğudur. Ailesi o
büyüyecek ve başka şekillerde değişiklikler yapmışl ar ve derneği
dört yaşındayken Viyana'ya
ortaya çıkacaklardır. Öfke, kaygı, üçe bölmüşlerdir: Freudyenler taşınır ve Sigismund, Sigmund
depresyon, uyuşturucu ve alkol (Freud'un orijinal fikirlerine sadık olur. Tıp eğitimini
kullanımı, yeme bozukluklarının kalanlar), Kleincılar (Melanie tamamladıktan sonra 1886'da
hepsi bastırılmış duygularla baş Klein'ın fikirlerinin izinden gidenler) nöroloji konusunda
etmeye çalış mak yerine onları ve Neo-Freudyenler (Freud'un uzmanlaşmış bir tıp kliniği
uzaklaştırmaya çalışmanın sonucu fikirlerini kendi daha geniş açar ve Martha Be rnays ile
olabilirler. Freud işlenmemiş uygulamalarıyla birleştirenler). evlenir. Daha sonra " konuşma
duyguların sürekli ortaya çıkma Freud 'un fikirleri tüm çağdaş tedavisi" adını verdiği ve
tehdidi ol uşturarak giderek artan uygulayıcı lara esin kaynağı olmaya tamamen yeni bir psikolojik
bir gerilim yarattıklarını ve bunları yaklaşım olan psikanalizi
devam ediyor olsa da modern
geliştirir.
•kontrol altında tutmak için giderek psikanaliz en az 22 farklı düşünce
artan aşırılıktaki önlemleri devreye 1908'de düşünce okulunun
ekolünü kapsamaktadır. •
geleceğini garantileyen
sokmanın gerekeceğini ileri sürer.
Psikanaliz Derneği'ni kurar. II.
Analiz, hapsedilmiş anıların ve
Dünya Savaşı boyunca Naziler
duyguların ortaya çıkmasını sağlar
herkesin gözü önünde
ve hasta çoğu zaman gömülü eserlerini yakarlar ve Freud
duyguyu hissettiğine şaşırır. Londra'ya taşınır. Uzun s üren

''
Hastaların uzun yıllar öncesinde bir ağız kanserinden sonra
kal mış ve çoktan "üstesinden yardımlı ötenazi ile hayatına
geldiklerini" sand ı kları bir şey son verir.
yüzünden kendilerini gözyaşlarına Fiziksel olan gibi psikolojik
boğ ulmuş görmeleri nadir rastlanan Önemli eserleri
olan da gerçekte göründüğü
bir durum değildir. Bu tepki olayın
gibi olmayabilir. 1900 Rüyaların Yorumu
ve duygunun hala can lı olduğunu
Sigmund Freud 1904 G ünlük Hayatın
-haıa duygusal enerji
Psikopatolojisi
barındırdığını- ve üstesinden
1905 Cinsellik Kuramı Üzerine

''
gelinmek yerine bastırıldığını
Üç Deneme
gösterir. Freudyen terimle
1930 Medeniyet v e
"katarsis" bastırılmış anılara eşlik Hoşnutsuzlukları
eden derin duyguların serbest
100

BİR NEVROTİK SÜREKLİ


OLARAK AŞ~GILIK
DUYGUSU HiSSEDER
ALFRED ADLER (1870-1937)

9. yüzyılı n sonlarında önem taşıdığını ileri sürerek


KISACA
YAKLAŞIM
Bireysel psikoloji
1 psikolojiye egemen olan
Freudyen düşüncedir ancak
bilinçdışı itkileri ve bireyin geçmiş
psikolojik kuramı Freud'çu bakış
açısının ötesine taşıyan ilk
psikana!ist olmuştur. Adler, kendi
mirasını irdelemekte Freud'un yaklaşımını, bireysel psikolojiyi, bu
ÖNCE yaklaşım ı sınırlı kalmaktadır. fikirler üzerine kurmuş tur.
1896 William James, kendine Alfred Adler, k işinin psikolojisinin Adler' in aşağılık duygusuna ve
güvenin "ulaşılmış hedefler"le aynı zamanda mevcut ve bilinçli özsaygının olumlu ve olumsuz etki-
"karşılanmamış hedefler" ara- güçlerden de etkilendiğini, sosyal lerine olan özel ilgisi kariyerinin ilk
sındaki oranla ilgili olduğunu dünya ve çevrenin eşit derecede yılla rında, fiziksel engelli hastalarla
ve başan yoluyla olduğu kadar
beklentileri azaltmakla da art-
tırılabileceğini söyler. 1

1902 Charles Horton Cooley, Her çocuk aşağılık duyguları hisseder çünkü
"ayna benlik" kavramını açık­ çevresinde daha güçlü ve akıllı insanlar vardır.
lar: Kendimizi nasıl gördüğü­
müz başkalarının bizi nasıl
gördükleriyle ilgili düşünceleri­
mize dayanır. Bu aşağılık duygusu çocuklan daha iyiyi yapma ve
SONRA başarmaları için motive eder.
1943 Abraham Maslow kendi-
mizi hem gerekli hem de iyi
hissedebilmemiz için başarı­
larla birlikte başkalarından
Dengeli bir psişede başarı Dengesiz bir psişede başarı
saygı görmeye ihtiyacımız ol-
aşağılık duygularını ortadan aşağılık duygular ını ortadan
duğunu söyler.
kaldırır .. kaldırmaz ..
1960'lar İngiliz psikolog Mic-
lıı:ıtıl Aı1,Jyle kendine güveni kı­
yaslamaların şekillendirdiğini
öne sürer: Başkalarından daha
başarılı olduğumuzda kendi- .. ve aşağılık duyguları
mizi iyi, daha başarısız oldu- ... ve güven gelişir. gelişir.
ğumuzda kötü hissederiz.
PSiKOTERAPi 101
Ayrıca bkz. Karen Horney 110 • Eric Fromm 124-29 • Abra ham Maslow
138-39 • Rolle May 141 • Albert Ellis 142- 45

güçlü ve daha muktedir insanlarla


çevrilidirler. Çocuk onu kendi
gelişimine ve başarılarına doğru
iten çevresindeki güçlerin
motivasyonuyla genellikle
kendinden büyüklerin
kabiliyetlerine erişmeyi ve onları
taklit etmeyi ister.
Sağlıklı ve dengeli bir kişiliğe
sahip çocuklar ve yetişkinler dış
hedeflere ulaşabildiklerini gördük- Alfred Adler
leri her seferinde güven kazanırlar.
Aşağılık duygulan kendini göstere-
Beş yaşında zatürreeden
cek ve üstesinden gelinecek yeni ölüme çok yaklaşan Alfred
Adler doktor olmayı o zaman
bir mücadeleye kadar ortadan kay-
kafasına koymuştur. Viyana'da
bolur; bu ruhsal büyüme süreci büyüyen Adler, tıp eğitimi alır
süreklidir. Ancak fiziksel bir eksikli- ve psikolojide karar kılmadan
Paralimpik bir atlet engellerinin ği olan kişiler, daha genel aşağılık önce uzmanlık eğitimini
üstesinden gelmek ve yüksek fiziksel duyguları geliştirebilirler ve bu da oftalmoloji dalında alır.
başarılara ulaşmak için güçlü bir arzu dengesiz bir kişiliğe ve aşağ ıda ol- 1897'de Rus entelektüel ve
duyar. Adler bu özelliği "dengeleme" ma hissinin hiçbir zaman yok sosyal aktivist Raiss a
olarak nitelendirir.
edilemediği Adler'in verdiği adla Epstein'la evlenir ve dört
"aşağılık kompleksi"ne yol açar. çocukları olur.
çalıştığı sıralarda başlamıştır. Adler ayrıca, sürekli hedeflerine Adler, Freudyen teorinin
Engelliliğin başarı ve benlik duygu- ulaşmak için mücadeleyle kendini üssü sayılan Viyana Psikanaliz
su üzerindeki etkilerine bakarak gösteren ve aynı derecede dengesiz Derneği'nin ilk üyelerindendir

hastaları arasında büyük farklar ol- olan "üstünlük kompleksi"ni de ta- ve bireylerin Freud'un
tanımladığı bilinçdışı itkileri
duğunu saptamıştır. Bazı engelliler nımlamıştır. Bu hedefler
kadar sosyal faktörlerden de
, çok yüksek atletik başarılara eriş­ ulaşıldıklarında kişiye güven hissi
etkilendiklerini öne sürerek
mektedirler ve Adler bu kişilerde sağlamazlar, sadece onu sürekli ola-
dernekten ilk ayrılan da yine o
engelli olma halinin güçlü bir moti- rak dışarıda yeni hedefler aramaya olmuştur. 1911'deki bu
vasyon oluşturduğunu fark etmiştir. teşvik ederler. • ayrılıktan sonra Adler mesleki
Diğer uçta ise engelleri yüzünden anlamda yükselmiş ve kendi
yenilmiş hisseden ve durumlarını psikoterapi ekolünü kurarak pek
ıyileştirmek için çok az çaba göste- çok önemli psikoloji kavramı
ren hastaları vardır. Adler bu geliştirmiştir. 1932'de
farklılıkların. hastaların kendilerini Avusturya'dan ABD'ye göç

''
nasıl gördükleri, diğer bir deyişle eder. İskoçya'da Aberdeen
özsaygı ları ile bağlantılı olduğunu Üniversitesi'nde ders verirken
anlar. geçirdiği kalp krizi sonucu
İnsan olmak aşağılık hayatını kaybeder.

Aşağılık duygusu duygusu hissetmektir.


Adler'e göre aşağılık duygusu Alfred Adler önemli eHrlerl
hissetmek, kökleri çocuklukta
1912 Nevrotik Karakter

''
yatan evrensel bir insan 1927 Bireysel Psikol ojinin
deneyimidir. Çocuklar doğal olarak Uygulama ve Kuramları
aşağı lık duygusu hissederler çünkü 1927 İnsan Doğasını Anlama
her zaman kendilerinden daha

ARKETIPLERDEN

CARL JUNG (1875-1961)


104 CARL JUNG

KISACA
Mitler ve semboller dünyanın her yanındaki kültürlerde ve
YAKLAŞIM farklı yüzyıllarda çarpıcı benzerlikler gösterirler.
Psikanaliz
ÖNCE
1899 Sigmund Freud, RüyaJa-
n n Yorumu'nda bilinçdışının
doğasını ve rüyalardaki sem- Bundan dolayı bir tür olarak paylaştığımız bilgi ve
bolizmi inceler. deneyimlerin bir sonucu olmalıdırlar.

1903 Pierre Janet, travmatik o-


layların,uzun yıllar boyunca
bireyin duygu ve davranışla­
rında etkili olan duygusal yük-
Bu ortak deneyimin anısı .. .
lü inançlar ürettiğini ileri sürer.
SONRA
1949 Jungy'cu akademisyen .
Joseph Campbell, tarih boyun-
ca farklı kültürlerden edebiyata
taşman arketip temaları ince-
... davranış modelleri için
... her insanın bir parçası
düzenleyici yapılar görevini
lediği Bin Yüzlü Kahraman'ı olan kolektif bilinçdışında
yerine getiren arketipler
yayımlar. tutulur.
şeklinde tutulur.

1969 İngiliz psikolog John


Bowlby, insan içgüdülerinin
sosyal değiş-tokuşlarda model- ~ ~
lenmiş eylem ve düşüncelerle
ifade edildiğini ileri sürer. Her birimiz dünyayı anlamak için bu arketipleri
kullanmaya meyilli olarak doğarız.

igmund Freud, Tanrı ya da yerindeki toplumlar ın çarpıcı Hepimizin içinde hiçbir kişisel

S kader gibi kendimiz


dışındaki güçlerle
yönetildiğimiz fikrindense,
benzerlikler paylaşması Jung'u
büyülemiştir. Bu toplumlar
mitlerinde ve sembollerinde
deneyime dayanmayan bilinçdışı
ayrı ve farklı bir bölümü olduğu
kavramını getirir ve buna "kolektif
zihinlerimizin, özellikle de binlerce yıl boyunca esrarengiz bir bilinçdış ı " adını verir.
bilinçdışının iç işleyişleri ile motive ortaklık taşımıştır. Jung, bunu n Jung en yayg ın mit ve
ve kontrol edildiğ i miz fikrini ortaya insanın bireysel deneyimlerinden sembollerin bu evrensel, ortak
atmıştır. Yaşantılarımızın daha büyük bir şeye bağlı olduğunu bilinçdışının bir parçası olduğuna
bilinçdışındaki ilkel itkilerden düşünü r ; sembollerin insan i nanmaktadır. Sembollerin nesilden
etkilendiğin i iddia etmi ştir. Hamilik psişesinin bir bölümü olduğuna nesile geçen kalıtsa l hafızanın bir
ettiği İsviçreli psikiyatr Cari Junq karar verir. parçası olduğunu, zaman dilimleri
onun fikrini daha ileriye taşıyarak Jung'a göre bu ortak mitlerin ve farklı kültürler arasında sadece
bilinçdışını oluşturan unsurları ve varlığı, insan psişesinin bir küçük değişiklikler geçirdiklerini
onların işleyişlerini derinlemesine bölümünün "kolektif bellek" düşünmektedir. Kalıtsal yolla geçen
araştırmıştır. biçiminde işleyen ebedi bir yapı bu anılar, psişe içinde, Jung'un
Kü ltürel açıdan çok farklı içinde tutulan fikirleri "arketip" adını verdiği sembollerin
olmalarına rağmen dünyan ın her barındırdığın ı kanıtlıyordu. dilinde ortaya çıkarlar.
PSiKOTERAPi 105
Ayrıca bkz. Pierre Janet 54-55 • Sigmund Freud 92-99 • Jacques Lacan 122-23 • Steven Pinker 211

içgüdü gibi görünenin aslında -topluma sunduğumuz imaj-


arketiplerin bilinçdışı kullanımı Jung'un "Persona" adını verdiği bir
olduğunu söyler. arketiptir. Jung benliğin hem

''
Jung psişenin üç bölümden erkeksi hem kadınsı tarafları
oluştuğunu öne sürer: ego, kişisel olduğuna ve tam bir erkek ya da
bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı. tam bir kadın haline gelmesinde
Kişisel bilinçdışı daha
Egonun bilinçli zihin veya benliği biyoloji kadar toplumun da rol
derindeki bir katmanın simgelediğini , kişisel bilinçdışının, oynadığına inanır. Tam bir erkek
üzerindedir. .. Ben o katmana bastırdıkları da dahil olmak üzere veya kadın olduğumuzda , her ne
ortak bilinçdışı diyorum. bireyin kendi anılarını sakladığını kadar bir arketip aracılığıyla
CarlJung söyler. Kolektif bilinçdışı ise benliğimizin diğer kısmına MI§.
psişenin arketipleri barındıran erişebilsek de potansiyelimizin

''
kısmıdır. yarısına sırtımızı dönmüş oluruz.
Animus, dişi kişiliğin erkek
Arketipler bileşenidir ve Anima da erkek
Pek çok arketip vardır ve bunlar psişenin dişi özellikleridir. Bu,
farklı kültürlerde birbirlerine "diğer yarı" dır; bir kız veya erkek
Eski zamanlardan kalma karışıp, birbirlerini olmak üzere büyürken bizden alınan
anılar ekil!endirebildikleri halde her yarı. Bu arketipler bizim karşı cinsin
Jung arketiplerin kalıtsal belleğin birimizde her arketipin bir modeli doğasını anlamamıza yardımcı olur
katmanları olduklarına ve insan bulunmaktadır. Dünyayı ve kendi ve kadın veya erkeğin "şimdiye
deneyiminin bütününü deneyimlerimizi anlamak için bu kadarki tüm izlenimlerini
oluşturduklarına inanmaktadır. sembolik formları kullandığımızdan depoladıkları" için tüm geleneksel
Latince bir kelime olan resim, edebiyat ve drama gibi eril ve dişi düşünceleri yansıtırlar.
archetypum, "ilk şekillenen" insana ait tüm ifade biçimlerinde
an lamına gelmektedir ve Jung ortaya çıkarlar.
arketiplerin ilk atalarımızın Bir arketipin doğası onu hemen
deneyimlerinden kalma anılar tanımamızı ve belli bir duygusal
, olduklarına inanmaktadır. Psişe anlamla ilişkilendirmemizi
içinde şablonlar olarak görev sağlayacak şekildedir. Arketipler çok
yaptıklarını ve bizim onları kendi çeşitli davranışsa! ve duygusal
deneyimlerimizi düzenleyip modelle birleştirilebilirler ama Yaşlı
anlamak için farkında olmadan Bilge, Tanrıça, Kutsal Bakire, Büyük
kullandığ ımızı düşünür. Aralardaki Ana ve Kahraman gibi hayli tanınır
boşlukları kişisel yaşamlarımızdan olan çok ünlü arketipler de vardır.
detaylarla doldurabiliriz ama kendi Persona, Jung tarafından
deneyimlerimizden anlam tanımlanan en önemli arketiplerden
çıkarmamızı sağlayan biridir. Jung'un kendi hayatında çok
bilinçdışımızda hazır bulunan bu erken anladığı bir şey de, kişiliğinin
altyapıdır. sadece belli bir bölümünü dış
Arketipler, kalıtım yoluyla dünyayla paylaşma eğiliminde
geçen duygu veya davranış olduğudur. Bunun diğer insanlarda
kalıpları olarak düşünülebilirler. da var olan bir özellik olduğunu
Belli bir dizi davranı ş ı ya da anlamış ve insanların kişiliklerini
Havva, erkeğin bilinçdışının dişi par-
duygusal ifadeyi anlamı olan bileşenlere ayırdıklarını, ortama ve
çam olan Anima'nın semlx:ıllerinden biridir.
bütün bir model olarak fark duruma göre bunlardan birini Jung onun "erkeğin düşmesi ... ve hayalın
etmemizi sağlarlar. Bunu içgüdüsel seçerek kullandıklarını fark etmiştir. yaşanması için kapanlar ve tuzaklarla dolu
olarak yapıyor görünsek de Jung Dünyaya sunduğumuz benlik okluğunu" söyler.
106 CARL JUNG
etkiler ve kendilerini kehanetsel geçmektedir. Tamamen hayata
ifadeler (Anima) veya bükülmez geçirildiğinde bu arketip bilgeliğin
akılcılık (Animus) olarak gösterirler. ve gerçekliğin kaynağıdır ve benlikle

''
Jung bir arketipi, bizim, spüritüel olanı bağlayabilir. Jung
dünyanın görmesini istemediğimiz kendini gerçekleştirmenin otomatik
kısmımızı simgelediğini söyleyerek olarak meydana gelmeyeceğini ,
Tarihteki en güçlü fikirler tanımlar. Buna "Gölge" adını bilinçli şekilde aranması gerektiğini
arketiplere dayanmaktadır. vermiştir ve Gölge, Persona'nın tam de vurgular.
CarlJung zıdd ıdır; karakterimizin en utanç
verici yanlarını, bastırılmış Rüyalardaki arketipler
düşüncelerimizi ve tüm sırlarımızı Arketipler, rüya ların yorumunda

''
simgeler. İncil' de Şeytan, edebiyatta ciddi şekilde önemlidir. Jung
Dr Jekyll'ın Mr Hyde'ı olarak ortaya rüyanın bilinçli benlikle sonsuz
çıkar. Gölge bizim, başkalarına (ego ile kolektif bilinçdışı) arasında
yansıttığımız "kötü" yanımızdır, bir diyalog olduğuna ve
buna rağmen tamamen ulumsuz arketiplerin rüyada semboller
Animus, kültürümüzde "gerçek değildir: Belli bir durumda kabul olarak etkinleşip diyalogu
erkek" olarak temsil edilir, kaslı edilemez oldukları için bastırmayı kolaylaştırdığına inanır.
adamdır, askerlerin kumandanıdır, seçtiğimiz yönlerimizi simgeliyor Arketiplerin rüyalar bağlamında
soğukkarilı mantıkçıdır ve romantik olabilir. belli anlamları vardır. Örneğin Yaşlı
kazanovadır. Anima ise orman Tüm arketiplerin içinde en Bilge Adam veya Kadın bir rüyada
perisi, bakire, baştan çıkarıcı olarak önemlisi Gerçek Benlik'tir. Bu, ruhani bir lider, ebeveyn, öğretmen,
görünür. Doğaya yakın, sezgili, merkezi, düzenleyici bir arketiptir ve doktor -yol gösteren, yönlendiren,
kendiliğinden olabilir. Resimlerde ve tüm diğer yönleri birleşmiş, tam bir akıl veren kişiyi gösterir- olarak
hikayelerde Havva veya Troialı Helen benliğe uydurmaya çalışır. Jung'a temsil edilebilir. Rüyayı görenin
olarak ya da erkekleri büyüleyen ve göre insan varoluşunun gerçek kendi annesi veya büyükannesi
onların hayatlarını çalan Marilyn amacı, "kendini gerçekleştirme" olarak ortaya çıkan arketip, Büyük
Monroe gibi bir kişilik olarak ortaya adını verdiği , gelişmiş, aydınlanmış Ana, besleyeni, büyüteni temsil
çıkar. Bu arketipler bilinçdışımızda bir psikolojik duruma erişmiş bir eder. Güven, rahatlık ve doğrulama
var oldukları için ruhsal varlık olmaktır ve bunun yolu da sağlar. En saf haliyle Gerçek Benliği
durumlarımızı ve tepkilerimizi Gerçek Benlik arketipinden temsil eden Kutsal Çocuk
masumiyet veya incinebilirliği
temsil eder ve rüyalarda açıklığı ya
da potansiyeli akla getiren küçük
bir bebek ya da çocuk olarak ortaya
çıkar. Eğer ego çok büyürse
Oyunbaz ortaya çıkarak kontrol
altında tutulur. Oyunbaz, rüya
görenin zayıf yanlarını gözler önüne
seren oyuncu bir arketiptir ve
şakalar yaparak bireyin kendini ve
arzularını çok ciddiye almasını
engeller. Oyun baz ayrıca
Norveçlilerin yarı tanrıs ı Loki,
Yunan ta nrısı Pan, Afrika'nın

D r Jekyll, Roberl Louis Stevenson'ın


bir hikayesinde canava r Mr. Hyde'a dö-
nüşür. Bu hikılye Jung'un Gölge arketipi-
nin cisimleştiği bir karakter aracılığıyla
"karanlık benlik" fikrini incelemektedir.
PSiKOTERAPi 107

Cari Gustav Jung, eğitimli ve


eksantrik üyeleri olan bir
ailenin oğlu olarak İsviçre'nin
küçük bir köyünde doğar.
Depresyon ataklarından
mustarip olmasına rağmen
örümcek tanrısı Anansi veya Pamuk P renses masalı ufak tefek de- annesine çok yakındır. Yete-
sadece bir palyaço ya da sihirbaz ğişikliklerle dünyanın her yerinde anla-
nekli bir dilbilimcisi olarak,
olarak da ortaya çıkabilir. tılır. Jung masalların ve mitlerin. arketip
Sanskritçe gibi antik dillerin
karakterler ku llanmalarından dolayı ev-
de yanı sıra bulunduğu pek
rensel bir popülariteleri olduğu na deği­
Arketipleri kullanmak nir.
çok Avrupa dilini öğrenmiştir.
Arketipler zih inlerimizde bilinçli 1903'te Emma Rauschenbach
düşünceden önce de vardır, bu ile evlenir ve beş çocukları
nedenle de deneyim algılamaları­ göre genel olarak kasıtlı, akılcı, olur.
mızda çok güçlü bir etkileri olabilir. bilinçli düşünceye atfettiğimiz Jung psikiyatri eğitimi
almıştır ama 1907'de Sigmund
Bilinçli olarak olduğunu düşündü­ şeylerin çoğu, zaten bilinçdışı faali-
yetlerle, özellikle de arketiplerin Freud'la tanıştıktan sonra
ğümüz ya da algılamayı seçtiğimiz
psikanalist ve Freud'un
, -ve böylece yaşadığımı z- ne olursa düzenleyici kalıplarıyla, yönlendiril-
veliahtı olmuştur. Ancak ikili,
olsun, bilinçdışımış önceden şekil­ mektedir. kuramsal farklılıkları yüzün-
lenmiş bu fikirlerle yönlendirilir. Bu Kolektif bilinçdışı ve arketiplerle den fikir ayrılığına düşerler ve
yolla, kolektif bilinçdışı ve içeriği ilgili fikirlerine ek olarak Jung bir daha hiç görüşmezler.
bilinç durumunu etkiler. Jung'a çağrışım kelimesinin uygulamasını I. Dünya Savaşı'nı izleyen
inceleyen ilk kişidir; ayrıca içedönük yıllarda Jung Afrika, Amerika
ve dışadönük kişilik tiplerini de o ve Hindistan'a giderek yerliler
tanımlamıştır. Bu kavram sonunda, üzerinde çalışır ve antropolojik

''
Myers-Briggs Tip Göstergesi (MBTI) ve arkeolojik gezilere katılır.
gibi yaygın biçimde kullanılan 1935'te Zürih Üniversitesi'nde
kişilik testlerine de ilham kaynağı profesör olur ancak araştırma­
Bilinçdışını
anlayarak olmuştu r. Jung'un çalışma ları larına yoğunlaşmak için ders
kendimizi onun psikoloji, antropoloji ve spiritüalite vermeyi bırakır.
egemenliğinden kurtarabiliriz. alanlarında etkili olmuştur.
Cari Jung ÖnemlleH rlerl
Arketipleri o kadar yaygındır ki
sinemada, edebiyatta ve evrensel 1912 Dönüşüm Sembolleri

''
karakterleri tasvir eden diğer tüm 1934 Arketipler ve Kolektif
kültürel biçimlerde kolaylıkla ayırt Bilinçdışı
edilmektedirler. • 1945 Rüyaların Doğası Üzerine
108
•• ••
YAŞAM VE OLUM
İÇGÜDÜLERİ
••
ARASINDAKİ
MUCADELE YAŞAM BOYU
SÜRER
MELANIE KLEIN (1882-1960)

atışan güçler teması oldum


KISACA
YAKLAŞIM
Ç olası yazarları, filozofları
bilim insanlarını kendine
ve

çekmjştir. Edebiyat, din ve sanat iyi


Psikoanaliz ile kötünün, dostla düşmanın
ÖNCE hikayeleriyle doludur. Newton fiziği,
1818 Alman filozof Arthur istikrar veya dengenin ancak bir gü-
Schopenhauer, varoluşun, cün eşit ve zıt bir güçle karşılaşması
sürekli olarak kendisiyle eşit sonucunda oluşabileceğini söyler.
güçteki ölüm içgüdüsü ile Bu tür zıt güçler varoluşun vazgeçil-
mücadele eden yaşama iradesi mez parçalarıdır ve bunların belki
tarafından yönetildiğini ifade
de en güçlüsü yaşam ve ölümle ilgili
sahip olduğumuz içgüdülerdir.
eder. Dramanın gücü gerçek duyguların bir
Sigmund Freud, kendi ölüm iç- yansıması olmasında yatar. Shakespeare'in
1910 Psikanalist Wilhelm güdümüz tarafından yok edilme- Romeo ve Juliet'i gibi büyük oyunlar sadece
Stekel, cinsel içgüdünün mek için narsistik veya kendini ö- aşkın hayatı olurnlayan gücünü değil aynı
sosyal baskılanmasının ölüm nemseyen yaşam içgüdümüzü (libi- zamanda ölümcül zehirleyici yanını da gös-
içgüdüsünün büyümesine do) devreye sokarak ölüm içgüdü- terir.
paralel olduğunu öne sürer. sünü dışarıya doğru, başka nesne- rekli çalıştığını ve tüm acıla rın te-
lere karşı yönlendirdiğimizi söyler. melinde sürüp giden bu ruhsal ge-
1932 Sigmund Freud doyum Melanie Klein bu düşünceyi daha rilimin yattığını iddia eder.
için en temel güdünün aslında da genişleterek ölüm içgüdümüzü Klein ayrıca bu ruhsal gerilimin
ölüm hedefine doğru olduğunu dışarıya yönlendirsek bile "bu sal- saldırgan lık ve şiddete doğuştan
iddia eder. dırı içgüdüsüyle" yok edilme tehli- meyilli olmamızı da açıkladığını
SONRA kesini hala hissettiğimizi ve buna belirtir. Bu, sevgi ve nefret arasın­
karşı "libidomuzu harekete geçir- da, yeni doğmuş bir bebekte bile
2002 Amerikalı psikolog Julie
K. Norem, kötümser olmanın, me" gibi devasa bir görevin farkın­ var olan bir mücadele yaratmakta-
da olduğumuzu söyler. Bu zıt güç- dır. Yaşam ve ölüm içgüdülerimiz
insanları modem hayatın
lerle yaşamak, insan deneyiminin -haz ve acı, yenilenme ve yok ol-
talepleri ve stresiyle baş
merkezini oluşturan kalıtsal bir psi- ma- arasındaki bu sürekli savaş
etmeye daha iyi hazırladığını
kolojik çatışmadır. Klein büyüme ve psişelerimiz içinde karmaşa ile so-
öne sürerek "savunmacı yaratma -üremeden yaratıcılığa ka- nuçlanır. Bu nedenle öfke veya "kö-
kötüm serlik" fikrini tanıtır. dar- eğilimimizin eşit derecede tü" duygular da, iyi ya da kötü her
kuvvetli ve yıkıcı bir güce karşı sü- duruma yönlendirilebilirler.
PSiKOTERAPi 109
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92 99 • Anna Froud 111 • Jacques Lacan 122 23

Sürekli çatışma
Klein bu ilkel güdülerin asla üstesin-
den gelemeyeceğimize inanır. Onla-
c insanın bilinçdışında . .
~
__/
ra yaşamlarırnız boyunca sahip olu- ~----,..~-------------~r----
ruz, asla güvenli, oturmuş bir duru- X X
ma gelemeyiz ama "ilkel şiddet fan- 'Y V
tezileri" ile kaynayan bir bilinçdışıyla
yaşamaya devam ederiz. Bu tür bir
ruhsal çatışmanın etkileri düşünüle­
cek olduğunda Klein geleneksel mut-
luluk kavramına ulaşmanın
imkansız olduğunu ve yaşamanın,
Nirvana'ya ulaşmakla ilgili olmayıp
bu çatışmaya tolerans göstermenin
bir yolunu bulmakla ilgili olduğunu
düşünür.
Yaşam, ölüm itkisiyle karşı mücadele etmektir.
Bu tolerans durumu umabilece-
ğimiz en iyi şey olduğundan Klein
insanların arzu ettikleri veya hak
ettiklerine inandıkları hayatı bula-
madıkları için depresyon ve hayal
kırıklığı içinde yaşamalarını şaşır­
Bu da sürekli bir ruhsal gerilime neden olur ..
tıcı bulmaz. Klein'a göre insan ya-
şamı kaçınılmaz olarak endişe, acı,
kayıp ve yıkımla doludur. Bu ne-
denle de insanlar iki zıt kutup ya-
şam ve ölüm içinde yaşamayı öğ­
renmek zorundadırlar. •

Melanie Klein Avusturya'da doğan Melanie Kle- nış sırasında kazaya kurban
in, dört çocuklu bir ailenin kızıdı r. gitmiştir. Hiçbir resmi niteliği ol-
Daha sonra boşanan anne -babası mamasına karşın psikanaliz
soğuk ve şefkatsiz kimselerdir. 17 alanında büyük bir etkisi olmuş­
yaşındayken tıp eğitimi alma pla- tur. Özellikle çocuklarla yaptığı
nını bir yana bırakarak endüstriyel çalışmalar ve oyunu terapinin bir
kimyager olan Arthur Klein'la ni- parçası olarak kullanması ile tanı­
şanlanır. nır.

Klein psikanalist olmaya 1910'da


Sigmund Freud'un bir kitabını oku- Önemli eaerlart
duktan sonra karar verir. Kendisi de
depresyondan mustariptir ve ölüm 1932 Çocukların Psikanalizi
sürekli çevresinde dolaşmaktadır: 1935 Manik Depresif Durumların
Herkesin hayran olduğu ablası Klein Psikojenezine Bir Katkı
4 yaşındayken ölmüştür; ağabeyi 1955 Haset ve Şükran
şüpheli bir intiharla hayatına son 1961 Bir Çocuk Analizinin
vermiş ve oğlu da 1933'te bir tırma- Hikayesi
110

OLMALl'LARIN
TİRAN LiGi
KAREN HORNEY (1885-1952)

osyal çevreler -aileden okul- ettiğimizi fark etmenin çok önemli


KISACA
YAKLAŞIM
Psikanaliz
S lara, işyerlerine ve daha geniş
topluluklara kadar- belli
inançlar tarafından onaylanan kültü-
olduğuna inanır. Çevreden gelenler,
özellikle "Tanınmış ve ünlü olmalı­
yım" ya da "İncecik olmalıyım" gibi
rel "normlar" geliştirirler. Almanya "meli-malı"lar biçiminde içselleştiril­
ÖNCE doğumlu psikanalist Karen Homey miş mesajlar olarak ortaya çıkarlar.
1889 Pierre Janet, Psikolojik bu sağlıksız ya da "toksik" sosyal Horney hastalarına psişelerindeki
Ocomatizm'de bir kişiliğin ayrı çevrelerin bireylerde, kendi yüksek iki etkinin farkına varmala rını söy-
ve farklı bölümlere ayrıldığı potansiyellerini görmelerini engelle- ler: sahici arzuları olan "gerçek ben-
"bölünme"yi tanımlar. yecek sağlıksız inanç sistemleri ya- lik" ve "olmalı" ların isteklerini yerine
rattığını söyler. getirmek için mücadele eden "ideal
SONRA Homey, kendi belirlediğimiz i- benlik". İdeal benlik, gerçek benliğin
1950'ler Melanie Klein, nançlarla değil, toksik çevreden ge- yolculuğunda zihni gerçekçi ve uy-
insanlann kişillklerini len içselleştirilmiş inançlarla hareket gun olmayan fikirlerle doldurur. İdeal
böldüklerini çünkü aksi halde benliğin beklentilerine ulaşabilmek

başa çıkılamaz, çelişkili için gerçek benliğin "başarısızlıkla­


duygularla baş rı" üzerine olumsuz geribildirimler

''
edemeyeceklerini söyler. üretir. Bu da üçüncü ve mutsuz bir
benliğin - "küçümsenen benliğin"­
1970'ler Avusturyalı gelişmesine neden olur.
psikanalist Heinz Kohut, bir Gerçekte olduğunuz Homey "olmalı"ların "kaderle olan
çocuğun gereksinimleri utandırıcı varlığı unutun pazarlığırnız"ın temelini oluşturduğu­
karşılanmadığında, narsist gitsin; önemli olan, nasıl nu söyler: Eğer onlara itaat edersek dış
benlikle büyüklenmeci olmanız gerektiğidir. gerçeklikleri sihirli biçimde kontrole-
benlikten oluşan parçalanmış Karen Horney debileceğimize inanırız, oysa bunlar
bir benliğin ortaya çıktığını gerçekte derin bir mutsuzluk ve nev-

''
ileri sürer. roza neden olurlar. Homey'in görüşleri
özellikle kendi sosyal çevresiyle, uy-
1970'ler Albert Ellis, insanları
macılığa çok fazla dayanan 20. yüzyil
içselleştirilmiş "malı,
başı Almanya'sı ile ilişkilidir. •
meli"lerden kurtarmak için
Rasyonel, Duygusal Davranış Ayrıca bkz. Pierre Janet 54-55 • Sigmund Freud 92- 99 • Melanie Klein 108 09
Terapisi'ni geliştirir. • Cari Rogers 130- 37 • Abraham Maslow 138-39 • Albert Ellis 142- 45
PSiKOTERAPi 111

SÜPEREGO ANCAK
EGOYLA DÜŞ,MANCA
KARŞILAŞTIGINDA
BELİRGİN HALE GELİR
ANNA FREUD (1895-1982)

• ncil'e göre Adem ile Havva çekmiştir. Ego dünyanın gerçekle-


KISACA
YAKLAŞIM
Psikanaliz
1 Cennet'te şeytana uymakla dü-
rüstlük arasında seçim
yapmakla karşı karşıya kalan karar
rini dikkate alır, ayrıca aynı anda
id 'le çatışır ve süperego tarafından
daha aşağı bir konuma çekilir. Sü-
vericiler konumundadırlar. Sigmund perego, içselleştirilmiş eleş tirel bir
ÖNCE Freud psişenin yapısal modelini ta- ebeveyn gibi suçluluk ve utanç dili-
1920 Sigmund Freud ego, id nımlarken insanın bilinçdışında ni kullanır. Süperegonun sesini,
ve super ego kavramlarını Haz benzer bir model tarif eder ve bu mo- belli bir şekilde düşündüğümüz ve-
İlkesinin Ötesinde adlı del üç bölümden oluşan ruhsal bir ya davrandığımız için kendimizi
makalesirıde ilk kez kullanır.
aygıtı öngörür: id, süperego ve ego. azarlarken duyarız: Süperego sade-
İd, sinsi bir yılan gibi, bize ken- ce egoyla düşmanca karşı l aştığında
SONRA dimizi ne iyi hissettiriyorsa onu belirginleşir (ya da "sesini yüksel-
1950'ler Melanie Klein, yapmamızı fısıldar. Tamamen arzu- tir").
süperegonun oluşumunda larla, haz aramakla ve temel
• ailevi etkiler olduğuna karşı içgüdülerin (yiyecek, konfor, sıcaklık Ego savunma mekanizma·
çıkar. ve seks) tatmin edilmesiyle yönetilir. lan
Süperego, dürüst bir kişi gibi, bizi Süperegonun eleştirici sesi kaygıya
1961 Eric Berne çocuk, daha yüksek bir yol izlemeye çağırır. yol açar ve Anna Freud'a göre bu e-
yetişkin ve ebeveyn ego
Ailevi ve sosyal değerler empoze e- go savunmalarımızı işin içine
durumlarını hayatlarımı z soktuğumuz zamandır. Bunlar zih-
derek bize ne yapıp yapmamamız
boyunca taş ıdığ ımı z ve gerektiğini söyler. Son olarak da ego, nin, kaygının boğuculuğunu
bunların analiz yoluyla karar verebilen bir yetişkin gibi, u- engellemek isted iğinde kullandığı
incelenebileceği fikrini ortaya yarıcıları kontrol eder, nasıl sayıs ız yöntemlerdir. Anna Freud,
atar. davranılması gerektiğine karar verir. mizahtan ve yüceleştirmeden inkar
1976 Amerikalı psikolog Jane İd ve süperego arasında asılı duran ve yer değiştirmeye kadur kullandı­
bir moderatördür. ğ ımız pek çok yaratıcı savunma
Loevingcr egonun, insanın
Avusturyalı psikanalist Anna mekanizması tanım lam ıştır. Onun
yaşamı boyunca, iç benliğin
ve dış çevrenin arasındaki Freud babasının fikirlerini gelişti­ ego kuramı 20. yüzyıl ın hümanist
rirken süperegonun oluşumuna ve terapileri için zengin bir düşünce
etkileşimin sonucu olarak
ego üzerindeki etkilerine dikkat kaynağı olmuş tur. •
çeşitli evrelerde geliştiğini
söyler. Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92- 99 • Melanie Klein 108- 109 • Eric Berne 337
ANCAK ONU KENDİNİZ
KEŞFETTiGiNİZ. Z}'M~N
KATLANILABILIRDIR
FRITZ PERLS (1893-1970)
114 FRITZ PERLS

KISACA İnsanlar dünyaya bakış açılarının


nesnel gerçek olduğuna inanırlar.
YAKLAŞIM
Gestalt terapisi
ÖNCE
1920'1er Cari Jung, insanların Ancak insan yaşamı onu gördüğümüz
iç benlikleriyle bağlantı kurma- kişisel "merceklerle" renklenir.
ya ihtiyaçları olduğunu söyler.
1943 Max Wertheimer, kişisel
içgörüyü kullanmada belirleyici
olan Gestalt "üretken düşünce" Yaş am ımızı biçimlendiren algılarımız
kavramını açıklar. olduğuiçin ...
1950 Karen Homey, Nevroz ve
lnsan Gelişimi'nde başkaları
tarafından dayatılan
"olmalı" lan reddetmenin ge- ... toplumun ve ailenin
rekliliğini tanımlar. ...iç gerçekliklerimizi ve "sunulmuş değerlerini"
sonucunda dış gerçeklikleri atıp kendi gerçek
SONRJ\ değiştirmemiz mümkündür.
değerlerimizi keşfetmeliyiz .
1961 Cari Rogers, terapinin
nasıl bir biçim ve yön alacağı­
nı bilenin terapist değil hasta
olduğunu söyler.

1973 Nörolinguistik Bunu yaptığımızda kendi dü nyamızı


Programlama'nın (NPL) kuru-
veya " gerçeğimizi " inşa etmekte
olduğumuzun farkın a varırız.
cularından biri olan Amerikalı
kişisel gelişim yazarı Richard
Bandler, yeni terapisinde Ges-
talt terapi tekniklerinin pek ço-
ğunu kullanır,

8. yüzyılda Alman filozof Im- unutmamanın hayati önem taşıdığı­ birlikte perspektifimizi yaratmadaki

1 manuel Kant, kendimizin


ötesinde, "dışarıda" neler ol-
duğu nu gerçekten
nı söyleyen Gestalt terapisinin
temelini oluşturur. Dünyanın tüm
seslerini, duygularını ve resimlerini
rolünü kabullenmek yerine dünyaya
bakış açımızı , mutlak, nesnel ger-
çeklik sand ığımızı söyler. Perls 'e
bilemeyeceğimizi, çünkü bilgimizin otomatik olarak içimize alamayız, göre kişi için ulaşabileceği tek ger-
zihnimiz ve duyularımızın kısıtla­ tarar ve sadece birkaçını seçeriz. çeklik kendi kişisel gerçeğidir.
maları yüzünden sınırlı olduğuna Gestalt terapisinin kurucuların­
işa ret ederek dünya hakkındaki dü- dan biri olan Fritz Perls'e göre bunun Sorumluluğu kabul etmek
şüncelerimizde devrim yaratmıştır. anlamı şudur: Kişisel gerçeklik duy- Perls kuramlarını 1940'larda, insan
Şeylerin "kendi içlerinde" nasıl ol- gumuz algı yoluyla, yani olayların zihninin tatmin edilmeyi bekleyen
duklarını bilmeyiz, sadece onları kım rl isiyle değil, deneyimlerimizi bir dizi biyolojik g üdüye indirgenebi-
yaşarı z. Bu görüş, - trajedileri ve gördüğümüz bakış açısıyla oluşmak­ leceğini söyleyen psikanalitik
travmaları, esinleri ve tutkuları ve tadır.Ancak bunu unutmak, hatta görüşün egemen olduğu bir dönem-
neredeyse sonsuz sayıdaki olasılık­ farkına varmamak çok kolaydır. de geliştirmiştir. Bu yaklaşım Perls
larıyla- insan yaşamının Perls bizim alg ının ve onun kendi- için çok katı, yapılandırılmış , basit-
karmaşıklığının, onu gördüğümüz sinden kaynaklanan tüm leştiri lmiş ve genellenmişti; onun
bireysel "mercekler"le şifrelendiğini düşünceler, eylemler ve inançlarla çok önemli bulduğu bireysel deneyi-
PSiKOTERAPi 115
Ayrıca bkz. S0ren Kierkegaard 26 27 • Cari Jung 102 107 • Karen Horney 110 • Erich Fromm 124-29 •
Cari Rogers 130- 37 • Abraham Maslow 138-39 • Roger Shepard 192 • Jon Kabat-Zinn 210 • Max Wertheimer 335

me yer bırakmıyordu. Ayrıca bu Gestalt duası, Gestalt terapisini özetlemesi amacıyla Fritz
yöntemde analistler, hastalarına Perls tarafından yazılmıştır. Dua, başkaları aracılığıyla tatmin
kendi deneyimlerinin yaratılmasın­ aramak yerine kendi gereksinimlerimize göre yaşamamızın
önemini vurgular.
da sorumluluk alma ve farkında
olma olanağı tanımıyorlardı. Psika-
nalitik model hastaların, bir analist
onları bilinçdışı itkilerinden kurta-
rıncaya kadar bilinçdışı
çatışmalarının merhametine kaldık­
ları bir anlayışla işliyordu. Öte
yandan Perls insanların yaratmada
kendi rollerinin gücünü anlamaları­
nın çok önemli olduğunu
düşünmekteydi . Kendi gerçeklikleri-
mizi değ iştirebileceğimizin farkında
olmamızı istiyor, aslında böyle yap-
makla sorumlu olduğumuzu,
kimsenin bizim için bunu yapama-
yacağını düşünüyordu. Algının,
gerçekliği n belkemiği olduğunu bir
kez anladıktan sonra, hepimiz yarat-
tığımız hayatın ve dünyaya bakmayı
seçtiğimiz yolun sorumluluğunu al-
maya mecbur oluruz.

Gücü kabullenmek kontrol etmeyi öğrenebileceğimiz nasıl olursa olsun duygusal dengeyi
Gestalt kuramı, bir iç kontrol duygu- konusunda ısrarlıdır. Yaşamımızı al- koruma yetisinden söz ederken "ho-
su oluşturarak kişisel gelişimi teşvik gılarımızın şekillendirdiğini bir kez meostaz" deyimini kullanır.
etmek için -kişinin duygu ve dü- anladıktan sonra, oynadığımız rolle- Homeostaz, normalde bedende istik-
şünceleri için- bireysel deneyim, rin ve eylemlerimizin aslında sadece rarlı fiziksel ortamın korunmasını
algı ve sorumluluğun ilkelerini kul- gerçekliği değiştirmek için bilinçli tanımlamak için kullanılan biyolojik
lanır. Perls, dış çevreye olarak kullandığımız birtakım araç- bir terimdir. Bundan pek çok siste-
bakılmaksızın iç deneyimlerimizi lar olduğunu görürüz. İçteki ruhsal min ince bir denge içinde olması
dünyanın kontrolü iki katmanlı bir kastedilmektedir ve Gestalt terapisi-
seçim aracılığıyla güç verir: çevreyi nin zihne bakış yöntemi de aynen
nasıl yorumlayacağım ız ve ona nasıl böyledir. Zihni, insan yaşantısının

''
tepki vereceğimiz. "Sizi kendinizden bütününü oluşturan pek çok düşün­
başka kimse öfkelendiremez" deyişi ce, duygu ve algı aracılığıyla
bu felsefeyi mükemmel biçimde ör- dengelemenin yollarını arar. Kişiyi bir
Öğrenmek, bir şeyin mümkün neklemektedir ve bunun gerçekliği bütün olarak görür ve parçalara değil
insanların örneğin trafik sıkışıklığı­ bütüne odaklanır.
olduğunu keşfetmektir.
Fritz Perls na, kötü haberlere veya kişisel Perls hastalarına, algılarının gü-
eleştiriye karşı verdikleri farklı tep- cünün ve onun gerçekliği (ya da
kilerde görülebilir. "gerçeklik" olarak tanımladığımız

''
Gestalt terapisinde kişi, neler olup şeyi) nasıl şekillendirdiğinin farkı­
bittiğine bakılmaksızın eylemlerinin na varmaları için yard ım etmeyi
ve tepkilerinin doğrudan sorumlulu- görevi olarak görmektedir. Bu şekil­
ğunu almaya zorlanır. Perls, çevre de, hastaları iç manzaralarını
116 FRITZ PERLS
anda alg ılanan gerçekliği doğrudan lendirmez; Perls'in Gestalt yaklaşımı
yaşamasını sağlar. Bu beceri. "bura- daha sonra Cari Rogers'ın hümanis-
da olmak" Gestalt süreci için çok tik. kişi odaklı yaklaşımının temelini
önemlidir; güçlü bir duygusal farkın­ oluşturmuştur.
dalıktır ve her birimizin kendi
çevremizi nasıl yarattığımız ve ona Kaderin ink&n
nasıl tepki verdiğimizi anlamamız Gestal yönteminin bir diğer bileşeni
için bir temel oluşturur. Ayrıca kendi- de dil kullanımını içerir. Hastalara.
mizi ve çevremizi deneyimleme farkındalıklarını artırmaları için veri-
yollarımızı değiştirmeyi öğrenmemiz len önemli bir araç da
için bir yol göstericidir. konuşmalarının içinde "Ben" kelime-
Kişisel gelişim için bir araç olarak sini fark etmeleri ve değiştirmeleri
otantik duygulaıla - gerçek duygular için verilen talimattır. Perls'e göre
ve düşünceler- temasta olma beceri- gerçekliğimizin sorumluluğunu al-
si Perls için diğer terapi biçimlerinin mak için. öyle olmadığı halde hiçbir
Budizm gibi Gestalt terapisi de zı­ psikolojik açıklamalarından veya a- kontrolümüz olmadığı yanı lsarrıasıru
h insel farkındalığın gelişimi ve nalitik geribildirimlerinden daha yaratmak için dili nasıl kullandığım1-
değişimin kaçınılmaz olduğunun kabu-
önemlidir. Davranışın ardındaki "ne- zı fark etmemiz gerekir. Basitçe "Ben
lünü teşv ik eder. Perls değişime den" Perls için çok önemli değildir, bunu yapamam:· ya da "Ben bunu
"yaratıcı uyum incelemesi" adını ver-
miştir.
önemli olan "nasıl" ve "ne"dir. yapmayacağım:· demek benim bir
"Neden"i bulma gerekliliğinin değe­ seçim yaptığımı açıkça gösterir. Ay-
şekillendirmenin kontrolünü ele ala- rinin düşmesi ve anlam için rıca duyguya sahip çıkmaya da
bilmektedir. Algıladıkları gerçeklik sorumluluğun analistten hastaya yardımcı olur; duygular bende doğar­
duygusunun sorumluluğunu üstle- kayması. hasta-terapist hiyerarşisin­ lar ve bana aittirler; kendi duygularım
nerek istedikleri gerçekliği de önemli bir değişimi de için birini ya da bir şeyi suçlayamam.
oluşturabilirlerdi. beraberinde getirmiştir. Terapide ön- Diğer dil değişimi örnekleri
Perls, bunu başarabilmeleri için ceki yaklaşımlar genellikle terapistin arasında "malı" ekini "istemek" fiili
hastalarına Gestalt terapisinin gerek- hastayı tedavinin amacına doğru ile değiştirmek vardır; örneğin
li süreçlerini öğreterek yardım manipüle etmesini içerirken Gestalt "Artık gitmeliyim" yerine "Gitmek
etmiştir. İlk ve en önemli süreç far- yaklaşımında hedefe doğru birlikte istiyorum" demek gibi. Bu aynı
kındalık yaratmak ve bu farkındalığı çalışan terapislle hasta arasında sı­ zamanda seçim unsurunu açıkça
şimdiki anın duyguları üzerine odak- cak. empatik bir ilişki kurulur. gösterme işlevi görmektedir. Perls.
lamaktır. Bu. kişinin duygularını ve o Terapist dinamiktir ama hastayı yön- yaşantı larımız için sorumluluk

Frltz Perls Frederick "Fritz" Salomon Perls, 1960 ' ların sonunda ayrılırlar ve
19. yüzyılın sonunda Berlin'de do- Perls. California'ya yerleşir.
ğar. Tıp eğitimi alır ve I. Dünya Perls. orada psikoterapinin görü-
Savaşı sırasında Alman nümünü değiştirmeye devam e-
Ordusu'nda kısa bir süre geçirdik- der. 1969'da Kanada'da bir terapi
ten sonra doktor olarak mezun o- merkezi kurmak için ABD'yi terk
lur. Ardından psikiyatri eğitimi a- eder ancak bir yıl sonra bir atöl-
lır ve 1930'da psikolog Laura ye çalışmasını yönetirken kalp
Posner'le evlenip Güney Afrika'ya krizinden hayatını kaybeder.
göç eder ve ikisi orada bir psika-
naliz enstitüsü kurarlar. Psikanali- Önemli eserleri
tik yaklaşımın aşırı entelektüelleş­
mesinden hayal kırıklığına uğra­ 1946 Ego, Açlık ve Saldırganlık
yarak 1940'ların sonunda New 1969 Harfi Harfine Gestalt Tera-
York'a taşınırlar ve kendilerini gi- pisi
derek büyüyen bir ilerlemeli dü- 1973 Terapiye Gestalt Yaklaşımı
şünce kültüründe bulurlar. ve Görgü Tanıklığı
PSİKOTERAPi 117

Aklınızı

''kaybedin ve
duyularınıza gelin
Fritz Perls

''
1960 'ların h ippi kültürü "kendini
bulmak""la ilgili Gestalt düşüncesiyle
uyumludur ancak Perls "anında
mutluluk satıcıları"" ve "duyuların
özgürlüğüne kestirme yol""a karşı uyarır

almayı öğrenirken toplumun benliklerimiz için yanlış olan kendi fikirlerini bulmasına yaptığı
etkisinden bağımsız otantik olayları, ilişkileri veya şartları vurgu 1960'1arın Batı dünyasındaki
benlikler geliştirdiğimizi söyler. reddetme zorunluluğumuz doğar. karşı-kültür devrimine kusursuzca
Ayrıca, "şimdi olmuş" şeylerin Gestalt kuramı bize aynı zamanda uymaktadır. Ancak bireyselliğe bu
merhametine kalmadığımızı toplumumuzun normları arasından odaklanma bazı psikologlar ve ana-
anladığımızdan dolayı kendi hangilerini kabul etmeyi listler, özellikle de insanları, her
güçlülüğümüzü yaşarız. seçtiğimizi de sorar. Onların şeyin üzerinde, sosyal varlıklar ola-
Hayatlarımızda kendimiz için kabul varsayd ığı gerçek doğrultusunda rak görenler tarafından, terapinin
ettiklerimizin birer seçim olduğunu, çok uzun bir zamandır yaşıyorsak zayıf bir yönü olarak değerlendiril­
güçsüz olmadığımızı bir kez bunları otomatik olarak kabul mektedir. Onlara göre Gestalt
anladıktan sonra kurban olma ediyor olabiliriz. Perls inançları ilkelerine göre yaşamın bir hayat
• duygularımız da ortadan kalkar. Bu olduğu gibi benimsemek yerine başkasıyla yakınlık olasılığını dışa­
kişisel sorumlulukla birlikte otantik otantik benliğimizi etkileyecek ve rıda bırakmakta ve bireye, toplum
geliştirecek olanlara ihtiyacımız zararına çok fazla odaklanmaktadır.
olduğunu söyler. Kendi Buna karşılık Gestalt terapisinin
kurallarımızı yazma becerisi kendi destekçileri otantik bir benlik geliş­
tirilmeden başka biriyle sahici bir

''
fikirlerimizi, felsefemizi,
arzularımızı ve ilgilerimizi belirler. ilişki kurmanın mümkün olmadığı­
Kendimize hesap verme, kendimize nı iddia etmektedirler.
güvenme ve kendi içimize Perls, 1964'te Califomia'daki Esa-
Eğer teşviğe,övgüye, herkesin bakabilme farkındalığımız arttıkça len Enstitüsü'nde düzenli konuşmacı
ihtiyaç
sırtınızı sıvazlamasına kendi dünyamızı ya da gerçeğimizi olmuş, bu köklü merkezde spiritüel ve
duyuyorsanız o zaman herkesi inşa ettiğimizi anlarız. Yaşadığımız psikolojik gelişmeler için kalıcı bir il-
kendi yargıcınız yaparsınız. hayatlara katlanması daha ham kaynağı haline gelmiştir.
Fritz Perls kolaylaşır çünkü "gerçek ancak 1970'1erdeki ani popülaritfısin rlP.n
kendiniz keşfettiğinizde sonra Gestalt terapisi gözden düş­
katlanılabilirdir". müştür ancak ilkeleri diğer terapi

''
biçimlerinin kökleri olarak kabul gör-
Yakınlık olasılığı müştür. Günümüzde Gestalt, pek çok
Gestalt terapisinin "şimdiki anda "standart" terapi yaklaşımından biri
olma" ve kişinin kendi yolunu ve olarak tanınmaktadır. •
118
KISACA

BİRİNİN EVLAT
YAKLAŞIM
Psikanaliz
ÖNCE

EDİNDiGi çocuGu
1900'lar Sigmund Freud.
nevrotik çatışmaların (ve
süperegonun) 3-6 yaşlan
arasındaki Ödipal dönemde

EVİNE GÖTÜRÜP
doğduğunu ileri sürer.

1930'ler Melanie Klein.


süperegonun ilkel bir biçi-
mirıin yaşamın ilk yılında

SEVMESİ YETERLİ
geliştiğini ve sevgi ile nefretin
kalıt.sal olarak bağlantılı
olduklarını iddia eder.

DEÖİLDİR
SONRA
1947 Psikolog ve oyun tera-
pisti Virginia Axline, oyun
terapisinin sekiz ilkesini
DONALD WINNICOTT (1896-1971) geliştirir; biri de şudur:
"Çocuğu olduğu şekliyle
kabullenin."
1979 İsviçreli psikanalist Alice
Miller, Yetenekli Çocuğuıı
Dramı'nda "duyguları ifade
etmeme sanatını geliştirmeye "
teşvik edildiğimizi söyler.

ek çok insan, sevgisiz ve il-

P gisiz bir aile ortamında bü-


yüyen bir çocuğun , gereksi-
nimlerinin karşılanacağı yeni bir a-
ilede sakinleşip gelişebileceğ ine i-
nanır. Ancak istikrar ve kabullen-
me bir çocuğ un gelişebilmesi ve
sağlıklı bir duruma kavuşabilmesi
için bir temel oluş turmaya yardım­
cıysa da bu nitelikler gerekenin sa-
dece bir kısm ını oluşturu r.
İngiltere'nin psikanaliz eğitimi
almış ilk pArliatristi olan Donald
Winnicott'ın anne-çocuk ili şkisi ve
çocukların gelişi m süreci hakkında
eşsiz bir kavrayışı vardır. Sigmund
Freud'dan güçlü biçimde etkilen-
miş olsa da Melanie Klein'ın yazıla ­
rından da, özellikle de annenin ya
PSiKOTERAPi 119
Aynca bkz. Sigmund Freud 92 99 • Melanie Klein 108 09 • Virginia Satir
146 47 • John Bowlby 274- 77

İngiliz pediatrist ve psikana-


list Donald Woods Winnicott,
İngiltere'de, Plymouth,
Devon'da yaşayan önemli ve
varlıklı bir ailenin en küçük ço-
cuğu ve tek oğlu olarak doğar.
Annesi depresyondan musta-
rip olmasına rağmen babası
Sir John Frederick
Winnicott 'ın , üzerinde teşvik
edici etkisi olmuştur. Winni-
cott, önce doktor ve pediatrist
olarak eğitim görmüş, psika-
nalitik eğitimini ise daha
sonra, 1930'la rda almıştır.
Winnicott iki kez evlenmiş­
tir. İkinci eşi olan psikiyatrik
sosyal hizmet uzmanı Clare
da bakıcısının çocuğa karşı olan bi- Britton'la, II. Dünya Savaşı sıra­
ret toleransı"nın tedavideki rolünün
sında tahliye edilen rahatsız
li nçdışı duyguları açısından, çok küçümsenmemesi gerektiğine vur-
çocuklarla çalışırken tanışmış­
ya rarlanm ıştır. Winnicott kariyeri- gu yapar. tır. 40 yıldan fazla pediatrist
ne il. Dünya Savaşı sırasında yer Winnicott, bir çocuğun, uygun olarak çalışmaya devam etmiş
değiştiren çocuklarla çalışarak baş­ ebeveyn ilgisinden yoksun kaldık­ olması düşüncelerine eşsiz bir
la mış ve yeni bir yuvaya uyum sağ­ tan, sonra koruyucu veya manevi a- perspektif kazandırmıştır. İki
lamaya çalışan çocukların karşılaş­ ile gibi bunun sağlandığı sağlıklı kez İngiliz Psikanaliz
tığı güçlükleri incelemişti r. bir aile ortamına girdiğinde bilinç- Demeği'nin başkarılığını yap-
Winnicott'un " Karşı Aktarımda dışı bir umut geliştirmeye başladı­ mış, verdiği sayısız konferarıslar
Nefret" adlı makale8inde de belirt- ğın ı söyler. Ancak bu umuda korku ve radyo yayınlarıyla kamuoyu-
tiği gibi: "Birinin evlat edindiği ço- da eşlik etmektedir. Bir çocuk geç- nu daha geniş biçimde
cuğu evine götürüp sevmesi yeterli mişte, en temel fiziksel ve duygusal bilgilendirmeye çalışmı ştır.
değildir". Aslında ebeveynlerin ev- i htiyaçlarının bile karş ı lanmaması
latlık çoc uğu evlerine götürmeleri gibi, yıkıcı bir hayal kırıklığına uğ­ önemli eserleri
ve çocuğa yönelik nefret duyguları­ ram ışsa, savunma mekanizmaları
1947 Karşı Aktarımda Nefret
na tolerans göstermeleri gerekmek- oluşturur. Bunlar, çocuğu tekrar ha-
1951 Geçici Nesneler
tedir. Winnicott, bir çocuğ un sade- yal kırıklığına yol açabilecek bir u- 1960 Ebeveyn-Çocuk İlişkisi
ce , önce nefret edildikten sonra se- muttan koruyan bilinçdışı güçler- Kuramı
vildiğine inandığın ı söyler ve "nef- dir. Winnicott bu savunma meka-
120 DONALD WINNICOTT
sayıldığ ı geçmiş deneyimlerini bu- Nefretle başa çıkmak
günün gerçekliğine yansıtmakta­ Çocuğun nefretinin ebeveynlerde
dır. olduğu kadar öğretmenlerinde ve

''
Winnicott'a göre parçalanmış diğer otorite figürlerinde yarattığı
bir ailede ya da ailesiz büyüyen ço- duygular çok gerçektir. Winnicott
cuklar "tüm zamanlarını ailelerini yetişkin lerin bu duyguları inkar et-
Evlatlık bir çocuk önce nefret arayarak geçirmektedirler" ve bu mektense -ki daha kolay gibi görü-
edilmeden sevilemeyeceğine yüzden de geçmiş ilişkilerde yaşa­ nen budur- kabullenmelerinin ge-
inanıyor olabilir dıkları duyguları şimdi başka bir rekli olduğuna inanır. Ayrıca çocu-
Donald Winnicott yetişkine yöneltmektedirler. Çocuk ğun nefretinin kişisel olmadığını da
nefreti içselleştirmiştir ve artık ol- anlamalıdırlar; çocuk, şimdi yakı­
madığı zamanda bile nefreti gör- nında bulunan kişiye , önceki mut-

''
mektedir. Çocuk içinde bulunduğu suz durumu hakkındaki endişesini
yeni ortamda da etrafta nefret var- ifade etmektedir.
ken neler olacağını görmeye ihtiyaç Otorite figürünün kendi nefretiy-
duymaktadır. Winnicott sonrasını le ne yaptığı da elbette kritik önem
şöyle açıklar : "Bu şekilde evlat edi- taşımaktadır. Çocuğun sevilmeye-
nizmalarının nefretin varlığını açık­ nilen çocuk bir süre sonra umut ka- cek kadar "kötü" ve değersiz oldu-
ladığını söyler. Çocuk, yeni ebe- zanır; bulduğu yeni ortamı sınama­ ğuna dair inancı yetişkinden gelen
veyn figü rüne karşı nefretini ifade ya ve tarafsız biçimde koruyucusu- tepkiyle pekiştirilmemelidir; yetiş­
eden bir öfke patlaması yaratacak, nun nefret etme yeteneğinin kanıt­ kin nefret duygularını tolere etmeli
karşılığında onun da nefretini u- larını aramaya başlar." ve bu duyguların ilişkinin bir parça-
yandıracaktır. Winnicott bu davra- Bir çocuğun nefretini ve kendisi- sı olduğunu fark etmelidir. Çocuğun
nışı "anti-sosyal eğilim" olarak ad- nin gerçekten sevilmeye değer ol- güvende hissetmesinin ve bir bağ
landırır. madığını ifade etmesinin pek çok kurabilmesinin tek yolu budur.
Winnicott'a göre acı çeken bir yolu vardır. Bu değersizlik. daha ön- Yeni çevre ne kadar s evecen o-
çocuk için nefret etme ve edilme ceki olumsuz ebeveyn deneyimle - lursa olsun çocuğun geçmişini si-
ihtiyacı, isyan ihtiyacından bile da- rinden kalma bir mesajdır. Çocuğun lemez; geçmiş deneyimlerden kay-
ha derindir ve nefre tini tolere ede- bakış açısından bakıldığında, o ken- naklanan duygu kalıntıları varlık­
bilen bir ebeveynin önemi çocuğun dini sevmek ya da sevilmenin ge ti- ların ı hala sürdürecektir. Winni-
iyileşmesinde çok önemli bir faktör- receği potansiyel hayal kırıklıkları cott, bunun çözümü için hiçbir
dür. Winnicott çocuğun nefretini i- riskinden korumaya çalışmaktadır. kestirme yol görmez. Çocuk, yetiş­
fade etmesine izin verilmesi gerek- kinlerin nefret duygularının red-
tiğini söyler ve ebeveyn de hem ço-
cuğun hem de kendisinin nefretini
tolere edebilmelidir.
Bu tür bir fikir şoke edici olabilir
ve insanlar içlerinden yükselen nef-
ret kavramıyla mücadele edebilirler.
Suçluluk hissedebilirler çünkü ço-
cuk zaten pek çok zorluklardan ge-
çerek gelmiştir. Ebeveynlerine kar-
şı etkin biçimde nefret dolu davra-
nan bir çocuk, ihmal edildiği ve yok

Çocuklarda "anti-sosyal eğilim"


kendi dünyalarındaki endişeleri ifade
etmelerinin bir yoludur. Bu şekilde ken-
dilerine destekleyici ve sıcak bir yuva
sağlamak zorunda olan ebeveynlerini sı­
narlar.
PSİKOTERAPi 121
Çocuğun ebeveynde uyandırdığı bilinç-
dışıve doğal olarak olumsuz duygulara
rağmen ebeveyn çocuğu "koruyup kolla-
yan", onun güvende hissetmesini
sağlayan bir ortam oluşturmalıdır.

detmeye neden olmasın ı bekle-


mektedir çünkü daha önce de olan
budur. Nefret reddetmeye neden
olmayıp tolere edildiğinde yok ol-
maya başlayabilir.

Sağlıklı nefret
Winnicott, çocukların yer değiştir­
mediği psikolojik olarak sağlıklı ai-
lelerde bile bilinçsiz bir nefretin,
ebeveynlik deneyiminin doğal ve
gerekli bir parçası olduğuna ina-
nır; "uygun şekilde nefret etmek- Terapötik ilişki Hasta, terapistin bu saldırıya daya-
ten" söz eder. Melanie, Klein bir Winnicott ayrıca, ebeveyn-çocuk i- nabilecek kadar güçlü ve güvenilir
bebeğin annesine karşı nefret duy- lişkisini terapistle hastası arasında­ olup olmadığını anlamaya ihtiyaç
duğunu iddia ederken Winnicott'a ki ilişkiye benzetir. Analiz sırasında duymaktadır.
göre bu, önce annenin bebekten terapistte uyanan duygular, "karşı
nefret etmesiyle başlar - hatta aktarım" olarak bilinen bir kavra- Gerçekçi bir yaklaşım
bundan da önce olağanüstü ilkel mın parçalarıdır. Terapi sırasında Winnicott'un bazı fikirleri şoke edi-
ve "acımasız" bir sevgi vardır. Bir hastada uyanan duygular -genel- ci gibi görünse de o, çocuklarımızı
b ebek, varlığı ile anneden fiziksel likle anne-baba ve kardeşlerle ilgili- büyütme konusunda gerçekçi olma-
ve psikolojik olarak devasa talep- dirler- terapiste transfer edilir. mız ve dürüst olmak adına duygu-
lerde bulunur ve bu da annede nef- Winnicott makalesinde, terapistin sallığı önlememiz gerektiğine ina-
ret duyguları uyanmasına neden o- analizin bir parçası olarak hastası­ nır. Bu, bizim çocuk ve daha sonra
lur. Winnicott'un annenin bebek- na karşı nasıl nefret hissettiğini ta- yetişkin olarak doğal ve kaçınılmaz
ten nefret etme nedenlerini sırala­ nımlar. Aslında bu nefret, hasta ta- olan olumsuz duyguları kabullenip
d ığı 18 maddelik listesinde şunlar rafından terapistin buna dayanıp başa çıkabilmemizi sağlar. Winni-
da vardır: Hamilelik ve doğumla dayanamayacağını sınamanın zo- cott bir realist ve pragmatisttir; ef-
hayatını tehlikeye atmıştır; bebek runlu bir parçası olarak üretilmiştir. sanevi "mükemmel aile" kavramını
özel hayatına bir müdahaledir; em- veya söylenen bir-iki güzel sözün
zirirken bebek canını acıtmakta, geçmişteki tüm dehşet verici anıla­
hatta onu ısırmaktadır; bebek ona rı silip götüreceği bir dünya fikrini

''
"bir pislik, bedava bir hizmetçi, bir reddeder. O, gerçek ortamı ve yaşa­
köle gibi" muamele etmektedir. dıklarımızın zihnimizdeki yansı­
Winnicott annenin bütün bunlara malarını görmeyi tercih eder ve bi-
rağmen çocuğunu -kakası ve her Bir annenin aşırı duygusallığı ze de cesur ve dürüstçe bunu yap-
ş eyiyle- güçlü, ilkel bir sevgiyle mamızı tavsiye eder. Görüşleri belli
çocuk açısından hiç de iyi
sevdiğ ini ve bebeğine olan nefret
değildir.
bir düşünce ekolüne tam olarak uy-
duygula rını ona hiçbir şekilde yan- maz ancak geçmişte ve günümüz-
Donald Winnicott
sıtmadan tolere etmeyi öğrenmesi de dünyanın her yerimle, sosyal
gerektiğini de söyler. Çünkü ona hizmetler, eğitim, gelişim psikoloji

''
göre, eğer anne uygun şekilde nef- ve psikanaliz alanlarında çok etkili
ret edemezse nefret duygularını, olmuştur. •
sağlıksız ve mazoşist bir şekilde
kendisine çevirir.
122

B~~İNÇplŞ_I
''OTEKl''NIN
KONUŞMASIDIR
JACQUES LACAN (1901-1981)

sikanalistler bilinçdışını, bir


KISACA
YAKLAŞIM
Psikanaliz
Öteki bizim sınırlarımız
dışındaki her şeydi r.
P kenara bırakmak
istediğimiz anılarımızın
depola ndığ ı ve bilinçli olarak geri
alınamayacağı yer olarak açıklarlar.
ÖNCE Bilinçdı şı bazen sın ırlı yollarla da
1807 Alman fllozof George olsa bilinçli benlikle kon u şur : Cari
Hegel. benlik bilincinin
Öteki'nin varlığına bağlı
olduğunu öne sürer.
""'
Kendimizi Öteki'nin varlığı
Jung bilinçdış ı nın kendini uyanık
bilince rüyalar, semboller
aracılığıyla ve arketiplerin diliyle
1818 Alman filozof Arthur üzerinden tanımlar veya belli ettiğine inanırken Freud
yeniden tanımlarız .
Schopenhauer, kendisini bilinçdışı nın kendini güdüsel
gözlemleyecek bir özne davranışlar ve kazara oluşan "dil
olmadan nesnenin olamayaca- sürçmeleri" ile ifade ettiği ni söyler.
ğmı ve bir nesnenin algısının ~ Çeş itli psikanaliz ekollerinin
kişisel görüş ve deneyimle üzerinde birleş tiğ i nokta,
sınırlı olduğunu iddia eder. bilinçd ış ının bilinçli benlik
Dünyayı Öteki'nin dili tara fından muhafaza edilenlerden
1890 William James, Psikoloji- (konuşması) aracılığıyla
nin İlkeleri'nde bilen benliği, daha büyük bir tablo
kavrarız .
yani "Ben"i ve bilinen benliği bulundurduğudur. Ancak Fransız

yani "ben"i birbirinden ayım. psikiyatr Jacques Laca n'a göre

~
bilinçd ışının dili, benliğin değil
SONRA "Öteki"nin dilidir.
1943 Fransız filozof Jean-Paul
Sartre çevremizdeki dünyayı Bu dili aynca en derinimizdeki Benlik duygusu
ya da "Öteki"yi algılamamızın düşüncelerimiz için de
Benlik kav ramını - her birimizin
başka bir kişi ortaya çıktığında kullanırı z .
dünyayı kendi gözleriyle gören, bizi
değiştiğini, onun Öteki
diğ erlerinden ve d ış dünyadan
kavramını benimseyerek
kendimizinkine kattığımızı
'W ayıran sınırla ra aşina olan,
düşünceler imi zde ve çevremizle
öne sürer.
etkileşim yöntemlerimizde ay rılan ,
farklı , bireysel va rlıkla r
olduğumuzu- kolaylıkla
anlayabiliriz. Peki ya dı şarıda
PSiKOTERAPi 123
Ayrıca bkz. William James 38- 45 • Sigmund Freud 92 99 • Carı Jung 102 07 • Donald Hebb 163

elimizdeki tek yol, bizim özne


olarak "Ben" haline gelmemize
olanak tanıyan , çevremizden ya da

''
"Öteki"den ayrılığımızı fark etme
yeteneğimizdir. Lacan bu nedenle,
her birimizin yalnızca bir Öteki "Ben" daima "Öteki"nin
kavramına sahip olmamızdan alanındadır.
dolayı bile birer "benlik" olduğumuz Jacques Lacan
sonucuna varmıştır.
Lacan için Öteki, benliğin

''
ötesinde yer alan mutlak ötekiliktir;
içine doğduğumuz ortamdır, sağ
kalabilmek ve büyüyebilmek için
"çevirmemiz" veya anlamını
Benlik duygumuz "Öleki"nin ya da kavramamız gereken bir şeydir. Bir edebilir, yalnızca dille düşünebiliriz
kendi dışımızdaki dünyanın farkına çocuk dünyada işlevini yerine ve Lacan'a göre bildiğimiz tek dil
va rmamızla şekillen i r. Ancak Lacan en getirebilmek için algılarını Öteki'nin dilidir. Bilinçdışımızın
derinlerdeki düşüncelerimizi kavramlar ve kategorilerde düşüncelerine çevrilen algılar ve
oluşturanın da Öteki 'nin dili olduğunu
söyler. toplamayı öğrenmek zorundadır ve görüntüler de bu yüzden Öteki'nin
bunu yavaş yavaş farkındalık dilinden oluşmalıdır veya Lacan ' ın
edinerek ve bir dizi göstergeyi deyişiyle "bilinçdışı, Öteki'nin
kendimizden ayrı -işaretler ve şifreler- kavrayarak konuşmasıdır". Bu görüşün
tanımlayabileceğimiz bir şey yapar. Ancak bu göstergeler bize psikanaliz uygulamalarında geniş
yoksa? O zaman benlik duygumuzu sadece benliğin ötesindeki dış bir etkisi olmuş, bilinçdışının daha
kavramla ş tırmamız mümkün dünyadan gelebilirler. Bu nedenle nesnel ve açık yorumlarına yol
olmayacaktır çünkü hakkında de Öteki 'nin dilinden ya da açm ıştır. •
düşün ecek, şekli çizilmiş hiçbir Lacan'ın tercih ettiği şekliyle
varlık yoktur. Bireyler olarak "konuşmasından" oluşmak
.çevremizdeki dünyadan ayrı zorundadırlar. Duygu ve
olduğumuza karar vermek için düşünceler imizi sadece dille ifade

Jacques Lacan Jacques Marie Emile Lacan, kurar. Lacan' ın eserleri felsefe,
Paris'te doğar ve Stanlias Cizvit sanat, edebiyat ve dilbilimine
Koleji'nde eğitim görür. Daha kadar uzanır. Roland Barthes ve
sonra tıp okur ve psikiyatride Claude Levi-Strauss gibi önemli
uzmanlık alır. il. Dünya Savaşı'nda düşünürlerin de katıldığı
işgal edilen Paris't e kalır ve haftalık seminerler verir. Sadık
Val-de-GrAce askeri hastanesinde bir Freudyen olarak 1963'te
çalışır. Paris'te Ecole Freudienne de
Savaştan sonra psikanaliz Paris'yi ve 1981'de de Ecole de la
Lacan'ın en önemli aracı haline Cause Freudienne'i kurmuştur.
gelir. Ancak 1953'te daha kısa
tora.pi oturumlarını 11
sapkınca
11
Öne mli eaerlert
kullandığı gerekçesiyle çıkan bir
kavga sonucunda Uluslararası 1966 Yazılar
Psikanaliz Demeği'nden kovulur. 1968 Benliğin Dili
Lacan daha sonra La Societe 1954-80 Seminerler
Française de Psychanalytique'i (27 cilt)
İNSANIN .
ASLİ GÖREVİ il il

""'
DOGURMAKTIR
ERICH FROMM (1900-1980)
126 ERICH FROMM
aşamlarımızda anlam sahip olmam ızdır. Akılla donanmış
KISACA
YAKLAŞIM
Hümanistik psikanaliz
Y bulma becerisi insanoğlu­
nun en belirleyici özellikle-
rindendir. Alman-Amerikalı psika-
insan varlığının farkında olan
yaşamdır.
Fromm doğadan kopuşumuzun ,
nalist Erich Fromm'a göre bu, aynı ayrılığı mızın farkına varmamı zı
ÖNCE zamanda mutluluk ve tatmin dolu sağlayan zekanın gelişmesiyle

1258-61 Sufi mistik Rumi, bir yolu mu tatminsizlik ve sorun- başladığını öne sürer. Doğaya

insan rubunun özleminin larla dolu bir yolu mu izleyeceğimizi üstün gelmemizi sağlayan da akıl
kaynağından ayrılmasından de belirler. Fromm, yaşamın doğası yürütme ve bağlantı kurma beceri-
kaynaklandığını söyler. gereği acı dolu olmasına rağmen mizdir. Doğa, üretken bir yaşam
otantik bir benlik arama ve ınşa için imkan sağlar ve bizi zeka
1950'lar Rollo May, "gerçek etme yoluyla, ona anlam verip kat- üstünlüğü ile donatır ama aynı
din"in sorumluluk alıp seçim- lanılabilir hale getirebileceğimize zamanda bu dünyada yapayalnız
ler yaparak hayatın zorluklarıy­ inanır. İnsan hayatının nihai amacı var olduğumuzun farkına varma-
la azim ve anlamla yüzleşmek­ Fromm'un "insanın donatıldığı en mıza neden olur. Akıl kendi fanili-
ten oluştuğunu söyler. değerli nitelik olan yaşam sevgisi" ğ imizin ve sevdiklerimizin fanili-
olarak tanımladığı özelliği geliştir­
SONRA mektir.
1950 Karen Homey, nevrotik Fromm'a göre yaşam, doğası
benliğin idealleştirilmiş ve

''
gereği duygusal gerilimle doludur
gerçek benlik olarak ayrıldığını çünkü insan mücadele halinde
söyler. yaşar. Bireysel doğasına -ayrı bir

1960'lar Abraham Maslow, varlık olarak varoluşu ile bağlantı Sıradanbir insan için hiçbir
yaratıcılık ve başkalarını ihtiyacı arasında- bir denge bul- şeybüyük bir gruba ait
düşünmeyi, kendini gerçekleş­ maya çalışır. İnsanın özbenliğinde olmamaktan daha zor ve
tirmiş insanların özellikleri
bir parça ötekilerle birlikte nası l var katlanılamaz değildir.
olacağını bilir; doğayla ve diğer
olarak tanımlar. ErichFromm
insanlarla bir olarak yaşar. Buna
1970'ler Fritz Perls, kendimizi rağmen biz kendimizi doğadan

''
gerçekleştirebilmek için kopuk ve birbirimizden ayrı görü-
kendimizi bulmamız gerektiği­ rüz. Daha da kötüsü, bu kopukluk
ni söyler. olgusu ve yalnızlığımız üzerinde
düşünmek gibi eşsiz bir kapasiteye
PSiKOTERAPi 127
Ayrıca bkz. Karen Horney 110 • Fritz Perls 112 17 • Carı Rogers 130- 37 • Abraham Maslow 138-39 • Rollo May 141

Sanatçıların yaratıcılığı , onları


çevrelerindeki dünyayı yeni
yöntemlerle yorumlamaya teşvik eder.
Dünyanın en çok alkışlanan ressamları
aslında hiç de konformist değillerdir.

ğinin farkına varmamızı da sağlar.


Bu kavrayış kronik bir gerilim kay-
nağı ve sürekli üstesinden gel-
meye çalıştığım ız dayanılmaz bir
yalnızlık duygusu yaratır; insanın
doğal durumu endişe ve umutsuz-
luktur. Ancak Fromm umut oldu-
ğunda ısrarcıdır çünkü ona göre
insan, yalnızlığının ve yabancılaş­
masının üstesinden amacını bula-
rak gelir.
Ancak özgür, benzersiz bireyler
olmak için çabalarken, M.la başka­
larıyla birleşme gereksinimi hisse-
deriz ve bu gereksinimleri dengele-
mek için bir grup ya da otoriteyle nun kendi bireyselliğimizi keşfet­ dikleri ve ihtiyaç duyduklarına
uyumlu olmanın rahatlığını ararız. mek olduğuna inanır. Buna, kendi yönelik nesnel bilgi- olduğunu söy-
Fromm bunun yanı ltıcı bir yakla- düşüncelerimizi ve tutkularımızı ler. Sevgi ancak kendimizin ve kar-
şım olduğunu söyler; bu, geleneksel izleyerek ve yaratıcı amaçlar aracı­ ş ımızdakinin ayrılığına ve benzer-
ya da otoriter normlara bağlı kal- lığıyla erişebiliriz çünkü "yaratıcılık sizliğine saygı duyarak
mak yerine, insanın bağımsız ben- kesinlikleri bırakma cesareti gerek- mümkündür; çelişkili bir şekilde
lik duygusunu, kendi kişisel görüş­ tirir''. sevgi bizim bağlantısızlık yaratma
lerini ve değer sistemlerini İnsanın kendisini yalnızlıktan becerimizi geliştirir.
keşfetmesi zorunludur. Eğer seçim- kurtarma yollarından biri de seve- Sevgi, karşıdaki kişiye bireysel
lerimizin sorumluluğunu başka bilme kapasitesidir. Fromm'un olarak çok büyük bir saygı duy-
ınsanlara ya da kurumlara yıkmaya sevgi kavramı kelimenin yaygın mayı gerektirir ve temelinde kişi­
çalışırsak kendimize yabancılaşı­ anlamlarından çok farklıdır. liklerin birbirine karıştırılması
rız. Oysa yaşamlarımızın birincil Fromm'a göre sevgi bir duygu değil bağımsızlık vardır. İlişki
amacı kişisel benzersizliğimizi değildir, bir sevgi nesnesi bulmaya kurma ve birleşme konusundaki
kucaklayarak kendimizi tanımla­ bağlı bulmaya bağımlı da değildir. bunaltıcı arzumuz nedeniyle sev-
mak, kendi fikirlerimizi ve yetenek- Kişinin kendi karakterinin bir par- meye çalışırız ama ilişkilerimiz de
lerimizi keşfetmek ve her birimizi çası olarak aktif biçimde geliştir­ genellikle sevgisiz bir dengesiz-
diğer insanlardan ayıranları kucak- mesi gereken kişilerarası yaratıcı­ likle sonuçlanır. "Seni seviyorum"
lamaktır. İnsanın asıl görevi ken- lık kapasitesidir. Fromm şöyle der: derken aslında "Sende kendimi
dini doğurmaktır. Böyle yaparak "Sevgi, kişinin tüm dünyayla iliş­ görüyorum", "Ben sen olacağım" ya
kendini karmaşadan, yalnızlıktan kisini belirleyen bir tutum, bir da "Sana sahıp olacağım" demeye
ve kayıtsızlıktan kurtarır. karakter sınıflandırmasıdır." çalışıyoruzdur. Severken benzer-
Fromm, birine duyulan kişisel sizliğimizi kaybetmeye ya da onu
Yaratıcılık ve sevgi sevgi açısından temel ilkelerin diğer kişiden çalmaya çalışırız .
Fromm, çelişkili biçimde, bütünlük özen, sorumluluk, saygı ve bilgi "Tek kişi" olarak var olma özlemi-
duygusuna ulaşabilmenin tek yolu- -diğer insan ların gerçekten ne iste- miz nedeniyle kendimizi karşımız-
128 ERICH FROMM

Alıcı tipler sadece rollerini Sömürücü tipler saldırgan İstifçi tipler ellerindekini Pazarlamacı tipler
kabul ederler ve daha iyiye ve ben-merkezcidirler; genel- tutmak için mücadele her şeyi, özellikle de
gitmek ya da değişmek için likle tehdıt, aşırmacılık gibi ederler ve her zaman daha kendilerini "satarlar".
mücadele etmezler. eylemlerin içinde bulunurlar. fazlasını ararlar.

daki kişilerde görmeyi isteriz. Bu Pek çok insan onaylanmaya en yönleri vardır. Beşinci tip olan nek-
da kendi özelliklerimizi yapay bir değer olduğunu düşündüğü benliği rofilus ise tamamen olumsuzdur.
biçimde başka birine dayatma- geliştirmek için olağanüstü zaman Altıncı tip -üretken kişilik­
m ı za yol açar. Fromm, sevmenin ve para harcar ve bu girişim çoğun­ Fromm'un ideal insanıdır. Gerçekte
tek yolunun özgürce, karşıdaki lukla sevilen ve arzulanan biri ol- kişiliklerimiz genellikle dört ana
insanın tüm bireyselliğini kabul mayla sonuçlanır. Ancak bu çaba tipin bir karışımından oluşur.
ederek onun farklı fikirlerine, ter- boşunadır çünkü sadece güçlü bir "Alıcı" tipteki kişiler içinde
cihlerine ve inanç sistemlerine benlik duygusu olanlarla kendi dün- bulundukları durumda pasif
saygı göstererek sevmek olduğunu ya kavrayışları çerçevesinde sağlam biçimde yaşarlar, kendilerine veri-
söyler. Sevgi, bir kişiyi kendi kalı­ durabilenler başkalarına karşılık lenle yetinirler. Bu insanlar liderlik
bına göre biçimlendirerek buluna- beklemeden verebilirler ve sahici bi- etmekten çok takip ederler; onlara
maz ve mükemmel "eşleşme"yi çimde sevebilirler. Kendilerini sevgi bir şeyler yapılır. Aşırı durumlarda
bulma sorunu değildir. Fromm'a vermek yerine almaya odaklayanlar bu bir kurban konumudur ama
göre sevgi "kendi dışında bir kim- başarısız olurlar; bu kimseler vermek olumlu tarafları sadakat ve kabul-
seyle veya bir şeyle kendi benliği­ yerine almak üzerine kurulmuş iliş­ lenme yönünden zengin oluşl arı­
nin ayrılığını ve bütünlüğünü kiler ararlar, her zaman kendilerine dır. Fromm bu tipi tarihteki köylü-
koruyarak birleşmektir". bir şeyler verilmesini -maddi veya lerle ve göçmen işçilerle
manevi- isterler. Bu tip insanlar iyi özdeşleştirir.
şeylerin kaynağının kendileri dışın­ "Sömürücü" tipler, kendileri
da olduğuna inanırlar ve sürekli elde kazanmak ya da yaratmak yerine

''
etmek için uğraşırlar ama bu hiçbir gereksinimleri için diğerlerinin
zaman rahatlama getirmez. ellerindekini almaya odaklıdırlar.
Ancak aşırı kendine güvenli ve
"Kendini bilmek" insanın Kişilik tipleri güçlü inisiyatifleri olan kişilerdir.
gücünü ve mutluluğunu Fromm "üretken olmayan" diye Bu tipler tarihte kendi ceplerini
hedefleyen temel ilkelerden adlandırdığı kişilik tipleri tanımla­ doldurmak için gücü ve parayı yerel
biridir. mıştır. Bu tip insanların eylemleri- halkın elinden a lan aristokratlarla
ErichFromm nin gerçek sorumluluğunu a lmaktan simgelenir.
kaçınmaları üretkenliği ve kişisel "İstifçi" tipler sürekli yüksek

''
gelişimi engellemelerini mümkün yerlerde tanıdıklar ararlar, sevdikle-
kılar. Üretken olmayan tiplerin dör- rini bile malları gibi görür, onları
dünün de -alıcı, sömürücü, istifçi ve değerlerine göre sıralarlar. Güce
pazarlamacı- olumlu ve olumsuz açtırlar ve cömert değildirler, en iyi
PSiKOTERAPi 129
ihtimalle pragmatik ve tutumlu
olabilirler. Bunlar tarihte, tutumlu
bunalım dönemlerinde yükselen

''
orta sınıf ya da burjuvalar olarak
adlandırılabilirler.
Ana tiplerin sonuncusu "pazar-
lama" odaklı olandır. Bu kişiler Yaşamın kendi iç dinamizmi
görünüşe ve kendilerini nasıl daha vardır; büyümeye ifade
başarılı şekilde pazarlayıp satabile- edilmeye, yaşanmaya
ceklerine takıntılıdır. Her seçeneği meyillidir.
yansıttığı konumla değerlendirirler, ErichFromm
giysilerinden arabalarına, tatillerin-
den ve evlendikleri "doğru" kişiye

''
kadar. En kötü koşulda fırsatçı, sığ ErlchFromm
ve kaba; en iyi koşulda yüksek
motivasyonu olan, amaca odaklı ve Main'de büyür. Düşünceli bir
enerjik kişiler olurlar. Bu tipler, genç adam olarak önce
Talmud yazıtlarından
giderek büyüyen açgözlülükleri ve
etkilenmiştir daha sonra Kari
içlerine kapanık halleriyle modern ken odaklıdır. Yaşam için esneklik,
Marx'la sosyalist kurama ve
toplumu yansıtırlar. öğrenme ve sosyallik aracılığıyla
Freud'un psikanalizine
En olumsuz kişilik tipi -nekrofi- samimi biçimde çözümler arar ve dönmüştür. I. Dünya Savaşı
lus- sadece yok etmenin peşinde bulur. Dünyayla "bir olma"yı hedef- sırasında tanık olduğu
koşar. Yaşamın kontrol edilemez ve leyerek böylece ayrılığın yalnızlı­ düşmanlığı anlama ihtiyacı ile
düzensiz doğasından derin bir ğından kaçan bu üretken kişiler hukuk felsefesi ve sosyoloji
biçimde korkan bu tip, hastalık ve dünyaya tepkilerini akılcı ve açık (doktora seviyesinde) üzerine
ölümden bahsetmeyi çok sever ve fikirlerle verirler, yeni bulgular ışı­ çalışmış ve sonra da
"yasa ve düzen" dayatmaya takıntılı ğında inançlarını değiştirmeye psikanaliz eğitimi almıştır.
biçimde ihtiyacı var. Mekanik nes- isteklidirler. Üretken biri, başka Naziler 1933'te Almanya'da
neleri diğer insanlara tercih ederler. birini, dünyaya karşı bir zafer ya da iktidara gelince Fromm önce
Bu tipler bardakları asla tam dolu koruyucu olarak değil, sadece o kişi İsviçre'ye, daha sonra da
olmayan kötümser mızmızlardır. olduğu için sevebilir. Fromm bu
New York'a taşınır. Orada
Fromm'un son kişilik tipi, üret- cesur insanı "maskesiz insan" ola- psikanaliz kliniği açar ve
Columbia Üniversitesi'nde
rak tanımlar.
ders verir.
Fromm'un eserlerinin psikoloji, Fromm üç kez evlenir ve
sosyoloji ve siyasi düşünceden, 1930'larda Karen Horney'le
özellikle de Karı Marx'ın yazıların­ hatırı sayılır bir ilişki yaşar.
dan yararlanan eşsiz bir perspektifi 1951'de Amerika'dan
vardır. Ana akım okuyucuları Meksika'ya gider ve orada
hedefleyen yazıları, düşünce özgür- ders vermeye devam eder. 11
lüğü üzerindeki ısrarı nedeniyle yıl sonra ABD'ye dönerek
akademik dünyadan çok kamuo- New York Üniversitesi'nde
yunu etkilemiştir. Yine de hüma- psikiyatri profesörü olur. 79
nistik psikolojiye önemli katkılar yaşında İsviçre'de hayatını
yapan biri olarak tanınır. • kaybeder.

Önemli e ..r1er1

Hitler'in ölüm ve yok etmeye yönelik 1941 Özgürlük Korkusu


ilgisi onu Fromm'un kontrol takıntısı ve 1947 Kendini Savunan İnsan
düzen dayatması olan nekrofılus kişilik 1956 Sevme Sanatı
tipine bir örnek teşkil eder.
İYİ BİR YAŞAM a·İR

"" . .
•• •

CARL ROGERS (1902-1987)


132 CARL ROGERS
9. ve 20. yüzyıl boyunca aniden ulaşılabilecek bir şey
KISACA
YAKLAŞIM
İnsan merkezli terapi
1 psikolojik tedaviye
yaklaşımların çoğu zihinsel
rahatsızlıkların , tedavi edilmesi
olmadığını düşünür. Akıl sağlığı ,
psikanalistlerin ısrarla söyledikleri
gibi biyolojik itkilerle dürtülerin
gereken patolojik hastalıklar olduğu tatmini ile düzelebilecek bir
ÖNCE fikrine dayalıdır. Örneğin popüler nevrotik gerilim durumunu!)
1920'1ar Avusturyalı psikana- psikanalitik kuram akıl sağlıklarıyla iyileştirilmesi ile erişilecek bir şey
list Otto Rank, modası geçmiş ilgili sorunlar yaşayan kişileri de değildir. Ayrıca davranışçıların
düşüncelerden, duygulardan "nevrotik" olarak tanımlar. Akı l tavsiye ettikleri gibi bir iç
ve davranışlardan ayrılmanın hastalığı olumsuz bir ışık altında homeostazı veya dengeyi sağlayıp
psikolojik büyüme ve gelişim görülür ve dönemin psikolojik korumak için tasarlanmış belirli bir
için gerekli olduğunu öne uygulamalarının ve kuramlarının programı izleyerek ya da dış
sürer. çoğu da zihinsel rahatsızlıkların dünyanın benlik üzerindeki

1950'ler Abraham Maslow, altında yatan nedenler için sistemli etkilerini azaltarak varılabilecek bir
açıklamalarla katı tanımla r ve sabit konum da olamaz.
insanlarınbir semptomlar
toplaması olarak değil evvela tedavi yöntemleri sunar. Rogers yaşamı , anlık ve
Amerikalı psikolog Cari Rogers, sürmekte olan bir şey gibi görerek
ve en önemli olarak insan gibi
görülmeleri gerektiğini söyler. zihinsel sağlığa giden çok daha "organizma! yaşamın devam eden
ezoterik bir yol benimseyerek ve süreci"nden bahseder; her anın
SONRA psikoterapi yaklaşımını sonsuza deneyiminde yaşam vardır.
1960'lar Fritz Perls, insanın dek değiştirir. Zamanın felsefi Rogers için sağlıklı bir benlik
gerçek benliğini bulmak için düşüncelerini insan yaşamı gibi kavramı sabit bir kimlik değil ,
başka insanların beklentilerini dinamik bir şey için fazlasıyla olasılıklara açık, akıcı ve değişen
dışlaması kavramını popüler- biçimlendirilmiş ve katı bulur. Ona bir varlıktır. Rogers otantik,
leştirir, göre insanlık da kalın çizgilerle önceden tanımlanmamış , serbestçe
bölünmüş kategorilere sığmak için akan ve sınırsız olasılıkları bulunan
2004 Amerikalı hümanist
psikolog Clark Moustakas. fazla çeşitlidir. sağlıklı bir insan yaşamı tanımını
benimser. İnsanlar, psikolog
yaşamın insana özgü bileşen­
Akıl sağlığına uıa,mak Abraham Maslow'un öne sürdüğü
lerini, umudu, sevgiyi, benliği,
Rogers, zihinsel olarak iyi durumda gibi, son durağı "uyum sağlamak"
yaratıcılığı. bireyselliği ve
olmayı belirli bir sabit durum gibi veya "gerçekleştirilmek" olan bir
oluşu inceler.
görmenin saçma olduğunu; akıl yolda yolculuk etmezler. Rogers,
sağlığının bir dizi adım sonunda gerçekte varoluşun amacının

. .. kendineve
... denemeye .. .seçimler için başkalarına
... kendine sorumluluk
tamamen açık .. .anı yaşamak.
koşulsuzca
güvenmek. almak.
olmak. olumlu bakmak.
PSiKOTERAPi 133
Ayrıca bkz. Fritz Perls 112-17 • Erich Fromm 124-29 • Abraham Maslow 138- 39 • Rollo May 141 • Dorothy Rowe 154 •
Martin Seligman 200-01

Te k olan bir labirentin tersine Rogers. yaşamın


çıkı ş ı
olasılıklarla
dolu olduğunu ve çok sayıda yol sunduğunu
- ama bireylerin genellikle onları görmediğini veya
görmek istemediğini ifade eder. "İyi bir hayat" yaşamak
için esnek kalmalı, yaşamın getirdiklerine açık olmalı ve
onu tam anlamıyla anbean yaşamalıyız .

'

'
'
' '

.
'
.,_.
'
____________ _

herhangi bir varış noktasına sıklıkla ve kolaylıkla, bu akıcılığı amaç, deneyimlerimizi önyargılı
ulaşmak olmadığ ını , çünkü inkar eder ve yerine her şeyin bir benlik duygusu kavramına
varoluşun sonu olan bir yolculuktan olması gerektiğini düşündükleri sığdırmaya çalışmaktansa,
çok, ölene kadar devam eden ve gibi kurgularını yaratırlar. Sonra da deneyimlerimizin kişiliklerimizin
•hep sürüp giden bir gelişme ve kendilerini ve kendi gerçeklik inşası için başlangıç noktası
keşif süreci olduğunu ileri sürer. düşüncelerini bu kurgulara olmasıdır . Eğer her şeyi olduğu
sığdırmaya çalışırlar. Bu şekildeki gibi kabul etmek yerine, nasıl
"İyi bir hayat" yaşamak bir varoluş, Rogers'ın olması gerektiği hakkındaki
Rogers, kendi yaklaşımının varoluşumuzun doğasının
temellerini benimseyen -tamamen gerektirdiğine inandığı akıcı ve
hayatın ak ışı içinde olan- insanlar değişken benlik yapısı

''
ta rafından sergilenen bir dizi düzenlemesinin tam zıddıdır.
özellik, tutum ve davranışı "iyi bir Dünyanın ve içindeki
hayat" yaşamak olarak tanımlar. rolümüzün nasıl olduğu ve olması
Bunun için gereken malzemelerden gerektiği ile ilgili önyargılarımız Bir sonraki anda ne olacağım
biri anın içinde bütün olarak dünyamızın sınırlarını belirler ve
ve ne yapacağım bu andan
kalabilme becerisidir. Benlik ve şimdide kalarak deneyimlere açık
doğar ve önceden bilinemez.
kişil ik yaşantıdan ortaya çıktığı olma becerimizi azaltır. Rogers, iyi CarlRogers
için her anın sunduğu olasılıklara bir hayat yaşayıp deneyimlere açık
tamamen açık olmak ve yaşantının kalmakla kendimizi kapana

''
benliği şekillendirmesine izin kısılmış ve takılıp kalmış
vermek hayati önem taşımaktadır. hissetmekten kurtulacağımız bir
Bireyler sürekli değişen bir çevrede varoluş yolu benimsemiş
yaşar; buna rağmen insanlar olacağımıza inanır. Rogers'a göre
yaşamın devam eden süreci"ne
gerçekten katılabilmek için yeni
deneyimlere tam anlamıyla açık

''
olmalı ve avunmacıhktan tamamen
kurtulmalıyız.

Benlik ve kişilik, önceden


Çok çeşitli duygular
tasarlanmış benlik yapısına
Rogers, çeşitli duygularımızla
uyması için dönüştürülen
uyum içinde olmanın bize
yaşamımızın her alanında daha
deneyimden değil,
derin ve daha zengin bir deneyim deneyimden doğar.
sağladığını savunur.
CarlRogers
Duygularırırn~ı seçerek bloke

''
edebileceğimizi, rahatsız edici
duyguları zayıflatabileceğimizi
düşünebiliriz ancak bazı
duygularımızı bastırdığımızda,
Gelişmekte olan bir ülkede kaçınılmaz olarak tüm
çalışarakzaman geçirmek yeni duygularımızın sesini kısarak yaparak mutluluğu da daha yoğun
deneyimlere açılmanın, dünya doğamızın bütününe erişimi hissetmemizi sağlamış oluruz.
hakkındaki sabit fikirlere meydan
engellemiş oluruz. Öte yandan Rogers'a göre olup biten her
okumanın ve kendimizi daha iyi
eğer olumsuz olduğunu şeye açık kalarak tüm işlevlerimizin
tanımanın ödüllendirici bir yoludur.
düşündüklerim izle birlikte tüm en üst derecede çalışmasını
duygularımızla daha rahat sağlarız ve karşılığında,
düşüncelerimize saplanıp kalırsak, hissedersek olumlu duygu akışı deneyimlerimizden en fazla tatmini
ihtiyaçlarımızı
büyük ihtimalle güçlü bir biçimde ortaya çıkar; bu alabiliriz. Benliğimizin hiçbir
"uygunsuz" veya mevcuda acıyı hissetmek için kendimize kısmını kapatmak için savunma
uymayan şeyler gibi algılarız izin vermemiz gibidir, bunu mekanizmalarımızı çalıştırmayız,
Dünya "bizim istediklerimizi"
yapmazsa ve biz de
Dünya hakkında sabit bir
düşüncelerimizi değiştiremezsek
görüşe sahip olmak mutsuzlu-
savunmacılık biçiminde çatışma ğa, "kendimizi yuvarlak bir de-
doğar. Rogers, savunmacılığı zorluk likteki kare gibi" hissetmemi-
çıkartabilecek bir uyarıcının bilince ze neden olabilir; sürekli yaşa­
girmesini engellemek için bilinçdışı mımızın beklediğimiz gıbi ol-
madığından yakınırız. Rogers
uygulanan stratejilere eğilim olarak
önyargılı fikirlerimizden arına­
açıklar. Önyargılı düşüncelerimize
rak dünyayı gerçekle olduğu
saplanıp kalmak için gerçeği kabul
gibi görmemiz için bizi uyarır.
etmeyi reddetmemiz gerekir; bunun
için de gerçekte olan biteni ya
inkı'.ır eder (engeller) ya da bozarız
(yeniden yorumlarız). Böyle yaparak
da pek çok potansiyel tepkimizi,
duygu ve düşüncemizi inkar eder,
çeşitli seçenekleri yanlış ya da
uygunsuz diyerek reddederiz.
Gerçekler önyargılarımızla
çatıştığında içimizden yükselen
savunmacı duygu ve düşünceler,
sınırlı, yapay bir yaşantı yorumu
yaratırlar. Rogers'ın "organizma!
PSiKOTERAPi 135
böylece her şeyi tam anlamıyla
yaşamış oluruz. Bir kez zihnimizin
önyargılarından kaçınca kendimize
yükselmek için izin vermiş oluruz.
Deneyimlerimizi dünya
görüşümüze uydurmak yerine
"yaşamın yapısını keşfederiz".
Rogers bu açıklığın korkaklara
göre olmadığını, bireysel bir cesaret
düzeyi gerektirdiğini söyler. Hiçbir
duygudan korkmamız
gerekmediğini, ihtiyacımız olan tek
şeyin idrak ve deneyimlerin akışına
izin vermek olduğunu öne sürer.
Çeşitli deneyimlere gerçek bir
erişimle her birimiz otantik
benliğimize gerçekten uyan yolu
bulabiliriz. Bu, Rogers'ın olmamızı
arzu ettiği tam işlevli bireydir. açık olamazlar. Rogers çoğumuzun Bir harekete veya duruma koşullu
Hepimiz sürekli gel işiriz ve Rogers onayımızı bağışlamadan önce sevgi -örneğin okulda en yüksek notu
insanların gittiği yönün - her yöne yerine getirilmesini beklediğimiz almak veya doğru yiyecekleri yemek-
çocukların kendilerini değersiz ve
gidebilme özgürlükleri varken- çok güçlü, keskin, belli
onaylanmamış hissetmelerine neden
genellikle en iyi uydukları ve koşullarımız olduğunu söyler.
olabilir.
kendilerine en iyi uyan yön Ayrıca insanları oldukları gibi
olduğ una vurgu yapar. kabul e tmek yerine onların
değerlerini, başarılarına ve sevgi alabileceklerini öğretirler.
Koşulsuz kabullenme görünüşleri ne göre belirleriz. Rogers bu talepleri "değer koşulları"
Psikoterapi alanında kendisinden Aileler, tabaklarındaki tüm olarak adlandırır ve insanoğlunun ,
önce gelenlerin çoğunun tersine sebzeleri bitirdiklerinde ya da kişilerin ve olayların rast gele
Rogers, insanların özünde, sağlıklı sınavlarında iyi not aldıklarında beklentilerimize uymalarını isteme
ve iyi oldukla rına ve zihinsel ve onları ödüllendirerek ve överek ama eğiliminin herkese zarar verdiğine
.duygusal iyiliğin insan doğasının sadece kendileri oldukları için inanır.
normal gelişimi olduğuna inanır. sevmeyi ihmal ederek, farkında Rogers, başarılara saygı
Bu görüşler hastalara tamamen olmadan çocuklarına sadece belli duyulması gerektiğini söyler ancak
olumlu bir ış ı k altında, mutlak, talepleri yerine getirdikleri takdirde bunlar, temel bir insan ihtiyacı olan
koşul suz bir kabullenmeyle bakan onaylanma için hem ayrı hem
bir yakl aşımın temelleridir. Rogers ikincildirler ve gerçeklerle olaylar
aynı şeyi hastalarının da aracılığıyla "kazanılmaları"

''
yakınla rına ve kendilerine yapmayı gerekmez. Rogers, bireyin
öğ renmelerini ister. Şefkate ve her değerinin sadece varoluşun bir
bireyin onay potansiyeline dayanan mucizesiyle doğuştan
bu bakış açısı "koşu lsuz olumlu Ne başka insanların fikirleri ne bahşedi ldiğ ini söyler. Onayın
bakış" olarak bilinir. Rogers sadece de kendi fikirlerim, kendi koşullu olduğu düşünülmemelidir;
kendi hastalarının değil tüm deneyimlerim kadar yetkili hepimizin "iyi bir hayat"
insanların kendilerini, değildir. yaşamasını sağlayacak şey
çevrelerindekileri ve çevrelerini Cari Rogers koşulsuz olumlu bakıştır.
böyle görmeleri gerektiğine inanır. İnsanlar kendilerini daha fazla

''
Koşulsuz olarak kendini ve onayladıkça kendilerine daha fazla
diğerlerini kabullenme hayati sabır gösterirler. Onay, yapma,
önemdedir ve bunların eksikliği görme ve edinme üzerindeki, bu
durumunda, insanlar deneyimlere faaliyetlerin değerimizi belirlediği
136 CARL ROGERS
Kendine güvenmek değil, tüm eylemlerinin sonuçlarına
Rogers'ın söylediği"iyi hayatı tamamen açık olacağı ve tatmin
yaşamak" kendimize güvenmeyi edici olmadıklarında onları

''
öğrenmektir. Kişi açıklığa doğru düzeltebileceği için".
gittikçe kendine ve içgüdülerine İyi bir hayat yaşarken ayrıca
güvenme becerisinin eşzamanlı kendi hayatlarımızın sahibi
Öznel insanın önemli bir olarak arttığını ve karar verme olduğumuz duygusunu hissedecek
değeri vardır ... ne kadar yeteneklerine giderek daha ve kendi sorumluluğumuzu
etiketlenmiş ve kontrol edilmiş rahatlıkla dayanmaya başladığını alacağız - bu da Rogers'ın
olsa bile her şeyden önce bir görecektir. Kendinin hiçbir felsefesinin başka bir ilkesidir ve
insandır. parçasını baskı altına alma ihtiyacı varoluşçu bakış açısından

CarlRogers olmadığı için tüm parçalarını daha gelmektedir. Neyi seçtiğimiz veya
iyi kavrama yetisine sahip yaptığımız tamamen bize bağlıdır;
olacaktır . Bu da onun çok çeşitli ne istediğimizi ve neye ihtiyacımız

''
perspektifler ve duygulara olduğunu gerçekten
ulaşmasını sağlayacak, dolayısıyla tanımladığımızda ve bunu
potansiyelini gerçek anlamda gerçekleştirmek için gereken
gerçekleştirebilecek seçenekleri adımları attığımızda içimizde
daha iyi değerlendirmeye hiçbir burukluk tortusuna yer
ile ilgili yanlış inanışla yaşarken başlayacaktır. Otantik benliğinin olmaz. Aynı zamanda kendi
inşa ettiğimiz baskıyı da azaltır. Her hangi yöne doğru gitmek istediğini hayatlarımı za gerçekten yatırım
birimizin, Rogers' ın önemli eseri daha net bir biçimde görebilecek ve yapmanın sorumluluğu da eğ ilim i
Kişi Olmaya Dair' de söylediği gibi, gerçekten gereksinimlerine uygun de artar. Tıptan nefret eden bir
yapım aşamasında olduğumuzu seçimler yapabilecektir. Ne neler doktorun sadece ailesi, doktorluğun
anlamaya başlarız; aslında hepimiz yapması gerektiğini düşünmenin -hem toplum ve hem de kendileri
sürekli bir "olma durumundayız". ne de toplumun ve ailesinin tarafından- kabul ve saygı
Buradaki ironi şudur: Kendimizi şartlandırdığı isteklerinin insafına görmenin yolu olduğunu söylediği
daha fazla onaylamakla, sağlıksız kalmayacak, çok daha kolaylıkla için bu mesleği yapıyor olması
baskıyı ve devamlı eleştiriyi şimdiki anda yaşayacak ve ne nadir rastlanan bir durum değildir.
azaltmakla gerçekten daha üretken istediğinin gerçekten farkında Tam tersine, üniversite eğitimini
hale gelebiliriz. olacaktır. Ve artık kendine yarıda bırakan veya sınıfta kalanlar
güvenebilecektir; Rogers 'ın arasında en düşük oran, fazla
deyişiyle "hata yapmayacağı için destek görmeyen ama eğitimi için

CarlRogen Cari Rogers, ABD'nin Illinois çalışmış ve II. Dünya


eyaletinin Oak Park şehrinde, katı Savaşı'ndan dönen ordu
bir Protestan ailenin çocuğu personeline terapi hizmeti
olarak doğar ve koleje gidene vermiştir. 1964'de Amerikan
kadar pek az arkadaşı olur. Hümanistleri Derneği tarafından
Başlangıçta tarım üzerine "Yılın Hümanisti" seçilmiş ve
yoğunlaşır ancak 1924't e çocukluk hayatının son on yılını dünya
aşkı Helen Elliott'la evlendikten barışı için çalışmaya adamıştır.
sonra teolojik bir seminere kaydını 1987'de Nobel Barış Ödülü'ne
yaptırır ancak sonra oradan aday gösterilmiştir.
çekilerek psikoloji eğitimi almaya
başlar. Rogers Ohio, Chicago ve Önemli . . .r1. r1
Wisconsin'deki üniversitelerde
çalışmış, hasta odaklı terapisini 1942 Danışmanlık ve Psikoterapi
hümanistik psikoloji üzerine inşa 1961 Hasta Odaklı Psikoterapi
etmiştir. United Service 1961 Kişi Olmaya Dair
Organizations'da (USO) da
PSiKOTERAPi 137
Bir çocuğa bisiklete binmeyi
öğretmek ona teşvik ve destek vermeyi
gerektirir ama son tahlilde çocuğun
cesur olması ve kendine güvenmesi
gerekir. Rogers kişi-odaklı terapiyi bu
sürece benzetir.

edebilir. Rogers süreci


"destekleyici, ama yapılandırıcı
değil" diye tanımlar; hasta destek
için terapiste yaslanmamalıdır ama
bağımsız olabilmek için benliğinin
nasıl yeterli derecede farkına
varacağını, kendine nasıl
güveneceğini ve iyi bir hayatı nasıl
yaşayabileceğini öğrenmeye
ihtiyacı vardır.

Rogers'ın mirası
Rogers 20. yüzyılın en etkili
psikoterapistlerinden biridir ve kişi
odaklı, yönlendirmesiz terapisi
psikoterapinin dönüm noktasını
belirlemiştir. Rogers, bireyler
çalışarak para kazanan öğrenciler belli başlı psikolojik terapilerine arasında açık iletişimi teşvik eden
arasındadır. -her ikisi de bireyin patolojisine ve 1960'ların grup terapisi felsefesinde
İnsanların arzularımızı etkileme bunu nasıl onarılacağına odaklanan de etkili olmuştur. Profesyonel
yöntemleriyle bizim kendimizi psikanaliz ve davranışçılığa- ters danışmanlığın eğitim ve sosyal
tanımlama yöntemlerimiz çok düşmektedir. hizmetler alanına yayılması da
karmaşık olabilir. Kendimizin değil Rogers yaklaşımını başta Rogers sayesinde olmuştur ve
de başkalarının arzuları "hasta-odaklı" olarak adlandırmış uluslararası çatışmaları daha etkili
doğrultusunda hareket ettiğimizde, sonra "kişi-odaklı"ya çevirmiştir ve iletişim yolunu kullanarak çözme
, içimizin derinliklerinde bir bu yaklaşım o zamandan bu yana konusundaki öncülerden biridir. •
burukluk duygusu kalabilir. Eğer eğitim, ebeveynlik, iş dünyası ve
hareketlerimiz dış etkilerden diğer alanlarda da klinik
tamamen uzaksa kendimizi daha çalışmalarda olduğu kadar etkili
otantik hissederiz, kendi kaderimizi olmuştur. Rogers'ın
yaratmanın daha fazla "yönlendirmeyen terapi" olarak
kontrolümüzde olduğunu bilir ve tanımladığı kişi-odaklı terapide

''
sonuçlardan daha fazla tatmin terapist, kendini en iyi kendinin
oluruz. tanıdığı inancına dayanarak,
hastasının kendi cevaplarını
Kişi odaklı yaklaşım bulmasına yardım eden bir İyi hayat süreci kişinin
Rogers'ın felsefesi, 1950'lerde kolaylaştırıcı rolündedir. Kişi-odaklı kendisini yaşamın akışına
Abraham Maslow ve Rollo May ile terapide sorunları ve terapinin tamamen bırakması anlamına
kurduğu ve hümanistik psikoloji gideceği yönü hasta belirler. gelir.
adı verilen yeni bir yaklaşımın köşe Örneğin hasta çocukluğuna CarlRogers
taşı olmuştur. Bu yaklaşım temelde, odaklanmak değil, işyerindeki

''
sağlıklı bir gelişme ve potansiyelini sorunlarının üstesinden gelmek
gerçekleştirme yeteneğine dayanan istiyor olabilir ve terapist onun
olumlu bir insanlık görüşü üzerine gerçekten ne tür bir rol almak
temellenmiştir. Bu, dönemin diğer istediğini bulmasına yardım
138

BİR İNSAN NE
OLABİLECEKSE,
O OLMALIDIR
ABRAHAM MASLOW (1908-1970) ~~...:...~~~~~~-

tarih boyunca neden


ayıtlı hai durumu kendini
KISACA
YAKLAŞIM
Hümanist psikoloji
K burada olduğumuz ve ya-
şamlarımızın amacı
hakkındaki sorular sorulagelmiştir.
gerçekleştirmek olarak tanımlar.

Kendini gerçekıe,tirmeye
Bu soruların altında yatan, bizi ne- doğnı
ÖNCE yin gerçekten doyuma Maslow, insan motivasyonunun yo-
1920'ler Alfred Adler, tam ulaştıracağını tanımlama ihtiyacı lunu açı klamak için oldukça
davranış ve deneyimlerimizin ve bunu nasıl bulacağımız konu- kapsamlı bir plan yaratmış, kendini

altında tek bir itki sundaki karmaşadır. Psikanalistler gerçekleştirmeye doğru ilerlerken

bulunduğunu öne sürer: doğuştan gelen biyolojik güdülerin insanların izlemeleri gereken adım­
doyurulmasının doyuma yol açtığı­ ları tanımlamıştır. Genellikle bir
Kusursuzluğa ula şma çabası.
nı iddia ederlerken davranışçılar da piramit olarak çizilen ünlü İhtiyaçlar
1935 Henry Murray kişilik ve fizyolojik ihtiyaçların yemek, uyku Hiyerarşisi, tatmin edki bir hayat i-
motivasyonu ölçe n Tematik ve seksle karşılanmasının önemini çin, ihtiyaçları en altta en temel
Algı Testi'ni geliştirmiştir. anlatırlar. Ancak 20. yüzyılın başın­ ihtiyaçlardan başlayarak yukarıya
dan ortalarına kadar, yeni dalga doğru diğer gerekli basamakları da
SONRA psikoterapi görüşleri düşüncesi iç ekleyerek gruplandırılmıştır.
1950'ler Kurt Golds tein, doyuma giden yolun çok daha kar- Maslow'un hiyerarşisi iki ayrı
kendini gerçekleştirmeyi, maşık olduğuna inanmıştır. kısma ayrılmıştır: Başlangıçta "ye-
organizmanın bireysel
Bu yeni yaklaşımın önemli isim- tersizlik ihtiyaçları"nı oluşturan
kapasitesini mümkün olduğu lerinden Abraham Maslow, dört basamak bulunmaktadır ve ki-
kadar hayata geçirme eğilimi psikolojide hümanist akımın kuru- şinin "gelişim ihtiyaçları "
olarak açıklar ve kendini cularından biri olarak kabul edilir. basamaklarının oluşturduğu daha
gerçekleştirme itkisinin İnsan yaşamını, bizim için en ö- ileri bir entelektüel tatmin evresine
bireyin yaşamını belirleyen tek nemli olan konulara bakarak geçmeden önce bunları karşılaması
itki olduğunu iddia eder. incelemiştir: Aşk, umut, inanç, tin- gerekmektedir. Yetersizlik ihtiyaç-
sellik, bireysellik ve varoluş . ları basit ve temeldir; (yiyecek,
1974 Fritz Perls, her canlının
KuramlArının en önemli yönlerin- içecek ve uyku gibi) fizyolojik ge-
"doğuştan tek bir a macı
den biri de şudur: Birey en yüksek rekliliklerden, (güvenlikte ve
bulunğunu, bunun da kendini
bilinç seviyesine ulaşmak ve po- tehlikeden uzak olmak gibi) güven-
olduğu gibi gerçekleştirmek
tansiyelini en iyi şekilde lik ihtiyaçlarından, (başkalarına
olduğunu" söyler.
gerçekleştirmek için yaşamdaki yakın olma ve onlar tamfından ka-
gerçek amacını keşfetmeli ve onun bullenilme gibi) sevgi ve aidiyet
peşinden gitmelidir. Maslow, bu ni- ihtiyaçları ile (hayatta başarıya u-
PSiKOTERAPi 139
Ayrıca bkz. Alfred Adler 100-01 • Erich Fromm 124- 29 • Cari Rogers 130- 37
• Rollo May 141 • Martin Seligman 200-01

Maslow'un ihtiyaçlar
piramidi yükseği
hedefleyen ama ayakları
yere basan başarılı
bireyler üzerindeki
gözlemlerine dayanır ve
bu kişi lerin özelliklerini
I
Kendini aşma
Başkala rına
listeler.
yardım, kendimiz
dışınd a bir şeylerle
bağlantı kurma

Kendini gerçekleştirme Abraham Maslow, New York,


Kişisel potansiyelini
Brooklyn'de yedi kardeşin en
yerine getirme
büyüğü olarak doğar.
Estetik Rusya'dan politik çalkantılar
Düzen, güzellik, simetri nedeniyle ABD'ye göç etmiş
Yahudi bir aileni:n oğludur.
Billşsel Ailenin Maslow'dan büyük
Bilgi, anlama beklentileri vardır ve onu
hu kuk eğitimi a lmaya
zorlarlar. Üzerindeki ailevi
Kendine sayg ı baskı 1928'de hayatının
Başarı. tanınma , itibar. yeterlilik
kontrolünü kendi ellerine alıp
psikoloji eğitimi almaya
Sevgi ve aidiyet başlamasına kadar sü rer. Aynı
Onay, dostluk, yakınlık, ilişkiler
yıl ailesine karşı ç ıkarak
kuzeni Bertha Goodman'la
Güvenlik
istikrar, sağlık, barınma, para, iş
evle nir ve iki çocukları olur.
Maslow, Wisconsin
Üniversitesi'ne gider ve orada
FizyoloJik
Hava, yiyecek, içecek, uyku, ısınma. hareket maymunlarla yaptığı
çalış malarla tanınan
davranışçı psikolog Harry
Harlow'un altında çalışır.
!aşma ve tanınma gibi) kendine potansiyellerini yerine getirebilme- Daha sonra Columbia
güven ihtiyaçlarından oluşur. Yük- leri için yardım etmeye bağlanırlar. Üniversitesi'nde Freud'un eski
sek basamaklardaki gelişim Maslow aynca, hepimizin kendi- meslektaşı Alfred Adler'le
ihtiyaçları (bilme ve anlamı ihtiyacı mize benzersiz şekilde uyan amaçlara tanışarak psikanalizde
gibi) bilişsel, (düzen ve güzellik gi- sahip olduğumuzu ve tamamlanma kendis inin rehberi olacak
bi) estetiktir. Son olarak yaşamın yolunun bir parçasının da bu amacı kişiyi bulmuş olur.
amacını tanımlayan ve yoğun bir tanımlamak ve peşinden gitmek oldu-
ruhsal ve psikolojik tatmine yol a- ğunu söyler. Eğer kişi hayatında, Önemli eserleri
çan iki istek, kendini kendine en uygun olan bu şeyi yapmı­
gerçekleştirme ve kendini aşma ge- yorsa sürekli huzursuz ve tatminsiz 1943 İıısaıı Motivasyonu İçin
Bir Kuram
lir. Kendini gerçek leş tirme kendini olacaktır. Her birimiz potansiyelimizi
1954 Motivasyon ve Kişilik
tamamlama arzusu, kendini aşma keşfetmeli ve onu yerine getirmemizi
1962 İnsan Psik olojisi Üzerine
ise benliğin ötesine geçme ihtiyacı­ sağlayacak deneyimleri aramalıyız;
dır ve Tanrı gibi- bizden daha çünkü Maslow'un dediği gibi: "Bir in-
yüksek bir şeye veya başkalarının san ne olabilecekse, o olmalıdır". •
140

ACI, BİR ~NLAM


KAZANDIGI ANDAN
İTİBAREN ACI DEGİLDİR
VIKTOR FRANKL (1905-1997)

iyanalı psikiyatr Viktor larında bırakabilmelerini sağlayan


KISACA
YAKLAŞIM
Logoterapi
V Frank!, karısı , ağabeyi ve
anne babasıyla birlikte
1942'de bir toplama kampına götü-
iki psikolojik gücü olduğunu anlatır:
Bunlar karar verme kapasitesi ve
davranış özgürlüğüdür. Frank!,
rüldüğünde intiharı engelleme ve çevremizin ya da olayların insa-
ÖNCE depresyon tedavisi üzerinde çalış­ fında olmadığımızı çünkü onla rı n
MÖ 600-500 Hindistan'da maya başlamıştır bile. Kampta üç bizi nasıl şekillendireceklerine ken-
Gautama Buddha, acıya yıl kalır ve grupt an tek sağ kalan dimizin karar verdiğimi zi vurgular.
arzuların neden olduğunu ve kişi olarak çıkana kadar orada pek Olayları yorumlayışımıza göre acı­
arzulardan kurtulmakla acının çok dehşete ve kayıplara tanık olur. nın bile farklı görünebileceğini
da hafifleyeceğini öğretir. Bu yaşanmışlıkların ardından söyler.
İnsanın Anlam Arayışı (1946) adlı Frank!, ölmüş karısını özleyen
MÖ 458 Antik Yunanlı oyun
kitabını yazan Frank!, insanların bir hastasını buna örnek gösterir.
yazarı Aiskhylos, "bilgelik
acı dolu ve olası yıkıcı durumlara Frank! ona önce kendisi ölseydi na-
yalnızca acıyla gelir"
düşüncesini inceler.
dayanabilmelerini ve bunları arka- sıl olacağını sorar ve hastası da bu-
nun karısı için çok zor olacağını
SONRA söyler. Frank! hastasının karısını
1950'ler Jean-Paul Sartre gibi bu acıdan sakındığına ancak şimdi

''
varoluşçu Fransız filozoflar de kendisinin bu acıyı çekmek zo-
hayatlarımızın Tanrı vergisi bir runda kaldığına işaret eder. Acıya
amacı olmadığını, o amacı anlam yüklenince dayanılır kılınır;
kendimiz bulmamız Bu dünyada başka "acı bir anlam kazandığı andan iti-
gerektiğini söylerler. hiçbir şeyi olmayan biri baren acı olmaktan çıkar".
bile mutluluğu bilebilir. Frankl'a göre anlam "icat et-
2003 Martin Seligman, "tam
Viktor Frankl mekten çok keşfettiğimiz bir şey­
bir hayat"ın haz, dahil olma
(akış) ve anlamı kapsadığını
dir" ve bunu kendimiz bulmamız

''
söyler. gerekir. Bunu, yaşayarak, özellikle
sevgi aracılığıyla, bir şeyler yarata-
2007 Amerikalı psikolog Dan rak olayla rı görmeyi tercih ettiğimiz
Gilbert, insanların mutluluk yolla buluruz. •
hakkında düşünme biçimleri
yüzünden mutsuz olduklarını Ayrıca bkz. Rollo May 141 • Boris Cyrulnik 152-53 • Martin Seligman 200- 01
açıklar.
PSiKOTERAPİ 141

İNSAN ACI
Ç~K""EDEN TAM
BiR iNSAN OLAMAZ
ROLLO MAY (1909-1994)

9. yüzyılın ortalarında Mar- Tanıdık ortamların tadını çıkarır,


KISACA
YAKLAŞIM
Varoıu,çu psikoterapi
1 tin Heidegger, Frederick
Nietzsche ve S0ren Kierkega-
ard gibi filozoflar sosyal dogmaya
zihinsel ve fiziksel duyularım ızı bir
denge ve rahatlık içinde tutan de-
neyimlerden hoşlanırız. Ancak bu
karşı çıkar ve insanların yaşamın eğilim bizim, deneyimleri getirebi-
ÖNCE anlamıyla birleşmek için düşünce lecekleri hazza veya rahatsızlığa
1841 Seıren Kierkegaard, yöntemlerini genişletmelerini ister- bağlı olarak "iyi" veya "kötü" diye

insanların, varoluşun doğasın­ ler; bugün bilinen adıyla varoluşçu yaftalamamıza yol açar. May, aslın­

daki endişeye karşı sahte bir hareket böyle ortaya çıkar. Özgür i- da bununla kendimize zarar
savunma yapmak için Hıristi­ rade, kişisel sorumluluk ve verdiğimizi çünkü böyle yaparak,
yaşamlarımızı nasıl yorumladığı­ yaşamın doğal bir parçası olarak
yanlık ideolojisini yanlış
anladıklarını ve bilimi yanlış
mızla ilgili kavramlar hep, temel kabul ettiğimiz zaman bizi büyük
olarak bir insanın var olmasının ne bir ilerleme ve gelişime götürecek
kullandıklarını iddia eder.
anlama geldiğini sormak isteyen olan süreçlere karşı mücadele etti-
, 1942 İsviçreli Doktor Ludwig varoluşçuların ilgi alanına girer. ğimizi söyler.
Binswanger, Dünyadaki Psikolog Rollo May'in Kaygının May, yaşama karşı, rahatsız edi-
İnsanın Gerçekleşmesi ve Anlamı (1950) adlı kitabı bu insan ci veya nahoş olduğuna karar
Temel Formları'nda varoluşçu odaklı felsefi yaklaşımı ilk kez psi- verilenleri inkar etmek veya yok
felsefeyi psikoterapiyle birleşti­ kolojinin alanına getirmiştir. May, saymak yerine tüm deneyim biçim-
rir. genellikle varoluşçu psikolojinin ba- lerini eşit şekilde kabullenen Budist
bası olarak kabul edilir. düşünceyi yansıtan bir yaklaşımı
1942 Hüman:istik psikolojinin benimser. "Olumsuz" duygularım ı zı
öncüsü Carı Rogers, Danış­ Varoluşçu bir yaklaşım engellemek ya da bastırmak yerine
manlılr ve Psikoterapi'yi May yaşama, insan deneyimlerinin kabullenmeliyiz. Frank!, acı çekme-
yayımlar. bir tayfı olarak bakar; acıyı da pato- nin ve üzüntünün "iyileştirilmesi"
SONRA lojik bir işaret olarak değil yaşamın gereken patolojik durumlar olmayıp
1980 Irvin Yalom, Varoluşçu normal bir parçası olarak kabul insan yaşamının doğal ve gerekli
Psikoterapi' de yaşamın dört
eder. İnsan olarak rahat etmemizi parçaları, ayrıca psikolojik gelişime
sağlayacak deneyimler aramaya e- yol açtıkları için önemli oldukların ı
temel kaygısını ele alır: Ölüm,
ğilimli olduğumuz aşikardır. söyler. •
özgürlük, varoluşsal yalnızlık
ve anlamsızlık. Aynca bkz. S0Ien Kierkegaard 26-27 • Alfred Adler 100-01 • Cari Rogers
130-37 • Abraham Maslow 138- 39 • Viktor Frank! 140 • Boris Cyrulnik 152-53
142
KISACA

AKlLCI İNANÇLAR,
YAKLAŞIM
Rasyonel Duygusal
Davranış Terapisi

ÖNCE

SAGLIKLI 1927 Alfred Adler, kişinin


davranışlarının, düşüncelerın­
den kaynaklandığını söyler.

DUYGUSAL 1940'lar Gestalt Terapisi


hareketi ile gerçekliği yaratma-
da algının rolü yaygınlaşır.

SO~UÇLAR
1950 Karen Horney,
"olmalı"ların tiranlığından
kaçmamızı önerir.

DOGURUR
SONRA
1960'lar Aaron Beck, depres-
yonun, dünya hakkında
ALBERT ELLIS (1913-2007) gerçekçi olmayan olumsuz
görüşlerin sonucu olduğunu
söyler.
1980 Amerikalı psikiyatr
David Burns bi!işsel bozukluk-
ları etiketler: Düşünmeden
Sonuca Varmak, Ya Hep ya Hiç
Düşüncesi, Her Zaman Haklı
Çıkma, Aşırı Genelleme ve
Felaket Tellallığı

ntik filozof Epiktetos MÖ

A BO'de "İnsanlar olaylardan


değil, onlara bakı ş açıları
yüzünden rahatsız olurlar,"
demiş tir. Bu ilke, Dr. Albert Ellis
tarafında n 1955'te geliştirilen ve
deneyimlerin belli duygusal
tepkilere neden olmayıp tepkiyi
kişinin inanç sisteminin ürettiğini
öne süren Rasyonel Duygusal
Davranış Terapisi'nin (RDDT)
temelidir.
1940'lar ve 50'lerde psikanalist
olarak çalışan Ellis, hastalarının
çoğ unun içlerine ve çocukluk
dönemlerine ait içgörüye u laştıkları
halde semptomlarının hala yok
PSİKOTERAPİ 143
Ayrıca bkz Alfred Adler 100-101 • Karen Horney 110 • Erich Fromm 124-29 • Cari Rogers 130-137 • Aaron Beck
174 177 • Martin Seligman 200- 201

Olumsuz şeyler olduğunda şunları yapabiliriz ..

. "otomatik" ve yersiz tepki veririz .. . . . tepki vermek için biraz düşünebilir. .

olmadığını fark eder. Bir sorun bu onun için sadece talihsiz değil düşünce, üzüntü, suçluluk ve düş
çözüldüğünde hasta yerine yenisini korkunçtur. Kovulduğu için gibi makül duyguları
kırıklığı
koyuyor gibi görünmektedir. Ellis, değersiz olduğunu ve bir daha asla kabullenir. Rasyonel düşünen biri
sorunun kişinin düşünüş biçiminde iş bulamayacağın ı düşünür. Ellis işinden atılabilir, işini
(kavrayışlarında) yattığına ve bunu yersiz inançları mantıksız, aşırı, kaybetmesinin nedeni bir hatası da
değiştirmek için içgörüden zarar verici ve kendi kendine zararlı olabilir ama değersiz olmadığını
fazlasının gerektiğine karar verir. olarak tanımla r çünkü bunlar bilir. Kend ine kızabil i r ama
sağlıksız duygusal sonuçlara neden sağduyusuyla bilir ki başka bir iş
Yersiz düşünme olurlar. bulma olasılığı vardır. Rasyonel
Ellis, uzun süreli duygusal Rasyonel düşünme ise tam tersi düşünce dengelidir, iyimserliğe ve
problemlerin çoğunun neredeyse bir etki yaratır. Ellis rasyonel olasılıklara yer bırakır, sağlıklı
her zaman yersiz düşüncelere bağlı düşünceyi kendine yardım olarak duygusal sonuçlar yaratır.
olduğuna inanmadığı için çalışma nitelendirir. Tolerans ve felaket gibi Ellis'in yersiz düşünceler
yöntemini Rasyonel Terapi olarak olumsuz sonuçlar düşünmeden kavramı Karen Horney'in
tanımlamaya başlar. Mantıks ı zlığın üzüntüyü kaldırabilmeye dayanır "olmalı ' ların tiranlığı" fikrinden
en çok ortaya çı ktığı durumlar, ve insan pot ansiyeline olumlu bir esinlenmiştir - zihnin, bir şeyin
olaylar ha kkında aşırı sonuçlara, inançtan kaynaklanır. Bu, kişinin (sihirli bir şekilde) olduğundan
özellikle de olumsuz olanlarına naif, olumlu inançlar lehine farklı olması gerek tiğine dair
varma eğilimidir. Örneğin yersiz olumsuz faktörlere gözünü düşünceyle meşguliyeti . Bu
düşünen bir kişi işini kaybettiğinde kapamasını gerektirmez - rasyonel düşünceleri gerçekle uzlaştırmak
144 ALBERT ELLIS
Ancak Ellis insanlara, bir olayın bir
duyguya katkı yapabileceğini ancak
doğrudan o duyguyu

''
yaratamayacağını öğretmeyi
amaçlamıştır. Duygusal tepkilerimiz
olan bitene yüklediğimiz anlama
bağlıdır, dolayısıyla da rasyonel ya
Bizi insanlar ve olaylar üzmez. da yersiz düşüncelerle yönetilir.
Biz onların bizi üzeceklerini Adından da anlaşılacağı gibi
düşünerek kendimizi üzeriz.
Rasyonel Duygusal Davranış
Albert Ellis Terapisi hem duygusal tepkiyi
(bilişsel bir süreç) hem de davranışı
inceler. İkisi arasındaki ilişki iki
Eğer biri aşkta şanssızlığa uğrarsa

''
yönlüdür: Davranışınızı değiştirerek üzülür ve reddedilmiş hisseder ancak
düşüncenizi değiştirmeniz ve
bu duyguları hissetmekle bunun bir
düşüncenizi değiştirerek inanç sistemi haline gelmesi arasında
davranışınızı değiştirmek fark vardır.
mümkündür. Ellis, kişinin düşünme
acılı ve bitmeyen bir mücadeledir. biçimini değiştirmenin yersiz "Bu dünyada hep yalnız olmaya
Öte yandan rasyonel düşünce düşünceleri fark edip sonra da mahkümum" gibi inançlara
kabullenme üzerine odaklanır; doğruluklarını tartışarak akılcı sahiptir. Terapide bireyler, kişisel
bazen olmasını tercih düşünceyle onlara meydan geçmişlerin i araştırarak bu
etmeyeceğimiz şeylerin okumayı gerektirdiğ iniöne sürer. inançların ı doğrulayacak kanıtlar
olabileceğini ama bunların hayatın bulmaya teşvik edilirler. Pek çok
bir parçası olduklarına dair dengeli İnançlara meydan okumak ilişkisi terk edilerek bitmiş olan biri
bir anlayıştır. RDDT boyunca bireylerden "yalnızlığın kaderi olduğu" veya bir
kendileri ve hayatlarındaki şekilde "sevilemez bir kişi olduğu"
Şartlı tepki konumları hakkında haksız aldanmasına kapılmış olabilir.
İnsanlara ve olaylara verdiğimiz inançlara sahip olup olmadıklarını RDDT insanları, kayıpların ve
tepkilere o kadar alışmışızdır ki düşünmeleri istenir. Bu sürece yalnızlığın acısını çekmeleri ve
bunlar neredeyse otomatik hale "doğruluğundan şüphe etme" denir. kayba neden olan faktörleri
gelmiştir; tepkilerimiz ayrılmaz bir Örneğin bazı insanlar "Tanıdığım mantıklı biçimde değerlendirmeleri
şekilde olayın kendisine bağlıdır. tek güvenilir insan benim" veya için teşvik eder ama bir-iki örneğin

AlbertEWs Albert Ellis, ABD'nin Pennsylvania davranışçı terapiye kaymasına


eyaletinde Pittsburgh şehrinde bunun neden olduğu düşünülür.
doğar. Babası işi dolayısıyla ABD'nin en etkili
genellikle uzaklardadır ve annesi psikologlarından biri olarak kabul
manik depresiftir. Ellis, sıklıkla edilir. 70'ten fazla kitap yazmış
kendinden küçük üç kardeşinin ve 93 yaşındaki ölümüne kadar
bakımını üstlenir. Kariyerine önce yazmaya ve ders vermeye devam
iş dünyasında başlayan Ellis daha etmiştir.
sonra yazar olur. Cinsellik üzerine
yazdıklan onu 1942'de Columbia Önemli nerlerl
Üniversitesi'nde klinik psikoloji
eğitimi almaya yönlendirir. Başta 1957 Bir Nevrotikle Yaşamak
psikanaliz üzerine çalışır ve 1961 Akılcı Yaşam Kılavuzu
Sigmund Freud, Alfred Adler ve 1962 Psikoterapide Akıl ve
Erich Fromm'dan etkilenir. Ancak Duygu
Rasyonel Terapisi psikanalitik 1998 İyi Yaşlanma
kuramla çelişir ve onun bilişsel
PSiKOTERAPi 145
bir şeyin her zaman alışkanlık haline getireceğimizi
tekrarlanacağının göstergesi ve bu gösterir. Böyle yaparak terapist işe
nedenle mutlu olmanın imkansız yaramaz hale gelir - hasta bir kez

''
olduğu ile ilgili inançlara karar alma noktalarında kendinin
saplanmalarını engeller. farkına varıp bilinçli (ve çoğunlukla
Yersiz düşünmenin doğasında farklı) seçimler yapmaya başlayınca Hayatınızın en iyi yılları
olan zorluklardan biri de kendini terapiste artık gerek kalmaz. sorunların kendinizin
devam ettirme eğilimidir çünkü olduğuna kakar verdiğiniz
örneğin "benim başıma hiç iyi bir Aktif bir terapi yıllardır. Kendi kaderinizi
şey gelmez" düşüncesinde iyi Albert Ellis'ın kuramları kendinizin kontrol ettiğini fark
şeylerin olabileceği fırsatları psikanalizin ağır ilerleyen edersiniz.
aramaya dair ufacık da olsa bir metodolojisine meydan okumuş ve Albert Ellis
motivasyon yoktur. Yersiz bugün de popüler olan bilişsel

''
düşüncenin sahibi iyi bir şey davranışsa! terapinin ilk biçimini
yaşama olasılığını o kadar yaratmıştır. Aktif ve yönlendirici bir
imkansız görmektedir ki onu terapisttir ve uzun vadeli, pasif
aramaktan bile vazgeçer. Bu, onu psikanalizin yerine -ön fikri Cari
olan biten iyi şeylere karşı da Rogers tarafından verilen
körleştirir. Pek çok insan kendini yaklaşımla- çözüm için çalışmayı 1970'lerin ve 80'lerin en popüler
tekrar eden şu inancı ifade eder: ve gücü doğrudan hastanın ellerine terapi yöntemlerinden biri olmuş ve
"Evet denedim ama iyi şeylerin asla teslim etmiştir. Ayrıca Ellis'i "araştırmacı, devrimci,
olmayacağını biliyorum." Bu, kuramlaştırmanın yeterli terapist, kuramcı ve öğretmen"
onların inanç sistemlerini haklı olmadığını vurgulamış, "Kuram olarak tanımlayan Aaron Beck'in
çıkara n ve pekiştiren bir söylemdir. eylemle, eylemle, eylemle çalışmalarına ilham kaynağı
Yersiz düşünme "siyah- desteklenmeli," demiştir. RDDT olmuştur.•
beyazdır"; bireyin olası deneyimleri
fark etmesini imkansız kılar.
RDDT, sağlıks ız ve Zorlukla r: Zihinsel
Durumları her zaman olumsuz
yerleşik inançlara yol açan üzüntü yaratan olay
yorumlamamıza neden olan ve
yersiz düşünce
a!Lernatif olumlu deneyim modellerini tanımlar ve
olasılıklarını da engelleyen hatalı onlarla nasıl mücadele
,bir inanç sistemidir. Genellikle edileceğin i anlatır.
"görmek bilmektir" gibi görünse de
gerçekte inandığımızı görürüz.

Konstrüktüvist kuram
RDDT. tercihlerimizde yetiştirilme
tarzımız ve kültürümüzün etkisi
olsa da inançlarımızı ve
gerçek liğimizi kendimizin inşa
ettiğimizi öne süren konsLrüktüvist
bir kuramdır. Ellis'e göre bu
yöntemle yapılan terapi insanların
katı ve mutlak düşüncelerini,
duygularını ve eylemlerini ortaya
çıkarmaya çalışır ve kendilerini
nasıl "rahatsız etmeyi" seçtiklerini
görmelerine yardımcı olur. Nasıl
daha sağlıklı düşünme yolları
bulabileceği mizi, daha yeni ve
yara rlı inançları nasıl içselleştirip
146

AİLE, İNŞANLARIN
YAPILDIGI
''FABRİKA''DIR
VIRGINIA SATIR (1916-1988)

işinin "çekirdek ailesinde"


KISACA
YAKLAŞIM
Aile terapisi
Ailemizin üyelerine
belli şekillerde davranmayı
K (içinde büyüdüğü aile)
üstlendiği rol, yetişkinin
büyüyeceği bir tohum gibidir.
öğreniriz . Amerikalı psikolog Virginia Satir,
ÖNCE kişiliğin oluşmasında ilk ailenin
1942 Cari Rogers, Danışmanlık önemini fark eder ve sağlıklı,
ve Psikoteıapi'yi yayımlayarak işlevsel bir aile ile işlevsiz bir aile

akıl sağlığı tedavisinde saygı arasındaki farklılıklar üzerinde

ve yargısız yaklaşımın rolünü çalışır. Özellikle de aile üyeleri


arasındaki sağlıklı dinamiklerin
vurgular. Bu davranışlar, özellikle eksik olduğu durumları telafi etmek
baskı altındayken
SONRA için insanların benimsemeye
benimsediğimiz bir rolü
1953 ABD'li psikiyatr Harry biçimlendirirler. meyilli oldukları roller üzerinde
Stack Sı.ıllivan, insanların durur.
çevrelerinin ürünü olduğunu Sağlıklı bir aile hayatında açık
öne süren Psikiyatrinin ve karşılıklı duygusal bağlar ve
Kişilerarası İlişkiler Kuramı'nı herkesin birbirine olan sevgisinin
yayımlar. ve olumlu bakışının tezahürleri
göze çarpar. Satir, şefkatli, anaç
1965 Arjantin doğumlu Bu rol, otantik ilişkilerin iyi ayarlanmış psişeler
psikiyatr Salvador Minuchin, benliğimizi ezer ve geliştirmedeki gücünü öncülü
Philadelphia Child Guidance bizimle birlikte terapistlerden çok daha fazla
Clinic'te aile terapisini yetişkinliğe taşınır.
vurgulamıştır.
gündeme getirir.
1980 İtalyan psikiyatr Mara Rol yapma
Selvini Palazzoli ve Satir, aile üyelerinin duygularını ve
meslektaşları ııilı:ı t.tııapisine
sevgilerini açıkça ifade etme
konusunda sıkıntı yaşadıkları
"Milano sistemleri"
zaman otantik kimliklerin yerine
yaklaşımlan hakkındaki
kişilik "rollerinin" ortaya çıktığını
makalelerini yayımlarlar. söyler. Özellikle de stresli
dönemlerde aile üyelerinin en
sıklıkla benimsedikleri beş rolü
PSİKOTERAPİ 147
Aynca bkz. Cari Rogers 130-37 • Lev Vygotsky 270 • Bruno Bettelheim 271

Satir'e göre beş


ayrı kişilik rolü,
zor duygusal
sorunları kapatmak
için aile üyeleri
tarafından sıklıkla
oynanır ..

Dikkat Dağıtıcı Hesaplayıcı Dengeleyici Suçlayıcı Yatıştırıcı

tanımlar. Bunlar: sürekli hata bulan için özdeğerimizi doğuştan gelen


ve eleştiren aile üyesi ("suçlayıcı"); bir hak olarak kabul etmemiz Vlrginla Satir
sevgisiz entelektüel ("hesaplayıcı"); gerektiğine inanır. Ancak o zaman
dikkati duygusal sorunlardan gerçekten tatmin ed ici bir varoluşa Virginia Satir, ABD'de,
uzaklaştırmak için her şeyi doğru hareket edebiliriz. Bu da
Wisconsin'de bir çiftlikte doğar
ve altı yaşındayken "anne-ba-
karıştıran ("dikkat dağıtıcı"); özür dosdoğru, apaçık ve dürüst bir
baların dedektifi" olmak istedi-
dileyen, (yalışlmcı) ve açık, dürüst iletişime bağlı kalmakla başlar.
ğini söylediği rivayet edilir. Bir
ve doğrudan iletişim kuran Temel, olumlu, duygusal hastalığa bağlı olarak iki yıl
(dengeleyici) olarak sıralanır. bağlantılar ihtiyacı Satir'in öncü süreyle işitme kabiliyetini
Sadece dengeleyiciler, iç eserlerinin köklerinde yatmaktadır. yitirmesi ona sözsüz iletişim
duygularını ailenin diğer üyeleriyle O, işlevsiz her aile için sevgi ve becerisi ve insan davranışları­
olan iletişimlerine uydurarak onayın potansiyel iyileştirici nın perde arkasını anlaması
sağlıklı, uyumlu bir konumu güçler olduğuna inanır. için bir duyarlılık kazandırır.
sürdürürler. Diğerleri ise zayıf Hastalarıyla yakın, şefkatli ilişkiler Babası bir alkoliktir ve çocuk-
özgüvenleri yüzünden gerçek geliştirerek onları, benimsemeye luğu boyunca etrafında dönen

duygu l arını göstermekten ya da teşvik ettiği d inamikleri taklit duygu dinamiklerinin farkına
varır.
paylaşmaktan korktukları için eder. •
çeşitli roller b enimserler.
Satir, öğretmenlik eğitimi
alır,ancak çocuklardaki
Yatıştırıcılar onaylanmamaktan
özgüven sorunlarına olan ilgisi
korkarlar; suçlayıcılar değersizlik
onun sosyal hizmetler konu-
duygularını gizlemek için
sunda yüksek lisans yapması­
başkalarına saldırırlar;
na neden olur. ABD'deki ilk

''
hesaplayıcılar, duygularını itiraf
resmi aile terapisi eğitim
etmekt en kurtulmak için zekalarına programını kurar. "Satir
yaslanırlar; d ikkat dağıtıcılar - modeli" günümüzde de hAlA
gen ellikle a ilenin en Aileyi iyileştirmeyi bildiğim kişisel ve örgüt psikolojisinde
küçükleridirler- sadece sevimli ve için dünyayı iyileştirmeyi de etkisini korumaktadır.
zararsız olurlarsa sevileceklerine biliyorum
inanırlar. Virginia Satir önemli eHrlerl
Benimsenen bu roller ailenin

''
işlemesini sağlayabili r ama her 1964 Birleşik Aile Terapisi
bireyin otantik benliğini ezer. Satir, 1972 İnsan Yaratmak
çocu klar ya da yetişkinler olarak bu
sahte kimlikleri bir yana bırakmak
148

RAHArYAŞA, ..
HAYALLERE DAL,
SORUMLULUKLARDAN
KURTUL
TIMOTHY LEARY (1920-1996)

mothy Leary, dönemle özdeş­ dan kurtarmamız, düşüncede ve


KISACA
YAKLAŞIM
Deneysel psikoloji
T: eşmiş ünlü sözü "rahat yaşa,
hayallere dal, sorumluluklar-
dan kurtul"la 1960'ların karşı
hareketlerimizde kendimize yaslan-
maıruz gerektiğini vurgulamıştır. Ne
yazık ki "sorumluluklardan kurtul'',
kültürünün ikonik figürlerinden biri ol- yanlış biçimde insanları üretkenlikten
ÖNCE muş Amerikalı bir psikologdur. alıkoymak olarak yorumlanmıştır.
1890'lar William James, benli- Ancak Leary'nin yapmamızı iste- Leary, "hayallere dalmamızı" ya da
ğin dört katmanı olduğunu diğ i üç şeyin sırası biraz farklıdır. bilinçdışırrıızı araştırmamızı ve "sizi
söyler: Biyolojik, materyal, sos- Toplumların siyasetle kirlendiğini dü- Tanrı'nın tapınağına, kendi bedenini-
yal ve ruhsal. şünerek , gerçek bireyler tarafından ze döndürecek bir kutsal varlık
ihtiyaç duyulan anlam derinliğine izin bulmanızı" söyler. Bu, deney ve bilin-
1956 Abraham Maslow, kendi-
ni gerçekleştirme yolunda vermeyen steril, genel topluluklar icat cin çoğu düzeyinin yanı sıra
etmiştir. Yapmamızı düşündüğü ilk gerçekliğin daha derin katmanlarını
"zirve deneyimlerin" önemini
vurgular. şey "sorumluluklardan kur lulmak "tır. inceleme talimatıdır. Bunu yapmak
Bununla, kendimizi yapay bağlantılar- için tek yol uyuşturuculardır ve bir
SONRA Harvard profesörü olan Leary halüsi-
1960'lar İngiliz psikiyW nojenik uyuşturucu LSD ile deneyler
Humphry Osmond uyuşturucu yapmaya başlamıştır.
LSD ve meskalinin duygusal "Rahat yaşa," derken Leary bizden
etkilerini tarif etmek için "psi- topluma yeni bir vizyonla dönmemizi,
kedelik" terimini kullanır. dönüşümümüzü yansıtan yeni davra-

1962 Amerikalı psikiyatr ve te- nış modelleri aramaıruzı ve yeni


olog Walter Pahnke, bulduğumuz bu yöntemleri başkaları­
"Paskalyadan Önceki Cuma na öğretmemizi istemektedir. •
Deneyi"nde psikedelik uyuştu­
ruculann dini deneyimleri
1960'lann ps ikedelik hareketi
derinleştirip derinleştirmediği­
Leary'nin gerçek duygu ve ihtiyaçlanmızı
ni test eder. oıt<ıya çıkarmak için bilinçdışını incele-

1972 Amerikalı psikolog Robert yerek daha iyi, daha tatmin edici bir top-
E. Omstein, Bilinç lum yaratma çağrısından etkilenmiştir.
Psikolojisi'nde sadece kişisel
deneyimin bilinçdışını kilitle- Ayrıca bkz. William James 38- 45 • Abraham Maslow 138 39
yebilcceğini savunur.
PSİKOTERAPi 149

İÇGÖRÜ KÖRLÜÖE
SEBEP OLABİLİR
PAUL WATZLAWICK (1921-2007)

sikoterapi, genellikle ağırlıklı rar tekrar aynı hareketlere dön meye


KISACA
YAKLAŞIM
Kısa terapi
P olarak hastaların kendilerini,
tarihçelerini ve davranışları­
nı anlamalarına dayanır. Bu, duygu-
eğilimli olduklarını gösteren insan
davranışının dairesel nedensellik
fikrini benimser.
sal acıları karşılamak ve davranışları Watzlawick, içgörünün, hem ger-
ÖNCE değiştirmek için duygusal modelleri- çek soruna hem de potansiyel çözü-
1880'ler İçgörü odaklı terapi mizin nereden kaynaklandığını anla- me karşı körlüğe bile neden olabile-
olarak da bilinen psikodinamik mamız gerektiği inancını baz alır. ceğini ileri sürer. Sonuca daha hızlı

terapi ortaya çıkar. Bu süreç, Avusturya-Amerikalı psikolog Paul ulaşmak için belli sorunları doğru­

kişinin mevcut davranışlarında


Watzlawick, bu süreci "içgörü" ola- dan hedefleyen ve ele alan kısa tera-
görünen bilinçdışı süreçlere rak tarif eder. Örneğin sevgilisi tara- pi yaklaşımını destekler. Ancak ay-
fından terk edilen bir erkek anormal nı zamanda herhangi bir terapinin
odaklanmaktadır.
şekilde uzun bir süre acı çekiyorsa, başarılı olması için hastayla destek-
1938 B.F. Skinner, terk edilmeyle ilgili derin sorunları leyici bir ilişki sunulması gerektiği­
, düşüncenin, algının ya da olduğunu fark edebilir çünkü annesi ni düşünür. •
başka bir gözlemlenemeyen onu çocukken bırakıp gitmiştir. An-
duygusal faaliyetin belli bir cak bir grup terapist duygusal acıları
davranış modelini karşılamak için içgörünün gereksiz

''
tetikleyebileceğini kabul olabileceği sonucuna varmışlardır ve

etmeyen "radikal" Watzlawick gibi bazıları da bunun


davranışçılığı tanıtır. hastayı daha da kötüleştirebileceği­
ni iddia etmiştir. Herkes mutlu olabilir ama
SONRA Watzlawick, benliğini derinle- birini mutlu etmenin
1958 Amerıkalı psikiyatr mesine anlayarak değişen birinin öğrenilmesi gerekir.
Lcopold Bcllak, bir kısa terapi olduğu tok bir vaka bile görmediği­ Paul Watzlawick
kliniği açar; burada terapiler ni söylemiştir. Geçmiş olayların

''
en fazla beş seansla mevcut sorunlara ışık tutmaya yar-
kısıtlanmaktadır. dımcı olacağına dair inanç çizgisel
bir neden-sonuç ilişkisi görüşüne
1974 Amerikalı psikoterapist dayanır. Watzlawick, insanların tek-
Jay Haley, Sıradışı Terapi' de
Milton Erickson'ın kısa terapi
Ayrıca bkz. B.F. Sk;nner 78 85 • Elizabeth Loftus 202- 07 • Milton Erickson
tekniklerini tanımlar. 336
150

DELİLİGİN MUTLAKA BİR


ÇÖKÜNTÜ DURUMU OLMASI
GEREKMEZ.
AYNI ZAMANDA BİR DÖNÜM
NOKTASI DA OLABİLİR
R.D. LAING 1927-1989

KISACA biyolojik
Akıl hastalığı
değildir;zor sosyal Psikoz geçerli ve anlaşılabilir
YAKLAŞIM
etkileşimler yoluyla gelişir.
bir üzüntü ifadesidir.
Anti-psikiyatrl
ÖNCE
1908 İsviçreli psikiyatr Eugen
Bleuler, zihinsel işlevlerin
bölünmesine "şizofreni" adını
verir.
1911 Sigmund Freud, şizofre­ Psikiyatri akıl hastalığını,
Akıl hastalığı katartik ve
ninin, psikanalizle tedavi sosyal normlara uymadığı
dönü ştürücü bir deneyim
edilernemesirıerağrnen için damgalar.
olarak değerlendirilmelidir.
tamamen psikolojik olduğunu
öne sürer.
1943 Fransız filozof Jean-Paul
Sartre, gerçek benlikle sahte
benlik arasındaki ayrımı
tanımlar.

1956 İngiliz sosyalbilimci


Gregory Bateson, tüm potansi-
yel çözümlerirı olumsuz
9. yüzyılın sonlarında akıl söyler. R.D. Laing, işte bu
sonuçlara neden olduğu
duygusal balomdan ıstırap
verici bir çelişki olan "çifte
açmaz"ı tanımlar.
1 hastalıklarının, normal
insanl arın psikolojik acılar
çekmelerinden tür bakımından
bağlamdan yeni bir kültürel
eğilimin seçkin bir ikonu olarak
ortaya çıkmıştır.
değil, derece bakımından farklı
SONRA olduğu fikri kabul görmeye Biyoloji ve davranış
1978 CT beyin taramaları başlamıştır. Sigmund Freud, nevroz Freud gibi Laing de psikiyatrinin
kronik şizofrenlerle şizofren ve normalliğin aynı ölçeğin temel değerlerine karşı çıkar, akıl
olmayanlar arasındaki fiziksel parçaları olduğunu ve kötü hastalıklarına biyolojik bir olgu
farklılıkları ortaya çıkarır. koşullarda, herkesin zihinsel olarak yaklaşmasını reddeder ve
rahatsızlığa teslim olabileceğini sosyal, kültürel ve ailevi etkilerin
PSiKOTERAPi 151
Aynca bkz. Emil Kraepelin 31 • Sigmund Freud 92-99 • David Rosenhan 328-29

kişisel yaşantıları şekillendirmedeki ilaçların düşünme yeteneğini


öneminin altını çizer. Akıl aksattığını
ve sonuç olarak gerçek
hastalıklarının acı gerçeğini hiçbir iyileşmenin doğal sürecine
zaman inkar etmemekle birlikte, müdahale ettiğini savunur.
görüşleri onaylanmı ş tıbbi temellerle
ve psikiyatri uygulamalarıyla taban Şizofreniye yaklaşım
tabana zıttır. Laing'in asıl çalışması şizofreninin
Laing'in çalışmaları, zihinsel -psikolojik işleyişte şiddetli
rahatsızlıkları teşhiste kullanılan, bozulmalarla kendini gösteren ciddi
kabul görmüş sürecin geleneksel akıl hastalığı- anlaşılması, tedavisi
tıbbi modelleri izlemediğini ve sıradan insanlara anlatılması R.D. Lalng
söyleyerek psikiyatrik teşhislerin üzerinedir. Laing şizofreninin
geçerliliğini sorgular. Doktorlar doğuştan olmadığını ama
R.D. Laing, İskoçya,
Glasgow'da doğar. Glasgow
fiziksel hastalıkları teşhis için yaşanamaz durumlara anlaşılabilir
Üniversitesi'nde tıp eğitimi
incelemeler ve testler uygularken bir tepki olduğunu söyler. alır ve İngiliz Ordusu'nda
psikiyatrik teşhis davranışlara Sosyalbilimci Gregory Bateson'ın, psikiyatr olarak görev alır,
dayandırılmaktadır. Laing'e göre kişinin çelişkili beklentilerle zihinsel sıkıntıları olanlarla
asıl sorun akıl hastalıklarının yüzleştiği bir durumda kaldığı ve çalışmaya ilgi duyar. Daha
davranışla teşhisinde olduğu kadar her eylemin olumsuz sonuçlanıp sonra Londra'da, Tavistock
tedavilerinin biyolojik temelde aşırı zihinsel bozukluğa yol açacağı Clinic'te eğitim alır. 1965'te
ilaçlarla yapılmasındadır. Eğer bir "çifte açmaz" kuramını uyarlamıştır. bir grup meslektaşıyla birlikte
teşhis davranışları temel alıyorsa
Philadelphia Derneği'ni kurar
ve Londra'da Kingsley Hall'de
tedavi de öyle olmalıdır. Laing, Bir dönüm noktası olarak hastalarla terapistlerin birlikte
hastalık yaşadıkları radikal bir psiki-
Laing devrimci bir görüşle şizofren­ yatri projesi başlatır.
lerin anormal davranışlarını ve kar- Daha sonra yaşamındaki
maşık konuşmalarını endişenin dengesiz davranışları ve
geçerli ifadeleri olarak görmüştür. spiritüel takıntıları yüzünden
Ona göre psikotik vakalar endişeleri Laing'in ünü azalmıştır.
iletme girişimleridir ve önemli kişi­ Geleneksel tıbbi tedaviye
elverişli bir alternatif geliştir­
sel içgörülere yol açabilecek katartik meyi başaramadığı için düşün­
ve dönüştürücü deneyimler olarak celeri egemen psikiyatri
görülmelidirler. Laing, bu ifadelerin çevrelerince genel olarak
anlaşılması zor olduğunu kabul eder kabul görmemiştir. Buna
fakat bunu sadece içeriden anlamlı rağmen özellikle aile terapisi
olan kişisel sembolizm diliyle sarıl­ konusunda anti-psikiyatr
mış olmalarıyla açıklar. Laing'in hareketine katkıları kalıcı bir
ilaçsız psikoterapisi hastanın sem-
etki bırakmıştır. 1989'da kalp
krizi yüzünden hayatını
bolizmini ilgili ve empatik bir yakla- kaybetmiştir.
şımla dinleyerek anlaşılır kılmayı
dener. Bu da insanların doğal Önemli eserleri
durumlarında sağlıklı olduklarını ve
akıl hastalığı olarak adlandırılan 1960 Bölünmüş Benlik
rahatsızlıkların o duruma geri dönüş 1961 Benlik ve Diğerleri
Shakespear e'in Kral Lear'ı zor
girişimi olduğuna dair inanca 1964 Akıl Sağlığı, Delilik ve
koşulların delirttiği bir adamın ikonik
örneğidir. Laing'in görüşüne göre dayanmaktadır. • Aile
Lear'ın delili~i do~al, sa~lıklı durumuna
1967 Yaşamın Politikası

dönme girişimidir.
152

GEÇMİŞİMİZ
KADERİMİZİ
BELİRLEMEZ
BORIS CYRULNIK (1937-)

KISACA
YAKLAŞIM
Pozitif psikoloji
ÖNCE
1920'ler Freud, erken travma-
nın çocuğun beynini olumsuz
etkilediğini ve herhangi bir
genetik, sosyal veya psikolojik
direnç faktörüne baskın
geldiğ ini söyler.

1955-95 Psikolog Ernrny


Wemcr tarafından yapılan
uzun vadeli bir çalışmada
travmalı çocuklar yetişki nlikle­
rine kadar izlenir ve nüfusun
rajik bir olay karşısında ba-

T
acı verici koşulların bir şekilde üs-
üçte birinin toparlanmaya
zı insanlar yıkılır. Başa tesinden gelip devam edebilirler.
eğilimli oldukları sonucuna
çıkma mekanizmalarını Boris Cyrulnik, tepkilerdeki bu
varılır.
yardıma çağ ıramadan derin bir farklılıkla ilgilenmiştir. Neden bazı
1988 John Bowlby, toparlanma depresyona veya bunalıma girerler, insanların bu kadar derinden etki-
üzerine bir araştırma yapılma­ bazen umutlarını ve hatta yaşama lendiklerini, bazılarınınsa
sını ister. isteklerini kaybederler. Tamamen "kendilerini toparlaya bildiklerini"
başlarına gelen felaketle meşgul o- bulmak için tüm kariyerini psikolo-
SONRA lurlar; kabuslar görmeye, jik toparlanmayı incelemeye
2007 İngilız devleti okullarda geridönüşler ve kaygı atakları yaşa­ adamıştır.
UK dirençlilik programını maya başlarlar. Ancak başka bir Cyrulnik, topa rl anman ın , insan-
başlatır. grup insan da sadece yaşamların­ da doğuştan var olmad ığını,
2012 Amerikan Psikoloji daki iniş çıkışlarla değil , aynı kişi nin doğal bir süreç içinde bunu

Derneği, psikolojik dirençlilik zamanda potansiyel olarak ezici ka- inşa ettiği ni bulur ve bunu şöyle

üzerirıe özel bir görev gücü yıp ve travmalarla da başa an latır: " Çocuğun tek başına birdi-

oluşturur. çıkabilirler. Depresyona girmek ve rençliliği yoktur. .. bu, bir etkileşim ,


mücadele güçlerini yitirmek yerine bir ilişkidir." Direncimizi ilişkiler
PSiKOTERAPi 153
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92-99 • John Bowlby 274 77 • Charlotte
Bühler 336 • Georgc Kelly 337 • Jerome Kagan 339

Tsunamiler gibi felaketlerden son-


ra psikologlar, insanların zor durumların
üstesinden gelme kararlılıgı gösteren
dirençlilerle nitelenen dirençli topluluk-
ların oluştuğuna tanıklık etmişlerdir.

onun tarafından yenilmek yerine bu


deneyimle direnç kazanmak ve bu
direnci cüretkar bir şekilde ileriye
doğru hareket etmek için kullan-
maktır. Doğru destek verildiği nde
çocuklar travmalarını iyileştirme
konusunda özellikle yeteneklidirler. Boris Cyrulnik, il. Dünya
Savaşı'nın başlamasından kısa
Cyrulnik insan beyninin işlenebi lir
süre sonra Fransa'nın
geliştirerek inşa ederiz. Konuştuk­ olduğunu, eğer izin verilirse iyileş ­
Bordeaux şehrinde Yahudi bir
larım ız ve doğan duygular tirilebileceğini göstermiştir.
ailenin oğlu olarak doğar.
aracılığıyla kendimizi sürekli diğer Travma geçirmiş bir çocuğun be- 1944'te Vichy rejimi
insanlarla ve karşılaş tığımız du- yin zarı ve odac ıkları büzüşme Almanya'yla işbirliği yaparak
rumlarla "öreriz". Bir "ilmeği " gösterir ancak çocuğa travma son- işgal edilmeyen Güney
kaçırırsak hayatımızın söküleceği­ rasında yeterli destek ve sevgi Fransa'yı kontrol altına
ni sanırız . Aslında "sadece bir verildiğinde MRI görüntüleri, bey- aldığında evi baskına uğrar ve
ilmek bile kalmış olsa her şeye ye- nin bir yıl içinde eski haline geri ailesi Auschwitz'e gönderilir.
mden başlayabiliriz". dönebildiğini kanıtlamaktadır. Ebeveynleri güvenliği için onu
Olumlu duygular ve mizah, to- Cyrulnik, travma geçiren çocuk- çoktan bir aileye evlatlık
parlanmada en önemli faktörlerdir. ları damgalamamanın önemini vermişlerdir ancak bu kişiler

Cyrulnik'in araştırması hayatın zor- vurgular. Travma iki şeyden oluşur: birkaç gün sonra küçük bir
lukları veya travmalarla baş etmede Hasar ve hasarın temsili. Çocuklar i- ödül karşılığında onu yetkilile-
daha iyi olan insanların zorluklarda çin en zararlı travma sonrası re teslim ederler. Bir toplama
kampına gönderilmeyi bekler-
bir anlam bulabildiklerini ve bunları deneyim, yetişkinlerin olay hakkın­
ken kaçmayı başarır ve on
yararlı ve aydınlatıcı olarak gördük- daki aşağılayıcı yorumlarını
yaşında bakım altına alınınca­
lerirıi, hatta bunlara gülebildiklerini duymaktır. Cyrulnik etiketlerin de-
ya kadar çiftliklerde çalışır.
göstermiştir. Dirençli insanlar mev- neyimden daha zararlı ve ezici Hiçbir akrabasının kalmadığı
cut durum ne kadar acı lı olursa olduğunu söyler. • Fransa'da büyür. Büyük ölçüde
olsun , olayların gelecekte iyiye gide- kendi kendini yetiştiren
ceğini görebilirler. Cyrulnik, sonunda Faris
Üniversitesi'nde tıp eğitimi

''
Mücadeleyle yüzleşmek alır. Yaşamını yeniden değer­
Önceleri dirençli insanların fazla lendirmek istediğini fark
duygusal olmadığı düşünülmüştür edince önce psikanaliz, sonra
ancak Cyrulnik, acının dirençli in- Dirençlilik, kişinin korkunç da nöropsikiyatri üzerine
sanlar için de diğerleri kadar etkili sorunlar karşısındaki büyüme çalışır. Tüm kariyerini travma-

kabiliyetidir. lı çocuklarla çalışmaya adar.


olduğuna ina n ır, arada ki tek fark
onların bunu nasıl kullanmayı seç- Boris Cyrulnik
önemli aaarlari
tikleridir. Acı devam edebilir, hatta

''
ömür boyu sürebilir ama bu insan- 1992 Anlamın Şafağı
lar için acı, yüzleşmeyi tercih 2004 Hayaletlerin Fısıltısı
ettikleri bir mücadele doğurur. Zor- 2009 Toparlanma
luk, olanların üstesinden gelmek,
154

SADECE İYİ İNSANLAR


BUNALIMA GİRERLER
DOROTHY ROWE (1930-)

• nsanJar yaşamlarında olan şeyler düşüncesini bir yana bırakabilir ve o-


KISACA
YAKLAŞIM
Ki'isel kurgu kuramı
1 için kendilerini suçlamaya son
verebilseler depresyon oranları ö-
nemli ölçüde aşağıya çekilecektir. Bu
lumsuz deneyimler hakkında daha a-
kılcı düşünebiliriz. Kötü ebeveynlik,
işten atılma ve hatta yıkıcı bir kasır­
tez, Dorothy Rowe'un sorunun tedavi- gadan dolayı ıstırap çekiyor olabiliriz
ÖNCE sindeki başansırıın temelini oluşturur. ama bunlar ne biz şanssızlığa mah-
1940'lar Algının anlamı Genellik.le dünyanın adil ve man- kfurı olduğumuzdan ne de kötü davra-

etkilediği kavramını tanıtan tıklı bir yer olduğuna, iyi olursak başı­ nılmayı hak ettiğimizden meydana

Gestalt t erapisi geliştirilir. mıza iyi şeyler geleceğine inandırıla­ gelmiştir. Aksiliklerden sağlıklı biçim-
rak büyütülürüz. Peki ama iyi olduğu­ de çıkabilmek için olayları kişiselleş­
1955 George Kelly, Kişisel muzda her şey iyi gidiyorsa, başırnıza tirmeye son vermek, dışa vurmaya
Kurgulann Psikolojisi'ni kötü şeyler geldiğinde bu bizim hak- başlamak, bazen kötü şeylerin olabile-
yayımlar ve herkesin dünya ve kımızda ne söyler? İyilerin ödüllendi- ceğinin farkına varmamız gerekir. •
içindeki insanla r için hazır rilip kötülerin cezalandırıldığı "Adil
kurguları (inançları) olduğunu bir dünya"ya inancımız başımıza ge-
öne süren kuramın len kötü şeylerde kendimizi suçlama-

''
ana hatlarını çizer. mıza neden olur.
Bir şekilde incindiğimizde veya bi-
1960 Psikolog ve istatis tikçi ze bir yanlış yapildığında akl:ırnıza ilk
Max Ha milton, klinik gelen "Bu neden benim başıma gel- Doğal üzüntüyü depresyona
depresyonu ölçen bir gereç di?" sorusudur. Doğal bir afet karşısın­ dönüştürmek için tek
olan Hamilton Depresyon da bile insanlar geriye dönüp buna ne- yapmanız gereken, başınıza
Değerlendirme Ölçeği'ni den olmak için ne yaptıklarını düşü­ gelen felaket için kendinizi
geliştirir. nürler. Kötü şeyler olduğunda kendini suçlamaktır.

SONRA
suçlama, suçluluk, çaresizlik ve utanç Dorothy Rowe
duygulan mantıksızca yükselir ve
1980 Psikolog Melvin Lemer,

''
burilar depresyona bile neden olabilir.
Adil bir Dünyaya İnanç: Temel
Rowe, irnmçlımmızı kendimizin
bir Aldanma'yı yayımlar ve
yarattığını ve seçtiğini söyler. Bir kez
insanlann hak ettiklerini bunu ariladıktan sonra Adil bir dünya
aldıklarına nasıl yanlış bir
inanç beslediğimizi açıklar. Ayrıca bkz. Fritz Perls 112-17 • Cari Rogers 130- 37 • Albert Ellis 142-45 •
Melvin Lerner 242-43 • George Kelly 337
PSiKOTERAPİ 155

BABALAR BİR
SESSİZLİK YASASINA
TABİDİRLER
GUY CORNEAU (1951-)

ransız-Kanadalıanalist Guy
KISACA
YAKLAŞIM
Erkek psikolojisi
F Corneau, 1991'de Olmayan
Babalar Kayıp
yayımlamadan
Oğullar'ı
önce. psikoloji
erkekler arasındaki duygusal ileti-
ÖNCE şime çok az ilgi gösterm i ştir.
1900'lar Freudyen analistler Corneau'nun kitabı erkek nesilleri
oğulların babalarıyla doğal bir arasında mahrem konuşmaların

rekabet içinde olduklarını ifade zorluklarını incelemiştir. Kendi


babasıyla duygusal iletişim kurmak Bab alar v e oğullar arasındaki
eden Oedipus kompleksini
için girişimlerini hatırla r: Ona ulaş­ iletişimgenellikle sessizlikle nitelenir.
tanımlarlar.
Oğullar tanınma ve onayın özlemini
mak, onayını istemek ama sadece
1950'ler Fransız psikanalist sessizlikle karşılanmak. çekerken babalar oğu narına hasrelini
çektiklerini vermeye gönülsüzdürler.
Jacques Lacan, oğulun babayı,
, yasanın cisimleşmiş hali Onayı esirgemek
olarak gördüğünü savunur. Corneau, bu olaylar dizisinin, oğul­ hale getirmektedir. Oğulun açısın­
larına, onlar tarafından özlemi dan bakıldığında eğer onay hiç
SONRA duyulan övgü, sevgi ve tanımayı esirgemeden, çok kolay veriliyorsa
1991 Amerikalı yazar Robert veremeyen erkeklerde benzer bir oğu l artık babayı etkilemeye değ­
Bly, Demir John: Erkekler örüntü olduğunu fark eder. med iğini düşünecektir. Pek çok
Hakkında Bir Kitap'ta Corneau'ya göre oğul, bu sessizl iği toplum biçiminde erkeklerin hem
babaların oğullarına erkek yaşadığında babasını etkilemek güçlü hem açık olamayacak larına
olmaları için ihtiyaç için daha fazlasını deneyebilir ya dair bir inanç vardır.
duyduklarını veremediklerini da geri çekilebilir ama sessizlik bir Corneau, bu davranışın erkek-
ve içlerindeki "Vahşi Adam"ı daha silinmemecesine zihnine lere zarar verdiğini söyler.
uyandırmaları gerektiğini yerleşir. Bu olgu, erkek egolarının Oğullarına sevgilerini gösterme
söyler. rekabetçi etkileşiminden kaynakla- fırsatları ellerinden alınır - ve oğul­
nabilir; oğlunu övgü yağmuruna lar da bu sevgi olmadan idare etmek
1990'lar Amerikalı yazarlar tutan bir erkek kendi gücünden zorunda kalırlar. •
Douglas Gillette ve Robert L. ödün vermekte, onu daha değersi z
Moore, Jungcu arketipleri ve
erkek psişesini inceleyen beş Aynca bkz. Sigmund Freud 92 99 • Cari Jung 102-07 • Jacques Lacan 122-23
kitap yayımlarlar.
158 GiRiŞ
Horma.nn Jerome Bruner ve Cecile Alan Turing, insan
Ebbinghaus'un Goodman, Algıda beynini deneyimleri Leon Festinger' in
"anlamsız heceler" Düzenleyici Faktörler aracılığıyla öğrenenbir Bilişsel Uyumsuzluk
''düzenlenmiş makine'' Kuramı inançların
deneyleri bilişsel Olarak Değer ve lhıiyaç'ta
süreçleri incelemenin güdülenmiş akıl
olarak tanımlayan Hesap tutarlılığı için bir

bir çalışma yöntemini yürütmenin algıyı Makineleri ve Zek!l'yı insan itkisi olduğunu
yayımlar. öne sürer.
gösterir. etkilediğini savunurlar.

1
1885
1
1947
1
1950
i
1957
1932 1949 1956 1958

ı ı ı ı
1

Frederic Bartlett, Donald Hebb, George Armitage Donald Broadbent, Algı ve


Hayalellerin Savaşı'nda uyarıcılar ve Miller. insan beyninin İletişim' de bilişin
rekonstrüktif belleği nöronlar arasındaki bir kerede en fazla yedi bilgi-işleme modelini
inceler. ilişkiler anlamında parça bilgiyi tanıtır.
öğrenmeyi açıklar. tutabileceğini savunur.

O. yüzyılın ilk yarısı psikolo- bilişsel psikolojinin öncüsü olmuş­ anlamaya yol açmıştır. Bu da psiko-

2 jide iki düşünüşün egemenli-


ğinde olmuştur: (öğrenme
teorisine odaklanan) Davranışçılık
tur.

Bllişsel devrim
logların, özellikle de Donald
Hebb'in ziMnsel süreçleri, sadece
davranış gözlemlerinden çıkarımlar
ve (bilinçdışı ve erken çocukluk Sonunda dengeyi davranışa olan yaparak değil doğrudan inceleme-
gelişimine odaklanan) psikanaliz. ilgiden zihinsel süreçleri incele- sini sağlamıştır.
Bir önceki yüzyılda psikologları meye doğru değiştiren şey, psikoloji Bilgi-işlem benzetmesini psiko-
meşgul eden, algı, bilinç ve bellek alanının dışından gelmiştir. lojiye ilk uyarlayanlar arasında
gibi zihinsel süreçler büyük ölçüde İletişim ve bilgisayar teknolojilerin- Frederic Bartlett'in Cambridge'de
ihmal edil miştir. deki gelişmeler ve yapay zekanın öğrencisi olan Donald Broadbent de
Kaçınılmaz olarak bazı istisna- -!!. Dünya Savaşı sırasındaki ilerle- vardır. Broadbent 1940'larda ve
lar da vardır. İngiliz psikolog meler sayesinde büyüyen bir alan- 50'lerde bilgisayar bilimcisi Alan
Frederic Bartlett ve Rus meslektaşı açtığı yeni olanaklar beyin hak- Turing'in ve iletişim uzmanı Colin
Bluma Zeigamik, 1920'lerde ve kında yeni bir düşünce biçimine yol Cherry'nin çalışmalarından etkilen-
30'larda ayrı ayrı bellek üzerinde açmıştır: Bilgi işlemci olarak beyin. miştir. Ancak asıl dönüm noktası
çalışmışlar, bilişsel psikologların Davranışçılığın incelemediği ya da ABD' de, davranışçılığın k ısıtlama­
sonraki çalışmalarına öncülük inceleyemediği, "bilişsel süreçler" ları yüzünden eleştirilmeye başlan­
etmişlerdir. Almanya'da Wolfgang ya da "idrak" olarak adlandırılan dığı zaman gerçekleşmiş ve
Köhler'in sorun çözme ve karar zihinsel süreçler artık psikologlar 1950'lerin sonundaki "bilişsel
alma üzerine çalışmaları Gestalt için üzerinde çalışılacak bir model devrim"e yol göstermiştir. Bu
psikolojisinden -algı ve algısal haline gelmiştir. Aynı zamanda önemli yaklaşım kaymasının öncü-
düzenlemeye yoğunlaşmış Alman sinir bilimindeki ilerlemeler beynin leri arasında 1960'larda Harvard
düşünce okulu- yararlanmış ve işlevleri ve sinir sistemini daha iyi Üniversitesi 'ndeki Bilişsel
BİLIŞSEL PSiKOLOJİ 159

Ende! Tulving, Aaron Beck, Depresyon: Gordon H. Bower Elizabeth Loftus'un kitabı
hafıza ve bilgi Nedenleri ve hafızadan bilgi Tanıklık lfadesi'nde görgü
çıkarma üzerine Tedavisi'nde bilişsel çekmenin ruh haline tanığı hafızasının kanıt
pek çok bildiri davranış terapisinin bağlı olduğunu öne olarak yanılma payını ortaya
yayınlar. anahatlarını anlatır. süren deneyleri açıklar. çıkarır.

i
1960'1ar
i
1967
i
1978
i
1996

1967 1971 1992 2001

1
Ulric Neisser, aynı
adı taşıyan kitabında
1
Roger Shepard ve
Jacqucline Metzler
1
Paul Ekman, Duygunun Yüz
İfadeleri'nde belli yüz
1
Daniel Schacter,
Hafızanın Yedi
"bilişsel insanların üç boyutlu bir ifadelerinin evrensel ve Günahı'nda
psikolojl"yi tanıtır. nesneyi zihinlerinde dolayısıyla biyoloıik anıların hatalı
döndürebilme yeteneğine olduklarını ileri sürer. olabileceğini
sahip olduklarını gösteren gösterir.
araştırmayı yayımlarlar.

Çalışmalar Merkezi'ni kuran tir: Roger Shepard algı ile ilgili kaygı gibi rahatsızlıklarda standart
Amerikalı lar,George Armitage düşünceleri yeniden incelemiş, tedavi yöntemi olarak kullanılmaya
Miller ve Jerome Brunner de vardır. Wolfgang Köhler'in sorun çözme ve başlanır ve sadece akıl hastalıkları­
karar alma üzerine çalışmaları, nın tedavisini değil, akıl sağlığını
Yeni bir yön Daniel Ka hneman ve Amos hedefleyen pozitif psikoloji hareke-
Miller ve Bruner'in ses getiren 'Tuersky'nin kuram larında yeniden tinin doğmasına yol açar.
çalışmaları psikolojide temel bir yön su yüzüne çıkmıştır. Ve belki de ilk 21. yüzyılın başında bilişsel
değ işimine neden olur. kez, aralarında Bower ve Paul psikoloji MlA konuya egemen olan
Davranışçıla r tarafından ihmal edi- Ekman'ın da bulunduğu bilişsel yaklaşımdır ve sinir bilimi, eğitim
len bellek, algı ve duygular gibi psikologlar duygular üzerine bilim- ve ekonomide de etkileri görülmek-
a lanlar odak noktası haline gelirler. sel bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. tedir. Hatta genetik-yetiştirme tar-
Bruner idrak kavramını, öğrenme ve Ancak alaşağı edilen sadece tışmasını bile etkilemiştir; genetik
gelişim psikolojisinin mevcut davranışçıların kuramları değildir, bilimi ve sinir bilimindeki son
kuramlarıyla birleştirirken Miller'in Freud'un psikanalitik kuramı ve gelişmeler ışığında Steven Pinker
bilgi-işlem modelini belleğe uyarla- takipçileri de bilimsellikten uzak gibi evrimci psikologlar düşüncele­
ması sonucunda psikolojinin alanı olmakla eleştirilirler. Aaron Beck rimizin ve hareketlerimizin beyinle-
genişlemiş ve bellek, aralarında bilişsel psikolojinin daha etkili bir rimizin yapısıyla belirlendiğini ve
Ende! Tulving, Elizabeth Loftus, terapi sağlayacağını -ve nesnel bunların diğer kalıtsal özellikler
Daniel Schacter ve Gordon H. incelemeye daha yatkın olduğunu­ gibi olduklarını, yani doğal seleksi-
Bower'ın da bulunduğu bilişsel bulur. Savunduğu bilişsel terapi, yonun yasalarına tabi olduklarını
psikologlar için önemli bir çalışma daha sonra davranışsa! terapi ve savunur. •
alanı olmuştur. Ayrıca Gestalt psi- meditasyon tekniklerini de içere-
kolojisi de yeniden değerlendirilmiş- rek, çok geçmeden depresyon ve
160

İÇGÜDÜ DİNAMİK
BİRYAPIDIR
WOLFGANG KOHLER (1887-1967)

KISACA
Eğer bir şempanze bir problemi
YAKLAŞIM deneme-yanılma yoluyla .. durur ve problemi
Gestalt psikolojisi çözmeye çalışır ama çevresindeki her şeyi hesaba
başaramazsa ..
katarak düşünür. ..
ÖNCE
1890 Avusturyalı filozof
Christian von Ehrenfels, kitabı
Biçimin Nitelikleri Üzerine'de
Gestalt kavramım tanıtı r. Sonra bu çözümü gelecekteki
benzer problemlere de ... ta ki çözüme ulaşacağı bir
1912 Max Wertheimer, Gestalt uyarlar. kavrayışa ulaşana dek
psikolojisinin kilometre taşı
olan Hareketin Algısı Üzerine
Deneysel Çahşmalar'ı
yayımlar. L -·ı\,{·ı.;.'"'····;f\·'"tl·
·!'".;t-Jt-::,,~,:Ot, i ı i'?< :f-~ ; ':\
SONRA Bu kavrayışla öğrenme modeli
1920'ler Edwa rd Tolınan, pasif değil, aktiftir.
Gestalt ve davranışçı
[: •, .
\fi; !], ''' J ". - .. ~ ::. :1 ;.l f~ :i
psikolojiden aldığı fikirleri;
amaçlı davranışçılık (şimdi
bilişsel davranışçılık) 9. yüzyılın son larında, mev- psikolojisi (daha sonraki bir gelişme
kuramında bir araya getirir.
1935 Alman Gestalt psikologu
Kari Duncker, Üretici
1 cut düşünce okullarıyla ters
düşen bir grup Alman psiko-
log Gestalt adın ı verdikleri yeni,
olan Gestalt kuramıyla karıştırılma­
malıdır) başlangıç noktası olarak
algı, öğrenme ve anlayış gibi kav-
bilimsel ve belirgin biçimde bütün- ramların bütün olarak düşünülmesi
Düşüncenin Psikolojisi cül bir yaklaş ım geli ştirirler. Yeni gerektiğini, çeşitli parça larının
kitabında sorun çözme ve hareketi Max Wertheimer ve Kurt incelenerek araştırılmamaları
zihinsel yeniden yapılandırma Koffka ile birlikte kuran Wolfgang gerektiği nden yola çıkar.
deneylerini açıklar. Köhler, Gestalt kelimesinin hem Köhler egemen psikolojik yakla-
"örüntü" hem de kendi kuramlarına şım olan davranışçılığın çok basit
uyarlandığında "düzenli bütün" olduğunu ve algının dinamik yapı­
a nlamına geldiğini açıklar. Gestalt sını görmezden geldiğini düşün-
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ 161
Ayrıca bkz. İvan Pavlov 60-61
• Edward Thorndike 62-65 • Edward
Tolman 72-73 • Max Wcrthcimcr 335

Jerin davranışlarının. gerçek bir süreç-


ten çok bilişsel bir deneme-yanılma
sürecini gösterdiği sonucuna varır,
problemi önce zihinlerinde çözmekte,
!asa bir kavrayıştan ("işte" anı) sonra
da çözümü uygulamaya koymaktadır­
lar. Bu, oğrenmenin bir uyarıcıya şartlı
bir tepkiyle gerçekleştiğini ve ödüllen-
dirmeyle pekiştiğini savunan davra-
nışçı görüşü çürütmektedir.
Şempanzeler problemi algılayarak Wolfgang Köhler
Köhler ödevle ilgili problemlerde öğrenmektedirler, ödüller alarak değil.
şempanzelerle çalışmış ve onların Bu, ödüllere tepki yoluyla pasif Wolfgang Köhler, Estonya'da
cevabı bulmadan önce anlık bır doğar ancak ailesi doğumun­
öğrenmeden çok, Köhler'in algı
kavrayışla olası pek çok çözümden birini
içinde düzenlemeyi içeren dinamik dan kısa süre sonra anavatan-
aktif olarak algıladıklarını fark etmiştir. ları Almanya'ya döner.
davranış modelinin bir göstergesi-
Berlin'de doktorasını tamamla-
dir. Kavrayış yoluyla öğrenme yıncaya kadar çeşitli kolejlerde
mektedir. Pavlov ve Thorndike hay- modeli (Gestall) -başarısızlık, eğitim alır. 1909'da Kurt Koff-
vanların basit bir uyarıcı-tepki duraksama, algı, kavrayış ve giri- ka ile birlikte, Frankfurt
koşullandırması vasıtasıyla deneme- şim- aktiftir ama şempanzelerin Akademis i'nde algı deneyleri
yanılma yoluyla öğrendiklerini söyle- problemi çözmek için farklı giri- yapan Max Wertheimer'le çalı­
mişlerdir ama Köhler onların içgörü- şimlerini izleyen birisi için çok açık şır; bu deneyler Gestalt psiko-
leri ve zekaları olduğuna olmayabilir çünkü şempanzenin lojisinin temellerini oluştura­
inanmaktadır. 1913-20 arasında beynindeki algı düzenlemesini caktır.
Tenerif'teki maymunsular araştırma görmek mümkün değildir. Bizim 1913'te Köhler, Prusya Bi-
merkezine direktör olunca tezini test içgüdü dediğimiz, bir problemi limler Akademisi'nin Tene-
etme imkanına kavuşur ve orada bir çözmeye yönelik görünüşe göre rif'teki araştırma istasyonu-
d izi problem çözme ödevini başar­ otomatik tepki, bu kavrayış yoluyla nun direktörü olur. I. Dünya
Savaşı'nın başlangıcından
ınaya çalışan şempanzeyi inceler. öğrenme süreci tarafından etkilen-
mektedir ve kendisi de aktif, dina- 1920'ye kadar orada kalır.
Berlin'e dönüşünden sonra Psi-
Kavrayış yoluyla öğrenme mik bir modeldir. • koloji Enstitüsü'nün direktörü
Köhler' in gözlemleri inancını doğrular olarak görev yapar. 1935'te
ve ayrıca problem çözmeyle öğrenme­ Nazi rejiminden kaçarak
nin Gestalt bağlamında açıklanabile­ ABD'ye göç eder. Pek çok A-
ceğini gösterir. Erişilemez bir yerdeki merikan üniversitesinde ders

''
yiyeceğe ulaşma gibi bir sorunla kar- verir ve 1959'da Amerikan Psi-
şılaştıklarında şempanzeler ilk giri- koloji Derneği'nin başkanı se-
şimlerinde hayal kırıklığına uğramak­ çilir. Ulric Neisser kendisini
tadırlar ama sonra durup bir çözüm
Kavrayış, alandaki tüm
"çok onurlu ve asil kişiliğinin
bulmadan önce durumu enine yanı sıra gerçekten yaratıcı bir
anahatlara referansla birlikte düşünür" olarak tanımlar.
boyuna tartmaktadırlar. Çözümleri tam bir çözümü ortaya çıkarır.
genellikle yiyeceğe ulaşmak için alet- Wolfgang Köhler
ler oyun alanlarında bulunan çubuk- Önemli es erleri
lar veya tahta parçaları gibi- kullan-
1917 Maymunların Mantalitesi

''
mayı içermektedir. Aynı problemle
1929 Gestalt Psikolojisi
daha sonra yeniden karşılaştıklarında 1938 Gerçeklerin Dünyasında
şempanzeler anında aynı çözümü
Değerlerin Yeri
uygulamaktadırlar. Köhler, şempanze-
162

BtR İŞİ~. KESİNTİYE


UGRAMASI ONUN
H~TIRLA~MA ŞANSINI
YUKSELTIR
BLUMA ZEIGARNIK (1901-1988)

us psikolog Bluma Zeigar- yap-bozların veya basit ödevlerin ve-


KISACA
YAKLAŞIM
Hafıza çalışmaları
R nik, Berlin' de doktorası için
araştırma yaparken profesö-
rü Kurt Lewin, garsonların henüz
rildiği bir deney düzenler. Ödevlerin
yaklaşık olarak yansında katılımcı­
lara müdahale edilir ve işleri
hesabı ödememiş müşterilerin sipa- kesintiye uğratılır. Daha sonra akti-
ÖNCE rişlerinin detaylarını , hesabı ödemiş vitelerin ne kadarını hatırladıkları
1885 Hermann Ebbinghaus, olanlardan daha iyi hatırladıklarını sorulduğunda, kesilen ödevlerin ay-
fark ettiğini söyler. Bu Zeigarnik'in, rıntılar ının, sonunda tamamlanıp
öncü kitabı Bellek: Deneysel
henüz tamamlanmamış işlerin bel- tamamlanmadıklarına bakılmaksı­
Psikolojiye Bir Katkı'yı yayım­
lar. lekte farklı bir konumu olup zın, katılımcılar ta rafındandaha iyi
olmadığını ve bitm iş işlerden daha hatırlandığı görülür. Zeigarnik bu-
1890 William James, Psikoloji- iyi hatırlanıp hatırlanmadığını me- nun tamamlanmam ış ödevlerin
nin İlkelori'nde birincil (kısa rak etmesine yol açar. Katılımcılara hafızada farklı ve daha etkin bir şe­
döne m) ve ikincil (uzun dönem) kilde depolanmasına neden olduğu
bellek arasında ayrım yapar. sonucuna varır.
"Zeigarnik etkisi" olarak bilinen
SONRA bu olgunun önemli çıkarımları ol-
1956 George Armitage muştur. Zeigarnik öğrencilerin,
Miller'in Sihirli Rakam Yedi, özellikle de çocukların çalışırken sık
Artı veya Eksi İki'si hafıza molalar verilmesi haHnde daha çok
çalışmalarına ilgiyi canlandı­ şey hatırlayabileceklerini öne sürer.
rır. Ancak fikirleri, belleğin araştırmalar
1966 Jerome Bruner, düzenle- için yeniden önemli bir konu haline
geldiği 1950'\ere kadar pek önem-
me ve sınıflandırmanın
öğrenme sürecindeki önemini
senmeyecektir. Zeigarnik'in kuramı
belleği n anlaşılmasında çok önemli
vurgular.. "Zeigarnik etkisi", bir garsonun
hesabı ödemeyen müşterilerin
bir adım olarak kabul edilir ve sade-
1972 Endel Tulving olaysal siparişleri yle ilgili detayları. hesabı
ce eğitimde değil, reklamcılık ve
bellekle (belli olaylara dair) ödemiş müşterilerink i ne nazaran daha medyada da pratik uygulamaları ol-
anlamsal bellek (olaya ya da çok hatırlaması ile tanımlana bilir. muştur. •
duruma bağlı olmayan gerçek
bilgiye dair) arasında ayrım Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48- 49 • Jerome Bruner 164- 65 • George
yapar. Armitage Miller 168-73 • Ende! Tulving 186- 91 • Daniel Schacter 208- 09
BiLIŞSEL PSiKOLOJİ 163

BEBEK AYAK SESLERİ


DUYDUGUNDA BİR KÜME
HAREKETE GEÇER
DONALD HEBB (1904-1985)

920'lerde birtakım psikolog- yeni hücre toplulukları ve faz sıraları


KISACA
YAKLAŞIM
Nöropsikoloji
1 lar öğrenme ve hafızayla ilgili
sorulara cevap bulmak için
sinir bilimine yönelmiştir. Bunlar
oluşurken kolayca görülebildiğini
bulur. Davranışın Organizasyonu
(1949) adlı kitabında ayak sesleri
a rasında en dikkati çekenlerden duyan bir bebeği örnek verir. Bu
ÖNCE biri de Kari Lashley'dir. Lashley sesler bebeğin beyninde birtakım
1890 Wililam James beyindeki 8inirsel bağlantıların oynadıkları nöronları uyarır; eğer durum tekrar-
sinir ağları hakkında bir kuram rolü inceleme yolunu açmış ancak lanırsa bir hücre kümesi oluşur.
ileri sürer. bağlantılı öğrenme sürecinde ger- Ardından "bebek ne zaman ayak
1911 Edward Thomdike'ın çekten neler olduğunu açıklayan sesleri duyarsa . .. bir küme harekete
E tki Yasası uyarıcıyla tepki kuramı formüle eden kişi , öğrencisi geçer; bu hala aktifken bir yüz görür
arasındaki bağlantıların Kanadalı psikolog Donald Hebb ve kendisini kaldıran elleri hisseder
sinirsel bir bağ veya birleşi m olmuştur. ki bu da başka hücre kümelerini
yaratarak "mühürlendiğini" Hebb, sinir hücrelerinin aynı harekete geçirir - böylece 'ayak
, öne sü rer. anda ve üst üste tetiklenmesiyle sesleri kümesi' 'yüz kümesi ' ve
1917 Wolfgang Köhler'in bağlandıklarını savunur: Onları ' kaldırılma kümesi' ile bağlantılan­

şempanze çalışmaları kavrayış birbirlerine bağlayan sinapslar ya dırılır. Artık bundarı sonra bebek
yoluyla öğrenmenin deneme- da bağlantılar bu şekilde güçlen- sadece ayak sesi duyduğunda
yanılma yoluyla öğrenmekten mektedir. Tekrarlayan deneyimler kümelerin üçü de harekete geçer".
d aha kalıcı olduğunu gösterir. beyinde "hücre topluluklarının" Ancak yetişkinlerde öğrenme yeni
veya bağlantılı nöron gruplarının hücre oluşumlarından çok mevcut
1929 Kari Lashley, Beynin oluşumu n a yol açmaktadır - sık­ hücre kümelerinin ve faz sıralarının
Mekanizmaları ve ZeM 'yı lıkla "birlikte ateşlenen hücreler yeniden düzenlenmesini içermekte-
yayımlar.
birbirine bağlanır" olarak özetlenen dir.
SONRA kuram. Benzer şekilde ayrı hücre Hebb'in hücre toplulukları
1970'ler George Arrnitage toplulukları da bağlantı kurarak kuramı modern sinir biliminin
Miller "bilişsel sinirbilim" bizim düşünce süreci olarak tanıdı­ köşe taşıdır ve Hebbian öğrenme
terimirıi kullanır. ğımız "faz sırası"nı olu ştu rurlar. olarak bilinen sinirlerle ö!jrenme
1980'ler Sinirbilimciler, beyin Hebb, bu bağlantı sürecinin açıklaması hala kabul edilen bir

işlevlerini haritalandırabile­ özellikle çocukların öğrenmesinde, modeldir. •


cekleri görüntüleme teknikleri
geliştirirler. Aynca hkz. Edward Thomdike 62-65 • Kari Lashley 76 • Wolfgang Köhler
160 61 • George Armitage Miller 168- 73 • Daniel Schacter 208-09
164

BİLMEK BİR ÜRÜN


DEGİL BİR SÜREÇTİR
JEROME BRUNER (1915-)

KISACA Birilerini bilgilendirmek


YAKLAŞIM Her şeyi aktif deneyimle sadece onlara bir şeyler
anlatmak değil,
81.llşsel gelişim öğreniriz,
katılımlarını teşvik
ÖNCE etmektir.
1920'1er Lev Vygotsky, bilişsel
gelişimin hem sosyal hem
kültürel bir süreç olduğu
kuranımı geliştirir. Verilerden anlam çıkararak akıl yürütme yoluyla bilgi ediniriz.
1936 Jca n Piaget, kitabı
Çocukta Zekamn
Kökenleri'nde gelişim
kuramlarını anlatır.

SONRA 1
:u bir bilgi işleme biçimidir.
:: J
1960'1er Bruner'in \1.-
kuramlarına dayanan öğretim
programı "İnsan: Müfredat Bllmek bir GrCln deOll bir ırilraçtlr.
Programı" ABD, İngiltere ve
Avustralya'daki okullarca
henimsenir. elişim psikolojisi alanı anlama deneyim yoluyla
1977 Albert Bandura, gelişimi
davranışsa! ve bilişsel
boyutların birleşimi olarak ele
G 20. yüzyılın büyük
bölümünü, çevreyi
keşfetmeye yönelik doğal
ulaştıklarını öne sürer ama
"deneyim" kelimesinin anlamını
genişleterek kültürel ve sosyal
meraklarının sonucunda çocukların deneyimi de kapsayıcı hale getirir.
alan Sosyal Öğrenme
d üşüncesinin n asıl geliştiğini ve Vygotsky, çocukların temelde d iğer
Kuramı 'nı yayımlar.
nas ıl evreler halinde olgunlaştığını insanlarla etkileşim yoluyla
açıklayan Jean Piaget'nin öğrendiklerini söyler.
egemen liği altında geçi rmiştir. 1960'Jarda bu noktada "bilişsel
Piaget'ninkinden hemen sonra devrim" hız kazanmaktadır;
İngilizceye çevrilen Lev zihinsel süreçler giderek daha
Vygotsky'nin kura m ı da çocukların sıklıkla beynin "bilgi işlemcisi"ne
BİLIŞSEL PSiKOLOJİ 165
Ayrıca bkz. Jean ~iaget 262-69 • Lev Vygotsky 270 • Albert Bandura 286-91

Giderek daha biçimsel


şekilde sürekli olarak
tekrarlanıp yeniden
yapılandırılır...
New York City'de Yahudi göç-
meni bir ailenin oğlu olarak
doğan Jerome Seymour Bru-
ner, doğuştan kördür ancak iki
yaşında geçirdiği katarakt a-
Bruner okullarda e n iyi sonucu spiral ...ve sonunda konunun
meliyatlarının sonucunda gör-
müfredatın verdiği n isöyler. Bu müfredat, derinlemesine kavranması için me yet isini kazanmıştır. Bru-
öğrenci üst düzey bir an layı ş seviyesine diğer bilgilere bağlanır.
ner 12 yaşındayken babası
çıkana kadar düşüncelerin sürekli olarak kans erden ölür ve sonraki oku l
tekrarlanmasını içerir. yılları acılı annesinin sık sık
taşınmasıyla geçer. Önce Ku-
zey Carolina'daki Duke
benzetilmesiyle açıklanmaktadır. yardımsız gerçekleşemeyeceğini Üniversitesi'nde , sonra
Daha önce ihtiyaçlarımızın ve düşünür: Çocuğun gelişimi için bir Harvard'da psikoloji eğitimi
itkilerimizin algımızı etkileme tür yönlendirme gereklidir ama görür. Doktorasını 1941'de
biçimleri üzerine çalışan ve neyi "birini yönlendirmek ... onun Gordon Allport ve Kari
Las hley'in yanında
görmeye ihtiyacımız varsa onu zihnine sonuçları kazımak değildir. Harvard'dan alır.
gördüğümüz sonucuna varan Daha çok sürece katılmasını II. Dünya Savaşı süresince
Jerome Bruner bu yeni yaklaşımın öğretmektir". Bilgi edinirken sürece ABD Ordusu'nun Stratejik Ça-
önemli figürlerinden biridir. aktif olarak katılmamız ve bilgiyi lışmalar Ofisi'nde görev yapar.
Kavrayış ın nasıl geliştiğiyle pasif biçimde emmekten çok akıl Daha sonra Harvard'a dönerek
ilgilenmiş ve böylece çocuklarda yürütmemiz gerekir, çünkü bilgiye Leo Postman ve George Armi-
bilişsel süreçleri araştırmaya anlam veren budur. Bilişsel psikoloji tage Miller'la birlikte çalışır.
1960'da Miller'la birlikte
ç alışmaya başlamıştır. açısından akıl yürütme, "bilgiyi
Harvard'da Bilişsel Çalı şmalar
işleme"dir, bu nedenle bilgi edinme Merkezi'ni kurarlar. Bruner,
İşlemci olarak beyin bir ürün ya da nihai sonuç olarak merkezin kapandığı 1972'ye
Bruner araştırmalarına bilişsel değil, bir süreç olarak görülmelidir. kadar orada kalır. Sonraki on
modelleri, Piaget ve Vygotsky'nin Bu süreçte teşviğe ve rehberliğe yılını Oxford'da ders vererek

fikirlerine uygulayarak başlar. ihtiyacımız vardır ve Bruncr'a göre geçirir. Daha sonra ABD'ye dö-
Bilişsel gelişim araştırmalarının bu bir öğretmenin rolüdür. n erek 90 yaşına kadar öğret­
menlik yapmaya devam eder.
vurgusunu anlam yapılandırmadan Bruner, Eğitim Süreci'nde (1960)
bilgi işlemeye, bilgiyi edinme ve çocukların eğitim sürecinde aktif
Önemli aaarlarl
depolama araçlarımıza doğru katılımcılar olmalarının gerekliliği
kaydırır. Piaget gibi o da bilgi fikrini ortaya atmıştır. Kitap, 1960 Eğitim Süreci
edinmenin deneyimsel bir süreç ABD' de devlet ve okul-öğretmen 1966 Bilişsel Gelişim Çalışma ­
olduğuna inanır ama Vygotsky gibi düzeyinde eğitim politikalarını ları
bunu tek kişilik değil sosyal bir değiştiren simge bir metin haline 1990 Anlam Yasaları
meşgale olarak görür. Öğrenmenin gelmiştir. •
166

Sahip olduğumuz güçlü inançlarımız ,


YAKLAŞIM aksine kanıtlarla çürütülürse ..
Öğrenme kuramı
ÖNCE
1933 Gestalt psikologu Kurt
Lewin, Berlin Deneysel
Psikoloji Okulu'nu bırakarak
ABD'ye göç eder.
SONRA
1963 Stanley Milgram, otorite
figürlerine, emirler kişinin
vicdanıyla çeliştiği zaman bile
gönüllü itaat etme konusunda Eğer çelişkiyi kabul edersek bu, geçmiş ve mevcut
yaptığı deneyleri yaY1mlar. inançlarımız arasındadaha çok tutarsızlığa neden olur.
1971 Philip Zimbardo'nun
Stanford Hapishanesi çalışma­
sı insanların verilen rollere
nasıl uyum sağladıklarını
gösterir.
1972 Amerikalı sosyal psiko- Bu yüzden yeni kanıtı inançlarımızla tutarlı hale
log Daryl Bem tutum değişikli­ getirmenin yollarını bulabiliriz.
ği ile ilgili alternatif kendini
algılama kuramını ortaya atar.

1980'ler Elliot Aronson,


Festinger'in kuramını savuna-
rak erginlenme ayinleriyle ilgili
deneyler yürütür.
BILIŞSEL PSiKOLOJİ 167
Ayrıca bkz. Kurt Lewin 218 23 • Solomon Asch 224-27 • Elliot Aronson 244- 45 • Stanley Milgıam 246-53 •
Philip Zimbardo 254 55 • Stanley Schachter 338

!. Dünya Savaşı'nın sonuyla bir- rahatsızlık yaratan bir iç tutarsızlık kehanet yanlış çıkıp ardından da bi-

1 likte sosyal psikoloji önemli bir


araştırma alanı haline gelmiş ve
ABD' de Massachusetts Institute of
yaratmaktadır; Festinger buna "biliş­
sel çelişki" adını verir. Akıl yürüterek
bu rahatsızlığın üstesinden gelmenin
lişsel çelişkilerin gelmesinden sonra
tarikat üyelerinin inançlarını terk e-
decekleri beklentisi içinde olmayı ge-
Technology'de 1945"te kurulan Grup tek yolunun inançla kanıtı tutarlı hale rektirse de bunun tersi gerçekleşmiş­
Dinamikleri Araştırma Merkezi kuru- getirmek olduğu sonucuna varır. tir. Hesap günü yaklaşırken grubun
culatından Kurt Lewin bu konuda sadakatine bağlı olarak dünyanın ba-
başı çekmiştir. Sarsılmaz görüş ğışlanabileceğini söyleyen bir başka
Merkezin çalışanları arasında 1954'te yerel bir gazetede bir haber "mesaj" gelmiş, tarikat üyeleri daha
Lewin'in eski öğrencilerinden biri o- okuduktan sonra Festinger, bu tür- da ateşli inananlar haline gelmişler­
lan Leon Festinger de bulunmakta- den bir bilişsel çelişkiye tepkiler ü- dir. Festinger sonucu önceden tah-
dır. İlk başta Lewin'in Gestalt psiko- zerine çalışma fırsatı bulduğunu an- min etmiştir; aksi bir kanıtı kabul et-
lojisindeki çalışmalarından etkilen- lar. Bir tarikat, dünya dışı varlıklar­ mek geçmiş inançla mevcut inkar a-
miş olan Festinger, daha sonra sosyal dan 21 Aralık'ta dünyanın sonunu rasında daha da büyük bir çelişki ya-
psikolojiye ilgi duymaya başlamıştır. getirecek bir sel baskını olacağı me- ratacaktır. Eğer ilk inanca (ün, iş ve
Festinger, araştırmaları sırasında in- sajını aldıklarını ve sadece gerçek- para) büyük çapta yatırım yapılmışsa
sanların sürekli olarak dünyalarına ten inananların uçan daireler tara- bu etki daha da şiddetli olacaktır.
düzen geLirmeye çalıştıklarını ve bu fından kurtarılacaklarını iddia et- Festinger bilişsel çelişkinin ya da
düzenin önemli bir parçasının tutarlı­ mektedir. Festinger ve Minnesota en azından onun engellenmesinin,
lık olduğunu fark eder. Bunu elde et- Üniversitesi'nden birkaç meslektaşı güçlü inançları olan birinin aksi bir
mek için de düzenli yemek saaL!eri grupla iletişime geçer ve tasarlanan kanıtla karşılaştığında fikrini değiş­
veya işe giderken kullandıkları araç- kıyamet gününden önce ve sonra tirmesini olasılıkdışı kıldığı sonucu-
larda belli bir yere oturmak gibi ru- (söylenen olayın gerçekleşmemesin­ na varmıştır; kişi kanıtlar ve mantıklı
tinler ve alışkanlıklar geliştirmekte­ den sonra) onlarla röportaj yaparlar. savlardan etkilenmez. Festinger bunu
dirler. Bu rutinler bozulduğunda in- Grubun şimd i Oak Park olarak bi- şöyle açıklar: "Ona katılmadığınızı
sanlar tedirgin olmaktadırlar. Festin- linen çalışması Festinger, Henry Ri- söylediğinizde arkasını dönüp gider.
ger aynı şeyin alışılmış düşünce ka- ecken ve Ztanley Schachter tarafın­ Ona olguları veya rakamları gösterdi-
lıpları veya inançlar için de geçerli ol- dan Kehanet Yanlış Çıkınca adıyla ğinizde kaynağınızı sorgular. Mantı­
duğunu bulur. Çok güçlü bir inanış yayımların. Kitap, tarikat üyelerinin ğa başvurduğunuzda söylemek iste-
aksine bir kanıtla karşılaştığında bu, tepkilerini anlatmaktadır. Sağduyu, diğinizi anlamakta başarısız olur." •

Leon Festinger Leon Festinger, New York'ta Rus bir tarikatla ilgili ünlü Oak Park
göçmeni bir ailenin oğlu olarak do- çalışmasını yapar. 1955'te Stan-
ğar. 1939'de City College of New ford Üniversitesi'ne geçer ve sos-
York'tan mezun olduktan sonra Io- yal psikoloji ile ilgili çalışmaları­
wa Üniversitesi'nde Kurt Lewin'in nı sürdürür. Ancak 1960'larda
altında çalışmaya başlar ve araştırmalarını algı üzerine yo-
1942'de Çocuk Psikolojisi üzerine ğurılaştırır. Daha sonra New
doktorasını tamamlar. Il. Dünya York'ta New School for Social
Savaşı'nın kalan yıllarını askeri e - Research'te tarih ve arkeolojiye
ğitimde geçirdikten sonra 1945'te odaklanır. 69 yaşında karaciğer
Massachusetts lnstitute of Techno- kanserinden hayatını kaybeder.
lug y (MIT) bünyesindeki Grup Di-
namikleri Araştırma Merkezi'nde Önemli H8rlerl
yeniden Lewin'e katılır.
Minnesota Üniversitesi'ne pro- 1956 Kehanet Yanlış Çıkınca
fesör olarak atandığı sırada, dün- 1962 Bilişsel Çelişki Kuramı
yanın sonu kehanetinde bulunan 1983 İnsan Mirası
SİHİRLİ RAKAM
ARTI VEYA
••
EKSİ 2
OLMAKUZERE

'
GEORGE ARMITAGE MiLLER (1920-)
170 GEORGE ARMITAGE MiLLER
KISACA
YAKLAŞIM
Bellek çalışmalan
ÖNCE
1885 Hermann Ebbinghaus
öncü kitabı Hafıza· Deneysel
Psikolojiye Bir Katkı'yı yayım­
lar.
1890 William James Psikoloji-
nin İ/keleri'nde birincil (kısa
dönem) ve ikincil (uzun dönem)
hafıza arasında ayrım yapar.
1950 Matematikçi Alan
Turing'in testi bir bilgisayarın
düşünen bir makine olarak
kabul edilebileceğini gösterir.
SONRA
1972 Ende! Tulving olaysal
bellekle (belli olaylar için)
anlamsal bellek (olaya ya da
ç!uruma bağlı olınayan gerçek
bilgi için) arasınoa ayrım
yapar.
2001 Daniel Schacter Hafıza­
nın Yedi Günahı'nda yanlış
hatırlama biçimlerimizin b ir
listesini verir.

eorge Armitage Miller bir bölümünün tuhaflığına rağmen bilgisayar bilimlerindeki ilerlemeler

G zamanlar şöyle
yakınm ıştır: "Benim
sorunum bir tam sayı tarafından
Miller'in niyeti son derece ciddidir;
nitekim makale bilişsel
psikolojinin ve çalışan hafıza (bilgi
yapay zeka fikrini gerçeğe daha
yakınlaştırmış ve Alan Turing gibi
matematikçiler bilgisayar ın
rahat bırakılmamam. Bu sayı tam parçalarının sınırlı bir zaman işleyişini insan beynininkiyle
yedi y ı ldır peşimi bırakmıyor". diliminde hatırlanması ve kıyaslarken, bilişsel psikologlar tam
Miller'ın ünlü makalesi Sihırli kullanıl ması) araştırmaları için bir tersiyle uğraşmaktadır ; bilgisayara
Rakam Yedi, Artı veya Eksi İki: dönüm noktası olacaktır. insan beyninin işleyişini açıklamak
Bilgi İşlemedeki Kapasite M iller'ın bildirisi 1956'da, yeni için olası bir model olarak
Sınırlamalarımız bu cümlelerle bilişsel psikolojinin dav ranı şç ılığ ın bakmak tadırla r. Zihinsel süreçler
başlar ve şöyle devam eder: "Onun yerini almaya başladığ ı sırada The bilgi işleme bağlamında
ortaya çıkışını yöneten bazı Pşychological Review'da yayınlanır. açıklanmaktadır.
şemalar var. Ya bu sayıyla ilgili Miller'ıntüm kalbiyle benimsediği Miller 'ın asıl ilgi alanı, II. Dünya
gerçekten olağandışı bir şeyler var bu taze yaklaşım, algı ve dikkat Savaşı sırasında konuşma algısı
ya da ben kötülük görme sa nrısına gibi zihinsel süreçler üzerine üzerine yaptığı çalışmalardan
kapıldım". Başlığının ve giriş odaklanmıştır. Aynı zamanda kaynaklanan ve doktora tezinin de
BILIŞSEL PSiKOLOJi 171
Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48-49 • Bluma Zeigarnik 162 • Donald Broadbent 178- 85 • Ende! Tulving 186- 91 •
Gordon H. Bower 194- 95 • Daniel Schacter 208- 09 • Noam Chomsky 294-97 • Frederic Bartlett 335-36

"Sihirli" rakamın ilk örneği, yanıp söner şekilde yansıtırlar.


mutlak sonuç aralığını -farklı Yedi noktadan daha az olduğunda
sayıda uyarıcıyı doğru olarak katılımcılar kolaylıkla

''
birbirinden nasıl ayırabildiğimiz­ numaralandırabilirler ama yediden
ölçen deneylerden gelmiştir. fazla olduğunda noktaların sayısın ı
Miller'in bildirisinde adı geçen bir sadece tahmin etmeye başlarlar.
Bu rakamın beni inatla deneyde fizikçi ve akustik uzmanı Bu, dikkat aralığının yaklaşık altı
rahatsız etmesi bir tesadüften Irw in Pollack katılımc ılara farklı ile sınırlı olduğunu akla
çok daha fazlası. müzik tonları dinleterek onlardan getirmektedir ve Miller'ın aynı
George Armitage Miller her tona bir sayı vermelerini ister. tAmel sürecin hem mutlak sonuç
Katılımcılar yaklaşık yedi tona hem de dikkat aralığını kapsayıp
kadar, her birine doğru sayılar kapsayamayacağını merak

''
vermekte hiç zorlanmazlar, ancak etmesine neden olur.
yediden sonra (bir ya da iki eksik Bu deneylerdeki tonlar ve
ya da fazla) gelen sonuçlar önemli noktalar Miller'in "tek boyutlu
ölçüde bozulur. uyarıcı" (birbirlerinden sadece tek
Kaufman, Lord, ve diğerleri bir açıdan ayrılan nesneler) olarak
temelini oluşturan psikolinguistiktir. tarafından 1949'da yapılan başka adlandırdıklarıdır, ancak onu asıl
Bu, onun giderek büyüyen iletişim bir deneyde araştırmacılar değişen ilgilendiren konuşma ve dilde etkili
alanına ilgi duymasına ve böylece sayılarda renkli noktaları biçimde işleyebileceğimiz bilgi
bilgi kuramıyla tanışmasına neden katılımcıların önündeki ekrnna miktarı ve kelimeler gibi "çok
olur. Miller özellikle, iletişim alanında
önde gelen bir isim olan ve mesajları
elektronik sinyallere dönüştürmenin
etkili yollarını araştıran Claude
Shannon'dan etkilenir. Shannon'ın
düşünceleri "kırıntılar"dan oluşan
kodlara dönüştüren iletişim modeli
, tüm dijital iletişimin temelini
oluşturur. Miller de zihinsel süreçlere
benzer şekilde bakabileceğini
düşünür ve 1951' de yazdığı Dil ve
İletişim adlı kitabıyla modern

.Tı
dilbiliminin temel kurallarını belirler.

Yedi kategori
Miller, Shannon'ın bilgi ölçme
yöntemini ve kendi "kanal
kapasitesi" (bir sistem tarafından
işlenebilecek bilgi miktarı) fikrini
alarak bilgi işlemci olarak kısa
dönem hafıza modeline uygular. Bu,
onun, bazen olağandan biraz daha
--
az yedi rakamının tekrarı ve olası
önemi tarafından "eziyet görmeye" Dikkat aralığını ölçen bu deneyde kaLılımcı lara
başladığı zamandır; "bazen biraz saniyenin belli bir parçasında ekranda beliren farklı
daha fazla ama asla tanınmayacak desenlerde lekeler sunulmuştur. Katı lımcılar yediden az
kadar değişmeyen". olduğu nda sayıyı hemen hatırlamış lardır.
172 GEORGE ARMITAGE MiLLER
boyutlu uyarıcılar"dır. Pollack'ın, girdisi ile uzun dönem hafıza
basit tonların yerine altı açıdan arasındaki bilgi işlemci olarak
farklı (ses perdesi, uzunluk, ses kabul gören bir parçasıdır.

''
düzeyi ve konum gibi) tonlar Hermann Ebbinghaus ve Wilhelm
koyduğu daha sonraki Wundt kısa dönem hafızanın
araştırmalarını inceler. Görünüşte yaklaşık yedi (yine yedi) ögelik bir
daha büyük miktarda bilgi kapasiteyle sınırlı olduğunu bile Ezberleme süreci parçalar
olmasına rağmen şaşırtıcı bir öne sürmüşlerdir. Miller kendi oluşturmaktan ibaret olabilir. .
şekildr.l sonuçlar yine diferensiyal verdiği adla, çalışan hafızanın yeter ki tüm ögeleri
yedi, artı-eksi iki, sınırındadır. Tek kapasitesinin mutlak sonuç ve hatırlayabileceğimiz kadar az
fark çeşitli değişkenlerin eklenmiş dikkat aralığı sınırlarıyla sayıda olsunlar.
olması yüzünden doğru cevapların örtüştüğüne inanmaktadır. George Armitage Miller
bir parça azalmasıdır. Miller
bunun, bizim "aynı anda birkaç Kınntılar ve parçalar

''
şeyin göreceli ham sonuçlarına" Eğer çalışan hafıza, bilgi işleme
ulaşmamızı sağlayacağını öne becerimiz anlamında yedi ögeyle
sürer. Bu, söylenen sözler ve insan sınırlıysa , uzun dönemli hafızaya
yüzleri gibi karmaşık şeyleri konabilecek miktarı kısıtlayan
münferit sesleri veya özellikleri potansiyel bir darboğaz vardır.
işlememize gerek olmaksızın Ancak Miller ne kadar sihirli kırıntıların anlamlı bir birim
tanıyabilmemizi ve ayırt görünürse görünsün uyuşmanın oluşturacak şekilde yeniden
edebilmemizi açıklayabilir. sadece yedi rakamının ötesinde kodlanmasıdır; örneğin 21 harfli bir
Miller insan zihnini bir iletişim olduğunu ileri sürer. Önceki dizi 21 bilgi kırıntısını simgeler ama
sistemi olarak görür: Girdiler deneylerin tek boyutlu uyaııcılaıı eğer bu üç harfli kelimelerden
çoğaldığı zaman başlangıçta ilgili bilginin pek çok "kırıntısı"ndan oluşan bir dizi oluşturması için
beyne iletilen miktar artmakta oluşmuş gibi görülebilir ama tek bir bölünürse, yedi parça haline gelir.
ancak daha sonra bireyin "kanal öge gibi işlem görmektedirler. Bölümleme bizim bilgi kırıntılarında
kapasitesi"ne göre düz bir çizgi Miller, sınırlı mutlak sonuç modeller ve ilişkiler bulabilme
izlemektedir. Miller daha sonra, aralıklarımız ve kısa dönem becerimize bağlıdır. Aynı dili
kısa dönem hafıza modeline hafızamızın neden olduğu konuşmayan biri için yedi kelime
uygulayarak kanal kapasitesi darboğazın üstesinden gelebilmek anlamsız olacağından yedi parça
düşüncesini bir adım ileri götürür. için çalışan hafızanın bilgi oluşturmamış olacak, ha.la 21 kırıntı
Kısa dönem hafıza kavramı ilk kez "k ırıntılarını" aynı ilkeyle bilgi olarak kalacaktır.
William James tarafından "parçacıkları" olarak düzenleğine Miller'in kuramı başka
kullanılmıştır ve uzun zamandır inanmaktadır. Ancak bir parça psikologların daha önceki
beyin modelinin, bilginin duyusal sadece rastgele bir gruplama değil, deneyleriyle de desteklenmektedir.

Miller'in parça kuramı şöyle der: Uzun rakam veya


harf dizilerini azaltarak veya arttırarak anımsanabilir
parçalar oluşturursak, çalışan hafızada tutabileceğimiz
bilgi miktarını a rttı rabi liriz .
BILIŞSEL PSiKOLOJi 173
İkili kod bilgiyi daha da sıkıştırılmış

~Ji+~il~fi paketler halinde (çok tabanlı aritmetik


aracılığıyla) yeniden kodlama
yöntemidır. Miller bölümleme sürecinin

(>10001(? ÖtJ de benzer şekilde ışlediğini öne sürer.

l ôt~11ıQ001 l kuramı diğerlerini


ayrıntılı
konuyu daha
incelemeye teşvik etmiştir.
11 ı-··o 1 o-o1 ı.
1
Donald Broadbent çalışan hafıza
için gerçek rakamın muhtemelen
5D1100i1C yediden az olduğunu savunmuş ve
bu tez daha sonra, esas rakamın,

Lt 110 101 1c parçaların uzunlukları na ve


karmaşıklık derecelerinin yanı sıra George Armltage Miller
ıı ooo1 oooı ı deneğin yaşına da bağlı olarak dört
George Arınitage Miller ABD,
,., ıooJ ıocr olduğunu bulan Nelson Cowan'ın
deneyleriyle doğrulanmıştır_
Miller başlangıçta bildirisinin
Charleston'da doğar. 1941'de
Alabama Üniversitesi'nden
konuşma patolojisi üzerine
doğmasına neden olan sayıyı
master derecesi ile mezun
1954'te Sidney Smith ikili sayılar sonucunda önemsemez gibidir. olduktan sonra Jerome Bruner
dizisinin - ikilik sayı sistemine Bildirinin son cümleleri şöyledir : ve Gordon Allport'la birlikte
aşina olmayanlar için bir dizi sıfır "Belki de tüm bu yedilerin ardında Stanley Srnith Stevens ' ın
ve birlerden oluşan anlamsız dizi- derin ve temel bir şeyler vardır. . Psikoakustik laboratuarında
ezberlenmesi deneyi yapmıştır_ Ama ben bunun sadece muzır bir psikoloji doktorası yapmak için
Smith diziyi önce basamak Pisagoryen tesadüf olduğundan Harvard'a gider. IL Dünya
çiftlerine sonra da üç, dört, beşlik kuşkulanıyorum''. • Savaşı'nın tüm şiddetiyle
gruplara bölmüş ve ikili parçaları yaşandığı o yıllarda, laboratuar
ondalık say ılara çevirerek yeniden telsiz yayınlarını bozma gibi
kodlamıştır: 01 l 'e 2 lO'a vb. Bu askeri görevler de üstlenmekte-
sistemi kullanarak, çalışan hafıza dir.
aralığının limitini aşmamak 1951'de Miller Massachu-
, kaydıyla, 40 veya daha fazla rakamlı setts Institute of Technology'ye
dizileri ezberlemenin ve doğru gitmek için Harvard'dan ayrılır,
1955'te geri döner ve Noam
şekilde söylemenin mümkün
Chomsky ile çalışır. 1960'ta
olduğunu bulmuştur.
Harvard'da Bilişsel Araştırma­
Büyük miktarlarda bilgiyi lar Merkezi'ni kurar. Daha

''
ezberlemeye yardımcı olması için sonra New York Rockefeller
bölme ve yeniden kodlamanın çok Üniversitesi ve Princeton
kolaylık sağladığı ortadadır ama bu Üniversitesi'nde profesör olarak
sadece mnemonik bir hileden çalışır_ 1991 'de Ulusal Bilim
fazlasıdır_ Miller bu tür bir yeniden İnsanların yaptığı dilbilimsel Madalyası ile ödüllendirilir_
kodlamanın "üstesirıden yeniden kodlama bana
gelebileceğimiz bilgi miktarını düşünme süreçlerinin can Önemli eserleri
arttırmak için aşırı güçlü bir silah" damarı gibi geliyor
olduğunu işa ret eder; bilgisel George Armitage Miller 1951 Dil ve İletişim
darboğazı etkili biçimde
1956 Sihirli Rakam 7, Artı veya
genişletmek tedir.
Eksi2
1960 Planlar ve Davranış

''
Yapısı (Eugene Galanter ve
Hafıza araştırmalan
Kari Pribram'la birlikte)
Miller sonraki çalışmalarında
hafıza konusundan uzaklaşmış ama
174
KISACA
•• •• •• YAKLAŞIM

GORUNUŞTE
Bllişsel terapi

.. .. .. .. ,,,.,
ÖNCE
1890'lar Sigmund Freud
psikoterapiye analitik bir

GORUNDUGUNDEN yaklaşım sunar.

1940'lar ve 1950'ler Fritz


Perls, Laura Perls ve Paul
Goodman'la birlikte Gestalt
terapisini -psikoterapiye

FAZLASI YARDIR
AARON BECK (1921-)
bilişsel bir yaklaşım- gelıştirir.

1955 Albert Ellis, Rasyonel


Duygusal Davranış Terapisi'ni
tanıtarak analiz geleneğini
kırar.

SONRA
1975 Martin Seligman "öğre­
nilmiş çaresizlik" kavramını
Çaresizlik: Depresyon, Gelişim
ve Ôlüm Üzerine adlı kitabında
tanımlar.

1980'ler Beck'in fikirleriyle


Joseph Wolpe'un davranış
terapilerinin bir karışımı yeni
bilişsel davranış terapilerinin
doğmasına yol açar.

sikolojinin kendi başına

P ayrı bir alan olarak kabul


edilmesinden sonra, 20.
yüzyılın başlarında iki önemli
düşünce okulu ortaya çıkmıştır:
Ivan Pavlov'un deneylerinden
doğan - ABD' de kesinlikle başı
çeken- ve deneysel psikolojiye
egemen olan davranışçı lıkla
Sigmund Freud ve takipçilerinin
klinik psikolojinin temelini oluştu­
ran psikanalitik yaklaşımı. Bu iki
yaklaşım ın pek az ortak noktası
vardır. Davranışçılar kendilerinden
önceki psikologların iç gözleme
dayanan, felsefi yaklaşımın ı redde-
derler ve konuyu daha bilimsel,
kanıt temelli bir zemine çekmenin
mücadelesini verirler.
BİLİŞSEL PSiKOLOJi 175
Ayrıca bkz. Joseph Wolpe 86- 87 • Sigmund Freud 92-99 • Frilz Perls 112-17 •
Albert Ellis 142- 45 • Martin Seligman 200-01 • Paul Salkovskis 212-13

Psikanalitik terapi, mevcut


Bilişsel terapi insanların
rahatsızlıkları çözmek için
deneyimleriyle ilgili
hastanın bilinçdışını
algılarını incelemeye
derinlemesine incelemeyi
önem verir.
vurgu yapar.

Psikanalitik terapinin AaronBec:k


başarısının kanıtları Bilişsel
terapinin başarısının Rhode Island, Providence'ta
gerçekler ya da araştırmalara güçlü deneysel kanıtları
doğan Aaron Temkin Beck;
değil , kişisel hikayelere vardır.
Rus Yahudisi göçmen bir
dayanır.
ailenin oğludur. Küçükken
atletik ve dışa dönük bir çocuk
olmasına rağmen 8 yaşınday­
ken geçirdiği ciddi bir hastalık
yüzünden daha çalışkan ve içe
Etkili tedaviye giden yol bilinçdışında değil, d önük biri olur. Aynca tıpla
bir rahatsızlığın hastanın algılarında kendisini nasıl
ilgili her şeye karşı bir korku
gösterdiğinin incelenmesinden geçer.
geliştirir ve bunun üstesinden
gelmeye, azimli bir şekilde
doktor olmaya karar verir.
1946'da Yale'den mezun olur ve
1953'te psikiyatri dalında
uzmanlığını alana dek Rhode
Island hastanesinde çalışır.
Klinik psikolojiye psikanalitik
yaklaşımdan düş kırıklığına
Psikanalistlerse iç gözlemleri başlamışlardır, Aaron Beck de
uğrayan Beck bilişsel terapiyi
kanıtla rdan çok kuramlarla incele- onlardan biridir. başlatırve daha sonra
yerek tezlerini savunurlar. Beck 1953'te psikiyatr oldu- Philadelphia'da şimdi kızı Dr
ğunda, deneysel psikoloji zihinsel Judith Beck tarafından yöneti-
Bilişsel devrim süreçler üzerine odaklanmaktadır; len Beck Bilişsel Terapi ve
20. yüzyılın ortalarında psikolojiye vakit "bilişsel devrim"in şafağını Araştırma Enstitüsü'nü kurar.
bu iki yaklaşım da eleştirel bir ince- göstermektedir. Ancak bilişsel
lemeye tabi tutulmuşlardır. Ancak psikologların kı lgısal yaklaşımları ÖDemll . . .r1er1
davranışçılık, deneysel çalışma­ davranışçılarınkinden çok da farklı
larda bilişsel psikoloji tarafından değildir. Aksine, kuramları için 1972 Depresyon: Nedenleri ve
yerinden edilmiş olsa da, klinik kanıt oluşturmakta bile daha titiz- Tedavisi
k ısımda psikanalitik modelin yerini dirler. Beck de buna bir istisna teş­ 1975 Bilişsel Terapi ve Duy-
alacak bir alternatif henüz bulun- kil etmez. Psikanaliz eğitimi almı ş gusal Bozukluklar
mamaktadır. Psikoterapi pek çok ve uygulamasını yapmıştır ama bu 1980 Klinik, Deneysel ve
Kuramsal Olarak Depresyon
biçimlere evrilmiştir ama psikana- yöntemin terapideki etkisi konu-
1999 Nefret Mahkılmları:
liz ve bilinçdışını incelemeyle ilgili sunda kuşkuları vardır. Psikanalizin Öfke, Kin ve Şiddetin Bilişsel
temel düşünce, bunların tümünde başarı oranlarına dair -vaka rapor-
Temelleri
ortaktır. Bazı psikologlar bu tür bir larının anekdotsal kanıtları
terapinin geçerliliğini sorgulamaya dışında- hiçbir güvenilir araştırma
176 AARON BECK
çevrilmiştir. Bazı analistler, analiz yatan duyguları , itkileri ve baskıları
fikrini yanlış bulıınların, kendileri incelemeyi ilke edinen geleneksel
yeterince analiz edilmediklerinden psikanalizin tamamen zıddıdır.

''
böyle yaptığını savunmaktadırlar. Beck'in "bilişsel terapi" analizi
Beck hem bu tartışmaların bunu gereksiz hatta zararlı olarak
ortada dönüp durmasından hem de görür. Hastanın algı sı göründüğü
Psikanalizin inanç temelli bir terapistin kendi kişiliğiyle bağlantı gibi kabul edilmelidir; Beck'in sev-
terapi olduğu sonucuna kurulmasından şüphe duymaktadır. diği deyişle "görünüşle, görünen-
vardım.
Psikanaliz uygulaması konusunda den fazlası vardır ".
AaronBeck kişisel deneyiminin verdiği avan- Beck'in bununla anlatmak iste-
tajla birleşince bu şüpheler onu, diği depresyonun dolaysız belirtile-

''
terapiyi her yönüyle derinlemesine rinin - olumsuz "otomatik düşünce­
incelemeye, geliştirilebilecek yön- ler"- terapi için gereken tüm bilgiyi
temler varsa bulmaya sevk eder. sağladığıdır. Eğer bu düşünceler
Psikoterapiye başvuranlar arasında incelenip aynı duruma dair nesnel,
en çok şika.yet nedeni olan depres- rasyonel bir görüşle kıyaslanırsa ,
bulamamıştır. Kendi deneyimle- yonun temeli ve tedavisini değer­ hasta kendi algısının nasıl çarpık
rinde de hastaların sadece küçük lendirmek için tasarlanmış bir dizi olduğunu görebilir. Örneğin işinde
bir bölümü analiz yoluyla ilerleme deney yürütür. Elde ettiği sonuçlar, terfi önerilen bir hasta, "Yeni işim
gösterebilmişlerdir. Terapistler ara- bu durumun bilinçdışı duygu ve çok zor olacak ve ben başaramaya­
sındaki genel kanı hastaların, hepsi itkileri incelemekle tedavi edilebile- cağım" gibi olumsuz düşünceler
eşit sayılarda olmak üzere, bazıları­ ceğini doğrulamak bir yana, bam- ifade edebilir; durumun bu şekilde
nın daha iyiye, bazılarının daha başka ve çok farklı yorumları işaret algılanması da endişe ve mutsuz-
kötüye gittiği ve bazılarının da aynı etmektedir. luğa neden olur. Terfiye daha akılcı
kaldığı yönündedir. bir açıdan bakmak onu bir ödül,
Pek çok psikanalistin nesnel Algılan değiştirmek hatta aşılması gereken bir zorluk
bilimsel incelemeye direnç göster- Beck'in hastaları d epresyonlarını olarak görmek olabilir. Depresyona
mesi özellikle kaygı vericidir. tanımlarlarken farkında olmadan, neden olan durum değil, hastanın
Deneysel psikoloji veya tıpla kıyas ­ kendileri, gelecekleri ve genelde durumu algılayış biçimidir. Bilişsel
landığında , sonuçları bakımından toplum hakkında olumsuz düşün­
uygulayıcılarına göre ciddi değiş­ celer ifade etmektedirler. Beck'in
kenlikler gösteren psikanaliz, deyimiyle bu "otomatik düşünceler"
büyük ölçüde inanç temellidir. hastaların deneyimlerini algılama
Saygınlık çoğunlukla yalnızca ana- biçimlerinin -onları kavrayışları­
listlerin kişisel karizmalarına nın- sadece depresyonlarının bir
dayanmaktadır. Beck "psikanalitik belirtisi olmadığını aynı zamanda
mistik bunaltıcıdır... Biraz evanje- etkili bir terapi yöntemi bulmada rol
lik harekete benzer" sonucuna oynayabileceği sonucuna varır.
varır. Pek çok psikanalist, kuramla- 1960'larda aklına gelen bu düşünce,
rının eleştirilmesini kişisel saldırı­ eşzamanlı olarak algı gibi zihinsel
lar olarak değerlendirmektedir ve süreçleri arıştırarak, bilişsel psiko-
Beck çok geçmeden psikanalizin lojinin egemenliğini kuran deneysel
geçerliliğine yönelik her sorgulama- psikolojideki ilerlemelerle uyumlu-
nın kişisel suçlamayla karşılanması dur.
olıısılığının büyük olduğunu fark Beck bilişsel bir modeli tedaviye
eder. Bir keresınde Amerikan uyguladığında depresyonu yen-
Psikanaliz Enstitüsü'ne üyelik tek- mede ilk adımın hastalarına, algıla­
Çarpık görüntülü bir ayna dünyayı
lifi "bilimsel çalışmalar yürütme rının ne kadar gerçekçi ya da çarpı­
korkunç ve çirkin gösterir. Benzer şekilde
arzusunun uygunsuz biçimde ana- tılmış olduğunu fork edip depresyon da hayat hakkında olumsuz
liz edi ldiğinin bir işareti olduğu" değerlendirmeleri için yardım bir perspektif oluşturarak hastaların ken-
gerekçesine dayandırılarak geri etmek olduğunu keşfeder. Bu, altta dilerini çaresiz hissetmelerine yol açar.
BİLİŞSEL PSİKOLOJi 177

''
Yanlış inançlan düzelterek
aşırı tepkileri azaltabiliriz.
AaronBeck İnsanların aynı durumu nasıl de-
ğerlendirecekleri mizaçlarına bağlı­
dır.Beck'in bilişsel terapisi, hastala-

''
rın kendi algılarını sorgulamalarına
ve daha olumlu bir bakış açısı geliş­
tirmelerine yardımcı olabilir.

terapi hastanın, bunun ne kadar model kullanması büyük bir yeni- Beck'in öncü çalışmaları psiko-
önya rgıh bir görüş olduğunu fark liktir. Psikanalize tepkisinde, terapi için dönüm noktası olmuş ve
etmesine ve daha gerçekçi ya da 1950'lerin ortalarında Rasyonel hatırı sayılır bir etki yaratmıştır.
geniş açılı bir düşünme yöntemi Duygusal Davranış Terapisi 'ni KHnik psikolojiye bilişsel bir yakla-
bulmasına yardım edebilir. geliştiren Albert Ellis'in çalışmala­ şım getirmesinin yanı sıra onu
rından etkilenmiştir ve hiç kuşku­ bilimsel incelemeye açarak psika-
Deneysel kanıtlar suz, dünyanın her yerindeki davra- nalizin zayıflığını gözler önüne
Beck'in bilişsel terapisi hastaları­ nışçıların çalışmalarından da sermiştir. Bu süreçte depresyonun
nın çoğunda işe yarar. Dahası haberdardır. Bunlar arasında yapısı ve şiddetini değerlendirmek
bunun işe yarayacağını gösterme Güney Afrikalı Joseph Wolpe ve için bugün de kullanılmakta olan
şansı da bulur çünkü bulguları için Arnold A. Lazarus da vardır. yöntemler bulmuştur. Bunlardan
deneysel kanıtlar elde etmek ama- Yaklaşımları farklı olsa da terapile- bazıları şöyle sayılabilir: Beck
cıyla bilimsel yöntemler uygulamış­ rinin Beck'inkiyle ortak noktaları Derpesyon Envanteri, Beck
tır. Hastaları için özel değerlen­ vardır: Derinlemesine bilimsel Çaresizlik Ölçeği, Beck İntihar
dirme formları tasarlamış , böylece metodoloji kullanmaları ve zihinsel Düşüncesi Ölçeği ve Beck Kaygı
ilerlemelerini yakından gözlemleye- ve duygusal bozukluklara neden Envanteri.•
bilmiştir. Sonuçlar, bilişsel terapi- olduğu ileri sürülen biHnçdışının
nin hastaların geleneksel psikana- önemini reddetmeleri.
liz altındaki hastalardan daha iyi Bilişsel terapinin başarısı bir
hissetmesine neden olduğu ve kez tescillendikten sonra giderek
bilişsel terapi gören hastaların ken- artan bir yaygınlıkta, depresyon
dilerini daha çabuk iyi hissettikle- tedavisinde kullanılmaya başlan­
rini göstermiştir. Beck'in terapisi mıştır. Beck daha sonra bu terapi-
ile ilgili her iddiası için kanıt sağ­ nin kişilik bozukluğu ve hatta şizof­

''
lama ısrarı, yöntemini nesnel ince- reni gibi başka durumlarda da
lemeye açık hale getirmiştir. yararlı olabi leceğini bulur. Etkili
Üstelik pek çok başarılı psikanalis- olduğu kanıtlandığı takdirde her
tin övündüğü guru benzeri konumu türlü yeni fikre açık olan Beck Bana güvenmeyin,
elinin tersiyle iterek başarılı olanın ayrıca, 1980'1erdeki pek çok psiko- beni test edin.
terapist değil, terapinin kendisi terapist gibi, davranış terapisinin AaronBeck
olduğunu göstermek için çırpın­ unsurlarını kendi tedavisine ekle-

''
maktadır. miştir. Bu da günümüzde psikolog-
Beck geleneksel psikanalizi lar tarafından kullanılan bilişsel
tatmin edici bulmayan tek hatta ilk davranış terapisinin çeşitli biçimle-
psikolog değildi ama bilişsel bir rinin doğması ile sonuçlanmıştır.
• • •

BiR KEREDE

• • • •
DiNLEYEBiLiRiZ
DONALD BROADBENT (1926-1993)
180 DONALD BROADBENT
!. Dünya Savaşı öncesinde farkına varması da burada olur. Bu,
KISACA
YAKLAŞIM
Dikkat kuramı
1 İngiltere'de psikoloji, Avrupa
ile ABD'nin gerisinde kalmış
bir akademik disiplindir. Britanyalı
onun pilotların karşı karşıya
kaldıkları bazı sorunlara farklı bir
açıdan bakmasına yol açar. Bu
psikologlar başka yerlerde gelişen sorunların basit mekanik

ÖNCE davranışsa! ve psikoterapik olanlardan çok psikolojik nedenleri


1640'lar Rene Descartes okulların ayak izlerini takip ve cevapları olduğunu düşünür. Bu
insan bedeninin zihni ya da etmektedirler. Üniversitelerin yüzden de RAF'tan ayrıldıktan
ruhu olan bir makine olduğunu varolan az sayıdaki psikoloji sonra Cambridge Üniversitesi'nde
söyler. bölümlerinde doğa bilimlerinin psikoloji eğitimi alır.
izlediği yaklaşım geçerlidır: Broadbent'in Cambridge'deki
1940'lar İngiliz psikolog ve Kuramsal spekülasyonlardan çok akıl hocası Frederic Bartlett de
APU direktörü Kenneth Craik pratik uygulamalara vurgu yapılır. onunla aynı kafadandır. Bartlett
insan ve yapay zekanın bilgi İlk bilişsel psikologlar mükemmel bir bilim adamı ve
işlemesini kıyaslayan akış arasındaki en itibarlı isim haline İngiltere'nin ilk deneysel psikoloji
şemaları hazırlar. gelecek olan Donald Broadbent, profesörüdür. En önemli kuramsal
Kraliyet Hava Kuvvetleri'nden keşiflerin pratik sorunlara çözüm
SONRA (RAF) ayrılarak psikoloji üzerinde bulmaya çalışırken yapıld ığına
1959 George Armitage çalışmaya karar verdiğinde inanır. Bu düşünce Broadbent'e
Miller'ın çalışmaları kısa kendisini işte bu umut verici çekici gelir ve onu 1944'teki
dönem belleğin en fazla yedi olmayan akademik ortamda açılışından sonra Uygulamalı
parça bilgiyi tutabileceğini bulmuştur. Ancak uygulamalı Psikoloji Birimi'nde (APU)
gösterir. yaklaşım, savaş döneminde Bartlett'in altında çalışmaya teşvik
1964 İngiliz psikolog Anne havacılık mühendisi ve pilot olarak eder. Broadbent'in en çok ses
Treisman daha az önemli edindiği deneyimlerden mükemmel getiren işlerini yaptığı yer de burası
bilgilerin filtre evresinde şekilde yararlanan Donald olur. O zamanlar psikolojide
Broadbent için idealdir. egemen olan davranışçı yaklaşımı
elenmediğini ama zihin
görmezden gelerek RAF'ta
tarafından "gölgolonebilmesi"
Uygulamalı psikoloji karşılaştığ ı pratik sorunlar üzerine
için zayıflatıldığını (sesi yoğunlaşır. Örneğin birbirlerine çok
Broadbent 17 yaşındayken RAF'a
kısmak gibi) öne sürer.
katılmış ve eğitimin bir parçası benzeyen kontrol düğmelerin bazen
olarak ABD'ye gönderilmiştir. pilotların aklını karıştırmaktadır;
Psikolojinin ve ele aldığı sorunların bazı uçaklarda tekerlekleri

Duyulardan gelen bilgi. ..


BiLiŞSEL PSİKOLOJi 181
Aynca bkz. Rene Descartes 20-21 • George Armitage Miller 168- 73 •
Daniel Schacter 208-09 • Frederic Bartlett 335 36

Donald Broadbent İngiltere,


Birrningharn'da doğar. Anne-
babasının boşanmasını takiben
ilk gençlik yıllarını Galler'de ge-
çirdiği için kendisini Galli sayar.
Prestijli Winchester College'den
bir burs kazanır ve ardından 17
il. Dünya Savaşı'na ait bir uçak düşüncesinde başka bir savaş yaşında Kraliyet Hava
insanı sersemletecek kadar çok bilgi zamanı araştırma ürününden Kuvvetleri'ne katılır, pilotluk e -
verisi göstergesine sahiptir. Broadbent etkilenmiştir; bu da bilgisayarların ğitimi alır ve havacılık mühen-
pilotların bilgileri nasıl öncelik sırasına disliği üzerine çalışır.
ve "yapay zeka" fikrinin gelişimidir.
koyduklarını ve bu işe yardımcı olacak 1947'de Hava
tasarım değişikliklerini bulmakla
APU'nun ilk direktörü Kenneth
Craik birimdeki görevinden Kuvvetleri'nden ayrılır ve
ılgıleniyorlardı. Cambridge'de Frederic
ayrılırken Broadbent'in üzerinde
Bartlett'ın altında psikoloji ü-
çalışabileceği pek çok önemli
zerine çalışır. Daha sonra yeni
kapatmak için kullanılan pedalla taslak ve akış şeması bırakmıştır. kurulan Uygulamalı Psikoloji
flapları açmak için kullanılan pedal Aynı zamanda matematikçi Birimi'ne (APU) katılır ve
• birbirinin aynısıdır ve ikisi de Alan Turing gibi şifre kırıcılar da 1958'de buranın direktörü olur.
koltuğun altına konmuştur, bu da bilgi işleme kavramını ele İki kez evlenen, utangaç, cö-
sıklıkla kazalara neden olmaktadır. almışlardır ve Broadbent savaş mertliğiyle ünlü Broadbent
Broadbent pilotların kapasite ve sonrası dönemde bunu "düşünen "Püriten özellikleri' nedeniyle
makine" fikrine uyarlar. Bir işinin bir ayrıcalık olduğuna
kısıtlamalarının , kullanım sırasında
ortaya çıkmadan, henüz tasarım makinenin beynin işleyişiyle ve gerçek bir fayda sağladığı­
na inanır. 1974'te CBE ile ödül-
sürecinde dikkate alınmasıyla bu kıyaslanması güçlü bir benzetmedir
lendirilmiş ve Oxford, Wolfson
olayların önlenebileceğini düşünür. ama fikri tersine çevirerek insan College'da akademi üyesi ola-
Broadbent psikolojiyi, pilotların beynini bilgi işleyen bir makine rak görevlendirilmiş ve
yeteneklerini neyin etkilediğini olarak düşünen Broadbent 1991'deki emekliliğine kadar o-
daha iyi anlamak için kullanmakla olmuştur. Bu, özünde, bilişsel rada kalmıştır. Bundan iki yıl
ilgilenir. Pilotların büyük psikolojiyi davranışçılıktan ayıran sonra 66 yaşında kalp krizi so-
miktarlarda yeni gelen bilgiyle başa noktadır: Bilişsel psikoloji zihinsel nucu hayatını kaybetmiştir.
çıkmaları ve sonra iyi kararlar süreçleri araştırır, onların
verebilmek için bunlardan ilgili davranışlardaki göstergelerini Önemli ••erleri
olanları seçmeleri gerektiği açıktır. değil.
Broadbent, çok fazla kaynaktan Broadbent'in dikkatimizin nasıl 1958 Algı ve İletişim
gelen bilginin hataların sıklığını işlediğini araştırmak için 1971 Karar ve Stres
1993 İnsan Zekasının Simulas-
arttırdığını düşünmektedir. Bilgiyi sezgilerini destekleyecek deneyler
yonu
nasıl işlediğimizle ilgili tasarlaması gerekir. Mühendislik
182 DONALD BROADBENT
altyapısı bir kuramı üzerine inşa yapılmış ilk deneydir. Broadbent
edebileceği kanıtlar bulana kadar hava trafik kontrolü modelini
tatmin olmayacağı anlamına izleyerek deneklerine kulaklıklar

''
gelmektedir ve aynı zamanda bu aracılığıyla işitsel (ses temelli) bilgi
araştırmanın pratik uygulamaları sunar. Sistem, katılımcıların aynı
olmasını istemektedir. APU'nun anda -biri sağ biri sol kulaklarına
uygulamalı psikolojiye adanmış
Zihnimiz bir seferde pek çok olmak üzere- iki bilgi akışı
kanalıalabilen bir radyo gibi
olması, Broadbent için sadece gönderilebileceği şekilde
düşünülebilir.
terapötik uygulamaları değil, aynı tasarlanmıştır. Broadbent denekleri
zamanda toplumu bütünüyle Donald Broadbent bu bilgiyi ne kadar akıllarında
ilgilendiren uygulamaları da tutabildiklerini tes eder.

''
içermesi anlamına gelmektedir ve Kuşkulandığı gibi denekler iki
araştırmalarının kamu fonuyla kanaldan gelen bilginin tümünü
destekleneceğinden son derece tekrarlamayı başaramazlar. Bir
emindir. seferde en çok bir sesi
dinleyebileceğimizle ilgili
Tek seferde bir ses mesajla uğraşabildiklerini fark düşüncesi doğrulanmıştır, ancak
Broadbent'in en önemli etmiştir. Onu ilgilendiren asıl konu deneklerin nasıl olup da gelen
deneylerinden biri, hava trafik çeşitli kaynaklardan gelen farklı bilginin bazılarını tutup diğerlerini
kontrolü ile yaşadığı deneyimlerden bilgiler arasından en önemli olanını görmezden geldiği ile ilgili soru
esinlenmiştir. Yer ekibi genellikle, seçmelerini sağlayan zihinsel hala ortadadır.
kalkan ve inen uçaklardan aynı süreçtir. Beyinde bu bilgiyi işleyen Broadbent mühendislik
anda gelen pek çok yeni bilgiyle ve bu elemeyi yapan bir mekanizma eğitiminin ilk yıllarını düşünerek
uğraşmak zorundadır. Bu bilgiler olması gerektiğini düşünmektedir. beynin içinde olduğunu düı;;ündüğü
operatörlere telsiz aracılığıyla Broadbent'in geliştirdiği ve çift süreci açıklayan mekanik bir model
iletilmekte ve kulaklıklar kulaklıklı dinleme deneyi olarak tasarlar. Birden fazla bilgi girişi
aracı lığıyla da alınmaktadır. Daha bilinen deney, seçici dikkat kaynağı varsa ve beyin gelen tüm
sonra hava trafik kontrolörleri bu beynimizin duyular aracılığıyla bilgiyi işleyemiyorsa, o zaman bu
bilgiler üzerinden hızlı kararlar sürekli olarak aldığı devasa veriler bilgilerin bir "darboğaz"a ulaşması
alma durumundadırlar. Broadbent arasından ilgisiz bilgileri gerektiğine inanır; bu noktada bir
onların her seferinde ancak tek bir "filtrelemesi" süreci- alanında girdi kanalına izin verecek bir tür
"filtre" olmalıdır. Bunu açıklamak
için kullandığı benzetme de çok
pratiktir: Y şekilli bir tüp tanımlar.
Bu tüpün iki ağzından pinpon
topları gönderilmektedir. Birleşim
noktasında bir kanalın ya da
diğerinin ağzını kapatan bir
kapakçık bulunmaktadır ve bu
kapakçığın izin verdiği kanaldan
gelen toplar tüpün gövdesine
geçebilmektedir.
Ancak ortada hala bir soru
vardır: Bu filtre hangi evrede
işlemeye başlamaktadır? Orijinal

Hava trafik kontrolörleri aynı anda


çok sayıda sinyalle uğraşmak
zorundadırlar. Broadbent dinleme
deneylerinde bu problemi kullanarak
dikkat süreçlerinı tanımlayabilmiştir.
BILIŞSEL PSiKOLOJi 183
çift kulaklıklı dinleme deneyinin
bir dizi çeşitlemesi ile Broadbent
bilginin duyular aracılığıyla
alındığını ve sonra kendisinin kısa
dönem hafıza deposu adını verdiği
bir depoya geçirildiğini anlar.
Filtrelemenin de bu evrede
gerçekleştiğine inanmaktadır.
Bilginin dikkat için ne zaman ve
nasıl elendiği ile ilgili tanımı
"Broadbent Filtre Modeli" olarak
tanınır ve sadece teoriyi pratikle
birleştirmesiyle değ il , beynin
işleyişi n i bir tür bilgi i şleme g ibi
değerlendirmesiyle de deneysel
psikolojiye tamam ıyla yeni bir
yaklaşım getirmiştir.

Kokteyl partisi problemi


Seçici dikkat sorununa parmak
basan tek kişi Broadbent değildir.
Bir diğer İngiliz psikolog, Calin
Cherry de 1950'lerde bu konuyu
araştırmıştır. Psikolojiden çok
iletişim alanında çalışan Cherry
"kokteyl partisi problemi " dediği
konuyu ortaya atmıştır. Sorusu
şudur: Pek çok insanın konuştuğu konuşmalarına yönelmemiz nasıl göre öncelik kazanarak
bir partide, bu konuşmalar mümkün oluyor? verilebilecektir.
a rasından hangisine kulak verip Bu soruların yanıtını bulmak Broadbent ve Cherry filtreleme
hangisini yok sayacağımızı nasıl için Broadbent dikkatini kendi sürecini test etmek için pek çok
, belirliyoruz? Ve dikkatimizi modelindeki filtrenin yapısına çift kulaklıklı dinleme deneyinde
yoğunlaştırdığımız "A" çevirir. Tam olarak hangi bilgileri birlikte çalışırlar. Filtrelemenin
konuşmasından "B" veya "C" filtrelemekte ve hangilerinin beklentilerden de etkilendiğini fark
geçişine izin vermektedir? Başka ederler. Bir deneyde,
bir özenli deney sürecinden sonra, katılımcılardan her bir kulağa
elemenin yalnızca bilginin içeriği eşzamanlı olarak aktarılan farklı
(ne söylendiği) ile değil, mesajların,

''
sayı setlerini dinlemeleri istenir.
sesin netliği veya tonu gibi fiziksel Bazı deneklere ilk önce hangi
özellikleriyle de ilgili olduğunu kulaklarının (bilgi kanalı)
İki sesten biri, doğruluğuna bulur. Bu da bilginin kısa dönem sorulacağı söylenir, diğerleri ise
hafızada, bir an lığına hiçbir talimat almazlar. Sonuçlar,
bakılmaksızın, cevaplanmak
depolanmasına rağmen ancak ilk önce hangi bilgi aktarılan
üzere seçilir, diğeri göz ardı
edilir. filtrelendikten sonra anlam için kulağın soru lacağını bilen kişilerin
işlenmekte ve gerçekten dikkatlerini o kulağa yönelttiklerini
Donald Broadbent
anlaşılmakta olduğunu ve diğer kulağa aktarılan bilginin
düşündürmektedir. Bu bulgu hava hafızada doğru olarak

''
trafik kontrolüne uyguladığında kaydedilmediğini gösterir. Tüm
önemli çıkarımları olur. Örneğin deneklerin ilk önce hatırlamalarının
kararlar, olası ilgisiz ve yanlış bilgi istendiği veya kendi seçtikleri
üzerinden değil, anlam ve önemine bilgiyi daha sonrakilerden daha
184 OONALD BROADBENT
doğru biçimde hatırladıkları göstermeye başladığı bir döneme bir konuşma, bir kişi için özel önem
görülür. Bunun, denek onu bulup denk gelmişti r. Kitap yavaş yavaş taşıyan bilgiler -örneğin adı­
çıkarmaya çalışmadan önce yeni bilişsel psikoloji gelişiminde içeriyorsa, dikkat, daha önce
bilginin parçalarının kısa dönem dönüm noktalarından biri haline odaklandığı konuşmadan ayrılıp o
hafızadan kaybolmasına bağlı gelir. Sonuç olarak Broadbent konuşmaya kaymaktadır.
olduğu düşünülür. 1957'de kamuoyu tarafından değilse de APU'da daha sonra yapı lan çift
Broadbent şöyle yazmıştır: "Tek meslektaşları tarafından kulaklıklı dinleme deneyleri
seferde sadece bir sesi Br i tanya'nın ilk önemli psikologu Cherry'nin bulgularını doğrulamak­
dinleyebiliriz ve en iyi olarak tanınır ve aynı yıl Bartlett'in tadır: Dikkat, hafıza depolarındaki
hatırladıklarımız ilk yerine APU'nun direktörlüğü ile geribildirimleri, önceki deneyimleri
duyduklarımızdır". ödüllendirilir. ve beklentileri de kullanarak, fizik-
Ancak yaptıklarıyla yetinmeyen sel özellikler ama aynı zamanda
Modeli değiştirmek Broadbent bu yeni görevi dikkat anlam bakımından da filtrelenmek-
Broadbent 1958'de araştırmalarının üzerindeki çalışmalarını tedir. Örneğin siren sesi tüm dik-
sonuçlarını Algı ve İletişim adlı sürdürmek, araştırmasının katleri o sese çevirir. Bu da bilginin
kitabında yayımlar. Kitap dikkat, kapsamını genişletmek ve dikkat verilmek üzere seçilmeden
anlama ve hafıza üzeri ne kuramını geliştirmek için bir fırsat önce, bir şekilde anlaşıldığını
araştırmanın çerçevesini olarak görür. Filtre modelinin düşündürmektedir.
anahatlarıyla etkili biçimde başlangıç noktasından kokteyl Broadbent filtre modelinin
çizmektedir ve zamanlaması da partisi problemine ve Cherry'nin değiştirilmesi gerektiğini fark eder
dikkate değerdir çünkü ABD' de dikkat için seçilen bilginin yapısını ama bu değişiklikleri yapmak
davranışçılığın önemi hakkındaki araştırmak olarak tanımladığı zorunda olmaktan canı sıkılacak
düşünce ayrılıklarının baş olguya döner. Kulak misafiri olunan yerde hoşnut kalmıştır. Bir bilim

e o


Bir kokteyl
partisindeki
insanlar bir
konuşmayı dinliyor
olabilirler ama sonra,
kişisel olarak önemli
buldukları bir başka
konuşmanın farkına
varırlar(ve dikkatleri
oraya kayar).
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
BILİŞSEL PSiKOLOJİ 185

''
Psikolojik bir kuramın
denenmesi, ahlaki gerekçesi
gibi, somut, pratik durumlara
uygulanmasında yatar.
Donald Broadbent

işlemleri,
''
Broadbent'e göre karmaşık sanayi
psikolojinin uygulanması
yoluyla verimlilik dönüştürülebilirler.
Broadbent kendini bu konuda
gerçekten yararlı araştırmalar yapmaya
adamıştır.

yapılmasıyla sonuçlanır. Her aynı zamanda uygulamalı


adamı olarak tüm bilimsel kuramla- seferinde deneylerinin sonuçları psikolojiyi sorun çözmede önemli
r ın geçici olduğunu, ortaya atı ldık­ kuramlarının gelişmesine yol bir yaklaşım haline getirmiş,
ları zaman erişilebilen kanıtlardan açmaktadır. 1971'de filtre etkisini laboratuar sınırlarının
türetildiklerini, bu yüzden de yeni kuramının genişletilmiş ve ayrıntılı dışına çıkararak artırmıştır. Bilişsel
kanıtların ışığında değişime açık bir versiyonu olan ikinci kitabı psikolojinin yerleşmesinde önemli
olduklarını ve bilimin böyle ilerledi- Karar ve Stres'i yayımlar. Önceki bir figür olan Broadbent'in
ğini bilmektedir. gibi bu kitap da bilişsel psikolojinin araştırmaları, bugün de zengin
APU'nun çalışmaları klasik kitaplarından biri olur. sonuçlar alınmaya devam edilen
Broadbent'in dikkat araştırmasını yeni bir sorgu alanı için zemin
merkez almıştır ama bu da sürekli Bilişsel yaklaşım hazırlamıştır. •
genişleyen bir uygulama alanları Broadbent'in kitapları halka ulaşma­
yelpazesine yol açmıştır. Broadbent maktadır ama farklı disiplinlerden
çalışmalarının pratikte yararlı pek çok bilim insanı tarafından oku-

''
olmasını garanti etmek için dur nur. İnsan beyninin işleyişi ile elekt-
durak bilmeden çalışmaktadır; ronik makineler arasındaki kıyasla­
çalışma ortamlarındaki dikkat ması, bilgisayarlara olan ilgi arttıkça
üzerinde ses, ısı ve stresin popülerleşmiştir. İnsan bilgi işlemi­ Onun psikolojisi topluma
etkilerini inceler ve araştırmaları nin çeşitli evrelerini -edinme, depo- ve sorunlarına yönelikti,
sırasında düşüncelerini de sürekli lama, bulup çıkarma ve kullanma- sadece fildişi kulelerinde
olarak yeniden değerlendirir. içeren modeli zamanında yapay oturanlara değil. ..
Zamanla fikirleri için devletin araştırmalarında etkili olmuştur. Fergus Craik and
desteğini ve buluşlarının işe Bilişsel bilimin gelişimini Alan Baddely
yaradığı pek çok sanayi dalının da şekillendirmeye yard ımcı olan

''
itibarını kazanır. Bu destek, bireyler Bilişsel Bilim ve İnsan-Bilgisayar
a rasında dikkat farklılıkları, dikkat Etkileşimi Üzerine Birleşik Kurul
kaymala rı ve nedenleri gibi İnisyatifi'nin başlatılmasında
a lanlarda daha fazla araştırma büyük rolü olmuştur. Çalışmaları
ZAMANIN OKU

ENDEL TULVING (1927-)


188 ENDEL TULVING

KISACA
Olaysal bellek uzun süreli bellekte depolanan olaylar
YAKLAŞIM ve deneyimlerden oluşur.
Bellek çalışmaları
ÖNCE
1878 Hermann Ebbinghaus,
insan belleğinin ilk bilimsel
çalışmasını yapar.
Deneyimlerimizin anıları belli
1927 Bluma Zeigarnik, Uzun dönem hafızamızın zaman ve yerlerle
müdahale edilen işlerin gerçekler ve bilgileri depoladığı birle ştirilmiştir ve bu
anlamsal bellekten ayrıdır.
edilmeyenlere göre daha iyi ipuçlarıyla tetiklenebilirler.
hatırlandığını tanımlar.

1960'lar Jerome Bruner,


öğrenme sürecinde organizas-
yon ve sınıflandırmanın
önemini vurgu1ar. Görünüşe göre belli bir şarkı ya da koku gibi bağlan tılı duyumsal
SONRA ipuçları da geçmiş olayların tam anılarını hatırlamamıza yardım cı
olmaktadır.
1979 Elizabeth Loftus. Görgü
Tanığı İfadeleri kitabında
bellek bozulmalarını inceler
1981 Gardan H. Bower,
olaylarla hafızadaki anılar Sadece insanlar, deneyimlerini bu şekilde yansıtmak üzere
arasındaki bağlantıyı kurar. "zam anda geriye yolculuk" yapabilirler ..
2001 Daniel Schacter, Belleğin
Yedi Günahı: Zihin Nasıl
Unutur ve Hatırlar?'ı yayımlar.
. .•ll&Dkl zamanın oku çember çizermlf gibi.

ellek, felsefeyle psikoloji yerleş tirmişlerdi r. Bluma Zeigarnik Ende! Tulving 1957'de doktora-

B ara sında köprü


durumundaki bilinç
kavramıyla yakından ilgili olduğu
ve Frederic Bartlett'in 1920'ler ve
30'larda yaptıkları tek tük
çalışmalar dışında, II. Dünya
sını tamamladığında bellek bir kez
daha merkezi bir çalışma alanı
olmuştur. Olanakların yetersizliği
için psikologların 19. yüzyı ldaki ilk Savaşı sonrasında ortaya çıkan nedeniyle görsel alg ı çalışmalarını
araştırma alanlarından biri "bilişsel devrim"e kadar hafıza, bırakmak zorunda kalan Tulving
olmuştur. Özellikle Hermann büyük ölçüde ihmal edilmiş bir dikkatini hafızaya çevirmiştir.
Ebbinghaus, araştırmalarının konu olmuştur. Bilişsel psikologlar Kaynak eksikliği de konuya yaklaşı ­
büyük bölümünü hafıza ve beyni bir bilgi işlemci olarak mın ı şekillendirmiştir; bellek
öğrenme ile ilgili bilimsel incelemeye b;ışJ;ımışlar. bu da deneyleri tasarlamak için bir kalem,
araştırmalara ayırmıştır. Ancak bir anıların saklanması için bir model biraz kağıt ve bir dizi fiş yeterli
sonraki nesilde psikologlar oluşturmuştur: Bu, bazı unsurların olmaktadır.
ilgilerini davranı şçı öğrenme kısa süreli bellekten ya da çalışa n
araştırmalarına çevirmişlerdir ve bellekten uzun süreli belleğe Serbest hatırlama
araştırmalarının odağına hafıza geçtiği bir işlem gibi gör ülmüş tür. Çalışmaları ilerledikçe konu
yerine "koş ulla ndırm a"yı hakkında daha çok şey öğrenen
BİLİŞSEL PSİKOLOJi 189
Ayrıca bkz. Hermann Ebbinghaus 48- 49 • Bluma Zeigarnik 162 • George Armitage Miller 168-73 • Gordon H. Bower
194- 95 • Elizabeth Loftus 202- 07 • Daniel Schacter 208- 09 • Roger Brown 237 • Frederic Bartlett 335

Tulving, zaman zaman Tulving "serbet hatırlama" başarısızlıklara yoğunlaşmışken,


meslektaşlarının eleştirilerine yöntemi üzerine bir dizi deney Tulving iki farklı süreç -depolama
maruz kalma ve sonuçlarını geliştirmiştir. Bu deneyler sırasında ve geri alma- aras ında bir ayrım
yayımlamakta zorlanma pahasına insanların kelimeleri anlamlı yapmış ve ikisi arasındaki
alışılmışın dışında bir yol kategoriler halinde sınıflandırmaya bağlantıyı göstermiştir.
izlemektedir. Ancak başına buyruk eğilimle oldukla rını, bilgiyi ne Araştırmaları sürerken, Tulving
içgüdüleri onu gerçekten yenilikçi kadar iyi düzenleyebilirlerse o kadar farklı tiplerde hafızalar olabileceği
araştırmalara yönelmiştir. iyi hatırlayabildiklerini fark gerçeği ile karşılaşmıştır. Kısa ve
1960' ların başında bir sınıf dolusu etmiştir. Denekler, ayrıca kelimeleri uzun süreli bellek ayrımı çoktan
öğrenci için alelacele tasarlanmış, zihinlerine dosyalarken yapılmıştır, ancak Tulving birden
plansız bir gösteri, sonraki pek çok kullandıkları kategori ile ilgili bir fazla uzun süreli bellek olduğunu
deneyi için model oluşturmuştur. ipucu verildiğinde (örneğin düşünmektedir. Bilgi temelli
Öğrencilere 20 tane rastgele "hayvan lar" gibi) kolayca (gerçekler ve veriler) anılarla
seçilmiş günlük kelime okumuş ve hatırlayabilmektedirler. Tulving deneyim temelli (olaylar ve
sıralamasına bakmaksızın listeden ezberlenen tüm kelimelerin konuşmalar) anılar arasında bir
hatırlayabildikleri kadarını hatırlanmaya müsait olmalarına ayrım olduğunu görmüştür. Uzun
yazmalarını istemiştir. Beklediği rağmen konularına göre düzenlenen süreli belleği iki farklı türe ayırır:
gibi çoğu öğrencilistenin yaklaşık kelimelerin, özellikle uygun ipuçları gerçeklerin hafızası anlamsal bellek
yarısını hatırlayabilmiştir.Daha verildiğinde bellekte daha kolay ve kişisel geçmiş imizle olayların
sonra öğrencilere, "Listede hiç renk erişilebilir oldukları sonucuna saklandığı olaysal bellek.
yok muydu?" gibi ipuçları vererek varmıştır. Tulving'in deneyleri, kelime
hatırlayamadıkları kelimeler listeleri gibi anlamsal bilgilerin
hakkında sorular sormuştur. Bellek tipleri organizasyonunun anımsa maya
Öğrenciler büyük çoğunlukla doğru Önceki psikologlar bilgi yardımcı olduğunu ve ay nı şey in
cevapları verebilmişlerdir. • depolamaya ve bu süreçteki olaysal bellek için de geçerli

Tulving'in serbest hatırlama deneylerinde


katı lımcılardan gelişigüzel bir listeden mümkün olduğu kadar
fazla kelime hatırlamaları istenir. "Unutulan" kelimeler
genellikle kategorik ipuçları ile hatırlanırlar. Bellekte
saklanmaktad.ırlar ama geçici olarak erişim dışıdırlar.
Tulving olaysal anıları
hatırlamayı, bizi geçmişte olayın
yaşandığı ana götüren "zihinsel bir

''
zaman yolculuğu" olarak tanımlar.
Sonraki çalışmalarında olaysal
belleğin, nesnel bir zaman algısı
Hatırlama zihinsel bir zaman sunmakta emsalsiz olduğuna işaret
yolculuğudur.
eder. İnsanlara özel biçimde,
Endel Tulving sadece neler olduğ unun farkında
olmayı değil, aynı zamanda neler

''
olabileceğinin farkındalığını da
içerir. Bu emsalsiz beceri, bizim
hayatlarımı z ı derinlemesine
düşünmemizi, gelecek için
endişelenmemizi ve planlar
yapmamızı sağlar. İnsanoğlunun
Düğünler g ibi duygusal olaylar
olaysal anıların doğmasına neden olur.
"zaman içindeki devamlı
Bunlar öyle bir şekilde depolanırlar ki varoluşunun farkında olmanın tüm
kişi olayı hatırlarken yeniden yaşayıp avantajını kullanmasını" mümkün
bir tür "zaman yolculuğu " yapar. kılan ve doğal dünyayı sayısız
medeniyet ve kültürden birine
olduğunu gösterir. Ancak anlamsal hatırlamak için bir ipucu olması, dönüştürmemizi sağlayan da budur.
anılar konularına göre anlamlı "40. doğum günü"nün o akşam Bu beceri sayesindedir ki zamanın
kategorilere ayrılırlarken, olaysal yemekte konuşulanları geri almak oku bir çember çizmektedir.
anılar ilk depolandıkları zamanki için bir ipucu görevi görebilir. Bu
belli zaman ve şartlarla otobiyografik anılar zaman ve Bilgi kodlama
ilişkilendirilirler. Örneğin bir oldukları yerin şartlarıyla ne kadar Tulving hem anlamsal hem de
doğum günü yemeği sırasında güçlü biçimde bağlantılı olurlarsa, o olaysal anıları hatırlamakta en
gerçekleşen belli bir konuşma ve kadar kolay hatırlanırlar. önemli unsurun organizasyon
nelerin söylendiği ile ilgili anı o Unutulmayacak bir olay olduğunda olduğunu ve beynin bilgiyi, özel
olayla bağlanlılı olarak depolanır. - 11 Eylül saldırısı gibi saklanan gerçekler ve olayları ilgili ögelerle
Tıpkı "şehir" kategorisinin anılar da "flaş bellek" anılar için uç "sınıflandırarak" düzenlediğini fark
"Pekin"le ilgili bir anlamsal anıyı bir örnek Leşkil eder. etmiştir. Bu durumda, uygun

Endel Tulving Estonya, Tartu'da bir yargıcın oğlu 1953'te psikolog olarak mezun
olarak doğan Ende! Tulving, erkek olur, yüksek lisansını da 1953'te
çocuklar için özel bir okulda alır. Daha sonra Harvard'a
eğitim alır ve örnek bir öğrenci giderek görsel algı üzerine
olmasına rağmen akademik doktorasını bitirir. 1956'da
konulardan çok sporla ilgilenir. Toronto Üniversitesi'ne dönerek
1944'te Rusya işgal edildiğinde, o bugüne dek ders vermeye
ve ağabeyi eğitimlerini devam eder.
tamamlamak için Almanya'ya
kaçarlar ve 25 yıl sonra Stalin Önemli eserleri
ölene dek ailelerini bir daha
görmezler. II. Dünya Savaşı'ndan 1972 Hafızanın Organizasyonu
sonra Tulving, Amerikan ordusu 1983 Olaysal Belleğin Unsurları
için çevirmen olarak çalışır ve tıp 1999 Hafıza : Bilinç ve Beyin
fakültesine devam eder. 1949'da
Kanada'ya gider, Toronto
Üniversitesi'ne kabul edilir ve
BILIŞSEL PSiKOLOJi 191
kategoriye yönlendirme yoluyla Farklı tipte hafızalar, Tulving'e göre
belirli bilgileri hatırlama fiziksel olarak ayrıdırlar çünkü her biri
kolaylaşmaktadır - beyin aradığı çok farklı bir biçimde davranır ve işler.
anı için "nereye bakacağını bilir" ve
araştırmasını daraltabilir. Tulving'e
göre bundan çıkarılacak sonuç
şudur: Beyin uzun dönem hafızada
saklanması için her anıyı
kodlamakta ve böylece belli anılar
daha genel bir ipucu ile
anımsanabilecekleri konumlara
yerleştirilmektedirler. Olaysal
belleği harekete geçiren ipuçları
genellikle duyumsaldır Bir müzik
parçası gibi belli bir ses veya bir
koku tüm hafızayı tetikleyebilir.
Tulving'in "kodlama özgüllüğü
ilkesi" özellikle olaysal bellek için
geçerlidir. Geçmiştek i belli olaylar.
aynı zamana ait diğer anılarla
birlikte, gerçekleştikleri zamana
göre kodlanırlar. Tulving herhangi anıyı hatırlamaya yetecek kadar olduğunu saptamayı başarmıştır.
bir olaysal anıyı geri almadaki en yakın olmayabilir. Kısmen alışılmamış ve basit
etkili ipucunun o anıyla en çok Önceki bellek kuramlarının yaklaş ımına bağlı olarak Tulving
örtüşen olduğunu, çünkü söz tersine Tulving'in kodlama ilkesi aralarında eski öğrencilerinden
konusu ipucunun o anıyla birlikte mevcut hafızayla erişilebilir hafıza Daniel Schacter'in de bulunduğu
depolandığını bulmuştur. Geri arasında bir ayrım yapar. Bir kişi bir diğer psikologlara ilham kaynağı
alma ipuçları olaysal belleğe bilgiyi hatırlayamadığında bu, o olan yenilikçi içgörüler ortaya
ulaşmak için gerekli ama her bilginin uzun süreli bellekten atmıştır. Tulving'in depolama ve
zaman yeterli değildir, çünkü silindiği veya yok olduğu yani geri alma üzerine odaklanması
bazen bilgi uzun süreli belleğe "unutulduğu" anlamına gelmez; hala hafıza hakkında yeni bir düşünce
, kaydedildiği ve mevcut olduğu orada ve hi'ıla erişilebilir olabilir - biçiminin ortaya çıkmasını
halde olayla arasındaki bağlantı sorun geri almadadır. sağlamıştır ama alana katkı
anlamındaki esas büyük buluşu
Hafızayı taramak anlamsal ve olaysal bellekler
Tulving'in hafızada depolama ve arasındaki ayrımdır. Bu buluş,

''
geri alma araştırmaları psikolojik kendisinden sonraki psikologların,
ça lı şmalar için tamamen yeni bir işlemsel bellek (bir şeyin nasıl
alanın açı lmasına neden olmuştur. yapıldığını hatırlamak) gibi
1970'lerde yayınlanan bulguları kavramları ve (bilinçli şekilde
Belleğin davranışıyla ilgili zamanlama olarak, pek çok bilişsel farkında olduğumuz) açık bellekle
bildiklerimizi temelde yatan psikologun kuramlarını, yeni (bilinçli farkındalığımıza girmeyen
sinir yapılarıyla birleştirmek ilk bulunan beyin görüntüleme ama yine de bizi etkilemeye devam
anda akla gelmez. tekniklerini kullanarak sinirbilimi eden) örtülü bellek arasındaki farkı
Endel Tulving ile doğrulama kararlı lıklarına denk dahil ederek modelin
gelmiştir. Tulving sinirbilimcilerle karma şıklığını arttırmalarına
beraber beynin hafızayı kodlama imkan tanımıştır. Bu başlıklar

''
ve geri alma sırasında aktif olan günümüzde de hala bilişsel
alanlarının haritasını çıkarmayı ve psikologların ilgisini çekmeye
bu olaysal belleğin orta şakak lopu, devam etmektedir. •
özellikle de hipokampusla ilişkili
192

A~GI .DIŞ~R~DAN
YONLENDIRILEN
HALÜSİNASYONDUR
ROGER N. SHEPARD (1929-)

ihnin dış dünyadan topla-


KISACA
YAKLAŞIM
Algı
Z nan bilgileri nasıl kullandığı
tarih boyunca filozofların ve
psikologların uğ raştığı en önemli
konulardan biri olmuştur.
ÖNCE Duyularım ız aracılığıyla kazand ığı­
1637 Rene Descartes Yöntem mız bilgileri tam olarak nasıl kulla-
Üzerine Konuşma adlı eserinde nıyoruz? 1970'lerin başında bilişsel
duyularımızın ve matematik psikologu olan Roger
aldatılabileceklerini ancak Shepard beynin "duyu verilerini"
nasıl işlediğiyle ilgili yeni kuramlar Optik illüzyon sadece algılamadığımı­
bizim doğuştan bilgiye sahip,
öne sürmüştür. zı aynı zamanda duyusal verileri zihin
düşünen varlıklar olduğumuzu gözümüzle anlamış olduğumuz şeye
Shepard beynimizin sadece duyu
öne sürer. uydurmaya çalıştığımızı göstererek,
verilerini işlemekle kalmayıp aynı
görende karmaşa yaratır.
1920'ler Gestalt kuramcıları zamanda nesneleri üç boyutlu olarak
görsel algıyı araştırırlar ve gözümüzde canlandırabileceğimiz
insanların nesneleri, çeşitli bir iç fiziksel dünya modelini temel yorumladığını göstermek için bir
parçalardan oluşan birleşmiş alarak onlardan anlam çıkardığını dizi optik (ve işitsel) illüzyon kullanır.
bir bütün olarak görme savunur. Bunu kanıtlamak için kul- Ona göre algı "dışarıdan yönlendiri-
eğiliminde olduklarını la ndığı ve katılımcıların -farklı açı­ len halüsinasyondur" ve rüya görme
bulurlar. lardan çizilmiş- iki masanı n aynı ve halüsinasyon süreçlerini de "içer-
olup olmadığını bulmaya çalıştıkları den taklit edilen algı" olarak tanım­
1958 Donald Broadbent'in deney, beynimizin masalardan birirıi lar.
kitabı Algı ve İletişim, algı zihirı gözümüzde Shepard'ın "zihirı­ Shepard 'ın araştırmaları zihirısel
psikolojisine gerçek arılamda sel rotasyon" adını verdiği biçimde simgelerin ve süreçlerirı gizli yapı­
bilişselbir yaklaşımı tanıtır. döndürebilme becerisine sahip oldu- sını tanı m lamada devrimsel teknik-

SONRA ğunu kanıtlamıştır. ler tanıtmıştır. Görsel ve işitsel algı ,


1986 Amerikalı deneysel Shepard beynimizin duyu verile- zihinsel görüntü ve simgeleme üze-
psikolog Michael Kubovy, Algı rirıihem dış dünya bilgisi hem de rine çalışmaları yeni nesil psikolog-
zihirısel görüntüleme kullanarak lara ilham kaynağı olmuştu r. •
Psikolojisi ve Rönesans
Sanatı'nı yayımlar.
Ayrıca bkz. Rene Descarles 20-21 • Wolfgang Köhler 160- 61 •
Jerome Bruner 164-65 • Donald Broadbent 178-85 • Max Wertheimer 335
BİLİŞSEL PSiKOLOJi 193

SÜREKLİ NEDENSEL
BAGLANTILAR
ARAYIŞINDAYIZ
DANIEL KAHNEMAN (1934-)

zamana kadar risk al- rar Verme Davranışlan: Kestirme

Y
akın
KISACA gılarımız ve karar verme Yollar ve Önyargılar'da belirsizlikle
yöntemlerimizin psikoloji- karşılaştığımızda nasıl karar aldığı­
YAKLAŞIM
den çok olasılık ve istatistikle ilgili mızla ilgili kuramları yeniden ince-
Beklenti kuramı olduğu düşünülmüştür. Ancak bi- lemişlerdir. İnsanların istatistik ve
ÖNCE lişsel psikoloji ve zihinsel süreçler olasılığa dayanan kararlar verdikle-

1738 Hollandalı-İsviçreli üzerine yaptığı vurgu, sorun çözme rine dair genel inancın aslında doğ­
matematikçi Daniel Bernoulli alanına bazı şaşırtıcı sonuçlarla be- ru olmadığını bulmuşlardır. Bunun
beklenen fayda hipotezinin raber algı ve yargıyı da dahil etmiş­ yerine, insanlar kararlarını belli de-
risk içeren durumlarda karar tir. İsrail asıllı Amerikalı Daniel nemelere ve küçük örneklere daya-
alma tercihlerini Kahneman, Amos 1\ıersky ile birlik- nan pratik usulle vermektedirler.
açıklayacağını öne sürer.
te yazdığı Belirsizlik Karşısında Ka- Dolayısıyla, gerçek olasılıklara de-
ğil , kolaylık la akla gelen bilgilere
1917 Wolfgang Köhler, dayanarak alındıkları için kararlar
şempanzeler üzerinde sıklıkla yanlış olabilmektedir.

''
yürüttüğü problem çözme Kahneman ve 1\ıersky bu dene-
araştırmasını içeren yim temelli sorun çözme yöntemi-
Maymunların Mentalitesi'ni nin bir modeli olduğunu fark eder-
yayımlar.
İnsanların çoğu rulet ler: (Uçak kazaları gibi) düşük olası­
tekerleğinde uzun süre kırmızı lıklı durumların olabilirliğini abart-
1940'lar Edward Tolman'ın geldiğini gözlemdikten sonra maya ve (içkili araba kullanırken
hayvan davranışı üzerine hatalı biçimde sıranın siyaha kaza yapmak gibi) daha yüksek ola-
çalışmaları motivasyon ve geldiğine inanırlar. sılık lı durumla rın olabilirliğini a-
karar vermeyi içeren yeni bir Daniel Kahneman & zımsamaya meyilliyizdir.
araştırma alanı açar. Amos Tversky Bu bulgular Kahneman ve
1\ıersky ' nin 1979'da öne sürdükleri
SONRA

''
beklenti kuramının temelini oluştu­
1980 Amerikalı ekonomist rur ve davranışsa! ekonomi olarak
Richard Thalcr davrnnıı;ıoal bilinen ortak psikoloji alanının doğ­
ekonomi üzerine ilk çalışması masına neden olmuştur. •
olan Tüketici Seçimlerinde
Pozitif Kurama Doğru'yu Ayrıca bkz. Edward Tolman 72-73 • Wolfgang Köhler 160-61
yayımlar.
194

OLAYLAR VE
DUYGULAR HAFIZAYA
BİRLİKTE DEPO
EDİLİRLER
GORDON H. BOWER (1932-)

KISACA
YAKLAŞIM
Hafıza çalışmaları

ÖNCE
1927 Bluma Zeigarnik
müdahale edilen işlerin
edilmeyenlerden daha iyi
hatırlandığını söyleyen
"Zeigarnik etkisi"ni tanımlar.
1956 George Armitage
... çünkü ruh durumumuzla örtüşen
MiUer'ın Sihirli Rakam Yedi, bilgilere daha çok dikkat ederiz.
Artı veya Eksi lki'si kısa
dönem hafızadasaklanma için
bilişsel bir model sunar.
1972 Ende] Tulvirıg anlamsal
ve olaysal bellek arasındaki
ayrımı yapar.

SONRA
1977 Roger Brown, yüksek
derecede duygusal olaylarla
bağlantılı otobiyografik hafıza
için "flaş bellek" terimini
kullanır.

2001 Daniel Schacter


hafızanın yanılabileceği
biçimleri sınıflandıran
Hafızanın Yedi Günahı'nı
yayınlar.
_ __ __ BİLİŞSEL PSiKOLOJi 195
Ayrıca bkz. Bluma Zeigarnık 162 • George Armitage Millcır 168- 73 • Ende! Tulving 186-91 • Paul Ekman 196-97 •
Daniel Schacter 208 09 • Roger Brown 237

950'ler hafıza çalışmalarına il- ğumuzu ve bu duygularla bilgilerin ha-

1 ginin yeniden canlanmasına


tanıkhk etmjştir. Bilgirun nasıl
seçildiğini, düzenlendiğini, saklandı­
fızada birlikte depolandığı sonucuna
varmıştır. Anıları hatırlarken ruh duru-
mumuz, bu olayların olduğu zamarıki
ğını ve bulup geri alınd ığını açıkla­ ruh durunıumuzla ayn ı olduğıında ha-
mak için kısa ve uzun dönem hafıza­ tırlamak daha kolaylaşmaktadır.
nın giderek karmaşık modelleri geliş­ Bower aynı zamanda duyguların,
tirilmiştir. Anıların unutulma ve bo- beynin depoladığı bilgilerin türünde
zulma yöntemleri de tanımlanmıştır. de rol oynadığını keşfetmiştir. Mutlu
olduğumuzda olumlu şeyleri fark etti-
Hafıza ve nıh hali ğimizi -ve dolayısıyla hatırladığımı­
1970'lerle birlikte öğrenme kuramı ve zı- üzgün olduğumuzda ise olumsuz
hafıza üzerine yoğunlaşan araştırma­ şeylerin ilikkatirillzi çektiğim ve hafı­
lar, neden bazı anıların daha iyi sak- zaya daha kolay işlendiklertnı gözlem-
Bower'a göre huzurlu bir talili mutlu bir
landıklan veya diğerlerinden daha ko- lemiştir. Örneğin Bower, mutsuz in-
ruh halinde olduğumu z zaman daha kolay
lay hatırlandıkları konusuna kaymıştır. sanların acılı bir hikayenin detayları­ hatırlarız. Tatilin kötü anı ları unutulmaya
Bu alandaki en önernJj psikologlardan nı , onu okudukları sırada mutlu oları­ daha yatkındır ya da sadece mutsuz
biri olan Gordon H.Bower duyguların lara göre daha iyi hatırladıklarını bul- olduğumuz durumlarda hatırlanır.
hafıza üzerinde etki bıraktığını fark et- muştur. Buna "ruhsal durunıa uygun
miştir. Bower, deneklerin farklı ruh işleme" adını verir ve özellikle - sade- insanların başkalarıyla videoya çekil-
hallerindeyken öğrendil<leri kelime lis- ce kelimeler ve gerçekleri değil olayla- geriye dönük bi-
ıniı;; etkileşimlerini
telerim ve daha sonra bunları, yine rı da içeren- olaysal hafızanın duygu- çimde gözlemlemeye yöneltmiştir.
farklı duygusal dunırnlardayken hatır­ larla ilişkili olduğu sonucuna varmış­ Geçmiş davranışların aruları ve karar-
lamalanru içeren deneyler yürütmüş­ tır. Olaylarla duygular birlikte sakla- ları mevcut ruh durunıuyla çeşitlen­
tür. "Ruh ha]jne bağlı geri alma" adını nırlar ve biz anılarımızı, hem olayın mekteclir. Bu araştırma Bower 'ın duy-
verdiği kuramı, kişinin mutsuzken öğ­ olduğu andaki hem de onu hatı rladı­ gular ve hafıza hakkındaki düşüncele­
rendiği bir şeyi, yine mutsuzken hatır­ ğımız andaki ruh durumumuzla ör- rtru geliştirmesine yardımcı olmuş ve
lamasının daha kolay olduğunu söyler. tüştüğü zamanlarda en iyi hatırlarız. duyguların yaşamlarımızdaki rolünün
,Bower duygusal durunıumuzla et.rafı­ Buluşları onu, çeşilli duygusal du- daha ileri aşamalarda psikolojik olarak
mızda olanlar arasında bir bağ kurdu- rumlardaki insanlarla çalışmaya, bu incelenmesi için öncülük etmiştir. •

Gordon H. Bower ne g eçerek 2005'teki emekliliği­


ne kadar orada ders verir. Orada

''
Gordon Bower ABD, Ohio, yaptığı araştırmalar biliş sel bi-
Scio'da büyümüştür. Lisedeyken lim alanının gelişmesine yardım
çalışmaktan çok beyzbol oyna- etmiş ve Bower 2006'da bilişsel
makla ve caz m üzik yapmakla il- ve matematik psikolojisine yap- İlk deneyimleri mutlu olan
gilenir, ta ki bir öğretmem onu tığı katkılar nedeniyle ABD Ulu-
insanla r mutlu olayları da ha
Sigmund Freud'un eserleriyle ta- sal Bilim Madalyası'na layık gö-
nıştırana kadar. Cleveland'daki
iyi öğrenirler; öfkeli insanlar
rülmüştür.
Case Western Reserve öfke uyandıran olayları daha
Üruversitesi'nde psikoloji eğitimi önemli eserleri iyi öğrenirler.
alır ve öğrenme kuramı üzerine Gordon H . Bower
doktorasını da 1959'da Yale'de 1966 , 1975 Öğrenme Teorileri
tamamlar. 1981 Ruhsal Durum ve Hafıza

''
Yale'den California'daki Stan- 1991 Öğrenme Psikolojisi ve Mo-
ford Üruversitesi'nin uluslararası tivasyon (Volume 27)
alanda tanınan psikoloji bölümü-
196

DUYGULAR
KONTROLDEN
ÇIKMIŞ TRENLERDİR
PAUL EKMAN (1934-)

uygular ve özellikle duygusal fiziksel ifadelerle göstermeyi, kül-


KISACA
YAKLAŞIM
Duygu psikolojisi
D bozukluklar, psikoterapide
başlangıçtan itibaren önemli
bir rol oynamışlar ancak keneli başları­
türden kültüre deği şen bir dizi
sosyal geleneğe göre öğrendiğimiz
varsayılmaktayd ı. Ekman dünyayı
na incelenecek unsurlar olmaktan çok köşe bucak gezerek önce Japonya

ÖNCE tedalri eclilmesi gereken semptomlar ve Brezilya gibi "gelişmiş


1960'lar Amerikalı antropolog olarak görülmüşlerdir. Duyguların da ülkeler"deki, daha sonra Papua
Margaret Mead'in yalıtılmış düşünce süreçleri, itkiler ve davrarıış­ Yeni Gine gibi uzak, ıssız, dünyayla
lar kadar ilgiyi hak ettiğini ilk fark e- ilişkisi olmayan, radyo ve televizyo-
kabile topluluklarına ilişkin
yapılan araştırmaları yüz
denlerden biri Paul Ekman'dır. Ekrnan nun olmad ığı yerlerdeki insanları
konuya, sözel olmayan davranışlar ve fotoğraflamı ş ve kabile insanları­
ifadelerinin kültüre özgü
yüz ifadeleriyle ilg:ili araştırması aracı­ n ın yüz ifadelerini küresel ülkeler-
olduğunu öne sürer.
lığıyla giriş yapmıştır. deki insanlar kadar yorumlayabil-
1960'1ar Amerikalı psikolog Ekman 1970'1erde araştırma­ dikleri sonucuna varmıştır. Bu da
Silvan Tomkins (Ekman'ın sına başladığında, duygularımız ı ona, yüz ifadelerinin insan evrimi-
rehberi), seks ve korku gibi
Freudycn itkilerden ayrı ve
yaşama iradesi olarak Duygu-
ların Etkisi Kurarnı' ru tanıtır.

1970'1ar Gordon H. Bower,


duygusal durumlarla hafıza
arasındaki bağlantıların
üstünü açar ve bunları tanım­
lar.
SONRA
2000'1er Ekman'ın yüz
ifadeleri ve aldatma üzerindeki
çalışmalarının bulguları toplu
taşıma araçları tarafından
kullanılan güvenlik işlemleriyle
birleştirilir.
Bl_
__ LIŞ.SEL PSiKOLOJİ 197
Ayrıca bkz. William James 38-45 • Sigmund Freud 92- 99 • Gordon H. Bower 194- 95 • Nico Frijda 324- 25 •
Charlotte Bühler 336 • Rene Diatkine 338 • Stanley Schachter 338

Öfke Tiksinti Korku Mutluluk Üzüntü Şaşırma

nin evrensel ürünleri olduğunu mu muzu ele verdiğini sonucuna bazı zihinsel rahatsızlıların üstesin-
düşündürmüştür. varmamış, aynı zamanda bu istem- den gelinebileceğine ikna eder.
siz ifadelerden sorumlu olan duygu- Duygularımızı kontrol etmeyi başa­
Tem e l duygular ların, psikologların daha önce ramayabiliriz, ancak onları tetikle-
Ekman altı temel duygu -öfke, tik- düşündüklerinden daha güçlü yen şeylerde ve bunların yol açtığı
sinti, korku, mutluluk, üzüntü ve olduğu anlamını da çıkarmıştır. davranışlarda değişiklik yapabiliriz.
şaşkınlık- elde eder ve bunların her Açığa Çıkan Duygular' da Duygular üzerindeki çalışmala­
yerde görülmesi nedeniyle psikolojik Ekman, duyguların seks, açlık ve rına paralel olarak Ekman, aldatma
oluşumumuzda önemli olmaları hatta yaşama iradesi gibi Freudyen ve duygularımızı gizlemeye çalışma
gerektiği sonucuna varır. Bu duygu- itkilerden daha güçlü olabilecekle- yöntemlerimizle ilgili araştırmalara
lara bağlı olan yüz ifadelerinin de rini ifade eder. Örneğin rahatsızlık da öncülük etmiştir. Ekman birinin
istemsiz olduklarını - bu duygusal ya da korku, libidoya baskın çıkarak bilinçli ya da bilinçdışı olarak bir şey
tepkileri tetikleyen şeylere otomatik tatmin edici bir cinsel yaşama gizlemeye çalıştığında saptanabi-
olarak tepki veririz- ve bu tepkinin engel olabilir. Aşırı mutsuzluk len, "mikro-ifadeler" adını verdiği
genellikle bilincimiz bu duyguyu yaşama iradesine baskın çıkabilir. küçük belirtileri de tanımlamıştır.
kaydetmeye zaman bulamadan Duyguların, "kontrolden çıkmış Bunlar terörizmle savaşmak için
meydana geldiğini belirtir. Ekman treni"nin gücü Ekman'ı duyguların güvenlik önlemleri planlamasında
sadece yüzümüzün duygusal duru- daha iyi anlaş ılması durumunda çok yararlı olmuşlardı r. •

PaulEkman Paul Ekman New Jersey, Newark'ta başlamıştır. Bu çalışma onu, duy-
doğmuş ve çocukluk yıllarını orada guların yüz ifadelerinin arkasına
geçirmiştir. II. Dünya Savaşı'yla bir- saklanması ile ilgilenmeye yönelt-
likte ailesi önce batıya , Washington miş ve sonunda Ekman o
eyaletine sonra Oregon'a ve son ola- zamanlar hiç incelenmemiş olan
rak Güney Califomia'ya göç bir alana, duyguların psikolojisine
etmiştir. Ekman henüz 15 yaşınday­ derinlemesine bir giriş yapmıştır.
ken Chicago Üniversitesi'ne girmiş, 1972'de UCSF'de psikoloji profesö-
orada Freud ve psikoterapi ile ilgi- rü olmuş ve 2004'teki emekliliğine
lenmiş ve daha sonra New York'taki dek orada kalmıştır.
Adelphi Üniversitesi'nde klinik psi-
koloji üzerine doktorasını yapmıştır. OnemU eserleri
Kısa süreliğine orduda görev aldık­
tan sonra San Fransisco, Califomia 1985 Yalanlar Söylemek
Üniversitesi'ne (UCSF) geçmiş ve 2003 Açığa Çıkan Duygular
sözel olmayan davranışlar ve yüz i- 2008 Duygusal Farkındalık
fadeleri üzerine araştırmasına
198

ESRİKLİK, ALTERNATİF
GERÇEKLİGE ATllAN BİR
ADIMDIR _
MIHALY CSIKSZENTMIHALYI (1934-)

KISACA
11 B ilişse! devrim" süre-
since klinik psikoloji-
de, hastaları sadece
yon ve endişenin mutsuzluğundan­
sa iyi ve mutlu bir hayatın neden o-
luştuğunu düşünmeye başlamışlar­
YAKLAŞIM
rahatsızlıkları bağlamında görmek- dır. Buradan da iyi ve mutlu bir ha-
Pozitif psikoloji
ten farklı olarak daha bütüncü, hü- yata ulaşma yöntemlerine yoğunla­
ÖNCE manistik bir yaklaşım, giderek bü- şan "pozitif psikoloji" hareketi doğ­
1943 Abraham Maslow'un yüyen bir hareket haline gelmiştir. muştur. Yeni psikolojinin merkezin-

İnsan Motivasyonu Üzerine Bir Erich Fromm, Abraham Maslow ve de 1970'lerde Mihaly
Kuram'ı hümanistik Cari Rogers gibi psikologlar depres- CsikszentmiMlyi tarafından gelişti-
psikolojinin temellerini atar.
1951 Cari Rogers psikoterapiye
Ho şumuza giden bir faaliyetle meşgul olduğumuzda ve bu
hümanistik bir yaklaşım olan
becerilerimizi yeterince zorladığında ...
Hasta M erkezli Terapi'yi
yayımlar.

1960'lar Aaron Beck, ... o elkirıliğin içine çekiliriz ve bir "akış" durumuna
psikanalize alternatif olarak erişiriz ki o durumda ..
bilişsel terapiyi tanıtır.

1990'lar Martin Seligman,


"öğrenilmiş çaresizlik"ten ve
depresyondan "pozitif
.. tamamen ... dinginlik ... zamanüstü ... iç açıklığı
psikoloji"ye döner. odaklanırız. hissederiz. hissederiz. duyarız .

SONRA
1997 Csikszentmiha!yi,
William Damon ve Howard
Garden'la birlikte Good Work
Project'ta çalışır; 2002'de İyi İş: Dahası, kendimizin ve çevremizdeki dünyanın farkında olmayız .
Mükemmellik ve Etik
Birleştiğinde ve İyi İşletme:

Akış, esriklik durumuna benzer. ı


Liderlik, Akış ve An lam'ı
yayımlarlar.
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ 199
Ayrıca bkz. Erich Fromm 124 29 • Cari Rogeıs 130- 37 • Abraham Maslow 138-39 • Aaron Bcck 174-77 •
Martin Seligman 200- 01 • Jon Kabat·Zinn 210

.-~- .ı
.
~. '
..;.:' !arın benzer bir duygu hissettiğini
keşfeder. Hepsi, içinde hiçbir benlik
duygusu bulunmayan ve her şeyin
Csikszentmihalyi 'ye göre, akış, her-
hangi bir aktivitenin ve dolayısıyla
tatmin edici bir hayatın optimal

ı
~~.~-~
.

kendilerine otomatik olarak geldiği keyfine giden yoldur.


-, ~ ~ ' '·j,) bir zihin durumuna - bir "akış" hissi- Peki ama akışa nasıl ulaşılabi­
.. '
,,,,,..
".ilil/l
--~,/>: ne- ulaştıklarını bildirmişlerdir. "Bu,
dikkati net biçimde tanımlanmış bir
lir? CsikszentmiMlyi düzenli olarak
bu esriklik durumuna erişen insan-
hedef üzerine daraltarak başlar. Yo- ların vakalarını incelemiş ve bu-
'~···' · , .,.,.F ğunlaşma, emilme, sarılma hissine nun, faaliyetin zorluk derecesi kişi­
İyi bir caz müzisyeni çalarken kapılırız. Ne yapılması gerektiğini nin becerileriyle denk geldiğinde o-
neredeyse trans benzeri bir duruma biliriz ve iyi yaptığımıza dair anında luştuğunu bulmuştur. Görev başa­
geçer. "Akış"ın esrik hissi ile sarılan geribildirimler alırız" . Bir müzisyen rılabilirdir ama yeteneklerini geniş ­
müzisyen, müziği ve performansının çaldığ ı notaların olması gerektiği gi- letir ve tam bir yoğunlaşma talep e-
içine çekilir.
bi olup olmadığını bilir; bir tenisçi der. Sadece makul bir beceri ve zor-
rilen ve Akış: Optimal Deneyimin de vurduğu topun istediği noktaya luk dengesi akışa neden olabilir. E-
Psikolojisi adlı kitabında ayrıntılarıy­ ulaşıp ulaşmayacağını bilir. ğer kişinin becerileri göreve uygun
la açıkladığı "akış" kavramı vardır. değilse bu, kaygıya neden olur ve
Bu fikri ona, gerek işlerinde gerek Esriklik durumu eğer görev çok kolay başarılabili­
boş zaman faaliyetlerinde hayattan Akış yaşantılayan insanlar kendile- yorsa bıkkınlığa ve umursamazlığa
çok şey alır görünen insanlarla yap- rini ayrıca zamanın üstünde, net ve yol açar.
tığı görüşmeler vermiştir. Bu insan- huzurlu hissettiklerini de söylerler ki Csikszentmihalyi'nin akış kav-
lar arasında sadece ressamlar ve bu, CsikszentmiMlyi'nin bu durumu ramı pozitif psikolojinin diğer savu-
müzisyenler gibi yaratı cı profesyo- esriklik (en gerçek anlamında, Yu- nucuları tarafından hevesle alınmış
neller değil, aralarında cerrahlar, iş nanca ekstasis'den gelen "dışında ve bu yeni, iyimser yaklaşımın ay-
dünyasının ileri gelenleri ve sporda, tek başına olmak") haline benzet- rılmaz bir parçası haline getirilmiş­
oyunlarda tatmin bulan her kesim- mesine neden olmuştur. Akışın key- tir. CsikszentmiMlyi akışı her tür-
den insanlar bulunmaktadır. finin büyük kısmı günlük gerçekli- den faaliyet için hayati önemde gö-
CsikszentmiMlyi sevdikleri ve iyi ğin dışında, sıradan hayatın gerek- rür; işi ödüllendirici ve anlamlı hale
, yaptıkları bir etkinlikle tamamen leri ve endişelerinden tamamen kop- getirmede özellikle önemli olduğu­
meşgul olduklarında tüm bu insan- muş olma hissidir. nu düşünür. •

MiluUy Mihaly Csikszentmih8.lyi, babası­ 1969'dan 2000'e kadar Chicago


Csfkszentmih6lyi nın Macar bir diplomat olarak gö- Üniversitesi'nde kalarak öğretim
rev yaptığı İtalya, Fiume'de (günü- üyeliğine ve " akış " ü zerindeki
müzde Hırvatistan, Rijeka) doğ­ çalışmalarına devam eder.
muştur. Macaristan'ın 1948'de Ko- 2000'de California'daki Clare-
münistlerin eline geçmesinden mont Üniversitesi'nde lisansüstü
sonra aile Roma'da sürgün kalır. Psikoloji ve İşletme Profesörü ol-
Genç Csikszentmihalyi, muştur.
İsviçre'de Cari Jung tarafından ve-
rilen bir konferansa katılır ve bun- Önemli eserleri
dan esinlenerek psikoloji eğitimi
almaya karar verir. Bir bursla 1975 Sıkıntı ve Endişenin Öte -
ABD'nin Chicago Üniversitesl'ne sinde
gelir; 1959'da mezun olur ve 1990 Akış: Mutluluk Bilimi/ Üst
1965'te de doktorasını alır. Henüz
öğrenciyken yazar Jsabella Selenga
Düzey Yaşantının Psikolojisi
ile evlenir ve 1968'de ABD vatan- 1994 Evrilen Benlik
daşı olur. Csikszentmihalyi
1996 Yaratıcılık
200

MUTLU KİŞİLER
FAZLASIYLA
SOSYALDİR
MARTIN SELIGMAN (1942-)

KISACA Şunlar üç tür mutlu hayattır:


YAK LAŞIM
Pozitif psikoloji
ÖNCE
1950'ler Car! Rogers, "hasta
merkezli" terapi kavramını ve Anlamlı Hayat
uygulamasını geliştirir. İyi Hayat - kişisel Zevkli Hayat
gelişimi takip ederek - sizden daha büyük - ve haz
sosyalleşme
1954 Abraham Maslow, "akış"a ulaşmak .
bir şeyin hizmetinde arama
Motivasyon ve Kişilik adlı görev almak
kitabında "pozitif psikoloji"
terimini ilk kez kullanır.
1960'lar Aaron Beck, gelenek-
sel psikanalıtik terapinin zayıf
noktalarını ortaya koyar ve
bilişsel terapiyi öne sürer.

SONRA Bunlar kalıcı mutluluk


getirirler ancak bu
1990Mihaly
mutluluk sosyal ilişkiler
Csikszentmihalyi, anlamlı, olmaksızın elde edilemez.
cazip faaliyetlerle mutluluk
arasındaki bağlar üzerine
yaptığı araştırmasını içeren
Akış: Optimal Deneyimin
Psiko/ojisi'ni yayımlar.
eneysel psikoloji, !!. Dünya mutlu koşullar yaratmak ve teşvik
1994 Jon Kabat-Zinn, Nereye
Giderseniz, Oradasınız'da
stres, kaygı, acı ve hastalıkla
başa çıkmak için "farkındalık
D Savaşı'ndan sonra beynin
bilişsel süreçleriyle
derinden ilgilenmeye başlamış,
etmek yerine, hala geniş ölçüde
mutsuzluk koşullarını hafifletmeye
odaklanmaktadırlar. "Öğrenilmiş
kaygı psikoloji ise depresyon ve çaresizlik" kuramı (depresyon gibi
meditasyonu" fikrini ortaya anksiyete gibi rahatsızlıkları tedavi hastalıklardakötümser tutumlar
koyar. yollarını incelemeye devam edinmenin artışı), 1980'Jerde çok
etmiştir. Yeni bilişsel terapiler, başarılı tedavilere imza atan
BİLİŞSEL PSiKOLOJi 201
Aynca bkz. Erich Fromm 124-29 • Cari Rogers 130 37 • Abraham Maslow
138-39 • Aaron Beck 174- 77 • Mih<ily CsikszentmiMlyi 198-99 • Jon
Kabat-Zinn 210

görülmektedir. Zevkli hayat, ya da


mümkün olduğu kadar çok zevk
peşinden koşmak, mutluluk getiriyor

''
gibi görünür ama Seligman bunun
kısa ömürlü olduğunu keşfetmiştir.
İyi hayat ya da ilişkiler, iş ve oyunla
İyi sosyal ilişkiler meşgul olmak, daha derin ve kalıcı
ısıldüzenleme gibidir, insan bir mutluluk verir. Benzer şekilde
ruhu için evrensel olarak anlamlı hayat veya kendisinden
önemlidirler. üstün birine ya da birilerine hizmet
Martin Seligman etmek de büyük bir tatmin ve Martin Sellgman
doyum sağlar.
Seligman ayrıca, iyi ve anlamlı New York, Albany'de doğan

''
hayat tarzlarının, meslektaşı Martin Seligman ilk felsefe
diplomasını 1964'te
CsikszentmiMlyi'nin "akış" diye
Princeton'dan almıştır. Sonra
tanımladığı faaliyetleri veya derin
ilgisini psikolojiye yönlendir-
bir zihinsel uğraşı kapsadığını miş ve 1967'de Pennsylvania
gözlemlemiştir. Zevkli hayat akışı Üniversitesi'nden doktora al-
Martin Seligman'ın psikolojinin içermez ama Seligman birlikte mıştır. Üç yıl boyunca New
sunduğunun iyi olduğuna, ancak çalıştığı "aşırı mutlu insanların" York'taki Cornell Üniversite-
daha fazlasını sunabileceğine hep sosyal bir hayat ve mutlu si'nde ders vermiş , 1970'de
ınanmaktadır. Terapinin "zayıflıkla ilişkiler içinde olduklarını Pennsylvania Üniversitesi'ne
olduğu kadar. güçlü olmakla görmüştür. "Sosyal ilişkiler büyük geri dönerek orada 1976'ya
uğraşması; yaşamdaki en kötüleri mutlulukları garanti etmez, ancak dek psikoloji profesörü olarak
onarmak kadar en iyileri inşa anlaşılan onlar olmadan mutluluk çalışmıştır.

etmekle de ilgilenmesi gerektiğini" da olmaz" sonucuna varmıştır. İyi Seligman'ın 1970'lerdeki

düşü nür. Felsefe eğitimi almış biri ve anlamlı hayat eudaemonia depresyon araştırmaları onu
" öğrenilmiş çaresizlik" kura-
olarak, "pozitif psikoloji"sinin getirebilir ama zevkli bir hayat da
mına götürmüş , ona eşlik eden
görevini Aristoteles'in eriştiğiniz tüm mutlulukları
yaygın kötümserliğe karşı bir
eudaemonia'yı; yeni "mutlu hayatı" artıracaktır. •
başka kuram ortaya çıkarmış­
a ramasına benzetir. Filozof
tır. Ancak kızıyla yaşadığı
öncülleri gibi Seligman da bunun. kendi doğuştan gelen olum-
bizi mutsuz eden şeyleri hafifletme suzluğunu vurgulayan bir
ya da yok etme sorunu olmadığını, olaydan sonra olumsuz olan
bizi mutlu eden şeyleri teşv ik etme zayıflıklar yerine olumlu olan
ve ilk önce bunların neler noktalara odaklanmanın mut-
olduğunu keşfetme- sorunu luluğa giden yol olduğuna ikna
olduğunu bulmuştur. olur. Modern pozitif psikoloji-
nin kurucularından kabul
"M utlu" hayatlar edilen Seligman, Pennsylvania
Seligman çok mutlu, tatmin olmuş Üniversitesi'nde Pozitif Psiko-
i nsanların başkalarıyla iyi
loji Merkezi'ni de başlatmı ştır.
geçindiklerini ve arkadaşlıktan
önemli eserleri
hoşlandıklarını fark etmiştir. Onun
Sosyal etkinliklerin keyfini çıkar­
tanımladığı üç ayrı tür "mutlu"
mak ve başkalarıyla birlikte olmak de- 1975 Çaresizlik
hayattan biri olan "zevkli hayat"ı rin bir entelektüel veya duygusal tat- 1991 Öğrenilmiş İyimserlik
(diğer ikisi "iyi hayat" ve "anlamlı min sağlamayabilir ama Seligman bun- 2002 Otantik Mutluluk
hayat"tır) sürdürmekte oldukları ların gerçekten mutlu olmak için gerek-
li olduklarını gözlemlemiştir.
•• • • •
YUM

KALBiMiZLE
INANDIKLARIMIZ
MUTLAKA GERÇEK
1
OLMAYABİLİR
ELIZABETH LOFTUS (1944- )
204 ELIZABETH LOFTUS
g_ yüzyılın sonlarına doğru
KISACA
1 Sigmund Freud kabul edile-
mez veya acı verici düşünce­

''
YAKLAŞIM
ler ve uyarıcılara karşı zihnin bir
Hafıza çalışmaları
savunma yöntemi olduğunu öne
ÖNCE sürmüştür. Bu sistemde, kötü anı­
1896 Sigınund Freud, bastml- lan bilinçten uzak tutmak için İnsan beyinin hatırlama süreci
mış bellek kavramını öne Freud'un "bastırma" adını verdiği görüntü kayıt cihazı veya
sürer. bilinçdışı bir mekanizmayı kullan- kamera gibi çalışmaz.
maktadır_ Daha sonraları Freud Elizabeth Loftus
1932 Frederic Bartlett,
düşüncesini, bastırılmış arzular ve
Hatırlama' da hafızanın
duygulara dair daha genel bir
süslenmeye, unutulmaya ve

''
çarpıtılmaya açık olduğunu
kuram olarak değiştirir. Ancak
iddia eder. travmatik bir olayın anısının bastı­
rılabileceği ve bilincin hatırlama
1947 Gordon Allport ve Leo kapasitesinin ötesinde depolanabi-
Postman, çeşitli kasıtsız hatalı leceği fikri, pek çok psikolog tara-
bildirim biçimlerini gösteren fından kabul edilmiştir. Loftus'un çalışmalarına başladığı
deneyler yürütür. 20. yüzyılda psikoterapinin sıralarda özellikle uzun sürekli bellek
çeşitli biçimlerinin doğuşu dikkat- çekici bir araştırma alanıdır ve
SONRA
leri keşfe çevirir ve bastırılmış anı­ 1980'lerde mahkemelere taşınmaya
1988 Ellen Bass ve Laura ları bulup çıkarma olasılığı psikana- başlayan çocuk istismarı vakaları
Davis'in cinsel istismar
lizle o kadar güçlü bir şekilde yüzünden bastırılmış ve örtülmüş
kurbanları için yazdıkları
özdeşleştirilir ki, Hollywood senar- bellek de sıcak bir gündem maddesi
kişisel gelişim kitabı İyileşme
yoları bile bu bağlantıyı keşfe başlar. olmak üzeredir.
Cesareti, 1990'larda ortaya
Özellikle davranışçılığın gözden
çıkarılan anılar terapisinin
düşmeye başladığı ve "bilişsel Etkilenebilir hafıza
yaygırılaşmasında etkili olur.
devrim"in beynin bilgiyi nasıl işle­ Loftus, araştırmaları sırasında bas-
2001 Daniel Schacter, Hafıza­ yerek hafızaya sakladığı konusunda tırılmış anılarıngeri kazanılması
nın Yedi Günahı'nda hafızamı­ yeni modeller ileri sürdüğü il. Dünya düşüncesi ile ilgili şüpheye düşer.
zın yedi farklı yanlış çalışma Savaşı sonrasında genel olarak Frcderic Bartlett, Gordon Allport ve
biçimini tanımlar_ hahza da deneysel psikolojinin Leo Postman tarafından daha önce
konuları arasına girmiştir. Elizabeth yapılan araştırmalar insan beyni-

Ellzabeth Loftus 1944'te ABD, Los Angeles'da profesörü olmuştur. 2002'de


doğan Elizabeth Fishman, Califor- California Üniversitesi'nde
nia Üniversitesi'nden matematik seçkin bir profesör olarak
öğretmeni olarak mezun olmuştur. görevlendirilmiş ve 20. yüzyılın
Ancak oradaki eğitimi sırasında en önemli psikologları bilimsel
psikoloji dersleri de almış ve del')erlendirme sıralamasında
1970'de Stanford Üniversitesi'nde kadın bilim insanları içinde en
psikoloji doktorasını tamamlamış­ üst sırada yer almıştır.
tır. Uzun süreli bellek konusuyla
ilgilenmeye başlaması da, sonra- Önemli eserleri
dan evlenip boşanacağı kendisi
gibi psikoloji öl')rencisi Geoffrey 1979 Görgü Tamklığı İfadeleri
Loftus'la tanışması da orada 1991 Savunma Tanıklığı
olmuştur. 29 yıl boyunca (Katherine Ketcham ile birlikte)
Seattle'da Washington 1994 Bastırılmış Anı Efsanesi
Üniversitesi'nde ders vermiş, (Katherine Ketcham ile birlikte)
psikoloji profesörü ve konuk hukuk
~~~~~~~~~~~~~~~~
BiLIŞSEL PSİKOLOJİ 205
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92-99 • Bluma Zeigamik 162 • Gcorge Armitage Miller 168 73 • Ende! Tulving 186- 91 •
Gordon H. Bower 194-95 • Daniel Schacter 208-09 • Roger Brown 237 • Frederic Bartlett 335-36

nin normal işleyişi içinde bile hafı­ ilgili filmler gösterilmiş ve sonra- tarzı ile ilişkilidir. Deneyin sonraki
zadan bilgi geri alımının pek güve- sında ne gördüklerini anlatmaları versiyonlarında deneklere. kazanın
nilir olmadığını göstermektedir. istenmiştir. Loftus, soruların ifade ayrıntılarıyla ilgili hatalı sözel bilgi-
Loftus bunun aynı zamanda, çok biçimlerinin, insanların olayları ler (olay yerindeki yol işaretleri gibi)
travmatik olduklarından dolayı aktarma şekillerinde etkili oldu- verilmiş ve bunlar çoğu katılımcı­
bastırılan -hatta olayların duygusal ğunu bulmuştur. Örneğin arabala- nın ifadelerinde hatırlanan şeyler
doğaları gereği normalden bile rın hızlarının tahmin edilmesi olarak aktarılmıştır.
fazlası- olayların hatırlanması için istendiğinde gelen cevaplar, soruda
de geçerli olduğuna inanmaktadır. kazayı tanımlamak için kullanılan Yasal çıkarımlar
Loftus, hatırl amadaki yanılma "toslamak", çarpmak" veya "bindir- Loftus böylece hatırlamanın telkin-
payı ile ilgili araştırmalarına mek" fiillerine göre büyük ölçüde ler veya yönlendirici sorular aracılı­
1970'lerin başında, görgü tanıkları değişmektedir. Deneklere ayrıca ğıyla çarpıtılabileceğinden emin
ifadelerinin doğruluklarını test kazadan sonra camların kırılıp olmuştur. Bir gözlemcinin hafıza­
eden bir dizi örnek deneyle başla­ kırılmadığı da sorulmuştur ve sına yanlış bilgiler "ekilebilir".
mıştır. Deneklere trafik kazalarıyla cevaplar yine hız sorusundaki ifade Deneylerini anlatan 1979 tarihli
206 ELIZABETH LOFTUS
binmiştir". Loftus mahkemede hip-
noz sırasındaki bir telkinle mevcut
korkunç anıların birleşimi sonu-
cunda, Eileen'in öfkesi ve acısının
A tamamen sahte bir "bastırılmış anı"
yarattığını başarıyla savunmuştur.
Loftus'un müdahil olmadığı Paul
lngram vakası da yine sahte anılar
yerleştirme olasılığına işaret etmek-
tedir. 1988'de kızlarına cirısel tacizde
bulunmaktan tutuklanan lngram,
B başta suçlamaları inkfu etmiş ama
aylar süren sorgusundan sonra arala-
rında başka tecavüz vakalarının ve
hatta bir de cinayetin bulunduğu
diğer suçlarıyla birlikte bunu da itiraf
etmiştir. Davaya müdahil olan psiko-
log Richard Ofshe durumdan şüphe­
c lenerek lngram'ın aklına başka bir
cirısel içerikli suç işlediğini sokmuş­
tur ancak bu kez, suç tamamen
1974'de yapılan bir deneyde Loftus bir grup insana çarpışan arabalarla uydurulmuştur. lngram başta yine
ilgili bir film göstermiş ve onlara arabaların bırbi rlerine ne hızda
suçlamayı reddetmiş ama daha
"tosladıklaıını", "çarptıklarını" veya "bindirdiklerini" sormuştur. Fiil
seçimleri onların arabarın hızı hakkıhdaki tahminlerini belirleyecektir. sonra ayrıntılı bir itirafta bulunmuş
tur.

kitabı Görgü Tanığı İfadeleri bu davası "sahte anı sendromu" olarak Alışveriş merkezinde kay-
"yanlış bilgilendirme etkisi"nin adlandırılacak kavramın farklı yön- bolma
sadece hafızanın psikolojik kuramı lerini mükemmel bir biçimde örnek- Ancak sahte anıların yerleştirilme­
açısından değil, aynı zamanda ler. Franklin, kızı Eileen'in en iyi sinin kanıtları Mla anekdotsaldır ve
yasal süreç açısından da ne gibi arkadaşı olan bir çoc uğu öldürmek- kesinlikten uzaktır . Loftus o
çıkarımları olduğunun bilincinde- ten 1990'da mahkum olur. Eileen'in zamanlar tartışmalı olarak kabul
dir. Loftus ardından gelecek tartış­ cinayetten 20 yıl sonraki tanıklığı, edilen fikirleri yüzünden sert eleşti­
maları öngörerek şunları yazmıştır: mahkumiyet kararında hayati önem rilere maruz kalır. Bunun üzerine,
"Tanık teşhisi kanıtlarının güvenil- taşımaktadır. Loftus, Eileen'in kasten sahte anılar yerleştirmeyi
mezliği, ceza yargılamalarıyla tanıklığında sayısız çelişki bulur ve amaçlayan bir deney aracılığıyla
medeni hukuk davalarının en ciddi anılarının pek çok açıdan yanlış ve inkar edilemeyecek kanıtlar topla-
sorunlarından birini oluşturur". güvenilmez olduğunu kanıtlar ama maya karar verir. Bu karar onun
jüri yine de Franklin'i suçlu bulur. 1995'teki "Alışverişte Kaybolma"
Sahte anı sendromu 1995'te karar bozulur çünkü deneyinin temelini oluşturur.
Loftus çok geçmeden adli psikolo- mahkeme, Eileen'in anılarını hipnoz Loftus her bir deneğe, çocukluk-
jiyle ilgilenmeye başlamış, terapisi sırasında "geri alması" larına ait, kendi aile üyeleri tarafın­
1980'1e rin çocuk istismarı davaları nedeniyle "kritik kanıtlar" dan yok- dan açıkça hatırlanan ve anlatılan
furyasında uzman tanık olarak yer sun kalmıştır. Loftus, Eileen'in hafı­ dört hikaye sunar. Aslında bu
a lm ıştır. O dönemde anıların, yal- zasında, babasının cinayeti işlerken hikayelerin sadece üçü doğrudur;
nızca sonraki telkin ve yanlış bilgi- gördüğüne samimiyetle inandığına Bir alışveriş merkezinde kaybol-
lendirmenin getirdiği hatalı ayrıntı­ ama bu anının sahte olduğuna ve makla ilgili olan dördüncüsü sahte-
larla çarpıtılabileceğini, dahası değiştirildiğine inanmaktadır, dir ve deney için uydurulmuştur.
tamamen sahte olabileceklerini de çünkü Eileen babasını başka Alışveriş merkezinin detayları gibi
fark eder. Müdahil olduğu pek çok zalimce eylemlerine tanık olmuş ve mantıklı ayrıntılar akrabaların yar-
vaka içinde, George Franklin "bir vahşi görüntü diğerinin üzerine dımıyla hazırlanmıştır. Deneklerle
BİLİŞSEL PSiKOLOJi 207
bu hikayelerin tümü hakkında bir sürmüştür. Zaten ona "tüm kalbi-
hafta ve iki hafta sonra görüşülmüş mizle inandığımız bir şeyin mutlaka
ve onlara bu hikayelerle ilgili olaylan gerçek olması gerekmez" dedirten

''
hatırlama oranlan sorulmuştur. İki de bu düşüncedir.
görüşmede de deneklerin yüzde 25'i Ancak, 1986'da psikologlar John
alışveriş merkezindeki olayla ilgili Yuille ve Judith Cutshall Lravmatik
anıları olduğunu iddia etmişlerdir. bir durumun ardından bir hafıza Gerçek hayatta da deneylerde
Deneyden sonra deneklere bilgi çalışması gerçekleştirmeyi başara­ olduğu gibi, insanlar hiç
verilmiş, hıkayelerden birinin sahte bilmişlerdir. Gerçek bir silahla olmamış şeylere inanırlar.
olduğu söylenmiş ve bunun hangisi vurulma olayının tanıklarının olay- Elizabeth Loftus
olabileceği sorulmuştur. 24 denek- dan altı ay sonra bile kayda değer
ten 19'u alışveriş merkezi ölçüde doğru anıları olduğunu ve

''
hikayesinin sahte olduğunu doğru ırn'lştırmFJcılFJr tFJTafından yanıltıcı
bilmiştir ancak beş denek orta dere- sorular aracılığıyla anı l arın çarpıtıl­
cede travmatik bir olayın sahte anı­ ması girişimlerine direndiklerini
sına samimi olarak inanmışlardır. keşfetmişlerdir.
Loftus sahte anıların gündelik
ortamlarda nas ı l oluşabildiklerini Tartışmaya açık terapi kullanılan ve aralarında gerileme.
kavramıştır. Etik nedenler sebebiyle Loftus bulgularının, taciz gibi suçla- rüya çalışması ve hipnoz gibi psikote-
Loftus (çocuk istismarı gibi) gerçek- rın gerçekten olduğunu yadsımadı­ rapötik tekniklerin de bulunduğu
ten travmatik bir sahte anının daha ğını ya da kendisinin bastırılmış çeşitli yöntemlerin geçerliliğini de
canlı hatırlanıp hatırlanmayacağını anıların aslında varolmadıklarını tartışmaya açmıştır. Sonuç olarak bu,
ya da buna samimiyetle inanılıp kanıtlayamayacağını söyler. O sahte anıların terapötik süreç sıra­
inanılmayacağını test edecek bir sadece, geri kazanılmış anıların sında telkin yoluyla yerleştirilebile­
deney gerçekleştirmemiştir. Ancak, güvenilmezliğine vurgu yapmakta ve ceği olasılığını doğurmaktadır ve
bunun da tıpkı rahatsız edici bir mahkemelerin bunların ötesinde 1990'larda "sahte anı sendromu"nun
rüya gibi daha canlı hatırlanabilme­ kanıt aramaları gerektiğinde ısrar kurbanı olduğunu iddia eden pek çok
sinin hatta gerçekle karıştırı labil­ etmektedir. Çalışmaları aynı Amerikalı hasta, terapistlerine dava
mesinin mümkün olduğunu ileri zamanda, anıları geri kazanmak için açmıştır. Bastırılmış anılar fikrine bu
açık saldırı, hiç de şaşırtıcı olmayan
Görgü tanığı ifadelerinin güvenilir
olmamasına rağm en Loftus. jüri bir şekilde, hafıza alanında çalışan
üyelerinin karar verirken diğer bazı psikoterapistlerin karşı tepkile-
kanıtlardan daha fazla bu ifadelere rini çekmiştir. Yasal dünyanın tepki-
ağırlık verdiğini bulmuştur. leri de da ikiye ayrılmıştır ancak
1990'1ardaki bir dizi çocuk istismarı
skandalını çevreleyen histeri yatıştı­
ğında Lcftus'un tanık ifadelerirıirı
güvenilirliği üzerindeki kuramlarını

''
oluşturan ana hatlar pek çok yasal
sistem tarafından benimsenmiştir.
Gerçeği, yalnızca gerçeği ya Günümüzde Loftus, sahte anılar
da hatırladığınızı konusunda bir otorite kabul edil-
düşündüğünüz şeyi mektedir. Kuramları ana akım psi-
söyleyeceğinize yemin eder koloji tarafından kabul edilmiş ve
misiniz? genelde hafızanın yanıl ma payı ile
ilgili sonraki çalışmalara, özellikle
Elizabeth Loftus
de Steven Schacter'in Hafızanın

''
Yedi Günahı adlı kitabına ilham
kaynağı olmuştur •
208

HAFIZANIN
YEDİ GÜNAHI
DANIEL SCHACTER (1952-)

aniel Schacter unutmanın verir. Schacter ilk üçüne "atlama"


KISACA
YAKLAŞIM
Bellek araıJtırmalan
D insan hafızasının, etkili
çalışmasını sağlayan ,
önemli bir işlevi olduğuna inanır.
ya da unutma günah ları, sondör-
düne de "işleme" ya da hatırlama
günahları der. Her günah bilgi
Yaşadığımız bazı şeylerin ve öğren­ hatırlamada belli bir hata türüne

ÖNCE diğimiz bazı bilgilerin hatırlanması neden olur.


1885 Hermann Ebbinghaus, gerekmektedir ama çoğu da ilgisiz- Günahların ilki olan uçuculuk;
dir ve bilişsel psikolojide sıklıkla hafızanın , özellikle de olaysal hafıza­
Hahza'da "unutma eğrisi"ni
yapıldığı gibi, bilgisayar benzet- nın (olaylar ın hafızasının) zamanla
tanımlar.
mesi kullanılırsa, hafızam ızın bozulması nı içerir. Bu, iki faktöre
1932 Frederic Bartlett, değerli "depolama a lanları"nı bağlıdır: Yakın geçmişte yaşanan
Hatırlama adlı kitabında bir gereksiz yere işgal ettiklerinden bir olayı uzak geçmiş tekinden daha
hikAyenin yanlış "silinmeleri" gerekir. çok hatırlayabiliriz ve olayı her hatır­
hatırlanabileceği yedi yolu Ancak bazen elenme süreci ladığım ızda (anıyı bulup çıkardığı­
listeler. başarısız olur. Gerekli bilgi olarak mı zda) beynimizde yeniden işleye­
etiketlenmesi ve ilerde kullanılmak rek hafifçe değiştiririz.
1956 George Armitage Miller,
üzere saklan ması gereken bilgiler
Sihirli Rakam Yedi, Artı veya
hafızadan kaldırılır ve böylece unu-
Eksi İki'yi yayımlar.
tulur; ya da tam tersine ıvır zıvır

''
1972 Ende! Tulving anlamsal veya istenmeyen bilgiler hafıza­
ve olaysal bellek ayrımını mızda saklanmaya devam eder.
yapar. Hafı zanın potansiyel işleyiş
sorunları olan tek alan depolama
SONRA değildir. Geri alma süreci de bilgi
Yaşadığımız şeyin her
1995 F.lizabeth Loftus, Sahte karışıklıklar ına neden olarak bize parçasını depolayan bir hafıza
Anıların Oluşması'nda geriye deforme edilmi ş anı lar verebilir. istemeyiz. Bu kadar gereksiz
dönük hafızayı anlatır. Schacter hafızanın bizi ya rı yolda ıvır zıvır bizi boğabilirdi.

2005 Amerikalı psikolog bıraktığ ı yedi yolu şöyle sıralar : Daniel Schacter
Susan Clancy, uzaylılar geçicilik, dalgınlık, tıkan ma , yanlış
atıf, etki altında kalma, taraf tutma,
tarafından kaçırılma gibi

''
ısrar. Yedi Ölümcül Günah'a ve
görünen anılar üzerinde çalışır.
George Armitage Miller ' ın Si h irli
Rakam Yedi' sine atıf yaparak bun-
lara "Hafızanın Yedi Günahı" ad ını
BİLIŞSEL PSİKOLOJi 209
Aynca bkz. Hermann Ebbinghaus 48-49 • Bluma Zeigarnik 162 • George Armitage Miller 168-73 • Ende! Tulving
186 91 • Gordon H. Bower 194-95 • Elizabeth Loftus 202-07 • Frederic Bartlett 335- 36

Kendini kaybolmuş anahtarlar


veya kaçırılan randevula rla belli Hafw• n•n Yedi Ganabı
eden dalgınlık günahı, anımsama
hata s ı olmaktan çok depolama
seçimidir. Bazen bir şeyleri yapar-
ken (anahtarları bir yere koyarken)
yeterince dikkat etmeyiz, beyin de
bu bilgiyi ıvır zıvır olarak değerlen­
dirir ve daha sonra kullanılmak
üzere depolamaz. Bunun tersi olan
günahsa, depolanan bir anının
büyük ihtimalle yolunun üzerinde
duran başka bir anı yüzünden bulu-
namaması , yani tıkanmadır. Çok iyi
bildiğimiz bir kelimeyi hafızamız­
dan tam olarak çıkaramadığ ımız
"dilimin ucunda" sendromu buna
bir örnek olarak verilebilir.

İcrai günahlan
" İşleme günahları" bir o kadar yay-
gın ama biraz daha karmaşıktır.
Yanlış eşleştirmede bilgi doğru
ama bilginin kaynağı yanlış olarak
hatırlanır. Etkisi bakımından , anı­
l a rın hangi yolla hatırlandıkla rın­
dan (örneğin önemli bir s oruya
cevap verirken) esinlenen etki
11ltında kalma günahı ile aynıdır.
Önyargı da anının bozulmasını
ıçerir : Kişinin bir olayı hatırlarken
duygu ve düşüncelerinin hatırla­
Daniel Schacter tartışmalara neden olan Ende!
mayı çarpıttığı zamanla rda olduğu Tulving'in gözetimi altında
gibi. Daniel Schactar 1952'de New yüksek lisans çalışmalarına
Son olarak direnç günahı hafıza­ York'ta doğmuştur. Lisede aldığı başlar. 1981'de Tulving ve
nın fazla iyi çalıştığını gösterir. Bu, bir ders psikolojiye ilgisini Morris Moscovitch'le birlikte
küçük utançlaıdan aşırı üzücü olan- uyandırır ve North Carolina Toronto'da hafıza bozuklukları
lara kadar hafızada depolanmış Üniversitesi'nde psikoloji eğitimi için bir birim kurar. On yıl sonra
rahatsız edici veya öfkclcndirtci bir alır. Mezuniyetinden sonra iki yıl Harvard'da psikoloji profesörü
anının davetsizce ve ısrarla hatırlan­ Durham Gaziler Hastanesi'nin olur ve Schacter Hafıza
masıdır. algı ve hafıza laboratuarında Laboratuarını kurar.
çalışarak organik hafıza
Ancak Schacter günahların
bozuklukları olan hastaları Önemli - rl• rl
kus ur olmadığı , çoğu zaman
gözlemleyip test eder. Daha
mükemm el şekilde işleyen karmaşık
sonra Kanada, Toronto 1982 Belleğin Arkasındaki
bir sistem için ödediğimiz bedel Üniversitesi'nde, anlamsal Yabancı
olduğunda ısrarcıdır. •
belleğe karşı olaysal bellek 1996 Anıları Aramak
üzerindeki çalışmaları ateşli 2001 Hafızanın Yedi Günahı
210

KİŞİNİN
DÜŞÜNCELERİ,
KENDİSİ DEGİLDİR
JON KABAT-ZINN (1944-)

L Dünya Savaşı sonrası Avrupa Farkındalığı uygulamak

YAKLAŞIM
Farkındalık meditasyonu
1 ve Amerika'da Doğu felsefelerine
giderek artan ilgi meditasyon gi-
bi kavramları ana akım kültüre dahil
Kabat-Zinn'in yaklaşımının merke-
zinde farkındalık vardır. Bu meditas-
yon biçiminde amaç, düşünceleri ve
etmiştir. Meditasyonun tıbbi yararlan zihinsel süreçleri (bedensel veya fi-
ÖNCE Amerikalı biyolog ve psikolog Jon ziksel süreçler gibi) bağlantısız, mer-
MÖ 500 civan Siddharta Kabat-Zinn'in de ilgisini çekmi~Ur. kezden uzak ve yargılamayan bir
Gautama (Buda), doğru Kabat-Zinn meditasyonu bilişsel tera- yöntemle gözlemlemek; "Bedende ka-
farkındalığı acıyı sona pi çerçevesine dahil eden Farkındalık lıp, zihinde olup bitenleri izlemek,

erdirmek için Sekiz Kavşak lı Merkezli Stres Azaltma olarak bilinen reddetmeden ya da kovalamadan sa-
yaklaşımın öncüsü olmuştur. dece şeylerin olmasına ve gitmesine
Yol'un yedinci basamağına
dahil eder. izin vermeyi öğrenmek"ti r.
Farkındalık meditasyonunda dü-
1960'lar Vietnamlı Budist şünce süreçlerini, onlarla özdeşleş­
rahip Thich Nhat Hanh, meden ve zihinlerimizin kendilerine
farkındalık meditasyonunu özgü bir hayat olduğunun farkına
ABD' de yaygınlaştırır. vararak, soğukkanlı lık la gözlemle-
meyi öğreniriz. Örneğin başarısızlık
SONRA düşüncesi zihinde basit bir olay ola-
1990'lar Zinde! Segal, Mark rak görülür ve "Ben bir başarısızlı­
Williams ve John D. Teasdale ğım" sonucuna atlama tahtası olarak
tarafından depresyonun kullanılmaz . Alıştırma yaparak zihin
tedavisi için geliştirilen ve bedenin tek bir şey oldukları nı ,
Farkındalık Merkezli Bilişsel onları bir "bütünlük" olarak görmeyi
Terapi, Kabat-Zinn'in öğrenebiliriz. Kabat-Zinn her birimi-
MBSR'sini örnek alır. zin bir bedenden ve zihinlerimizden
Budist meditasyon 2000 yıldan beri far-
1993 Diyalektik Davranış kındalık meditasyonu uygulamasını teşvik
geçen düşüncelerden fazlası olduğ u­
Teıapü;i zihnin gerekli etmektedir ancak bunun zihinsP.1VP.117.iksP.l muzu söyler. •
sağlığa olan yararları, 1990'1arın başlarına
durumuna erişebilıneyi
kadar klinik olarak test edilmernıştir.
başaramayan çok rahatsız
kişilerde meditasyonsuz
Ayrıca bkz. Joseph Wolpe 86 87 • Fritz Perls 112-17 • Erich Fromm 124- 29 •
farkındalığı kullanır.
Aaron Beck 174- 77 • Neal Miller 337 • John D. Teasdale 339
BILİŞSEL PSiKOLOJİ 211

KORKULAN ODUR Kİ
BİYOLOJİ KUTSAL
SAYDIGJMIZ HER Ş~Yİ
ALAŞAGIEDECEKTIR
STEVEN PINKER (1954-)

avranışlarımızın ne kada- sıyla dezavantajlılara yard ım etmek


KISACA
YAKLAŞIM
Evrimsel psikoloji
D rının doğuştan ve ne ka-
darının da çevremize atfe-
dildiği tartışmasının tarihi binlerce
için yapılansosyal reformların bo-
şuna olmasıdır. Üçüncü korku, dav-
ranışlarımızın genlerimiz tarafın­
yıl öncesine dayanmaktadır. Bazı dan belirlenmiş olmasıdır, kabahat-
ÖNCE bilişsel psikologlar belli psikolojik ö- larımı z için sorumluluğu genetik o-
1859 Biyolog Charles Darwin zelliklerin kalıtsal olduğunu iddia luşumu muza atabiliriz. Pinker so-

duygu, algı ve anlayışın etmekle kalmaz, aynı zamanda fi- nuncunun en temel korku olduğunu
evrimsel adaptasyonlar ziksel özelliklerimizinkine benzer söyler: Eğer evrimsel psikoloji tara-
olduğunu söyler.
türden bir doğal elemeye maruz fından şekillendiğimize inanırsak
kaldıklarını da öne sürerler. Bunlar "ince hislerimiz" sadece genetik ev-
1960'lar Noam Chomsky, dil zihnin, beynin bir ürünü olduğ unu rimimizin süreçlerine indirgenmiş
kapasitesinin doğuştan gelen ve beynin de genetikle şekillendiği­ olacak ve biyoloji "kutsal saydığımız
bir beceri olduğunu iddia eder. ni belirtirler. her şeyi alaşağı edecektir". •
' 1969 John Bowlby, yenidoğan Evrimsel psikolojinin bu yeni a-
lanı büyük bir muhalefetle karşılan­
bebeklerin anneleriyle
mıştır. Öncülerinden biri de deney-
bağlarının genetik olarak

''
sel kanıtlara rağmen evrimsel psiko-
programlı olduğunu savunur.
lojiye inanmaktaki i steksizliğimizin
1976 İngiliz biyolog Richard arkasında yatan dört korkuyu ta- Irkçılığı, cinsiyet ayrımcılığını
Dawkins, Bencil Gen'de nımlayan Kanadalı psikolog Steven
ve sınıfsal önyargıları
davranışsa! eğilimlerin uzun Pinker'dır. Bu korkulardan birincisi
gerçeklere dayanarak
bir zaman dilimi içinde eşitsizlik korkusudur: Eğer zihnimiz
çürütmeyi vaat eden ..
başkalarıyla etki leşim doğuştan boş birer levhaysa hepi-
Boş bir levha ...
aracılığıyla evrildiğini belirtir. miz doğuştan eşitizdir. Ama eğer
zihinsel özellikler kalıtsal olarak ge-
Steven Pinker

''
SONRA çiyorsa, bazı insanların doğal avan-
2000 Amerikalı evrim tajları var demektir. İkinci korku, e-
psikoloğu Geoffrey Miller, ğer belli kusurlar kalıtsalsa değişi­
Eşleşen Zihin' de insan me elverişli olmamamız ve dolayı-
zekasının cinsel seçimle
biçimlendiğini söyler. Ayrıcabkz. Francis Gaitan 28- 29 • Konrad Loıen ı 77 • John Bowlby 274-77 •
Noam Chomsky 294-97
212

ZORLANIMLI DAVRANIŞ
A~IŞ!(ANLIKL~RI DAVETSİZ
DUŞUNÇE~E~IKO~T~OL
ETME GiRiŞiMLERiDiR
PAUL SALKOVSKIS (1950'1er-)

O. yüzyılın ikinci yarısı klinik ğini bulmuştur. Salkovskis sorunu


KISACA
YAKLAŞIM
Bilişsel davranışsal terapi
2 psikolojide önemli bir değişi­
me sahne olmuştur. Psikana-
liz pek çok psikiyatr tarafından bi-
bilişsel
psikoloji bağlamında açıkla­
mış ve bilişsel ve davranışsa! bir te-
davi önermiştir.
limsel olmaktan uzak görülmüş ve
ÖNCE 1960'larla birlikte bazı rahatsızların Saplantılı düşünceler
1950'ler Joseph Wolpe tedavisinde yerini davranış terapile- Salkovskis saplantılı-zorlanımlı bo-
davranışçı düşünceleri , rine veya Aaron Beck tarafından ge- zuklukların (SZB) temelinde hepimi-

sistematik duyarsızlaştırma liştirilen daha yeni bilişsel terapiye zin zaman zaman aklına gelen da-
bırakmıştır. Bu yaklaşımların bir vetsiz düşüncelerin - kötü şeyler ola-
gibi teknik terle klinik
şemsiye altında birleşmelerinden cağına, başımıza talihsiz şeylerin
psikolojiye uyarlar.
1980'lerde başını İngiltere' de Paul geleceği ya da bunlara neden olaca-
1952 Davranış ve kişilik Salkovskis'in çektiği bilişsel davra- ğımıza dair düşünceler- olduğunu ö-
kuramcısı Hans J . Eyse nck, nışsa! terapi (BDT) terimi türemiştir. ne sürer. Çoğunlukla bu düşünceleri
psikoterapinin hiçbir yararlı Salkovskis BDT'nin özellikle, psika- zihnimizden atabilir ve hayatımıza
etkisi olmadığını söyleyerek nalizin, rahatsızlığın nedenini psiko- devam edebiliriz ama bazen bunları
tartışmalara neden olur. lojik baskı veya geçmiş travmalarda silip atmak daha zor olabilir. Bu dü-
bulma konusunda başarısız olduğu şünceler aşırı durumlarda saplantısal
1955 Albert Ellis, Rasyonel
saplantı lı-zorlanımlı boz uklukların hale gelirler ve beraberinde büyük
Duygusal Davranış Terapisi ile
tedavisinde başarılı sonuçlar verdi- bir korku ve sorumluluk hissi de ge-
geleneksel psikoterapiye bir
tirirler. Bu tür saplantılı düşüncelere
alternatif oluşturur. eğilimi olan kişiler, bunların önemini
1960'lar Aaron Beck, akılcı şekilde değerlendirmekte zor-

psikanalitik terapinin etkisini lanırlar ve sadece herhangi bir zarar


sorgularken bilişsel terapiyi riskini değil, bunu engellemek için
geliştirmeye devam eder. gereksindikleri kontrol miktarım da
abartırlar. Örneğin ölümcül bir has-
SONRA talığa yakalanma ve ölme ile ilgili
2000'ler Bilişsel davranışsa!
Tekrarlanan el yıkama gibi zorlanımlı
terapi kaygı, panik atak ve eylemler, davetsiz düşünceleri kontrol altı­
diğer rahatsızlıklarda standart na alma girişimleri olabilir.
tedavi yöntemi haline gelir. Shakespeare'in Lady Macbeth 'ini sürekli
ellerini yıkamaya yönelten de suçluluk
duygusudur.
BİLIŞSEL PSiKOLOJİ 213
Ayrıca bkz. Joseph Wolpe 86- 87 • Fritz Perls 112- 17 • Albort Ellis 142-45 •
Aaron Beck 174-77

Hepimizin davetsiz düşünceleri vardır.

Arrıa bazı insanlar bunları kafalarından atmakta zorlarıırlar ve


düşünceler aş ırı önemli ve saplantısal bir hal alırlar.

Paul Salkovslds
1979'da Londra'daki Psikiyatri
Enstitüsü'nden mezun olan
Bu insanlar, bu düşüncelerin Bu davetsiz düşüncelerin Paul Salkovskis, 1985'te
yarattığı tehdidi abartırlar.
beraberinde getirdiği her Oxford Üniversitesi'nde panik
zarardan sorumlu hissederler. bozuklukları araştırmak üzere
çalışmaya başlamıştır. Kaygı
bozukluklarında bilişsel
kuramın uygulanmasına olan
ilgisi onun Bilişsel Psikoloji
alanında önce kıdemli öğretim
Bu yüzden de bu tehditlere karşı koymak ve düşünceleri kontrol üyesi daha sonra da profesör
altına almak için harekete geçmeye mecbur hissederler.
unvanı almasına yol açmıştır.
Oxford'dayken çalışmaları­
nın odak noktası bilişsel
davranışsa! terapi kullanarak
~!·"'.- j ) ' '
saplantılı-zorlanımlı rahatsız­

ı:
lıkların tedavisine doğru
kaymıştır. 2000'de Psikiyatri
Enstitüsü'nde Klinik Psikoloji
ve Uygulamalı Bilim Profesörü
'
ve Kaygı Bozuklukları ve
Travma Merkezi'nde Klinik
saplantılı düşünceler zorlanımlı bir el saplantılı düşüncelerinin nelerle il- Direktör olur. 2010'dan beri
yıkama veya titizlikle sonuçlanabilir. gili olduğunun farkına varması, ris- Bilişsel Davranış Terapisi'nde
Aynı zamanda harekete geçmek için kin daha akılcı bir değerlendirmesi­ uzmanlaşmış bir araştırma ve
bir sorumluluk hissi de vardır, hatta ni yapması ve en önemlisi bunu en- tedavi merkezi kurmakta
bu hareket riskle tamamen orantısız gellemede ne kadar sorumluluk al- olduğu Batlı Üniversitesi'nde
da olabiHr. Sonuçta ortaya çıkan zor- ması gerektiğini saptaması sağla­ çalışmaktadır.
lanımlı eylemler alışıldık davranış nır. Bu biHşsel yaklaşım üzüntüyü
kalıpları haline gelebilirler, algılanan azaltır. Bunun yanında duyarsızlaş­ önemli enrleri
bir tehdide karşı kontrol kazanmak i- tırma (algılanan tehdide yavaş ya-
çin tekrarlayan bir girişim halini ala- vaş maruz bırakılma) gibi davranış
1998 Panik Bozukluklar
bilirler. terapisi teknikleri de hastanın zor- 1999 Saplantılı-Zorlanımlı
Rahatsızlığın Teşhisi ve
Bilişsel davranışsa! terapi Ianımlı davranışlarını kontrol altına
Tedavisi
SZB'nın nedenlerine ve belirtilerine almasına yardımcı olur. Salkovskis
2000 Zarara Neden Olmak ve
büyük ölçüde hitap eden bilişsel ve BDT tekniklerini kaygı, panik atak Zarara İzin Vermek
davranışsa! teknikleri birleştirir. ve fobilerin tedavisinde başarıyla (A. Wroe ile birlikte)
Önce bilişsel terapi ile hastanın kullanır. •
216 GiRiŞ
1

Kurt Lewin davranışın,


John Dewey insanı kişinin yaşam alanı Gordon Allport önyargı
sosyal hayvan''
11
(bülünselliği)ile çalışmalarının
olarak lanımladığı belirlendiğini öne kuramsal temellerini Serge Moscovici sosyal
Sosyal Psikoloji sürdüğü alan attığı Önyargının temsiller kavramını
İhtiyacı'nı yayımlar. kuramını orlaya atar. Doğası'nı yayımlar. tanıtır.

1
i
1917
i
1940s
i
1954
1
1961
1

1935 1951 1959 1963

ı
Muzafer Şerif grupların
ı
Solomon Asch'un uyum
ı
Erving Goffman sosyal
ı
Stanley Milgram 'ın İtaat
uyum eğilimini gösteren deneyleri insanların uyum etkileşimin bir gösteri Üzerine Davranışsa/
"otokinetik etki" sağlama adına kendi olduğunu iddia eden İnceleme'si insanların
deneylerini yapar. düşüncelerini Günlük Yaşamda Benliğin otoriteye uyum
çiğneyebileceklerini öne Sunumu'nu yayımlar. sağlamak için kendi
sürer. ahlaki değerlerini
gözardı ettiklerini gösterir.

sikoloji bilimsel bir disiplin diklerini incel emişlerdir. Sosyal malarda grup dinamikleri ve grup-

P haline gelirken kapsamı


önce zihnin ve işleyişinin
incelenmesiyle sınırlı kalmış, sonra
psikologlar ayrıca bu gruplar için-
deki bireylerin ve farklı grupların
birbirleriyle olan ilişkileri üzerinde
larla grup üyelerinin nasıl değişim
meydana getirdikleri konularında
daha sonraki araştırmalara zemin
davranış üzerine çalışmaları da de çalışmışlardır. Bu da psikoloji- hazırlar.
içine alarak genişlemiştir. Bu da 20. nin, grup dinamikleri, tutumlar ve Davranışçılık !!. Dünya Savaşı
yüzyılın ilk yarısının büyük bölü- önyargıların yanı sıra sosyal çatış­ sonrasında gözden düşer ve
münde, daha çok zihin çalışmaları malar, uydumculuk, itaat ve sosyal Lewirı'in sosyal çevrenin etkileri
ve bireylerin davranışları ve çevre- değişim gibi bir dizi yeni başlıkla hakkındaki fikirleri bir sonraki nesil
lerine tepkileri üzerine vurgu yapıl­ tanışmasına neden olmuştur. tarafından istekle devralınacak bir
dığı anlamına gelmektedir. Buna alternatif oluşturur. "Niteleme" kav-
rağmen bazı psikologlar "çevrenin" Sosyal çevre ramı -başkalarının davranışlarını
diğer insanları da kapsadığından Sosyal grupların ps ikolojisi üzerine anlama ve yorumlama biçimimiz-
kuşku duymamaktadırlar. s istematik çalışmalar yürüten ilk özel bir araştırma alanı haline gelir
Sosyal psikoloji alanı 1930'larda, kişilerden biri "sosyal psi kolojirıin ve buradan da Solomon Asch 'ınkiler
ps ikologların, bireylerin grup için- babası" kabul edilen Alman- gibi uydumculuk ve kültürel norm
deki ve bütün olarak toplumdaki Amer ikalı Kurt Lewin'dir. Lewin kuramları doğar. Erving Goffman'ın
etkileşimlerini incelemeye başla­ egemen davranışçı yaklaşıma taze enbilinen kuramı -başkalarında
masıyla ortaya çıkmıştır. Bunlar bir bakış açısı getirerek davranışın, bırakmak istediğimiz izlenimlere
sosyal organizasyonların bireyler bireyle çevresi arasındaki etkile- uyacak şekilde belli davranışları
üzerindeki etkilerini ve sosyal yapı­ şimden olduğu kadar bu çevrenin sergilediğimiz- da sosyal etkileşi­
ların kendilerini oluşturan bireyle- doğasından da doğduğu sonucuna min önemi üzerindeki bu yeni vur-
rin psikolojilerinden nasıl etkilen- varır. Küçük gruplarla yaptığı çalış- gudan ortaya çıkar.
SOSYAL PSiKOLOJİ 217
Melvin Lerner, pek
Elliot Aronson ırk çoğumuzun ınsanların
ayrımına son veren, yeni neyi hak ediyorlarsa onu
William Glasser sınıflarda etnik Janet Taylor Spcnce ve aldıklarına inanma
sonraki Seçim çekişmeyi azaltacak ve Robert Holmroich eğiliminde olduğumuzu
Kuramı'nın temelini işbirliğini teşvik edecek Kadınlara Yönelik iddia eden adil dünya
oluşturan Gerçeklik bir teknik olan "yapboz Tutumlar Ölçeği'ni inancı kuramını ortaya
Terapisi'ni yayımlar. sınıf" ı geliştirir. (AWS) geliştirmişlerdir atar.

i
1965
i
1971
i
1972
i
1978

1968 1971 1977 1994

ı
Robert Zajonc salt
ı
Philip Zimbardo
ı
Roger Brown and James
ı
lgnacio Marlin-Bar6
maruz kalma etkisi Stanford Hapishane Kulik özel biyolojik yoksul ve savaş
üzerindeki deneylerini Deneyl'ni yapar. bellek mekanizmamız yüzünden zarar
yürütür. hakkında flaş Bellek'i görmüş ülkeler için
yayımlarlar. Özgürlük Psikolojisi
çağrısı yapar.

1960'lardaki araştırmalar davra- vurgulanmıştır. Modern toplumda ketini ve feminizmin doğuşunu


nışın karanlık yönlerine ışık tut- giderek artan önemde rol oynayan görmüştür. Önyargıları, kültürel
muştur. Melvin Lerner kurbanların kitle iletişim araçları ve reklam sek- normları ve inançları çevreleyen
, başlarına gelenler yüzünden nasıl törü bu bulguları kullanmıştır. Kitle sorunlar gündeme gelmiş ve Janet
suçlandıklarını göstermiş ve Elliott iletişim araçları ve reklam sektörü- Taylar Spence gibi sosyal psikolog-
Aronson normaldışı davranışların nün de sosyal yapılar üzerinde gide- ların çalışmaları kadınlara yönelik
delilikten çok koşulların sonucunda rek büyüyen etkileri olmuş, Serge tutumları değiştirme yolunda
ortaya çıkabileceğini açıklam ıştır. Moscovici gibi psikologlar tarafın­ önemli rol oynarken, diğerleri
Daha da tartışmalı biçimde, il. dan sosyal yapısalcılık kuramlarını Lewin'in sosyal dönüşüm sürecini
Dünya Savaşı'nın tüm kötülükleri harekete geçirmiştir. örgütsel değişimler meydana getir-
insanların aklında hala tazeyken Sonuç olarak sosyal psikoloji mek için kullanmışlardır. Sosyal
Stanley Milgram ve Philip hızla, pek çok farklı duruma uygu- psikologlar tarafından öncülüğü
Zimbardo'nun deneyleri itaat ve lanabilmeye başlanmıştır. yapılan kuram ve modeller artık iş
uyum ihtiyacının ne dereceye Psikolojinin diğer alanlarını, özel- dünyası, sanayi ve her türden sos-
kadar davranışlarımızı etkilediğini likle de William Glasser'in "gerçek- yal örgüt tarafından kullanılmaya
göstermiş tir. lik terapisi" aracılığıyla psikotera- başlanmış ve son dönemlerde baskı
piyi etkilemi şti r. Ayrıca aralarında altındaki toplumlarda, özellikle de
Psikolojiyi uygulamak sosyoloji, antropoloji, hatta siyaset Ignacio Martin-Barô tarafından
BiHşsel psikolojideki ilerlemeler sos- ve ekonominin de bulunduğu diğer desteklenen "Özgürlük
yal psikolojide yeni bir etki yarat- disiplinler üzerinde de etkili olmuş­ Psikolojisi"nde, sosyal ve siyasi
mıştır. Hafıza ve duygu gibi bilişsel tur. reformlara ulaşmanın bir aracı ola-
süreçlerin etkilerinin Roger Brown 1960'lar her ikisi de statükoya rak benimsenmiştir. •
ve Robert Zajonc tarafından altı tehdit oluşturan insan hakları hare-
BİR SİSTEMİ ONU
DEGi TİRMEYE
ALI MADAN
ANLAYAMAZSINIZ
KURT LEWIN (1890-1947)
220 KURT LEWIN
avranışçılar davranışın
KISACA
D sadece çevre tarafından
belirleneceğine inanırlar

''
YAKLAŞIM
ancak 1920'lerde Kurt Lewin davra-
Alan kuramı
nışın hem birey hem de çevrenin

ÖNCE bir sonucu olduğunu öne sürer. Kaderinin, içinde bulunduğu


1990'lerin başı Sigmund Onun devrimci fikirlerinden günü-
müzün kurumları için paha biçil-
grubun kaderine ne denli bağlı
Freud ve diğer psikoterapistler olduğunu anlamayı öğrenen
insan davranışının geçmiş mez değerdeki grup dinamiği çalış­
kişi kendi refahı adına, üzerine
deneyimlerin bir sonucu maları gelişmiş ve evrilmiştir.
düşen sorumluluğu almaya
olduğunu savunurlar.
Lewin insan davranışını ince-
lerken, herhangi bir durumu etkile- istekli olacaktır.
1910'lar Wolfgang Köhler ve yen güçleri ve unsurları araştıran KurtLewin
diğer Gestalt psikologları alan kuramını geliştirir. Lewin'in

''
insanların, tüm unsurları ve "alan"ı bireyin psikolojik çevresine
kendilerini saran çevre ile veya zaman içindeki belli bir nokta-
etkileşimlerine göre bütün daki kolektif gruba atıfta bulunur
olarak anlaşılmaları gerektiğini ve Lewin herhangi bir alandaki
savunur. mevcut iki karşıt gücü tanımlar:
insanları amaçlarına ulaşmaya deki çeşitli etkileri hesaba katmak
SONRA yönlendiren yardımcı güçler ve bu zorunda. Lewin değişim modelini
1958 Ronald Lippitt, Jeanne amaçlara yönelik hareketi sınırla­ açıklarken, ilgili tüm kişisel ve çev-
Watson ve Bruce Westley yan engelleyici güçler. resel ayrıntıların hesaba katılması
Planlı Değişimin gerektiğini çünkü izole gerçeklere
Dinamikleri'nde değişimin Lewin'in değişim modeli odaklanmanın koşulların çarpık bir
kendi evriminden çok değişim Hem bireyler hem kurumların dönü- algısına yol açabileceğini vurgular.
faktörünün rolü üzerine şümü için paha biçilmez bir rehber Bir durumu değiştirmek için onun
odaklanan yedi basamaklı bir sunan alan kuramı, Lewin'in deği­ detaylı ve bütüncül kavrayışına
değişim kuramı yaratırlar. şim modelinin temelini oluşturur. sahip olmalısınız. Aynı zamanda
Model, değişim sürecini başarıyla bu kavrayı ş aslında değişim süre-
götürebilmek için kişinin ya da cince derinleşir ve bu yüzden de
kurumsal liderin, hem bireylerin "bir sistemi onu değiştirmeye
zihinlerindeki hem de çevrelerin- çalışmadan anlayamazsınız ".

Bir davranışın değişmesi için hem birey


hem çevre hakkındaki detaylar
hesaba katılmalıdır.
SOSYAL PSiKOLOJi 221
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92-99 • Wolfgang Köhler 160- 61 • Leon Festingcr 166- 67 • Max Wertheimer 335 •
Elton Mayo 335

Başarılı bir kurumsal değişim


müdahil kişilere ve durumsal güçlere
özgün bir teşhis koyarak ve
aralarındaki etkileşimi kavrayarak
meydana getirilebilir.

Lewin'in modeli kişisel veya ku-


rumsal dönüşümü gerçekleştirmek i-
çin üç aşamalı bir süreci tanımlar.
Lewin'in "buzları çözme" dediği ilk
aşama, değişimin gerekli olduğunun
farkına vararak ve eskj inançlarla uy-
gulamaları ortadan kaldırarak hazır­
lanmayı içerir. İkinci aşamada deği­
şim meydana gelir ve eskj sistem ya
da zihruyet yıkılırken, genelbkle kar-
maşa ve üzüntü de buna eşlik eder.
Üçüncü ve son aşama olan "dondur-
ma" sırasında yeni zihniyet belügin-
leşir ve bu yeni çerçeve içinde uyum insanlar doğal olarak yerleşmiş ğunu kabullenmesine yardımcı
ve istikrar duygusu yerleşir. Süreç zihniyet ve alışkanlıklarındaki olunması ve psikolojik güven hissi
zordur çünkü acılı bir unutma, zorlu değişimlere direnmeye meyillidir- sağlayacak destek verilmesi gere-
bir yeniden öğrenme dönemini ve ler. Bu süreç dikkatli bir hazırlık kir.
düşüncelerin, duyguların, tutumların gerektiri r; kurumsal değişimlerdeki Lewin, !!. Dünya Savaşı sıra­
ve algıların yenjden yapılandırılması­ pek çok değişim çabası, sadece sında Amerikalı ev kadınlarını
nıiçermektedir. çalışanların yeterince hazırlıklı evde yemek olarak hayvanların
olmaması, bunun onları değişime organlarını pişirmeye ikna çabaları
İnançların buzunu çözmek daha da dirençli yapması ve yeni ile buzları çözme (ve değişim süre-
, Buz çözme aşaması belki de süre- sistem altında etkili biçimde çalış­ cine aktif katılıma izin verme) aşa­
cin en karmaşık evresidir çünkü maları olasılığının düşük olması masında psikolojik bir güven
yüzünden başarısızlığa uğramak­ artamı yaratmanın olumlu etkile-
tadır. Hazırlık süreci, değişim için rini göstermiştir. Tarihsel olarak
çalışanların da destekleyecekleri sakatatlar sadece düşük gelirli

''
heyecan verici bir vizyon yarat- aileler tarafından tüketilen bir yjye-
mayı, bunu etkili biçimde iletmeyi, cektir ama Amerikan hükümeti
değişimin gerekliliği ve aciliyeti yiyecek kıtlığı döneminde besleyici
Hepimizin birbirimize ihtiyacı hissini geliştirmeyi, çalışanlara gıdaların, özellikle de böbrek, akci-
vardır.
Bu tür bir bağlılık birey destek vermeyi ve onları sürece ğer ve yürek gibi yüksek proteinli

ve grup çalışmasının dahil etmeyi içerebilir. yiyeceklerin ziyan edilmediğini


olgunlaşması için en büyük
Bireysel düzeyde insanlar, garantilemek istemektedir. ABD
rahatlarını terk etmeyi, yeni bece- Tarım Bakanlığı, ev kadınlarını bu
dürtüdür.
KurtLewin riler öğrenmeyi veya yeni bir parçaları yemeklerinde kullanmaya
inançlar sistemini kabullenmeyi ikna etmek için Lewin'den yardım
istemeyerek, bu aşamaya savun- istemiştir. Lewin ev kadınlarıyla

''
macı tepkiler verebilirler. Bu doğal yaptığı görüşmelerde hem yar-
direncin üstesinden gelmek ve en dımcı hem de engelleyici güçlerin
iyi sonuçları almak için bireyin, devreye girdiğini fark eder. Ev
değişimin gerekli ve geçerli oldu- kadınlarının bu organların etine
222 KURT LEWIN
tır. Lewin, inançlarının yanı sıra kanıtlandığında eski inanç siste-
yiyecek kıtlığı ile ilgili gerçekleri mini yenisiyle değişti rmeye , buz
soruşturarak, hangi etlerin yenile- çözme sürecinden geride kalan

''
bilir olduğu ile ilgili fikirlerini rahatsız edici boşluğu doldurmaya
değiştirmelerine yardımcı olmuş ve doğal olarak meyilliyizdir. Bunu
onları sakakat satın almanın ve birkaç yöntemin birleşimiyle yapa-
Öğrenme, pasif değil aktifken yemeklerde kullanmanın kabul rız: İçgüdüsel duygularımıza daya-
çok daha etkilidir. edilebilir olduğuyla ilgili yeni bir narak, rol modelleri örnek alarak ve
KurtLewin inanca yöneltmiştir. geniş bilgi dağarcığına daha genel
bir bakışla bakarak Bu yolla kendi-
Değişimi yaratmak mizi sorunu çözecek yeni bir bilgi

''
Lewin'in ikinci aşamasında -fiili parçasıyla karşı karşıya bırakırız. Bu
değişim süreci- insanlar yeni bir anlayışa ulaştıktan sonra yeni bir
sistemi yerleştirmek gibi ürkütücü zihniyeti kabul eder ve yerleştiririz.
ve karmaşık bir görevle karşı karşıya !!. Dünya Savaşı döneminde
kalmaktadırlar. Aşina oldukları alış­ Amerikan ev kadınlarının duru-
yönelik görüşlerini değiştirecek kanlık ve uygulamalarından vazgeç- munda, Lewin kadınları sakatatın
yardımcı güç ya da teşvik onların meleri ve yeni beceriler edinmeleri besin değeri ve lezzeti konusunda
besin değerinin yüksek olmasıdır. (ki bu bile kendi başına belirsizlik eğiterek (böylece bunun değersiz bir
Bu gıdala rın kendileri ve aileleri duyguları veya başarısızlık korkusu et olduğuyla ilgili eski inancı değiş­
için uygun olmadığına odaklanan doğmasına neden olabilir) gerek- tirerek) ve onları savaş döneminin
alan düşüncelerini değiştirmenin mektedir. Bir kurumda yeni sistem yiyecek kıtlığı göz önüne alındı­
önündeki sınırlayıcı güç veya liderler tarafından tanımlanır ve ğında bu eti ailelerine yedirmekte
engelse - daha az derecede- lezze- genellikle teknoloji, yapı, yöntem utanılacak hiçbir şey olmadığına
tinin iyi olmayacağıdır. veya kültürle ilişkilidir. Bu aşamada ikna ederek (böylece bu etin sadece
Lewin değişimi başlatmanın en çalı şanlara yeterli destek sağlan­ alt sosyal seviyedekilerin yiyeceği
iyi yolunu bulabilmek için iki grup ması ve engellerin ortadan kaldırıl­ olduğuna dair savaş öncesi döneme
ev kadınını kullanarak bir deney masının temini önemlidir. ait inançlarını değişti rerek) onlara
hazırlar. Birinci gruptaki kadınlara Kişisel gelişim düzeyinde insan- yeni bilgiler sağlam ıştır.
tekrar t ekrar sakatat yemenin çok lara yeni bir inanç sistemi verilemez
faydalı olduğu söylenirken, ikinci ama kendileri için bir tane bulmalı Donma evresi
gruptakiler de eğer ke ndileri gibi ve kabul etmelidirler. Eski bir inan- Bir kurumda değişim tesis edildik-
kadınla r ciğer, böbrek ve yürek gibi cın yanlış ya da işe yaramaz olduğu ten sonra uzun vadede başarılı ola-
ikinci kesim etleri kullanmayla bilmesi için şirket kültürünün bir par-
ilgili bir programda rol almaya ikna çası haline gelmelidir (veya don malı­
olurlarsa yiyecek kıtlığı sorunun ne dır). Geçiş sürecinde benimsenen ye-
kadar azalacağını konu alan küçük ni düşünme süreçleri, uygulamalar
bir grup tartışmasına katılırlar. ve davranışlar alışkanlık hali ne gel-
Tartışmaya katılan kadınların yak- melidir. Yöneticiler değişimin şirkete
laşık üçte biri akşam yemeği için ne bakımlardan yararlı olacağını du-
sakatat kullanınca Lewin insanla- yurarak, çalışanlar arasında değişi­
rın konuya katılım düzeylerini yük- me yönelik olumlu duygular uyandı­
seltmenin onların tutumları ve rarak ve belki de yeni becerileri veya
davranışlarını değiştirme olasılık­ süreçleri yerleştirme için ödüller vere-
larını da yükselttiği sonucuna rek de!'ıişliklerinin sağlam bir şekilde
varır. İlk gruba öğütler vermenin
etkisiz olduğu kanıtlanmıştır ama Es kiler yerine yeni teknolojileri
kullanmayı öğrenmek -dünyanın
tartışma grubunda Lewin, kadınla­
her yerindeki arkadaşlar ve akrabalarla
rın endişelerini ve fikirlerim ıfade
anında ve ucuz şek ilde iletişim kurabil-
etmek için yeterli psikolojik güveni me gibi- itici güçlerdeki artışla daha
hissedecekleri bir ortam yaratmış- kolaylaştırılmıştır.
SOSYAL PSİKOLOJi 223
il. Dünya Savaşı sırasında ev nun et seçimini eleştiriyorlarsa sa-
kadınları ,kabul edilebilir yıyecek ve katatı bırakıp ailesini doyuracak
giysi türlerinden "erkek işlerini" başka yollar aramaya başlayarak
yapabilme kapasitelerine kadar pek çok
inançlarını değiştirmeye teşvik
buz çözme ve değişim sürecine iş·
edilmişlerdir.
lemine yeniden başlayabilir.
Lewin'in sosyal sistemlerdeki ön·
lamalarını garantilemek için) karar- cü deneysel çalışmaları onun sosyal
laştırırlar.
Continental"in en zayıf per- psikolojinin babası olarak kabul edil·
formanslı havayolundan Yılın Hava- mesine neden olmuştur. "Grup dina-
yolu seçilmesine doğru giden evri- mikleri" ve kurumsal gelişim üzerin·
mindeki en büyük pay Lewin' in de- de sistemli olarak çalışan ilk psikolog
ğişim modelinin kullanılması olmuş­ odur. Yararli sosyal dönüşümler oluş­
tur. turabilmek için sosyal bilimleri özen-
Bireysel düzeyde dondurma aşa­ li biçimde uygulamıştır ve çalışma­
ması yeni inançların ve uygulama- ları deneysel ve sosyal psikoloji alan-
ların deneme yanılma ile test edil- larında çok etkili olmuştur. •
diği dönemi belirler; bu ya değişimi
pekiştirir ya da yeni bir değişim
döngüsü başlatır. Örneğin ailesine
sağlamaya yardımcı olabilirler. Örne- bir hafta boyunca sakatat yediren
ğin 1990'larda Continental Havayol- savaş dönemi bir ev kadını, a ilesi-

''
ları i flasınıila n etmek zorunda kal- nin yemekten hoşnut kalıp kalma-
mıştır. Sektörde kalabilmek için şir­ dığını, sağlıklı görünüp görünmedi-
ket yönetimi büyük bir değişime gi- ğini ve et seçimleri yüzünden diğer
der: Şirketin hedefini maliyetleri dü- ailelerin onları olumlu ya da olum- İyi bir kuram kadar pratik
şürmekten, üst düzey müşteri stan- suz biçimde yarg ılayıp yargılama­ hiçbir şey yoktur.
darllarını karşılayacak kaliteli bir ü- d ıklarını değerlendirecektir. Eğer
KurtLewin
rün çıkarmaya çevirirler. Eğer ABD bu soruların cevapları evetse ak-
Ulaştırma Bakanlığı şirketi en iyi beş şam yemeklerinde sakatat pişirme­

''
havayolu arasında gösterecek olursa, ye devam edecektir. Ama eğer ço-
yeni politikaları ve uygulamaları be- cukları tavuk veya dana eti yedikle-
' nimseyen çalışanlara 65$'1ık bir prim ri zamankinden daha sağlıksız gö-
vermeyi (yeni önceliklere uyum sağ- rünüyorlarsa veya başka kadınlar o-

KurtLewtn Alman-Amerikalı psikolog Kurt Le- maya zorlar. Önce Comwall


win 1890'da orta sınıf bir Yahudi a- Üniversitesi'nde çalışır sonra Io-
ilenin oğlu olarak Polonya (daha wa Üniversitesi'ne geçer ve orada
sonra Prusya), Mogilno'da doğar. profesör olur. 1944'te Massachu-
1905'te ailesi Berlin'e taşırur ve Le- setts Institute of Technology'de
win Freiburg Üniversitesi'nde tıp e- Grup Dinamikleri Merkezi'nin di·
ğitimi almaya başlar. Daha sonra rektörü olur ancak sadece üç yıl
Münih Üniversitesi'ne geçerek bi- sonra bir kalp krizi sonucunu ha-
yoloji eğitimi alır. I. Dünya Savaşı yatını kaybeder.
sırasında Alman ordusunda hizmet
eder, ancak yaralandıktan sonra Ön•mll •••rlart
doktorasını tamamlamak üzere
Berlin'e döner. 1921'den 1933'e ka· 1935 Kişiliğin Dinamik Bir Kura-
dar Berlin'de Psikoloji mı

Enstitüsü'nde çalışır. 1933'te Yahu- 1948 Sosyal Çatışmaları Çözmek


di toplumu üzerindeki kısıtlamalar 1951 Sosyal Bilimde Alan Kura-
onu istifaya ve Amerika'ya sığın- mı
224
KISACA
YAKLAŞIM

SOSYAL Uydumculuk (Konformizm)


ÖNCE
1880'ler Fransız hekim

UYDUMCULUKTA
•• ••
Hippolyte Bernheim "telkine
açıklık" kavramını gösterebil-
mek için hipnozu kullanır.
1935 Muzafer Şerifin uydum-

BASKININ GUCU culuk deneyi Asch'ın Asch


Paradigması'nı geliştirmesine
yol açar.
SONRA

NE KADARDIR?
SOLOMON ASCH (1907-1996)
1963 Stanley Milgram'ın itaat
deneyleri irısanlann bir otorite
figürüne ahlaki çatışma
yaşama pahasına itaat ettikle-
rini gösterir.
1976 Serge Moscovici istikrarlı
bir azınlığın etki yaratabilece-
ğini savunur.

1979 Danimarkalı psikolog


Knud S. Larsen, uydumculu-
ğun kültürel ortamla bağlantılı
olabileceğini gösterir.

osyal psikolog Solomon

S Asch, uyum sağlama


dürtümüzü göstermek için
gerçekleştirdiği deneyle özerk
varlıklar olduğumuz düşüncesine
meydan okur. Ünlü deneyi
insanların çoğunluğun fikriyle karşı
karşıya kald ıklarında uyum
sağlama eğilimlerinin doğru olarak
algıladıklarına olan bağlılıklarından
güçlü olduğunu göstermiştir.
Bulgularını 1956 tarihli makalesi
Düşünceler ve Sosyal Baskı' da
detaylandırır. Makale aynı
zamanda kişinin inançlarını,
kararlarını ve uygulamalarını
şekillendiren sosyal etkileri de ele
almaktadır. Asch grup baskısının
bireysel karar alma
SOSYAL PSiKOLOJi 225
Ayrıca bkz. Serge Moscovici 238-39 • Stanley Milgram 246 53 •
Philip Zimbardo 254-55 • Max Wertheimer 335 • Muzaffer Şerif 337

Bir grup, üyeleri üzerinde Belli bir miktardaki


derin sosyal etkiler uydumculuk önemli sosyal
oluşturur. işlevlere hizmet eder

İnsanlar gruba uygun düşmek


adına uyum sağlamaya mecbur
hissederler. Solomon Asch
Solomon Elliott Asch sosyal

~ psikoloji alanının öncülerin-


dendir. 1907'de (o zamanlar
Rusya İmparatorluğu'nun bir
1
Çoğunlukla aynı fikirdeymiş gibi parçası olan) Varşova'da
yaparlar, hatta buna kendilerini de ikna Yahudi bir ailenin çocuğu
ederler. olarak doğar. 13 yaşındayken
ABD'ye göç eder ve psikoloji
' eğitimi almaya başlar. 1932'de

'} Max Wertheimer'den esinlen-


diği Columbia Üniversite-
si'nden doktorasını alır.
Uyum sağlama eğilimleri Asch 1947'de Swarthmore
değerleri ya da temel College'da profesör olur ve
algılarından daha güçlü olabilir. Wolfgang Köhler'le birlikte
çalışır. Massachusett s Institu-
te of Technology'de ve Stanley
Milgram'ın doktora tezinin
danışmanı olduğu Harvard'da
mekanizmalarını nasıl etkilediğini durumlarda deneklerin başkalarının
ve insanların tutumlarının
konuk öğretim üyeliği yapar.
tahminlerini referans çerçevesi
Daha sonra Pennsylvania
r,;evıelerindeki sosyal güçler olarak kullandıklarını ortaya Üniversitesi'ne gider. Aldığı
tarafından nası l ve nereye kadar çıkarmıştır.
pek çok ödül arasında Ameri-
etkilendiğini araştırmak Şerif bunun uydumculuğun kan Psikoloji Derneği'nden
istemektedir. ilkelerini gösterdiğine inansa da Seçkin Bilimsel Katkılar Ödülü
Türk psikolog Muzaffer Şerif Asch verilen görevde doğru ve de bulunmaktadır. 88 yaşında
1935'te benzer sorulara cevap yanlış cevap olmadığı için kesin bir ölmüştür.
aramak için karanlık bir odada sabit sonuç çıkarılamayacağını söyler.
bir spot ışığını hareket eder gibi Asch uydumculuğun ancak, bireyin
gösteren ve oto kinetik etki adı belirsiz bir çözümü olan bir işte,
verilen görsel bir illüzyon kullanır. oybirliğiyle yanlış cevap veren bir 1951 Grup Baskısının Düşün­
Çalışmasında deneklere ışığı grubun üyeleriyle aynı fikirde celerin Değişmesindeve
Çarpıtılmasındaki Etkileri
hareket ettireceği ni söyleyerek olması halinde ölçülebileceğine
on ların ışığın ne kadar uzağa
1952 Sosyal Psikoloji
inanır. Asch Paradigması olarak
195 5 Düşünceler ve Sosyal
kaydığ ını düşündüklerini sorar. bilinen basit algılama görevi bunu
Baskı
Gruplar halinde test edilen sunmak için tasarlanmıştır. 1956 Bağımsızlık ve Uyum
katılımcıların tahminleri bir grup
Çalışmaları
normuna dönüşerek, belirsiz
226 SOLOM ON ASCH
Asch Paradigması test etmektir. Başlangıçta Asch
Deney 123 erkek denekle sadece birkaç deneğin,
gerçekleştirilmiştir. Deneklerin her müttefiklerin cevaplarıyla uyumlu

''
biri, 5-7 kişilik "müttefikler" in olacağını düşünmüştür. Ne de olsa
(deneyin gerçek amaçlarının bu basit bir testtir ve cevaplar da
farkında olan ama diğer denekler gayet açıktır; yanlış gruba uyum
olarak tanıtılan kişiler) gruplarına sağlanıp baskısının olmadığı pilot
Tüm zayıf denekler uyum
sağlama sıklıklarını
yerleştirilirler. Gruba üzerinde bir deney sırasında 720 toplam
azımsamıştır.
çizgi olan bir kart ve ardından denemede sadece üç yanlış cevap
üzerinde A. B ve C olarak çıkmıştır. Gerçek deneyin sonuçları
Solomon Asch
işaretlenmiş üç çizgi bulunan ise şaşırtıcıdır. Aynı yanlış cevabı

''
başka bir kart gösterilir ve bu üç veren bir grup insanla çevrili
çizgiden hangisinin ilk karttaki ile olduklarında denekler soru ların
aynı uzunlukta olduğunu yaklaşık üçte birine (yüzde 32)
söylemeleri istenir. yanlış cevap vermiş; yüzde 75'i en
Oda deneğin hep sonuncu ya da az bir soruya yanlış cevap
sondan bir önceki cevabı vereceği vermiştir. Bir kişi 12 denemenin 13'ü (yüzde 26'sı) hiç uyum
şekilde düzenlenir. 18 deneme 11'inde yanlış cevap veren gruba göstermemiştir.
sırasında müttefikler ilk altıya uyum göstermiştir. Ödev hem basit Sonuçlar deneklerin çok
doğru ve sonraki 12'ye benzer ama hem de belirsiz olmadı\'.jından bu istikrarlı olduklarını kanıtlamıştır.
yanlış cevap verme talimatı rakamlar deneklerin yüksek Grup düşüncesinden ayrı düşen ve
almışlardır. Bunun amacı deneğin derecede uyum sağladığını bağımsız cevap verenler pek çok
doğru cevap mı vereceği yoksa göstermiştir. Ancak tüm kritik denemeden sonra bile çoğunluğa
cevabını müttefiklerin aynı - denemelerde uyum gösteren tek biı uymamışlardır. Öte yandan,
yanlış- cevabına mı uyduracağını denek bile yoktur ve 50 denekten çoğunluğa uyanlar bu kalıbı
kıramamış gibi gözükmektedirler.

Asch Paradigm ası deneyinde deneklere görsel bır test


verilir. İkinci karttaki üç çizgiden hangisinin ilk karttaki ile Açıklamalar
aynı uzunlukta olduğuna karar vermeleri gerekmektedir. Her Sonuçlarını daha derinden kavraya-
soru "deneme" olarak adlandırılır ve hepsinde 18 deneme bilmek için Asch neden yanlış
vardır. cevap verdiklerini bulmak için
denekleriyle görüşmeler yapmıştır.
Bazıları deneyi yapan kişinin isteği
olduğuna inandıkları şeye destek
vermek istediklerini ve tüm deneyi
altüst etmek istemediklerini söyle-
mişlerdir. Birkaçı gerçekten göz
yorgunluğundan muzdarip olup
olmadıklarını veya odada yanlış bir
açıda oturtulup oturtulmadıklarını
merak etmişlerdir. Bazıları yanlış
cevap verdiklerinin farkında olduk-
larını inkar etmişlerdir. En sonunda
bazıları da cevaplarının yanlış oldu-
ğunu bildiklerini itiraf etmiş ve
farklı veya aptal görünmek isteme-
dikleri için gruba uymak istedikle-
rini söylemişlerdir.
Asch ayrıca doğru ve bağımsız
cevaplar veren deneklerle de
A B c görüşmüş ve bu kişilerin çoğunluğa
SOSYAL PSiKOLOJi 227
tepkisiz olmadıklarını ama uydumculuğun kayda değer ölçüde
çıördüklerinidürüstçe beyan etmek azalacağını ve bunun müttefikler
için duydukları şüpheden cevaplarını yüksek sesle verdikleri

''
kurtulmayı başarmışlardır. zaman da geçerlibğini
Asch çoğunluk grubunun koruyacağını keşfetmiştir.
boyutunun uydumculuk
seviyelerinde ne fark yarattığını Kültürel normlar Bir yamyam kabilesinin üyesi
test etmek için deneyde Bazı psikologların Asch'in bulgula- yamyamlığı tamamen doğru
çeşitlemeler yapar. Tek bir rının Amerika'nın 1950'lerde, ve uygun kabul eder.
müttefikin deneğin uyumunda muhaliflerin Amerikan karşıtı sayıl­ Solomon Asch
hiçbir etkisi olmadığını, ikisinin dığı ve insanların fikirlerinden
çok az etkisi olduğunu ama üç veya dolayı hapse atıldıkları McCarthy

''
daha fazlasının uyum sağlamaya dönemini yansıttığ ı ile ilgili varsa-
nispeten sabit bir eğilimi teşvik yımları vardır. Daha sonraki çalış­
ettiğ ini bulur. Müttefiklerin malar uydumculuk seviyelerinde
cevaplarındaki oybirliği çok güçlü farklılıklar bulmuşlardır. Örneğin
bir faktör değildir, ama tek bir 1970'lerin başında (Amerika'da
müttefik alternatif bir cevap liberal, ilerici düşünce dönemi) bir azınlığın, çoğunluğun
verdiğinde bile, deneklerin yürütülen bir araştırmada çok daha düşüncesini nasıl
bağımsız (ve doğru) bir cevap düşük uydumculuk oranları bulun- etkileyebileceğini göstermek için
verme olasılıkları artmaktadır. Bu muştur. Ancak 1970'lerin sonun- kendi araştırmalarını geliştirmiştir.
bulgu çok küçük bile olsa muhalif daki bir araştırma yüksek oranlara Asch sosyal yaşamın mutabakat
azınlığın gücünün altını geri dönüş olduğunu göstermiştir. gerektirdiğini kabul etse de, bunun
çizmektedir. Asch bunlara ek Uydumculuk oranları dünyada en çok her bireyin kendi bağımsız
olarak eğer deneklere cevapların ı kültürden değişkenlik göstermekte- anlayışı ve deneyimiyle katkıda
kendi başlarına, bir parça kağıt dir. Araştırmacılar kişisel seçim ve bulunduğu zaman verimli olduğunu
üzerine yazmaları için izin bireysel başarıların yüksek değere da vurgular. Mutabakat korku ya da
sahip olduğu ABD, İngiltere ve di- uydumculukLan doğmamalıdır;
ğer Batı Avrupa ülkelerindeki gibi uydumculuk eğiliminin kültürlü
bireyci kültürlerde uydumculuk o- insanlar arasında bile güçlü ol ması ,
ranlarının, grup aidiyetinin yüksek Asch 'ın zihninde toplumsal
değere sahip olduğu Japonya, Fiji değerler ve eğitimin kalitesi
ve Afrika'daki gibi kolektivist kül- hakkında da sorular doğmasına
türlere oranla daha düşük seviyeler- neden olmuştur.
de kaldığını bulmuşlardır. Asch'ın vardığı sonuçlar kişinin
Psikologlar Asch'ın inançlarını ve davranışını şekillen­
yöntemlerini, onun denekler dirmede sosyal etkinin gücünü (ve
arasında fazla etkileşim tehlikesini) de belirtir. Eğer bir şey
bulunmayan, yalın bir grup bir grup için normalse, sosyal baskı
davranışına odaklandığı veya grup uydumculuk garanti etmektedir.
dinamiğinden çok gruptaki Asch'ın kuramından esinlenen
bireylere odaklandığı temelinde Stanley Milgram' ın itaat deneyi
eleştirmişlerdir. Bazıları da onun sıradan insanların uyduculuk
çoğunluğun azınlığı etkileme baskısı altında acımasız olabi-
gücünü abartıp abartmadığını leceklerini göstermiştir.
merak etmişlerdir. Ozellikle Serge Ancak Asch'ın araştırmasındaki
Moscovici, Asch'ın analizine karşı deneklerin çoğunluğu, hatta uyum
Amerikalı senatör Joseph
çıkmış ve etkin bir azın lığın sağlayanlar bile, düşüncenin bağım­
McCarthy 1950'lerde bir komünist avı
başlat.arak korku ve yüksek düzeyde bir çoğunluğu etkileyebileceğini ve sızlığına önem verdiklerini belirterek

s ıyası ve sosyal uyum ortamı değişim meydana getirebileceğini onu insanlık hakkında iyimser dü-
yaratmıştır savunmuştur. Moscovici istikrarlı şünmeye sevketmişlerdir. •
228

YAŞAM TEATRAL
OLARAK OYNANAN
BİR ŞEYDİR
ERVING GOFFMAN (1922-1982)

KISACA Sosyal etkileşim bir tiyatro oyununa benzetilebilir.


YAKLAŞIM
İzlenim idaresi

ÖNCE
1890 William James, ilk kez
özne olarak özel be nlikle Kamusal
İnsanlar, aktörler gibi,
("ben") ve n esne olarak karakterlerimiz
senaryoları, sahneleri,
kamusal benliğin ("kendim") kostümleri ve dekorları
için "sahne önü" Gösteri için
ayrımını yapar.
alanlarımız ve özel izleyiciler de
aracılığıyla olumlu bir
yaşamlarımız için mevcuttur.
1902 Amerikalı sosyolog izlenim yaratmaya
"sahne arkası "
çalışırlar.
Charles Cooley, benliğin başka alanlarımız vardır.
insanların davranışlarında
yansıdığını savunan ayna-
benlik kuramını ortaya koyar.
SONRA
1990 Amerikalı psikologlar
Mark Leary ve Robin Kowalski,
izlenim yönetiminin muUuluğu
artırabileceği üç yol
tanımlarlar: aidiyet, kendini rving Goffman tarafından girsek, kendimizin bir ka musal
geliştirme ve kendini anlama.

1995 Psikolog Sarah


Hampson, davranışlarımızın
E geliştirilen izlenim idaresi
kuramı sosyal kimlikleri-
m izi nasıl yarattığımız, sürdürdü-
görüntüsünü sunarız. Bazı durum-
larda belli bir kişiyi (iş görüşmesi
yaptığımız insanı) etkilemeye
ğümüz ve çıenişlettiği mizle ilgilidir. bazen de kendimize ait hoşa giden
kimlerle birlikLe ukluğumuza
Goffman sosyal etkileşimin temel bir imgeyi devam ettirmeye çalışı­
göre değiştiğini ve farklı
özelliği nin, başka l arının bizi algı­ rız. 1959 tarihli kitabı Günlük
insanların kişiliğimizin çeşitli
lama biçim lerini -bilinçli ya da Yaşamda Benliğin Sun umu'nda
yönle rini ortaya çıkardığını
bilinçsiz olarak- yönlendirmeye Goffman izlenim idaresi ile tiyatro
savunur. çalışmam ız olduğu nu söyler. Başka arasında bir paralellik kurarak ger-
insanlarla ne zaman etkileşi me çek dünyada kendimizi sunma
SOSYAL PSiKOLOJi 229
Ayrıca bkz. Willıam James 38-45 • William Glasser 240-41 • Stanlcy Milgram 246-53 • David C. McClelland 322 23 •
Walter Mischel 326 27

yollarımızlatiyatro oyuncularının amacı diğer oyuncularla etkileşim ­ değişmemiş gibi yapmaya eğilimli
sahnedeki performanslarının ne leri aracılığıyla bir bütünlük hissini olurlar, böylece huzuru korumak ya
kadar benzer olduğunu gösterir. sağlamaktır. Bu da sadece herkesin da utancı engellemek adına yapay
Her sosyal etkileşim izleyicilerin "durumun tanımı" ve belirli bir bir inanılırlık duygusunu korurlar.
üzerinde özel bir etki yaratmak performansın ya da etkileşimin Goffman'ın kendisinin de resto-
amacıyla olduğu kadar, dürüst bir özellikleri, beklentileri ve kısıtlama­ ranlarda, amfiteatr/arda ve sinema
kendini ifadeye yönelik de işler. ları üzerinde fikir birliği içinde kuyruklarındaki karşılaşmaları
Aslında Goffman'ın kuramına olması, birbirlerine sosyal ortama şekillendiren kuralların sınırların ı
göre kişilik, insanın yaşamında uygun şekilde, uygun reaksiyon test etmekten çok hoşlandığı söyle-
oynadığı çeşitli rollerin toplamıdır. biçimleriyle işaretler vermesiyle nir. •
Bu, gerçek benliğin özel ya da içsel sağlanabilir.
bir olgu olmayıp kişinin kendini Tam bir uyum sağlayabilmek
kamusal olarak takdim ettiği teatral için insanlar kişisel kimlikleri, sos-
efektler olduğunu ima eder. "Yaşam yal bağlamı ve ortak davranış bek-
tiyatro oyunu gibi canlandırılan bir lentileri üzerinde anlaşmalıdırlar.
şeydir" der Goffman. Başarılı bir Örneğin, seçkin bir partiye katılan
izlenim yaratmak doğru sahneyi, ünlülerin hepsi üstü kapalı olarak
dekoru, kostümleri, yeteneği ve "seçkin bir partideki ünlüler" olduk-
sahnede olmaya (kamusal alan) larını anlama konusunda hemfikir-
karşı sahne arkasında (kişisel, özel dirler; her biri bu durumdaki tanım­
alan) olmayı oluşturan bileşenler lanm ış rollerini kabul eder ve diğer
için ortak bir anlayışı gerektirir. oyuncularla gözlemcileri (veya izle-
yicileri) de benzer şekilde bu tanımı
Performans yeteneği kabul etmeleri için teşvik ederler.
Goffman gerçek hayatta herkesin Ancak eğer bu durumun belirli
izleyicilerine sunacağı kendi sah- tanımı bir şekilde itibarını kaybe-
Otel persone li insanlarla iletişim
nesini, dekorunu ve kostümlerini derse -mesela partide ikram edilen içindeyken "sahne önü"nü kullanır.
seçme yeteneği olduğuna inanır. yiyecekler pizzadan ibaretse veya Görevde olmad ıkları "sahne arkası"nda
, Hem sosyal oyuncunun hem de katılımcılar arasında ünsüz kimse- ise daha az resmi olabilirler ve
sahne üzerindeki oyuncunun asıl ler de varsa- insanlar hiçbir şey davranışları değişebilir.

Erving Goffman Kanadalı sosyolog ve yazar 1981'de yeniden evlenmiş ve


Erving Goffman Alberta, 1982'de -biraz başına buyruk
Manville'de doğmuştur. Ataları olarak görülmesin rağmen­
Kanada'ya göç etmiş Ukraynalı Amerikan Sosyoloji Derneği'nin
Yahudilerdir. Goffman Toronto başkanı olmuştur. Birkaç ay
Üniversitesi'nde sosyoloji ve sonra mide kanserinden
antropoloji alanında lisans hayatını kaybetmiştir.
eğitimi almı ş, Chicago
Üniversitesi'nde sosyoloji Önemli aurlarl
alanında yüksek lisans ve doktora
yapmış t ır. 1962'de Ca!ifornia 1959 Günlük Yaşamda Benliğin
Üniversitesi'nde profesör olmuş Sunumu
ve 1969'a kadar yedi önemli kitap 1961 Akıl Hastaneleri
yayınlamıştır. 1964'te ilk karısı 1971 Kamusal İlişkiler
intihar etmiş, Goffman bu 1974 Çerçeve Analizi
deneyimi 1969'da yayımladığı
Mekanın Deliliği'nde yazmıştır.
1
N~. K~DAR ~K
GORURSENIZ
O KADAR • OK

EVER iNiZ
ROBERT ZAJONC (1923-2008)
232 ROBERT ZAJONC
KISACA
YAKLAŞIM Bir uyarıcıya tekrarlanan maruz kalma sonucunda
tanıdıklık oluşur.
Tanıdıklık (Aşinalık)

ÖNCE
1876 Alman deneysel psikolog
Gustav Fechner, aşina olmanın
sanat nesnelerine olan olumlu
duygulan artırdığını ama "aşın Tanıdıklık uyarana karşı bir tutum değişikliği
doygunluğun" isteksizliğe ne- meydana getirir ..
den olduğunu öne sürer.
1910 Edward B. Titchener, salt
maruz kalma etkisini belgele-
yerek bunu insanların tanıdık
şeylerin varlığı karşısında his-
settikleri "sıcaklık ışıltısı" ola- .. .bu ya tercih etme ya da bağlılık şeklindedir.
rak tanımlar.
SONRA
1971 Psikologlar T. T. Faw ve
D.Pien, yetişkinlerin ve çocuk-
ların tan ımadıkları çizgileri ve
des enleri tanıdık olanlara ter- Bu tercih duygusaldır ve insan farkına bile
cih eWklerini bulur. varmadan ewel bilinçaltı düzeyde oluşur.
1989 Robert Bornstein, salt
maruz kalma e tkis inin en güç-
lü olduğu zamanın tanımadık
uyarıcıların kısaca sunuldukla-
rı zaman olduğunu bulur.
Ne kadar çok gkGneniz, o kadar çok .........ız.

O. yüzyılın ortalarına kadar onun sosyal psikoloji alanına yap- Titchener'in hipotezi o yıllarda

2 sosyal bilimciler insan davra-


nışı açık lamaları nı çevresel
faktörlere dayandırma eğilimi
tığı tartışmasız en büyük katkı olan
"salt maruz kalma etkisi"ni keşfet­
mesine neden olur.
reddedilmiş ve bu düşünce nispe-
ten karanlığa gömülmüştür.
Zajonc'un bu etkiye ilgisi
içinde olmuşlardır. Ancak Polonya 1967'de Oıegon State
doğumlu psikolog Robert Zajonc, Tanıdıkhk deneyleri Üniversitesi'nde yapılan ilginç bir
daha kapsamlı bir anlayış için zih- Zajonc, salt maruz kalma nın deneyi anlatan bir gazete yazı sı ile
nin işlevlerini de hesaba katmak basitçe belirli bir uyarıcının, bilinç başlar. Yazıda "esrarengiz bir
gerektiğine inanmaktadır . ya da bilinçaltı yoluyla, kişinin algı­ öğıenci"nin iki aydır derslere siyah
Zajonc'un asıl ilgi alanı duygu ve sına erişebilir olduğu durumu anla- bir ç uvala sarı l mış halde girdiğini
di işii nr.P. flras ındaki ilişkidir -duy- tır. Salt maru z kalmanın etkileri anlatmaktadır. Profesör Charles
gularla bilincin kesişimi- ve kariye- daha önceleri psikolog Edward B. Goetzinger çuvalın içindeki kişinin
rinin büyük bölümünü bu unsurlar- Titchener tarafından belgelenmiş­ ki m liğini bilmektedir ama sını fta­
dan hangisinin davranış üzerinde tir. Titchener 1910'da "sıcaklık kilerin onun kim olduğuyla ilgili en
daha güçlü bir etki8i olduğunu ışıltısı"nı kişinin tanıd ık bir şeyin ufak bir fikirleri yoktur. Goetzinger
araştırmaya adamıştır. Bu amaçla varlığından duyduğu yakın lık hissi zaman içinde sınıfın tepkilerini
1968'de yaptığı önemli bir deney, olarak tanıml amıştır. Ancak ölçmek için gözlem yapmaya başlar.
SOSYAL PSiKOLOJi 233
Ayrıca bkz. Leon Festinger 166-67 • Edward B. Titchener 334 • Stanley Schachter 338

Zajonc'un 1968'deki
deneyi insanlara eşit
olmayan tekrar sayılarında
sembol slaylları göstererek
salt maruz kalma etkisi ni
test eder: Bir sembol ne
kadar sık görülürse ondan
hoşlanma oranı o kadar
artmaktadır.

Öğrenciler önce siyah çuvala düş­ kadar görürseniz o kadar seversi- mun pek çoğumuzun tahmininden
manca davranmışlar ama zaman niz". fa rklı olduğunu ortaya koymakta-
içinde bu tavırları yumuşamış ve Zajonc'tan bu yana salt maruz dır.
en sonunda çuvalın içindeki kişiye kalma olgusunu inceleyen araştır­ 1980'de yazdığı Hissetme ve
dostça ve hatta koruyucu şekilde macılar, bu etkinin resim yerine ses Düşünme adlı makalesinde Zajonc
ya klaşmaya başlamışlardır . kullanarak da yeniden yaratılabilme­ duyguların ve düşüncelerin aslında
Goetzinger öğrencilerin tutumları­ sinin mümkün olduğunu keşfetmiş­ birbirlerinden tamamen bağımsız
nın yavaş yavaş "siyah çuvallı lerdir. 1974'te psikolog D. W. Rajecki olduklarını savunur. Duygular
kişiye karşı düşmanlıktan meraka döllenmiş tavuk yumurtalarını kulla- sadece insanın bir uyarıcıya ver-
ve sonunda dostluğa doğru değişti­ narak bir deney yapmıştır. diği karmaşık tepki sırasında
ğini " belirtir. Yumurtalardaki civcivler çıkmadan düşüncelerden önce gelmekle kal-
Zajonc'un çığır açan makalesi önce farklı gruplardaki yumurtalara mazlar, aslında kişinin tutumlarını
Salt Maruz Kalmanın Davranışsa/ farklı frekanslarda müzik parçaları ve kararlarını belirleyen en güçlü
Etkileri 1968' de The Journal of çalmış ve daha sonra yumurtadan unsurlardır. Bu makale hayli tar-
Personality and Social çıkan tüm civcivlere aynı tonları tışma yaratmış ve duygu araştır­
Psychology'de yayımlanmıştır. çalmıştır. İstisnasız tüm civcivler malarını Batı psikolojisinin günde-
,Zajonc'un makalesi, katılımcılara doğum öncesinde çalınanları tercih mine geri getirmeye yardımcı
hangilerinin tekrar gösterildiğini etmişlerdir. olmuştur. Bunun nedeni kısmen,
a nlamayacakları bir hızda, anlık
rastgele görüntülerin - geometrik Tercihler akılcı değildir
şekiller , Çin sembolleri, tablolar ve Zajonc'un bulguları tanıdık şeyleri

''
yüz resimleri- gösterildiği bir dizi tercih etmenin sadece onlara
deneyi anlatmaktadır. Deneklere maruz kalmanın geçmişine dayan-
daha sonra hangi görüntüleri ter- dığını ve kişinin ifade edilmiş
cih ettikleri sorulduğunda bilinçli kişisel inançları veya tutumların ­ Yenilik genellikle belirsizlik ve
olarak farkında olmasalar da en sık dan etkilenmediğini göstermiştir. çatışmayla özdeşleştirilir ve
gösterilenleri seçmişlerdir. Bu, maruz kalmanın sadece bilin- bunlar olumludan çok olumsuz
Zajonc'un keşfetmiş gibi görün- çaltı düzeyde olduğu, kişilerin
etki yaratma olasılığı olan
düğ ü şey tanıklığın bir tutum kendilerine bir uyarıcının sunuldu- durumlardır.
değişikliğ ine neden olduğu, tanı­ ğunun hiç farkında olmadıkları
Robert Zajonc
dık uyarıcılara bir tür tanıdıklık ya durumlarda bile geçerlidir. Bu
da bağlılık geliştirildiğidir. Bu, keşif Zajonc'un "tercihlerin anlam-

''
maruz kalma ile artmaktadır: Bir lara ihtiyacı yoktur" saptaması
şeye ne kadar çok maruz kalırsanız yapmasına neden olmuştur. Bunun
ona karşı o kadar bağlılık hisseder- anlamı şudur: Bağlılık hissi akılcı
siniz. Daha basit bir deyişle, "ne bir karara dayanmaz. Bu da duru-
234 ROBERT ZAJONC

''
Reklamcılık endüstrisi maruz
kalmaya her zaman müthiş bir
reklam potansiyeli atfetmiştir.
Robert Zajonc

''
Bir markaya sıklıkla maruz kalma.
hiçbir gerçek bilgi sunmasa ve ona
bakan kişiden karar vermesini
istemese bile, mmkaya karşı bir
hoşlanm a doğurabilir.

kuramın karar alma mekanizmala- ğimiz kararları gerekçelendirir ve dan biri evrime odaklanır:
rıyla ilgili çalışmalar için önemli haklı çıkartırlar. Hayvanlar bir şeye ilk kez maruz
çıkarımları olmasındandır. Zajonc "duygu, düşüncenin kaldıklarında genellikle korku ve
Sandığımızın aksine, kararlarımıza ayrılmaz arkadaşıdır ama tersi saldırganlıkla tepki gösterirler ama
yön veren akıl ve mantık değildir; biliş için doğru değildir" sonucuna yinelenen durumlarda -hayvan
gerçekte, seçimimizi bilişsel olarak varmıştır. Hiçbir zaman bir duygu- algılanan tehdidin gerçekleşmedi­
düşünmeye bile fırsat bulamadan nun eşlik etmediği bir şey düşüne­ ğini fark ettiğinde- olumsuz tepki-
hızlı, içgüdüsel, duygu temelli meyiz. Zajonc'un dediği gibi lerde bir azalma olur. Zajonc bunu
kararlar veririz - kararlarımızı bilgi sadece "bir ev" görmeyiz, "güzel insan deneklerle araştırmış ve
olmadan alırız. Eğer bu doğruysa, bir ev" veya "gösterişli bir ev" insanları n tanımadıkları hayali bir
mantıklı düşüncelerimi z, önce görürüz. Zajonc'a göre duygunun grup insana karşı çok olumsuz
seçeneklerimizi bilgilendirme biliş üzerindeki üstünlüğü bellekte tutumlar oluşturduklarını , görü-
görevi yapmaktan çok zaten verdi- de belirgin olarak görülür; nürde sadece tamamen yabancı
Frederick Bartlett'in Hatırlama adlı olmaları dışında hiçbir neden
kitabında da dediği gibi: "Bir olmaksızın onlara nahoş özellikler
kişiye hatırlaması söylendiğinde atfettiklerini keşfeder. Ancak şekil­

''
ortaya çıkan ilk şey genellikle ler ve sembollerde olduğu gibi,
tutum doğasına ilişkindir." yinelenen maruz kalma durumunda
güven ve bağlı lığın arttığ ı görül-
"Duygu" adını verdiğimiz Kişilerarası çekim mektedir.
Salt maruz kalma etkisinin önemi "Yakınlık etkisi" için başka bir
deneyim biçimi tüm
laboratuvarın sınırlarının öt esine açıklama da tanıdı klık, tutum ben-
kavrayışlara eşlik eder.
Robert Zajonc geçerek kişi ler arası çekimin ala- zerlikleri, fiziksel çekim ve karşılıklı
nına girer. Bu bağlamda olguya bağlılık gibi kişiler arası çekimin
" yakınlık etkisi" adı verilir. Bu, kapsadığı pek çok faktöre odakla-

''
düzenli olarak gördüğümüz kişilerle nır. İnsanlar arasındaki etkileşimin
arkadaşlıklar veya romantik ilişkiler sıklığı,
sadece tanıdıklık düzeyini
oluşturma eğilimi içinde olmamızı artırmakla kalmaz aynı zamanda
anlatır. Buna getirilen açıklamalar- artan bir benzerlik izlenimi de sağ-
SOSYAL PSiKOLOJi 235
!ar, böylece olumlu duygulara ve benzemediklerini test etmek için
sonuçta çekime neden olur. bir çalışma yürütmüştür. Çiftlerin
evliliklerinin ilk yılında çekilmiş fo-
Maruz kalma ve toğraflarıyla 25 yıl sonra çekilmiş
reklamcılık fotoğrafları kıyaslanmış ve birlikte
Reklamcılık, her ne kadar bu alan- geçirilen yıllardan sonra birbirlerine
daki tablo daha az net olsa da, salt daha çok benzedikleri bulunmuş­
maruz kalma etkisinin çok önemli tur. Diğer olası açıklamalar bir yana
bir rol oynadığı başka bir alandır. bırakıldığında, araştırmalar bunun
Araştırmalar bir markaya veya şirket için en olası nedenin empati oldu-
ismine tekrar tekrar maruz kalma- ğuna karar vermişlerdir. Zaman,
nın satışları yükselttiğini ama bu çiftlerin birbirine olan empatisini
varsayımın aşırı derecede basitleşti­ artırmakta ve insan duygu l arı yüz
rilmiş olduğunu ve maruz kalma ifadeleri aracılığıyla iletildiğinden
sıklığının diğer olası etkilerini dik- dolayı, birbirlerinin ifadelerini taklit
kate almadığını göstermektedir. ederek zaman içinde aynı kırışık­ Robert Zajonc Polonya,
Bir araştırmada üniversite lıklara sahip olmalarıyla sonuçlan-
Lodz'da doğmuştur. 16
yaşındayken ailesi Nazilerin
çağındaki öğrenciler üzerindeki salt maktadır.
Polonya'yı işgali nedeniyle
maruz kalma etkisini test etmek Sosyal davranışın temel süreç-
Varşova'ya kaçar. İki hafta
için pankartlı reklamlar kullanılmış­ leri üzerine olan geniş çaplı araştır­ sonra oturdukları binanın
tır. Denekler bilgisayar ekranında malarıyla tanınan Zajonc'un
bomba lanması sonucu anne
bir yazı okurlarken ekranın tepe- modern bir sosyal psikoloji alanı ve babası ölür. Zajonc
sinde bir yazı yanıp sönmektedir. yaratılmasında önemli katkıları iyileşmesi için altı ay bir
Sonuçlar bu reklamlara daha çok olmuştur. Duygu ve düşünceler hastanede tutulduktan sonra
maruz kalanların gerçekten de daha üzerindeki çalışmasını ırkçılık, Nazi subayları tarafından
a z sıklıkta maruz kalanlara - ya da soykırım ve terörizm gibi sorunları tutuklanır ve bir Alman
hiç maruz kalmayanlara- oranla incelemek için kullanmış ve araş­ 9alışma kampına gönderilir.
markayı daha çok beğendiklerini tırmalarının günün birinde savaş­ Iki mahkumla birlikte oradan
göstermiştir. Ancak başka bir araş­ lara ve insanoğlunun acılarına son kaçar ve 320 km yürüyerek
tırmada da tanıdık bir markanın vermeye bir yardımı olmasını umut Fransa'ya gider ancak tekrar
yakalanır ve hapsedilir. Bir kez
kararsız bir tutum yarattığı bulun- etmiştir. •
muştur. Bunun nedeni insanların
daha kaçar ve bu kez ABD'ye
gider.
tanıdık firmalarla ilgili hem iyi hem
II. Dünya Savaşı'ndan
kötü çağrışımları olması ve tüm bu sonra Zajonc ABD'ye taşınır,
çağrışımların maruz kalma sıklığı
orada saygın bir psikolog olur,
nedeniyle daha çok akla gelmesinin Michigan Üniversitesi'nden
daha çok kararsızlık yaratmasından doktora düzeyinde psikoloji
olabilir. Sonuç olarak tekrarlanan dereceleri alır. 1994'te emekli
reklamlarla yaratılan tanıdıklığın, olup Stanford Üniversitesi'nde
tek başına, satışlar için iyi olup emeritus profesör olana dek
ol madığı belirsizdir. orada çalışır. 85 yaşında
pankreas kanserinden
Tanıdık yüzler hayatını kaybeder.

Zajonc maruz kalma etkisinin sade-


ce insanların başkaları hakkında Önemli eserleri
hissettiklerini etkilemekle kalmayıp
1968 Salt Maruz Kalmanın
zaman içinde kişilerin görüntüleri-
Çiftler zaman içinde birbirlerine Davranışsa! Etkileri
ni bile değiştirebildiğini bulmuştur. benzemeye başlarlar çünkü empati 1975 Doğum Sırası ve Zeka
Zajonc bir grup meslektaşıyla, 25 yoluyla birbirlerinin yüz ifadelerini Gelişimi
y ılı birlikte geçirdikten sonra eşle­ yansıtırlar ve bu da benzer yüz 1980 Duygu ve Düşünce
rin yüzlerinin birbirlerine benzeyip çizgilerinin oluşmasına neden olur.
236

YETKİN
KADINLARI KİM
SEVER?
JANET TAYLOR SPENCE (1923-)

adın özgürlüğü harekeli rollerine yönelik tutumları ölçen


KISACA
YAKLAŞIM
Cinsiyet çalışmaları
K 1970'lerde yerleşene dek
Janet Taylar Spence'in
araştırmaları esas olarak kaygı
Kadınlara Yönelik Tutum Ölçeği'ni
tasarlarlar. Sonuçlar şaşırtıcıdır:
Araştırmacıların beklentilerinin
üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak iki aksine katılımcılar sadece yetkin
ÖNCE meslektaşı tarafından yürütülen ve kadınları yetkin olmayanlara tercih
1961 Albert Bandura, kızların erkeklerin yetkinliklerinin hoşlanı­ etmekle kalmazlar; erkeklere ait
ve erkeklerin muamele labilirlikleriyle ilişkisini inceleyen görülen alanlarda yetkin olan kadın­
gördükleri için farklı bir çalışmayı okuduktan sonra ları da en üst sıralara yerleştirirler.
Amerikalı psikologun ilgi alanı Bir dönüm noktası olan araştırma
davrandıklarını öne süren
sosyal öğrenme kuramını cinsiyetle ilgili sorunlara kaymıştır. cirısiyet araştırmalarının sosyal psi-

geliştirir.
Çalışmanın kadınları kapsamadı­ koloji içinde bir alt kategori olarak
ğını fark ederek benzer bir ça lış­ sayılması için başlangıç olmuştur. •
1970 Robert Helmreich ve mayı sadece kadınlar üzerinde
Elliot Aaronson erkeklerin, yapmaya karar verir. Sonuçları açık­
yetkin erkekleri yetkin lad ığı makalesi Yetkin Kadınlan

''
olmayanlara göre daha Kim Sever? 1972'de yayımlanır.
hoşlanılabilir bulduklannı Robert Helmreich'la çalışan
gösteren çalışmasını yayımlar. Taylar Spence, erkekler ve kadınla­
rın yetkin kadınları yetkin olmayan En muhafazakar deneklerimiz
SONRA kadınlara tercih edip etmediklerini
1992 Amerikalı psikolog Alice bile... erkeklere ait sayılan
test etmek üzere işe koyulur. İki alanlarda yetkin olan kadınları
Eagly, kadınlann geleneksel psikolog, sadece kadın erkek eşitli­
erkeksi tarzda bir liderlik en üst sıralara koydu.
ğine inananların yetkinliği tercih
sergilediklerinde daha Janet Taylor Spence
edeceğine inanmaktadırlar.
olumsuz değerlendirildiklerini Hipotezlerini test etmek üzere, eği­

''
keşfeder. tim, evlilik, profesyonel yaşam, alış­
kanlıklar, entelektüel liderlikle sosyal
2003 Simon Baron-Culıeıı,
kadın beyninin baskın olarak ve ekonomik özgürlük hakkında
sorular sorarak kadın hakları ve
ernpati, erkek beynininse
sistemleri kavrama üzerine
Ayrıca bkz. Sigınund Frcud 92-99 • Guy Corneau 155 • Eleanor E. Maccoby
donanmış olduğunu öne sürer.
284-85 • Albert Bandura 286-87 • Siman Baron-Cohen 298-99
SOSYAL PSiKOLOJi 237

FLAŞBELLEK
DUYGUSAL OLAYLARLA
ATEŞLENİR
ROGER BROWN (1925- 1997)

970'lerin sonunda Harvard


KISACA
YAKLAŞIM
Hafıza çalışmaları
1 Üniversitesi profesörlerinden
Roger Brown, meslektaşı
James Kulik'le birlikte bellek
olg usu üzerinde bir klasik
ÖNCE oluşturaca k Flaşbellek ad ındaki
1890 William James, kısa makaleye imza atar. Brown ve Kulik
süreli (birincil) bellek ile uzurı bu terimi i nsanların şok edici bir
süreli (ikincil) hafızanın olayı öğrendikler i anın oldukça

ayrımını yapar.
ayrıntılı canlı bir kaydını yaptıkları
özel bir tür otobiyografik anı için
1932 Frederic Bartlett 'ın kullanırlar.
çalışmaları hatırlamanın Makale, J. F. Kennedy'nin veya
sadece bir geri alma meselesi Martin Luther King 'in vurulması
o1rnadığını; geçmiş olayların gibi kültürel ve kişisel olarak
aktif bir yeniden önemli olayların , olayın ve bizim Ba şkan John F. Kennedy'nin
yapılandırması olduğunu olayın ilk farkına vardığ ımız andaki 1968'deki suikastı şok edici ve
gösterir. koşullar ın kalıcı bir kaydını yarat an kültürel anlamda çok önemliydi. Brown
bu tür olayların " flaş " anıların
özel bir biyolojik bellek
SONRA oluşumuna neden olduğu nu öne sürer.
mekan izmasının işleyişini
1982 Amerikalı psikolog Uhric tetiklediğini savunmaktadır. 11
Neisser, flaş belleğin özel bir Eylül' de ikiz ku lelere sald ırı gibi bir kuramına karşı çıkarak anıların
mekanizma kullanmadığını ve olayı duyduğumuz a nda neredeyse kalıcılığının, olayın sonrasında
olaydan sonraki çoklu şipşak bir fotoğra f gibi nerede, birey ve d ış dünya tarafından tekrar
"tekrarlar" yüzünden kesin kimlo ve ne yapıyor olduğumuzu tekrar düşünüldüğünden (veya
olmayabileceğini savunur. gözümüzün önüne getirebiliriz. tekrarland ığından) böylece

1987 Amerikalı psikolog David Brown ve Kulik bu anı ların canlı, h a fı zada sürekli peki ştirildiği nden
doğru ve kalıcı oldukları nı iddia kaynakla ndığını öne sürerler. •
Rubin, Otobiyografik Rellek'te
ederler. Ancak Ulric Neisser gibi
bizi insan olarak tanımlayan
araştırmacılar özel meka nizma
simgesel olayları
hatırladığımızı öne sürer.
Aynca bkz. William James 38-45 • Jerome Bruner 164-65 • Ende! Tulving
186-91 • Frederic Bartlett 335-36 • Ulric Neisser 339
238

AMAÇ BİLGİYİ
GELİŞTİRMEK DEGİL
HABERDAR OLMAKTIR
SERGE MOSCOVICI (1925-)

KISACA
Bu, bildiğimiz veya
Merakımızı uyandıran
YAKLAŞIM
bir şeye kulak misafiri oluruz. ~ yaşantıladığırnız diğer
şeylere karışır.
Sosyal konstrüktivizm
ÖNCE
1807 Alman filozof Georg
Hegel düşüncelerimizin ve ~
değerlerimizin, karşıt
görüşlerin uzlaşmaları
neticesinde sürekli değişen Herkes bilgi aktarmaya ve Bunun hakkında başkalarıyla
zeitgeist, ya da çağın ruhu sohbet halkasında bir yer
tutmaya isteklidir.
I~ konuşur ve düşüncelerimizi
paylaşırız .
tarafından şekillendiğini
söyler.
1927 Alman fizıkçi Werner
Heisenberg'in "Belirsizlik
İlkesi" gözleyenin gözleneni
'1t
etkilediğini ortaya çıkarır.
Ortak konuşmalar Davranışlar düzenli hale
1973 Amerıkalı psikolog
Kenneth Gergen, sosyal
devam eder ve herkes
daha çok bilgilenir.
~ gelir ve değerler yerleşir.
konstrüktivizmin doğuşunu
belirleyen Tarih Olarak Sosyal
Psikoloji'yi yazar.
SONRA
1978 Lev Vygotsky proksimal
gelişim alanı kuramı Toplum ortak bir akıl
çerçevesinde öğrenmenin oluşturmak için yeni
temelde toplumsal aracılıklı bir cümlecikler ve görüntüler
faaliyet olduğunu öne sürer. kullanmaya başlar.
SOSYAL PSİKOLOJİ 239
Ayrıca bkz. Friedrich Herbart 24- 25 • Kurt Lcwin 218- 23 • Solomon Asch 224- 27 • Lev Vygotsky 270

ı
960'1arın sonunda sosyal din ve sosyal gruplar arasındaki olmaktır." Süreç tanıdık olmayanın
konstrüktivistler olarak etkileşim aracılığıyla inşa edilen tanıdık hale gelmesini sağlar ve
bilinen bazı sosyal - gerçeğin paylaşılan versiyonu. bilimin sağduyu haline gelmesinin
psikologlar sıradan insanların ortak "sağduyu"dur. yolunu açar. Bu şekilde sosyal
seslerinin psikolojik Kuramını test etmek için temsiller insan topluluklarının
araştırmalardan kaybolduğunu Moscovici psikanalitik kuramın dünyayı anlamaları için bir çerçeve
savunurlar. Endişelen, bireylerin kavramlarının il. Dünya oluşturur. Aynı zamanda insanların
sosyal dünyalarını gerçekten inşa Savaşı'ndan beri Fransa'da nasıl topluluk içinde birbirlerine
etmek yerine sadece algılarmış gibi anlaşıldığına bakar. Ortak bilinç davranışlarını etkiler. Ne zaman
yanlış tasvir edildikleridir. Bu etrafında yüzen bilgi türlerinin tartışmalı bir sosyal konuda fikir
endişe verici eğilimlere karşılık, kanıtları için kitle pazar yayınları çatışmaları olsa -eşcinsellerin evlat
sosyal psikolog Serge Moscovici üzerinde çalışır ve görüşmeler edinmelerinin yasallaştırılması
insanların fikirleri ve kendi yapar. Psikanalitik kuramın hem gibi- sosyal temsillerin etkisi ve
dünyalarını anlama yollarıyla ilgili "yüksek kültür" biçiminde hem de önemi görünür hale gelir.
bir araştırma yürütür. popüler sağduyu olarak Moscovici sosyal temsillerin üst
1961'de Fransa'da yayımlanan süzüldüğünü keşfeder: İnsanlar düzey bilgilerin seyreltilmiş
çalışması Psikanalizin Toplumdaki karmaşık psikanalitik kavramlar versiyonları değil, başlı başına
İmajı'nda Moscovici tüm hakkında oldukça normal görünen özgün bilgi formları olduğunda
düşüncelerin ve id rakın "sosyal şekillerde düşünüp tartışmakta ısrarcıdır. Hatta, bu günlük
temsiller"in işleyişine dayandığı ama bütününde basitleştirilmiş düşüncelerin (soyut, bilimsel
inancını incelemektedir. Bunlar versiyonlarını kullanmaktadırlar. versiyonlarından daha fa~la) önemli
günlük hayatın etkileşimi ve olduğunu açıkça ifade eder çünkü
ıletişimi içinde insanlar arasında Sağduyuyu biçimlendirmek "ortak temsiller ortak bir 'gerçek',
yaratılan pek çok kavram, ifade ve Moscovici zor kavramların daha 'normal' hale gelen sağduyu
açıklamalardır. Sosyal ve maddesel ulaşılabilir ve daha kolay iletilebilir oluşturmak için vardırlar." •
dünyalarımızda yönümüzü bir dile çevrilmesinde bir sorun
bulmamızı sağlarlar ve bizi bir olmadığını iddia eder çünkü ortak
topluluk içinde iletişim kurma çevrimin etkin bir katılımcısı
araçlarıyla donatırlar. Aslında olabilmek için "amaç bilgiyi
bunlar, kitle iletişim araçları, bilim, geliştirmek değil haberdar

Serge Moacovtcl Romanya, Braila'da Yahudi bir eder. Mülteci bağışı desteğiyle
ailenin oğlu olarak doğan Srul önce 1949'da bir psikoloji diploma·
Hersh Moskovitch, eğitimine sı, sonra da Daniel Lagache'ın
Bükreş 'te başlamış ama Yahudi danışmanlığında bir doktora
karşıtı yasalar yüzünden sürgüne derecesi kazanır. 1965'te Avrupa
gönderilmiştir. Yüzlerce Yahudinin Sosyal Psikoloji Laboratuarı'nın
öldürüldüğü ve işkence edildiği kurucularından biri olur ve ABD
1941'deki vahşi katliamdan kurtul- ve Avrupa'nın en prestijli üniver·
duktan sonra o ve babası ülkede sitelerinde psikoloji profesörü
sürekli oradan oraya kaçmaya olarak dersler verir.
başlarlar. II. Dünya Savaşı sırasında
Fransızca öğrenir ve sonradan ÖDemU eserleri
sansür yasaları gereği yasaklanan
bir sanat dergisi olan Da'yı çıkaran· 1961 Psikanaliz
!ardan biri olur. 1947'de Romanya'yı 1976 Sosyal Etki ve Sosyal
terk ederek bir yıl sonra Fransa'ya Değişim
ulaşana dek "yurtsuz kişiler"in
1981 Kalabalıklar Çağı
kamplarında konaklayarak yolculuk
240

DOGAMIZ GEREGi
SOSYAL
VARLIKLARIZ
WILLIAM GLASSER (1925-)

W
illiam Glasser geleneksel luluk ve dönüşüm aracılığıyla tat-
KISACA psikiyatriyi ve ilaç kulla- mine ulaşmaya odaklıdır.
YAKLAŞIM
nımını açıkça reddede- 1965'te tedaviye bilişsel davranış­
Seçim kuramı rek insanların yaşadıkları zihinsel sa!, sorun çözücü bir yaklaşım olan ve
ve psikolojik sorunların aslında sağ­ hastaları o anda gerçekten istedikle-
ÖNCE lıklı insan deneyimi yelpazesinde rinin peşirıden gitmeye ve seçtikleri
MÖ 350 c. Yunanlı filozof Arts- yer ald ığı ve davranıı;;lardaki deği­ davranışlarının onları amaçlarına
toteles, bizi yöneten üç şey ol- şikliklerle iyileştirilebileceklerini ö- yaklaştırdığını mı uzaklaştırdığını mı
duğunu söyler: Tensel işt.ah, öf· ne sürer. Düşünceleri daha fazla değerlendirmeye teşvik eden "Ger-
ke ve faydalı olana karşı duyu- mutluluğa ve kiş isel seçim, sorum- çeklik Terapisi "ni geliştirir.
lan akılcı arzu, yani boulesis.
1943 Clark L. Hull, tüm insan
davranışlarının dört ana itki-
den kaynaklandığını söyler:
Açlık, susuzluk, cinsellik ve a-
cının engellenmesi.

1973 Amerikalı bilim adamı


William T. Powers, davranışla­
rımızın, algılarımızı içsel olarak Kişiler arası yakın
Sevgi ve aidiyet, sağ kalma
sabitlenmiş referans düzeyleri-
ilişkilerimizde sorun dışındaki en temel
yaşadığım ı zda mutsuz
ne yakın tutmak için kontrol et- oluruz.
ihtiyaçlarımızdır.
memiz olduğunu öne süren al-
gısal kontrol kuramını gelıştirir.

SONRA
2000 Amerikalı psikiyatr Peter
Breggin, sorunlu çocukları "iyi-
leştirmek" için psikiyatrik ilaç- Aşın mutsuzluk çıenellikle Psikolojik sorunlara
akıl hastalıklarıyla kişilerarası iliş kilerimizi
ların kullanılmasını eleşti ren
Çocuklarımızı Geri Kazanmak'ı
özdeşleştirilensemptomlara onararak çare bulabiliriz;
neden olabilir. psikiyatrik ilaçlar gereksizdir.
yayımlar.
SOSYAL PSiKOLOJİ 241
Ayrıca bkz. Emil Kraepelin 31 • Sigmund Freud 92 99 • David Rosenhan
328- 29 • Clark L. Hull 335

Seçim Kuramı
Glasser onlarca yıl boyunca gerçek-
lik terapisini uyguladıkt,an sonra
tüm yaklaşımının, insanların tatmin
olmak için ne yapmak istediklerim
etkin şekilde tanımlamaları üzerine
kurulduğunu fark eder, bu da onun
seçim kuramını geliştirmesine ne-
clP.n olur. Bu kuram hepimizin hazzı
arttırıp acıyı azaltacak yöntemlerle
güdülenmemize dayanmaktadır -
kendimizi iyi hissedeceğimiz şekil­ William Glasser 1925'te
ABD'nin Ohio eyaletinin Cleve-
de düşünür ve davranırız . Ona göre land kentinde doğmuştur.
Yakınlarımı zla yaşadığımız kişilera­
tüm hazlar ve acılarımız genetik ola- rası kavgalar akıl hastalıklarının belirti- Kimya mühendisliği eğitimi
rak kodlanmış beş gereksinimi tat- lerini yaratan ayrılıklar ve pişmanlıklara almış ancak sonra
min etme çabalarımızdan türemek- neden olur; bu sorunlar gerçekle sorunlu Cleveland'da tıp okuluna
tedir. Bu gereksinimler sağ kalma, ilişkilerin mantıksal sonuçlarıdırlar. giderek Los Angeles't a da
sevgi ve aidiyet, güç, özgürlük ve psikiyatri eğitimi görmüştür.
eğlencedir. Bunlardan birini karşıla­ başkalarının kontrolünden bağımsız 1957'de mesleğini yapmaya
başlar. William T. Powers'ın
yan herhangi bir davranış haz veri- hissetmemiz gerekir ve kendi başı­
algısal kontrol kuramıyla ilgili
cıdir ve bunu başaramayan davra- mıza eğlenmemiz mümkündür, ama
yazdıkları aracılığıyla kontrol
nışlarsa acı kaynağı olurlar. Sonuçta başkalarıyla daha kolaydır. Gtasser kuramı sistemleriyle tanışır.
bu gereksinimleri sadece insan iliş­ bu nedenlerden dolayı "doğamız ge- 1967'de California'da öğrenci­
kileri aracılığıyla tatmin edebiliriz. reği sosyal varlıklar olduğumuzu" lere Seçim Kuramı'nı öğreten
Sağ kalmaya çalışırken başka biri- söyler. Gerçeklik Terapisi
nin yardımı kendimizi iyi hissetme- Glasser ka hcı psikolojik sorunla- Enstitüsü'nü kurar (enstitü
mizi sağlar; sevgi ve aidiyet hisset- rın genellikle (beyindeki biyokimya- daha sonra William Glasser
' memiz için en az bir iyi ilişkimizin sal bir anomalinin işareti olmaktan Enstitüsü adını almıştır).
Yaklaşımı 28'den fazla ülkede
olması gerekir; kendi gücümüzün çok) kişisel ilişkilerimizdeki sorunlar- öğretilmiş, akıl hastalıkları,
birazını bile hissetmemiz için söyle- dan kaynaklandığını ve üzüntünün danışmanlık ve okulları
diklerimizi dinleyen birine gereksi- psikiyatrik ilaçlar kullanmadan bu i- geliştirme gibi konular üzerine
nim duyarız; özgür hissetmemiz için lişkileri onararak iyileştirilebileceğini yazmıştır. Aralarında " Danış­
vurgular. Diğer insanları kontrol altı­ manlıkta bir Efsane Ödülü"nün
na alma girişimlerimizle tatmin et- ve Amerikan Psikiyatri Derne-
meye çalıştığımız, insanın temel ge- ği tarafından verilen Usta
Terapist unvanının da bulun-

''
reksinimlerinden olan güce işaret e-
duğu pek çok ödülün sahibidir.
der. Aslında kontrol edebileceğimiz
tek şey, kendi davranış ve düşünme Önemli 8Hrlerl
İlişkilerimizi iyileştirmek akıl biçimlerimizdir; başkalarınınkileri
sağlığımızı iyileştirmektir.
kontrol edemeyiz. Glasser bunu yap- 1965 Gerçekli k Terapisi
William Glasser maya çalışmanın başkalarına saygı 1969 Başarısızhğın Olmadığı
eksikliğimizi gösterdiğini ve mutsuz- Okul
luğun nedeni olduğunu söyler. Seçim 1998 Seçim Teorisi

''
kuramı bu eğilime karşı koymak ve 2003 Dikkat: Psikiyatri Akıl
mutluluğu ilişkilerimizde bulmamıza Sağlığınız için Tehlikeli
yardımcı olmak için tasarlanmış bir Olabilir
kendini kontrol psikolojisidir. •
242

İNSANLARIN HAK ..
ETTİKLERİNİ
ALDIKLARINA İNANIRIZ
MELVIN LERNER (1929-)

KISACA
YAKLAŞIM İnsanlar güvenli,
... bu dünyada "kötü"
şeyler sadece "kötü"
Yüklem kuramı ve sistemli bir
istikrarlı
insanların ve "iyi" şeyler de
dünyada yaşadıklarına
ÖNCE yalnız "iyi" insanların
inanmak isterler ..
1958 Avusturyalı psikolog başına gelir.

Fritz Heider, yükleme sürecini


ya da insanların bir durumu
etkileyen faktörleri nasıl yargı­
ladıklarını inceler.

1965 Amerikalı psikologlar


Edward E. Jones ve Keith Da- insanlar "'herkes bak İnsanlar kendilerini
vis, yüklemenin amacının dav- ettlObd abr" ve aldıOmı korunmasız hissetmemek
ranış ve niyetlerin kişinin te- bak eder vanayum için talihsizlik
mel doğasını nasıl ortaya çı­ altmda .. g6riblar. kurban larını suçlarlar.
kardığını keşfetmek olduğunu
savunurlar.
SONRA
1971 Amerikalı sosyolog Willi- • nsanlar en çok, hayatları üze- konusu insanların varsayılan karak-

1
am J . Ryan "kurbanı suçlama"
terimini icat ederek bunun ırk­ ri nde bir kontrol hissine sahip ter özelliklerine aşırı önem atfeden
çılığı ve sosyal adaletsizliği olduklarında rahat ederler. İyi­ tehlikeli bir yanlış anlamadır . Eğer
haklı çıkarmak için nasıl kulla- lerin ödüllendirildiği, kötülerin ce- biri acı çekiyor ya da cezalandırıl­
nıldığını ortaya çıkarır. zalandırıldığı bir dünyada yaşadı­ mı şsa , o insanın bu tür bir durumu
ğ ı mıza inanmaya ihtiyaç duyarız; hak etmek için bir şey yaptığına i-
1975 Amerikalı psikologlar
Zick Rubin ve Letitia Peplau bu da olayları öngörme, yönlendir- nanmayı daha kolay buluruz. Adil-

"Adil Dünya"ya sıkı sıkıycı ina- mA ve nihayet kontrol edebilmemi- Dünya kuramı görünürde açıklana­
narıların daha otoriter, daha zin mümkün olduğu hissine önemli maz olaylar için rahatlatıcı bir ba-
dindar olduğunu, varolan sos- bir katkıda bulunur. Bu "Adil-Dünya hane haline gelir ve dünyanın kao-
yal ve siyasi kurumlara daha Hipotezi" "insan ların hak ettiklerini tik veya rastlantısal görünmesine
çok hayranlık duyduklarını bu- aldıklarına" inanmaya bir eğilimdir. son verir. Aynı zamanda insanların,
lur. Ancak Melvin Lemer'a göre bu, bir "iyi" oldukla rı sürece başlarına "iyi"
durumun fiili gerçekleri yerine söz şeyler geleceğine inanmalarını sağ-
SOSYAL PSİKOLOJİ 243
Ayrıca bkz. Dorothy Rowe 154 • Elizabcth Loftus 202-07

böylece çocuklar olurken. bu inanç sorumlu tutup tutmayacaklarında


sapasağlam yerinde durur. etken olmaktadır.
Lerner'in hipotezi önemli sosyal
Kurbanı suçlama adalet araştırmalarının temelini oluş­
1965'teki çalışmasında Lemer, arka- turmuştur. Aynca yaşama Adil Dün-
daşlarına piyango çıktığı söylenen ya yaklaşımının etkileri üzennde bir
öğrencilerin bu olayı onun herkesten tartışmanın başlamasına neden ol-
daha çok çalışmış olması gerektiğiyle muştur. Bu yaklaşım zorluklara daya-
gerekçelendirdiklerini bulmuştur. A- nabilmeleri için insanlara yardımcı o-
dil Dünya'ya inanmak insanların bir luyor mu? Onun yerine ne kadar kü-
durumun gerçeklerine uyum sağla­ çük ya da kasıtsız olursa olsun her-
malarına imkan sağlıyor gibidir. Bu, hangi bir kötülüğün bir felakete yola-
suç veya istismar kurbarilarına bakış çacağı hissini karnçilıyor olabilir. Bu,
açımıza uygulandığında özellikle za- Avustralyalı psikolog Dorothy
Eğer insanların kendi talihsizlikle-
rinden sorumlu olduklarına rar vericidir. Örneğin tecavüz vakala- Rowe'un depresyona eğilimi artırdı­
ınanıyorsanız, evsizlik de, pek çok diğer
rında çoğunlukla kadın kurbanın kısa ğını öne sürdüğü bir inançtır. •
sosyal sorun gibi, göz yumulması ya da etek giydiği veya flörtöz olduğu çıibi
kayıtsız kalınması kolay bir hal alabilir. gerekçelerle "bunu çağırdığı" öne sü-
rülerek, suçlu sorumluluktan kurtarıl­

''
!ayarak sahte bir güven ve kontrol makta, sorumluluk kurbanın omuzla-
hissi yaratır. rına bırakılmaktadır. Dışarıdakiler,
Adil Bir Dünyaya İnanç adlı kita- kurbaru suçlayarak kendi güvenlik İnsanlar Adil bir Dünyada
bında Lerner, çocuklardan "iyi" ol- duygularını da korumaktadırlar. yaşadıklarına inanmaya
malarını istediğimizi ve onlara do- Ancak Lerner, Adil Dünyaya olan ihtiyaç duyarlar.
ğal dürtülerini ve arzularını bir ke- inancın her zaman kurbanı suçla-
Melvin Lerner
nara bırakmaları karş ılığında gele- maya neden olmadığını vurgular.

''
cekle ödüllendirileceklerine dair söz Masumiyet görüntüsü, çekicilik,
verdiği mizi savunur. Bu anlaşmanın mevki ve kurbanın onu değerlendi­
,yerine getirilmesi için adil bir dün- rerilerle benzerlik derecesi, insanla-
yada yaşamamız gerekmektedir ve rın onu başına gelen talihsizlik ten

Melvin Lerner Adalet üzerine psikolojik çalışma­ gisinin editörlüğünü de yapmış


lar yapan ilk kişilerden biri olan ve 2008'de Intemational Society
Melvin Lerner New York for Justice Research tarafından
Üniversitesi'nde sosyal psikoloji e- Ömür Boyu Başarı Ödülü'ne layık
ğitimi görmüş, 1957'de de doktora- görülmüştür. Florida Atlantic
sını almıştır. Daha sonra California, Üniversitesi'nde konuk öğretim
Stanford Üniversitesi'ne geçmiş ve üyesidir.
orada klinik psikoloji alanında dok-
tora sonrası eğitimini almıştır. Önemli eserleri
1970'den 1994'e kadar Kanada'daki
Waterloo Üniversitesi'nde sosyal 1980 Adil Bir Dünyaya İnanç:
psikoloji dersleri vermiştir. Ayrıca Temel bir Aldanma
ABD ve Avrupa'da, aralarında Cali- 1981 Sosyal Davranışta Adalet
fornia, Washington, Hollanda'daki Motifi: Kıtlık ve Değişim Dönem-
Utrecht ve Leiden'ın da bulunduğu lerine Uyum Sağlama
pek çok üniversitede çalışmıştır. 1996 Sosyal Adalet Hakkında
Lerner, Social Justice Research der- 1 Güncel Düşünceler
244

DELİCE ŞEYLER
YAPANLARIN MUTLAKA.
DELİ OLMALARI
GEREKMEZ
ELLIOT ARONSON (1932-)

972 tarihli kitabı Sosyal çısından psikolojik bir dengesizliği


KISACA
DAL
Sosyal psikoloji
1 Hayvan' da Aronson "Aron-
son'un İlk Yasası"nı ortaya a-
tar: Delice şeyler yapan insanların
yansıtıyor olduklan düşünülür. Ancak
Aronson psikolik insanların kesinlikle
var olduklarını kabul ederken, genel
mutlaka deli olınaları gerekmez. Bah- olarak sağllklı psikolojilere sahiplerin
YAKLAŞIM settiği "delice şeyler" şiddet eylemleri, de deli zannedilecekleri kadar aşın
Tutum değitimi işkence ve derin önyargılardır. Bunlar davranışlarına yönelebileceğini savu-

ÖNCE o kadar aşırı hareketlerdir ki, suçlu a- nur. Bu yüzden de insanlara psikotik
1956 Sosyal psikolog Leon
Festinger, tutarsız inançlara
sahip olmanın rahatsız edici
bir psikolojik gerilime neden o- Bazı durumlarda aklı başında insanlar delice şeyler yaparlar.
lacağı varsayımından hareke t
eden bilişsel uyumsuzluk ku-
ramını tanıtır.

1968 Vietnam' da sivillere kar-


şıMy Lai katliamı gerçekleşir.
Eğer hareketlerine neden olan koşulları bilmiyorsak ...
Sebep muhtemelen Amerikalı
askerlerin bilişsel uyumsuzlu-
ğu azaltmak içirı kurban larına
canavarca davranmalarıdır.
SONRA
1978 Elliot Aronson, birbirine .. bu hareketlere karakterlerindeki bir kusurun veya
bağımlı küçük grup eğfömini deliliğin sebep olduğu sonucuna varmaya hazırızdır.
içeren ve okullarda önyargıyla
şiddeti azaltan Yapboz öğren­
me modelini geliştirir.
1980'ler Psikologlar uyumsuz-
luk deneylerinin gerçek tutum
değişimlerini değil, tutarlı, ka-
bul edilebilir görünme arzusunu
yansıtabileceğini savunurlar.
SOSYAL PSİKOLOJİ 245
Ayrıca bkz. Leon Festinger 166-67 • Solomon Asch 224 27 • Melvin
Lcrner 242 43 • Stanley Milgram 246-53 • Philip Zimbardo 254-55

teşhisi koymadan önce sosyal psiko-


logların,bu insanların anormal davra-
nışın meydana geldiği sırada karşı

''
karşıya bulundu klan koşulları ve Ü-
zerlerindeki baskıyı anlamak için her
tür çabayı göstermesi çok önemlidir.
Bazı durumsal değişenler, biz
Bilişsel uyumsuzluk "normal" yetişkinlerin büyük
kısmının iştah kaçırıcı şekilde
Anlatmak istediği şeyi göstermek i-
davranmamıza neden olur.
çin Aronson 1970'de Ohio, Kont Stu-
te Üniversitesi'nde meydana gelen Elliot Aronson Elllot Aronson
bir olayı anlatır. Ohio Ulusal Muha-

''
fı zları dört silahsız öğrenciyi vurup
Elliot Aronson Büyük Bunalım
yıllarında Massachusetts,
öldürmüş, dokuzunu da yara lamış ­
Revere'de büyümüştür.
lardır. Bu öğrencilerden bazıları
Bran deis Üniversit esi'nde
Amerika'nın Kamboçya'yı işgalini
okumak için burs kazanan
protesto etmişler ama diğerleri o sı­ Aronson buradan lisans
rada sadece kampüsten geçmekte- tında ve çelişkili zihinlerin rahatla-
derecesini aldıktan sonra
d irler. Açılan ateşin nedeni belirsiz ma girişimi olduğunu savunur. Wesleyan Üniversitesi'nde
kalmakla birlikte trajik biçimde ge- Bu insanlar tarafından hissedilen y üksek lisansını ve Stanford
reksiz olduğu <H;ıktır. Ancak olay çelişki, kişinin iki ya da daha fazla i- Üniversitesi'nde de doktorasını
sonrasında Ohio'lu bir okul öğretme­ nancının tutarsız olduğu durumlarda yapmı ştır. O zamandan bu
ni (aynen Ulusal Muhafızlar gibi) öğ­ yaşanan ve "bilişsel uyumsuzluk" ola- yana aralarında Harvard ve
rencilerin ölmeyi hak ettiklerini ileri rak bilinen nahoş duygudur. Uuyum- Stanford'un da bulunduğu pek
sürmüş, ölen kızlardan bazılarının suzluğu azaltmak için insanlar, diğer­ çok üniversitede de rsler
hamile veya frengi hastası oldukları lerine karşı şiddeti haklı çıkarmak ve- vermektedir.
veya pis giyindikleriyle ilgili söylen- ya inkar etmeyi içerse bile, tutumları­ Kariyeri boyunca araştırma
bulgularını insanoğlunun
tiler hızla alıp yürümüştür. Aronson nı , inançlarını ve hareketlerini değiş­
, bu söylentilerin yalan olmasına rağ­ tirirler. Aronson bunun Kent katliamı şartlarını iyileştirmede ve
adaletsizliği azaltmada
men psikotik zihinlerin inançlarını sonrasında meydana gelen şey oldu-
kullanmaya çalışmıştır.
yansıtmadığını, daha çok baskı al- ğunu iddia eder. Kent halkı Ulusal
Eserleriyle William James ve
Muhafızlarının iyiliğine inanmak is-
Gardan Allport ödülleri almış
temiş, bu da kurbanların ölmeyi hak ve Review of General
ettiklerine inanmak anlamına gel- Psychology'nin 20. yüzyılın en
mektedir. Öldürülenlerin hafif meşrep etkili 100 psikologu listesine
ve pis olmaları insanları rahatlatarak, dahil edilmiştir. Amerikan
masum öğrencilerin gereksiz yere öl- Psikoloji Derneği'nin yazma,
dürüldüklerine inanmakla yaşanacak öğretme ve araştırma
duygusal çelişkiyi yok etmektedir. alanlarında verdiği üç ödülü
Aronson benzer koşullar altında birden alan tek kişidir.
herkesin aynı şekilde davranabilece-
ğini iddia eder. İnsanların şiddet Önemli •nrleri
kullanımını haklı çıkarma veya inkar
1972 Sosyal Hayvan
etme nedenlerini anlayarak savaş
Kent State Ünivers itesi'ndeki 1978 Yapboz Sınıfı
olayda dört öğrenci Ulusal Muhafızlar veya sosyal adaletsizlik gibi daha
2007 Hatalar Yapılır (ama
ta rafından vurularak öldürülmüştü ve geniş sosyal bağlamlarda arabulucu-
benim tarafımdan değil)
bu olay duygusal çelişki yaşayan kent luk yapmak veya engelelyici olmak i-
ha lkının kurbanlara iftira atmalarına çin daha iyi pozisyon alabiliriz. •
neden oldu.
• •
KENDiLERiNE
YAPMALARI SÖYLENENİ

STANLEY MILGRAM (1933-1984)


re -

248 STANLEY MILGRAM


osyal psikolog Stanley öyle yapması için emir aldığından
KISACA
YAKLAŞIM
Uydumculuk
S Milgram 1963'te Itaat
Üzerine Davranışsa] Bir
Çalışma'yı yayımladığında insan
dolayı doğru ve yanlış olarak
bildiklerini bir yana bırakabilir mi?
Milgram'ın çalışması otorite ile
itaati ile ilgili anlayışımiz tümden itaat arasındaki ilişkinin önemli
ÖNCE değişmiştir. Bu makale, insanların yönlerini göstermeye devam eder
1939-45 II. Dünya Savaşı sıra­ çoğunun, bir otorite figürü ve çalışma psikoloji tarihinin en
sında yaklaşık altı milyon Yahu- tarafından kendilerine emir tartışmalı deneylerinden biri olarak
di Nazi Almanya'sının emriyle verildiğinde, başkalarına aşırı kalır.
sistematik olarak öldürülür. derecede zarar verme yetisine sahip
olduklarını öne süren bir deneyin Grubun gücü
1950 Solomon Asch çizgi öde-
vi deneylerinde sosyal baskı sonuçlarını içermektedir. Makale Milgram Nazi şiddetini mümkün
aynı zamanda insanların psikolojik kılanın -Almanların
gücünün insanlan nasıl uyu-
ma zorladığını gösterir. deneylerin etik sınırlarını yaradılışlarından çok- II. Dünya
sorgulamalarına neden olmuştur. . Savaşı koşulları ve itaat
1961 Nazi savaş suçlusu Adolf Milgram itaat üzerine mecburiyeti olduğuna inanır. O,
Eichmann, mahkemede sadece çalışmakla özel olarak ilgilenmeye davranışın koşulların doğrudan bir
"emirleri yerine getirdiğini" id- Alman Nazi savaş suçlusu Adolf sonucu olduğunu ve aynı koşullarda
dia etmiştir. Eichmann'ın davası sırasında hepimizin aynı şekilde
SONRA başlamıştır. Geçerli görüş 20. davranacağımızı savunur.

1971 Philip Zimbardo, başka yüzyıl Almanlarında doğuştan 1950'lerin sonunda Milgram yoğun
zamanlarda iyi olan insanların gelen farklı bir şey taşıdıklarıdır. biçimde Solomon Asch ile birlikte
belli durumlarda kötü şeyler ya- 1950'1erde Theodor Adorno gibi uydumculuk araştırmalarında
pabileceklerini gösteren hapis- psikologlar Almanların, soykırım çalışır ve insanların, yanlış

hane deneyini yapar. kötülüklerini işlemeye özellikle olduğunu bilseler bile, bir grubun
yatkın olmalarını sağlayan belirli kararına katıldığına tanıklık eder.
1989 Amerikalı psikologlar kişisel özellikleri olduğunu öne Deneyler insanların kendi gerçeklik
Herbert Kelman ve sürmüştür. Ancak Eichmann duygularıyla çelişik şeyler
V.L.Hamilton, bir grubun üye- sadece "emirleri yerine getirdiğini" söylemeye veya yapmaya hazır
lerinin meşruiyetini kabul et- iddia etmiştir. Bunun üzerine olduklarını göstermektedir. Ahlaki
tiklerinde otoriteye itaat ettik- Milgram bunun doğru olup yargılarının da bir grubun ya da tek
lerini öne sürerler. olmadığını incelemek için kolları bir figürün otoritesinden
sıvar - sıradan bir insan sadece etkilenmesine izin verecekler
midir?

Milgram deneyi
Milgram normalde nazik,
hoşlanılabilir türden insanların, bir
tür otoritenin egemen olduğu bir
ortamda kendi ahlaki değerlerine
karşı hareket etmeye zorlanıp
zorlanmayacaklarını test etmek için
kolları sıvar. Seçilmiş "sıradan"
erkeklerin bir otorite figürü
tarafından başka bir insana elektrik
şoku vermeleri istendiğinde, buna
ne kadar itaat edeceklerini
inceleyecek bir deney tasarlar.
Deney 1961'dc, Milgram'ın psikoloji
profesörü olduğu Yale
Üniversitesi 'ndeki bir laboratuvarda
SOSYAL PSİKOLOJi 249
Ayrıca bkz. Solomon Asch 224-27 • Serge Moscovici 238-39 • Philip Zimbardo 254-55 • Walter Mischel 326 27

yaratmıştır. Bu cihazın 15 voltluk


aralıklarla artan ve üzerlerindeki
etiketlerde bir ucunda "hafif şok "tan

''
diğer ucunda "aşırı yoğun şok ",
"tehlike: şiddetli şok" ve son olarak
sadece "XXX" işaretli farklı şok
Tüm itaat deneylerinin en seviyelerini gösteren 30 anahtar
ünlüsü ve tartışmalı olanı. vardır.
Richard Gross Deneyi yapan kişinin ya da bilim
adamının rolü kendisini
katılımcılara Jack Williams olarak

''
tanıtan bir biyoloji öğretmeni
tarafından oynanmaktadır. Otorite
izlenimi bırakmak için gri bir
laboratuvar teknisyeni önlüğü
giymiştir ve deney süresince katı ve Tellerle bağlanmaya ikna edilen
gerçekleşir. Katılımcılar bir gazete duygusuz bir davranış biçimini Mr. Wallace masum bir gönüllü gibi
davranıyordu . Çığlıkları, katılımcıların
ilanı ile toplanmışlardır ve sürdürür.
aralarında öğretmenler, postacılar, Katılımcılara çalışmanın,
yüzde 65'inin sahte elektroşokun
seviyesini en üst düzeye çıkarmalarını
mühendisler, işçiler ve satış cezanın öğrenme üzerindeki etkisini engellemedi.
temsilcilerinin de bulunduğu farklı incelemek için yapıldığı ve iki
mesleklerden 40 erkek seçilmiştir. gönüllüden birinin öğrenci diğerinin bir şapkadan kağıt çekerler; kura
Katılımları için her birine 4,50 $ de öğretmen olacağı söylenir. hilelidir ve her seferinde Mr. Wallace
ödenmiştir; para laboratuvara gelir Aslında her vakada iki "gönüllü"den "öğrenci" rolünü çeker. Katılımcının
gelmez verilmiş ve deney sırasında biri katılımcı değil, işbirlikçidir: Bu, gözü önünde "öğrenci" (Mr. Wallace)
ne olduğuna bakılmaksızın paranın Mr. Wallace adında sempatik bir bileğine bağlı bir elektrotla bir
kendilerinde kalacağı söylenmiştir. muhasebecidir ve kurban rolünü "elektrikli sandalye"ye bağlanır;
Milgram laboratuarda sahte oynamak için eğitim almıştır. Mr. katılımcıya bu elektrotun yan odada
(ama çok etkileyici ve gerçek Wallace ve gerçek katılımcı hangi duran şok üretecine bağlı olduğu
görünümlü) bir elektrik şoku üreteci rolü oynayacaklarını belirlemek için söylenir. Katılımcı "bilim adarnı"nın

Stanley Milgram Stanley Milgrarn 1933'te New York Menkin'le evlenmiş ve ondan iki
City'de Yahudi bir ailenin oğlu ola- çocuğu olmuştur. 1963'te
rak doğmuştur. Macar ailesi Harvard'a döner ancak deneyi
Bronx'ta bir fırın işletmektedirler ve çevresindeki tartışmalardan do-
Milgrarn, Philip Zimbardo ile birlik- layı öğretim üyeliği engellenmiş ­
te Jarnes Morıroe Lisesi'ne gider. tir. Bunun üzerine New York City
Büyük akademik başarıları olan Üniversitesi'ne dönmüş ve 51 ya-
ve akranları arasında bir öncü sa- şında hayatını kaybedene dek o-
yılan Milgram, başta siyaset bilimi rada ders vermiştir.
eğitimi almış ama 1960'da Gordon
Allport'un altında doktorasını yap- Önemli eserleri
mak üzere Harvard'a gitmiştir.
Harvard'da Solomon Asch ile bir- 1963 İtaat Üzerine Davranışsa]
likte uydumculuk araştırmaları bir Çalışma
yaptıktan sorıra itaat deneylerini 1967 Küçük Dünya Problemi
sürdürdüğü Yale'de yardımcı do- 1974 Otoriteye İtaat: Deney sel
çent olmuştur. 1961'de Alexandra Bir Görüş
250 STANLEY MILGRAM

ov 450V

"öğrenci "ye "şoklar aşırı derecede (diğer bir deyişle makinedeki şok basit bir ricadan sonunda devam
acı verici olabilse de kalıcı bir zarara seviyesini artırmaya devam elme- etmekten başka şansı olmadığının
yol açmazlar" dediğini duyar. leri) için talimat almışlardır. söylenmesine kadar giden bir teşvik
Durumun daha gerçekti almaktadır. Son ihtardan sonra da
görünmesini sağlamak için bilim Şok uygulama itaat etmeyi reddederse, deney
adamı katılımcıyı bağlar ve 45 Deneyin bir parçası olarak, bitirilmektedir.
voltluk bir örnek şok verir - aslında katılımcının elektrik şoku Milgram deneyden önce,
bu üretecin üretebildiği tek şok uygulamaya başlamasını aralarında sıradan vatandaşların
gücü zaten bu kadardır. garantilemek için öğrenciye (Mr. yanı sıra psikolog ve psikiyatrların
Bu noktada katılımcı şok üreteci- Wallace) yaklaşık dört sorudan da bulunduğu farklı insan
nin bulunduğu odaya geçirilir ve birine yanlış cevap vermesi gruplarına elektrik şoklarını
"öğretmen" rolünü takınması söyle- söylenmiştir. Deney sırasında
nir. "Mavi-kız ", "güzel-gün" gibi öğrenci , voltaj 300'e çıktığında
kelime çiftlerini, öğrencinin ezberle- duvara çarpıp "Daha fazla cevap

''
mesi için yüksek sesle okuması vermeyi reddediyorum' Beni
istenir. Bundan sonra tek kelimeler buradan çıkarın! Beni burada
okuyacaktır; öğrencinin görevi her tutamazsınız! Bırakın beni"' diye
seferinde kelimenin diğer çiftini bağıracaktır. Şok seviyesi artıkça Düzene karşı hissizleşen iyi
hatırlamak ve cevabını şok ürete- öğrenci daha çılgınca bağıracak ve insanların otoritenin talepleri
cinde bir ışığı yakacak anahtara sonra ses çıkarmayı kesecek, karşısında boyun eğip
basarak göstermektir. Eğer öğrenci­ sorulara tamamen sessiz kalarak duygusuz ve sert hareketler
nin cevabı doğruysa sorulara devam tepki verecektir. Katılımcıya cevap
sergiledikleri görülmüştür.
edilir; e(JP.r r.P.vcıp yanlışsa katılım­ verilmeyen her soruya yanlış cevap
Stanley Milgram
cıya doğru cevabı ve birazdan ala- verilmiş soru muamelesi yapması ve
cağı şok seviyesini öğrenciye söyle- şok seviyesini bir derece yukarı

''
mesi ve şoku vermek için bir çıkarması söylenmiş tir. Eğer
anahtara basması için talimat veril- deneyin devam etmesi hakkında
miştir. Katılımcılar şok seviyesini endişelerini dile getirirse, "bilim
her yanlış cevapta 15 volt artırmaları adamı"ndan devam etmesi için
SOSYAL PSİKOLOJİ 251
yönetmeleri iseten katılımcıların ne Wallace) ile tekrar bir araya
kadar ileriye gidebilecekleri gelmişlerdir.
hakkındaki düşüncelerini sorar.

''
Çoğu insan katılımcıların acı veren itaate mecbur hissetmek
bir düzeyde duracaklarını Milgram deneyin bu kadar yüksek
düşünmektedir; psikiyatrlar en itaat seviyelerine çıkmasını
yüksek şok seviyesine en fazla sağlayan birkaç özelliği de Kendi işinde gücünde, belirgin
1000'de birinin çıkabileceğini belirtmiştir. Örneğin deneyin bir düşmanlıkları olmayan
öngörürler. Şaşırtıcı bir şekilde, prestijli Yale Üniversitesi'nde sıradan insanlar dehşetli yıkıcı
deney yapıldığında Milgram 40 yapılmasının güvenilirliğini bir sürecin parçaları haline
katılımcının tamamının şoku 300 artırdığı gibi. Buna ek olarak gelebilirler.
volta kadar çıkardıklarını görür. Bu katılımc ılardeneyin bilgi edinmek Stanley Milgram
noktadan sonra devam etmeyi için tasarlandığına ve şokların acı
sadece 5 kişi reddetmiştir ; verici ancak tehlikeli olmadığına

''
katılımcıların yüzde 65'i 'bilim inanmışlardır. Kendilerine para
adamının" talimatlarına sonuna ödenmiş olması ve deneyde gönüllü
kadar, en yüksek seviye olan 450 olarak yer aldıkları gerçeği onların
volta kadar uymuşlardır. zorunluluk hissini a rtırmış olabilir.
Bunu yaparken duydukları Bu yorumları test etmek için
rahatsızlık her hallerinden bellidir: Milgram, araştırmada çeşitli etkilediği anlaşılmaktadır ama pek
Pek çoğu deney süresince ciddi varyasyonlar denemiş ancak çok durumda uyum gösterme
üzüntü, gerilim ve sinirlilik belirti- içerikteki değişiklikler sonuçlarda baskısı karşı gelinemeyecek kadar
leri göstermişlerdir. Kekelemişler. çok az etki yaratmıştır. güçlüdür.
titremişler, terlemişler, inlemişler, Milgram otorite figürlerine itaat Milgram bu itaat hissinin,
ani sinirsel kahkaha krizlerine eğilimini n uç koşullarda bile insanların çok küçük yaşlardan
kapılmışlar ve üç kişi tam anla- davranışı belirlemedeki esas faktör itibaren (ebeveynleri ve
mıyla nöbet geçirmiştir. Deneyin olup olmadığını görmek istemiştir. öğretmenleri tarafından) itaat
her aşamasında katılımcılar durup Katılımcıların tepkilerinden "bilim göstermek ve emirleri yerine
bir noktada sorgulamışlar, bazıları adamı "na itaatin kendi ahlak getirmek - özellikle otorite figürleri
ba şlangıçta kendilerine ve rilen duygularına ters düştüğü ve onları tarafından gündeme getirilen
parayı geri verme teklifinde bile fiziksel ve duygusal olarak olumsuz kurallar- üzere
,bulunmuşlardır. Deneylerden son-
raki görüşmeler, birkaç istisna
dışında, katılımcıların "öğrenme
deneyi"nin gerçek olduğuna tama-
mıyla inandıklarını doğrulamıştır.
Tüm katılımcılar sonradan
deneyde gerçekte neler olup bittiği
hakkında bilgilendirilmişler ve
deney yüzünden duygusal olarak
zarar görmediklerinin test edilmesi
için bazı sorulara cevap
verm i şlerdir. Katılımcılar ayrıca
gerçek şok uygulanmadığını
görebilmeleri için "öğrenci" (Mr

19 60'larda Yale Üniversitesi


kamuoyunda çok prestijli olarak
bilinirdi; Milgram'ın çalışmasının
için otoritesi kelimenin
katılımcıları
tam anlam ıyla sorg ulanama zdı.
252 STANLEY MILGRAM
sosyalleştirilmesinden kavramada hayati önem taşıd ı ğını Kendini tanımanın, katılımcıların
kaynaklandığını düşünür. düşündüğü nokta tam da budur. daha önce akla hayale sığmaz
Milgram'ın söylediği gibi: "İtaat Ancak kişinin vicdanıyla dış otorite şekilde davrandıkları gerçeği ile
sosyal yaşamın yapısında, arasındaki çelişki devasa bir iç yüzleşmeye mecbur kaldıklarında
gösterilebilecek en temel baskı yaratır ve Milgram bunun hissetmiş olabilecekleri rahatsızlığa
unsurdur. .. Sayısız üretken işleve kendi çalışmasında katılımcıların rağmen, değerli bir nitelik olduğunu
hizmet eder". Ancak aynı şekilde il. yaşadıkları aşırı üzüntü halini savunur.
Dünya Savaşı'ndaki ölüm açıkladığını düşünmektedir. Ancak pek çok psikologun
kamplıırının insanlık dışı konuyla ilgili huzursuzluğu
da "ancak çok sayıda
politika ları Etik kaygılar geçmemiştir ve sonuç olarak
insanın emirlere itaat etmesiyle Milgram'ın çalışmasıyla özdeşleştiri­ çalışma psikolojik deneylerin etik
kitlesel ölçüde len pek çok etik kaygı vardır. İlk standartlarının gelişimi için büyük
gerçekleştirilebilmiştir". Milyıam'ın yayınlandığında birbiri ardına neden önem taşımıştır. Katılımcıların
deneyleri normalde zararsız olan olduğu tartışmalar o kadar fazladır ki kasten kandırılmalarının
insanların şartlar zorladığında Amerikan Psikoloji Derneği üyeliğini engellenmesi ve deneye katılanların
canavarca davranabileceğini bir yıllığına iptal etmiştir. Ancak duygusal acılardan korunması
açıkça gösterir. sonunda Milgram'a üyelik hakkı geri gerekliliği gibi önemli ilkeleri
Milgram sonuçlarını anlatırken, verilmiş ve 1974 tarihli kitabı tanımlamaya katkıda bulunmuştur.
kişinin karar almak için ne Otoriteye İtaat her yıl verilen Sosyal
uzmanlığı ne de yetisi olduğunda Psikoloji Ödülü'nü kazanmıştır. Kültürlerarası geçerlilik
nasıl davranacağına karar vermek Deneyle ilgili ana sorun, katılım­ Milgram'ın çalışmasına yöneltilen
için gruba baktığını öne süren cı ların hem çalışmanın niteliği hem başka bir eleştiri de örnekleminin
uydumculuk kuramından da de elektrik şoklarının gerçekliği temsil sorunudur: Amerikalı erkek-
yararlanır. Uydumculuk bireyin bir konusunda açıkça kandırılmış ler mutlaka genel nüfusu yırnsıtma­
duruma tepkisini sınırlayabilir ve olmalarıdır. Milgram'ın buna karşı yabilirler. Öyle bile olsa Milgram,
bozabilir ve görünüşe göre savunması, onları kandırmadan itaatin 20. yüzyıl Almanlarının
sorumluluğun dağılmasıyla gerçekçi sonuçlar elde edemeye- zihinlerine özel değil, daha evrensel
sonuçlanabilir, ki Milgram'ın ceği ve tüm katılı mcılara deneyden bir nitelik olduğu sonucuna varmış­
Nazilerin yaptıkları kötülükleri sonra bilgi verildiği olmuştur. tır. Orijinal deneyin kü ltürlerarası

Nazilerin il. Dünya Savaşı sırasındaki


davranışı toplum içindeki "otoriter
kişiliğin" egemenliğine atfedilmiştir;
bu, Milgram'ın deneylerinde
sorgulanmıştır.

''
Otoriteye itaat Alman
kültürünün bir özelliği değil,
görünüşe göre insan
davranışının evrensel bir
özelliğidir.
Stanley Milgram

''
SOSYAL PSİKOLOJi 253

''
Bir asker savaş sırasında bir
köyü bombalamanın iyi mi
kötü mü olduğunu sorgulamaz.
Stanley Milgram

- şok
''
Vietnam'daki Amerikan askerleri
üretecinde olduğu gibi
davranışlarının, kendilerini masum
insanları öldürürken bulmalarına dek
kademeli olarak kabul edilemez hR le
geldiğini bildirmişlerdir.

tekrarlarındaki sonuçlar toplumlar sanal öğrenci sadece yazarak karşı suç işlemeye ikna edecek
içinde çok yüksek derecede tutarlı­ iletişim kurmakta ve ikincisinde de şekilde kullanan insan örnekleriyle
lık göstermiş, sadece bir ülkeden ekranda bilgisayar tarafından doludur.
dığerine küçük farklılıklar görül- üretilmiş modeli görünmektedir. Milgram eşit derecede önemli
müştür. Örneğin Kuzey Amerika ve Öğrenciyle sadece yazı ile iletişim bir şeyi daha göstermiştir: "Bir
Avrupa'nın büyük bölümünde kuranlar şokları vermekte çok az insanın nasıl davranacağını
sonuçla rın çoğu, yüksek itaat oran- zorluk yaşarlar ama sanal öğrenci belirleyen ne tür biri olduğu değil,
larıyla , Milgram' ın orijinal deneyin- katılımcılara görüntüsü ile erişince kendini ne tür bir durum içinde
dekilerle benzerdir. Asya'daki Milgram 'ın orijinal deneyindeki bulduğudur". Ona göre suçu
, (Doğ u Asya ve özellikle Müslüman katılımcılar gibi davranırlar. açı klamak için kişilikleri incelemek
ülkelerde) çalışmaların sonuçlan yerine durumu veya koşulları
daha bile yüksek itaat seviyeleri Toplum itaat talep eder incelemek gerekir.
gösLeıiıken, Afrika ve Latin Toplum kavramı bireylerin büyük Milg ram'ın önemli çalışması
Amerika'nın yerli halkları ile ölçekli ya da daha geniş perspektifli zamanında çok eleştiri almıştır,
Kanada'nın İnuit halklarında itaat kararlar verirken, kişisel özellikle de hiç çekici olmayan, kan
düzeyi düşmektedir. özerkliklerin bir kısmından dondurucu bir insan doğası portresi
vazgeçip daha otoriter ve sosyal çizdiği için. Naziler ve insanlığın
Sanal işkence konumu daha yüksekte olanları geri kalanı arasında temel
2006'da psikolog Mel Slater izlemeleri anlayışı üzerine farklılıklar olduğuna inanmak, belli
deneklerin, durumun gerçek kuruludur. En demokratik toplumlar durumlarda pek çoğumuzun
olmadığının açıkça bilincinde bile, ortak iyiliğe ulaşmak için olağanüstü şiddet eylemlerine
olduklarında ne olacağını görmek kabul edilmiş, yasal bir otoritenin girişebilecek potansiyeli olduğunu
için bir deney yapar. Bu tekrar egemenliğinin bireysel özerk kabullenmek ten daha kolaydır.
deneyinde öğrenci ve şok sürecinin düzenlemelerin önüne geçmesini Milgram güç ve otorite figürlerine
bilgisayar simülasyonunu kullanır, isterler. Bir toplumun işleyebilmesi itaat eğilimimizle ilgili karanlık
böylece şokları veren katılımcılar için halkın o toplumun kurallarına gerçeklere ışık tutmuş ve bunu
öğrencinin bilgisayar tarafından uyması zorunludur. Elbette yaparak aynı anda hem hepimizi
üretildiğinin tamamen bilincinde meşruluk önemlidir ve tarih, kötü adam yapmış hem de bizi
olurlar. Deney iki kez yapılır: İlkinde otoritelerini başkalarını insanlığa beraat ettirmiştir. •
254

İYİ İNSANLARI KOTÜ


BİR YERE
KOYDUGUNUZDA NE
OLUR?
PHILIP ZIMBARDO 1933-

tanley Milgram'ın şok edici i- dır (ya da istismar mı edeceklerdir)?


KISACA
YAKLAŞIM
Uydumculuk
S taat deneyleri insanların , ah-
laki değerlere karşı davran-
malarını gerektirse de otorite figürle-
1971'de zihinsel olarak sağlıklı olduk-
larını gösteren testlerden geçen 24
orta sı nıf Amerikalı üniversite öğren­
rine itaat ettiklerini ortaya koyar. cisini kullanarak sonradarı Stanford
ÖNCE Zimbardo ise insanların sınırsız güce hapishanesi deneyi olarak ün kaza-
1935 Muzaffer Şerif otokinetik sahip oldukları bir otorite konumun- nacak deneyini gerçekleştirir.
etki de neylerinde g rupların na- da nasıl davranacaklarını keşfetmek Öğrencilere yazı tura yöntemiyle
sıl hızla "sosyal norm" geliştir­ için yola çıkar. Kendilerine bağışla­ "gardiyan" veya "mahküm" rolleri ve-
diklerini gösterir. nan gücü isteyerek kullanacaklar mı- rilir, bir Pazar öğleden sonrasında
1940'lar Kurt Lewin koşullar
değişirken insanların davra nış­
larının da değiştiğini gösterir.
1963 StanJey Milgram, insanla-
rın şiddet uygulamak anlamına
gelse bile otoriteye itaat ede-
ceklerini gösteren itaat araştır­
malarını yürütür. Normal, sağlıklı insanlar kendilerine biçilen sosyal rollere
göre davranmaya başlarlar.
SONRA
2002 İngiliz psikologlar Steven
Reicher ve Alex Haslam, nega-
tif grup davranışındarı çok po-
zitif grup davranışını keşfet­ Gücü elinde bulunduranlar
mek için Zimbardo'nun çalış­ Tabi konumda olanlar
doğalolarak bu otoriteyi kullarıır otoriteye boyun eğerler.
masını genişletir. (ve kötüye kullanırlar) .
2004 Zimbardo, gardiyanın
şiddet içeren davranışlarına
koşulların neden olduğunu
söyleyerek Ebu Garip hapisha-
nesinin eski bir gardiyanını Kötü davranışlara yol açan insanların karakterleri
mahkemede savunur. değil sosyal konumların gücüdür.
SOSYAL PSİKOLOJİ 255
Ayrıca bkz. John B. Watson 66-71 • Zing-Yang Kuo 75 • Kurt Lewin 218-23 •
Elliot Aronson 244- 45 • Stanley Milgram 246-53 • Muzaffer Şerif 337

Araştırmacıları şaşırtacak şekilde


ortam katılımcılara o kadar hızlı bir
şekilde lehdit oluşturmaya başlar ki
deney sadece altı gün sonra sona er-
dirilir. Gardiyanların hepsi tacizkiir
ve otoriter olmuşlar; mahkumlar ye-
mek ya da uykudan mahrum bırakıl­
makta, kafalarına kukuleta giydiril-
mekte, zincirlenmekte ve tuvaletleri
elleriyle temizlemeye mecbur edil-
mektedirler. Can sıkıntısı artıkça
gardiyanlar mahkümları, onur kırıcı
oyunlara zorlamaktadır. Sadece 36 Philip Zimbardo 1933'te New
saat scnra bir mahküm kontrol edile- York City'de Sicilya-Amerikalı
"Mahkumlar" "gardiyanlara" ka rşı a- bir ailenin oğlu olarak
yaklanmışlar ancak gardiyanların tak-
meyen ağlama krizleri, öfke nöbetleri
doğmuştur ve Bronx'taki
Lıkleri giderek daha da saldırganlaşmış­
ve şiddetli depresyon nedeniyle ser- James Monroe Lisesi'nden
Lır. Mahkümlan gruplara ayırarak kimi- best bırakılır. Diğer mahkümlar da a- Stanley Milgram'ın sınıf
lerine ödül kimilerine ceza vermişlerdir. kut sıkıntı semptomları göstermeye arkadaşıdır. Lisans derecesini
başlayınca Zimbardo tehlikeyi fark e- Brooklyn College'dan ve
mahkumlar evlerinden alınarak tu- dip deneye son verir. doktorasını da Yale'den
luklanırlar, gerçek bir polis karako- Zimbardo'nun deneyi iyi insanla- almıştır. 1968'de halen
lunda lutanak tutulur ve sahte bir rın meşrulaştırıcı bir ideoloji ve onay- psikoloji profesörü olduğu
hapishane haline getirilen Stanford lanmış kurallar ve roller içeren "sınır­ Stanford'a taşınana dek çeşitli
Üniversitesi psikoloji bölümünün sız durumlar"a tabi tutularak cana- üniversitelerde ders vermiştir.
bodrum katına lransfer edilirler. varca davranmaya ikna edebileceği­ 2000'de, George Armitage
ni göstermektedir. Zimbardo'nun da Miller'la hemfikir olduğunu ,
Hapishane ortamı açıkladığı gibi bu deneyin içeriği çok
"psikolojiyi halka hediye
Deneyimi psikolojik olarak gerçek geniştir: "Herhangi bir irısanın yaptı­
etmenin" zamanının geldiğini
belirtmiştir ve kariyeri de bu
,hale getirebilmek için mahkumlar ğı herhangi bir hareketi, ne kadar
düşünceyi yansıtmaktadır.
"hapishaneye" geldiklerinde soyu- dehşet verici olursa olsun, doğru ya
1980'lerde "psikolojiyi
lup aranırlar, bitlerine bakılır ve üni- da yanlış durumsal baskılar altında­ keşfetmek" üzerine popüler
formalarıyla yatak takımları verilir. her binmız yapabiliriz". • bir televizyon dizisi
Anonimlik ve insan dışılaştırma sunmuştur. Amerikan Psikoloji
hissini güçlendirmek için kendileri- Derneği Zimbardo'yu 2000'de
ne verilen numaralarla hitap edil- Genel Psikolojiye Ömür Boyu

''
mektedir ve her birinin ayak bileği­ Seçkin Katkı ödülüne layık
ne özgürlüklerinin kısıtlandığını a- görmüş ve iki yıl sonra
nı msatan birer zincir bağlıdır. Amerikan Psikoloji
Gardiyanlar askeri tarz ünifor- Çalışmamız ... iyi insanları Derneği'nin başkanı
malar giymekte ve (göz temasını kötü şeyler yapmaya zorlayan seçilmiştir.

engellemek için) güneş gözlükleri sosyal. kurumsal güçleri


takmaktadırlar. Anahtar, düdük, ortaya çıkarmaktadır. Önemli eserleri
kelepçe ve coplar taşımaktadırlar. Philip Zimbardo
1972 Stanford Hapishanesi
Günün 24 saati görev başındadırlar
Deneyi

''
ve mahkumlar üzerinde tam bir 2007 Şeytan Etkisi
kontrolleri vardır; düzeni sağlamak 2008 Zaman Paradoksu
adına uygun görecekleri her taktiği 2010 Psikoloji ve Yaşam
kullanmaya yetkilidirler.
256

TRAVMA, BİREYLE
TOPLUM .ARASINDAKİ
İLİŞKİ AÇISINDAN
ANLAŞIL~ALl~IR
IGNACIO MARTIN-BARO (1942-1989)

gnacio Mart!n-Bar6 "travma, birlikte çalıştıkları insanların tarih-


KISACA
YAKLAŞIM
Özgürlük psikolojisi
1 bireyle toplum arasındaki ilişki
açısından anlaşılmalıdır " tezini
1980'1erde El Salvador'daki sosyal
sel bağlamlarını ve sosyal koşulla­
rını hesaba katmak zorunda olduk-
ları düşüncesini hayata geçirmiştir.
adaletsizlik ve şiddet salgınına Bazı akıl sağlığı problemleri, makul

ÖNCE tanık olduktan sonra öne sürmüştür. ve normal koşullara anormal tepki-
1965 Bireylerle toplumların ara- Psikolojiye tarafsız, evrensel bir yak- leri yansıtırken, sömürü ve baskı
sındaki ilişkileri inceleyen yeni laşımı reddederek psikologların altındaki gruplara özel problemlerin

bir disiplin olan toplum psikolo-


jisi ABD, Massachusetts'deki
Swarnpscott Konferansı'ndaki
tartışmalardan doğar.

1970'ler İngiltere, Kuzey Ame-


rika ve en şiddetli olarak Latin
Amerika' da sosyal psikolojinin
bağıntılılığı, sosyal koşullar,
duygular ve davranışlar arasın­
daki ilişkilerin incelenmesi ü-
zerinde bir kriz patlak verir.
Ama zihinsel bozuklukları anlamak ve tedavi etmek
SONRA için bir psikolog, deneklerinin ve hastalarının
1988 Latin Amerika Akıl Sağ­ sosyopolitik ortamlarını anlamalıdır.
lığı ve İnsan Hakları Enstitüsü
kurulur.
1997 Amerikalı psikologlar
Isaac Prilleltensky ve Dennis
Fox Eleştırel Psıkoloji'yi yayım­
layarak geleneksel psikolojinin
adaletsizliği ve sosyal baskıyı
ayakta tutmaya nasıl yardımcı
olduğunun altını çizerler.
SOSYAL PSİKOLOJi 257
Ayrıca bkz. Lev Vygotsky 270 • Jeıome Kagan 339

anormal koşullara tamamen anlaşı­ Travmatize toplum


labilir ve normal tepkileri yansıtma Martin-Bar6'nun onlarca yıllık
eğiliminde olduğuna inanır. Martin- düşüncelerini kapsayan Özgürlük

''
Bar6 psikologların zor koşullarda Psikolojisi İçin Yazılar derlemesi
yaşamanın akıl sağlığı nı nasıl etki- 1994'te ölümünden sonra yayım­
lediği hakkında daha bilinçli olma- lanmıştır. Bu yazılarda, psikoloji-
ları ve geçmişteki baskıları aşmaları nin, savaş ve siyasi yönlendirme Yeni bir toplumda yeni bir
için toplumlara yardım etmeleri aracı olarak kullanılmasına, psiko- insan inşa etmek zorlu bir iştir.
gerektiğine karar vermiştir. lojik savaşta dinin rolüne ve travma Ignacio Martin·Bar6
1980'lerin ortalarında tüm dışlanmış ve şiddetin akıl sağlığı üzerindeki
ve baskı altındaki insanların yaşam­ etkilerine işaret etmektedir.

''
larını iyileştirmeye hizmet eden Martin-Bar6 bağımlı ekonomilerin
özgürlük psikolojisi dalının öncülü- ve ağır eşitsizliklerin bitmez bır
ğünü yapmıştır. yoksulluk ve sosyal dışlanmaya yol
Özgürlük psikologları geleneksel açtığı bölgeleri incelemiştir. El
psikolojinin pek çok yetersizliği Salvador'daki iç savaş ve baskının,
olduğunu iddia ederler. Sıklıkla Arjantin ve Şili'deki diktatörlükle- Martin-Baro Orta Amerika'ya
sosyal sorunlara pratik çözümler rin, Puerto Rica, Venezuela, odaklanmıştır ancak düşünceleri
bulmakta başarısız olmaktadır ve Brezilya ve Kosta Rika'daki yoksul- sosyal ve politik çalkantıların
ilkelerinin çoğu refah toplumlarının luğun psikolojik etkilerini incele- gündelik hayatı altüst ettiği her
yapay ortamlarından geliştirildiği miştir. Hepsi farklı koşullar içeren yerde geçerlidir. İnsancıl ve
için farklı durumlara tercüme bu durumlar yerli halkı farklı tutkulu bakış açısı ile akıl sağlığı
edilmeleri de mümkün biçimlerde etkilemektedir. Bir ile adaletsizlik arasında çok önemli
olmamaktadır. Umut, cesaret ve durumda meydana gelen akıl sağ­ bir bağ kurmuş ve buna bağlı
bağlılık gibi insanoğlunun ahlaki lığı sorunlarının , o ülkenin sosyal psikolojik sorunlara çözüm
niteliklerini göz ardı etmektedir ve ve politik ortamının yanı sıra tari- üretmenin yeni yöntemlerini
esas amacı adalet ve özgürlük hini de yansıttığını ve bireylerin bulmaya çalışmıştır. •
a rzusunu uyandırıp yönlendirmeyi tedavisinde tüm bu unsurların göz
cliişünmekten çok hazzı artırmak önüne alınması gerektiği sonucuna
gibi görünmektedir. varmıştır.

l gnacio Martfn·Bar6 Ignacio Martin-Baro İspanya'da geri dönerek sonunda psikoloji


Valladolid'de doğmu ştur. 1959'da bölümünün başına geçer. El
Cizvit tarikatına katılır ve Güney Salvador'u yönetenlere açıkça
Amerika'ya gönderilir. Orada, eleştirel davranır ve 1986'da
Ekvador, Quito'daki Katolik Üniversite Kamuoyu
Üniversitesi'nde ve Kolombiya, Enstitüsü'nü kurar. Siyasi
Bogotiı'daki Javeriana yozlaşma ve adaletsizlikleri
Üniversitesi'nde eğitim alır. ortaya çıkardıkları için o ve beş
1966'.da artık bir Cizvit rahibi olan kişi daha ordunun ölüm timi
Martin-Baro, El Salvador'a tarafından öldürülürler.
gönderilir. San Salvador'daki
Central Ameıicö Ürıiversitesi'nde Önemli eserleri
eğitimine devam ederek 1975'te
psikoloji diploması alır. Daha sonra 1983 Aksiyon ve İdeoloji
Chicago Üniversitesi'nden sosyal 1989 Sistem, Grup ve Güç
psikoloji doktorasını alır ve 1994 Özgürlük Psikolojisi için
Central America Üniversitesi'ne Yazılar
260 GIRIŞ

Freud Cinse/Uk Kuramı Lev Vygotsky'nin


Üzerine Üç Dencme'nin sosyokültürel öğrenme Kenneth ve Mamie Clark
yeni baskısına kuramı, öğrenme ve ırksal önyargıların Noam Chomsky
psikoseksüel gelişim gelişimde toplumun oluşumunu incelemek için Sentaktik Yapılar'da
kuramının ana hallarını önemini vurgular. New York, Harlem'de geleneksel dil
anlattığı bir kısım daha Northside Çocuk Gelişimi öğrenimi kuramlarına
ekler. Merkezi'ni kurarlar. meydan okur.

1915 1930'1ar 1946


i
1957

1920'1er 1936 1950 1958-60

1
Psikanaliz dünyası Arına
Freud'un muhafazakar ve
1
Jean Piaget bilişsel
süreçlerin çocukluk
1
Eric Eriksen psikososyal
gelişimin sekiz evresini
1
John Bowlby
psikanalitik ve
Melanie K lein'ın "devrimci" yılları boyunca iyi içeren Çocukluk ve davranışsa! bağlılık
yaklaşımlarıyla çocuk tanımlanmış evreler Toplum'u yayımlar. kuramlarını
gelişiminin sorunları halinde geliştiğ i ni öne reddeden bir dizi
konusunda ikiye ayrılır. sürer. makale yayımlar.

O. yüzyılın ilk yarısında evrelerde mi ediniriz; belli

2
önemini de vurgular. Erik Erikson
psikolojide, insanların yetenekler doğuştan mıdır yoksa ise psikolojik gelişimin, aralarında
çocukluktan yetişkinliğe öyrenilir mi; çevre, gelişimi nasıl "kimlik krizi"nin de bulunduğu
psikolojik gelişimlerini inceleyen iki etkiler? Piaget'nin bilişsel gelişim sekiz evresini tanımlayarak
ana yaklaşım olmuştur: Freud'un kuramı çocuğun yetişkinliğe Piaget'nin düşüncelerini geliştirir.
psikanaliz kuramı, çocuklarda geçişinin birkaç gelişimsel evreye Lawrence Kohlberg ise
psikoseksüel gelişimi göz önüne bölündüğünü ve her evrede çalışmalarında ahlaki gelişimin altı
alır, davranışçılık ise öğrenme talimatlarla değil, yaparak evresiyle ortaya çıkar.
sürecinin mekanizmasını açıklar. öğrendiğini ileri sürer. Piaget'nin II. Dünya Savaşı'nı izleyen
Ancak gelişimin kendisi üzerindeki fikirleri gelişimsel psikolojide yeni "bilişsel devrim"le birlikte Albert
çalışmalar -yaşam boyunca bir alan açılması için zemin Bandura gibi psikologlar, gelişim
meydana gelen psikolojik, duygusal hazırlamış ve günümüze kadar başlığına yeniden ve bu kez bilgi
ve algısal değişimler- 1930'lara, okulların eğitim programlarını işlemenin bilişsel modelleri
Jean Piaget'nin çocuğun sadece şekillendirmiştir. ışığında dönerler. Bandura hem
bedeni olgunlaşırken bilgi kazanan Çok geçmeden başka gelişimsel Piaget'nin gelişim evrelerini ve
"minyatür bir yetişkin" olduğu ile kuramlar da ortaya çıkmıştır. Vygotsky'nin sosyal öğrenme
ilgili geleneksel düşünceyi altüst Büyük ölçüde Piaget'nin kuramındaki sosyal yapısalcılıktan
ederek, çocuğun aynı zamanda bulgularıyla hemfikir olan Lev öğeler alır. Aynı zamanda bilişsel
radikal psikolojik değişimlerden de Vygotsy, çocuğun öğrenme psikoloji de öğrenme, özellikle de
geçtiğini savunmasına kadar sürecinin çeşitli evrelerinde bir dil öğrenimi konusunda yeni fikirler
gelişmemiştır. Piaget bazı temel yetişkinin rehberliğine ihtiyacı getirmiştir. Noam Chomsky'nin dil
sorular ortaya atmıştır: Bilgiyi olduğunu savunur ve çocuğun öğreniminin doğuştan gelen bir
yavaş yavaş mı yoksa farklı sosyal ve kültürel ortamının yetenek olduğuyla ilgili iddiası gen
GELiŞiM PSiKOLOJİSİ 261

Harry Harlow maymunlar


üzerinde, bağ oluştu rmada Jerome Bruner
temas rahatlığının Mary Ainsworth Fransa'da, Gerçekliğin İnşasının
yiyecek tedarikinden da ha Yabancı Ortam Neuville-du-Bosc'ta Hikayesi'nde gelişen
önemli olduğunu çalışmalarında Françoise Dolto'nun zihnin kendi gerçeklik
kanıtlayan deneyler bağlılık türlerini eğitim kuramlarını duyusunu yapılandırma
gerçekleştir ir. inceler. izleyen bir okul açılır. biçimini inceler.

i
1959 1970 1973 1991
- 1961 1971 1974 1995

1
Albert Bandura gözlemsel
öğrenme (modelleme) için
1
Lawrence Kohlbcıg
Ahlaki Gelişimin
1
Eleanor Maccoby
Cinsel Farklılıkların
1
Siman Baron-Cohen
otizmle büyümenin
Bobo Doll deneylerini Evreleri'nde ahlaki Psikolojisi 'nde cinsiyet etkilerini inceleyen
yürütür. gelişimin altı farklılıklarıile ilgili Zihin Körlüğü 'nü
evresini tammlar. bir çalışma yapar. yayımlar.

mi çevre mi tartışmalarını bir kez etkilerini gösteren Amerikalı ve gelişimin hangi evresinde
daha alevlendirir. psikolog Harry Harlow'un oluştuğu, çocuk gelişimi
sürdürdüğü deneylerle pekişmiştir. çalışmalarını Ncw York, Harlem'de
Bağlanma kuramı Harlow'un deneyleri sağlıklı bilişsel sürdüren Afrikalı-Amerikalı
Gelişim psikolojisi, öğrenme ve sosyal gelişim için bebeklerin Kenneth ve Mamie Clark ' ın ilgisini
s üreciyle uğraşırken İngiliz eşlik edilmeye ve bak ılmaya çekerken, Eleanor Maccoby
psikanalist ve psikiyatr John ihtiyaçları olduğunu göstermiştir. cinsiyetler arasındaki gelişimsel
Bowlby tarafından yürütülen bir Daha sonra Mary Ainsworth farkları inceler; bu, yeni bir alan
a raştırma giderek artan bir ilgi tarafından yapılan araştırmalar bu olan cinsiyet çalışmalarındaki pek
yaratır. il. Dünya Savaşı sırasında bulgular üzerine, bebeğin dünyayı çok benzer araştırmanın ilkidir.
ailelerinden ayrı lan çocuklarla ilgili keşfedebileceği "güvenli üs" Gelişimsel psikoloji halen otizm
çalışması, a ilemiz ve kavramı eklenerek inşa edilmiştir. ve öğrenme güçlüklerinin nedenleri
arkadaşlarım ızla nasıl ilişki Bruno Bettelheim kibbutzimde ve tedavi yöntemlerini
kurduğumuz ve sürdürdüğümüzle ortaklaşa büyütülen çocuklarla incelemektedir. Psikoloji giderek
ilgilenen ve bebeklerin kendilerine yaptığı ça lı şmadan sonra, yaşlanan b ir nüfustan hareketle,
bakan kişilerle kurdukları bağlara geleneksel ailenin önemini ilerleyen yaşlarımızda
özel bir önem atfeden bağlanma reddederek kendi tartışma lı çocuk karşılaşacağımız sorunlara da
kuramının oluşmasına yol açar, gelişimi kuramlarını geliştirir . eğilmektedir. •
Bowlby bunu hayatta kalma için 1960'larda insan hakları hareketi ve
doğal bir güdü olarak görür. feminizm gibi sosyal konular hem
Bağlanma kuramının temel fikirleri, sosyal psikoloji hem de gelişim
anneden ayrılmanın ve yalnız psikolojisindeki düşünceleri etkisi
kalmanın bebekler üzerindeki altına alır. Önyargılarımızın nasıl
AMACI AYNI
ŞEYLER YAPABİLME
BECERİSİNE SAHİP
KADIN VE ERKEKLER
YETİŞTİRMEKTİR
JEAN PIAGET (1896-1980)
264JEAN PIAGET
ean Piaget genç bir biyolog duyularını ku llandıklarına
KISACA
YAKLAŞIM
Genetik epistemoloji
J olarak kökleriyle sonraki
epistemoloji merakının
arasında bir yerlerde kendine,
inanmaktadır. Aynı zamanda bu
yolculukları sırasında çocuklara yol
gösterip onları beslemenin, kendi
çocuklar büyürken zeMnın nas ı l deneylerini ve keşiflerin i
ÖNCE değiştiği üzerine çalışan ve genetik yapabilmeleri için onlara, bireysel,
1693 İngiliz filozof John epistemoloji adını verdiği yeni bir deneme -yanılma anlamında

Locke'un Eğilim Hakkında d isiplin açmıştır. Piaget farklı özgürlük tanımanın önemine de
Bazı Düşünceler'i çocuğun yaşla rda ki çocukla rın zeka inanmaktadır. Bu nedenle iyi bir

zihnınin tabula rasa veya boş düzeylerini kıyaslamakla (nicel öğretmenin görevi bu evrelerdeki
bilişsel değişim) ilgilenmemiştir; yolculukları boyunca çocukları ,
bir levha olduğunu öne s ürer.
onun ilgi alanı zihinsel becerilerin yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini
1780'ler Alman filozof zaman içindeki doğal gelişimidir sürekli teşvik ederek
Immanuel Kant, şema (nitel bilişsel değişim). Nicel desteklemektir çünkü "eğitimin
kavramını tanıtır ve ahlakın araştırmalar olası sayısal amacı yeni şeyler yapabilecek
akranlar aracılığıyla otorite kıyaslamaları mümkün kılmaktadır kadın ve erkekler yetiştirmektir".
figürlerinden bağımsız olarak ancak Piaget çocu kların
geliştiğ'ini ileri s ürer. öğrenmesindeki tür, deneyim ve Öğrenme aktiftir
nitelik farklarını araştırmak Piaget'nin zeka gelişimi kuramına
SONRA istemektedir ve bu da niteliksel hakim olan tema, aktif kişisel bir
1907 İtalyan eğ'itimci Dr. araştırmayı gerektirmektedir. süreç olarak öğrenme kavra m ıd ır.
Maria Montessori, doğ'al Çocuk gelişimini tamamen Piaget, bebeklikten başlayarak
gelişim aşamaları için saygı ve çevresel faktörlere bağlayan çocukluk boyunca öğrenmenin,
bağımsızlığ'ı teşvik eden ilk dönemin popüler modeli çocuğun duyumsama, keşfetme,
Montessori okulunu açar. davranışçılığı bir kenara bırakarak harekete geçme ve sonra da
çocukların yaşla belirlenen bir dizi ustalaşmaya olan doğal arzusundan
1970'ler-80'ler Batı eğitim
gelişim evresine rehberlik ettiğine doğduğunu söyler. Bu nedenle de
sistemlerinin çoğ u,
inandığı doğuştan gelen çocukların zekalarının nicel
öğrenmede çocuk-merkezli
yetenekleri incelemeye karar verir. ölçümlerini yapabilmek için
yaklaşımı kapsamlarına alırlar.
Piaget çocukların aktif ve özerk önceden biçimlendirilmiş "doğru"
öğrenciler olduklarına ve gelişimsel cevapları olan testlerden geçtiği
evrelerden geçerken çevrelerindeki standart test yöntemleri ile ilgili
dünyayla etki leşime geçmek için şüpheleri vardır. 1920'lerin baş ında
GELİŞİM PSiKOLOJiSi 265
Ayrıca bkz. Alfred Binet 50-53 • Jerome Bruner 164-65 • Lev Vygotsky 270 • Erik Erikson 272- 73 • Françoise Dolto 279
• Lawrence Kohlbcrg 292-93 • Jcrome Kagan 339

Alfred Binet için zeka testlerini


standartlaştırma üzerine çalışırken
cevapların aslında ne olduklarıyla

''
çocukların doğru cevap verebilme
becerilerinden daha çok
ilgilenmeye başlamıştır.
Pek çok insan için eğitim,
Çocukların, dünyanın işleyişi ile
çocuğu ait olduğu toplumun
ilgili varsayımlarının
yetişkinlerinkinden çok daha farklı
tipik bir yetişkini olmaya
olduğunu ortaya çıkaran
yönlendirmek demektir.
açıklamaları, Piaget'nin onların
Jean Piaget
yetişkinlerden farklı

''
düşündüklerinin yanı sıra farklı
yaşlarda, farklı düşünme yöntemleri
olduğunu düşünmesine de neden
olmuştur.

Çocuklar henüz yetişkinler kadar


Evrilen zihin şey bilmeyen minik yetişkinler
Bir çocuğun minyatür bir yetişkin görürler ve
değillerdi r; dünyayı farklı
olduğu düşüncesi 17. yüzyıldan beri onunla tamamen farklı bir yolla
egemen olmuştur. Dönemin etkileşime geçerler.
ampirist filozofları çocuk beyninin
tam olarak bir yetişkin beyni gibi ve kişisel olmayan bir soru yapabilseler de - esas olarak ağlar
çalıştığını ancak daha az bağlantısı listesine bağlı kalmak yerine, bu ve meme emerler- çok kısa sürede
olduğunu öne sürmüşlerdir. Başka esnek yöntem çocukların bunlara bir oyuncağa uzanmak gibi
bir grup düşünür, doğalcı psikolog cevaplarından bir sonraki soruyu yeni hareketler eklemektedirler.
da -zaman, mekan ve sayı gibi- belirlemeye imkan tanımıştır. Böylece Piaget bu evrede
belli kavramların doğuştan ya da Piaget çocuğun düşünce çizgisini düşüncenin kaynağının sosyal
,beyinle "bütünleşik" olduğunu bu izleyerek altında yatan süreçleri etkileşimden çok eylem olduğu
yüzden de bebeklerin onları daha iyi anlayabileceğine sonucuna varır.
kullanma yeteneğiyle doğduklarını inanmıştır. Nicel veya ölçülebilir Bu keşif her çocuğun bilişsel
öne sürmüşlerdir. Piaget'nin zeka mefhumunu reddetmesi gelişimin çeşitli evrelerinden
çocukların zihinsel süreçlerinin çocukluktaki bilişsel gelişimle ilgili geçtiğini ve bu evrelerin nitelik
-bebeklikten ergenliğe kadar- birtakım çığır açıcı kuramların bakımından farklı ve hiyerarşik
temelde yetişkinlerinkinden farklı doğmasına yol açmıştır. olduğunu söyleyen kuramının bir
olduğu düşüncesi, bu görüşten kısmını oluşturur. Bir çocuk bir
kökten ve tartışmalı bir sapmadır. ZekAyı geliştirmek sonraki evreye ancak mevcut evreyi
Piaget çocukluk boyunca Piaget başlangıçta çocukların zeka gerçekten tamamlamışsa geçebilir.
zekanın oluşumunu ve evrimini gelişimleri üzerinde en çok dil ve Araştırma ve gözlemlerle Piaget
anlamanın çok önemli olduğunu aile üyeleri ve akranlarla iletişim çocukların bu evrelerden, hiçbirini
çünkü bunun insan kavrayışını g ibi sosyal faktörlerin etkili atlamadan ve öncekilere geri
anlamanın tek yolu olduğunu ileri olduğuna inan mı ştır. Ancak dönmeden, aynı sıra ile geçtiklerini
sürer. <,;ocuklara cevaplarını bebeklerle çalışırken dilin onlar için belirlemiştir. Bu acele edilecek bir
açıklama ları için psikoterapik daha az önemli olduğunu ve kendi süreç değildir ve çocuklar genellikle
mülakat teknikleri kullanması etkinliklerinin daha büyük önem hemen hemen aynı yaşlarda aynı
ilham vericidir ve bütün taşıdığını fark etmiştir. evrelerden geçseler de her çocuğun
araştırmasında önemli bir gereç Yaşamlarının ilk birkaç gününde kendine özgü bir gelişim hızı
olmuştur. Önceden kararlaştırılmış bebekler sınırlı bedensel hareketler bulunmaktadır.
266JEAN PIAGET

1 Duyu-motor evresinde 2 Çocuklar işlem 3 Somut işlem evresinde 4 Soyut işlem


bebekler dünyayı öncesi evrede çocuklar niceliklerin farklı evresinde sözel
dokunarak ve diğer nesneleri mantıklı biçimler alabileceklerini muhakeme ve kuramsal
duyularıyla öğrenirler. şekilde düzenlerler. öğrenirler. düşünce gelişir.

Piaget tarafından tanımlanan hükümet"in nelerden oluştuğunun vardır ve içsel görüntüler, semboller
dört evre, zekanın gelişimindeki kavranması imkanını sağlar. ve dili geliştirmeye ve kullanmaya
basamakları simgeler ve bu şekilde Piaget'ye göre zeki davranış giderek başlar. Bu da çocuğun en çok şeyle­
çocukların gelişimlerinin herhangi büyüyen bir şemalar toplamasından rin nasıl göründükleriyle ilgilendiği
bir noktasında kullanabilecekleri oluşur. ikinci veya işlem öncesi evreyi
"şemalar"ın bir listesini oluştururlar. oluşturur. Çocuklar bu evrede nes-
Şema geçmiş deneyimlerimizi orga- Gelişimin dört aşaması neleri mantıklı bir düzende dize-
nize etmemizi ve gelecek deneyim- Piaget'nin ilk evresi duyumotor bilme (örneğin yüksekliklerine
lere hazırlanmamıza yardım etmek evresi adını taşır ve çocuğun yaşa­ göre), iki nesneyi, her seferinde bir
için zihinsel yapıyı sağlayan , bir mının ilk iki yılını kapsar. Bu algısal niteliğine odaklanarak ortak
grup ve düşünce, alg ı ve eylemin dönemde bebekler dünyayı esas özellikleri aracılığıyla kıyaslaya­
temsilcisidir. Bebeklik ve ilk çocuk- olarak duyuları (duyu) ve fiziksel bilme (bloklar gibi) gibi beceriler
luk dönemindeki şemalar "yiyebildi- eylemler ve hareketleri (motor) ara- gösterirler. Çocuk iki yaşından dört
ğim şeyler" gibi basit olabilir. Ancak cılığıyla tanırlar. Bu evrede çocuk- yaşına kadar mutlak terimlerle
çocuklar büyüdükçe şemaları daha lar benmerkczcidir, dünyayı sadece ("büyük" veya "en büyük" gibi)
karmaşıklaşarak "mutfak", "en iyi kendi bakış açılarından görebilirler. düşünür ; dört ile yedi yaş arasında
arkadaş" veya "demokratik Bu evrenin başlangıcında bebekler göreceli terimler ("daha büyük"
anlayış veya irade olmaksızın ref- veya "daha ağır" gibi) kullanmaya
lekslerini çalıştırırlar ; daha sonra- başlar. Mantı klı düşünme becerisi
ları bu refleksleri nesnelerle genişle ­ Mla sınırlıdır ve çocuklar hala ben-

''
tebilir ve koordine edebilirler. merkezcidirler, henüz başka larının
Ardından duyularını. olayları öngö- bakış açısından göremezler.
rür g ibi koordine etmeye başlarlar. Üçüncü evre, çocuğun mantıklı
Bilgi. .. gittikçe yeterli hale Örneğin mevcut olmayan nesneleri etkinlikler sergileyebildiği ama
gelen bir dönüşümler hayal edip saklı olanları bulabilirler. bunu ancak gerçek (somut) nesnele-
sistemidir. Nesneleri kullanırken amaçlar belir- rin mevcudiyeti halinde yapabil-
leyip deneyler yapmaya ve harekete diği, somut işlem evresidir. Çocuk
Jean Piaget
geçmeden önce problem hakkında artık muhafaza etme kavramını
düşünmeye başlarlar. Bu gelişmeler anlayabilmekte, bir nesnenin yer-

''
ilk evrenin bittiğinin işaretidir. leştirilişinde fiziksel değişimler olsa
Çocuk benlik farkındalığı geliş­ da niceliğinin aynı kalacağını kav-
tirmeye doğru yol alırken, artık rayabilmektedir. Kısa, geniş bir
elinde simgesel düşünce gereçleri bardaktaki bir sıvıyı uzun, ince bir
GELİŞİM PSİKOLOJİSi 267
bardağa boşalttığınızda yüksekli- gereken gelişimsel süreçlerin birkaç
ğinde oluşan farka rağmen mikta- temel bölümünü de tanımlamıştır:
rın aynı kaldığını fark ederler. bunlar asimilasyon, akomodasyon

''
Çocuklar bu evrede ayrıca nesnele- ve dengedir. Asimilasyon
rin aynı anda çok sayıda niteliğe (özümseme) yeni bilgileri mevcut
göre düzenlenebi leceğini de anlar- şemalarla birleştirdiğimiz süreçtir.
Akomodasyona (uyumsama) ise
Zeka, ne yapacağınızı
lar - bir bilye büyük, yeşil veya
bilmediğiniz zamanlarda
şeffaf olabilir. Artık daha az ben- asimilasyon sürecinde mevcut bilgi
kullandığınız bir şeydir.
merkezci olan çocuk şimdi bakış ya da becerilerimizi değiştirmemiz
açılarına daha çok görecelilik kat- gerektiğini keşfettiğimiz zaman
JeanPiaget
maya başlamıştır. başvurulur. Yeni deneyimlerinin

''
Dördüncü evrede -soyut işlem çoğunu ya da tümünü başarıyla
evresi- çocuklar (sadece nesneler asimile edebilen bir çocuğun denge
yerine) düşüncelerini durumunda olduğu söylenir. Ancak
yönlendirmeye ve sadece sözel eğer mevcut şemalar, yeni
ifadeler temelinde akıl yürütmeye durumların başarıyla üstesinden
başlarlar. Artık somut nesneleri gelmede yetersiz kalıyorsa o zaman çocuk merkezli bir yaklaşım
referans almaya gerek çocuk bilişsel bir dengesizlik bir çocuğa
getirmiştir . Eğitimciler
duymamaktadırlar ve bir konuyu durumundadır ve gerekli bilgileri yetişkin gibi düşünmeyi ve
takip edebilirler. Varsayımsal uyumsama için yeni şemalar davranmayı öğretmeye
düşünmeye başlamışlardır ve bu geliş tirmesi gerekir. Aslında bu, çalışmaktansa işler ini, çocuklara
yeni hayalgücü kapasitesi ve soyut öğrenmenin en temel biçimlerinden yeni ve bireysel düşünce biçimleri
düşü nceler hakkında konuşabilme biri olan adaptasyon sürecidir. kazandırmak için bir fırsat olarak
becerileri artık daha az görmeye teşvik edilmişlerdir.
benmerkezci olduklarını Eğitimdeki etkiler Piaget eğitimin , insanlardaki
göstermektedir. Piaget'nin çalışmaları 1970'1er ve yaratıcılığa, mucitliğe ve
80'lerde Avrupa ve ABD' deki yenilikçiliğe ilham kaynağı
Dengeye ulaşmak eğitim sistemlerinin dönüşümüne olacağına inanmış ve onları hayal
Piaget bu dört evreyi belirlemenin ilham kaynağı olmuş , öğretmeye güçleri pahasına uyum sağlama
dışında evrelerin her birinde hem kuram hem de uygulamada veya yerleşik kuralları izlemekten
caydırmaya çalışmıştır . Eğer doğal
öğrenme süreci -bebeklikten
itibaren- bireysel, aktif ve keşifçi
ise o zaman çocukların formel zeka
gelişimini yönlendiren eğitim
sisteminin de öyle olması
gerekmektedir.
Çocuk merkezli eğitimin hayati
önem taşıyan bir başka yönü de,
çocuğun gelişim evresi temelinde
öğrenmeye sınır getiren, " hazır
olma" kavramı ile ilgili farkındalık­
tır. Piaget'nin eğitim a lanına, özel-
likle de matematik ve fen bilimle-
rine yaptığı en kalıcı katkı

P iaget eğitimcilerin bir şeyi belli bi-


çimde yapma veya anlama konusunda
ısrarcı olmamaları gerektiğini ama ço-
cukların doğal öğrenme süreçlerini
beslemek gerektiğin i öne sürer.
)

268 JEAN PIAGET


aktif yolla öğrendiklerine ve öğret­
menlerin de buna uygun davran-
maları gerektiğine inanır. Sınıfta

''
öğrenciler arasında etkileşim birin-
cil önemdedir ve bilgiyi güvence
altına almanın en iyi yollarından
birinin onu bir başkasına öğretmek Çocuklar sadece kendilerinin
olduğu yerleştirilirse, çocukların icat ettikleri şeyleri gerçekten
(pasif şekilde ders dinlemek yerine) anlayabilirler.
kendi aralarında bazı konuları tar- JeanPiaget
tışmalarına olanak tanınması
halinde mevcut bilgileri pekişecek

''
ve derinleşecektir.

Ahlak eğitimi
Piaget çocukların zeka gelişimleri­
Montessori okulundaki çocuklar nin olduğu gibi ahlak gelişimleri­
Piaget'nin düşüncelerini hayata geçir- nin de evreler halinde ve çoğu öğrenme deneyiminin ayrılmaz bir
mişlerdir. Kendi öğrenme süreçlerini uy- zaman özerk şekilde gerçekleşti­ parçası olarak görür.
gulamalı alıştırmalarla ve akranlarıyla bol
ğine inanır. Gerçek ahlak gelişimi Bu nedenle de Piaget'nin çocuk
bol tartışarak inşa etmeye yönlendirilirler.
yetişkin ler in tali matlarının bir merkezli sınıfında öğ retmenin rolü
ürünü değildir; çocuğun dünya neredeyse bir danışmanın rolüdür ve
öğretmenlerin, çocuğun yeni bir hakkındaki kendi gözlemlerine öğrencilere standart bir eğitmenden
deneyim veya taze bir bilgiyle baş dayanır. Piaget akran etkileşiminin daha fazla imkan tanır.
edebilme kapasitesinin farkında çocuklardaki ahlak gelişimi için Öğretmenlerin her öğrencinin bilişsel
olup buna saygı göstermeleri gerek- hayati önem taşıdığını düşünür. gelişim seviyesini dikkatle değerlen­
liliğinin kabul edilmesidir. Ahlak gelişimi için ebeveynler ya dirmeleri ve sonra doğası gereği
Öğretmenin verdiği ödevler her da diğer otorite figürleri değil motive edici ödevler vermeleri gere-
öğrencinin bilişsel seviyesi ve yete- akranlar önemli görülürse, karşı lık­ kir. İlginç bir şekilde, öğretmenler bir
neklerini yansıtmalı ve bunlara lılık , eşitlik ve adalet gibi kavram- sonraki evreye ilerlemelerine yar-
mümkün olduğu kadar kusursuz ların anlaşılmasında önemli bir dımcı olmak ve böylece gerçek
biçim de uyarlanmalıdır. Piaget kaynak oluştururlar. Dolayısıyla öğrenme fırsatları yaratmak için
çocukların pasif gözlemden çok Piaget sı nı fta akran etkileşimini öğrencilerinde bilişsel bir dengesizlik

JeanPiaget İsviçre, Neuchatel'de doğan Jean Üzerlerinde yaptığı üç çocukları


Piaget doğaya doymak bilmeyen olmuştur. 1955'te Uluslararası
bir ilgiyle büyümüş ve 11 Genetik Epistemoloji Merkezi'ni
yaşındayken ilk bilimsel kurmuş ve 1980'deki ölümüne
makalesini yazmıştır. Doğa dek direktörlüğünü yapmıştır.
bilimleri üzerine eğitim almış ve Dünya çapında ödülleri ve onur
22 yaşında Neuchatel dereceleri vardır.
Üniversitesi'nden doktorasını
almıştır. İlgisi psikanalize ÖnemlleHded
yönelmiş ve Fransa'da genetik
epistemoloji kuramlarını 1932 Çocuğun Ahlaki Yargısı
geliştirmiştir. 1921'de 1951 Zek4 Psikolojisi
Cenevre'deki Jean-Jacques 1952 Çocuklarda Zekanın
Rousseau Enstitüsü'nün direktörü Kökeni
olmuştur. Valentine Chatenay ile 1962 Çocuk Psikolojisi
evlenmiş ve Piaget 'nin bilişsel
gelişimle ilgili gözlemlerini
de yaratmalıdırlar. Yol boyunca bazı !arını gözleri bağlanmış birinin yetişkinlerden ya da daha büyük
hatalar yapmaları anlamına gelse de rahatça anlayabileceği şekle uyarla- çocuklardan yardım istediklerini öne
öğrencilerinj daha çok soru sormaya, dıklarını ve kendilerinden küçük süren "yakın gelişim alanı" kuramı
denemeye ve araştırmaya teşvik çocuklarla konuşurken daha basit Piaget'ye bir cevap niteliğindedir.
ederek, sonuçlardaki başarıya değil bir ifade biçimi kullandıklarını gös- Başka bir araştırma alanı da Pia-
öğrenme sürecinın kendisine odak- termiştir ki bu, Piaget'nin başkala­ get tarafından tanımlanan gelişim
lanmalıdırlar. Tüm bunlara ek olarak rının gereksinimlerinden haberi evrelerinin evrenselliği varsayımı ol-
öğrencilerin birbirlerinden öğrenebi­ olmayan benmerkezci bir çocuk muştur. Zamanında bu varsayımı
lecekleri ve birbirlerine öğretebile­ tanımı ile uyumlu değildir. desteklemek için hiçbir ikna edici
cekleri işbirlikçi bir ortam meydana Piaget'nin, çocukların bilgi inşa­ kanıtı olmamasına rağmen daha ya-
getirmelidirler. sında esas olarak bağımsız ve özerk kın bir geçmişte yapılan duyumotor
oldukları ve fiziksel dünyayla ilgib evresiyle ilgili (aralarında 1994'te Pi-
Piaget'nin çalışmalanna anlayışları hakkındaki tasviri de, erre Dasen tarafından yapılan bir
eleştiriler başka insanların bir çocuğun bilişsel çalışmanın da bulunduğu) kültürle-
Popülaritesine ve çalışmalarının gelişimine yaptıkları önemli katk1yı rarası incelemeler çevresel ve kültü-
gelişimsel psikoloji, eğitim, ahlak, göz ardı ediyor göründüğünden biraz rel faktörler bu evrelere erişilen hızı
evrim, felsefe ve hatta yapay zeka dirençle karşılanmıştır. Öncü psiko- ve sonradan ne kadar hızlı tamam-
alanları üzerindeki geniş etkilerine log Lev Vygotsky'nin çalışmaları landığını etkilese de Piaget'nin öne
rağmen Piaget'nin fikirleri tetkik ve bilgi ve düşüncenin esasen doğaları sürdüğü alt evrelerin, aslında evren-
eleştiriler olmaksızın kabul görme- gereği sosyal olduğunu kanıtlamaya sel olduğunu göstermiştir.
miştir. Tüm çok e tkili kuramlarda ve Piaget'nin, bir çocuğun sosyal Piaget'nin çalışmaları hiç kuş­
olduğu gibi yıllar süren araştırma bütünün gerçekten bir parçası olma- kusuz, çocuk gelişimi ve insanın
ve keşifler bunların da sorunlu ve dığı varsayımını çürütmeye odak- bilişsel gelişiminin doğası ile ilgili
zayıf taraflarını günışığına çıkar­ lanmıştır. Vygotsky'nin kuramı yeni araştırma alanlarına yol
mıştır. Örneğin Piaget'nin benmer- insan gelişiminin üç seviyede varol- açmıştır. 20. ve 21. yüzyıllarda çok
kezcilik kavramının doğru luğu duğunu öne sürer: bireysel gelişimin sayıda araştırmanın biçimleneceği
sorgu lanmıştır. Amerikalı psikolog yanı sıra kültürel ve kişilerarası geli- bir içerik yaratmış ve Batı dünya-
Susan Gelman tarafından 1979'da şim. Vygotsky'nin esas ilgisi son iki sındaki eğitim sisteminin yapısını
yapılan çalışmalar dört yaşındakile­ seviyeyedir. Vygotsky'nin, çocukla- temelden değişti rmiştir. •
rin bir şeyi tarif ederken açıklama- rın bazı ödevleri tamamlamak için

Avustralya'nın merkezinden çok


uiakla yaşayan, yaşları sekiz ile on dört
arası olan Avustralyalı Aborjin çocuklar
Pierre Dasen tarafından bulunmuş,
Piaget'nin tanımlanmış aşamalarında
incelenmiştir.

''
Derin yapılar, temel bilişsel
süreçler gerçekten evrenseldir.
Pierre Dasen

''
270

BAŞKAL~RI
ARACILIGIYLA
KENDİMİZ OLURUZ
LEY VYGOTSKY (1896-1934)

us psikolog Lev Vygotsky'ye Vygotsky çocukların kendilerini bü-


KISACA
YAKLAŞIM
Sosyal yapısalcılık
R göre muhakeme, kavrayış ve
hatırlama için gereken tüm
beceriler çocuğun ebeveynleri, öğret­
yütenlerle etkileşimleri yoluyla önceki
nesillerin birikmiş tüm bilgeliklerini,
değerlerini ve teknik bilgilerini kavra-
menleri ve akranlarıyla yaşac!Jğı de- dıklarına ve kendilerini nasıl yönlen-
ÖNCE neyimlerden kaynaklanmaktadır. in- direceklerini bu "gereçler"i kullanarak
1860'lar Franc is Galton kişilik san gelişiminın üç düzeyde meydana öğrendiklerine inanmaktadır. Ancak

üzerinde doğa mı (doğuştan geldiğini düşünür: kültürel, kişilerara­ çocukların bu kültü re! gereçleri dene-

yetenek) yoksa çevren.in sı ve bireysel. Vygotsky en biçimlen- yimleyebilecekleri ve içselleştirebile­


(yetiştirme) mi dah a etkili dirici deneyimlerimizin sosyal oldu- cekleri tek yol sosyal etkileşimdir. Bi-
ğuna inanarak kültürel ve kişilerarası reysel düzeyde düşürırne ve muhake-
olduğu tartışmasını ateşler.
düzeylere odaklanmıştır: "Başkaları me becerimiz bile, doğuştan gelen bi-
SONRA aracılığıyla kendimiz oluruz". lişsel yeteneklerimizi pekiştirdiğimiz
1952 Jean Plaget bilgiyi alma gelişme sürecimizdeki sosyal aktivi-
ve işleme becerisinin telerimizden kaynaklanır.
çocukların doğuştan gelen Vygotsky'nin kuramları hem öğ­

''
yetenekleri ve çevrelerirıin renme hem de öğretme yaklaşımları­
etkileşimiyle geliştiğini na ilham kaynağı olmuştur. Öğret­
savunur. menlerin, sürekli olarak öğrencilerinin
dikkat sürelerini, konsantrasyonlarını
1966 Jerome Bruner çocuğa Tüm yüksek psikolojik işlevler ve öğrenme becerilerini geliştirmek
gelişimın herhangi bir sosyal nitelikli içselleştirilmiş ve böylece yetkirıliklerini artırmak i-
evresinde her konunun ilişkilerdir. çin onlara rehberlik ederek ve onları
öğretilebileceğini öne sürer. Lev Vygotsky besleyerek yol gösterici bir rol oyna-
1990 Amerikalı eğitim maları gerektiğine inanır. Bu düşün­

psikologu Robert Slavin ce eğitimde, özellikle de çocuk mer-

''
eğitimde daha fazla işbirliği
kezli öğretmeden müfredat merkezli
öğretmeye doğru kaymanın yaşandı­
içeren öğrenmeyi teşvik ve
ğı 20. yüzyılın sonlarında belirgin bir
rekabe tçi, kazanan-kaybeden
etki yaratmıştır. •
yaklaşımını geriletmek için
Öğrenci Takımları Başarı
Ayrıca bkz. Fıancis Galton 28-29 • Jerome Bruner 164- 65 • Jean Piogct
Bölümleri 'ni tasarlar. 262- 69
GELiŞiM PSİKOLOJİSİ 271

BİR ÇOCUK .
EBEVEYNLERiNE
BORÇLU DEGiLDİR
BRUNO BETTELHEIM (1903-1990)

runo Bettelheirn örselenmiş

YAKLAŞIM
Ebeveynlik sistemleri
B çocukların profesyonel bakı­
cılar tarafından başarıyla
büyü tüldüğü bir merkez çalıştı rırken
en iyi yetişti rmenin yakın bir anne-
ÖNCE çocuk ilişkisi içerdiği ile ilgili ortak
1945 Amerikalı psıkanalist vaımıyımı sorgulamaya başl ar. Batı

Rene Spitz çocukları dünyasının, İsrail kibbutz'ları ortak-


laşa çocuk yetiştirme sistemlerin-
kurumlarda yetiştirmeni n feci
sonuçlarını ifade eder.
den öğreneceği bir şeyler olup olma-
dığını merak etmektedir.
1951 John Bowlby bir bebeğin 1964'te Bettelheim yedi haftasını,
annesiyle yakın ve devamlı bir çocukların özel evlerde ailelerinin
ilişki istediği sonucuna varır. evinden uzakta bakıldıkları bir Bettelhelrn, Kibbutz çocuklarının
kibbutz'ta geçirmiştir. 1967'de Rüya birbirleriyle yetişkinlerden daha yakın i-
'1958 Amerikalı antropolog lişkiler kurduklarını keşfetmiştir. Akra n-
Çocuklan adlı kitabında "bir kibbutz
Melford Spiro Kibbutz larıyla iyi ilişkiler kurma becerileri onla-
çocuğu belli bir ebeveyne minnettar
Çocuklan'nı yazarak Batı'nın rın yetişkinler olarak profesyonel başarı­
değildir" diye belirtmiştir ve bunun
annenin esas bakıcı olduğu larını da açıklayabilir.
çok da ha az bire bir ilişki barındırma­
çocuk yetiş tirme sına rağmen aktif bir sosyal hayatı ve geldiklerini keşfetmiştir. Birbkte ça-
yöntemlerirıin tüm kültürler
daha az yakın pek çok ilişkiyi teşvik lıştığı çocukların 1990'larda bir gaze-
için en iyisi olduğunu ima ettiğini gözlemlemiştir. teci tarafından izleri sürülmüş ve he-
eder. men hepsinin çok başarılı profesyo-
SONRA Başanlı yetişkinler neller oldukları ortaya çıkmıştır.
1973 Amerikalı psikiyatrlar Çalışmasından önce Bettelheim bir Bettelheim kibbutz'un komünel
kibbutz'un topluma çok küçük kültü- yaklaşı mının büyük bir başarı
Charles M.Joh nston ve Robert
rel etkileri olan vasat yetişkinler ye- olduğu sonucuna varmıştır.
Deisher ortaklaşa çocuk
tiştirdiğini tahmin etmiş tir. Anma Bulgu ların ı yayımlayarak ABD' deki
büyütmenin çok az çekirdek
kibbutz'larda yetişen çocukların ge- çocuk bakı mı sistemlerini iyileşti r­
aile tarafından sunulabilecek nellikle mükemmel yetişkinler haline meyi um muştur. •
avantajlan olduğunu savunur.
Ayrıca bkz. Virginia Satir 146 47 • J ohn Bowlby 274-77
272

GELİŞEN HER ŞEYİN


BİR TABAN PLANI
YARDIR
ERiK ERIKSON (1902-1994)

rik Erikson'a göre, insan karşı suçluluk" krizi yaşanır.


KISACA
YAKLAŞIM
Pslkososyal gelişim
E gelişimi , her organizmanın
bir amacı olduğunu ve
başarılı gelişiminin bu amaca ula-
Çocuklar, yaratıcılığı, oyunculuğu
ve bir amaca uygun hareket etmeyi
bu evrede öğrenir. Başkalarıyla
şılmasıyla sonuçlandığını öne etkileşime geçerek, hareketlerinin

ÖNCE süren, aşamalı oluşum ilkesine diğer kişiler üzerinde olumsuz etki-

1930'lar Jean Piaget, bağlıdır. E ıikson bu görüşünü şu leri olabileceğini keşfederler. Bu


evrelerden oluşan bir bilişsel sözlerle açıklamıştır : "Her organiz- evrede, katı cezalar aşırı suçluluk
gelişim kuramını ortaya atar. manın bir yapı planı vardır. Bütün duygusu oluşumuna neden olur.
bölümler bu plana uygun ilerler" 6 ve 12 yaş arasında çocuklar
1956 Sigmund Freud, bir Erikson, insan karakterinin önce- eğ itim ve sosyal becerileri öğren­
çocuğun, cinsel erişkinliğe beş den belirlenmiş sekiz evreyle geliş ­ meye odaklanır. "Becerikliliğe karşı
aşamadan geçerek ulaştığını tiğini öne sürer. Erikson'a göre geli- aşağılık duygusu" olarak bilinen
varsayan, psikoseksüel gelişim şim süreci çevresel etkilerle dördüncü evrede yeterlilik duygusu
teorisini öne sürer. kalıtı mın daimi etkileşimini de gelişir. Lakin çalışmak konusunda
kapsamaktadır. fazla telkin yapılı rsa , çocuk yanlış ­
SONRA lıkla özsaygı ve üretkenliği aynı
1980 Amerikalı psikolog Sekiz evre kefeye koyabilir.
James Marcia, Erikson'un Birinci evre, bebeğin ilk yaşında
teorilerinden yola çıkarak yaşad ığı "güvene karşı güvensizlik"
ergenlik döneminde kişilik evresidir. Bebeğin ihtiyaçları yeter-
oluşumu araştırmaları yapar.

''
siz veya özensiz bir şekilde karşı la­
1996 Amerikalı yazar Gail nırsa, daha sonraki ilişkilerde

Sheehy, New Passages adlı çok güvensizlik duyguları görülebilir.


"Özerkliğe karşı kuşku" olan ikinci
satan kitabında, yetişkinlerin "Umut, yaşamın ilk ve en
aşama 18. ay ve ikinci yıl arası
ergenlik dönemlerini 30'1arına zaruri erdemidir."
yaşanır. Bu evrede çocuk etrafını
kadar uzatarak Erikson'ın Erik Erikson
keşfeder. Aynı zamanda ilk kez ufak
yetişkinlik evrelerini, on yıl
yenilgiler ve ebeveyn paylamala-
geriye ittiklerini yazar.
rıyla utanç ile şüphe duygularını

''
tadar. Ba şarı ve yenilgi arasında
denge kurularak sağlıklı kararlılık
kazanılır. Üç ve altı yaşları arasın­
daki üçüncü evrede "girişkenliğe
-------
GELİŞİM PSiKOLOJİSİ 273
Ayrıca bkz. G. Stanley Hal! 46-47 • Sigmund Freud 92-99 • Kurt Lewin
218 23 • Jean Piaget 262-69 • Lawrence Kohlberg 292-93

İnsan karakteri doğum ve ölüm arasındaki


farklı ve önceden belirlenmiş sekiz evreyle gelişir.

Erik Eriksen, Almanya'nın ,


Frankfurt kentinde, evlilik dışı
bir ilişkiden dünyaya gelir.
Annesinin evli olduğu adamın
soyad ım alan Eriksen,
biyolojik babasının kim
olduğunu hiçbir zaman bilmez.
Üç yaşındayken annesi tekrar
evlenir. Doğal olarak, Eriksen
her zaman kimlik sorunları
yaşar. Tıp okuması için teşvik
edilen Eriksen, buna
kulaklarını tıkar ve sanat
eğitimi alır. Gençliğini

Bu noktadan sonra ergenlik döne- lar. Bu dönemde bireyler yaşlarıyla İtalya'da gezen bir sanatçı
mi ve "Kimlik kazanmaya karşı rol barışık ve yaşamlarından tatmin
olarak geçirir. 1933 yılında
karışıklığı" adı veri len beşinci evre olurlar. Veya fiziksel sorunlar ve Joan Serson ile evlenir. Çift,
Amerika'nın, Boston kentine
bçışlar. Beşinci evrede, geçmişimizi, ölüm gerçeği yüzünden korkuya
yerleşir. Eriksen, bir süre
yaşadığımız anı ve geleceğimizi mu- kapılırlar. Bu evrede başarılı bir
sonra şehrin ilk çocuk
hakeme ederek tutarlı bir kimlik duy- denge kurulursa, bilgeliğe ulaşılır. • psikanalisti olur. Ardından
gusu kazanırız . Başarıyla dengele- Harvard, Yale ve Berkeley'de
nirse. bu dönem güçlü bir kimlik ders verir. 1933 yılında
duygusu kazanılmasını sağlar. Yaşa­ Amerikan vatandaşlığına
nan problemler ise ilk kez Erik Erik- geçtiğinde, soyadını Eriksen
sen tarafından kullanılan bir kavram olarak değiştirir.
olan "kimlik bunalımına" neden olur.
18 ve 30 yaş arası yaşanan, altıncı Önemli eserleri
evre "Yakınhğa karşı yalıtılmışlık"
evresinde yakm ilişkiler kurar ve sev- 1950 Çocukluk ve Toplum
gi yaşarız. 35 ve 60 yaş arası yaşa­ 1964 Anlayış ve Sorumluluk
nan, sondan bir önceki evre olan "Öz- 1968 Kimlik: Gençlik ve Kriz
geciliğe karşı kendine dönüklük" ev-
resinde gelecek nesiller adına çalışı­
Erikson'a göre yaşlılık yıllarında
nz. Kültürel faaliyetler veya sosyal ey- ulaşılan "kişisel bütünlük" ve
lP.m lerle topluma katkıda bulunuruz. eksiksizlik duygusu tamamen daha
Son evre olan "Bütünlüğe karşı önceki evrelerin hang i başarıyla
umutsuzluk" 60 yaş civarında baş- dengelenmiş olmasına bağlıdır.
274
KISACA

İLK DUYGUSAL
YAKLAŞIM
Bağlanma teorisi
ÖNCE

BAGLARİNSAN
1926 Sigmund Freud, çocukla-
rın kendilerine bakan kışilere
bağlanmasının nedeninin sa-
dece fizyolojik ihtiyaçlarının

DOGASININ · karşılanması olduğunu iddıa e-


den, psikanalitik bir "çıkar bek-
lentili sevgi" teorisini öne sürer.

AYRILMAZ BİR 1935 Kondrad Lorenz'in aıaı;;­


tırmaları insan dışı canlıların
ilk karşılaştıkları hareket eden
nesne ile güçlü bağlar kurduk-

PARÇASIDIR larını gösterir.

SONRA
1959 Harry Harlow tarafından
JOHN BOWLBY (1907-1990) yapılan çalışmalar çocukken
annelerinden ayrılan maymun-
ların sosyal ve duygusal sorun-
lar yaşadığını ortaya koyar.
1978 Michael Rutter, çocukla-
rınbirçok bağlanma figürüne
(baba, kardeş, yaşıt, cansız
nesneler vb.) çok bağlanabile­
ceğini gösterir.

950'li yıllarda çocukların

1 bağlanma süreçlerine dair


kabul gören teori, psikanali-
tik "çıkar beklentili sevgi" teorisi-
dir. Buna göre, bebekler beslenme
gibi fizyolojik ihtiyaçlarını gideren
kişilerle bağ kurarlar. Aynı
dönemde, Konrad Lorenz'in hay-
vanlar üzerinde yaptığı çalışma
sonuçlarına göre, hayvanlar karşıla ­
rı na çı kan ilk hareket eden nes-
neyle bağ kurarlar. Bu nesne çoğ u
zaman anne olur.
John Bowlby, böyle bir ortamda
bağlan ma sürecine, evrimsel pers-
pektiften bakan çok farklı bir
kuram geHştirir. Bowlby'a göre,
yeni doğ muş bebekler, tamamen
savun masız oldukları için, hayatta
------~
GELiŞiM PSİKOLOJİSİ 275
Ayrıca bkz. Konrad Lorenz 77 • Sigmund Freud 92-99 • Melanie Klein 108-109 • Anna Froud 111 •Kurt Lewin 218 23 •
Lev Vygotsky 270 • Bruno Bettelheim 271 • Harry Harlow 278 • Mary Ainswoıth 280-81 • Michael Rutter 339

olduğunu savunur. Bowlby'a göre bu


bağ yaşamın ilk yılındaveya en azın­
dan iki yaşından önce kurulmalıdır.
Küçük çocuklar ve anneleri Bağ mutlaka çocuğun Annelik etme çabalarının üç yaşın­
birbirleriyle bağ kurmak için hayatı için kritik önem
biyolojik olarak dan sonra başlaması yararsızdır.
taşıyan sürede kurulmalıdır
programlanmıştır. (ilk 24ay) Çocuk ne olursa olsun anne yoksun-
luğunun zararb sonuçlarını yaşaya­
caktır.

Anne yoksunluğu
Bowlby, 1950 yılında, Dünya Sağlık
Örgütü tarafından, il. Dünya
Savaşı sırasında evsizlik veya tah-
Bu bağlar kritik dönem liye edilmeleri sonucu anne yok-
içinde hasar görürse, sunluğu yaşayan çocukları araştır­
çocuğun gelişimi çok ciddi
ve kalıcı zarar görecektir. makla görevlendirilir. Bowlby'dan
ayrıca bakımevi veya yetimhane
gibi büyük kurumlarda yetiştiril­
menin yarattığı etkileri incelemesi
istenir. Bowlby bu çalışmasının
kalmak adına, anneleriyle bağ kur- anlatmak için "monotropi" teri mini sonunda, 1951 yılında "Anne
maya genetik olarak programlan- kullanmıştır. Bowlby'a göre küçük Bakımı ve Ruhsal Sağlık" adlı
mışlardır. Anneler de, genetik ola- çocuklar birden fazla bağlanma raporunu hazırlar. Raporda, erken
rak bebeklerine bağlanmaya ve figürüyle bağ kurabilirler. Ancak çocukluk döneminde, uzun süre
onları yanlarından ayırmamaya anne figürü ile kurulan bağ, ömrü anne bakımından mahrum kalan
programlanmıştır. Anneyle bebeği boyunca kuracağı d iğer bütün bağ­ çocukların, hayatlarının ileriki
birbirinden ayırmakla sonuçlanabi- lardan çok farklı ve önemlidir. dönemlerinde bir miktar entelek-
lecek olan durumlar, içgüdüsel bağ­ Çocuk ve anne bu bağın devam tüel, sosyal ve duygusal gerilik
ianma davranışları ile güvensizlik, etmesini sağlayacak davranışlarda yaşadıkları saptanmıştır.
korku duygularını harekete geçirir. bulunurlar. Örneğin küçük çocuk Beş yılsonra, Bowlby ikinci
Bowlby kuramını bu varsayım­ kendisiyle ilgilenen kişinin davra- araştırmasına başlar. Bu kez konu
ların üzerine kurarak, anne-çocuk nışlarını şekillendirip, kontrol tüberküloz tedavisi için
aras ındaki bağların yaşam boyu etmek için gülümser, ağlar, bakar
süren önemini incelemiştir. ve sarılır. Küçük çocukla ilgilenen
Bowlby'nin teorisi ayrıca bu bağın kişi de, onun ihtiyaçlarına karşı

''
zarar görmesi veya tamamen kop- hassas ve ilgili olur. Böylece bağ­
mas ı durumunda yaşanan psikolo- lanma ve bakma olmak üzere iki
jik sorunları da kapsar. davranış sistemi karşılıklı olarak "Kişinin beden sağlığı için
diğerine şekil verir. Ömür boyu vitaminler ne kadar önemliyse,
Sadece anneler sürecek bir bağ yaratır. erken çocukluk döneminde
Bowlby kuramının en tartışmalı Bowlby'a göre bu bağ o kadar anne sevgisi de ruhsal sağlık
yönlerinden biri, bebeklerin asla bir derindir ki, küçük çocuğun hayatının için o kadar önemlidir."
erkekle değil, sadece dişiyle bağ ilk yıllarındaki yokluğu veya hasar
JohnBowlby
kurduğu varsayımıdır. Söz konusu görme durumu ileriki yıllarda çok

''
dişi figür, biyolojik anne olmayabi- ciddi olumsuz sonuçlara yol açacak-
lir. Yine de her halükilrda anne figü- tır. Bowlby, ayrıca arıneyle küçük
rünü temsil eder. Bowlby, sadece çocuk arasında güvenli bağ kurul-
dişi figürle bağ kurma durumunu ması için kritik bir zaman dilimi
276JOHN BOWLBY
Bowlby'ın annelerinden ayrılmak
zorunda bırakılan çocukların ileride
uzun vadeli bağlanma sorunları
yaşayacağına dair saptamaları, daha
sonra yapılan araştırmalar tarafından
kanıtlanmıştır.

sanatoryumlarda, anne bakımından


uzak, beş ay ile iki yıl arası zaman
geçiren, dört yaş altı çocuklardır.
Çocuklar araştırma yapıldığı
sırada, 7 ile 13 yaş arasındadır.
Oyunlarda daha sert davranışlar
sergilemekte, daha abartılı
heyecanlar yaşamakta ve daha az
girişkenlik göstermektedirler. Daha
geleneksel yöntemlerle yetiştirilmiş
çocuklar kadar rekabetçi
değillerdir.
Bowlby, annelik yoksunluğunun,
bazı aşırı durumlarda, "duygula- eder. Bu suçlulardan 14'ü duygula- kuram, evrimsel olarak kadınların
nımsız psikopatlık"a kadar vardı­ nımsız psikopatlık bozukluğu yaşa­ ebeveyn olmaya meyilli olduğu
ğını keşfeder. Duygulanımsız psi- maktadır. varsayımına dayanır. Kadınlar.
kopatlık durumunda kişiler diğer Bowlby, güçlü bağların çocukla- çocuk bakımında kendilerine yol
insanları sevemez ve dolayısıyla rın kendılerini, etraflarındaki kişileri gösteren annelik içgüdüleri ile doğ­
anlamlı ilişkiler kuramazlar. Bu ve dünyayı anlamak için ihtiyaç muştur. Erkekler ise daha çok ihti-
sorunu yaşayan kişiler suçluluk duydukları çerçevenin gelişmesi yaçları tedarik eden taraf olmaya
duygusundan yoksun oldukları için, için şart olduğunu savunur. Bu iç uygundur.
çocukluk döneminde hiç pişmanlık mekanizma kişinin bütün ilişkile­ Bununla birlikte, Londra'daki
çekmeden daha fazla suç işler ve rindeki düşüncelerine, duygularına Tavistock Kliniği 'nde Bowlby ile
anti sosyal davranışlarda bulunur- ve beklentilerine yetişkinlik döne- birlikte çalışmış olan İngiliz psiko-
lar. Bowlby, 1944 yılında, çocuk minde bile yön vermktedir. Esas log Rudolph Schaffer, babaların
hırsızlar üzerinde yaptığı çalış­ bağlanma gelecekteki bütün ilişki­ çocuk bakımına dahil olma süreci-
mada, pek çok suçlunun beş yaşın­ ler için bir ilk örnektir. Çocuğun, nin kültürden kültüre çok fark gös-
dan önce, annelerinden altı aydan başkalarına güvenmesi, kendine terdiğini ortaya koymuştur. Babalar
uzun bir zaman ayrı kaldığını tespit değer vermesi ve topluma güven- sürekli çocuk bakımına daha fazla
mesi bu bağlanmanın kalitesine yardımcı olmaktadır. Öyleyse, ebe-
bağlıdır. Bu bağlar değişime direnç- veynlik rolleri biyolojiden çok top-
lidir. Oluştuktan sonra kişinin dav- lumsal uzlaşmanın sonuçlarından

''
ranışını ve kendi çocuklarıyla kura- biridir.
cakları bağları belirler. Bowlby'a göre erkekler kaçınıl­
maz olarak, kadınlar kadar iyi ebe-
"Bağlanma davranışı insan Babanın rolü veyn olamaz. Ancak Schaffer ve
Bowlby teorisi, anne-çocuk ilişkisi­ Amerikalı psikolog Ross Parke tara-
karakterini beşikten mezara
nin önemini abarttığı ve babanın fından yapılan araştır malara göre
kadar etkiler."
katkıs ın ı hafife aldığı için eleştiril­ erkekler, çocuklarına kadınlar kadar
JohnBowlby
miştir. Bowlby, babanın küçük sıcaklık ve hassasiyet gösterebil-
çocuk için direkt bir duygusal mektedir. Ayrıca çocuğun gelişim

''
önem taşımadığını öngörür. sürecini ebeveynin cinsiyeti değil,
Babanın, yalnızca, anneyi finansal kurdukları bağın kalitesi ve gücü
ve duygusal olarak desteklediği belirler. Schaffer ve psikolog Peggy
için dolaylı bir önemi vardır. Bu Emerson daha sonraki araştırmala-
üstlenmelidirler. Bowlby 'ın kuramı­
nın ardından, onlarca yıl boyunca
çalışan anneler suçluluk duygusuyla

''
mücadele etmiştirler. O günden
sonra birçok araştırma, Bowlby'in
teorisinin ne kadar geçerli olduğunu
Babalar üzerinde yapılan sorgulamıştır. Örneğin, 1970'li yıl­
gözlemler, erkeklerin sıcaklık larda, psikologlar Thomas Weisner
ve hassasiyet gösterme ve Ronald Gallimore, arınelerin
kapasitesinin kadınlarla eşit insan lopluluklarının sadece pek
olduğunu gösteriyor. azında, esas bakı m sağlayan kişi
H. Rudolph Schaffer olduğunu göstermiştir. Anneler
bakım için sıklıkla a rkadaş ve akra-
baların dılhil olduğu diğer insanlar-
Bowlby kreşlerin bebek bakımı i-

''
dan yardım almaktadırlar. Schaffer çin uygun olmadığını, çünkü anne yok-
ayrıca iş hayatında mutlu olan anne- sunluğunun çocuğun suç işlemesine
lerin, çocuklarıyla evde kalmak yol açtığını söylemiştir. Bu çalışan an-
zorunda olduğu için kızan anneler- neler için gerçek bir ikilem yaratmıştır.
den daha sağlam bağlar kurduğunu
rında, bebeklerin ve küçük çocukla- öne sürer. daha derinlemesine incelemişlerdir.
rın anneleri dışında birçok insana Yetişkinlik döneminde bağ kurma
karşı çok çeşitli bağlanma davranış­ Çığır açan çalışma kuramları, ebeveyn ile çocuk ara-
ları sergilediğini ortaya koymuşlar­ Bowlby'ın kuramı çok sık eleştiri­ sında kurulan bağın ileride eşler ve
dır. Ayrıca birden fazla kişiye bağ­ lere ve değişimlere maruz kalmıştır. romantik ilişkiler yaşanan kişilerle
lanma istisnai bir durum değil, Ancak günümüze kadar insan bağ­ kurulacak bağları nasıl etkileyeceği
aksine en sık görülen durumdur. lanması üzerine yapılmış en ayrın­ göz önünde bulundurarak geliştiril­
Son araştırmalar özellikle çalışan tılı ve elkili çalışma olmaya devam miştir. Bowlby'ın kuramlarının
kadınlar için çok önemlidir. Zira etmiştir. Bowlby kuramı, Harry çocuklara kurumlar tarafından
Bowlby'in kuramlarına göre kadınlar Harlow ve Mary Ainsworth'ün çığır sağlanan bakımın iyileştirilmesi ve
anne olduktan sonra çalışma haya- açan deneyine ilham kaynağı evlatlık verme alternatifinin yaygın­
lına son vermelidir. Evde, çocukları­ olmuştur. Psikologlar, Bowlby'in laştırılması gibi çocuk bakımını
ıı.ın yanında kalıp, esas bakım sağla­ temel önermesinden yola çıkarak, olumlu yönde geliştirecek etkileri
yan kişi olma görevini çocukluktaki bağlanma biçimlerini olmuştur. •

JohnBowlby John Bowlby, Londra'da yaşayan ğu olur. Savaştan sonra, emekli-


üst orta sınıfa m ensup bir ailenin, liğine kadar çalışmaya devam e-
altı çocuğu ndan dördüncüsü ola- deceği, Tavistock Kliniği'nin yö-
rak dünyaya gelir ve çoğunlukla neticiliğine getirilir. 1950 yılın­
dadılar tarafından büyütülür. Yedi da, Dünya Sağlık Örgütü için ö-
yaşında yatılı okula gönderilir. Bu nemli bir araştırma yapar. 83 ya-
deneyimi sayesinde küçük çocuk- şında, İskoçya'nın Skye adasın­
ların bağlanma sorunlarına duyar- da bulunan yazlık evinde hayatı­
lı hale gelir. Cambridge'deki, Tri- nı kaybe der.
nity College'de psikoloji eğ itimi a-
lır. Bir süre s uçlu çocuklara öğ ret­ Önemli e88rlerl
mtııı!ik Y"-V"' · Sonra, tıbbi eğitimi­
ni tamamlar ve psikanalist olur. 1951 Maternal Care and
II. Dünya Savaşı sırasında, Kra- Mental Health (WHO Raporu)
liyet Ordusu Tıbbi Birlikleri'nde 1959 Separation Anxiety
görev yapar. 1938 yılında , Ursula 1969, 1973, 1980 Attachment
Longstaff ile evlenir ve dört çocu- and Loss (üç cilt)
278

BEDEN .T~MASI
8AHAT~IÇI ÇOK
ONEMLIDIR
HARRY HARLOW (1905-1981)

irçok psikolog, çocuklann


KISACA
YAKLAŞIM
Bağlanma teorisi
B kendilerine bakan kişilere sa-
dece besin ihtiyaçlarını gi-
derdikleri için bağlandıklarını söyler.
John Bowlby, bu çıkar beklentili sev-
ÖNCE gi fikrine kuramsal olarak karşı çıkar.
1926 Sigmund Freud, çocuk- Kuramı kanıtlayan ise Barlow'dur.
ların kendilerine bakan kişile­ Harlow makak maymunlarını an-
re bağlanmasının nedeninin nelerinden ayırır. Maymunlara ıki
onları gıda kaynağı olarak
şans verilir. Ya içinde dolu bir biberon
görmesi olduğunu iddia eden
ile telden yapılmış anne figürü olan
psikanalitik bir "çıkar beklen-
tili sevgi" teorisini öne sürer. kafese girmeyi tercih edeceklerdir ya
da yumuşak kumaştan yapılmış, da-
1935 Kondrad Lorenz'in araş­ ha sevimli anne figürünün bulundu-
tırmaları insan dışı canlıların ğu ama içinde yiyecek olmayan kafe-
ilk karşılaştıkları hareket eden se gideceklerdir. Eğer çıkar beklentili Harlow'un deneyinde kullandığı
nesne ile güçlü bağlar kurdu- yavru makak maymunları, beslenme
sevgi kuramı doğruysa, maymunlar
ğunu söyler. sağlama masına rağmen , yumuşak
içirıde dolu biberon olan kafesi tercih
1951 John Bowlby, insan an- kumaştan yapılmış "anne" figü rüyle
edecektir. Maymunlar vakitlerinirı
nelerin ve bebeklerin güçlü bir güçlü bir bağ kurarlar.
çoğunu daha sevimli ve yumuşak
bağ kurmaya programlandığı­ anne figürünün olduğu kafeste geçi- Böylece Harlow, bakıcılığın temel iş­
nı iddia eder. rirler. Yumuşak anne figürünü güven- levinin anneyle bedensel temel kur-
SONRA li bir üs olarak kullanmaktadırlar. Ka- mak olabileceğini ileri sürer.
1964 İngiliz psikologlar Ru- fesin içine ürkütücü objeler konuldu- O dönem psikologlar ve doktorlar
dolph Schaffer ve Peggy Emer- ğunda, emniyet duygusu sağlamak i- ebeveynlere ağlayan çocuklarını sal-
sen, küçük çocukların besleme çin yumuşak anne figürüne sarıl­ lamamaları ve kucaklarına almama-
ve bakım görevini üstlenmeyen maktadırlar. Sonraki testlerde ki bez- larını tavsiye ederler. Harlow deneyle-
kişilerle bağ kurabildiğini qös- den anne figürü sallanabiliyordur ve ri o kadar etkili olmuştur ki, Batı dün-
terir. kafese yiyecek de eklenmiştir. Böyle- yasının ebeveynliğe olan yaklaşımın ı

1978 Michael Rutter çocukla- ce bağlilik miktarı daha da artm ıştır. değiştirmeyi başarmıştır. •
rın cansız nesneler dahil bir-
çok farklı bağlanma figürüne Ayrıca bkz. Konrad Lorenz 77 • Sigmund Freud 92 99 • Abroham Maslow
bağlanabildiğini gösterir. 138-39 • John Bowlby 274-77 • Mary Ainsworth 280-81 • Michael Rutter 339
GELiŞiM PSİKOLOJiSi 279

ÇOCUKLARI, AKIŞI
HAKKINDA HİÇBİR ŞEY
BİLMEDİGİMİZ BİR YAŞAMA
HAZIRLIYORUZ
FRANCOISE DOLTO (1908-1988)

orlu bir çocukluk dönemi yetişkinlerden farklıdırlar. Onların


KISACA
YAKLAŞIM
Psikanaliz
Z geçirmiş olan Fransız doktor
ve psikanalist Francoise
Dalto çalışmalarını çocukların arzu-
yaşındayken,
madığı
dır.
eski nesillerin yaşaya­
deneyimlere sahip olmuşlar­

larını keşfedip, gerçekleştirmeleri Dolto için eğitimin amacı her


ÖNCE üzerine yoğunlaştırmaya karar veri- çocuğa kendi kişisel eğilimlerini
1924 Sigmund Freud, miştir. Dalto, arz uları gerçekleştir­ keşfetmesine olanak sağlayacak
çocukların hadım edilme menin nevrozları önleyeceğini özgürlüğü tanımak olmalıdır. Dolto
endişesiyle ilgili teorisini düşünmektedir. Çocukların yaşadığı için yetişkinler belirli yöntemler
açıkladı. Dolto'ya göre bu hastalıkların temelinde aslında ebe- kullanılması için baskı yapmak
endişe bilinçaltımızdaki beden veyn ve çocuk arasındaki iletişim yerine örnek olabilecek bir rol
imajım ızı
etkileyen kopukluğunun yattığına inanmakta- modeli olmalıdır. Dolto'ya göre eğit­
unsurlardan biridir. dır. Dolto'ya göre, yetişkinler, kendi- menin rolü çocuklara kendilerini
1969 Jacques Lacan "ötekilik" leri de bir zamanlar çocuk olmala- yönetmeyi öğretmektir. •
• kavramını araştırmaya başladı. rına rağmen, çoğu zaman çocukları
Bu kavram sayesinde Dolto anlamakta güçlük çekmektedirler.
bireylerin farklılıkları üzerinde

''
yoğunlaşmaya başlar. Benzersiz bakış açısı
Dolto'ya göre, her çocuk geleneksel
SONRA eğitim yöntemleri tarafından balta-
1973 Fransa'nın La Neuville- lanan benzersiz bir bakış açısına
du- Bosc kentinde Dolto'nun sahiptir. Taklit ve itaat yöntemiyle Yetişkinleri değiştirmek için
teorileri temel alınarak eğitim çok geç, işimiz çocuklarla.
çocukları kontrol etmeye çalışan
veren bir okul açılır. Okulun Françoise Dolto
odak noktası kişisel mutluluk bütün ahlaki ve eğitimsel sistemlere
karşıdır. Gelecekte ne olacağı tama-
ve hobilerdir.
men belirsiz olmasına rağmen evde

''
1978 Dolto'nun fikirlerinden ve okulda çocukların geleceğini
yola çıkarak, ayrı kalmanın belirlemek için kullanılan yöntemleri
ebeveyn ve çocuk uzerındckı yetersiz bulmaktadır. Dolto'ya göre
olumsuz etkilerini asgariye çocuklar kendilerine eğitim veren
indirmeyi amaçlayan La
Maison Verte kreşi Paris'te Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92- 99 • Alfred Adler 100- 01 • Jacques Lacan
açılır. 122-23 • Daniel Lagache 336-337
280

DUYARLI BİR ANNE,


GUVENLI BiR
BAGLANMA YARATIR
MARY AINSWORTH (1913-1999)

950'li yılların başında, bağlan­ keşfetme ihtiyaçlarını nasıl dengele-


KISACA
YAKLAŞIM
Bağlanma teorisi
1 ma psikologu John Bowlby ile
çalışan Mary Ainsworth, arıne
çocuk ilişkisiyle yakından ilgilenme-
dikleri gözlenmektedir. Ainsworth
deneylerde, anne ve bir yaşındaki be-
beğini , bebeğin oynayabileceği o-
ye başlar. 1969 yılında, sonradan "Ya- yuncaklarla dolu bir odaya yerleştirir.
ÖNCE bancı Durum" adıyla tanınacak olan Bu arada odaya yabancı bireyler so-
1950'ler John Bowlby anne- bir test hazırlar. Deneyde bebeklerin kulmadan önceki ve sonraki davra-
çocuk arasındaki bağın farklı stres koşullarında bağlanma ve nışları incelenir. "Durumlar" annenin

önemini vurgular.
1959 Harry Barlow'un yavru
makak maymunları üzerinde
yaptığı çalışmalar, canlıların
Bebekler annelerinden ayrı kaldıklarında üç bağlantı
tipinden birini sergiler.
çevrelerini keşfetmek için
bağlanma figürlerini güvenli
bir üs olarak kullandığım
ortaya koyar.
SONRA
1980 Amerikalı psikiyatr Brian Bebek hiç gerginlik Bebek annesi gidince çok
E. Vaughn, bağlanma göstermez ve yabancı gerilmesine rağmen, geri
figürünün aile şartlarındaki tarafından teskin dönüşü n ardından temas
değişimlere göre edilebilirse bağlanma kurmayı reddederse
değişebileceğini gösterir. kaçıngan tiptir. bağlanma kaygılı tiptir.

1990 Amerikalı psikolog Mary


Main küçük çocuklarda
dördüncü bağlanma tipini
keşfeder. Bu "organize
olmayan" bağlanma tipinde
küçük çocuk hem çevresinden,
hem de bağlanma figüründen
korkmaktadır.
GELİŞİM PSiKOLOJiSİ 281
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92 99 • John Bowlby 274-77 • Harry Harlow 278 • Jerome Kagan 339 • Michael Rutter 339

Bağlanma tipleri
Ainsworth'un çalışmasındaki
bebeklerden yüzde 70'i "güvenli

''
bağlanma" kurmuştur. Bu bebekler
annelerini, keşiflerini gerçekleştire­
bilecekleri güvenli bir üs olarak
kullanmaktadırlar. Anneleri odadan
"Bağlantı davranışları, bağlantı
ayrıldığında gerilmektedirler.
figürü ulaşılmaz olduğunda
Odadaki yabancı bireye rağmen
ortaya çıkar." a nnelerinin ihtiyaç olduğunda geri
Mary Ainsworth geleceğini bilerek, mutlu bir şekilde
oyunlarına devam etmektedirler.
Annelerine duyarsız kalan bebekler,

''
odada yalnız bırakıldıkları zaman
bu durumdan hiç etkilenmemekte-
dirler. Ainsworth bu bağlantı tipine
kaçıngan bağlantı tipi adını ver-
miştir. Bu bebekler yabancılara, Batılı olmayan kültürlerde anneler
bebeğini odada yabancı bireyle bera- annelerine verdikleri tepkileri ver- bebeklerini her zaman yakınlarında
ber bırakması ve soma odaya dönme- mektedirler. Bebeklerin yüzde 15'i tutar. Bu gibi Meller topluluktaki farklı
bağlanma tarzlarının ortaya çıkışını
sini kapsamaktadır. bu gruptadır.
etkileyebilir.
Ainsworth anne- bebek arasın­ Geri kalan yüzde 15 ise "kaygılı
daki bağa dair en önemli bulgula- bağlanma" tipi olarak nitelenmekte-
rın, bebeğin annesinin gidişine dir. Bu bebekler anne odadayken Ainsworth'a göre bağlantı tipini
verdiği tepkiden çok geri dönüşünü bile yabancıdan çekinmekte, anne annenin hassasiyeti belirlemekte-
nasıl karşıladığı gözlenerek elde oday ı terk ettiğinde çok gerilmek- dir. Duyarlı bir anne çocuklarının
edileceğini keşfeder. Ainsworth'e tedirler. Annenin geri dönüşünde ihtiyaçlarını anlar ve gerektiği
göre bebeğin annesinin geri dönü- ise öfke göstermekte, onunla temas şekilde yanıt verir. Böylece güvenli
şiine verdiği tepkiler üç bağlanma kurmak istememektedirler. bir bağlanma sağlar.
tipine işaret etmektedir.
Eleştiri
Leonard'ın görevi nedeniyle Ainsworth'un bağlanma tipleri
Mary Ainsworth
Uganda'ya taşınır. Burada, kalıcı olmadıkları iddiasıyla eleştiril­
Mary Ainsworth, ABD'nin, Ohio kabilelerde anne ve çocuk miştir. Ayrıca bebekler her zaman
eyaletinin Glendale kentinde arasındaki bağı gözlemleme tek bir tipte öngörülen davranışları
doğar. Beş yaşında Kanada'ya fırsatı bulur. 1956 yılında sergilememişlerdir. Kültürel farklar
taşınır. 1939 yılında Toronto Amerika'ya döner. Akademik sonuçları etkilemişti r. 1990 yılında
Üniversitesi'nde doktorasını kariyerine devam eden Japonya'da yapılan araştırmada
tamamlar. 1942 yılında, Kanada Ainsworth 1975 yılında profesör kaygılı bağlanma tipindeki bebekle-
Kadın Ordusu Birliklerine olur. rin oranı çok yüksek çıkmıştır.
katılmadan önce burada bir süre Bunun nedeni olarak Japon bebekle-
öğretmenlik yapar. II. Dünya Önemli e serleri rin annelerinden, Amerikalı bebek-
Savaşı'ndan sonra Toronto
ler kadar ayrı kalmaya alışkın olma-
Üniversitesi'ne geri döndü. 1950 1967 lnfancy in Uganda
maları göstermiştir. Ancak yine de
yılında Leonard Ainsworth ile 1971 Jnfant Obedience and
Yabancı Deneyi, bugün M.la bağ­
evlenir. Londra'ya taşınarak, Maternal Behavior
Tavistock Kliniği'nde John 1978 Patterns of Attachment lanma kuramının en önemli araştır­
Bowlby ile çalışır. 1954 yılında, malarından biri olarak kabul gör-
meye devam etmektedir. •
282

BİR ÇOCUGA BAŞKA BİR


iRKiN ÜYESİNDEN NEFRETİ
VE KORKUYU KİM
ÖGRETİYOR?
KENNETH CLARK (1914-2005)
~~~~~~~--~~~~~~~~-

930'lu yılların sonuna doğru


KISACA
YAKLAŞIM
Irksal tavırlar
1 Kenneth Clark ve eşi Mamie
Phipps Clark aynmcılığın, o-
kul çağındaki Afrika kökenli Ameri-
kalı çocuklar üzerindeki sonuçlarını
ÖNCE incelemişlerdir. Özellikle çocukların
1929 Almanya doğumlu yazar öz-imajlarıyla ilgilenmektedirler. Ço-
ve sosyal güvenlik görevlisi Bru- cukların ırksal farklarla ilgili farkın­
no Lasker "Çocuklarda Irksal Tu- dalıklarını ve ırklar konusundaki te-
tumlar" kitabını yayımlar. Ki- mel tutumlarını gösterecek bir "be-
tapta çocukların ırk konusunda- bek testi" geliştirirler. Testi, yaşları
ki görüşlerini incelemek için ge - üç ve yedi arasında değişen çocuklar
liştirdiği yöntemler yer alır.
üzerinde uygularlar. Deneyde, beyaz-
1930'lann başı Kanadalı psi- dan koyu kahverengiye kadar deği­
Clark'ın bebek testleri 1 930'1arın sonu
kolog Otto Klineb erg devlet o- şen ten renkleri dışında, tıpatıp birbi-
ve 1940'\arın başında siyah çocukların o-
kullarında göre v yapan zenci rine benzeyen dört tane bebek kulla- kullarında sık sık
beyaz bebekleri tercih
öğretmenlere eşit maaş hakkı nılmaktadır. Çocuklar bebekleri ten bunun egemen kültürün sembolü
ettiğini,
verilmesi için mücadele eden renklerine göre algılayıp yadsınama­ olduğunu kabul ettiklerini göstermektedir.
avukatlarla çalışır. yacak bir ırksal farkındalık gösterir-
SONRA ler. Aynca kendilerine en çok benze- den çocukların toplumda var olan
1964 Amerikan Anayasa Mah- yen bebeği seçerek de ten renklerine ırksal önyarglları içselleştirme eğili­
kemesi, Brown-Topeka Eğitim göre tanımladıklarını gösterirler. minde oldukları sonucunu çıkarır.
Kurulu davası sonuc unda okul- Clark, çocukların ırklara karşı Onlara göre çocuklar bu nefreti ken-
larda ırk ayrımının anayasaya gösterdikleri tutumu anlayabilmek i- dilerine yöneltmektedirler. Bu nokta-
aykm olduğu karanna varır. çin, onlardan en çok oyun oynamak da ikili çok önemli bir soru ortaya a-
istedikleri ve en beğendikleri bebeği tar: "Çocuklara başka ırklardan nefret
1978 Elliott Aronson ırk ayrı­ seçmelerini ister. Çocuklar ayrıca en etmeyi ve korkmayı kim öğretiyor?"
mın kaldırıldığı yeni sistemin-
g üzel renkli bebeği ve en çirkin be -
de önyargılorı ozoltmok için
beği de seçeceklerdir. Maalesef, si- Önyargı yaratmak
"yapboz" metodunu geliştirir.
Yani sınıftaki öğrenciler, siyah yah çocuklar net bir şekilde beyaz Clark'lar Amerika'da önyargıyı şekil­
ve beyaz öğrencilerden oluşan bebekleri tercih eder. Siyah bebekler lendiren etkileri incelemek isterler.
küçük gruplara bölün erek, bir- reddedilmektedir. Bu durum dolaylı Çocuklar ırksal farkları toplumsal
birlerine bağlı ola rak çalışırlar. olarak kendilerini reddettikleri olarak standartlara göre değerlendirmeyi
da yorumlanabilir. Clark'lar, deney- öğrendikleri için kendilerini belirli bir
_GELiŞiM PSiKOLOJiSi 283
Ayrıca bkz. Elliot Aronson 244-45 • Muzaffer Şerif 337

1930'1u yılların
Üç yaşındaki çocuklarda Amerika'sındabeyaz
ırksal farkındalık ve hatta siyah çocuklar bile
önyargı oluşumu beyazlığı tercih ediyor
başlamış olur. ve siyahiliği
reddediyordu.

Kenneth Cla rk, Panama'da,


Ayrımcılık politikasıyla Kanal Bölgesi'nde doğar. Beş
ebeveynlerden, yaşında, New York'un Harlem
öğretmenlerden, oyun semtine taşınırlar. Annesi
arkadaşlarından ve medyadan Kenneth'in ortaokuldan sonra
alınan sosyal etkiler sadece meslek lisesine ya da
çocukların ırkçı tutumları teknik liseye devam etmesini
içselleştirmelerine gerektiren idari karara karşı
neden olur. çıkar. Bu sayede Clark lise
eğitimi alabilir. Washington
DC'deki, Howard
grupla özdeşleştirmeleri gerekmekte- Clark'lara göre bu tutumlar ebeveyn- Üniversitesi'nden yüksek
dir. Her ırk grubu hiyerarşik düzen i- lerin, öğretmenlerin, arkadaşların, te- lisans derecesi alır. Eşiyle
çinde belirli bir yere sahiptir. Küçük levizyonun, filmlerin ve çizgi roman- okulda tanışır. İkili birlikte
yaştaki siyah çocukların beyaz be- ların ortak etkisinin ürünüdür. Ebe- yaptıkları araştırmalarla New

bekleri tercih etmelerinin nedeni A- veynlerin çok azı çocuklarına başka York'taki Columbia
merikan toplumunun beyaz insanları ırka mensup kişilerden nefret etmeyi
Üniversitesi'nden derece alan
ilk Afrika kökenli Amerikalı
tGrcih ediyor olduğunu anlamış ve bu öğretmektedir ancak nefret, bi linçdı­
kadın ve erkek öğrenci olurlar.
tercihi içselleştirmiş olmalarıdır. Üç şı bir şekilde, farkında olmadan veril-
Harlem'de çocuklar ve gençler
yaşındakiler bile yetişkinlere benzer mektedir. Örneğin bazı beyaz ebe- için gelişim ve olanak
tutumlar sergilemektedirler. veynler çocuklarını siyahi yaşıtlarıyla merkezleri kurarlar.
oyun oynamaması için teşvik etmek- Clark aynı zamanda New
tedirler. Böylece üstü kapalı bir şekil­ York Devlet Üniversitesi'nde
de çocuklarına siyahlardan korkmayı daimi profesörlük pozisyonu

''
ve uzak durmayı öğretmişlerdir. alan ve Amerikan Psikoloji
Clark'ın 1950' de özetlenen bu ça- Demeği'nde baş kan olarak
lışmasına göre ayrımcılık siyah ve görev yapan ilk Afrikalı
Ayrım,toplumun bir grup beyaz çocukların kişiliklerine zarar Amerikan vatandaşıdır.
insana onların değersiz vermektedir. Clark'ın 1954'teki
olduğunu anlatma yollarından Brown-Topeka Eğitim Kurulu Dava- Önemli eserleri
biridir. sı 'ndaki uzman görüşleri, okullarda
Kenneth Clark siyah-beyaz ayrımının anayasaya ay- 1947 Racial ldentitıcation and
Preference in Negro Children
kırı olduğıı kararı alınan davada bü-
1955 Prejudice and Your Child

''
yük rol oynar. Davarıın sonucu 1965 Dark Ghetto
Amerika' da eğitimde ayrımın sonu- 1974 Pathos of Power
nu getirir. Ayrıca yurttaşlık hakları
hareketinin de başlangıcı olur. •
284

KIZLAR. ..ERKEKLERDEN
.
DAHA YUKSEK NOTLAR
ALIYORLAR
ELEANOR E. MACCOBY (1917-)

Ancak kızlar derslerine daha fazla


YAKLAŞIM özen ve ilgi gösterir ve daha iyi
Feminist psikoloji çalışma yöntemleri kullanırlar ..
Genel olarak kızlarla
ÖNCE erkeklerin akli
20. yüzyılın başı Kadın kabiliyetlerinde çok
psikologlar ilk kez cinsiyet önemli farklar yoktur
farklarıyla ilgili araştırma
yapmaya başlar.
1970'ler Cinsiyet araştırmala­
rı kadın ve erkek arasındaki
farkları vurgulamaya başlar.
970'li yıllarda, feminist psiko- cinsiyet kalıplarının asılsız olduğu­
SONRA
1980'ler Araştırma sonuçla-
rında kadın ve erkek beyni
arasındaki yapısal farklar
1 logların sayısı arttıkça,
davranışçılık döneminde unu-
tulmaya yüz tutan cinsiyet farkları
nu göstermektir. Bazı bulgular erkek
öğrencilerin kız öğrencilere göre da-
ha agresif ve matematik ile üç
araştırma ları tekrar gündeme gel- boyutlu algılama konusunda daha
ortaya çıkar. miştir. Feminist çalışmalar özellikle başarılı olduğunu göstermektedir.
1993 Anne Fausto-Sterling Amerikalı psikolog Eleanor Mac- Ancak d iğer taraftan kız öğrenciler
"kadın" ve "erkek" arasındaki coby için çok önemlidir. Psikoloji sözel alanda erkeklerden daha üs-
biyolojik farkların çok büyük literatüründe, kadınlarla erkekler a- tündür. Daha sonra yapılan
olması nede niyle, beş cinsiye t- rasındaki benzerlikler yerine araştırmalar bu farkların göründük-

ten bahsedebileceğini iddia farklılıkların ön plana çıkarılmasın­ lerinden daha karmaşık olduğunu
eder. dan rahatsızlık duyar. Öğrencisi ortaya çıkarmıştır.
Carol Jacklin ile beraber 1600 öğren­ Göz ardı edilemeyecek farklar-
2003 Simon Baron-Cohe n ci üzerinde toplumsal cinsiyet dan biri kızların erkeklerden daha
kadın beynının özellıkle araştırması yapar. Bulgular ın ı 1974 yüksek not almasıdır. Maccoby, ya-
empati kurmak için donatıldJ­ yılında Cinsiyet Farklılıklarının Psi- pılan testlerin sonuçlan, kız
ğını, erkek beyninin ise kolojisi kitabında yayımlarlar. öğrencilerin erkeklere göre akli açı­
sistemleri anlamaya da ha Amaçlan pek çok kişinin cinsiyetler dan daha kabiliyetli olm adığın ı
yatkın olduğunu ortaya atar. arasında elzem sandığı farklılıkların göstermesine rağmen ortaya bu so-
mitten ibaret olduğunu ve toplumsal nuçların çıkmasını ilginç bulur.
GELiŞİM PSiKOLOJİSi 285
- - - - --
Ayrıca bkz. Ja neL Taylor Spence 236 • Simon Baron-Cohen 298-99

Maccoby'nin araştırmasına göre


kız çocukları öğretmenin beklentilerine
daha çok cevap verir. çalışmaya daha

''
isteklidirler. bu da onların okulda erkek
çocuklarından daha başarılı olmaların ı
sağlar.

Kız çocuklarındaki
Üstelik daha önce başarı motivas-
yonu hakkında yapılmış olan
entellektüel gelişim
araştırma sonuçları, erkeklerin kız ya-
olumlu ve aktif
olmalarıyla beslenir.
şıtlarından daha başarılı alına
olasılığının yüksek olduğunu göster-
Eleanor E. Maccoby
mjştir. Erkekler kızlara göre daha fazla

''
başarı odaklıdır. Konulara daha fazla
dahil olınakta ve araştırmaktadırlar.
Kızlar ise daha çok kişisel iHşkilerinde
başarıh olınaya odaklanmaktadırlar.
Bunu başarmak için insanları mem-
nun et.meye çalışmakta ve birçok Maccoby, yüksek notların daha fazla tün tartışmalar aslında toplumsal
konuda erkekler kadar özgüven göste- çaba ve jlgi göstermeyle daha disip- düzenin nasıl sağlanması gerektiğiyle
rememektedirler. linli çalışmanın eseri olabileceğini ilişkili siyasal soruların bir devamıdır.
kabul eder. Ona göre erkekler ve kızlar Bu noktada aslında kadınların ve er-
Klişelerle mücadele etmek arasındakı başarı motivasyonundaki keklerin nasıl " doğalarına" uygun
Maccoby, sürekli bu varsayımlara farklılıklar ne olursa olsun, kızların o- roller oynayabileceği tartışıhr. Mac-
karşı çıkmaktadır. Çalışmalarında, kul yaşamına dair motivasyonlarım coby, psikolojik literatürde sürekli
kızların akademik olarak erkeklerden olumsuz etkilememektedir. Kızların kadın-erkek benzerliklerinin değil de,
daha başarılı olınalarına, küçük yaş­ hayatında bu motivasyonunun önemi farklılıklarının dile getirilınesine karşı
lardan itibaren okulla ilgi]j konularla büyüktür. Zira okuldakı performans, çıkarak, kadınlara ve erkeklere bas-
daha çok ilgilenmelerine ve liseyi bi- iş hayatındakı performansa benze- makalıp meslekler uygun
tiLmeden eğitim hayatını bırakma mektedir. Kadın ve erkek doğasından görülınesine karşı çıkmıştır. •
risklerinin daha az olduğuna değinir. kaynaklanan farklar üzerine çıkan bü-

Eleanor E. Maccoby Eleanor Maccoby (Emmons) başarı ödülüne layık görülür.


Tacmoa, Washington'da doğar. Amerikan Psikoloji Derneği,
Üniversite eğjtimini Washingon Maccoby adına ödül vermeye
Üniversitesi'nde tamamlar. Deney- başlar. Maccoby'nin toplumsal
sel psikoloji dalındaki tezini kalıpları yıkmak için yaptığı
Michigan Üniversitesi'nde verir. çalışmalar, çocukların toplumsal-
1940 'lı yıllarda önce Tarım laşma sürecini ve toplumsal
Bakanlığı'nda ardından Harvard cinsiyet farklarını anlayabilmek
Üniversitesi'nde görev yapar. için elzem kabul edilmektedir.
Araştırmaları çocuk bakımı
uygulamaları üzerinedir. Cinsiyet Önemli eserle ri
ayrımının kariyerine zarar verdiğı­
ni düşünerek, çalışmalarına 1966 Cinsiyet Farklılıklannın
Stanford Üniversitesi'nde devam Gelişimi
eder. Burada ilk kadın Psikoloji Kür- 1974 Cinsiyet Farklılıklarının
sü başkanı olur. Amerikan Psikoloji Psikolojisi
Derneği tarafından ömür boyu 1996 Boşanma Sonrası Ergenler
İNSAN
DA\[RANIŞLARININ
ÇOGU MODELLEME
YOLUYLA
.. . .
"'-'

ALBERT BANDURA (1925-)


288 ALBERT BANDURA
ve 1950'li yıllarda, Sosyal öğrenme kuramı

1
940'lı
KISACA öğrenme süreci davranışçı Sosyal öğrenme kuramının
psikoloji terimleriyle temelini, Bandura'nın insanların
YAKLAŞIM
açıklanmaktadır. Davranışçı alana pekiştirme (ödül ve cezalar) yoluyla
Sosyal öğrenme kuramı
hakim olan B.F Skinner'ıh işlemsel değil, başka insanları
ÖNCE koşullanma kuramına göre öğrenme gözlemleyerek öğrendiklerine olan
1938 B.F Skinner davranışçı süreci tamamen ödüller ve cezalarla inancı oluşturur. Buna göre bazı
öğrenme kuramı olan işlemsel belirlenmektedir. Albert Bandura, kişiler bizim için uygun veya kabul
koşullanmayı ortaya atar. İşlem­ çocukluk çağında görülen edilebilir örneklerdir. Biz de onların
sel koşullanma öğrenme süre- saldırganlıkla ilgilenir. Ona göre bu eylemlerini önce zihnimizde prova
cinde olumlu ya da' olumsuz des- dönemde yaşanan saldırganlık, o edip ardından taklit ederek
teklerin rolünü araştırmaktadır. günlerde ortama hakim olan öğrenmiş oluruz. Bandura "insan
1939 Amerikalı psikolog John davranışçı kuramla davranışlarının çoğu

Dollard, saldırganlığın her za- açıklanamayacak kadar karmaşıktır. modellemelerle öğrenilir" der.
man hayal kırıklığının bir so- Bandura, çocukluk dönemi Bandura başka bir insan
nucu olduğunu söyler. Dollard'a saldırganlığını öğrenilmiş bir davranışının başarıyla örnek
göre hayaı kırıklığı saldırganlı­ davranış olarak görmektedir. alınabilmesi için gerekli olan dört
ğa neden olmaktadır. Bandura'nın varsayımına göre, koşuldan söz eder: dikkat, akılda
çocuklar sa ldırganlığı yetişkinlerin, tutma, yeniden üretme ve
SONRA
1966 Amerikalı fizyolojist Leo- özellikle aile fertlerinin saldırgan motivasyon. Öğrenme mutlaka
davranışlarını gözlemleyerek ve öğrenen kişinin davranışa dikkat
nard Berkowitz, sinirin saldır­
ganlığa dönüşmesi için, saldır­
taklit ederek öğrenmektedirler. etmesini gerektirir. Davranışın
gan davranışlarla ilişkilendirilen Problemin anahtarının Skinner'ın fiziksel olarak yeniden
çevresel ipuçlarının mevcut ol- işlemsel koşullanması ve Freud'un üretilebilmesi için görülenler ve
ması gerektiğini öne sürer. psikanalitik özdeşim kuramının duyulanlar hatırlanmalıdır. Yeniden
birleşiminde olduğuna inanır. üretim için ayrıca ödül beklentisi
1977 Amerikalı psikolog Robert Freud'un kuramı insanların nasıl gibi iyi bir neden gerekir.
A. Baron, Bandura tarafından
diğer kişilerin n iteliklerini Bandura'nın öğrenme
yapılan deneylerin medyadaki
benimsediğini araştırmaktadır. kuramında, ödül kavramının bir
saldırganlığın, toplumda görü-
Bandura'nın çalışmaları ünlü Bobo yeri vardır. Ancak Bandura
len saldırganlık olaylarını tetik-
bebeği deneyi ve 1977 tarihli çok kuramındaki, kişinin çevresi ve
lediğini kanıtladığını iddia eder.
etkili teziyle sonuçlanmıştır. davranışları arasındaki ilişki,
davranışçı kuramdan kökten
GELiŞiM PSiKOLOJİSİ 289
Ayrıca bkz. Konıad Loıenz 77 • B.F. Skinner 78 85 • Sigmund Fıeud 92-99 • Lev Vygotsky 270

farklılıklar gösterir Davranışçı


kurama göre davranışı tamamen
çevresel koşullar belirler. Ancak
Bandura'ya göre insan, çevresini,
tıpkı çevresinin kendisini etkilediği
gibi etkiler. Bu duruma " karşılıklı
belirlemecilik" denilir. Bandura'ya
göre kişilik üç bileşenin
etkileşiminden oluşmaktadır.
Bunlar çevre, davranış ve psikolojik
süreçlerdir. Psikolojik süreçler dili
kullanabilme yetisi ve imgeleri
akılda tutmaktan oluşmaktadır. Bu
değişkenler, Bandura'ya göre
yetişkinleri izleyip, örnek alınarak
gerçekleştirilen çocukluk
dönemindeki saldırganlığın
araştırılmasıyla yakından ilgilidir.

Bobo bebeği deneyi


Bandura, sosyal öğrenme fikirlerini
1961 yılında yaptığı bir deneyle
ortaya koyar. Deneyin amacı
saldırgan davranışın amacını Böylece toplumda görülen Bandura' nın 1961 tarihli saldırgan
açıklamak, insanları tahrik eden saldırganlık olaylarının ne kadar davranış deneyinde çocuklar Bobo'ya
uyarıcıları saptamak ve sa ldırgan güçlü etkilerinin olduğunu gözler saldırır. Bazı durumlarda denek odada-

davranışın devam etmesinin önüne serer. ki diğer oyuncakları kullanarak yeni


saldırı yolları bulur.
nedenlerini anlamaktır. Deney, Deney, yerel anaokulundan
çucukların yetişkin rol modellerinin seçilen, yaşları 3 ve 6 arasında fırlatmakta , tekme atmakta, yere
davranışlarını taklit ettiğini kanıtlar. değişen 36 kız ve 36 erkek çocuk atmakta ve yumruklamaktadır.
üzerinde uygulanmıştır. Çocuklar, Çocuklar, odada oyuncaklarla
12 kız ve 12 erkekten oluşan 24 yalnız bırakıldığında, yetişkinin
kişilik üç gruba ayrılır. Birinci grup saldırgan davranışlarını birebir

''
kontrol grubudur. Bu grup hiç kopyalar, hatta bebeğe
yetişkin rol modeli görmemiştir. yetişkinlerden gördüklerinin
İkinci grup, "Bobo" adlı şişme dışında saldırgan hareketlerde
oyuncak bebeğe saldırgan bulunurlar. Bu gruptaki çocuklar,
Davranış kısmen çevreyi davranışlar sergileyen bir yetişkin diğer gruptaki çocuklara göre daha

yarattı, ondan doğan çevre de örnek görmüştür. Üçüncü grubun az utangaçtır. Ayrıca yetişkinden
yetişkin modeli ise pasif kalmıştır. böyle bir davranış görmemelerine
davranışı etkiledi.
Deneyde yer a lan çocuklar, rağmen silahlarla diğer
Albert Bandura
yaşıtlarından etkilenmemeleri için çocuklardan daha fazla oynarlar.
münferit olarak test edilmiştir. Buna karşın, kontrol grubundaki
İkinci grup üzerinde yapılan veya pasif yetişkin örneği gören

''
deneyde, çocuklar yetişkin modelin üçüncü gruptaki çocuklardan çok
bebeğe sözel ve bedensel şiddet azı bebeğe şiddet uygular. Bandura,
uyguladığını görür. Yetişkin , çocukların saldırgan davranışlar
bebeği sopayla dövmekte, havaya görmesinin, yalnızca kendi
290 ALBERT BANDURA
Bilgisayar oyunları v e genel
olarak medyadaki şiddet davranış
örnekleri potansiyel kaynak olarak
anılmıştır ama bu görüşü araştırmalar
güçlü bir şekilde desteklemez.

içlerindeki saldırganitkileri açığa


çıkarıyor olması ihtimalini göz
önünde bulundurmuştur. Ancak
çocukların bu davranışları birebir
taklit ediyor olması gözlemlemenin
öğrenme üzerindeki etkisini net
biçimde ortaya koymuştur.

Medyada saldırganhk
Bandura'nın araştırmaları,
medyadaki şiddet olayları
konusunda çok önemli sorulan
beraberinde getirir. Eğer, saldırgan
davranışlar sergileyen yabancılar görüntülere maruz kalmanın ister. Sosyal öğrenme kuramcıları
çocuklara örnek teşkil edebiliyorsa, çocuklardaki saldırganlığı bilişin örnek almada bir rolü
o halde televizyon programları da azaltabileceğinj göstermektedir. olduğunu kabul eder. Onlara göre
davranışlar için örnek kaynağı Katarsis etkisi olarak bilinen bu bilişsel faktörler saldırganlığı
oluşturmaktadır. Çağdaş TV kurama göre, kişiler ekrandaki izlemekle, saldırganlığı taklit etmek
programları ve filmler yüksek dozda saldırgan karakterle özdeşim arasındaki sürece yurdımcı olur.
şiddet içerir. Üstelik bu şiddet kabul kurabilmekte ve olumsuz Örneğin televizyondaki
edilebilir (en azından beklenen) duygularından arınabilmektedirler. saldırganlığı algılamak ile
davranışlar olarak ifade edilir. Böylece bu görüntüleri izlemeden yorumlamak ve programdaki
Sürekli medyaya maruz kalan önce olduğundan daha az saldırgan saldırganlığın gerçeklik dozu,
çocuklar pekfüa bu davranışları bir bireye dönüşebilmektedirler. süreci etkileyen önemli ara
taklit edebilirler. Bu fikir çok ateşli Diğer psikologlar, televizyonu değişkenlerdir. Bandura, çocukların
tartışmalara konu olur. Birçok bir eğitim aracı olarak görür. saldırganlığı öğrenmesindeki en
araştırma vahşet içeren film ve TV Karakterlerin çocuklara rol modeli önemli etkilerden birinin çevresel
programlarının çocuklarda şiddet olduklarına inanırlar. Bu nedenle deneyimler olduğunu düşünür.
eğilimini artırmadığını iddia eder. karakterlerin toplumdaki Zaten, suç oranı yüksek semtlerde
Hatta bazı çalışmalar, şiddet içerikli saldırganlık oranını azaltmak için yaşayanlar suç oranı düşük yerlerde
olumlu modeller teşkil etmeleri yaşayanlara göre daha fazla suç
gerektiğini savunurlar. işler.
Bandura, katarsis etkisine

''
inanmamakla beraber davranışı Cinsiyet gelişimi
öğrenmekle, öğrenilen davranışı Bandura'nın çocukluk döneminde
sergilemek arasındaki farklara saldırganlık araştırmasının teme-
işaret etmiştir. Ona göre çocukların lini oluşturan sosyal öğrenme kura-
Saldırgan modellemeye maruz saldırganlığı, bu tip davranışlar mının, cinsiyet gelişimini anlama-
kalmak katartik değildir. görerek öğrenmesi mümkündür. mızı sağlayacak dört çıkarımı
Albert Bandura Lakin saldırgan davranışları vardır. Cinsiyet gelişimi kuramına
görmeleri, illa onların da bu tip göre, erkek çocuklarla kız çocukla-
davranışlar sergileyeceği anlamına rın farklı davranışlarının altında

''
gelmez. Bandura, dikkaLleri yatan nedenlerinden biri ebeveyn-
medyadaki saldırganlıkla gerçek lerinden gördükleri farklı davranış­
dünyadaki saldırganlık arasında lardır (Farklı davranışlar gösterenler
daha nedensel bir ilişkiye çekmek arasında diğer önemli yetişkinler ve
GELİŞiM PSiKOLOJiSİ 291
yaşıtlar da bulunur). İnsanların, ve kuramları üzerinden yarım
doğdukları andan. öldükleri güne yüzyıl geçmiş olmasına rağmen
kadar çocuklara yaklaşımlarını, hi'ıla tartışılmaktave kendine yer
kafalarında ki cinsiyet rolleri beklen- bulmaktadır. Çığır açan fikirleri,
tilerine göre oluşturdukları bilin- psikolojinin sosyal bilişsel kuram,
mektedir. Dolayısıyla çocuklar cin- kişilik kuramı ve hatta tedavi
siyet ölçütleri olarak kabul edilen yöntemleri gibi birçok alanını
değerlere göre davranmaktadır. etkilemiştir. Bandura'nın fikirleri
Bandura'nın bulgularına göre, ayrıca önceki davranışçı kuramla
çocuklar nasıl davranacaklarını ardından gelen bilişsel öğrenme
gözlem yoluyla öğrenme ve teşvik­ kuramı arasında köprü görevi görür.
lerle de öğrenir. Çocuklar, yüksek Bandura, dikkat, bellek ve
bir ihtimalle başkalarının davranış­ motivasyon süreçlerine
larını taklit ederek, cinsiyetleri için odaklamıştır. Böylece sadece
en uygun kabul edilen davranışla ölçülebilir ve gözlemlenebilir
pozitif teşvik kazanır. Cinsiyetleri değişkenleri araştıran davranışçı Albert Bandura Kanada'nın,
için uygun görülmeyen davranış­ yöntemlerden büyük farklılık Alberta kentindeki küçük bir
larda bulundukları takdirde ise göstererek bunun yerine insanların kasaba olan Mundare'de,
doğrudan ya da dolaylı olarak vaz- Polonyalı bir ailenin çocuğu
nasıl öğrendiğine dair bilgi
geçirilecektir. olarak dünyaya gelir. British
edinmek için zihinsel alana
Columbia Üniversit esi'ni
Bandura'nın araştırmaları birçok -zihne- bakmıştır. Bu nedenle bitirdikten sonra yüksek
kez eleştirilmesine rağmen Bandura meslektaşlarının çoğu lisansını ve doktorasını Iowa
(eleştirilerin çoğu fikirlerinin tarafından zamanın en etkili ve Üniversitesi'nde tamamladı.
gerçekten bilişsel gelişim kuramı saygın psikologu sayılır. • Öğrenme kuramına ilgisi
olup olmadığı üzerinedir) bulguları burada başlar. 1953 yılında ,
Ordinaryüs Profesör olduğu
Stanford Üniversitesi'nde
Çocukların cinsiyetlerine uygun kabul edilen
öğretmenlik yapmaya başlar.
davranışları (erkekler için bağımsızlık. kızlar için empati)
Dünyanın en s aygın ve
ve yaptıkları taklitler genellikle yetişkinler tarafından
destek görür. etkili psikologlarından biri
olan Bandura, psikoloji ve
eğitim dalında aldığı
Thorndike Ödülü (1999) ve
Davranış Tedavisini
Geliştirme Örgütü'nden aldığı
hayat boyu başarı ödülü (2001)
dahil olmak üzere birçok ödül
kazanmıştır. Aynca sayısı
16'nın üzerinde fahri doktora
sahibidir. 1974 yılında
Amerikan Psikoloji
Duygusal Derneği'nin başkanı
seçilmiştir.
dışa vurumculuk

Ömımll eHrlerl

Dişi Erkek 1973 Saldırganlık: Bir Sosyal


Öğrenme Analizi
1977 Sosyal Öğrenme Kuramı
1986 Düşünce ve Eylemin
Sosyal Temelleri: Bir Sosyal
Bilişsel Kuram
292

AHLAK.ALTI
AŞAMADA
GELİŞİR
LAWRENCE KOHLBERG (1927-1987)

awrence Kohlberg, ahlakın mektedir. Çocukların bütün tepki-

YAKLAŞIM
Ahlaki gelişim
L çocukluk ve ergenlik döne-
minde aşama aşama oluştu­
ğuna inanır. 1956 yılında, yaşları 10
leri kayıt edilir. Her iki alternatif de
tam olarak kabul edilebilir değildir.
Örneğin açmazlardan birinde karısı
ve 16 arasında değişen 72 erkek ço- hasta olan bir adamın ilaç parası
ÖNCE cuğunun test edildiği çalışmasına olmadığı için ilacı çalmasının doğ­

1923 Sigmund Freud, ahlaki başlar. Çocuklara önce ahlaki bir ru olup olmadığı sorulmaktadır.
gelişimi psikanaliz olarak açmaz sunulmakta, sonrasında iki Kohlberg deneye katılan 58 çocuğu
önerdi. alternatiften birini seçmeleri isten- yıllar içinde takip eder. 20 yıllık sü-

1932 Jean Piaget, ahlaki


gelişmeyi iki düşüncede
tartıştı: diğ'erlerinin kuralları
Ahlak, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemleri
ve kişinin kendi kuralları. boyunca altı aşamada oluşur.

SONRA
1977 Amerikalı eğ'itim
psikoloğu William Daman,
gençlerin söylentilere ihtiyacı Geleneksellik öncesi iki aşamada , ahlaki davranış
olduğunu Kohlberg'ten önce
tamamen karşılıklı ödül kavramı tarafından belirlenir.
öne sürdü.
1982 Amerikalı psikolog
Nancy Eisenberg, çocukların
ahlaki gelişimini anlamamızı, İki geleneksel aşamada, ahlaki davranış diğer insanların doğru
bizlerin onların ihtiyaçları ve anlayış14a uygun bir biçimde, yasalara uyma, yasalara saygı duyma
diğ'er şeylerle yüz yüze
ve toplumsal düzeni muhafaza etme üzerinden kurgulanır.
gelmemizi tartıştı.

İki özerk düzey aşamasında, ahlaki davranışa karar veren nihai


kişi bireydir. Bu aşamada, ahlaki davranışı sosyal normlar değil,
evrensel ahlak ilkeleri ve vicdan belirler.
- -- -- - -
GELİŞİM PSiKOLOJİSİ 293
Ayrıc a bkz. Sigmund Freud 92 99 • Jean Piaget 262 69 • Albcrt Bandura 286-91

kapsamaktadır. Bu düzeyde kurallar


sabit ve katıdır. Bu düzeyin ilk iki a-
şaması olan itaat ve ceza aşamasın­

''
da eylemlerimizin yanlış mı, doğru
mu olduğunu ceza görüp, görmediği­
mizde anlarız. İkinci aşama olan saf
Ahlak düşüncesi kısmen de çıkarcı eğilimde, doğru ve yanlış ey-
olsa kendi bilgimize göre lemlerin getirdiği ödüllerle belirlenir.
oluşur. Başkalarının arzuları ve ihtiyaçları
Lawrence Kohlberg sadece getireceği karşılık nedeniyle
önemlidir. Örneğin "sen benim sırtı­
mı kaşı, o zaman ben de seninkini
Mahatma Gandhi, Kohlberg'in ortaya

''
kaşırım". Bu aşamada ahlak tama-
attığı ahlak kuramındaki altıncı evreye
men sonuçlar tarafından belirlenir. ulaşabilen az sayıdaki insandan biridir.
Ahlakın ikinci düzeyi, ergenlik Yetişkinlik dönemi boyunca adaletsiz
çağında başlar ve yetişkinliğin ilk ve baskıcı kanunları değiştirmek için
aşamalarına kadar devam eder. Bu mücadele etmiştir.
re zarfında,
her üç yılda bir, artan noktada, sadece sonuçları değil, ay-
yaşla ahlaki eğilimlerinin nasıl de- nı zamanda davranışın ardında ya- Ahlaki gelişimin üçüncü düzeyin-
ğiştiğini saptamaktadır. Kohlberg, tan niyeti düşünürüz. Çoğunlukla de, uydumculuğun ötesine geçeriz.
deneklerin verdiği cevaplar üzerin- "iyi çocuk" adı verilen bu aşamada, Ancak Kohlberg, insanların sadece
den, ahlaki gelişimin üç aşaması iyi davranış başkalarını memnun e- yüzde 10 ila 15'inin bu aşamaya gel-
olduğunu tespit eder. Bu altı aşama den veya onlara yardımcı olan dav- diğini savunur. Bu düzeyin ilk aşa­
üç geleneksellik öncesi, geleneksel ranıştır. Artık hedef iyi biri olarak ması olan toplumsal sözleşme ve bi-
ve geleneksellik sonrası olmak üze- görülmektir. İkinci aşamada (yasa reysel haklar aşamasında hala otori-
re üç düzeyden oluşur. ve düzen aşaması) "iyi biri" olmak teye saygı duyarız. Ancak bu kez ba-
için toplumun korunması ve düze- zen bireysel hakların kısıtlayıcı ya da
Ahlaki muhakeme oluşumu nin devam etmesi adına otoriteye yıkıcı kanunlardan daha önemli ola-
Geleneksellik öncesi ahlaki muhake- saygı duymak ve kanunlara uymak bileceği bilinci vardır. İnsan yaşamı­
me oluşumu hayatın ilk dokuz yılını gerektiğini düşünürüz. nın sadece kurallara uymaktan daha
kutsal olduğunu anlanz. Altıncı ve
Lawrence Koblberg yılında Belize'de bulunduğu son aşama olan evrensel ahlak ilkeleri
dönemde, parazitlerin neden eğiliminde artık yargıç kendi vicda-

Lawrence Kohlberg, Bronxville, olduğu bir enfeksiyon nımızdır. Kendimizi herkes için eşit
New York'ta dört çocuklu bir hastalığına yakalanır. Bu hak ve saygı elde etmeye adarız. Hat-
ailenin en küçük oğlu olarak hastalık kronik acı ve depresyon ta adalet gibi evrensel ilkeler için pa-
dünyaya gelir. il. Dünya Savaşı sorunlarına neden olur. 19 Ocak sif direnişe geçmeyi göze alabiliriz.
bitiminde lise eğitimini 1987'de tedavi seansının Kohlberg'in altı aşamalı ahlak ku-
tamamlar. Deniz piyadesi olarak ardından Atlas Okyanusu'na ramı oldukça radikaldir çünkü psika-
Yahudi mültecilerin Filistin'e atlayarak intihar eder. nalistlerin aksi ne ahlakın çocuklara
girmesine yardımcı olurlar. 1948 dayatılan, öğretilen bir kavram olma-
yılında, Chicago Üniversitesi'ne Önemll 8Hrlerl dığını söylemekt.P.ciir. D;ıvranışçıların
girer. Bir yılda lisansını ahı.
ahlakın tamamen kötü duygulardan
Araştumalarına devam ederek 1969 Aşama ve Kesit
kaçınmak için ortaya çıktığı kuramı­
ve öğretmenlik yaparak 1958 1976 Ahlaki Evreler ve
yılında doktorasını tamamlar. Ahlaksallaştırma
na da karşıdır. Kohlberg, çocuklarda
Yale ve en son Harvard 1981 Ahlaki Gelişim Felsefesi alılakın başkalarıyla etkileşime geçe-

Üniversitesi'nde ders verir. 1971 rek sevgi, empati ve saygı gibi duy-
gularla geliştiğine inanır. •
294
KISACA

DİL ORGANI DA
YAKLAŞIM
Doğuştancılık

ÖNCE
1958 Skinner, dil gelişimini a-

VÜCUTTAKİ DİGER
çıklamak için işlemsel şartlan­
dırma kavramını kullanır. Ona
göre çocuklar sözcük ve cüm-
leleri teşvik yoluyla öğrenmek­
tedirler.

ORGANLAR GİBİ 1977 Alberl Bandura çocukla-


rın cümlelerin temel yapılarını
taklit edip, boşlukları belirli
sözcüklerle doldurduğunu öne

GELİŞİR
sürer.
SONRA
1994 Steven Pinkcr, dilin in-
san beyninde, kalıtsal olarak
NOAM CHOMSKY (1928-) var olan bir yetenek olduğunu
iddia eder. Ona göre bu yete-
nek insanın hayatta kalabilme-
si için ortaya çıkmıştır.
2003 Stan Kucaj ve Heather
Hill adlı psikologlar ebeveynle-
rin, çocuklar için Chomsky'nin
iddia ettiğinden çok daha iyi
kurallı cümleler örneği olabile-
ceğini öne sürer.

O. yüzyı l ın ortasında,

2 psikologların dil gelişimi


anlayışına B.F. Skinner'ın ve
Albert Bandura'nın kuramları
hakimdir. Bu davranışçılar dilin
diğer bütün insan yetileri gibi
işlemsel şartlandırmanın temelinde
yatan teşvik ve ödül teknikleriyle
gelişen, çevresel verilerin ve
öğrenme sürecinin bir sonucu
olduğunu düşünmektedirler.
Skinner, çocukların sözel sesleri
taklit ettiklerinde ve doğru
sözcükler oluşLUrduklarında hemen
ebeveynlerinden olumlu teşvik
a ldığını ve onay gördüğünü söyler.
Böylece yeni kelimeler ve cümleler
öğrenmek için motive
olmaktadırlar. Bandura taklit
- -----
GELİŞİM PSiKOLOJİSi 295
Ayrıca bkz. B.F. Skinneı 78-85 • Jerome Bıuner 164-65 • Steven Pinker 211 • Jean Piaget 262 69 • Albert Bandura
286-91

gelişiminin bir parçasıdır. Buluğ


çağını, hiç sorgulamadan, genetik
olarak belirlenmiş bir dönüm
Küçük çocuklar Küçük çocuklar, bütün noktası olarak kabul ederiz. Elbette
kendiliklerinden, asla kelimeleri anlamadan, bu dönemin belirli ayrıntıları,
öğrenmedikleri dilbilgisi cümlenin anlamını birçok farklı çevresel faktöre göre
kurallarına uyar. çıkarabilir.
değişiklik gösterecektir. Ancak
sonuçta tüm insanlar için bu süreç
esas olarak aynıdır. Bu dönemin
temel biyolojik programlamanın
sonucu olduğunu kabul ederiz.
Chomsky, dilin gelişiminin de,
Sözel taklit ve övgü ile onayın karışımı dilin insan gelişiminin diğer genetik
üretkenliğini ve yaratıcılığını açıklayamaz. olarak programlanmış kaçınılmaz
noktalarından biri olduğunu söyler.
Bu süreç, bizim kanatlara değil de
kollara sahip olmamızı veya görme
sistemimizi ve dolaşım sistemimizi
belirleyen süreçle eşdeğerdir.
İnsanların dilbilgisini anlama kapasitesi doğuştan ve biyolojiktir. Dilin büyüme sürecimizin bir
parçası olarak kabul edilmesi
büyük önem taşır. Böylece
Chomsky'nin iddiası olan dilin
öğrenmenin bir sonucu olmadığı
ortaya çıkmış olur. Chomsky,
doğuştancı bir bakış açısı
benimser. Davranışımızı belirleyen
kalıtımsal etkilere odaklanır.
Çevrenin kattığı verilerin önemini
kavramını genişletir. Ona göre Chomsky'e göre bu yetenek indirger. Bununla birlikte, çevrenin
çocuklar sadece belirli sözcükleri insanların doğasında vardı. "Dil dilin gelişiminin özel yönünü
taklit etmezler. Şablonları belirli tıpkı diğerbütün organlar gibi belirlemekte rol oynadığına inanır.
sözcüklerle doldurur gibi, büyür" diyen Chomsky, dili kalıtım Ona göre bir organ olan dil, erken
cümlelerin genel şekil ve yapılarını yoluyla edinilen bir nitelik olarak dönemde yaşanan deneyimlerle
da taklit ederler. kabul eder.
Dilbilimci Noam Chomsky,
işlemsel şartlandırmanın, dilin Doğuştancılık

''
üretkenliğini , yaratıcılığını ve Chomsky, dilin içeriğinin çevresel
yenilikçiliğini açıklamak için faktörler tarafından sağlanmasına
yetersiz kaldığını düşünmektedir. rağmen, dilbilgisinin biyolojik
Ayrıca edimsel koşullandırma olarak belirlenmiş ve insanın içinde "Dilde buluşlara yer yoktur."
kuramı, çocukların varlıqından bile olan bir olgu olduğunu RAvıınur Noam Cbomsky
haberdar olmadıkları dilbilgisi Kuramını kanıtlamak için, insan
kura llarını kendiliklerinden gelişiminin kabul gören

''
kullanmalarını ve içinde geçen noktalarından kalıtımın kaçını lmaz
bütün sözcükleri bilmiyor sonucu olarak bahseder. Örneğin
olmalarına rağmen cümlenin buluğ çağının başlangıcı, tıpkı
tümünü anlamalarını açıklayamaz . lisanın "gelişimi" gibi insan
296 NOAM CHOMSKY
şekillenir. Örneğin Chomsky uyduğunu bilir. Böylece gramerin
Amerika'nın Pennsylvania, bazı yönlerinin hiç talimata gerek
Philadelphia bölgesinde yetiştiği kalmadan anlaşıldığı ortaya çıkar.

''
için İngilizcenin belirli bir lehçesini Altı yaşında çocukların dili bu denli
konuşmaktadır. Dolayısıyla bir yaratıcı olarak kullanabilmesi ve
organı olan dilinin yapısı bu etkiye insanların çok yönlü bir gramer
Evrensel gramer
göre oluşmuştur. Aynı süreç, ister anlayışına sahip olmasını ancak bu
diyebileceğimiz ortak bir dizi
Tokyo'da, ister Paris'te ya da nedenle açıklanabilir.
Londra'da doğmuş olsunlar hiç fark Chomsky, "evrensel gramer"
ilke temelinde dilleri
öğrenebilecek şekilde
etmez; herkes için geçerlidir. kavramının, insanların anadiliyle
tasarlanmışız.
ilgili birkaç değişiklik haricinde
Evrensel Dilbilgisi dünyanın bütün ülkelerinde geçerli
Noam Chomsky
Peki, dilin öğrenilen bir olgu değil olduğunu söyler. Bu mekanizma

''
de, doğuştan gelen bir özellik önceden belirlenmiştir ve bütün
olduğu nasıl ispatlanabilir? dillerin öğrenilmesinin temeli
Chomsky'e göre bu iddianın en ikna olmuştur. Bütün çocukların
edici kanıtı gramerin bazı yönlerinin duydukları bir d ilı aynı derecede
hiç öğretilmediği veya öğrenebilmesi bu gerçeği açıklar.
tartışılmadığı halde kişiler Ona göre bir organ olan dil, dayanağı vardır. İlki çocukların
tarafından kendiliğinden biliyor kalıtımsal olarak birtakım ortak daha önceden hiç duymadıkları
olmasıdır. Bu durum gramerin dilbilimsel niteliklere sahiptir. cümleleri anlama ve formüle etme
aşikar ve sezgisel bir bilgi Dilbilgisi, anlam ve konuşma bu kapasitesiyle doğmasıdır. İkincisi
olmasından kaynaklanır (dolayısıyla niteliklerden bazılarıdır. Dil ise bütün insan dillerinin bazı
dilbilgisi biyolojik mircısımı~ın bir öğrenebilmemizi ve evrensel unsurlara sahip olmasıdır.
parçasıdır). Örneğin, İngilizcede konuşabilmemizi sağlayan özellik Üçüncü dayanak ise bazı gramer
bazı cümle yapılarında zamir budur. Söz konusu ilkelere uymayan kurallarının bireyler tarafından,
kendiliğinden atılır.Bu istisnai dili ise öğrenmemiz mümkün zeka ve kültürel seviyelerinden
durum, diğer cümleler için söz değildir. tamamen bağ ımsız olarak
konusu değildir. İki cümle yapısı öğrenilebilmesidir.
arasında çok küçük bir fark vardır. Dil edinim cihazı Ayrıca insanların ses üreten
Ancak yine de anadili İngilizce olan Chomsky, doğuştangelen dil organlarının, nefes alma
altı yaşındaki çocuklar bile hangi tip organımıza "Dil Edinim Cihazı" der. aparatlarının, işitme sistemlerinin
cümle yapılarının bu istisnaya Dil Edinim Cihazı varsayımının üç ve beyinlerinin özel olarak sözlü

Noam Chomsky Dilbilımci, filozof, bilişçi bilim Amerikan dış politikalarına


adamı ve sosyal eylemci Noam yönelttiği eleştirilernedeniyle
Chomsky, Pennsylvania, çok tartışmalı bir isim haline
Amerika'da Yahudi bir ailenin gelmiştir. Birçok fahri doktorası
çocuğu olarak doğar. olan Chomsky, Orwell ödülü ve
Pennsylvania Üniversitesi'nde Dorothy Eldridge Barış
felsefe ve dilbilimi üzerine eğitim Ödülü'nün de sahibidir.
alır. Aynı üniversitede lisansını, Dilbilimci Cara! Schatz ile onun
yüksek lisansını ve doktorasını ölümüne kadar 59 yıl evli
tamamlar. 1955 yılında kalmıştır.
Massachusetts Teknoloji
Enstitüsü'ne girer. Burada, 1976 Önemli eserleri
yılında profesör olur.
Modem dilbiliminin 1957 Tümcebilimsel Yapılar
babalarından biri olan Chomsky, 1965 Kartezyen Dilbilimi
aynı zamanda anarşist ve siyasi 1968 Dil ve Zihin
muhalif kimliğiyle de bilinir.
GELiŞiM PSİKOLOJİSİ 297
süreciyle ilgili olan fikirlerine karşı çevrenin de bir unsur olabileceğini
çıkar. Dilin sadece insanlara özgü akla getirir. Chomsky'nin dilin
ve gelen bilişsel yeteneklerden insanlara özgü bir olgu olduğu
tamamen bağımsız, müstakil bir varsayımı hakkında da şüpheler
ussal birim olduğunu savunur. mevcuttur. Şempanze ve goriller
Dilbilimci Jean Aitchison, üzerinde yapılan araştırmalarda
Chomsky'nin çocukların dilbilimsel maymun ve insan dilleri arasındaki
kurallarla donanmış olduğu savını fark niteliksel değil, nicelikseldir.
kabul eder. Ancak aynı zamanda Bu bilgi dillerin türlerle olan
çocukların dilsel verileri ilişkisinin sorgulanmasına neden
işlemelerini sağlayan yerleşik olmuştur.
problem çözücü mekanizmalara Chomsky'nin araştırmaları
sahip olduğunu savunur. Bu dilbilim, psikoloji, felsefe ve hatta
Sağır çocuklar tarafından
kullanılan, işaret dilinin sözlü dille mekanizma, sadece dilsel verileri matematik gibi farklı alanlarda
ortak ilkelere sahip olması, sözdizimi değil, başka türlü verileri de etkili olmuştur. Çocukların dile
ve gramerin kalıtsal olduğunu gösterir. çözebilmektedir. Chomsky ise, genetik olarak yatkın olduğu
insanların kalıtsal dil varsayımı yaygın olarak kabul
yeteneklerinin diğer bütün edilir. Ancak çocukların anne
iletişim için yaratıldığının yeteneklerinden bağımsız olduğ unu babalarının etkisinden uzak,
kanıtlanması da Chomsky'nin düşünür. Ona göre, zihin tıpkı tamamen içsel olarak dil hakkında
argümanını destekler. Chomsky'e vücut gibi organlardan meydana bilgileri olduğu varsayımı çok
göre, çocukların sürekli olarak gelmektedir ve dil diğer zihinsel tartışmalıdır. Chomsky, psikoloji
ebeveynlerinin ve d iğer yeteneklerden farklıdır. tarihindeki en aşırı doğuştancı
yetişkinlerin dilbigisi hatalarıyla İletişim bozuklukları uzmanı olarak kabul edilir. Dilin
dolu, eksik cümlelerine maruz Robin Chapman, Chompsky'i gelişiminde biyolojik kaynak
kalmasına rağmen dilbilgisi eleştiren isimlerden biridir. olması, işlemsel şartlandırma
kurallarını bilmelerinin tek nedeni Chapman, dil geliş imi teorisinden daha gerçekçi olarak
ancak Dil Edinim Cihazı (DEC) araştırmalarının çocukların sosyal kabul edilse de, halen tam olarak
olabilir. Bütün bunlara ek olarak, etkileşimleri açısından da açıklayıcı olmadığı dü şünülür.
sağır çocuklar da Dil Edinim Cihazı irdelenmesi gerektiğini savunur. Dil Daha ayrıntılı ve tamamlayıcı yeni
teorisini destekler. Zira kendi yapısı, kademeli olarak, yıllar içinde anlayışlara ve fikirlere,
aralarında kulla nd ıkları el edin ilir. Bu sürecin hızının geniş Chomsky'nin çalışmaları sayesinde
hareketlerine dayanan dil, sözlü farklılıklar göstermesi, sosyal ulaşılabilecektir. •
dillerin temel prensiplerini
paylaşmaktadır.

Değerlendirme
Bilişçi bilim adamı Steven Pinker,
dilin insan beyninde doğuştan beri
var olan bir donanım olduğunu
kabul eder. Ancak bunun nedenini
evrime bağlar. Dolayıs ıyla ona göre
dil atalarımızın hayatta kalmasına
yardımcı olan, uyumsal bir olgudur
Chomsky, Pinker' ın dilin evrilme

Şempanzelerin birbirleriyle
iletişim kurma yöntemleri dillerin
karmaşıklığını gösterir. Ancak yıne de
insan diliyle kıyaslandığında daha az
içerik ve çeşitlilik sahibidir.
298

• • • OTİZM .ERKEK
•.•.· •. B~'(Nİff İff AŞIRI BİR
BiÇiMiDiR
• • • SIMON BARON-COHEN (1958-)

tizm, beynin normal sosyal Baron Cohen'in "zihin kuramı" hi-


KISACA
YAKLAŞIM
Zihin kuramı
O ve iletişimse! gelişimini
etkileyen bir bozukluktur.
Otistik çocuklar çevrelerindeki
potezidir. Bu sava göre, cinsiyetler
arasındaki farklar gözlemlendiğin­
de, otizm erkek beyninin en uç
dünyaya genellikle başkalarına çok for mlar ından biridir".
ÖNCE tuhaf gelen şekillerde tepki verirler.
1943 Amerikalı psikiyatr Loe İletişim yetenekleri az olabilir. Otis- Beyin tipleri
Kanner, otizmi tanımlar. Ona tik bir çocukla sosyal etkileşime 2003'te Cohen empati kuran-sistem-
girmek zordur. Bazıları konuşmayı leştiren "dişi" ve "erkek" beyni
göre otizm, soğuk ve duygusuz
bilmez, bazıları da çevrelerindeki kuramını geliştirir. Kurama göre cin-
ebeveynliğin bir sonucudur.
kişilere ilgi göstermez. Otistik ço- siyetten bağımsız herkesin bir beyin
1944 Avusturyalı çocuk dok- cukların büyük çoğ u nluğu erkektir. tipi vardır. Bunu belirleyen özellik,
toru Hans Asperger otizmi Bu çocukların büyük bir kısmı ye- empati kurma veya sistemleştirme­
"erkek zekasının uç bir çeşidi " tişkinlik dönemlerinde de otizm dir. Cohen'in bulguları dişi beyninin
olara k ta nımlar. sorunuyla mücadele eder. Otizmin empati kurmaya yatkın olduğunu
1979 İngiliz psikiyatrlar Lorna nedenleri hakkında birçok açıklama gösterir. Kadınlar çevrelerine daha
yapılmıştır. En yeni ve en çok kabul fazla anlayış göstermekte, yüz mi-
Wi ng ve Judith Gould otistik
gören açıklamalardan biri Simon miklerine karşı daha hassas
bozuklukların birçok çeşidi ol-
davranmakta ve sözsüz iletişimde
duğunu keşfederler.
daha başarılı olmaktadırlar. Erkek
SONRA beyni ise sistemleri anlamak ve kur-

''
1989 Almanya doğumlu psiko- mak için donatılmıştır. İlgilendikleri
log Uta Frith otistik bireylerin alanlar daha çok sistemlerin yapıları,
durumların geniş boyutunu de- çalışma ve düzenlenme şekilleridir.

ğil, ayrıntılarını fark etmeye e-


Harita okumak gibi şifre çözmeyi ge-
Aşırı dişi
beynine sahip biri rektiren durumlarda beceriklidirler.
ğilimli olduğunu açıklar.
"sistem-körü" olacaktır. Ancak bu bulgular iki cinsiyet a-
1997 İngiliz psikolog Peter Simon Baron·Cohen rasında katı bir ayrım olduğunu
Mitchell, Baron Cohcn'in zihin göstermemektedir. Cohen'in deney-
teorısinin bazı otistik bireyler- lerinde erkeklerin yüzde 17'sinin

''
de görülen sıra dışı zekayı ve "empati kuran" ve kadınların yüzde
yetenekleri açıklamakta yeter- 17'sinin ise "sistemleştiren" beyinle-
siz kaldığını iddia eder. ri olduğu ortaya çıkmıştır. Pek çok
kişi ise eşit yeteneklere sahiptir.
GELİŞiM PSiKOLOJİSi 299
Ayrıca bkz. Roger W. Sperry 337-38 • Heınz Heckhausen 338- 39 •
Michael Rutter 339

Londra doğumlu olan Simon


Baron Cohen klinik psikolog
unvanını, Londra Üniversitesi
Psikiyatri Enstitüsü'nde kaza-
nır. Tıbbi derecesini, Lond-
ra'daki University College'tan
alır. 1995 yılında, Cambridge,
Trinity College'da deneysel
psikolog olur. Şu anda aynı ü-
niversitede Gelişimsel Psiko-
patoloji profesörlüğünü ve O-
tizm Araştırma Merkezi'nin di-
Zihin kuramı kurallarla ilgilenirler. Veya belirli bir rektörlüğünü üstlenmektedir.
Baron Cohen'e göre, otistik kişilerin konuya yoğunlaşır ve konu hakkın­ Burada, otizme neden olan se-
"zihin kuramı" yoktur. Diğer insanla- daki bütün bilgileri en doğru şekilde bepleri ve yeni tedavi yöntem-
rın duygu ve davranışlarını öğrenirler. Empatiye yok denecek ka- lerini araştırmaktadır.
yorumlayamazlar. Böylece niyetlerini dar az sahip, hatta bazen hiç sahip Aldığı birçok ödül arasında
Birleşik Krallık Psikoloji
ve akıllarından neler geçtiğini anla- olmamalarının üzerinde bir de sis-
yamazlar. Ayrıca çoğunun elektrik temlere olan takıntılı ilgileri ve Cemiyeti'nin verdiği Başkanlık
Ödülü ile Spearman Madalyası
düğmelerine aşırı ilgi göstermek gi- genellikle erkek olmaları nedeniyle, ve Amerikan Psikoloji
bi, sistemler üzerinde yoğunlaşan Simon Baron Cohen, otistik insanla- Derneği'nin verdiği Boyd
takıntılı ilgili alanları vardır. Sistem- rın en uç noktada "erkek" beynine McCandless ödülü bulunmak-
lerdeki en küçük ayrıntılara sahip olduğu sonucuna varmıştır. tadır. 2009'dan 2011'e kadar,
odaklanır ve sistemi oluşturan temel Otizm çocuklardaki en önemli İngiltere'de bulunan Uluslara-
psikiyatrik bozukluklardan biridir. rası Otizm Araştırma
Baron Cohen'in fikirleri bu bozuklu- Derneği'nin başkan yardımcı­
ğun daha iyi anlaşı lmasına, daha lığını yapmıştır. Şu anda Ulu-
bilinir hale gelmesine ve daha iyi sal Otistik Cemiyeti'nin baş­
tedavi edilmesine yardımcı olmuş­ kan yardımcısıdır.
tur. •
Önemli eserleri

1993 Otizm: Gerçekler


Otistik çocuklar, kimi zaman, bazı 1995 Zihin Körlüğü
alanlarda kayda değer kabiliyet 1999 Otizmli Çocuklara Akıl
gösterirler. Bu alanlar özellikle ince Okumayı Öğretmek
detaylara dikkat isteyen matematik, 2003 Temel Fark
resim ve çizim gibi alanlardır.
302 GIRIŞ
Charles Spearman akıllı
davranışın beyinde tek
Charles Darwin, başına birim olarak Floyd ve Gordon Raymond Cattel
Türlerin Kökeni adlı çalışan bir unsur Allport Kişilik zekanın sıvı zekiı ve
kitabında düşünsel tarafından belirlendiğini Özellikler: k ristalize olmak
zekiı
yeteneklerdeki öne sürer. Buna "genel Srn1flandırmas1 ve üzere iki faktörden
irsi
farklılıkların zeka faktörü" veya "g Ölçümü adlı kitaplarını meydana geldiğ i ni iddia
olduğunu iddia eder. faktörü" der. yayınlar. eder.

i
1871
i
1904
i
1921
i
1941
1884 1905 1937 1942

1
Francis Gaitan bireysel
farklılıklar konusunu
1
Alfred Binet ve Theodore
Siman, sonradan Binet
1
Gordon Allport en
önemli eserini
1
Katherine Briggs ve
isabet Brigg Myers
geniş kapsamlı anketler Siman Ölçeği olarak da yayımlar: Kişilik: Çok sık kullanılan
kullanarak bilinecek ilk zeka testini psikolojik yorum. psikomeLrik testlerden
bilimsel bir şekilde araştıran gel iştirir. olan Briggs Myers
ilk kişi olur. Kişilik Testi'ni yaratır.

yaklaşan kişi, araya getirilen kişisel özelliklerin

P
sikoloji teorileri zihin ve Gardan Allport
davranışın hepimizde mev- olmuştur. Ona göre mevcut kuram- sayısı azalmıştır. Öne çıkan karak-
cut yönleriyle ilgilenir. lar yetersizdir. Günümüzde, "kişilik ter özellikleri içedönüklük ve dışa­
Ancak filozoflar ve sonra bilim özellikleri teorisi" olarak bilinen dönüklüktür. İki özelliğin yarattığı
insanları, psikolojik yapımızda kuramın öncüsü olan Allport, bir- farkın kişiliği belirlemede büyük
hepimizi ayrı bireyler yapan farklı­ çok değişik karakter özelliği tanım­ etkisi olduğu kabul edilmektedir.
lıklar olduğunun bilincindedir. İlk lar. Ona göre bu özellikler kendile- Bu iki özellik Hans Eysenck'in üç
filozoflardan bazıları kişilik farkla- rini her insanda kombinasyonlarla faktörlü modelinde de yer almıştır.
rını dört ruh hali veya hümor fikrini karşımıza çıkan üç değişik sevi- Eysenck'in modelinde temel özel-
uygulayarak açıklamaya çalışmış­ yede göstermektedir. Kişisel özel- likler içedönüklük-dışadönüklük ile
tır. Kişiliğin ilk kez bilimsel olarak likler fikri, kişilik psikolojisinin nevrotiklik ve psikotiklik olarak
incelenmesi 20. yüzyıla rastlar. önemli bir bölümü olur. Allport'un belirlenmiştir.
Tahmin edilebileceği gibi, dav- çalışmaların ın sonucu olarak, kişi­ Kişisel özelliklerin sürekli belirli
ranışçılar kişiliği şartlandırmanın sel özellikler yeni bir çalışma alanı bir tip davranışa neden olacağı
ürünü olarak görmüşlerdir. haline gelir. varsayımı birçok kez sorgulanmış­
Psikanalitik kuram ise kişiliği bilin- tır. Walter Mischel tarafınd an yapı­
çaltının qeçmiş deneyimlerinin bir Kişilik özellikleri lan araştırmaya qöre farklı durum-
etkisi olarak değerlendirm iştir. Raymond Cattell'in 16 k işilik özelli- lar, farklı davranışlara neden
Ancak bu aç ıklamalar kişilik testi ğini tanımlayan analitik metotlu oluyordu. Mischel'e göre kişilik
üzerine yapılan araştırmalardan faktörleri gibi yeni yöntemler, özellikleri, bireyin durumu algıla­
çok, genel araştırmalardan elde Allport'un teorilerini daha rafine ması ve farklı koşullara verdiği tep-
edilen sonuçlara dayanarak yapıl­ hale getirmiştir. Böylece bireysel kiler çerçevesinde değerlendirilme ­
mıştır Kişilik konusuna ilk kez kişiliğin m eydana gelmesi için bir lid ir. Zaman içinde kişisel
FARKLILIKLAR PSiKOLOJiSİ 303
Walter Mischel Kişilik ve
Corbett H. Thigpen ve eserinde
Değerlendirme adlı Nico Frijda Duygular
1970'1i yıllar Hans Hervey M. Cleckley, kişisel özellıklerin davranışı, adlı kitabını yayımlar.
Eysenck kişisel teori Eve'nin Üç Yüzü 'ncle durumdan ve şartlardan Kitapta duygular bireyi
açısından çok etkili çoklu kişilik bağımsız olarak, eyleme hazırlayan
olan üç faktörlü bozukluğu vakasından belirlediğı varsayımını değişimler olarak ele
modelini açıklar. söz ederler. sorgular. ahnır.

i
1947-70'1i yıllar 1954 1968 1986

1950 1955 1973 1990'1ar

ı
J.P. Guilford, zekanın
ı
David Wechsler
ı
David Rosenhan, sözde
ı
Araştırmacıla r kişilik
yapısının üç boyutu Wechsler Yetişkin hasta deneylerinde özeliklerinin "beş büyük
olduğunu önerir: içerik, Zeka Ölçeği'ni normal ve aklı başında faktörü" hakkında görüş
ürün, işlemler. geliştirir. gibi psikiyatri birliğine varır. Bunlar
ölçütlerini sorgular. deneyime açıklık , sorumluluk,
dışadönüklük, uyumluluk ve
duygusal dengedir.

özelliklerin tutarlılık göstermediği berinde ırksal basmakalıp ve öjeni bir kavramla ölçülmes i kavramı J .P
gibi bireylerin birden fazla belirgin çağrışımlarını getirmektedir). Guilford tarafından eleştirilir.
kişiliği olabileceği keşfedilmiştir. Zekayı belirleyen unsurun kalıtım Guildtord'a göre zeka birçok farklı
Ev9'nin Üç Yüzü adını taşıyan ve mı, çevre mi olduğu meselesi yeteneğin birleşiminden oluşur. Bu
sonradan sinemaya uyarlanan önemli tartışma konularından biri varsayım, Raymond Cattell'in eleş ­
kitapla ünlenen bir vakada, Corbett olmuştur. Raymond Cattel ve Hans tirel düşünce ve tümevarımın iki
H. Thigpen ve Hervey M. Cleckley Eysenck gibi psikologlar kalıtımsal düzeyi olan sıvı ve kristalize zeka
günümüzde kimlik çözülmesi bakış açısını benimser. Diğer psi- kuramının temeli olmuştur.
bozukluğu adı verilen çoklu kişilik kologlar ise zekanın kalıtımın yanı Psikolojik farklılıklar araştırma­
bozukluğu vakasını tanımlamıştır. sıra çevreden de etkilendiğim ları arasında psikolojik bozukluklar
savunur. Hatta onlara göre zeka ile Paul Ekman ve Nico Fridja'nın
ZekA faktörü ölçüm yöntemleri kültürel açıdan öncülüğünü yaptığı duygular ve yüz
Birey olarak farklılıklarımızı belirle- önyargılı olabileceği için çarpık ifadeleri üzerine çalışmalar da yer
yen faktörlerden biri de zekadır. sonuçlar vermektedir. alır. Ancak David Rosenhan'ın araş­
Zeka psikolojinin ilk günlerinden 20. yüzyılın başında, İngiliz tırmaları "normal" ve " anormal"
beri üzerinde çalışılan bir kavram psikolog Charles Spearman, arasında ayrım yapmanın ne kadar
olmasına raÇjmen tanımlanması zekanın rlrı ha tarafsız ve bilimsel zor olduğunu göstermiştir. Bireysel
veya ölçülmesi oldukça zordur. olarak incelenmesini mümkün farklılıklar, insan psikolojisinin kar-
Yapılan araştırmalar her zaman çok kılan, istatistiklere dayanan test ve maşıklığını ve derinliğini vurgula-
tartışılmıştır. Darwin ve Galton ölçüm yöntemleri geliştirir. Genel yacak şekilde, kolayca nitelendirile-
zamanından beri zekanın çevreden zekayı oluşturan bütün zihınsel bilecek bölmelerden çok yelpazedeki
etkilenmeyen, irsi bir özellik olduğu becerilerle ilişki li olan "g faktö- değişi k renkler gibidir. •
varsayılmıştır (Bu varsayım bera- rünü" tanımlamıştır. Zekanın tek
304

KÜRDAN ••İÇİN
••
AKLINIZA
GELEN BUYUN KULLANIM ·
AMAÇLARINI SAYIN
J.P. GUILFORD (1897-1987)

eka ve zek ayı oluşturan un- nusunda yardıma ihtiyacı olabile-

YAKLAŞIM
Akıl Psikometrisi
Z surların neler olduğu konu-
su Antik Yunan' dan beri
tartışılmasına rağmen, zekayı sis-
cek çocukları teşhis etmesi isten-
miştir. Binet, araştırmacı Theodore
Simone ile birlikte bellek, dikkat ve
temsel olarak ölçebilen yöntemler problem çözme görevlerini ölçerek
ÖNCE ancak 1905 yılında keşfedilmiştir. akli yetenekleri tek bir rakamla ö-
19. yüzyıl Wilhem Wundt, Bu keşfi yapan kişi Fransız psikolog zetleyen "Binet-Simon Ölçeği"ni
Gustav Fechner ve Fra ncis Alfred Binet olur. Ondan, eğitim ko- yaratır.

Galt insanların bilişsel


yeteneklerindeki farklılıkların
ampirik olarak ölçülebileceğini
iddia eder.
1904 İngi liz psikolog Charles
Spearman zekanın tek bir
rakamla özetlenebileceğini öne
sürer.
1938 İngiliz psikolog L. L
Thurnstone insanların "asıl
yeteneklerini" veya zekfilarını
oluşturan yedi bağımsız
faktörü tanımlar.
SONRA
1969 Phillip E. Vemon zekanın
yüzde altmışının doğuştan
geldiğini söyler.

1974 Amerikalı psikolog Ellis


Paul Torrence günümüzde hala
yaygın olarak kullanılan
yaratıcılık testleriniüretir.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJiSi 305
Ayrıca bkz. Alfred Binet 50-53 • Raymond Cattell 314 15 • Hans J . Eysenck 316-21 • William Stern 334 •
David Wechsler 336

kalı psikolog J. P. Gı..ıi lford, testin oldu- cak olsa neler olabileceğini hayal et-
ğunu söyler. Ona göre standart zeka meleri istenir. Yanıtlar esneklik, öz-
testleri yaratıcılığı hesaba katmadan, günlük, akıcılık ve ayrıntılandırma
10 puanıyla temsil edilebilecek "genel olmak üzere dört ana bileşen üzerin-
zekfuun" varlığına inanır. den değerlendirilir.
Guilford zekanın tek bir "genel
Yaratıcılığı ölçmek faktörden" değil, üç farklı boyuttan o-
Tanımı gereği, yaratıcılıkherhangi luştuğunu düşünür. Ona göre zihinsel
bir sorunun birden fazla yanıtı oldu- becerileri oluşturan boyutlar işlemler,
ğuna inanmaktır. Yaratıcı düşünce, ürünler ve içeriktir. İşlerrıler, kullandı­
Guilford'ın "ıraksak düşünce" olarak ğımız düşünsel süreçlerclir. Bu süreç-
nitelendirdiği, alışılmamış bir düşün­ ler aralarında biliş, bellek ve değerlen­
ce tipi gerektirir. Bu tip düşünce dirmenin bulunduğu altı çeşitten iba-
Yaratıcı zekıilar, kürdanların bile
bambaşka yörılere gider ve tek bir so- rettir. İçerik ise kullarulan veri ve bil-
yüzlerce potansiyel işlevi olduğunu fark e- runa birçok çözüm üretir. IQ testleri gileri kapsar. İçerik cinsleri arasında
der. Guilford'ın hazırladığı "Yaratıcı Dü- ise, tam aksine, tek bir yanıt üreten görsel ve işitsel içerik çeşitleri de
şünce Testi" kişileri özgün ve muhtelif al- "yakınsak düşünce" gerektirir. mevcuttur. Ürünler ise işlemler, içeri-
ternatifler düşünebilme kapasitelerine gö- Guildford, yaratıcılığın ölçülebile- ğe uygulandığında ortaya çıkan so-
re değeılenclirtr. ceğini düşünmektedir. İnsanların nuçlardır. Bunlara sınıflar ve ilişkiler
Ortalama Zeka Katsayısı testi (10), yaratıcılık kapasitesini, fikirlerinin dahildir. Bu farklı tipleri birleştircliği­
kullanışlı olması bakımından 100'e ne kadar çok yöne gittiği gösterir. ı­ miz ve kullandığ ımız pek çok biçim
sabitlenmiştir. Psikologlar test sonuç- raksak düşüncenin miktarını ölçmek sayısı 180'e (6*5*6) kadar ulaşan zeka
larını bu rakama göre değerlenclire­ için birçok test yaratır. Testlerden bi- tipi olduğu anlamına gelir. Bu tipler-
cektir. Uygulamada, genel nüfusun ri 1967 yılında hazırladığı "Yaratıcı den yüzden fazlası doğrulanmıştır.
yüzde 95'i, 70 ile 130 arasında puan Düşünce Testi"dir. Test için katılım­ Guilford 'ın kuramı karmaşık ya-
alınıştır. En yüksek puan alan yüzde cılarına) kürdan b) tuğla c) at.aşına­ pısı ve testlerinin uygulanma zorlu-
0,5'lik kısım, 145'ten fazla puan alır. kıllarına gelen bütün kullanımlarını ğu nede niyle, standart 10 testleri
Bu seviyedekiler "deha" kabul edilir. söylemeleıi gerekmektedir. "Sonuç kadar sık kullanılmaz . Ancak çalış­
Günümüzde zeka testlerinde ha- testi" için ise deneklerden, ulusal ve maları zeka ve yaratıcılık araştır­
len bu ölçek kullanılır. Ancak Ameri- yerel kanunlar birdenbire kaldırıla- malarını derinden etkilemiştir. •

J.P. Gullford Üniversitesi'ne (USC) geçer.


Ailesine bağlı, onurlu ve cömert

''
Joy Paul Guilford, Nebraska, bir adam olarak tanınan
ABD'de, bir çiftlikte doğar. Her Guilford, ordu yıllarında
zaman zeki biri olarak tanınan utangaçlığı nedeniyle "gri
Guildford, lise yıllarında hep hayalet" lakabıyla tanınır. Etkili
sınıf birincisi olur. Psikoloji ve verimli bir araştırmacı olan Belirli bir zaman diliminde çok
lisansı mezuniyeti, orduda erlik J.P Guilford, 300'den fazla fikir üretebilen kişinin önemli
yaptığı dönem sekteye uğrar. makale, 25'ten fazla kitap fikirler üretebilme şansı daha
Sonra, Comell Üniversitesi'nden yazmış ve 300'den fazla test fazladır.
mezun olur. 1928 yılında, doçent yaratmıştır.
J.P. Guilford
olarak Nebraska'ya döner. 1940
yılından itibaren, il. Dünya önemli -deri
Savaşı sırasında verdiği küçük

''
ara hariç 1967 yılındaki 1936 Psikometride Kullanılan
emekliliğine kadar çalışacağı Yöntemler
Güney Kalifomiya 1967 İnsan Zekasının Doğası
CUMA GELMEDEN
1111

ROBINSON CRUSOE
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNDEN
YOKSUN MUYDU?
GORDON ALLPORT (1897-1967)
\ //
~
308 GORDON ALLPORT
ordon Allport, modem
KISACA
G zamanlarda bütün
çalışmalarını kişilik

''
YAKLAŞIM
Ayıncı özellikler kuramı
araştırmalarına ayıran ilk kişi
olduğu için kişilik psikolojisinin
ÖNCE kurucularından biri olarak tanınır.
M.Ö 2. yüzyıl Galen insan Hipokrat (M.Ö 400) ve Galen (M.Ö İnsanlar hayatlarını geleceğe
mizacını dört salgıya göre 150) tarafından yapılan dört huy taşımakla meşguldür. Psikoloji
tanımlar. çalışmasından sonra kişiliği ise, çoğunlukla, onları
1890 William James Psikoloji- sınıfla ndırmak için ayrıntılı geçmişlerine yöneltmekle
ça lışmalar yapılmamıştır. 19. ilgilidir.
nin İlkeleri adlı kitabında ilk
yüzyılda yapılan psikoloji Gordon Allport
kez benliği deneyimsel nitelen-
çalı şmalarında benlik veya "ego"
dirmelerle tanımlanan "benim"
tartışmaları olmasına rağmen ,
ile düşünme işlevlerini içeren

''
kişilikten çok az bahsedilmiştir.
"ben" ile eş zamanlı bir gelişim
olarak betimler. 20. yüzyıl başlarında, iki etkili
ekol olan psikanaliz ve
SONRA davranışçılık yaklaşım olarak iki zıt
1946 Raymond Cattell, kutuptur. Her iki yaklaşım çok
temelini Allport ve Odbert'in gelişmiş ve etkin olan ekollerdir. yaşamıştır. Ona göre davranışçı
hazırladığı anlamsal kuramın Bunlar halen etkilerini korumakla yaklaşım öğrenme sürecinde
oluşturduğu 16 PF (Kişilik beraber çok tartışmalı ekollerdir. "insan" unsurunu hesaba katmaz.
Faktörleri) anketini geliştirir. Davranışçılık, kişilikle hiç Çünkü her kişilik emsalsizdir ve
1970'1er Hans J. Eysenck PEN ilgilenmeden, davranışların nasıl algılar öğrenme sürecinde pay
öğrenildiğini araştırır. Psikanaliz sahibidir. Psikanaliz ise kişilik ve
(Psikotizm, Dışadönüklük,
Nörotizm) kişilik anketini ise kişiliğin var olduğu bilinmeyen davranışı açıklamakta geçmişe çok

tamamlar. ve kendini sadece rüyalar ile dil fazla önem verip motivasyon ları ve
kaymalarıyla tesadüfen ve bölük şu anki bağlamı dikkate almadığı
1993 Amerikalı psikolog Dan pörçük gösteren bilinçdışı için kişiliği ve davranışı
P. McAdam Dinlediğimiz tarafından kontrol edildiğini öne açıklamakta yetersizdir. Fikirleri,
HiM.yolor kitabında idiyografik sürer. genç bir üniversite mezunu olarak,
yöntemini açıklar. Amerikalı psikolog Gordon Freud'u Viyana' da ziyaret etmesiyle
Allport her iki yaklaşımla da sorun doğrulanmış olur. İlk buluşmada,

Kişilik aşağıdaki özelliklerden oluşur :

Asıl özellikler veya İkincil özellikler, ilk kez


"egem en tutkular" Yaygın özellikler, dürüstlük tanışılan insariların yanında
özgecilik gibi belli başlı ve saldııyaıılık yil.Ji eııtli:;;eli tlavrnmmık veya
tutkulardan meydana gelir. özelliklerdir. Esas özelliklerin uygunsuz arilarda gülmek
Herkesin esas özelliği olmaz. yokluğunda, kişiliği bu tip gibi özelliklere verilen isimdir.
Olanlar da genellikle bununla özellikler şekillendirir. Bu özellikler kendilerini belirli
ünlenirler. dururrilarda gösterir.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJiSİ 309
Ayrıca bkz. Galen 18-19 • William James 38-45 • Sigmund Freud 92-99 • Cari Rogers 130-37 • Abraham Maslow
138-39 • Martin Seligman 200 01 • Paul Salkovskis 212-13 • Raymond Callell 314-15 • Hans J. Eysenck 316-21 • William
Stern 334

Allport, Freud'a tren yolculuğu koyan kişi ise Allport'un üniversite ampirik araştırmalarından çok bir
sırasında üzerinde tanıştığı küçük hocalarından William Stern teorisyen. neredeyse filozof gibidir.
bir erkek çocuğundan bahseder. olmuştur. İnsan zekllsı üzerine Erkek kardeşi Floyd ile birlikte
Çocuk kirlenmekten korktuğu için yapılan araştırmalarda örnek teşkil yazdığı İnsan Karakterinin Ayırt
annesinin telkinlerine rağmen kirli eden nornotetik yöntemde, Edici Özellikleri: Sınıflandırılması ve
insanların yanına oturmayı mümkün olduğu kadar tarafsı z ve Ölçülmesi adlı makalesi nomotetik
reddetmiştir. Allport, belki de bilimsel davranılır. Çok fazla sayıda yöntemin mükemmel bir örneğidir.
çocuğun kirlilik fobisini titiz ve denek üzerinde gerçekleştirilen Son önemli eserlerinden biri olan
biraz da baskın bir kadın olan testler genelde içedönüklük, Jenny Masterson analizi ise
annesinden öğrenmiş olabileceği d ı şadönüklük yibi ayırıcı özellikler idiyografik yöntemin en detaylı
fikrini ortaya atar. Freud olayı üzerinde sonuç elde etmek için örneklerinden biridir.
duyunca " Hikayedeki çocuk siz yapılır. Sonuçlar ayrıntılı olarak
misiniz?" diye sorar. Allport'a göre, tahlil edilir ve yargılara varılır. Anlamsal hipotez
Freud'un bu küçük gözlemi, sadece Örneğin dışadönük insanların Allport, ilk araştırmasını erkek kar-
karşısındaki kişinin yüzdesi tespit edilir ve bu özelliğin deşi ile beraber ayırt edici özellikleri
çocukluğundan bilinçdışı bir bölüm yaş, cinsiyet ve coğrafyaya bağlı üzerine yapar. Araştırmada denek-
olarak gördüğünü, bir başka deyişle farklılıklar saptanır. Ancak bu lerden kişilik anketine cevap verme-
şimdiki zamanda yaşanan bütün yöntem, ayırıcı özellikleri bireyse! lerini isterler. Anket aynı zamanda
itkileri ve niyetleri göz ardı ettiğ ini düzeyde incelemez. Elde edilen denekleri tanıyan kişilere sorulacak
göstermektedir. Allport, kendi sonuçlar belirli bir kişi değil, belirli sorular da içermektedir. Bunun ne-
araştırmalarında geçmişten çok bir özellikle ilgili karşılaştırmalı deni, Allport kardeşlerin , ayırt edici
yaşanan ana önem vermiştir. yorumlar ve sonuçlar üzerine eğilir. özelliklerin insan ilişkilerinde şekil­
Kariyerinin sonlarına doğru ise Davranışçı B.F Skinner, fare lendiğine dair inancıdır. Araştırma­
psikanalize, diğer yöntemleri olarak davranışları üzerinde yaptığı larından ayırt edici özellikleri ta-
biraz daha fazla ağırlık vermeye araştırmada bu yöntemi nımlamak ve ölçmek için geçerli ne-
başlar. kullanmıştır. denler olduğu sonucunu çıkarırlar.
Allport, öğrenme ve kişilik İkinci yöntem olan idiyografi, Ayrıca araştırmaları ile kişilik ölçü-
araştırmalarında üzerinde iyi tamamen nomotetik yöntemin mü için daha tamamlayıcı ve has-
düşünülmüş, eklektik ve kavramsal zıddıdır. Bu yöntemde tek bir bireyin sas bir araç geliştirme olasılığını
olarak aç ık görüşlü bir yaklaşım üzerinde derin araştırma yapılır. kanıtladıklarını düşünürler.
benimsenmesi savunur. Geçerli Bireyin hayat öyküsü, ayırıcı 1936 yılında Allport ve meslek-
yaklaş ı mlardan inandığı parçaları özellikleri, ilişkileri de hesaba katılır taşıH. D Odbert, insanların haya-
olan Allport'un temel inancı, her hatta başka kişilerin test edilen tındaki en belirgin ve sosyal açıdan
bireyin benzersizliği ve kişiliğinin bireyle ilgili fikir ve deneyimleri bile
tamamen olmasa bile büyük oranda dikkate alınır. Bu yöntem, tek bir
insan ilişkileri ile şekillendiğidir. kişi ve hayat üzerine odaklanması

''
ile psikanalitik yönteme daha
Kişilik teorisi yakındır.
Allport'un kişiHk kavramı ayırıcı Allport, nomotetik yöntemin
özellikler, insan ilişkileri, içinde ayırt edici özellikleri tarımlamanın "İnsan ve doğada tip yoktur.
bulunulan durum ve itkilerden bir yolu olduğunu söyler ancak, Gözlemcinin aklında vardır."
meydana gelir. Kişilik açıklayıcı gücünün rlRhA Az
Gordon Allport
araştırmalarında iki farklı yaklaşım olduğunu düşünür. İcliyografik
geliştirir. Nomotetik ve idiyografik yöntem ise genel sonuçlar elde

''
yöntemler. Aslında ikisi de Alman etmekte işe yaramamasına rağmen,
filozoflar Wilhem Windelband ve tek kişiyi derinlemesine
Wilhem Dilthey tarafından açıklamakta başarılıdır. Sonuçta her
geliştirilmiştir. İlk kez uygulamaya iki yöntemi de kullanır. Ancak
310 GORDON ALLPORT ~~~~~~~~~~~~~

özelliklerini "propriyumu", bir başka


deyişle temel itkileri, ihtiyaçları ve
µaıaııoyak
ganp inatçı muzıp lıeveslı kavgacı arzuları etkileyen bir olgu olarak
peşin hukumlu sadıkk:ıskanç açıkgöz merhametli kibirlidmdar sabırlı nitelendirir. Bu kavram mizaçtan
bağışlayıcı dünisl mahcup haris alaycı çok daha fazlasını ifade etmektedir.
neşeli meraklı iğneleyici saldırgan gururlu soğuilk kutabngaç Bir nevi her zaman kendini
yenilikçi kibirli sanatkar benmerkezcicspr ı ıc:s r gösterecek temel arzudur. Allport,
gözüpek hırslı çekmgen sosyalduygusal kibar sın~lı propriyum kavramına örnek olarak
alıngan ters ıçme kapanık kendinden emin Danimarkalı kaşif Roald
sığ dllzenlı düşüncesiz konusl< n Amundsen'i gösterir. 15 yaşından
etkili güvenilir yardımsever beri Amundsen'in en büyük
hayalperest tutkusu kutuplara gitmektir.
Hedeflerine giden engeller
aşılabilecek gibi görünmese ve
bazen hedefinden vazgeçmek çok
cazip gibi görünse de Amundsen'in
propriyum mücadelesi asla bitmez.
Allport ve Obert'in anlamsal hipotezi, en Her başarısı onu mutlu eder ve
önemli ve belirgın ayırt edici özelliklerin dilde hedefinden vazgeçmek yerine
yansıtıldığı inancına dayanıyordu. İkili, 18.000
arzularını perçinler. Kuzeybatı
adet ayırt edici özellik tanımlayan sözcük
tanımlamıştı.
Geçidi'ni aştıktan sonra kendine
Güney Kutbu'nun kapılarını açan
projesini geliştiren Amundsen,
ilgili bireysel farkların dil ile ifade Esas özelikler yıllar süren hayal kırıklıklaıı ve
edildiğini söyler. Farkın önemi Allport, araştırmasını derinleşlir­ planlama aşamasından sonra
artıkça, tek kelime ile betimleniyor dikten sonra, üç ayırt edici özellik Kuzey Kutbu'na da gider.
olma ihtimali yükselir. Bu düşünce çeşidi tanımlar. Bunlar esas özellik- Hedeflerine bağlılığı asla azalmaz.
anlamsal hipotez olarak bilinir. İki ler, yaygın özellikler ve ikincil özel- Kendisi kadar tecrübeli olmayan bir
araştırmacı, dönemin en kapsamlı liklerdir. Asıl özellikler, kişinin kaşifin hayatını kurtarmaya
İngilizce sözlükleri araştırırlar. hayata bakışını belirleyen, vazge- çalışırken ölür.
Sonuçta ayırt edici özellikleri nite- çilmez özelliklerdir. Allport'a göre
leyen 18.000 sözcük bulurlar. Sonra herkeste esas özellik bulunmaz. Daha az önemli özellikler
bu sözcüklerin arasından en göz- Ancak esas özelliklere sahip olan Asıl özelliklerin aksine, ortak
lemlenebilir ve değişmez 4500 sıfatı kişiler bu özellikleriyle ünlü bile özellikler, çoğu kişide bulunan
belirlerler. olurlar. Hatta bazı durumlarda, dürüstlük gibi genel özelliklerdir.
kişiler bu özellikleriyle öyle ünlü Davranışımızı şekillendiren yapı
olurlar ki, isimleri bu özellikleri taşları olmalarına rağmen, esas
nitelemek için kullanılan deyimler özellikler kadar mühim değildirler.

''
haline gelir. Allport, bu duruma Allport, yaygın özelliklerin ebeveyn
örnek olarak Byron kahramanı, etkisiyle oluştuğunu ve yetiştirilme
Makyavelce ve Kalvinizm gibi tarzının bir sonucu olduğunu iddia
İnsanların ayırt edici deyimleri gösterir. İkon haline gel- eder. Bu tip özellikler, örneğin
özelliklerinden bahsedilebilir. miş istisnaları bir kenara bırakacak saldırganlık seviyesinin herkeste
Ancak insan tiplerinden olursak, diğer durumlarda da örne- değişen miktarlarda bulunması
bahsedilemez. ğin "komünizm korkusu" gibi bir g ibi aynı kültüre ait insanlarda
Gordon Allport ayırt edici bir özellik kişinin haya- farklı derecelerde görülür.
tında o kadar önemli ve etkili bir rol Allport'a göre çoğumuzun bu

''
oynayabilir ki bilinçli ve bilinçdışı çeşit beş, on ayırt edici özellikten
her hareketi etkileyebilir. oluşan kişilikleri vardır. Bu ayırt
Allport, ilerleyen yıllarda edici özellikler bir noktada bizim
kişilerin temel ayırt edici "önemli özelliklerimiz" haline gelir.
FARKLILIKLAR PSİKOLOJİSİ 311
sınıf arkadaşlarımız arasında yolculuklarında çok gergin olur"
popüler olmak için başlayabiliriz. deriz. Bu özellikler tercih
Sonra resim yapmaya sırf meselesidir veya değişime açıktır.

''
yeteneğimizi mükemmelleştirmek Başka insanların yokluğunda,
adına devam edebiliriz. Bu örnek, ikincil ayırt edici özellikler oldukça
bize bugünkü fikir ve belirgin olabilir. Esas ve ortak
Kişiliği durağan, sabit ve düşüncelerimizin geçmişimiz özelliklerle beraber insanın
değişmez olarak betimleyen tarafından sadece dolaylı olarak karmaşık yapısını anlamamıza
bütün teoriler yanlıştır. etkilendiğini gösterir. İşlevsel yardımcı olurlar.
Gordon Allport özerklik ayrıca, obsesif- kompulsif
düşünce ve eylemlerimizi de Ayırt edici özellikler ve
açıklar. Neden yaptığımızı davranış

''
bilmememize rağmen yapmaktan Allport, ayırt edici özelliklerin
kendimizi alıkoyamadığımız insanlarda nasıl şekil aldığıyla ve
hareketler, bağımsız ayırt edici davranışlarla olan bağlantılarıyla
özelliklerimizin dışavurumu ilgilenmiştir. Davranışlarımızı iç ve
olabilir. dış güçlerin bir karışımının
Zaman içinde ortak Allport'un üçüncü ayırt edici belirlediğini önerir. "Genotip"
özelliklerimiz "işlevsel özerklik" özellikler olarak bilinen ikıncil edici denilen belirli içsel güçler, bilgiyi
kazanabilir. AllporL bu durumu özellikler, kişiliğimiz üzerinde esas nasıl aldığımızı ve dış dünya ile
şöyle açıklar. Bir şeye bir nedenden ve ortak ayırt edici özelliklerden etkileşime geçmek için nasıl
ötürü başlayıp, sonrasında daha az pay sahibidir. Sadece kullandığımızı belirler. Allport'un
bambaşka bir neden için yapmaya belirli durum ve ortamlar "fenotip" adını verdiği dış güçler
devam edebiliriz. Bunun nedeni tarafından şekillendirildikleri için ise, bireylerin çevrelerini nasıl
bugünkü itkilerimizin sürekli sadece belirli şartlarda gözlemlenir. kabul ettiğini ve başkalarının nasıl
geçmişe bağlı kalmamasıdır. Örneğin biri için "gıdıklanınca çok kendi davranışlarını
Örneğin resim yapmaya sadece sinirlenir" veya "uçak şekillendirmelerine izin verdiğini

Genotip özellikle r içseldir.


Fenotip özellikler ise
dışsaldır; ortaya çıkmaları Zorluk çeke~ Başkalarına
yardımcı olmak
için'dış dünyadan uyarıcı
gelmesi gerekmektedir.

- )- Genotip özellikler ~"""/ ~


----)_,. Fenotip özellikler ~' ~

~-(--
~ K""l"k 1
ışı
~1
V ~
r oku

~ ~Ö•ellilderi,

~
312 GORDON ALLPORT
Allport, Crusoe'nun en başından berı
birçok ayırt edici kişilik özelliğine sahip
olmasına rağmen. bu özelliklerden
bazılarının ancak gemi battıktan ve
Cuma ile tanıştı ktan sonra yüzeye
çıktığı sonuna varmıştı.

mektup göndermiştir. Allport,


analizi için bu mektupları kullanır.
36 kişiden , mektupları okuyarak
Jen ny'nin ayırt edici özelliklerini
tanımlamalarını ister. Belgeleri
okuyan kişilerin yüksek orandaki
fikir birliği ile 198 bireysel ayırt
edici özelliği kapsayan sekiz özellik
kümesini tanımlamak kolay
olmuştur. Bu ayırt edici özellikler
kavgacı -kuruntucu, benmerkezci,
bağımsız- otonom, dramatik-
yoğun, estetik -sanatsal, saldırgan,
alaycı- marazi ve duygusaldır.
Allport yine de Jenny'nin ayırt
edici özelliklerinin yetersiz
belirler. Allport, bu iki gücün azmi gösterir. Hıristiyanlığa olduğuna karar verir ve Adler ile
bireysel ayırt edici özelliklerin geçmesi için elinden geleni yapar. Freud'un analiz yöntemleri dahil
temelini oluşturduğunu söyler. Aslında bu özellikler, hep olmak üzere başka sistemlerden de
Allport, bütün fikirlerini Crusoe'nun içinde vardır. Ancak yararlanır. Öğrencileri Jeffrey Paige
Robinson Crusoe'nun hikayesine Cuma ile ilişki kurana kadar ortaya ve Alfred Baldwin'in yardımıyla,
uygulamıştır. Sonuç olarak, çıkmamışlardır. Bu düşünce iyi elindeki materyale "içerik analizi"
Robinson Crusoe'nun, Cuma ile bilinen bir felsefi bilmecede de dile yöntemini uygular. Bilgisayar
tanışmadan önce içsel kaynakları getirilir: "Ormanda, bir ağaç yere yardımıyla yapılan bu yeni analiz
veya genotipleri ve ayrıca fenotip düşünce, kimse orda olmasa bile yönteminde, bilgisayar seçilen bir
yönleri ile adada hayatta kalmasına ses ç ıkarır mı?" Allport'a göre, ayırt konu veya duyguyla ilgili kullanılan
yardım etmiştir. İlk etaptaki edici özellikler davranışları cümle ve sözcüklerin kaç kez
umutsuzluğunu yenebilmiş, gemi istikrarlı hale getirmektedir. geçtiğini hesaplanır. Allport, bu
batmadan önce silah ile araç- gereç Aslında, onları ortaya çıkaracak yöntemden etkilenmiştir. Zira bu
ve diğer ihtiyaçlarını veya tanıklık edecek kimse etrafta yöntemin, idiyografik yaklaşımın
edinebil mişti r. Bir mağaranın olmasa bile, onlar hep mevcuttur.
yanında barınak yapar. Takvim
hazırlar. Ava çıkar. Keçi yetiştirir. İdiyografik bir çalışma

''
Mısır ve patates eker. Bir papağan 1937 yılında, Kişilik: Psikolojik Bir
evcilleştirir. İncil okuyarak, dindar Yorum adlı kitabının
biri olur. Bütün bu eylemler, yayımlanmasından sonra, Allport,
Crusoe'nun genotipsel ayırt edici bütün dikkatini din, önyargı ve etik Kişilik,düz ceketin
özelliklerini ve bu özelliklerinin konusuna vermiştir. Ancak, 1965 bağlanmasından çok daha
sonuçlarını göstermektedir. yılında tekrar kişilik konusuna karışık bir şeydir.
Ancak, fenotipik davranışlarının döner. Bu kez, 1868 ile 1937 Gordon Allport
ifade edilebilmesi için Cuma'nın arasında yaşamış Jenny

''
gelmesi gerekmiştir. Cuma'yı onu Masterson'ın ayırt edici
kaçırmak isteyenlerden kurtarır. özelliklerini inceler. Jenny,
Ona bir isim verir. İngilizce hayatının son 11 yılında arkadaş
öğretebilmek için gerekli sabrı ve olduğu evli bir çifte 300 adet kişisel
~~~~~~~~~~~~
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİSi 313
bireyin karakterinin sadece kişilik
anketleri ile anlaşılmayacak
inceliklerini anlama potansiyelini

''
kanıtladığını düşünmektedir.
Allport, 1966 yılında Ayırt Edici
Özelliklere Yeni Bakış adlı bir Allport psikologlara ayırt edici
makale kaleme alır. Bu makalede, kişiliközelliklerine yoğunlaşıp,
kişilik çalışmalarının kişisel ayırt karakteri çözümleme işini
edici hassas bir şekilde filozoflara bırakmaları
çözümlemek yerine insanın bütün gerektiğini gösterdi.
ruhsal özelliklerini incelemeyi Martin Seligman
amaç edinmesi gerektiğini belirtir.

''
İlk makalelerini psikolojinin
masumiyet çağında kaleme
aldığını söyleyen Gordon Allport,
buna rağmen ayırt edici Gordon Willard Allport
özelliklerin, kişiliğin betimlenmesi 1897'de ABD'nin lndiana eya-
letinin Montezuma şehrinde
için makul bir başlangıç noktası teorilerin bile temelinde "hasta ve doğar. Dört erkek kardeşin en
olduğu inancının ardında durmaya kaygılı insanların veya tutsak ve küçüğü olan Allport çocukken
devam eder. çaresiz farelerin davranışları"na utangaç ve çalışkandır ancak
dayandığına işaret eden ilk kişiler­ ilk gençliğinde okul gazetesi-
Psikolojide Allport etkisi den biridir. Kuramların neden sağ­ nin editörü olur ve kendi ba-
Allport, her ne kadar adı verilmese lıklı insanlar ve hayatı güzel yaşa­ sım işini kurar.

de birçok çağdaş düşünce ekolünü mak isteyenlerle ilgili olmadığını il. Dünya Sava.şı sırasında
temelinden etkilemiştir. Modern Allport, Harvard Universite-
merak eden Allport, çalışmaların,
si'ndeki burslu felsefe ve eko-
kişilik testlerinin çoğu Raymond yasaya uyanlarla değil suçlularla, nomi eğitiminden önce asker-
Cattell ve Hans Eysenck'in cesaretle değil korkuyla ilgilendiğini lik görevini yerine getirir.
araştırmalarından elde edilmiştir. ve odak noktalarının insan vizyonu 1919'da mezun olduktan sonra
Her iki psikologun da değil, körlüğü olduğunu söyler. bir yıl Türkiye'de dersler verir
çalışmalarının çıkış noktası Martin Seligman' ın öncülüğünde ve ardından Harvard'a geri dö-
Allport'un anlamsal teorisi filJzlenen pozitif psikoloji ekolü, ner. 1922'de psikoloji doktora-
sını tamamlar. Ayrıca
olmuştur. Cattell'e ait olan ve Allport'un pozitif deneyimlere dair
bugün halen psikologların sık Almanya'da Gestalt Okulu ile
bilimsel psikoloji geliştirme hedefi cr.alışır. İngiltere'de Cambridge
kullandığı 16 Kişilik Faktör ve fikrini benimsemiştir. Universitesi'ne de gider.
Anketi'nde kullanılan ayırt edici 1955 yılında, Allport, Olmak 1924'te ABD'deki ilk kişilik
özellikler, Allport ve Odbert'in kitabını yazdığında, fikirleri iyice derslerinJ vermek üzere
bilgisayar analizi ile bulduğu 4500 gelişmiştir. Artık insanların daha Harvard'a geri döner. New
ayırt edici sıfattan elde edilmiştir. yüksek bilinç seviyesine ulaşmak Hampshire'da Dartmouth Col-
Bütün danışma ve terapilerin için çaba sarf et mesinin ve bunu lege'daki dört yılın dışında
temelinde yatan hümanist psikoloji gerçekleştirmenin kişiliğ in gerçek
1967'de 70 yaşındayken akci-
ğer kanserinden hayatını kay-
başta idiyografi yöntemi ve her itkisü olduğunu görmüştür. bedene kadar Harvard'da kalır.
insanın benzersiz olduğu varsayımı "Olmanın" insanlığın nihai amacı
olmak üzere, Allport'un bulgularına olduğuna işaret eden diğer Ön•mll eserleri
dayanır. Kişilik gelişimi ve ifade psikologlar ise Cari Roger ve
için pratisyen ve danışan ilişkisi Abraham Maslow'rlıır. Onlar bu 1937 Kişilik: Psikolojik Bir Yo-
üzerinde yoğunlaşma fikrinin amaca "kendini gerçekleştirmek" rum
kökeni, Allport'un kişiliğin çoğu n­ adını vermişlerdir. Allport'un 1954 Önyargının Doğası
lukla ilişkilerin bir işlevi olduğu bulguları , diğer ünlü psikologlar 1955 Olmak
inancıdır. kadar sık alıntılanmasa bile 1961 Kişilikte Model ve Geli·
Allport ayrıca, olumlu insan psikoloji dalındaki derin ve uzun şim

deneyimlerini keşfetmeye çalışan süreli etkisi yadsınmazdır. •


314

GENELZ~KAYIOLUŞTURAN
sıvı ZEKA VE
KRİSTALLEŞMİŞ ZEKANIN
BİRLEŞİMİDİR
RAYMOND CATTELL (1905-1998)

O. yüzyılın önde gelen kristal zeki'.ıdır. Sıvı zeka herhangi

YAKLAŞIM
Zeka kuramı
2 psikologlarından biri olan
Raymond Cattell, insan
zekası, itkileri ve kişiliği
bir konuya ya da "içer iğ e"
uygulanabilen bir dizi düşünme ve
tümevarım yeteneğinden oluşur.
hakkındaki çalışmalara büyük Bazen, bilmediğimiz bir şeyi
ÖNCE katkıda bulunmuştur. Cattell'in yapmamız gerektiğinde
1900'ler Alfred Binet, zekanın insan zekasıııa olan ilgisi, kullandığı mı z zeka olarak
ölçülebildiğini öne sürerek, 10 kariyerinin ilk yıllarında , bütün tanımlanan sıvı zeka, problem
(zeka katsayısı) terimini ortaya öğrenme faaliyetlerinin temeli çözme ve desen tanıma
atar. olarak "g" faktörünü tanımlayan süreçlerinde otomatik olarak
İngiliz psikolog Charles kullanılır. Kullanılan bellek
1904 Charles Spearman Spearman'ın öğrencisi olduğu kapasitesi ile yakından ilişkili
zekanın belli başlı yıllarda başlamıştır. olduğu kabul edilir.
faktörlerinden biri olarak "g" 1941 yılında, bu kavramı Cattell, sıvı zekanın kalıtımsal
tanımını öne sürer. geliştirenCattell, g'yi oluşturan iki olduğunu, bunun da bireysel farklı­
zeka tipini tanımlar. Bunlar sıvı ve lıkları açıklayabileceğini savunur.
1931 Zekllnın Ölçli/mesi adlı
eserinde Edward Thorndike üç
veya dört tip zeka olduğunu
iddia eder. Genel olarak zekanın teme li (g)
iki kısımdan ibarettir.
SONRA
1950 J. P. Guildford 150
civarında düşünsel yetenek
olduğunu söyler.

1989 Amerikalı psikolog John


B. Carroll üç katmanlı bir
Sıvı zeka , düşünme Kri stalleşmiş zeka,
psikom etrik zeka modeli yeteneği ve soyutlama, önceki deneyimler ve
geliştirir. Bu model geniş algılama ile açıklamasız olayların öğrenilmesi ile
yetenekler, dar yetenekler ve ve pratik olmayan yargı yeteneğinin
Spearman'ın "g" faktöründen şeylerin ilişkisi. yargılandırılması.
oluşur.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİSi 315
Ayrıca bkz . Alfred Binel 50-53 • J.P. Guilford 304-05 • Hans Eysenck 316- 21 • William Stern 334 • David Wechsler 336

Sıvı zekanın ilk gençlik döneminde Kültür-uyumu t esti, 1930'1u


doruk noktasına ulaşıp, sonra hızla yıllarda Caltell tarafından
geliştirildi . Çözülmesi için
düşüşe geçmesine beyinde yaşla
önceden öğrenilmiş bilgi
görülen değişimlerin neden olduğu gerektirmeyen tesl ŞEKİLierden
kabul edilir. Beyin zedelenmeleri- oluşuyordu. Testi bılıımek için
nin akışkan zekayı etkileyebileceği soııuca varma yeteneği gerekliydi.
söylenir. Bu varsayım, sıvı zekanın
büyük ölçüde fizyolojik olduğunu
ortaya koyar.

Kristalleşmiş zeka D
Problem çözmek için akışkan
zekayı kullandıkça, yaşadığımız
dünya hakkında bilgi depoları ve E H
işe yarayan hipotezlere sahip
oluruz. Bu bilgi deposu, Cattell
tarafından "yargılama becerileri
kümesi" olarak tanımlanan,
kristalleşmiş zekadır. Bu tip zeka, kavramlar. Bu tip zeka yaşam kristalleşmiş zekanın birleşimini
sıvı zekayı kültürel faaliyetlerde boyunca giderek artar ve 65 saptamaya eğimli oldu(ıunu fark
kullanarak kazanılır. Öğrenme yaşından sonra azalmaya başlar. eden Cattell sadece akışkan zekayı
deneyimindeki büyük farklılıkların Cattell, sıvı ve kristalleşmiş ölçecek testler geliştirdi. Şekil ve
nedeni sosyal sınıf, yaş, milliyet ve zekayı birbirinden bağımsız görür desenlerden oluşan, sözel olmayan,
tarihi dönem gibi birçok faktördür. ancak kişilik ve ilgi alanları gibi çok şıklı kültür-uyumlu zeka testini
Kristalleşmiş zeka, sözel faktörlere bağlı olarak, yüksek bir hazırlar. Bu test her kültürden
kavrayış ve sayısal beceriler gibi akışkan zekaya sahip olmanın , yetişkin ve çocuklar üzerinde
kabiliyetleri kapsar. Çünkü bu daha hızlı ve daha geniş bir uygulanabilmektedir ve önceden
bilgiler önceden kazanılmış bilgiye kristalleşmiş zeka kazanımı öğrenilmiş bilgileri ölçmez. •
dayanır, örneğin dilbilgisi kuralları, sağlayabileceğin i düşünür.
toplama çıkarma gibi matematiksel Standart 10 testlerinin, sıvı ve

Raymond Cattell İngiltere'de Staffordshire'da doğan miştir. 1997'de Amerikan Psiko-


Raymond Bernard Cattell 1924'te loji Derneği tarafından Yaşam­
kimyadan birinci sınıf derece al- boyu Başarı Ödülü'ne layık gö-
mış ve daha sonra psikolojiye dö- rülmüştür. Ancak ulusların kalıt­
nüş yaparak 1929'da doktorasını sal zekayı ırk ıslahı ile korumala-
tamamlamıştır. Londra ve Exeter rı gerektiğiyle ilgili fikirleri bu ö-
üniversitelerinde dersler verdikten dülü tartışmalı hale getirmiş ve
sonra 1937'de ABD'ye taşınmadan elektirel saldırıları başlatmıştır.
önce beş yıl süreyle Leicester Ço- Catt ell kendisini savunmuş ve ö-
cuk Rehberliği Kliniği'ni yönetmiş­ dülü reddetmiştir ama ertesi yıl
tir. ABD'de 1973'e kadar Clark ve kalp yetmezliğinden hayatını
Harvard üniversitelerinde ve llli- kaybetmiştir.
nois Üniversitesi'nde ders vermiş­
tir. Cattell üç kez evlenmiştir ve önemli eserleri
hayatının geri kalanını Hawaü
Üniversitesi'nde profesör olarak 1971 Beceriler
görev yaptığı Honolulu'da geçir- 1987 Zek/i
• • •

DELiLiKLE
ARASINDA BİR
• • •

YARDIR
J.
HANS EYSENCK (1916-1997)
318 HANS J. EYSENCK
arih boyunca, deha tartış­
KISACA
T malarına genetik-çevresel
faktörler damgasını vur-

''
YAKLAŞIM
muştur. "Deha doğulur mu, deha
Kişilik
olunur mu?" sorusu her daim sorul-
ÖNCE muştur. 1900'lü y ıllara kadar, deha-
Büyük bir yaratıcılık
1926 Amerikalı Psikolog lar hakkında ki bilgiler, Leonardo da
Vinci ve Beethoven gibi dahi kabul
potansiyeli ve psikolojik
Catherine Cox 300 dehanın sapmanın temelinde ortak
zeka ve kişiliklerini test eder edilen kişilerin öyküleriyle sınırlı
kalmıştı r. Aristo dönemi kadar eski
yönler vardır.
Ortalama IQ'yu 165+ olarak Hans J. Eysenck
tespit ederi. Ortak noktalar ise zamanlarda bile, yaratıcı deha ve
motivasyon ve kararlılıMır. delilik arasında il i şki kurulmu ş, her

''
iki durumun da genetik olduğu
1956 J. P. Guildford yaratıcılıgı düşünülmüştür. 1904 yılında,
tartışmak için ıraksak İngiliz psikolog Havelock Ellis tara-
düşünce kavramını geliştirir. fından yapılan "İngiliz Dahileri
Araştırması"nda yaratıcı kişiler ve
SONRA psikozlu hastalar üzerinde yapılan Eysenck ise in sanı bir bütün olarak
2009 Deha 101: Yaratıcılar,
testlerde iki durum arasında bir meydana getiren ayrıntılı
Liderler ve Dahiler adlı kitapta, ilişki tespit edilmiştir. 70 yıl sonra, özelliklerle değil, mizaçla ilgilenir.
Amerikalı psikolog Dean Keith Alman psikolog Han Eysenck, ilk Aslında biyolog olan Eysenck,
Smithson dehaların iyi genler kanıtları inceler. Vardığı sonuç psi- kendisinden önce gelen Yunan
ve iyi çevrelerin sonucu kozlu olma durumunun değil, ruh hekim Hipokrat ve Galen gibi,
olduğunu iddia eder. hastalığının (tam anlamıyla delilı­ mizacı fizyolojik etmenlerin
2009 İsveçli psikolog Anders ğin) deha ile ilişkisi olduğudur. belirlediğine inanır. Hipokrat,
Deliliği, esas olarak yaratılıştan kişilik tiplerinin, belirli vücut
Ericsson uzman başarımını
10.000 saatlik çalışma süresine psikoz belirtilerine yatkın olmak salgıla rının azlığından veya

dayandırdı.
olarak tanımlamıştır. fazlalılığından kaynaklandığ ı
düşünür.Galen bu fikri iyimser,
Mizaç ve biyoloji soğukkanlı, sinirli ve melankolik
Birçok psikolog ayırt edici olmak üzere dört mizaç Lipi
özellikleri tanımlam ı ş ve ölçmüştür. olduğunu ortaya atarak genişletir.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİ 319
Ayrıca bkz. Galon 18- 19 • Francis Galton 28-29 • J.P. Guılford 304-05 • Gordon Allport 306-13 •
Raymond Cattell 314 15 • Walter Mıschel 326-27 • David Rosonhan 328- 29

Ona göre, fazla kanı olan insanlar Eysenck'in kişilik modeli mizacı tan ı mlamak için
iyimser mizaca sahiptir. Bu tip kapsayıcı bir paradigma sunar. Her iki süperfaktör do -
neşeli ve iyimserdir. Sinirli tip ise
dışadönüklük ve nevrotiklik· "canlı" olmak gibi daha alt
düzey alışkanlıklardan meydana gelir. İki süperfaktör.
acelecidir. Bu gruba giren insanlar, Galen'in dört huyunu yansıtan huyların tam ortasındadır.
fazla safra nedeniyle sinirli ve
sabırsızdır. Çok balgamı olan,
soğukkanlı mizaca sahip ağırkanlı nevrotiklik
insanlarsa yavaş, tembel ve
donuktur. Kara safra fazlası olan
melankolik tipler ise üzgün.
kötümser ve depresyona meyillidir.
Galen'in biyolojik yaklaşımı
mizacın genetik olarak belirlenmiş
ve fizyolojik kaynaklı olduğunu
düşünen Eysenck'in ilgisini çeker.
Eysenck, kişiliği betimlemek için,
çekingenlıçe kapanık p,,
kapsayıcı "süperfaktörler" önerir.
Bu kavramlar içedönüklük, ;3 asosyal ,lij
dışadönüklük ve nevrotikliktir. ~ ~
Ardından, bu kavramları Galen'in = sessiz
~+-~~~~~~~~~-+-~~~~~~~~~--t..,. =

kavramlarına karşılık olacak şekilde ;g pasif sosyal ~


geliştirir.
.~ dikkatli C:
:ı;'

Eysenck ölçekleri
"Nevrotiklik", Eysenck'in, bir uçta
duygusal sakinlik ve durağanlıktan,
diğer bir uçta çabuk kızan ve
tedirgin olan kişilik boyutunu
nitelendirmek için kulland ığı
isimdir. Ona göre nevrotik kişileride
(bu kişiler yelpazenin daha az
durağan olan kısmındakilerdir)
beyin, "savaş ya da kaç" tepkisini duygusal istikrar
harekete geçiren sempatik sinir
sistemini tetikleme eşiği düşüktür.
Bu türden daha duya rlı sisteme savunur. Eysenck'e göre mizacın yetersiz uyarılma . Dolayısıyla
sahip insanlar, bu anlamda daha ikinci boyutu "içedönüklük- beynin kendine gelebilmesi için
hiperaktiftir. Bu yüzden, en ufak dışadönüklük"tür. Bu kavramları sürekli daha fazla heyecan bulması
tehditlere bile sanki çok ciddi bir çevremizdeki kişileri tarif etmek (dışadönükler için) veya huzur ve
durumla karşılaşmışlar gibi tepki için kullandığımız şekilde kullanır. yalnızlıkla sakinleşmesi gerekir
verirler. Tansiyonları yükselir, kalp Dışadönükler girişken ve (içedönükler).
atışları hızlanır ve terler!P.T. Ayrıca konuşkandır. İçedönükler ise
nevrotik bozukluklara eğilimlilordir. utangaç ve sessizdir. Eysenck, Psikotiklik
Yine de, Eysenck, yelpazenin aradaki farkın beyin Eysenck, düşüncelerini büyük denek
endişeli kısmında kalan insanların aktivitelerinden kaynaklandığına grupları üzerinde denemiştir. Ancak
ille de nevrotik olduğunu iddia inanır. İçedönükler sürekli gergindir yine de toplumdaki bazı katmanları
etmez. Sadece nevrotik ve aşırı uyarılma durumundadır. yakalayamadığının bilincindedir. Bu
bozukluklara yatkın olduklarını Dışadönükler ise sürekli sıkılırlar ve yüzden, çalışmalarını akıl
320 HANSJ.EYSENCK
Eysenck, psikotikliğin tıpkı yaratıcı lığın kesinlikle yenilik,
nevrotiklik gibi dereceleri olduğunu özgünlükle ilgisi olduğu , düşünsel
söyler. Gehştirdiği testler, yetenek ile kişiliğin yönlerine

''
psikotiklerde sık görülen ayırt edici dayandığı kabul edilir olduğuna
özellikleri arar. dair fikir bi rliğe ulaşılmıştır .
Sonuçta, bazı ayırt edici özellik- Eysenck, Yaratıcılık ve Kişilik:
İçedönükler, dışadönüklerden lerin, psikotikhğin ortaya çıkma­ Kuram için Öneriler adlı
daha aktiftir. Dolayısıyla sıyla ilişkisi olduğunu keşfeder. makalesinde, yaratıcılığın doğasını
beyinleri, dışadönüklerden Psikotik!ik ölçümünde yüksek ve zeka, kişilik ve deha ile olan
daima daha fazla uyarılır. sonuç alanlar, genellikle saldırgan , ilişkisini açıklamak istemiştir.
Hans J. Eysenck benmerkezci, gayri şahsi, dürtüsel, Deha, yaratıcılığın en üst
asosyal, yaratıcı, empaLi kurama- kertesidir. Kesinlikle çok yüksek
yan ve inatçı kişilerdir. Bu testten seviyede zeka gerektirmektedir. 10

''
yüksek sonuç alan herkes, psikotik testinden en az 165 puan almanın
değildir. İleride mutlaka psikotik dahilik için önkoşul olduğu
olmaları da söz konusu değildir. düşünülmektedir. Ancak, yüksek
Sadece psikotik hastalarla bazı 10 tek başına dahilik için yeterli
benzer özellikleri vardır. 1980 değildir. Zekanın deha ile ilgili bir
hastanelerine taşır. Bu sayede, yılında Norveçli psikolog Dan boyutu da hafızamızda bulunan
mizacın üçüncü boyutunu Olweus ve mesl ektaşları tarafından farklı fikirleri, sorunlara yeni
tanımlayabilir. Üçüncü boyuta yapılan araştırma gibi kontrollü çözümler bulmak için bir araya
"psikotiklik" adını verir. Psikotiklik çalışmalarda, psikotikliğin saldır­ getirmemizle oluşan zihinsel
genel anlamda "delilik" sözcüğünün ganlık unsuru, yüksek testosteron araştırma sürecidir. Bu zihinsel
yerini almıştır. Kişilik kuramında bu hormonuyla ilişkilendirilmiştir. taramaya yol gösteren faktör, ilgili
çok önemli bir sapmaydı. Zira olmaktır: geçmiş deneyim ve
psikologlar normal "akli dengesi Deha araştırmaları fikirlerimden hangisi şu anda karşı
yerinde olan" kişiliği tanımlamayıp Yaratıcılığın net bir psikolojik karşıya olduğum sorunla ilgili? Her
ölçmeye çalışmaktadırlar. Yine de, tanımını yapmak çok zordur. Ancak birimizin performansı farklıdır. Bu
yetenek, IO'dan bağımsızdır. Bu
yetenek b ir ölçeğe yayılır: Geniş
kapsamlı , aşırı-kapsayan bir
ilgililikte n (çok fazla şeyi olasılık
olarak görmek), aşırı dar (birkaç
olasılık görmek) bir ilgililik
kurmaya kadar gider. Örneğin daha
sık görülen, ortadaki soruna neyin
uygulanabileceğine yönelik daha
geleneksel bir sezi vardır.
Aşırı kapsamlı düşünme , kelime
çağrışımı testleriyle ölçülebilir.
Testlerde iki özellik anahz edilir:
verilen kelimelere gösterilen tepki
sayısı ve tepkilerin özgünlüğü.
Örneğin, dar kapsamlı düşünen bir
kişi "ayak" kelimesine "ayakkabı"

Profesör Frankenstein, Mary


Shelley'in romanında yarattığı
canavardır ve klasik psikotik
semptomlar sergiler; kayıtsı zlık, hiçe
saymak ve saldırganlık.
~~~~~~~~~~~~
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİ 321
psikotiklik) lazımdır. Yaratıcılık
özelliğini başarıya çevirme itkisü
(örneğin sanat eserleri yaratarak)
başta çok kapsamlı düşünme
olmak üzere psikotik mizacın bazı
yönleriyle sağlanır. Eysenck, delilik
ve deha arasında nedensel bir bağ­
lantı olduğunu iddia etmez. İki
durumun, çok kapsamlı düşünme
gibi bir ortak yönleri vardır. Delilik
ve dıihiliğin başka özelliklerinin bu
ortak yönle birleşmesi çok farklı
sonuçlar doğurur.
Yaratıcılık hakkında yapılan a- Hans J. Eysenck
raştırmaları çok tartışmalıdır. Bazı
araştırmacılar yaratıcılığın sadece
Hans Jurgen Eysenck'in
ebeveynleri sanatçıdır. Annesi
Sanatç ı Vincent van Gogh gibi ürettiği sonuçlarla değerlendirilebi­
tanınmış bir film oyuncusu,
yaratıcı dehalar. çok kapsamlı düşünce, leceğini savunur. Eysenck ise tam Katolik olan babası Eduard ise
bağımsızlık ve baş kaldırma başta
teşekküllü bir yaratıcılık kuramı ye- sahne sanatlarıyla ilgilidir.
olmak üzere, Eysenck'in bahsettiği
rine sadece bir önerme orta atmış­ İkisi Eysenck'in doğumundan
psikotiklik boyutunda yer alan ayırt
tır. Bu durumu şöyle dile getirir: kısa süre sonra boşanırlar.
edici özellikleri sergiler.
"Birçok flu teori arasında bağlantı Eysenck anneannesinin
yanında büyür. 1934 yılında,
gibi bir çağrışımla karşılık kuruyorum." Birçok alanda çalışma­
Berlin Üniversitesi'nde okuya-
verecektir. Biraz daha kapsamlı lar yapmış olmasına rağmen en çok b ilmesinin tek yolunun Nazi
düşünen biri ise "el" veya "parmak" kişilik ve zekA araştırmalarıyla ta- Partisi'ne girmek olduğunu
gibi bir karşılık verebilir. Çok nınır. Yarattığı PEN (psikotiklik, dı­ öğrenince , psikoloji eğitimini
kapsamlı düşünen kişi ise "asker" şadönüklük, nevrotiklik) modeli çok Londra'daki University
veya "ağrı" gibi bir karşılık etkili olmuş ve kendisinden çok College'ta tamamlar.
üretebilir. Bu tip testler. sonra yapılan araştırmalara bile ön- II. Dünya Savaşı esnasında
yaratıcılığın ölçülebilmesini sağlar.
Alman vatandaşı olduğu için
cülük etmiştir. • enterne edilmekten kılpayı
Eysenck, çok kapsamlı düşün­ kurtulur. 1938'de evlenir.
menin yaratıcılık ve psikotikliğin Doktorasını tamamladıktan
ortak yönü olduğunu savunuyordu. sonra, acil serviste psikolog
Çok kapsamlı düşünce ile yüksek olarak çalışmaya başlar.
10 bir araya geldiğinde, ortaya yara- Sonra, Londra Üniversitesi'nde
tıcı deha çıkar. Çünkü yaratıcı ve Psikiyat ri Enstitüsü'nün
kurucusu ve idarecisi olur.

''
özgün fikirler böyle bir karışımın
1950 yılında tekrar evlenir.
eseri olabilir. Yaratıcılığın teme- 1955 yılında İngiliz vatandaşlı­
linde yatan bilişsel nitelik budur. ğına geçer. 1996 yılında beyin
Çok kapsamlı düşünce ve psikotik Psikozun eşlik etmediği tümörü teşhisi konulur. 1997
düşünce bir araya geldiğinde ise, psikotik durumlar. .. yaratıcı yılında, Londra'da bir bakıme­
farklı derecelerde, psikotik belirtiler ayırt edici özelliği (özgünlük) vinde hayatını kaybeder.
ortaya çıkar. potansiyel başarıdan gerçek
başarıya dönüştürmek için Önemli eserleri
Yaratıcılık ve kişilik şmttır.
1967 Kişiliğin Biyolojik Temel-
Eysenck, yaratıcılığın, yaratıcı Hans J. Eysenck leri
başarı potansiyelini sağlayan ayırt
1976 Kişiliğin Bir Boyutu

''
edici bir kişilik özelliği olduğunu Olarak Psikotiklik
düşünür. Bu potansiyeli somut hale 1983 Yaratıcılığın Kökleri
getirmek için ise psikotik ayırt
edici özellikler (psikoz olmayan
322

••
PERFORMANSI UÇ
TEMEL MOTİVASYON
YÖNETİR
DAVID C. McCLELLAND (1917-1998)

KISACA
Motivasyon, iş hayatındaki başarının kfüt unsurudur.
'fAKLJ\ŞIM
ihtiyaç teorlai
ÖNCE
1938 Amerikalı psikolog Ancak insanların motivasyonları hakkında söyledikleri
Henry Murray, kişiliğin psiko- gerçeği yüzde yüz yansıtmayabilir...
genetik ihtiyaçlarla nasıl şekil­
lendiğini gösteren kuramını
geliştirir.

1943 Abraham Maslow A


Theory of Human ... çün kü motivasyon büyük ölçüde bilinçdışıdır.
Motivation'da ihtiyaçlar hiye-
rarşisini ortaya koyar.
1959 Amerikalı psikolog Fre-
derick Herzberg, Çalışma Moti-
vasyonu adlı kitabında, insan-
ları paranın değil başarının
motive ettiğini öne sürer.
SONRA
1990 Mihayl Csikszentmihalyi,
Optimal Deneyim Psikolojisi adlı
çalışmasında başarıyı motive e-
den faktörlerden bahseder.
2002 Martin Seligman, başarı­
nın karakter gücünün dışa vu-
rumu olduğunu söyler.
2004 Başarılı Liderlik adlı kita-
bında, Amerikalı psikolog Da-
niel Goleman, McClelland'ın fi-
kirlerini iş yaşamındaki liderlik
fikirlerine uyarlar.
FARLILIKLAR PSiKOLOJiSi 323
Ayrıca bkz. Abraham Maslow 138 39 • Mihfıly Csikszentmihfılyi 198- 99 •
Martin Seligman 200- 01

1
960'lı ve 1970'li yıllarda birini yanlar veya anket sonuçları her za-
işe alıp almama kararı eğitim man durumu tam olarak yansıtmaya­
başarısı, kişilik ve 10 testleri bilir. McClelland, 1930'lu yıllarda her
sonucuna bakarak verilmektedir. Bu- ikisi de psikolog olan Henry Murray
na rağmen, David C. McC!elland in- ve Christina Mcrgan tarafından bi-
sanın işyerinde ne kadar başarılı ola- lirıçdışının bazı yönlerini ortaya çı­
cağını belirleyen faktörün motivas- karmak için geliştirilen Tematik Al-
yon olduğunu ileri sürer. Kapsamlı a· gılama Testi'nin (TAT) kullanılması
raşLırmalardan sonra iş performansı­ gerektiğini düşünmektedir. İş orta-
nı belirleyen üç motivasyon unsuru mında fazla kullanılmayan bu testte,
tanımlar: güç ihtiyacı, başarı ihtiyacı test edilen kişiye bir dizi resim gös- David C. McClelland
ve bağlanma ihtiyacı. Bu üç motivas- terilir. Sonra bu resimlere göre bir
yon herkesin içinde vardır. Ancak bir hikaye oluşturulması istenir. Anlatı­ David Clarence McCleland,
tanesi daha baskındır. Baskın olan lan hikayenin kişinin gizli kalan ye- New York'un, Mount Vernon
bölgesinde doğar. Wesleyan
unsur, işyerindeki performansı şekil­ tenek ve motivasyonlarını yansıttığı
Üniversitesi'ni bitirdikten son-
lendirmektedir. düşünülür. McClelland, TAT sonuçla-
ra, Missouri Üniversitesi'nde
rını analiz etmek için yeni bir yöntem
yüksek lisans yapar. Ardından,
'Oç ana ihtiyaç tasarlar. Bu yeni yöntemle teste giren 1941 yılında deneysel psikoloji
McClelland, iyi bir müdür veya lider kişiler arasında, kimin işle ilgili belirli dalında doktora yaptığı Yale
için en önemli motivasyonun güç role daha uygun olduğunu seçmek i- Üniversitesi'ne geçer. 1956
veya başkalarını kontrol etme ihtiya- çin, kıyas yapmak mümkün hale gel· yılında Harvard'dan gelen iş te-
cı olduğunu keşfetmiştir. Ancak bu miştir. klifini kabul edene kadar birçok
durum sadece güç ihtiyacının, firma McC!elland'ın fikirleri iş dünya- üniversitede ders verir. 30 yıl
adına olması halinde işyerinde o- sında işe alınma sürecinde çığır boyunca Harvard'da kalan Mc-
lumlu sonuç vermektedir. Zira kişi­ açmıştır. Son yıllarda eleman aday- Clelland, Sosyal İlişkiler
sel güç peşinde koşan biri kötü bir larını değerlendirmek için önerdiği Departmanı'nın başkarılığını

takım oyuncusudur. kapsamlı testler eski popülerliğini da üstlenir.


McClelland'a göre yüksek nitelik- kaybetmiş olsa da temel ilkeleri
1963 yılında, iş yönetimi
te !ş başarma ihtiyacı sayesinde orta- hala önemini korumaktadır. Günü- konusunda danışmanlık veren
bir şirket kurar. Burada,
ya çıkar. Dolayısıyla işyerindeki ba- müzde, motivasyonun iş başarısını
geliştirdiği kuramları şirket
şarıyı belirlemede zekadan çok daha helirlemede en önemli unsurlardan yöneticilerine eleman seçimi
önemlidir. Ona göre başarılı olma ih- biri olduğu kabul edilmektedir. • ve eğitimi konusunda yardımcı
tiyacı insanları daha rekabetçi hale olmak için kullanmıştır. 1987
getirerek yeni hedefler belirleyip sü- yılında, Bostan Üniversitesi
rekli gelişmelerini sağlamaktadır. tarafından psikoloji dalında
Son olarak, bağlanma -başkala­ özel araştırmalar profesörü
rıyla daha iyi ilişkiler kurma- ihti- mertebesine layık görülür. Mc·
yacının iyi bir takım oyuncusu ol- Clelland, bu göreve 80 yaşında
ma özelliği sağladığını düşünür. ölümüne kadar devam eder.
Bağlanma ihtiyacı çok yüksek olan
kişilerin başarılı yönetici olmasının Önemli es•rlerl
rlüşük bir ihtimal olduğuna inanır.
McClelland motivasyonun, bilinç- 1953 Başarı Güdüsü
1961 Başarılı Toplum
dışının derinliklerine gömülü özellik-
Tem atik algılama t esti McClelland 1973 Zeka Yerine Yeterlilik Testi
leri tarafından belirlendiğine inanır. tarafıncinn geliştirilmiş, işe başvurana­ 1987 İnsan Motivasyonları
Kendi motivasyonlarırnızın tam ola- dayların değerlendirilmesinde kullanıl­ 1998 Davranışsa]· Olay
rak farkında olinadığımız için iş gö- mıştır. Görsel imajlar yoluyla insanların Mülakatı ile Yeterlilik Tespiti
rüşmelerinde belirttiğimiz motivas- gerçek düşüncelerini ortaya çıkaracak
bir hikayeye dayanıı.
324

t
t
uygularımız ve hislerimiz duyguların yenilenmesi söz konu-
KISACA
YAKLAŞIM
Duygu Psikolojisi
D idiosyncratic'tir; bunlar
tamamen nesnel ve mistik
olarak gayet ağır bir şekilde duygu-
sudur.
Evrimsel psikologlar temkinli so-
rular sorar. Duyguların niyeti nedir?
ların psikolojisinin niçinini açıklar. Nasıl kurtulur ya da başarırız?

ÖNCE Ama son otuz yılda , bu durum Nico Frijda ' nın çığır açan kitabı
1872 Biyolog Charles Darwin, değişmiştir ; bilimsel olarak "site" Duygu Kuralları, duyguların
Insan ve Hayvanlarda
Duygulann İfade Edilmesi adlı
çalışmasını yayınlar. Bu Duygu esas olarak bilinçdışı bir süreçtir.
çalışma insan duygularının
araştırıldığı ilk bilimsel
çalışmadır.

1800'lerin sonu William Duygular, bizi eyleme


Yaşadığımız duyguları hisler
Jarnes ve Danimarkalı fizyolog geçmeyi hazırlayan
aracılığıyla yorumlarız.
Cari Lange duygu teorisini güdüleyen güçlerdir.
geliştirir. Buna göre duygular
bedensel değişimlerin nedeni
değil sonucudur.
'+'
1929 Fizyolog Walter Cannon Bunlar aniden gelişen , Hislerimizi, bilinçli bir
şekilde fark eder ve
ve Phillip Bard, duygu ve kontrol dışı biyolojik
kararlarımızı buna göre
fizyolojik uyarılma süreçlerdir. verebılıriz .
deneyimlerini aynı anda
yaşadığımızı söyler.
-
SONRA
1991 Richard Lazarus, Duygu Hislerimiz kontrol altında
ve Uyum adlı kitabında Hisler, kahkaha gibi ani gelişen
oldukları sürece,
düşüncenin duygu ve fizyolojik fiziksel ifade yöntemleri aracılığı
davranışlarımız aracılığı ile
ile başkaları tarafından da
uyarılma süreçlerinden önce başkaları tarafından
anlaşılabilir.
gelmesi gerektiğini açıklar. anlaşılamaz.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİSİ 325
Ayrca bkz. William James 38-45 • Albert Ellis 142-45 • Gordon H. Bower 194 95 • Charlotte Bühler 336 •
Rene Diatkine 338 • Stanley Schachter 338

esasını ve kurallarını inceler. Eylem ve düşünce


Frijda'ya göre duygular, biyolojik Frijda, duygu ve hislerin kendilerini
ve bilişsel süreçlerin ortasında yer farklı şekillerde gösterdiğini söyler.
alır. Korku gibi duygular kalıtsal Duygular bizi eylem için hazırlar.
veya içseldir. Bu tip duyguları Korku getiren durumlarda vücudu
diğer hayvanlarla paylaşırız. Diğer kaçması veya olduğu yerde kalıp
tip duygular ise düşüncelerimiz savaşması için motive eden güçler-
sonucunda oluşur. Dolayısıyla dir. Çevremizdekiler, davranışları­
tamamen bilişsel temellidir. Hatta mız aracılığıyla, bu duygularımızı
utanma ve gücenme gibi bazı anlar veya en azından tahmin eder.
duygular kültürel etmenlerle Hisler ise davranışımızla tutarlı
şekillenir. olmayabilir. Zira istediğimiz tak-
Frijda, duygular ve hisler ara- dirde hislerimizi saklayacak şekilde
sında kesin bir ayrım yapar. davranabiliriz.
Frijda'ya göre korku gibi duyguların
Duygular kontrolümüzün dışında­ Frijda temel duyguları daha kap- hep "bir nedeni" vardır. Değişen
dır. Kendiliğinden oluşabilir ve samlı bir kendini tanımaya giden
etkenlere verilen ani tepkilerdir ve
varlıklarını korktuğumuzda mide - fırsat olarak görür. Duygularımıza, çevremizle olan ilişkimize dair önemli
mizde düğümlenme olması gibi, onları fark etmemizi sağlayan biyolo- ipuçları verirler.
fiziksel belirtilerle gösterebilirler. jik uyarılar eşlik eder ve hislerimizin
Frijda, bu nedenle "duyguların esas dah açok farkına varırız. Bu onları anlatırken, öngörülebilir şekilde
olarak bilinçdışı bir süreç" oldu- yaptığımız seçimlere bölmemize ve oluşup, büyüdüklerini ve yok
ğunu söyler. Diğer taraftan, hisler dürüstçe düşünerek öz farkında lığı­ olduklarını göstermişcir. Mantık,
yaşadığımız duyguların yorumlan- mızı derinleştirmemize izin verir. ruhsal sağlığımızı korumak için,
masıdır ve daha bilinçlidirler. Bir Ancak Frijda, temel duyguları öfke, duyguları barometre gibi ölçer.
şey hissettiğimizde, hislerimiz sevinç, utanç, üzüntü ve korkuyla sı ­ "Duygusal benliklerimiz ve
konusunda düşünebilir ve uygun nırlar. Kıskançlık ve suçluluk duygu- mantıklı benliklerimiz birbirinden
seçimler yapabiliriz. Hislerimizle, su gibi duyular aynı biyolojik kaçı­ bağımsız bölümler değildir" diyen
duygularımızda olduğunun aksine, nılmazlığa sahip değildir. Frijda şöyle devam eder: "Aksine
aniden büyük bir etki altına girme- Frijda, duyguların hangi belirli birbirlerine ilk bakışta görünenden
yiz. kurallara bağlı olarak işlediğ ini çok daha fazla bağlıdırlar." •

Nico Frijda Nico Henri Frijda, Ams terdam'da Ünivers itesi'nde doçent olarak
doğmuştur. Ailesi Yahudi akade- görev yaptıktan sonra teorik ve
misyenlerdir. II. Dünya Savaşı'nda deneysel psikoloji profesörü olur.
Yahudi soykırımından kaçmıştır. Faris, İtalya, İspanya ve Alman-
Amsterdam'daki Gemeente ya dahil olmak üzere Avrupa'nın
Üniversitesi'nde psikoloji okur. 1956 birçok ülkesindeki üniversiteler-
yılında, Yüz İfadelerini Anlamak de konuk öğretim üyesi olarak
adlı teziyle
doktora derecesini kaza- görev yapar. Halen ikinci eşiyle
nır.Duygularla ilgilerırneye başla­ birlikte Amsterdam'da yaşamak­
masının nedeni olarak öğrencilik tadır.
döneminde aşık olduğu kızın "duy-
gularını çok ifade eden" biri olınası Önemli eserleri
nı göstermiştir.
1954 ve 1955 yılları arasında , 1986 Duygular
Hollanda Ordu Sinir Hastalıkları 2006 Duygu Kuralları
Merkezi'nde çalıştıktan sonra 2011 Duygu Denetimi ve Özgür
araştırma ve öğretmenliğe geri
İrade
döner. 10 yıl boyunca Amsterdam
326

ÇEVRESE~ İPUÇLARI
OLMADAN DAVRAN~Ş
ANLAMSIZCA KAOTIK
OLURDU
WALTER MISCHEL (1930-)

1
960' 1arınsonuna dek kişilik, lik özelliği olduğ u nu iddia etmekte-
KISACA kalıtım yoluyla edinilen, birdi- dir. 1961 yılında Ernest Tupes ve
zi davranış özelliği olarak nite- Raymond Christal beş önemli kişilik
YAKLAŞIM
lenmiştir. Psikologlar bu özellikleri ta- özelliği önerirler. Geliştirdikleri beş
Kişilik teorisi
nımlayıp ölçmeye çalışmıştır. Çünkü büyük faktör kuramına göre bu özel-
ÖNCE bunun insan davranışını anlamanın likler açıklık, sorumluluk, d.ışadönük­
M.Ö 400 Antik Yunan dönemi ve öngörmek için gerekli olduğu dü- lük, uyumluluk ve nevrotikliktir. Son-
hekimi Hipokrat, karakterin şü nülmektedir. Raymond Cattell 26 ra 1968 yılında Walter Mischel, Kişilik
bedenimizdeki vücut farklı kişilik özelliği tanımlar. Harıs ve Değerlendirilmesi adlı kitabında
salgılarına bağlı olduğunu Eysenck ise sadece üç veya dört kişi- klasik kişilik testlerinin neredeyse
söyler.
1946 Raymond Cattell 16
faktörlü modeli üzerinde
çalışmaya başlar.

1961 Amerikalı psikolog


Ernost Tupes ve Raymond
Christal ilk "Beş Önemli"
kişilik faktörünü ortaya atarlar.

SONRA
1975 Hans J . Eysenck'in
kişilik anketi iki biyolojik
temele dayanan, farklı kişilik
boyutu tanımlar.
1980 Robert ve Joy Hogan ile
Rodney Warrenfeltz adlı üç
Amerikalı psikolog "Büyük
Davranışı öngörme nin en iyi yolu
Beş" kişili k modeline dayanan
içinde bulunulan durum ve kiş i
kapsamlı kişilik testleri
arasındaki dinamik
hazırlar. etkileşime bakmaktır.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİSİ 327
Ayrıca bkz. Galen 18 19 • Gordon Allporl 306-07 • Raymond Cattell 314-15 •
Hans J. Eysenck 316-21

tamamen değersiz olduğunu iddia e-


derek bütün dünyayı şaşırtır. Misc-
hel, kişilik testi sonuçlarından yola
çıkarak insan davranışını tahmin et-
meye çalışan birçok araştırmayı in-
celemiş ve bu araştırmaların doğru­
luk payı sadece yüzde 9 çıkmıştır.

Dış faktörler
Mischcl, davranışı belirlemede, için-
de bulunulan durum gibi dış faktörle-
re dikkat çeker. Ona göre kişi ile için- Mischel'in çocukların davranışlarıy­
de bulunulan durum arasındaki di- la ilgili çalışmalarında. irade gücü Avusturya'da doğan Walter
namik etkileşime bakılması şarttır. yerine kısa süreli haz, hayattaki büyük Mischel 1938 yılında ailesiyle
başarıların kapasitesini gösterir. birlikte ABD'ye göç eder ve
İnsan davranışları, dış etkerılerden
New York'un Brooklyn semtin-
tamamen bağımsız olsaydı, ne kadar dirde hemen yiyebilecek ancak yirmi de büyür. 1956 yılında Ohio
tuhaf olacağını düşünün. Mischel, dakika bekleyip öyle yerse, ikinci şe­ Devlet Üniversitesi'nden klinik
özgün kişiliği meydana getiren dav- kerlemeyi almaya hak kazanacaktır. psikoloji diploması alır.
ranış modellerinin görülebilmesi için, Bazı çocuklar yirmi dakika sabrede- Ardından Colorado Üniversit e-
uzun bir kişilik özellikleri listesi yeri- bilirler diÇjerleri ise edemezler. Misc- si, Harvard ve Stanford gibi
ne, farklı dururrılardaki, farklı zaman- hel, çocukları ergenlik dönemine dek okullarda ders verir. 1983
larda gözlemlenen insan davranışla­ takip eder. Takip sonuçlarına göre i- senesinde New York'taki
rının analız edilmesi gerektiğini öne rade gösterebilen çocuklar psikolojik Columbia Üniversitesi'den
sürmüştür. Durumun bireysel yorum- olarak daha oturmuş, daha güvenilir- Robert Johnston Niven Fahri
lanması da hesaba katılmalıdır. dirlerdir. Ayrıca okulda da daha ba- Doktorası alır.

Daha sonra, düşünce alışkarılıkla­ şarılılardır. Kendilerine daha fazla Mischel pek çok fahri
rıru araştıran Mischel özellikle farklı güvenmekte ve medeni cesaret gös- unvana layık görülmüştür.
şartlar altında, uzun zaman devam e- terebilmektedirler. Tatmini erteleye- Bunlardan bazıları Amerikan
Psikoloji Derneği'nin verdiği
den alışkanlıklara yoğunlaşır. Ünlü bilme gücü gelecekteki başarıyı ön-
Özel Bilimsel Katkı Ödülü ile
şekerleme deneyinde, irade gücü test görmek için daha önce ölçülen bütün Özel Bilim Adamı ödülü ve
edilmiştir. Dört yaşındaki dern'lklere ayırt edici özellıklerden daha doğru
saygın Grawemeyer
iki seçenek verilir. Her çocuk kendile- sonuçlar vermiştir. Ödülü'dür. Mischel, aynı
rine verilen şekerlemeyi istediği tak- Mischel'in araştırmaları kişilik zamanda üretken ve yetenekli
çalışmalarının yönünü değiştirmiş­ bir ressamdır.
t ir. Eskiden kişiliğin davranışı nasıl
şekillendirdiği araştırılırken ÖDemll eHrlerl

''
Mischel'in çalışmalarından sonra
davranışın insan karakterini nasıl 1968 Kişilik ve Tespiti
ortaya çıkardığ ı araştırılmaya baş­ 1973 Bireyler Hakkındaki
Kişilik testleri bize insanlar lanmıştır. Bu araştırmalardan sonra, Bilgiler, Durumlar Hakkında
hakkında gerçekten ne eleman seçiminde kişilik profilinin Bilgilerden Daha mı Önemli-
1m lcıtıyor? oynadığı rol de değişmiştir. Eskideıı
dir?
Walter Mischel eleman seçiminin en doğru yöntemi 2003 Kişiliğe Giriş
olarak kabul edilen testler artık sa-

''
dece söz konusu işte meydana gele-
bilecek durumlarda neler olabilece-
ğini gösterebilecek bir rehber olarak
görülmeye başlanı r. •
328

DELİ OLANLA OLMAYANI


AKIL HASTANELERİNDE
AYIRAMAYIZ
DAVID ROSENHAN (1932-)

KISACA
Psikiyatrlar ruhsal bozuklukların, hastalık olarak
YAKLAŞIM sınıflandırılabilecek belirtiler sayesinde doğru olarak
Antipsikiyatri teşhis edilebileceğini söyler.

ÖNCE
1960 R. D. Laing, Bölünmüş
Benlik. Aklı Başında Olmak ve
Çılgınlık Üzerine Varoluşsal Bir
Araştırma adlı kitabında ruh- Böylece aklı başında ve deli ayrımı yapabilmelidirler.
sal hastalık nedeni olarak
ailenin üzerinde durur.
1961 E. Zigler ve L. Phillips
adlı psikiyatrlar değişik psiki-
yatrik bozukluk sınıfları
arasındaki çok önemli örtüş­ İlk deney aklı başında birinin İkinci deney gerçekten ruh
meleri gözler önüne serer. deli olduğu kanaatine hastası olan kişilerin , bazen
varılabileceğini gösterdi.
numara yapıyor yargısına
1961 Macar asıllı Ameıikalı varabileceğini gösterdi.
psikiyatr Thomas Szasz, tartış­
malara yol açan Ruhsal
Hastalık Miti adlı kitabını ya-
zar.
1967 İngiliz psikiyatr David
Cooper Psikiyatri ve Antipsiki-
yatri kitabında antipsikiyatri
hareketinden bahseder.
SONRA
2008 Thomas Szazs, Psikiyatri:
Yalan Bilimi adlı kitabını ya- Psikiyatrik teşhisler tarafsız değildir;
yırnlar. sadece gözlemcinin zihninde bulunurlar.
FARKLILIKLAR PSİKOLOJiSi 329
Ayrıca bkz. Emil Kraepelin 31 • R.D. Laing 150- 51 • Leon Festinger 166-67 • Elliot Aronson 244-45

960'Jarda, "antipsikiyatrlar" o- tam olarak duyulamadığını ama ara- hastalara ayırdığı vakit günde yedi

1 larak bilinen bir grup uzman,


psikiyatrinin en temel inançla-
nna açık açık itiraz etmeye başla­
dan "boşluk" ve "cani" gibi sözcükleri
seçebildiklerini iddia ederler. Bu söz-
cükler varoluşsal anlamsızlık duygu-
dakikadır. Hastane personeli tarafın­
dan akli dengelerinin yerinde olduğu
anlaşılmayan hastalar sık sık ctiğer
mıştır. Sosyal güvenlik görevWeri, larına işaret ediyordu. Deneklere sah- hastalar tarafından akli dengelerin
psikologlar ve psikiyatrlardan oluşan te isim ve meslekler dışında, tama- yerinde olmasıyla itham edilir. Diğer
bu gayrı resmi grup, psikiyatrinin as- men gerçek kişisel geçmişlerini anlat- hastalar bazen oldukça sert çıkışta
lında hiçbir belirti olmamasına rağ­ maları talimatı verilmiştir. bulunup "Sen deli değilsin . Hastane-
men, ruhsal sağlık için tıbbi bir mo- Sonuçta sekiz sahte hastanın ta- yi araştıran bir gazetecisin" şeklinde
del oluşturduğunu iddia ederi. Ayrıca mamı ortada hiçbir belirti olmaması­ cümleler sarf eder.
tedavi yöntemleri hasta kabul edilen na rağmen şizofreni teşhisi ile hasta-
kişilerin ihtiyaç ve davranışlarını göz neye yatırılır. Denekler hastanedeki Delilere akıllı demek
ardı etmektedir. kalış süreleri boyunca tamamen nor- Rosenhan, çalışmasının ikinci bölü-
1973 yılında, David Rosenhan mal davranışlar sergilerler. Ortalama münde, deneyin ilk bölümünden ar-
Amerika' da psikiyatrların koyduğu kalış süreleri 19 gündür. Denekler de- tık haberdar olan hastane yetkilileri-
teşhislerin geçerliliğini araştıran bir neyimlerini anlatan günlükler tutar- ne yanlış bilgiler verir. Üç ay içinde,
saha araştırması yapar. Sonuçta deli lar. Önce günlükler gizli saklı tutulur. bir ya da birden fazla yeni sahte has-
ve aklı başı arasındaki ayrımın akıl Sonra sorgu sual olmayınca açıkça tanın hastaneye yatmaya çalışacağı­
hastanelerinde yapılamadığı ortaya tutulmaya başlanır. Normal davranış­ nı söyler. Tıbbi yetkiWerden her yeni
çıkar. ların bile psikiyatrik bozukluk olarak başvuruda bulunan hastanın. sahte
Çalışmanın ilk bölümünde Rosen- addedilebileceğini ortaya koyan Ro- hasta olma ihtimaHni belirlemeleri is-
ham, farklı mesleklere sahip, akli den- senham, bütün hastalar için tutulan tenir. Neticede deneyle ilgisiz 193 ha-
gesi yerinde sekiz kadın ve erkekten tıbbi notlarda ortak bir yorum tespit kiki hasta başvurusundan 41 tanesi
oluşan denek grubunu (gruba kendisi eder. Tıbbi notların tamamında "has- en a z bir hastane personeli tarafın­
de dahildi) sahte hastalar olarak kul- ta yazı yazma eğilimi gösteriyor" dan sahte olarak değerlendirilir. En
lanır. Bu sekiz kişi, ABD'de beş akıl cümlesi vardır. az bir psikiyatr tarafından sahte has-
hastanesine başvuracaktır. İlk önce "Hastalar" kendi deneyimlerini ta sanılan kişi sayısı ise 23'tür.
telefonla randevu alınır. Ardından ka- güçsüzlük ve kişilik kaybına uğrama Rosenhan'ın deneyleri büyük tar-
bul 'bölümünde, zihinlerinde yabancı sözcükleriyle tarif etmektedirler. Has- tışma yaratır. Sonuçta birçok kurum
bir ses duyduklarını söylerler. Sesin tane kayıtlanna göre tıbbi personeHn hastalarla olan ilişkilerini düzelir. •

Davld Rosenhan David Rosenhan 1932'de ABD'de olarak ders vermiş olan Rosen-
doğmuştur. New York'taki Yeshiva han aynı zamanda Ame rikan
Üniversitesi'nden psikoloji derece- Bilimsel Gelişme Vakfı'na
si alır. Yüksek lisans ve doktora üyedir. Vaka Analiz Grubu'nu
için Columbia Üniversite'sine kuran Rosenhan akıl hastaları­
geçer. Klinik ve sosyal psikolojide nın yasal haklarının e n önemli
uzmanlaşır. Yasal dava taktikleri savunucularından biridir.
ve yasal karar sürecinde uzman
olur. 1957 ve 1970 yılları arasında Önemli eserleri
Princeton Üniversitesi, Swarthmo-
re College ve Haverford College'de 1968 Anormal Psikolojinin
ders verdikten sonra 30 yıl boyun- Temelleri (Perry London'la
ca çalışacağı Stanford birlikte)
Üniversitesi'ne geçer. Halen
1973 Delilik Mekanlarında Akli
Stanford Üniversitesi'nde hukuk
Dengeye Sahip Olmak
ve psikoloji dalında Ordinaryüs
Profesör olarak görev yapmakta- 1997 Anormallik (Martin
dır. Oxford Üniversitesi'nde konuk Seligman ve Lisa Butlar)
330

EYE:iN ÜÇ
YUZU
CORBETT H. THIGPEN (1919-1999)
HERVEY M. CLECKLEY (1903-1984)

oklu kişilik bozukluğu (ÇKB, rından biri Eve White vakasıdır.

YAKLAŞIM
Ç sonradan verilen adıyla dis-
sosiyati f kimlik bozukluğu),
bireyin kişiliğini n iki veya daha
Eve, tedavi için 1952 yılında,
Thigpen ve Clecklcy'c gelmiştir.
Şikayeti şiddetli baş ağrısı ve ara
Zihinsel rahatsızlıklar
fazla kimliğe sahip olduğu bir sıra görülen şuur kaybıdır. Dört
ÖNCE zihinsel rahats ı zlıktır. ÇKB ilk kez yaşında bir çocuk annesi olan Eve
1880'ler Pierre Janet Çoklu Ki- 1791 yılında Eberhardt Gmelin tara- 25 yaşında, derli toplu, ağırbaşlı,
şilik Rahatsızlığı'nıbirçok bi-
fından tanımlanm ı ştır. Sonraki 150 evli bir kadındır. Tedavisi yaklaşık
linç lilik durumu olarak tanımlar
y ıl boyunca 100 klinik vaka belge- 14 ay sürecektir.
ve ilk kez disosiyasyon , çözül-
me terimini kullanır. lenmiştir. Hastalığın çocukluk Eve doktorlara bütçesini aşan
döneminde yaşanan tacizden kay- abartılı kıyafetler satın aldığı rahat-
1887 Fransız cerrah Eugene A- nakl andığı ve alt kişilikleri esas sız edici bir nöbetten bahseder.
zam, Felida X'in çoklu kişilikle­
kişiliğe entegre ederek tedavi edi- Ancak satın alına anını anımsama­
rini belgeler.
lebileceği düşünülmüştür. En bili- maklötlır. Bu olayı anlatırken tavır­
1906 Amerikalı hekim Mortin nen çoklu kişilik bozukluğu vakala- ları değ işmeye başlar. Kafası karış -
Prince Kişilik Çözülmesi adlı ki-
tabında Chiristine Beauchamp
vakasından söz eder.

SONRA
1970'lar Amerikalı psikiyatr
Cornelia Wilbur, Sybil İsabel
Dorse l vakasından söz ederek
çoklu kişilik bozukluklarını ço-
cukluk döneminde yaşanan ta-
cize bağlar.
1980 Amerikan Psikiyatri Der-
neği, çoklu kişilik bozukluğunu,
Tanısal ve İstatistiki Akıl Has-
t.alıklan Kitapçıgı 'nın 3. basımı­
nı yayımlayarak meşrulaştırır.

1994 Çoklu kişilik bozukluğu­


na Dissosiyatif Kimlik Bozuklu-
ğu adı verilir.
FARKLILIKLAR PSiKOLOJİSİ 331
Aynca bkz. Pierre Janet 54-55 • Timothy Leary 148 • Millon Erickson 336
Corbett H. Thlgpen
& Hervey M. Cleckley

mış gibi görünmektedir. Sonra yüzü Corbett H. Thigpen Corbett


değişir. Gözleri açılır. Yüzünce canlı H. Thigpen Macon, Atlanta,
bir gülümseme belirir. Parlak, ABD'de dünyaya gelmiştir.
Çocukluk yıllarında merak
davetkar bir ses tonuyla konuşmaya
sardığı sihirbazlık hobisiyle
başlar. Sigara kullanmadığı halde
hayatının sonuna dek uğraş­
sigara ister. mıştır. Güneydoğulu Ünlü Si-
Bu Eve Black'tir. Eve White'dan hirbazlar Derneği'ne katılmı ş­
o kadar farklı bir kişiliktir ki, Eve tır. 1942 yılında Mercer
White'da bulunmayan naylon Üniversitesi'nden, 1945 yılın­
alerjisinden muztariptir. Eve White, da ise Georgia Tıp
Eve Black'in farkında değildir. Fakültesi'nden mezun olur. II.
Ancak Eve Black, diğer Eve' in gayet Eve'in hikayesi Eve' in Üç Ylizü adlı Dünya Savaşı'nda Amerikan
farkındadır. Hatta Eve White'ın kitap ve film ile popüler hale geldi. Kitap ordusunda görev aldıktan
"lanet bir ahmak" olduğunu ve film kamuoyunun ilgisini çekerek. sonra 1948 yılında Hervey M.
düşünmektedir.
Eve'in vakıısını en ünlü ÇKB vakası Cleckley ile birlikte özel mua-
haline getirdi. yenehanesinde başarılı psiki-
Farklı kişilikler
yatri kariyerine başlar. İkili
Her iki kişilik de kapsamlı düşmanlık hissi. Eve'in durumunun
yirmi yıl boyunca, Georgia
Tıp Fakültesi'nde nöroloji ve
psikolojik testlerden geçirilir. Eve küçük yaşlarda yaşadığı tacizden
psikiyatri bölümlerinde ders
White'ın, IO'su, Eve Black'ten biraz kaynaklandığına karar verilir.
verir. "Her konferanstan son-
daha yüksek çıkmıştır. Her ikisi de Dolayısıyla hipnoz gibi tekniklerle
ra ayakta alkışlanan profesör"
akıllı-normal kategorisine Eve Black karakterinin ortaya olarak tanınan Thigpen, 1987
girmektedir. Karakter dinamikleri çıkması ve çocukluğunun ilk yılında emekli olur.
Rorschach testiyle ölçülür. Testte yıllarına gitmesi sağlanmaya
kişiler mürekkep lekelerine bakarak çalışılır. Sonunda her iki karakterin He rvey M. Cleckley Agusta,
ne gördüklerini söylemektedirler. aynı anda ortaya çıkartılma Georgia doğumlu olan Cleck-
İkisi arasında muazzam farklar çabaları sonuç verir. Eve transa
ley, Georgia Üniversitesi'nden
vardır. Eve Black'te bariz bir histeri geçer. Sonuçta üçüncü bir insan mezun olur. Öğrencilik yılla­
rında sporla uğraşmıştır. 1926
eğ'ılimiyle uyum sağlama becerisi olarak uyanır. Üçüncü kişi Eve' in, yılında mezun olduğu Oxford
vardır. Eve White'da ise "daralma, 3. yüzü olan Jane'dir. Eve White'a Üniversitesi'nde Rhodes bur-
endişe ve obsesif-kompulsif göre daha yetenekli ve enteresan su ile okumuştur. Kariyeri bo-
özellikler" ve başa çıkamadığı bir bir karakter olan Jane her iki Eve'in yunca Georgia Tıp
güçsüz yönlerine değil sadece Fakültesi'nde görev yapar. Bu
güçlü taraflarına sahiptir. Her iki süre zarfında Psikiyatri ve
Eve'in ondan haberi yoktur ama Sağlık Davranışı Kürsüsü ku-

''
Jane onların farkındadır. rucu başka nlığı başta olmak
Jane her iki Eve'in dengeli bir üzere birçok pozisyonda bulu-
karış ımı gibidir. Her üç karakterin nur. 1941 yılında, psikopatlar
Eve Black diyordu ki "Gece karmaşık özeliklerine en iyi hakim hakkında çığır açıcı bir çalış­
dışarı çıkıp sarhoş oluyorum. olan odur. İki Eve de onun ma olan Akli Denge Maskesi
Sonra akşamdan kalma bir adlı kitabını yayımlamıştır.
karakterine dahil olmuştur.
h;ı klP.
uyanan o oluyor". Eve'inki gibi tam ÇKB nadir
Thigpen & Cleckley Önemli Herlerl
görülür. Daha az belirgin vakalara
daha sık rastlandığı kabul edilir. 1941 Akli Denge Maskesi

''
Eve'in vakası gibi vakaların (Cleckley)
derinlemesine belgelenmesi, 1957 Eve'in Üç Yüzü (Thigpen
ÇKB'yi tedavi edilebilir bir konuma & Cleckley)
getirmiştir. •
334

REHBER
ygarlık tarihinin ilk günlerinden beri, insanlık zihnin nasıl

U çalıştığım anlamaya çabalıyor. İlk çabalar modem anlamda


bilimsel olmaktan çok felsefiydi. Zihinsel süreçlerimizi bilimsel
olarak tahlil edilebilmemizi sağlayan, 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılan
bilimsel keşifler olmuştur. Böylece psikoloji ayrı bir çalışma alanı olmaya
başlamıştır. Bu kitapta psikoloji dalında bazı kilit isimlerin fikir ve
araştırmalarına değindik. Ancak psikolojinin ayrı bir bilim dalı olmasını
sağlayan daha birçok isim var. Yapısalcılaıdan davranışçılara,
psikanalistlerden, bilişsel terapistlere kadar aşağıdaki bütün isimler insan
olarak benzersizliğimizi anlamamızda büyük rol oynadı.

Ayrıca bkz. Wilhelm Wundt 32-


JOHN DEWEY 37 • Hermann Ebbinghaus 48-49 • WILLIAM STERN
1859-1952 Sigmund Freud 92-99 1871-1938
Amerikalı John Dewey, 20. yüzyılın Almanya doğumlu William Stern ge-
ilk yarısında bilim ve beşeri düşün­ EDWARD B. TITCHENER lişimsel psikolojinin kurulmasında
ce dünyasındaki gelişmeleri derin- 1867-1927 kilit isimlerden biridir. İlk kitabı olan
den etkiledi. Aslında davranışsa! Erken Çocukluk Dönemi Psikolojisi
psikolog olan Dewey, pragmatik fel- İngiliz Edward Bradford Titchener (1914), hepsi 18 yaşının altındaki üç
sefeyi topluma uygulayarak Ameri- önce Oxford'da ardından çocuğu üzerinde yaptığı gözlemlere
ka'daki eğitim fikirlerini ve işleyişi­ Almanya' da Wilhem Wundt'un öğ­ dayanarak yazılmıştır. Stem kendisi-
ni değiştirdi. rencisi olarak deneysel psikoloji o- ne ait olan " kişisel psikoloji" yönLemi
Ayrıca bkz. William James 38-45 kudu. 1892 yılında Amerika'ya ta- ile genel, genetik, uygulamalı ve dife-
• G. Stanley Hall 46-47 şındı. Burada insanların deneyim- ransiyal psikolojiyi birleştirerek, kişi­
lerini küçük parçalara ayırıp ardın­ sel gelişim yollarını araştırdı. Adli
dan temel yapılar haline toparlayan psikolojinin öncülerinden biri olan
W.H.R. RIVERS yapısal psikolojinin kurucusu olarak Stem, nomotetik idiyografi yaklaşı­
1864-1922 tanındı. İçebakış temeli üzerine ku- mını ilk kullanan kişiydi. Stem en
rulan yapısal psikoloji çok rağbet çok 10 testlerini çocukların zekasını
William Hales Rivers Rivers, İngiliz gören davranışçılık la zıt düşüyordu. ölçmek için kullanılması çalışmala­
bir cerrah, nörolog ve psikiyatr. Uz- 1920'li yıllarda, Titchener, Mla say- rıyla tanınır. Test sonucu, testi çözen
manlık alanı beden ve zihin arasında­ gın bir isim olmasına rağmen, fikir- kişinin "zihinsel" yaşının, kronolojik
ki ilişkiydi. İsteri dahil birçok nörolojik leri destek bulamıyordu. Psikoloji yaşına bölünüp, ardından 100 ile çar-
durumla ilgili makaleler yazdı. Rivers' hakkında aralarında Ana Hatlarıyla pılmasıyla belirlenir.
ın en ünlü makalesi "savaş sonrası psikoloji (1896), Deneyse/ Psikoloji Ayrıca bkz. Alfred Binet 50-53 •
nevroz"la (Post travmatik Stres Bo- (1901-1905), Psikoloji Üzerine Bir Jean Piaget 262-69
zukluğu) ilgili çalışmasıdır. Modem Ders Kitabı (1910) adlı kitapların bu-
tıbbi antropolojinin kurucularından lunduğu birçok ders kitabı yazdı. CHARLES SAMUEL MYERS
biri olarak tanınan Rivers 'ın, Pasi- Ayrıca bkz. Wilhelm Wundt 32-37 1873-1946
fik'teki Torres Boğazı gezisinde kul- • William James 38-45 • J.P. Guil-
landığı kültürlerarası yöntemler, son- ford 304-05 • Edwin Boring 335 W. H. R. River'ın öğrencisi olarak
raki saha çalışmalarının temelini attı. Cambridge Üniversitesi'nde deneysel
REHBER 335

psikoloji eğitimi alan Myers. L Dünya araya getirildiği deneyde, beş yıllık ve hipnozdu. 1929 yılında Yetenek
Savaşı sırasında savaş sonrası nevro- bir süreç içerisinde, altı kadın işçi­ Testi ve 1933 yılında Hipnoz ve Tel-
zundan mustarip askerleri tedavi etti. nin moral seviyeleri ve üretkenlikle- kine Açıklık adlı kitapları yayımlan­
Savaş sonrası nevroz terimi, Myers'a ri incelenmişti. Bu süre zarfında ça- dı. Hull'ın nesnel davranışçı yaklaşı­
aittır. Savaştan sonra, mesleki psiko- lışma koşulları değiştirilmişti. Elde mıyla şekillenen ve 1940 yılında ya-
lojinin kurulmasında kilit isimlerden edilen en şaşırtıcı sonuç işçilerin a- yınlanan Ezberciliğin
Matematiksel
biri oldu. Eserleri arasında Zihin ve İş raştırmanın kendisini karşılama şe­ Tümdengelimci Kuramı adlı kitabın­
(1920), Birleşik Krallıkta Endüstriyel killeriydi. Şimdilerde, Hawthorno dan hayvansal olanlar dahil bütün
Psikoloji ve Zihin Diyan nda (1937) bu- etkisi olarak bilinen etkiye göre, ki- davranışlar tek bir matematik denk-
lunmaktadır. şiler kendileri üzerinde bir araştır­ lemi ile ölçülüyordu. 1943 yılında ya-
Ayrıca bkz. Kurt Lewin 218-23 • ma yapıldığını öğrendiklerinde, yımlanan Davranış Prensipleri kitabı
Solomon Asch 224- 27 • Raymond davranışlarında değişiklikler olur. ise, pekiştirmenin uyarılına ve karşı­
Cattell 314-15 • W. R. H. Rivers 334 Bu keşif, endüstriyel etik ve ilişkiler lık ilişkisi üzerindeki etkisini araştı­
ile sosyal bilimlerde kulla nılana­ rıyordu. Döneminde, Global Davranış
raştırma yöntemleri üzerinde büyük Teorisi bütün psikolojik araştırmala­
MAX WERTHEIMER etki yaratmıştır. rın standart sistemlerinden biriydi.
1880- 1943 Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92- Ayrıca bkz. Jean-Martin Charcot
99 • Cari Jung 102- 07 30 • Alfred Binet 50-53 • lvan Pavlov
Çek psikolog Max Wortheimer, 60-61 • Edward Thorndike 62- 65
1930'1u yıllarda, Amerika'da Kurt
Koffka ve Wolfgang Köhler ile birlik- HERMANN RORSCHACH
te, Gestalt psikolojisi ekolünü kurdu. 1884- 1922 EDWIN BORING
Gestalt, önceden var olan algıda or- 1886- 1968
ganizasyon kuramları üzerine kuru- Rorschach, İsviçre' de geçen çocuk-
luydu. Wundt'un her parçayı teker luk yıllarında, sürekb çizim yaptığı i- Deneysel psikoloji alanındaki en ö-
teker incelemesinden farklı olarak, çin lakabı Klek'ti (mürekkep lekesi) . nemli isimlerinden biri olan Boring'in
bütününün incelenmesi gerektiğini Sonra, belirli mürekkep lekelerine ve- uzmanlık alanı insanlardaki algısal ve
savunuyordu. Wertheimer, bu inancı­ rilen tepkilerin duygusal. kişilik ve duyusal sistemlerdi. W.E. Hill'e ait iki
nı ünlü '" Bütün, parçalarının topla- düşünce bozukluklarına açığa çıka­ taraflı genç kadın/genç hizmetçi çizi-
mından daha büyüktür" deyişiyle or- rabileceğini öngören mürekkep leke- mi üzerindeki yorumu nedeniyle, çi-
taya koymuştu. Ayrıca, Pragnanz ya- si testini geliştirdi. 37 yaşındayken, zim Boring figürü olarak tanındı.
sasını geliştirdi. Bu yasaya göre, zi- Psikoteşhis (form yorumu testi) adlı 1920'b yıllarda, Harvard Üniversite-
hin, görsel bilgiyi, simet rinin ve şe­ çalışmasının yayımlanmflsından bir si'nde psikoloji kürsüsünü, psikiyatri-
killerin en sade formlarına dönüşe­ yıl sonra hayatını kaybetti. Ardın­ den uzaklaştırdı. Psikolojiyi yapısalcı­
cek şekilde işliyordu . dan. dört kişi bu testi geliştirdiyse lığı ve davranışçılığı birleştiren bilim-
Ayrıca bkz. Abraham Maslow de, ortaya çıkan sonuç hepsi hatalı sel bir ekol haline getirdi. 1929 yılında
138-39 • Solomon Asch 224- 27 olan dört yöntem oldu. 1933 yılında yayımlanan Deneysel Psikolojinin Ta-
Amerikalı Joh n Exner, bu yöntemleri rihi adlı kitabını, 1942 yılında yayım­
psikanalitik deneylerin en kalıcıla­ lanan ikinci kitabı Deneysel Psikoloji
ELTON MAYO rından biri olan Kapsamlı Sistem'de Tarihinde Algılama takip etti.
1880-1949 bir araya getirdi. Ayrıca bkz. Wilhelm Wundt 32-
Ayrıca bkz. Alfred Binet 50- 53 • 37 • Edward B. Titchener 334
Avustralyalı psikolog Elton Mayo, Sigmund Freud 92-99 • Cari Jung
1930'lu yılla rdıı, Hrırvard 102-07
Üniversitesi'nde Endüstriyel İdare FREDERIC BARTLETT
Profesörü olarak görev yapıyordu. CLARK L. HULL 1886- 1969
Ç ığır açan Hawthorne Deneyleri'ni 1884- 1952
bu tarihlerde gerçekleştirdi. Psiko- Frederic Bartlett, Cambridge
loji, fizyoloji ve antropoloji gibi deği­ AmerikalıClark Leonard Hull 'ın er- Üniversitesi 'nde 1931-1951 tarihlerin-
şik disiplinlere ait yöntemlerinin bir ken dönem çalışmaları psikometri de görev yaparak, ilk Deneysel Psiko-
336 REHBER

loji profesörü oldu. Özellikle bellek yanılma gözlemleri sayesinde dün-


deneyleri ile tanınır. Bellek deneyle- DAVID WECHSLER yaca ünlü bir hipnoz ve trans otori-
rinde deneklerden Bartlett tarafın­ 1896-1981 tesi haline geldi. En çok Erickson
dan yazılm ış (Hayaletlerin Savaşı usulü tokalaşma tek niğiyle tanınır.
vb.) fazla tanınamayan, hayali öykü- Birinci Dünya Savaşı esnasında, Ro- Bu teknikte , trans, zihnin bir anlık
ler okunması isteniyordu. Sonra de- manya doğumlu Amerikan vatandaşı " davranışsa! boşluğu" ile karışma­
nekler bu hikayeleri kendileri anlatı­ Wechlser, orduda Edwaıd Thomdike sıyla sağlan ır. Bu boşluk, el sıkış­
yordu. Sonuçta, deneklerin ve Charles Spearman ile birlikte görev masının ritm ine müdahale edilme-
hikayelere kendilerinden detaylar ka- yapıyordu. Zeka ölçümü için orduda siyle gerçekleşir. Hipnozla terapi
tıkları veya bazı anlamlan kendi kül- Alfa testi yapılıyordu. Sonra Binet'nin yönteminin kurucusu olarak kabul
türlerine uygun şekilde değiştirdiği testlerine sözel olmayan düşünce un- edilen E rickson'ın, ayrıca aile tera-
görü ldü. Bartlett, deneklerin hikayeyi surunu ekleyerek, geliştirdi. Wcchsler'a pisi, sonuç odaklı terapi, sistematik
hatırlamaktan çok, yeniden yapılan­ göre zeka sadece mantıklı düşünme terapi ve NLP (Nöro-linguistik prog-
d ırdığı sonucuna vardı. yeteneği değil, aynı zamanda amaca ramlama) başta olmak üzere birçok
Ayrıca hkz. Ende! Tulving 186- 91 uygun hareket etme ve çevreyle uyum kısa terapi tedavilerinin gelişme­
• Gordon H. Bower 194-95 • sağlayabilmekti. 1939 yılında Wech- sinde çok önemli etkileri olmuştur.
W. H.R. Rivers 334 lser- Bellevuc Zeka Ölçümü yayımlan­ Ayrıca hkz. B.F. Skinner 78-85 •
dı . 1949'da ise Wechsler Yetişkin Zeka Stanley Milgram 246-53.
Ölçümü yayımlandı. Wechsler Yetişkin
CHARLOTTE BUHLER Zeka Ölçeği (1955), günümüzde M la
1893-1974 en çok kulJarulan zeka testidir. ALEXANDER LURIA
Ayrıca hkz. Francis Gaitan 28-29 1902-1977
Almanya doğumlu Charlotte Buh- • Alfred Binet 50-53 • David C.
ler, Viyana Psikoloji Enstitüsünü, McClelland 322-23 Kazan, Rusya doğumlu Luria, eğiti­
1922 yılında kocası Kari ile birlikte mini Moskova Psikoloji Enstitü-
kurdu. Çocukluk çağında kişilik ve sü 'nde tamamladı. Tepki zamanları
bilişsel gelişimi çalışmaları zaman NANCY BAYLEY ve düşünce süreçleri üzerinde yaptı­
içinde yaşam boyu görülen gelişim­ 1899- 1994 ğı araştırmalar sonucunda ilk yalan
leri kapsamaya başladı. Jung'un ya- makinesini ve "kombine motor yön-
şamın üç evresi teorisi yerine, dört Önde gelen çocuk gelişimi psikologla- temini" geliştirdi . Ardından tıp fa-
evresi olduğunu iddia etti. Bu evre- rından Amerikalı Nancy Bayley, motor kültesine giderek, nöroloji dalında
ler doğ u m ile 15. yaş, 15. ile 25. yaş ve zihirısel becerilerin gelişiminin öl- uzm an oldu. Fiziksel ve zihinsel ara-
ve 26. yaş- 45 . yaş ile son olarak 46- çülmesi alanında uzmanlaştı. Doktora- sındaki dengeyi bularak, beyin ha-
65 yaş arasındaki dönemlerden olu- sında, çocuklardaki korkuyu ölçmek i- sarı , hafıza kaybı , algı, ve afazi (dil
şuyordu. Bühler, erken çocukluk dö- çin ter bezlerindekj nem seviyelerin- bozuklukları) konusunda çığır açan
nemi ve yetişkin duyguları arasın­ den yola çıkarak , sempatik sinir siste- bulgular elde etti. Dünyası Yıkılan
da ilişkiler tespit etmişti. Geliştirdi­ mini ana]jz etti. Bay/ey Zihinsel ve Mo- Adam: Beyin İncinmelerinin Tarih-
ği Dünya Testinde, çocukların iç wr Gelişimi Ölçümü (1969) halen bütün çesi (1972) gibi kitapları sayesinde
dü nyasını ortaya çıkarmak için bir dünyada, 1-42 aylık küçük çocukların nörolojiyi popüler hale getirdi.
dizi numaralandırılm ış m inyatür zihinsel ve fiziksel gelişimi ni ölçmek i- Ayrıca hkz. Sigmund Fıeud 92-
kullanılır. 1935 yılında Doğumdan çin kullanılan en önemli testtil. 99 • B.F. Skinner 78- 85 • Noam
Olgunluğa ve 1938 yı lında Çocuk- Ayrıca bkz. Edwin Guthrie 74 • Chomsky 294-97
luktan Yaşlılığa adlı kitaplarını ya- Simon Baron-Coh en 298-99
yımladı ktan sonra ABD'ye yerleşti.
1960'lı yıllarda, hüman ist psikoloji- DANIEL LAGACHE
nin gelişim sürecine katkıda bulun- MILTON ERICKSON 1903-1972
du . 1901-1980
Ayrıca hkz. Car! Rogers 130- 37 • Fran sızDaniel Lagache, George
Abraham Maslow 138- 39 • Viktor Nevada doğumlu Erickson, yıllarca Du mas'nın seminerlerinden ilham
Frank! 140 • Gordon Allport 306- 13 hipnoz üzerinde yaptığı deneme- alarak deneysel psikoloji, psikopa-
REHBER 337

taloji ve fonemoloji okumaya karar katkıda bulunmuştur. Kelly'nin hu-


verdi. Adli tıp ve suç uzmanı olan manist fikirlerine göre, bireyler, olay- NEAL MiLLER
Lagache 'nin önemli eserlerinden ları kendi bilişsel değer biçme süreç- 1909-2002
bazıları Kıskançlık (1974), Patolojik leri ile algılıyor ve kişiliklerini buna
Yas (1956) adlı kitaplardır. 1953 yı­ göre yaratıyorlardı. Bu varsayımdan Amerikalı psikolog Miller,
lında , Sacha Nacht ' ın tıbbi otoriter- yola çıkarak "rol bulgusu repertuarı Viyana' da Anna Freud ve Heinz
liğini eleşti rdiği için, Uluslararası testi" testini geliştirdi. Testte kişili­ Harman'ın yanında araştırmalar
Psikanaliz Örgütü 'nden atıldı. Ar- ğin doğası araştırılıyor ve teşhis edi- yaptı. K. B Bykov'un Beyin Zan ve
dından, Jacques Lacan ile birlikte liyordu. Test hem bilişsel psikoloji ve İç Organlar (1954) adlı çalışmasını
Fransız Psikanaliz Cemiyeti'ni kur- danışmanlıkta, hem de eğitimsel a- okuduktan sonra, iç organların ve
du. Freudyen bir teorisyen olarak, raştırmalar ile örgütsel davranış a- işlevlerinin istenilen şekilde kulla-
psikanaliz ile klinik deneyimler ara- lanlarında çok değerlidir. nılabileceğini kanıtlamak için ça-
sında bağ kurarak, psikanalizin po- Ayrıca bkz. Johann Friedrich lışmalara başladı. Elde ettiği bulgu-
pülerlik kazanmasını sağladı. Herbart 24-25 • Cari Rogers 130-37 lar, Biofeedback adlı tedavi yönte-
Ayrıca bkz. Jacques Lacan 122- • Ulric Neisser 339 mini geliştirmesine yardımcı oldu.
23 Biofeedback yönteminde, hasta
kendi vücudundan gelen sinyallere
MUZAFFER ŞERİF yanıt vermeyi öğrenerek iyileşir.
ERNEST R. HILGARD 1906-1988 Ayrıca bkz. Anna Freud 111 •
1904-2001 Albert Bandura 286- 91
Türkiye' de yetişen Şerif, doktorası­
1950'li yıllarda, Ernest Ropiequet nı ABD' deki Columbia
"Jack" Hilgard, karısı Josephine ile Üniversitesi'nde tamamladı. Tez ERIC BERNE
beraber, Stanford Üniversitesi 'nde konusu sosyal faktörlerin algı üze- 1910-1970
hipnozla ilgili öncü araştırmalar ya- rindeki etkisiydi. 1936 yılında Sos-
pıyordu. 1957 yılında , Hipnoz Araş­ yal Normlar Psikolojisi adıyla bası­ Kanadalı bir psikiyatr ve psikanalist
tırma Laboratuarı'nı kurdu. Burada, lan tez "otokinetik etki" deneyleri o- olan Berne, etkileşimsel analiz teori-
Andre Muller ile beraber, Standford larak bilinir. Şerifin en önemli kat- sini geliştirmiştir. Bu teoriye göre
Hipnotik Duyarlılık Ölçümlerini kısı deneysel yöntemleri başarılı bir psikoterapinin merkezinde sözel ile-
(1959) geliştirdi. Çok tartışmalı yeni- şekilde laboratuar ve saha çalışma­ tişim vardır. İlk konuşmacının, Ara-
aytıştırma teorisi ve hipnoz altın­ larında bir araya getirmesidir. Eşi cının , sözcükleri etkileşimsel uyarı ,
dayken bilinçlilik haline ait birçok Carolyn Woods Sherif ile birlikte Karşılık Verenin yanıtı etkileşimsel
yardımcı sistemin merkezi bir kont- yaptığı Soyguncu Mağarası Deneyi karşılık adını alıyordu . Hor kişilik i-
rol sistemi tarafından denetlendiğini (1954) çok önemli bir çalışmadır. Bu kinci kişiliklere bölünmüştü: çocuk,
öngören "gizli gözlemci teorisi" çalışmada erkek çocuklardan olu- yetişkin ve ebeveyn. Her uyarıcı ve
(1977) yıllardan beri geçerliliklerini şan kampçılar iki gruba ayrılmıştı. karşılık bu "parçalardan" birini oy-
korumaktadır. Hilgard imzalı ders Kendini temizlik görevlisi olarak ta- nuyordu. Bu değiş tokuş "Ben sana
kitapları Koşullanma ve Öğrenme nıtan Şerif, sosyal gruplarda önyar- bir şey yaparım ve sen karşılık ola-
(1950) ve Psikoloji'ye Giriş halen o- gı, anlaşmazlık ve strotiplerin kö- rak bir şey yaparsın" şeklinde bir et-
kullarda kullanmaktadır. kenlerini gözlemlemişti. Deney so- kileşimsel analiz olarak inceleniyor-
Ayrıca bkz. lvan Pavlov 60-61 • nucunda geliştirdiği Gerçekçi An- du. Berne, 1964 yılında yazdığı Ha-
Leon Festinger 166-67 • Eleanor E. laşmazlık Teorisi halen grup davra- yat Denen Oyun adlı kitabında kişi­
Maccoby 284-85 nışı hakkındaki bilgilerimizin te- ler arasındaki "oyunların" veya dav-
melini oluşturmaktadır. Car! Harv- ranış örgüleriniıı yi~li duyguların
land ile 1961 yılında Sosyal Yargı veya hislerin göstergesi olabileceği­
GEORGE KELLY Kuramını geliştirmiştir. ni belirtti.
1905-1967 Aynca bkz. Soloman Asch 224- Ayrıca bkz. Erik Erikson 272- 73 •
27 • Philip Zimbardo 254- 55 David C. McClelland 322- 23
Kelly, Kişisel Yapı Psikolojisi (1955)
adlı eseriyle psikolojiye önemli bir
338 REHBER

Fikir, 1960). Rokeach'ın hii.la kulla- buldu. Kuantum belirsizliğine odak-


ROGER W. SPERRY nılmakta olan dogmatizm ölçümün- lanarak yaptığı determinizm ve hür
1913-1994 de, dogmatizm ideolojiden ve içe- irade çalışmaları Determinizm- Öz-
rikten bağımsız olarak ölçülebiliyor- gürlük ve Zihin- Beden Sorunları
Amerikalı sinir sistemi biyologu du. Rokeach Değer Anketi belirli (Herbery Feigl ile birlikte, 1974) a-
Sperry'nin korpus kallosumu -beynin grupların değer ve inançlarını ölç- dında yayınlandı.
sağ ve sol yarırnküresi arasındaki sin- menin en etkin yolu olarak görül- Ayrıca bkz. B. F. Skinner 78- 85 •
yal transferini yapan sinir liflerinden mektedir. Büyük Amerikan Değer­ David Rosenhan 328-29
oluşan demetler- başan bir şekilde a- leri Testi'nde, Roekach, televizyo-
yırması. epilepsinin belırli türlerinin nun değer yarg ılarını değiştirebile­ HAROLD H. KELLEY
tedavisinde çığır açtı. 1981 yılında, ceğini kanıtlamak için görüşlerdeki 1921- 2003
David Hubel ve Torten Wiesel ile bir- değişimleri ölçmüştü.
likte ayn-beyin teorisiyle Fizyoloji ve Ayrıca bkz. Leon Festinger 166- Amerikan sosyal psikolog Kelley
Tıp dalında Nobel Ödülü'ne aday gös- 67 • Solomon Asch 224-27 • Al- doktorasını Kurt Lewin'in öğrencisi
terildi. Ayn-beyin teorisi, beynin sağ bert Bandura 286-91 olarak MIT'de tamamladı. İlk önemli
ve sol yarım küresinin ayrı konularda eseri olan İletişim ve İkna (Hovland
uzmanlaştığım gösteriyordu. ve Janis ile birlikte, 1953) adlı kita-
Aynca bkz. William James 38- 45 RENE DIATKINE bında iletişimi "kim", "ne der", ve
• Simon Baron-Cohen 298-99 1918-1997 "kime der" olmak üzere üçe ayırdı.
Bu fikir yaygın olarak kabul gördü.
Fransız psikanalist ve psikiyatr Di- Politikacılar başta olmak üzere, in-
SERGE LEBOVICI atkine, dinamik psikiyatri gelişim i­ sanların kendilerini görüş şekillerini
1915-2000 nin öncülerindendir. Gözlemlenebi- değiştirdi. 1953'de John Thibaut ile
lir davranışlar yerine, duygular ve çalışmaya başladı. Birlikte, Grupla-
Lebovici, Fransız bir Freudyen'dir. altta yatan düşüncelere odaklan- rın Sosyal Psikolojisi (1959) ve Kişiler
Uzmanlık alanları ergenlik, küçük mıştır. Diatkine, ayrıca 1958 yılında Arası İlişkiler: Karşılıklı Bağımlılık
çocuk gelişimi, çocuklar ve özellikle Akıl Sağlığı Örgütü'nü kurarak, ku- (1978) gibi kitaplar yazdılar.
anne ve bebek arasındaki bağlanma rumsal akıl sağlığında faaliyet gös- Ayrıca bkz. Leon Festinger 166-
süreciydi. Çocuk psikanalizini termiştir. İlkel fantaziler üzerine ka- 67 • Kurt Lewin 218- 23 • Noam
Fransa'ya tanıtan kişi olarak tanınır. leme aldığı Prekosiyöz Psikanalizi Chomsky 294- 97
Yazdığı çok sayıda eserin arasında en kalıcı eserlerinden biridir.
Fransa'da Psikanaliz (1980) ve Ergen Ayrıca bkz. Anna Freud 111 •
Psikiyatrisinin Uluslararası Kayıtlan Jacques Lacan 122-23 STANLEY SCHACHTER
(1988) bulunmaktadır. 1922- 1997
Aynca bkz. Sigmund Freud 92-
99 • Anna Freud 111 PAUL MEEHL New York doğumlu Schachter en
1920-2003 çok, Jerome Singer ile birlikte geliş­
tirdiği iki faktörlü duygu teorisi
MILTON ROKEACH Amerikalı Paul Meehl'in çalışmaları (Schachter- Singer Teorisi) ile tanı­
1918-1988 akıl sağlığı
ve araştırma tekniklerin- nır. İkili fiziksel duyumların duygu-
de önemli rol oynamıştır. Klinik Tah- lara bağlı olduğunu gösterdi. Bu du-
Polonya asıllı Amerikalı sosyal psi- min İstatistiksel Tahmine Karşı: Ka- ruma örnek olarak insanların kork-
kolog Roekach, dini inançların de- mı:Jann Teorik Tahlili ve İzlenimler tuklarında hızlanan kalp atışı ve
!jerleri ve tavırları nasıl e tkilediğini (1954) adlı kitabınrlR, rlıwranışsal is- kaslarda gerginlik gibi deneyimler
araştırıyordu. Değerleri, ana güdü- tatistiklerin klinik analiz yerine for- yaşamalarını verdiler. Ayrıca bilişi­
ler ve temel psikolojik ihtiyaçların müllere dayanan matematiksel yön- min bireyin psikolojik durumuna
zihni dönüşümleri olarak görüyor- temlerle incelenmesi gerektiğini sa- bağlı olduğunu da belirttiler.
du. Dogmatizm teorisiyle açık ve vunmuştu. 1962 yılında daha önce Aynca bkz. William James 38- 45
kapalı fikirli olman ın bilişsel özel- sebebinin kötü ebeveynler olduğu • Leon Festinger 166-67
liklerini incelemişti (Açık ve Kapalı sanılan şizofreniye yol açan bir gen
REHBER 339

kuramını ret etti ve çocukluk döne-


HEINZ HECKHAUSEN ULRIC NEISSER minde birden fazla kişi ya da nesne
1926-1988 1928- bağlanmanın normal olduğunu gös-
terdi. Sonraki araştırmalarında yok-
Alman psikolog Heinz Heckhausen Alman asıllı Amerikalı Nesser'in en sunluk (bir şeyin kaybedilmesi) ve
dünyanın en önemli motivasyon psi- ünlü kitabı 1967'de basılan Bilişimsel mahrumiyet (bir şeye asla sahip ola-
kolojisi uzmanlarından biriydi. Dok- Piskoloji'dir. Kitapta zihinsel süreçlere mamak) arasındaki farkı gösterdi.
tora sonrası yaptığı bilimsel incele- odaklanan psikolojik yaklaşımlar ince- Asosyal davranışı anne yoksunluğu
mesi başarı ve korkunun yarattığı u- lenir. Nesser, ilerleyen yıllarda algının yerine ailevi geçimsizliğe bağladı.
mut ile korkular üzerineydi. Erken rolünü görmezden gelir. Uzmanlığı Ayrıca bkz. John Bowlby 272-77
çocukluk döneminde motivasyon ü- bellek üzerinedir. 1985'te Amerikan • Simon Baron-Cohen 298-99
zerine yaptığı çalışmaların sonucun- Psikoloji Örgütü'nün zeka testi teorile-
da İleri Bilişimsel Motivasyon Mode- rini inceleyen "Zeka, Bilinenler ve Bi-
lini (Heckhausen& Rheinberg, 1980) linmeyenler" adlı çalışma koluna baş­ FRIEDEMANN SCHULZ
oluşturdu. Psikolog kızı Jutta ile be- kanlık etmiştir. Araştırmaları IO'.nun YON THUN
raber kaleme aldığı Motivasyon ve Uzun Vadede Getirdikleri ve İlişkili Öl- 1944-
Eylem (1980) adlı kitabı uzun süre et- çümler (1998) adiyla kitaplaşmıştır.
kili oldu. Ayrıca bkz. George Arınitage Miller Alman psikolog Friedemarın Schulz
Ayrıca bkz. Zing-Yang Kuo 75 • 168-73 • Donald Broadbent 178- 85 von Thun, Karşılıklı Konuşma (1981,
Albert Bandura 286-91 • Siman 1989, 1998) adiyla üç ciltlik bir kitap
Baron-Cohen 298-99 halinde basılan İletişim Modeli ile ta-
JEROME KAGAN nınır. Von Thun'a göre her diyalogda

1929- dört iletişim seviyesi vardır. Bunlar


ANDRE GREEN gerçeklere dayalı konuşmak, kendimi-
1927- Deneysel psikoloji alanının önde ge- zi ifade etmek, diğer insanla ilişkimiz
len isimlerinden biri olan Amerikalı hakkinda yorum yapmak ve karşımız­
Mısır doğumlu Fransız psikanalist Kagan, fizyolojinin psikoloji üzerinde- daki kişiden bir şey istemektir.
Andre Green, 1950'li yıllarda , Jac- ki etkilerinin çevreden daha fazla ol- Aynca bkz. B.F. Skinner 78- 85 •
ques Lacan' ın yanında staj yaptığı duğuna inanıyordu. Çocuk gelişimi­ Kurt Lewin 218-223
dönemde iletişim kuramı ve siber- nin biyolojik yönleri (öz-bilinç, ahlak,
n~tikle ilgilenmeye başladı. Green, bellek ve sembolizmde endişe ve kor-
ilerleyen dönemlerde, Lacan'ı en kuyla ilgili etkiler) üzerine yaptığı ça- JOHN D. TEASDALE
sert eleştiren kişilerden biri oldu. O- lışmalar mizaç fizyolojisiyle ilgili ya- 1944-
na göre, Lacan sembolik ve yapısal pılan bütün araştırmaların temelini
formlara gerektiğinden fazla odak- oluşturmuştur. Çalışmaları psikoloji İngiliz psikolog Teasdale depres-
lanarak, Freudyen savlarını hüküm- dışında, suç, eğitim, sosyoloji ve poli- yonla ilgili bilişimsel yaklaşımları
süz kılıyordu. Green, 1960 '1ı yılların tika gibi alanlarda da etkili olmuştur. araştırdı. Zinde! Segal ve Mark Wil-
sonunda, olumsuzluğu araştırarak , Aynca bkz. Sigmund Freud 92- liams ile birlikte Farkındalık Temelli
Freudyen köklerine geri döndü. Bu 99 • Jean Piaget 262- 69 Kognitif Tedavi adlı bir teknik ge-
geri dönüş, 1980 yılında yazdığı Ölü liştirdi. Bilişsel terapiyı farkındalık
Anne kitabında ince bir şekilde be- ve Asya kökenli meditasyonlarıyla
lirtilmiştir. Kitapta psikolojik olarak MICHAEL RUTTER birleştirerek, yineleyen majör dep-
annesi ölü olduğu halde, annesinin 1933- resyondan mustarip hastalardan
vaılığı yüzünden kafası karışan ve kötü düşüncelerle kendiliklerinden
korkan bir çocuk anlatılmıştır. İngilizpsikiyatr Michael Rutter ço- değil, kasten meşgul olmalarını is-
Ayrıca bkz. Sigmund Freud 92- cuk gelişimi konusu ve davranış bo- tiyordu. Ardından hastalardan bu
99 • Donald Winnicott 118- 21 • zukluklarına bakışımızı değiştirdi. düşünceleri daha nesnel bir bakış
Jacques Lacan 122-23 • Françoise Annelik Yoksunluğunun Yeniden açısıyla gözlemlemeleri isteniyordu.
Dolto 279 Değerlendirilmesi(1972) adlı kitabın­ Ayrıca bkz. Gordon H. Bower
da, John Bowlby'ın seçici bağlanma 194-95 • Aaron Beck 174-77
340

TERİMLER SÖZLÜGÜ
Aile terapisi Tek bir kişi yerine örgüler ve yapılar deneyimlerimizi Bilişsel çelişki İki inanç veya
ailenin tamamını tedavi eden tertiplememizi sağlar. Arketipler duygu arasında gerilime neden
terapilere verilen isim. Aile sistemi genellikle mitoslarda ve kişisel olan tutarsızlı k.
içindeki karşılıklı ilişkilerin sorunlu h ikayelerde bulunur.
olduğu varsayıldığında uygulanır. Bilişsel psikoloji Zihnin
Aşağılık kompleksi Adlerian deneyimleri nasıl organize ettiğine
Aktarım Psikanalizde, hastanın psikanalistler (ekol, kurucusu ve öğrenme ve bilme süreçleriyle
geçmiş ilişkilerdeki (özellikle Alfred Adler'in ardından bu ismi ilgili zihinsel süreçlere odaklanan
ebeveyn ilişkilerindeki) duygusal almıştır) tarafından ortaya atılan bu psikoloji dalı .
reaksiyonlarını terapiste aktarması. durum kişinin gerçek veya kurgu
aşağılık duygularıyla baş Bilişsel tarz Bireylerin
Amaçlı davranışçılık Edward edememesi sonucu içine alışılagelmiş bilgi işlem tarzı.
Tolman'ın bütün davranışların kapanmasıyla ortaya ç ıkar.
nihai bir amaca yönelik olduğunu Birleşme İki fikir veya olayın
savunduğu kuramı. Ayırt edici özellik kuramı birbirlerine yakın olduklarının ortaya
Bireysel farkların büyük ölçüde çıkması. Bu durumun çağrışım için
Amprizim Bütün bilgiyi duruma ve zamana göre değişiklik şart olduğu kabul edilir.
deneyim lere bağlayan felsefi ve göstermeyen kişilik niteliklerine
psikolojik yaklaşım. (özelliklerine) bağlı olduğu inancı. Çağrışım i) Bilginin oluşumunu
anlatan felsefi açıklama . Buna göre
Ancak gözlemlenebilir fark İki Bağlanma Bireyin başka bir bireye bilgi, basit fikirlerin daha karmaşık
fiziksel uyarıcı arasındaki kişiler yakın olmak istemesi ve onun fikirleri çağrıştırması veya bu
tarafından gözlemlenebilen en mevcudiyetiyle kendini güvende fikirlerle bağlantı kuru l masıyla
küçük fark. hissettiği duygusal önem taşıyan oluşuyordu. ii) Psikolojik süreçlerin
ilişki. Özellikle küçük çocuklar ve geçmi ş deneyimlerle eşleştirilmesi
Anekdot yöntemi Çoğu zaman ebeveynleri arasında gözlenir. sonucu görü len iki süreç arasındaki
bilimsel olmayan gözlemsel bağlantı.
raporların araştırma verisi olarak Bastırma Psikanalitik kuramda,
kullanılması. kabul edilemez düşünce , anı, arzu Çağrışımcılık Farklı davranış
ve dürtülerin ego savunma örgülerinin, kalıtımsal ve edinilmiş
Anlamsız hece Tanımlanabilir meka nizması tarafından bilinçsel sinirsel bağlantıların uyarıcı ve
sözcükler oluşturmayan üç harfli farkındalık dışına itilmesi. Anna tepkileri bir araya getirmesi sonucu
heceler. İlk kez Herman Ebbinghaus Freud bu duruma "motivasyonlu meydana geldiğini savunan
tarafından öğrenme ve bellek unutma" diyordu. yaklaşım.
deneylerinde kullanıldı.
Bilinç akışı William James'in Çift kulaklıklı dinleme Aynı
Araçsal şartlandırma bilinci sürekli akan bir düşünce anda, her bir kulağa sunulan iki
Hayvanla rın olayların sonucuna süreci olarak betimlemesi. farklı mesajı dinlemek.
etki ettiği şartlandırmalar. Bu tip
koşullamaya örnek olarak bir hay- Bilinçdışı Psikanalizde insan Davranış modifikasyonu
vanın labirentteki hareketlerinin ruhunun bilinçli zihin tarafından Bireylerin veya grupların
incelendiği durumlar gösterilebilir. erişilemeyen kısmı. davranışlarını kontrol etmek veya
değiştirmek için etkisi kanıtlanmış
Arketip Car! Jung'un teorisinde, Bilişsel Algılama, bellek ve davranış değiştirme tekniklerinin
kolektif bilinçaltından edilen düşünce gibi süreçlere dair olan. kullanılması.
TERiMLER SÖZLÜGÜ 341

Davranışçılık Görülebilir, Ego İnsanı meydana getiren üç Gerçekçilik prensibi


betimlenebilir ve nesnel bir şekilde unsurdan biri (ayrıca bakınız id, Psikanalizde egoyu yöneten ve
ölçülebilir olduğu gerekçesiyle süper ego)_ Ego ki şiliğin dış gerçek dünya ile bu dünyanın
sadece gözlemlenebilen dünyanın ve gerektirdiklerinin gerektirdiklerini dikkate alan
davranışların araştırma konusu farkında olan ve içgüdüleri kontrol kurallar grubu.
olması gerektiğini savunan etmekle sorumlu olan mantıklı
psikoloji dalı_ yönüdür. Geri alma Arama ve bulma süreci
sonucu bellekte depolanan bilgının
Deneme yanılma yöntemiyle Etki yasası Edward Thorndike geri alınması.
öğrenme İlk kez Edward tarafından öne sürülen ilkeye göre
Thorndike tarafından öne sürülen bir olaya birçok tepki verilmesi Gestalt psikolojisi Algılama gibi
öğrenme kuramına göre öğrenme mümkündür. Ödül ile sonuçlanan zihinsel süreçlerde, bütünün
birçok tepki performansından , tepkiler olayı daha fazla çağrıştırır. parçaları yerine, organize
arzulanan sonuçları sağlayanların Ceza getiren tepkiler ise en az "bütünün" rolünün altını çizen
tekrar edilmesi aracılığıyla oluşur. çağrışımı yapar. bütüncül psikolojik yaklaşım.

Depresyon Hayattan zevk almama Etoloji Hayvan davranışlarının , Hipnoz Geçici, transa yakın bir
ve kayıtsızlıkla beraber görülen doğal şartlar a ltında, bilimsel artmış telkine açıklık durumuna
umutsuzluk ve düşük özsaygıyla yollarla araştırı lması. neden olma.
kendini gösteren ruh hali
bozukluğu. Ekstrem vakalarda, Fenemonoloji Önyargı, varsayım Hipotez Doğruluğu test edilen ya
depresyon normal işlevleri ve yorumla kategorize edi lmemiş da bir deneyle aksi ispat e dilen bir
zayıflatabilir ve intihar doğrudan deneyim üzerine kurulu önerme veya öngörü.
düşüncelerine yol açabilir. bilgi yaklaşımı.
Hümanist psikoloji Ruh sağlığını
Destek Klasik şartlandırmada, bir Fobi Yoğun ve mantıksız korkuyla belirlemede kendini gerçekleştirme
tepkinin verilme ihtimalini arttıra n kendini gösteren endişe bozukluğu. ve özgür iradenin öneminin altını
prosedür. çizen psikolojik yaklaşım.
Freudyen sürçme Bilinçli olarak
Determinizm Bütün olayların ve niyetlenenden farklı fakat yakın İç gözlem En eski psikolojik
seçimlerin daha önceden yaşanmış sözcük ya da eylem. Bilinçdışı yöntem olan iç gözlem kişinin
olaylar veya önceden var olmuş güdüleri veya endişeleri yansıttığı kendini gözlemlemesiyle oluşur.
nedenler yüzünden olduğunu düşünü lür. Kişi iç durumunu öğrenmek için
savunan doktrin. kendi zihnini kullanır.
Geçerlilik Testin ölçmesi gereken
Dışadönüklük Enerjisini ölçebilme derecesi.
şeyi İçedönük Enerjisini çoğunlukla
çoğunlukla d ış dünyaya ve başka içsel duygu ve düşüncelerine
insanlara yönlendiren kişilik tipi Genel zeka ("g") Charles yönelten kişilik tipi.
(ayrıca bkz. içedönüklük). Spearman'in tanımıyla, zekanın
genel faktörü veya birçok zihinsel İçgin Doğal veya doğumundan
Dikkat Seçmeli ve odak lanmış test sonucu arasındaki korelasyonla beri organizmada var olan.
algıdaki süreçler için kullanılan belirlenmiş kabiliyet. Spearman bu Kalıtımsal olabilir veya olmayabilir.
genel terim. yeteneği zihinsel enerjinin ölçümü
olarak kabul ediyordu. Fakat İçgüdü Doğal güdü veya eğilimler.
Duyarsızlaşma Bir şeye veya baz ıları tarafından bireyletin soyut Psikanalizde bunlar kişiliği ve
olaya verilen güçlü tepkinin, sürekli tümevarım yeteneği olduğu davranışı motive eden dinamik
olarak aynı uyarıcıya maruz düşünülür. güçler olarak kabul edilir.
kalınarak azaltılması süreci.
342TERIMLER SÖZLÜGÜ

İd İnsan personasını oluşturan üç Kristal zeka Sıvı zeka kullanılarak gayrı resmi terim. Otizm aşırı
unsurdan birine verilen isim (ayrıca elde edilmiş yetenek. Bilişsel kendiyle ilgilenme, empati
bakınız ego, süper ego). İd ruhsal yetenek ve stratejilerin tümüne eksikliği , birbirini tekrar eden
enerji kaynağıdır. Ayrıca içgüdülere verilen ad. Yaşla beraber arttığı motor eylemler ve d il ile kavramsal
bağlıdır. düşünülür. yeteneklerin yoksunluğuyla kendini
gösteren bir zih insel işlevselsizlik
İşlemsel şartlandırma Sonucun Materyalizm Sadece fiziksel alemi grubudur.
hayvanın çevresini işletmesi ne gerçek olarak gören doktrine göre
bağlı olan bir koşullama türü. zihinsel fenomen ler fiziksel Pozitif pekiştirme
Örnek olarak yeme ulaşmak için terimlerle açıklanabilir. Davranışçılıkta anahtar
kaldıracı çekmesi gereken kobay kavramlardan biri olan pozitif
gösterilebilir. Merkezi özellikler Gordon pekiştirmede, tepkinin olabilirliği
Allport'un kuramına göre, insanı arzu edilen tepkinin hemen bir ödül
İşlevselcilik Zihnin uyumsal tanımlamak için k ullanılan veya pozitif uyarıcıyla
işlevlerinin çevreyle olan ilgisini yaklaşık altı ana özellik. "Utangaç" karşılanmasıyla artırılır.
araştıran psikolojik yaklaşım. veya "iyi huylu" gibi bu özellikler
k işiliğin "yapı taşlarıdır". Psikanaliz Sigmund Freud'un
Kendini gerçekleştirme Kişinin insan davranışını etkileyen
olanaklarının tam olarak Mühürleme Etolojide hayvanların bilinçdışı süreçleri araştırdığı
geliştirilmesive potansiyelinin doğumundan hemen sonra çok hızlı kuram ve tedavi edici yöntemler
gerçekleştirilmesi. Abraham bir kalıtımsal öğrenme süreci başlar. grubu.
Maslow'a göre bu en gelişmiş insan Bu süreç çoğunlukla belirli bir kişiye
ihtiyacıdır. veya nesneye bağlanmayı içerir. Psikofizik Zihinsel ve fiziksel
süreçler arasındaki ilişkilerin
Kişilik Kişinin zaman içinde Negatif pekiştirme Etkili veya bilimsel araştırılması.
göreceli olarak daha tutarlı edinimsel şartlandırmada negatif
davranmasına neden olan sabit, bir uyarıcıyı ortadan kaldırarak Psikoseksüel süreçler
kalıcı zihinsel ve davranışsa! özellik tepkiyi kuvvetlendirmek. Psikanalitik kuramda, çocukluk
ve nitelikleri. döneminde zevk veren vücut
Nöron Beynin bölümleri
farklı bölgelerine göre grupla ndıran
Klasik şartlandırma Tarafsız arasındaki mesajları (sinir sinyali gelişim evreleri.
uyaranın belirli bir tepkiyi gibi) ileten sinir hücresi tipi.
tetikleme yeteneğini şartsız bir Psikoterapi Fiziksel ve fizyolojik
uyarıcıyla birleşerek edindiği bir Nöropsikoloji Beynin yapısı ve yöntemler yerine, psikolojik
öğrenme tipi. işleviyle ilgilenen ve beyinsel yöntemler kullanan bütün
bozuklukların davranış ve bilişim iyileştirici tedaviler için kullanılan
Kodlama Duyumsal bilginin üzerindeki etkisini araştıran genel ad.
belleğe işlenmesi. psikoloji ve nörolojinin alt
disiplinlerinden biri. Refleks Bir uyarıcıya verilen
Kolektif bilinçdışı Cari Jung'un otomatik tepki.
teorisinde psikenin en derin düzeyi. Oedipus kompleksi Psikanalitik
İlktipler aracılığıyla edinilen kalıtsal kurama göre erkeklerde beş yaş Replikasyon Bir deneyin veya
ruhi tertibatları içerir. civarında anneye duyulan araştırmanın tekra rında hep aynı
bilinçdışı arzu ve babayı yok sonuçlara ulaşılması. Bulguların
Korelasyon İki veri kümesinin ederek yerine geçme isteğiyle doğruluğunu ispatlamak için
veya değişkenlerinin belirli koşullar kendini gösteren gelişimsel süreç. replikasyon şarttır.
altında benzer çeşitlilik
göstermesidir. Çoğunlukla neden Otizm Otistik Spektrum Ruh-beden problemi İlk kez Rene
sonuç ilişkisi ile karıştırılır. Bozukluğu (OSB) için kullanılan Descartes tarafından dile get irilen,
TERiMLER SÖZLÜGÜ 343

zihinsel ve fiziksel olaylar Şartlı tepki (ŞT) İlk başta tarafsız Temel yükleme hatası Diğer
arasındaki etkileşimi tanımlama olan uyarıcının sonra doğal olarak insanların davranışlarını dışsal
sorunudur. bu tepkiye olan açan şartsız bir durum faktörleri yerine kişilik
uyaranla birleşmesiyle oraya çıkan özellikleriyle açıklama eğilimi.
Saha kuramı Kurt Lewin'in insan tepki.
davranışı modeli. Bu modelde, Şartlı uyarıcı (ŞU) Klasik Tükenme i)Bir şeyin, özellikle bir
bireyin çevresindeki sosyal etkileri koşullanmada bir uyaranın, şarts ız türün, yok olması.
veya "yaşam alanını" açıklamak bir uyaranla bir araya gelmesiyle ii) Şartlı öğrenmede, tepki gücünün
için kuvvet alanı kavramı kullanılır. belirli bir (şartlı) karşılığa neden destek yokluğu yüzünden azalması.
olması.
Sahte anı Yaşanmamış bir olaya Uyarıcı Bireyin çevresinde
dair hatırlanan anı veya aldatıcı Şartsız olumlu bakış Carı bulunan ve tepki verebileceği
anı. Hatırlatmalar aracılığıyla Rogers'ın danışan insan odaklı herhangi bir nesne, olay, durum ve
ortaya çıktığı düşünülür. terapisinde, birinin sadece insan etkendir.
olduğu için mutlak olarak kabul
Savunma mekanizması edilmesi. Yapısalcılık Zihinsel yapıyı
Psikanalitik kuramda, endişeyi araştıran psikolojik yaklaşım.
etkisiz hale getirmek için devreye Şartsız tepki Klasik
giren bılınçdışı yöntemler. koşullanmada, belirli bir uyarana Zeigarnik etkisi Eksik ya da
karşı (örneğin acı veren bir tamamlanmamış görevleri
Serbest çağrışım Hastanın uyarandan uzaklaşmak) verilen tamamlanmış olanlara göre daha
verilen kelimeden sonra aklına yansımalı (şartsız, doğal) tepki kolay hatırlama eğilimi.
gelen ilk şeyi söylediği psikoterapi
tekniği. Şartsız uyarıcı Klasik Zekli katsayısı (IO) Bireylerin
şartlanmada, yansımalı (şartsız , mukayeseli zeka düzeylerine
Sıvı zekli Yeni sorunlarla başa doğal) bir tepkiye neden olan ayrılmasını sağlayan zekA
çıkabilme yeteneği. Yaş arttıkça uyarıcı. göstergesi. İlk kez William Stern
azaldığı düşünülür. tarafından ortaya atılan zekA
Şekillendirme Davranışçılıkta katsayısı bireyin zihinsel yaşının
Sosyal öğrenme Başkalarının şekillendirme arzulanan bir kronolojik yaşına bölünüp 100 ile
davranışlarını ve bu davranışların tepkinin ardışık benzerliği için çarpılmasıyla elde edilir.
sonucunu gözlemleyerek pozitif takviye sağlamaktır.
öğrenmeye verilen ad. Bu kuramı Zihin ya şı Ortalama kabiliyete
en önemli savunucusu Albert Şizofreni Birçok işlev alanında sahip çocukların standart haline
Bandura 'dır. azalmaya neden olan (ilk başta gelmiş testlerdeki
dementia praecox olarak performanslarının gösterdıği belirli
Süperego Psikanalizde, insan biliniyordu) ciddi zihinsel bozukluk görevleri yerine getirebileceği yaş .
ruhunun toplumsal ve ailevi grubu. Belirgin düşünce bozukluğu,
standart ve değerlerin boyutsuz veya uygunsuz duygular
içselleştirilmesi sonucu oluşan ve çarpık gerçeklik görüşüyle
kısmına verilen isim. Ahlaki nitelenir.
baskılar tarafından yönetilir.
351
••
TEŞEKKUR
Dorhng Kındersley Shnya Paramcswaıan, 83 Corbis: Bettmann (tr). 84 Alamy 182 Corbls: Carol Kohen (bl). 184 Corbis:
Neha Sharma, Paya! Rosa!ınd Malik, Gadi lmages: Momıshee Frantz (bl). 87 Getty H. Armstrong Roberts / ClassıeStock (be. br).
Farfour, Helen Spencer, Steve Woosnam- lmages: Larnbcrt / Archive Photos (tr). Getty lmages: George Marks I Retrofile I
Savage ve Paul Drislane'ye tasarım yardımlan 94 Getty Images: lmagno I Hulı..oıı Hultoıı Archive (bl). 185 Corbla: Monty
ıçın, St.cvc Sct.ford'a ediı..oryal yardımları için Archive I Sigmund Freud Prıvatstiftung (tr). Rakusen (tr). 190 Alamy lmagea: Gary
ve Stephanic Chılman' a dizin için teşekkür 97 Alamy lmagea: Bjanka Kadre (bl). Roebuek (ti). Courtesy of Baycrest: (bl).
eder. 98 The Bridgeman Art Library: Museum 192 Corbls: Ownkı/ Kulla (cra). 195 Corbis:
ol Modem Art. New York I C> Salvador Dali, Ocean (tr). 197 Getty Images: Steven
Fundaei6 Gala-Salvadoı Dall. DACS, 2011. Dewall I Redferns (bl). 199 Claremont
FOTOGRAFLAR 99 Corbls: Hulton-Dcutsch Collection (tr). Graduate Univeralty: Photo by C. Sajg6 (bl).
101 Corbla: Guo Dayuc / Xinhua Press (ti). Corbis: Charles Vlen I Bettmann (ti).
Yayıncvi fol.Oğraflannın kullanılmasına izin Getty lmages: lmagno I Hulton Arehive (tr). 201 Getty Images: Purestock (be).
verdığı içın aşaQldakilero teşekkür eder: 105 Getty Images: lmagno I Hulton Positlve Psychology Center, University
Arehıve (bı). 106 Getty Images: Apıe / of Pennsylvanla. : (tr). 204 Courtesy of
(Anahtar: a-yukan, b-alt, e-orta, !-sol, r-sağ, Hulton Archive (bl). 107 akg-images: UC lrvine: (bl). 207 Corbls: Guy Call (bl).
t-üst) Walt Dısney ProducLıons (ti). Getty lmages: 210 Alamy lmages: Mıehclc Burgess (cb).
lmagno I Hulton Arehivc (tr). 108 Corbis: 212 Lebrecht Music and Arts:
19 The Bridgeman Art Library: Robbie Jack (cra). 109 Wellcome Imagea: Matti Kolho (be). 213 Universlty of Bath:
Bıblıothôquc de la Faeult.e de Medecine, (bl). 116 Corbia: Robert Wallıs (ti) 117 (tr). 221 Getty lmagea: Chıis Ryan / OJO
Pans I Arehıves Charmet (tr). 21 Corbis: Alamy Images: Harvey Lloyd / Peter lmages (tr). 222 Corbls: Moment/ Cultura
Bettmann (tr). Getty Images: Hu!ton Arnold, lnc. (ti). Science Photo Library: (be). 223 Alamy Imagea: Inteıloto (bl).
Arehive (bl). 23 akg-lmages: Bıblıotheque Natıonal Lıbraıy ol Medicine (bl). 119 Getty Corbis: K.J. Historical (ti) 225 Solomon
nationale (tc). Alamy lmages: 1'ihon LI (bl). Images: Hulton Archıve (tr). 120 Corbis: Asch Center for Study of Ethnopolitical
25 Getty Images: Hulton Arehive (tr) Nancy Honey (br). 123 Getty Images: Conflict: (tı). 227 Corbis: Bettmann (bl)
27 akg·images: Coll. Aıchiv f. Kunst & Ryan McVay (ti). Lebrecht Muslc a nd Arts: 229 American Sociological Association,
Geschıehte (ti). Corbls: Bettmann (bl). Rue des Archives I Collection Bourgcron (bl). www.asanet.org. : Photo of Erving
29 The Brldgema n Art Llbrary: 127 Corbls: Michael Reynolds / EPA (tr). Goffman (bl). Corbls: Yi Lu (cı ). 234 Corbis:
Birmingham Museurns and Art Gallcry (be). 129 Ge tty Images: Leonard Mccombe ı Claro Cortes I Hanoi, Vıetnam (ti).
Getty Images: Hulton Arehive (tr) 1'ime & Life Picturcs (tr); Roger-Viollet (bl). 235 Corbie: Hannes Hepp (be). Stanford
30 Getty Images: lmagno / Hulton Archive 134 Corbla: Paseal Deloche / Godong (ti). News Service. : Linda A . Cicero (tr).
(br). 35 Alamy Images: lnterfoto (br). 135 Getty lmagea: David Malan/ 237 Corbis: Walt Sisco / Bettmann (er).
li:orbls: Visuals Unlimit.ed (tel. 36 Corbis: Photographer"s Choiee (tr). 136 Corbla: Roger 239 Corbis: Sophie Bassouls ı Sygma (bl).
Bettrnann (tr. te). 37 Corbls: Betunann (bl). Ressmeyeı (bl). 137 Getty Imagea: Peter 241 The Brldgeman Art Library: Musee
40 Corbls: (bl). 43 Corbls: Thc Gallery Cade / Iconica (ti). 139 Corbia: national des arts et tradıtıons populaires,
Collection. 44 Corbls: Underwood & Ann Kaplan (tr) 144 Corbia: Bettmann (bl). Paris I Archives Charmct (te). Wllllam
Underwood (br). 45 Science Photo Llbrary: Getty lmagea: Mark Douet (tr). 147 Corbis: Glasser ine. · www.wglasserbooks.com :
Chris Gallagheı (tı). 47 Corbis: Bettmann (tr). Jutta Klee (tl/computcr). Roy Morseh (tc/ (tr). 243 Alamy lmagee: Davıd Grossman
49 Corbla: Betunann (bl); Bili Varie (tr). blarner); Laıry Wıllıams (tı/plaeator). (tl) University of Waterloo: Maurice
51 Selence Photo Llbrary: US National Getty Imagea: Nathan Blaney / Photodıse Greene (bl). 245 Corbis: Bettrnann (bl).
Lıbrary of Medicine (tı) 52 Corbls: (tc/levelleı). 148 Getty lmagea: Dennis Special Collections, University of
Bettmann (bl). 55 Alamy lmagea: Eddıe Hallınan (b). 151 Corbls: Ailen Ginsberg (tr); Californla, Santa Cruz: (tr). 249 Getty
Geıald (er). Lebrecht Music and Arts: Robbıe Jack (bl) 153 Getty Images: lmagee: Apie / Hulton Arehıve (tı).
Rue des Archives /Varma (bl). 61 Corbis: Mıguel Medına I AFP (tı), Toru Yarnanaka / Manuscripts and Archives, Yale
Bettmann (bl). LawtonPhotos.com : (ti). AFP (ti). 155 Alamy Images: Sigrıd Olsson I University Library: Courtesy of
65 Corbls: Josc Luis Pelaez, ine. (ti). PhotoAlto (cra). 161 TopFoto.co.uk: Alexandra Milgraın (bl). 251 Getty Images:
Selence Photo Library: HumaniLies and Topham Pieturepoint (ti, tr). 162 Getty Peter Staekpole / 1'ime & Life Pietuıes (br).
Social Sciences Library / New York Public Images: Andersen Ross 1 Photodisc (eb). 252 Corbls: Stapleton Collcction (br).
Library (tr). 69 Corbla: Underwood & 165 Preas Assoclatlon Images: (tr). 253 Corbis: Genevi~ve Chauvcl / Sygma (ti).
Underwood (bl). 71 The Advertiaing 167 Science Photo Llbrary: Estate of 255 TopFoto.co.uk: Topham Pıeturepoint
Archlvea: (br). 73 Corbla: Sandy Stockwell / Franeis Bello (bl). 173 Corbis: Willıam (tr). Phllip G. Zlmbardo, Profeaaor
Skyscan (er). Magnum Photos: Wayne Wlutehurst (ti). Jon Roemer: (tr). Emeritus, Stanford University: (tl).
Miller (bl). 75 The Advertlalng Archlvea: 175 Beck Institute for Cognitive 257 Universidad Centroamericana
(cıa). 77 Getty lmages: Nina Leen / 1'ime Behavlor Therapy: (tr). 176 Corbis: "Josit Sime6n Caiias" (UCA), El
& Life Pictwes (bı). 81 Getty lmagea: Bettmann (br). 181 Alamy lmagea: Salvador: (bl). 265 Corbis: The Gallery
Nına Lcen / 1'imo & Life Pictuıes (bı). David O. Baıley (ti). Selence Photo Collection (te). 267 Science Photo Library:
82 Getty Imagea: Joe Raedle (bı). Library: Coıbin O'Grady Studıo (tı) Bıll Anderson (bl). 268 Corbia: Bettrnann (bl).
352 TEŞEKKÜR
269 Alamy Images: Thom•s CockrP.m (br) Felvcr (bl) 297 Corbis: Fıans Lanting (br); 325 Getty lmages: Univeısal History
271 Corbls: Jcrry Cooke (er). 273 Corbis: Bnan Mıtchell (ti). 299 Getty Images: Archive I Hulton Archıvc (tr). Dolph
Ted Streshınsky (tr). Getty Images: Trish• O. / Flickr (bl). Rex Features: Kohnstamm: (bl). 327 Corbls: Monalyn
Jose Luis Pelaeı / Iconıca (be). 276 Corbis; Brian Harris (tr). 306 Getty Images: Gracia (tc). Courtesy of Universlty
Hulton-Deutsch Collection (tr). 277 Richard SLan Munro I Barcroft Medıa (ti). Archives, Columbia University in the
Bowlby: (bl). Getty Images: Lawrence 310 The Bridgeman Art Library: Clty of New York. : Joe Pineir.o ı Offlce of
Mıgdale (tr). 278 Science Photo Library: Palazzo Vccchio (Palazzo della Signorıa), Publıc Affaırs NegalJves - Box 109 (tr). 329
Photo Rcscarchers (cı). 281 Corbie: Florence (tr) 312 Getty Images: MPI I Corbls: Bettmann (bl). 331 The Koba l
1im Page (tr) 282 Llbrary Of Congyess, Archıve Photos (ti) 313 Corbls: Bettrnann Collection: 20th Century Fox (tc).
Washington, D .C.: Gordon Pruks (er}. (tr). 315 Courtesy of the Unlverslty
283 Corbis: Bettmann (tr). 285 Corbis: of Illinois Archives: lmAqe ()()(X)950 Dığeı tüm imajlar C Dorling Kındersley'c
Bob Thomas (tc). Special Collectlons, Found in RS: 39/1111, Box 12, Folder aıttır.
Eric V. Hauser Memorial Library, Raymond B. Cattell (bl). 320 Corbis:
Reed College, Portland, Oregon: (bl). Bettmann (bl). 321 Getty Images:
289 Albert Bandura: Department of Universal History Archivc/ Hulton Aıchive (tl).
Psychology, Stanford Univcrsıty (tr). Mary Evans Picture Library: John
290 Alamy lmages: Alex Scgre (tr). Cutten (tr). 323 Harvard Unlverslty : Daha fazla bilgi için:
291 Corbis: Ocean (b) 293 Corbls: Jane Reed I Harvard News Office (tr) www.dkimages.co.uk
Bettrnann (tr). 296 Corbis: Chnstopher Selence Photo Library: Van D. Bucher (be).

Вам также может понравиться