Академический Документы
Профессиональный Документы
Культура Документы
ÜSTÜ ÖRTÜLEN w ♦ ♦
KİTA PLA RI 9
Onbeşlerin Kitabesi
Nazım HİKMET, 1 9 2 5
ÜSTÜ ÖRTÜLEN
GELENEĞİMİZ
K om intern İlkelerin d en
1 9 2 0 P ro g ra m ı'n a
B elgeler / K on u şm alar
MAYA kitapları-9
Birinci Baskı : Eylül 2003
S u n u ş ................. 5
TKP’yi ortaya çıkaran tarihsel koşullar.................................................7
Komünist hareketin doğuşu.................................................................. 9
TKP, Komintern’in program anlayışına uygun bir program hazırlayan
ender partilerden biriydi......................................................................15
TKP ve Kemalizm.............................................................................. 19
Türkiye solunun TKP'ye bakışı........................................................... 25
Türkiye’deki devrimci gruplar program-strateji sorununda Şefik Hüsnü
TKP’sinin izinde yürüyor.................................................................... 30
TKP K uruluş Kongresi Belgeleri
Türkiye Komünist Partisi Programı (Eylül 1920)............................ 34
Türkiye Komünist Partisi Tüzüğü(Eylül 1920).................................51
TKP Umumi Nizamnamesi (Haziran 1920)................................. 58
TKP Beyannamesi (Temmuz 1920)............................................... 61
Mustafa Suphi’nin Programı Sunuş Konuşması............................ 64
TKT MK Adına M. Suphi’nin Faaliyet R aporu................................69
Mustafa Suphi’nin Kongre Kapanış Konuşm ası........................... 83
Sömürgeler ve Milletler Hakkında Mustafa Suphi'nin Sunuşu........... 85
Komünist Teşkilatlarının Birleşmesi Hakkında Bir Teklif................87
İstanbul'da Komünist ve İşçi Hareketi/ Ethem Nejat...................... 88
işçi ve Komünist Hareket Üzerine / Hilmioğlu H akkı....................94
Sömürgeler Sorunu Hakkında Konuşma / Hilmioğlu H a kkı......... 97
Mustafa Suphi’nin Bazı Konuşma ve Yazıları
Komünist Enternasyonal’in Kuruluş Kongresi’nde Konuşma .... 104
Türkiye'nin Ezilen işçi ve Köylülerine.............................................108
Bütün Dünya İşçi ve Köylüsünün Ortak Vatanı.............................111
Sosyalizm İçin Savaş...................................................................... 113
PORTRE / MUSTAFA SUPHİ...................................................... 116
SUNUŞ
5
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
6
SUNUŞ
7
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
8
SUNUŞ
9
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
10
SUNUŞ
11
OîVTtt ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
yanan bir proleter devrim stratejisine sahip olduğunu kabul etmektedir. Ancak. Komintern'in
ulusal sorun konusunda ikinci Kongre de aldığı karardan sonra, geri ülkelerde proleter dev
rim fikrinden vazgeçtiğini söyleyerek, TKP'yi buna aykırı davranmakla, solculukla eleştir
mektedir. Bu fikrini şöyle dile getirmektedir: “G izli T. K. P. U m um N iza m n a m e sin in (E s k iş e
hir-A nkara m erkezli TKP P rogram ından sözedilm ektedir-R ed.) b asılm a sınd a n b ir a y sonra.
Türkiye g ib i g e ri kalm ış ülkelerde izlenecek politika hakkında. Ü çüncü E nte rn asyo n a l b u
esasları değiştiren g e n e l b ir ka rar alm ıştır ...İkinci Kom intern K o n g re s in in ka b u l e ttiğ i te zle
re göre, g e ri kalm ış ü lkelerdeki ‘burjuva d e m o kra tik’ hareketler ('m illi-d e vrim ci' va sıfla r ta ş ı
yorlarsa}. orta s ın ıf önderliğinde olm alarına rağm en, ko m ün istle r tarafın d a n d es te k le n e c e k
tir..B u ra d a so vyet/şüra sistem inin kapitalizm -öncesi koşullarına e lve rişliliğ i d e öng ö rü lm ü ş
o lm akla birlikte, bunun anlam ı, b öyle ülkelerde aşırı s o l sistem lerin u yg u la na b ile ce ği değil,
b ir ç e ş it halk id a re si yoluna girileb ile ce ğ iyd i." ( İS A . s. 182, n* 143)
Komintern’in ilk dört kongre kararları, özellikle de. Dördüncü Kongre'nin Program Üzerine
Karar’ı dikkate alındığında Mete Tunçay'ın bu yorumunun temelsizliği ortadadır.
• THİF'nin komünist hareketle ilişkileri konusunda birçok farklı yorum bulunsa, bu parti ge
rek Eskişehir merkezli, gerekse de daha sonra Bakü'de kurulan TKP'yle ilişkili olsa da, onun
doğrudan uzantısı ve kontrolü altında kurulduğunu söylemek doğru değildir. Komintern kay
naklı hazırlanan bir belgede, THİF, “Küçük burjuva köylü partisi karakterli” bir parti olarak ni-
tnlenmiştir. ("Doğu Komünist Partileri Program Vesikalarfndan aktaran M. Tunçay, TSA, s.
107 188)
“ Flır kaynağa göre, TKT militanlan, açık çalışmalarını TİÇSF'de değil, "Türkiye Sosyalist
l ' m l i H i " içinde sürdürmektedir.
O (Mnıımdn. illegal olarak İstanbul'a propaganda amacıyla gelen temsilcilerden biri, faaliyet
im hnkkındn. Bakü’ye döndüğünde şu raporu vermiştir:
lıh ıııln ıl ıhı I ransız-İngiliz baskısı ço k artmıştır. K om ünist P a rti ta m a m en ye raltın a g irm iş
in llııtu İtin dolayı çalışanları te şkilatlandırm ak ve halk kitlele riyle ilişkiyi k a ybe tm em e k için
SUNUŞ
du. Bu çevre, faaliyetlerini asıl olarak, Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Par
tisi (TİÇSP) üzerinden şekillendirmişti, işgal birliklerinin baskılarından
kurtulmak için illegal çekirdekler oluştursa da, asıl faaliyetini legal parti
temelinde sürdürüyordu. Bu kesim, daha önce yurtdışına, özellikle Al
manya’ya yüksek öğrenim için giden, Almanya'daki ilerici ve komünist
hareketlerden etkilenen bir çevre durumundaydı. Bunlar, Berlin’de Kurtu
luş adlı bir dergi yayınlamaya başlamış ve daha sonra kurtuluş savaşına
katılmak ve faaliyetlerini ülkede sürdürmek için dönmüşlerdi. Kurtuluş'un
ilk sayısı Berlin’de çıkmış, daha sonraki sayıları ise İstanbul’da yayınlan
mıştı. Kurtuluş’un ilk sayılarındaki yazılara bakıldığında, bu kesimin sos-
yal-demokrat hareketten etkilenen, aydınlanmacı sosyalizmin güçlü etki
sini taşıyan bir çevre olduğunu görüyoruz. Bu çevrenin içinde, TKP I.
Kongresi’nde genel sekreter olan Ethem Nejat’ın yanı sıra, Fransa’da
eğitim görerek İstanbul’da bu çevreyle birleşen, daha sonra TKP’nin ev
riminde özel bir rol oynayan Şefik Hüsnü de bulunuyordu. Şefik Hüsnü
kendisiyle ilgili açıklamalarında, sosyalizm fikirleriyle, Fransa'da ve Fran
sız sosyalisti Jaures’ın fikirlerinden etkilenerek tanıştığını söylüyordu.*
K o m ü n ist P a rti ş u sıralarda ‘Türkiye S osyalist P a rtisi’ is m i altında orta ya çıkm aktadır. İstan
b u l p role ta rya sı arasın da ki ça lışm a la r elle tu tu lu r so n u çla r verm ektedir. B u lg a r K o m ün ist
P a rtis i’y le ç o k sıkı ilişkile r kuruldu. H alk arasında işgalcilere ka rşı n e fre t büyüyor. H a lk p a
halılığ ın artm a sı yü zün d e n ço k m uzdariptir. " (AKT, Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırka-
sı'nın kuruluşu ve Mustafa Suphi, s. 96. Türk Tarih Kurumu)
* Şefik Hüsnü TİÇSP'nin genel sekreteri olmasına rağmen, Bakü Kongresi'ne katılmıyor.
Bunun nedeni konusunda ise. tatmin edici bir açıklama yok. Kitabında. Ş. Hüsnü'ye karşı
apolitik bir husumet de sezilen, İbrahim Topçuoğlu ise, bu konuya, ilk dönemin önde gelen
kadrolarından olan Ali R ıza Keskin e dayanarak bir açıklama getiriyor. Konuyla ilgili şunlar
söyleniyor:
“Türkiyeye hab e rler salıyor, gelen delegelerle ko nuşuyor ve h e r b iri hakkın da m a lû m a t top-
luyorduk.
“ 15 A ğ u sto s 1920 tarihinde ağabeyin O sm an da (Topçuoğlu-Red). fab rika sınd a n izin alarak
gelm iş, a ram ıza katılm ıştı. B u arada Türkiye'den Ş e rif M a na tof d ön m ü ş ve b e ra b e rin d e A n
k a ra'd a n İs m a il Hakkı, S alih H acıoğlu ile İstan b u l’d a n Ethem N e ja t ve M ustafa N erm i is im
le rin d e k i k im sele ri getirm işti. O nları m isafirhanem ize yerleştirdik. Arkadan, K om item izce
T ürkiye’y e g ön d e rile n Yakup Kınalıoğlu geldi. O da bera b e rin d e L ütfi N e jd e t ile K a zım A li is
m inde ik i k iş i g etirm iş ve bize Karadeniz. Lazistan dele g ele ri d iye tanıştırm ıştı; o nla rı da m i
s a firha n e ye yerleştirdik.
“ Yakup K ınalıoğlu: ‘İstanbul'da faaliyet gösteren, burjuva m üne vve rlerin de n k u rulu ve Ş efik
H üsn ü S ekrete rliğ in d e b ir İşçi Ç iftçi S o sya list Fırkası var, o nlardan d e le g e g e ld i m i? ’ diye
sordu. E th e m N e ja t ve M ustafa Nerm i. o n la r nam ına geld ikle rini söylediler. E llerinde, b u p a r
ti nam ın a sö z sa hib i olduklarına d a ir tatm in e dici b ir belge olm adığından. K o m ite toplanarak
Ş efik H üsn ü 'ye b ir y a z ı g önderilm esine ka ra r verdi. Bu yazıda T. K. P. 1. K o n gre sinin y a
pılaca ğ ı bindiriliyor, ‘bizza t g elm e n iz g elm e n iz tercih edilir, şa y e t g elm e ye ce k isen iz ve T. K.
13
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
14
SUNUŞ
rilen savaşım o derece etkindir ki, II. Enternasyonal'in uzantısı olarak ku
rulan kimi partiler kendi içinde ayrışmak zorunda kalmış, bu ayrışmanın
sonucunda komünist harekete önemli katılımlar gerçekleşmiştir. TKP’nin
kuruluşuyla, bugün onu referans aldığını söyleyen akımların mezhepçi
yaklaşımları arasında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır.
TKP'nin kuruluş süreci, komünistlerin birliğinin nasıl bir yöntemle ger
çekleşeceğini ortaya koyduğu kadar, gerçekten de komünist bir önderli
ğin yaratılmasında bu çabaların yaşamsal önemini de göstermiştir.
TKP, Komintern’in Program Anlayışına Uygun
Bir Program Hazırlayan Ender Partilerden Biriydi
TKP’nin en özgün yanlarından birini, onun programatik bakışı oluştu
rur. Bu programatik bakışı hem hazırlanan programda, hem de kongre
konuşmalarında görülür. TKP, II-. Enternasyonalle hesaplaşma içinde
Bolşeviklerin, Komünist Enternasyonal’in yeni program anlayışlarını be
nimseyerek sistematik programa dönüştüren ender partilerden biriydi.
TKP’nin programatik bakışının önemi ve özgünlüğü, günümüz devrimci
ve sosyalist hareketinin konumu gözetildiğinde daha bir anlam kazanır.
TKP’nin kuruluşundan bu yana 80 yılı aşan bir zaman geçmesine rağ
men, bugün hala, devrimci hareketin aşamalı devrim-asgari program an
layışını aşamadığı hesaba katıldığında, TKP’nin kuruluşuna damga vu
ran programatik ve stratejik yöneliş daha bir önemli hale gelmektedir.
Bilindiği gibi, Komintern'in program anlayışı, II. Enternasyonal’in re-
formizmle sonuçlanan asgari program anlayışının reddi temelinde, dev
rimci stratejiyi belirlerken, üretici güçlerin gelişmişliği anlayışından hare
ket etmiyordu. Emperyalizmin analiziyle, strateji iki temel üzerinde yük
seliyordu. Doğrudan proletarya devrimi ve iktidar olmuş proletarya dikta
törlüğünün doğrudan yardımıyla, kapitalist gelişmenin olmadığı ülkeler
de sovyet iktidarıyla komünizme geçiş iki temel programatik-stratejik ba
kışı oluşturuyordu. Türkiye, o günkü koşullarda, önemli kapitalist birikime
rağmen, kapitalizmin egemen olduğu bir ülke değildi. Ama bunlar,
TKP'nin sovyetler temelinde proletarya diktatörlüğünü temel strateji ola
rak benimsemesine engel olmamıştı.
Programın “ilke ve esaslar” başlığını taşıyan birinci bölümü; “burjuva
dönem Almanya. İngiltere vb. ülkelerde birden fazla komünist örgütlenmenin olduğu, hem
de kimilerinin kendini açıkça parti olarak tanımladığı koşullardaki tutumuna bakmak yeterli-
dir Bugün, komünistlerin parçalı varoluşu ve "komünist" parti enflasyonu gerçekliğinde, bir
lik ve parti konusunda komünist perspektiften uzaklaşmanın yanısıra. grupçu yaklaşımları
dizginleyecek Komintern gibi bir otoritenin olmaması da çok önemli yere sahiptir.
15
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
16
SUNUŞ
17
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
18
SUNUŞ
19
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
maktadır.
‘ Komünist politika bakımından, 1920 sonlarına kadar, bağımsız ve
özgür örgütlenmenin var gücüyle ülke çapında yaratılmaya devam ettiği,
propagandanın bağımsız bir biçimde sürdürülebildiği koşullarda, işgale
karşı gelişen hareketin desteklenmesinde bir sorun bulunmamaktadır.
Ancak, Kemal hareketinin başta komünistler olmak üzere, tüm muha
lif akımlara karşı saldırıya geçtiği, ulusal devletin ilan edilerek iktidarın
pekiştirilmeye çalışıldığı koşullarda verilen destek, artık sınıf düşmanına
karşı verilen bir desteğe dönüşür ki, bu kabul edilemez. İşte Mustafa
Suphi ve Ş. Hüsnü dönemi TKP’sinin Kemalist harekete karşı tutumun
da temel farklılık da buradadır.-
Ne var ki, bu durum, TKP’nin, M. Kemal’in çağrısına uyarak ülkeye
dönmede gösterdiği ihtiyatsız tutumu haklı çıkarmaz.* Burada yanlış, ül
keye dönme değil, hareketin neredeyse tüm önderliğini burjuvazinin in
safına bırakan bir tutumla hareket edilmiş olmasıdır. Bu, hareketin ba
ğımsızlığını korumadaki bir zaafa işaret etmektedir.
TKP’nin hem ulusal kurtuluş savaşımına destek vermek, hem de bu
savaş içinde hareketin önderliğini ele geçirmek amacıyla, merkezini ül
keye taşıması yanlış değildi. Yanlış olan Kemalist hükümetin verdiği gü
venceyi esas kabul ederek, neredeyse hareketin tüm önderliğinin, burju
vazinin kontrol ettiği kanallarla ülkeye dönmesidir.
' Ülkeye açıktan dönme konusunda, aslında Mustafa Suphi dahil, birçok TKP yöneticisinin
tereddütü vardı. Ne var ki, bu tereddütler açıktan dönme kararının uygulanmasına engel ol
mamıştır. Açıktan dönme konusunda tereddütlü olanlardan biri de. daha önce İstanbul ve
Anadolu'da komünist örgütlenme görevleri üstlenen enternasyonalist-devrimci Şerif Mana-
tov'dur. Ş. Manatov. Mustafa Suphi'yi Türkiye'ye dönmemesi konusunda uyarır. Zaten Mus
tafa Suphi'nin de bazı tereddütleri vardır. Manatov. 1920 sonbaharında yapılan bu görüşm e
yi şöyle aktarıyor.
“ Suphi. Türkiye’y e g itm e k fikriyle hastalanm ış, fakat b ir p arça te re d dü t ediyordu. K e m al ta
ra fın d a n ben im m evkuffiyatım ve Türkiye 'den n e f ’i olu n m a m m e sele si o nu n tere d dü tü n ü d a
ha artırdı.
- “F a ka t b e n K azım K arabekir Paşa ile m uhabere ediyorum . O b e n i d a ve t ediyor, diyordu.
"Türk P aşalarını siz b ilm iyor değilsiniz. O nların sö zün e inanm aya gelm ez. O n la r e s k i k u rt
tu rla r d iy e ben im tarafım dan e dilen itirazdan sonra. -O hald e b ir p arça b ekle ye lim d e d i "
(Akt, Yavuz. Aslan, s. 286)
Manatov da Mustafa Suphilerle Kars'a kadar birlikte gelmiş, daha önceki faaliyetleri nede
niyle sınır dışı kararı olduğu için, sınırlardan geçememiş, buradan dönmek zorunda kalmış
tır.
Öte yandan, TKP ileri gelenlerinden Süleyman Nuri de, TKP merkezinin bu şekilde Türki
ye’ye gitmesine karşı çıkmış, "gidilecekse toptşn ve açık olarak değil, ikişer, üçer ve gizli gi
dilmesini" istemiştir. (Yavuz Aslan, Türkiye Komünist Fırkası ve Mustafa Suphi, s. 289)
20
StTNUŞ
TKP, bir kısım sol çevrelerce iddia edildiği gibi, asıl olarak ulusal kur
tuluş hareketine destek vermek amacıyla ülkeye dönüyor, bu anlamda
bağımsız komünist kimliği bir kenara bırakıyor değildi. M. Kemal'in orta
ya koyduğu, tüm etkinliklerin BMM’nin denetiminde yapılması koşulunu
benimsememesi de bunu anlatıyordu. Kaldı ki, kongrede benimsenen
program ve alınan kararlar, tarafların farklı yorumlarına kapı açmayacak
kadar netti. TKP, gerek muhalefetin durumunu, gerek Sovyetlerin deste
ğini, gerekse de kendi örgütlülüğünü dikkate alarak hareketin önderliği
nin ele geçirilebileceğini, bunun da en iyi bir şekilde ülke topraklarında
yapılabileceğini hesap ediyordu. Hesap edilmeyen ise, tam bu koşulla
rın, Kemalist hükümeti tedirgin ettiği ve bu koşulları ortadan kaldırmak,
iktidarını güçlendirmek için, Kemalist hareketin her türlü tedbiri almak is
tediğidir. Dış koşullar bakımından da, Kemalist hükümet artık manevra
lar yapma, emperyalistlerle ilişkilerini geliştirme olanağına kavuşmuştu.
Emperyalistler, Kemalist harekelin Sovyetlerle ilişkilerini kesmesi için bir
yandan onun karşı karşıya olduğu riskleri ortaya koyuyor, öbür yandan
ise, Kemalist hükümeti tanımaya hazır olduğunu bildirerek, komünist ha
rekete karşı saldırıya geçmesini özendiriyordu. Kemalist hareket ise, en
zor dönemin geride kaldığını düşünerek, emperyalistlere yaklaşmanın
kendi çıkarlarına uygun olduğunu, bu çerçevede Bolşeviklerle farklı oldu
ğunu göstermenin zamanının geldiğini düşünüyordu.
Bu koşullarda Kemalist hareket, başta komünist harekete karşı ol
mak üzere saldırıya geçti. Genç Türk burjuvazisi, hareketin önderliğini
ortadan kaldırdığında, hareketken büyük darbeyi vuracağını biliyordu.
TKP’nin toplu ülkeye dönüş kararı bunun için en iyi fırsattı.*
Öte yandan, TKP’nin Kemalist burjuva cumhuriyeti karşısında zaaflı
tutumunda, Kemalist hareket karşısında beklentileri, beklentiler yarata
cak deneyimsizliği de temel bir rol oynuyordu. TKP’yi oluşturan yönetici
kadrolar, büyük ölçüde Kemalist hareket karşısında politik-örgütsel ba
kımdan ciddi bir donanımsızlık içindeydi. Bu donanımsızlığın en başta
gelen yanı ise, sınıf savaşının ateşi içinde Kemalist hareketle yüzyüze
* "1920'nin son ayında, Anadolu solu özetle şu durumda idi: Yeşil Ordu Cemiyeti kapatılmış,
üyeleri başka kuruluşlara dağılmıştır, bu grubun yöneticilerinin bir takımı Resmi T. K. F. için
de çalışmaktadır. Gizli T. K. P. (eski Yeşil Ordu’dan da bazı katılımlarla) Türkiye Halk İştira-
kiyun Fırkası adı altında açığa çıkmıştır. Mustafa Suphi grubu Anadolu'da örgütlenmek
umuduyla Kars'a gelmiştir, başka bir takım yerlerde de ufak sol akımlar filizlenmiştir. 1921 'in
ilk ayında ise bunların hepsi sona erdirilmiştir. Bu dönemde solun bastırılması, bir iç ve bir
de dış etkene bağlı görünmektedir: Çerkeş Ethem'in ayaklanması ile Londra Konferansının
hazırlanması." (M. Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar, s. 242-243)
21
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
■ Burada bu durumun, tüm TKP kadroları için geçerli olduğunu söylemek de doğru olmaz.
Bu değerlendirmelerden farklı bir tutumu, Eskişehir merkezli TKP'nin değerlendirmelerinde
görüyoruz. 14 Temmuz 1920 tarihli Beyanname’de. hem İstanbul Hükümeti'nin. hem de
Mustafa Kemal hareketinin politik konumu net olarak değerlendirilerek. TKP'nin tutumu açık
bir şekilde belirlenmektedir.
'S o n u ç olarak: Yukarıda zikrolunan gere kçe lere dayanarak Türkiye K o m ü n ist Partisi, m e v
c u t ko şulla rd a : B ir tarafta despot, d iğ e r tarafta a ldatan ik i s iy a s i o lu şum un m e v c u t e g e m e n
le r olduğuna, d aha açık b ir ta b ir ile b ir tarafta İngiliz siyase tin e a le t o la n H ürriye t ve Itilafçı-
lar, d iğ e r tarafta h alk için onlardan hiç farkı olm a ya n ve fa ka t m a ske ile m eydana ç ıka n e s
k i ittih a tç ıla r olduğuna k a n a a t ve b u ka na a ti resm en ila n ve h e r ik i hükü m e tle h iç b ir ala ka sı
olm adığını beyan eder.’ (Üstü Örtülen Geleneğimiz: TKP, s. 59)
22
sunuş
Türk burjuvazisinin planları karşısında bir donanımsızlık doğuruyordu.
Doğrusu bu gerçek, yaşanmadan, dişediş bir savaşım içinde düşmanı
tanımadan görülecek bir durum da değildi. Bu dezavantajın yarattığı za
af, TKP’nin de akıbetini belirleyen temel bir etkendi.
Zaaflı bir yan da, Suphilerin katledilmesinden sonra Komintern’in tu
tumunda ortaya çıkmıştı. Kemalist iktidarın, komünistler de dahil tüm
muhalif akımların bastırılması politikasından sonra da, Komintern'in hiç
bir şey yokmuş gibi destekleme politikasını devam ettirmesi, açık bir za
afı anlatıyordu. Bu zaaf, ikinci Kongre’de belirlenen, ulusal hareketi des
tekleme şartlarının gözardı edilmesi temelinde ortaya çıkıyordu. Destek,
SSCB’nin devlet politikası bakımından anlaşılır olsa da, Komintern’in il
keleri bakımından kabul edilemezdi.
Konumuza yeniden dönersek, şu söylenebilir: Koşullardaki farklılık
hesaba katıldığında, Mustafa Suphi TKP’si ile Ş. Hüsnü TKP’sinin Ke
malist harekete desteğinin aynı şey olmadığı rahatlıkla görülebilir. Kaldı
ki, Ş. Hüsnü TKP’sinin Kemalist hareketle ilişkisini bir destek kategorisin
de değerlendirmek de doğru değildir. Destek, bağımsız bir öznenin, bir
başka özneye koşullu tutumunu ortaya koyar. Oysa Ş. Hüsnü TKP’si, ba
ğımsız bir özne ve bağımsız bir politik hattın takipçisi olmaktan ziyade,
Kemalist hareketle işbirliğini esas alıyordu.
Ş. Hüsnü TKP’si, burjuvazinin iktidarı açıkça eline geçirmesini, ko
münistler başta olmak üzere tüm muhalif hareketlerin, Koçkiri ayaklan
masının Kemalist hareket tarafından ezilişini görmezden gelmekle kal
madı, Şeyh Sait ayaklanmasının bastırılması için çıkarılan Takrir-i Sükun
Kanunu’na da, “gericiliğe karşı olduğu”nu söyleyerek destek verdi. Orak
Çekiç’te çıkan bir yazıda Kürt ayaklanmaları, dinci "yobaz"ların işi olarak
suçlanarak, Kemalist burjuvazinin bastırma hareketine destek verildi.
Yazı, "Yobazların sarıkları, yobaz zümresine kefen olmalıdır.” diyor ve
devam ediyordu: “Arkadaş, kara kuvvet, bizim de, burjuvazinin de düş
manıdır. Biz her şeyden önce bu düşmanı yenmeliyiz; burjuvazi ile ayrı
ca kozumuzu paylaşırız." (Orak Çekiç, akt, TSET, s. 159)
Bu kanunun, aynı zamanda kendisine yönelik bir baskı aracı oldu
ğunu görmesi için çok beklemeye gerek kalmadı; aynı kanun TKP'nin ve
işçi hareketinin ezilmesi için de kullanıldı.
Bunun ardından Ağrı isyanı da sessizce geçiştirildi. Dersim Ayaklan
23
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
* Ulusal sorun konusunda. Türk ve daha çok da Kürt solunda Komintern sık sık haksız bir
yere eleştirilmektedir, ilk dört kongre kararı sözkonusu olduğunda, bu eleştirilerin haksız ol
duğunu söylemek gerekiyor, iki nedenle haksızdı. Birincisi, Komintern'in ikinci Kongre de
belirlediği esaslar çerçevesinde, somut olarak desteklenecek politik hedefleri olan bir ulusal
hareket ve örgüt yoktu. İkincisi ise, SSCB Kemalist hükümetle yaptığı anlaşmada, sınırlar
içindeki uluslara kendi kaderini tayin hakkının tanınması gerektiğini açıkça ortaya koymuş
tu. Örneğin, 16 Mart 1921'de Türkiye ile Sovyet Cumhuriyetinin imzaladığı anlaşmada (Mu-
hadenet Ahitnamesi), misak-ı Milli sınırlarını kabul ediyor, am a her ki tarafın d a bütün mil
letler için kardeşlik ve kendi kaderini tayın hakkını serbestçe belirlemesi ilkesini tanıdıkları
belirtiliyor. Bu durumda ilkesel bir yanlışlıktan değil, olsa olsa pratik olarak bir ilgisizlikten
sözedilebilir.
24
SUNUŞ
25
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
.. Onbeşler için böyle bir parti yoktu. Onlar sırf dış güçlere: Proletarya
Diktatörlüğüne dayandılar. O zaman, değil Şuralar Devrimini yapmak,
hafta Demokratik Burjuva Devrimini geliştirmeye bile varamaksızın paşa
ların tuzağında mahvoldular.
“2. Bir memleket ölçüsünde objektif ve realist olamamak
“3. Öncü ölçüsünde gizli faaliyeti hiçe saymak
“4. Teşkilat yokluğu" (TKP'nin Eleştirel Tarihi YOL, s.106-108. Kıvılcım
Yayınları 1978)
Bu nedenleri ise, şu cümlelerle toparlamaktadır:
“Onbeşlerde yeteri kadar devrimci hazırlık yoktu. Onbeşler, içinde ihtilal
yaratmaya giriştikleri muhiti devrimci mücadele ile işlemiş değillerdi. O
yüzden düşünceleri ne kadar enternasyonalci ve devrimci olursa olsun,
yaptıkları, objektif olarak ve fatatman Blankici veya Bakuninci bir hareket
şeklinde kaldı. Yani anarşik hareketten ileriye geçemedi. Ve Türkiye’de
Paris Komunnası'nın ufak bir minyatürü oldu." (agk, s. 101)
“Bunların hiç biri yok iken, yani idare ve ordu Militarist burjuvazinin elinde
iken, en ufak bir teşkilatı henüz mevcut bulunmayan halk tabakaları adı
na, ihtilale ve bir çeşit isyana girişmek, en sonunda: Mustafa Suphi’lerin
başlarına geldiği gibi kışkırtılan kara halkın cahil taarruzları önünde 15 ki-
şicik kalıp, Karadeniz'in mavi ve hırçın dalgaları arasında baltayla doğ
ranmayı göze almak değil midir?...
“O zaman Mustafa Suphi ve yoldaşlarının karşısına Marksist Leninizm'in
şu vazifesi çıkıyordu: Başlayan milli harekette Demokratik Burjuva dev
rimini son haddine vardıraraktan proletarya devrimini ve Halk Şuralar ik
tidarını kurmak..."(agk, s. 105)
Bu değerlendirmelerde TKP’nin kuruluş dönemini yaşamasına bağlı
olarak kısmi doğruluk paylan olsa da, gerçekte bu değerlendirmelerin,
TKP gerçekliği ile bir ilişkisi yoktur. Önceki bölümlerde işaret ettiğimiz, bu
kitapta ve diğer bir dizi kaynakta ortaya konan veriler, TKP’nin örgütünün
olmadığının, tümüyle dış güçlere dayandığının ve gizli faaliyeti önemse
mediğinin gerçekle bir ilişkisi olmadığını ortaya koymaktadır. Aslında bu
ifadeler TKP’nin konumunu küçümsemenin yanısıra, TKP’ye karşı gös
terilen sağ bir yaklaşımın da kanıtıdır. Özellikle de, onu ‘‘realist’' olma-,
makla, savaşım sürdürülen ülkenin koşullarını bilmemekle suçlamak, ar
kasından ise, yapılacak olanın, "başlayan milli harekette Demokratik
Burjuva devrimini son haddine vardır”mak olduğunun söylemesi bu nok
tadaki sağ yaklaşımın tipik bir göstergesidir. Ş. Hüsnü de dahil olmak
üzere TKP'nin sonraki kuşakları, Mustafa Suphi TKP'sini, sovyetler te
melinde bir proletarya diktatörlüğü hedefini benimsediği için, “anar
şi
SUNUŞ
’ Sözkonusu olan, Komintern icra Komitesi'nin Temmuz 1920 başında "İran, Ermenistan ve
Türkiye'nin Ezilen Halk Kütleleri'ne başlıklı Açık Çağrı'sıdır. Burada şunlar söyleniyordu:
“E le n d i ve b eylerinizin bazıları ke nd ilerin i ecnebi serm ayedarlara satm ıştır, d iğ e rle ri s izi s i
lah altına ça ğ ırıyo r ve yabancı m üstevlilere karşı dövüşm ek üzere hazırlıyo rla r: fa ka t bunlar
da. ülkenizin ida re sin i ke n d i elinize alm anıza. S ultanının tufeylilerine bağ ışla d ığ ı toprakları
ke nd in ize ayırm anıza, bu tarlalarda b uğ d a y ye tiştirip b eslenm enize izin vermezler. Ve yarın,
e c n e b i serm aye d a rla r efendilerinize daha iy i barış şartları te k lif ederlerse, şim d ik i ö nd e rle
riniz, ecne b ile rin yardım ıyla, sizi y in e tıpkı ecnebi ordularının işg a li altın d a b ulu n an y e rle r
d e k i a ra z i sahiplerinin ve e s k i m em urların ya ptığ ı g ib i zincire vuracaklar... A n a d o lu K öylüle
ri! Yabancı istilacılarla döğüşm ek üzere, şim diden K e m al P aşanın b u yru ğ u altın a ç a ğ rıld ı
n ız : fa ka t b iz aynı zam anda, P aşalar İtila f yağm acılarıyla b arış y a p s a la r bile, y a ln ız b a şın ı
za sa vaşa d eva m edebilm ek için, ke nd i halkçı ve kö ylü p a rtin izi kurm aya ça lıştığ ın ızı b iliy o
ruz. " (Degras'tan aktaran M. Tunçay, TSA, s. 209-211)
27
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
* Bak, Mete Tunçay, Türkiye'de Sol Akımlar (3. Baskı 1978), s. 218-224 arası.
28
SUNUŞ
29
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
30
SUNUŞ
31
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
İLKE VE ESASLAR
1. Sınır ve ulus tanımayan fabrika sanayinin yeryüzünde orta
ya çıkışı ve hakimiyeti ile küçük ve ulusal sanatlar ortadan kalkma
ya başladıktan sonra, sermaye, fabrika sanayine sahip olan burju
vazinin elinde yoğunlaşarak genel/egemen bir hal alıyor. Sanayi
üretim, kişisel girişim özelliğini kaybederek, yeni ortaya çıkan eko
nomik koşullar, üretimin şahsi mülkiyetten ortak mülkiyete geçm e
sini kolaylaştıracak bir durum alıyor. Böylece Avrupa ve Ameri
ka’da üretim, birçok büyük şirketler, tröst ve karteller aracılığıyla
"sermayedarlar tekeli" haline gelince, bu ülkelerde ekonomik güç
gibi siyasal egemenlik de fabrika sahipleri, bankerler ve büyük
mülk ve toprak sahipleri eline geçiyor ve bu sömürücü ve hırs sa
hibi sınıflar, bütün insanlığın geleceğiyle oynamaya başlıyor. Küçük
sanatkarlar, işlerini geliştirmekten, köylüler, topraklarını işletmek
ten aciz bir halde yaşamın en ağır gereksinimleri altında eziliyorlar
ve giderek yoksullaşarak kol kuvvetlerini iş pazarına çıkararak fab
34
T K P PROGRAMI
35
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
36
TKP PROGRAMI
tarihi şartlar için ortaya çıkmış, eski yaşayış biçim ve kanunları zu
lüm ve sefaleti artırmaya neden olduğunda, bu devir nasıl kendili
ğinden yıkılıp gitmiş ise, şimdiki burjuva egemenliğini yıkacak ne
den ve dinamikler fazlasıyla artarak tüm toplumu sarsmış bulunu
yor. Aslında yukarıda ortaya konulduğu gibi, tekelciliğin bütün bo
yutlarıyla ekonomik bir hakimiyeti ve keyfi bir baskının egemenli
ğini sürdürmesi, bunun sonucunda ortaya çıkan her türlü savaş ve
bunalımın sadece mal ve insanları değil, üretimi sürdürecek bütün
çözümlerin de bozulup ve ortadan kaldırılması, büyük mülkiyet ve
birikim haklarının, bu haklara sahip olmayan insanlık kitlesinin bi
rikmiş değerlerinin korunmasına da engel olunmasını ve bununla
beraber, işçi sınıfı bir taraftan açlık ve sefalet içinde yok edilirken,
diğer taraftan eski düzeni ayakta tutmak için zorla işletilip silahlan
dırılması suretiyle, yıkıcı-düşman kuvvetin kendiliğinden yetişip or
taya çıkması, artık sermayenin ve burjuva yönetim biçiminin ve
hukukunun toplumun gereksinimlerini tatmin etme güç ve yetene
ğine sahip olmadığını göstermektedir.
Yıkılan Rusya imparatorluğu topraklarında kalıcı olarak, Al
manya, Avusturya, Macaristan ile Asya’nın bazı ülkelerinde kısmi
ve geçici olarak da olsa, işçi ve yoksul köylü halkın hakimiyeti ele
alması, İtalya, İngiltere, Fransa ve Amerika proletaryalarının ise,
bu harekete yönelişleri, yeryüzünde burjuva egemenliğinden pro
letarya iktidarına geçiş devrini temsil eden toplumsal devrimin baş
ladığını somut ve açık kanıtlarla ortaya koymaktadır.
5- Sınıf çatışması olarak özetlenebilecek olan işçi ve yoksul
köylü devrimci hareketinin asıl özelliği, bu hareketin toplumsal ve
enternasyonal karakterde olmasıdır. Dünyanın herhangi bir ülke
sinde yaşayan, herhangi bir ulusa mensup işçilerin kapitalistlere
aynı biçimde mahkum olmalan ve onlar tarafından ezilmeleri, ara
larındaki dini, vatani ayrılığı son planda bırakarak, birleşmiş karar
lı ve devrimci -uluslararası- bir ulus doğmasına yolaçıyor.
6- Bugün yeryüzünde ulus ve devlet halinde yaşayan toplumsal
oluşumların her birine mensup işçi, yoksul ve köylü kesimlerinin,
burjuvazinin saldırganlığını temelinden yıkmak üzere son ve kesin
kararlılık ve hazırlıkla sınıf savaşına girişmeleri, enternasyonal bir
37
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
38
TKP PROGRAMI
39
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
40
TKP PROGRAMI
Ulus ve Din
4 . Sadece dini içerikteki terbiye, eğitim ve ibadet işlerini, her
ulusun dinsel topluluklannın kendi isteğine bağlı iç işi olarak görür.
Böylece, “vicdan hürriyeti” teminat altına alınacağı gibi, insanların
inançlarından dolayı kınanmasının da önüne geçilir.
5. TKP, kapitalizmin insanlık alemi üzerindeki zulüm ve ege
menliğini yıkarak, kapitalist ilişkilerden doğan her türlü savaş ve
boğazlaşmaya son vermek ve bu suretle insanlık alemini barış ve
selamete erdirmek maksadını takip ettiğinden, dinlerin ve milliyet
lerin insanlar arasında nefret ve düşmanlık doğuran gerici masal
larına karşı savaşmayı görev kabul eder.
6. TKP, kapitalistlere ve bütün egemen sınıflara etki ve güç
sağlayan ve çeşitli ulusları temsil etme iddiası taşıyan dinsel kurum-
ların devletten ayrılarak, dinsel topluluklar halinde bırakılmasını sa
vunur.
7. TK P değişik uluslara mensup devrimci işçi ve köylü sınıfları
arasındaki eski düşmanlıkları kaldırmak için, aşağıdaki en kesin çö
zümlere girişir:
a) Dil ve kültür açısından her ulusun tam özgürlüğünü sağla
mak ve (eşitsizlikleri telafi etmek üzere) herhangi bir ulusa özgü her
türlü ayrıcalığı ortadan kaldırır.
b) TKP devlet örgütlenmesinde farklı uluslara mensup işçi ve
41
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
Ekonomik Tedbirler
8 - TKP, bütün kaynak ve üretim araçlarını, kendi emeğiyle ya
şayan üretici sınıfın ortak malı haline getirilerek, başkalarını çalış
tırıp emek sarfetmeden yaşayan asalak sınıflara son verilmesini ve
bu suretle toplumda her bireyin üretime katılmasıyla refah ve mut
luluğun artırılmasını temel amaç kabul eder.
9 - Parti bu amaca varmak için her şeyden önce, büyük üretim
yöntemiyle idare edilmekte olan kurumlann, iktidarı ele alacak iş
çi ve köylü şuraları aracılığıyla çalışan sınıfın ortak malı haline ge
tirilmesine taraftardır.
1 0 - Küçük üretim yöntemiyle idare edilen şehir ve köy sınıfla
rına gelince, hükümet mali destek, ham madde ve sipariş vererek
bunların kalkınması ve aynı zamanda kendi denetimi altında olmak
üzere, üretim kooperatifleri etrafında toplanmaları çarelerine giri
şir. Küçük üretici sınıfların üretim kooperatifleri aracılığıyla bir
merkezde toplanarak yardım görmeleri, bunların mal çıkarma güç
lerini artıracağı gibi, diğer taraftan küçük girişimlerin büyük fabri
ka sahibi olmalarına engel olarak, geri kalmış üretim biçimlerinin
sosyalizm temelinde daha mükemmel ve makinecilik yöntemine
dayanarak büyük üretim haline gelmelerine aracılık eder.
1 1 - Üretim gücünü artırmak ve işi düzenli bir hale getirmek
için, memleketin ekonomik faaliyetini genel bir plan içinde birleş
tirip, çeşitli sanayi dallarını üretimin yoğunlaşacağı yerlerde topla
mak suretiyle merkezileştirmek, başka uluslarla ekonomik ve siya
si bağlantıların oluşturulmasına ve kurulmuş şuralar hükümetleriy
le birlikte bir ekonomik plan düzenlenmesine çalışmak gerekir.
42
TKP PROGRAMI
43
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
44
TKP PROGRAMI
Dağıtım ve Tüketim
2 4 - TK P ürün ve mallann halk arasında paylaşım ve tüketimin
de eski ticaret usulüne esas itibariyle karşıdır. Bunun için halk ara
sında tüketim kooperatiflerinin kurulmasına hizmet eder.
2 5 - Parti en faal üyeleriyle işçi dernek ve birlikleri üyesini bu
tüketim kooperatiflerini yönetmeye yönlendirerek, eski koopera
tiflerdeki kar ve kazanç fikri yerine, insanın refah ve mutluluğuna
hizmet eden insani ve devrimci amaçlann oluşturulmasına ve işçi
halkı bir ağ halinde kaplayacak olan bu kooperatifler aracılığıyla
ülkede komünizm hayatının yeni koşullarını uygulamaya müsait
zeminler hazırlar.
2 6 - Türkiye’de demiryollarıyla diğer ulaşım araçlarının yeterli
olmaması, dağıtım ve tüketim kurumlarında radikal ve tedbirsiz ha
reket ile büyük ekonomik bunalımların ortaya çıkmasına neden
olacağını gözönüne alan Parti, ulaşım araçlan ve dağıtımın yeterli
düzeye gelmesine kadar şehir ve köylerde pazar ve panayırların
açılmasını sağlayarak, üreticilerin doğrudan doğruya alışveriş et
melerine uygun şartlar hazırlar ve bu gibi yerlerde değişime, karşı
lığında kazanç olmadan aracılık edebilecek kooperatifler açar.
45
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
Bankalar
2 7 - TKP kapitalist egemenliğin asıl ağırlığını oluşturan tüm
bankalan kamulaştırarak, yalnız işçi ve köylü sınıflarının üretim ve
değişim işlerine yardım için ve ancak bu şekilde “halk bankası”açıl-
masını sağlar.
2 8 - Parti üretim ve dağıtım ilişkilerinin komünizmin ilkelerine
uygun bir şekilde kurulmadığı bir devirde paranın ortadan kalkma
yacağına inanmakla birlikte, zenginlerin yoksul halkı soymaya de
vam etmelerine engel olacak her yola başvurur. Büyük miktarda
paraların bankalarda tutulmasını ve genelde para ticaretini kanun
ile yasaklar.
2 9 - Parti çeşitli üretim kurumlan arasındaki alışverişin cari he
sapları karşılığında ve mal karşılığı çekler aracılığıyla görülmesi iş
lerini genişleterek, halk bankasının iktisadi dönüşüm için merkezi
saymanlık kurumu haline getirilmesini gerekli görür.
Vergiler
3 0 - TKP esas itibariyle işçi halka bölünüp dağıtılan her türlü
verginin kaldırılmasını hedefler. Parti için, devlet bütçesi, yalnız hü
kümetin değil, belki toplumsal üretici kurumların bütün üretim ve
tüketimini dengeleyen bir kanun olmalıdır.
3 1 - Öevletin harcama ve giderlerinin karşılanması için sınıfsal
mücadelenin henüz başladığı devrim döneminde geçici olarak ver
gi usulüne başvurulacak, ancak dağıtım yönteminde yoksul ve işçi
halkın çıkarları gözden uzak tutulmayacaktır. Bu açıdan bütün ser
vet sahiplerine toptan ve yüksek tazminat tayin edilebileceği gibi,
ürünün onda bir miktanna göre artacak şekilde, vergiler de yüksek
miktarda belirlenecektir.
Barınm a ve Geçim Sorunu
3 2 - TKP sermaye sahibi vurguncu sınıfların zevk içinde ve ra
hat yaşam alanlan olan büyük bina ve köşkleri, şimdiye kadar ka
ranlık ve rutubetli yerlerde yaşayan yoksul işçi sınıflarına tahsis
eder. (Halkın aile kurumuna ait adetleri ve hisleri gözönüne alına
rak önlemler alınır.) Bunlann hayat şartlarını kolaylaştırmaya, bun
lardan uygun olanlarının da halk eğitime ve genel sağlığa ait yer
46
TKP PROGRAMI
47
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
Genel Sağlık
3 7 - İşçi halkın ırk olarak sefaletine neden olan bulaşıcı ve sal
gın hastalıklarla mücadeleyi, parti, temel amaçlarından biri sayar
ve bunda başarılı olmak için her türlü çareye başvurur. Özel ecza
nelerin, hastanelerin, sanatoryumlann, kaplıcalann kamulaştırta
rak halkın yararına sunulması, bulaşıcı hastalıklara özel yeniden ve
geniş ölçekte muayene ve tedavi merkezleri açılması bu amaca hiz
met edecek araçlardandır.
3 8 - TKP genel ahlak ve sağlığı yok eden alkol, fuhuş, kumar
gibi kötülüklere, afyon ve esrar gibi uyuşturucu kullanımına karşı
şiddetle mücadele eder. Ve alkol, afyon imal ve satışını kesinlikle
yasaklayarak bunların yalnız bilimsel ve kimyasal ihtiyaca yetecek
kadar üretimine izin verir ve devlet aracılığıyla gerekli olan kurum-
lara dağıtılmasını sağlar.
3 9 - Parti, tüm kurumlann sağlık koşullarını denetlemek, gözet
mek ve halkın sağlığına hizmet etmek üzere gezici doktor, eczacı
lar ve küçük sağlık memurları tayin ederek ve şehirlerde küçük sağ
lık memurlan yetiştirilmesini sağlayacak okullar açarak, genel sağ
lığın korunmasına ve yükselmesine çalışacaktır.
Ordu ve Güvenlik İşleri
4 0 - TKP esasen insanlar arasında savaş ve katliama alet olan
ve şimdiye kadar hakim sınıfların iktidarlarının sürmesine hizmet
eden ordulann varlık ve faaliyetlerine karşı olmakla beraber yeryü
zünde zengin ve mülk sahibi sınıflarla, ezilen işçi ve köylü sınıfları
ve emperyalist devletlerle sömürge ve yan sömürge halindeki ezi
len milletlerin arasındaki davanın devam ettiği bir sırada, savunma
gücü olmak üzere devrimci ruhta, işçi ve köylü sınıflarının savunu
cusu kızıl ordulann kurulmasını destekler.
41-
a) Genellikle kapitalizme ve emperyalist devletlere yandaş
olup, son ve kesin çatışmadan uzaklaşan zengin mülk sahibi sınıf-
lann silahlan toplanarak yalnız yoksul ve ezilen işçi ve köylü halkı
silahlandırır. Burjuvaziye mensup ve yandaş olanlar ordunun yöne
tim, nakliyat vs. işlerinde kullanılır.
48
TKP PROGRAMI
49
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
eder.
4 8 - Partiye göre okul, insanlar arasında komünizme dayanan
eğitimi verecek ve gelecekte komünizmin fiilen uygulanmasına gü
cü yeten yeni işçi nesli yetiştirecek bir kurumdur.
4 9 - Bu konuda şuralar iktidarının ilk kurulduğu dönemde uygu
lanacak yöntemler:
a) Erkek ve kız çocuklarını kapsayacak şekilde 17 yaşına kadar
zorunlu ve parasız öğrenim
b) Genel ve bilimsel eğitimi bir şekilde “işçi okullarında” ver
mek ve bu okullarda okuyanların kolektif yaşama alışmalarını sağ
layacak şekilde okulda yatırılıp yedirilme ve giydirilmelerini ve öğ
renime ait gerekli eşyaları hükümetin hesabına olarak sağlamak
c) Şehir ve köylerde açılmış iş okulu öğrencilerine okul dışında
sanata ve çiftçiliğe ait uygulama dersleri verilerek kendilerinin ha
yata deneyimle girmelerinin koşullarını hazırlamak
d) Anaları kölelikten kurtarıp genel üretim işlerine sokabilmek
üzere, küçük çocuklar için çocuk yuva ve bahçeleri gibi okul önce
si kurumlar açmak
e) Okula giremeyecek derecede yaşlı işçi ve köylülere okuma
yazma öğretip politik ve devrimci eğitim verecek gece dersleri, kü
tüphaneler, halk okulları ve halk üniversiteleri açarak okul dışında
eğitim ve öğretim işlerini sağlamak
f) Halkçı ve devrimci öğretmenler yetiştirecek, bilim ve tekniğin
ilerlemesine, güzel sanatlar zevkinin yayılmasına hizmet edecek
büyük ölçekte öğretmen okulları, üniversiteler, atelyeler, müzeler,
sergiler açmak ve buralara işçi ve köylü çocuklarının girip fayda
lanmalarına hizmet etmek
g) Ders kürsülerini eski yöntem ve resmi tören gösterişlerinden
kurtararak genç ve yetenekli öğretmenlerin halk içinde eğitim ve
kültür ruhunu yaymalanna uygun zemin hazırlamak
h) Halk ve gençlerin bedensel eğitiminin sağlanması için, şehir
ve köylerde spor ve jimnastik yerleri oluşturmak ve izci örgütü
oluşturmak.
50
Bütün dünya işçileri birleşiniz!
Komünist Kütüphanesi
O rgut Tuzugu
(1 9 2 0 yılı 1 0 -1 6 Eylülünde Bakü'de toplanan Türkiye Komünist Örgüt
lerinin Birinci Kongresinde kabul edilmiştir)
Yayınlayan: Türkiye Komünist Partisi
Bakü-1 9 2 0
Örgüt Tüzüğü
I
Parti Aday Üyeliği
1- Parti programını kabul edip örgütlerinden birinde çalışan,
parti kararlarına uyan ve belirlenen aidatı ödeyen herkes parti üye
si sayılır.
2- Partiye öncelikle üye adayı olarak alınır; bunun için, üyeler
den ikisinin yazılı tavsiyesi ve komitelerin kararı gereklidir.
3- Üye adayı, yoksul köylü ve işçi ise, üç ay ve diğer sınıflardan
ise, altı ay boyunca; parti politikasını iyice kavradıktan ve kendisi
nin yetenekleri parti üyeleri tarafından tanındıktan sonra, komite
nin aracılığı ve genel toplantının onayı ile üyelik hakkı kazanılabi-
lir; ancak olağanüstü durumlarda, gerek komitenin önerisiyle ve
gerekse de doğrudan merkez komite bu sürelere bakmadan kısa
bir zamanda üye alma hakkına sahiptir.
4 - Parti toplantılarında üye adayları tartışmalara katılma hakkı
na sahiptir: Ancak karar için oy kullanma hakkı sadece üyeler için
geçerlidir.
5- Üye adaylan ve üyeler her ay içinde yeraldığı örgüt kasası
na belirlenen aidatını öderler.
51
Ü8TÖ ÖRTÜLEN OELENEĞtMlZ: TK P
II
Örgütlenme Yapısı
6- Parti örgütleri demokratik merkeziyetçilik esasına göre ör
gütlenir.
7- Partide merkeziyetçilik ülke ve toprak esasına göre kararlaş-
tınlır, herhangi bir bölge örgütü, o bölgeye bağlı yerel örgütlerin
en yüksek yönetici örgütüdür.
8- Her örgüt kendi alanına giren yerel sorunları kendiliğinden
karar alarak çözer.
9- Her örgütün üyelerinin genel toplantısı, kongresi bu örgüt
için en yüksek organı oluşturur.
10- Yönetici komite, hücrelerde genel toplantılar, birbiriyle iliş
kili hücreleri birleştiren örgütlerde ise kongreler tarafından seçilir.
11- Parti örgütleri merkeziyetçilik esasına göre şöyledir:
a) Toprak itibanyla bütün Türkiye örgütlerinin genel kongresi
ve bu kongrede seçilen merkez komitesi; b) İller: İl kongreleri, il
komiteleri; c) Sancaklar*: Sancak kongreleri ve Sancak komitele
ri; d) ilçeler: ilçe kongreleri ve ilçe komiteleri; e) kasaba kongrele
ri ve kasaba komiteleri; 0 köyler, şehirler, sanayi işletmeleri, dev
let idaresi içindeki örgütlerde diğer hücreler, bunlann genel toplan-
tılan ve komiteleri.
12- Mali ve politik hesap vermek, bir veya birbiriyle ilişkili hüc
reler ve örgüt kararlanyla ilgili ortaya çıkan iddia ve anlaşmazlıkla
rı çözmek hakkı aşağıdan yukarıya doğru ve aşağıdaki kurullarla
yapılır: Kasaba komitesi ve kongresi, ilçe komitesi ve kongresi,
sancak komitesi ve kongresi, il komitesi ve kongresi, merkez ko
mitesi ve genel kongre.
13- Komiteye bağlı olarak, gençler, kadınlar ve başka dilde ko
nuşan uluslarla ilgili şubeler açmak olanaklıdır; bu şubeler için mer
kez komite tarafından ayrıca yazılı talimat yayınlanır.
14- Sancaklara kadar olan büyük örgütler, sancak komiteleri
tarafından belirlenir ve il komitelerinin onayına sunulur. Sancak ve
il komiteleri merkez komitesi tarafından belirlenir ve onaylanır.
* Sancak: OsmanlI'nın son döneminde il ile ilçe arasında yer alan yönetim birimi-Red.
52
TKP TÜZÜĞÜ
53
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
54
T K P TÜZÜĞÜ
V
İlçe ve Kasaba, Köy ve Şehir Ö rg ü tlerin e Dair
3 8 - İlçe ve kasaba, köy ve şehir örgütlerinin yüksek makamı,
bu örgütlere giren üyelerin konferansları ve bunların kongreleridir.
3 9 - İlçe ve kasaba, köy ve şehir örgütlerinin konferansları, ay
da bir defadan az olmamak üzere çağrılırlar. E ğer bu örgütler,
kongre çağıracak derecede mesafe kaydedememişlerse, konfe
ranslar, kongre hukuk ve görevlerine sahip olurlar. B u durumda
konferanslarda yönetici komitelerin mali ve politik hesapları dinle
nir, yeni yönetici komiteler, mali teftiş kom isyonları ve daha yük
sek örgüt kongrelerine de delege seçilir.
4 0 - İlçe ve kasaba, köy ve şehir yönetici kom iteleri üç üyeden
üç ay süreyle oluşur.
4 1 - İlçe ve kasaba, köy ve şehir yönetici kom iteleri, bu ilçe, ka
saba, köy ve şehir içindeki bütün örgütlere önderlik eder. Bundan
başka, bu komitenin yeniden hücreler a çm ak ve açılanları onay
lanması için il teşkilatına sunmak, dersler, mitingler düzenlemek,
gazeteler ve faydalı kitap ve bilidiriler yayınlaniak, kasa işlerine
bakmak işlerine dair, her ay il yönetici kom itesine haber vermek
gibi görevleri vardır.
VI
Parti Hücrelerine D a ir
4 2 - Parti örgütünün temeli hücrelerdir. H erhangi bir yerde en
55
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
VII
Parti Disiplinine Dair
4 6 - Parti üyesi ve örgütleri arasında disipline bağlı kalma soru
nuna fazlasıyla dikkat etmek gerekir. Partinin yetkili kurumlan ta
rafından verilen kararlar örgütlerce hemen uygulanmalıdır. Bu
nunla beraber parti içinde her sorunun tamamıyla özgürce tartışıl
masına olanak verilir.
4 7 - Üst örgütlerin kararlarını uygulamamak ve partinin fikirle
rine hizmet etmemek bir suç oluşturur. Bu yolda suçlu olan örgüt
ler daha yüksek örgüt tarafından önce uyarılır ve ikinci derecede
dağıtılıp geçici yönetici komite tayin edilerek nedenleriyle birlikte
merkez komitesine bildirilir. Suçlu üyeler ise, birinci derecede uya-
nldıktan sonra ikinci derecede bulunduklan sorumlu olduklan işler
den geçici olarak geri çağrılırlar veya partiden tamamen çıkarılır
lar. Duruma ve suçun derecesine göre sorun konferansta veya ga
zete ile ilan veya mahkemeye havale edilir.
4 8 - Parti üyesi ve örgütleri arasındaki bütün anlaşmazlıkları,
herhangi bir yoldaş hakkındaki şikayeti çözmek için üç kişiden olu
56
TKP TÜZÜĞÜ
57
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ
UMUMİ NİZAMNAM ESİ
1- Bütün insanlığa zenginlik ve mutluluk temin edecek olan dün
ya devriminin, Türkiye’de bir an evvel gerçekleşmesini temin ve
sosyalizmi tesis için Türkiye’de bir Komünist, yani Bolşevik partisi
oluşturulmuştur.
2- TKP, kapitalizm ve emperyalizmin egemenliğinden bütün
mazlum milletlerin ve sınıfların kurtulması için bütün kuvvetiyle mü
cadele edecektir.
3- Yönetim şekli meselesinde Türkiye Bolşevikleri Rusya şura
teşkilatının esaslarını kabul eder.
4- Türkiye Bolşevikleri köy, nahiye, kaza, sancak ve merkez şu-
ralan aracılığı ile toplum hayatında gerçek bir halk cumhuriyeti hü
kümetini oluşturmak ve sosyalizmi yerleştirinceye kadar çalışan
yoksullardan oluşan bu şuraların diktatörlüğünü öngörür.
5- Türkiye Bolşevikleri şura hükümetlerinin seçimlerinde şimdi
lik burjuva ve egemen/zorba sınıfını seçme-seçilme hakkından yok
sun bırakır.
6- Türkiye Bolşevikleri bu mücadelesinde başanlı olmak ve bü
tün insanlığa hizmet etmek için, her memleketteki komünist sosya
list örgütlerle sıkı bir ittifak içinde onlarla birlikte hareket eder. Ve
Üçüncü Enternasyonal’e bağlıdır.
7- Türkiye Bolşevikleri savaş ve askerliği ve bunlardan ileri ge
len bütün eşitsizlikleri ve haksızlıklan red ederler. Savaş ve mücade
leyi ancak militarizm ve emperyalizmi imha edinceye kadar meşru
görebilirler.
8- Toplumsal devrim neticesinde dünyada sosyalizm yerleşince-
ye kadar geçici bir devrim ordusu oluşturulur.
9- Türkiye Bolşevikleri arazi, bankalar, fabrikalar, ticarethaneler,
yapılar, demiryollar, vapurlar ve benzeri bütün servet ve sanayi kay
naklarını tümüyle millileştirir ve yani milletin ortak malı bilir. Aynı
şekilde özel mülkiyeti ilga eder. Ve genel servet ve üretimden bütün
halk maddi ve manevi yeteneklerine göre çalışmak şartıyla eşit ola
rak faydalanır.
58
TKP NİZAMNAMESİ
59
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
meşru bir karşılık olarak tatbik eder. Diğer hususlarda idam cezası
kaldırılmıştır.
18- Türkiye Bolşevikleri sosyalistliği kabul eden diğer milletler
ile Türkiye arasında politik usul gereğince sınır ve gümrük işlerini
kaldırırlar.
19- Türkiye Bolşevikleri memlekete yükletilen tüm borçlan ve
bütün anlaşma ve şartlan geçersiz sayar. Ve Türkiye toprağında hiç
bir nüfuz bölgesi tanımazlar.
20- Devrimin başlamasıyla birlikte dolaylı vergiler kaldmlmıştır.
Diğerleri de gelir vergisi olarak artan oranlı vergiler şeklinde alınır.
Gerektiğinde tazminat adı altında burjuva sınıfından yeniden bir
vergi de alınabilir. Bütün bu tedbirler tabii ki paranın kalktığı güne
kadar devam eder.
21- Doktorlar, hükümetin memurlan olup hastaları parasız mu
ayene ve tedaviye mecburdurlar. Bütün hastahaneler ve eczahane-
ler herkes için parasız hizmet görecektir.
22- Türkiye Bolşevikleri yalnız elinin veya fikrinin emeği olarak ya
şayan köylü, yoksul köylü, amele, memur ve hademe gibi çalışan ve
yoksul kesimleri partinin en sağlam taraftan ve parçası olarak tanır.
23- Türkiye Bolşevikleri yönetim şekli ve toplum örgütlenmesin
de yıkılması zorunlu olacak olan eski zihniyetlerin, batıl inançların
aleyhinde yapılacak fikri münakaşalarda açıktan açığa tam bir cesa
retle hareket etmeyi görev bilir. İdari ve siyasi her türlü gizli saklı ve
entrikalı işlerden ve maske altında hareket etmekten nefret eder. Ve
halka hakikatları açıktan açığa söylemekten katiyen çekinmez.
24- Sosyalist Bolşevik partisine hizmet amacıyla hareket eden
arkadaşlar hakkında herhangi bir tarzda yapılacak soruşturma ve
saldırılara karşı bütün üyelerini savunmayı ve karşılıkta bulunmayı
kendisine bir mutlak görev bilir...
25- Türkiye Komünist Partisi Moskova’da bağlı bulunduğu
(Üçüncü Enternasyonalcin Bakü kongresinin kararları ulaşıncaya
kadar adı geçen esaslar temelinde halkı aydınlatmaya ve uyarmaya
devam eder.
Türkiye Komünist Partisi Merkez-i Umumisi
Ankara, Haziran 1 9 2 0
60
Türkiye Komünist Partisi
Merkez-i Umumisi
Adet 1
Ankara
14 Temmuz 1 9 2 0
BEYANNAME
Türkiye Köylü, Amele, Çiftçi, Asker ve Diğer Vatandaşlara!
Uluslararası Proletarya ve Komünistlere!
Türkiye’de Genel Merkezi Ankara’da olan ve sosyalizmi yerleş
tirmek üzere (Üçüncü) Enternasyonal’e bağlı bir Komünist Partisi
teşkil olunmuştur.
Rusya’da başgösteren büyük toplumsal devrim göz karartıcı bir
süratle üç sene zarfında yerli ve yabancı bütün kapitalist hükümet
lerin, bu muazzam devrimi söndürmek için, bütün kuvvetlerini sarf
etmiş olmalarına rağmen, doğudan Vladivostok, batıdan Lehistan,
kuzeyden Buz Denizi, güneyden Orta Asya ve İran içlerine kadar
yayılmıştır. Böyle az zamanda büyük bir başarı kazanan Rus devri-
minin içeriği araştırıldığında, bütün dünyadaki mazlum milletlerin,
kapitalist egemenlikten koparılıp çıkanlmasına yöneldiğinden te
reddüt kalmıyor. Kapitalistlerin baskı ve egemenliğine uğramış
olan milletlerin en kötü durumda olanının Türk milleti olduğundan
şüphe yoktur. Bir taraftan milyonlarca dış borçlar altında ezilen ve
kapitülasyonlara! zincirleri içinde kıvranan, diğer taraftan bizzat
kendi vatandaşlarından yetişen maceracı ve partizan yöneticilerin
ve bunların dayandığı yerli burjuva ve egemenlerin zulüm ve bas
kısı altında inleyen ve bütün manasıyla her türlü çağdaş ilerleme
den mahrum kalan bizlerin kurtuluş çareleri, ancak ve ancak bir
dünya çapında toplumsal devrim amacını kabul eden ve bu esaslar
üzerine bina edilen bir yönetimi kurmaktan ibarettir. İşte bu sebep
lerdendir ki, Türkiye’de Komünist Partisi doğmuştur.
Türkiye Komünist Partisi, komünizm esaslanndan ibaret olan
genel program dahilinde halkı uyarmak ve bu büyük idealler etra
fında vatandaşları toplayarak eski zihniyet ve eski temeller üzerine
61
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
62
TKP BEYANNAMESİ"
63
MUSTAFA SUPHİ'N İN
PROGRAMI SUNUŞ KONUŞM ASI
64
MUSTAFA SU PH İ’NİN PROGRAMI SUNUŞ KONUŞMASI
65
ÜSTÖ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
yi ürünleri de yine öyle bir bütün teşkil ediyor, onun için Komü
nizm uygulamasında da evrensel bir içerik ve zorunluluk vardır. Ve
onun için medeniyet ve zenginliğin bilim ve sanatla paralel şekil
de, yer yüzündeki insanlar arasında dağıtım ve genelleştirilmesi işi
ni yine Komünizm yapabilecektir. Bu sebepledir ki, geçiş dönemini
temsil eden toplumsal devrim dönemindeki bunalımlarla, Komü
nizm uygulamasının hedeflerini birbirine karıştırmayarak, bu fark
ların halka iletilmesi ve aydınlatılması, partimizin en önemli göre
vini teşkil ediyor.
Bizim programımızın çıkış noktası olarak aldığımız ve ortaya
konulmasını zorunlu gördüğümüz maddelerinden biri de, Türkiye
gibi Avrupa kapitalizminin pençesinde ezilen memleketlerin bur
juva demokratlığıyla kurtulmayı başaramayacağı meselesidir.
Kapitalizm, üretimi büyük şirketler aracılığıyla tekel haline ge
tirmekle üretici güçlerin gelişiminin en yüksek mertebesine çıkıyor.
Gerçekten de, kapitalizm ilk gelişiminde Batı Avrupa millet ve
memleketleri arasındaki sınırları birleştirerek, siyasi ve iktisadi bü
yük gelişkin örnekler vücuda getirmiş ve sonra batı medeniyeti adı
altında malum olan toplumsal ilişkileri doğurmakla, tarihinde
önemli bir rol oynamış oluyor. Ancak, kapitalizm her ne şekil ve
surette olursa olsun, bu medeniyeti daha ilerilere doğru taşıma ve
genelleştirme kuvvetini şimdi tamamiyle kaybetmiş, savaş ve yayıl
ma ile yıkıcı bir nitelik kazanan bir devreye ayak basmıştır. Avrupa
ve Amerika’nın Uzak ve Yakın Doğu’da takip ettiği katliam siyase
tini burada sayıp dökmeye lüzum yok.
Ancak, silah tehdidi altında ispirto, esrar, afyon satan kendi
memleketlerinden kovduğu zararlı insan topluluklarına, müteferris
ve katillere, hilekar rahiplere sömürgelerde yer veren, bu memle
ketlerde yaşayanları her araca başvurarak irken, medeniyeten ve
iktisaden düşkünleştirme ve yok etmeye doğru sistemli bir şekilde
çalışan bir medeniyetin en ilkel ve basit yansımalarını hatırlamak,
asıl ve içerik hakkında bir fikir vermeye yeterlidir. ö z et olarak, de
nilebilir ki, sermayedarlık medeniyetinin son dönemde oluşturdu
ğu ekonomik egemenliğin, Doğu için ucuz fiyatla ham maddeyi
memleket ve halkımızdan ele geçirmek ve pahalıya satmak şartıy
66
MUSTAFA SU PH İ’NİN PROGRAMI SUNUŞ KONUŞMASI
67
ÜSTÜ ÖRTÜLEN OELENEĞİMÎZ: TKP
68
TÜRKİYE KOMÜNİST ÖRGÜTÜ
MERKEZ KOMİTESİ'NİN FAALİYETİ HAKKINDA
BAKÜ KONGRESİ NDE
MUSTAFA SUPHİ YO LD A SIN RAPORU *
69
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
70
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
71
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
72
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
73
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
74
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
75
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
76
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
77
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
78
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
tir.
Siyasi Kurslar: Bakü Teşkilatı’na bağlı olmak üzere 17 Hazi-
ran’da bir de siyasi parti okulu açılmıştır. Bu okuldan amaçlanan,
işçi ve asker arasında sosyal devrimin ilkelerine hakim yoldaşlar
yetiştirmektir. Okul, 5 0 öğrenci ile öğrenime devam etmiştir. 4 Ey
lül 1 9 2 0 tarihinde birinci devre tamamlanmış ve 4 3 genç komü
nist diplomasını almıştır. Okulda okunan dersler şunlardan oluşu
yordu: Medeniyet Tarihi, Toplumsal Devrim Tarihi, İktisat, Eko
nomi Politik, Koperatifler, Kızıl Ordu Örgütü, Parti Propaganda ve
Örgütü, Coğrafya, Genel Tarih, Müzik.
İrtibat ve İstihbarat Şubesi’nin Faaliyeti:
Bu şubenin doğuya ait ilişki ve istihbarat faaliyeti, Türkistan’da
kurulup, Pamir’den Hazar Denizi’ne kadar yayılmış olan Uluslara
rası Doğu Propaganda Şurası aracılığıyla oluşmuş ve yeniden ba
tıya doğru genişletilerek Nahcivan ve Karadeniz’de tesis olunan
bazı noktalarla bağlantı elde edilmiştir. Bu şube tarafından şimdiye
kadar 3 3 arkadaş işe gönderilmiş, bu duruma dair 2 9 rapor ve
mektup alınmıştır. Bu yazışma içinde ayaklanma hareketlerinin ba
şında duran kumandan ve valilerden küçük subay, işçi ve askerle
re varıncaya kadar birçoklarının gönderdikleri mektuplar vardır ki,
bunların içeriği memleketin muhtelif tabakaları arasındaki ruhsal
durumlan açıkça göstermektedir. Türkiye’de kumandan ve valiler,
paşalar da dahil olmak üzere, bolşevizmin kurtarıcı bir kuvvet ola
rak anlaşıldığını söylesek doğru olur. Yalnız büyük memurlar ko
münizmin Türkiye’de de azar azar ve yukarıdan aşağıya doğru ve
dağınık/hayali bir usulde uygulamanın mümkün olacağını düşün
mekte, işçi ve askerler ise, savaşın ve milli savunmanın en büyük
ağırlıkları kendi sırtlarına yüklendiğinden ve zengin sınıfların ken
dilerini yine istedikleri gibi soyduklarından şikayet ederek buna son
vermek için çare aramaktadırlar.
Özetle, Antanta’ya karşı son azim ve karar ile mücadeleye gi
rişen Anadolu, toplumsal devrim için doğunun hiçbir tarafında gö
rülmeyen yetenek göstermektedir. Anadolu’nun Trabzon, Erzu
rum, Eskişehir gibi şehirlerinde komünistliği açıktan savunan “Al-
bayrak”, “İşçi” adlarıyla gazeteler çıkarılmış ve İstanbul’da komü
79
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
80
MERKEZ KOMİTESİ FAALİYETİ HAKKINDA KONUŞMA
81
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
82
TKP I. KONGRESİ NİN SONUNDA
MUSTAFA SUPHİ YO LDAŞ'IN
KONUŞM ASI
83
OSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
84
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ
I. KONGRESİ'NDE KARAR HALİNDE KABUL EDİLEN
SÖMÜRGELER VE MİLLETLER HAKKINDA
MUSTAFA SUPHİ YOLDAŞ'IN SUNUŞU
85
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
86
TÜRKİYE'DE KOMÜNİST
TEŞKİLATLARININ BİRLEŞMESİ
HAKKINDA BİR TEKLİF*
87
İSTANBUL'DA
KOMÜNİST VE İŞÇİ HAREKETİ
ETHEM NEJAT
88
İSTANBUL’DA KOMÜNİST V E İŞÇİ HAREKETİ/ ETHEM N EJA T
89
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
Daha sonra Nejat Yoldaş, İstanbul için yeni bir siyasi yüz
olan bu örgütler hakkında açıklamaya geçiyor:
Sosyalist fikirler proleter sınıf arasında ortaya çıkınca, İstan
bul’da muhtelif partiler ortaya çıktı.
1-Türkiye Sosyalist Partisi, 2-Sosyal Demokrat Partisi, 3-Tür-
kiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Partisi...
Her nerede işçi hareketi görülse, işçiler düşmanlarını anlayıp
mücadeleye kalkışsa, orada proletaryayı baştan çıkarmak, avut
mak için yalancı, hain sosyalist partiler kurulur. Bunlar evrimci, re
formcu demokrat sosyalist olarak meydana çıkar, sermayedarlık
esaretinin devamına sebep ve vesile olurlar. İstanbul’da kurulup il
lerde şubeler açmaya çalışan Türkiye Sosyalist Partisi ile Sosyal
Demokrat Partisi tamamen bu şekilde sosyalistlerdir. Bunlardan bi
rincisi, yani Türkiye Sosyalist Partisi, İngiltere kapitalistlerinin ent
rikasıyla hareket etmiştir. Bu parti son zamanda İngiltere savunu
culuğu ve övgüleri ile şöhret bulan Hürriyet ve İtilaf Partisi ismin
deki burjuva partisiyle ortak mesai yaptığını gazetelerde ilan et
mekle niteliğini ortaya koymuştur. Sosyal Demokrat Partisi de Av
rupa’daki soşyal demokrat partilerinden daha çok sağ ve bilinçsiz
dir. Galata’da toplanan bu Sosyal Demokratlar Ferit Paşa hüküme
tinin topladığı Saltanat Şurası’nda açıkça dediler ki: “Biz Sosyal
Demokratlar, A m erika’da kendi kaderini tayin hakkını çıkaran
insaniyetperuer Wilson'u takdir ederiz ve onun prensiplerini
90
İSTANBUL’DA KOMÜNİST V E İŞÇİ HAREKETİ/ ETHEM N EJA T
91
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
92
İSTANBUL’DA KOMÜNİST VE İŞÇİ HAREKETİ/ ETHEM N EJA T
93
İŞÇİ VE KOMÜNİST HAREKETİ
ÜZERİNE KONUŞMA
94
ÎŞÇÎ VE KOMÜNİST H A REK ET ÜZERİNE/ HİLMİOĞLU H A KKI
95
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
Yoldaşlar!
Üçüncü Enternasyonalin İkinci Moskova Kongresi, Sömürge
ler Sorununu özel bir önemle görüşme gündemine koydu. Zanne
diyorum ki burada, Kızıl Enternasyonal’i sarı Enternasyonal’den
ayıran en önemli ayırtedici noktalardan başlıcasına temas ediyoruz:
İkinci Enternasyonal’in 1 9 0 7 ’de Stutgart’da toplanan bir kongresi
de bu meseleyle uğraşmıştı. Aynı mesele karşısında her iki Enter
nasyonalin aldığı vaziyet bize açıklıkla gösterir ki, onları birbirinden
ayıran şey, aralarında sıra numarası farkı değil, fakat hayati vasıfla
rın aykmlığından ileri gelen bir fark, bir prensip farkıdır.
Stutgart Kongresi’nde sömürgeler politikasına dair cereyan
eden tartışmalar iki kutup etrafında toplanıyor. HollandalI Von Co-
ol, Alman revizyonistleriyle, Bernstein ve David’le beraber, kapita
list devletlerin yalnız kolonileri korumalarına değil, fakat yeni ko
loniler meydana getirmelerine ve eskileri genişletmelerine de taraf
tardı. Bir sosyalist enternasyonal kongrede önemli örgütleri temsil
eden başların bu kadar açıklıkla emperyalist düşünceler ortaya koy
masına hayret edeceksiniz. Fakat bu bir gerçektir. Ve onu kapita
list koloni politikası lehine ileri sürülen delillerle açıktan açığa gör
mek mümkündür. Onlara göre, Avrupa sanayiine hammaddeler
sağlamak, daima artan sanayi ürünlerine müşteri bulmak, nihayet
Avrupa’da yaşamaya gücü olamayan nüfus fazlasına sosyal baskı
dan korunmuş sığmaklar, göç ve iş yurtları sağlamak için kolonile
re gerek vardır. Bundan başka kapitalist koloni politikası, koloniza-
törlerin denetimi altında, koloni halkının medenileşmesini de hazır
97
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
98
SÖMÜRGELER 80RUNU HAKKINDA KONUŞMA/ HİLMİOĞLU HAKKI
99
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
mi, Türkiye’yi geniş bir esir deposu haline getirmekle meşgul bu
lunuyor. Türkiye işçi ve çiftçisi, sömürgeler meselesinin ne olduğu
nu, ne demek istediğini hala Anadolu’da, Trakya’da, Suriye, Ara
bistan ve Mezopotamya’da dökülmekte olan kanlardan, hala tutu
şan ve genişlemekte devam eden yangınlardan öğreniyor.
“Sevr” Antlaşması, dünya savaşının karakterini göstermek ko
nusunda Versay ve St. German antlaşmalanndan daha kısadır.
Dün zayıf milletlerin kurtuluşu için savaşanlar, bugün bilhassa zayıf
milletler üzerine çullanmışlardır. Anadolu’da Sevr Antlaşmasıyla
Türkiye’ye bırakılan arazi üzerinde bile, güç çevrelerine, tekelci ke
simlere ayrılmayan yer kalmadı. Bütün Türkiye baştan başa kapi
talist Avrupa’nın sömürgeler politikası içerisine girmiştir. Demek,
büyük kapitalist devletlerin dünyanın her tarafına taşıdığı medeni
yetten Türk işçisi ve köylüsü de bundan sonra artık dolayısıyla na
sibini alacaktır!...
Kapitalist Avrupa’ya göre, sadece sömürge politikası denen
şey, bugün Türkiye’nin bütünü içinde bir dert, müthiş bir dert ola
rak tahribat yapmaktadır ve bu, Türkiye Komünist Partisi’nin Türk
proletaryasına sınıf benliği vermek ve onu devrimciliğe hazırlamak
hususundaki görevini fevkalade güçleştirmiştir: Berberistan halkı
na, son senelere kadar kendi memleketlerinin belediye dairelerine
bile söz ve mevki vermeyen Fransa, Adana’daki pamuk işçisinin
devrim teşkilatı vücuda getirmesine nasıl müsade eder?... Bütün
dünya Nil fellahına, Hint “parya”sına, Çin kuli ve Fas bedevisine
verilen hürriyetin derecesini bilir.
Bu açıklamalar, Türkiye komünistliği için sömürgeler meselesi
nin önemini bütün açıklığıyla izah etmeye yeterlidir zannederim.
Bundan dolayı, her şeyden önce bugünkü sömürgeler mesele
sinin başlıbaşına nasıl bir mesele olduğunu, hangi ihtiyaçtan doğ
duğunu ve hangi doğrultuda evrimleşmekte bulunduğunu incele
mek, Türkiye komünistlerinin en önemli görevlerindendir. Burada,
şüphesiz bu meseleyi bütün sebepleri ve neticeleriyle açıklamaya
kalkışacak değilim. Yalnız sömürgeler meselesi dediğimiz bu muğ
lak meselenin içyüzüne bir göz atmış olmak için, kısa birkaç söz
söylemek herhalde pek gereksiz değildir.
100
SÖMÜRGELER SORUNU HAKKINDA KONUŞMA/ HİLMÎOĞLU HAKKI
101
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
102
MUSTAFA S U PH İ'N İN
BAZI KONUŞM A VE YAZILARI
KOMÜNİST ENTERNASYONALİN
KURULUŞ KONGRESİNDE
KONUŞMA (MART 1919)
104
KOMÜNİST ENTERNASYONAL’DE KONUŞMA
105
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
106
KOMÜNİST ENTERNASYONAL’DE KONUŞMA
107
]
MUSTAFA SUPHİ
Fedakar yoldaşlar,
Şimdiye kadar, sizieri esaret zincirlerine bağlayarak jandarma
ve tahsildarların merhametsiz kamçıları altında bin türlü eziyetler
le ömrünüzü heder eden zalimler, size kah hükümet ve devletten
bahsettiler.
Neticede bu hükümet ve devlet, haram yiyici vali ve hakimler
le bunlann ortağı olan bey ve ağaların keselerini doldurmak ve
yoksulu ise açlıktan öldürmekten başka bir işe yaramadı.
Kah din ve şeriatten bahsettiler: Din ve şeriat maneviyatınızı
bozarak ruhunuzu düşürmekten, başınıza gelen her felaketi, bu fe
laketin sebep ve sorumlulan meydanda dururken kader ve kısme
te bağlayan zalimlerin hükmünü yürütmekten başka bir iş görm e
diler. Yıldızdan yıldıza çalışarak bin türlü zahmetlerle çalıştığınız
tarlalarda yetişen çelimsiz mahsule elkoyanların, bir öşür yerine
bin öşür almasına ses çıkarmayıp sizi bir lokma ekmeğe muhtaç,
aç ve sefil bıraktılar. Millet için fedailik davasında bulunanlar, 15
Temmuz’dan sonra geçen bu on kadar senelik devrim tarihimizde
milletin sırtına dayanarak bütün kuvvet ve saltanatlarını Türkiye iş
çi ve yoksul köylülerine borçlu oldukları halde, biraz rahata, biraz
refah ve saadete can atan bu zavallı halkı dünyanın büyük kıtasın
da sınırdan sınıra sürüklediler. Kah Yemen ve Arabistan’ın kızgın
sahralarında açlık ve susuzluk ve kah Anadolu veya Kürdistan’ın
karlı dağlarında soğuktan telef etmeye, asırlardan beri dost yaşa
makta olan bu milletin yoksulunu birbirlerine kırdırmaya sebep ol
dular; bu yetmiyormuş gibi, sonunda yetim halkımızı büyük Avru
pa savaşının öldürücü sağanakları içine sürüp atarak başımıza bu
108
TÜRKİYE’NİN IŞÇl VE YOKSUL KÖYLÜLERİNE
109
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
tün işçi ve yoksul köylü kuvvetlerine önemli bir hizmet görmüş ola
cağız. Biz bu görevi görmekle, mücadeledeki başanmız oranında
sesimizi yükseltmek hakkını kazanmış olacağız. Memleketimizdeki
yeni hükümet ve devlet yapısının kurulduğu gün, bu yapının işçi ve
yoksul köylü eliyle meydana geldiğini bilerek onun içinde hakim
olacak kuvvetin yine işçi ve yoksul köylü olmasını talep edeceğiz.
İşçi ve yoksul köylü kardeşler!
Bütün bu kanlı, felaketli davalardan aldığımız öğüdü hiçbir za
man hatırdan çıkarmayınız. Unutmayınız ki, siz hayır ve selamete,
şimdiye kadar sırtınızdan geçinen zalim ve asalak ağalar ve paşa
lar, kalın enseli çorbacılar eliyle kavuşamazsınız. İşçi ve yoksul köy
lünün hayatta mahkum olduğu açlık, karanlık ve kulluktan kurtul
ması, ancak işçi ve yoksul köylü eliyle meydana gelecektir.
Onun için sizler, başkasının emek hakkıyla geçinmeyen, dünya
da kendi gücüne, kendi hakkına dayanan işçi ve yoksul köylüler,
bütün bu savaş ve mücadele sırasında kendi aranızda birleşerek ör
gütünüzü kuvvetlendirmeye çalışınız ve iyice biliniz ki, siz birleşip
kuvvetlenip varlığınızı hissettikçe, dileğinize yaklaşmış olacak ve
mutlu bir günde sizi dışarıdan, içeriden yemeye çalışan zalimleri
ezerek yaşadığınız toprak üzerinde hürriyet ve hayatınıza sahip ve
hakim olacaksınız.
Onun için birleşiniz, ey Türkiye’nin ezilen işçi ve yoksul köylü
leri!
Birleşiniz de, yaşam hakkınız ve hürriyetinizin sembolü olan
kırmızı bayrağı bütün dünya proletaryasının devrim ufuklarına
doğru yükseltiniz!
110
BÜTÜN DÜNYA
İŞÇİ VE KÖYLÜSÜNÜN ORTAK VATANI
MUSTAFA SUPHİ
111
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
• M u stafa S u p h i’nin bu yazısının yazıldığı yıllarda T ü rk İşçi ve K öylü K o m ü n ist T eşk ilatı im za
sıyla ve B ü tü n D üny anın P ro letary ası B irleşiniz! üst başlık ilavesiyle bildiri o la ra k dağıtıldığı a n
(aşılm aktadır. (B kz. M e te T u n cay , T ü rk iy e ’de S o lu n T arih in d en . T a rih ve T o p lu m Ş u b a l 1 9 9 0 )
113
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
114
SOSYALİZM İÇİN SAVAŞ
115
ONBEŞLER İÇİN
Batum, 1 9 2 2
Nazım HİKMET
Vala NURETTİN
116
PORTRE
MUSTAFA SUPHİ
117
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
tur. Ayrıca Mustafa Suphi, İstanbul'da Trabzon eski milletvekili Hafız Meh
met ile birlikte bir yazıhane açarak iş ortaklığı da yapmıştır. “Sosyoloji Ne
dir?" ve "Uygarlaşma Görevi” adında biri çeviri, biri telif iki eseri yayınlanmış
tır.
Mustafa Suphi 1912'den itibaren ittihat ve Terakki’ ye muhalif olmaya
başlamıştır. Çünkü bu dönemde Yusuf Akçura ve Ferit Tek'in kurduğu "Mil
li Meşrutiyetperverler Fırkası”na katılmış, aynı kişilerle fikirlerini yaymak için
Ferit Tek'in sahibi olduğu "İfham" gazetesinin müdürü olmuştur.
Haziran 1913'te, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın bir suikast sonu
cu öldürülmesi üzerine, birçok tutuklama olmuş, İfham Gazetesi'ndeki bir
yazı suikastle ilgili görülmüş, Mustafa Suphi ve Ferit Tek görevlerinden alı
nıp diğer muhaliflerle birlikte Sinop’a sürülmüşlerdir. Mustafa Suphi bir ara
İstanbul'a geri gönderilmişse de, sonra yeniden Sinop’a sürülmüştür.
RUSYA’YA KAÇIŞI
Sinop’tan kaçmak için arkadaşlan ile plan yapmış, gidilecek yeri Rusya
olarak belirlemişlerdi. Kendilerine bazı kayıkçılar yardım edecekti. Denize
açıldıktan sonra Rusya’ya giden bir gemiye binilecekti. Ancak birçok aksilik
çıkmış, bir yelkenliyi silah zoruyla Sivastopol yakınlarına gitmeye zorlamış
lar ve sahile çıkınca Rus makamlarına teslim olmuşlardı. Mayıs 1914'te 12
arkadaşı ile birlikte Sivastopol'a gelen Mustafa Suphi, Kırım Türkleri tarafın
dan büyük bir ilgi ile karşılanmıştı. Subayev'in belirttiğine göre, gözetim al
tında tutulmak üzere “Kazan Gazetesi” binasına yerleştirilmişlerdi. Bazı ya
zarlara göre, Mustafa Suphi'nin Kırım'a kaçış amacı, oradan Avrupa'ya geç
mekti. Fakat Sinop’tan Kırım’a kaçanlar arasında bulunan A. B. Kuran’a gö
re, Mustafa Suphi daha Sinop'ta iken, kendisine Kafkasya'ya geçmek ve
orada bir gazete çıkarmak istediğini söylemişti. Böylece İttihat ve Terakki
Hükümeti’ne karşı muhalefetine devam edebilecekti. Mustafa Suphi’nin Kı
rım'dan Bakü'ye gitmesi ve buradaki gazetelerde makaleler yazması bu id
diayı doğrulamaktadır.
Mustafa Suphi Temmuz 1914’te, Kırım'dan ayrılıp Bakü’ye gitmiştir. Ge
lişinin ertesi günü İkbal gazetesini ziyaret etmiştir. Bir süre ikbal ve Basiret
Gazetesine yazılar vermiştir. Mustafa Suphi'nin Bakü'den tam olarak ne za
man ayrıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. 1914 Ağustosunun sonları oldu
ğu düşünülmektedir. Mustafa Suphi'nin Bakü'den Batum'a geldiği anlaşıl
mıştır.
SAVAŞ ESİRLİĞİ VE BOLŞEVİZM’İN ETKİLERİ
O dönemde Osmanlı Devleti, Almanya ile birlikte Rusya'ya karşı Kaf-
kaslar'da savaşa başlamıştı. 29 Ekim 1914'te Karadeniz'e açılan Türk do
nanması Ruslar’ın Sivastopol, Odessa, Novorossiski ve Kefe deniz üsleri
118
POPTRE - MUSTAFA SUPHt
119
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
120
PORTRE - MUSTAFA SUPHİ
121
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TK P
122
PORTRE - MUSTAFA SUPHÎ
123
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ: TKP
124
PORTRE - MUSTAFA SUPHİ
Kaynakça
ASLAN Yavuz Türkiye Komünist Fırkası’nın Kuruluşu ve Mustafa Suphi, Türk Tarih
Kurumu, Ankara, 1997
TUNCAY Mete Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler, İstanbul, 1994
ERDEM Hamit Mustafa Suphi Bir Yaşam Bir Ölüm, Sel Yay.
MAKALE : Emel Akal, Şefik Hüsnü'nün Bir Konuşmasında ve İttihat ve Terakki Erka
nının Yazışmalarında Mustafa Suphi, TOPLUMSAL TARİH, EKİM 2001
KANAT Dilek A. Mustafa Suphi İlk Yazılar, 1908-1910, Amaç Yay. , İstanbul, 1989
AYKOL Hüseyin Türkiye'de Sol Örgütler, Pelikan Yayınevi, İstanbul, 1996
TO KER Metin Solda vc Sağda Vuruşanlar, Akis Yay. , Ankara, 1971
125
KOMİNTERN ÜYESİ TKP:
ÜSTÜ ÖRTÜLEN GELENEĞİMİZ
D e v rim c i-k o 'n lin is t konum lanm anın b o ş :>ca ö z e lliğ i, k o m ü n ist
h areke tin tarihsel b ir hareke t olduğunun b ilin ce çıkartılm asıdır.