Вы находитесь на странице: 1из 353

350

HVAC TERİMLER
SÖZLÜĞÜ
TÜRKÇE-İNGİLİZCE
351

türü ısı
A-Ağırlıklı A-weighing scale değiştirici
ölçek insan kulağının duyarlığına yaklaşan bir
ses ölçüm değeri, seslerin rahatsızlık açık döngü open loop control system
verme düzeyini belirlemekte kullanılır; kontrol sistemi gerçek sistem çıktısı dikkate
oktav bantlarına göre ses gücü düzeyleri alınmaksızaın, çıktıyı sadece girdilerle
için bir ölçü sınıfı; A-Ağırlıklı ölçek kontrol eden sistem.

acil çıkış emergency exit açık döngü open loop control


bir binadan acil durumlarda kullanılan kontrolü gerçek sistem çıktısı dikkate
çıkış kapısı alınmaksızıın, çıktıyı sadece girdilerle
kontrol eden sistem.
acil durum emergency switching
anahtarlaması elektrik kesilmelerinde yedek güç açık hava tesisi open air plant
sistemini çalıştıran anahtarlama açık hava tesisi

acil durum emergency lighting açık havalık open vent


aydınlatması acil durum aydınlatması bir tankı atmosfere bağlayan havalık
borusu
acil durum emergency relief valve
güvenlik boşaltma valfi.basıncın açık hücreli open cell foamed plastic thermal
boşaltım vanası insulation
yükselmesi ile birlikte,belli bir değerde köpük
açma yaparak akışkanın güvenli bir plastikten ısı açık hücresel köpüklü ısıl yalıtım
bölgeye aktaraılmasını sağlayan valf. yalıtımı

acil durum emergency generating set açık iletişim open communication


elektrik acil durumlarda ve elektrik açık iletişim; eşit koşullarda bütün
üreticisi kesilmelerinde devreye giren motor- isteyenlerin bir bedel ödeyerek iletişim
jeneratör seti ve bilgi paylaşımına katılabileceği
kaynaklar
acil durum emergency power operation
gücüyle çalışma acil durum güç üreteci çalışması açık kompresör open compressor
büyük kapasiteli soğutma sistemlerinde
acil durum güç emergency power system (backup kullanılan elektrik motoru dışarıda olan
system) ve bu motora direk kavrama veya
sistemi kayışkasnak düzeni ile bağlanan
acil durumlarda kullanılmak üzere yedek
bulundurulan güç üretim sistemi kompresör türü.açık kompresör.

acil durum emergency stopping device açık konfor open chilled beam
acil durumlarda sistemi durdurma aracı modülü açık konfor modülü
kesme cihazı

acil durum emergency stop valve açık mahal open space


acil durumda kapatma yapan kesme boyutları terminaller arası uzaklık artı 15
kesme vanası ft ( 5 m) ’den büyük olan, duvarlarla
vanası
yada bölmelerle kapatılmamış herhangi
alan.
acil durum emergency system
sistemi acil durumlarda kullanılan, su yada
elektrik veya diğer bir sistem açık protokol open protocol
ASHRAE ve ANSI tarafından
benimsenen BACnet protokolü; bu yolla
acil durum su emergency water supply
bina otomasyon sistemleri konusunda
beslemesi acil durum su beslemesi; acil durumlarda
üretim yapan değişik üreticilerin
su sağlayan sistem
ürünlerini sistemle bütünleştirmek
olanaklı hale gelmiştir.
açı angle
açı; iki yarım doğru arasındaki açıklık
açık rotor open rotor
açık rotor
açı faktörü angle factor
açı faktörü
açık rotorlu unshrouded impeller (open impeller)
açık rotorlu santrifüj kompresör
açık exposed (adj)
[korunmamış] maruz, açık, korunmamış
açık salamuralı open brine refrigerating system
soğutma sistemi açık salamuralı soğutma sistemi
açık (sarih) obvious
aşikâr. besbelli. meydanda. bariz. apaçık. open system
açık sistem
meydanda ,. bkz.’open cycle refrigeration’

açık alan exposed area open systems interconnection, basic


açık sistem
(bir etkiye yada bir kirliliğe) maruz olan reference model
alan; çıkıntı alanı bağlantı ana
referans modeli protokolleri 7 kademede tamamlayan bir
şebekelendirme çatısı(OSI open system
açık open shell and tube condenser interconnection)
boru/kovan açık boru-kovan türü ısı eşanjörü
352

açık sistem open system interconnection reference aydınlatmak. açıklanmak. anlaşılır


bağlantı model olmak. aydınlanmak. arıtmak.
referans modeli protokolleri 7 kademede tamamlayan bir
şebekelendirme çatısı(OSI open system açılan kontak opening contact
interconnection) açılan kontak

açık soğutucu open refrigerator açısal angular


içerisindeki ürüne ulaşmak için kapı yada açısal
panellerin açılmasını gerektirmeyen
saklama veya sergileme soğutucusu. angle valve
açısal vana
akış yönünün 90˚ değiştiği yerlerde
açık sprey geri- open spray recovery loop exchanger kullanılan, akışı boru yörüngesinin dönüş
kazanım devreli açık sprey geri kazanımlı ısı eşanjörü; noktasında kontrol edebilen vana.Açısal
ısı değiştirici besleme ve egzost hava akımları içerisine vana.
yerleştirilmiş olan ara bağlantı
borularıyla kanatlı yüzeylere sahip kısa key (stopcock)
soğutma kuleleri.
açma kolu
sıhhi tesisatta zeminden aşağıdaki bir
kesme musluğunun açılıp kapanması için
açık su sistemi open water system kullanılan uzun kollu anahtar
atmosferik basınç altında çalışan açık su
sistemi limit, opening
açma sınırı
bir ihale yada müzayedede açılış ihalenin
açık tür open type compressor başladığı en düşük teklif bedeli; en düşük
kompresör büyük kapasiteli soğutma sistemlerinde açılış bedeli
kullanılan elektrik motoru dışarıda olan
ve bu motora direk kavrama veya manhole
adam deliği
kayışkasnak düzeni ile bağlanan basınçlı bir kapta insanın girebileceği
kompresör türü.açık kompresör. boyutlarda bırakılan açıklık

açık uçlu devre open ended circuit manway (manhole)


adam deliği
açık uçlu devre; ilerideki genişleme ve Bakınız "manhole"
gelişmeler düşünülerek tasarlanmış
eklemeye elverişli devra
adam deliği manhole cover
kapağı adam deliği kapağı;menhol kapağı
açık yüz open face
ortası boş harflerden oluşan bir font
biçimi adam deliği manhole step
merdiveni nemhol merdiveni;bir tankın içine inmeyi
description sağlayan merdiven
açıklama
tanımlama. betimleme. tanım. tarif.
adanmış özel dedicated special system (DSS)
clarification drawing sistem(DDS) belirli bir işlev için adanmış sistem
açıklama resmi
açıklama amacıyla çizilmiş ve
açıklamalar içeren teknik resimler adaptiv kontrol adaptive control
iç mahal tasarım sıcaklıklarını yada
açıklamalı fiyat descriptive price list kabul edilebilir sıcaklık aralıklarını dış
listesi açıklamalı fiyat listesi mahal sıcaklıkları ile ilişkilendiren
kontrol
açıklayıcı metin definitive text
açıklayıcı,tanımlayıcı metin adaptör adapter
adaptör; her bir ucu farklı yapıda olup, bu
uçların kullanımıyla iki elemanı
açıklık aperture
birleştiren parça( örneğin iki farklı
gedik, delik, menfez; açıklık, birbirini
çaptaki boruyu)
çapraz kesen iki doğrunun arası.

adım step
açıklık opening
adım; aşama; merhale
açıklık; çıkış ağzı;

adım değişimi step change


açıklık alanı aperture area
ya tasarım yada ölçmeler arasındaki
bir güneş kolektöründe, radyasyonu alan
zaman aralığı nedeniyle her hangi bir
net açıklık alanı
değişkendeki adımsal değişme, örneğin
tipik olarak, bir kontrol ayar noktasındaki
açıklık alanı area, aperture adımsal değişme.
bir güneş kolektörünün içerisinden
odaklanmamış güneş radyasyonunun
adım kontrollü stepped control
geçtiği maksimum açık alanı
adım kontrollü

açıklık düzlemi aperture plane


adım pistonlu stepped piston compound compressor
konsantre hale getirilmemiş güneş
birleşik adım pistonlu bilreşik kompresör
radyasyonunu alan, kolektörde yada
üstündeki açık yüzey kompresör

açıklık clarify adımsal basınç stepped pressure reduction


getirmek açıklamak. açıklık getirmek. düşürme adımsal basınç düşürme
353

adımsal kontrol step control miktarı.


adımsal kontrol;
adsal hava nominal size of an air terminal device
adımsal kontrol step controller terminal birimi bir hava terminalinin adsal büyüklüğü
edici adımsal kontrol edici;bağlı değişkendeki uzunluğu
değişmeleri sınırlayan kontrol
adsal ısı çıktısı rated heat output
adres address geçerli bir test göre çalıştırılması halinde
bir mesajın kaynağının veya varacağı elde edilen ısıl çıktı
yerin kodlanmış temsili yeri
adsal indirim nominal discount rate
adres şeması address scheme (see addressing adsal indirim miktarı
system) miktarı
bilgisayar şebekesinde adresleme sistemi
adsal kanal ve nominal size of a duct and fitting
addressing system (see address fiting uzunluğu bir kanal veya fitingin adsal uzunluğu
adresleme
sistemi scheme)
adresleme sistemi(bilgisayar) adsal kapasite nominal capacity
adsal kapasite; bir termostatik
adreslenebilir addressable ekspansiyon valfinin üreticisi tarafından
çevresinden bağımsız olarak bildirilen ve ARI 750 test koşullarına
tanımlanabilen ve işlemlenebilen çokluk dayanan kapasitesi. .
örneğin RAM'e ait her byte kalandan
bağımsız olarak okunabilir ve üzerine adsal kapasite rated capacity
yazılabilir olduğundan RAM hesaplanmış ve test edilerek belirlenmiş
adreslenebilir bir birimdir. kapasite

adsal basınç nominal pressure adsal lamba rated lamp wattage


adsal basınç gücü lambaların sınıflandırılmış gücü

adsal çap nominal diameter adsal lamba rated lamp lumens


adsal çap lambaların sınıflandırılmış aydınlatma
lümeni
şiddeti
adsal değer marked (nameplate) rating
adsal değer; makine yada motorun nominal cost
adsal maliyet
üzerindeki değer adsal maliyet

adsal esnek nominal length of a flexible duct adsal motor rated motor power
kanalın adsal esnek kanal adsal uzunluğu test edilmiş motor gücü
gücü
uzunluğu
adsal plaka nameplate input rating
adsal filtre nominal filter medium face velocity Birimin plakasında yazılı olan
girdi
ortamı adsal filtre elemanı adsal yüzey hızı maksimum saatlik Btu girdi miktarı.
değerlemesi
yüz hızı
adsal rijit kanal nominal length of a rigid duct
adsal frekans rated frequency rijit kanal adsal uzunluğu
adsal uzunluğu
ekipmanın adsal plakasında Hz olarak
belirtilen frekans değeri.
adsal sıcaklık nominal temperature difference
farkı adsal sıcaklık farkı
adsal gerilim rated voltage
ekipmanın adsal plakası üzerinde Volt
olarak gösterilen voltaj. adsal soğutma nominal cooling capacity
kapasitesi adsal soğutma kapasitesi
adsal girdi rated input
ANSI/ASHRAE Standard 1461998 adsal soğutma nominal cooling capacity or nominal
tarafından belirlenen ve üretici tarafından kapasitesi veya specific cooling capacity
verilen, bir havuz ısıtıcısının enerji adsal soğutma kapasitesi yada adsal
adsal özgül
kullanım kapasitesi özgül soğutma kapasitesi
soğutma
nominal air volume flow rate kapasitesi
adsal hava
debisi adsal hava akış miktarı;
adsal soğutma nominal cooling water flow rate
kulesi debisi adsal soğutma suyu akış miktarı
adsal hava rated airflow
debisi bir aracın ANSI/ASHRAE Standard
52.21999 Bölüm 8’de açıklandığı şekilde adsal son rated final resistance
test edilerek üreticisi tarafından belirtilen direnç. genellikle üreticisi tarafından önerilen,
cfm ( m3/s) olarak akış miktarı. inSS (Pa) olarak ifade edilen aracın
değiştirilmesini veya yenilenmesini
rated airflow rate gerektiren maksimum basınç kaybı.
adsal hava
miktarı bir aracın ANSI/ASHRAE Standard
52.21999 Bölüm 8’de açıklandığı şekilde adsal yalıtım R- rated R-value of insulation
test edilmesiyle, üreticisi tarafından değeri bir yalıtımın tek başına, üreticisi
belirtilen cfm ( m3/s) olarak akış tarafından 75°F(24°C) ’de belirtilen ve
354

h·ft2·°F/Btu olarak verilen ısıl direnci; çıkartılması olmaksızın yapılan ve iç


enerjinin sadece üzerine uygulanan iş
adsal zaman nominal time constant kadar arttığı sıkıştırma süreci; adyabatik
adsal zaman sabiti;bir mahal yada binada sıkıştırma
sabiti
iç mahal hacminin, birim zamanda
sağlanan taze hava miktarına bölümü; adyabatik süreç adiabatic process
(1) gerçekleştirilmesi sırasında sisteme
adsorbe eden adsorbent ısı eklenmeyen ve sistemden ısı
molekülleri arasında bir gaz yada sıvının çıkartılmayan termodinamik süreç,
moleküllerini tutma özelliği olan madde adyabatik durum değiştirme. (2) soğutma
çevriminde akışkan kontrol elemanı
adsorber içerisinde gerçeklenen, ısı ve iş alış-
adsorbe edici verişinin olmadığı işlem
adsorbe edici herhangi bir madde

adsorbate adyabatik üs adiabatic exponent


adsorbe edilen PVk =sabit eşitliğinde, bir adyabatik
madde adsorbe edici bir madde molekülleri
tarafından tutulan madde değişimi temsil eden k sabiti (k, sabit
basınçtaki özgül ısının sabit hacimdeki
özgül ısıya oranıdır)
adsorbe etme adsorption
(1) bir yüzey üzerinde kimyasal, fiziksel
veya her iki yolla akışkan moleküllerinin adyabatik adiabatic efficiency
yoğunlaştırılma süreci. (2) bir maddenin verim ısı kayıp ve kazançları temelinde
kimyasal veya fiziksel değişikliğe hesaplanan iş verimi
uğramaksızın, atmosferde yada gaz
karışımlarındaki bir yada daha fazla aerobik mikro aerobic microbes
maddeyi çekmesi organizma oksijenin varlığına bağımlı bir
metabolizmaya sahip olan ve yaşamlarını
adsorption hygrometer sürdürmek için oksijenin bulunmasına
adsorpsiyon gerek gösteren mikro
nem-ölçeri içerdiği adsorbe edici bir madde yoluyla
havadaki su buharını tutan ve gravimetrik organizmalar,mikroplar
yoldan nemliliği belirleyen nem-ölçer
aerodinamik aerodynamic
resorption type refrigerating system hava veya diğer gazların hareket
adsorpsiyon
adsorpsiyon çevrimi ile çalışan soğutma yasalarıyla uğraşan bilim dalı.
türü soğutma
sistemi makinesi
aerodinamik aerodynamic excitation
baskı bir fanın kanadı üzerine etkiyen ve hava
adyabatik adiabatic akışındaki uyumsuzluklar nedeniyle
çevreyle ısı ve iş alış verişi olmaksızın zaman içerisinde değişen yükler; zaman
içerisinde sabit kalan, hava akışının
adyabatik adiabatic saturation yersel eşitsizlikleri, fan dönme hızının
doyma dışarıyla ısı alış verişi olmaksızın suyu tam katları olan frekanslardaki harmonik
hava içerisine buharlaştırma; hava ve çalkantıları artırır
suyun duyulur ısısı, havaya karışan
buharın gizli ısısı haline gelir ve aerodinamik aerodynamic diameter
sıcaklıklar düşerek eşitlenir. düzensiz şekillere sahip havadaki
çap
parçacıkların büyüklüğünü ifade eden
adyabatik adiabatic saturation temperature idealize edilmiş küresel yarı çap
doyma sıcaklığı dışarıyla ısı alış verişi olmaksızın suyun
hava içerisine buharlaştığı sıcaklık ; hava aerodinamik airfoil fan
ve suyun duyulur ısısı, havaya karışan aerodinamik kanatlara sahip fan
fan
buharın gizli ısısı haline gelir ve
sıcaklıklar düşerek eşitlenir.
aerogel aerogel
içerisindeki sıvı bileşenin gazla yer
adyabatik adiabatic expansion
değiştirdiği gel'den üretilen düşük
genişleme gerçekleşmesi sırasında çevre ile ısı alış
yoğunluktaki katı madde.Bu sürecin
verişinin olmadığı süreç (proses);
sonucunda sonderecede düşük
yoğunluklu bir madde elde edilir ve
adyabatik hal adiabatic change of state yalıtım amaçlı kullanılır.
değişimi bir maddenin çevreyle ısı ve iş değişimi
olmaksızın durum değiştirmesi;
aerosol aerosol
adyabatik durum değiştirme
havada asılı halde bulunan duman,sis ve
sigara dumanı gibi katı yada sıvı küçük
adyabatik adiabatic mixing parçacıklar; bu parçacıkların
karıştırma birden fazla akışkan akımının genellikle büyüklükleri birkaç mikrometre’den(eski
adyabatik olarak varsayılan karışması mikron) 0.01 mikrometreye kadar
değişir.
adyabatik adiabatic lapse rate
sıcaklık atmosferik hava tabakalarında aerosol aerosol particle
değişme değeri yükseklikle sıcaklığın negatif değişme havada asılı halde bulunan duman,sis ve
parçacığı
miktarı; yükseklikle sıcaklığın azalma sigara dumanı gibi katı yada sıvı küçük
miktarı parçacıklar; bu parçacıkların
büyüklükleri birkaç micrometreden(eski
adyabatik adiabatic compression mikron) 0.01 mikrometreye kadar değişir
sıkıştırma havaya herhangi bir ısı eklenmesi ve
355

ağır metal heavy metal akı [fluks] exitance


özgül ağırlıkları 4.0'den büyük olan flux' veya 'irradiance' yerine kullanılan
bakır,bizmut gibi elementler grubu terim; bir büyüklüğün birim alandan
zaman biriminde geçen miktarı; akı;fluks
ağırlık weight
ağırlık; cismin kütlesi ile yer çekimi akıllı bina intelligent building
ivesinin çarpımı; G=mg mekanik, elektriksel, ve asansör
sistemlerini; yangın ve güvenlik
ağırlık merkezi centre of gravity sistemlerini kontrol etmek,tam bir bina
ağırlık merkezi;bir çok pratik amaç için otomasyonu sağlamak üzere sayısal
bir sistemin kütlesel elemanlarının kontrol sistemleri tarafından kontrol
toplandığı varsayılabilen merkezi nokta edilen bina;

ağırlık olarak part by weight akım current


kısım ağırlık olarak kısım bir boru veya elektrik devresinden
gerçeklenen akış; akım.

ağırlık weight loaded valve


akım stream
yüklemeli vana ağırlık yüklemeli vana
akım. dere. çay. ırmak. cereyan. gidiş.
akmak. sel gibi akmak.
ağırlık yüzdesi percentage by weight
ağırlık yüzdesi; ağırlık olarak yüzde akım bölücü ( stream splitter (water cooler)
su soğutucu) yüzde olarak su bölünmesi yaratan test
ağırlıklı pik dominant peak cihazı.
ağırlıklı pik; en fazla rastlanan pik değer
akım bölücü splitter damper
ağırlıklı rüzgar prevailing wind direction damper akım bölücü damper
yönü ağırlıklı rüzgar yönü; bir bölgede
rüzgarın daha çok geldiği yön
akım hesabı calculation of current
akım hesabı
ağız yoluyla ingestion
beslenme maddeleri(besin) ağız yoluyla alınması
akım kapasitesi current capacity
bir iletkenin akım taşıma kapasitesi;
ahşap wood ısınma nedeniyle ergime olmaksızın
ahşap;odun; taşıyabileceği maksimum akım miktarı

ahşap duvar baseboard (USA) akım şeması flow chart


çıta bir iç duvarın döşemeyle birleştiği yerde bir karar verme sürecinde aşamalar
uygulanan plastik veya ahşap çıta arasındaki ilişkiyi gösteren akış şeması

ahşap kasalı wood framed wall


duvar ahşap kasalı duvar akım şeması flow diagram
akış sırasında boru çaplarına ve debiye
wood framed door göre basınç düşümlerini gösteren
ahşap kasalı
ahşap kasalı kapı diyagram
kapı

ahşap yünü wood wool current intensity (amperage)


akım şiddeti
ısı yalıtımında kullanılan ahşap talaşı, akım şiddeti
(amperaj)
Aitkin Aitkin nuclei
yarı çapı 0.1 mikrondan küçük olan akım taşıma ampacity
çekirdeği bir elektrik kablosunun aşırı ısınma
aerosol yeteneği
olmaksızın güvenle akım taşıma
yeteneği. eskiden akım kapasitesi için
Ak değeri Ak value kullanılan terim.
bir hava terminalinin etkin alanı, ölçülen
hava akış miktarının (hacimsel debi)
belirli bir ölçme aracıyla önceden akım trafosu current transformers
belirlenen biçimde ölçülmesinden elde bir ölçme ekipmanında bulunan ve ölçer
edilen hız değerine bölümüne eşittir aralığının ötesinde akımların geçmesine
izin veren transformatör.
Ak faktörü Ak factor
bir hava terminalinin etkin alanı, ölçülen akım tüketim calculation of current consumption
hava akış miktarının (hacimsel debi) hesabı akım tüketiminin hesaplanması
belirli bir ölçme aracıyla önceden
belirlenen biçimde ölçülmesinden elde akım tüketimi consumption of current
edilen hız değerine bölümüne eşittir bir elektrikli aracın çalışırken tükettiği
yada çektiği akım
akı flux
belirli bir alandan (çoğu zaman akışa dik akış (akım) flow (noun)
olan birim alan) birim zamanda akan akış;akma; sıvının yer değiştirmesi;
aynı niceliğin miktarı;(örneğin, akışkanın akıntı;bir akışkanın, boru,kanal, yada
kütlesi yada hacmi, elektromanyetik açıklıklardan sürekli hareketi.
enerji, yada parçacık sayısı.)
356

akış alanı flow area sıcaklığında, kilogram /saniye olarak


boru demetlerine sahip bir ısı ifade edilir;
eşanjöründe, dıştaki akışkan tarafından
etkin biçimde taranan kesit .(eşanjörde bu
kesit bir noktadan diğerine değişir) akış katsayısı flow coefficient
akış katsayısı; bir orifisten gerçeklenen
akımda basınç düşümü ile debi
akış alanı, flow area, flexible duct arasındaki ilişkileri belirleyen katsayı
esnek kanal üretici tarafından verilen iç boyutlar
kullanılarak hesaplanır. akış kontrol flow rate control device
cihazı soğutma devrelerinde soğutkanın debi ve
basıncını kontrol edip sıvı soğutkanı
akış alanı, içi flow area, lined duct evaporatöre gönderen eleman; akış
kaplı kanal çıplak kanal kesit alanında, kaplama kontrol elemanı;
malzemesi kesit alanını çıkartarak
bulunan kanal akış alanı; çıplak kanal iç
boyutlarından hesaplanır; tamamen akış kontrol flow control valve
kaplanmış kanallar için, nominal alan vanası akışın debisini kontrol eden vana; akış
kontrol vanası

akış alanı, rijit flow area, rigid duct esnek olmayan


kanal malzemeden yapılmış kanallarda havanın akış kontrolü flow control
geçtiği net alan akış kontrolü; bir borudaki akışın
yön,basınç ve debi bakımından kontrol
edilmesi; bu tür kontrolleri sağlayan
akış flow equaliser eleman
dengeleyicisi akış dengeleyici;bir gaz veya hava
akımında daha üniform bir akış sağlayan
eleman akış memesi flow nozzle
özellikle basınç düşümüne göre debi
ölçmelerinde akışın geçtiği küçük delik
akış direnci resistance to flow içeren parça;nozul
bir sıvı veya gaz akımında akışa karşı
malzemenin gösterdiği direnç.
akış miktarı quantity of flow
akış duyargası flow sensor akışın belirli bir kesitten birim zamanda
üzerinden geçen akışkan hacmiyle ilgili geçen miktarı; suyun debisi
bir işaret (çıktı) gönderme yeteneğindeki
duyarga (algıla yıcı) akış miktarı rate of flow
akış miktarı; debi

akış dürenci flow resistance akış flow rate


akışa karşı borunun gösterdiği sürtünme miktarı(debi) birim zamandaki akış miktarı; belirli bir
direnci düzlemi geçmek üzere hareket eden
birim zamandaki akışkan hacmi olup, QV
akış düzenleme flow regulating valve ile gösterilir ve cfm ( m3/s) olarak ifade
vanası akış düzenleme vanası; edilir;

akış göstergesi flow indicator akış ölçümü flow measurement


borudaki akışın görsel olarak izlenmesini akışkan akışında basınç.,debi,basınç
sağlayan akış göstergesi; gözetleme camı düşümü, sıcaklık gibi ölçümler

akış hızı flow velocity akış örneği flow pattern


bir boru, kanal yada bir orifiste akan laminer,geçiş ve türbülanslı akış
akışkanın hızı (yerel veya ortalama) örneklerinden her biri

akış hızı velocity of flow akış sıcaklığı flow temperature


akış hızı; bir akış kütlesinin birim akış sırasında akışkanın sahip bulunduğu
zamanda aldığı yol sıcaklık; akış sıcaklığı

akış işi flow work


sistemin dışındaki bir yerde, sisteme akış üssü flow exponent
akışkan girmesine neden olacak bir sıvı akış rejimini belirleyen ifadelerdeki
pompalama ortaya çıktığı için,sistem akış üssü
sınırlarından yada sınırlarına taşınan
enerji;
akış flow guide vanes
yönlendirme bir kanalda akışa yön vermek üzere
akış kapasitesi flow capacity belirli bir soğutkanın, bir kanatları özellikle dirsek elemanlarında bulunan
kurutucu arasından belirli bir basınç kanatlar
düşümü altında verdiği akış miktarı(
debi); akış kapasitesi, 110°F (43°C) sıvı
357

akış yönü flow direction aksonometrik axonometric drawing


akış yönü; resim aksonometrik perspektif resim

aktarım decanting device


akışı kesmek stop up aktarma bir kaptan diğerine boşaltma
cihazı(sıvı)
bir kaçağı tamamen durdurmak; tapa cihazı
takmak; akışı yada sızıntıyı kesmek
aktarma transfer pump (fuel oil)
akışkan fluid yakıt aktarım pompası; yakıt tankından
pompası
akış yeteneğine sahip ve kuvvet sıvıyı alarak brülöre getiren ve
karşısında biçim değiştirebilen sıvı veya kullanılmayan yakıtı tekrar tanka
gaz madde döndüren yakıt pompası

akışkan temperature of flowing fluids aktarmak transfer (verb)


sıcaklığı akış yönüne dik bir istasyonda, karışım nakletmek. taşımak. taşınmak. transfer
ortalama sıcaklığı etmek. transfer olmak. taşıt değiştirmek.
aktarma yapmak. devretmek.
akışkan yatak fluidized bed
gözenekli bir distribütör arasından düşük aktarmak(sıvı) decant
hızda gaz yakıt geçirerek bunu katı yakıt en ağır maddeler çöktükten sonra(katı
gözeneklerinde depolama temeline veya diğer bir sıvı) sıvının üst tabakasını
dayanan yakma işlemi çekmek.

akışkan yataklı fluidized bed freezer aktif konfor active chilled beam
dondurucu içerisinde akışkan yataklı iletim yoluyla tavan düzeyinde yerleştirilen, ısıtma
modülü
dondurulan malzemelerin iletildiği derin- ve/veya soğutma amaçlı tasarlanmış
dondurucu aparat; konfor modülü de denilmektedir.

aktif örnekleme active sampling


akışkan yataklı fluidized bed combustion aktif numune alma, bir numune alma
yanma klasik yakıtlar dışında biyokütle ve borusu veya bir pompa ile
kömür de yakılabilen ve katı yakıtlara değerlendirilecek olan havadan numune
emdirilmiş gaz yakıtlarla gerçekleştirilen almayı ifade eder. Borudaki soğurucu
yanma işlemi maddede toplanan inceleme konusu
maddeler analiz için laboratuara
gönderilir.
akışkanlar fluid mechanics
mekaniği momentum değişimi, akış aktif sistem active system
yönü,turbulans,basınç ve hacim kızgınlık-alıcı (desuperheater) ve su
değişikliklerini içeren akış ısıtıcı arasında, değişken yada sabit bir
(deformasyon) halindeki akışkanların miktarda içme suyunu pompalamakta
mekaniği kullanılan kombine cihaz

akkor halde incandescence aktif site active site


akkor hale gelme; akkor bir grup web yayımlama ve birlikte
çalışma cihazı
akkor lamba incandescent lamp
çerisinde filamentin elektrik akımı aktif soğutma active cooling
tarafından akkor hale ısıtılmasıyla mekanik ısı boruları yada pompaları
aydınlatma elde edildiği lamba. ( kullanarak bir ısı transfer akışkanını
Bakınız “reflector lamp”.) sirküle etmek yoluyla yapılan ısı
transferi.
akma noktası pour point
önceden belirlenen koşullar altında, bir aktif takipçi active tracer gas
yağın akmaya başladığı en düşük bir bina içerisinde hava hareketlerinin
gaz
sıcaklık. ölçülmesinde kullanılan gaz; binaya
küçük bir miktarda gaz verilir ve değişik
akma sınırı yield point bölümlerde bu gazın derişimi ölçülür.
bir malzemenin elastik sınırını aşan
gerilme.bu gerilmenin altında, malzeme aktifleştirilmiş activated carbon (USA=charcoal)
ilk konumuna döner.bu gerilmenin kokuları ve diğer buharları
karbon
üzerinde ise dönmeyecektir. emme,soğurma yeteneğinde olan,özel bir
işlemle elde edilmiş,gözenekli bir karbon
akmak akmak; türü
flow (verb)
aktifleştirilmiş activated charcoal
akronim acronym kömür daha çok taş-kömüründen üretilmiş
bir tanım veya ifadedeki sözcüklerin baş karbon için kullanılan genel terim; aktif
harflerinden oluşan kısaltma karbon

aksesuar accessory aktive alümina activated alumina


bir sistemin işleyişinde olmazsa olmaz soğutma devrelerinde nem alıcı yada
nitelikte olmayan fakat kullanımı halinde kurutucu olarak kullanılan,nem soğurma
sistemin işlevselliğini iyileştiren yeteneği olan bir tür aliminyum oksit
eleman(lar); yardımcı eleman; aksesuar
358

aktive alümina activated alumina desiccant acoustical comfort


nem tutucu OSHA ve NIOSH tarafından belirlenmiş, akustik konfor ; bir mahalde içsel ve
bir kimyasal zehirli maddenin gözlem, dışsal ses kaynaklarının ürettiği
araştırma ve incelenmesini gerektiren memnuniyet durumunun ölçüsü
zararlı düzeyleri.
akustik kuvvet acoustic force
aktive karbon activated carbon filter ses basıncının havadaki toz parçacıkları
filtresi tutucu ortamı mangal kömüründen üzerine etki ettirdiği kuvvet
üretilen, son derece geniş bir yüzey
alanına sahip filtre akustik acoustic performance
performans bir bina yada duvarın ses iletimine karşı
aktive karbon activated charcoal filter yeteneğinin ölçüsü; akustik performans
filtresi Bakınız "activated carbon filter"
akustik pod acoustic pod
aktive karbon activated carbon or activated charcoal hava panjurlarında ses azaltıcı pod
veya aktive aktifleştirilmiş karbon veya
kömür filtresi aktifleştirilmiş taş kömürü akustik
soğuruculuk acoustic absorptivity
sesi yutma veya soğurma yeteneği; ses
aktivite activity yutuculuk
farklı moleküllerin yada ideal olmayan
gaz veya çözeltilerin birbirleriyle
etkileşiminin ölçüsü; etkinlik; aktivite; akustik acoustic muff (muffler)
aktiflik susturucu ses söndürücü; susturucu

akuastat aquastat akustik acoustician


kazan suyunun sıcaklığını kontrol teknisyeni akustik düzenlerde bilgili teknisyen
etmekte kullanılan eleman
akustik acoustical thermometer
akustik alarm alarm (acoustic) termometre ses hızının bir ortamdaki değerinin
önceden belirlenen koşullar oluştuğunda sıcaklığa bağlı olduğu ilkesine göre
ses yoluyla bildirim veren alarm çalışan termometre

akustik acoustic anemometer akustik ve/veya acoustic and/or thermal insulation


anemometre ilk kez 1970'lerde üretilmiş olan, rüzgar ısıl yalıtım ses ve/veya ısı geçişine karşı yapılan
hızını ve yönünü saptamak üzere ses yalıtım; ses ve/veya ısı yalıtımı
dalgalarını kullanan anemometre
akustik yalıtım acoustic insulation
akustik basınç acoustic pressure sesin iletimini azaltmak yada engellemek
bir ses dalgasının çevresel basınçta neden için yapılan yalıtım; ses yalıtımı
olduğu sapma; pascal ile ölçülür; ses
basıncı akümülatör accumulator
(1)alçak basınç tarafındaki sıvı soğutkanı
akustik bilimi acoustics depolamada kullanılan kap;(2) sahip
(1)ses üretimi,iletimi ve etkileriyle ilgili olduğu hacim bir soğutma devresindeki
bilim dalı (2) içerisindeki sesin duyma darbeleri azaltmakta kullanılan basınçlı
eylemine ilişkin ses kalitelerini belirleyen kap, (3) bir pnömatik devrede, bağlı
oda karakteristiği devrelere ortalama bir basınç uygulayan
basınçlı kap
akustik çevre acoustic environment
fondaki sesler de dahil olmak üzere bütün akümülatör surge tank
ses ve gürültü kaynaklarının oluşturduğu sıvı soğutkan dolgusu ile çalışan
ses düzeyi; ses çevresi evapora-törlerde, kompresöre sıvı
soğutkan girişini önlemek için emme
akustik hattı ile kompresör arasında bulunan
Doppler etkisi acoustical Doppler effect tank.
bir gözlemcinin ses kaynağı ile birlikte
hareket etmesi durumunda ses alafranga water closet (WC)
frekansının ve dalga boyunun değişmesi tuvalet tuvaletlerde kullanılan alafranga tuvalet
apareyi
akustik güç
acoustic power alan area
bir ses kaynağı tarafından birim zamanda alan;yüzey
yayınan toplam ses enerjisi genellikle
saniyedeki erg yada watt olarak ifade alan cihazı field device
edilir; ses gücü alan cihazları; herhangi bir bina
otomasyon sistemini kendi fiziksel
akustik kaçak çeversine bağlayan ve çevre hakkında
arama acoustic leak detection bilgi sağlayarak daha enerji etkin
ses dalgaları yoluyla bir boru kullanıma olanak veren cihaz
tesisatındaki kaçak bölgesinin
belirlenmesi; ses dalgaları ile kaçak alan faktörü area factor (AF)
arama (1)besleme havası çıkışındaki akış
miktarını ölçülen akış hızına bölerek
akustik konfor belirlenen ve aydınlatma üzerinde oda
359

düzenleme biçiminin etkisini bir yüzeyden yansıyan güneş


değerlendirmede kullanılan faktör(AF) radyasyonunun gelen güneş
radyasyonuna oranı.
alan örnekleri area samples
alan örnekleri;alan numuneleri; alerjik allergic reaction
reaksiyon metabolizmada allerji oluşturan
alan şebekesi field network (FN) tepkime;allerjik tepkime
aynı ilgi alanına sahip
bireyleri(öğrenci,profesyonel vb) alerjik temas allergic contact dermatitis
birbirine bağlayan şebeke; etkileri allerji yapan bir madde ile temas eden
derideki etkiler
alan testi field test
bir makine veya sistem kurulduktan alerjik tepki allergic response
sonra yerinde yapılan test allerjik tepki; bedenin verdiği alerjik
tepki
ALARA as low as reasonably achievable
(ALARA) alev flame
kimyada, radyasyona maruz kalma yanan gaz yada buharın ışık veren
ölçüsünü ifade etmekte kullanılan terim; gövdesi;alev.

alarm alarm alev almaz fireproof (adj)


(1) bir çalıştırıcı personelin düzeltici alev geçirmez( aleve karşı dayanımlı)
katılımını gerektiren normal olmayan bir
durum karşısında görsel yada işitsel veya alev almaz fireproof (verb)
her ikisinde verilen ve çalıştırıcıyı kılmak [haline alevden korunmak
uyaran işaret. (2) önceden saptanan bir
çalışma aralığının altına veya üstüne getirmek]
sapmış bulunan basınç,sıcaklık vb gibi
normal olmayan koşullar; maintainance alev borulu boiler, finned tube
alarm çalıştıran personele bakım kazan ısı eşanjörü kanatlı boru içeren kazan
gerektiği işaretini veren uyarı
alev borulu fire tube boiler
alarm bildirimi alarm annunciation duman borulu kazan
kazan
alarm bildirimi

alev borusu fire tube


alarm işareti alarm signal
duman borusu; kazanlarda içerisinden
alarm sinyali; alarm bildirimi; bir alarm
duman gazlarının geçtiği dışında suyun
sisteminin verdiği uyarı bildirimi
bulunduğu boru

alarm alarm mechanism


alev düzenleme flame regulation
mekanizması alarm düzeneği;kontrol edilen değişkenin
doğal gaz yakan araçlarda kolay
önceden belirlenen değerlerin dışında
erişilebilen bir yere yerleştirilen ve alevin
çıkması ile birlikte uyarı üreten cihazla
istenen boyutlarda ayarlanmasını
bağlantı kuran düzenek
sağlayan düzenleyici

alarm noktası alarm point


alev güvenlik flame safeguard control
bir değişkenin normal olmayan çalışma
kontrolü bir brülörü doğru bir hava temizleme,
aralığının sınır değeri
tutuşma, normal çalışma ve güvenlik
nedeniyle durdurma gibi bir takım işletim
alarm rölesi alarm relay sıralamasına koyan kontrol sistemi.
alarm rölesi
alev iyon flame ionization detector
alarm sistemi alarm system alev iyonlaştırma detektörü(FID); gaz
detektörü
kontrol edilen değişken ile alarm üreten kromatografisinde kullanılan bir detektör
cihaz arasında kurulan bağlantıyı
sağlayan elemanların tümü
alev kararlılığı flame stability
alevin kararlılık ve sürekliliği
alarm zili alarm bell
alarm zili
alev köprüsü fire bridge
uzun alevli bir fırında yanma mahalli ile
alaşım alloy ızgarayı ayıran kısa boylu duvar
içerisinde en az birisi metal olan ve
sonuçlanan maddenin metalik özellikler
alev sıcaklığı flame temperature
gösterdiği iki yada daha fazla maddenin
alev sıcaklığı, tam yanmanın olduğu
çözelti yada bileşimi
blgedeki alev sıcaklığı

alaşımlı çelik alloy steel pipe


alev söndürme flame failure device
boru çelik alaşımlı boru;çeliğin içerisine bir
cihazı Doğal gazla çalışan araçlarda(fırın,ocak
takım alaşım elemanları katılarak elde
vb) alev olduğu sürece besleme solenoid
edilen malzemeden yapılan boru; alaşımlı
valfini açık tutan, alev görmediğinde
çelik boru; örneğin paslanmaz çelik
valfi kapatarak gaz akışını kesen araç
borular

alev türbülansı flame turbulence


albedo albedo
alev turbulansı;
360

alev yalaması flame impingement alıcı BACnet receiving BACnet® user


yakıtın yanmasından kaynaklanan alevin kullanıcısı bir BACnet cihazından bildirim alan ve
fırındaki herhangi bir iç yüzeyle temas gönderen kullanıcı; BACnet®
etmesi durumunda ortaya çıkan durum. protokolünü kullanarak sayısal (digital)
iletişimi destekleyen herhangi gerçek
aleve dayanıklı flame proof aleve dayanıklı; parlama yada sanal cihaz.kullanıcısı
yapmayan
alıcı sistem receptor system
aleve dayanıklı flame retardant yangının yayılması ve alıcı sistem
dağıtımını önleyen, aleve karşı direnimli
malzemeler alkali alkaline (adj)
suyun pH derecesini 7.0’nin üzerine
alevlenebilir flammable (adj) çıkartan yeterli alkali miktarını içermesi
yanabilir; parlayabilir;ateş alabilir durumu

alkali direnci alkaline resistant


alevlenebilir flammable atmosphere alkali bileşiklere karşı direnimli fiberglas
atmosfer içerisinde alevlenebilir gazları içeren
hava yada ortam havası alkalililik alkalinity
suda bulunan karbonat,bikarbonat ve
alevlenebilir flammable refrigerant hidrat iyonlarının toplamı olup, diğer
alevlenebilir soğutkan iyonlar olan fosfat yada silikat alkaliliğe
soğutkan
kısmen katılırlar; alkalilik genel olarak
ppm CACO3 olarak ölçülür.
alevlenebilirlik flammability
alevlenebilirlik.bir sıvının ısı karşısında alkol alcohol
alevlenmeye başlama eğilimi. karbon,hidrojen ve oksijenden oluşan bir
grup organik bileşik. bir dizi hidro
flammable limits karbondan oluşan moleküllerin bir
alevlenebilme hidroksil grubuyla birleşmesinden oluşan
sınırları alevlenebilme sınırları; bir sıvı yada
gazın alevlenebildiği en düşük sıcaklık madde, metanol, etanol, isopropil alkol
gibi.

inflammable alkollü alcohol thermometer


alevlenmeyen alkol termometresi; içerisindeki sıvı çoğu
yanmaz; alev almaz; yanmaya direnimli termometre
zaman renklendirilmiş alkol olan
termometre
alevlenmeyen non flammable (adj)
alevlenmeyen; yanmayan;ateş almaz
allerji allergy
insanların çoğunun normal tepki verdiği
alevlenmez bina fireproof building material maddelere karşı bazı insanların verdiği
malzemesi yangına ve aleve dayanıklı inşaat değişik ve duyarlı tepki; allerji; 1906'da
malzemesi Celemens von Pirquet tarafından bu
duruma verilen ad.
alevlenmez fireproofing
kılma alev almaz kılma; allergens
allerjikler
kendisine karşı duyarlı olan insanlarda
alfa K faktörü alpha K factor allerjik etkiler yapan madde.
bir hava terminalinin etkin alanı; ölçülen
akış debisinin, belirli bir ölçme aracıyla alt patlama lower explosive limit
açıklandığı biçimde ölçülmesinden elde sınırı düşük maruz kalma sınırı; bir tehlikeli
edilen hız’a bölümüne eşittir. maddenin olumsuz sağlık etkileri
olmaksızın maruz kalınabileceği en
alfanümerik alphanumeric düşük derişim sınırı
arap sayısal ve latin alfabesindeki
simgeleri birleştiren terim; alfanümerik alt akım downstream
dizi 0 ile 9 arasındaki sayıları ve A ile Z bir ölçme aracının, pompanın, vananın ve
arasındaki harfleri içerir. benzeri diğer bir ekipmanın çıkış tarafı.

algılama ölçeği scales of sensation alt alevlenme lower flammability limit (LFL)
duyumsama ölçeği; bir mahaldeki hava sınırı düşük yanabilirlik sınırı; bir yakıtın ısı
kalitesini duyumsama ölçeği uygulanmasıyla yanmaya başladığı en
düşük sıcaklık
algılanan hava perceived air quality (PAQ)
kalitesi algılanan hava kalitesi alt boru downpipe
aşağı inen boru; bir elemandan alınan
algorithm boşaltım borusu
algoritma
bir problemin sonlu adımlarla
çözümünde, iyi tanımlanmış kurallar ve alt boşaltım drain down
süreçler dizisi aşağı boşaltmak;güneş kolektörlerinde
önceden belirlenmiş bazı koşullarda
alıcı receptor suyun boşaltıldığı sistemler için
alıcı kullanılır.
361

alt çekimli downdraught hood alternatif enerji kaynakları


davlumbaz aşağı çekimli davlumbaz
alternatif alternating current (AC) voltage
alt çekimli downward combustion gerilim alternatif akım gerilimi
yanma aşağı çekimli yanma
alternatif alternate refrigerant
alt güvenlik lower confidence limit soğutkan ozon yıpranmasına neden olan
düşük güvenlik sınırı kloroflorokarbon soğutkanların yerine
sınırı
kullanılan soğutkanlar

alt kontrol slave controller


altı köşe başlı hexagonal nut
elemanı ana kontrol ediciye bağlı alt-kontrol
cıvata altı köşe başlı cıvata
elemanı

alt master sub-master controller altimetre altimeter


alt-master kontrol;bir master kontrolden yer yada deniz seviyesi gibi bir
kontrol
işaret alan(sinyal) kontrol referanstan olan yüksekliği gösteren araç

alt merkez substation alt-ölçme sub-metering (electric)


elektrik üretim,dağıtımında yüksek bir enerji şirketinden satın alınan
gerilimin trafolar yardımıyla düşük enerjinin, bir mal sahibi tarafından
gerilime dönüştürüldüğü yer ödenmesi durumunda, kiracılar
tarafından tüketilen miktarları her birine
ait sayaçlarla ölçmesi;elektrik kullanan
alt sıcaklık under temperature
bir çok cihazdan her birinin tükettiği
gradyeni alt sıcaklık gradyeni
elektriği ayrı birer sayaçla ölçme

alt soğutma subcooling alt-soğutma heat of sub-cooling


belirli bir basınçta, sıvının sıcaklığı ile soğutma sistemlerinde, kondenserden
kaynama sıcaklığı arasındaki fark; veya
ısısı
çıkan doymuş durumdaki sıvının doyma
çıkış basıncına karşı gelen doyma sıcaklığının altında belirli bir değere
sıcaklığı ile ısı eşanjöründen çıkan sıvı kadar soğutulması; alt soğutma ısısı
sıcaklığı arasındaki °F ( °C) olarak fark.
alt-soğutulmuş sub-cooled liquid
alt soğutma supercooling belirli bir basınçta doyma sıcaklığının
bir maddeyi katılaşma olmaksızın donma
sıvı
altındaki bir sıcaklık derecesine kadar
noktasının altındaki sıcaklığa soğutulmuş sıvı.
soğutulması
alttan akımlı su underflow water cooling tower
alt soğutma ısı subcooling heat rejection cebri çekimli fanın plenum odasının
qs toplam ısı atımından yoğuşma ısı
kulesi
atımı altına yatay biçimde yerleştirildiği çapraz
atımının çıkartılması ile elde edilen akımlı su soğutma kulesi
değer; soğutkan sıcaklığını doyma
sıcaklığının altına soğuturken atılan ısı
alttan yukarı upfeed system
miktarı
besleme sistemi bir tesisatta dağıtımın(sıcak su,buhar vb)
kullanım birimine aşağıdan yukarı doğru
alt soğutucu subcooler yapıldığı system.
soğutmada kondenserden çıkan sıvıyı
doyma sıcaklığının altındaki bir sıcaklığa
alttan yukarı underfeed stoker
düşürmekte kullanılan soğutucu;
besleyen stoker alttan yukarı doğru beslemeli stoker
kondenser yüzeyinin artırılması yada bir
ısı eşanjörü ile sağlanır.
alümina alumina
alt soğutulmuş specific heat of a subcooled refrigerant alümina;
soğutkanın doyma sıcaklığının altına soğutulmuş
özgül ısısı soğutkanın özgül ısı kapasitesi alüminyum aluminium foil
folyo alüminyum folyo

alt taban base, bottom


alt taban alüminyum aluminium fins
kanatlar serpantin borularının ısı transferi
substructure yüzeyini artırmak amacıyla boruya
alt yapı
alt yapı; bir işletme kentsel alanda yol,su geçirilmiş veya lehimlenmiş alüminyum
elektrik,kanalizasyon için kullanılan kanatlar
terim
alüminyum saç aluminium sheet
alternating current (AC) alüminyum tabaka saç;
alternatif akım
alternatif akım. zaman içerisinde akım
yönünün değiştiği akım biçimi. alüminyum aluminium wool
yünü alüminyum yünü; sinterleme yoluyla
alternating current motor üretilen alüminyum yünü
alternatif akım
motoru alternatif akımla çalışan elektrik motoru
amonyak ammonia
kimyasal formülü NH3 olan
alternatif enerji alternative energy sources renksiz,keskin kokulu, kimyasal madde;
kaynakları fosil yakıtların dışındaki, güneş, rüzgar, suda önemli ölçüde çözünebilen ve geniş
akar su vb gibi enerji kaynakları;
362

kapasiteli soğutma tesislerinde ana elektrik main ring


kullanılan soğutkan(S-717). tesisatı bir konutsal elektrik tesisatında prizleri
aydınlatma anahtarlarını ve araçlarını
amonyak ammonia solution taşıyan elektriksel devre
çözeltisi amonyağın sudaki çözeltisi
ana filtre main filter
ana filtre
amonyak ammonia refrigerant
soğutkanı geniş kapasiteli devrelerde kullanılan
soğutkan olarak amonyak ana gaz main gas cock
musluğu ana gaz musluğu
amorf silika amorphous silica
doğal olarak ortaya çıkan veya sentetik ana hat take-off
olarak üretilen ve bilinen kristal yapısına borusundan ana hat yatay borusu yada kolonlardan
sahip olmayan silisyum boru alma alınan ve sistem içerisindeki yardımcı
devreleri besleyen ayrılma hatları;
(branşman)
amortize etme amortization branşmanlar.
belirli bir süre sonunda miktar düşümü;
amortize etmek ana hattı trunk main
ana hat
amortize etmek amortize
amortize etmek ana hava main air treatment
işlemlemesi temel hava işlemlemesi
amper ampere
1 volt elektromotor kuvvete sahip bir ana kablo main cable
devrede 1 ohm dirençten geçen akım; ana kablo
amper; elektriksel akım birimi ;dönen
bir makinenin nominal gerilim, hız ve
ana kanal main duct
tork değerlerinde şebekeden çekeceği
diğer zonlara giden kanallara verilecek
akım
havayı taşıyan ana kanal

ampirik değer empirical value


ana kanal trunking
tecrübi, tecrübeye dayanan, deneysel
tesisatı hava kanalı, kanal tesisatı
değer

ana anahtar main switch ana kolektör main collector


ana anahtar;ana şalter ana kolektör

ana anahtar main switch board ana kolon rising main


ana kumanda tablosu; ana şalter tablosu yataydan giderek yükselen( eğim verilen)
panosu
ana hat borusu

ana besleme main feeder


ana kondens main condensate
hattı ana besleme hattı
borusu ana kondens borusu; kondens hatlarının
birleştiği boru
ana besleme mains supply
hattı besleme ana hattı; diğer hatlara yapılacak ana kontaktör main contactor
besleme miktarını taşıyan hat kendisine bağlı kontaktöleri çalıştıran ana
kontaktör
ana birim yük base unit power density (Pb)
yoğunluğu alan faktöründeki düzeltmeden önce,bir ana kontrol master controller
ideal mahallin listelenen alanları/ ana kontrol edici; diğer kontrollerin bağlı
etkinliklerinde izin verilen maksimum olduğu temel kontrol birimi
güç yoğunluğu,W/ft2
ana kontrol main control valve
ana boru main pipe kendisine bağlı vanaları kontrol eden ana
vanası
ana boru; diğer borulara verilecek kontrol vanası
akışkanı taşıyan ana boru
ana musluk main cock
ana boşaltma main drain ana musluk
borusu diğer boşaltma hatlarının kendisine
bağlandığı ana boşaltma hattı main sewer
ana pis su
borusu ana pis su borusu
ana brülör main burner
temel brülör
ana pis su hattı trunk sewer
kendisine daha küçük çaplı pis su
ana destek principal support
boruların bağlandığı geniş çaplı ana pis
ana destek; temel destek elemanı
su borusu

ana devre main circuit


ana sigorta main fuse
ana devre
ana sigorta

ana duman main flue


ana sözleşme main contract
kanalı ana duman kanalı; değişik ekipmanlardan
ana sözleşme; bir sözleşmenin bütün
gelen duman kanallarını birleştiren kanal
kısımlarında geçerli olan hususları içeren
363

sözleşme analiz analysis


analiz; bir maddeyi yada fenomeni, bu
ana stop vana main stop valve olayı yada fenomeni oluşturan
ana stop vanası; kapanması ile diğer parçalarına ayırma; parçalarına ayırarak
bütün hatlara giden akışkan beslemesini inceleme
kesen vana
analiz dönemi period of analysis
ana şebeke voltage main analiz dönemi;
gerilimi ana şebeke voltajı
analiz edici analyzer
soğurmalı(absorption) bir soğutma
ana tank header tank
sisteminin yüksek basınç tarafında,
ana tank; genellikle yüksek bir yerde
düzelticiye yada kondensere giren buhar
bulunan ve suyun sabit bir basınçta
içerisindeki soğutkanın derişimini
akmasını sağlayan tank
artırmak için kullanılan cihaz

ana temel base, foundation


analog analogue (USA analog)
ana temel yapısı
girdiyle orantılı çıktı üreten; analog

ana trafo main transformer


analog çıktı analogue output
ana trafo;
bir diğer değişkeni temsil etmekte
kullanılan sürekli değişken; örneğin
ana yüklenimci main contractor sıcaklık girdisini temsil eden akım yada
ana yüklenimci; bir işi ihale yada diğer gerilim çıktısı,
bir yöntemle üstlenen ve daha sonra işin
belirli bölümlerin taşeronlara devreden
analog değer analogue value
ana müteahhit
analog değer

ana yüklenimci prime contractor


analog girdi analogue input
ana müteahhit; ana yüklenimci
analog girdi

ana zon main zone,


analog gösterim analogue indication
ana zon;temel zon
bir çalıştırma personeline süreçle ilgili
analog değerleri gösteren örneğin bir
ana,temel basis ölçme aracı, yada bir gösterge aracı
ana prensip, esas; kaynak, menşe; temel,
kaide.
analog iletim analogue transmission
ses,veri,görüntü,sinyal yada video
ana,temel main bilgilerinin, bir değişkenin değişmesiyle
(1)değişik kanal yada boru orantılı olarak genliği,fazı, yada diğer bir
branşmanlarından akışı toplayan yada bu özelliği değişen sürekli bir sinyalle
branşmanlara akışı dağıtan boru yada iletimi
kanal, (2 )pnömatik kontrollere giden
ayarlanmış basınçlı hava;
analog analogue display
sergileme (1)analog (girdiyle orantılı çıktı üreten)
anahtar switch veri değerlerinin sergilenmesi (2) bir
anahtar; elektriksel temas sağlayan veya fiziksel değişkenin sürekli biçimde
kesen eleman sergilenmesi

anahtar kutusu switch box analogue data


analog veriler
dağıtım kutusu; elektriksel enrjiyi değişik genellikle kağıt formunda, haritaları,
ekipmanlara dağıtan kutu istatistik verileri ve basılı hava
fotoğrafını içeren data
anahtarlama switching cycle
çevrimi anahtarlama çevrimi; analogue to digital converter
analog-sayısal
dönüştürücü analog sinyalleri farklı sayısal işaretlere
anahtarlama switching period dönüştüren cihaz
periyodu anahtarlama süresi
anemostat register
analyte anemostat;menfez;hava giriş elemanı
analit
bir analitik süreç sonunda belirlenen bir
madde veya kimyasal eleman aneroid aneroid barometer
barometre atmosferik basıncı ölçmede kullanılan
analytical solution araç; herhangi bir sıvı içermez.;temel
analitik çözelti
belirli bir parametreler ve sınır koşulları şekliyle, içinin havası boşaltılmış, ince ve
dizisi için nedensel sonuçlara sahip bir yol kıvrımlı bir madensel kapsülden
gerçeklik modelinin matematiksel oluşur;
çözümü
aneroid kapsül aneroid capsule
quasi-analytical solution metalden ve kısmen vakumlanmış ve
analitik çözüm
bilinen bir parametreler dizisi ve sınır sızdırmazlığı sağlanmış bir yay
koşullarında, bir gerçeklik modelinin tarafından gergin ve açık tutulan
matematiksel çözümü; atmosfer yada gaz basıncı ile çekilen ve
genişleyen ince, disk biçimli kadranlı
kapsül
364

anestezik anaesthetic (anesthetic USA) gasses çözelti olan anilin içerisinde yağın
anestezi amacıyla kullanılan ve bireyde çözünmeye başladığı minimum sıcaklık
geçici ve geri getirilebilir bilinç kaybı(
baygınlık) yaratan gazlar ankastre anchor (noun)
eleman demir, çapa, ankastre tutma yada
anfizem emphysema, pulmonary bağlama elemanı
anfizem, tıbbi anfizem, doku ve organlar
arasında hava kalması; solunum ankastre anchor (verb)
güçlüğü,akciğer dokularının yıpranması demirlemek, sıkıca tutturmak/bağlamak,
yapmak
gibi sonuçlar yaratır sıkıca bağlanmak, çapa, çapa atmak,
tutmak
ani instantaneous
ani, birden bire;hemen;ansal anket formu questionnaire
soru yada anket formu; belirli konularda
ani buhar flash steam kamusal düşünceyi belirlemek için
ani buharlaşma buharı; boru hatlarında uygulanan anket
akan sıvının, sıvı basıncının, sıvı
sıcaklığını doyma sıcaklığı yapan değere anlaşma agreement
düşmesi ile aniden buharlaşması sözleşme; anlaşma; yerine getirilmesi
gereken hususları içeren imzalı belge

ani buharlaşma flash vaporization anod anode


ani buharlaşma; özellikle soğutma (1)bir elektrolitik pilde, negatif yüklü
devrelerinde sıvı soğutkanın sıvı metal olmayan iyonların kendisine doğru
hattındaki ani buharlaşması hareket ettiği pozitif elektrod; (2)
elektrolitik bir pil yada vakum borusunda
pozitif kutup yada elektrot
ani buharlaşma flash tank
deposu bir akışkan akışı sırasında sıcaklığın anormal abnormal
yükselmesi veya basıncın düşmesi anormal; normal olmayan;
nedeniyle aniden oluşan buhar bölümünü
sıvı bölümünden ayırmakta kullanılan enthalpy
tank.
antalpi
bir sistemin iç enerjisi ile basınç hacim
çarpımı olan sistem üzerinde yapılan işin
toplamı;h = e + pv; h = antalpi yada
ani ısıl instantaneous thermal storage capacity toplam ısı içeriği , e = sistemin iç enerjisi
depolama ansal ısıl depolama kapasitesi; p =basınç, ve v = hacim;
kapasitesi
antalpi [ısı enthalpy (heat content)
ani ısıl verim efficiency, instantaneous thermal tutumu] bir sistemin iç enerjisi ile basınç hacim
belirli bir zaman aralığında brüt kolektör çarpımı olan sistem üzerinde yapılan işin
alanı başına çıkartılan ısı miktarının,aynı toplamı;h = e + pv; h = antalpi yada
dönemde kararlı yada yarı kararlı toplam ısı içeriği , e = sistemin iç enerjisi
koşullarda kolektörün birim alanına gelen p =basınç, ve v = hacim;
toplam radyasyona bölümü
antalpi enthalpy chart (enthalpy diagram)
ani radyasyon instantaneous irradiance diyagramı antalpi diyagramı; soğutma çevrimini
bir yüzey üzerinde ölçülen ani radyasyon gösteren basınç-antalpi
diyagramı;koordinatlardan birisinin
irradiance, instantaneous antalpi olduğu, bir maddenin
ani radyasyon
Btu/ ( h·ft2) (W/m2) olarak ifade edilen, özelliklerinin grafik olarak gösterimi
birim yüzey alan üzerinde birim
zamandaki güneş radyasyonu. anten aerial
anten
ani su ısıtıcısı instantaneous water heater
ani su ısıtıcısı; deposu olmayan musluk anti korozif anticorrosive paint
açıldıktan hemen sonra sıcak su vermeye boya demir malzeme üzerine havadan
başlayan ve genellikle duş kafasına kaynaklanan korozyonu önlemek için
uygulanan ısıtıcı kullanılan boya; astar

ani verim instantaneous efficiency anti korozyon anticorrosive agent


belirli bir dönemde, bir ısı transfer katkı korozyonu önlemek için kullanılan katkı
akışkanı tarafından çıkartılan brüt
enerjinin, kararlı hal yada yarı kararlı hal antibiyotik antibiotic
koşullarında bir güneş kolektörünün bir başka canlı organizmanın gelişimini
birim alanına gelen güneş radyasyonuna durduran yada bu organizmayı öldüren
oranı bir canlı organizma tarafından (örneğin
mantar,bakteri) üretilen
ani yanma spontaneous combustion madde.’bactericide’ terimi ile
kendiliğinden tutşma;kendiliğinden karşılaştırınız.
yanmaya başlama
anti-C anti-C
anilin noktası aniline point "Anti-Contamination" için kullanılan
seçilmiş hidrokarbonlardan oluşan bir kısaltma
365

antifriz çözeltisi antifreeze solution yüksek basınç kademeleri arasındaki


metanol yada etilen glikol gibi bir aracın basınç
soğutma suyuna eklenen yada solar
sistemde ısı transfer akışkanı olarak ara durum intermediate state
kullanılan sistemi donmaktan koruyan (hal) ara hal; geçiş hali
sıvı bileşik.

ara hacim interstitial space


antisifon vana antisiphon valve
bir binanın iki zon’u, katı yada odası
sifonlamayı önleyen vana
arasındaki hacim.

Antoine eşitliği Antoine’s equations


ara kanal intermediate duct
basıncın sıcaklığın bir fonksiyonu
bir çalışma noktası yada kalibre edilmiş
olduğunu belirten yasa
bir mikrofon tepkisi oluşturan, bir fanın
emme ve basma taraflarına bağlanmış
antrasit anthracite kanal.
sert, yoğun, zor parçalanan, temiz, ancak
yoğun bir alevle yanan ve içerdiği uçucu
ara karar interim order
madde miktarı az sabit karbon miktarı
nihai sonuca ilişkin ara karar
fazla olduğundan çok fazla duman
vermeyen bir kömür türü; alt ısıl değeri
12,000/15,000 British Thermal Units/lb ara kızgınlık intermediate superheater
(BTU)’dur. alıcı buhar kazanlarında buharın akış sırasında
yoğuşmasını önlemek üzere yerleştirilen
ara kızdırıcı
antrasit anthracite coal
kömürü sert, yoğun, zor parçalanan, temiz, ancak
yoğun bir alevle yanan ve içerdiği uçucu ara pompalama intermediate pumping station
madde miktarı az sabit karbon miktarı merkezi ara pompalama istasyonu; ikincil
fazla olduğundan çok fazla duman pompalamanın yapıldığı ara pompalama
vermeyen bir kömür türü;ısıl değeri merkezi
12,000/15,000 British Thermal Units
(BTU)/lb’dur. ara soğutucu intercooler (interstage cooler)
ara soğutucu; çift kademeli soğutma
antropi entropy sistemlerinde alçak ve yüksek basınç
bir maddeye eklenen ısı miktarının kademeleri arasındaki soğutucu
bulunduğu mutlak sıcaklığa oranı
ds=dq/T; istatiksel mekanik bakımından ara tabaka intermediate layer
antropi sistemin olası mikroskopik ara tabaka
konfigürasyonlarının sayısını anlatır.
ara tank buffer tank
antropi entropy chart (entropy diagram) ara depolama tankı
diyagramı (1) sistemde kullanılamayan veya diğer
tür bir enerjiye çevrilemeyen enerjinin ara tavan intermediate ceiling
ölçüsü (2) koordinatlardan birisinin bir mahalde,temiz odada kanalların yada
antropi olduğu, bir maddenin ışıkların gizli yerleştirilebilmesi için
özelliklerinin grafik olarak gösterimi uygulanan ara tavan

anyon anion ara yoğuşma interstitial condensation


negatif yüklü iyon; örneğin klorit, silikat, mahaller arası yoğuşma
sülfat.
ara yüz interface
anyon değişimi base exchange process bilgisayarda bir yazılımın sahip olduğu
anyon değişimi yoluyla alkalilik kaldırma özellik;bir bilgisayar ile aynı yapıdaki
elemanlar arasında bilgiyi iletmek yada
aparat apparatus bilgisayardan bilgi almak için yapılan
ANSI/ASHRAE Standart 402002 de arayüz bağlantıları. arayüz
istenen test odası koşullandırma cihazı ve
diğer test ve ölçme araçları. ara zon buffer zone
ara zon
aparat çiğ apparatus dewpoint (ADP)
noktası nem almanın olduğu yerlerde serpantinin araç (cihaz) device
etkin yüzey sıcaklığı; bu sıcaklık, % 100 ANSI/ASHR.AE Standard 52.11992
besleme havasının serpantine temas içerisinde "device" sözcüğü , özellikle
etmesi halinde tüm besleme havasının test altındaki ekipman olmak üzere, genel
soğuyacağı sıcaklıktır; havalandırmada kullanılan bir hava
temizleme ekipmanı anlamına gelir
aparey (aparat) fixture
bir lamba yada lambalar grubunu içeren, araç altı underslung refrigerating unit
konumlandıran, görüşten saklayan ve soğutma birimi araç dingiline alttan bağlı soğutma birimi
ışığı dağıtan eleman. Bu aparat aynı
zamanda bir ballast gerektirebilen
araç duyarlılığı instrument sensitivity
elektrik bağlantılarını da içerir.
ölçme aracının yanıt vereceği en küçük
artımsal değişim.
ara basınç intermediate pressure (interstage
pressure)
arada interim
kademeli soğutma sistemlerinde alçak ve
366

(zaman) aralik. ara. bosluk. geçici. arama bilgi call for tenders
aradaki. servisi arama ile bilgi alma servisi

aralık clearance araştırma research


birbiriyle eş çalışan iki yüzey arasındaki yeni olayların ışığında, benimsenen
boşluk; motor ve kompresörlerde piston sonuçların yeniden gözden geçirilmesine
üst ölü noktadayken silindir kafası ile ilişkin deneysel ve kapsamlı kritik
piston yüzeyi arasındaki uzaklık; çalışma.

aralık crackage araştırmak survey


kapı ve pencere yüzeyleri arasındaki bakmak. incelemek. dikkatle göz
açıklıklar, aralıklar. gezdirmek. (bir yapiyi) yoklamak.
muayene etmek. durumunu sinamak.
aralık interval teftis etmek.
aralık. fasıla. mesafe. müddet. zaman. iki
ses arasındaki perde farkı.antrakt. ara. arayıcı detector
açıklık. meyan. mühlet. arayıcı;detektör; genelde soğutma
sistemlerinde soğutkan kaçak noktalarını
aralık range belirlemekte kullanılan elektronik cihaz
basınç,sıcaklık,akış miktarı (debi) yada
bilgisayar değerleri gibi değerlerin en arayıcı borusu detector tube
yüksek ve en düşük sınırları arasındaki detektör borusu
fark;
arayüz interface standard
aralık (makine) spacing iletişimde iki sistem yada iki ekipman
standardı
iki parça arasındaki aralık; boşluk parçası arasında bilgi değişimi için, bir
yada daha fazla işlevsel
aralık clearance samples karakteristiği(kod dönüştürme,hat
mastarları iki yüzey arasındaki aralığı ölçmek üzere ayırma,protokol) açıklayan standart
değişik kalınlıklarda hazırlanmış
mastarlar arazi terrain
arazi, özel bir maksada hizmet eden
aralık oranı spacing ratio arazi; yer, arazi, arsa.
aralık oranı
ardışık olay eves
aralık parçası spacing piece bir olayı hemen takibeden bir başka olay
ekipmanlar veya elemanlar arasında
aralık bırakan parça; aralık parçası arıza failure
arıza;hata;yanlışlık
aralıklı intermittent ignition burner
ateşleyen aralıklı brülör ateşlemesi;sadece gerekli arıza bulma troubleshooting
brülör olduğunda yada hava fırını çalışırken soğutma makinalarında arıza saptma
devrede olan ateşleme sistemi. işlemi.

aralıklı brülör intermittent burner ignition arıza tepkisi failure response


ateşlemesi aralıklı brülör ateşlemesi;sadece gerekli arıza tepkisi
olduğunda yada hava fırını çalışırken
devrede olan ateşleme sistemi.
arıza uyarı ışığı failure warning light
arıza ikaz ışığı
aralıklı buz batch type ice maker
yapıcı değişmeli olarak buz yapma (dondurma)
arızalı hal disabled state
ve toplama çevrimi yapan buz makinesi
arızalı durum; arızalı hal

aralıklı çalışma intermittent operation


aritmetik mean, arithmetic
aralıklı çalışma;
ortalama aritmetik ortalama;bir veri dizisindeki
değerler toplamının dizideki eleman
aralıklı görev intermittent duty sayısına bölümü
aralıklı görev yada işlev; gerekli
olduğunda devreye giren işlev
aritmetik arithmetic mean temperature
ortalama difference
aralıklı ısıtma intermittent heating belirli bir dönem içerisinde ölçülen hava
aralıklı ısıtma sıcaklık farkı
sıcaklıkları toplamının, ölçme sayısına
bölümü ile elde edilen ortalama sıcaklık
aralıklı ısıtma intermittent heating or cooling
veya soğutma aralıklı ısıtma yada soğutma ark arc
birbirine yakın iki elktrot arasında
aralıklı numune intermittent sampling gerilimin neden olduğu akım atlaması;ark
alma belirli aralıklarla numune alma
ark kaynağı arc welding
ark kaynağı; elektrotla malzeme arasında
aralıklı proses batch cycle process
oluşan arkın ergitmesi ile yapılan kaynak
soğutma ve/veya soğutma işlevlerini
kararsız yada sürekli olmayan biçimde
sağlandığı bir çevrim türü; arka plan background noise level
gürültü değerlendirilmesinde kullanılan
367

gürültü düzeyi fondaki(arka plandaki) gürültü düzeyi; girmesinden kaynaklanan hastalık;bu


hastalıkta soluma giderek güçleşir ve
aromatic hydrocarbon ölümcül bir sona ulaşabilir.
aromatik
hidrokarbon Tekli (C-C) ve çift(C=C) bağlarla bağlar
çevresinde 6 simetrik karbon zinciri asetilen acetylene
yapısında karbon ve hidrojen atomları birbirine üçüz bağla bağlanmış iki karbon
içeren hidrokarbon. ve iki hidrojen atomu içeren en basit
alkin grubu; asetilen
aromatik içerik aromatic content
bir bileşikte yada çözeltideki aromatik asetilen kaynağı acetylene welding
hidrokarbonların yüzdesi oksijen ve asetilen gazlarını bir şalomada
birleştirip basınçlarını ayarlayarak yakan
Archimedes number ve bu yolla iki metalin birleştirilmesinde
Arşimet sayısı
Arşimet sayısı kullanılan kaynak; oksijen kaynağı da
denir
artan hız rising velocity
artan hız; hızın giderek artması asfalt asphalt
maden zifti ile kum veya çakıl taşını
karıştırarak yol yapımında kullanılan
artık gaz lean gas
malzeme, asfalt; maden zifti; asfalt,
doğal gaz absorpsiyon işlemlerinden(
asfaltla yapılan yol.
örneğin doğal gazdan doğal benzin elde
edilmesi) ve sıvı bileşenlerin
ayrılmasından sonra kalan doğal gaz asfiksiyan simple asphyxiant
solunum güçlüğü yaratmaktan başka bir
sağlık etkisine sahip olmayan gaz
artmak increase
artmak. çoğalmak. yükselmek. artırmak.
çoğaltmak. artış. asıl original
özgün. esasa ait. ilk. yeni. yeni icat
olunmuş. orijinal.
artmak rise (verb)
artmak;yükselmek;
asıl doküman original document
bir dökümanın aslı
arz ve talep supply and demand
arz ve talep; bir tam rekabet piyasasında
fiyatların arz ve talep yasasına göre asılı suspended
belirleneceğini ileri süren kuram asılı; asılı halde; havada veya bir sıvıda
asılı halde bulunma
asansör elevator
yükleri yada insanları yüksek bir düzeye asılı maddeler suspended matter (particulates)
çıkartan araç;asansör havada asılı halde bulunan parçacıklar

asansör lift (noun) ( USA elevator) asılı parçacık suspended particle


asansör; kaldırıcı; yükselteç asılı haldeki parçacık

asansör boşluğu elevator shaft asimetrik temperature, asymmetry


içerisinde asansörün çalıştığı bina sıcaklık bir siyah panel cismin iki yüzü arasındaki
boşluğu radyatif sıcaklık farkı

lift ventilation asit (isim) acid (noun)


asansör
asansör havalandırması asit; suda çözündüğü zaman 7.0'den
havalandırması düşük pH değeri veren kimyasal bileşik

asbest asbestos acid (adj)


solunum yoluyla alındığında kansere ve
asit (sıfat)
suda çözündüğü zaman 7.0'den daha
asbestosis hastalıklarına neden olan, hava düşük pH veren kimyasal bileşik; asit
ve su için kirletici kabul edildiği için
üretim ve inşaat sektörlerinde kullanımı
sınırlandırılmış olan mineral fiberi. asit çiğ noktası acid dew point
asit buharlarının belirli bir basınçta
yoğuşmaya başladığı sıcaklık
asbest crocidolite (see asbestos)
bakınız "asbestos"
asit çiğ noktası dew point, acid
asit çiğ noktası sıcaklığı; belirli bir
asbestli beton asbestos concrete pipe basınçta asit buharlarının yoğuşmaya
boru asbestli beton boru; başladığı sıcaklık derecesi

asbestli kablo asbestos cord asit dumanları acid fumes


asbestli kablo; asbestli kordon asit dumanları; kimyasal bir işlemde
ortaya çıkan asit buharlar
asbestli asbestos packing
paketleme asbestli malzemeden yapılmış salmastra; asit kemirmesi acid attack
malzemesi asbestli conta; asbestli sızdırmazlık asitlerin metal yüzeylerde neden olduğu
elemanı yıpratma etkisi; asit kemiriciliği

asbestosis asbestosis asit kurum acidic smuts


asbestli fiberlerin solunum yoluyla baca gazlarında, asit yapıcı maddelerin su
368

buharı ile yaptıkları asitlik özelliğindeki aspirasyon psikrometresi


is yada kurum
astar kat prime coat
asit sisi acid mists astar boya vurmak.
asit dumanları; asit sisi
astım asthma
asite direnimli acid resistant astım hastalığı
asite karşı direnimli; asit direnci olan
metal aşağı çekme downwash, downdraught (USA
downdraft)
asitle temizleme acid cleaning aşağı doğru çekme
bir metal yüzeyindeki kirlilik ve pasları,
bu yüzeye asit+su karışımı uygulayarak aşındıran abrasive (noun)
temizlemek aşındıran madde yada malzeme

asitlik acidity aşındırıcı abrasive (adj)


asitlik; suda çözüldiğünde 7.0'den düşük aşındırıcı
pH sayısı veren maddenin sahip olduğu
özellik aggressive (adj)
aşındırıcı
aşındırıcı,kemirici
askı hanger
boruların sarsıntı yapmaması ve bel aggressive gasses
vermemesi amacıyla duvara veya tavana
aşındırıcı
gazlar korozyon yapıcı gaz akımları
tutturulmasında kullanılan eleman.boru
askısı.
aşındırıcı tozlar abrasive dusts
hang up aşındırıcı tozlar;
askıya almak
güçlük. engel. özel sorun. takınak.
asmak. geciktirmek. telefon kapatmak. aşındırma abrasion
takınak. aşındırma, bir madde yüzeyinden temas
ve sürtünme yoluyla parçacıkların
floating floor alınması işlemi;
asma döşeme
ana döşemenin üzerine yapılan ve arada
oluşan boşluğun, hava kanalları yada aşınma wear and tear
plenum amacıyla kullanıldığı döşeme yıpranma kullanım nedeniyle yaşlanmak ve
eskimeden kaynaklanan yıpranma

asma tavan false ceiling aşırı akım overcurrent


aradaki hacmin dağıtım havasının aşırı akım
sirkülasyonunda kullanıldığı, yapısal
tavanın altında desteklenmiş tavan. aşırı akım overcurrent motor protection
‘suspended ceiling’ terimi ile motor motor aşırı akım koruyucusu
karşılaştırınız.
koruyucusu
asma tavan suspended ceiling (hung ceiling)
aşırı basınç excess pressure
bir yapısal tavanın altındaki tavan düzeyi
aşırı basınç; gerekenden fazla basınç;
soğutma sistemlerinde evaporatör ve
asma-döşeme false floor kondenser basınçlarının normalden
orijinal döşemenin üzerine yerleştirilmiş yüksek olması durumu
ikincil döşeme; aradaki hacim
iklimlendirmede, sirkülasyon ve dağıtım
aşırı basınç overpressure
havasının dağıtılması ve sirkülasyon
aşırı basınç
havasının tekrar girişi için kullanılabilir.

aşırı değer overestimate


aspirasyon aspiration
biçmek olduğundan fazla değer biçmek.
bir akışkanda, akış hızı nedeniyle
abartmak.
yaratılan emme etkisi ile hareket üretimi;
aspirasyon
aşırı doyma over saturate
aşırı doyma(hava)
aspirasyon aspirated hygrometer
nem-ölçeri nemliliği ölçmek için hava örneği çeken
nem-ölçer. aşırı doyma supersaturation
(1)bir buharın bulunduğu basınca karşı
gelen sıcaklığın üzerindeki bir sıcaklıkta
aspirasyon aspirated psychrometer
ortaya çıkan ileri kararlı denge durumu.
psikrometresi nemliliği ölçmek için hava örneği çeken
nem-ölçer.
aşırı doymuş supersaturated vapour
buhar süper doygun buhar; bakınız
aspiratör aspirator
"supersaturated vapor"
bir mahalle lokal olarak yaratılan basınç
farkı nedeniyle hava çeken araç; aspiratör
aşırı doymuş supersaturate (verb)
hale getirmek bir kimyasal çözeltinin normal basınç ve
Assmann Assmann psychrometer
sıcaklıkta içerebileceğinden daha derişik
psikrometresi içerisindeki termometrik elemanların
halde olması
radyasyondan çok iyi korunduğu özel bir
369

aşırı doymuş supersaturated air ATD yardımcı complimentary accessories for ATD
hava belirli bir basınç ve sıcaklıkta havanın elemanları ATD yardımcı elemanları
normalde taşıyabileceğinden fazla nem
içermesi durumu
ateş tuğlası fire brick
ateş tuğlası; alevden etkilenmeyen, aleve
aşırı ısınma overheat dayanıklı tuğla
aşırı ısınmak;aşırı ısı
ateşe dayanıklı refractory lining
aşırı ısınma overheating ateşe dayanıklı malzeme ile iç yüzeyleri
kaplama
aşırı ısıtma örmek

aşırı ısınmış overheated ateşe dayanıklı refractory brickwork


aşırı ısınmış; ateşe dayanıklı tuğla
tuğla
aşırı overmodulate
ateşe kömür stoke (verb)
modülasyon aşırı modülasyon
atmak atese kömür. vb. atmak. canlandirmak.

aşırı sıcaklık excess temperature


ateşi stoking
aşırı sıcaklık,fazla sıcaklık; evaporatör ve
karıştırmak ateşi karıştırmak, ateşe kömür atmak;
kondenserde çeşitli nedenlerle normalden
ateşe kömür atan cihaz, stoke kömür
yüksek sıcaklıklar
at/besle.

aşırı soğutma overcooling


ateşleme ignition
aşırı soğutma;
yanmanın başlaması; tutuşma

aşırı yük overload


ateşleme ignition electrode
soğutma sistemlerinde, elektrik
elektrodu içten yanmalı motorlarda ateşleme
motorunun aşırı akım çekmesi ve bu
elektrodu
nedenle aşırı yüklenmesi durumu.(2)
böyle bir durumda devreyi açarak sistemi
durduran koruyucu eleman gereklidir ateşleme ignition safety device
güvenlik cihazı ateşleme güvenlik aracı
aşırı yük aracı overload device
aşırı yüklemeden koruma aracı ateşleme ignition source
kaynağı ateşleme kaynağı; motorlu araçlarda
aşırı yük overload capacity ateşleme trafosu
kapasitesi aşırı yük kapasitesi; bir elektrikli aracın
aşırı yük taşıma yüzdesi ateşleme ignition point
noktası bir yakıtta yanmanın kendiliğinden
aşırı yük overload protection başlaması için gerekli en düşük sıcaklık;
koruması aşırı yük koruyucusu
ateşleme ignition temperature (ignition point;
noktası kindling temperature)
aşırı yüklemesiz non overloading fan
bakınız "ignition point"
fan aşırı yüklemesiz fan

ateşleme ignition temperature


aşırı[fazla] excess bir yakıtta yanmanın kendiliğinden
sıcaklığı
aşırı,fazla; normalin üstünde; başlaması için gerekli en düşük sıcaklık;

atalet inertia ateşleme method of firing


atalet;durgunluk; bir cismin üzerine etki ateşleme yöntemi(elle,otomatik,aralıklı
yöntemi
eden bir kuvvet olmadıkça durgun vb)
kalacağını ifade eden yasa
atfetmek attribute
atalet darbeleri inertial impaction doğal özellik. nitelik. simge. sembol.
filtreler kullanılan difüzyon ve inanmak. bağlamak. yormak. vermek.
absorbsiyonla birlikte üçüncü parçacık atfetmek.
tutma yöntemi; çarpışma ile tutma
Athermour Athermour barrier
atalet etkileri inertial effects radyatif ısının geçişini engelleyen madde
engeli
atalet etkileri; yada hacim

atalet inertial deposition atık effluent


parçacıkları filtrelerle toplanan parçacıklar bir atık su yada pis su işlemleme
tesisinden, bir pis su borusundan, bir
atalet tabanları inertia bases endüstriyel tesisten işlenmiş yada
çalışırken titreşim yapan bir makine veya işlenmemiş olarak çıkan pis su içeriği.
elemanın üzerine yerleştirildiği yüksek
atalete sahip alt tablalar atık waste (noun)
(1) bir üretim prosesinden kalan
ataletle ayırıcı inertial separator istenmeyen malzemeler (2) insan yada
parçacıkların hava akımında hayvanların yaşadığı yerlerden çıkan atık
ayrılmasında atalet ilkesini kullanarak maddeler
yapılan ayırma
370

atık borusu waste pipe işlemlemesi zehirli olma potansiyelini azaltmak


sıvı atıkları taşıyan pis su borusu amacıyla bir yada daha fazla kimyasal,
fiziksel veya biyolojik işlemleme
atık buhar waste steam yapılmış olan atık su
atık buhar; bir prosesten çıkmış çürük
buhar atık tankı refuse container
katı atıkların içine atıldığı tank; yada
atık enerji waste energy depo
atık enerji; örneğin bir bina bacasından
duman gazlarıyla atmosfere atılan enerji atık toplamak drop off (verb)
bireyler tarafından, belirlenen bir
atık enerji waste energy sources toplama merkezine getirilen tekrar
atık enerji kaynakları; binada atık enerji kullanıma sunulabilen atıkları toplama
kaynakları
elde edilen bacalar, fırınlar, kondenserler yöntemi; bu yolla atık toplamak
gibi kaynaklar
atık toplanma refuse collecting plant
atık gaz waste gas tesisi katı atık toplama tesisi;
atık gaz; duman gazı; bacadan atılan gaz
karışımı atık yeri disposal
zehirli,radyoaktif atıkların; yasaklanmış
atık gaz analizi waste gas analysis haşarat ilaçları ve kimyasalların, veya
duman gazı analizi kazara ortaya çıkmış tehlikeli maddelerin
bulunduğu varillerin en son yerleşim
atık gaz bacası waste gas chimney yada yok edilme yeri.
duman gazı bacası
atıktan üretilen refuse derived fuel (RDF)
atık gaz borusu waste gas pipe yakıt belediye katı atıklarını(MSW) küçük
duman gazını bacaya taşıyan boru paketler haline getirerek elde edilen
yakıt; bu atıklar içerisinden önce
waste gas volume şişe,cam, plastik gibi yanıcı olmayanlar
atık gaz hacmi
atık gaz hacmi; duman gazı hacmi ayrılır.

waste gas temperature atıl gaz inert gas


atık gaz
duman gazlarının sıcaklığı atıl gaz; (argon, kripton, ksenon ve
sıcaklığı radon)

atık ısı waste heat nuisance dusts


atıl tozlar
atık ısı; duman gazlarıyla bacadan veya atıl toz adı da verilen bu tozlar % 1'den
bir konmdenserden atılan ısı düşük kuartz içeren tozlar olup, düşük
silikat içrikleri nedeniyle akciğerlerde
atık ısı geri waste heat recovery çok küçük bir olumsuz etki göstererek
kazanımı atık ısı geri kazanımı kalabilirler.

atık ısı geri waste heat reclamation district heating atılan filtre disposable filter
kazanımlı atık ısı geri kazanımı ile bölgesel ısıtma bir gaz temizleme sisteminde dolduktan
sonra atılan filtre
bölgesel ısıtma
atılan hava disposable air filter
atık ısı kazanı waste heat boiler
filtresi kullanıldıktan sonra, tozla dolması
atık ısı kazanı; atık ısı kullanarak ısıtma
durumunda atılarak yerine yenisinin
yapan kazan
yerleştirildiği hava filtresi

atık su effluent water


atılır filtre filter, disposable
içerisinde evsel atıkları barındıran atık
kullanıldıktan ve toza doyduktan sonra
su; bir atık su yada pis su işlemleme
atılan filtre
tesisinden, bir pis su borusundan, bir
endüstriyel tesisten işenmiş yada
işlenmemiş olarak çıkan pis su içeriği. atım pulse
çarp, çarpmak, nabız atmak,
bakliyat/vuruş/nabız; umumi eğilim;
atık su waste water
çarpıntı; i, nabız, nabız atması; nabız,
konut, çiftlik, iş yeri, ticari işletme,
nabız atışı, titremek, nabız gibi atmak,
fabrika vb gibi birimlerden yayılan
titreşim, eğilim, bakliyat, çarpmak,
kullanılmış ve içerisinde çözünmüş veya
asılı halde kirleticiler içeren su; atık su
atım uzaklığı throw
çıkış elemanının merkezinden, hava
atık su akım efflux velocity
akımının sürdürülebilir maksimum
hızı dışarı akıtılan pis suyun akış hızı
hızının belirlenen bir değere düştüğü
yerdeki karışım havası arasındaki, ft ( m)
atık su disposal of waste water (sewage) olarak ifade edilen T uzaklığı.
boşaltımı atık su; evsel pis su;
banyo,çamaşırhane,mutfak ve atımlı sıcak tel pulsed hot wire anemometer
tuvaletlerden çıkan kullanılmış ve atıkları bünyesinde bir veri işlemleme sistemi,
içeren su
anemometresi
prob kısmında bir sıcak tel ile çevre
sıcaklığını duyan bir sensorlar ve
atık su treatment of waste water iletişimi sağlayan kablolar içeren
371

anemometre basınç farkı ile geçtiği soğutma kulesi


türü
atlama etki snap action mechanism
mekanizması aiki konum arasında hızlı geçiş(atlama) atmosferik nem atmospheric moisture
sağlayan mekanizma atmosferik havada bulunan nem

atlama etkili snap action control atmosferik atmospheric cooling tower


kontrol iki konum arasında hızlı anahtarlama soğutma kulesi atmosfer havasını çekip üfleyerek
geçişi sağlayan elemanlarla kontrol soğutma yapan klasik soğutma kulesi.

atlama etkisi snap action atmosferik toz atmospheric dust


iki konum arasında hızlı anahtarlama normal olarak test kanalına beslenen
geçişi etkisi hava içerisinde bulunan parçacık halinde
maddeler.
atmak waste (verb)
atmak atmosferik toz atmospheric dust concentration
derişimi belirli bir yerdeki havanın birim
atmak(sigorta) blow hacminde ölçülen toz miktarı; atmosferik
toz derişimi
atmosfer atmosphere
yer küreyi çevreleyen gazları içeren hava atmosferik toz atmospheric dust spot efficiency
katmanları; atmosfer nokta verimi test edilen filtrenin içerisinden geçirilen
hava örneğindeki kirlilikler yönünden
filtre etkinliğini ölçmek için filtrenin
atmosfere açma venting
giriş ve çıkışındaki kirliliği karşılaştıran
havalık yapma; bir cihazı atmosfere
yöntem.
açma; cihazın atmosferik bağlantısını
kurma
atom atom
(1) Web'de yazı yazmak ve bilgileri
atmosferik atmospheric (adj)
okumak için standart format;(2) bir
atmosferle ilgili;atmosfere ait
elementin, kendisi ile aynı kimyasal
özelliklere sahip en küçük parçası
atmosferik atmospheric pressure
basınç atmosfer basıncı.deniz düzeyinde 760
atom ağırlığı atomic weight
mm hg.ve 1,0336 kg/cm2
atom ağırlığı; bir elementin belirli bir
çevrede bulunan bütün izotoplarının
atmosferik atmospheric burner atomik kütlelerinin ortalama değeri
brülör gaz yada gaz-hava karışımının yanma
bölgesine atmosferik bölgesine nihai
atom numarası atomic number
taşınımı için kullanılan cihaz
bir element atomunun çekirdeğinde
bulunan proton sayısı; atom numarası
atmosferik atmospheric freeze drying
donmuş vakum altında değil, atmosferik basınçta
atomik atomic absorption
kurutma son derecede kuru havayı üründen hızlı
soğurma bir atomun bir yörüngeden diğerine
biçimde geçirerek yapılan kurutma
atlamak için bu yörüngenin enerji
düzeyine erişmek için emdiği enerji
atmosferik atmospheric stability
kararlılık yükseklik arrtıkça hava sıcaklığının
atomize edici atomizer
değişmesindeki kararlılık; bu değişme
atom gibi küçük parçacıklar haline
her 1000 ft için yaklaşık 3.5 F olup,
getirme; atomize etme
günden güne değişir; bu değişim arttıkça
atmosferik kararlılık azalır
atomize etmek atomize
atom gibi küçük parçacıklar haline
atmosferik atmospheric pollution
getirme; atomize etmek
kirlenme yanardağ püskürmeleri gibi doğal
nedenleri olsa da, genellikle insan eliyle
yapılan işlemlerden kaynaklanan yan atomize atomizing humidifier
ürünler nedeniyle oluşan atmosferik nemlendirici sprey halinde suyu kullanarak, atomize
kirlenme haldeki suyun havaya eklenmesi yoluyla
yapılan nemlendirme
atmosferik atmospheric condenser
dış mahalde yerleştirilmiş kondenser; atölye workshop
kondenser bir konu üzerinde birlikte çalışma;
çalıştay
atmosferik atmospheric corrosion
korozyon demir temelli malzemelerin atmosferik shop assembly
atölyede
oksijenle tepkimeye girerek korozyona atelyede toplama; bir makineyi(soğutma)
uğraması; havanın neden olduğu toplama
atelyede yada imalat yerinde toplama
korozyon

Avogadro Avogadro’s Hypothesis


atmosferik kule atmospheric tower (natural draught Eşit basınç ve sıcaklıklarda buılunan
cooling tower) hipotezi
gazlar eşit sayıda molekül içerirler
atmosferik kule(doğal çekimli kule);
içerisinden hava akımının sağlanması
için herhangi bir mekanik araç Avrupa European Standard (EN)
kullanılmayan, içerisinden havanın doğal standardı Avrupa birliği tarafından, üye ülkelere
372

uygulama zorunluğu getiren ve bu ayarlamak set (verb)


ülkelerin kendi ulusal standardını kurmak;ayarlamak;hazırlamak;
yürülükten kaldıran standart;AB
Standardı ayarlanabilir adjustable
ayarlanabilir
Avrupa European Committee for
standartlar Standardisation (CEN) ayarlanabilir adjustable flow rate
komisyonu Avrupa birliğindeki üye ülkelerin ulusal değişken debi; bir pompa yada fanın
debi
standart kurumlarını bünyesinde toplayan önceden belirlenen bir değere
oluşum; Avrupa Birliği Standartlar ayaralanabilen debisi
Komitesi
ayarlanabilir adjustable flow rate air diffuser
ayak foot akış miktarı ayarlanabilen hava difüzörü
debilihava
ayak; bir IP uzunluk birimi
difüzörü

foot operated ayarlanabilir adjustable frequency drive (AFD)


ayakla
ayakla çalıştırılan; frekanslı tahrik fan, pompa,ve kompresörlerin dönel
çalıştırılan hızını (devir sayısı) kontrol etmekte
kullanılan elektronik bir araç; hız
değişimi motor devresindeki frekansın
ayar aralığı adjustment range (scale) değiştirilmesiyle sağlanır.
ayar aralığı; çıktısı ayarlanabilen bir
cihazın alt ve üst ayar sınırları arasındaki
ayarlanabilir adjustable pitch fan
değişim olanağı
hatveli fan kanatlarının aralığı yada hatvesi
değiştirilebilen fan
ayar aralığı range of adjustment
ayarlama aralığı; basınç,sıcaklık gibi
değişkenlerin kontrolünde kullanılan ayarlanabilir adjustable louvre
elemanın ayar aralığı ızgara kanatları ayarlanabilir panjur

ayar basıncı set pressure ayarlanabilir iç adjusted internal temperature


ayar basıncı sıcaklık ayarlanabilir dahili sıcaklık

ayar duyarlılığı setting accuracy ayarlanabilir adjustable capillary valve


ayar duyarlılığı kılcal botu ayarlanabilir kılcal vana

ayar farkı droop adjustable grille


ayarlanabilir
ayar noktası ile gerçek çalışma noktası hava geçiş kesiti kanatların ayarlanması
arasındaki farklılık
menfez
yoluyla değiştirilebilen hava menfezi

ayar noktası set point ayarlanabilir adjusted net sensible capacity


ayar noktası brüt duyulur ısı kapasite-sinden gerçek
net duyulur
kapasite fan gücünün çıkartılması ile elde edilen
ayar noktası set point temperature kapasite
sıcaklığı ayar noktası sıcaklığı
ayarlanabilir adjusted net total capacity
ayar plaka sacı checker plate sheet net toplam brüt toplam kapasite eksi gerçek fan gücü
ayak kaymaması için üzeri tırtıklı plaka kapasite

ayar T parçası regulating tee ayarlanabilir adjustable pattern air diffuser


ayarlama yada düzenleme 'T' parçası ayarlanabilir hava örneği veren hava
örnekli hava
difüzörü difüzörü
ayar topuzu setting knob
ayar topuzu;ayar kolu
ayarlanabilir adjustable air louvre
panjur ayarlanabilir kanatları olan hava giriş
ayarlama adjustment panjuru
ayarlama;

ayarlanabilir adjusting screw


ayarlama set ayarlama vidası; bazı cihazların örneğin
bir kontrol aracını genellikle sıfır yada vida
bir ekspansiyon valfin superheat yayını
boş konumun dışındaki belirli bir ayarlamakta kullanılan vida
konumda yerleştirmek,ikili (binary) bir
hücreyi “bir” konumuna getirmek
ayarlı adjusted lighting power
aydınlatma ayarlanabilir aydınlatma gücü; bir
ayarlama setting dimmer yardımıyla verdiği ışık şiddeti
ayarlama; ayar gücü
ayarlanabilen aydınlatma aracı

ayarlama regulating cock iris damper or valve


ayarlama yada düzenleme musluğu
ayarlı(iris)
musluğu damperi duyarlı hava akış miktarı ölçümü
yapmakta kullanılan ortasında havanın
ayarlamak adjust geçtiği açıklık dairesel olarak
ayarlamak ayarlanabilen damper
373

aydınlatma illuminance aydınlatma genel aydınlatmayı içermez.


bir yüzeyin bir noktasına gelen
aydınlatma akısının yoğunluğu. aydınlatmada heat removal luminaire
ısı atımı aydınlatma araçlarından yayılan ısının
aydınlatma illumination tavan düzeyinde toplanarak atılması
aydınlatma;ışıklandırma
aydınlatmak illuminate
aydınlatma lighting aydınlatmak; ışıklandırmak
doğal yada yapay aydınlatma; essential
lighting aydınlatılan alanın güvenli ve aydınlatmak light (verb)
verimli biçimde kullanımı için gerekli yakmak. tutuşturmak. aydınlatmak.
olan aydınlatma; canlandırmak. parlatmak. yanmak

aydınlatma lighting tube aydınlık skylight well


borusu gün ışığını karanlık alanlara(yer altı aydınlık’tan tavana kadar olan boşluk.
istasyonlar) iletmek üzere döşenen
boru;(bakınız solar pipes,daylight pipes) skylight
aydınlık
penceresi yatay düzleme göre 60°’den küçük eğime
aydınlatma lighting power budget (LPB) sahip bir pencere yüzeyi; diğer pencere,
gücü bütçesi watt olarak, iç ve dış alanlar yada bina çatısına kurulu olsa bile düşey
etkinlikler için izin verilen aydınlatma pencere olarak düşünülür
gücü
ayıormak disconnect
aydınlatma lighting power allowance bir elektrik devresindeki iletkenlerin
[özemek]
gücü toleransı Bakınız “interiror lighting power besleme kaynağından ayrılmasını
allowance” ve “exterior lighting power sağlayan bir araç yada araç gurubu veya
allowance”. diğer elemanlar

aydınlatma lighting power density ayırıcı separator


gücü yoğunluğu binanın mahal işlevsel sınıflandırmasına bir sıvı veya gaz akımı içerisinde
göre birim alan başına maksimum tutuklanmış katı ve sıvıların, bir filtre
aydınlatma gücü. (süzgeç) elemanı içeren perde yada
birleştirici kullanılarak akımdan
aydınlatma troffer luminaire air terminal device ayrılmasını sağlayan tank
menfezli tavana monte edilen ve aydınlatma
terminal cihazı aracıyla birlikte hava terminalini de ayırıcı filtre separator filter
içeren aparat; bir sıvı veya gaz akımı içerisinde
tutuklanmış katı ve sıvıların, bir filtre
aydınlatma lighting engineering (süzgeç) elemanı içeren perde yada
mühendisliği aydınlatma mühendisliği birleştirici kullanılarak akımdan
ayrılmasını sağlayan tank
aydınlatma measurement of illumination
aydınlatma miktarının ölçülmesi ayırma separation
ölçümü
ayrılma;ayırma; sıvı pis su içerisinden
katı atıkları ayırma
aydınlatma lighting system
sistemi aydınlatma sistemi;belirli bir işlevi yerine
ayırma [çözme] disconnection
getirmek üzere devresi oluşturulan yada
bir elektrik devresinde bağlantıyı kesme;
kontrol edilen aydınlatma araç grubu.
bağlantı çözme; ayırma

aydınlatma heat of light system


ayırma tesisi separating plant
sistemi ısısı aydınlatma sisteminde üreyen ısının
pis suyu işlemlerken içerisindeki katı
binada mahal ısıtmasında kullanımı
atıkları ayıran tesis

aydınlatma intensity of illumination


ayırma verimi separation efficiency
şiddeti aydınlanma şiddeti;
ayırma verimi;

aydınlatma lighting installation aylık ortalama temperature, mean monthly outdoor


tesisatı aydınlatma tesisatı; air
dış mahal
sıcaklığı ortalama aylık dış hava sıcaklığı
aydınlatma lighting efficacy (LE)
verimi aydınlatma verimi bir aydınlatma monthly fluctuation
aylık oynama
aracının verdiği ışık şiddetinin watt aylık oynamalar; örneğin enerji
olarak gücüne oranı (değişme)
tüketiminde aylık değişiklikler

aydınlatma, lighting, general monthly report


aylık rapor
genel genel amaçlı aydınlatma;bir alan aylık rapor
içerisinde daha çok eşbiçimli bir
aydınlatma düzeyi sağlayan aydınlatma.
aynı eksenli coaxial
aynı eksenli;
aydınlatma,dek lighting, decorative
oratif dekoratif amaçlı aydınlatma;tamamen
dekoratif ve estetik bir etki için aynı eksenli coaxial cable
yerleştirilen aydınlatma. Dekoratif kablo elektrostatik alanlardan korunma
sağlayan özel üretilmiş tek yada çok
374

iletkenli kablo ayrıntı vermek detail (verb)


ayrıntılı anlatmak;detayına girmek;
aynı eksenli coaxial condenser projede özellikli bir bölümün ayrıntı
iç içe geçmiş borulardan oluşan resmini çizmek;detaylandırmak
kondenser
kondenser; içteki borudan soğutkan,
dıştaki borudan soğutma suyunun aktığı ayrıntılı detailed description
kondenser açıklama bir konu hakkında bütün özellikli
hususları içeren ayrıntılı açıklama
ayrı separate
ayrı; ayrık;bağlantısı ve bağımlılığı ayrıntılı detailed inspection
olmayan denetim ayrıntılı denetim;ayrıntılı kontrol

ayrı pis su separate sewage system ayrıntılı detailed specification


sistemi müstakil pis su sistemi ayrıntılı tanımlama; özelliklerini ayrıntılı
nitelendirme
biçimde verme
ayrıca additional
ek olarak; ilave biçiminde ayrıntılı tahmin detailed estimate
ayrıntılı tahmin süreci; ayrıntılı
ayrıca (ek in addition hesaplama
olarak) ayrıca;ek olarak; ilaveten; ilave
olarak;….na ek olarak ayrıntılı detail design
tasarım ayrıntılı tasarım; projedeki özellikli
ayrık akım separated flow hususlarda ayrıntılı açıklamalar vererek
ayrılmış akım; diğer bir akımla fiziksel yapılan tasarım; bir ayrıntının tasarımı
teması olmayan akım
ayrıştırıcı decompressor
ayrık buz remote refrigerator bilgisayar teknolojisinde veri sıkıştıran
soğutma grubunu oluşturan ve çözen herhangi eleman
dolabı
kompresör,kondenser ve fan grubunun
uzakta bir yerde bulunduğu ve ayrıştırma decomposition
soğutkanın borularla soğutucuya besinlerin yapısında kimyasal değişimler
getirildiği soğutucu ekipman sonunda ortaya çıkan ayrışma ve
çözünme.
ayrık hızlı individual quick freezing (IQF)
soğutma ayrık( bireysel) hızlı dondurma; azaltım decrement
azaltım değeri; düşüm miktarı (1)bir
değişkenin değişme miktarı, (2)bazı ikili
ayrık ısı detached heat station
sistem (binary)bilgisayarlarda bir komut
merkezi binadan ayrı bir yerde konumlandırılmış
satırının herhangi parçası; buna göre
kazan dairesi
sayıların bir dizisi

ayrık ısıtma individual heating


azaltma decrease
mahallerin ayrık ve kendine özgü
azaltma/azalma, azaltmak, eksiltmek
ısıtıcılarla ısıtıldığı mahal
gittikçe azalarak; eksilmek, küçülmek,
çekilmek, azalmak; azaltmak, azalmak;
ayrık nizam detached dwelling küçülme;
bina komşu binalarla birleşik elemanı
bulunmayan; ayrık-düzen bina(ayrık-
azatlım derecesi degree of attenuation
nizam)
azaltma derecesi; özellikle sesle ilgili
yalıtımlarda bir yalıtım malzemesinin
ayrık zon individual zone control sağladığı ses azaltım derecesi
kontrolü ayrık zon kontrolü; her bir zonun
diğerlerinden bağımsız kontrol edilmesi
azatlım faktörü decrement factor
zamansal gecikme veya azaltım faktörü
ayrılma açısı collimation angle
içerisinde kaynaktan gelen radyasyon
azeotrop azeotrope
ışınlarının kaynak-soğurucu arasında
bir yada da daha fazla soğutkanın bir
çizilen bir çizgi boyunca hareket ettiği
karışımı olan, sabit basınç altında
açı
buharlaşma sıcaklığı yada bileşimde
önemli değişiklikler içermeyen soğutkan
ayrılma parçası take-off piece karışımı.
branşman alma parçası; bir ana borudan
branşman alma fitingi
azeotropik azeotropic
belirli bir basınçtaki denge buhar ve sıvı
ayrılma- coefficient of restitution bileşimleri aynı olan iki yada daha fazla
yaklaşma bir çarpışmada(collision) ayrılma hızının soğutkanın harmanlaması yada karışımı.
katsayısı yaklaşma hızına oranı
azeotropik azeotropic mixture
ayrıntı detail karışım belirli bir basınçtaki denge buhar ve sıvı
ayrıntı. detaylar. ayrıntısıyla uğraşma. bileşimleri aynı olan iki yada daha fazla
ayrıntılı plân. özel göreve verme. detay. soğutkanın harmanlaması yada karışımı.

ayrıntı resmi detail drawing azeotropik azeotropic refrigerant


projede belirli bie elemanın ayrıntı resmi karışım belirli bir basınçtaki denge durumunda,
375

iki yada daha fazla bileşenin karışımda baca çekmesi draught of chimney
aynı mol-fraksiyonuna sahip olduğu baca çekmesi;duman gazları ile dış hava
sıcaklık yoğunluğu arasındaki farktan
kaynaklanan çekme etkisi
azeotropik azeotropic point
nokta bir sıvı karışımının kaynadığı ve sıvı ile baca damperi stack damper
aynı bileşimde buhar üretmeye başladığı cihaz çalışırken otomatik olarak açma
nokta yapan, cihaz beklemedeyken
kendiliğinden kapanan ve bir çekme
azeotropik non azeotropic davlumbazı yada barometrik çekme
“zeotropic” teriminin eşanlamlısı( düzenleyicinin altakım bölgesine
olmjayan
zeotropic, tercih edilen terimdir) . yerleştirilen araç.

azeotropik azeotropic temperature baca duman chimney flue


sıcaklık bir karışımda belirli bir basınçta denge borusu yakıt yakan ekipmanı duman bacasına
durumunda her bileşenin aynı mol bağlayan duman borusu
fraksiyonuna sahip bulunduğu sıcaklık.
baca etkisi chimney effect
azeotropike near azeotropic baca etkisi.gazların yoğunluk farkı
belirli bir uygulamadaki analiz sırasında nedeni ile oluşan kuvvet etkisiyle
yakın
sıcaklık kayması ( glide) önemli bir boşalması.baca çekmesi
yanlışlığa neden olmadan ihmal
edilebilecek kadar küçük olan zeotropik baca etkisi stack effect (chimney effect)
bir karışım ( blend) hava veya diğer gazların, bir kapalı
hacim içerisindeki gazların yoğunluğu ile
azimut açısı angle of azimuth dış havanın yoğunluğu arasındaki farktan
azimut açısı; kaynaklanan düşey hareketi.

azot nitrogen baca fırçası flue brush


soğutma sistemlerinde devrenin kazanlarda duman borularının
süpürülüp temizlenmesi için kullanılan temizlenmesinde kullanılan fırça
bir inert gaz.azot.

azot kapasitesi nitrogen capacity baca gazındaki stack solids


boşaltma basıncının 14.696 psi ( 101.325 katılar baca gazları içerisindeki katı parçacıklar
kPa) mutlak olması halinde belirli bir
giriş basıncında, gerçekleşecek olan, kuru baca gazları stack gases
nitrojen akış miktarına eşdeğer cfm bir çekme bölücü, çekme davlumbazı
olarak ifade edilen hacimsel debi. yada barometrik çekme düzenleyiciye
giren gazların ve havanın karışımı
azot oksitler nitrogen oxides
nitrik asitin oksijenle tepkimesinden baca kaybı chimney loss
oluşan kimyasal madde; atmosferik bacalarda sürtünme nedeniyle ortaya
fotokimyasal dumanın temel elemanı çıkan çekiş kayıpları; baca kayıpları

azotla nitrogen purge baca sıcaklığı stack temperature


temizleme boru tesisatının kaynak,lehim yoluyla bacadaki duman gazlarının sıcaklığı
birleştirilirken yada bu işlemden sonra
azot gazı ile beslenip içerisinde oluşan
baca şapkası assisted cowl
gazlardan temizlenmesi işlemi.
bacaların üzerinde yağmur girişini
önleyen başlık
baca chimney
yanma sırasında ortama hava taşıyan,
baca tabanı chimney base
aynı zamanda yanma ürünlerinin
özellikle dıştan yapılan bacalardaki geniş
ortamdan atmosfere atılmasını sağlayan
taban kısmı
metal yada tuğla inşaat elemanı; baca

baca temizleme chimney cleaning (sweeping)


baca stack
bacada biriken is ve kurumun
çekme bölücüsünün,çekme
temizlenmesi işlemi
davlumbazının yada barometrik çekme
düzenleyicisinin alt akım egzost sistemi
bölümü, baca yoğunluğu stacking density
ürün çevresinde doğru bir hava
sirkülasyonu sağlayacak hacmin
baca çekmesi chimney draught
düşünülmesi ile, bir ürünün istiflenme
baca çekmesi, baca gazları ile dış mahal
yoğunluğu.
havasının yoğunluk farkından
kaynaklanan çekme
Bacharach Bacharach smoke scale
duman ölçeği Bacharach duman ölçeği; değişik duman
baca çekmesi draft (USA - ventilation terminology)
etkilerini( filtrenin kararması) bir sayı
bir duman kanalı,baca,ısıtıcı yada
ifade eden ölçek
mahalden hava veya gazların akışına
neden olan basınç farkı nedeniyle
normalden daha fazla gerçekleşen hava Bacharach Bacharach number
akışı sayısı Bacharach sayısı; yayınım yoğunluğunu
bir filtrenin kararma derecesi ile ifade
376

eden sayı bağlı; bağıl; belirli bir veriye göre

BACnet® BACnet® bağıl relative roughness


ısıtma,soğutma ve pürüzlülük bağıl pürüzlülük;
havalandırma,aydınlatma, yangın
sistemleri ve bunların ilgili
bağımlılık dependence
ekipmanlarına ilişkin iletişim
bağlılık; biri diğerinin sonucu olan bir
gereksinimlerini karşılamak üzere
değişmede, değişen ve değiştiren
yapılandırılmış iletişim şebekesi
arasındaki ilişki

BACnet® BACnet® device


bağımsız hava independent air cooling
cihazı BACnet® protokolünü kullanarak
soğutma bağımsız iklimlendirme
sayısal (digital) iletişimi destekleyen
herhangi gerçek yada sanal cihaz.
bağlam context
BACnet® BACnet® user bir söz veya davranışa anlam kazandıran
BACnet® kullanıcısı; bina içinde vuku bulduğu şartlar, sözün gelişi;
kullanıcısı
otomasyonunda BACnet® kullanan
müşteri bağlama fastening
sıkma,bağlama,tutturma
BACnet® yayın BACnet® broadcast management
yönetim cihazı device bağlama jointing compound
BACnet® protokolünü kullanarak bir bileşiği lehim veya kaynakta kullanılan
altnet(subnet) tarafından yayımlanan birleştirme alaşımı
mesajları alan ve bunları bir başka
altnet'e(subnet) gönderen araç bağlama pastası jointing paste
bağlamadan önce bağlantı yüzeylerine
BACS işlev BACS function list oksitlenmeden korunmak amacıyla
listesi BACS işlev listesi; genelde 48 kolondan uygulanan pasta
oluşan ve bina yönetim sistemini
belirleyen işlevler listesi bağlama şeridi fixing tape
bağlama şeridi(teyp);
BACS şebekesi BACS network (ACnet®)
BACS şebekesi; Bina Otomasyon ve bağlama tablası clamping frame
Kontrol Sistemleri şebekesi bağlama tablası;işlenecek parçanın
bağlandığı tabla
BACS BACS application programme
uygulama BACS(Building Automation and Control bağlamak connect (verb)
programı Systems) uygulama programı bitiştirmek, iletişim sağlamak,
birleştirmek, devreye sokmak, bağlamak,
bağlanmak, ilgili olmak.
bağ kuvveti bonding strength
bağlama dayanımı; moleküller arasındaki
bağ mukavemeti bağlamak fasten
[civata] bağlamak. iliştirmek. tutturmak. (giysi)
ilikleme; sıkmak(cıvata,somun)
bağıl hava hızı velocity, relative air
bağıl hava hızı
bağlantı joint
iki ucun,kenarın yada yüzeyin
bağıl relative ventilation efficiency
birleştirildiği yer;
havalandırma bağıl havalandırma verimi
verimi linkage
bağlantı
bağlantı;
bağıl işık relative light transmission
geçirgenliği bir toz nokta örneklem hedefinin ışık joint ring
bağlantı bileziği
geçirgenliğinin saydam bir standart flanşlar veya bağlantılar arasında
malzemeninki ile karşılaştırılması. kullanılan halka biçimindeki conta

bağıl molekül relative molecular mass connecting pipe


bağlantı borusu
kütlesi bir molekül kütlesinin Karbon 12 bağlantı borusu
kütlesinin 1/12/sine oranı. Bağıl molekül
kütlesi sayısal olarak g/mol molekül
ağırlığına eşitse de,boyutsuzdur. bağlantı connecting branch
branşmanı bağlantı branşmanı; bir bağlantı hattından
ayrılan branşman
bağıl nemlilik relative humidity
su buharının mol fraksiyonunun aynı
basınç ve sıcaklıktaki doymuş havanın bağlantı tie-bar
mol fraksiyonuna oranı. çubuğu bağlantı çubuğu

bağıl nemlilik relative humidity control bağlantı fitter


kontrolü bağıl nemin kontrolü; bir mahaldeki bağıl elemanı bir makinenn toplanmasında parçaların
nemin higrometreler ve hava hazırlama birbirine bağlanmasını sağlayan her
biriminde nemlendirme yada nem alma türden bağlantı elemanı
ekipmanı kullanarak kontrol edilmesi
bağlantı flanşı connecting flange
bağıl olarak relatively boru bağlantılarını yapmakta kullanılan
377

flanş bağlantıyı break a connection


çözmek bir bağlantıyı çözmek
bağlantı connecting clamp
kelepçesi bağlantı kelepçesi bağlayıcı connector
elektriksel devreleri birbirine bağlamakta
bağlantı joint protection kullanılan eleman; bağlayıcı
koruması bağlama işlemi sırasında kaynak yada
lehim bölgesinin oksitlenmeden bağlayıcı fastener
korunması bağlayıcı; bağlamakta kullanılan eleman

bağlantı kutusu connecting box bağlayıcı tapası connector plug


elektrik motorunda motor sargı uçlarını elektrik kablolarının içinden geçtiği
içeren ve dış devreye(şebeke) bağlantının elektrik soketi
yapıldığı kutu
bağlı connected lighting power (CLP)
bağlantı kutusu junction manhole aydınlatma bir binada elektrik sisteminin çektiği güç;
gözetleme bağlantı noktasındaki gözetleme kapağı gücü bağlı aydınlatma gücü
kapağı
bağlı birim slave unit
bağlantı junction box ana birime bağlı alt birim
kutusu(elektrik içerisinde elektriksel bağlantıların bulun-
) duğu metal yada plastik kutu. bağlı vana slave valve
bir ana valfin açılmasıyla işlevsellik
tie-rod kazanan vana
bağlantı mili
arabalarda rot mili;rot çubuğu
bağlı yük connected load
connecting piece enerji tüketen bir cihaza bağlı olan ve bu
bağlantı parçası
bağlantı parçası; cihazın karşılaması gereken yük; bağlı
yük
bağlantı rot link rod assembly
bağlantı rot topluluğu bakım maintenance
topluluğu bir tesis yada makinenin arıza
yapmaksızın çalışma süresini en yüksek
bağlantı rölesi connecting relay kılmak, duruş zamanlarını azaltmak
bağlantı rölesi amacıyla uygulanan işlemler bütünü;
bakım
bağlantı deflection of a joint
sarkması bir bağlantının sarkması; çökmesi;sehim bakım hizmeti maintenance service
yapması bakım hizmeti; bu hizmeti veren bölüm

bağlantı sayısı number of connections bakım işlemleri mean operating time between
bağlantı sayısı arasında maintenance (MTBM)
ortalama iki bakım işlemi arasındaki ortalama
bağlantı hold over coil çalışma süresi
çalışma süresi
serpantini soğutma sisteminin dışında olan ve
gerektiğinde soğutma sistemine
bağlanarak ortamı soğutan serpantin bakım maintenance costs
(örneğin kent içi araç soğutucusundaki maliyetleri bakım maliyetleri; bakım işleminin
evaporatör) kapsadığı malzeme,işçilik ve makine
durma sürelerinden kaynaklanan
maliyetler
bağlantı soketi connecting socket
bağlantı soketi
bakım maintenance programme
programı periyodik bakımlarda uygulanan bakım
bağlantı joint creep
programı
sürünmesi lehimli bağlantıların gerilme karşısında
gösterdikleri ayrılma eğilimi.
bakım maintenance instructions
talimatları bakım talimatları; bir makine veya
bağlantı şeridi connecting strip
sistemin bakım uygulama
bağlantı şeriti
sürelerini,özelliklerini ve biçimini
açıklayan talimatlar
bağlantı connecting terminal (elec.)
terminali elektrikte bağlantı terminali
bakım uyarısı maintenance alarm
bir makine yada sistemde bakım
bağlantı(elk) busbar gereksinimini ifade eden uyarı;
çubuğu (1) bir elektrik santralinde güç iletkeni;
transmisyon sistemin başlangıç noktası, bakır copper
(2) birkaç devre arasındaki bağlantıyı simgesi Cu olan bakır elementi;
oluşturan ağır metalden dolu metal-
çubuk; copper pipe
bakır boru
genelde soğutma devrelerinde çok sık
bağlantıyı break a joint kullanılan bakır malzemeden yapılmış
ayırmak bir bağlantıyı ayırmak boru
378

bakır iplikşi stranded cable elektronik elektronik balast;floresan lambalarda


kablo bakır ipliklerin(strand) birbirine sarılması kullanılan uzaktan kontrollü balast;
ile oluşan kablo bakınız "ballast"

bakır kaplama copper plate balast, hibrid ballast, hybrid


kompresör emme ve egzost supapları ile hibrid balast;ısıtıcı kesme balastı olarak
silindir içerisinde bakır kaplanması da bilinir; normalde manyetik balast gibi
çalışır fakat, lamba yandıktan sonra
bakır copper plating katoda giden akımı kesen bir anahtara
soğutma ekipmanında genellikle sahiptir; bakınız ballast"
kaplanması
kompresör duvarlarında,
pistonlarda,millerde ve contalarda ortaya balast, ballast, magnetic
çıkar manyetik manyetik balast;bakınız"ballast

bakır saç sheet copper balkon ballustrade


bakır plaka saç balkonları çeviren dekoratif korkuluk
korkuluğu
elemanı
bakır su borusu copper water tube
dikişsiz,gaz ve sıvıların iletilmesinde ballast ballast
kullanılan bakır boru. bir elektriksel boşaltım
lambasında(fluoresan lambası gibi)
bakır taban copper slab çalışma voltajı sağlayan ve normal
sacı bakır taban sacı çalışma sırasında akımı sınırlayan
eleman.
bakıye remainder
bakiye. kalıntı. artan şey. baloncuk bubble point temperature
noktası sıcaklığı uçucu bir saf sıvı veya karışabilir,uçucu
bacteria saf bileşenli sıvılarda belirli bir basınçta
bakteri
serbest yaşayan yada parazit nitelikli, atık sıvıda bir buhar baloncuğu oluşması için
maddeleri parçalayarak diğer gerekli en düşük sıcaklık
organizmaların kullanımına olanaklı hale
getiren tek hücreli organizmalar ; bakteri. baloncuk bubble plate
plakası baloncuk plakası;akışkan yataklı
bacterial growth kurutucu filtrelerde uygulanan toz
bakteri gelişimi
bakteri gelişimi hareketinin hava akımıyla kontrol
edildiği bir kurutma yöntemi
bakteri ilacı bactericide
bakterileri öldürme yeteneğindeki balonlu akış bubble flow
fiziksel yada kimyasal ortam balonlu akış hali

bacteria count banyo bath


bakteri sayımı
bakteri sayımı banyo;

bacterial (adj) banyo bathroom


bakterisel
bakteriler ile ilgili olan; bakterisel bir banyo küveti,bir duş, bir jakuzi yada
benzeri diğer tür bir nem kaynağına sahip
herhangi bir mahal;banyo.
bakterisel bacterial decay
bozunma besinlerin mikroorganizmalar tarafından
yıpratılması (bozunması) banyo ekipmanı bathroom equipment
banyo ekipmanı; banyoda kullanılan
batarya,yer süzgeci vb gibi ekipman
bakterisel bacterial action
etkinlik bakteriler tarafından yaratılan etki;
banyo lavabosu wash basin
banyolarda kullanılan lavabo;
balast faktör ballast factor
bir balastla çalıştırılan bir fluoresan bath cock
banyo musluğu
lambanın aydınlatma çıktısının,standart sıcak ve soğuk su için musluklar içeren
yada referans balastın aydınlatma banyo bataryası
çıktısına oranı.
banyo circulator for bathrooms (gas)
balast kayıpları ballast losses banyoda sıcak su sirkülatörü
balast kayıpları; bakınız "ballast"
sirkülatörü
(gaz)
balast ballast efficacy factor (BEF)
fluoresan bir lamba balastlarının etkinlik bar bar
verimlilik 105 Newtonluk kuvvetin 1 m2 lik yüzey
faktörü ölçüsü. güç girdisine göre elde edilen
aydınlatma çıktısı üzerinde oluşturduğu basınç; 105 N/m2
ye eşit basınç birimi. 1Bar=100 kPa.
balast ballast efficiency factor – fluorescent
belirlenen test koşularında balast barograf barograph
verimlilik
faktörünün watt olarak güç girdisine yazıcı türden bir aneroid barometre; elde
faktörü-fluor edilen çıktıya barogram denir
oranı
esan
barometre barometer
balast, ballast, electronic atmosfer basıncı ölçmekte kullanılan
379

araç;göstergenin sıvı içermeyen bir alana boşaltarak düşüren vana


kapsül tarafından hareket ettirildiği
barometre; standart atmosfer basınç algılama pressure sensing device
aracı basıncı hisseden araç
barometrik barometric pressure
basınç sıfır mutlak basınca (mükem mel vakum)
basınç alma depressurization
göre atmosfer basıncı
basıncını alma; basıncını çözme

barometrik barometric draught regulator


basınç anahtarı pressure switch (pressurestat)
çekme bir fırın yada kazanda sabit bir çekmeyi
basınç otomatiği;presostat; belirli bir
regülatörü korumak üzere tasarlanmış olan cihaz
basınç değerinde(alçak veya yüksek
basınç) devreyi durduran otomatik
barometrik barometric damper anahtar
damper bir kanal sisteminde oluşabilecek aşırı
basınçların düşürülmesi amacıyla basınç artımı pressure rise
kullanılan damper basınç artımı; basınç yükselmesi

barometrik etki barometric effect basınç artırıcı booster


yükseltinin ve hava koşullarının örneğin bir kompresör yada bir pompa
atmosfer basıncında neden olduğu veya kolektörün çıktısını artıran yardımcı
değişmeler eleman

barometrik barometric condenser basınç artırıcı pressurizer


kondenser düşük sıcaklıklı buharın basınçlandırıcı
yoğuşturulmasında kullanılan düşey bir
gövde ile soğutucu su sirkülasyonunu basınç artırıcı booster compressor
içerir. genellikle çok düşük bir basınçta
kompresör
sıkıştırma yapan ve basma hattı diğer bir
bas düşümü, pressure drop, final recommended kompresörün emme hattına bağlı olan
önerilen sonınç hepa filtrelerinde önerilen nihai basınç kompresör.
düşümü
basınç artırıcı booster pump
bası kontrol pressure controller pompa basınç artırıcı pompa
edicisi basınç kontrol edicisi
basınç artırıcı booster pump station
basılabilir printable character pompa basınç artırıcı pompa istasyonu
karakter bir araç kontrol karakterinin tersine,
istasyonu
yazdırılabilir bir simgeyi temsil eden
karakter ; bu küçük ve büyük harfleri,
noktalama işaretlerini, ve matematiksel basınç artırma boost mode
simgeleri içerir. konumu basınç artırma konumu

basılı değerler published ratings (of unitary air basınç artışı increase in pressure
conditioners) basınç artışı; basınç yükselmesi
bir iklimlendirme biriminin niteliklerine
uygun bir kullanım için seçilmesine basınç artışı rise in pressure
yarayan, standart değerleme koşulları basınç artışı
altında belirlenen performans değerlerine
ilişkin yayım. pressure dependent (PD)
basınç bağımlı
bir akış kontrol aracının içinden
basılı devre printed circuit gerçeklenen, basınçtaki değişimlerle
basılı devre; baskı devre; değişen akış miktarı.

basılı talimatlar printed instructions basınç bağımlı pressure dependent control system
basılı talimatlar; makinanın üzerinde kontrol sistemi hava terminalinden olan akışın sistem
bulunan çalıştırma ve ana bakımla ilgili basıncı ile değiştiği sistem.
talimatlar
basınç boşaltım pressure relief device
basıncı pressurized aracı basıncın yükselme olasılığı bulunan
artırılmış basınçlandırılmış; basınçlı devrelerde, devreyi korumak amacıyla
basıncın yükselmesi durumunda akışı
pressure maintenance güvenli bir bölgeye yönlendiren araç.
basıncın
korunması basıncın korunması
basınç boşaltım pressure relief valve
vanası bir yay yada diğer bir yöntemle yerinde
basınç pressure kapalı tutulan ve basıncın kendi ayar
termodinamik yönden, homojen bir sıvı değerinin üzerine çıkması durumunda,
veya gazın içinde bulunduğu kabın otomatik olarak basıncı boşaltmak üzere
duvarlarına dikey yönde etki ettirdiği tasarlanmış vana.
birim alan başına kuvvet; alan birimi
başına kuvvet;basınç
basınç pressure relief
boşaltımı bir tanktaki fazla basıncı otomatik olarak
basınç pressure temperature relief device düşürme
sıcaklığı duyarak basıncı güvenli bir
380

basınç boşaltın pressure relief vessel iği)


tankı içerisindeki aşırı basıncın otomatik
olarak düşürülmesine olanak içeren tank pressure reducing point
basınç düşüş
veya kap. basınç düşürme noktası
noktası
basınç çapraz pressure cross connection
çapraz basınç bağlantısı basınç pressure regulating valve
bağlantısı (1)yüksek bir basınç değerini uygun
düzenleme
vanası düzeye düşüren vana, (2)giriş tarafındaki
basınç çökmesi pressure depressions basınçtan bağımsız olarak, çıkış
içerisinde uçucu olmayan çözünme kapısında eş biçimli bir basıncı koruyan
maddeleri bulunduğunda bir çözeltinin vana;
buharlaşma basıncındaki düşme;François
Marie Raoult tarafrından bulunmuş olan basınç pressure regulator
basınç düşmesi üst akım bölgesindeki değişen basınca
düzenleyici
karşı alt akımda kontrollü bir basınç
basınç compressive strength sağlayan araç.
dayanımı bir malzemenin sıkıştırmaya karşı
deformasyon dayanımı; pressure imposing element
basınç elemanı
basınç uygulayan eleman
basınç değerleri pressure terms
bir referans değerine göre ifade edilen pressure equalizing
basınç eşitleme
basınç değerleri. bir yük düşüm vanası yada bir buhar
kilidi sıvı kontrolü yoluyla alçak ve
basınç değişimi change in pressure yüksek taraf basınçlarını eşitleyen yada
basınç değişimi eşite yakıt hale getirme, veya bir
kompresörde kalkış tork gereksinimini
basınç pressure compensated control system azaltmak üzere giriş ve çıkış basınçlarını
dengelemeli hava terminalinden olan akışın sistem eşitleme.
kontrol sistemi basıncından bağımsız olduğu sistem
basıncı. basınç faktörü pressure factor
kalp rahatsızlıkları üzerinde kan
basınç pressure balance basıncının etkisi; basınç faktörü
dengelemesi basınç dengesi;bir kaptaki yada
sistemdeki basıncın dış basınca eşit basınç farkı difference pressure
olması durumu basınç farkı; bir referans değere göre iki
basınç arasındaki fark
basınç pressure compensator
dengeleyici basınç dengeleyici; basınç farkı pressure difference
basınç farkı; basınçları farklı iki ortam
pressure sensor arasındaki basınç farkı
basınç
duyargası basınç sensoru
basınç farkı pressure differential cut-out
kesicisi basınç farkı değeri ile kesme yapan
basınç düşümü drop in pressure kontrol
basınçtaki düşme; basınç düşümü

basınç farkı pressure differential valve (spring-


basınç düşümü pressure drop loaded check valve)
boru devrelerinde akış sırasında sürtnme vanası
vana kapısının iki yanındaki basınç
ve özel dirençler nedeniyle ortaya çıkan farkına tepki veren otomatik vana.
basınç düşümü. çoğunlukla, kondenserle sıvı deposu
arasında, kondenser basınç kontrol vanası
basınç düşümü, pressure drop, final ile birlikte kullanılır (backup valve)
son nihai basınç düşümü; hepa filtresi
önerilen toz doygunluk değerine pressure gradient
basınç gradyeni
eriştiğinde filtredeki basınç düşümü belirli bir yerdeki basıncın değişme yönü
ve miktarını belirleyen fiziksel büyüklük
basınç pressure drop, initial
düşümü,ilk ilk basınç düşümü;bir HEPA filtresi ilk pressure stage
basınç
yerleştirildiğinde filtre içerisinden olan basınç kademesi; kademeli soğutmada
basınç düşümü; kademesi
alçak ve yüksek basınç kademelerinden
herbiri
basınç düşürme decrease of pressure
basınç azalması; basıncın dereceli olarak loss of pressure
düşmesi
basınç kaybı
basınç kaybı; akışkan akışında sürtünme
ve lokal kayıplar nedeni ile oluşan basınç
basınç düşürme pressure reducing station kaybı
istasyonu basınç düşürme istasyonu
basınç kaybı pressure loss
basınç düşürme pressure reducing valve sürtünme ve türbülans nedeniyle toplam
vanası basınç düşürme vanası basınçtaki azalma; akışkanın birim
hacimdeki akışı nedeniyle oluşan
mekanik enerji kaybının bir ölçüsüdür.
basınç pressure head
düşüsü(yüksekl basınç düşüsü; basıncın sıvı yüksekliği
cinsinden değeri basınç kayıp pressure loss coefficient
381

katsayısı basınç kayıp katsayısı; birim uzunluk pompası basınçlı test pompası
başına basınç düşüm değeri
basınç loss of head
basınç kesicisi pressure cut-out yüksekliği basınç yüksekliği kaybı;basınç kaybı
basınç kesicisi; ayar değerinin üzstündeki
kaybı
değerlerde sistemi durduran kontrol

basınç zonu pressure zone


basınç kontrol pressure control valve
basınç zonu; basınçlı zon
vanası vana yuvasıyla ilişkili olarak içerisindeki
vana kafasının konumu, ayar basıncından
sapmalarla belirlenen vana; basınç, pressure, barometric
barometrik barometrik basınç; barometreden okunan
atmosferik basınç değeri
basınç pressure controlled valve
kontrollü vana vana yuvasıyla ilişkili olarak içerisindeki
vana kafasının konumu, ayar basıncından basınç, atma pressure, burst
sapmalarla belirlenen vana; bir basınç güvenlik sigortasının
parçalanma basıncı
basınç kontrolü pressure control
basınç kontrolü basınç, pressure, atmospheric
atmosferik atmosferik hava katmanlarının
ağırlığından kaynaklanan basınç;atmosfer
basınç koruma pressure sustaining valve
basıncı; barometrenin gösterdiği
vanası basınç koruma vanası
basınç;standart koşullarda 1,0336
kg/cm2, 14,697 psi, 101,2 kpa’dir.
basınç ölçer pressure gauge
ölçülen değeri duyan, koşullandıran ve basınç, pressure, differential
sergileyen basınç ölçme aracı. sürtünme yada hız nedeniyle toplam
diferansiyel
basınçtaki değişim.
basınç ölçümü measurement of pressure
basınç ölçülmesi basınç, emme pressure, suction
soğutma sisteminde kompresör girişinde
basınç ölçümü pressure measurement ölçülen basınç.
basıncın ölçülmesi
basınç, hız pressure, velocity
basınç sınırı pressure boundary havanın sadece harekete bağlı olan
iç ve dış mahal havasını birbirinden basınç bileşeni. her zaman pozitiftir.
ayıran birincil hava gövdesi; primary air koşullandırılan bir mahalle
beslenen hava.
basınç sınırı, pressure limit of watertightness of an
bir hava air terminal device basınç, işletme pressure, operating
terminal araç bir hava terminal biriminde su bir soğutma sisteminde, sistem çalışırken
geçirmezlikle ilgili basınç sınırı belirli bir referans noktasında ortaya
sızdırmazlığını
çıkan basınç.
n
basınç, pressure, maximum working
basınç pressure limiting device bakınız “pressure, design”.
basınca tepki veren elektronik veya maksimum
sınırlama aracı
elektriksel araç, yada bir komprersörün çalışma
çalışmasını otomatik olarak durduran
basınçla çalışan mekanizma basınç, mutlak pressure, absolute
referans basıncının sıfır olduğu basınç
basınç sınırları, pressure limit of water tightness değeri. her zaman pozitif olan mutlak
su geçirmezliğin basınç sınırı; su basınç.
su
geçirmezliğin geçirmezliğin artık devam etmediği
basınç sınır basınç, pressure, gauge
okuma(geyç) referans basıncının ölçme noktasındaki
basınç pressure tight (adj) atmosferik basınç olduğu basınç değeri
basınç sızdırmaz; basınçlı akışkanı .bu değer pozitif yada negatif olabilir
sızdırmaz
sızdırmayan
basınç, orta pressure, medium
basınç snubber (pulsation suppressor) oda sıcaklığı olan 74°f ( 23.3°c) ’daki
sıvı yada buhar hattına yerleştirilmiş, okuma basıncı atmosferik basınçtan
söndürücü
basınç oynamalarını yada değişmelerini yüksek fakat tipik olarak 100 psig ( 689
önlemekte kullanılan bir kısıtlama kpa) ’dan düşük olduğu sistem.
elemanı
basınç, su pressure, water vapour, partial
basınç tahrikli pressure powered pump buharı,kısmi su buharı kısmi basıncı;
pompa haznedeki sıvı seviyesini(basınç) üstteki
iki valfin hareketine dönüştüren pompa basınç,düşük pressure,low
oda sıcaklığı olan 74°f ( 23.3°c) ’deki
basınç testi pressure test mutlak basıncı çevresel mutlak basıncın
bir kazan veya tesisatta uygulanan altında olan sistem. genelde düşük basınç
basınçlı sızdırmazlık testi soğutkanları olan soğutkanlar, s11, s113,
ve s123’dür.
basınç testi pressure test pump
382

basınç,standart pressure, standard barometric basıncı sıkıştırma yoluyla artırılmış hava;


barometrik genelde, yaklaşık olarak 32°f ( 0°c) ’de basınçlı hava
14.696 psi ( 101.325 kpa) yada 29.921
in. hg.s basınçlı hava compressed air pipe
borusu basınçlı havayı bir merkezi hava
basınç,statik pressure, static tankından alarak kullanım noktalarına
bir gaz akımının statik basıncı, kanal ileten boru; basınçlı hava borusu
duvarına yada diğer bir sınıra küçük bir
delikten bağlanan ve yüzeyi hava basınçlı hava compressed air tank
akımına paralel olması gereken bir basınçlı havanın biriktirildiği ve kullanım
tankı
boruda ölçülen basınç noktalarına iletilmek üzere alındığı depo;
basınçlı hava tankı
basınç,tasarım pressure, design
tasarım basıncı;aparatın çalışmak üzere basınçlı jet pressure jet burner
tasarlandığı maksimum basınç; sistemin brülörü basınçlı jet brülörü
bir parçasının kendisi için tasarlandığı
maksimum çalışma basıncı.
basınçlı pressure blowers
merkezcil fan basınç arıtırıcı üfleyiciler;
basınç,toplam pressure, total
sıkıştırma derecesi ve hareket miktarı
nedeniyle var olan basınç; toplam basınçlı sıvı compressed liquid
basınç;bu basınç değeri,bir noktadaki basınç altında tutulan, sıkıştırılmış sıvı
statik ve hız basınçlarının toplamıdır.
basınçlı pressure cooling
basınç,yüksek pressure, high soğutma içerisinde meşrubat rafları olan, dışarıdan
oda sıcaklığı olan 74°f ( 23.3°c) ’deki bir kompresörle içi basınçlandırılan, önce
basıncı tipik olarak , 100 psig ( 689 kpa) ısınan fakat sonra kutunun metal olması
’den fazla olan sistem. . genelde yüksek nedeniyle oda sıcaklığına kadar soğutan
basınçlı soğutkanlar s22, s502, ve s125’i sistem
içerir.
basınçlı pressure ventilation
basınçla pressure fired boiler solunum solunum yetersizliklerinde buruna takılan
ateşleyen kazan basınçlı püskürtülen yakıtla çalışan kazan maske yoluyla hava verme;

pressure burst basınçlı su pressure water cooler


basınçla
önceden belirlenmiş bir basınç değerinde soğutucu bir tüpteki basıncı kullanarak içecek
parçalanma deposundaki sıvıyı dağıtım musluğuna
bir diskin parçalanarak basıncın
düşürülmesi getiren soğutucu

pressurization basınçlı pressure vessel


basınçlandırma
basınçlandırma;basınç artırma; özellikle tank(depo) atmosferik basınçtan farklı basınçtaki
hava araçlarında kabin basıncının (vakum veya yüksek) akışkanları içeren
artırılması ve bunun yarattığı gerilmelere dayanım
yeteneğindeki tank;
basınçlandırma head tank
sıcak kullanım suyu ısıtıcılarında, çatıda basınçlı tür pressure type air cooler
tankı bir hava basıncı uygulayan dışsal
suyun toplanarak ısıtıcıya sabit bir basınç hava
altında girdiği ana tank; çatıdaki basınç soğutucusu elemanlarla çalışmak üzere tasarlanmış
sağlama tankı hava soğutucusu.

pressure atomizing burner basınçlı yanma pressurized combustion chamber


basınçlı atomize
basınçlı havayla yakıtın atiomize hale odası basınçlı yanma odası
brülör
getirildiği brülör
basınçtan pressure independent (pi)
basınçlı pressure feed bağımsız sıfat.sistem basıncındaki değişmelerden
besleme içten yanmalı motorlarda yağın bir etkilenmeksizin bir akış kontrol elemanı
pompa yardımıyla yağlama noktalarına içerisinden eşbiçimli (üniform) akış
iletilmesi; basınçlı yağlama miktarı (debi)

basınçlı boru pressure tubing basit devre simplex circuit


dış çapı 1.5 in (37 mm) ve altında olan sadece bir yönte iletim sağlayan devre
dikişsiz boruların pratik ifadesi yada
gösterimi; buhar santrali tasarımında basit obje simple object access protocol (SOAP)
astm 106 basınçlı borusu. ulaşım normalde HTTP 'yi kullanarak XML
protokolü temelli bildirimlerin(mesaj) şebekede
basınçlı buhar live steam alınıp verilmesine olanak veren protokol
bir kazanda suyun ısıtılması ile elde
edilen basınç altındaki buhar baskı contası thrust collar
flanşlı demir boru(pik) birleştirmelerinde
basınçlı gaz compressed gas flanşlar arasında konan baskı contası
basınçlı gaz; basıncı sıkıştırma yoluyla
artırılmış olan gaz baskı rulmanı thrust bearing
baskı rulmanı; eksenel yükleri karşılayan
basınçlı hava compressed air rulman
383

baş üstü overhead rüzgar şiddeti ölçeği;


yükseklikte baş üstü; yukarda; yukarısı
beden body height
baş-kıç(gemi) fore and aft yüksekliği beden yüksekliği;boy
bir geminin burundan kıç tarafına doğru
merkez hattı boyunca yada merkez beden yüzey area, body surface
hattına paralel alanı bir insan bedeninin ortalama yüzey alanı

başlamakta delay in starting


bedensel ısı body thermal sensation
gecikme çalışma gecikmesi
algılaması bedensel sıcaklık hissi

başlangıç (ilk) preliminary


bedensel ısı body heat storage
başlangıç. giriş. ön hazırlık. başlangıç
depolama bedensel ısı depolama
niteliğinde. ilk. ön.

başlangıç initial resistance bedensel ısı body heat loss


tasarlandığı nominal akımda çalışan, toz kaybı bedensel ısı kaybı
direnci
yüklemesi olmayan bir aracın gösterdiği
direnç; veya belirlenen akış miktarında bedensel ısı body heat gain
çalışan cihazın inch.SS (Pa) olarak ifade kazanımı bedensel ısı kazancı
edilen basınç kaybı.
bedensel body mass variation for solids
başlangıç initial arrestance katı maddeler yönünden bedensel
bir filtrenin ilk kullanımdaki tutma katılarda
tutuculuğu değişme
miktarı; bir filtrenin büyük parçalara değişme
karşı ilk kullanımdaki performansı
bedensel kütle body mass
başlangıç efficiency, initial bedensel kütle
verimi ilk verim; bir filtrenin ilk kullanım verimi
bedensel kütle body mass loss, respiration
kaybı, bedensel kütle kaybı,solunumla
başlatma initialization
başlatma; genellikle bir üst konumdan solunumla
bilinen bir konumun tesis edilmesi
süreci; başlatım, düğüm noktasının bedensel body temperature
mantıksal yada fiziksel adresinin yeniden sıcaklık bedensel sıcaklık
tesis edilmesini gerektirebilir
bedensel suda body mass variation for water
başlık heading sıvılar bakımından bedensel değişme
başlık; yön değişme

mitre bedensel yüzey body surface area


başlık
başlık;şapka;taç alanı bedensel yüzey alanı

baş-üstü su elevated reservoir (basin) bekleme standby conditions


deposu yükseğe yerleştirilmiş su deposu koşulları elektriksel güç üretim tesislerinde
özellikle pik dönemlerde ekipmanın
hemen devreye alınacağı bekleme yada
baud baud yedekleme koşulları
iletişim ve elektronikte sembol
değişiminin ölçüsü; yani, dijitale
dönüştürülmüş bir sinyalde, taşıyıcı beklemedeki at rest clean room
ortama birim zamanda yapılmış farklı temiz oda bütün inşai ve teknik donanımları
sembol değişimlerinin sayısı tamamlanmış, işletmeye hazır fakat bu
ekipmanları çalıştıracak personel
bekleyen temiz oda
Baudelet Baudelot cooler
soğutucu içerisinde suyun boru yada plakalar
üzerinden kendi ağırlığı ile aktığı ısı Belding-Hatch Belding-Hatch index
eşanjörü türü. indisi değişik etkinlik düzeylerindeki ortalama
bir insanın ısıl gerilimlere dayanma
ölçüsünü ifade eden endeks
bayi supplier
bayi; malzeme sağlayan firma
belge document
belge; örneğin bir tesisatın yapım
baypas etmek bypass (verb) özelliklerini ve yapım koşullarını içeren
kısa devre yapmak;ugramadan geçmek. belge
atlamak. bos vermek. pas geçmek.

belgelendirme certification
baz base uzman bir kuruluş tarafından belirli bir
kimyada genellikle proton kabul eden ürün yada kişinin belirli bir işi yerine
maddelere verilen isim; baz getirebileceğini sergileyeni
belgelendirme;örneğin kalite belgesi
Beafort ölçeği Beaufort scale verme
İrlandali Françis Beaufort tarafından
bulunmuş olan ve genellikle gözlemlenen certification scheme (auditing scheme)
deniz koşullarına dayanılarak belirtilen
belgelendirme
şeması bir belgelendirme süreci içerisinde,
384

belgelendirmeyi talep eden firma yada biçiminde oluşan korozyon biçimi;bir


kişinin yerine getirmesi gereken yüzeyde, kum çarpması, mekanik
süreçler,işlemler,özellikleri gösteren oyulma,asitle oyulma yada korozyon
çizelge nedeniyle oluşan küçük kazınma

belgeli mimar licensed architect benzemeyen dissimilar


lisanslı mimar; belgeli mimar birbirine benzemeyen; birbirinden farklı

belgeli licensed engineer benzerlik similarity


mühendis belgeli mühendis benzerlik

belgeli professional engineer (licensed Bernoulli etkisi Bernoulli effect


engineer) yatay bir akışta hızdaki bir artış
mühendis
belirli bir alanda çalışma belgesine sahip basınçtaki bir azalmayı getirir biçiminde
mühendis ifade edilen etki

belgeli registered engineer Bernoulli Bernoulli’s theorem


uygun niteliklere sahip belgelendirilmiş teoremi Bernouilli teoremi; kayıpsız bir akışkan
mühendis
(diploma) profesyonel mühendis. akışında bütün kesitlerde toplam basıncın
değişmeyeceğini ifade eden teorem
belgeli standart certified standard instrument
üretici yada diğer güvenilir bir kurum berrak buz clear ice (crystal ice)
ölçme aracı
tarafından kalibre edilmiş ve National içerisinde hava baloncukları içermeyen
Institute of Standarts and ( NIST) saydam görünüşlü buz
uyarınca belgelendirilmiş ölçme aracı.
besin camlama food glazing
belgeli licensed contractor besinlere canlı camsi bir görüntü veren
belgeli yüklenimci;belgeli müteahhit maddelerle parlatılmış besin
yüklenimci

belirleme determination
besin üretim food product zone
belirleme;
zonu besin üretim zonu

belirlenmiş specified rating


değerleme davlumbazın satın alınması yada
besleme feed (noun)
laboratuarın tasarım ve kurulumunda
besleme. yiyecek verme. beslenme.
veya her ikisinde belirlenen,önerilen
yeme. gereksinimlerini sağlama. yiyecek.
yada garanti edilen davlumbaz
besin.
performans değeri.

besleme supply (noun)


belirlenmiş specified values
ikmal. tedarik. teçhiz. mevcut. erzak.
değerler bir testin altında yürütülmesi gereken
sağlama. tedarik etme. temin etme.
koşullar.
ihtiyacı karşılama. telafi etme. yerini
doldurma..
belirleyici determinant
belirleyici; belirleyici ölçmeler;
besleme ana feeder main
hattı ana besleme hattı
belirli bir final controlling element with defined
kalma rest position
belirli oturma konumunda nihai filtre besleme ana supply main
konumuyla son sıcak sulu ısıtma tesisatında kazandan
elemanı hattı
kontrol elemanı çıkan sıcak suyu kullanım birimlerine
ileten ana hat borusu.
belirsizlik uncertainty
belirsizlik; bakınız "uncertinity,random" besleme basıncı supply pressure
besleme basıncı;besleme hattındaki
belirsizlik, uncertainty, random basınç
rastgele bir ortalama değerin her iki tarafında
alınan rasgele okumaların neden olduğu besleme borusu feed pipe
hata ; besleme borusu,besleme hattı;gidiş
borusu
belirsizlik,maks uncertainty, maximum
imum maksimum belirsizlik besleme borusu supply pipe
sıcak sulu ısıtma tesisatında kazandan
belirsizlik,siste uncertainty, systematic çıkan sıcak suyu kullanım birimlerine
sürekli ortaya çıkan ve şans olarak ileten boru.
matik
düşünülemeyen hata. Sistematik hatalar
kalibrasyonla düzeltilebilirler besleme buharı supply system
besleme sistemi; enerji kullanan bir araca
bellek memory capacity enerji besleyen sistem
kapasitesi bellek kapasitesi;
besleme çek- feed check valve
vanası besleme hattı cek-vanası
beneklenme pitting
bir metal yüzey üzerinde beneklenme
385

besleme hattı feed line verilecek enerjiyi taşıyan ve dağıtan


besleme borusu,besleme hattı;gidiş manifold
borusu
besleme feed pump
besleme hattı supply line pompası besleme pompası; kazanlarda besleme
besleme hattı; bir ekipmana suyu pompası
enerji(ısı,elektrik)besleyen hat
besleme supply temperature differential
besleme hava supply air duct sıcaklık farkı besleme sıcaklık farkı; besleme suyu ile
kanalı cebri ısıtma/soğutma sistemlerinde, çıkış suyu arasındaki sıcaklık farkı( sıcak
ısıtma veya soğutma havasının mahallere sulu ısıtma)
merkezi ısıtma yada soğutma fanı
tarafından iletilmesinde kullanılan besleme suyu feed water
kanallar besleme suyu(kazan,kule)

Besleme supply ventilation installation package besleme suyu feed water economizer
havalandırması besleme havalandırması kurulum(tesisat) besleme suyu ekonomizeri; kazana
ekonomizeri
tesisat paketi paketi verilen besleme suyunu baca gazlarıyla
veya diğer herhangi bir atık ısı kaynağı
air, make up ile ısıtan araç
besleme havası
iç mahalle verilen besleme havası
besleme suyu feed water treatment
air, supply işlemlemesi besleme suyu tasfiyesi; kazan besleme
besleme havası
taze hava, sirkülasyon havası yada suyunun yumuşatılması işlemi
transfer havasının herhangi bileşimi
biçiminde mekanik yada doğal besleme suyu feed water tank
havalandırma yoluyla bir mahalle verilen tankı besleme suyu tankı;
hava ;bir iklimlendirme,ısıtma ve
havalandırma cihazından mahalle giren beslemek feed (verb)
hava.Besleme havası. beslemek. yiyecek vermek. beslenmek.
yemek. gereksinimlerini sağlamak.
besleme havası make-up air
egzost edilen havanın yerine bir mahalle beslemek supply (verb)
dışarıdan eklenen hava kmal. tedarik. teçhiz. mevcut. erzak.
(sağlamak)
sağlamak. tedarik etmek. temin etmek.
besleme havası supply air opening ihtiyacı karşılamak. telafi etmek. yerini
açıklığı besleme havasının mahalle girdiği açıklık doldurmak. bir makamı işgal etmek.

besleme havası supply air outlet besleyici feeder (electric)


çıkışı besleme havası çıkış açıklığı hattı[elk] bir elektrik hizmeti yada alt alanına
genellikle üç fazlı elektrik dağıtım ana
besleme hattı
besleme havası supply air flow rate
debisi besleme havası debisi
beton concrete
somut. açık. kesin. belli. beton.
besleme havası supply air equipment betonlamak. betonla kaplamak.
ekipmanı besleme havası ekipmanı
beton donma freeze thaw resistance
besleme havası supply air system direnci beton ve çimentonun donarak
sistemi besleme havası sistemi(hava hazırlama yıpranmaya gösterdiği direnç
birimi,kanallar,filtreler vb)
beton döşeme concrete floor
besleme havası supply air terminal device beton döşeme
terminal besleme havası terminal birimi
cihazaı beton döşeme concrete slab
dilimi beton zemin döşemesi; toprağa basan
beton döşeme
besleme iletkeni feeder conductors
servis ekipmanını branşman devre kesici
panele bağlayan elektrik tesisatı. beton sütun concrete column
beton malzemeden yapılmış kolon; beton
kolon
besleme iletkeni supply conduit
belseme iletkeni; içerisinde besleme
borularını içeren taşıma kanalı beton temeller concrete foundations
bir binada beton temeller
besleme supply cable
besleme kablosu; bir elektrikli ekipmana beygir gücü horsepower
kablosu 75 kg.m/sve 0.736 kw’a eşit olan güç
enerji taşıyan kablo
birimi; 1 hp gücün bir saat uygulanması
ile elde edilen iş miktarı. 1 hp=0,745 kwh
besleme feed control
=22682 kj=2542 btu
kontrolü besleme miktarının kontrolü

biçim faktörü form view factor


besleme supply manifold bir cihazın biçimi ve boyutlarıyla ilgili
manifoldu besleme manifoldu; birden çok zona faktör
386

biçim faktörü shape factor bilgisayar computer memory


radyasyon biçim faktörü belleği elektriksel, manyetik ve optik gibi
genellikle ikili herhangi bir dilde bilgiyi
biçimlendirme forming saklayan bilgisayar ekipmanı için
biçimlendirme; şekil verme kullanılan genel terim.

bide bidet bilgisayar computer run


bedenin belden aşağı bölümlerini çalışması bir programın bilgisayarda sonuna kadar
yıkamakta kullanılan tuvalet aracı;bide çalışması, buna göre bir rutinin yada
birkaç rutinin çalıştırıcının sıfır yada
bidet basin minimal girişimi ile otomatik olarak
bide gövdesi
bide'nin alt geniş kısmı; bide gövdesi çalışma performansı

bidet trap bilgisayar computer output


bide sifonu
bidenin altında pis su tesisatından koku çıktısı bir analiz yada bir işlem sonucu hakkında
ve gazların girmesini önleyen sifon bilgisayardan alınan çıktı

bidet valve bilgisayar computer storage


bide vanası
bide yıkanma musluğu depolama (1) verilerin girilebildiği ve sonraki
birimi kullanım için buradan alınabildiği araç
(2) uzak anlamıyla, veri depolayabilen
bildirim annunciation herhangi araç,
(1)bir çalıştırma personeline (operatör)
gönderilen ‘uyarı’; çalıştırıcı sistemdeki
bir değişme hakkında bilgilendirici uyarı; bilgisayar computer aided design (CAD)
(2) görsel yada işitsel yollarla bir destekli tasarım bilgisayar destekli tasarım
durumun sergilenmesi
bilgisayar computer aided facility management
bileşen constituent destekli tesis (CAFM)
bir karışımı oluşturan maddelerden her yönetimi bilgisayar destekli tesis yönetimi
birisi. karışım elemanı.
bilgisayar computer hardware
bileşen constituent particle bilgisayar, devre tablaları, CRT’ler
donanımı
parçacık karşıımdaki parçacıklı madde (katod ışın tüpü) ve yazıcılar gibi fiziksel
büyüklükler; bilgisayarın donanım
bileşik compounds elemanları
(kimyasal) kimyasal elementlerin belirli oranlarda
katılarak oluşturdukları kimyasal madde; bilgisayar computer input
birleşik girdisi (1) işlemlenecek veri, (2) belirli bir girdi
kanalında ortaya çıkan durum yada
bilezik conta gasket ring durumlar dizisi, (3) verileri bir başka
bilezik halindeki conta; dairesel biçimde araca taşımakta kullanılan araç yada
uygulanan conta kolektif araç dizisi,

bilgi değişimi information exchange bilgisayar computer space


bilgi alış verişi; bilgi değişimi hacmi (1) veri depolamanın amaçlandığı mahal,
örneğin bir basılı sayfada bir yer, yada
depolama ortamındaki yer, (2)temel alan
bilgisayar computer
birimi, genellikle bir tek karakterin
(1) hesaplamalar yapan makine, (2)
büyüklüğü,
uzatmalar yoluyla, bilgi üzerinde bazı
dönüşümler gerçekleştiren makine,
(3)depolanmış program veri işlem bilgisayar computer overflow
sistemi, kapasite aşımı (1)aritmetik işlemlerin bir bilgisayarın
ayrılmış depolama hacmini aşması
durumunda ortaya çıkan durum, (2)bir
bilgisayar computer storage buffer
mekanik yada programlanmış gösterge
bilgisayar depolama birimi buffer'ı
olduğunda bu durumdan kaynaklanan
sayı
bilgisayar alt- computer subroutine
rutini (1) bir rutinde, bir bilgisayarın iyi
bilgisayar kodu computer code
tanımlanmış bir matematiksel yada
veri temsil eden simge yada kısaltmalar
mantıksal işlemi gerçekleştirmesine
dizisi
neden olan komutlar dizisi,

bilgisayar computer reset (verb)


bilgisayar computer switch
resetleme bir bellek yada depolama elemanını bu
anahtarı bir programlama rutininde iki tepki
elemanın genellikle ‘0’ olan ‘standart’
türünün olası olduğu nokta. doğru olanı
konumuna döndürme; temizleme de
rutindeki başka bir yerde ağırlıklı olan
denir;
koşulla yada sistemin fiziksel konum
değiştirmesiyle belirlenir.
bilgisayar computer significant digit
sayısal hanesi sayısal bir ifadenin duyarlılığına katkı
bilgisayar computer analysis
sağlayan sayısal hane. hanelerin sayısı
analizi blgisayar analizi; bir analiz işleminin
değere en yüksek katkıyı yapan“ en
bilgisayarla yada uygun bilgisayar
önemli hane” adı verilenden başlayarak “
yazılımı ile yapılması
en az önemli haneye” kadar sayılır.
387

bilgisayar sınıfı computer sort bilyalı musluk, ball cock, ball valve
bilgisayar sınıfı; vana (1)küresel bir yuvaya oturan bir küresel
eleman içeren çek-vana (2)ortasında bir
bilgisayar computer simulation delik olan ve yuvasında dönebilen bir
simülasyonu bir yada daha fazla önermenin küresel eleman içeren vana;
kullanımından önce, önerilerin bir
bilgisayarda test edildiği bilgisayar bilyalı yatak ball bearing
destekli karar verme süreci; bilyalı yatak

bilgisayar computer based system bilyalı yatak ball bearing support


temelli sistem içerisinde bir bilgisayarın merkezi desteği bilyalı yatak destek elemanı
kontrol elemanı olduğu enerji yönetim
sistemi
bimetal bimetal
genleşme katsayıları farklı iki ayrı
bilgisayar ve computer and data processing room metalin birleştirilmesinden oluşan
veri işlemleme unitary air conditioners
odası bilgisayar veri işlemleme mahallerinde
bimetal boru bimetal tube
gerekli iç mahal koşullarını(sıcaklık,
iklimlendirme toz ve tanecik halinde besin maddelerinin
nem, tenmizlik) sağlamak üzere
cihazı iletilmesinde kullanılan, iç yüzeyi değerli
yerleştirilen iklimlendirme cihazı
bir metal tabakası ile kaplanmış olan
boru
bilgisayar computer printout
yazıcı çıktısı bir yazıcıdan alınan kopya belge
bimetal elemanı bimetallic element
bir termostat yada ısı anahtarında,
bilgisayar computer printer sıcaklık karşısında sapma yaparak
yazıcısı yazılı kopya çıkarma yeteneğindeki araç devreyi açan ve kapayan eleman

bilgisayar computer software library bimetal bimetal safety device


(1) belirli bir veriişlem sistemi için güvenlik sıcaklık değişmelerinde eğilme yapan iki
yazılım
kullanılabilir yazılım paketlerinin genel elemanı farklı genleşme katsayısına sahip
kitaplığı metallerin birbirine kaynaklaması ile elde
birikimi (2) belirli bir işlevi yerine
getirmek üzere bir rutine dönüştürülen edilen ve aşırı sıcaklıklarda devreyi açan
bilgisayar programları güvenlik elemanı

bilgisayar computer software bimetal şerit bimetallic strip


(1)bir bilgisayara verilen program ve sıcaklık değişmelerinde eğilme yapan iki
yazılımı
komutlar (2)tarayıcılar, toplayıcılar, sözel farklı genleşme katsayısına sahip
işlemciler, rutinler ve alt-rutinler gibi bir metallerin birbirine kaynaklaması ile elde
bilgisayarın yeteneklerini genişletmek edilen sıcaklık düzenleme yada
amacıyla kullanılan programlar gösterrme aracı.

bilgisayar computer time sharing bimetal bimetal thermometer


bir cihazın aynı toplam zaman aralığında termometre bimetal özelliğinden faydalanarak
zamansal
iki yada daha fazla amaç için ,yapılmış, sıcaklık karrşısındaki sapması
paylaşımı bir gösterge düzenini hareket ettiren
kullanılması; eleman hareketlerini
zamana dağıtarak elde edilir. termometre

bilgisayarlı computational fluid dynamics (CFD) bin yöntemi bin method


bilgisayarlı akışkanlar mekaniği bir binanın yıllık enerji tüketiminin
akışkanlar
bütün sıcaklık sınıflarında kullanılan
dinamiği enerji miktarlarının toplamı olarak
belirlendiği, genellikle tahmin amaçlı
bilgisayarlı computer design kullanılan enerji hesaplama yöntemi.
tasarım bilgisayar tasarımı; bilgisayar
kullanılarak yapılan tasarım building
bina
hareketli evler (mobile home) , ön
bilgisel ek informative appendix üretimli evler ve diğer fabrikasyon
bir standart ve kod'da standardın üretimli binalar da dahil,bir çatı
içeriğine dahil olmayan sadece bilgi sisteminin altında sürekli sınırlar arasında
amacıyla verilen ek bir yada daha fazla kullanıma sahip olan
yapı
bilim science
bilim; olaylardaki nedensellik ilişkilerini Bina boşluğu building space
araştıran uğraşı dışarısı veya dış mahal ile hava
alışverişinde bulunan bina hacmi. ANSI
bilinçli açıklık adventitious opening /ASHRAE Standartları1191988 ( RA 94)
binalarda amaçlı ve bilinçli olarak ve 1361993 ( RA 01)'ya göre insan
bırakılmamış açıklıklar konforu için koşullandırılan bina hacmi

bilyalı çek vana ball check valve bina çevre building environment design
bilyalı çek valf.akışın gerçeklendiği tasarımı bir binanın çevre tanzimi; yollar
yönde yuvadan atılan,ters yöndeki akış bahçeler, giriş ve çıkışlar gibi binanın
halinde yuvaya oturarak akışı kesen bir çevresini oluşturan tasarım elemanlarının
bilyanın çalıştırdığı çek-valf düzenlenmesi
388

bina çıkışı building exit bilinçli olarak koşullandırılmış hacim.


acil durum çıkışı yada normal çıkış
amacıyla kullanılan kapı geçidi, kapı bina hava building air exchange effectiveness
dizileri yada diğer herhangi türden çıkış bina hava değişimi verimi; etkinliği
değişim verimi
bina dış building grounds lighting
bina hava building air infiltration
aydınlatması bir binanın elektriksel tesisatı tarafından
sızdırması bina elemanları arasındaki çatlak ve
hizmet verilen park alanı, site, yollar,
açıklıklardan, kapı ile pencerelerin
yürüme yolları,yükleme rampaları ve
arasından rüzgar basıncının etkisi yada
güvenlik uygulamaları için sağlanan
iç mahal ile dış mahal havalarının
aydınlatma
yoğunluk farkı nedeniyle kontrolsüz hava
girişi.
bina dokusu building fabric
bina dokusu;
bina havası building air temperature
sıcaklığı bina içerisindeki hava sıcaklığı
bina building regulations
düzenlemeleri binaların yapım ve işletilmesi ile ilgili
yönetmelik ve yönergelerin tümü bina hizmetleri building services
bina içerisinde sağlanan ve dağıtılan
elektrik , gaz, buhar, telefon, klima,
bina elemanı, building element, section
havalandırma ve su gibi hizmetler.
bölüm bina elemanı

bina ısı kaybı building heat loss


bina enerji building energy cost bir binadan ısıtma mevsiminde dış
maliyeti bir binada; aydınlatma,ısıtma,soğutma ve mahale aktarılan ve konfor amaçları ile
diğer nedenlere bağlı olarak belirli bir karşılanması gereken toplam ısı miktarı
süre içerisinde tüketilen enerjiye ödenen
bedel
bina ısı talebi heat demand, building
binanın ısıl gereksinimi; ısıl talep
bina etkin adsal effective rated output for a building
ısı çıktısı bir kazandan binada kullanılmak üzere
bina ısıl gövdesi building thermal envelope
elde edilen net ısıtma amaçlı çıktı
bina ısıl gövdesi

bina girişi building entrance


bina ısıl gövdesi building thermal envelope and fabric
bina sakinlerinin ve binayı kullananların
ve dokusu iç ısıl kapasitansı ve iç zonlar arasında ısı
ulaşması amacıyla bulunan herhangi
ve kütle transferini anlattığı kadar,
kapı geçişi, kapı dizisi yada diğer türdeki
ASHRAE terminolojisinde tanımlanan
giriş
biçimiyle bina ısıl gövdesini anlatan
terim
bina gövdesi building envelope
bir binanın duvarlar, pencereler,
bina ısıl yükü building thermal load
kapılar,çatılar ve toprakla temasta olanlar
bir binada sıcaklık farkıyla ısı
da dahil olmak üzere döşemelerden
geçişi,insanlar,aydınlatma
oluşan dış elemanları.
araçları,radyasyon ve elektrikli araçlar
gibi kalemlerden oluşan ve konfor
bina gövdesi building envelope void üzerinde etkili olan toplam yük
açıklığı bina gövdesinde, ısıl direnci kendisini
çevreleyen alanlardan önemli ölçüde
bina iç building inertial parameter
farklı olan her hangi bir lokal alan. bu
parametresi bina içsel parametresi
‘boşluk’ kısmen yada tamamen yalıtım
bulunmaması nedeniyle olabilir.
bina framework
bina gövdesi gross building envelope floor area kafesi(karkas) çatı. iskelet. kafes. karkas. bina kafesi.
bir binanın, döşemeye temaslı beton bünye. yapı. şasi
brüt alanı
kısmı dışında brüt döşeme alanı.
bina kat planı building plan
bina gövdesi building envelope opaque areas binanın mimari bölünümünü gösteren kat
pencere açıklıkları, aydınlıklar,kapılar ve planları
opak alanı
bina servis sistemleri dışında bina
gövdesinin dış mahalle temasta olan bina kodu building code
bütün alanları; bina yapımında uyulması gereken kural
ve özellikleri içeren kod yada standart
bina gövdesi, building envelope, exterior
dışsal bina dış gövdesi bina kontrol building control system
sistemi bina kontrol sistemi
bina gövdesi, building envelope, semi exterior
yarı-dışsal içerisinde iklimlendirme uygulanmayan bina koruması shielding of a dwelling
bina mahalleri bir konutun dış etkilerden(rüzgar, vb)
korunması
bina gözetim building supervisory system (outdated)
sistemi bina gözetim sistemi bina mahalli building site
binanın bulunduğu yer,mahal
bina hacmi building volume
[dış (çevre) hava (feet küp yada metre bina malzemesi building material
küp) ile hava değişimine sahip binanın] bina gövdesinde, içerisinden ısı akışı olan
389

ve hava filmlerinin dışında U diğer bir deyişle, yüzeye dik ve eleman


katsayısının hesabında kullanılan yüzeyinden dışarı doğru olan bir
herhangi eleman. vektörün yönü.

bina otomasyon building automation and control bina yüksekliği building height
kontrolü (BAC) (BAC) bina hacminin en düşük döşeme
bina otomasyon ve kontrolü düzeyinden en yüksek tavanına kadar
olan düşey uzaklık;
Bina otomasyon building automation system (BAS)
sistemi(BAS) bina otomasyon sistemi bina yüzey building area
alanı avluların dışında bina dış duvarları (yada
dış duvarlar ve yangın duvarları/alan
Bina otomasyon building automation and control
ayırıcı duvarlar) tarafından çevrelenen
ve kontrol system (BACS)
bölgenin içerisinde kalan döşemelerin
sistemi(BACS) bina otomasyon ve kontrol sistemi
toplam alanı.

bina envelope performance factor bina, mekanik buildings without mechanical cooling
performans bir bina gövdesi performansının belirli soğutmasız içerisinde mahallerin soğutulması
faktörü yöntemlerle hesaplanmış sınır değeri. amacıyla her hangi bir biçimde
mekanik(gaz sıkıştırmalı) soğutma
building program çevrimi kuıllanılmadığı bina.
bina programı
bina programı
binadaki nem moisture in the building
building project binadaki nem
bina projesi
inşaat ruhsatı için aynı başvuru içerisinde
yada bir tek sahiplik altında bulunan arsa Binayla ilişkili building related illness (BRI)
sınırları içerisinde yer alan, yapımına hastalık (BRI) tanı konması olanaklı ve tümüyle bina
başlanacak yada başlanmış olan bina ve içerisindeki bir kaynağa bağlanabilen
bina grupları. hastalık (örneğin lejyoner hastalığı, hiper
tansiyon)
bina rejim pull down test
binayı rejim sıcaklığına getirme testi bindirme butt connection, butt joint
sıcaklığı testi
bağlantı bindirme bağlantı; bağlanacak parçaların
bir uçtan üst-üste bindirildiği bağlama
bina sızıntısı building leakage biçimi
bir binadan dış mahalle geçen hava
miktarı
bindirme overlapping joint
bağlantı bindirme bağlantı
bina sistem building system control
kontrolü bina sistem kontrolü
bindirme entrainment velocity
hızı[yağ] soğutkanın yağı taşıması için sahip
bina teknik technical building management olması gereken minimum hız
yönetimi teknik ilkelere ve sistemlere bağlı kalan
bina yönetimi
bindirme ile lap welding
kaynatma bindirme kaynak yöntemi; birbiri üzerine
bina türü building type bindirilen parçalarda oluşan boşluğun
ticari,endüstriyel yada konut olarak kaynakla doldurulması
ayrılan bina türü
bindirme butt welding
bina yöneticisi building manager bindirme kaynak
bina yöneticisi; binanın ortak elektrik,su
kaynağı yapma
ve enerji ile ilgili hususlarını düzenleyen
yönetici bindirme butt weld
kaynak bindirme kaynak; parçaların birbiri
building paper üzerine bidirildiği ve oluşan derinliği
bina yönetim elektrotla doldurulduğu kaynak biçimi
belgesi bina yönetim kurulunun bina ile ilgili
kararları içeren belge
bindirme lap weld
building management system (electric) kaynak bindirme kaynak dikişi; kaynaklanan
bina yönetim
yerleştirildiği binada ekipmanın parçaların birbiri üzerine bindirilerek
sistemi yapılan dikiş
(elektrik) gözlenmesi,güç arızalarına karşı
ekipmanın korunması,bina güvenliği vb
gibi ek işlevlere de sahip olan bina enerji bindirme butt welded seam
yönetim sistemi. kaynak dikişi bindirme kaynak dikişi

bina yönetim building management system bindirme butt welded


sistemi(BAS) bina yönetim sistemi(BAS) kaynaklı bindirme yöntemiyle kaynaklanmış

bina yönetimi building management bindirme butt welded joint


binanın elektrik, su, enerji, aydınlatma kaynaklı bindirme kaynaklı bağlantı
gibi hususlardaki yönetimi bağlantı
bina yönü orientation butt weld pipe
bir bina gövde elemanının baktığı yön;
bindirme
kaynaklı boru bindirme kaynaklı boru; biri diğerinin
390

içine geçirilerek yapılan boru kaynağı etkinliği

bindirme entrainment ratio bir yere weld on to


oranı[yağ] kompresörden çıkan yağ miktarı ile geri kaynaklanmak bir yere bağlanmak; bir yere
dönen yağ miktarı arasındaki oran kaynaklanmak

bindirme piggyback refrigerating system birikinti (tortu) deposition


soğutma sistemi buhar türbini ile tahrik edilen bir chiller bir ortamda kalıntı,birikinti olarak
birimindeki egzost buharının bir bulunan maddeler
absorpsiyon makinesinde kullanıldığı
absorpsiyonlu soğutma sistemi unit
birim
iklimlendirme birimi, nemlendirme
bindirme overlap length birimi gibi,fabrika üretimli işlevsel
uzunluğu bindirme uzunluğu elemanlar topluluğu ,kapsamlı bir
çalışma veya işlevi yerine getirmek için
bindirme[yağ] entrainment elemanlardan oluşan bir bilgisayarın alt
kompresörden çıkan yağın kompresör toplulukları
karterine geri döndürülebilmesi için
yağın soğutkana bindirilerek taşınması; birim (boyut) unit (of dimension)
bir hava menfezinden giren primer birim; her hengi bir fiziksel büyüklüğün
havanın indüklediği mahal havası ölçüldüğü birim
hareketi.
birim ağırlık unit weight
bindirmek[yağ] entrain (verb) birim ağırlık; bir yakıtın, termodinamik iş
bir şeyi bir başka şeye bindirerek maddesinin,havanın birim ağırlığı;
iletmek;( örneğin soğutma
sistemlerindeki yağ parçacıklarını birim alan dust holding capacity per unit area
soğutkana bindirmek) başına toz atılabilir yada yenilenebilir cihazlarda,
tutma toz tutma kapasitesinin net etkin filtre
bindirmeli lapped joint alanına bölümü;
kapasitesi
bağlantı bindirme bağlantı
birim alan irradiance
bir hava openings of an air handling unit radyasyonu bir yüzey üzerinde noktayı içeren bir
hazırlama bir hava hazırlama birimindeki açıklıklar eleman üzerine gelen akının, bu elemanın
birimi açıklığı alanına bölünmesi ile elde edilen ve
metrekare başına watt olarak ölçülen
değer
bir net total cooling effect of an air
iklimlendirme conditioner
bir iklimlendirme biriminin, birim unit lighting power allowance (ULPA)
cihazının net her bina birimi için ayrılan aydınlatma
koşullandırılan mahalden toplam ısı aydınlatma
toplam soğutma gücü ( W/ft2) .
çıkartma kapasitesi. gücü toleransı
etkisi
birim enerji unit energy costs
bir kerelik once through scrubber system
maliyetleri bina enerji tüketiminde birim enerji
temizleme bir kere temizleme yaptıktan sonra işlev
başına maliyet
sistemi dışı kalan temizleyici sistem

birim güç unit power density (UPD)


bir konfor specific cooling capacity of a chilled yoğunluğu bir enerji kaynağının birim zamanda
modülünün beam verdiği enerjinin(güç) bu kaynağın
özgül soğutma bir konfor modülünün özgül soğutma seçilen bir boyutuna(kütle,alan,ağırlık)
kapasitesi( metre uzun luk başına bölümü; örneğin yakıtın saniyede
kapasitesi
soğutma kapasitesi) kilogram kütlesi başına verdiği enerji

bir mahalde occupant birim ısıtıcı unit heater


bulunan bir yerde outran, ikamet eden mahal ısıtmasında ısıtma birimi; mahalle
kimse;sakin. yerleştirilen ısıtıcı

bir mahallin reference air temperature of a room birim kolektör unit collector
referans hava referans alınan mahal sıcaklığı birim kolektör;bütün gerekli elemanları
sıcaklığı içeren kolektör

bir menezin discharge or entry loss of a louvre birim kontrol unit control panel (UCP)
bir panjurun giriş veya boşaltım kayıp paneli iklimlendirme birimi üzerindeki
giriş veya çıkış
katsayısı elektriksel kontrol kutusu; kontrol paneli
kaybı
birim kütle fan work per unit mass
bir menfezin theoretical air flow rate of a louvre birim hava kütlesine fan tarafından
bir panjurdan teorik hava akış başına fan işi
teork hava aktarılan iş
debisi miktarı(debi)
birim sistemi unit system
bir efficiency of collection loop bu sözcükler ortaya çıktıkları her yerde,
toplama(toz) bir toplama devresinin etkinliği ANSI/ASHRAE Standard 87.32001
devresinin Section 2 de belirtildiği gibi test altında
391

olan “sistem” anlamına gelir enerji

birim soğutucu cooler, unit birincil enerji primary energy efficiency


soğutma serpantini,boşaltma tavası ve verimi birincil enerji verimi; yakıttan taşıma
kapaması ile birlikte bir soğutucu ortamına aktarılan enerjinin,yakıtın alt
topluluğu ısıl değerine bölümü

birim soğutucu unit cooler birincil enerji primary energy efficiency, generation
bütün gerekli ekipmanların (kompresör, verimi, genel enerji üretiminde birincil enerji verimi
condenser,fanlar ve borular) bir gövde
altında toplandığı soğutma/ ısıtma birimi;
birincil filtre filter, primary
bir filtreleme biriminde büyük
birim vantilatör unit ventilator parçacıkları tutan birincil filtre
özellikle okullarda sınıf vb gibi yerlerde
kullanılan müstakil havalandırma birimi
birincil hava air, primary
birincil hava;(1) yakıtla birlikte brülöre
birim zaman unit time verilen hava (2) bir kanal yoluyla
birim zaman; bir gözlemin, bir fiziksel terminale taşınan besleme havası.
olayın gerçekleştiği birim zaman(örneğin
birim zamanda bir kesitten geçen
birincil hava primary air
akışkan)
(1) yakıtla birlikte brülöre verilen hava
(2) bir kanal yoluyla terminale taşınan
birimsel ısı unitary heat pump besleme havası.
pompası normalde bir iç mahal iklimlendirme
serpantini, bir kompresör ve bir dış
birincil hava primary air flow rate
mahal soğutkan-hava veya soğutkan-su
debisi birincil hava (mahalle üflenen hava) akış
ısı eşanjörü içeren bir yada daha fazla
debisi
topluluktan oluşan birim.

birincil hava primary air induction system


Birimsel unitary air conditioner
indüksiyon birincil hava(mahalle üflenen hava)
iklimlendirme her hangi bir iskan birimini kendi başına
sistemi indüksiyon sistemi
cihazı iklimlendirmek üzere uygulanan birim;

birincil hava primary air temperature


birimsel nokta unitary spot air conditioner
sıcaklığı birincil hava (mahalle üflenen
iklimlendirme mahal içerisinde belirli bir zon’u soğutan
hava)sıcaklığı
cihazı ve çektiği ısıyı yine mahal içine atan
birim iklimlendirme cihazı.
birincil hava primary air temperature difference
sıcaklığı farkı birincil havanın hava hazırlama
birimsel sistem unitary system
biriminden çıkış sıcaklığı ile üfleme
normalde bir evaporatör yada soğutma
sıcaklığı arasındaki fark
serpantini, kompresör ve kondenser
bileşimi içeren bir yada daha fazla
topluluktan oluşan fabrika üretimli birim. birincil hava primary air system
sistemi birincil hava(mahalle üflenen hava)
sistemi
birimsel unitary cooling equipment
soğutma normalde bir evaporatör, bir kompresör,
bir kondenser içeren bir yada daha fazla birincil ısıtma primary heating surface
ekipmanı birincil ısıtma yüzeyi; boru-kanat türü bir
topluluktan oluşan bir iklimlendirme yüzeyi
cihazı. Isıtma işlevi içeren birimler de ısı aktarım elemanında boruların ısı
bulunmaktadır. transferine katılan toplam yüzeyi

unitary refrigerating system birincil primary calibration standard


birimsel
birimsel soğutma sistemi; gerekli bütün kalibrasyon birincil kalibrasyon standardı
soğutma sistemi
elemanları bir gövde altında toplanmış standardı
soğutma birimi;
birincil primary collector
birinci sınıf first class kolektör siyah cisim kollektörü; güneşten gelen
birinci sınıf radyasyonu toplayan ve genellikle
kendisine dik olan ikincil kollektöre
birincil prime (adj) tekrar radyasyon yoluyla veren kolektör
ilk. baş. baslica. en önemli. en kaliteli. en sistemi
iyi. baslangiç.
birincil primary containment
birincil primary alternate test method muhafaza birincil muhafaza; örneğin bir soğutkanın
alternatif test birincil alternatif test yöntemi tank içerisine konulması
yöntemi
birincil pompa primary pump
birincil pompa;
birincil devre primary circuit
bir transformatörde yüksek gerilim
taşıyan devre; birincil primary coolant
soğutkan birincil soğutkan; salamura sistemlerinde
salamurayı soğutmak için kullanılan
birincil enerji primary energy
soğutkanlar
bir sistemin enerji girdisi olarak aldığı
ham yakıtların içerdiği enerji;birincil
392

birincil primary refrigerant birleşik compound compressor


soğutkan birincil soğutkan; salamura sistemlerinde kompresör alçak ve yüksek basınç kademelerinin bir
salamurayı soğutmak için kullanılan tek gövde altında içeren kompresör;
soğutkanlar
birleşik kontrol combination control
birincil tahrik prime mover birleşik kontrol; kontrollerin
edici bir elektrik üretecini tahrik eden birleştirilmesi
motor,türbin,su-çarkı yada benzeri
makine. birleşik ölçer compound gage
alçak basınç ve yüksek basınç
birincil test primary test manometrelerinin bir arada bulunduğu
bir kompresör yada yoğuşturma ölçü aracı.
biriminin değerlenmesinde kullanılan
test; kendisi yoluyla değerlemenin birleşik parıltı unified glare rating (UGR)
yapıldığı test. endeksi birleşik parıltı endeksi

birincil test primary test method


birleşik combined performance factor - water
yöntemi birincil test yöntemi;
performans heating only season
faktörü- sadece CPFws sadece ısıtma mevsiminde ortaya
birincil transfer primary transfer fluid çıkan hem ısıtma hem de sıcak su
su ısıtma
akışkanı birincil transfer akışkanı gereksinimini karşılamak üzere
mevsimi kullanıldığında bileşik ekipmanın
mevsimsel performans katsayısı.
birincil transfer transfer fluid, primary
akışkanı güneş kolektörü içerisinden geçen
akışkan birleşik combined performance factor - heating
performans season
faktörü-ısıtma CPFhs, hem mahal ısıtma ve hem de
birincil yüzey primary surface (direct surface)
sıcak su üretimi gereksinimini karşılamak
(direk yüzey) ısı aktarımı birincil yüzeyi mevsimi
üzere, kullanıldığında bileşik ekipmanın
mevsimsel performans katsayısı. Bu
birincil yüzey prime surface büyüklük boyutsuzdur.
(ısı transferi) birincil yüzey; birincil ısı aktarım yüzeyi
birleşik combined performance factor - cooling
birleşik basınç gauge, compound performans season
ölçer bileşik basınç ölçer; soğutma faktörü- CPFcs, hem mahal ısıtma ve hem de
sistemlerinde biri alçak diğeri yüksek sıcak su üretimi gereksinimini karşılamak
soğutma
basıncı gösteren basınç ölçer manifoldu. üzere kullanıldığında bileşik ekipmanın
mevsimi mevsimsel performans katsayısı. Bu
combined primary storage unit büyüklük boyutsuzdur.
birleşik birincil
depolama (CPSU)
birleşik birincil depolama birimi birleşik pişirici- cooker and water heater combined
birimi
ısıtıcı pişirme ve su ısıtma işlevlerini birleştiren
ocak
birleşik cihaz combined appliance
bir iklimlendirme cihazı yada ısı pompası
birleşik combined radiative and convective
, bir kızgınlık alıcı, bir su ısıtıcı,ve
radyatif ve surface coefficient
gerekirse bir temiz suyu pompası içeren
konvektif yüzey konvektif ve radyatif ısı yayınımlı yüzey
topluluk; bu topluluk mahal
koşullandırma ve sıcak su üretimi yapar katsayısı

birleşik çalışma combined operation birleşik compound compression


birleşik çalışma; ısı ve elektriksel sıkıştırma çift kademeli bir soğutma sisteminde
üretimin birlikte yapılması(cogeneration) alçak ve yüksek kademe sıkıştırma
işlemlerinin aynı kompresörde
birleşik çevrim combined cycle gas turbine yapılması.bileşik sıkıştırma
gaz türbini birleşik çevrimli gaz türbini
birleşik compound refrigerating system
soğutma sistemi kapasite düşüm ve artımlarında devreden
birleşik compound hood
çıkmak ve girmek üzere,her biri toplam
davlumbaz birleşik davlumbaz
kapasitenin belli bir kısmını karşılamak
üzere birden fazla kompresörle
birleşik ısı ve combined heat and power station tasarlanmış olan soğutma devresi.
güç istasyonu yüksek bir toplam verim sağlamak
amacıyla iki yada daha fazla birleşik yüzey combined surface coefficient
termodinamik çevrimi kullanan güç Bakınız “combined radaiative and
katsayısı
santrali. convective surface coefficient”

birleşik ısı ve combined heat and power (CHP) birleştirilmiş integrated environmental design
güç sistemi system bir karmaşık tasarım ve optimalleştirme
çevresel
ısı ve elektriksel güç üreten eş-üretim süreci içerisinde malzeme,bina ve
sistemi tasarım
çevresel elemanları birleştiren yaklaşım;

birleşik ısıl combined thermal transmittance birleştirilmiş integrated economizer cycle


geçirgenlik values (Uo) bünyasinde bir ekonomizer çevrimi
ekonomizer
değerleri birleşik ısıl iletim değeri içeren soğutma çevrimi
çevrimi
393

birleştirilmiş integrated function bitki odası plant room


fonksiyon birleştirilmiş fonksiyon; tesis odası; bitkilerin bulunduğu mahal

birleştirilmiş integrated heater bitmiş bina as built drawing


örneğin mahal ve su sısıtma gibi birden inşaat resimleri bir sistem kurulduktan sonra gerçek
ısıtıcı
fazla işlevi yerine getiren ısıtma durumunu ve ilk projeye göre yapılan
sistemleri değişiklikleri gösteren teknik resimler;

birleştirilmiş integrated average irradiance bitüm bitumen


birleştirilmiş ortalama güneş radyasyonu bitüm;karbon disülfit içinde tamamen
ortalama
çözünebilen siyah,yapışkan kimyasal
radyasyon maddeler bileşimi

birleştirilmiş integrated system bitumen coating


bitüm kaplama
sistem birleştirilmiş sistem; örneğin bir bitüm kaplama
jeneratörde elektriksel enerji ve ısı
üretimi gibi
bitüm coat of bitumen
kaplamalı bitüm kaplamalı
birleştirilmiş integrated ceiling system
tavan sistemi aydınlatma araçları,kanallar,konfor
modülleri gibi elemanların estetik bir bitüm kaplı bitumen coated steel tube
biçimde birleştirild iği tavan sistemi çelik boru bitüm kaplı çelik boru

birleştirilmiş integrated facility services bitümlü asbest bitumen asbestos sheeting


tesis hizmetleri bir bina yada sistem için bütün hizmetleri örtü bitümlü asbest örtü
vermek üzere tasarlanan yönetim sistemi
bitümlü boya bitumastic paint
birleştirilmiş irradiance, integrated average bitümlü boya
toplam belirli bir zaman aralığında bir yüzeyin
radyasyon birim alanına gelen güneş radyasyonunun
bitümlü kağıt bitumen paper
bu zaman aralığına bölümü. Btu/(h·ft2)
bitümlü kağıt
(W/m2)

bitümlü kömür bituminous coal


birleştirme impaction
bitümlü kömür
sıkıştırarak birbirine kaynatma

bitümlü non bitumenous coal


birleştirme integration
olmayan kömür bitümsüz taş kömürü
birleştirme; entegral alma (matematik)

birleştirmek join biyel kolu connecting rod


birleştirmek. ek yeri. bitişme noktası. pistonlu motor ve kompresörlerde biyel
(bağlamak)
birleşme. birleşmek. yapışmak. kolu
yapıştırmak. katmak. katılmak. bir araya
gelmek. iltihak etmek. biyo kimyasal biochemical action
etki biyokimyasal etki
birlikte üretim cogeneration
bir tek enerji biçiminden, ya elektriksel biyo kirletici bio aerosol
yada mekanik enerji ile yararlı ısıl biyolojik yapıdaki hava kirleticiler
enerjinin (ısıtma veya soğutma) birlikte
üretimi.
biyo proses bioprocess
fermentasyon gibi doğal biyolojik
birlikte üretim- cogeneration (electric) etkinlikler yoluyla yararlı ürünler elde
elektrik eş-üretim; ısı ve elektriğin birlikte etme teknolojisi; biyolojik süreç
üretimi; kojenerasyon
biyolojik filtre biofiltration
bit bit biyolojik filtrasyon
etme
0 ve 1 gibi iki değer alan ikili sistem
sayısı
biyolojik biosafety
güvenlik biyo-güvenlik
bitim kanalı terminating duct
bitim kanalı; kanalın bittiği yer;
biyolojik biological agent
bitirme planı implementation plan madde biyolojik savaşta kullanılabilen biyolojik
gerçekleştirme,tamamlama,bitirme planı zehirli madde yada enfeksiyonlu hastalık;
örnekler,parazitler,kikroplar,toksinler vb
bitişik mahaller adjoining spaces
bir test mahalli ile bitişik, yada test biyolojik maruz biological exposure index (BEI)
mahallinin çevrelediği herhangi kalma indisi endüstriyel uygulamalarda sağlık
havalandırılan veya havalandırılmayan iç etkilerini belirlemekte kullanılan
mahal. biyolojik maruz kalma endeksi

bitki bölümü plant section biyolojik bioclean classes


bitki bölümü; temizlik sınıfı biyo kimyasal temizlik sınıfı
394

biyolojik türler species bolometre bolometer


biyolojik sınıflandırmada temel sınıf radyasyon enerjisini ölçmekte kullanılan
duyarlı ölçme aracı
biyolojik yarı biological half life
ömür bir maddenin yarısının organizmadan Boltzman sabiti Boltzmann constant
kimyasal veya fiziksel yollarla alınması Boltzman sabiti; sıcaklık ile enerji
çıkartılması için geçen süre arasındaki ilişkiyi ifade etmek için
kullanılan sabit sayı; k =1.99
blok duvar blockwall calories/mole-Kelvin.
blok duvar; taş duvar
bombe yapma bulging, caving of a duct or
blok flanş companion flange enclosure(s)
üzerinde bulunduğu milin bütünler bir şişkinlik/ani artış, şiş/kabar; çıkıntı,
elemanı olan flanş tümsek, şiş; kabarmak, şişmek, ani artış,
şişkinlik, şiş; pırtlamak; esnemek, bel
block thermal insulation vermek; çıkıntı yapmak; pırtlatmak,
blok ısıl yalıtım dışarı uğratmak, çıkıntı meydana
düşük bir ısı transfer katsayısı elde etmek
üzere bir yada daha fazla tanecikli yada getirmek.
fiber malzeme ile bunları bağlayıcıdan
oluşan blok yalıtım malzemesi bombe, eğrilik camber depth
derinliği bombe,eğrilik derinliği
blok ısıtma block heating
bireysel mahallerin ısıtılması yerine, bone bonnet
belirli bir bölgenin merkezi bir santralden vanalarda kontrol miline yataklık yapan
ısıtılması ve alt gövdeye vidalı yada civatalı olarak
bağlanan kısım.vana üst gövde parçası.
blok vana block valve
blok vana;kapama, kesme vanası boru pipe
gazları, sıvıları,yarı-sıvıları yada ince
blok vana companion (or block) valve parçalara ayrılmış katıları taşımakta
vanaları açmadan önce bir sistemin kullanılan ve diş çekilecek yeterlilikte et
birbiriyle bağlanmasını yada, kalınlığına sahip içi boş iletim elemanı.
kapandıktan sonra ayrılmasını sağlayan
birbiriyle eş-çalışan vana çifti. boru pipe bend (noun)
boru kıvrımı; boru bükümü;
blöf blow off
kazan suyunu temizlemek için kısmen boru tutucu pipe fitter
boşaltıp taze suyla takviye boruya takılan ve parçacıkları tutmak
üzere tasarlanmış eleman;
blöf borusu blow off pipe
blöf borusu boru (ince tube
çaplı) uzun, genellikle silindirik yapıda içi boş
blöf çukuru blow down pit ve akışkanları taşımakta kullanılan
kazanlarda blöf suyunun akıtıldığı çukur; eleman (‘tubing’ artık kullanılmayan bir
blöf çukuru terimdir),

blöf tankı blow down tank boru anahtarı monkey wrench


blöf tankı; su borularını sıkmada kullanılan anahtar;
boru anahtarı
blöf valfi blow off valve
fazla gazı atmosfere atarak bir tanktaki boru anahtarı wrench
basıncı önceden belirlenmiş bir değerde boru anahtarı;İngiliz anahtarı
tutan vana.
boru askısı pipe hanger
blöf vanası blow down valve bir tesisatta boruların sabitlen mesi için,
blöf vanası; kazanlarda aralıklı olarak genleşme ve salınım olasılıkları da
kirlilikler içeren suyun boşaltılarak dikkate alınarak yapılan bağlantılarında
yerine taze su çekilmesini sağlayan vana kullanılan askılar; boru askıları.

boaşltım drain tube boru aynası dished end plate (of heat exchanger)
borusu[ince] boşaltım borusu ısı eşanjöründe boru aynası

boru aynası tube plate


bodrum basement
kazanlarda boruların geçtiği plaka yada
normal yaşam mahallerinin altında
ayna; boru aynası
bulunan, koşullandırılan yada
koşullandırılmayan alt kat. bodrum
boru bağlantı pipe coupling
parçası dıştan diş çekilmiş iki boruyu
boğma akımı choking flow
birleştirmekte kullanılan içten diş
dar bir boğazdan gerçeklenen akış;
çekilmiş boru parçası..
boğma akımı

boru bağlantısı pipe connection


boğulma akımı stonewall flow (choking flow)
boru bağlantısı;
boğulma akımı; kısılma akımı;
akışkanların dar bir kesitten geçmesi
395

boru bağlantısı pipe joint boru filtresi pipe filter


boru birleştirmesi boruya takılan ve parçacıkları tutmak
üzere tasarlanmış eleman;boru filtresi
boru boru pipework installation
tesisatı boru tesisatı kurulumu boru fitingi pipe fitting
kurulumu boru fitingi; boru ekleme parçaları;diğer
boru parçalarını birleştirme, uyarlama,
yada ayarlama amacıyla kullanılan
boru pipe sizing parçalar;
boyutlandırma boru çapı belirleme;
boru flanşı pipe flange
boru braketi pipe bracket boru uçlarına takılan ve iki boruyu
boru tespit kelepçesi; braket birleştirmekte kullanılan flanş

boru bükme pipe bending machine boru grafiği pipe schedule


makinesi boru bükme makinesi değişik basınç aralıklarında boruların dış
çapı ve kalınlıklarını listeleyen boru
boru bükmek pipe bend (verb) boyutlandırma sistemi
boru bükmek; boru kıvırmak
boru hattı pipeline
boru çapı diameter of pipe içerisinden boru yada sıvının geçtiği boru
boru çapı hattı

boru çapı pipe diameter boru ısı heat exchanger, pipe


boru çapı değiştirici borudan yapılan ısı eşanjörü; borulu ısı
eşamjörü
boru çapraz piping cross connection (nonpressure)
bir boru sisteminde, içme suyunu taşıyan boru iç çapı bore (of pipe)
bağlantısı borunun iç çapı
bir borunun lavabonun taşma kenarının
altından, atmosfer basıncında ve içme
suyu olmayan akışkan içeren boruya boru iletken channel, conduit, pipe
yapılan bağlantı; kanalı iletken ve boruların içerisinden geçtiği
kanal
boru çekme piping
(1)akışkanları taşıyan boru sistemi,(2)bir boru izleyici pipe tracer
soğutma sisteminin değişik bölümlerini duvar yada döşemelerde gömme su
birbirine bağlayan boru yada boru ana borularının yerlerini bulmakta kullanılan
hatları; araç; boru izleyici

boru çekme tubing boru kanalı pipe duct


boru bağlama; boru tesisatı yapma içerisinden boruların geçtiği kanal

boru demeti tube bundle boru kanalı pipe trench


boru demeti; örneğin bir evaporatör yada içerisinde, yer altından giden kanalların
kondenserdeki bakır boru demeti geçtiği kanal; boru kanalı

boru dengeleme compensator boru kelepçesi pipe clip


parçası borulardaki genleşme,çekilme,flambaj boru kelepçesi
gibi fiziksel etkileri ortadan kaldıran boru
ara parçası;boru dengeleme parçası boru kolonu pipe riser
boruyu düşey olarak iletmekte kullanılan
boru desteği pipe support boru elemanı; boru kolonu;
boru desteği; boru yörüngesi üzerinde
sarkmaları önlemek,titreşimleri azaltmak boru kovanı pipe bushing
için belirli aralıklarla konulan dayamalar boru kovanı;

boru devresi run of pipe boru köprüsü pipe bridge


uzunluğu borunun bina içerisinde izlediği yörünge; boru malzemeden yapılan köprü(örneğin
boru devresinin uzunluğu üst geçit köprüsü)

boru dirseği pipe elbow boru malzemesi pipe material


boruya yöndeğiştirmek için uygulanan 90 boru malzemesi(çelik,bakır,alüminyum
derecelik dirsek vb)

boru dişi pipe thread boru mengenesi pipe wrench


boru dişi; ince diş boru mengenesi

boru dişi pipe threading machine boru pislik pipeline strainer


makinesi boru diş çekme aparatı; boruya içten veya tutucu boru hattında kritik elemanların önüne
dıştan diş çeken aparat; konulan süzgeç;pislik tutucu

boru duyargası bulb (pocket) in a pipe boru pipe reducer


bir borudaki cebe yerleştirilmiş duyarga redüksiyonu geniş çaplı bir boruyu daha küçük çaplı
bir boruya bağlamakta kullanılan fiting;
396

boru redüksiyon elemanı aynı doğrultuda yada yaklaşık olarak


böyle olan fiting bölümü.
boru sargısı pipe wrapping
boruların korozyona direnimini artırmak boru yükü piping load
için üzerinin sarılması; boru sargısı boru yükü; boru içerisindeki akışkandan
ve taşıdığı dışsal elemanlardan boruya
boru seçimi pipe section gelen yük;
boru bölümü; boy olarak satılan boru
bölümlerinden her biri boru yüzeyi surface of a pipe
bir borunun yüzeyi; iç yada dış yüzey
boru serpantin coil (pipe)
borulardan yapılmış, içerisinden boru/kovan shell and tube evaporator
ısıtılacak yada soğutulacak akışkanın evaporatör boru-kovan evaporatör; boruların içinden
geçtiği serpantin işlem görecek olan sıvının, dışından
transfer akışkanının geçtiği evaporatör
boru serpantini pipe coil
boru serpantini; içerisinden bir akışkanın boru/kovan ısı shell and tube heat exchanger
geçtiği serpantin değiştirici boru-kovan türü ısı eşanjörü

boru sistemi pipe system borularda coefficient of friction in pipes


boru sistemi, bir devredeki değişik borulardaki sürtünme katsayısı
sürtünme
işlevlere sahip ekipmanlara akışkanı
taşımak üzere kurulan sistem; boru katsayısı
sistemi
borusal destek tubular support
pipe socket elemanı borusal destek elemanı
boru soketi
ucuna diş çekilmiş iki boruyu sıkan ve
bağlayan eleman;union,soket borusal tubular centrifugal fan
merkezcil fan boruya takılabilen merkezcil fan
boru sürtünme pipe friction factor
faktörü boru sürtünme katsayısı boruya paralel tube axial fan
üfleyen fan kanala yerleştirilen ve dönme eksenine
boru pipe friction paralel üfleme yapan fan
sürtünmesi boru sürtünmesi; borudaki sürtünme
basınç kaybı boş empty
boş;boşaltma; içini boşaltmak; dökmek;
boru tube friction boşalmak
sürtünmesi boru sürtünmesi; akışkanın boru
içerisinde akarken borunun pürüzlü iç boş zaman idle time
duvarları nedeniyle ortaya çıkan durma, iş üretmeme zamanı; boştaki süre
sürtünme basınç kaybı
boşalma vanası relief valve
boru şebekesi pipe network her hangi bir basınçlı tesisatta basıncın
boru şebekesi; ayarlanan kontrol değerini aşması
durumunda açarak, akışı düşük basınçlı
boru tamir make-up piece/pipe bir bölgeye yada açık havaya yönlendiren
takımı boru tamir takımı( boru vana.boşlama vanası.
anahtarı,tornavida vb içeren takım)
boşaltım discharge temperature (delivery
boru tesisatı pipework [basma] temperature)
boru işleme; boru çekme; boru tesisatıyla sıcaklığı kompresörden basma gazı sıcaklığı
ilgili çalışma
boşaltım discharge opening
boru tsisat piping system boşaltım açıklığı; boşaltım ağzı
boru tesisatı sistemi
açıklığı
sistemi
boşaltım açısı angle of discharge
boru ucu end of pipe birincil havanın temel hava jetlerine ait
kirletici maddelerin(atık su,gazlar vb) merkez çizgiler arasındaki en geniş açı
işletme çıkışında işlemlenmesini ifade
eden terim
boşaltım alanı drainage area
bir boşaltım sisteminin pis sularını
boru ünyonu pipe union boşalttığı binalar topluluğunun kapsadığı
ucuna diş çekilmiş iki boruyu sıkan ve alan
bağlayan eleman;union,soket
boşaltım bacası discharge stack
boru yalıtımı pipe insulation boşaltım bacası
boru yalıtımı; boruda ısı kayıp yada
kazancını azaltmak için yapılan yalıtım
boşaltım discharge head
basıncı soğutma devrelerinde kondenser basıncı
boru yörüngesi pipe run
(1)birden fazla boru parçası içeren
topluluk, (2)bir tparçasının branşman boşaltım discharge pressure
veya yanal açıklığından farklı, ucu hatla basıncı basma basıncı; kompresörden çıkış
basıncı
397

boşaltım discharge drain pipe boşaltım coefficient of discharge


borusu basma boşaltım borusu; bir basma katsayısı bir orifiste, hava akımının boğazdaki
hattından çıkan akışkanı uygun bir (vena contracta) net alanının toplam
bölgeye aktaran boru serbest geçiş alanına oranı

boşaltım drainage pipe boşaltım discharge coefficient


borusu drenaj borusu katsayısı bir orifis yada venturiden akış sırasında
akışkan viskozitesinin etkisini dikkate
almak için uygulanan katsayı
boşaltım cihazı discharge device
basma cihazı;boşaltım cihazı yada aracı
boşaltım kesme discharge stop valve
vanası basma hattı kesme vanası
boşaltım drain pit
çukuru boşaltma çukuru
boşaltım discharge of quantity
miktarı boşaltım miktarı
boşaltım düzeyi drainage level
drenaj seviyesi(zeminden veya
bodrumdan) boşaltım discharge rate
miktarı basma miktarı; bir kompresörün birim
boşaltım fitingi drainage fitting zamanda bastığı soğutkan hacmi
drenaj borularında kullanılan fiting'ler
boşaltım quantity of discharge
boşaltım hattı discharge line valve (discharge stop miktarı boşaltım miktarı; pis suyun
valve) kanalizasyona boşaltım miktarı veya kirli
vanası
boşaltım hattı kesme vanası havanın egzoz miktarı

boşaltım discharge line (hot gas line) boşaltım ölçeri discharge gauge
hattı[sıcak gaz soğutma devrelerinde basma hattı;sıcak kompresör basma basıncını ölçen
gaz hattı manometre
borusu]
boşaltım discharge gauge (high pressure gage; )
boşaltım discharge vent soğutma kompresörlerinde basma hattı
ölçeri[yüksek
havalığı boşaltım havalığı yada kondenser devresi üzerinde bulunan
basınç ölçeri]
ve kompresör basma basıncını gösteren
boşaltım havası recirculation of discharge air manometre;yüksek basınç manometresi
sirkülasyonu bir miktar boşaltma havasının taze hava
ile birlikte evaporatif kondenser ve boşaltım discharge measurement
soğutma kulelerine girmesi ölçümü boşaltım miktarının ölçümü

boşaltım drainage ditch boşaltım discharge grille


hendeği boşaltma hendeği; toprakta kazılan boşaltma menfezi;
panjuru
yağmur suyu boşaltım hendeği

boşaltım planı drainage plan


boşaltım hızı discharge velocity
drenaj boru tesisatını gösteren plan
bir giriş veya çıkış elemanında, hava
akımının bir çıkış veya giriş elemanının
yüzeyine göre belirli bir konumda boşaltım drainage pump
ölçüldüğü fpm ( m/s) olarak giriş yada pompası bir çukurda toplanan drenaj suyunu
çıkış hızı, Vk. kanalizasyona basan pompa

boşaltım jeti discharge jet boşaltım discharge spout


boşaltım havası jeti püskürtmesi boşaltım püskürmesi;

boşaltım kanalı discharge duct boşaltım ses discharge sound power level
bir santrifüj fanın basma kanalı gücü düzeyi bir terminal çıkışından iletilen ses gücü

boşaltım kanalı drainage channel boşaltım sifonu drain trap


boşaltım kanalı; yağmur suyunu araziden pis su kolonuna aparey boşaltım
boşaltan genellikle betondan yapılan ve hatlarındaki sifon
üzerfinde ızgara bulunan kanal
boşaltım sistemi discharge system
boşaltım discharge capacity boşaltım sistemi; hava atma sistemi
kapasitesi deponun ilk sıcaklığı, akışkandaki
sıcaklık düşüşü ve depolama sisteminden
boşaltım sistemi drainage system
kütlesel akış gibi değişkenlere ait belirli bir binada pişs suları kanalizasyona
değerler dizisinde ve belirli bir debide taşıyan sistem
depodan çekilebilecek ısı miktarı.

boşaltım şaftı discharge shaft


boşaltım discharging capacity (thermal storage) boşaltım şaftı; doğal havalandırma şaftı
kapasitesi [ısıl deponun ilk sıcaklığı, akışkandaki
depolama] sıcaklık düşüşü ve depolama sisteminden
kütlesel akış gibi değişkenlere ait belirli boşaltım tankı drain tank
değerler dizisinde ve belirli bir debide bir boşaltım tankı
depodan çekilebilecek ısı miktarı
boşaltım tapası drag plug or cock
398

depolara ve tanklarda, boşaltım için gerçeklenen su akışı bir artezyen veya


bulunan boşaltma musluğu kaynaktan suyun çıkışı;bir tesisten
kanalizasyona gönderilen pis su içeriği,
boşaltım tavası drain pan
bir evaporatörün altına yoğuşum suyu, boşaltmak drain (verb)
ergitilen su yada buzun toplanması için [akıtmak] boşaltmak,akıtmak,kanala vermek,
yerleştirilen tava yada tepsi. bu elemana
damlama tavası yada defrost tavası da
boşaltmak exhaust (verb)
denilir.
[egzoz etmek] egzoz etmek; havayı ve gazları dış
mahalle pompalamak;
boşaltım test discharge test time
süresi boşaltım test süresi;depolama aracından
boşaltmak evacuate
enerjinin çekildiği tek bir test geçiş
[vakum etmek] boşaltmak,vakum etmek
süresi.

boşaltım vanası discharge valve boşaltmalı drainage appliance


boşaltım yada basma vanası cihaz drenaja atılacak pis su üreten
aparey(lavabo,klozet vb)
boşaltım vanası discharge valve (delivery valve, outlet
valve) boşluk void
bir kompresörde, silindirden akışa izin filamenler arasındaki boşluk hacmi
veren ve akışın geri dönmesini önleyen
vana; discharge line valve basma hattına boşluk (hava) cavity
kompresöre bağlanmış kompresörü boşluk, hava boşluğu
basma hattından soyutlayan vana
boşluk (oyuk) cavitation
boşaltım vanası drain valve bir katı yüzey üzerinde erozyon yapacak
sıcak sulu ısıtma tesisatında yada benzeri kadar yüksek hızla ve türbülansla hareket
kapalı devre su tesisatlarında bakım eden bir sıvı tarafından açılan oyuklar;
onarım amacıyla boşaltılan boru parçası sıvı basıncının bir kritik değerin altında
üzerinde bulunan ve suyun boşaltılmasını olduğu yerde oluşan boşluklar.
sağlayan vana ; boşaltma vanası.
boşluklu hollowcore planks (for ventilation)
boşaltım method of discharging döşeme havalandırma için boşluklu tahta döşeme
yöntemi boşaltım yöntemi;
boşta çalıştırma idling
boşaltım[basma discharge stroke bir sistemi veya makineyi boşta
] stroku kompresörde basma stroku çalıştırma

discharge (noun) boştaki süre idling time


Boşaltma
boşaltım,basma,dışarı atma bir sistem veya makinenin boşta çalışma
[deşarj] süresi

boşaltma emptying bourdon tube


Bourdon
tahliye, boşaltma. bakınız "bourdon gauge"
borusu
boşaltma drain (noun)
boşaltma ağzı;boşaltma borusu Bourdon geyç Bourdon gauge
[borusu] salyangoz bir bakır borunun basınç
karşısında genişleyip daralması ile
boşaltma drain pipe çalışan ve hareketi bir pinyonla
borusu Özellikle pencere ve split tür klimalarda, göstergeye ileten manometre;
havadaki yoğuşum suyunun açığa değil
uygun bir yoldan pis su tesisatına Bourdon ölçeri gauge, Bourdon
aktarıldığı boşaltma borusu. basınç ölçmekte kullanılan Bourdon
borusu; spiral halinde, uygulanan
boşaltma cihazı emptying device basınçla orantılı olarak açılan ve bu
tahliye, boşaltma yapmak üzere açılmayı bir pinyon düzeni ile göstergeye
tasarlanmış araç aktaran basınç ölçer

boşaltma hattı drainage boy kesme cut to size


drenaj; pis suyu kanalizasyona taşıyan boy kesme; standart uzunluktaki bir
boru malzemeyi kullanılacağı boya kesme

boşaltma drain cock boya sisi paint mist


musluğu boaşltma musluğu;genellikle sıvı içeren boya sisi; atomize haldeki boya
tank depo gibi elemanlarda bulunan parçacıklarından oluşan sisli ortam
boşaltma musluğu
boyamak dye
boşaltma[vaku evacuation boya. boyama. saç boyası. boyamak.
m etme] içerisindeki gaz(hava) vakum edilerek boyanmak. kumaş boyası. boya maddesi.
boşaltılmış kap boyanabilmek. boya tutmak.

boşaltmak discharge (verb) boylam longitude


bir kanal veya akıntıda yüzeyden ekvatora dik açı yapacak şekilde
399

yerküreyi 360 eşit parçaya böldüğü kentler


varsayılan ve uçları kutuplarda birleşen,
en geniş aralığa ekvatorda sahip olan bölgesel ısıtma district heating system heating density
varsayımsal çizgiler; birim alan başına ısıtma talebinin ölçüsü.
sistemi ısıtma
yoğunluğu Geleneksel birimi kW/hektar yada Btu x
Boyle yasası Boyle’s law 106/acre
bir gazın sıcaklığı sabit olduğunda bu
gazın hacmi basıncıyla ters orantılıdır. bölgesel ısıtma district heating plant
pv=p1v1 bölgesel ısıtma merkezi tesisi
tesisi
boyuna gerilme longitudinal stress
bölgesel district cooling
uzunlamasına,boyuna gerilme
soğutma soğutmayı kiralayan çevre alanlara
(bölge) ve müşterilere (konutlar,ticari iş
boyuna kanat longitudinal fin yerleri veya kurumsal alanlar) merkezi
boyuna kanat;ısı transferinde boruya bir santralden üretme ve dağıtma
uygulanan boyuna kanat kavramı;

boyundan weld-neck flange bölgesel district cooling system cooling density


kaynaklı flanş boyundan kaynaklı flanş; kaynaklı boyun bölgesel soğutma sistemi soğutma
soğutma sistemi
flanşı yoğunluğu
soğutma
yoğunluğpu
boyut dimension
boyut
bölme (bina) compartment
bölme, göz, kısım, kompartıman, bölüm.
boyutsal dimensional variable
değişken boyutsal değişken;
bölmeli tür su compartment type water cooler
ısıtıcısı temel işlevi olan içme suyunun
boyutsal resim dimensional drawing soğutulmasına ek olarak buz yapma
boyutların gösterildiği teknik resim olanağına sahip olan yada olmayan
soğutulan bir bölme içeren su soğutucusu
boyutsuz sayı dimensionless number
boyutsuz sayı bölücü boru diversion pipe fitting
fitingi boru tesisatında akışı bölen fiting
bozulmaz break proof
(kırılmaz) bozulmaz; kırılmaz;dayanıklı
bölücü eleman diverting element
bölücü eleman;
bozunma decay (decomposition)
belirli bir fiziksel davranışın zaman bölücü fiting diversion fitting
içerisinde düzenli biçimde azalması. bölücü fiting; bölme fitingi

bozunma decay factor bölücü vana diverter valve


faktörü bir değişkenin zaman içerisinde azalması bölücü vana, akışı ikiye bölen vana

bozunma decay method bölüm section


faktörü foto iletkenliğin belirlenmesinde bir ekipmanın, diğer parçalarından ayrı
kullanılan bir teorik yöntem ve uzağa yerleştirilen bölümü.

bozunma decay rate bölümlere partition (verb)


miktarı bozunma miktarı ayırmak mahalli bölmek;parçalara
ayırmak;bölümlere ayırmak
bölen vana diverting valve
bakınız "diverting valve" braket bracket
destek veya dirsek ile tutturmak; kenet,
district heating dirsek, destek; parantez içine almak;
bölgesel ısıtma köşeli parantez, parantez; altından
ısıtmayı, kiralayan çevre alanlara (bölge)
ve müşterilere (konutlar,ticari iş yerleri destekle tutturulmuş raf
veya kurumsal alanlar) merkezi bir
santralden üretme ve dağıtma kavramı.; branşman branch
kanallarda,borularda,iletim hatlarında;
district heating main ana hatla belirli bir açıda bağlanan aynı
bölgesel ısıtma yada daha küçük çaptaki diğer hat,
ana borusu bölgesel ısıtmada zonlara verilecek
toplam suyu taşıyan ana boru branşman

district heating supply branşman alma branch off point


bölgesel ısıtma
bölgesel ısıtma teisatından alınan bina noktası ana hattan branşman ayrılma noktası
besleme hattı
besleme hattı; gidiş hattı
branşman branch take off
bölgesel ısıtma district heating system ayrılma bir ana hat yada kolondan branşman
sistemi büyük miktarlardaki atık ısı üretilen ayırmakta kullanılan ara parça; örneğin
merkezlere sahip kentlerde bu ısının T-parçası; redüksiyonlu T-parçası
kullanılarak kentsel bölgelerin merkezi
ısıtılmasını sağlayan sistem. örnek branşman branch connection
Minnesota, St Paul,Rusyadaki bazı ana borudan ayrılan branşman hattının
400

bağlantısı ana hatla bağlanışı brülör basıncı burner pressure


brülör basıncı; yakıt hava karışımının
branch pipe püskürdüğü basınç
branşman
borusu branşman hattı; bir ana hat veya
kolondan ayrılarak belirli mahallere brülör borusu burner pipe
soğutkan taşıyan hat brülör gövde kısmı( boru kısmı,boyun)

branşman branch circuit brülör düşük burner low fire setting


devresi devreyi ve çıkışlarını koruyan son aşırı ateşleme ayarı low high/low off yada modülasyonlu
akım koruyucusu ile yüke giden son yanma kontrollerinin kullanıldığı
tesisat arasındaki devre iletkenleri. yerlerde brülörün ateşlemesinin ortaya
çıktığı yakıt miktarını belirleyen
branch line ayarlama.
branşman hattı
bir kontrol ediciye yada kontrol edici
cihaza bağlanan besleme havası hattı brülör flanşı burner flange
brülörü kazan veya fırına sağlamakta
branch duct kullanılan flanş
branşman
kanalı branşman kanal; ana kanaldan zonlara
ayrılan tali kanal brülör hava burner purge
temizlemesi her durmadan sonra, yanma odasında
branşman branch duct entry kalması olası gazların temizlenip atılması
branşman kanalı girişi için uygulanan temizlik süreci
kanalı girişi
brülör kovanı burner throat
branşman breeches pipe içerisinde yanmanın başladığı, genellikle
pantolon bir boru ucundan iki branşman ayırmaya refrakter bir malzemeden yapılan, brülör
parçası yarayan pantolon parçası çıkışına yerleştirilmiş kovan yada
manşon.
branşman branch piece
parçası branşman kanal parçası brülör memesi burner nozzle
brülör memesi; içerisinden yakıtın yanma
branching odasına girdiği meme
branşman
yapma bir ana hat borusu veya kolunundan
branşman ayırma işlemi brülör montajı burner mounting
brülör montajı
BRI BRI (see building related illness)
binaların havasındaki kirlilik unsuruna brülör plakası burner plate
bağlanan tanı konulabilir hastalıklar; brülörü kazana bağlayan plaka
göğüs daralması, baş ağrısı, kusma gibi
belirtilerle ortaya çıkar brülör türü burner type
brülör türü;(atomize,atmosferik,jet vb)
briket briquette
bir yanmayı başlatmak için kullanılan brülör burner arrangement
blok hale getirilmiş yanıcı madde uyarlaması brülör uyarlaması

bronz bronze brülör verimi burner efficiency


küçük miktarlarda diğer metalleri içeren brülör verimi
yada içermeyen bakırca zengin bakır-
kalay alaşımı
brülör yakıt burner tip (or nozzle, shroud)
memesi brülör yakıt memesi yada nozulu
bronz tel bronze wire
bronz tel; metal yüzeyleri raspalamakta
kullanılan tel fırçalarda kullanılan sert brülör yakıt burner pot
bronz teli tankı ağır yağ brülörlerinde, brülör
yakınlarında bulunan ve yakıtın ısıtılıp
inceltilmesi için kullanılan küçük yakıt
Brown dağılımı Brownian diffusion (Brownian motion)
deposu
Brown difüzyonu

brülör burner register


Brown Brownian motion (Brownian diffusion)
yönlendirme brülöre giren yanma havası akışını
hareketleri Brovn hareketleri; moleküler hareket
kanatları yönlendirmek ve/veya kontrol etmekte
kullanılan hava-yönlendirme kanatları
brülör burner (genelde ayarlanabilir) dizisi
bir yakıt yakan aracın (ocak veya fırında)
alevin üretildiği kısım; brülör, burner (atmospheric)
atmosferik yanma havasının doğal çekme ile
brülör alevinin burner flame failure response time sağlandığı ve gazın hızı nedeniyle
arıza tepki alev sönmesi ile güvenlik kapamalarının sürükleme kuvvetinin yaratıldığı gaz
süresi çalışması arasındaki zaman aralığı yakıt brülörü;

burner ignition brülör, atomize burner (atomising)


brülör
yakıt-hava karışımının ateşleme süreci bir yada daha fazla yakıt içerisinden
ateşlemesi havanın püskürtülerek yakıtın ince
yada biçimi
parçalara ayrıldığı, yakıtın basınçlı
havayla atomlaştırıldığı brülör türü;
401

brülör,genel burner (general) brüt toplam gross total coil load


yakıt ile havayı yanma odasında serpantin yükü bir evaporator serpantini tarafından
birleştirerek sürekli yanma sağlayan dağıtım havasından çıkartılan duyulur ve
ekipman gizli ısının toplamı.

brülör,jet burner (jet) brüt toplam gross total cooling effect


jet hava akımıyla çalışan brülör soğutma yükü soğutkan tarafından emilen toplam brüt
ısı miktarı. Bu değer, net toplam soğutma
brüt gross lighted area etkisi ile soğutucuyu çalıştırmak için
binanın her katında, çevresel duvarların gerekli enerji girdisinin toplamıdır.
aydınlatılan
alan iç kısımlarından ölçülen toplam
aydınlatılan alanı. brüt yük gross load
içeride ısı üreten kaynakların ürettiği ısı
brüt gross lighted floor area (GLA) dikkate alınmaksızın(düşülmeksizin) bir
aydınlatılan aydınlatılan bölümlerin döşeme alanı. mahal veya binanın toplam ısı yükü
döşeme alanı
BTU British thermal unit (Btu) (an I-P unit)
1 Libre suyun sıcaklığını 1 F artırmak
brüt bedensel body mass loss, gross için gerekli ısı miktarı; 1 Btu=1055.055
kütle kaybı brüt bedensel ağırlık kaybı Joule

brüt çatı alanı gross roof area BTU/h British thermal units per hour (Btuh)
brüt çatı alanı Btu/h olarak ifade edilen I-P sistemindeki
ısıl güç birimi; 1000 Btu/h=293 W
brüt dış duvar gross exterior wall area
alanı dıştan ölçülmek üzere, ısıtılan ve/veya bu günkü değer present value
mekanik olarak soğutulan bir mahalli bu günkü değer
kapatan bütün opak duvarları,pencere
alanları ( pervaz dahil) ve kapı alanlarını annuity factor
bu günkü değer
içeren alan. bir girdi akışının bu günkü değerini
faktörü
gösteren matematiksel değer,
brüt döşeme gross floor area
alanı dış duvarların dışından ölçülen, bodrum, vaporization
buahrlaşma
asma kat, yüksekliği 2.25 m ve üstü olan buharlaşma; belirli bir basınçta gaz
çatı odaları da dahil olmak üzere bütün fazına geçme
döşemeleri ve katlar arasındaki
bağlantıları da içeren döşeme alanı
buhar vapour (USA vapor)
normal atmosferik koşullarda sıvı ve katı
brüt döşeme floor area (gross, of a building) dış halde de bulunabilen bir maddenin gaz
alanı(bir duvarların çevrelediği ve dış duvarların durumu özellikle sıvı durumu ile denge;
binanın) iç yüzeyinden ölçülen, koridorlar, konumuna yakın olan ve genel gaz
merdivenler, klosetler, duvarların yasalarına uymayan gaz
kalınlıkları , kolonlar için bir alan
düşmesi yapılmaksızın hesaplanan
döşeme alanı buhar ağırlığı steam weight
birim zamanda bir ısıtıcıya giren buhar
ağırlığı

brüt duvar gross wall area


brüt duvar alanı buhar ana hattı steam main
alanı buhar tesisatında buharı taşıyan ana boru;
daha sonra branşmanlara ayrılan ana
brüt duyulur ısı gross sensible capacity buhar hattı
kapasitesi belirli bir dizi çalışma koşullarında,
soğutma serpantini tarafından çekilen steam separator
buhar ayırıcı
duyulur ısı. kazandan çıktıktan sonra buhar
içerisindeki nemi çıkartan cihaz.
brüt ısıl değer gross calorific value
belirli koşullar altında, belirli bir miktar steam connection
buhar
ve hacimdeki yakıtın oksijen-bombası buhar bağlantısı;buharla çalışan her hangi
kalorimetrede yakılmasıyla elde edilen ısı
bağlantısı
bir aparata buhar kolektöründen yapılan
miktarı. bağlantı

brüt kapasite gross capacity buhar basıncı steam pressure


brüt kapasite buhar basıncı; buharın kazandan
çıkışındaki basıncı
brüt kolektör area, gross collector
alanı brüt kolektör alanı vapour pressure
buhar basıncı
bir buhar tarafından etki ettirilen basınç.
brüt toplam gross total capacity
kapasite belirli bir çalışma koşulları dizisinde, buhar basıncı vapour pressure manometer
soğutma serpantini tarafından çıkartılan manometresi buhar basıncı manometresi
duyulur ve toplam ısı toplamı. Bu değer,
EWB, ODB, EDB, ve hava akış miktarı
buhar basınç vapour pressure diagram
gibi parametrelerle ilgili olarak değişir.
diyagramı buhar basıncı diyagramı; bir sıvınıın
buhar basınç ve sıcaklığını gösteren
402

diyagram soğutma bir odadaki vakum altında buharlaşma


sonucu elde edilen buharın odadan
buhar basınç steam pressure reducing valve alınması durumunda suyun istenen
buhar basıncı düşürme vanası dereceye kadar soğuması ilkesini
düşürme vanası
kullanan soğutma yöntemi; buhar jetiyle
soğutma, vakum altındaki bir odaya giren
buhar beslemeli steam feed heater sıvıların ani buharlaşmasından yararlanır;
ısıtıcı buhar beslemeli ısıtıcı; buharla ısıtma
yapan eleman; buharla ısıtılan yakıt
buhar jetli hava steam jet air ejector
serpantini
ejektörü boşaltılacak gaz veya havanın bir buhar
jeti ile yaratılan vakum nedeniyle
buhar boru steam piping ortamdan bir buhar jeti ile çekildiği
tesisatı buharlı ısıtma veya proses tesisatı ejektör;

buhar borusu steam pipe buhar jetli steam jet refrigerating system
buhar borusu; içerisinde buhar taşıyan soğutma sistemi buhar jeti ile çalışan soğutma sistemi;bir
boru vakum odasına giren sıvının ani
buharlaşması temelinde çalışan soğutma
buhar cebi steam pocket makinesi
buhar cebi; kondenstop;buhar kapanı
buhar kalitesi steam quality
buhar ceketi steam jacket buhar kalitesi; buhar+su karışımı
iç ve dış silindirler arasında buhar dolu içerisinde buharlaşma yüzdesini ifade
hacim; buhar ceketi eden terim

buhar dolgulu vapour-charged power element buhar kalitesi vapour quality


güç elemanı termostatik genleşme vanalarında güç buhar kalitesi; bir sıvı-buhar karışımında
elemanlarında buhar halde soğutkan buhar yüzdesi
içeren duyarga
buhar karışımı vapour mixture
buhar doyma saturation pressure of vapour buhar karışımı; içerisinde farklı gazların
basıncı su buharının doyma basıncı; bulunduğu karışım

steam exhaust buhar kazanı steam boiler


buhar egzozu
bir makine yada sistemden boşaltılan içerisinde yakıtın yandığı ve elde edilen
buhar ısının suyu buharlaştırmakta kullanılan
bir tür fırın; buhar kazanı
buhar engeli vapour barrier
‘vapor retarder’ ile aynı anlamda; buhar buhar kesici vapour retarder
kesici buhar kesici; havadaki su buharının bina
elemanlarına girmesini önleyen yada
azaltan eleman
buhar steam injector water feed pump
enjektörlü buhar enejektörüne su beslemesi yapan
pompa buhar kilidi vapour lock
besleme suyu bir sıvı hattında, aynı basınç farkında
pompası toplam sıvı akışına göre akışı azaltan
buhar oluşumu
buhar filtresi steam filter
buhar filtresi; buhar kilit vapour lock device
cihazı sıvı soğutkan için orifis kılcal borusu
buhar geçirmez steamproof yada sabit boyutta kısıtlanmış bir geçide
buhar geçirmez;buhar sızdırmaz sahip olan diğer bir araç

buhar girişi steam inlet buhar steam header


buhar girişi;buharla çalışan ekipmanlarda kolektörü buhar çıkış ağzına veya ağızlarına
buhar giriş bağlantısı bağlanan yatay boru; bir kazan dairesinde
ana borunun birbirine yakın birkaç
buhar gücü steam power branşmana ayrıldığı yer.
buhar gücü;
buhar steam condenser
buhar içeriği vapour content kondenseri buhar kondenseri;içerisinde buharın
mevcut olan buhar miktarının, doymuş yoğuşturulduğu kondenser
durumdaki buhar miktarına oranı.
buhar kontrolü vapour control
buhar jet vapour jet (refrigeration) cycle (1)buhardolgulu güç elemanı içeren
buhar jeti ile çalışan soğutma çevriminde kontrol aracı (2)kapalı hacimdeki buharın
çevrimi
buhar jeti genişleme ve çekilmesi ile kontrol
(soğutma) sağlama yöntemi

buhar jeti steam jet vapour mass friction


buhar kütlesel
vakumlanmış bir hacme verilen sıvının iki fazlı bir akımda buhar kütlesinin
ani buharlaşması ile oluşan buhar
sürtünmesi
yüzdesi
püskürtüsü(jet)
buhar miktarı steam quantity
buhar jeti ile steam jet refrigeration buhar miktarı;
403

buhar odası steam chamber buharlaşma evaporation pressure


hareket halindeki buharın içerisinde uzun basıncı buharlaşma basıncı; bir sıvının belirli bir
süre kaldığı oda sıcaklığı buharlaşma sıcaklığı olarak
kabul eden basınç
buhar pompası steam pump
buhar pompası;1698'de Savery tarafından buharlaşma boil off gas
bulunmuş olan su-dolu tanka alttan buhar gazı bir tankta depolama sırasında
basıncı uygulayarak pompalama ilkesine buharlaşma yoluyla yitirilen gaz
dayanan pompa
buharlaşma latent heat of vaporization
buhar steam injector gizli ısısı bir sıvının belirli bir sıcaklıkta 1 kg’ının
püskürteci buhar püskürtücü; bir kazandaki su tamamen doymuş buhar durumuna
seviyesini yükseltmek için basınç gelebilmesi için verilmesi gereken
altındaki kazana buhar püskürtülmesi( ısı enerji.buharlaşma gizli ısısı
makinesi)
buharlaşma heat of vaporization
buhar steam coil ısısı buharlaşma gizli ısısı; doyma
serpantini buhar serpantini; buharlı ısıtıcı; durumundaki sıvının birim ağırlığını
içerisinden buharın geçtiği ısıtma birimi doymuş buhar haline getirmek için
gerekli ısı miktarı
buhar tabloları steam tables
su buharının değişik basınçlardaki buharlaşma evaporation loss (cooling tower)
termodinamik özelliklerini gösteren kaybı bir soğutma kulesinde suyun damlalar
tablolar halinde inerken buharlaşan miktarı
nedeniyle oluşan su kaybı
buhar steam collecting vessel
toplanma tankı buhar toplama tankı; buharlaşma evaporation rate
miktarı bir sıvının belirli bir basınçta birim
zamanda buharlaştığı miktar
buhar tüketimi steam consumption
buhar tüketimi;
buharlaşma flash chamber
odası(TXV) bir ekspansiyon valfi ile evaporatör
buhar türbini steam turbine
arasında bulunan ve basınç düşümü
bir kazanda üretilen yüksek basınçlı
nedeniyle oluşan herhangi bir ani
buharı bir rotor üzerindeki kanatları
buharlaşma (flash) gazını sıvıdan
dönmeye zorlayarak mekanik enerjiye
ayırmakta kullanılan tank.
dönüştüren makine

buhar üreteci steam generator


buharlaşma evaporating temperature
buhar üretici; buhar üreten kazan
sıcaklığı doymuş durumdaki sıvının bulunduğu
basınca uyan buharlaşma sıcaklığı
buhar üretimi steam generation
buhar üretimi; buhar elde etme
buharlaşma evaporation temperature
sıcaklığı doymuş durumdaki sıvının bulunduğu
buharla steam atomizing burner basınca uyan buharlaşma sıcaklığı
atomize yapan sıvı veya gaz yakıtın atomize hale
brülör getirilmesinde buharı kullanan brülör
buharlaşmak evaporate (verb)
buharlaşmak;buharlaştırmak
buharla ısıtmalı steam heated
buharla ısıtılan(herhangi eleman) buharlaşmayla cooling by evaporation
soğutma buharlaşma yoluyla yapılan
buharla steaming soğutma;evaporatif soğutma
işlemleme daha sonraki süreci kolay ve iyi hale
getirmek için, besinleri buhar veya buharlaştırma evaporation coil
kaynar suyla işlemleme. serpantini bir basınçlı tank yada kapla
çevrelenmemiş borulardan üretilmiş
buharlaşma evaporating ,evaporation evaporatör.
bir sıvının sıvı konumdan gaz konumuna
geçmesi, örneğin su, bir soğutma buharlaştırma evaporating plant
kulesinde buhar konumuna geçer; tesisi buharlaştırma santrali; yada buhar
buharlaştırma santrali

buharlaşma flash gas buharlaştırmalı vaporizing burner


(ani) gazı sıvı hatlarında,basınç kaybı ve/veya brülör hava ile buharlaşmış yada atomize yakıt
sıcaklık nedeni ile soğutkanın doyma karışımını yakan bir brülör
durumuna gelerek aniden buharlaşması.
buharlı ısıtma steam heating
buharlı ısıtma
buharlaşma flash intercooler
ara-soğutucusu sıkıştırma kademeleri arasına steam dryer
buharlı
yerleştirilmiş ve püskürtülen sıvı buharın içerisindeki sıvı damlacıklarını
soğutkanın hemen buharlaştığı tank. kurutucu
buharlaştırmak üzere kullanılan
(kızdırıcı) superheater
404

buharlı steam humidifier Busen beki Bunsen burner


nemlendirici buharlı nemlendirici; Bunsen yakıcısı;bir laboratuarın temel
yakma birimi olan, ısıtma,sterilizasyon
ve yakma amacıyla kullanılan eleman
buharlı vapour refrigerating system
soğutma sistemi buhar sıkıştırmalı soğutma sistemi;
soğutkan adı verilen ve atmosferik butonlu(mantar mushroom valve
basınçda düşük buharlaşma sıcaklığına ) vana butonlu valf
sahip bir sıvıyı kullanan kompresörlu
soğutma çevrimi buz ice
buz. 0 °C deki suyun 80 kcal/kg ısı
bulamaç slurry vererek dönüştüğü katı fazı.
bir sıvı içerisinde asılı halde bulunan katı
maddeler buz depolama ice bank cooler
soğutucusu bir süpermarkettki bütün soğutma
bulaşık dish washer (machine) gruplarına hizmet veren soğutma
makinesi bulaşık yıkama makinesi makinalarının pik-dışı zamanlarda buz
depolayan bir tankı soğutması sonucunda
oluşan buz,
bulb (duyarga) bulb
(1) bir elektrik lambasının camdan dış
gövdesi (2)bir ısıl duyumsama sisteminin buz dolabı refrigerator
kontrol edilen değişken içerisine besinleri ve diğer unsurları düşük
yerleştirilen bölümü (3) bitkilerin yumru sıcaklıkta tutan kabin yada oda;
kısmı (4) duyucu uç
buz dolabı kapı refrigerator cabinet breaker strip
bulunabilirlik availability contası kabin iç yüzeylerinin yalıtılması için ayrı
bulunabilirlik; kullanılabilirlik; uygun yada bütünler, kapının çevresi boyunca
olma durumu ve ya çekmecelerin etrafına
yerleştirilmiş, ısıl bir engel olarak işlev
gören yalıtım elemanı, şerit conta;
bulut cloud
bulutlar
buz dolabı refrigerator baffle
perdesi iki bölümlü soğutma kabinlerinde iki
bulutlanma cloud point
bölmeyi ayıran ve üzerinde basıncın
noktası bulutlanma noktası
eşitlenmesi için delikler bulunan perde

bunker bunker buz dolabu net refrigerator shelf net area


bir buz dolabında buz yada soğutma ana rafların net alanına,kapı raflarına
elemanı için bulunan hacim.buzluk dry
raf alanı
asılan kapların altyüz alanlarına,genel
ice bunker soğutulmuş bir araçta yükün soğutma ve dondurma alanlarının
soğutulmasında kullanılan kuru buzun kaplama alt kenarlarından hesaplanan
depolandığı bölüm; alana dayandırılan, maksimum net alan

burç bush buz düşürme ice relegation


burç,zıvana buzun donma sırasında bağlı olduğu
yüzeyden düşürülerek depoda toplanması
burgu akışı swirl
sığ bir akışkan tankının dibinde emme buz ergitmek de-ice
nedeniyle ortaya çıkan burgu dönüşü; buz tabakasını ergitmek;buzdan
akış halindeki bir akışkanda bulunan soyutlamak
dönme hareketi
buz fabrikası ice factory
burgu akışlı twist air outlet özellikle sanayideki kullanımlar için
çıkış elemanı burgu akışlı hava jeti veren çıkış elemanı kalıp halinde ve kırık buz üreten buz
tesisi; buz fabrikası
burgu kanadı twist vane
burgu akışı vermek üzere kullanılan buz haline icing
kanat getirme dondurma; buz haline getirme

burgu nozulu swirl nozzles buz kabini icebox


burgu akışı veren nozul içerisinde üretilmiş kübik buzların
toplandığı depolama birimi
burgulu akış bellmouth intake
burgulu akış biçiminde giriş buz kristali ice crystal
donmanın ilk oluşum sürecinde suda
burgulu akış vorticity görülen kristal halindeki buz
hali akışkanlar mekaniğinde kullanılan bir
matematiksel kavram olarak,akışkandaki buz makinesi ice maker
kendi ekseni etrafında dönüş değişik kapasitelerde;otomatik ve yarı
otomatik olabilen, restoran ve benzeri
buru buz dry ice (solid CO2) yerlerde buz ihtiyacını karşılamak üzere,
karbon dioksidin ani den katı hale şekilli buz yapabilen makine; buz
geçmesi ile elde edilen buz. Katılaşma makinesi.
sıcaklığı -78°C olan kurubuz.
buz noktası ice point (melting point)
405

buzun ergimeye başladığı nokta; ergime buzla soğutma ice cooled equipment
sıcaklığı ekipmanı birincil soğutma kaynağı olarak buzu
kullanan ve metal yada plastik ısı transfer
buz oluşumu ice formation yüzeylerinden yararlanan ekipman.
buz oluşumu; suyun atmosferik basınçta
0C derecenin altına düşmesi ile ortaya buzla soğutma ice bank evaporator
çıkan buz oluşumu grubu bir buzla-soğutma grubundea içerisinden
evaporatörü buzla soğutulan suyun geçtiği evaporatör
buz paten alanı pipe grids
boru şebekesi bir buz paten sahasında, buzdan bir ice storage system
buzlu depolama
döşeme zemini yaratmak üzere arasından soğutma veya konfor soğutması
soğutkan veya soğutucu ortamın sirküle sistemi
işlemlerinde buzun suya dönüşmesini
ettiği boru şebekesi, kullanan sistemler için ısıl buz depolama;

buz tabakası ice layer ice water


buzlu su
buz malinelerinde soğutulan yüzeyden içerisinde buz kristalleri bulunan su;
akan suyun oluşturduğu buz tabakası; buzlu su

buz tepsisi ice tray ice core sucking and filling system
buzlu su çekme
otomatik buz yapma makinelerinde pompa, dağıtım boruları, hortum ve buz
oluşan buzun biriktirildiği bölüm; buz sistemi
kalıbının göbeğindeki donmamış suyu
depolama hacmi çeken ve temiz su ile doldurulabilmesi
için temiz su kaynağına bağlayan
buz toplayıcı ice harvester cihazdan oluşan grup.
otomatik plaka halinde buz üreten
makinelerde kazıma yoluyla kırık buzu iced water cooling
buzlu suyla
depolama tankına indiren buz toplayıcı buzdan geçirilmiş ve soğutulmuş su ile
eleman soğutma
yapılan soğutma

buz yapıcı ice builder bend (noun)


bükme
buz oluşturmak yada soğuk su vermek eğme. bükme. eğilme. bükülme.
üzere bir tanka daldırılan soğutulmuş yöneltme. çevirme
boru serpantinleri .
bükmek bend (verb)
buz yapma ice making capacity eğmek. bükmek. eğilmek. bükülmek.
kapasitesi belirli bir zamanda, bir buz yapma yöneltmek. çevirmek.
işletmesinin buz çıktısı
bükmek bow
buz yapma ice making machine bükmek. kavis vermek. eğilme. eğme.
makinesi buz yapma makinesi; otomatik buz eğrilik.
makinesi
bükülmüş bent
buz yapma ice making water forecooler kıvrılrmak, eğmek, bükmek; kıvrılmak,
makinesi ön buz yapma tesislerinde suyun ön edilmek, bükülmek; kuvvetini bir tarafa
soğutucusu soğutmasını sağlayan soğutucu; ön yöneltmek bağlamak; bükme,
soğutucu yöneltmek, eğmek, eğme, bükmek.

buz yapma ice making temperature bending machine


büküm
sıcaklığı buz oluşumu için gerekli sıcaklık; boru bükme makinesi
atmosferik basınçta 0C makinesi

ice bank tank (ice buildup tank) büküm veya bend or elbow
buz yapma
içerisinde pik-dışı zamanlarda buz dirsek akışkanın belirli bir noktadan sonra yön
tankı değiştirmesini sağlayan eleman; dirsek;
üretilerek depolanan ve pik dönemlerde
suyu soğutan depolama tankı büküm

ice making plant bükümlü boru bent pipe


buz yapma
buz üretim tesisi; bükülmüş boru
tesisi
bünyesel motor inherent motor protection
buz yüzey ice surfacing elektrik motorunun bünyesinde bulunan
buzun yüzeyini düzeltme işlemleri. koruması
düzeltimi aşırı akım koruyucusu;

buz, blok ice block büro office


blok halinde üretilen buz; kalıp buz; buz ofis. yazıhane. büro. idarehane. işyeri.
kalıbı daire. bölüm. bakanlık. mevki. makam.
memuriyet. vazife. ayin. büro; işyeri;
buz-ergitme de-icing daire; görev. mesnet. nezaret. sandalye.
bir buz tabakasını insan müdahalesi ile
ergitilmesi bütan butane
alken serisinden gaz halinde bir hidro
buz-ergitme de-icing equipment karbon (C4H10).
ekipmanı buz alma yada çözme ekipmanı
bütünler çekme integral draught diverter (heating
appliances)
406

bölücüsü çekme olmaması ters çekme olması yada bypass damperi bypass damper
bölücünün ilerisinde çekmenin bypass damperi; havayı hava hazırlama
engellenmesi durumunda yanma biriminden kısa devre yapan damper
ürünlerinin boşaltılmasını sağlamayan
araç; bypass devresi bypass circuit
bir devredeki işlevsel bir eleman
bütünler kanat integral fin içerisinden olan akımı çeşitli
bütünler kanat; bir ısı transfer yüzeyinin nedenlerle(arıza,bakım,onarım,yüksüz
bünyesinde bulunan kanatlar kalkış vb) atlamak üzere tasarlanmış
devre;
bütünler integral control
kontrol kontrol etkinliğinin hatanın entegrali ile bypass faktörü bypass factor (BF)
orantılı olduğu kontrol dağıtım havasının soğutma serpantini ile
temas etmeyen yüzdesi olarak
bütünler integral control mode düşünülebilir; besleme havasının kalan
kontrol etkinliğinin hatanın entegrali ile kısmının ortalama serpantin sıcaklığında
kontrol
orantılı olduğu kontrol modu serpantinden geçtiği varsayılır
konumu
bypass hattı bypass line
bütünler indirect evaporative cooler with non- bypass hattı
olmayan ısı integrated heat exchanger
değiştiricili ayrı bir birincil hava ( kuru) duyulur ısı
ve ikincil hava (yaş) ısı eşanjörüne sahip bypass kablosu bypass cable
dolaylı bypass kablosu
cihaz; bu iki ısı eşanjör arasında sirküle
evaporatif eden akışkan birincil havadan ikincil
soğutucu havaya ısı transfer eder. ( Bakını bypass kaçağı bypass leakage
ANSI/ASHRAE Standard 1432000 Şekil bypass kaçağı,sızıntısı
2)
bypass kanalı bypass duct
bütünler tür integral type equipment hava akış yolu üzerinde alternatif geçiş
ekipman bir sistemi tamamlayıcı nitelikteki yolu oluşturan kanal; bypass kanalı
ekipmanlar
bypass bypass terminal
bütünler verim integral efficiency terminali bypass terminali
toplam verim; entegral verim
byssinosis byssinosis
bütünler integral insulation position özellikle pamuk ipliklerinin solunum
yalıtım konumu hem iç hem de dış mahalle bakan ve içte yoluyla alınması nedeniyle oluşan
ve dışta hemen hemen eşit yalıtım akciğer hastalığı
tabakasına sahip duvar
C değeri C-value
bütünleyici integrator ısıl iletkenlik için C factor terimi
transfer edilen enerjiyi belirleyebilmek kullanılmalıdır
için, sıcaklık ve akış sensorlarından gelen
işaretleri kullanan araç. CA depolama CA storage
"controlled atmosphare storage" için
bütünlük integrity kullanılan kısaltma; meyvaların
güvenilirlik. dogruluk. dürüstlük. çerisindeki havanın
bütünlük. tamlik. oksijen,karbondioksit,nem ve sıcaklık
yönünden duyarlı kontrol edilerek
büyük soğutma large system soğutulduğu depolama
sistemi 50 lb (23 kg) yada daha fazla soğutkan
içeren soğutma sistemi. cam glass
cam. camdan yapılmış şey. bardak.
büyüklüğe göre size selective sampling kadeh. Ayna, barometre. termometre.
numune alma büyüklüğe göre seçilen numune dürbün. Mercek

size cam fiberi glass fibre


büyüklük
boyut; büyüklük cam fiberi; yalıtım malzemesi olarak
kullanılan malzeme
büyüklük sırası order of size
büyüklük sırası cam panel pane
pencere çerçevesine oturan cam kısım
bypass bypass (noun)
tesisatta alternatif geçiş yolu; ana ve cam üfleme blow pipe
bypass hatları üzerinde bulunan vanaların borusu cam üretiminde ve emaye kaplamada
açık yada kapalı konumlarıyla kontrol kullanılan üfleme borusu
edilir.
cam yünü glass wool
bypass connection cam yünü;ısıl yalıtım malzemesi
bypass
bağlantısı bypass bağlantısı;
CAM, CAM (computer aided manufacture)
bilgisayar bir ürünün üretim ve toplanmasının
bypass borusu bypass pipe bünyesindeki bir bilgisayar tarafından
bypass borusu destekli üretim
yönlendirildiği sistem
407

camlı duvar glazed wall system cebri forced convection


sistemi camla kaplı, önemli bir bölümü camdan konveksaiyon cebir hava veya su akımı yoluyla
oluşan duvar sistemi gerçekleştirilken konvektif ısı transferi

camsı kil vitrified clay drain pipe


boşaltma nemli, toz halindeki kilden üretilen cebri sıcak forced warm air furnace
borusu vitrifiye boru hava fırını cebri sıcak hava fırını

camsız kolektör collector, unglazed cebri forced circulation


soğurucu yüzeylerin doğrudan atmosfere sirkülasyon bir pompa yada bir fan ile hareket
açık olduğu güneş kolektörü. verilmiş olan sıvı veya gaz(hava)

cebri beslemeli forced feed oiling


yağlama cebri dolanımlı yağlama sistemi. büyük cebri forced circulation air heating coil
açık kompresörlerde pompalı yağlama sirkülasyonlu cebri sirkülasyonlu hava akımını duyulur
sistemi. hava ısıtma ısıtması amacıyla tasarlanmış,
içerisinden sıcak su,sıcak sıvı glikol
serpantini
forced draught burner çözeltisi yada buharın geçtiği, kanatlı
cebri çekimli
cebri çekimli brülör boru olan yada olmayan ısı eşanjörü
brülör

pot burner cebri forced circulation air cooling coil


cebri çekimli
yanma havası için baca çekmesine sirkülasyonlu cebri üflemeli havayı soğutan evaporatör
brülör serpantini
bağımlı olan, cebri çekimli türü de olan hava serpantini
bir brülör türü;

forced draught condenser cebri forced circulation boiler


cebri çekimli
cebri çekimli kondenser sirkülasyonlu su sirkülasyonunun bir pompa ile
kondenser sağlandığı kazan
kazan

cebri çekimli forced draught cooling cebri forced circulating system


soğutma cebri çekimli soğutma sirkülasyonlu yağlamada bir pompanın kullanılmasıyla
sistem sirkülasyonun sağlandığı cebri dolanım
sistemi; isıtma veya soğuk merkezi su
cebri çekimli su forced draught water cooling tower tesisatlarında, dolanımın bir pompayla
soğutma kulesi cebri çekimli su soğutma kulesi sağlandığı sistem.

cebri çekimli forced draught combustion chamber cebri forced circulation system (1)yağlamada
yanma odası cebri çekimli yanma odası sirkülasyonlu bir pompanın kullanılmasıyla
sistem sirkülasyonun sağlandığı cebri dolanım
sistemi, (2)isıtma veya soğuk merkezi su
forced draught tesisatlarında, dolanımın bir pompayla
cebri çekme
sağlandığı sistem.

cebri forced circulation air cooler


cebri hava forced air cebri sirkülasyonlu hava
bir fan yardımı ile harekete geçirilen sirkülasyonlu
su soğutucusu soğutucusu;besinlerin ön soğutma
hava;cebri hava yöntemi olarak soğuk hava üfleyerek
soğutma yapan araç

cebri hava forced air circulation besinlerin ön forced lubrication


cebri yağlama
sirkülasyonu soğutma yöntemi olarak mekanik yada cebri pompalı yağlama.
soğuk hava üflenerek soğutulması. zorlu
hava ile soğutma.
cehennemlik firebox
[kazan] kazanlarda cehennemlik; alevin yoğun
biçimde bulunduğu ocak kısmı;
cebri hava forced circulation of air
sirkülasyonu havanın bir fan yardımı ile harekete
geçirilmesi ceket jacket (casing)
bir ekipman parçası yada deponun
çevresinde, içerisinden bir ısıl ortamın
cebri havalı air blast cooling dolandırıldığı sızdırmaz hacim
soğutma yüksek hızlı soğuk havanın ürün
arasından sirkülasyonu ile yapılan
soğutma işlemi ceket soğutma jacket cooling
ceket içerisinden bir soğutma sıvısı
geçirilerek yapılan soğutma
cebri havalı furnace, forced air or gravity type
veya yer ısıtma ortamı olarak havayı kullanıp bir
kanal sistemi içerisinden ısıyı dağıtmak ceket soğutmalı jacket cooled
çekimsel fırın ceketi içerisinden bir soğutma sıvısı
üzere tasarlanmış, elektrik,gaz yada sıvı
yakıt yakan cihaz. geçirerek soğutulan

forced thermal convection ceketli soğuk jacketed cold room


cebri ısıl
cebri ısıl konveksiyon oda ceket halindeki boşluk hacimlerinden
konveksiyon soğutulmuş salamura geçirerek soğutulan
408

oda elektriksel yada diğer tür enerjiyi çeken


ve bir iş tasarrufu yada diğer bir sonuç
Celcius Celsius üreten elektronik bir fırın, radyo veya
SI birim sisteminde sıcaklık için iklimlendirme cihazı gibi bir ekipman
kullanılan birim. parçası;

Celcius derecesi degree Celsius cihaz duman


Celcius derecesi; suyun donma ve bacası appliance flue
kaynama sıcaklığı arasını 100 eşit yanma gazlarını atmosfere atan duman
parçaya bölerek elde edilen sıcaklık bacası;
ölçeği
cihaz ekipmanı device equipment
Celcius sıcaklığı Celsius temperature bir cihazı oluşturan ekipmanlardan her
Celcius sıcaklık derecesi; suyun donma biri
ve kaynama sıcaklıkları arasını 100 eşit
parçaya bölerek elde edilen sıcaklık cihaz havalık appliance vent connector
derecesi bağlayıcı bir gaz yakıtlı cihazı yada bu cihazın
çekme davlumbazını bacaya yada havalık
cephe facade terminaline bağlayan, havalık sisteminin
bina cephesi; bir binanın yüzlerinden her parçası
biri
cihaz havalık appliance vent pipe
cephe alanı, facade area, vertical borusu direkt havalık yada boşaltım sisteminde
düşey çıkmalar,pencere dekoratif yüzeyleri, içerisinden yanma odasından gelen
açıktaki kolonlar dahil olmak üzere, gazların geçerek dış mahalle bağlandığı
binanın cephe düzlemine paralel olan bir geçit yada iletim borusu
düşey düzlemde ölçülen cephe alanı;
cihaz türü device type
C-faktörü C-factor cihaz türü
C,faktörü; ısıl iletkenlik faktörü
cihaz ve şebeke device and network management
C-faktörü, ısıl C-factor (thermal conductance) yönetimi cihaz ve şebeke yönetimi
taşınım bir malzeme yada yapının birim
alanından, cisim yüzeyleri arasında 1 civata bolt
birim sıcaklık farkı için birim zamanda parçaların vidalı bağlanmasında
kararlı hal akışı ile geçen ısı miktarı. kullanılan, bağlanacak parçalardan
Birimi Btu/h.ft2 geçtikten sonra ucuna somun vidalanan
eleman; cıvata
Charle yasası Charles’ law (see Laws of perfect
gases) civata diş üstü bolt hole circle
sabit basınçta, bir gazın sabit kütle yada cıvata diş üstü dairesi
dairesi
miktardaki bir gazın hacmi, mutlak
sıcaklıkla doğrudan değişir; çok yakın bir
yaklaştırma. GayLussac yasası olarak da civata somunu bolt nut
bilinir cıvata somunu; bağlantıyı sıkmak üzere
civataya vidalanan eleman
check vana check valve
yalnız bir yönde akışa olanak sağlayan clo clo
vana; 70°F (21°C) sıcaklık ve % 50 bağıl
nemde normal biçimde havalandırılan bir
odada oturan bir insanı konforlu tutmak
cıva mercury
için gerekli ısıl yalıtım,
simgesi Hg olan kimyasal element;cıva

clo birimi clo unit


cıva sütunu column of mercury
giysilerin sağladığı ısı yalıtımını
cıva sütunu; basınç ölçme birimi, 1 Atm=
ölçmekte kullanılan birim;1 clo = 0.155
760 mm Hg S
(K.m2)/W

cıvalı anahtar mercury switch


coanda etkisi coanda effect
içerisindeki cıva damlasının kontakları
sınır tabaka yapışması adı da verilen, bir
bağlayan anahtar
akışkanın doğrusal bir hareket yapmak
yerine,konveks bir yüzeye yapışarak
cıvalı mercury thermometer hareket etmesi
termometre ince bir cam boruda cıvanın sıcaklık
karşısındaki genleşmesinden yararlanan
Coanda jeti jet, Coanda
termometre;cıvalı termometre
Coanda hava akımı; bulunduğu yüzeyi
izleyerek gerçekleşen akım
cıvık buz ice slurry (liquid ice)
bir ikincil soğutkanda asılı halde bulunan
conta gasket
buz kristalleri
conta; bir çok uygulamada sızdırmazlık,
hava sızıntısını önleme vb amaçlarla
cıvık buz slush ice kullanılan birbiri üzerine sıkı oturmayan
cıvık buz;kırık ve sulu buz yüzeyler arasında sızdırmazlık sağlayan
eleman; sızdırmazlık contası
cihaz appliance
409

conta seal (noun) çabuk sökülen quick disconnecting ducts


bir boru,kap yada mil boyunca içeri veya kanal çabuk sökülebilir kanal
dışarı doğru gaz yada sıvı geçişini
önleyen eleman.
çabuk sökülen quick release coupling
kavrama açabuk sökülen kavrama
Coulburn ısı Colburn heat transfer equation
transfer eşitiği düşey veya yatay silindirlerden, bu
yüzeyleri geçmekte olan akışkanlara (gaz çabuk sökülen quick release valve
veya sıvı) doğal konveksiyonla ısı vana çabuk açılan vana
transferi etkisini hesaplamakta kullanılan
boyutsuz ısı transfer eşitliği. simgesi ,Jh çağrı dağıtım call distribution system
sistemi çağrı dağıtım sistemi
Coulburn kütle Colburn mass transfer equation
transfer eşitiği Sherwood sayısının reynolds ve schmidt call circuit
çağrı devresi
sayısına bölümünün 1/3 kuvveti olan çağrı(arama) devresi; apartmanlarda zil
boyutsuz kitle transfer eşitliği.simgesi Jd devresine ek konuşma devresi

Cunningham Cunningham correction factors call indicator


çağrı göstergesi
düzeltme moleküler kaymayı dikkate alan çağrı(arama) göstergesi
faktörü düzeltme katsayıları

çağrı işareti call signal


CUSEC,CFS cusec [cubic feet per second (cfs)] çağrı(arama) bildirimi
pompalamada hacimsel akış (debi)’nin
birimi.doğru olmayan bir terim. tercih çağrı kablosu call wire
edilen terim 1 cfs=448.83 gpm, çağrı(arama) kablosu

cüruf clinker çağrı rölesi call relay


cüruf. cüruf oluşturmak. çağrı(arana) rölesi

cüruf scum çağrı zili call bell


köpük. yüzer pislik. Ayak takımı. beş çağrı zili;
para etmez kişiler. köpüğünü almak.
köpük bağlamak. curuf. süprüntü.
çalışma operation
işlem; işletim; faaliyet. eylem. çalıştırma.
cüruf alma clinker removal ameliye. muamele. operasyon.
cüruf alma,
çalışma aralığı operating range
cüruf maşası slag tongs çalışma aralığı; bir sistemin güvenli
cüruf toplama maşası; uzun kollu ve çalışma göstereceği karakteristik değerler
sıcak cürufu almakta kullanılan aparat aralığı

cüruf oluşumu slag formation çalışma basıncı operating pressure (working pressure)
çelik üretiminde cüruf oluşumu çalışma basıncı; bir kazanın çalışma
üzere tasarlandığı basınç; işletme basıncı
cüruf yatağı clinker bed
cüruf yatağı çalışma basıncı working pressure
çalışma basıncı
cüruf yünü slag wool
cüruf yünü;bir yalıtım malzemesi çalışma basıncı working pressure range
aralığı normal çalışma sırasında sistemde
cürüf atma slag discharge bulunması beklenen basınç aralığı
atık yakma tesislerinde ortaya çıkan kül
ve cürufun atılması yada boşaltılması için çalışma çevrimi operation cycle
kullanılan sistemler; apron çalışma çevrimi
konveyörleri,ıslak sıkıştırma,ızgara
kaydırma sistemleri gibi sistemler
çalışma operating experience
deneyimi işletim deneyimi
cürüf tabakası slag layer
ergimiş çeliğin üstündeki cüruf tabakası
çalışma operating differential
diferansiyelleri kontrol kontaklarını açmak yada
çabuk açılan quick release access doors
kapatmak için gereken sıcaklık yada
ulaşım kapısı çabuk açılan ulaşım kapısı
basınç farkı [duyucu elemandaki devreye
alma (cutin) ve devreden çıkartma
çabuk etkiyen quick action valve (cutout) arasındaki fark]
vana çabut etki yapan vana; hızlı çalışan vana
çalışma working diagram
çabuk sökme quick releasing diyagramı çalışma,iş diyagramı
çabuk yerinden alınabilen;çabuk sökülen
çalışma dönemi on period
çabuk sökülen quick release pipe coupling (quick çalışma dönemi; makine veya sistemin
boru kavraması coupler) çalışır halde olması
çabuk sökülen boru kavraması
çalışma operating state
410

durumu çalışma durumu; çalışma hali işletim verimi

çalışma düzeyi working level çalışma method of working


radon’un bozunmaürünlerinin bir ölçüsü; yöntemi çalışma yöntemi; işletim yöntemi
bir çalışma düzeyi litre başına 200
pikocurie’ye eşittir çalışma yükü operating load
bir ölçü aracı ile okuma alınması
çalışma eğrisi operating curve sırasında sistemin gerçek çalışma noktası
çalışma eğrisi; bir pompada debi-basınç
eğrisi operating load point
çalışma yükü
noktası bir ölçü aracından okuma yapılırken
çalışma operating characteristics sistemin gerçek çalışma kapasitesi.
karakteristik- çalışma karakteristikleri
leri çalışma zonu working zone
çalışma zonu; çalışma bölgesi;
çalışma operating mode
konumu çalışma modu;çalışma konumu; örneğin çalışmaq modes of operation
bir ısı pompasının yaz yada kış çalışma konumları çalışma konumları
konumu
çalışmaz halde switched off
çalışma on position/switch devre dışında; çalışmama konumunda
konumu, konumlandırma anahtarı olan
anahtar
çalıştırıcı actuator
çalışma operating conditions vana ve damperler gibi hareketli
koşulları çalışma koşulları elemanlarını konumunu değiştirmekte
motor işlevi gören, elektriksel , pnömatik
yada hidrolik olarak çalışan araç
çalışma koşulu working condition
çalışma koşlu; iş koşulu
çalıştırıcı operator
işletmen;işletici; bir sistem veya
çalışma noktası operating point;point of operation makineyi çalıştıran
çalışma noktası; bir pompanın
karakteristik eğrisi ile basınç kayıp çalıştırıcı ara operator interface
eğrisinin kesim noktası; bir soğutma yüzü işletmenin otomatik bir makinenin
birimi yada bir fan çalışma eğrisinin, çalıştırılmasına katılım düzeyi
belirli bir besleme miktarına karşı gelen
bağıl konumu. Test sırasında, kısma çalıştırıcı operator station
elemanının ayarlanması ile, akış istasyonu işletmen yeri;işletmen istasyonu
nozullarının yada yardımcı fan
karakteristiklerinin değiştirilmesi ile, çalıştırıcı işlev actuator runtime
yada bunlardan her hangi bir biçimde çalıştırıcının işletim süresi
süresi
birleştirilmesi ile kontrol edilir.

çalıştırıcı işlevi operator function


çalışma odası work room
işletici işlevi
çalışma odası; iş yapılan oda

çalıştırıcı kaydı operator authentication


çalışma ömrü operating life
çalıştırıcı elemanın (operatör) bir cihazın
genellikle tipik çaılşma sayısı,yılı, ay’ı
amaçlanan biçimde çalıştığına dair
yada günü ıolarak ifade edilen, bir aracın
düştüğü kayıt.
beklenen yararlı ömrü

çalıştırıcı actuator control unit


çalışma saatleri number of working hours
kontrol birimi bir sistem veya makine elemanını
sayısı iş saatleri sayısı;
çalıştıran düzeneğin devreye giriş çıkışını
kontrol eden birim
çalışma operating temperature
sıcaklığı çalışma sıcaklığı; çalıştırıcı actuator position
konumu çalıştırıcı konumu
çalışma working temperature
sıcaklığı çalışma sıcaklığı; çalıştırıcı actuator module
modülü çalıştırıcı modülü
çalışma süresi operating time; run time
çalışma süresi;çalışma dönemi; soğuk çalıştırıcı paneli operator panel
depoların, evaporatörün defrost edilmesi işletmen paneli; kumanda kolları ve
için durduğu sürelerin dışında kalan ölçme araçlarını içeren panel
çalışma süresi. defrost türüne gore 16~20
saat alınır
çalıştırıcı actuator sensor interface
sensör ara yüzü çalıştırıcı sensor ara-yüzü
çalışma verileri operating data
çalışma verileri;
çalıştırıcı operator’s terminal
terminali işletmenin kumandasına olanak veren
çalışma verimi operating efficiency
çıkışlar
411

çalıştırma operating çapraz akımlı cross flow circulation


çalıştırma. işletme. işleyen. sirkülasyon çapraz akışlı sirkülasyon

çalıştırma el operating manual çapraz akışlı cross flow fan (tangential fan)
kitabı çalıştırma el kitabı çapraz akımlı fan(teğetsel akışlı fan)
fan(teğetsel fan)

çalıştırma operating superheat çapraz akışlı ısı cross flow heat exchanger
kızgınlığı bir TXV’de sıcaklık algılama aracındaki akışkanlardan birinin diğerine
eşanjörü
sıcaklık ile valfin dengeleme basıncına açılı(genellikle dik) aktığı ısı eşanjörü
karşı gelen sistem soğutkanı doyma
sıcaklığı arasındaki fark.
çapraz akışlı cross flow tower
kule çapraz akışlı soğutma kulesi
çalıştırma kolu operating handle
çalıştırma kolu
çapraz bağlantı transverse joint
kanal ve fitinglerin bağlanmasında
çalıştırma actuating mechanism
kullanılan enine ( yada çapraz) bağlantı
mekanizması vana veya damper gibi hareketli
elemanları çalıştırmakta kullanılan
mekanizma çapraz bağlantı cross connection control backflow
ters akım prevention
koruyucusu bir içme suyu sistemi ile uygun olmayan
çalıştırmak operate
bir su yada kirlilik kaynağı arasındaki
işletmek. iş görmek. işlemek. etkilemek.
bağlantıdan geri akışın kontrol edilmesi
spekülasyon amacıyla borsada alışveriş
yapmak. idare etmek.
çapraz borulu cross tube boiler
kazan çapraz borulu kazan; duman borularının
çamaşırhane laundry equipment
düşeyde döşendiği kazan
ekipmanı çamaşırhane ekipmanı; yıkama,kurutma
ütü gibi ekipman
çapraz cross branch
branşman çapraz branşman; bir branşmandan alınan
çamur akışı sludge flow
branşman
çamurlu,pis su akışı

çapraz çekme cross draught


çamur alma sludge removal
çapraz çekme
çamursu bileşiklerin ayrılması, alınması

çapraz çizgi traversing


çamur filtresi sludge filter
çapraz çizgi; çapraz kısım; kestirme
çamur filtresi; kaba gözenekli sıvı filtresi
mesafe.

çamur musluğu sludge cock


çapraz cross ventilation
su ile birleşik halde bulunan artık
havalandırma çapraz havalandırma; bir mahallin
maddelerin bağlandığı yüzeyden
karşılıklı duvarlarında bulunan pencere
mekanik elemanlar kullanılarak
ler yardımıyla sağlanan doğal
alınmasıyla oluşan çamursu bileşiğin
havalandırma
akıtıldığı musluk

çark kanatlı paddle wheel impellers


çamurdan desludge
rotor çark kanatlı rotor
temizlemek sulu,çamur, pis artık-yağ gibi
elemanlardan temizlemek
çarpma impingement
çap diameter vurma. çarpma.
çap;
çarptırıcı impinger
çapraz cross çarpma ile süzme yapan filtrelerde
çapraz; kesişen. çarptırıcı

çapraz cross piece çatallama bifurcation


çapraz parça çatallama

çapraz akım cross current çatallı fan bifurcated fan


çapraz akım normal ve yüksek sıcaklıklarda toz ve
nem içeren hem hava hem de gazları
basmak için tasarlanmış fan
çapraz akım cross flow
çapraz akım; akışkanlardan birinin
diğerine dik açıyla aktığı akım çatı roof
binanın, yatay yada yataydan 60°den
daha küçük bir açıda eğik olan opak
çapraz akımlı cross flow fan
alanları ve pencereleri içeren üst kısmı;
fan emdiği havayı dönme eksenine dik yönde
çatı
üfleyen fan;

çatı alanı, brüt roof area, gross


çapraz akımlı heat exchanger, counter flow or
duvarların dış yüzeylerinden yada
ısı değiştirici counter current
komşu bina duvarlarının merkezinden
ters akımlı ısı şeanjörü; akışkanlardan
ölçülen çatı alanı( bakınız,çatı ve duvar)
birinin diğerine ters yönde aktığı ısı
eşanjörü
412

çatı arası loft soğuması ve gündüz kullanımına


yüksek, çatı arası, çatı. dayanan soğutma sistemi

çatı drenajı roof drainage çatı-kurulumlu roof top air conditioner


çatı boşaltımı; çatıdan yağmur suyunun iklimlendirme roof-top iklimlendirme birimleri; çatı-
boşaltılması cihazı kurulumlu iklimlendirme birimi

çatı fanı attic fan crack


çatlak
sıcak tavan arası havasını dışarı çatlamak. çatlatmak. şaklamak.
pompalamakta kullanılan, bu mahal şaklatmak. vurmak. çarpmak. çarptırmak
duvarına monte edilmiş olan fan.
çatlak açıklığı crack fissure
çatı attic ventilation çatlak açıklığı
havalandırma genellikle ısı toplanmasını azaltmak ve
nem kontrolünü gerçekleştirmek
amacıyla pasif yada mekanik bir araç çatlak uzunluğu crack length
kullanarak yapılan çatı havalandırması. çatlak uzunluğu

roof cover of any building. çatlak(kırık) fracture


çatı kaplaması yarmak, kırmak çatlatmak; kırılma,
her hangi bir binanın çatı kaplaması;
kırma.

çatı merkezi attic type central furnace


bir mahaldeki çatı arasına yerleştirilmek çatlaklardan infiltration through cracks
fırını çatlak ve açıklıklardan giren hava
üzere tasarlanmış sıcak hava veren fırın; sızıntı
çatı fırını sızıntısı

valley gutter çatlama breakthrough


çatı oluğu
aynı olmayan iki çatı bitirme yüzeyini bir filtre yatağında parçacıklı maddelerin
birleştiren yağmur oluğu; geçmesine olanak verecek biçimde
çatlama yada açılma.

çatı penceresi clerestory


çatının veya diğer bölümlerin aydınlığını çekici extractor
artıran ve duvarlarında pencereler içeren [hava,gaz] motordan egzost gazlarının çekilip
bina bölümü;yükseğe yerleştirilen ve atmosfere atılmasını kolaylaştıran araç
ışık, vantilasyon yada solar ısı kazancı
sağlamakta kullanılabilen pencere. çekilebilir su releasable water
havadan çekilebilir su miktarı
çatı sundurması penthouse
genellikle binanın çatısında olmak üzere çekilen hava aspirated air
tasarlanmış, duvarların bütün yüzlerinde emiş yapılarak mahalle çekilen hava;
panjur yada panjur kapaklarını içeren
çatı yapısı, çekilen hava extract air
doğal havalandırma yağılan yerlerde,
çatı topluluğu roof assembly nemli ve toz lu alanlardan fan yardımıyla
dış mahaller iletişim halinde yada ısıtılan çekilen hava
ve/veya mekanik yoldan soğutulan bir
mahalle çevrelenmiş, arasından ısının çekilmiş drawn
aktığı ve böylece bir ısı kazancı yada çekilmiş
kaybı oluşturan çatı/tavan topluluğu
çekirdek hava air core area
çatı topluluğu gross area of a roof assembly alanı çekirdek hava alanı
brüt alanı bir çatı topluluğunun, ısıtılan ve/veya
mekanik olarak soğutulan aydınlık da
çekirdek hava air core velocity
dahil olmak üzere toplam iç yüzeyi.
hızı çekirdek hava hızı

çatı üstü roof with insulation entirely above


deck çekirdek nucleate boiling
yalıtımı bir sıvının daldırma bir ısıtıcı ile
çatı üstünü tümüyle kapsayan yalıtım; kaynaması
ısıtılmasında, buhar-sıvı ara yüzünde
buhar baloncuklarının başladığı
çatı vantilatörü roof ventilator
nokta;çekirdek kaynaması
çatıdaki bacalar üzerinde bulunan sabit
ve döner biçimdeki havalandırma cihazı
çekirdekli nucleation
kaynama küçük bir bölgede sıvının buhar fazına
çatı yağmur roof outlet
geçişinin başlaması; balonlu kaynama
suyu çıkışı çatıdaki yağmur suyu çıkışları

çekme contraction
çatı,fan-coil roof fan coil air conditioner küçülme. büzülme. küçültme. büzme.
(küçülme)
evaporatörü ana birimi çatıda bulunan fan-coil
iklimlendirme cihazı
çekme [su draught (USA draft)
kulesi] çekme; (1) bir soğutma kulesinin baca
çatıdan sprey roof spray cooling
boşaltımında tutuklanan su, (2) ayar
soğutma çatıya yerleştirilen sprey yapan boru
noktası ile gerçek çalışma yada kontrol
şebekesi yoluyla çatıya su doldurması
noktası arasındaki farkı anlatmakta
yapıp bu suyun gece radyasyonla
kullanılan terim.
413

çekme çatlağı shrinkage crack çekme risk draught risk rating


malzemenin çekme yapması nedeniyle değerlemesi çekme riski değerlemesi
çatlama;
çekme draught limiting device (spoilt
çekme draught hood draught)
sınırlama cihazı
davlumbazı fırın veya kazanın bütünler parçası çeklme sınırlama cihazı
olmayan, fırın veya kazana yanma
ürünlerinin boşaltılması, fırın girişinde
çekme terminal extract terminal device
karşı basıncı önleme, baca etkisini yok
birimi çekme terminal cihazı
etme için kısa bir boru parçasıyla
bağlanan cihaz
çekme draught inducer (i.e. fan)
çekme draught hood relief opening tetikleyici çekme artırıcı, yetersiz çekme bulunan
çekme davlümbazı emiş açıklığı uygulamalarda kullanılan fan
davlumbazı
güvenlik
çekme vanası draw off valve
açıklığı boşaltım vanası

çekme draught rating (DR-value) draw


çekme değeri
çekmek
değerlemesi [akıtmak] çekme. çekiş.çekmek. sürüklemek.su
çekmek.cezbetmek. çizmek. resmetmek.
çekme draught stabilizer içine çekmek.germek. uzatmak. çeki.
dengeleyici çekme dengeleyici
çekmek [hava] extract
çekme draught regulator çekmek. çekip çıkarmak. sökmek. elde
çekme regülatörü etmek. çıkarmak. almak. parça. vb.
düzenleyici seçmek. seçip çıkarmak. aktarmak.
seçme parça.
çekme fanı extractor fan
çekmeye çalışan fan
çekmek, release
(boşaltmak) serbest bırak bırakma, özgür
çekme draught requirement bırakma;çekme;tehlikeli yada çok zehirli
gereksinimi çekme gereksinimi maddelerin çevreye atılması,
boşaltılması, pompalanması, yayınım,
çekme draught indicator kaçak ve sızıntılar yoluyla aktarılması
göstergesi çekme göstergesi
çekmesiz free from draught
havalandırma yapılan bir mahalde çekme
çekme havası extract temperature differential
olmaması durumu(aşırı hava hareketi
sıcaklık farkı çekme havası sıcaklık farkı
olmaması)

çekme havası extract air terminal device çekme-verme push pull hood
terminal cihazı çekme havası terminal birimi yukarı seviyede besleme havasını veren
davlumbazı
davlumbaz arada çalışma masası ve altta
çekme ile extract ventilation çekme(pull) davlumbası içeren sistem;
havalandırma çekme ile havalandırma zehirli gaz,duman vb gibi gazların
çekilmesinde kullanılır

çekme miktarı draught rate


(1)bir fırın veya kazanın havalık çekme-verme push pull exhaust
sistemine çekme kaçışı için bırakılan egzozu çalışanın solunum bölgesindeki kirli
açıklıklar, (2)bir numune,kalıp yada havanın çekilmesi(pull) ve yerine taze
döküm modeline, iş parçasının kolay hava verilmesi(push) temeline dayanan
çıkartılabilmesi için verilen boşluk yada sistem
koniklik
çekül plumb line
draw rate doğrultusu dikey;çekül doğrultusu;çekül hattı
çekme miktarı
bir içecek( yada su) soğutucusunda
ekipmandan belirli zaman aralıkları ile, çelik steel
birim zamanda çekilen standart içecek çelik
miktarı.
çelik boru steel pipe
çekme shrink disassembly çelik boru;
nedeniyle malzemenin çekme yapması nedeniyle
sökülme sökülme; çelik boru (ince steel tube
çaplı) çelik boru;
çekme draw off point
noktası[sıvı] çekme,boşaltma noktası çelik destek steel supporting structure
yapısı çelik destekleme yapısı
çekme önleme draught proofing
pencerelerdeki açıklıklıklardan giren çelik kasalı steel framed wall
sızıntı havasının önlenmesi için yapılan duvar dış yüzeyleri çelik bir çerçeve ile ayrılan
contlama ve sızdırmazlık sağlama ve içerisinde bir boşluk içeren ( yalıtım
işlemleri veya diğer) bir duvar (örneğin,tipik
çelik kirişli duvar ve perde duvar)
414

çelik kazan steel boiler Çevre Politikası environment impact statement (EIS)
çelik kazan Yasası Ulusal Çevre Politikası Yasası(NEPA)
tarafından; yönetimin değişik çevresel
çelik kiriş joist, steel etkileri analiz ederek,alternatiflerini
bir binanın açık kesitli, sıcak veya soğuk belirlemesi için hazırlanan belge
hadde ürünü herhangi bir çelik yapı
elemanı çevre, ısıl environment, thermal
bir bireyin ısı kayıplarını etkileyen çevre
çelik kirişli steel joist floor karakteristikleri
döşeme (1) kütlesel bir döşeme olmayan ve (2)
yapısal elemanlarla desteklenen çelik çevre, ısıl environment, acceptable thermal
kirişlere dayanan döşeme; yönden kabul içerisinde bulunan insanlardan önemli bir
edilebilir çoğunluğunun(%80) rahatsızlık ifade
çelik montaj steel mounting frame etmediği ısıl çevre koşulları
kasası çelik malzemeden montaj
çerçevesi(gövdesi) çevresel akış annular flow
çevresel akış;
çelik panel steel panel radiator
radyatör çelik panel radyatör; çevresel araç peripheral device
bir bilgisayarın işlevselliğini genişletmek
için donanıma eklenmiş herhangi bir
çelik saç steel sheet
araç(mikrofonlar,tarayıcılar,yazıcılar vb)
çelik saç plaka

çevresel basınç ambient pressure


çelik silindir steel cylinder
çevre havasının basıncı
çelik silindir

çevresel ambient compensated control


çelik tank steel tank
dengelenmiş çevreyle dengelenmiş kontrol
çelik tank; yakıt veya su depolamakta
kullanılan çelik tank kontrol

çelik tel steel wire çevresel peripheral equipment (computer)


çelik tel; ekipman bir bilgisayarın işlevselliğini genişletmek
(bilgisayar) için donanıma eklenmiş herhangi bir
çelik yünü steel wool araç(mikrofonlar,tarayıcılar,yazıcılar vb)
çelik yünü;toz çelik parçaların sinterleme
yoluyla filtre malzemesi haline getirildiği çevresel gerilme circumferential stress (hoop stress)
yapı ele alınan maddenin merkezine yönelmiş
gerilme tansörü
çense çeneleri pair of pliers
pense çeneleri çevresel gerilme hoop stress (circumferential stress)
bir cismin mekezi doğrultusundaki
çentik notch mekanik gerilme; eksenel ve radyal
çentik;yiv;kertik gerilme ile birlikte gerilme tansörünün
bir elemanı
çevre ambient (adj)
çevreleyen atmosfer ; bir maddeyi çevresel hava ambient air
sarmalayan fakat bu madde tarafından (1) atmosferin herhangi sınırlanmayan
değiştirilmeyen ve etkilenmeyen çevre. bir kısmı çevre havası (2) merkezi bir ısıl
depolama cihazını yada bir kalorimetreyi
yada ısıl depolama cihazını veya güneş
çevre surroundings
kolektörlerini çevreleyen hava.
bir termodinamik sistemin dışında kalan
çevre
çevresel hava ambient air conditions
koşulları çevre havasının örneğin sıcaklık, basınç,
çevre (bir circumference
bağıl nem ve hava hareketi gibi nitelikleri
şeyin) çember, çevre, bir şeyin çevresi

çevresel hava ambient air temperature


çevre [muhit] environment bir binanın çevresindeki dış hava
sıcaklığı
su, arazi ve hava ile bunların kendi ve sıcaklığı ; çevresel sıcaklık.
canlılarla aralarında bulunan ilişki
çevresel ambient conditions
çevre basıncı surroundings pressure çevre havasının örneğin sıcaklık, basınç,
koşullar
‘ambient pressure’ ile aynı. bağıl nem ve hava hareketi gibi nitelikleri

çevre havası temperature, ambient air çevresel environmental conditions


sıcaklığı test edilen ısıl enerji depolama aracını bir insan, bir cisim vb’nın çevresinde
koşullar
veya kolektörü çevreleyen havanın doğal yada kontrollü hava ve dağılmış
sıcaklığı; test edilen güneş kolektörünü radyasyonun oluşturduğu koşullar.
çevreleyen havanın sıcaklığı
çevresel oda environmental chamber (climatic
çevre environmental engineering chamber)
[klima odası]
mühendisliği çevresel sistemlerin birbiriyle ilişkileri, içerisinde belirli çevresel koşullara
insan etkinliklerinin çevreye etkileriyle benzer koşullar yaratarak test yapmaya
ilgili mühendislik dalı uygun olan kapalı hacim.
415

çevresel ambient temperature çıkan sürekli salınım;kontrol edilen


sıcaklık bir bina yada aparatı çevreleyen yada değişkende bir değişkenden diğerine
temas halinde olan gaz yada sıvı bir periyodik değişme;
ortamın sıcaklığı; çevre sıcaklığı.
çevrimsel buz cyclic ice maker
çevresel environmental temperature yapıcı buzyapma işleminde ayrı ve sıralı
sıcaklık çevresel sıcaklık biçimde su doldurma,dondurma ve
toplama aşamala- rına sahip otomatik buz
yapma makinesi.
çevresel temperature, environmental
sıcaklık çevresel sıcakllık
çevrimsel cycle defrosting refrigerating system
defrostlu soğutma biriminin kar çözme işlemini
çevresel sigara environmental tobacco smoke (second- gerçekleştirdiği çalışma çevrimi.
hand smoke) soğutma sistemi
dumanı
içmeyenlerin solunum yoluyla aldığı
sigar, puro ve sigar dumanı. çevrimsel cycling control
kontrol çevrim kontrolü
çevresel test environmental test chamber
odası içerisinde belirli çevresel koşullara çevrimsel non cyclic ice maker
benzer koşullar yaratarak test yapmaya olmayan buz buz yapma işlemi sırasında aynı anda su
uygun olan kapalı hacim. doldurma, dondurma ve toplama
yapıcı
aşamalarına sahip sürekli buz yapıcı.
çevresel veri peripheral data processing device
işlemleme bir bilgisayarda şebeke ile iletişim çıış memesi outlet nozzle
cihazı halinde kalarak aldığı bilgileri işlemleyen çıkış nozulu
araç
çıkarma removal
çevresel zon perimeter zone (sökme) kaldırılma. kaldırma. yerini değiştirme.
bir binanın çevresel bölgesi; nakil. işten çıkarma. ihraç.

çevresel zon perimeter zone çıkartılabilir removable


mahallin çevresel zonu; çevre bölgesi çıkartılabilir;yerinden alınabilir

çevrim cycle çıkartılabilir removable cover


içerisinde tekrarlanan olayların kapak yerinden çıkartılabilir kapak; sökülebilir
tamamlandığı,uzay, zaman yada ses kapak
dalgası aralığı;aynı sırada düzenli olarak
tekrarlanan olaylar dizisi.her çıkartılabilir removable unit refrigerating system
tekrarlanmada olaylar bir değişikliğe bir kabini soğuttuktan sora yerinden
maruz kalabilir,
soğutma birimi
çıkartılabilen birim soğutma sistemi

çevrim başına dust holding capacity per cycle removed.


çıkartılmış
toz tutma yenileme yoluyla performans çıkartılmış;yerinden alınmış
kapasitesi karakteristiklerini başlangıç koşullarına
getirdiği cihazlarda,çevrim başına toz
çıkış exit
tutma, kararlı hale gelinceye kadar
çıkış; çıkış yeri
yapılan toz beslemesi ile belirlenir.

çıkış açıklığı outlet opening


çevrim bileşiği cyclic compound
çıkış açıklığı; çıkış ağzı
zincir yapısında üç yada daha fazla atom
içeren organik bileşik
çıkış açısı angle of outlet
çıkış hava açısı
çevrim ısıl cycle thermal efficiency
verimi çevrimin ısıl verimi;
çıkış ağzı outlet
çıkış; bir sıvı veya havanın çıkış yaptığı
çevrim içi online yer
çevrim içi;çevrime dahil; çevrimde
çıkış alanı outlet area
çevrim içi online help çıkış açıklığının kesit alanı
yardım çevrim içi yardım
çıkış branşmanı outlet branch
çevrim ömrü cycling life çıkış branşmanı
zaman yada olay sayısı olarak ifade
edilen, beklenen yaşam çevrim toplam çıkış damperi outlet damper
süresi çıkış damperi; atmosfere açılışta boşaltım
damperi
çevrim süresi cycle time
çevrim süresi çıkış debisi outlet volume flow rate
çıkış debisi; çıkış hava miktarı
çevrim verimi cycle figure of merit (thermal storage)
ısıl depolama çevrim verimi çıkış havası exit air
çıkış havası; bir hava hazırlama
çevrim yapma cycling biriminden çıkış havası
periyodik bir uyarım vermeksizin ortaya
416

çıkış havası outlet air değiştirici akışkanlardan birinin içteki borudan


çıkış havası;çıkan hava; bir cihazdan diğerinin iki boru arasındaki boşluktan
üflenen hava aktığı ısı eşanjörü

çıkış hızı exit velocity çift borulu double pipe condenser


çıkış hızı kondenser özellikle su soğutmalı kondenserlerde, iç
içe geçmiş iki borunun birinden suyun
çıkış hızı outlet velocity diğerinden soğutkanın aktığı kondenser
çıkış hızı; üfleme hızı(havalandırma) biçimi.

çıkış menfezi outlet grille çift borulu(iç double pipe condenser (tube-in-tube
çıkış menfezi içe) kondenser condenser)
özellikle su soğutmalı kondenserlerde, iç
outlet cock içe geçmiş iki borunun birinden suyun
çıkış musluğu
çıkış musluğu; diğerinden soğutkanın aktığı kondenser
biçimi.
çıkış sıcaklığı outlet temperature
çıkış sıcaklığı; bir eşanjörden çıkış çift camlı double glazed window
sıcaklığı pencere binalarda ısı transferini düşürmek üzere
pencere yüzeylerine uygulanan çift camlı
kaplama.
çıkmalı montaj flush mounted
bir yüzeyde gömme yada gizli olmayan
ve bu yüzeyde bir çıkıntı yapan montaj çift cidarlı ısı double wall heat exchanger
değiştirici bir güneş kollektör sisteminde, ısı
transfer akışkanı ile evsel suyun fiziksel
çıktı output karışımını önlemek için, bu iki su
çıktı; verdi;bir makineden elde edilen arasında iki farklı duvar içeren ısı
çıktı eşanjörü.

çıktı output rating dual check (DuC) backflow preventer


çift çek vanalı
değerlemesi çıktı değeri geri akış koşullarına karşı iki adet tekli
ters akım
koruyucu cek-valf içeren geri akış önleme sistemi
çıktı fonksiyonu output function
çıktı fonksiyonu
çift çek vanalı double check valve (DCV) backflow
ters akım preventer
çıktı kapasitesi output capacity kirli suyun temiz suya karışması olasılığı
çıktı kapasitesi önleyici
bulunan yerlerde kullanılan iki cek vanalı
ters akım koruyucusu
çıktı yükü output load
çıktı yükü(elektronik;bilgisayar) çift demetli double bundle condenser
kondenser çift boru demetli kondenser
çırak apprentice
çırak
çift devreli ısı dual circuit heat exchanger
değiştirici çift devreli ısı eşanjörü
çıt-çıt ile snap in fastener
bağlama çıt-çıt ile bağlama elemanı, bağlayıcı; bu
tür bağlama biçimi çift emişli fan double suction fan, double inlet fan

double detector check (DDC) backflow çift emişli fan


çift arayıcı çek
vanalı ters preventer
geri akış önlemede çift detektör kontrolü çift emişli double suction compressor
akım önleyici çift emişli kompresör
kompresör
çift atmalı double throw switch
bakınız "double pole switch" çift emme double riser suction line
anahtar üzerinde çift emme kolonu bulunan
kolonlu hat
emme hattı
çift basınç dual pressure control
kontrolü ikili basınç kontrolü double suction riser
çift emme
kolonu bütün koşullarda yağın kompresöre
çift basınçlı dual pressure relief valve uygun miktarlarda dönmesini sağlayan
boşalma vanası bir üçyollu vanaya yerleştirilen ve bir bir kolon uyarlaması
cihazın etkin kalmasına olanak verirken
diğer diğerinin soyutlandığı iki basınçlı çift etkili double acting
boşaltım cihazı çift etkili; hareketinin her strokunda bir
etki yaratan
çift basınçlı dual pressure regulator
düzenleyici ikili basınç regülatörü çift etkili double acting compressor
kompresör çift etkili kompresör; her strokunda
çift basınçlı dual pressure regulator valve sıkıştırma ve basma yapan kompresör
regülatör ikili basınç regülatör vanası
vanası çift etkili dual effect compressor
kompresör çift etkili kompresör; her strokunda karşıt
yönden basma yapan kompresör
çift borulu ısı double pipe heat exchanger
iç içe geçmiş borulardan oluşan,
417

çift etkili dual effect control vana pressure regulator)


kontrol mevcut bilgilerle yapılan kontrolün (evaporatör evaporatör basınç regülatörü;
gelecekteki kontrol etkinliğini basınç evaporatörde sabit bir sıcaklığı koruyan
etkileyebildiği kapalı devre kontrol vana;
düzenleyici)
çift filtre duo filter
çift sıkıştırma dual compression
çift filtre
kademeli sıkıştırma; çift sıkıştırma

çift hizmetli ısı heat generator with double service


çift su akımlı double flow water cooling tower
üretimi iki ayrı olanak kullanarak(örneğin
soğutma kulesi çift akışlı soğutma kulesi
elektrik ve sıcak su)ısı sağlayan ekipman

çift ısıtma dual heating system çift temaslı double contact freezer
çift ısı kaynağının(örneğin elektrik ve dondurucu soğutulacak besinle iki yüzden temas
sistemi
doğal gaz) kullanılabildiği ısıtma sistemi sağlayan derin dondurucu

çift kanallı dual duct unit çift yakıtlı dual fuel burner
birisi sürekli çalışan ısıtma birimi,diğeri brülör iki yakıtı(örneğin oil ve doğal gaz)
birim
sürekli çalışan soğutma birimi içeren çift yakabilen brülör;çift yakıtlı brülör
kanallı hava hazırlama birimi
çift yakıtlı dual fuel boiler
çift kanallı dual duct circuit kazan iki yakıtı yakabilen kazan;çift yakıtlı
çift kanallı devre kazan
devre
çifter pairs, in
çift kanallı dual duct air conditioning system
çift halinde;çifter
iklimlendirme her birinden alınan doğru miktarlardaki
sistemi havanın karıştırılması ile doğru bir mahal
sıcaklığı elde etmek üzere birisi sıcak çiğ dew
diğeri soğuk havanın geçtiği iki kanal (1)su buharının yoğuşması nedeniyle
içeren iklimlendirme sistemi. soğuk yüzeyler üzerinde oluşan su
damlacıkları birikimi, (2)yerdeki yada
yere yakın yerlerdeki maddelerde
çift kanallı dual duct system
toplanan su
sistem her birinden alınan doğru miktarlardaki
havanın karıştırılması ile doğru bir mahal
sıcaklığı elde etmek üzere birisi sıcak çiğ noktası dew point
diğeri soğuk havanın geçtiği iki kanal çiğ noktası.havanın içerisinde bulunan su
içeren iklimlendirme sistemi. buharının yoğuşmaya başladığı nokta.

çift kanallı dual duct terminal çiğ noktası dew point rise
ayrık zon gereksinimleri için,iki ayrı artımı havadaki nem içeriği artışının(özgül
terminal nemlilik) çiğ noktasındaki sıcaklık artışı
birincil hava kaynağından gelen havayı
değişik oranlarda karıştırabilen terminal ile ifadesi.

çift kanallı tesis dual duct plant çiğ noktası dew point depression
çift kanallı klima merkezi çökmesi kuru termometre ve çiğ noktası
sıcaklıkları arasındaki fark
çift kesici double break
çift kesici(elektrik) çiğ noktası dew point hygrometer
nem-ölçeri havanın mutlak nemini belirlemek üzere,
soğutulmuş ayna ilkesini kullanan çiğ
çift kesme double shut off valve
noktası nem-ölçeri
vanası tam kapama yada kesme yapmak üzere
bir hatta yerleştirilen çift kapama vanası
çiğ noktası dew point temperature
sıcaklığı W karışım oranı ( nemlilik) ve p
çift kutuplu double pole switch
basıncındaki havanın termodinamik çiğ
anahtar çift kutuplu anahtar; bir konumda iken
noktası sıcaklığı ( td); yada havanın su
bir akımı(su veya elektrik) geçirdiği
buharına doyma durumunda ( % 100
yönü, diğer konuma getirildiğinde
nem) olduğu sıcaklık derecesi;
değiştiren anahtar

çiğ noktası temperature, dew point


çift oturmalı double seated valve
sıcaklığı nemli havanın su buharıyla ( psdp = pa)
vana iki oturma yuvası bulunan, birinde iken
dolmuş hale geldiği ( 100% bağıl
akışı devrede sirküle ederken,diğerine
nemlilik) sıcaklık;
oturduğunda akışı atmosfere yönlendiren
kompresör basma valfi
çimento cement
çimento
çift satır aralığı double line break
çift satır aralığı
çimento torbası cement bag
çimento torbası
çift sıcaklıklı dual temperature refrigerator
buz dolabı birisi dondurulmuş, diğeri soğukta
saklama sıcaklığına sahip iki bölümden çinko zinc
oluşan soğutucu( buz dolabı) çinko

çift sıcaklıklı two temperature valve (evaporator çinlo saç zinc sheet
418

çinko saç; çinko plaka çok kademeli multi-stage compression


sıkıştırma çok kademeli sıkıştırma
çivi nail
çivi çok kademeli multi-stage refrigerating system
soğutma sistemi içerisinde soğutkanın sıkıştırılmasının iki
çizgisel tarayıcı line scanner yada daha fazla kademede yapıldığı
bir sahneyi (alanı), alandan farklı bir sistem;
kalınlık ve dilimde ısıl harita çıkartmak
üzere çizgi halinde tarayan aparat. çok kademeli multi-stage application
uygulama çok kademeli soğutma uygulaması
çizim sketch
çizim;çizit; taslak. kabataslak resim.
çok kanatlı multi-leaf (multi-blade) damper
kroki. kabataslak resmini yapmak. kisaca
damper çok kanatlı damper
tarif etmek.

çok aileli bina multi-family structure çok kanatlı multiple leaf damper or valve
öncel üretimli evler (prefabrik, modüler) damper veya çok kanatlı damper veya valf
de dahil olmak üzere, zemin üzerinde üç vana
yada daha az sayıda kat içeren ve,kasaba
evlerinin dışında üç yada daha fazla iskan multi-vane rotary compressor
çok kanatlı
bölümü içeren bina. çok kanatlo dönel kompresör
dönel
kompresör
çok aileli(bina) multi-family
çok aileli(bina)
çok katlı bina multi-storey building
çok katlı bina
çok amaçlı multi-purpose appliance
cihaz çok amaçlı cihaz
çok katlı soğuk multi-story cold store
depo çok katlı soğuk depo
çok amaçlı multi-purpose cold store
soğuk depo çok amaçlı soğuk depo
çok kütleli aerosol, polydisperse
aerosol birden çok kütleye sahip polimer aerosol
çok borulu ısı multi-tubular heat exchanger
değiştirici (multipipe heat exchanger)
çok borulu ısı eşanjörü çok noktadan multi-point gas heater
gazlı ısıtıcı çok uçlu gazlı ısıtıcı
çok borulu multi-tubular boiler
kazan çok borulu kazan çok panjurlu multi-louvre damper
damper çok panjurlu damper
çok düşük extra low voltage
voltaj çok düşük voltaj çok plakalı multi-plate freezer
dondurucu çok plakalı dondurucu
çok fazlı polyphase
endüstriyel uygulamaların önemli bir çok multi-jet burner
kısmında kullanılan çok-fazlı AC sistemi püskürtmeli çok-püskürtmeli brilör
brülör
çok geçişli ısı multi-channel heat exchanger
değiştirici çok geçişli ısı eşanjörü multi-layer thermal insulation
çok tabakalı ısıl
yalıtım çok katmanlı ısıl yalıtım
çok geçişli multi-pass boiler
kazan çok geçişli kazan multi-fuel firing
çok yakıtlı
ateşleme birden çok yakıtlı yanma fırın veya
çok kabuklu multi-shell condenser kazanı
kondenser çok raflı kondenser
çok yakıtlı multi-fuel boiler
multi-stage (adj) kazan birden çok yakıtlı kazan
çok kademeli
çok kademeli
çok yollu multi-way
çok kademeli multi-stage expansion çok yollu
genişleme çok kademeli genişleme
çok yollu vana multi-way valve
multi-stage compressor çok uyollu vana
çok kademeli
kompresör çok kademeli kompresör
çok zonlu multi zone
çok zonlu; birden çok zon
çok kademeli multi-stage centrifugal pump
merkezcil çok kademeli santrifüj pompa
çok zonlu multi-zone (adj)
pompa (1)bir binanın farklı iklimlendirme
yüklerine sahip yersel bölünümü
çok kademeli multi-stage pump ,(2)binanın değişik bölgelerindeki
pompa çok kademeli pompa iklimlendirme yüklerini aynı anda
karşılama yetene- ğindeki iklimlendirme
birimi.
419

çok-çekirdekli multi-core cable çözelti solution


kablo içerisinde birden çok iletken içeren kablo çözelti; çözünen maddeyi içeren çözelti

çok-hücreli multi-cellular metal foil thermal çözücü solvent


insulation çözücü, diğer bir maddenin içerisinde
metal folyo
çok hücreli metal folyo yalıtım çözündüğü sıvı
yalıtım
çözünebilir soluble
çok-iletkenli multi-conductor cable çözünebilir; bir maddenin diğer bir
kablo çok iletkenli kablo çözücü içerisinde çözünmesi

çoklu bağlantı multi-connection çözünebilir soluble material


çoklu bağlantı malzeme çözünebilir madde

çoklu bağlantı multiple connection box solubility


çözünebilirlik
kutusu çoklu bağlantı kutusu çözünürlük; çözünebilirlik; bir maddenin
bir çözücü içerisinde çözünme yeteneği
çoklu soğutma multiple refrigerating system
sistemi düşük sıcaklık uygulamalarında çözünen madde solute
volümetrik verimin yükseltilmesi temel bir çözücü içerisinde çözünen
amacına yönelik olarak iki yada daha çok madde;çözünen
sıkıştırma kademesi içeren soğutma
yöntemi. insoluble
çözünmeyen
çözünmeyen; bir sıvı içerisinde
çoklu takipçi multiple tracer gas technique çözünmeyen madde
gaz tekniği çoklu takipçi gaz tekniği
çözünmüş gaz dissolved gas
çokluk [varlık] entity yer altı oluşumlarında petrol ile birlikte
ayrı ve farklı bir varlığa sahip olan şey. doğal olarak bulunan ve ticari kullanım
Bir dizi özellikle yada bunların amacıyla elde edilebilen doğal gaz.
toplamıyla tanımlanabilecek
termmodinamik kalem. çözünmüş dissolved matter
madde suda çözünmüş halde bulunan organik
çökelme precipitation yada inorganik katı maddeler. Bunların
hızlandırmak. çökelmek. çökeltmek. aşırı miktarda bulunması suyun
Çökelti bir çözeltide, kimyasal yolla içilebilme ve endüstride kullanım
çözünmeyen maddeler oluşturarak kalitesini bozar .
çözeltiyi elemanlarına ayırma işlemi
çözünmüş dissolved oxygen (DO)
çökelti sediment oksijen(DO) Sudaki yaşam ve kokulardan korunmak
suda once asılı halde bulunanve için gerekli olan sudaki çözünmüş
durularak dibe çoken maddeler. haldeki oksijen.

çökeltme sedimentation çözünürlük resolution


işlemleme sırasında atık sudaki katıları analog’dan sayısala dönüşümde
ağırlıkları yoluyla durulma sırasında çözünürlük, ölçülebilir ve gösterilebilir
çökeltme işlemi çıktı değişimi yaratan en küçük girdi;

çökeltme tankı sediment tank çukur pit


atık suların içerisinde durulduğu ve çukur; yerdeki küçük oyuk;
içerisindeki katı maddelerin çökeltildiği
tanklar. dağılan madde dispersoid
çök küçük parçalara ayrılarak bir diğeri
çökme depreciation içerisinde dağılan madde
kuru termometre sıcaklığı ile çiğ noktası
sıcaklığı arasındaki fark dağılım scatter diagram
diyagramı yayınım dağılımı grafiği
çöktürücü cihaz precipitator
duman gazlarından yada diğer gaz dağılım eğrisi scatter curve
akımlarındaki, kül,ince parçacıklar,toz, özellikle radyasyon yayınımının
zift yada sigara dumanı gibi unsurları dağılımını belirleyen eğri
alan cihaz
dağılma dispersion
çöktürücü precipitant dağılma,saçılma,yayılma
madde çöktürücü;çökertme maddesi
dağılma spread
çöp toplama scavenging terminal hız ekstremleri arasında, çıkış
temizleme; çöpe gidecekleri ayıklama; elemanına paralel düzlemde ölçülen ve ft
çöpe atma;çöpçülük etme ( m) olarak ifade edilen maksimum
uzaklık.
çöp toplamak scavenge
temizlemek; çöpçülük etmek; dağılma( bir spread (of an air jet in mixing air
hava jetinin diffusion)
420

karışım havası terminal hız ekstremleri arasında, çıkış hava veya suyun dağıtımında, çıkış
difüzyonunda) elemanına paralel düzlemde ölçülen ve ft noktasındaki basınç;dağıtım basıncı
( m) olarak ifade edilen maksimum
uzaklık. dağıtım boru distribution piping
tesisatı dağıtım boru tesisatı
dağılmış diffuse (adj.)
(dağınık) yayılmış;dağınık,tek yönlü değil, fakat
dağıtım borusu delivery pipe
bir çok doğrultuda gelişen akıyı anlatır;
her hangi bir akışkanı(örneğin su)
yansıtıcılık anlamında aynasal
kullanım yerlerine ileten boru;dağıtım
yansıtıcılıktan düşük, yönsel yarıküresel
borusu
yansıtıcılık;

dağıtım borusu distributing pipe


dağılmış ısı diffuse (flux)
bir akışkan akışının ulaştığı ve bu
akısı paralel akı’da (flux) olduğu gibi, radyatif
noktada değişik kollara ayrılarak
akının bir tek yönde değil bir çok yönde
dağıtımını yapan boru
yayılımı

dağıtım elemanı element of distribution


dağınık akım dispersed flow
dağıtım elemanı
dağılmış akım; bir menfezden çıkıp oda
havası ile karışarak dağılım yapan hava
akımı dağıtım kanal distribution ducting
tesisatı dağıtım kanalı; havanın içerisinde
iletilerek kullanım mahallerine dağıtımını
dağınık güneş diffuse solar irradiance
yapan kanal
radyasyonu yatay bir yüzey üzerine gelen toplam
güneş radyasyonu
dağıtım kanalı distribution duct
dağıtım kanalı; havanın içerisinde
dağınık diffuse (sky) irradiance
iletilerek kullanım mahallerine dağıtımını
radyasyon dağınık gök yüzü radyasyonu; dök
yapan kanal
yüzüne dağılan radyasyon

dağıtım kutusu distribution box


dağınık yalıtım distributed isolation material
hava akımını toplayan ve değişik kollara
malzemesi Bir ağır makinede titreşimi soyutlamak
dağıtan kabin
üzere montaj yüzeyleri arasında
yerleştirilen genellikle, çapraz
dokunmuş, yağ geçirmez neopren,plaka dağıtım paneli distribution panel
ve bu plakadan kesilmiş parça. elektriksel enerjinin kullanım noktalarına
dağıtımını kontrol eden pano; dağıtım
panosu
dağınık diffuse reflectance
yansıtıcılık geldiği yüzeyin opaklığına bağlı olarak
komşu yüzeylere yansıtılan radyasyon dağıtım sistemi distribution system
enerjiyi yada maddeleri bir kaynaktan
kullanım noktasına getiren
dağıtıcı distributor
boru,kanal,kablo gibi taşıma araçları;
(1) evaporatörde yada diğer tür bir ısı
transferi elemanında akışı parallel akış
yollarına ayıran eleman. (2) bir biyolojik dağıtım süresi delivery time
filtrede durulan pis suyun dağılmasını dağıtım süresi
sağlayan araç.
dağıtım distribution network
spreader tube şebekesi dağıtım şebekesi; su,hava yada elektriği
dağıtıcı boru
dağıtıcı boru dağıtan şebeke

delivery dağıtım vanası delivery valve


dağıtım
teslim, tevzi, postadan mektupların dağıtım vanası;basma vanası.bakınız
dağıtılması; ‘valve

distribution dağıtımda delay in delivery


dağıtım
elektriğin düşük gerilim hatlarıyla evler gecikme dağıtımda,teslimde gecikme
yada endüstrideki perkande kullanıcılara
dağıtıldığı kablolu dağıtım sistemi. dağıtımda dispatching cold store
soğuk dağıtım sırasındaki soğuk depolama;
dağıtım accessories of distribution depolama
aksesuarları bir soğutma devresinde soğutkanın
evaporatöre eş-biçimli olarak
dahili duman boiler with internal flues
dağıtılmasını sağlayan elemanlar
kanallı kazan dahili duman borulu kazan

dağıtım ana distribution main


dağıtılacak toplam hava miktarını taşıyan daire circle
hattı
kanal bir noktadan eşit uzaklıktaki noktaların
geometrik yeri; çember;daire
dağıtım basıncı delivery pressure
dağıtım elemanından(örneğin kazan) daire ısıtma apartment heating
çıkıştaki basınç daire ısıtması; bir daire için uygulanan
kat kaloriferi
dağıtım basıncı distribution pressure
dairesel yay circular spring
421

dairesel yay; baklaları daire biçiminde kapılarının birisinden daldırıldığı ,


olan yay daldırılan boruların kızgınlık alıcı olduğu
birleşik bir cihaz.
dakikada dönü rotations per minute
dakikadaki dönme sayısı dalma tank diptank
içerisinde sudan başka bir sıvı bulunan ve
dakikada feet cubic feet per minute (cfm) malzemelerin kaplanması yada
belirli bir dönem içerisinde hava yoluyla temizlenmesi amacıyla kısmen yada
küp
aktarılan bir maddenin(veya havanın) tamamen buhara maruz kalacak biçimde
debisini ifade etmekte kullanılan daldırıldığı tank
birim;birim zamanda dış mahal havasıyla
yer değiştiren havanın ölçüsüdür(ACH). Dalton kısmi Dalton’s law of partial pressure
basınç yasası bir gaz karışımını oluşturan gazlardan her
daldırma kaybı insertion loss (of a weather louvre) biri bu hacmi sadece kendisinin
ses yutucular yerleşimi nedeniyle kaplaması durumundaki gibi davranır. bu
gözlemlenen ses düzeyindeki azalma gazların basınçları toplamı gaz
( “sound pressure level”.) karışımının basıncını oluşturur.

daldırma insertion length damıtık distilled


boruların soğutma suyuna daldırıldığı damıtık;damıtılmış
uzunluğu
etkili uzunluk
damıtık su distilled water
daldırmak immerse (verb) damıtılmış su;damıtık su
daldırmak,suya batırmak,
damıtma distillation
dalga biçimi waveform bir sıvının saflaştırılmasında, kaynatarak
dalga biçimi; dalga şekli;bir su yüzeyinde su buharının ve gaz halindeki buharların
veya gergin bir telde üretilen bir sinyalin çıkmasını ve diğer bir aşamada tekrar
dalga biçimi yoğuşturulmasını içeren yöntem;
damıtma.
dalgalı akış wavy flow
iki fazlı akımda bir akış biçimi; dalgalı damla ayırıcı droplet separator
akım damlacık ayırıcı;

dalgıç boru dip-pipe damla droplet size


bir konutsal elektrikli su ısıtıcısında suyu, büyüklüğü damla büyüklüğü
soğuk suyun girdiği üst taraftan altta
ısıtıcının olduğu bölüme taşıyan boru damla tutucu drif t eliminator (carryover eliminator)
boşaltım (egzost) havasındaki su
dalgıç filtre filter, insertable damlacıklarını çıkartmak üzere uygun
özellikle malzeme aktaran konveyor malzemeden tasarlanmış herhangi
bantlarına, kanal gerektirmeksizin topluluk
transfer noktasında daldırılabilen filtreler,
dalgıç filtre damla tutucu eliminator plate
plaka akış halindeki bir gaz ortam içerisinde
dalgıç hidro immersion hydrocooling bulunan sıvı damlalarını tutmakta
soğutma soğutulmuş su bulunan bir tanka kullanılan plaka
soğutulacak ürünleri daldırarak soğutma
elde etmek damlacık droplet
damlacık; küçük su damlaları; soğutma
dalgıç ısıtıcı immersion heater kulesinde düşen suyun parçalanarak
sıvıya daldırılarak ısıtma sağlayan ısıtıcı; aldığı biçim
dalgıç ısıtıcı
damlacık droplet condensation
dalgıç pompa submersible pump yoğuşturma damlacık yoğuşturma
bir sıvıya dalgıç olarak yerleştirilen ve bu
sıvıyı ana hatta pompalamakta kullanılan
damlama drip
santrifüj pompa; dalgıç pompa
buharlı sistemlerde yoğuşum suyunu
buhar tarafından alıp, yoğuşum suyu
dalgıç submerged-coil condenser veya dönüş hattına ileten boru yada
serpantinli evaporatörü bir sıvı ortama daldırılmış kondenstop uyarlaması; donmuş
kondenser bulunan soğutma sisteminin kondenseri besinlerden yada bir evaporatörden
damlayan su.
dalgıç immersion thermostat
termostat duyargası kontrol edeceği ortama dalma damlama drip pipe
yerleştirilen termostat. borusu damlama borusu; özellikle pencere türü
iklimlendirme cihazlarında toplama
dalgıç insertion thermostat tavasındaki suyu uygun bir bölgeye
dalgıç termostat; duyarga bölümü kontrol boşaltan boru
termostat
edeceği sıvının içeriside bulunan
termostat damlama tavası drip tray
buz yada dondan ergiyen suyun
dalırmalı sistem insert system toplanması için bir soğutucu yüzeyin
soğutma borularının, genellikle ısıtıcı altına yerleştirilmiş olan tepsi (tava).
422

‘drain tray’ olarak da adlandırılır. darbe impactor, cascade


üreteci,kaskat kaskat impaktor
damlama drip tray (defrost pan)
tavası[kar- defrost sırasında oluşan suyun toplandığı darbe impact damage
tava darbe yıpranması; çarpma ile oluşan
çözme tavası] yıpranması
yıpranma
damlamak weep
damlamak, sızmak darbeli filtre impact filter
toz parçacıklarıjnın filtre elemanına
çarparak düşmesi ile çalışan filtre
damlamasız drip proof
damlama yapmayan; damlamasız
darbeli yazıcı line printer
her seferinde bir satır yazan darbeli
damla-tutucu eliminator
printer; yazım hızı dakikada 600-1200
akış halindeki bir gaz ortam içerisinde
satır(10-20 sayfa/dakika) olan yazıcı
bulunan sıvı damlalarını tutmakta
kullanılan eleman.
Darcy darcy
borularda basınç kaybı araştırmalarına
damper damper
katkıda bulunmuş hidrolikçi;Darcy
bir çıkış,giriş elemanı yada kanaldan;
veya genellikle gizli bir düşey kesitten
düşey kesit alanını değiştirerek hava Darcy birimi darcy unit
hacmini değiştirmekte kullanılan araç; bir centipoise viskozitedeki bir akışkanın,
bir santimetre karelik bir alandan, bir
standart atmosferlik basınç düşümü
damper damper actuator (motor)
sağlayarak saniyede bir santimetre küp
çalıştırıcı(moto dampere hareket veren mekanizma;
olarak geçen miktarına bir ‘darcy’ denir
r) damper çalıştırıcısı

davlumbaz hood
damper kesiti damper section labortuarlarda mutfaklarda ve benzeri
damper kesiti yerlerde duman,toz vb üreten işlemlerin
çıktılarını çekerek bir boruyla atmosfere
damper kontrol damper control fan atmakta kullanılan eleman; davlumbaz
fanı damper kontrollü fan
davlumbaz cowl (hood)
damper control (of a fan) bacası davlumbazın baca kısmı
damper
kontrolü(fan) bir fanın bastığı hava debisini damperle
kontrol etme yöntemi davlumbaz giriş coefficient of hood entry
katsayısı davlumbaz giriş katsayısı
danışma consulting engineer
mühendisi müşavir mühendis hood entry loss
davlumbaz giriş
kaybı davlumbazda hava çekmesinde ortaya
danışman adviser çıkan giriş kaybı
müşavir, danışman;
davlumbaz positional sash movement effect
dar narrow kapak etkisi bir davlumbazın testinde ASHRAE'nin
dar;ensiz belirlediği,performans test ilklerinden
birisi; davlumbaz kapak etkisi
dara dead load (weight)
dara; davlumbaz hood static pressure
statik basıncı davlumbaz statik basıncı
darbe rapping
keskin ve hızlı vuruş; hızlı darbe; davlumbaz hood face
yüzü bir laboratuar davlumbazının önünde, bir
darbe shock kapak bulunduğu ( tek yada çift) ve
darbe; ani darbe; elektrik çarpması kapak tam açık olduğu zaman genellikle
kapakla aynı düzlemde içerisinden
darbe basıncı impact pressure havanın geçtiği açıklığın en küçük alanı.
hız basıncı ile statik basıncın toplamı
davlumbaz, hood, capturing
darbe impulse noise yakalayıcı yeterli bir hava akışı ile(örneğin yüzey
rastgele genliklerde ve spektral içerikteki hızı, iç mahaldeki yada davlumbazın açık
gürültüsü
enerji darbelerinin gelişi güzel biçimde yüzlerine yakın olan kirlilikleri çeken
ortaya çıktığı gürültü davlumbaz

darbe kayıpları shock losses davlumbaz,alıcı hood, receiving


darbe kayıpları OSHA tanımına göre, bir yada iki taraflı
yükselen hava veya sıcak gazları çeken
baş-üstü düzeydeki davlımbaz
darbe shock absorber
söndürücü darbe alıcı;darbe yutucu; darbe
söndürücü dayanıklı durable
dayanıklı
darbe üreteci impactor
darbe,çarpışma,vuruşma dayanıklı refractory (adj)
423

dayanıklı yada edilmemesi ile ilgili yetkili kişi


yada kurum.
dayanıklılık durability
dayanıklılık;bina,topluluk,eleman,ürün değerlendirme evaluation ,valuation
yada imalatın kullanım ve bakımdaki
varsayımlar temelinde, en azından belirli değerlendirme; değerleme ; değer biçme
bir süre hizmet verilebilirlik
yeteneği.’servisabilty ‘ ile de değerlendirmek evaluate
karşılaştırınız değerlendirmek; değer biçmek; paha
biçmek
dayanışma synergism
birlikte çalışma;dayanışmalı çalışma; değişiklik alteration
bir bina yada sistemlerine yapılan ekleme
dB decibel(dB) ve çıkartma; rutin bakım,onarım yada
oranların ölçüm birimi; ses şiddeti servis ile,binanın kullanım sınıfı yada
ölçüsü;decibel kategorisindeki bir değişme bir
“alteration” anlamına gelmez.
DDC dış DDC outstation
istasyonu DDC dış istatsyonu değişiklik subject to alteration
yapma hakkı bir ürün üzerinde haber vermeksizin
değişiklik yapma;
debi kontrol flow rate controller
edicisi debi kontrol edicisi
değişim exchange
trampa, değişme, değiş mübadele; yerini
alma;
debi metre(akış flow meter (USA flowmeter
ölçer) akış-ölçer; debi sayacı
değişim miktarı exchange rate
değişim miktarı; bir eşanjörde birim
zamanda değiştirilen ısı miktarı;
debi-basınç flow rate pressure characteristic
karakteristiği debi-basınç karakteristikleri; bir akışta
belirli bir çaptaki borunun debi basınç değişken variable
ilişkileri değişken; bir fonksiyonda serbest veya
bağlı
değişken;basınç,uzunluk,voltaj,güç,antal
pi,sıcaklık ve hız gibi kavramsal yada
decipol olarak perceived air quality in decipol
uygulamada ölçülebilen her hangi
algılanan hava 1.4(% 80 memnuniyet) decipol değerine
büyüklük.
kalitesi sahip olan hava kalitesi

değişken akış variable flow


değer value değişken akış; zaman içerisinde değişme
değer;kıymet;eder gösteren akış

değer değişimi change of value (COV) değişken variable supply temperature


değer değişimi; bir matematiksel ifadede besleme sıcklığı değişken besleme sıcaklığı;
bağımsız değişkenin değişmesi halinde
bağlı değişkenin değişimi
değişken çıktı variable output
ayarlanabilir çıktı;
değerleme rating
kendileri yardımıyla belli bir
uygulamanın gereklerini karşılayacak bir değişken debili pulsating flow
birimin (ünite) seçilmesine yardımcı olan akım akış süresince debisi değişen akım;
performans karakteristikleri (standart debisinde azalma çoğalmalar görülen
değerleme koşulları altında) akım; kararlı olmayan akım

rating conditions değişken fluctuating voltage


değerleme
altında bir tek performans değerinin elde gerilim azalıp artarak oynamalar yapan gerilim
koşulları
edildiği ve performans değeriyle ilgili
sadece bu düzeydeki bir değerin
çıkmasına olanak çalışma koşulları dizisi değişken giriş variable inlet vanes
kanatları ayarlanabilir giriş kanatları; kanallarda
rating plate hava akışına yön vermek üzere
değerleme
bir aracın test edilmiş ve üreticisi ayarlanabilen kanatlar
plakası
tarafından belirlenmiş
kapasite,güç,gerilim vb değerlerinin değişken hacim variable volume
üzerinde yazılı olduğu plaka değişken hcim; değiştirilebilir hacim

değerleme rating standard değişken hacim variable volume and temperature


standardı üretim miktarıyla ilgili olarak, belirli ve sıcaklık (VVT)
koşullar altında, tekil birimlerinin test mahalle değişken hacim sabit sıcaklık
sonuçlarının değerlendirilmesinde kullanımındakinden daha fazla düşük yük
uygulanacak yöntemleri ortaya koyan havası sağlamak için mahal yüküne göre,
standart. hem hava akımı hem de sıcaklığın
birlikte değiştirilmesi.
değerleme rating authority
yetkilisi bu değerleme yönteminin kabul edilmesi değişken variable volume unit
424

hacimli birim değişken hava hacimli birim yenisiyle degistirme. yenileme.

değişken variable volume plant değiştirme replacement air


hacimli tesis değişken hava hacmi ile kapasitenin havası yerdeğiştirme havası; bir mahalden egzoz
kontrol edildiği tesis edilen havanın yerine verilen hava

değişken hava variable air volume control değiştirme replacement cost


hacim kontrolü bir iklimlendirme sisteminde mahal ısı maliyeti değiştirme maliyeti;
yükünü havalandırma havası hacmini
değiştirerek ayarlayan sistem replacement part
değiştirme
parçası yedek parça; bir parçanın yerine
değişken hava variable air volume system konulacak parça
hacimli sistem mahalle verilen ısıtılmış yada soğutulmuş
havanın hacimsel akış miktarını modify
değiştirmek
değiştirerek kuru termometre sıcaklığını degisiklik yapmak. degistirmek.
kontrol eden HVAC sistemi.
değiştirmek exchange (verb)
değişken hava variable air volume system box değiş-tokuş etmek; değişimde bulunmak
değişken hava hacimli sistem plenumu
[ değiş tokuş
hacimli sistem
etmek]
kutusu
değiştirmeli exchange diffuser
değişken hava variable air volume (VAV)
difüzör kontrollü atmosferik depolamada, bir zar
hacmi (VAV) değişken hava hacmi(VAV); bir
içeren ve iç mahal ile dış mahal arasında
iklimlendirme sisteminde mahal ısı
CO2 ile O2’nin birbiriyle değişmesine
yükünü havalandırma havası hacmini
olanak verirken diğer gazlar için bunu
değiştirerek ayarlayan sistem;
yapmayan aparat.

değişken hız fluctuating speed


dekoratif decorative lighting
artıp azalan yada oynamalar yapan hız
aydınlatma estetik amaçlarla yapılan aydınlatma
değeri; sabit olmayan ve zaman içinde
değişme gösteren hız
delik hole
bir katıda elektronun normalde
değişken hız variable speed bulunması gereken ve pozitif yüklü bir
ayarlanabilir hız;değişken hız; genellikle parçacık gibi davranan boşluk
frekansın değiştirilmesi ile değiştirilen
dönme hızı(fan) delik ( delme ile bore hole
açılmış) bir delme ekipmanı ile açılan delik
değişken hız variable speed control (of a fan)
kontrolü (bir bir fanın hızını değitirerek yapılan delik açma perforation
fanın) hacimsel verdi kontrolü delikler delme; bir yüzeyi deliklerle
kaplama
değişken kanat variable blade pitch control (of a fan)
hatveli kontrol bir fanın bastığı hava miktarını delik çapı diameter of hole
değiştirmede kanat eğimlerini değiştiren delik çapı
(bir fanın)
kontrol biçimi
delikli perforated
değişken sinyal pulsed signal delikli; üzerine delikler açılmış(plaka)
şiddeti,yönü, etkinliği hızlı biçimde
değişen işaret(sinyal) delikli beton hollowcore concrete slabs (for
ventilation)
değişken voltaj variable voltage regulator beton döşemede havalandırma için
regülatörü ayarlanabilir voltaj düzenleyici bırakılmış boşluklar

variation delikli döşeme hollowcore slabs (for ventilation)


değişme havalandırma için boşluklu beton döşeme
değişme;değişim; örneğin çıkıs sıcaklığı betonu
değişimi; dış mahal havası değişimi; bir
fiziksel büyüklüğün bir referans değerle delikli menfez perforated grille
olan farkı delikli menfez

değişme coefficient of variation delikli metal perforated metal


katsayısı istatistikte standart sapmanın ortalamaya (saç) delikler delinmiş metal
oranı olarak ifade edilen, bir olasılık
dağılımının yayılımı.
delikli plaka perforated plate
delikli plaka
değiştirici exchanger diffuser
difüzör kontrollü atmosferik depolamada, bir zar
delikli saç perforated sheet
içeren ve iç mahal ile dış mahal arasında
delikli saç
CO2 ile O2’nin birbiriyle değişmesine
olanak verirken diğer gazlar için bunu
yapmayan aparat. delikli tavan perforated ceiling
delikli panellerle kaplı tavan; delikli
tavan
değiştirme replacement
425

delmek bore (drill) denetlemek supervise


delmek. oymak. delik. sondaj çukuru. denetlemek, gözetmek, nezaret etmek,
oyuk. delgi. boru. kutru. sonda. yönetmek, bakmak, idare etmek.

delmek drill denetleyici inspector


delmek;delgi kurulumu yapılmış sistemlerin kodlara
uygunluğunu kontrol etmek üzere,
demet bundle yürürlükteki kodlar tarafından
paket, bohça,tomar/yığın,demet,öbek belirlenmiş kişi(ler)

demir iron deney experiment (noun)


demir; deney

demir lakesi black japan deney yapmak experiment (verb)


metaller ve özellikle demirde uygulanan deney yapmak
lake maddesi
deneysel experimental variance
demir olmayan non ferrous değişme deneysel değişim; birbirini izleyen
demir olmayan;demir dışı deneyler sırasında elde edilen
sonuçlardaki farklılaşma
demir olmayan non ferrous metal
metal demir dışı metal;demir olmayan metal deneysel tesis experimental plant
deneysel bitkiler; biyoloji eğitimi vermek
üzere yetiştirilen deneysel amaçlı bitki
deneme trial run
çalışması deneme çalıştırması; bir makine yada
denge balance
sistemin çalışma özelliklerini ve
denge
ekipmanların işlevlerini denemk için
yapılan çalışma
denge equilibrium
(1) ölçülen değişkenlerdeki oynamaların
denetim inspection
belirlenen sınırlar içerisinde kaldığı
(muayene) muayene, inceleme, kontrol, tetkik,
kararlı hal
yoklama, teftiş, denetim; muayene, göz
den geçirme, denetçilik
denge ağırlığı balance weight
denge ağırlığı
denetim inspection authorities
(muayene) sistemlerin düzenlere uygun kurulması
yönünden kodlarla belirlenmiş kontrol denge basıncı balance pressure
yetkilisi denge basıncı
yetkisine sahip kişiler.

denetim inspection chamber denge noktası balance point


kontrol,denetim,muayene kabini bir ısı pompasının yardımcı enerjiye
(muayene)
gerek göstermeksizin ısıtma gereklerini
odası karşılayabileceği sınır sıcaklık değeri;
genellikle 20-45 ˚F arasındadır.
denetim supervision
denetim;gözetim;nezaret equilibrium point dryness (EPD)
denge noktası
kuruluğu bir soğutkanın, denge durumuna gelmek
denetim inspection cover bir kurutucu yada bir kimyasal kurutucu
(muayene) kontrol kapağı;denetim kapağı ile yeteri kadar uzun bir süre temasta
kapağı kalmasından sonra sahip olduğu su
içeriği.
denetim debug
ekipmanı, kullanmadan önce hatalı yada denge noktası balance point temperature
çalışması
arızalı olabileceği beklenen parçaları sıcaklığı bir ısı pompasının ısıtma kapasitesi ile
bulmak ve değiştirmek amacıyla yada binanın ısıtma gereksinimlerinin
üretim ve toplama hatalarını düzeltmek örtüştüğü dış mahal sıcaklığı
için çalıştırmak,
denge sıcaklığı equilibrium temperature
denetim deliği inspection hole farklı sıcaklıktaki iki sistemi dengeye
denetim deliği; getiren sıcaklık;denge sıcaklığı

denetim paneli inspection panel denge toz equilibrium dust content


denetim paneli; içeriği denge toz içeriği

denetleme control (supervision) dengeleme balancing


denetleme,kontrol etme dengeleme işlemi

denetleme supervising authority dengeleme offset


yetkilisi denetleme yetkilisi; gözetim yetkilisi kontrol edicide, kontrol sisteminin
yapısal karakterinden kaynaklanan
control (supervise) sapma.örneğin 21±2˚c ayar değerinde bu
denetlemek sapma 2˚C dir.
denetlemek,kontrol etmek

dengeleme equalizing pressure


426

basıncı farklı basınçtaki iki mahallin eşitlendiği dengeli akış balanced flow
basınç değeri dengelenmiş akış;dengeli akış

dengeleme balance pipe dengeli balanced relief valve


borusu basınçlı hava tesisatında tutuklanmış boşaltma vanası bir vananın çalışma nitelikleri üzerinde
havayı alarak yoğuşum suyunun karşı basıncın etkisini en aza indirmek
boşalmasına olanak veren boru için olanaklar içeren bir basınç boşaltma
vanası
dengeleme balancing pipe
borusu dengeleme borusu dengeli çalışma stabilized operation
makinenin uzun bir süre çalıştırılması
sırasında bütün ölçme okumalarının
dengeleme equalizing pipe
tekrarlanır özellikte olacağı bir çalışma
borusu dengeleme borusu; kapalı bir
koşulu.
kompresörde karterdeki gaz basıncı ile
emme hattı arasındaki basıncı eşitlemekte
kullanılan boru uyarlaması dengeli balanced draught
çekme(hava) indüklenmiş ve cebri çekimlerin birleşimi
olan çekme
dengeleme equalizing damper
damperi dengeleme damperi; farklı basınç
değerlerine sahip mahallerde basıncı dengeli döngü balanced loop
eşitleyen damper dengeli devre

dengeleme compensating hood dengeli duman balanced flue (SE duct system)
dengeleme davlumbazı, egzoz ve yer- gazı akışı dengeli duman gazı akışı; alttan ve üstten
davlumbazı
değiştirme havası sağlayan davlumbaz atmosfere açık olup, hem yakama,
cihazlarına hava taşımak hem de yakma
gazlarının atmosfere atılmasını sağlamak
dengeleme compensating loop
üzere tasarlanmış baca kanalı
devresi dengelenme devresi

dengeli balanced ventilation


dengeleme balancing station hava basıncı, ısıl etkiler ve difüzyon gibi
havalandırma
istasyonu bir ölçme aracı, bir hacim kontrol cihazı üç doğal etkiyi en iyi biçimde kullanarak
ve ölçme aracına giren yada çıkan yapılan havalandırma
önerilen uzunluktaki kanal veya boruları
içeren ve akışkan akışının ölçme ve
dengeli kontrol compensating control
kontrolünde kullanılan topluluk.
dengeli kontrol

dengeleme balancing wire


dengeli koşul balanced condition
kablosu dengeleme kablosu
dengelenmiş koşullar

dengeleme cable balancing dengeli sistem balanced system


kablosu dengeleme kablosu binadan egzoz havasını atarken yada
binaya temiz hava verirken önemli
dengeleme equilibrium ball valve ölçüde eşit hacimleri kullanan bir yada
dengeleme hattı üzerinde bulunan küresel daha fazla fanın oluşturduğu sistem
küresel vanası
vana
dengeli tasarım balanced design method
dengeleme equalizer tank,balance tank yöntemi dengeli tasarım yöntemi
tankı
dengeleme tankı; eşitleme tankı,bir dengeli yük balanced load
sisteme sabit bir akış sağlayan tank; enerji fazlasını talebin az olduğu
zamanlarda depolayıp, talebin artması
dengeleme balancing valve sırasında kullanıma vererek yükü
vanası dengeleme vanası dengeleme

dengeleme method of balancing dengesiz unbalanced


havalandırma sistemlerinde mahallere dengelenmemiş; dengeli
yöntemi
giden hava miktarlarının ve basınçlarının olmayan;dengesiz
ayarlanması yöntemi
deniz aracı marine air conditioning
dengeleme, balancing, hydronic system iklimlendirmesi deniz araçlarında uygulanan
konumlandırma vanalarının elle iklimlendirme
hidrolik sistem
ayarlanması yada otomatik vanalar ile
otomatik kontrol cihazları gibi sulu ( deniz suyu sea water ice
hidronik) sistem dağıtım elemanlarını buzu deniz suyundan üretilen buz
kullanarak su debisinin ayarlanması
depolama storage
dengeleyici balancer depolama. depo etme. depoya koyma.
çalışmakta olan havalandırma ambar. depo.
sistemlerinin test, ayarlama ve
dengelenmesini yapan kişi
depolama store
bir bilginin daha sonraki bir zamanda
dengeli balanced (adj) değiştirilmeden kullanılabileceği bir yere
dengelenmiş transfer etmek,
427

depolama aracı storage device derece-gün degree day (DD)


depolama aracı; depolama cihazı; 24 saatlik bir süre ile, ortalama dış hava
sıcaklığının binanın verilen bir taban
depolama storage cycle (thermal storage) sıcaklık değerinin altına düşme veya
çevrimi pik dışı zamanlarda enerjiyi depolayarak üstüne çıkmasının düzeyini belirlemekte
pik zamanlarda şebeke yerine depolanmış kullanılan ölçü. Taban 65F'dir
enerjiyi kullanan çevrim
derece-gün degree days (number of)
depolama storage correction coefficient sayısı derece gün sayısı; örneği 40 F
depo düzeltme katsayısı sıcaklıktaki bir ölçme sonıcıu 65-40=25
düzeltme
CDD olarak belirlenir
katsayısı
dereceli iletki set square
depolama gazı storage gas üzerinde açı dereceleri bulunan ve teknik
gaz depolama; doğal gaz depolama resimde kullanılan iletki

depolama storage heater skin temperature


deri sıcaklığı
ısıtıcısı depolu ısıtıcı; depolu konutsal kullanım her hangi bir bedensel etkinlik sırasında
suyu ısıtıcısı ölçülen deri üstü sıcaklık

depolama ile storage heating


derin deep
ısıtma depolu kullanım suyu ısıtma; termostat derin,derinde
kontrollü ve ısıtılan suyu bir depoda
biriktiren ve gerektiğinde kullanıma
sunan ısıtma sistemi derin deep freezing
dondurma derin dondurma -18C ve altındaki
sıcaklıklara soğutma işlemi
depolama storage capacity
kapasitesi bir enerji depolama sistemi veya aracının
depolama kapasitesi derin freezer
dondurucu soğuk depolamada, 30°F (1°C)’nin
altında tutulan yalıtımlı oda; bozulabilir
depolama odası storage room ürünlerin dondurulması için kullanılan
depolama odası; besinlerin soğutkta araç
saklandığı depo odası

derin sharp freezer


depolama storage medium (-10C)ve daha düşük sıcaklıklarda
bir depolama tankında, kapalı hacmi dondurucu
ortamı depolama yapan soğutucu
oluşturan kısmın dışında, içerisinde
enerjinin büyük bölümünün depolandığı
tank malzemesi. derin kuyu deep well
derin kuyu
depolama tankı storage tank
bir su ısıtıcının kullandığı tank derin vakum deep vacuum (high vacuum)
derin vakumlama işlemi; derin vakum
depolama tankı store tank
depolama tankı; yakıt veya diğer sıvı derin vakum vacuum, deep (high vacuum)
maddelerin depolandığı tank derin vakum; mutlak vakuma yakın 100
nanopascal'den düşük vakum değeri
depolama storage efficiency
boşaltım kapasitesinin, doldurma derinde çalışma deep workings
verimi derinlerde(deniz) çalışma
kapasitesine bölümü

stored energy derinlik depth


depolanmış
depolanan enerji;depolanmış enerji; derinlik; filtre derinliği
enerji
derişim çevrimi cycle of concentration
depolu kombi storage combination boiler konsantrasyon çevrimi(su tasfiye)
kazan ısıtma ve sıcaksu birleşik kazanı
desibel decibel
depolu su storage water heater havadaki iki ses gücü arasındaki iki
ısıtıcısı depolu su ısıtıcısı büyüklüğü birbirine ilişkilendirmek üzere
akustikte kullanılan birim.tanımdan, p1
tankless water heater ve p2 gibi iki hava gücü arasındaki
deposuz su
sıcak suya gerek olduğu anda dağıtım desibel farkı,
ısıtıcı
suyunu ısıtacak biçimde tasarlanmış, her
hangi bir depolama tankı içermeyen sıcak desipol decipol
su ısıtıcısı; bunlara ani ısıtıcılar da denir. algılanan hava kalitesi birimi;dağlarda
0.01 Decipol'e sahipken ortalama bir
degree day consumption kentsel kirlilik düzeyinde 0.05-0.3
derce-gün
derece-gün verilerine dayanarak decipol ve kabul edilebilir hava kalitesi
tüketimi 1.4 decipol(% 80 memnuniyet) 'dür
hesaplanan yakıt(enerji) tyüketimi

degree desorpsiyon desorption


derece
mertebe, derece; sınıf, tabaka; üstünlük absorpsiyon yada adsorpsiyon yoluyla
dere, seviye, soğurulan maddelerin kısmen yada
tamamen geri verilmesi
428

destek support (noun) kullanılan bir tür anahtar


destek.,destekleme; tutma, destek olma
devre kesici line break motor protection
destek braketi support bracket motor akım ve gerilim değerleri aşıldığında
destek braketi; bir elemanı tutmak için koruması devreyi açarak elektrik akımını duduran
kullanılan parça koruyucu; örneğin termik devre kesiciler

destek sayısı number of supports devre kesilmesi circuit interrupt


destek sayısı;dayama sayısı devre kesilmesi; devrede süreksizlik
oluşması
destek şebeke support grid
destek şebekesi devre planı circuit plan
devrenin bağlantı ve elemanlarını
destek uzaklığı support distance gösteren resim
destek mesafesi; destek uzaklığı
devreden cut out device
destek yapısı supporting structure çıkarma aracı devreden çıkartan araç
destekleme yapısı; destek tablası; üzerine
bir makine yada tesisat yerleştirilen devreden cut out setting
destek elemanı bir kontrol cihazının sistemi durduracağı
çıkarma ayarı
ayar noktası; soğutma sistemlerinde alçak
desteklemek support (verb) ve yüksek basınç kesicilerinde uygulanan
destek. desteklemek. destekleme. tutma. ayar noktaları
destek olan
devreden cut out (switch off) (verb)
desteklenmiş supported çıkarmak kendisi için kontrol uygulanan bir olayın
desteklenmiş; bir destek üzerine durması; elle yada otomatik olarak
oturtulmuş devreden çıkmasına neden olan cihaz,

devinim movement devreden çıkma cut out (USA cutout)


hareket;devinim devreden çıkma; belirli bir sınır değere
ulaştıktan sonra kendiliğinden devreden
devir bölü revolutions per minute (rpm) çıkma
dakika dakikadaki devir sayısı; dakikadaki
dönüş sayısı devreden çıkma cut out point
noktası ulaşıldığında çalışmanın durduğu
devir sayısı revolutions (number of) ,önceden belirlenen değer
devir sayısı; dönel bir elemanın devir (basınç,sıcaklık vb)
sayısı
devretme rotation
devre circuit (dönme) bir eksen üzerinde dönme / devretme.
(1) genellikle elektriksel enerji kaynağını sıra ile görev alma. rotasyon. girdap.
içeren ve bir binadaki yada binaya giren dolaşma. döngü. dönme. dönüş. devir.
elektrik akımının tam yolu, (2) elektronik çevirme. çark.
elemanların toplanması;
devreye alma start up
devre bağlantı circuit wiring çalışltırma;devreye alma; işletmeye
şeması elektriksel devre şeması başlama

circuit connection devreye girm cut in point


devre bağlantısı kontrol işlemin başladığı önceden
bir devreyi oluşturmak için yapılan noktası
bağlantılar belirlenen değer (basınç,sıcaklık vb)

circuit diagram devreye girme cut in


devre
devrenin temel bağlantı biçimini ve kendisi için kontrol uygulanan bir olayın
diyagramı başlatılması
elemanlarını gösteren diyagram

circuit label devreye girme switch on point


devre etiketi
devre üzerinde hangi uygulamaya ait noktası devreye girme noktası; bir elektriksel
olduğunu gösteren etiket araç karakteristik eğrisinde aracın
devreye girme noktası

devre kesici circuit breaker


(1)önceden belirlenmiş bir aşırı akım devreyi açmak break a circuit
değerine ulaşıldığında, uygun değerler bir devreyi açmak
arasında seçildiğinde otomatik olarak
devreyi açan araç; (2)buzdolabı gibi içi devreyi switch on (verb)
soğutulan bir hacmin iç ve dış kapatmak devreyi kapatmak; elektrikli bir aracı
bölümlerini birbirinden ayırmakta devreye almak; çalıştırmak
kullanılan, ısıya karşı iyi iletken olmayan
şerit. (3)aşırı akım koşullarında elektrik devreyi kesmek switch off (verb)
devresini açan devre kesici devreyi açmak; elektrikli bir aracı
durdurmak; devreyi kesmek
devre kesici contact breaker
motorlu araçlarda ateşlemeyi kesmekte dış exterior
429

dış;dış yüzey;dış taraf dış hava temperature of the outside air


sıcaklığı dış mahal havasının sıcaklığı
dış bina gövdesi exterior building envelope
bina dış gövdesi dış hava outdoor air classification
sınıflandırması dış mahal havasına ilişkin sınıflandırma
dış boyut external dimension
dışsal boyutlar; dıştan dışa ölçülen
dış istasyn outstation
boyutlar
seyrek insan bulunan bir yerde yapılmış
kabin yada istasyon
dış boyut outside dimension
dış boyut
dış mahal fanı outdoor fan
dış mahalde bulunan fan
dış çap external diameter
dışsal çap; dıştan dışa ölçülen çap
dış mahal fırın outdoor furnace or boiler
yada kazanı dış mahal kurulumu için yapılmış,bir
dış çap outside diameter havalı ceket ve bunu tamamlayan
dış çap;dıştan dışa çap havalandırma olanakları içeren ve dış
mahal kurulumu için olduğu etiketlenmiş
dış davlumbaz exterior hood kazan.
dışarıda yerleştirilen ve kanallarla iç
mahal havasının bağlandığı davlumbaz dış mahal air, outdoor
havası dış mahal havası;
dış duvar area of all exterior walls (gross)
toplam alanı koşullandırılan bir mahalli kapatan
dış mahal kuru outdoor dry bulb temperature
toplulukların dış yüzey alanı (pencere
termometre Dış havaya tutulan bir termometreden
alanları da dahil)
sıcaklığı okunan sıcaklık. Dış mahal kuru
termometre sıcaklığı. Bu, kondensere
dış duvarlar gross area of exterior walls giren havanın sıcaklığıdır.
brüt alanı dıştan ölçülmek üzere, ısıtılan ve/veya
mekanik olarak soğutulan bir mahalli
dış mahal coil, outdoor
kapatan bütün opak duvarları ,pencere
serpantini dış mahalde yerleşik serpantin; dış mahal
alanları ( pervaz dahil) ve kapı alanlarını
serpantini(örneğin split ısı pompası
içeren alan.
kondenseri)

dış gövde exterior envelope


dış mahal outdoor coil
dış gövde,dış zarf,
serpantini bir ısı pompasında dış hava ile temasta
olan yada dışarı yerleştirilmiş olan
dış hava outdoor (outside) air serpantin(kışın evaporator yazın
dış mahal havası; atmosferik hava kondenser olan kısım)

dış hava outside air dış mahal outdoor temperature


dışa mahal havası dış hava sıcaklığı;
sıcaklığı
dış hava outside air opening
taze hava giriş açıklığı; taze hava giriş dış mahal gross floor area over outside or
açıklığı unconditioned spaces
ağzı temaslı brüt
döşeme alanı dış mahalle yada koşullandırılmayan
mahallerle temasta olan döşeme alanı
dış hava outside air damper
damperi dış hava damperi;taze hava damperi
dış mahalde outdoor appliance
yerleşik cihaz dış mahalde yerleşik cihaz
dış hava outdoor air change rate
değişim miktarı aynı hacim birimleriyle, birim zamanda
bina içerisine giren taze hava miktarının dış sensör outside sensor
bina hacmine oranı. ( normalde, saatteki dış mahalde yerleştirilmiş sensor
hava değişimi olarak ifade edilir) .
dış taraf outdoor side
outside air intake duct istemin iç mahal hava akımının dışındaki
dış hava giriş
taze hava giriş kanalı bir kaynaktan ısı emen yada bu kaynağa
kanalı ısı atan bölümü

dış hava girişi outdoor air intake exterior zone,


dış zon
dış hava girişi; dış hava giriş yeri dış zon; harizi zon

dış hava kısa short circuit of air external dışa akan efflux
devresi emme ve egzoz açıklıklarının birbirine dışarı akan; bir konuttan dışarı akıtılan
çok yakın olması durumunda, egzoz pis su
havasının kısa devre yaparak temiz
havayla birlikte mahalle emilmesi
dışarı akış outward flow
dışarı doğru olan akım
dış hava outdoor air pollution
kirliliği dış hava kirliliği
dışarı çıkış hızı velocity of outflow
dışarı çıkış hızı; bir hava menfezinden
dış hava outside air temperature havanın çıkış hızı
sıcaklığı dış hava sıcaklığı;
430

dışarı hava exfiltration dıştan external equalizer


sızıntısı bir mahalden basınç farkı nedeni ile dış dengeleyici bir termostatik ekspansiyon valfte,
ortama kaçan hava miktarı.havanın dışarı evaporatör girişindeki basıncı valfi
kaçması. çalıştıran elemana iletmek üzere yapılan
bağlantı; dışsal dengeleme bağlantısı
dışarı pumpout valve
pompalama bir sistemdeki sıvıyı(kazan vb) dışarı dıştan dişli external thread
vanası pompalamak için kullanılan valf; dıştan diş çekilmiş boru yada mil
boşaltım vanası
dıştan ergitme external melt
dışarıda outside storage dıştan ergitme;
depolama dış mahalde depolama
dıştan kar- external defrosting
dışarıdan imaging exterior survey çözme dışsal defrost; dıştan ısı uygulanarak
dışarıdan görselleştirme çalışması yapılan defrost
görselleştirme
dıştan kurulu externally mounted air terminal device
dışsal akım external current
hava terminal dış mahallke yerleştirilmiş hava terminal
dışsal akım
cihazı birimi

dışsal exterior lighting power allowance


aydınlatma (ELPA) dıştan monte clip on refrigerating unit
binalarda dış aydınlatma için izin verilen soğutma birimi soğuk odaya dışarıdan yada sonradan
gücü sınırı
güç sınırı bağlanan soğutma birimi

dışsal direnç external resistance dıştan titreşim external vibration isolation


bir hava dağıtım sistemi tarafından, cebri yalıtımı titreşim elemanı olarak dıştan uygulanan
ihavalı bir sisteme uygulanan kuvvet;ısı izolatörler
makinası yakıtın yanmasıyla elde edilen
ısının yada diğer uygun bir kaynağın dıştan yalıtım exterior insulation position
kullanımıyla çalıştırılan araç; konumu binaya dışarıdan veya dış yüzeyden
uygulanan yalıtım
dışsal duyarga external sensor
dışarıdan uygulanan sensör dielektrik dielectric (adj)
elektrik akımlarını geçirmez, dielektrik,
dışsal fan external fan pressure mücerrit, izole, yalıtkan; yalıtkan madde
basıncı dışsal fan basıncı veya araç

external fan pressurization dielektrik dielectric strength


dışsal fan
dışsal fan basınçlandırma dayanım bir yalıtkan maddenin yalıtım
basınç- özelliklerini yitirmeksizin dayanabileceği
landırması maksimum elektriksel alan değeri

dışsal fan external fan pressure difference dielektrik dielectric thawing


basınç farkı dışsal fan basıncı farkı eritmenin gerçekleştirilmesi için yapılan
ergitme
dieletrik ısıtma
dışsal iş external work
dışarıdan bir sisteme verilen iş;harici iş dielektrik sabiti dielectric constant
bir malzemenin belirli koşullar altında
dışsal kesici external interrupt elektrostatik fluks çizgilerini
harici kesici; dışsal kesici yoğunlaştırma düzeyinin ölçüsü

dışsal kesici external interrupt (switch) diferansiyel differential pressure


dışsal kesici anahtar basınç 1)İki basınç arasında, aralarına bağlanan
anahtar
bir araçla ölçülen basınç farkı ( aynı
referans eksenine göre) (2) bir sistemin
dışsal kesici external interrupt device herhangi iki noktası arasındaki basınç
cihaz (1) sigorta, kesmeanahtarı gibi çalışan farkı.
ekipmanın bütünler parçası olmayan araç
(2)bir alarm tarafından alarm noktasında
diferansiyel differential pressure control
çalıştırılan araç..
basınç kontrolü basınç farkına göre kontrol gerçekleştiren
araç
dışsal korozyon exterior corrosion
dışsal korozyon; dış yüzeylerde ortaya
diferansiyel differential pressure gauge
çıkan korozyon
basınç-ölçer basınç farkını okuyan basınç-ölçer

dışsal external costs


dışsal maliyetler diferansiyel differential controller
maliyetler
kontrol edici bir farka göre(basınç,sıcaklık) kontrol
işlevini yerine getiren kontrol elemanı
dışsal sıcaklık external temperature
dışa sıcaklık, dış hava sıcaklığı
diferansiyel differential manometer (pressure
manometre) gauge)
dışsallık externality akışkanların basıncını karşılaştıran ve
bir ekonomik süreci etkileyen dışsal fark basıncı gösteren manometre
faktörler
431

diferansiyel differential grille anemometre


menfez diferansiyel menfez
dik açılı right angled
diferansiyel differential piston compressor dik açılı;
pistonlu diferansiyel pistonlu kompresör
kompresör dik açılı branch at acute angle
branşman bir ana hat borusuna dik açıyla bağlanan
branşman borusu
diferansiyel stepped piston compound compressor
psitonlu (differential piston compressor)
adım pistonlu bilreşik kompresör( dikdörtgen rectangular
kompresör dikdörtgen biçimli
diferansiyel piston) biçimli

diferansiyel differential temperature dikdörtgen oblong


sıcaklık sıcaklık farkı şeklinde uzunca, boyu eninden fazla, dik dörtgen
şeklinde olan; dikdörtgen, dikdörtgen
şeklinde, dik dörtgen; yaprakları yumurta
diferansiyel temperature, differential in occupied
biçiminde.
sıcaklık, zone
meskun zonda meskun zon içerisindeki sıcaklık
diferansiyeli dikey upright freezer
dondurucu ticari soğutmada, düşey biçimde
üretilmiş kapaklı ve rafları olan soğutucu.
difüzör diffuser
dairesel, kare,dikdörtgen kesitli, tavana
yerleştirilen, havanın değişik yön ve dikiş seam
düzlemlerde yönlendirilmesini sağlayan, öncelikle hava akımı yönünde
birincil ve ikincil havanın karıştırılmasını düzenlenen, kanal yüzey elemanlarını
iyileştiren hava dağıtımı çıkış aracı bağlayan dikiş.

difüzör çıkışı diffuser outlet dikişsiz seamless (adj)


havayı değişik doğrultularda dağıtmak dikişsiz; çekme(boru)
üzere tasarlanan çıkış elemanı
dikişsiz boru seamless tube
difüzör diffuser terminal dikişsiz çekme boru
terminali bünyesinde bir hava terminali içeren
difüzör. dikişsiz çekme seamless drawn tube
boru üzerinde her hangi bir birleştirme izi
difüzör yarı diffuser radius of diffusion taşımayan çekme yöntemiyle üretilmiş
bir tavan difüzöründen çıkan havanın boru. dikişsiz boru.
çapı
önceden belirlenen bir son hız değerine
ulaşana kadar olan yatay uzaklık dikişsiz çelik seamless steel tube
boru dikişsiz çekme çelik boru
difüzörlü troffer (luminaire)
aydınlatma ya aydınlatma aparatından yada bir dilim segment
aparatı egzost bacasından yayılan ısıyı bölüm;dilim;segment
kullanarak odayı ısıtmak için kullanılan
bir difüzörle HVAC ekipmanı için modular boiler
dilimli kazan
donanmış elektriksel aydınlatma aparatı modüler kazan

difüzyon diffusion sectional boiler


dilimli kazan
(1)bir akışkan moleküllerinin diğer bir dilimli kazan
akışkan içerisinde hareketi, (2)bir
çıkışelemanı tarafından değişik doğrultu
ve düzlemlerde bir mahalle verilen dinamik basınç dynamic pressure
mahal içerisinde dağılması bir akışkan akışında , akışkanın hızı
nedeni ile sahip olduğu basınç.Dinamik
basınç.
difüzyon alanı diffusion area
bir dağıtım çıkış elemanından çıkan hava
jetinin kapladığı alan dinamik basınç dynamic head loss
kaybı dinamik basınçtaki kayıp; dinamik basınç
kaybı
difüzyon etkisi diffusion effect
difüzyon etkisi
dinamik buz dynamic ice
donma sıcaklığına çok yakın soğutulmuş
difüzyon etkisi diffusional effect suyun bir soğutma biriminde akar halde
difüzyon etkisi verilmesi ve cıvık buz elde edilmesini
sağlayan sistem
difüzyon diffusion coefficient
katsayısı difüzyon katsayısı dynamic behaviour
dinamik
davranış dinamik davranış; bir makine elemanının
difüzyonla diffusion absorption system dinamik yükler altında sergilediği
absorbsiyon güneş radyasyonun yararlanarak çalışan davranış
sistemi absorpsiyonlu soğutma makinesi
dinamik dynamic direct contact storage
doğrudan dinamik doğrudan temaslı depolama
dijital digital anemometer
sayısal anemometre temasla
432

depolama direnç resistance thermometer


termometresi direnç termometresi
dinamik emme dynamic suction head
basıncı pozitif statik emme basıncından sürtünme direnç,elektrik resistance, electric
kayıpları ile hız basıncı toplamının bir devrede, akım ve direncin karesinin
çıkartılması ile elde edilen basınç. çarpımı olarak hesaplanan elektrik
enerjisinin ısı yada radyatif enerjiye
dinamik emme dynamic suction lift dönüşüm miktarını belirleyen özelliği.
yüksekliği kaynak pompa merkez çizgisinin altında
olduğunda emme yüksekliği ile hız dirençli resistance electric heating
basıncının toplamı elektrikli ısıtıcı bir iletkenden geçen elektrik akımının
ürettiği ısı ile ısıtmaya dayanan bir ısıtma
dinamik dynamic requirements biçimi
gereklilik dinamik gereklilikler
dirençli ısıtma resistance heating element
dinamik kayıp dynamic loss elemanı havaya yada bir akışkana ısı yaymak
dinamik kayıplar üzere tasarlanmış, içerisinden geçen
elektrik akımıyla ısı üreten elektriksel
iletim ortamı.
dinamik dynamic display
sergileme dinamik sergileme
direnme özelliği resistivity
direnim özelliği; direnirlik
dinamik dynamic viscosity
viskozite aralarında bir akışkan içeren iki plakadan elbow
birisi 1 Pa'lik kesme gerilmesi ile
dirsek (boru)
bir boru veya kanalın yön değiştirmesini
itildiğinde,akışkan plakalar arasındaki sağlayan genellikle doksan derecelik
kalınlığa eşit uzunluğu 1 saniyede dönüşleri sağlayan fiting;dirsek
alıyorsa, viskozite 1 Pa.s'dir;

dirsek elbow connection


dinamik yük live load dirsek bağlantısı
bir sistemin normal çalışması sırasında bağlantısı
sisteme binen dinamik yük
dirsek, pileli corrugated elbow, bend genleşmeyi
dynamometer alması için katlı(pileli) malzemeden
dinamometre
çalışan bir elektrik yada yakıt yakan bir üretilmiş dirsek
motorun gücünü ölçen araç
dirsekten distribution from elbow
direk dijital direct digital control (DDC) dağıtım dirsekten ayrılıp dağıtan kanal
kontrol analog yada ikili verilerin bir bilgisayar
tarafından işlemlenebilmek için sayısal disk disc
formata dönüştürülüp fiziksel araçları disk;yuvarlak plaka
kontrol etmek üzere tekrar analog yada
ikili formata çevrildiği kontrol türü. disc valve
diskli vana
disk yardımıyla açma kapama yapan
direk dijital DDC (see direct digital control) vana; diskli vana
kontrol(DDC) DDC birimleri hava sıcaklığını ölçerek
ayar değeri ile karşılaştırır ve arada bir disc valve (diaphragm valve)
diskli vana
fark bulunması durumunda bu farkı diyaframlı valf
ortadan kaldıracak yanıtları verir;
[diyafram
vana]
direnç resistance
bir elektrik devresinin yada elektrik diş adımı pitch
devresindeki herhangi bir elemanın, dişlilerde adım,diş adımı; fanlarda kanat
belirli bir akım için, enerjinin ısıya eğimi; boru tesisatında her hangi bir
dönüştürülme miktarını belirleyen yönde boruya verilen eğim
özelliği;
diş çekmek thread (cut) (verb)
direnç katsayısı coefficient of resistance diş çekmek
bir iletkenin sıcaklığı değiştiğinde
direncinin değişmesini ifade eden katsayı dişi bağlantı female connection
dişi bağlantı; iç içe geçerek yapılan
direnç katsayısı resistance coefficient bağlantılarda dişi parça
direnç katsayısı; akışa karşı gösterilen
dirençe ilgili katsayı dişi bağlayıcı female connector
dişi bağlayıcı
direnç kaynağı resistance welding
direnç kaynağı; iki bakır elektrot arasında dişi diş female thread
sıkıştırılan parçanın geçen akımın ısı dişi vida dişi; içeriden açılmış diş
etkisiyle yapılan kaynak
dişli boru threaded tube (female)
direnç sıcaklık resistance temperature device (RTD) (erkek) dişi diş açılmış boru
cihazı sıcaklıkla bir iletkenin direncinin
değişmesi ilkesine göre sıcaklık ölçmesi
dişli boru(dişi) threaded tube (male)
yapan termometre
erkek diş açılmış boru
433

dişli flanş threaded flange olarak mazot kullanan motor


dişli flanş; boruya vidalanarak geçirilen
flanş dizel yakıtı diesel fuel
dizel yakıtı;mazot
dişli manşon threaded sleeve
dişli manşon dizi array
elektriksel yada solar enerji elde etme
dişli pompa gear pump üzere solar fotovoltaik modül yada solar
karşılıkli iki dişlinin dönmesi ve diş kollektör veya reflektör’ün birbiri ile
boşluklarındaki akışkanın aktarılması bağlı olan sayısı.
biçiminde çalışan pompa; dişli pompa
doğal natural atmospheric dispersoids
diyafram diaphragm atmosferik atmosferde doğal olarak bulunan
diyafram, adese perdesi;böleç, zar; ayıran parçacıklar dağılmış parçacıklar
zar;elastik yerdeğiştirmesi kıvrımlı
yapılarak artırılabilen körükler; iki
boşluğu ayıran elastik zar, doğal bağlayıcı natural convector
doğal konvektör doğal konveksiyonla
ısıtma yapan konvektör
Diyafram membrane (diaphragm)
(membrane) zar; diyafram; termostatik ekspansiyon
doğal çekimli natural draught water cooling tower
valflerde birtarafına evaporatör diğer
tarafına duyarga basıncının etkidiği su soğutma doğal çekimli brülör
eleman; kulesi

diyaframlı membrane expansion vessel doğal çekme natural draught


ekspansiyon diyaframlı genişleme tankı; kapalı devreli havadaki sıcaklık farkından kaynaklanan
valfi su tesisatlarında sıcaklık ile basıncın çekme
değişmesini dengeleyen ve bu basıncı
tesisata iletmemekte kullanılan tank doğal çekmeli natural draught burner
brülör doğal çekimli brülör
diyaframlı filtre membrane filter
bir zar filtre elmanı üzerinde numunenin natural fall
uygulanması ile yapılan ve içme suyunun
doğal düşme
doğal düşme
mikrobiyolojik testinde kısa sürede en iyi
sonucu veren yöntem;
doğal filtrasyon natural filtration
doğal filtrasyon
diyaframlı diaphragm compressor
kompresör diyaframlı kompresör; bir diyaframın
piston hareketleriyle açılıp çekilmesi ile doğal frekans natural frequency
emme ve basma yapan kompresör doğal frekans

diaphragm control valve doğal gaz natural gas


diyaframlı
diyaframlı kontrol vanası merkezi bir gaz şirketi tarafından
kontrol vanası binalara dağıtılan(genellikle metan) hidro
karbon gaz. doğal gaz, lpg demek
diyaframlı membrane manometer (diaphragm değildir.
manometre manometer)
farklı basınç bölgelerini birbirinden gas geyser
doğal gazlı
ayıran bir diyaframın sapmalarını ölçerek LPG tüpü ile çalışan sıcak su ısıtıcıları vb
basınç belirleyen bir aneroid basınç ölçer şofben
cihazlar

diyagram diagram natural air circulation


doğal hava
kavramların,düşüncelerin,yapıların, sıcaklık farklarından kaynaklanan
istatistik verilerin,insansal etkinliklerin sirkülasyonu
yoğunluk farkının tetiklediği hava
her türünün daha kolay ve açık sirkülasyonu.
anlaşılması için basitleştirilmiş ve
görselleştirilmiş sunum biçimi
doğal natural ventilation
havalandırma havanın, pencereler, kapılar gibi bilinçli
diyagram resmi diagrammatic drawing olarak bırakılmış açıklıklardan yada
diyagram biçiminde gösterim; diyagram motorsuz vantilatörlerden yada
biçiminde resim infiltrasyon yoluyla bina içine ve dışına
doğru hareketi
dizel çevrimi diesel cycle
dizel çevrimi;yanma odasına püskürtülen natural ventilation
doğal
yakıtın sıkıştırma sonu sıcaklık artışı ile doğal havalandırma; binadaki
tutuşturulduğu motor çevrimi havalandırma
açıklıklarsan baca etkisi,kaldırma güçleri
ve diğer doğal kuvvetlerin
dizel motorlu diesel air compressor kullanılmasıiile yapılan havalandırma
hava dizel motoru ile tahrik edilen hava
kompresörü kompresörü natural ventilation system
doğal
havalandırma doğal havalandırma sistemi
dizel motoru diesel engine sistemi
ısıtma bujileri dışında bir ateşleme bujisi
içermeyen yakıtın atomizasyonu ve natural convection
doğal
sıkıştırılması ile patlama sağlayan, yakıt havanın yada suyun yoğunluk farkı
434

konveksiyon nedeniyle ortaya çıkan sirkülasyon mallar üzerinde yıpratıcı etkiler yaratma
biçimi.doğal sirkülasyon. potansiyeline sahip olan malzemeler;

doğal natural convection air cooler doğru akım direct current (dc)
konveksiyonlu doğal hava sirkülasyonu ile çalışan hava akım karakteristiklerinin zaman
hava soğutucusu. içerisinde değişmediği, tek yönde akan,
genellikle düşük gerilim ve yüksek akım
soğutucusu
karakteristiklerine sahip elektrik akımı;
dipik kısaltması ‘DC,dc’
doğal natural convection condenser
konveksiyonlu doğal konveksiyon kondenseri;
doğru akım direct current motor
kondenser motoru doğru akım motoru

doğal natural convection cooling direct current/alternating current


doğru
konveksiyonlu doğal konveksiyonlu soğutma (dc/ac) converter
akım/alternatif
soğutma akım doğru akımı alternatif akıma dönüştüren
konverter
doğal natural convection type air cooler
konveksiyonlu hava sirkülasyonu için doğal doğrudan akış direct flow valve
tür hava konveksiyona dayanan hava soğutucusu. valve doğrudan akış valfi;doğrudan akışlı valf
soğutucusu
doğrudan direct coupling
doğal olarak naturally stratified storage akuple tahrik edilen makinenin tahrik eden
doğal katmanlaşmalı ısıl depolama makineye doğrudan bağlanması; direk
katmanlaştırıl
kuplaj
mış depolama
doğrudan direct fired air heater
doğal olarak naturally conditioned spaces, occupant bir proses için doğru oranlarda gaz ve
controlled ateşlemeli hava
koşullandırılan hava karışımı sağlayan direk ateşlemeli
mahaldeki ısıl konforun, içeride ısıtıcı
mahaller, insan ısıtıcı
bulunanlar tarafından pencerelerin açılıp
kontrollü
kapanmasıyla düzenlendiği mahaller.
doğrudan direct fired heater
ateşlemeli ısıtıcı direk ateşlemeli ısıtıcı
doğal natural purification
saflaştırma doğal temizleme
doğrudan direct flame incineration
ateşlemeli doğrudan ateşte yakma işlemi
doğal gravity circulation
yoğunluk farkı ile tetiklenen doğal yakma
sirkülasyon
sirkülasyon
doğrudan close coupling
doğal natural circulation bağlama yakıt üretim ekipmanının yakıtı kullanan
doğal sirkülasyon; yoğunluk farkından ekipmana yakın bulunduğu ( yada
sirkülasyon
kaynaklanan sirkülasyon doğrudan bağlandığı) enerji sistemi.

doğal gravity circulating evaporator doğrudan bağlı directly connected newwork


üzerinden havanın doğal biçimde sirküle şebeke internete doğrudan bağlanan ve diğer
sirkülasyonlu
ettiği evaporatör şebekelere tam erişime sahip şebeke
evaporatör
doğrudan component direct evaporative cooler
doğal gravity circulation heating bir fan içermeyen ve doğrudan geçen
doğal sirkülasyonla ısıtma buharlaştırıcı
sirkülasyonlu havaya maruz, sirküle eden yada etmeyen
soğutucu
ısıtma suyun buharlaşması ile doymamış
havanın duyulur ısısını gizli ısıya
doğal gravity circulating system çevirmekte kullanılan kabin
sirkülasyonlu tabii dolanımlı sistem.isıtma ve merkezi
sistem soğuk su tesisatlarında sıvı ortamın doğrudan buz direct ice contact
sistemde dolaşmasının yoğunluk farkı ile teması havayı dğrudan buz yüzeyleri işle temas
gerçekleştirildiği,her hangi bir pompanın erttirerek soğutan ve mahalle veren
kullanılmadığı sistem. sistem

doğal gravity system doğrudan buzla direct ice contact (external melt)
sirkülasyonlu bir akışkanın sirküle edilmesinde temas(dıştan buz yüzeylerine dıştan temas eden
sistem akışkanın yoğunluk farkından yararlanan ergitme) havanın soğutulması
sistem; doğal sirkülasyon sistemi
doğrudan direct return heating system
doğasında interferent evsel sıcak sulu ısıtmada iki (2) borulu
tabiatında var olan, ayrılmaz, doğasında dönüşlü ısıtma
bulunan sıcak su sirkülasyon sistemi, ısıtma
var olan;doğasında bulunan sistemi
birimine giren suyun mahalde ısı
bıraktıktan sonra dönüş borusundan
doğasında materials inherently hazardous (to life doğrudan kazana yönlendirildiği ısıtma
tehlike taşıyan and property) sistemi
malzemeler bir borunun ani patlamasıyla ortaya
çıktığında , yakma, çarpma ve buhar direct exhaust system
doğrudan egzoz
konumuna atlama yoluyla insanlar ve üretici verilen veya yapılması önerilen
sistemi
435

içerisinden cihazdan çıkan yanma tutulması


ürünlerinin doğrudan atmosfere açıldığı
ve bir çekme elemanı içermeyen mekanik doğrudan direct injection humidifier
sistem içerisinde suyun doğrudan hava akımına
püskürtmeli
nemlendirme püskürtülerek nemlendirme yapılan
doğrudan direct acting diaphragm valve nemlendirici
etkileyen doğrudan etkili diyafram valf
diyaframlı vana doğrudan sıcak direct hot water supply
su beslemesi direk sıcak kullanım suyu sistemi;
direct acting thermostat içerisindeki bir elektrikli ısıtıcıyla
doğrudan
doğrudan etkiyen termostat doğrudan kullanım suyunu ısıtan sistem
etkiyen
termostat direct cylinder
doğrudan
silindir içerisindeki su bir elektrikli ısıtıcıyla
doğrudan direct acting valve veya sadece su ısıtma için tasarlanmış bir
etkiyen vana duyulan dengeleme basıncı ile ters etki kazan yardımıyla ısıtılan depo(silindir)
göstererek ve sıcaklık duyucu elemanın
sıcaklığı ile doğru tepki vererek valf
doğrudan direct cooling
geçidinin açıldığı ekspansiyon valf;
soğutma içerisindeki soğutkanın buharlaştığı
evaporatörün soğutulacak mahalle
doğrudan direct expansion (dry-expansion) yerleştirilmesiyle elde edilen soğutma
genişleme (kuru refrigerating system
genişleme) evepratöre soğutkanın bir TX valften
doğrudan direct cooling system
geçtikten sonra buharlaşıp, kompresörden
soğutma sistemi buharlaşan soğutkanın soğutulacak
kondensere basıldığı mekanik soğutma
mahalle yerleştirildiği mekanik soğutma
çevrimiyle çalışan soğutma sistemi
sistemi

doğrudan direct expansion system


doğrudan direct refrigerating system
genleşme doğrudan genleşmeli sistem
soğutma sistemi doğrudan soğutma sistemi; soğutkanın
sistemi doğrudan buharlaşması ile yapılan
soğutma
doğrudan direct expansion (dx) coil
genleşme/DX) soğutkanın doğrudan doğruya içerisine doğrudan direct drive
serpantini püskürtüldüğü evaporatör serpantini. tahrik tahrik eden makinenin tahrik edilen
makineye doğrudan bağlandığı tahrik
biçimi
doğrudan direct expansion refrigerating system
genleşmeli ısının emildiği(kaynak) bir çevre ile
istenmeyen ısının atıldığı(çukur) bir diğer doğrudan direct contact heat exchanger
soğutma sistemi birbiriyle karışmayan iki sıvının fiziksel
çevre arasında çalışan ve ısıyı düşük temaslı ısı
sıcaklıktan emip yüksek sıcaklıktaki eşanjörü temas yoluyla ısı değişimi yaptıkları ısı
çevreye atabilen herhangi bir sistem. eşanjörü türü

doğrudan güneş direct solar radiation doğrudan yük direc t load management
güneşten alınan ve atmosfer,yer gibi yönetimi genellikle konutsal tüketicilere
radyasyonu uygulanan ve pik yük zamanlarında güç
objeler tarafından dağıtılmamış
radyasyon.; Buna ışın demeti yada ışın beslemesini keserek yükün kesilmesine
radyasyon adı da verilir. yol açan bir kontrol etkinliği

doğrudan direct vent system (appliance) doğrulama confirmation


yanma havasının doğrudan iç mahalden dogrulamak. pekistirmek. Onaylamak
havalık sistemi
çekilip, yanma ürünü gazların doğrudan
dış mahalle boşaltıldığı bir tür yanmalı doğrulama validation
ısıtma sistemi doğrulama; geçerli sayma;

doğrudan direct heating system doğrulama testi confirming test


ısıtma sistemi doğrudan ısıtma sistemi birincil testi doğrulamak amacıyla
tamamen bağımsız ve aynı anda
yürütülen test
doğrudan direct normal (beam) irradiance
nırmal bir yüzeye dik gelen direk güneş
radyasyonu doğrulamak confirm
radyasyon dogrulamak. pekistirmek. onaylamak.
(kiliseye) kabul etmek. üye etmek.
doğrudan direct reading
okuma bir ölçü aracının üzerinden doğrudan doğruluk accuracy
okuma bir ölçme aracının, ölçülen büyüklüğün
gerçek değerini gösterme
doğrudan direct reading instrument yeteneği;ölçülen büyüklüğün gerçek
okumalı ölçü üzerinden doğrudan ölçü alınabilen ölçü değeri ile okunan değeri arasındaki fark
aracı aracı olan gösterge hatası, ölçme aracının
sağlıklılığı olarak adlandırılır;sağlıklılık
tam ölçeğin yüzdesi ile ifade edilir.
doğrudan direct interception
önleme bir filtrede parça büyüklüğü
gözeneklerden büyük olduğunda doğruluk accuracy (controls)
doğrudan çarpma yoluyla parçaların (kontrol) bir ölçme aracının, ölçülen büyüklüğün
436

gerçek değerini gösterme kazı yapılmış bir alanı doldurmakta


yeteneği;ölçülen büyüklüğün gerçek kullanılan malzeme
değeri ile okunan değeri arasındaki fark
olan gösterge hatası, ölçme aracının doldurma filling
sağlıklılığı olarak adlandırılır;sağlıklılık genellikle ziraat ve ticari amaçlarla daha
tam ölçeğin yüzdesi ile ifade edilir. kuru bir alan yaratmak amacayıla çoğu
zaman çevre yönünden yıpratıcı atıklar,
doğrusal linear pislikler ve çamur gibi maddelerin sulu
doğrusal; matematikte eklenebilirlik( bir alana boşaltılması.
additivity) ve komojenlik(homogenity)
özelliğine sahip fonksiyonlar, doğrusal doldurma fill
fonksiyonlar (1)doğal toprak yada atık maddelerden
[dolgu]
insan eliyle üretilen dolgu (2) su soğutma
doğrusal linear expansion kulelerinde suyun düşerken
genleşme uzunlamasına,boyuna genleşme; ısı parçalanmasını sağlayan kimyasal işlem
karşısında cisimlerin doğrusal genleşmesi görmüş tahta latalar

doğrusal hava linear air diffuser doldurma aracı filling device


difüzörü vorteks akım avantajlarından yararlanan, dogu yapma aracı; doldurma cihazı
çıkıştaki tavanlara,asansörlere ve
çevresel alanlara yerleştirilerek hava- doldurma charging connection
perdesi niteliğinden yararlanılan lineer bir soğutkan sistemini soğutkanla
bağlantısı
difüzör yükleme olanağı kazandıran araç

doğrusal linear grille doldurma filling pipe


menfez doğrusal üfleme yapan menfez bir tanka veya bir sisteme dışarıdan sıvı(
borusu
genellikle su veya yakıt) doldurmak için
dolaylı ateşleme indirect firing kullanılan boru; doldurma borusu
bir kazan içerisinde bir ısı eşanjörünün
giren çıkan suya ısı transferi yaptığı doldurma filling vent
ısıtma sistemi havalığı doldurma sırasında içerideki buharların
atılmasını sağlayan havalık
dolaylı indirect fired heater
ateşlemeli ısıtıcı kapalı devre olan bir kazan birimi doldurma ısıl fill thermal insulation
içerisine bakır borudan yapılmış bir yalıtım mineral yünü ve selülozik malzemelerin
kovan-boru ısı eşanjörünün yerleştirildiği yalıtım boşluğuna doldurulması ile elde
ve kazanda ısınan suyun eşanjöre giriş edilen yalıtım
çıkış yapan suya ısı verdiği ısıtıcı sistem;
dolaylı ısı sistemi doldurma ısıl fill thermal insulation (loose fill)
yalıtım (gevşek genellikle tavan ve döşeme ile duvar
dolaylı component indirect evaporative cooler dolgu) yalıtımında kullanılan mineral yünü ve
buharlaştırma bir dolaylı (indirect) evaporatif soğutma selülozik malzemeden yapılan yalıtım
eşanjörü ısı eşanjörü, eşanjörün yaş geçitlerine su maddeleri
veren bir eleman,havuz ve dağıtım
sistemini bağlayan boru tesisatı içeren, doldurma charging valve
dolaylı evaporatif soğutma cihazı vanası soğutma devrelerinde soğutkan dolgusu
için kullanılan valf.sıvı olarak
dolaylı indirect evaporative cooling unit doldurmada receiver üzerinde,gaz olarak
evaporatif bir paket, yarı paket, yada endirekt doldurmada kompresör üzerinde bulunur.
soğutma birimi evaporatif soğutmanın elemanını anlatan
ANSI/ASHRAE Standard 1432000’de dolgu [astar] filler
kullanılmak üzere oluşturulmuş kısaltma; astar; dolgu malzeme, boşluk doldurmak
bu terim, bu belgede de metin içerisinde için kullanılan; delik tıkamak için
evaporatif soğutma birimi yada kullanılan herhangi bir şey.
evaporatif soğutma için kullanılmaktadır.
dolgu kaynağı fillet weld
dolaylı indirect evaporative cooler bir metal yüzeyinde çeşitli nedenlerle
evaporatif birincil bir hava akımını nem oluşan oyukların doldurulması için
soğutucu eklemeksizin,ikincil bir hava akımıyla yapılan kaynak; dolgu kaynağı
duyulur soğutmak için kullanılan ısı ve
kütle transferi cihazı. İkinci hava bir yaş filler material
dolgu
termometre farkı (depression) sağladığı bir buz dolabının test malzemesi
için bu akım birincil hava için ısı çukuru malzemesi
içermeyen bölümlerini doldurmakta
oluşturur kullanılan; su yada % % 50±2 damıtık su
% 50±2 propilen glikol karışımı
dolaylı soğutma indirect cooling system
sistemi doğrudan soğutkanın buharlşlamasıyla filler package
dolgu paketi
değil, soğutkan tarafından soğutulan bir gerçek ürün karakteristiklerine yakın
ortamla(salamura,su) soğutma yöntemi nitelikteki dolgu malzemelerini içeren ve
test sırasında ürün yerine kullanılan
dolaylı tahrik indirect drive kapların boşlukları arasında yerleştirilen
dolaylı tahrik; bir kayış kasnak düzeni dolgu paketleri;
veya dişli düzeni ile tahrik
don oluşumu frost formation
doldurma backfill evaporatör serpantinleri üzerinde oluşan
437

ve hava akımını kısıtlayan kar oluşumu dondurulması ve


buz kristallerinin alınması yoluyla derişik
donanım(PC) hardware hale getirilmesi.
bağlayıcılar, menteşeler,kürekler ve
tırmıklar gibi elemanlar; bilgisayarda dondurucu freezant
donanım ürünlerin dondurulmasında kullanılan,
genellikle bir soğutma sisteminin
dondurarak freeze out evaporatörü tarafından soğutulan ortam.
ayırma bir karışımın bileşenlerinden birini, bunu
dondurarak ayırma dondurucu freezant
dondurucu soğutkan; S23 gibi atmosferik
dondurarak freeze out (verb) basınçta donma sıcaklığı çok düşük olan(
bir karışımın bileşenlerinden birini, bunu -70C civarında) soğutkanlar
ayırmak
dondurarak ayırmak
dondurucu freezer capacity
dondurma freezing kapasitesi bir çalışma süresinde depoya
ısı çıkartarak bir sıvı maddenin yada bir yerleştirilebilecek ürün miktarı
besinin sıvı kısmının katı hale
dönüştürüldüğü süreç dondurucu freezing mixture
karışım tuzla buz kırıkları karıştırılarak ergime
dondurma ice cream sıcaklığı düşürülmüş olan karışım
krema veya değişik eşdeğer maddelerden
birini ve değişik tatlar içeren donmuş dondurucunun net freezer refrigerated volume
haldeki tatlı besin maddesi. net soğutma derin dondurucudaki net depolama hacmi
hacmi
dondurma freezing compartment
bölümü bir soğutucuda dondurma için ayrılmış frozen food
dondurulmuş
bölüm dondurulmuş besin; uzun süre saklanmak
besin
üzere dondurulmöuş besinler
dondurma freezing equipment
ekipmanı dondurucu ekipman frozen food cabinet
dondurulmuş
besin kabini donmuş besinlerin kısa dönemli
dondurma ile freeze desalination depolanması için kullanılan kabin
tuzdan arıtım tuzlu yada suyun yada tuz salamurasının
dondurularak, tuz içermeyen kristallerin donma frost
toplanıp tekrar ergitilmesi ayaz. don. kırağı. donmak. buzlanmak.
kırağı ile kaplanmak. (cam)
dondurma freezing plateau (thermal arrest) buzlandırmak.
platosu ürünün dondurulması sırasında, sıcaklık
zaman grafiğinde sıcaklığın teorik olarak donma freezing temperature
sabit kaldığı kısım. bu alan gizli ısının sıcaklığı donma sıcaklığı; bir besinin atmosferik
çıkartılması için gerekli zamanla basınçta içerdiği su miktarının donmaya
oluşturulur. başladığı sıcaklık

dondurma freezing process donma hızı freezing speed


prosesi besin maddelerinin dondurulması süreci; donma hızı

dondurma ice cream hardening process donma kabuğu shell freezing


sertleştirme dondurma sertleştirme süreci, derin donmuş-kurutma işleminde malzemenin
dondurma sıcaklıklarında soğutma ve güvenle kurutulmasını sağlamak üzere
süreci
karıştırma işlemlerini içeren süreç malzeme üzerinde oluşturulan donma
kabuğu
dondurma ice cream freezer
soğutucusu dondurma karışımını kısmen dondurmak donma freezing rate (speed of freezing)
üzere kullanılan aparat. miktarı(hızı) besinin yüzeyinden ısıl merkezine kadar
olan uzaklığın, yüzeyin 32°F (0°C) ye
freezing tank ulaşması için gerekli zaman ile ısıl
dondurma
düşük sıcaklıklı salamura içeren,içerisine merkezin 14°F (10°C)’ye ulaşması için
tankı gerekli zaman arasındaki farka oranı.
daldırılan maddelerin dondurulmasında
kullanılan tank.
donma noktası freezing point
dondurma tesisi freezing plant ısı çekimi yoluyla, belirli bir basınçta bir
özellikle donmuş besin hazırlamak maddenin sıvı fazdan katı faza geçtiği
amacıyla besinlerin dondurulması için sıcaklık derecesi. donma noktası.
tasarlanmış tesis,fabrika vb.
donma süresi freezing time
tunnel freezer (freezing tunnel; blast- herhangi bir tam dondurma sürecinin
dondurma
freeze tunnel) gerçekleşmesi için gerekli zaman
tüneli
dondurma tüneli; besin maddeleri bir
uçtan girip diğer uçtan çıkarken donar donma freeze stat
termostatı su içeren serpantinlerin donmasını
freeze concentration önlemek üzere kullanılan alçak sınır
dondurmayla
(cryoconcentration) termostatı,
derişim
bir çözeltinin suyun kısmen
438

donma yanığı freezer burn bitkilerin sıvı azot kullanılarak(-196 C)


et ürünlerinin aşırı düşük sıcaklıkta tadı un haline getirilmesi işlemi; bu işlemde
ve görünümünden kaybetmesine neden besinin içerdiği bütün vitaminler ve aktif
olan donma. maddeler ile enzimler yıpranmaz.

donma no frost refrigerating system donmuş su iced water


yapmayan ev soğutucularında evaporatörü kar ve donmuş su
soğutma sistemi buz yapmayan soğutucu türü.
donmuş taşıyıcı carrying freezer
frost damage dondurucu tasarımına sahip
donmadan
besinlerin donma sırasında uğradığı taşıma(nakletme) aracı; donmuş haldeki
yıpranma malzemeyi taşıyan araç
yıpranma;

frostbite (frost damage; freezing donmuş toprak permafrost


donmadan
injury) iki yada daha fazla yıl donma
yıpranma sıcaklığında veya bu sıcaklığa yakın
hücrelerinde buz oluşması nedeniyle
canlı organizmaların ve bitkilerin sıcaklıkta olan toprak; kutupsal
donarak yaralanması bölgelerde, ve bazı yükseltisi fazla
bölgelerde, mevsimden mevsime oluşan
donmuş toprak.
donmak, freeze (verb)
dondurmak dondurmak; donmak
donmuş frozen earth storage (frozen ground
toprakta storage; frozen soil storage)
donmaya freeze resistant uçucu sıvı bileşiklerin donmuş topraktaki
donmaya direnimli; donma yapmayan
depolama
direnimli çukur veya depolar içinde saklanması
malzemeler(bazı seramikler gibi)
DOP testi DOP test (dioctylphthalate)
donmuş frosted dioctylphthalate'ın kanserojen olması
donmuş; buzlanmış nedeniyle değiştirilmesine rağmen test
adının değiştirilmediği HEPA filtre test
donmuş besin frozen food weight factor yöntemi;
ağırlık faktörü net dondurucu hacim değerlemesinde
kullanılan 35 lb/ft3 (560 kg/m3) çevirme Doppler etkisi Doppler effect
katsayısı; ticari olarak bulunan ses dalgaları üreten bir kaynağa göre
paketlenmiş haldeki donmuş besinlerin hareketli olan bir gözlemcinin algıladığı
çoğu 35 lb/ft3 (560 kg/m3)’ten düşük ses frekansının değişmesi olayı; Christian
ağırlıktadır. Doppler'in adıyla anılan etki

donmuş besin frozen food storage room (freezer dosya file


depolama odası room) bilgisayarda ve siziksel olarak içerisinde
donmuş besinleri alma ve depolama için dökümanların depolandığı birim;
tasarlanmış soğuk oda.
dosya adı file name
donmuş besin frozen food store her dosyayı diğerinden ayırmak için
deposu sadece donmuş besin depolama odalarını verilen isim; dosya adı
içeren depo.
doş duvar external wall
donmuş besin frozen food locker dış duvar;
kilitli bölmesi çok bölümlü toplu bir tesiste besinlerin
dondurulması için kullanılan tekil DotNET (.NET)
DotNET
kilitlenebilir bölme interaktif web,intranet ve ekstranet
yaratmak ve yönetmek için uygun
donmuş besin frozen food display case nitelikte açık web uygulama çatısı ideal
sergileme donmuş besinlerin sergilenmesi için kaynak
soğutucusu tasarlanmış tezgah.
doygunluk saturation tables
donmuş freeze drying tabloları doyma tabloları; su buharının değişişk
donmuş kurutma; kritik basınç ve sıcaklık ve basınçlardaki termodinamik
kurutma
sıcaklıkta sıvılaşmadan buharlaşma ilkesi özelliklerini gösteren tablolar
ile yapılan kurutma
doyma saturation
donmuş freeze drying additive doyma; doymuş hale gelme;
kurutma donmuş kütlenin çıkartılmasını
katkısı kolaylaştırmak üzere dondurulacak doyma basıncı saturation pressure
maddeye eklenen madde. belirli bir sıcaklıkta sıvı ve buharın denge
durumunda olduğu basınç.
donmuş freeze dryer
kurutucu donmuş durumdaki suyun çıkartılarak doyma buhar saturation vapour pressure
maddenin kurutulması için kullanılan basıncı doyma buhar basıncı;kapalı bir kapta
aparat. içerisinde ürünün donmuş sıvının buharlaşmaya başladığı basınç
kurutulduğu silindirli donmuş kurutma
aparatı doyma değeri saturation value
su buharı adsorbe edicinin tutabileceği
donmuş öğütme freeze grinding nem değeri
439

doyma derecesi degree of saturation doymuş buhar saturation vapour density


doyma derecesi.havanın belli bir basınçta yoğunluğu doymuş buhar yoğunluğu; doymuş
doymuş halde iken bulundurabileceği durumdaki buharın birim hacimdeki
nem miktarı ile,içerisinde bulunan nem ağırlığı
miktarı arasındaki oran.
doymuş hava saturated air
doyma eğrisi saturation curve suyun kısmi basıncının, bulunduğu
psikrometrik diyagramda doyma sıcaklıktaki suyun buhar basıncına eşit
durumunu ifade eden noktaları birleştiren olduğu nemli hava.
eğri.doyma eğrisi.
doymuş sıvı saturated liquid
doyma eksikliği saturation deficiency belirli bir basınçta buharlaşma
aynı sıcaklık ve basınçta, bir hava sıcaklığında olan sıvı.doymuş sıvı.
örneğinin nemlilik oranı ile doymuş
havanın nemlilik oranı arasındaki fark. doymuş saturated refrigerant vapour
soğutkan belirli bir basınçta doyma sıcaklığında
doyma hattı saturation line buharı bulunan soğutkan buharı.
faz diyagramında basınçlara göre doyma
noktalarını birleştiren eğri; doyma eğrisi
doymuş su saturated water vapour
buharı doymuş durumdaki su buharı
doyma karışım saturation mixing (humidity) ratio
oranı nemli havanın, aynı t sıcaklığı ve p
basıncındaki suya ( yada buza) göre doymuuş buhar saturated vapour pressure
karışım ( nemlilik) oranı Ws ( t, p) basıncı belirli bir sıcaklığı doyma sıcaklığı
olarak kabul eden basıunç; sıvının
saturation point buharlaşmaya başladığı sıcaklığa karşı
doyma noktası
doyma noktası; belirli bir basınçta sıvının gelen basınç
buharlaşmaya başladığı sıcaklık derecesi
doz dose
saturation ratio bir mddede(yada bir organizmada)
doyma oranı
doyma oranı; gerçek özgül nem istenen etkiyi yaratabilecek olan
değerinin; aynı sıcaklıktaki doymuş minimum katkı maddesi miktarı
havanın nem özgül değerine oranı
doz ayarlamak dose (verb)
saturation temperature dozlamak;dozunu ayarlamak; bir
doyma sıcaklığı
belirli bir mutlak basınçta, saf soğutkan maddenin ölçümlü miktarını bir başka
yada bir azetropik soğutkanın sıvı ve ortam yada maddeye karıştırmak
buhar iki fazlı durumundan kaynaklanan
denge sıcaklığı doz miktarı dose rate
doz miktarı
doyma verimi saturation effectiveness
evaporatif soğutma birimi ( ECU) dozaj dosage
tarafından elde edilen kuru termometre bir maddenin içerisine aktarılan
sıcaklık düşümünün, giriş havası ölçümlü(belirli) madde miktarı; dozaj
yaştermometre sıcaklığı azaltımına (
depression) oranı dozlama dosing pump
pompası dozlama pompası; kazana veya havuz
doyma verimi saturation efficiency suyuna taş yapmayı önleyici maddeleri
evaporatif soğutma birimi ( ECU) ölçerek karıştıran pompa
tarafından elde edilen kuru termometre
sıcaklık düşümünün, giriş havası dozlama suyu dosing water
yaştermometre sıcaklığı azaltımına ( dozlama suyu; kazana veya havuz suyuna
depression) oranı taş yapmayı önleyici maddeleri ölçerek
karıştıran pompa suyu
doyma yüzdesi percentage saturation
verilen bir t sıcaklığında havanın nem doz-tepki dose response relationship
içeriğinin, aynı sıcaklıktaki doymuş ilişkisi belirli bir doz verilen tepki ilişkisi; doz-
havanın nem içeriğine oranı. tepki ilişkisi

doyma yüzdesi saturation percentage dökme shedding


doyma durumundaki sıvının buhar haline dökme;dökülme
geçen yüzdesi;
dökme çelik cast steel
doymuş saturated potada dökülen çeliğe uygulanan fakat
içerisinde bir karbon atomunun diğer dört günümüzde takım çelikleri için de
atomla bağlandığı bir organik ( karbon kullanılan terim; bir potaya dökülen ve
içeren) bileşik; doymuş bir bileşikteki daha sonra dövme vb herhangi bir işlem
bütün bağlar tektir. uygulanmayan çelik;

doymuş buhar saturated steam dökme demir cast iron


belirli bir basınçta tamamen buharlaşan % 95 oranında demir ile alaşım elemanı
ve doyma sıcaklığına bulunan buhar; olarak karbon ve silikon içeren dökme
doymuş buhar demir; genellikle kır(grey) dökme demiri
ifade eder
440

dökme demir cast iron pipe dönel brülör rotary burner


boru demir döküm boru elektrik motorunu ortadan kaldırarak
yakıt gazının basıncını tahrik enerjisi
olark kullanan yakma verimi yüksek
dökme demir cast iron fitting
NOx( azot oksitler)yayınımı düşük brülör
fiting demir dökümden yapılmış fiting'ler

dönel disk spinning disc


dökme demir cast iron housing dönel disk
gövde demir dökümden gövde yada kasa
dönel diskli spinning disc humidifier
dökme demir cast iron boiler nemlendirici dönel diskli nemlendirici
kazan demir döküm kazan
dönel filtre filter, roll
dökme demir cast iron sleeve dönel filtre; doymuş hale gelen filtre
manşon dökme demir manşon hareketini otomatik veya elle çevrilen bir
tamburla değiştiren filtre
dökme demir cast iron radiator
demir döküm radyatör; dönel filtre rotary filter
radyatör
dönel filtre; temiz filtreyi hava akımına
karşı getirirken dolu olanı temizlemek
dökme demir, cast iron sectional boiler üzere hava akımından dönel bir hareketle
dilimli kazan itici nipelleri, dışsal kolektörler yada çeken filtre
içsel contalarla birbirine bağlanan içi boş
dökme dilimler topluluğu.demir döküm
dönel ısı rotary heat exchanger
dilimli kazan;
değiştirici sıcak egzoz havası ile taze hava arasında
ısı değişimi gerçekleştiren, dönel
dökülmek spill elemanlı eşanjör;
dökmek. dökülmek. üstünden atmak;
saçmak;saçılmak
dönel ısı geri rotary energy recovery wheels
kazanım tekeri ısı tutma kapasitesine sahip gözenekli
döküm cast radiator disklerden üretilen ekipman, içte
radyatör döküm radyatör birbirinden ayrı, yan yana dönerek
besleme ve egzost hava akımları üretir.
döndürmek rotate
(bir eksen üzerinde) dönmek. dönel kanatlı revolving vane anemometer
döndürmek. art arda dönüp gelmek. (bir anemometre dönel kanatlı anemometre
isi) sira ile yer degistirerek yapmak. sira
ile yer degistirmek. yer degistirerek
dönel compressor, rotary
çalistirmak.
kompresör sıkıştırma odasının hacim
değiştirmesinin, pozitif yerdeğiştirmeli
döndürmeli sling psychrometer dönel elemanlarla sağlandığı pozitif yer
psikrometre hava ortamında döndürülerek ölçme değiştirmeli kompresör
yapan nem-ölçer
dönel rotary compressor
döndürmeli spin chiller gövde içerisinde havanın sıkıştırıldığı iki
spin chiller'i. Buzla soğutma yapan,
kompresör
soğutucu adet rotor içerirken valfler bulunmayan;
içerisine konulan meşrubat kutusunu bir temelde yağla soğutmalı ve yağın içteki
dönme hareketi ile kısa sürede soğutan aralıkları doldurarak sızdırmazlık
soğutucu sağladığı kompresör;

dönel rotary roll filter (moving curtain filter)


dönel perdeli
(1)bir mil çevresinde dönen tekerlekle dolması halinde hareket ederek temiz
ilgili, (2) dönen parçaları olan
filtre
filtreyi hava akımına getiren, bu sırada
dolu filtrenin temizliğinin yapıldığı dönel
dönel akım rotational flow filtre
dönel akış; dönerek ilerleyen akış
dönel pistonlu rolling-piston compressor
dönel rotating anemometer kompresör dönel pistonlu kompresör; dönme
anemometre dönel pervaneli hava hızı ölçen araç; hareketi sırasında emme ve basma yapan
pervaneli anemometer. pistonlara sahip kompresör

dönel askı swivel bearing dönel pompa rotary pump


yatağı dönel askı yatağı; askı elemanların dönel ve sabit parçalar arsında küçük
yataklama ekseni çevresinde dönmesini aralıklarla imal edilen; kanatlarla gövde
sağlayan rulmanlı yatak arasındaki hacimde sıvıyı ileten
pompalar; vidalı veya dönel kanatlı
dönel rotary atomizing burner pompalar
atomlaştırıcı dönel atomize edici içeren brülör
brülör dönel salmastra rotary seal
dönel salmastralar;
dönel swivel joint
dönel,hareketli bağlantı; örneğin bir döner kanatlı deflecting vane anemometer
birleştirme
lavabo musluğunun döner borusu anemometre döner kanatlı anemometre
441

döngü loop alarak inen ve kazana bağlanan kolon


bir nihai koşulun ağırlık kazanmasına
kadar tekrarlanan talimatlar dizisi; iki dönüş return manifold
özel abone arasında yada bir abone ile bir birkaç dönüş hattını barındıran manifold
manifoldu
anahtarlama merkezi arasında iletişimler
devresi,
dönüş menfezi return grille
dönüş havası menfezi
dönme sayısı number of revolutions
devir sayısı; devir/saniye
dönüş sıcaklığı return temperature
sıcak sulu ısıtma tesisatında kullanım
dönme yönü direction of rotation
birimlerinden çıkan sıcak suyun sıcaklığı;
dönme yönü
dönüş suyu sıcaklığı

dönmek revolve
dönüş suyu return water
çevirmek. döndürmek. devrettirmek.
mahalde ısıtma işlevini yerine getirden
dönmek. devretmek
sonra çıkan ve kazana dönen su; dönüş
suyu
dönüş return
akışkanı kaynağa geri döndüren boru
dönüştürme conversion
yada kanal
(1) bir makine dilinden bir diğerine yada
manyetik teyp veya diskten basılı sayfaya
dönüş akımlı return flow compressor değiştirmede olduğu gibi, bilgiyi bir
kompresör dönüş akımını emen ve sıkıştıran sunum biçiminden diğerine değiştirme
kompresör işlemi

dönüş akımlı return flow nozzle dönüştürme inversion


nozul dönüş akımı nozulu dönüştürme;eşdeğerine değiştirme; altüst
olma. tersine dönme. tersine dönen şey.
dönüş return connection cümle içindeki sözcük sırasının
dönüş bağlantısı; değişmesi. değişme. değiştirme.
bağlantısı
dönüştürme conversion burner
dönüş borusu return pipe
brülörü dönüşüm brülörü; yakıtın değiştirilmesi
sıcak sulu ısıtma tesisatında kullanım
nedeniyle dönüştürülen brülör
birimlerinden çıkan sıcak suyu kazana
ileten boru.
dönüştürme conversion coefficient
katsayısı birimler arasında dönüştürme sağlayan
dönüş dirseği return bend
katsayı
kısa yarı çaplı 180 derecelik dönüş veren
dirsek
dönüştürme cost of conversion
maliyeti özellikle kazanların bir yakıt türünden
dönüş hattı return line
diğerine dönüştürme maliyeti
dönüş hattı; sıcak sulu ısıtma tesislerinde
sıcak suyu kazana ileten hat
dönüştürme conversion efficiency
verimi tüketilen enerjinin yüzdesi olarak üretilen
dönüş havası air, return
enerji
dönüş havası; bir mahalde işlevini yerine
getirdikten sonra hava hazırlama birimine
giren veya dışarı egzost edilen hava dönüştürücü converter
yakıtın sahip olduğu potansiyel enerjiyi,
ısı veya hareket gibi diğer enerji türlerine
dönüş havası return air
dönüştüren araç.
bir mahalden çekilen ve kısmen yada
tamamen bir iklimlendirme
cihazına,fırına yada benzeri bir ısıtma dönüştürülebili convertible boiler
elemanına döndürülen hava. r brülör bir yakıttan diğerine değiştirilebilir brülör

dönüş havası returned air dört borulu four pipe air conditioning system
dönüş havası iklimlendirme dört borulu iklimlendirme sistemi; aynı
sistemi anda hem ısıtma hem soğutmanın
dönüş havası return air damper yapıldığı iklimlendirme sistemi
damperi dönüş havası damperi; çift kanallı
sistemlerde dönüş havası girişindeki dört borulu four pipe system
damper sistem dört borulu iklimlendirme sistemi; aynı
anda hem ısıtma hem soğutmanın
dönüş havası return air inlet, return air intake yapıldığı iklimlendirme sistemi
girişi dönüş havasının giriş yaptığı açıklık;
dört damar four core cable
kablo dört damar kablo
dönüş havası return air duct
kanalı havayla ısıtma/soğutma sisteminde her
mahalden havayı fan yardımıyla toplayıp dört kablolu four wire transmission
merkezi birime ileten kanal; dönüş kanalı iletim dört kablolu iletim(elk)

dönüş kolonu return riser dört kablolu four wire circuit


dönüş kolonu; dönüş suyunu katlardan dört kablolu devre
sistem
442

dört yollu fiting fourway branch fitting duman fume


dört yollu baranşman almayı sağlayan bir buhar yada gaz akımında tutuklanmış
fiting bulunan ince katı parçacıklar; ergimiş
metallerden kaynaklanan buharların
dörtte bir parça quartile yoğuşması sonucu oluşan katı
istatistikte bir örneğin tüm nüfusun dörde parçacıklar; duman gazları.
bölünmüş parçalarından her biri.
duman fumes
döşeme floor (structure) duman,tütsü
döşeme;döşeme yapısı
duman smoke (noun)
eksik yanmadan sonra atmosfere asılı
döşeme alanı floor area halde bulunmak üzere katılan parçacıklar
bir binada, yüksekliklerin dış duvar dış
yüzlerinden yada binaları ayıran duman bombası smoke bomb
duvarların merkez çizgisinden ölçüldüğü, genellikle uçaklardan gösteri amaçlı
bodrum,zemin,ara katlar ve çatı arası atılan duman bombası
dahil bütün döşeme alanlarının toplamı;
duman borulu smoke tube/boiler
kazan duman borulu kazan; içerisinden duman
döşeme alanı occupancy density geçen boruların dışında sıcak su bulunan
başına insan insan yoğunluğu; bir bina yada mahalde kazan
sayısı birim döşeme alanı başına insan sayısı
duman smoke extraction
underfloor duct çekilmesi havalandırma yoluyla duman çekilmesi
döşeme altı
kanal döşeme altından uygulanan kanal;
duman çıkış blow out port
underfloor ventilation kapısı duman çıkış kapısı
döşeme
altından döşeme altı havalandırma
havalandırma duman damperi smoke damper
duman damperi;alevin ve dumanın diğer
bölümlere geçişini önleyen damper
döşeme betonu slab insulation
yalıtımı beton döşeme altı yalıtım; zemine basan
bir döşemenin altına uygulanan yalıtım duman fume hood
davlumbazı kapalı bir alandan istenmeyen gazları
iletmek amacıyla bir raf veya kapalı
döşeme floor boards
masanın üzerine yerleştirilmiş duman
kaplaması döşeme kaplama malzemeleri
toplama cihazı

duman vent hood


döşeme baseboard radiator
davlumbazı mutfak ekipmanı üzerinde duman ve
radyatörü radyatörün duvarın döşemeyle birleştiği
buharları atmosfere atmakta kullanılan
düzeyde dış duvar boyunca yerleştirildiği
davlumbaz
bir ısıtma sistemi.

duman fume hood performance rating


döşeme floor temperature
davlumbazı duman davlumbazı performans
sıcaklığı döşeme sıcaklığı; özellikle döşemeden
performans değerlemesi
ısıtmada döşeme yüzeyindeki sıcaklık
değerlemesi

döşeme yükü floor loading duman fume hood system


döşeme yükü; bir döşemeye gelen baskı davlumbazı bir duman davlumbazı,komşu oda çevresi
sistemi ve fanlar ve kanallar gibi çalışır hale
getiren elemanların oluşturduğu
döşemeden floor heating uyarlama.
ısıtma döşemeden ısıtma; düşük sıcaklıklı
akışkanın geçtiği boruları döşemeye duman fume hood face
gömerek yapılan ısıtma davlumbazı sürme kapak açık olduğunda havanın
yüzü girdiği bir laboratuar davlumbazının ön
dövme demir wrought iron kısmındaki ve eğer varsa bir sürme kapı
dövme demir ile aynı düzlemde olan en düşük alanlı
düzlem
dövme demir wrought iron pipe
dövme demir boru duman smoke detector
boru
detektörü duman detektörü

dram drum
su borulu kazanlarda boruların bağlandığı duman dolabı fume cupboard
alt ve üst depolardan her biri duman dolabı

Du Bois alanı Du Bois area duman gazı flue gas


Çift cek vanalı geri akım koruyucusu yanma ürünlerinden oluşan baca gazı,
duman gazı
dudak mouth
dudak; duman gazı flue gas receptor location
443

alıcı yeri yakındaki bir binada,bir insanın bacadan duman kanalı smoke stack pipe/flue
yayınan duman gazlarına maruz borusu yanma bulunan bir elemandan çıkan
kalabileceği herhangi nokta (örneğin duman gazlarını bacaya ileten boru
açılır pencere, insan bulunan bir teras). parçası

duman kanalı flue damper


duman gazı flue gas removal damperi fosil yakıt yakan otomatik çalışmalı tekil
atılması duman gazlarının yakma ortamından bir cihazın duman çıkışında yada çekme
uzaklaştırılıp atmosfere atılması kontrol elemanının üst akım bölgesine
yerleştirilmiş, cihaz çalışırken duman
çıkışını otomatik olarak açmak ve cihaz
duman gazı flue outlet durmaktayken otomatik olarak kapatmak
bir cihazada duman gazlarının çıkışı için üzere tasarlanmış araç
çıkışı
bırakılmış açıklık.
duman flue
duman gazı flue gas vent kanalı(bacası) bir yanma odasından akan duman
duman gazlarını dış havaya taşıyan gazlarının atmosfere atılmasını sağlayan
havalığı
iletim hattı yada geçiş yolu. geçit; fırının duman gazı çıkışı ile
bünyedeki çekme bölücü, çekme
davlumbazı, barometrik çekme
flue gas loss regülatörü
duman gazı
kaybı duman gazlarının akışı sırasında
sürtünme nedeniyle olan çekme(basınç)
farkı duman kanalı- flue connection to stack
baca bağlantısı yakıt yakan bir cihazda(fırın,ocak,kazan)
duman gazlarını bacaya bağlayan boru
chemical flue gas analyser yada kanal parçası
duman gazı
kimyasal kimyasal duman gazı analiz edicisi;
analizörü duman gazı analizörü
duman kanalsız flueless heater
ısıtıcı dumansız kanalsız ısıtıcı; elektrikli ısıtıcı
duman gazı flue gas collector gibi
kollektörü duman gazlarının koşullandırılmasında
kullanılan toplayıcı kabin; duman gazı smoke box
kolektörü
duman kutusu
iç mahalde çekici bir koku veren
maddelerin duman vermesi için
kullanılan kutu; dış mahalde ızgara
duman gazı flue temperature yapmaya yarayan ızgaralı ocak
sıcaklığı duman gazı sıcaklığı
duman lekesi smoke stain
duman gazı flue gas test duman gazı içeriğinin duman lekesi; is lekesi
testi belirlenmesi amacıyla yapılan analiz;
duman gazı analizi duman testi smoke test
sıhhi tesisat borularından duman
göndererek kaçak noktalarının
duman gazları burnt gases belirlendiği test
yanma gazları; duman gazları
duman üreteci smoke generator
duman gazları vent gas duman üreteci;
bir şömine yada diğer bir yakma
aracından çıkan ve atmosfere atılan duman vermek smoke (verb)
duman gazları sigara içmek. tütün içmek. tütsülemek.
tütmek. duman çıkarmak.
duman gazları smoke flue
huzmesi duman gazları hüzmesi; duman smoke density
yoğunluğu duman yoğunluğu
duman smoke tight
geçirmez duman geçirmez;sızdırmaz duman(is) smudge
lekesi genellikle oda havasında asılı halde
duman kanal flue draught bulunan parçacıkların neden olduğu
baca çekmesi; duman gazı çekmesi; tavan yada bir çıkış elemanındaki siyah
çekmesi renkli leke;
duman gazları ile dış havanın yoğunluğu
arasındaki farktan kaynaklanan çekme
dumanlı buz white ice
duman kanal iç flue liner beyaz,içerisinde atomize hava
duman bacası iç yüzeylerinin basınç baloncukları bulunan buz
kaplaması
kaybını azaltmak üzere kaplayan
malzeme dumansız alan smoke free area
duman buunmayan alan; dumansız alan;
duman kanalı breeching sigara içilmeyen alan
yakıt yakan bir cihazdaki yanma
ürünlerini havalık yada bacaya taşıyan dur/kalk kazan on/off boiler
geçit, duman kanalı kapasite modülasyonu olmayan; dur/kalk
kontrolle çalışan kazan
444

dur/kalk on/off control duş yapmak shower (verb)


kontrtolü dur/kalk kontrolü duş yapmak;duş almak

durdurarak kar off cycle defrosting duş(banyo) shower (noun)


bir soğutma makinesini sistemi banyolarda duş;
çözme
durdurarak defrost etme
duvar wall
durdurma interception bir binada üzerindeki kapı ve pencere
durdurma. engelleme. önleme. yolunu alanları da dahil olmak üzere toplam
kesme. alıkoyma. ele geçirme. duvar alanı

durdurma stoppage duvar birimleri wall units


durdurma yada durdurulma etkinliği duvara yerleştirilen iklimlendirme
birimleri
durdurmak stop
durmak;durdurmak;makineyi duvar braketi wall bracket
durdurmak;kesmek;akışını kesmek; duvara tv vb araçları yerleştirmek üzere
kullanılan braket
durdurulmuş interrupted burner ignition
brülör ateşlemesinin durdurulması; arıza duvar brüt wall area, gross
brülör
veya bir olumsuzluk nedeniyle alanı dış yüzeyden ölçülen, döşemenin
ateşlemesi üstünden çatının altına kadar olan duvar
durdurulmuş brülör ateşlemesi
alanı
durgun (sakin) calm
durgun. sakin. sükûn sükûnet. duvar brüt wall area (gross) of a building
alanı (binanın) ısıtılan yada soğutulan bir mahalli
kapatan ve dıştan dışa ölçülen dış
durgun havada still air freezing
duvarlar;
dondurma durgun havada dondurma; havanın
hareketsiz olduğu dondurma biçimi
duvar çıkışı wall outlet
duvardaki çıkış ağzı; duvar çıkışı
durgun su stagnant water
durgun su;hareketsiz su
duvar fanı wall fan
duvara yerleştirilen ve lokal
durgunluk stagnation
havalandırma yapan fan
bir hava veya su kütlesinde hareket
bulunmaması; durgunluk
duvar ısı wall heat capacity
kapasitesi duvarın ısıl kapasitesi; bir duvarın ısı
durma uzaklığı stopping distance
depolama kapasitesi
durma uzaklığı;durma mesafesi

duvar ısıtıcısı wall heater


durulma settling
duvara yerleştirilen ısıtıcı
durulma; yerleşme;tortu

duvar ısıtma wall heating panel


durulma akış settling velocity
paneli duvara yerleştirilen ısıtma paneli; duvar
hızı durulma sırasındaki akış hızı
panel ısıtıcı

durulma odası settling chamber duvar işlevi wall function


durulma odası;sıvı akışı üzerinde hızı CFD hesaplamalarında duvar
yavaşlatım kirleticilerin çökelmesini yakınlarındaki karmaşık türbülanslı hava
sağlayan oda akışını modellemek için kullanılan
yazılımlardaki "duvar işlevi"
durum bilgisi status information
durum bilgisi; bu bilgiyi içeren mektup duvar jeti jet, wall
yada ifadeler bütünü bir duvara teğetsel olarak üflenen ve
türbin kanatları film soğutması vb gibi
duruma özgü tailored benchmarks pek çok uygulaması bulunan jet
denek değer duruma özgü denek-değer(karşılaştırma
değeri) duvar kalınlığı wall thickness
duvar kalınlığı
duş banyosu shower bath
duş teknesi; duş banyosu duvar kesit wall section
resmi duvar kesit resmi;duvar kesiti
duş fitingleri shower fittings
duş fitingleri
duvar manşonu wall sleeve
içerisinden iklimlendirme cihazının
duş kafası rose head (shower) geçirilmesi için yerleştirilen saç manşon;
duş ucuna takılan üzerinde sprey
sağlamak üzere delikler bulunan duş
duvar wall coil (wall grid)
kafası
serpantini duvara yerleştirilen serpantin(soğuk oda)

duş kafası shower head


üzeri delikli duş kafası duvar sıcaklığı wall temperature
duvar sıcaklığı
445

duvar wall ventilator duyarlılık sensitivity analysis


vantilatörü duvara yerleştirilen pervaneli analizi duyarlılık analizi
vantilatör(mutfak)
duyarlılık precision error
Duvar, çelik wall, steel framed “random error” terimi ile aynı anlamda.
hatası
kasalı çelik çerçeveli duvar;

duyucu eleman sensing element


duvar, metal wall, metal building termostat gibi kontrol elemanlarıyla
bina metal bina duvarı TXV’lerde sıcaklığı duyarak bir kontrol
işlevi gerçekleştiren eleman. duyarga.
duvara built into the wall
kurulumlu duvara yerleştirilen, duvara kurulumlu( duyulabilir audible
örneğin duvara yerleştirilen bir PTAC duyulabilir;işitilebilir
cihazı)
duyulabilirlik audibility
duvara monte straddle refrigerating unit (saddle unit; duyulabilirlik; işitilebilirlik
edilen soğutma plug unit)
birimi duvara monte edilen paket sensible storage
duyulur
iklimlendirme cihazı ısı depolama ortamına ısı eklenmesi ve
depolama
çıkartılması ortamın sıcaklığında bir
duvara monte wall mounted air heater değişme yaratan ısıl depolama
hava ısıtıcısı duvara yerleştirilmiş hava ısıtıcısı
duyulur ısı heat, sensible
duvara yerleşik through-the-wall air conditioner duyulur ısı; maddenin fiziksel
iklimlendirme duvara yerleştirilen iklimlendirme cihazı; durumunda değil sıcaklığında değişim
duvarı delerek kondenseri dış mahalle yaratan ısı
cihazı
çıkartılan iklimlendirme cihazı
duyulur ısı sensible heat
duvarcılık masonry eklenmesi yada çıkartılması ile bir
duvarcılıkla ilgili; taşçılık / duvarcılık antalpi değişimi ile birlikte, kuru
sanatı. termometre sıcaklığında değişme yaratan
ısı.
duvardan wall heating
ısıtma duvardan ısıtma; ısıtıcının duvar duyulur ısı sensible heat air cooler
kenarlarına yerleştirildiği ısıtma biçimi hava duyulur ısı hava soğutucusu
soğutucusu
duvarlar walls
duvar; boru cidarı;tank kenar duvarları duyulur ısı sensible heat ratio (SHR)
oranı duyulur ısı faktörü ( SHF) olarak da
duyarga probe bilinen,bir ısı transferi sürecinde duyulur
duyarga; duyucu uç; hissedici uç; ısının toplam ( duyulur+gizli) ısıya
basıncı,sıcaklığı veya nemi duyan sensor oranı.

duyarga sensor duyulur ısı sensible heat cooler


(sensör) bir değişkeni bulmak ve ölçmek için soğutucusu duyulur ısı çıkartan soğutucu
tasarlanmış eleman;ölçülecek ortam
içerisine yerleştirilmiş,algılanan
duyulur ısı heat load, sensible
ortamdaki değişime bağlı olarak işaret
yükü mahalde sıcaklık farkından kaynaklanan
çıktısında bir değişikliğe neden olan araç;
ısı yükü

duyarga detecting element


duyulur ısı sensible heat load
elemanı bir gaz detektöründe gaz(soğutkan)
yükü sıcaklık farkı nedeniyle dış ahalden iç
varlığını duymak üzere tasarlanmış
mahalle geçen konveksiyon,
eleman; duyarga;sensor
kondüksiyon ve radyasyoon ısısı ile
insanlar ve elektrikli araçlardan
duyarga soketi bulb socket kaynaklanan ısı yükü
duyarga soketi
duyulur sensible capacity
duyarlı iş precision work duyulur ısı kapasitesi;
kapasite
hassas iş; duyarlı iş

duyulur sensible cooling


duyarlılık precision
soğutma duyulur ısı soğutması
aynı koşullar altında, aynı yöntemi
kullanarak ve karakteristiklere sahip
tekrarlanan ölçmelerin birbirine duyulur sensible cooling effect
yakınlığı. soğutma etkisi toplam soğutmanın, soğutucu içerisinden
dolaştırılan havanın kuru termometre
duyarlılık sensitivity sıcaklığında bir değişim yaratan bölümü.
gösterge değerindeki değişimin, fiziksel
büyüklükteki değişime oranı; örneğin, duyulur sensible cooling capacity
birim basınç değişimi başına, ibrenin soğutma ekipmanın koşullandırılan mahalden
hareket miktarı. kapasitesi belirli bir zaman aralığında çekebileceği
duyulur ısı miktarı ( Watt)
446

duyumsama, sensation, thermal düşme [hava drop (of an air jet in mixing air
ısıl ısıl duyumsama; ısıyı algılama jeti] diffusion)
mahalle giren hava jetinin ikincil mahal
havası ile karışarak düşmesi
duyumsanamaz intangible
fiziksel varligi olmayan. elle tutulamaz.
görülemez. duyumsanabilir. dokunulmaz. düşme [inme] drop
düşme,inme; bir elemandan aşağı inen
boru
duyusal organoleptic
bir duyu organıyla algılamayla ilgili;duyu
organlarının kullanımıyla ilgili düşme hızı velocity of fall
düşme hızı; havadaki parçacıkların kendi
ağırlıkları ile düşerken ulaştıkları hız
düşen film falling film cooler
soğutucusu malzemenin ince film halinde boruların
içerisinden düştüğü, boruların dışından düşme yönü direction of fall
soğutucu ortamın geçtiği soğutucu düşme yönü

düşen toz dust fall düşü head


büyüklüğü 10 mikrondan fazla birim kütledeki enerjinin yer çekimi
olan,havada bir süre asılı kaldıktan sonra ivmesine bölümü;akışkanlar statiği ve
düşerek bir yüzeye yapışma yeteneğine dinamiğinde, doğrusal ölçme uzunluğu.
sahip toz
düşü kaybı head loss
düşey vertical genellikle feet olarak ifade edilen ve
düşey;yatay düzleme dik sürtünmeden kaynaklanan enerji
kayıpları.
düşey boru ya chute
eğimli biçimde döşenmiş ve içerisinden düşü head loss (dynamic head loss)
da kanal
maddelerin kendi ağırlığı ile aşağı doğru kaybı(dinamik) basınç kayıpları; soğutmada kondenserde
boşaldığı düşey boru,kanal akışkanın basınç kaybı

düşey borulu vertical tube boiler düşük ayar setback


düşey borulu kazan binada insan yokken yada daha düşük
kazan
sıcaklıkların kabul edilebilir olduğu
saatlerde bina ısıtma ve soğutmasının
düşey cephe vertical façade area düşürülmesi,
alanı düşey cephe alanı(bina)
düşük basınç low pressure
düşey vertical type evaporator düşük basınç
evaporatör düşey tür evaporator
düşük basınç low pressure area
düşey hava vertical air temperature difference alanı düşük basınç alanı( soğutma devrelerinde
test konumunda, 66 in. ( 1.7 m) ve 4 in. evaporatörün bulunduğu bölüm)
sıcaklık farkı
( 0.11 m) noktalarındaki sıcaklık farkı
Dtv düşük basınç reduced pressure detector check
detektör (RPDC) düşük basınç detektör kontrolü
düşey kanal vertical duct kontrolleri
düşey kanal; yataya dik olan kanal
düşük basınç low pressure safety cut-out
düşey kesit cross section güvemlik düşük basınç güvenlik kesicisi
düşey kesit; enine kesit
kesicisi
düşey kesit cross section area
düşük basınç low pressure stage
alanı düşey kesit alanı; enine kesit alanı
kademesi düşük bir basınç düzeyinden ve orta
basınç kademesine kadar olan sıkıştırma
düşey kesit cross section drawing kademesi.
resmi kesit resim; bir parçadan alınmış kesiti
gösteren resim düşük basınç low pressure control
kontrolü düşük basıncın belirli bir değerin altına
düşey vertical compressor inmemesini kontrol eden araç; düşük
kompresör düşey kompresör; düşey yerleştirilen basınç kontrolü
kompresör
düşük basınç low pressure gauge
düşey pencere vertical fenestration ölçeri düşk basınç manometresi; soğutmada
düşey pencere alanı;aydınlıkların emme hattı manometresi
dışındaki bütün pencereler. Trombon
duvar toplulukları, penecereler kütlesel düşük basınç low pressure regulator
duvarın 12” içinde yerleştirildiğinden düşük basınç regülatörü
regülatörü
pencere değil duvar kabul edilirler.

düşük basınç low pressure side


düşey fenestration, vertical
tarafı alçak basınç tarafı; soğutma devrelerinde
pencereleme bakınız “fenestration,skylight ve vertical
evaporaörün bulunduğu bölüm
fenestration”

düşük basınç reduced pressure zone (RPZ) backflow


447

zonları ters akış preventer düşük çıktı reduced output


önleyicisi düşük basınç bölgesine yüksek basınçlı düşük çıktı miktarı
bölgeden girişi önleme elemanı
düşük düzeyli low grade heat source
düşük basınç low pressure zone ısı kaynağı düşük düzeyli ısı kaynağı
zonu düşük basınçlı zon
düşük düzeyli low grade fuel
düşük basınçlı low pressure burner yakıt düşük düzeyli yakıt; ısıl değeri yüksek
brülör düşük basınçlı brülör olmayan yakıt

düşük basınçlı low pressure steam düşük gerilim low voltage,undervoltage


düşük basınçlı buhar düşük gerilim; gerekenden düşük gerilim
buhar
düşük gerilimli low tension current
düşük basınçlı low pressure steam boiler
akım düşük gerilimli akım
buhar kazanı düşük basınçlı buhar kazanı

düşük hızlı low velocity air terminal device


düşük basınçlı boiler, low pressure steam or hot water
hava terminal düşük hava hızlı hava terminal birimi
buhar veya mahal ısıtma uygulaması için alçak
basınçlı buhar yada sıcak su üretmek cihazı
sıcak su kazanı
üzere tasarlanmış, elektrik yada gaz veya
sıvı yakıtla çalışan kazan. düşük hızlı low velocity ventilation plant
havalandırma düşük hızlı havalandırma tesisi
düşük basınçlı low pressure steam heating tesisi
buharla ısıtma düşük basınçlı buharla ısıtma sistemi
düşük hızlı tesis low velocity plant
düşük basınçlı low pressure receiver (surge drum; düşük hızlı tesis
depo accumulator)
düşük basınçlı rısıver( sıvı deposu) düşük ısı girdi reduced heat input rate
miktarı QIN,R otomatik modülasyon kontrolü ile
düşük basınçlı low pressure fan donatılmış fırın ve kazanlarda, en düşük
fan düşük basınçlı fan fabrika kontrol ayarından kaynaklanan
girdi miktarı.
düşük basınçlı low pressure heating
düşük basınçlı ısıtma düşük ısıl girdi reduced heating power mode
ısıtma
konumu düşük ısıl girdi sağlayan çalışma konumu

düşük basınçlı low pressure air conditioning system


düşük basınçlı iklimlendirme sistemi düşük kaçaklı low leakage seal
iklimlendirme
salmastra düşük sızdırmaya sahip conta; kaliteli
sistemi düşük sızdırmalı conta

düşük basınçlı low pressure induction unit low point


düşük nokta
indüksiyon düşük basınçlı indüksiyon birimi düşük nokta; düşük düzey
birimi
düşük low potential hazard
düşük basınçlı low pressure boiler potansiyel düşük tehlike potansiyeli
kazan düşük basınçlı, ısıtma amaçlı çalışan tehlike
kazan
düşük seviye low level cut-out
düşük basınçlı low pressure hot gas plant düşük düzey(alçak basınç) kesicisi;
düşük basınçlı sıcak gaz tesisi kesicisi
sıcak gaz soğutma devrelerinde emme hattının
sistemi belirli bir ayarında altına düşmesinde
sistemi durduran kesici
düşük basınçlı low pressure hot water (LPHW)
sıcak su düşük basınçlı sıcak su; genellikle sıcak düşük low level intake
sulu ısıtma tesislerinde kullanılan sıcak seviyeden giriş düşük seviyeden hava çekme; yerden
su yüksekliği fazla olmayan hava emiş ağzı

düşük basınçlı low pressure hot water system düşük sıcaklık low temperature
sıcak su düşük basınçlı sıcak sulu ısıtma sistemi düşük sıcaklık;genellikle donma
dönüşlü sistem noktasının altındaki sıcaklık yada besin
maddelerini donmuş halde tutan sıcaklık
aralığı
düşük basınçlı low pressure hot water heating
sıcak sulu düşük basınçlı sıcak suyla ısıtma
düşük sıcaklık low temperature boiler
ısıtma düşük sıcaklık kazanı; düşük sıcaklıkta
kazanı
sıcak su üretmekte kullanılan kazan
düşük basınçlı low pressure float valve (low side float
şamandıralı valve) düşük sıcaklık low temperature cut out
valf düşük basınç tarafı şamandıralı valf düşük sıcaklık kesicisi; sıcaklığın ayar
kesicisi
değerinin altına düşmesi durumunda
lower operating resistance devreyi kesen otomatik
düşük çalışma
direnci düşük çalışma direnci
448

düşük sıcaklık low temperature radiation düz kısım straight t section


radyasyonu düşük sıcaklık radyasyonu; düşük düz kısım;kanallarda düz bölüm
sıcaklıklı bir kaynaktan gerçekleşen
radyasyon düz panel flat panel radiator
radyatör düz plakalı radyatör
düşük sıcaklıklı low temperature chimney
baca düşük sıcaklıklı duman gazlarını taşıyan
düz plakalı collector, flat plate
baca; düşük sıcaklık bacası
kolektör içerisinde soğurucu yüzeyin genellikle
düzlemsel olduğu yoğunlaştırıcı olmayan
düşük sıcaklıklı low temperature district heating güneş kolektörü
bölgesel ısıtma düşük sıcaklıklı bölgesel ısıtma
düz plakalı flat plate collector
düşük sıcaklıklı low temperature refrigerator kolektör iç kısımları koyu renkli metal
buz dolabı düşük sıcaklık buz dolabı; düşük sıcaklık malzemeden yapılmış, güneş enerjisini
soğutucusu transfer akışkanına aktarmakta kullanılan
cam kaplamalı geniş kabin yada kolektör.
düşük sıcaklıklı low temperature hot water
sıcak su düşük sıcaklıklı sıcak su düzeltici bakım corrective maintenance
bir makine veya sistemin, arıza
göstermesinden önce çalışma süresini
düşük sıcaklıklı low temperature insulation
uzatmak için yapılan düzenli bakım
yalıtım düşük sıcaklık yalıtımı; düşük sıcaklığa
işlemi
sahip soğuk depolara veya düşük sıcaklık
bölgelerinde uygulanan yalıtım
düzeltici correcting variable
değişken düzeltici değişken; üzerinde düzeltme
düşük su düzeyi low water level
uygulanan değişken
düşük su seviyesi

düzeltici eylem corrective action


düşük su düzeyi low water cut off
EPA tarafından,tehlikeli maddelerin
kesicisi düşük su seviyesi kesicisi
depolanması, işlenmesi ve atılmasında
önlem almamak ve diğer hatalardan
düşük taraf low side (low side) kaynaklanan saçılmaları temizlemek
alçak taraf; alçak basınç tarafı; üzere firmaya yöneltilen düzeltici
soğutmada evaporatörün bulunduğu önlemler.
bölüm
düzelticiler straightners
düşük low rise residential düzelticiler;
yükseklikli Yüksekliği fazla olmayan bina, alçak
konut bina düzeltilmiş corrected effective temperature
etkin sıcaklık düzeltilmiş etkili sıcaklık
düşürme oranı turn down ratio
bir kazanın maksimum çıktısının düzeltilmiş corrected air temperature
minimum çıktısına oranı hava sıcaklığı bulunulan yüksekliğe göre standart hava
sıcaklığının düzeltilmiş değeri
düşürülmüş reduced pressure
basınç düşük basınç;düşürülmüş basınç düzeltme straightening element
elemanı hava akımı düzeltme elemanı
düz (yassı) flat
düz,yassı düzeltme correction factor
faktörü düzeltme faktörü; bir değişkenin standart
düz çubuklu flat bar frame değerinin değişik koşullara göre
çerçeve düz metal çubuklardan yapılmış eleman düzeltilmiş değeri
kasası; düz çubuklu gövde
düzeltme oranı correction ratio
test kanalına yerleştirilmiş bir test
düz demir flat-iron ekipmanı olmaksızın, alt akımdaki
çubuk düz demir bloklardan yapılan parçacık sayısının üst akım parçacık
konstrüksiyon sayısına oranı olan ve en az üç örnek (
numune) ’den hesaplanan R sayısı;
düz dikdörtgen equivalent diameter of a straight
paralel kanalın rectangular parallel duct düzeltme oranı correction ratio data acceptance
eşdeğer çapı bir dikdörtgen kanalın kesit alanı ile aynı veri kabul criteria
alana sahip olan dairesel kanalın çapı kriterleri korelasyon verilerinin uygunluğunu
belirlemekte kullanılan kriterler olup,
düz flanş flat face flange ANSI/ASHRAE Standart 52.21999
düz ve üzerinde fatura içermeyen flanş Bölüm 10.6.2’de ayrıntılı olarak
açıklanmıştır; Bölüm 9.2.2
düz kanal straight duct component
düz kanal elemanı düzenleme control (regulation)
elemanı
düzenleme

düz kanal straight duct surface area


düzenleme regulation
yüzey alanı düz kanal yüzey alanı
bir basınç yada debiyi düzenleme işlemi
449

düzenleme configuration factor A. F. Dufton tarafından 1929'da bulunan


faktörü ısı geçişinde elemanın şeklinin işleme ve bir odadaki konforla ilgili
etkisini temsil eden faktör; sıcaklığı(warmth) ölçen araç

düzenleme regulatory bodies efektif sıcaklık temperature, effective


kurumları kuralları yasa gereği yada mal sahibinin ortalama giysiler içindeki bir insanın
istekleri uyarınca zorlayıcı olan gerçek sıcaklık,nem ve hava hareketi
kurumlar; örnekler; U.S. Coast Guard, koşullarında hissedeceği sıcaklıkla aynı
American Bureau of Shipping, ve U.S. sıcaklık hissini veren doymuş havanın
Public Health Service. sıcaklığı

düzenleme regulating valve egzotermik exothermic reaction


vanası ayarlama veya düzenleme vanası tepkime başlaması için gerekenden daha fazla
enerji açığa çıkartan kimyasal tepkime.
yanma tepkimesi ile fisyon ve füzyon
düzenlemek control (regulate)
tepkimeleri buna örnektir ‘endothermic
düzenlemek,
reaction’ terimi ile karşılaştırınız.

düzenlemek regulate
egzoz exhaust (adj)
düzene koymak. düzene sokmak.
[boşaltım] egzoz edilen; egzoz olarak
düzenlemek. yoluna koymak. denetim
altina almak. kontrol etmek. ayarlamak.
egzoz açıklığı exhaust opening
düzenleyici governor havanın koşullandırılan bir mahalden
düzengeç;düzenleyici; regülatör; boşaltımı için kullanılan açıklık
governor
egzoz akımı,net exhaust flow, net
düzenleyici regulator kaçaklar da hesaba katılarak net olarak
regülatör;düzenleme elemanı; egzoz edilen iç mahal havası
düzenleyici;zaman,miktar,derece, bir
birim yada sürecin ayarlanmasını egzoz bacası exhaust flue
gerçekleştiren araç; bir depolu,gaz yakıtlı kullanım suyu
ısıtıcısı duman bacası
düzey level (noun)
düzey;seviye, egzoz borusu exhaust pipe
araçlarda egzoz borusu
düzey farkı difference in level
seviye yada düzey farkı; bir sıvı egzoz buharı exhaust steam
deposunda sıvının bir referans eksene atılan buhar;egzoz buharı; çürük buhar
göre iki değeri arasındaki fark
egzoz buharıyla exhaust steam heating
düzey level gauge ısıtma egzoz buharından ısı geri kazanımı
göstergesi seviye göstergesi yoluyla yapılan ısıtma

düzey kontrol level controller egzoz çıkışı exhaust outlet


edicisi seviye kontrol edicisi egzoz çıkış açıklığı

level (verb) egzoz exhaust hood


düzeylemek
seviye eşitlemek; düzeltmek; tesviye davlumbazı mutfak,laboratuar,endüstriyel tesisler gibi
etmek. yerlerde duman,kirletici ve zehirli
parçacıklar, buharlar ve dumanların etkili
biçimde atmosfere atılmasında kullanılan
düzlem radyatif plane radiant temperature egzoz davlumbazı
sıcaklık bir yüzeyin küçük bir elemanına gelen
radyatif akının çevredekiyle aynı olduğu
egzoz edici[fan] exhauster
bir kabın yüzeyindeki üniform sıcaklık
(1)bilgisayar ortamından sıcak havayı
atan fan;(2) korozif dumanları atan
dx serpantin dx coil (see direct expansion coil) santrifüj fan
doğrudan genişlemeyi kullanan
evaporatör serpantini yada plaka
serpantin egzoz etme exhausting
kirleticiler içeren havayı ortamdan
atmosfere pompalama
editör editor
editör, editorship kitap hazırlama veya
yazma, gazete müdürü, başyazar, egzoz fanı exhaust fan
müelliflik, editörlük; bir kitabı matbaaya egzoz fanı; bir mahaldeki kirli havayı
gitmek üzere tertip edip hazırlayan dışarı atan fan
kimse, müellif, editör.
egzoz gaz exhaust gas connection
electrically erasable programmable bağlantısı yanmanın yer aldığı cihazın duman
EEPROM bacasına bağlantısını sağlayan kanal veya
read-only memory (EEPROM)
boru
güç kaynağı kapatıldığında içerdiği
bilgiyi saklayan bir bellek chip'i
egzoz gaz hızı exhaust gas velocity
eupatheoscope egoz gazının hızı
efatoskop
450

egzoz gazı exhaust gas gazı(duman gazı) miktarı


yanma işleminin sonucu olarak çıkan ve
bir duman bacasıyla atmosfere verilen egzoz sistemi exhaust system
duman gazları binadan havayı boşaltarak içeri taze
havanın ( dış hava) havalandırma
egzoz gazı exhaust gas damper açıklıklarından ve normal sızıntı
damperi egzoz gazı damperi yollarından girmesine olanak sağlayan
bir yada daha fazla fandan oluşan sistem.
egzoz gazı exhaust gas recirculation
içten yanmalı motor bulunan araçlarda, egzoz vanası exhaust valve
sirkülasyonu
egzoz gazının atmosfere verilmeyip, içten yanmalı motorlarda,yanma
yardımcı yanma odasına gönderilmek gazlarının motordan atılmasını sağlayan
üzere sirküle edilmesi egzoz supapı

egzoz hava exhaust air damper eğik borulu inclined tube boiler
egzoz havası damperi kazan eğik borulu kazan
damperi

egzoz hava exhaust air equipment eğik diskli swash plate compressor
egzoz havası ekipmanı; havayı atmosfere kompresör otomobil a/c uygulamalarında kullanılan
ekipmanı
atmakta kullanılan ekipman mile açılı olarak yerleştirilmiş bir pleyt
üzerindeki pistonların emme-basma
yapmasıyla çalışan kompresör.eğik diskli
egzoz hava exhaust air filter
kompresör.
filtresi egzos havasındaki parçacıkları tutarak
hava kirliliğini azaltma amacıyla
kullanılan filtre eğik inclined manometer; slant gauge
manometre çok küçük basınçların ölçülebilmesini
olanaklı kılmak üzere,ince bir borunun
egzoz hava exhaust air duct
eğilmesi ile oluşturulmuş, küçük
kanalı egzoz hava kanalı
basınçlarda büyükçe yerdeğiştirme yapan
bir sıvı ile çalışan manometer
egzoz hava exhaust air system
sistemi binadan havayı boşaltarak içeri taze eğik plakalı wobble-plate compressor
havanın ( dış hava) havalandırma eksene açılı yerleştirilmiş bir plaka
açıklıklarından ve normal sızıntı
kompresör
üzerindeki oynak yuvalara geçirilmiş
yollarından havanın girmesine olanak piston kollarının, plakanın düşeyde
sağlayan bir yada daha fazla fandan eksantrik dönmesi nedeniyle ileri geri
oluşan sistem. hareket ettiği kompresör

egzoz exhaust ventilation eğik vana inclined valve


havalandırması mutfak banyo gibi mahallerde egzoz eğik yerleştirilen vana
gazlarının atılması amacıyla yapılan
havalandırma
eğiklik açısı angle of inclination
bir solar kollektörün yataya gore
egzoz exhaust ventilation installation konumlandırıldığı açı; eğim açısı.
havalandırması package
kurulum paketi egzoz havalandırması kurulum paketi
eğiklik açısı inclination angle
eğim açısı;eğiklik açısı
egzoz havası air, exhaust
egzost havası; bir mahalden dış mahalle eğiklik açısı tilt angle
atılan hava bir kolektörün güneş ışınlarını tam almak
üzere eğiklik açısı
egzoz havası exhaust air
mahalden atmosfere atılan hava; egzoz eğilim trending
havası eğilim;yönelim; gidiş

egzoz havası exhaust air intake eğilim trend diagram


girişi egzoz havası yerine çekilen havanın giriş diyagramı eğilim diyagramı; eğilim grafiği; bir
açıklığı sistemin değişik etkiler altında gösterdiği
çalışma eğilimini veren grafik
egzoz havası exhaust air classification
sınıflandırması bir mahalden egzoz edilen havanın eğilim kaydı trend record
kirletici ve zehirli parçacıklar yönünden eğilim kayıtları; örneğin bir ürünün satış
yapılan sınıflandırılması kayıtlarını tutarak eğilimi belirlemekte
kullanma
egzoz havası exhaust air terminal device
terminal cihazı içerisinden havanın dışarı atıldığı eğilim kütüğü trend log
terminal cihazı eğilim kütüğü; eğilimlerin kaydedildiği
kütük yada defter
egzoz exhaust installation
kurulumu egzoz kurulumu;araçlarda egzoz eğilme kırılması modulus of rupture in bending
takılması modülü bir örnek parçanın büküldüğünde
kırılmaksızın dayanabileceği birim alan
egzoz miktarı exhaust rate başına maksimum gerilme
bir yanmalı cihazdan çıkan egzoz
451

eğilme momenti bending moment eklemek, toplamak, ilave etmek


bir mili yada bir makine parçasını
eğilmeye zorlayan kuvvet çiftleri yada eklenti yapmak plug in (verb)
momentlerin cebirsel toplamı sonradan takılan sistemle uyumlu eklenti
yapmak
eğilme yarı çapı bending radius
büküm yarı çapı ekoloji ecology
bir çevrede yaşayan canlı organizmalar
eğim slope ve bu organizmaların çevre ile ilişkilerini
eğim;eğiklik;yataya göre eğiklik açısı inceleyen bilim dalı;ekoloji

eğri curve ekonomik economic


melirli bir matematiksel fonksiyon (1) ekonomi ile ilgili;(2) maliyeti uygun
ilişkisini doğrulayan noktaların düzeylerde olan
geometrik yeri; eğri
ekonomik hız economic velocity
eğri oblique ekonomik işletim maliyeti veren hız
eğri. eğik. verev. dolambaçlı. çarpık.
kapalı. şev. ekonomizer economizer cycle
çevrimi bir HVAC sisteminde atık ısıdan geri-
eğrisel skewed kazanım yoluyla enerji kazanan çevrim;
eğrisel; eğri biçiminde ekonomizer çevrimi

ejektör ejector ekonomizer, economizer, air


akışkan taşıyıcı bir boruda, akışkanın hava ılıman ve yada soğuk havalarda mekanik
hızını bir başka akışkanı çekmeye yeterli soğutma gereklerini azaltmak için bir
bir düzeyde artırmak için boru çapının soğutma sisteminin taze hava (outdoor
düşürülmesini sağlayan araç air) beslemesini sağlayan bir
kanal/damper uyarlaması ile kontrol
ejektör çevrimli ejector cycle refrigerating system
soğutma sistemi atık ısıyı kullanarak(60-150 C) soğutma ekonomizer, su economizer, water
yapan(0-20 arasında) soğutma çevrimi bir mekanik soğutma biriminin
bulunması durumunda bile, soğutma
ejektör memesi ejector nozzle yükünün karşılanması amacıyla, direk
ejektör memesi evaporatif soğutmayı yada ikincil olarak
evaporatif su soğutma devresini kullanan
addenda sistem.
ek
bir standart üzerinde yapılan değişiklik
dizisinin verildiği ek eksantrik eccentric brushing
fırçalama bir eksantrik tarafından üzerindeki ileri
equipment geri hareket yapan kafaya geçirilen
ekipman fırçalarla yüksek hızda(1500 d/d)
iklimlendirme, elektriksel güç,
aydınlatma, taşıma yada temizleme yapan makine
kazanlar,fırınlar,ısı pompaları,su
ısıtıcıları, asansörler, merdivenler, gibi eksantrik yük eccentric load
elemanları içeren bunlarla sınırlı olmayan eksenden belirli bir uzaklıkta yapılan
iklimlendirme araçları; yükleme;

ekipman cihazı equipment device eksen axis


bir sistemde değişik işlevleri yerine eksen;
getirerek sistemin istenen çıktıyı
üretimesini sağlayan elemanlar ve araçlar eksenel axial (adj)
eksen doğrultusunda olan; eksene paralel
ekipman housing (casing) olan
gövdesi bir ekipmanı korumak amacıyla içeren
gövde yada muhafaza eksenel akışlı axial flow fan
fan girişten çıkışa kadar olan hava
ekipman odası equipment room doğrultusunun değişmediği eksenel
bir HVAC sisteminde ekipmanların(hava doğrultuda hava veren fanlar
hazırlama birimi,chiller,vb) içerisine
yerleştirildiği merkezi mahal eksenel akışlı axial flow compressor
kompresör dereceli olarak azalan borusal bir alanda
ekipman, equipment, unitary akarken havanın kademeler halinde
HVAC işlevlerinden bir yada daha sıkıştırıldığı kompresör türü.
birimsel
fazlasını(ısıtma,soğutma,temizleme)
elemanlarını bir gövde altında içeren eksenel baskı axial thrust
birim; birimsel ekipman eksenel baskı; dönel bir milin ekseni
yönünde gelen yük
ekleme addition
bir binada mevcut gövdenin dışında, eksenel axial compensator
binanın yüksekliğinde yada döşeme dengeleyici borulardaki eksenel doğrultuda
alanındaki genişleme yada artış genleşmeleri alarak boru tesisatına
gerilme binmemesini sağlayan eleman;
eklemek add eksenel dengeleme elemanı
452

eksenel fan axial fan modülü modulus)


girişten çıkışa kadar olan hava akış bir malzemenin esneklik sınırı içerisinde
doğrultusunun değişmediği fanlar. gerilmenin uzanıma oranı; kuvvetin,ilk
kesit alanı temelinde birim alana bölümü
eksenel hız axial velocity ile ifade edilen orantı.
eksenel hız;
elastik modülü bulk modulus of elasticity
eksenel kanatlı vaneaxial fan elastisite modülü
fan küçük bir yerleşim alanına sahip,yüksek
basınçlarda tüksek hava miktarları basan elastiklik elasticity
fan; bir malzemenin şekil değiştirdikten sonra
ilk şeklini alabilme yeteneğinin
eksenel plakalı footstep bearing ölçüsü;esneklik;elastiklik
yatak hidrodinamik bir radyal yatak ile eksenel
kuvvetleri almak için eksenel bir plaka elastomer elastomer
içeren yatak termoset yada termoplastik yapıdaki
lastik temelli malzeme;elastomer

eksenel yük axial load eldivenli kabin glove box


eksenel yük; eksen doğrultusuna paralel laboratuarlarda tehlikeli maddelere
uygulanan yük maruz kalmamak için, çalışanın dışarıdan
ellerini sokarak bu madde üzerinde işlem
ekseni kaçık eccentric (adj) yapabileceği eldivenli kabin
eksen kaçıklığı olan; eksantrik;sürekli
dönme hareketini ileri-geri doğrusal elek sieve
harekete çeviren mekanizma. gözenekli bir ekran, bir ağ veya bir
filtrasyon işlemi ile istenen maddelerin
ekserji exergy istenmeyen maddelerden ayrılmasını
tersinir olmayan süreçlerde antropi yapan eleman
yaratılmasıyla kullanılabilir enerji
kaybını ifade eden terim; bir sistemdeki elektirksel electric contact thermometer
enerji kaybı, çevrenin mutlak sıcaklığı ile temas içerisinde elektriksel kontak içeren ve
antropi artımının çarpımı ile belirlenir. termometresi kontakların herhangi bir konuma
ayarlanabildiği; ayar değerinde
eksik yanma incomplete combustion kontakların kapanmasıyla uyarı sesi
bir yakıtın yanabilen elemanlarının kısmi veren termometre
oksitlenmesi; eksik yanma
elektret filtre filter, electret
el anahtarı manual switch elektret filtre; elektret filtreler nano
elle kumanda edilen anahtar büyüklükteki yüklü ve yüksiz
parçacıkları toplama yeteneğindeki
hand setting elektret fiberlerden yapılan filtre
el ayarı
elle yapılan ayar; el ayarı
elektrik electricity
manual damper or valve maddenin temel parçacıklarının özelliği;
el damperi veya manyetik, radyatif ve kimyasal etkileri
vanası elle ayarlanan damper veya vana
olan enerji biçimi; elektrik akımı yüklü
parçacıklar olan elektronların akımı ile
el ekspansiyon manual expansion valve (hand valve) yaratılır.
vanası el ekspansiyon valfi; soğutma
devrelerinde eskiden kullanılan bir electric current
elektrik akımı
akışkan kontrol elemanı bir elektriksel devrede amper olarak
ölçülen yüklerin hareketi; alternating
el spreyi hand spray current akışı periyodik olarak tersine
el spreyi dönen elektrik akımı.; direct current
kutupsallığı değişmeyen elektrik akımı;
el tutamağı hand wheel
bazı vanalarda elle döndürülen kumanda elektrik ark electric arc welding
çarkı;elle sağa yada sola kaynağı elektriksel ark kaynağı;iki bakır elektrot
döndürüldüğünde, vana miline hareket arasındaki ark'ın malzemeyi noktasal
veren kısım.Tutamak. veya çizgisel olarak ergitip birleştirmesi
temeline dayanan kaynak
el vanası hand valve
elle çalışan vana elektrik wiring diagram
bağlantı şeması elektriksel bağlantı diyagramı
el vanası manual valve
bir sıvı akışını başlatmak,kontrol etmek electric shock
elektrik
veya durdurmak için elle kumanda edilen elektrik çarpması
vana. el vanası. çarpması

hand basin elektrik dağıtım electric supplier


el yıkama
el yıkama lavabosu şirketi elektrik üreten ve bunu ticari temellere
lavabosu göre dağıtan şirket yada bayi

elakstiklik modulus of elasticity (Young’s electric circuit


elektrik devresi
453

akımın bir dönüş yoluna sahip olduğu elektrik tesisi utility


elektriksel şebeke;bir güç kaynağı, bir (şirketi) (1) belirli yasal düzenlemeler altında
yük ve akım için bir akış yolu devreyi elektriksel enerji üretimi yapan, düşey
oluşturmak için minimum olarak entegre karakteristikler sergileyen
gerekliliklerdir. elektrik şirketi yada tesisi;

elektrik enerjisi electrical energy elektrik electrical accessories


hareket eden elektronların enerjisi yardımcı bir elektriksel sistemin çalışmasını
elemanları düzenleyen yardımcı
elektrik electrical volume resistivity elemanlar;aksesuarlar
hacimsel üç boyutlu bir numune içerisinden geçen
direnci elektrik akımına gösterilen direnç; elektrikçi electrician
düz,paralel elektrotlar arasındaki bir elektrik teknisyeni; elektrikçi
maddenin, elektrot alanları ve
malzemenin kalınlığının çarpılmasına elektrikle electrically operated
eşit direnci, elektrikle çalışan; çalışması için elektrik
çalışan
tüketen
elektrik hatası electrical fault
(kısa-devre) faz-nötr yada faz-faz arasındaki kısa elektrikli casual heat gain
devre bir mahalde elektrikli araçlar gibi
araçlardan ısı
kazancı kullanıma bağlı ısı kazancı kaynakları
elektrik kılıfı electrical enclosure
elektriksel ekipmanı ve kablo tesisatını,
elektrikli electric lighting
insanların temas etmemesi, yangınların
önlenmesi, yıpranmaların önlenmesiş aydınlatma elektrikli aydınlatma. soğuk depolarda
amacıyla içinde barındıran kutu elektrik aydınlatma yükü.

electric spark elektrikli ısıtma electric heating


elektrik elektriksel direnç elemanları ile yapılan
kıvılcımı elektrik kıvılcımı;
ısıtma; elektrikle ısıtma

elektrik motoru electric motor electric heating element


elektrikli ısıtma
elektrik akımı ile çalışan motor;elektrik elektrikli ısıtıcılarda akımın geçtiği
motoru
elemanı
direnç elemanı

elektrik electrical engineer electrical defrosting


elektrikli kar-
mühendisi elektrik mühendisi; elektriksel devrelerin bir soğutma evaporatöründeki karların
hesabı,kurulumu ve işletimi ile ilgili
çözme
çözülmesi için elektrikli direnç kullanan
mühendis defrost sistemi.

elektrik panosu conduit box electric convector


elektrikli
iletkenlerin binaya yada makine elektrikli ısıtıcı devreler içeren ısıtıcı
devrelerine dağıtımının yapıldığı şalter
konvektör
konvektör
ve sigortaları içeren pano;elektrik panosu
elektrikli mahal electric space heating
elektrik sayacı electric meter elektrikli ısıtıcılarla yapılan mahal
elektrik enerji kullanımını belirlemekte
ısıtma
ısıtması
kullanılan elektrik sayacı
elektrikli nem- electrical hygrometer
elektrik sayacı electricity supply meter özellikleri atmosferdeki nem düzeyine
elektrik beslemesini ölçen sayaç.;
ölçer
göre değişen bir transducer kullanan
elektrik sayacı higrometre; elektriksel higrometre

elektrik su utilities electric radiator


elektrikli
havagazı elektrik, havagazı hizmetleri, kamu içerisinde yağ bulunan ve bu yağın
hizmetleri, su, kamu kuruluşları.
radyatör
hizmetleri elektriksel direnç elemanı ile ısıtıldığı
radyatör
elektrik şeması electrical diagram
elektrik şeması; elektriksel devre yapısını elektrikli electric refrigerator
ve elemanlarını gösteren diyagram soğutucu elektrikli buz dolabı; 1903'de patenti
Linde tarafından alınan ve sürekli
elektrik talebi electrical demand çevrimle çalışan buz dolabı
belirli bir zaman aralığındaki ortalama
kilowatt elektrik yükü.herhangi bir elektrikli electric precipitator
zaman aralığındaki elektriksel talep; toplayıcı toz parçalarında indüklenen elektrik
talep aralığı boyunca gerçek gücün yükleri yolu ile ortamdan toz çeken
ortalama değeri., eleman.

elektrik taşıyan live wire elektrikli toz electric precipitator


kablo elektrik akımı taşıyan kablo toplaycı elektrostatik toz toplayıcı

elektrik electric terminal elektrikli electric fire


terminali bir elektrikli aracın bağlandığı tesisat yangını elektriksel nedenlerle çıkan yangın;
uçları; elektriksel terminal
454

elektriksel junction yapan tesisi tarafından üretilen en geniş


bağlantılar elektriksel bağlantılar ,kararlı elektrik yükü. ;

elektriksel electrical degree elektriksel güç electric power load factor


bir elektrik makinesi milinin iki aynı yük faktörü elektrik kullanımının elektrik talebi ile
derece
kutup arasında süpürdüğü açının 360’da karşılaştırılması;kilowattsaat olarak
1’i.bir mekanik derece makinenin sahip kullanılan enerjinin; elektrik talebi ile ele
olduğu kutup çiftleri sayısı ile elektriksel alınan dönem içerisindeki saat sayısının
derecenin çarpımına eşittir. çarpımına bölümüyle hesaplanır.

elektriksel electrical resistance (omega) elektriksel electric noise


bir elektrik devresinde gerilim gürültü elektriksel araçların çalışmasından;
direnç
uygulanmasıyla elde edilebilen akımı örneğin elektrik motoru,ateşleme
sınırlayan ve ohm olarak ölçülen karşıtlık bobinleri,güç hatları vb gibi
elemanlardan kaynaklanan gürültü
elektriksel electric resistance thermometer
bir iletkende sıcaklıkla direncin elektriksel electrical conductor
direnç
değişmesini temel alan termometre; iletken elektrik ileten kablo;elektrik iletkeni
termometresi
direnç termometresi
elektriksel bus (electrical)
elektriksel güç electric power kolektör bir yada daha fazla kaynaktan alınan
elektriksel güç;bir elektrik akımının işaretleri (sinyal) yada elektriksel gücü
yaptığı iş veya birim zamanda iletilen bir yada daha fazla yere iletmekte
elektrik enerjisi kullanılan bir yada daha fazla iletkenin
ortak kısmı
elektriksel güç electric power consumption
dengelemesi elektriksel güç tüketimi; bir binanın yada elektriksel electrical conductance
bir sistemin elektrikli araçlarda tükettiği kondüktans elektriksel direncin tersi. her hangi bir
elektirksel enerji elektriksel kablo yada elemanın akım
taşıma kapasitesi
elektriksel güç electric power load factor
eş zaman (ELF)(diversity factor) elektriksel electric control
faktörü elektrik kullanımının elektrik talebi ile kontrol sistemlerin ve işlevlerin elektriksel
karşılaştırılması;kilowattsaat olarak yönden kontrolü
kullanılan enerjinin; elektrik talebi ile ele
alınan dönem içerisindeki saat sayısının elektriksel electrical properties
çarpımına bölümüyle hesaplanır. elektriğin iletimi ve depolanması ile ilgili
özellikler
özellikler
elektriksel güç electric power factor (PF)
faktörü elektrikli ısıtma alternatif akımda gerçek elektriksel electric potential
gücün görünür güce oranı olan ve 0 ile 1 elektriksel potansiyel; elektriksel gerilim
potansiyel
arasında değişen faktör

elektriksel electrical resistor


elektriksel güç electric power load shedding
resistör (1)bir elektrik şebekesine direnç ekleyen
kısıtlaması talep üretim miktarından fazla olduğunda
eleman, (2)içerisinden elektrik akımı
bazı hatlardan enerjinin kesilmesi
geçirerek ısı üretmek yada gerilimi
düşürmekte kullanılan malzeme
elektriksel güç electric power demand interval
talep aralığı bir elektrik şirketi tarafından genellikle
elektriksel electric contact
15 yada 30 dakika arasında olan
temas bir elektrksel devrede akım geçişini
sürelerde gözlemlenen kilowatt talep.
sağlayan elektriksel temas
elemanı;kontak
elektriksel güç electric power demand charge
talep bir faturalama dönemi içerisinde belirli
elektriksel electrical induction
bedellendirmesi bir sürede(15 dakikadan 1 saate değişir)
tetikleme(indük bir manyetik alanın bir iletkene karşı
çekilen maksimum elektriksel güç
siyon) bağıl hareketiyle elektron akımı yaratma
bedellendirmesi
süreci

elektriksel güç electric power demand period


elektriksel electrical ground
talep dönemi elektriksel talep zaman aralığı; on peak
topraklama elektriksel toprak hattı; topraklama
period günün, daha fazla maliyet getiren
zamanında yaratılan elektriksel talep;
günün, bir bina içerisinde kullanılan elektriksel electrical insulation
enerjinin maksimum olduğu dönemi; yalıtım yüksek bir elektriksel dirence sahip ve bu
nedenle de bir elektrik devresindeki
elektriksel güç electric power demand load komşu iletkenleri ayırmak yada
bir devrede her hangi bir andaki gerçek iletkenlerin gelecekteki olası temasını
talep yükü
yük.on konumunda olan bütün yüklerin önlemek için uygun olan malzeme
toplamı. bağlı yüklerden off durumunda
olan yüklerin çıkartılmasına eşittir. elektriksel yük electric load
elektriksel yük; bir binada elektrikli
elektriksel güç electric power generation elemanların şebekeye bindirdiği güç
üretimi elektriksel güç üretimi; baseload power
generation bir elektrik sisteminin sistem elektriksel electric time switch
içerisindeki en geniş,en verimli üretimi zamana bağımlı olarak elektriksel temas
455

zaman anahtarı sağlayan veya elektriksel teması kesen balast bir fluoresan lambada gerilimi
anahtar; zaman anahtarı düzenleyen elektronik eleman.

elektro electropneumatic controller elektronik filtre electronic filter(s)


pnömatik bir elektronik sinyal üretecinin toz parçalarını elektrik yüklü hale getirip
kontrol edici gönderdiği sinyalleri işlemleyerek bir manyetik alan içerisinde çeken hava
pnömatik güç birimine(valfler) gönderen tamizleyiciler; yüksek molekül ağırlığına
ve valfin istenen konmumu almasını sahip rezin malzemeden oluşturulan
sağlayan sistem filmin iki parçaya ayrılıp yüklenmesi ile
oluşan tabakalı elektriksel filtre
elektro electropneumatic device
pnömatik cihaz elektropnömatik kontrol sistemi ile elektronik electronic expansion valve
çalışan cihaz genişleme elektriksel yoldan evaporatör ve
vanası soğutkanın kızgınlık durumuna bağlı
elektro electromagnet olarak çalışan ve tipik olarak bir mikro
içerisinden geçen elektrik akımının işlemci tarafından çalıştırılan vana.
miknatıs
yarattığı manyetik alanla mıknatıslık
özelliği kazanan mıknatıs; elektronik hava electronic air cleaner
temizleyici bir elektriksel alanı kullanarak yüklü
elektrolitik çift electrolytic couple parçacıkları tutan hava temizleyiciler
eloktrolitik çift;
elektronik electronic control
elektrolitik electrolytic hygrometer kontrol bir sistemdeki bir yada daha fazla alt-
nem-ölçer nem tutan bir madde(fosfor pentoksit) sistemi kontrol eden elektronik kontrol
içeren, havadaki nemle bir elektrolit( devresi
fosforik asit) haline gelerek sürekli
elektroliz uygulayan ve elektroliz akımını elektronik electronic cleaner (electrostatic)
ölçerek nem belirleyen nem ölçer temizleyici toz parçacıklarını elektriksel yüklü hale
getiren ve bir manyetik alanda mıknatıs
elektrolitik electrolytic brine gibi çeken hava temizleyicisi
salamura elektrik akımını geçiren salamura
çözeltisi elektronik electronic amplifier
yükseltici bir sinyalin gücünü artıran elektronik
elektromanyeti electromagnetic interference (EMI) araç;elektronik yükseltici
k girişim hızlı değişen sinyaller taşıyan bir devrede
normal çalışmasının yan ürünü olarak elektrostatik electrostatic
üretilen ve diğer devrelerde istenmeyen bir static elerktriksel alanın cisimler
sinyallerin tetiklenmesine neden olan üzerine etki ettirdiği kuvvetleri inceleyen
elektromanyetik girişim fizik dalı

elektromanyeti electromagnetic radiation elektrostatik electrostatic shock


k radyasyon elektromanyetik radyasyon çarpma statik elektrik boşalımı ile elektrik
çarpması
elektromanyeti electromagnetic compatibility
elektromanyetik uygunluk elektrostatik precipitator, electrostatic
k uygunluk
çöktürücü indüklenmiş bir elektriksel yük
kullanarak gaz akımından parçacıkları
elektromotor electromotive force (emf) ayıran cihaz
kuvvet örneğin elektrik akımı sağlamak gibi,
elektrik enerji kaynağı olarak kullanılan
elektrostatik electrostatic filter
bir aracın terminalleri arasında volt
filtre parçacıkları elektrik yüklü hale getiren
olarak ölçülen elektriksel potansiyel farkı
tutma temeline dayanan filtre

elektron borusu beam valve


elektrostatik filter, electrostatic
ortalama gücü yüksek olan yüksek
filtre toz parçacıklarını elektrik yüklü hale
gerilim cihazlarında kullanılan ve
getirerek bir manyetik alan içerisinde
anahtarlama yapan elektron boruları
çekilmelerini sağlayan filtre

elektronik electronics
elektrostatik electrostatic force
(bilimi) termionik valfler(vakum boruları) ve yarı
kuvvet bir elektrostatik alan içerisinde bulunan
iletkenler gibi cihazlardaki elektron
cisme etkiyen kuvvet
akışının kontrolü ile çalışan sistemleri ve
kullanımlarını araştıran bilim dalı
elektrostatik electrostatic precipitator
toz toplayıcı elektrostatik toz toplayıcı
elektronik electronic switch
anahtar elektronik anahtar
elektrostatik electrostatic charging
yükleme elektrostatik yükleme
elektronik electronic anemometer
anemometre elektronik hava hızı ölçer
elektrot electrode
toprakla temas sağlayan bi iletken
elektronik aneroid gauge, electronic
aneroid ölçer elektronik aneroid ölçü aracı
elektrotlu electrode boiler
kazan içerisinden geçen elektrik akımına karşı
elektronik electronic ballast direnç gösteren ve bu direnç nedeniyle
456

üreyen elektriğin bir kazanda buhar ve gerektirme.Otomatik olmayan terimi


sıcak su üretiminde kullanıldığı daldırma zorunlu olarak elle çalıştırmayı değil,
elektrotları kullanan kazan. fakat bir insan girişimi gerektiğini anlatır.

elemek sieving elle yüklenen manually charged


elemek;elekten geçirmek; kalburdan soğutma devrelerine elle uygulanan
geçirmek; soğutkan doldurma işlemi; otomatik
olmayan soğutkan doldurma
element element
kimyasal yollarla daha küçük parçalara EMF(elektrom emf (electromotive force)
ayrılanmayan saf madde; bir bütünü otor kuvvet) ‘electromotive force’ için kullanılan
oluşturan işlevsel parça, eleman kısaltma.elektromotor kuvvet.

elenmiş fındık nut coal EMI(elektroma EMI (electromagnetic interference)


taş kömürü elekten geçirilmiş küçük boyutlarda bir nyetik girişim) radyo frekanslarındaki dahili sistemlerde
kömür türü üretilen elektriksel girişim.

elle alınan grab sample emici receiving hood


numune elle alınan rastgele numune davlumbaz kirletici kaynağına olanak oranında yakın
yerleştirilen emici davlumbaz
elle ateşlemeli hand fired
elle ateşlemeli emilen electric power absorbed
elektriksel güç bir elektrikli aracın yuttuğu elektrik
enerjisi
elle ayarlama manual adjustment
elle yapılan ayarlama; el ayarı
emilsiyonlu akış emulsion flow (bubble flow)
içerisinde suyun dengeli damlacıklar
elle ayarlanan hand regulated
biçiminde dağıldığı yağ akışı
elle düzenlemeli

emitans emittance
elle ayarlanan manually adjusted air terminal device
bir numune tarafından yayınan radyatif
hava terminal elle ayarlanan hava terminal birimi
ısı akısının, aynı sıcaklık ve koşullarda
aracı siyah cismin yayındığı radyatif ısı akısına
oranı,
elle çalışan hand expansion valve
ekspansiyon elle çalışan genişleme vanası; soğutma emme suction
vanası devrelerinde eskiden kullanılan vana emme;soğurma;emerek içeri alma;

elle çalışan hand operated fire extinguisher emme basıncı suction head
elle çalıştırılan yangın söndürücü sıvı besleme kaynağı pompanın
yangın
merkez ekseninden yukarda
söndürücü olduğunda, pompa girişindeki pozitif
basınç;
elle çalışmalı hand operated
elle çalıştırılan suction pressure
emme basıncı
soğutma tesislerinde evaporatörden çıkan
elle çalışmalı manually operated soğutkanın kompresör emme vanasına
elle çalışan(makine,araç veya sistem) girdiği sırada sahip olduğu basınç

elle çalışmalı hand operated pump emme basıncı suction pressure regulating valve
pompa elle çalışan pompa;el pompası (C.P.R.) (holdback valve)
regülatör
vanası emme basıncının belirli bir değerden
elle çalıştırma manual operation aşağı düşmesini önleyen basınç
elle çalıştırma; çalışmayı elle başlatıp regülatörü
bitirme
emme basınç suction gauge
elle kar çözme manual defrosting ölçeri soğutma sistemlerinde emme hattında
evaporatörlerdeki karlanmayı, sistemi veya kompresörün emme servis vanasına
elle durdurup bekleterek çözmeyi temel bağlı emme basıncını gösteren
alan defrost yöntemi.elle defrost. manometre

elle kontrol manual control emme borusu suction pipe


elle kontrol emme borusu;soğutma sistemlerinde
evaporatörden kompresörün emme
vanasına bağlanan boru;emme borusu
elle konum manual changeover
değiştirme bir ısı pompasının çalışma
konumunu(yaz-kış) elle değiştirme emme buharı suction vapour temperature
sıcaklığı kompresöre yada yoğuşturma birimine
dönen soğutkanın sıcaklığı.Emme hattı
elle ulaşım hand hole
sıcaklığı.
deliği basınçlı bir kısımda en uzun boyutu
genellikle 6” geçmeyen ulaşım deliği
emme suction hood
davlumbazı emme davlumbazı; bir mahalde duman
elle yapılan manual
üreten tezgahların üzerinde bulunan
kontrol amacıyla bir insanın girişimini
457

emme davlumbazı emülsiyon emulsion


bir maddenin bir sıvı içerisinde nispeten
emme girişi suction inlet küçük fakat koloidal olmayan
gazın içerisinden girdiği kapı parçacıklarının, sıvıda çözünmeyen
parçacıklarla asılı halde nispeten kararlı
suction line karışımı
emme hattı
soğutkanı evaporatörden kompresöre
taşıyan boru,) her hangi bir depoyu emülsiyonu demulsify
pompanın emme tarafında bağlayan boru. parçalara bir emülsiyonu, kendisini oluşturan
ayırmak parçalara ayırmak
emme hattı suction trap (suction line accumulator;
akümülatörü liquid separator) en (genişlik) width
kompresörü sıvı soğutkan yada yağ en; enine;
girişinden korumak üzere emme hattına
yerleştirilen cep. vena contracta
en dar boğaz
bir orifisten çıkan akışkanın sahip olduğu
emme hattı suction line filter en küçük kesit;
filtresi bir soğutma sisteminin emme hattına,
katı maddeleri tutmak için yerleştirilen most penetrating particle size (MPPS)
en fazla nüfuz
araç; araç,genellikle fiting’ler bulunan bir en fazla geçen parçacık büyüklüğü
gövde ve içsel bir filtre elemanı içerir. eden parçacık
çapı
emme hattı suction line valve (suction stop valve)
kompresörün emme tarafında bulunan en küçük bellek storage cell
vanası( emme
ileri ve geri oturarak dışarıyla bağlantıyı birimi bir bilgisayarda en küçük bellek
stop vanası) depolama birimi, ikili hücre,desimal
sağlayan ve kesen vana (bilgisayar)
hücre gibi.
emme suction capacity
emme yeteneği;soğurma yeteneği en küçük least squares
kapasitesi
kareler yöntemi en küçük kareler yöntemi

emme sıcaklığı suction temperature


kompresöre yada yoğuşturma birimine en yüksek(pik) peak
dönen soğutkanın sıcaklığı.Emme hattı en yüklü; en yoğun; maksimum değerde
sıcaklığı.
endeks index
emme stroku suction stroke izin. fihrist. indeks. gösterge. indeksle
bir kompresörde yada motorda pistonun göstermek. indeksini bulma,indis
içeri akışkanı çektiği hareketi
endeks sayısı index number
emme süzgeci suction strainer endeks sayısı
soğutma sistemlerinde emme hattı
üzerinde bulunan ve TXV'in tıkanmasını endikatör indicator diagram (indicator card)
önleyen süzgeç yada pislik tutucu diyagramı bir kompresörde gazın basınç hacim
ilişkilerini izleyen diyagram.
emme tarafı suction side
bir kompresörün alçak basınca yada endikatör indicator diagram reexpansion line
evaporatör çıkışına bağlı olan tarafı diyagramı bir endikatör diyagramında basıncı temsil
genleşme çizgisi eden eğri; dönüş strokunda, pistonun
emme tesisi suction plant emme vanası açılmadan önce, ölü
bir çok branşman borusuna sahip olan ve hacimdeki akışkanın toplam hacim
emme yoluyla çöpleri belirli bir ilişkisi;
merkezde toplayan tesisat
endike beygir indicated horsepower
emme vanası suction valve gücü endikatör diyagramdan hesaplanmış ve
soğutma kompresörlerinde evaporatörden HP olarak ifade edilen güç
gelen soğutkanın kompresöre emildiği
valf.kompresör emme vanası. endike iş indicated work
bir endikatör diyagramı tarafından,
emme suction lift zamandan bağımsız olarak ölçülen iş,
yüksekliği Sıvı kaynağı pompa merkez ekseninin
altında olduğunda, emme yüksekliği ile endike indicated compressor work
borudaki sürtünme kaybının toplamı ; kompresör işi kompresörün endikatör(p-V)
diyagramından hesaplanan iş
emme-egzoz tulip valve
supapları benzin motorlarında kullanılan emme ve endirek buz indirect ice contact (internal melt)
(motor) egzoz supapları teması boruların içerisinde oluşan buzun
ergitilmesi ile yapılan dolaylı soğutma;
içten ergitmeli soğutma
emmek suck (verb)
emmek;emerek içinde çekmek.soğurmak.
içine çekmek endirek ısı indirect heat exchanger (water heater)
değiştirici bir depo içerisine dalgıç biçiminde ısıtma
serpantinleri ile( sıcak su,kaynar
empedans impedance su,buhar) sıcak kullanım suyunun
empedans; gerilimin akıma oranı ısıtıldıüı sistem
458

endirek ısıtma indirect heating endüstriyel industrial hygiene


dolaylı ısıtma; mahalli ısıtacak ortamın hijyen endüstrilerde uygulanması gereken sağlık
dolaylı yoldan ısıtılması yoluyla yapılan ve sıhhi kurallar; hijyen kuralları
ısıtma; örneğin bir buhar kazanının ısı
aktarımını gerçekleştirdiği eşanjör endüstriyel industrial hygienist
hijyenci endüstriyel sıhhilik kuralları hakkında
endirek ısıtma indirect heating system uzmanlık sahibi sağlıkçı
sistemi dolaylı ısıtma sistemi; doğrudan ısıtılan
bir ortamın(örn.buhar) mahalli ısıtacak endüstriyel industrial air conditioning (process air
ortama(sıcak su) bir eşanjörde ısı conditioning)
iklimlendirme
aktardığı ve ısıtıcı ortamın eşanjör bir proses için gerekli sıcaklık,nem,hava
içinden sirküle ettiği ısıtma sistemi hareketi ve temizlik koşullarını sağlamak
üzere tasarlanamış iklimlendirme süreci
endirek olarak indirectly conditioned space
koşullandırılan dolaylı olarak koşullandırılan mahal; endüstriyel industrial boiler
mahal örneğin salamura ile soğutulan soğuk büyük kapasiteli, endüstriyel proses
kazan
depo amaçlı buhar veya sıcak su üreten kazan;
endüstriyel kazan
endirek indirect refrigerating system
soğutma sistemi soğutma makinesinin salamurayı endüstriyel pis industrial sewage
soğuttuğu; salamuranın soğutulacak su tesisatı endüstriyel proses ve pis su atıklarını
mahalde kullanıldığı soğutma sistemi taşıyan pis su tesisatı

endirek yük indirect load management endüstriyel industrial system


yönetimi dolaylı yük yönetimi endüstriyel tesislere hizmet veren
sistem
sistemler
endotermik endothermic reaction
tepkime (1) ısının emilmesiyle gerçekleştirilen endüstriyel su industrial water
bir kimyasal tepkime veya (2) ilerlemesi endüstriyel işlemlerde kullanılan su
için ısı eklenmesini gerektiren tepkime.
enerji energy
endüksiyon induction unit iş yapabilme yeteneği;geçiş halinde yada
birimi indüksiyon birimi depolanmış biçimde değişik türleri olan
ve bir türden diğerine dönüştürülebilen
bir etki yaratabilme kapasitesi.
endüksiyon induction pipe
borusu indüksiyon borusu
enerji energy certification
belgelendirmesi binaları enerji kullanım verimliliği
endüksiyon induction system yönünden sınıflandırma ve belgelendirme
sistemi primer havanın, ikincil hava akımı adı işlemi
verilen bir hava hacmini harekete
geçirmesi olayı
enerji belgesi energy certificate
binalarda etkin enerji kullanımını
endüksiyon induction terminal unit (excluding fan sağlamak üzere, belirlenen sınırlar
terminal birimi powered terminal unit) içerisinde enerji tüketen binalara verilen
indüksiyon terminal hava birimi belge

endüksiyon induction terminal enerji beslemesi supply of energy


terminali mahal yükünü karşılamak üzere değişen enerji beslemesi;
orandaki birincil hava ve indüklenmiş
havayı veren terminal. ( fan güçlü
enerji biçimi energy form
terminalleri içermez) .
elektrik, satın alınan yada dağıtılan
buhar, sıcak su yada soğutulmuş su,
endüksiyonla induction supply air terminal device doğal gaz, bitümlü kömür,antrasit
beslemel, hava indüksiyon besleme havası terminal kömürü, kok, etan, propan, LPG ve yakıt
terminal cihazı birimi olarak tüketilen diğer herhangi bir
madde.
endüksiyonla induction heating
ısıtma bir metalin içerisinde eddy akımlarının enerji bilançosu energy audit
doğduğu elektromanyetik indüksiyon enerji bilançosu; bir sisteme verilen
yoluyla ısıtılması enerji ile elde edilen soğutmanın
hesaplandığı ısı bilançosu; maliyet
endüstriyel industrial chimney bağlamında, bir takvim döneminde brüt
fabrika vb gibi endüstriyel tesislerdeki enerji kullanımının belirlenmesi ve
baca belgelenmesi
yanma gazlarını atmosfere boşaltan baca;
endüstriyel baca
enerji energy management system in which a
industrial furnace bilgisayarlı computer is the central controlling
endüstriyel
endüstriyel tesislerdeki proses fırınları enerji yönetim device.
fırın merkezi bir bilgisayarın bir sistemdeki
sistemi
enerji kullanımını denetlediği ve kontrol
endüstriyel gaz industrial gas furnace parametrelerini düzenlediği enerji
fırını endüstriyel doğal gaz fırını yönetim sistemi
459

enerji energy availability enerji hedef energy value target


bulunabilirliği bir sistemde enerjinin , belirli bir to değeri binaların sınıflandırılması ve
sıcaklığında ortamın varlığı halinde, belgelendirilmesinde belirli bir sınıf için
sonundaki sıcaklığı t0 olan prosesin konulan hedef enerji değeri
sonunda işe çevrilebilen maksimum
yüzdesi enerji ısıtma energy demand for heating or cooling
veya soğutmada bir binada ısıtma ve soğutma amaçlı
enerji değişimi energy exchange enerji talebi enerji talebi yada gereksinimi
enerji değişimi; enerji piyasası,
enerji ile ilgili energyware
enerji dengesi energy balance (1)enerjiyle ilgili; (2) Enerji tasarrufu ve
bir sistemde termodinamiğin birinci Sürdürülebilir enerji ile ilgili bir
yasası temelinde bir sisteme enerji akışı bilgisayar yazılımı(software)
ve bu enerjinin aldığı değişik biçimlerin
gösterimi
enerji iletim energy transmittance ratio
oranı iletilen enerjinin üretilen enerjiye oranı
enerji trombe wall
depolama güneş enerjisi ile ısıtılan bir evde yüksek
bir ısıl kütleye sahip olan duvar; bu duvar enerji energy cascading
duvarı enerji kademelendirmesi; enerjinin etkin
güneş enerjisini emerek radyasyonla ve kademelendirm
duvarın altında, üstünde, önünde olan esi kullanımını sağlamak üzere, en yüksek
mahallerdeki hava hareketi ile iç sıcaklık farkında enerji transferinden
mahallerin ısıtılmasını destekler kaçınarak kedemeli olarak küçük sıcaklık
farklarında enerji transferi yapma
enerji energy grade
derecesi(düzeyi enerji sınıfı; enerji düzeyi enerji kalitesi energy quality
potansiyel enerjinin ölçüsü olarak bir
) enerji akımının ölçüsü.bölgesel enerji
akımının potansiyel enerjinin ölçüsü
enerji düzeyi energy level (energy state) olarak bölgesel ısıtma enerjisinin kalite
belirli bir tanımlanmış enerjideki sıcaklığı
sistemin fiziksel hali
enerji energy concept (total energy system)
enerji energy economy aynı anda ısıtma,soğutma ve elektriksel
kavramı(topla
ekonomisi diğer bütün ilişkilerin temelinde enerji enerjisi üreten tri-generation sistemleri;
ilişkilerinin varlığını varsayan ekonomi m enerji
bunlar klasik co-generation
alt-dalı sistemi)
sistemlerinden % 50'ye kadar daha
verimli olabilirler
enerji enerji energy management control system
yönetim kontrol end to end accuracy enerji kaybı energy loss
sistemi tümel kendisi ile ölçülen bir koşulun enerjinin üretimi,iletimi ve kullanımı
sergilendiği yada kaydedildiği sağlıklılık. sırasında ortaya çıkan kayıplar; enerji
duyarlılığı
kaybı
enerji faktörü energy factor
24saatlik bir kullanım süresi temelinde, enerji kaynağı source of energy
enerji tüketimi ile enerji çıktısının enerji kaynağı;kendisinden enerji elde
karşılaştırılması.EF,bir su ısıtıcısının edilen kaynak;
sağladığı toplam enerjinin, 24h lik
kullanım testi temelinde enerji girdisine enerji mahal energy use for space heating or cooling
oranı . ısıtma veya mahal ısıtma ve soğutma amaçlı enerji
soğutmada kullanımı
enerji faktörü, energy factor for water heater enerji kullanımı
su ısıtıcıda EF, bir su ısıtıcısının toplam veriminin
ölçüsü; enerji kullanım faktörü
enerji maliyeti energy cost
yakıt gibi, enerji üretim ve tüketim
enerji energy required (ER) or energy miktarına göre değişen maliyetler.
gereksinimi demand
veya telebi belirli bir zamansal dönem içerisinde
enerji maliyeti energy cost budget (ECB)
HVAC, aydınlatma,sıcak su ve insanlar
bütçesi ANSI/ ASHRAE/ IESNA Standard
da dikkate alınarak hesaplanan ve belirli
90.12001 ile en düşük uygunluk düzeyini
konfor koşullarının sağlanması için
belirlemede kullanılan, bütçe oluşturma
gerekli olan enerji; enerji talebi
tasarımı için yıllık enerji maliyeti.

enerji geri energy recovery ventilation system


enerji energy performance
kazanımlı havalandırma için gerekli dış havayı emiş
performansı madeni para ile satış yapan bir soğutmalı
havalandırma ve egzost havaları arasında enerji
makinenin çevresel ve kurulum yerindeki
transferi sağlayacak biçimde
sistemi diğer çalışma koşullarına bağlı olarak,
sağlayan,araç veya araçlar dizisi.
çalışma biçimini ayarlayan kontrol aracı
veya kontrol araç dizisi.
enerji geri- energy recovery system
kazanım sistemi aksi halde atılacak olan enerjinin bir
enerji energy potential
takım araçlar ve yollarla kullanıma
potansiyeli enerji potansiyeli,yada potansiyel enerji
sokulmasını sağlayan sistem; enerji geri
kazanımı sistemi
enerji talebi energy demand
460

bir binanın belirli bir dönemde HVAC ve bir sistem haline getiren yapı.
aydınlatma amaçlı enerji talebi
enerji yönetimi energy management control system
enerji tasarrufu energy conservation kontrol sistemi (EMCS)
enerji kaynaklarının daha etkili sensorlar, kontrol araçları içeren
kullanımı;enerji tasarrufu birim üretim donanım/yazılım temelinde çalışan ve
çıktısı verilen hizmeti başına enerji binadaki enerjii işlevlerin birini yada
yatırımının azaltılmasını yada atık enerji daha fazlasını kontrol eden sistem
kullanımıyla yarar elde etmeyi ifade eder
enerji, binanın energy use of the building
enerji taşıyıcı energy carrier bir binada
enerji içeren katı,sıvı veya gaz ortamlar; HVAC,ısıtma,soğutma,aydınlatma ve
petrodoğal gaz,odun vb gibi enerji elektrikli araçların çalıştırılması için
kaynakları kullanılan enerji

enerji tüketim energyware consumption system enerjinin conservation of energy law


sistemi her hngi bir enerji türünü( yenilenebilir korunumu enerjinin bir sistem sınırları içerisinde
kaynaklar dışında) tüketen sistem yasası yaratılamayacağı ve yok edilemeyeceğini
sadece diğer enerji türlerine
enerji tüketimi energy consumption dönüştürülebileceğini ifade eden
bir binada ısıtma,havalandırma,soğutma enerjinin korunumu yasası;
ve aydınlatma gibi nedenlerle enerji
tüketimi enerjisi kesilmiş de-energized
enerjisi kesilmiş;bir dağıtım ve iletim
enerji türleri forms of energy enerji biçimleri; hattını devreden ayırmak; elektrik akımı
birinden diğerine çevrilebilen enerji taşımayan iletim hattı.
türleri
enerjisini de-energize
enerji verim energy efficiency ratio (EER) kesmek enerjisini kesmek; enerji vermemek;
oranı(EER) soğutma kapasitesinin(W) güç girdisine
( W) boyutsal oranı;herhangi bir enerjisiz anergy
değerleme koşulları dizisinde toplam enerji bulunmaması durumu; etkin
soğutma kapasitesinin “watt başına watt olmama; enerjisizlik
“olarak etkin güç girdisine oranı
enfeksiyon infection
enerji verim energy efficiency ratio, cooling (EER) bir organizma üzerinde yuvalanan
oranı, soğutma kapasitesinin(W) güç girdisine yabancı mikroorganizmaların neden
soğutmada ( W) boyutsal oranı;herhangi bir olduğu yıpratıcı etki; enfeksiyon
değerleme koşulları dizisinde toplam
soğutma kapasitesinin “watt başına watt
enflasyon/deflas inflation/deflation
“olarak etkin güç girdisine oranı
yon enflasyoın/deflasyon;
şişkinlik/sönüklük,sönme,
enerji verim energy efficiency ratio for buildings
oranı, (EERB)
enformasyon information
binalarda gerekli enerjinin(ER) kullanılan
bilişim; enformasyon; bilgisel iletişim
enerjiye(EU) oranı

engel barrier
enerji verimi energy efficiency
engel. duvar.
aynı işlevleri yerine getirmek için daha
az enerji tüketimi; yakılan birim yakıt
başına kullanılabilen yararlı enerji engel obstruction
düz bir yörünge boyunca giden bir
borunun önüne gelen mimari
enerji yönetim energy management function
engel(kolon, diş, sütun vb)
işlevi binalarda verimli ve etkili enerji
kullanımına ilişkin işlevler
enlem latitude
derece yay olarak ölçülen ekvatorun
enerji yönetim energy management system (EMS)
kuzey yada güneyinden olan açısal
sistemi(E>MS) sürdürülebilir bir çevre için enerji
uzaklık
tasarrufu yapmak üzere lokal kontrol
devrelerine ilişkin parametreleri
düzenleyip kontrol ederek enerji enomizer economizer
kullanımını ve çevreyi gözlem altında (1)doğru değişken duyumsamalarıyla,
bulunduran sistem enerji tasarrufu işlemini başlatan araç;
(2)mekanik ısıtma ve soğutma
gereksinimlerini azaltan kontrol sistemi.
enerji yönetimi energy management
enerji şirketinin, güç üretimini,
dağıtımını ve kullanımını entegre ısıl integrated thermal storage capacity
planlaması,kontrolü ve koordinesi depolama bina duvarlarına entegre halde bulunan
sistemi güneş enerji kolektörleri ile elde edilen
ısıl depolama kapasitesi
enerji yönetimi energy management control system
kontro sistem architecture
donanım birimlerini,yazılım paketlerini, entegre kısmi integrated part load value (IPLV)
mimarisi kısmi yükteki EER,COP yada kW/ton’a
kontrol araçlarını ve EMCS elemanlarını; yük değeri
HVAC kontrolü ile enerji yönetimini ve (IPLV) dayandırılan, ekipmanın değişik
yönetim bilgilendirme işlevlerini yapan kapsitelerdeki ağırlıklı çalışması
461

temelinde, iklimlendirme ve ısı ergitme thawing


pompasının kısmi yükteki verimi ısı uygulanarak suyun katı halini
değiştirme,yada bir malzeme içerisinde
entegre integrated sampling donmuş haldeki suyu eritme;
numune alma birleşik örnek
(numune) alma sistemi ergiyebilir fusible (adj)
kaynayabilir;eriyebilir
entegre oda integrated room automation (room
otomasyonu control) ergonomi ergonomics
entegre mahal kontrolleri; mahaldeki insanlara ilişkin bilgileri insanlar için
ısıtma,soğutma,aydınlatma kontrollerini üretilen malzemelere yansıtma konusuyla
birleştiren otomatik kontrol ilgili bilim dalı

ENV European Pre standard (ENV) erkek bağlantı male connection


AB ön standardı; teknolojinin hızlı erkek bağlantı parçası; bir borunun içine
geliştiği alanlarda çıkartılan,insanlarla girerek bağlantı sağlayan parça
malların güvenliğine ilişkin alanlarda
kullanılmayan,üye ülkelerin erkek diş male thread
standartlarını yürürlükten kaldırmayan erkek diş
ön,standard
erkek male connector
enzim enzyme erkek konnektör
konnektör
canlıların biyolojik yaşamını sürdürmesi
için gerekli,yaşam bittikten sonra da
bedensel kalıntının bozunmasında etkili erkek-dişi male-female facing flange(raised-face
mikroorganizma; faturalı flanş flange)
biri diğerinin üzerindeki yuvaya oturan
flanş ikilisi
epidemiyoloji epidemiology
hastalıkların yada sağlıkla ilgili diğer
durumların insan toplulukları içerisindeki erozyon erosion
dağılımı üzerinde cinsiyet, yaş, meslek, özellikle içerisinde hava yada gaz içeren
etniklik ve ekonomik durum temel yüksek hızla akan sıvının yarattığı
alınarak yapılan araştırma. aşındırıcı etki

epidermis erozyon erosion control


epidermi
bitkilerin yaprak ve taze kısımlarını kontrolü dünya yüzeyindeki her hangi bir yerden
kaplayan en dıştaki hücre tabakası toprak miktarının yok olması yada
çözülmesi veya alınmsına neden olan
fiziksel ve kimyasal süreçler
epijenetik epigenetic carcinogen
kanserojen DNA'yı kendi başına yıpratmayan fakat
kansere götüren değişmelere neden olan ertelemek defer
madde sonraya bırakmak, ertelemek, tehir
etmek, tecil etmek;
EPROM erasable programmable read only
memory (EPROM) eskitme ageing
bir bilgisyarda bilgisayarı besleyen enerji yaşlandırma, eskitme; mahal içerisindeki
kesilene kadar yüklenen bilgileri havanın uzun süre kalarak eskimesi
saklayan bir chip
eskiz preliminary drawing
fusion, melting ön-resim; eskiz;
ergime
katı halden sıvı hale faz değiştirme esmek blow

ergime gizli ısısı fusion heat esnek bağlantı flexible connection


ergime gizli ısısı lastik yada plastik gibi esnek hortumlarla
yapılan bağlantı
ergime gizli ısısı latent heat of melting
bir katı maddenin birim ağırlığının belirli
bir basınçta sıvı hale geçmesi için gerekli esnek bağlantı flexible joint
ısı miktarı esnek bağlantı

ergime ısısı heat of fusion (fusion heat)


katı ve sıvı fazları arasında geçişi esnek boru flexible pipe
sağlayan gizli ısı. ergime gizli ısısı esnek malzemeden yapılan boru; lasitk
veya plastik boru
ergime noktası melting point
bir katı maddenin belirli bir basınçta sıvı
hale geçtiği sıcaklık derecesi;ergime esnek kanal duct, flexible
noktası polimerik filmler, metal folyolar, ve
emdirilmiş kumaştan yapılan esnek
ergimek melt (thaw) kanallar
doyma sıcaklığındaki katı maddenin sıvı
hale geçmesi süreci esnek kanal flexible duct
esnek malzemelerden yapılmış kanal;
esnek kanal
462

eş-zamanlı talep; belirli bir anda bir


elektrik şirketinin ansal elektriksek yükü;
esnek kanal noise length, flexible duct elektrik talebi
gürültü fleksible kanal gürültü uzunluğu
uzunluğu eş zamanlılık coincidence error
hatası eş zamanlı olmadan kaynaklanan hata
esnek kanal flexible ducting
tesisatı esnek kanal tesisatı; esnek kanallar eşanjör battery, heat exchange coil
döşeme bataryası ısı eşanjör serpantin bataryası

eşdeğer basınç equivalent pressure


esnek kavrama flexible coupling esnek kavrama; eşdeğer basınç
moment karşısında esneme yapabilen
kavrama eşdeğer equivalent evaporation
buharlaşma bir kazanın, 212°F (100°C) sıcaklıkta ve
standart atmosfer basıncında (değişik
esnek mil flexible shaft kazanların karşılaştırılmasında
esnek mil; esnek şaft kullanılan) alınan suyu pound/saat (kg/s)
olarak buharlaştırabileceği miktar.

esnek mil flexible shaft centrifugal compressor eşdeğer çap diameter, equivalent
merkezlemeli esnek milli santrifüj kompresör eşdeğer çap;dikdörtgen kesitli bir hava
kompresör kanalının düşey kesiti ile aynı düşey
kesite sahip olan dairesel kanalın çapı
esnek vana reed valve (flexing valve)
bir dizi yarık içeren bir plaka ile eşdeğer equivalent direct radiation (EDR)
yarıkların karşısına gelen metal şeritler doğrudan 0,07 kw düzeyinde bir ısı birimi.
içeren kompresör vanası; radyasyon
[EDR]
esneklik flexibility
şekil değiştirdikten sonra ilk şeklini equivalent exposure
eşdeğer maruz
alabilme yeteneği; esneklik; eşdeğer maruz kalma düzeyi
kalma

thesaurus eşdeğer sıcaklık equivalent temperature


eş anlamlılar ortalama radyatif sıcaklık ve dış
sözlüğü eş anlamlılar sözlüğü;
sıcaklığın bileşimi;durgun havada, insan
bedenine yakın büyüklükte bir siyah
eş biçimli uniform cisimde duyulur ısı kaybını kontrol
eş biçimli; uyumlu;üniform etmekte etkili olan ortalama çevre
sıcaklığı
eş biçimli akış uniform flow
eş-biçimli akış eşdeğer sıcaklık equivalent warmth
hissi eşdeğer sıcaklık hissi
eş biçimli hız uniform velocity
akış alanı boyunca temiz,sıvı yada gazın equivalent leakage area
eşdeğer sızıntı
düz çizgi hareketindeki sahip olduğu hız vakumlama yönteminde binadaki
alanı
basıncın 10 Pa düzeyine kadar
eş biçimli uniform mixing düşürülmesi ve basınç yükselmesinden
karışım eş biçimli karışım; hesaplanan sızıntı miktarını verecek
standart delik çapı; eşdeğer sızıntı çapı
eş- miktarda isotropic
(radyasyon,ma yön dikkate alınmaksızın aynı miktarda eşdeğer şebeke equivalent network
olan( radyasyon,manyetik alan vb) bir sistemde, sistemin performansını
nyetik akı)
etkilemeksizin yerine konabilecek olan
şebeke;yada dışsal karakteristikleri bir
eş sürtünme equal friction method başka şebekeye eşit olan şebeke;veya
yöntemi kanalların hesaplanmasında sabit bir gerçek bir şebekenin teorik sunumu
sürtünme basınç kaybına göre yapılan
hesap; eşit(sabit) sürtünme yöntemi
eşdeğer equivalent collection surface area
toplama yüzeyi bir kolektörün eşdeğer toplam yüzey
eş zamanlı simultaneously alanı
aynı anda olan; eş zamanlı gerçekleşen alanı

eş zamanlı simultaneous operation eşdeğer equivalent length


aynı anda, eş zamanlı olarak uzunluk bir özel direnç elemanı (vana, süzgeç,
çalışma dirsek) ile aynı basınç kaybını veren düz
gerçekleştirilen çalışma; örneğin bir
binada aynı zamanda hem ısıtma hem de borunun uzunluğu
soğutma yapılması
eş-hız eğri distance to the isovel (displacement
eş zamanlı hata coincident error aralığı air)
eş zamanlı hata aynı hıza sahip noktaları birleştiren
eğriler(isovel) arasındaki aralık
eş zamanlı talep simultaneous demand
463

eşik değer threshold eş-zaman diversity factor


altındaki değerlerde insan sağlığına faktörü bir sistemin toplam çıktı kapasitesi,
zararlı olmayan madde miktarı veya sistemdeki bütün terminallerin
maruz kalma süresi; sınır doz; sınır kapasiteleri toplamına bölündüğünde
maruz kalma süresi elde edilen yüzde;

eşik değer threshold dose et saklama meat keeper


miktarı eşik değerdeki doz; dolabı et saklama dolabı(soğutucu);etleri 0˚c
yakınlarında veya 0˚c’de saklamak üzere
tasarlanmış olan soğutucu. et muhafaza
eşik değer sınır threshold limit concentration
dolabı.
derişimi eşik sınırındaki derişim; bir hava
içerisinde eşik değerdeki kirlilik derişimi
etanol ethanol (ethyl alcohol)
alkolü içeceklerde, endüstriyel
eşik değer sınırı threshold limit value (TLV)
proseslerde ve yakıt katkısı olarak
insanların belirli bir zararlı maddeye
kullanılan etil alkol. (C2H5OH)
karşı herhangi bir ters etki olmaksızın
maruz kalabilecekleri sınır değer;
etekli panel skirting board heater
ısıtıcı değişik türleri olan, üstte ızgaralı bir
eşik değer threshold limit value-time-weighted
panjur altta düz panel şeklinde bir etek
sınırı-zaman average
kısmı bulunan ısıtıcı
ağırlıklı normal 8 saatlik bir işgünü ve 40 saatlik
çalışma haftasında hemen bütün işçilerin,
ortalama etekli panel skirting board heating
günler içinde herhangi bir olumsuz sağlık
etkisi yaşamaksızın maruz kalabileceği ısıtma duvarın alt kısmına uzunlamasına
zaman ağırlıklı ortalama değer. yerleştirilen ısıtıcılarla ısıtma

eşik değer threshold limit value-ceiling etekli panel skirting board convector
eşik sınır değer tavanı konvektör değişik türleri olan, üstte ızgaralı bir
tavan sınırı
panjur altta düz panel şeklinde bir etek
kısmı bulunan konvektör
eşitlemek equalize
[dengelemek] eşitlemek;dengelemek
etekli panel skirting board radiator
radyatör genellikle duvarın alt kısmında duvar
eşitleyici equalizer boyunca yerleştirilen radyatör
farklı basınçların dengelenmesi için
kullanılan boru.dengeleme borusu. iki etiket label
yada daha fazla hacimdeki sıvı düzeyini belirli standart yada belirli biçimdeki bir
yada basınçları ortak bir değerde tutmak performansa uygunluğu ifade etmek
için çekilen boru devresi. üzere, üretici tarafından üzerine yazılan
simge yada diğer tanımlama işaretlerini
eşitlik equation içeren ürün
iki tarafı birbirine eşit olan ve simgelerle
gösterilen matematiksel ifade etiketlenmiş labelled (USA labeled)
belirli standart yada belirli biçimdeki bir
eşitsiz dağılım skew distribution performansa uygunluğu ifade etmek
elemanları, ortalama çevresinde eşit üzere, üretici tarafından üzerine yazılan
dağılımlı olmayan(asimetrik) simge yada diğer tanımlama işaretleri;
topluluk(populasyon) etiket

eşleme flanşı coupling flange etilen glikol ethylene glycol


hareket ileten ve iletilen ikili mil berrak, renksiz bir sıvı olup,hvac&r
üzerinde karşılıklı olarak bulunan ve sistemlerinde ikincil soğutkan olarak
bunların birleştirilmesiyle bağlantı yapan kullanıldığında suyun donma sıcaklığını
flanş düşürür.

eşleme(akuplaj) coupling nipple etki effect


nipeli birleştirme nipeli; bağlama nipeli sonuç, eser, etki; husus, anlam,

eş-merkezli concentric etki effect lighting


ortak merkezli, eşmerkezli. aydınlatması etki yaratmak için yapılan aydınlatma

eş-merkezli concentric tubes etki düzeyi action level


borular birbiri içerisinde bulunan borular; insanların etkinlik düzeyi, metabolik
eksenleri ortak(iç-içe) borular ısının dayandırıldığı "hareketsiz,hafif
hareket,ağır iş "gibi etkinlik düzeyleri
eş-rüzgar hızı isovel
eğrisi verilen bir yüzey üzerinde aynı rüzgar etkin effective
hızına sahip noktaları birleştiren faal hizmete hazır ; fiilen, efektif, tesirli
eğri;isokinetik(İng) olarak, para, nakit; işe yarar; sayılır,
itibar olunur; fiili, hakiki; yürürlükte;
eş-sürtünme equal friction method duct sizing tesirli, etkili.
yöntemiyle bakınız "equal friction method"
kanal etkin (toplam) effective efficiency (overall efficiency)
verim toplam verim
hesaplama
464

etkin alan effective area etkin sıcaklık effective temperature


etkili alan;içerisinden hava geçen bir ‘operative temperature’ terimini
elemanın net çıkış yada giriş alanı. kullanınız.

etkin alan equivalent area or effective area etkin sıcaklık effective temperature difference
eşdeğer alanı eşdeğer alan yada etkili alan; düzgünsüz farkı soğutma yükü hesaplarında soğutulan
bir şeklin alanına eşit olan düzgün bir mahalle dış sıcaklık arasındaki farka,
şeklin alanı radyasyonla ısı kazancını dahil etmek
üzere yapılan eklemeyi de içeren sıcaklık
etkin azaltım effective attenuation farkı
ses ve gürültü için bir yalıtım
malzemesinin etkili azaltımı etkin effective drift velocity
sürükleme hızı bir toz toplayıcıdaki parçacıkların efektif
etkin baca effective stack or chimney height hareket hızı
yüksekliği bir bacanın hesaplamalara temel alınan,
içerisindeki duman hüzmesinin merkezi etkin uzunluık effective length
ile baca üstü arasındaki yükseklik bir boru devresi üzerindeki özel
dirençlerin eş değer
etkin effective draught temperature uzunluklarını(T,dirsek,S,birleşme,ayrılm
hava sıcaklık farkı ile hava hızını aa,ani genişleme,ani daralma vb) toplam
çekme(hava)
birleştiren , hesaplanmış sıcaklık farkı θ düz boru uzunluğuna ekleyerek elde
sıcaklığı edilen etkili uzunluk
(Bakınız ANSI/ASHRAE Standard
1131990, Bölüm 9.4.1)
etkinleştirici regenerative air cycle system
etkin effective freezing hava çevrim ısı üreteçleri ile donatılmış havayla
bir ilk sıcaklıktan başlayarak, bir ürünü sistemi çalışan soğutma sistemi
dondurma
dondurmak ve besinin ısıl merkez
sıcaklığını verilen bir sıcaklığa kadar regeneration heater
etkinleştirici
düşürmek için gerekli zaman absorbe edici maddelerden nemin
ısıtıcı
çıkartılması için kullanılan ısıtıcı
etkin effective freezing time
dondurma verilen bir ilk sıcaklıktan başlayarak, bir regeneration air
etkinleştirilmiş
süresi ürünü dondurmak ve besinin ısıl merkez kurutucu yenileme havasını veya sıvı
sıcaklığını verilen bir sıcaklığa kadar hava
kurutucuyu ısıtan araç.
düşürmek için gerekli zaman
etkinleştirme regeneration specific heat input
etkin güç effective power (RSHI)
verilen bir ilk sıcaklıktan başlayarak, bir özgül ısı girdisi
Btu/lb( kJ/kg) olarak ifade edilen, birim
ürünü dondurmak ve besinin ısıl merkez nem miktarı için gerekli enerji
sıcaklığını verilen bir sıcaklığa kadar
düşürmek için gerekli güç
etkinlik, effectiveness
verimlilik gerçek enerji transferinin olanaklı enerji
etkin güç effective power input transferine oranı.
girdisi bir soğutma makinesinde kayıplar
düşüldükten sonra net olarak sıkıştırmada
kullanılan güç girdisi etkisiz aralık dead band (dead zone)
içerisinde, duyumsanan bir değişkenin
bir kontrol işlevini başlatmadığı aralık.
etkin hava effective air change rate
değişim miktarı etkili(gerçek) hava değişim miktarı
etkisiz süre dead time
gaz iyonizasyon detektörlerinde her
etkin iş effective work işlemden sonraki durma zamanı
efektif iş; gerçek iş; mile aktarılan iş
etkisiz zaman dead time (lag time)
etkin kapasite effective capacity aralığı bir girdi değişkenindeki değişme ile buna
bir cihazın taşıyabileceği maksimum yük karşı gelen çıktı değişkenindeki değişme
arasındaki zaman aralığı
etkin effective compressor work
kompresör işi bir kompresörün milinden alınan gerçek etkisiz zon dead zone
iş miktarı etkisiz zon; ölü zon; havalandırmanın
etkili olmadığı zon
etkin mekanik effective mechanical power
güç kayıplar düşüldükten sonra bir ev house
makinenin miline iletilen güç ev; konut; ikamet birimi

etkin ömür effective life ev buz dolabı household refrigerator


bir makinenin işlevsel ömrü; üretimde evsel amaçla tasarlanmış buz dolabı
olduğu sürelerin toplamı olan ömrü
ev içi elektrik home run wiring
etkin özgül effective specific gravity tesisatı bazı elektrikli araçlar için(Kablo
ağırlık etkili özgül ağırlık TV,telefon PC vb) evin bütün odalarına
çekilmesi gereken yada istenen tesisat
etkin radyatif effective radiant heat flow
ısı akışı bir kaynaktan bir yüzeye yada cisme ev ve bina home and building electronic system
etkin radyatif ısı akışı elektronik (HBES)
465

sistemleri ev ve bina elektronik sistemi; bina ve evaporatif evaporative cooler


evlerde kullanılan değişik amaçlar için soğutucu suyun ve havanın birlikte kullanıldığı
tesis edilmiş elektronik sistemler soğutucu

evaporasyonla loss by evaporation evaporatif evaporative cooling


kayıp soğutma kulelerinde buharlaşma yoluyla soğutucu hava ve suyla yapılan soğutma;evaporatif
olan su kaybı; buharlaşma kaybı soğutma

evaporatif evaporative cooling unit airflow rate evaporatif swamp cooler


soğutma birimi evaporatif sıoğutma birimindeki hava soğutucu ‘evaporative cooler’ için kullanılan
hava debisi debisi; ECU kolektörüne ( ana besleme deyim
borusu) sağlanan su.
evaporatif evaporatively cooled condenser
evaporatif evaporative equilibrium soğutulan evaporatif biçimde(su püskürterek)
denge yaş termometre haznesine sarılan ıslak kondenser soğutulan kondenser
bezin sabit bir sıcaklığa ve kararlı hale
ulaştığı durum; evaporatif denge
evaporatör evaporator unit
evaporatör birimi;
evaporatif evaporative air conditioner
iklimlendirme suyun ve havanın birlikte kullanıldığı
evaporatör evaporator pressure regulator
cihazı iklimlendirme(soğutma) cihazı
basınç valve(E.P.R.valve)
düzenleme evaporatörde, yük değişimlerinden
evaporatif evaporative condenser bağımsız olarak basıncın belli bir ayar
vanası(EPRV)
kondenser açık sprey yada sıçratma biçiminde değerinin üzerine çıkmasını önleyen valf.
suyun buharlaşarak soğuttuğu
kondenser;açık sprey yada sıçratma evaporatör evaporator pressure regulator
biçiminde suyun buharlaşarak soğuttuğu evaporator basınç düzenleyicisi;yükten
basınç
kondenser. bağımsız olarak evaporatör sıcaklığının
düzenleyici
belirli bir değerin altına düşmesini
evaporatif kule evaporative tower önlemek amacıyla basıncını kontrol eden
evaporatif su soğutma kulesi eleman

evaporatif evaporative humidifier evaporatör evaporator coil load


nemlendirici akış halindeki havaya su püskürterek serpantin yükü evaporatör serpantini üzerindeki soğutma
yapılan nemlendirme yükü

evaporatif evaporative meter evaporatör coil, evaporator


sayaç haznesindeki suyun buharlaşması serpantini bir basınçlı kap içerisinde değil fakat
temeline dayanan ölçme aracı borulardan oluşan evaporatör

evaporatif evaporative cooling unit evaporatör evaporator coil


soğutma birimi evaporatif soğutma birimi serpantini üzerindeki kanatlı ikincil yüzeylerle
birlikte borulardan oluşan evaporatör
serpantini
evaporatif evaporative cooling unit outlet area
soğutma birimi çıkış açıklığı düzleminde ölçülen brüt
içsel alan evaporatör evaporator holdover
çıkış alanı bir evaporatörün içerisine konduğu
tankı
paslanmaz çelik tank; içerisindeki antifriz
evaporatif evaporative cooling unit inlet area çözeltisi kompresör durduktan sonra
soğutma birimi giriş bağlantı(lar) düzlem(ler) inde çevreden ısı çekmeye devam ederek
giriş alanı ölçülen brüt iç alan; kompresörün durma süresini uzatır

evaporatif evaporative cooling unit input power evaporatör evaporator turbulator


boundary türbülatörü evaporatör ve kondenser serpantinlerinin
soğutma birimi
elektrikle çalışan elemanına giren verimini artırmak üzere boruların içerdiği
güç girdisi iç-kanatlar
elektrik tesisatı arayüzü.
sınırları
evaporatör[buh evaporator
evaporatif evaporative cooling unit static pressure bir soğutma sisteminde, içerisindeki
differential arlaştırıcı]
soğutma birimi soğutkanın temas ettiği yüzeylerden ısı
statik basınç evaporatif soğutma birimi ( ECU) ve çekerek buharlaştığı soğutma devresi
yardımcı elemanlarının her çalışma elemanı;
farkı
noktasında ölçülen statik basınç farkı .
evaportör back pressure valve (evaporator
evaporatif evaporative cooling unit water flow pressure regulator; EPR valve)
rate
basınç
soğutma birimi düzenleyici soğutma sistemlerde evaporatörün
su debisi ECU kolektörüne ( ana besleme borusu) içerisinde bulunduğu sıvının donmasını
sağlanan su. önlemek için belirli bir değerin altına
düşmesini önlemekte kullanılan basınç
evaporatif evaporative cooling unit total power düzenleme elemanı
soğutma birimi test edilen evaporatif soğutma birimine
toplam gücü ve elemanlarına verilen watt olarak EVASE evase
elektriksel enerji toplamı; EVASE™ web-tabanlı bir internet'teki
kırıcılığı izleyen dinamik bir arama
466

motoru olup, ISS® ve Harris Stat® evsel yakıt domestic fuel


tarama yazılımlarını kullanarak güvenlik evsel yakıt; evsel ısıtma amacıyla
kırıcıları yönetir,kontrol eder ve izler. kullanılan yakıt

evolvent involute evye sink


evolvent eğrisi; bir düzlem üzerinde mutfaklarda veya restoranlarda bulaşık
kaymadan yuvarlanma yapan bir yada sebze işlemleme amacıyla
çemberin üzerindeki bir noktanın kullanılan evye
geometrik yeri
F faktörü F factor
evsel domestic toprağa basan döşeme betonunda ısı
konutsal yada küçük ticari binalarda kaybının hesaplanmasında uygulanan
kullanıma ait faktör,Btu/h.ft.°F

evsel atıklar household refuse fabrika factory


evsel katı atıklar fabrika,üretim yeri

evsel buz dolabı domestic refrigerator fabrika ayarı factory set


evlerde kullanılan.tek ve çift kapılı fabrika ayarı; fabrikada ayarlanan değer,
olabilen soğutucu.buz dolabı. örneğin bir genleşme valfinin fabrikada
yapılan süperhit ayarı
evsel cihazlar domestic appliances
evde kullanılan cihazlar; ev elektrikli fabrika fiyatı factory price
cihazları(örneğin fırın,bulaşık makinesi fabrika çıkış fiyatı
vb)
fabrikada factory mounted
evsel drenaj house drainage toplanmış montajı fabrikada yapılmış olan
konutsal pis su boşaltım şebekesi
fabrikada factory assembled system
evsel elektrikli domestic electric room heater fabrikada toplanmış kullanıma hazır hale
toplanmış
oda ısıtıcısı evsel elektrikli mahal ısıtıcısı( elektrik getirilmiş sistem
sobası) sistem

domestic heating fabrikada factory installed desuperheater


evsel ısıtma
evsel ısıtma; konutsal ısıtma yerleştirilmiş yerleşik kızgınlık alıcı ile bütün
kızgınlık alıcı soğutkan bağlantılarının fabrikada
tamamlandığı ısı pompası ve kızgınlık
evsel pis su house connection alıcı topluluğu;
bağlantısı temiz su,pis su ve elektrik tesisatlarının
şebekeye bağlantıları
fabrikasyon fabricated pipework
boru tesisatı geniş kapasiteli tesislerde büyük çaplı
evsel sıcak su domestic hot water boru ve fitingsler
evin ısıtılması için olan sıcak sudan
ayrılan, içilebilir evsel sıcak su.
Fahrenheit degree Fahrenheit
derecesi suyun donma noktasını 32, kaynama
evsel sıcak su domestic hot water supply noktasını 212 olarak varsayıp aradaki
besleme hattı evsel sıcak kullanım suyu besleme hattı uzaklığı 180 eşit parçaya bölerek elde
edilen sıcaklık derecesi;Fahrenheit
evsel sıcak su domestic hot water distribution sıcaklık derecesi
dağıtımı sıcak kullanım suyu dağıtım tesisatı
Fahrenheit Fahrenheit temperature
evsel sıcak su domestic hot water requirements sıcaklığı Fahrenheit ölçeğine göre sıcaklık;
evsel sıcak kullanım suyu gereksinimi Fahrenheit derecesi
gereksinimi
Fahrenheit Fahrenheit scale
evsel sıcak su domestic hot water demand
sıcaklık ölçeği Fahrenheit sıcaklık ölçeği; suyun donma
talebi evsel sıcak kullanım suyu talebi; birim
noktasını 32 kaynama noktasını 212
zamanda ortalama bir aişlenin talebi olan
olarak alınıp aradaki uzaklığı 180 eşit
sıcak kullanım suyu miktarı
parçaya bölündüğü sıcaklık ölçeği

evsel su domestic water supply


fakir beslenen starved evaporator
besleme hattı evsel kullanım suyu beslemesi; besleme
evaporatör soğutma devrelerinde yeteri kadar
hattı
soğutkanla beslenmeyen evaporatör;
fakir beslenen evaporatör
evsel su ısıtıcı domestic water heater
evsel kullanım suyu ısıtıcısı
faktör factor
(1) mal ve hizmetlerin üretiminde
evsel su domestic water coil kullanılan kaynaklardan her
serpantini evsel suyun, kazan destekli ısıtmasında biri;(2)kimyasal reaksiyonları katalize
sıcak su deposuna yerleştirilen ısıtma eden madde;(3) sabit sayı;
serpantini
fan fan
evsel su domestic water softener dönen mile bağlanmış iki yada daha fazla
yumuşatıcı evsel soğuk su yumuşatma cihazı kanatla havayı harekete geçiren araç;
467

fan basıncı fan pressure fan destekli, fan assisted induction terminal with
fanın havaya verdiği toplam basınç değişken debili variable flow rate
indüksiyon değişken debili, fan destekli indüksiyon
fan basınç testi fan pressurization test terminal birimi
terminal birimi
fan emişli bir basınç farkı yaratarak
binalardaki hava kaçaklarının
fan dinamik fan dynamic pressure
belirlenmesine yönelik test
basıncı fanın bastığı havanın hız basıncı

fan birimi fan unit


fan birimi fan dinamik dynamic characteristics of a fan
karakteristiği bir fanın rezonans frekansı ve konum
biçimleri
fan blast alanı fan blast area
fanın helis alanından, kesim alanı
düşülerek bulunan alan fan eğrisi fan curve
bir fanın basınçhacim ilişkilerini ve çoğu
zaman fana gerekli gücü gösteren
fan bölümü fan section
diyagram.
hava hazırlama biriminde fanın
yerleştirildiği bölüm
fan fan economizer (defrost)
ekonomizeri evaporatör defrost edildikten sonra fanın
fan burulma fan torsional excitation
çalışmasını durduran eleman.
yükü dış kuvvetlerin fana mil bağlantısından
tork darbeleri biçiminde iletildiği
uygulama biçimi. fan enerjisi fan energy
fan enerjisi
fan çark konisi fan wheel cone
giriş bileziği, fan davlumbazı, kanat fan fan functions
muylusu çevresel plakası, hava giriş fonksiyonları fan fonksiyonları
tarafındaki kanatların bağlandığı çevresel
plaka, yada kanatların sabitlendiği fan giriş alanı fan inlet area
santrifüj fan konik bileziği . giriş bağlantı(lar) düzlem (ler) inde
ölçülen brüt giriş alanı; bağlantı elemanı
fan çarkı fan wheel olmayan değişen kesitli girişlerde giriş
fan çarkı yada rotoru alanı; giriş hava akımına dikey bir
düzlemin koni kenarlarına temas ettiği
fan çıkış ağzı fan outlet yer
fanın havayı bastığı çıkış ağzı
fan giriş ve fan inlet and outlet boundaries
fan çıkış alanı fan outlet area çıkış sınırı havanın girdiği ve çıktığı yerdeki hava
çıkış açıklığı(ları) düzlem(ler) inde akımına dik bir düzlemde, fan ve
ölçülen brüt içsel alan; çatı vantilatörleri sistemin geri kalanı arasındaki arayüz
ve açıktaki fanlarda, santrifüj türlerde bağlantıları;
brüt kanat çıkış alanı yada aksiyal türler
için, kanattaki brüt gövde alanı fan girişi fan inlet
fanın giriş ağzı
fan destekli , fan assisted induction terminal unit
sabit debili with constant flow rate fan gövdesi fan casing
indüksiyon sabit debili,fan destekli indüksiyon bir santrifüj fan veya kompresörde
terminal birimi kanatların yada difüzörün bastığı
terminal birimi
akışkanı alan ve boşaltan kısım. ‘fan
shroud’terimi ile karşılaştırınız.
fan destekli fan assisted supply
besleme fan destekli besleme; fanla yapılan hava
fan gövdesi fan shroud
beslemesi
fan rotorunu kapatan muhafaza; fan
gövdesi
fan destekli fan assisted supply ventilation
besleme fan destekli besleme havalandırması
fan gücü fan power
havalandırması fan miline giren güç yada,fan miline
giren güç ile güç aktarım elemanına
fan destekli fan assisted balanced ventilation bağlanabilecek güç kayıplarının toplamı;
dengeli fan destekli dengeli havalandırma fanın ve tahrik zincirinde yer alan
herhangi elemanın tahriki için gerekli
havalandırma
güç.

fan destekli fan assisted exhaust ventilation


fan güç çıktısı fan power output
egzoz fan destekli egzoz havalandırması
havaya verilen yararlı güç. Bu güç, fan
havalandırması fava debisi ile toplam basıncı ve
sıkıştırılabilirlik katsayısının çarpımıyla
fan destekli fan assisted induction terminal unit orantılıdır.
indüksiyon fan destekli indüksiyon terminal birimi
terminal birimi fan güç girdisi fan power input
fanın elemanı olarak tahrik zincirinde yer
fan-assisted warm air heating unit alan herhangi elemanın tahriki için
fan destekli
fan destekli sıcak havalı ısıtma birimi gerekli güç.
sıcak hava
birimi
468

fan güç girdisi fan input power boundary fan sistemi fan system energy demand (or fan
sınırı fanın güç girdisi sınırı enerji talebi system power)
ısıtma yada soğutma kaynağından havayı
koşullandırılan mahalle tasarım
fan hava debisi fan airflow rate
koşullarında çalışarak veren ve havayı
fan hava yoğunluğundaki hava akış
kaynağa yada egzosta döndüren, bütün
miktarı
fan motorlarının nominal güç toplamı.

fan hava fan air density


fan sistemi fan system power
yoğunluğu fan çalışır durumdayken, fan girişinde
gücü ısıtma yada soğutma kaynağından havayı
toplam basınç ve sıcaklığa karşı gelen
koşullandırılan mahalle tasarım
hava yoğunluğu
koşullarında çalışarak veren ve havayı
kaynağa yada egzosta döndüren, bütün
fan hız basıncı fan velocity pressure fan motorlarının nominal güç toplamı.
akış halindeki havanın birim hacmiş
başına kinetik enerji; fanın çıkışındaki
fan statik fan static pressure
hıza uyan hız basıncı.
basıncı fan toplam veriminin, fan statik
basıncının fan toplam basıncına oranı ile
fan hızı fan speed çarpılarak bulunan değer;
rotorun dönüş hızı. Eğer fan birden fazla
rotora sahipse,fan hızları her rotorun
fan statik fan static efficiency
dönme hızlarıdır; rotorun dönme hızı;
verimi fan statik verimi;toplam verimin, fan
eğer fan birden fazla rotora sahipse fan
statik basıncının, toplam basınca oranı ile
hızları her bir rotorun dönel hızlarıdır.
çarpılarak bulunan değer;

fan kanadı fan blade


fan tabloları fan tables
fan kanadı.
fan tabloları

fan kayışı fan pulley


fan tahriki fan drive
kayış kasnaklı fan tahriklerinde
fan tahrik elemanı; fanı tahrik etmekte
kullanılan fan kasnağı
kullanılan tahrik birimi

fan kontrol fan control methods


fan toplam fan total pressure
yöntemleri fan hava debisini kontrol etmekte
basıncı fan çıkışındaki toplam basınç ile fan
kullanılan yöntemler
girişindeki toplam basınç arasındaki
farkı; fan çıkışındaki toplam basınç ile
fan kurulum fan installation types fan girişindeki toplam basınç arasındaki
türleri fan kurulum türleri aritmetiksel fark

fan kurulumu fan installation fan toplam fan total efficiency


fanın kurulumu verimi toplam fan verimi

fan fan alignment fan types


fan türleri
merkezlemesi fanın merkezlemesi eksenel,radyal,santrifüj gibi fan türleri;

fan motor gücü fan motor power fan yardımcı fan appurtenances
fanın ve fanın elemanı olarak tahrik elemanları bir fana, kontrol,soyutlama, güvenlik,
zincirinde yer alan elemanların tahriki statik basınç geri kazanımı ,aşınma vb
için fan’a verilmesi gereken güç. amaçlarla eklenen yardımcı elemanlar.bu
gibi yardımcı elemanlar, giriş
fan motor fan motor systems kutuları,giriş kutusu damperlerini,
sistemleri fan motor sistemleri değişken giriş kanatlarını, çıkış
damperlerini,giriş süzgeçlerini kayış
kapaklarını, difüzörleri ses azatlıcıları,
fan perdesi fan baffle dişli takımlarını vb içerir.
bir elektrik moıtorunun soğutma fanına
ait perde
fan yasaları fan laws
fan yasaları
fan performans fan performance curve
eğrisi sabit bir hava yoğunluğu ve sabit bir
hızda; toplam basınç, statik basınç, güç fan yatağı fan bearing
girdisi, mekanik ve statik verimin ordinat fan rotorunu taşıyan milin oturduğu
ekseninde ve hacimlerin absis ekseninde yataklar; fan yatakları
olmak üzere grafik gösterimi.
fan, aşınmaya fan, abrasion resistant
fan impeller dirençli aşınmaya karşı dirençli, özel
fan rotoru
fan rotoru malzemeden yapılmış fan

fan free discharge area fan, gaz fan, gas-tight


fan serbest
fanın serbest basma alanı geçirmez gaz sızdırmaz fan
boşaltım alanı

fan sound power fan, genel fan, general-purpose


fan ses gücü
kanalın içerisine yayınan ses gücü amaçlı genel amaçlı fan

fan, iletici fan, conveying


469

iletici fan bağlantısı uçlarına fatura açılmış iki borunun


karşılıklı getirilip bir vidalı bilezikle
fan, kıvılcım fan, spark-resistant sıkılarak ve aralarında conta uygulanarak
kıvılcım dirençli fan elde edilen bağlantı
dirençli
faturalı flanş raised face flange
fan, korozyon fan, corrosion-resistant
faturalı flanş; yüzeyindeki çıkıntı diğer
dirençli korozyona direnimli fan
flanştaki girintiyle örtüşen flanş

fan, özel amaçlı fan, special purpose faturalı flanş tongue-and-groove facing flange
özel amaçlı fan birindeki dil diğerindeki yuvaya giren
flanş
fan, rotor ucu fan, impeller tip diameter
çapı fan rotor ucu çapı faz phase
termodinamikte maddenin katı,sıvı,gaz
fan, sıcak gaz fan, hot gas hallerinden her biri,(2)alternatif akımda,
sıcak gaz fanı; sıcak gazları basan fan değişmelerle, alternatörün dönel
konumları arasındaki bağıl ilişkiler
fan, tıkanma fan, non-clogging
yapmayan tıkanma yapmayan fan faz açısı phase angle
bir periyodik dalganın faz açısı; bu dalga
üzerindeki bir noktanın bir referans
fan, toz fan,dust noktaya olan uzaklığı
boşaltma toz boşaltıcı fan
faz değişim phase change material (pcm)
fan, yanmaz fan, flameproof malzemesi faz değiştiren malzeme;
yanmaya karşı güvenli fan
faz değişimi phase change
fan-coil birimi fan coil unit sıvıdan gaza, sıvıdan katıya,katıdan gaza
ortak bir gövde altında toplanmış, ısıtma olduğu gibi, malzeme yada sistemin bir
ve/veya soğutma için kullanılan fan ve ısı durumunu diğer bir duruma
eşanjörü değiştirmek.bakınız ‘state’

Fanger’in Fanger’s comfort equations phase equilibria


faz dengesi
konfor eşitliği Fanger'in konforu çevresel şartların değil faz dengesi;bir maddenin(örneğin su) iki
insan bedeninin fiziksel durumunun fazının kararlı denge halinde bulunduğu
belirlediğine ilişkin varsayımına dayanan sıcaklık
konfor eşitlikleri
faz farkı difference of phase
fanın büyüklük size designation of a fan hiç biri standart fazda olmayan aynı
saptaması bir fanın büyüklüğünün belirtilmesi frekanstaki iki faz arasındaki fark; faz
farkı
fark difference
bir fiziksel çokluğun iki değeri arasındaki fazla çalışma overtime
fark; örneğin basınç yada sıcaklık farkı fazla mesai; fazladan çalışılan zaman

fark differential fazla hava excess air


(diferansiyel) (1)bir kontrol edicinin, devreye alma tam yanma için gerekli olan ve yanma
(cut-in) ve devreden çıkartma (cut-out) odası ve fırın duman gazlarına geçen
sıcaklık yada basınçları arasındaki fark hava.
(2)kontrol değişkeninin kontrol
elemanını çalıştırmak üzere geçmesi excess consumption
fazla tüketim
gereken aralık aşırı tüketim;fazla tüketim

fark katsayısı differential coefficient federal standards


federal
fark katsayısı;diferansiyel katsayı federal standartlar;
standartlar
fark sıcaklığı temperature, difference (vertical air)
düşey hava sıcaklık farkı;havalandırılan fermentasyon fermentation heat
bir mahalde düşey yükseklikte sıcaklığın ısısı torganik maddelerin maya ve bakteriler
değişmesi; yoluyla alkol, metan vb gibi maddelere
çözünmesi (decomposition) sırasında
açığa çıkan ısı
farklılık diversity
başkalık, fark, çeşitlilik; çeşit, nevi, cins,
çeşitlilik; bir binadaki aynı tür F-faktörü F-factor
ekipmanın(örneğin musluklar) farklı toprağa basan döşeme betonunda ısı
zamanlarda açılması, suyun bütün kaybının hesaplanmasında uygulanan
dairelerde aynı anda kullanılmadığını faktör,Btu/h.ft.°F
ifade eden terim
fıçı nipel barrel nipple
invoice fıçı nipeli
fatura
fatura kesmek; fatura
fıçı rulman roller bearing
grooved joint piping fıçı birçiminde parçalardan oluşan
faturalı boru rulmanlı yatak; fıçılı rulman
470

fırça filtre filter, brush kullanılan,plakalar halinde satılan


filtre elemanı kıl süzme fırçaları içeren malzeme;cam yünü
hava filtresi. belirli gazları emmek üzere
tanecikli aktive karbon elemanlar içeren Fick yasası Fick’s law
karbon filtre; difüzyonu açıklayan ve ilişkilerini
belirleyen yasa
fırıldaklı çıkış whirl outlet
döner,fırıldak akış veren çıkış elemanı film film
(1)bir malzemenin çok ince
fırın furnace kalınlınlıktaki tabakası;(2) bir duvarın
temelde yanma odası ve ısı eşanjöründen yüzeyine çok yakın olan hava tabakası
oluşan; konutlarda ısının yakıt
yanmasından elde edilen bir yanmalı film akışlı film cooling tower
ısıtma aracı film soğutma kulesi; film halinde akışla
soğutma kulesi
soğutan kule
fırın ayarı furnace setting
fırın ayarı; fırındaki yanma ayarı film direnci film resistance
ısı iletimine karşı hava filminin
fırın çıkış ağzı furnace outlet gösterdiği direnç
yanma odasından gazların boşaltılması
için sağlanmış açıklık. film giysi film badge
maruz kalma miktarı ve süresini
fırın hacmi furnace volume belirlemek için radyoaktif ortamlarda
oda döşemesi, aleve dayanıklı bulunanların giydiği giysi
duvarlar,bir kazan cehennemliğinin ısı
emen suya temaslı duvarları, kazanın film kaynama film boiling
ayna,gövde yada su boruları tarafından ısıtma yüzeyinde, bu yüzeyi kaynayan
kapatılan hacmi. sıvıdan ayıran sürekli buhar tabakasının
gelişimine karşı gelen kaynama olgusu.
fırın stokeri furnace stoker
katı yakıtı fırına otomatik olarak film film conductance
besleyen araç (temelde kömürle film yüzeyin ısıl iletkenliği
kondüktansı
kullanılır)

film oluşum film forming condensation


fırın yanma furnace firebox
yoğuşması film oluşturma yoğuşturması
odası bir fırındaki yanma odası

filtrasyon tesisi screening plant


fırınla ısıtma stove heating
filtrasyon tesisi; sudaki temel
fırında ısıtılan havayla yapılan ısıtma
kirleticilerin filtre edilmesini
gerçekleştiren tesis
fırsat maliyeti opportunity cost
fırsat maliyeti
filtre filter (noun)
bir akışkandan katı parçacıkları çıkartan
fışkırma açısı jet angle araç AC sinyalinin etkilerini kaldırmak
bir jeti oluşturan koninin tepe açısı yada bir dc devresinde dalgalı gerilimi
azaltmak için seri ve/veya paralel
fışkırma jet biçimde yerleştirilmiş olan kapasitör
akışkanı(jet) bir nozuldan fışkıran biçimdeki
malzeme(sıvı) akımı filtre alanı filter area
bir filtrede hava akımına maruz ve
fışkırma jet momentum temizleme yapan net alan
momentumu bir hava veya sıvı jetinde akışkan debisi
ile hızının çarpımı filtre ayırma filter separation efficiency
verimi filtrenin yabancı maddeleri tutma
fışkırma jet envelope verimi;toz yükleme miktarının toz tutma
sınırları bir nozuldan çıkan akışkan jetinin koni kapasitesine bölümü
biçimindeki sınırları
filtre basınç differential head of a filter
fiber fiber (USA), fibre farkı filtredeki basınç farkı

lif. iplik. telcik. fiber.


filtre birimi filter unit
filtre birimi
fiber filtre fibrous filter (fiber-pad filter)
fiber keçeli filtre
filtre boşaltımı filter drainage
filtre gövdesinde toplanan suyun
fiber sayısı fibre counting boşaltıldığı boru;filtre boşaltma borusu
fiber sayısı; kirletici fiber sayısı
filtre bölümü filter section (of an AHU)
fiber tozu fibrous dust hava hazırlama biriminde(AHU) filtre
fiber tozu; ısı yalıtımında kullanılan elemanının yerleştirildiği bölüm
malzeme
filtre değişimi filter replacement
fiberglas fibre glass filtrenin kirletici elemanlara doyması
yalıtım malzemesi olarak
471

halinde uygulanan filtre değiştirme filtre filter mixing box


karıştırma hava hazırlama birimlerinde, taze
filtre değitirme filter insert kutusu hava/dönüş havası karışım
kullanıldıktan sonra atılan filtre içerisine odasında,kontrol damperleri içeren
elemanı
yerleştirilen filtre elemanı birleşik filtre bölümü.

filtre dizisi in stack filters filtre kılıfı filter cloth


art arda düzenlenmiş filtre grubu filtre içerisinde toz tutma amacıyla
yerleştirlen naylon,propilen,poliester vb
filter filling malzemeden yapılan eleman
filtre doyması
filtre dolması; filtre doyması
filtre kömürü filtering charcoal
filter roll en iyi örneği gaz maskeleri olan kömür
filtre dönel filtreler; sudaki kitlilikleri ve besleme ve
tamburu dönel filtrelerde doymuş olan filtre
yerine yeni filtre elemanını getiren egzost havasındaki kokuları almakta
tambur. kullanılan filtreler;

filtered water filtre malzemesi filter material


filtre edilmiş su
filtre edilmiş ve içerisindeki yabancı filtre elemanının yapıldığı malzeme
maddelerden arındırılmış su
filtre odacığı filter chamber
filter equipment filtrenin tutucu elemanını çeren boşluk
filtre ekipmanı yada hacim
filtreyi oluşturan, gövde,filtre elemanı,
boşaltım borusu vb elemanlardan her biri
filtre ortalama average efficiency of a filter
filter element verimi üst ve alt akım bölgelerindeki toz
filtre elemanı derişimi farkının üst akım bölgesindeki
filtrede toz ayırma işlemini yapan
eleman; filtre elemanı; filtre ekranı toz derişimine oranı; ortalama filtre
verimi

filtre etme filtration


içerisinde adsorbe veya absorbe edici filtre ortam area, filter media
tanecikli maddeler içeren ve toz alanı bir filtrede toz tutma ortamının etkin
parçalarının soğutulması temelinde alanı
çalışan filtreler
filtre ortamı filter medium
filtering capacity bir filtreleme sisteminde, sıkı dokunmuş
filtre etme
filtre etme kapasitesi; kumaş, metal süzgeç,kağıt, dokunmamış
kapasitesi iplik, granüler yataklar ve gözenekli
ortam gibi sıvıdan parçacıkları ayıran
filtre etme filtration rate eleman.
miktarı filtre etme miktarı; filtrasyon miktarı
filtre ortamı filter medium face velocity
filtre etme tesisi filtration plant yüz hızı filtre ortamından havanın geçiş hızı
kentsel şebeke suyunun veya büyük
edüstriyel tesislerde havanın filtre filter pack
filtre paketi
edilmesi için kurulan filtre etme tesisi filtre paketi

filtre etmek filter (verb) filter, louvre


filtre panjurlu
filtre etmek; ayırmak; süzmek panjurlu filtre
filtre
filtre fırçası brush filter
filtre fırçaları; filtre temizleme fırçaları filtre sınıfı filter class
filtrelerin belirli büyüklükteki parçaları
tutabilme yeteneğine göre yapılan
filtre gövdesi filter frame sınıflandırma
filtre çerçevesi; filtre kasası; filtre
gövdesi
filtre son basınç final pressure drop of a filter
düşümü bir filtredeki nihai basınç düşümü
filtre hücresi filter cell (filter cartridge; filter unit;
filter element)
filtre ortamını içeren değiştirilebilir filtre tamburu filter drum
gövde yada silindire sahip filtre filtre tamburu

filtre penetration through filter filtre tankı filter tank


içerisinden bir filtre arasından nüfuziyet; filtre suyın hızını düşürerek içerdiği kaba
elemanından parçacık geçişi parçaların çökelmesini sağlayan tank;
geçirim filtre etme tankı

filtre kağıdı filter paper


filtre taşı filter gravel
kağıt filtre; sıvı akışındaki parçacıkları
su filtrelerinde kullanılan küçük taşlar
tutmak üzere özel olarak imal edilmiş
yarı geçirgen kağıt
filtre temizleme filter cleaning
filtre temizliği; tozla doymuş durumdaki
filtre kapasitesi filter capacity
filtrelerin yeniden kullanıma sokulmak
bir filtrenin belirli bir büyüklükteki
üzere temizlenmesi
parçacakıları tutabilme yeteneği
472

filtre tesisi filter plant fiting etkin effective length of a fitting


kentsel suyun filtre edilmesi ve uzunluğu bir fitingin kendisi ile aynı basınç
kirliliklerden temizlenmesi için kurulmuş düşümünü veren düz borunun
olan tesis uzunluğu(eşdeğer uzunluk)

filtre torbası filter bag fiting giriş alanı flow area, fitting inlet
çanta türü filtrelerde içerisinde toz ve giriş bağlantı(lar) düzlem(ler)'inde
parçacıkların toplandığı çanta yada torba ölçülen toplam iç alan; fitingin girişteki
akış alanı
filtre verimi efficiency, filter
bir filtrede tutulan toz miktarının toz fiting sistemi fitting system
yükleme miktarına oranı; filtrenin toz bağlantı sistemi;
tutma verimi
fiyat listesi price list
filtre verimi filter efficiency fiyat listesi
yükleme kapasitesinin yükleme miktarına
bölümü, yüzde olarak ifade edilir. fiyat teklifi quotation
fiyat istemi. aktararak söyleme. aktarılan
filtre yüzey area, filter surface söz. cari fiyat. yazılı ya da sözlü olarak
alanı filtre yüzey alanı mal ya da hizmetin fiyatı. kotasyon.

filtre yüzü area, nominal filter face fizik yasaları physical laws
nominal filtre yüzey alanı fiziksel olayların ampirik gözlemlerine
nominal alanı
yada matematiksel belirlemelere gore
açıklamasını elde eden yasalar
filtre, aktif filter, activated carbon
karbon aktive karbonlu filtre
fiziksel physical adsorption
adsorpsiyon bir gaz veya sıvının bir katı ve nadiren de
filtre, test filter under test bir sıvı yüzeyinde toplanması
altındaki değerlendirme altında bulunan sıvı hattı
filtresi yada filtre kurutucusu fiziksel dilim physical segment
aynı dilimdeki host'lar için aynı adrese
filtre-kurutucu filter drier (filter dehydrator) sahip olan fiziksel dilim, bu şebekenin
genellikle bir soğutma devresinin sıvı başka hiçbir yerinde çoğaltılamayan
hattına bazen de emme hattına,nem,asit dilim
ve yabancı maddeleri tutmak üzere
yerleştirilen kapalı gövde içerisindeki fiziksel model model, physical
kimyasal kurutucu temel parçacıkları ve üzerine etkiyen
kuvvetleri açıklayan model
filtreleme filtering fabric
kumaşı filtrelerde kullanılan kumaş elemanlar fiziksel physical properties
özellikler maddelerin görüntü, doku renk,koku,
filtreleme filtering effect ergime noktası, kaynama noktası,
verimi filtreleme etkisi; yoğunluk, çözünürlük, kutupsallık, ve
diğer bir çok özelliği;fiziksel özellikler

filtreli kablo screened cable


fiziksel physical absorption
elektriksel parazitleri süzmek için filtre
soğurma aktif karbon veya zeolit gibi absorbe
işlevinde bir örtü içeren ses yada görüntü
edici bir maddenin bir gaz akımına maruz
kablosu
bırakılması durumunda bu akımdaki
karbon dioksiti kimyasal olmayan
filtre-nem alıcı filter dryer (filter dehydrator) yüzeysel kuvvetler tarafından tutulması
genellikle bir soğutma devresinin sıvı
hattına bazen de emme hattına,nem,asit
fiziksel test physical testing
ve yabancı maddeleri tutmak üzere
tekstil,plastik veya diğer her hangi bir
yerleştirilen kapalı gövde içerisindeki
ürünün sahip olması gereken fiziksel
kimyasal kurutucu
özellikler bakımından test edilmesi

fincanlı cup anemometer


flanş flange (noun)
anemometre en basit türde, dört küçük kepçenin bir
boruları,genellikle civatalarla birbirine
mile geçirilip rüzgara tutulması ile elde
bağlamakta kullanılan disk biçimindeki
edilen ve bağlı olduğu milin rüzgar
kenarlık. Flanş;
hızıyla orantılı dönmesine dayanan
rüzgar-hız ölçeri

flanş bağlantısı flange joint


fiting fitting
flanş bağlantısı
boru tesisatında boru elemanlarının
birbirine bağlanması ve bir yörüngede
götürülebilmesi için kullanılan yardımcı
devre elemanları;fiting'ler flanş takmak flange (verb)
flanş takmak; flanşla birleştirmek
fiting çıkış alanı flow area, fitting outlet
bağlantı(lar) düzlem(ler)'inde ölçülen
toplam iç alan; fitingin çıkış alanı flanşlı bağlama flange connection
iki boru yada milin uçlarına takılan
473

flanşların cıvata ile bağlanması biçiminde usta.


elde edilen bağlantı;flanşlı bağlantı

formül formula
flanşlı bağlantı flanged joint bağlama; flanş kullanarak belirli kimyasal bileşiklerin atomları
yapılan bağlantı;bir çift flanşlı ucu cıvata hakkındaki bilgisini ifade etme biçimi
ve somunlarla birbirine bağlayan bağlantı
fosfor pentoksit phosphorous pentoxide desiccant
kurutucu (P2O5)
flanşlı boru flanged pipe tehlikeli, korozyon yapıcı ve higroskopik
flanşlı boru; bir yada iki taraftan flanş toz biçiminde
uygulanmış boru madde;FosforpentoksitP2O5

fosil yakıt fossil fuel


flanşlı giriş intake flanged pipe connection fosil yakıtlar;petrol,kömür yada doğal
bağlantısı flanşlı giriş(yakıt,hava,sıvı) borusu gaz gibi, daha önceki jeolojik zamanlarda
canlıların hidrokarbon birikimlerden elde
edilen yakıt.
flanşlı kavrama flange coupling flanşlı kavrama; bir
mildeki dönme hareketini karşısındaki
mile ileten kavrama fotoelektrik photoelectric cell
hücre gelen radyasyona,özellikle görünür ışığa
bağlı olarak verdiği elektriksel çıktı
değişen bir elektronik araç
floresan borusu fluorescent tube
içerisinde argon yada neon gibi gazların
bulunduğu floresan lamba cam borusu fotoforez photophoresis
yoğun ışık ışınlarının gazlardaki
moleküller üzerinde bir hareket etkisi
floresan lamba fluorescent lamp
yaratması
argon veya neon gaz ortamında cıva
buharını elektrik enerjisi ile tahrik eden
ve katot'dan çıkan elektronların gaz fotokimyasal photochemical
atomlarına çarparak görünür ışık atomlar,küçük moleküller ve
oluşturması temeline dayanan lamba ışık(elektromanyetik radyasyon)
arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalı;
kimya biliminin bir alt dalı
floresan fluorescence spectroscopy
spektroskopi floresans spektrumun analizinde
kullanılan; bazı madde moleküllerinin fotokimyasal photochemical air pollution
mor-ötesi ışınla yayınmaya zorlanması ve hava kirliliği hidrokarbonların,sülfür içerikli
bunların genellikle görünür ışık vermesi kirleticilerin fotokimyasal etkileri ile
temeline dayanan spektroskopi oluşan sis yada duman;

florokarbon fluorocarbon fotometre photometer


içerisinde bir yada daha fazla hidrojen aydınlatma yada radyasyon şiddetini
atomunun flor ile yer değiştirdiği organik ölçen araç
bileşikler
fotovoltaik photovoltaic
fltre preslemesi filter press güneşten gelen enerjiyi elektrik enerjisine
çamursu katı bileşikten yada çözeltiden dönüştüren güneş hücreleri veya
sıvıyı ayırmak için, sıvının basınç altında fotovoltaik diziler.
filtre ortamından geçirildiği ve işlemin
istenen yoğunluk elde edilene kadar fotovoltaik photovoltaic cell
devam ettirildiği araç. hücre güneş enerjisini elektrik enerjisine
dönüştüren eleman
folyo ısıl yalıtım foil thermal insulation
folyo halindeki panellerle yapılan yalıtım Fourier sayısı Fourier number
kondüksiyonla ısı iletimini karakterize
fon phon eden sabit sayı
gürültü düzeyi birimi; değerlemesi
yapılan gürültüye göre 1000 Hertz Fourier sayısı, densimetric Froude number
referans tonun ses basıncı düzeyi, dansimetrede su içerisinde hareket eden cisimlerin
gösterdiği direnci nicelemek için
fonksiyon blok function block diagram kullanılan ve değişik şekillerin birbiriyle
girdi değişkenleri ile çıktı değişkenleri bu yönden karşılaştırılmasını yapmakta
diyagramı
arasındaki ilişki fonksiyonunu hız/uzunluk oranına dayandırılan sayı
tanımlaayan diyagram
frekans frequency
fonksiyon blok function block-type yinelenen bir oluşumun zaman
fonksiyon bloku türü birimindeki ortaya çıkış miktarı
türü
frekans aralığı frequency range of interest
format format
genel amaçlarla, ilgilenilen frekans
bir bilgiyi bilgisayarda depolamak için
aralığı; merkez frekansların 100 ve
kullanılan belirli kodlama
10.000 Hz arasında olduğu üçtebir
frekansları anlatır
formen foreman
işçi. ustabaşı. kalfa. jüri reisi. ustabaşı
474

frekans sweep rate gaz gas


değişme frekans ve t zaman olmak üzere zaman maddenin, moleküllerin birlikte toplu
miktarı biriminde frekansın değişme miktarı df/dt olmayan biçimde bulunduğu, ve kabul
edilebilir sınırlarda, ideal gaz yasasını
gerçekleyen, genellikle yüksek derecede
frekans tepkisi frequency response kızgın buhar durumundaki hali;
bir fanın bilinen bir titreşime (kuvvetine)
verdiği normalleştirilmiş hareket tepkisi.
gaz gas absorption
absorbsiyonu bir gazın bir soğurucu içinde tutulması;
fren beygir brake horsepower soğurucu tarafından emilmesi
gücü bir mil tarafından yada bir mile aktarılan
gerçek güç (gücü ölçmek için kullanılan gaz adsorbe gas adsorber
frenleme nedeniyle) bir gazın adsorber moleküllerinde
edici
tutulması
fren gücü brake power
bir mil tarafından yada bir mile aktarılan gaz adsorbe gas air heat exchanger
gerçek güç (gücü ölçmek için kullanılan prosesten çıkan sıcak gazın havayla
edici
frenleme nedeniyle) soğutulmasında kullanılan gazdan havaya
ısı transferi gerçekleştiren ısı değiştirici
freon freon
halokarbon soğutkanların genel adı. gaz alıcı degasser
suda çözünmüş halde olmayan gazları
frit frit almak üzere tasarlanmış cihaz; gaz-alıcı
cam haline gelmeden önceki hammadde
karışımı; cam karışımını belirli derecede gaz ana borusu gas main
ısıtmak. gaz dağıtımında bir çok zona dağıtılacak
gazı taşıyan ana hat borusu
fuel oil fuel oil
petrol damıtma ürünü olan ve ısı elde gaz ana gas main cock
etmek veya motorlarda güç üretmekte ana gaz musluğu; tesise girişteki ana
musluğu
kullanılan yakıt için kullanılan genel musluk
terim
gaz analizi gas analysis
fungus fungus bir gaz karışımının içerdiği farklı gaz
klorofil bulunmayan ortamlarda küf, yüzdelerini hacim yada ağırlık olarak
yosun, mantar ve mayalar gibi bir grup belirlemek üzere yapılan analiz
hareketsiz ve çok hücreli organizmalar
gaz aparatı gas apparatus
gaçiş hali transient state bir gaz karışımındaki bileşenleri
içerisinde sistemin normal bir belirleme işlemi gerçekleştiren eleman
değişikli,ğe uğradığı durum; termostat
çevrimi (durup-çalışması) yada defrost gas failure safety device
kontrolünün çalışması gibi
gaz arızası
güvenlik cihazı gaz yakıt kullanan cihazlarda bir arıza
durumunda gaz akışını kesen güvenlik
galvanizleme galvanizing elemanı
galvanizleme
gaz bacası gas chimney
galvanizlemek galvanize (verb) gaz yakıtların duman gazlarını atmosfere
galvanizle kaplamak atan baca; gaz bacası

galvanizli galvanized (adj) gaz bağlantısı gas connection


galvanizli gaz yakıt kullanan bir aracın gaz hattına
bağlantısı; bir binanın gaz şebekesine
galvanizli boru galvanised pipe bağlantısı
galvaniz kaplanmış boru; galvanize boru
gaz basıncı gas pressure
galvanizli çelik galvanized steel gaz basıncı; bir kapalı tankta veya akış
galvanizli çelik halindeki gazın sahip olduğu basınç

galvanizli çelik galvanized steel pipe gaz basınç testi gas pressure test
boru galvanizli çelik boru gaz basınç testi; içerisinde gaz
bulundurulacak kaplara uygulanan basınç
testi
gama ışını gamma ray
gamma ışını;elektron pozitron gibi atom
altı parçacıkların etkileşiminden gaz besleme gas supply pipe
kaynaklanan belirli frekanslardaki ışık borusu gaz besleme hattı; besleme borusu
veya elektromanyetik radyasyon
yayınması gaz beslemesi gas supply, gas distribution
gaz besleme ve dağıtımı
garanti guarantee
teminat. kefil. kefalet. garanti. garanti gaz boru hattı gas pipe line
etmek. kefil olmak. başkasının gaz boru hattı; gaz taşıyan boru şebekesi
sorumluluğunu üzerine almak. güvence.
adi kefalet.
gaz borusu gas pipe
475

gaz borusu; içerisinden doğal gaz geçen bir basınç kaybında, btu/h olarak ölçülen
boru güç çıktısı kavramı,

gaz borusu dişi gas pipe thread gaz karışımı gas mixture
gaz borusu dişi; sızıntı yapmamak üzere gaz karışımı
borularda kullanılan ince diş
gaz kaynağı gas welding
gaz boşaltma exhaustion gaz kaynağı; asetilen ve oksijen karışımı
egzoz eylemi; gazların atmosfere gazın yakılmasıyla yapılan kaynak
boşaltılması
gaz kirleticiler gas contaminants
gaz brülörü gas burner havada bulunan gaz halindeki kirletici
doğal gaz yakmak üzere tasarlanmış maddeler
yakıcı; gaz brülörü
gaz kolektörü gas collector
gaz çıkış release rate doğal gaz dağıtımında bir ana hattan
miktarı bir davlumbaz testinde, dakikada litre değişik hatlara gaz vermek için ayrılma
olarak, takipçi gazın çıkış debisi hatlarının bağlantılarını içeren kolektör;
(Bakınız ANSI/ASHRAE Standard gaz kolektörü
1101995 Bölüm 4.1) .
gaz gas chromatography
gaz depolama gas storage kromatografisi karmaşık bir kimyasal bileşikteki
gaz depolama; elemanları ayırarak belirlemek üzere
geliştirilmiş kromatografik yöntem
gaz deposu gas container
içerisinde gazın saklandığı kap gaz miktarı quantity of gas
gaz debisi; birim zamanda tüketilen gaz
gaz derişimi gas concentration miktarı
bir mahal havasındaki kirletici gaz
derişimi gaz musluğu gas cock/tap
gaz akışı için kullanılan musluk; gaz
gaz duman gas flue or chimney musluğu
bacası gaz yanma ürünlerini atmosfere atan
duman kanalı yada baca gaz musluğu gas tap
gaz musluğu;
gaz filtresi gas filter
gaz filtresi; gaz hatlarına yerleştirilen ve gaz patlaması gas explosion
0.2 mikrona kadar parçacıkları tutma gaz patlaması;
kapasitesinde gaz filtresi
gaz radyatörü gas radiator
gaz fiziği gas physics gaz yakarak ısı veren radyatör
gazlar ve ilişkileri üzerinde çalışan
fizik dalı gaz regülatörü gas governor
gaz regülatörü
gaz gözleme gas monitoring
gözle görünmeyen gaz kaçak potansiyeli gaz sabiti gas constant
olan yerlerde kullanılan gaz gözleme mükemmel gaz eşitliğinde R ile
ekipmanı gösterilen gaz sabiti. pv= RT

gaz hali gaseous state gaz sayacı gas meter


maddenin üç halinden biri olan gaz hali gaz sayacı; doğal gaz tüketimini
belirlemekte kullanılan tüketicinin gaz
gaz halinde gaseous ion diffusion giriş hattı üzerinde bulunan sayaç
iyon difüzyonu gaz halinde iyon difüzyonu
gaz sensörleri gas sensors
gaz ısıl değeri gas calorific value gaz kaçaklarını aramakta kullanılan gaz
doğal gazın ısıl değeri; doğal gazın birim duyargaları
hacminin yanmasından elde edilen ısı
miktarı gaz sızdırmaz gas tight (adj)
gaz sızdırmaz;gaz kaçırmaz
gaz jeti gas jet
bir gaz yakma brülöründen çıkan alev gaz silindiri gas cylinder
soğutma sistemlerine soğutkan
gaz kaçak gas leak detector yüklemesinde kullanılan ve içerisinde
gaz sızıntısını aramakta kullanılan araç; soğutkan bulunan silindir
detektörü
gaz kaçak detektörü
gaz soğutma gas cooling
gaz kalitesi gas quality endüstriyel bacalardan çıkan gazların
içerdiği kalorifik değer, kirletici gaz kirlilikten arındırılmak üzere soğutulması
miktarı, yakma için gerektirdiği ekipman
vb hususlarla değerlendirilen gaz kalitesi gaz soğutucu gas cooler
endüstriyel bacalardan çıkan kirletici
gaz kapasitesi gas capacity (I-P) gazların, kirlilik kontrol ekipmanına
kullanılan gazda 1inch’lik su kolonu gibi girerek gereksindiği soğutmayı sağlayan
476

soğutucu birim kalitesi gaz yakıt kalitesi;

gaz şişesi gas bottle gaz yakıt gas boiler


gaz şişesi kazanı doğal gaz ile çalışan kazan

gaz talep gas demand rate gas furnace


gaz yakıtkı fırın
miktarı feet küp (litre) yada term (mJ) olarak gaz yakıt yakan hava fırını
ifade edilen, talep aralığı denilen belirli
bir zaman aralığında, bir sistemin, veya
ekipmanın verdiği veya bu elemanlara gaz yakıtlı gas fired
verilen birim zamandaki gaz miktarı. gaz yakıtlı cihaz

gas holder gaz yakıtlı evsel gas fired hot water heating
gaz tankı gaz yakıtlı evsel su ısıtma
yakıt olarak kullanılacak gazı su ısıtma
depolamakta kullanılan büyük,sızdırmaz
gaz tankı gaz yakıtlı fırın gas fired furnace
gaz yakıtlı fırın
gaz teknisyeni gas fitter
konutsal,endüstriyel ve ticari binalarda gaz yakıtlı hava gas fired air heater
gaz hatlarına regülatör,sayaç,ısıtıcı birim, ısıtıcısı gaz yakıtlı hava ısıtıcısı
gaz yakıtlı cihaz gibi eleman ve
ekipmanların kurulumu, bakımı ve
gaz yakıtlı hava gas fired air heating
onarımını yapan teknisyen; gaz
ısıtma gaz yakıtla hava ısıtma
teknisyeni

gaz temizleme gas cleaning gaz yakıtlı gas heating


bir gaz akımı içerisindeki kirlilik ısıtma gazla ısıtma;
unsurlarının temizlenmesi amacıyla
yürütülen süreç; gaz temizleme gaz yakıtlı gas generator
jeneratör gaz yakıtla çalışan jeneratör
gaz temizleyici gas scrubber
gazdaki kirlilikleri temizleyen araç; gaz
gaz yakıtlı gas central heating
temizleyici
merkezi ısıtma doğal gazlı merkezi ısıtma

gaz tesisatı gas installation


gaz hatları, ekipman,gaz yakıcı elemanlar gaz yakıtlı gas fired central heating
gibi donanımların kurulumunu yapma merkezi ısıtma gaz yakıtlı merkezi ısıtma
veya bu kurulumu yapan şirket
gaz yakıtlı ocak gas stove (cooker)
gaz testi gas test doğal gaz veya LPG ile çalışan ocak
gaz testi; gaz kaçak testi
gaz yakma gas burning, gas firing (burning)
gaz tutma gas binding rate
miktarı bir soğurucu maddenin gaz tutma miktarı gaz yada sıvı yakıt yakan brülör.

gaz tüketimi gas consumption gaz yıkama gas washing plant


gaz yakan bir aracın(fırın,ocak,kazan) tesisi gaz temizleme tesisi
birim zamanda tükettiği gaz hacmi
gaz yoğunluğu density of a gas
gaz türbini gas turbine bir gazın birim hacminin ağırlığı; gazın
yanma türbini de denilen, yanma yoğunluğu
gazlarıının akışından enerji çeken türbin;
gaz türbini gaz yükü gas load
bir binada veya endüstriyel bir tesiste
gaz üretimi gas production kullanılan yıllık toplam gaz yakıt talebi
doğal gaz üretimi
gaz gas enrichment
gaz üretme gas making equipment (gas producer) zenginleştirme daha yüksek ısı tutumuna sahip bir gazla
ekipmanı oksi asetilen kaynak yönteminde asetilen karıştırarak, bir gazın ısı tutumunun
gazı üretmek üzere tasarlanmış ekipman artırılması

gaz vanası gas valve gaz-hava gas air mixture


gaz vanası; karışımı hava ile gazın karışımı

gaz yakıt fuel gas gazını alma degassing


gaz yakıt; yakıt olarak kullanılan doğal sudan çözünmüş halde olmayan gazların
gaz alınması işlemi; gaz-alma

gaz yakıt fuel gas analysis gazını almak degas


analizi yakıt gazı analizi; yakıtın içerdiği nem ve sudan çözünmüş halde olmayan gazları
diğer maddeleri belirlemek için yapılan almak
analiz
gazlaştırma gasification
gaz yakıt fuel gas quality kömür petrol ve petrol koku, biyokütle
477

gibi karbonlu maddeleri karbon monoksit nitelikteki yapı


ve hidrojene dönüştürme işlemi.
geçici eşik temporary threshold shift
gazlı cüruf slag or clinker, to rake off değer kayması geçici eşik kayması; bir kirlilik eşik
gaz içeren cüruf parçaları değerinin geçici bir süre aşılması

gazlı mahal gas room heater geçici sertlik temporary hardness


ısıtıcı gazla çalışan mahal ısıtıcısı geçici sertlik; suda işlemleme yoluyla
düşürülebilecek sertlik değeri
gazlı radyatif gas radiant heater
gaz yakıtla çalışan ve radyatif ısıtma geçici varyans temporary variance
ısıtıcı
yapan ısıtıcı geçici varyans

gazlı soğutucu gas refrigerator geçilebilir passable


doğal gazla çalışan soğurmalı tür geçilebilir. asilabilir. geçilir. şöyle böyle.
soğutma makinesi; gazla çalışan buz zararsız.
dolabı
geçirebilirlik permeability
gaz-metal ark gas metal arc welding (GMAW) belirli sıcaklık ve nem koşullarında,
gaz metal ark kaynağı(GMAW) belirli iki yüzey arasındaki birim buhar
kaynağı
basıncı farkı nedeniyle, birim kalınlıktaki
birim düz alandan birim zamandaki su
gaz-tungsten gas tungsten arc welding (GTAW) buharı geçişi;
ark kaynağı gaz tungsten ark kaynağı
geçirgen permeable
gece çalışma set back temperature geçme. geçirgenlik. geçirimlilik.
sıcaklığı ısıtma ve soğutma mevsimlerinde geçirme.
sıcaklığın geceleri kullanılan ayar değeri
geçirgen impermeable
gece konumuna set back mode olmayan kolaylıkla nüfuz etmeyen; suyun
ayarlamak geceleri termostatın düşük(ısıtmada) geçmesine izin vermeyen yada güçlükle
yada yüksek(soğutmada) ayarlanması geçmesine izin veren toprak özelliği

gece örtüsü night cover geçirgen tabaka permeable layer


çevresel olan ısı transferini azaltmak için geçirgen tabaka; toprakta suyun
sergileme soğutucularının üzerine geçebildiği katman
geceleri örtülen kapak
geçirgen toprak permeable ground
gecikme delay geçirgen zemin;geçirgen toprak
geç kalmak, gecikmek; geciktirmek,
geçirgenlik permeance
gecikme lag bir cismin iki belirli paralel yüzeyler
bir duyucu elemanın kontrol edilen arasında, iki yüzey arasındaki basınç
değişkenle denge konumuna gelmesi için farkının tetiklediği subuharı iletimi;
gereken zaman nedeniyle oluşan subuharı geçirgenliği için kabul görmüş
duyumsama gecikmesi, (2)bir çıktının bir terim perm’dir.
kendisine neden olan girdiye göre
gecikmesi geçirgenlik transmissivity
bakınız ‘transmittance’
gecikmiş overdue
gecikmiş, vadesi geçmiş, rötarlı/vadesi geçirgenlik transmittance (radiation)
dolmuş. yüzeye gelen radyasyonun yüzey
(radyasyon)
tarafından geçirilen bölümü;
geciktirici inhibitor
bir kimyasal tepkimeyi geciktiren madde; geçirgenlik degree of permeability
örneğin bir kazanda taş oluşumların asitle geçirgenlik derecesi yada düzeyi;
derecesi
sökülmesi sırasında asitin kazan
malzemesine zarar vermemesi için
kullanılan maddeler. geçirgenlik coefficient of permeability
katsayısı bir malzemenin dokusu içerisinde bir
sıvının ilerleme hızı(cm/s)
geçerlilik validity
geçerlilik; geçerlik. meriyet. muteberlik.
doğruluk. sağlamlık. geçirim penetration
(nüfuziyet) geçirim; nüfuziyet; geçirgenlik
geçersiz giriş invalid entry
geçersiz giriş; geçirim kabulk penetration data acceptance criteria
verileri(data) nüfuziyet verileri kabul kriterleri
geçici temporary
geçici; kalıcı olmayan;belirli bir süre için geçirim verimi permeation efficiency
nüfuziyet verimi
geçici bina temporary construction
inşaat veya şantiye alanlarında işçilerin geçirmezlik impermeable (to gas)
malzeme ve değişik gereksinimlerini gazlara karşı geçirimsizlik
(gaz)
karşılamak için yapılmış geçici
478

geçirmezlik impermeable (to air) gelişimin growth inhibiting


( hava) havaya karşı geçirimsizlik engellenmesi gelişim engelleme; örneğin tıbbi alanda
tümör gelişiminin engellenmesi
geçiş transition
geçiş. intikal. geçiş yeri veya süresi. gelişmek develop
bağlantı. geçme. değişme. olgunlaşmak; inkişaf etmek, gelişmek,
tekâmül etmek; tekâmül ettirmek, inkişaf
ettirmek, geliştirmek;
geçiş akımı transition flow
laminer akımla türbülanslı akım arasında
bir rejimde akan akışkan gemi depolama ship’s stores
malzemeleri bir gemide tayfalar ve yolcuların
kullanımı için depolanan malzemeler.
geçiş bölgesi transition region
(Bakınız ANSI/ASHRAE Standard
akımın laminer ve türbülanslı rejimlerin
261996) .
arasında olduğu bölge; geçiş akım
bölgesi
geminin sağ starboard
tarafı (ancak) önden (burundan) bakıldığında geminin
geçiş halinde transient
sağ tarafı.
kararlı hale ulaşmadan önce bir
sistemdeki oynama veya geçici olgu.
genel general
genel; bir türün yada konunun bütün
geçiş ısı akımı transient heat flow
türlerini kapsayan; kapsamı geniş
akış sırasında sıcaklığın değiştiği ısı
geçişi
genel general lighting
aydınlatma genel aydınlatma;
geçiş noktası crossover point
geçiş yada değişim noktası
genel egzoz general exhaust ventilation
geçiş noktası transition point havalandırması genel egzoz havalandırması
belirlenen bir basınçta,iki katı fazın
dengede bulunduğu sıcaklık(yada verilen genel general ventilation
bir sıcaklık veya basınç); diğer bir genel havalandırma; bir bina veya
havalandırma
deyişle allotropik transformasyon mahalde ortaya çıkan kirliliğin
sıcaklığı (yada basıncı); crossover point azaltılması ve daha çok bedensel
başabaş noktası kokuların alınması amacıyla yapılan
havalandırma
geçiş parçası transition piece
iki dairesel boru arasında kullanılan geçiş genel general contaminants
parçası atmosferik hava içinde bulunan genel
kirleticiler
nitelikteki parçacıklar, zararlı gazlar,
geçiş sıcaklığı transition temperature yanma dumanları vb gibi kirleticiler
altındaki sıcaklıklarda amorf malzemenin (Halojenli VOC'lar, halojenli olmayan
kristal özelliği gösterdiği üzerinde amorf VOC,yakıt artıkları, metal ve
malzemenin akışkan özelliği gösterdiği metaloid'ler)
sıcaklık
genel konum common mode voltage
geçiş süresi breakthrough time voltajı genel konum voltajı;
koruyucu bir tabakadan bir kimyasal
maddenin nüfuz etme süresi
genel servis general service lamp
lambası genel hizmet lambası; bir ucunda lamba
geçme bağlantı snaplock joint bulunan diğer ucu enerji kaynağına
kanal elemanlarının birbirine bağlanan uzatma lamba
bağlanmasında iterek yuvaya giren ve
baskı yaratan çabuk bağlama biçimi
genel uygulama common practice
genel bir kurala bağlı olmayan fakat
gelen beam solar irradiance uygulamada tercih edilen türden eylem
radyasyon güneşin konumundan kaynaklanan ve
önemli bir yön değişmesi olmaksızın
geniş wide
güneşten alınan radyasyon
geniş. enli. büyük. kapsamlı. engin.
yaygın. ferah. bol. ardına kadar açık.
geleneksel regular boiler iyice. tamamen. alabildiğine. ardına
kazan geleneksel(sıradan) kazan; bir yakma kadar.
hacmi,su giriş çıkışları ve diğer dışsal
kontrol elemanlarını içeren kazan
geniş aralık wide range
geniş aralık;
geleneksel orthodox design
tasarım herkesçe kabul edilen, alışılagelen
geniş mutfak range hood
tasarım
davlumbazı geniş bir alanı kapsayan mutfak
davlumbazı
geliş açısı incidence angle
(1) yüzeyin normali ile yüzeye gelen ışın
genişleme expansion
arasındaki açı (2)güneş kolektörü açıklık
genişleme; mekanik soğutma çevriminde
düzleminden dışa doğru yüzeye normal
kondenserden çıkan sıvı soğutkanın bir
çizgi ile güneş ışınları arasındaki açı.
valften geçerek evaporatöre genişlemesi
479

genişleme expansion joint soğutma yoluyla yapılan soğutma


bağlantısı borudaki genleşme ve çekilmelere olanak
sağlayan boru bağlantı biçimi. expendable refrigerant
genleşebilir
soğutkan soğutma sistemlerinde kullanılan düşük
genişleme expansion bend sıcaklıklarda genişleyebilen soğutkanlar
bükümü bir borunun sıcaklık değişmeleri
karşısındaki genleşme ve çekmesinden expendable refrigerant system
genleşebilir
kaynaklanan gerilimi almak üzere soğutkanı genişledikten sonra
genellikle döngü biçiminde parça
soğutkanlı
sistem atmosphere atan çevrimsel olmayan
soğutma sistemi.
genişleme expander cycle (work extraction cycle)
çevrimi jet motorlarında yakıt dağıtım verimini genleşen metal expanded metal
artırmak üzere kullanılan genişleme genleşmiş metal( ısı karşısında)
çevrimi
genleşen expanded plastics
genişleme expansion loop polistiren, poli üretan gibi katı haldeyken
boru tesisatında borunun genleşme ve
plastikler
döngüsü genişleyen plastikler
çekilmelerini almak için tasarlanmış olan
omega biçimindeki boru parçası
genleşme expansion pipe
borusu boru tesisatında kullanılan genleşme
genişleme expansion regulator parçası
düzenleyici genişleme regülatörü
genleşme inşaat expansion construction joint
genişleme expansion bellows bağlantısı genleşme parçalı bağlantı; borularda
körükleri ısıl genleşmeleri almak ve boru tesisatına sıcaklık karşısında genleşmeyi almak
gerilme bindirmemek üzere kullanılan üzere genişleme parçası içeren bağlantı
genişlemeli(esnek) dirsek
genleşme expansion coefficient
genişleme expansion cylinder katsayısı genleşme katsayısı; maddenin birim
silindiri içerisinde yakıt hava karışımının yanarak sıcaklık artışı karşında boyutlarında
genişlediği silindir ortaya çıkan birim genleşme

genişleme expansion stroke genleşme coil, expansion


stroku pistonun emme valfi ile üst ölü nokta serpantini içerisinde soğutkanın genişlediği(DX)
arasındaki hareket (stroke) ettiği kısım serpantin

genişleme vana expansion valve capacity genleşme expansion coil


kapasitesi belirli koşullar altında valften geçen serpantini soğutkanın içerisinde genleştiği
soğutkanın btu/h yada tons (12 000 btu/h) serpantin; evaporatör
olarak yarattığı soğutma etkisi
genleşme tankı expansion tank
genişleme expansion valve açık sistemlerde suyun sıcaklık
vanası soğutma devrelerinde soğutkanın değişmeleriyle ortaya çıkan genleşme ve
kondenserden evaporatöre aktarılmasında çekilmeleri almak için tesisatın en
kullanılan ölçümleme valfi sına konulan ve kapalı sistemlerde bir
gaz yastık içeren tank;
genişleme expansion valve superheat change
vanası kızgınlık ekspansiyon valflerde süperhit değişimi, genleşme vanası expansion valve superheat
değişimi yay basıkısını değiştirerek değiştirilen kızgınlığı soğutma sistemlerinde emme gazındaki
süperhit değeri süperhite karşı gelen valfteki süperhit
yayı baskı değeri
genişleme expansion valve static superheat
vanası statik bir ekspansiyon valfinin fabrikada genlik amplitude
kızgınlığı ayarlanmış sabit süperhit değeri bir dalga hareketinde dalga şiddetinin
ölçüsü; genlik
genişlemek expand
genişlemek; boyutlarını geometrik mean, geometric
[genleşmek] geometrik ortalama; bir veri dizisindeki
genişletmek;genleşmek ortalama
terimlerin(n adet) birbiriyle çarpımının
n'inci kuvvetten kökü
genişlemeli expansion gland (packing)
conta oturduğu yuvada genişleyerek
sızdırmazlık işlevi yerine getiren conta geometrik geometric standard deviation
standart sapma geometrik standart sapma
genişletme swaging tool
takımı bir borunun çevresini aynı çaptaki bir gerçek açık real open system
başka boruya yada bu şekli kabul eden sistem diğer gerçek sistemlerle iletişimlerinde (
bir başka özel fitinge uydurmak için çan ISO 7498) açık sistem etkileşim
şeklinde genişletmek için kullanılan araç standartlarına ( OSI) uygun olan bir
gerçek sistem.
genişletmek enlarge
genişletmek;büyütmek; uzatmak gerçek çalışma actual working time
süresi bir işgörenin üretimde bulunduğu zaman,
genişletmeyle cooling by expansion başlama ve bitim saatleri arasında kalan
soğutkanın evaporatörde genişlemesi çalışma süresi
480

gerçek değer actual value büyük güç taşıyan bir eleman.


bir değişkenin üzerinde işlem yapıldığı
andaki değeri; gerçek değer required
gerekli
gerekli; zaruri; gerek duyulan;gerekli
gerçek değer true value olan
gerçek değer;
gerekli eleman required element
gerçek filtre area, actual filter face gerekli eleman; bir işlevin yerine
alanı bir filtrenin hava akımına maruz net alanı getirilmesinde gerekli eleman

gerçek giysi intrinsic clothing thermal efficiency gerekli olmayan non essential lighting
yalıtım verimi gerçek giysi yalıtının verimi; aydınlatma gerekli olmayan aydınlatma

gerçek güç real power gereklilikler requirements document


gerçek güç belgesi bir işlevin yerine getirilmesinde gerekli
olan hususları belgeleyen doküman
gerçek güneş true solar time
zamanı dünyanın güneş etrafındaki yörüngesi gereksinim requirement
eliptik olduğu ve günlük değişim gereksinim; kod ve standartlarda ön
gözlemcinin bulunduğu enleme bağlı görülen gereklilik
olduğundan, gerçek güneş
zamanı,ortalama güneş zamanından 15 gergi braketi stirrup bracket
dakika gibi değişir. gergi braketi;bir elemana boydan boya
geçerek saran ve vidalanan tutma braketi
gerçek indirim real discount rate
miktarı gerçek indirim miktarı geri akış intermediate atmospheric vent (IAV)
önleme backflow preventer
real cost bağlantısı geri akışı önlemek üzere iki adet check-
gerçek maliyet
gerçek maliyet; bir ürünün finansman valve ve ikisinin arasında bir
maliyeti de dahil olmak üzere bütün havalandırma(vent) borusu içeren
maliyet kalemlerinin hesaplanmasıyla koruyucu bağlantı
elde edilen maliyeti
geri akışın containment backflow prevention
real system önlenmesi (second line of defense)
gerçek sistem
bilgi işlemleme ve/veya bilgi transferi kirleticilerin geri akışını önleme elemanı
işlemlerini bir bütün olarak yapabilen,
yazılım,çevre,terminaller,çalıştırıcılar, geri besleme feedback
fiziksel prosesler, bilgi transfer sistemleri (1) bir çıktının girdiye oranının tersi
gibi elemanlarıyla bir bilgisayar dizisi ,(2)bir çıktı işaretinin ölçülmesi ve
çıktının değiştirilmesine temel olmak
true VAV box üzere bir girdi olarak geri beslenmesi.
gerçek VAV
kutusu üzerinde bir orifis plakası ile ve büyük
boyutlarda tasarlanmış VAV kutusu, geri besleme feedback (variable)
[değişken] elektronik kontrol devrelerinde sinyalin
real-time değerlendirilmek üzere geriye gelerek
gerçek zaman
ansal olarak oluşma; anında ortaya işlem görmesi.
çıkma; bilgisayarda bir girdiye hemen
tepki veren sistem; geri besleme feedback potentiometer
potansiyo- geri-besleme potansiyometresi
gerçek zaman time (real time) metresi
içerisinde bir oluşumun açıklık
kazandığı belirgin hale geldiği gerçek geri boşalma drain back
zaman; bir fiziksel sürecin açık hale güneş ışınlarının toplanmadığı sürelerde,
geldiği gerçek zamanla ilgili, kolektördeki suyun depoya geri akışına
olanak sağlayan sistem;(örneğin akışkan
gerçek zaman real time clock pompaları çalışmıyorken)
saati bilgisayarın enerji almadığı zamanlarda
da çalışan ve enerjisini bir başka akü geri çekilebilir withdrawable
biriminden alan saat geri çekilebilir;geri alınabilir

gerçek zamanlı real-time measurement geri dönüşsüz non return damper


ölçme ANSI/ASHRAE Standard 1291997(RA geri dönüşsüz damper
damper
2002) uyarınca, bir takipçi gaz
derişiminde gerçek zaman ölçümü,
geri dönüşsüz non return valve
vana geri dönüşsüz vana
gerçel yöntem explicit method
[kesin yöntem] fiziksel olayların bilgisayar
simülasyonlarında kullanılan ve bir geri recycling
sistemin şimdiki durumunu hesaplayarak dönüştürme kullanılmış ürünleri yenileme ve tekrar
gelecekteki durumunu çıkartma temeline kullanıma hazırlama işlemi
dayalı nümerik çözüm yöntemi
geri dönüşüm recycle ratio
gerekenden oversize oranı yenilenmiş soğutkan oranı
gerekenden büyük seçilmiş bir boru yada
481

geri dönüşüm recycled refrigerants sistemden çıkartarak dış bir depoda


soğutkanları tek yada çok geçişli filtre-kurutucu ve saklamak.
diğer araçlardan yararlanarak, yağın,
yoğuşmayan maddelerin nem,asit ve geri ödeme payback period
parçacık miktarı azaltılmış soğutkanlar. süresi bir yatırımın geri ödeme süresi

geri eğimli backward curved blade


geri pump down
kanat geriye doğru eğimli kanat(fan)
pompalamak soğutkanın alçak basınç tarafından
çekilerek kondenser yada sıvı deposunda
geri eğimli backward curved impeller toplanması işlemi.
rotor geriye doğru eğik kanatlı rotor
geri tepme back draughting
geri recoverable energy binanın sıkışık konumda olması, iç mahal
aksi halde boşa atılacak olan ısı yada basıncının düşük, yada dış mahal
kazanılabilir
enerjinin tekrar kullanılmak üzere geri basıncının yüksek olmasından
enerji kaynaklanan hava akımının baca veya
kazanılması
duman kanalından aşağı doğru akması;
geri tepme.
geri recoverable heat
kazanılabilir ısı geri kazanılabilir ısı; aksi halde atılacak
ve geri kazanılabilecek olan ısı geri tepme backdraught damper (shutter)
damperi karşı çekim veya geri tepme damperi
geri recoverable heat loss
kazanılabilir ısı geri kazanılabilir ısı kaybı geri tepmesiz compensating coupling (joint)
kaybı kavrama dengeli bağlama;dengelenmiş bağlama

geri recoverable system heat loss geri, dönüşüm recycled air


kazanılabilir sistemden geri kazanılabilir ısı havası yenilenerek çevrime sokulan hava
sistem ısı kaybı
geri-besleme closed loop control (feedback control)
geri kazanılan energy, recovered kontrolü kontrol etkinliğinin kontrol edilen
aksi halde atılacak olan enerjinin değişkendeki etkisinin duyumsandığı ve
enerji
kullanımı kontrol edici tarafından yeni bir çıktı
üretmekte kullanıldığı kontrol sistemi
geri kazanılan recovered energy
geri kazanılmış enerji; bir atık enerji geri geri-besleme feedback system
enerji
kazanım cihazı kullanarak elde edilmiş sistemi geri besleme sinyallerini alıp işlemleyen
ısı ve buna uygun bir yanıt üreten sistem

geri kazanılmış recovered system heat loss geri- recycle


geri kazanım sistemi ısı kaybı dönüştürme yağı ayırarak, yoğuşmayan maddeleri
sistem ısı kaybı
çıkartarak, nem,asit ve parçacık miktarını
azaltmak üzere filtre kurutucu ve diğer
geri kazanım recovery araçlardan yararlanarak, kullanılmış
geri kazanma;geri kazanım;kurtarma. soğutkanlardaki kirletici miktarını
yeniden ele geçirme. geri alma. iyileşme. azaltmak.
kendine gelme.
gerilim stress
geri kazanım recovery unit bir cisme uygulanan dış kuvveti
birimi bir soğutma sisteminden, soğutkanın dengelemek üzere birim kesitteki iç
çevreye dağılımını önleyerek soğutkan kuvvetlerin dağılımı; gerilme
çıkartan birim.
gerilimsiz voltage free contact
geri kazanım coil recovery loop exhanger gerilim uygulanmayan kontak
geri kazanım serpantin devreli ısı
kontak
eşanjörü
eşanjörü
gerilme tension
gerilme; gerilim
geri kazanım recovered refrigerants
soğutkanı kullanılmış ve işlemden geçirilerek tekrar
kullanıma sokulmuş soğutkan geriye doğru frostback
karlanma evaporatörleri kaplayan karlan manın
kompresör emiş hattında devam ederek
geri kazanım recovery time
kompresör gövdesine kadar ulaşması.
süresi ANSI/ASHRAE Standard 32.12004'ü
karşılamak için gerekli olandan 2 saat
daha kısa olarak hesaplanan, ve ürünün gerkenden redundancy
bir soğuk dağıtım makinesinin testinde fazlalık gereğinden fazlalık. gereksizlik. bolluk
istenilen sıcaklığa gelmesi için geçen
zaman germ germ
mikrop; tohum, tohumun özü, tohum
geri kazanım recovery plant veya yumurtada bulunan asıl hücrecik;
tesisi soğutkan iyileştirme yada geri kazanma tohumda bulunup irsi hususiyetleri
tesisi nakleden madde.

geri kazanmak recover gevreklik ductility


her hangi bir koşul altında soğutkanı bir malzemenin kırılmaksızın plastik
482

deformasyon yeteneği. değerleri veri tabanı

gevşek flanş loose flange girdi, düşük input, reduced heat


gevşek geçirilmiş flanş ısılı Bakınız “reduced input rate”

gezer ev mobile home girdi-çıktı input output device


fabrikasyon üretim ev (tercih edilen bir veri iletişim sistemine veri gönderen
cihazı
terim) yada bu sistemden veri alan ekipman.

gezer ızgara travelling grate girilebilir reach in refrigerator


yanma odası boyunca yakıtı hareket büyüklüğü, içerisine insanın girerek mal
soğutucu
ettiren bir fırın-ızgarası alma ve yükleme yapmasına uygun ticari
soğutucu.
gezerek walk-through survey
araştırma binadaki iç mahal kalitesini araştırmak giriş entry
üzere mahalleri gezerek kontrol etme giriş; bir binaya yada bir sisteme giriş
yöntemi
giriş inlet
gezinti sınırı excursion limit giriş;içeri girme; girişin yapıldığı yer
gezinti sınırı yada açıklık

gidip-gelme reciprocating giriş açıklığı inlet opening


hareketi yapan bir ileri bir geri doğrusal hareket eden. havanın mahalle girdiği açıklık

girdap akım eddy current test giriş açısı angle of inlet


test cihazı bir test elemanında girdap akımlarının giriş açısı; hava örneğinin menfezden
oluşturulduğuı tahribatsız test yöntemi. giriş açısı
Test elemanındaki değişikliklerin neden
olduğu oynamalar yakındaki bir bobine giriş alanı intake area
gönderilerek ölçülür. binaya hava girişi için seçilmiş olan
bölge
girdap akımı eddy flow (turbulent flow)
türbülanslı akım; dönme ve giriş borusu inlet pipe
ilerleme(girdap) biçimindeki akım giriş borusu; bir aparata giriş borusu

girdap eddy diffusion giriş damperi inlet damper


difüzyonu her hangi bir akımın diğer bir ortam yada brülör çalıştığında otomatik olarak hava
hava içerisinde türbülanslı bir akımla geçidini açmak, brülör durduğunda ısı
dağılması eşanjöründen geçen hava geçişini
kısıtlamak üzere tasarlanmış,
girdap(eddy) eddy elektromekanik damper türü.
anafor, girdap; girdap gibi döndürmek
veya dönerek gitmek, fırıl fırıl dön, giriş hızı inlet speed/velocity
anafor; rüzgâr veya tozun girdap gibi giriş hızı; havanın bir mahalle üflendiği
dönmesi. menfez yada difüzörden giriş hızı

girdap(eddy) eddy current giriş kanadı inlet vane


akımı bir iletken gövdesinin, ya eşbiçimli kapama veya hacim kontrolü yapan kanat
olmayan bir manyetik alan içerisinde
hareket ettirildiğinde yada içerisinde inlet vane damper
manyetik akı değişimi olan bir bölgede
giriş kanatlı
damperi fan akımının kesilmesi yada hacimsel
hareket ettirilmesi durumunda tetiklenen kontrol gerektiren yerlerde kullanılan
akım. kesme damperleri

girdi input entry loss


bir prosesi başlatamak veya değiştirmek
giriş kaybı
bir borunun,bir davlumbazın bir kanalın
için bir sisteme giren veya sistemde içerisine giren akımın neden olduğu
değiştirilen veriler basınç kaybı

girdi input rating inlet guide vanes


giriş kılavuz
değerlemesi bir cihazın, üreticisi tarafından fan ve kanallarda akışı yönlendirerek
belirlenmiş ve Btu/h (W) olarak ölçülen kanatları
dirsek kayıplarını azaltan yönlendirici
yakıt yakma kapasitesi kanatlar

girdi empedansı input impedance entering dry bulb temperature (EDB)


girdi terminallerinde göründüğü
giriş kuru
termometre hava hazırlama birimine giren havanın
biçimiyle bir elektrik devresi veya kuru termometre sıcaklığı
şebekesindeki içsel empedans sıcaklığı

girdi input function giriş kutuları inlet bells or boxes


girdilerin işlem göreceği fonksiyon fan girişinde vorteks akım koşullarını
fonksiyonu
sağlayarak enerji tüketimini azaltan giriş
kutuları
girdi verileri input data
bir sistemdeki değişkenlerin aldığı girdi
483

giriş süzgeci intake screen giysi yüzey clothing surface temperature


hava girişinde dış mahal kirleticilerinin sıcaklığı giysi yüzey sıcaklığı
tutulması için uygulanan süzgeç
gizli bağlantı secret (or concealed) fixing
giriş süzgeci inlet strainer gizli (yada gizlenmiş) sabitleme,yada
giriş süzgeci; toz ve pisliğe karşı duyarlı bağlama
devre elemanlarının önüne konulan
pislik-tutucular
gizli ısı latent heat
nem eklenmesi yada çıkartılması yoluyla
giriş vanası inlet valve nemlilik oranının değişmesiyle birlikte
radyatör, konvektör vb ekipmanların antlapideki değişiklik. Bakınız
girişinde bulunan kapama vanaları “humidity ratio”

giriş yaş entering wet bulb temperature (EWB) gizli ısı latent storage
termometre bir psikrometrenin yaş termometre gizli ısıyı kullanarak yapılan depolama;
depolama
sıcaklığı bölümünün serpantine girişte ölçtüğü örneğin suyun dondurulması yoluyla
hava sıcaklığı; yaş termometre sıcaklığı; yapılan soğuk depolama

giriş yolu route of entry gizli ısı yükü latent heat load (moisture tons; wet
zehirli bir maddenin metabolizmaya giriş tons)
yolu yada biçimi havadaki nemin soğutulurken çekilmesi
gereken yoğuşma gizli ısısı nedeniyle
giyotin damper guillotine damper ortaya çıkan ısı yükü
düşey harekete sahip damper
gizli soğutma latent cooling effect
giysi garment etkisi soğutma etkisinin, soğutucu içerisinde
elbise sirküle eden havadaki su buharının
çıkartılmasına ait bölümü.
giysi kaplama clothing area factor
alanı bedende giysinin kapladığı alan gizli soğutma latent cooling capacity
kapasitesi Btu/h (W) olarak ifade edilen,belirli
body surface area covered by clothing çalışma koşulları altında ekipmanın
giysi kaplı
giysilerle kaplanmış bedensel yüzey alanı içerisinden geçen havadan çıkartabileceği
bedensel alan gizli ısı miktarı;

giysi temel ısıl basic thermal insulation of a garment hub


göbek (jant)
yalıtımı giysilerin sağladığı ısıl yalıtımın ölçüsü; (1) bir tekerleğin mile bağlandığı göbek
bu yalıtım clo ile ölçülür; normal giysiler kısmı;(2)PC teknolojisinde bağlantı
içindeki bir insanın temel yalıtım değeri düğüm noktası
1 clo; çıplak bir insanın yalıtım değeri 0
clodur.1 clo=0.155 m2K/W dır.
göbek alanı core area
bir menfezin havanın geçebileceği alanı;
giysi yalıtımı clothing insulation önemli,kritik önemdeki alan
giysilerin insan bedenine sağladığı ısı
yalıtımı
göbek sıcaklığı core temperature
bir bilgisayar merkezindeki ana
giysi yalıtımı insulation of clothing garment bilgisayar; kendisine ağ bağlantıları
insulation, yapılan bilgisayar
bir giysi topluluğu tarafından duyulur ısı
transferine karşı gösterilen direnç. Clo
göbek, merkez core
birimi ile ifade edilir.
göbek. koçan. bir şeyin en önemli yeri
ya da merkezi. öz. çekirdek.
giysi yalıtımı insulation, clothing/ensemble
(toplu) bir giysi topluluğu tarafından duyulur ısı
gölge shadow
transferine karşı gösterilen direnç. Clo
gölge
birimi ile ifade edilir.

gölgeleme aracı shading device


giysi yalıtımı, clothing insulation, effective
gölgelik;perde; gölge yapmak amacıyla
etkin etkili giysi yalıtımı
uygulanan araç

giysi yalıtımı, clothing insulation, required gölgeleme shading coefficient (SC)


gerekli giysi yalıtım gereksinimi camdan geçen normal güneş ısı
katsayısı
kazancının, 1/8” kalınlıkta çift,berrak
giysi yalıtımı, clothing insulation, minimum camdan geçen güneş ısı kazancına oranı.
minimum requirements
gereksinim minimum giysi ile yalıtım gereksinimi gölgelemek shade (verb)
perdelemek;gölgelemek;gölge yapmak
giysi yalıtımı, clothing insulation, neutral
requirements gömme buried
nötral örtmek, gömmek, gizlemek, daldırmak,
gereksinim nötral giysi yalıtımı gereksinimi

gömme boru buried pipework


giysi yalıtımı, clothing insulation, resultant gömme boru tesisatı
sonuçlanan giysi yalıtım gereksinimi
tesisatı
sonuçlanan
484

gömme burying depth gösterge aralığı indication range


derinliği boru,kablo vb'nın gömüldüğü derinlik bir ölçme aracının göterge aralığı

gömme ısıl embedded thermal insulation gösterge ışığı indicating light


sıvı haldeki poliüretan veya sentetik gösterge ışığı; uyarı ışığı
yalıtım
köpük yalıtım malzemesinin bir optik
eleman çevresine üflenerek oluşturulan gösterge dial
ısı ve yapısal yalıtım sağlayan yalıtım kadranı göstermek veya işletmek, kadran ile
ölçmek; üzerinde rakamların yazılı
gömme kablo buried cable olduğu daire, kadran; dialing telefon
gömme kablo; sıva altı kablo numaralarını çevirme, telefon
numaralarını çevirmek
gömme panel embedded panel
gömme panel göstergeli indicating thermometer
termometre üzerinde dijital bir göstergesi bulunan
termometre
gömme recessed radiator
radyatör gömme yada gizlenmiş radyatör; açıkta
olmayan bir panel arkasına yerleştirilmiş gösterilen demonstrated accuracy
radyatör doğruluk ANSI/AMAC Standard 210,
ANSI/ASHRAE Standard 51, bu
standarda göre kalibre edilmiş bir ölçme
gömmek bury (verb)
aracı yada yönteme göre test edilen bir
gömmek gizlemek. saklamak.
ölçme aracı yada yöntemin sağlıklılık
düzeyi
görev yeri task location
görev yeri; işlev yeri
gövde body
gövde. beden. ,vücut, bir şeyin ana
görsel konfor visual comfort bütünü.
insanların bulundukları çevredeki
aydınlatmadan memnuniyet ifade
gövde elemanı envelope component
ettikleri durum; görsel konfor
[bina] yer düzeyinin üstündeki opak duvarlar,
tavanlar, döşemeler,pencereler,kapılar ve
görünebilirlik visibility yer altındaki duvarlar gibi gövdenin ana
görünebilirlik; bir cisim veya ışığın elemanları.
çıplak gözle göründüğü uzaklık
gövde base envelope performance factor
görüntüsüz non imaging survey gövde performans faktörü
bir binada yüzeylerin (genelde iç
performans
arama faktörü
yüzeyler) görüntülü olmayan bir araçla
değişik noktalarındaki bir dizi görünür
sıcaklıklarının çıkartılması. gövde, kasa casing
sandık, kutu, kasa,.gövde
görünür güç apparent power
elektrik enerjisini, elektriksel olmayan gövdenin etkin effective radiating area of a body
bir enerji türüne dönüştürmek üzere radyatif alanı insan bedeninin bir kaynakla radyatif ısı
yapılmış cihazlarda voltamper değişiminde bulunan toplam alanı
gereksinimi.görünür güç.
gövdesel ses casing radiated sound power level
görünür güneş apparent solar time gücü bir terminal birimin gövdesinden yayılan
zamanı güneş öğlesinin (solar noon) ses gücü ( artı, fan gücü kullanan
gözlemcinin bulunduğu meridyeni terminal birimlerinde emiş kapısındaki
kestiği, güneşin gökyüzünde görünür ses gücü)
açısal hareketine bağlı olan zaman.
gövdesel body core temperature increase
görünür apparent temperature sıcaklık artışı gövdesel sıcaklık artışı
sıcaklık bir cismin ölçülen radyasyondan
belirlenen sıcaklığı marginal irritant
göz tahriş
ediciler deri ve gözler üzerinde tahriş edici
görünüş aspect etkileri bulunan belli başlı maddelerden
görünüş;çok yönlü herhangi bir şeyin bir her biri
yüzü. bir yanı. tek yanı. tek tarafı. yönü.
cephesi. baktığı yön revise
gözden geçirme
gözden geçirmek, tekrar gözden geçirip
görüş alanı field of view (FOV) düzeltme.
belirli bir yöne doğrultulduğunda, bir
görüntü aracıyla cisimlerin mesh
gözenek
görülebileceği, kaydedilebileceği ve ağ gözü. file ilmiği. gözenek.
sergilenebileceği toplam açısal boyutlar
gözenek mesh width
gösterge indicator bir filtre ekranındaki gözenek büyüklüğü
gösterge; bir ölçme değerini gösteren büyüklüğü
sistem elemanı
gözenekli porous
pointer gözenekli madde yada malzeme
gösterge
(kadran) gösterge ucu; kadran
485

gözenekli filtre mesh screen grafik structuring principles for designation


elemanı gözenekli filtre elemanı; gözenekli filtre simgelerin systems
ekran yapılandırma garafik simgelerin yapılandırma ilkeleri
ilkeleri
gözeneklilik porosity
gözeneklilik; porozite
grafik tesis graphic plant schematic
şeması tesisin grafik biçimdeki şematik
gözeneksel pore diffusivity yerleşimi
dağılma gözeneksel dağılma yeteneği;
grafit graphite
gözetleme camı bullseye karbonun bir allotropu olan madde; diğer
bir tanktaki sıvı düzeyini yada kapalı bir bir allotrop olan elmasın tersine grafit
kabın içerisini görmek için bırakılan elektriksel iletken olup, elektrot olarak
gözetleme camı kullanılabilir

gözetleme camı sight glass grafit yağlayıcı graphite grease


soğutma tesislerinde akışın kontrol grafit yağlayıcı; kuru yağlamada
edilmesi, sistemdeki nem durumunun kullanılan grafit tozu
anlaşılması için kullanılan cam
eleman.gözetleme camı. grain grain of moisture
bir hava örneğinde bulunan gerçek su
gözetleme deliği eyelet miktarını belirlemekte kullanılan ölçü
göz deliği;gözetleme deliği birimi (7000 grains= 1 pound su)

gözetleme deliği peep hole Grashof coefficient ‘Grashof’


gözetleme deliği katsayısı akışkanın ısıl genleşme katsayısı, sıcak
cisim ve akışkan arasındaki sıcaklık
gözlem konsolu monitoring console farkı, cismin karakteristik boyutu,
gözleme konsolu akışkan yoğunluğu ve dinamik
viskozitesinin fonksiyonu olan sayı
gözlem ve monitoring and operator unit
çalıştırma gözleme ve çalıştırma birimi gravimetrik gravimetric efficiency
verim gravimetrik verim
birimi

gözlem ve monitoring and operator station gres nipeli grease nipple


gözleme ve çalıştırma istasyonu yağlanacak yatakların üzerinde gres
çalıştırma tabancasının yerleştirilebileceği küçük
merkezi yağlama nipelleri

gözleme monitoring grease absorption efficiency


gres soğurma
gözleme;izleme gresin gaz soğutma verimi
verimi
gözleme işlevi monitoring function
gözleme işlevi gres yağı grease
gres yağı; yağ özelliğinde herhangi
madde; yağlayıcı
gözlemek monitor (verb)
gözlemek,izlemek
gres(yağ) grease filter
filtresi gres yağı filtresi; yağ filtresi
gözlemsel predictive maintenance
bakım bir makine yada sistemin arıza yapmadan
sürekli gözlenmesi ve tam zamanında grup ısıtma group heating
bakım uygulayarak duruş hem elektrik hem de ısıyı aynı anda
zamanlarını(servis süresi) azaltmak üretime koyma
amacıyla yapılan bakım işlemleri
grup ısıtma group (or block) heating station
gözterge camı gauge glass merkezi aynı anda hem elektrik hem de ısı
kazandaki su düzeyinin altından ve üretimiyle iligli kavram; bir dizel motoru
üstünden yapılan bağlantı ile su düzeyini bir jeneratörü çalıştırırken soğutma
gösteren cam borudan yapılmış gösterge. suyuna depolanan enerji ısıtma amacıyla
Seviye göstergesi. kullanılır

gradyen gradient grup objesi group object


fiziksel anlamda hava basıncının(basınç matematikte dizilerden daha geniş
gradyeni) veya sıcaklığının(sıcaklık grupların genelleştirilmiş karakteristikleri
gradyeni) ne yönde ve ne ölçüğde
değiştiğini gösteren büyüklük güç power
birim zamanda yapılan iş; güç
grafik graph (noun)
grafik; bilimsel verileri görsel hale güç besleme power supply
getiren çizit hattı güç besleme hattı;

grafik çizmek graph (verb) güç birimi unit of power


grafik çizmek; grafikte göstermek; güç birimi; birim zamandaki Joule olarak
grafikle göstermek; grafiğini çizmek güç birimi;Watt
486

güç düzeltme power adjustment factor güçlendirilmiş reinforced concrete


faktörü güç ayarlama(düzeltme) faktörü beton takviyelik beton; güçlendirilmiş beton

güç eğrisi power curve güçlendirme reinforcement


güç eğrisi,b ir pompanın karakteristik takviye. destek. sağlamlaştırma. donatı.
eğrilerinden güç eğrisi gergi. germe. dayak. pekiştirme.

güç ekonomisi power economy gün doğumu sunshine


güç ekonomisi; güç tüketiminde sağlanan gün doğumu; sabah
ekonomi
gün ışığı daylight
güç faktörü power factor gün ışığı; gündüz
Watt yada kilowatt olarak bir devrede
tüketilen gücün yine Watt veya kilowatt gün ışığı daylight sensing control (DS)
olarak görünür güce oranı. aydınlatma araçlarının gün ışığını
algılama
kontrolü duyarak kapatılmasını sağlayan kontrol
güç power requirementss sistemi
gereksinimleri güç gereksinimleri; bir binada
ısıtma,soğutma,aydınlatma vb için gün ışığı daylight factor
gerekli güç talebi faktörü aynı gök yüzü durumunda(kapalılık) bir
düzlemin belirli bir noktasındaki iç
güç girdisi power input aydınlatmanın dış aydınlatmaya oranı
bir mile yada açık kompresöre güç
girdisini ifade eden terim; bir hermetik gündüz daylit area, vertical
yada motor kompresörün motor gündüz aydınlatması uygulanan düşey
aydınlatma
terminallerine güç girdisi; alan
alanı,düşey
güç kaybı loss of power
güç kaybı; mile aktarılamayan güç gündüz daylit area, horizontal
aydınlatma gündüz aydınlatması uygulanan yatay
alanı,yatay alan
güç kaynağı source of power
güç kaynağı;
gündüz daylit space
güç merkezi power station aydınlatma gündüz aydınlatması uygulanan
güç istasyonu mahalli hacim,mahal

güç tahrikli power burner gündüz daylit zone


brülör atmosfer basıncından yüksek basınçta aydınlatma gündüz aydınlatması uygulanan zon
yanma havası sağlayan yada fırında
zonu
bulunan bir fan yardımıyla hava çekmesi
sağlayan bir brülör
gündüz daylit
aydınlatması gündüz aydınlatması
güç tahrikli çatı powered roof ventilator
vantilatörü elektrik motorlu çatı vantilatörü
güneş eğim declination of sun
açısı güneşin ekvator düzleminin altında veya
güç tahrikli power operated draught regulator
üstündeki açısı. bu düzlemin kuzeyinde
çekme motor çalışmalı çekme regülatörü;
artı,güneyinde eksi işaretlidir.
regülatörü
güneş enerji solar energy source
güç tahrikli powered air purifying respirator kaynağı güneş enerjisi kaynağı; ısı kaynak olarak
temizleme elektrik motorlu hava temizleme güneş enerjisi kullanımı
respiratörü respiratörü
güneş enerji solar gains
güç tahrikli power ventilator (roof or wall) kazançları bir mahalde güneş radyasyonundan
(duvarda veya çatıda) elektrik motoru ile kaynaklanan ısıl kazançlar
vantilatör
çalışan vantilatör
güneş enerji solar coverage
güç tesisi power plant kullanım bir binanın ısıl talebinde güneş enerjisi
örneğin elektrik ve buhar gibi güç kapsamı tarafından karşılanan bölüm(%)
üretiminde kullanılan bina ve ekipman
güneş enerji solar fraction
güç tüketimi power consumption kullanım bir binanın ısıl enerji gereksiniminin
gücün zamanla çarpımı. kw.h (güç güneş enerjisi tarafından karşılanan
yüzdesi
tüketimi bir iş’i anlatır) bölümü

güç üretim power point güneş enerjili solar hot water system
santrali güç üretim santrali sıcak su sistemi güneşten alınan radyasyon enerjisi ile
konutsal sıcak su üreten sistem; güneş
stiffener enerjili sıcak su sistemi
güçlendirici
bir makine parçasını
güçlendiren,pekiştiren eleman; kaynak güneş enerjili solar energy system
güçlendiren parça sistem güneşten gelen ısıl enerjiyi toplayıp bir
akışkana yükleyerek su ısıtmakta,bahal
487

ısıtmakta kullanan sistem döngü ısıtıcısı bir güneş enerjisi ile evsel sıcak su
sitemini radyasyon almayan bir biçimde
güneş enerjisi solar energy test ederken, güneş kolektör devresine
güneş enerjisi;güneşten yayılan yerleştirilen ısıtıcı
radyasyon enerjisi.güneş enerjisinin
yaklaşık % 99’u 300~3500 nanometre güneş kolektörü solar collector tilt angle
dalga boyundadır. eğim açısı bir güneş kolektörünün güneş yönüne
göre eğiklik açısı
güneş enerjisi solar distribution fraction
dağılımı bir mahalle(sera) gelen güneş güneş kolektörü solar collector drain back
radyasyonunun yılın zamanına ve gün geri boşaltımı güneş enerjisinin toplanmadığı
içindeki zamana göre dağılımı. dönemlerde, örneğin sirkülasyon
pompalarının durduğu zamanlarda,
güneş enerjisi solar heat gain kolektör sıvısının bir depoya geri
ısı kazancı güneş enerjisi ısı kazançları boşaltıldığı sistem.

güneş kolektörü solar collector transfer fluid


güneş enerjisi solar heat gain coefficient (SHGC)
transfer bir güneş kolektöründe ısıyı toplayıp
kazanç güneş ısı kazançlarının gelen, iletilen ve
akışkanı mahal içerisinde dağıtan
katsayısı emilen radyasyonun içeri akan kısmı da
akışkan(genellikle su)
dahil olmak üzere gelen radyasyona
boyutsuz oranı, pencerelerde
SHGC,geliş açısına bağlıdır. güneş öğleni solar noon
belirli bir yerde güneşin en yüksek
noktada olduğundaki günün zamanı
güneş enerjisi gain utilisation factor
kullanım ısıl kütlenin sürekli fonksiyonu olarak
tanımlanan güneş enerji kullanım faktörü güneş solar compensator
faktörü gelen güneş radyasyonunun yansıyan
radyasyon
dengeleyicisi kısmını ve çevreden yansıyan radyasyonu
güneş solar sensor yakalayarak radyasyon ölçümlerinde
enerjisiyle güneş enerjisi depolayarak çalışan ve 10 kayıpları azaltmakta kullanılan cihaz
çalışan sensör m uzaklıkta insan hareketini duyarak
ışıkları yakan düzenek solar absorptance
güneş
radyasyon bir cisim tarafından emilen güneş
güneş blind (sun) spektrumunun, cisme gelene oranı.
emiciliği
kesici(jaluzi) güneş ışınlarına karşı pencerelerde
kullanılan jaluzi vb türü elemanlar
güneş beam irradiance
radyasyonu güneşin konumundan kaynaklanan ve
güneş kolektör solar collector cover
önemli bir yön değişmesi olmaksızın
kapağı ısıl ve çevresel koruma sağlamak
güneşten alınan radyasyon
amacıyla bir güneş kolektörünün üzerine
uygulanan kapak
güneş solar irradiance
radyasyonu (1)güneş radyasyonu,(2)birim alan başına
güneş kolektör solar collector absorber
gelen güneş enerjisi. ‘irradiance’terimine
soğurucusu güneş kolektörünün, gelen güneş
de bakınız.
(absorber) enerjisini alan ve bunu içerisinden geçen
akışkana aktaran bölümü;
güneş solar optical properties
radyasyonu güneş radyasyonunu niteleyen dalga
güneş kolektörü solar collector
optik özellikleri boyu aralığında,örneğin 30~3000
güneşten gelen enerjiyi toplayan ve bir
nanometre aralığında, spektral,radyatif
transfer ortamını ısıtarak bu ısıyı binaya
yada ışık ileticiliği, yansıtıcılığı ve
aktaran kolektör
emiciliği

güneş kolektörü solar collector aperture area


güneş solar simulator
açıklık alanı içerisinden yoğunlaştırılmamış güneş
radyasyonu güneş radyasyonunu simüle eden radyatif
radyasyonunun alındığı maksimum
simülatörü enerji kaynağı.
açıklık alanı

güneş kolektörü solar collector drain down güneş sabiti solar constant
alta boşaltımı bir kolektörün içindeki suyun donmasına güneşten olan uzaklığı, dünya güneş
karşı, geceleri alttaki bir hazneye arasındaki ortalama uzaklığa eşit olan,
alınması yerküre atmosferi içerisinde güneş
ışınlarına dik bir düzlemin birim alanına
güneş kolektörü solar collector instantaneous efficiency gelen güneş radyasyonu.
ani verimi test koşullarının kararlı yada yarı kararlı
olduğu test döneminde, birim kolektör güneş zamanı solar time
alanı tarafından transfer akışkanıca alınan günün, güneşin görünür konmumu ile
radyasyon enerjisinin,kolektör birim belirlenen zamanı.
alanına gelen radyasyona oranı
güneşe bırakma insolation
güneş kolektörü solar collector gross area güneşe maruz bırakma. güneşe serip
brüt alanı bünyedeki montaj elemanları da dahil kurutma;güneş kolektörü üzerine gelen
olmak üzere,tam bir kolektör modülünün güneş radyasyonu. Bakınız “irradiation,
maksimum açık alanı. instantaneous”.

güneş kolektörü solar collector loop heater güneşle ilgili solar


488

ortalamanın ağırlıklı olmasında standart farkı. genellikle birbirine komşu olan bu


bir güneş radyasyon spektrum odalardan biri kaynak oda diğeri alıcıoda
fonksiyonunun kullanıldığı, spektral adını alır.
optik özelliğin ağırlıklı ortalamasına
ilişkin, optik özellik. gürültü noise rating
değerleme gürültü değerlemesi
günlük diurnal
gündüz açılıp gece kapanan, bir günlük,
gürültü düzeyi loudness level
günlük/gündüze ait, günlük bir devir
gürültü düzeyi
gösteren; her günkü, günlük, yevmi;
gündüz olan, gündüze ait.
gürültü düzeyi noise level
gürültü düzeyi
günlük akış daily flow
günlük akış miktarı
gürültü düzeyi threshold of noise level
eşik değeri eşik gürültü değeri
günlük çıktı daily output
günlük çıktı
gürültü kriter noise criteria curves
günlük değişme daily fluctuation eğrisi gürültü kriter eğrileri
hava sıcaklıklarında bir günlük
değişmeler yada oynamalar gürültü ölçümü noise measurement
gürültü ölçümü
günlük gürültü DND (see daily noise dose)
dozu bir işçinin çalışma süreci içerisinde gürültü şiddeti intensity of noise
maruz kaldığı günlük gürültü düzeyini decibell ile ölçülen ve kulağa ulaşan ses
ifade eden ve değişik çevrelerde enerjisi
karşılaştığı gürültü dağılımından
hesaplanan tek değerli gürültü belirleme noise intensity
gürültü şiddeti
sayısı gürültü şiddeti

günlük gürültü daily noise dose (DND) noiseless


gürültüsüz
dozu günün değişik zamanlarında değişik gürültüsüz;
gürültü düzeylerinin hesapla bulunan
düzeyi
güvence factor of safety
faktörü tank malzemesinin akma gerilmesinin
günlük sıcaklık daily range tasarım yüküne oranı.
farkı tipik bir günde maksimum ve minimum
sıcaklıklar arasındaki fark.HVACyük
hesaplarında kullanılır. güvenirlik reliability
güvenilirlik. emniyet.

günlük su daily water consumption


günlük su tüketimi, normal işlevler güvenli secured
tüketimi güvenli;güvence altında;güvenliği
içerisindeki bir bireyin bir günlük su
kullanım miktarı sağlanmış

daily service tank güvenli basınç safety head (pressure)


günlük güvenlik basıncı;
tank(yakıt) bakınız "daily supply tank"

güvenli basınç safe pressure


günlük tüketim daily consumption eleman arızası yaşamaksızın bir sistemin
bir elektrik üretim şirketinden bir gün maruz kalabileceği maksimum basınç.
içerisindeki roplam enerji yada hizmet
talebi
güvenli çalışma confidence interval
aralığı güvenli çalışma aralığı
günlük yağış daily precipitation
miktarı günlük yağış miktarı;
güvenli çalışma safety working stress
gerilimi güvenli çalışma gerilimi; bir makine
günlük yakıt daily fuel supply tank elemanının çalışmada güvenli biçimde
tankı ana yakıt tankından günlük tüketimi karşılayabileceği gerilme
karşılamak üzere çekilip depolanan
yakıtın depolandığı tank
güvenli devre fail safe
dışı güvenli ve zararsız biçimde devre dışı
gürültü loudness bırakan araç
gürültü durumu;
güvenli işletim safety in operation
gürültü noise işletimde güvenlik
istenmeyen,beklenmeyen,rahatsız edici
ses, ekipman çalışmıyorken, kabul
güvenli safety cabinets
edilebilir bir müzik kalitesinde olmayan,
kabinler güvenlik kabinleri; kimya ve biyoloji
çevre gürültüsü, fon gürültüsü gibi her
laboratuarlarında tehlikeli maddelerle
türden ses;
çalışmayı olanaklı kılan, dıştan eldivenle
ulaşma olanağı veren güvenlik kabinleri
gürültü noise reduction, noise attenuation
azaltımı gürültü azaltımı; iki mahallin, ortalama
güvenli kilit safety interlock
ses basıncı düzeyleri yada ses yoğunluğu
489

bir sistemin fiziksel çalışma konumunu hacim aralığı volume range


göstermek ve birincil güvenlik hacim aralığı;
kontrolüne veri (kanıt) sağlamak üzere
çalışan araç, hacim değişimi change in volume
hacimsel değişme; hacim değişimi
güvenli safety guard
kompresör bir kompresörde, normal çalışma hacim kaybı loss of volume
kafası sırasında bastırılmayacak fakat kendisi hacim kaybi; akustikte ses gücü kaybı
ile piston arasında katı bir madde yada
sıvı olduğunda açılarak kompresörü volume control damper
koruyan bir kompresör kafası.
hacim kontrol
damperi hacim kontrol damperi

güvenli silindir safety cylinder head


hidrolik piston silindir sisteminde hacim kontrol volume controller
kafası hacim kontrol edicisi
pistonun silindir kafasına vurmaması için edicisi
sağlanan yastıklama;
hacim yazıcı volume recorder
güvenlik safety hacim kaydedici
güvenlik; emniyet; herhangi bir olumsuz
sağlık etkisine maruz olmama hali; hacim, mahal volume, space
mahal hacmi;
güvenlik security
güvenlik, emniyet; emniyet tedbirleri; hacim/sıcaklık volume/pressure control assembly
kontrol (box)
güvenlik aracı safety device topluluğu dağıtım sisteminden gelen havanın
sistemin anormal çalışması durumunda bileşiminde bir değişiklik yapmadn,
kazaları ve yıpranmaları önlemek için bir hava hızını elle yada otomatik olarak
aparat yada makineye bağlanan yardımcı değiştirmek
araç.
hacimsel volumetric
güvenlik safety connection hacimsel; hacimle ilgili olan;
bağlantısı güvenlik bağlantısı; sistemi güvenlik
devresine bağlayan bağlantı hacimsel akış flow, volumetric
hacimsel akış miktarı; birim zamanda
güvenlik safety circuit belirli b ir kesitten geçen akışkanın hacmi
devresi güvenlik devresi; yanlış bir çalışmayı ya
bir alarm vererek yada bir kesici elemanı
devreye sokarak güvenlik sağlayan hacimsel akış volumetric flow rate
elektronik devre miktarı hacimsel akış miktarı;hacimsel debi

güvenlik safety factor volumetric analysis


hacimsel analiz
faktörü güvenlik faktörü;hesaplamalarda elde hacimsel analiz; bir gaz örneğini
edilen sonucun güvenli çıkması için oluşturan maddelerin belirlenmesine
uygulanan faktör yönelik analiz

güvenlik işlevi safety function volume flow rate


hacimsel debi
güvenlik işlevi; bir sistemin güvenlik hacimsel akış miktarı; birim zamanda
elemanlarının yerine getireceği işlevler birim kesitten geçen hacim

güvenlik safety cut-out volumetric heat


hacimsel ısı
kesicisi bakınız "safety control" hacimsel ısı; bir mahalle hacim birimi
başına verilen ısı
güvenlik safety control (safety cut-out)
kontrolü güvenlik kesicisi; sistemin güvenli hacimsel volume capacity
olmayan parametrik değerlerde çalışması kapasite hacimsel kapasite
halinde devreyi kesen eleman; örneğin
soğutma devrelerinde alçak ve yüksek
basınç kesicileri hacimsel olarak part by volume
kısım hacimsel olarak kısım
güvenlik safety precautions
önlemleri güvenlik önlemleri; değişik iş kollarında hacimsel volumetric pump
uygulanması gereken güvenlik önlemleri pompa hacimsel pompa;hastanelerde hastaya
damardan sıvıların verilmesinde
safety valve kullanılan pompa
güvenlik vanası
giriş basıncı ile çalıştırılan ve ani açma
yada kapama yapan vana; hacimsel verim volumetric efficiency
bir kompresörde,silindir duvarlarının
volume ısınması, soğutma biçimi, bulunulan
hacim
bina gövdesi tarafından kapatılan, iklim ve sıkıştırma oranı gibi nedenlerle
içerisinde insan bulunabilir mahal ile bu kompresörün hesaplanandan daha az
mahalle kalıcı olarak açılan, dönüş soğutkan buhar süpürmesine ilişkin
plenumu olarak kullanılan tavan verim;
boşlukları gibi herhangi mahaller.
hadde sacı rolled sheet
haddeden çekilmiş saç; hadde saç
490

hafif light (adj) Hanry yasası Henry’s law


ışıklı. aydınlık.hafif Sabit bir sıcaklıkta, belirli bir gazın
belirli tür ve hacimdeki sıvı içerisinde
hafif metal light metal çözünen miktarı; gazın bu sıvıyla denge
hafif metaller; düşük atom ağırlığına durumundaki kısmi basıncıyla doğru
sahip lithium, beryllium, sodium, orantılıdır
magnesium and aluminum gibi metaller
harcama expense
hafif tuzlu su brackish water harcama, fiyat, verme, paha, sarf etme,
tatlı ve tuzlu suyun karışımı masraf; masraflı kimse veya şey,

hafif yağ light oil hareket motion


hafif yağ; kükürt içeriği düşük; rafineri hareket;devinim
alt yapısı üzerinde korozyon
yapmayan;çevre üzerindeki etkileri ciddi hareket dişlisi starter gear
olmayan Bonny yağı benzinli araçlarda kontak anahtarının
çevrilmesiyle aküden krank milini
hafifçe vurmak tap döndüren dişli
(tıklamak) hafifçe vurmak
hareket verme mobilisation
hareket verme;hareket kazandırma;
hafifletme, abatement
azaltma kirlenmenin derecesini yada
yoğunluğunu azaltma veya tamamen hareket yönü direction of motion
ortadan kaldırma hareket yönü

hal (durum) state hareket,etki action


bir şeyin fiziksel varoluşunda fiziksel hareket. faaliyet. iş. yapılan şey.
koşul yada aşama davranış. çalışma şekli. hareket biçimi.
etki. kuvvet. olaylar dizisi.
hal değişimi change of state (COS)
hal değişimi; bir termodinamik işlemde hareketli movable
katı,sıvı,gaz hallerinden birindeki iş hareketli; hareket edebilen
maddesinin diğerine değişmesi; durum
değiştirme hareketli ızgara step grate
ilerleyen(adımsal) ızgara; bazı kömürlü
hal eşitliği equation of state kazanlarda yanma sürecinden sonra
durum eşitliği;durum adımsal ilerleme ile kül ve birikimleri
değişkenleri(basınç,sıcaklık,hacim) boşaltan ızgara
arasındaki ilişkiyi sergileyen ifade
hareketsiz hava dead air pocket
haline getirmek rendering cebi hareketsiz hava cebi
eslim etmek; etmek, - laştırmak, rmak,
kılmak; geri vermek, iade etmek; tabir hareketsiz sıvı dead leg
kolonu içerisinde sıvı hareketi olmayan boru
halojen arama halide torch
alevi genelde alkol içeren ve mavi bir alevle
hareketsizleştir demobilisation
yanan, soğutkan kaçağı bulunan bir
me hareketsizleştirme
boruya yaklaştrıldığında alev rengi açık
yeşile dönen kaçak arama aracı.
harman blends
halojenli bileşik halogenated compound soğutkanlar genellikle diğer uygulamalarda soğutkan
halojenli bileşik olarak kullanılan,farklı kimyasal
bileşimlerde olan iki yada daha fazla
soğutkanın karışımı,harmanlanması.
halokarbon halocarbon
bir yada daha fazla karbon atomunun
kovalent bağlarla bir yada daha fazla harmanlayıcı blender
halojene(klor,flor,brom,iyot) bağlı harmanlayıcı; karıştırıcı
olduğu bir kimyasal bileşik
harmonik harmonic
halokarbon halocarbon refrigerant temel frekansın bir çarpanı olan sinüsoid
soğutma devrelerinde kullanılan frekans.
soğutkan
halokarbon soğutkan; halokarbon
soğutkanlar.freon türü içerisinde halojen harmonik dizi harmonic order
ve karbon içeren soğutkanlar. Örneğin temel frekans çarpanının sayısal değerini
R12;R22;R500 tanımlayan tam sayı

ham pis su raw sewage harmonik harmonic losses


işlem görmemiş atık su ve içerikleri kayıpları harmonik kayıplar

ham su water raw harmonikler harmonics


çevredeki su kaynaklarından çekilen ve iletişim ve akustikte ana frekansı tam katı
içilebilir su elde etmek için temizliğe ve olan eleman frekansı
işlemlemeye tabi tutulan su; ham su
Hartford Hartford loop
491

döngüsü kazanda sabit bir su düzeyi korumayı ölçülecek olanın gerçek yada doğru
sağlayan, alçak basınçlı buharla ısıtma değeri ile (girdi işareti) ölçme
sistemlerinde kondens dönüş uyarlaması. sisteminden alınan değer(çıktı değeri)
arasındaki fark.
hasta bina sick building
ıslak yerlerde üreyen bakteriler,kötü hatalı faulty
aydınlatma, kimyasal ve biyolojik hatalı;yanlış
kirlilikler nedeniyle içerisindeki hava
kalitesinin, insanların çoğunluğu hatalı bağlantı defective joint
tarafından kabul edilemez nitelikte hatalı yada eksik bağlantı
bulunduğu bina;
hatalı[yanlış] erroneous
hasta bina sick building syndrome symptoms yanlış; hatalı;
sendrom baş ağrısı,mide bulantısı, kuru
belirtileri öksürük,derinin kuruması, bir konuya air
yoğunlaşma eksikliği,yorgunluk gibi
hava
atmosfer; yerküreyi çevreleyen ve
belirtiler SBS belirtileridir. atmosfere biçim veren hacimsel olarak
%21 oksijen, %78 azot ve % 1 diğer
hasta bina sick building syndrome (SBS) gazlardan oluşan karışım; hava.
sendromu içerisindeki hava kalitesinin, insanların
çoğunluğu tarafından kabul edilemez weather
hava
nitelikte bulunduğu bina; baş ağrısı,mide yaşam ve insan aktiviteleri üzerindeki
bulantısı,ateş gibi belirtilerle ortaya çıkan etkisini de göz önüne almak koşuluyla
hasta bina sendromu belli bir zamanda atmosferin durumu

hastane buz nursery refrigerator air current


hava akımı
dolabı hastanelerde hemşire odasinda bulunan hava akımı; bir kanal yada bir açıklıktan
ilaç vb saklama dolabı; hemşire buz hareket halinde olan hava
dolabı
hava akımı air stream
hastane evyesi hospital sink hava akımı
hastane evyesi
hava akımı measurement of air current
haşlamak scald hava akımının ölçülmesi;hava akımı
haşlamak. sıcak bir sıvı ile yakmak. ölçümü
ölçümü
özellikle sütü kaynama noktasının hemen
altında ısıtmak. kaynar su dökerek
temizlemek. yanık. hava crossover
akımlarının hava akımları arasındaki karışma (
karışması sızıntı)
hat gerilimi ile line voltage electric heat thermostat
çalışan elektrik içerisine yerleştirildiği oda yada mahallin
ısı termostatı sıcaklığını, rezistif bir yükü doğrudan hava akımlı floor rack (air flow floor)
devreden çıkartarak kontrol eden araç; döşeme soğuk odalar ve araçlarda kullanılan
malzeme yükünün altından hava
hata defect, fault sirkülasyonu sağlayan döşeme türü.

hata. kusur. eksiklik ,yanlışlık


hava akış resistance to airflow
hata error direnci hava akımına karşı kanallardaki ve özel
bir büyüklüğün gerçek değeri ile direnç elemanlarındaki direnim
gözlemlenen değeri arasındaki fark; hata
hava akış airflow straighteners
hata aralığı error band düzeltici hava akışını düzelten yada doğrultan
hata bandı kanatlar

hata aranması error detection hava akış airflow retarder


hata aranması kesicisi hava akış kesicisi; dış mahalden içeri
infiltrasyon yoluyla giren hava miktarını
error recovery azaltan ve pencerelere uygulanan köpük
hata düzeltimi
belirlenen bir hataya, iletişimin türü malzeme
sürdürülmesine olanak vermesi yönünden
yapılan işlem. hava akış kesiti airfoil
bir hava kanadının kesit biçimi
hata gidermek debug (verb)
bir makine veya sistemin kusurlarını hava akış airflow rate
gidermek miktarı hava debisi

hata listesi errata hava akış airflow model


bir metin yada bir kitaptaki dizgi ve baskı modeli hava akış modeli
yanlışlıklarını gösteren ve kitabın sonuna
eklenen liste
hava akış air flow pattern
örneği hava akış örneği; bir mahaldeki havanın
hata, ölçme error (bias) hız ve yön olarak sergilediği hareket
doğru olmayan adım, proses yada sonuç; biçimi
492

hava akış air stream patterns brülör içerisinde beslenen yakıtın basınçlı hava
örneği hava akım örnekleri; bunlar laminer, ile parçalanarak atomize hale getirildiği
geçiş akımı ve türbülanslı akım olarak brülör
sınıflandırılabilir
hava ayar air shutter
hava akış airflow pattern kelebeği brülöre giren birincil hava miktarını
örneği hava akış örneği ayarlamakta kullanılan ayarlanabilir
cihaz.
hava akış yolu air flow path
hava akış yolu; bir hava akımının izlediği hava ayarlama air regulation
yol hava ayarlaması; branşman
kanallarındaki hava miktarının
ayarlanması
hava akış yönü direction of air flow
akış yönü
hava ayarlama air regulating damper
damperi hava ayarlama damperi; değişik zonlara
hava akışı air flow
giden hava miktarının ayarlanmasında
genellikle kanallar gibi sınırlayıcı
kullanılan damper
elemanlar arasındaki hava hareketi

hava bağlantısı air connection


hava akışı airflow
hava bağlantısı
genellikle kanallar gibi sınırlayıcı
elemanlar arasındaki hava hareketi
stratified airflow bir kanal yada boşlukta hava basıncı air pressure
(plenum) akan havanın farklı sıcaklık hava basıncı; atmosferik basınç
yada hızdaki katmanları
hava basınç air gauge
hava alıcı air eliminator ölçeri hava basıncı ölçer;
hava önleyici; hava alıcı
hava basınç air pressure regulator
hava alma air intake regülatörü hava basınç düzenleyicisi; basınç
hava çekimi; hava emişi regülatörü

hava alma purging hava besleme air supply


bir devre yada devre parçasından havanın taze hava, sirkülasyon havası yada
yada istenmeyen gaz miktarının atılması. transfer havasının herhangi bileşimi
soğutmacılıkta devredeki fazla biçiminde mekanik yada doğal
soğutkanın boşaltılması işlemi. havalandırma yoluyla bir mahalle verilen
hava
hava alma purging cock
musluğu (1) isıtma sistemlerinde tesisatın hava hava besleme air supply fixtures
yapması olası yerlerinde bulunan ve aparatları hava besleme aparatları
havanın alınmasına yarayan valf.hava
tahliye vanası; soğutma sistemlerinde
hava besleme air supply outlet temperature
risiverin üzerinde bulunan pürjör
çıkış sıcaklığı havanın mahalle verildiği çıkış
elemanındaki sıcaklığı; çıkış sıcaklığı
hava alma purge valve
vanası isıtma sistemlerinde tesisatın hava
hava besleme air supply outlet
yapması olası yerlerinde bulunan ve
çıkışı bir mahalle havanın verildiği noktadaki
havanın alınmasına yarayan valf.hava
çıkış ağzı
tahliye vanası; soğutma sistemlerinde
risiverin üzerinde bulunan pürjör
hava besleme air delivery rate
debisi havanın besleme miktarı; bir mahalle
hava ana air main
veya zona birim zamanda verilen hava
borusu (1) Ana hava borusu (2) bir dondurma
miktarı
tankı içerisindeki kaplara hava beslemesi
yapan yan borulara hava taşıyan boru
hava beygir air horsepower
gücü hava beygir gücü; bir fanda,kompresörde
hava analizi air analysis
veya vakum pompasında belirli bir hava
havanın içerdiği kirletici maddelerin
miktarını belirli koşullar altında harekete
belirlenmesi amacıyla yapılan analiz
geçirmek için gerekli güç

hava arındırma air separation unit


hava beygir air power (operational)
birimi havayı diğer bir hava akımından ayıran
gücü belirli bir dirence karşı havayı belirli bir
araç.
hacimsel debide hareket ettirebilmek için
gerekli güç.hava gücünün bir fan yada
hava atım air throw üfleyicinin girdi gücüne oranına ‘verim’
uzaklığı havanın çıkış elemanından sonra mahalde denir.
gittiği mesafe; hava atımı
hava boşaltım air discharge velocity
hava atımı air exhaust bir menfezden çıkan havanın çıkış
hızı
binadaki kirli havanın dış mahalle kesitindeki hızı(m/s)
boşaltılması
hava boşaltım air discharge coefficient
hava atomize air atomizing burner bir delikten(orifice) geçen havanın boğaz
493

katsayısı alanının (vena contracta) toplam serbest hava çekmesi air draught
delik alanına oranı hava çekmesi; hava sürüklemesi

hava boşaltım air relief cock hava çıkışı air outlet


musluğu hava boşaltım musluğu havanın koşullandırılan bir mahalle
içerisinden verildiği cihaz.
hava boşaltım air relief valve
hava boşaltım vanası hava dağılımı air spread
vanası
havanın verildiği mahaldeki dağılması;
hava dağılımı
hava boşaltımı air relief
hava boşaltım ağzı
hava dağıtım elements of air distribution
elemanları bir hava dağıtım sisteminin
hava boşluğu air cavity elemanları(hava hazırlama
hava boşluğu; özellikle malzeme birimi,kanallar,filtreler,damperler,
içerisindeki hava boşlukları difüzörler vb)

hava boşluğu air gap hava dağıtım air distribution box


(1) yalıtım sırasında tabakalar arasında hava dağıtım kutusu; mahallere hava
bırakılan hava boşluğu, (2) bir su
kutusu
dağıtımın sağlandığı ve kanalların bağlı
işlemleme tesisinde korunması gereken olduğu kabin
içme suyunu diğer bir su kaynağından
ayıran düşey hava boşluğu yada hacmi;
hava dağıtım air distribution system
sistemi hava dağıtım sistemi
hava boşluğu air space
hava boşluğu; yalıtım amaçlı hava
boşluğu hava dağıtımı air distribution
havanın dağıtımı; mahallere havanın
dağıtımı
hava boşluklu cavity wall
duvar tuğla yapılar arasında yalıtım amaçlı bir
hava boşluğu içeren duvar hava components of air distribution
dağıtımının hava dağıtım sisteminin işlevselliği için
elemanları gerekli elemanlardan her biri
hava boşluklu air brick
tuğla ortası boş yada delikli tuğla veya tuğla
boyutlarında havalandırma amacıyla hava damperi air damper
kullanılan kutu elle yada otomatik olarak kanatları
ayarlanabilen, hava akımının
hava bölücü air splitter dengelenmesi yada ayarlanması olanağı
hava bölücü; bir hava akımını değişik veren hava akışı kontrol birimi
branşmalara bölen aparat
hava dayanımlı weatherproof louvres
hava bypass’ı air bypass panjur hava koşullarına dayanıklı panjur
bypass edilen hava; bir hava hazırlama
birimine gönderilen havanın, bu birimden air flow rate
hava debisi
geçirilmeyen kısmı (1) bir cihazdan birim zamanda geçen
test havasının gerçek hacmi,ft3/d olarak
hava cebi air pocket ifade edilir. (2) bir nem alıcının herhangi
hava cebi kısmından geçen birim zamandaki hava
akış miktarı
hava çalışmalı air operated
basınçlı havanın çalıştırıcı olduğu eleman hava debisi airflow rate controller
ya da cihaz. kontrol edici hava debisi kontrolü

hava çekimi air extraction air flow rate controller


hava çekilmesi; belirli bir mahalden hava
hava debisi
kontrol edicisi hava akış miktarı kontrol edicisi
çekimi

extract duct hava değişim air change rate


hava çekme
çekme kanalı; iç mahalden hava çeken miktarı (1) hacim birimleriyle, bir saatteki hava
kanalı akış miktarının aynı birimlerle bina
kanal
hacmine bölümü; belirli bir zamanda
ASTM E74183 le ölçülen hava değişim
hava çekme draught gauge
miktarı;
ölçeri havadaki basınç farkını ölçerek hava
hareketini belirleyen ölçme aracı.
hava değişim air change time
süresi bir mahal havasının taze havayla bir tam
hava çekme vent or air intake terminal
değişim yapması için geçen süre
terminali bina dışında bir yere yerleştirilen, bir
iletken sistemi ile kazan yada fırına
bağlanan araç; hava değişim air change efficiency
verimi hava değişim verimi; hava değişimi
yoluyla kirletici derişiminin
hava çekmeli air extraction cooker hood
azaltılmasının ölçüsü
davlumbaz hava çeken pişirme cihazı üzerindeki
davlumbaz
hava değişimi air change(s)
bir mahaldeki iç havanın
494

(koşullandırılmış) dış havayla hava emme hattı


vantilasyon yada infiltrasyon yoluyla
değiştirilme miktarının ölçüsü; genellikle hava eskiliği air age (age of air)
m3/h olarak verilen hava debisinin mahal bakınız "age of air"
hacmine bölünmesiyle elde edilir;
hava eskiliği, average age of air
hava değişimi air change effectiveness bir mahal yada binada bulunan havanın
ortalama
etkinliği hava değişiminin yada iç mahal ortalama eskiliği yada bayatlığı
havasının atılarak yerine taze hava
çekilmesinin kirlilikler üzerindeki air excess
etkinlik düzeyi; hava değişim etkinliği
hava fazlası
fazla hava; yanmada tam yanmayı elde
etmek için verilen fazla hava
hava değişimi air change coefficient
katsayısı bir mahaldeki hava değişimini ifade eden excess of air
hava fazlası
sabit sayı tam yanmanın elde edilebilmesi için
verilen fazla hava miktarı
hava dış exfiltration of air
sızıntısı bir mahalden basınç farkı nedeni ile dış air film
hava filmi
ortama kaçan hava miktarı.havanın dışarı bir ısıl direnç oluşturan yüzeye komşu
kaçması. durgun hava tabakası

hava difüzörü air diffuser air filter accessories


genellikle havalandırılan mahallin
hava filtre
aksesuarı hava filtresi yardımcı elemanları
tavanına yerleştirilen, dairesel, kare ve
dikdörtgen biçiminde, havaya yön veren
kanatlara sahip, primer ve sekonder hava filtre air filter cell
havanın karışması için özel hücresi hava filtre hücresi
şekillendirilmiş hava dağıtıcısı.
hava filtre air filter medium
hava air diffusing ceiling ortamı hava filtresinin tutucu ortamı; toz tutan
difüzörü,tavan tavandan hava difüzyonu ortam

hava difüzyon components of air diffusion hava filtre air filter performance
elemanı hava üfleme işlevini yerine getirmek için performansı hava filtresi performansı; hava filtresinin
gerekli elemanlardan her biri toz tutma yeteneği

hava difüzyon air diffusion performance index hava filtre air filter manufacturer
performans (ADPI) üreticisi hava filtresi üreticisi
indisi belirli bir hava besleme miktarı ve mahal
yükü için yerleştirilen bir difüzörler air filter
hava filtresi
sisteminin performansını ifade eden tek hava filtresi; araçlarda silindirlere çekilen
bir sayı değerlemesi, bir mahaldeki hava havayı süzen filtre
hıznın 0.36 m/s ve altında ve efektif
sıcaklık farkının -1.7C arasında olduğu
hava filtresi filter, air
yerlerinin oranı
hava filtresi

hava difüzyonu air diffusion


hava filtresi air filter resistance
hava difüzyonu
direnci hava filtresinin akışa gösterdiği direnç

hava direnci air resistance


havanın akış sırasında karşılaştığı direnç hava filtresi air filter test
testi hava filtresi tutuculuk testi
hava dolgulu air filled
hava dolgulu; hava dolgusu hava filtresi air filter efficiency
verimi hava filtresinin verimi; tutulan toz
hava düşmesi air drop ağırlığının yüklenen toz ağırlığına oranı
hava düşmesi; uçakların hava boşluğunda
yükseklik kaybetmesi hava geçidi air passage
hava geçidi
hava düşümü air dumping
değişken hacim kutusu(VAV) yada diğer hava geçirmez air tight
cihazlar akış miktarını azalttığında ve hava sızdırmaz; hava geçirmez
besleme havası difüzöründen havanın
çok düşük hızda çıkması ile ortaya çıkan, hava geçirmez tight building syndrome
soğuk havanın hızlı düşmesi hava geçirmez ve enerji etkin binalarda,
bina sendromu
baş ağrısı,göğüs sıkışması, kontak lens
hava ejektörleri air ejectors (jet pumps) takmada güçlük,yorgunluk,hapşurma vb
nozullar arasından basınçlı hava üfleyen belirtilerle ortaya çıkan rahatsızlık
ejektör; hava ejektörü
hava air tightness
hava air exfiltration geçirmezlik bir bina gövdesinin hava girişine göre
eksfiltrasyonu bina havasının dış mahalle sızması bütünlüğünü ifade eden niteliksel terim;
bina gövdesinin hava akımına ve içerdiği
air suction line neme karşı direnci.
hava emiş hattı
495

hava air tightness class hava hareketi; havanın yer değiştirmesi


geçirmezlik hava sızdırmazlık sınıfı
sınıfı hava hareketi air motion pattern
örneği hava hareket örneği; bir mahal içinde
air requirement hava hareketi biçimi
hava
gereksinimi bir mahalde kirlenen havanın
temizlenmesi için gerekli taze hava hava hazırlama air handling unit
miktarı birimi hava hazırlama birimi. genellikle havayı
harekete geçirmek üzere kanala bağlanan
air inlet branch ve temizleyip koşullandırma da
hava giriş
hava giriş branşman hattı; hava emiş ana uygulayabilen araç,
branşmanı
kanalından ayrılan branşman kanal
hava hazırlama make-up air unit
air inlet damper birimi hava hazırlama birimi
hava giriş
damperi hava giriş damperi; binaya hava girişini
ayarlamakta kullanılan damper hava hazırlama combined section of an air handling
birimi birleşik unit
hava giriş air inlet core area bölümü bir hava hazırlama biriminin birleşik
göbek alanı havanın geçtiği dış kenarlara teğet bir bölümleri
çizgi düşünüldüğünde, menfez,açıklık
yada anemostatın toplam düzlem alanı hava hazırlama section of air handling unit
birimi bölümü hava hazırlama biriminin her hangi bir
hava giriş air inlet duct bölümü,
kanalı hava giriş kanalı; binaya taze hava
çekilmesinde kullanılan kanal hava hazırlama component of an air handling unit
birimi elemanı bir hava hazırlama birimini işlevselliği
hava giriş air inlet grille için gerekli elemanlardan(nem
menfezi hava giriş menfezi; mahalle verilen alıcı,nemlendirici,soğutucu,ısıtıcı) her
koşullandırılmış havanın üfleme biri
noktasındaki menfez
hava hazırlama fan section of air handling unit
hava giriş air inlet free area birimi fan hava hazırlama biriminin fan bölümü
serbest alanı hava girişi serbest alanı; bir hava emiş bölümüfan
menfezinin serbest alanı
hava hazırlama mixing section of an air handling unit
hava giriş air inlet slot (AHU)
birimi karışım
yarığı hava giriş yarığı; hava giriş slotu bir hava hazırlama biriminin karışım
bölümü
bölümü
hava girişi air inlet
havanın içerisinden çekildiği veya bir hava hazırlama humidifier section of an air handling
mahalle boşaltıldığı araç yada açıklık birimi unit
(menfezler, anemostatlar, difüzörler ve nemlendirme bir hava hazırlama biriminin
yarıklar hava girişi olarak kullanılabilir) nemlendirme bölümü
bölümü
hava girişi ingress (of air)
hava hazırlama casing of an air handling unit
havanın bir mahalle girişi
cihazı kasası hava hazırlama biriminin kasası(gövde)

hava girişi intake air


binaya dış mahalden hava girişi hava hazırlama air handling function
işlevi hava hazırlama işlevi; havanın sıcaklık,
nem,basınç ve temizliği ile hava
hava air monitoring
hareketlerinin kontrolünü sağlama işlevi
gözlemleme havanın gözlenmesi; hava
karakteristiklerinin izlenmesi
hava hazırlama air handling plant
tesisi hava hazırlama santrali; havanın
hava gürültüsü air noise
sıcaklık,nem, temizlik yönünden mahal
havanın menfezlerden çıkarken veya
gereksinimlerine uydurulması için
kanallarda akarken neden olduğu gürültü
koşullandırılmasını sağlayan tesis

hava airborne noise/sound


hava hızı air speed (or velocity)
gürültüsü/sesi havada radyasyon yoluyla algılanma
hava hızı; bir hava kütlesinin birim
noktasına ulaşan ses
zamanda aldığı yol

hava hacimsel air volume flow rate


hava ısıtıcı air heater battery
debisi havanın hacimsel akış miktarı; m3/s
grup hava ısıtıcı demeti

hava hacmi air volume


hava ısıtıcı, air heater, forced convection (unit
hava hacmi
cebri heater)
konveksiyon içerdiği bir fan yardımıyla iç mahal
hava hacmi volume of air havasını içerisinden sirküle ederek ısıtan
hava hacmi;örneğin besleme havası ısıtıcı; cebri hava ısıtıcısı
hacmi
hava ısıtıcısı air heater
hava hareketi air movement içerisinden sıcak su veya buhar geçen
496

yada elektrik enerjisi ile çalışan hava hava kalitesi; havanın kirlilik düzeyi
ısıtıcısı
hava kalitesi air quality sensor
hava ısıtma air heating kontrol sensörü hava kalitesinin kontrol edilmesi
bir mahalli sıcaklığı gereksinimlere göre
kontrol edilen havayla ısıtma işlemi
hava kanal air duct sensor
sensörü hava kanalında sıcaklık yada hava
hava ısıtma air heating apparatus akımını duyan eleman; kanal duyargası
aparatı hava ısıtma aparatı
hava kanal air ductwork system
hava ısıtma ve air heating and cooling coils sistemi koşullandırılan havanın kullanım
soğutma mahallin gereksinimlerine bağlı olarak mahalline kanallarla getirildiği ve
kangalları içerisinden sıcak veya soğuk geçirilerek toplandığı sistem
ısıtma veya soğutma yapmakta kullanılan
serpantin hava kanal air duct thermostat
termostatı hava kanallarındaki hava sıcaklığına göre
hava işlemleme air treatment sistemi kontrol eden termostat
hava işlemlemesi; havanın temizlik, nem
sıcaklık gibi özellikler bakımından işlem hava kanalı air duct
görmesi hava geçirmezliği zorunlu olmayan, saç
metal veya diğer uygun malzemeden
hava işlemleme, air treatment, thermodynamic yapılan, düşük basınçlardaki hava ya da
termodinamik termodinamik hava işlemleme; gazları taşımakta kullanılan iletim yolu
nemlendirme,ısıtma veya soğutma
hava kapama air shut off valve
hava jeti air jet vanası hava kapama vanası; bir hava akışını
hava jeti; bir orifisten yüksek hızda durdurmakta kullanılan vana
üflenen hava
hava karışım air mixing unit
hava jeti rise (of an air jet in mixing air birimi hava karışım birimi; taze hava ile
yüksekliği diffusion) sirkülasyon havasını karıştıran birim
bir karşıtırıcı difüzörde hava jeti
yüksekliği hava karışımı air mixture
hava karışımı; taze hava ile sirkülasyon
hava kabarcığı air bubble havasının karışımı
hava kabarcığı; hava balonu
hava air stratification
hava kabarcığı bubble katmanlaşması havanın tabakalaşması;
kabarcık. hava. gaz ya da su kabarcığı.
fokurtu. bos. geçici şey. balon.
hava kaynak air resource management
kabarcıklar çıkarmak. köpürmek.
yönetimi hava kaynağı yönetimi
kaynamak. fokurdamak.

hava kaçağı air leakage hava kesici air barrier


bina gövdesinden belirli bir basınç binalarda hava infiltrasyon ve
farkının neden olduğu hava akımı; hava eksfiltrasyonu önlemek için cephe
geçirmezliğin bir ölçüsü[ cfm ( m3/s) duvarlarına uygulanan hava geçirmez
sabit basınçta] malzemeden örtü

hava kaçak air leakage rate hava kilidi air lock


hava sızıntı miktarı;bir açıklıktan birim koşullandırılan bir mahalden içeri yada
debisi
zamanda kaçan hava dışarı doğru hava değişimini kontrol
etme amacına sahip olan bölüm; birini
kapatarak hava transferini sınırlamak için
hava kaçak air leakage factor
genellikle iki adet birbirinden ayrı kapı
faktörü hava sızıntı yada kaçak faktörü
kullanılır.

hava kaçışı air leak hava kilidi airlock


hava sızıntısı; hava kaçağı koşullandırılan bir mahalden içeri yada
dışarı doğru hava değişimini kontrol
hava kalite air quality control etme amacına sahip olan bölüm. birini
kontrolü hava kalitesi; havanın kirlilik düzeyi kapatarak hava transferini sınırlamak için
genellikle iki adet birbirinden ayrı kapı
air quality standard kullanılır.
hava kalite
standardı dış yada iç havada bulunabilirliğine izin
verilebilir kirlilik unsurlarının snırlarını hava kilidi,aktif airlock, active
belirleyen ve yasal düzenleme konusu birbirinden farklı basınçtaki iki kapalı
standartlar. mahal arasında bulunan ve basınçların
ayarlanmasını sağlayan kapalı oda; bir
guideline, air quality boru yada akış hattında akışı kesen hava
hava kalite
iç hava kalitesi ile ilgili kavram,tanım ve cebi
yönergesi
gereklilikleri gösteren yönerge
hava kilidi,pasif airlock, passive
air quality pasif hava kapanı
hava kalitesi
497

hava kirletici air contaminant hava miktarı measurement of air quantity


havanın kabul edilebilirliğini azaltan ve ölçümü hava miktarının(debi) ölçülmesi
bulunması istenmeyen içerik; toz, sis
halinde bileşikler, dumanlar, parçacıklı
hava motoru air motor
maddeler vb
(1) basınçlı havayı mekanik kuvvete
dönüştüren araç (2) öncelikle damperleri
hava kirletici air pollutant açma ve kapamada kullanılan havayla
hava içerisinde yeteri kadar yüksek bir çalışan araç, (3) bir giriş basınç işareti ile
derişimde olduğu zaman insanlar, bir konumu belirleyen son kontrol aracı
hayvanlar, bitkiler yada malzemeler
üzerinde zararlı etkileri olan herhangi
hava musluğu air cock
bir madde
hava musluğu; bir sistemin yüksek
noktasında havanın atılması için
hava kirliliği air contamination kullanılan musluk
havanın mahaldeki işlemler yada
çevredeki doğal koşullardan kaynaklanan
hava air humidifier
kirlenmesi; hava kirliliği
nemlendirici havanın nemlendirilmesinde kullanılan
aparat; nemlendirici
hava kirliliği air pollution
hava kirliliği; havanın insan sağlığına
hava air humidification
zararlı maddeler içermesi durumu
nemlendirme havanın nemlendirilmesi; buhar veya
sprey su püskürterek havaya nem
hava kirlilik air pollution concentration eklenmesi işlemi; nemlendirme
derişimi hava kirlilik derişimi.
hava air humidifying plant
hava koşulları weather conditions nemlendirme hava nemlendirme tesisi
hava koşulları; havanın tesisi
sıcaklık,basınç,nem, rüzgar hızı,
bulutluluk veya güneşlilik gibi
özelliklerini içeren koşullar hava nemliliği air humidity
nemlilik;su buharı ve kuru hava
karışımında, karışımın belirli bir
hava weatherproof hood hacmindeki su buharı kütlesi.
koşullarına hava koşullarına dayanıklı davlumbaz
dayanan hava numunesi air, sample
davlumbaz numune olarak alınıp analiz uygulanan
hava
hava kurutma air drying
hava kurutma hava odacığı air chamber
vanalara,musluklara ve uzun boruların
hava kurutma air drying apparatus uçlarına olanak oranında yakın
aparatı hava kurutma aparatları yerleştirilen ve su çekiçlemesini
önlemekte kullanılan araç
hava kurutma air drying plant
hava kurutma tesisi hava oranı ratio of air
tesisi hava oranı; yanma için gerekli hava oranı

hava kurutucu air dryer air preheater


hava ön ısıtıcısı
hava kurutucu cihaz; kimyasal yada bir hava hazırlama birimindeki ön ısıtıcı
soğutma yoluyla havadan nem alan
ekipman
hava ön ısıtma air preheating
(1)son işlemlemeden önce bir besin
hava air dehumidifier maddesinin
kurutucusu havadan nem çıkartma işleminde ısıtılması,(2)iklimlendirmede, diğer
kullanılan cihaz; nem alıcı işlemlerden önce yapılan ısıtma

hava kütle air mass ratio air pre-treatment


hava ön
oranı gerçek güneş-yer yolu üzerindeki havanın ön işlemlenmesi;
atmosfer kütlesinin, güneşin tam tepede işlemleme
olması halinde deniz düzeyinde olan
hava kütlesine oranı hava air sampling
örneklemesi hava kirliliğinin analizi için belirli bir
air mass flow rate havadan örnek(numune) alma işlemi
hava kütlesel
debisi bir kesitten birim zamanda geçen hava
kütlesi hava water rejection efficiency of a weather
panjurunun su louvre
air mass tutma verimi bir hava panjurunun su tutma(içeri
hava kütlesi
belirli bir hacim içerisindeki hava almama) verimi
moleküllerinin toplamı
hava perde air curtain unit
air nozzle birimi bir hava perdesi oluşturmak üzere
hava memesi
hava nozulu tasarlan -mış mekanik araç

air grille hava perdesi air curtain


hava menfezi
hava menfezi (1) bir açıklığın genişliği ve yüksekliği
498

boyunca yeterli bir hız ve hacimde sızıntısı,dengeli dengelenmiş hava infiltrasyonu;


hareket ederek, bir yanından diğerine infiltrasyonun eksfiltrasyona yakın
hava sızıntısını ve ısı aktarımını azaltan miktarda olduğu durum
kontrollü hava akımı.
hava air infiltration, unbalanced
hava pompası air pump sızıntısı,dengesi dengelenmemiş hava infiltrasyonu
hava pompası z

hava saflaştırıcı air purifier air recirculating plant


hava
havanın temizlenmesinde kullanılan hava sirkülasyon tesisi
cihaz; hava temizleyici sirkülasyoın
tesisi
hava saflaştırıcı air purifying respirator
hava temizleme emicisi hava air circulation rate
respiratör
sirkülasyon kapalı bir mahalde birim zamanda sirküle
miktarı eden hava hacminin mahal hacmine
hava air purification bölümü
saflaştırma havanın kirliliklerden arındıralarak
temizlenmesi; havanın saflaştırılması
hava air recirculating cooker hood
sirkülasyonlu havayı sirküle eden ocak davlumbazı
hava saflığı air purity
hava saflığı, havanın temizlik düzeyi davlumbaz

air free area ratio hava air circulation


hava serbest
net hava geçiş alanının toplam damper sirkülasyonu ya doğal yada cebri olarak hava hareketi
alan oranı
alanına oranı
hava air recirculation
hava serbest air free area sirkülasyonu bir klima sisteminden gelen ve dışarı
alanı bir damperin havanın geçiş yaptığı net atılmayarak koşullandırıldıktan sonra
serbest alanı tekrar mahalle gönderilen hava.

hava serpantini air coil temperature hava soğutma air cooling


sıcaklığı serpantin sıcaklığındaki hava hava soğutucu; içerisinden soğutkan veya
salamuranın geçtiği bir serpantinden
geçen havayı soğutan birim
hava sesi airborne sound
havada radyasyon yoluyla algılanma
noktasına ulaşan ses hava soğutma air cooling system
sistemi mahal havasını soğutma sistemi
hava sıcaklığı air temperature
hava sıcaklığı hava soğutmalı air cooled
çalışması sırasında ortaya çıkan ısının
hava sıcaklığı temperature of the air atıldığı ortamın hava olduğu soğutma
havanın sıcaklığı; dış veya iç mahal hava biçimi; hava soğutmalı
sıcaklığı
hava soğutmalı air condensing unit
hava sıcaklık air temperature controller birim mahalden alınan ısının kondenserde
hava sıcaklık kontrol edicisi havaya atıldığı hava soğutmalı
kontrol edicisi
yoğuşturma birimi; ısı atımında hava
kullanan kondenser
hava air seal
sızdırmazlığı hava sızdırmazlık elemanı
hava soğutmalı air cooled unit
birim hava soğutmalı soğutma birimi
hava sızıntı weather strip
şeridi pencere ve kapı kenarlarına hava
hava soğutmalı air cooler battery
sızıntısını azaltmak üzere özel olarak
grup bir grup halinde hava soğutucularını
tasarlanmış olan şerit, conta ve
içeren birim
sızdırmazlık elemanları

hava soğutmalı air cooled air conditioner


hava sızıntısı air bleed in
iklimlendirme bünyesindeki kondenserin havayla
hava sızıntısı; hava sızması(infiltrasyon)
birimi soğutulduğu iklimlendirme birimi

hava sızıntısı air infiltration


havanın bina elemanları arasından sızıntı hava soğutmalı air cooled condenser
yoluyla ve basınç farkı nedeniyle binaya kondenser fanlarla ısı transfer yüzeyleri üzerinden
girmesi havayı geçirerek, ısıyı havaya atarken
soğutkanda duyulur ve gizli ısı değişimi
air infiltration (building) yaratan(yoğuşma) kondenser türü; hava
hava
rüzgar etkisi yada içmahal ile dış mahal soğutmalı kondenser
sızıntısı(bina)
havası yoğunluk farkından kaynaklanan
basınç etkilerinin neden olduğu, bina hava soğutmalı air cooled refrigerant condenser
elemanları ile pencere ve kapı soğutkan evaporatörde alınan ısıyı dış bir ortama
çevresindeki çatlaklar ve boşluklardan kondenseri atmakta havayı kullanan ve ısıyı havaya
kontrolsüz giren hava atan soğutma kondenseri

hava air infiltration, balanced hava soğutucu air cooler


499

ortam olarak havayı kullanarak bir cihazı göbek bir hava terminal cihazındaki temel geçiş
soğutulan mahaldeki ısıyı soğutkana alanı alanı
transfer etmekte kullanılan fabrika
üretimi cihaz;
hava terminal mixing section of an air terminal
cihazının device (ATD)
hava son air after treatment bir hava terminal biriminin karışım
Bakınız "after treatment" karışım bölümü
işlemleme bölümü

hava şaftı air shaft hava terminali air terminal


hava şaftı; binada doğal havalandırma besleme kanal bağlantısı( ları) , çıkış
için düşey bina açıklığı kanal bağlantısı(ları) , ve/veya bir fan
topluluğu da içerebilen bünyesinde
hava şaftı air well yerleşik hava çıkışları bulunan terminal
doğal havalandırma için binadaki hava
şaftı hava terminali, effective area, air terminal
etkin alanı bir hava terminal cihazının havanın
hava tankı air container süpürdüğü toplam alanı
hava tankı yada deposu
hava transfer air transfer device
hava tankı air receiver cihazı hava aktarma cihazı
hava deposu;hava tankı
hava transferi air transfer
hava tankı air vessel havanın bir mahalden( örneğin dış
hava tankı; hava deposu; pnömatik mahal) bir başka mahalle aktarılması
sistemlerde içerisinde hava bulunan tank
hava tüketimi air consumption
hava temizleme air cleaning basınçlı hava ile çalışan ekipmanlarda
havadan çeşitli kirletici ve/veya gazları birim zamanda tüketilen hava
alma biçimindeki iç hava kalitesi kontrol miktarı;tasarım sınırları içerisinde çalışan
stratejisi. En yaygın yöntemler bir cihaz tarafından, kararlı hal koşulları
parçacıkların filtreden geçirilmesi, altında zaman biriminde tüketilen en
elektrostatik toplama ve gaz soğurma yüksek hava miktarı
işlemleridir.
hava tüpü air bottle
hava temizleme air cleaning equipment dalgıçların deniz altındayken solunum
ekipmanı havanın termizlenmesi amacıyla için kullandıkları hava tüpü
kullanılan ekipmanlar; hava temizleme
ekipmanları hava türü air type
hava türü
hava temizleme air cleaning system
sistemi laboratuar, dökümhane gibi mahallerle hava türü types of air
konutsal mahallerin temizliği için havanın içerdiği kirlilik düzeyine göre
tasarlanan sistemler; türleri
davlumbaz,fan,filtreler, yıkayıcılar vb
gibi elemanlardan oluşan sistem
hava üflemeli blow through unit
birim soğutma serpantinin önüne yerleştirilen
hava temizleyici air cleaner ,air scrubber fanla havanın üfleme biçiminde
havadan kirlilik unsurlarını çıkartan araç; serpantinden geçirildiği birim
hava temizleyici
hava üfleyici air blower
hava temizlik freshness index yüksek miktarda havayı basma
endeksi içeride bulunan insanlar tarafından işlevindeki santrifüj fan
havanın temizliğini sübjektif
değerlendirmedeki duyumsal endeks
hava vanası air valve
(genellikle 9 nokta ölçeğinde)
hava vanası

hava terminal air terminal unit (ATU)


hava verileri weather data
birimi hava terminal birimi; havanın mahalde
hava verileri; meteorolojik çalışmalar
çıkış yaptığı birim
sonucu elde edilmiş veriler

hava terminal air terminal unit assembly


hava yapmış air bound system
birimi hava terminal birimi topluluğu;
ısıtma hava yapmış ısıtma sistemi; hava
topluluğu nedeniyle sirkülasyonun durduğu sıcak
sulu ısıtma sistemi
hava terminal air terminal device (ATD)
cihazı hava terminal birimi; havanın mahalde hava yastığı air cushion
çıkış yaptığı araç hava yastığı

hava terminal effective area of an air terminal device hava yenileme air renewal
cihazı etkin bir hava terminal cihazının havanın havanın yenilenmesi; kirli havanın temiz
alanı süpürdüğü toplam alanı hava emişi yoluyla kalitesinin artırılması

hava terminal core area of an air terminal device hava yıkayıcı air washer
500

bir besleme havası sistemine suyu her hangi bir mahalle doğal yada
püskürterek yada atomlaştırarak veren mekanik yollarla havanın verilmesi yada
birim; suyun ısıtılmış yada soğutulmuş alınması; bu hava koşullandırılmış
olmasına bağlı olarak ısıtma, soğutma, olabilir yada olmayabilir
nem alma ve nemlendirme yeteneğine
sahip birim; havalandırma ventilating unit
birimi havalandırma birimi;
hava air washer
yıkayıcı(temizle bacalar ve proses boşaltımları gibi
havalandırma breather pipe
yici) alanlardaki akımlarda akış içerisinden
borusu havalandırma borusu
zehirli maddeleri azaltan sistem;kontrollü
atmosfer depolama odasındaki CO2
içeriğini azaltan araç; havalandırma ventilating tube
borusu havalıandırma borusu; sistem yada
hava yoğunluğu air density ekipmanları atmosfere açan boru
havanın birim hacminin ağırlığı; hava
yoğunluğu havalandırma ventilation pipe
borusu havalandırma borusu; bir cihazı
hava yolu airway atmosfere açan boru
hava yolu
havalandırma ventilation shaft
hava yön air turning vane boşluğu binada doğal havalandırma amacıyla
hava yön değiştirme vanası tasarlanmış bulunan inşai düşey boşluk;
değiştirme havalandırma şaftı
vanası
havalandırma ventilation flow rate
hava zarfı air envelope havalandırma akış miktarı yada debisi
hava zarfı; bir binada ısı yalıtımı
debisi
amacıyla duvarlara uygulanan hava
boşluğu havalandırma degree of ventilation
derecesi havalandırma derecesi; bir mahalde birim
air, ambient zamanda yapılan hava değişimi
hava, çevresel miktarı(ACH)
çevre havası.atmosferik hava.bir mahalli
çevreleyen dış hava
havalandırma ventilating fan
air, dry fanı havaya hareket vermekte kullanılan
hava,kuru
kuru hava; nem içermeyen hava eleman; fan

air gas ratio havalandırma air, ventilation


hava/gaz oranı (1) iç mahaldeki kirlilikleri seyreltmek
hava hacminin gaz hacmine oranı;istenen havası
nitelikte bir yanma elde etmek için üzere mahalle verilen hava;(2) besleme
belirlenmiş bir oran gereklidir. havasının işlemleme aracından geçirilen
taze hava kısmı

hava/giysi oranı air/cloth ratio (feet per minute)


toz toplayıcı hesaplarında bir çanta filtre havalandırma ventilation air
ortamında hava hızını ölçmekte havası havalandırma havası; bir mahalle
kullanılan değer; aktif feet küp/dakika havalandırma amacıyla verilen hava
hava debisini kumaş filtre ortamının
efektif alanına(feet kare) bölerek havalandırma ventilation heat recovery
hesaplanır. ısı geri havalandırmada ısı geri kazanımı; egzoz
kazanımı havasından alınan ısının taze havayı
air/media ratio ısıtmada kullanılması
hava/ortam
oranı air/cloth oranı ile aynı, fakat kağıt
kartuşlar gibi, kumaş olmayan filtre havalandırma ventilation heat loss
ortamlarının bulunduğu yerlerde ısı kaybı havalandırma ısı kaybı(kışın);
kullanılır.
havalandırma ventilation heat gain
havadaki airborne particles (particulates) ısı kazancı havalandırma ısı kazancı(yazın);
parçacık havada katı yada sıvı damlacıkları
halinde asılı biçimde bulunan toplam
havalandırma ventilation thermal load
parçacık halindeki maddeler; endüstriyel
ısıl yükü havalandırma ısıl yükü
tozlar, odun ve kömürün yanma ürünleri,
motorlu araç kirleticileri vb
havalandırma ventilating duct
hava-hava ısı air to air heat exchanger kanalı havalandırma kanalı; havalandırma
binadan egzost edilen hava ile binaya tesisatında besleme ve/veya toplama
değiştirici
giren besleme havası arasında ısı kanalları
transferi gerçekleştirmek üzere iki hava
akımını ayıran araç. havalandırma ventilation rate
miktarı birim zamanda dış havanın iç mahalli
havalandırma ventilating besleme miktarı; hava değişim katsayısı
havalandırma; iç mahal kirliliklerini olarak da ifade edilir(ACH) ; ft3/d olarak
seyreltim amaçlı havalandırma binaya yada mahalle giren dış hava debisi

havalandırma ventilation havalandırma ventilating rate (air change rate)


501

miktarı (hava birim zamanda tam hava değişimlerinin fanlardan oluşan sistem
değişim sayısı;
miktarı) havalandırma ventilating slot
yarığı havalandırma yarığı; slot;açıklık
havalandırma ventilation system efficiency
sistem verimi havalandırma sistem verimi; mahalle havalandırmad ventilation noise reduction device
ulaşan havanın fanın bastığı hava a gürültü havalandırmadan kaynaklanan sesin
miktarına oranı düşürülmesinde kullanılan cihaz;
azaltma cihazı
susturucu
havalandırma ventilating system
sistemi havalandırma sistemi; hava hazırlama havalandırmak aerate
birimi,fanlar,kanallar,hava çıkış havaya maruz bırakmak; havalandırmak;
ekipmanları da dahil olmak üzere bir
mahal yada binanın havalandırılmasına havalandırmak ventilate
yönelik tesisat; havalandırma sistemi havalandırmak; bir mahaldeki hava
kirliliğini seyreltmek üzere doğal yada
havalandırma ventilation system mekanik yolla yapılan havalandırma
sistemi havalandırma sistemi;
havalandırmalı ventilation façade area
havalandırma ventilation strategy cephe alanı havalandırma uygulanan mahallerin
stratejisi havalandırma stratejisi; sistem toplam cephe yüzey alanı
seçimi,kurulumu ve işletimi ile ilgili
kararların tümü havalandırmalı ventilated ceiling
tavan havalandırma amacıyla tavandaki
havalandırma ventilating shaft boşlukların kullanıldığı mutfak
şaftı binada doğal havalandırma amaçlı düşey havalandırması
boşluk; havalandırma şaftı
havalı kurutucu air douches
havalandırma breather plug elde kontrol edilen hava kurutma cihazı
tapası buhar geçirmez bir kaplama arasında
yalıtım malzemesi içeren boşluğun havalı soğutma air cycle refrigeration
havalandırılmasını sağlayan çıkartılabilir çevrimi havayı soğutkan olarak kullanan çevrim
tapa,kapak, veya diğer her hangi bir
tıkama elemanı
havalık air vent
havalık; bir sistemdeki havayı atmosfere
havalandırma ventilation installation package (for a açan havalık hattı
tesisat paketi single dwelling)
(tek konut için) bir tek konut için hazırlanmış paket
havalık vent (noun)
iklimlendirme cihazı
delik. menfez. ağız, yarık.havalık;
atmosfere açma; bünyesinde yanma
havalandırma ventilation installation havasının dışarıdan çekildiği bir giriş
tesisatı havalandırma tesisatı terminali ile yanma gazlarının atmosfere
boşaltıldığı çıkış terminalinden oluşur
havalandırma aeration plant
tesisi bir maddenin elemanları arasından hava havalık (doğal) air vent (natural)
geçirme anlamında havalandırma doğal hava çıkışı; atmosfere hava çıkışı
yaparak işlemleyen tesis
havalık borusu vent pipe
havalandırma ventilation plant sıhhi tesisatçılıkta ve sıcak sulu ısıtma
tesisi havalandırma tesisi sistemlerinde havanın alınması ve
sistemin atmosferik basınçta çalışarak
ventilation efficiency havanın çıkmasını sağlayan genelde
havalandırma
odaya ulaşan havalandırma havası çatıya kadar uzatılan boru; havalık
verimi
hacminin fanın bastığı havalandırma
hacmine oranı havalık borusu vent piping
çekme havalık borusu; atmosfere açılışı
ventilation effectiveness sağlayan boru
havalandırma
verimi meskun bir zonda hedef alınan mahalle
ulaşan taze hava oranı, kirleticilerin havalık cihazı venting device
çıkartılmasına bakılmaksızın,hava havalık cihazı; bir cihazı atmosfere
dağıtımının değerlendirilmesi, bağlayan ekipman

havalandırma component of ventilation or air havalık çekmek vent (verb)


conditioning (atmosfere havalandırmak(atmosfere açmak);
veya
havalandırma yada iklimlendirme açmak) havalık almak(bir tesisattan)
iklimlendirme
sisteminin işlevselliği için gerekli
elemanı
elemanlardan(fan;kanal vb) her biri vent damper
havalık
damperi otomatik çalışan,fosil yakıt yakan bir
havalandırma ventilation or air conditioning system cihazın havalık sistemine, çekme kontrol
veya havalkandırma veya iklimlendirme elemanının çıkışına yerleştirilen ve cihaz
iklimlendirme sistemi; nahal iklimlendirmesinde çalışırken otomatik olarak açan ve sistem
kullanılan hava hazırlama birimi;kanallar beklerken kapanan damper
sistemi
ve hava çıkışları ile filtrelerden ve
502

havalık vent limiter (atık suyun havaya maruz kalması) veya


sınırlayıcısı bir gaz basınç düzenleme vanasının aktif olabilir.
atmosferik diyafram odasından atmosfere
hava akışını sınırlayan bir araç; bir akış havayla cooling by air
sınırlayıcı orifis yada başka bir araç soğutma havayla soğutma
olabilir.

havlu askısı towel rail


havanın air separation (air fractionation)
havlu askıları; banyo radyatörlerine
arıtılması havadan kirliliklerin ve tozların ayrılması
uygulanan havlu kurutma askısı

havanın diffusion of air havlu heated towel rail


difüzyonu hava moleküllerinin diğer bir akışkan banyoda üzerine kurutma amacıyla havlu
kurutmalı
içerisinde hareketi; bir çıkış elemanı asılabilecek biçimde tasarlanmış radyatör
tarafından değişik doğrultu ve
radyatör
düzlemlerde bir mahalle verilen mahal
içerisinde dağılması havşa flare
bir borunun uç kısmında kenarları
age of air şişirerek rakora oturmasını sağlayan
havanın eskiliği havşa; havşa açmak
belirli bir hava hacmindeki moleküllerin
binaya girişinden binadan çıkışına kadar
geçen zaman
havşa takımı flaring tool (flaring block)
condition of the air boruya havşa açma aparatı;havşa takımı
havanın
koşullandırıl- psikrometrik diyagramda belirli bir
ması konumda(giriş veya çıkış) havanın
durumu ve sahip olduğu havşalı bağlantı flared joint
koşullar(nem,KT,YT vb) boruya rakor geçirildikten sonra ucunun
şişirilerek rakordaki yuvaya oturması ile
air dehumidification yapılan bağlantı; havşalı bağlantı
havanın
kurutulması havadan nem alma yada çıkartma; havayı
(nem çıkartma) sıcaklığı çiğ noktasının altındaki
sıcaklığa sahip bir soğutma havşalı fiting flare fitting
serpantininden geçirerek veya kimyasal havşalı birleştirmede boru ekleme
nem tutucu içeren bir serpantinden parçası.rakor.
geçirerek kurutulması.

havanın molecular diameter of air havşalı somun flare nut


havanın moleküler çapı havşalı bir borudaki havşalı bir fitinge
moleküler çapı
bağlantıda kullanılan havşalı somun.

havanın nemi moisture of the air


havanın nemi
havuz pool
yüzme,dalma yada rekreasyon amaçlı
havanın humidity of air banyo için tasarlanmış, içerisinde yapay
nemliliği havanın nemliliği biçimde oluşturulmuş su hacmi içeren
herhangi yapı, tank veya su hacmi. Bu
havanın density of air terim, kendileriyle sınırlı olmamak üzere,
yoğunluğu havanın belirli koşullarda birim hacminin yüzme havuzu, jakuzi, kaplıca yada sıcak
ağırlığı küvet gibi yapıları içerir.

havasını alma de-aeration havuz ısıtıcısı pool heater


maddelerden havanın ayrılması işleri. yüzme havuzları, kaplıca, sıcak küvetler
ve benzeri uygulamalarda içilebilir
havasını almak de-aerate olmayan suyu içeren ve atmosferik
havasını almak; borulardan havayı basınçta bulunan suyu ısıtmakta
boşaltmak kullanılan araç.

airing havuz kaynama pool boiling


havaya çıkarma
havlandırma, havaya çıkarma, sıvı-buhar arayüzünde ortaya çıkan
açık havada kaynama yada buharlaşma
bırakma
hazırlık preparation
havaya weatherproof (adj) hazırlık. hazırlama. hazırlanan şey / ilaç.
dayanımlı hava geçirmez;hava sızdırmaz; hava
koşullarına dayanıklı
hazırlık non priming cooler
gerektirmeyen hazırlık gerektirmeyen(soğutkanı
havaya weatherproof cover doldurulmuş) soğutucu
hava koşullarına dayanıklı kapak soğutucu
dayanımlı
kapak
hazne çukuru sump pit
dalgıç pis su pompası için depo işlevi
havayla aeration gören, kanalizasyon tesisatının altında
işlemleme (1) bir maddenin elemanları arasından bulunan bodrum katı pis suyunun kanala
hava geçirerek havalandırma; (2) sudaki pompalanmak üzere toplandığı çukur
organik madde biyolojik bozulmasının
hızlandırılması süreci; bu süreç pasif
503

hazne(depo) sump evaporatörü bir evaporatör türü


(1) drenaj veya yüzeysel sulara aktarım
için bina ve arazilerden akan yağmur Hertz
Hertz
suyunu toplayan depo,(2) soğutma frekans birimi.ac devrelerinde akımın
kompresörlerinde karter. saniyedeki yön değiştirme miktarı;
saniyede elektrik enerjisinin çevrim
hedef target sayısı yada dalga sayısı; frekans
hedef. hedef tahtası. amaç. erek. türkiyede 50 hz,usa da 60 hz.

hedeflenen target level hesap makinesi calculating machine


düzey hedef değer;amaçlanan yada hedef alınan hesap makinesi
değer
hesaplama calculation
hedeften overshoot hesaplama
şaşmak aşırıya kaçmak; hedeften şaşmak
hesaplama calculation period
helezon dişli worm dönemi hesaplama dönemi
helezon dişli; sonsuz vida
hesaplama elements of calculation
helisel helical (adj) elemanları bir hesaplama sürecinin elemanları
helisel; helis biçiminde
hesaplama method of calculation
helyum helium hesaplama yöntemi; bir hesaplama
atom numarası 2 olan,4.2 K’de helyum 1 yöntemi
işleminde kullaılacak yöntem
‘e dönüşen atıl,yanmayan gaz halindeki
eleman;helyum
hesaplamak calculate
ölçüp biçmek, planlamak, saymak,
hemoglobin hemoglobin hesaplamak, bel bağlamak, ihtimal
al yuvarlar tarafından taşınan bir protein vermek, tahmin etmek, düşünüp
olup ak ciğerlerden oksijeni alıp taşınmak, hesap yapmak, tasarlamak,
hücrelerin canlılığını korumak üzere güvenmek, hesap etmek.
dokulara taşınır.
hesaplanan calculated variable
hendek trench doğrudan ölçülemeyen diğer
çukur. hendek. siper. içine veya etrafına değişken
değişkenlerin ölçülmesi yoluyla
hendek / siper kazmak. hesaplanabilen değişken. örnek yaş
termometre sıcaklığı ile kuru termometre
HEPA filtresi filter, HEPA sıcaklığının ölçülerek antalpi’nin
havalandırmada havanın içerisindeki hesaplanması,
parçacık- ları tutmakta kullanılan
filtreler. high efficiency particles air için engineered control
hesaplanmış
kullanılan kısaltma. kirlilik kaynağı ile mahal arrasına bir
kontrol
engel koyup böylece etkileme yıollarını
HEPA filtresi HEPA filter (absolute filter) sınırlayan çevresel ve sağlık risklerini
havalandırmada havanın içerisindeki yönetme yöntemi.
parçacıkları tutmakta kullanılan filtreler.
"high efficiency particulate air filter" için engineered refrigerating system
hesaplanmış
kullanılan kısaltma. hesaplanmış ve mühendislik sürecinden
soğutma sistemi
geçmiş soğutma sistemi
her iki yanda on both sides
her iki yanda;her iki tarafta calculator
hesaplayıcı,
hesap makinesi hesaplayıcı; hesaplama makinesi
hermetik hermetic (adj)
kapalı;sızdırmaz; hava sızdırmaz
heterojen heterogeneous system
sistem heterojen sistem
hermetik kapalı hermetically sealed compression
kompresör refrigerating system
içerisinde gazın sıkıştırılması için kapalı hız velocity
tür kompresör kullanılan soğutma sistemi (1)birim zamanda gidilen yol, (2)birim
zaman ve doğrusal hareketin yönün ü
hermetic compressor ifade eden vektörel büyüklük; face
hermetik
kompresörün, içteki parçalara yerinde velocity geçen hava miktarını eleman
kompresör yüzey alanına bölerek elde edilen hız;
ulaşma olanağı bulunmayacak biçimde
kaynaklı yada lehimli, gazsızdırmaz bir
gövde içerisinde toplandığı kompresör. hız azaltım velocity reduction method (duct sizing)
yöntemi (kanal kanalların hesaplamasında hız azaltım
hermetik hermetically sealed condensing unit boyutlandırma) yöntemi
olarak hermetik kompresör,kondenser ,fan ve
sızdırmaz boru bağlantılarını içeren, evaporatöre hız basıncı velocity pressure
bağlanabilecek durumdaki soğutma hareket halindeki bir akışkanda bütün
yoğuşturma
birimi basınç kinetik enerjiye
birimi
dönüştürüldüğünde,aynı sıvıyı
ivmelendirme yeteneğinde olan basınç;
Herringbone Herringbone type (V-coil) evaporator
504

hız basınç velocity head hızlanma kaybı acceleration loss


yüksekliği hareket halindeki bir akışkanda, havanın sürtünme etkisi nedeniyle
akışkanın hız basıncına eşit akışkan ivmelenme kaybı
yüksekliği yada manometrik yükseklik
hızlı dondurma quick freezing (deep freezing)
hız dağılımı velocity distribution hızlı dondurma, soğutulacak besinleri
hız dağılımı; bir akışkan akışında bir kısa sürede donma sıcaklığına veya daha
kesitteki moleküler hız dağılımı altındaki bir sıcaklığa getirme süreci

hız değişimi speed variation hibrid balast hybrid ballast


hız değişimi; manyetik bir göbek, yalıtımlı bir kablo
sargısı ve bir elektronik devresinden
hız göstergesi speed indicator (velometer) oluşmak üzere yapılandırılmış ballast.
hız göstergesi;
hibrid hybrid (mixed mode) ventilation
hız katsayısı coefficient of velocity havalandırma doğal ve mekanik havalandırmanın belirli
bir orifisten geçişte kullanılan hız özelliklerinden yararlanan havalandırma;
katsayısı karışık havalandırma

hız kaybı loss of speed hidrant hydrant


hız kaybı yangın tesisatından su almak için
bırakılan musluk; sokak ve caddelerde
speed controlling device kentsel şebekeye bağlı,itfaiyenın su
hız kontrol
hız kontrol aracı çekmesi için bırakılmış su alma musluğu
aracı
hidrant kapağı hydrant cap
hız metre velometer hidrant kapağı
hızlı ve kolay hız ölçümleri için
kullanılan araç; hız ölçer
hidro soğutma hydrocooling
suyla soğutma; ürünlerin sprey halinde
hız ölçer accelerometer verilen yada içerisine daldırılan
bir mekanik girdi hızlanmasını, girdi soğutulmuş suyla ön soğutması
hızlanması ile orantılı bir elektriksel
çıktıya dönüştüren transducer.
hidrofobik hydrophobic
suyu çekme yada suda çözünme özelliği
hız ölçer tachometer olan moleküller
(takometre) araç yada her hangi bir hareketli objenin
hızını ölçen cihaz; takometre; hız-ölçer
hidrograf hydrograph
suyla ilgili çizitler yada grafikler, örneğin
hız ölçer,hava anemometer bir nehrin birim zamanda boşalttığı su
belirli bir noktadaki hava akımını duyan grafiği
ve hızını ölçen araç;
hidrojen sülfit hydrogen sulfide
hız ölçümü speed measurement hidrojen sülfit(H2S); özellikle atık çöp
hız ölçümü alanlarında bulunan hidrojen sülfit

hız profili velocity profile hydrocarbon


hidrokarbon
bir kesitte hız vektörlerinin aldığı şekil sadece hidrojen ve karbon içeren birleşik
madde; hidrokarbon
hız sınırları velocity contour
hız sınırları; bir karakteristik diyagramda hydraulic
hidrolik
aynı hız değerlerini birleştiren eğrinin sıvıların mekanik özellikleriyle ilgili olan
oluşturduğu sınır bilim dalı

hız, geriye velocity to prevent back diffusion hydraulic jump


hidrolik atlama
dağılımı geriye doğru difüzyonu önlemek için üst akım bölgesine geçmek isteyen fakat
önlemek için gerekli hava hızı su hızı dalganın hızından yüksek olduğu
gerekli için bunu yapamayan sıvı dalgası;
hidrolik sıçrama
hız, ortalama speed
hız;sürat hidrolik basınç hydraulic pressure
sıvının basıncı; akış halindeki bir sıvının
accelerator toplam basıncı; hidrolik basınç
hızlandırıcı
(1) otomobillerde motor hızını kontrol
eden düzen(gaz pedalı),(2)elektrik yüklü hidrolik bilimi hydraulics
bir parçacığın bir manyetik alan sıvıların mekanik özellikleriyle ilgili
içerisindeki hızını artıran system,(3)bir bilim dalı
kimyasal tepkimenin hızını artıran
eleman hidrolik çap diameter, hydraulic
dairesel olmayan iletim
hızlandırma acceleration elemanlarında(kanallar) kesit alanının
ivme; hızın birim zamandaki artma dört katının ıslak çevreye oranı; dairesel
miktarı. iletkenlerde(borular) düşey kesit alanının
ıslak çevreye oranı;
505

hidrolik çap hydraulic diameter değerde tutmak üzere,nemlendiriciyi


akış alanının akışkanla temasta olan devreye sokup çıkartan otomat.nem
sürekli çevresel uzunluğa bölümünün sabitleyicisi.
dört katı.
hijyenik hygienic (adj)
hidrolik darbe hydraulic shock sağlık yönünden uygun; steril
aniden durma gibi, akışkan hızındaki ani
değişme nedeniyle içsel basınç Hilsch-Ranque Hilsch-Ranque tube (pulse tube)
gerilmelerinin sisteme ilettiği darbe. sıkıştırılmış bir gazı sıcak ve soğuk gaz
borusu
akımlarına ayıran vorteks borusu
hidrolik düşü hydraulic lift
bir pompalama sisteminde, pompanın Hilsch-Ranque Hilsch-Ranque effect
yenmesi gereken statik yükseklik ;düşü 1930'da G.J. Ranque tarafından
etkisi
bulunmuş ve 1945'de Hilsch tarafından
hidrolik hydraulic gradient geliştirilen ve burgu hareketi ile dönen
gradyen belirli bir referans noktasının üzerindeki bir hava akımının sıcak ve soğuk olmak
birim sıvı kütlesinin basıncı yada toplam üzere iki elemana ayrıldığına ilişkin etki.
enerjisi
hint keneviri hemp
hidrolik piston hydraulic ram hint keneviri
hidrolik piston; hidrolik ilkeleri ile
kuvvet artıran mekanizma hiperbolik hyperbolic expansion
genişleme hiperbolik genişleme
hidrolik verim hydraulic efficiency
hidrolik verim; bir sıvı kütlesini belirli
hiperbolik kule hyperbolic tower
bir yüksekliğe basmak için gerekli gücün
düşey kesiti hiperbol olan su soğutma
pompaya verilen güce oranı
kulesi

hidrolik hydraulic head


hipo testi hipot test
yükselti basıncı sıvı kolonu olarak hidrolik basınç;
elektrik devrelerinde elektriksel yalıtımın
hidrolik düşü
iyiliğini belirlemek için yapılan yüksek
gerilim kısa devre testi. Kısa devre
hidroliz hydrolysis yapılan yalıtılmış iletkenlerde bir akım
kimyasal maddelerin suyla verdiği görülmemesi yalıtkanların iyiliğini ifade
tepkime;hidroliz eder.

hidrometre hydrometer hipoksi hypoxia


yüzme halinde iken su içinde kalan oksijen bulunmayan bir ortamda kalma
kısmının yüksekliği ile bir sıvının nedeniyle kandaki oksijen miktarının
yoğunluğunu belirleyen ölçme aracı. azalması

hidronik hydronics hipotermi heat stroke


ısıtma ve soğutma sistemlerinde suyun bedenin dağıtabileceğinden fazla enerji
kullanılması ile ilgili bilim dalı emmesi ile ortaya çıkan hipotermi; böyle
bir dönemde bedensel ısı düzenleme
hidrostat hydrostat mekanizması bu ısıyla baş edemez ve
(1)bir tank yada tesisatta su düzeyini bedensel sıcaklık hızla tırmanır
gösteren araç(2) buhar kazanlarında
kazanın patlamasını önlemek üzere hipotermi hypothermia
kullanılan araç bedensel ısının aşırı düşmesi; bedensel
sıcaklığın düşmesi ile beliren hastalıklı
hidrostatik hydrostatic (adj) durum
durgun suya ilişkin;
hissedar stakeholder
hidrostatik hydrostatic pressure hissedar; bir şirketin hisse sahibi
basınç suyun durgun haldeki basıncı; durgun bir
su kütlesinin tabanına etkiye basınç histeresis hysteresis
kontrol devrelerinde, bir sistemin artan
higrometre hygrometer yada azalan işaretlere (sinyal) verdiği
bağıl nemi ve özelliklede atmosferdeki tepkiler arasındaki fark
bağıl nemi ölçme aracı. ‘
histogram histogram
higroskopik hygroscopic (adj) istatistikte tablo haline getirilmiş
nem tutucu; değerlerin grafik gösterimi

higrostat humidity control (humidistat, hizalamak align


hygrostat) hizalamak, merkezlemek, hizaya
nem miktarına göre çalışan ve belli bir getirmek, sıralamak
set değerinden sonra nemlendiriciyi
devreye alan ve gerketiğinde devreden hizmet dışı out of service
çıkartan kontrol elemanı. hizmet dışı kalma;

higrostat hygrostat hizmet ömrü end of service life indicator (ESLI)


bir ortamın nem miktarını ayarlanan filtrelerin artık sağlıklı bir tutma işlemi
bitim
506

göstergesi(ESLI gerçekleştiremeyeceğini işaret eden yada dikdörtgen elemanlar içeren hava


) gösterge; genellikle kirleticinin kokusu filtresi;
yada filtreye yerleştirilmişl bir sensor bu
işlevi yerine getirir hücresel filtre cellular filter (cartridge filter)
(kartuş filtre) hücresel malzemeden yapılan kartuş filtre
hizmetten withdrawal from service
çekme hizmetten alma; hizmet dışına çekme
hücresel hava cellular air filter
filtresi hücresel malzemelerde(örneğin cam
Holanda fırını dutch oven furnace köpüğü,cam yünü) hava filtresi
eski Hollanda fırını; bir metal döküm
hazne ve üstte sıkı geçme bir kapak hücresel ısıl cellular thermal insulation
içeren pişirme fırını hücresel malzemelerle(cam yünü,cam
yalıtım
köpüğü,polistiren,poliüretan) yapılan ısıl
homojen maruz homogenous exposure group yalıtım
kalma grubu bir maruz kalma testinde doğru stratejiler
geliştirebilmek için birbirine yakın hücresel lastik cellular rubber thermal insulation
özellikteki(yaş,cinsiyet vb) insanların Hücresel lastik ile yapılan ısıl yalıtım
yalıtım
oluşturduğu grup

hücresel cellular polystyrene thermal insulation


homojen sistem homogeneous system
polistiren board
matematikte içerisindeki sabit terimin
yalıtım paneli Hücresel poliüretan plaka malzeme ile
sıfır olduğu lineer sistem
yapılan ısıl yalıtım

hortum hose
hücresel cellular polyurethane thermal
fleksible sıvı iletkeni olarak kullanılan
poliüretan insulation
eleman; soğutmacılıkta kullanılan gauge
yalıtım Hücresel poliüretan malzeme ile yapılan
manifold’da bulunan basınçlı plastik
ısıl yalıtım
hortumlar.hortum

hücresel yapı cellular structure


hortum hose connection
hücresel yapı;
bağlantısı hortum bağlantısı; bir cihazda hortum
bağlanan uç
hücrosel cellular elastomeric (cellular rubber)
elastomerik thermal insulation
hortum borusu hose pipe
yalıtım küçük, hücresel elastomerik malzemeler
hortum biçimindeki boru
ile yapılan ısıl yalıtım
malzemesi
huni funnel
huni; bir dar ağızlı kaba sıvı aktarmakta hüzme dağılımı plume dispersal
kullanılan araç hüzme dağılımı; bir duman hüzmesinin
dağılımı
huzme plume
bir davlumbazda içerisinde ortamdan hva taşınım air transport factor
emdiği parçacıklar, tozlar ve buharlar da faktörü hava taşınım faktörü
olan egzost içeriği ; atık huzmesi
HVAC kanalı duct, HVAC
huzme çıkışı plume rise konutsal, ticari, kurumsal ve endüstriyel
duman hüzmesinin yükselmesi; hüzme ısıtma,havalandırma ve iklimlendirme
çıkışı sistemlerinde havayı taşımakta kullanılan
kanallar
hücre cell
elektro kimyasal bir pil elemanı, HVAC sistem efficiency, HVAC system
“primer” bir pil elektrolit adı verilen bir HVAC sistem verimi
verimi
sıvıya daldırılmış bulunan elektrotlar gibi
iki farklı metal içerir.
HVAC zonu HVAC zone
HVAc uygulanan zon
hücre (soğutma cell (in a cooling tower)
kulesi) bir su soğutma kulesinde bağımsız birim
olarak çalışabilen en küçük alt bölünüm. I/O işlevi I/O function
Her bir hücre bir yada fazla fan yada bilgisayarda input/output ifadesinin
bacaya ve bir yada fazla dağıtım kısaltması; işlemleme birimlerinin
sistemine sahip olabilir. değişik işlevsel birimlerinin(alt sistemler)
iletişimde kullandığı ara
yüzlerin)interfaces) toplamı
hücresel biçim cellular form
küçük parçalar yada hücresel biçim
ılık lukewarm
ılık; soğuk ile sıcak arası
hücresel cam cellular glass (glass foam)
düşük ısıl iletkenlik, düşük
yoğunlukta,zehirli olamayan, kapalı ılık tepid
hücrelerden oluşan yalıtım malzemesi; hareketsiz; ılık
cam-köpüğü
ılıman iklim temperate climate
filter, cellular orta enlem iklimi olarak ta bilinen ılıman
hücresel filtre
temizleme ve değiştirmenin kolaylığı iklim yaz ve kış gibi iki ayrı mevsime
yönünden yan yana yerleştirilmiş kare sahip iklim tipi;
507

I-P birim I-P units (inch pound units) ısı çukuru heat sink (cold source)
sistemi uzunluğun inch,kuvvetin pound ve ısı çukuru; soğutma devrelerinde ısının
zamanın saniye olduğu İngiliz birim atıldığı düşük sıcaklıktaki
sistemi ortam(hava,su,toprak); bu ortam ısı
pompalarının kış çalışmasında ısı
ıraksama açısı angle of divergence kaynağı olarak kullanılır( düşük sıcaklıklı
ayrılma, uzaklaşma açısı; ıraksama açısı kaynak)

ısı heat ısı dağıtımı heat distribution


düşük sıcaklık yönünde aktarılabilen ısı dağılımı;ısının belirli bir merkezde
enerji; aralarında bulunan sıcaklık üretilerek kullanım mahallerine iletimi
farkının yarattığı etkiyle, bir sistem yada
sistem kısımları arasında değiştirilebilen ısı değişimi(alış heat exchange
enerji biçimi verişi) içerisinde ısının bir maddeden diğerine
aktığı ısı transferi süreci. ısı değiştirme
ısı akış miktarı heat flow rate yüzeyi, herhangi bir bulunabilen ısı
birim zamanda geçen ısı miktarı eşanjörü olabilir

ısı akış miktarı rate of heat flow ısı değiştirici exchanger


birim zamandaki ısı akış miktarı değiştirici; içerisinde değişimin
gerçekleştiği araç yada cihaz
ısı akış yolu heat flow path
ısı geçiş yolu; ısı transferi sırasında ısının ısı değiştirici heat exchanger
izlediği yol fiziksel olarak ayrılmış iki kaışkan
arasında ısı transferinde kullanılan araç.
ısı akışı heat flow
yüksek sıcaklık ortamından alçak sıcaklık ısı değiştirici heat exchanger tube plate (tube sheet)
ortamına ısı geçişi boru aynası boru-kovan türü ısı eşanjöründe boruların
geçtiği uç plaka; boru aynası
ısı atımı heat rejection
ısı atımı; soğutma devrelerinde ısı değiştirici heat exchanger casing
evaporatörün çektiği ve dışarıdan gövdesi ısı eşanjörünü kapatan ve çevresinde
verilen(kompresör) enerji toplamının ısıtılan akışkanın geçişi için bir hacim
kondenserde ortama(hava veya su) içeren yapı.
atılması
ısı değiştirici heat exchanger heating surface
ısı baskını heat rash ısıtma yüzeyi ısı transferi için kullanılan yüzey;
ısı baskını; kısa sürede çok miktarda ısı extended surface birincil yüzeyden ısıyı
girişiyle ortaya çıkan durum alan kanatlar, pimler ve damarlar içeren
topluluk.
ısı beslemesi heat supply
ısı sağlanması; ısının gereksinim duyulan ısı değiştirici heat exchanger system
mahallere dağıtımı; ısı beslemesi sistem içerisinde bir ısı eşanjörü içeren sistem;
örneğin bir buhar kazanından eşanjör
heat science yoluyla sıcak su elde eden ısıtma sistemi
ısı bilimi
ısı enerjisinin üretimi,özellikleri ve
kullanımıyla ilgili fizik bilimi dalı ısı değiştirici heat exchanger removable head
sökülebilir (removable end cover)
heat pipe exchanger kapağı tam bir ısı eşanjörü sistemi oluşturmak
ısı borulu
yanyana besleme yada egzost hava için gerekli olan elemanlar topluluğu
değiştirici (fabrikada yada şantiyede toplanan)
akımına yerleştirilmiş olan,soğutkan ısı
transfer akışkanı ile doldurulan ve bir
kılcal bez yapısına sahip boru. ısı değiştirici heat exchanger face area
yüz alanı U-borularından bir demet içeren bir ısı
heat pipe heat exchanger eşanjöründe boru demetine girmeden
ısı borulu ısı
ısı borusu ısı eşanjörü önce dışsal akışkan tarafından etkin
değiştirici biçimde süpürülen kısım.ölçülen alan iki
ısı eşanjör yüzeyinden küçük olanıdır.
ısı borusu heat pipe
soğutkan içeren ve hareketli parçası heat storage
ısı depolama
olmayan soğutma cihazı. gelecekteki kullanımlar için ısıyı
depolayan araç veya ortam.
ısı cebi heat trap
bekleme süresinde ısıtılan suyun heat storage, body
ısı depolama,
konvektif kuvvetlerine ( termosifon metabolizmanın ürettiği bedende
etkisi) karşıt hareket etmek üzere
bina gövdesi
depolanan ısı
tasarlanmış, su ısıtıcısından çıkan sıcak
su boru tesisatında enerji tasarrufu
ısı deposu heat reservoir
uyarlaması
depodan enerji emen yada depoya enerji
atan sistem.
ısı çıktısı heat output
belirli çalışma koşulları altında, birim
ısı düşmesi heat drop
zamanda suya geçen Btu/h olarak ısı
ısı düşmesi; ısıl düşme;bir ısı pompasının
miktarı.
sağladığı ısı miktarındaki düşme
508

ısı egzozu heat exhaustion ısı miktarı.


titreme,üşüme vb belirtilerle ortaya çıkan
yüksek ateş durumu ısı kayıpları heat losses
bina yada mahalde ısıtma yükünü artıran
ısı ekonomisi heat economy ve toplam yükü oluşturan kayıplar
ısı ekonomisi; tasarruf ilkelerine uygun
ısıl enerji kullanımı ısı kaynağı heat source (source of heat)
ısı kaynağı;herhangi bir ısıl işlemin
ısı eşdeğeri equivalent of heat gerçeklenmesinde kullanılan ısı
ısıl eşdeğer; bir mekanik yada elektriksel enerjisinin kaynağı; ısının elde edildiği
gücün ısıl eşdeğeri yakıt,güneş enerjisi,kömür vb gibi
kaynaklar
ısı geri kazanım heat recovery section (of an AHU)
bölümü(bir bir hava hazırlama biriminde ısı geri ısı kazancı heat gain
AHU’nun) kazanım bölümü ısı kazancı;kapalı bir mahal yada sistem
tarafından emilen ısı miktarı.güneş ısı
kazancı (güneş etkisi; hem pencereler
ısı geri kazanım heat recovery system hem de yapısal elemanlar arasından
sistemi ısı geri kazanım sistemi; atık ısıdan bazı binaya akan güneş enerjisi.
yöntemlerle ısının kullanıma sokulma
yöntemi
ısı köprüsü heat bridge
yalıtımlı bir gövdede ısının
ısı geri heat recovery kondüksiyonla kolayca geçebildiği kısım.
kazanımı isı geri kazanımı.bir ısı makinesinde
ısının atılmayarak bir başka yerde
yararlanılabilir kısmının yeniden işlem ısı köprüsü(ısı heat bridge (heat channel; heat leak)
görmesi. kanalı) binalardaki ısıl yalıtımda bina elemanları
nedeniyle yalıtımda ortaya çıkan
süreksizlikler; ısıl köprü
ısı geri heat recovery ventilator (HRV)
kazanımlı ısı geri kazanımlı vantilatör; içerdiği iki
ayrı bölümün birisinden çekilen iç mahal ısı krampları heat cramps
vantilatör(HRV güçlü ağrılar yaratan ısıl adele
havasının, diğerinden mahalle verilmek
) kasılmaları
üzere alınan taze havanın ön
ısıtılmasında kullanıldığı lokal
havalandırma aracı ısı kullanımı heat use
ısı kullanımı; ısı tüketimi
ısı girdisi heat input
rejenerasyon ısıtıcısına verilen yakıtın ısı makinesi heat engine
Btu/h( Watt) olarak ifade edilen brüt ısıl (1) farklı sıcaklıktaki ısı kaynak ve
değeri çukuru arasında doğrudan mekanik enerji
üreten ısı makinesi. (2) motor ve buhar
heat content makinesi gibi ısı enerjisini mekanik
ısı
ısı içeriği; ısı tutumu; iç enerji ile akış enerjiye çeviren makine
içeriği(tutumu)
işinin toplamı;antalpi
ısı merkezi heat station
heat transmission ısının üretildiği ve kullanım için değişik
ısı iletimi
genelde kondüksiyon, konveksiyon ve mahallere dağıldığı merkezi yer; ısı
radyasyonun birleşiminden oluşan ısı merkezi; ısı santrali
geçişi
ısı miktarı heat rate
heat loss genellikle btu/kwh olarak ifade edilen,
ısı kaybı
(infiltrasyon) kapı ve pencere açıklık ve bir üretim santralinin ısıl veriminin
aralıkları ile bina gövdesindeki gözenekli ölçüsü. elektrik üretimi için yakılan
yapılardan, pencere ve kapıların açılması yakıtın verdiği toplam enerji çıktısının,
sırasında giren dış havanın ısıtılması için net kwh olarak elektrik enerji çıktısına
gerekli enerji miktarı. oranı.

heat loss calculation ısı miktarı quantity of heat


ısı kaybı hesabı
ısı kaybı hesabı; bir mahal veya binada ısı miktarı
ortaya çıkan ısı kaybının hesapanarak
yükün belirlenmesi süreci ısı pompalı su heat pump water heater
ısıtıcı evsel içme suyunu ısıtmak amacıyla,
heat loss coefficient düşük sıcaklıklı kaynaktan çektiği ısıyı
ısı kayıp
bir ısıl depolama aracından ortalama kullanım suyuna aktaran ısı pompası
katsayısı
ortam sıcaklığı ile ortalama çevre
sıcaklığı ( eğer depolama aracı gömme ısı pompası heat pump
ise toprak sıcaklığı) arasındaki sıcaklık kondenser ve evaporatörün her iki yönde
farkı başına kaybolan ısı miktarı. ısı transferini gerçeklemek üzere
değiştirilebildiği ısıtma/soğutma sağlayan
heat loss rate termodinamik sistem.
ısı kayıp
miktarı bir ısıl depolama aracından, birim
zamanda, ortalama ortam sıcaklığı ile ısı pompası heat pump balance point
ortalama çevre sıcaklığı (eğer depolama denge noktası ısı pompasının kapasitesi ile binanın ısıl
aracı gömme ise toprak sıcaklığı) gereksinimlerinin aynı olduğu nokta.
arasındaki sıcaklık farkı başına kaybolan
509

ısı pompası heat pump balance point temperature kullanılan akışkan. (2) soğutma
denge noktası bir ısı pompasının sağladığı ısıl enerjinin, makinelerinde veya ısıtma sistemlerinde
sıcaklığı mahaldeki ısıl kayıplara eşit olduğu dış ısının ortamlar arasında transfer
mahal sıcaklığı; ısı pompası denge edilmesinde kullanılan sıvı ortam.
sıcaklığı veya denge noktası
ısı transferi film coefficient of heat transfer
ısı pompası, heat pump, cooling and heating film katsayısı ısı transferinde ısının geçtiği yüzeylerde
ısıtma ve kondenser ve evaporatörün işlevlerinin ince ve ısı geçişini önemli ölçüde
soğutma değiştirilmesi yoluyla bir mahalli ısıtma etkileyen film tabakasının ısıl
yada soğutma işlevlerinde sırasıyla geçirgenliğini ifade eden katsayı.
kullanmak üzere tasarlanmış ısı pompası
ısı transferi coefficient of heat transfer
ısı sayacı heat flow meter katsayısı bir malzemenin birim yüzeyinden 1
ısı akış miktarını ölçen ısı-metre saatte, 1˚C lik sıcaklık farkında geçen ısı
miktarını ifade eden değer.isıl iletim
ısı sayacı heat meter katsayısı. isıl direncin tersi.(1/r=u)
ısı kullanımını ölçen araç.; ısı-metre
ısı transferi heat transfer coefficient
ısı taşınım heat convection katsayısı malzemeler ve yapılardan ısı transferini
ısıl konveksiyon; taşınımla ısı hesaplamakta kullanılan kondüksiyon,
iletimi;özellikle sıvı ve gaz konveksiyon ve radyasyonla ısı geçiş
moleküllerinin hareketi ile gerçekleşen katsayılarından birisi.
ısı
ısı transferi rate of heat transfer
ısı taşıyıcı heat medium miktarı birim zamandaki ısı transferi miktarı
ortam ısıtma işleminin gerçekleştirilmesi için
ısının yüklenerek kullanım mahalline ısı transferi heat transfer medium
iletilmesini sağlayan ortam( su,yağ veya dönel ısı eşanjörlerinde kullanılan, ısıtma
ortamı
hava) ortamı matriksi olarak da adlandırılan
malzeme; kazan,fırın yada başka bir ısı
ısı tekeri heat wheel kaynağından aldığı ısıyı taşımakta
ısı tekeri;egzoz havası ile taze hava girişi kullanılan madde; ısı aktarım ortamı
arasında ısı transferi sağlayan bir tür ısı
geri kazanım eşanjörü ısı tüketimi heat consumption
bir binada ısıtma ve sıcak kullanım suyu
ısı tekeri thermal wheel için zaman biriminde tüketilen ısı
ısı tekeri; ısı geri kazanımı için kullanılan
bir ısıl sistem; iki hava akımı arasında ısı üretimi heat production
ısıyı birinden diğerine transfer etmek ısı üretimi; enerji taşıyan bir
üzere dönen teker maddeyi(kömür,fuel oil) işlemleyerek ısı
elde etme süreci
ısı toplayıcı heat accumulator
ısı toplayıcı; ısı akümülatörü ısı yalıtımı heat insulation
ısıl yalıtım; ısı geçişini azaltmak
ısı transfer transfer fluid, heat amacıyla yapılan yalıtım
akışkanı bir güneş kolektörü içerisinden geçen ve
enerjiyi emerek kolektör plakası dışına ısı yayınımı heat emission
çıkarmakta kullanılan hava,su ve diğer ısı yayınımı; ısının bir taşıyıcıdan başka
akışkanlar gibi bir ortam. bir ortama transferi

ısı transfer transfer liquid, heat ısı yükü heat load


sıvısı bir güneş kolektörü içerisinden geçen ve bir mahalde istenen konfor koşullarının
emilen enerjiyi kolektör dışına elde edilmesi için sağlanması gereken ve
çıkarmakta kullanılan ortam. ısı kayıpları toplamına eşit olan ısı
miktarı; ısıl yük
ısı transfer yağı heat transfer oil
yağlı ve elektrikli radyaörlerde, ısı ısı/güç merkezi heat/power station
enerjisini depolayan ve dağıtan yağ; ısı/güç üretim tesisi;

ısı transfer heat transfer surface ısıl ada (etkisi) heat island
yüzeyi ısıtıcı ortamın en düşük ısı transferi bir kentsel alanda, yapılardan, kaldırım
katsayısına sahip tarafında kullanılan yapılarından ve kirletici yayınımlarından
kanatlar,diskler yada diğer olanakların kaynaklanan yüksek sıcaklıklar kubbesi.
eklenmesiyle artırılan ısı transferi
yüzeyi;.
ısıl akı heat flux (density of heat flow rate)
ısıl akı;bir yüzeyin birim alanından geçen
ısı transferi heat transfer ısı.
ısının yüksek sıcaklık ortamından alçak
sıcaklık ortamına iletim,taşınım ve ışınım
ısıl akımlar thermal currents
yollarından biri veya daha fazlası ile
ısıl akımlar; ısıl hava hareketleri yada
taşınması ; ısı aktarımı
radyatif akımlar

ısı transferi heat transfer fluid (thermal transfer


ısıl anemometre thermal anemometer
akışkanı fluid)
ısıl anemometre; ısıl ilkelerle hava hızı
(1) bir ısı transferi sürecinde (process)
510

ölçer ısıl denge;bir sisteme giren enerjinin,


sistemde depolanan ve sistemden çıkan
ısıl thermal anomalies enerjiye eşitliği ; bir ısı pompası
beklenmeyen sıcaklıklar; sıcaklık kapasitesinin binanın ısıl gereksinimi ile
anormallikler
anormallikleri;bir cismin amaçlanan örtüştüğü dış mahal sıcaklığı
tasarım karakteristiklerine uygun
olmayan ısı kaybı karakteristikleri ısıl depolama thermal storage
yüksek ve düşük sıcaklıklı enerjinin daha
ısıl atalet thermal inertia sonra kullanılmak üzere depolanması; bir
maddenin yoğunluğuna ve özgül ısısına cisim yada sistem içerisinde enerjinin
bağlı olan,ısı depolama yeteneği ve duyulur (sıcaklık) yada gizli ısı (hal
sıcaklık değişimine gösterdiği direnç, değişimi) biçiminde toplanması,

ısıl ateşleme thermal ignition sources ısıl depolama thermal storage device
kaynağı ısıyla ateşleme kaynakları; ısıl ateşleme cihazı ısıl depolama cihazı; güneş
kolektöründen yada pik dışı dönemlerde
elektrik enerjisinden ısı depolamakta
ısıl basınç farkı thermal lift kullanılan sistem
evaporatör ve kondenser sıcaklık ve
basınçlar arasındaki fark
ısıl depolama thermal storage capacity
kapasitesi ısıl enerjinin depolanmasında kullanılan
ısıl birim thermal unit ısı eşanjörü, karıştırıcılar, dolanım
ısıl birim; Brtu ile gösterilen British pompaları,akış anahtarlama
Thermal Unit(İngiliz ısı birimi); araçları,vanalar, ve diğerlerini içeren tank

ısıl blok thermal block thermal storage medium


ısıl depolama
simülasyon amaçları için birlikte ısıtma yada soğutma kapasitesinin
gruplanmış bir yada daha fazla HVAC
ortamı
depolandığı ortam
zonları.; bir tek ısıl blok altında
toplanmış olmaları gerekli değildir.
ısıl depolama thermal storage system
sistemi içerisinde yük talebinin depolanmış ısıl
ısıl çevre thermal environment enerjiyle karşılandığı sistem.
hava sıcaklığı,yaş termometre sıcaklığı,
kuru termometre sıcaklığı, çiğ noktası
ısıl depolama thermal storage vessel
sıcaklığı, su buhar basıncı,toplam
tankı ısıl depolama tankı;
atmosferik basınç, bağıl nem ve özgül
nem ile nitelenen atmosfer
ısıl depolama thermal storage efficiency (cycle
ısıl çıktı thermal output verimi figure-of-merit)
bir kaynak tarafından ortaya konan veya bir tek çalışma çevriminde, bütünler
bir depodan çekilen ısıtma ve soğutma (integrated) boşaltma kapasitesinin
etkisi; kuramsal (hipotetik) kullanıma hazır
maksimum kapasiteye oranı.
ısıl çift thermocouple
bağlantı noktasında bir EMF (electro- ısıl depolama thermal storage load leveling
motive force) üretme yeteneği olan, yük sistemi temsil eden çevrim
metal olma zorunluluğu bulunmayan, iki düzeylemesi dizisinde,toplam entegre boşaltım
farklı malzeme kablosunun bağlantısı. kapasitesinin toplam entegre doldurma
kapasitesine oranı;
ısıl çift sistemi thermocouple system
termokupl sistem;anahtarlama ve ölçme ısıl difüzyon thermal diffusion
aracı olarak kullanılmak ve aralıklı yada bir akışkanlar karışımındaki sıcaklık
sürekli temelde sıcaklığı göstermesi için gradyeninin karışımın tümüne göre
bir yada daha fazla termokupl’ün bileşenlerden birinde bir akış yaratması
bileşimi olgusu.

ısıl değer heat value ısıl direnç thermal resistance (R-value)


enerji taşıyan(kömür,fuel oil, odun vb) kararlı koşullar altında,belirli iki
bir maddenin birim ağırlığının malzeme yada yapının yüzeyinden birim
yanmasıyla elde edilen ısıl enerji alan içerisinden birim ısı miktarını
indükleyen ortalama sıcaklık farkı.
ısıl değer heating value
birim miktardaki yakıtın tam yanması ile ısıl direnim thermal resistivity
elde edilen ısı miktarı; üst ısıl değer; kararlı koşullar altında, birim kalınlıktaki
ince bir blokun (yanal ısı akışı olmaması
heat balance için yeterli genişlikte) iki tarafı arasında,
ısıl denge birim alandan birim ısı miktarı
bir binada mahaldeki içsel ısı kazancının(
insanlar, aydınlatma araçları, elektrikli indükleyen sıcaklık farkı
araçlar) mahalden pencere, duvar, çatı ve
döşemeler yoluyla çıkan ısı miktarlarına ısıl durdurma heat anticipation
eşit olmasını gerçekleyen dış mahal bir termostatın ayar değerinden düşük
sıcaklığı. sıcaklıklarda ısı girdisini durdurma
yeteneği, zaman içerisinde termostattaki
thermal balance (thermal equilibrium) artan sıcaklık termostatın ısıtmasını
ısıl denge
durduracaktır.
511

ısıl duyumsama thermal sensation ısının moleküler titreşim etkisiyle


genellikle soğuk,serin,biraz serin, nötral, iletilmesi; ısıl kondüksiyon
biraz ılık, ılık ve sıcak gibi derecelere
sahip bilinçli duyum. ısıl iletim conduction of heat
iki maddesel ortam arasında, kinetik
ısıl emitans thermal emittance enerjinin, madde moleküllerinin geniş
bir cismin yaydığı radyatif akının, aynı hareketleri ile değil küçük (salınım)
sıcaklık ve aynı koşullar altında bir siyah hareketleri ile iletildiği ısı transferi
cismin yaydığı akıya oranı; işlemi, kondüksiyon.

ısıl enerji thermal energy ısıl iletken heat conductor (thermal conductor)
ısıl enerji ısıl iletkenİısıyı kondüksiyon yoluyla
aktaran madde
ısıl enerji thermal energy source
kaynağı ısıtma yada soğutma etkilerinin kaynağı; ısıl iletkenlik heat conductivity (thermal
conductivity)
ısıl iletkenlik;L kalınlığında va A
ısıl enerji ölçer thermal energy meter
alanındaki bir malzemeden T sıcaklık
bir akışkan akışına eklenen yada bu
farkı için t zamanda geçen Q ısısı olarak
akımdan çekilen enerji miktarını ölçme
tanımlanabilir
yeteneğinde olan ölçü aracı

ısıl iletkenlik thermal conductivity (k-factor)


ısıl enerji ölçer thermal energy meter error
(k-faktörü) homojen bir malzemenin birim kalınlığı
hatası malzemenin ısı iletme yeteneğini ifade
başına, birim alanından birim sıcaklık
eden intensiv özellik; ısıl iletkenlik
farkı için birim zamanda yüzeye dik
olarak geçen ısı miktarı; k’nın birimi
ısıl etki heat effect Btu.in/(h.ft2.°F) dir
elektrik akımının ısı etkisi
ısıl iletkenlik thermal conductance (C-factor)
ısıl frekans thermal frequency response bir katı içerisinden ısı transferi süreci
ısıl frekans değişimi
(C-faktörü)
tepkisi (process) (konveksiyon ve radyasyonun
olmaması durumunda)
ısıl gecikme heat lag (thermal delay)
ısıl iletkenlik thermal transmittance (U-factor)
ısının uygulanması ile yanıt vermesi (U-faktörü) bir malzeme veya yapı ve sınır film
arasındaki süre; ısıl gecikme; bir ısıl tabakalarının birim yüzy alanından birim
olgunun ve etkilerinin başlaması ile bitişi sıcaklık farkı için birim zamanda geçen
arasında kapsanan zaman ;ısı üreten bir ısı miktarı
aracın enerji alması ile üretilen ısı
etkisinin ölçülebilir hale gelmesi arasında ısıl iletkenlik thermal conductivity vacuum gage
geçen zaman,; bir dış sıcaklık ısıl iletkenlik vakum ölçeri
değişiminin denge koşullarına ulaşması
vakum ölçeri
için oluşan gecikme;.
ısıl iletkenlik, thermal transmittance, overall (Uo)
toplam toplam ısıl iletkenlik; W/m2.K ile ölçülen
ısıl genişleme thermal expansion
ısıl iletkenlik;bir malzeme veya yapı ve
ısı karşısında maddenin genleşmes; ısıl
sınır film tabakalarının birim yüzy
genleşme
alanından birim sıcaklık farkı için birim
zamanda geçen ısı miktarı
ısıl gerilim heat stress index
endeksi bulunulan yere ve mevsimsel döneme
ısıl işlem annealing
göre bireyin ısıl değişimlere verdiği
kontrollü ısıtma ve sonra kontrollü
tepkiyi belirleyen bağıl endeks.
soğutma yoluyla, malzemeye gevreklik
kazandırmak, iç gerilmeleri almak,
ısıl girdi thermal input mekanik özellikleri değiştirmek, belirli
bir ürün yada mahalle verilen ısıtma ve bir mikroyapı oluşturmak için yapılan
soğutma işlem

ısıl gövde thermal envelope heat treatment


ısıl işlem
koşullandırılan mahalli kapatan ve istenen özelliklerin yada koşulların elde
koşullandırılan mahal ile dışarısı arasında edilmesi amacıyla bir metalin ısıtılması
ısı, hava ve su buharı geçişini kontrol yada soğutulması.
eden yapı elemanları.
ısıl kapasite heat capacity
ısıl gövde alanı thermal envelope area Ea belirli bir kütledeki maddenin sıcaklığını
koşullandırılan mahalli kapatan ve 1°F artırmak için gerekli ısı miktarı.
koşullandırılan mahal ile dışarısı arasında
ısı, hava ve su buharı geçişini kontrol
ısıl kapasite thermal capacity
eden yapı elemanları.
ısıl kapasite;bir cismin ısı depolayabilme
yeteneği
ısıl ışınım heat radiation
(radyasyon) ısıl radyasyon; ısının iletim
ısıl kesme thermal cut-out
biçimlerinden birisi; radyasyonla ısı
kontrolü belirli bir sıcaklıkta sistemi durduran
iletimi
kontrol

ısıl iletim thermal conduction (heat conduction)


512

ısıl kırılma thermal break (breaker) ısıl radyasyon thermal radiation


ısıyı geciktirmek üzere çalışan bir kapı sıcaklık nedeniyle elektromanyetik
veya pencere çevresindeki iletken dalgalarla iletilen radyatif enerji
olmayan çerçeve (kasa)
ısıl radyasyon thermal radiance
ısıl kirlenme thermal pollution miktarı bir kaynağın,birim açık alamı başına,
suda yaşayan canlıları yaralayan yada yüzeyden belirli bir açısal
öldüren ve endüstriyel proseslerden doğrultuda(genellikle yüzeye dik) birim
ısıtılmış halde çıkan su uzayaçı başına yayınan radyasyon
miktarı.
ısıl kolektör thermal loss of collection loop
devresinde ısıl güneş enerjisi toplama devresinde ortaya ısıl radyatif akı thermal radiant flux density
kayıp çıkan ısıl kayıplar yoğunluğu ısıl radyatif akı yoğunluğu;

ısıl heat conduction ısıl rejeneratör thermal regenerator (thermal


kondüksiyon ısıl kondüksiyon; iletimle ısı yayınımı; recuperator)
katılarda moleküllerin titreşim hareketleri ısıl rejeneratör; silika gel vb gibi nem
ile iletilen ısı tutucuları tekrar aktifleştirmede
kullanılan ekipman
ısıl kondüktans thermal conductance
iki cisim yüzeyi arasında birim sıcaklık ısıl röle thermal relay
farkı için,malzeme yada yüzeyin birim (1)sıcaklık değişimi ile çalıştırılan röle,
alanı başına birim zamanda geçen ısı (2) hareketli kontağın, elektrik akımının
miktarı.c’nin birimi btu/ft2.°F.h yada etkisiyle ısınması yoluyla yer değiştirdiği
W/m2.K’dir. röle

ısıl konfor comfort, thermal ısıl sınır direnci thermal boundary resistance (thermal
kişisel bir değerlendirmeye göre, contact resistance)
içerisinde bulunan çevresel koşullardan iki farklı sınır ortam arasında (katı /katı
memnuniyet ifadesiyle sonuçlanan ruh ;katı/akışkan) ısıl akının sıcaklık farkına
durumu bölümü

ısıl thermal discomfort ısıl sinkop heat syncope


konforsuzluk içerisinde bulunulan çevreden bedensel sıcaklığın, bilinçte bir etki
memnuniyetsizlik hali yapmaksızın 40C'nin üzerine çıkması
durumu; ısıl şok ile aynı koşullarda
thermal bridge ortaya çıkar
ısıl köprü
iki yüzeyi bağlayan yüksek iletkenlikteki
yol ısıl soğurma thermal absorptance
bir cisim tarafından emilen radyasyonun
thermal bridging factor (of an air bu yüzey üzerine gelen radyasyona oranı
ısıl köprü
faktörü handling unit)
iki yüzeyi bağlayan yüksek iletkenlikteki ısıl süper thermal superinsulation
yoldan kaynaklanan ısı kayıp ve yalıtım kriyojenik uygulamalarda kullanımının
kazançlarını hesaba katmak için yanı sıra diğer yalıtımlarda da kullanılan
uygulanan faktör aerogel-temelli örtü tabakalar ve düşük
ısıl iletkenliğe sahip aerogel/fiber matriks
ısıl kütle thermal mass bileşimi; süper yalıtkan.
ısıl kütle; bir binanın ısı depolama
yeteneğindeki kütlesi; ısıl depo olarak ısıl şok thermal shock
kullanılan bina kütlesi bir sıvıda buharın aniden alt soğutma
derecelerine kadar soğuması nedeniyle
thermal mass wall insulation position ortaya çıkan yıpratıcı darbe.
ısıl kütle duvar
yalıtım konumu ısıl kütle duvar yalıtım durumu
ısıl talep heat demand (requirement)
(gereksinim) bir bina veya mahalde ısıl kayıpların
ısıl oksitleyici thermal oxidizers
karşılanması için sağlanması gerekli ısı
havadaki parçacıkları yakarak yok etme miktarı; ısıl talep
biçiminde uygulanan bir kirlilik kontrol
yöntemi
ısıl taşınım thermal convection
yoğunluktaki doğal değişmelerle hareket
ısıl ölçer thermal meter eden bir akışkanın ısı transferi; bir
ısıl tüketim sayacı; ısı sayacı; ısı-metre akışkanın hareketi ile ısının transferi;

ısıl örtü thermal shroud coefficient of thermal conductivity


bir mahal simülatöründe, çok düşük
ısıl taşınım
katsayısı malzeme yüzeyine dik bir sıcaklık
sıcaklıklara soğutulmuş ve test cismini gradyeni mevcut olduğunda,
çevreleyen yüzeyler (genellikle kondüksiyonla ısı geçiş miktarı; k
karartılmış) katsayısı

ısıl pıhtılaşma thermal coagulation thermal updraught


ısıl öbeklenme;parçacıkların ısı etkisiyle
ısıl üst çekim
güneş radyasyonu nedeni ile torak
bir öbek halinde toplanması; ısıl düzeyindeki ısınan havanın yukarı doğru
pıhtılaşma kütlesel olarak hareket etmesi; ısıl
yükselme
513

ısıl verim thermal efficiency ısınma süresi heat up time


bir yakıttan elde yararlı ısının bu yakıtın ısınma süresi; ısının uygulanması ile elde
üst ısıl değerine bölümü ile elde edilen edilmesi istenen sıcaklığa ulaşma
verim; ısıl verim yakıtın enerjiye arasındaki zaman aralığı
dönüştürülmesindeki performansın bir
ölçüsüdür ısınma toleransı warming-up allowance
bir ısıtma sistemine(kayıplar için
ısıl watt değeri thermal watt hesaplanan) sabah hızlı rejim haline
1 Watt gücün ısıl eşdeğeri; ısıl watt gelmesi için eklenen kapasite.

ısıl yalıtım thermal insulation ısıtıcı heater (appliance)


ısı akışına direnç sağlamak üzere bir mahalle yerleştirilen ve mahal
kullanılan gerekli malzeme yada ısıtmasında kullanılan araç; ısıtıcı
topluluk;
ısıtıcı akışkan heating fluid
ısıl yalıtım thermal insulation finish ısıtıcı akışkan; ısı enerjisini gereksinim
bitirme yüzeyi ısıl yalıtım üzerine uygulanan yüzey duyulan mahallere taşınmasını sağlayan
bitirme işlemi; ısıl yalıtım yüzey akışkan
kaplaması
ısıtıcı batarya heater battery
ısıl yalıtım heat insulating material aynı ısıtıcı kollektöre bağlı ısıtıcı grubu;
malzemesi ısı geçişini azaltan, ısı geçişine karşı
direnç katsayısı yüksek, cam yünü,cam ısıtıcı çalışması heater operation
pamuğu vb gibi malzemeler; yalıtım ısıtıcının çalışması; ısıtıcının
malzemeleri çalıştırılması;

ısıl yalıtım thermal insulation system ısıtıcı kablo heater cable (heater tape; heater strip)
sistemi yerinde uygulanan ,yardımcı elemanlar, evsel sıcak su üretiminde son yıllarda
buhar kesiciler ve beklenen performans kullanılmaya başlanan, boru üzerine
için gerekli yüzey bitirme elemanları ile eklenen ısıtıcı kablo
tamamlanmış ısıl yalıtım
ısıtıcı ortam heating medium
ısıl yansıma thermal reflection ısıtıcı ortam; ısıyı kullanım mahallerine
bir yüzeyden yansımanın katkıda taşıyan ortam(su,hava)
bulunduğu ‘radiosity’ kısmı
ısıtıcı tel ızgara heater mat
ısıl yansıtıcılık thermal reflectance alttaki toprakta bulunması olası suyun
bir yüzeye gelen radyasyonun yansıtılan donma yapmaması için bir soğuk oda
yüzdesi.normal bir yüzey için, her hangi deposunun tabanına uygulanan ızgara tel
bir dalga boyundaki halindeki elektrikli ısıtıcı.
yansıtıcılık,geçirgenlik ve emiciliğin
toplamı bire eşittir. heated space
ısıtılan mahal
ısıtılan mahal; ısı taşıyan bir ortamın(su
ısıl yayınıcılık thermal emissivity veya) ısı bıraktığı yada bu tür bir eleman
bir malzemenin optik yönden düzgün, içeren mahal
temiz ve mat olabilecek kadar kalın bir
yüzeyi ile değerlendirilen radyasyon unheated slab-on-grade floor
özelliği;
ısıtılmamış
toprak temaslı zeminde ısıtılmayan toprağa basan
döşeme döşeme betonu
ısıl yük thermal load
bir ısıtma sisteminin karşılaması gereken
yük; ısıl yük ısıtılmayan unheated space
mahal ısıtlmayan mahal; ısıtna tesisatından ısı
thermal time lag enerjisi almayan mahal
ısıl zamansal
gecikme bir duyarganın ısıya maruz kalması ile
tepki üretmesi arasındaki zamansal ısıtılmış heated
farklılık; ısıl gecikme ısıtılmış;

ısıl zon thermal zone ısıtılmış döşeme heated slab


ısıl zon; betonu döşemeden ısıtmanın yapıldığı döşeme
betonu
ısının mekanik mechanical equivalent of heat
ısının mekanik eşdeğeri. 427 kg.m= ısıtılmış izleme heated trace
eşdeğeri
1kcal, 778,177 ft.lb=1 Btu, 101,9kg.m=1 gazı ısıtılmış izleme gazı
kj
ısıtılmış tavan heated ceiling
ısınma heating up ısıtılmış tavan; tavandan yapılan ısıtma
ısınma; istenen rejim sıcaklığına gelme türü

ısınma warm-up ısıtılmış zemin heated slab on grade floor


durma yada düşük ayar döneminden üstü döşeme toprak zemin üzerinde olan ve bu
sonra bir mahallin sıcaklığının içeride zeminle temastaki ısıtılmış döşeme
insan bulunması durumu için yapılan
ayar sıcaklığına kadar yükselmesi. ısıtma heating (warming)
514

ısıtma;donmuş besinlerin oda sıcaklığına ısıtma fırını heating furnace


getirilmesi; bir sıcaklık artışı yaratacak sıcak hava ile ısıtma yapılan sistemlerde
olan ısıl enerji ekleme yada duyulur ısıyı havayı ısıtan fırın; ısıtma fırını
gizli ısıya transfer etme süreci.
ısıtma gazı heating gas
ısıtma aparatı heating apparatus ısıtma sistemlerinde kullanılan doğal gaz
ısıtıcı aparat; bir malzemeyi ısıtmak için
kullanılan aparat; ısıtma heating requirements
gereksinimleri ısıtma gereksinimleri
ısıtma baca heating stack loss
kaybı duman gazı tarafından taşınan duyulur ısı
ısıtma gücü heating power
ile gazın içerdiği su buharının taşıdığı
bir ısıtma sistemine birim zamanda
duyulur ve gizli ısı
yapılan enerji girdisi

ısıtma birimi heating unit


ısıtma güç heating power station
ısıtma birimi; bir mahalli ısıtmak üzere
merkezi ısıtma güç merkezi; ısı santrali
tasarlanmış serpantinleri, fanı ve diğer
yardımcı elemanları içeren birim
ısıtma heating ventilating and air
ısıtma borusu heating tube havalandırma conditioning system efficiency
içerisinden ısıtıcı akışkan geçen ve her ve üretilen kullanılanılabilir enerjinin,
hangi bir ortamı ısıtmakta kullanılan boru tüketilen yakıt enerjisine oranı
iklimlendirme
sistem verimi
ısıtma cihazı heating appliance
ocak,fırın gibi besinlerin yada diğer ısıtma heating ventilating and air
maddelerin ısıtılmasında kullanılan cihaz conditioning system
havalandırma
ve binaların( konutsal,ticari ve endüstriyel)
ısıtma çevrimi heating cycle ısıtma,havalandırma ve
ön temizlik,ısı üretimi,enerji akışı ve son iklimlendirme
iklimlendirilmesi( nem
temizleme aşamalarını içeren çalışma sistemi alma,nemlendirme,hava hareketi,hava
periyodu. temizliği,basınç)

ısıtma deneyi heating experiment ısıtma ısı heating heat pump


tıp alanında ısı uygulanarak yapılan pompası ısıtma yapan ısı pompası; kışın düşük
deneyler; ısıtma deneyleri sıcaklıklı bir kaynaktan çektiği ısıyı
yüksek sıcaklıklı ortama atan ısı pompası
ısıtma derece- degree day, heating
gün 65 F standart sıcaklığa göre; günlük Isıtma iletim heating conduit
ortalama sıcaklığın( en yüksek ve düşük borusu ısıtıcı boruları içeren geniş çaptaki iletim
sıcaklıkların ortalaması) standart borusu yada kanalı
sıcaklıktan çıkartılması ile bulunan
değer; heating wire
ısıtma kablosu
elektrikli ısıtıcılarda ısıtıcı elektrot yada
ısıtma dönemi heating period ısıtıcı direnç
ısıtma dönemi; genellikle Ekim
ortalarından başlayıp Mayıs ortalarına heating capacity
ısıtma
kadar devam eden ısıtma mevsimi; havuz ısıtıcısı nominal kapasitede çalışıp
kapasitesi
nominal ısıl verimini gerçekleştirirken,
ısıtma duman heating flue birim zamanda suya aktarılan ısı miktarı
gazı kanalı ısı geri kazanımı yoluyla enerjisinden (2) kararlı hal koşullarında çalışırken
ısıtma amaçlı geri kazanım sağlanan birim zamandaki yararlı ısı çıktısı
duman gazları yada duman gazlarının
geçtiği duman kanalı ısıtma kazan heating boiler plant
dairesi ısıtma amacıyla ısı üreten kazan santrali;
ısıtma eğrisi heating curve sıcak suyla veya düşük basınçlı buharla
bir ortama( genellikle havaya) ısı ısıtma yapmak için kurulmuş olan tesis
eklemesi karşısında sıcaklığın zamansal
yükselişini gösteren eğri heating costs
ısıtma
maliyetleri ısıtma elde etmek için yakıt,tesisat ve
ısıtma heating economics işletim için harcanan bedelleri toplamı;
ekonomisi ısıtma ekonomisi; ısıtma sistemlerinin ısıtma maliyeti
ekonomik yönden karşılaştırılması ile
ekonomik ısıtma ilkelerini araştıran bilim ısıtma mevsimi heating season
dalı sıcaklığın oralama 18˚C’nin altına
düşerek bir mahalde ısıtma
ısıtma elemanı heating element gereksiniminin yaratıldığı yılın en soğuk
ısıtma elemanı; elektrikli bir ısıtıcının ayları
dirençlerden oluşan
elemanı;radyatör,konvektör gibi ısıtıcı ısıtma mevsimi degree days during heating season
elemanlar ısıtma mevsimindeki derece günler
derece günleri
ısıtma etkisi heating effect
(1) elektrik akımının ısıtma etkisi;(2)bir ısıtma ocağı heating stove
ısı pompasının kondenserinden alınan ısı ısıtma ocağı; mutfaklarda kullanılan ve
yemek hazırlamak ve ısıtmakta kullanılan
515

ocak sıcaklık.

ısıtma odası heating chamber ısıtma tesisatı heating installation


malzemelerden nemin ısıtma yoluyla ısıtmada uygulanan yalıtım; cam
alınması için tasarlanmış sınırlı yünü,cam pamuğu, poliüretan plakalar
boyutlardaki ısıtma kabini gibi yalıtım malzemeleri ile yapılan
yalıtım
ısıtma warming room (food)
odası(besin) donmuş besinlerin oda sıcaklığına ısıtma tesisi heating plant
getirilip çözülmesinin sağlandığı mahal ısı santrali; ıstma amaçlı kazan,yakıt
tankı,pompalar ve diğer gerekli ekipmanı
ısıtma paneli heating panel içeren merkez
ısıtma sistem kontrollerinin bulunduğu
pano ısıtma türü heating type
ısıtma türü
ısıtma heating coil (elektrik,sıcak su,buhar,
havanın yada bir sıvının ısıtılması için güneş enerjisi vb);
serpantini
tasarlanmış serpantin; ısıtıcı serpantin
ısıtma veya heating or cooling system losses
ısıtma sistem heating system losses soğutma sistem ısıtma yada soğutma sistem kayıpları;
kayıpları ısıtma sistem kayıpları; ısıtmada kayıpları ısıtma ve soğutma sistemlerinde
yakıttan sağlanan fakat mahallere amaçlanmayan yerdeki ısıl kayıplar;
ısıtma amacıyla iletilemeyen ısı miktarı; kazan yüzeyleri, dış mahallerden geçen
baca,boru yüzeyleri,dışarıdan geçen borular gibi elemanlardan olan kayıplar
borular gibi elemanlardan olan kayıplar
ısıtma yağı heating oil
ısıtma sistem heating system losses, emissions ısıtma yakıtı; ABD'de 2.numaralı yakıt
kayıpları, yayınımlar yoluyla olan ısı kayıpları; yada "red oil" olarak bilinen, düşük
kazan,boru, duman borusu vb viskoziteli(ince) ve binaların ısıtılması
yayınımlar için kazan ve fırınlarda kullanılan yakıt
elemanlardan yayılan ve
yararlanılamayan ısı
ısıtma yöntemi heating method
ısıtma sistem heating system losses, total ısıtma yöntemi; sıcak sulu,buharlı,güneş
kayıpları,topla ısıtma sistemi toplam ısı kayıpları; hem enerjisi, doğal gaz yada elektrik enerjisi
baca gazları hemde sıcak yüzeylerden ile ısıtma yöntemlerinden her biri
m
kaybolan ısı
ısıtma yöntemi method of heating
ısıtma sistem heating system losses, generation ısıtma
üreilen ısının baca gazları ile atmosfere yöntemi(radyatif,konvektif,kondüktif)
kayıpları,üreti
m atılan kısmı
ısıtma yükü heating load
mahal içerisinde konfor koşullarını yada
ısıtma sistemi heating system istenilen sıcaklığı koruyabilmek için
ısıtma sistemi; bir mahal yada binayı birim zamanda bu mahalle eklenmesi
ısıtmak amacıyla tasarlanan sistem gereken ısı miktarı.

ısıtma sistemi heating system performance factor heating load factor (HLF)
HSPF
ısıtma yükü
performans faktörü binanın ısıtma yükünün, kararlı hal ısıtma
faktörü normal ısıtma dönemi içerisinde bir ısı yüküne (ANSI/ASHRAE
pompasının btu /h olarak toplam ısı Standard1161995, Bölüm 9.2.4 ‘deki
çıktısının, aynı dönem içerisindeki eşitlikten elde edilen) oranı
wattsaat olarak toplam elektriksel enerji
girdisine oranı
ısıtma yüzeyi heating surface
(1) yanma ürünlerinin yaladığı ısıtma
ısıtma sistemi, heating steam system yüzeyleri;(2) mahal ısıtma birimlerinde
buharlı buharlı ısıtma sistemi; ısı taşıyıcı ortam ısının iletildiği toplam yüzey
olarak düşük basınçlı buhar kullanan
sistem
ısıtma, heating, direct
doğrudan yakıttan elde edilen ısının doğrudan
ısıtma suyu heating water mahalle verilerek yapıldığı
sıcak sulu ısıtma tesisatında ısıyı ileten ısıtma;doğrudan ısıtma
sıcak su

ısıtma, endirek heating, indirect


ısıtma suyu heating water temperature control yakıtın verdiği ısıyı bir ortama yükleyip
sıcaklık ısıtma suyu sıcaklık kontrolü tüketim mahallerine göndererek yapılan
kontrolü ısıtma; dolaylı ısıtma

ısıtma süresi heating time ısıtma, heating ventilating and air


bir ortam yada malzemenin istenen havalandırma conditioning (HVAC)
sıcaklığa gelmek için ısıtıldığı süre; ve konutsal,ticari ve endüstriyel binalarda
ısınma süresi mahallerin ıtıma,havalandırma,ve
iklimlendirme
iklimlendirmesi ile ilgili hesap,kurulum
(HVAC) ve işletim özellikleriyle ilgili
ısıtma tasarım heating design temperature
sıcaklığı tipik bir yıl içerisinde saatlerin % mühendislik dalı
99,6’sını geçen sıcaklığa eşit olan
516

ısıtma, heating ventilating and air ısıtma sistemi buhar ve kondens suyunun aynı boruda
havalandırma conditioning and refrigeration ve ters yönde ilerlediği yatay borulara
ve (HVAC&R) kazana doğru eğim verildiği tek borulu
binaların( konutsal,ticari ve endüstriyel) ve buharlı ısıtma sişstemi
iklimlendirme
ısıtma,havalandırma,iklimlendirmesi ile
ve soğutma soğuk depolama mahallerinin ıslak duvarlı wetted wall column
(HVAC&R) tasarımı,kurulumu ve işletimi ile ilgili gazların ve sıvıların kütle transferi
kolon
mühendislik dalı katsayılarının belirlenmesinde kullanılan
bir deneysel aparat
ısıtmada buhar heating steam consumption
tüketimi buharlı ısıtma tesisatında birim zamanda ıslak hava wetted air filter
tüketilen buhar miktarı ıslak bir yapışkan madde
filtresi
uygulanmış,havadaki tozların
ısıtmada enerji energy requirement for heating yapışmasını temel alan filtre;ıslak hava
gereksinimi bir binada ısıtma amacçlı enerji filtresi
gereksinimi
ıslak hava wet air filter (capillary washer)
ısıtmada heating seasonal performance factor filtresi (kılcal ıslak hava filtresi; yaş filtre; tozun
mevsimlik bir ısıtma mevsimi için,kombine cihazın yıkayıcı) yapışması ilkesine göre çalışan filtre
performans sadece ısıtma konumunda
(HEAT)çalışması durumunda, toplam
faktörü ıslak kimyasal wet chemical processes
mahal ısıtma ısısının,toplam enerji
girdisine oranı; proses yaş kimyasal tepkime; sıvı ortamlar
içerisinde gerçekleşen kimyasal tepkime;
örneğin metal kaplama işlemleri
ısıtmalı zon heated zone
ısıtılan bölge, ısıtılan mahalleri içeren
ıslak santrifüj wet centrifugal
bölge yada zon
yaş santrifüj kolektör; havanın
filtrasyonunda kullanılan bir yaş filtre
ısıya direnimli heat resistant (adj) türü
ısı direnimli; ısı geçişine direnen
ıslak sıkıştırma wet compression
ısıya dirneçli heat resisting bir miktar sıvı soğutkanın, kompresöre
ısı geçişine karşı direnç gösterme; ısıya giren soğutkanla karıştırılarak, sıkıştırma
karşı gösterilen direnç sonunda basılan soğutkanın kızgın değil
doymuş durumda olmasının sağlandığı
ısıyla çalışan heat operated soğutma sistemi.
ısıyla çalışan
ıslak wet compression system
ısıyla çalışan heat operated unitary equipment sıkıştırmalı sıkıştırılacak havaya sprey su
birim ekipman bir ısıtma işlevini de içerebilen sürekli püskürtülerek kompresyon sırasında
yada aralıklı çevrimsel sürece sahip bir
sistem
buharlaşması ve sıkıştırma sonu
ısı yada yakıtla çalışan birimsel soğutma sıcaklığını düşürmesi ssağlanarak
makinesi kompresör veriminin artırıldığı sistem

ısıyla çalışan thermally actuated valve ıslak ton wet ton (moisture ton)
vana ısıyla çalıştırılan vana; içerisinde katı maddeler bulunan çamurlu
ve bulamaç halindeki suyun ton olarak
ıslak wet ağırlığı olup, kuru-ton ise suyun
yaş;ıslak;sulu tamamen buharlaşması halinde kalan katı
maddelerin ağırlığı(tonajı)
ıslak atma soakaway
hayvan çiftliklerinde hayvan dışkılarının ıslak tür hava wet type air cooler
ıslatılarak bir havuzda toplanması ve soğutucusu havanın geçiş halinde içerisine su
buradan drenaja atılması püskürtülerek yapılan evaporatif
soğutma;
ıslak buhar wet steam
yaş buhar; doyma sıcaklığında içerisinde ıslak yüzey wet surface (of boiler)
az miktarda sıvı parçacıkları içeren buhar (kazan) kazanda suyun temasta olduğu yüzeyler;
ıslak yüzeyler(kazan)
ıslak buharın dryness fraction of wet steam
buhar su karışımındaki buhar yüzdesi ıslak,nemli damp (adj)
kuruluk oranı
ıslak, nemli, rutubetli, (ateşi)

ıslak doymuş wet saturated steam


ıslaklık dampness
buhar doymuş durumda olan içerisinde bir
nem;ıslaklık,rutubet
miktar sıvı tanecikleri de taşıyan
buhar;islak buhar.
ıslatmak dampen (verb)
ıslatmak. nemlendirmek. ıslanmak.
ıslak dönüş wet return
Nemlenmek, kaçırmak. bastırmak. gölge
sıvı soğutkan fazlasıyla çalışan
düşürmek.
(overfeed) sistemlerde,evaporator
çıkışları ile alçak basınç depoları
arasındaki bağlantı borusu ıslatmak soak in
iyice islatmak. sirilsiklam etmek. suda
islatmak. islanmak.
ıslak dönüşlü wet return heating system
517

ıslatmak moisten ızgaradan grating


(nemlendirmek ıslanmak, nemlenmek, geçirme ızgara ile süzme; ızgara koyma; ızgara
) nemlen/nemlendir; ıslatmak. yerleştirme

light (noun) icra execution


ışık
ışık. aydınlık. nur. ışık veren şey. anlama icra usulü; yerine getirme, icra, yapma,
yanınca ışık veren şey. gün ışığı. ifa, tatbik etme, uygu lama;
gündüz.. alev alma.
iç (dahili) interior
light dimming içteki;iç;dahili
ışık ayarlama
tristor ve triac kullanarak ışık düzeyini
ayarlama iç basınç internal pressure
içsel basınç;dahili basınç
ışık geçirgenliği light transmittance
ışık geçirgenliği iç boyut inside dimension
iç çap, genişlik, yükseklik yada kesite ait
source of light köşegen.
ışık kaynağı
ışık kaynağı
iç boyut internal dimension
light intensity içten içe ölçülen boyutlar; içsel boyutlar
ışık şiddeti
ışık şiddeti; steradyan(sr) başına lümen
olarak ölçülen fotometrik büyüklük iç çap internal diameter
içsel çap;içten içe ölçülen çap;iç çap
ışık yayan diod light emitting diode (LED)
elektronik devrelerde gösterge ışığı iç dengeleyici internal equalizer
olarak kullanılan düşük akımlı, düşük bir ekspansiyon valfin kendisi yoluyla,
gerilimli yarı iletken ışığı çalıştırma elemanının ( bir diyafram yada
körük) sistem basıncını duyan tarafını
light density valf çıkış basıncına maruz bırakan içsel
ışık yoğunluğu
ışık yoğunluğu; Foot.Candle olarak ışık bir kapı yada geçiş yolu.
düzeyi; aydınlatma düzeyi
iç dişli internal thread
advertising signboard bir boruya açılan iç diş; iç diş;
ışıklı ilan
levhası firma veya ürünlerin tanıtımı amacıyla
kullanılan ışıklı ilan tabelası iç duvar internal wall
dış mahalle bağlantısı olmayan, iç
beam mahalleri ayırmak için kullanılan duvar;
ışın
kiriş, putrel, hatıl; doğru; terazi kolu; iç duvar
mertek, direk; araba veya saban oku; ışın,
şua; iç duvar partition (noun)
(bölme) bir binada iç mahalleri birbirinden ayıran
fire bars yapı elemanı.iç duvar.
ızgara
ızgara; kömürlü kazan veya fırın, ocak
gibi katı yakıt yakan araçlarda kullanılan iç duvar fanı partition fan
ızgara; iç duvara konumlandırılan fan

ızgara grate iç enerji internal energy


bir kazanda veya fırında katı yakıtı bir maddenin moleküler hareket
yerinde tutan, pis su tesisatında su giriş düzeyinin ölçüsü olarak sahip olduğu
ağızlarında da kullanılan demir enerji; iç enerji; sıcaklık iç enerjinin bir
çubuklardan yapılmış eleman; ızgara göstergesi.

ızgara ızgara. bataryada kullanılan delikli iç hava air, indoor


kurşun levha. iç mahal havası; insanların bulunduğu
yada proseslerin gerçekleştirildiği diğer
grate area mahallerle çevrilmiş mahallerden egzost
ızgara alanı
ızgara alanı; edilen hava

under grate air supply iç hava inside air


ızgara altı hava
ızgara altından hava beslemesi;ızgaranın iç möahal havası; koşullandırılarak bazı
beslemesi karakteristikleri kontrol edilen mahal
soğutulması amacıyla alttan yapılan hava
beslemesi havası

fire bar element iç hava kalitesi IAQ (see indoor air quality)
ızgara çubuğu
ızgara çubuğu bir bina içerisinde gaz bileşimleri,
nemlilik, sıcaklık ve kirlilikler yönünden
solunabilir havanın (iklim) nitelikleri.
ızgara çubuğu grate bar ‘indoor air quality’ için kullanılan
ızgarayı oluşturan demir çubuklardan her kısaltma; iç hava kalitesi.
biri

iç hava kısa short circuit of air internal


ızgara yükü grate loading iç mahalde besleme ve dönüş
ızgara üzerine yüklenen katı devresi
menfezlerinin yakın yerleştirilmesi
yakıt(kömür) miktarı; ızgara yüklemesi durumunda, primer havanın odaya
518

dağılmadan dönüş kanalına girmesi iç mahal coil, indoor


serpantini iç mahalle yerleştirilen serpantin; iç-
iç içe boru tube-in-tube condenser mahal serpantini
kondenser iç içe boru kondenser; içteki borudan
soğutkanın,iki boru arasından soğutma iç mahal indoor coil
suyunun geçtiği kondenser serpantini (1) havadan havaya ısı pompasında iç
mahalde bulunan serpantin; yazın
iç kazançlar internal gains evaporator kışın kondenser olan kısım;
mahal veya zon içerisinde üretilen ısı (2) koşullandırılan mahalle ısı ekleyen
kazançları; insanlar, elektrikli yada bu mahalden ısı çıkartan ısı
araçlar,aydınlatma araçlar vb eşanjörü.

iç mahal indoor environmental quality (IEQ) iç sıcaklık internal temperature


bir ofis yada başka binadaki iç hava içsel sıcaklık;dahili sıcaklık
çevresel kalitesi
kalitesi(NIOSH)
iç titreşim internal vibration isolation
iç mahal çevresi indoor environment yalıtımı titreşen elemanlara içten yapılan
iç mahal çevresi soyutlama; içten titreşim alıcı;

iç mahal fırını indoor furnace iç yüzey inner surface (internal wall)


iç mahallere yerleştirilmek üzere bir binada iç yüzeyler; duvar yüzeyleri
tasarlanmış havayla ısıtmalı araç; (a) iç
mahallere,(b) bina içinde, ısıtılan mahal iç zon interior zone
dışına kurulabilir. Yanma havası içsel zon; dahili zon
genellikle ısıtılan mahal dışından çekilir.
içe akış hızı influx velocity
iç mahal hava indoor air volume içeriye giren hava akımının hızı
hacmi bir binanın yada mahallin, kanallar ve
plenum’lardakini de içermek üzere içeri akıntı influx
toplam, havalan-dırma havası dağıtım akın, içeriye akma;
hacmi.
içeri giren hava ingoing air
iç mahal hava indoor air quality içeri giren hava;mahalle giriş yapan hava
kalitesi değişik kullanım amaçlarındaki
mahallerde iç havanın sahip olması imaging interior survey
gereken kaliteler ve karakteristikler.
içeriden
aydınlatma bir binada elemanların içeriden
bakıldığında elde edilen
iç mahal hava indoor air classification termogramlarının çıkartılması.
sınıflandırması iç mahal havası sınıflandırması
içerik(ler) content(s)
iç mahal havası indoor air içerik,içerilen şey, bir kabın içindekiler,
(1) içerisinde yaşanılır bir yapı yada bir kitapta içindekiler bölümü
araçta solunum yolu ile alınan hava (2)
içerisinde ikamet edilen ve içermek contain
bölmelerle(duvar) diğer ikamet şamil olmak, kapsamak, havi olmak,
birimlerinden ayrılmış herhangi mahal ihtiva etmek, içine almak; tahdit etmek,
sınırlamak;
iç mahal havası indoor air enthalpy test method
antalpi test olarak ısıtma kapasitesinin içilebilir potable
yöntemi belirlenmesinde, giren ve çıkan hava insanların tüketimi için uygun;
kalitesinin (buhar kalitesi), hava akış
miktarının (hacimsel debi) ve hava- potable water
içilebilir su
antalpi değişiminin ölçülmesini içeren içeriği bakımından içme suyu niteliğinde
işlem yöntemi olan su; içilebilir su

iç mahal iklimi indoor climate occupy


içinde
ikamet edilebilir bir mahaldeki sıcaklık, isgal etmek. zapt etmek. -de oturmak.
nem, hava akımı, hava temizliği, bulunmak
doldurmak. mesgul etmek.
aydınlatma ve gürültü gibi
karakteristikler; iç mahal iklimi kirliliği
etkileyebilir. içine girilebilir walk-in refrigerator
buz dolabı içerisine girilebilecek boyutlardaki
soğutucu
iç mahal kazanı indoor boiler
iç mahalde yerleşik kazan; iç mahal
kazanı içine girilebilir walk-in freezer
dondurucu içerisine girilebilen, büyük boyutlara
sahip derin dondurucu
iç mahal indoor pollution
kirlenmesi iç mahalde bulunan fiziksel, kimyasal ve
biyolojik kirleticiler içine girilebilir walk-in fume cupboard
duman dolabı içerisinde yüksekliği fazla laboratuar
araçlarının hareketli bir tabla yardımıyla
iç mahal kuru indoor dry bulb temperature yerleştirildiği,üzerinde bir duman kanalı
termometre bir termometrenin iç havaya bulunan laboratuar dolabı
uygulanması halinde gösterdiği sıcaklık.
içine girilebilir walk-in cooler
519

soğutucu içerisine girilebilen, büyük boyutlara sekonder hava hareketini yaratan


sahip soğutucu terminal birim

içme suyu drinking water içsel yalıtım interior insulation position


içme suyu; konumu önemli bir bölümü içten yalıtılmış
duvar
içme suyu drinking water supply
besleme hattı içme suyu besleme hattı içsel zon interior zone
her hangi bir dış duvara paralel ve 15 ft (
5 m) uzaktaki içerisinde insan bulunan
içme suyu drinking water cooler
bölge.Bir binanın dış yüklerinden
soğutucusu içme suyunu soğutmakta kullanılan
doğrudan etkilenmeyen bölge.
mekanik soğutmalı bir soğutma birimi .
(ANSI/ASHRAE Standard 1131990
Bölüm 6) .
içsel internal
içsel;dahili;içteki
içten kanat inner fin
turbülansı artırarak ısı transferini
içsel interior lighting power allowance iyileştirmek üzere boruların içerisine
aydınlatma bir mahaldeki aydınlatma gücünün uygulanan kanatlar; içten kanatlı boru
gücü toleransı hesabında, mahal döşeme alanı(ft2) ile
birim aydınlatma toleransı(lümen/ft2)
içten monte internally mounted air transfer device
çarpımı;
hava transfer bina içindeki bir alana yerleştirilmiş olan
aracı hava aktarım aracı
içsel birim interior unit lighting power -
aydınlatma prescriptive
bir binada izin verilebilir aydınlatma ideal gaz ideal gas (perfect gas)
gücü
gücünü hesaplamakta kullanılan ve birim iç enerjisi ve antalpisi sadece sıcaklığa
döşeme alanı başına lümen olarak ifade bağlı olan ve pV = RT yasasına uyan gaz;
edilen katsayı(lumen/ft2)
ideal gaz yasası ideal gas law
içsel brüt hacim internal gross volume ideal gaz yasası; gazların uyduğu
içsel brüt hacim;bir kabın iç kuralları ifade eden eşitlik; pV=GRT
boyutlarından hesaplanan ve içindeki
parçalar için tolerans verilmeyen hacim. ifade (beyan) statement
beyanname. deyim. bildiri. ifade. takrir.
içsel interoperability ifade olunan şey. beyanat. demeç. rapor.
çalıştırılabilirli birbiriyle bilgi değiştirebilen ve hesap durumu. bilgisayarda bir dizi işlem
değiştirilen bilgiyi kullanabilen iki yada yapma talimatı. deyiş. beyan. açıklama.
k
daha fazla sistem yada ekipman laf. mütalaa. söz. zabıt.

içsel interoperability area iğne deliği pinhole


çalıştırılabilirli iki yada daha fazla sistem yada küçük delik;iğne deliği
k alanı ekipmanın bilgi değişimi yapabileceği
etkinlik alanı iğne vuruşlu character printer
yazıcı her seferinde bir tek karakter basan(dot-
içsel interchangeability matrix) yazıcı
değişebilirlik bir şeyin yerine başka bir şeyin
kullanılabilirliği; yerine geçebilirlik; iğneli rulman needle bearing
yerine kullanılabilirlik iğneli rulman

içsel hava internal air leakage rate iğneli vana needle valve
kaçak miktarı binadaki iç mahallerin birinden diğerine (1)yuvasında çok küçük bir delik olan
hava sızıntısı; içsel hava sızıntısı iğne tipli bit piston içeren vana, (2)bir
pimin ucunda, konik bir biçimde olan ve
içsel ısı internal heat gains karşısındaki yuvaya uyan vana nonreturn
kazançları iklimlendirme yükünde, iç mahaldeki valve çekvana;
insanlar, aydınlatma elemanları, ısı yayan
ekipmanlardan kaynaklanan ısıl yük. ihale etmek bid
fiyat teklifi. teklif. bir iş karşılığında
içsel ısıtma internal heating load istenen ücret. deklarasyon. girişim.
yükü iklimlendirme yükünde, iç mahaldeki kalkışma..ihale etmek
insanlar, aydınlatma elemanları, ısı yayan
ekipmanlardan kaynaklanan ısıl yük. ikamet birimi dwelling unit
bir yada daha fazla kişi için, yaşamak,
içsel kaçak internal leakage uyumak, beslenmek,pişirmek ve sıhhi
içsel mahaller arasındaki sızıntı tesisat gibi yaşamsal olanakları tam ve
bağımsız olarak sağlayan bir tek birim.
içsel kilit interlock
birbirine bağlamak. birbirine kenetlemek. iki arıza mean operating time between failures
birlikte işlemeleri için manivelaları arasında (MTBF)
birbirine bağlamak. iç kilit. ortalama iki arıza arasında ortalama çalışma süresi
çalışma süresi
içsel olarak internally induced air flow rate (air
tetiklenmiş terminal device) two pipe
iki borulu
hava akımı verdiği primer hava ile iç mahaldeki çift boru; iki borulu tesisat
520

iki borulu two pipe heating ikili binary


ısıtma çift borulu ısıtma; biri gidiş diğeri dönüş 0 ve 1 'den oluşan ikili sayı
olmak üzere iki borunun kullanıldığı sistemi;içerisinde iki olasılık bulunan
ısıtma sistemi koşul, seçme, belirlemeyi içeren nitelik
yada özellik bir bilgisayardaki ikili
iki borulu two pipe system sayılar, on/off,açık-kapalı konumları)
sistem sıcak sulu ısıtma tesisatında birisi sıcak
gidiş akışkanını diğeri dönüş akışkanını ikili buhar binary vapour cycle
taşıyan iki borulu sistem çevrimi soğutma makinelerinde iki soğutkanın
bulunduğu, derin soğutma işlemlerinde
iki fazlı akım two phase flow kullanılan kaskat çift kademeli soğutma.
iki fazlı akış; sıvı ve buhar fazının
birlikte bulunduğu akış ikili çıktı binary output
ikili sistemde çıktı
iki kablolu two wire circuit
devre iki kablolu devre; biri faz diğeri nötr ikili girdi binary input
olmak üzere iki kablo kullanan devre ikili girdi

iki kablolu two wire transmission ikili işaret binary (signal)


iletim enerjinin iki kablo ile nakledilmesi; iki iki kısım yada parçadan oluşan; ikili;
kablolu iletim
ikili sayı binary digit
iki kademeli two stage ikili sistemde sayı; sadece 0 ve 1 ile ifade
iki kademe;iki kademeli; derin soğutma edilen sayı; 2 tabanlı sistemde sayı
sistemlerinde iki kademeli soğutma
ikili termostat dual thermostat
iki kademeli two stage compressor ikili termostat
kompresör iki kademeli kompresör;iki silindeir
içeren alçak basınç(geniş) silindiri ve ikili vana binary value
yüksek basınç silindiri; yüksek basınç ve ikili değer
daha fazla hava almak üzere endüstriyel
ve ticari uygulamalarda kullanılır filter, second stage
ikinci kademe
filtresi birinci kademeden çıkan ve içerisindeki
iki kademeli two stage thermostat büyük parçacıklardan arınmış havadan
termostat genellikle iki ısıtma ve iki soğutma küçük parçaları tutmak üzere tasarlanmış
kademesi içeren oda termostatı ikincil keademe filtre

iki konumlu two position control ikincil akışkan secondary fluid


kontrol iki konumlu kmontrol ısıtma ortamı olarak kullanılan ve
özellikleri bilinen uçucu soğutkan
iki konumlu two position controller ( genellikle tek bir soğutkan yada
iki konumlu kontrol edici; azeotropik karışım)
kontrol edici
ikincil devre secondary circuit
iki kutuplu two pole
ikincil devre;komşu bir devredeki
iki kutup; çift kutup
indüksiyon yoluyla akım üreten nevre

iki parçalı burç split bush


ikincil filtre secondary filter
iki parçalı burç
sıvı yada hava akımında kaba
parçacıkların tutulması amacındaki
iki yollu two way switch birincil filtreden geçen parçacıkların
anahtar iki konumlu anahtar; açık-kapalı iki tutulmasına yönelik iknicil ince filtre
konumu kontrol eden anahtar
ikincil hava air, secondary
iki yollu two way solenoid valve ikincil hava;bir terminale indüksiyon
solenoid vana iki yollu solenoid vana; normalde yada terminal çıkışından boşaltılan
açık(NO) veya normalde kapalı(NC) iki havanın harekete geçirdiği iç mahal
yollu solenoid vana havası hava.

iki yollu vana two way valve ikincil ısıtma secondary heating surface
bir giriş bir de çıkış kapısı içeren bir serpantinde ana transfer yüzeyi olan
vana.kesme vanası,kısma vanası,kapama
yüzeyi
boruların üzerindeki kanatlardan oluşan
vanası olarak da adlandırılır; ikincil ısıtma yüzeyi

iki yönde iletim duplex transmission ikincil kap secondary containment


iki yönde yapılabilen güç iletimi bir kap içerisindeki maddelerin
depolandığı ikinci kap yada hacim
iki yönlü tumbler switch
anahtar normal yük koşullarında kontakları açıp ikincil secondary condenser
kapayan ve elle çalıştırılan anahtar ikincil kondenser;kaskat sistemlerde
kondenser
alçak basınç devresindeki evaporatörü
iki yönlü devre duplex circuit soğutan kondenser
iki yönde geçiş sağlayan devre
ikincil kurutma secondary drying
521

soğuk kurutma(süblimasyon) sırasında iklimlendirilmiş air conditioned floor area


alınamayan suyun(nem) alınması için döşeme alanı bir binada iklimlendirme yapılan
uygulanan ikincil kurutma işlemi mahallerin toplam döşeme alanı

ikincil soğutkan secondary coolant (secondary fluid) iklimlendirilmiş air conditioned space
150°F’ın ( 65°C) üzerinde bir parlama mahal içerisindeki havanın
noktasına sahip olmayan, buharlaşma sıcaklık,nem,temizlik ve hava hareketleri
yada hal değiştirme olmaksızın ısının yönünden istenen niteliklere getirilmek
transferinde kullanılan herhangi bir sıvı. üzere koşullandırıldığı mahal;
iklimlendirilmiş mahal
ikincil closed secondary coolant refrigerating
soğutkanlı system iklimlendirme acclimatization
kapalı soğutma ikincil soğutkan(salamura) devresinin bir organizmanın yaşadığı çevrenin
soğutulduğu soğutma devresi sıcaklık ve nem de dahil olmak üzere
sistemi
değiştirilip, bu organizma tarafından
kabul edilebilir hale getirilmesi;
ikincil transfer secondary transfer fluid iklimlendirme
akışkanı ısıtma ortamı olarak kullanılan ve
özellikleri bilinen uçucu soğutkan
iklimlendirme air conditioning
( genellikle tek bir soğutkan yada
iklimlendirme; ısı, nem, toz ve hava
azeotropik karışım)
hareketlerinin kontrol edilerek bir
mahalde gereken hava koşullarının
ikincil transfer transfer fluid, secondary sağlanması ile ilgili bilim dalı
akışkanı bir kondenserden soğutucu ortam olarak
akan akışkan.
iklimlendirme air conditioning unit
birimi genellikle ısıtma ve/veya soğutma yapan
ikincil yüzey secondary surface (indirect surface) belirli bir mahalle yada zona hizmet
(endirek yüzey) ikincil yüzey; endirek yüzey; bakınız veren birim; iklimlendirme birimi
"secondary heating surface"
iklimlendirme exhaust airflow of an air conditioner
ikiz kompresör twin compressor doğrudan birim tarafından dış mahalle
ikiz kompresör;soğutma devrelerinde
cihazı egzoz
havası boşaltılan hava miktarı
aynı dış gövde altında aynı veya farklı
kapasitelerde iki kompresör;
iklimlendirme ventilation airflow of an air
twin pump cihazı conditioner
ikiz pompa
çift pompalı sistem(örneğin sabun havalandırma bir iklimlendirme cihazının havalandırma
dispanseri); ikiz pompalı sistem havası akış miktarı; cihazın havalandırma
hava akışı
debisi
ikiz silindiri twin cylinder compressor
iki silindirli kompresör; çift silindirli iklimlendirme useful total air conditioner capacity
kompresör bir iklimlendirme cihazının duyulur ve
kompresör cihazı yararlı
toplam hava gizli ısı kapasitesinin toplamı ; toplam
kapasite
iklim climate kapasitesi
bir coğrafya bölgesinde ağırlıklı yada
ortalama hava koşulları; iklim iklimlendirme air conditioning equipment
ekipmanı bir mahalde sıcaklık,nem,basınç temizlik,
iklim, çok climate, very cold hareket gibi parametrelerin biri yada
soğuk 9000 yıllık saat’den fazla 65°Fgün fazlası yönünden havanın
derece gün (18°Cgün temelinde 5000 koşullandırılarak istenen koşullara
yıllık saatten fazla) sıcaklığına sahip getirilmesi için kullanılan cihaz yada
olan iklimler cihazlar

iklim, nemli climate, humid iklimlendirme air conditioning installation


nemli iklim kurulumu sıcaklık,nem ve hava temizliği ile iç
mahal havasını koşullandıran tesisat
iklim,sıcak climate, hot
birbirini izleyen altı ay boyunca iklimlendirme air conditioning system
sıcaklığın, 3500 saat ve daha fazla sistemi iklilendirme sistermi;
süreyle 67°F ( 19°C) ve üstü değerde ısıtma/soğutma,nemlendirme/nem alma,
veya 1750 saat ve üstü sürelerde 73°F ( havanın temizlenmesi ve dağıtımını
23°C) ve üstü değerlerde olduğu iklim içeren sistem

iklimlendirici air conditioner iklimlendirme air conditioning process


mahalde hava sirkülasyonu, süreci kapalı bir mahalde,sıcaklık,bağıl
havalandırma, hava temizliği ve ısı nem,hareket hızı,parçacıklar ve kirletici
transferi (ısıtma veya soğutma) işlevleri gazların atılmasıda dahil olmak üzere
için olanakları bünyesinde toplayan hava radyasyon enerjisi düzeyinde kontrol
işlemleme birimi; edilmesi için uygulanan birleşik hava
işlemleme süreci;
iklimlendirici air conditioner capacity
kapasitesi bir iklimlendirme cihazının iklimlendirme air conditioning plant
koşullandırılan mahalden duyulur ve gizli tesisi kompresörler,chiller grupları,hava
ısı çekerek yaptığı yararlı(net) soğutma hazırlama birimleri gibi iklimlendirme
kapasitesi ekipmanlarını içeren merkezi tesis
522

mahalli iletişimler communications


iletişimler; iletişim biçimleri; her türden
iklimlendirme, air conditioning, partial iletişim biçimi telecommunications
kısmi iklimlendirme; iklimlendirme iletişimler; iletişim amacıyla
kısmi
işlemlerinin tümünü değil bir kısmını işaretlerin(inyal) bir uzaklık içerisinde
içeren iklimlendirme gönderilmesi ve alınmaı süreci;

iklimlendirme, air conditioning, comfort


koşullandırılan mahaldeki insanların iletişimler ara- communications interface
konfor
konfor gereksinimlerini karşılamak yüzü iletişimler ara birimi; iletişimler ara-yüzü
üzere, havanın sıcaklık, bağıl nem,
temizlik ve dağıtımını kontrol etmek iletken conductor
üzere işlemden geçirilmesi (1) elektrik,ısı vb iletme yeteneğinde olan
madde yada cisim,iletken,(2) içerisinden
iklimsel test climatic test chamber sürekli olarak elektrik akımının iletimine
odası bakınız "climatic chamber" olanak veren madde yada cisim,

ilan advertisement iletken borusu conduit


reklam, ilan (1) akışkanı iletmekte kullanılan ince
veya geniş çaplı boru, (2) koruma
transmission amacıyla tellerin içerisine yerleştirildiği
iletim
maddenin,enerjinin yada belirtilen boru
değerlerin bir yerden diğer bir yere
taşınımı yada iletimi; iletken direnci resistance of a conductor
bir iletkenden geçen elektrik akımınıa
transmission factor karşı bu iletkenin gösterdiği direnç
iletim faktörü
gelen bir akı'nın madde arasından
geçen(madde tarafından geçirilen) akıya iletken kablo conduit wiring
oranı; bağlantısı iletken kablo bağlantısı

iletim frekansı carrier frequency iletken sayısı number of conductors


bir periyodik taşıyıcıda periyod’un tersi; iletken sayısı;
periyodik atım (pulse) taşıyıcısının
frekansı, bir sinyal işaret sisteminde çoğu iletkenlik conductivity
zaman, atım (pulse) yineleme frekansı bir malzemenin yada maddenin iki
olarak adlandırır. yüzeyi arasındaki sıcaklık farkı 1°F
olduğunda, bu malzemenin 1 inch
iletim ısı kaybı transmission heat loss kalınlık ve 1 ft2 alanı için 1 h’lik bir
ısı aktarım akışkanının boru ve sürede geçen ısı miktarı.
kanallarda akışı sırasında çevreye olan ısı
kayıpları iletme sistemi conveying system
taşıma,iletme sistemi; konveyör
iletim kaybı transmission loss
ısının aktarımı sırasında ortaya çıkan ısı ilk (başlangıç) initial
ilk;başlangıç, başlangıçtaki.
iletim şebekesi transmission network
bir merkezi işlemciden uzaktaki panellere ilk basınç initial pressure
veri iletiminde kullanılan bütün sistem. filtrenin temizken ilk kullanım sırasında
hava akımına gösterdiği direnç
iletişim communication
iletişim. haberleşme. komünikasyon. ilk basınç initial pressure drop
haberleşmek. Mesaj göndermek ve filtre temizken,ilk kullanım sırasında üst
düşümü
almak. ve alt akım bölgelerindeki basınç farkı

iletişim arızası communication failure ilk initial charge or filling


iletişim arızası; bir filtre testinde filtrenin test tozu ile
doldurma(filtre
) ilk yüklenmesi;
iletişim communication equipment
ekipmanı iletişimde kullanılan araçlar; iletişim
ekipmanı ilk maliyet first cost
ilk maliyet; kurulum maliyeti; kurulum
için gerekli arsa,inşaat,proje ve işçilik ile
iletişim sınır catchment area sermaye maliyetlerini içeren maliyet
coğrafya alanı İletişim sistemleri bağlamında, bağlantı
hatları da dahil bir şebeke elemanlarının
sınırlarını oluşturan coğrafya alanı ilk maliyet prime cost
ilk maliyet;
iletişim sistemi communication system
bir iletişimi tam olarak gerçekleştirmek ilk saat first hour rating
için gerekli bütün elemanları içeren değerlemesi bu standartta belirtildiği biçimde yapılan
sistem;iletişim sistemi bir test’te, bir su ısıtıcısının bir saatlik
çalışma süresinde verdiği galon ( litre)
olarak sıcak su miktarı
iletişim temelli communications based system
sistem bir bilgisayarın merkezi kontrol aracı
olduğu enerji yönetim sistemi ilk sıcaklık initial temperature
523

ilk sıcaklık; bir hava akımının bir indüklenmiş induced draught water cooling tower
serpantine giriş sıcaklığı çekmeli su boşaltım tarafına yerleştirilen bir fan
kulesi yardımıyla sıcak nemli havanın kuleden
ilk tutma arrestance, initial çekilerek dış mahalle atıldığı mekanik
ilk tutma yüzdesi; bir filtrenin yeni çekimli soğutma kulesi türü;
haldeyken gerçekleştirdiği ilk tutma
performansı indüktif yük inductive load
motorlar,solenoidler,röleler gibi
ilk vana açıklığı initial valve opening manyetik alanları kullanan cihazların
valfin 0.002 inch (0.05 mm) değerini getirdiği yük; indüktif yük
aşmayan minimal açıklığı.
insan faktörleri human factors
ilk verim initial efficiency bir sistemin çalışmasında ve istenen
filtre temizken, karbon kirletici lekesine sonuçların üretilmesindeki faktörlerden
karşı gösterdiği verim insan faktörü

imalat resmi shop drawing insan olmayan unoccupied hours


atelyede imalat için verilen teknik resim; zamanlar bir bina veya mahalde insanların içeride
imalat resmi bulunmadığı zamanlar( mesai
sonrası,hafta tatili vb zamanlar)
ince thin
ince; insan sensörü occupancy sensor
içeride insan bulunduğunu algılayarak,
nebulize (verb) aydınlatma araçlarını çalışıtran sensor
ince atomize
hale getirmek bir sıvıyı ince atomize hale getirmek
inşa etmek build
yapı.bina etmek. inşa etmek. kurmak.
ince çatlak hair crack tesis etmek.
ince çatlak; ince aralık
inşa etmek construct
ince duvarlı thin walled resmetmek, çiz/kur, geometrik olarak
ince duvarlı
(yapılandırmak
(cidarlı) ) çizmek, düşünce; yapmak, bina etmek,
tertip etmek, kurmak; inşa etmek,
ince filtre filter, fine yapmak
ince parçacıkları tutmak üzere
tasarlanmış filtre; ince filtre inşaat denetimi construction inspection
inşaatın kontrolü ve denetimi
ince filtre fine filter
ince filtre; küçük parçacıkların tutulması inşaat construction documents
için tasarlanmış filtre dökümanları bir bina,bina sistemi yada kısımlarının
yapılması için gerekli teknik resimler ve
ince gözenekler mesopores belirlemeler
filtre elemanı olarak kullanılan karbon
gibi malzemelerde 2-50 nanometre(10E- inşaat işçisi construction worker
9) arasındaki ince gözenekler inşaat işçisi

ince gözenekli fine meshed inşaat maliyeti cost of construction


ince gözenekli; yapım,inşaat maliyeti

ince kat brush coat inşaat material of construction


ince kat; fırçayla sürülen kat malzemesi imalat malzemesi; yapım malzemesi

inç su sütunu inch of water (inch water gauge; inch construction engineering
inşaat
water column) binaların tasarımı hesaplanması ile ilgili
(inch water gage; ine h water column) IP
mühendisliği
mühendislik dalı; inşaat mühendisliği
sisteminde,39.2 °F’daki 1 inçlik su
kolonuna eşit basınç yüksekliği (düşü),
inşaat construction specification
su sütunu.
nitelendirmesi yapımın tanımlanması; imalat tanımları

indirim miktarı discount rate


tenzilat oranı; tenzilat miktarı inşaat resimleri construction drawing
bir ürünün üretilmesinde kullanılan
discounted cost yapım resmi
indirimli
maliyet tenzilatın düşüldüğü maliyet;indirimli
maliyet inşaat sınıfı class of construction
bina gövdesinde çatı,yerüstü
download duvar,yeraltı duvar,döşeme, yere temas
indirmek eden döşeme, opak kapı,düşey pencere
[bilgisayar] çalıştırılabilir bir programın yada veri
tabanının uzaktaki, çalıştırılabileceği bir yada aydınlık için bir alt sınıf
cihaza transferinde belirli bir tür.
inşaat sistemi construction system
induced draught fan inşaatta uygulanan yapım sistemi
indüklenmiş
çekimli fan havayı çekmek üzere uyarlanmış fan;
inşaat building authorities
524

yetkilileri bina yapımı konusunda yerel yetkililer düşürme istasyonu; pompa istasyonu gibi

inşaat yöntemi method of construction istatistiksel statistical application


imalat yöntemi;imal usulü; bir malın uygulama istatistiksel uygulama
üretiminde kullanılan
kaynak,talaşlı,talaşsız imalat isteğe bağlı DC pressurization
yöntemlerinden herbiri isteğe bağlı basınçlandırma
basınçlandırma
inşaatı bitmiş as built clean room
üretim ekipmanı ve personeli dışında istenen değer desired value
temiz oda bir kontrol sisteminin koruması istenen
bütün hizmetlerin bağlandığı ve işlevsel
değişken değeri.
olduğu, tamamlanmış ve çalışmaya hazır
temiz oda;
istif makinesi goods lift
constructional component ürün kaldırıcı; ürünleri kaldırıp istifleme
inşai eleman
duvar,çatı,vb gibi bina elemanları makinesi

fabric loading istihkak remuneration


iplik yükleme
test filtrelerine pamuk ipliği yüklemesi istihkak. karşılık. ödül. mükâfat. bahşiş.
ücret. hak. bedel. aidat.
is (baca) soot
baca gazlarının içerisinde bulunan iş work
is,kurum termodinamik anlamda bir sistemden
diğerine transfer edilen enerji; farklı
basınçlara sahip sistem sınırları arasında,
is alma soot removal her zaman düşük basınç yönünde enerji
kazanlarda is ve kurum temizleme işlemi transfer eden mekanizma

is numarası soot number (smoke number) working fluid


iş akışkanı
Bosch yada Bacharach duman sayısı da ısı emme ve enerji transfer edebilme
denilen ve bir filtre üzerindeki lekeyi; yeteneğinde olan akışkan
beyazdan siyaha kadar 10 sınıfta
belirlenen renklerle karşılaştrmaya
dayanan sayı iş bölgesi work region
iş bölgesi;

is temizleme soot blower


kazanda ve borularında biriken kül, is ve iş çevrimi work cycle (expander cycle; work
fanı extraction cycle)
kurumun temizlenmesinde kullanılan
rotary fan içerisinde iş akışkanının dışarıdaki
sistemlere mekanik enerji verdiği süreç (
örneğin bir mekanik genişleyici)
is testi soot test
dizel yakıtlarının is yapma özelliklerinin
belirlenmesine yönelik test iş endikatör work indicator
diyagramı endikatör diyagramı
is tutucu soot arrester
is tutucu;kurum tutucu iş hanı office building
yönetim ofisleri de dahil olmak üzere,
occupation (of a room) tıbbi ofis, banka ,kitaplık yada iş ile ilgili
iskan
bir mahallin insanlar tarafından profesyonel yada hizmet ilişkileri için
konutsal,ticari yada endüstriyel amaçlarla tasarlanan bina bölümü; iş hanı.
iskan edilmesi;
iş mahalli work space
occupiable space iş mahalli; çalışma mahalli
iskan edilebilir
mahal kendileriyle sınırlı olmamak üzere,
sadece geçici bir süre ve kısa dönemli iş örneği work pattern
olarak insanlar tarafından işgal edilebilir çalışma statüsü( full time veya part time)
bütün mahaller
iş platformu work platform
iskan edilen occupied hours üzerinde iş yapmak için ayrılmış
saatler bir mahallin insanlar tarafından platform;
kullanıldığı saatler
iş prosedürleri working procedures
iskan mahalli occupancy iş prosedürleri; yazılı olarak çalışanlara
iskan edilen mahal; iskan sınıfı için verilen güvenli çalışma işlemleri
ANSI/ ASHRAE Standard 152004.
Bölüm 4’e Bakınız. iş sırası working order
iş sırası
isovel (hız height of the v m s-1 isovel (for
ölçüm displacement air diffusion) iş talimatları working instructions
yüksdekliği) bir difüzörden çıkan havanın yatay çalıştırma talimatları; işletim talimatları
hızının ölçüldüğü yükseklik
iş tezgahı work bench
istasyon station üzerinde işlemler yapılan tezgah; iş
bir takım işlemlerin yapıldığı ekipman tezgahı
merkezi; ölçme istasyonu; basınç
525

iş yaprağı worksheet işletim sistemi operating system


iş yaprağı; çalıştırma sistemi(elektronik,pnömatik
vb)
iş yeri workplace
iş yeri; iş yapılan yer işletim operating instructions
talimatları işletim yada çalıştırma talimatları
işaret signal
bir bilgi taşıyan değişken büyüklük; işletim yöntemi method of operation
bilişim prosesi sırasında değiştirilen bir işletim yöntemi
olay, bildirim yada veri yapısı(data
structure)
işletime priming
hazırlama işletime hazırlama
işaret çubuğu signal bus
sinyal çubuğu;
işletme çevrimi running cycle
bir defrost sürecinden sonra soğutma
işaret signal converter
makinesinin bir sonraki defrost sürecine
dönüştürücü bir kod, sıra yada frekans dizisini farklı
kadar olan çalışma zamanı.
bir diziye değiştiren araç; analog to
digital converter sürekli bir değişkenin
fonksiyonu olan bir işareti bunu temsil işletme maliyeti cost of operation
eden sayısal bir diziye dönüştüren araç; bir sistemin işletiminden kaynaklanan
maliyet
işaret levhası signboard
bir bildirim yada bilgi içeren işaret işletme maliyeti running cost
levhası(örneğin: "girilmez" levhası) işletme maliyeti; bir sistemi işletmek için
gerekli işletme,enerji,tüketim maddeleri
vb gibi kalemlerden oluşan maliyet
işin ısı eşdeğeri heat equivalent of work
ısının işce eşdeğeri; ısı ile iş arasındaki
dönüşüm eşdeğerliği işletme operating costs
maliyetleri işletim maliyeti
işitme eşik threshold of hearing
değeri duymanın eşik değeri işletmeye alma commissioning
bir tesisi,binayı,sistemi işlevsel yönden
test ederek işletmeye alma
işlemleme treatment
endüstriyel ve evsel atıklarla belediye
atıklarına kirlilik kaynaklarının alınması, işletmeye alma putting into service
azaltılması yada nötr hale getirilmesi işletmeye almak; hjizmete koymak;
amacıyla uygulanan kimyasal, fiziksel ve
biyolojik işlemler işletmeye alma commissioning protocol
protokolü yapılan test işlemleri sonucunda bu
işlemlemek process (verb) işlemi yapanlarla mal sahibi arasında
işlemlemek; bir maddeye yada bir imzalanan sözleşme
sisteme belirli bir işlem uygulamak;
işlev function (noun)
işlemlenebilir reclaimable waste işlev; fonksiyon
atık ıslah edilebilir atıklar
işlev görmek function (verb)
işlev görmek; bir işlevi yerine getirmek
işlemlenmiş treated air
hava işlem görmüş hava; hava hazırlama
biriminden geçirilmiş hava işlevsel araç operational device
işlevsel araç; çalıştırma elemanı
işlemlenmiş treated space
işlemlenen mahal; işlevsel arıza operational fault
mahal işlevsel arıza
karakteristikleri(sıcaklık,basınç,nem)
işlemlenmiş mahal; iklimlendirilmiş
mahal işlevsel task lighting
aydınlatma belirli bir işlevsel alan için yapılan
reclaimed refrigerants aydınlatma; örneğin masa üstü lambalar;
işlemlenmiş
damıtma da dahil olmak üzere herhangi yada mutfak davlumbaz bölgesinin
soğutkanlar aydınlatılması vb
bir yöntemle yeni soğutkan nitelikleri
kazandırılmış olan kullanılmış bir
soğutkan. işlevsel birim functional unit
bir işlevi yerine getiren birim; işlevsel
workable (adj) birim
işlenebilir
işlemlenebilir; işlenebilir
işlevsel operational rating
untreated water değerleme işlevsel değerleme
işlenmemiş su
işlem görmemiş su; sert su;tasfiye
edilmemiş su işlevsel operational equipment
ekipman işlevsel ekipman
işlenmiş yüzey machined surface
makinede(tezgahta) işlenmiş yüzey functional check
işlevsel kontrol
işlevsel kontrol
526

işlevsel ölçme functional measurement iyonlaştırıcı ionizing radiation treatment


işlevsel ölçme radyasyon besinlerdeki mikroorga nizmaları yok
işlemlemesi etmek üzere uygulanan atomik
işlevsel functional performance parçacıklar yada ışınlar. ‘irradiation’
perforemans bütün elemanların, alt sistemlerin, terimine de bakınız.
sistemlerin ve sistemler arasındaki
arayüz elemanlarının sözleşmede iyonlaştırma ionization
belirtildiği biçimde çalışıp çalışmadığını bir atom yada moleküldeki proton ve
anlamak için yapılan kontroller ve testler. elektron sayısını değiştirerek bu atom
veya molekülü iyon haline getiren
işlevsel sıcaklık operative temperature fiziksel süreç; iyonlaştırma
giysi içinde olmayan bir insanın
karakteristikleri belli bir düşünsel çevre iyonlaştırma ionization vacuum gauge
içerisinde gerçek çevreyle aynı ısı vakum ölçeri vakum ortamındaki iyonları ölçerek
kaybını verdiği sıcaklık derecesi; dolaylı yoldan çok derin vakum derlerini
ölçen araç
işlevsel temiz operational clean room
oda işlevsel temiz oda; bütün ekipmanları ve izin verilebilir permissible range
iş görenleri hazır çalışmakta olan temiz aralık izin verilebilir -maruz kalma- aralığı
oda
izin verilebilir permissible variation
işlevsel test functional test izin verilebilir değişme
değişme
işlevsel test

izin verilebilir permissible exposure level (PEL)


işlevsel functional approach
maruz kalma hemen hemen bütün işçilerin normal 8
yaklaşım işlevsel yaklaşım
düzeyi saat günlük ve 40 saat haftalık çalışma
süresi boyunca herhangi bir olumsuz etki
işyerinde workplace environmental exposure ortaya çıkmaksızın maruz kalabileceği
çevresel maruz level (WEEL) derişimin ağırlıklı ortalaması.
kalma American Industrial Hygiene
Association. tarafından belirlenmiş iş izin verilebilir allowable exposure time (AET)
yeri maruz kalma sınırı. permissible exposure limit
maruz kalma
sınırı (1) yinelenen maruz kalmalarda her
iteratif işlem iterative procedure hangi bir sağlık sorunu yaratmayan, izin
önceden belirlenen bazı durumlar elde verilen zararlı madde sınırı;bu sınırlar
edine kadar bir dizi işlemi gerçekleştirme genellikle kimyasal madde üretiscisi
süreci. tarafından verilir;(2) hemen hemen bütün
işçilerin normal 8 saat günlük ve 40 saat
itme butonlu push button starter haftalık çalışma süresi boyunca herhangi
starter çift basmalı butonu kullanan kontrol bir olumsuz etki ortaya çıkmaksızın
maruz kalabileceği derişimin ağırlıklı
ortalaması.
itme butonu push button
iterek çalıştırılan buton; basmalı anahtar
izin verilebilir permissible load
yük izin verilebilir yük;
itme butonu ile push button control
kontrol basma butonu ile kontrol; genellikle
devreyi durdurmak veya çalıştırmak i izin verilen yük permitted load or duty
bir taşıma aracının veya bir sistemin
improve taşımasına izin verilen yük
iyileştirmek
gelistirmek,ilerletmek, gelismek iyiye
gitmek düzeltmek, iyileştirmek izine bağlı permit space
mahal içeri giren kişiyi engellemek veya
ion durdurmak üzere tasarlanmış, kişinin
iyon
bir elektron kaybederek yada kazanarak yazılı bir izin belgesine sahip olmasını
pozitif yada negatif yüklenen atom yada gerektiren kapalı mahal.
molekül oluşturmak üzere bağlanmış
atom grupları.; izleme watchdog
gözleme;izleme;yasa dışı durumları takip
deionize etme
iyon alma
iyon-değiştirme prosesini kullanarak bir
çözeltiden iyonların alınması izleyici (takipci) tracer
izleyici;izleyen;iz bırakan
iyon değişimi ion exchange
suyun saflaştırılması sürecinde iyon ların izo kinetik isokinetic
bir çözelti ile,zeolite, montmorillonite, gözlemcinin parçacıkla birlikte hareket
kil, ve humus gibi maddelerden bir iyon ettiği sistem
değiştirici arasında değişimi
izokinetik isokinetic sampling
iyonlaştırıcı ionizing radiation numune alma örnek alanın içerisinden örnek alınan
radyasyon yörüngeeki elektronu bulunduğu yerden akımla aynı yönde ve aynı hızla hareket
ayırmak için yeterli enerjiyi taşıyan ve ettiği örnekleme biçimi.
böylece iyonlaştırmaya neden olan
parçacık veya elektro manyetik izokinetik anisokinetic
radyasyon olmayan bir örnekleme işleminde, örnek alanın
527

örnek alınan akımla aynı yönde ve jet nüfuziyet depth of jet penetration
birlikte hareket etmediği durum derinliği jet nüfuziyet derinliği

izomer isomer jet pompa jet pump


aynı kimyasal bileşime fakat farklı gaz,buhar,sıvı akışında kullanılabilen,
molekül yapısına sahip olan bileşikler sabit bir basma için birden çok girişe
grubu; sahip, genellikle akışkan içerisine dikey
dalan fakat yatay da uygulanabilen
izometrik resim isometric drawing pompalar
izometrik resim;iki ekseni aynı miktarda
kısaltılarak çizilen bir şeklin jet sıcaklığı temperature, jet
aksonometrik perfpektif; bir akışkan jetinin viskozite ve jet çapının
fonksiyonu olan sıcaklığısıcaklığı
izosikrik isosychric
su miktarının dengede olduğu durumu jet yüksekliği jet rise
ifade eden eğri; sabit su dengesi eğrisi hava jetinin yüksekliği; yerden hava
jetinin yüksekliği
izoterm isotherm
aynı sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğri Joule Joule
1 Newton’luk bir kuvvetin etkidiği cismi
izoterm non isothermal jet 1 m’lik bir uzaklığa taşıyarak yaptığı iş 1
olmayan jet izotermal olmayan jet;ortalama mahal Btu=1,055 Joule
sıcaklığı ile birincil hava sıcaklığı
arasındaki fark. Joule yasası Joule’s law
(1)bir elektrik devresinin her hangi bir
izotermal jet jet, isothermal kısmında kararlı akım halinde ortaya
sabit sıcaklık jeti çıkan ısı dirençle akımın karesinin
çarpımına eşittir,(2) bir gazın iç enerjisi
izotermal jet, nonisothermal sadece sıcaklığa bağlıdır.
olmayan jet izotermal olmayan jet
Joule- Joule-Thomson effect
isotope Thompson bir gaz serbest genişlemeye
izotop
çekirdeklerinde aynı sayıda proton fakat etkisi bırakıldığında,eğer dışarı bir iş vermiyor
farklı sayıda nötrona sahip olan iki yada ve üzerinde bir iş ve ısı transferi de
daha fazla atom. izotoplar hemen aynı gerçeklkeştirilmiyorsa bu gazın sıcaklığı
kimyasal fakat farklı fiziksel özelliklere ya artar yada düşer;biçiminde ifade
sahiptirler. edilen etki.

whirlpool K faktörü K factor


jakuzi boruların ve çubukların bükülmesinde
jakuzi; banyolarda kullanılan basınçlı
hava ile kaynaşık akış yaratan araç malzemeye,bükme yöntemine(sıcak veya
soğuk), büküm yarı çapının kalınlığa
oranına bağlı olan 0.3 ile 05 arasında
jaluzi venetian blind değişen katsayı
pencerelere uygulanan gölgeleme aracı;
jaluzi
kaba rough
kaba. zahmetli. sert. pürüzlü. karalama.
jeotermel geothermal district heating golf engebeli arazi. pürüzlendirmek.
bölgesel ısıtma jeotermal kaynaklarla bir bölgenin arızalı pütürlü. tırtıklı.
ısıtılması
kaba ayar rough adjustment
jet dağılımı jet spread kaba ayar;
jet dağılımı; jet yayılımı
kaba filtre roughing filter
jet dondurma jet freezing yüksek bir su kalitesi gerekmeyen
buhar jetiiyle soğutma; vakum altındaki yerlerde kaba filtreleme yapan su filtresi
bir odaya giren sıvıların ani
buharlaşmasından yararlanır;
kaba katı coarse solid particle
parçacık kaba(büyük) katı parçacıklar
jet fan jet fan
tünellerin havalandırmasında kullanılan,
tünel tavanına batarya biçiminde kaba tanecikli coarse grained
bağlanan yüksek hızda hava akımı veren ince olmayan, kaba gözenekli
fanlar
kaba taneli coarse grained coal
jet fırlatma jet range (jet throw) kömür kaba elenmiş kömür
uzaklığı bir difüzör yada menfezden çıkan hava
jetinin ulaştığı uzaklık kablo cable; wire
kablo; elektrik iletim hattı
jet jet ventilation
havalandırma jet havalandırma; konutlarda sıcak kablo arızası cable failure
havanın çatı düzeyinden çıkarak alttan kablo arızası
soğuk havanın girdiği doğal
havalandırma
kablo askısı cable hanger
528

kablo askısı kablo geçidi cable trench


yer altı kablo kanalı
kablo bağı cable tie
birden çok kabloyu bir arada tutan bağ kablo geçiş cable gland
rakoru kablo geçiş rakorları
kablo bağlantı cable connecting clamp
kelepçesi kablo bağlantı kelepçesi kablo girişi cable entry
kablo girişi
kablo bağlantı cable connection box
kutusu kablo bağlantı kutusu kablo gömleği cable cover
kablo gömleği
kablo hard wired
bir elektronik devrede kablo bağlantıları; kablo iletim duct run for cables
bağlantıları
depolanmış bir program yada yazılım kanalı içerisinde kabloları taşıyan kanal
yönteminin tersine, bir sistemi, kabloları sistemi;kablo kanalları
kullanarak belirli işlemleri yerine
getirmek üzere programlama yöntemi kablo izolebantı cable tape
kablo bandı
kablo bağlantısı cable connection
kablo bağlantısı kablo kanalı cable channel
içerisinden elektrik kablolarının geçtiği
kablo bağlayıcı cable connector sıva üstü kanal; kablo kanalı
kablo bağlayıcı
kablo kanalı cable duct
kablo bakır teli strand (cable) kablo kanalı
elektrik kablosunu oluşturan bakır
tellerden her biri kablo kanalı wire duct
sıva üstü kabloları görsellik açısından
kablo birleşim cable joint gizleyen sıva üstü kablo kanalı
yeri kablo birleşim yeri
kablo kelepçesi cable clamp
kablo kelepçesi
kablo bobini cable drum
kablo bobini
kablo kontrol cable manhole
deliği kablo kontrol deliği
kablo bölücü splitters
elektrik ve TV kablolarını ayırarak bir
geliş kablosundan bir kaç çıkış kablosuna kablo koruma cable protection pipe (sleeve)
olanak veren eleman borusu kablo koruma borusu

kablo braketi cable bracket kablo kutusu cable draw-in box


kablo braketi kablo kutusu

kablo çıkışı cable outlet kablo cable screening


kablo çıkışı kablo perdeleme
perdeleme
kablo dağıtım cable distribution plug
kablo rafı cable rack
fişi kablo dağıtım fişi
kablo dizilerini içeren kutu

kablo dağıtım cable distribution box kablo soketi cable socket


kutusu kablo dağıtım kutusu kablo soketi

kablo dağıtım cable pit kablo standı cable stand


kutusu kablo dağıtım kutusu; kablo standı

kablo dağıtım cable distribution panel kablo taşıyıcı cable conductor


kablo dağıtım paneli kablo taşıyıcı; birden fazlo kabloyu
paneli
içeren kanal

kablo dağıtım cable distribution system


kablo taşıyıcı conduit coupling
sistemi kablo dağıtım sistemi
boru birleştirici kablo taşıma borusu birleştirme elemanı

kablo devresi cable circuit


kablo terminali cable terminal
kablo devresi
kablo terminali

kablo döşeme cable laying


kablo tesisatı wiring
kablo döşeme
döşeme elektrik kablo bağlantıları, enerji ile
çalışan elemanlara kablo bağlantısı
kablo döşeme cabling yapma
kablo döşeme; kablo çekme
kablo test aracı cable testing instrument
kablo fitingi cable fitting kablo test aracı
kablo fiting parçası
529

kablo test cable testing equipment kendi sahipliğine geçmeden önce yapılan
ekipmanı kablo test ekipmanı kabul testleri

kablo uzunluğu cable length kabul yetkilisi adopting authority


kablo uzunluğu ANSI/ASHRAE/IESNA Standart 90.
12004 standardına göre kabul işlemi
yapan kurum yada kişi
kablo üretimi cable manufacture
kablo üretimi
kabul,giriş admittance
içeriye kabul. giriş hakkı. giriş izni.
kablo yalıtım cable insulating material
sokma.
malzemesi kablo yalıtım malzemesi

kabul-kontrol commissioning authority


kablo yerleşimi cable layout bir kontrol kabul sürecini planlayan,ve
kablo yerleşimi,yörüngesi
yetkilisi
(yörüngesi) gerçekleştiren kişi, şirket yada kurum

kablolu vinç cable winch kaçak leakage


kablolu vinç kaçak, sızıntı

kabuk envelope kaçak akım leakage current


[gövde,zarf] gövde; kabuk;zarf kapasitif akım ve absorpsiyon akımı
ortadan kalktıktan sonra kalan,tersine
çevrilemez,sabit elektrik akımı bileşeni.
kabuk bağlama incrustation
üstüne kabuk bağlama, kabuk bağlama.
kaçak alanı leakage area
4 pa (ft2)[m2](0.016 inch ss)
kabuk bina shell building
değerindeki bir referans basınçta bir bina
kabuk bina konstrüksiyonu
gövdesinden geçen hava ile aynı
miktardaki havayı geçirecek olan eşdeğer
kabuk buz shell ice açıklık alanı
kabuk buz( freeze drying)
kaçak arama leak detection
kabuk crust freezing genelde, bir sistemde kaçakların açığa
dondurma paketlenmiş kümes hayvanlarının çıkarılması için yapılan her türden işlem
dondurulmasında kullanılan bir hızlı
dondurma yöntemi.
kaçak arayıcı leak detector
soğutma devrelerinde sistemin gaz kaçağı
kabul edilebilir acceptable perceived IAQ bulunan bölgesini saptamakta kullanılan
algılanan iç insanlar tarafından memnuniyet ve elektronik çalışan cihaz.laçak arama
hava kalitesi ifadesiyle belirtilen kabul edilebilir iç cihazı
hava kalitesi
kaçak hava leakage air
kabul edilebilir acceptable air quality sızıntı havası; kanallardan sızan yada
hava kalitesi içeride bulunanların önemli bir kısmı kaçan hava
tarafından(%80) uygun olduğu ifade
edilen iç hava kalitesi
kaçak hava leakage air flow
akımı bir birimin konstrüksiyon olanakları yada
kabul edilebilir acceptable thermal environment sızdırmazlığın hatası nedeniyle iç tarafı
ısıl çevre kabul edilebilir ısıl çevre; insanların ile dış tarafı arasında değiştirilen hava
memnuniyetsizlik belirtmediği ısıl çevre miktarı

kabul edilebilir acceptable indoor air quality (IAQ) kaçak sınıfı leakage class
iç hava kalitesi içerisinde zararlı derişimlerde bilinen normalleştirilmiş sızıntı temelinde, on
kirleticilerin bulunmadığı ve kendisine hava geçirmezlik sınıfından her biri
maruz insanların önemli bir [ANSI/ASHRAE Standard 1191988 (
çoğunluğunun (% 80 ve üstü) RA 94) Bölüm 5’de belirtildiği gibi]
memnuniyetsizlik ifade etmediği hava
kaçak testi leakage test
kabul edilebilir acceptable leakage class kaçak testi; soğutma devreleri
kaçak sınıfı standart ile uyuşumlu [ANSI / ASHRAE bağlandıktan sonra yapılan sızdırmazlık
Standart 1191999 ( RA 94) ’de testi
belirtildiği gibi] olan kaçak sınıfı[
ANSI/ASHRAE Standart 1191988 ( RA
kaçak yapmak leak (verb)
94) 5.Kısımda hesaplandığı gibi]
sızmak;sızdırmak;

kabul edilebilir acceptable performance


kaçak yoluyla leakage transmission
performans performans aralığının alt sınırlarına yakın
iletim sızıntı yoluyla iletim
fakat bu sınırın altında olmayan,kabul
edilebilir performans
kaçıran boru leaking pipe
kabul edilme acceptance sızdıran boru
kabul edilme, uygun olma
kaçıran kanal leaking duct
kabul testi acceptance test hava sızdıran kanal
bir ürünün genellikle müşterisi tarafından
530

kadmiyum cadmium plating bir firmanın elindeki varlıkların,


kaplama kadmiyum kaplama kullanım ömrünü tamamladıktan sonraki
satış değeri
kadranlı dial thermometer
kadranlı termometre; sıcaklığı bir kalıcı nem residual moisture
termometre
kadranın sabitlendiği yerde gösteren kalıcı nem; nem alma işleminden sonra
termometre havadaki nem

kalafatlama caulking kalıcı olarak permanently installed


bir bina çevresinden içeri yada dışarı yerleştirilmiş değiştirilme yada hareket ettirilme
hava sızıntısını önlemek amacıyla olanağı bulunmayan bir yere sürekli
sızdırmazlık sağlayan yalıtım elemanı. olarak kalıcı biçimde yerleştirilen
uygulanması ekipman.

kalafatlama caulking tool kalıcı sertliık permanent hardness


kalafatlama takımları kalıcı sertlik;kalsiyum ve magnezyum
aracı
gibi sertlik yapıcı maddeler

kalafatlama caulking compound


kalıcı sertlik residual hardness
bileşiği sentetik polysulfit ve kurşun peroksit
kalıcı sertlik; bir yumuşatma işleminden
iyileştirme katkısı bileşimi
sonra kalan sertlik

kalafatlamak caulk
kalın duvarlı thick walled
kalafatlamak, kalafat etmek
(cidarlı) kalın duvarlı;

kalay tin
kalay. teneke. teneke kutu.kalaylamak. kalın filtre coarse filter
teneke kaplamak. teneke kutulara büyük parçacıkları tutmak üzere
doldurmak. tasarlanan filtre; kaba filtre

kalay tozu tin pest (tin rot) kalın coarse filtered


kalayın polimerik değiştirme ile gri filtrelenmiş kaba filtreden geçirilmiş
kalay olarak bilinen toz haline
getirilmesi; kalınlık thickness
kalınlık; bir malzemenin iki yüzü
kalaylama tinning arasındaki uzaklık
bir şeyui kalaylama; kalay kaplama;kalay
folyo ile sarma kalıp die
metal kalıp
kaldırma erection
[kurma] kaldırma;kurma;monte etme kalıp template
döküm yada baskı kalıbı;
kaldırma dişlisi lifting gear
dişli kaldırma ekipmanı; palanga kalıp buz briquette ice
kalıp buz;
kaldırma etkisi buoyancy effect
doğal havalandırmada, konvektif kalıp döküm die-cast
akımlarda kaldırma kuvvetlerinin etkisi; metal kalıp içerisine ergitilmiş metalin
dökülmesiyle elde edilen ürün; kalıp
ascending force döküm
kaldırma
kuvveti kaldırma kuvveti;
kalıplama moulding
kalıba dökmek; parça üretim
kaldırma buoyancy
yöntemlerinden birisi;kalıp dökümü
kuvveti bir cisme içerisinde bulunduğu akışkan
tarafından uygulanan kaldırma kuvveti
kalış süresi stay time
havalandırmada mahalle verilen havanın
kaldırmak lift (verb) içeride kalma süresi
kaldırmak;yükseltmek; yükseğe çıkarmak

kalibrasyon calibration
kaldırmak[kur erect mevcut bir ölçekteki hatanın belirlenmesi
mak] kaldırmak;kurmak;monte etmek yada düzeltilmesi yada bir büyüklükle
ilgili ölçmelerin bir diğeri cinsinden
kaldırmalı çek lift check valve değerlendirilmesi
vana akış doğrultusuna dik oturan, ucundaki
pimin bir yuva içerisindeki hareketi ile kalibrasyon calibration gas
akışı kontrol eden çekvana gazı takipçi gaz ölçme araçlarını kalibre
etmek üzere, belirli bir tolerans aralığı
kalıcı basınç residual pressure içerisinde bilinen bir derişime sahip
bir binada bir yangın söndürücü(hidrant) takipçi ( iz bırakan) gaz ile havanın
açıldıktan sonra diğer hidrant'lar için karışımı
kalan basınç
kalibre eden calibrated instrument
kalıcı değer residual value araç kalibre edilmiş ölçme aracı
531

kalibre edilmiş calibrated value kalma süresi rise time


değer kalibre edilmiş değer elektronikte bir akım veya gerilim
adımının açıklamasında, bir
işaretin(sinyal) belirli bir düşük değerden
kalibre etmek calibrate
belirli bir yüksek değere çıkış süresi
kalibresini bulmak, ayar etmek,
derecelendirmek, ayarlamak.
kalori calorie
birim kütlede ve maksimum
kalite quality
yoğunluğunda bulunan suyun
nitelik. kalite. vasıf. keyfiyet. özellik.
sıcaklığında 1°C lik artış oluşturmak için
Hususiyet, üstünlük. çeşit. sınıf. Meziyet,
gereken ısı miktarı.
nitelik, kalite. hüviyet. hamur. derece.
çap.
kalorifer calorifer
bir tan içerisindeki suya içerisine
kalite kontrol quality control
daldırılmış borulardaki sıcak akışkanla ısı
kalite kontrol; üretimden sonra bir ürüne
aktaran aparat
uygulanan kontrol etkinliği

kalorifik calorific (adj)


kalite saptama quality assurance
ısı değeri ile ilgili
üretim yada imalat işlemi sırasında nihai
bir ürünün, topluluğun yada sistemin
tamamını yada bir kısmını test yada kalorifik değer calorific value
kontrol ederek kaliteyi saptamak birim ağırlıktaki yakıtın belirli koşullar
altındaki yanışından elde edilen enerji
miktarı.
kaliteli qualified professional
profesyonel nitelikli eğitim almış, konusunda bilgili
profesyonel kalorimetre calorimeter
birim ağırlıktaki yakıtın belirli koşullar
altındaki yanışından elde edilen enerji
kaliteli yağlama white oil
miktarını ölçen araç
yağı yüksek düzeyde rafine edilmiş,üstün
kalitedeki yağlama yağı
kam cam
eksantrik yapıda olup bir merkez
kalkış akımı starting current
çevresinde dönen ve bir kolu itme
bir elektrik motorunun kalkış yaparken
düzeneği;kam
çektiği akım;kalkış akımı

kamu sağlığı public health engineering


kalkış anahtarı starting switch
mühendisliği kamu sağlığı mühendisliği
kalkış anahtarı; motoru çalıştıran anahtar

kalkış işlemleri starting procedure kamusal tuvalet public facility restroom


bir pompa,kompresör,soğutma sistemi vb mahalli gelip geçenler tarafından kullanılan
gibi ekipmanların çalıştırılmalarında tuvalet mahalli.
kontrol edilecek ve yerine getirilecek
hususlar kamuya açık public driveways, walkways and
yollar parking lots
kalkış süresi starting time kamunun araba sürüm,yürüme ve park
kalkıştan nominal çalışma devrine edebileceği yerler
erişene kadar geçen süre
kanal duct
kalkış torku starting torque taşıma yada çevreleme amaçlı boru yada
bir soğutma kompresöründe kalkış iletim elemanı; havayı veya düşük
sırasında gerekli olan döndürme basınçlı gazları taşımak için kullanılan,
momenti(tork) sızdırmazlık zorunluluğu olmayan, uygun
malzemeden yapılmış geçişyolu,
kalkıştaki aşırı starting overload
yük kalıştaki aşırı yük; yatakların yağsızlık kanal alanı duct area
nedeniyle sürtünerek çalışması nedeniyle bir kanalın düşey kesit alanı;
motor çalışma devrini alana kadar ortaya
çıkan aşırı yük kanal bağlantı duct connection component
elemanı kanal bağlantı elemanı
kalma stay
kalma;durma;bekleme; belirli bir kanal biçim duct transformation
durumda kalma kanal biçim değiştirme elemanı
değiştirme
elemanı
kalma noktası rest point
ölçmelerin alındığı düzlemdeki bir nokta.
kanal duct sizing
boyutlandırma belirli bir hava dağıtım sisteminde
kalma süresi residence time kanalların boyutlarının hesaplanması;
bir şeyin sistem içerisinde ne kadar hızlı
hareket ettiğini gösteren kavram;
sistemde kalma süresi kanal duct branch
branşmanı bir ana kanaldan zonlara ayrılan
ikincil(tali) kanallar; branşman kanal
kalma süresi rest period
ölçü aracının ölçü alırken ortamda kalma
süresi kanal duct size
532

büyüklüğü kanal boyutları; ısıl hesaplara ve kanal duct radiation


havalandırma gereklerine bağlı olarak radyasyonu kanaldan geçen sıcak havanın radyatif ısı
sabit hız yada sabit statik basınca göre kaybı
belirlenen kanal boyutları
kanal sarkması deflection of a duct
kanal desteği duct support bir kanaldaki sarkma
kanalların duvar,tavan veya döşemeye
bağlanmasını sağlayan destek elemanlar kanal duct sealing
sızdırmazlığı kanaldan geçen havanın ısı kaybını
kanal destek duct support spacing azaltmak amacıyla ve infiltrasyonu
aralığı kanal destekleri arasındaki uzaklık önlemek için yapılan kanal sızdırmazlığı;

kanal dirseği duct elbow kanal sistemi duct system


kanalın yön değiştirme elemanı; havanın belirli bir mahalde
genellikle 90 'lik dirsek;kanal dirseği hazırlanarak(koşullandırma) kullanım
mahallerine iletilmesini sağlayan sistem
kanal düşey cross sectional area of a duct
bir kanalın düşey kesit alanı kanal şebekesi ducting, ductwork
kanal alanı
kanal işleri.havalandırma sistemlerinde
koşullan-dırılmış havayı taşımak üzere
kanal düşey area, duct cross sectional kullanılan kanal işleri;kanal çekme; kanal
kesit alanı bir kanalın düşey kesit alanı döşeme

kanal eşdeğer equivalent diameter of a duct kanal tasarımı duct design


çapı bir kanalın alanı ile aynı alana sahip olan bir havalandırma sisteminde kanal
dairenin çapı türünün(yuvarlak veya
dikdörtgen),yörüngelerinin,boyutlarının
kanal etkin effective length of a duct belirlenme süreci; kanal tasarımı
uzunluğu bir kanal devresi üzerindeki özel
dirençlerin eşdeğer uzunluklarını düz kanal tesisat ductwork components
kanal uzunluğuna ekleyerek bulunan elemanları kanal bağlantı parçaları,fitingler vb gibi
etkili uzunluk kanal tesisatının yapımında kullanılan
elemanlar;kanal elemanları
kanal fitingi duct fitting
kanalların birleştirilmesi ve kanal tesisatı ductwork (trunking)
bağlantılarında kullanılan,dirsekT- düz kanal parçaları, fitingler,damperler
birleşme,T-ayrılma, akış bölme gibi vb gibi elemanların tümü; kanal tesisatı;
yardımcı elemanlar; kanal fiting'leri kanal işleri.havalandırma sistemlerinde
koşullandırılmış havayı taşımak üzere
kanal geçiş duct transition section kullanılan kanal işleri.
kesiti kanallarda kesit değişiminin sağlandığı
geçiş bölümü kanal yatağı gully
suyun oyması sonucu toprakta açılan
kanal genişliği duct width kanal yada dere yatağı
kanal genişliği; düşey kesitteki yatay
uzunluk kanal yörüngesi duct route
kanalların bina içerisinde izlediği yol;
kanal gürültü duct breakout noise kanal yörüngesi
yayınımı bir kanal sisteminden gürültünün insan
bulunan (meskun) mahallere iletimi yada kanalizasyon sewage system
yayınımı; ‘flanking’ ve ‘duct radiation’ sistemi pis su kanalizasyon sistemi
olarak da adlandırılır.
kanalizasyon sewer cleaning
kanal gürültüsü breakout noise, duct noise kanalizasyon temizliği
temizliği
kanallarda genellikle havanın
hareketinden kaynaklanan titresişimlerin kanallı dağıtım duct distribution
yarattığı gürültü; kanal gürültüsü havanın kanallar yardımıyla bir mahal
kanallardaki akıştan kaynaklanan gürültü yada bir binaya iletimi; kanallı dağıtım

kanal hava air tightness ductwork class kanallı doğal natural duct ventilation system
kanal sızdırmazlık sınıfı; havalandırma kanallı doğal havalandırma
sızdırmazlık
sınıfı sistemi

kanal kesiti duct section kanallı fan ducted fan


bir kanal uzunluğu içerisinde birbirine kanallı fan; havayı kanallar içerisinde
bağlanan nbağımsız kanal parçaları; taşıyarak değişik noktalardan mahalle
kanal bölümü üfleyen fan

kanal paneli duct board kanat fin (noun)


kanal içerisine ses ve ısı yalıtımı [serpantin] boruya yada diğer yüzeylere ısı transfer
sağlamak üzere yerleştirilen panel(levha) alanını artırmak için eklenmiş bulunan
biçimindeki yalıtım malzemesi ince,metal kanatlar.
533

kanat adımı fin pitch kanatlı ısı extended heat exchange surface
birim boru uzunluğundaki kanat sayısı. değiştirici (augmented surface)
yüzeyi üzerine kanatlar eklenerek genişletilmiş
kanat aralığı blade spacing ısı transferi yüzeyi
kanatlarla gövde arasındaki aralık yada
boşluk kanatlı kontrol vane control (of a fan)
/fanın) fanlarda çıkış havasının kanatla kontrolü
kanat biçimi blade shape
kanat biçimi, öne yada arkaya eğik kanatlı uzunluk finned length
olabilir ısı aktarımının yapıldığı bir araçtaki
kanatlı kısmın uzunluğu
kanat burgusu blade twist
kanat dibi ile ucu arasındaki hatve ( kanatlı yüzey finned surface
pitch) farkını açıklayan özelliği kanatlı yüzey; üzerinde çıkıntı kanatları
bulunan yüzey
kanat eğimi blade pitch
bir fan kanadının uzunlama kirişi ile kanatlı yüzey finned surface area
dönme eksenindeki açı (hatve, bir ısı transfer yüzeyinde kanatların da
alanı
eğiklik);hatve, kanat uzunluğu boyunca dahil edildiği ısı transferi yüzeyi
sabit olabildiği gibi, kanat dibinde kanat
üstüne göre daha fazla da olabilir.
kanca hook
kanca. çengel. kopça. orak. çengel gibi
kanat geçirmek fin (verb) kıvrılmış şey. çengel ile yakalamak.
borulara kanat uygulamak; kanat tutmak. çekmek. bağlamak.çengel şekline
geçirmek sokmak.

kanat oranı (bir vane ratio (of a grille) kanıtlanmış proofed (adj)
menfezin) bir menfezin kanatlarla kapalı alanının kanıtlanmış; denenmiş;
yüzdesi
kanserojen carcinogen
kanat sayısı numbe of blades kansere neden olan herhangi bir madde.
kanat sayısı; fan kanadı sayısı
kap, depo container
kanat verimi fin efficiency bakınız ‘storage container’
bir kanat uzunluğundan transfer edilen
ısının, bu kanatın tüm uzunluğu boyunca
kapak cover (lid)
sıcaklığın temel sıcaklığa eşit olması
kapak; bir tankı veya depoyu dış
halinde transfer edilecek ısı miktarına
etkilerden korumakta kullanılan kapak
oranı

kapak lid
kanatlar arası fin spacing
kapak;
boşluk kanatlı borularda,ardışık iki kanat
arasındaki mesafe.kanat aralığı.lamel
aralığı kapak contası cover strip
kapak contası; kapak kapalı iken
sızdırmazlık sağlayan şerit conta
kanatlar arası fin spacing
boşluk kanatlı borularda,ardışık iki kanat
arasındaki mesafe.kanat aralığı.lamel kapak plakası cover plate
aralığı kapak plakası;

extended surface kapaklı vana gate valve


kanatlı
aşkın yüzey; ısı transfer yüzeylerindeki kapaklı vana;
[genişletilmiş]
yüzey kanatlar
kapalı close
kapatmak, kapanmak, eylemi durdurmak,
kanatlı finned eylemini durdurmak, birleşmek,
[serpantin] kanatlı;üzerinde ısı transfer yüzeyi olarak birleştirmek, son vermek, son, bitim,
kanatlar bulunan sonuç, yakın, samimi, sık, az aralıklı, dar

kanatlı vane anemometer kapalı buz closed refrigerator


anemometre pervaneli yada kanatlı anemometre; hava içerisindeki ürünlerin alınması için kayar
dolabı
hızı ölçer kapıların veya panellerin açılmasına
gerek gösteren saklama ve sergileme
kanatlı boru finned tube dolabı.
kanatlı boru; üzerinde değişik
türde(spiral,paralel) kanatlar bulunan kapalı çevrim closed cycle
boru sulu ısıtma sistemi yada soğutma
devrelerinde olduğu gibi akışkanın yeni
kanatlı boru finned tube radiator ekleme olmaksızın sistemde sürekli
radyatör kanatlı boru radyatör sirkülasyon halinde kullanıldığı
sistemler.
kanatlı çıkış vane outlet
kanat çıkışı; kapalı devre closed circuit
ağzı
içerisindeki akışkanın sistem sınırlarını
kesmediği akışkan akış sistemi; kapalı
534

sistem kanın sistem sınırlarını kesmediği ve


kütlesini değiştirmediği sistem. Kapalı
kapalı devre run around heat exchanger sistem
borulu ısı bir kapalı dolanımlı(run around) ısı
değiştirici eşanjörü; bakınız "run around coils" kapalı su closed water system
sistemi suyla soğutulan kondenserde, soğutma
kulesinde soğuyarak sirküle eden kapalı
kapalı devre closed circuit cooling devre su sistemi
soğutma soğutma işlemini yapan soğutkanın
sistemi terk etmediği soğutma sistemi;
kapalı devre soğutma sistemi kapalı yüz closed face sampling
örnekleme hacimleri belirli ve her birinde üç adet
yakın yerleştirilmiş sülfürik asitle işlem
kapalı runaround system görmüş fiber filtre içeren örnek alma
dolanımlı bir sirkülasyon poması içeren basit bir araçları içerinden kapalı-yüz yöntemiyle
sistem boru devresinden oluşan geri kazanım örnek alma.
sistemi;

kapama shutdown
kapalı döngü closed loop control function kesme,kapama
kontrol işlevi kapalı devre kontrol işlevi; closed loop
control" terimine de bakınız
kapama shutting off
(kesme) kapama;durdurma;kesme
kapalı döngü closed loop control
kontrolü kapalı devre kontrolü
kapama shut off cock
musluğu kesme yada kapama musluğu
kapalı hacim confined space
kapalı,duvarlarla kaplanmış hacim yada
mahal kapan trap
diğer maddenin geçişine izin verirken bir
jet, enclosed maddenin geçişine izin vermeyen araç;
kapalı jet
kapalı akışkan jeti; dead end trap kompresöre girmeden
önce, yağı ve sıvı soğutkanı toplamakta
kullanılan boru uyarlaması;
kapalı karterli closed crankcase compressor
kompresör kapalı karterli kompresör
kapan kapısı trap-door
bir döşemeye veya tavana açılan kapı
kapalı konfor closed chilled beam
modülü kapalı konfor modülü capacitance
kapasitans
bir elektrikli cihaz yada kapasitörün
kapalı mahal enclosed space elektrik enerjisini depolama ve daha
duvarlar,döşemeler,çatılar ve kapı, sonra bu enerjinin kullanılmasına olanak
pencere gibi çalıştırılabilir elemanlar veren özelliği
tarafından önemli ölçüde çevrelenmiş
olan mahal. kapasite capacity
(1) bir makine,aparat,cihaz yada sistemin
kapalı oda closed room kendisi için tasarlanıp üretildiği
difüzör hacmi ile 15ft ( 5 m) maksimum yük (2) belirli bir sitemde
toplamından daha fazla hacimde olmayan depolanabilen maksimum miktar- daki
kapalı bir mahal.Hava difüzyon sistemi malzeme yada enerjinin ölçüsü.
tarafından yaratılan hava akımları
üzerinde duvarların etkisi önemli olabilir. kapasite capacity reducer
düşürücü bir kompresörde,aralık cebi, hareketli
kapalı olmayan unenclosed space silindir kafası yada emme hattı bypass’ı
mahal binalarda her taraftan kapalı olmayan en gibi, diğer çalışma koşullarında herhangi
az bir tarafı açık,yükleme rampası gibi bir değişiklik olmaksızın kapasiteyi
alanlar değiştirebilen araç.

kapalı proses closed process kapasite capacity control (capacity regulator)


kapalı süreçler; kapalı prosesler düzenlemesi bir sistemin yüke göre kapasitesinin
ayarlanması
kapalı closed brine refrigerating system
salamuralı bir tanktaki salamuranın soğutularak kapasite capacity regulator
soğutma sistemi kapalı devre biçiminde sirküle ettiği düzenleyici kapasite regülatörü;kapasite düzenleyici
salamuralı soğutma sistemi
kapasite capacity factor
kapalı run around coil bir üreteç birimindeki ortalama yükün
faktörü
serpantin kapalı dolanımlı(run around) geri (yada güç çıktısının)belirli bir sürede
kazanım sisteminde kullanılan üretmesi gereken güce oranı.
serpantinler;
kapasite capacity factor (of a machine,
kapalı sıvı enclosed liquid cooler equipment, or thermal storage)
faktörü
soğutucu kapalı bir kaptakı sıvıyı soğutmakta kapasite faktörü
kullanılan soğutucu
(makine,ekipm
an veya ısıl
closed system depolama)
kapalı sistem
akışkan sistemlerinde devredeki akış-
535

kapasite capacity controller kapasitesi, capacity, total cooling


kontrol edicisi sistemin karşılaştığı yüke göre toplam soğutma belirli çalışma koşulları altında
kapasitesini ayarlayan ve düzenleyen ekipmanın arasından geçen havadan
cihaz birim zamanda çektiği Btu/h olarak ifade
edilen gizli ve duyulur ısı miktarı
kapasite capacity control
kontrolü soğutma makinelerinde kompresör kapasitesi, toz capacity, dust holding (or clogging)
kapasitesinin sistem yük gereklerine göre tutma atılabilir yada elle yenilenebilir
lontrol edilmesi cihazlarda, ortalama toz tutma miktarının
en yakın ASHRAE toz beslemesi miktarı
kapasitesi, capacity, total lung (TLC) ile çarpımı.
akciğer tam bir solumadan sonra ak ciğerlerin
solunum değişik yöntemlerle ölçülen gaz içerme kapasitör capacitor (condenser)
kapasitesi bir alternatif akım sisteminde, elektrik
enerjisini depolamak ve güç faktörünü
kapasitesi, capacity, sensible cooling değiştirmekte kullanılan cihaz
duyulur bir soğutucunun belirli çalışma koşulları
soğutma altında ekipmanın arasından geçen kapatma block (noun)
havadan birim zamanda çektiği Btu/h blok. kütük. Apartman, engel. kütle.
olarak ifade edilen duyulur ısı miktarı sıkışıklık. bir bütün olarak düşünülen
miktar.
kapasitesi, capacity of an expansion valve
ekspansiyon valf içerisinden geçen akışkan kütlesinin kapatma enclosing hood
valfin ANSI/ASHRAE Standart 171988 ( RA davlumbazı bir tanktaki işlemleri tamamen kapatmak
2003) Bölüm.5’de belirlenen koşullar üzere yapılan davlumbaz
altında Btu/h yada Ton-soğutma olarak
ürettiği soğutma etkisi, kapatma degree of enclosure
derecesi kapatma derecesi;
kapasitesi, gizli capacity, latent cooling
soğutma bir soğutucu birimin belirli çalışma
kapatma süresi shutdown period
koşulları altında ekipmanın arasından
bir makine veya sistemin devre dışı
geçen havadan çektiği Btu/h olarak ifade
kaldığı süre
edilen gizli ısı miktarı,

kapatma, covering
kapasitesi, capacity, heating
kaplama örtme,kapama,kapsama,içine alma
ısıtma ısıtıcının bir mahalde normal çalışma
koşulları altında sağlayabileceği ısıtma
kapatmak block (verb)
kapasitesi, capacity, air conditioner, latent bloke etmek. engellemek. tıkamak.
(dehumidifying) kapamak. kalıplamak. durdurmak.
ikilimlendirme
cihazı, gizli ısı bir iklimlendirme cihazının
koşullandırılan mahalden gizli ısı çekmek kapı door
için kullanabileceği kararlı hal soğutma menteşeli dönel kapılar,yangın kapıları
kapasitesi , ( Btu/h) ve ulaşım kapakları da dahil olmak üzere
bir bina gövdesindeki çalıştırılabilir
kapasitesi, capacity, air conditioner, total açıklık ( pencere içermeyen) alanları.
iklimlendirme bir iklimlendirme cihazının
koşullandırılan mahalden duyulur ve gizli kapı door fastening
cihazı toplam
ısı çekmek için kullanabileceği kararlı kapı bağlama;kapı montajı
ısı
hal soğutma kapasitesi ( Btu/h)
kapı alanı door area
kapasitesi, capacity, air conditioner, sensible kapı alanı
iklimlendirme bir iklimlendirme cihazının
cihazı, duyulur koşullandırılan mahalden duyulur ısı kapı anahtarı door switch
çekmek için kullanabileceği kararlı hal soğuk oda kapılarında kapının
ısı
soğutma kapasitesi ( Btu/h) kapanmasını güvence altına alan kilit
anahtarı
kapasitesi, capacity, adsorbate
soğurma adsorbe edici bir maddenin molekülleri kapı hava door air leakage
arasında tutabileceği maksimum sıvı sızıntısı kapı çevresindeki aralıklardan
veya gaz miktarı gerçeklenen hava sızıntısı

kapasitesi, capacity, cooling kapı toplam area of all door assemblies


soğutma soğutucu’nun bir mahalde normal alanı koşullandırılan bir mahalli kapatan ( kasa
çalışma koşulları altında sağlayabileceği kısmı dahil) opak alan; gün ışığı giriş
soğutma alanı kapı alanının % 50’sinden fazla
olduğu kapılarda, kapının toplam alanı
kapasitesi, capacity of refrigerating system pencere alanı olarak düşünülür.
soğutma ekspansiyon valfe giren soğutkan
sisteminin antalpisi ile evaporatörden çıkan buharın kapı ve denetim door and inspection panel
antalpisi arasındaki değişmenin yarattığı paneli kapı ve kontrol paneli
soğutma etkisi genellikle saatte Btu (
kW yada soğutma ton’u) olarak ifade
edilir. kaplama coating
bir malzemenin üzerine metal kaplama
536

kaplama engeli coating barrier aracı. Bu araçla güç tasarrufu olanaklıdır.


kaplama engel; hava geçişini azaltan
kaplama karar faktörü decisive factor
karar faktörü; belirleyici faktör
kaplama coating thickness
kalınlığı kaplama kalınlığı; kaplama metalinin karar yetkilisi authority having jurisdiction
kalınlığı ANSI/ASHRAE (IESNA Standart
90.12004 ‘ü uygulama sorumluluğundaki
kaplama lining material tüzel yada gerçek kişi,
malzemesi kanal vb sistemlerin ses yada ısıl
transfere karşı iç yada dış yüzeylerinin kararlı stable
kaplanmasında kullanılan malzeme; sabit, kararlı, stabil.

kaplama,iç lining kararlı hal steady state


çeşitli etkilere karşı(korozyon,aşınma,ses kararlı hal;bir sistemin dinamik denge
iletimi vb) bir malzemenin(kanal) iç durumu;
yüzeylerine uygulanan kaplama; bu
biçimde kaplama uygulama quasi-steady state (solar collector)
kararlı hal
benzeri durum test işlemleri sırasında ölçülen güneş
kaplamalı fiber coated/treated fibres radyasyonu, akış miktarları, ve kolektör
metal kaplamalı fiber ve/veya sistemin değişik noktalarında
ölçülen sıcaklık ve basınçların
kapsamlı through ventilation değişmeden kaldığı bir kolektör
havalandırma yerel fanlarla havalandırmanın tersine,
çıkış noktasından dönüş noktasına kadar kararlı hal steady state condition
kapsamlı ve geniş havalandırma kendini yenileyen bir hava
koşulu
temizleyicide, eşbiçimli kendini yenileme
kapsayan inclusive çevriminde temelde aynen korunan
içeren. kapsayan. ihtiva eden. belirli koşullar; kararlı hal koşulları;
sınırlar içinde bulunan. esaslı.
kararlı non steady
kar çözme frost heave olmayan kararlı olmayan; kararsız akış
kar yada buz çözme işlemi
kararlı non steady state
kar düzeyi frost level indicator kararlı hal dışındaki akış;akışa dik olan
olmayan hal
göstergesi karlanma düzeyi göstergesi bir düzlemde hızın değiştiği bir akışkan
akışı
kar ergitme snow melting system
sistemi kentsel ulaşım yolla rında biriken kar kararlılık stability
oluşumunu merkezi bir ısı santralinden bir geri besleme kontrol sistemi yada
gelen ısıyla eriten system. elemanın, asemptotik, diğer bir deyişle,
sonunda her hangi bir girdi olmaksızın,
kar tabancası snow gun (snow maker) lineer bir aralıkta kararlı hale ulaşacak
kar üreterek uzak yerlere doğru atabilen özelliği;
kayak alanlarının oluşturulmasında
kullanılan aparat. kararma obscuration
karanlık; ay tutulması, gizleme; kararma;
kara kalem pencil drawing karartma.
çizim eskiz; kalemle (elle) çizilen resim
kararsız unstable
kararsız; sınırları belirli olmayan
kara rügarı land breeze
geceleri karaların yüzey sıcaklığının
deniz yüzeyinden düşük olması nedeni kararsız hal unsteady state
ile karalardan oluşan rüzgar kararsız hal;geçiş hali; akış sırasında
parametrelerin(sıcaklık,basınç) değiştiği
hal
karakteristik characteristic
karakteristik; bir olayı,fiziksel
süreci,maddeyi niteleyen özellik karboksi- carboxyhemoglobin
hemoglobn karbonmonoksitin solunması durumunda,
kandaki al yuvarlarda biçimlenerek
karakteristik characteristic curve
bedene oksijen iletimini engelleyen
eğri bir prosesteki bağlı değişken değişiminin
karbonmonoksit ve hemoglobin bileşimi
grafik olarak gösterildiği eğri;
olan madde
karakteristik eğri

karbon carbon (C)


karakteristik characteristic number
Kimyasal simgesi C atom numarası 6,
sayı karakteristik sayı
doğada bol bulunan metalik olmayan
element;Karbon
karakteristik characteristic data
veriler karakteristik veriler karbon dioksit carbon dioxide (CO 2)
atmosferde bulunan CO2; renksiz,
karaltıcı dimmer kokusuz yanar olmayan gaz madde;
aydınlatma düzeylerinin elle
ayarlanmasına olanak veren ışık control karbon dioksit carbon dioxide production
537

üretimi karbon dioksit üretimi serpantini elektrikli defrost sisteminde, evaporator


borularına temas eden defrost devresi
karbon ekleme carbonation
bir sıvı içerisine püskürtülen CO2’nin kar-çözme defrosting system
emilmesi, genellikle sıvıyla birlikte yada sistemi bir soğutma sisteminin serpantinlerinden
öncel soğumayı getirir donmanın (buz) alınması için tasarlanan
ekipman ve kontroller;
karbon filtre filter, carbon
karbon filtre kar-çözme defrost period (time)
süresi defrost süresi
karbon filtresi carbon filter
özellikle evsel amaçlarla ve karbonun kar-çözme defrost pan
adsorbsiyon yetenkelerinden yararlanarak tavası defrost edilen kar ve buzdan elde edilen
içme suyundaki koku ve istenmeyen yoğuşum suyunun toplandığı tava
tatların alınmasında kullanılan filtre
kar-çözme defrosting arrangement (meth.,proc.)
karbon carbon monoxide (CO) uyarlaması bir soğutma sisteminin serpantinlerinden
monoksit renksiz,kokusuz,zehirli ve yanabilen bir donmanın (buz) alınması için tasarlanan
gaz(CO). karbon monoksit, karbon ve ekipman ve kontroller;
fosil yakıtlar (kömür, petrol) gibi karbon
bileşikleri ile ve yan defrost method
kar-çözme
ürünlerinin(LPG,benzin) eksik defrost yöntemi; kar çözmede uygulanan
yanmasından elde edilir.
yöntemi
yöntem( sıcak gaz defrost,elektrikli
defrost vb gibi)
karbon verme carbonator
aparatı karbonlu içecekler hazırlamak için sıvı defrost (verb)
kar-çözmek
içerisine CO2 veren aparat kar ve buz çözmek; evaporatörlerde kar
eritmek
karbon,kömür carbon, coal
karbonlu kömür; kömürden elde edilen cardiac sensitization
kardiyak
karbon kalbin, bedenin kendi catecholamine
duyarlığı
bileşiklerine yada epinephrine gibi
karbonik asit carbonic acid (H2CO 3) kontrol altında alınan ilaçlara karşı
karbon dioksidin suyla tepkimesinden hassasiyetinin arttığı ve ölümle
oluşan zayıf asit sonuçlanabilen akut kalp rahatsızlığı

karbonlaştırma carbonization kare başlı square headed screw


yağlama yağı yada diğer karbonlu cıvata kare başlı cıvata veya vida
bileşikler tarafından üretilebilen karbonlu
artıkların biçimlendirilmesi
kare kesitli square elbow
dirsek kare kesitli dirsek
karbonlu çelik carbon steel pipe
boru sadece karbon ve demiri içeren diğer
elementlerin çok düşük oranda olduğu kare somun square nut
sadece manganezin (%1.65) oranında kare başlı somun
bulunmasına izin verilen alaşım çeliği)
kargo cargo
kar-çözme defrosting bir gemi,uşak yada diğer bir araç
soğutma birimleri üzerinde buz tarafından taşınan yük;
oluşumunun önlenmesi yada alınması
veya her ikisi için planlanan süreç kargo istif şeriti cargo dunnage
parçalar, paketler arasında yada bunlarla
kar-çözme defrosting device döşeme ve duvarlar arasında hava
aracı defrost aracı; boşluğu oluşturmak amacıyla bulunan
tahta yada diğer uygun malzemelerden
istifleme şeritleri
kar-çözme defrosting cycle
çevrimi sıcak gaz defrostunda, sıcak gazın
evaporatöre girişiyle başlayan çevrim kargo takozu cargo batten
sıkı biçimde yerleştirilmiş kargo ile
bölmenin yan kenarları arasında hava
kar-çözme defrost economizer boşluğu sağlamak amacıyla bir soğutma
ekonomizeri ekonomizer devresinden yapılan defrost bölümüne iç yüzeyine kalıcı biçimde
uygulanan koruma elemanları dizisi
kar-çözme ısı defrosting heat ratio
oranı defrost ısısı oranı kargo, soğuk cargo, chilled
donma noktasının üzerindeki bir düşük
defrost control sıcaklıkta tutulan kargo
kar-çözme
kontrolü evaporatörde oluşan karların defrost
edilmesinde kullanılan kontrol kargo, cargo, refrigerated
soğutulmuş mekanik soğutma yoluyla belirlenen bir
kar-çözme defrosting process sıcaklıkta tutulan kargo
prosesi kar çözme süreci
kargo,donmuş cargo, frozen
donma noktasının altındaki belirli bir
kar-çözme defrosting coil
538

sıcaklıkta tutulan kargo karışım miktarı mixing rate


karışım miktarı
karışabilirlik miscibility
bir sıvı yada gazın bir başka sıvı karışım odası mixing chamber
içerisinde eş biçimli olarak dağılma taze ve sirkülasyon havasının içerisinde
yeteneği; karışabilirlik (soğutkan ile karıştığı oda
yağın karışabilirliği)
karışım oranı mixing (humidity) ratio
karışık hal mixed state belirli bir nemli hava örneğinde, örneğin
bir süper iletkenin, içerisinden içerdiği su buharı kütlesi mw’nin ,kuru
flukson’lar tarafından manyetik akı hava kütlesi ma’ya oranı.
taşınırkenki termodinamik hali.
karışım mixing pump
karışık konum mixed mode ventilation pompası karışım pompası
havalandırması karışık konum havalandırması
karışım temperature of mixing
karışım mixture sıcaklığı karışım sıcaklığı; farklı sıcaklıktaki
karışım;kimyasal bir tepkime olmaksızın ortamların(örn.hava) karışması ile elde
iki maddeinin birbiriyle karışması edilen denge sıcaklığı

karışım bölümü mixing section karışım suyu mixed water


karışım bölümü sıcak ve soğuk suyun bir batarya ile
karıştırılması ile elde edilen su
karışım devresi mixing circuit
karıştırma devresi;kazanlarda dönüş suyu karışım süreci mixing process
ve gidiş suyunu karıştıran devre karıştırma prosesi; karıştırma süreci

karışım faktörü mixing factor karışım tankı mixing tank


karfışım faktörü karışım tankı

karışım fanı mixing fan karışım vanası mixing valve


karışım havası fanı karışım vanası;güvenli bir su sıcaklığı
elde etmek için güneş enerjili ısıtma
karışım mixing ventilation sistemlerinde kolektörden gelen suyla
mahalle giren primer havanın soğuk suyu karıştırmakta kullanılan vana
havalandırması
momentumu ve hareketi ile içerideki
mahal havası ile iyi bir karışım karışım yasası mixture rule
yapmasını sağlayan havalandırma karışım kuralı

karışım havası mixed air karışım mixing height


taze hava ile sirkülasyon havasının yüksekliği primer havanın oda havası ile karıştığı
karışımı olan hava yükseklik

karışım havası mixed flow, ideal karışm gazı mixed gas


akımı, ideal ideal karışım havası akımı karışım gazı; gaz karışımı

karışım havası mixed flow, actual karıştırıcı agitator


gerçek karışım havası akımı bir tanktaki sıvıya turbulanslı bir akış
akımı,gerçek
veren eleman; karıştırıcı ( örneğin
pervane vb)
karışım havası mixed air flow rate
debisi karışım havası akış miktarı;karışım
karıştırma mixing
havası debisi
karıştırma;

karışım havası mixing air diffusion


karıştırma mixing device
difüzyonu karışım havası difüzyonu
cihazı karıştırma aracı

karışım havası mixed flow fan


karıştırma ısısı heat of mixing
fanı karışım havası fanı
taze hava ile sirkülasyon havasının sahip
olduğu ısı tutumu
karışım kanalı mixing duct
karışım havasını taşıyan kanal karlanma freeze up
bir serpantinde(evaporator) hava geçişini
karışım kontrol mixing controller engelleyecek düzeyde karlanma oluşması
edicisi karışım miktarını ayarlayan kontrol edici
karlanma freeze up control
karışım mixing control kontrolü bir soğutma biriminde ekspansiyon
karışım kontrolü elemanının donmasından yada serpantin
kontrolü
karlanmasından kaynaklanan arızayı
önleyen kontrol aracı; karlanma(donma)
karışım kutusu mixing box kontrolü
taze ve sirkülasyon havasının içerisinde
karıştığı kabin
karlanma frost point
539

noktası karlanma noktası; havadaki nemin kar kartuş cartridge


olarak birikmeye başladığı sıcaklık kartus. kaset.
derecesi
kartuş filtre cartridge filter
karlanmadan frost protection kartuş yada kaset halindeki filtre grubu
korunma karlanmadan veya donmadan korunma
kartuş sigorta cartridge fuse
karmaşık complex kartuş sigorta
birçok parçadan oluşmuş. çok parçalı.
karmaşık. karışık;aynı alan içerisindeki kartuşlu filtre filter, cartridge
tek tek yada ara bağlantılar içeren birden kartuşlu filtre; filtre elemanlarının
çok bina topluluğu kartuşlara geçtiği filtre

Karno çevrimi carnot cycle kartuşlu/kompa filter, cartridge/compact


iki izotermal ve iki adyabatik durum kt filtre kartuşlu/kompakt filtre
değiştirmeden oluşan ideal tersinir
termodinamik çevrim. bu çevrim, teorik cascade
temelde ısı enerjisinin mekanik enerjiye
kaskat
içerisinde bir kademenin çıktı ürünlerinin
dönüştürülebilecek maksimum miktarını diğer kademeye girdi oluşturduğu
verir. kademe serileri

Karno ilkesi carnot principle cascade action


kaskat etki
Sadi Carnot tarafından ortaya konulan kademeli etki; kademeli çalışma
ilke : aynı kaynak ve çukur sıcaklıkları
arasında çalışan makineler arasında
verimi en yüksek olanı tersinir makinedir kaskat kontrol cascade control (USA) reset control
(UK)
birincil kontrol biriminden alınan çıktının
karşı basınç back pressure ikincil kontrol biriminin ayar noktasını
(1) tüketiciye ait olan bir su tesisatında etkilemekte kullanıldığı konrol
servis bağlantısındaki basıncın
üzerindeki basınç artışı; ;karşı basınç (2)
soğutma sistemlerinde emme hattı kaskat kontrol cascade controller
basıncı veya evaporatör basıncı; karşı edici kaskat kontrol edici(bakınız "cascade
basınç control"

back pressure regulator kaskat parçacık cascade impactor


karşı basınç
pnömatik ve hidrolik boru hatlarındaki sınıflandırıcı havadaki parçacıkları büyüklüklerine
düzenleyici göre sınıflandıran bir araç
fazla basıncı doğru biçimde almakta
kullanılan eleman; karşı basınç
regülatörü kaskat soğutma cascade refrigerating system
sisitemi iki ayrı soğutkanı ve iki ayrı soğutma
back pressure valve devresini içeren, devrelerden birinin(YB)
karşı basınç
evaporatörde istenen sabit bir basıncın evaporatörünün diğerindeki(AB)
vanası kondenseri soğuttuğu kademeli soğutma
sağlanması yönünde çalışan vana; bknz
‘evaporator pressure sistemi

corresponding state kat (bina) storey (USA story)


karşı gelen
bir bağlı değişken ilişkisinde, binalarda kat
durum(hal)
değişkenlerden birindeki bir duruma
karşı gelen durum kat kaloriferi domestic calorifier
evsel kalorifer; kat kaloriferi;sadece bir
claim for compensation daireyi diğerlerinden bağımsız olarak
karşılığını talep
karşılığını talep etme ısıtan kalorifer tesisatı
etme
Kata soğutma Kata cooling power
karşılıklı mutual Kata termometresinin
karşılıklı; gücü
duyargasından(bulb) birim zamanda
gerçekleşen ısı kaybı
karşıt akımlı ısı heat exchanger, cross flow
değiştirici çapraz akımlı ısı eşanjörü; akışkanlardan Kata thermometer
Kata
birinin diğerine dik yönde aktığı ısı 20.yy başlarında Hill tarafından
eşanjörü termometresi
geliştirilen, insan rahatı ve sağlığı ile
ilişkin olarak havanın soğutma etkisini
karşıt denge counter balance ölçen araç; Kata termometresi;
karşıt denge, bir kuvveti yada momenti karbondioksitin diğer gazlardan farklı bir
karşıt yöndeki bir kuvvet veya momentle ısıl iletkenliğe sahip olduğu ilkesinden
dengeleme yola çıkarak bir soğuk oda
atmosferindeki CO2 derişimini ölçen
karter crankcase araç;
krank milini ve yağlama yağını içeren
motor bölümü; karter katalist catalyst
reaksiyona fiziksel olarak katılmayan
karter basınç crankcase pressure regulator fakat reaksiyonun hızını artıran kimyasal
düzenleyici karterdeki yağ basıncını düzenleyen madde.
regülatör
540

katalitik catalytic oxidizer yoğunluğun düşey bir doğrultuda


oksitleyici katalitik yakıcılar(CAOX) da denilen ve değiştiği ve kararlı olarak farklılaştığı
endüstriyel egzoz gazlarını bir odada akışkan bölgesi; örn:bir mahalde sıcak
düşük sıcaklıkta yakarak temizleyen havanın üst kısımlardaki hareketsiz
yakıcı. katmanı

katalitik yakıcı catalytic combustor katmanlaştırma stratification


bir yanma işleminde yanmamış bir akımdaki ısıl gradyenlerde olduğu
hidrokarbonlar ve karbon monoksiti gibi, bir dizi tabakaya ayrılma
oksijenle birleştirerek yakan ve sonuçta
karbondioksit,ısı ve su oluşturan, son katmanlaştırma stratification index
yakıcı; bir depolama aracında, ısıl tabakalaşma
endeksi
derecesini ifade eden indis. [Bakınız
katalog catalogue ANSI/ASHRAE Standard 94.31986 (
bir ürünle ilgili türlerin RA 2002) Bölüm 8.5.5 Eşitlik ( 7) ]
karakteristiklerini,temel boyutlarını ve
seçim kriterlerini içeren basılı kitapçık katmanlı laminated
tabakalı; katman halinde; tabaka haline
katı atıklar refuse disposal gelmiş;
katı atıklar
katmanlı stratified storage
katı fazı solid phase depolama akışkanın katmanlaştığı depolama;
maddenin üç halinden biri; katı hal akışkanın depo içerisinde sıcaklığa göre
katmanlaştığı depolama
katı fazı solid phase condensation
yoğuşması Bose-Einstein katı hal kondensasyonu katodik cathodic protection
koruma dıştan bir elektromotor kuvvet
uygulayarak, bir elektrodun korozyon
katı genleşmeli solid expansion thermometer
potansiyelini daha düşük oksitlenme
termometre bir katının genleşmesi ile sıcaklık ölçen
potansiyeline kaydırma işlemi.
termometre

katot cathode
katı hal solid state
bir elektrolitik sistemde negatif elektrod;
kondense madde fiziğinin en geniş ve
örneğin fe++,cu++,ca++,mg++.
dolu maddeler ve katılarla ilgili fizik dalı;

katot ışın tüpü cathode ray tube (CRT)


katı hal cihazı solid state device
(CRT) (1) değiştirilmiş elektron akımı yoluyla
yarı-iletken elemanlarla yapılan
bilgilerin sergilenebileceği bir ekran
elektronik araç
içeren elektronik vakum tüpü (2)
elektronik depolama tüpü (3) osiloskop
katı hal motor solid state motor protection tüpü (4) resim tüpü
koruması katı-hal motor koruması
katran tar
katı yakıt solid fuel asfalt. katran. asfaltlamak. asfalt dökmek.
katı yakıt; odun,taş kömürü vb katranla kaplamak.

katı yakıtlı solid fuel cooker katsayı coefficient


ocak katı yakıtlı pişirme ocağı (1)bir matematiksel ifadenin önünde
bulunan ve bu ifadenin bu sayı ile
solidification point çarpılacağına işaret eden harf veya sayı,
katılaşma
katılaşma noktası; ergimiş bir metalin (2)demirin genleşme katsayısında olduğu
noktası gibi, ya her zaman yada belirli koşular
belirli bir basınçta katılaşmaya başladığı
sıcaklık altında bir maddenin sahip olduğu
kalitenin veya özelliğin derecesini
anlatan sayı;
katkı maddesi additive
ilâve olunacak, katkı madde, toplamsal;
katılan kimyasal madde; katkı. katyon cation
bir elektrolit içerisinde katoda doğru
hareket eden pozitif elektrik yüklü iyon
katlanmış plaka folded sheet
katlanmış plaka
kavrama coupling section
bölümü bir kavramanın miller takılmış olan iki
bölümünden her biri
katlı filtre folded pack
elemanı katlanmış malzemeden oluşan filtre
elemanı kavrama coupling sleeve
manşonu bağlama manşonu

katmanlaşan stratified air flow kavrama, coupling


hava akımı bir kanal yada plenumda akan, farklı bağlama kavrama; bir mildeki dönme hareketini
sıcaklık yada farklı hızlarda akan hava bir diğer mile iletmekte kullanılan
tabakaları eleman

katmanlaşmış stratified fluid kavramsal conceptual design


akışkan katmanlaşmış akışkan; içerisinde tasarım kavramsal tasarım; bir sistemin
541

kavramsal olarak belirlenmesi sınırlarının zarar. ziyan. hasar. kayıp. elden çıkma.
çizilmesi israf. telef. kayıplar. zarar; kayıp.heba.
heder. fire. düşüş. kaybetme.
kaya yataklı rock-bed regenerative system
rejeneratif kaya ve taş parçalarının(pebbles) bir tank kayıp yüzdesi percentage loss
sistem içerisinde depolanarak gündüz yüzde olarak kayıp;% kayıp
ısınmadan(kış) ve soğumadan(yaz)
yararlanan rejeneratif sistem kayış belt
kayış; motor dan alınan gücü bir başka
kaya yataklı rock-bed regenerative cooling system elemana iletmek üzere kullanılan ve
rejeneratif kaya yataklı rejeneratif soğutma sistemi; kasnakları bağlayan eleman.
soğutma sistemi geceleri ve sabah erken saatlerde
soğuyan bir tanktaki taş parçalarının kayış tahrikli belt drive
arasından konut havasını geçirerek elektrik motorundan alınan hareketi
soğutma yapan sistem kompresöre iletmekte ve kompresörü
harekete geçirmekte kullanılan kayış-
kayar bağlantı slip joint kasnaklı tahrik biçimi
doğursal genleşme ve çekilmeyi
karşılamak üzere kayar bağlantı kayıt log
bir makinenin çalışması ile ilgili
kayar damper slide damper olayların ve verilerin kaydedilmesi; bir
kayar damper; kayma yoluyla açma sistemdeki bütün noktasal konumların
kapama yapan damper yazılı çıktısı; çalışma verimlerinin
periyodik olarak alınan basılı özet çıktısı.
kayar damper sliding damper
kayar damper kayıt defteri logbook
günlük olayları kayıt defteri
kayar damper slide damper or valve
veya vana kayar damper veya vana kayıt yöntemi method of recording
kaydetme yöntemi
kayar destek sliding support
kayar destek elemanı kayma faktörü slip (Cunningham factor)
hava parçacıklarının hareketinde
kaymayı dikkate alan faktör
kayar genleşme sliding expansion joint
bağlantısı kayar ekspansiyonlu bağlantı
kayma geçen slip flange
flanş boruya kayarak geçen ve tespitlenen
kayar kanatlı sliding vane compressor flanş
kompresör kayar kanatlı kompresör; kanatları
gövdeye eksantrik bir rotorda bulunduğu
kaynağın renk colour rendition
kompresör
etkisi genellikle gün ışığı olan bir referans ışık
altındaki renk görünümü ile
kayar slide valve (piston valve) karşılaştırıldığında, ışık kaynağının
vana(pistonlu bir pistonun kayarak kapıları açan ve renkler üzerindeki etkisi
vana) kapatan pistonlu vana
kaynak source
kaydedici recorder kaynak. menşe. Köken
kaydedici;yazıcı; örneğin yazıcı
termometre kaynak weld (noun)
kaynak;kaynak etme;kaynak dikişi;
kaydedici recording anemometer
anemometre yazıcı anemometre kaynak atölyesi welding shop
kaynak atölyesi
kaydedici recording apparatus
aparat ölçüm değerini kaydeden cihaz kaynak çubuğu welding rod
(elektrot) kaynak çubuğu;kaynak elektrodu
kaydedici recording ammeter
ommetre yazıcı ommetre kaynak sourcing
değerlemesi karı maksimum kılmak üzere satın alma
ve üretim kaynaklarının sürekli
kaydedici recording thermometer
değerlendirilme süreci
termometre yazıcı trmometre

kaynak dikişi welded seam


kaydırma, shift kaynaklanmış birleştirme çizgisi; kaynak
kayma (1) bir karakterler dizisini sola yada sağa dikişi
bir yada daha fazla hane hareket
ettirmek. eğer bir sayısal ifadenin weld fumes
kaynak dumanı
rakamları ise,kaydırma bir tabana göre kaynak dumanları veya gazları; kaynak
kuvvet almaya eşdeğer olabilir,(2) bir sırasında metal oksitler ve diğer
bilgi birimi kolonunu sağa yada sola gazlardan oluşan bileşim
hareket ettirmek.aritmetik yada çevrimsel
kaydırma ile ilgili.
kaynak weldable
edilebilir kaynak edilebilir; kaynağa yatkın;
kayıp loss kaynak için uygun
542

kaynak enerji resource energy impact kaynaklı welded hermetic refrigerant


etkisi bir mahalle (site) yakıt yada enerji hermetik compressor
sağlamada kullanılması düşünülen bir soğutkan elektrik motoru ve kompresörün aynı
enerji kaynağının (RUFuygulamasını da gövde altında bulunduğu, iki parçalı
kompresörü
içeren) bu özel enerji kaynağı için olan gövdenin kaynakla birleştirilerek
RIF ile çarpılmasından elde edilen değer kapatıldığı ve küçük kapasiteli soğutma
sistemlerinde kullanılan kompresör.
kaynak etki resource impact factor (RIF)
faktörü kaynakların niceliksel ekonomik kaynakta source control
değerlendirilmesine olanak vermek üzere kontrol kirlilikle savaşımda kaynakta kirlilik
gerekli olan enerji ve yakıt kaynaklarına kontrol yapma; kirliliği temizlemeden
uygulanan çarpım katsayısı; önce kaynağı ortadan kaldırma;

kaynak gözlüğü welding goggles kaynaktan source sampling


kaynak gözlüğü,kaynak maskesi örnekleme kaynak numune; bir analiz için kaynak
oluşturmak üzere alınan numune
kaynak işlemi welding process
parçaların ısı kullanılarak birleştirilmesi; kaynama boiling
gaz, ark ve direnç kaynağı dahil olmak kaynama
üzere, ana metallerin ergitilmesine gerek
gösteren ergitme kaynağı.bu, ergitme kaynama ebullition
kaynağını lehimlemeden ayırır; kaynama

kaynak resource utilization factor (RUF) kaynama boiling point


kullanım beklenenden sapmayı ifade eden belirli bir basınçta bir sıvının gaz fazına
noktası
faktörü katsayılar, enerji yada yakıtın çıkartıldığı geçtiği sıcaklık derecesi
noktadan siteye kadar olan işlemleme,
taşıma, dönüştürme ve dağıtım boiling temperature
külfetlerini dikkate almak için uygulanır.
kaynama
sıcaklığı bakınız "boiling point"

kaynak welding machine


kaynak makinesi; kaynama süreci boiling (ebullition) process
makinesi bir sıvının baloncuklar çıkartarak
buharlaşması;
kaynak soketi welded socket
kaynak soketi boil (verb)
kaynamak
kaynamak
kaynak weldment
topluluğu elemanları kaynakla birleştirilen topluluk accident prevention
kazadan
korunma kazalardan korunma
kaynak yapma welding
kaynak yapma;kaynakla birleştirme boiler
kazan
yakıt enerjisini taşıyıcıyı maddeye
kaynak yapmak weld (verb) aktararak buhar yada sıcak su üretiminde
kaynak etmek; iki metal parçayı kaynak kullanılan araç; kazan
yoluyla birleştirmek
kazan aynası boiler end plate
kaynak source management duman borulu kazanlarda ayna adı
yönetimi kaynak yönetimi; belirli bir projenin verilen ön ve arkadaki saç plakalar
çeşitli aşamaları için ayrılan bütçenin
yönetimi; finansal kaynakların yönetimi boiler plate
kazan aynası
kazanın arkasında boruların geçtiği
kaynakçı welder plaka; ayna
kaynakçı; kaynak işini yapan iş gören
kazan carry-over
kaynaklı joint, welded kazandaki köpüklenmenin sonucu olan,
balonlanması
bağlantı metal parçalara, plastik yada ergimiş ve kazan suyunun doğru olmayan
durumda yapılan birleştirme . işlemlenmesindan kaynaklanan nem ve
katı maddeler içeren balonlar
kaynaklı welded joint
birleştirme soğutma tesisatında kullanılan bakır kazan basıncı boiler pressure
boruların bir elektrod teli ve ısı bir kazanda genelikle atmosfer yada bar
uygulanarak birleştirilmesi olarak ölçülen basınç.
yöntemi.kaynaklı birleştirme.
kazan besleme boiler feed water
kaynaklı boru welded tube buhar üretimi sırasında kazana
suyu
kaynaklı birleştirilmiş boru; pompalanan kaybolan miktardaki
besleme suyu.
kaynaklı welding bend
büküm kaynaklı büküm; kazan besleme boiler feed water heater
suyu ısıtıcısı genellikle çıkan buharla kazan besleme
kaynaklı flanş welding flange suyunun sıcaklığını artırmak üzere
kaynaklı flanş; kaynakla birleştirilen tasarlanmış aparat
flanş
543

kazan besleme boiler feed pump elde edilen maksimum ısı çıktısı
suyu pompası kazan besleme suyu pompası;
kazan kömürü boiler coal
kazan beslemesi boiler feed kazanlarda yakıt olarak kullanılan kömür
bir kazanda buharlaşma,sızıntı,blöf vb
nedenlerle eksilen suyu tamamlamak kazan boiler foaming
üzere yapılan su beslemesi köpürmesi suyun içerisindeki çamursu, köpüklü
bileşiklerin kazan boşaltım (blöf)
kazan beygir boiler horsepower borusuna taşınması
gücü suyun buharlaşma miktarına ilişkin bir
birim olup100 ˚C deki 115,6 kg suyun kazan küllüğü ash pit
100˚c’de buhar haline gelmesi için küllük; kazan veya fırın küllüğü
gerekli ısı miktarı.
kazan mahalli boiler room
kazan bileşiği boiler compound (antiscale) binalarda kazan ve ekipmanlarının
(taş için) kazanlarda, sert su nedeniyle taş yerleştirildiği mahal; kazan dairesi
oluşmasını önleyen kimyasal bileşik
kazan montajı boiler mounting
kazan brülör boiler burner unit kazan montajı
birimi kazan suyunun ısıtılması için kullanılan
yakıt yakma birimi kazan boiler platform
platformu kazanın üzerine yerleştirildiği platform
kazan boiler crown sheet
cehennemlik cehennemlik içeren bir kazanda, boiler plant
cehennemliğin üstünü biçimlendiren
kazan santrali
tavanı içerisinde kazanlar,sıcak su birimleri,
kısım yada diğer kazanlarda bunun yakıt tankları vb elemanları içeren kazan
eşdeğeri santrali

kazan dairesi boiler house boiler mastic


kazan
kazan ve ekipmanların yerleşik kazan bağlantılarındaki sızdırmazlığı
bulunduğu mahal; kazan dairesi sızdırmazlık
mastiği önlemek üzere uygulanan kimyasal
madde
kazan boiler rating
değerlemesi ısıtma yüzeyleri tarafından aktarılan boiler water leg
toplam ısı ile ifade edilen birim zamanda
kazan su ayağı
dış gövde ile cehennemlik gövdesi
üretilen sıcak su yada buharın tasarım arasındaki su içeren hacim
maksimum miktarı; saatteki buhar
ağırlığı yada horsepower olarak ifade
edilir. kazan su hattı boiler water line
bir buhar kazanında suyun korunduğu
düzey; su düzeyi hattı veya çizgisi.
kazan denetimi boiler inspection
kazanın durumunu belirlemek üzere
yapılan kontrol kazan suyu boiler water treatment
işlemleme kazan suyu işlemlemesi; kazana verilen
besleme suyunun işlemlenerek taş yapıcı
kazan dilimi boiler section bileşiklerden arındırılması ve
dilimli kazanlarda, kazanı oluşturan yumuşatılması
dilimlerden her biri

kazan suyu boiler water temperature control


kazan fitingleri boiler fittings kazan suyunun sıcaklığını duyan ve
kazan daki ölçme ve kontrol araçları ile sıcaklık
kontrolü kazan brülörünün çalışmasını kontrol
boru ve kolektörlerin bağlanmasına eden cihaz
kullanılan fitingler

kazan taşı boiler scale


kazan gövde boiler shell kazanlarda duvarlar ve borular üzerinde
sacı kazan sacı; gövde sacı oluşan kazan taşı

kazan gövdesi boiler casing (jacket, shell) kazan boiler cleaning


bir kazanda yalıtımı ve diğer gövde temizleme kazan temizliği; kazanlarda oluşan kireç
elemanlarını kapatan ve içeren dış gövde taşı, pas artıkları vb yabancı maddelerin
sökülüp atılması süreci
kazan ısıtıcısı heater (boiler)
kazan suyu ısıtıcısı; bazı geri kazanım kazan boiler chemical cleaning compound
olanakları ile baca gazlarından sağladığı temizleme kazan temizliğinde kullanılan kimyasal
ısıyı kazan dönüş suyuna veren ısıtıcı maddeler
kimyasalı
kazan ısıtma boiler heating surface
kazan testi boiler test
yüzeyi alan birimi ile ifade edilen, bir yandan
kazanların kurulumdan sonra işletmeye
kazandaki yanma ürünleri diğer taraftan
alınmadan önce yapılan basınç ve
su ile temasta olan kazan yüzeyleri.
sızdırmazlık testleri
‘boiler priming ‘ terimi ile karşılaştırınız.

kazan türü boiler type


kazan boiler capacity
kazan türü
kapasitesi bir kazanın tasarımına temel olarak
alınan ve normal çalışma koşullarında
544

kazan verimi boiler efficiency Kelvin etkisi Kelvin effect


bir kazandan alınan ısıl enerjinin kazanda antalpisi sabit tutulan bir gazın
yakılan yakıtın enerjisine oranı genişlemesi ile sıcaklığının düşmesine
ilişkin etki;Joule Thompson veya Joule
kazan yakıtı boiler fuel Kelvin etkisi
katı(kömür),sıvı(fuel oil) ve gaz( doğal
gaz) olabilen kazan yakıtı Kelvin sıcaklığı Kelvin temperature (K)
kelvin sıcaklık derecesi.mutlak sıcaklık
kazan yapıcısı boiler maker derecesi. K=t(°C)+273,15
kazancı; kazan yapımı,bakımı ve
kurulumunu gerçekleştiren işgören kemer soffit
taban; kemer, balkon veya merdivenin alt
kazanda su boiler priming yüzü.
taşınımı yetersiz buhar hacmi, hatalı kazan
tasarımı ve işletme koşulları nedeniyle kenar edge
suyun buharla birlikte taşınması. kenar;kıyı;kenar. kenar çizgisi. uç. ağız.
keskin kenar. kenarlarını
kazanda tortu deposit on a boiler belirginleştirmek. kenar yapmak.
kazandaki birikintiler kenardan yavaş yavaş ilerlemek.
(birikinti)
ilerletmek.

kazanım gain
kenar rim
kazanç. kâr. yarar. fayda. menfaat. artma.
şerit. kurdela. yazı makinesi şeridi.
artış. zıvana dibi. kazanmak.
çember. band. kurdele. tiriz.cant

kazan- boiler generator


kenar çevresi contour
jeneratör soğutkan buharlarının ısıyla ayrıldığı
kenar, çevre çizgisi, kontur.
soğurmalı soğutma makinesi bölümü

kenarlar oranı aspect ratio


kazanlı ocak cooker with backboiler
(1)her hangi bir dikdörtgen düzenlemede,
arkasında duman gazlarıyla ısıtılan bir su
uzun boyutun kısa boyuta oranı (2)
ısıtıcı bulunan ocak
dikdörtgen kesitli bir kanalda uzunluğun
genişliğe oranı
kazıma bileziği scraper ring
karter yağının silindir kafasına girişini
kendi başına free standing
önlemek üzere yapılmış özel kesitli
kendi başına; tek başına
segman.

kendi diş açan self-tapping screw


kazıma yüzeyli scraped surface freezer
vida kendinden diş açan vida; yuvaya
dondurucu bir boru içerisinde oluşturulan buzu
sürülürken diş açan vida
kazıyarak kırık buz veren dondurucu

kendil tutuşma autogenous (spontaneous) ignition


kazımalı ısı scraped heat exchanger
temperature
değiştirici içerisindeki ısı alan maddeyi sürekli
maddelerin oksijen bakımından zengin
kazıyarak ısı transfer verimini artıran
bir çevrede ısıtılarak ve bir kıvılcım
türden eşanjör; besin sanayiinde
uygulanarak aniden tutuştuğu sıcaklık
kullanılır

kendil tutuşma autogenous ignition temperature


keçe felt
sıcaklığı bir maddenin ısıtılması ve bir alev
keçe; keçe ile kaplamak;
uygulanması halinde yanmanın başladığı
en düşük sıcaklık; tutuşma sıcaklığı
keçe kaplama felt covering
keçe kaplama
kendil yanma autoignition temperature
sıcaklığı bir maddenin ısıtılması halinde
kelebek damper butterfly damper kendiliğinden yanmaya başladığı sıcaklık
kelebek damper
kendiliğinden self-operated control
kelebek damper butterfly damper or valve kendinden çalışan kontrol vanası
kelebek damper veya vana
çalışan kontrol
veya vana vanası
kelebek somun wing nut
kendiliğinden self-acting
kelebek somun;kulaklı somun
etkiyen kendiliğinden etkiyen

kelebek vana butterfly valve


içerisindeki düzenleme elamanı, ekseni kendinden self-supporting
çevresinde dönebilen bir dairesel yada destekli kendinden destekli
eliptik bir disk olan vana
kendinden self-supporting chimney
Kelvin derecesi degree Kelvin destekli baca kendinden destekli baca
mutlak sıfır noktasından itibaren sayılan
ve derece olarak Celcius'a eşit olan self-supporting thermal insulation
sıcaklık derecesi; 1K=1 C; buna göre
kendinden
destekli ısıl yalıtımın metal kaplamayla dayanıklı
suyun donma derecesi 273 K ve kaynama
yalıtım hale getirildiği yalıtım biçimi
noktası 373 K'dir.
545

kendinden self-supporting tank (structural tank) malzeme


destekli tank kendinden destekli tank
kesici stopper (plug)
kendinden self-priming pump (durdurucu) akışı durduran eleman;tapa;tıkaç;kesici;
doldurmalı içerdiği bir su hacmi ile kendiliğinden
pompa emme hattını dolduran pompa kesilebilir interruptible load (electric)
yük(elektrik) (ticari ve endüstriyel) besleme
self-powered control (self operated sistemindeki bir kapasite hatası
kendinden
control; system powered control) durumunda besleme sisteminde
tahrikli kontrol kesileceği sözleşmede belirlenmiş olan
giriş basıncını tahrik gücü olarak
kullanan kendiliğinden düzenleme yapan yükler,
regülatör vana
kesit değişimi change in section
filter, self-cleaning kesit değişimi; borulardaki akış kesitinin
kendinden
kendinden temizleme yapan filtre;kendini değişmesi
temizlemeli
filtre temizleyen filtre
kesit resmi section drawing
kesit resmi; bir eksen doğrultusunda
kendinden self-generating humidifier alınmış kesit
üretimli içerdiği bir elektrik ısıtıcısıyla kanala
nemlendirici buhar püskürten nemlendirici;
keski chisel
keski. oymak. yontmak. dolandırmak.
kendini self-adjusting (out of ile) kazıklamak
ayarlayan kendini ayarlayan
keskin kenarlı mitred elbow
non self renewable air cleaners dirsek 90 derecelik keskin kenarlı dirsek
kendini
temzilemeyen kendini temizleyebilir olmayan hava
hava filtresi kesme shut off
temizleyiciler (kapama) kesme;kapama;durdurma; akışı bloke
etme

kendini self-renewable air cleaner


kendini temizleyen filtre kesme açısı cut off angle
yenileyen hava üzerindeki açılarda bir yansıtıcıda
temizleyici görünür bir yansımanın olmadığı geliş
açısı
kenet braket clamp bracket
boruların sabitlenmesinde kullanılan kesme aracı interrupt device
civatalı braket aşırı yük yada kısa devre koşullarında bir
yükü güç kaynağından yada bir dağıtım
kenet civatası clamp bolt santralinden ayıran, örneğin bir ayırma
boruya geçirildikten sonra sıkılarak iki anahtarı yada bir sigorta gibi araç.
boruyu bağlayan kelepçe; boru kelepçesi
kesme gerilmesi shearing stress
kenet civatası clamping screw kesme gerilmesi;kesme kuvvetleri altında
sıkma civatası yada vidası parçayı kesilmeye çalıştıran gerilme

kentrilyon quad kesme konumu cut off mode


bir kentrilyon; 10’un 15. kuvveti (1015) kesme konumu;
(bir ısı büyüklüğü değildir)
kesme musluğu stop cock
kentsel gaz town gas kesici musluk; bir akış hattı üzerinde bu
kalori değeri olan ve olmayan gazların akışı kesen musluk
karışımı olan,taş kömüründen üretilen ve
syngas,coalgas adı da verilen gaz kesme noktası cut off point
kesme noktası
kentsel street drain
kanalizasyon kentsel kanalizasyon tesisatı; kesme vanası cut off valve
bir borudaki akışı kesme yada kapama
kentsel town planning vanası
planlama kent planlaması
kesme vanası shut off valve
valve boru tesisatında akışı kesmeye ve
kentsel şebeke city water
yeniden başlatmaya yarayan kapama
suyu kentsel şebekeden alınan su.; şebeke suyu
vanası

kepenk shutter kıç(gemi) aft


(pencere) penecerelerde ışığın girmesini engelleyen bir geminin arka tarafına ( kıçına) doğru
eleman; pencere kepenki
kılavuz guide
kerosfer cerosphere kılavuz. rehber. yönetmelik.
hafif, atıl, ve içi hava veya gazla dolu, taş talimatname. yatak. kızak. ray. sevk
kömürünün yanmasından elde edilen yan kanalı. oluk.
ürün olup, yoğunluğu 0.4–0.8 g/cm³,
yalıtım özelliği olan kürecikli yapıdaki
546

kılavuz thread cutter kırılma direnci crushing strength


diş çekme aparatı; kılavuz kırılma,çarpışmada parçalanma direnci

kılavuz dişi thread (screw) (noun) kırılma indisi index of refraction


çekme diş( kılavuzla açılmış diş) Snell yasasına göre [n1sin ( x1) = n2sin(
x2) ] n1 ve n2’nin iki ortamın kırılma
kılavuz kanat guide vane indisi olmak üzere, iki ortamın ara
türbin vb gibi makinelerde akışkanın yüzünde kırılma açısı ( x2) ile geliş
girişte yönlendirmesini yapan kılavuz açısı ( x1) ’i ilişkilendiren indis.
kanatlar
kırılmaz unbreakable
kılavuz kanat guided vane assembly kırılmaz, işlenemez, ehlileşmez,
kılavuz kanat topluluğu bozulamaz.
topluluğu
kırpma, kesme clip (noun)
kılavuz plaka guide plate
kırpma. kesme. kısaltma. indirme.
kılavuz plaka
koşmak. klipsleme. tutturma.
mandallama. sarılma. kavrama.
kılavuz ray guide rail
kılavuz ray
kırpmak clip (cut off)
(kesmek) saç kesmek. kırpmak. kesmek klips.
kılcal capillary (adj) raptiye. pens. toka.. ataş.
kılcal; kılcallık etkisiyle
kırsal su rural water supply
kılcal boru capillary tube kırsal yörelerdeki su getirme işleri; kırsal
içinde kullanıldığı soğutma sisteminde getirme
yöre su tesisatı
kondenser ile evaporatör arasında hem
soğutkanın ölçümlenmesi hem de
kısa çevrim short cycling
genleşme süreçlerini (process) aynı anda
kısa çevrim; soğutma makinelerinin kısa
gerçekleştiren küçük çaplı boru
sürelerde durarak çalışması

kılcal etki capillary action


kısa dalga short wave
kılcallık etkisi adı verilen moleküler
güneş radyasyon spekturumunu anlatır (
kuvvetle suyun çok ince kanallarda
örneğin, ANSI/ASHRAE Standard
yükselme olgusu.
1402004’de “solar absorptance” ve
“shortwave absorptance” birbiri yerine
kılcal hava capillary air washer kullanılır) .
temizleyici bir kap içerisindeki suyun kılcallık
etkisiyle emilerek geçen havayı yıkadığı
kısa devre short circuit (noun)
hava yıkayıcı;
kısa devre; elektrikte enerji taşıyan
kabloların birbirine temas etmesi
kılcallık capillarity
kılcallık; bir sıvının içerisinde bulunduğu
kısa devre short circuiting
kapla etkileşimi sonucu sıvı yüzeyinin
yapma kısa devre yapma
tam bir düzlem değil eğrisel bir biçim
alması
kısa devre short circuit (verb)
kılıf(muhafaza, enclosure yapmak kısa devre yapmak;
gövde) bir motorun çalışan parçalarına destek
olan ve bu parçaları koruyan gövde. kısa kesme short-cut
Gerekli olan korumanın derecesine göre bilgisayarda bir diğer dosyanın yerinde
değişik biçimlerde (açık,kapalı) olan dosya; keyboard'daki karakterlerle
yapılırlar. bir komut yada kumanda işlevine çabuk
ulaşma;
kırağı buz rime ice
kırağı biçiminde donma; kırağı;aşırı kısa nipel close nipple
derecede soğumuş su damlacıklarının kısa nipel
sıcaklığı 0 °C'den daha düşük katı bir
çisime dokunması durumunda, çisim
kısa süreli short term operation
üzerinde oluşan beyaz buz kristalleri
işletim kısa dönemli çalışma; kısa çevrim;
bakınız "short-cycle"
kırık buz chip ice
balık vb ürünlerin tezgahta
kısa süreli short term exposure limit
soğutulmasında kullanılan kırık buz;
maruz kalma kimyasal bir zararlının, bu madde ile
sınırı çalışan için yıpratıcı etkiler göstermeden
kırık buz crushed ice kısa dönemde maruz kalabileceği sınır
balıkçıların tezgahta soğutmayı sağlamak değer.
üzere kullandıkları kırık buz
kısa yol shunt
kırık kok broken coke akımı yan yola geçirmek; şönt etmek
kömürü kırık kok kömürü; parçalanmış ufak
parçalara ayrılmış kok kömürü
kısaltma abbreviation
bir sözcük yada tümcenin, tümünü
kırılma direnci break resistant anlatmak üzere kullanılan kısaltılmış
kırılma dayanımı biçimi yada kısaltması
547

kısıtlama restriction kısmi kısılma


kısıtlama; engelleme; kısıt; engel
kısmi merkezi partial central heating
kısıtlama restrictor valve ısıtma bir binanın kısmen merkezi kısmen de
vanası soğutmada ve ısı pompasında sistem lokal ısıtma yöntemleriyle ısıtılması
ısıtma konumundayken ek bir kılcal
kapasitesini devreye sokan vana kısmi ödeme part payment
bir borcun kısmen ve taksitler halinde
kısıtlamak constraints ödenmesi
kısıtlamak, engellemek, sınırlamak,izin
vermemek kısmi servis partial service
kısmi hizmet
kısma throttling
bir akışkanın kısılması.iş yapılmaksızın kısmi yük part load
gerçekleşen genişleme ile basıncın kısmi yük; çevresel koşullardeki değişme
düşürülmesini içeren tersinir olmayan nedeniyle bir iklimlendirme makinesinin
termodinamik süreç (process), seçildiği kapasitenin belirli bir kısmında
çalışması;
kısma aralığı throttling range
kısılmayı bir uç sınırından diğerine kısmi yük part load operation
getirmek için,kontrol edilen değişkendeki çalışması kısmi yükte çalışma; mevsimsel
değişme; gerekli aralığında hareket eden değişmelerle yükün azalması nedeniyle
bir kısılma yaratmak üzere bir girdide kısmi yük çalışması
gerekli kısılmayı yaratan değişme
kısmi yük part load value (PLV)
kısma throttling expansion bir chillerin tipik saatlik yük profili ile
değeri
genleşmesi bir akışkanın bir orifisten geçerken birleştirildiğine en anlamlı yıllık yakıt
(kısılarak) yaptığı, gerçekleşmesi ekonımisini sağlayan çalışma biçimi olan
sırasında akışkan tarafından çevreye her tam kapasitenin % 30-%90'ı arasındaki
hangi bir iş aktarılmayan (yapılmayan) çalışma;
genişleme
kısmi yük oranı part load ratio
kısma vanası throttle valve bir soğutma serpantininde, net soğutma
kısma veya kısılma vanası kapasitesinin, düzeltilmiş net soğutma
kapasitesine oranı.
kısmak throttle
kısma;kısılma; ince bir geçittern geçiş kış havası winter air
kış havası; kış mevsimindeki hava
kısmi basınç partial pressure koşulları
kısmi basınç; bir kaptaki gaz karışımında
gazlardan her birinin bu kabı tek başına kış winter air conditioning
kaplaması halindeki basıncı kış iklimlendirmesi; iç mahalde ısıtma
iklimlendirmesi
uygulanan mevsim kliması
kısmi dağıtım partial delivery
hisse senetlerinin kısmen satışa kıvılcım spark
arzedilmesi kıvılcım; buji kıvılcımı

kısmi denetim partial inspection kıvılcım spark igniter


kısmi denetim; kıvılcımla ateşleme yapan eleman;
ateşleme
elemanı
kısmi depolama partial storage system
sistemi kısmi depolama sistemi
kıvılcım sparking
çıkarma kıvılcım çıkarma; kıvılcımla
kısmi geri partial recovery refrigerating system ateşleme(benzin motorları)
kazanımlı amonyaklı soğutma sistemlerindeki kısmi
soğutma sistemi ısı geri kazanımı glowing (adj)
kızaran
kızaran, kızararak
kısmi hava partial air treatment
işlemlemesi kısmi hava işlemlemesi; iklimlendirme kızarmak glow (verb)
işlevlerinden tümünde değil bir kısmında kızarmak. ates basmak.
yapılan işlemleme
kızdırıcı superheater
kısmi partial ventilation system (superheat sıvı dolgulu evaporatörlerde kullanılan,
havalandırma kısmi havalandırma;madenlerde toz verici) evaporatöre giren sıcak sıvının
sistemi kontrolü için yapılan kısmi havalandırma evaporatörden çıkan yaş buhara ve kızgın
buhara verdiği ısı ile soğuduğu ısı
eşanjörü.
kısmi kabul partial acceptance
kısmen kabul etme
kızdırılmış superheated
doyma durumundaki antalpiden yüksek
kısmi kapatma partial enclosure antalpiye sahip olan buhar
kısmi kapatma; kısmi muhafaza
kızdırma superheating
kısmi kısılma partially throttled bir buharı doyma sıcaklığının üzerinde
548

ısıtma kızıl ötesi infra-red heating


ısıtma kızıl ötesi enerjiyle ısıtma yada ısı
kızgın buhar superheated steam enerjisinin elektromanyetik dalgalar
belirli bir basınçta doyma sıcaklığının biçiminde yayılımını kullanarak yapılan
üzerinde ısıtılmış buhar; kızgın buhar ısıtma

kızgın su superheated water kızıl ötesi airborne infrared survey


100 C ile kritik sıcaklık arasındaki kirlilik kızıl ötesi ışınlar yoluyla havadaki
sıcaklıkta basınç altındaki su araştırması kirlilik araştırması

kızgınlık superheat kızıl ötesi infra-red (IR) radiation


(süperheat) kızgınlık derecesi; bir soğutma radyasyon tüm sıcak nesneler tarafından yayılan
sisteminde evaporatörden çıkan gazın uzun dalgalı elektromanyetik radyasyon;
doyma sıcaklığının üzerinde ısıtılması
kızıl ötesi infra-red spectroscopy
kızgınlık alıcı desuperheater spektroskopisi elektromanyetik spektrumun kızıl ötesi
bir soğutma sisteminde, kondenserden bölgesindeki alt spektrumla ilgili
çıkan sıvının sıcaklığını doyma spektroskopi
sıcaklığının altına düşürerek alt soğutma
yapan eşanjör infra-red scanner
kızıl ötesi
tarama motor tahrikli bir platform üzerine
kızgınlık alma desuperheating coil yerleştirilmiş, televizyondakine benzer
serpantini kızgınlık derecesinin alınması için biçimde, bir alanı çizgiçizgi tarayan
kondensere eklenen serpantin yüzeyi; kızılötesi detektörü.

kızgınlık desuperheating heat rejection kızıl zon red zone


almada ısı atımı kızgınlık alınması sırasında soğutkandan tehlikeli zon; tehlikeli maddeler içeren
atılan duyulur ısı bölge

kızgınlık superheat change kızıllık glow (noun)


değişimi statik kızgınlık ile dinamik kızgınlık sıcaklik, ısık vermek, kızıl ışık, kızıllık,
arasındaki fark. parlaklık, ates

kızgınlık degree of superheat kızıl-ötesi infra-red emittance


derecesi bir buhar sıcaklığının aynı basınçtaki yayınım bir cisim tarafından yayınan kızılötesi
doymuş buhardan farkı. radyasyon akısının, aynı sıcaklık ve aynı
koşullardaki siyah cisim tarafından
kızıl ötesi infra-red panning yayınan kızıl ötesi radyasyon akısına
arama ısıl anormalliklerin belirlenmesi için, bir oranı.
kızılötesi cihazın ileri geri hareket
ettirildiği kızılötesi araştırma süreci. kil çamuru fire clay
ateş tuğlası yapımında kuullanılan özel
kızıl ötesi infra-red survey (airborne) bir kil çamuru
araştırma bir çizgisel tarayıcı görüntü aracı
kullanarak,bina elemanlarının üstten kilitleme lock
görünüşlü termogramlarının çıkartılması kilit;kilitleme

kızıl ötesi CO2 infra-red CO2 meter kilitleme aracı locking device
kızıl ötesi CO2-ölme aracı kilitleme aracı

kızıl ötesi infra-red (thermal) resolution kilitli rotor locked rotor current (LRA; locked
çözünürlük kızı ötesi(ısıl) çözünürlük akımı rotor amperage)
nominal gerilimde(ve alternatif akım
kızıl ötesi infra-red detector motorları durumunda nominal frekansta),
kızıl ötesi ışınlarla arama yapan detektör rotor dönmezken (kilitli) hattan çekilen
detektör
ve motora uygulanan kararlı hal akımı.

kızıl ötesi infra-red sensing device


kilitli rotor locked rotor load (rotating machinery)
duyarga ölçü aracı tarafından görülen bir objeden
yükü kitli rotor yükü
ısıl radyasyonla orantılı veya ona eşit
bilgileri sergileyen ve/veya kaydeden
geniş bir aralıkta türü olan ölçme aracı. kilitli somun locking nut
kilit somunu
kızıl ötesi infra-red imaging system
görüntüleme her hangi bir obje yüzeyden gelen iki killi toprak clay pipe
boyutlu kızılötesi radyasyondaki boru killi topraktan yapılan pis su borusu
sistemi
değişmeleri, aynı sahneyi temsil etmek
üzere, derecelenmeleri gri tonda gösteren kilocalorie
kilo kalori
iki boyutlu bir ısı haritası üzerinde veren suyun 1 kilogramının sıcaklığını 1 C
aparat. artırmak için gerekli ısı miktarı

kızıl ötesi infra-red noise kilowatt


kilowatt
gürültü bir kızılötesi görüntüleme sisteminin temel elektriksel güç birimi, 1000 Watt’a
çizgisel tarayıcı gürültüsüne (noise) ait eşittir.
eşdeğer sıcaklık farkı;
549

kilowatt-saat kilowatt hour kinetik teori kinetic theory


elektriksel gücün pazarlanmasında moleküler birleşim ve hareketi temel
kullanılan enerji birimi. enerji için tercih alarak gazların sıcaklık,basınç gibi
edilen si birimi joule (j)’dür , m2.kg/s2. makroskopik özelliklerini açıklayan
gazların kinetik teorisi
kimyasal aktif chemically active or toxic
ya da zehirli kimyasal olarak etkin ve tepkime kinetik kinetic viscosity
maddeler sonucunda zehirleme etkisi gösteren viskozite poise olarak ölçülen viskozitenin akışkan
madde yoğunluğuna(gr/mL) bölümü ile elde
edilen viskozite; kinematik viskozite
kimyasal bileşik chemical compound Stokes ile ölçülür
iki veya daha fazla mddenin birleşmesi
ile oluşan ve bu maddelerin king vana king valve (master valve)
özelliklerinden farklı özelliklere sahip bir takım branşman hattındaki vanaların
olan madde; kimyasal bileşik önünde, bu vanaları kapatmadan tüm
branşmanlarda akışı kontrol etmek üzere
kimyasal titration yerleştirilen vana;
derişim analizi bilinen bir tepkime maddesinin
derişimini belirlemek için yapılan kip kip
kimyasal analiz (1) 1000 lb’lik yük. (453.59 kg), (2)1000
inchpounds (terkedilmiştir).
kimyasal enerji chemical energy
bir kimyasal bileşiğin yanması, kir[pislik] dirt
ayrışması, ve yeni maddeler yapmak kir,pislik,kirletici
üzere biçim değiştirmesi sırasında ortaya
çıkan enerji. kiracı lessee
kiracı, kiralayan. kiracı. müstecir.
kimyasal chemical formula
formül bileşiklerin kimyasal formülleri kiracıo tenant
kiracı;kiralayan
kimyasal isim chemical name
bir maddenin kimya bilimindeki adı; kiraya veren lessor
kiraya veren. kiralayan. mucir. kiraya
kimyasal işlem chemical treatment process veren kimse.
süreci istenen çıktı değerlerinin elde edilmesi
amacıyla bir maddeye( örneğin sert su) kireç taşı chalk
uygulanan kimyasal işlem süreci tebeşirle beyazlatmak; tebeşirle
karıştırmak; tebeşirle yazmak veya işaret
kimyasal chemical agent koymak; rengini açmak, kireçtaşı/tebeşir,
kimyasal bir tepkime üretmek üzere chalk tebeşirle yaz; tebeşir, tebeşirle
madde
ortama eklenen madde çizmek, kireçtaşı; tebeşir;

kimyasal chemisorption kireç taşı scale (deposit)


kimyasal yollarla nem çıkartma işlemi; bir sıvıdan doğrudan sıvıyı çevreleyen
soğutma
bu işlemde nemli hava daha düşük buhar kabın yüzeylerine biriken genellikle
basıncına sahip olan sıvı veya katı kristal ve yoğun biçimde bazen tabakalar
sorbent madde içerisinden geçirildiğinde halinde biriken atıklar; borularda taş
nem bu madeler tarafından tutulur; bağlama; ölçek

kimyasal chemical asphyxiant kireç taşı scale formation


solunum yapmayı güçleştiren kimyasal oluşumu kireçtaşı oluşumu; sert suyla çalışan
solunum kesici
madde; sistemlerde boru iç yüzeylerinde kireç
taşı birikimi
kimyasal su chemical water analysis
suyun içerdiği mineral ve yabancı kireçle limestone scrubbing
analizi
maddelerle bakteri vb oluşumlarını temizleme sülfür içeren duman gazlarının atmosfere
belirlemek için yapılan analiz ulaşmadan önce kireç ve su karışımı ile
temizlenmesini gerçekleştiren sistem
kimyasallar chemicals
kimyasal yoldan elde edilen maddeler; kiriş chord
kimyasal maddeler; kimyasallar kiriş/akor/tel; çalgı teli

kinematik kinematic viscosity kiriş joist


centistoke olarak, herhangi bir yağın putrel, bina kirişi
viskozite
akışa karşı gösterdiği direncin ölçüsü
kiriş(çelik) girder
kinemtaik kinematic coagulation kiriş. demir ya da çelik putrel.
pıhtılaşma kinematik topaklanma;
kirlenme fouling
kirlenme;kondenser borularının,kireç taşı
kinetik enerji kinetic energy
ve diğer yabancı maddelerin
cismin hareket sonucu sahip olduğu
toplanmasıyla kirlenmesi.
kütlesi ve hızının karesiyle doğru orantılı
olarak değişen enerji; kinetic enerji
kirlenme degree of pollution
550

derecesi kirlenme derecesi; bir yerel havanın temizlenmesinden sonra yeniden


kirlilik derecesi kirlenmesi için geçen süre

kirlenme decontamination factor (DF) (also kirlilik endeksi decontamination index


faktörü known as cleaning factor) kirlilikten-arıtma(temizleme) faktörünün
ilk kirlenme miktarının temizlikten logaritması
sonraki kalan kirliliğe oranı; 1000
mükemmel temizliği, 10 zayıf temizliği kirlilik pollution control
anlatır kirlenme kontrolü; hava ve su kirlenme
kontrolü
kontrolü
kirlenme fouling factor
faktörü ısı transfer hesaplarında,eşanjör kirlilik sensörü, sensory pollution in olf
borularındaki kirlenmeyi dikkate almak olf birimi cinsinden kirlilik ölçen sensor
olf cinsinden
üzere hesaplara dahil edilen faktör;
kirlenme faktörü.
kirlilik non contaminating heater
yaratmayan kirlilik yaratmayan ısıtıcı
kirlenme danger of contamination
tehlikesi kirlenme tehlikesi; hava kirliliği tehlikesi ısıtıcı

polluter pays principal Kirşof yasası Kirchoff’s law


kirleten öder bir elektrik devresinde bir düğüm
ilkesi kirleten öder' ilkesi
noktasına gelen akım yoğunluklarının
toplamı,bu noktadan çıkan akım
kirletici contaminant yoğunmluklarının toplamına eşittir
soğutma devrelerinde soğutkan ile biçiminde ifade edilen yasa
birlikte bulunması olası yabancı
maddeler; toz , çapak, nem gibi. per capita air rate
kişi başına hava
miktarı kişi başına havalandırma miktarı
kirletici pollutant
kirletici madde, havayı veya suyu
kirleten kimyasal madde, kirleten şey. kişi başına per capita consumption
tüketim kişi başına tüketim
kirletici alma contaminant removal effectiveness
verimi (CRE) kişisel numune personal sample
bir hava filtresinin kirleticileri tutma kişisel olarak alınan numune;
yeteneği;
kişisel numune personal sampler
kirletici contaminant capacity aracı kişisel numune almakta kullanılan araçlar
kapasitesi test altındaki bir filtrenin tuttuğu
kirleticilerin gram olarak miktarı kitapçık pamphlet
kitapçık;broşür
kirletici contaminant loading
yüklemesi test aparatına eklenen kirleticilerin gram klavye keyboard
olarak miktarı bilgisayarda, bilgisayara metinsel ve
sayısal girdi sağlayan eleman;
kirleticiler(soğu contaminants (refrigerating system)
tma) soğutma devrelerinde soğutkan ile klima odası climatic chamber
birlikte bulunması olası yabancı içerisinde istenen
maddeler; toz , çapak, nem gibi. sıcaklık,nem,basınç,yağmur ve güneş
radyasyon koşullarının teker teker yada
kirletme contamination aynı anda oluşturulabildiği, değişik
bulaştırma,kirletme,zehirleme,bozma testlerde kullanılan ekipman; klima odası

kirletmek contaminate (verb) klingerit conta Klingerit jointing


bulaştırmak. pisletmek. kirletmek. sıkıştırılmış fiber conta malzemeleri ile
zehirlemek. bozmak. çok iyi sızdırmazlık sağlayan bağlantı

kirli hava foul air klio-volt-amper kilovolt-ampere


kirli hava ANSI/ASHRAE/IESNA Standard
90.12004’de kullanıldığı biçimiyle, üç
kirli hava spill air fazlı akımlarda şebeke akımıyla ( amper)
saçılması mahalde kirli havanın yayılması; nominal gerilim ve 1.732’nin çarpımıdır.
saçılması
klor eklemek chlorinate
kirli iş dirty work istenmeyen bileşikleri dezenfekte etmek
krililik ortamında çalışma; kirli iş; kirli yada oksitlemek için içme suyuna yada
ortamdaki iş endüstriyel atıklara klor uygulamak.

kirlilik pollution klorlu chlorinated hydrocarbons


çevrenin saflığının yıpratılması yada hidrokarbon (1) sadece klor,karbon ve hidrojen içeren
bozulması; kirlenme kimyasallar. (2) dichloromethane,
trichloro- methylene, chloroform gibi
kirlilik turn over time for contaminant klorlu solvent içeren herhangi bir klorlu
bir mahallin kirliliklerden organik bileşik.
551

klorofloro chlorfluorocarbon (CFC) kalitesi.koku.


karbon (1) sadece klor,karbon ve hidrojen içeren
kimyasallar. (2) dichloromethane, koku smell
trichloro- methylene, chloroform gibi koku. koklama. rayiha. koklamak.
klorlu solvent içeren herhangi bir klorlu kokusunu almak. sezmek. kokmak. koku
organik bileşik. saçmak. kötü kokmak.

klozet closet koku alma olfaction


alafranga hela; klozet koku alma duyusu; havada dağılan
duyusu
kimyasalları arama
klozet deposu cistern (flushing box WC)
(1)suyu bir ev yada bir çiftlikte kullanım koku azaltım odour reduction factor
amacıyla depolamakta kullanılan küçük koku azaltım faktörü
faktörü
tank yada depolama elemanı. Çoğu
zaman yağmur suyunun depolanmasında
kullanılır (2) klozetlerin yıkama deposu koku dağılım odour dispersion time
süresi koku dağılım süresi
kod code
sistemlerin halk ve işçi sağlığına uygun koku filtresi odour filter
olarak kurulup çalıştırılması ile ilgili koku filtresi; genellikle aktive kömür
kuralları içeren devlet, eyalet yada ulusal filtre
kurallar dizisi.
koku giderici deodorant
kod ifadesi code word koku giderici,deodorant
kod ifadesi; kod maddesi
koku kontrolü odour control
kod yetkilisi code official koku kontrolü; bir mahalde insanlar ve
Bakınız “building official” ürünlerden kaynaklanan kokuların
kontrol edilmesi
kofra coffer
sandık. çekmece. kasa. kutu.kofra(elk) koku sınır odour threshold
değeri bir uçucu maddenin duyular yoluyla
kohezyon cohesion varlığı anlaşılabilecek en düşük
birleşme, yapışma, iltisak; derişimi(concentration)
kohezyon/kaynaşma, yapışıklık
kokusuz odourless
kok fırını coke furnace kokusuz; koku özelliği olmayan
kok yakan fırın
kol,levye lever
kok kömür coke boiler kol; levye;
kazanı kömürle çalışan kazan; kömür yakıtlı
kazan kolay easily accessible
ulaşılabilir kolay ulaşılabilir;temizlik ve servis
kok kömürü coke amacıyla ulaşım kolaylığı olan birim
kömürün bir damıtma ocağında
yanmasından sonra kalan katı madde; kolay readily accessible
kok ulaşılabilir işletme, yenileme ve gözle kontrol için,
üzerine çıkma yada engelleri kaldırma
kok ocağı coke oven veya taşınabilir merdivenler uygulama
kok yakan ocak gibi işlemler gerekmeksizin çabuk ve
hızlı biçimde ulaşılabilen ekipman
kok yakıtlı coke firing
kok yakma kolektör collector
bir güneş enerji sisteminde içerdiği
radyasyon emici elemanlar aracılığı ile
kok yakıtlı coke fired boiler
güneş enerjisini emen ve bir ortam
kazan kok kömürü yakan kazan
sıvısına bu enerjiyi aktaran eleman.

koklaşmayan non coking coal kolektör header


taş kömürü koklaşmayan taş kömürü (1) kendisine birden çok diğer boruların
bağlandığı ana boru. (çekme, döküm,
koklaştırma coking yada fabrika üretimli) (2) çıkartılabilir
koklaştırma uç kapağı; (3)su tesisatında yatay
döşenmiş ana hat boruları
koklaştırma coking index
koklaşma endeksi kolektör collector loop heater
indisi
döngülü ısıtıcı kolektör devresinden ısıtma yapan ısıtıcı

koku flavour (USA flavor)


koku ve tatma duyularının karışımı olan kolektör kapağı cover, collector
duyumsama; koku;rayiha kolektör kapağı camları, ısıl ve çevresel
korunma sağlamak üzere açıklığı
odour (USA odor) kaplayan malzemedir.
koku
gazların,sıvıların yada parçacıkların koku
alma organında tepki yaratma kolektör yüzey collector surface area
552

alanı bir kolektörün güneş radyasyonun maruz kompresör compressor discharge


toplam yüzey alanı boşaltma hattı kompresörün yüksek basınçlı olan
bölümü
kolektörden primary thermal loss from collector
birincil ısıl bir kolektörden birincil ısı kaybı kompresör compressor discharge stroke
kayıp boşaltma kursu piston strokunun basma valfinin açılması
ile üst ölü nokta arasındaki bölümü
koloidal colloidal particle
en azından bir yönde alt bölünüm kompresör compressor aided discharging
parçacık bir buz depolama sisteminin
durumuna sahip boyutları kabaca 1 nm destekli
ile 1mm arasında değişen, bir ortam boşaltım kompresörünü boşaltma süreci sırasında
içinde dağılmış parçacıklar çalıştırma

riser kompresör compressor aided storage


kolon
boru tesisatında akışı düşey doğrultuda destekli kompresör destekli depolama
taşımaya yarayan bina döşeme düzlemine depolama
dik döşenmiş borular.kolon.
kompresör compressor saturated discharge
kolon (sütun) column doymuş temperature
sütun;bir borudaki su yüksekliği; boşaltım genellikle kompresör basma vanasının
binalarda taşıyıcı yapı elemanı önünden (her durumda basma vanası
sıcaklığı
oturma yüzeyinin alt akım bölgesinde)
kolon borusu riser pipe alınan kompresör basma basıncına karşı
kolon borusu;bir boru tesisatında düşey gelen soğutkan doyma sıcaklığı
boru
kompresör compressor economizing
kolon şeması elevation drawing ekonomikleştir alt soğutmanın genellikle kompresördeki
düşey planda çizilmiş resim; kolon me (genellikle vidalı yada çok-rotorlu
şeması santrifüj kompresör) bir yan kapı ile
sağlandığı, bunun sonucunda sistemin
column radiator toplam veriminin arttığı süreç (proses)
kolonlu
radyatör dilimlerin birbirine eklenmesiyle
oluşturulan saç malzemeden preslenerek kompresör compressor volume ratio
elde edilen kolon radyatörler hacim oranı pozitif yer-değiştirmeli kompresörlerde,
soğutucu gazların emme sırasında
combination boiler kapladığı sıkıştırma hacminin, basma
kombi kazan sırasındaki hacme oranı
kombine kazan(kombi); ısıtma ve sıcak
su üretimini birlikte yapan kazan
kompresör compressor heating effect (heat pump)
instantaneous combination boiler ısıtma etkisi (ısı bir ısı pompasında soğutkana ait
kombine, ani kompresörün sağladığı ısı miktarı;
kazan ani ısıtıcı kombi kazanı; içerisinde sıcak pompası)
kullanım suyu üretimi için bir eşanjör
içeren kazan kompresör işi compressor work
bir kompresör pistonunun yada bir
komite committee santrifüj kompresör milinin gerek
ANSI/ASHRAE Standart 342004’de duyduğu yada yükün gerektirdiği
kullanılma biçimiyle, “ASHRAE mekanik enerji,
Standing Standards Project
Commitee’yi” ifade eder. kompresör compressor starting
kalkışı kompresörü çalıştırma; no load start
kompakt compact fluorescent lamp (unloaded start) bir kompresörü yüksek
floresan lamba küçük birleşik bir biçime sahip olan bir ve alçak basınç tarafların basınçları
tek altlık kısmının bütün mekanik destek eşitlendikten sonra kaldırmak.yüksüz
işlevini üstlendiği, küçük fluoresan kalkış
lamba.
kompresör compressor calorimeter
komponent component kalorimetresi kompresör kalorimetresi
işevsel bir bütünü oluşturan alt-işlevsel
parçalardan her biri; eleman; komponent compressor capacity reducer
kompresör
kapasite boşluk cebi, hareketli silindir kafası yada
komponent number of components emme-gazı bypass gibi çalışma
elemanların sayısı; örneğin bir devredeki
düşürücüsü
sayısı koşullarında başka bir değişikliğe neden
eleman sayısı olmaksızın kompresörün kapasitesini
değiştirebilen araç
kompresör compressor
(1)bir gazın basıncını mekanik biçimde kompresör compressor capacity (refrigerating)
artıran araç, (2)soğutkan buharlarını bir soğutma sisteminde bir kompresörle
kapasitesi
sıkıştıran yardımcı elemanlı yada çalışan soğutkanın çıkartabileceği
elemansız makine (ASME standart
(soğutma)
maksimum tasarım ısı miktarı;
B31.5)
kompresör compressor surge
kompresör compressor unit bir santrifüj kompresörün bastığı
kazıklanması
birimi temel tahrik elemanı ve yardımcı soğutkan momentumunun ısıl basıncı
elemanlarıyla bir kompresör birimi yenecek yeterlilikte olmaması ile
553

gerçekleşen durum. basınç gereksinimleri kondens ölçer condensate meter


azalana kadar bir süre akış yönü tersine kondens ölçer; kondens debisini ölçen
döner; debimetre

kompresör compressor motor, sealed (hermetic kondenser condenser


motoru type) buharın bir ısı çukuruna atılmak üzere ısı
(hermetik) motorun soğutkan içerisinde çalıştığı, çekilerek sıvı hale geçmesini sağlayan ısı
motor ve kompresörün bir mil çıkışına eşanjörü;
sahip olmayan gövde iserisinde sızdırmaz
durumda kapalı olduğu kompresör kondenser condenser (electrical)
motoru. elektriksel yükün depolanmasında
(elektrik)
kullanılan araç; elektriksel kondenser
kompresör ölü compressor clearance pocket
hacim cebi silindirdeki ölü hacmin azalma ve kondenser alt condenser subcooling
artması yoluyla kompresör kapasitesini soğutması basınçlı bir sıvının, bu basınçtaki doyma
değiştirebilen kontrollü hacim boşluğu sıcaklığının altındaki soğuma derecesi

Kompresör compressor piston displacement kondenser head pressure


piston yer- birim zamanda yada devir sayısı başına soğutma sistemlerinde kompresör ile
basıncı
değiştirmesi kompresör tarafından hareket verilen kondenser girişi arasındaki basınç;
giriş koşullarındaki gerçek gaz hacmi kondenser basıncı

kompresör compressor refrigerating effect kondenser back up valve


soğutma etkisi bir soğutma sisteminde bir kompresörle basınç kontrol kondenser basıncı kontrol vanası;
çalışan soğutkanın çıkartabileceği
maksimum tasarım ısı miktarı.
vanası

compressor theoretical displacement kondenser head pressure control valve


kompresör kondenser basıncı kontrol vanası
teorik yer kompresör devir sayısı başına yada birim basınç kontrol
değiştirmesi zamanda bütün pistonların iş stroklarında vanası
süpürdüğü toplam hacim
kondenser head pressure control
kompresör veya compressor or condensing unit basınç kontrolü soğutma sistemlerinde kondenser
yoğuşturma efficiency basıncının her hangi bir nedenle
birimi verimi kompresör yada yoğuşturma birimi belirlenmiş bir maksimumdan daha fazla
verimi artmasını önleyen basınç kontrolü.

kompresör slugging kondenser condenser tube (heat exchanger)


vuruntusu kompresör silindirine giren sıvı borusu kondenser borusu; bir kondenserdeki ısı
soğutkan,yağ veya her ikisine ait transfer yüzeyi
damlaların neden olduğu etki.vuruntu.
kondenser condenser, receiver
kompresör yağ compressor oil return deposu özellikle termostatik ekspansiyon valf
dönüşü yağın evaporatörden kompresöre kullanan soğutma devrelerinde, devre
taşınması için gerekli olmayan fazla soğutkanın
bulunduğu depo;risiver
kompresör yer compressor displacement
değiştirmesi kompresör piston kafasının alanı ve kondenser ısı condenser heat rejection effect
piston strokunun çarpılmasıyla belirlenen atma etkisi (condenser duty)
hacim. kondenser tarafından çevreye atılan ısı
miktarı
kompresör yük compressor unloader
düşürücüsü soğutma gereksinimleri düştüğünde kondenser işlevi condenser duty
kompresörü kısmi yükte çalıuştırmak bir kondenserin zaman birimi içerisinde
üzere yükten düşüren mekanizma yapması gereken yoğuşturma veya atması
gereken ısı miktarı
kompresörlü compression refrigeration
soğutma evaporatörden emilen buharın kondenser condenser performance
sıkıştırılarak basınç ve sıcaklığının performansı bir kondenserin birim zamanda dış
artırıldığı soğutma çevrimi mahalle attığı ısı miktarı

komşu borrowed air kondenser condenser coil


mahalden giren komşu mahallerden giren hava serpantini bir kapalı tank içinde olmayan,
hava borulardan yapılmış kondenser

adjacent zone kondenser condenser water


komşu zon bir gazın yoğuşturulmasında ısı transfer
komşu zon; bir zona bitişik olan zon soğutma suyu
akışkanı olarak suyu kullanan
sirkülasyonlu soğutma sistemi
kondens dönüş condensate return pump
pompası buhar sistemlerinde kullanım
birimlerinden gelip kondens deposunda kondenstop steam trap
biriken yoğuşum suyunu kondens suyunun geçmesine olanak
basınçlandırarak kazana veren vererek yada kondensle birlikte havanın
pompa.kondens pompası. geçmesine izin vererek buhar geçişini
önleyen araç;
554

kondenstoplu dump trap liquid return heating bir mahalde bulunan insanların
sıvı dönüşlü system kendilerini konforlu hissetmeleri için
ısıtma sistemi kondenstoplar içeren buhar dönüş sistemi gerekli koşullar

conductance konfor modülü chilled beam


kondüktans
biri diğerini çevreleyen iki madde enerji tüketimini azaltan, içeride iyi bir
arasında 1˚C sıcaklık farkında ,birim konfor düzeyi sağlayan, düşük gürültüde
alandan geçen ısı miktarı bir ısıtma sistemi; bu sistemler radyatif
ısıyı geleneksel vantilasyonla birleştirip
yüksekte bir yerden mahalle verir
kondüktans conductance factor
faktörü iletkenlik faktörü;kondüktans faktörü
konfor modülü cooling length (L) of a chilled beam
soğutma konfor modüllerinde, modülün soğutma
kondüktif ısı conductive heat exchange kapasitesini ifade eden soğutma modül
ısı alan ve veren maddelerin fiziksel
eleman
değişimi uzunluğu uzunluğu
teması yolu ile sağlanan ısı değişimi;
kondüktif ısı değişimi
konfor comfort cooling
kondüktif conductive hearing loss soğutması yaz kliması.sadece insanların konfor
kondüktif işitme kaybı gereksinimlerini karşılamak amacıyla
işitme kaybı yapılan ve yalnızca soğutma işlemini
içeren klima tesisatı
konferans conference
kongre; konferans, görüş ve fikir teatisi comfy test
konfor testi
için toplantı; müzakere; verme, meşgul, konfor koşullarının belirlenmesi için
in conference toplantıda, görüşme. yapılan test

konfor comfort comfort zone


bireylerde, sıcaklık,nem ve diğer
konfor zonu
(1)operatif sıcaklık ,(2) maruz kalan
belirleyiciler açısından insanların önemli bir çoğunluğunun
memnuniyet(rahatlık,zindelik,çalışabilirli memnuniyet ifade ettiği etkin sıcaklık
k) uyandıran çevresel koşul aralığı

konfor comfort air conditioning system zone, comfort


konfor zonu
insanların bulundukları ortamda daha konfor diyagramında konfor koşullarını
rahat yaşamaları ve çalışmaları için içeren bölge;konfor zonu
ortamın koşullandırılmasını amaçlayan
a/c türü.
konik dişli taper thread
konik diş; bir mile veya makine
konfor comfort chart elamanına açılmış konik diş
diyagramı kuru termometre sıcaklığı,bağıl
nemlilikler ve insan konforunun değişik
koşullarını etkileyen hava hareketinin konsol console air conditioner
karşılaştırılabildiği operatif sıcaklıkları iklimlendirme tavana monte edilen konsol split-
gösteren grafik cihazı iklimlendirme cihazı

konfor comfort ventilation konsollu vana cantilever valve (flapper valve)


havalandırması bir mahalde zaman içerisinde çeşitli içerisinde metal şeridin vana uçlarından
nedenlerle oluşan kirliliği seyreltmek ve sadece birinde sabitlendiği vana.;
mahal havasını tazelemek için yapılan
havalandırma;konfor havalandırması kontaktör contactor
elektromanyetik anahtarlama cihazı
konfor air conditioning for human comfort
iklimlendirmesi insanların konfor gereksinimlerini yerine kontra somun back nut, counter nut
getirmek amacıyla yapılan iklimlendirme kontra somun; birinci somunla ters dişe
işlemi; konfor kliması sahip, birinci somunun kendiliğinden
çözülmesini önleyen somun;bir somunun
konfor comfort air conditioning titreşim vb nedenlerle çözülmemesi için
iklimlendirmesi insanların bulundukları ortamda daha ters yönde sıkılan somun; kontra somun
rahat yaşamaları ve çalışmaları için
ortamın koşullandırılmasını amaçlayan kontrol control (noun) (USA automation)
a/c türü. bir sistemin düzenlenmesinde kullanılan
el yada otomatik olarak çalışan, otomatik
konfor indisi comfort index olması halinde basınç, sıcaklık veya diğer
içeridekilerin konfor algılamasını bir özellikten alınan işaretle
değerlendirmek için,bir çevrenin kendiliğinden çalışan düzenleme birimi.
özelliklerini birleştiren endeks;
fahrenheit olarak kuru ve yaş termometre kontrol control switch
sıcaklıkları toplamının 0.4 katı ile 15’in anahtarı kontrol anahtarı
toplamı

kontrol aracı hunting (in a control system)


konfor konumu comfort mode
oynaması bir kontrol aracı, kontrol edilen araç yada
konfor konumu; iklimlendirme cihazının
sistemin,teker teker yada toplu biçimde
konfor modunda çalışması
sürekli olarak kontrol noktasının altında
ve üstündeki uzak değerlere değişmesi ;
konfor koşulu comfort condition
555

kontrol arama control detecting element kontrol controllable ventilation


elemanı bir kontrol ölçme biriminde, ölçülecek edilebilir kontrol edilebilir havalandırma
değişkene doğrudan tepki veren yada bu havalandırma
değişkeni duyan eleman
kontrol edilen controlled variable
kontrol basıncı control pressure kontrol değişkeni; bir klima sisteminde
kontrol basıncı değişken
kontrol edilmesi gereken değişkenler
olan, nem, sıcaklık basınç vb.
kontrol cihazı control device
bir ekipman yada sistemin çalışmasını control equipment
kontrol
iyileştirme, amaçlanan sonuçları üretecek kontrol işlevlerini yerine getirmek için
biçimde kontrol değişkenindeki koşullara ekipmanı
gerekli ekipmanlar
bağlı olarak değiştirme ve kontrol etme
işlevindeki araç.
kontrol control element (final)
elemanı(son) kontrol edilen değişkenin değerini
kontrol control device (air terminal unit) değiştirmede doğrudan etkiyen
cihazı(hava hava terminal birimi kontrol cihazı mekanizma
hazırlama
birimi) kontrol etmek check (verb)
kontrol altına almak; engel olmak; teftiş
kontrol değeri control value etmek, kontrol etmek;
kontrol değeri;
kontrol etmek, control (verb)
kontrol control variable (denetlemek) hakim olmak. dizginlemek. düzenlemek.
değişkeni kontrol değişkeni; üzerinde kontrol kontrol etmek. denetlemek. denetim.
uygulanan değişken kontrol. düzenleme. idare. hakimiyet.
yönetim.
kontrol deliği porthole (inspection window)
kontrol yada gözetleme peneresi yada kontrol control channel
deliği geçidi(kanalı) bir dijital sistemde ana gücü taşımayan
fakat performansı yönlendiren elektriksel
control concentration level (in a işaretleri taşıyan iletişim hattı
kontrol derişim
değeri laboratory fume hood)
milyon kısım hava hacminde,aranan gaz kontrol güç control power element
kısmı (ppm) olarak bir gazın ,davlumbaz elemanı bir otomatik kontroldeki çalıştırma
yüzeyinde belirli bir bulunma miktarını elemanı
aşmayan ortalama derişimi
(concentration) kontrol control action
hareketi girdi tarafından, üretilen çıktının
kontrol devir override switch niteliğinin değiştirilmesi creep action bir
anahtarı kontrol devir anahtarı kontrol edicide, snap(klik) yada
toggle(onoff) hareketinden farklı, yavaş
bir bağla/çöz hareketine sahip
kontrol dişlisi control gear mekanizma;
kontrol dişlisi

kontrol işlevi control function


kontrol control diagram kontrol sistemleri yoluyla bir binadaki
diyagramı kontrol diyagramı çevresel koşulları koruma süreçleri
(processes)
kontrol dizisi set of controllers
kontol edici dizisi kontrol kabini control cabin
sistem değişkenlerinin ve tüm sistemin
kontrol control loop kontrol edildiği kabin
döngüsü kontrol devresi; kontrol döngüsü
kontrol kablo control cable duct
kontrol düzeyi control level (USA automation level) kanalı kontrol kablo kanalı
gazın ölçülen ortalama derişimi,
davlumbaz yüzeyinde 4.0 Lpm yayılım kontrol kazancı controller gain (gain of a controller)
değerini aşmayan milyon kısım hava kontrol edici çıktısının duyumsanan
hacmi içerisindeki takipçi gaz kısmı ( değişkendeki değişim değerine oranı.
ppm) .
kontrol control agent
kontrol edici controller (regulator) kimyasalı kontrol kimyasalı
bir değişkenin duyulan değerini alan ve
bunu bir hata sinyali üretmek üzere
belirli bir ayar değeri ile karşılaştıran ve kontrol kolu control lever
bu karşılaştırmanın sonucu olan bir çıktı kontrol kolu
sağlayan cihaz.
kontrol control modes
controller error signal konumları kontrol konumları ; bir kontrol edicinin
kontrol edici
kontrol noktası (kontrol edilen çıktısına hata sinyalinin türevinin
hata işareti türevsel kazanç ile çarpımına eşit
değişkenin gerçek değeri) ile ayar noktası
arasındaki fark.bu büyüklük artı yada miktarda katkıda bulunan kontrol
eksi işareti içerebilir. konumu ;
556

kontrol control installation kontrolde izin verilebilir sapma


kurulumu kontrol tesisatı
kontrol temperature swing
kontrol kutusu switch gear sıcaklığı farkı sıcaklığı kontrol edilen bir mahallin en
içerisinde elektriksel ekipmanları yüksek ve en düşük sıcaklıkları
devreden soyutlamakta kullanılan devre arasındaki fark
kesiciler ve anahtarlar içeren kutu;
kontrol kutusu kontrol sırası control sequence
kontrol sırası; işlevsel kontrollerin
kontrol kutusu switch gear assembly gerçeklenme sırası
topluluğu kontrol kutusu topluluğu; bakınız "switch
gear" kontrol sistemi control system
kontrol sistemi; kontrol elemanlarının
kontrol masası control desk mantıksal dizgesi
kontrol ölçü araçlarını ve kontrol
anahtarlarını içeren masa;kontrol masası kontrol sistemi control system control point
kontrol noktası kontrol sistemi kontrol noktası
kontrol control mechanism
meknizması kontrol mekanizması; kontrol control strategy
stratejisi kontrol stratejisi
kontrol modulation (of a control)
modülasyonu artımlar ve azaltımlarla bir kontrol kontrol süreci control process
edicinin ayarlanması kontrol prosesi

kontrol noktası control point kontrol control network (USA automation


(1)belirli çalışma koşulları altında bir network)
şebekesi
termostat tarafından korunan kontrol kontrol şebekesi
sıcaklığının ortalama değeri (2)kontrol
edicinin korumaya çalıştığı kontrol control response
kontrol tepkisi
değişkeni değeri. kontrol tepkisi

kontrol odası control room control and indicating equipment


kontrol odası; kontrol işlevinin
kontrol ve
gösterme bilgi iletimini alan,işlemleyen,kontrol
yürütüldüğü oda eden ,gösteren ve başlatan ekipman
ekipmanı
kontrol oransal controller proportional band
aralığı bir kontrol edici çıktısının bir uç kontrol ve control and safety devices
değerden diğer bir uç değere kadar olan güvenlik cihazı kazan vb gibi ekipmanlarda çalışma
aralığı sırasında fiziksel
değişkenleri(basınç,sıcaklık) kontrol
control measuring unit (self operated) eden ve bu değerler izin verilen ayar
kontrol ölçüm değerlerinin üzerine çıktığında sistemi
birimi kendil çalışan kontrol ölçme birimi
güvenceye alan cihazlar

kontrol ölçüm control measuring element control structure


kontrol yapısı
elemanı kontrol edilen değişkenin statüsünü kontrol yapısı
ölçmekte kullanılan eleman
kontrol zaman control time switch
kontrol ölçümü check metering kontrol zaman anahtarı
kontrol amacıyla yapılan ölçme
anahtarı

control panel kontrol zonu control zone


kontrol paneli kontrol zonu; kontrol edilen zon
bir sistemin çalışması için gerekli ölçü
araçlarını ve uzaktan kontrol birimlerini
içeren topluluk kontrol, adım control, step modulating
modülasyonlu bir brülörü yük hafiflediğinde düşük bir
switchboard besleme miktarı ile OFF arasında
kontrol paneli çalıştıran modülasyonlu kontrol;
elektriksel sigorta,anahtar,vb nı içeren
kontrol paneli
kontrol, çift control, two stage
control parameters kademeli düşük bir besleme ile OFF ve
kontrol
kontrol parametreleri;üzerinde kontrol maksimum bir besleme yük ve minimum
parametreleri bir besleme arasında modülasyon yapan
uygulanan değişkenler
araç;

kontrol plakası check plate


kontrol plakası kontrol, control, modulating
modülasyonlu elle yada otomatik olarak yapılan adımsal
kontrol, yada “iki kademeli” kontrol
kontrol rölesi control relay
kontrol rölesi
kontrol, sağlık Control of Substances Hazardous to
için tehlikeli Health (COSHH)
kontrol saati control clock sağlığa zararlı olan maddelerin kontrolü
kontrol zaman sayacı; zaman saati maddelerin

kontrol sapması control deviation kontrol, tek control, single state


557

fazlı bir brülörü maksimum ile OFF konumları rölesi


arasında çalıştıran kontrol
konum changeover switch (selector switch)
kontrol/kontrol control/controller/control system değiştirme konum değiştirme anahtarı; seçici
edici normal çalışmada olan bir sistem yada anahtar
seçici anahtarı
elemanın elle yada otomatik olarak
düzenlemesini yapan cihaz.
konum changeover system
değiştirme çalışma konumunu değiştirme sistemi
kontrol-kabul commissioning plan
(işletmeye bir sistemi test etme ve işletmeye alma sistemi
alma) planı sırasında yapılması gerekenleri içeren
plan konum changeover valve
değiştirme konum değiştirme vanası
kontrollü controlled atmosphere vanası
atmosfer kontrollü atmosfer; karakteristikleri
kontrol altında tutulan ortam
konum kontrol positional control level
düzeyi test sırasında belirli bir konumda bulunan
kontrollü controlled atmosphere storage (gas takipçi gaz derişimi
atmosferde storage)
depolama kontrollü ortam depolaması(gaz
konumlandırm status device
depolama)
a aracı normalde açık,dijital kontaklar içeren ve
kontakların üzerinde konum değişimini
kontrollü controlled pressure receiver (cpr) gösteren; örneğin on/ off;
basınçlı risiver içerisindeki basınç kontrol edilen risiver ısıtma/soğutma,gece/gündüz vb.

kontrollü cihaz controlled device konumlandırm positioning actuator


bir kontrol ediciden işaret alan ve bir a çalıştırıcısı konumlandırma çalıştırıcısı;bir elemanı
proses tesisinde, alınan bilgiye göre belirli bir konuma getirmekte kullanılan
bunun çalışma koşulunu değiştirmek çalıştırıcı
üzere hareket eden cihaz
konumlandırm positioning relay
kontrollü koşul controlled condition a rölesi konumlandırma rölesi
kontrollü koşul; içerisinde parametrelerin
kontrol altında tutulduğu koşul
konuşma iletim speech transmission index (STD)
endeksi konuşma iletim endeksi
kontrollü ortam controlled medium
kontrollü ortam;
konuşma speech interference level (SIL)
karışım düzeyi yüz yüze konuşmada fondaki gürültünün
kontrolsüz zon uncontrolled zone
anlaşılabilirliği etkileme düzeyi
kontrolsüz zon;kontrol edilmeyen zon

konut dwelling
kontrolü override
ikamet;barınma
devralma kontrolü bir başka kontrol elemanından
devralma
konut bacası house chimney
konutsal baca; konutlardaki mutfak ve
konum position
banyo duman gazlarını toplayıp
konum; konumlandırma
atmosfere atan baca türleri

konum changeover
konut binası house building
değiştirme ısı pompasının çalışmasını mevsimlere
konut olarak yapılmış bina
göre değiştirme

konut hava dwelling leakage


konum change over switch
sızıntısı konutlardan,özellikle ayrık nizam
değiştirme bir ısı pompasında, mevsimsel
konutlardan hava sızıntısı
anahtarı değişmelere göre pompanın mevsimsel
çalışma konumunu değiştiren anahtar
konuta ait residential
binalarda öncelikle yaşama ve uyuma
konum changeover device
gereksinimlerine yanıt veren mahaller;
değiştirme mevsimsel değişimi(ısı pompası)
ikamet birimleri, otel /motel odaları,
cihazı sağlayan cihaz
yurtlar, yaşlı evleri, hastanelerdeki hasta
odaları, bakım evleri, hostel, tutukevleri
konum changeover control vb
değiştirme mevsimsel ısı pompası değişiminin
kontrolü kendiliğinden gerçekleşmesinin sağlayan konutsal alan residential area
kontrolü(genellikle dış sıcaklıktaki ayar konutsl alan;
değerine göre)
konutsal bina, residential building low-rise
konum changeover panel düşük mekan olarak soğutulan ve ısıtılan
değiştirme bir çalışma konumundan diğerine herhangi otel, motel, apartman, tek yada
yükseklikte
paneli değişmeyi sağlayan araçları içeren pano çoklu ikamet birimleri yada evler

konum changeover relay konutsal derin household freezer


konum değiştirme rölesi dondurucu konutsal amaçlar için yapılmış derin
değiştirme
558

dondurucu küresel

konutsal house wiring konvektif ısı convective heat exchange, respiratory


elektrik tesisatı konutsal elektrik tesisatı değişimi, solunum havası yoluyla gerçeklenen ısı
solunumla transferi
konutsal residential air conditioning
iklimlendirme konut olarak kullanılan ve ikamete konvektör convector
yönelik binalarda uygulanan içerisinden sıcak akışkan geçen ve ısıttığı
iklimlendirme sistemleri. havanın bir fan yardımıyla mahalle
dağıtıldığı ısıtma terminal birimi
konutsal non residential
olmayan konutsal olmayan; kont dışı amaçlarla konveyör conveyor (roller)
kullanılan bina masuralı konveyör;makaralı konveyör
(makaralı)
konutsal su residential water heater
konveyör bandı conveyor belt
ısıtıcısı ANSI/ASHRAE Standard 118.21993.
konveyör kayışı
Bölüm 2’deki girdi sınırlamalarına uygun
olarak, 180°F (82.2°C) ’den düşük
sıcaklıkta su gerektiren uygulamalar için konveyör(zincir conveyor (chain)
sıcak su üretmek üzere tasarlanmış cihaz. li) zincirli konmveyor

konutsal residential application koordineli coordinated design


uygulama tek aile konutlarında konfor ısıtma tasarım bir tasarımın gerçekleştirilmesinde, bu
uygulaması. tasarımla ilgili diğer disiplinlerle eş
güdüm içerisinde bulunularak yapılan
konutsal housing density tasarım
yoğunluk konutsal yoğunluk; bir bölgede birim
alan başına düşen konut sayısı koparma yükü breaking load
koparma yükü
konveksiyon convection
ısı aktarımının ,akışkanın fiziksel kopma breaking strength
hareketi ile sağlandığı ısı aktarım dayanımı kopma dayanımı
biçimi.konveksiyon.
kopma testi breaking test
konveksiyon convection current kopma testi
akımı konveksiyon hava akımı
kopya duplicate
konveksiyon convection heat çıkartmak diğerinin aynısı. kopyası. eşi. iki kısımlı.
ısısı doğal konveksiyonla iletilen ısı ikili. çift. kopya etmek. aynısını yapmak.

konveksiyonlu convection flow koridor corridor


ısınan havanın yükselerek doğal yoldan yürüme alanını bir tek yola sınırlayan
akış kapalı geçiş yolu
hareketi yoluyla gerçeklenen akış

konveksiyonlu convection heater korozif corrosive (adj)


doğal sirkülasyonla gerçeklenen ısı metaller (bazen diğer malzemelerde)
ısıtıcı üzerinde kimyasal açıdan yıpratıcı
transferi
etkileri olan.
konvektif akım convective current
konveksiyonla tetiklenen akım korozyon corrosion
genellikle metal olan bir malzeme ile
çevresi arasında malzemenin ve
konvektif conventional flow clean room
özelliklerinin yıpranması sonucunu
akımlı temiz içerisindeki hava akımı laminer teorisiyle
doğuran kimyasal veya elektro kimyasal
oda uyuşmayan temiz oda
tepkime.

konvektif cihaz convective appliance korozyon sacrificial anode


konveksiyon yoluyla ısı iletimi(ısıtma) önleme anodu bir boru içerisine veya girişine kolay
yapan cihaz korozyona uğrayan ve borunun
korozyonu önlemek için yerleştirilen
konvektif film convective film coefficient anod.
katsayısı konvektif film katsayısı
korozyon corrosion inhibitor
convective heat exchange coefficient önleyici korozyon miktarını azaltmakta kullanılan
konvektif ısı
konvektif ısı değişim faktörü maddeler.
değişim
katsayısı
korozyon corrode (verb)
yapmak aşındırmak. çürütmek. aşınmak.
konvektif ısı convective heat exchange çürümek. oksitlenmek. paslanmak.
değişimi akışkanın fiziksel hareketi yoluyla
gerçeklenen ısı alış verişi
korozyon anticorrosive (adj)
yapmayan korozyon yapmayan
konvektif ısı convective heat exchange, globe
değişimi, konvektif ısı değişimi,küresel
559

korozyona corrosion resistance uygulanan kaplama


direnç malzemenin çevresiyle etkileşiminden
kaynaklanan kimyasal veya elektro koruyucu protective screen
kimyasal korozyona direnme yeteneği. koruyucu filtre; yada koruyucu süzgeç;
süzgeç
duyarlı elemanların önüne yerleştirilen
korozyona corrosion resistant (adj) pislik tutucu
direnimli korozyon direnimli
koruyucu protective layer
korozyona corroded tabaka koruyucu tabaka; malzeme üzerine dış
aşındırılmış,paslanmış,çürümüş,yıpranmı etkilerden korunması için uygulanan
uğramış
ş koruyucu tabaka

korozyondan corrosion protection koşul çizgisi condition line


korozyon sisteminde ,korozyonun bir psikrometrik diyagram üzerinde
korunma
azalması sonucu veren değişiklikler. belirli bir oda sıcaklığı için, hava
besleme gereklerini karşılayacak olan
sonsuz sayıdaki kuru ve yaş termometre
korozyondan corrosion preventor
sıcaklıkları
koruyucu korozyon önleyici

koşula bağlı conditional


koruma protection artlı. koşullara bağlı. şarta bağlı.
koruma;korunma
koşullandırıcı conditioner
koruma modu protection mode proses havasının içerisinde bir sıvı
korunma modu kurutucu ile kurutulduğu araç

korumak maintain koşullandırılan gross conditioned floor area


muhafaza etmek; korumak; çalışır koşullandırılan mahallerin brut döşeme
brüt döşeme
durumda korumak alanı
alanı
korunabilirlik maintainability
korunabilirlik; muhafaza edilebilirlik koşullandırılma unconditioned space
yan mahal bir bina içerisinde koşullandırma
uygulanmayan yada ayrı koşullandırılan
korunaklı sheltered (adj)
kapalı mahal;
korunaklı; korunmuş;mahfuz

koşullandırılmı conditioned
korunaklı bina sheltered building envelope, exterior
ş hava sıcaklığını 50 °F ( 10°C) ve
gövdesi, dış korunaklı bina; ısıtma hesaplarında
üstünde tutmak üzere bir pozitif ısı
binanın konumu için tanımlanan
kaynağı yada hava sıcaklığını 86°F (
sınıflardan biri; çevredeki binalar yada
30°C) ve altında tutmak için bir pozitif
yükseltiler nedeniyle korunaklı
soğutma kaynağı ile donatılmış
durumdaki bina

koşullandırılmı conditioned area, Acond


korunaklı bina sheltered building envelope, semi
ş alan bodrum, zemin ve ara katlar ile insan
gövdesi, yarı- exterior
boyu yüksekliğindeki çatı araları
dış yarı-korunaklı bina; kısmen rüzgarlara
dahil,dış duvarların dış yüzlerinden,yada
açık bina
ayırıcı duvarların merkez çizgilerinden
ölçülen, koşullandırılan alanların toplamı
korunma zonu protection zone
koruma zonu;korunma zonu
koşullandırılmı conditioned floor area
ş döşeme alanı bodrum, zemin ve ara katlar ile insan
korunmuş protected boyu yüksekliğindeki çatı araları
korunmuş;korunmalı dahil,dış duvarların dış yüzlerinden,yada
ayırıcı duvarların merkez çizgilerinden
koruyucu preventive maintenance ölçülen, koşullandırılan alanların toplamı
bakım koruyucu bakım; arıza olmaksızın belirli
bakım ilkelerinin uygulanarak arızasız koşullandırılmı conditioned volume Vcond
çalışma süresinin arıtırmlası için yapılan bina içerisinde kabul edilebilir çevre içi
ş hacim
bakım koşullarını korumak için, sıcak yada
soğuk hava veya her ikisinin (veya
koruyucu boru protective tube yüzeylerinin) sağlandığı, ve gerektiğinde
koruyucu boru; nemlendirme veya nem alma olanakları
içeren mahal
koruyucu cihaz protective device
koruyucu araç; bir makine veya sistemin koşullandırılmı conditioned air
olası bir etkiye karşı korunması amacıyla ş hava bir mahaldeki koşullandırılmış hava
uygulanan araç
koşullandırılmı conditioned space
koruyucu protective equipment bina içerisinde kabul edilebilir çevre içi
ş mahal
ekipman koruyucu ekipman koşullarını korumak için, sıcak yada
soğuk hava veya her ikisinin (veya
koruyucu protective coating yüzeylerinin) sağlandığı, ve gerektiğinde
kaplama koruyucu kaplama;bir metal malzemeyi nemlendirme veya nem alma olanakları
dışsal etkilerden korumak üzere içeren mahal
560

koşullandırma conditioned line kömür tozu


çizgisi psikrometrik diyagramda havanın hava
hazırlama birimine giriş ve çıkış kömür yakıtlı coal firing
koşullarını birleştiren çizgi kömür yakma sistemi

kovalı asansör bucket elevator kömür yakıtlı coal fired boiler


(konveyör) kovalı asansör; hareket halindeki küçük kömürlü kazan
kazan
kovalarla malzeme iletimi sağlayan
konveyör
kömür yakıtlı coal fired water heater
su ısıtıcı kömürlü sıcak su ısıtıcısı
kovan/boru shell and tube condenser
kondenser içerisinde bir takım borular ile dışta bir
gövde bulunan, akışkanlardan birinin köprü bridge
boru içinden, diğerinin boru dışından fiziksel ve veri link tabakalarında iki
aktığı ısı eşanjörü. yada daha fazla dilimi (segment)
bağlayan ve aynı zamanda, ortam ulaşım
kovan/serpanti shell and coil evaporator kontrol tabakalarına dayanan bildirim
bir gövde içerisinde durgun yada akış (mesaj) filtreleme işlevi de yapan
n evaporatör
halindeki sıvıya dalmış borulardan oluşan eleman
evaporator.
köpük foam
kovan/serpanti shell and coil condenser duvar boşluklarına, çatı ve döşeme
kabuık-serpantin türü kondenser aralarına üflenebilen, üretandan yapılan
n kondenser yüksek R değerine sahip yalıtım
malzemesi
kömür coal
biyokimyasal etki, ısı, basınç ve nem
etkisi altında, havanın olmadığı bir
köpükle foam scrubber
ortamda çağlar öncesi bitkilerin
temizleyici bir köpük tabakası kullanarak bir gaz
bozunmasıyla oluşmuş, siyah yada
akımındaki sıvı ve gaz kirleticileri ayıran
kahverengi siyah katı yakıt.kömür
eleman

kömür hopper fed boiler


köpüklenme foaming
beslemeli kazan kömür dökücüyle beslenen kazan
köpüklenme; köpürme; köpük
yapma;soğutma sisteminde, basıncın
kömür dağıtımı coal delivery aniden düşmesi nedeniyle, yağ soğutkan
kömür dağıtımı; kazan kömür verilmesi karışımının köpüklenmesi; köpürme

kömür deposu coal store


kömür deposu kör flanş blank flange
karşılık flanşı tamamen kapatmak veya
kömür deposu fuel bunker sızdırmaz hale getirmek için kullanılan
kömür yakıtlı kazanlarda kömürün flanş
depolandığı yer; kömür deposu
kör nokta cebi dead end trap
kömür dökme hopper kör nokta cebi
elemanı kömür dökme elemanı
körük bellows
içerdiği sıvının basıncındaki değişmelere
kömür filtresi charcoal filter
bağlı olarak genişleyen ve çekilen,
kömürlü filtre
içerisinde bir sıvı bulunan hazne; boru
tesisatında dönüşlerde kullanılan dirsek
kömür gazı gas coal elemanı.
müşterilere ve belediyelere satılmak
üzere taş kömüründen üretilen,içinde
körük contası bellows seal
karbon monoksit,hidrojen ve metan gibi
körük sızdırmazlık elemanı
kalorik değeri olan gazlarla kalorik
olmayan gazların bulunduğu gaz yakıt
körüklü vana bellows valve
ayar mili ve gövde arasındaki bir
kömür gazı gas yield
körüğün sızdırmazlık sağladığı
üretme taş kömüründen gaz elde edilmesi işlemi
salmastrasız vana

kömür giysisi charcoal cloths köşe vanası corner valve


saf taş kömürü dokusundan üretilen boru tesisatında köşe noktalara
gazları,kokuları emme yeteneğinde olan yerleştirilebilen vana; köşe vanası
ve 95 cm eninde istenen uzunlukta
sağlanan tekstil ürünü
köşebent angle iron
bir yapıda destek elemanı olarak
kömür ızgarası rocking grate kullanılan ve genelde 90 derecelik
üzerinde kömürün yakıldığı ızgara bükümlü demir

kömür mıcırı slack (small coal) kötü hava bad air


mucur;curuf;kömür mucuru sigara dumanı, endüstriyel dumanlar ve
diğer kirleticilerle niteliksizleşmiş olan
kömür tozu coal dust hava; kalitesiz,kötü hava
561

kötüleşme deterioration (spoilage) aynı özelliklere sahip olduğu nokta, bu


besinlerde farklı nedenlerle kalite noktadaki basınç,sıcaklık ve hacim, kritik
azalmasına neden olan herhangi basınç,kritik sıcaklık ve kritik hacim
yıpranma adını alır.

kötüleşmek deteriorate kritik proses critical process


gerilemek, fenalaşmak, bozulmak, çevresel kontrol gereklerinin,insansal
bozmak, kötüleşmek. konfordan daha önemli olduğu süreçler.

krank crank kritik sıcaklık critical temperature


krank hareketi; krank ile hareket ettirme bir sıvının faz diyagramında tepe
noktasının sıcaklığı, kritik basınçta bir
krank mili crankshaft sıvının kütlesel olarak buharlaştığı
motorlar ve pistonlu kompresörlerde sıcaklık derecesi
pistonlardan elde edilen doğrusal hareketi
biyel kolu yardımıyla dönme hareketine kritik sıcaklık( critical temperature (supercondition)
çeviren düzen; krank mili süper-koşul) saf bir maddenin üzerine uygulanan
basınç ne olursa olsun artık gaz halinde
krank pimi crankpin kalamadığı sıcaklık; süper-kritik sıcaklık
krank pimi; biyel kolunu krank miline
bağlayan pim,krank kollarına hareketli kritik soğutkan critical refrigerant charge
biyel kolunun bağlanması için geçirilmiş dolgusu özellikle kılcal borulu soğutma
pim;krank muylusu sistemlerinde kritik soğutkan dolgusu

kreozot creosote kritik veriler critical data


ahşap,odun,taş kömürü gibi maddelerden bir sistem tasarımında dikkate alınması
yüksek sıcaklıklarda ortaya çıkan ve tasarıma yön vermesi gereken önemli
polycyclic aromatic hydrocarbons kriterler
(PAH'ler), phenol, cresol'ler gibi
maddelerden oluşan bileşik kritik zon critical zone
kritik zon
krisotil chrysotile
Serpentin(sıvı magnezyum demir kriyo cryo-trap
phyllosilicate ((Mg, Fe)3Si2O5(OH)4) kondenstop buharları yoğuşturmak üzere, 120 K (-
mineralleri)grup mineraller içerisinde 243 °F) altına soğutulmuş yüzey; basıncı
asbest biçimindeki alt grup düşürmekte kullanılır.

kristal buz crystal ice (clear ice) kriyo sıcaklık cryo-temperature (cryogenic
içerisinde hava bulunmayan ve bu temperature)
nedenle saydam bir görünüme sahip buz 100 Kelvin gibi çok düşük sıcaklıklar

kritik basınç critical pressure kriyo soğutma cryocooling (cryogenic cooling)


bir sıvının kritik noktadaki basıncı. 120 K’in(243 °F) altındaki soğutma

kritik çekirdek critical nucleate boiling heat flux (peak kriyojeni bilimi cryogenics
kaynaması ısı nucleate boiling heat flux) çok derin soğutma sıcaklıklı(-150 C) elde
akı’sı bir ısıtma cidarı ile çekirdek etmek ve bu sıcaklıklarda malzemenin
kaynamasındaki sıvı arasındaki ısı davranışları ile ilgili fizik bilimi dalı
transferi kat-sayısını maksimum kılan ısıl
akı cryogenic (adj)
kriyojenik
(1)çok derin soğutma yöntemlerini içeren
kritik hacim critical volume soğutma bilimi. (2)çok derin soğutmanın
bir gazın kritik noktadaki özgül hacmi malzeme özellikleri üzerindeki etkisini
araştıran bilim dalı
kritik critical state (critical point)
hal(nokta) bir maddenin ,sıvı ve buhar fazlarının kriyojenik cryogenic liquid
aynı özelliklere sahip olduğu nokta,bu 120 K(243°F) sıcaklığın altında
akışkan
noktadaki basınç,sıcaklık ve hacim, kritik sıvılaştırılmış gaz
basınç,kritik sıcaklık ve kritik hacim
adını alır.oktanın üzerinde cryogenic equipment
kriyojenik
ekipman derin soğutma işleminde kullanılan
kritik hız critical speed ekipman
bir birimin titreşiminin kabul
edilemeyecek bir düzeye ulaştığı çalışma cryopump
hızı
kriyo-pompa
gazları ve buharları soğuk yüzeylerde
yoğuşturarak tutan bir vakum pompası
kritik hız critical velocity
(1)belirli bir fenomenin ortaya çıktığı hız, cryohydrate
kriyo-salamura
(2)akışkanlar mekaniğinde, bir borudaki çok düşük sıcaklıklarda su kristalleri
akışın,üzerinde artık laminer kalamadığı içeren bir tuz;su ve tuz karışımının
hız,(3)helyum için (he ıı) süper-akışkan donmuş durumu; otektik oranlarda en
akışının artık korunamadığı hız düşük donma noktasını vermek üzere
karıştırılmış salamura.
kritik nokta critical point
bir maddenin ,sıvı ve buhar fazlarının
562

kriyo-stat cryostat kullanım coefficient of utilization (CU)


içerisinde bir derin soğutma sıvı yada katsayısı bir aydınlatma aracının, belirli bir
katısının, sabit olması gerekmeyen fakat alandaki çalışma düzlemine aydınlatma
önceden belirli bir biçimde değişen çok enerjisini aktarma verimi
derin sıcaklığı korumak üzere
buharlaştığı kütlesel çalışma aparatı kullanım süresi utilization time
kullanım zamanı; enerji kullanımında pik
kriyo-taşlama cryogrinding (freeze grinding) ve pik dışı zamanlar
lastik ve plastik gibi malzemelerin azotla
soğutularak gevreklik kazandırıldıktan kullanım yükü usage load
sonra elde edilen parça büyüklüğünü ticari soğutmada hesapalama kolaylığı
azaltıcı soğutulma işlemi sağlamak amacıyla ürün, aydınlatma ve
sızıntı yüklerinden oluşan toplam ısıl
kromatografi chromatography yük.
kimyada bileşiklerin birbirinden
ayrılmasında kullanılan temel kullanıma prime (verb)
teknik;kromatografi örneğin, tulumbanın silindirine su döküp
hazırlamak
işlemeye hazırlamak;kullanıma
kronik maruz chronic exposure hazırlamak
kalma bir maddeye uzun süre maruz kalma
durumu kullanımdaki cost in use
maliyet kullanım maliyeti
kronik chronic toxicity
zehirlilik uzun süreli, tekrarlanan maruz kalmadan
kullanmak use
kaynaklanan olumsuz sağlık etkisi ( leri)
kullanım. kullanma. kullanır durumda
Bu bilgi kısmen, bir TLVTWA,PEL yada
olma. amaç. âdet. intifa hakkı.
diğer uygun indislerin oluşturulmasında
kullanmak. davranmak. alışmak. fayda
kullanılır.

kum filtresi sand filter


kubbe dome
pis sudan asılı haldeki katı maddeleri,
kubbe, kubbe şekli vermek,kubbe
bakteri ve virüsleri alan araçlar.
yapmak,tepe noktası

kum panjuru core area of a sand trap louvre


kuğu boynu swan necked
göbek alanı kum tutucu panjur göbek alanı
kuğu boynu biçiminde lavabo musluğu;
kuğu boynu biçiminde masa aydınlatma
abajuru; kuğu boyunlu kürek kum tutma rand rejection efficiency (of a sand
verimi trap louvre)
kule temizleme tower scrubber bir kum tutucu panjurun kum tutma
kule temizleyici ekipman verimi
ekipmanı
kum tutucu grit arrester
kullanıcı user
kömürlü kazanın arkasında, duman
kullanıcı;bir bilgisayar sisteminin
gazlarından kısmen yanmış tozları ayırıp
kullanan;
tutan eleman; toz ayırıcı

kullanıcı adresi user address


kum tutucu sand trap
kullanıcı adresi;
içerisinde kum depolanan tank

kullanıcı user element


kum tutuculu sand trap louvre
elemanı DUE(data user element) gibi, öncelikli
menfez aşırı çevre kirliliğine sahip endüstriyel
kullanıcıya sahip eleman;
alanlarda çalışan iklimlendirme
sistemlerinde ön-filtreleme elemanı
kullanılan energy used (EU) or final energy olarak kullanılan menfez
enerji veya son binadaki konforsal performansı yerine
enerjienerji getirmek için enerji içeren
kum tutucunun sand rejection efficiency of a sand trap
kaynaklarından üretilmiş toplam satın
kum atma louvre
alınan enerji
verimi bir kum(toz) tutma panjurunun toz
toplama kapasitesi
kullanılmaması energy used, which would otherwise be
halinde boşa wasted.
kum(iri taneli) grit
atılacak enerji aksi halde boşa atılacak olan enerjinin
iri taneli kum. kumtaşı. kefeki taşı.
kullanılması; geri kazanılmış enerji
öğütme niteliği olan taş, yola kum
kullanımı
serpmek.

kullanım dışı die-stock


kumanda command
stok kullanım dışı stok; ölü stok
etmek buyurmak. emretmek. komuta etmek.
kumanda etmek. yönetmek. hakim
kullanım use factor, utilization factor olmak. buyruk. emir. komut. kontrol.
faktörü gerçeklenen yüzde kapasite, bir sistemin komuta. kumanda. yönetim. yetki.
çalıştığı zaman; eşzaman faktörü hakimiyet.

kullanım hazır ready for use/service kumanda objesi command object


kullanıma/hizmete hazır kumanda edilen şey,nesne,sistem,makine
vb
563

kumaş bağlantı canvas connection kurşun lehimkli leaded joint


kumaş(bez) bağlantı bağlantı kurşunla lehimlenmiş bağlantı

kumaş filtre cloth filter kurşun oksit lead dioxide candle


kumaş filtre elemanı kurşun dioksidin atmosferdeki sülfür
mumu
dioksiti tutmasından yararlanarak
kumaş filtre filter, fabric atmosferik sülfit ölçümlerinde kullanılan
kumaş temelli filtre ortamına sahip filtre yöntem

kumaş filtreli cloth filter collectors kurşun plaka sheet lead


kolektörler kumaş filtreli toz kolektörü kurşun plaka

kumaşlı filtre fabric filter kurşun lead packing


kumaş elemanlı filtre salmastra kurşun sızdırmazlık elemanları; kurşun
salmastra elemanları
kumaşlı toz fabric collector
kumaş ortamlı toz toplayıcı kuru dry (adj)
toplayıcı
kuru;nem içermeyen

kumaşlı tutucu fabric arrester


kuru buhar dry steam
filtre kumaş ortama sahip tutucu filtre
içerisinde su tanecikleri bulunmayan
buhar; kuru buhar
kumlama shot blasted
kumlama,küçük çelik bilyalar,silikon kuru buz tankı dry ice bunker
karpit parçacıkları gibi malzemelerin kuru buz tankı
daqrbeleriyle bir metal yüzey üzerindeki
kaplamanın( örneğin kirç taşı)gibi
kuru doymuş dry saturated steam
malzemelerin sökülmesi
buhar kuru doymuş buhar. Faz diyagramlarında
doymuş buhar eğrisi üzerinde bulunan
kumlama odası shot blasting room madde (soğutkan)
kumlama odası; bakınız "shot blasting"
kuru dönem dry spell
kurma mounting yağmursuz dönem;kuru dönem
bir ekipmanı yada sistemi kurmak;
kurulumunu yapmak;monte etmek
kuru dönüş dry return
(1) içerisinde sıvı soğutkan
kurma setting up bulunmaksızın kompresöre giren
kurma;yerleştirme soğutkan dönüş hattı.(2)isıtma
sistemlerinde içerisinde kondens suyu
kurma maliyeti cost of erection bulunmayan dönüş hattı.
kurma, inşa etme maliyeti
kuru dönüşlü dry return heating system
kurmak(yerleşt install (verb) ısıtma sistemi buhar tesisatında kazandaki su
irmek) yerleştirmek.bir soğutma ısıtma veya seviyesinin üzerindeki dönüş borusunun
elektrik tesisatının mahalline bulunduğu sistem
yerleştirmek;tesisat çekmek;kurmak;tesis
etmek kuru filtre dry filter
hava akımındaki parçacıkların aniden
kurşun lead yön değiştirerek filtre ortamına
solunum yada ağız yoluyla alındığında girmesiyle ataleti yüksek parçacıkların
sağlık için zararlı olan ağır metal; kurşun; filtre tarafından tutulması biçiminde
bu metalin boya, sıhhi tesisat işlerinde tutma yapan filtre ; kuru filtre ortamına
kullanımı yasalarla geniş biçimde sahip olan filtre (viskoz filtrenin tersi)
sınırlanmıştır
kuru genişleme dry expansion (direct)
kurşun boru lead pipe [direk] soğutkanın doğrudan evaporatör
sıhhi tesisatlarda, lavabo,evye vb içerisinde genişlemesi;direk genişleme
elemanların tesisata bağlanmasında
eskiden çok sık kullanılan boru; kurşun kuru genişleme dry expansion evaporator
boru içerisinde soğutkanın doğrudan
evaporatörü
buharlaştığı evaporatör
kurşun folyo flexible lead
boruların çevresine sarılan esnek kuru hava dry air
kurşun folyo içerisinde nem içermeyen hava;kuru hava

kuru hava dry air cooler


kurşun kalafat lead caulking kuru hava soğutucusu
soğutucusu
kurşunla kalafatlama; pis su borularına
kurşun kalafat çekmek
kuru hücreli filter, dry cell panel
panel filtre kuru hücreli panel filtre
kurşun kaplı lead lined
radyoaktif gazları bulundurmak üzere içi
kurşun tabakası ile kaplı kaplar kuru ısı kaybı dry heat loss
bedenden deri yoluyla ve
564

buharlaşmaksızın gerçeklenen kondüktif kuru[toprak] dry closet (earth closet)


ısı kaybı klozet toprak tuvalet;dışkıların topraskla
örtüldüğü tuvalet( eski tuvalet yöntemi)
kuru ısı kaybı heat loss, dry
mahalde sıcaklık farkı yaratan ısı kurulu iç installed interior lighting power
kayıpları aydınlatma genel, işgereği ve dekorasyon amaçlı
gücü yerleştirilmiş olan bütün aydınlatma
kuru kargo dry cargo sistemlerinin watt olarak ifade edilen
kuru kargo maddesi gücü

kuru kumaş dry fabric filter kurulu kapasite installed capacity


filtre kuru kumaş filtre kondenser, jeneratör, türbin,
transformatör ve diğer system
elemanlarının üretimde belirtilen
kuru pistonlu dry piston compressor güçlerinin toplamı.
kompresör kuru pistonlu kompresör
kuruluk dryness
kuru sıkıştırma dry compression bir buhar+sıvı karışımındaki buhar oranı
buhar sıkıştırmalı bir soğutma
çevriminde soğutkan buharının kuruluk oranı dryness ratio
sıkıştırılması. bir buhar+sıvı karışımındaki buhar oranı

kuru sprinkler dry sprinkler alarm valve set kurulum mounting base
alarm vana kuru sprinkler alarm valf seti montaj tablası; üzerine ekipmanın monte
(montaj) tablası
ayarı edildiği altlık

kuru sprinkler dry sprinkler system kurulum birimi installation unit (operational
sistemi içerisinde su yerine basınçlı hava veya equipment)
azot bulunan sprinkler sistemi; kuru kurulumu yapılacak olan işlevsel eleman
sprinkler sistemi
kurulum requirements for installation
kuru tabaka dry layer filter gereksinimleri kurulum gereksinimleri; tesisatın
filtre kuru tabakalı filtre kurulumunda yerine getirilmesi gereken
ilkeler
kuru dry scrubber
kuru temizleyici kurulum cost of installation
temizleyici tesisat maliyeti; kurulum maliyeti
maliyeti
kuru dry bulb temperature
standart bir termometre ile ölçülen kurulum planı installation plan
termometre kurulum planı; tesisin yerleşim
sıcaklığı çevresel hava sıcaklığı. Kuru termometre
sıcaklığı. özelliklerini gösteren kat planı

temperature, dry bulb kurulum installation instruction


kuru
kuru termometre sıcaklığı; havanın klasik talimatı bir kurulumun nasıl yapılcağı konusunda
termometre açıklayıcı belge,resim,ayrıntı gibi
sıcaklığı bir termometre ile ölçülen sıcaklığı
dökümanlar

kuru tip dry type equipment kurulum mounting arrangement


ekipman soğutkanın içerisinde doğrudan montaj uyarlaması
buharlaştığı ve kompresöre kızgın buhar
uyarlaması
olarak girdiği evaporatör
kurulumcu installer
kurulumu gerçekleştiren teknisyen;
kuru tip dry type evaporator
yüklenimci vb
evaporatör soğutkanın içerisinde doğrudan
buharlaştığı ve kompresöre kızgın buhar
olarak girdiği evaporatör kurulumun design an installation
tasarımı bir tesisin tasarlanması
kuru tip hava dry type air cooler
soğutucu çalışma sürecinde içerisindeki ısı kurulumun handing over the installation
transferinin sıvı püskürtülerek olmadığı teslimi kurulumun teslim edilmesi
hava soğutucusu;hava soğutucunun kanal
tesisatı yada diğer dışsal elemanlardan
kuruluş[şirket] enterprise
kaynaklanan statik basınç kaybı vardır
yatırım;yatırım yapmak;şirket,kuruluş

kuru tip dry type transformer


kurum (is) smuts
transformatör göbek ve serpantin’in gaz yada kuru bir
kurum, is, lekelemek,
bileşik içinde olduğu tür. ; kuru
transformatörler
kurutma drying
kurutma; soğutma sistemlerinde nemin
kuru ton dry ton
alınması
içerisinde çamur,katı parçacıklar bulunan
bir atık su içerisinde bulunan ve suyun
tümünün buharlaşması durumunda geriye kurutma dolabı drying cupboard
kalacak olan katı maddelerin ağırlığı kurutma dolabı
565

kurutma fırını drying oven kuyu kapasitesi; kuyunun verdiği su


kurutma fırını; kurutma ocağı miktarı

kurutma drying process kuyu suyu well water


prosesi kurutma işlemi; kurutma süreci kuyudan çekilen su; kuyu suyu

kurutma tesisi drying plant kuzeye bakan north orientated


kurutma tesisi; kuzeye bakmak;kuzeye yönelmek;kuzeye
yönlendirmek
kurutma drying time
kurutma süresi kübik buz cube ice
zamanı
buz makineleri tarafından üretilen küp
biçimindeki buz
kurutmak dry (verb)
kurutmak;nemini almak
kübik buz ice cube
sürekli buz üreten otomatik makinelerden
kurutucu dryer elde edilen buz; küp biçiminde buz;
soğutma sistemlerinde ,sistemde bulunan kübik buz
nemin alınması için higroskopik
maddeler(silica gel;aktive alumina)
küçük çaplı small bore system
içeren kurutma birimi; kurutucu
sistem küçük çaplı boruyla tasarlanmış sistem

kurutucu [nem drier (dehumidifier)


kurutucu; içerisinde higroskopik madde küçük fan small fan
alıcı] küçük kapasiteli, boyutları küçük fan
bulunan soğutma sistemi kurutucusu

kurutucu [su drier (dehydrator) küçük taneli small coke


(1)içerisinde nem tutucu içeren soğutma kok küçük parçalı kok kömürü; kırık kok
alıcı] kömürü
sistemi elemanı, (2)bir pnömatik
sistemdeki nemi almak için ana hava
hattı üzerine yerleştirilen kimyasal küçük, small, hermetically sealed system
kurutucu yada soğutma devresi hermetik küçük kapasiteli hermetik soğutma
sızdırmaz sistemi;
kurutucu drier coil sistem
serpantin havanın çiğ noktası sıcaklığının altında
soğutulmasını sağlayan serpantin;
küf mould (USA mold)
kurutucu cihazdaki soğutma serpantini
(1) nemli organik madde üzerinde gelişen
küçük küf mantarı, (2) bir şeyin
kurutucu,kimy desiccant biçimlendirildiği matriks veya boşluk
asal soğutma devrelerinde sistemdeki nemin (kalıp)
tutulmasında kullanılan kimyasal
kurutucu maddeler. kalsiyum sülfat,
kükürt dioksit sulphur dioxide (SO2)
silicagel, aluminagel, molecular sieve
kükürt dioksit;
gibi kurutucular.

kükürt trioksit sulphur trioxide (SO3)


kurutulmuş air dried (adj)
kükürt trioksit
hava kurutulmuş hava

kül ash, cinder


kutu (sandık) box temelde alkali ve metal oksitlerden
kutu. sandık. kasa. (mahkeme) kürsü. oluşan ,yanabilen bir maddeden yanma
loca. kulübe. (the ile) televizyon. sonucu geri kalan yanmayan artıklar. kül;
kutulamak. kutuya/sandığa koymak. yanmış kömür artığı, cüruf; kor/köz,

kutu, kap bin (bunker) kül (havadaki) ash retention figure


teneke. kutu. bidon. çöp kutusu.‘bin’ tutma işlemi uçucu küllerin tutulması veya
yönteminde sınıf limitleri; sıcaklık birimi yakalanması işlemi
olarak ifade edilmiş, dış sıcaklığa ait
istatistiksel bir sınıf yada kategori (bazen ash separator
kül ayırıcı
sınıf aralığı); bir hava veya duman gazı akımı
içerisindeki kül boyutlarındaki
kutupsallık change of polarity parçacıkları tutan ve ayıran cihaz
değişimi kutupsallık değişimi
kül çıkartımı ash removal
kuvvet force kül alınması; kazan yada fırınlarda külün
bir cisimde hareket yada durgunluk ortamdan uzaklaştırılması işlemi
durumunu değiştiren yada bir cismin
hareketini değiştirme yeteneğinin fiziksel kül içeriği ash content
nedeni; bir yakıtta, yanmadan sonra kalan ve
uçucu olmayan yüksek sıcaklıktaki
kalıntı maddeler; yakıtın kül içeriği yada
kuyu well (spring) kül bırakan maddeler içeriği
kuyu(su);kaynak suyu
kül işlemleme ash handling
kuyu kapasitesi well capacity kömürlü kazanlarda külün zincirli
566

konveryörlerle alınıp uzaklaştırılması şebekelerdeki bütün araçlara ve bütün


düğüm noktalarına gönderilen bildirim (
kül işlemleme ash handling plant mesaj)
tesisi kül işlemleme sistemi; zincirli
konveyörlerle külün kazandan alınmasını Küri curie (Ci)
sağlayan sistem saniyede yaklaşık 37 milyar çözünmeye
1 gram uranyumun etkinliğine sahip,
kül kapağı ash door radyoaktivite şiddetini ifade eden bir
küllük kapağı; kömürlü kazanlarda külün birim
alındığı kapak
Küri noktası Curie point
kül tablası ash box bir ferromanyetik malzemenin üzerinde
kazanlarda külün biriktiği yer; küllük bu özelliğini kaybettiği sıcaklık derecesi

kürek shovel kütle mass


kürek;kürekle temizlemek;küremek bir maddenin, atalet kuvveti gibi, kuvvet
uygulanması ile ivmelenmeye karşı
global gösterdiği direnç olarak ölçülen içerdiği
küresel
bir iletişim şebekesinde bütün araçlara ve madde miktarı. SI birimi kilogram(kg)
düğüm noktalarına ait olan. (kg),IP birimi ‘slug’ dır.

global solar irradiance kütle mass spectrometer


küresel güneş iyonların kütle-yük oranını ölçen araç
radyasyonu bakınız "global irradiance" spektrometresi

global function kütle transferi mass transfer


küresel işlev
geniş bir işleve sahip; büyük işlevi olan; karışımın hareketine bağlı olarak,
global ölçekte işlev karışımdaki bir bileşenin transferi.
karışımın derişim gradyeninin bir
sonucudur.
küresel globe temperature
ortalama küresel ortalamaları gösteren sıcaklık;
geçen yüzyılda 0.74 ± 0.18 °Celsius kütlesel akış mass flow
sıcaklık kütlesel akış;malzemenin eşit miktarlarda
değişim gösteren yer küreye yakın
atmosferik sıcaklık yada bir gövde biçiminde akışı

global irradiance kütlesel debi mass flow rate


küresel
küresel güneş radyasyonu; yer küre bir akışkanın belirli bir kesitten birim
radyasyon zamanda geçen kütlesi; kütlesel debi
üzerindeki birim alana belirli bir saatte
düşen radyasyon miktarı
kütlesel bulk freezing
irradiance, global dondurma maddelerin kütlesel(büyük
küresel miktarda,toptan) dondurulması işlemi
radyasyon küresel (yada yarıküresel) güneş
radyasyon enerjisi, yüzeyin üzerindeki
birim yarıküreden, bu yüzeyin birim kütlesel döşeme mass floor
alanına birim zamanda gelen güneş ısı kapasitesi (1) 7 Btu/ft2·°F yada
radyasyonu miktarı.Btu/ ( h·ft2) ( döşemenin 120 lb/ft3’ten fazla olmayan
W/m2) bir döşeme olmak koşulu ile ( 2) 5
Btu/ft2·°F ‘yi aşan döşeme.
küresel sıcaklık temperature, globe
insanlar üzerinde sıcaklık,nem ve güneş kütlesel duvar mass wall
radyasyonunun etkisi değerlendirmekte ısı kapasitesi (1) 7 Btu/ft2·°F yada
kullanılan sıcaklık duvarın 120 lb/ft3’ten fazla olmayan bir
duvar olmak koşulu ile ( 2) 5 Btu/ft2·°F
ball socket ‘yi aşan duvar.
küresel soket
küresel soket
kütlesel duvar wall, mass
ball socket joint kütlesel duvar
küresel soketli
bağlantı küresel soketli bağlantı
kütlesel hız mass velocity
kütlesel hız;
küresel globe thermometer
termometre yaş termometre glob
kütlesel bulk density
sıcaklığı(WBGT);havanın sıcaklık,nem,
yoğunluk birim hacimdeki kütlenin aynı hacimdeki
hava hareketi ve radyatif ısı etkilerini
su kütlesine oranı. suya gore
birleştiren ve sıradan bir termometre
yoğunluk.bağıl yoğunluk.
ölçümüne göre önemli değişiklik
gösteren sıcaklık;
kütlesel, bulk
hacimli cüsseli veya önemli olmak; hantal gövde,
küresel vana ball valve
en önemli kısım, hacim, oylum, esas
(1)küresel bir yuvaya oturan bir küresel
kısım; in bulk dökme halinde,
eleman içeren çek-vana (2)ortasında bir
ambalajsız, ambalajlanmamış yük veya
delik olan ve yuvasında dönebilen bir
eşya; oylum, hacim; toptan;
küresel eleman içeren vana;

küvet cuvette
küresel yayın global broadcast
bir tarafı açık, plastik yada cam
BACnet® internet’de bütün
567

malzemeden yapılmış laboratuarlarda olmayan akımlı temiz odalarda laminer akıma sahip
kullanılan kare kesitli cam kap iş tezgahı olmayan çalışma tezgahı

labirent labyrinth seal laminer akım streamline flow


salmastra kesiti labirent biçiminde olan akım ipliklerinin birbirine paralel
sızdırmazlık contası.yağ sızdırmazlık olduğu,çizgisel akım
contası.
laminer akış laminar flow
laboratuar Laboratory, white room laminer akı; .akış iplikçiklerinin birbirine
paralel bir profil sergilediği akış
kimyasal işlemlerin biçimi.kaynaşık olmayan akış.
uygulandığı,içerisinde test ve deneylerin
gerçeklendiği bu işleri için gerekli
laminer akış iş laminar flow workstation
ekipmanları içeren mahal;laboratuar
masası laminer akışlı çalışma tezgahı; temiz
odalarda kullanılır
laboratuar boş laboratory blanks
formları laboratuarda çeşitli deneysel amaçlarla
laminer akışlı laminar flow clean room
hazırlanmış boş ve deneyler sırasında
temiz oda içerisindeki tezgahlar çevresinde
doldurulan formlar
birbirine paralel laminer akımların
bulunduğu temiz oda
laboratuar laboratory fume hood
duman bacası bir hava kirlilik kaynağını kapatan,bir
laminer sınır laminar boundary layer
tarafı, hava kirliliklerini içermek ve
tabakası bir aerofoil çevresinde
boşaltmak üzere açık yada kısmen açık,
tabakalaşmış(layered) hava filminin
genellikle tezgah üstü laboratuar
akışı; laminer sınır tabaka akışı
işlemleri için tasarlanmış kutu
biçimindeki araç.
Langmuir Langmuir equations
eşitliği sabit sıcaklıkta bir katı yüzeyinde
laboratuar laboratory basin
moleküllerin adsorpsiyonu ile gaz basıncı
lavabosu evye biçimindeki geniş laboratuar
ve katı yüzeyi üzerindeki ortamın
lavabosu
derişimi arasındaki ilişkiyi tanımlayan
yasa
laboratuar testi laboratory test
maddelerin ve sistemlerin
lastik rubber
sağlık,kullanım özellikleri vb yönlerden
kauçuk. lastik.
laboratuarda yapılan testleri

lastik bilezik rubber ring


lake lacquer
lastik bilezik; o-ring
genellikle solventle kurutulan ve parlak
bir görünüm veren dayanıklı yüzey
kaplaması; lake kaplama lastik boru rubber tube
lastik boru
lamba lamp
genellikle ampul yada lamba için lastik conta rubber gasket
kullanılan genel içerikli bir terim, lastik conta; lastik sızdırmazlık elemanı

lamp wattage, rated lastik rubber stopper


lamba
lambanın adsal gücü;watt durdurucu lastik durdurucu;
gücü,adsal

lamp lumens. rated lastik hortum rubber hose


lamba
lambaların adsal aydınlatma şiddeti lastik hortum;soğutmacılıkta gaz
lümeni,adsal vermede kullanılan basınçlı lastik hortum

lamba luminaire foam rubber gasket


lambaları içermek, ışığı dağıtmak,
lastik köpüğü
topluluğu conta lastik köpüğünden yapılmış conta; lastik
konumlandırmak ve lambaları korumak conta
ve güç kaynağına bağlamak üzere
tasarlanmış bir kapatma ( muhafaza)
içeren lamba yada lambalar topluluğu.
lastik plaka sheet rubber
lastik plaka
lamba verimi lamp efficacy
lamba aydınlatma çıktısını güç girdisne
oranlayarak tanımlanan lamba verimi lastik şerit rubber strip
Lumen/watt lastik şerit;sızdırmazlık elemanı olarak da
kullanılan lastik şerit
lamba/balast lamp/ballast efficacy
lamba/balast verimi lata batten (noun)
verimi tiriz, takoz, lata

Lamber-Beer Lamber-Beer law lavatory basin


lavabo teknesi
yasası bir maddenin absorpsiyon davranışı ile lavabo teknesi
çözeltideki maddenin tabaka kalınlığı ve
derişimi arasındaki ilişkiyi açıklayan
yasa lavabo türü fountain type pressure water cooler
basınçlı su kullanıcının bir bardağa gerek
soğutucusu duymaksızın tüketebileceği biçimde, bir
laminar non laminar flow workstation
568

nozuldan fışkıran suyun kontrol edilmesi likör liquor


için bir vana kullanan su soğutucusu. sıvı madde; mahlul;içki veya mahlul ile
tasfiye etmek; sıvı içerisinde karıştırılmış
lavabo, yalak basin katı madde;n ispeten yüksek
lavabo. yalak. konsntrasyona sahip çözücü

lazer laser lineer olmayan non linear impedance


çok yoğun eş biçimli elektromanyetik ısı empedans (1)uygulanan gerilimle değişen
demeti. empedans , (2)birinci derece
matematiksel eşitlikle temsil edilemeyen
laser Doppler anemometer empedans
lazer Doppler
anemometresi lazer Doppler anemometresi
lineer linear regression
regresyon genellikle en küçük kareler yönteminin
lazerli laser anemometer kullanımı için, veri noktalarına en iyi
anemometre lazer anemometresi uyan çizginin belirlenmesi.

lehim solder (noun) lineer uzama linear swell


borular arasında bağlantı yapmak ve genellikle bir elastomer numunenin,
sızdırmazlık sağlamak için kullanılan soğutkan ve yağ karşısında yüzde olarak
metal bileşik;artık içme suyu borularında uzama miktarı
% 0.2’den fazla kurşun içeren lehim
kullanılması yasaklanmıştır. linyit lignite
kahverengi siyah renkte olan bir kömür
lehim fluksu soldering flux türü; linyit
birleştirilen alanda oksitlenmeyi önlemek
için kullanılan lehim pastası linyit kömürü brown coal
ısıl değer bakımından en düşük kömür
lehim havyası soldering iron olan Linyit
iki metal birleşim noktasında lehimi
ergitmekte kullanılan elektriksel linyit kömürü lignite coal
direnç;havya geçmiş çağlarda yer altında bitkilerin
basınç altında değişmelerinden oluşan
lehimleme soldering kömür;linyit kömürü;
lehimleme,lehimle birleştirme;ergimiş bir
alaşımın iki metal yüzeye yapış-ması ile liste fiyatı list price
metallerin sıcak birleştirilmesinde liste fiyatı; bir ürünün listede belirtilen
kullanılan genel terim. sıfatı

lehimleme soldering equipment listelenmiş listed


ekipmanı lehimleme ekipmanı havya ve lehim; belgeli, ulusal olarak tanınmış bir
laboratuar veya kontrol kurumunun
lehimleme soldering lamp ulusal standartları karşılayan ürünler
lambası lehim lambası; iki yüzeyin listesinde bulunan ürün
birleştirilmesinde ısı uygulayan lamba
litre litre (USA liter)
lehimlemek solder (verb) 1 desimetre küp'e eşit olan bir hacim
boruları lehimle ölçüsü; litre
birleştirmek;lehimlemek;lehim yapmak
lityum bromit lithium bromide
lehimli bağlantı joint, soldered lityum bromid; absorpsiyonlu soğutma
metal parçaları, 532˚C nin altında ergiyen makinelerinde kullanılan kimyasal
metal karışımları yada alaşımları madde
kullanarak yapılan bağlantı.
lityum lithium bromide/water absorption
lehimli bağlantı soldered joint bromit/su system
ergime noktaları 800°F (426.5°C) ’y,i kullanan içerisinde suyun (R718) soğutkan ve
aşmayan ve 400°F (204.5°C) ’den lityum bromit’in (LiBr) absorbe edici
absorpsiyonlu
yüksek olan metal alaşımlarıyla yapılan olduğu absorpsiyonlu soğutma sistemi
sistem
gaz geçirmez kaynak.

lobi lobby (noun)


levha plate
bekleme salonu, yada bekleme salonu
tabak. levha. plaka. tabaka. kaporta.
olarak hizmet veren geniş hol
levha biçiminde korugan. kaplama.

LonTalk LonTalk®
levhalı boru gilled pipe
Echelon Corporation tarafından
çevresinde çevreyle(duvar veya başka bir
geliştirilmiş kontrollerin
boru) aralık oluşturmak üzere üzerinde
optimalleştirilmesi hakkında bir protokol
sabit levhalarla çekilmiş boru; levhalı
olup, aydınlatma sistemi,HVAC gibi
boru
konutsal sistemlerin otomasyonunda çok
kullanılır.
Lewis ilişkisi Lewis relationship
Lewis ilişkisi;buharlaşma ile
lüks lux
konveksiyon arasındaki ilişki
SI birim sisteminde ışık şiddeti olarak
569

kullanılan birim;Lüks mahal alanı(A) area of the space (A)


belirli bir mahallin, çevresel duvarların
lümen lumen iç kısmından ve çalışma yüksekliğinde
1 kandil aydınlatma şiddetinde bir ışık 1 ölçülen yataya indirgenmiş alanı, A
steradyan uzay açıda bir yüzeye
düşüyorsa bu uzay açıya yayılan mahal basınç gauge, pressure of a space
aydınlatma akısı 1 kümendir;100 watt'lık ölçeri bir mahaldeki basıncı ölçen basınç-ölçer
bir lamba 220 V şebekede 1300 Lümen
akı verir;
mahal space requirement
gereksinimi mahal için ısıtma,soğutma yada
lümen koruma lumen maintenance control aydınlatma gerekleri
kontrolü belirli bir aydınlanmayı korumak üzere
bir aydınlatma sisteminin enerji
mahal güneş site solar energy
tüketimini kontrol eden araç
enerjisi mahalde elde edilen güneş enerjisi

lüminans luminance (at a point or surface) (E)


fotometrik ışık şiddeti yoğunluğu birimi; mahal ısıtma space heating
Candela/m2 bir mahallin ısıtılması; mahal ısıtma

lüminöz luminous mahal ısıtma ve combined space heating and water


adyometrik bir büyüklük anlatan su ısıtma heating mode
aydınlatma, fotopik spektral aydınlatma birleşik ısı pompasının (iklimlen- dirme cihazı)
verim fonksiyonu ile ağırlıklı fonksiyon ısıtmaya, kızgınlık alıcının sıcak su
konumu
olan standart güneş spektral radyasyon üretimine çalıştığı bir çalışma konumu
dağılımının çarpımı
mahal ısıtmada energy use for space heating
MAC adresi MAC address enerji kullanımı mahal ısıtma amaçlı enerji kullanımı
bilgisayar ağ şebekesinde bir MAC
adresi(Media Acces Control Adress) mahal space conditioning category
şebeke adaptörlerine bağlı kendine koşullandırma bakınız ‘nonresidential conditioned
özgü(tekil) belirleyicidir space’, “residential conditioned space”,
sınıfı
ve “non-residential, residential
MAC değeri Mac value (maximum concentration) semiheated space”.
solunum yoluyla alınan bir anestezik
maddenin izin verielbilir maksimum mahal planı site plan
değeri ; " the minimum alveolar mahal planı;
concentration" için uygulanan kısaltma
mahal space simulator
macun putty simülatörü gerçek mahal koşullarına yakın çevresel
macun. camci macunu. sivaci macunu. koşullar üretmek üzere tasarlanmış olan
cihaz.
madde matter
madde. cevher. cisim. konu. iş. husus. mahal soğutma space cooling
mahal soğutma; mekanik veya doğal
madde substance yoldan bir mahallin soğutulması
madde. cisim. cevher. esas.
mahal soğutma combined space cooling and water
maden mine ve su ısıtma heating mode
maden; birleşik ısı pompasının (iklimlendirme cihazı)
soğutmaya, kızgınlık alıcının ısıtmaya
konumu
madeni fiber mineral fibre thermal insulation çalıştığı bir çalışma konumu
ısıl yalıtım mineral fiberinden ısıl yalıtım malzemesi
mahal ve su space heating/water heating
ısıtma cihazı combination appliance
madeni yağ mineral oil
(kombi) mahal ısıtma ile sıcak kullanım suyu
madeni yağ
üretimini birleştiren kazan;kombi kazanı

madeni yün mineral wool


mahal(hacim) space
mineral yünü
bina içerisindeki kapalı hacim;bina
gövdesi gereksinimleri yönünden
magnezi magnesia mahaller,koşullandırılan, endirekt olarak
magnezyum oksit. mide ilacı olarak koşullandırılan, yarı-ısıtılan ve
kullanılan mağnezi tozu. koşullandırılmayan mahal olarak
sınıflandırılır
mağaracılık caving
mağaracılık; mağara araştırmacılığı mahalde site assembly
(yerinde) mahalde toplama;bir makine veya
mağaza shop sisteminelemanlarını mahalde toplayarak
toplama
dükkân. magaza. islik. atölye. yapimevi. işlevsel hale getirme

mahal site mahalde geri site recovered energy


mahal; site; bir web dağıtımı yapan kazanılan satın alınan yakıt yada enerji giderlerini
şebeke alanı dengelemek için mahaldeki enerji geri-
enerji
kazanımı.
570

mahalde üretim on site generation maksimum maximum output


mahalde güç üretimi; sitenin elektrik çıktı maksimum çıktı; bir HVAC
gereksiniminin yerinde üretilmesi ekipmanından elde edilen maksimum
kapasite
mahaldeki reference wind speed at site
referans rüzgar belirli bir mahalde referans alınan rüzgar maksimum maximum value
hızı hızı değer maksimum değer; bir matematiksel
ifadede bağımsız değişkenin alabileceği
maksimum değer
mahaller arası interstitial
(1)mahaller arası; iki mahallin arasında
olan;(2) çatlak,açıklık,aralık maksimum maximum rating
değerleme elektriksel girdi voltajı yada mekanik
darbe gibi aşılmaması gereken elektriksel
mahzen cellar veya mekanik değer
(bodrum) mahzen, bodrum,kiler
maksimum maximum voltage
makara spool piece gerilim maksimum voltaj; aşılmaması gereken
elemanı makara elemanı;bir valf yada ölçme aracı voltaj
yerine bir boru hattına sokulmuş, iki ucu
flanşlı boru parçası ultimate strength
maksimum
gerilme bir malzemenin basma,çekme veya
makine machine kesme test yüküne maruz kaldığında
makine. makine gibi çalışan şey. motorlu dayanabileceği maksimum gerilme;
araç. araba. mekanizma.makine ile
yapmak / üretmek. cihaz. alet. maximum body heat storage
maksimum
gövdesel ısı bedensel olarak depolanabilecek
makine dairesi engine room maksimum ısı
bir geminin pervaneyle ilgili makineleri
depolama
ve yardımcı elemanlarını içeren bölümü
(Bakınız ANSI/ ASHRAE Standard maksimum hız maximum speed, maximum velocity
261996) . bir boru tesiatında veya bir havalandırma
sisteminde izin verilebilir maksimum hız
makine dairesi machine room
motor odası; içerisinde ekipmanın kalıcı maksimum maximum working pressure
biçimde yerleştirildiği ve çalıştığı oda; işletme basıncı tasarım basıncı
ana bilgisayar odası
maksimum izin maximum allowable pressure
makine elemanı machine part verilebilen izin verilebilir maksimum basınç
bir makinenin işlevsel parçalarından her basınç
biri; makine elemanı;makine parçası
maksimum izin maximum permissible
makine grubu machinery izin verilebilir maksimum değer
şu elemanlardan herhangi birini yada verilebilir değer
hepsini içeren ve soğutma sisteminin bir
kısmını oluşturan soğutma maksimum maximum use concentration
elemanları:kompresör, kondenser, kullanım bir işçinin,gaz maskesi,koruyucu giysiler
absorber,sıvı tankı,boru tesisatı ve derişimi gibi araçlarla donandığında zarar
evaporator görmeyeceği maksimum tehlikeli madde
miktarı
makine koruma machine guard
kapağı makinede işlerken çıkan parçalardan maksimum maximum exposure limit
korunmak amacıyla yerleştirilen maruz kalma bir zararlı maddenin yada kirleticinin
koruyucu;muhafaza kapağı sınırı olumsuz sağlık etkileri yaşamaksızın
maksimum maruz kalınabilecek miktarı
makine veya tag
ekipman etiketi ekipmanı tanımlamakta kullanılan bir maksimum capacity, vital
rumuz yada kısaltma. nefes kapasitesi bir bireyin tam bir nefes
almadan(soluma) sonra dışarı
men -machine interface (MMI) verebileceği maksimum miktar hava
makine-insan
ara yüzü makine ile insan arasındaki etkileşimi
ifade eden, makineye insanın maksimum maximum penetrating particle size
müdahalesini sağlayan ara yüz birimi nüfuziyette maksimum nüfuz edebilir parça
parçacık büyüklüğü; fir filtreden geçebilen
macropores maksimum parça büyüklüğü
makro gözenek büyüklüğü
topraktaki makro fauna,bitki kökleri ve
diğer oluşumlarla toprakta açılan geniş maximum risk employees
maksimum
çaplı gözenekler( 50 nm'den büyük) maksimum risk altında çalışan işçiler
riskle çalışan
işçiler
maksimum maximum pressure
basınç maksimum basınç;
maksimum maximum temperature
sıcaklık iş yerinde işçilerin maruz kaldığı
maksimum maximum working temperature maksimum sıcaklık
çalışma (heating fluid)
sıcaklığı sıcak sulu ısıtma tesisatında ısıtma
maksimum maximum temperature rise
suyunun maksimum sıcaklığı
571

sıcaklık artışı bir soğuk depoda izin verilebilir ve yüksek taraf basınçlarının
maksimum sıcaklık artımı ölçülmesinde kullanılan basınç ölçer.

maksimum maximum temperature glide manometre manometer pressure


sıcaklık sabit bir basınçta, “formülüne göre” basıncı manometrede okunan basınç; ölçer
kayması hazırlanmış bir karışımda doymuş sıvı basıncı;okuma basıncı
sıcaklığı ( baloncuk noktası) ile doymuş
buhar sıcaklığı (çiğ noktası) arasındaki manometrik manometric pressure
fark. manometrik basınç
basınç
maksimum maximum demand
manşon sleeve
talep temiz su sıcak kullanım
boru bağlantı elemanı olarak kullanılan
suyu,ısıtma,soğutma ve aydınlatma
manşon
enerjisinde maksimum talep

manşon filtre sleeve filter


maksimum maximum consumption
manşonlu filtre
tüketim maksimum tüketim miktarı; bir madde
malzeme yada enerjinin maksimum
tüketim miktarı manşonlu yatak sleeve bearing
kaymalı yatak;manşonlu yatak
maksimum yük maximum load
bir HVAC ekipmanı üzerindeki manşonlu yatak sleeve bearing support
maksimum yük;pik yük desteği kaymalı yatak destek elemanı

makul maliyet reasonable cost mantar cork


makul maliyet; beklenen, anlaşılabilir; soğutma mahallerinde soğutulan
çok yüksek olmayan maliyet mahallin ısı kazancını minimize etmek
için sıklıkla kullanılan bir yalıtım
mal sahibi owner’s representative maddesi. Mantar
temsilcisi mal sahibinin temsilcisi
mantar fungicide
öldürücü parazit mantarları öldürme özelliğinde
maliyet cost
olan maddeler.
masraf. paha. maliyet. zarar. fiyat.
tutmak. neden olmak. mal olmak. etmek.
değer. değerinde olmak. mantar yalıtım corkboard thermal insulation
tabaka halindeki mantarlarla yapılan
yalıtım
maliyet etkin cost effective improvement
iyileştirme maliyet-etkin iyileştirme; maliyetin
düşürülmesi yönünde yapılan mantık logic
iyileştirmeler akıl yürütmenin ve düşünmenin biçimsel
kriterleri ile ilgili olan bilim dalı;
otomatik bir veri işlemleme tasarımında,
maliyet etkinlik cost effectiveness analysis
işaretlerin (sinyal) birbiriyle etkileşimini
analizi maliyet-verim analizi
belirleyen sistematik şema,

maliyet fayda cost benefit analysis mantıksal akım logical flowchart


analizi maliyet-fayda analizi; belirli bir makinenin, mantıksal
şeması
terimlerle yada mevcut işlemler ve
maliyet hesabı cost calculation karakteristikleri ile işlem sırasının
maliyet hesaplanması; maliyet hesabı ayrıntılı ifadesi.

maliyetler costs mantıksal logical interlock


maliyetler kilitleme endüstriyel süreçlerin(porses)
otomasyonunda kullanılan ve Allan-
Bradley firması tarafından patenti alınan
malzeme test material testing apparatus
programlanabilir kontrol birimi(PLC)
aracı malzeme test aparatı; malzemelerde
sertlik;kopma gerilmesi vb için kullanılan
test aparatlarından her biri mantıksal reasonably possible
olarak olanaklı mantıksal olarak olanaklı; aklen mümkün
malzemeden off gassing of materials
gaz çıkarma malzemelerden gaz çıkartma; malzemeyi mantıksal logical instruction
gazsız hale getirme talimat ‘and, or, nor’ gibi bir takım mantıksal
işlemleri gerçekleştiren talimatlar.
manifold manifold küçük,kısa, toplama, kaydırma yada iptal
bir ana hatta birbirine yakın bir kaç etme türünden mikro talimatlar.
branşmanı içeren kısım; içerisinden bir
kaç akış gerçekleşen tek parça;manifold manyetik akı magnetic flux
içerisinde birkaç branşmanın birlikte mıknatıslanan bir cismin çevresinde
toplandığı bir ana borunun bir bölümü. oluşan ve birlikte manyetik alan
oluşturan kuvvet çizgileri; yada bir
manometre manometer yüzeyden bu yüzeye dik olarak geçen
basınç olçer.herhangi bir kaptaki manyetik alan; birimi weber
basıncın ölçülmesinde kullanılan eleman.
manometre.soğutma sistemlerinde alçak manyetik akı magnetic flux density
572

yoğunluğu manyetik kuvvet çizgilerinin derişim model


derecesi.
medyan median
manyetik magnetic switch olasılık ve istatistik teorisinde dizinin
anahtar manyetik etkiyle açma veya kapama ortasında bulunan değer
yapan anahtar; manyetik anahtar
Meissner hali Meissner state
manyetik balast magnetic ballast ince yüzey tabakası dışında, süper
manyetik bir çekirdek ve yalıtımlı iletkendeki her yerden manyetik akı
tellerden bir bobin içeren ballast. çıkışı ile karakterize edilen ve bütün
süper iletkenlerin yeteri kadar zayıf bir
manyetik magnetic core computer storage manyetik alan içerisinde gösterdikleri
bilgisayar teknolojisinin başlarında hal.
çekirdekli
bellek birimi kullanılan küçük manyetik bilezikler
kullanan bellek yada depolama yöntemi mekanik mechanical anemometer
anemometre mekanik hava hızı ölçeri; mekanik
manyetik null point anemometre
etkisiz nokta manyetik etkisiz nokta
mekanik mechanical atomizing burner
atomlaştırıcı mekanik atomize brülör;yakıtın
manyetik magnetic temperature
brülör atomizasyonu için basınç kullanan brülör
sıcaklık ferromanyetik bir malzemenin
mıknatıslanma etkisini yitirdiği
maksimum sıcaklık derecesi mekanik mechanical joint
bağlantı flanşlı, vidalı, havşalı yada sıkmalı fiting
manyetik magnetic cooling gibi pozitif mekanik yapılarla yapılan
soğutma gaolinium gibi nadir ve pahalı bağlantı elemanlarıyla yapılan gaz
maddelerle gerçekleştirilen COP'si 5 sızdırmaz bağlantı.
civarında olan ve klasik soğutma
çevriminden çok daha verimli olan, mekanik mechanically controlled
malzemenin demanyeziasyonuna biçimde kontrol mekanik yoldan kontrol edilen ekipman
dayanan soğutma yada sistem
edilen
manyetik magnetic thermometer
mekanik boşluk mechanical clearance
termometre çelik yüzeyleri manyetik etkiyle tutan ve
mekanik aralık;mekanik boşluk;iki parça
yüzey sıcaklığını ölçen bimetalik
arasındaki serbest çalışma boşluğu.
termometre

mekanik chiller mechanical chiller


manyetik vana magnetic valve
mekanik su soğutucu(chiller)
enerji aldığında açma(normalde kapalı)
veya kapama( normalde açık) yapan
vana. mekanik mechanical draught water cooling
çekimli su tower
soğutma kulesi mekanik araçlarla üretlen çekme yoluyla
marka brand (make)
çalışan su kulesi
marka. tarz. usul. damga. dağlanarak
yapılan iz. kızgın demir. buğday pası.
mantar (bitki). dağlamak. damgalamak. mekanik darbe mechanical rapping
markalamak. mekanik darbe;bir yüzeye mekanik
darbeler yoluyla titreşim vererek
üzerindeki birikimi alttaki tavaya düşüren
markalama marker
sistem
aracı markalama aracı;isaretleyen sey.
isaretleyici. puan yazici. damga. isaret.
imleyici. mekanik mechanical variable flow rate
değişken akış controller
kontrol edicisi mekanik değişken akış kontrolü; dönel
maruz kalma exposure
bir elemanın kam üzerinde çalışması ile
maruz kalmak
akış geçidinin değiştirilmesine dayanan
ayar mekanizması
maruz kalma exposure limit
sınırı maruz kalma sınırı; bir kirlilik unsuruna
mekanik denge mechanical equilibrium
sağlık tehlikesi yaratmayan maruz kalma
bir sisteme etkiyen kuvvetler ve
süresi sınırı
momentlerin toplamının sıfır olduğu
sistem dengesi
maskeleme masking
maskeleme işlemi;
mekanik mechanical diffusion
difüzyon mekanik difüzyon
maskelemek mask
maksekelemk; örtmek; görünümünü
gizlemek; maske örten mekanik mechanical equipment room (MER)
ekipman odası mekanik ekipmanın yerleştirildiği mahal
yada oda
maşa tong
uzun kollu sıcak besinleri tavadan veya
ızgaradan almada kullanılan maşa mekanik enerji mechanical energy
mekanik enerji
matematiksel model, mathematical
matematiksel dili kullanan simgesel mekanik mechanical ventilation
model
573

havalandırma motor tahrikli fan, yada üfleyiciler ( verim.


blower) gibi mekanik tahrik birimleri
kullanarak bir iç mahalle havayı vermek mekanik(pomp forced lubrication (pump lubrication);
yada bir iç mahalden havayı çıkartmak; mechanical lubrication;
alı) yağlama
mekanik yada cebri pompalı yağlama.
mekanik mechanical ventilation
havalandırma havanın bir fan yardımı ile harekete mekanizma mechanism
geçirildiği havalandıurma sistemi; mekanik bağlantıların kullanıldığı
mekanik havalandırma mekanik sistem; mekanizma

mekanik mechanical ventilation system meme nozzle


havalandırma içerisinde kanalların ve fanların akışkan akışının hızını artırmak yada
sistemi bulunduğu mekanik havalandırma yönünü değiştirmek için konik bir
sistemi kısıtlayıcı içeren kısa boru;

mekanik ısıtma mechanical heating meme çıkışı nozzle outlet


bir gaz yada sıvı ortamın sıcaklığını fosil nozul çıkışı
yakıt brülörleri, elektrikli direnç
ısıtıcıları, ısı pompaları, yada çalışmak nozzle inlet
için enerji kullanımını gerektiren diğer
meme girişi
nozul girişi
sistemleri kullanarak artırma.
meme kafası nozzle head
mekanik iş mechanical (shaft) work nozul kafası
mekanik mil işi; bir makinenin milinden
alınan iş
meme nozzle regulator
regülatörü nozul regülatörü
mekanik mechanical properties
özellikler kuvvet uygulandığında elastik olan yada
olmayan tepki veren malzemenin meme ucu nozzle tip
özellikleri; yada örneğin elastiklik nozul ucu; nozul burnu
modülü, gerilme dayanımı, ve yorulma
sınırı gibi gerilme uzama arasındaki memede nozzle mixing burner
ilişkiler. karışım yapan hava yakıt karışımını nozuldan veren
brülör brülör
mekanik sabit mechanical constant flow rate
debi kontrol controller
menfez grille (USA grill)
edicisi mekanik sabit akış kontrol edicisi
yan duvar,tavan yada döşemeye
yerleştirilebilen, kanatlı yada delikli
mekanik mechanical seal geçiş aslanı.menfez.
salmastra mekanik salmastra;bir bağlantıda
kirlenmeyi önlemek basıncı korumak ve menfez basınç grille differential (pressure)
sızdırmazlığı sağlamak için uygulanan farkı bir menfezin girişi ve çıkışı arasındaki
mekanik sızdırmazlık elemanı basınç farkı; menfezdeki basınç
düşümü
mekanik mechanical cooling
soğutma mekanik soğutma; sıkıştırmalı buhar menfez çıkışı grille outlet
çevrimini kullanan soğutucu; bir bir açıklığın panjurlu yada delikli ön
akışkanın ( sıvı yada gaz) sıcaklığını yüzü.
sıkıştırma, absorpsiyon, evaporatif
soğutmayla düşürme. menfez çıkışı register outlet
hava dağıtımında kullanılan menfez ve
mekanik mechanical refrigeration damper bileşimi olan topluluk.
soğutma sistemin alçak basınç tarafından yüksek
basınç tarafına bir kompresör yardımı ile menfezin discharge loss coefficient of a louvre
soğutkanın sıkıştırılarak aktarıldığı bir panjurun boşaltım kayıp katsayısı
boşaltım hattı
soğutma
kayıp katsayısı
mekanik mechanical refrigerating system
sistemin alçak basınç tarafından yüksek menfezli brülör register burner
soğutma sistemi brülör çalışırken alev yüksekliğini hava
basınç tarafına bir kompresör yardımı ile
soğutkanı basan sistem; dağıtım kesitini değiştirerek ayarlayan ve
bu iş için bir ayarlı menfaz kullanan
yüksek kapasiteli brülör
mekanik mechanical shakers
tireştiriciler mekanik titreştiriciler;
mengene vice
mengene
mekanik mechanical turbulence
türbülans mekanik türbülans; mekanik clamp
yollarla(örneğin boru içine kanat
mengene
(kenet) mengene. kenet. kıskaç. mengeneyle
yerleştirerek) üretilen türbülans sıkıştırmak.

mekanik verim mechanical efficiency meniscus


menisküs
hareketli parçalar tarafından yutulan bir kaptaki sıvının kılcallık nedeniyle
sürtünme enerjisi nedeniyle iletilen kabın duvarlarına doğru aldığı iç bükey
gücün iletilmesi gerekene oranı.mekanik yada dış bükey biçim
574

menteşe hinge (noun) soğutkanın sıkıştırılmasında kullanılan


menteşe büyük debiler verebilen kompresör türü

menteşe hinge (verb) merkezcil centrifugal condensate pump


takmak menteşe takmak; menteşelemek kondenser merkezcil kondens pompası; buhar
pompası tesislerinde yoğuşum suyunu kondens
kabından kazana basmakta kullanılan
menteşeli hinged lid
merkezcil pompa
kapak menteşeli kapak

merkezcil centrifugal force


menteşeli kapı door swinging merkezcil kuvvet; bir dönme hareketinde
menteşeli, bir eksen çevresinde açılır-
kuvvet
dönme merkezi yönündeki kuvvet
kapanır kapı
merkezcil centrifugal pump
menteşeli kapı swinging door merkezcil pompa
pompa
bir köşeden menteşeli, opak bütün
açılabilir yüzeyler yada kapılar. (
Bakınız “door”.) merkezcil centrifugal separator
seperatör içerisinde yağ parçacıkları(yağ-sis)
bulunan bir havayı emen ve yüksek hızda
menteşesiz kapı door non-swinging
dönen bir tamburdan geçerek yağ
menteşeli olmayan kapı
damlacıklarının ayrılmasını sağlayan
ayırıcı
menü menu
bilgisayar veya tele-iletişim sistemlerinde
merkezden central control
sistemin yada bilgisayarın çalıştırıcıya
kontrol kontrol işlemlerinin bir merkezden
sunduğu komutlar dizisi
yürütüldüğü kontrol sistemi; merkezi
kontrol
merkez centre (USA center)
merkez,orta,
merkezden central control panel
kontrol paneli kontrol elemanlarını içeren panel;
merkez hattı centre line merkezi kontrol paneli
merkezi eksen, orta eksen
merkezi fanlı central fan air conditioning system
merkez hızı centre line velocity merkezi hava hazırlama biriminde
bir akışkan akışında merkez eksen
iklimlendirme
sistemi hazırlanan havanın bir fan ve kanallar
yönündeki hız yardımı ile zonlara veya mahallere
derilip toplandığı iklimlendirme sistemi
merkez central station air handling unit
istasyonlu hava merkezi hava hazırlama birimi central fan system
merkezi fanlı
hazırlama sistem havalandırma amaçlı bir fan ve kanallar
birimi yardımıyla yapılan havalandırma

merkez pimi centre pin merkezi centralised ventilation


merkezi pim; merkez pimi havalandırma merkezileştirilmiş havalandırma

merkezcil centrifugal (adj) merkezi ısıtma central heating


merkezcil merkezi ısıtma sistemi; ısı taşıyan
ortamın(su veya hava) bir merkezde elde
merkezcil compressor, centrifugal edilerek dağıtım elemanlarıyla( boru
(santrifüj) basıncın artırılmasında kısmen merkezcil veya kanal) koşullandırılacak mahallere
kuvvetlere bağlı olan pozitif gönderildiği sistem
kompresör
yerdeğiştirmeli olmayan kompresör
merkezi ısıtma central heating fittings
merkezcil centrifugal exhauster (ceiling or wall) fitingleri merkezi ısıtma tesisatında kullanılan
boşaltım fanı merkezcil boşaltım fanı fitingler

centrifugal freeze drying merkezi ısıtma central heating station


merkezcil
merkezcil(santrifüj) donmuş kurutma; istasyonu merkezi ısıtma istasyonu
donmuş
kurutma
merkezi ısıtma central heating plant
santrali merkezi ısıtmada kullanılan ekipmanların
merkezcil fan centrifugal (radial) fan
toplandığı mahal; kazan dairesi
merkezcil fan

merkezi central air conditioning plant


merkezcil centrifugal collectors
iklimlendirme ısıtıma,soğutma,havalandırma,nem
kolektörler gaz(hava) akımı üstten bir siklon
santrali alma,nemlendirme gibi işlemlerden
hareketiyle girdiği ve merkezcil kuvvetle
tümünü veya bir kısmını gerçekleştirmek
akımdan ayrıldığı;tozları gaz akımından
üzere ekipmanı merkezi bir alanda
ayırmak için siklon etkisini kullanan toz-
barındıran tesis; merkezi klima santrali
toplayıcı

merkezi central station


merkezcil centrifugal compressor
istasyon merkezi istasyon
kompresör merkezcil(santrifüj) kompresör; özellikle
büyük kapasiteli soğutma sistemlerinde
575

merkezi işlemci central processor marıuz kalma


merkezi işlemci standartları

merkezi kazan central boiler plant mesleksel occupational exposure limits


santrali bir binada ısıtma veya proses amaçlı mesleksel maruz kalma sınırı
maruz kalma
kazanları içeren merkezi tesis; kazan
dairesi; sınırı

central humidifier met birimi met unit


merkezi
merkezi nemlendirici; hava nemlendirme rahat konumda oturan bir insanın
nemlendirici metabolik ısı üretimi 1 met olarak
işlemini gerçeklemek üzere
iklimlendirme santralinde bulunan tanımlanır;1 met=104 W
nemlendirici
metabolik basal metabolic rate
central chambered system değer konforlu bir ortamda oturmakta olan bir
merkezi oda
merkezi bir odada bulunan sistem insanın verdiği ısı miktarı. yaklaşık 14,6
sistemi watt
(herhangi)
metabolik metabolic energy transformation
merkezi sıcak central hot water supply metabolizmadaki enerji dönüşümü
enerji
su besleme hattı sıcak kullanım suyunun merkezi bir
yerde( genellikle kazan dairesi) üretildiği dönüşümü
ve boru tesisatı ile dağıtıldığı sistem
metabolik ısı metabolic heat
central nervous system metabolizma ısısı; insanların belirli
merkezi sinir
merkezi sinir sistemi etkinlik düzeylerinde ürettikleri ısı
sistemi miktarı

merkezi centrally recirculated met


metabolik ısı
sirkülasyonlu santralden sirküle edilen rahat konumda oturan bir insanın
üretim birimi
metabolik ısı üretimi; bireyin metabolik
merkezi central plant refrigerating system ısı miktarı birimi; bir met 18.4 btu/h.ft2
soğutma sistemi değişik mahallerin soğutulması için (58.15 w/m2) olarak belirlenir
gerekli ekipmanların bir merkezde
bulunduğu ve iletim hatları ile dağıtımın metabolik ısı metabolic heat production
yapıldığı soğutma sistemi üretimi metabolik ısı üretim miktarı; birim
bedensel yüzey başına üretilen ısı
merkezi central terminal miktarı; met ile ölçülür(1 met=104W)
terminal kentler arası araçların kalkış ve giriş
yaptığı terminal metabolik metabolic rate
miktar genellikle toplam bedensel yüzeyin birim
merkezi tesis central plant alanı olarak ifade edilen, bir organizma
ısıtma,havalandırma,soğutma işlevlerini içindeki etkinliklerin sonucu olan
yerine getirmek üzere ekipmanları kimyasal enerjinin mekanik ve ısıl
barıdıran merkezi santral enerjiye dönüşme miktarı.

mesaj message delay metabolik metabolic rate, seated


gecikmesi bildirim(mesaj) iptali; bildirim silinmesi miktar, bir insanın otururen metabolizmanın
otururken ürettiği ısı miktarı
meskun hacim occupied space
meskun mahal; içerisinde insanların metabolik metabolic rate, basal
bulunduğu mahal miktar, temel doğal olarak nötral bir çevrede insanın
durgun halde ve sindirim sistemi etkin
meskun occupied room değilken ürettiği ısı miktarı
oda(mahal) meskun mahal; içerisinde insanların
bulunduğu oda metabolizma metabolism
canlı hücrelerde ortaya çıkan tüm
meskun zon occupied zone kimyasal etkileşimler;
bir mahal içerisinde, döşemeden 6 ft ( 1.8 metabnolizma;canlı hücrelerde yaşam
m) yükseklikte, duvarlardan yada sabit sürecinde enerji sağlayan kimyasal
iklimlendirme cihazından 2 ft ( 0.7 m) değişim
uzaklıkta olan ve genelde insanların
bulunduğu bölüm. metal bina metal building
çelik bina; çelik malzemelerden ana
meskun zon occupied zone yapısı oluşturulmuş bina;çelik karkastan
içerisinde insanların bulunduğu zon; bir konstrüksiyon ve metal yüzeyler
meskun zon içeren, karşılıklı birbirine
dayanan,tamamen çelik elemanlar ve
mean measured air temperature of the topluluklar dizisi.
meskun zon
ortalama occupied zone
meskun zonda ölçülen ortalama hava metal bina metal building roof
ölçülmüş hava
sıcaklığı çatısı çatı döşemesinin altında tamamen
sıcaklığı yalıtılmış (çatı yapısından ahşap kirişlerle
ayrılmış bir gövde sisteminde olmayan)
mesleksel occupational exposure standards biçimde üretilmiş ve yapısı çelik gövde
mesleksel maruz kalma sınırı standardı
576

elemanlarıyla doğrudan temaslı çatı, ekipman

metal bina metal building wall mevcut sistem existing system


duvarı çelik elemanlarla desteklenmiş metal mevcut sistem
kaplama alanları içeren duvar (örn. perde
duvar sisteminde cam kemer yada metal seasonal energy efficiency ratio
mevsimlik
panel içermeyen( Bakınız “wall”.) (SEER)
enerji verim
oranı bir soğutma cihazının ANSI/ARI
metal filtre metal filter Standard 210/24089 ile belirlenen yıllık
metal filtre; çelik tozlarının sıkıştırılarak çalışması sırasında verdiği toplam
ve sinterlenerek meya haline getirilmiş soğutma etkisinin, aynı dönemdeki
bir ekran içeren filtre wattsaat olarak toplam enerji tüketimine
oranı
metal hortum metal hose
metal hortum; mevsimlik seasonal energy efficiency ratio,
enerji verimi cooling
metal hortum metallic hose oranı,soğutma normal soğutma dönemi sırasında
metal malzemeden yapılan hortum (normal olarak 12 ay’ı aşmayan) Btu
olarak çekilen ısı miktarının, aynı dönem
metal kaplama cladding içerisinde toplam enerji girdisine oranı.
bir metal yüzeyin üzerine başka bir metal
kaplama yapılması( konuya göre değişik mevsimlik seasonal coefficient of performance –
anlamları vardır) performans heating
katsayısı, ısıtma Bir iklimlendirme cihazının normal
metal kaplama lining with metal mevsimlik çalışması sırasında ve bir
bir yüzeye metal kaplanması çalışma mevsiminde ürettiği ısıtma
çıktısının, aynı birimlerle,aynı dönem
içerisinde enerji girdisine oranı
metal olmayan non metallic
metal olmayan;metal dışı malzeme
mevsimlik seasonal coefficient of performance -
performans cooling
metal saç sheet metal
katsayısı, bir iklimlen dirme cihazının normal
metal saç;metal plaka
mevsimlik çalışması sırasında ve bir
soğutma
çalışma mevsiminden ürettiği soğutma
metal metal poisons çıktısının, aynı birimlerle,aynı dönem
zehirleyiciler metal zehirleyiciler içerisinde enerji girdisine oranı.

metalik metallic corrosion mıcır slag


korozyon demir temelli metallerin oksijenle cüruf;mucur;atık;kalıntı
birleşerek oluşturduğu pastan
kaynaklanan korozyon mikro micropores
gözenekler malzeme içerisinde küçük gözenekler
metanol methanol (methyl alcohol)
yakıt ve yakıt katkısı ve kimyasal madde
mikro microorganism
üretiminde kullanılan berrak,renksiz son
organizma özellikle bakteri, mantar ve protozoa türü
derecede hareketli, yanıcı ve zehirli gaz
mikroorganizmalar

meteoroloji meteorology
mikro dalgada microwave thawing (ultrahigh
havayla ilgili prosesler ve hava
ergitme frequency thawing)
tahminlerine odaklanan disiplinler arası
mikro dalgada ergitme
bilim dalı;meteoroloji

mikro filtre microfilter


metilen mavisi methylene blue test
mikrofiltre
testi metilen mavisi testi; dökümhane kumu
ve diğer endüstriyel maddelerin testinde
kullanılan yöntem mikro iklim microclimate
bir kapalı mahal yada sınırlı bir dış
mahalde sıcaklık, nem ve hava hareketi
metinsel extensible mark-up language (XML)
gibi koşullar.
bilgisayar dili Uluslar arası internet
(XML) konsorsiyumu(W3C) tarafından tavsiye
edilmiş olan metinsel bilgisayar dili mikro iklim microclimate suit
giysisi mikro iklimlendirme yapan giysi
metre metre (USA meter)
uzunluk birimi;metre; standart mikro işlemci microprocessor
uzunluk(metre) mikro işlemci; bir chipteki işlemci; bazen
logic chip olarak da adlandırılır
metrik metric
uzunluk biriminin metre olarak alındığı mikro saniye microsecond
sistem mikro saniye

mevcut bina existing building mikrobiyoloji microbiology


mevcut bina; yeni olmayan bina biyolojinin mikroplarla ilgili dalı

mevcut existing equipment mikrometre micrometer


mevcut ekipman; metrenin milyonda biri (milimetrenin
577

binde biri) olan uzunluk birimi binaları ayıran duvarların merkez


çizgilerinden ölçülen, bodrum, zemin ve
mikron micron normal katlar, ve normal kat
artık kullanılmayan uzunluk birimi; yüksekliğindeki çatı katlarını içeren,
mikrometre toplam alan
kullanılmaktadır(milimetrenin binde biri
yada metrenin milyonda biri) mimari architecture
bir binanın içsel ve dışsal planlaması ve
mikrop germicidal (adj) mahallerin yerleşim karakteristiklerine
mikrop öldürücü. antiseptik. ilişkin özellikleri
öldürücü
mimari hacim architectural volume
mikroplu microbial contaminants
mimari alanlar ile (çok katlı binalarda
kirleticiler mirobik organizmalar taşıyan kirleticiler;
aynı alana sahip bir tek kat alınır)
mikrop içeren kirleticiler
döşeme konstrüksiyon sisteminin alt
tarafından bitmiş çatı yüzeyine kadar
mikropsuz germ free (adj) olan yüksekliğin çarpımı
mikropsuz; mikroptan arındırılmış
mineral demineralization
miktar amount, quantity sürekli katyon ve anyonlama prosesi ile
miktar, çokluk,miktar, nicelik, bolluk,
temizleme
sert su içerisindeki minerallerin alınması
çokluk, kemiyet
minimal assigned protection factor (AFP)
miktar(birim rate NIOSH tarafından belirlenen bir iş
oran, miktar,değer,birim zamanda
solunum
zamanda) korunması yerinde uygun seçilmiş filtre edici cihaz
değişme değeri yada cihaz grupları ile minimum
beklenen solunum koruması
mil axle
mil;şaft; minimum pressure
minimum
basınç minimum basınç; en düşük basınç
mil kaplaması lining of a shaft
bir milin aşınmaya karşı bir malzemeyle
kaplanması minimum çıktı minimum output
minimum çıktı;
mil kasnağı trunnion
mil. muylu mil kasnağı. minimum değer minimum value
en düşük değer
mil salmastrası shaft packing (gland packing)
mil salmastrası; minimum filtre minimum filter efficiency
verimi bir filtrenin tuttuğu toz miktarının
yüklenen toz miktarına oranında
mile bağlanmış pivoted minimum değer
mil üzerine yerleştirmek; mil, mihver, i,
eksen; direk/dönüş/eksen, asıl, pivot
bağla/dön, esas; pivota mil kabilinden, minimum hava minimum air change rate
mil veya eksen üzerinde dönmek, mile değişim miktarı bir mahalde kirlilikleri seyreltmek için
ait. gerekli minimum hava değişimi

millibar minimum hava minimum air quantity


milibar
bir basınç birimi; bar'ın binde biri miktarı kirlilik derişimini azaltmak için gerekli
minimum hava miktarı

milyarda parts per billion


milyar parçacık içerisinde belirli bir minimum minimum ventilation requirements
parçacık(ppb) en düşük havalandırma gerekleri
parçacığın sayısı; 1 ppb(belirli bir havalandırma
parçacıktan 1 diğer parçcaıklardan 999 gerekleri
999 999 adet olduğunu anlatır)
minimum hız minimum speed
milyonda parts per million (ppm) yağın soğutkanla birlikte geri
parçacık(ppm) milyon parçacık içerisinde belirli bir döndüğü,bir yağ ayırıcının bulunmadığı
parçacığın sayısını anlatır(1 ppm 1 sistemlerde,geri dönüşün yeterli
milyon parçacık içerisinde belirli bir miktarlarda olabilmesi için borulardaki
parçacıktan 1 ve diğer parçacıklardan gaz akışınının sahip olması gereken en
999 999 adet olduğunu anlatır) düşük hız.

mimar architect minimum minimum operating pressure


binanın ve ilgili değişik mahallerin işletim basıncı minimum çalışma basıncı; kazanlarda
kullanım, ekonomi ve estetik yönden minimum işletme basıncı;
değerleme ve yerleşim projesini
tasarlayan eleman, mimar minimum minimum temperature
sıcaklık en düşük sıcaklık
mimar architect engineer
mühendis mimar mühendis minimum consumption
minimum
tüketim minimum tüketim
mimarı alan architectural area (of a building)
(binanın) dış duvarların dış yüzeylerinden yada efficiency, minimum
minimum
578

verim bir sistemin gerçeklemesi gereken modüle etmek modulate


verimin alt sınırı (1)azalan ve artan biçimde küçük
artımsal derecelerde yapılan
mnemonik mnemonic ayarlama,(2)bir işaretle (sinyal) voltaj
bir bilgisayar için talimatların, veya diğer bir değişkeni değiştirmek
programcı tarafından kolaylıkla
hatırlanabileceği ( bir bellek pratiği) modüler soğuk sectional cold room
fakat daha sonra makine diline oda bölümler halinde üretilen ve mahalde
dönüştürülmesi gereken bir biçimde monte edilen soğuk oda
yazıldığı tür.
mol fraksiyonu mole fraction
mode biçimi mode shape bir karışımdaki belirli bir eleman için, bu
doğal frekansta titreşim halindeki bileşenin molekül sayısı ni’nin
biçimsel yapı; konum (mode)biçimleri karışımdaki bütün bileşenlerin toplam
normalleştirilmelidir [genellikle bütün molekül sayısına ( n) bölümü.
değerleri, bir referans noktasındaki
hareketin askatlarına ( fractions) mol frkasiyon mol fraction water vapour
bağlayarak] su buharı su buharının mol fraksiyonu

model model
mole mole (mol)
bir sistem,bir cisim yada bir kavramın
bir sistemin 0.012 kg karbon 12 de
yapısını işleyiş biçimini göstermek için
bulunan atom sayısı kadar elementer
tasarlanmış bir plan, sunum yada
madde içeren miktarı .(örneğin 6.023 x
açıklama
1023).

modelleme modelling
molekül molecule
matematiksel benzeştirimde (simulation)
birbirine kimyasal kuvvetlerle bağlı atom
bir süreci,bir aracı yada bir kavramı
grupları. bir bileşiğin kendi başına
sunma biçimi.
bulunabilen ve bileşikle aynı özellikleri
sergileyen en küçük miktarı.
modem modem
‘modulator/demodulator’ için kullanılan
moleküler molecular weight
kısaltma, Ses iletim devrelerinde sayısal
ağırlık moleküler ağırlık; bir kimyasal bileşiğin
bigilerin analog olana, analog bilgilerin
molekül ağırlığı
sayısala dönüştürülmesini sağlayan
donanım aracı.
moleküler akış molecular flow
moleküler akış
modulasyon modulating
bir kontrol aracının artıma ve
eksiltmelerle gerçekleştirdiği kontrol; moleküler molecular diffusion
ikincisi koşulun değiştirdiği ilk konum difüzyon durgun bir cisimdeki difüzyon.

modulus modulus moleküler molar diagram


bir özelliğin bir sistem yada cisim diyagram molar diyagram;
tarafından sahip olunma derecesini
gösteren genellikle matematiksel bir molecular sieve
moleküler siv
katsayı eşbiçimli moleküler boşluklarla birlikte
gözenekli alumina silikattan oluşan ve
modül modular air conditioning system madde moleküllerini adsorbe eden
iklimlendirme birkaç eşanjör ,TXV türüne uyabilen ve adsorbeedici.
sistemi bunlarla çalışabilen iklimlendirme birimi
Mollier Mollier diagram (Mollier chart)
modülasyon modulating gain diyagramı bir buharın antalpisine karşı antropisinin
modülasyon kazancı çizildiği, sabit basınç,sabit sıcaklık ve
kazancı
eşkuruluk eğrilerini içeren grafiği.

modülasyon modulating control valve


momentum momentum
kontrol vanası modülasyon kontrol valfi
momentum; bir cismin kütlesi ile hızının
çarpımı (mv)
modülasyon modulating valve
vanası modülasyon valfi monitör monitor (noun)
monitör; görüntü birimi; gözleme aracı
modülasyonlu modulating furnace
fırın modülasyonlu fırın; çıktısı montaj boşluğu mounting space
değiştirilebilen fırın montaj aralığı;montaj boşluğu

modülasyonlu modulating boiler montaj mounting brackets


kazan kapatesi ayarlanabilen modülasyonlu braketleri montaj braketleri
kazan
montaj deliği mounting hole
modülasyonlu modulating control montaj deliği
kontrol modülasyonlu kontrol;çıktısı
değiştirilebilen kazan
montaj mounting (erection) instructions
talimatları montaj talimatları
579

mor ötesi analiz ultraviolet analyser koruması aşırı ısınmadan koruyan termik;
edici mor ötesi analiz cihazı
motor starteri motor starter
mor ötesi ultraviolet radiation motor starteri
radyasyon 400 nm’den başlayan görünür
spekturumun yaklaşık 4 nm mor ötesinde motor tahrikli motor driven
x ışınları sınırında elektromanyetik motor tahrikli;motor tarafından tahrik
radyasyon aralığı. edilen

mor ötesi ultraviolet sterilization motor verimi, motor efficiency, minimum


sterilizasyon yüksek yoğunluktaki morötesi ışın minimum en düşük motor verimi;aynı üreticinin
demetine maruz bırakarak su içerisinde ürettiği aynı güçteki motorların sahip
bakteri, parazit,yosun,virüs ve diğer olması gereken en düşük verim. .
zararlı maddeleri yok etme yöntemi
motor verimi, motor efficiency, nominal
mormal durum normal state adsal adsal motor verimi; aynı üreticinin
normal hal; normal basınç ve sıcaklıkta ürettiği aynı güçteki motorların sahip
bulunulan hal,durum olduğu medyan ( orta) verim

motor engine motorize vana motorized valve


içten yanmalı motor(benzin veya motorlu vana
dizel);yakıt yada ısı enerjisini mekanik
enerjiye dönüştüren makine; birincil motorlu vana motor operated valve
tahrik birimi. Motor. motorlu vana; motor tarafından
çalıştırılan vana
motor motor
hareket üreten eleman. bir buhar muflu 90 derece socket and spigot 90º bend
makinesi, rüzgar değirmeni bir motor pis su tesisatında biri erkek diğeri dişi iki
dirsek
gibi tahrik birimi; parçadan oluşan 90 derecelik dönüş
sağlayan iki parçalı uyarlama; bunlardan
motor adım motor steptime dişi elemana soket, erkek elemana spigot
süresi motor adım süresi(adımsal motorları) denir

motor aşırı yük motor overload protection muflu 90 socket and spigot bend (> 90º)
koruması motorun aşırı akıma karşı korunmasını dereceden 90 dereceden büyük erkek-dişi pis su
sağlayan eleman; büyük dirsek bağlantısı sağlayan elemanlar bakınız
"socket and spigot"
motor motor rating
değerlemesi motor değeri(gücü) muflu boru spigot and socket joint
bağlantısı muflu boru; muflu pis su borusu

motor egzozu engine (gas) exhaust


motor yanma ürünlerini içeren ve muhafaza guards
atmosfere atılan gaz topluluğu; araç herhangi bir şeyi muhafaza eden alet.
egzoz gazı korumak. muhafaza etmek. himaye
etmek.
motor gücü motor power (engine)
içerisinde değişik biçimdeki enerjilerin mum wax
kuvvete ve harekete dönüşerek iş yapmak doğal yada sentetik olarak üretilen mum
üzere güç uygulanan makine.
mum içeriği wax content
motor motor power, rated belirli sıcaklıkta bir yağlama yağının
gücü,adsal motordan alınan nominal çıktı. içerdiği mum

motor noise mumlaşma flock point (USA floc point)bazı petrol


motor ürünlerinin soğutkanla uyumlu olup
gürültüsü motor gürültüsü; motor elemanlarının noktası
titreşimlerinden kaynaklanan gürültü olmadığını anlamak için yapılan standart
testle belirlenen, mum ve diğer katı
oluşumların ortaya çıkmaya başladığı
motor motor compressor sırada ölçülen sıcaklık.
kompresör motorlu kompresör;

motor kontrol motor control gear musluğu tap off


dişlisi motor kontrol dişlisi; hız kontrolünde kapatmak musluğu kapatmak; akışı kesmek;akışı
kullanılan dişliler; redüktör durdurmak

motor motor protection musluk cock


koruması motor koruması; aşırı akım ve gerilime musluk.debisi küçük akışları başlatmak
karşı motoru koruyan elemanlar ve kesmekte kullanılan devre elemanı.

motor sargıları motor winding musluk faucet


motor sargıları musluk.

motor sıcaklık temperature motor protection musluk tap


motor sıcaklığı koruma elemanı; sargıları bir besleme sisteminin ucunda, su akışını
580

kesme olanağı veren,elle çalıştırılan mutlak sıcaklık absolute temperature


araç.musluk Kelvin sıcaklık ölçeği; suyun donma
noktası 273 K ve buharlaşma noktasını
musluk tap discharge rate 373 K olarak alan ölçek; mutlak sıcaklık
boşaltım debisi musluk akış debisi;bir boşaltma
musluğunun debisi mutlak sıfır absolute zero (-273 K)
Kelvin ölçeğinde maddenin ısı enerjisi
musluk suyu tap water içermediği durumdaki sıcaklık; mutlak
musluk suyu sıfır derecesi; 0 K(Kelvin)

musluk takılmış tapped hole mutlak sıfır absolute zero temperature


delik tıkanmış delik; üzerine musluk takılmış sıcaklığı mutlak sıfır sıcaklığı(- 273 K)
delik
mutlak toplam absolute total pressure
musluk takma tapping basınç bir akışkanın mükemmel vakuma göre,
musluk takma;hafifçe vurma;tıkırdama her hangi bir noktasında bulunan basınç

musluk takmak tap (verb) mutlak vakum absolute vacuum


musluk takmak; hafifçe bir hacim içerisinde hiçbir maddesel
vurmak;tıkırdamak parçacık bulunmaması durumu; tam
vakum yada mükemmel vakum
musluk türü faucet type pressure water cooler
basınçlı su bardakları, kupaları ve diğer kapları mutlak absolute viscosity
soğutucusu doldurmak için bir musluk içeren basınçlı viskozite aralarında birim uzaklık bulunan eşit
bir su soğutucusu. alana sahip iki paralel düzlemi 1 m/s
hızla hareket ettirebilmek için gerekli
musluk vana cock valve kuvvet; dinamik viskozite
genelde pistonlu ve çoğunlukla akışı
düzenlemek için kullanılan ve müdür[yönetici director
çalıştırılması için bir somun anahtarı ] yönetici;müdür
gerektiren vana;
müdürler board of directors (executive)
mutfak kitchen müdürler kurulu
pişirme ekipmanlarını içeren herhangi
kurulu
mahal.
mühendis engineer
kitchen sink bir sistemin teknik ve ekonomik ilkeler
mutfak evyesi
mutfak evyesi çerçevesinde hesaplanması,kurulumu ve
işletimi ile ilgili, bu konularda eğitim
belgesine sahip kişi; mühendis
mutfak kazanı kitchen boiler
mutfak için sıcak su üreten kazan; mutfak
kazanı mühendislik engineering
doğada bulunan güç kaynakları ile
malzeme özelliklerini insansal yapılara,
mutlak basınç absolute pressure makinelere ve ürünlere yararlı hale
mutlak basınç; (1) bir akışkanın getirmek için kullanılan tasarım,
mükemmel vakuma göre, her hangi bir teknoloji ve uygulamalar
noktasında bulunan basınç.(2)referans
basıncının mutlak sıfır olduğu basınç
değeri. mükemmel laws of perfect gasses
gazlar yasası mükemmel gazlarla ilgili yasalar

mutlak filtre absolute filter


belirli bir mikron büyüklüğün üzerindeki müşteri client
parçacıkların tamamını(%100) tutan filtre hizmetin gerektirdiği anda bir cihazın
belirli bazı amaçlarla çalıştırılmasını
absolute ventilation efficiency sağlayan bir cihaz veya sistem
mutlak
havalandırma maksimum vantilasyon verimine göre,
bir havalandırma işleminin ortamdaki müşteri customer
verimi
kirliliği azaltma düzeyi bir malı berlirli koşullarda ve belirli bir
fiyattan satın alma talebinde bulunan
absolute humidity kişi;_ müşteri
mutlak nemlilik
bir hava örneğinde, belirli bir sıcaklıkta
nemli havanın içerdiği su buharı müşteri- specification form client-contractor
kütlesinin su buharı ile kuru hava yüklenimci müşteri-yüklenimci özellikler formu
karışımın hacmine oranı; mutlak tanımlama
nemlilik; nemli havanın yoğunluğu formu

mutlak absolute roughness nadir


nadir
pürüzlülük bir borunun iç yüzeyindeki mikroskopik (1)gök kürede zenit’in tam karşısında ve
pürüzlülüklerin ortalama derinliği; gözlemciden düşey olarak aşağı doğru
mutlak pürüzlülük olan nokta, (2)havadan görüntü
çıkartmak üzere uçan bir uçağın tam
mutlak radyatif absolute radiant heat flow altına rasgelen nokta.
ısı akışı sadece radyasyonla gerçeklenen ısı
transferi smoke pipe
nargile
581

nargile nemin yoğuşturulması nedeniyle bulunan


gizli ısı yükü
narkotik gazlar narcotic gasses
uyuşturucu etkisi olan gazlar;narkotik nem desiccation
gazlar alma,kimyasal (1)bir malzemeden suyu buharlaştırma
veya buharı çıkartma süreci, (2)bir
nebula nebulize malzemeden suyun tam olarak
bir hava akımı yada mahalle son çıkartılması
biçiminde su
beslemesi derecede ince su beslemesi.
nem ayırıcı moisture separator
nem ayırıcı
nefes darlığı overbreath
nefes darlığı; zor ve sık nefes alma
nem çıkarma moisture removal capacity (MRC)
kapasitesi lb/h ( kg/h) olarak ifade edilen ve proses
neflometre nephelometer havasından birim zamanda çıkartılan su
içerisinde ışık dağılımı yoluyla bir kütlesi.
sıvıdaki parçacıkları sayan araç

nem çıkarma moisture removal rate (MRR)


neftenik yağ naphthenic oil lb/h ( kg/h) olarak ifade edilen ve bir
bünyesinde naftenik tür zincir yapısının miktarı
kimyasal kurutucudan,
ağırlıkta olduğu bir petrol ürünü
yenilenme(regeneration) sürecinde birim
yağlama yağı. zamanda çıkartılan su buharı kütlesi.

negatif negative moisture balance


nem dengesi
eksi;negatif;olumsuz nem dengesi;

negatif adsal negative rated operating pressure damp-proof


nem geçirmez
basınç belirlenmiş negatif çalışma basıncı; nem geçirmez; neme karşı sızdırmaz

negatif basınç negative pressure nem geçirmez moisture proofing (damp proofing)
negatif basınç; atmosfer basıncının kılma nem geçirmez hale getirme;neme karşı
altındaki basınç yalıtım

negatif negative sense nem geri moisture recovery


duyumsama uzaktaki duyarganın sıcaklığının , yakın kazanımı nem geri kazanımı;
duyargadaki sıcaklıktan daha düşük
olduğu bir test koşulu
nem göstergesi moisture indicator
gözetleme camlarının ortasında bulunan
negatif geri negative feedback ve sistemde bulunan nem miktarını
besleme olumsuz geri besleme gösteren gösterge.nem göstergesi.

negatif hava negative air pressure nem içeriği moisture content


basıncı negatif hava basıncı;atmosferik basıncın bkz.humidity ratio
altındaki hava basıncı
nem iletimi moisture transmission
nem moisture nem iletimi; binada nemin malzeme
nem;rutubet;su buharı, toprak yada içerisinden taşınımı
yalıtım malzemesinde bulunan, kütlesel
yada akar halde olmayan su; grain of humidity controller
nem kontrol
moisture su buharının kullanışlı bir ölçü sistem düzenlemesi için bağıl nem
birimi. 1 grain = 1/7000 pound edicisi
değişimlerine duyarlı duyarlı araç.

nem alıcı dehumidifier humidistat


nem otomatiği
havadan nem çıkartmak üzere nemliliği sabit yada ayarlanabilir bir
tasarlanmış, havayı çiğ noktasının altına noktada tutmak için kullanılan otomatik
kadar soğutarak nem çıkartan birim kontrol.

nem desiccator moisture measurement


nem ölçümü
alıcı,kimyasal nem tutma özelliğine sahip kimyasal nem ölçümü; nem ölçme işlemi
maddeler içeren nem tutucu
nem taşınımı moisture carryover
nem alma dehumidification bir gaz akımında (genellikle hava) su
bir hava örneğinden nem çıkartılması; damlacıklarının tutulması ve taşınması
havanın kurutulması
nem tekrar regain of moisture
nem alma etkisi dehumidifying effect nem geri kazanımı; örneğin nemi alınmış
toplam soğutma yükü ile duyulur ısı yükü kazanımı
tekstil ürünlerinin bu nemi tekrar
arasındaki fark; kazanması

nem alma desiccation ratio moisture transfer


nem transferi
oranı,kimyasal kimyasal nem alma oranı nem aktarımı;nem transferi

nem alma yükü dehumidification load nem yalıtımı damp-proofing


bir soğutma makinesinde, havadaki neme karşı sızdırmaz hale getirme; nem
582

yalıtımı uygulama derişimi, buhar yoğunluk sayısı) su


buharı ve kuru hava karışımında,
nem yüzdesi humidity percentage karışımın belirli bir hacmindeki su buharı
belirli bir sıcaklıktaki nem kütlesi kütlesi.
(yüzde nem)
yüzdesinin, aynı sıcaklıktaki maksimum
nem yüzdesine oranı. nemlilik doyma humidity saturation ratio
oranı özgül nemin aynı sıcaklık ve basınçtaki
nemden moisture protection doymuş hava özgül nemine oranı.
nemden korunma; genellikle yüzde olarak ifade edilir.
korunma
nemlilik humidity control
nemini almak dehumidify (verb)
kontrolü sistem düzenlemesi için bağıl nem
nem çıkartmak,nem almak,kurutmak
değişimlerine duyarlı duyarlı araç; bir
mahalde nemi belirli bir değerde tutmak
nemlendirici humidifier için kontrol eden araç
havaya veya gazlara nem ekleyen araç;
central humidifier bir iklimlendirme
nemlilik oranı humidity ratio (mixing ratio)
sisteminde kanallarda sirküle edilecek
(karışım oranı) su buharı kütlesinin kuru hava kütlesine
havayı nemlendiren araç;
oranı.

nemlendirici humidifier fever


nemlilik, bağıl humidity, relative
ateşi genellikle nemlendiricinin bulunduğu
havadaki su buharının kısmi
alandaki bakteri ve mantarlardan
basıncının(yada yoğunluğunun) aynı
kaynaklanan ani ateş
sıcaklık ve toplam basınçtaki doyma
yükselmesi,titreme,üşüme hissi ve
basıncına ( yada yoğunluğuna) oranı.
solunum güçlüğü(kesik kesik soluma) ile
ortaya çıkan bir tür hasta bina
sendromu(SBS) nemlilik,mutlak humidity, absolute
havanın birim kütlesinde bulunan nem
kütlesi(gr/kg;kg/kg)
nemlendirici humidifier section
bölümü temiz su,pis su ve elektrik tesisatlarının
şebekeye bağlantıları nemlilik,özgül humidity, specific
hava örneğindeki su kütlesinin toplam
nemli hava kütlesine oranı
nemlendirme humidification
nemlendirme; havaya su molekülleri
ekleme neon işareti neon sign
neonun kimyasal simgesi,Ne simgesi
nemlendirme moistening
ıslanma, nemlenme, ıslatma nesne object
programların temel yapı taşları olan tekil
bilgi depolama birimi; cisim;obje;
nemlendirme humidifying equipment
ekipmanı havanın nemlendirilmesinde kullanılan
pompa,sprey nozullar vb gibi elemanlar nesne düzlemi object plane resolution
çözünürlüğü obje düzlem çözünürlüğü
nemlendirme humidifying effect
etkisi nemlendirme etkisi nesne profili object profile
patent konusu nesnenin yada standart bir
nesnenin patent uzantıları için özellikleri,
nemlendirme humidification efficiency
davranışı ve/veya gereksinmelerini
verimi nemlendirme verimi
belirleyen bir profil.

nemlendirme humidification load nesne object designation


yükü nemlendirmede su buharının gizli birisi bilgisayarda depolanan diğer dış
ısısından kaynaklanan ısı yükü
tanımlama
birimden alınan iki bilgi dizisini
karşılaştıran ve bunların örtüşmesi
nemlendirmek humidify (verb) halinde bir işlem başlatan obje tanımlama
nemlendirmek; havaya nem eklemek sistemi

nemli humid (adj) moist (damp) nesne türü object type


nemli; nemli hava, yaş. nemli. rutubetli. bir dizi özellikler tarafından tanımlanan
data için genel sınıflandırma.
nemli hava humid air
nemli hava;içerisinde su molekülleri net bu günkü net present value (NPV)
taşıyan hava değer net bu günkü değer

nemli hava moist air net çap clear diameter


kuru ve su buharının karışımı net çap; temiz çap

nemli ısı humid heat floor area (net, of a building)


net döşeme
havanın ısı tutumunda, su buharının sahip meskun olmayan yardımcı alanlar veya
olduğu buharlaşma gizli ısısından
alanı(bir
binanın) duvar kalınlıklarını içermeyen meskun
kaynaklanan ısıl miktar durumda olan gerçek alan (net); çıkışlar
için gerekli sayıyı bulmakta kullanılır.
nemlilik humidity
nemlilik; absolute humidity (buhar
583

net duyulur net sensible capacity çekilen gerçek ısı miktarı


kapasite brüt duyulur ısı kapasitesinden üretici
tarafından verilen fan ısısının çıkartılması net soğutma net refrigeration capacity
ile bulunan değer;burada fan ısısının, bir sıvı soğutucunun toplam soğutma
kapasitesi
sistemde yerleştirilmiş gerçek fan ısısı ile kapasitesinin, yararlı soğutma üreten
aynı olması zorunlu değildir. bölümü.

net duyulur net sensible cooling effect net toplam net total capacity
soğutma etkisi net toplam soğutma etkisi ile nem net toplam kapasite
kapasite
çıkarma etkisisin farkı

net toplam net total cooling capacity


net etkin filtre net effective filtering area
soğutma brüt toplam kapasitede, üreticinin
alanı net etkili filtreleme alanı
kapasitesi belirlediği fan ısısının çıkartılması ile
bulunan değer.Fan’ın bu ısı değerinin
net genel net general refrigerated volume sistemde yerleştirilmiş gerçek fan ısısı ile
soğutma hacmi net genel soğutulmuş depolama hacmi aynı olması zorunlu değildir

net gizli net latent cooling effect nicelendirme limit of quantification


bir iklimlendirme cihazının, sınırı ölçme yoluyla belirlenebilecek en düşük
soğutma etkisi
koşullandırılan mahalden toplam nem miktar; bu miktarın en düşük sınırı
çıkartma kapasitesi
nihai durulma terminal settling velocity
net ısı net heat requirements hızı bakınız "terminal settling velocity"
gereksinimleri net ısıl gereksinimler
nihai düşme terminal falling velocity (see terminal
net ısıl değer net calorific value hızı settling velocity)
net ısıl değer; su buharının gizli ısısı bir parçacığa etki eden kaldırma ve
düşüldükten sonra hesaplanan ısıl değer sürtünme kuvvetlerinin bu parçacığın
ağırlığına eşit olması halinde ulaşacağı
nihai hız; durulma yada çökelme hızı
net ısıl verim, net thermal efficiency, generation
üretimde net ısıl verim
nihai hız terminal velocity
karışım hava akımında gelişi güzel
net ısıtma net heating capacity seçilmiş ve T ,atım uzaklığının
kapasitesi fan gücü için düzeltme yapılmış ısıtma belirlenmesinde kullanılan, bir çıkış
kapasitesi; iç mahal pompası için elemanından fpm ( m/s) olarak çıkan en
düzeltme yapılmış ısıtma kapasitesi. yüksek sürdürülebilir Vt hızı.

net iskan alanı net occupiable space nihai kaçak terminal leakage
şaftları,kolon gövdelerini ve diğer sürekli ft2/min ( standart koşullarda L/s)
olarak kapalı ulaşılamayan, ve içerisinde bilinen bir basınçta, tamamen kapalı bir
insan bulunmayan mahalleri ve engelleri damperden kaçan hava miktarı.
dışta tutarak hesaplanan döşeme alanı;
net ikamet edilebilir alan
nipel nipple
nipel
net kapasite net capacity (effective capacity)
net kapasite(etkili kapasite)
niş niche
duvarda oyuk;niş
net pozitif net positive suction head (NPSH)
emme (available)
nitelendirme qualification test
basıncı(NPSH) pompa girişinde,sıvının çalışma
testi ısıtma veya soğutma etkisinin
sıcaklığına karşı gelen buharlaşma
belirlenmesinde uygulanan ölçme
basıncından (yükseklik olarak ifade
tekniklerinin doğrulu ğunu belirlemekte
edilen) büyük olan basınç yüksekliği;
kullanılan işlemler dizisi. (sıcaklık, akış
miktarı, kanal ısı kalibrasyonu)
net soğutma net refrigerating
net soğutma
nitelendirmek qualify
değerlendirmek; ehliyet kazanmak, hak
net soğutma net refrigerating effect kazanmak; sınırlandırmak, kısıtlamak;
etkisi birim zamandaki sıvının kütlesel akış nitelendirmek; ehliyet vermek;
miktarı ile giren ve çıkan sıvının antalpi
farkının çarpımı ile bulunan, ve birim
nitelik kaybı degradation
zamandaki ısı transfer miktarı olarak
bir süper iletkenin , malzemenin kritik
ifade edilen değer.
akım alanı ilişkileriyle belirli olan
beklenen akımı taşıma niteliğinde azalma
net soğutma net refrigeration effect göstermesi
etkisi net soğutma etkisi; evaporatörde çekilen
net ısı miktarı
nitelik kayıp degradation coefficient (CD)
katsayısı CD birimin çevrimsel çalışması
net soğutma net refrigerated volume nedeniyle verim kaybı katsayısı.
hacmi net soğutma hacmi(depo,buz dolabı)
nitelikli kişi qualified person
net soğutma net cooling capacity nitelikli, konusunda eğitimli kişi; kalifiye
kapasitesi net soğutma kapasitesi; evaporatörden eleman
584

nitrat nitrate normal sıcaklık normal temperature and pressure


nitrat; tek değerlikli NO3 yada bunu ve basınç normal sıcaklık ve basınç
içeren kimyasal bileşik
normalde açık normally open device
nitrik oksit nitric oxide normalde açık cihaz
cihaz
yüksek sıcaklık ve basınç altında içten
yanmalı bir motorda üreyen gazlardan
birisi; azot oksit normalde açık normally open contact (NO)
kontak normalde açık kontak
niyet mektubu letter of intent
niyet mektubu normalde normally closed device
kapalı cihaz normalde kapalı cihaz
nod node
bir periyodik hareket sisteminde genliği normalde normally closed contact (NC)
sıfır olan nokta kapalı kontak normalde kapalı kontak

nodal çizgi nodal line


normalleştiril- normalized leakage
bir titreşim plakası yada ipinde diğer
miş kaçak kaçak alanından,bina yüksekli-ğinden ve
noktalar titreşirken sabit kalan nokta
döşeme alanından hesaplanmış, bina
gövdesinin bağıl hava sızdırmazlığını
nokta point ifade eden boyutsuz değer.
göstermek. nokta. derece. kerte. uç.
burun. yön. sorun. konu. mesele. maksat.
normatif ek normative appendix
esas konu. Özellik, sayı. punto.
bir standardın, kolaylık olması yönünden
sivriltmek. bir noktaya çevirmek.
bütün normatif elemanlardan sonra yer
yöneltmek.
alan zorunlu gereksinimlerini
tamamlayan bölümler.
nokta adresi point address
noktasal adres
normatif normative elements
elemanlar normatif elemanlar
nokta seçici unit point selector
birim gözlemleme yada veri toplama veya
algılama için kullanılacak noktaları seçen notasal light track
eleman. atydınlatma bir masa,bir fotoğraf stüdyosu gibi
lambası yerlerde kullanılabilen noktasal
aydınlatma
noktadan point-to-point connection
noktaya kurulum maliyetini düşürmek için
koaksiyal kablo yerine kullanılan nötr basınç neutral pressure level
bağlantı nötral basınç düzeyi
noktadan-noktaya link düzeyi

noktadan point-to-point communication nötr çözüm neutral solution


noktaya iletişim noktadan noktaya iletişim nötral çözüm

noktalama tack weld nötr eksen neutral axis


kalıcı kaynak veya lehim yapmadan önce nötral eksen; bina yüksekliğinde
kaynağı
parçaları doğru konumda tutmak için basınıcın sıfır olduğu eksen
yapılan noktalama kaynağı veya
puntalama kaynağı nötr giysi neutral clothing insulation
yalıtımı nötral giysi yalıtımı
noktalama tack welding
kaynağı yapma parçaları konumlandırmak için yapılan nötr hattı neutral wire
geçici punta kaynağı; bakınız "tack weld" nötr hattı; enerji taşımayan hat

noktasal spot cooling nötr nokta neutral point


soğutma noktasal soğutma; aşırı ısı etkisinde nötral nokta
çalışanların çalışma bölgesini soğutma
nötr zon neutral zone
nomogram nomogram nötral zon
bir fonksiyonun yaklaşık değerini
hesaplamak üzere hazırlanmış iki boyutlu neutrality, thermal
nötrlük, ısıl
grafik ısıl duyumsama ölçeğinde, ortalama oy
(vote) değerine karşı gelen iç mahal ısıl
normal çalışma normal operating conditions endeksi ( indisi)
koşulları normal çalışma koşulları;ekipmanın
normal çalışmasını temsil eden nokta. sample
numune
Not çok sayıda normal çalışma koşulları örnek; numune;
bulunabilir.
numune alma sampling
normal çalışma set at normal operating conditions numune alma işlemi
koşullarına normal çalışma koşullarına ayarlama
ayarlamak numune alma sampler
aparatı numune alma aparatı; numune alıcı
normal konum normal mode
normal konum
585

numune alma sampling tube topluluklarını ifade eden oda


borusu standart bir mikrofona bağlanan ve hava
akımının gürültüsüne duyarlı olan boru oda akustiği room acoustics
biçiminde bir ekran oda akustiği; bir odadaki ses üretimi ve
dağılımını inceleyen akustik dalı
numune alma sampling train
dizisi numune almada kullanılan dizi halindeki oda alanı room area
borular; alınan bir dizi numuneyi içeren oda alanı; bir odanın plan düzlemdeki
grup alanı

numune alma sampling medium oda birimi room unit


ortamı numune alınan ortam iklimlendirme sisteminin odada bulunan
birimi
numune alma sampling duration
süresi numune alma süresi oda boşluk room cavity ratio
oranı oda boyutlarına dayandırılan ve tavan ve
duvar alanlarının oranı ile ifade edilerek,
numune alma sampling and analytical error
odanın düzenlenme biçimini (
ve analitik hata numune alma ve analitik hata
configuration) niteleyen faktör.

numune etiketi sample badge oda cihazı room device


numune etiketi; numune üzerinde oda cihazı; mahalde yerleşik bulunan
konulan ve durumunu açıklayan etiket iklimlendirme cihazı

numune sampling volume flow rate oda çiğ noktası room dew point
hacimsel debisi numune alınan akış debisi; numune mahal çiğ noktası sıcklığı
alındığı sıradaki akış debisi
oda duyulur room sensible cooling load
numune kutusu sampling box mahal soğutma duyulur ısı yükü
soğutma yükü
alınan numunelerin yerleştirildiği kutu

oda gizli ısıtma room latent heating load


numune torbası sample bag
yükü mahal(oda) duyulur ısı ısıtma yükü
filtrelerin toz sayımı için hazırlanmış
numune alma torbaları
oda gizli room latent cooling load
nüfus density of population soğutma yükü mahal(oda) gizli ısı soğutma yükü;
yoğunluğu nüfus yoğunluğu birim alana düşen insan
sayısı oda hava akımı room air current
oda içerisindeki hava akımı; ısınan ve
nükleer nuclear soğuyan havanın oda içerisinde
atom çekirdeği; nükleer fizikteki atom gerçeklediği akım
enerjisi; nükleer güç ile ilgili
oda hava room air distribution system
nükleer enerji nuclear (atomic) energy dağıtım sistemi mahalle verilen havanın dağılım biçimi
nükleer enerji; atom enerjisi; atomik
fisyon veya atomik füzyon yoluyla elde
oda hava hızı room air velocity
edilen enerji
oda içindeki hava hızı

nükleer güç nuclear power plant


oda hava room air humidifier
santrali nükleer santral;nükleer güç üreten santral
nemlendirici oda havası nemlendiricisi

nükleer nuclear resonance thermometer


oda hava room air temperature
resonans nükleer rezonans termometresi;KClO3
sıcaklığı oda hava sıcaklığı
termometresi içerisindeki Cl35 çekirdeğinin saf
kuadropol rezonansının sıcaklıkla
değişmesine dayanan ve son derece oda hava room air induction unit
hassas ölçümler yapabilen termometre. tetikleme birimi oda havası indüksiyon birimi

ocak stove oda havası room air


soba. fırın. ocak. mahal havası;oda havası

ocak cooker hood oda ısıtıcısı room heater


davlumbazı ocak üstü davlumbaz; koku ve buharların mahalde yerleşik ısıtıcı
dışarı atılmasını sağlayan eleman
oda ısıtma room heating
ocak demiri poker mahal yada oda ısıtması
ocak demiri demir çubuk. kösegi. karagi.
ölçer. room heating energy demand
oda ısıtma
enerjisi talebi oda ısıtma enerji talebi;
oda room
oda; mahal
oda ısıtma yükü room heating load
mahal ısı kayıplarının toplamı olan ısı
oda (odacık) chamber yükü(duyulur ve gizli)
oda,odacık, oda şeklinde mahal;meslek
586

oda room air conditioner odaklamalı concentrating collector


iklimlendirme bir pencere,duvar yada konsola kurulmak kolektör bir takım odaklayıcı elemanlar kullanarak
cihazı üzere tasarlanmış, bir kasa içerisinde güneş ışınlarının kolektör yüzeyine
bulunan topluluk; kapalı bir mahalle odaklanmasının sağlandığı kolektör
veya zona öncelikle serbest dağıtım
havası sağlamak üzere tasarlanmış birim odaklandırıcı collector, concentrating
kolektör yansıtıcıları,mercekleri ve diğer optik
oda room air conditioner, self contained araçları kullanan ve güneş
iklimlendirme bir pencere,duvar yada konsola kurulmak radyasyonunu, soğurucu plakası
cihazı, paket üzere tasarlanmış, bir kasa içerisinde üzerinde yoğunlaştıran bir güneş
bulunan topluluk; kolektörü türü
tür
odaklanma concentration
oda room conditioning system
bir çözeltideki maddelerin miktarlarını
iklimlendirme oda iklimlendirme sistemi;
belirtmekte kullanılan sayı. kg
sistemi salamuradaki kg tuz miktarı gibi.

oda room calorimeter odaklanma concentration ratio


kalorimetresi her biri ölçme araçları ile donatılmış bir oranı (1) bir bileşen miktarının toplam
tekrar koşullandırma elemanına sahip, karışıma oranı, (2) içerisinde bir
oda tarafı dış mahal tarafı olarak birer maddenin oransal olarak artırıldığı süreç;
bölme içeren bir test yapısı. bir güneş kolektörünün derişim oranı
açıklık alanının absorber alanına oranıdır.
oda room characteristic
karakteristiği mahallin karakteristikleri; bir odanın odaklanma concentration, tracer gas
kullanım biçimi,alanı,iklimlendirme takipçi gazı takipçi ( izleyici) gaz hacminin, hava ile
durumu, yüksekliği, pencere sayısı vb takipçi gaz hacmi toplamına oranı
gibi bu mahalli tanımlayan nitelikler
odaklanmasız collector, nonconcentrating
oda kontrolü room control kolektör içerisinde soğurucu ısıl akısın açıklık
mahal karakteristikleri(sıcaklık,nem) alandan gelen radyasyon ısıl akısından
kontrolü fazla olmadığı güneş kolektörü.

oda room spray humidifier odaklanmayan non concentrating collector


püskürtmeli mahalde sprey su vererek nemlendirme kolektör odaklamalı olmayan kolektör
nemlendiricisi yapan aparat
odanın room mean age of air
oda referans temperature, room reference ortalama hava mahal havasının ortalama eskiliği;
sıcaklığı mahal referans sıcaklığı eskiliği

oda sabiti room constant odiyogram audiogram


oda sabiti;mahal sabiti bir insanın değişik frekanstaki sesleri
algılayabilme yeteneğinin grafik
oda sıcaklığı room temperature gösterimi
kuru termometre ile ölçülen mahal
sıcaklığı. odiyometri audiometry
insanların duyabilirliğinin test edilmesi.
oda sıcaklık room temperature controller
kontrol edicisi oda sıcaklık kontrol edicisi odun kazanı back boiler
odun yakan kazan yada fırın
oda soğutma room cooling energy demand
enerjisi talebi bir odanın soğutma enerjisi talebi; odanın odyometre eudiometer
soğutma yükü bir gaz karışımının yanmadan sonraki
hacim değişimini ölçen araç
oda soğutma room cooling load
yükü bir iklimlendirme cihazının mahalde ohm ohm
karşılaması gereken soğutma yükü 1 Volt gerilimde 1 A akım geçen bir
devrenin direncine eşdeğer olan ve
basic room sensible cooling load malzemenin elektrik akımına karşı
oda temel
temel mahal duyulur ısı yükü direncini ifade eden birim
duyulur ısı
yükü
Ohm yasası Ohms Law
belirli bir elektrik devresinde amper
oda termostatı room thermostat olarak akım(I) Gerilimin(V) dirence(R)
mahaldeki sıcaklık düzeyini kontrol bölümüdür.
etmekte kullanılan, ayar değerine
ulaşıldığında bir elemanı (genellikleA/C
oız, ortalama velocity, mean
kompresörü) devre dışı bırakan kontrol
ortalama hız; toplam gidilen yolun
elemanı.oda yada mahal termostadı..
toplam zamana bölümü

oda yüksekliği room height


ok işareti arrow
oda yüksekliği; döşeme ve tavan
ok işareti
arasındaki düşey yükseklik
587

ok yönü direction of arrow sağladığı lokal ve uzaktaki makinelerde


okun gösterdiği yön olay kayıtlarını görebilme olanağı .

oksi asetilen oxy-acetylene welding olay kayıt event enrolment object


kaynağı oksijen ve asetilenin yakılması ile objesi olay kayıt objesi
yapılan kaynak; oksi asetilen kaynağı
olay[olgu] event
oksi asetilen oxy-acetylene torch olay,olgu
lambası oksi asetilen kaynak lambası; oksi
asetilen kaynak torçu
olimpik buz Olympic rink
paten alanı olimpik ölçülerde buz paten alanı
oksijen oxygen
oksijen; kimyasal simgesi (O) olan
element ommetre ammeter
ommetre;devre elemanlarında veya
devredeki direnci ölçen ara.
oksijen eksikliği oxygen deficient
oksijen eksikliği
onarımda geçen mean time to repair(MTTR)
ortalama süre onarımda geçen ortalama süre
oksijen içeriği oxygen content
oksijen içeriği
onarmak repair
oksijen oxygen consumption tamir etmek,onarmak; arızasını gidermek
tüketimi oksijen tüketimi
onaylama approve
onaylamak. tasvip etmek. tasdik etmek.
oksijence oxygen enriched
uygun bulmak. tanımak. kabul etmek.
zengin oksijecen zengin; oksijence
zenginleştirilmiş
onaylı belge approved certificate
onaylı belge; onaylı sertifika
oksijensiz hava vitiated air
içerisinden oksijenin
alıındığı(çıkartıldığı) ve temel eleman onaylı approved, nationally recognised
olarak sadece azot içeren hava laboratuar laboratory
onaylama yetkisine sahip yetkililer
tarafından kabul edilen tasarım,üretim ve
oksitlenme oxidation
kodlara göre eşbiçimli,standart test ve
bir metalin oksijenle birleştirilmesi
deneme işlemlerine ilişkin hizmet veren,
sonucu malzemenin yıpranmasına neden
test için organize olmuş laboratuar
olan kimyasal tepkime.

ondalık decimal
oksitlenmiş oxidized
ondalık nokta; ondalık hane
oksitlenmiş;oksitli;paslanmış(demir)

ondalık enerji fractional energy savings


oksitleyiciler oxidants
tasarrufu bir binada ısıtma, soğutma,
fotokimyasal dumanın birincil
havalandırma,sıcak su üretimi için gerek
elemanlarına verilen genel isim
duyulan enerjinin güneş kolektörleri
tarafından sağlanan bölümünü ifade eder.
oktav band octave band frequency
frekansı genişliği bir oktav olan frekans
ondalık hane decimal point
spektrumu.
ondalık nokta; ondalık hane

okul school
ondalık verim fractional efficiency
okul; bir düşünsel bakışı savunan öğreti
ondalık olarak ifade edilen verim
kurumu(örneğin Kant okulu yada ekolü)

opak opaque
okuma değeri reading
bir binadaki pencere ve havalıklar,
okuma;
menfezler gibi servis açıklıkları dışında
kalan bütün alanlar.
okuma accuracy of readings
doğruluğu okumaların yüzde olarak sınırlarının
opak alanlar opaque areas
verildiği yerlerde referans temeli, ölçme
bianada pencere ve kapı giriş alanları
aracının ölçme skalası değil, ölçülen
dığında kalan toplam duvar alanı
çokluğun büyüklüğüdür

opakduvarlar area of all opaque wall assemblies


olasılık probability
toplam alanı koşullandırılan mahalli kapatan (bütün
olasılık
ara boşluklar dahil)
opak duvar alanları dahil olmak üzere,
olay depolama event storage dış duvarların dışarıdan ölçülen brüt alanı
olay depolama; bir çok server tarafından (temel duvarları, katpencereleri
kullanıcılarına sunulmak üzere saklanan arasındaki boşluk,döşemelerin çevresel
olayları içeren depolama edimi kenarları vb dahil)

olay kaydı event logging opaklık opacity


olay kaydı; olayın kayıt edilmesi;'Event bakınız “dust spot opacity”.
Viewer' ;Microsoft's Windows NT
çalıştırma sistemlerinin kullanıcıya
588

opaklık endeksi opacity index oransal proportional integral (PI)


sabit bir toz toplama miktarında, entegral oransal kontroldeki farkı(hata) sabitleyen
matlaşmanın lineer olmayışı yönünden kontrol biçimi
düzeltilmiş, bir toz nokta testindeki hedef
filtrenin bağıl toz toplanmasını ifade oransal proportional integral control (PIC)
eden sayı. sisteme daha dar bir hata aralığı sağlayan
entegral
kontrol kontrol sistemi
opaklık faktörü opacity factor
opaklık faktörü
oransal proportional integral derivative
entegral türetici control
operatif temperature, operative lineer geri-besleme kontrolünün bir
belirli bir düşünsel(hipotetik) çevre kontrol
sıcaklık biçimi olup, burada bir prosesten alınan
içerisindeki giyimsiz insanın gerçek bir işaret referans ayar değeri ile
çevreye olan ısı kaybı ile aynı ısı kaybına karşılaştırılır ve aradaki fark( hata)
sahip olduğu sıcaklık; girdinin istenen değere getirilmesinde
kullanılır
optik optical anemometer
anemometre optik anemometre; optik hava hızı ölçer proportional action controller
oransal etkili
kontrol kontrol edicinin çıktısı; ölçülen değerdeki
optik çıktı optical output ratio hatanın, mevcut değerle istenen değeri
oranı optik çıktı oranı arasındaki farkla orantılı olduğu kontrol
biçimi; eğer bu fark geniş ise kontrol
etkisi geniştir.
optik parçacık optical particle counter
sayacı optik parçacık sayıcı
oransal kontrol proportional control
oransal kontrol; bir tür lineer geri-
optimalleştirme optimization beslemeli kontrol; tuvalet depolarındaki
bir kontrol sisteminde, genellikle en şamandıralı kontrol valfi(su seviyesi ile
ekonomik olana göre olası en iyi çıktıyı orantılı açma yapan) ve merkezkaç
üretmek üzere veri toplanması; aynı hareketle iki yana açılan merkezcil
performans endeksini elde etmek üzere araçtır;
tasarlanan bir sistemin tasarım işlemleri
oransal kontrol proportional control mode
optimalleştirme optimization function oransal kontrol modu
modu
fonksiyonu optimalleştirme fonksiyonu

oransal non proportional type thermostat


optimum optimum start controls iki konumlu kontrol sağlayan termostat (
olmayan
çalıştırma insanların programlı olarak içeri ON/OFF)
girişinden biraz önce bir mahalli istenen termostat
kontrolleri
sıcaklığa getirmek için HVAC sisteminin
çalışmaya başlama zamanını otomatik oransal vana proportioning valve
olarak ayarlayan tasarlanmış kontroller oransal valf,girdi değeri ile orantılı çıktı
üreten (örneğin su seviyesine göre giren
optimum droplet size su miktarını ayarlayan) vana
optimum damla
büyüklüğü optimum damlacık büyüklüğü
oransallık sabiti extinction coefficient
Bouger yasasında [( dI) = ( I K dx) ] I]
optimum optimum operative temperature bir ortam içindeki radyasyon yoğunluğu,
işlevsel sıcaklık optimal operatif sıcaklık x radyasyonun ortam içerisinde aldığı yol
olmak üzere, K oransallık sabiti.
optimum on/off optimum on/off control
kontrolü optimum dur/kalk kontrolü organik organic
(1) canlı organizmalardan elde edilen (2)
temperature, optimum operative kimyada karbon içeren bileşik
optimum
operatif optimal operatif sıcaklık
organik çözücü organic solvents
sıcaklık
organik çözücüler; organik solvent

optimum optimum refrigerant charge


organik organic hygrometer
soğutkan optimal soğutkan dolgusu
higrometre organik higrometre
dolgusu
organik organic contamination
oran ratio organik kirletici maddeler
rasyo,oran,nispet, bir değerle bir öteki
kirlenme
arasındaki ilişki
organik organic material
proportional band malzeme çoğu zaman canlı organizmaların ürettiği
oransal band karbon içeren madde
bir oransal kontrol edicide, kontrol
edicinin maksimum ve minimum çıktı
aralığı orifis orifice
bir brülörde yakıtı atomize hale getiren
proportional band control ince delik yada bir plakada gaz akışını
oransal band
oransal band kontrolü ölçmek üzere açılan delik.
kontrolü
orifis plakası orifice plate
589

orifisin iki yanındaki basınçların değerler toplamının ölçüm sayısına


farkından giderek bir akış debisini bölünmesiyle elde edilen değer
hesaplamakta kullanılan plaka
ortalama mean (adj)
orifisli ölçer orifice meter ortalama
bir akışkan debisini, akım içerisine
yerleştirilmiş bir kısıtlama (boğaz)daki ortalama average ASHRAE arrestance
basınç ile sistemdeki gerçek basınç ardışık ölçme işlemleri arasında filtreye
ASHRAE
arasındaki farkı duyarak belirleyen ölçme besleme ağırlıklarının belirlenmesine
aracı
tutuculuğu
dayanan ve yükleme testi sırasında bir
tek filtreye ait olan ortalama tutma
O-ring O-ring değeri,
dairesel kesitteki bilezik conta.
ortalama average ASHRAE dust spot efficiency
Orsat aparatı Orsat apparatus ASHRE toz ardışık toz lekesi testleri arasında filtreye
değişik kimyasalların bu gazlara karşı tutma verimi besleme ağırlıklarının belirlenmesine
çekiciliği nedeniyle olan CO2 ve O2 vb dayanan bir tek filtrenin tozlekesi
emiciliğine dayanarak gaz analizi yapan ortalama değeri
araç
ortalama average illumintion
orta medium (adj) aydınlatma ortalama aydınlatma; bütün noktalardaki
orta; iki uç arasında olan; orta değer; aydınlatmaların toplamının nokta
sayısına bölünmesiyle elde edilen
orta middle ortalama değer
orta;ortada;uçlarda olmayan
ortalama maintained (average) luminance (Êm)
orta basınç medium pressure aydınlatma ortalama aydınlatma şiddeti
aralığı valfler ve fitingler için 125~175 PSI şiddeti
basınç
ortalama çap mean diameter
orta basınçlı medium pressure hot water system ortalama çap; kirletici parçacıkların
sıcak su sistemi orta basınçlı sıcak sulu ısıtma sistemi; ortalama çapı

orta mevsim mid season ortalama değer mean value


ara mevsimler; mevsimler arasındaki ortalama değer
geçiş dönemi
ortalama deniz mean sea level
orta sıcaklık medium temperature düzeyi ortalama deniz seviyesi
besin ürünlerini, donma sıcaklığının
üstünde saklayan sıcaklık aralığı. mean skin temperature
ortalama deri
sıcaklığı ortalama deri sıcaklığı
orta sıcaklıklı medium temperature chimney
baca orta sıcaklık düzeyine sahip baca; duman
gazlarındaki ısının bir geri kazanım ortalama dış average outdoor temperature
biriminde alındıktan sonra içinden geçtiği mahal sıcaklığı ortalama dış mahal sıcaklığı; ölçümler
baca sonucu elde edilen sıcaklıkların
toplamının ölçüm sayısına bölünmesiyle
bulunan değer
orta sıcaklıklı medium temperature refrigerator
buz dolabı orta sıcaklıklı soğutucu;0,+5 C arasında
soğutma yapan soğutma devresi ortalama hava mean air temperature
sıcaklığı ortalama hava sıcaklığı;minimum günlük
sıcaklık ile maksimum günlük sıcaklığın
orta uçucu taş medium volatile coal toplamının yarısı.
kömürü orta uçuculuktaki taş kömürü,

ortalama hız average velcoity


ortak partner ortalama hız;bir hava giriş açıklığındaki
ortak hız profilinin ortalama değeri

ortak ana hat common main ortalama hız mean velocity


bir sistemde bir başka sistem tarafından ortalama hız
da kullanılan ana hat boruları
ortalama mean hydraulic depth
ortak düşünce consensus hidrolik açık veya kapalı bir sıvı ileten boru yada
ortak karar. oy birliği. anlaşma. kanalda ıslak düşey kesit alanının ıslak
derinlik
çevre uzunluğuna oranı
ortak nötr hattı common neutral
birden fazla devreye hizmet veren nötr ortalama average mixing temperature
hattı. karıştırma belirli bir terminalde, belirli çalışma
sıcaklığı koşullarındaki boşaltım sıcaklıklarının
ortak-düşünce consensus process ortalaması
süreci ortak fikir üzerinde uyuşum süreci
ortalama log mean temperature difference
ortalama average logaritmik ortalama logaritmik sıcaklık farkı.
ortalama; birkaç ölçümden elde edilen sıcaklık farkı
590

ortalama average cost miktarlarının ortalaması; ortalama


maliyet toplam harcamaların üretilen mal tüketim
miktarına bölümüyle bulunan
maliyet.ortalama maliyet. ortalama verim efficiency average
verim ortalaması; bir sistemin değişik
ortalama özgül average specific infiltration zamanlarda sergilediği verimlerin
sızıntı ortalama spesifik infiltrasyon ortalaması

ortalama mean particle diameter ortalama average rainfall


ortalama parçacık çapı yağmur ortalama yağmur miktarı;belirli bir
parçacık çapı
alanda yapılan değişik yağmur
ölçmelerinin ortalaması
ortalama mean radiant temperature
radyatif ortalama radyatif sıcaklık
ortam media
sıcaklık elyaf ( fiber) türü bir hava temizleyici
yada filtrede, gerçek toz tutma elemanı
ortalama temperature, mean radiant olarak kullanılan bölüm. eğirme
radyatif ortalama radyatif sıcaklık; siyah bir fiberglass örgü ve kağıt, filtre ortamına
hacim içinde bulunan bir insanın bu örnektir.
sıcaklık
hacimle olan radyasyon değişiminin
gerçek çevreyle olan radyasyon ortam filtresi media filter
değişimine eşit olduğu sıcaklık; içerisinde kum,çakıl taşı, ve diğer
elemanların kullanıldığı içme suyunun
ortalama average synthetic dust weight havuz suyunun filtrelenmesinde
sentetik toz arrestance kullanılan filtre
tutuculuğu iki ardışık tutma ölçümünde yükleme
testi sırasında,sentetik tozla yüklenen bir ortam hızı media velocity
tek filtrenin tutuculuğunun ortalama filtre ortamı içerisinden geçen havanın
değeri ortalama hareketi ( hava akışkan
miktarının etkin filtre alanına oranı) .
ortalama mean free length
serbest uzunluk moleküler çarpışmada ortalama serbest ortam media loading
yol yüklemesi bilgisayar ortamına media olanakları
yüklenmesi
ortalama temperature, mean in occupied zone
sıcaklığı, içerisinde insan bulunan zonun ortalama ortama ulaşım medium access control
meskun zon sıcaklığı kontrolü bir LAN yada bir MAN içerisinde çok
düğüm noktalı bir şebekede birkaç
terminale yada şebeke noktasına ulaşım
ortalama average temperature
kontrolü sağlayan yedi katmanlı OSI
sıcaklık değişik sıcaklık ölçmelerinden alınan
modeli data bağlantı alt-katmanı
değerlerin toplamının ölçüm sayısına
bölümü ile bulunan değer; ortalama
sıcaklık ortografik orthographic drawing
resim ortografik resim;dik eksen takımında
çizilen resim
ortalama mean temperature
sıcaklık ortalama sıcaklık
otel hotel
otel; geçici konaklama birimi
ortalama mean temperature difference
sıcaklık farkı ortalama sıcaklık farkı.
otel veya motel hotel or motel
geçici uzun ve kısa süreli (motellerde bu
ortalama mean cooling water temperature süre 1-2 gündür) konaklama birimleri;
soğutma suyu ortalama soğutma suyu sıcaklığı( sulu otel ve motel
sıcaklığı soğutma tesisatı)
otomasyon automation (see control)
ortalama tank mean tank temperature (1)bir sürecin otomatik biçimde
ANSI/ASHRAE Standards 118.12003 gerçekleştirilmesi (2)bir süreci daha
sıcaklığı otomatik hale getirme teorisi (3)bir süreci
and 118.21993 Bölüm 7.3.1’de
asçıklandığı biçimde, su ısıtıcı kendil, kendini kontrol eder hale getirme
ekipmanın tank termokupl kullanılarak yöntemlerinin araştırılması, tasarımı
belirlenmiş ortalama sıcaklıkları.
otomasyon automation level (USA) control level
ortalama tutma arrestance, average düzeyi (UK)
birkaç tutma testinden elde edilen toz otomasyon düzeyi; bir sistemin
tutma yüzdelerinin ölçme sayısına çalışmasında insan müdahalelerine gerek
bölünmesiyle elde edilen ortalama toz duyulma derecesi
tutma yüzdesi
otomasyon automation network (USA) control
ortalama tutma average arrestance şebekesi network (UK)
bir filtrede ortalama olarak tutulan bir sistemin otomatik kontrolünde ilgili
toz(parçacık) miktarı; ortalama tutuculuk birimler arası bağlantıyı sağlayan ağ;
otomatik kontrol şebekesi
ortalama average consumption
belirli bir zaman içerisindeki tüketim otomatik automatic (adj)
tüketim otomatik; kendil; kendiliğinden
591

Otomatik automatic switch kendiliğinden devreye giren ve çıkan


anahtar otomatik anahtar; kontrol edilen defrost yöntemi
değişkendeki değişimlerle kendiliğinden
bir işlevi yerine getirmek üzere devreye otomatik automatic control device
giren anahtar kontrol bir fiziksel büyüklüğü(basınç,sıcaklık)
cihazları istenen değerlerde tutulması için
otomatik automatic starter ekipmanı kontrol eden araç; otomatik
başlatıcı otomatik starter; otomatik çalıştırma kontrol aracı
birimi
otomatik automatically controlled air terminal
otomatik automatic discharge kontrol edilen devices
boşaltım otomatik boşaltım; hava terminal HVAC sistemlerinde, hava miktarı(fan)
ve sıcaklığı otomatik olarak kontrol
cihazı
edilen terminal birimleri
otomatik buz
makinesi automatic ice maker
otomatik automatic switch gear
bir yoğuşum birimi ile, buz yapma ve kontrol kutusu trafo,motor,generator ve kapasitor gibi
toplama olanaklarına sahip buz üretim elektriksel elemanları aşırı gerilimden
bölümünün bütünler biçimde çalıştığı, korumak üzere kendiliğinden devreye
fabrika üretimi topluluk; otomatik buz giren kontrol kutusu
makinesi
otomatik automatic control system
otomatik automatic operation kontrol sistemi bir değişkenin( genellikle basınç,sıcaklık)
otomatik çalışma; bir sistemdeki istenen ve önceden ayarlanan bir değerde
çalışma
değişkenlerde gerçeklenen değişimlere tutulması için, bu değişkendeki
göre bir kontrol birimi yoluyla değişmeleri izleyen ve ekipman(lar)a
kendiliğinden çalıştırılması kumanda eden sistem

otomatik autoroll filter otomatik automatic changeover


hava akımına maruz kalıp toza doyması konum bir HVAC sisteminde, mevsimlere göre
değişmeli filtre
durumunda otomatik olarak değişen ve değiştirme ısıtmadan soğutmaya veya soğutmadan
yeni filtreyi hava akışına getiren filtre ısıtmaya ısı pompasının kendiliğinden
düzeneği; dönel filtre geçmesi

otomatik dönel filter, automatic roll otomatik automatic to user load management
otomatik dönel filtre; otomatik olarak kullanıcı yük kullanıcının yük yönetim otomatiği
filtre
temiz filtre ortamını hava akımına yönetimi
taşımak için, içerisindeki filtre ortamının
hareketli tamburlar arasında sürekli bir non automatic
otomatik
kayış biçiminde olduğu filtre. bakınız “manual”
olmayan
otomatik automatic regulation
otomatik düzenleme; kontrol edilen otomatik sıralı automatic sequence control
düzenleme bir takım işlemleri içeren bir proseste,
değişkenin değişimlerine göre bu kontrol
değişkenin ayarlanan değerde tutulması gerçekleştirilecek işlemlerin otomatik
amacıyla kontrol edilmesi olarak sıralanması

automatic expansion valve otomatik sistem automatic system


otomatik işlemlerin otomatik biçimde
ekspansiyon otomatik ekspansiyon valfi; soğutma
sistemlerinde sabit bir evaporatör basıncı gerçekleştirildiği süreçleri içeren sistem
vanası
korumak üzere çalışan akışkan ölçme
elemanı otomatik vana automatic valve
sıcaklık,basınç vb fonksiyonu olarak,
automatic sprinkler akış miktarını otomatik biçimde
otomatik fıskiye düzenleyen vana;
yangın sistemi bir alarm uyarısı alarak kendiliğinden
çalışmaya başlayan sprinkler türü yangın
söndürme sistemi otomatik automatic timing device
zamanlama iletişim teknolojisinde, dış aramaları
automatic safety device cihazı dahili telefonlara otomatik bağlayan
otomatik sistem
güvenlik cihazı otomatik güvenlik aracı; sistem
parametrelerinin güvenli bir çalışma için
belirlenen sınırların dışına çıkması Otto çevrimi Otto cycle
durumunda sistemi kendiliğinden Otto çevrimi; bezinli motorların termal
durduran araç çevrimi

otomatik hız automatic speed control ovalayarak scrubbing


otomatik hız kontrolü; bir mahaldeki temizleme ovalama ovala ovalayarak, fırçalama
kontrolü
confor koşullarını kontrol etmek üzere fırçala fırçalayarak.; temizleme
içeri verilen hava hacmini ayarlamak
üzere yapılan otomatik fan hızı kontrolü oynak bağlantı swing joint
ısı karşısında genleşme nedeniyle
otomatik kar- automatic defrosting uzyabilen,yada tersi etkiyle kısalabilen
çözme bir soğutma sisteminde evaporatörde hareketli bağlantı yada mafsal
biriken buzların çözülmesi için kullanılan
ve yeterli buz oluşumundan sonra oynak geçme easy fit
592

oynak geçme; ölçü aracı gauge (USA gage))


ölçü aracı; basınç, sıcaklık veya diğer bir
oynak küresel ball joint fiziksel büyüklüğün ölçülmesinde
oynak küresel bağlantı kullanılan ölçme aracı.
bağlantı
ölçülebilir measured variable
ozalit blueprint
değişken ölçülen değişken; ölçülebilir değişken
ozalit

ozmotik basınç osmotic pressure ölçülen miktar measured quantity


yarı geçirgen bir zar tarafından bölünmüş ölçümlü miktar; ölçülerek verilen miktar;
bir ortamda, çözeltinin yoğunluk ölçülmüş miktar
farkından kaynaklanan basınç
ölçülen yerel local measured mean air velocity
ozon ozone ortalama hava yerel ölçülmüş ortalama hava hızı
bir oksijen oluşumu.stratosferdeki ozon hızı
tabakası yerküreyi belirli bir dalga
uzunluğuna sahip mor ötesi işinlardan measurement plane
ölçüm düzlemi
korur. ölçme düzlemi

ozon yıpratma ozone depletion factor measuring procedure


ölçüm işlemi
faktörü ozon yıpratma potansiyeli; ODP olarak ölçme işlemi; ölçme işlemleri
bilinen ve ozon tabakasını yıpratma
potansiyelini sayılarla ifade etme
yöntemi ölçüm soketi measuring socket
ölçüm soketi; ölçü aracının bağlandığı
soket
öğütmek grind
öğütmek. çekmek. ezmek. bilemek.
sürterek parlatmak. ölçüt criteria
değer birimi, kriter, öIçüt, tenkitçinin
kullandığı ölçü, mikyas; kriter, denektaşı
ölçek ayarlama scale setting mihenk.
(1)sıcaklığın kontrol edildiği ayar
noktası,(2)bir termostatın ayarlandığı
sıcaklık ölçüt düzeyi criterion level
kriter düzeyi

ölçek değişimi change in scale


ölçek değişimi ölü hacim clearance volume
(kompresör) pistonlu kompresörde piston üst ölü
noktada iken,piston yüzeyi ile sislindir
ölçer basıncı gauge pressure kafası arasındaki hacim;ölü hacim
bir basınç ölçerden okunan ve atmosferik
basıncı içermeyen okuma değeri; okuma
basıncı; ölçer basıncı ölü hacim kesri clearance fraction
kompresörlerde net strok hacminin
yüzdesi olarak ifade edilen ölü hacim
ölçme measurement
ölçü; ölçme;ölçüm;(1)bir şeyin
karakteristiklerini belirleme eylemi, ömür life
(2)ölçme yoluyla belirlenen ömür; bir makine veya sistemin hizmet
düzey,kapasite veya miktar, (3)ölçme ömrü
sistemleri
ömür sonu end of life cost fee
measuring instrument maliyeti yaşam sonu maliyeti
ölçme aracı
ölçme aracı; ölçer
ön (baş,pruva) fore
ölçme birimi unit of measurement ön. pruva. bas taraf.
ölçme birimi; bir fiziksel büyüklüğü aynı
türden bir başka büyüklükle karşılaştırma ön analiz preliminary analysis
değeri; birim ön analiz

ölçme ekipmanı measuring equipment ön ateşleme pre-firing


ölçüm ekipmanı;ölçüm aracı ön ateşleme;ön yakma

ölçme kontrol instrumentation ön ayar yapma pre-setting


ölçme ve kontrolle ilgili meslek dalı ön ayar yapma

ölçme merkezi measurement station ön ayarlama preset


ölçüm istasyonu ön ayar;ön ayarlama

ölçme tekniği measuring technique ön bölüm front section


ölçme tekniği ön bölüm

ölçmek measure ön çalışma preliminary study


ölçü. miktar. ölçek. ölçü sistemi. ölçüm. ön çalışmalar; her hangi bir tasarım yada
ölçme. derece.önlem. tedbir.dikkatlice üretim için yapılan ön çalışanlar
düşünme. hesaba katma. ölçmek.
tartmak. ölçüsü olmak.
593

ön denetim preliminary inspection ön soğutma pre-cooling


ilk denetim;ön denetim yada kontrol besinlerin hasat edildikten sonra
bozulmaması için bir ön soğutma
ön dökümanlar preliminary elements sıcaklığına getirilmesi için kullanılan
bir standardın konulmasında ön soğutma işlemi
elemanlar;ön dökümanlar
ön soğutma pre-cooling coil
ön dönel kanat pre-rotation vane (pre-rotary vane) serpantini ön soğutma serpantini;
öncül-döner kanat
ön soğutucu fore-cooler
ön dönel kanat pre-rotary vane assembly bir buz tesisinde, buz yapma kaplarına
topluluğu öncül döner kanat topluluğu dökülmeden önce suyun ön
soğutulmasında kullanılan araç.
ön filtre pre-filter
ön-filtre;kaba parçacıkların tutulduğu ön ön soğutucu pre-cooler
filtre nakil,depolama ve işlemlemeden önce
duyulur ısı çekme işlemi. ön soğutma
ön gerilmeli prestressed concrete
ön gerilmeli beton ön tasarım preliminary design
beton
ön tasarım; daha üzerinde değişiklikler
yapılacak olan ön tasarım
ön gerilmeli prestressed concrete pipe
beton boru ön gerilmeli beton boru
ön temizleme pre-purge operation
işlemi bir brülörün, içerideki gaz sızıntılarının
ön ısıtıcı preheater temizlenip atılması için ateşleme
ön ısıtıcı; hava hazırlama birimindeki ön yapmadan önce çalıştırılması
ısıtıcı; kazan suyunun ön ısıtlmasında
kullanılan ekonomizer ön temizleyici pre-cleaner
ön temizleyici; bir hava veya gaz
ön ısıtma preheating akımında kaba parçacıkların tutulması
(1)son işlemlemeden önce bir besin için kullanılan ön temizleyici
maddesinin
ısıtılması,(2)iklimlendirmede, diğer ön test preliminary test
işlemlerden önce yapılan ısıtma; ön- Ana teste temel oluşturan öncül test
ısıtma işlemi

ön ısıtma preheat coil ön üretim prefabricate


serpantini ön ısıtma serpantini; ön-üretim yapmak; bir yapının ön
yapmak
üretimini yapmak
ön ısıtma preheating coil
serpantini ön ısıtma serpantini; öncül precursor
haberci. müjdeci. öncü. işaret. belirti.
ön ısıtma süresi preheating time
ön ısıtma süresi öncül değer default value
bilgisayarda önceden yüklenmiş değer
ön kapak sash movement effect
bir davlumbazdaki bütün test öncül kontrol anticipating control
hareket etkisi
konumlarını etkileyen maksimum ön öncül kontrol
kapak (sash) hareketi.
öncül kontrol anticipator
ön kapak sash movement performance rating edici öncül kontrol edici
hareket SMEAM, SMEAI, yada SMEAU gibi
performans harflerle, iki yada üç haneli sayıları öncül varsayım default assumption
içeren (SMEAU yyy; SMEAI yyy; öncül varsayımlar
değerlemesi
SMEAM yyy) SME’nin “kapak hareket
etkisi” (“sash movement effect”)
önden yükleme face loading
önden yükleme(toz)
ön karışım pre-mix
normalde 5 galonluk (18.9 litre) kap
öne eğik kanatlı forward curved blade
içerisine konulan ve içki üreticisi
öne eğik kanatlı fan
tarafından karıştırılmış olarak verilen
içecek maddesi.
öne eğik kanatlı forward curved impeller
rotor öne eğik kanatlı rotor
ön konfor pre-comfort mode
modeli mahalde insanların aralıklı olarak
bulunmadığı zamanlar enerji tasarrufu önem significance
nedeniyle iklimlendirme cihazının anlam. mana. önem. ehemmiyet.
çalıştığı ön-konfor konumu
önemli acute
ön ödeme payment in advance şiddetli. kuvvetli. derin. vahim. ciddi. çok
önceden ödeme; erken ödeme; ön ödeme önemli. büyük. fazla.

ön plaka front plate önemli etkiler acute effects


öndeki plaka zehirli bir maddeye kısa süre maruz
594

kalınmasıyla ortaya çıkan sağlık örtülü shielding


sorunları. bunlar, soğutkanın istenmeyen korumalı; korunmalı;
kaçaklarında da ortaya çıkabilirler.
örtülü ark submerged arc welding
önemli maruz acute exposure kaynağı örtülü elektrot kaynağı
kalma bir zehirli maddeye genellikle ciddi
rahatsızlık yada ölümle sonuçlanacak
örtülü ark shielded metal arc welding (SMAW)
biçimde bir kez maruz kalış; bu tür bir
metal kaynağı örtülü elektrot ark kaynağı
maruziyet genellikle bir günden kısa
süreyi kapsar.
örtüşmeli flanş mating flange
önemli temas substantial contact karşılıklı olarak birbirleri üzerindeki
bina malzemelerinin, malzemeler faturalara oturan flanş çifti
arasındaki boşlukların ortadan
kaldıracağı ve her iki ürünün ısıl ötektik eutectic
performansını azaltmayacak biçimde denge durumundaki sıvı ve katı fazları
yerleştirildiği ve desteklendiği durum. aynı bileşimde olan karışım. bu karışım
bir minimum nokta donma noktasına
önemli acute toxicity sahiptir.
zehirlilik soğutkanların kazayla ortama sızması
durumunda olduğu gibi tek, kısa ötektik buz eutectic ice
dönemli maruz kalmadan sonra görülen soğuk toplamak amacıyla dondurulmuş
olumsuz sağlık etkisi ( leri) ötektik karışım;fragmented ice
soğutulmuş yüzeyler üzerinde
öneri recommendation oluşturulan ve mekanik kazıyıcılarla
öneri; tavsiye toplanan buz

önerilen bina proposed building performance ötektik çözelti eutectic solution


önerilen tasarıma göre hesaplanmış yıllık sabit bir basınç ve sabit bir bileşimde
performansı donan yada ergiyen karışım. ergime
enerji maliyeti.
noktası genellikle karışımı oluşturan
maddeler için olası en düşük sıcaklıktır.
önerilen gövde proposed envelope performance factor
performans bir binanın etkili bir enerji kullanımına
sahip olabilmesi için bütün estetik ve ötektik karışım eutectic mixture
faktörü normalde belirli bir sıcaklıkta aynı
fiziksel etkenlerin dikkate alınması ile
belirlenen faktör bileşime sahip olacak biçimde ergiyen ve
donan karışım;bu ergime sıcaklığı
genellikle bu maddelerin çözeltileri
önerilen proposed design
içerisindeki en düşük sıcaklıktır;
tasarım tüm kaliteleri, ayrıntıları, binaya ait
enerji tüketimini ciddi etkileyecek olan,
geometri,yön,malzeme,ekipmanlar ve ötektik noktası eutectic point
yenilenebilir enerji kaynakları gibi bir sıvı karışımının aynı bileşimde katı
karakteristikleri ele alan bina tasarımı fazı üreten donma sıcaklığı

önermek recommend ötektik plaka eutectic plate


önermek;tavsiye etmek ötektik karışımı içeren ince cidarlı
genellikle karışımın dondurulması için
soğutma devresine bağlı bir serpantin
ön-üretimli ev manufactured home
içeren kap.
ikamet amacıyla kullanılmak üzere
üretilmiş ev; not: Amerikan ev edindirme
ve kentsel gelişim bakanlığı (HUD) özel bölüm special section
tarafından benimsenen yasal bir tanım 42 özel bölüm
USC 5402’de bulunmaktadır.
özel paket special package cooler
ön-üretimli prefabricated construction soğutucu özel paket soğutucu
yapı ön üretimli yapı; elemanları bloklar
halinde fabrikada üretilen ve mahallinde özel soğuk depo specialized cold store
blokların birleştirilmesiyle elde edilen özel soğuk depo; özellikli malzemelerin
yapı soğuk depolamasına ayrılmış depo

örnek example özel tasarım special design


örnek; misal; özel tasarım;binanın yada mahallin farklı
özelliklerini dikkate alarak yapılan
örnek instance tasarım
örnek;misal;kere;kez; misal getirmek;
örnek ile göstermek. özel yollar private driveways, walkways and
parking lots
örnek pattern özel araba yolu,yürüme yolu ve park
desen. örüntü. örnek. numune. model. alanları
misal. kalıp model.
özellik property
örtü cap özellik.bir sistemin gözlemlenebilir
kapalı bir çöp alanı üzerinde yağmur karakteristikleri. sistemin durumu
girişini önlemek için geçirgen olmayan özelliklerini sıralayarak belir-lenir.
bir malzemeden uygulanan örtü.
595

özellikle uygun particularly suitable aralığı özgül ölçüm aralığı


özellikle uygun
özgül soğutkan specific refrigerant flow rate
özellikli exclusivity debisi 1 kW'Lık soğutma yükü başına soğutkan
[müstesna] özellikli olma,kişiye özgülük, akış miktarı
paylaşılmayan,müstesna olma durumu
pah kırılmış chamfered joint
özgül ağırlık specific gravity bağlantı iki borunun ağızlarına pah kırılarak
bir maddenin belirli hacminde bulunan oluşturulan (V) boşluğu kaynakla
kütlesinin, aynı hacimde ve genelde + doldurarak yapılan bağlantı;
4°C’de olan suyun kütlesine
oranı.kullanımdan kalkmış bir paket birim packaged unit
terim.bunun yerine yoğunluk kullanılır. paket ünite; paket birim

özgül antalpi specific enthalpy paket birimler package units


bir maddenin belirli kütlesi için içerdiği paket birimler;
antalpi tutumu yada antalpi yada ısı kompresör,kondenser,evaporatör ve diğer
tutumu [h=e+APv] gerekli elemanları bir gövde altında
bulunan iklimlendirme birimi
özgül debi specific flow
1 cm2'lik bir kesitten 1 saniyede geçen paket buz self-contained refrigerator
moleküllerin sayısı uzakta kurulan kondenser -lerin tersine,
dolabı
kendi bünyesi içerisinde yoğuşum
özgül hacim specific volume (SV) birimini içeren soğutucu.
bir maddenin birim kütlesinin hacmi.;
özgül hacim.birimi m3/kg dır. packaged direct evaporative cooler
paket direk
evaporatif bir fan ve fan motoru içeren,kabinden
özgül ısı heat, specific geçen doymamış havanın duyulur ısısını,
soğutucu
bir maddenin birim ağırlığının sıcaklığını havayla doğrudan temas halindeki,
birim değerde artrmak için gerekli ısı sirküle eden yada etmeyen suyun
miktarı; özgül ısı buharlaştırılması ile gizli ısıya çevirmek,

özgül ısı specific heat paket endirek packaged indirect evaporative cooler
Bir maddenin birim kütlesinin sıcaklığını evaporatif içerisinde birincil ve ikincil hava geçiş
bir derece yükseltmek için gerekli olan kanalları olan yada olmayan, birincil ve
soğutucu
ısı miktarıdır. ikincil hava hareket elemanları sağlanmış
bir araç;dolaylı evaporatif soğutucu
özgül ısı akışı specific heat flow
özgül ısı akışı; ısı taşıyan ortamın birim paket filtre filter, pocket
ağırlığının 1 saniyede ilettiği ısı miktarı içerisinde bir seramik filtre elemanı
bulunan ve musluk suyunu filtre etmekte
özgül ısı specific heat capacity kullanılan paket filtre
kapasitesi bir maddenin birim ağırlığının sıcaklığını
bir °C değiştirmek için gerekli ısı paket halde, self-contained mechanically
mekanik refrigerated drinking water cooler
özgül specific infiltration soğutmalı içme kapalı,mekanik soğutmalı içme suyu
infiltrasyon infiltrasyonun sızıntı alanına oranı. soğutucusu
suyu
Havanın infiltrasyona göre yoğunluğunu
ifade eden normalleştirilmiş bir miktar.
soğutucusu
( ft/s) [m/s].
paket halinde packaged (adj)
paket halinde; bir gövde
özgül kaçak specific leakage
altında;toplanmış
blower door' testiyle belirlenen belirli
kaçak noktaları
paket packaged air conditioner
iklimlendirme paket iklimlendirme birimi
özgül kızgınlık specific superheat
(süperheat) belirli ve soğutkan türüne özgü kızgınlık cihazı
derecesi;
paket self-contained air conditioning system
özgül specific contaminants iklimlendirme gerekli bütün elemanlarıyla bir kutu
kirleticiler bir mahalde en çok rastlanan belirli sistemi içerisine yerleştirilmiş paket
kirleticiler iklimlendirme cihazı

özgül nemlilik specific humidity paket kazan boiler, packaged


Birim nemli hava içindeki su buharı genellikle bir yada daha fazla bölümden
kütlesidir. Su buharı yoğunluğunun hava oluşan, ısıtma ekipmanı, mekanik çekme
yoğunluğuna oranı yani su buharı ile ekipmanı ve otomatik kontrolleri ile
kuru hava karışımıdır. Kilogramda gram birlikte tam bir paket olarak satılır; paket
veya gramda gram olarak belirtilir; kazan.

özgül olmayan non specific paket kazan packaged boiler


özgül olmayan brülörü, yardımcı elemanları ve bütün
kontrolleri hazır, paket halinde kullanım
özgül ölçme specific measuring range yerinde kurulmak üzere tasarlanmış
596

kazan; paket kazan panel fanlar panel fans


endüstriyel ve ticari tesislerle dökümhane
paket sistem self-contained system gibi alanlarda kullanılan bir panel üzerine
tam fabrika üretimli, fabrikada test yerleştirilmiş fan
edilmiş ve bir yada daha fazla bölümler
halinde gönderilen, blok vanalar dışında panel filtre filter, panel
yerinde kurulacak herhangi bir soğutkan fiberglas ve sentetik malzemelerden bir
içeren parça içermeyen sistem. çerçeve içerisine yerleştirilerek
oluşturulan panel filtre
paket sistemler packaged systems
eşanjörü filtreler,fanlar ve fan motorları panel ısıtma panel heating
ile birleştiren ısı geri kazanım araçları. panel ısıtma; bina mimarisine
uydurulabilen radyatif ısıtma panelleriyle
paket soğutma self-contained refrigerating system yapılan ısıtma
sistemi (single-packaged)
kompresör ve kondenser ile evaporatörü panel kaplı boarded floor
ve elektriksel kontrol elemanları aynı döşeme üzerine malzeme(parke,rabıta vb)
gövde altında toplanmış, soğuk depo kaplanmış döşeme
duvarlarından birindeki açıklıktan monte
edilen soğutucu.paket tip soğutucu panel kaplı boarded ceiling
tavan ahşap yada plastik dekoratif malzemeler
paket terminal packaged terminal heat pump (PTHP) işlenmiş yada kaplanmış tavan
ısı pompası soğutma çevrimini ısıtma konumunda ve
ters çevrimde çalıştırma yeteneğinde olan panel radyatör panel radiator
paket iklimlendirme cihazı ( PTAC) radyatif enerjiyi iletmek üzere genelde
düz yüzeyli radiator
paket terminal packaged terminal air conditioner
iklimlendirme (PTAC) panel soğutma panel cooling
cihazı ısıtma ve soğutma elemanları, panel soğutucularla yapılan mahal
toplulukları ve bölümleri fabrika seçimi soğutması
olan,soğutma ve nem çıkartma için
birincil bir kaynak içeren ve tek zona panel cooler
hizmet verme amacıyla yapılmış paket
panel soğutucu
mahaldeki mimari yapıya uydurulabile;
terminal birimi. tavanda gizli olarak monte edilebilen
panel soğutucu
paket terminal packaged terminal air conditioning
iklimlendirme system panelled ceiling
panel tavan
sistemi paket terminal iklimlendirme birimi panel elemanlardan oluşan tavan

paket/çanta filter, pocket/bag panel türü ısıl board (slab) thermal insulation
filtre paket halindeki çanta filtreler; özellikle yalıtım belirli boyutlardaki panel yalıtım
elektrik süpürgelerinde kullanılan küçük malzemelerinin yan yana konulmasıyla
çanta filtreler elde edilen yalıtım;

paketleme packing material panjur louvre (USA louver)


malzemesi paketleme malzemesi panjur; hareketsiz kanatları olan hava
giriş elemanı
paketleme tesisi packing plant
paketleme tesisi panjur giriş entry loss coefficient of a louvre
kayıp katsayısı bir panjurda havanın giriş sıraasında
hoist uğradığı basınç kaybı
palanga
yukarı kaldırma. yükseltme. yukarı
kaldırmak. yukarı çıkarmak. panjurlu louvred grille
yükseltmek;palanga menfez panjurlu menfez

palet pallet panjurlu louvred ventilator


paketlenmiş malzemelerin kaldırılması vantilatör panjurlu vantilatör
ve hareket ettirilmesi için kullanılan
tablalar.palet.
parafin türü paraffinic oil
yağ düz ve/veya dallı zincirlerin ağırlıklı
paletli sandık pallet box (pallet crate; pallet bin) olduğu bir petrol ürünü yağlama yağı
kafesli yük taşıma sandığı; kafesli palet; fraksiyonu.
forklift paleti
paralaks parallax
pamuk filtre cotton filter cloths bir cismin hareketinin cisimle aynı çizgi
kumaşı pamuk filtre elemanları üzerinde olmayan iki noktadan görülür
yerdeğiştirmesi;skala ile gösterge
panel panel arasındaki merkezleme hatası nedeniyle
bir iklimlendirme sisteminde bir yada ölçme aracındaki hatalı okuma.
daha fazla işlevi yerine getirmek üzere,
starter, kontktör yada röle gibi paralel parallel
elemanların bir yada daha fazla cihazla gerilimin terminaller arasında aynı
bağlantılarını içeren topluluk olduğu elektriksel bağlantı
597

paralel akış parallel flow parça buz fragmented ice


ısı eşanjörlerinde ısı transferine katılan parçalanmış buz
akışkanların aynı yönde olduğu akış
biçimi parça buz slice ice (scale ice; flake ice)
parça buz; küçük parça halindeki buz
paralel akışlı parallel flow burner
brülör paralel akışlı brülör parça grade efficiency
büyüklüğü bir filtreleme ortamının parça
paralel akışlı parallel flow fan powered terminal verimi büyüklüklerine göre ne kadar iyi ayırma
içerisinde,birincil hava akımının soğutma yapabildiğinin ölçüsü; parça büyüklüğü
fan tahrikli
talebine tepki vermek üzere değiştirildiği verimi
terminal
ve havayı emmek için bünyesinde bir
yardımcı fanın çalıştığı terminal. parçacık particle
parçacık; havada bulunan kirletici
paralel akışlı ısı heat exchanger, parallel flow parçacıklar
değiştirici paralel akışlı ısı eşanjörü; akışkanların
aynı yönde ve birbirine paralel aktığı ısı parçacık particle migration velocity
eşanjörü gezinti hızı parçacık hareket hızı;

paralel bağlantı connect in parallel parçacık particle aerodynamic diameter


ortak bir başlama noktasından çıktıktan parçacığın aerodinamik çapı
aerodinamik
sonra iki yada daha fazla kısma ayrılan
akış.
çapı

parallel connection parçacık particle size


paralel bağlantı
ortak bir ana hat yada noktadan sonra büyüklüğü parçacık büyüklüğü
akışın iki yada daha fazla kanala
bölündüğü bağlantı biçimi; paralel parçacık particle size distribution
bağlantı büyüklüğü parçacık büyüklük dağılımı
dağılımı
paralel operate in parallel
çalıştırma paralel çalışma biçimi efficiency, particle size
parçacık
büyüklük bir filtrenin belirli bir parça
paralel devre parallel circuit verimi büyüklüğündeki parçacıkları tutma
paralel devre; ortak bir girişten ayrılan ve verimi
ortak bir çıkışta birleşen devre
parçacık particle concentration
paralel coupling in parallel derişimi belirli bir hava kütlesi örneğindeki
eşleme(akuplaj) paralel bağlama; ana giriş hattının parçacık derişimi(concentration)
branşmanlara ayrıldığı, ayrı çıkış
hatlarının ortak hattı beslediği bağlantı parçacık particulate concentration
derişimi parçacık derişimi
paralel fan parallel fan powered VAV box
tahrikli VAV paralel fanlarla tahrik edilen VAV kutusu diffusion of particles
parçacık
kutusu difüzyonu bir ortam içerisinde parçacıkların
dağılımı
paralel kanatlı parallel blade damper
damper paralel kanatlı damper parçacık equivalent diameter of a particle
eşdeğer çapı parçacıkların sedimantasyonla parça
parameter büyüklüklerinin belirlenmesinde
parametre kullanılan yöntemde, belirli bir sıvı
parametre;değeri bir sistemin belirleyicisi
olan ölçülebilen bir değişken veya özelli, içerisinde parçacıkla aynı hızda düşme
örneğin basınç, sıcaklık, yoğunluk yapan aynı yoğunluktaki parçanın
atmosferin parametreleridir silindirin çapı

time value of money parçacık particle bounce


paranın parçacığın havadaki kaldırma kuvveti
zamansal paranın zamansal değeri; kaldırma
değeri kuvveti

lightning rod parçacık particle counters


paratöner havadaki parçacıkları sayan araç;
şimşek ve yıldırımdan koruyan genellikle sayıcılar
bakırdan yapılan çubuk; paratöner parçacık sayıcı

lightning conductor parçacık sayısı number of particles


paratöner
paratöner kablosu; paratöneri toprağa parçacık sayısı;örneğin havada bulunan
kablosu parçacık sayısı
bağlayan kablo

crosstalk attenuation parçacık sayısı particle number


parazit azaltma parçacık sayısı; bir temiz odadaki
parazit azaltma
parçacık sayısı

parazitli cross talk


bir devrenin diğerine karıştığı parazitli parçacık sayısı particle number concentration
iletişim parçacık sayısı derişimi
iletişim derişimi
598

parçacık particle scrubbing parlamak, göz alıcı ışık. yaldız.


temizleme parçacık temizleme
parlama glare index
parçacık üretim particle production rate endeksi CIBSE tarafndan insanı rahatsız eden
parçacık üretme miktarı parıltı(parlama) düzeyini tanımlamak
miktarı
üzere oluşturulmuş ve birisi formulasyon
yoluyla diğeri fotometrik veri tablolarına
parçacık particle density dayanan iki yöntemle belirlenmiş parıltı
yoğunluğu parçacık yoğunluğu;
parlama flash point
parçacıklı particulate matter noktası bir ürünün standart koşullar altında ve bir
madde parçacık halindeki maddeler yada alevin varlığı halinde buharlarının
kirleticiler tutuşması için ısıtılması gereken en
düşük sıcaklık.
parçalama fractionation
(bölme) bir soğutkan karışımında, daha uçucu
bileşiklerin tercihen buharlaşması yada pas rust (noun)
daha az uçucu olanların yoğuşması pas; demir temelli metallerin havada
amacıyla bileşimin değiştirilmesi. oksitlenmesi ile oluşan yıpranma

parçalanan rupture member pas önleme rust prevention


eleman basınç artışlarına karşı sistemi koruyan pas koruyucu;pas olayından korunma
vanalarda parçalanarak basıncı güvenli
bir bölgeye aktaran eleman. pas önleyici rust-proofing paint
boya antipas boya; pas önleyici boya
parçalanan fusible plug
tapa belirli bir sıcaklıkta ergiyerek basıncı
pas yapmayan antirust
boşaltan bir alaşım içeren tapa.
antipas

parçalanma breakdown
pasa karşı boya antirusting paint
parçalanma;kırılma;çözülme;kopma
antipas boya; genellikle astar olarak
kullanılan antipas boya
parçalanma bursting strength
dayanımı parçalanma dayanımı
pasif elektronik filter, passive electronic
filtre pasif elektronik filtre
parçalanma bursting disc
diski patlama diski; bir emniyet elemanında,
pasif filter, passive electrostatic
basıncın izin verilebilir değerlerin
elektrostatik electrostatik filtreler benzer biçimde
üzerine çıkması durumunda parçalanarak
filtre çalışan ve elektrostatik kuvvetlerle çekim
basıncı düşüren disk
yapan filtreler

parçalanma rupture disc (pressure relief device;


pasif ısıtma passive heating
diski pressure-limiting device)
pasif ısıtma; güneş radyasyonundan
aşırı basıncı diskin mekanik parçalanması
yararlanarak yapılan ısıtma
yoluyla düşüren valf yada kırılma diski.

pasif iklim passive climate controlled building


parçalı burç bush half
kontrollü bina bir binanın ısıtma ve soğutmada mekanik
yarısı burç yarısı(iki parçalı burçun her bir
her hangi bir aracı kullanmaksızın
yarısı)
yapısal elemanlarını kullanan ve yerel
iklim, bina yönü, arazi özelliklerinin
parite kontrolü parity check değerlendirilmesini gerektiren ısıtma
bir veri akışına bu veri akışında bir hata
olup olmadığını kontrol etmek üzere
pasif iklim passive climate control
eklenen parite bit'i;buna Vertical
kontrolü pasif iklimlendirme kontrolü
Redundancy Check (VRC) adı da verilir

parlaklık brightness pasif konfor passive chilled beam


bir mahaldeki yada çalışma alanındaki modülü pasif konfor modülü
aydınlatma düzeyi
pasif örnekleme passive sampling
parlaklık brightness controls numune almada basit,güvenilir ekonomik
kontrolleri aydınlatılan alanların üretim için difüsiv örnekleme yöntemi
kullanılmasına yönelik olarak uygun bir
aydınlatma düzeyini sağlarken, pasif sistem passive system
pencerelerde ve iş aydınlatma bir su pompası kullanmayan ve kızgınlık
elemanlarından gelen ışığı kısıtlayan alıcı ile ısıtıcı birimden gerçeklenen
veya yönlendiren cihaz. akışta termosifon etkisine dayanan
sistem;
parlaklık zıtlığı brightness contrast
parlaklık keskinliği;zıtlık pasif soğutma passive cooling
pasif soğutma; dış hava sıcaklığının
parlama glare düştüğü dönemlerde çekilen dış hava ile
göz kamaştırıcı ışık. parıltı. düz. parlak. yapılan soğutma
şeffaf. saydam. göz kamaştırmak. çok
599

paslanmak rust (verb) pencere kasası frame


paslanmak;pas yapmak; binada kendisi için bırakılmış açıklığa
oturarak pencere kanatlarını tutan
paslanmaz rust-poof pencere gövdesi yada kasası.
pas yapmaz;pas yapmayan; paslanmayan
pencere pervaz window sill heating
paslanmaz çelik stainless steel ısıtması pencere eşiğinin ısıtılması
paslanmaz çelik; içerisinde pas yapmayı
önleyen alaşımlar içeren çelik pencere pervazı window sill
pencere eşiği;
pastörize etme pasteurization
sütün kimyasal yapısını bozmaksızın, pencere fenestration
bakterileri öldürmek için 54,5-69,5˚C bina gövdesinde, pencere malzemesi,
topluluğu
arasındaki, sıcaklıklarda gerçekleştirilen pervaz, pencere kasası ve bir mahalli
ısıl işlem.pastörizasyon kapatan iç ve dış gölgeleme
elemanlarının da dahil olduğu
patalama sınır explosive limits ışığıgeçiren bütün elemanlar;
derişimi bir gazın tutuşarak patlaması için havada
bulunması gerekli pencere türü window air conditioner
derişim(konsantrasyon) sınırı pencere türü iklimlendirme cihazı;
iklimlendirme
cihazı kondenser kısmı dış havaya maruz
patent patent iklimlendirme cihazı
bir buluşun aidiyetini belirten resmi
belge pencereleme fenestration area
alanı cam kısım,pervaz ve kasa dahil olmak
patentli patented üzere kaba açıklık boyutları kullanılarak
patenti alınış;patentli ölçülen pencere alanları toplamı

patlama explosion pencereleme fenestration elements


patlama; ani artış elemanları gövde (kasa) ,düşey atkılar,yatay atkılar
ve bölücüler;cam veya plastik camlama
patlama kapağı blast gate malzemesi;dış gölgeleme elemanları;iç
ağır hizmet kanal kapağı gölgeleme elemanları; bünyesel (cam
arası) gölgeleme elemanları
patlama kapak blast gate damper
damperi patlama kapağı pencereye window mounted (air terminal device)
monte edilen pencereye yerleştirilen hava terminal
(hava terminal birimi; genellikle pencere kasasının
patlamak burst hemen altına yerleştirilen ve hava
patlamak. patlatmak. dolup taşmak. cihazı)
üfleyen araç
patlama.
perakende retail
patlayıcılık explosiveness perakente; tek tek satılan;
patlayabilirlik; patlama
özelliği;patlayıcılık
perakende retail establishments
tesisler birincil tasarım işlevlerine göre
Pelitier etkisi Peltier effect binalardaki aydınlatma gücü
Pelitier etkisi;farklı metallerden oluşan farklılıklarını belirlemekte kullanılan
bir bağlantıdan akım geçirildiğinde sınıflandırma dizisi ;perakende mal
akımın yönüne göre bir ısıtma yada tesisleri
soğutma etkisinin elde edilmesi
perçin rivet (noun)
pencere window perçin; bir tarafı şişkin, iki parçadaki
bir binada gün ışığının girmesi, görsellik delikten geçtikten sonra diğer kafası da
sağlamak ve havalandırma amacıyla şişirilen bağlantı biçimi
bırakılan camla kaplı açıklık
perçin aparatı riveting tool
pencere wall below a window perçinleme aparatı; perçin takımı
altındaki duvar bir pencerenin altında kalan duvar
bölümü
perçinlemek rivet (verb)
perçinlemek;perçinle bağlamak; perçin
pencere aralığı window crack atmak;
bir pencerenin kapalı iken kasa ve kanat
çevresinde oluşan açıklıklar; aralıklar
perçinli rivet joint
bağlantı perçinli bağlantı;
pencere overhang
çıkıntısı bir binada pencereleri ve duvarları direk
güneş radyasyonundan koruyan çıkıntı perde baffle
(1) bir madde akışını kontrol etmeye,
window to wall ratio (WWR) yavaşlatmaya yada yönlendirmeye
pencere duvar
pencere alanının duvar alanına oranı yarayan eleman (2 )ısı eşanjörlerinde ısı
oranı transferinin gerçekleşmesi için akışı
yavaşlatmaya ve yönlendirmeye yarayan
pencere kasa frame construction eleman
yapısı gövde yada kasa yapısı
600

perde duvar baffle wall performans coefficient of performance (COP) -


perde duvar katsayısı, cooling
soğutma çalışan tam bir ısı pompası sistemi yada
perde odası baffle chamber tasarım koşulları altında sistemin belirli
duman gazlarının hızını azaltıp yönünü bir bölümü için çıkartılan ve aynı
değiştirerek içerdiği uçucu külün birimlerle ifade edilen ısı miktarının
durulması ve çökelmesini sağlamak üzere enerji girdisine oranı.
tasarlanmış kabin
performansa performance based payment system
perde plakası baffle plate dayalı ödeme çalışma etkiniliğine göre ödeme sistemi;
perde plakası; bir eşanjörde boru tarafı sistemi
akışkanın yön değiştirerek borularla
temas süresini uzatmak ve daha iyi bir ısı periodic inspection
periyodik
transferi sağlamak üzere tasarlanmış olan düzenli(periyodik) denetim
perde plakası denetleme

trickle valves periyodik ısı periodic heat flow


perdeleme
siklon filtrelerde egzoz edilen katı akışı periyodik ısı akışı
vanaları
parçacıkların geri dönmemesi için çek
vana işlevi gören vana perlit ısı perlite thermal insulation
yalıtımı perlit ısıl yalıtım malzemesi
performans performance
içerisinde bir bireyin,bir binanın yada bir perm
perm
sistemin belirlenen davranışı yerine su buharı geçirgenliği birimi; bir perm bir
getirme biçimi grain su buharının, iki yüzü arasında 1
inch susütunu basınç farkı olan bir yapı
performans performance rating method elemanı yada yüzeyin birim alanından 1
değerleme ANSI/ASHRAE/IESNA Standard saatte geçen su buharı miktarı.
yöntemi 90.12004 tarafından gerekli görülen
enerji düzeylerini aşan bir binada, personal protective equipment
personel
performans için bir yararlanma endeksi bireysel koruyucu ekipman(gaz
yaratmak üzere yapılan hesaplama
koruma
ekipmanı maskesi,eldiven,yanmayan giysi,önlük
işlemleri. vb)

performans performance factor perspective drawing


perspektif
faktörü performans faktörü; bir soğutma üç boyutlu perspektif resim
makinesinde evaporatörde emilen ısının
resim
kompresör ve fan motorlarında harcanan
enerjiye oranı pervane kanadı vane
yel değirmeni kanadı. pervane kanadı.
performance factor, emission rüzgar fırıldağı. rüzgar gülü.
performans
faktörü, yayınım performans faktörü
pervane kanat camber
yayınım pervane kanadının eğriliği
eğriliği
performans performance indicator
performans göstergesi pervaneli fan propeller fan
göstergesi pervaneli fan;

performans coefficient of performance (COP) sash crack


ısı pompasına uygulandığında, Btu/h (
pervaz açıklığı
katsayısı bütün vantilatörlerin, pervazların,yada
kW) olarak ısı çıktısının toplam ısı kapıların, toplam ve feet (m) ile ifade
girdisine oranı; net soğutma etkisinin edilen uzunluklarına dayanan toplamı;
enerji tüketimine oranı;performans (komşu iki çevre uzunluğunu bir sayarak)
katsayısı
pervaz menfezi sill mounted grille
performans performance coefficient pencere altındaki pervaz kısmına
katsayısı kapasitenin belirli çalışma koşullarında yerleştirilmiş olan menfez
güç girdisine oranı.Aynı birimleri
kullanarak, boyutsuz performans
katsayısı( COP) yada enerji verim oranı Petri tabağı Petri dish
( EER) olarak da ifade edilebilir. biyoloji ile ilgili çalışma yapanların
bakteri,bitki,hayvan kaynaklı hücre
kültürlerinde kullandıkları cam veya
performans coefficient of performance degradation plastik sahan
katsayısı factor
azaltım faktörü performans katsayısı azalma faktörü
petrol ayırıcı petrol separator
petrol istasyonlarında petrol buharlarını
performans coefficient of performance (COP), heat ortamdan ayıran sistem yada araç
katsayısı, ısıtma pump - heating
kompresör ve eğer varsa tasarım pH derecesi pH
koşulları altında yardımcı ısı da dahil bir çözeltideki hidrojen iyonu derişiminin
olmak üzere, tam bir ısı pompası tersinin logaritması. çözeltinin asitlik
sisteminde aynı birimlerle ifade edilen, yada alkaliliğini belirler. 7.0=0(nötr),
elde edilen ( dağıtılan) ısının enerji pH<7(asit) pH>7(baz) ph= log10 (1/h+)
girdisine oranı dır.
601

pH göstergesi pH-indicator pilot delik pilot hole


çözeltinin asitlik yada bazlığını kolay pilot delik
belirlemek için çözeltiye küçük
miktarlarda eklenen halochromic pilot görev pilot duty
kimyasal bileşik içerisinde nihai yükün yardımcı
olanaklara kontrol edildiği işletim sınıfı
pH-değeri pH-value
çözeltinin astilik yada bazlığının ölçüsü; pilot görev pilot duty rating
pH değeri; 7 nötr olarak alınır ve üstü pH elektrik motorunun dışında,bir kontrol
değerlemesi
değerleri bazlığı altındaki değerler bobini veya solenoid gibi
asitliği gösterir elektromanyetik bir yükü kontrol etme
işlevindeki elektrikli araçlara uygulanan
pik akım peak current voltamper değeri.
bir elektrik şirketinden çakilen en büyük
topalm akım; pik değerdeki akım pilot ışık pilot light
pilot ışık
pik çekim peak draw capacity
kapasitesi üreticisi tarafından belirlenen ve içecek pilot kablo pilot cable
maddesinin 40°F (4.4°C) sıcaklığı pilot kablo
aşmaksızın, test koşullarında
çekilebilecek maksimum sayısı. pilot lamp
pilot lamba
pilot lamba
pik çıktı peak output
pik çıktı; en yüksek çıktı pilot valve
pilot vana
pilot valf;ana valfin çalıştırılmasında
pik değer peak value kullanılan valf;soğutma devrelerinde bir
pik değer; en yüksek değer valfin çalıştırıl masını sağlayan fakat
daha küçük değişkendeğerleri ile
pik dışı sistem off peak system çalışarak ana valfi çalışitıran vana
pik dışı sürelerde çalışan sistem
piranometre pyranometer
pik olmayan off peak period bir yüzeyin birim alanı üzerine birim
dönem enerji taleplerinin en yüksek olduğu zamanda gelen toplam güneş
sürelerin dışında kalan süre; pik-dışı süre radyasyonunu ölçmekte kullanılan araç;

pik olmayan off peak storage heating pireliometre pyrheliometer


dönem pik dışı sürelerde ısı depolama; bu ısı pik güneş ışınlarına dik bir yüzey üzerinde
depolama ile dönemlerde kullanılır ışın demeti radyasyonunu yada direkt
toplam radyasyonu ölçmekte kullanılan
ısıtma
araç.

pik sınır peak limit


pirgeometre pyrgeometer
pik sınır
sadece yer küresel (uzun dalga boylu)
güneş radyasyonunu ölçmek için
pik verim peak efficiency tasarlanmış radyometre.
pik verim; en yüksek verim
pirinç brass
pik yük peak load % 40 çinko ve biraz daha fazla diğer
belirli bir dönem içerisindeki maksimum metallerden içeren bakır-çinko alaşımı.
elektriksel talep
piroliz pyrolysis
pik yük akımı on peak current bir kimyasal maddenin yüksek ısı ile
pik yükte çekilen akım elemanlarına ayrıştırılması

pik yük dönemi on peak period pirometre pyrometer


talebin pik düzeyde olduğu dönem;pik bir yüzeyin birim alanı üzerine birim
yük dönemi zamanda gelen toplam güneş
radyasyonunu ölçmekte kullanılan araç;
pileli biçim zig-zag shape
pileli şekil; zik-zak kıvrımlı biçim pis su sewage disposal
kanalizasyona atılan pis su
pileli saç metal corrugated sheet metal
katlamalı hale getirilmiş(akordeon) pis su atık gazı sewage gas
malzeme pis su tesisatında üretilen metan ve
hidrojen sülfit gibi gazlar
pilot çalışmalı pilot operated relief valve
boşlama vanası pilot çalışmalı boşaltım(güvenlik) vanası pis su atık sewage disposal plant
işleme tesisi atık su işlemleme tesisatı
pilot çalışmalı pilot operated valve
vana geniş kapasiteli sistemlerde kullanılan ( pis su borusu foul water sewer, sewer
örneğin direkt genişlemeli,DX, kirli su borusu; kullanılan sıvı
espansiyon chiller’leri) kapasitesi direkt maddelerin kentsel pis su şebekesine
çalışan bir valfin sahip olduğu aralıktan atılmasını sağlayan tesisat. pis su borusu.
daha yüksek olan ekspansiyon valf.
602

pis su borusu sewer section basınçla static basıncı gösteren basınç


kesiti pis su borusu kesiti ölçme aracı

pis su borusu sewer profile Pittsburgh kilit Pittsburgh lock joint


pis su borusu profili bağlantı Pitsburg kilit bağlantısı; kanallarda
profili
kullanılan bir bağlantı biçimi

pis su borusu, sewer pipe (large)


piyezometre piezometer
büyük kanalizasyon borusu(büyük çaplı)
basınç ve sıkıştırılabilirliği ölçen ölçme
aracı
pis su sewer pipe (small)
borusu,küçük kanalizasyon borusu(küçük çaplı) piyezometre piezometer tube
borusu piyezometre borusu;basınç ve
pis su işleme sewage treatment plant sıkıştırılabilirliği ölçen ölçme aracı
tesisi pis su işlemleme tesisi
plaka buz plate ice
plaka halinde üretilen buz; daha sonra
pis su pompası sewage pump
kırılarak kırık buz elde edilir
pis su pompası

plaka nameplate rating


pis su şebekesi sewage
değerlemesi bir üretecin, bir tahrik makinesinin, yada
kanalizasyon; kentsel pis su şebekesi
belirli koşullardaki diğer bir ekipmanın
tam yük altında üretici tarafından
piston piston gösterilen ve genellikle bağlı bir plaka
motorlarda yakıt enerjisini iş olarak mile üzerinde gösterilen değerleri.
ileten, kompresörlerde milden aldığı işi
akışkana ileten eleman; piston
plaka plate evaporator
evaporatör düz plaka saçtan yapılmış evaporatör
piston akımı piston flow
yüksek gaz hızlarında(60-900 cm/s)
ortaya çıkan ve gaz kısmın bir küçük plaka saç sheet
piston oluşturarak aktığı iki fazlı(gaz ve plaka;saç plaka
sıvı) akış
plaka saç sheet iron cover
piston etkisi piston effect kapak plaka demirden yapılmış kapak
piston etkisi;kritik nokta yakınlarında
ortaya çıkan ve dördüncü ısı transfer plaka türü plate type evaporator
biçimi olan piston etkisi; yer üstü plakalı tür evaporatör
evaporatör
tünellerde araçların etkisiyle havanın bir
uçtan diğerine sıkışarak atıması
plaka türü plate type condenser
kondenser plakalı tür kondenser
piston kursu piston stroke
pistonun alt ve üst ölü noktalar arasında
hareket ettiği uzunluk; piston plaka(saç) sheet thickness
kursu;piston stroku kalınlığı saç kalınlığı;plaka kalınlığı

piston yer piston displacement (swept volume) plakalı plate freezer


değiştirmesi pistonun üst ve alt ölü noktalar arasında plakalar arasına yerleştirilen malzemenin
dondurucu
(süpürme süpürdüğü hacim; süpürme hacmi dondurulması için tasarlanmış derin
hacmi) dondurucu

pistonlu (git- reciprocating compressor plakalı tube-in-sheet evaporator (plate


kran-kbiyel düzeni ile dönme hareketini evaporatör evaporator)
gel) komprsör iki düz plaka arasında bu plakalara temas
doğrusal harekete dönüştüren
kompresör,pistonlu kompresör. eden boru demetinin yerleştirilmesi ile
oluşan evaporatör;
pistonlu pompa reciprocating pump
pistonlu pompa; pistonların ileri geri plakalı ısı heat exchanger, plate
hareketi ile pompalama yapan pompa değiştirici düz plaka ısı eşanjörü

pistonlu vana poppet valve plakalı ısı plate heat exchanger


içerisindeki küçük bir pistonun değiştirici plakalı ısı eşanjörü
yerdeğiştirmesi ile açma yada kapama
yapan valf; piston-valf plate liquid cooler
plakalı sıvı
soğutucusu plakalı sıvı soğutucu
pisuvar urinal
idrar kabı;ördek( küçük tuvalet
için);pisuvar plakalı su plate (plate fill) cooling tower packing
soğutma kulesi soğutma kulelerinde su kaybını azaltmak
için tasarlanmış plaka biçimli
pişirme fırını baking oven
sızdırmazlık
pişirme fırını

plakaya plate mounted axial flow fan


pito tüpü pitot tube
yerleşik aksiyal plaka üzerine yerleştirilmiş eksenel
pito tüpü;bir gaz akımında toplam
akımlı fan
603

fan çalışmalı vana pnömatik çalışan vana

plan plan pnömatik pneumatic electric switch


fikir, niyet maksat, tertip; tarz, yol, usul; elektrik pnömatik elektriksel anahtar
planını çizmek; taslak, kroki; i, plan; anahtarı
tertiplemek düzenlemek;
pnömatik pneumatic electric control
planlı bakım planned maintenance pnömatik elektriksel kontrol
tesis bakımı; işletme bakım işlemleri; elektriksel
kontrol
plaster plaster
plaster; üzerine baskı yapılan etiket pnömatik pneumatic electric transducer
malzemesi elektriksel (pneumatic-electronic transducer)
transducer pnömatik-elektronik transducer
plastik plastic
plastik;sentetik yada yarı-sentetik pnömatik pneumatic control
polimerizasyon ürünü; kontrol basınçlı havayı(akışkan gücü) kullanarak
yapılan kontrol
plastik boru plastic pipe
plastik boru; düşük sıcaklıklı ısıtma ve pnömatik pneumatic conveyor
sıhhi tesisat temiz su borusu olarak konveyör pnömatik iletici;pnömatik taşıyıcı;
kullanılan plastik boru
pnömatik pneumatically controlled
plastik kaplama plastic coating pnömatik biçimde kontrol edilen;
plastik kaplama olarak
kontrollü pnömatik kontrol

plastik köpüğü plastic foam (insulation)


plastik köpüğü; ısıl yalıtımda kullanılan pnömatik pneumatic conveying
plastik köpüğü taşıma pnömatik yolla iletme; pnömatik taşıma

plastik plastic (material) polen pollen


malzemeler plastik malzemeler polen, çiçek tozu, çiçeklerin üremesini
temin eden toz.
plastik tasarım plastic type design (space heaters)
mahal ısıtıcılarının plastik tasarımı; poli dispers polydisperse
bir aerosol’ün sayısal dağılımının
geometrik g > 1.5 gibi bir standart
plenum plenum
sapma sergilediği karakteristik özelliği.
insanlara hizmet yada depolama amaçlı
olmayan, kendisine bir yada daha fazla
kanal bağlantısı yapılarak dağıtım poli dispers polydisperse aerosol
sisteminin bir parçası haline getirilen aerosol standart sapması genellikle 2.0 den fazla
bölüm yada oda. olan, parça büyüklüğü olarak
monodispers aerosol'den ayrılan bir test
aerosolü
plenum fanı plenum fan (plug fan)
plenum fanı
polietilen polyethylene (polythene)
genellikle paketleme ve yalıtımda
plenum plenum ventilation system
kullanılan hafif bir termoplastik;
havalandırma plenum odası içeren havalandırma
polietilen
sistemi sistemi

polietilen boru polyethylene pipe (polythene pipe)


plenum kabini plenum chamber polietilen boru
bir hava dağıtım sisteminin içerisine
hava verip hava alabileceği hava dağıtım polychlorinated biphenysis
poliklorinatlar
sisteminde yada bir fırın içerisindeki deride akne ve izlere neden olan, bilinen
boşluk hacmi. bir kokusu olmayan, renkisden sarıya
açık renkli olan kimyasal bileşikler
plenum kutusu plenum box
bir hava dağıtım sisteminin içerisine polystyrene
polistiren
hava verip hava alabileceği hava dağıtım petrolden kimyasal yollarla elde edilen
sisteminde yada bir fırın içerisindeki polimer sıvı hidrokarbon
boşluk hacmi.
politrop polytrope
plenum sistemi plenum system içerisinde basıncın sıcaklığa bağlı olduğu
plenum sistemi; havanın bir kabinden Lane-Emden eşitliğinin bir çözümü
geçirilerek hızının düşürüldüğü
parçacıkların durulmasının sağlandığı
sistem politropik polytropic expansion
genişleme politropik genişleme

pnömatik pneumatic (adj)


havayla ilgili; havayı iş maddesi olarak politropik polytropic compression
kullanan sistemler. sıkıştırma politropik sıkıştırma

pnömatik pneumatic operated valve politropik süreç polytropic process


604

içerisinde çevre ile ısı alış verişi olan ve dolaşımı yardımcı bir pompalama ile
pvn=sabit eşitliği ile temsil edilen durum gerçekleştirilen kalbin kan pompalaması
değiştirme
port port
polivinil polyvinyl chloride (PVC) demir atılan yada yere bağlı olan ve
klorit(PVC) pis su tesisatında ve bazı endüstriyel yolcuların, mürettebatın ve kargo’nun
uygulamalarda kullanılması yanı sıra yüklenmesi ve boşaltılmasında kullanılan
basınçlı su tesisatında da kullanılan bir tesis; Önden bakıldığında geminin sol
plastik boru türü. tarafı; Bir açıklık orifis yada ulaşım yeri

polonyum odası polonium chamber potansiyel change in potential


bir tür iyonizasyon odası değişimi potansiyeldeki değişme

pompa pump (noun) potansiyel potential energy


bir giriş kapısından içine çekip basma cisimlerin bir referans eksene gore sahip
enerji
kapısına doğru iterek, bir akışkana enerji oldukları enerji
veren ve bir iş yapmasına neden olan
makine; pompa(pistonlu,vidalı,dönel vb)
potansiyel farkı difference of potential
bir elektriksel alanda bir elektrik yüklü
pompa pump fed evaporator parçacığı bir noktadan diğerine iletmek
beslemeli pompa ile besleme yapılan evaporatör; için gerekli enerji; oule/coulomb;
evaporatör içerisinde sıvının pompa ile sirküle ettiği elektriksel sistemde herhangi iki nokta
evaporatör veya bir nokta ile toprak arasındaki
gerilim farkı.
pompa gövdesi pump casing
pompa gövdesi; içerisinde pompalama potansiyel potential temperature
mekanizmasını(rotor ve kanatlar) içeren potansiyel enerji; bir cismin yüksekliği
sıcaklık
gövde nedeniyle sahip olduğu enerji;

pompa pump characteristics potansiyometre potentiometer


karakteristiği pompanın debi-basınç ilişkilerini termokupl’ler tarafından üretilenler gibi
gösteren eğriler; pompa karakteristikleri küçük elektromotor kuvvet değerlerinin
ölçülmesi yada karşılaştırılması için
pompa rotoru pump impeller kullanılan ölçme aracı,
üzerinde pompa kanatlarını taşıyan
rotor;pompa rotoru pozitif yer positive displacement compressor
değiştirmeli gazın basıncındaki değişmelerin,
pompa sistem pump system power kompresör sıkıştırma odası hacminin değişimi ile
gücü ısıtma yada soğutma kaynağından bütün sağlandığı kompresör
ısı transfer araçlarına ( örneğin,
serpantinler, ısı eşanjörleri) akışkanı pozitif adsal positive rated operating pressure
nominal tasarım koşullarında çalışarak pozitif çalışma basıncı; soğutma
çalışma basıncı
taşıyan pompaların toplam gücü devrelerinin atmosfer üstü basınçlarda
çalışması
pompa sistemi pump system energy demand (pump
enerji talebi system power) pozitif algılama positive sense
pompalama sistemindeki toplam enerji pozitif anlamda;pozitif yada olumlu
tüketimi; pompalama sistemi enerji talebi anlam

pompa süzgeci pump strainer pozitif çalışma positive operating pressure


pompa emme hattında bulunan ve sıvının pozitif çalışma basıncı; soğutma
basıncı
içerdiği pisliklerin gövdeye girmesini devrelerinin aytmosfer üstü basınçlarda
engelleyen eleman; pompa filtresi çalışması

pompa yasası pump laws pozitif hava positive air pressure


pompa yasaları; pompanın atmosfer basıncının üstündeki basınç
basıncı
güç,debi,basınç karakteristikleri değeri; pozitif basınç
arasındaki ilişkileri belirleyen yasalar
pozitif ısı positive heat supply
pompalam pumping station bir mahalle tasarım gereği yada
beslemesi
merkezi pompalar ve vanalar ile ölçme araçlarını mahaldeki enerji tüketen sistemler ve bu
içeren pompalama merkezi; pompaj sistemlerle ilgili elemanlar nedeniyle
istasyonu sağlanan ısı

pompalama Pumpage, pumping pozitif yer non positive displacement compressor


değiştirmeli buhar basıncının artırılması sırasında
pompalama; sıvının basıncını artırma; sıkıştırma odasının hacim değiştirmediği
sıvıyı bir yerden diğerine aktarma olmayan
kompresör türü
kompresör
pompalamak pump (verb)
pompalamak; bir sıvıyı basıncını pompa pozitif positive displacement refrigerant
ile artırmak; aktarmak; yerdeğiştirmeli compressor
soğutkan soğutkan gazın basıncındaki
değişmelerin, sıkıştırma odası hacminin
pompalı kan assisted circulation kompresörü
değişimi ile sağlandığı kompresör
605

Prandtl borusu Prandtl tube (see pitot static tube) proses processing function
bakınız 'pitot tube' fonksiyonu prosesleme işlevi;

profesyonel professional engineer proses gerekleri process requirements


mühendis profesyonel mühendis proses gereksinimleri; bir prosesin
gerektirdiği koşullar
profil profile
çizge, grafik; yüzün yandan çekilen proses process ventilation
resmi; profilini yapmak, profilini çiz, havalandırması prosesin havalandırması; prosesten çıkan
profil; profil, yüzün yandan görünüşü,; zehirli atıkların alınmasına yönelik
bir binanın dikey görünüşünün mimari havalandırma
ay- rıntılarını gösteren şekil.
proses havası process air
program programme (USA program) nem çıkartılacak olan hava akımı
program;programlamak
proses process air conditioning
programlama programming unit iklimlendirme belirli bir prosesin gerektirdiği
birimi bir cihaz üzerinde bu cihazın belirli bir sıcaklık,nem,basınç,temizlik vb koşulları
otomatik işlevi sağlamak için yapılan iklimlendirme

programlama programming control proses kontrol process control system


kontrolleri programlamada kullanılan "if,then,else1 sistemi proses kontrol sistemi
gibi yazılımı kontrol eden
ifadeler(komutlar)
proses kontroü process control
proses kontrolü; bir prosesi tanımlayan
programlana- programmable read only memory parametrelerin kontrolü
bilir yalnız (PROM)
okuma belleği içerisindeki her byte ayarının bir sigortas
proses sıcak process hot water
yada anti sigorta ile kilitlendiği bellek
suyu işlemlemede kullanılan sıcak su

programlanabil programme controller


program kontrol edicisi; bir programın proses suyu process water
ir kontrol edici
gidişini kontrol eden yetkili proseste kullanılan su; bir prosesin
gerektirdiği eleman olarak su
proje project
yerine getirmesini sağlayan birim; proses yükü process load
örneğin bir televizyondaki kayıt işlevini bir binadaki proseslerde kullanılan yada
programlayan birim açığa çıkan enerji nedeniyle ortaya çıkan
yük
proje faktörü projection factor (PF)
yatay projeksiyonun(pencere protokol protocol (IT)
yüzeyinden) pencerenin altı ile üst internete ve diğer bir çok ticari şebekenin
pervazın alt arasındaki uzaklığa bölümü altında çalışacağı protokol

proje mimarı project architect protokol veri protocol data unit


bir projeye mimari yönden katkılar birimi bir iletişim şebekesinin karşılıkli
sağlayan eleman; mimar birimleri arasında değiştirilen bilgi
birimi; bu birim bir bilgi,bir veri(data) bir
kontrol adresi olabilir.
proje project engineer
mühendisi bir projeye mühendislik katkısı veren
eleman;proje mühendisi protokol(rapor) protocol (report)
iletişim kuralları. protokol. tutanak. bir
anlaşmaya eklenen madde.
propan propane
petrolün rafinasyonu yada doğal gaz
işlemlemesinden elde edilen üç karbonlu prototip prototype
alken; genellikle gaz halinde olup seri iretime geçmeden önce ürünün
taşınabilir sıvı hale sıkıştırılabilir nitelikleri hakkında bilgi sahibi olmak ve
gerekiyorsa değişiklikleri
gerçekleştirmek üzere üretilen az
propilen glikol propylene glycol
sayıdaki numunesi
sistematik adı propane-1,2-diol, olan
organik bileşik(diol
alkol);kokusuz,renksiz,tatsız yağ prototip bina prototype building
kıvamında sıvı; ikincil soğutkan olarak prototip olarak yapılmış bina;
kullanılır;
psikrofilik psychrophilic
proses ara yüzü process interface soğuk atmosferlerde gelişme yeteneği
proses ara yüzü olan bakteriler

proses enerjisi process energy psikrometre psychrometer


binada bulunanların konforu yada yaş ve kuru termometre sıcaklıkları ile
rahatını korumak için olanın dışında, bir bağıl nemleri belirlemekte kullanılan
üretimi, endüstriyel yada ticari süreçleri ( ölçü aracı
proses) desteklemek amacıyla tüketilen
enerji psikrometri psychrometry
606

özelde nemli hava olmak üzere, püskürtme ile injection atomizer


atmosferik koşulların ölçülmesi yada atomlaştırıcı püskürtme yoluyla yakıtın atomize hale
belirlenmesi ile ilgili fizik bilimi dalı getirilmesi

psikrometri psychrometrics püskürtme ile spray cooling


bilimi nemli havanın termodinamik özellikleri soğutma paketlenmiş malzemelerin üzerine sprey
ile atmosferik nemliliğin malzemeler ve salamura uygulayarak soğutma
konfor üzerindeki etkilerini inceleyen
bilim dalı. püskürtme injection nozzle
memesi yakıtın havayla karışarak püskürtüldüğü
psikrometrik psychrometric chart nozul
diyagram nemli havanın,genellikle yaş ve kuru
termometre sıcaklıkları, özgül ve bağıl püskürtme spray nozzle
nemliliği, antalpi ve yoğunluğu gibi sıvıyı sprey halde püskürten nozul
memesi
özelliklerinin grafik gösterimi.

püskürtme spray point


psikrometrik psychrometric coefficient
noktası su püskürtme noktası
katsayı psikrometrik katsayı

püskürtme spray chamber


pskrometrik psychrometric
odası sprey hale getirme odası; bir klima
özellikle,havaya karışmış durumdaki nem
santralinde nemlendirmenin spray su ile
olmak üzere, atmosferik koşulların
yapıldığı nemlendirme hücresi.
belirlenmesi yada ölçülmesiyle ilgili

püskürtme injection temperature


PTAC PTAC
sıcaklığı püskürtme sıcaklığı
‘packaged terminal airconditionig
system’ için kullanılan kısaltma.paket
terminal iklimlendirme birimi. püskürtme direction of injection
yönü püskürtme yönü
punta kaynağı spot welding
nokta kaynağı;punta kaynağı püskürtmek spray (verb)
püskürtmek; sprey hale getirmek
pürmüz blowlamp
lambası pürmüz lambası; kurşun kalafat işlerinde püskürtmeli injector burner
ısıtmak için kullanılan aparat brülör bir enjektörden yakıtın püskürtülmesi ile
çalışan brülör
pürüzlülük roughness
borularda iç yüzeyde akışa karşı bir püskürtmeli spray freezer
direnç doğmasına neden olan pürüzlülük. dondurucu sprey salamura ile dondurma yapan derin
dondurucu; paketlenmiş besinlerin
pürüzlülük roughness factor yüksek bir temas sağlamak için doğrudan
faktörü pürüzlülük faktörü; boru basınç sprey halinde püskürtülen düşük
kayıplarının hesaplanmasında kullanılan sıcaklıklı salamura ile soğutulması
ve boru pürüzlülüğüni ifade eden sayı
püskürtmeli spray freeze drying
pürüzlülük coefficient of roughness donmuş çok düşük sıcaklıklı sprey halinde
katsayısı pürüzlülük katsayısı; kurutma salamura püskürterek yapılan donmuş
kurutma
pürüzsüz smooth
düz;pürüzsüz;temiz püskürtmeli spray type air cooler
hava soğutma yüzeyi içeren yada içermeyen,
soğutucusu hava akımına sürekli sıvı püskürten hava
püskürtme immission
soğutucusu.
püskürtme; enjeksiyon

püskürtmeli spray type air washer


püskürtme spraying
hava yıkayıcısı su püskürterek hava temizleyen yıkayıcı
sprey hale getirme; küçük atomize
parçalara ayırma
püskürtmeli ısıl sprayed thermal insulation (sprayed
püskürtme injection pipe, sparge pipe,spray pipe yalıtım on insulation)
enjeksiyon borusu; üzerinde nozullar yalıtım için bırakılan boşluklar arasında
borusu
bulunan püsjkürtme borusu, dağıtma sprey halinde yalıtım maddesi
borusu; sprey halinde su veren püskürterek yapılan yalıtım
nemlendirme borusu
püskürtmeli spray curtain
püskürtme paint spraying booth perde sprey halinde su püskürterek oluşturulan
boya sprey kabini ısıl perde
boya kabini
püskürtmeli case hardened
püskürtme spray wall tank
yüzey bir metalin yüzeyine alaşım metalini
duvarlı tank yüzeyine sıvının püskürtüldüğü tank
sertleştirme püskürterek yüzeyde ince bir
alaşımlı(sert) tabaka yaratma işlemi
püskürtme spray pond
havuzu su kulelerinde sprey halinde düşen suyun püskürtücü injector
toplandığı havuz; bir buhar jeti ile bir kazana içerisindeki
607

basınca karşı suyu veren araç; bir radyasyon radiation intensity


akışkanı , bir diğer akışkanın yarattığı şiddeti radyasyon şiddeti; birim yüzey alandan
kısmi vakumla pompalama yada basma birim uzay açı boyunca yayınan
yapan araç. radyasyon miktarı

radon radon radyasyon radiate


doğal olarak radyum atomlarının toprak yaymak bir merkezden yayılmak, ışın yaymak,
ve kayalarda bozunmasından ortaya saçmak, bir merkezden yayınan ışın,
çıkan ve ABD toprak,su ve kayaların her ışımak, yayın yapmak,
türünde bulunan her türden binaya doğru
hareket edebilen radyoaktif gaz radyasyonla radiation pasteurization
basınçlandırma besin maddelerini sıhhileştirmek için
radon radon daughters iyonize edici radyasyona maruz
kardeşleri kısa ömürlü radyoaktif radon ürünü olan bıraakma; radyatif pastörizasyon
ve daha sonraki bozunma kademesinde
havadaki tozlara yapışan kurşuna radyasyonla loss by radiation
dönüşen ve solunum yoluyla alındığında radyasyon kaybı;radyasyonla gerçekleşen
kayıp
akciğer zarını yıpratan radon ürünleri kayıp

radyal radial radyasyonla radiation sterilization


yarı çap doğrultusunda olan mikrop besin maddelerini sıhhileştirmek için
öldürme iyonize edici radyasyona maruz bırakma;
radyal enerji radial energy distribution system radyatif pastörizasyon
dağıtım sistemi ana dağıtım hattından tüketicinin
kullanım birimine tek hatla getirilen radyasyonla irradiation
elekktrik enerjisi; en yaygın ve en basit besinlerin vb , bazı mikro organizmaların
temizleme
elektrik dağıtım sistemi öldürülmesi için örneğin 0.2537 µm gibi
belirli dalga boylarına sahip radyasyona
radyal fan radial fan maruz bırakılması
radyal fan; çap doğrultusunda(dönme
eksenine dik) hava üfleyen fan radyatif radiant (adj)
ışığın radyatif ışınları; yayınan yada
radyal radial acceleration yansıyan ışık ışınları;canlı biçimde
hızlanma radayal ivmendime parlayan;parlak; pırıltılı

radyal kanatlı radial bladed fan radyatif akı radiant flux, iradiance
fan radyal kanatlı fan
birim zamanda akan radyasyon enerjisi
(watt); radiant flux density birim
radyal kanatlı radial bladed impeller (paddle bladed yüzeyin içerisinden yada üzerine akan
fan rotoru impeller) radyasyon gücünün ölçüsü. ( irradiance
radyal kanatlı fan rotoru olarak da adlandırılır)

radyal uzaklık radial distance (chimney) radyatif akı radiant flux density
reseptör ile baca çıkışının merkezi radyatif akı yoğunluğu; birim yüzeyin
arasındaki en kısa uzaklık
yoğunluğu
içerisinden yada üzerine akan radyasyon
gücünün ölçüsü. ( irradiance olarak da
radyasyon radiation adlandırılır)
bir merkezden yayılma, ışın yayma,
saçma, bir merkezden yayınan ışın, radyatif enerji radiant energy
ışıma, yayın yapma, kaynağından çıktıktan sonra her yönde
yayınımda bulunan ve sıcak cisimle daha
radyasyon açı radiation angle factor (shape factor) soğuk cisim arasında elektromanyetik
faktörü radyasyon açı faktörü(biçim faktörü) dalgalar yoluyla iletilen radyasyon
enerjisi
radyasyon acceptance angle
açısal bölgesi bir yoğunlaştırıcının alıcısı tarafından radyatif gazlı radiant gas heater
alınan radyasyonun açısal bölgesi; bu ısıtıcı doğal gazla çalışan radyatif ısıtıcı
açıda gelen radyasyon açıklıktan (delik)
geçtikten sonra soğurucuya ulaşıyorsa radyatif ısı radiant heat
‘alınan radyasyon’ olarak nitelenir. radyasyon yoluyla yayılan ısı miktarı

radyasyon radiation shape factor radyatif ısı radiative heat exchange


biçiçm faktörü radyasyon biçim faktörü farklı sıcaklıktaki iki cisim arasında
değişimi
radyasyon yoluyla ortaya çıkan ısı
radyasyon radiation factor değişimi
faktörü radyasyon faktörü
radyatif ısı radiative heat exchange, globe
radiation shield değişimi, radyatif ısı değişimi,küresel
radyasyon
kalkanı nem ve sıcaklık sensörlerinin radyasyon küresel
ve yağmur nedeniyle yanlış öçme
değerleri üretmesini önlemek amacıyla radyatif ısı radiative heat transfer coefficient
uygulanan örtü yada kalkan transferi radyasyonla ısı iletim katsayısı
faktörü
608

radyatif ısıtıcı radiant heater radyatör radiator


radyatif ısıtıcı sıcak sulu sistemlerde ısıyı
koşullandırılan mahalle vermekte
radyatif ısıtma radiant heating kullanılan terminal birim (radyasyonla
radyatif ısıtma değil öncelikle konveksiyonla);

radyatif ısıtma radiant heating system radyatör radiator casing


ısıtmanın elektrik dirençleri, sıcak su gövdesi radyatör gövdesi; radyatör kasası
sistemi
radyatörleri gibi radyasyon
yüzeylerinden mahalle aktarıldığı ısıtma radyatör kefesi radiator guard
sistemi; radyatör koruyucu kafesi

radyatif radiant transmittance (luminous radyatör radiator grille


iletkenlik transmittance) radyatör önündeki menfez
menfezi
bir yüzey tarafıjndan geçirilen radyatif
akının, bu yüzeye gelen radyatif akıya
oranı radyatör nipeli radiator nipple
radyatör nipeli
radyatif konfor radiant comfort heating
radyatif konfor ısıtması;elektromanyetik radyatör radiator regulating valve
ısıtması radyatöre su girişini ayarlayan vana;
radyasyon şeklinde ısının transferi regülatör
vanası radyatör vanası
radyatif panel radiant panel
radyatif panel radyatör radiator fixing
sabitleme radyatörün bina elemanlarına(duvar)
radyatif radiant reflectance (luminous bağlantısı ve sabitlenmesi
reflektans reflectance)
yansıtılan radyasyon (veya ışık) akısının radyatör vanası radiator valve
gelen radyasyon (yada ışık) akısına radyatör musluğu; radyatör vanası
oranı.
radyatör yüzeyi radiator surface
radyatif radiant temperature radyatörün ısı aktarımına katılan yüzeyi
sıcaklık bir bireyin gerçek çevreyle yaptığı
radyatif ısı değişiminin aynısını yaptığı radyoaktif radioactive
siyah cisim niteliğindeki bir kapalı nükleer bakımdan kararsız ve
hacmin yüzey sıcaklığı. çekirdeğinden parçacıklar yayınan
maddeler;radyoaktif
radyatif asymmetry, radiant temperature
sıcaklık radyatif sıcaklık asimetrisi; radyatif bir radyoaktif radioactive materials
asimetrisi plakanın iki yüzü arasındaki sıcaklık iyonlaştırıcı radyasyon yayan maddeler
malzemeler
farkı

radyoaktiflik radioactivity
radyatif radiant temperature asymmetry
nükleer bakımdan kararsız ve
sıcaklık ;radyatif sıcaklık asimetrisi
çekirdeğinden parçacıklar yayınan
asimetrisi maddelerin yaydığı radyasyon

radyatif radiant cooling radyometre radiometer


soğutma radyatif soğutma;duyulur soğutma; enerji yada güç birimlerinde radyasyonu
sıcaklık değişimi gerçekeştiren soğutma ölçmekte kullanılan ölçme aracı

radyatif radiant cooling system radyometrik radiometric forces


soğutma sistemi tavanın soğutularak buradan kuvvetler ısıl gradyenler tarafından oluşturulan
konveksiyonun da yardımıyla sağlanan radyometrik kuvvetler
soğutma
radyozite radiosity
radyatif radiant cooling system (panel air bir yüzeyin birim alanından çıkan
soğutma sistemi system) radyatif akı.bir yüzeyden yayınan ve
(panel hava tavana döşenen radyatif soğutma yansıtılan radyasyon akıları ile bu yüzey
panelleri yardımıyla yapılan soğutma tarafından geçirilen radyasyonun toplamı,
sistemi)

radiant strip RAM random access memory (RAM)


radyatif şerit
panel olarak ince yapıda,tavan bilgisayarda veri depolamak için
seviyesinde kurulabilen ve ışık vermeyen kullanılan bir bellek türü
elektrikli radyatif ısıtıcı
Rankin çevrimi Rankine cycle
radiant strip heater Rankin çevrimi;genelde güç
radyatif şerit
panel olarak ince yapıda,tavan santrallerinde bulunan ısı makinelerini
ısıtıcı açıklayan çevrim
seviyesinde kurulabilen ve ışık vermeyen
elektrikli radyatif ısıtıcı
Rankin Rankine temperature
radiant ceiling heating sıcaklığı Rankin sıcaklığı; Rankin tarafından
radyatif
tavandan yapılan radyatif ısıtma önerilen ve altında başka sıcaklık
tavandan ısıtma bulunmayan sıfır derecesi; fahrenheit
ölçeğinde mutlak sıcaklık; -459.67 F
609

Raoult yasası Raoult’s law vana redüksiyonlu vana


bir çözeltideki buhar basıncı azalmasının,
çözeltideki maddelerin molekül atmosphere of reference
referans
fraksiyonuna bağlı olduğunu ifade eden nitelikleri belirli amaçlarla standartlar
yasa
atmosferi
tarafından belirlenen referans atmosfer,

rapor report reference building


referans bina
rapor;bildirim referans alınan bina

rasgele içecek casual drink temperature reference cycle


referans çevrim
sıcaklığı rastgele içecek sıcaklığı; referans çevrim

rastgele hata random error referans değeri reference value


ortalama bir değerin her iki yanından bir araştırma ve değerlemede referans
rasgele okuma alma sırasında ortaya olarak alınan değer;
çıkan hata; rastgele hata,
referans dosya reference file
rastgele ısı incidental heat gain bir sistemin yada sistem elemanlarının
kazancı rastgele ısı kazancı; rastlansal ısı kazancı üretim,kurulum,denetim ve kabulünde
temel alınacak ve bütün ilgili teknik
random particle motion resim ve tanımlamaları içeren dosya
rastgele
parçacık Brown hareketinde bir parçacığın
rastgele hareketi referans dönem reference period
hareketi her hangi bir işlemin açıklama ve
bedellendirmesinde temel alınan
rayda frekans radio frequency interference (RFI) süre(örneğin işçi ödemelerinde)
girişimi(RFI) bir elektriksel ve elektronik elamanın
performansını olumsuz etkileyen
referans reference filters
elektromanyetik girişim
filtreler bir test sistemi olarak hazırlandıktan
hemen sonra, direnç ve başlangıç verimi
R-değeri R-value (thermal resistance) yönden dikkatli bir biçimde ölçümleri
bir malzemenin ısı geçişine karşı yapılan kuru ortamlı filtre;
gösterdiği direnç; ısıl direnç
referans reference designation
reaktif güç reactive power herhangi bir kontrol
gösterim
bir kapasitörün elektrik alanı ile bir devresi,sistem,eleman vb için referans
iletkenin manyetik alanı arasında alınacak açıklamalar
salınan(oscillate) elektriksel güç; reaktif içeren,üretim,denetim ve kontrol-kabul
güç elektriksel olmayan bir güce sürecinde temel alınan resim yada belge
çevrilemez; volt-amper olarak ifade
edilir.
referans hattı datum line
referans hattı yada çizgisi
reaktif metal reactive metal
diğer kimyasallarla tepkimeye girme
referans benchmark
yeteneği gösteren metal
noktası bir ölçme için referans noktası

reaktör reactor
bir kimyasal tepkimeyi yada bir nükleer referans reference (fixed) point
tepkimeyi içeren ve kontrol eden cihaz noktası referans alınan nokta

redüksiyon reducer referans benchmarking


parçası(boru) boru tesisatında geniş çaplı boruyu küçük oluşturma referans noktası oluşturma
çaplı boruya bağlama elemanı;
redüksiyon parçası reference wind speed
referans rüzgar
hızı rüzgar araştırmalarında referans olarak
redüksiyonlu reducing pipe alınan değer
boru redüksiyonlu boru
referans reference temperature
redüksiyonlu reducing elbow sıcaklık test zonu’nun ortasında döşemeden 42 in
dirsek geniş çaplı borudan düşük çaplı boruya ( 1.1 m) yukarıdaki sıcaklığı.
90 derec dönüş sağlayan redüksiyonlu
dirsek referans reference method
yöntem temel alınan,referans yöntem
redüksiyonlu reducing coupling
kavrama redüksiyonlu kavrama datum surface
referans yüzeyi
referans olarak alınan yüzey
redüksiyonlu reducing nipple
nipel redüksiyonlu nipel reflektans reflectance
bir yüzeye gelen radyasyonun yüzey
redüksiyonlu reducing bushing tarafından yansıtılan kısmı,
rakor redüksiyonlu kovan yada rakor
refrakter refractories
malzemeler yüksek sıcaklıklarda
redüksiyonlu reducing valve
mukavemetini(dayanım) koruyan,
610

fırın,ocak,soba gibi ekipmanlarda renk verme colour rendering


duvarların örülmesinde kullanılan genellikle günışığı olan bir referans ışık
malzemeler altındaki renk görünümü ile
karşılaştırıldığında, ışık kaynağının
regresyon regression renkler üzerindeki etkisi
istatistikte bağımlı değişkenlerin diğer
bağımsız değişkenlerle ilişkisini renk verme colour rendering index (Ra)
belirleyen analiz indisi bir ışık kalite ölçüsü;maksimum değer
olan 100, gün ışığı ile fluoresan ışığına
rejeneratif regenerative cycle gas turbine verilir; CRI değerinin 100’e yaklaşması,
yanma havasını ısıtmak için, egzoz gerçek renkleri gösterme yeteneğinin
çevrimli gaz
gazlarından ısı geri kazanımı yapan gaz daha iyi olduğu anlamına gelir.
türbini
türbini çevrimi
renklendirici dyestuff
rejeneratif fan regenerative blowers boya maddesi;renklendirici
santrifüj hava akımı üreten,düşük
basınçlı yüksek hava debileri sağlayan renkli cam tinted glazing
fan (pencereye uygulama anlamında)
pencerelere uygulanan bronz,yeşil,mavi
rejeneratif ısıl regenerative thermal oxidizers yada gri renk tonlarındaki cam malzeme;
oksitleyiciler yüksek sıcaklıkta uçucu organik
maddeleri karbon dioksite dönüştüren ve renkli duman coloured smoke
proses ısısını geri kazanım düzeni içeren mahalde hava akımı örneğini saptamak
oksitleyici için kullanılan renkli duman yöntemi

rejeneratif regenerative cooling renksiz kılma discolour (USA discolour)


soğutma ısıl yada gizli ısı depolayan bir kaynaktan renksizleşme; renk atma; renk kaybetme
ısı çekerek ve bu kaynağa ısı depolayarak
çalışan sistem rep rep
bir malzeme veya yapının su buharının
rejeneratif regenerative scrubber akışına karşı gösterdiği direncin ampirik
yıkayıcı havadan kirleticilerin alınmasında birimi.bir rep=bir saat x feet kare x bir
absorbe edici maddeleri kullanan, iki grain (avoirdupois); rep birimi perm’in
kolon halindeki absorbsiyon ortamından tersidir ve bu bir SI birimi değildir.
birisi çalışırken diğeri ısı yoluyla
kullanıma hazırlanan hava temizleyici reset kontrolü reset control
reset kontrolü; resetleme yoluyla bir
rejeneratör regenerator sistemi tekrar işlevsel kılma
rejeneratör;
resim çizmek study (drawing)
rejim yükü pickup load resim çizmek;teknik resim oluşturmak
bir binanın ısıtma yada soğutmasında
binayı rejim sıcaklığına getirmek için resim[teknik] drawing
çekilmesi gereken yük; sistem bundan bir projedeki elemanların yeri,boyutları
sonra ısı kayıplarını karşılamak üzere ve tasarımını gösteren çizimsel yada
çalışır resimli belgeler;

rektifiye edici rectifier resin bağlayıcı resin bonded


bir soğurmalı soğutma sisteminde, resin bağlı seri filtre elemanları
soğurucu maddeyi yoğuşturan ve
kondensere vermeden önce soğutkandan official stamp
ayıran dıştan soğutmalı ısı
resmi damga
resmi damga
eşanjörü,elektrikte AC akımını DC akıma
dönüştüren araç
resmi emir official order
resmi emir;
Rem Rem (Röntgen equivalent man)
Röntgen olarak absorbe edilen dozun
radyasyonun biyolojik etkisiyle çarpımı; resmi kapasite official capacity
bir radyasyon dozu ölçüsü resmi onaylı kapasite; yetkili test
kurumları tarafından onaylanmış kapasite
renk colour (USA color)
renk resmi onay official approval
resmi onay; bir kalitenin veya diğer bir
üretim sisteminin uygunluğunu
renk atma discoloration belgeleyen onay
renk atma; renk bozulması; meyve ve
sebzelerdeki renk açılması
resmi sürüm official version
resmi sürüm; deneme sürümü dışında bir
renk kodu colour code PC yazılımının resmi rürümü
direnç değerlerini renklerle ifade eden
elektriksel kod
resonansa near resonance
yakın rezonans frekansına yakın fakat tam eşit
renk sıcaklığı colour temperature olmayan frekans
bir ışık kaynağının kalitesini, görünen
renkleri siyah cisimle ilişkili olarak veren
ölçme yöntemi restgele random sampling
611

örnekleme rastgele örnek yada numune alma risk risk assessment


değerlemesi risk değerlemesi
restoran restaurant
ticari yemek verme tesisi; ROM read only memory (ROM)
restoran;lokanta bilgisayar ve diğer elektronik araçlarda
bir depolama elemanı
revizyon revision
gözden geçirme; düzeltme; değişiklik rondela bolt washer
yapma bağlantı sıkıldıktan sonra somunun
parçaları yıpratmaması için kullanılan ve
Reynolds sayısı Reynolds number somunun altına yerleştirilen eleman;
akımın rejimini belirleyen sayı;Reynolds rondela
sayısı
rondela washer
rezervuar flushing cistern civatalı bağlantılarda cıvata kafasının
tuvaletlerde kullanılan ve tuvaletin altına konulan rondela
yıkanması amacıyla kolun çekilmesi ile
su boşaltan depo; rezervuar rotor impeller
bir cihazın akışkana hareket veren dönen
kısmı (fan, santrifüjfan, kompresor,
rezervuar flapper valve yada pompa)
vanası özellikle tuvalet rezervuarlarında
kullanılan ve bir yuvaya oturan rotor propeller
tablanın(raket-flapper) kaldırılması ile dönel hareketi doğrusal harekete
boşaltma yapan valf dönüştüren, iki yada daha fazla eğik
kanatla hava veya suda bağlı bulunduğu
mil çevresinde dönerken ileri doğru
rezistiv yük resistive load hareket sağlayan eleman; pervane yada
bir devreye bağlandığında direnç rotor
oluşturan yük
rotor rotor
rezonans resonance bir eletrik motorunun dönen parçası.
cebri tireşimdeki bir sistemde rezonans,
kuvvetlerin frekansında küçük de olsa rotor çalışma impeller running noise frequency
ortaya çıkan bir değişimin genlikte neden gürültü çalışmada rotor gürültü frekansı
olduğu değişim durumunda ortaya çıkar.
frekansı
rezonans resonance frequency
rotor göbek impeller backplate (impeller hub disc;
frekansı rezonansın ortaya çıktığı frekans; bu,
diski impeller hub plate)
genellikle “doğal rezonans” olarak
rotor göbek diski
adlandırılır; bir makine çalışmasının
maksimum tepkisel spektruma yol açtığı
frekans; rotor kanadı impeller blade
rotor kanadı
R-faktörü R-factor
bir malzemenin ısı transferine direnç rotor tepkisi impeller reaction
gösterme kapasitesinin ölçüsü; R-değeri rotor tarafından üretilen tepki kuvveti
malzemenin iletkenlik değerinin tersi
olup, R değerinin yüksekliği malzemenin rotor ucu impeller tip
ısı yalıtımı özelliğinin artmasını anlatır rotor kanadı uç kısmı

rijit kanal duct, rigid rotor ucu çapı impeller tip diameter (of a fan)
metal ve fiberglass malzemeden yapılmış bir fanda kanatlarının uçtan uca çapı
esnek olmayan kanal.
rotorlu propeller anemometer
rijit plastik rigid plastic foam (insulation) anemometre pervaneli anemometre
köpük katı plaka halinde hazırlanmış köpük
yalıtım tabakası; fan, propeller
rotorlu fan
bir montaj bileziği içerisinde pervane
rijit rigid suspension yada disk türü bir çark (rotor) ile kayış
süspansiyon rijit süspansiyon; kasnak ve doğrudan tahrikler için destek
montaj elemanları içeren fan.
Ringleman Ringlemann chart
diyagramı kirletici yayınımların neden olduğu hava router(internet) half router
bulanıklığını ölçmekte kullanılan gri'den internet dağıtım bilgilerini filtre eden ve
siyaha kadar değişik tonlarda bir dizi şebekeye dağıtan yarım-router
gösterim
röle relay
rink dağıtım ring distribution system bir kontrol devresinde elektrik
sistemi ring elektrik dağıtım sistemi kontaklarının açılması yada kapanması
için akımı kullanan araç;son kontrol
araçlarını çalıştırmakta akışkan
risk risk
basıncındaki değişmeleri kullanan devre
tehlike. risk. riziko. zarar olasılığı.
elemanı;röle
tehlikeye atmak. göze almak.
612

Röntgten Rontgen fan alternatif enerji kaynaklarından rüzgar


havadaki iyonlaştırıcı radyasyonun enerjisi ile elektrik elde etmekte
ölçüsü;standart basınç ve sıcaklıktaki 1 kullanılan araç;rüzgar türbini
cm3 havadaki birim elektrik yükünün
pozitif ve negatif yüklerini serbest hale rüzgar yönünde leakage path leeward
getirmek için gerekli radyasyon miktarı rüzgar yönündeki hava sızıntısı
hava kaçağı
rüzgar wind
rüzgarsız unwind
rüzgar;esinti;
rüzgarsız;rüvgarı kesilmiş,önlenmiş

rüzgar akımı wind flow


saat clock
rüzgar akımı
senkronizasyon için eşit zaman
aralıklarında işaret (sinyal) üreten araç;
rüzgar alan windward zamanı gösteren ve ölçen araç
taraf binanın rüzgara maruz olan tarafı; rüzgar
alan taraf
saat yönünde clockwise movement
hareket saat akrebi yönündeki hareket
rüzgar basıncı wind pressure
rüzgar basıncı, bir yüzey üzerinde
rüzgarın yarattığı basınç saatlik one hour rating
değerleme ABD'de bir iklimlendirme cihazının
kapasite değerlendirmesinde temel alınan
rüzgar cepheli downwind
bir saatliksoğutma değeri;
rüzgarın estiği yönde olan; rüzgar alan;
rüzgara karşı
saatlik duyulur hourly sensible cooling load
ısı yükü saatlik duyulur ısı yükü
rüzgar gülü wind rose
rüzgar gülü; rüzgarın estiği yönü
belirlemek için kullanılan aparat saatlik gelen hourly incident solar radiation
güneş bir yüzeye satte gelen güneş radyasyonu
rüzgar hızı wind speed, gust speed radyasyonu
rüzgar hızı; rüzgarın saatte aldığı yol; hourly heating load
saatlik ısıtma
genelde km/h olarak ölçülür bir mahalde birim zamanda(saat)
yükü
sağlanması gereken ısı miktarı; ısıl yük
rüzgar wind infiltration
infiltrasyonu rüzgar basıncının neden olduğu hourly free zone air temperature
saatlik serbest
infiltrasyon saatlik serbest bölge hava sıcaklığı
zon hava
sıcaklığı
rüzgar kanadı wind vane
rüzgarın esme yönünü göstermek üzere
bir binanın yüksekçe bir yerine takılan saatte hava air changes per hour (ACH, ACPH)
kanat; rüzgar kanatı; rüzgar gülü değişimi(ACH) bakınız ‘air change rate’

rüzgar kesici windbreak sabin sabin


ağaçlardan yada yüksek çalı türü akustik absorpsiyonun boyutsuz birimi;
bitkilerden oluşturulan ve bir alana gelen birim emiciliğe sahip bir yüzeyin bir feet
rüzgarı kesen birtki örtüsü; rüzgar kesici karesinin eşdeğer ses absorpsiyonuna
eşittir (örneğin gelen bütün ses enerjisini
rüzgar wind screen emen yüzeyin 1 ft2 si.)
koruyucu ekran yağmur miktarını ölçmekte kullanılan
aparatı,rüzgar etkilerinden korumak için sabit constant
kullanılan koruyucu ekran belirli bir süreç sırasında değişmeyen
matematiksel değer, sabit.
rüzgar soğutma wind chill index
endeksi dış mahalde insan bedeninin maruz sabit antalpide isenthalpic
kaldığı rüzgar ve soğuk karşısında sabit antalpideki termodinamik durum
insanın hissettiği sıcaklığı belirlemek değişimi.
üzere kullanılan endeks; rüzgar-soğuk
endeksi sabit antalpide isenthalpic expansion
durum içerisinde antalpinin sabit kaldığı
rüzgar soğutma chill factor (wind chill factor) değiştirme genişleme; soğutma sistemlerinde TXV
faktörü rüzgar hızının yarattığı soğuma etkisi arasından gerçeklenen durum değiştirme

rüzgar stopu wind stop sabit antropi isentrope


rüzgar korkuluğu; rüzgarın önüne eşit yada sabit antropi çizgisi.
konulan engel
sabit antropide isentropic operation
rüzgar tüneli wind tunnel çalışma içerisinde antropinin sabit kaldığı durum
havada hareket eden cisimlerin değiştirme, sabit antropideki işlem
çevresindeki hava hareketlerini
incelemek üzere yapılan test tüneli;rüzgar sabit antropide isentropic process (reversible
tüneli işlem adiabatic)
içerisinde antropinin sabit kaldığı durum
rüzgar türbini wind turbine fan (aeolian fan) değiştirme, sabit antropideki proses
613

sabit basınç isobar sabitleme fixing clip


çizgileri aynı basınçtaki noktaları gösteren eğri kelepçesi sabitleme kelepçesi

sabit basınç constant pressure expansion valve sabitleme fixing point


genişleme giriş basıncına bakılmaksızın sabit bir noktası sabitleme noktası; bir elemanın bağlantı
vanası çıkış basıncını koruyan vana; yada sabitleme yeri

constant pressure valve sabitlemek clip (fix)


sabit basınç
evaporatörde sabit bir basıncı korumak sabitlemek, ataşlamak, tutturmak
vanası
üzere kullanılan valf
sabitlenmemiş unfixed
isobaric (isopiestic) sabitlenmemiş; boşta; sökülmüş
sabit basınçta
sabit basınçtaki durum değiştirme.
sabunlaştırma saponification
constant value control madeni yada hayvansal yağların alkali
sabit değer
sabit değer kontrolü hidrolizi yada bir yağ asidinin
kontrolü nötralizasyonunu içeren, kimyasalları
sabunlaştırma işlemi
sabit denetim constant supervision
sabit ve sürekli denetim plate fin
saç kanat
plaka saçtan yapılmış ısıtma yüzeyi
sabit devre constant cut in artırıcı kanat
kesme noktası cut-in noktasının sabit kalmasına olanak
vermek üzere üretilmiş soğutma sheet cutting shears
saç kesme
cihazlarında kullanılır ayar mili saç kesme makası
döndürüldüğünde değişken bir cut-out makası
(değişken fark) sağlar
saç metal gövde sheet metal casing
accumulator at constant level saç metal gövde
sabit düzey
akümülatörü ısıyı toplayarak sürekli ve nispeten sabit
bir miktarda veren toplayıcı saç metal kanal sheet metal duct
saç metal kanal
sabit düzey constant level valve
vanası bir depo içerisinde örneğin bir sıvı-yakıt saç metal sheet metal housing
brülörüne verilen yakıt gibi, sabit bir muhafaza saç metal muhafaza
akışkan düzeyini korumak için kullanılan
vana; saçlı hair hygrometer
higrometre saç higrometresi
sabit hacim constant volume lines,isochor
çizgileri üzerindeki bütün noktaların sabit bir
sadece mahal space heating only mode
değeri gösterdiği( örn.sabit sıcaklık,sbait
ısıtma konumu sadece ısıtma konumu;
basınç,sabit kalite) faz diyagramı eğrileri

sabit hacimde isochome sadece mahal space cooling only mode


sabit hacimdeki noktaları birleştiren eğri soğutma kızgınlık alıcı su pompasının otomatik
konumu olarak durdurulduğu yada evsel suya
constant dryness or constant quality eklenen ısı transferinin önemsiz olduğu
sabit kuruluk durumlarda soğutma sırasında ortaya
lines
bir faz diyagramında % 0(doymuş sıvı) çıkan bir çalışma konumu.
ile % 100( doymuş buhar) arasında buhar
kalitesini gösteren eğriler saflık derecesi degree of purity
saflık,arılık,temizlik derecesi
sabit maliyetler sunk costs
mikro ekeonomik anlamda sağ diş right hand thread
değiştirilemeyen sabit maliyetler; sağ diş; sağa doğru çevrildiğinde sıkma
maliyetlerde çok fazla azaltımın yapan diş
sağlanamadığı sabit maliyetler
sağlıksız unhealthy
sabit ödemeli flat rate charge sağlıksız;sağlık açısından zararlı; sağlık
bir hizmet için(sigorta/gönderme) sabit ilkelerine uygun olmayan
ödeme yapısı; hizmetten yararlanma
biçimi ve zamanından bağımsız olan sahiplik owning cost
sabit ödeme yükümlülüğü maliyeti sahiplik maliyeti

sabit sıcaklık isothermal jet saklama süresi retention period


jeti sabit sıcaklıktaki yakıt-hava jeti bir dökümanın saklanma süresi

sabit sıcaklıkta isothermal salamura brine


durum içerisinde sıcaklığın sabit kaldığı durum (1) 150°F (66°C)’nin üzerinde parlama
değiştirme değiştirme biçimi.sabit sıcaklıklı durum noktasına sahip, soğutkanın
değiştirme; izotermal durum değiştirme. soğuttuğu,hal değişimine uğramaksızın
ısı transferinde kullanılan her hangi bir
sabitleme deliği fixing hole sıvı için kullanılan eski terim,salamura;
sabitleme deliği bu gün ‘ikincil soğutkan terimi geçerlidir
614

(2) tuzun sudaki çözeltisi olan ikincil salmastra stuffing


soğutkan (ASME B31.5) dolma;doldurma; sızdırmazlık sağlama

salamura brine circuit salmastra packing ring


devresi salamuralı soğutma sistemlerinde bileziği sızdırmazlık bileziği
içerisinden salamuranın geçtiği devre
salmastra packing gland
salamura dönüş brine return tank vanada milin geçtiği üst gövde kısmında
grubu
tankı bir salamura devresinde, salamuranın bulunan ve sızdırmazlığı sağlayan
mahalde soğutma yaptıktan sonra tekrar salmastra grubu.
soğutulması için döndüğü depolama tankı
salmastra stuffing box
salamura brine expansion tank (head tank) (1) bir şaft ,kol yada rot’u çevreleyen,
kutusu
genleşme tankı salamura devrelerinde salamuranın sızmaları önleyen salmastra, (2)bir
genleşmesi halinde tesisi tehlikeli kablonun bir bağlantı kutusu yada diğer
basınçlardan korumak üzere bir elamana geçişinde, bağlantının su
bulundurulan genleşme tankı sızdırmazlığı için kullanılan eleman

salamura brine spray system salmastralı packed bed


püskürtmeli besinlerin dondurulmasında, derin salmastralı yatak
yatak
sistem soğutma sıcaklıklarındaki spreyin
paketlenmiş besinlere püskürtülerek
yapılan dondurma işlemi salmastrasız packless
salmastrasız
salamura brine spray refrigerating system
paketlenmiş besinlerin dondurulmasında, salmastrasız packless valve
püskürtmeli salmastrasız vana
soğutma sistemi düşük sıcaklıktaki salamuranın,bir vana
konveyörde akan paketlerin üzerine
püskürtülerek çabuk soğutulduğu salyangoz cochlea
salamura püskürtme sistemi salyangoz

salamura brine chiller sanal veri virtual data point


soğutucusu bir ikincil soğutkanı soğutan ısı eşanjörü noktası sanal veri noktası
için kullanılan piyasa terimi

sanayi dumanı smog


salamura cooler, brine genellikle oksitleyicilere ilişkin
soğutucusu bir mahalli soğutmak üzere soğutulan atmosferik hava kirliliği
salamurayı soğutan soğutucu
sandık case
salamura tankı brine tank kutu. sandık. çanta. kasa. kutulamak.
salamuralı sistemlerde,salamuranın
bulunduğu tank.
saniyede feet cubic feet per second (cfs)
küp saniyede feet küp olarak ifade edilen bir
salamura, brine, electrolytic hacimsel debi birimi
elektrolitik elektroliz yada galvanik korozyon
yoluyla farklı iki metalden birini
bileşenlerine ayırma yeteneğine sahip saniyedeki number of cycles per second
olan herhangi bir salamura çevrim sayısı saniyedeki çevrim sayısı;frekans

salamuralı brine system santigrad centigrade


sistem bir soğutma devresi, bir salamura devresi eskiden sıcaklık için kullanılan birim.
ve salamura tankı içeren, salamura Santigrad
soğutma sistemi
santigrad centigrade temperature
salınım oscillation sıcaklık Santigrat sıcaklık derecesi
ileri geri salınım
Santigrat degree Centigrade
salınım yapmak oscillate derecesi C,Santigrad derecesi
ileri geri salınım yapmak
santral sürekli base load generation
salınımlı çek swing check valve bir enerji santralinin sürekli üretebileceği
bir taraftan mesnetlenmiş bir kontrol güç çıktısı
vana güç çıktısı
elemanının(kapak) akış yönünde,
basınçla mesnet etrafında açılarak akışa
yön verdiği çek vana türü. santrifüj fan blower
HVAC sistemlerinde kullanılan
merkezcil fan
salınımlı non swinging door
olmayan kapı salınımlı olmayan kapı
santrifüj fan centaxial fan
santrifüj fan
salmastra gland
basınç altında akışkan içeren bir tanktan saplama bolt, stud
çıkan milde olduğu gibi, bir makine saplama;
bağlantısında sızdırmazlık sağlayan
eleman.
615

sapma deviation saydamlık transparancy


kontrol edicide ayarlanan değer ile her saydamlık. şeffaflık. saydam şey. ışığa
hangi bir anda elde edilen okuma(ölçüm) tutulunca görülebilen cam üzerine
değeri arasındaki fark.örneğin ayar yapılmış resim.
değeri 21 ˚C olan bir durumda, okunan
22˚C sıcaklık ile, sapma 1˚c bulunur. sayı number
sayı;adet;tane;numara
sapma bias
(istatistik) bir tahminde, gerçek değerden bir sayısal çıktı digital output (DO)
yöndeki sapma eğilimi. sayısal çıktı

sapma açısı deflection of a beam sayısal değer numerical value


bir ışının normalle yaptığı açı; sapma sayısal değer; bir değişkene verilen
açısı sayısal değer

saptırma deflector (turning vane) sayısal iletim digital transmission


kanadı saptırıcı kanat farklı bir zaman aralığında, iki farklı
işaretin (sinyal) seri formatında data
saptırmak divert iletimi
saptırmak, çevirmek;
sayısal kontrol digital control
sarı malzeme brass tubine sayısal kontrol
borusu sarı malzemeden boru
sayısal kontrol numerical control
sayısal kontrol;nümerik kontrol; takım
sarma wrapping
tezgahlarına işlemciden(processor)
sarma;sargılama;
verilen komutlarla tezgah çalışmasını
kontrol etme
sarma wrap-around evaporator
evaporatör soğutulacak kabinin çevresine sarılan
sayısal okuma digital indication
evaporatör
(1) dijital sergileme, (2)ölçülebilir bir
özellik yada durum için doğrudan sayısal
sarmak enclose okuma, (3) farklı entegral sayılara
(çevrelemek,ku çevresini sarmak. kusatmak. içine dayanan bir elektriksel okumada verilerin
şatmak, koymak. ilistirmek. içermek. kapsamak. sergilenmesi
kapatmak)
sayısal digital display
satın alınan purchased energy rates sergileme sayısal sergileme
enerji değerleri bina mahallinde satın alınan güç yada
enerji maliyetleri;bu maliyetler, kabul sayısaldan digital to analog converter
yetkilisi tarafından belirlenen güç sayısaldan analoga dönüştürücü
analog’a
taleplerini ve enerji maliyetlerini
içerebilir. dönüştürücü

conditions of sale sayma miktarı counting rate


satış koşulları
satış koşulları; bir malın satışını sayma miktarı;bir sayaçtan alınan sayma
belirleyen koşullar değeri

sales engineer sayma verimi efficiency, counting


satış mühendisi
satış mühendisi; ürünün tanıtım ve bir radyasyon veya foton parçacıkları
satışıyla ilgili planları yapan, satışı sayacının saydığı parçacık adedinin
gerçekleştiren mühendis radyasyon vey foton kaynağı tarafından
yayınan parçacık saysına oranı
sayaç meter
(1) uzunuluk ölçüsü,metre;(2) miktarları S-bükümü S-bend
ölçmekte kullanılan ölçü aracı bir boru tesisatında S-bükümü

counter input scrollkompresö scroll compressor


sayaç girdisi
sayaç girdisi r scroll kompresör

sayaç kontrolü counter check seçici anahtar selector switch


sayaç kontrolü; sayıcı ile sayarak kontrol seişci anahtar

sayaç sabiti meter constant (electric) seçicilik selectivity


kayıt cihazının okumalarını kwh’e küçük değişimleri fark ettirme/tanıtma
çevirmek için uygulanan çarpan yeteneği

sayaçla ölçme metering seçime bağlı optional element


elektrik akımı,gerilim,direnç,güç vb eleman seçimlik eleman; seçime bağlı olan
ölçme işlemi; ölçme eleman

saydam transparent sekizgen octagonal


saydam;şeffaf; ışığı geçiren sekizgen, sekiz köşe ve kenarlı şey veya
şekil; sekiz taraflı yapı
616

senkron synchronous transmission (half cihazı.


transmisyon duplex)
senkronize iki istasyon arasında veri serbest düşme free falling diameter
iletimi havadaki bir çarçacığın kendisiyle aynı
çapı
hızda serbest düşme yapan küresel bir
senkronizasyon synchronisation parçacığınkine eşdeğer çapı
bir iletim yada değişim ( exchange) ’de
belirli yerleri tanımlama ve belirlemeye serbest hava free air velocity
izin veren ve bir iletişim seansını yeniden serbest hava hızı
hızı
ve önceden belirlenen bir düzeyde
ayarlamak için kullanan tesis
serbest ısıl free thermal convection (natural
konveksiyon convection)
sensör borusu stand pipe
(doğal serbest ısıl konveksiyonu (doğal
akış hattına daldırılan ve içerisine bir
konveksiyon)
sensor yerleştirilen boru konveksiyon)

sentaks syntax serbest jet jet, free


belirli talimatların bulunduğu bir metnin düz yüzeylerde ve geometrik şekillerde
yazılım biçimi; geçiş halinde likit kristal tekniği
kullanarak ısı trans fer ölçümlerinin
sentetik fiber synthetic fibre yapıldığı test yöntemi
sentetik fiber
serbest free convection number
sentetik tutma synthetic arrestance dust konveksiyon serbest konveksiyon katsayısı
tozu sentetik tutma tozu; filtrelerin testinde sayısı
kullanılan sentetik toz
serbest salınım free float
sentetik yağ synthetic oil mekanik ısıtma yada soğutma
sentetik yağ;ham petrolde normalde ekipmanının devre dışı olduğu ve mahal
bulunmayan fakat diğer kimyasalların sıcaklıklarının bir sınırlama olmasızın
birleşimi ile elde edilen yağ değiştiği durumu ifade eder.

septik tank cess pool (pit) serbest su free water


genel pis su tesisatına bağlantı organik hücrelerde,suyun adsorbe edici
yapılamayacak tesislerden pis salıp kuvvetlerle bağlanmış olmadığından
depolayarak, septic tank gibi küçük bir kolaylıkla ayrılabilen bölümü.
işlemleme uygulayan su geçirmez ,
kapaklı tank. free blow air conditioner (free delivery
serbest üflemeli
fan type unit)
sera etkisi greenhouse effect hava direnci yaratan dışsal elemanlar
yer küre tarafından tutulan, önemli olmaksızın havayı bir mahalden alan ve
bölümü tekrar uzaya geri verilen güneş bu mahalle boşaltan iklimlendirme
radyasyonunun uzaya boşalmasını cihazı.
engelleyerek sıcaklığın artmasına neden
olan gazların oluşturduğu sera etkisi degrees of freedom
serbestlik
derecesi tekil fazların durumunu belirlemek için
serbest alan free area (of an air terminal device) gerekli olan ve faz sayısından birden
içerisinden hava geçen bir açıklığın net fazla sayıda eksik olan değişkenlerin
geçiş alanı. sayısı.

serbest alan free area velocity sergi exhibition


hızı serbest yüzey alanındaki hız sergileme;sergi

serbest alan free area ratio sergileme display


oranı bir panjurun hava geçiş alanı toplamnının bir ölçü aracının ölçme değerlerini
panjur alanına oranı gösterdiği ekran; soğutmada segileme
soığutucusu, içerisinde ürünlerin
free discharge area (of a fan) segilendiği soğutucu
serbest
boşaltımlı fan bir fanın serbest boşaltım alanı
seri series
(fan)
biri diğerinden sonra ortaya çıkan
olaylar dizisi
serbest dağıtım free delivery
dışsal yada fan statik basıncının sıfır
seri akışlı fan series flow fan powered terminal
olduğu nokta.
tahrikli seri bağlı fan çalışmalı terminal birimi

serbest free delivery type air cooler terminal


dağıtımlı hava serbest dağtımlı tür hava soğutucusu
seri bağlantı connect in series
soğutucusu
aynı yol üzerindeki iki yada daha fazla
kanalda akan akışkanın her kanala, bir
serbest free delivery type air conditioner öncekinden çıktıktan sonra girdiği sistem
dağıtımlı hava direnci yaratan dışsal elemanlar
iklimlendirme olmaksızın havayı bir mahalden alan ve
seri bağlantı series connection (connection in series)
bu mahalle boşaltan iklimlendirme
cihazı (fotovoltaik) fotovoltaik pillerin poztitif uçlarını
617

negative uçlara bağlanmasıyla elde edilen sert lehim brazing flux


ve voltajı artıran bağlantı biçimi; seri fluksu lehim bölgesindeki oksit tabakasını
bağlantı temizlemek için kullanılan dekapan

seri çalışma series operation sert lehim brazing torch


seri çalışma şaloması lehim şaloması; havya

seri çalıştırma operate in series sert lehim braze (verb)


seri çalışma biçimi bir topluluğu uygun bir sıcaklığa kadar
yapmak
ısıtarak ve 450°C’de bir dolgu metali
seri enerji serial energy distributing system kullanarak yapılan birleştirme.
dağıtım sistemi seri enerji dağıtım sistemi;
sert lehimleme brazing
seri coupling in series lehimle birleştirme
eşleme(akuplaj) seri bağlama; bir elemandan çıkışın diğer
elemana giriş olarak kullanıldığı bağlantı sert lehimli brazed joint
bağlantı metal parçaları, ergime noktaları 1000°
seri fan tahrikli series fan powered VAV box (537.7°C) üzerindeki metal alaşımları
seri bağlı fan çalışmalı VAV kutusu yada metalik karışımlarla gaz geçirmez
VAV kutusu
biçimde birleştirerek elde edilen bağlantı

seri, çevresel series perimeter loop heating system


sert lehimli joint, brazed
devre ısıtma seri devreli çevresel(bina,mahal) mahal
bağlantı parçaların 800°F ( 426°C) yada 1000°F
sistemi ısıtıcısı
(540°C) den yüksek fakat birleştirilen
parçaların ergime noktasından düşük
sermaye capital cost sıcaklıkta ergiyen alaşımlarla
maliyeti bir üretimde ekipman, bina,tezgah ve birleştirildiği gaz sızdırmaz bağlama
diğer mamul maddelerin satın alınması işlemi
için gerekli para miktarı. kurulum
maliyeti.. sert lehimli brazed joint (low temperature)
bağlantı (düşük 150C sıcaklıkta yapılan yumuşak lehim
serpantin coil sıcaklık)
kanatlı olabilen yada olmayabilen, helisel
yada serpantin biçiminde ince yada kalın
sert lehimli brazed joint (high temperature)
borudan yapılan ısıtma yada soğutma
bağlantı 600-100C arasında yapılan sert lehim
elemanı.
(yüksek
serpantin serpentine sıcaklık)
serpantin; boru demetlerinden oluşan ısı
transfer yüzeyi sert lehimli brazed pipe
boru sert lehimle birleştirilmiş boru
serpantin coil depth
derinliği serpantinin derinliği, enlemesine boru sert lehimli brazed flange
sıralarının sayısı(ve uzunluğu) sert lehimle birleştirilmiş flanş
flanş
serpantin coil width
sert lehimli ince brazed tube
kalınlığı serpantin kalınlığı
boru lehimle birleştirilmiş boru

serpantin coil length


sert milliş stiff shaft centrifugal compressor
uzunluğu serpantin uzunluğu(boyu)
merkezcil bütün hızlarda titreşimlerin en aza
kompresör indirildiği santrifüj kompresör
serpantin ice on coil thermal storage
üzerinde buzla bir su tankına daldırılmış serpantinlerin
özerinde buz oluşturarak soğuk depolama sert su hard water, raw water
ısıl depolama
yöntemi; serpantin üstü buz depolama
sertleştirici bileşikler içeren su;sert
su;içerisinde metal tuzları taşıyan ve
serpantin coil deck
sistemlerde kullanıldığında taş birikimine
yuvası serpantinin yerleştirildiği boşluk
neden olan sert su.

serpantin coil height sertleştirme hardening (quenching)


yüksekliği serpantin yüksekliği özellikle çelik ürünlerinin sertliğini
artırmak üzere belirli bir sıcaklıktan
serpantin yüz coil face area sayılarak hızlı soğutma;dondurucudan
serpantinin en ve boyunun çarpımı olan alınan ürünün içerdiği donmamış suyun
alanı
yüzeyi dondurulması

serpici yangın sprinkler sertleştirmek stiffen


serpme biçiminde çalışan yangın sertleştirmek. sertleşmek. pekiştirmek.
söndürme
söndürme tesisatı;sprinkler pekişmek.

sert lehim brazed (adj), hard soldering sertlik hardness


bir tutya yada pirinç kullanarak yapılan aliminyum,demir,manganez stronsiyum
ergitme kaynağı; yada çinko gibi elementleri içerse de,
618

temelde suda bulunan kalsiyum ve servis silindiri service cylinder (gas bottle)
magnezyum tuzlarının toplamıdır.geçici servis silindiri; içerisinde soğutkan
yada karbonat sertliği, toplam sertliğin bulunan silindirik kap
CO3 yada bikarbonat HCO3 iyonları
tarafından oluşturulan kısmıdır. servis sistemleri service systems
servis sitemleri
sertlik derecesi degree of hardness
(1) suyun sertlik derecesi; (2) metallerin servis suyu service water heating
Brinell ve Rockwell derecesi olarak kullanım suyu ısıtıcısı
ısıtıcısı
ölçülen sertlik derecesi

servis suyu service water heating demand


sertlik ölçeği hardness scale
ısıtma talebi kullanım sıcak suyu ısıtma talebi(yükü)
sertlik ölçeği; sudaki Mg ve Ca
iyonlarıunın miktarına göre belirlenen;
yumuşak-hafif sert-sert olarak servis şirketi service agency
sınıflandırma yapan sertlik değerlemesi servis şirketi; belirli ekipmanların
arızalarıyla ilgili şirket
sertlik ölçümü measurement of hardness
sertlik(su) ölçülmesi servis service instructions
talimatları bakım talimatları
sertlik testi hardness test
suyun sertliğini belirlemek üzere yapılan servis serviceable
test; sertlik testi uygulanabilir servis uygulanabilir

servis service serviceability


besleme yada dağıtım sisteminden enerji
servis
uygulanabilirliğ bir bina,topluluk,eleman,ürün yada
sağlayan ekipman yapının varsayılan kullanım ve bakım
i
düzeylerine dayanarak, tasarlandığı amaç
servis asansörü service lift doğrultusunda çalışabilirliği,
servis asansörü
servis vanası service valve
servis bağlantısı service connection (1)bir aparatı sistemin kalanından
soğutma kompresörlerinde soğutkan ve soyutlamak üzere kullanılan vana, (2)bir
yağ verilmesi için bulunan boru; servis servis teknisyeninin sistemdeki basıncı
bağlantısı kontrol etmek ve sisteme gaz vermek
üzere kullandığı vana;
servis basınç service pressure gage
ölçeri servis amaçlı basınç ölçmelerinde servis verme servicing
kullanılan basınç-ölçer soğutmacılıkta bir servis elemanı
tarafından yapılan ve,
servis borusu service pipe yerleşim,kontrol,bakım,onarım,yeniden
ana borudan tüketicinin tesisatına dizayn, soğutkan değiştirme,soğutkan
bağlantıyı sağlayan boru doldurma vb işlemlerin tümü.

servis holes (in structures for services) servise kapalı service sealed condensing unit
boşlukları bir yapıda servis için bırakılan boşluklar yoğuşturma servis için kapalı soğutma birimi; kapalı
birimi yada hermetik birim
servis duvarı party wall
iki bina arasında servis bağlantısını servo çalışan servo operated valve (pilot controlled
oluşturan iç mahal duvarı. vana valve)
bazı kontrol edilen koşullara yanıt veren
servis düzey service level agreement (SLA) mekanizma tarafından çalıştırılan vana;
anlaşması servis düzeyinde anlaşma; hizmet
anlaşması; bir ekipmana verilecek servis servo kontrol servo control
koşullarını içeren anlaşma servo kontrol

servis ekipmanı service equipment servo motor servo motor


genellikle, bina yada yapının besleme servo motor
kablosu girişinin yakınlarına
yerleştirilmiş devre kesici veya anahtar servo system
servo sistem
ve sigortalarla aksesuarlar gibi gerekli servo sistem
elemanlardan oluşan servis ekipmanı,
ses sound
servis el kitabı service manual maddenin içerisinde uzunlamasına
servis el kitabı; sistemlerin ve dalgalar biçiminde yayılan ve bu nedenle
ekipmanların servis işlemlerini ve de mekanik bir dalga olan mekanik enerji
özelliklerini açıklayan el kitabı hareketi

servis service user sound (airborne)


ses (havada
kullanıcısı servis kullanıcısı hava yoluyla iletilen ses
iletilen)

servis sağlayıcı service provider ses (yapıda sound (structure borne)


internete ve ilgili hizmetlerine ulaşım malzeme yoluyla iletilen ses
hizmeti veren şirket
iletilen)
619

ses altı subsonic compressor ses gücü sound power


kompresör subsonik kompresör Ses gücü yada sonik güç( Pac) birim
zamandaki ses enerjisinin(E) ölçüsü; bu
ölçü ses şiddeti I ve alanın çarpımı ile
ses azalma hızı sound decay rate
hesaplanır ve watt ile ifade edilir;
ses kaynağı durduktan sonra, bir kapalı
mahal içerisinde sesin birim zamandaki
azalma miktarı.saniyede desibel olarak ses gücü ölçer sound power level
ölçülür. LW dB bir kaynağın ses gücünün 10
tabanına göre logaritmasının on katının
referans kaynağın ses gücüne oranı.
ses azaltıcı sound attenuator
Referans ses gücü 1 picowatt'dır.
kanal ve dirseklere yerleştiren ses
düşürücü parçalar
ses hızı sonic velocity
ses hızı
ses azaltım sound attenuating section
bölümü bir susturucuda sesin azaltılmasını
sağlayan kesit biçimi ses hızı sound velocity
sesin bir ortamdaki yayılım hızı;
ses azaltımı sound attenuation
ses azaltımı; sesin azaltılması ses iletimi sound transmittance
sesin ileitlmesi; ses iletimi; ses geçişi
ses basıncı sound pressure
ses basıncı;çevresel basınçta bir ses ses kaynağı source of sound
dalgasının neden olduğu sapma; Pascal ses kaynağı ;ses üreten kaynak
ile ölçülür
ses kontrolü sound control
ses basınç sound pressure level ses azaltımı yönünde yapılan kontrol;
dB ortalama kare ses basıncının 10 sesin kontrol edilmesi
düzeyi
tabanına göre logaritmasının on katının
,referans ortalama kare ses gücüne oranı. ses spektrumu sound spectrum
Kısıtlı frekans bandı gösterilecektir. ses spektrumu;frekansın fonksiyonu
referans ses basıncı 20 micropascal olarak ses gücü yada ses basıncının
grafik gösterimi
ses dalgası sound wave
ses dalgası; ses şiddeti sound intensity
ses yoğunluğu ;birim alandaki ses
ses değerlemesi sound rating gücü;W/m2
IIR(Impact insulation rating),INR(Impact
noise rating),STC(Sounda transmission ses şiddeti sound intensity level
Class) gibi ses düzeyi değerleme düzeyi ses yoğunluğu düzeyi;logaritmik olarak
yöntemleri belirlenen ses yoğunluğu;decibell ile
ölçülür
ses difüzyonu diffusion of sound
sesin bir ortam içerisinde yayılması ses sonic thermometer
termometresi bir ses dalgasının hızının içerisinde
ses düşürme sound reduction bulunduğu ortamın sıcaklığının bir
bir kaynaktanan bir atık sistemine giren fonksiyonu olması ilkesine dayanarak
atıkları, kaynağı yeniden tasarlama üretimiş termometre
yoluyla azaltma( örneğin tekrar
kullanılabilir yada firmaya geri ses yalıtımı sound insulation
gönderilebilir kaplardaki içecekleri fan gövdeleri,besleme kanalları, mahal
kullanma) gövdeleri, gibi ekipman ve yapıda
titreşimin soyutlanması yada iletilen
ses düzey sound level meter gürültünün azaltılması için yapılan
ses düzeyi ölçen araç akustik işlemleme
metresi
ses yutma sound deadening
ses düzeyi sound level
ses azaltımı;
ses düzeyi; sesin genliği

ses yutucu sound absorber


ses emici sound absorption
ses yutucu;ses emici
ses emme;ses yutma

sesin sound attenuation (noise reduction;


ses enerjisi sound energy
azaltılması sound damping; sound deadening)
ses enerjisi;maddesel ortam içerisinde
içerisinde ses enerjisinin emildiği yada
uzunlamasına dalgalar halinde yayılan
azaltıldığı süreç (process)
ses mekanik enerjisi

sesin yayılımı sound propagation


ses frekansı sound frequency
sesin dalgalar halinde yayılımı yada
sesin frekansı; bir ses dalgasının
ilerlemesi
saniyedeki tekrarlanma sayısı;Hertz ile
ölçülür
sessiz silent
sessiz;suskun
ses geçirmez sound proofing
kılma ses geçirmez kılma; ses yalıtımı yapma;
sessiz çalışma quiet running
620

sessiz çalışma; düşük gürültüyle çalışma bypass belirli bir miktar sıcak gazı alçak basınçlı
regületörü emme hattına bölen, emme hattı
sessiz çalışma silent running basıncıyla çalışan araç.
sessiz çalışma; gürültüsüz işleme;
sıcak gaz hattı hot gas line
sessiz hava quiet air supply kompresörden çıkan gazı,defrost
sadece besleme havası tarafından belli bir amacıyla evaporatöre ileten boru bölümü.
beslemesi
frekans aralığında üretilen ve test edilen
ses düzeyinden en az 10 dB daha düşük sıcak gaz kar- hot gas defrost valve
ses üreten besleme havası ses düzeyi çözme valfi kompresörden evaporatöre çıkışı
arasındaki bypass hattı üzerinde bulunan
sessiz ürün dummy product solenoid vana
çalışması sırasında fazla ses
üretmeyen,sessiz çalışan ürün sıcak gazla hot gas defrosting (internal defrosting)
defrost sıcak gazı evaporatöre yönlendirerek
seviye çubuğu dipstick yapılan defrost; sıcak gaz defrostu
kimyesal test yada sıvı miktarını
belirlemek için sıvı tankına daldırılan bir sıcak hava hot air, warm air
ölçme aracı sıcak hava; bir ısıtma serpantininden
geçerek ısıtılmış hava
seyrelten ortam diluting medium
seyreltim ortamı sıcak hava warm air output
çıktısı sıcak hava çıktısı; bir fırının birim
seyreltici diluent zamanda verdiği sıcak hava çıktısı
aktif bileşeni seyreltmek için kullanılan
herhangi bir sıvı yada katı madde sıcak hava warm air furnace
fırını sıcak hava fırını; sıcak havayla ısıtmada
seyreltik dilute (adj) merkezi sıcak hava hazırlayan fırın
seyreltik;sulu;
sıcak hava hava warm air heater
seyreltim dilution ısıtıcısı hava ısıtıcısı; sıcak hava fırını
seyreltme,sulandırma
sıcak hava warm air heating unit
seyreltim bacası dilution flue ısıtma birimi sıcak havayla ısıtma birimi
seyreltim bacası
sıcak hava hot air cabinet
seyreltim dilution index sıcak hava kabini;
kabini
endeksi seyreltim endeksi

sıcak hava warm air duct


seyreltim dilution equations sıcak hava kanalı; sıcak havayı mahalle
seyreltim eşitlikleri
kanalı
eşitlikleri getiren kanal

seyreltim dilution ventilation or general exhaust sıcak hava hot air column
havalandırması ventilation kolonu sıcak hava kolonu
veya genel seyreltim yada genel egzoz
havalandırması
egzoz sıcak hava hot air plant
merkezi sıcak hava tesisi; sıcak hava santrali;
seyreltmek dilute (verb) sıcak hava fırını,kanalları ve yardımcı
seyreltmek. sulandırmak. seyreltik. sulu ekipmanı içeren ısıtma merkezi

SI birim sistemi SI units sıcak hava warm air curtain


temel birimler olarak uzunluğu perdesi sıcak hava perdesi; içeriye soğuk hava
metre,kuvveti Newton ve zamanı saniye girişini önlemek üzere giderek daha çok
ile ölçen birim sistemi;Uluslar arası kullanılmaya başlanan sıcak hava akımı
Birim Sistemi perdesi

sıcak hot, warm sıcak havayla hot air heating


sıcak ısıtma sıcak havayla ısıtma

sıcak daldırma hot dipped galvanized sıcak kuyu suyu hot well
galvaniz sıcak daldırma galvaniz; bir galvanizleme sıcak kuyu suyu; sıcak su çekilen kuyu
yöntemi
sıcak mevsim warm season
sıcak film hot film anemometer sıcak mevsim; binalarda soğutma
anemometresi sıcak film anemometresi; gaz ve yakıt uygulanan mevsim
hızı ölçmekte kullanılan bir hız-ölçer
sıcak oda hot room
sıcak gaz hot gas hastenelerde kardiovasküler araştırma
soğutma devrelerinde kompresörden yapılan mahal
çıkan gaz;sıcak gaz
sıcak plaka hot plate
sıcak gaz hot gas bypass regulator sıcak plaka;
verilen bir basınç değerinin üzerinde
621

sıcak su hot water, warm water sıcak tel hot wire microphone anemometer
mikrofonlu sabit frekansta bir ac alanı içerisinde
sıcak su; bir ısıtma aparatı ile ısıtılmış su; anemometre sıcak telin ses düzeyindeki salınımları
ısıtma sistemlerinde ısı taşıyıcı sıcak su ölçüp bunu duyarganın ses frekansları ile
ortamı; sıcak kullanım suyu karşılaştırarak hıza dönüştüren
anemometre
sıcak su aparatı hot water apparatus
sıcak su aparatı; sıcak su üretmekte sıcak telli hot grid anemometer
kullanılan araç anemometre içerisinde ısıtma ve duyma elemanları
birbirinden farklı olan, ısıtıcının dizinin
sıcak su hot water supply boiler merkezinde olduğu; duyarga ile ısıtıcı
sıcak besleme suyunu ısıtan kazan arasındaki sıcaklık farkını hava hızına
besleme kazanı
dönüştüren anemometre

sıcak su hot water supply


sıcak heated thermometer anemometer
beslemesi sıcak sulu ısıtma tesisatında kazandan
termometreli birisi duyargaya bağlı iki termometre
tesisata giden su;besleme suyu; gidiş
anemometre içeren ve havanın soğuttuğu
suyu
termometredeki sıcaklık ile diğeri
arasındaki sıcaklık farkı bir diyagram
sıcak su hot water storage yardımıyla rüzgar hızına dönüştürtülen
depolama sıcak su depolama anemometre

sıcak su hot water storage cylinder sıcak tutma keep hot facility
depolama depolu sıcak su ısıtıcılarında, ısıtılan tesisatı suyu sıcak tutma tesisatı; elektrikli veya
silindiri suyun depolanarak talep halinde devreye buharla on/off biçiminde çalışan sıcak
girdiği yalıtımlı depo tutma sistemi

sıcak su hot water storage tank sıcak ve soğuk hot and cold type water cooler
depolama tankı depolu sıcak su ısıtıcılarında, ısıtılan tür su soğutucu hem sıcak hem de soğuk su veren su
suyun depolanarak talep halinde devreye sebili
girdiği yalıtımlı depo
sıcaklığını cooling down
sıcak su ısıtma hot water heating boiler düşürme sıcaklığını düşürme; bir depoya giren
kazanı sıcak su ısıtma kazanı; sıcak sulu tesisatta ürünün sıcaklığını depolama sıcaklığına
sirküle eden suyu ısıtan kazan indirme

sıcak su kazanı hot water boiler sıcaklığını cool down (chill)


sıcak su kazanı; ısıtma tesisatına sıcak su düşürmek sıcaklığını düşürmek
veren kazan
sıcaklık temperature sensing element
sıcak su sayacı hot water meter sıcaklık duyan eleman; sıcaklık
sıcak suyun sirkülasyon miktarını ölçerek
algılama
elemanı duyargası; sıcaklık sensoru
bir ikamet biriminin ısıtma amaçlı enerji
tüketimini beiirleyen sayaç
sıcaklık aralığı temperature range
sıcak su talebi hot water demand belirli bir yerdeki atmosferik sıcaklık
sıcak su talebi; bir binada günlük sıcak su gibi, bir sistemde gözlemlenen
kulllanım gereksinimi maksimum ve minimum sıcaklıklar
arasındaki fark;
sıcak su tankı hot water tank
sıcak su tankı sıcaklık artışı rise in temperature
sıcaklık artışı
sıcak su veren boiler, hot water supply
sıcak su veren kazan; sıcak su kazanı sıcaklık artışı temperature rise
kazan
bir soğuk depoda izin verilebilir sıcaklık
yükselmesi;sıcaklık artışı
sıcak sulu hot water heating pump
ısıtma pompası binada sıcak kullanım suyunu ısıtmakta
sıcaklık temperature depression
kullanılan ısı pompası
çökmesi bir aspirasyon psikrometresinde yaş ve
kuru termometre sıcaklıkları arasındaki
sıcak sulu hot water heating system (hydronic fark; yaş termometre sıcaklık
ısıtma sistemi heating system; wet heating system) farklılaşması ( depression yada sadece
içerisinde sıcak su dolaşan ve sirküle sıcaklık farklılaşması)
eden suyun bir kazanda ısıtılarak devreye
verildiği ısıtma tesisatı
sıcaklık distribution of temperature
dağılımı sıcaklık dağılımı; bir mahallin değişik
sıcak sulu hot water system bölgelerinde sıcaklığın dağılımı
sistem sıcak sulu ısıtma sistemi
sıcaklık temperature variation
sıcak tel hot wire anemometer değişimi sıcaklık değişmesi; sıcaklık değişimi
anemometresi sıcak telli anemometre; içerisinde
duyarga ve ısıtılan telin ayrı sıcaklıkları
sıcaklık dengesi temperature balance
duyduğu, ikisi arasındaki sıcaklık farkını
sıcaklık dengesi; farklı sıcaklıktaki iki
hava hızına dönüştüren anemometre
ortamın sıcaklıklarının ara bir değerde
eşitlenmesi
622

sıcaklık temperature differential sıcaklık temperature gradient risk


diferansiyeli Dt zon ortalama referans sıcaklığı, tr ile gradyeni riski T = T(x,y,z) [x,y ve z koordinatlar]
ortalama besleme havası sıcaklığı td sıcaklık gradyeni aşağıdaki gibi bir
arasındaki fark( Bakınız of vektörel büyüklük olarak tanımlanır
ANSI/ASHRAE Standard 1131990
Bölüm 9.1.1 ve 9.5.1) . sıcaklık temperature coefficient
katsayısı sıcaklık katsayısı
sıcaklık düşüm cooling down period
süresi sıcaklığı düşürme süresi
sıcaklık glide
kayması sabit basınçta “dewpoint temperature”
sıcaklık temperature drop (çiğ noktası sıcaklığı) ve “bubble point
düşümü sıcaklık düşümü; örneğin bir sıcak sulu temperature” (kaynama noktası)
ısıtma tsisatında terminal birime giren ve arasındaki fark;
çıkan suyun sıcaklığı arasındaki fark
sıcaklık temperature glide
sıcaklık drop, cooling tower kayması zeotropik karışımı oluşturan bileşenlerin
düşümü, su soğutma kulesinde sıcaklık düşümü belirli bir basınçtaki buharlaşma ve
kulesi yoğuşma sıcaklıkları arasındaki fark

temperature correction sıcaklık kontrol temperature controller


sıcaklık
sıcaklık düzeltmesi edicisi sıcaklık kontrol edicisi; örneğin termostat
düzeltimi

temperature regulator sıcaklık temperature control


sıcaklık
sıcaklık düzenleyici; sıcaklık regülatörü kontrolü sıcaklık kontrolü; belirli bir ayar değerine
düzenleyicisi göre bir mahalde sıcaklığın konfor
sınırları içerisinde tutulması
sıcaklık endeksi warmth index
sıcaklık endeksi; temperature fluctuation
sıcaklık
oynaması sıcaklığın bir ortalama değer çevresinde
sıcaklık farkı difference of temperature, TD değişmesi

bir referans değere gör iki sıcaklık temperature profile


sıcaklık profili
arasındaki fark; iç ve dış mahal bir cisim,bir mahal yada zaman içerisinde
sıcaklıkları arasındaki fark; sıcaklık farkı sıcaklıktaki değişmeleri düzlem bir kesit
üzerinde gösteren grafik
sıcaklık farkı diffusion temperature difference
düfüzyonu difüzyon sıcaklık farkı temperature deviation
sıcaklık
sapması sıcaklık sapması; bir mahaldeki
sıcaklık farkı temperature differential sensor sıcaklığın istenen değer göre farkı;
sensörü iki duyarganın sıcaklık farkına ilişkin bir
işaret ( sinyal) gönderen iki duyargalı bir sıcaklık sensörü temperature sensor
sistem. sıvı hattına yerleştirilmiş ve bu hattın
sıcaklığı ile ilgili bir işaret ( çıktı)
sıcaklık farkı temperature difference method gönderebilen duyarga
yöntemi tasarım ve sistem analizinde akış
miktarını (havanın,suyun yada buharın) sıcaklık temperature limits
yükten yada akışkan sıcaklık farkı ile sınırları sıcaklık sınırları; belirli bir proses yada
akış miktarı bilindiğinde yükü konfor ortamında izin verilebilecek
hesaplamakta kullanılan işlemler sıcaklık sınırı

sıcaklık temperature difference (TD) sıcaklık, temperature, plane radiant


farkı(TD) ısı transferi gerçekleştiren iki radyatif içerisindeki küçük bir düzlem elemanın
madde,yüzey yada çevre arasındaki üzerine gelen radyatif akı’nın mevcut
sıcaklık farkı; soğutmacılıkta; soğutulan çevreye gelen akıyla aynı değerde olduğu
mahal ile evaporasyon sıcaklığı bir kapalı hacmin eşbiçimli ( uniform)
arasındaki fark.sıcaklık farkı. sıcaklığı

sıcaklık farkı, temperature difference, vertical air sıcaklık, mutlak temperature, absolute
düşey hava düşey hava kademelerindeki sıcaklık mutlak sıcaklık; Kelvin ölçeğinde ölçülen
farkı sıcaklık

sıcaklık farkı, temperature differential within the sıcaklık-antropi temperature-entropy diagramme


meskun zon occupied zone diyagramı soğutma sistemlerinde kullanılan
içinde meskun zon içerisindeki sıcaklık soğutkanların özelliklerini sıcaklık-
diferansiyeli antropi koordinatlarında gösteren faz
diyagramı;
sıcaklık temperature gradient
gradyeni atmosferle ilgili bilimlerde ( meteoroloji sıcaklıkta change in temperature
ve klimatoloji) belirli bir yer çevresinde değişme sıcaklıktaki değişme; sıcaklık değişimi
hava sıcaklığının hangi yönde ve ne
kadar hızlı değiştiğini gösteren fiziksel
büyüklük; kullanılan birim SI birim sıcaklıkta drop in temperature
sisteminde K/m’dir. düşme sıcaklıktaki düşme; sıcaklık düşümü
623

sıcaktan/soğukt protection from heat/cold sıkıştırılabilirli compressibility factor


an korunma sıcaktan/soğuktan korunma k faktörü sıkıştırılabilirlik faktörü

sıçratma splash filled tower sıkıştırılabilirli coefficient of compressibility (compre-


dolgulu kule sıçratma için şaşırtmalı döşenmiş k katsayısı ssibility factor)
kimyasal işlem görmüş tahtalar; basınçtaki bir birimlik artış karşısında
hacimdeki azalma miktarı
sıçratmalı splash cooling tower packing
soğutma kulesi sıçratmali su kulesi sıkıştırılabilirli compressibility coefficient
salmastrası salmastrası(sızdırmazlık elemanı) k katsayısı (fan) fanın debisi , fan basıncı ve fan güç
girdisinden hareketle fanın toplam
verimini belirlemekte kullanılan
sıçratmalı splash lubrication termodinamik bir katsayı;
yağlama sıçratma ile yağlama

sıkıştırma compression
sıfır zero bir gazın hacminin azaltarak basıncının
sıfır artırıldığı süreç; sıkıştırma

sıfır ilkesi zero principle sıkıştırma compression joint


eğer iki sistem üçüncü bir sistemle ısıl bağlantısı sıkıştırma ile elde edilen bağlantı; iki
denge halinde ise, bu sistemler kendi boruyu içeren bir bileziğin karşılıklı
aralarında da ısıl denge halindedir. (bu rakorların vidalanmasıyla sıkıştırılarak
ilke sıcaklık kavramının bir sunumudur) boruları birleştirdiği bağlantı

sıfır maruz zero exposure standards sıkıştırma compression cycle


kalma sıfır maruz kalma standartları; çevrimi havanın yada bir gazın sıkıştırma çevrimi
standartları
sıkıştırma compression cycle (refrigeration)
sıfır nokta zero point energy çevrimi(soğutm evaporatörde düşük basınç ve sıcaklıktaki
enerjisi kuantum mekaniği sisteminin sahip a) gazın bir kompresörde sıkıştırılarak
olabileceği en düşük enerji düzeyi; konmdensere gönderildiği mekanin
sistemin topraklama enerjisi;sıfır enerji soğutma çevrimi
Einstein ve Stern tarafından 1913'de
önerilmiş olan "artık enerji" nin adıdır sıkıştırma compression economizer
ekonomizeri sıkıştırma sırasında ortaya çıkan ısıyı
sığınak shelter kullanıma sokan araç; sıkıştırma
sığınak; barınak;koruyucu siper ekonomizeri

sığınmak shelter (verb) sıkıştırma compression volume ratio


sığınmak;barınmak;korunmak hacmi oranı bir kompresörde basma ve emme
basınçları arasındaki oran.soğutma
sıhhi tesisat sanitary installation kompresörlerinde kondenser basıncı ile
kurulumu sıhhi tesisat sistemleri evaporator basıncı arasındaki oran;
sıkıştırma oranı

sıhhi tesisat sanitary engineer


sıhhi tesisat mühendisi sıkıştırma ısısı heat of compression
mühendisi basınçla ilgili mekanik enerjinin ısı
enerjisine dönüşümü;yanma ısısı
sıhhi tesisat sanitary engineering
mühendisliği sıhhi tesisat mühendisliği compression stage
sıkıştırma
kademesi her kademede sıkıştırma oranını
sıhhi tesisatçı plumber düşürmek için bir gazın toplam
boru tesisatçısı; sıhhi tesisatçı sıkıştırmasının seri biçimde bağlı birden
fazla kompresörle elde edildiği sıkıştırma
disinfection aşamalarının her biri
sıhhileştirme
enfeksiyonlu hastalıklara neden olan
organizmaları öldürme için uygulanan sıkıştırma compression stroke
kimyasal yada fiziksel proses. kursu soğutma çevriminde sıkıştırma stroku

sıhhileştirme sanitation sıkıştırma compressive force


insan çevresinde gelişmeyi, sağlığı ve kuvveti bası kuvveti, bir deney çubuğunu
yaşamı tehlikeye atabilecek faktörlerin sıkışmaya zorlayan kuvvet
kontrol edilmesi
sıkıştırma oranı compression ratio
sıkı geçme close fit bir kompresörde basma ve emme
birbiri içerisine giren parçaların dar basınçları arasındaki oran; soğutma
toleransta olması;sıkı geçme kompresörlerinde kondenser basıncı ile
evaporator basıncı arasındaki oran;
sıkıştırılabilirli compressibility sıkıştırma oranı
k (1) mükemmel gaz yasalarından
ayrılmada bağıl değişme, (2)basınç sıkıştırma testi compression test
uygulama yoluyla bir akışkanın hacmini sıkıştırma testi
değiştirme kolaylığı
sıkıştırma üssü compression exponent (compression
624

(indisi) index) sınır tabaka boundary layer flow


sıkıştırma üssü; akışı akışkan akışına karşı hareket eden bir
cismin yüzeyine yakın akıştaki
sıkıştırma compression efficiency yavaşlama bölgesinde gerçekleşen akım
verimi adyabatik ve tersinir sıkıştırma için
kompresöre verilen işin, piston yada sınır tabaka thickness of the boundary layer
kompresör kanatları tarafından kalınlığı sınır tabaka kalınlığı
sıkıştırılan buhara aktarılan işe oranı
sınır tabaka temperature of the boundary layer
sıkıştırmalı compression type refrigerating system sınır tabaka sıcaklığı;
sıcaklığı
soğutma sistemi bakınız "compression refrigeration"

sınır tabaka boundary layer insulation


sınıf class sınır tabaka yalıtımı
yalıtımı
sınıf, zümre; ders; grup, takım; üstünlük,
mükemmellik; tasnif etmek, sınıflara
ayırmak; kast; tür, çeşit; yerine oturtma; sınırlama aracı limiting device
sınıf, bir cihazın çalışmasını sınırlayan araç;

Sınıf I-III Class I-III Cabinets sınırlama limiting value


laboratuarlarda patojenlerle kirlenmiş değeri bir cihazın çalışmasını sınırlayan değer;
kabinler cihaz bu değerin altında işlevde iken,
maddelerle çalışanlara güvenli bir
çalışma ortamı sağlayan kabinler değer aşıldığında kontrol eden eleman
tarafından durdurulur
sınıflandırma classification
sınıflandırma sınırlama intrinsic barrier (electric)
engeli(elektrik) tehlikeli bir atmosfere sahip yerlere, bu
atmosferin alev almasına yeterli
sınıflandırma classification society
olmayacak düzeye kadar enerjiyi
topluluğu toplumsal sınıflandırma
sınırlayan cihaz yada devre.

sınır boundary sınırlı dolgulu limited charge system


evaporatif soğutma biriminin giriş ve düşük dış hava sıcaklığında çalışan
sistem
çıkış sınırları; soğutma birimi ile sistemin kondenserlerde, kondenser basıncının
geri kalanı arasındaki yüzey ;bu sınırlar gereğinden fazla düşmesini önlemek için
havanın evaporatif soğutma birimine kondenser çıkışına konulan vana.
girdiği yada çıktığı düzleme dik olan
düzlemler
sınırlı sıvı limited liquid charged thermostat (gas
dolgulu charged thermostat)
sınır anahtarı limit switch bir termostatın tepki verme süresini
belirli bir sınıra ulaşıldığında bir sistemin termostat
azaltmak ve daha hızlı tepki elde etmek
işlevsel yönünü değiştiren veya bu işlevi için kullanılan gaz dolgulu termostat
durduran anahtar; sınır anahtarı
sınırlı soğutkan limited refrigerant charge
sınır limiting resolution özellikle kılcal borulu soğutma
dolgusu
çözünürlük bir hedef nesnel uzayın bir görüntü devrelerinde kritik önemde olan soğutkan
sensoru tarafından çözünür hale dolgusu;
getirilebileceği en yüksek frekans.
sınırlı süreli duration limited exposure (DLE)
sınır değer limit value bir tehlikeli yada zehirli maddeye süreyle
maruz
bir zehirli gaza karşı insanların herhangi sınırlı maruz kalma; bir zehirli maddeye
bir zararlı etki olmaksızın sınırsız bir kalma[DLE]
olumsuz etkiler görülmeksizin maruz
dönemde günde 8 saat ve haftada 5 gün kalınabilecek maksimum süre;
maruz kalabileceği sınır değeri; TLV
sınır-stop limit stop
sınır kontrol limit stat çoğu zaman güvenlik amaçlı, bir
cihazı sınır kontrolü sağlaması için tasarlanmış operatörün cihazın bir maksimum yada
olan kontrol edici. minimumun ötesinde ayar değerlerini
değiştirmesini önlemek üzere kullanılan
sınır kontrolü limit control fiziksel stop yada cihaz.
önceden belirlenen basınç ve sıcaklık
sınır değerlerine ulaşıldığında sistemde sıra (dizi) order
bir değişiklik yapan kontrol sistemi.sınır sıra; dizi
kontrolü.
sıralama ordering reference
sınır koşullar boundary conditions sıralı referans
referansı
bir sistemi çevresinden ayıran sınırlarda
ortaya çıkan fiziksel koşullar (fiziksel
büyüklüklerin değerleri,enerji değişimi sıralamak sequence
koşulları) bir simgeler dizisini rasgele belirlenmiş
bir sıraya koyma; örneğin a’nın b’ye eşit
ve ondan büyük olması durumunda,a’yı
sınır tabaka boundary layer
seçme, yada a’nın b’den küçük olması
kışkan akışına karşı hareket eden bir
durumunda a’yı seçme gibi
cismin yüzeyine yakın akıştaki
yavaşlama bölgesi
sıralayıcı sequencer
625

sıra kontrolü sağlayan araç etmek.

sıralı elektrik rotating blackouts (electric)


kesintisi sıralamalı ve programlı elektrik sıvı dolgulu flooded evaporator her an sıvı
kesintileri evaporatör soğutkanla dolu bulunan evaporator

sıralı kontrol sequence control


sıralı kontrol; sıvı dolgulu liquid charged thermostat
termostat akış özelliği gösterme durumu, akar hal,
sıvı liquid (noun)
şekli içinde bulunduğu kap tarafından sıvı düzey liquid level indicator
belirlenen akışkan, maddenin üç halinden sıvı seviye göstergesi
göstergesi
birisi,sıvı

sıvı düzey ölçeri liquid level gauge


sıvı aşırı liquid overfeed system
sıvı seviyesini ölçen araç; örneğin
beslemeli sistem sıvı aşırı beslemeli sistem
hidrometre

sıvı aşırı liquid overfeed system evaporator sıvı düzeyi liquid level
beslemeli sistem sıvı aşırı dolgulu sistem evaporatörü sıvı seviyesi; bir depodaki sıvı düzeyi
evaporatörü
sıvı düzeyi liquid level recorder
sıvı aşırı liquid overfeed (liquid circulation) kayıt cihazı sıvı seviye kaydedici araç
beslemesi system evaporator
sıvı aşırı dolgulu sistem evaporatörü liquid level controller
sıvı düzeyi
kontrolü sıvı seviyesi kontrol aracı; bir depodaki
sıvı ayırıcı liquid separator sıvı düzeyini kontrol eden sistem
sıvı ayırıcı; soğutma devrelerinde emme
gazındaki sıvıyı ayırıp kompresöre sıvı düzeyleme liquid levelling switch
girmemesini sağlayan toplayıcı; sıvı düzeyini kontrol aracı
akümülatör
anahtarı

liquid pressure gauge sıvı genişlemeli liquid expansion steam trap


sıvı basınç sıvı genleşmeli buhar kapanı; kondenstop
ölçeri sıvı basıncını ölçen basınç-ölçer; sıvı kondenstop
hattı manometresi
sıvı hal liquid state
sıvı buhar liquid vapour mixture maddenin üç halinden biri; sıvı hal
karışımı evaporatörden çıkan doymuş durumdaki
emme gazının sıvı-gaz karışımı durumu sıvı hattı liquid line
sıvı hattı; soğutma devrelerinde
sıvı cebi liquid pocket (liquid slug) kondenserden kontrol elemanına kadar
kompresöre giren sıvı damlacıkları; olan boru hattı
bundan kaynaklanan kompresör
vuruntusu sıvı hattı filtre liquid line filter drier
kurutucu sıvı hattı filtre-kurutucusu(soğutma)
sıvı cebi liquid trap
sıvı hattında yapılan ve soğutkanın sıvı hattı filtresi liquid line filter
kompresöre girmeden depolanmasını soğutma devrelerinde ekspansiyon
sağlayan cep valften önce sıvı hattında bulunan
kurutucu filtre
sıvı çekme draw off cock
musluğu boşaltım musluğu; tanktan sıvıyı sıvı ısısı heat of the liquid
çekme,boşaltma musluğu bir sıvının rastgele seçilen bir sıfıra gore
sahip olduğu antalpi.
sıvı depolu receiver condenser
kondenser sıvı deposunun kondenser bünyesinde sıvı karışımı liquid mixture
olduğu kondenser sıvı karışımı; soğutma devrelerinde sıvı-
gaz karışımı
sıvı deposu liquid receiver
soğutma tesislerinde sistemin doğru sıvı kurutucu liquid desiccant concentration
çalışması için kullanılan, pumpdown sıvı kimyasal kurutucu derişimi;
derişimi
sürelerinde soğutkanın depolanmasına da
yarayan tank.
sıvı kurutucu liquid desiccant transfer (to
transferi conditioner)
sıvı deposu receiver
iklimlendirme cihazına sıvı kimyasal
(soğutma) bir soğutma sisteminde, sistemin doğru
kurutucu transferi
çalışmasını sağlamak ve geripompalama
sırasında soğutkanı depolamak amacıyla
yerleştirilen sıvı toplama deposu sıvı mekanik liquid mechanical vacuum pump
vakım pompası sıvı mekanik vakum pompası
sıvı dolgulu flooded
kabarma, met; taşmak coşmak, sel gibi sıvı püskürtme liquid injection
akmak; deniz, nehir, su, derya; taşkın sıvı enjeksiyonu; soğutma devrelerinde
tufan, sel;fazla kanamak, sel basmak, basma gazına sıvı püskürtme
üstüne sel gibi su salıvermek, istilâ
626

sıvı püskürtme liquid injection valve yakıt püskürterek bir fırın, kuzine vb’da
vanası sıvı püskürtme valfi yanmayı başlatma

sıvı liquid circulation refrigerating system sıvı yakıtlı oil fired boiler
sıvı soğutkanın akümülatör içerisindeki kazan yağ yakan kazan
sirkülasyonlu
soğutma sistemi doymuş emme basıncı ile sıcaklığına
püskürtüldüğü ve daha sonra bir mekanik sıvılarla iletim liquid transmission
pompa ve soğutkanın buhar basıncı ile sıvılarla iletim
evaporatöre basıldığı sistem.
sıvılaştırıcı liquefier
sıvı soğutkan refrigerant liquid pressure reducer sıvılaştırıcı; gazları sıvılaştıran donanım
basınç bir soğutma sisteminde akışkan
düşürücüsü basıncının kondenser düzeyinden liquefied natural gas (LNG)
sıvılaştırılmış
evaporatör düzeyine düşürülmesi için sıvılaştırılmış doğal gaz(LNG);
kullanılan eleman veya elemanlar doğal gaz
kriyojenik yöntemler kullanılarak -
260°F’nin altındaki değerlerde
sıvı soğutkan liquid refrigerant flowmeter soğutularak sıvılaştırılmış doğal gaz
debi metresi sıvı soğutkanı debi-metresi;
sıvılaştırılmış liquefied natural gas regassification
sıvı soğutkan liquid refrigerant injection doğal gaz plant
püskürtme kompresör mekanizmasının yada yağın tekrar genellikle kullanıldığı yer ve zamanda
içsel soğutulması veya basma sıcaklığını yerleştirilen LNG’yi buharlaştırma tesisi
gazlaştırma
düşürmek için alt-soğutulmuş yada
doymuş sıvı soğutkanın basma hattına
tesisi
verilmesi
sıvılaştırılmış liquefied petroleum gas (LPG)
refrigerant (coolant) liquid quantity petrol gazı sıvılaştırılmış petrol gazı)LPG)
sıvı soğutkan
sayacı meter
soğutma devrelerinde sıvı hattına sıvılaştırma liquefaction
konulan ve sıvı soğutkan akışını ölçen sıvılaştırma; bir gazın sıvılaştırılması
debi-metre
sıvılı bulb thermometer
sıvı soğutma liquid cooling termometre içerisinde sıcaklığı gösteren sıvının
sıvı soğutma; bir soğutma devresiyle birkimini içeren bir topuz kısım içeren
sıvıların soğutulması termometre

sıvı soğutma liquid chilling package sıvıya daldırma quenching


paketi bir sıvıdan ısı çıkartmak ve bunu sıvıya daldırarak soğutma; dağlama;
genellikle hava ve su olan soğutma sıvıda çeliğe su verme
ortamına atmakta bir soğutma çevrimi
kullanmak üzere özel olarak tasarlanmış sıvıya dalma liquid immersed transformer
makine; içerisinde çekirdek ve bobinin bir yalıtım
transformatör
sıvısına daldırıldığı transaformatör.
sıvı soğutmali liquid cooled units
birimler içerisinde soğutkan’dan sıvıya ( yada sızdırıcı bleeder
akışkana) ısı transfer olanakları içeren kondenser gibi bir birime ana akışa
yoğuşturma birimi; paralel olarak sıvı soğutkanı taşıması için
bağlanan boru
sıvı soğutucu liquid cooler
daldırılan veya duvarlarına döşenen sızdırmaz sealed unit compressor (hermetic)
evaporatör kangalları yardımı ile bir hermetik(kapalı) kompresör
(kapalı)
kabın içindeki sıvıyı soğutmak için
tasarlanmış soğutucu; sıvı soğutucusu kompresör

liquid entrainment separator sızdırmaz sealed absorption system


sıvı tutan
sıvı tutan ayırıcı; sıvıyı ayıran seperatör absorpsiyon kapalı, sızdırmaz absorpsiyon sistemi
ayırıcı
sistemi
sıvı veya emme liquid or suction heat exchanger
sıvı emme ısı eşanjörü; sıvı hattı ısısını sızdırmaz sealed ammonia/water absorption
hatı ısı
emme gazına aktarmakta kullanılan amonyak/su system
değiştirici amonyağın ( R717) soğutkan,suyun
eşanjör absorpsiyon
soğurucu olduğu ve soğutkan içeren
sistemi
bütün hacimlerin kaynak yada lehimle
sıvı veya liquid or liquefied natural gas
sızdırmaz hale getirildiği bir soğurmalı
sıvılaştırılmış sıvı yada sıvılaştırılmış petrol gazı(LPG)
soğutma sistemi.
doğal gaz
sızdırmaz sealed system
sıvı yakıt liquid fuel sistem sızdırmaz sistem; kapalı sistem
sıvı yakıt

sızdırmaz sealed condensing unit


sıvı yakıt ocağı oil stove sızdırmaz yoğuşturma birimi; soğutmada
sıvı yakıt yakan ocak yoğuşma birimi
kapalı kompresör kullanan yoğuşturma
birimi
sıvı yakıtlı oil fired
627

sızdırmazlık tightness sızıntı vanası bleed valve


sıkılık; sızdırmazlık;hava geçirmezlik; basıncı yada akışkanı bir bölgeden
hava sızdırmazlık diğerine sızıntı halinde aktarmada
kullanılan sızıntı valfi.
sızdırmazlık sealing compound
bileşiği sızdırmazlık sağlayan ve borulara dıştan sızıntı yapmak bleed (verb)
uygulanarak sertleşen sızdırmazlık akmak,sızıntı halinde akmak,kanamak
bileşiği
sideroz siderosis
sızdırmazlık friction ring (rubbing ring) dokudaki demir artıkları(tozları) olup
bileziği temas yüzeyi çok iyi işlenmiş ve iyi bir akciğerler üzerinde yıpratıcı etkiler
sızdırmazlık sağlayan, dönel veya sabit, yapar.
mil sızdırmazlık bileziği
sifon siphon
sızdırmazlık sealant yukarıdaki seviyede bulunan bir
macunu uzunlamasına kanal dikişlerinin, çapraz depodaki sıvının her hangi bir
kanal bağlantılarının, kanal-duvar pompalama olmaksızın sadece
geçişlerinin sızdırmazlığını sağlamakta hidrostatik basınç etkisiyle alttaki bir
kullanılan ürün. depoya aktarılması

sızdırmazlık packing sigara dumanı tobacco smoke


sağlamak (1) akışkan kaçağını önlemek üzere bir sigara dumanı; tütün dumanı
mil yada vana kolu çevresinde salmastra
olarak kullanılır, (2)soğutma kulesi sigara theoretical demand for diluting
sızdırmazlık elemanı. tobacco smoke
dumanını
seyreltimi için sigara dumanını seyreltmek için teorik
sızdırmazlık seal (verb) hava miktarı
teorik hava
sağlamak sızdırmazlık sağlamak; tıkamak;kapamak
talebi

sızıntı infiltration smoking zone


sigara içilebilen
binaya hava sızıntısı sigara içilebilen zon
zon
sızıntı seepage
sızıntı. akıntı. sızan miktar. akma. sızma. sigara içilmesi smoke prohibited enclosure
yasak mahal sigaraya izin verilmeyen alan
sızıntı borusu bleed pipe
sızdırma borusu sigara smoke free zone
içilmeyen zon dumansız zon; dumanın ulaşmadığı zon;
seepage pit sigara işçilmeyen zon
sızıntı çukuru
sızıntı çukuru
sigara içme yeri smoking station
infiltration degree days bir iş yerinde sigara içenlerin
sızıntı derece
infiltrasyonla ilişkili olarak [°Fgün (°C kullanabileceği mahal; içinde sigara
gün içilebilen mahal
gün)], iklim koşulları ciddiliğinin ölçüsü
[ANSI/ ASHRAE Standard 1191988
(RA 94) Bölüm 6’da belirlenen] sigara yasak smoke not prohibited enclosure
olmayan mahal içerisinde sigara içilemeyen mahal
sızıntı havası infiltrated air
binadaki açıklılardan, pencere ve kapı sigarasız zon non smoking zone
aralıklarından binaya sızan dış mahal sigara içilmeyen zon
havası
sigaraya izin smoke permitted area
sızıntı miktarı infiltration rate verilen alan sigara içmeye izin verilen alan
birim zamanda binaya giren sızıntı havası
miktarı
sigorta fuse
sigorta; bir sistemi aşırı akıma karşı
sızıntı önleme anti sneaking baffles koruyan eleman
perdeleri sızıntı önleme perdeleri
sigorta atması blow a fuse
sızıntı panelleri blow out panels sigorta atması; sigortanın aşırı akımdan
su sızıntı yada akıntılarına karşı binayı yanması
korumak üzere kullanılan koruyucu
paneller sigorta tablosu fuse board
sigorta tablosu;
sızıntı infiltration parameter
parametreleri binaya hava sızıntısını etkileyen aralık siklon cyclone
hacmi, bina iç basıncı,sış hava koşulları siklon; hava akımının dönerek ilerlemesi
gibi parametreler
siklon filtre cyclone filter
sızıntı suyu bleedoff (bleeding) kirli havadan büyük parçacıkları
alma suyun sirkülasyonu ile çalışan bir ayırmakta santrifüj kuvveti kullanan
sistemde suyun sürekli temelde devreden cihaz.
alınması yada boşaltılması.
628

silica gel silica gel sirkülasyon circulation pressure


absorbe etme yeteneği yüksek sodyum basıncı bir boru yada kanal içerisinde dolanan
silikattan sentetik yolla üretilen madde hava veya suyun basıncı

silica gel silica gel desiccant (aerogel) sirkülasyon fanı circulating fan
kurutucu silika gel kullanılarak nem emdirme havayı sirküle eden fan
yoluyla kurutma; kurutucu silica gel
sirkülasyon recirculated air flow
silikatlar silicates hava akımı bir iklimlendirme cihazından bütün test
içerisinde bir yada daha fazla silikon ve havalandırma damperleri kapalı iken
atomunun elektronegatif bağlayıcı koşullandırılan mahalle verilen hava.
atomlarla çevrelendiği bir anyon içeren
bileşik;doğada kuartz olarak bulunan sirkülasyon air, recirculated
silisyum dioksit sirkülasyon havası; iç mahalden emilen
havası
ve bazı işlemlerden geçtikten sonra tekrar
silindir cylinder içeri verilen hava
silindir; tabanı daire olan uzay şekil
sirkülasyon recirculation air
silindir kafası cylinder head havası koşullandırılan mahalden alınıp klima
kompresör silindirinin üst kısmını santralinden geçirilerek istenen koullara
kapatan plaka ; silindir kafası getirilen ve yeniden mahalle verilen
hava.
silindirik filtre filter, cylindrical
silindirik yapıdaki filtre sirkülasyon circulating pump
pompası bir tesiste suyu sirküle etmekte kullanılan
simge symbol fan
belirli bir şeyi temsil etmek üzere
kullanılan harf, şekil diğer bir karakter sirkülasyon circulation pump
yada işaret . pompası dolandırma pompası

simgesel symbolic computer code sirkülasyon circulating water


bilgisayar kodu simgesel bilgisayar kodu (1) su soğutmalı kondenserlerde
suyu
kondenser ile soğutma kulesi arasında
simülasyon testi simulated use test dolanan su.(2)fan-coil sistemlerinde
bir maddenin yada sistemin kullanım chiller'den soğuk olarak çıkan ve
biçimini simüle ederek(benzeştirerek) mahallerden sıcak olarak dönen su.
yapılan test
sirkülasyon recirculated water
simülatör simulator suyu sirküle edilen su;kondenser-kule
simülatör; benzeştirme aracı; devresinde dolaşan su

sincap kafes squirrel cage fan sirkülasyon circulating time


sincap kafes rotorlu fan süresi suyun veya havanın bir devrede dolaşım
rotorlu fan
süresi

sincap kafes squirrel cage motor


sirkülasyon direction of circulation
rotorlu motor sincap kafes rotorlu elektrik motoru
yönü sirkülasyon yönü(saat akrebi yönü veya
tersi)
sinirsel şebeke neural network
beyindeki sinir hücreleri arasındaki sirkülasyonlu recirculating unit
birbirine bağlı karmaşık devreler örnek uzaktaki bir soğutma biriminden soğuk
birim
alınarak yapılandırılmış bilgisayar suyu sirküle ederek, aynı birime
devreleri. döndüren bir dönüş borusuna sahip,
dağıtım vanasında soğutma sağlayan
sinterleme sintering birim.
toz halindeki maddeleri ısıtarak
parçacıkların birbirine yapışması ile sirkülasyonlu circulation type evaporator
malzeme oluşturma tekniği sirkülasyonlu tür evaporatör
evaporatör
sinterlenmiş sintered filters
sirkülasyonlu recirculation air handling unit
filtreler toz halindeki demir yada çelik
hava hazırlama sirkülasyon havasını işlemleyen hava
parçacıklardan sinterleme yoluyla elde
birimi hazırlama birimi
edilen filtre

sinyal broadcast sirkülasyonlu non recirculating system


gönderme birden çok araca uygulanabilecek olmayan sirkülasyonlu olmayan evsel yada servis
biçimde gönderilen işaret ( sinyal) sisterm sıcak su dağıtım sistemi.
(yayın)

sirkülasyon circulation sirkülasyonlu recirculating system


dolaştırma; elden ele geçirme, dağıtma; sistem terminal araçları yakınında, musluk
cevelân etme, deveran etmek dolaşma. açıldığında sıcak su almak için geçecek
zamanı azaltmak amacıyla bir
sirkülasyon circulation pipe sirkülasyon hattı içeren evsel yada servis
içerisinde akışkanın sirküle ettiği boru sıcak suyu dağıtım sistemi.
borusu
629

sirkülasyonlu recirculation refrigerating system sistem eğrileri system curves


soğutma sistemi sıvı aşırı beslemeli sistem (tercih edilen sistemin çalışma karakteristiklerini
terim) bakınız ‘refrigerating system’ gösteren eğriler;
sirkülasyonlu tür evaporatör (tercih
edilen terim)bakınız ‘evaporator’. sistem etkileri system effects
bir dağıtım sisteminin fan ve pompa
sirkülasyonlu recirculation type evaporator performansı ile ilgili test,ayar ve
tür evaporatör sirkülasyonlu tür evaporatör dengeleme çalışmasını etkileyen koşullar.

sirkülatör circulator sistem ısıtma system heating capacity


bakınız "circulation pump";Bir kapasitesi bir ısıtma sisteminin birim zamanda
akışkanı(genellikle suyu) bir devrede yapabileceği ısıtma; sistemin ısıtma
dolandıran ve genellikle elektrik enerjisi kapasitesi
kullanan ekipman. Dolanım pompası
sistem ısıtma system heating load
sirküle eden recirculating air yükü bir ısıtma sisteminin karşılaması gereken
sirküle eden hava ısıl yük
hava
sistem ömrü system life
sirküle etmek circulate
sistem hizmet ömrü
dolaştırmak; elden ele geçirmek,
dağıtmak; cevelân etmek, deveran etmek
dolaşmak. sistem soğutma system cooling energy demand
enerji talebi bir sistemin soğutma enerjisi talebi
sirküle etmek recirculate
tekrar sirküle etmek sistem soğutma system cooling capacity
kapasitesi sistem soğutma kapasitesi; bir soğutma
sis fog sisteminin soğutma kapasitesi
gaz fazından sıvı fazına geçiş sırasında
gaz içerisinde bulunan asılı sıvı sistem soğutma system cooling load
damlacıkları; yada atomizasyon,spray yükü sistem soğutma yükü; bir sistemin
gibi işlemlerde sıvının küçük karşılaması gereken soğutma yükü
parçacıklara bölünmesi.sis.
sistem tahrikli system powered flow rate controller
sis mist debi kontrol kontrol gücünü sistemin kendisinden alan
sis. duman. buğu. pus. karartı. sis edicisi debi kontrol edicisi
kaplamak. buğulamak. çiselemek.
(over/up ile)buğulanmak. buğulandırmak.
sistem system specification
tanımlaması sistem tanımlama; sistem niteliklerini
sis ayırıcı mist separator belirleme;
sis ayırıcı; basınçlı havadan nemin(sis
halinde) alınması yada ayrılmasını yapan
sistem yönetimi system management
eleman
sistem yönetimi;

sis önleyici mist elimination


sistem yükü system load management
sis önleyici
yönetimi bir elektrik üretim sisteminin müşteri
taleplerine bağlı olarak(pik ve pik dışı
sis(hafif)[pus] haze dönem) üretimi yönetmesi ve
hafif sis. ince duman. yönlendirmesi

sislenme fogging sistem, system, mechanical refrigerating


gaz fazından sıvı fazına geçiş sırasında alçak basınç tarafında bulunan soğutkanı
gaz içerisinde bulunan asılı sıvı mekanik
soğutma emerek, yüksek basınç tarafına vermek
damlacıkları; yada atomizasyon,spray için bir kompresör kullanan mekanik
gibi işlemlerde sıvının küçük sistem
parçacıklara bölünmesi ile ortaya çıkan
sislenme
sistem,direk system, direct
içerisinde evaporatörün soğutulan
sistem system malzeme yada mahalle ile doğrudan
düzenli bir etkileşimle, belirli işlevleri temas halinde olduğu veya bu mahalle
elde etmek üzere bir araya getirilmiş iletişimde bulunan hava akımı üzerinde
organize parçalar topluluğu; ısıtma yada yerleştirildiği soğutma sistemi.
soğutma şeması yada makinesi;
sistem,endirek system, indirect
sistem analizi system analysis içerisinde birincil soğutkan tarafından
neyin yapılması gerektiği ve gerekli soğutulan ikincil soğutkanın mahalli yada
işlemlerin nasıl en iyi yapılacağını malzemeyi soğutmak yada ısıtmak üzere
belirlemek üzere bir etkinlik,bir işlem,bir üzere sirküle edildiği sistem
yöntem,bir teknik yada bir iş üzerindeki
çalışma.
sistem,mevcut system, existing
mevcut bir binaya önceden yerleştirilmiş
sistem system integrator sistem ve ekipmanlar.
birleştiricisi girdi,işlemleme, yorumlama,depolama ve
sınıflandırma için birden çok sistemi
sisteme upload
birbirine bağlayan sistem yada eleman
işletilebilir bir programı yada
630

yükleme veritabanını daha sonra download hastalığı depolama sırasında sebzelerde ortaya
edilebilir biçimde uzak bir araçtan çıkan yıpranma
transfer etme işlemi.
soğuk depo cold storage cooler
sistemin ısıtma system heating energy demand soğutucusu soğuk depo içerisine yerleştirilmiş
enerjisi talebi sistemin ısıtmadaki enerji talebi içerisinden soğutkan veya salamuranın
geçtiği serpantin; soğuk oda serpantini
sistemsel hata systematic error
rasgele değil kalıcı hata; aynı elemanlar soğuk depo cold store facility (cold store complex;
ve işlemlere sahip bütün ölçme tesisi cold store combine)
araçlarında aynı büyüklükte ortaya çıkma değişik ürünlerin soğuk saklanması için
olasılığına sahip hata tasarlanmış, değişik odalarda değişik
saklama sıcaklıklarının uygulanabildiği
genellikle ticari amaçlarla kurulmuş
siyah cisim black body
soğuk depolama sistemi
üzerine düşen bütün radyasyonu emen
ve % 0 yansıtan ideal siyah cisim.
soğuk cold storage
depolama kısa sürede satışa yada tüketime arz
siyah cisim black body equivalent temperature
edilecek besinlerin ve diğer
eşdeğer siyah cisim eşdeğer sıcaklığı
maddelerin,çok düşük olmayan bir
sıcaklığı sıcaklıkta korunmasını sağlayan
depolama şekli.s
siyah cisim black body temperature
sıcaklığı siyah cisim sıcaklığı; üzerine düşen soğuk cold store
bütün radyasyonu emen siyah cismin depolama soğuk depolama
sıcaklığı
soğuk cool storage
siyahlık testi blackness (Ringelmann) test besinlerin soğukta saklanması; soğuk
siyahlık testi;radyasyoın emme testi depolama
depolama

Skoç kazanı Scotch boiler cold storage room


soğuk
Skoç kazanı; soğuk depo; içerisinde soğuk saklanacak
depolama odası
besinlerin dizildiği ve mekanik soğutma
smülasyon simulation programme uygulanan oda
programı bir binanın enerji performansını
benzeştirme (simulasyon) yeteneğinde cold resistance
olan bilgisayar programı.
soğuk direnci
soğuk direnç

soda musluğu soda fountain cold generated DOP


bir su soğutucusu,bir su karbonlaştırıcısı,
soğuk DOP
testi toz nokta veriminin sakıncalarını ortadan
şurup ve dilimli meyveler için bir kaldırmak için kullanılan soğuk DOP(Di-
soğutucu bölüm ve dondurma için bir octyl Phthalate) testi; havaya verilen
derin dondurucu bölüm içeren servis aerosol miktarı filtreye girişte ve çıkışta
tezgahı. ölçülür

sodyum alevi sodium flame test cold stress


soğutmada kaçak aram yöntemi olarak
soğuk gerilme
testi soğuk gerilimi;
sodyum alevini kullanan test

soğuk hadde cold rolled


soğuk cold soğuk hadde
ısı yoğunluğu bakımından düşük
düzeyleri ifade eden kavram.soğuk.
soğuk hava cold air
soğuk hava;soğutulmuş hava
soğuk cold storage locker
ayrı müşteriler için besin depolama
kabinleri ve odaları içeren soğuk soğuk hava cold air distribution system
depolama tesisi dağıtım sistemi soğuk hava dağıtım sistemi

soğuk cool (adj) soğuk kabin cold box


soğuk,serin bir gaz ayırma biriminde, ısı eşanjörü ve
damıtma kolonlarını içeren düşük
cold draw sıcaklıklı bölüm.
soğuk çekme
soğuk çekme
soğuk kabin cold room (cold chamber)
cold shrink fitting bir soğutma sisteminin hizmet verdiği
soğuk çekme
boru tesisatında birleştirme elemanı yalıtımlı yapı
fitingler
olarak kullanılan soğuk çekme yöntemi
ile üretilmiş fiting'ler soğuk kargo chilled cargo
soğutulmuş biçimde taşınan kargo
soğuk depo refrigerated warehouse maddesi
besinleri soğuk koşullarda tutmak için
kullanılan bina. soğuk kaynak cold source
soğuk kaynak; ısı pompalarının kış
cold storage disease (storage disorder) çalışmasında ısının alındığı kaynak
soğuk depo
631

soğuk mevsim cold season soğukluk; sıcaklığın belirli bir referans


binalarda ısıtma gereği doğuran soğuk değerinden düşüklüğü
mevsim
soğukta cold rated output
soğuk refrigerated cargo değerlenmiş soğuk ölçüm çıktısı
nakledilen yük taşıma sürecinde soğutulması gereken, çıktı
yada soğutulmuş halde taşıma aracına
yüklenen mal.(besin maddesi)
soğuktan chilling injury
yaralanma soğutma sırasında sebze ve meyvelerde
soğuk nakliye refrigerated transport oluşan yaralanma ve yıpranma
besin maddelerinin soğutularak
nakledilmesi yada taşınması; soğuk
taşıma soğuktan cold injury (low temperature injury)
yaralanma düşük sıcaklıkta meyvelerin ve sebzelerin
yıpranması;
soğuk oda cold room
soğuk oda; besinlerin soğuk
saklanmasında kullanılan oda soğurma absorption
bir maddenin bir başka madde
yüzeyinden içeri girmesi yada içeri
soğuk oda cold room flexible door emilmesi, bir maddenin (absorbent)
esnek kapıları soğuk oda esnek kapısı; yukarı doğru temasta olduğu bir gaz yada sıvı
katlanarak açılan soğuk oda kapısı ortamdan bir yada daha fazla
maddeyi(absorbates) çekerek kimyasal
soğuk oda cold room doors ve/veya fiziksel değişime neden olduğu
kapıları soğuk oda kapıları proses;

soğuk oda cold room sliding door soğurma sorption


kayar kapısı soğuk oda kayar kapısı hem absorpsiyon hem de adsorpsiyon
etkinliklerini ifade eden terim; gaz veya
sıvıları n değişik durumlardaki(state)
soğuk oda cold room swinging door
malzemelerin içerisinde tutulması yada
menteşeli kapısı iki yerden menteşeli soğuk oda kapısı;
diğer bir molekule yapışması;
iterek açılan soğuk oda kapısı

soğurma absorption chiller


soğuk oda chill room cooler
chilleri iç mahallerin soğutulmasında
soğutucusu soğuk odalarda mahallin soğutulmasını
absorbsiyonlu soğutmayı kullanan su
sağlayan evaporatör
soğutma ekipmanı.

soğuk sergileme refrigerated display cabinet


soğurma absorbing capacity
dolabı içerisinde besinlerin soğutularak
kapasitesi bir soğurucu maddenin soğurma
müşterinin görmesine sunulduğu
kapasitesi
soğutucu

soğurma absorption capacity


soğuk su cold water
kapasitesi soğurma kapasitesi;
soğuk şebeke suyu; konutlarda soğuk
kullanım(bazen içilebilir nitelikte çeşme)
suyu soğurma absorption coefficient
katsayısı (1) güneş enerjili ısı değiştirici
soğuk su cold water supply cihazlarda, maddenin solar enerjiyi
soğuk su besleme hattı soğurma düzeyinin ölçüsü (2) bir
besleme hattı fotovoltaik araçta, malzemenin birim
kalınlığında gezinen fotonların emilme
soğuk su cold water distribution system faktörü.
dağıtım sistemi soğuk şebeke suyunu, mahaldeki
kullanım noktalarına ileten boru tesisatı;
soğurma nem- absorption hygrometer (chemical
soğuk su tesisatı
ölçeri hygrometer)
içerdiği kimyasal soğurucu madde
soğuk cold formed yoluyla havadaki su buharını emerek,
şekillendirilmiş soğuk şekllendirilmiş havadaki nemliliğin belirlenmesinde
kullanılan nem-ölçer; kimyasal
soğuk taşıma refrigerated truck end bunker (end higrometre
vagonu bunker refrigerated railcar)
besinlerin soğuk taşınması için soğurma absorption spectroscopy
tasarlanmış demir yolu uç vagonu spektroskopisi belirli bir dalga boyundaki ışığın ne
ölçüde emildiğini araştıran fizik dalı
soğuk üretimi cold production
Batı Kanada'da yağ(oil) üretiminde soğurma türü absorption type refrigerating system
sıklıkla kullanılan yöntem soğutma sistemi absorbsiyonlu soğutma sistemi; soğutkan
bir ikincil akışkan tarafından emilerek ısı
soğuk zinciri cold chain karşısında bunu serbest bırakacağı bir
üretimden tüketim aşamasına kadar generatore pompalanır, ayrılan soğutkan
bozulabilir besinlerin soğuktan kondenserde yoğuşturularak tekrar
korunmasında başarıyla kullanılan evaporatore gönderilir, amonyak/ veya
yöntemlerin sürekliliği lityum bromit/su ile çalışır.

soğukluk coolness, coolth soğurmak absorb (verb)


632

emmek. özümsemek. çekmek. yutmak. soğutkan alt- refrigerant subcooler


içine çekmek. soğurmak. soğutması yoğuşan soğutkana altsoğutma vermek
üzere kondenserden sonra bulunan ısı
soğurmalı filtre filter, sorption eşanjörü.
içerisinde adsorbe veya absorbe edici
tanecikli maddeler içeren ve toz soğutkan drop in refrigerant
parçalarının soğutulması temelinde azalması soğutkan miktarında kaçak nedeniyle
çalışan filtreler düşme

soğurmayla absorption cooling soğutkan basınç refrigerant pressure-imposing device


soğutma bir iç mahallin soğutulmasında yada artırma aracı soğutma devrelerinde basınç artıran
sıcaklığının kontrolünde, absorpsiyonlu cihaz( kompresör)
soğutma çevrimini kullanan soğutma
sistemi. soğutkan refrigerant distributor
dağıtıcısı bir termostatik ekspansiyon valf ile
soğurucu absorbent birlikte kullanılan ve soğutkanın
emici yada soğurucu madde evaporatördeki değişik kısımlara eşit
dağıtılmasını sağlayan eleman.
soğurucu absorber
(1) soğutkan buharlarını yada diğer soğutkan debisi refrigerant flow rate
buharları soğurmak için kullanılan belirli bir sıcaklık ve basınçta soğutma
maddeler yada bu maddeleri içeren araç sistemi içerisinde birim zamanda
(2)güneş kolektörünün gelen radyasyon pompalanan yada hareket ettirilen
enerjisini alan ve bunu ısıl enerjiye soğutkan miktarı
dönüştüren soğutucu faktör bölümü;
soğutkan containment
soğurucu sorbant depolama soğutma ve iklimlendirme cihazlarında,
soğutma yoluyla ısı emme yada ısı verme kurulum,servis ve bakım işlemleri
süreçlerinde genellikle tek faz halinde sırasında soğutkan kaybını en düşük
kalan, adsorbe edici yada absorbe edici düzeyde tutan tekniklerin uygulanması.
ortam.Örneğin sıvı ve katıları içeren
ortam. soğutkan container, refrigerant
deposu bir soğutkanın taşınması için kullanılan
soğurucu alanı absorber area depo ( kap)
(1)soğurulan güneş radyasyonunun
transfer akışkanını ısıttığı toplam ısı soğutkan refrigerant receiver
transfer alanı (2) hem transfer akışkanı deposu bir soğutma sisteminde, doğru bir
hem de katı maddeler birlikte soğurma çalışma elde etmek için gerekli
işlevini yerine getirmek üzere soğutkanın sağlandığı ve sistem
çalıştığında, soğurucu ortamın alanı soğutkanının uzun durmalarda
depolanması için tasarlanmış olan depo;
soğurucu ortam absorption medium
absorbe eden ortam; bir maddeyi soğutkan refrigerant detector
soğurmakta kullanılan ortam soğutkan buharının varlığını algılama
detektörü
yeteneğindeki araç.
soğuruculuk absorptance
bir madde yüzeyine düşen radyasyon soğutkan refrigerant circuit
enerjisi ile, bu madde tarafından emilen içerisinde soğutkanın dolaştığı boru
devresi
radyasyon miktarı arasındaki devresi
oran;emicilik
soğutkan refrigerant charge
soğuruculuk absorptivity (1)kapalı bir sistemde bulunan gerçek
dolgusu
güneş enerjisi ile çalışan bir ısıl sistemde soğutkan miktarı, (2)kapalı bir sistemin
absorbere gelen radyasyonun absorber doğru çalışması için gerekli soğutkan
tarafından emilen miktarının, aynı ağırlığı;
sıcaklıktaki siyah cisim üzerinde gelen
radyasyon miktarına oranı; bir refrigerant hydrolysis
malzemenin emiciliği sayısal olarak
soğutkan
hidrolizi soğutkan bileşiklerin su ile işlemlenerek
yayıcılığına eşittir. parçalanması;örneğin asit ürünlerin
ortaya çıktığı, dichlorodifluoromethan
soğurulan absorbate yada methyl chlorid ile suyun tepkimesi.
emilen yada soğurulan madde
soğutkan ısı refrigerant heat rejection
soğurulan sorbate bir soğutkan kondenserinin, devrede
atımı
madde bir sorbent tarafından absorbe yada dolaşan soğutkandan toplam ısı çıkartma
adsorbe edilen madde kapasitesi

soğutkan coolant soğutkan refrigerant processing


soğutucu akışkan; soğutkan işlemleme soğutkanın işlemlenmesi; soğutkanın
tekrar kullanım için sahip olduğu
soğutkan refrigerant kirleticilerden arındırılması
bir soğutma sisteminde,düşük basınç ve
sıcaklıkta buharlaşarak ısıyı çeken ve soğutkan refrigerant blend
yüksek basınç ve sıcaklıkta yoğuşarak bu genellikle tek başlarına da soğutkan
karışımı
ısıyı atan ortam;soğutkan ortam (madde), olarak kullanılan iki yada daha fazla
633

farklı kimyasaldan oluşan madde. uzunluğu soğutma uzunluğu; konfor


modüllerinde(chilled beam) soğutma
soğutkan refrigerant compressor yapan modül uzunluğu
kompresörü içerisinden akışkanı geçirirken
sıkıştırılabilir bir soğutkanın hacmini soğutma birimi cooling unit
küçültüp basıncını artırıran soğutma bir mahalli yada bir malzemeyi soğutmak
sistemi elemanı.kompresör; üzere tasarlanmış olan soğutma birimi

soğutkan refrigerant control valve (refrigerant soğutma birimi refrigerating unit


kontrol vanası expansion valve) bir kompresör, kondenser, evaporatör,
soğutkan kontrol valfi; kondenserden genişleme valfi kullanan ve soğutma
çıkan yüksek basınç ve sıcaklıklı sıvının yapmak üzere tasarlanmış birim;
basıncını düşürerek ve miktarını ölçerek
evaporatöre veren valf soğutma boru refrigeration piping
tesisatı soğutma boru tesisatı
soğutkan refrigerant mass flow rate
kütlesel debisi potansiyel olarak yağla karışan uçucu
soğutma borusu cooling pipe
soğutkan kütlesel akış miktarı;
soğutma akışkanını taşıyan boru;
soğutma borusu
soğutkan refrigerant water
olarak su soğutkan olarak kullanılan su
soğutma borusu refrigerating pipe
soğutma tesisatında kullanılan boru
soğutkan ölçme refrigerant metering device
aracı device bir evaporatöre giden sıvı soğutma cooling cycle
soğutkan miktarını kontrol eden araç soğutma çevrimi; mekanik yada
çevrimi
soğurmalı soğutma çevrimi
soğutkan refrigerant pump-out system
pompalama soğutkanı bir chiller yada diğer soğutma soğutma refrigerating cycle
sistemi sistemlerinden ayrı bir depoya transfer çevrimi soğutma çevrimi; iki sabit basınç bir
etmek ve burada depolamak amacıyla adyabatik ve bir izantropik durum
kullanılan aparat. değiştirme içeren çevrim

soğutkan refrigerant cylinder (gas bottle) soğutma refrigeration cycle


silindiri soğutkanın depolanması ve taşınması için soğutma çevrimi; iki sabit basınç bir
çevrimi
hareket ettirilebilir bir gövdeye sahip adyabatik ve bir izantropik durum
silindirik,çelik basınçlı tank; soğutkan değiştirme içeren çevrim
deposu
soğutma cooling degree day (CCD)
soğutkan,uçucu refrigerant, volatile derece-gün bir soğutma mevsiminin
ısı emme süreci sırasında, sıvı halden değerlendirilmesinde diğer faktörlerle
buhar hale değişen soğutkan. birlikte kullanılmak üzere, 75°F’lik bir
temel sıcaklık (kanada için 25°C)
soğutma chilling (cooling) kullanarak soğutma için ‘degree-day’
orta düzeydeki sıcaklıklarda soğutma (derece-gün) lerin toplamı

soğutma cooling soğutma degree day, cooling


bir mahal yada sistemin sıcaklığını derece-gün 65 F gibi standart bir sıcaklık değerinden
önceden belirlenmiş bir değerin altına sapan sıcaklıklar ölçülerek bulunan
soğutma süreci. derece gün değeri

soğutma cooling water flow rate soğutma cooling degree day base 50ºF, CDD50
birim zamanda birim kesitten geçen derece-gün, 50F her hangi bir günde ortalama sıcaklık
soğutma suyu miktarı temelli 50°F’dan yüksek olduğunda, 50°F ile
günün ortalama sıcaklığı arasındaki fark
soğutma refrigeration kadar çok derce-gün sıcaklığı bulunur.
bir besin yada ürünün sıcaklığını çevre
sıcaklığının altındaki bir değere soğutma refrigeration circuit
getirilmesi ve bu değerde tutulması devresi soğutma sistemi oluşturmak üzere
süreci mekanik soğutma devresi kurulan devre;soğutma devresi
kullanılarak yapılan soğutma
soğutma cooling element
soğutma aralığı cooling range elemanı soğutma etkisinin elde edilmek istendiği
soğutma sıcaklık aralığı; bir soğutma yerde bulunan ısı transfer yüzeyi;
işleminde düşülebilecek sıcaklıkları soğutma elemanı
gösteren aralık
soğutma enerji cooling energy consumption
soğutma cooling bath tüketimi kompresör,hava dağıtım fanı, kondenser
banyosu bir tank içerisinde, dalgıç serpantinle fanı ve ilgili yardımcı elemanlar da dahil
soğutma için bulunan soğutulmuş su olmak üzere, mekanik soğutma
ekipmanının mahaldeki enerji tüketim
soğutma refrigeration pressure vessel miktarı
basınçlı kabı soğutmalı basınçlı kaplar
soğutma etkisi refrigerating effect
kondenserde dışarı atılan ısıdan
soğutma birim cooling length
634

kompresörde sisteme verilen enerjinin nik kapasite, net soğutma etkisi ile
ısıl eş değerinin çıkartılması ile soğutucuyu çalıştırmak için gerekli
belirlenen soğutma etkisi. enerjinin ısıl eşdeğeri toplanarak
belirlenir
soğutma etkisi chilling effect
(atmosferik) havada güneş ışınlarını tutan maddelerin soğutma kaybı cooling loss
artması nedeniyle yer kabuğu sıcaklığının borularda ve ekipmanda
azalması yararlanılamayan soğutma; soğutma
kaybı
soğutma cooling effect
etkisi(tesiri) soğutma sistemlerinde evaporatörde kg soğutma kılcal refrigerating capillary tube
soğutkan başına yapılan borusu küçük soğutma sistemlerinde kontrol
soğutma.soğutma tesiri elemanı yerine kullanılan kılcal boru

soğutma chill factor soğutma refrigerating compressor


faktörü soğuk depoculukta, ön soğutma kompresörü evaporatörden emdiği alçak basınçlı
depolarında soğutmanın başlarındaki soğutkan buharının basıncı ve sıcaklığını
yüksek soğutma gereksinimini yükselten eleman; kompresör
karşılamak üzere toplam soğutma
yükünün çarpım faktörü. soğutma refrigeration compressor
kompresörü soğutma kompresörü
soğutma fıçısı chiller barrel
suyu yada bir ikincil soğutkanı
soğutma refrigeration controller
soğutmakta kullanılan boru-kovan türü
kontrol edicisi soğutma kontrolü yapan elemanlar;
evaporatör. not: bu terim, ısı–
örneğin alçak ve yüksek basınç
eşanjörlerine değil sadece su soğutma
otomatikleri,termostatlar vb
paketlerine uygulanır.

soğutma kulesi cooling tower


soğutma cooling jacket
çoğu zaman kuleye benzeyen,atmosferik
gömleği özellikle içten yanmalı motor veya
havanın genellikle doğrudan temas eden
kompresörlerde silindir gömleği
su ile soğutulduğu ısı transfer cihazı;
içerisindeki su akış geçidi; su ceketi

soğutma kulesi cooling tower plume


soğutma günlük ton day of refrigeration
hüzmesi bir soğutma kulesinden gözle görülebilir
tonajı bir ton soğutma kapasitesindeki bir
egzoz içeriği.
sistemin bir gün çalışarak çektiği ısı
miktarı, 288 000 Btu
soğutma kulesi cooling tower packing (tower filling)
sıçratma bir karşıt akımlı, çapraz akımlı yada
soğutma havası cooling air
çubuklerı doğal çekimli kulenin, sirküle eden su ve
hava soğutmalı kondenserden geçen
geçen hava arasındaki ısı transferini
soğutma havası
etkilemek amacı ile yerleştirilen,
sıçratma çubukları,
soğutma cooling (heating) air conditioning
iklimlendirme system
soğutma kulesi cooling tower fogging
sistemi soğutma(ısıtma) yapan iklimlendirme
sisi çevre havasından daha sıcak koşullarda
sistemi
doymuş hava ve su karışımı olan kule
huzmesi yada egzoz havasının, kuleden
soğutma işlemi refrigerating process çıkışta aşırı doymuş hale gelerek
soğutma işlemi; besin maddelerine yada oluşturduğu sis
bir mahallin soğutulmasına uygulanan
işlemler
soğutma kulesi cooling tower ton
tonajı ton-soğutma olarak soğutma kulesinin
soğutma kanadı cooling fin soğutma kapasitesi; 1 Ton-soğutma=3.52
soğutma kanatları; evaporatör ve kW
kondenserlerdeki ikincil soğutma
yüzeyleri
soğutma cooling agent
maddesi soğutma ortamı; ısıyı taşıyan ortam
soğutma cooling capacity
kapasitesi belirlenmiş test yöntemleriyle
belirlendiği biçimde, bir ekipmanın soğutma refrigerating machinery compartment
belirli bir zaman aralığında, içmahallin makine dairesi or space
koşullandırılmasında kullanılan sudan soğutma makine ve donanımlarının
çıkartabileceği ısı miktarı, Watt yerleştirildiği mahal

soğutma cooling capacity (total cooling soğutma refrigerating machine


capacity) makinesi soğutma devresi içeren makine; soğutma
kapasitesi, makinesi
toplam Watt olarak ifade edilen ve belirli
çalışma koşulları altında ekipmanın
içerisinden geçen havadan çıkartabileceği soğutma refrigeration centres
tasarım ısı miktarı,toplam soğutma merkezleri soğutma merkezleri;
kapasitesi;
soğutma cooling season
soğutma refrigerating capacity (gross) mevsimi soğutma mevsimi; soğutma yapmayı
kapasitesi,meka Birim soğutucularda soğutkan tarafından gerektiren mevsim( yaz)
çekilen ve Watt olarak ifade edilen bu
635

soğutma cooling rate soğutma sistemi cooling system


miktarı birim zamanda sıcaklıktaki azalma, bir mahal yada ürünün sıcaklığını
soğutma miktarı düşürmekte kullanılan aparat ;soğutma
sistemi;
soğutma refrigerating engineering
mühendisliği soğutma sistemlerinin hesabını ve devre soğutma sistemi refrigerating system
tasarımını yapan mühendis; soğutma farklı sıcaklıktaki ısı kaynağı
mühendisi (evaporatör) ve ısı çukuru (kondenser)
arasında düşük sıcaklıktaki ısı
soğutma odası chilling room kaynağından ısı çekip ve yüksek
soğuk depoculukta maddelere bir ön sıcaklıktaki ısı çukuruna ısı atarak çalışan
soğutma uygulanan soğutma bölümü. sistem;

soğutma odası cooling chamber soğutma sistemi refrigerating system low side
soğutma odası; soğutma kabini alçak basınç yaklaşık olarak evaporatör basıncıyla
tarafı karşı karşıya olan parçalar
soğutma ortamı refrigerating medium
soğutma devrelerinde üzerine bir iş soğutma sistemi refrigerating system pressure vessel
uygulanan ve ısı emilmesinde kullanılan basınçlı tankı içerisindeki her bir bölümün 0.53 ft3
ısı transfer ortamı veya çalışma maddesi (0.014 m3) den daha geniş hacimde
olmadığı evaporatör,kompresör,
soğutma coil, cooling kondenser serpantini, kontroller, boru
serpantini soğutma serpantini; içerisinden soğutucu tesisatı dışında soğutkan içeren basınçlı
akışkan veya soğutma salamurası geçen kap.
serpantin
soğutma sistemi refrigerating system restrictor
soğutma cooling coil kısıtlayıcısı yüksek ve alçak basınç tarafları arasında
serpantini evaporatör olarak tasarlanmış, borulardan gerekli basınç farkını oluşturma
oluşan ve soğutulacak mahalle yeteneğindeki araç.
yerleştirilen serpantin;soğutma serpantini
soğutma sistemi cooling system energy coefficient of
soğutma refrigerating coil performans performance
serpantini soğutma yapmak üzere, soğutulacak katsayısı Watt olarak soğutma sistemi
ortama yerleştirilen soğutma serpantini kapasitesini,watt olarak toplam enerji
girdisine ( tekrar ısıtıcılar ve
soğutma servis refrigerating service load nemlendiriciler dışında) bölerek elde
rejim sıcaklığına getirilmiş bir edilen oran
yükü
soğutucuda ısı kaybını karşılamak için
çıkartılması gereken ısı miktarı soğutma sistemi class of refrigerating system
sınıfı soğutma sistem sınıfı;derin soğutma,
soğutma chilling temperature düşük sıcaklık soğutması ve orta sıcaklık
soğutma sıcaklığı soğutması olarak sınıflandırılabilir.
sıcaklığı
soğutma sistemi refrigerating system high side
soğutma sıvısı cooling liquid
yüksek basınç yaklaşık olarak kondenser basıncıyla
soğutma akışkanı; soğutma sistemlerinde
tarafı karşı karşıya olan parçalar
iş akışkanı

soğutma cooling liquid flow rate soğutma refrigerating system, direct


sıvısının debisi birim zamandaki soğutma akışkanı akış sistemi, direk bir direkt soğutma sistemi, içerisinde
miktarı evaporatör veya kondenserin hava yada
ısıtılacak veya soğutulacak maddelerle
refrigerating system contaminants doğrudan temas halinde olduğu bir
soğutma sistem
su;pislik,parçacıklar,asit mum, ve çamur sistemdir.
kirleticileri
gibi organik maddeler ; yada sistem
çalışırken ortaya çıkan kimyasal soğutma refrigerating system, indirect
tepkimelerden kaynaklanan diğer sistemi, endirek endirekt bir soğutma sistemi, ısıtılacak
ürünleri içeren kirlilik unsurları yada soğutulacak maddelerin arasından
dolaşan ikincil soğutkanın birincil
refrigerating system machinery soğutkan tarafından ısıtıldığı yada
soğutma sistem
soğutma sisteminin herhangi bir soğutulduğu bir sistemdir.
makineleri
bölümünü oluşturan ve
kompresör,kondenser ,absorber soğutma cooling system standard energy
(adsorber),sıvı deposu ve bağlantı sistemi,standart coefficient of performance
boruları ve evaporatör'den birini yada enerjiş standart değerleme koşullarındaki
tamamını içeren ekipman kapasite ve güç girdisi değerlerinden elde
performans
edilen oran
katsayısı
soğutma sistem refrigerating system classification
sınıflandırması soğutma sistemleri sınıflandırması;
soğutma suyu cooling water
kullanılan çevrime(mekanik,absorbsiyon,
kondenserde soğutkanın yoğuşması
jet); evaporatör
amacıya kullanışlan su.soğutma suyu.
sıcaklığına(yüksek,orta,derin) ve
kondenser ısı atım ortamına göre
sınıflandırma soğutma suyu cooling water pipe
borusu soğutma suyunu taşıyan boru; soğutma
suyu borusu
636

soğutma suyu cooling water outlet temperature soğutma verimi cooling effectiveness
çıkış sıcaklığı kondensder soğutma suyunun birincil hava kuru termometre
kondenserden kuleye çıkış sıcaklığı; her sıcaklığındaki azalmanın giriş havası
hangi bir soğutma suyu devresinde suyun kuru termometre sıcaklığına bölümünden
çıkış sıcaklığı ikincil hava kuru termometre sıcaklığının
çıkartılması
soğutma suyu cooling flow rate
debisi soğutma suyunun birim zamandaki akış soğutma yağı refrigeration oil
miktarı,debisi sistem elemanlarıyla uyumlu, sürtünen
yüzeyler arasında bir film oluşturacak,
soğutma suyu cooling water circulation pump kritik aralıkları kapatacak kararlı yapıda,
soğutma suyu sirkülasyon devresi; ve uygulamaya uygun düşük sıcaklık
dolanım
kondenser kule arasındaki kondenseri karakteristiklerinde bir akışkan.
pompası
soğutan su devresi
soğutma method of cooling
soğutma suyu cooling water inlet temperature yöntemi bir soğutma elde etmek üzere kullanılan
kondensder soğutma suyunun kuleden mekanik,evaporatif,absorpsiyon vb
giriş sıcaklığı
kondensere giriş sıcaklığı; her hangi bir yöntemlerinden herbiri
soğutma suyu devresinde suyun giriş
sıcaklığı soğutma yükü refrigerating load
bir mahal veya besin maddesinin
soğutma suyu cooling water tank soğutulması sırasında devreye gelen yük;
soğutma suyunun biriktirilip devreye çıkartılması gereken ısı miktarı
tankı
sokulduğu tank
soğutma yükü cooling load
soğutma suyu cooling water thermostat koşullandırılan mahal yada ürün
termostatı soğutma suyunun çıkış sıcaklığını tarafından gerektirilen birim zamanda
duyarak, su debisinin ayarlanmasını yapılması gerekli soğutma miktarı; bir
yapan termostat; soğutma suyu termostatı soğutma sisteminin kontrol edilen
sistemde zaman içerisinde çekmesi
refrigeration demand gereken ısı;
soğutma talebi
soğutma talebi; soğutma yükü
soğutma yükü cooling load factor (CLF)
cooling vessel faktörü bina soğutma yükünün kararlı hal
soğutma tankı soğutma kapasitesine oranı (ANSI/
içerisindeki soğutulmuş akışkana
daldırılan malzemenin soğutulduğu tank ASHRAE Standart 1161995 Bölüm
yada depo 9.2.2’deki eşitlikten elde edilir)

cooling design temperature soğutma yükü refrigerator load limit


soğutma
tipik bir iklim yılındaki saat sayısının % sınırı soğutma yükü sınırı
tasarım
sıcaklığı 1 ‘inde aşılan sıcaklığa eşit olan dış
mahal kuru termometre sıcaklığı. soğutma yükü, cooling load, sensible
duyulur duyulur ısı yükü; sıcaklık farkından
soğutma cooling design wet bulb temperature kaynaklanan ısı yükü
tasarım yaş su soğutma kuleleri gibi,evaporatif ısı
termometre atma sistemleri ile soğutma sistemlerinin soğutma yükü, cooling load, latent
boyutlandırılması amacıyla kullanılan dış gizli bir mahalde gizli ısıdan kaynaklanan
sıcaklığı
mahal yaş termometre sıcaklığı soğutma yükü;gizli ısıyı atmak için
soğutma yükü;
soğutma refrigeration technology
teknolojisi soğutma teknolojisi; soğutma ilkelerini soğutma yüzeyi cooling surface
içeren teknoloji kendisi ile temasta olan soğutulacak
akışkandan daha düşük sıcaklıkta olan
soğutma tesisi cooling plant yüzey,soğutma yüzeyi
soğutma makinelerini içeren soğutma
tesisi; soğutma merkezi soğutma, cooling, indirect
endirek soğutulacak olan mahallin, soğutulan bir
soğutma tesisi refrigerating plant (dolaylı) ikincil soğutkanla soğutulması; endirek
soğutma tesisi; besin maddelerinin soğuk soğutma
saklanması için yada soğuk su üretimi
için yapılan tesis soğutma, direk cooling, direct
(doğrudan) soğutkanın buharlaştırılması yoluyla
soğutma tüneli cooling tunnel yapılan direk soğutma yöntemi
besinlerin soğutulmasında, hızlı soğutma
elde edebilmek için asılı haldeki soğutma-ısıtma Cooling- heating unit
besinlerin içerisinden geçirildiği soğutma birimi hem ısıtma hem soğutma amacıyla
tüneli kullanılabilen terminal birimi

soğutma verim cooling efficiency ratio (CER) soğutmak chill ,cool,refrigerate


oranı CER= ( C+FE) /E eşitliği ile hesaplanan ürünlere dondurmaksızın orta düzeyde
bir oran.Bu eşitlikte C=soğutma bir soğutmayı uygulamak; soğutmak
kapasitesi,Btu/h) ,FE=Fan elektrik
girdisi,Wx3.413 Btu/ ( W) ( W) ve soğutmalı refrigerating heating system
E=toplam elektrik girdisi ( W) dir. kondenseri ısıtılacak olan mahalle
ısıtma sistemi
637

yerleştirilmiş bulunan ve birbirine bağlı soğutulmuş chilled ceiling


elemanlarıyla tam bir soğutma devresi tavan tavana gömme borular yerleştirerek
oluşturan sistem. yapılan mahal soğutma işlemi

soğutmalı refrigerating cargo vessel sokak yağmur street gully


kargo tankı kısmen yada tamamen soğultan tank suyu oluğu sokak kenarlarında yağmur suyu oluğu
(kap)
soket socket
soğutmalı reefer soket; bir elektrikli aracı devreye
vagon soğutmalı vagon. bağlamakta kullanılan priz;

soğutucu chiller, cooler soket bağlantısı socket connection (electric)


akışkanlar arasında ısı transfer etmekte (elektrik) elektriksel bir aracı enerji hattına
kullanılan soğutma makinesi; bütün bağlayan elektriksel eleman; soket;priz
işletim ve güvenlik kontrolleriyle birlikte
kompresör,kondenser ve evaporatörü soket socket connection (pipe)
içeren tam ve dolaylı soğutma sistemi muflu(socket and spigot) pis su boru
bağlantısı(boru
) bağlantısı
soğutucu cooler battery
batarya soğutma demeti; birden fazla soğutma
biriminin demet halinde dizilmesi soket ucu socket end
üzerinde muf bulunan ve diğer borunun
içine girdiği boru; bu borunun muf
soğutucu chiller drip tray bulunan tarafı yada ucu
damlama tavası besin soğutma ve/veya defrost sırasında
oluşan suyu toplama amacıyla, yarı
otomatik bir besin soğutucusundaki sol diş left hand thread
soğutma yüzeyinin hemen altına sola dönüşlü diş; sola döndürüldüğünde
yerleştirilmiş bulunan çekmece,tava yada sıkma yapan diş
tepsi.
sol-air sıcaklığı sol-air temperature
chiller drip tray volume içerisinde radyasyonla ısı transferinin
soğutucu
chiller evaporatörünün altındaki olmaması halinde normal ısı transfer
damlama tavası mekanizmasıyla elde edilen ısı transfer
hacmi damlama tavası hacmi
miktarını veren düşünsl dış mahal
sıcaklığı
soğutucu chiller aided storage
destekli depolanmış soğuğu chiller yardımı ile solenoid solenoid control valve
depolama kullanan sistem; kontrol vanası elektriksel manyetizma temelinde
çalışan, enerji girişi yada kesilmesiyle
cooling medium akışı kontrol eden vana.
soğutucu ortam
hal değişimine uğrayarak veya
uğramaksızın, cisim yada maddelerin solenoid sıvı solenoid liquid line valve
sıcaklıklarını düşürmekte kullanılan hattı vanası sıvı hattı solenoid vanası; sistem
madde; soğutucu ortam durduğunda sıvı akışını durdurmak yada
soğutkanın kondensere
cooling and heating heat pump depolanması(pump down) sıraısnda sıvı
soğutucu ve
soğutma ve ısıtma yapan ısı pompası hattını kapatan vana
ısıtıcı ısı
pompası solenoid valve
solenoid vana
elektriksel yoldan mıknatıslanan bir
soğutucunun net cooler refrigerating capacity pimin çekmesi ile açma veya kapama
net soğutma soğutucu net soğutma kapasitesi yapan vana;
kapasitesi
solma degreening
soğutulmuş refrigerated volume (özellikle portakal, limon gibi turunç-
hacim soğutma uygulanan hacim; bir gillerde) klorofilin parçalanması
soğutucuda soğutma uygulanan bölüm nedeniyle yeşil renkten sarı ve turuncu
renge dönüşüm
soğutulmuş cooled air
hava soğuk hava; soğutma serpantininden soluk (solumak) breath
geçirilerek soğutulmuş hava soluk. nefes. soluklanma. hafif rüzgâr.
esinti. küçük bir hareket. isaret. iz.
soğutulmuş refrigerated air
hava bir soğutma evaporatöründen geçirilerek soluk alma inhalation
sıcaklığı düşürülmüş olan hava nefes alma. teneffüs. buğu çekme.
soluma.
soğutulmuş cooled space
mahal soğutulmuş mahal solunabilir respirable particles
parçacıklar akciğerlerin ipliksi olmayan bölümüne
çekilebilecek kadar küçük parçacıklar;
soğutulmuş su chilled water solunumla alınabilir en büyük artık
soğutulmuş su.fan-coil klima bırakan büyüklükleri 0.2~0.5 µm
sitemlerinde soğutucudan çıkıp devreye
aralığında olanlardır.
giren soğuk su.

solunan hava exhaled air


638

içe çekilen hava;solunum yoluyla alınan somunlu flanş bolted flanges


hava;solunum havası birbirine bağlanacak iki parçanın(
örneğin boru) ucuna geçirilen ve
solunan hava expired air temperature üzerinde bulunan civataların sıkılması ile
sıcaklığı solunum yoluyla alınan havanın sıcaklığı bağlantı sağlayan eleman; civatalı flanş

son [nihai] final energy


solunum respiration
enerji enerji taşıyan kaynaklardan enerji
metabolik solunum etkinliği;solunum;bir
dönüşümü yoluyla tüketiciye iletilen
depoda bozulabilir besinlerin
enerji; örneğin yakıt kimyasal enerjisinin
olgunlaşırken karbon dioksit üretmesi,
dönüştürüldüğü ısı enerjisi
hayvanların solunum süreci (proses)

son [nihai] final design


solunum breathing apparatus
tasarım nihai tasarım; yapılması düşünülen bütün
aparatı suda,tehlikeli gaz ortamında vb yerlerde
değişiklikleri içeren tasarım
solunum yapmayı sağlayan cihaz

son basınç final pressure


solunum hacmi tidal volume
farklı basınçtaki iki gazın karışmasından
bir solunum süreci içerisinde emilen ve
sonraki denge basıncı; son basınç
dışarı verilen gaz(hava) hacmi

son direnç final resistance


solunum havası air, vitiated
üzerinde yapılan testin bittiği ve
bir solunumda insan tarafından ciğerlere
sonuçların hesaplandığı bir hava
çekilen ve dışarı sadece bir kerede
temizleme aracındaki hava akımına karşı
verilen hava miktarı
gösterilen direnç, in SS ( Pa) olarak
ölçülür
solunum havası relief air
solunum havası
son filtre afterfilter
bir filtreleme biriminde havanın mahalle
solunum ısısı respiratory heat girmeden önce temizlenmesini yapan son
solunum yoluyla alınan ve verilen ısı filtre
miktarı
son filtre filter, final
solunum alveoli bir filtre birimindeki nihai filtre
kanalları akciğerlerin birincil gaz alış veriş birimi
olarak çalışan, solunum sisteminin
son filtre final filter
branşman kanalları
test işlemi sırasında bir cihazdan
geçtikten sonra yükleme tozunu tutmak
solunum vital capacity üzere kullanılan son filtre.
kapasitesi nefes verdikten sonra kasti olarak ve
olabilince derin alınıp akciğerlere
son işlemleme aftertreatment
aktarılan hava miktarı
son işlemleme

solunum respiratory protection


son kontrol final control element
korunması tehlikeli maddeler içeren ortamlarda
elemanı primer elemandan alınan bir işarete bağlı
solunumu koruyan(gaz maskesi gibi)
olarak kapasitenin değişmesi yönünde
araçlar
hareket eden mekanizma.örneğin motorlu
vana.
solunum exposure by inhalation
yoluyla maruz solunum yoluyla maruz kalma(bir
son kullanıcı end user
kalma kirliliğe)
değişik aşamalardan geçerek mamul hale
gelmiş bir ürünün kendisi için üretildiği
solunum zonu breathing zone tüketici.
içerisinde insan bulunan ( meskun) bir
mahalde döşemeden 3 ve 72 in son sıtıcı afterheater
yükseklikte ve duvar yada sabit bir hava hazırlama ekipmanında havanın
iklimlendirme cihazlarından 2 ft ( 600 çeşitli işlemlerden sonra mahalde istenen
mm) uzaklıktaki düzlemler arasındaki sıcaklığa getirilmesi için kullanılan son
bölge ısıtıcı

solunum zonu breathing zone sample son soğutma aftercool


örneği mahaldeki solunum zonundan alınan bir klima santralinde havanın çeşitli
numuıne işlemlerden sonra istenen besleme
sıcaklığına getirilebilmesi için uygulanan
solunumla inhalable fraction soğutma; son soğutma işlemi
alınan kirletici bir mahaldeki kirletici parçacıklardan,
parça büyüklüğünün belirlediği solunum son soğutucu aftercooler
yoluyla alınabilenlerin oranı bir klima santralinde, havanın çeşitli
işlemlerden geçtikten sonra mahalde
somun nut kullanılma sıcaklığına getirilmesi amacı
somun; civatanın başına vidalanan sıkma ile yerleştirilmiş son ısıtıcı
parçası
son temizlik post purge operation
somun anahtarı spanner işlemi son temizleme işlemi
somun anahtarı;
639

son yakıcı afterburner sökmek demount


yakma teknolojisinde, duman ve demonte etmek, bir bütünü kendisini
kokuların çıkması için yanma gazlarının oluşturan parçalarına ayırmak
alevi süpürerek atacağı biçimde
yerleştirilen brülör. sökmek disassemble (verb)
sökmek,parçalamak,parçalarına ayırmak
sonradan post-mix beverage
karışım içecek karbonizatör, koku ekleme gibi işlemlerle sökülebilir demountable
karışık hale getirilmiş içecek sökülebilir;parçalarına yada elemanlarına
ayrılabilir
sonsuz vida ile worm feed
besleme sonsuz vida ile besleme sökülebilir detachable
çıkarılabilir, kopmak, yerinden
sonuç sıcaklığı temperature, resultant sökülebilir
her hangi bir fiziksel olayın sonucu olan
sıcaklık söndürme extinguishing system
sistemi yangın söndürme sistemi;
sonuçlanan resultant air temperature
hava sıcaklığı bir işlemin sonucunda oluşan hava söndürmek extinguish, turn off (verb)
sıcaklığı yok etmek, izale etmek, bastırmak,
bitirmek, ortadan kaldırmak, söndürmek,
sonuçlanan resultant temperature imha etmek;yangın söndürmek
sıcaklık bir işlem sonunda oluşan sıcaklık
söndürücü suppressor
sorbent sorbent söndürücü;bastırıcı; yangın söndürücü
atmosferde yada gaz veya sıvı karışımları
içerisinde bulunan bir yada daha fazla sözleşme contract
maddeyi, bu maddelere olan çekicilik sözleşme. kontrat. sözleşme yapmak.
nedeniyle temas etmesi halinde çeken (hastalık.vb.) kapmak. küçülmek.
malzeme.; büzülmek. küçültmek. büzmek. kısalmak.
kısaltmak
sorbent sorbent tubes
boruları içerisinde bulunan soğurucu(sorbent) sözleşme bitimi contract termination
madde ile tehlikeli gaz içeren sözleşemin hangi süre ve şartlarda
ortamlardan numune almakta kullanulan biteceğini gösteren madde; sözleşmenin
tüpler sona ermesi

sorumluluk responsibility sözleşme ceza penalty, contract


sorumluluk maddesi sözleşmeden kaynaklanan ceza;
sözleşmedeki hususların yerine
Southwell Southwell coefficient getirilmemesi nedeniyle uygulanan ve
fanın dönmesinden kaynaklanan yine sözleşmede belirtilen ceza
katsayısı
merkezcil kuvvet nedeniyle ortaya çıkan
rezonans kaymasının tahmin edilmesine sözleşme cezası contract penalty
olanak veren boyutsuz katsayı. sözleşmenin yerine getirilmemesi halinde
uygulanacak ceza
soyutlama isolation
soyutlama;ayırma sözleşme değeri contract value
temas değeri;
soyutlama isolation devices
araçları HVAC zonlarını her biri diğerinden sözleşme gereği contractual
bağımsız olarak çalışabileceği biçimde sözleşme gereği; sözleşmeye bağlanmış.
soyutlama; Bunlar, soyutlama damperleri sözleşmeli.
,terminal kutularında kesme yapan
kontrolleri içerir sözleşme ihlali breach of contract
bir sözleşmeye uymamak; sözleşmeye
soyutlama isolating valve aykırı davranmak
vanası soyutlama vanası; bir sistemde sistemin
bir kısmını bütününden ayıran vana sözleşme conditions of contract
koşulları sözleşme koşulları; bir sözleşmede
soyutlanmış isolated system taraflarca kabul edilen koşullar
sistem bir birimin iç mahalde yerleştirildiği,
yanma ve havalandırma için gerekli sözleşme türü contract agreement
bütün havanın menfezler veya kanallar anlaşma sözleşmeyle belirlenmiş anlaşma
yoluyla mahalden değil dış mahalden
çekildiği sistem
sözleşmelerin burning of contracts
iptali sözleşmelerin iptal edilmesi
soyutlanmış isolated combustion system
yanma sistemi bir birimin iç mahalde yerleştirildiği,
yanma ve havalandırma için gerekli sözleşmeyi break contract
bütün havanın menfezler veya kanallar bozmak bir sözleşmeyi bozmak
yoluyla mahalden değil dış mahalden
çekildiği sistem spectral
spektral
boyutsuz optik özellikler bağlamında;
640

Spektral derişimdeki dalga boyu, simgeyi sptik tank septic tank


izleyen parantez içindeki dalga boyu ile içerisinde atık suyun bakteriler tarafından
gösterilir, λ (350 nm) gibi ayrıştırılması iç.in yeterli bir sure
bekletildiği durulma tankı.
spektral ısıl spectral thermal emittance
yayınım belirli bir spektrumda yayınan radyatif ısı standart standard
ASHRAE’de, değerleme amaçlarıyla
özellik leri, süreçleri, boyutları,
spektral spectral irradiance
malzemeleri, ilişkileri
radyasyon belirli bir dalga boyunda bir yüzeyin
kavramları,terimleri yada test
birim band-kalınlığındaki monokromatik
yöntemlerini belirleyen doküman ;
radyasyon; watt olarak ölçülür

standart standard barometric pressure


spektral spectral exitance
barometrik standart hava basıncı; deniz düzeyindeki
yayınım genellikle 1 mikron olan sınırlı
basınç standart hava basıncı 101.325 kPa
spektrumun üzerindeki radyatif yayınım

spektrometre spectrophotometry standart birim standard unit


elektromanyetik spektra'nın niceliksel SI uluslar arası birim sistemiyle
analiziyle ilgili fizik dalı belirlenmiş birim

spigot spigot standart standard size


karşıdaki boruda bulunan muf kısmına büyüklük standart büyüklük
giren boru bölümü;
standart çekme standard draw capacity
spilit kondenser split condenser kapasitesi standart olarak, dakikada dört içki olmak
split sistemde dış mahalle yerleştirilen ve 40°F (4.4°C) sıcaklığı aşmamak
kondenser üzere çekilen içecek miktarı.

spiral spiral standart çevre standard ambient temperature


spiral;helezon;helis sıcaklığı standart hava sıcaklığı 20 C;

spiral kanat spiral fin (helical fin; strip fin) standard rating
standart
helisel kanat; borularda uygulanan spiral standart değerleme koşulları altında
yada helisel kanat değerleme
yapılan testlere yada hesaplamalara
dayanan değer ; ARI ve diğer organize
spiral kanatlı spiral fin tube standartlarda belirtilen standart
boru spiral kanatlı boru koşullarda belirlenen soğutucu
performansı
spiral sarımlı spiral wound duct
kanal spiral sargılı kanal; yalıtım lazemesinin standart standard rating cycle
üzeri spiral biçimde bezle sarılı kanal değerleme standart değerleme çevrimi; bir
çevrimi makinenin standart koşullarda
split split air conditioning system çlıştırılmasıyla belirlenen değerleme
split iklimlendirme sistemi; iç ve dış yada sınıflandırma
iklimlendirme
sistemi ünitenin ayrılarak borularla bağlandığı
sistem standart standard rating conditions
değerleme performans karakteristiklerinin
split sistem split system koşulları değerlenmesinde kullanılan değerleme
ayrık sistem; split sistem koşulları; havuz ısıtıcı girdisi ve
veriminin belirlendiği ANSI/ASHRAE
Standard 1461998 Bölüm 8’deki sıcaklık
sponsor sponsor
ve basınç
ortak; destekçi;sponsor;kanal tesisatının
standartlar uygunluğunun test edilmesini
gerektiren,destekleyen yada fon ayıran, standart eşik standard threshold shift
üretici,ticaret kuruluşu, yada diğer bir değer sapması standart eşik değer sapması
grup
standart feet standard cubic feet per minute (scfm)
sprey dolgulu spray filled water cooling tower küp bölü 70°F(20°C) ve 14.696 psia ( 101.325
su soğutma suyu sprey hale getiren elemanlara sahip dakika kPa) ’daki koşullardaki ( standart hava)
kulesi su kulesi hacimsel akış miktarı ( hacimsel debi) .
Bu koşullar altında hava 0.075 lb/ft3
(1.204 kg/m3) kütlesel yoğunluğa
sprey sprayed coil condenser sahiptir.
serpantinli serpantin yüzeylerine su püskürtülerek
kondenser soğutulan kondenser
standart gaz standard gas
standart koşullar olan 20 C sıcaklık ve
sprey tür spray type evaporator 101.325 kPa basınç koşullarındaki gaz
evaporatör soğutulacak sıvının üzerinde
püskürtüldüğü evaporatör; buz yapma standart gravite standard gravity
makinelerinde kullanılır 32.174 ft/s2 ( 9.80 m/s2) olarak alınan
yerçekimi ivmesi.
sprinkler sprinkler installation
tesisatı sprinkler yangın tesisatı standart hava air, standard
641

standart hava; Amerikan standartlarında katsayısı


, 20 C ve 1 atmosfer basınçta yoğunluğu
1,293 kg/m3 olan hava standard colour
standart renk
uluslar arası renk konsorsiyomun
standart hava standard air untanımına uyan renk
özgül ağırlığı 0.075 lbm/ft3 ( 1.204
kg/m3) ve 70°F ( 20 yada 21.1°C) standard deviation
standart sapma
sıcaklık 14.696 psi, ( 101.325 kPa) istatistikte standart sapma
barometrik basınçta, kuru havanın
yoğunluğuna eşdeğer olan hava
standart sapma velocity, standard deviation
hızı ani hava hızı ve ortalama hava hızı
standart hava weight of standard air arasındaki farkın karelerinin aritmetik
ağırlığı standart havanın ağırlığı;20 C sıcaklık ve ortalamasının kare kökü olan, bir frekans
101.325 kPa'deki hava özgül dağılımında ani hızın,ortalama hız
ağırlığı;0.075 lbm/ft3 ( 1.202 or 1.204 çevresinde dağılımının ölçüsü
kg/m3)
standart standard temperature
standart hava standard air properties 70°F ( 20°C) sıcaklığı
havanın, özgül ısı oranı 1.4 ve viskozitesi
sıcaklık
özellikleri
1.222E05 lbm/ft·s(1.8185E03 Pa·s) olan
özellikler; bu özelliklere 68°F( 20°C),50 standart standard temperature differential
% bağıl nemlilikte, 29.92 in.HgS ( sıcaklık farkı chiller birimlerinde standartlarla
101.325 kPa) olan hava sahiptir. belirlenmiş gidiş ve dönüş suyu sıcaklık
farkı
standart air, standard (I-P)
70°F sıcaklık ve 14.696 psia mutlak standart standard temperature and pressure
hava/I-P)
basınçtaki hava. Bu koşullar altında kuru sıcaklık ve standart sıcaklık ve basınç;20 C ve
havanın kütlesel yoğunluğu 0.075 lb/ft3 basınç 101.325 kPa
tür. Bu hava SI standart havası ile aynı
değildir. standards cooling efficiency ratio
standart
soğutma verim standart koşullarda elde edilmiş olan
standart standard calculation procedure kapasite ve güç girdi değerleri
standart hesaplam işlemleri
oranı
hesaplama kullanılarak hesaplanan oran.
işlemleri
standart su standard water heater
standart ısı standard heat pump ısıtıcı ANSI/ASHRAE Standard 1371995 (RA
ANSI/ASHRAE Standard 1371995 (RA 2005) Bölüm 8.2.3’de belirtilen
pompası
2005) Bölüm 8.2.2’de belirtilen ısı koşullardaki, elektrikli su ısıtıcısı;
pompası;
standart su standard water pump
standart içki standard drink pompası ANSI/ASHRAE Standard 1371995 ( RA
önkarışım yada son karışım olarak biraz 2005) Bölüm 8.2.4’de belirtilen koşulları
geniş bir kapla çekilen 12 oz ( 354.9 karşılayan, su pompası.
mL) sıvı hacminde ve 40 °F ( 4.4°C)
sıcaklık ile kabul edilebilir kalite standart standard specification
faktörlerine sahip içecek. tanımlama bir standart tarafından belirlenen
tanımlama,niteleme
standart standard air conditioner
iklimlendirme ANSI/ASHRAE Standard 1371995 standart test standard test package
cihazı Bölüm 8.2.1 of ( RA 2005) ’da belirtilen paketi bir içecek verme makinesinin, kendisi
gereksinimleri karşılayan iklimlendirme için tasarlandığı şekil ve büyüklüğe
cihazı; sahip depo.

standart standard conditions standart ton standard ton conditions


koşullar (1)bir madde yada sistemin, koşulları US standart ton'u soğutma birimi olup 1
karşılaştırmaya temel olmak üzere kabul US Tonu 0 C'deki suyu 24 saatte
edilmiş referans hali yada biçimini dondurmak için çekilmesi gereken ısı;
belirleyen fiziksel ,kimyasal yada diğer 288 000 Btu
değişkenleri
standart ürün standard product
standart non standard içecek verme makinesinin test
olmayan standart olmayan;standart dışı edilmesinde kullanılan ürün.

standart non standard part load value (NPLV) standart yer standard acceleration due to gravity
standart olmayan parça yükleme değeri çekimi ivmesi 32.174 ft/s2 ( 9.80 m/s2) olarak alınan
olmayan kısmi
yerçekimi ivmesi.
yük değeri
standart standard method
standart standard performance Standartlarda önerilen ve kabul edilen
standart test koşullarında belirli bir yöntem
performans yöntem
standarda göre test edilen ekipman
performansı.
standartlar standards review
hakkında görüş standartların yürürlüğe girmeden önce
standart standard coefficient of performance ilgili kesimlerin görüşüne sunulması ve
standart performans katsayısı alma
performans
642

görüş alınarak gerekli düzeltme ve basıncı manometreden okunan okuma-basıncı;


eklemelerin yapılması süresi statik okuma basıncı

standrat density of standard air statik Pito tüpü pitot static tube
havanın 21 C(68 F sıcaklık, 760 mm.HgS statik basınç ölçen pito tüpü;
yoğunluğu basınçta ve % 50 bağıl nemlilikteki
havanın yoğunluğu; standart havanın statik sıcaklık static temperature
yoğunluğu; 0.075 pond/ft3 havanın sadece iç enerjisi nedeniyle olan
sıcaklık; eğer iç enerjinin bir bölümü
starter starter kinetik enerjiye dönüşüyorsa, statik
çalıştırıcı;starter sıcaklık bir miktar düşer.

statik basınç static pressure statik süperhit static superheat


içerisine daldırılmış bir cismin akışkanla ilk valf kapısında, valfi konumlan-
birlikte hareket etmesi halinde, cisim dırmak için gerekli kızgınlık derecesi (
üzerinde akışkanın dik olarak etki superheat)
ettireceği birim alan başına kuvvet.
statik verim static efficiency
statik basınç static pressure curve bir işletmede eldeki stoklarla
eğrisi statik basınç eğrisi üretilebilecek ve cari fiyatlardan
satılabilecek ürün miktarına ilişkişn her
hangi bir anda hesaplanabilen verim;
statik basınç static pressure regain
statik verim
geri kazanımı statik basıncın geri kazanımı;

statik yükseklik static head


statik boşaltma static discharge head statik düşü; statik basıncın sıvı yüksekliği
basıncı statik basma yüksekliği; bir pompanın olarak değeri
sıvıyı aktaracağı statik yükseklik
stator stator
statik buz static ice stator; bir elektrik motorunun hareketsiz
bina çatılarına kar birikmesinden elemanı; içerisinde rotorun döndüğü
kaynaklanan statik yük eleman

statik elektrik static electricity statü status


statik elektrik;hareket halinde olmayan (1)bir birimin hali,konumu yada
elektriksel yük durumu,(2)bir cihazın çalışma
durumunun gösterimi (on yada off)
statik emme static suction
statik emme yüksekliği; bir pompanın Stephan akışı Stephan flow
teorik olarak su emebileceği maksimum yüzeye dik kütlesel akım
derinlik;pratikte bu derinlik 6-7 m
arasındadır
sterilizasyon sterilization
mikro organizmaların öldürülmesi
statik emme static suction lift amacıyla besin ve diğer maddelerin
basıncı pompanın merkez ekseni ile alttaki sıvı genelde 212 °f (100°c) ve daha yüksek
düzeyi arasındaki yükseklik ; statik sıcaklığa ısıtılması.
emme yüksekliği ile aynı fakat negatif
olan ve pompanın emişinde ölçülen
sterilize edici sterilizer
basınç.
mikro organizmaların öldürülmesi
amacıyla kullanılan cihaz; sterilize edici
statik emme static suction head
yüksekliği statik boşalma (discharge) yüksekliği ile
Stirling çevrimi Stirling cycle
aynı;pompalama aracının girişinde
dışsal bir ısı kaynağı ile dışsal bir ısı
ölçülen basınç;
çukuru arasında çalışan ve içerisindeki
gazın kapalı bir hacimde bulunduğu,
statik geri static regain method (duct sizing) dıştan ısı uygulamalı motor çevrimi
kazanım her branşmanda artan statik basıncın bir
yöntemi (kanal sonraki branşmanda basınç kayıplarını
stoker stoker
dengelemesi temelinde yapılan kanal
boyutlandırma) ocakçı. ateşçi. kazancı. Kömürcü;ateşe
hesabı
kömür atan cihaz

statik numune static sample


Stokes çapı Stokes diameter
numune alan aparatın akışkan içerisinde
bir parçacığın kendisiyle aynı yoğunlukta
sabit kalarak(hareketsiz) aldığı numune
ve aynı çökelme hızındaki küresel
parçacığın çapı
statik numune static sampler
alıcı statik numune alıcı; akışkan(hava veya
Stokes yasası Stokes law
su) içerisinde hareket etmeksizin numune
viskoz bir sıvı içerisinde kendi ağırlığı ile
alan eleman
düşen parçacığa etkiyen kaldırma kuvveti
ile sürtünme kuvvetinin toplamı yer
statik numune static sampling çekimsel kuvvete eşit olduğunda
alma statik numune alma işlemi; bakınız parçacığın ulşaştığı nihai hız
"statik sampler"
stokiyometrik stoichiometric (adj)
statik ölçer static gauge pressure
643

bir kimyasal tepkimede tepkimeye giren bağlandığı kazan


elemanların ve tepkime sonunda çıkan
ürünlerin miktarlarının hesaplanmasına su borusu water pipe
ilişkin; su borusu; içerisinde suyun kullanım
mahallerine getirildiği boru
stokiyometrik stoichiometric reaction
tepkime bir kimyasal bileşikte ele alınan su boşaltımı water discharge
bileşiklerin teorik tepkimesindeki kullanılan suyun kentsel şebekeye
kütlesel ilişkiyle aynı ilişkiye sahip boşaltımı; su boşaltımı
bulunduğu tepkime.
su boşaltımı water flushing
stokiyometrik stoichiometric combustion hidrantlarındaki suyun boşaltılarak kir ve
yanma bir yanma işlemindeki kimyasal pas artıklarının temizlenmesi
tepkimeye giren elemanlarla yanma
ürünlerinin mikatarı yönünden yanma water vapour,steam
işlemi
su buharı
buhar yada gaz fazında bulunan su; nemli
stop vana stop valve havada, subuharı molekül sayısının
bir akışkan, özelde soğutkan akışını karışımdaki mol sayısına oranı.
durdurmak için kullanılan vana.
su buharı water vapour pressure
strok stroke (1)belirli bir sıcaklıkta, atmosferik
basıncı
kurs; strok; pistonun alt ver üst ölü basıncın içerdiği su buharının uyguladığı
noktalar arasında süpürdüğü uzunluk basınç, (2)su buharı nedeniyle olan
basınç
su water
saydam ,renksiz, kokusuz, tatsız sıvı; su buharı water vapour pressure, saturated
kütlesel olarak % 11.188 hidrojen ve % basıncı, doymuş dewpoint
88.812 oksijen içeren, hidrojen ve havadaki su buharının belirli bir
oksijenin bileşiği (H2O); su sıcaklıkta doymuş hale geldiği kısmi
basınç
su alıcı dehydrator
su alıcı cihaz su buharı water vapour permeability
geçirgenliği belirli nem ve sıcaklık koşulları
su alma dehydration altında,iki yüzey arasındaki birim basınç
bir ortamdan suyun ve/veya nemin farkı için, birim kalınlıktaki malzemenin
alınması işlemi birim alanından birim zamanda geçen
nem miktarı.
su analizi water analysis
su analizi; sudaki kirleticileri ve mineral su buharı water vapour transmission rate
içeriğini belirlemek için yapılan analiz geçirim miktarı (WVTR)
her yüzeydeki belirli sıcaklık ve bağıl
su ayırıcı water separator nem koşullarında bir cismin belirli
su ayırıcı;yağ yada yakıtta bulunan suyu paralel yüzeylerine dik doğrultuda, birim
ayırmakta kullanılan ekipman zamanda gerçekleşen kararlı hal buhar
geçişi .
su banyosu water bath equipment
laboratuarlarda su banyosu için su buharı water vapour permeance
ekipmanı
kullanılan ekipman geçirimi iki paralel yüzey arasındaki cisimden,
yüzeyin iki tarafı arasındaki basınç
water pressure farkının tetiklediği su buharı geçişi.
su basıncı
su basıncı; şebeke suyunun basıncı yada
suyun musluktan akma basıncı su buharı water vapour content
içeriği havadaki su buharı içeriği; su buharı
water supply pipe kütlesi
su besleme
borusu su besleme borusu; binalara su getiren
boru su buharı kesici water vapour retarder
belirli koşullar altında su buharının
water supply plant geçişini uygun biçimde engelleyen
su besleme
kentsel şebeke suyunu dağıtımdan önce malzeme yada yapı.
tesisi
işlemleyen tesis
su buharı water vapour migration (vapour
water feed taşınımı (buhar transfer; vapour transmission)
su beslemesi her iki taraftaki kısmi buhar basınçları
besleme suyu; kazanlara iletimi, buhar
arasındaki fark nedeniyle suyun yalıtım
kaçak,buharlaşma ve blöf nedeniyle transferi)
eksilen suyun tamamlanması malzemeleri yada diğer maddeler
içerisindeki hareketi

su boruları bundle of water tubes


su borusu demeti; su cebi water pocket (water left in emptied
demeti pipe)
( boşaltılan
boruda kalan su cebi;tesisattan geriye kokuların
su borulu water tube boiler sızmasını önlemek için yapılan pis su
su borulu buhar kazanı; üstte bir buhar su)
kazan cebi
dom'u içeren içerisinde su bulunan
boruların alt ve üst dom arasında
644

su çekici water hammer bir kazanda bulunan kapalı ısı değiştirme


bakınız ‘hydraulic shock’ hacmi;

su çekme water draw rate su hattı filtre water filter-strainer


miktarı su kullanan bir aparatın birim zamanda süzgeci su hattında bulunan ve katı parçacıkları
devreden çektiyi su hacmi tutma işlevi gören süzgeç filtre

su çevrimi water cycle su hızı water velocity


suyun doğadaki çevrimi su hızı; bina tesisatında su borularının
hesaplanmasında ve basınç kayıplarında
su çıkışı water outlet temel alınan su akış hızı
bir tesisatta su alma noktası; arazide
artezyen suyu çıkış yeri su ısıtıcı water heater
içerisinde suyun ısıtıldığı ve sistemin
su dağıtımı water distribution dışında kullanılmak üzere çekildiği tank ;
kentsel suyun konutlara, endürstriyel ve elektrik sel depolu ısıtıcı
ticari tesislere dağıtımı;
su ısıtıcı water heater thermostat
su debisi ölçer water meter termostatı su ısıtıcısında, istenen sıcaklık elde
su sayacı; su tüketimini ölçen araç edildiğinde devreyi kesen termostat

su devreli ısı water loop heat-pump application su içeriği water content


su devreli ısı pompası uygulaması; su içeriği; besinlerin sahip olduğu su
pompa
göl,nehir gibi yüzey su kaynaklarını ısı miktarı yada yüzdesi
uygulaması
kaynağı ve ısı çukuru olarak kullanan ısı
pompası su işlemleme water treatment
herhangi bir zararlı etkisi olmaksızın
su düzeci spirit level hvac sistemlerinde kullanılmasını
bir yüzeyin yatay olup olmadığını sağlamak için besleme suyunu değiştiren
gösteren inşaatçı aracı; su düzeci işlemler

su düzenleme water regulating valve su işlemleme water treatment plant


su soğutmalı kondenserlerde, su tesisi su tasfiye tesisi; suda bulunan kalsiyum
vanası
tüketimini ve kondnser basıncını ve magnezyum karbonatları alaraqk suyu
optimize edebilmek amacıyla kullanılan yumuşatan sistem yada tesis
ve su debisini ayarlamakta kullanılan
vana. su işleri water works
su işleri; suyla ilgili çalışmalar
su düzeyi water level
su düzeyi; bir tanktaki su seviyesi su işleri central waterworks
merkezi su getirme ve atık su işlemlemesi ile ilgili
su düzeyi change of water level merkezi su işleri birimi
değişimi su düzeyinin değişimi; bir tanktaki yada
bir tesisattaki su düzeyinin çeşitli su jet pompası water jet pump
nedenlerle değişmesi su jeti pompası; deniz aracı olarak
kullanılan jet-ski cihazında kullanılan
su düzeyi water level indicator yüksek basınçlı su jeti veren santrifüj
su düzeyi göstergesi; pompa
göstergesi
su kaçağı water leak
su düzeyinde saturated vapour pressure over water
su sızıntısı yada su kaçağı
etkiyen doymuş su yüzeyine etkiyen doymuş buhar
buhar basıncı basıncı
su kalitesi quality of water
suyun temizlik ve serlik bakımından
su filtrasyonu water filtration niteliği; suyun kalitesi
su filtrasyonu;endüstriyel ve konusal
kullanımlar için yeteri kadar temiz ve water quality
su kalitesi
içilebilir nitelikte su elde etmek için su kalitesi;suyun fiziksel,kimyasal ve
uygulanan süreç; filtrasyon süreci biyolojik yönden sahip olduğu özellikler

su gazı water gas water tap


su kapanı
su buharı ile kok kömürü gazını su musluğu; su almak için kullanılan
birleştirerek hidrojen elde etnme yöntemi musluk

su geçirmez waterproof (adj) water capacity


su kapasitesi
su geçirmez; su sızdırmaz belirli bir sıcaklık ve EPD (evaporatör
basınç farkı) için, bir kurutucunun belirli
su geçirmez waterproof (verb) bir soğutkanla denge halinde toplayıp
kılmak su geçirmemek; su sızdırmamak tutabileceği su miktarı.

su geçirmezlik watertightness su kaybı, loss of water


su sızdırmazlık özelliği bedensel su kaybı; bedensel su kaybı; boru
devrelerinde kaçak nedeniyle su kaybı
su gömleği water jacket
645

su kaybı, water loss emme özelliği


bitkisel su kaybı; besinlerin soğuk depoda su
içeriğinden kaybı su soğutma water cooling tower
kulesi su soğutma kulesi;
su kaynakları water resources
su kaynakları;
su soğutma water cooling installation
tesisatı su soğutma tesisatı
su kesme vanası water shut off valve
su hattında bulunan kapama musluğu
su soğutmalı water cooled
suyla soğutulan;
su kirletici water contaminant
içme suyuna girmiş bu nedenle de sağlık
tehlikesi yaratan maddeler. su soğutmalı water cooled units
birim su soğutmalı birimler
su kirletici water pollutant
madde suyun kirlenmesinde rol oynayan su soğutmalı water cooled jacket
maddeler; su kirleticiler gömlek bir silindiri soğutmak için suyu kullanan
sistem;su soğutmalı ceket
su kirliliği water pollution
su kirliliği; suyun kirlenmesi su soğutmalı water cooled air conditioner
iklimlendirme kondenseri suyla soğutulan
su kolonu water column cihazı iklimlendirme birimi
bir kazandaki su ve buhar bölümüne
yerleştirilmiş olan ve üzerine manometre condenser, water cooled
su soğutmalı
muslukları, ve su düzeyi alarmlarının yoğuşturma yüzeylerinin içinden su akışı
bağlandığı boru kolonu.
kondenser
yoluyla soğutkan ısısını atan kondenser

su kulesi water tower su soğutmalı water cooled condenser


su kulesi; su basıncının yeterli olmadığı soğutkan buharını yoğuşturan ve ısıyı
yerlerde suyun pompayla basılarak statik
kondenser
borular yada serpantinlerle bir kovan
basıncının artırıldığı depo içerisinde dolaşan soğutma suyuna atan
ısı transferi tankı.
su kulesi ıslak packed tower wet scrubber
temizleme kule ıslak temizleme paketi su soğutmalı water cooled refrigerant condenser
paketi soğutkan su soğutmalı soğutma kondenseri
kondenseri
su manifoldu water manifold
bir takım zonlara su dağıtımı yapan cooler (chiller)
su soğutucu
branşmanların ayrıldığı manifold soğutulmuş su vermek üzere tasarlanmış,
absorpsiyonlu veya mekanik soğutma
su miktarı quantity of water devresini kullanan soğutucu
su miktarı
su soğutucu, water cooler
su numunesi water sample içme suyu içme suyunu soğutmakta kullanılan
sudan alınan numune; analiz için alınan genellikle şebekeye bağlı yada damacana
su numunesi ile yüklenen soğutma birimi.

su ön soğutma water forecooling tank su sütunu column of water


tankı su ön soğutma tankı; su sütunu olarak basınç birimi 1 Atm=10
330 mm SS
su sayacı water gauge
(1)bir tanka fiting’lerle bağlanan ve su su tabakası water layer
düzeyini gösterme amacı taşıyan ölçer, yer altı su katmanı; su tabakası
(2) manometredeki akışkanın su
olduğuna işaret eden gösterim su talebi water demand
su talebi;
su sertliği water hardness
karbonat lar biçiminde kalsiyum ve su tarafı waterside economizer cycle
magnezyum içeren suyun serttliği; su ekonomizerli kuleden çıkan suyun soğuk havalarda
sertliği çevrim kullanımı ile çalışan soğutma çevrimi

su sıcaklığı water temperature


su tarafı water side economizer cooling
su sıcaklığı
ekonomizerli havanın yeteri kadar soğuk olması
soğutma durumunda suyun kulelerden
su sızdırmaz watertight (adj) geçirildikten sonra evaporatif olarak
su sızdırmaz;su geçirmez soğutulması ile elde edilen suyun
devrede dolaştırılması ile sağlanan
su sistemi water system (public water system) soğutma
(kamusal) konutlar,endüstriyel ve ticari tesislere su
dağıtımı yapan kentsel su şebekesi su taşkan water overflow pipe
borusu taşma suyu borusu; taşkan boru
su soğurma water absorption
su emilmesi; yalıtım malzemelerinin su
su temizleme water purification
646

suyun temizlenmesi; filtrasyon vb davlumbaz fırın,buhar banyosu yada otoklav gibi


yöntemlerle içilebilir kalitede su elde geniş aparatlardan yayılan ve ısı,buhar ve
etme süreci kokular gibi çıktıları atmosfere atan
eleman; davlumbaz
su toplama ve water collecting and holding capacity
tutma su toplama ve tutma kapasitesi; bir susturma silencing
kapasitesi soğurucu maddenin su tutma kapasitesi susturma;sessizleştirme; bir gürültüyü
makul ölçülere indirme işlemi
su tutma water holding capacity
toprağın yada bir higroskopik maddenin susturucu muffler
kapasitesi susturucu; egzoz borularına takılan
su tutma kapasitesi;
gürültü yutucu eleman;sıcak gaz hattı
üzerinde ve kompresöre olanak oranında
su tüketimi water consumption yakın yerleştirilen, gaz pulsasyonlarını
su tüketimi; evsel yada endüstriyel almakta kullanılan eleman.
amaçlarla kullanılan(tüketilen) su miktarı

sustusucu silencer
su vanası water valve susturucu;araçların egzoz borusuna
su vanası; takılan ve egzoz gazı gürültüsünü azaltan
araç;
su yolu offtake
mecra; su yolu; suyun geçiş yolu water defrosting
suyla kar
çözme suyla defrost etme; evaporatör üzerine su
su yumuşatıcı water softener püskürterek yapılan defrost
su yumuşatıcı;sudaki kalsiyum ve
magnezyum iyon derişimini azaltan araç examination of water
suyun denetim
yöntemleri suyun ve atık suyun kalite ve niteliklerini
su yumuşatma water softening belirlemek için kullanılan yöntemler
su yumuşatma; bakınız "water softener"
suyun sertliği hardness of water
su yüzdesi percentage of water suyun sertliği; aliminyum,demir
su yüzdesi; % su miktarı manganez stronsiyum yada çinko gibi
elementleri içersede, temelde suda
su yüzeyi water surface bulunan kalsiyum ve magnezyum
su yüzeyi tuzlarının toplamıdır.geçici yada
karbonat sertliği, toplam sertliğin CO3
sudan mineral water demineralization yada bikarbonat HCO3 iyonları
ayırma sudan mineralleri ve özellikle sertlik tarafından oluşturulan kısmıdır.
yapan mineralleri ayırma; sertlikteki denge karbonat olmayan yada
demineralizasyon sürekli sertlik olarak adlandırılır.buna
neden olan temel maddeler
water to water heat pump sülfatlar,kloritler ve/veya kaliyum
sudan suya ısı
su-su ısı pompası; bir yüzeysel su ve/veya magnezyum nitratlarıdır.
pompası
kaynağını ısı kaynağı ve çukuru olarak
kullanan ve bir su devresini ısıtıan ve suyunu almak dehydrate (verb)
soğutan ısı pompası sistemi suyunu çıkarmak; su kaybet/kurut, suyu
çıkmak.
sulu çamur sludge
çöp; sulu çamur; artık yağ/katı çamur, suyunu almak drying out
lağım deliği çamuru, çamurlu. [kurutmak] kurutmak,kurumak,suyunu almak

sulu ısıtma water heating süblim donma hoarfrost


sulu ısıtma; mahallerin merkezi bir ağaç dalları,yaprak uçları vb gibi küçük
alanda ısıtılan suyun taşınımı ile parçacıklarda soğuk hava akımı
ısıtılması karşısında süblimleşme yoluyla oluşan
buz kristalleri; bu biçimde buzlaşma yada
sulu ısıtma water heating mode tests donma
konum testleri su ısıtma konum testleri
süblimleşme sublimation
sulu vakum water vacuum refrigerating system sublimleşme sürecinde,maddenin su
vakum altındaki suyu soğutkan olarak içeren ve donmuş bölgesi ile tamamen
soğutma sistemi kuru bölgesini ayıran ara yüzey;
kullanan sistem

Sunderland Sutherland’s equation süblimleşme sublimation front (sublimation


Sutherland tarafından albumin'in ve ara yüzü interface)
eşitliği dondurarak kurutmada sıvı ile donmuş
bileşenlerinin molekül ağırlığını
hesaplamak üzere önerdiği eşitlik tabaka arasında bulunan ara yüz

canopy sülfürden desulphurization


sundurma
bir bina girişi yada yükleme alanını arındırmak kükürtten arındırma; kükürtü
(dock) koruyan , bina duvarından çıkma alma;kirlenmeyi önlemek için fosil
içeren kapatılmış alan.sundurma yakıtların içerisinden kükürtün alınması
işlemi.
sundurma canopy hood
647

sülfürli mercaptans sürekli çalışma continuous run


bileşikler sülfür içeren kimyasal organik bileşikler; sürekli çalışma
kokusu nedeniyle havada küçük
derişimlerde bile farkedilebilen; sağlık sürekli çalışma continuous working temperature
açısından zararlı thiol grubu bileşikler sıcaklığı sürekli çalışma sıcaklığı

süper akışkan superfluid flow


sürekli donmuş continuous freeze drying
akışı direnç göstermeyen ve bir süper iletken
kurutma sürekli hava akımı ile kurutma işlemi
içerisindeki atomik parçacıkların akışı

süper superfluidity sürekli işleme continuous operation


süper akışkanlık sürekli işlem, sürekli çalışma
akışkanlık
sürekli kontrol continuous control
süper iletken superconductor
kontrol edilen değişkenin sürekli olarak
süper iletken; akıma karşı sıfır direnç
ölçüldüğü ve düzeltme işlevinin
gösteren( çok düşük sıcaklıklarda) iletken
sapmanın bir fonksiyonu olduğu
otomatik kontrol biçimi
süper iletken superconducting state
hal (superconductive state)
sürekli continuous sampling
bir iletken malzemenin çok düşük
örnekleme bir tesiste, belirli bir yerden su, atık su
sıcaklıklarda genellikle sıfır dirence sahip
yada diğer malzemelerin atıldığı yerden
olduğu ve manyetik alanın tamamen
test amacıyla alınan örnek.
ortadan kalktığı(Meissner etkisi) hal;

sürekli sızma permanent bleed rate


süper iletkenlik superconduction (superconductivity)
miktarı nominal kapasitenin bir yüzdesi yada kW
süper iletkenlik; akıma genellikle sıfır
(Btu/h) olarak belli miktardaki
direnç durumu ile nitelenen iletkenlik
soğutkanın buharlaşması ile elde edilen
durumu
soğutma etkisi olarak ifade edilen, sürekli
besleme kapasitesi
süper soğutma superchilling
bir ürünü donma noktasının çok
sürekli sızma permanent bleed type valve
yakınlarındaki bir sıcaklık derecesine
türü vana valfin kapatma hareketi ile tam kapanma
kadar bazen bu sıcaklığın altına soğutma
olanağı bulunmayan sabit bir geçiş
miktarı sağlayacak biçimde tasarlanmış
süper supercooled liquid valf.
soğutulmuş sıvı alt-soğutulmuş sıvı; belirli bir basınçta
doyma sıcaklığının altında bulunan sıvı
sürekli yalıtım continuous insulation
ısıl köprüler, bağlama elemanları ve
süperkritik supercritical servis açıklıkları dışında bütün yapısal
kritik noktanın üzerinde her hangi bir elemanları kapsayan yalıtım.
basınç ve sıcaklıktaki sıvı
sürekli yanma continuous burning stove
süpersonik supersonic compressor sürekli pilot alev bulunan ocak
fırını
kompresör süpersonik kompresör; gaz türbinlerinde
kullanılan yüksek hızlı kompresör
süreklilik continuity relation
eşitliği süreklilik ilişkisi
süpürme hacmi swept volume
süpürme hacmi, bir pistonun(kompresör)
silindir içerisindeki süpürdüğü hacim; sürtünme friction
sürtünme; iki yüzeyin birbiri üzerinde
sürdürülebilir sustainable hareket etmesiyle ortaya çıkan harekete
sürdürülebilir; ters yöndeki etki

Sürdürüle- sustainability sürtünme friction head


sürdürülebilir basınç kaybı bir akışkan akışında boru içerisindeki
bilirlik
sürtünmeden kaynaklanan basınç
düşümü.
süre duration (time)
bir işlemin başlayışı ile bitişi arasındaki
sürtünme friction ring
zaman aralığı; süre
bileziği rulmanlı yataklarda kullanılan sürtünme
bileziği
süreç (proses) process (noun)
sistemin özelliklerinde herhangi bir
sürtünme frictional resistance
değişiklik yaratan termodinamik durum
direnci bir akışkanla temas ederek üzerinde
değiştirme; sıralı olaylar dizisi
aktığı yüzey arasındaki sürtünme direnci

sürekli akış continuous flow mode


sürtünme friction factor
konumu sürekli akış konumu
faktörü sürtünme faktörü; hareketli yüzeyler
arasındaki sürtünme kuvveti ile bu
sürekli buz continuous type ice maker yüzeyleri birbirine bastıran kuvvet
yapıcı sürekli buz üreten ve deponun arasındaki oran
boşaltılması ile işlemin devam ettiği buz
yapıcısı sürtünme coefficient of friction
katsayısı sürtünme katsayısı;
648

sürtünme kaybı friction loss süzgeçten screening


akışkan ile aktığı yüzey arasındaki geçirme atık su içerisindeki iri ve yüzer haldeki
sürtünme nedeniyle oluşan basınç kaybı. katı maddeleri tutmak üzere süzgeçten
geçirme
sürtünme kaybı frictional loss
borularda ve kanallarda akış sırasında süzme straining
akışkanın sürtünme nedeniyle kaybettiği süzme; parçacıkları ayırma; bir akışkanın
basınç; sürtünme basınç kaybı süzülmesi

sürtünmesiz antifriction lining syreltim dilution ventilation


kaplama sürtünmeyi azaltıcı iç yüzey kaplaması havalandırması seyreltim havalandırması; içerideki
kirliliklerin seyreltilmesini amaçlayan
havalandırma
sürükleme drag
çekme. sürükleme. sürüklenen şey.
tırmık. tarak. şaft shaft
mil; binalarda düşey açıklık;aydınlık şaftı
sürükleme drag anemometer
genellikle küresel bir eleman üzerindeki şaft shaft ventilation
anemometresi
sürüklenme kuvvetini ölçerek rüzgar havalandırması binalarda şaft havalandırması
hızını ölçmekte kullanılan bir
anemometre, rüzgar hızı sürklernme şaloma blowtorch
kuvvetinin karesidir; Oksijen kaynağında kullanılan asetilen ve
oksijeni birleştirerek yakan şaloma
sürüklenme drift
[damla] zamanla mekanik veya elektriksel şamandıra float
karakteristiklerin değişmesi nedeniyle şamandıra.bir sıvı seviyesine göre açma
sıcaklık değişmesi ;bir soğutma ve kapama yapan eleman.
kulesinde, çıkış havası içerisinde
tutuklanmış olan damlacıklar biçimindeki
su kaybı. floating action şamanıra hareketi; sıvı
şamandıra
etkisi seviyesine göre şamandıranın inip
sürüklenme hızı drift velocity kalkması
sürüklenme hızı

sürüklenme drag coefficient şamandıralı float switch şamandıralı


katsayısı aerodinamik şekil,eğim,akış koşulları anahtar; bir şamandıranın kalkış ve
anahtar
gibi karmaşık ilişkileri hesaba katan inişleriyle kontakları açıp kağayan
katsayı; sürüklenme katsayısı anahtar

sürüm version
(versiyon) sürüm;bir yazılımın yeni sürümlerinden şamandıralı float low pressure valve
her biri alçak basınç evaporatörü sıvı soğutkan dolgulu
vanası soğutma devrelerinin alçak basınç
sürünme creep action tarafına takılan ve beslemeyi kontrol
hareketi sürünme hareketi. sürünerek ilerleme eden valf; alçak taraf şamandıralı valfi
hareketi. sessizce sokulma eylemi.

sürveyan clerk of works şamandıralı float and thermostatic steam trap


bir işle ilgili kontrolleri yapan, iş buhar kapanı şamandıralı termostatik buhar kapanı
resimlerini çizen, iş-görenlerin geliş ( kondenstop)
gidişlerini takibeden, işle ilgili
tahminlerde bulunan sorumlu; sürveyan
şamandıralı float type expansion valve (float valve)
süspansiyon suspension ekspansiyon şamandıralı tür ekspansiyon
inşaatçılıkta binayı temellere bağlayan vanası valfi(soğutma)
sistem; kimyada biri diğeri içerisinde
hızlı çokelmeyen iki kimyasal maddenin
karışımı şamandıralı float trap
kondenstop şamandıralı buhar-kapanı(kondenstop)
süt soğutucusu milk cooler
süt soğutucusu; sütü saklama sıcaklığı
olan 4C'de saklamak üzere soğutan şamandıralı floating control
soğutucu şamandıralı kontrol; şamandıranın inip
kontrol
kalkarak bir geçidi açıp kapaması yada
süzgeç strainer bir anahtarı çalıştırması ile yapılan
soğutma yada diğer tesisatlarda akışkanın kontrol
içerisinde bulunan yabancı maddelerin
tutularak devreye girmesini ve devre
elemanlarını işlev dışı bırakmasını şamandıralı float level indicator
önleyen eleman; süzgeç. seviye şamandıralı seviye göstergesi
göstergesi
süzgeçli çek strainer check valve
vana süzgeçten geri akış olmaması için önüne
konulan cek vana şamandıralı float valve
valf şamandıralı valf
649

büzülme yada çekme katsayısı;


sıcaklıktaki birim düşüşün yarattığı birim
şamandıralı expansion float type valve (float valve) çekme
vana şamandıralı valf; bazı soğutma
devrelerinde sıvı soğutkanla dolu tutmak şelale waterfall
için evaporatörü besleyen soğutkan şelale;
ölçümleme elemanı
şematik schematic
şamandıralı float high pressure valve evaporatörü şematik; temel elemanları gösterir
yüksek basınç sıvı soğutkan dolgulu soğutma biçimde
vanası devrelerinin yüksek basınç tarafına
takılan ve beslemeyi kontrol eden valf; şematik resim schematic drawing
yüksek taraf şamandıralı valfi şematik resim; şematik çizim

şematik tasarım schematic design


şantiye field (in engineering) şematik tasarım; sadece temel elemanları
(1) mühendislik işlemleri, gözlemleri göstererek yapılan tasarım
yada entelektüel davranışlar bütünü , (2)
bir mühendislik etkinliğinin fiziksel schematic design drawing
alanı. ‘shop’ ile karşılaştırınız
şematik tasarım
resmi şematik tasarım resmi

şantiye field engineer


bir iş alanında müşteriyle direk temas şerit buz ribbon ice
mühendisi şerit halinde üretilen buz
sağlayarak bilişim sistemlerinin
kurulumu ve sevisini ekibiyle birlikte
yapan mühendis; şantiye mühendisi şerit metre tape measure
şerit metre;üzerinde ölçme çizgileri olan
site agent esnek yapıdaki metre
şantiye
sorumlusu mahalde çalışan eleman; şantiye
mühendisi; şantiye sorumlusu şiddet magnitude (order of)
her sınıfın kendisinden önceki sınıf
work field analysis orantılı olduğu herhangi bir ölçek veya
şantiyede analiz
iş alanında yapılan analiz; bir işin gidişini şiddet sınıfı
analiz etmek yeni kararlar almak için
yerinde yapılan analiz şiddet (fizik) intensity
bir fiziksel büyüklüğün şiddeti;
network büyüklüğü
Şebeke (ağ)
aynı şebeke adresine sahip olan
köprülerle birbirine bağlanmış olan bir şilte yalıtım blanket thermal insulation
yada daha fazla dilim dizisi şilte halinde yalıtım malzemesinin
döşenmesi yoluyla elde edilen yalıtım
şebeke analizi network analysis
şebeke analizi şişe (lemek) bottle
şişe; şişelemek.
şebeke network variable
değişkeni beyindeki sinir hücreleri arasındaki şişe soğutucu bottle type water cooler
birbirine bağlı karmaşık devreler örnek soğutulacak olan suyu depolamak için bir
alınarak yapılandırılmış bilgisayar tank yada depo içeren su soğutucusu
devreleri bardakları, kupaları yada diğer kapları
doldurmak için bir musluk ve bir atık su
network resource gideri içerir.
şebeke kaynağı
bir iletişim ortamı yoluyla erişilebilen
herhangi bir fiziksel yada mantıksal şişelenmiş gaz bottled gas
çokluk. evsel amaçlarla kullanılmak üzere,
silindirler içerisinde sıvılaştırılarak
network architecture basınçlı biçimde tutulan; metan ve
şebeke
şebeke mimarisi; kurulumu propan, yada bunların karışımları
mimarisi
şişirme roll bond evaporator
şebeke suyu make-up water soğutkanın geçtiği kısımlara şişirme
şehir şebekesi suyu. evaporatör
yoluyla oluşturulmuş ve soğutma
yüzeyinin bünyesinde olan buz dolabı
şebeke suyu water make-up evaporatörü
besleme suyu hazırlama; şebekeden
alınan su; şebeke suyu embossed plate evaporator
şişirme plaka
evaporatör şişirme yoluyla aralarında soğutkan
Şebeke, grid geçitleri oluşturulmuş olan evaporatör
elektriksel ray şebekesi. kablo şebekesi. bir haritada
kesişen yatay ve dikey hatlar sistemi; swelling
elektrik enerjisi dağıtan şebeke
şişme
şişme;kabarma;genişleme

şebekeden network powered device swell index


şebekeden beslenen cihaz
şişme endeksi
beslenen cihaz sodyum bentonit şişme özelliklerini
belirleyen indeks
şekme katsayısı contraction coefficient
650

şişme, şişkinlik bulge yürütme


bir boru yüzeyinde veya bir kazan
gövdesinde aşırı ısınmadan kaynaklanan tahmin estimation
ve basıncın yarattığı dışarı doğru yerel tahmin; sayısal tahmin
şişkinlik
tahmin etmek estimate (verb)
şişmek swell tahmin etmek,hesaplamak
sismek, kabarmak, sisirmek, kabartmak,
kabarma, denizin dalgalanmasi, sesin estimated value
yükselmesi.
tahmini değer
tahmini değer;

şofben bath geyser,geyser predicted mean vote (PMV)


tahmini
ortalama oy yedi noktalı ısıl duyumsama ölçeğinde,
banyo şofbeni,şofben/gayzer, şofben, geniş bir insan grubunun oylarının
suyu çabuk ısıtmaya mahsus ortalama değerini tahmin etmekte
kazan,kaynaç, gayzer, şofben; aralarla, kullanılan indis.
sıcak su fışkırtan kaynak.

tahmini predicted mean vote index


şok dalgası shock wave Fanger'in PMV(predicted mean vote)
diğer dalgalar gibi enerji taşıdığından ortalama oy
indisi endeksi;
ortamda yayılan ve ortamı karıştıran bir
dalga türü olup karakteristik özelliği ani
kesintiler göstermesidir tahmini yüzde predicted percentage dissatisfied
memnuniyet- (PPD)
şok shock ventilation sizlik (PPD) tahmini ortalama oy (PMV) ’dan
şok geçirenlere verilen temiz hava belirlene, ısıl hoşnutsuzluk ifade eden
havalandırması
insanların sayısal yüzdesini belirlemekte
kullanılan bir indis. .
şömine fireplace
bir odaya genellikle bir ambians
tahribatsız non destructive test (NDT)
yaratmak için uygulanan ve ısıtma amaçlı
muayene fiziksel halini veya uyarlamasını sürekli
kullanıldığında geleneksel ısıtıcılardan
değiştirerek ekipmanın uygunluğunu ve
daha fazla yakıt tüketen, odun ve gaz
bütünlüğünü değerlendirme yöntemi.
yakıtla çalışan şömine.

tahrik drive (noun)


şönt motor shunt motor
bir makine yada makine parçasına
hem seri hem de şönt sargılar içeren
hareket veren araç; tahrik eden
motor

tahrik elemanı drive


şönt vana shunt valve (bypass valve)
bir makine yada makine parçasına
bypass vanası; bir elemanı,ekipmanı kısa
hareket veren araç
devre yapan hat üzerindeki vana

tahrik etmek drive (verb)


tabaka layer
tahrik etmek; hareket vermek
tabaka;katman

tahrik kasnağı driving pulley


tabaka buz flake ice
kayış kasnaklı tahriklerde tahrik kasnağı;
ince tabakalar halindeki buz.

tahrik kuvveti motive force


tabaka kalınlığı layer thickness
(1)bir röle,diyafram valfi yada motorun
tabaka kalınlığı
hareketini sağlayan güç.(genellikle
elektrik) (2)herhangi bir
taban plakası foundation plate elemanı,borulardaki akışkanı hareket
bir makine veya aracın üzerine ettirmekte kullanılan, harekete geçirici
yerleştirildiği taban tablası güç.

tabandan baca chimney intake at base drive shaft


tahrik mili
girişi tabanda bacaya duman gazları girişi tahrik mili; tahrik eden makineye ait mil

tadilat retrofit tahrik mili driving rod ,driving shaft


tadilat; tadilat yapma;tadil etmek;
değiştirmek tahrik mili

tadilat projesi retrofit project tahrik driving arrangement


tadilat projesi; bir binada değiştirilecek uyarlaması tahrik uyarlaması
kısımlarla ilgili proje
tahrik zinciri driving chain
tadilat resimleri record drawing zincirli tahrikin kullanıldığı
inşaat sırasındaki koşulları kaydeden uygulamalarda tahrik zinciri
resimler; bu, inşaat ve ihale
dökümanlarında herhangi düzeltmeyi
takipci gaz tracer gas
içerebilir.
hava akış örneklerini araştırmak ve hava
yaşı ile hava değişim miktarlarını ölçmek
tahmin estimate (noun) amacıyla, havaya az miktarda karıştırılan
tahmin,hesap,tahmin etme,tahmin
651

gaz. talep kar-çözme demand defrost system


sistemi gelecekteki defrost zamanını, daha
takipçi gaz sampling of tracer gas önceki defrost zamanına dayanarak
mahal havası ile kolayca karışan ve belirleyen otomatik defrost sistemi
numunesi
derişimi kolayca ölçüldüğünden numune
almada kullanılan gazla yapılan numune talep kar- demand defrost
alma işlemi çözmesi talep defrostu; bakınız "demand defrost
system"
takoz (kama) cleat
takoz, kama talep kontrollü demand controlled ventilation
havalandırma değişken insan sayılı mahallerdeki insan
takoz çifti pair of wedges sayısına ve bu sayının yarattığı kirlilik
takoz çifti; bir çift takoz düzeyine göre havalandırma miktarını
ayarlayan, bunu ölçümlediği karbon
dunnage dioksit düzeyine göre yapan sistem
takoz[aralık]
aralarından hava sirkülasyonu sağlamak
üzere depolanan malzemelerin arasına talep kontrollü DCV (see demand controlled
yerleştirilen ahşap yada diğer uygun havalandırma( ventilation)
malzemeden takoz. bakınız ’cargo DCV) talep kontrollü havalandırma
dunnage’
talep modu demand mode
taksitli ödeme payment in installments kilowatt,kilovoltamper yada diğer uygun
taksitli ödeme; genellikle on iki aylık bir bir birimle ifade edilen, bir sisteme yada
vade ile taksitli ödeme sistem parçasına veya bir ekipman
parçasına veya bu bir sistemden, sistem
takvim objesi calendar object bölümünden veya ekipman parçasından
(bilg) bilgisayarda takvim objesi dağıtılan elektriksel güç.

talaş (üretim) scrap talep sınırlama demand limit tripping (electric)


üretim işlemlerinden atık olarak çıkan ve cihazı kullanıcının elektriksel güç talebini
tekrar işlem görme olanağı bulunan gösteren ve bu talebin önceden belirlenen
maddeler bir değeri aşmamak üzere
sınırlandırılmasını sağlayan elektriksel/
elektronik,mekanik yada elektromekanik
talaş, çapak chip, shaving
araç.
traşlamaktan kaynaklanan parça yada
çapak
talep demand limited storage
sınırlamalı taleple sınırlı depolama; taleple bağımlı
talebe bağlı spinning reserve (electric)
depolama ısıl depolama
yedek kapasite elektrik üretim şirketlerinin talep anında
şebekeye besledikleri ansal yedek
kapasite talep sınırlayıcı demand limiter
kullanıcının elektriksel güç talebini
talebe göre demand ventilation gösteren ve bu talebin önceden belirlenen
havalandırma bakınız "demand controlled ventilation" bir değeri aşmamak üzere
sınırlandırılmasını sağlayan elektriksel/
elektronik,mekanik yada elektromekanik
talep demand
araç.
seçilen bir zamansal dönem içerisinde
bir binanın kaydedilen en yüksek güç
gereksinimi (bu zaman aralığındaki talep yükü demand load
ortalama Btu/h) kilowatt,kilovoltamper yada diğer bir
birimle ifade edilen, bir sisteme yada
sistem veya ekipman parçasına veya bir
talep aralığı demand interval
sistemden, sistem bölümünden dağıtılan
bir talep ölçümünün alındığı zaman elektriksel güç.
aralığı(15,30,60d)

talimat instruction
talep bedeli demand charge bir çalışmanın ve değerlerinin yada bütün
bir fatura döneminde pik saatlerde işletim değerlerinin belirlendiği ifade. bu
enerjinin maksimum kullanım değeri bağlamda, "instruction" terimi,
üzerinden ödenen bedel. Gerçek tüketim "cornmand" yada "order," gibi bazen
bedelinden farklıdır. kullanılan terimlerden daha iyi bu işlevi
anlatmaktadır.
talep etmek request
içerisinde servis kullanıcısının bazı wide open volume
işlemler talep ettiği bir etkileşimin
tam açılma
hacmi geniş açıklığa sahip mahal
sunumu; ( ISO TR 8509) .

demand factor (electric) tam fully adjustable air diffuser


talep faktörü
bir sistemin çektiği gerçek gücün, bütün ayarlanabilir tam ayarlanabilir hava difüzörü
(elektrik)
yükün sistem bağlanması halinde hava difüzörü
çekilecek gerçek güce oranı
tam denetim complete inspection
talep gücü demand power bir sistemin bütün elemanlarını kapsayan
talep gücü; elektriksel talep yöntemine denetim; tam denetim
temel olan güç
652

tam depolama full storage tanımlama definition


tam depolama berraklık, açıklık/tanım; tavsif,
tanımlama, izah, tarif.
tam dönüş complete turn
dairesel dönme hareketi yapan bir tanımlama specification
noktanın başladığı yere gelmesi ile (şartname) bir malzeme,ürün,sistem yada hizmet için
tamamlanan dönüş;tam dönüş karşılanması gerekenleri ve bu
gerekliliklerden her birinin nasıl
tam halojenli fully halogenated chlorofluorocarbon karşılanacağını gösteren ayrıntılı ve
kloroflorohidrokarbonlar duyarlı ifade;
hidrokarbonlar
tanımlanmış specified
tam karışım perfect mixing
ayrıntılı ve açık biçimde ifade edilmiş
yüzde olarak karışım; % karışım
olan

tam full modulation combustion control


tanıtım identification colour
modülasyonlu tam modülasyonlu yanma kontrolü
renklendirmesi tanıtım rengi; soğutkanların
yanma kontrolü nakledilmesinde kullanılan depoların
taşıması gereken renkler; elektriksel
tam ölçekli test full scale test kapasitörlerin sınıflarını belirten
tam ölçekteki test; renklendirme

tam yanma perfect combustion,complete tank tank


combustion akışkanları tutmak, taşımak ve
depolamak için kullanılan açık yada
bir yakıtın bütün elemanlarının beslenen kapalı kap. ‘thermal storage device’
oksijenle tamamen yanması; oksijen terimine de bakınız;
fazlası içerisinde bütün karbonun
karbondioksite dönüştüğü yanma; tam tank (depo) reservoir
yanma tank;depo;rezervuar

tam yük full load tank (kap) vessel


soğutma veya a/c sistemlerinin içerisinde sıvı maddelerin depolandığı
hesaplandıkları maksimal yük tank
koşullarında çalışması.
tank dibi tank bottom
tam yük full load amperes tank dibi; bir tankın alt kısmı, yada tabanı
amperajı bir elektrikli sistemin tam yükte
çalışırken çektiği akım tank capacity
tank kapasitesi
bir tankın tam dolu ve çevresel sıcaklıkta
tam yükleme full loading olduğunda ölçülen hacmi.
şişelenmiş,kavanozda yada diğer
sızdırmaz biçimdeki içecekler. tank thermostat
tank termostatı
depolanan suyun sıcaklığındaki
tam yükte start under full load değişmeleri algılayan ve ayrı elemanlarla
kalkış tam yük altında kalkış; soğutma ,belirli bir sıcaklığı korumak üzere enerji
kompresörlerinin tam yük altında kalkış akışını kontrol eden araç
yapması
tanker tanker
tamamlama implementation doğal gaz veya petrol taşımakta
bir plan,tasarım,standart vb gibi kullanılan,deniz aşırı yol giden deniz
hususların tamamlanması, aracı;tanker
gerçeklenmesi,bitirilmesi,
tapa plug (noun)
tamamlama holding charge (service charge) içten diş çekilmiş bir borunun ucuna
dolgusu soğutma sistemlerinde eksilen soğutkanı boruyu kapatmak için uygulanan, üzerine
beslemek üzere yapılan dolgu dıştan diş çekilmiş boru fitingi; bir deliği
tıkamak için kullanılan tapa
tamamlama completion period
süresi tamamlama süresi; tamamlama dönemi tapa-akımı plug flow (see piston flow)
bakınız "piston flow"
tamburlu kayıt drum chart recorder
cihazı tamburlu diyagram çizici kayıt cihazı tapalı vana plug valve (plug cock)
akış miktarının değişken olmadığı
yerlerde kullanılan, kolun sağa sola
tamburlu drum cooler
döndürülmesi ile açma yada tam kapama
soğutucu tamburlu soğutucu; tambur soğutucu
yapan, akışı ortasındaki yarık
biçimindeki bir açıklık ile kontrol eden
tandem kablo tandem wiring musluk.
tesisatı birinde bulunan ballast tarafından ikisi
de çalıştırılan lambalar içeren avize çifti tarak,tırmık rake
arak. tırmık. eğim. meyil. taraklamak.
tandem tandem compressor (dual compressor) tırmıklamak. ince ince araştırmak. ateşle
kompresör aynı krank miline bağlı silindirler içeren taramak. eğilimli olmak.eğrilik
kompresör
653

taraklama raking faktörü tasarımda enerji faktörü


tırmıklama; taraklama
tasarım enerji design energy cost (DECOS)
taraklamak rake (verb) maliyeti tasarım ekipmanlarının enerji tüketimini
tırmıklamak;taramak temel alan enerji maliyeti;önerilen
tasarım için hesaplanan yıllık yakıt
tarama testi scan test tüketimi.
tarama yoluıyla yapılan test
tasarım enerji design energy consumption (DECON)
taramak scan tüketimi bir binada tasarımda kullanılan
taramak.acele gözden geçirmek. ekipmanların enerji tüketimini temel alan
yakından inceleme. araştırıcı / tarayıcı tüketim miktarı
bakış;bir veri işlemleme sistemin bağlı
bütün noktaları elle yada otomatik olarak tasarım design formula
görselleştirmek, formülü tasarımın herhangi bir birimi için
kullanılan formül
tarife tariff
tarife; fiyat listesi tasarım hava design airflow
debisi proje tasarımında temel alınan hava
tarihsel historic debisi; sistemin eş-zaman faktörleri de
tarihsel; geçmişş dönemlere ait dahil olmak üzere tasarım koşulları
altında çalışırken gerekli hava akış
tarihsel bina historic building miktarı ( hacimsel debi)
tarihsel bina; tarihi önemi olan bina
tasarım hava design air temperature
tarihsel veri historical database sıcaklığı bir iklimlendirme projesi yapılırken
geçmişte alınan verilerle ilgili veri varsayılan hava sıcaklığı
tabanı
tabanı; tarihsel veri tabanı
tasarım ısı design heat loss
tarihsel verimi historical data kaybı proje üzerinden yapılan hesaplara göre
geçmişte alınan veriler edilen ısı kaybı;tasarım ısı kaybı

tartışmak negotiate tasarım design capacity


tartışmak;görüşmek;bir konu etrafında kapasitesi projenin tasarım aşamasında varsayılan
görüş alış verişinde bulunmak kapasite;tasarım koşullarında çalışan bir
ekipman parçasının yada sistemin çıktı
kapasitesi
tasarım design (noun)
plan. proje. tasarım. tasar çizim. dizayn.
desen. taslak. tasarım design concept
kavramı bir projede tasarıma yön veren kavramsal
yaklaşım ve özellikler
tasarım design professional
tasarımda yer alan mesleksel
profesyoneller(mühendis,teknisyen,tekni tasarım design conditions
ker vb);yürürlükteki devlet koşulları sıcaklık ve nem gibi, bir sistem
belgelendirme yasasına göre uygulama tarafından üretilmesi yada korunması
yapma belgesine sahip olan mimar yada gereken belirlenmiş çevresel koşullar
mühendis.
tasarım design criteria
tasarım basıncı design pressure ölçütleri bir tasarımda temel alınması gereken
tasarımda temel alınan basınç;tasarım kod,standart yönerge ve yönetmeliklerde
basıncı;bir soğutma sistemin belirli bir belirtilen kriterler
bölümünün altında çalışması için
tasarlandığı maksimum basınç. tasarım design problem
problemi tasarım sırasında çözümlenmesi gereken
tasarım basınç design pressure difference of an air sorunlar
farkı, hava handling unit
hazırlama bir hava hazırlama biriminin basınç farkı; tasarım design professions (environmental)
profesyonelleri mimarlık, mühendislik, arazi
biriminin mühendisliği,kentsel planlama ve benzeri
çevre ilişkili meslekler de dahil olmak
tasarım design documentation üzere, fiziksel insan çevresinin
belgelendirmesi tasarım dökümantasyonu; tasarım tasarımından topluca sorumlu olan
belgeleri meslekler.

tasarım çalışma design working pressure tasarım design temperature


basıncı sistemin belirli bir kısmının çalışması bir sistemin en uç koşullarda korumak(
sıcaklığı
için dizayn edildiği izin verilebilir iç mahalde) veya kendisine karşı
maksimum basınç. çalışmak( dış mahal) üzere seçilen
tasarım sıcaklığı.
tasarım design study
çalışması tasarımdan önce, tasarımda kullanılmak tasarım design standards
üzere yapılan çalışmalar tasarıma yön veren ve tasarım sürecinde
standartları
dikkate alınması gereken standartlar
tasarım enerji design energy factor
654

tasarım süreci design process taş scale (boiler)


tasarım süreci; tasarımın tamamlanması yapma(kazan) kazanda sert suyun neden olduğu kireç
için uygulanması gereken süreç taşı oluşumu

tasarım tablosu design table taş yapmayan antiscale


tasarım tablosu; tasarımda kullanılacak taş oluşumuna karşı kullanılan kimyasal
değerleri içeren tablo
taşeron subcontractor
tasarım temel design, basic requirements taşeron
gereksinimleri temel tasarım gereklilikleri; kodlarla
belirlenmöiş gereklilikler taşıma hızı transport velocity
taşıma hızı;
tasarım voltajı design voltage
bir iletken veya elektrikli aracın kendisi taşıma kasası transport container (transcontainer)
için tasarlandığı adsal gerilim değeri. nispeten geniş kapasiteli, standart
büyüklükte,genellikle malların değişik
tasarım yükü design load taşıma türleri ile taşınması, özellikle
tasarım ısı yükü; proje aşamasında deniz taşımacılığı için tasarlanmış kapalı
hesaplanan ısı yükü hale getirilebilr kap

tasarım yükü design load (peak load) taşınabilir portable freestanding heater
(maks.yük) tasarım pik yükü; tasarımdaki maksimum müstakil ısıtıcı taşınabilir müstakil ısıtıcı
yük
taşınabilir portable fire extinguisher
tasarımcı designer taşınabilir yangın söndürücü; yangın
yangın
tasarımcı; bir proje tasarımına katılan söbdürme tüpü
yada gerçekleştiren mühendis söndürücü

design (verb) taşınım conduction


tasarlamak
çizmek. plan çizmek. planını çizmek. (kondüksiyon) farklı enerjideki moleküllerin birbirlerine
tasarlamak. temas ederek enerji aktarmaları
biçiminde gerçekleşen ısı transferi
biçimi.kondüksiyon.
tasarlanan hava designed air flow
debisi tasarımda kullanılan hava debisi
taşınım coefficient of conductivity
katsayısı birim kalınlıktaki bir malzemenin birim
tasarruf economy yüzeyinden birim zamanda 1Klik
bir işletim sırasında sağlanan tasarruf; sıcaklık farkı için bu yüzeye dik olarak
tutumluluk; ekonomi elde etme geçen konvektif ısı miktarı

tasarruf saving (in cost) taşınım kaybı conduction loss


(maliyet) maliyet tasarrufu; bir sistemin kondüksiyonla ısı kaybı
tasarrufunda ekipman, kurulum ve
finansman maliyetlerinde sağlanan conduction gain
taşınım kazancı
tasarruf kondüksiyonla ısı kazancı

tasarruf economy mode carrier gas


taşıyıcı gaz
konumu bir makinenin( örneğin bulaşık makinesi) bir haşarat öldürücü kimyasalda aktif
en ekonomik çalışmayı sergilediği işletim maddeyi taşıma aracı olarak kullanılan
konumu atıl gaz

taslak draft (UK – a preliminary document) abrasive blasting


taşlama
[döküman] (İngilizcede) bir konu hakkında ilk dönme hareketini kullanarak bir malzeme
doküman; taslak doküman; eskiz yüzeyinden bir başka malzemenin
doküman sürtünmesi ile parçacık ayrılması işlemi

taslak resim outline drawing overflow (noun)


taşma
taslak resim; ana çizgileriyle gösteren fazla akış miktarı.taşma. bir deponun
resim belirlenen dolgu sınırının üzerine çıkması
ile ortaya çıkan akış
taş kazıma descaling
kireç taşı çözme eylemi overflow pipe
taşma borusu
taşma borusu;taşkan
taş kazımak descale (verb)
kirecini çözmek; kazıyarak kireç taşı overflow valve
taşma vanası
oluşumunu almak taşma valfi; aşırı akım boşaltma valfi

taş önleyici scale inhibitor overflow (verb)


taşmak
çözünmeyen artıkların üretimini en aza taşmak; aşırı biçimde akmak;
indirmek üzere kondenserler ,kazanlar
,boru tesisatı ve soğutma kulelerindeki
suya eklenen katkı maddeleri tatlı su fresh water
tatlı su; içme suyu; içerisinde sertlik
yapıcı maddelerin az olduğu su
taş sökme scale removal
kireç taşı sökme; kireç taşı temizleme
655

tavan ceiling tavandan ceiling sprinkler


döşemenin tam karşısında olan yapı yangın tavan düzeyinde yerleşik sprinkler yangın
elemanı.tavan. sprinkleri söndürme birimi

tavan arası attic fresh (adj)


taze
bir tavanın üstü ile çatının altında kalan taze. günlük. yeni. körpe. ışıl ışıl. hayat
genellikle bitirme uygulanmamış dolu. serin. canlı. zinde. taptaze. taze taze
mahal,çatı arası,tavan arası, tatlı su

tavan damperi ceiling damper fresh air


taze hava
tavan damperi taze hava; havalandırma sistemlerinde dış
mahalden çekilen ve hava hazırlama
tavan difüzörü ceiling diffuser biriminde koşullandırılan hava
tavandan üfleme yapan difüzör
taze hava fresh air make up
tavan fanı ceiling fan beslemesi taze havayla dönüş havasının karıştırılıp
tavana uygulanarak hava sirkülasyonu işlemlenmesinden sonra mahalle verilen
sağlayan ve böylece serinlik yaratan fan. besleme havası

tavan ceiling ventilating taze hava fresh air heater


havalandırması düşey boşaltma yapan birbirine yakın ısıtıcısı taze hava ısıtıcısı;
yerleştirilmiş, tekil olarak değil bir bütün
olarak çalışan ve çatı alanının önemli bir
bölümünü kapsayan birden çok tavan fresh air duct
taze hava
açıklığı; taze hava kanalı; dış mahalden çekilen
kanalı
havayı taşıyan kanal
tavan kanal ceiling void
boşluğu tavanda, hava kanallarının yerleştirildiği freshness
boşluk
tazelik
tazelik; yenilik; duruluk

tavan ceiling construction T-iron


T-demiri
konstrüksiyonu tavan yapısal elemanları T-profilli demir;T demiri

tavan lamba ceiling lamp holder tedarik provision


tutucu tavanda, aydınlatma amaçlı lambanın tedarik, tedarik olunan şey, erzak, zahire,
takılması için yerleştirilen duy tedarik et, koşul/hazırlık/tedarik, tedarik
etmek, yemek veya gerekli şeyleri
tavan maruz ceiling exposure limit sağlamak; şart, koşul; hazırlık, hazırlama.
kalma sınırı bir tavan değeri; izin verilebilir maruz
kalma düzeyinin tavanı ( PELC) yada teflon filtre teflon filter
günün herhangi bir zamanında teflon filtre; teflon iplikçiklerden yada
aşılmaması gereken sınır değeri gözenekli teflon elemandan yapılmış
filtre
tavan maruz peak above ceiling exposure limit
kalma sınırının tavan maruz kalma sınırı üzerindeki pik teğetsel fan tangential fan
üzerindeki pik değer teğetsel üfleme yapan fan; teğetsel fan
değer
teğetsel tangential acceleration
ceiling coil (ceiling grid; overhead coil) ivmelendirme teğetsel ivmelendirme
tavan
serpantini yer düzeyinde değil tavan
düzeyinde(özellikle banyo ve antrelerde) tehlike durumu hazardous state
yerleştirilen ısıtma/soğutma aparatı tehlikeli hal; bir ortamdaki kirleticilerin
sağlık için zararlı derişimi ile
tavan ceiling ventilator oluşturduğu hal
vantilatörü tavan vantilatörü
tehlikeli dangerous
ceiling light tehlikeli;zararlı
tavandan
aydınlatma tavan düzeyinde yerleştirilmiş
aydınlatma elemanı; tavan lambası tehlikesiz benign
halim selim. iyi huylu. tatlı. sevecen.
ceiling outlet (hastalık) tehlikesiz. bulaşıcı olmayan.
tavandan hava
tavana monte edilen hava dağıtım (ur) tehlikesiz. iyicil.
çıkışı
elemanı.menfez.difüzör
tek aile evi single family house
ceiling heating tek ailenin oturduğu ev; müstakil ev
tavandan ısıtma
tavan içerisine gömülü boru tesisatıyla
ısıtma tek atımlı single throw switch
anahtar tek atımlı anahtar
tavandan ceiling heating (suspended panels)
ısıtma(asılı ısıtıcı terminal birimlerinin tavan tek borulu one pipe steam system
paneller) düzeyinde yerleştirildiği ısıtma buhar sistemi tek borulu buhar sistemi;
656

tek borulu one pipe heating dağıtan sistem


ısıtma tek borulu ısıtma sistemi; ısıtma suyunun
bir radyatörden diğerine girerek sonunda tek kanallı single duct system
kazana dönen suyla ısıtma yapan ısıtma nemi alınmış havayı bina içerisinde
sistem
tesisatı branşmanlarla dağıtan bir tek kanalla
çalışan sistem
tek borulu single (one) pipe system
sistem tek borulu sistem; sıcak sulu ısıtma tek kanatlı single leaf (single blade) damper
tesisatında ısıtıcıların besleme suyuna tek kanatlı damper
damper
seri bağlandığı sistem

tek kanatlı single leaf damper or valve


tek camlı single glazed window
damper veya tek kanatlı damper veya vana
pencere içerisinde bir yada daha fazla silikon
atomunun elektronegatif bağlayıcı vana
atomlarla çevrelendiği bir anyon içeren
bileşik;doğada kuartz olarak bulunan tek kanatlı single vane rotary compressor
silisyum dioksit dönel tek kanatlı rotatif kompresör
kompresör
tek çizgi single line diagram
diyagramı tek hat diyagramı; one storey
tek katlı
tek kat(bina)
tek enerji stand alone system (energy)
biçimi kullanan bir tek enerji biçimine bağlı sistem tek katlı soğuk single storey cold store
sistem depo tek katlı soğuk depo

tek etkili single acting compressor tek kirişli çatı single rafter roof
kompresör tek etkili kompresör; pistonun ileri ve üstteki, çatı ve alttaki döşemenin aynı
geri hareketinde bir tek emme ve bir tek ahşap kolona bağlandığı ve yalıtımın bu
basma yapan kompresör ahşap kolonlar arasındaki boşluğa
yerleştirildiği bir çatı-arası alt-sınıfı .
tek fazlı single phase
tek fazlı; tek kontrol stand alone controller
edici bir tek kontrol edici;
tek fazlı single phasing
tek faza bağlama; tek fazlı tek kutuplu single pole switch
anahtar tek kutuplu anahtar
tek fazlı electric current single phasing
elektrik akımı tek fazlı elektrik akımı
tek kütleli aerosol, monodisperse
aerosol monodispers(sadece bir moleküler
tek fazlı motor single phase motor kütleye sahip) aerosol
stator üzerinde dik yerleştirilmiş birisi
ana sargı diğeri yardımcı sargı adını alan tek paketli single packaged air conditioning
iki sargı içeren, ve sincap kafes rotorun system
demir tabakalar ile aralarında alüminyum
iklimlendirme
sistemi tamamen bir gövde yada kasa altında
çubuklardan oluştuğu motor sağlanmış bulunan ekipmanları içeren
iklimlendirme sistemi.
tek fazlı starter single phase starter
tek fazlı starter tek sıralı single row
tek sıra; serpantinlerde tek boru sırası
tek kademeli single stage
tek kademeli; soğutmada tek kademeli tek yönde ışık luminous intensity
soğutma bir ışık kaynağının bir yönde yaydığı
şiddeti
aydınlanma şiddeti;birimi
tek kademeli single stage compressor Kandil(candela)
kompresör bir tek sıkıştırma odası olan kompresör
yada birden çok sıkıştırma odasının tek yönlü akım unidirectional flow
birbirine paralel bağlandığı kompresör. tek yönlü akış;

tek kademeli single stage centrifugal pump tek yönlü hava unidirectional jet
merkezcil tek kademeli merkezcil pompa tek yönlü hava jeti
jeti
pompa
tek yönlü ısı heat exchanger, undirectional
tek kademeli single stage compression değiştirici tek yönlü ısı eşanjörü; sadece bir yönde
sıkıştırma tek kademeli sıkıştırma hava geçişine ve bu sırada ısı değişimine
olanak veren ısı eşanjörü
tek kanallı single duct unit
birim tek kanallı iklimlendirme birimi tek yönlü iletim simplex transmission
tek yönde sağlanan iletim
tek kanallı single duct air conditioning plant
tek kanallı iklimlendirme tesisi; hava tek yönlü uniflow compressor
iklimlendirme emme gazının piston içerisinden geçtiği
tesisi hazırlama biriminde koşullandırılan kompresör
havayı bina içerisinde bir tek kanalla kompresör
657

tek zonlu sistem single zone system terminali bir termostatla kontrol edilen ve hava
bir tek HVAC zon’una hizmet veren sıcaklığını istenen değere getirme
HVAC sistemi. olanağına sahip terminal birimi

tekerlek wheel tekrar ısıtma reheat VAV box


tekerlek;volan; ısı tekeri; VAV kutusu çıkışında elektrik ısıtıcısı veya ısıtma
serpantinleri içeren VAV kutusu
teklif tender (noun)
yumuşak. gevrek. körpe. duyarlı.teklif tekrar ısıtmak reheat (verb)
verme tekrar ısıtmak;daha önce mekanik
yollaralayada ekonomizer soğutma
teklif vermek tender (verb) sistemleriyle soğutulmuş olan havanın
teklif vermek; para ödemek;arzetmek yeniden ısıtılması; tekrar ısıtma; son
ısıtma
teknik technical (adj)
teknik; teknoloji ile ilgili;teknik, ilmi, tekrar kazanım regain
mesleki, fenni; resmi yönden, kurallara yeniden elde etmek. yeniden kavuşmak.
uygun; (bir yere) tekrar varmak. tekrar dönmek.

teknik literatür technical literature tekrar soğutma recooling


teknik yazın; teknik konularda yazılmış daha önce ısıtılmış olan havanın
yazı,makale,kitap,belge gibi dökümanları sıcaklığını mekanik bir yoldan düşürme
kapsayan yazın ortamı
tekrar reconstruct
teknik rapor technical report yapılandırma yeniden yapmak; yeniden yapılandırmak
belirli bir makine,sistem veya bunlarla
ilgili bir olayın nedenlerini sonuçlarını ve tekrarlana - repeatability
nitelikleri içeren yazılı belge aynı değişkenin, aynı koşullar altında
bilirlik
tekrarlanan ölçmelerin birbirine
teknik resim drawing board yakınlığı;
masası teknik resim masası
tekrarlanma repeat order
teknoloji technology düzeyi tekrarlanma düzeyi
techne(zanaat,beceri) ve logia(söylem)
gibi iki eski yunanca sözcükten türemiş tekrarlayıcı repeater
olan sözcük; istenen sonuçların elde fiziksel bir tabakada, iki yada daha fazla
edilmesinde bilgi ve beceri kullanımı; fiziksel dilimi ( segment) bağlayan araç.
teknoloji
tekrarlayıcı repeater indicator
teknolojik state of the art birden çok zona bağlanarak hangi zonda
gösterge
düzey gelişme düzeyi; gelişerek gelinen düzey; yangın bulunduğunu gösteren araç
teknolojik düzey
tel çekme wiredrawing
tekrar repetition (1)tel çekme; metalden tel üretmek;(2)
tekrarlama. yineleme. tekrar. yinelenen dar bir kesitten geçişte basınç kaybı
sey.
tel gözenekli wire mesh screen
tekrar bağlama reconnect tel elemanlı gözenekli süzgeç
süzgeç
yeniden bağlantı kurmak.

tel halat wire rope


tekrar regeneration
tel halat; metal tel
etkinleştirme ısıtma yoluyla bir nem tutucunun tekrar
kullanılır hale getirilmesi
telle wire reinforced glass
güçlendirilmiş tel takviyeli kırılmaya ve darbelere
tekrar ısıtıcı reheater
cam dayanıklı cam
tekrar ısıtma yapan eleman;tekrar ısıtıcı

tekrar ısıtma reheating temas contact rating


ya bir mekanik yada bir ekonomizer değerlemesi temas değerlemesi
sistemi ile, daha önce soğutulmuş olan
havanın ısıtılması temas noktası contact point
temas noktası
tekrar ısıtma reheat
ısısı daha önce mekanik yollara yada contact thermometer
temas
ekonomizer soğutma sistemleriyle yüzeysel sıcaklıkları ölçmekte kullanılan
soğutulmuş olan havanın yeniden
termometresi
temas termometresi
ısıtılması; tekrar ısıtma; son ısıtma
temas, bağlama contact
tekrar ısıtma reheat coil bir devreyi tamamlamak yada kesmek
serpantini hava hazırlama biriminde soğutularak üzere iletken bir kısmın bir diğer iletken
nemi alınmış havayı çıkışta ısıtarak kısımla temas etmesi
istenen sıcaklığa getiren araç
teması kesmek break a contact
tekrar ısıtma reheat terminal
658

bir teması kesmek radyasyon fondaki radyasyon; geri plan radyasyonu

temasla buz contact icing temel sıcaklık base temperature


yapma suyu evaporatör yüzeylerinden akıtarak derece-gün hesaplamalarında temel
veya evaporatörü su kabına daldırarak alınan sıcaklık
yapılan buz oluşturmada temas yöntemi
temel yük base load
temasla contact freezer belirli bir dönem süresince bir elektrik
dondurucu malzemelerin evaporatöre temas yoluyla şirketinin maruz kaldığı en düşük
dondurulduğu yöntem elektriksel yük

temasla contact cooling temel yük base load generation (electric)


soğutma soğutulacak malzemelerin evaporatöre üretimi belirli bir dönem süresince bir elektrik
temas ettirilerek soğutulmasını temel alan şirketinin maruz kaldığı en düşük
soğutma yöntemi elektriksel yük ve bu yükün üretimi

temel background illumination temel(bina) foundation


aydınlatma arka plan(fon) aydınlatması binanın destekleyici elemanları,temelleri.

temel essential lighting temiz clean


aydınlatma bir binada dekoratif aydınlatmanın temiz. kullanılmamış. düzgün boş. tam
dışında kalan, aydınlatma amaçlı anlamıyla. bütünüyle. temizlemek.
ışıklandırma; temel aydınlatma temizlenmek. (hayvan),temizlemek.
temizleme. temizlik
temel değişiklik common modification
bir sistemde yapılan temel değişiklik temiz dış mahal clean outdoor
havadaki parçacıklar, sıcaklık, nem, hava
background ventilation basıncı, hava akış örnekleri,hava
temel
temel havalandırma; bir binada yada hareketi,titreşim, canlı organizmalar
havalandırma yönünden çevresel olarak kontrol edilen
mahalde sis ve duman oluşumların
çıkması için uygun açıklıklar, hava özel üretilmiş kapalı alan.
delikli tuğla veya uygun pencere tasarımı
ile sağlanan havalandırma temiz hava clean air
temiz hava; kirleticilere sahip olmayan
temel ısıtma background heating yada kritik oranlarda kirlilik unsuru
belirli bir düzeyde ısıtma sağlayan içermeyen hava
fakat konfor koşullarının sağlanması için
ek soğutma gereksinimi bulunan ısıtma Temiz Hava Clean Air Act
işlemi Yasası Kanada yönetimi tarafından 1990'da
gündeme getirdiği hava kirliliklerinin
temel işlev basic function azaltılması ve çevre konusunda önerilen
temel fonksiyon hususları sergileyen bildirge

temel kazığı pile foundation temiz havalı clean air room


temel kazığı yada kazık temel oda temiz havalı oda; havası kirlilik
içermeyen oda yada mahal
temel kirlilik back ground concentration
bir yöredeki gelecekteki kirlilik düzeyini temiz iş yeri clean work station
derişimi bir temiz odada doğrudan hava alan, açık
doğru tahmin edebilmek için geçmiş
dönemlerde elde edilmiş temel kirlilik yada kapalı iş yüzeyi; çalışma alanında
düzeyleri. tek yönlü hava akışına sahip iş alanı;

basic rate temiz mahal clean space


temel miktar
temel miktar bir temiz odada, havadaki parçacıkların
belirlenen sınırlarda kontrol edildiği
belirli bir alan
temel rate base (electric)
miktar(elektrik bir düzenleyici yetkili tarafından tesis
edilmiş, üzerinden işletmenin belirli bir temiz oda clean room
) havadaki parçacıklar, sıcaklık, nem, hava
iade almasına izin verilen parasal değer.
basıncı, hava akış örnekleri,hava
hareketi,titreşim, canlı organizmalar
temel model basic model
yönünden çevresel olarak kontrol edilen
bir dağıtım ( vending) makinesi türünün
özel üretilmiş kapalı alan
enerji tüketimini etkileyen herhangi bir
işlevsel yada fiziksel değişiklik
olmaksızın birbirinin aynı elektriksel temiz oda iş clean room workstation
karakteristiklere sahip bütünü mahalli bir temiz odada doğrudan hava alan, açık
yada kapalı iş yüzeyi; çalışma alanında
tek yönlü hava akışına sahip iş alanı;
temel plaka base plate
bir vakum sisteminde, vakum uygulanan
elemanlara destek olan ve bu elemanlara temiz oda kritik clean room critical surface
mekanik, elektriksel ve diğer yüzeyi bir temiz odada üzerinde kirletici
bağlantıların yapıldığı plaka parçacıkların toplanmasından korunan iş
parçası yüzeyi
temel background irradiance
659

temiz oda sınıfı classes for clean rooms gazların süpürülüp atılması, (2)bir sulu
temiz oda sınıfları; ISO tarafından ısıtma sisteminden havanın alınması
parçacık büyüklüğüne göre dokuza (3)bir soğutma sisteminden yoğuşmayan
ayrılmış bulunan temiz oda sınıflarından gazların alınmasını sağlayan araç
her biri
temizlenebilir filter, cleanable
temiz tünel clean tunnel fitre temizlenebilir filtre; toza ve kirleticilere
içerisindeki hava filtrelerden sirküle doyduktan sonra temizlenip tekrar
edilerek temizlenen tünel; temiz tünel kullanılan filtre

temiz zon clean zone temizlenmiş cleansed air


temiz zon hava kirlilik unsurlarından temizlenmiş hava

temizleme purge, purification, cleaning temizleyerek wash out


(1)bir yanma odasından yanmamış temizleyerek çıkartmak; temizleyip
çıkarmak
gazların süpürülüp atılması, (2)bir sulu atmak
ısıtma sisteminden havanın alınması
(3)bir soğutma sisteminden yoğuşmayan
temizleyici detergent
gazların alınmasını sağlayan araç,(4)
temizleyici çözelti;deterjan
saflaştırma,temizleme,sertlik giderme
işlemi,(5) paklanmak,
temizlenmek,yıkamak, artırmak, teneke kutu can
temizlemek;silip supürmek; bitirmek; teneke kutu, konserve kutusu
temizleme,
teorik hava theoretical air quality
cleaning access kalitesi teorik hava miktarı;
temizleme
açıklığı bir sisteme(kanal,boru) veya bir
makineye temizlik için bırakılan teorik compressor work (theoretical)
açıklık,kapı,boşluk kompresör işi teorik kompresör işi; kompresör p-v
diyagramından elde edilen iş
temizleme purging device
cihazı kondenser ve sıvı deposundan gazları teorik olarak theoretically
otomatik yada yarı-otomatik olarak teorik olarak;teorik biçimde
toplayan, yoğuşabilir gazları
yoğuşturan,kalan gazları atmosfere atan response
tepki
araç; yanıt, tepki, cevap;içerisinde servis
kullanıcısının bir ön protokol (indication
temizleme cleaning factor primitive) ile istenen gereklilikleri yerine
faktörü temizlik faktörü;temizleme faktörü getirdiğini gösteren etkileşim sunumu. (
ISO TR 8509) .
temizleme geri purge recovery system (purger)
kazanım sistemi gaz ve suyun karışımdan soğutkan tepki işareti response signal
gazların alınmasında kullanılan sistem.bir bir girdiye tepki olarak gönderilen işaret;
santrifüj sistemden yoğuşturulamayan tepki işareti
gazların alınmasında diferansiyel
basıncın kullanıldığı temizleme sistemi tepki süresi response time
(90%) bir adım değişiminden sonra, bir
temizleme scrubbing process ölçme duyargasının (sensor) son değerin
işlemi temizleme süreci % 90’ına ulaşması için gerekli zaman.

cleaning door tepkime ısısı heat of reaction


temizleme
temizleme kapısı, temizleme kapağı bir tepkime sırasında açığa çıkan ısı
kapısı enerjisi

temizleme cleansing agent tray freezing


tepside
maddesi bir malzemeyi,sistemi temizlemek özellikle şekil ve dokuların korunmasının
yağ,kir vb maddeleri almak üzere dondurma
önemli olduğu meyveların dar tepsiler
uygulanan madde üzerine yayılarak soğutulması ve
dondurulması yöntemi
temizleme cleaning system
sistemi bir paket halinde, ısıtıcısı,pompaları ve weighting scale
terazi
hortumları ile birlikte değişik temizlik terazi; ağırlık ölçen araç
amaçları için yapılmış olan sistemler;
temizlik sistemi
terimler dizini nomenclature
terimler dizini; terminoloji;özellikle
temizleme tesisi cleaning plant matematik,bilim ve mühendislikte,
temizleme tesisi, temel uğraşı eleman parçalarını yada oluşturan
temizlemek olan tesis parçaları tanımlama ve sınıflandırma için
kullanılan adlandırma sistemi.
temizleme tesisi purification plant
saflaştırma, temizleme sertlik giderme terminology
terimler
tesisi (1)belirli bir bilim,sanat yada özellikli bir
topluluğu
konuya ait terimler.’nomenclature’ terimi
temizlemek purge (verb), purify ile de karşılaştırınız, (2)terimler
(1)bir yanma odasından yanmamış topluluğu
660

terleme sweating termodinamiği first law of thermodynamics


genellikle emme hattında havanın çiğ n birinci yasası enerjinin yaratılamayacağı ve yok
noktası sıcaklığı altında soğutkan edilemeyeceği fakat bir türden diğerine
bulunması nedeniyle ortaya çıkan su dönüştütrülebileceğini ifade eden
damlacıkları.terleme. Termodinamiğin Birinci Yasası;

terlemeyle body mass loss, sweat termodinamik thermodynamics


bedensel kütle terlemeyle ,bedensel kütle kaybı sıcaklık, basınç ve hacim değişmelerinin
kaybı fiziksel sistem üzerindeki etkilerini
makroskopik temelde inceleyen fizik
dalı;
term therm
100 000 Btu’ya eşit olan ısı miktarı
termodinamik thermodynamic steam trap (disc trap)
buhar kapanı suyun ve ani buharlaşmanın etkisi le
termıstat thermostat bulb well çalışan çok yüksek sıcaklık ve basınçlar
duyarga termostatın kontrol sistemini için de uygun olan kondenstop
haznesi yıpratmaksızın çıkartılabilmesi için,
termostatın daldırılabildiği ayrı bir soket
yada kuyu. termodinamik thermodynamic dew point
çiğ noktası temperature
p basıncında ve W karışım ( nemlilik)
terminal terminal oranındaki nemli hava için, nemli
bir elektriksel elemanın bir başka havanın su ile doymuş hale geldiği
elemana bağlandığı iletken noktası; bir sıcaklık olan termodinamik çiğnoktası
ekipman yada devrenin bir dış iletkenle sıcaklığı
bağlandığı iletken elemanı;
termodinamik thermodynamic equilibrium
terminal terminal damper leakage
denge bir sistemde, içerisinde fiziksel
damper kaçağı ft3/min ( standart koşullarda L/s) bilinen özelliklerin zaman içinde değişmeyen
bir basınçta, tamamen kapalı bir eşbiçimli (uniform) değerler aldığında
damperden kaçan hava miktarı. ortaya çıkan denge.

terminal terminal element thermodynamic properties


bir sistemden enerjinin dağıtıla- bileceği
termodinamik
element özellikler sıcaklık, basınç, hacim, antalpi ve
yollar, örneğin menfezler, difüzörler, antropi gibi bir maddenin halini
anemostatlar, radyatörler,aydınlatma belirlemekte kullanılan temel
araçları ve musluklar büyüklükler

terminal terminal casing leakage temperature, thermodynamic


ft2/min (standart koşullarda L/s) olarak,
termodinamik
gövdesi kaçağı sıcaklık termodinamik sıcaklık;mutlak sıcaklık
bilinen bir giriş basıncında, terminalin ölçeğindeki sıcaklık; Kelvin sıcaklığı
kapalı ve damper/vana’nın açık olması
halinde kaçan hava miktarı.
termodinamik thermodynamic system
sistem sınırları içerisindeki iş maddesine iş veya
terminal terminal conductance ısı transfer ederek iş maddesinden ısı
kondüktansı terminal kondüktansı veya iş alınabilen açık yada kapalı
olabilen sistem
terminal vanası terminal valve
terminal birimi üzerindeki vana termodinamik thermodynamic shock
şok bir sıvıda buharın aniden alt-soğutma
terminaller terminal spacing derecelerine kadar soğuması nedeniyle
arası uzaklık boşaltma havasının en yüksek hacmi ortaya çıkan yıpratıcı darbe.
doğrultusunda ölçülen , komşu iki hava
çıkış elemanı arasındaki uzaklık. termodinamik laws of thermodynamics
yasaları termodinamik yasaları;
termistor thermister (thermistor)
içerisinde direncin sıcaklık artışıyıla thermodynamic wet bulb temperature
önemli ölçüde düştüğü termoelektrik
termodinamik
yaş termometre p basıncı, t sıcaklığı W karışım
eleman;genellikle termometre olarak ( nemlilik) oranındaki nemli hava için,
kullanılır.”anemometer (thermal)” sıcaklığı
termodinamik yaş-termometre sıcaklığı
terimine de bakınız.
t*;

termit kaynağı thermit (thermite) welding thermodynamic (reverse cycle) heating


yüksek enerjili maddelerin bir
termodinbamik
(ters çevrim) termodinamik ısıtma; bir ısı pompasının
karışımının yanmasıyla ortaya çıkan ters çevrimle iç mahal serpantinini
ergimiş metalin parçaların arasını ısıtma
kondenser olarak çalıştırıp mahalde
birleştirmesiyle elde edilen kaynak ısıtma yapması

termobank kar thermobank defrosting thermoelectric (adj)


termobank evaporatör defrostu
termoelektrik
çözme yöntemi elektrik akımının ısı üretimiyle ilgili
olan;
TermoDeck TermoDeck™
bina gövdesini enerji deposu olarak termoelektrik thermoelectric heat pump
kullanan bir iklimlendirme sistemi; ısı pompası pelitier etkisine dayanarak çalışan ısı
pompası
661

termoelektrik thermoelectric heating termopil thermopile


ısıtma termo elektrik ısıtma; bakınız "Seeback küçük yada ortalama sıcaklık farklarını
effect" ölçmek için birdizi termokupl kablonun
seri yada paralel olarak bağlandığı ölçme
termoelektrik thermoelectric cooling aracı.
soğutma bakınız “pelitier effect;
termoplastik thermoplastic
yüksek molekül ağırlığına sahip
termoelektrik thermoelectric refrigeration
polimerler olan sıcaklık karşsında sıvıya
soğutma (thermoelectric cooling)
soğuk karşısında gevrek bir katıya
termoeelektrik soğutma sistemi
değişen plastik

termoelektrik thermoelectric refrigerating module


termos şişesi thermos flask
soğutma (thermoelectric battery)
içerisine konulan sıvının sıcaklığını
modülü termoelektrik ısıtma yada soğutma elde
koruyan termos adı verilen kap yada şişe
etmek için farklı metallerden yapılmış
bağlantı devresi
termosifon thermosyphon
su ve havanın farklı sıcaklıklar nedeniyle
termofizik thermophysics
doğal konvektif hareketi;
Isı ve ısı geçişiyle ilgili fizik dalı

termosifon thermosyphon DHW heater


termofores thermophoresis
DHW ısıtıcısı termosifon DHW ısıtıcısı
bir sıcaklık gradyeninde sıcaktan soğuk
olana doğru parçacık hareketi
termosifon ısı thermosiphon exchanger
termograf thermograph değiştirici ara bağlantı borularıyla, besleme ve
sıcaklığı grafik olarak kaydeden egzost hava akımlarına yerleştirilen ve
termometre bir soğutkan ısı transfer akışkanı ile
doldurulmuş bulunan bir boru yada
thermography serpantin.
termografi
genellikle bir sıcaklık kalibrasyon
olanağına sahip kızılötesi bir sistem termostat thermostat
kullanarak bir ısılgrafik (termogram) sabit bir sıcaklığı korumak üzere
çıkartma işlemi sıcaklığa tepki veren araç;sıcaklıkla
çalışan anahtar ; sıcaklıktaki değişmeye
thermogram tepki veren ve doğrudan yada dolaylı
termogram
bir kızılötesi duyma sistemi tarafından olarak sıcaklığı kontrol eden ölçme aracı
sergilediği sahnenin görünür sıcaklıklarla
görüntüsünü veren fotoğraf yada termostat thermostat compensator
ikiboyutlu görüntü kaydı. dengeleyicisi gaz dolgulu bir termostatta, sıcaklıkların
değişik güç elemanlarında, duyarga
thermohygrograph sıcaklıklığından farklı olarak oynamasını
termohigrograf
sıcaklığı ve nemi kaydeden sıcaklık ve dengelemek üzere tasarlanmış araç;
nem ölçer
termostat thermostat bulb (thermostat phial;
thermocline duyargası feeler)
termoklin bir termostatın sıcaklık algılayan elemanı
sıcaklığı ve yoğunluk gradyeni alttaki
soğuk ve üstteki sıcak akışkandan farklı
olan ve kendisini bu tabakalardan ayıran termostat düz thermostat straight charge
akışkan tabakası dolgusu bir termostatik valfin, soğutma tesisinde
kullanılan ile aynı olan soğutkan dolgusu.
termometre thermometer
sıcaklığı ölçmekte kullanılan araç; termostat gece thermostat night set back
düşük ayarı bir termostatın istenen gündüz sıcaklık
thermometer probe değerine geri dönmek için bir başlatma
termometre
termometre sensoru yada probu zamanı ile de desteklenen, elle yada
duyargası otomatik olarak yeniden
ayarlanması(reset)
termometre thermometer screen
ekranı termometre gösterge ekranı thermostat anticipator
termostat
ısıtıcısı beklenen yüksek ısı durumunda termostat
termometre thermometer bulb elemanına ısı ekleyen araç
haznesi termometre duyucu ucu; termometre
duyargası termostat sıvı thermostat liquid charge (wet charge;
dolgusu cross-ambient charge)
termometre thermometer well bir termostatın yada termostatik
haznesi termometrenin sıvısının bulunduğu hazne ekspansiyon valfin (genellikle düz
dolgu) güç sistemi içindeki dolgu
termometreli thermometer anemometer
sıcaklık anemometresi termostat tepki thermostat offset
anemometre ölçek ayar noktası ile devreye girme
farkı
zamanı arasındaki fark
termometri thermometry
sıcaklığın ölçülmesi ile ilgili uygulamalı thermostat cross charge
termostat ters
fizik bölümü; termostatın hızlı tepki vermesi için
dolgusu
662

soğutma sistemindekinden farklı bir transferinin gerçekleştiği akışkanların


sıvıyla doldurulan termostat birbirlerine ters yönde akmaları.ters
akım.
termostatın güç thermostat power system (power
elemanı element) ters akım reversal of flow
doğrudan yada bir kılcal boru ile akımın ters yöne dönmesi
dirseklerine bağlanan bir bimetal yada bir
duyarga elemanı. ters akım backflow preventer (BFP)
koruyucusu bir su sisteminde ters akımı önleme
termostatik thermostatic (adj) amacıyla tasarlanan cihaz; bu terim
termostatik çalışan genellikle, karşı basınç türündeki ters
akımı anlatmak için kullanılır
termostatik thermostatic switch
anahtar termostatik anahtar; bir termostattan ters akımlı counterflow heat exchanger
aldığı işaretle açma yapan anahtar eşanjör aralarında ısı transferi gerçekleştiren iki
akışkanın karşıt uçlardan girdiği ısı
termostatik thermostatic bimetallic steam trap eşanjörü.
bimetal buhar düşük sıcaklıkta boşaltmanın gerekli
kapanı olduğu yerlerde kullanılır; ısındığında ters akımlı kule counterflow tower
eğilen ve bir altakım valf kapasının çapraz akımlı su soğutma kulesi; hava
yukarı çekilerek orifisi kapatmasına akımının su akışına dik olduğu kule
neden olan bimetal bir eleman içerir.
ters akışsız non reverse flow ability
termostatik thermostatic balanced pressure steam akım ters akışsız akım
dengeli, basınçlı trap
buhar kapanı değişken buhar basınçlarını otomatik
ters atım reverse pulse
olarak ayarlayan kondenstop
ters atım;filtre temizliği için ters yönde
kısa süreli basınçlı hava uygulayan
termostatik thermostatic regulator sistem
düzenleyici termostatik regülatör
ters basınç reverse pressure
termostatik thermostatic expansion valve, ters basınç
ekspansiyon termostatik ekspansiyon vana; sabit birt
vanası kızgınlık derecesi sağlamak üzere çalışan ters çevrim reverse cycle
soğutma tesisatı vanası; evaporaör ters çevrim; çevrimin tersine çevrildiği
basıncı ile sistemden çıkan soğutkanın soğutma çevrimi;kondenserin evaporatör
kızgınlık derecesi tarafından çalıştırılan evaporatörün kondenser yapıldığı çevrim
ve bir soğutma birimine giren soğutkanı
kontrol eden otomatik vana. reversing relay
ters çevrim
rölesi bir kontrol cihazından aldığı oransal
termostatik thermostatic trap işareti tersine çeviren röle. girdi basıncı
kapan termostatik kondenstop arttıkça branş hattı basıncını düşürür
veya tersi.
termostatik thermostatic control
kontrol sıcaklığı sabit veya ayarlanabilir bir ters çevrim reversing valve (four-way valve)
noktada tutmak üzere kullanılan otomatik vanası bir soğutma sisteminde,sıcak gaz
kontrol aracı yada sistemi. defrostu için evaporatör ve kondenseri
değiştiren vana; bir ısı pompasında ısıtma
termostatik thermostatic control valve ve soğutma çevrimleri arasında
termostatik kontrol vanası değiştirmeyi yapan vana
kontrol vanası
ters çevrimle reverse cycle defrosting
termostatik thermostatically controlled valve
kar çözme evaporatöre sıcak kondenser gazaının
kontrollü vana termostatik olarak kontrol edilen vana
gönderilmesi ile yapılan defrost

termostatik thermostat absorber charge ters çevrimli reverse cycle refrigeration


soğurucu dolgu bir termostatik ekspansiyon valfin güç ters soğutma çevrimi; hava-hava ısı
soğutma
elemanında kullanılan bir katı adsorber pompası çevrimi; bir ters-çevrim
ile gaz halinde emilen madde içeren vanasıyla kondenser ve evaporatör
birleşik dolgu işlevlerinin değiştirildiği soğutma
çevrimi
termostatik thermostatic valve
vana termostatik vana; termostatik işarete göre ters dönme turn over temperature
sıvı veya gaz akışına izin veren ve bir kristalin sıcaklık karakteristiklerine
sıcaklığı
ayarlayan vana karşı frekans kararlılığının kutupsallık
değiştirdiği sıcaklık;
ters akım backflow
bir su sisteminde amaçlanan yada istenen ters dönüş contra rotation
yönün tersi olan yönde akış.not: ters ters dönüşlü fan
akım genellikle açık bir sistemde daha
belirgindir.
ters dönüşlü contra rotating fan
fan ters dönüşlü fan
ters akım counterflow
kondenser veya ısı eşanjörlerde ısı
ters dönüşlü reverse return heating system
663

ısıtma sistemi iki borulu, sıcak sulu ısıtma sistemi; bu tesis (bitki) plant
sistemde radyatif birimler birbirine bitki. dikme, tesis, işletme, fabrika,
paralel yada ters yönde çalışacak biçimde malzemeler, fidan, dikmek, ekmek,
ayrı gidiş ve dönüş borusuna bağlanır; koymak, yeşillendirmek, ağaçlandırmak,
kurmak, dikmek ağaç olmak, kök salmak,
ters dönüşlü reversed return system indirmek,
sistem ters dönüşlü sistem; bakınız "reverse
return heating systems" tesis hizmetleri facility service
[elk,su,gaz] tesis hizmeti
ters eğim counter slope
ters eğim; özellikle tek borulu buhar facility cost
tesis maliyeti
tesisatında, kondensin kazan dairesine tesis maliyeti;life cycle cost işletme ve
akmasını sağlamak üzere verilen ters bakım maliyetleri de dahil olmak üzere
eğim bir ekipmanın tüm hizmet ömrü
içerisindeki maliyeti;
ters etkili reverse acting thermostat
termostat ters etkili termostat; plant cost
tesis maliyeti
tesis maliyeti;
ters flanş counter flange
ters flanş tesis yönetim facility management agreement
anlaşması yönetimin dışarıdaki şirketlere
ters hava reverse air cleaning filters devredildiği binalarda bu iş için yapılmış
temizlemeli geniş hava miktarlarının söz konusu sözleşme
filtreler olduğu yerlerde kullanılan ters hava
akımı çanta filtreleri tesis yönetim facility management system (FMS)
sistemi[FMS] tesis yönetim sistemi
ters kanatlı opposed blade damper
damper ters kanatlı damper facility management contract
tesis yönetim
sözleşmesi yönetimin dışarıdaki şirketlere
ters kovalı inverted bucket steam trap devredildiği binalarda bu iş için yapılmış
kondenstop ters kovalı buhar kapanı(kondenstop) anlaşma

ters sifonlama back siphonage tesis yönetim facility management contractor


her hangi bir kaynaktan gelen sudaki yüklenimcisi tesis yönetimini üstlenen yönetici
basınç farklılıkları nedeniyle ortaya çıkan
ve suyun amaçlanan dışında bir dağıtım tesis yönetimi facility management (FM)
hattına geri akmasına yol açan ters akış bina veya tesislerdeki meaknik
durumu. ekipmanlar ve tesisatların kontrol ve
yönetimi; tesis yönetimi;
ters sifonlama back siphonage preventer
koruyucusu negatif besleme basınçlarının ortaya tesis yönetimi facility management service provider
çıktığı yerlerde ters akımı önlemek için hizmet sunucu tesis yönetimi için hizmet veren
yerleştirilen cihaz
tesisat installation
ters sirkülasyon counterflow circulation yerleştirme.bir soğutma ısıtma veya
ters sirkülasyon (kurulum)
elektrik tesisatının mahalline yerleştiril
mesi.tesisat çekme.
ters üfleyebilen reversible axial flow fan
eksenel fan ters yönde üfleyebilen eksenel fan leakage of an installation
tesisat kaçağı
bir kurulumun kaçırması, kaçak yapması
tersinir çevrim reversible cycle
tersine çevrilebilir çevrim; ters yönde tesisat running the installation
çalışabilir çevrim; tersinir çevrim; yörüngesi tesisatın yörüngesi; boru tesisatının bina
bakınız "reversible process) içerisinde izlediği yörünge

tersinir ısı reversible heat engine tespit civatası retaining bolt


makinesi tersinir ısı makinasi çevrimi tespit civatası; bir elemanı yerinde tutan
cıvata
tersinir iş reversible work
tersinir iş; tersinir bir çevrimde tersinir iş tespit civatası securing bolt
prosesi tespit civatası

tersinir süreç reversible process tespit vidası securing screw


tersinir çevrim;bir sistemdeki iş akışkanı tespit vidası
belirli bir durum değiştirmeden sonra
özelliklerinin sonsuz küçük değişmeler test test (noun)
yoluyla enerji kaybı olmaksızın ters yöne kararlılık ortaya çıktıktan sonra belirli
gerçeklenebilirliği test koşulları altında yürütülen 24saatlik
performans testi;
tesis facility
tesis; kuruluş; belirli bir iş için yapılmış test aerosolü test aerosol
bina ANSI/ASHRAE Standard 52.21999
testinde, cihazın parçacık büyüklüğü
664

verimini belirlemek için kullanılan, sıvı test işlemleri test procedures


çözeltiden elde edilen polydisperse katı test sırasında uygulanan işlemler
fazı ( örneğin kuru) potasyum klorit
test kabini test booth
test aparatı test apparatus test kabini;test barakası;test odası
içerisinde testin yürütüldüğü aparat
test kanalı test duct
test basıncı test pressure test kanalı
test noktasında toplam basınç kaybını
belirlemek için gerekli ölçme noktaları test konumu test position
dizisinin tamamı aralarında düşey olarak bir aralık olan
test noktaları dizisi
test basıncı test pressure determination
belirlenmesi test basıncının belirenmesi test koşulları test condition tolerance
toleransı test koşullarında izin verilebilir
test basınç test pressure loss toleranslar
kaybı bir kanal yada test fitinginde giriş ve
çıkış noktaları arasındaki basınç farkı; test mahalli test space
test fitingleri için, fitingin sıfır uzunlukta tast mahalli; testin yapıldığı mahal
olduğu varsayılır ;
test musluğu test cock
test belgesi test certificate test musluğu
test sonunda makine veya teçhizatın
niteliklerini gösterir belge test numunesi test sample
test edilecek numune;
test çalışma test operating tolerance
toleransı testin tamamında yada belirli bir test odası test room
aralığında değişmesine izin verilebilen birisi belirlenen iç mahal koşullarını,
maksimum miktar diğeri belirlenen dış mahal koşullarını
korumak üzere, birleşik bir cihazın bütün
test debisi test flow rate elemanlarının yerleştirilerek test edildiği
test akışkanı debisi iki oda

test duyargası test probe test paketi test package


test duyargası bir soğutkan sıcaklığı testinde standart
ürün olarak kullanılan paketlenmiş
test düzeneği test rig malzeme
test kanalı, aerosol üreteci, toz yükleme
elemanı, parçacık sayıcı ve yardımcı test periyodu test period
elemanları, ölçme araçları ve gözleme içerisinde, ölçülen her verim noktasında
ekipmanı ile birlikte tam bir test yarı kararlı koşulların korunduğu
düzeneği.
test raporu test report
test düzlemi test plane her testin sonucunda testin yürütülme
içerisinde ölçme noktalarının biçimini,koşullarını ,ekipmanı ve test
belirlendiği test düzlemi. sonuçlarını içeren rapor

test ekipmanı test equipment (test rig) test simülatörü test simulator
test için kullanılan ekipmanlar; test test simülatörü
ekipmanı
test sistemi test system
test testing adjusting and balancing (TAB) test sistemi; kanallar ve fiting’lerde
etme,ayarlama test ayarlama ve dengeleme işlemi belirlenmiş akış miktarı ölçümü ve bunu
ve dengeleme gerçekleştiren düzenek

test (verb) test sonucu test result


test etmek
test etmek;denemek; test yaparak elde edilen sonuçlar

test volume flow rate test standardı testing standard


test hacimsel
test akışkanı hacimsel debisi ölçme araçları, işlemleri ve hesaplamaları
debisi da dahil, bilinen bir ekipman sınıfındaki
bir birim yada sistemin kapasitesini yada
test havası test air diğer özelliklerinin ölçülmesi için ortaya
test edilen aracın içinden akan hava; toz konulan standart yöntemler,
nokta verimi ölçümleri sırasında,test
havası test zamanındaki test tezgahı test bench
sıcaklık,nem,basınç ve atmosferik toz test tezgahı;test masası
derişimini sergileyen dış mahal havası
test tozu test dust
test havası test air flow rate test tozu; filtre performans testinde
debisi test sırasındaki hava debisi kullanılan sentetik toz

test havası test air density test vanası test valve


yoğunluğu test edilen havanın yoğunluğu test sırasında kullanılan vana
665

test veri tabanı test database tıkaç bung


test veri tabanı; tıkaç; ağzını tıpa ile kapamak, tıpalamak;
tapa, fıçı deliği.
test yöntemi method of testing
test etme yöntemi tıkalı clogged
pis su tesisatında, akışın yabancı
test yöntemi test method maddelerin tıkaması nedeni ile kesilmiş
uygulanan test yöntemi olması; tıkalı

test zonu test zone tıkalı plugged


test zonu;test edilen zon;içerisinde insan tıkanmış;tıkalı; üzerine tapa
bulunan zonun ( meskun zon) ölçümlerin takılmış;tapayla kapatılmış
yapıldığı bölümü.
tıkamak plug (verb)
test zonu average test zone air velocity tıkamak.;
ortalama hava meskun bir mahal içerisindeki hava
hızı hızlarının ortalaması Vac tıkanma blockage
tıkanma. tıkanıklık. tıkayıcı şey.
test zonu average test zone air temperature
içerisinde insan bulunan (meskun) bir tıkanma clogging
ortalama tıkanma, akışın kesilmesi
sıcaklığı zondaki bütün sıcaklıkların test dönemi
içerisinde oda sıcaklığına göre
düzeltilmiş değerlerinin ortalaması, tac ticaret ortaklığı trade association
ticaret ortaklığı; ticari ortaklık
tetikleme etkisi induction effect
indüksiyon etkisi; mahalle giren birincil ticari commercial
havanın ikincil hava üzerindeki hareket ticari; kar elde etmek amacıyla yapılan
etkisi faaliyet; bu tür faaliyetlerle ilgili olan

tetiklenen hava induction rate ticari bina commercial building management


miktarı indüksiyon miktarı;birincil havanın yönetimi ticari birimleri içeren bir binanın
harekete geçirdiği ikincil hava miktarı yönetimi

tetiklenme induction ratio ticari buz commercial refrigerator


miktarı indüksiyon oranı; toplam hava akımının dolabı ticari soğutucu;besinlerin son tüketicinin
primer hava akımına oranı eline geçene kadar satışa arzedilmek
üzere bulundurulduğu soğutucu
tetiklenmiş induced draught
çekme yanma odasına havayı mekanik yollarla ticari gazete trade journal
çekme. ticari gazete

tetiklenmiş induced air ticari sistem commercial system


hava mekanik yollarla çekilen hava iklimlendirme özellikleri bakımından,
konutsal ve diğer yapılardan ayrılan ticari
binalarda uygulanan iklimlendirme
tetiklenmiş induced airflow sistemi
hava akımı mekanik yollarla(fan) tetiklenmiş hava
akımı
ticari şilep merchant vessel
ticari mal taşıyan( LPG,Petrol vb)
tetiklenmiş induced air temperature tanker;ticari anlamda kargo yada yolcu
hava sıcaklığı mekanik yollarla çekilen havanın taşıyan gemi ( Bakınız ANSI/ASHRAE
sıcaklığı Standard 261996) .

tetiklenmiş induced leakage obnoxious


tiksindirici
kaçak bir fiziksel olayın yada elemanın tiksindirici, iğrenç; çirkinlik,
tetiklediği sızıntı
Tip-A, sulu Type A water-heating-mode tests
tetiklenmiş temperature, induced ANSI/ASHRAE Standard 1371995 (
türbülans,manyetik alan,vb gibi fiziksel ısıtma konum
sıcaklık RA 2005) Bölüm 10.7.1’de açıklanan A
bir olay tarafından tetiklenmiş sıcaklık testleri
test yöntemi ve açıklanan kurulum
değişimi doğrultusunda yapılan testler.

tezgah table Type B water-heating-mode tests


Tip-B sulu
tabla;masa;tezgah; üzerinde deneysel ANSI/ASHRAE Standard 1371995 ( RA
çalışmalar yapılan tezgah; temiz oda ısıtma konum
testleri 2005) ; Bölüm 10.7.2 ‘de açıklanan B-
tezgahı test yöntermleri ve açıklanan kurulum
doğrultusunda yapılan testler .
tezgah tool
tezgah;takım;aparat; el aletleri;alet- typical value
tipik değer
edavat tipik değer

tezgah egzozu table exhaust titanium tetrachloride (TiCl4)


titanyum tetra
temiz odalarda tezgahın üzerinde atmosfere temas ettiğinde
buluınan davlumbazla yapılan egzoz klorit
beyaz,görülebilir duman oluşturan
666

laboratuar davlumbazlarının testinde titreşimsiz vibration free


yada laboratuar tasarım ve yapımında titreşimden soyutlanmış; titreşim
veya her ikisinde kullanılan kimyasal yapmayan
madde.
titreşimsiz antivibration mounting
titreşim vibration montaj titreşim önleyici montajı
titreşim;salınım
titreşmek vibrate
titreşim alıcı vibration isolator titreşmek; salınım yapmak
titreşim alıcı;titreşim soyutlayıcı
tolerans tolerance
titreşim vibration absorber (damper) tolerans; izin verilebilirlik sınır aralığı
alıcı(damper) damperlerde titreşim emen eleman;
ton soğutma ton (of refrigeration)
titreşim azaltım vibration reduction device 12,000 Btu/h ( 3.516 kW) ‘e eşittir.
aracı titreşim azalma aracı
ton(ağırlık) tonne
titreşim vibration damper 1000 kg’lık metrik ton. eşdeğeri 1.10225
titreşim damperi;motorlu araçlarda kısa-ton (2000 lb)
damperi
titreşimin araca ulaşmasını engelleyen
eleman ton-saat ton-hour
bir saatte ton-soğutma olarak (12 000
titreşim vibration frequency btu/h) çekilen yada atılan ısıl enerji
titreşim frekanzı; birim zamandaki miktarı
frekansı
titreşim çevrim sayısı
topaklanma coagulation tank
titreşim kesici vibration cut-out switch tankı topaklaştırma tankı
anahtarı mekanik ekipmanın aşırı titreşim
yapması durumunda bir devreyi kesen topaklaşma coagulation
güvenlik anahtarı; çoğu zaman kireç, alüminyum ve demir
(pıhtı)
tuzu gibi kimyasallar tarafından
titreşim excitation hızlandırılmış biçimde, atık su içindeki
kuvvetleri bir jeneratörün manyetik alanını kirlilik unsurlarının topak haline
enerjilendirmek için gerekli güç; dönen getirilmesi
bir elektrik makinesinde manyetik alan
yaratan armatür akımı; fanlara uygulanan toplam cumulative
ve titreşim oluşturan dış kuvvetler toplanmış, birikmeli, kümülatif.

titreşim modu mode of vibration toplam asılı total suspended particulates


bir mekanik sistemin temel parçacıklar toplam asılı haldeki parçacıklar
karakteristiklerinden birisi olan titreşim
örneği yada titreşim biçimi
toplam total lighting power
aydınlatma binadaki toplam aydınlatma gücü
titreşim önleyici vibration snubber
boru yada ekipmanların hareketi yada gücü
titreşimini kontrol altında tutmakta
kullanılan araç toplam total lighting power allowance
aydınlatma toplam aydınlatma gücü toleransı
titreşim şiddeti vibration severity gücü toleransı
mühendislik birimleriyle ifade edilen
titreşim şiddeti (genellikle hız [mm/s]) . total pressure
toplam basınç
toplam basınç; statik ve dinamik
titreşim yalıtım vibration isolation hanger basınçların toplamı
askısı kanalların döşenmesinde titreşim alıcı
askı;bir sisteme yada sistemden titreşim total pressure difference over an air
toplam basınç
iletimini azaltmakta kullanılan ve destek handling unit
yapısına asılı olarak uygulanan titreşim farkı, hava
hazırlama bir hava hazırlama biriminden geçen
soyutlama elemanları havadaki toplam basınç düşümü
biriminde
titreşim yalıtım vibration isolation pad
tablası kompresör ve pompaların oturduğu yere toplam basınç total pressure head
titreşimin inşaat elemanlarına geçmesini yüksekliği toplam basınç yüksekliği; toplam
engelleyen veya azaltan esnek basıncın akışkan yüksekliği olarak değeri
malzemeden tabla; (neopren, lastik, ön
sıkıştırmalı fiberglas) toplam overall uncertainty (of a measuring
belirsizlik (bir procedure or of an instrument)
titreşim yalıtımı vibration isolation ölçme işlemi bir ölçme işlemi yada bir ölçü aracının
titreşim yalıtımı; external vibration toplam belirsizlik düzeyi
veya aracının)
isolation bir hava hazırlama biriminde,
titreşimin azaltılması için dışarıdan
uygulanmış titreşim soyutlaması toplam buhar total steam consumption
tüketimi toplam buhar tüketimi;
titreşimli ızgara shaking grate, vibrating grate
titreşimli ızgara; salınımlı ızgara toplam total head
667

düşü(basınç) bir akışkan akışında, statik basınç ( düşü) modülü bir konfor modülünün toplam uzunluğu
ve hız basıncının ( düşü) toplamı. Yada uzunluğu
statik ve hız basınçlarının toplamı.
toplam organik total organic vapours
toplam enerji total energy toplam organik buharlar; hava içerisinde
buharlar
bir cismin toplam enerjisi; potansiyel ve bulunan organik buharlar toplamı
kinetik enerjilerin toplamı
toplam ölçer total gauge pressure
toplam etki cumulative effect toplam basınç; okuma basıncı ile
basıncı
toplam etki; atmosferik basıncın toplamı

toplam genişlik overall width toplam pencere area of all fenestration assemblies
toplam genişlik koşullandırılan mahalleri kapatan bütün
alanı
camlı yüzeyleri (pencereler, aydınlıklar,
toplam güç total power input camlı kayar kapılar gibi) ,çerçeveler,
girdisi toplam güç girdisi pervaz kalınlıkları ve kasa elemanları
gibi toplulukların oluşturduğu alanların
total air flow rate toplamı
toplam hava
debisi toplam(taze hava+sirkülasyon havası)
hava debisi; toplam irradiance, total
radyasyon toplam radyasyon bir yüzeye gelen bütün
total airborne particles dalga boylarındaki radyasyon
toplam hava
iç mahal havasında bulunan parçacıkların enerjisidir.
parçacıkları
toplam sayısı
toplam total irradiance
total air temperature radyasyon bir yüzey üzerine gelen toplam düşey
toplam hava radyasyon
sıcaklığı genellikle havacılıkta kullanılan ve uçak
gövdesine yerleştirilen özel bir duyarga
ile ölçülen sıcaklık toplam sertlik total hardness
toplam sertlik; kalıcı ve geçici sertliklerin
total heat toplamı(su)
toplam ısı
genellikle 32 °F(0°C) olan temel referans
noktasının üzerindeki bir akışkanın sahip toplam sıcaklık temperature, total
olduğu duyulur ve gizli ısı toplamı toplam sıcaklık; adyabatik akış halindeki
bir gazın aniden durdurulduğu andaki
total heat rejection sıcaklık
toplam ısı atımı
bir su soğutmalı kondenserin içerisinden
geçen soğutkandan dış mahalle atılan ısı; toplam sıcaklık accumulated temperature departure
kondenserin toplam yararlı kapasitesi; sapması bir ay içerisinde normalden sapma yapan
sıcaklıkların toplamı
toplam ısı overall thermal transfer value (OTTV)
transferi değeri toplam ısıl transfer değeri toplam soğutma total cooling capacity
kapasitesi bir ekipmanın, duyulur ve gizli ısı
olarak,belirli koşullar altında üzerinden
toplam ısı overall coefficient of heat transfer geçen bir hava akımından, birim
transferi kondük siyon ve konveksiyonla ısı zamanda çıkartabileceği Btu/h (W)
katsayısı transferini ifade eden, zaman biriminde olarak ısı miktarı.
1˚K lik sıcaklık farkı için geçen ısı
miktarı. toplam ısı iletim katsayısı.
toplam soğutma total refrigeration capacity
kapasitesi birim zamandaki enerji birimleriyle ifade
toplam ısıl çıktı total heat output edilen, giren ve çıkan havanın antalpileri
toplam ısı çıktısı;genellikle 32 °F(0°C) arasındaki farkın, soğutkanın birim
olan temel referans noktasının üzerindeki zamandaki kütlesel akışkan miktarı ile
bir akışkanın sahip olduğu duyulur ve çarpımına eşit olan soğutma miktarı.
gizli ısı toplamı
toplam soğutma total-loss refrigerating system
toplam ısıl total thermal emittance soğutma sistemi toplam kayıpları
toplam ısıl yayınım;
sistem kayıpları
yayınma
toplam statik total static pressure loss
toplam ısıtıcı total heater içsel ve dışsal statik basınç kayıplarının
toplam ısıtıcı basınç kaybı
toplamı.

toplam kalınlık overall thickness area of all ceiling assemblies


toplam tavan
toplam kalınlık koşullandırılan mahalli kapatan tavan
cihazları alanı
topluluklarının iç yüzey alanı.
toplam kapasite total capacity
toplam kapasite total volatile organic compounds
toplam uçucu
organik iç mahal havasında bulunan VOC(uçucu
toplam kayıp total loss organik bileşik) parçacık sayısı
bileşikler
toplam kayıp; sürtünme ve özel
dirençlerden kaynaklanan kayıpların
toplamı toplam uzunluk overall length, total length
toplam uzunluk, dıştan dışa ölçülen
uzunluk
toplam konfor total length (Lt) of a chilled beam
668

toplam verim total efficiency çizim resimler üzerinden topografik araştırma


toplam verim;
topoloji topology
toplam verim overall (total) efficiency geometrik şekillerin veya üc boyutlu
toplam verim; bir sistemi etkileyen cisimlerin bazı durumlarda değişmeyen
verimlerin çarpımı özelliklerini inceleyen matematik dal

toplam yanlışlık cumulative errors toprağa akım loss of current to earth


toplam hata; hatalar toplamı kaçağı toprağa akım kaçağı;

toplam overall height earth (noun)


toprak
yükseklik toplam yükseklik yer küre;yer;toprak

toplama assembly instruction toprak altı deep ground temperature


(makine) elemanların toplanarak bir araya sıcaklık toprağın derinlerdeki sıcaklığı; toprak altı
talimatı getirilmesine yön veren talimatlar sıcaklığı; toprağın iki metre veya daha
fazla altındaki sıcaklık
toplama borusu collecting pipe
kolektörlerde dıştan kanatlı ısı toplama toprak analizi soil analysis
boruları topraktaki minerallerin belirlenmesi için
yapılan analiz; toprak analizi
toplama collecting electrodes
iyonlaştırma kısmını da dahil olmak toprak boru soil pipe
elektrotları
üzere plaka türü elektronik hava özellikle tuvaletlerden ve diğer sıhhi
temizleycilerinde, üzerinde tozun apareylerden atık suyu taşıyan toprak
toplandığı metal plakalar. temelli boru

toplama kanalı collecting channel toprak earthenware drain


toplama kanalı boşaltma toprak temelli malzemeden yapılmış
elemanı boşaltma
toplama odası collecting chamber
toplama odası; toz toplama kabini toprak endeksi soiling index
atmosferdeki küçük parçacıkların
toplama plakası collecting plate kirletme yada karartma etkisini belirleyen
kolektörlerde toplayıcı boruları içeren indeks
plaka
toprak soil filtration
toplama tankı collecting tank, collecting vessel filtrasyonu pis su ve atık taşıyan sularda uygulanan
kolektörlerde ısı toplayarak ısınan suyun toprak filtrasyonu
içerisinde toplandığı depolama tankı
toprak klozet earth closet
toplama verimi collection efficiency bu günkü klozetlerin ilk örnekleri olan, iç
tutulan radyasyon ısısının gelen ve dış mahalde sabitlenmesi
radyasyon ısısına oranı; toplama yada gerekmeyen,Henry Moule tarafından
tutma verimi patenti alınmış olan klozet

toplama yüzey collecting surface area toprak soil corrosion


alanı güneş radyasyonunu toplayan toplam korozyonu borular üzerinde toprakta oluşan
yüzey alanı korozyon

Toplamak assemble toprak sulama soil irrigation


(makine) bir araya gelmek, topla, toplanmak toprağın sulanması; toprak sulama
birleşmek, birleştirmek, toplamak,
kısımlan birbirine uydurmak parçaları toprak temaslı slab on grade floor ,slab on ground
yerli yerine takmak, bir araya getirmek. döşeme floor
bina gövdesinin toprakla temasta olan ve
toplantı odası conference room ya toprağın üstünde yada dışarıdaki
konferans veya toplantı odası toprak düzeyine en yakın katın en az 24”
veyadaha az altında olan beton döşemesi.
toplu cumulative sampling
örnekleme toplu örnek alma işlemi toprak temelli earthenware pipe
boru toprak temelli malzemeden yapılmış boru
topluluk assembly
(makine) birden çok eleman yada ekipmandan toprak(lama) ground
oluşan ve bunların bir araya getirilerek sıfır voltaj veya toprağa bağlanan her
işlevsel bütünlük kazandırılan topluluk; hangi bir nokta

topluluk enerji community energy system topraklama bonding (electrical ground),earthing


sistemi yerel bir topluma gereksindiği elektrik elektriksel topraklama bağlantısı
enerjisini sağlayan sistem; elektriksel
dağıtım şebekesi topraklama earth circuit
devresi elektrikli sistemlerde topraklama devresi
topografik topographic survey (drawing)
669

topraklama grounding requirements kuvvetleri fan kanatlarında torsiyona çalıştıran


gereksinimleri elektrikli araç ve makinelerin kuvvetler
topraklanma gereksinimlerini içeren
standart veya kod tortu deposit (noun)
birikinti; tortu, tabaka;
topraklama ground fault döküntü;kalıntı;artık
hatası toprağa bilerek yapılmamış olan bağlantı
(topraklama).yere yada toprağa yapılan tortu bırakmak deposit (verb)
elektriksel sıfır gerilimli yada her hangi kalıntı vermek;artık bırakmak; tortu
bir noktadaki bağlantı; bırakmak

topraklama earthing cable tortu gelişimi deposit build up


kablosu topraklama kablosu bir yüzey üzerinde kalıntı yada birikinti
oluşması,gelişmesi
topraklama earth leakage (circuit breaker)
kaçağı devre kesicilerde topraklanma; toprak toz dust
kaçağı genellikle büyüklüğü 100 m’dan küçük
ve havada asılı halde bulunan katı
topraklama earth clamp parçacıklar..
klemensi kaynak makinelerinde topraklama
klemensi toz ağırlıklı dust laden air
hava tozun ağırlıkta olduğu hava
topraklama test earth tester
cihazı elektriksel devrelerde topraklama toz alınması dust disposal
kaçaklarını bulan ölçme aracı tozun alındıktan sonra bir torbada
toplanarak atılması;
topraklama earthing screw
vidası topraklama vidası toz alma tesisi dust removal plant
toz ayrıma tesisi;toz tutma tesisi;
topraklama(elk grounding (USA) filtrasyon birimi
) topraklama; elektrikli cihazlara çekilen
toprak hattı toz alma verimi dust removal efficiency
toz tutma verimi; bir filtrenin toz
topraklamak earth (verb) tutmadaki etkinliği
toprakla örtmek;topraklamak
toz artımı dust i ncrement
topuz knob yükleme işleminin belirli bir aşamasında
topuz;komanda kolunun topuz kısmı;top. beslenen toz miktarı.Örneğin 120
yumru. topuz. tokmak. kontrol dügmesi. gramlık bir toz yüklemesi 30’ar gramlık
bölümlere ayrılabilir.
torba bag
çanta; içerisine filtre elemanlarının toz ayırıcı dust separator
yerleştirilmesi için tasarlanmış kutu toz ayırıcı;filtre

torba filtre bag filter toz ayırma dust separation equipment


orta ve geniş boyutlardaki parçacıkları ekipmanı toz ayırma ekipmanı; havadan tozun
tutma amacıyla genellikle cam ayrılmasında kullanılan filtre,yıkayıcı vb
fiberlerinden yapılan geniş kumaş çanta gibi ekipmanlar
yada torba türü filtre; bu torba, elektrikli
süpürgelerin toz toplama torbaları gibi toz bandı dust band
çalışarak ince parçacıkları geçirirken toz bandı
büyük parçaları yakalar.
toz çekme tesisi dust extracting plant
torba filtre filter, bag içerisinden geçen hava yada gaz akımı
içerisinde filtre elemalarını çanta içerisindeki toz parçacıklarını tutan
biçiminde içeren filtre; çanta filtre sistem

torba kabin bag house toz çekme[ dust extraction


yanma ürünü atık gazların filtre alma] toz çekimi; bir ortamdan filtreler yoluyla
edilmesinde kullanılan, içinde bir filtre tozun çekilmesi
bulunan bir odacık içeren hava kirliliği
kontrol ekipmanı toz çökertme dust suppression
toz bastırma, ıslatma yoluyla tozun
tork torque çökeltilmesi
bir elektrik motorunun çalışması için
gerekli olan döndürme momenti toz derişimi dust concentration
toz derişimi; bir hava örneğinde birim
torsiyon modulus of rupture in torsion hacimde bulunan değişik büyüklükteki
kırılması bir örnek kparçanın uçlarından burkulma toz miktarı
modülü uygulandığında kırılmadan
dayanabileceği birim alan başına toz direnci resistivity of dust
maksimum gerilme tozun elektriksel akıma gösterdiği direnç

torsiyon torsional excitation (fan)


670

toz emilmesi dust absorption toz parçacığı dust particle


toz emilmesi toz parçacığı; havada asılı halde geçici
veya sürekli bulunan toz parçaları
toz emme dust absorption capability
yeteneği toz emme yeteneği,kapasitesi toz patlama dust explosion
[tehlikesi] toz patlama tehlikesi
toz filtresi dust filter
toz filtresi; gözenekleri arasından tozun toz patlaması explosion, dust
geçmesine olanak vermeyerek tozu toz patlaması; kısa sürede bol miktarda
havadan ayıran araç toz oluşumu

toz geçirmez dust proof toz toplama dust collection mechanism


toz geçirmez mekanizması toz toplama mekanizması

toz gözenekliliği dust porosity back ionization


toz toplanması
[filtre] toz gözenekliliği; filtrenin toz elektrostatik filtrelerde performansı
büyüklüğüne göre gözenekliliği düşüren aşırı toz toplanması

toz halinde pulverized coal dust bin


toz
kömür toz haline getirilmiş taş kömürü toz torbası
torbası(kabı)

toz halinde pulverised fuel dust holding capacity


toz tutma
yakıt küçük parçacıklara ayrılarak atomize hale atılabilir yada elle yenilenebilir
getirilmiş yakıt
kapasitesi
cihazlarda, ortalama tutma miktarının en
yakın ASHRAE toz beslemesi miktarı ile
toz içeriği dust content çarpımı.
toz içeriği
tozdan de-dusting
toz kalıntısı dust deposit arındırma tozdan arındırma; tozu alma; toz
toz kalıntısı;bir yüzey üzerindeki toz temizleme
birikimi;bir yanma olayından toz
biçimindeki çıktılar dust removal
tozdan
temizleme toz tutulması; havadan tozun ayrılması
toz katmanı dust layer
bir yüzey üzerinde biriken toz tabakası
tozla kaplı dust covered
toz kaplanmış;tozla kaplı
toz kekleşmesi dust cake
tozun biriktiği yüzeyde nemle karışıp
sertleşmesi transducer transducer
enerjiyi bir türden diğerine çeviren araç;
bir fiziksel büyüklük olarak bilgiyi alan
toz nokta dust spot opacity ve bunu diğer bir fiziksel büyüklüğe
opaklığı bir tozlekesi örnekleme elemanında, dönüştüren eleman
seçilen herhangi bir toz miktarında,
tozlekesi örnekleme elemanının temiz
olana göre % 50 daha az ışık transfer transfer fluid
geçirgenliği; akışkanı bir yerden diğerine enerji taşıyan
akışkan
toz nokta verim dust spot opacity index
sabit bir toz toplama değerinde, opaklık transfer alt transfer substation
endeksi transfer alt,istasyonu; ısı transferinde
artışının lineer olmayışının düzeltildiği, merkezi
bir toz-lekesi hedef elemanındaki bağıl buhardan sıcak su elde eden ve bu sıcak
toz toplanmasını ifade eden sayı suyu ısıtmada kullanan eşanjörlerin
bulunduğu alt-istasyon

toz nokta efficiency, dust spot


bir filtre elemanındaki toz lekesinin ışığı transfer edilen transferred air
verimi transfer edilen hava; iç mahalle aktarılan
geçirme özelliklerine dayanan toz tutma hava
verimi hava

deposit gauge transfer transfer function


toz ölçüm aracı
bir yerdeki havanın toz içeriğini fonksiyonu bir sistemin girdileri ile çıktıları
belirlemekte kullanılan; ölçülebilir arasındaki ilişkiyi temsil eden
miktarda toz birikimi için ölçüm alanında matematiksel ifade
bırakılan toz ölçme aracı
transfer havası air, transfer
dust measurement içerisinde insan barındırabilir bir
toz ölçümü
toz ölçümü; havada bulunan tozların mahalden diğerine, genellikle kapı
derişimi ve büyüklüğünü belirlemek için geçişleri ve menfezlerden hareketle
yapılan ölçümler geçen hava

dust eliminator transfer havası transfer air


toz önleyici (1) güneş kolektöründe ısı aktarıcı ortam
içerisinden geçen hava akımındaki
parçacıkları tutan ve genellikle bir toz olarak kullanılan hava; (2) bir mahalden
üreten kaynağa uygulanan araç.’filter’ ile diğerine aktarılan hava(dış mahalden iç
de karşılaştırınız mahalle)
671

transformatör transformer belirli bir zaman aralığında ASHRAE


(trafo) bir demir göbek etrafına srılı tozunun besleme yapılan ağırlığı ve
iletkenlerden enerji geçirildiğinde göbek cihazdan geçen ağırlığı ölçülür;
etrafındaki diğer iletkenlerde bir akım
indükleyen elektriksel araç. trans- tutma ağırlığı weight, arrestance
formatör. ağırlık temelli filtre tutma testi; testten
önce ve sonra ölçülen filtre ağırlığından
transistör transistor tutulan toz miktarı belirlenir
genelde üç bağlantı içeren işaret
yükseltici yarı-iletken araç bir yayınıcı tutuşturmak firing
ile,bir taban ve bir toplayıcı ; bir çok alevlendirmek; yakmak; tutuşturmak
durum altında önemli güç kazancı
sağlayan bir anahtar olarak da burn (verb)
kullanılabilir.
tutuşturmak
(yakmak) tutuşturmak, yakmak; parıldamak;
aldatmak, pişirmek; yanıyor gibi olmak,
transmitter transmitter alev alev olmak, yanmak; tutuşmak;
kendisi yardımıyla bir antenin yakmak, yanık, yanmak;
radyo,televizyon ve iletişim için
elektromanyetik işaret yayınladığı toilet
elektronik araç
tuvalet
wc, psiuvar ve benzeri sıhhi tesisat
elemanlarını içeren mahal.
tuğla döşeme brickwork
tuğla işi; tuğla döşeme toilet seat
tuvalet
iskemlesi tuvalet iskemlesi;tuvalet oturağı;
tuğla sırası brick course
yatay tuğla sırası
tuz ölçer salinometer
salamuralı sistemlerde ortamdaki tuz
tuğlacı bricklayer
miktarını ölçen araç.
tuğla işi yapan işçi;tuğlacı

tüketici consumer connection


tuığla brick
bağlantısı müşteri bağlantısı; müşteri servisi
tuğla; inşaatta duvar malzemesi olarak
tuğla
tüketici eğrisi consumption curve
turba kömürü peat fiyatlar ve tüketim miktarları arasındaki
çürümüş bitkilerden oluşan yer kömürü. ilişkiyi gösteren eğri; tüketim eğrisi
turba. yer kömürü parçası.
tüketici su consumer’s water system
turbo genişletici turboexpander (expansion turbine) sistemi bina girişindeki sayaçtan sonraki bina içi
soğuk hava yada gaz soğutma yada daire içi su tesisatı; müşteri su
çevrimlerinde içerisindeki gazın yesisatı
genişleyerek mekanik enerji ürettiği bir
türbin tüketim consumption
istihlak, tüketim; yok etme
turbo jeneratör turbo-generator
buhar, sıcak gaz, su akışı yada rüzgar tüketim artışı increase in consumption
gibi olanakları kullanarak dönme hareketi tüketimdeki artış
üreten ve elektro motor kuvvetler
üreterek elektrik üreten türbin-jeneratör tüketim miktarı consumption rate
grubu inşaat mühendisliği; binaların
statik,zelzele,temel,demir hesaplarının
turbo turbo compressor yapımı ile ilgili mühendislik dalı
kompresör temelde çok yüksek basınç ve düşük
debilerde akış sağlamakta kullanılan bir tüketim ölçümü measurement of consumption
tür santrifüj fan tüketim miktarının ölçümü; enerji
tüketim miktarının ölçülmesi
turbo turbocompressor stall
kompresör turbo kompresör içerisinde kararsız tüm full air conditioning
vuruntusu akıştan kaynaklanan darbeli çalışma; iklimlendirme tüm iklimlendirme
kazıklanma
tüm merkezden full central heating
turbo turbomachine bir binanın tümüyle merkezi ısıtma ile
turbo makine;gaz türbini, buhar türbini ısıtma
makineler ısıtılması
vb makineler
tüm yaşam whole life cost (WLC)
turbo-fan turbo-blower yaşam boyu maliyet;
bakınız "turbo compressor" maliyeti

handle tüm-hava all air air conditioning system


tutacak (sap)
tutacak;tutamak;sap; iklimlendirme tüm-hava iklimlendirme sistemi;
sistemi mahallerin tümüyle hava koşullandırılmış
havayla konfor sınırları içinde
tutma arrestance tutulmasını sağlayan iklimlendirme
bir cihazın test edilen havadan ASHRAE sistemi
tozunu çıkartma yeteneğinin ölçüsü;
672

tümüyle yanmış burned out (adj) tütsüleme fumigation


yanık;yanmış besin endüstrisinde, ürünün, böcekleri,
yumurtalarını ve larvalarını öldürmek
tüm-yüz full face respirator amacıyla gaz maddelere maruz
maskesi bütün yüzü içine alan gaz maskesi bırakılması

TXV hunting
tünel soğutucu tunnel cooler
kararsızlığı TXV'lerde iğnenin önce tam açık
içerisine malzemenin konveyörle girip
konuma gelmesi ve tekrar kapanması
bir uçtan diğer uca doğru hareket ederken
biçiminde sürekli açma kapama yaparak
soğuduğu soğutucu; tünel soğutucu
gidip gelmesi.

tür type
Tyndall Tyndall lamp
tür;cins;tip; sınıf
lambası iş yerlerindeki tozu görüntülemek için
kullanılan bir ışın demeti
tür (sınıf) kind (type)
sınıf. soy. şekil. tarz. tür. türlü.
U değeri U value
toplam ısı transferi katsayısı; R
türbin turbine faktörünün tersi; the lower the number,
akışkan akımından dönme mekanik gücü sayı küçüldükçe malzemenin ısı
üretmek üzere akışkanenerjili makine; transferine olan direnci artar.

türbülans turbulence U factor (thermal transmittance)


U faktörü
kaynaşık akış; akış iplikçiklerinin Elemanın her iki yüzü arasında 1 °F
birbirine paralel olmadığı, birbirini derecelik sıcaklık farkının tetiklediği
kestiği akış biçimi birim zamanda malzeme yada yapının ve
çevreleyen filmlerin birim alanından
türbülans kaybı turbulence loss geçen ısı miktarı.
turbulanslı akışta sıvı moleküllerinin
teması nedeniyle ortaya çıkan basınç U-biçimli U-shaped
kaybı U-biçimli; U biçiminde boru

türbülans turbulator U-Tube manometer


U-borulu
sağlayıcı serpantin ısı transfer verimini artırmak U,borulu manometre
için akış iyileştirme aracı
manometre

turbulence intensity ucuz cheap


türbülans ehven, ucuz, faizi ehven satın alma gücü
şiddeti hava hızının standart sapmasının SDv,
ortalama hava hızına v, oranı. Tu, düşmüş olan bayağı,
Turbulans yoğunluğu yüzde olarak ifade
edilir ( örneğin;Tu = [SDv /va]·100) . uç (doruk) tip (of fan blade)
uç,doruk;bir fan kanadının ucu,tepesi
türbülanslı turbulent flow
akış kütlesi içerisinde hızın şiddet ve uç hızı tip speed
akım
doğrultu olarak düzensiz değiştiği akış fan kanadının uç hızı
biçimi;
uçucu volatile
türbülanslı turbulent ventilated rooms oda sıcaklıklarında kolayca
havalandırılan turbulanslı hava akışıyla havalandırılan buharlaşabilen sıvılar; uçucu sıvılar
odalar mahaller
uçucu kül fly ash
bir yanmadan çıkan duman gazlarında
türbülatör ebullator (turbulator;turbulence bulunan ince parçacıklar.
promotor)
evaporatörü yağ dolgulu olmaktan yada
soğutkanı kendi kaynama noktasının uçucu madde volatile matter
altındaki bir basınç noktasında etkisiz uçucu maddeler;
kalmaktan korumak üzere sıvı soğutkan
boruları içerisine yerleştirilen araç uçucu olmayan non volatile refrigerant
soğutkan uçlucu olmayan soğutkan
türetmeli derivative control
kontrol proses aparatından aldığı ölçüm değerini uçucu organik volatile organic compound (VOC)
ayar değeri ile karşılaştıran ve prosesi bileşik mahal sıcaklıklarında kolayca
ayar noktasına taşımak için gereken buharlaşma özelliğinde,uygun iklimsel
yanıtı veren bir feed-back kontrol koşullarda fotokimyasal etkiyle
sistemi;türetici kontrol atmosferik oksijenin troposforik ozon’a
dönüşümüne yol açan uçucu kimyasal
türetmeli derivative control mode maddeler.
kontrol türetici kontrol konumu
konumu uçucu sıvı volatile liquid
uçucu sıvılar;kolay buharlaşabilir sıvılar
türlerin speciation
biyolojik örneklerin evrimi; evrim uçucu soğutkan volatile refrigerant
evrimleşmesi
yoluyla biyolojik türlerin yeni türlere hava soğutucu içerisindeki süreç (
dönüşmesi proses) sırasında sıvıdan buhara hal
değiştiren soğutkan
673

ulaşılabilir accessible her hangi bir katı maddesel un; toz


(ekipmana uygulandığı biçimiyle) bir halinde olan madde;
ekipmana yakından yaklaşma kilitli
kapılar,yükseklik yada diğer etkili unsur item
yollarla önlenmiş değilse, bu ekipman öğe. kalem. parça. adet. bent. madde.
ulaşılabilir olarak düşünülür fıkra. unsur.

ulaşılabilirlik accessibility usta craftsman


ulaşılabilirlik; bir makine yada sistemin usta. zanaatçı.
bakım veya servis amaçlı ulaşılabilirliği
uyarı warning
ulaşım düzeyi access level önceden haber vermek; ihtar etmek,
ulaşım düzeyi;belirli bir bilgisayar tavsiye etmek,tehlikeyi haber vermek,
elemanına ne ölçüde ulaşılabildiğinin uyarmak, ikaz etmek.
yada diğer bir deyişle hangi kod'un bu
elemanı okuma ve üzerine yazma iznine warning device
sahip olduğunu belirtir
uyarı aracı
uyarı aracı; ikaz aracı

ulaşım kapısı access hatch warning light


Bakınız “ door”.
uyarı ışığı
uyarı ışığı; ikaz ışığı; sistemlerdeki
devrede olup olmama ve arıza
ulaşım kontrol access control system durumlarını belirten ışıklar
sistemi belirli bir bölgeye,cihaza ulaşımın
kontrolünü sağlayan sistem limit of detection
uyarı sınırı
kirletici gazların aranmasında kullanılan
ulaşım kontrolü access control araçların bu kirleticiye karşı uyarı(sinyal)
şebeke kaynaklarına ulaşmayı kısıtlama vereceği en düşük derişim
yada düzenleme yöntemi miktarı(genellikle % 1)

ulaşımk kapısı access door uyarıcı warning properties


iç bölümün gözle kontrol edilmesine özellikler kimyasal parçacık ve maddelerin
olanak vermek üzere bir gövde yada kokuları, zehirli düzeyin altındaki
yüzey üzerine yerleştirilen hareketli dozlarda hafif tahriş edici özellikleri ile
panel veya kapı; bir sistem ekipmanlarına tanınma özellikleri
ulaşım kapısı
uyarlama adaptation
ULPA filtresi filter, ultra low penetration air filter bulunduğu yeni çevreye uyum sağlamak
(ULPA) üzere bir canlı organizmanın fizyolojik
özellikle temiz-odalar ve duyarlı yapısı yada işlevlerinde yada alışılmış
elektronik araç üreten yerlerde davranışlarında ortaya çıkan değişme
kullanılan, ince poliüretan malzemeden
yapılan çok yüksek tutma veriminde ve arrangement
uyarlama
parçacıkları tutan filtre ayarlama, düzenleme.

ultra temiz oda ultraclean room configuration


hepa filtrelerinin kullanıldığı ve düşey
uyarlama
(düzenleme) ayarlama,düzenleme,yapılandırma
laminer akım(0.2 m/s hız) uygulanan
temiz odalar; ultra temiz odalar
uyarlamak adapt
ultrahigh frequency thawing intibak eden ve ettiren şey veya kimse,
ultra yüksek
(microwave thawing) adapte et; uyarlamak, bir şeye uydurmak;
frekanslı intibak etmek, tabi olmak
ergitme mikrodalga kullanarak ergitme;

uyarlanmamış unadapted person


ultra yüksek ultrahigh vacuum içerisinde kabul edilebilir bir hava
kişi
vakum 100 nanopascal'den daha düşük basınçları kalitesi olan bir alana dışarıdaki başka bir
ifade eden vakum değeri; alandan giren ve bazı hava bileşenlerine
karşı algılama duyarlığı henüz oluşmamış
ulusal BACnet native BACnet kişi;
ulusal BACnet; bina otomasyon
sistemlerinin(BAC) kullanbileceği uyarlanmış adapted person
şebeke sistemi dış mahalden bir iç mahalle girmiş ve iç
birey
mahal koşullarına kendisini uyarlamış
ulusal national deviation insan
farklılaşma EN standartlarına üye ülkelerin
uymayarak kendi standartlarını uygulama practice
kullanabileceği hususlar uygulama; pratik yapma;bir test sonucu
üretmeyecek olan bir yada daha fazla
ulusal standart National Standard özel işletme ve işlevleri gerçekleştirmede
Ulusal Standart tanımlayıcı işlevler.

uluslar arası International Standard uygulama alanı area of application


standart Uluslararası Standart uygulama alanı

un powder uygulama practical experience


674

deneyimi uygulamadan elde edilen deneyim uzaktan remote operation


çalıştırma çalışması uzaktaki bir yerden kontrol
application specific control edilen bir sistem veya ekipman
uygulamaya
özgü kontrol uygulamaya özgü kontrol
uzaktan remote dispensing unit
dağıtım birimi soğutma ve karbonizasyon biriminden
uygulamaya application specific controller ayrılmış fakat ana birime besin taşıyıcı
özgü kontrol uygulamaya özgü kontrol edici kalitesindeki üretim hatlarıyla bağlanmış
edici bulunan ön yada son karıştırmalı dağıtım
birimi
uygun olma conformity
uyma,uygun olma uzaktan iletişim remote communication
uzaktan iletişim
uygunluğu certified compliance
belgelendirilmiş uygunluğu belgelendirilmiş uzaktan kontrol remote control
uzaktan uygulanabilen kontrol
uygunluk compliance
kurallara yada bir standardın uzaktan remote intelligent subsystem (RIS)
gerekliliklerine uygun olma durumu. kontrollü akıllı uzaktan işlev gören akıllı alt sistemler
alt sistem
uygunluk conformance
uygunluk uzaktan remote mechanical-draft air-cooled
mekanik refrigerant condenser
uygunluk testi fit test çekimli hava soğutkanı bünyesindeki fanlarla kanatlı
uygunluk testi ısı transfer yüzeyi üzerinden sirküle ettiği
soğutmalı
ve bir sıcaklık artımına neden olduğu
kondenser havaya atarak soğutan , kapalı paket
uygunluk testi proof test
bir malzeme yada yapının amaçlanan halinde soğutucu.
uygulamaya uygunluğu gösteren test
uzaktan distance reading thermometer
uyumlaştırma Harmonisation document (HD) okumalı uzaktan okuma yapılabilen termometre;
uyumlaştırma dökümanı termometre ölçme yapan duyargası ile okuma ekranı
dökümanı
birbirinden uzakta olan termometre
distant reading thermometer
uyumluluk compatibility uzaktan okuma yapan termometre; ekranı
uyumluluk, bağdaşabilirlik, bağdaşırlık. duyargadan uzakta olan termometre
uyarlık.
uzaktan ölçme telemetering
uzak remote uzaktan ölçme yöntemi yada teknolojisi
uzak. yabancı. ayrı. pek az. ırak.
uzaktan telethermometer
uzak anahtar remote switch uzaktan sıcaklık ölçme
uzakta bulunan anahtar;
sıcaklık ölçme

uzaktan yayın remote broadcast


uzak ayarı remote setting
göndericisinden farklı bütün araçlara ve
uzaktan ayarlama;
noktalara yönlendirilen mesaj.

uzak remote sensor


uzatma borusu extension pipe
duyarga(sensör bir hava akımına yerleştirilmiş olan ve
bazı cihazların işevini yerine getirmek
) sıcaklığı, yakındaki duyarganın
için gerekli olan uzatma borusu (çoğu
sıcaklığından yüksek olan sıcaklık
zaman fleksibl boru)
duyargası.

uzlaşım consensus standard


uzak duyargalı remote bulb thermostat
standardı bireyleri,işletmeleri ve sanayii
termometre uzak bir yere duyargası yerleştirilen
etkileyecek olan,teknik veya profesyonel
termostat
gruplar yada ulusal veya uluslar arası
standart kuruluşları tarafından iyi
uzak göstergeli remote indicating thermometer belirlenmiş işlem tanımlaına için
termometre duyargası ve göstergesi birbirinden konulan standart
uzakta olan termometre
uzman sistem expert system
uzak sensör remote sensor indication konuya-özgü bir yada daha fazla uzman
göstergesi uzakta bir yerde yerleştirilen duyargası insanın bilgi birikiminin bir kısmını
ile gösterge değerleri sağlayan ölçme içeren ve bilgi-temelli(knowladge based)
aracı olarak da adlandırılan bilgisayar
yazılımları
uzak şebeke remote network
ancak, bir yada birkaç yönlendiriciden long
uzun
(router) geçtikten sonra bir BACnet® zun. uzun zaman. uzun zamandır. uzun
aracından ulaşılabilen şebeke. süre. (for/to ile) çok istemek. can atmak.

uzaklık distance long flame bituminous (coal)


uzun alevli
aralık,uzaklık,mesafe uzun alevli bitümlü taş kömürü
bitümlü taş
kömürü
675

uzun alevli long flame coal bir vanayı her zaman çalışır durumda
kömür uzun alevli kömür tutan çif tbasınç boşaltım elemanlı servis
vanası.
uzun dalga longwave (terrestrial) radiation
kızıl-ötesi yada radyatif ısı üçgen delta connected
boylu
bağlanmış üçgen bağlama
radyasyon

long thread üçüz nokta triple point


uzun diş
uzun diş; bir tek maddenin üç değişik halinin bir
arada dengede bulunabildiği sıcaklık
suyun katı,sıvı ve buhar fazlarının
uzun eksen longitudinal axis doymuş denge durumunda birlikte
boyuna eksen;uzun eksen bulunabileceği nokta.

uzun gecikmeli long delay timer triple-point state


üçüz nokta hali
zamanlayıcı uzun zaman gecikmeli zamanlayıcı üçüz nokta durumu(hali); bir maddenin
katı ,sıvı ve gaz hallerinin birlikte
uzun süreli ısıl long term thermal efficiency bulunduğu basınç ve sıcaklık derecesi
verim uzun vadeli ısıl verim;
üfleme blowing
uzun süreli long term exposure limit üfleme,esme,hava verme,şişme
maruz kalma bir zehirli maddeye her hangi sağlık
sınırı etkisi olmaksızın uzun vadeli maruz üfleme oranı blast area ratio
kalınabilecek maksimum süre uzun üfleme alanının çıkış alanına oranı
vadeli maruz kalma sınırı(LTEL)
üfleme blast coil
uzunlamasına longitude cross section serpantini hava akımının üzerinden geçtiği
kesit uzunlamasına yada boyuna düşey kesit serpantin

length üfleme blowing height


uzunluk
uzunluk; yüksekliği bir üfleme menfezinin döşemeden
yüksekliği
ücret [vize] fee
ücret. vizite. giriş ücreti. üflemek blow (verb)
esmek. üflemek. uçurmak. sürüklemek.
üfleyerek çalmak. öttürmek. atmak.
üç borulu three-pipe air conditioning system
Yanmak(sigorta vb).
iklimlendirme üç borulu sistem; sıcak ve soğuk su gidiş
sistemi boruları ayrı dönüş borusu ortak olan
sistem üflemeli blast freezer
dondurucu evaporator yüzeyinden havanın hızlı
hareketi için fan kullanan derin
üç borulu three-pipe system
dondurucu.
sistem üç borulu sistem; sıcak ve soğuk su gidiş
boruları ayrı dönüş borusu ortak olan
sistem üflemeli fırın blast furnace
yakıtın ve maden cevherinin sürekli
olarak üstten eklendiği oksijenin ise
üç fazlı akım three phase current
alttan verildiği maden egitme fırını
üç fazlı akım; trifaze akım

üflemeli blast cooler


üç geçişli kazan three-pass boiler
soğutucu havanın üzerinden geçtiği serpantin
üç geçişli kazan
tarafından soğutulduğu soğutucu

üç kablolu three-wire service


üflemeyle blast freezing
servis (1)elektrik şirketi tarafından kullanıcıya
dondurma besinlerin arasından yüksek hızlı soğuk
üç kablo halinde ulaştırılan elektrik
hava geçirilerek yapılan dondurma
hizmeti (2) üçfazlı akım biçimindeki
işlemi.hava bir ısı eşanjöründe ısısını
elektriksel hizmet
attıktan sonra resirkülasyona girer.

üç yollu three-way
üfleyici fan blower fan
üç yollu; üç geçiş kapısı oolan; üç kapılı
fan; üfleyici fan

üç yollu fiting three-way fitting


üniform non uniform flow
üç yollu fiting
olmayan akış eş-biçimli olmayan akış

üç yollu musluk three-way cock


üç yollu musluk üniversal universal burner
brülör birden çok yakıt(sıvı veya doğal gaz)
yakabilen brülör
üç yollu musluk through-way cock (full-way cock)
tam açma ve tam kapama yapan ara
değerleri olmayan vana üniversal gaz gas burner universal
brülörü hem gaz hem de sıvı yakıt yakmakta
kullanılabilen yakıcı; universal brülör
üç yollu vana three-way valve
sistemden diğerini soyutlayarak biriyle
basıncın boşaltılmasını sağlayan, böylece ünyon union
676

ünyon;birleştirme elemanı ürün depolama product storage rack


rafları ürün depoılama rafı; sergileme
üreteç generator soğutucularında ürün dizme
elektriksel enerji üreteci rafı;makinenin şişelenmiş,kutulanmış
yada diğer sızdırmaz biçimdeki içecekleri
manufacturer vermek üzere konulduğu bölüm
üretici
standartlar uyarınca, söz konusu soğutma
ekipmanında, adının yada ulusal bir ticari ürün geri product recovery
markanın veya ticari bir adın üründe kazanımı ürün geri kazanımı; bir ürünün tekrar
bulunmasıyla sorumluluğunu sergileyen kullanılmak üzere yenilenmesi
bir şirket yada organizasyon;
ürün güvenliği product safety
üretilen iş throughput ürünün güvenlik düzeyi;bir ürünün
üretilen iş. belli bir sürede fabrikanin insanlara ve mallara tehlike
isleyebilecegi hammadde. is çikarma oluşturmayacak biçimde üretilmesi ve
yetenegi. uygulanması

üretim generation ürünle product integrated control (PIC)


üretim; elektrik üretimi bütünleşen parçası olduğu ekipmanın gözlem,kontrol
kontrol(PIC) ve tanı gibi önemli işlevlerini yerine
manufacture getiren fabrikada üretilmiş ve bağlanmış
üretim
üretim. imal. yapma. mamulat. ürün. imal doğrudan dijital kontrol (DDC) paneli.
etmek. Üretmek; imalat.
üs üste binme overlap
production schedule üst üste binme; üstüste bindirme
üretim çizelgesi
bir üretimin her bir aşamasında bu üretim
için ayrılan bütçenin harcama biçimini üslemeli ısıtıcı blast heater
gösteren çizelge bir fan tarafından içerisinden üflenen
havanın ısıtılmasında kullanılan bir yada
producer gas daha fazla ısıtıma serpantini.
üretim gazı
odundan(woodgas),diğer
kimyasallardan(syngas) ve üst akım upstream
kömürden(town gas) üretilen ve yakıt bir akışkanın, akış kontrol elemanına
olarak kullanılan gaz girmeden önceki konumu.

üretim hatası manufacturing flaw üst akım vanası upstream valve


üretim hatası; bir evaporatör veya diğer bir elemanın
üst akım bölgesinde bulunan vana
üretim resmi working drawing
iş teknik resmi; üretilen işe ait özellikleri üst alevlenme upper flammable limit
gösteren teknik resim sınırı bakınız "makximum explosive limit"

üretim süreci manufacturing process üst çalışma upper operating resistance


bir malın üretimi ile ilgili süreçler direnci çalışma sırasında rastlanabilecek direnç
üst sınırı;kendini yenileyebilir bir aracın,
üretim yılı year of manufacture kararlı hal koşullarında, önceden
üretim yılı; bir ürünün üretildiği yıl belirlenen direncinin inSS ( Pa) olarak
ifade edilen üst sınırı
üretkenlik productivity
üretkenlik; birim girdi başına elde edilen üst ısıl değer higher heating value (HHV)
çıktı sabit basınçta tam yanmanın bulunması,
yanma ürünlerinin hava ve yakıtın ilk
generating capability (electric) sıcaklığına soğuması ve yanma sırasında
Üretme
bir jeneratörün elektriksel enerji üretme oluşan buharın yoğuşması durumunda
(elektrik) birim yakıttan sağlanan ısı
kapasitesi kapasitesi

üst kenar upper edge


üretmek produce üst kenar;üst sınır; yüksek kalite
ürün, hasılat, mahsul; sebze, neden
olmak, yapmak, yetiştirmek, üretmek,
üst kısım upper portion
getirmek, ortaya koymak, göstermek;
üst kısım; üst bölüm
meydana koymak, ortaya çıkarmak,
sebzeler
üst maksimum apex, top
nokta üst,maksimum nokta
üretmek[imal fabricate
etmek] imal etmek,üretmek
üst patlama upper explosive limit
sınırı bir gaz yada buharın tutuşturulabilmesi
ürün product için havada bulunması gerekli maksimum
şişelenmiş,kutulanmış yada diğer derişimi(konsantrasyon)
sızdırmaz biçimdeki içecek.
üst sınır upper limit
ürün aralığı product range üst sınır;
ürün aralığı; bir işletme yada fabrikanın
ürün çeşitliliği
üst su seviyesi upper water level
677

bir tanktaki suyun üst seviye sınırı vakum edilmiş evacuated container
kap içerisindeki gaz(hava) vakum edilerek
üste ayarlama topping-up boşaltılmış kap
bir termostat veya kriyostatın üst sınıra
kadar ayarlanması; vakum filtresi vacuum filter
vakum temizleyicilerde kullanılan filtre
üstte dağıtım overhead distribution elemanı
üst yükseklikte yapılan dağıtım
vakum kırıcı vacuum breaker
üstte giden overhead line vakum kesici; bir boru yada sıhhi tesisat
baş üstü düzeyden giden hat; üstten giden aparatındaki vakumu çözen eleman
boru hattı
boru hattı
vakum kırma vacuum breaking (vacuum cracking)
üstten akışlı down flow type central furnace vakum kırma. vakum altındaki bir hacme
merkezi fırın üstten akışlı merkezi fırın gaz (hava) girmesine olanak sağlayarak
basıncın yükseltilmesi

üstten beslemeli down feed heating system


vakum ölçer vacuum gauge
ısıtma sistemi üstten beslemeli ısıtma tesisatı; besleme
vakum ölçer;
borusunun çatıya tek kolon halinde çıkıp
kolon dağıtımının çatıdan yapıldığı
sistem vakum pompası vacuum pump
vakum pompası; soğutma sistemlerinde
devreden havayı ve yoğuşturulamayan
üstten beslemeli overfeed stoker
gazları boşaltmakta kullanılan pompa;
kazan stokeri üstten besleme yapan kazan stokeri

vakum sistemi prevention of vacuum system


üstten kapaklı chest freezer soğutkanın kaybını ve çalışmayan düşük
bir tutamağın kaldırılması ile içerisine
korunması
dondurucu basınçlı chiller’lere geçmesini önlemek
ulaşma olanağı yaratılmış derin ve kaçak testi için basınçlandırma
dondurucu; sağlamak üzere tasarlanmış basınç
kontrol sistemi
V biçimli V-shaped
V,biçimli; vakum tesisi vacuum plant
üzerinde tankı,vakum pompası ölçme
V kayış V belts araçları ve vanaları ile tam bir birim
V-kayışı; kasnak üzerinde açılmış V halindeki medikal vakum seti
yuvasına oturan kayış(kayış-kasmanklı
tahrik) vakum tesisi vacuum test
soğutkan yüklü olmayan bir soğutma
V kayış tahrikli vee-belt drive sistemini vakum ederek yapılan
V-kayış (kasnak) ile tahrik etme; sızdırmazlık testi

Vacum seti vacuum set, evacuation set vakumla vacuum cooling (vacuum chilling)
üzerinde tankı,vakum pompası ölçme soğutma bir sıvıyı atmosfer basıncının
araçları ve vanaları ile tam bir birim altında(vakum) gaz haline dönüştürerek
halindeki medikal vakum seti yapılan soğutma;

vakum vacuum vakumla vacuum cleaning


içerisinde gaz basıncının atmosfer temizleme elektrik süpürgesiyle temizleme
basıncından düşük olduğu durum;
vakumlı ısıl evacuated thermal insulation
vakum borusu vacuum pipe düşük ısıl iletkenlikteki yalıtım
vakum borusu; yalıtım
malzemeleri ile yalıtımda alüminyum
silikat yada değişik bileşiklerinin silica-
vakum borusu vacuum tube gel ile birlikte kullanıldığı; poli üretan
vakum borusu;vakum tesisatında köpüğü ile birlikte de kullanılabilen
kullanılan boru malzeme

vakum buharlı vacuum steam heating vakumlu depo dewar (vacuum) flask
ısıtma ısıtıcı birimlerdeki sıcaklığın düşük duvarları arasında vakum edilmiş bir
olması gerektiğinde atmosferik basıncın bölüm içeren, bu yolla içerisindeki
altında buharlaşma yapmak için kısmi maddeyi(sıvılaştırılmış gaz) çevresel
vakum ortamında çalışan sistem; sıcaklığın üstünde veya altında saklayan
küçük tank
vakum deposu vacuum receiver
pnömatik çalışan otomatik makinelerde vakumlu tank Dewar vessel
içerisinde vakum bulunan silindir yada duvarları arasında vakum edilmiş bir
kap; bölüm içeren, bu yolla içerisindeki
maddeyi(sıvılaştırılmış gaz) çevresel
vakum vacuum diffusion pump sıcaklığın üstünde veya altında saklayan
difüzyon sadece bir vakum pompasının küçük tank
pompası sağlayabileceği vakum değerlerinden
daha yüksek vakum sağlayan pompa; vakumlu vacuum cleaner
difüzyonlu vakum pompası temizleyici elektrik süpürgesi; vakumla toz emişi
678

yapan araç vana oturma valve seat


yuvası kompresör emme ve basma valflerinin
Van der Waals Van der Waals forces oturduğu yüzey.valf yuvası vananın
moleküllerin polarizasyonundan dipollere hareketli kısımları
kuvvetleri
kadar moleküller arası kuvvetler(kimya)
vana plakası valve plate
vana valve kompresörde emme ve egzost valfleri ile
bir boru yada kanalda kısma yoluyla buna ait parçaları barındıran plaka
akışkan akışının durdurulması yada
düzenlenmesi vana tapası valve plug
bir vananın kapısına ( geçidine) değişken
vana açıklığı valve opening bir kısıtlama sağlayan hareketli parçası.
valfin giriş ve çıkış açıklığı; akışkan
geçişi için kullanılan açıklık vana tutacağı valve handle
vananın açılması yada kapanması için
vana akış kesici valve obturator genellikle çevrilerek hareket ettirilen
akışkan akışını durduran yada kesen tutamak; valf kolu
elemanı
parça
vana vuruntusu valve flutter (valve bounce)
vana alanı valve area açma yada kapama sırasında vana
vana içerisinden akan akışkanın temas yuvasında kontrolsüz vuruntu
ettiği değişebilir alan
vana yuvası valve cage
vana bağlantısı valve linkage vana yuvasına göre vana diski,pistonu
valfi boruya veya bir vb’nın yerleştirildiği tutma elemanı
çalıştırıcıya(actuator) bağlayan set
vanalı valve water meter
vana çıkışı valve outlet watmetre su syacı vanası; su sayacından önce
vana çıkış açıklığı konulan ve sayacın değiştirilmesine
yönelik vana
vana diski valve disc
vananın kapılarını açma kapama vantilatör ventilator
işlevindeki disk; vana diski iç mahal havasını dış mahal havasıyla
değiştiren araç;
vana dişlisi valve gear
bir ısı makinesinde buharın silindire giriş VAR VAR
ve çıkışını düzenleyen mekanizma "volt ampere reactive" için kullanılan
kısaltma; reaktif güç
vana elemanları valve trim
vananın içindeki bünyesel elemanlar için varlık (emlak) asset
kullanılan genel terim mal, kıymetli vasıf, kıymetli şey, varlık.

vana gövdesi valve body varlık asset rating


içerisine akış düzenleme mekanizmasının değerlemesi varlık değerlemesi
yerleştirilmiş olduğu vana gövdesi
varsayım assumption
vana kapağı valve cover bir olayı, bir incelemeyi basitleştirmek,
vana mekanizmasına ulaşım olanağı gerçek olay hakkında sınırlayıcıları
veren sökülebilir bölüm kaldırmak ve olayın genel çizgilerini
anlamak için yapılan kabuller;
vana kapısı valve port varsayımlar
vana kapısı; vana açıklığı
varyans variance
vana kolu valve key istatistikte, bir rastgele değişkenin
yer altı vanalarının açılıp kapanması için varyansı olası değerlerin beklenen değer
kullanılan uzun milli açma kolu etrafında nasıl dağıldığını gösteren
dağılımın bir ölçüsüdür
vana kolu valve stem
açma ve kapama sırasında vana kafasının venturi venturi
yuvaya doğru veya ters yönde hareket bir boru yada kanalda akışkanın hızını
etmesini sağlayan mil artırıp statik basıncını düşüren, ve daha
sonra statik basıncın geri-kazanılması
valve spindle için bir genişleme içeren daralma;
vana mili
vananın açma kolunun bağlı olduğu mil
venturi borusu venturi tube
valve guard venturi borusu; geniş çaplı bir bölümden
vana
vananın açıklığını sınırlayan yada , tatlı bir daralma ile bir boğaz yapan ve
muhafazası tekrar eski çapına yükselen boru
kısıtlayan parça

valve authority venturi metre venturi meter


vana otoritesi
sistemdeki toplam basınç düşümü ile ince bir boğazdan geçen akışkanın
vanadaki basınç düşümü arasındaki oran debisini ölçmekte basınç farklarını
kullanan ölçer
679

Venturi orifisi orifice Venturi veri objesi data object


Venturi orifisi; data objesi

venturili venturi scrubber veri orijin data origin authentication


yıkayıcı yayınımlardan katı parçacıkları almakta doğrulaması data çıkış doğrulaması
su kullanan kirlilik kontrol araçları
veri sergileme data display module
vergiler fees (scale of charges) bilgisayar çıktısını depolayan ve bunları
modülü
bina ve arsa vergileri çalıştırıcı masasında yada uzak yerlerde,
programın belirlediği ışık
vergisiz maliyet acquisition cost grupları,bildirimci ve sayısal gösterge
bir ekipman veya bir mülkün teşvikler, işaretlerine (sinyal) dönüştüren cihaz
indirimler ve diğer ayarlamalardan
sonraki fakat herhangi bir satış veri tabanı data base
vergisinden önceki maliyeti özellikle bilgisayarlı işlemleme
sistemlerinde kullanılan sıralanmış ve
veri data adlandırılmış data
(1) bir cismi,bir düşünceyi, koşulu,yada
diğer faktörleri anlatmak yada açıklamak veri tablosu data table
üzere kullanılan olay,sayı,harf (2) her kalemin bazı etiketler yada kendi
simgelerin herhangi birini yada hepsini bağıl konumuyla kendine özgü biçimde
ifade etmekte kullanılan genel terim tanımlandığı data toplama

veri alma işlemi data acquisition veri türü data type


bir bilgisayar tarafından işlemlenmek bilgisayar programlamada her türden veri
üzere gerçek yaşamdan veri alma işlemi en küçük data tipi olan bit( 0yada 1)ve en
küçük data birimi byte( genellikle 8
veri ara-yüz data interface unit bitlik) olarak tanımlanan veri türleri
birimi veri arayüz birimi
verim efficiency
veri arşivleme data archiving (1) nominal değerleme koşullarındaki
veri arşivleme performans. (2) Bir makine yada prosesin
enerji çıktısının enerji girdisine oranı.
veri bağlantı data link layer
data bağlantı katmanı verim derecesi degree of efficiency
katmanı
verim derecesi;verim düzeyi

veri bankası data bank


verim ölçümü measurement of efficiency
herhangi elektronik data birikimi
verim ölçülmesi

veri bütünleme data integrity


verim ölçüsü figure of merit (FOM)
veri bütünleştirme
belirli bir uygulamada araç seçimine yön
veren performans değeri. örneğin bir
veri data converter termoelektrik cihazda kullanılan
dönüştürücü data dönüştürücü malzeme verimi.

veri düzeltme data reduction verimli efficient


ham testlerden sağlanan kütleleri yada etkili;verimli
deneysel olarak ve genellikle otomatik
bir kayıt elemanı ile toplanmış verileri verimlilik coefficient of efficiency
yararlı,özet ve basitleştirilmiş bilgiye verim katsayısı,hidrolik sistemlerin
katsayısı
dönüştürme süreci değerlendirilmesinde kullanılan Nash-
Sutcliffe modeli verim katsayısı
veri gizliliği data confidentiality
veri gizliliği verimlilik oranı effectiveness ratio (of a heat
exchanger)
veri iletim data transmission protocol bir ısı transferinde ortaya çıkan gerçek ısı
protokolü veri iletim protokolü transferi ile,termodinamik olarak olası ısı
transferine oranı
veri iletişim data communication protocol;
protokolü veri iletişim protokolü verimsiz inefficient
etkisiz; etkili olmayan; yeterli etkiyi
gösterme yeteneğinden yoksun
veri işlemleme data processing device (machine)
noktası sayısal ve alfabetik bilgileri depolayan ve
işlemleyen birim için kullanılan genel ad; vermek vend
veri işlem aracı (dağıtmak) bir ürünü vermek,dağıtmak

veri kaydetme data logging vida screw (noun)


data kaydı vida; üzerinde spiral faturalar bulunan
bağlama elemanı
veri noktası data point
data noktası vida açmak screwing
vida açmak; diş çekmek;
680

vida başlığı screw cap viskoz filtre filter, viscous


vida şapkası; vidayı saklamak için filtre ortamının yağ emdirilmiş
kullanılan zeminle aynı renkte olan malzemelerden yapıldığı filtre.
kapak
viskoz filtre viscous filter
vida dişi screw thread viskoz filtre;toz ve kirleticilerin
vida dişi yakalanması için üzerine viskoz bir
akışkan uygulanmış olan filtre
vida kesme screw cutting machine
makinesi vida üretim makinesi viskozimetre viscometer
viskozite ölçen araç; viskozite ölçer;
vidalamak screw (verb)
vidalamak;vida ile bağlamak viskozite viscosity
yarı akışkanlar, akışkanlar ve gazların ani
şekil değiştirmeye ve akışa karşı direnim
vidalı bağlantı screwed joint
gösterme özelliği.
vidalı bağlantı;

viskozite viscosity index


vidalı boru screwed pipe
endeksi maddelerin viskozitelerini standart bir
vidalı boru; ucuna bağlantı için diş
maddenin viskozitesi ile karşılaştırmakta
açılmış boru
kullanılan ampirik sayı

vidalı boru screwed pipe connection


viskozite viscosity manometer
bağlantısı vidalı boru bağlantısı
manometresi viskozite manometresi;bir gaz akımı
içerisine daldırılmış olan elemanın
vidalı boru screwed pipe joint salınım genliğindeki azalma miktarına
birleştirme vidalı boru birleştirme göre basıncı ölçen araç;

vidalı flanş screwed flange viskozite, viscosity, dynamic


boruya vidalanarak geçirilen flanş; vidalı dinamik dinamik viskozite;eşit alanlı iki plaka
flanş arasında konulan akışkan 1 Pascal kesme
gerilmesiyle çekildiğinde, plakalar
screw down hydrant arasındaki kalınlık kadar yolu 1 s'de
vidalı hidrant
kapak vidası bir yada yarım tur giderse akışkan viskozitesi 1 Pa.s 'dir
döndürmekle açılan yangın dolabı
viskozite, viscosity, kinematic
screwed cap kinematik kinematik viskozite;birimi Stokes ve
vidalı kapak
vidalanarak yerine oturtulan kapak;vidalı Centistokes
kapak
volan flywheel
scroll collectors dönme oynamalarını önlemek için bir
vidalı kolektör
vidalı kolektörler mile eklenen ağır tekerlek. kompresörde
volan.
vidalı screw compressor
vidalı kompresör; gazı vida dişleri volt volt
kompresör elektromotor kuvvet birimi; 1 ohm’luk
arasındaki boşluklarda, ilerlerken
sıkıştıran kompresör bir dirençten 1 amperlik akım geçirmek
için gerekli gerilim; birim elektrik
potansiyeli, potansiyel farkı yada
vidalı konveyör screw conveyor
elektromotor kuvvet
vidalı konveyör; üzerinde spiral kanatlar
olan ve kanatlar arasına verilen
malzemeyi dönerken ileten konveyör volt amper voltampere reactive power(VAR)
reaktif gücü görünür güç birimi; bir devrenin VA’sı,
devredeki volt ve amperin
vidalı nipel screwed nipple çarpımıdır;görünür gücün pratik birimi,
vidalı nipel yada rakor
1000 VA’ya eşit olan kilovoltamper
(kVA)’dır.
vidalı soket screwed socket
vidalı soket
volt ommetre volt ohmmeter (VOM)
volt ve ohm ölçen elektriksel ölçme aracı
vidalı tapa screw plug
oturduğu deliğe vidalanarak geçirilen voltage
voltaj
tapa volt olarak ifade edilen elektriksel
potansiyel yada potansiyel farkı
vidayı bir tur screw down
döndürme vidayı bir tur döndürmek
voltaj değişimi change in voltage
voltaj değişimi
vidayı sökmek unscrew
vidayı sökmek; vidasını sökmek voltaj düşümü voltage drop
elektriksel gücü yüke bağlayan hatlarda
viskoz akış viscous flow ortaya çıkan gerilim düşümü.
içerisinde akışkanın bütün moleküllerinin
boru yada kanal eksenine paralel aktığı voltaj ölçer voltage meter
bir akış türü voltaj ölçer;volt metre
681

voltaj voltage regulator Withworth vida Whitworth thread


regülatörü voltaj regülatörü dişi Withword vida dişi;diş açısı 55 derece
olan,İngiliz standart diş ölçüsü
voltaj rölesi voltage relay
voltaj rölesi; X ışın ekipmanı X-ray equipment
bir ürünün iç kısımlarını görüntülemek
için nüfuz eden x yada gama ışınları
voltaj voltage limiter
yayınan cihaz;
sınırlayıcı gerilim sınırlayıcı;doğrudan kentsel
şebekeden enerji alan cihazlarda yüksek
voltaja karşı kullanılan cihaz X ışınları X-rays
çok kısa dalga uzunluğuna (10 -9 ile 10 -
7 arası) sahip elektromanyetik radyasyon.
vorteks vortex
kapalı akım çizgileriyle,burgu yada
türbülanslı akış;vorteks Y bağlantı Y-connected
Y-bağlantı; çatal bağlantı
vorteks akımı vortex flow
burgulu türbülanslı akım Y parçası Y-piece (ducting)
(kanal) yuvarlak kanallarda ikiye ayrılma yada
branşman alma parçası;Y-parçası
vorteks artırıcı vortex amplifier
teğetsel bir kontrol jetinin darbesi ile
vorteks yada dairesel bir hareket yabancı foreign literature
yaratarak akımı kısan akışkan kontrolü. literatür belirli bir konudaki yabancı literatür

vorteks borusu vortex tube


Ranque-Hilsch vortex tube,olarak da yabancı sistem foreign system
bilinen ve bir gaz akımı içerisindeki sıcak kendisiyle mesaj alış verişi yapılan
ve soğuk akımları birbirinden ayıran boru yabancı sistem

vorteks brülörü vortex burner yabancı şebeke foreign network


hava yakıt karışımını bir vorteks akımı yabancı şebeke; bir IP adres yoluyla
biçiminde veren brülör evsel şebekeye bağlanan dış şebeke

vorteks gaz vortex gas cleaner yağ oil


zehirli gazları bir egzoz içerisinden etkili mahal ısıtma, dizel motorları ve elektrik
temizleyici
ve pahalı olmayan biçimde ayıran üretiminde kullanılan ve ham petrolden
voreteks temizleyici elde edilen yakıt

vorteks kırıcı vortex breakers yağ düzeyi oil level


vorkteks kırıcılar yağ düzeyi;yağ seviyesi

vorteks örtülü vortex shedding anemometer yağ ayırıcı oil separator


0.4-1.3 m/s aralığında düşük hızlı hava soğutma kompresöründe basma hattında
anemometre
akımlarını ölçmek üzere tasarlanmış bir bulunan yağ ayırıcı
hız ölçer
yağ banyolu oil bath air filter
vur-kaç hit an miss damper or valve hava filtresi yağ banyolu hava filtresi
damper iki yada daha fazla kayar-slot içeren vur-
kaç damper yağ banyosu oil bath
makinada parçaların içerisinde çalıştığı
W faktörü W-factor yağ banyosu;
elektrikli ısıtma için, elektriksel
terimlerle ifade edilen u-faktörü;bir bina yağ basıncı oil pressure
bölümünün iç tarafında hava,dışında yağ basıncı
hava olması durumunda birim fahrenheit
sıcaklık farkı için birim alan başına ısı oil pressure cut-out (differential oil
geçişi
yağ basıncı
kesme pressure switch; oil failure switch)
( diferansiyel yağ pompası emme ve basma
watmetre Watt meter bağlantılarındaki basınç farkına göre
enerji tüketimini ölçen araç; watt-metre yağ basınç
çalışan diferansiyel kontrol elemanı
anahtarı)
watt watt (power) (W)
bir saniyede yapılan 1 joul’lük iş yada yağ basıncı oil pressure cut out control
enerji geçişi ,(2) 1 volt’luk elektromotor kesme kontrolü yağ basıncı kesme kontrolü; yağ
kuvvet ile tetiklenen 1 amperlik akım basıncının düşük olması durumunda
tarafından yapılan iş yada üretilen eenrji sistemi durduran kontrol

web hizmeti web services description language yağ basınç oil pressure gage
açıklamalı dili (WDSL) ölçeri yağ basınç manometresi
web hizmetlerinin yürütülmesinde XML
tabanlı model bilgisayar dili yağ basınç oil slant gauge
ölçeri, eğik eğik borulu yağ basınç manometresi
weber weber (Wb)
fizikte manyetik akı birimi;
yağ besleme oil supply
682

hattı yakıt besleme hattı vanası kompresörde(soğutma) yağ doldurma


vanası
yağ besleme oil feed control
kontrolü yağ beslemesinin kontrolü yağ dönüşü oil return
soğutma kompresörlerinde soğutkanla
birlikte devreye basılan yağın, aynı
yağ besleme oil feed pump miktarda kompresöre geri döndürülmesi.
pompası yakıt besleme pompası

yağ filtresi oil filter


yağ boru hattı oil pipeline yağ filtresi
yağ(yakıt) boru hattı
yağ ısıtıcısı oil heater
yağ boşaltma oil drain yakıt ısıtıcısı; kalın yakıtları ısıtarak
yağ boşaltma deliği yada tapası incelten ısıtıcı

yağ boşaltma oil drain valve (oil purge valve) yağ kolektörü oil collector
vanası yağ boşaltım vanası yağ kolektörü

yağ cebi oil trap yağ kolon oil riser pipe


yağ cebi; yağın toplanması ve borusu yağ kolon borusu; yağı taşıyan kolon
kompresöre girmemesi için yapılan cep
yağ ölçer oil gauge
yağ çekme oil removal yakıt ölçer;yakıt seviyesini ölçen araç
yağı soğutma sistemine vermeden yada
boşaltmadan önce toplama işlevine sahip oil preheater
yağ ön ısıtıcısı
depo yada tanktan çekme yakıt(yağ) ön ısıtıcısı

yağ çukuru oil pit oil pump


yağ pompası
yağ çukuru; büyük kapasiteli açık
kompresörlerde,yağlama yağının
yağ dağıtım oil distribution system (central) yağlama noktalarına ulaşmasını ve
sistemi (merkezi) yağ dağıtım sistemi;uzaktaki kartere geri dönmesini sağlayan yağ
bir merkezi yakıt depolama biriminden, pompası.
konutlara, rekreasyon araçlarına,
mobilevlere ve diğer yapılara yakıt oil pressure,delivery
yağ pompası
dağıtımı yapan boru sistemi. basınçlı yağlama ile yağlanan bir makine
basıncı
veya brülörde yağ pompasının basıncı.
yağ damıtma oil still
kabı bir damıtma işlemi ile yağı soğutkandan oil rectifier (oil still)
yağ saflaştırıcı
ayıran araç. içerdiği soğutkanı buharlaştırarak yağı
saf hale getiren aparat.
yağ debimetresi oil meter
yağ akış miktarını ölçen araç oil temperature cutout
yağ sıcaklık
kesicisi yağ sıcaklık kesicisi; ayar değerinde
yağ depolama oil storage tank ısıtıcıyı devre dışı bırakan kesici
tankı yağ(yalıt) depolama tankı
yağ sıcaklık oil temperature cut-out control
yağ deposu oil receiver, oil tank kesme kontrolü yağ sıcaklık kesicisi; ayar değerinde
yağı soğutma sistemine vermeden yada ısıtıcıyı devre dışı bırakan kontrol
boşaltmadan önce toplama işlevine sahip
depo yada tank yağ sızdırmaz oil tight
yağ sızdırmaz; yağ geçirmez
yağ derişimi, lubricant concentration, sample basis
numune bir soğutma devresinden alınan yağ sirkülasyon oil circulation rate
temelinde numunedeki yağ miktarının numune miktarı soğutma sistemlerin yağın devrede
ağırlığına oranı dolaşan miktarı

yağ derişimi, lubricant concentration, pure yağ sisi oil mist


saf soğutkan refrigerant basis yağ sisi; bu biçimde yapılan yağlama
temelinde bir soğutma devresinde soğutkanın birim
ağırlığı içerisindeki yağ ağırlığı yağ soğutucusu cooler, oil
yağ soğutucusu
yağ doldurma oil charge
bir soğutma kompresörünün sahip olduğu yağ soğutucusu oil cooler
yağ miktarı; kompresöre yağ doldurma yağ soğutucusu

yağ doldurma oil filling pipe oil tanker (road)


yağ tankeri
borusu yağ besleme borusu yakıt taşımakta kullanılan tanker

yağ doldurma oil charging pump yağ tüketimi oil consumption


pompası yağ doldurma pompası yağ tüketimi

yağ doldurma oil charge valve yağ yakıt oil burner nozzle
683

brülör memesi yakıt brülörü nozulu; içerisinden havayla üzere tasarlanmış panjur
karışan yağın atomize biçimde geçtiği
delik yağmur sarnıcı cistern (rain water tank)
yağmur suyu sarnıcı
yağ yakıt oil burner
brülörü yakıt brülörü; yakıtı havayla karıştırarak yağmur suyu rainwater
yakan ekipman yağmur; yağmur suyu

yağ yakıtlı oil fired space heating yağmur suyu storm drain
mahal ısıtması yağ yakıtlı mahal ısıtması; sıvı yakıtın binalarda yağmur suyu boşaltım tesisatı
boşaltımı
yanması ile elde edilen ısıyı mahalde
kullanan sistem
yağmur suyu storm water drainage
boşaltma hattı yağmur suyunun boşaltımı;
yağ yakma oil firing
yağ yakma
yağmur şiddeti intensity of rainfall
yağ* dönüş oil return pipe yağmur karakteristiklerinden seçilen bir
yağ dönüş borusu; brülörde yanmayan bölgede bir gün boyunca elde edilen
borusu
fazla yağı sirküle eden boru toplam yağmur miktarı; gözlemler
arasında bir yağmur borusunda(standard
rain gauage) toplanan yağmur derinliği
yağla soğutma oil cooling
yağ soğutma
yağmur şiddeti rainfall intensity
belirli bir yüzey üzerine birim zamanda(1
yağlama lubrication
h) düşen yağmur miktarı( mm olarak
yağlama; makine parçalarının yağlanması
ölçülür)

yağlama lubrication chart


yağsız oil free compressor
diyagramı yağlama programı; yağlama takvimi; bir
kompresör yağsız kompresör
parçanın hangi aralıklarla ve hangi yağla
yağlanacağını gösteren çizelge
yaka collar
yağlama gresi lubricating grease yaka
yağlama gresi; gres yağı
yakalama hızı velocity, capture
yağlama sistemi lubricating system yakalama hızı; bir davlumbazın dirençleri
hareketli parçalara yağı dağıtan sistem; yenerek kirlilikleri davlumbaz içine
yağlama sistemi çekebilmesi için gerekli hız

yağlamak lubricate yakalama hızı capture velocity


yağlamak; genellikle dönel hareket yapan tutma(yakalama) hızı; parçacıkların
makine parçaları arasında sürtünmeyi yakalanması için gerekli hız
azaltmak için bir yağlayıcı uygulamak.
yakalama zonu capture zone
yağlamalı tapa lubricated plug valve yer altı suyunun çıkartılabileceği zon
türü vana yalamalı tapa türü valfler(plug valve)
yakıcı incinerator
yakıcı; içerisinde katı atıkların yakıldığı
yağlayıcı lubricant
fırın yada ocak
yağlayıcı; makine elemanlarını
yağlamakta kullanılan sıvı veya
katı(grafit) yakıp bitirmek burn out
tamamen yanıp bitmek;
yağmur flashing
yağış biçimlerinden kaynaklanan yakıt fuel (noun)
çıkıntısı ısı vermek üzere yanabilen
suyun bina elemanlarına sızmasını
önlemek için duvar ve çatı gibi dış madde;sisteme enerji,genellikle de
yüzeylere ve çatıdaki baca gibi çıkıntı elektrik üretmekte kullanılan nükleer
elemanların çevresine uyguklanan madde
metal plaka.
yakıt analizi fuel analysis
yakıt analizi
yağmur devam duration of rainfall
süresi yağmur devam süresi yakıt besleme fuel supply
yakıt dağıtımı yada beslemesi; yakıtın
kullanım mahalline getirilmesi
yağmur kanalı gutter (street)
sokakta yağmur suyunun aktığı kanal
yada oluk yakıt besleme fuel delivery pipe
borusu yakıt dağıtım borusu; yakıt besleme
borusu; yakıt tankından brülöre yakıt
yağmur oluğu gutter (roof)
taşıyan boru
çatıda yağmur suyunun aktığı oluk;
yağmur oluğu
yakıt beslemesi fuel feed
yakıt beslemesi
yağmur rain louvre or weather louvre
panjuru yağmur panjuru; yağmur girişini önlemek
yakıt debi fuel flow meter
684

metresi yakıt debimetresi; yakıt akışını ölçen yaklaşık değer approximate value
debimetre yaklaşık değer

yakıt değişimli alternating fuel boiler yaklaşık approximate calculation


kazan yakıt değişimli kazan; birden fazla yakıt hesaplama yaklaşık hesaplama
yakma düzenine sahip kazan
yaklaşık miktar approximate quantity
yakıt depolama fuel store yaklaşık miktar
yakıtın depolanması
yaklaşık olarak approximately
yakıt ekonomisi fuel economy yaklaşık olarak;
yakıt tüketiminmde uygulanan ekonomik
ilkeler; yakıt tasarruf önlemleri
yaklaşık sonuç approximate equation
veren eşitlik yaklaşık sonuç veren eşitlik
yakıt filtresi fuel filter
yakıt filtresi; brülöre giden yakıttan
kirleticileri ayıran filtre yaklaşık tahmin approximate estimate
yaklaşık tahmin
yakıt gazı oil gas
yakıt gazı; yaklaşım approach
bir su soğutma kulesi yada evaporatif
kondenserde, cihazdan çıkan sirkülasyon
yakıt geri back draught
suyu sıcaklığı ile giren havanın yaş
tepmesi bir yakıtın yanmasında oksijenin azlığı
termometre sıcaklığı arasındaki fark
nedeniyle alevin sönmesi fakat duman
gazlarının ve yakıtın yüksek bir
sıcaklıkta kalması nedeni ile, alev yaklaşım hızı approach velocity
karşısında aniden ateşlenerek geri yaklaşım hızı
tepmesi
yakma incineration
yakıt girdi fuel input rate yakmak, yakıp kül etmek.
miktarı 1 kWh elektrik enerjisi üretmek için
yakılması gereken yakıt miktarı. yakma çizelgesi firing schedule
[kazan] apartmanda kazanın yakma çizelgesi;
yakıt hazırlama fuel preparation kazan yakma programı
yakıttan(doğal gaz) sülfürün alınması
sıcaklığın ve basıncın artırılması gibi yakma havası combustive air
işlemlerle yakıtın hazırlanması yakma havası; yanma sürecine tam
yanmayı sağlamak üzere verilen hava
yakıt işlemleme fuel handling
yakıt işlemlemesi; yakıtın filtrasyonu, yakma tesisi incinerator plant
temizlenmesi,ısıtılması ve inceltilmesi katı atık yakma tesisi
gibi işlemleri ve diğerlerini içeren süreç
yakma yakıtı burning oil
yakıt miktarı quantity of fuel yakıt olarak kullanılan fuel oil; yağ-yakıt
yakıt yakan bir araçta birim zamanda
yakılan yakıt miktarı yakmak incinerate
atık maddelerin yüksek sıcaklıkta
yakıt pompası fuel pump yakılarak yok edilmesi
yakıt pompası;
yalıtım insulation
yakıt tankı fuel tank bir yapı elemanının veya bir borunun ısı
yakıt tankı; sıvı yakıtın depolandığı tank veya ses iletim yeteneğini azaltmak üzere
uygulanan işlem.yalıtım. Bu işte
yakıt tankı fuel tank cover kullanılan malzeme.
kapağı yakıt tankı kapağı
yalıtım betonu insulating cement
suyla karıştırılıp bir yüzeye
yakıt taşıma fuel transport
uygulandığında kuruduktan sonra ısıl
yakıt taşınması; rafinerilerden bayilere ve
yalıtım örtüsü oluşturan tanecikli, lifli,
kullanım mahallerine yakıt iletilmesi
yada unsu malzemeler;

yakıt tüketimi fuel consumption


yalıtım ceketi insulating jacket
yakıt tüketimi
yalıtım ceketi; iki yüzey arasında hava
yalıtımı sağlamak üzere bırakılmış
yakıt türü fuel type boşluk
yakıt türü(katı,sıvı,gaz yakıtlar)
yalıtım değeri insulating value
yakıt yüklemek fuel (verb) yalıtım malzemesinin ısıl iletim
yakacak atmak. yakıt yüklemek. tahrik katsayısı; k değeri
etmek. körüklemek.
yalıtım kalınlığı insulating thickness
yakıt-hava fuel air ratio uygulanan yalıtımın kalınlığı
oranı yakıt hava oranı; bir yakıtın yanması için
gerekli hava oranı
yalıtım macunu insulating mastic
685

sprey biçimde ,mala, fırça yada elle yangın alarmı fire alarm
uygulandığında ısıya karşı direnç yangın alarmı;
oluşturan yumuşak malzemeler.
yangın ana fire main
yalıtım insulating material borusu yangın söndürme için kullanılan ana su
malzemesi yalıtım özellikleri yeterli olan ve borusu
yalıtımda kullanılan malzeme
yangın dirençli fire retarding (adj)
yalıtım plakası insulating board [malzeme] yangına direnimli malzeme;
plaka halinde olan ve yalıtımda
kullanılan malzeme; mantar veya
yangın hidrantı fire hydrant
poliüretan plaka malzeme
cadde ve sokaklarda belirli aralıklarla
yerleştirilmiş ve itfaiye örgütünün
yalıtım tabakası insulating layer bağlantı yapabileceği yangın suyu
yalıtım tabakası; bir yüzeye uygulanan çıkışları
yalıtım kalınlığındaki tabaka
yangın kapısı fire door
yalıtım, giysi insulation, garment yangın kapısı; yangının diğer bölümlere
çıplak bedenin üzerine bir giysi dağılımını engelleyen ateşe dayanıklı bir
ekleyerek elde edilen duyulur ısı alana açılan ve yangın sırasında çıkış için
direncinin artrırılması. Clo birimi ile tasarlanmış kapı
ifade edilir
yangın noktası fire point
yalıtımın breakdown of insulation bir yakıtın tutuştuktan sonra en az 5
parçalanması yalıtımın bozulması saniye yanmanın sürdüğü sıcaklık

yalıtımlı kapı insulated door yangın fire extinguishing equipment


soğuk odalarda, ısı geçişini azaltmak söndürme yangın söndürme ekipmanı;
üzere yalıtım uygulanmış kapı ekipmanı
yalıtımsız boru unprotected tubing
yangın fire fighting water
tesisatı ısı kazanç ve kayıplarına karşı yalıtım
söndürme suyu yangın söndürme suyu; yangın
yapılmamış boru;
tesisatında kullanılan su

yalıtma method of insulation


yangın water for fire fighting
yöntemi tesis yada kurulum yöntemi
söndürme suyu yangın söndürmede kullanılan su; yangın
tesisatında kullanılan su
yalıtmak (ısıl) insulate (thermal) (verb)
ısı geçişini azaltma yönünde yapılan yangın fire extinguisher
yalıtım;ısıl yalıtım söndürücü yangın söndürücü;içerisinde yangına
karşı bir madde içeren basınçlı silindir ;
yalıtmak(elektr insulate (electric acoustic)
iksel,akustik) elektriksel ve ses yönünden yalıtmak yangın vanası fire valve
yangın vanası
yan ürün by-product
bir canlı sistemde yada bir kimyasal yangın ve fire and smoke damper
süreçte ana ürünün dışında ve endüstriyel duman damperi yangın ve duman damperi
bir prosesin sonucu olarak ortaya çıkan
ürünler; yan ürünler fire zone
yangın zonu
yangın zonu;
yanabilir combustible
yanabilir; yakılabilir fire detector
yangın(duman)
detektörü yangın(duman) detektörü
yanabilir gaz combustible gas (or vapour) detector
(yada buhar) yanabilir gaz detektörü
yangınden fire protection
korunma yangından korunma önlemleri;
yanabilirlik combustibility
yanabilirlik
yankı odası reverberation chamber
yankı odası; akustik
yanal iletim flanking transmission
yanal,yan tarafa doğru iletim
yankı süresi reverberation time
ses enerjisinin 60 desibel’e gerilemesi
için geçen zaman
yanal ses iletimi flanking transmission (sound)
sesin yanal iletimi;sesin bir duvar
çevresindeki diğer yollardan taşınması yankı anechoic
nedeniyle bir duvarın görünür ses iletim yapmayan yankı yapmaksızın; yankısız; yankı
kaybındaki azalma. yapmayan

yankılanma reverberation
fire ses kaynağı durdurulduktan sonra kapalı
yangın
alev;yangın bir mahalde devam eden ses.yankılanma.
686

yanlış bağlantı connect wrongly yanma hızı combustion velocity


hatalı(yanlış) bağlantı birim zamanda tam yanma gerçekleştiren
yakıt miktarı
yanma combustion
görünür ışık yada alev biçiminde ışık ve yanma ısısı combustion heat
ısı üretecek kadar hızlı gerçekleşen yanma sırasında ortaya çıkan ısı enerjisi
kimyasal oksitlenme süreci.
yanma ısısı heat of combustion
yanma burning point yakıt ve havanın antalpisi ile yanma
(alevlenme) bir yakıtın alevle temas ettiğinde ürünleri arasındaki antalpi farkıyla
noktası yanmaya başladığı en düşük sıcaklık belirlenen ve bir maddenin yanması ile
ortaya çıkan ısı;
yanma (gaz) combustion (gas) tests
bileşenlerini ve sıcaklığını belirlemek yanma izleyici combustion detector
testleri doğrudan alev özelliklerine göre çalışan
için duman gazlarından örnek alma
birincil güvenlik kontrolünün bir bölümü
yanma artıkları combustion residue
yanma sonucuna kalan kül,zift vb gibi yanma kontrol combustion controller
yanmayan maddeler edicisi yanma kontrol edicisi

yanma direnci fire resistance yanma kontrolü combustion control


yanmaya direnim; etkili bir yanma sağlamak üzere yakıt ve
yanma havasının akışını kontrol eden
combustion diagram araç yada araçlar dizisi;
yanma
diyagramı kuru termometre sıcaklığı,bağıl
nemlilikler ve insan konforunun değişik yanma odası combustion chamber
koşullarını etkileyen hava hareketinin yakıtın sıvı yada gaz türevlerinin yanma
karşılaştırılabildiği operatif sıcaklıkları sağlayacak biçimde verildiği perdeler
gösteren grafik içeren yada içermeyen kapalı hacim;
yanmanın oluştuğu her hangi bir tam
combustion arrangement yada kısmen kapalı hacim.
yanma
düzenlemesi yanma uyarlaması;yanmanın
düzenlenmesi yanma odası combustion chamber lining
kaplaması yanma odası iç kaplaması; yanmadan
combustion regulator etkilenmeyen malzeme ile kaplama
yanma
düzenleyici yanma düzenleyicisi;yanma regülatörü;
yanma sırasında yakıt ve hava karışımını yanma ortamı combustion medium
düzenleyen düzenek yanma ortamı; yanma işlemine katılan
oksijenin sağlandığı ortam
yanma formülü combustion formula
yakıttaki tepkimeye giren maddelerin yanma prosesi combustion process
yanma sırasındaki tepkimelerini ifade belirli maddelerin oksijenle ısı ve ışık
eden formüller üreterek tepkimesi süreci

yanma gazları combustion gases yanma saatleri burning hours


bir yakıtın yanmasından elde edilen yada yanma saatleri; binalarda brülörün kazanı
bu yanmanın ürünü olan gazlar. ısıttığı dönem

yanma gücü combustion power yanma sıcaklığı combustion temperature


birim yakıtın yanmasından birim bir yakıtın alevle temas etmesi
zamanda elde edilen enerji; durumunda yanmaya başladığı en düşük
sıcaklık
yanma hacmi combustion space
yanmanın içerisinde gerçekleştirildiği yanma sonu post purge
hacim temizliği brülör durduktan sonra yanma odasının
kalan gazlardan temizlenmesi işlemi; son
combustion volume temizleme
yanma hacmi
içerisinde yanmanın gerçekleştirildiği
hacim;yanma hacmi yanma süresi burning period
yanma süresi
yanma combustion ventilation
havalandırması yanma odasına tam yanmayı sağlamak, yanma süresi combustion duration
duman gazlarını seyreltmek ve yeni bir yanma süresi; bir yakıtın, belirli bir
ateşlemeden önce kalması olası yakıt miktarının tam yanması için geçen süre
buharlarını yanma hacminden
uzaklaştırılması için yapılan yanma türbini combustion turbine
havalandırma bir yakıtın yakılması yoluyla enerji elde
edilen türbin.
yanma havası combustion air
maksimum ısıl değer elde edilmesi için yanma ürünleri combustion products
tam yanmayı sağlamak üzere yanma için fazla hava dışında, atıl gazlar da dahil
gerekli oksijenin sağlanması amacıyla olmak üzere yakıtın yanmasından elde
verilen hava. edilen duman içeriği (duman huzmesi)
687

yanma verimi combustion efficiency karşı yalıtımı


yanma sırasında ortaya çıkan ısıl
enerjinin, yakıtın içerdiği enerjiye yapışma adhesion
oranı;yanma verimi yapıştırma., yapışma

yanmaz incombustible yapışma adhesion of particles


yanmaz; alev almaz; yanmayan; yanmaya parçacıkların birbirine yapışması,
karşı direnimli kümelenmesi

yansıtıcı reflector yapıştırıcı adhesive


yansımaya neden olan araç yada ekipman yapıştırıcı madde

yansıtıcı ısıl reflective thermal insulation yapıştırma adhesive power


yalıtım yüksek yansıtıcı yüzeylere sahip, bir yapışma gücü; iki maddenin yapışması
gücü
kapalı mahalle uygulanmak üzere halinde bunları birbirinden ayırmak için
üretilmiş alüminyum folyo gerekli kuvvet

yansıtıcı lamba reflector lamp yap-sat bina speculative building


ışığı yansıtmak üzere içinde bir yansıtıcı niahi kullanıcının talebi olmaksızın
içeren bir tür akkor lamba. yapılan bina

yansıtıcılık reflectivity yararlı ısı useful heat


bir yüzeyin birim alanına vuran bir güneş enerji sisteminde oda
radyasyonun, soğurulmayan ve sıcaklığının üzerinde depolanan ısı
geçirilmeyen bölümü
yararlı duyulur useful sensible air conditioner capacity
yapay zeka artificial intelligence (AI) bir iklimlendirme cihazının duyulur ısı
iklimlendirme
ilk kez John McCarty tarafından kapasitesi
kullanılan ve "akıllı makineler yapma
kapasitesi
bilimi ve mühendisliği" anlamında
kullanılan terim; yapay zeka yararlı gizli ısı useful latent air conditioner capacity
iklimlendirici bir iklimlendirme cihazında yararlı gizli
structure kapasitesi ısı iklimlendirme kapasitesi
yapı
yapı. bina. inşaat. yapılış. bünye.
bütünüyle planlamak. bütün oluşturacak yararlı ısı useful heat output
biçimde düzenlemek / kurmak. çıktısı yararlı ısı çıktısı; bir fırının yada bir
kazanın tesisata aktarılabilen ısıl çıktısı
yapı çeliği structural steel
yapı çeliği; çelik konstrüksiyon yapılarda yararlı kapasite useful capacity
kullanılan çelik yararlı kapasite; bir çıktının kayıplar
düşüldükten sonra amaca yönelik
yapı iskelesi scaffolding kullanılabilir miktarı
kurma yapı iskelesi kurma;
yardımcı auxiliary devices (controls)
yapı, inşaat construction cihazlar işaretleri (sinyal) işlemlemek için
yeni bir binanın üretimi ve inşa edilmesi kullanılan röle ve anahtar gibi elemanlar
,yada mevcut bir binaya yapılan herhangi
bir ek yada değişiklik yardımcı auxiliary electrical system
elektrik sistemi gaz veya sıvı yakıtlı su ısıtıcısının güç
yapılandırma structuring brülörü ile birlikte üretici tarafından
yapılandırma; sağlanan ,emme çekişli fan (induced)
yada ateşleme sistemi gibi elektrik
enerjisi kullanan her hangi eleman
yapısal structural dimensions
boyutlar yapısal boyutlar; bir bina veya mekanik
elemanın boyutları yardımcı appurtenance
elemanlar yardımcı eleman (aksesuar).
yapısal çerçeve structural frame
yapısal gövde;yapısal çerçeve; yapısal yardımcı supplementary elements
karkas; makine elemanlarının bir elemanlar bir yalıtım sisteminde yalıtım
makineyi oluşturmak üzere bağlandığı performansını artırmak için kullanılan
karkas yardımcı elemanlar

yapısal eleman structural element (structural yardımcı appurtenance device power


member) elemanlar gücü bir evaporatif soğutma biriminin standart
yapısal eleman; bir sistemin temel elemanları olarak verilen ve birimin
elemanlarından biri; çalışmasına katkı sağlayan yardımcı
elemanları tahrik eden elektriksel güç;
yapısal engel structural (gas) barrier
bir hacmin yapısal elemanlarından gaz yardımcı enerji auxiliary energy
yada buhar geçişini önleyen kesici.buhar (1) bir enerji sisteminin mekanik
kesici. elemanlarını çalıştırmak için gerekli olan
enerji ,(2) bir enerji kaynağına yedek
yapısal ısıl structural thermal insulation olarak bulunan enerji kaynağı..
yalıtım yapısal ısıl yalıtım; binanın ısı geçişine
688

yardımcı hava auxiliary air yarı otomatik


mahal havasının kullanımını azaltmak
amacıyla bir laboratuara, laboratuar yarı otomatik semi-automatic defrosting
davlumbazından verilen defrost işleminin elle başlatıldığı fakat
kar çözme
koşullandırılmamış yada kısmen kendiliğinden sona erdiği kar çözme
koşullandırılmış besleme havası yada sistemi. yarı otomatik defrost.
yardımcı hava
yarı otomatik semi-automatic changeover
yardımcı ısı auxiliary thermal source yarı otomatik konum değiştirme
konum
kaynağı genellikle elektriksel direnç yada fosil
yakıtların yanmasından sağlanan, sıcak değiştirme
su elde etmek için kullanılan güneş
enerjisi dışındaki ısıl enerji kaynağı yarı paket semi-packaged primary indirect
birincil endirek evaporative cooler (IEC)
supplementary heating evaporatif primer havayı dağıtan bir primer hareket
yardımcı ısıtma elemanı içeren endirekt evaporatif
birincil ısı kaynağının verdiğinden daha soğutucu
fazla ısı elde etmek için kullanılan soğutma aracı ( IEC) ; bütün su
yardımcı ısıtıcının verdiği ısı dağıtım,toplama ve sirkülasyon sistemini
de içerir.

yardımcı ısıtma anciliary heating surface


örneğin bir serpantindeki kanatlar gibi yarı paket semi-packaged secondary indirect
yüzeyi evaporative cooler (IEC)
yardımcı ısıtma yüzeyleri; ikincil endirek
evaporatif Primer havayı dağıtan bir primer hareket
elemanı içeren endirekt evaporatif
yardımcı kazan auxiliary boiler soğutucu
soğutma aracı ( IEC) bu cihaz, bütün su
yardımcı kazan dağıtım,toplama ve sirkülasyon sistemini
de içerir.)
yardımcı auxiliary machine
makine yardımcı makine yada ekipman semi-synthetic oil
yarı sentetik
yağ yağlayıcı olarak işlev görebilecek
yardımcı auxiliary machinery space sentetik ve petrol temelli yağların
makine dairesi genellikle ana fan ekipmanı dışındaki karışımı
makineler için ayrılmış oda yada mahal (
bakınız ANSI/ASHRAE Standart yarı yük half load
261996) bir makinenin yada bir filtrenin yarım
yükte çalışması
yardımcı auxiliary pump
pompa yardımcı pompa yarı-dışsal bina semi-exterior building envelope
gövdesi binada iklimlendirilen mahalleri
yardımcı tank supplementary tank iklimlendirilmeyen mahallerden ayıran
yardımcı tank; duvarlar

yardımcı yakıt auxiliary fuel yarı-ısıtılan gross semi-heated floor area


bir enerji sisteminin mekanik brüt döşeme yarı ısıtılan mahallerin döşeme alanı.
elemanlarını çalıştıran enerjiyi sağlamak alanı
veya enerji kaynağının yeterli girdiyi
sağlamaması durumunda kullanılmak yarı-ısıtılan semi-heated floor area
üzerek yedekte tutulan yakıt Bakınız “floor area”
döşeme
yardımcı yakıtlı auxiliary fuel firing
yarı-ısıtılmış semi-heated space
yanma bir enerji sisteminin mekanik
mahal bir bina içerisinde, çıktı kapasitesi
elemanlarını çalıştıran enerjiyi sağlamak
döşeme alanı başına 3.4 Btu/h·ft2’e eşi,t
veya enerji kaynağının yeterli girdiyi
yada büyük olan ısıtma sistemleri ile
sağlamaması durumunda kullanılmak
ısıtılan fakat koşullandırılmış olmayan
üzerek yedekte tutulan yakıt
kapalı mahal;

yarı hermetik accessible hermetic (semihermetic)


yarık slot
kompresör refrigerant compressor
yarık; oyuk; çizgisel biçimde yarık
sökülerek tamir ve bakım
yapılabilen,genellikle civatalarla
bağlanmış soğutma kompresör türü; yarı yarıklı slotted
hermetik kompresör üzerinde yarık geçiş alanları bulunan
parça
yarı hermetik semi-hermetic compressor
yarı hermetik kompresör; kompresör ve yarıklı çıkış slot outlet
kompresör uzun,dar hava çıkışı. ( kenarların oranı
elektrik motoru aynı gövde altında
olmayan servis yapılabilir kompresör genellikle 10/1’den büyük) .

yarı iletken semi-conductor yarıklı çıkış slotted outlet


yarı-iletken ağzı yarık geçişler içeren hava çıkış elemanı

yarı küresel ısı hemispherical thermal emittance yarıklı difüzör slot diffuser
yayınımı yarı küresel ısıl yayınım yarık biçimindeki difüzör

yarı otomatik semi-automatic (adj) yarıklı venturi slot Venturi


689

huni biçimindeki yarıklı venturi tam, bağımsız yaşama birimleri

yarım gaz half face respirator yaşam çevrim life cycle assessment
maskesi yüzün yarısını kaplayan gaz maskesi değerlendirmes yaşam çevrim değerlemesi
i
yarı-ömür half life
bir kirleticinin ilk derişiminin yarıya yaşam çevrim life cycle cost
düşmesi için gerekli süre; örneğin maliyeti ekipmanın işletme ve bakım maliyetleri
biyolojik kirletici olan DDT’nin ilk de dahil olmak üzere bütün hizmet ömrü
derişiminin yarısına düşmesi için geçen içerisindeki maliyeti.
zaman 15 yıldır
yaşam çevrimi life cycle
yaş buhar wet vapour yaşam çevrimi;
yaş buhar; doyma sıcaklığında içerisinde
az miktarda sıvı parçacıkları içeren buhar IDLH (see immediately dangerous to
yaşam ve sağlık
için ani tehlike life and health)
yaş duyarga wet bulb NIOSH tarafından belirlenmiş ve kişisel
yaş duyarga; taş termometre duyargası olarak tehlikeli maddelere maruz kalma
sınırı; normalde ppm olarak ifade edilir
yaş kollektör wet collector
yaş-kolektör; havanın yaşama habitable space
kirliliklerden(tozlardan) temizlenmesinde hacmi(bina) bir binada ikamet yada yaşam hacmi;bu
tozların filtre ortamına yapışmasını temel mahal genellikle, yaşama,uyuma yemek
alan yöntem ve pişirme alanlarını içerirken, genellikle
banyo, tuvalet, koridorlar, depolama
yaş termometre wet bulb thermometer alanları ve kilerleri içermez.
havanın yaş termometre sıcaklığını
ölçmekte kullanılan termometre;yaş yaş-kuru wet-dry cooling tower
termometre soğutma kulesi havanın geçişi sırasında bir evaporatif ve
kuru soğutma işlemi uygulanan soğutma
yaş termometre wet bulb depression kulesi
çökmesi aynı mahaldeki yaş ve kuru termometre
sıcaklıkları arasındaki fark; evaporatif yatak bed
soğutma birimine ( ECU) giren havanın yatak; mil yatağı; içerisinde milin
kuru ve yaş termometre sıcaklıkları döndüğü eleman
arasındaki fark;
yatak (mil) bearing
yaş termometre wet bulb depression temperature taşıma; kiriş ve eşik gibi şeylerin
çökmesi difference dayandığı destek; mil yatağı,yatak;bir
sıcaklık farkı aynı mahaldeki yaş ve kuru termometre makina elemanının diğeri üzerinde
sıcaklıkları arasındaki fark; evaporatif döndüğü yada kaydığı makine elemanı,
soğutma birimine ( ECU) giren havanın yatak
kuru ve yaş termometre sıcaklıkları
arasındaki fark bearing ring
yatak bileziği
yatak bileziği
yaş termometre wet bulb globe temperature
küresel sıcaklığı insanlarda sıcaklık,nem ve güneş bed depth
yatak derinliği
radyasyonunun etkisini değerlendirmek yatak derinliği
üzere kullanılan birleşik sıcaklık;yaş
termometre glob sıcaklığı;
yatak desteği bearing, support
ana yataklara destek olması için
yaş termometre wet bulb temperature yerleştirilen destekleme yatağı
sıcaklığı bir termometrenin haznesine ıslak bez
sarılı olarak elde edilen sıcaklık ölçüm
yatak kovanı bushing
değeri.kuru termometre sıcaklığı; sıvı
rakor. yatak. yatak kovanı. zıvana.
yada katı haldeki suyun, buharlaşarak
havayı aynı sıcaklıkta doymuş hale
getirdiği sıcaklık; yatak plakası bed plate
yatak plakası
yaş termometre evaporative equilibrium of a wet bulb
thermometer yatay horizontal
sıcaklığı
sıcaklık algılama duyargasını çevreleyen yatay; ufki
evaporatif
yaş hazne kararlı bir sıcaklığa ulaştığında
dengesi horizontal flue
ortaya çıkan durum; sıcaklık algılama yatay duman
duyargası ve yaş hazne yaklaşık olarak kanalı yatay duman kanalı; yakma cihazı ile
1000 fpm ( 5 m/s) hızındaki havaya baca arasındaki yatay duman kanalı
maruz kaldığında termometreden okunan
değerlerin gerçek yaştermometre yatay düzlemde plan (drawing)
sıcaklığı olduğu kabul edilir resim yatay düzelmede çizilen resim; bir
projenin yatay düzlemdeki gösterimi
yaşam birimi living unit
bir yada daha fazla insan için içerisinde yatay tür horizontal type central furnace
sürekli olarak yaşama, uyuma, beslenme, merkezi fırın yatay tür merkezi fırın
pişirme ve sıhhi tesisat olanakları
bulunan bir yada daha fazla oda içeren
690

yavaş slow freezing madde(PM),karbon dioksit,karbon


dondurma yavaş dondurma; monoksit gibi maddelerin yayınımını
düzenleyen standartlar;
yavaş etkiyen slow acting
yavaş hareket eden; yavaş etki eden yayınım üretimi emission generation
atmosferi kirletici karbon dioksit,karbon
monoksit,parçacıklı madde(PM) ve NOx
yavaşlatma deceleration
gibi maddelerin üretimi
yavaşlama; hızın düşmesi

yaylı kelepçe spring clip


yavaşlatmak damp (verb)
yaylı kelepçe
yavaşlatmak. küllemek. boğmak

yaz summer air conditioning


yay spring
iklimlendirmesi yaz iklimlendirmesi; soğutma ağırlıklı
su tablasının yer yüzeyini kestiği yerde
iklimlendirme
yüze çıkan kaynak suyu

yazıcı çıktısı hard copy


yay yüklemeli spring loaded
printer çıktısı;yazılı çıktı
yay yüklemeli; bir hareketi
gerçekleştirdikten sonra ilk konumuyayla
getirilen yazılım software
(bilgisayar) bilgisayarın belirli işlevleri yerine
getirmesi için hazırlanmış
yay yüklemeli spring loaded pressure relief valve
programlar;yazılım
basınç boşaltım yay yüklemeli basınç boşaltma vanası;
vanası basıncın ayar değerini aşması halinde bir
yayı kaldırarak güvenli bölgeye yedek backup (noun)
boşalmasını sağlayan vana yedek; herhangi bir malzeme yada
sistemin yedeği
yay yüklemeli spring loaded pressure reducing valve
yay yüklemeli basınç düşürme vanası yedek bekleme standby loss (SL)
basınç düşürme
kaybı bir su ısıtıcı tankın yüzeylerinden olan
vanası ısı kaybı ; bu kayıp yüzde olarak ifade
edildiğinde oda sıcaklığında, tankın ısı
yay yüklemeli spring loaded safety valve kaybının, içerdiği suyun ısı tutumuna
güvenlik vanası yay yüklemeli güvenlik vanası oranıdır;

yayınıcılık emissivity yedek bekleyen standby equipment


bütün maddelerin değişen düzeylerde ekipman elektrik dağıtım şirketinin talep halinde
sahip olduğu radyasyon yayınımı hemen devreye sokulabilecek üretim
özelliği; bir yüzeyin yaydığı radyatif ekipmanları; yedek bekleyen güç üretim
enerjinin, aynı alana ve sıcaklığa sahip ekipmanları
siyah cismin yaydığı radyatif enerjiye
oranı. yedek enerji standby plant
tesisi yedek enerji üretim tesisi(elektrik)
yayınım emission
duman bacaları ve diğer atmosfere açık standby fan
yedek fan
elemanlar ile ticari ve endüstriyel yedek bekleyen fan; hemen devreye
tesislerden, konutsal bacalardan ve alınabilecek biçimde yedek bekleyen fan
motorlu araçlardan, tren ve hava
araçlarından atmosfere yayılan kirletici
maddeler. yedek güçle backup power operation
çalışma yedek güç çalışması;bir bina yada bir
konutta gerektiğinde kullanılmak üzere
yayınım emission factor kurulmuş yedek enerji sistemi.örneğin
faktörü üretilen kirlilik ile prosese giren ham generator.
madde arasındaki ilişki; kullanılan ham
maddenin ton başına kg olarak üretilen
kirletici madde miktarıdır. yedek kazan standby boiler
yedekte bekletilen kazan; bütün
ekipmanları hazır çalışan kazanlardan
yayınım gücü emissive power (emittance) birinin arızası halinde hemen devreye
bir maddenin birim alanından birim alınabilecek koşullarda bekleyen yedek
zamanda yayılan radyasyon enerjisi kazan
miktarı
yedek motor stand by motor
yayınım emission rate yedek motor;
miktarı bir kirletici bileşik yada maddenin
atmosfere yayınım miktarı
yedek parça spare part
yedek parça; bir makine için depolanan
yayınım sınırı emission limit yedek parça
bir işletmenin atmosferi kirletici madde
yayınım miktarının standartlarla
belirlenmiş sınırı yedek pompa standby pump
yedek pompa; devreye hemen girebilecek
biçimde bekleyen yedek pompa
yayınım emission standard
standardı araçlar,endüstriyel tesisler ve ticari
tesislerin çalışmaları hakkında yedek terminal spare terminal
düzenlenmiş, NOx,parçacıklı yedek terminal birimi
691

yedekleme back up system fosil yakıt kaynağından türetilmiş enerji.


sistemi yedek sistem; bir sistemin arızalanması
durumunda kullanılmak üzere yenilenemeyen efficient use of non renewable energy
kullanılacak olan yedek yada destek yeni enerjinin ekonomik yada
enerjinin
sistem mühendislik ölçümlerinde yada en yakın
verimli
ve en az atık kısımla kullanılması.
kullanımı
yedeklemek backup (verb)
yedeklemek;
yer place
yer. mahal. mekân. ev. yerleşim yeri.
yemek pişirme cooker
hane. basamak. sıra. mevki.
ocağı yemek pişirme ocağı;
yerleştirmek. koymak. oturtmak. yerini
belirlemek. yatırım yapmak. yatırmak
yeni bina new building (para). alan. bölge.
mevcut olanın dışında herhangi bina.
ANSI/ASHRAE Standard 1051984 ( RA yer (mevki) location
99) uyarınca, tasarlanan bina olarak yer;meki;konum
düşünülebilir.
yer altı underground
yeni enerji new energy yer altı;toprak altı;
yeni enerji biçimleri
yer altı duvarı wall, below ground
Yeniden re-use genel bir uygulama kuralı olarak 2/3
(tekrar) tekrar kullanma; belediye atıklarına ait kısmı yer altında olan duvar;
kullanmak bir ürünü kendi orijinal biçimi ile birden
fazla kullanmak; örneğin atılan bir kahve
yer altı hidrantı underground hydrant
fincanının vidaları saklamakta
yer altına döşenmiş yangın vanası;
kullanılması gibi

yer altı su ground water table


yeniden reset
tablası yer altındaki su kaynakları; su tablası
ayarlama bir kontrol elemanının daha düşük yada
daha yüksek bir değere otomatik olarak
ayarlanması yer altı suyu ground water
yer altında bulunan ve genellikle kuyu ve
yeniden reclaim kaynak suların besleme kaynağını
kullanılmış bir soğutkana yeni soğutkan oluşturan yer altı suyu.
işlemlemek
nitelikleri kazandırmak için işlemlemek.
yer altı suyu subsoil water
yeniden reproducibility toprak altı yada yer altı suyu
üretilebilirlik tekrar üretilebilirlik;üretimde
yinelenebilirlik yer altı suyu ground water level
düzeyi yer altındaki su kaynakları; su tablası
yeniden üretme reproduction cost
maliyeti yeniden üretim maliyeti yer altı suyu ısı ground water heat pump application
pompa ısı kaynağı/çukuru olarak işlev gören bir
yenileme restoration uygulaması kuyu,göl yada su akımında pompalanan
restore etme; yeniden düzenleme; suyu kullanan su’dan havaya ısı pompası.

yenilenebilir adsorbent, regenerable yer altı tankı underground tank


doyduktan sonra yenilenerek tekrar yer altı yakıt tankı;
adsorbe edici
kullanılabilen adsorbe edici
yer çekimi gravity
yenilenebilir regenerable adsorber yer çekimi;
adsorber içerdiği nemin ısıtma yolu ile çıkartılıp
tekrar kullanıma sokulabilen adsorber yer çekimi acceleration due to gravity
ivmesi bir vakum ortamı içerisinde serbest
yenilenebilir renewable energy düşmeye bırakılan bir cismin hızında
kendilerini sürekli yenileyen yada pratik birim zamandaki artış miktarı; değeri
enerji enlem ve yükseltiye göre değişir; deniz
olarak tükenmez varsayılan güneş
enerjisi, rüzgar, hidro enerji gibi düzeyinde ve 45° enlemdeki uluslar arası
kaynaklar; standart 9.806 65 metre bölü saniye-kare
yada 32.174 feet bölü saniye-karedir.
yenilenebilir renewable media filter
içerdiği filtre ortamı toza doyduktan yer değiştirme migration
ortamlı filtre yer değiştirme,bir yerden bir yere
sonra temizlenerek yeniden kullanılabilir
hale getirilen filtre taşınma

yenilenebilir regenerable absorber yer değiştirme migration velocity


içerdiği nemin ısıtma yolu ile çıkartılıp hızı yerdeğiştirme hızı; taşınım hızı
soğurucu
tekrar kullanıma sokulabilen absorber
yer devreli ısı ground loop heat pump
yenilenemeyen non renewable energy pompası yer devreli ısı pompası; toprağı
enerji binalardaki ısıtma,soğutma ve aydınlatma ısıkaynağı(kışın) ve ısı çukuru(yazın)
için kullanılan ve yenilenebilir yada geri olarak kullanan ısı pompası devresi
kazanılabilir enerjinin dışındaki enerji.;
692

yer düzeyi ground level concentration nitelikteki akış dürenci


derişimi yer düzeyinin belirli bir yüksekliğinde
ölçülen kirletici(kimyasal) derişimi yerel egzoz local exhaust
yerel egzoz; bir mahalden yapılan egzoz;
yer kaynaklı ground coupling ana egzoz sistemine bağlı olmaksızın
toprağı(yer) yazın ısı çukuru kışın ısı mahalden yapılan egzoz
kaynağı olarak kullanan bir ısıl depolama
yada ısı pompası sistemi yerel egzoz local exhaust ventilation
havalandırması yerel egzoz havalandırması; bir mahalden
yer süzgeci bath drain çekilen havanın yerine giren hava ile
banyo boşaltma elemanı; banyo yer havalandırma
süzgeci
yerel grup local group switching
yer vanası foot valve anahtarlaması bir anahtarlama aracı ile belirli bir grubu
bir boru tesisatının yere yakın bölümüne devreye alan veya çıkartan anahtarlama
yerleştirilen valf
yerel hava local air change index
değişim endeksi pik solvent buharlarının OEL düzeyinin
yer-altı duvarı below grade wall altında kalması için gerekli hava
yer düzeyinin altındaki duvar; 2/3 ü yer değişimini hızlı değerlendirmek için
düzeyinin altında olan duvar uygulanan endeks;

yerç ekimsel gravity current yerel hava local mean age of air
akım durgun bir akışkanın üst yada alt akım eskiliği bir mahaldeki havanın ortalama eskiliği;
sınırlarına komşu ve yatay olarak hareket eskimesi
eden, gelen akışkan akımı; akışkan ve
durgun akışkanın yoğunluk farkından yerel hava hızı local air velocity
kaynaklanır. yerel hava hızı; bir mahal içerisindeki
ortalama hava hızı
yerçekimsel gravitational settling
düşme yeterli büyüklüğe sahip toz ve diğer yerel hava local air quality index
kirletici parçacıkların kendi ağırlıkları ile belirli bir yerde hava temizliğini
kalite endeksi
düşerek durulmsı belirlemek üzere EPA tarafından başlıca
beş kirletici madde( ozon
yerçekimsel gravity settling device düzeyi,parçacık,karbon monoksit, kükürt
düşürme aracı akışkanın hızını yavaşlataran dioksit ve azot dioksit) düzeyini ifade
sürüklenme etkisini azaltan ve eden endeks
parçacıkların kendi ağırlıklarıyla
çökmesini sağlayan araç yerel hava local air temperature
sıcaklığı yerel yada bölgesel hava sıcaklığı
yerdeğiştirme displacement flow, actual
akımı, gerçek gerçek yer değiştirme hava miktarı
yerel local ventilation
havalandırma yerel havalandırma; genel
yerdeğiştirme displacement flow, ideal havalandırmanın tersine belirli bir
akımı, ideal ideal yer değiştirme hava miktarı ve akışı bölgeyi konu alan havalandırma

yerdeğiştirme displacement air diffusion yerel işlemci local processor


havanın menfezden düşük hızda ve en yerel işlemci;belirli bir mahaldeki
hava difüzörü
düşük indüksiyon yaratacak biçimde sıcaklık,basınç,nem gibi değişkenleri
verildiği difüzyon; düşük hızlı difüzyon gözlemleyen cihaz

yerdeğiştirme displacement air supply yerel işletim local operation


bir mahalden boşaltılan(egzoz) havanın yerel,belirli bir bölgede yapılan
hava egzozu
yerine aynı debide verilen hava; işlem(ameliyat)
yerdeğiştirme hava beslemesi
yerel kontrol local control
yerdeğiştirme displacement ventilation yerel kontrol;
havalandırması yer değiştirme havalandırması; mahalden
çekilen havanın yerine verilen besleme yerel kontrol local control zone
havası zonu yerel olarak kontrol edilen zon

yerden tasarruf space saving yerel koşullar local conditions


yer tasarrufu; mahallerde makinaların yerel koşullar; yerel sıcaklık,nem,hava
kapladığı alandan tasarruf temizliği gibi havalandırma tasarımını
etkileyen koşullar
yerel local
sınırları belli bir bölgeye ait; yerel yerel ortalama local mean air velocity
hava hızı ortalama yerel hava hızı
yerel devre local circuit
yerel iletişim devreleri
yerel ortalama local mean velocity
hız ortalama yerel hava hızı
yerel direnç local resistance
yerel direnç; bir hidrolik devrede,
dirsek,T,giriş ve çıkış gibi yerel yerel otomatik local automatic exchange
693

değişim dışarıdan gelen telefon çağrılarını yeşil green


otomatik olarak dahili hatta bağlayan yeşil renk. yeşilleştirmek. yeşillendirmek.
sistem ham. çiğ

yerel soğutma local cooling yeşil zon green zone


yerel soğutma; lokal soğutma; bir daha sürdürülebilir bir çevre yaratmak
mahalde belirli bir bölgenin soğutulması için evsel ve endüstriyel işlemler için
olumlu alternatifleri öğretmek için
yerel şebekeler local network kurulmuş bir halk eğitim merkezi; Yeşil
yerel bir alana hizmet veren şebeke;yerel zon.
şebeke
yetersiz insufficient
yerel tepki local response yetersiz; az;yeterli olmayan
bir değişime verilen yerel tepki
yetkili authority (of a controller)
yerel verim efficiency, local işlem gören bir girdi işareti(sinyal)
yerel verim üzerindeki etkinin, bir diğerindeki etkiye
oranı
yerel yayın local broadcast
çıkış aracı ile aynı şebekeye sahip olan yığın haline aggregate
bütün araçlara yada düğüm noktalarına getirmek toplam. toplu. bütün. toplamak.
gönderilen bildirim. birlestirmek. bir araya getirmek.
toplanmak. agrega.
yerel zon local zone
yerel zon; lokal zon yığma agglomeration
aglomerasyon. bir araya toplama,
field installed desuperheater yığılma, yığın oluşturma
yerinde
[şantiyede] ısı pompası ve kızgınlık alıcı kısımların
ayrı olarak verildiği ve şantiyede yıkama flush
kurulumlu bir sistemdeki pisliklerin alınması için
toplandığı nem alıcı topluluk;
kızgınlık alıcı suyun basınçla uygulanması; püskürtme;
uzun süre borularda beklemiş suyun
yerinde clean in place (CIP) musluğu açarak atılması; tankların bol su
temizleme proses tesislerinden tanklara kadar ile temizlenmesi
kirlilik içeren birimleri yerinde kostik vb
temizleme deterjanlarıyla temizleme
işlemi yıkama washing (see scrubbing)
yıkama; bakınız "scrubbing"
yerinde foamed in place thermal insulation
uygulanan (foam-in-situ insulation) yalıtım yıkama vanası flush valve
köpük yalıtım yüzeyleri arasındaki boşluğa köpük yıkama vanası; yüksek basınçta suyla
halinde malzeme püskürtülüp temizleme için kullanılan valf
genişletilmesi ile elde edilen yalıtım

yerine substitute yıkama yağı flushing oil


kıllanmak yerine kullanmak;ikame etmek; mekanik vakum pompalarının
temizlenmesinde kullanılan yağ
yerine substitution
kullanma yerine kullanma;ikame etme;
yıkama-ayırma elutriation
yıkayarak parçacıkları ayırma işlemi
yerleşik tasarım prescriptive design
ANSI/ASHRAE Standard 90.22004’de
belirlenen belirtilen kural ve ilkelere yıkamak wash (verb)
uygun biçimde önerilen bir tasarımla yıkamak. elini yüzünü yıkamak.
aynı bina büyüklüğü ve kullanım türüne temizlenmek. yıpranmadan yıkanabilir
sahip bina. olmak. yıkama. yıkanma.

yerleşim planı layout yıkanabilir washable


yerlerin planlamasi. yapi plan ya da yıkanabilir;
çizimi. mizanpaj. düzen. yerleşim.
yerleşim planı. yıkayıcı ve scrubbers and absorbers
soğurucu yayınımlardaki kirletici maddeleri
yersel spatial resolution ayırmak üzere su yada kimyasal tepkime
bilgisayar ekranında 1 piksel ile temsil maddeesi kullanan yada kuru olarak
çözünürlük uygylanabilen hava kirliliği azaltma aracı
edilen yersel alan

yer-üstü above ground yıkayıcı,hava washer, air


yer üstü; toprak yada zeminin üstünde hava yıkayıcı; nemlendirme amacıyla
hava yıkayan ve havaya nem eklemesi
yapan araç;
yer-üstü duvar above grade wall
kısmen yada tamamen toprak(yer)
düzeyinin altında olmayan duvar; yer yıl boyu year round
üstü duvar yıl boyu; yıl uzunluğunca
694

yıldız üçgen star delta starting birim hacminin ağırlığı;


kalkış kalkıştaki akımı düşürmek için kullanılan
en yaygın düşük voltaj kalkış yoğunluk density factor
yöntemidir;60 Hz’lik şebekelerde buna bir çatlağın çevresindeki gerilme
faktörü
verilen isim ‘WYE/Delta kalkış yoğunluğu
yöntemi’dir
yoğuşma condensing pressure
yıllık duyulur annual sensible cooling load bir soğutkan buharının yoğuşmaya
basıncı
soğutma yükü bir yıllık simülasyon döneminin tamamı başladığı basınç; kondenser basıncı yada
içerisindeki duyulur soğutma yükü yoğuşma basıncı
(saatlik simülasyon programları için bu,
bir yıllık simülasyon dönemi içerisinde condensing pressure valve
saatlik duyulur ısı yüklerinin toplamıdır)
yoğuşma basınç
vanası kompresör basma basıncının belirli bir
değerin altına düşmesini önleyen ve giriş
yıllık eşdeğer annual equivalent costs (AEC) basıncına yanıt veren otomatik vana;
maliyet yıllık eşdeğer maliyetler
yoğuşma cebi condensing trap
yıllık geçirilen annual transmitted solar radiation soğutma tesisatında, kondenser ile
güneş (diffuse and direct) kompresör arasındaki borunun
radyasyonu bir yıllık simülasyon döneminin kompresöre girişinde yapılan ve sıvı
tamamında bir pencereden giren soğutkanın kompresör kafasına girmesini
doğrudan ( direct) ve dağılmış (diffuse) önleyen cep
radyasyonun toplamı;
yoğuşma degree of condensation
yıllık ısıtma annual heating load derecesi yoğuşma derecesi;
yükü bütün bir yıllık simülasyon dönemi için
ısıtma yükü (örneğin, saatlik simülasyon latent heat of condensation
programları için bu, bir yıllık simülasyon
yoğuşma gizli
ısısı yoğuşma gizli ısısı; bir sıvının belirli bir
dönemi boyunca saatlik ısıtma yüklerinin basınçta 1 kg'ının doymuş buhar
toplamı) durumundan doymuş sıvı haline geçmesi
için çekilmesi gerekli ısı miktarı
yıllık ortlama annual mean zone air temperature
zon sıcaklığı bir yıllık simülasyon programı için condensing heat rejection
ortalama zon sıcaklığı (örneğin, saatlik
yoğuşma ısı
atımı kondenserden geçen soğutkan ısısının bir
simülasyon programları için bu,bir yıllık başka ortama( hava veya su) atılması;
simülasyon dönemi içerisinde saatlik zon kondenser ısı atımı
sıcaklıklarının ortalamasıdır)
yoğuşma ısısı heat of condensation
yıllık tüketim annual consumption bir maddenin buhar halden sıvı hale
yıllık tüketim (genellikle yakıt için geçerken verdiği ısı miktarı.
kullanılır)

yoğuşma condensing temperature


yıllık yağmur yearly rainfall bir gazın aynı basınçta sıvı konuma hal
yıllık yağmur miktarı sıcaklığı
miktarı değiştirdiği sıcaklık; yoğuşma sıcaklığı

yıllık yakıt annual fuel utilization efficiency yoğuşma(soğuk condensation (on cool surface)
kullanım verimi (AFUE) yüzeyde) sıcaklığı mahal havasının çiğ noktası
konut tipi bir kazan yada hava fırınının sıcaklığından düşük olan evaporatör
mevsimsel yada yıllık temelde yüzeylerinde oluşan yoğuşum suyu
verimliliğinin ölçüsü;
yoğuşmak condense
yıpranmış damaged goods yoğuşmak; buhar halinden sıvı hale
mallar zarar görmüş mallar; yıpranmış mallar geçmek; buhar tesisatında yoğuşum suyu

yıpratılamayan non depletable energy sources yoğuşmalı fırın condensing furnace


enerji (madenler dışında) fotosentez süreci de ANSI/ASHRAE Standart 1031993 te
dahil olmak üzere gelen güneş belirlenen laboratuar testi sırasında,
kaynakları
radyasyonundan türeyen enerji biçimi duman gazındaki suyun bir kısmını
yoğuşturan ve bu suyu toplayıp
yıpratmak damage boşaltma olanaklarına sahip kılınmış bir
zarar. ziyan. hasar. zarar vermek. birim

yıpratmak destroy yoğuşmalı condensing boiler


bertaraf etmek, yok et, iptal etmek; kazan duman gazlarındaki su buharının
mahvetmek, harap etmek, yıkmak; imha yoğuşturulması yoluyla verimi artırılan
etmek, kazan; yoğuşturmalı kazan

yoğun hava dense air system yoğuşturma condensation


yoğun hava sistemi bir buharın durumunu, bu buhardan ısı
sistemi çekerek sıvı durumuna değiştirme;

yoğunluk density
yoğuşturma condensing unit
(1) bir maddenin birim hacminin kütlesi;
birimi güç tahrikli kompresörler, kondenserler,
maddenin kütlesinin hacmine oranı kütle
sıvı depoları ( gerektiğinde) ve diğer
yerine ağırlık kullanıldığında maddenin
695

yardımcı elemanlardan bir yada daha yolcu asansörü


fazlasının birleşimi olan grup
yosun algae
yoğuşturma condensing unit calorimeter sirükülasyon yapan bir su aparatının
birimi yoğuşturma birimi(soğutma) yüzeyinde bir film tabakası biçiminde
kalorimetresi kalorimetresi toplanan, akışkan akışı ile ısı transferini
etkileyen ,çok küçük tatlı su bitkisel
yapısı,
yoğuşturma condensing unit capacity
birimi kondenser, kompresör ve evaporatörden
oluşan yoğuşturma biriminin soğutma yosun ilacı algaecide
kapasitesi yosun üremesini engelleyen her hangi bir
kapasitesi,
madde
yoğuşturma condensing unit refrigerating effect
kompresörde soğutkan buharına eklenen yosun oluşumu algae formation
birimi soğutma yosun oluşumu; özellikle soğutma kulesi
etkisi yoğuşum ısısı.
gibi ıslak ve gölge alanlardaki yosun
gelişimi
yoğuşturma condensing water
suyu su soğutmalı kondenserlerde, ısının Young modülü Youngs modulus
aktarıldığı soğutma suyu malzeme dayanımında elastik modülü

yoğuşturula- non condensable gas (foul gas) yön direction


mayan gaz soğutma devrelerinde soğutkanın dışında yön;
devrede bulunan ve kondenser basıncının
yükselmesine neden olan haca,su buharı
yön anahtarı direction switch
gibi gazlar.
yön değiştirme anahtarı

yoğuşum condensation nucleus counter (CNC)


yönergeler regulations
çekirdek sayacı yoğuşum çekirdeği sayacı
belirli bir konuda uyulması gereken
kuralları belirleyen
yoğuşum condensation point düzenlemelar,yönerge ve talimatlar
noktası bir maddenin faz diyagramında buharın,
belirli bir basınçta yoğuşmaya başladığı yönetim bilişim management information function
nokta işlevi yönetimde bilişim işlevi; bir bina
çevresinin ve/veya onun enerji veriminin
yoğuşum condense coil ve/veya HVAC sistem bakımının
serpantini buharın yoğuşturulmasında kullanılan yönetimi için yararlı bilgilerin
serpantin sağlanması.

yoğuşum condensation temperature yönetim düzeyi management level


sıcaklığı bir madde buharlarının belirli bir basınçta yönetim düzeyi; temel işlevin yerine
yoğuşmaya başladığı sıcaklık derecesi getirilmesi ve yönetiminde birbirine
hiyerarşik olarak bağlı yönetim
yoğuşum suyu condensate kademelerinden herbiri
bir buharın yoğuşması ile oluşan sıvı.
buharlı ısıtmada su buharından yoğuşan yönetim işlevi management function
su, soğutma serpantini üzerindeki su gibi, planlama,eleman
havadan çekilen su yönetimi,örgütleme,yönlendirme ve
kontrol gibi yönetim işlevlerinden her
yoğuşum suyu condense main biri
ana hattı buhar tesisatında değişik branşmanlardan
gelen kondens hatlarının birleştiği ana yönetim kurulu board of directors (non-executive)
kondens hattı yönetim kurulu

yoğuşum suyu condensate line yönetim management programme


hattı buhar sisteminde apareylerden çıkan programı yönetim programı
yoğuşum suyunu pompalanmak üzere
kazan dairesindeki kondens deposuna
yönetim management network
getiren boru; kondens borusu
şebekesi yönetim şebekesi;

yoğuşum suyu condensate collecting vessel


buhar tesisatında, sistemden dönen yönetim management software
toplama tankı yönetimde kullanılan,işletme çıktılarının
kondensin kazana pompalanmak üzere yazılımı
toplandığı tank; kondens deposu optimalleştirilmesi için hazırlanmış
yazılım
yoğuturulamay incondensible gas
soğutma devrelerinde kondenserde yönetsel administrative controls
an gaz yönetsel kontroller; hava kirletici
toplanabilen yoğuşturulamayan gaz( kontroller
genellikle hava) endüstrilerde atmosferi kirletenlerin
bedelleri ödemesi ilkesi
yol, yöntem means
yol. yöntem. çare. vasıta. yönlendirme turning vane (air splitter)
kanadı (hava bir kanalda havayı dönüşe yönlendirmek
bölücü) için bir keskin dönüşe yada dirseğe
yolcu asansörü passenger lift
yerleştirilen küçük yarıçaplı şerit.
696

yönsel beslemeli directional supply air term.device lehimleme dolgu metalinin ergime sıcaklığının
hava terminal yönsel besleme havası terminal cihazı 800°F (450°c)’den düşük olduğu sıcak
aracı birleştirme

directional thermal emittance yumuşak sweat joint


yönsel ısıl
belirli bir yönde yayınan ısı lehimli yumuşak lehim kaynağı;yumuşak lehim
yayınım
birleştirme
yöntem method
belirli bir incelemeyi yürütmek yada yumuşak metal soft metal
istenen bir sonucu elde etmek veya bir yumuşak metal
fenomen hakkında doğru bilgiler elde
etmek amacıyla yürütülen çalışmalarda yumuşak su soft water
tutulan yol sertlik içermeyen su; yumuşak su

yörünge trajectory yumuşama softening point


bir cismin uzayda izlediği yol;yörünge; noktası standart bir test işleminde bir katının
örneğin bir top'un havada çzidiği yörünge sertliğini kaybetmeye başladığı sıcaklık
derecesi.
yukarı akışlı upflow-type central furnace
tür merkezi alttan yukarı doğru üfleyen merkezi fırın yumuşatma softening
fırın yumuşatma

upright yumuşatma softening apparatus


yukarı doğru
yukarı doğru; aparatı yumuşatma aparatı; su yumuşatma cihazı

yukarı doğru upright bucket steam trap (open-top yumuşatma softening installation
kovalı bucket trap) tesisatı su yumuşatma tesisatı
kondenstop giriş ve çıkış ağızları arasında 6,89 kPa
basınç farkı ile çalışabilen,aralıklı yumuşatma softening plant
boşaltma yapan, çıkış ağzı yukarıda, su yumuşatma tesisi
küçük bir şamandıra ile çalışan
tesisi
kondenstop türü.
yumuşatmak soften
yumuşatmak
yukarıda overhead crane
çalışan kreyn yukarıda çalışan kreyn
yuüksek refractoriness
sıcaklığa karşı yüksek sıcaklığa karşı dayanımını
yukarıda overhead cable koruyabilirlik
başsüstü düzeyde döşenmiş kablo dayanbilirlik
döşenmiş kablo
yuvarlak dirsek smooth bend
yumuşak bakır soft copper geniş yuvarlak dirsek
yumuşak bakır;

yük load
yumuşak bakır soft copper tube çekilmesi gereken ısı miktarı olarak bir
boru yumuşak bakır boru soğutma sistemi üzerine yansıtılan birim
zamandaki ısı miktarı; enerji emen cihaz.
yumuşak demir malleable iron
işlenebilir,yumuşak demir yük çıkartımı load shedding
pik dönem talebini düşürmek için
yumuşak demir malleable iron pipe yüklerin devreden çıkartılması
boru yumuşak demir boru
yük değişimi load variation
yumuşak demir malleable iron clip soğutma veya iklimlendirme sistemle-
yumuşak demir boru kelepçesi rinde yükün çeşitli etkenlere bağlı olarak
kelepçe zaman içerisinde değişmesi.yük değişimi.

yumuşak malleable cast iron


yük düşürme unloading
dökme demir yumuşak dökme demir; şekil verilebilir
yükt6en düşüm; yük düşümü; özellikle
dökme demir
soğutma sistemlerinde ilk kalkış halinde
kompresörün yüksüz çalıştırılması;
yumuşak malleable cast iron fittings sistem yükü azaldığında kompresörü
dökme demir yumuşak dökme dökme demir fitingler kısmi kapasitede çalıştırma
fitingler
yük düzeyleme load levelling
yumuşak lehim soft solder (noun) elektrik güç talebini sınırlamak için bazı
dolgu metalinin ergime sıcaklığının yüklerin tehir edilmesi, yada pik dışı
800°F (450°c)’den düşük olduğu lehim dönemlerde depolamak ve pik
dönemlerde kullanmak için enerji
yumuşak soft solder (verb) depolamak
lehimle yumuşak lehimle birleştirmek
yük empedansı load impedance
birleştirmek
(1) bir elektriksel yükün devreye
getirdiği empedans (2) tasarıma göre
yumuşak soft soldering
697

yükün devreye uygulaması gereken hacim, dolap içindeki sergileme araçları


empedans olmaksızın hesaplanır.

yük faktör load factor yükleme charge capacity


belirli bir süre içerisinde gerçek ortalama kapasitesi depolama aracının ilk sıcaklık dizisi,
yükün maksimum yüke oranı. mevcut akışkandaki sıcaklık artımı ve
depolama sisteminden kütlesel debinin
yük kaybı loss of charge protector belirli bir değerlerinde, bir depolama
bir soğutma makinesindeki soğutkan cihazına transfer edilebilecek ısı miktarı
önleyici
kaybını duyan ve böylece motoru
yanmaktan koruyan araç; yükleme charging capacity (thermal storage)
kapasitesi bir ısı depolama sisteminin depolama
yük kullanım load utilization factor kapasitesi
faktörü belirli bir süre içerisinde gerçek ortalama
yükün maksimum yüke oranı. yükleme kapısı charging door
yükleme kapısı yada yükleme kapağı
yük oynaması load fluctuation
soğutma veya iklimlendirme sistemle- yükleme charge controller
rinde yükün çeşitli etkenlere bağlı olarak kontrol edicisi bir fotovoltaik(PV) sistemde, pilin
zaman içerisinde değişmesi.yük ömrünü uzatmak ve aşırı dolguyu
değişimi. önlemek için kullanılan kontrol edici

yük örneği load pattern yükleme charging rate


bir sistem üzerinde zaman içerisindeki miktarı birim zamandaki yükleme miktarı
yüklerin toplamı; örneğin bir ısıl
depolama sisteminin 24 saat boyunca
yükleme charge neutraliser
göstereceği saatlik yük gereksinimleri
nötrleştiricisi aerosolün yük dağılımını bir Boltzman
için bir pik tasarım günündeki ortalama
yük dağılımına taşıyan cihaz
yük

yükleme odası loading chamber


yük profili load profile
bir vakum işlemleme aparatına malzeme
bir sistem üzerinde zaman içerisindeki
yükleme boşaltma kabini; bir kömürlü
yüklerin toplamı. not örneğin bir ısıl
kazanda yakıt yükleme birimi
depolama sisteminin 24 saat boyunca
göstereceği saatlik yük gereksinimleri
için bir pik tasarım günündeki ortalama yükleme seti charging set
yük soğutma sistemlerinde ölçü
araçlarını,vanaları ve hortumları içeren
soğutkan doldurma aparatı
yük sınırı load limit
bir sergileme yada depolama bölümü
içerisinde besin ürünlerinin depolanması yükleme tozu loading dust
için üreticisi tarafından belirtilen hava temizleyiciyi yüklemekte kullanılan
maksimum kullanım hacmi. birleşik sentetik toz.

charge test time yükleme, elle charge, hand


yük test süresi
içerisinde depolama cihazına enerji- nin elle doldurma; bir soğutma sistemine
eklendiği tek geçişli testin süresi otomatik olmayan soğutkan doldurma

load management (electric) yükleme, fırın charging (furnace or stove)


yük yönetimi
elektrik güç yada enerjisini kullanım yada ocak bir fırın yada ocağın yakıt yüklemesi
zamanlarını etkilemek üzere, kullanıcı
yüklerinin bilinçli olarak kontrolü yada yüklemek charge (verb)
etkilenmesi; yüklemek,doldurmak,

yük, bağlı load, connected yüklenimci contractor


belirli bir zamanda bir elektriksel inşaat terminolojisinde işi yapmakla
sisteme bağlı bütün yükler yükümlü olan ve mal sahibi yüklenimci
arasında yapılan sözleşmede belirtilen
yükleme charge (noun) kişi veya kurum
yükleme,doldurma
yüklüğ charged particles
yükleme depth loading parçacıkları elektrik yükü taşıyan parçacıklar
derinliği filtrenin bütün derinliğnce toz
yüklenmesi high
yüksek
belli bir referans eksenine göre çokluk
yükleme hatası loading error olarak bu eksenin üstünde olan.
bir yükün olumsuz etkisi nedeniyle bir
transducer veya işaret (sinyal) kaynağı high pressure
yüksek basınç
üzerinde oluşan hata,bir veri yüksek basınç
kaynağından bilgisayarın belleğine bilgi
aktarımında ortaya çıkan hata.
yüksek basınç high pressure range
aralığı yüksek basınç aralığı
yükleme hattı load line volume
hacmi bir buz dolabının, yükleme sınırları
içerisindeki brüt içsel hacmi; bu brüt yüksek basınç high pressure safety cut-out
698

güvenlik yüksek basınç güvenlik kesicisi; yüksek pompa yüksek basınç pompası; yüksek basınçlı
kesicisi basınç otomatiği; ayar basıncına pompa
ulaşıldığında sistemi durduran güvenlik
elemanı yüksek basınçlı high pressure radiator
radyatör yüksek basınçlı radyatör; kaynar su
yüksek basınç high pressure control tesisatında kullanılan ısıtma birimi
kontrolü soğutma sistemlerinde kompresör basma
basıncının kontrolü yüksek basınçlı high pressure sluice valve
savak vanası yüksek basınç savak vanası
yüksek basınç high pressure regulator
regülatörü yüksek basınç regülatörü
yüksek basınçlı high pressure hot water
sıcak su yüksek basınçlı sıcak su;
yüksek basınç high pressure packing
salmastrası yüksek basınç salmastrası; yüksek basınç
yüksek basınçlı high pressure hot water heating system
sızdırmazlık elemanı
sıcak sulu yüksek basınçlı sıcak su(kaynar su)
ısıtma sistemi ısıtma sistemi
yüksek basınç high pressure float valve (high side
şamandıralı float valve)
sıvı dolgulu evaporatörlerde yüksek basma high discharge temperature cut-out
vaanası yüksek basma sıcaklığı kesicisi; soğutma
evaporatördeki sıvı seviyesini kontrol sıcaklığı kesicisi
eden yüksek basınç tarafı şamandıralı sisteminde yüksek basınç kesicisi
valf
yüksek debili reflux valve
yüksek basınç high pressure side vana büyük miktarda akış sağlayan,basınç
tarafı yüksek basınç tarafı; soğutma düşümleri az ve hızlı tepki veren b ir tür
devrelerinden kompresör çıkışından vana
ekspansiyon elemanının girişine kadar
olan bölüm yüksek döşeme floor temperature dissatisfaction risk
sıcaklığı riski döşemeden ısıtma sistemlerinde, döşeme
yüksek basınçlı high pressure burner sıcaklığının yükselerek rahatsızlık
brülör 4-10 atm basıncında çalışan yüksek vermesi riski
basınçlı brülör

yüksek basınçlı high pressure steam yüksek high intensity discharge (HID) lamp
buhar yüksek basınçlı buhar frekanslı elektriksel arkın, cıva yada sodyum gibi
boşaltım bir metal buharı içerisinden boşaldığında
ışık veren elektriksel boşaltımlı bir
yüksek basınçlı high pressure steam rate lambası
lamba.
buhar debisi yüksek basınçlı buharın birim zamandaki
akış miktarı; yüksek basınçlı buhar debisi
yüksek high frequency thawing
frekanslı yüksek frekanslı akımla buz ergitme;
yüksek basınçlı high pressure gas kalın buz tabakalarının kısa sürede
yüksek basınçlı gaz; soğutma ergitme
gaz ergitilmesi için kullanılır
sistemlerinde kompresörden çıkan ve
basma hattında bulunan gaz
yüksek gerilim high tension
yüksek gerilim; yüksek gerilme
yüksek basınçlı high pressure gas burner
gaz brülörü yüksek basınçlı doğal gaz brülörü
yüksek intrinsically safe
güvenlik düzeyi yüksek güvenlik düzeyinde
yüksek basınçlı high pressure ventilation
havalandırma yüksek basınçlı havalandırma
yüksek hızlı fan high velocity fan
yüksek hızlı fan
yüksek basınçlı high pressure heating
ısıtma yüksek basınçlı ısıtma; yüksek hızlı high velocity air conditioning
iklimlendirme yüksek hızlı iklimlendirme
yüksek basınçlı high pressure induction unit
indüksiyon yüksek basınçlı indüksiyon birimi high velocity plant
yüksek hızlı
birimi tesis yüksek hızlı tesis

yüksek basınçlı high pressure boiler yüksek high capacity boiler


kazan yüksek basınçlı kazan; yüksek buhar yüksek kapasiteli kazan
kapasiteli
basıncında çalışan kazan
kazan
yüksek basınçlı high pressure compressor
yüksek basınç kompresörü; çift kademeli yüksek high polluting events
kompresör aşın (çok) miktarda kirletici üreten
kaskat soğutma sistemlerinde yüksek kirleticili
basınç tarafı kompresörü olaylar soyutlanmış ve içeridekiler tarafından
kontrol edilebilir işlemler; tipik olarak,
pişirme,banyo yapma ve çamaşır
yüksek basınçlı high pressure centrifugal pump etkinlikleri yüksek kirlilik üreten işlemler
merkezcil yüksek basınçlı pompa olarak anlaşılmaz.
pompa
yüksek nokta high point
yüksek basınçlı high pressure pump iki sınır değer arasında çalışan sistemin
699

yüksek noktası; girdi işaretinin temel niteliklerini


büyüterek çıktı veren ve girdi işaret
yüksek high temperature water kaynağından başka bir kaynaktan akım
yüksek sıcaklıklı su çeken araç
sıcaklıklı su
yükseltici amplifier module
yüksek sınır high limit thermostat
modül ses yükseltici modül
termostatı bir kontrol devresinde yüksek sıcaklık
sınırına göre devreyi çalıştıran sıcaklık
yükseltme amplification
yüksek sınır high limit warning device büyültme. genisletme. büyük gösterme.
bir değişkenin yüksek ayarlanan yüksek abartma. şişirme.
uyarı cihazı
değerine ulaşıldığında ikaz veren araç
yükseltmek amplify
yüksek tehlike high potential hazard mübalâğa etmek; sesini kuvvetlendirmek;
yüksek tehlike potansiyeli; genişletmek büyütmek, bollaştırmak;
potansiyeli
yükseltmek(bas boost
yüksek high volatile coal
ınç) itmek. alttan yukarıya ittirmek. artırmak.
uçuculukta yüksek uçuculuktaki kömür
yükseltmek. canlandırmak. voltajı yada
kömür basıncı yükseltmek.

yüksek high vacuum thermal insulation yüksüz kalkış load free start
vakumlu ısıl yüksek vakumlu ısıl yalıtım soğutma sistemlerinde kompresörün
yalıtım yüksüz çalıştırılması; yüksüz kalkış;
büyük kompresörlerde basma ve emme
high efficiency filter hatları arasında bir bypass hattı yapılarak,
yüksek verimli kalkışta basma gazı emme hattına verilir,
filtre yüksek verimli filtre; belirli bir
büyüklükteki parçacıkları tutma verimi
yüksek olan filtre yüksüz kalkış no load start (unloaded start)
yüksüz kalkış; bir soğutma
high low control kompresörünün yüksüz kalkışı
yüksek-alçak
kontrolü alçak ve yüksek değerlere göre bir
devreyi durduran ve çalıştıran kontrol yüksüz koşul no load condition
biçimi yüksüz koşul; soğutmada kompresörün
kalkıştaki yüksüz koşulu
yüksekliği fazla high rise cold store
yüksek bina soğuk deposu; çok katlı(çok yükümlülük without obligation
soğuk depo
odalı) soğuk depo olmaksızın yükümlülük olmaksızın;

yükseklik height yürüyen escalator


yükseklik, her hangi bir objenin yer merdiven basamakları hareket ederek yükselen
referansına göre düşey uzunluğu; yerden merdiven; yürüyen merdiven
olan düşey uzaklık
yürüyen escalation path
yükseklik gauge, altitude merdiven yürüyen merdivenin bina içerisinde
göstergesi bulunulan yükseltiyi gösteren ölçer; yörüngesi izlediği yol
yükselti ölçer; uçaklarda altimetre
yüz alanı area, face
yükseklik height allowance bir aracın hava akımına maruz brüt alanı.
toleransı bir objenin yükseklik toleransı Bu alan test kanal eksenine dikey olan
bir düzlemde yada, belirli bir yönden
yükseklikle lapse rate araca yaklaşan hava akımına dik
sıcaklığın atmosferik yükselti arttıkça sıcaklığın düzlemde ölçülür;
düşme etkisi düşüş miktarı
yüz alanı] face area
overhead system bir menfez,serpantin yada benzeri
yüksekte elemanın, havanın geçebildiği dış
döşenmiş boru baş üstü yükseklikte döşenmiş boru
sistemi yüzeylere teğet olan bir çizgiyle
sistemi kapatılan kısmının toplam alanı

yükselen boru rising pipe yüz hava hızı face air velocity
yatayda giderek yükselen boru bir davlumbaz yüzünde genellikle
feet/min( fpm) yada metre/saniye ( m/s)
yükselti altitude olarak ölçülen davlumbaz yüzüne dik
yükseklik, yükselti, irtifa olarak hareket eden havanın hızı;

yükselti ölçer altitude gauge (water) yüz hava hızı face air velocity (frontal velocity)
tanklarda, sabit borularda, depolarda ve [önden] bir kanalın ön yüz hızı
ısıtma sistemlerindeki su yüksekliğini
ölçen araç
yüz hızı face velocity
bir davlumbaz yüzünde genellikle
yükseltici amplifier feet/min ( fpm) yada metre/saniye( m/s)
bir işaretin güç,gerilim, ve/veya akım olarak ölçülen davlumbaz yüzüne dik
düzeyini yükseltmekte kullanılan, bir
700

olarak hareket eden havanın hızı; bir filtre yüzeyinin test tozu ile
yüklenmesi;
yüz hızı face velocity
yüzey hızı; bir serpantinin veya bir kanal yüzeysel nem surface dehumidifier
kesitinin ortasındaki hız alıcı yüzeysel nem alıcı; yüzeyden nem alma

yüzde percent yüzme havuzu swimming bath (pool)


yüzde; yüzme havuzu;

yüzde memnu- percent dissatisfied zaman (süre) time


niyetsizlik yerel konforsuzluk nedeniyle zaman;süre
hoşnutsuzluk belirtenlerin yüzdesi,PD
zaman ağırlıklı time-weighted average exposure
yüzdürme flotation zaman ağırlıklı ortalama maruz kalma
ortalama
bir köpüklenme durumu yaratıp süresi
yüzdürme yoluyla bir sıvı içerisindeki maruz kalma
katıların ayrılması işlemi.
zaman ağırlıklı exposure standard-time weighted
ortalama average values
surface (area) maruz kalma TWA değeri; belirli bir maddeye sekiz
yüzey
yüzey alanı; saatlik iş günü ve 5 günlük çalışma
değerleri
haftası boyunca ortalama maruz kalma
süresi
yüzey altı subsurface drainage
drenaj bir fabrikanın temel zonlarındaki fazla
suyu yer altı kanalları yardımıyla boşaltıp zaman anahtarı time switch
ortamdan uzaklaştırmak zaman anahtarı; zaman saatiyle çalışan
ve belirli bir ayar değerinde kontakları
açan veya kapatan anahtar
yüzey bitirme surface finish
yüzey bitirme; bir bina yüzeyine
uygulanan son işlem; örneğin duvar sıva zaman aralığı time interval
ve badanası; döşemelerin parke bir sürecin her hangi iki anı arasındaki
kaplaması vb aralık; zaman aralığı

surface effect zaman aşımı deadline


yüzey etkisi
bir çıkış elemanından havanın bir duvara çizgisi bir işin tamamlanması için sınır tarih
yada tavana paralel boşaltılması
durumunda ikincil havanın yakalanması zaman birimi unit of time
ile ortaya çıkan etki zaman birimi; SI sisteminde saniye

yüzey filmi ısıl surface-film thermal conductance zaman eşitliği equation of time
iletkenliği yüzey film iletkenliği gerçek güneş zamanı ile yerel zaman
arasındaki dünyanın güneş çevresindeki
surface filtration dönüşünden kaynaklanan fark.
yüzey
filtrasyonu tutma verimi düşük,filtre yüzeyinde
gözeneklerden büyük parçacıkların zaman kaydı time stamp
tutulduğu filtrasyon biçimi bir olay yada çalışmayla birlikte
kaydedilmiş olan tarih ve zaman.
yüzey gerilimi surface tension
yüzey gerilimi zaman
ortalaması averaging time
surface coefficient bir fiziksel büyüklüğün ortalama
yüzey katsayısı
Bakınız “combined radiative” ve değerinin bulunması için yapılan
“convective surface coefficient”. ölçmelerin kapsadığı zamansal aralık

surface containment zaman rölesi time delay relay


yüzey kirliliği
bir su kütlesi üzerinde yağın dağılımını zamansal geciktirme rölesi
önlemek üzere uygulanan herhangi
sistem zaman saati time clock
zaman saati
yüzey sıcaklığı surface temperature
yüzey sıcaklığı zaman saati time clock operation
çalışması zaman saatli çalışma; bir sistemin
surface cooling çalışma yada durmasını zaman saatine
yüzey
yüzeyde soğutma;yüzey bağlayan kontrol biçimi
soğutması
soğutması;yüzeysel soğutma
zaman sabiti time constant
coefficient of surface conduct bir ölçme duyargasının adım
yüzey taşınım
yüzey iletkenlik katsayısı değişiminden sonra, son değerin
katsayısı %63’üne ulaşması için geçen zaman ;
birinci dereceden bir sistemde, girdideki
yüzey surface thermostat adımsal bir değişmeyi izleyen ve çıktı
termostatı yüzey termostatı değişiminin, son değişmenin % 63.2’sine
ulaşması için geçen zaman;
yüzey yükleme surface loading
701

zaman time constant, collector olumsuz etkiler yaratan maddeler


sabiti,kolektör kolektör zaman sabiti; bir kolektördeki
sıvının nihai kararlı sıcaklığının % zehirlilik toxicity
63.2'sine ulaşması için gerekli zaman bir soğutkanın, temas, soluma ve yada
ağız yoluyla alınmasında zararlı yada
zaman uzatma extension of time ölümcül olabilme yeteneği; zehirlilik
zaman uzatma; bir işin bitiriliş zamanını
zorunlu nedenlere dayanarak uzatma zemin altı subsoil
toprak toprak altı;
zamana göre time defrosting
kar çözme defrost süresi; ortalama defrost süresi(30
zemin düzeyi grade
d)
bir binanın bütün dış duvarlarını veren
bitmiş zemin düzeyi
zamanında completion on schedule
bitirme zamanında tamamlama
zemin kat ground floor
zemin kat; giriş katı
zamanla time initiate, temperature-terminate
başlatılan kar defrosting zengin karışım rich mixture
çözme zamana göre başlatılan sıcaklığa göre zengin karışım;araçlarda benzin-hava
sonlandırılan defrost karışımının zenginliği;

zamanlanmış timed controls zengin likör strong liquor (rich liquor; strong
kontroller zamanlanmış kontroller solution)
uçucu olmayan sıvı ve katı maddelerden
zamansal time delay oluşan koyu sıvı kıvamında karışım; pis
bir işaretin (sinyal) bir noktada su
gecikme
sergilenmesi ile bu işaretin bir başka
noktada sergilenmesi yada bulunması zenginleştirme enrichment
arasındaki zaman aralığı. pis su akıntılarından veya zirai akıntı
sularından gelen besinlerin( fosfor, azot
zamansal time lag ve karbonlu bileşikler) yüzey sularına
zamansal gecikme; bir duyarganın ısı katılımı ile bu sulardaki derişimin
sarkma
karşısında tepki gecikmesi artması;

zar filtre filter, membrane zeolit zeolite


içme sularının mikrobiyolojik analizi için molekülersieve’lerde ve iyon
örnek almak üzere kullanılan zar filtreler değiştiricilerde kullanılan, çok gevşek
bağlanmış katyonlar içeren
aluminosilikatlar grubu.
zayıf çözelti weak liquor (weak solution)
içerisinde az miktarda katı parçacık
içeren pis su akımı zeolit filtre zeolite filter
poliestere ısıl yoldan bağlanmış doğal
mineral Zeolit'in VOC(uçucu organik
zayıf nokta weak point
bileşik) tutma yeteneğinden
zayıf nokta
yararlanılarak yapılan filtre

zayıflama (ses) attenuation


zeotrop zeotrope
zayıflama. cılızlama. inceltme.
farklı uçuculukta birden çok elemandan
hafifletme. azaltma. zayıflatma.
oluşan, soğutma çevrimlerinde
kullanıldığında, sabit basınçta yoğuşur
zayıflatıcı macerator yada buharlaşırken hacimsel bileşimini
zayıflatıcı. zayıflayıp eritici;katı bir ve doyma sıcaklığını değiştiren
maddeyi yumuşatıcı karışımlar.

zayıflatmak attenuate zeotropic


zeotropik
(ses) zayıflamak. cılızlamak. inceltmek. farklı uçuculukta birden çok elemandan
hafifletmek. azaltmak. zayıflatmak. oluşan, soğutma çevrimlerinde
kullanıldığında, sabit basınçta yoğuşur
zehirden detoxification yada buharlaşırken hacimsel bileşimini
arındırma zehirleyici maddelerden arındırma ve doyma sıcaklığını değiştiren
karışımlar
zehirden intoxication
arındırma bir mahal havasını zehirli kirleticilerden zeotropik zeotropic refrigerant
arındırmak; zehirsizleştirme işlemi soğutkan buhar durumu ve sıvı durumu bileşimleri
farklı olan iki yada fazla eleman içeren
noxious (adj) soğutkan. Zeotropik soğutkanın sabit
zehirli
zehirli;zararlı;olumsuz sağlık etkilerine basınçtaki buharlaşma ve yoğuşma
sahip olan sırasında sıcaklıkları değişir.

zehirli toxic zil bell


her hangi bir organizma ile kendisinden zil,çan,alarm
sonraki nesillerde solunum, asimilasyon
yada maruz kalma yoluyla ölüm, Zil (alarm) buzzer
hastalık, davranış bozuklukları vb gibi sinyal veren alet. zil. elektrik zili. sinyal.
702

zon zone
bina içerisinde, ısıtma,soğutma yada
aydınlatma gereksinimlerinden her hangi
bileşiminin, bir tek kontrol aracı ile
kontrol edilebilecek kadar benzer olduğu
mahal yada mahal grupları;

zon hava zone air conditioner


kontrolü belirli bir zona hizmet veren
iklimlendirme cihazı

zon hava zone air temperature


sıcaklığı zon hava sıcaklığı; iç yüzeylerden
kızılötesi radyasyonu içermeyen, sadece
zon havasının sıcaklığı;

zon ısıtma yükü zone heating load


zon ısıtma yükü; belili bir zonun ısı yükü

zon kontrolü zone control


zon kontrolü;bir bina içerisinde, bir tek
kontrol aracıyla konfor koşullarının
sağlanacağı kadar yakın ısıtma ve
soğutma gereksinimlerine sahip olan
mahal yada mahal grupları

zon zone humidification load


nemlendirme belirli bir zodaki nemlendirme yükü
yükü

zon soğutma zone cooling load


yükü içsel ısı ve bina içindeki nem kazanımı
olduğu kadar, bina ile çevresi arasındaki
ısı ve nem alışverişinden kaynaklanan
duyulur ve gizli ısı yükleri.

zon vanası zone valve


zon vanası

zonlama zoning
binaları yada bina gruplarını ayrı
kontrollerle aynı anda farklı koşulların
korunabileceği bölümlere ayırma; ısıtma
ve soğutma kontrolü için bir mahalli
küçük bölümlere ayırma.

zorunlu mandatory
zorunlu. mecburi.

Вам также может понравиться